209
BÜTÜN ESERLERİ: 1 Woolf Virginia

Virginia Woolf - Mrs. Dalloway

  • Upload
    baybay

  • View
    192

  • Download
    36

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Mrs. Dalloway

Citation preview

  • BTN ESERLER: 1

    WoolfVirginia

  • Virginia Woolf

    ngiliz yazar ve eletirmen. 25 Ocak 1882de Londrada dodu. 20. yzyln en nemli modernist romanclarndan biri olarak kabul edilmesini salayan bilinak tekniinin en yetkin rnei Mrs. Dalloway 1925te yaymland. adalarnn ve kendisinden sonra gelen yazarlarn biemlerini derinden etkileyen bu anlat tekniini ilk kez G ece ve Gndz.Ac (1919) kulland. Orlando (1928), Dalgalar (1931), Deniz Feneri (1927), Kendine Ait Bir Oda (1929) adl kitaplar yannda denemeleri ve yazlaryla da dneminin nde gelen edebiyat eletirmenlerinden biridir. Ei Leonard Woolfla birlikte Bloomsbury Grubunun kurucularndandr. kinci Dnya Savamn balarnda, 28 Mart 1941 de iine dt ruhsal bunalm sonucu intihar etti. Elliden fazla dile evrilen Woolfun yaptlarm evirenler arasnda Jorge Louis Borges ve Marguerite Yourcenar gibi tannm yazarlar da bulunmaktadr.

    lknur zdemir

    stanbulda dodu. stanbul Alman Lisesini ve Boazii niversitesi letme Blmn bitirdi. Almanca ve ngilizceden ok sayda evirisi ve Senin ykn Hangisi adl bir yk kitab vardr.Balca evirileri: Paul Auster: Yalnzln Kefi, Yanlsamalar Kitab, New York lemesi-, Gabriel Garcia Marquez: ili'de Gizlice; Heinrich Mann: Mavi Melet, Max Frisch: Stiller, J. M. Coetzee: Utan, Petersburglu Usta; Michael Cunningham: Saatler, Gnter Grass: Yenge Yry, Soan Soyarken', Hermann Hesse: Klingsor 'un Son Yaz; Arundhati Roy: Kk eylerin Tanrs; Stefan Zweig: Gnlkler; Bruno Schulz: Tarn Dkknlar; Ian McEwan: Cumartesi, Sahilde; Ingeborg Bachmann-Paul Celan: Kalp Zaman; Edith Wharton: K eyif Evi; Umberto Eco: Gen Bir Romancnn tiraflar; Virginia Woolf: Mrs. Dalloway, Kendine Ait Bir Oda, Dalgalar, Da Yolculuk; Pascal Mercier: Lizbona Gece Treni, Sahnede lm.

  • Krmz Kedi Yaynevi: 109 ada Klasikler: 8

    zgn ad: Mrs. Dallomay

    Mrs. Dallomay / Btn Eserleri: 1 Virginia VVoolf eviren: lknur zdemir

    Bu evirinin Trke yayn hakk Krmz Kedi Yaymevi'nindir.

    Yayn Ynetmeni: lknur zdemirEditr: . Utku KavasoluKapak Tasarm ve Grafik: Yeim Ercan Aydn

    Tantm iin yaplacak ksa alntlar dnda, yaymann yazl izni alnmakszn, hibir ekilde kopyalanamaz, elektronik veya mekanik yolla oaltlamaz, yaymlanamaz ve datlamaz.

    Birinci Basm: Ocak 2012 kinci Basm: Eyll 2012 nc Basm: ubat 2013 Drdnc Basm: Kasm 2013, stanbul ISBN: 978-605-5340-13-1 Krmz Kedi Sertifika No: 13252

    Bask: Pasifik OfsetCihangir Mah. Gvercin Cad. Baha Merkezi B Blok Haramidere-Avclar STANBUL T: 0212 412 17 77 Pasifik Ofset Sertifika No: 12027

    Krmz Kedi Yayneviwww.kirmizikedikitap.com / [email protected] mer Avni M. Emektar S. No: 18 Gmsy 34427 STANBUL T: 0212 244 89 82 F: 0212 244 09 48

  • Virginia Woolf

    Mrs. Dalloway

    eviren: lknur zdemir

    ROMAN

  • Mrs. Dalloway iekleri kendisinin alacam syledi.Lucy'nin yapaca iler belirlenmiti zaten. Kaplar mente

    elerinden karlacakt; Rumpelmayer'in adamlar geliyordu. Hem sonra, diye dnd Clarissa Dalloway, ne biim bir sabah bu - taptaze, tpk bir kumsalda ocuklara sunulmu gibi.

    Ne biim bir tarlakuu! Ne biim bir dal! Hep byle grnmt gzne, menteeleri azck gcrdatarak, hl kulaklarndayd o ses, caml kaplan bir itite ap, Bourton'da kendini ak havaya attnda. Sabahn erken saatinde hava nasl da taze, nasl da sakin olurdu, ama elbette buradakinden daha durgundu; bir dalgann rpn gibi; bir dalgann dokunuu gibiydi; souk, sert, ama (o sralar on sekizini sren bir kz iin) yine de muhteemdi, orada, ak pencerenin nnde dururken korkun bir eyin olacam hissediyordu; ieklere, stlerinden kvrla kvrla duman kan aalara ve inip kalkan ekinkargalarna bakarken; sonunda Peter Walsh "Sebzelerden ilham m alyorsun?" -bu muydu dedii?- diyene kadar orada dikilip bakmt; "nsanlar karnabaharlara yelerim" - bu muydu dedii? Bir sabah kahvaltda, Clarissa terasa ktnda sylemi olmalyd bunu - Peter Walsh yani. Yaknda Hindistan'dan dnecekti, haziran ya da temmuzda, hangisi olduunu unutmutu Mrs. Dalloway, nk Peter'in mektuplar son derece skcyd, insan onun sylediklerini harlyordu sadece; gzlerim, akm, glmsemesini, huysuzluunu ve milyonlarca ey tamamen silinip gittiinde -ne kadar tuhaft!- kabaklara dair syledii trden birka szn.

  • 6Durtnall'm kamyonetinin gemesini beklerken kaldrmn kenarnda azck srtn dikletirerek durdu Mrs. Dalloway. ok ho bir kadn, diye dnd Scrope Purvis (Westminster'de, kap komunuzu ne kadar tanrsanz o da onu o kadar tanyordu); kuu andryordu biraz, yeil-mavi kestane kargasn, hafifti, hayat doluydu, oysa ellisini gemiti, hastalndan bu yana da benzi iyice solmutu. Oraya tnedi Mrs. Dalloway, onu grmeden, dimdik durup karya gemeyi bekledi.

    Westminster'de oturunca -ka yl olmutu sahiden? Yirmiyi gemiti- trafiin ortasnda bile ya da geceleyin uyandnda, emindi bundan Clarissa, bir sessizlik, ya da trensellik duygusu geliyordu insana; Big Ben vurana kadar tarifi imknsz bir duraklama; bir endie (ama senin kalbinden olabilir bu demilerdi, grip etkilemitir). te! Vurdu yine. lk nce bir uyar, tatl tatl; sonra saat ba, kesin. Kurundan halkalar havaya karp eridiler. Ne budalayz, diye dnd, Victoria Soka'nda kardan karya geerken. Neden bu kadar sevdiimizi Tanr bilir, neden byle grdmz; oluturuyoruz, evremizde kuruyoruz, ykp her an yeniden yaratyoruz; ama en yal kocakarlar bile, kap eiklerine km en aresiz, en sefil insanlar bile (iip iip lenler) ayn eyi yapyorlar: Hayat seviyorlar; tam da bu nedenden Parlamento'nun yasalar ba edemezdi bununla, emindi bundan. nsanlarn gzlerindeydi, salmarak gezinmelerde ve ayaklar sryerek yrmelerdeydi; barlarda ve kargaadayd; arabalarda ve otomobillerde, otobslerde, kamyonetlerde, ayaklarn sryerek, iki yana sallanarak yryen sandvi satclarnda; bandolarda; laternalarda; havadaki bir uan utkulu, nlamal, tuhaf, tiz uultusundayd onun sevdii ey; hayatt; Londra'yd; hazirandaki bu and.

    nk hazirann ortasyd. Sava sona ermiti, ama By- kelilik'teki Mrs. Foxcroft gibi biri iin deil; o sevimli ocuk

  • 7ldrld ve eski malikne imdi kuzenlerinden birine gidecek diye ii iini yiyordu onun; Lady Bexborough da yleydi, gzdesi John'un ldn bildiren telgraf elinde tutarak bir serginin aln yapmt, yle sylyorlard; ama sona ermiti, Tanr'ya kr - sona ermiti. Hazirand. Kralla Kralie saraydaydlar. Ve her yerde, saat henz ok erken olmasna ramen, bir hareketlilik vard, taylar drtnala kouyor, kriket sopalar arpyordu; Lord Ascot, Lord Ranelagh ve geride ne varsa hepsi; gri-mavi sabah havasnn yumuak ana sarnmlar; gn ilerledike bu hava onlar serbest brakacak, imenlerine ve alanlarna n ayaklan yere deer demez hemen srayan taylan koyacak, frl frl dnen delikanllan, effaf muslin giysileri iindeki, kahkahalarla glen, imdi bile, sabaha kadar dans ettikten sonra tuhaf, tyl kpeklerini dolamaya karan kzlar; ve imdi bile, bu saatte bile, sr saklayan yal zengin kadnlar gizemli grevler peinde, arabalarna atlam hzla gidiyorlard; dkkn sahipleri vitrinlerinde, taklit ve gerek elmaslarla, Amerikallarn akln bandan alacak on sekizinci yzyla zg ereveler iindeki irin, deniz yeili, eski brolarla urayorlard (ama tasarruf etmek gerekiyordu, Elizabeth iin aceleyle bir eyler satn alnmamalyd), ve byle budalaca ve tuhaf bir tutkuyla onu seven, bir paras olan Clarissa da, nk onun ailesi de bir zamanlar, George dneminde saray mensubuydu, bu gece canlanacak ve k saacakt; parti verecekti. Ama ne kadar tuhaft, parka adm atarken karlat bu sessizlik, bu pus, bu uultu, ar ar yzen mutlu rdekler, paytak paytak yryen keseli kular; ama Meclis binalarndan bu yana doru, duruma uygun bir ekilde, zerine Kraliyet Armas damgalanm bir evrak antasyla kim geliyordu dersiniz, kim olacak Hugh VVhitbread; eski dostu sevgili Hugh - deerli Hugh!

    "Gnaydnlar Clarissa!" dedi Hugh, abartarak, nk bir-

  • birlerini kkten beri tanyorlard. "Nereye byle?""Londra'da gezinmeyi seviyorum," dedi Mrs. Dalloway.

    "Gerekten, kent dnda gezinmekten daha iyi."Londra'ya -ne yazk k i- doktora gitmek zere gelmilerdi.

    Bakalar sinemaya gitmek iin gelirdi, ya da operaya gitmek iin; kzlarm gezdirmek iin; Whitbread'ler ise "doktora gitmeye". Clarissa bakmevinde kalan Evelyn Whitbread'i ka kez ziyaret etmiti. Yine mi hastalanmt Evelyn? Evelyn'in siniri epeyce bozuk, dedi Hugh, iyi giyimli, erkeksi, son derece yakkl, mkemmel orantl bedenini (her zaman neredeyse fazlasyla k giyinirdi, ama Saray'daki kk ii dnlrse herhalde yle yapmas gerekiyordu) gerip iirerek karsnn bir i hastal olduunu, ciddi bir ey deildi ama, ima etti, ki eski bir arkada olarak Clarissa Dalloway ayrntlara girmesini istemeden anlayacak herhalde nesi olduunu. Ah, evet, anlyordu Clarissa elbette; ne kadar can skc bir ey; kz karde gibi yaknlk duydu Evelyn'e, ayn zamanda nedense apkasndan rahatsz oldu. Sabahn erken saatine uygun bir apka deildi, bu yzden miydi? nk Hugh onun hep byle hissetmesine neden olurdu, apkasn gsterili bir hareketle kaldrp telala ilerlerken, Clarissa'ya on sekizlik bir kzm gibi davranyordu; ve evet, elbette gelecekti bu geceki partisine, Evelyn srarcyd bu konuda, ama Saray'daki partiden sonra gelecei iin biraz gecikebilirdi, Jim'in oullarndan birini gtrecekti oraya- Clarissa Hugh'un yamnda kendini her zaman biraz yetersiz hissederdi; okullu kzlar gibi; ama dknd ona, ksmen onu ok uzun zamandr tanyor olmasndan, onun kendi iinde iyi biri olduunu dnyordu, oysa Richard' deli ederdi Hugh neredeyse; Peter Walsh'a gelince, Hugh'dan holand iin Clarissa'y asla balamamt.

    Bourton'da olanlar tek tek harlyordu - Peter fkeden

  • 9kudurmutu; Hugh asla onun dengi deildi elbette, ama yine de Peter'in dedii gibi ahman biri deildi; mankafa da deildi. Yal annesi avdan vazgemesini ya da kendisini Bath kaplcalarna gtrmesini isterse hi itiraz etmeden yerine getirirdi onun isteklerini; gerekten de hi bencil deildi, Peter'in onun iin kalpsiz, beyinsiz demesine, bir ngiliz centilmenine zg grgden ve terbiyeden baka bir eye sahip olmadn sylemesine gelince, eh sevgili Peter kznca azna geleni sylerdi ite; ve katlanlmaz olabiliyordu Peter; ekilmez de olabiliyordu; ama byle bir sabahta onunla birlikte yrmek harikayd.

    (Haziran, aalarda ne kadar yaprak varsa ekip karmt. Pimlico mahallesindeki anneler bebeklerini emziriyorlard. Donanma'dan Deniz Bakanl'na mesajlar gidiyordu. Arling- ton Soka ile Piccadilly, Park'taki havay tedirgin eder gibiydiler, Park'm yapraklarn Clarissa'nn sevdii o ilahi canlln dalgalarnn zerine scack, prl prl kaldryorlard sanki. Dans etmeye, ata binmeye baylrd eskiden.)

