96
Bir Yol Hikayesi Cemalettin Şahin Yaşam Cemil Elmas ERKEKLER TAKIYA KAVUŞUYOR JTR-WFDB-IDMA İstanbul’da Büyük Buluşma EFSANE GERİ DÖNDÜ RUBENIS Yeşillikler Diyarı TRABZON En Büyük Dayanaklarımız Babalar

Voir mayıs ayı

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Voir dergisi mayıs ayı online dergi

Citation preview

Page 1: Voir mayıs ayı

Bir Yol HikayesiCemalettin Şahin

Yaşam

Cemil Elmas

ERKEKLERTAKIYA KAVUŞUYOR

JTR-WFDB-IDMAİstanbul’da Büyük Buluşma

EFSANE GERİ DÖNDÜRUBENIS

Yeşillikler DiyarıTRABZON

En Büyük Dayanaklarımız

Babalar

Page 2: Voir mayıs ayı
Page 3: Voir mayıs ayı
Page 4: Voir mayıs ayı
Page 5: Voir mayıs ayı
Page 6: Voir mayıs ayı

4

Değerli sektör mensupları,

Yeni bir sayı… Yeni bir mevsimin ilk ayı… Sadece yaz sıcakları değil Haziran’la gelen... Belki yeni başlangıçlar, yeni umutlar çalacak kapımızı… Haziran’ın sihirli eli var sanırım yaşamı-mızda. Mesela hep hazirana denk gelir mezuniyet törenleri…

ve özel bir günü barındırır takviminde Haziran… Babalar Günü… Baba çok özel bir hecedir özellikle kız çocuklarının dudaklarında… Baba… Gücün simgesi… Sen ağlarken gözyaşını silen tek adam. Akşam içilen Türk kahvesi. Baba, sana asla kapanmayan sımsıcak bir evin direği… Hep güçlü, hep ayakta, hep yakışıklı ve hep genç hatırlanır babalar yıl-lara inat… Erken veda etse de hiç gitmez aslında babalar çocuklarının hayatından… Yürekte kalırlar, kimi zaman özlemle, kimi zaman buruk bir gülüşle… En önemlisi büyük ve derin sevgiyle…

Benim için ayrı bir anlam taşıyan bu ayda sadece özlemimi paylaşmak istedim, siz dostlarımla…

Nurseli’den

Nurseli GÖKÇÜL

İmtiyaz Sahibi

VOIR Magazin Adına Nurseli GÖKÇÜL

[email protected]

Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu)

Gonca ÇİPE

Genel Yayın Koordinatörü

A.Faruk GÖKÇÜL / [email protected]

Editör / Gonca ÇİPE / [email protected]

Görsel Yönetmen / Burcu Tokoğlu İNCESU

[email protected]

Moda Tasarımcısı / Erol ALBAYRAK

[email protected]

Sanat Danışmanı / Faruk ÖZ

Reklam Koordinatörü / Burak GÖKÇÜL

[email protected]

Reklam Satış Müdürleri

Gözde Burcu TOP / [email protected]

Ebru Akçer İŞSEVEN / [email protected]

Yayın Danışmanları / Av. Hamdi ÇİYİLTEPE

Yrd. Doç. Dr. Nuri SEZER

Karadeniz Temsilcisi / Mustafa İSLAMOĞLU

Renk Ayrımı & Baskı

Teknik Basım Tanıtım Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti.

Keyap Ticaret Merkezi Bostancıyolu Cad. F1 Blok

No: 93 Y. Dudullu / İstanbul

T. 0216 508 20 20 • F. 0216 508 20 45

www.teknikbasim.com

Sertifika No: 24871

Dağıtım / Aras Kurye

Yayın Türü / Aylık Süreli Yayın

Yönetim Yeri ve İletişim

Alemdar Mah. Nuruosmaniye Cad. No: 21 D:105

Eser Han Fatih - İstanbul / Türkiye

Tel: +90 212 522 15 51

www.voirmagazin.com [email protected]

VOIR MAYIS - 2013

SAYI: 9

KAPAK: RUBENIS SAAT

VOIR Magazin’de yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyele-ri, yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Bu dergide yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu uyarı VOIR Dergi-si’nin birinci sayfasından son sayfasına kadar, içinde yer alan tüm haber, yorum, analiz ve öneriler için geçerlidir. İlan ve reklamların sorumluluğu sahiplerine aittir. Dergide yayım-lanan yazı, fotoğraf ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

VOIR Magazin’in Tüm Hakları Saklıdır.Yerel Süreli Yayındır.

