1
\ti (UMHÜRİYET 3 CCÂK 1977. Ü lkenîn sosyo rkonomr : gelişmesinin ana yint larını belirleyen 1877 yılı programı ile prog ramın mali iskeletini olusturan 1977 yılı bütçe tasansı, 1977 yılında ilginç gelişmelerin doğacagı haberinı vermektedir. Bunlan şöyle özetlemek mümkün: ödemeler dengesi büyük açıklar verecek tir. Çünkü 1977 program tahminıerine bakınca işçi gelirleri tahmini 1 mllyar 150 milyon dolar gözükmektedir. Aslında 1976 yılı gerçekleşmesi 1 milyar civannda kalacak 1977 yılında ise 975 milyon dolan aşBmayacaktır. Bu durumda prog ram 150 175 milyon dolar aşırı tahminle malül dur. Sennaye hareketlerinde proje kredilerinin 375 milyon dolardan 850 milyon dolara çıkacağı öngörülmüştür. Gerçekçi bir tahmin bu mikta rın ancak 500 600 milyon doiar olacağını göster mektedir; 250 milyon dolarlık bir aşırı tahmin vardır. 1975 yılında toplam ithalât 4.7 mılyar dolar. 1976 tahmini ıse 5 milyar dolardır. 1977 yüı it halât tahmini 5.8 milyar dolar yani 1976 yılına göre sadece 800 milyon dolar fazladır. Bilindigi gibi 22 kasım 1976'da kuruluş yeri etüdü, proja si ya da yapılabilirllk raporu olmayan ve 29 adedi agır sanayi yatınmı olmak üzere 80'in üzerinde yeni yatırımlar 1976 yılı programına eklenmiş, daha sonra aynca 17 milyan aşan projesiz, etüdsüz öbür ağır sanayi yatmmları da 1977 yılı programma alınmıştır. Bu tüm pro jelerin ithalât yiikü ise (eğer gerçekten bu ya tlrımlara herfıangı bir biçimde başlanacak olur sa) yatırım tutarının asgari % 20 30 düzeyınde olacağından 1977 ithalât miktan 5.8 milyar de ğil, 7 milyar dolar olacaktır Ihracat gelir tahmini ise çok ytiksek tutul muştur. 1974 yılı toplam ihracat geliri 1. 532 milyar 1975 yılı ise 100 milyon azıyla 1.401 mil yar liradır. İhracat geliri afustos ayından iti baren 1975 agustosuna göre düşüş göstererek devam etmektedir. Buna göre, 1976 toplam ih racat geliri 1.7 milyar dolar civannda kalacak tır. Dolayısıyla. ortalama 800 milyon dolar yük sek tahmin vardır. Öteki kalemler arasında tunzm gelirleri tah mini de yanıltıcıdır. 1974'te 42 milyon, 1975'te 30 milyon dolar net gelir, aylık girişler bakımın OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Bütçe Program ve Gerçekler Coskun ÜRÜNLÜ Devlet Plânlama Teşkilâtı Müsteşarlık Müşavirl dan 1976'da devamlı açık vermiştir. Bu kalemın toplam net gelir olarak 1976'da büyük bir iyim seriıkie (Hac giderlerı dahı düşünülmeden) 5 milyon dolar civannda olacagını söylemek yan lış olmayacaktır. Fakat 1977 yılı için dengenin «negatıf» olacağı aşikârdır. O halde ödemeler dengesi son derecede bü yük açık verecek olan 1977 yılı, bir devalüasyon yılı olabilecektir Ekonomı büiminin en basıt kuralı yatı rım narcamalannın enflasyonist tazyik yarattı ğıdır. Klimizdeki bütçe ve program, Kamu Ik nsadi Teşebbüsîennin yatınmları 62 milyar ol mak üzere, toplam kamu yatınmlarının 134.5 milyar lira olacağını belirtmektedir. özel sektör toplam yatınm ise 76 milyardır. O halde top lam 210.5 milyarhk bir yatınm harcaması eko nominin mevcut kaynaklarını talep edecektir. Bu kuşkusuz süratli fiyat artışlan yaratacaktır. O halde, devalüasyon yapılırsa, bu iç yapıdan dogan enflasyon, devalüasyonun olası faydaları yerine zarar getirecek, ekonomi 1977 yılında sarsıntılan gittikçe derinleşen bir 12 aylık bu nalım dönemine girecektir. KlT'lerin 62 milyarlık bir yatınm yapa bilmesini beklemek gerçekçi değildir. 1976 yılın da kendilerine tahsis edilen 40.9 milyar lirahk yatırırr n ancak 35.1 milyar lirahk bölümünü gerçc irebilme yetenek ve kapasites: göstere bılmış .^ ^ır. Başka bir deyişle. 62 rr.ilyarhk ya tınm görevı KÎT'lerin yatınm gerçekleştirebil me güçlerinln son derecede üstündedir. Neden acaba bu seçim yılında bu yük KİT'lere yüklen miştir? Özel sektörün 1977 yılında imalat sana yiinde 27.8 rnilyarük. konut sektöriinde ise 26.4 milyarhk bir yatırım yapacagı öngörülmüştür. Bu iki tür yatınmın da dayanagı genellikle kredı mekanizmasıdır. Toplam kredi hacmi 1974 ve 1975'e orenla süratle genişlerken orta vp.deli kre di hacmi 1976'da hızla gerilemektedır Bu enfias yonist baskı. fiyat artıs oranlannı kuşkusuz yük seltecektir. Bu ve öteki nedenlerle 1977 yılı enf lasyon 'yılı olacaktır. Kamunun sanayi yatınmlannda geçikme ve maliyet artışlan ekonominin bir kronik has talığıdır. Yatmrnlann tamamlanmasının program landığı yıl ile bitiş süresi arasında geçikme or tplama 3 yıldır; hat'a 7 yıl dahi geçiken projeler vardır. Zaman'm bir fiyntı oldugunu ihmal etsek dahi proje maliyet art:şİ2n ihınal edilemeyecek büyükiüklere varmaktadır. örnegin iplik ve do kuma sanayi projelerinde 1976 yümdan 1977 yı lına maliyet artısjan, sektör olarak, ortalama •/«31.9'dur. Orman Urünlerl sanayi ortalaması i?e •o74.4'e varmaktadır. Hele projelsrin ilk maliyet leri ile 1977 program maliyetleri karşılaştırıldı ğında maliyet arüslan °/«300—400'e varmaktadır. Bu durum karşısında yapılabilirlik etüdü, proje sl olmayan ve maliyet tahminleri gerçek hesap lamalara dayanmayan 16 — 17 milyar civannda 1977 programma eklenen ağır sanayi yatınmla nnm bütçeye ne denli gerçekçi yansıdığı belli değildir. Bu durum 1977 bütçesinin ne denli cid dı olduğunun cevabmı açık bırakmaktadır. 1977 yılı programının gerçekten finanse edilmesinin ve bütçenin önşördügü diğer harca maların da karşılanabilmesinin koşulu bütçe ge lirlerinin doğru tahmin edilmesine bağlıdır. Büt çe gelirlerinde gerçekçi olmayan tahminier yer almaktadır. «Vergi Dışı Normal Gelirler Topla mısnın 19.560 milyon lira olarak belirtümiş ol ması îktisadi Devlet Teşe'ikuUerinin gelir yarata cağı varsayımma ve Devlet mallarının satılması o'psılığına d=y?.nm"kr°dır. İDT"nin zararlan dil lere destan durumdayken bunu düşünebilmek oîa ı .aksızdır. Diğer yandan «O^el Gelirler Ve Fon lar» toplam ;eliri de 9.976 milyon lira olarak tah min edilmiştir. Bu kalem ise Tasarruf Bonolan, Karşılık Para v Proje Kr?dileri ile Akaryakıt Istikrar Fonu gibi al: gelir kalemlerine dayanır. Her ıka kalemin toplamı 30 milyar lirelık gelire değerdir. Gerçekçi bir tahmin bu kalembrin ancak 15 milyar civannda bir gelir getirebilece ğidir. öt« yandan bu yıl seçim yılıdır ve vergi kanunlannda bir yenilik beklenemez. Vergi Ge lirleri toplarrının 1976 yılma göre »î33.7'lik bir artış göstermfisi olanaksızdır. Bu durum vergi çelirlerinin Gayn Safi Milll Hasılays oranmdaki hızlı artıştan da belli olmaktadır. Bu oranlar 1974te '0İ5.2; 197ö'te ^«17.6'dır. 1976 yılı tahmini ile "ol9.4't\lr. 1977 yılında ise "?24 olması öngö rülmüştür. Bu olanaksızdır. O halde. bu bütçe 30 milyar lira civannda açık verecektir. Denk bir bütçe değfldir. SONUÇ: Durum 1977 vnlının iç açıcı bir yıl olmavacagiBi göstermektedir. Siyasal iktidar sa hiplerinln şimdiden bu durumu bilerek tavırlan nı çizmeleri ve halka karşı sorumluiuklarına uy gun davranışlannı önceden kararlaştırmaları ge reklidir kanısındayız. Çıplak Mustata Hep Çıplak.. OKTAY AKBAL Evet Hayır •OsmanUlarm kaffesi hürriyetl jahsiyelerine malik ve ahe rln hukuku hürriyeiine tecavüı etmemekle mükelleftir^, «Hürriyeti şahsiye her türlü taarruzdan masundur. Hiç klmse kanunun tayin ettiği sebep ve suretten maada bir bahane ile möcazat olunamaz.», •Osmanlıların kâffesi hnzuru kanunda ve ahvali diniye ve mezhebiyeden maada memleketin hukuk ve vezaiflnde mütesavidir. Aralık lS76'da kabul edUen Kanun u Esasi'den üç madde snndum slze. Tatn yüz yıl önceydl. Yedl ay sören bir çahş madan, çeşitli tartışmalardan, görüş aykırüıklarından sonra hazırlanmıştı bu yasa. Prof. Niyazi Berkes •Turklye'de Çağ daşlaşma» kitabmda bu Anayasa için bakın ne diyor : •Çafdaş Anayasa doktrininde temcl bir ilke durumuna ge len yetkilerin a)Tilması, aralannda karsüıklı kontrol illşkileri kurulması fikrinden de voksundur. Yasama, yürütme, vargı güçleri aynlmamıştır. Parlamento bafımsız bir yasajna mec lisi de olamazdı. Meclisin kendine özgii haklarmdan söz eden kesimlerinde meclisin yasama eylemi ancak hükiimdarın mü saadesine ve uygun bultnasına bağlıdır. Parlamentonun top lanması ve tatili de hükiimdarın iradesine bağlıdır. L'mumi Meclis denen parlamentonun padişahın cmriyle vilâyetlerden Beçilecek kişilerin bir yü için ıçelip tnaaşla hizmet etmeleri şekiinde anlaşıldiğını gösterir. Buna yakın bir usulün zatcn Abdülaziz zamanında gelişmekte oldugunu görmüştük. Meclise gelecek üyeler Anayasa'ya değil, Padişaha sadık olma yemini edeceklerdi, fakat Hükümdann Anayasaya sadık olma yemini yükümü yoktu. 