    Yzlerce yldr ayr kalmlard belki, o ve Peter; Clarissa hi mektup yazmamt, Peter'inkiler de ok yavand; ama, imdi yanmda olsayd ne sylerdi diye dnrd Clarissa anszn, baz gnler, baz grntler rahatsz etmeden, eski krgnlklar olmadan Peter'i aklna getirirdi; bu da belki insanlara ilgi gstermesinin karlyd; gzel bir sabahta St. James Park'nn ortasnda aklna derdi bunlar - gerekten de derdi. Oysa Peter -gn, aalar, imenler ve pembe elbiseli kk kz ne kadar gzel olursa olsun- btn bunlar hi mi hi grmezdi. Clarissa tak derse gzln takar bakard. Onu ilgilendiren dnyann durumuydu; Wagner, Pope'un iiri, insanlarn kiilikleriydi ve Clarissa'mn kiiliindeki kusurlard. Nasl da azarlard Peter onu! Nasl da tartrlard! Clarissa bir babakanla evlenip bir merdivenin tepesinde duracakt; mkemmel ev sahibesi derdi

  • 10

    Peter ona (yatak odasnda alamt Clarissa bu laf zerine), mkemmel ev sahibesi olmak iin yaratlmsn derdi.

    St. James Park'nda hl bu konuyu geiriyordu aklndan, onunla evlenmemekte -evlenmemeliydi de- doruyu yaptn dnyordu. nk evlilikte, her gn ayn evde birlikte yaayan insanlar arasnda biraz serbestlik, bir para zgrlk olmalyd; Richard bunlar ona tanmt, o da Richard'a. (rnein bu sabah Richard neredeydi? Komite toplantlarndan birinde, Clarissa hangisi olduunu asla sormazd.) Oysa Peter'le her eyin paylalmas gerekirdi; her eyin derinine inilmesi. Ve tahamml edilemez bir eydi bu, havuzun yanndaki kk bahede yaanan sahneye gelince, ya Peter'den ayrlacakt Clarissa ya da mahvolacaklard, ikisi de perian olacakt, buna emindi; oysa yllardr kalbine saplanm bir ok gibi tamt kederini, strabn iinde; sonra bir konserde biri ona Peter'in Hindistan'a giden bir gemide tant bir kadnla evlendii haberini verince yaad dehet n! Btn bunlar asla unutmamalyd. Souk, kalpsiz, namus kumkumas demiti Peter ona. Kendisini ne kadar sevdiini Clarissa'nn hi anlamadn sylemiti. Ama o Hintli kadnlar herhalde anlyorlard - salak, gzel, bir deeri olmayan sersem eyler. Bouna zlmt Clarissa. nk Peter mutluydu, Clarissa emin olsundu buna, ok mutluydu, szn ettikleri eylerin hibirini yapmam olsa da; hayat batan sona baarszd. Hl fkeleniyordu Clarissa buna.

    Park'm kapsna varmt. Bir an durdu, Piccadilly'deki otobslere bakt.

    imdi dnyada hi kimse iin yledir ya da byledir demeyecekti. Kendini ok gen hissediyordu; ayn zamanda da inanlmaz yal. Her eyin iinden bir bak gibi keserek geiyordu; ayn zamanda da dardan bakyordu her eye. Taksileri

  • 11

    seyrederken darda, uzakta, ta deniz kysnda ve bir bana olduu duygusu vard iinde srekli; bir tek gn yaamann bile ok, ok tehlikeli olduunu hissetmiti hep. Zeki, ya da ok srad olduunu sanmyordu. Frulein Daniels'in rettii -be alz bilgiyle hayatn nasl geirdiini dnemiyordu. Hibir ey bilmiyordu; ne bir dil, ne tarih; kitap bile okumuyordu imdi, yatakta okuduu an kitaplar dnda; ama yine de kesinlikle srkleyiciydi onun iin btn bunlar; bu geen taksiler; ne Peter iin ne de kendisi iin ben buyum ya da ben uyum diyecekti.

    Tek yeteneim insanlar neredeyse igdlerimle tanmak, diye dnd, yoluna devam ederken. Onu biriyle birlikte bir odaya koyacak olsanz kediler gibi srtm kabartrd hemen; ya da mrl mrl sesler karrd. Devonshire House, Bath House, porselen papaanl ev, bunlarn hepsini bir keresinde l l grmt; ve Sylvia'y hatrlad, Fred'i, Sally Seton'u - o ev sahiplerini; ve btn gece dans etmeler; ve nlerinden geip pazara giden arabalar; ve Park'tan arabayla geerek eve dnmeler. Bir keresinde Park'taki Serpentine glne bir ilin attn hatrlad. Ama herkes hatrlard bunu; onun sevdii buydu, buradayd, imdi nnde oland; taksideki iman hanmd. O zaman bir nemi var m diye dnd, Bond Soka'na doru ilerlerken, sonunda kanlmaz olarak yok olmasnn bir nemi var myd; btn bunlar onsuz srecekti; buna kzyor muydu, lmn her eye mutlak son vereceine inanmak avutmuyor muydu insan? Londra'mn sokaklarnda, hayan karmaas iinde, bir biimde, urada, burada, kendisi de hayatta kalmt Peter de, birbirlerinde yaamlard, kendisi doduu yerdeki aalarn bir parasyd, emindi buna; oradaki irkin, ykk dkk evin de; hi karlamad insanlarn da bir parasyd, iyi tand insanlarn arasnda bir pus gibi yaylmt,

  • 12

    onlar da kendisini dallarnn zerine kaldrmlard, aalarn da pusu yle kaldrdn grmt, ama hayat da kendisi de yle uzaklara yaylyordu ki. Hatchards maazasnn vitrinine bakarken neyin hayalini kuruyordu Clarissa? Neyi geri getirmeye alyordu? Krlardaki beyaz afan hangi imgesini, nnde ak duran kitapta okuduu gibi:

    Gnein scandan korkma artk,Ne de fkeli kn gazabndan.

    Dnyann yaad deneyimin bu ge dnemi hepsinin, btn insanlarn iinde bir gzya pnar dourmutu. Gzyalar ve keder; cesaret ve sabr; tmyle dik durulu ve direnli bir tavr. rnein en hayran olduu kadnn, Lady Bexborough'un sergi atn dnn.

    Jorrocks' Jaunts and Jollities vard; Soapy Sponge ve Mrs. Asquith'in Memoirs'r ve Big Game Shooting in Nigeria, hepsi nne serilmiti. Ne ok kitap vard; ama hibiri bakmevinde kalan Evelyn VVhitbread'e gtrlmeye uygun grnmyordu. Hibiri onu elendirebilecek gibi deildi, bunlarn hibiri o inanlmaz derecede kurumu kk kadnn, Clarissa ieriye girdiinde, oturup kadnlarn tedavileri hakknda bitmek bilmeyen sohbetlerine balamadan nce bir an bile samimi grnmesini salayamazd. Ne kadar da arzulard Clarissa, kendisi ieri girdiinde insanlarn honut grnmelerini; dnd ve Bond Soka'na doru yrd, sinirlenmiti, nk bir ey yapmak iin baka nedenler aramak ok budalacayd. Keke Richard gibi her eyi salt o eyi yapmak iin yapanlardan olsaydm, dedi; oysa, diye dnd kardan karya gemeyi beklerken, yaptklarmn yarsn sadece yaplmas gerektii iin yapmyorum; insanlarn unu ya da bunu dnmelerini

  • 13

    salamak iin yapyorum; tam anlamyla budalalkt, biliyordu bunu (polis karya geilmesi iin elini kaldrmt), nk hi kimse, bir an bile etkilenmiyordu. Ah hayatm yeni batan ya- ayabilseydim! diye dnd, ayan kaldrma atarken, hatta grnm bile bambaka olsayd!

    ncelikle Lady Bexborough gibi esmer olmak isterdi, krk deriyi andran bir cildi ve gzel gzleri olmalyd. Tpk Lady Bexborough gibi ar ve heybetli olmak isterdi; olduka da iri; erkekler gibi siyasetle ilgilenirdi; kent dnda bir evi olurdu; ok arbal, ok itenlikli olurdu. Oysa kendi bedeni incecikti, fasulye sr gibiydi, ufack, gln bir yz, ku gagasna benzeyen bir az vard. Kendine iyi bakt doruydu; elleri, ayaklar gzeldi; fazla para harcamad gz nne alnrsa, iyi giyiniyor saylrd. Ama tad bu beden, ne kadar yetenee sahip olsa da (bir Hollanda resmine bakmak zere durdu), ounlukla bir hiti sanki - bir hi. Grnmez olduunu hissediyordu nedense; grnmyordu; bilinmiyordu; ne evliydi artk, ne de ocuk sahibi; sadece br insanlarla birlikte Bond Soka'nda yryordu, artc ve epeyce arbalyd yry. Mrs. Dalloway olarak; Clarissa bile deildi artk; Richard Dalloway'in eiydi.

    Bond Soka'na baylyordu; mevsimin banda, sabahn erken bir saatinde Bond Soka; dalgalanan bayraklaryla; maazalaryla; ne bir su prts ne k prlts; babasnn elli yl boyunca elbiselerini ald maazada bir top tvit kuma; birka inci; bir buz kalb zerinde somon bal.

    "Hepsi bu," dedi, balk dkknna bakarken. "Hepsi bu," diye yineledi, savatan nce kusursuz denebilecek eldivenler bulabileceiniz bir eldivencinin vitrininin nnde bir an duraklarken. Yal William amcas bir hammefendiyi ayakkablarndan ve eldivenlerinden tanrsnz, derdi. Savan ortasnda bir

  • 14

    sabah yatanda dnm, "Artk yeter," demiti amcas. Eldivenler ve ayakkablar; eldivenler tutkusuydu Clarissa'mn; ama kendi kz Elizabeth'in ne eldiven umurundayd ne de ayakkablar.

    Umurunda deil, diye dnd, parti verecei zaman kendisine iek ayran bir dkkna doru Bond Soka'nda ilerlerken. Elizabeth en ok kpeine dknd. Bu sabah btn ev katran kokuyordu. Yine de Miss Killman olacana zavall Grizzle olsundu; k tk dolu bir yatak odasna hapsolup elinde bir dua kitabyla oturmaktansa tutkall boya ve katran ve her ne varsa, olsundu! Her eyi yelerim, diyecekti neredeyse. Ama btn kzlarn geirdii bir evredir belki, Richard'n dedii gibi. k oluyordur Elizabeth belki. Ama neden Miss Killman? Kukusuz kt davranlmt o kadna; bunu dikkate almak gerekirdi, Richard onun ok yetenekli olduunu, tarih konularmda kafasnn ilediini sylyordu. Her neyse, birbirlerinden ayrlmaz olmulard, ve Elizabeth, kendi kz, komn- yona gitmiti; hem nasl giyiniyordu yle, le yemeine konuk geldiinde onlara ne biim davranyordu, hi aldrmyordu gelenlere; dinle vecde gelmenin insanlar katlatrdn (amalar da yle yapard) kendi deneyimlerinden biliyordu Clarissa; duygularm da kreltirdi, Miss Kilman Ruslar iin cann verirdi, AvusturyalIlar iin alktan lrd, ama zel hayatnda nasl da ikence ektirirdi insana, yle duygusuzdu ki; yeil bir yamurluk giyerdi. Btn yl karmazd onu srtndan; terlerdi iinde; kendi stnln, sizinse aalk olduunuzu size hissettirmesi iin bir odada be dakika bulunmas yeterdi; o ne kadar yoksuldu, sizse ne kadar zengin, yaad o yoksul mahallede ne yast ne yata ne de kilimi vard, ne de gerekli baka eyler; iinde yer etmi o kinle -sava srasnda okuldan atlmt- btn ruhu pas tutmu gibiydi, hayata ksm,

  • 15

    zavall, talihsiz yaratk! nk insan ondan deil, Miss Kilman kavramndan nefret ediyordu, kukusuz Miss Kilman olmayan epeyce ey toplanm o kavramn iinde; insann geceleri mcadele ettii hayaletlerden biri haline gelmiti; yanbamzda durup bize can veren kanmzn yarsn emen hayaletlerden, baskclardan, zorbalardan biriydi; nk kukusuz zarlar yeniden atlrsa ve kazanan beyazlar deil de siyahlar olursa Miss Kilman' sevebilirdi Clarissa! Ama bu dnyada olmaz. Olmaz.

    inde bu vahi canavarn kprdanp durmas sinirini bozuyordu! Dallarn atrdadn duymak, yaprakla dolu bir orman olan ruhunun derinliklerinde yere gmlen toynaklar hissetmek; asla tam anlamyla tatmin olmamak ya da gvende hissetmemek; nk bu canavar, bu nefret her an kprda- yabilirdi, zellikle hastalandndan beri bu nefret yznden, omurgas kaznm, yara alm gibi hissediyordu; ona bedensel ac veriyor, gzellikten, dostluktan, kendini iyi hissetmekten, sevilmekten ve evini zevkli klmaktan ald btn keyfi, sanki iinde gerekten de ruhunu kknden yakalayan bir canavar varm gibi sarsyor, buruyordu; sanki bu memnuniyet klf bencillikten baka bir ey deildi! Bu nefret!

    Samalk bu, samalk! diye bard iinden, ieki Mulberry'nin kanatl kaplarnn arasndan geerken.

    Hafif admlarla, uzun boyuyla, srtm dikletirip ilerledi, elleri sanki ieklerle birlikte souk suda kalm gibi hep kpkrmz olan dme suratl Miss Pym hemen karlad onu.

    Hezaren iekleri, trahiler, leylak demetleri vard; ve karanfiller, bek bek karanfiller. Gller vard, ssenler vard. Ah evet - orada durup yardm etmek iin bekleyen Miss Pym'le konuurken tatl, toprak-bahe kokusunu soludu; onu zarif bulurdu Miss Pym, yllar nce zarifti de, ok zarifti, ama bu yl, ssenlerle gllerin, balan sarkan leylak demetlerinin arasnda

  • 16

    bam bir yandan br yana dndrerek gzleri yar kapal durup sokan grltsnden sonra ho kokular, nefis serinlii iine ekerken yalanm grnyordu. Ve sonra gzlerini anca, ne kadar taze bir grnmleri vard, amarhaneden tertemiz gelmi frfrl keten amarlar gibi hasr sepetlerin iine konmu gllerin; balarn dik tutan krmz karanfiller koyu renkli ve arbalydlar; anaklarnn iinde yaylan btn o trahiler, mor, kar beyaz, soluk - sanki akamd da muslin giysili kzlar, laciverde alan gyle, hezaren iekleri, karanfilleri, danaayaklaryla o muhteem yaz gnnn sonunda tr- ahi ve gl toplamaya gelmilerdi; saat alt ile yedi arasndayd, btn ieklerin -gllerin, karanfillerin, ssenlerin, leylaklarn- beyaz, mor, krmz, koyu turuncu ldad zamand; her iek puslu yatanda kendiliinden, usul usul, dupduru tutumu gibiydi; vineli pastann, akam aan uha ieklerinin stnde dnp duran grili-beyazl pervaneleri nasl da seviyordu Clarissa!

