4
103 VÝDÝN Bulgaristan’da tarihî bir þehir. ˜ Bulgaristan’ýn kuzeybatý köþesinin en ucunda Tuna nehrinin sað kýyýsý üzerinde küçük bir sanayi ve liman þehridir. Þehrin tarihi dolaylý biçimde Roma dönemine ka- dar iner ve erken Ortaçað’da Slav-Avar iþ- gali esnasýnda yýkýlan, 600 yýlý civarýnda da ortadan kalkan küçük Roman þehri Bono- nia ile irtibatlandýrýlýr. 1960’larda gerçek- leþtirilen arkeolojik çalýþmalar X. yüzyýlda, Romalýlar zamanýndaki temeller üzerinde Bulgarlar’ýn yeni ve saðlam bir kale inþa ettiklerini ortaya koymuþtur. Geç antik dö- neme ait arkeolojik bulgular VI. yüzyýla ka- dar gitmekte, erken Ortaçað dönemine ait ilk bulgular ise X. yüzyýldan baþlamakta- dýr. Roma þehrinden geriye sadece Bdin þeklinde Slavlaþmýþ adý kalmýþtýr, bu da da- ha sonra Türkçe’ye Vidin olarak geçmiþ- tir. Vidin Kalesi 70 × 72 m. ebadýnda bir alaný kaplayan, nisbeten küçük fakat ele geçirilmesini son derece zorlaþtýran, Tuna sularýyla doldurulmuþ geniþ ve derin bir hendekle çevriliydi. Bulgar Çarý Simeon ida- resindeki Vidin’in piskoposluk merkezi ol- duðu zikredilir. Simeon’un ölümü ve I. Bul- gar Ýmparatorluðu’nun çöküþünün (968) ardýndan þehir 1003 yýlýna kadar Bizans güçlerine karþý direndiyse de sekiz aylýk bir kuþatmadan sonra ele geçirildi. Vidin’deki Bizans hâkimiyeti tekrar Bulgarlar’ýn eline geçtiði 1185 yýlýna kadar sürdü. Ortaçað’larda Vidin þiddetli çatýþmala- rýn meydana geldiði bir sýnýr þehri olup çe- þitli Macar saldýrýlarý ve iþgallerine uðra- dý. 1257’de Macar kralýnýn üvey oðlu Rotis- lav, Vidin’i zaptederek Bulgar çarý unvanýný aldý. 1260’ta Kuman / Türk soyundan ge- len Konstantin Tih, Bulgaristan’ýn yeni ça- rý oldu ve Vidin’i zaptetti, ancak bir süre sonra tekrar Macarlar’a terketti. 1263 ve 1265 yýllarýnda Vidin ve topraklarý bir Rus olan Jakov Svetoslav’ýn kontrolü altýnday- dý. 1266 Haziranýnda Macar ordusu Vidin’i ele geçirip bölgeyi yerle bir etti. Jakov, Bul- gar çarý unvanýyla Macaristan’ýn vasalý ha- line geldi ve 1272’ye kadar idarede kaldý. XIII. yüzyýlýn son çeyreðinde Kuman asil- zadesi Þiþman, Vidin Prensliði’nde yöne- timi eline aldý, Kumanlar ve Tatar asker- leriyle birlikte Sýrbistan’a saldýrdý, fakat Sýrp Kralý Milutin tarafýndan geri püskür- tüldü. Milutin, Vidin ve civarýný tahrip et- ti. 1323’te Þiþman’ýn oðlu Vidinli Michael Bulgar tahtýna oturdu. Ondan sonra ye- rine Ývan Aleksandr (1331-1371) geçti. Ývan Aleksandr 1360’tan kýsa bir süre ön- ce Vidin’i ve çevresini oðlu Ývan Sratsi- mir’e (Stratsimir / Sracimir) vererek böl- geyi yarý baðýmsýz bir prenslik haline ge- tirdi. Ývan Alexsandr ve oðlu Sratsimir de Kuman soyundandýr. 1365’te Macarlar tekrar Bulgar toprak- larýna saldýrdý, Vidin’i ve bütün bölgeyi ele geçirdi, Kral Büyük Lajos þehri bir Macar vilâyeti (Banat) haline getirdi. Macarlar, Ortodoks Bulgarlarý Katolikliðe geçmeye zorlamak için Fransisken keþiþlerini davet edince rivayete göre 200.000 kiþi mezhep deðiþtirdi. 1369 yýlýnda Ývan Aleksandr, Ma- carlar’ý Tuna nehrinin öte yanýna atmak için Türkler’den yardým aldý, böylece Os- manlýlar’ýn Vidin’le ilk temaslarý gerçekleþ- ti. Ardýndan Eflaklýlar Vidin’e saldýrdýysa da iyi korunan kaleyi zaptedemediler. Ma- carlar onlarý bölgeden çýkardý ve Ývan Sra- cimir’i Vidin Prensliði’nin idareciliðine ta- yin etti. 1371’deki Çirmen savaþýnda Os- manlýlar, Sýrplar’ýn gücünü kýrýnca Sraci- mir Osmanlý vasalý oldu, Balkanlar’da ve Anadolu’daki çeþitli savaþlarda Osmanlý- lar’a yardým etti. 1396’da Macar Kralý Zsi- gismund kumandasýnda büyük bir Haçlý ordusunun Vidin önlerine gelmesi üzeri- ne Sracimir zor durumda kaldý. Yýldýrým Bayezid, Niðbolu’da Haçlý ordularýný boz- guna uðratýnca Sracimir’i Bursa’ya götür- dü, Vidin Prensliði’ni de kendi imparator- luðuna kattý. Sracimir’in ordusunun bü- süre Ahmed Aða adlý bir kiþinin kâtibi ol- du, ayný zamanda medresede hocalýk yap- tý. 1749’da Ahmed Aða öldürülünce mad- dî sýkýntý içine düþtü. 1756’da dostu Mol- la Penâh Vâkýf’la birlikte Karabað’ýn Gü- listan hanlýðýna göç ettiyse de birkaç yýl sonra tekrar Þýhlý’ya döndü. Ýki oðlu Vâ- kýf’ýn iki kýzýyla evlendiðinden onunla iliþ- kilerini bazan mektuplaþarak, bazan mü- þâare yoluyla devam ettirdi. Þýhlý’da bir yandan medresede ders verirken bir yan- dan da çiftçilikle geçimini saðlamaya ça- lýþtý. Hayatýnýn son yýllarýnda görme duyu- sunu yitirdi. Þýhlý’da öldü. Azerbaycan edebiyatýnda klasik þiirle halk þiiri geleneklerinin iç içe geçmesi, aruz yanýnda hece vezninin de kullanýl- masý özelliði Vidâdî’nin þiirlerinde de gö- rülür. Koþmalarýnda klasik þiirin ifadeleri- ne, mazmunlarýna yer verse de bu tür þi- irleri daha çok halk þiirine, âþýk þiiri gele- neklerine baðlýdýr. Klasik tarzdaki gazel- lerinde Fuzûlî’nin etkisi altýnda kalmýþtýr. Gençliðinde yazdýðý þiirlerde iyimserlik, ha- yattan zevk alma, coþkun sevgi dikkati çe- ker. Olgunluk yaþlarýndan itibaren Azer- baycan hanlarýnýn birbiriyle savaþmasý, oð- lunun kaza eseri kendi tüfeðinden çýkan kurþunla ölmesi, Vâkýf’ýn ve dostu Þeki Ha- ný Hüseyin Müþtak’ýn haksýz yere katledil- mesi gibi üzücü olaylar sebebiyle bu duy- gular yerini kötümserliðe ve zamandan þi- kâyete býrakmýþtýr. Nitekim Müþtak’ýn kat- li dolayýsýyla 1780’de kaleme aldýðý “Musî- betnâme” adlý muhammesi dönemin iç- timaî ve siyasî hayatýný acý bir dille eleþti- rir. Vidâdî’nin þiirleri, Vâkýf ve çaðdaþla- rýndan Akkýzoðlu Piri ile müþâareleri halk arasýnda yaygýndýr. Þiirlerinin büyük bir kýsmý ve bilhassa “Turnalar” âþýklarýn ça- lýp söylediði eserler arasýnda yer alýr. Sade bir dille yazdýðý canlý ve etkileyici þiirleri, sanatkârane ifadeler bakýmýndan zengin- dir. Vidâdî’nin üstün eðitimi ve saðlam di- nî bilgileri þiirlerine yansýmýþ, döneminde- ki haksýzlýklara ve adaletsizliklere sessiz kalmamýþtýr. Þiirleri Hamit Araslý tarafýn- dan neþredilmiþ (bk. bibl.) olup hakkýnda- ki araþtýrmalar arasýnda Araz Dadaþzade’- nin Molla Veli Vidadi adlý eserinin (Ba- kü 1987) özel bir yeri vardýr. BÝBLÝYOGRAFYA : Molla Velî Vidâdî, Þeirler (haz. Selman Müm- taz), Bakü 1936; a.mlf., Þeirler (haz. Hamit Aras- lý), Bakü 1939; Molla Veli Vidâdî: Eserleri (haz. Hamit Araslý), Bakü 1957; Firidun Bey Köçerli, Azerbaycan Edebiyatý Tarihi, Bakü 1978, I, 192- 214; Hamit Araslý, Azerbaycan Edebiyatý: Tari- hi ve Problemleri, Bakü 1998, s. 602-609. ÿYavuz Akpýnar VÝDÝN Vidin’den bir görünüþ