5. Maddeye göre Zat'ı Şabanenin kişiliği kut sal ve sonımsuz»du.> Bu sözler de göstertyor, 1S76 Anavasa'sı önemli bir ser (tctirmiyordu. Abdjilhamit gibi bir padişahı engelleyen hiç bir şey yoktu. Padişab istediği zaman meclisf dağrtabiiecekti, yeni mecllsi ne zaman toplayacağı konusunda kesin bir bağlayıcı lık da yoktu. Prof. Berkes «Gerçek Abdülhamifi. AbdUlhamit yapan bu Kanun u Esasi'dir. O parlamentoyu da kaldırma mıştır, aynı kanunun kendisine tanıdığı bir yetkiye dayana rak sadece onu «tatil> etmi;tir.>. Mithat, Hüseyin A\ ni, Süley man Rüştü, Cevdet pasalann, Namık Kemal gibi ozanların üzerinde bir türlü anlaşamadiklan bu Anayasa daha doğuş tan sakattı, yanlıştı, tutarsızdı. Prof. Berkesin dedlği gibi: «Böyle bir Anayasanın kuracağı re.ilm ancak halk iradesini kısıtlayan bir meşrutiyet, hükümdar iradesini genişleten bir mutlaldyel rcjimi. sürekli bir sıkıyönetlm seçimi olabilirdi. Bu rejim, bütün Yeni Osmanlılar düşünün içinde yatan çelişkl lerin malzemesiyle yapılmış bir anıttir. Bu anıtın altında ilk ezilenlerin, bu çelişkileri düşündc sürdûren düsünürlerin ken dllerinin olnşu, jrerçekten hazin bir seydir.» Yarım yamalak yapılan bir eylem. daha başlangıçta tersine dönen bir sözde «devrira», kısa zaman sonra bu ise kalkısan Iann başını yer. Nltekim Abdülhamit. Kanun u Esasi'yl ya panlan, kabul eitirenleri teker teker temlzledi. Mithat Paşa bofduruldu. Hüseyin Avni Paşa vurduruldu, Sülcyman Paşa sfirgfine göndeıildl, Namık Kemal de bir süre sonra sürgünde öldü. tlk kez 19 mart lS77'de toplanan Meclis Wr vıl bile geç meden 13 subat 187S'de dafırddı. İşte yûzüncü yılını kutladı ğımız, İlk yazılı Anayasa'mız, «Kanun i Esasi»nin, kısa serü veni... Vüz yıl sonraki duruma bir föz atalım. Teşküât ı Esasiye, sonra da 61 Anavasası, daha daha sonra 12 Martta bir çok maddeleri değiştirilmls blçiml... Yüz yılda gerçek eşitli, de mokratlk haklar. insan haklan konularında bir arpa boyu yol almısız. Uzun söze ne gerek, Melih Cevdet Anday'ın son gün lerde ellmden düşürmedlğim butrttrt için mevcudu kalmamış kitabt— «Telgrafhane»den «Tarih Okurken» şiirinl okumak }'e ter. ŞUrln başına Anday, Tanpınar'm edebiyat tarlhinden şu ctimleleri koymuş: «Namık Kemal Kanûn u Esasi münasebe tiyle Abdülhamid'e verdiği mütalâanamesindc, mutlak miisava tın mümkün olamayacaçından bahsederken, aksl taktirde fs tanbul'da o zaman pek tanmmış bir deli olan Çıplak Mustafa' nm sekâda Sait paşa ile —o zaman mabeyn feriği—, servette Sarraf Zarifi ile ölçülmesi lâzım geldiğini söyler. Bu, demektir ki insanlar müsavi doğmadıklan gibi, müsavi yaşayamazlar da. Fakat kanun karşısında müsavidirler.» Sait Paşa, Zarifi ve Çıp lak Mustafa yasalann önünde eşit miydiler? Orası da çok su götörür: Yüz yıl önce olduğu gibi, bugün de!.. Bakın daha bu vıl okullarda okutnlan Ahlâk kitabmda bir işçinin şerefiyle bir doktorun şerefinin eşit olamayacaklan yazıhnadı mı? 1977'de bile bir takım profesörlerimiz «kesin eşitlik yoktur» dedikle rine göre, yüz yıl önce Namık Kemal böyle söyledl diye nasıl ayıplanabilir? Melih Cevdet Anday'ın «Tarih Okurken»i bütün bu gerçek leri en özlü, en yoğun, en yerpili biçimde şiire sokmnş, kuşak lara snnmuş: «Mabeyin ferigi Sait Paşa*nın — Sarayı korumak işi — Bir Sarraf Zarifi bey, bir de Çıplak Mustafa etti mi üç kışi — Kim ola Sarraf Zarifi Adı üstünde sarraf — Sıkır şıkır altm saymak işi — Ya kim ola Cıplak Mustaîa — O da şehrin de lisi — O da şehrin fakiri — Biri korur, biri sayar, biri Korumak, saymak, soyunmak işleri — Korumak, saymak, so yulmak işleri — Tarih bin üç yüz vetmiş altı — Tann bu üç kişiyi hür yaratmıştı — Kanun da onlan eşit kıldı — Oldu bitti — Sait Paşa Sarraf Zarifi Çıplak Mustafa — Sarraf Sait, Zarifi Paşa, Çıplak Mustafa Sait Zanfi — Sarraf Paşa, Çıp lak Mustafa — Çıplak Mustafa Çıplak Mustafa Çıplak Mustafa.» Tarih bin dokuz yüz yetmlş yedl! Sarraf Zarlfiier, Salt Pa salar yerli yerinde, Çıplak Mustafaiar da... MÎLAKO (tTALYA) 12 16 ŞUBAT 1977 MACEF 1977 İLKB&HAR SERGİSİ (Milletlerarası Fuar Sahasında) Sergi 12 Şubat saat 14.00'de açılacak ve 16 Şubat 1977 saat 18.0O'de kapanacaktır. MACEF, ev âletleri, kristal eşya, seramik eşya, gümüş eşya, hediyelik eşya, kaliteli ev eşyalan türünden ma mullerde ihtisaslaşmış, önemli ve komple bir Milletler arası Teşhir Satış Fuan olup bu sergi MACEF'in vıl da iki kere düzenlediği sergilerin ilkidir. îlgili müteşebbisler için düzenlenen her İki sergide, bu kollarda dünya çapındaki büttln mamuller ve «yenillkler» teşhir edilmektedir. İŞ DÜNYANIZI GENtŞLETMEK İÇİN MİLANO'da MACEF 1977 İLKBAHAR SERGtSlNÎ ZÎYARET EDİNİZ. 1600'den fazla teşhirci firma 200.000'den fazla çeşit sergi leyecektir. Her türlü bilgi edinmek, Ucretsiz giriş kartı sagla mafc ve otellerde yer ayırtmak için mürseaat: SEGRETERIA MACEF 25, Via Sorferino (I) 20121 MÎLANO (Italie) Yargıçlarımıza Yaraşan Yapılmalı B ugün ülkemizde yargıçlar, özellikle yüksek mahkeme yargıçlan, çok zor koşullar altında görevlerini yerine getir mektedirler. Üst mahkemelerin bulunmaması nedeniyle, Yargı tay günde bin davayı sonuçlan dırmak zorundadır. Gene, İdari Mahkemelerin hâlâ kurulamama sonucu, Danıştay üyeleri 1976' da 90 bine yakın dava dosyasıy la ugraşmaktadır. Yargıçlanmı za sağlanan çalışma olanaklan kadar, ald.' lan maaşlann da gö revlerinin önemiyle, onuruyla bağdaştığını ileri sürebilmek güç tür. Mahkemelerimiz, birkaçmm dı şında, nerdeyse Adalet sımge siyle ters dUşecek binalarda go rev yapmaktadırlar. Bırakınız köhne Siverek Adliyesınde Reis Beyin müte \ azı makamında a yaklan sallanan sandalyesını, başkent Ankara'da Yargıtay bi nası bile üye ve üye yardımcıla rmm ancak bir bölümüne çalı sabilecekleri bir oda sağlayabil mektedir. Danıştay yeni binası na çok az bir zaman önce ka vuşmuştur. öte yandan, derme çatma bir apartmana yerleşmış olan Ana yasa Mahkemesi, admın anlamı na hiç uymayan bir konumda sı kışıp kalmıştır. Bu yüksek mah keme üyelerine sağlanan çalışma olanaklan da çok sımrlıdır. Ör negin, belirli sayıda raportörün ve birkaç sekreterin dışında, kendileri için özel yardımcı per sonel bulunmamaktadır. Üyele rin kat kat dolaşarak tozlu dos yaların ya da yeni yajinlarm ta ramasını yapacak boş zamanı bulunması bir ; r ana, ellerinde karar bekleyen dosyalan gere ğince incelemek için yeterli ola naklardan bile yoksundurlar. Bi liyoruz, Anayasa Mahkemesi 1965 Siyasal Partiler Yasamıza göre, bu kuruluşlann mali de netimini yapmakla da yükümlü dür. Acaba Mahkemenin elinde bu konuda uzmamaşmış bir yar Artun ÜNSAL SİYASAL BtLGtLER FAKÜLTESt dımcı kadro bulunmakta mıdır? Bütün bu eksiklikleri devletimi zin sınırh mali olanaklarına bağ lamak kanunızca güçtür. Sorun yalnız ödenek ya da maaş soru nu değildir. Başka devlet dairelerinde, özel likle İktısadî devlet kuruluşlann da, nerdeyse orta halli müdürler