Page 7: Voir mayıs ayı

5

TAKI HABER12 İstanbul’da Büyük Buluşma WFDB ve IDMA Başkanlar Toplantısı

14 Efsane Geri Döndü Rubenis

16 Fiyatlarda Düşüş, Talepte Artış Murat Tırpan Köşesi

18 Erkekler Takıya Kavuşuyor Cemil Elmas

20 Modela Saat Gücün ve Otaritenin Temsilcisi Babalar İçin

22 Sektörde Yeni Bir Marka Arnia Gold, Taner Durak

24 Yeni Hizmet, Ela Diamond

26 Sektörden Kısa Kısa

28 İhracat Neden Kazandırmıyor Mehmet Akyürek Köşesi

30 Büyük İşbirliği Karakaş Atlantis ve Türk Ekonomi Bankası

32 Sektöre Uygun Yeni Çözümler Denizbank, Turgut Gelgör

34 El Emeği Göz Nuru Kar Altın, Cevat Kara

36 Kuyumculuğun Misyonu Mehmet Satıcıöz Köşesi

Ufuk Alyans, Geçtiğimiz Yıl 50 Bin Çiftin Hayatına Takıldı

38 Ücretsiz Cumartesi Seminerleri Hrd Antwerp ve İMMİB

42 Barlas Erinç Öyle Yaşıyorum işte

44 Pırlanta Nereye Doğru Kazım Şahin Köşesi

Yeni Mağazada Hizmete Devam, Stil Turkuaz

VOIR YAŞAM46 Bir Yol Hikayesi Cemalettin Şahin

50 Satışlarım Nasıl Artar -1 Erhan Erkeç Köşesi

52 Alyans Sektörü Sürekli Büyüyor Ama Bilinçsizce Büyüyor Hasan Mutafoğlu

54 Çalışma Uçup Gidebilen Bir Alışkanlıktır... Selçuk Özkan Köşesi

56 ALB’den Büyük Atılımlar

MODA/TREND58 Hayattaki En Büyük Dayanaklarımız Babalar

60 Tasarım Her Zaman Satar, Çünkü Özgün Arman Kasbar

64 Baselworld 2013 Yazan: Aylin Gözen Dünden Bugüne Faberge’nin Yolculuğu Aylin Gözen Köşesi

MEKAN/GEZİ68 Beş Yıldızlı Keyif Remina Restaurant

70 Yeşillikler Diyarı Trabzon

KÜLTÜR SANAT74 Ruhunuzu Özgür Bırakın, Zeynep Elbeyli Altın Oran -I I- Yrd. Doç. Dr Nuri Sezer Köşesi

76 Okan Üniversitesi ve Güney Kore İstanbul Başkonsolosu Teodong Jeon

78 5. Kocaeli Kitap Fuarı Müge Bilgin Akdaş Kitap Köşesi

80 Lanetli Kan Burak Kaplan Sinema Köşesi

82 Kültür Sanat Haberleri

FUAR GÜNCESİ84 Anneler’e Hediyeler Outlet’teydi

86 Ortadoğu Altın ve Mücevher Fuarı

Page 8: Voir mayıs ayı

VOIR EDİTÖRDEN

6

Yazın gelmesi ile birlikte insanlar, üzerindeki yorgunluğu atmaya başladılar. Biz de ekip olarak oldukça hareketliydik bu ay. Değişik insanlarla karşılaşmalar yaşadık, farklı bilgiler edindik, hayranlık-lar duyduk. Küçük anekdotlar halinde bunlardan biraz bahsetmek istiyorum. Ancak ondan önce bir yeniliğimizi de duyurmaktan ayrı

bir keyif duyarım. Bu sayımızda ilkini Cemalettin Şahin ile gerçekleştirdiği-miz, VOIR Yaşam…

Bundan sonra özel bir bölümde yer alacak VOIR Yaşam, sektörden tanıdığı-mız, ancak özel yaşantılarında farklı uğraşları, farklı hayatları olan insanları VOIR okuyucularıyla buluşturacak. Sadece sektörde sıkışıp kalmamış, hayatı ıskalamayan ve kapılarını dergimize açmak isteyenleri konuk edeceğiz. Bazı-larınızın “Peki neden?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Biz her zaman fark-lılık arayan bir ekip olarak, belki kendinizden bir parça bulabileceğiniz, belki hayatınızda farklı bir pencere aralayabilecek, belki de ortaya koyduğumuz yaşamlarla örnek teşkil edecek ve hatta “Helal olsun!” dedirtecek hayatlar...

Gelelim anekdotlarıma…Cemil Elmas ile yaptığımız röportajın perde arka-sını sizlere biraz aralamak istiyorum. Tarihten bir sayfa tadındaki odasında bizleri ağırlayan Cemil Bey, dolu dolu konuşmaları ve kibarlığıyla beni adeta büyüledi. Koleksiyonu ile ilgili detayları konuşurken verdiği bilgiler hafızama kazındı. Bizim gibi yazı ile uğraşan insanlar için kültürel bilgiler tam bir besin kaynağı. Tabi bize ikram ettiği özel kahve ve çikolatası da cabasıydı. Bunla-rı yazıyorum; çünkü bence maalesef sektörümüzde eksik olan, araştırarak bir şeyler üretme konusunda artık ileriye gidilmeli… Hazırcılık yapmayıp, emeğe saygı göstererek, bilinçli üretimler yapılmalı… Buradan para kazanan herkesin sektörü ileriye taşıyabilecek ve dünyada duyurabilecek bir şeyler yapmasının artık vakti değil midir?

Yeniliklerin yaşanacağı, güzel bir yaz diliyorum…

Page 9: Voir mayıs ayı
Page 10: Voir mayıs ayı
Page 11: Voir mayıs ayı
Page 12: Voir mayıs ayı
Page 13: Voir mayıs ayı
Page 14: Voir mayıs ayı

12

kuyumculuk sektörünün gelişimine katkı sağlamak amacıyla düzenleniyor. Türkiye’nin 2023 hedefleri arasında yer alan 500 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmak için 19 alt sektörü ilgilendiren elmas ticaretinin önemine dikkat çekecek toplantıda, kuyumculuk sektörü temsilcileri ile global elmas ticareti yapan yurt dışı pi-yasa katılımcılarının işbirliği ve ticaret imkanlarının geliştiril-mesi hedefleniyor. Türk kuyumculuk sektörünün uluslararası elmas piyasalarında adını duyurmak, global elmas işlemleri yapan kişi ve kuruluş-ların geleceğin cazibe merkezi olarak Türkiye’ye ilgilerini ar-tırmak da organizasyonun temel hedefleri arasında yer alıyor.Toplantı hakkında bilgi edinmek isteyen sektör mensupları, İs-tanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri (İMMİB) ile bağ-lantıya geçebilirler.

Borsa İstanbul ev sahipliğinde Dünya Elmas Borsaları Federasyonu (WFDB) ve IDMA (Uluslararası Elmas Üreticileri Birliği) Başkanlar Toplantısı 16–18 Haziran 2013 tarihlerinde İstanbul’da Shangri-La Otel’de gerçekleşiyor. Toplantıda 20 ülkeden 28 Borsa Başkanı biraraya gelerek dünyadaki elmas piyasaları kurallarını belirleyecek. Toplantı yurt içi ve yurt dışı elmas patronlarını ve mücevher sektörünün önde gelen firmalarını bir araya getirmeyi amaçlıyor.