VÝDÝN · 2020. 9. 17. · mir e (Stratsimir / Sracimir) vererek böl-geyi yarý baðýmsýz bir prenslik haline ge-tirdi. Ývan Alexsandr ve oðlu Sratsimir de Kuman soyundandýr

  • Upload
    others

  • View
    1

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • 103

    – —VÝDÝN

    Bulgaristan’da tarihî bir þehir.˜ ™

    Bulgaristan’ýn kuzeybatý köþesinin enucunda Tuna nehrinin sað kýyýsý üzerindeküçük bir sanayi ve liman þehridir. Þehrintarihi dolaylý biçimde Roma dönemine ka-dar iner ve erken Ortaçað’da Slav-Avar iþ-gali esnasýnda yýkýlan, 600 yýlý civarýnda daortadan kalkan küçük Roman þehri Bono-nia ile irtibatlandýrýlýr. 1960’larda gerçek-leþtirilen arkeolojik çalýþmalar X. yüzyýlda,Romalýlar zamanýndaki temeller üzerindeBulgarlar’ýn yeni ve saðlam bir kale inþaettiklerini ortaya koymuþtur. Geç antik dö-neme ait arkeolojik bulgular VI. yüzyýla ka-dar gitmekte, erken Ortaçað dönemine aitilk bulgular ise X. yüzyýldan baþlamakta-dýr. Roma þehrinden geriye sadece Bdinþeklinde Slavlaþmýþ adý kalmýþtýr, bu da da-ha sonra Türkçe’ye Vidin olarak geçmiþ-tir. Vidin Kalesi 70 × 72 m. ebadýnda biralaný kaplayan, nisbeten küçük fakat elegeçirilmesini son derece zorlaþtýran, Tunasularýyla doldurulmuþ geniþ ve derin birhendekle çevriliydi. Bulgar Çarý Simeon ida-resindeki Vidin’in piskoposluk merkezi ol-duðu zikredilir. Simeon’un ölümü ve I. Bul-gar Ýmparatorluðu’nun çöküþünün (968)ardýndan þehir 1003 yýlýna kadar Bizansgüçlerine karþý direndiyse de sekiz aylýk birkuþatmadan sonra ele geçirildi. Vidin’dekiBizans hâkimiyeti tekrar Bulgarlar’ýn elinegeçtiði 1185 yýlýna kadar sürdü.