düzeyinde sağlanan resmi hiz met araçlarından burada yalnız Başkanın emrine bir tane voril miştir. Öyle ki, Danıştay ya da Yargıtay Baskanlan, Anayasa Mahkemesine seçildiklerindfl, ma aşlarında en ufak bir degişiklik olmaması bir yana. makam ara balanndan da yoksun kalacak lardır. Yargıçlanmız araba düş künüdür demek istemiyoruz. An cak herhangi bir kamu kuru mundan daire başkanlannın sa hip oldukları olanaklann yüksek yargıçlanmızdan esirg?rmeme sini anlamak güçtür. Bir de maaşlara göz atalım' 30 ytiı a^kır^ h^zrrveti oUn K kıdem li I. sunf yargıçlanmızın eline ?eçen pata ayna, 16 "Wri küsur brüt tesellisi bir yana, net 9500 lira dolaylanndadır. Kaldı ki. 1976 başlannda bu miktar 8.2P0 liraydı. Geçen eyîül aymda Mali ye Bakanlığmm, yargıçlara veri ien tazminatlannı maaşlarından ayrı vergilenmesini kabul etme siyle bu artış saglanmıştır. Ül kemizde özel veya kamu sanayi işlermelennde yöneticilerin ma ve primleri yanmda bu mik tar çok düşük kBİmaktadır. Is tanbul'da bir Holdingde yönetici durumunda olan genç bir mü hendisin eline ayda ortalama net 20 25 bin lira geçmektedir Yıl sonunda kendisine sunulan te mettüler tıunun dışındadır. Yllk sek yargıçlanmızın, bu kadar sı nırh bir gelirle yetinmeleri ça nınz güçtür; bu gelir, görevle rinin kendilerine sağladıgı, an KIMYA SANAYii A.Ş/nin o /o18 faîzli Hamiline muharrer tahvillerin satışlarına Türk Ticaret Banka- sı A.Ş. şubelerinde 5 Ocak 1977 tarihinde başlanacak ve satış- lar 5 Nisan 1977 tarihinde son bulacaktır. Faiz ödemeleri her yı! 5 Nisan tarihinde yapılacaktır. Ana paraların itfaı 5 Nisan 1980 tarihinde başlayacak ve eşit tutarlar halinde 5 yılda tamamlânacâktır — İhraç edilecek tahviller 200 adet 5.000 TL. ve 100 adet 10.000 TL. Nominal değerde 2.000.000 TL.dır toplaı SETAŞ KİMYA SANAYİİ A. Ş. cak pek karın doyurmayan say gınlıkla orantüı olmaktan çok uzaktır. Ömegın, Zonguldak gibi bir işçi kentımizde yılda 200 bin lira dolaymda vergi ödeyebilen avukatlann veya Istanbul'da ay da 100 bm liraya para demeyen ünlü doktorlarımızın bulundufu Türkiyemizde. Devlettn kendi hukuk adamlanna «psikolojik bir doyumndan başka ne sagla dıiını sormalıyız Yüksek yargıçları yanısıra, genç meslekdaşlan da ülke koşul larma göre çok mütevazi sayıia bilecek maaslarla yetinmek sorun dadır. Örnegin, stajyer bir yar gıcın eline geçen para ayda net 1800 lira dolayındadır. Ankara'da Çaııkaya semtinde birçok apart man kapıcısı bile bundan VÜK sek bir aylıkla çalışmaktadır. Ge ne, on yıldan beri yargıçlık ya pan bir Yargıtay üye yardımcısı ayda ortalama 5300 lira almakta dır. Anadolu'nun uzak iiçelerinde adalet dağıtaı yargıyitrımızuı ço gu ŞOOp. , 4000 lirayla kendllennl ve ailelerini geçindirmek zorunda dırlar. Oysa yargıç gecekonduda oturamaz, eski elbise giyemez, çocuklannı da okutmak zorunda dır... Yüksek yargıçlıgın maddi çeki ciliğinin bulunmaması birçok de gerli hukukçumuzu «özel sektö re. itmektedir. Ömeğin, vukat lık, damşmanlık da yapmak iste yen bir hukuk profesörü, nor mal maaşının dışında, çeşitli resmi veya özel kuruluşlardan, bir Anayasa Mahkemesi üyesinin kazanacağı pararun beş altı ka tını rahatlıkla alabiltr. Oysa ABD veya F. Almanya Yüksek Mah kemelerinde kendilerine yeterin ce maaş sağlanan birçok ünlü hu kuk bilgini görev almaktadır. Ör negin, F. Almanj a Anayasa Mah kemesi üyelerinin maaşlan özsl bir yasayla öteki kamu görerlile rinklne onmla daha yüksek bir düzeyde tutulmuştur. Belli başlı Batı ülkelerinde yük sek yargıçlann aldıklan ücretler le bir karşılaştırma yapmak ü ginç olacaktır. Örnegin, îngiltere de Lordlar Kamarası Başkanı, Baş Yargıç ve Adlî hiyererşinın en üstünde bulunan Lord Chan cellor"un eline 1975'te, parlamen cer maaş ve ödenegi dışında. yıl da 20 bin sterlin (yaklaşık olarak 550 bin lira) geçiyordu. Bu İn giltere'de bir kamu görevllsinln aldığı en yüksek ücrettir. Bizde ki Yargıtay (Ceza) Başkanı duru munda olan Bas Yargıçm (Lord Chief Justice) yılda 23.050 ster lin, gene bizdeki Yargıtay (Özel Hukuk) başkanına benzetebüe cek Baş Yargıçm (Master ot Rolls) yılda 21.175 sterlin, öteki yargıçlann ise yılda 19.425 ster lin aldıklannı of reniyonız. Bu a rada, bilgi açısından, yerlesik mahkemelerde görev alan yarçıç lann yılda 18.675, gecici mahke melerdeki yargıçlann (Circuit Judges) yılda 13.000 sterlin kaıan dıklannı da ekleyebiliriz. Bu ra kamlar yıllık brtit maaşlan belirt mektedir. Ancak tngiltere'deki yaşam düzeyi ölçüt alınırsa, yar gıçlann eline geçen pararun ol dukça yüksek olduğu anlaşılmak tadır. ABD'de de benzer bir dtırum la karşılasılmaktadır. Elimlzdeki verüere göre, 1969 yılmda Fede ral Yüksek Mahkeme Başkanı yılda brüt 62.500 dolar, (yaklaşık olarak 1 milyon TL.) öteki sekiz üye d« yılda brüt 60'sar bin do lar alıyorlardı. Öte yandan, Federal Istinaf Mahkemeleri yargıçlan yılda brüt 42.500 dolar, Federal Bölge Mahkemeleri yargıçlan ise brüt 40 bin dolar kazanıyorlardı. Fe deral Yargıçlar atamayla iş başı na getirilirler. Eyaletiçi mahke melerin seçim yolu ile gelen da ha alt düzeydeki yargıçlarının aldıklan Ücretler de azımsanma yacak ölçülerdir. İşin ilginç yö nü, ABD'de bile, tüm federal yargıçlann maaşlannda 1959 — 1960 arası 100'de 100'ü aşaıı ar tışlar olmusuır. GenellKde Anglo Sakson ülke lerde, yargıçlann daha ayncalıklı olduğu biünmektedir. Ne var ki, «Kıta Avrupa»sı yargıçlanna da Türk meslekdaşlarma oranla çok daha ıyi mali olanaklar saglan mıştır: îsviçre Federal Mahkeme yargıçlan yılda brüt 170 bin Is viçre frangı (yaklaşık olarak 1 milyon TL.) almaktadır. Fransa' da mesleğe yeni başlayan bir yar gıç ayda brüt 3 bin fransız fran gı (yaklaşık olarak 10 bin lira), Danıştay tConseil d'Etat) üyesl ayda brüt 14 bin Fransız frangı aiır. Bu rakamlar belki de bize en çolc benzeyenleri. Oysa, baş kent Ankara'da orta halli bir da ire için ömegin Çankaya'da, ay lık kira olarak 4 bin lira isten mesi artık yadırganmazken, bir Fransız yargıcı benzer nitelikte bir daire için Paris'te hiçbir za man ayda 4 bin frank odemek zorunda kalmamaktadır. Bir çok ülkede, yargıçlara yük sek maaş verilmesinin onlann «yansızvlıklarını arttıracagı şüncesi yaygmdır. Bu Türkiye için de geçerlidir. Bununla bir likte, yargıç maaslarmm yeter sizugine dikkati çekmekteki asıl amacımız, onlann mevkilerine uygun düsmeyen olanaksızlıklar içinde bulunduğunu sergilemek tir. Yargıçlanmızın, hele yüksek yargıçlanmızın, Devlet Personel Yasasınm dar hükümlerinin kıs kacı içine alınmıs olmalan, biz ce, Adaletimizin işleyişini olum suz yönde etkilemektedir. Batı ülkelerinin tersine, yargıçlanmı zın çogu orta halli ailelerden gel mektedirler. Anayasa Mahkemesi üyeleri Üzerinde 1976 başında yaptıgımız bir araştırmada Uye lerin ','» 40'run orta veya küçük memur aUelerinden geldiğini sap tamıştık. Tüm yargıçlanmız Dev lete uzun yıllar hizmet etmiş, görevlerini hiç bir zaman, birkaç tatsız örnegin dışında, maddi çı karlar uğruna kötüye kullanma mış, kullanmıyacak kişilerdir. Nitekim, çogu ancak emekli ik ramiyelermi aldıktan sonra baş lannı kendi mallan olan bir çatı altına sokmayı başarabilmektedir ler. «Demokratik bir ülke olalım» diyoruı. Ancak, ne kadar demok rat olursak olalım, örneğin bir Anayasa Mahkemesi üvesini dol muşa binerken görmeyi «Adalet Mülkün Temelldir» anlayışı ile bagdaştınnak bize zor geliyor. Aslında, toplumsal saygınlıkla nnın gerüemesi yalnızca yargıç lann yazgısı değil. Hızla gelişen toplumumuzda, bürokrasi genel likle eski saygınlığını ve yaşam düzeyini azar az&r yitirmektedır. Ancak, özellikle tüm yaşamları nı kamu kesiminde geçiren yar gıçlanmızın bu olgumm baş kur banı olmalan, görevlerinin öne mine, onuruna uygun düşmekte dir. Sayılan 600*ü aşan Parla mento üyelerine maaş ve ödenek leriyle birHkte ayda net IS bin TL. verebilen Türkiye yargıçları na karşı da cömert olmak zorun dadır. Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünden Vem Fabrikalanna tevzi edilmek üssere 15.000 ton yem lik mısır ithal edilecektir. thalesı 12 Ocak 1377 Çarsamba gunü saat 14.00'de Top rak Mahsuüeri Ofisı Genel Müdürlüjünda yapılacaktır. Bu ltnalata ait ılân ve satış bususl şartlarunız Genel MU dürlügumuz (Satış MüdUrlüfü'nde) tstanbul, tzmir. tsken derun, Samsun, Konya, Afyon, Diyarbakır, Erzurum Bölge Haydarpaşa Hububat ve Merıan Şuoe MUdürlüklerımizden bedelsiz olarak alınabllıı. Ilgililere duyurulur. SAMANDAĞD4 BİR KOY VAR SADUN TANJU H atay'ın Samandağ ilçesine bağlı iüçük bir köy vardır. Vakıfh derler adına. Padişah îkind Mahmnt döne minde Muhayyile adında bir Hıristiyan Arap'a vakıf olarak verilmiş üç bin dönüm kadar toprak üzerine kunı ludur ve bir Ermeni köyüdür. Samandag'm 31 köyünden 20'si Alevi, 8'i Sünni, ikisi karısık, biri de Ermeni köyü dür. Çevresinde birbirleriyle geçinemiyen, birbirlerini sev meyen Alevî ve Sünnî Müslümanlann bulunduğu bu blr avuç Hıristiyan Ortodoks vatandaşlanmız herkesle iyi ge çınmeye özen gösterirler, özellikle devlete, hükümete karşı uyumlu, yumşak baslı davranırlar. ERMENİ KÖYÜ İlginç bir geçmişi vardır Vakıflı'nın. Birind Dünya Savaşma kadar Osmanlı yönetüni altında kalmışlar, 1915 yıiında bir İngiliz gemisi onlan alıp Pon Sait'e götürmüs ve savaş sonuna kadar orada bir kampta yaşamışlardır. Mütarekede köylerine dönen Vakıflılılar, bölgenin Fransız yönetimine geçmesinden sonra 1939 haziranına kadar ulusal sınırlann dışında kalrtuşlardır. Fransızlarla yapılan anlaş ma geregi Hatay yeniden bizim olunca, Suriye ve Lübnan'a göçenlerln dışında 40 50 hanelik blr nüfus kalmıştır Vakrflı' da. Burada yaşayanlar tiplk Ermenidirler. Hep kendi içle rinden kız alıp verdikleri için; orta boylu, şişmanca, es mer tenli, saçlan ve gözleri koyu renkli. alt dudakları sar kık ırk özelliklerini korumuşlardır. Bugün köyde yaşayan lar iki yüz kadardır. Toprak az olduğu için ve de okumayı sevdiklerinden, ileri eğitim olan&gı bulabilenler köyden ko pup giderler. Köyde kadınlar daha çoktur. Onlar, ilkokul dan sonra yoksul ve orta halli bir köy yaşamının gerek lerini yerine getirirler, boş zamanlarmda da iğne oyası yaparlar. Vakıfh. varlıklı olmayan ama uyanık bir köy Upldır. İki yamaca serpilmis 50 kadar evde yasam devamlı blr ugraşla geçer. Toprak küçük parçalara bölündügü için ve sulak olduğundan bahçecilik yapılır. Narenciye, meyva, biraz sebze, biraz hayvancılık, biraz zeytincilik geçinmele rine yeter. Hiç toprağı olmayan ve vok denecek kadar az topraklılar pamuk ve çapa işçüigine Adana'ya kadar uza nırlar. Yani yaşamlan başka köylerden farklı değildir. Belkl biraz daha uyanık, biraz daha çevreyle ilgill, biraz daha «politik», ama çileli zor bir köy yaşamı.. VAKIFLI KÖYÜ MONOGRAFiSi Vakıflı'yı niçin böyle durup dururken size tanıtmaya çalışıyorum, onu da anlatayım. Bundan 12 13 yıl önce, genç bir araştırmacı grup, ülkenin sosyo ekonomik yapısını mey dana çıkarmak için ömek bölgeler ve köyler ararken, Dev let Flânlamanm ve bazı bakanlıkların da tavsiyesiyle Hatay' ın Samandağ trfıgesine yöneldi. Çünkü bu bölgede, ülkede rahatsızlık duyulan tüm dertler toplanmıstı. Mezhep ayınmı vardı. Din ayınmı vardı. Irk ayınmı vardı. Topraksızlık var dı. Tarım isçillği vardı. Berbat bir sosyal ve ekonomlk yapi üzerinde politik erozyon vardı. Kısacası arana arana bulu nacak yerlerin belki de en ilginciydi. 1964 yazında bölgeyl tarayan Fosyolo.r' ve mimarlık fakültesl asistanlan. sonunda «Vakıfh Köyü Monografisimi tamamladılar ve bu or*Ak araştırma benim de kitaplıgımda yer aldı. KAYGAN TABAN Aradan uzun bir süre geçtl. Eu arastırma, bizim 1950" den beri süren demokrasi kavgamızın tam ortasına düşü yordu. Vakıflı köyünde yaşam tümüyle didik didik edilır ken, siyasal yöneliş ve gelişmeler de derinlemesine incelen mişti. Vakıllılılar AP*U idiler. 1950 seçimlerinden berl, köy lünun, fakir fukaranın tarafmda olduklannı söyleyen siya sal partileri tutoyorlardı. İhtilale kadarki üç genel seçımde de Demokrat Parti'yi tutmuşlardı. 27 Mayıstan sonra yapı lan 1961 genel seçiminde, CHP'nin siyasal hayata egemen görüntüsüne aldırmadan Yeni Türkiye Partisi'ne oy ver mişlerdi. AH o tarihte yeni kurulmuştu ve eski DP'nln de vamı olduğu konusunda henüz kuşkular vardı, bu neâenl* oylar YTPye akmıştı. AraşUrmanın yapıldığı 1964 Yazında, köyün muhtan Ha«er Kartun 105 oydan 103'ünü almış bir APIi idi. Demok ratik çabalamalann ortasında, köylüler henüz, kendilerini tuttuğunu söyleyen siyasal partinin yeteri kadar iktidarda kalamadığma inamyorlar ve ona şans tanımak istiyorlardı. t)ç mahaltede üç çeşme açan, köye bir ilkokul yapan, ilçe ye baflayan toprak yolu da biraz daha geçlt verir hale getiren siyasal partinin, zaman geçtıkçe köyün kahırlı yaşa mını daha da düzelteceğine inanıyorlardı. 1965 seçimlerina doğru bu iman biraz sarsılır gibi oldu. AP oyların yan sından azını aldı, CHP. oyları iktidar partisinin oylanna yaklaştı, bu arada yeni halkçı, köylücü, İşçi yanlısı parti TtP'e 98 seçmenden 13'ü oy verdi. Demek ki Vakıflı köylü leri umutsuzluğa dogru surükleniyorlardı. Güvendikleri da ga kar yağıyordu ve siyasal hayata doğduğu andan beri komünist diye kötülenen, tehlikeli ve zararlı gösterilen, köylünün, Isçlnln bllmezliğlnde ve yoksuiluğımda bofup öldürülmek istenen bir küçük sosyalist parti bile yeni umutlan üzerine çekebüiyordu. SAĞDAN SOLA AKIŞ 1969 seçimlerinde AP'den umutsuzluk. CHP'den kuşku yine oylara yansıdı. TlP oylan yuzde 50'nin üzerinde arttı. Bağımsız bir adaya önemli ölçüde oy vererek, siyasal parti leri bir çeşit protesto ettiler. Çevrenin kazan gibi kaynama sı, Iktldann her türlü ayrılığı pompalama poütlkası, Alevi ve Sünni köyleriyle kusatümıs Vakıflı balkmı huzursuz edlyordu. Köy nüfusu eksiliyordu. Kalanlar ise, nasıl blr iktidar, nasıl bsir yönetlm sorunlarını kendi sade mantık lannda daha hızlı evirip çevırcneğe başiamışlardı. 1973 se çimlerinde, köyde verilen 71 geçerli oydan 49'u CHP'ye, 14"ü Halk Partisine yakmlığı düşünülen Fej zioğlu partisine yöneldi. Bugünkü Cephe Hükümeünin militan partileri an cak 4 oy alabildiler. Bu bir çöküştü. VerUen oylan sol ve sağ olarak deferlendlrmek gerekirse, solun 50 oyuna kar sdık sağ ancak 21 oy toplayabildi. İKTİDAR VE ZAMAN 1977'yi bir seçim yılı olarak değerlendlrdiğimize göre, 1973—1977 arasındaki sosyal ve siyasal çözülmenin önümüz deki seçimlerle durdurulup durdurulmayacağı da önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Hızlı kentleşmenin şimdilik büyük kentlere yansıyan işçi ve vatandaş bilinç lenmesini hızlandıran etkisi, önümüzdeki seçimlerde kent oylannı biraz daha sol iktidar yönüne çekecektir kuşku suz. Ama köylerde yaşayan insanlanmız, otuz yüa yakın bir süredir içlerinde büyüttükleri omudun kmlışını ne ölçüde yansıtacaklardır? Vakıflı köyü araştırması üzerine bunun İçin eğildim re gördum ki, iktidarlann sadece dirseklerini dayadıklan kent lerde değil, ayaklarmı bastıklan köylerde de zaman her şeyi kayganlaştırmaktadır. Zaman iyi kullanıldığı zaman güvenlik, umut, mutln luk; kötü kullanıldığı zaman kargasa, korku ve çöküştür. SAfmLMEMURESİ ARÂNIYÛR 5X25 hath telefon santralını yönetecek tecrübeli santral memuresi aranıyor. l Müracaat şahsen Grafika/Maya Reklamcılık A.Ş. Tanli Han, Şişli Meydanı Kat: 7 Ştfli fEasın: 32—929/77) (SERA Reklâm: ... / 65) (Basın: 30219/68) (Cumhuriyet: 80) 7762031ca2f9d2c412bea014162d3407