İSTANBUL’DA BÜYÜK BULUŞMA

“Dünya Elmas Borsaları Federasyonu (WFDB) Başkan-lar Toplantısı”, Borsa İstanbul ev sahipliğinde 16–18 Haziran 2013 tarihleri arasında İstanbul Beşiktaş’ta-

ki Shangri-La Hotel’de gerçekleşiyor. İstanbul, 3 gün boyunca yurt içi ve yurt dışından mücevher sektörüne yön veren bor-salar, şirketler, mücevher üreticileri ile sektör temsilcilerini ağırlayacak.Dünyadaki elmas ticaretinin merkezi olan tüm borsaların üyesi olduğu ve piyasa kurallarını belirleyen Dünya Elmas Borsaları Federasyonu (WFDB) tarafından her yıl düzenlenen Başkanlar Toplantısı, 20 ülkeden 28 Borsa Başkanını bir araya getiriyor. 2013 yılı elmas ticaret kanunlarının belirleneceği toplantı, el-mas konusundaki en yüksek söz sahibi kişileri bir araya getir-mek ve bu başkanların kendi ülkelerinde Türkiye’ye benzer deneyimlerini paylaşmalarını sağlayarak, ülkemizdeki taş ve

Page 15: Voir mayıs ayı
Page 16: Voir mayıs ayı

14

Rubenis uzun yıllardır ciddi bir pazar payına sahip, geniş ürün yelpazesi ile farklı sek-törlerde hizmet veriyor. Saat sektöründe

de daha önceleri hizmet veren, ancak aldıkları bir karar doğrultusunda durdurma kararı alan Rubenis, hızlı bir giriş ile seköre tekrar giriş yap-

EFSANE GERİ DÖNDÜGözlükten şemsiyeye, klimadan kırtasiye ürünlerine kadar geniş bir segmentte üretim yapan

Rubenis, 2004 yılında durdurduğu “saat” bölümünü tekrar hayata geçirdi.

tı. Marka, haksız kazançların olduğu saat sektö-ründe tüketiciyi korumak, makul ve mantıklı ra-kamlarla çok daha kaliteli saatleri satışa sunarak, memnuniyet yaratma amacında... Ar-ge’ye ol-dukça önem veren Rubenis, marjinal ürünleriyle de dikkat çekiyor.Bugün 300 milyon dolar ihracatı ile ciddi bir Pa-zar payına sahip Rubenis, Türkiye’de bir ilki de gerçekleştirmek için kolları sıvadı. Saat sektörü yıllardır yurt dışında üretip Türkiye’de satış ger-çekleştirirken, Rubenis bu ezberi bozmaya niyet-li. Saat üretimini Türkiye’de gerçekleştirerek, “Made in Turkey” yazacaklarını da vurgulayan şirket yetkilileri, bu iş için alt yapılarının oldukça uygun olduğunu da belirttiler. Rubenis’in ayrıca oldukça ciddi bir de iddiası var. Saatlerine 5, 10 ve 15 yıllık garanti ile tüketiciye sunuyorlar.

Page 17: Voir mayıs ayı
Page 18: Voir mayıs ayı

Fiyatlarda DüşüşTalepte Artış

VOIR TREND

Murat TırpanMurat Gold Yönetim Kurulu Başkanı

Cin’den gelen enflasyon verilerinin etkisi ile birlikte yük-selişe geçen altın, ABD’den gelen istihdam taleplerinin beklentilerinden düşük açıklanması ile birlikte düşüş

eğilimine girdi. FED üyesi Philadelphia başkanı Charles Plos-ser, parasal genişlemenin pek işe yaramadığını ve bana kalırsa QE3’ü sonlandırırım şeklinde açıklamaları sert düşüşün nedeni oldu.

Piyasa koşullarına göre uzun süredir bant hareketi gerçekleşti-ren altın, Euro ve gelişmiş ekonomilerinin zayıf görünümü yu-karı destek verirken, göreceli olarak güçlü toparlanma sinyalleri veren ABD ekonomisi sebebiyle, aşağı baskı oluşmasına neden oluyor.

Altın alt bant (1440) ve üst bant (1480) lerden herhangi birisinin aşılması durumunda oldukça sert hareketler gerçekleştirebile-ceğinin sinyallerini vermeye başladı.Enerji fiyatları endekslerinin hız kesmesi ile bir miktar reali-zasyon başlayan altın, G7 toplantısı ve global büyümeye yönelik görüşler fiyat açısından önemli olacaktır.

Destekler 1440-1428-1400Dirençler 1476-1487-1500 olarak karşımıza çıkıyor.

Gelişmekte olan ülkelerin altın iştahı kabarmış durumda. 2000 yılından bu yana en çok altın alımı yapan ülkeler sırasıyla Çin, Rusya ve Türkiye’dir. 2000-2012 yılları arasında en çok altın alımı yapan ülke 659 ton ile Çin, 535 ton ile Rusya, 243 tonla Türkiye olarak karşımıza çıkıyor. Sırasıyla Endonezya, Suudi Arabistan ve Singapur bu ülkeleri takip etmektedir.

Son 30 yılın en büyük çöküşünü yaşayarak 1400 doların altına inen altın fiyatları toparlanmaya çalışıyor. Fiyatlarda düşüş ya-şanırken, ülkelerin altın talebinde artış görülüyor. Dünya altın konseyi ve IMF verilerine göre, gelişmekte olan ülkelerin altın iştahı dikkat çekici boyutlara ulaşmış durumda.

Son olarak bir veri paylaşmak istiyorum: Deutsche Bank 2013 yılı için ortalama altın fiyatı beklentisini %6 oranında düşürerek 1533 seviyesine çekti.