    Ortaçað’larda Vidin þiddetli çatýþmala-rýn meydana geldiði bir sýnýr þehri olup çe-þitli Macar saldýrýlarý ve iþgallerine uðra-dý. 1257’de Macar kralýnýn üvey oðlu Rotis-lav, Vidin’i zaptederek Bulgar çarý unvanýnýaldý. 1260’ta Kuman / Türk soyundan ge-len Konstantin Tih, Bulgaristan’ýn yeni ça-rý oldu ve Vidin’i zaptetti, ancak bir süresonra tekrar Macarlar’a terketti. 1263 ve1265 yýllarýnda Vidin ve topraklarý bir Rusolan Jakov Svetoslav’ýn kontrolü altýnday-

    dý. 1266 Haziranýnda Macar ordusu Vidin’iele geçirip bölgeyi yerle bir etti. Jakov, Bul-gar çarý unvanýyla Macaristan’ýn vasalý ha-line geldi ve 1272’ye kadar idarede kaldý.XIII. yüzyýlýn son çeyreðinde Kuman asil-zadesi Þiþman, Vidin Prensliði’nde yöne-timi eline aldý, Kumanlar ve Tatar asker-leriyle birlikte Sýrbistan’a saldýrdý, fakatSýrp Kralý Milutin tarafýndan geri püskür-tüldü. Milutin, Vidin ve civarýný tahrip et-ti. 1323’te Þiþman’ýn oðlu Vidinli MichaelBulgar tahtýna oturdu. Ondan sonra ye-rine Ývan Aleksandr (1331-1371) geçti.Ývan Aleksandr 1360’tan kýsa bir süre ön-ce Vidin’i ve çevresini oðlu Ývan Sratsi-mir’e (Stratsimir / Sracimir) vererek böl-geyi yarý baðýmsýz bir prenslik haline ge-tirdi. Ývan Alexsandr ve oðlu Sratsimir deKuman soyundandýr.

    1365’te Macarlar tekrar Bulgar toprak-larýna saldýrdý, Vidin’i ve bütün bölgeyi elegeçirdi, Kral Büyük Lajos þehri bir Macarvilâyeti (Banat) haline getirdi. Macarlar,Ortodoks Bulgarlarý Katolikliðe geçmeyezorlamak için Fransisken keþiþlerini davetedince rivayete göre 200.000 kiþi mezhepdeðiþtirdi. 1369 yýlýnda Ývan Aleksandr, Ma-carlar’ý Tuna nehrinin öte yanýna atmakiçin Türkler’den yardým aldý, böylece Os-manlýlar’ýn Vidin’le ilk temaslarý gerçekleþ-ti. Ardýndan Eflaklýlar Vidin’e saldýrdýysada iyi korunan kaleyi zaptedemediler. Ma-carlar onlarý bölgeden çýkardý ve Ývan Sra-cimir’i Vidin Prensliði’nin idareciliðine ta-yin etti. 1371’deki Çirmen savaþýnda Os-manlýlar, Sýrplar’ýn gücünü kýrýnca Sraci-mir Osmanlý vasalý oldu, Balkanlar’da veAnadolu’daki çeþitli savaþlarda Osmanlý-lar’a yardým etti. 1396’da Macar Kralý Zsi-gismund kumandasýnda büyük bir Haçlýordusunun Vidin önlerine gelmesi üzeri-ne Sracimir zor durumda kaldý. YýldýrýmBayezid, Niðbolu’da Haçlý ordularýný boz-guna uðratýnca Sracimir’i Bursa’ya götür-dü, Vidin Prensliði’ni de kendi imparator-luðuna kattý. Sracimir’in ordusunun bü-

    süre Ahmed Aða adlý bir kiþinin kâtibi ol-du, ayný zamanda medresede hocalýk yap-tý. 1749’da Ahmed Aða öldürülünce mad-dî sýkýntý içine düþtü. 1756’da dostu Mol-la Penâh Vâkýf’la birlikte Karabað’ýn Gü-listan hanlýðýna göç ettiyse de birkaç yýlsonra tekrar Þýhlý’ya döndü. Ýki oðlu Vâ-kýf’ýn iki kýzýyla evlendiðinden onunla iliþ-kilerini bazan mektuplaþarak, bazan mü-þâare yoluyla devam ettirdi. Þýhlý’da biryandan medresede ders verirken bir yan-dan da çiftçilikle geçimini saðlamaya ça-lýþtý. Hayatýnýn son yýllarýnda görme duyu-sunu yitirdi. Þýhlý’da öldü.

    Azerbaycan edebiyatýnda klasik þiirlehalk þiiri geleneklerinin iç içe geçmesi,aruz yanýnda hece vezninin de kullanýl-masý özelliði Vidâdî’nin þiirlerinde de gö-rülür. Koþmalarýnda klasik þiirin ifadeleri-ne, mazmunlarýna yer verse de bu tür þi-irleri daha çok halk þiirine, âþýk þiiri gele-neklerine baðlýdýr. Klasik tarzdaki gazel-lerinde Fuzûlî’nin etkisi altýnda kalmýþtýr.Gençliðinde yazdýðý þiirlerde iyimserlik, ha-yattan zevk alma, coþkun sevgi dikkati çe-ker. Olgunluk yaþlarýndan itibaren Azer-baycan hanlarýnýn birbiriyle savaþmasý, oð-lunun kaza eseri kendi tüfeðinden çýkankurþunla ölmesi, Vâkýf’ýn ve dostu Þeki Ha-ný Hüseyin Müþtak’ýn haksýz yere katledil-mesi gibi üzücü olaylar sebebiyle bu duy-gular yerini kötümserliðe ve zamandan þi-kâyete býrakmýþtýr. Nitekim Müþtak’ýn kat-li dolayýsýyla 1780’de kaleme aldýðý “Musî-betnâme” adlý muhammesi dönemin iç-timaî ve siyasî hayatýný acý bir dille eleþti-rir. Vidâdî’nin þiirleri, Vâkýf ve çaðdaþla-rýndan Akkýzoðlu Piri ile müþâareleri halkarasýnda yaygýndýr. Þiirlerinin büyük birkýsmý ve bilhassa “Turnalar” âþýklarýn ça-lýp söylediði eserler arasýnda yer alýr. Sadebir dille yazdýðý canlý ve etkileyici þiirleri,sanatkârane ifadeler bakýmýndan zengin-dir. Vidâdî’nin üstün eðitimi ve saðlam di-nî bilgileri þiirlerine yansýmýþ, döneminde-ki haksýzlýklara ve adaletsizliklere sessizkalmamýþtýr. Þiirleri Hamit Araslý tarafýn-dan neþredilmiþ (bk. bibl.) olup hakkýnda-ki araþtýrmalar arasýnda Araz Dadaþzade’-nin Molla Veli Vidadi adlý eserinin (Ba-kü 1987) özel bir yeri vardýr.