(UMHÜRİYET 3 CCÂK 1977. - urunlu.com file\ti (UMHÜRİYET 3 CCÂK 1977. Ü lkenîn sosyo-rkonomr-: gelişmesinin ana yint-larını belirleyen 1877 yılı programı ile prog-ramın

  • Upload
    others

  • View
    6

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: (UMHÜRİYET 3 CCÂK 1977. - urunlu.com file\ti (UMHÜRİYET 3 CCÂK 1977. Ü lkenîn sosyo-rkonomr-: gelişmesinin ana yint-larını belirleyen 1877 yılı programı ile prog-ramın

\ti (UMHÜRİYET 3 CCÂK 1977.

Ülkenîn sosyo-rkonomr-: gelişmesinin ana yint-larını belirleyen 1877 yılı programı ile prog-ramın mali iskeletini olusturan 1977 yılı

bütçe tasansı, 1977 yılında ilginç gelişmelerindoğacagı haberinı vermektedir. Bunlan şöyleözetlemek mümkün:

• ödemeler dengesi büyük açıklar verecek-tir. Çünkü 1977 program tahminıerine bakıncaişçi gelirleri tahmini 1 mllyar 150 milyon dolargözükmektedir. Aslında 1976 yılı gerçekleşmesi1 milyar civannda kalacak 1977 yılında ise 975milyon dolan aşBmayacaktır. Bu durumda prog-ram 150-175 milyon dolar aşırı tahminle malül-dur. Sennaye hareketlerinde proje kredilerinin375 milyon dolardan 850 milyon dolara çıkacağıöngörülmüştür. Gerçekçi bir tahmin bu mikta-rın ancak 500-600 milyon doiar olacağını göster-mektedir; 250 milyon dolarlık bir aşırı tahminvardır.

1975 yılında toplam ithalât 4.7 mılyar dolar.1976 tahmini ıse 5 milyar dolardır. 1977 yüı it-halât tahmini 5.8 milyar dolar yani 1976 yılınagöre sadece 800 milyon dolar fazladır. Bilindigigibi 22 kasım 1976'da kuruluş yeri etüdü, projasi ya da yapılabilirllk raporu olmayan ve 29adedi agır sanayi yatınmı olmak üzere 80'inüzerinde yeni yatırımlar 1976 yılı programınaeklenmiş, daha sonra aynca 17 milyan aşanprojesiz, etüdsüz öbür ağır sanayi yatmmlarıda 1977 yılı programma alınmıştır. Bu tüm pro-jelerin ithalât yiikü ise (eğer gerçekten bu ya-tlrımlara herfıangı bir biçimde başlanacak olur-sa) yatırım tutarının asgari % 20-30 düzeyındeolacağından 1977 ithalât miktan 5.8 milyar de-ğil, 7 milyar dolar olacaktır

Ihracat gelir tahmini ise çok ytiksek tutul-muştur. 1974 yılı toplam ihracat geliri 1. 532milyar 1975 yılı ise 100 milyon azıyla 1.401 mil-yar liradır. İhracat geliri afustos ayından iti-baren 1975 agustosuna göre düşüş göstererekdevam etmektedir. Buna göre, 1976 toplam ih-racat geliri 1.7 milyar dolar civannda kalacak-tır. Dolayısıyla. ortalama 800 milyon dolar yük-sek tahmin vardır.

Öteki kalemler arasında tunzm gelirleri tah-mini de yanıltıcıdır. 1974'te 42 milyon, 1975'te 30milyon dolar net gelir, aylık girişler bakımın-

OLAYLAR VE GÖRÜŞLER

Bütçe-Program ve GerçeklerCoskun ÜRÜNLÜ

Devlet Plânlama Teşkilâtı Müsteşarlık Müşavirl

dan 1976'da devamlı açık vermiştir. Bu kalemıntoplam net gelir olarak 1976'da büyük bir iyim-seriıkie (Hac giderlerı dahı düşünülmeden) 5milyon dolar civannda olacagını söylemek yan-lış olmayacaktır. Fakat 1977 yılı için dengenin«negatıf» olacağı aşikârdır.

O halde ödemeler dengesi son derecede bü-yük açık verecek olan 1977 yılı, bir devalüasyonyılı olabilecektir

• Ekonomı büiminin en basıt kuralı yatı-rım narcamalannın enflasyonist tazyik yarattı-ğıdır. Klimizdeki bütçe ve program, Kamu Ik-nsadi Teşebbüsîennin yatınmları 62 milyar ol-mak üzere, toplam kamu yatınmlarının 134.5milyar lira olacağını belirtmektedir. özel sektörtoplam yatınm ise 76 milyardır. O halde top-lam 210.5 milyarhk bir yatınm harcaması eko-nominin mevcut kaynaklarını talep edecektir.Bu kuşkusuz süratli fiyat artışlan yaratacaktır.O halde, devalüasyon yapılırsa, bu iç yapıdandogan enflasyon, devalüasyonun olası faydalarıyerine zarar getirecek, ekonomi 1977 yılındasarsıntılan gittikçe derinleşen bir 12 aylık bu-nalım dönemine girecektir.

• KlT'lerin 62 milyarlık bir yatınm yapa-bilmesini beklemek gerçekçi değildir. 1976 yılın-da kendilerine tahsis edilen 40.9 milyar lirahk

yatırırr-n ancak 35.1 milyar lirahk bölümünügerçc irebilme yetenek ve kapasites: göstere-bılmış-. ır. Başka bir deyişle. 62 rr.ilyarhk ya-tınm görevı KÎT'lerin yatınm gerçekleştirebil-me güçlerinln son derecede üstündedir. Nedenacaba bu seçim yılında bu yük KİT'lere yüklen-miştir?

• Özel sektörün 1977 yılında imalat sana-yiinde 27.8 rnilyarük. konut sektöriinde ise 26.4milyarhk bir yatırım yapacagı öngörülmüştür.Bu iki tür yatınmın da dayanagı genellikle kredımekanizmasıdır. Toplam kredi hacmi 1974 ve1975'e orenla süratle genişlerken orta vp.deli kre-di hacmi 1976'da hızla gerilemektedır Bu enfias-yonist baskı. fiyat artıs oranlannı kuşkusuz yük-seltecektir. Bu ve öteki nedenlerle 1977 yılı enf-lasyon 'yılı olacaktır.

• Kamunun sanayi yatınmlannda geçikmeve maliyet artışlan ekonominin bir kronik has-talığıdır. Yatmrnlann tamamlanmasının program-landığı yıl ile bitiş süresi arasında geçikme or-tplama 3 yıldır; hat'a 7 yıl dahi geçiken projelervardır. Zaman'm bir fiyntı oldugunu ihmal etsekdahi proje maliyet art:şİ2n ihınal edilemeyecekbüyükiüklere varmaktadır. örnegin iplik ve do-kuma sanayi projelerinde 1976 yümdan 1977 yı-lına maliyet artısjan, sektör olarak, ortalama

•/«31.9'dur. Orman Urünlerl sanayi ortalaması i?e•o74.4'e varmaktadır. Hele projelsrin ilk maliyet-leri ile 1977 program maliyetleri karşılaştırıldı-ğında maliyet arüslan °/«300—400'e varmaktadır.Bu durum karşısında yapılabilirlik etüdü, proje-sl olmayan ve maliyet tahminleri gerçek hesap-lamalara dayanmayan 16 — 17 milyar civannda1977 programma eklenen ağır sanayi yatınmla-nnm bütçeye ne denli gerçekçi yansıdığı bellideğildir. Bu durum 1977 bütçesinin ne denli cid-dı olduğunun cevabmı açık bırakmaktadır.

• 1977 yılı programının gerçekten finanseedilmesinin ve bütçenin önşördügü diğer harca-maların da karşılanabilmesinin koşulu bütçe ge-lirlerinin doğru tahmin edilmesine bağlıdır. Büt-çe gelirlerinde gerçekçi olmayan tahminier yeralmaktadır. «Vergi Dışı Normal Gelirler Topla-mısnın 19.560 milyon lira olarak belirtümiş ol-ması îktisadi Devlet Teşe'ikuUerinin gelir yarata-cağı varsayımma ve Devlet mallarının satılmasıo'psılığına d=y?.nm"kr°dır. İDT"nin zararlan dil-lere destan durumdayken bunu düşünebilmek oîaı-.aksızdır. Diğer yandan «O el Gelirler Ve Fon-lar» toplam ;eliri de 9.976 milyon lira olarak tah-min edilmiştir. Bu kalem ise Tasarruf Bonolan,Karşılık Para v- Proje Kr?dileri ile Akaryakıt

Istikrar Fonu gibi al: gelir kalemlerine dayanır.Her ıka kalemin toplamı 30 milyar lirelık gelireeş değerdir. Gerçekçi bir tahmin bu kalembrinancak 15 milyar civannda bir gelir getirebilece-ğidir. öt« yandan bu yıl seçim yılıdır ve vergikanunlannda bir yenilik beklenemez. Vergi Ge-lirleri toplarrının 1976 yılma göre »î33.7'lik birartış göstermfisi olanaksızdır. Bu durum vergiçelirlerinin Gayn Safi Milll Hasılays oranmdakihızlı artıştan da belli olmaktadır. Bu oranlar1974te '0İ5.2; 197ö'te ^«17.6'dır. 1976 yılı tahminiile "ol9.4't\lr. 1977 yılında ise "?24 olması öngö-rülmüştür. Bu olanaksızdır. O halde. bu bütçe 30milyar lira civannda açık verecektir. Denk birbütçe değfldir.

SONUÇ: Durum 1977 vnlının iç açıcı bir yılolmavacagiBi göstermektedir. Siyasal iktidar sa-hiplerinln şimdiden bu durumu bilerek tavırlan-nı çizmeleri ve halka karşı sorumluiuklarına uy-gun davranışlannı önceden kararlaştırmaları ge-reklidir kanısındayız.