    Miss Pym'le birlikte vazodan vazoya giderek seimini yaparken, samalk bu, samalk dedi kendi kendine, sesi giderek yumuayarak, sanki bu gzellik, bu rayiha, bu renkler ve ondan holanan, ona gvenen Miss Pym bir dalgayd da o da bu dalgann stnden amasna, o nefreti, o canavar tmyle bomasna izin veriyordu; bu dalga Clarissa'y alp havalara kaldrd, kaldrd - ah, tam o srada sokakta bir tabanca patlad!

    "Ah u otomobiller," dedi Miss Pym, bakmak iin cama gidip geri dnerken, elleri trahilerle doluydu, o otomobiller, o otomobillerin lastikleri sanki kendi suuymu gibi zr dilerce- sine glmsedi.

    Mrs. Dalloway'i yerinden sratan, Miss Pym'in de cama gitmesine ve zr dilemesine neden olan iddetli patlama, Mul-

  • 17

    berry iekisi'nin vitrininin tam karsndaki kaldrma yanaan bir otomobilden gelmiti. Yoldan geenler elbette durup baktlar ve klrengi demenin fonunda ok nemli bir yz grmeye ancak zaman buldular, sonra bir erkek eli storu ekti ve gvercin grisi bir kareden baka grecek bir ey kalmad.

    Ancak bir yanda Bond Soka'nn ortasndan Oxford Soka'na, br yanda Atkinson Parfmerisi'ne kadar hemen sylentiler dolamaya balad, grnmeden, duyulmadan geerek, tepelere tl gibi inen bir bulut gibi hzla, bir saniye nce altst durumda olan yzlerin zerine gerekten de bir bulut kadar yumuak ve sakince indi. Ama artk gizemin kanatlar srtnmt o yzlere; otoritenin sesini duymulard; gzleri smsk bal, az ardna kadar ak inancn ruhu salverilmiti ortala. Ama grlen yzn kime ait olduunu bilen yoktu. Galler Prensi miydi, Kralie mi, Babakan m? Kimin yzyd o? Bilen yoktu.

    Kolunun altna kurun borular kstrm olan Edgar J. Wat- kiss duyulur bir sesle, ama elbette aka olsun diye, "Babakan'n arabas bu," dedi.

    Oradan bir trl uzaklaamayan Septimus Warren Smith onu duydu.

    Otuz yalarnda, soluk benizli, gaga burunlu, kahverengi ayakkab ve eski psk bir pards giyen, ela gzlerindeki tedirgin bak onu hi tanmayanlar bile tedirginletiren Septimus Warren Smith. Dnya krbacm kaldrmt; nereye inecekti acaba?

    Her ey olduu yerde durmutu. Araba motorlarnn grlts, bir bedende dzensizce atan nabz gibi geliyordu kulaklara. Otomobil Mulberry'nin vitrininin nnde park ettii iin gne olaanst syordu; otobslerin tepesinde oturan yal hanmlar siyah emsiyelerini atlar; urada bir yeil, burada

  • 18

    krmz bir emsiye kk bir pat sesiyle ald. Kollar tra- hilerle dolu olan Mrs. Dalloway vitrine yaklat, darya bakt, ufak pembe surat meraktan krmt. Herkes otomobile bakt. Septimus bakt. Erkek ocuklar bisikletlerinden aa atladlar. Trafik skt. Otomobil orada duruyordu, zerinde tuhaf bir motif olan storlar inikti, aaca benziyor, diye dnd Septimus, sanki korkun bir ey neredeyse yzeye km da patlayp alev alev yanacakm gibi gzlerinin nnde her eyin yava yava bir araya gelip tek noktada toplanmas korkutuyordu onu. Btn dnya titredi, rperdi ve tutuacak gibi oldu. Yolu tkayan benim, diye dnd Septimus. Ona bakmyorlar myd, parmaklaryla gstermiyorlar myd; durduu yere vermemi miydi arln, kaldrma aklmam myd belli bir amala? Ama hangi amala?

    "Haydi gidelim Septimus," dedi kars, solgun, sivri suratnda iri gzleri olan kk bir kadnd; talyand.

    Ama Lucrezia da elinde olmadan bakt otomobile ve storlarn zerindeki aa motifine. Acaba ierideki Kralie miydi- alverie kan Kralie?

    Bir eyleri aan, dndren, kapatan src sonunda arabaya bindi.

    "Haydi ama," dedi Lucrezia.Oysa kocas, drt-be yldr evliydiler, birden rkt, yerin

    den srad, "Tamam!" dedi fkeyle, sanki yapt ii kars engellemi gibi.

    nsanlar fark ediyorlardr; insanlar gryorlardr. nsanlar, diye dnd Lucrezia, gzlerini otomobile dikmi kalabala bakarken; ocuklar ve atlan ve kendisinin bir bakma hayran olduu giysileriyle ngilizler; ama onlara "insanlar" diyordu imdi, nk Septimus "kendimi ldreceim" demiti; ne korkun bir szd bu. Ya bir duyan olduysa? Kalabala

  • 19

    bakt. "mdat, imdat!" diye seslenmek geliyordu iinden kasap raklarna ve kadnlara. Yardm edin! Daha geen sonbaharda Septimus'la birlikte aym paltoya sarnarak Embankment'ta1 durmulard, Septimus konumayp gazete okumutu, Lucre- zia gazeteyi onun elinden kapm, ne yaptklarm gren yal adamn suratna glmt! Ama insan baarszln gizler. Septimus'u alp bir parka gtrmeliydi.

    "Haydi karya geiyoruz," dedi.Septimus onun koluna girmesine izin verdi, ama en ufak bir

    duygu belirtisi yoktu. Sadece yirmi drt yandaki bu ok basit, iinden geldii gibi davranan, ngiltere'de arkada bulunmayan, onun uruna talya'y terk eden kadna bir kemik paras uzatyordu.

    Storlar indirilmi, anlalmaz bir ihtiyat havas iindeki otomobil, caddenin her iki yanndaki suratlara, Kralie iin mi, Prens ya da Babakan iin mi olduu bilinmeyen aym belirsiz saygy yerletirip meraklandrmaya devam ederek Piccadilly'ye doru ilerledi, btn gzler hl zerindeydi. Arabamn iindekinin yzn sadece kii, birka saniyeliine grmt. Kadn m erkek mi olduu bile tartlyordu. Ama arabadakinin ok nemli biri olduu kesindi, bu nemli kii, gizli sakl, Bond Soka'ndan geiyordu; belki de ilk ve son kez ngiltere Kraliyet Ailesi'nden biriyle konuma mesafesinde olan sradan insanlardan bir kol boyu uzaktayd, Londra ot brm bir patika haline geldiinde ve bu aramba sabah kaldrmda kouturanlar, toza bulanp birbirine karm birka alyanstan ve saysz rk diin altn dolgularna sahip kemiklerden ibaret olduunda zamann ykmlarm aratracak antika merakllar tanyacakt devletin o kalc simgesini. Otomobildeki yzn kime ait olduu o zaman anlalacakt.1) Thames Nehri'nin kuzey kys boyunca uzanan set. (.n.)

  • 20

    Kralie olmal, diye dnd Mrs. Dalloway, ald ieklerle Mulberry'den karken; Kralie'dir. Storlar kapal otomobil yrme hzyla nnden geerken, ieki dkknnn nnde gnein altnda duran Mrs. Dalloway'in yz bir an gururla parlad. Kralie bir hastaneye gidiyordur, diye dnd Claris- sa; ya da bir sergi alna.

    Gnn o saati iin kalabalk korkuntu. Lord Ascot mu, Lord Hurlingham m, hangisi? diye dnd Clarissa, nk sokak tkanmt. Paketleri ve emsiyeleriyle, evet, hatta byle bir gnde krkleriyle, otobslerin stnde yanlamasna oturan ngiltere'nin orta snf, insann grp grebilecei en gln, en tuhaf ey diye dnd; Kralie'nin de yolu tkanmt; Kralie de geemiyordu. Clarissa, Brook Soka'mn bir yannda kalmt; emekli hakim Sir John Buckhurst da teki yannda, otomobil de aralarndayd (Sir John ka yldr hukukuydu, iyi giyimli kadnlardan da holanrd), o srada hafife ne eilen src polise bir ey syledi ya da gsterdi, o da selam verip elini kaldrd, ban sallayp otobs kenara ekti, araba da aradan geti. Ar ar ve sessizce yoluna devam etti.

    Clarissa tahmin etti; Clarissa biliyordu elbette; beyaz, byl, dairesel bir ey grmt uan elinde, zerinde isim yazl yuvarlak bir levha -Kralie'nin ad m yazlyd, yoksa Galler Prensi'nin ya da Babakan'm m?- prl prl parlayarak gemiti (Clarissa arabann giderek kldn, gzden kaybolduunu grd), amdanlarn, parlak yldzlarn, mee yapraklarnn koyulttuu mine alevinin klar arasnda ldayacakt o gece, Hugh Whitbread ve btn meslektalar, ngiltere'nin beyefendileri de o gece Buckingham Saray'nda olacaklard. Clarissa da bir parti veriyordu. Srtn hafife dikletirdi; evindeki merdivenin banda byle duracakt.

    Otomobil gitmiti, ama Bond Soka'nn her iki yanndaki

  • 21

    eldiven maazalarnn ve apkaclarn ve terzi dkknlarnn arasndan akan kk bir dalga brakmt geride. Otuz saniye boyunca btn balar ayn yne dnd, pencereye. Bir ift eldiven seen -dirsee kadar m olmal, yoksa daha m uzun, limon sans m yoksa ak gri m i?- hanmlar durdular; onlar cmlelerini tamamladklarnda bir ey olmutu. Dikkat edildiinde bile yle nemsiz bir eydi ki, in'deki depremleri kaydedebilecek teknik bir alet bile bu titreimi kaydedemezdi; yine de gc rktc, genel etkisi duygusald; btn apkaclarda ve terzi dkknlarnda yabanclar bakp lleri dndler; bayra; mparatorluu. Arka sokaklarn birindeki bir barda, smrgelerden gelen biri Kraliyet Ailesi'ne hakaret edince tartma kt, bira bardaklar krld, bir grlt koptu, ses tuhaf bir biimde yolun karsna ulat, dnleri iin beyaz kurdele geirilmi beyaz i amar alan gen kzlarn kulaklarnda yankland. Geen arabann yaratt yzeysel heyecan yatrken ok derindeki bir eyi de kazyordu.

    Piccadilly'den kayarcasna geen araba St. James Soka'na sapt. Frakl, beyaz gmlekli, salar geriye taranm, uzun boylu adamlar, iri yan adamlar, elleri ceketlerinin kuyruunun arkasnda, bilinemeyen nedenlerle White maazasnn kntl vitrininde durmu, dar bakyorlard, nemli binlerinin getiini igdsel olarak hemen sezdiler, lmsz varln solgun Clarissa Dalloway'in zerine vurduu gibi onlarn da zerine vurdu. Bir anda srtlarm daha da dikletirdiler, ellerini arkadan ektiler, eer gerekirse, tpk daha nce atalarnn yapm olduu gibi, topun azna giden hkmdarlarna elik etmeye hazr grnyorlard. Arka plandaki, beyaz bstler ve zeri Tatler dergisinin nshalar ve maden suyu ieleriyle dolu kk masalar da bunu onaylar gibiydiler; kabaran ekinleri ve ngiltere'nin maliknelerini simgeliyorlard sanki; ve tek bir

  • 22

    sesin yankl kubbelerin altnda, kocaman bir katedraldeki gle yaylp duvarlarda yanklanmas gibi onlar da otomobil tekerleklerinin hafif homurtusunu yansr gibiydiler. Kaldrmda, srtnda al ve iekleriyle duran Moll Pratt o sevgili ocua iyilikler diledi (elbette Galler Prensi'ydi geen); yal bir rlandal kadmn cesaretini kran polisin gzlerini zerinde hissetmeseydi, bir bardak bira -ya da bir demet gl- alabilecek paray srf gamszlktan St. James Soka'na frlatrd, yoksulluktan nefret ettii iin. St. James'teki nbetiler selama durdular; Kralie Alexandra'mn polisleri de onlara katldlar.

    O arada Buckingham Saray'nm kaplarnda kk bir kalabalk birikmiti. Kaytszca, ama yine de inanla bekliyorlard, bu yoksul insanlar; bayra dalgalanan Saray'a bakyorlard; kaidesinin zerinde ykselen Kralie Victoria'ya, evresinde kat kat akan sulara, sardunyalarna hayranlkla bakyorlard; Aal Yol'daki otomobillerden nce birini, sonra tekini seiyorlard; arabayla gezmeye km kentlilere anlamszca sempati gsteriyorlard; takdirlerini u ya da bu araba geerken boa harcamayacaklarn hatrlyorlard; ve btn bu zaman boyunca damarlarnda havadisler birikiyor, saray mensuplarnn kendilerine baktn, Kralie'nin eildiini, Prens'in selam verdiini dnnce baldrlar sinirden titriyordu; krallara ilahi bir biimde bahedilen cennet hayatn; sarayn hizmetkrlarn ve derin reveranslar; Kralie'nin eski bebek evini; bir ngiliz'le evlenen Prenses Mary'yi; ve Prens'i dnnce - ah, aynen yal Kral Edward'a benzedii syleniyordu. Prens'in ama ok daha ince uzundu. Prens St. James'de yayordu; ama bu sabah annesini ziyarete geliyor olamaz myd?

    Byle dedi, kucanda bebeiyle Sarah Bletchley, sanki Pimlico'da kendi bahesindeymi gibi ayam pat pat yere vururken, ama gzlerini Aal Yol'dan ayrmyordu; Emily

  • 23

    Coates ise Saray'n pencerelerinde gezdiriyordu gzlerini ve hizmetileri dnyordu, saysz hizmetileri, yatak odalarn, saysz yatak odalarn. Yannda Aberdeen teriyeriyle bir beyefendinin ve ii gc olmayan adamlarn da katlmasyla kalabalk oald. Albany'de oturan ufak tefek Mr. Bowley hayatn en zl kaynaklarna kar balmumuyla kaplanmt, ama bu tr eyler karsnda anszn, hi yakk almasa da duygusalla kaplp o balmumunu skebiliyordu, gerekten de gzleri yaarmt -zavall kadnlar Kralie'nin gemesini bekliyorlard- zavall kadnlar, irin, kk ocuklar, kszler, dullar -ah ah- sava. Aal Yol'dan aa esen lk bir meltem ince aalarn arasndan, bronz kahramanlarn yanndan Mr. Bowley'in ngiliz gsnde rpnan bir bayra dalgalandrd, araba Aal Yol'a sapp yaklarken o da apkasn karp havaya kaldrd; Pimlico'lu yoksul annelerin kendisini sktrmasna gz yumdu ve dimdik durdu. Araba yaklat.