    BÝBLÝYOGRAFYA :Molla Velî Vidâdî, Þeirler (haz. Selman Müm-

    taz), Bakü 1936; a.mlf., Þeirler (haz. Hamit Aras-lý), Bakü 1939; Molla Veli Vidâdî: Eserleri (haz.Hamit Araslý), Bakü 1957; Firidun Bey Köçerli,Azerbaycan Edebiyatý Tarihi, Bakü 1978, I, 192-214; Hamit Araslý, Azerbaycan Edebiyatý: Tari-hi ve Problemleri, Bakü 1998, s. 602-609.

    ÿYavuz Akpýnar

    VÝDÝN

    Vidin’den bir görünüþ

  • 104

    VÝDÝN

    köþesindeki kule ile kapý kulesi üzerindegünümüze kötü durumda gelen iki Arap-ça kitâbe Çelebi Sultan Mehmed (1413-1421) tarafýndan yaptýrýlan onarýmý bildi-rir. Kitâbeleri tam okuyamayan Evliya Çe-lebi, Mehmed b. Bayezid Han adýyla sul-tanýn ismini zikreder.

    1442-1443 kýþýnda Erdel Voyvodasý Já-nos Hunyadi, Vidin’i kuþattýysa da alama-dý. Vladislav’ýn kâtibi Andreas de Palacio’-ya ve Hans Mehrgast’a göre kendilerininde içinde bulunduðu büyük Haçlý ordusu1444’te altý günlük bir çatýþmanýn ardýn-dan Vidin’e hâkim olarak Türk nüfusunhepsi kýlýçtan geçirildi, hýristiyan Bulgar-lar’a ise dokunulmadý, þehir tamamýyla ya-kýlýp yýkýldý. Sýrp asýllý yeniçerinin yazdýðýbir diðer çaðdaþ kaynakta da ayný bilgi yeralýr. Bu darbeden sonra Vidin’in tekrar to-parlanmasý uzun zaman aldý. 859 (1455)tarihli Osmanlý kayýtlarýnda 154 müslü-man ve 187 hýristiyan hânesinden, % 45’imüslüman toplam 1500-1600 kiþilik birnüfustan söz edilir. J. Nemeth’in ayrýntýlýlengüistik araþtýrmasý Vidin’deki Osmanlýnüfusunun nüvesini Kuzeydoðu Anadolu’-dan gelenlerin teþkil ettiðini ortaya koy-maktadýr. Bunlarýn konuþtuðu lehçe, fark-lý dönemlerde bölgeye gelen diðer Türkyerleþimcilerle Ýslâm’ý seçen Bulgarlar üze-rinde de etkili oldu. Fâtih Sultan Mehmedzamanýndan kalma bir deftere göre Vidingarnizonu hepsi müslümanlardan meyda-na gelen 74 muhafýz ile 192 müsellem-den ibaretti (BA, MAD, nr. 18). Vidin san-caðýnýn toplam askerî gücü 107 timarlýmüstahfiz ve müsellem yanýnda hýristiyanmartolos ve voynuk diye kayýtlý 478 kiþi-den meydana geliyordu. Böylece sancakta837 kiþilik önemli bir Osmanlý gücü mev-cuttu ve bunun % 56’sýný hýristiyan Bul-garlar teþkil ediyordu.

    1502’de Vidin þehri Macar saldýrýlarý ne-ticesinde yeniden tahribata mâruz kaldý.Daha sonra II. Bayezid devrinde kale ta-mir edildi. Sekiz köþeli geniþ kulesinin ku-zeybatý tarafýnda bulunan 908 (1502-1503)tarihli büyük kitâbe Sultan Bayezid b. Meh-med Han adýnadýr. Kalenin ana giriþi yine

    ayný döneme ait bir Osmanlý yapýsýdýr. II.Bayezid’in isminin geçtiði bir kitâbe -ka-leyi daha fazla Bulgarlaþtýrmak için olsagerek- elli yýl önce yerinden çýkarýlmýþtýrve kitâbenin yer aldýðý dikdörtgenimsi oyukhâlâ görülebilmektedir. 1530’da Vidin’de308 müslüman, 246 hýristiyan, yedi yahu-di ve beþ Latin (Dubrovnikli) toplam 561hâne (% 55’i müslüman 3700-3900 kiþi) tes-bit edilmiþtir (BA, TD, nr. 370, s. 567). Bukayýtta ayrýca þehirde iki cami, yedi mes-cid, iki hamam, dört zâviye ve yirmi do-kuz mahallenin yer aldýðý zikredilir. XVI.yüzyýlýn ortalarýnda Sofyalý Bâlî Efendi’ninmüntesiplerinden Halepli Þeyh A‘mâ Bâlî,Vidin ve çevresinde Halvetiyye tarikatýnýyaymaya baþladý. Þeyhin nüfuzu o derece-ye vardý ki Eflak Voyvodasý Mircea Cioba-nul (veya Petru cel Tanar) sýk sýk ona danýþýrve mükâfat olarak kendisine pahalý hedi-yeler verirdi. Barýþ içinde geçen XVI. yüz-yýlda Vidin hýzlý bir ilerleme kaydetti. 1585tarihli tahrir defteri Vidin’de 669 müslü-man, 269 hýristiyan, otuz bir yahudi, yir-mi yedi Roman (Çingene) toplam 996 hâ-nenin bulunduðunu gösterir. Bu rakam-lara göre garnizonla birlikte % 67’si müs-lüman olan 5-6000 civarýnda nüfus mev-cuttu. Todorov ve Stojanovi@, Vidin’in XVI.yüzyýlýn sonundaki nüfusunu yerine ve za-manýna göre oldukça büyük nisbette 9000olarak tahmin ederler.