Çıplak MustataHep Çıplak..OKTAY AKBAL

EvetHayır

•OsmanUlarm kaffesi hürriyetl jahsiyelerine malik ve ahe-rln hukuku hürriyeiine tecavüı etmemekle mükelleftir^,«Hürriyeti şahsiye her türlü taarruzdan masundur. Hiç klmsekanunun tayin ettiği sebep ve suretten maada bir bahane ilemöcazat olunamaz.», •Osmanlıların kâffesi hnzuru kanundave ahvali diniye ve mezhebiyeden maada memleketin hukuk vevezaiflnde mütesavidir.-

Aralık lS76'da kabul edUen Kanun-u Esasi'den üç maddesnndum slze. Tatn yüz yıl önceydl. Yedl ay sören bir çahş-madan, çeşitli tartışmalardan, görüş aykırüıklarından sonrahazırlanmıştı bu yasa. Prof. Niyazi Berkes •Turklye'de Çağ-daşlaşma» kitabmda bu Anayasa için bakın ne diyor :

•Çafdaş Anayasa doktrininde temcl bir ilke durumuna ge-len yetkilerin a)Tilması, aralannda karsüıklı kontrol illşkilerikurulması fikrinden de voksundur. Yasama, yürütme, vargıgüçleri aynlmamıştır. Parlamento bafımsız bir yasajna mec-lisi de olamazdı. Meclisin kendine özgii haklarmdan söz edenkesimlerinde meclisin yasama eylemi ancak hükiimdarın mü-saadesine ve uygun bultnasına bağlıdır. Parlamentonun top-lanması ve tatili de hükiimdarın iradesine bağlıdır. L'mumiMeclis denen parlamentonun padişahın cmriyle vilâyetlerdenBeçilecek kişilerin bir yü için ıçelip tnaaşla hizmet etmelerişekiinde anlaşıldiğını gösterir. Buna yakın bir usulün zatcnAbdülaziz zamanında gelişmekte oldugunu görmüştük. Meclisegelecek üyeler Anayasa'ya değil, Padişaha sadık olma yeminiedeceklerdi, fakat Hükümdann Anayasaya sadık olma yeminiyükümü yoktu. 5. Maddeye göre Zat'ı Şabanenin kişiliği -kut-sal ve sonımsuz»du.>

Bu sözler de göstertyor, 1S76 Anavasa'sı önemli bir ser(tctirmiyordu. Abdjilhamit gibi bir padişahı engelleyen hiç birşey yoktu. Padişab istediği zaman meclisf dağrtabiiecekti, yenimecllsi ne zaman toplayacağı konusunda kesin bir bağlayıcı-lık da yoktu. Prof. Berkes «Gerçek Abdülhamifi. AbdUlhamityapan bu Kanun-u Esasi'dir. O parlamentoyu da kaldırma-mıştır, aynı kanunun kendisine tanıdığı bir yetkiye dayana-rak sadece onu «tatil> etmi;tir.>. Mithat, Hüseyin A\-ni, Süley-man Rüştü, Cevdet pasalann, Namık Kemal gibi ozanlarınüzerinde bir türlü anlaşamadiklan bu Anayasa daha doğuş-tan sakattı, yanlıştı, tutarsızdı. Prof. Berkesin dedlği gibi:«Böyle bir Anayasanın kuracağı re.ilm ancak halk iradesinikısıtlayan bir meşrutiyet, hükümdar iradesini genişleten birmutlaldyel rcjimi. sürekli bir sıkıyönetlm seçimi olabilirdi. Burejim, bütün Yeni Osmanlılar düşünün içinde yatan çelişkl-lerin malzemesiyle yapılmış bir anıttir. Bu anıtın altında ilkezilenlerin, bu çelişkileri düşündc sürdûren düsünürlerin ken-dllerinin olnşu, jrerçekten hazin bir seydir.»

Yarım yamalak yapılan bir eylem. daha başlangıçta tersinedönen bir sözde «devrira», kısa zaman sonra bu ise kalkısan-Iann başını yer. Nltekim Abdülhamit. Kanun-u Esasi'yl ya-panlan, kabul eitirenleri teker teker temlzledi. Mithat Paşabofduruldu. Hüseyin Avni Paşa vurduruldu, Sülcyman Paşasfirgfine göndeıildl, Namık Kemal de bir süre sonra sürgündeöldü. tlk kez 19 mart lS77'de toplanan Meclis Wr vıl bile geç-meden 13 subat 187S'de dafırddı. İşte yûzüncü yılını kutladı-ğımız, İlk yazılı Anayasa'mız, «Kanun-i Esasi»nin, kısa serü-veni...

Vüz yıl sonraki duruma bir föz atalım. Teşküât-ı Esasiye,sonra da 61 Anavasası, daha daha sonra 12 Martta bir çokmaddeleri değiştirilmls blçiml... Yüz yılda gerçek eşitli, de-mokratlk haklar. insan haklan konularında bir arpa boyu yolalmısız. Uzun söze ne gerek, Melih Cevdet Anday'ın son gün-lerde ellmden düşürmedlğim — butrttrt için mevcudu kalmamışkitabt— «Telgrafhane»den «Tarih Okurken» şiirinl okumak }'e-ter. ŞUrln başına Anday, Tanpınar'm edebiyat tarlhinden şuctimleleri koymuş: «Namık Kemal Kanûn-u Esasi münasebe-tiyle Abdülhamid'e verdiği mütalâanamesindc, mutlak miisava-tın mümkün olamayacaçından bahsederken, aksl taktirde fs-tanbul'da o zaman pek tanmmış bir deli olan Çıplak Mustafa'-nm sekâda Sait paşa ile —o zaman mabeyn feriği—, servetteSarraf Zarifi ile ölçülmesi lâzım geldiğini söyler. Bu, demektirki insanlar müsavi doğmadıklan gibi, müsavi yaşayamazlar da.Fakat kanun karşısında müsavidirler.» Sait Paşa, Zarifi ve Çıp-lak Mustafa yasalann önünde eşit miydiler? Orası da çok sugötörür: Yüz yıl önce olduğu gibi, bugün de!.. Bakın daha buvıl okullarda okutnlan Ahlâk kitabmda bir işçinin şerefiyle birdoktorun şerefinin eşit olamayacaklan yazıhnadı mı? 1977'debile bir takım profesörlerimiz «kesin eşitlik yoktur» dedikle-rine göre, yüz yıl önce Namık Kemal böyle söyledl diye nasılayıplanabilir?

Melih Cevdet Anday'ın «Tarih Okurken»i bütün bu gerçek-leri en özlü, en yoğun, en yerpili biçimde şiire sokmnş, kuşak-lara snnmuş:

«Mabeyin ferigi Sait Paşa*nın — Sarayı korumak işi — BirSarraf Zarifi bey, bir de Çıplak Mustafa — etti mi üç kışi —Kim ola Sarraf Zarifi Adı üstünde sarraf — Sıkır şıkır altmsaymak işi — Ya kim ola Cıplak Mustaîa — O da şehrin de-lisi — O da şehrin fakiri — Biri korur, biri sayar, biri —Korumak, saymak, soyunmak işleri — Korumak, saymak, so-yulmak işleri — Tarih bin üç yüz vetmiş altı — Tann bu üçkişiyi hür yaratmıştı — Kanun da onlan eşit kıldı — Oldubitti — Sait Paşa Sarraf Zarifi Çıplak Mustafa — Sarraf Sait,Zarifi Paşa, Çıplak Mustafa — Sait Zanfi — Sarraf Paşa, Çıp-lak Mustafa — Çıplak Mustafa Çıplak Mustafa Çıplak Mustafa.»

Tarih bin dokuz yüz yetmlş yedl! Sarraf Zarlfiier, Salt Pa-salar yerli yerinde, Çıplak Mustafaiar da...

MÎLAKO (tTALYA) 12 • 16 ŞUBAT 1977MACEF 1977 İLKB&HAR SERGİSİ(Milletlerarası Fuar Sahasında)

Sergi 12 Şubat saat 14.00'de açılacak ve 16 Şubat 1977saat 18.0O'de kapanacaktır.MACEF, ev âletleri, kristal eşya, seramik eşya, gümüşeşya, hediyelik eşya, kaliteli ev eşyalan türünden ma-mullerde ihtisaslaşmış, önemli ve komple bir Milletler-arası Teşhir Satış Fuan olup bu sergi MACEF'in vıl-da iki kere düzenlediği sergilerin ilkidir.îlgili müteşebbisler için düzenlenen her İki sergide, bukollarda dünya çapındaki büttln mamuller ve «yenillkler»teşhir edilmektedir.İŞ DÜNYANIZI GENtŞLETMEK İÇİN MİLANO'daMACEF 1977 İLKBAHAR SERGtSlNÎ ZÎYARET EDİNİZ.1600'den fazla teşhirci firma 200.000'den fazla çeşit sergi-leyecektir.

Her türlü bilgi edinmek, Ucretsiz giriş kartı sagla-mafc ve otellerde yer ayırtmak için mürseaat:SEGRETERIA MACEF • 25, Via Sorferino (I)

20121 MÎLANO (Italie)

Yargıçlarımıza Yaraşan YapılmalıB ugün ülkemizde yargıçlar,

özellikle yüksek mahkemeyargıçlan, çok zor koşullar

altında görevlerini yerine getir-mektedirler. Üst mahkemelerinbulunmaması nedeniyle, Yargı-tay günde bin davayı sonuçlan-dırmak zorundadır. Gene, İdariMahkemelerin hâlâ kurulamaması sonucu, Danıştay üyeleri 1976'da 90 bine yakın dava dosyasıy-la ugraşmaktadır. Yargıçlanmı-za sağlanan çalışma olanaklankadar, ald.'-lan maaşlann da görevlerinin önemiyle, onuruylabağdaştığını ileri sürebilmek güçtür.

Mahkemelerimiz, birkaçmm dışında, nerdeyse Adalet sımge-siyle ters dUşecek binalarda go-rev yapmaktadırlar. Bırakınızköhne Siverek Adliyesınde ReisBeyin müte-\-azı makamında a-yaklan sallanan sandalyesını,başkent Ankara'da Yargıtay bi-nası bile üye ve üye yardımcıla-rmm ancak bir bölümüne çalı-sabilecekleri bir oda sağlayabil-mektedir. Danıştay yeni binası-na çok az bir zaman önce ka-vuşmuştur.

öte yandan, derme çatma birapartmana yerleşmış olan Ana-yasa Mahkemesi, admın anlamı-na hiç uymayan bir konumda sı-kışıp kalmıştır. Bu yüksek mah-keme üyelerine sağlanan çalışmaolanaklan da çok sımrlıdır. Ör-negin, belirli sayıda raportörünve birkaç sekreterin dışında,kendileri için özel yardımcı personel bulunmamaktadır. Üyele-rin kat kat dolaşarak tozlu dos-yaların ya da yeni yajinlarm ta-ramasını yapacak boş zamanı

bulunması bir ;rana, ellerindekarar bekleyen dosyalan gere-ğince incelemek için yeterli ola-naklardan bile yoksundurlar. Biliyoruz, Anayasa Mahkemesi1965 Siyasal Partiler Yasamızagöre, bu kuruluşlann mali de-netimini yapmakla da yükümlü-dür. Acaba Mahkemenin elindebu konuda uzmamaşmış bir yar

Artun ÜNSAL

SİYASAL BtLGtLER FAKÜLTESt

dımcı kadro bulunmakta mıdır?Bütün bu eksiklikleri devletimi-zin sınırh mali olanaklarına bağlamak kanunızca güçtür. Sorunyalnız ödenek ya da maaş soru-nu değildir.