16

DOLCE GABBANA

DAGİDANTELL

Geçen yıl başlayan “Dantel” modası, bu yıl da devam ediyor. Ayakkabıdan çantaya, ev tekstilinden takıya kadar dantel ve

güpürleri her yerde görebileceğiz; hatta öyle ki, plajlarda bile bunun yansımalarına tanık olacağız. Anneannelerinizden, babaannelerinizden

kalan dantelleri atmayıp, değerlendirebilirsiniz…

Dantelle gelen yeni

modaROMAN

ARDA BIÇAKÇI

ELLE

Page 19: Voir mayıs ayı
Page 20: Voir mayıs ayı

18

Cemil Bey sektörde farklı koleksi-yonlara imza atan bir firmasınız. Aldığımız duyumlara göre yeni

bir koleksiyon daha kapıdaymış. Kolek-siyonun içeriğinden bahseder misiniz?Yüzyıllardan beri tüm dinlerde ve ortak coğrafyalarda erkeğin de kadınlar kadar kendine olan güvenini, inancını temsil eden aksesuar ve takılarla kıyafetlerini zenginleştirdiklerini görüyorsunuz. He-pimizin doğduğu şehir ve köyde gözü-nüzün görebileceği kadar uçsuz bucaksız tasarıma konu olacak dünyanın en güzel tasarımlarının kendi ülkemizden çıka-bileceğine inanıyorum. Örneğin; nisan ayında Nevşehir’de yaşanan kelebek gö-çünün Japonya’dan gelen insanlar tara-fından kare kare objektife alınması, Kır-şehir’de doğan bir kardeşimizin kurduğu

ERKEKLERTAKIYA KAVUŞUYOR

Page 21: Voir mayıs ayı

19

ilk astronomi uzay biliminin, Türk-İslam kültür ve medeniyetinin en muhteşem mimari özelliklerini yansıtan Cacabey Medrese’si olması, Antep’te doğan bir çocuğun Zeugma tapınaklarıyla büyü-mesi…. Van’da yaşayan bir kardeşimizin senede sadece birgün Karadağ’da uğur böceklerinin binlerce göçünü görebilme şansına sahip olabilmesi... Yine Ağrı, Van bölgesinde bulunan balıkların dalgaya rağmen nasıl ters ve sevgileri, aşkları uğruna yüzdüğünü görmek mümkündür. İstanbul’da doğan ve yaşayanlar için her yer özgün birer tasarımdır. Örneğin, kuş kanadında İstanbul… Hazerfen Çelebi. Konya’da doğan çocuk Mevlana’yı yaşa-madan Konya’yı anlatamaz. Gel gör aşk beni neyledi! Bütün aşk temaları özgün olarak her gün Konya’da yaşanıyor. İşte

bizim koleksiyonumuz da tüm bunların bileşiminden oluşan, kültürleri, olayları içinde barındıran ürünlerden oluşuyor.

Peki tasarımların bir öyküsü, bir kimliği olacak mı?Her gün yediğiniz ekmek, pide, francala bile her şehirde her köyde farklı farklıdır. En güzel anahtar da budur bence… Ben bunu çizemem görüyorum derseniz yanı-nızdaki kardeşinize, arkadaşınıza sorun. Eli kalem tutan her iki kişiden birisinin çizgisi mutlaka güzeldir. Hazırladığımız koleksiyonların hikayeleri her zaman ola-caktır. Kullanılan materyaller deri, çelik, gümüş, altın ve değerli taşlar. Erkeklerin hem dinimiz hem de geleneklerimizden edinilen tecrübeleri, anonim değerler gözönüne alınarak, pırıltı olmayan renk-leriyle, çok öne çıkmayan tasarımlarıyla, ergonomik olan değerli taşların biyolojik, enerjik yönlerini de göz önünde tutarak, soft, aktif yaşama bakışı modern tarzıyla ve kendiyle barışık bir erkek takı dünyası meydana getirdik.

Erkek koleksiyonunda sektör olarak bi-raz zayıf kalıyoruz diye düşünüyorum. Bunun sebebi nedir ve bu durum nasıl aşılır?Bütün özel gün ve günlerimizde kadını görürüz. Allah başımızdan eksik etmesin. Ekmek, su kadar ihtiyacımız var. Ama iş erkeğe gelince takıda bir hiçiz. Biz sadece Allah’ın yanında bir hiçiz. Erkeğin kendi-ne ait giysiyle aksesuarlarıyla bir bütün-lüğü vardır. Bunun için takıyı önemseyen yeni hünkarlar, yeni takı severlerimiz geliyor. Sektör olarak bunun karşısında güçlü koleksiyonlar hazırlamalıyız.

Bu koleksiyon dışında yeni projeleriniz-den de biraz bahseder misiniz?Yeni projelerimizde Türkiye’nin tanınmış dünyaca ünlü bir markasının en güçlü Franchise’lığına devam edip Çin, Hin-distan, Dubai, Suudi Arabistan, Katar ve Meksika gibi coğrafyalarda Franchise özelliğimizi bozmadan yolumuza devam etmek istiyoruz.

Kendi adı ile marka olmuş ve sektörde haklı bir saygınlı-ğı olan Cemil Elmas, yepyeni bir “Erkek” koleksiyonu ile sektöre öncülük etmeye hazırlanıyor. Etnik çizgileri mo-dern bir tarz ile uyarlayarak, farklı bir tarza imza atıyor.

Page 22: Voir mayıs ayı

20

2012 yılı itibari ile Obaku, Edwin, Zerone markalarının Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriye-

ti’nde distribütörlüğünü yürütüyor.Birbirinden cezbedici modelleri ile göz kamaştıran Modela Saat, bünyesindeki markalarla klasikten spora, farklı zevkle-ri olan tüm babalara ulaşmayı hedefliyor.Obaku “Farklılığı Keşfet” sloganı ile bütünleştirdiği koleksiyonunda, kendin-den emin ve modern yaşantının keskin çizgilerini taşıyan ve her yaştan babanın dikkatini çekecek tasarımları, saat sever-lerin beğenisine sunuyor. Yeniliklere açık, özgün tasarımlardan hoşlanan babalar için Edwin Koleksiyonu ise nadide bir alternatif. Her türlü sevgiyi koruyucu bir misyon olarak üstlenmiş, her zaman çocukların yanında olan babaların hatırlandığı bu özel günde, siz de babanıza Modela Saat Koleksiyonları ile özel olmanın eşsiz da-kikalarını yaşatabilirsiniz.