    Vidin Osmanlý-Habsburg savaþlarý sýra-sýnda uzun bir aradan sonra yeniden sal-dýrýlara uðradý. 1595’te Eflak Voyvodasý Mi-hai Viteazul þehri kuþattý, ancak baþarýlýolamadý. 1596’da Erdel kumandaný Far-kas da ayný âkýbete uðradý. 1598’de Mi-hai, Vidin yakýnlarýndaki Osmanlý ordusu-nu yenilgiye uðratýp þehre girdi ve bura-daki 12.000 evin tamamýný yakýp tahripetti, fakat kale Türkler’in elinde kaldý. Bufelâketten sonra Vidin tekrar inþa edildi vebüyüdü. 1659’da Niðbolu Katolik Piskopo-su Philip Stanislavov burayý, beþ kilisesibulunan 1500 hânelik Ortodoks Bulgar ya-nýnda dört büyük camisi olan 2000 Türkhânesinden ibaret bir yer diye tanýtýr. Ev-lerin sayýsý yüksek görünmekle birlikte nü-fusta müslüman kesimin hâkim rolü dik-kati çeker. 1662’de Vidin’i ziyaret eden Ev-liya Çelebi burada on dokuzu müslüman-lara, dördü hýristiyanlara, biri de yahudi-lere ait yirmi dört mahalle, 4700 ev, yir-mi dört cami ve mescid, yedi medrese, onbir mektep, yedi tekke, üç han, iki hamambulunduðunu yazar. Vidin halký çok zen-gindi ve sofralarýndan misafir eksik olmaz-dý. Evliya Çelebi’nin verdiði ev sayýsý abar-týlý görünmekle birlikte kalenin tasviri veboyutlarýyla ilgili bilgileri doðrudur.

    yük bölümü Osmanlý hizmetine girereksipahi, martolos ya da voynuk olarak gö-rev yaptý. Bunlar ibadetlerini yerine getir-me hususunda bir baský görmediler. Fâ-tih Sultan Mehmed dönemine ait kayýtlar,Vidin sancaðýnýn Osmanlý Devleti’ne ilha-kýndan yaklaþýk seksen yýl sonra bile san-caktaki askerler içinde hýristiyan Bulgar-lar’ýn yer aldýðýný gösterir (BA, MAD, nr.18). Bu dönemlerle ilgili Ortaçað kaynak-larýnda Bodino / Bidino diye anýlan Vidinbüyük ve güçlü bir þehir diye tanýmlanýr.Ancak kalesi nisbeten küçüktü. Güneyiaçýk bir yerleþim birimi olup muhtemelen6 hektarlýk bir alandan ibaretti. Buradaduvarlarý 1633 yýlýna tarihlenen resimler-le kaplý, Ortaçað’a ait iki küçük kilise, Sv.Petka ve Sv. Panteleimon bulunmaktay-dý. Ortaçað Vidin Prensliði topraklarýndaoldukça küçük birkaç kilise ve manastýr(Dolna Kamenitsa, Dobridolski, Koroglas-ki vb.) mahallî Bulgar beyleri ve Kumanprenslerince himaye edilmiþ ve günümü-ze kadar gelmiþtir. Bunlarýn boyutlarý bey-lerin sahip olduðu son derece sýnýrlý kay-naklara iþaret etmekte ve o devrin çetinve yýkýcý tarihini yansýtmaktadýr.

    Osmanlý idaresinde Vidin, Tuna nehriboyunca gelecek olan saldýrýlarý karþýla-mak için bir üs ve Osmanlýlar’ýn kuzey sý-nýrýný muhafaza etmek için bir kale iþlevigörmekteydi. Vidin þehri, Doðu Anadolu’-dan gelen Türk göçmenlerle iskân edilmek-le birlikte bölge hemen hemen tamamenhýristiyan yerleþmesi olarak kaldý. SadeceFethülislâm (Kladovo) ve Banya / Sokoban-ya’da (bugün ikisi de Sýrbistan’dadýr) müs-lüman nüfus vardý; müslümanlara ait bir-kaç cami, tekke ve hamam mevcuttu. Gü-nümüzde bunlarýn hepsi yok olmuþ du-rumdadýr. Vidin þehri ise önemli bir Ýslâ-mî merkez haline geldi, ancak savaþlar veyýkýmlar büyümesini ve geniþlemesini sýksýk kesintiye uðrattý. 1408’de Çar Ývan Þiþ-man’ýn oðlu Konstantin, Osmanlýlar’a kar-þý bir isyan hareketi baþlattý. 1413’te Mû-sâ Çelebi’nin Vidin’i geri alma teþebbüsüo sýrada Konstantin’in Vidin’i ele geçirdi-ðini gösterir. Vidin Kalesi’nin güneydoðu

    Vidin Kalesi

    (fotoðraf:

    Angel

    Yordanov)

  • 105

    da mevcut iki Osmanlý kitâbesi bu istihkâ-mýn 1132-1136 (1720-1724) yýllarýnda in-þa edildiðini göstermektedir. Aðýr iþlerinçoðu, kendilerine saðlanan bazý vergi ko-laylýklarý karþýlýðýnda kýrsal kesimdeki halk-tan tutulan iþçilere yaptýrýldý. Bu zor iþle-rin acý hâtýralarý mahallî dilde söylenen “Vi-din’e taþ taþýmak” deyiminde yaþar. 1738’-de Habsburglar’la yapýlan ikinci savaþta Vi-din yeni gücünü gösterdi ve ayakta kaldý.Ertesi yýl, Belgrad Antlaþmasý’yla Habs-burglar Sýrbistan ve Oltenia’yý boþaltma-ya zorlandý, böylece Vidin üzerindeki baskýkalkmýþ oldu. Savaþýn ardýndan Osmanlý-lar, kuzeyden ve güneyden þehrin ana gi-riþlerini korumak için birbirinden ayrý Kum-kale ve Gazibayýr Kalesi’ni inþa ederek Vi-din surlarýný daha da güçlendirdi.

    1795-1807 yýllarý arasýnda Vidin Pazvan-doðlu Osman tarafýndan yönetildi. Bu güç-lü derebeyi kendini müslümanlara ve ma-hallî Bulgar halkýna sevdirmeyi baþardý.Her iki grup onu dürüst, âdil ve koruyucuolarak telakki etti. III. Selim Osman Bey’inkendi baþýna hareketleri karþýsýnda üzeri-ne asker yolladý. 1798’de 80.000’in üstün-de bir Osmanlý ordusu Vidin’i sekiz ay bo-yunca kuþattý, ancak istihkâmýn dýþ hatla-rýný ve önündeki bataklýðý aþamadý. Paz-vandoðlu daha sonra devlete baðlýlýðýnýbildirdi ve 1807’deki ölümüne kadar ida-resini devam ettirdi. Vidin’de birkaç mek-tep, çeþme, cami, barakalar, bir Bektaþîtekkesi, zengin bir halk kütüphanesi veözellikle yazýn çok sýcak aylarda halka so-ðuk içme suyu ve þerbet temin eden birvakýf býraktý.