    Anszn ban kaldrp ge bakt Mrs. Coates. Bir uak sesi kalabaln kulaklarna tekinsizce doldu. te, arkasnda beyaz bir duman brakarak aalarn stnden yaklayordu, duman kvrlp bklyor, gerekten de bir ey yazyordu! Gkyznde harfler oluuyordu! Herkes havaya bakt.

    Dmdz inie geen uak birden havaya dikildi, bir daire izdi, hzland, alald, ykseldi ve ne yaptysa, nereye gittiyse arkasnda halkalanan, gkte kvrlarak harflere dnen, kaim, dalgal, beyaz bir duman ubuu brakt. Ama hangi harfler? C miydi biri? E, sonra da bir L mi? Hareketsiz kalmalar ksa srd harflerin; sonra kprdadlar, eridiler, gkten silindiler, uak daha telere gitti, gkyznn baka bir yerine, yeniden harfler izmeye balad, K myd bu sefer, E mi, yoksa Y mi?

    "Blaxo," dedi Mrs. Coates, gergin, rkek bir sesle, gzleri havaya dikiliydi, kucanda kmldamadan yatan, bembeyaz

  • 24

    bebei de gzlerini havaya dikti."Kreemo," diye mrldand Mrs. Bletchley, uyurgezer gibi.

    Kaldrd apkasn hi kprdatmadan elinde tutan Mr. Bow- ley gzlerini havaya dikti. Aal Yol boyunca insanlar durmu, gzlerini ge dikmilerdi. Onlar yle bakarken dnya tam bir sessizlie brnd ve gkten bir mart srs geti, yol gsteren mart nden, arkasndan biri daha, ve bu olaand sessizlik ve huzur iinde, bu solgunlukta, bu berraklkta, anlar on bir kez ald, sesleri havadaki martlarn arasnda azalp duyulmaz oldu.

    Uak dnd, hzland, gnlnce oradan oraya frlad, bir patenci gibi evikti, zgrd -

    "Bu bir E," dedi Mrs. Bletchley -ya da bir dans gibi -"Karamela bu," diye mrldand Mr. Bowley - (araba bahe

    kapsndan geip ieri girdi ama kimse ona bakmyordu), dumann keserek iyice uzaklat uak, duman gitgide silindi, iri beyaz bulutlarn evresinde birikti.

    Gitmiti; bulutlarn arkasnda kalmt. Ses kesilmiti. E, G ya da L harflerinin yapt bulutlar sanki ok, ok nemli bir grevle batidan douya gitmeye yazglym gibi serbeste ilerliyorlard, bu grev hibir zaman aklanmayacakt ama kesinlikle yleydi - ok nemli bir grevdi. Sonra anszn, tnelden kan bir tren gibi bulutlarn arasndan bir kez daha frlad uak, sesi Aal Yol'daki, Green Park'taki, Piccadilly'deki, Regent Soka'ndaki, Regent Park'taki herkesin kulaklarna doldu, arkasndaki duman ubuu kvrld, aaya doru yneldi, byyp pe pee dizdi harfleri - ama hangi kelimeydi bu yazd?

    Broad Walk'taki Regent Park'ta, bir bankta kocasnn yannda oturmakta olan Lucrezia Warren Smith ban kaldrd.

  • 25

    "Bak, bak, Septimus!" diye bard. nk Dr. Holmes, (hi de nemli bir hastal olmayan ama biraz keyifsiz saylabilecek) kocanzn kendisi dndaki eylere ilgi gstermesini salayn demiti ona.

    Demek ki, diye dnd Septimus, bam kaldrrken, bana iaret veriyorlar. Bildiimiz szcklerle deil elbette, yani o dili henz skemiyordu; ama yeterince akt, bu gzellik, bu benzersiz gzellik, gkte dalp erirken, snrsz merhametleri ve gler yzl iyilikleriyle, ona akl almayacak gzellikteki biimleri art arda sunan ve karlk beklemeden, sonsuza kadar, sadece bakmas iin gzellikler, daha da ok gzellikler sunmay amaladklarn gsteren dumandan kelimelere bakarken gzlerine yalar doldu. Yalar yanaklarndan aa szld.

    Karamelayd bu kelime, karamela reklam yapyorlar, dedi bir dad, Rezia'ya. kisi birlikte hecelemeye giritiler k...a...r...

    "K...R..." dedi dad, Septimus kulann dibinde onun "Ka... Ra..." dediini duydu, org sesi gibi tatl ve derinden geliyordu bu ses, ama ayn zamanda bir ekirgeninki gibi de hrtlyd, Septimus'un belkemiine tatl tatl srtnd, beynine ses dalgalan gnderdi bu tn, dalgalar orada sarslp krldlar. Harika bir keifti gerekten - baz atmosfer koullannda (nk bilimsel olmalyd insan, her eyden nce bilimsel olmalyd) insan sesi aalara can katabiliyordu! Rezia sevinle elini onun dizine yle bir bastrd ki Septimus kt, oraya mhlanp kald, kalmasayd, btn o l l yapraklaryla, atlarn bandaki sorgular ya da hanmlann apkalarndaki tyler gibi, renkleri alp koyulaarak, derin dalgalar misali maviden yeile gidip gelerek ykselip alalan, ykselip alalan, hem nasl bir gururla, nasl da ahane, ykselip alalan karaaalarn bu cokusu delirtirdi onu. Ama delirmeyecekti o. Gzlerini yumacakt; hibir ey grmeyecekti artk.

  • 26

    Oysa ardlar onu; yapraklar canlydlar; aalar canlydlar. Septimus'un bedenine, orada oturan bedenine milyonlarca lifle bal olan aalar onu bir aa bir yukan sallyorlard; aacn dal gerildiinde o da aynsn yapyordu. Kanat rpan, havalanan, kenar krk havuzlara inen sereler de bu desenin bir parasydlar; kara dallarla kafeslenen beyazn ve mavinin. Sesler nceden tasarlanm bir uyum gsteriyorlard, aralarndaki boluklar seslerin kendisi kadar nemliydi. Bir ocuk alad. ok uzaktan bir koma duyuldu. Btn bunlar, yeni bir dinin doduu anlamna geliyordu.

    "Septimus!" dedi Rezia. Septimus rkp srad. nsanlar fark etmi olmal.

    "Havuza kadar gidip dneceim," dedi Rezia.nk dayanamyordu artk. Dr. Holmes nemli bir eyi yok

    derse desindi. Septimus byle olacana lseydi daha iyiydi! O byle gzlerini bir yere dikmi bakarken, kendisini grmezken ve her eyi dayanlmaz hale getirirken, onun yannda otura- myordu ite; gkyz ve aalar, oynayan, arabalarm eken, slk alan, yere den ocuklar; bunlarn hepsi dayanlmaz oluyordu. Hem kendini ldrmezdi Septimus; Rezia da kimseye bir ey syleyemiyordu. "Son zamanlarda ok fazla alt Septimus" - kendi annesine bile ancak bu kadarn syleyebilmiti. Sevmek inam yalnzlatryor, diye dnd. Kimseye bir ey syleyemiyordu, artk Septimus'a bile syleyemiyordu; arkasna baknca onun ypranm paltosuyla, kamburunu kararak, gzlerini karya dikerek bankta tek bana oturduunu grd. Bir erkein kendini ldreceini sylemesi korkaklkt zaten, ama Septimus savaa katlmt; cesurdu o; imdiyse eski Septimus deildi. Rezia dantel yakasn, yeni apkasm takard ama Septimus farkna bile varmazd; kendisi olmadan da mutluydu Septimus. Oysa Rezia'y onsuz hibir ey mutlu edemezdi!

  • 27

    Hibir ey! Bencildi Septimus. Erkekler byleydi ite. nk hasta deildi. Dr. Holmes onun bir eyi olmadm sylemiti. Rezia elini ne uzatp parmaklarn gerdi. una bak! Alyans parmandan kayd - yle zayflamt ki. Ac eken kendisiydi- ama anlatacak kimsesi yoktu.

    talya ok uzakta kalmt, o beyaz evler, kz kardelerinin oturup apka hazrladklar oda, gezinen, kahkahalar atan insanlarn her akam doldurduu sokaklar; burada tekerlekli koltuklarna gmlerek sakslara dikilmi -be irkin iei seyreden insanlar gibi ii gemi deildi oradakiler!

    "Milano'daki baheleri bir grseniz," dedi yksek sesle. Ama kime sylyordu?

    Kimse yoktu. Szleri kaybolup gitti. Havai fiekler de byle snerdi. Kvlcmlar, gecenin iine yol aldktan sonra ona teslim olurlar, karanlk ker, evlerin ve kulelerin siluetlerinin zerine akar; dalarn plak yamalar eriyip karanla gmlrler. Ama btn bunlar artk silinip gitseler bile geceyi doldururlar; renkleri solup, pencereleri grnmez olunca hareket- sizleirler, parlak gn nda grnemeyeni onlar gsterirler;- karanlkta kmelenmi, birbirlerine sokulmu eylerin skntsn ve kayglann, afan, duvarlan beyazl-grili boyarken, her bir pencereyi yerine oturturken, tarlalardan sisi kaldmrken, sakince otlayan kzl-kahve inekleri gsterirken getirdii rahatlamadan yoksun eylerin; her ey bir kez daha enlendirir gzleri, yeniden canlanr. Ben yalnzm; ben yalnzm! diye haykrd Rezia, Regent Park'taki havuzun yamnda (Hintli'yle hana dikmiti gzlerini), geceleyin, btn snrlar kaybolduunda, topraklar, bulutlu bir havada ayak bastklan gn Romallann grd kadim biimine geri dndnde, dalann adlannn olmad, rmaklann nereye aktnn bilinmedii zamanlarda olduu gibiydi yalnzl Rezia'nn - ite byle bir karanla

  • 28

    gmlyd o; birden, sanki orackta bir kaya knts beliri- vermi de kendisi onun zerine km gibi, Septimus'un kars olduunu syleyiverdi, yllar nce Milano'da evlenmilerdi, onun karsyd ve asla, asla onun deli olduunu sylemeyecekti! Dnnce, kaya knts koptu, Rezia da aalara, aalara yuvarland. Gitmi olmal Septimus, diye dnd -tehdit ettii gibi, gidip kendini ldrecek- bir arabann altna atacak kendini! Ama yo; oradayd ite; hl tek bana bankta oturuyordu, o eski psk paltosuyla, bacak bacak stne atm, gzlerini karya dikmi, yksek sesle konuuyordu.

    Aalar kesilmemeli. Bir Tanr var. (Bu trden aydnlanmalarn zarflarn arka yzlerine not ederdi.) Dnyay deitir. Hi kimse nefret yznden cinayet ilemez. Bilinsin bu (not etti bunu). Bekledi. Kulak verdi. Kardaki parmakla tnemi bir sere drt-be kez Septimus, Septimus diye cvldad ve notalar iyice vurgulayarak, cvl cvl ve insann iine ileyen sesiyle devam etti, su diye bir ey olmadn Yunanca szcklerle syledi, bir baka sere daha katld ona, llerin yrd bir rman tesinden, hayatn ayrlarndaki aalardan, dokunakl sesleriyle, uzata uzata, lm diye bir ey olmadn Yunanca szcklerle sylediler.

    Eli uradayd; ller de urada. Kar taraftaki parmaklklarn gerisinde beyaz eyler toplanyordu. Ama Septimus bakmaya cesaret edemiyordu. Evans vard parmakln arkasnda!

    "Ne diyorsun?" dedi Rezia anszn, onun yamna otururken.Yine araya girmiti! Hep byle yapyordu Rezia.nsanlardan uzaa, insanlardan uzaa gidelim, dedi Sep

    timus (ayaa frlarken), tam uraya, aacn altnda iskemleler olan yere gitmeliydiler, hani u tavannda mavi bir rt, ok yukarlarnda pembe bir duman, parktaki bayrn, aalara doru geni bir yeil rt gibi uzad yere gitmeliydiler, telerde,

  • 29

    birbirine benzemeyen, pusa boulmu evlerin kale duvar gibi dizildii, dne dne akan trafiin uultusunun duyulduu ve sa tarafta, boz renkli hayvanlarn, havlayp uluyarak uzun boyunlarn hayvanat bahesinin parmaklklarnn stnden ieri uzattklar yere. Orada bir aacn altna oturdular.

    "Bak," diye yalvard Rezia, ellerinde kriket sopalar tayan bir grup olan ocuunu gstererek, ilerinden biri ayan srd, topuunun zerinde dnd, yine srd ayan, sanki bir mzikholde palyao taklidi yapyordu.

    "Bak," diye yalvard Rezia, nk Dr. Holmes, Septimus'un somut eylerle ilgilenmesini istemiti Rezia'dan, bir mzikhole gitsin, kriket oynasn - tam ona gre bu oyun, demiti Dr. Holmes, ak havada oynanacak gzel bir oyun, kocasna ok uyard.

    "Bak," diye yineledi Rezia.Bak, dedi grnmeyen bir ey, imdi insanlarn en stn

    olan, yaknlarda br dnyaya gm Septimus'la u anda konuan ses, toplumu yenilemeye gelen peygamberdi o, sadece gnein zedeledii bir kar rts, bir yorgan gibi yaylmt, hi tkenmiyor, hep ac ekiyordu, amar olanyd, bitmeyen aclar ekiyordu, ama istemiyordu bunu, inledi, elinin bir hareketiyle o sonsuz acy, o sonsuz yalnzl kendinden uzaklatrd.

    "Bak," diye yineledi Rezia, evin dndayken yksek sesle kendi kendine konumamalyd Septimus.

    "Ah, baksana," diye yalvard Rezia. Ama baklacak ne vard ki? Birka tane koyun. Hepsi bu.

    Regent Park metro istasyonuna -Regent Park metro istasyonuna nasl gidileceini syleyebilirler miydi ona- Maisie Johnson'du soran. Edinburgh'dan geleli sadece iki gn olmutu.

    "Bu taraftan deil - ite uradan!" dedi Rezia, Septimus'u grmesin diye kadn br tarafa ynlendirirken.