Saat sektöründe 2 yılı aşkın tecrübesiyle hizmet veren Modela Saat, “Babalar Günü” ne yönelik çıkardığı yeni koleksiyonu ile oldukça iddialı…

Gücün ve Otoritenin Temsilcisi Babalar İçin

Page 23: Voir mayıs ayı
Page 24: Voir mayıs ayı

22

Oldukça yeni bir markasınız. Bu firmayı açmaya nasıl karar verdiniz?Sektörde eskiden beri süregelen bir bilgi birikimim vardı. Bu bilgi birikimini kendi markam adı altında, kendi müşteri port-föyüme pazarlama ihtiyacı hissettim ve bu doğrultuda da Arnia Gold markası adı altında mağazamı açtım. Sektörün nabzı-nı tutarak, trendleri takip ederek, kaliteli ürünler üretmekteyiz.

Yurt dışında Türk Kuyumculuk Sektö-rünü nasıl değerlendiriyorsunuz?Sanıldığının aksine bence artık Türk üre-ticileri de tercih ediliyor. Ülkemizde ka-litenin yanında yavaş yavaş tasarıma da ağırlık verilmeye başlandı. Tüm bunlar Türkiye’nin tercih edilmesine sebep diye düşünüyorum.

Firmanızdaki ürün çeşitliliğinden bah-seder misiniz?Firmamda 22 ayar ve 14 ayar bütün ürün yelpazesi mevcuttur. A’dan Z’ye her şey mevcut bulunmakta; 22 ayar fantazi Trabzon setleri, Hint takıları gibi…

Altının istikrarsız tutumu sayesinde ar-tık hafif ürünler de üretiliyor. Bu konu-da Arnia Gold olarak tutumunuz nedir?Piyasanın tercih ettiği ürün yelpazesi ile trend olan ve en seçkin koleksiyonları ürettirdiğimizden dolayı, piyasadan etki-lenmiyoruz. Firma olarak tercih edilen ayarda üretim gerçekleştiriyoruz. Üre-tim yaparken de firma prestiji ile hareket ediyoruz.

Kuyumculuk sektöründeki farklı deneyimlerini, yeni kurduğu Arnia Gold firmasında müşterilerine yansıtan Taner Durak ile kısa bir söyleşi…

SEKTÖRDE YENİ BİR MARKA

Page 25: Voir mayıs ayı
Page 26: Voir mayıs ayı

VOIR GÜNCEL

24

Pırlantanın geleceğini parlak gören yılların kuyum ustası Yücel Bedir, 2000 yılında çıplak pırlanta taş

satış işine girmiş. Bu yeni iş alanında da branşlaşmayı tercih eden Bedir, bugün itibariyle en küçük ebattan 1 karata kadar pırlanta taş satışı gerçekleştiriyor. 1 ka-ratın üstündeki siparişlerini başka uzman arkadaşlarına yönlendiren Yücel Bedir, uzmanlaşmanın önemine dikkat çekerek “Herkes en iyi bildiği işi yapmalı. Diğer kişilerin uzman olduğu alanlara da saygı duymayı bilmeli. Bir işe ne kadar hakim olursanız o işi en güzel şekilde icra eder-siniz” diyor. 2005 yılında kuyum sektöründe pırlantalı takıların satış patlaması yapmasını önce-den tahmin ettiğini belirten Ela Diamond firma sahibi Yücel Bedir, “Biz 2000 ile 2005 arasında işimizin tüm ayrıntılarına vakıf olduk. Bu beş yılı çok iyi geçirdik. Branşımızla ilgili uzmanlığımızı, sektö-rün hizmetine başarıyla sunduğumuza inanıyoruz. Kısacası her gün farklı bir şey öğrendiğimiz pırlanta işinde adım adım basamakları çıktık” diye konuştu.

İsteyene çıplak taş, isteyene anahtar teslim taşlı ürünBugün itibariyle müşterilerinin yoğun talepleri neticesinde artık çıplak pırlanta taş satışının haricinde yabancı ve yerli müşterilerine anahtar teslim takı da sun-duklarını kaydeden Yücel Bedir sözlerini şöyle sürdürdü: “Bildiğiniz üzere pırlanta taşı aynen altında olduğu gibi uluslarara-sı bir piyasa tarafından her gün belirli bir fiyat eşliğinde satışa sunuluyor. Bu bağlamda biz standart fiyatla-rın ne üstüne çıkabilir, ne de al-tına inebiliriz. Her zaman dürüst ve ilkeli çalışmayı benimseyen Ela Diamond, bugün müşteri-sine pırlantanın tam değerinde fiyatlar söyleme konusunda her zaman net olmuştur. Biz müşte-rilerimiz için fark yaratmak adına hizmetimizde bir fark yaratma-yı tercih ettik. Bugün itibariyle yıllardır çalıştığımız; montür ustasından mıhlamacıya, ciladan rodaja, kısacası bir ürünün üreti-miyle ilgili tüm aşamaları çevre-

mizde güvendiğimiz dostlarımızla müşte-rilerimiz için anahtar teslim hazırlıyoruz. Çok daha uygun bütçelerin ortaya çıktığı bu çalışmalarda, müşterilerimiz taşı çok iyi tanıdığımız için bizim taşı en iyi ser-gileyecek takıyı tüm detaylarıyla ortaya koyabileceğimizi biliyorlar.”Hizmet anlayışıyla fark yaratan Ela Dia-mond çalışanları; bir müşteri temsilcisi gibi iletişim halinde olduğu kuyumcusu-nun tüm isteklerini biliyor ve onun iste-diği tarza uygun takıyı hayata geçiriyor.

Günümüzde birçok firma yüksek kaliteli üretimi standart, hatta uygun sayılabilecek fiyatlar çerçevesinde müşterilerine sunuyor. Üretim kalitesi ve ücretlerde aynı seviyelerde olan firmalar, müşterilerinin gözünde farklı olmak için hizmet anlayışlarında değişik uygulamalara gidiyorlar. Sektörümüzde hizmetleriyle fark yaratan markalarımızdan birisi de Ela Diamond.