    1828’de Maximilian Thielen, Vidin’i Av-rupa Türkiyesi’nin en güçlü kalelerindenbiri ve Ortodoks piskoposunun oturduðuyer olarak tasvir eder. Þehrin birkaç ca-misi, pek çok kilisesi ve müstahkem þehir

    içinde bir kalesi vardýr. Bu dönemde Vi-din’de el sanatlarý, ticaret ve balýkçýlýktangeçinen 25.000 kiþi yaþamaktadýr. 1854’-te Osmanlý Valisi Sâmî Paþa, Vidin’de zen-gin bir tarihî silâh koleksiyonunu barýndý-ran Bulgaristan’ýn en eski müzesini kur-du. 1286 (1869) tarihli Salnâme’de þehir-de yirmi dört cami, beþ kilise, bir sinagog,beþ hamam ve 1598 dükkânýn mevcudiye-ti bildirilir. 1876’da Aubaret ince gümüþve altýn iþlemeciliðinin þehrin önde gelenözelliði olduðuna, Bulgarlar’ýn ve yahudi-lerin kontrolündeki ticaretin ilerlediðineiþaret eder. 1290 (1873) tarihli Tuna Vilâ-yeti Salnâmesi (s. 166-167), Vidin’in 2129müslüman ve yahudileri de içine alan 1399hýristiyan hânesi bulunduðunu gösterir.Böylece þehirde % 55-60’ý müslüman olan16-17.000 nüfusun yaþadýðý anlaþýlýr.

    1873 salnâmesinde Kýrým savaþýndan(1853-1855) önce Vidin kazasýnýn altmýþdört köyü kapsadýðý, Türkçe konuþan müs-lüman ahalinin sadece Vidin þehrinde veAkçar ile Florentin köylerinde olduðu zik-redilir. Akçar bir palankaya sahiptir, Flo-rentin’in ise Ortaçað’dan kalma küçük birkalesi vardýr. Kýrým savaþýnýn ardýndan 300kiþilik Kýrým Tatar nüfusu Akçar’da ve üçköyde yerleþti. 1864’te yaklaþýk 200 Çer-kez ailesi Vidin kazasýnda yeni inþa edilenMidhat Paþa ve Sabri Paþa köylerine is-kân edildi. 1873’te Vidin kazasýnýn bütünnüfusu % 36’sý müslüman olan 7900 hâ-ne kadardý. 1877-1878 Osmanlý-Rus sava-þýnda Vidin, Rus ordusuna karþý sekiz ayboyunca direndi, aðýr bombardýmandanbüyük hasar gördü. Kale Ayastefanos Ant-laþmasý’ndan sonra teslim oldu ve yeni ku-rulan Bulgar Prensliði’ne baðlandý. Müs-lüman nüfusun büyük bölümü Türkiye’yegöç etti. Þehir ise ciddi bir gerileme yaþa-dý. Savaþýn ardýndan istihkâmlarýn güneytarafýnýn yarýsý imha edildi, derin hendekmoloz ve toprakla dolduruldu. 1885’te ce-reyan eden Sýrp-Bulgar savaþý esnasýndadaha önce Pazvandoðlu tarafýndan yaptý-rýlan istihkâmlarýn dýþ hattý yenilendi vebugünkü görünümünü aldý. 1885-1886 sa-vaþýnda Sýrp hücumlarýna karþý önemli birengel teþkil etti.

    Bulgarlar’ýn 1887’de yaptýklarý sayýmagöre Vidin’de nüfus daðýlýmý þöyleydi: 8020Bulgar, 3487 Türk, 1323 yahudi, 329 Çin-gene ve 1613 diðerleri. Baðýmsýzlýktan iti-baren Türkler’in oraný % 60’tan % 24’edüþtü ve onlarýn boþalttýðý yerleri köyler-den gelen Bulgarlar doldurdu. 1934’te þe-hir büyüse de nüfus karýþýmý tam anla-mýyla deðiþti. Bulgarlar sayýlarýný iki mis-line çýkardý, buna karþýlýk Türkler ve yahu-

    XVII. yüzyýlýn ikinci yarýsýnda bir Rus esirVidin’in çok büyük bir kalesinin bulunma-dýðýný, kalenin eski zamanlarda inþa edil-diðini ve civarýndaki varoþta sur olmadý-ðýný belirtir. 1689 Ekiminde hýristiyan bir-liðiyle yapýlan savaþlarda Margrave Lud-wig von Baden, Fethülislâm ve Florentinile birlikte Vidin’i savaþmadan ele geçirdi.Fakat bir yýl geçmeden Karaman muta-sarrýfý Dursun Mehmed Paþa kumanda-sýndaki Osmanlý kara ordusuyla Mezemor-ta Hüseyin Paþa kumandasýndaki Tunadonanmasý Vidin’i geri almayý baþardý. Kar-lofça Antlaþmasý’nda da (1699) Vidin Os-manlýlar’da kaldý. 1138 (1726) tarihli Ciz-ye Defteri, XVII. yüzyýlda ve XVIII. yüzyý-lýn ilk dönemlerinde þehrin hýristiyan nü-fusunun arttýðýný gösterir. Beþ hýristiyanmahallesinde 1008 yetiþkin erkek nüfusmevcuttur. Bunun yanýnda 564 kiþi ya ka-yýptýr ya da geçici ziyaretçilerdir. Yirmi ki-þilik bir yahudi erkek grubu da vardýr. Burakamlara göre þehirde toplam gayri müs-lim erkek sayýsý 1119’a ulaþmaktadýr, buda 3400-3900 kiþi demektir (BA, D. CMH,nr. 26738, s. 22-29).