  • 30

    kisi de bir tuhaft bunlarn, diye dnd Maisie Johnson. Her ey ok tuhaf grnyordu. lk geliiydi Londra'ya, amcasnn Leadenhall Soka'ndaki dkknnda ie balayacakta, imdi bu sabah Regent Park'ta yrrken iskemlelerde oturan bu ift dn koparmt; gen kadn yabancyd galiba, adamsa bir garipti; yle ki eer mr uzun olursa, Maisie elli yl nce gzel bir yaz sabah Regent Park'tan nasl getiini hl hatrlayacak, bu olay anlarnn arasnda yerini koruyacakt. nk sadece on dokuz yandayd ve sonunda Londra'ya gelebilmenin bir yolunu bulmutu; yol sorduu bu ift ne kadar da garipti, sorduunda kz irkilmi ve birden elini kaldrm, adamsa - korkun tuhaf grnyordu; belki de kavga ediyorlard; belki de birbirlerinden ayrlacaklard; bir ey olacakt, anlamt bunu Maisie; imdi de btn bu insanlar (Broad VValk'a geri dnmt o arada), ta havuzlar, dzenli iekler, yal adamlarla kadnlar, ou hastayd bu tekerlekli sandalyelerde oturanlarn - Edinburgh'dan sonra btn bunlar ok tuhaf geliyordu ona. Ve Maisie Johnson, usul usul, ar admlarla yryen, nereye bakt belli olmayan, yzlerini esintinin okad o insanlarn arasna katlrken - bir yere tneyip azlaryla temizlenen sincaplar, havuzlarda kanat rparak ekmek krnts arayan sereler, parmaklklarla oynayan, birbirleriyle dalaan kpekler, hepsini yalayan ve hayata sabit, sakin baklarla bakan gzlerine tuhaf ve dingin bir ey katan yumuak, lk hava - Maisie Johnson, Ay! diye baracak oldu (nk bankta oturmakta olan o gen adam korkutmutu onu. Bir eyler olacakt, biliyordu bunu.)

    Korkun! Korkun! Alamak geliyordu iinden. (Ailesini brakp gelmiti, neler olaca konusunda uyarmlard onu.)

    Neden evinde kalmam ki? Demir parmakln topuzunu avucunda evirirken alad.

    u kz, diye dnd Mrs. Dempster (sincaplara vermek iin

  • 31

    ekmek krnts biriktirir ve le yemeini sk sk Regent Park'ta yerdi) dnyadan habersiz; insann beklentilerinde biraz cesur, biraz rahat, biraz dengeli olmas daha iyiydi elbette. Percy iki iiyordu. Eh, insann olu olmas daha iyi, diye geirdi aklndan Mrs. Dempster. Kendisi zor gnler geirmiti, byle bir kz grnce de elinde olmadan glmsyordu. Evlenirsin sen, diye dnd Mrs. Dempster, nk olduka gzelsin. Evlen de gr, diye dnd. Eh, yemek piirmek filan. Her erkein huyu farkldr. Ama eer bilebilseydim ben ylesini mi seerdim, diye dnd Mrs. Dempster, iinden Maisie Johnson'n kulan bkmek geldi; kendi yal, ypranm yzndeki sarkk krklarn efkatle pldn hissetmek istedi. Zor bir hayatt benimki, diye dnd Mrs. Dempster. Neleri feda etmemiti ki? Glleri; bedenini; ayaklarn da. (Yumru yumru topaklan etekliinin altna ekti.)

    Gller, diye dnd ac ac. Bir alay p, canm. Gerekten de, yemek, imek, iftlemek, iyi ve kt gnler dnlrse, hayat gllerden ibaret olmamt ki, stelik dinleyin, Carrie Dempster Kentish Town'daki hibir kadmn yerinde olmak istemezdi! Ama istedii acmayd onun. Kaybolan gllere acnmasn istiyordu. Smbl tarhlanmn yannda dikilmi, Maisie Johnson'dan acma bekliyordu.

    Ama, ah u uak! Mrs. Dempster bilmedii yerleri grmeyi arzu etmemi miydi hep? Bir yeeni vard onun, misyonerdi. Uak ykselip hzland. Hep Margate'te denize girerdi, kydan pek uzaklamazd, ama sudan korkan kadnlara tahamml yoktu. Uak kayarak alald. Mrs. Dempster'in midesi azna geldi. Yine ykseldi. Bahse girerim ki uakta ho bir gen adam vardr, dedi Mrs. Dempster, uak gitgide uzakla, hzlanp gzden kayboldu, ok uzaklara frlad; Greenwich'in ve btn direklerin stnde ykseldi; bir ada oluturan kuruni

  • 32

    renkte kiliselerin, St. Paul'n ve dierlerinin yukarlarna, ta Londra'nn her iki yannda tarlalarn ve koyu kahverengi ormanlarn yayld, gz pek ardkulannn korkusuzca srayp, etrafa hzla bir gz atp salyangozu kapt gibi bir tan stne bir, iki, kez arpt yerlere kadar gitti.

    Uak uzaklatka uzaklat, sonunda parlak bir kvlcma dnt; bir zlem; bir younlama; insann ruhunun, kararllnn bir simgesi (Greenwich'teki imlerini gayretle bien Mr. Bentley'e byle grnd), diye dnd Mr. Bentley, dnce yoluyla bedeninin dna, evinin dna kmak iin sedir aacnn evresinden dolarken, Einstein, tahmin, matematik, Mendel kuram - uak gitgide uzaklat.

    Sonra, elinde deri bir anta tayan, hrpani klkl alelade bir adam St. Paul Katedrali'nin basamaklarnda durdu, tereddt etti, nk ierde nasl da bir ifa vard, nasl da bir kucak ama, zerinde bayrak dalgalanan ka mezar, ordulara kar kazanlan zaferlerin deil, diye dnd, imdi beni zayf brakan ba belas gerei arama gcne kar kazanlan zaferlerin anlar, daha da tesi, katedral yannda olmay vaat ediyor insana, diye dnd, byk bir topluma katlmaya aryor; byk adamlar var o toplumda; hayatn verenler olmutur o toplum iin; girerim ieriye, diye dnd, ii kitapk dolu bu deri antay bir mihrabn nne brakrm, bir han, szckleri arayan, ara- tiran ve bir araya getirmenin tesine geen ve btnyle ruh haline gelen, bedeninden kopan, hayaletleen bir eyin simgesinin nne - neden girmeyeyim ieriye? diye dnd ve o byle tereddt ederken uak Ludgate Circus'un stnden utu.

    Tuhaft ortalk; sakindi. Trafiin grltsn bastran tek bir ses bile duyulmuyordu. Sanki kimse ynetmiyordu ua, kendi zgr iradesiyle yol alyor gibiydi. Ve sonra, arka tarafndan, halka halka beyaz bir duman sald, duman yukarya,

  • 33

    dosdoru yukarya doru kendinden geerek, zevk iinde ykselen bir ey gibi kvrla kvrla uzad, bir T izdi, sonra O ve F.

    "Nereye bakyorlar?" diye sordu Clarissa Dalloway kapy aan hizmetiye.

    Evin hol mezar gibi souktu. Mrs. Dalloway elini gzlerine gtrd, hizmeti kapy kapatrken Lucy'nin etekliinin hrtsn duyunca, dnyay terk etmi ve evresini alk olduu rahibe balklarnn ve eski inanlara edilen dualarn sardm sezen bir rahibe gibi hissetti kendini. Mutfakta a slk alyordu. Daktilonun tkrtsn duydu. Onun hayatyd bu, holdeki masann zerine eilirken bu etkinin altnda kalmcasma ban indirdi, kendini kutsanm ve arnm hissetti, telefonla mesaj brakanlarn not edildii defteri eline alrken bylesi anlarn yaam aacnn goncalar, karanlkta aan iekler olduunu dnd (sanki sadece o grsn diye gzel bir gl amt); bir an bile inanmam Tanr'ya; ama yine de, diye dnd, defteri eline alrken, gnlk hayatta hizmetkrlara demeliydi bedelini insan, evet, kpeklere ve kanaryalara, hepsinden nce de, bunlarn temeli olan -neeli seslerin, yeil klarn, hatta slk alan amn bile, nk Mrs. Walker rlandalIyd ve btn gn slk alard- kocas Richard'a, bu nefis anlarn gizli deposundan alp demeli insan borcunu, diye dnd, defteri eline alrken, Lucy yannda durmu aklamaya alyordu.

    "Mr. Dalloway, efendim-"Clarissa not defterine bakarak, "Lady Bruton Mr. Dalloway'in

    bugn kendisiyle le yemei yiyip yemeyeceim soruyor," diye okudu.

    "Mr. Dalloway, efendim, le yemeim darda yiyeceini size sylememi istedi."

    "Aman!" dedi Clarissa, Lucy de niyet ettii gibi onun

  • 34

    hayal krkln paylat (ama acsn deil); ikisinin arasndaki uyumu hissetti; imay sezdi; kibar tabakann nasl sevdiini dnd; kendi geleceini sknetle allayp pullad; Mrs. Dalloway'in gne emsiyesini ald, sava alanndan onuruyla kan bir tanrann elinden brakt kutsal bir silahm gibi tuttu onu ve emsiyelie koydu.

    "Korkma artk," dedi Clarissa. Gnein scandan korkma artk; nk Lady Bruton'un Richard' kendisi olmadan yemee davet etmesinin yaratt sarsnt, iinde bulunduu n r- pertmiti, tipk nehir yatandaki bir bitkinin, yanndan geen bir krein yaratt sarsmy hissedip titremesi gibi: yle salland Clarissa; yle rperdi.

    le yemei davetlerinin olaanst elenceli getii sylenen Millicent Bruton onu armamt. Baya kskanlklar onu Richard'dan ayramazd. Ama Clarissa zamann kendisinden korkuyordu, Lady Bruton'un tatan oyulmu duygusuz bir kadrana benzeyen suratnda hayatn nasl eksildiini gryordu; kendine den payn yldan yla nasl azaldin, geriye kalan ksmn, renkleri, tuzlan, varolmann hallerini genlik yllannda olduu gibi, girdii oday doldurmasna yetecek kadar uzatp geniletemediini, zmseyemediini gryordu, yle ki salonunun eiinde tereddt geirerek kaldnda, tpk altndaki deniz karanp rken, kyya vurup atlamak yerine sadece srtlar ufak ufak yarlan dalgalar kabanp snerken, yosunlar tam ters dndkleri srada inciyle kaplanrken, denize atlamadan nce duraklayan bir yzc gibi olaanst bir gerilim n yaard ounlukla.

    Not defterini holdeki masaya brakt. Ar ar st kata kan merdiveni trmanmaya balad, eli trabzandayd, kh u arkadann kh tekinin yznde, sesinde kendini bulduu bir partiden aynlm gibiydi; kapy kapatp dan km ve

  • 35

    orada tek bana durmutu sanki, rktc gecenin iinde, ya da kesin konumak gerekirse, daha ziyade gzlerini dikmi bakan bu duygusuz haziran sabahnn iinde tek banayd; kimileri iin gl yapraklarnn ltsyla yumuard bu sabah, biliyordu bunu, hissediyordu, havalanan perdeleri, kpek havlamalarn, ten, fren, ieklenen gn, diye dnd, ieri sokan ak merdiven penceresinin yamnda dururken, kendini anszn kuruyup bzlm hissetti, yalanm, memesiz, darya, pencerenin dna, bedeninin dna ve imdi ie yaramayan beyninin dna ktn hissetti, nk le yemei davetlerinin olaanst elenceli olduu sylenen Lady Bruton onu armamt.

    Odasna ekilen bir rahibe ya da bir kulenin iini kefetmeye alan bir ocuk gibi st kata kt, pencerenin yannda duraklad, banyoya girdi. Yerde yeil muamba, su damlatan bir musluk. Hayatn kalbinin evresinde bir boluk vard; tavan arasnda bir oda. Kadnlar ssl kyafetlerini karmalydlar. len olunca soyunmalydlar. ne yastn deldi Clarissa, tyl san apkasn yatan zerine brakt. araf temizdi, yatan iki yan arasnda enli beyaz bir erit gibi skca gerilmiti. Gitgide daralacakt yata. Mum yanya inmiti, Baron Marbot'nun anlarna dalp gitmiti. Moskova bozgununu gecenin ge bir saatinde okumutu. Meclis'teki oturumlar yle uzuyordu ki Richard, Clarissa'nn geirdii hastaln ardndan, rahatsz edilmeden uyumalsn diye srar etmiti. Moskova bozgununu okumay yeliyordu o da aslnda. Richard da biliyordu bunu. Bylece tavan arasndaki odaya gitmiti; yatak dard; orada uzanp okurken, nk uykusu iyi deildi, kendisini araf gibi sanp sarmalayan, doum yapmasna ramen koruduu bir bekreti stnden atamyordu. Gen kzlnda hotu, anszn yle bir an geliyordu ki -rnein Clieveden'deki ormann

  • 36

    aasndaki rmakta-bu souk ruh kaslyor, Clarissa Richard' hayal krklna uratyordu. Ve sonra stanbul'da, ve sonra bir daha, bir daha. Kendisinde neyin eksik olduunu grebiliyordu. Gzellik deildi; akl deildi. e ileyen, temel bir eydi; yzeyleri kran, kadnla erkein, ya da iki kadnn souk temasn canlandran lk bir ey. nk bunu az da olsa alglayabiliyordu Clarissa. fkeleniyordu, vicdan rahatszd, kim bilir nereden kmt bu, ya da, hissettii gibi, (kesinlikle bilge olan) Doa'nm hediyesiydi; yine de zaman zaman bir kadnn ekiciliine kapld da oluyordu, bir gen kzn deil, skntsn ya da yapt bir delilii itiraf eden bir kadnn - ona sk sk itirafta bulunurlard nk. Belki acd iin, belki kadnlarn gzellii ya da kendisinin onlardan yaa byk olmas yznden, ya da ufak bir olay sayesinde -ho bir koku ya da yandan gelen keman sesi (baz anlarda sesler byle tuhaf bir gce sahiptir)- erkeklerin hissettii eyin aynsn o da hissediyordu. Sadece bir an; ama yetiyordu. Ani bir aydilanma oluyordu, insamn nce kontrol etmeye alp sonra da, yanaklarna yayldn grnce koyuverdii kzarklk gibi, hani uzak bir keye kap, orada titreyerek dururken, incecik derisini yaran, fkrp atlaklara ve yaralara mthi bir avutma gcyle dolan artc bir anlamla, vecd iinde kabaran dnyann stne geldiini hisseder ya insan! Sonra, o an iin, bir aydnlanma grmt; idemin iinde yanan bir kibrit; neredeyse da vurulan bir i niyet. Ama yakn olan uzaklam, sert olan yumuamt. Gemiti o an. Yatak ve Baron Marbot ve yarya kadar yanm mum (apkasm elinden brakt) byle anlarla (kadnlarla da olsa) eliiyordu. Uyank yatarken yer demesi gcrdad; kl ev anszn karard, bam kaldrsayd ayanda oraplaryla st kata kan ve sonra, hep yapt gibi scak su iesini elinden drnce lanet okuyan Richard'm olabildiince dikkatli

  • 37

    davranarak dokunduu kap tokmann tkrtsn duyabilirdi. Nasl da glerdi buna!