Yeni HizmetYeni Hizmet

Page 27: Voir mayıs ayı
Page 28: Voir mayıs ayı

VOIR SEKTÖRDEN KISA KISA

26

AKDİN KUYUMCULUKTrabzon Hasırı Amerika Yolunda

Geçtiğimiz günlerde Trabzon hasırının klasik çizgilerinin dışı-na çıkaran, “Altına Tarihi Dokunuş” koleksiyonunu piyasaya sunan ve büyük beğeni toplayan Akdin Kuyumculuk; Ame-rikan pazarına hızlı bir giriş yapmayı planlıyor. Trabzon hasır bileziğinin sadece ülkemiz içinde değil, tüm Dünya genelinde benzersiz el işçiliğiyle adeta tarihi bir kültür mirası olduğunu vurgulayan Akdin Kuyumculuk Genel Müdürü İhsan Akdin, “Amacımız; özgün kültürel mirasımız olarak tanımladığımız Trabzon hasır bileziğini, Dünyanın kabul göreceği evrensel ve yerel kültürel değerler ile harmanlayarak tüm takıseverlerin talep edeceği bir hale getirmek” dedi.

MDMEğitime Talep Çok

Mücevher sektöründe tüketici ile markanın buluştuğu nok-tada en iyi hizmeti sunabilmek amacıyla kurulan Mücevher Danışma Merkezi (MDM), alanında uzman ekibiyle tüketiciye yön veriyor. Mücevher konusunda merak edilen tüm sorulara yanıt verirken, sertifikalı ve iş yerleştirmeli programıyla da pro-fesyonel mücevher danışmanları yetiştiriyor.Mücevher mağazalarındaki personelin mükemmel servis anlayışıyla kişiye özel danışmanınız olmasına kadar, müşte-rilere farklı deneyimler yaşatacak pek çok hizmeti bir arada sunuyor. Ayrıca uyguladığı sertifika eğitimleri ile mücevher sektöründeki firmaların dönemsel ya da daimi insan kayna-ğı ihtiyacını karşılıyor. Mücevher Danışma Merkezi kurucusu, mücevher uzmanı Aylin Gözen tarafından verilen iş garantili sertifika programını tamamlayan Mücevher Uzmanları, mü-cevher tarihinden akımlara, taşların tüm özelliklerinden trend-lere ve satışına kadar her konuda donanıma sahip oluyor. 2,5 ay sürecek eğitimler için şu ana kadar başvuranların sayısı ise 1000’i aşmış durumda…

ARDA BIÇAKÇISultan-ı Zümrüt

Zanaat ve ustalığın izlerini aynı anda bulabileceğiniz Sultan-ı Zümrüt Koleksiyonu, aşkın ince detaylarından kesitler su-nuyor. Bu özel seride ortada kullanılan zümrütün ve kenar-larda dikey kullanımı, aşkın insan hayatına doğan bir güneş olduğunu figüre ediyor. Bileklikte kullanılan çiçek motifleri de kadınlara atıfta bulunarak, çiçek benzetmesi yapılıyor. Sultanlara layık bu koleksiyon, iyi bir zanaatkâr olan Arda Bıçakçı’ya ait…

ON MÜCEVHERATBüyük Başarıya Ödül

Mücevher sektörü-nün 2012 ihracat ödülleri sahiplerini buldu. İMMİB "2012 İhracatın Yıldızları" ödül töreninde Pır-lantalı Mücevher ka-tegorisinde üçüncü-lüğü On Mücevherat aldı. Moskova, Dubai ve Kiev ofisleri ile ih-racatını gerçekleşti-ren On Mücevherat; Yıllardır ihracata yap-tığı yatırımların geri dönüşünü gururla görmektedir. Bu başarının temelinde dün-ya standartlarında mücevher üretimi gelmektedir. Geleceği görmek ve bunun için şartlarını geliştirmek bu başarının ar-tarak devamlılığını sağlayacaktır. Pırlantalı Mücevherat dalın-da üçüncülük ödülünü alan On Mücevherat Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Güner " Bu gece sektörümüz açısından son derece anlamlı ve önemlidir. Ödül almak emeğimizin karşılığı-dır ve bu bir örnektir. Ödül alan tüm firmaları ve meslektaşla-rımı kutlarım şeklinde’’ konuştu.

Page 29: Voir mayıs ayı

27

NOVA PRESMadalyonun İki Yüzü

Ülkemizin önde gelen gram altın ve kıymetli maden üreticisi Nova Pres Gold, hatıra madalyon ve hatıra altın para çalışma-larına hız verdi. Ülkemizde ve yurt dışında birçok kuruma ha-tıra, özel baskılı gram altın üreten Nova Pres Gold; son olarak İzzet Baysal Vakfı için 33 gram ağırlığında, vakfın kurucusu İz-zet Baysal’ın resmi bulunan hatıra madalyon üretti. Nova Pres Gold Genel Müdürü Murat Niziplioğlu; markalarının en son hizmet verdiği kuruluşun İzzet Baysal Vakfı olduğunu, özellik-le vakıf üniversitesinde başarılı olan öğrenciler, kurumun başa-rılı yöneticileri ve vakfın özel mi-safirleri için kendilerinden baskılı altın madalyon istediklerini ifade etti. Niziplioğlu şu an itibariyle Nova Pres Gold’un her türlü görseli, resmi ve yazıyı sıfır hata ile altın, gümüş, bronz ve ba-kıra rahatlıkla basabildiğini, bu konuda ülkemizin en gelişmiş üretim tesislerinden birine sahip olduklarını söyledi.