Başka devlet dairelerinde, özellikle İktısadî devlet kuruluşlannda, nerdeyse orta halli müdürlerdüzeyinde sağlanan resmi hiz-met araçlarından burada yalnızBaşkanın emrine bir tane voril-miştir. Öyle ki, Danıştay ya daYargıtay Baskanlan, AnayasaMahkemesine seçildiklerindfl, maaşlarında en ufak bir degişiklikolmaması bir yana. makam ara-balanndan da yoksun kalacak-lardır. Yargıçlanmız araba düş-künüdür demek istemiyoruz. Ancak herhangi bir kamu kuru-mundan daire başkanlannın sa-hip oldukları olanaklann yüksekyargıçlanmızdan esirg?rmeme-sini anlamak güçtür.

Bir de maaşlara göz atalım'30 ytiı a kır h zrrveti oUnK kıdemli I. sunf yargıçlanmızın eline?eçen pata ayna, 16 "Wri küsurbrüt tesellisi bir yana, net 9500lira dolaylanndadır. Kaldı ki.1976 başlannda bu miktar 8.2P0liraydı. Geçen eyîül aymda Mali-ye Bakanlığmm, yargıçlara veri-ien tazminatlannı maaşlarındanayrı vergilenmesini kabul etme-siyle bu artış saglanmıştır. Ül-kemizde özel veya kamu sanayiişlermelennde yöneticilerin ma-aş ve primleri yanmda bu mik-tar çok düşük kBİmaktadır. Is-tanbul'da bir Holdingde yöneticidurumunda olan genç bir mü-hendisin eline ayda ortalama net20-25 bin lira geçmektedir Yılsonunda kendisine sunulan te-mettüler tıunun dışındadır. Yllk-sek yargıçlanmızın, bu kadar sı-nırh bir gelirle yetinmeleri ça-nınz güçtür; bu gelir, görevle-rinin kendilerine sağladıgı, an-

KIMYASANAYii A.Ş/nin

o/o18 faîzli

Hamiline muharrer tahvillerinsatışlarına Türk Ticaret Banka-sı A.Ş. şubelerinde 5 Ocak 1977tarihinde başlanacak ve satış-lar 5 Nisan 1977 tarihinde sonbulacaktır.— Faiz ödemeleri her yı! 5

Nisan tarihinde yapılacaktır.— Ana paraların itfaı 5 Nisan

1980 tarihinde başlayacakve eşit tutarlar halinde 5yılda tamamlânacâktır

— İhraç edilecek tahviller 200adet 5.000 TL. ve 100 adet10.000 TL. Nominal değerde

2.000.000 TL.dırtoplaı

SETAŞ KİMYASANAYİİ A. Ş.

cak pek karın doyurmayan say-gınlıkla orantüı olmaktan çokuzaktır. Ömegın, Zonguldak gibibir işçi kentımizde yılda 200 binlira dolaymda vergi ödeyebilenavukatlann veya Istanbul'da ay-da 100 bm liraya para demeyenünlü doktorlarımızın bulundufuTürkiyemizde. Devlettn kendihukuk adamlanna «psikolojikbir doyumndan başka ne sagla-dıiını sormalıyız

Yüksek yargıçları yanısıra,genç meslekdaşlan da ülke koşullarma göre çok mütevazi sayıiabilecek maaslarla yetinmek sorundadır. Örnegin, stajyer bir yar-gıcın eline geçen para ayda net1800 lira dolayındadır. Ankara'daÇaııkaya semtinde birçok apart-man kapıcısı bile bundan VÜK-sek bir aylıkla çalışmaktadır. Gene, on yıldan beri yargıçlık ya-pan bir Yargıtay üye yardımcısıayda ortalama 5300 lira almakta-dır. Anadolu'nun uzak iiçelerindeadalet dağıtaı yargıyitrımızuı çogu ŞOOp. -, 4000 lirayla kendllennlve ailelerini geçindirmek zorundadırlar. Oysa yargıç gecekondudaoturamaz, eski elbise giyemez,çocuklannı da okutmak zorundadır...

Yüksek yargıçlıgın maddi çekiciliğinin bulunmaması birçok degerli hukukçumuzu «özel sektöre. itmektedir. Ömeğin, -vukatlık, damşmanlık da yapmak isteyen bir hukuk profesörü, nor-mal maaşının dışında, çeşitliresmi veya özel kuruluşlardan,bir Anayasa Mahkemesi üyesininkazanacağı pararun beş - altı katını rahatlıkla alabiltr. Oysa ABDveya F. Almanya Yüksek Mah-kemelerinde kendilerine yeterin-ce maaş sağlanan birçok ünlü hukuk bilgini görev almaktadır. Örnegin, F. Almanj-a Anayasa Mahkemesi üyelerinin maaşlan özslbir yasayla öteki kamu görerlilerinklne onmla daha yüksek birdüzeyde tutulmuştur.

Belli başlı Batı ülkelerinde yüksek yargıçlann aldıklan ücretlerle bir karşılaştırma yapmak ü-ginç olacaktır. Örnegin, îngilterede Lordlar Kamarası Başkanı,Baş Yargıç ve Adlî hiyererşinınen üstünde bulunan Lord Chan-cellor"un eline 1975'te, parlamen-cer maaş ve ödenegi dışında. yıl-da 20 bin sterlin (yaklaşık olarak550 bin lira) geçiyordu. Bu İn-giltere'de bir kamu görevllsinlnaldığı en yüksek ücrettir. Bizdeki Yargıtay (Ceza) Başkanı durumunda olan Bas Yargıçm (LordChief Justice) yılda 23.050 sterlin, gene bizdeki Yargıtay (ÖzelHukuk) başkanına benzetebüe-cek Baş Yargıçm (Master otRolls) yılda 21.175 sterlin, ötekiyargıçlann ise yılda 19.425 ster-lin aldıklannı of reniyonız. Bu a-rada, bilgi açısından, yerlesikmahkemelerde görev alan yarçıçlann yılda 18.675, gecici mahke-melerdeki yargıçlann (CircuitJudges) yılda 13.000 sterlin kaıandıklannı da ekleyebiliriz. Bu ra-kamlar yıllık brtit maaşlan belirtmektedir. Ancak tngiltere'dekiyaşam düzeyi ölçüt alınırsa, yargıçlann eline geçen pararun ol-dukça yüksek olduğu anlaşılmaktadır.

ABD'de de benzer bir dtırum-la karşılasılmaktadır. Elimlzdekiverüere göre, 1969 yılmda Fede-ral Yüksek Mahkeme Başkanıyılda brüt 62.500 dolar, (yaklaşıkolarak 1 milyon TL.) öteki sekiz

üye d« yılda brüt 60'sar bin do-lar alıyorlardı.

Öte yandan, Federal IstinafMahkemeleri yargıçlan yıldabrüt 42.500 dolar, Federal BölgeMahkemeleri yargıçlan ise brüt40 bin dolar kazanıyorlardı. Fe-deral Yargıçlar atamayla iş başı-na getirilirler. Eyaletiçi mahke-melerin seçim yolu ile gelen da-ha alt düzeydeki yargıçlarınınaldıklan Ücretler de azımsanma-yacak ölçülerdir. İşin ilginç yö-nü, ABD'de bile, tüm federal

yargıçlann maaşlannda 1959 —1960 arası 100'de 100'ü aşaıı ar-tışlar olmusuır.

GenellKde Anglo • Sakson ülke-lerde, yargıçlann daha ayncalıklıolduğu biünmektedir. Ne var ki,«Kıta Avrupa»sı yargıçlanna daTürk meslekdaşlarma oranla çokdaha ıyi mali olanaklar saglan-mıştır: îsviçre Federal Mahkemeyargıçlan yılda brüt 170 bin Is-viçre frangı (yaklaşık olarak 1milyon TL.) almaktadır. Fransa'da mesleğe yeni başlayan bir yargıç ayda brüt 3 bin fransız fran-gı (yaklaşık olarak 10 bin lira),Danıştay tConseil d'Etat) üyeslayda brüt 14 bin Fransız frangıaiır. Bu rakamlar belki de bizeen çolc benzeyenleri. Oysa, baş-kent Ankara'da orta halli bir da-ire için ömegin Çankaya'da, ay-lık kira olarak 4 bin lira isten-mesi artık yadırganmazken, birFransız yargıcı benzer niteliktebir daire için Paris'te hiçbir za-man ayda 4 bin frank odemekzorunda kalmamaktadır.

Bir çok ülkede, yargıçlara yüksek maaş verilmesinin onlann«yansızvlıklarını arttıracagı dü-şüncesi yaygmdır. Bu Türkiyeiçin de geçerlidir. Bununla bir-likte, yargıç maaslarmm yeter-sizugine dikkati çekmekteki asılamacımız, onlann mevkilerineuygun düsmeyen olanaksızlıklariçinde bulunduğunu sergilemek-tir. Yargıçlanmızın, hele yüksekyargıçlanmızın, Devlet PersonelYasasınm dar hükümlerinin kıs-kacı içine alınmıs olmalan, biz-ce, Adaletimizin işleyişini olum-suz yönde etkilemektedir. Batıülkelerinin tersine, yargıçlanmı-zın çogu orta halli ailelerden gelmektedirler. Anayasa Mahkemesiüyeleri Üzerinde 1976 başındayaptıgımız bir araştırmada Uye-lerin ','» 40'run orta veya küçükmemur aUelerinden geldiğini saptamıştık. Tüm yargıçlanmız Dev-lete uzun yıllar hizmet etmiş,görevlerini hiç bir zaman, birkaçtatsız örnegin dışında, maddi çı-karlar uğruna kötüye kullanma-mış, kullanmıyacak kişilerdir.Nitekim, çogu ancak emekli ik-ramiyelermi aldıktan sonra baş-lannı kendi mallan olan bir çatıaltına sokmayı başarabilmektedirler.

«Demokratik bir ülke olalım»diyoruı. Ancak, ne kadar demok-rat olursak olalım, örneğin birAnayasa Mahkemesi üvesini dol-muşa binerken görmeyi «AdaletMülkün Temelldir» anlayışı ilebagdaştınnak bize zor geliyor.

Aslında, toplumsal saygınlıkla-nnın gerüemesi yalnızca yargıç-lann yazgısı değil. Hızla gelişentoplumumuzda, bürokrasi genel-likle eski saygınlığını ve yaşamdüzeyini azar az&r yitirmektedır.Ancak, özellikle tüm yaşamları-nı kamu kesiminde geçiren yar-gıçlanmızın bu olgumm baş kur-banı olmalan, görevlerinin öne-mine, onuruna uygun düşmekte-dir. Sayılan 600*ü aşan Parla-mento üyelerine maaş ve ödenekleriyle birHkte ayda net IS binTL. verebilen Türkiye yargıçlarına karşı da cömert olmak zorun-dadır.