    Ama bu ak meselesi (diye dnd, mantosunu karrken), kadnlara k olma meselesi. Sally Seton'u ele alalm; eskiden Sally Seton'la olan ilikisini. Aslna baklrsa ak saylmaz myd o?

    Yerde oturuyordu -Sally'den aklnda kalan ilk grnt buy- du- kollarm dizlerine dolam yerde oturuyor, sigara iiyordu. Neresiydi acaba? Manning'lerin evi miydi? Kinloch-Jones'la- nnki mi? Bir davetteydiler herhalde (hangisiydi, emin olamyordu), nk beraberindeki adama "Bu da kim?" dediini hatrlar gibiydi. Onun kim olduunu sylemiti adam, Sally'nin annesiyle babasnn anlaamadklarn da (nasl da armt Clarissa - insann annesiyle babasnn kavga edebileceklerine!) anlatmt. Ama akam boyunca Sally'den gzlerini ayrama- mt Clarissa. Olaanst bir gzellii vard Sally'nin, hayran olduu trden, esmer, iri gzlyd, kendisinde bulunmad iin hep imrendii bir nitelie de sahipti o gzellik - bir tr kendini brakmlk, sanki her eyi syleyebilirmi, her eyi yapabilirmi gibi; ngiliz kadnlarndan ok yabanclarda rastlanan bir nitelik. Sally damarlarnda Fransz kan aktn sylerdi hep, atalarndan biri Marie Antoinette'in adamlarmdan- m, ba kesilmi, geriye yakut bir yzk kalm ondan. Sally belki o yaz gelmiti Bourton'da kalmaya, bir gece yemekten sonra, beklenmedik bir anda, meteliksiz durumda gelmiti ve zavall Helena Hala'nm yle bir dn koparmt ki, kadncaz Sally'yi asla balamamt. Evde feci bir tartma kmt. Oraya geldii gece be paraszd Sally, gelebilmek iin yaka inesini rehin vermiti. yle birden comu, koup gelmiti. Sabaha kadar oturup konumulard. Bourton'daki yaamn ne kadar korunakl olduunu ona ilk hissettiren Sally olmutu.

  • 38

    Cinsellik hakknda hibir ey bilmiyordu Clarissa - toplumsal sorunlar hakknda da. Bir keresinde bir tarlada dp len yal bir adam grmt - inekleri de grmt, yavruladktan hemen sonra. Ama Helena Hala hibir konuda tartmay sevmezdi (Sally ona bir William Morris verdiinde mutlaka ambalaj kdna sarlm olmalyd). at katndaki yatak odasnda saatlerce oturup konuurlard, hayattan, dnyay nasl deitireceklerinden sz ederlerdi. zel mlkiyeti ortadan kaldracak bir dernek kuracaklard, gerekten mektup da yazmlar ama gndermemilerdi. Bu fikirler Sally'den kyordu elbette -ama ok gemeden Clarissa da onun kadar heveslenmiti- kahvaltdan nce yatakta Platon okuyordu; Morris okuyordu; Shelley okuyordu durmadan.

    Sally'nin gc artcyd, yetenei, kiilii. rnein iekler konusunda. Bourton'da hep kk, dz vazolar dururdu masann stnde boylu boyunca. Sally gidip glhatmiler, yldzi- ekleri toplard -bir arada hi grmedikleri ieklerdi bunlar- balarn kesip su dolu kselere koyard. Etkisi olaanstyd - gn batarken akam yemeine indiklerinde. (Helena Hala ieklere byle muamele etmenin pek kt olduunu dnyordu elbette.) Sonra sngerini unutup koridorda rlplak komutu Sally. u suratsz yal hizmeti, Ellen Atkins, homurdanp durmutu - "Ya beyefendilerden biri grseydi?" diye. Gerekten de dehete dryordu insanlar. Pasakl bu, diyordu babas.

    Geriye dnp baknca, Clarissa'ya tuhaf gelen, Sally'ye olan duygularnn safl, salamlyd. Bir erkee hissedilenlerle ayn deildi. Hibir karlk beklenmiyordu, hem de sadece kadnlar arasnda bulunabilecek bir nitelii vard, yetikinlie henz adm atm kadnlar arasnda. Koruyuculuktu bu, kendi asndan; ayn teknede bulunma duygusundan douyordu, onlar eninde sonunda ayracak bir eyi nceden sezmek

  • 39

    (evlilikten hep bir felaketmi gibi sz ederlerdi) yol ayordu bu valyelie, Sally'den ok daha fazla hissettii bu koruma duygusuna. nk o gnlerde Sally iyice pervaszd; srf meydan okumak iin akla gelen en sama sapan ilere giriirdi; terasn korkuluunun d kenarnda bisikletle gezerdi; puro ierdi. Garipti Sally - ok garip. Ama dayanlmaz bir ekicilii vard - en azndan Clarissa zerinde, yle ki at katndaki yatak odasnda, scak su torbasm ellerinde tutarak, "Bu atnn altmda o... Bu atnn altmda o!" diye bardm ammsayabiliyordu.

    Yo, artk szlerin hibir anlam yoktu onun iin. Hatta eski duygusu yanklanmyordu bile. Ama heyecandan buz kesildiini, salarm adeta kendinden geerek taradn (eski duygular uyanmaya balam imdi iinde, tokalann karp tuvalet masasnn zerine brakrken, salarm taramaya balarken), akamn pembe nda ekinkargalan gsterile inip kalkarken, giyinip aaya indiini ve holden geerken "u anda lmek, u anda en byk mutluluk olurdu" diye hissettiim hatrlyordu. te byle hissetmiti - tpk Othello gibi ve Shakespeare'in Othello'ya hissettirmek istedii kadar gl hissetmiti, emindi bundan, tek neden de Sally Seton'la bulumak zere srtnda beyaz bir elbiseyle yemee iniyor olmasyd.

    Sally pembe tller iindeydi - inanlmazd. En azndan uacak gibi grnyordu, l ld, uup ieri girmi, bir an brtlen dalma tutunmu bir kua ya da uan bir balona benziyordu. Ama insan k olunca (ve k olmak deilse neydi bu?), bakalarnn kaytszlm ne kadar da garip karlard. Helena Hala yemekten sonra bir kenara ekilirdi; babas gazete okurdu. Peter VValsh orada olurdu belki ve bir de yal Miss Cummings; Joseph Breit- kopf kesinlikle vard, her yaz gelirdi nk, zavall ihtiyarck, haftalarca kalr, ona Almanca altrrm gibi yapard ama aslnda piyano alar, sesi olmasa da Brahms'tan paralar sylerdi.

  • 40

    Btn bunlar Sally iin sadece bir fondu. minenin yarmda durup konuurdu, azmdan kan her eyi, ister istemez onun ekiciliine kaplmaya balayan babasnn (bir keresinde ona kitaplarndan birini dn vermi, ama sonra kitab terasta, srlsklam bulunca epeyce zlmt) kulana bir okama gibi gelen o gzel sesiyle, birden "Ne diye ieride oturuyoruz!" demesiyle herkes dar, terasa kar, orada gezinirdi. Peter Walsh'la Joseph Breitkopf, Wagner zerine konuurlard. Clarissa ile Sally arkada kalrlard. Sonra, iinde iekler olan ayakl bir ta vazonun yanndan geerlerken hayatnn en nefis nn yaamt. Sally durmu, bir iek koparm, onu dudaklarndan pmt. Btn dnya tepetaklak olmutu sanki! tekiler gzden kaybolmulard, orada Sally ile ba baayd. Kendisine bir armaan verildiini hissetmiti, paketlenmi, onu saklamas istenmiti, ona bakmamalyd -bir elmas, paha biilmez bir ey, paketlenmiti, yrrlerken (bir aa bir yukar, bir aa bir yukar) amt onu, ya da lts ambalajn delip gemiti, o aydnlan, o dinsel duygu!- o srada ihtiyar Joseph ile Peter kmt karlarna:

    "Yldzlar m gzlyorsunuz?" demiti Peter.Karanlkta koarken suratn granit bir duvara arpmak gi

    biydi bu! Dehet vericiydi; korkuntu!Kendisi iin deil. Sally'ye nasl eziyet edildiini, onun na

    sl hrpalandm hissediyordu yalnzca; Peter'in dmanlm seziyordu; kskanlm; arkadalklarm bozmaya kararl olduunu. Btn bunlar, imek akt anda ortaya kan bir manzaray grrcesine gryordu - ve Sally (ona hi bu kadar hayranlk duymamt daha nce!) gururunu inetmemi, cesurca davranmt. Glmt. htiyar Joseph'ten yldzlarn adlarm sylemesini istemiti, ki Joseph bunu yapmaktan pek holanr, ciddiye alrd. Orada durmutu Sally: dinlemiti. Yldzlarn adlarm duymutu.

  • 41

    "Ah, bu korku!" dedi kendi kendine, sanki bir eyin araya gireceini, en mutlu mmn tadn karacan bandan beri bilmiti.

    Yine de, her eye ramen Peter Walsh'a sonradan ne kadar da minnettar kalmt. Ne zaman onu dnse nedense aklna kavgalar gelirdi - nk onun kendisi hakknda iyi dnmesini ok istiyordu, belki de. Ona borlu olduu szckler vard: "duygusal", "uygar"; bunlar onun hayatnn her gnn, sanki Peter'in korumas altndaym gibi balatyorlard. Bir kitap duygusald; hayata kar bir tavr duygusald. Gemii dnd iin Clarissa belki de "duygusal"d. Geri dndnde ne dnecek acaba, diye merak etti Clarissa.

    Kendisinin yalandm m dnecekti? Bunu syler miydi Peter, yoksa dndnde kendisinin yalandm dnrken mi grecekti onu Clarissa? Doruydu. Hastalndan beri neredeyse yznde renk kalmamt.

    Yaka inesini masaya brakrken ani bir kaslma geldi, sanki Clarissa dncelere dalmken, buzdan peneler iine saplanma frsat bulmulard. Henz yal saylmazd. Elli ikisine yeni girmiti, o yl daha el dememi aylar vard nnde. Haziran, temmuz, austos! Her biri neredeyse eksiksiz duruyordu ve Clarissa den damlay yakalamak istercesine (tuvalet masasna gitti) yaad mn tam gbeine dald, mhlad onu olduu yere - zerinde btn teki sabahlarn basksn tayan bu haziran sabahndaki m; aynay, tuvalet masasn ve btn ieleri ilk kez gryordu sanki, btn benliim bir noktada toplad (aynaya bakyordu o srada), tam o gece bir davet verecek olan kadmn narin, pembe yzn grd, Clarissa Dalloway'in yzn, kendi yzn.

    Yzn ka milyon kez grmt ve her seferinde aym ekilde belli belirsiz gerilmiti! Aynaya bakarken dudaklarm

  • 42

    bzerdi. Yz uzasn diye. Byle biriydi o - sivri; mzrak gibi; keskin. Bir abayla, onu kendisi olmaya aran bir davetle paralar birletiinde byle biri oluyordu ite, ne kadar farkl, ne kadar uyumsuz ve serinkanl olduunu bir tek kendisi biliyordu, btn dnyaya kar bir merkezde, bir elmasta, salonunda oturup baz yavan hayatlar iin kukusuz bir buluma noktas olan, bir lt yaratan, yalnzlar iin belki bir snak yaratan bir kadnda toplanyordu; genlere yardm ederdi, ona minnettar kalrlard; hep ayn kii olmaya almt, baka yanlarn hi ele vermemiti - kusurlarm, kskanlklarm, kibrini, kukularn, u kendisini yemee armayan Lady Bruton'a kar olduu gibi; ki tamamyla aalk bir ey beni davet etmemesi, diye dnd (son olarak salarm tararken)! Evet, elbisesi neredeydi bakalm?

    Gece elbiseleri gardropta aslyd. O yumuakla elini daldran Clarissa yeil elbiseyi usulca asksndan kard ve pencerenin yanna gtrd. Yrtlmt elbise. Biri eteine basmta. Elilikteki davette yukardan, krmalarn arasndan yrtldn hissetmiti. Yapay kta prl pmld yeil renk, ama gne altnda parlakln yitiriyordu. Kendisi tamir edecekti. Hizmetilerin ok ii vard. Bu gece bunu giyecekti. briimlerini, makasn alacakt ve -neydi ad- yksn bir de, salona inecekti, nk yazmas da gerekiyordu, her ey az ok yolunda m diye bakmalyd da.

    Tuhaf, diye dnd, sahanlkta durup, o elmas biimini, o biricik kiiyi olutururken, bir ev sahibesinin evinin huyunu suyunu, doru nn bilmesi ne tuhaf! Merdiven boluundan yukar dne dne hafif sesler ykseliyordu; bir paspasn hrts; kk darbeler; tkrtlar; sokak kaps aldnda artan grlt; bodrum katnda bir haberi yineleyen bir ses; bir tepsideki gmlerin krts; davette kullanlacak temiz gmler. Her ey davet iindi.

  • 43

    (Tepsisini nnde tutarak salona giren Lucy devasa amdanlar minenin zerine koydu, ortaya da kk gm kutuyu; kristal yunus balm saate doru dndrd. Geleceklerdi; ayakta duracaklard; kendisinin taklit edebildii tkrl-

    _dm seslerle konuacaklard, hanmefendiler ve beyefendiler. Hepsinin iinde en gzeli kendi hanmyd - gmlerin, keten sofra rtlerinin, porselenlerin hanm, nk gne, gmler, menteelerinden sklm kaplar, Rumpelmayer'in adamlar Lucy'ye, kt aacam kakmal masaya koyarken, bir eyin baarld duygusunu veriyordu. Bakn, bakn! diyordu Lucy, frndaki eski arkadalaryla konuurken, ilk alt yer orasyd, Caterham'di, ve aynaya bir gz att. Kendisi Lady Angela'yd, Prenses Mary ile ilgileniyordu, o srada Mrs. Dal- loway girdi ieri.)

    "A, Lucy," dedi, "gmler ok gzel grnyor!""Ha bir de," dedi kristal yunus balm evirip dzeltirken,

    "dn geceki oyun hounuza gitti mi?" "Ah, oyun bitmeden gitmeleri gerekti!" dedi Lucy. "Saat onda dnm olmalymlar!" dedi. "Bu yzden neler olduunu bilmiyorlar," dedi. "ansszlk bu," dedi Clarissa, (nk kendi hizmetkrlar, eer izin isterlerse daha ge saate kalabilirlerdi). "Yazk olmu bana kalrsa," dedi, kanepenin ortasnda duran eski, eprimi yast alp Lucy'nin eline tututururken; kz hafife itip "Al gtr unu!" diye bard. "Mrs. Walker'a ver, benden de selam syle. Haydi gtr unu!" diye bard.