SER DIAMONDYeni Tasarımlar Vitrinde

Ülkemizin en büyük elmas takı üreticilerinden biri olan Serdiamond, geçtiğimiz günlerde düzenlenen “Outlet Mücevher Günleri”nden mutlu bir şekilde ayrıldı. Geçtiğimiz yılbaşı öncesi, Şubat ayındaki sevgililer günü öncesi ve anneler günü öncesi olmak üzere 6 ay içinde 3 kez düzenlenen “Outlet Mücevher Günleri” organizasyonları birçok firmanın stoklarındaki ve ihracat fazlası ürünlerini eritmesine vesile oluyor. Serdiamond firma sahibi

BYKUK“Kaynaksız Hasır Tekniği”

Tarihi Trabzon hasırına yüzlerce yıl sonra çok önemli bir ye-nilik getiren Trabzon’un köklü hasır bileklik üreticisi Bykuk Kuyumculuk; Türkiye genelindeki müşterilerine büyük avan-tajlar sundu. Her kuyumcunun özel aparatlar eşliğinde hasır bilekliği 5 dakika içinde kısaltmasına imkan tanıyan “Kaynak-sız Hasır” tekniği kısa süre içinde Bykuk müşterileri tarafın-dan benimsendi. Bykuk Kuyumculuk Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Kuk, bu tekniği geliştirmeden önce çok ciddi bir ön hazırlık devresi geçirdiklerini, mühendisler ile birlikte herke-sin çok pratik bir şekilde hasırı istediği ölçüde kısaltmasının formülünü aradıklarını söyledi.

Yakup Alpdoğan, Outlet mücevher ve takı satış organizasyonunun Harbiye gibi İstanbul’un mer-kezi bir yerinde yapılmasının çok doğru bir karar olduğunu ve tüm outlet günlerine markalarının katıldığını, elde ettikleri sonucun müspet olduğu-nu söyledi. Organizasyonun özel günler öncesi olmasının daha etkin sonuçlar doğurduğunu da belirten Alpdoğan, “Amacımız bu organizasyon ile yüksek rakamlı perakende, sıcak satışlar yapmak değil. Biz yeni tasarımlarımızı vitrinlerimize taşımak için bu organizasyonu bir fırsat olarak görüyoruz. Bazen maliyetine, bazen maliyetinin altında, ba-zen de çok az bir karla stoklarımızdaki takılarımızı ve ihracat fazlası ürünlerimizi elden çıkarmış olu-yoruz. Böylelikle bizim yeni tasarımlara imza atma-mız için bir itici unsur oluşuyor”

Page 30: Voir mayıs ayı

Son günlerde ciddi düşüşlere şahit olsak da, altın fiyat-larının son 12 senelik yükseliş trendinin en önemli sonucu talep daralması olarak yaşandı. İmalatları ton-larla ifade edilen birçok büyük üretici fabrikalarını ka-patırken, binli rakamlarla ifade edilen çalışan sayıları

onlu rakamlara geriledi. Elbette müşteri portföyünü koruyan, çalışanları yükseliş öncesi dönemle hemen hemen aynı olan 1-2 firma yok değil. Ancak genele baktığımızda durum imalatçılar açısından hiç de iç açıcı olmayan noktalara sürüklendi. Aslında ihracat ağırlıklı üretim, firmaların kendi tercihleri değildi. 2001 yılı anayasa kitapçığı krizi ile başlayan iç talep daralması, sektörü ihracata bir nevi zorladı. İmalatlarının %80-90 civarın-daki kısmını iç talebe ayırırken, 2 yıl içerisinde pek çok büyük firma bunu tersine çevirdi ve bu büyük payı ihracata ayırmak zorunda kaldı. Tabii ki 1 gram altının 9 dolar olduğu dönemde 2-3 hatta 4 dolar işçiliklerle ürün satabilmek çok olumlu yan-sıyordu bilançolara. Öyle ki iç piyasa fiyatları altın bazında o dönemde kesinlikle daha düşük kalıyordu. Bu durum küçük-lü büyüklü birçok üreticiyi ihracata yönlendirmeye başladı. 2001-2004 döneminde altın takı ihracatı altın dönemini yaşadı desek doğrudur. Ancak 2005’te 500 dolar sınırına yaklaşmaya başlayan fiyatların, sinsice azalttığı talebi hissetmeye başladık. Bu azalan talep normalde artırılması gereken işçilik fiyatları-nın iyice düşmesine yol açtı zira pek çok üretici yaptığı ihracat yatırımının karşılığını henüz alamamış, atölyeler boş kalmaya başlamıştı. Bu durumda sipariş alabilmek için fiyatlar düşürül-dü, vadeler uzatıldı. Zamanla herkes birbirinin yabancı müşteri-sine yeni tekliflerle gidince geldiğimiz 2013 yılında ihracatçılar hala dolar bazında 2001 yılı işçilikleri ile iş yapmaya çalışıyorlar. Tabii ki fire ve işletme maliyetlerimiz düşük işçilikle karşılan-maya çalışınca iş bir nevi hamallığa dönüşüyor. Yurt dışında birbiri ile acımasız rekabet etmek maalesef sadece Türk üreticilerin yaptığı bir yanlış. Hem altın, hem tekstil hem otomotiv alanında yöneticilik yapmış birisi olarak bu alanlar-da hep İtalyan üreticilerle rekabet ettim. Onlarda gördüğüm politika ise bambaşkaydı. Bir İtalyan şirketi bir ülkeye ihracat yapıyorsa, onun müşterisi ikinci bir İtalyan üreticiyi cezbetmi-yor! Peki ne oluyor? Onun ihracat yaptığı ülke onu cezbediyor ve bu ikinci İtalyan üretici diğer İtalyan üreticinin müşterisine gidip daha düşük fiyat teklif etmek yerine, daha farklı model-lerle fiyatı düşürmeden farklı bir müşteri elde etmeye çalışıyor. Çünkü her iki İtalyan da birbirlerinden fiyat yolu ile müşteri transfer etmenin ikisine de kaybettireceğinin farkında! Peki bizde niçin bu olmuyor? Sebebi çok basit; Türk firmaları ara-sında kayıt dışı faaliyet gösteren firma sayısı kayıtlıdan fazla. Vergi no’su bile olmayan binlerce atölye var. Ayrıca bu duruma müdahale etmesi gereken oda ve örgütler de bu haldeler. İhra-cattan hem ülkemizin hem de üreticilerimizin kazanması için yapılması gereken en önemli hamle, kayıt altına girme ve oda vb. kurumların da kendine çeki düzen verip görevlerini doğru dürüst yapmasıdır.