Toprak Mahsulleri Ofisi

Genel MüdürlüğündenVem Fabrikalanna tevzi edilmek üssere 15.000 ton yem-

lik mısır ithal edilecektir.thalesı 12 Ocak 1377 Çarsamba gunü saat 14.00'de Top-

rak Mahsuüeri Ofisı Genel Müdürlüjünda yapılacaktır.Bu ltnalata ait ılân ve satış bususl şartlarunız Genel MU-

dürlügumuz (Satış MüdUrlüfü'nde) tstanbul, tzmir. tsken-derun, Samsun, Konya, Afyon, Diyarbakır, Erzurum BölgeHaydarpaşa Hububat ve Merıan Şuoe MUdürlüklerımizdenbedelsiz olarak alınabllıı.

Ilgililere duyurulur.

SAMANDAĞD4BİR KOY VAR

SADUN TANJU

H atay'ın Samandağ ilçesine bağlı iüçük bir köy vardır.Vakıfh derler adına. Padişah îkind Mahmnt döne-minde Muhayyile adında bir Hıristiyan Arap'a vakıf

olarak verilmiş üç bin dönüm kadar toprak üzerine kunı-ludur ve bir Ermeni köyüdür. Samandag'm 31 köyünden20'si Alevi, 8'i Sünni, ikisi karısık, biri de Ermeni köyü-dür. Çevresinde birbirleriyle geçinemiyen, birbirlerini sev-meyen Alevî ve Sünnî Müslümanlann bulunduğu bu blravuç Hıristiyan Ortodoks vatandaşlanmız herkesle iyi ge-çınmeye özen gösterirler, özellikle devlete, hükümete karşıuyumlu, yumşak baslı davranırlar.

ERMENİ KÖYÜİlginç bir geçmişi vardır Vakıflı'nın. Birind Dünya

Savaşma kadar Osmanlı yönetüni altında kalmışlar, 1915yıiında bir İngiliz gemisi onlan alıp Pon Sait'e götürmüsve savaş sonuna kadar orada bir kampta yaşamışlardır.Mütarekede köylerine dönen Vakıflılılar, bölgenin Fransızyönetimine geçmesinden sonra 1939 haziranına kadar ulusalsınırlann dışında kalrtuşlardır. Fransızlarla yapılan anlaş-ma geregi Hatay yeniden bizim olunca, Suriye ve Lübnan'agöçenlerln dışında 40-50 hanelik blr nüfus kalmıştır Vakrflı'da. Burada yaşayanlar tiplk Ermenidirler. Hep kendi içle-rinden kız alıp verdikleri için; orta boylu, şişmanca, es-mer tenli, saçlan ve gözleri koyu renkli. alt dudakları sar-kık ırk özelliklerini korumuşlardır. Bugün köyde yaşayan-lar iki yüz kadardır. Toprak az olduğu için ve de okumayısevdiklerinden, ileri eğitim olan&gı bulabilenler köyden ko-pup giderler. Köyde kadınlar daha çoktur. Onlar, ilkokul-dan sonra yoksul ve orta halli bir köy yaşamının gerek-lerini yerine getirirler, boş zamanlarmda da iğne oyasıyaparlar.

Vakıfh. varlıklı olmayan ama uyanık bir köy Upldır.İki yamaca serpilmis 50 kadar evde yasam devamlı blrugraşla geçer. Toprak küçük parçalara bölündügü için vesulak olduğundan bahçecilik yapılır. Narenciye, meyva,biraz sebze, biraz hayvancılık, biraz zeytincilik geçinmele-rine yeter. Hiç toprağı olmayan ve vok denecek kadar aztopraklılar pamuk ve çapa işçüigine Adana'ya kadar uza-nırlar. Yani yaşamlan başka köylerden farklı değildir.Belkl biraz daha uyanık, biraz daha çevreyle ilgill, biraz

daha «politik», ama çileli zor bir köy yaşamı..

VAKIFLI KÖYÜ MONOGRAFiSiVakıflı'yı niçin böyle durup dururken size tanıtmaya

çalışıyorum, onu da anlatayım. Bundan 12-13 yıl önce, gençbir araştırmacı grup, ülkenin sosyo-ekonomik yapısını mey-dana çıkarmak için ömek bölgeler ve köyler ararken, Dev-let Flânlamanm ve bazı bakanlıkların da tavsiyesiyle Hatay'ın Samandağ trfıgesine yöneldi. Çünkü bu bölgede, ülkederahatsızlık duyulan tüm dertler toplanmıstı. Mezhep ayınmıvardı. Din ayınmı vardı. Irk ayınmı vardı. Topraksızlık var-dı. Tarım isçillği vardı. Berbat bir sosyal ve ekonomlk yapiüzerinde politik erozyon vardı. Kısacası arana arana bulu-nacak yerlerin belki de en ilginciydi. 1964 yazında bölgeyltarayan Fosyolo.r' ve mimarlık fakültesl asistanlan. sonunda«Vakıfh Köyü Monografisimi tamamladılar ve bu or*Akaraştırma benim de kitaplıgımda yer aldı.

KAYGAN TABANAradan uzun bir süre geçtl. E-u arastırma, bizim 1950"

den beri süren demokrasi kavgamızın tam ortasına düşü-yordu. Vakıflı köyünde yaşam tümüyle didik didik edilır-ken, siyasal yöneliş ve gelişmeler de derinlemesine incelen-mişti. Vakıllılılar AP*U idiler. 1950 seçimlerinden berl, köy-lünun, fakir fukaranın tarafmda olduklannı söyleyen siya-sal partileri tutoyorlardı. İhtilale kadarki üç genel seçımdede Demokrat Parti'yi tutmuşlardı. 27 Mayıstan sonra yapı-lan 1961 genel seçiminde, CHP'nin siyasal hayata egemengörüntüsüne aldırmadan Yeni Türkiye Partisi'ne oy ver-mişlerdi. AH o tarihte yeni kurulmuştu ve eski DP'nln de-vamı olduğu konusunda henüz kuşkular vardı, bu neâenl*oylar YTPye akmıştı.

AraşUrmanın yapıldığı 1964 Yazında, köyün muhtanHa«er-Kartun 105 oydan 103'ünü almış bir APIi idi. Demok-ratik çabalamalann ortasında, köylüler henüz, kendilerinituttuğunu söyleyen siyasal partinin yeteri kadar iktidardakalamadığma inamyorlar ve ona şans tanımak istiyorlardı.

t)ç mahaltede üç çeşme açan, köye bir ilkokul yapan, ilçe-ye baflayan toprak yolu da biraz daha geçlt verir halegetiren siyasal partinin, zaman geçtıkçe köyün kahırlı yaşa-mını daha da düzelteceğine inanıyorlardı. 1965 seçimlerinadoğru bu iman biraz sarsılır gibi oldu. AP oyların yan-sından azını aldı, CHP. oyları iktidar partisinin oylannayaklaştı, bu arada yeni halkçı, köylücü, İşçi yanlısı partiTtP'e 98 seçmenden 13'ü oy verdi. Demek ki Vakıflı köylü-leri umutsuzluğa dogru surükleniyorlardı. Güvendikleri da-ga kar yağıyordu ve siyasal hayata doğduğu andan berikomünist diye kötülenen, tehlikeli ve zararlı gösterilen,köylünün, Isçlnln bllmezliğlnde ve yoksuiluğımda bofupöldürülmek istenen bir küçük sosyalist parti bile yeniumutlan üzerine çekebüiyordu.

SAĞDAN SOLA AKIŞ1969 seçimlerinde AP'den umutsuzluk. CHP'den kuşku

yine oylara yansıdı. TlP oylan yuzde 50'nin üzerinde arttı.Bağımsız bir adaya önemli ölçüde oy vererek, siyasal parti-leri bir çeşit protesto ettiler. Çevrenin kazan gibi kaynama-sı, Iktldann her türlü ayrılığı pompalama poütlkası, Alevive Sünni köyleriyle kusatümıs Vakıflı balkmı huzursuzedlyordu. Köy nüfusu eksiliyordu. Kalanlar ise, nasıl blriktidar, nasıl bsir yönetlm sorunlarını kendi sade mantık-lannda daha hızlı evirip çevırcneğe başiamışlardı. 1973 se-

çimlerinde, köyde verilen 71 geçerli oydan 49'u CHP'ye,14"ü Halk Partisine yakmlığı düşünülen Fej-zioğlu partisineyöneldi. Bugünkü Cephe Hükümeünin militan partileri an-

cak 4 oy alabildiler. Bu bir çöküştü. VerUen oylan sol vesağ olarak deferlendlrmek gerekirse, solun 50 oyuna kar-

sdık sağ ancak 21 oy toplayabildi.

İKTİDAR VE ZAMAN1977'yi bir seçim yılı olarak değerlendlrdiğimize göre,

1973—1977 arasındaki sosyal ve siyasal çözülmenin önümüz-deki seçimlerle durdurulup durdurulmayacağı da önemlibir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Hızlı kentleşmeninşimdilik büyük kentlere yansıyan işçi ve vatandaş bilinç-lenmesini hızlandıran etkisi, önümüzdeki seçimlerde kentoylannı biraz daha sol iktidar yönüne çekecektir kuşku-suz. Ama köylerde yaşayan insanlanmız, otuz yüa yakın birsüredir içlerinde büyüttükleri omudun kmlışını ne ölçüdeyansıtacaklardır?

Vakıflı köyü araştırması üzerine bunun İçin eğildim regördum ki, iktidarlann sadece dirseklerini dayadıklan kent-lerde değil, ayaklarmı bastıklan köylerde de zaman her-şeyi kayganlaştırmaktadır.

Zaman iyi kullanıldığı zaman güvenlik, umut, mutln-luk; kötü kullanıldığı zaman kargasa, korku ve çöküştür.

SAfmLMEMURESİARÂNIYÛR

5X25 hathtelefon santralını yönetecek

tecrübelisantral memuresi

aranıyor.

lMüracaat şahsen

Grafika/Maya Reklamcılık A.Ş.Tanli Han,

Şişli Meydanı Kat: 7 Ştfli

fEasın: 32—929/77) (SERA Reklâm: ... / 65) (Basın: 30219/68) (Cumhuriyet: 80)

7762

031c

a2f9

d2c4

12be

a014

162d

3407