    Lucy salonun eiinde elinde yastkla durdu ve ekinerek, biraz da kzararak, o elbisenin tamirine yardma olup olamayacam sordu.

    Ama, dedi Mrs. Dalloway, Lucy'nin zaten yapacak ok ii vard, epeyce ii vard, buna sra gelmezdi ki.

    "Ama teekkr ederim Lucy, ok teekkr ederim," dedi

  • 44

    Mrs. Dalloway ve teekkrler, teekkrler diye devam etti, (kanepeye oturdu kucanda elbisesi, makas, ibriimleriyle), teekkrler, teekkrler, demeye devam etti, hizmetkrlarna minnet duyarak sylerdi bunu genellikle, byle biri olmasna yardmc olduklarndan dolay, tam istedii gibi, nazik, gnl bol biri olmas iin. Hizmetkrlar severlerdi onu. imdi de sra elbisedeydi, neredeydi bu yrtk. neye de iplik geirmek gerekiyordu. Sevdii bir elbiseydi bu, Sally Parker'inkilerden biriydi, hemen hemen onun elinden kan son elbiseydi, ok yazk, nk Sally artk emekli olmutu, Ealing'de yayordu, ve bir frsatn bulduumda, diye dnd Clarissa (ama byle bir frsat hi bulamayacakt) Ealing'e onu grmeye giderim. nk mthi biri o, diye dnd Clarissa, gerek bir sanat. Ufak tefek garipliklerini dnd, ama elbiseleri asla acayip deildi. Hatfield'de giyebilirdiniz onlar; Buckingham Saray'nda. Clarissa Hatfield'de de giymiti onlan; Buckingham Saray'nda da.

    Bir sessizlik kt stne, bir sakinlik, bir huzur, inesiyle ipei usulca dzelttikten sonra yeil krmalar bir araya toplayp elbisenin beline hafife tuttururken. Bir yaz gn dalgalar da byle toplanr, denge tutturamayp dalrlar. Toplanp dalrlar; ve btn dnya, gitgide hareketsizleerek, "hepsi bu" der sanki, sahilde gnein altnda yatan bedendeki yrek bile sonunda byle der, "Hepsi bu" der. Artk korkma, der yrek. Artk korkma, der yrek, ykn btn kederler iin iini eken bir denize boaltarak ve sonra yenilenir, balar, toplar, brakr. Ve oradan geen arya sadece beden kulak verir; atlayan dalgaya; havlayan, uzaklarda havlayp duran kpeklere.

    "Tanr akna, sokak kapsnn zili!" diye seslendi Clarissa, ineyi kumaa saplarken. Dorulup kulak verdi.

    "Mrs. Dalloway benimle grecek," dedi holdeki yalca adam. "Evet efendim, benimle grecek," diye yineledi,

  • 45

    Lucy'yi nazike kenara iterken, ve bir rpda st kata kotu. "Evet, evet, evet," diye mrldanyordu koarken bir yandan da. "Benimle grecek. Hindistan'daki be yldan sonra Clarissa benimle grecek."

    "Kim - ne o," diye sordu Mrs. Dalloway (davet verecei gnn sabah saat on birde rahatsz edilmesinin rezillik olduunu dnd), merdivende ayak sesi duyunca. Bir elin kapy tuttuunu duydu. Mahremiyeti nemseyen, bekretini koruyan bir bakire gibi elbiseyi saklamaya abalad. te pirin tokmak dnd. te kap ald, ve ieriye - bir an onun adm harlayamad Clarissa! O kadar arm ki onu grnce, o kadar sevinmi, Peter Walsh'n sabah sabah byle kagelmesiyle o kadar rkm, o kadar gafil avlanmt ki! (Onun gnderdii mektubu okumamt.)

    "Naslsn bakalm?" dedi Peter Walsh, sevinten titreyerek, Clarissa'mn ellerini tutup perken. Yalanm, diye dnd, otururken. Bu konudan ona hi sz amayacam, diye dnd, yalanm nk. Bana bakyor, diye dnd, anszn bir ekingenlik duyarak, oysa Clarissa'mn ellerini pmt. Elini cebine sokup byk bir ak kard, ban yar yarya at.

    Hi deimemi, diye dnd Clarissa; ayn garip grnm; ayn ekose elbise; yz biraz bozulmu, biraz incelmi, daha kuru belki, ama acayip iyi grnyor, ayn eskisi gibi.

    "Seni yine grmek harika!" diye bard Clarissa. akm karmt Peter. Huyu suyu deimemi, diye dnd Clarissa.

    Kente dn gece gelmiti Peter Walsh; hemen kent dna kmas gerekiyordu; ve ne var ne yoktu, herkes nasld - Richard? Elizabeth?

    "Bu da ne byle?" dedi, aksyla yeil elbiseyi iaret ederek.ok k giyinmi, diye dnd Clarissa; ama beni hep ele

    tirir.

  • 46

    te elbisesini onaryor; her zamanki gibi elbisesini onaryor, diye dnd Peter; ben Hindistan'dayken o burada oturup durmu; elbisesini onarm; sada solda oyalanm; davetlere katlm; Meclis'e kadar gidip dnm filan, diye dnd, fkesi gitgide artyordu, nk bu dnyada baz kadnlar iin evlilikten kts yoktur, diye dnd; ve politikadan; ve Muhafazakr bir kocas olmaktan, u esiz Richard gibi. Byle ite, byle, diye dnd, aksn aklatarak kapatrken.

    "Richard ok iyi, bir komite toplantsnda," dedi Clarissa.Ve makasn eline ald, elbisesinin iini bitirmesinde bir sa

    knca var myd, bu gece bir davet veriyordu da."Ama seni davet etmeyeceim," dedi Clarissa. "Peterci-

    im!" dedi.Onun azndan bu szleri duymak ne gzeldi - Peterciim

    demesini! Gerekten de her ey ok gzeldi - gmler, koltuklar; hepsi ok gzeldi!

    Neden beni de davet etmiyorsun? diye sordu Peter.Kukusuz ok ekici o, dnd Clarissa! Kelimenin tam

    anlamyla ekici. Onunla evlenmeme karar vermemin -neden bu karar verdim k i- ne kadar g olduunu imdi hatrlyorum, korkun bir yazd.

    "Ama tam da bu sabah gelmi olman ne kadar tuhaf!" diye bard Clarissa, ellerini kucandaki elbisenin zerinde kavutururken.

    "Hatrlyor musun," dedi, "Bourton'daki storlar nasl da arpard pencereye?"

    "yleydi," dedi Peter VValsh; ve Clarissa'mn babasyla, eli ayana kararak, ba baa kahvalt ediini hatrlad; lmt babas; Peter Clarissa'ya yazmamt. Ama ihtiyar Parry ile hi geinemezdi zaten, o kavgac, zayf karakterli yal adamla, Clarissa'mn babas Justin Parry ile.

  • 47

    "Keke babanla daha iyi geinseydim derim sk sk," dedi Peter.

    "Ama o hi holanmazd - yani arkadalarmzdan," dedi Clarissa; Peter'in kendisiyle evlenmek istediini bu ekilde anmsatt iin neredeyse dilini sracakt.

    Elbette istiyordum, diye dnd Peter; ben de ac ektim, diye dnd; bir terastan seyrederken batan gnn yla mthi gzel grnen bir ay gibi ykselen kendi kederinde bouluyordu neredeyse. O gnk kadar mutsuz olmadm hi, diye dnd. Ve sanki gerekten de o terasta oturuyormu gibi Clarissa'ya yaklat biraz, elini uzatt; kaldrd; sonra indirdi. Tepelerinde asl duruyordu, o ay. Clarissa da sanki onunla birlikte o terasta, ay nda oturur gibiydi.

    "imdi Herbert kalyor orada," dedi Clarissa. "Ben artk hi gitmiyorum."

    Sonra, ay altndaki bir terasta olduu gibi, oturanlardan biri cam skld iin nasl utamrsa, teki konumadan, sessizce, zgn gzlerle aya bakarak otururken, konumak istemezken birincisi nasl ayaklarm kprdatrsa, boazn temizlerse, masann bacandaki metal kvrmlara gz taklrsa, bir yapra yerinden oynatrsa, ama hibir ey demezse - Peter Walsh da yle yapt. Neden bu ekilde gemie dnelim ki? diye dnd. Neden yeniden o gnleri dneyim ki? Neden yeniden ac ekeyim, Clarissa bana cehennem azab ektirmiken? Neden?

    "Gl hatrlyor musun?" diye sordu Clarissa anszn, kalbine saplanan, boynundaki kaslar geren ve "gl" derken dudaklarnn bzlmesine yol aan bir duygunun basks altnda. nk ocuktu o zaman, annesiyle babasnn arasnda durmu rdeklere ekmek atyordu, ayn zamanda yetikin bir kadnd, gln kysnda duran annesiyle babasna yaklatka gitgide byyen, sonunda btnleen, tamamlanan hayatm kolla-

  • 48

    nnda tutuyordu, hayatn onlarn yanna brakyordu ve "te benim hayatm bu," diyordu, "bu". Ve nasl bir biim vermiti hayatna? Gerekten de nasl? Bu sabah orada oturmu Peter'in yannda diki dikiyordu.

    Peter Walsh'a bakt; onca zamann, onca duygularn arasndan geen bak ona kukuyla ulat; onun zerine alamakl kt; dala konan bir kuun havalanp kanat rparak uzaklamas gibi ykseldi, kanat rparak uup gitti. Clarissa Peter'den saklamaya gerek grmeden gzlerini sildi.

    "Evet," dedi Peter. "Evet, evet, evet," dedi, sanki Clarissa yzeye, yukar karken onun cann yakan bir eyi ekip almt. Dur! Dur! diye barmak geliyordu iinden. nk yal deildi; hayat sona ermemiti; kesinlikle ermemiti. Ellisini ancak gemiti. Ona sylesem mi sylemesem mi, diye dnd. Ne var ne yok anlatmay ok isterdi. Ama ok souk davranyor, diye dnd; makas eline alm diki dikiyor; Daisy Clarissa'mn yannda ok basit kalrd. Ve benim baarsz biri olduumu dnrd, onlarn zihniyetine gre yleyim de, diye dnd; Dalloway'lerin zihniyetine gre. Evet efendim, bu konuda en ufak bir tereddd yoktu; baarszd, btn bunlarla kyaslannca -bu kakmal masa, bu sslemeli kt aaca, yunus ve amdanlar, iskemle klflar ve ngiliz tarz eski, deerli, renkli basklar- kendisi bir baarszlk rneiydi! Btn bu kendini beenmilikten nefret ediyorum, diye dnd; Richard'n ii bu, Clarissa'nn bir suu yok; onunla evlenmesini saymazsam. (O anda Lucy girdi ieri, gmleri getirmiti, daha da ok gm, ama irin biriydi Lucy, narin ve zarif grnyor, diye dnd Peter, Lucy elindekileri brakmak iin eilince.) Ve bu hep byle srp gidiyordur, diye dnd; haftalar boyunca; Clarissa'mn hayat; bense - diye dnd; ve yaad her ey birden iinden dar salyormu gibi

  • 49

    grnd; seyahatler; otomobil gezileri; kavgalar; servenler; bri partileri; ak ilikileri; i; i, i! aksn gstere gstere kard -kemik sapl eski akm, Clarissa son otuz yldr o aky tadna yemin edebilirdi- ve onu avucunda skt.

    Ne tuhaf bir alkanlk bu, diye dnd Clarissa; byle durmadan akyla oynamas. nsana kendisini de anlamsz hissettiriyordu byle yapmas; kafasz; geveze, eskiden yapt gibi. Ama ben de, diye dnd ve inesini eline alarak, nbetileri uyuyunca korunmasz kalan -brtlenlerin altnda yatarken isteyen ieri girip ona bir gz atabilirdi- (bu ziyaret Clarissa'y gerekten artmt - huzursuz etmiti) bir kralie gibi, yapt eyleri yardma ard; holand eyleri; kocasn; Elizabeth'i; kendini, ksacas, Peter'in artk pek bilmedii eyleri, hepsi etrafna toplansn da dman pskrtsn diye.

    "Peki, sen neler yaptn?" dedi Clarissa. Sava balamadan nce atlar yeri eelerler byle; balarm savururlar; sarlar parlar; boyunlar kavislenir. Mavi kanepede yan yana oturan Peter Walsh ile Clarissa da birbirlerine byle meydan okudular. Peter'in iindeki gler kpr kprdlar. eitli kelerden her trl eyi topluyordu; vgleri; Oxford'daki kariyerini; hakknda Clarissa'nn hibir ey bilmedii evliliini; nasl sevmi olduunu; iini hepten nasl grm olduunu.

    "Milyonlarca ey!" dedi Peter, ve iinde toplanan, bir o yana bir bu yana saldran, artk gremedii insanlarn omuzlarnda hzla boluktan geiriliyormu gibi hem korkutan hem de alabildiine coturan glerin basksyla, elini almna gtrd.

    Clarissa dimdik oturuyordu; soluunu tuttu."k oldum," dedi Peter, ama Clarissa'ya deildi szleri,

    karanlkta beliren birineydi, ona dokunamyordunuz, ama elinizdeki elengi karanlkta yere, imenlere brakmanz gerekiyordu.

  • 50

    "k oldum," diye yineledi. Clarissa'ya sylyordu bunu kuru bir sesle; "Hindistan'da bir kza k oldum." elengini yere brakmt. Clarissa onu can nasl isterse yle kullanabilirdi.

    "k!" dedi Clarissa. Demek o canavar, onu bu yata kk papyonundan tutup suyun altna ekmiti! stelik boynu ipin- cecik Peter'in; elleri kzarm; hem benden alt ay byk! Gzlerini kendine evirdi Clarissa; ama yine de Peter'in k olduunu ta iinde hissediyordu. yleydi Peter, hissediyordu; kt.

    Ama karsna kan ordular ineyip geen amansz bencillik, ileri, ileri, ileri diyen rmak; hibir hedefimiz olmasa da yine de ileri, ileri; bu ylmak bilmez bencillik Clarissa'nn yanaklarn pembeletirdi; ok gen grnd; ok pembe; elbisesi dizlerinin stnde, inesi yeil ipein ucuna tutturulmu, gzleri l l orada otururken hafife titriyordu. kt Peter! Kendisine deil. Daha gen bir kadna elbette.

    "Peki kim bu?" diye sordu Clarissa. imdi bu heykel ykseklerden indirilip aralarna konulmalyd.