    1718’de Pasarofça Antlaþmasý ile Vidinsancaðýnýn kuzeybatý kýsmýný (Timok böl-gesi) içerecek þekilde bütün Kuzey Sýrbis-tan, Osmanlý idaresinden Habsburg Ým-paratorluðu’na geçti. Ayný yýl Eflak’ýn ba-tý kýsmý, Tuna’nýn hemen karþýsýndaki Ol-tenia da Habsburglar’ýn idaresine girdi. Budeðiþiklikler Vidin’in stratejik önemini bü-yük ölçüde arttýrdý. Eski kale topçu batar-yalarý ve tabyalarla güçlendirildi. Ayný za-manda sivil yerleþme yeri taþlarla destek-lenmiþ topraktan yapýlma güçlü bir istih-kâmla, Tuna nehrinden alýnan su ile dol-durulmuþ hendeklerle ve sekiz güçlü tab-ya ile çevrelendi. Biri kalede, diðeri etrafýyeni çevrilmiþ bir alan olan Pazar Kapýsý’n-

    VÝDÝN

    Pazvandoðlu

    Camii

    ve Kütüphanesi –

    Vidin

  • 106

    VÝDÝN

    503; Acta Bulgariae Ecclesiastica 1565-1799(ed. E. Fermendÿiu), Zagrabiae 1887, s. 259-266;P. Syrku, Opisanie Ture®koj Imperii, sostavlenoerusskim biv{im v plenu u turok vo vtoroj polo-vine XVII veke, St. Petersburg 1890, s. 32; D. Cuh-lev, Istorija na Grad Vidin, Sofia 1932; Z. Cankov,Geografski Re®nik na Balgarija, Sofia 1939, s.77-78; D. Djonova, “Vidin, Historische Übersicht”,Antike und Mittelalter in Bulgarien (ed. V. Be-ševliev – J. Irmscher), Berlin 1960, s. 189-202; B.Nedkov, Balgarija i sasednite zemi prez XII v.spored “Geografijata” na Idrisi, Sofia 1960, s.79; T. Zlatev, Balgarskite gradove po reke Du-nav prez epohata na Vazra´daneto, Sofia 1962,tür.yer.; E. R. Tappe, Documents Concerning Ru-manian History (1427-1601), Collected from Bri-tish Archives, London 1964, s. 79; J. Nemeth,Die Türken von Vidin, Sprache, Folklore, Regi-on, Budapest 1965; D. Bojani@-Luka@, Vidin i Vi-dinskijat Sand´ak prez 15-16 vek, Sofia 1975;A. Kuzev – V. Gjuzelev, Balgarski srednovekovnigradove i kreposti, Varna 1981, s. 98-115; J. V.A. Fine, The Late Medieval Balkans, Ann Arbor1987, s. 171-184, 220-229, 366-368; I. Vásáry,Cumans and Tatars, Oriental Military in thePre-Ottoman Balkans, 1185-1365, Cambridge2005, tür.yer.; R. Gradeva, “Osman Pasvantoðluof Vidin: Between Old and New”, The OttomanBalkans: 1750-1830 (ed. Frederick F. Anscombe),Princeton 2006, s. 115-161; a.mlf., “BetweenHinterland and Frontier: Ottoman Vidin, Fifte-enth to Eighteenth Centuries”, The Frontiers ofthe Ottoman World (ed. A. C. S. Peacock), Ox-ford 2009, s. 331-351; a.mlf., “War and PeaceAlong the Danube: Vidin at the End of the Se-venteenth Century”, OM, XX (LXXXI)/1 (2001),s. 149-175; V. H. Aksan, Ottoman Wars 1700-1870: An Empire Besieged, London 2007, s.219-224; Hristiyan Atasanov, Hristiyani: Evreivav Vidinsko, D´izie opisi na Vidinskiya sand´akot 20-te godini na XVIII vek, Sofia 2010; P. Ni-kov, “Istorija na Vidinskoto Knjazestvo do 1323godina”, Godi{nik na Sofijskija Universitet, Is-torisko-Filologi—eski Fakultet, XVIII/8, Sofia 1922,s. 3-124; P. Miyatev, “Les monuments Osmanlisen Bulgarie”, RO, XXIII (1959), s. 7-28; Stamen Mi-hailov, “Arheologiceski proucvanija na kreposttaBaba Vida”, Arheologija, III/3, Sofia 1961, s. 1-8; A. Kuzev, “Die Beziehungen des Königs vonVidin Ivan Sracimir zu den Osmanischen Herrs-chern”, EB, VII/3 (1971), s. 121-124; a.mlf.,“Vosstanie Konstantina i Fruzina”, BulgarianHistorical Review, II/3, Sofia 1974, s. 53-69; I.Bozilov, “Zur Geschichte des Fürstentums Vidin”,Byzantinobulgarica, IV, Sofia 1973, s. 113-119;M. Stajnova, “Ottoman Libraries in Vidin”, EB,XV/2 (1979), s. 54-69; M. Kiel, “The Date ofConstruction of the Library of Osman Pasvan-toðlu in Vidin. A Note on the Chronogram of theOttoman Inscription of the Library and the Iden-tity of its Poet”, a.e., XVI/3 (1980), s. 116-119; V.Gjuzelev, “Beiträge zur Geschichte des Königreic-hes von Vidin im Jahre 1365”, Südost-Forschun-gen, XXXIX, München 1980, s. 1-16; Y. D. Spisa-revska, “Novi Dokumenti za Deynostta na Itali-anski Targovec vav Vidin v Nacalnoto na XVIvek”, Izvestiya Narodna Biblioteka Kiril i Meto-dij, XVI, Sofia 1981, s. 623-636; R. Zens, “Pas-vanoðlu Osman Paþa and the Paþalýk of Belgra-de, 1791-1807”, IJTS, VIII (2002), s. 89-104; Svet-lana Ivanova, “Widin”, EI 2 (Ýng.), XI, 206-208.

    ÿMachýel Kýel

    – —VÝK…YETÜ’r-RÝVÂYE

    ������א���א�� ) )Burhânüþþerîa Mahmûd

    b. Sadrüþþerîa el-Evvel Ubeydullahel-Mahbûbî el-Buhârî’nin(VII-VIII./XIII-XIV. yüzyýl)

    Hanefî mezhebinintemel metinlerinden biri olan eseri.