    "Ne yazk ki evli bir kadn," dedi Peter; "Hindistan Ordusu'ndaki bir binbann kars."

    Ve tuhaf, ironik bir nezaketle glmsedi, kadm Clarissa'nn nne byle gln bir halde koyarken.

    (Ne fark eder, k yine de, diye dnd Clarissa.)"ki tane," diye devam etti Peter, ciddi ciddi, "kk ocuu

    var; bir olan, bir kz; boanma iini avukatlarmla grmek iin geldim buraya."

    te nndeler! diye dnd Peter. Camn ne istiyorsa yap onlara Clarissa! te nndeler! Ve saniye saniye, Clarissa onlara baktka, Hindistan Ordusu'ndaki binbamn karsyla (onun Da- isy'siyle) iki kk ocuu gitgide gzelleiyorlar gibi geldi ona; sanki bir tabaktaki gri bir topaa k tutmutu da aralarndaki yaknln -ar yaknln- deniz tuzuyla ykl, sert havasnda

  • 51

    gzel bir aa bymt (nk baz bakmlardan, onu Clarissa gibi anlayan, duygularn paylaan hi kimse olmamt).

    Peter'i pohpohluyordur o kadn; budala yerine koyuyordur, diye dnd Clarissa; bak darbesiyle o kadn, Hindistan Ordusu'ndaki binbann karsn ekillendirerek. Ne bo ey! Ne budalalk! Peter yaam boyunca byle budalalk etmiti; nce Oxford'dan atlmt; sonra Hindistan'a giden gemide o kzla evlenmiti; imdi de Hindistan Ordusu'ndaki bir binbann karsyla - krler olsun ki kendisi onun evlenme teklifini kabul etmemiti! Ama k ite; eski dostu, Petercii kt.

    "Peki, ne yapacaksn?" diye sordu Clarissa. Ah, avukatlar uraacak, dedi Peter, Lincoln's Inn'deki Hooper ve Grateley firmas. Ve gerekten de aksyla trnaklarn kesti.

    Tanr akna, brak u aky! diye bard iinden Clarissa, bastramad bir fkeyle; onun bu gln teklifsizliiydi, zayflyd Clarissa'y kzdran, her zaman da kzdrmt; bakalarnn duygular hi mi hi umurunda deildi; imdi de bu yata, ne aptallkt bu!

    Bunlar biliyorum, diye dnd Peter, karmda ne olduunu biliyorum, parmam aknn srnda gezdirdi, Clarissa ve Dalloway ve geri kalan herkes; ama gstereceim Clarissa'ya- ve birden, kendisi de ararak, o denetlenemeyen gler tarafndan tutulup havaya frlatlmasma, gzyalarna bouldu; alad; kanepeye oturdu, en ufak bir utan duymadan alad, gzyalar yanaklarndan yuvarland.

    Clarissa eilmi, onun elini tutmutu, onu kendine ekip pmt - tropiklerdeki bir frtnada, geni otlaklardaki otlara benzeyen, gm prltl tylerin gsnde savrulmasn bastrmadan nce gerekten onun yzn yznde hissetmiti, otlar yatrken Peter'in elini tuttu, dizini okad, onun yamnda o kadar rahatt ki imdi, arkasna yasland, yrei hafifledi, ve

  • 52

    birden, iinde bir ey patlar gibi oldu, onunla evlenmi olsaydm, dedi, bu sevin btn gn srerdi!

    Bitmiti artk! araf gergindi, yatak dard. Kuleye tek bana km ve onlar geride, gnete brtlenlerle ba baa brakmta. Kap kapanmt, dklen svalarn tozu ve ku yuvalarnn pislikleri arasndan baknca ne kadar uzak grnmt manzara, sesler de seyrelip soumutu (bir seferinde Leith Hill'deyken, diye hatrlad Clarissa), ve Richard, Richard! diye barmt, karanlkta rkp yardm aramak iin elini uzatan bir uyurgezer gibi. Onun Lady Bruton'la le yemei yedii geldi aklna. Beni terk etti; lene kadar yalnzm artk, diye dnd, ellerini dizlerinin zerinde kavuturdu.

    Peter Walsh ayaa kalkm, pencereye gitmi ve srta Clarissa'ya dnk durmutu, elindeki mendili iki yana sallyordu. Buyurgan, skc ve perian grnyordu, sska omuzlan ceketini hafife yukan kaldnyordu; burnunu grltyle sildi. Beni de gtr, diye dnd Clarissa igdsel olarak, sanki Peter hemen byk bir yolculua kacakm gibi; ve sonra, bir an sonra, ok heyecanl, dokunakl bir oyunun be perdesi oynanp bitmi de Clarissa da mr boyu o oyunun iinde yaam ve sonra kap gitmi gibi hissetti, Peter'le yaamt ve imdi her ey sona ermiti.

    Kprdamalyd artk, eyasn toplayan, mantosunu, eldivenlerini, opera drbnn eline alan ve operadan sokaa kmak iin ayaa kalkan bir kadn gibi kalkt kanepeden, Peter'in yanma gitti.

    Clarissa salonun br ucundan nlamalarla, hrtlarla yaklarken, ne kadar tuhaf diye dnd Peter, kendisinin nefret ettii ay Bourton'daki terasta, yaz gnde ykseltecek kadar gc nasl da hl var.

    "Sylesene," dedi Clarissa'y omuzlanndan yakalayarak.

  • 53

    "Mutlu musun Clarissa? Richard hi-?"Kap ald. "te benim Elizabeth'im," dedi Clarissa, duygu

    lu, hatta fazla dramatik bir sesle."Naslsnz?" dedi Elizabeth onlara yaklarken.Big Ben'in buuu duyuran sesi aralarnda mthi bir g

    le yayld, sanki gl, umursamaz, dncesiz bir gen adam glleleri bir o yana bir bu yana sallyordu.

    "Merhaba, Elizabeth!" diye bard Peter, mendilini cebine sokutururken, hemen kzn yanma gitti, arkasna dnp bakmadan, "Hoa kal Clarissa," dedi, odadan dar frlad, aa seirtti, holn kapsn at.

    "Peter! Peter!" diye bard Clarissa, onun peinden merdiven sahanlna giderken. "Bu geceki davetim! Geceki davetimi unutma!" diye bard, sokan grltsn bastrmak iin sesini ykseltmek zorunda kalmt, Peter Walsh kapy kapatrken trafiin ve saati duyuran btn anlarn grlts Clarissa'mn sesini bastrd, "Geceki davetimi unutma!" diyen sesi narin ve incecik ve ok uzaktan gelir gibiydi.

    Davetimi unutma, davetimi unutma, diyordu Peter VValsh sokaa karken, sokan grltsyle, buuu vuran Big Ben'in kolayca duyulan, przsz sesine tempo tutarak kendi kendine konuuyordu. (Kuruni halkalar havada eridi.) Ah bu davetler, diye dnd; Clarissa'nn davetleri. Ne diye verir ki bu davetleri, diye dnd. Clarissa'y da, yakas karanfilli frakyla kendisine yaklaan o erkek bozuntusunu da sulamyordu. Dnyada bir tek kii kendisi gibi olabilirdi, yani k. te buradayd o ansl adam, kendisiydi, Victoria Soka'nda bir otomobil reticisinin kristal caml vitrinindeydi yanss. Btn Hindistan arkasnda kalmt; ovalar, dalar; kolera salgnlar; rlanda'nn iki kat byklndeki bir arazi; yalnz bana

  • 54

    ald kararlar; o, Peter Walsh, imdi hayatnda gerekten ilk kez kt. Clarissa acmaszlam, birazck da duygusallam stelik, diye geirdi akimdan, gnde kim bilir ka galon benzinle kim bilir ka mil yapabilecek kocaman otomobillere bakarken. Makinelere meraklyd; oturduu blgede deiik bir saban retmiti, ngiltere'den de el arabalar getirtmiti, ama oradaki yerliler kullanmak istememilerdi, btn bunlardan Clarissa'mn hi mi hi haberi yoktu.

    "te benim Elizabeth'im!" deyii sinirine dokunmutu Peter'in. Neden "te Elizabeth!" demekle yetinmemiti sanki? Hi de inandrc deildi. Hem Elizabeth de holanmamt bundan. (Bomba gibi patlayan an sesinin son titreimleri Peter'i kuatan havay hl sarsyordu; saat buuu vurmutu; hl erkendi; henz on bir buuktu.) Peter genleri anlard; onlar severdi. Clarissa'mn hep souk bir yan vard, diye dnd. Gen bir kzken bile nedense ekingendi, orta yata resmiyete dnen trden, ve sonra daha da ileri gider bu, daha da ileri, diye dnd Peter, vitrinin derinliklerini ii sklarak seyrederken; o saatte ziyaretine gitmekle Clarissa'y kzdrm myd acaba; budala gibi davranmt, birden utan duydu bundan; alamt; duygusallamt; Clarissa'ya iini dkmt, hep yapt gibi, hep yapt gibi.

    Gnei glgeleyen bulut gibi bir sessizlik ker Londra'ya; ve gnllere. abalar biter. Zaman, yelken direinde rpnr. Orada dururuz; orada kalrz. Kaskatyzdr, insann bedenini sadece alkanlklarn iskeleti dik tutar. imizde hibir ey yok, dedi Peter kendi kendine; iinin oyulduunu, bombo kaldm hissediyordu. Clarissa beni reddetti, diye dnd. Orada dururken Clarissa beni reddetti diye dnd.

    A, diyordu sanki St. Margaret'in an, tam saatinde evinin salonuna girip konuklarn oktan gelmi olduunu gren bir

  • 55

    ev sahibesi gibi. Ben gecikmedim ki. Yo, saat tam yedi buuk, diyor. Tamamyla hakl olmasna ramen, ev sahibesi olduu iin kiiliini yanstmaktan uzak sesi. Gemie ynelik bir keder, imdiye duyulan kayg o sesi frenliyor. Saat on bir buuk diyor kadn ve St. Margaret'in sesi kalbin kuytularna kayyor, ses halkalarnn arasna gizleniyor, tpk itirafta bulunmak, kendini amak, zevkten titreyerek huzura kavumak isteyen canl bir ey gibi - tam saatinde beyaz elbisesiyle merdivenden inen Clarissa gibi, diye dnd Peter VValsh. Clarissa'mn kendisi, diye dnd, duygulanarak ve onu olaanst berrak ama yine de anlalmaz bir ekilde hatrlayarak, sanki bu an yllar nce duyulmutu salonda, orada ikisi byk bir yaknlk mnn iinde otururlarken, birinden tekine gitmiti an, sonra bal toplam bir ar gibi o anla ykl olarak ayrlmt oradan. Ama hangi salondu? Hangi and? an alarken Peter neden o kadar mutlu olmutu? St. Margaret'in annn sesi azalrken, Clarissa hastayd, diye dnd, ve ann sesi bitkinlik ve strap anlamna geldi. Kalbiydi, diye hatrlad Peter; ann son vuruunun grlts hayatn ortasnda artarak gelen lm duyurdu, Clarissa evinin salonunda, olduu yere ylyordu. Hayr! Hayr! diye haykrd Peter. lmedi o! Ben yal deilim, diye bard, ve sanki kendi gelecei byk bir gle, bitmek tkenmek bilmeden zerine geliyormu gibi Whitehall'dan yukarya yrd.

    Yal filan deildi, ne inatyd ne de kurumu. Kendisi hakknda DallowayTerin, Whitbread'lerin filan sylediklerine aldrp aldrmadna gelince, umurunda bile deildi (aslnda bir ara, bir ie girebilmesi iin Richard'dan yardm istemek zorunda kalacak.) Geni admlarla yrd, etraf seyretti, Cambrid- ge Dk'nn heykeline bak. Doruydu - Oxford'dan atlmt. Doruydu - Sosyalistti, bir anlamda baarsz biriydi. Yine

  • 56

    de uygarln gelecei byle genlerin ellerinde, diye dnd. Kendisinin otuz yl nceki haline benzeyen genlerin; soyut ilkeleri seven; ta Londra'dan Himalayalar'n tepesindeki bir yere kitaplar getirten; bilim okuyan; felsefe okuyan. Gelecek byle genlerin ellerinde, diye dnd.

    Bir ormandaki yapraklarn ptrtsna benzeyen bir ptrt geldi arkadan, onunla birlikte hrtl, dzenli, tok bir ses, Peter'in yanndan geerken dncelerini tokmaklaynca, YVhitehall'dan yukan giderken, ister istemez onlarn yryne uydurdu dncelerini. Silah tayan niformal ocuklar gzlerini ileriye dikmi yryorlard, kollan dimdikti, yzlerindeki ifade bir heykelin kaidesine yazl olan, grevi, minneti, sadakati, ngiltere'ye duyulan sevgiyi ven bir yazy andryordu.

    Onlarla birlikte uygun adm yrmeye balayan Peter, ok mkemmel bir eitim, diye dnd. Ama pek direnli grnmyorlard. ou sskayd, on altlk ocuklar, belki yann tezghlarn zerindeki pirin kavanozlarnn, sabun kalplarnn arkasna geeceklerdi. imdi ehvani zevklere ya da gndelik kayglara karmam halde Finsbury Pavement'tan bo mezara gtrdkleri elengin vakan vard zerlerinde. Ant imilerdi. Trafik sayg gsteriyordu buna; kamyonetler durdurulmutu.

    Onlara ayak uyduramyorum, diye dnd Peter VValsh, genler VVhitehall'da ilerlerken, dimdik, dzgn admlarla yryorlard, yanndan getiler, herkesin yanndan getiler, uygun adm, sanki onlann dnda bir g bacaklanm ve kollarn uyum iinde altryordu ve eitliliiyle, grltleriyle hayat, antlardan ve elenklerden oluan bir kaldrmn altna konmu, uyuturulup kat ama dik dik bakan bir cesede dntrlmt. Sayg duyulmalyd buna; glebilirdiniz; ama

  • 57

    sayg duyulmal, diye dnd Peter. te gidiyorlar, diye dnd Peter Walsh, kaldrmn kenarnda duraklayarak; ve yksekteki btn o heykeller, Nelson, Gordon, Havelock, byk askerlerin kapkara, gsterili imgeleri gzleri karya dikili duruyorlard, sanki onlar da ayn zveride bulunmulard (Peter Walsh kendisinin de ayn zveride bulunduunu hissediyordu), ayn ekilde igdlerine uymulard ve sonunda mermer baklara kavumulard. Peter Walsh asla byle baklara sahip olmak istemiyordu; ama bakalarnda sayg gsteriyordu buna. ocuklarda olunca da saygyla karlyordu. Tenin dertlerini henz tanmyorlar, diye dnd, yryen genler Strand ynnde gzden kaybolurlarken -