    ˜ ™

    Kýsaca el-Višåye olarak bilinen Višåye-tü’-r-rivâye fî mesâßili’l-Hidâye, Hanefîmezhebinde “mütûn-i erbaa” veya “mü-tûn-i selâse” diye anýlan özlü fýkýh metin-leri (DÝA, XIII, 16) arasýnda yer alýr. Eserinmüellifinin kimliði konusu, gerek günümü-ze ulaþan nüshalarýnda gerekse biyogra-fik / bibliyografik kaynaklarda farklý bilgi-lerin yer almasý sebebiyle çok tartýþýlmýþ-týr. el-Višåye’nin Sadrüþþerîa es-Sânî ta-rafýndan yapýlan en-Nušåye adlý muhta-sarýný þerheden Hanefî fakihi Kuhistânî ileKâtib Çelebi ve Leknevî müellifin Burhâ-nüþþerîa Mahmûd b. Sadrüþþerîa el-Evvelolduðu kanaatindedir (Câmi£u’r-rumûz, s.10; Keþfü’¾-¾unûn, II, 2020; £Umdetü’r-ri£â-ye, I, 105-106). Diðer bazýlarý ise eseri Bur-hânüþþerîa Mahmûd’un kardeþi, el-Hidâ-ye þârihlerinden Tâcüþþerîa Ömer b. Sad-rüþþerîa el-Evvel’e nisbet etmektedir. Buiki kardeþ biyografi eserlerinde genelliklekarýþtýrýlmýþ ve Tâcüþþerîa lakabý Ömer’edeðil Mahmûd’a izâfe edilmiþtir (Mahmûdb. Süleyman el-Kefevî, vr. 273a-b; Leknevî,I, 97-106). Tâcüþþerîa’nýn oðlu Mes‘ûd b.Ömer Burhânüþþerîa’nýn kýzýyla evlenmiþve bu evlilikten el-Višåye’nin kendisi içintelif edildiði Sadrüþþerîa es-Sânî Ubeydul-lah b. Mes‘ûd dünyaya gelmiþtir. Dede Bur-hânüþþerîa el-Višåye’nin mukaddimesin-de, torunu Sadrüþþerîa’nýn temel eðitimiiçin ezberlediði metinlerin yanýnda fýkýh-ta da bir metin ezberlemesini arzuladýðý-ný, fakat kendisini tatmin edecek bir me-tin bulamadýðýndan bu eseri kaleme aldý-ðýný söyler (Sadrüþþerîa, I, 4). Sadrüþþerîada Þer¼u’l-Višåye’nin mukaddimesinde(I, 4) dedesi eseri telif ederken bir yandanda kendisinin onu ezberlediðini, bir anlam-da ezberle telifin paralel yürüdüðünü kay-deder. Sadrüþþerîa hem bu eseri hem el-Višåye’yi özetlediði en-Nušåye’nin mu-kaddimesinde el-Višåye müellifini “de-dem Burhânüþþerîa Mahmûd b. Sadrüþ-þerîa” þeklinde açýkça yazmýþ, ayrýca ba-ba tarafýndan dedesinin lakabýný Tâcüþþe-rîa diye kaydetmiþtir (Sadrüþþerîa, I, 3-4;Kuhistânî, I, 9-10; Ali el-Karî, I, 37-38). Buda el-Višåye müellifinin, onun anne ta-rafýndan dedesi Burhânüþþerîa Mahmûd

    dilerin sayýsý yarýya indi. 1934’te 15.462Bulgar, 2167 müslüman (üçte biri Çingene),599 yahudi ve 237 diðerleri vardý. BöyleceRuslar’ýn eline geçmesinden yarým asýrsonra Vidin Osmanlý döneminin son yýlla-rýndakinden daha küçük hale geldi.

    1939’da Çankov Vidin’deki tekstil, por-selen, gýda üretimi ve tütün gibi hafif sa-nayi ile terzilik, ayakkabýcýlýk ve marangoz-luk gibi el sanatlarýnýn varlýðýndan sözeder. Vidin’deki Osmanlý mimari eserleri-nin ortadan kaldýrýlmasý tedrîcî bir seyirtakip etti ve 1908’de on iki cami hâlâ ayak-taydý. 1970’lere kadar Vidin’de dört camibulunmaktaydý: XVIII. yüzyýldan kalmaMustafa Paþa Camii, 1215’te (1800) Paz-vandoðlu’nun annesi Rukiye Haným tara-fýndan tekrar inþa ettirilen Akcami, 1216(1801) tarihli Pazvandoðlu Osman Camiive 1856 tarihli Yahyâ Bey Camii. 1970’li yýl-larda, 1724’teki sur inþaatýndan kalma Ýs-tanbul Kapýsý restore edilerek ve Ortaçaðgörünümü verilerek XIV. yüzyýla ait ÇarSratsimir Kalesi diye tanýmlandý. Günü-müzde ise sadece restore edilen Pazvan-doðlu Camii ayaktadýr. Pazvandoðlu’nunkurduðu kütüphanedeki kitaplar SofyaMillî Kütüphanesi’ne taþýndý, ancak kub-beli orijinal kütüphane binasý caminin ya-nýnda varlýðýný sürdürmektedir. 2001 Mar-týndaki nüfus sayýmýna göre bütün Vidinbölgesinde Türkçe konuþan yalnýzca 139müslüman nüfus vardý. Aðýrlýklý askerî ta-rihine karþýlýk Vidin bazý meþhur Osmanlýâlimlerinin doðduðu yerdir. Bu silsile, II.Bayezid zamanýnda tamir edilen Vidin Ka-lesi’ndeki bazý kitâbelerin metinlerini ha-zýrlayan ve diðer bazý tarih beyitleri yazanZarîfî Çelebi ile baþlar. Ayrýca XVII. yüzyý-lýn sonlarýnda yaþayan Çorbacýzâde Meh-med, Kelile ve Dimne’yi Türkçe’ye çevi-ren, bunun yanýnda Pazvandoðlu ya daVidinli Mustafa Efendi (ö. 1855) kütüpha-nesiyle camisinin günümüzde de muhafa-za edilen kitâbelerini yazan þair ÝbrâhimMâhir Efendi, devlet adamý ve matema-tikçi Hüseyin Tevfik Paþa’nýn da anýlmasýgerekir. Velûd bir müellif olan ÞeyhülislâmHasan Fehmi Efendi de Vidin’de çalýþmýþve Bulgaristan’ýn baðýmsýzlýðýný kazandýðýyýl burada vefat etmiþtir (1881). Vidin ida-rî biriminin merkezi olan þehirde 2011 yý-lýnda 48.071 nüfus mevcuttu.

    BÝBLÝYOGRAFYA :

    Evliya Çelebi, Seyahatnâme, VI, 167-170; Def-terdar Sarý Mehmed Paþa, Zübde-i Vekayiât (nþr.Abdülkadir Özcan), Ankara 1995, s. 336, 369; M.F. Thielen, Die europäische Türkey ein Handwör-terbuch für Zeitungsleser, Wien 1828, s. 307-308; Zinkeisen, Geschichte, VII, 230-253; K. Jire-®ek, Geschichte der Bulgaren, Prag 1876, s. 486-