Mehmet AkyürekCici Gold Genel Müdürü

İhracat Niçin Kazandırmıyor?

VOIR TREND

BONESTO

KATIA plajdaplajda

KATIA CALVIN KLEIN

MENDOS

CROCS BEACH

VICTORIASECRET

Havaların ısınması ile plaj sezonu açıldı. Havuzların yavaş yavaş dolmaya başladığı şu günlerde, farklı mayo ve bikini seçenekleri ile kadın/erkek şıklık yarışında olacak. Bu yıl bayan mayolarında özellikle desenli modeller revaçta gözüküyor. Aman dikkat! Güneşten faydalanalım derken, zararını göz ardı etmeyin…

28

Page 31: Voir mayıs ayı
Page 32: Voir mayıs ayı

projesi gibi görünse de TEB-Atlantis-Kuyumcu üçgeninde yer alan bir proje. Bu üçgende yer alan isimlerden birinin olmaması projenin gerçekleşememesi demek. O yüzden Atlantis olarak gücümüzü Anadolu’nun birçok yerinde yer alan bayiilerimizden aldığımızı unutmuyoruz. Bir yandan şirketimizi düşünürken bir yandan da müşterilerimizin koşullarını iyileştirmek, onları daha ileriye taşımak adına projeler düşünüyor ve hayata geçirmeye çalışıyoruz. Çünkü şirketimiz kadar kuyumcularımız da bizler için önemli.”

1 Kg’lık Kredi Devamlı KullanılabilecekProje kapsamında kuyumculara sağlanacak olan 1 kg’lık kre-di, devamlı kullanılabilirliğiyle de dikkat çekiyor. Kuyumcular maksimum 6 ay sonunda borçlarını kapattıklarında limitleri doğrultusunda tekrar krediden faydalanabilecekler. Bu sistem içerisinde kalan, borçlarını zamanında kapatan, potansiyeli yük-sek olan kuyumcular için zamanla limit artışı da gerçekleştiri-lebilecek. Kuyumcular ürün tedarik ederken daha rahat hareket etme özgürlüğünü Karakaş Atlantis farkıyla sağlamış olacaklar.

30

Türkiye’nin halka arz olmuş en büyük altın ve mücevherat markalarından biri olan Karakaş Atlantis ile Türk Ekonomi Bankası (TEB) büyük bir işbirliğine imza attı. Kazan-kazan prensibine dayanan Altın Tahsilat Sistemi Projesi kapsamında Nisan ayı itibariyle kuyumculara teminatsız 1kg altın kredisi sağlanarak, kuyumculara hem destek verilecek hemde sektörün canlı tutulması sağlanacak.

BÜYÜK İŞBİRLİĞİ

43 yıldır kuyumculuk sektöründe hizmet veren marka Karakaş Atlantis, TEB ile uzun soluklu bir işbirliğine gitti. Hem TEB’in altın bankacılığı

konusundaki uzmanlığından hem de Karakaş Atlantis’in sektö-rel gücü ve Türkiye çapındaki geniş ve güçlü kuyumcu müşteri ağından faydalanılarak, kuyumculara teminatsız 1 kg has altın kredisi sağlanacak. Bu proje ile kuyumculara önemli bir girdi sağlanarak hem vitrinlerin zenginleşmesi ve ürün çeşitliliğinin artması hem de altın sektörünün kayıt içine alınması sağlanacak.

Kuyumcular bu projeyle birlikte, peşin mal alımında işçilik is-kontosu, borcunu uzun vadede ödeme imkanı, düşük komisyon-lu kredi kullanım imkanı, zengin vitrin, ürün çeşitliliği, işletme sermayesi desteği gibi avantajlardan sistem içinde yararlanmış olacaklar. Kuyumcular ayrıca kredi borçlarını altı ay içinde kü-çük bir vade oranıyla (%5) 1000 gr altını 1030 gr olarak bankaya ödeyebilecekler.Konuya ilişkin görüş bildiren Karakaş Atlantis Yönetim Kuru-lu Başkanı Kamil Karakaş: “Bu proje aslında TEB ve Atlantis

Page 33: Voir mayıs ayı
Page 34: Voir mayıs ayı

Bankamız altın bankacılığında en ge-niş ürün yelpazesine sahip banka olma özelliği ile diğer bankalardan

farklılaşmaktadır. Son bir yıl içerisinde müşterilerin altın ve altına dayalı yatırım ürünlerine olan taleplerinin artmasına paralel olarak, biz de altına dayalı yatırım ürünlerini çeşitlendirerek farklı beklen-tilere uygun ürünler sunmaya başladık. Altına dayalı ürün gamımızı artırırken müşterilerimizin altına kolay ulaşabilme-sini amaçlıyoruz.Altın Kredilerinde imalatçıdan toptancı-ya, küçük üreticiden perakendeciye ka-dar altın ticareti ile uğraşan tüm sektör müşterilerimiz için finansal çözümleri-miz mevcut. Sektör dinamiklerine uygun kredi süreçlerimizin yanısıra altın kre-dilerimizde biraz daha müşterilerimizin ihtiyacına yönelik farklılaşmaya gittik. Mesela, kuyumcular genelde altın kredi-lerini bir yıl vade ile alıyorlardı ve vade sonunda bütün altınlarını getirip altınla-rını kapatmak zorunda kalıyorlardı. Bu da kuyumcuların işini zorlaştıran bir sorun. Biz bu noktada onlara daha kolay ödeme şartları sunmak için taksitli kredileri ge-liştirdik. Müşteriler, istedikleri ödeme planına bağlı kalarak, istedikleri vadede, istedikleri kadar taksitlerle veya 3 ayda bir ödemelerle kredilerini ödeyebiliyor-lar. Bu da onların üretim yapmış olduk-ları mallarını vadesi geldiğinde bozmadan veya herhangi bir yerden altın bulup geti-rip kapatmadan, dönem dönem ödeyerek kapatmalarını sağlıyor. Kuyumculuk sektörünün ihtiyacına yö-nelik bu ürünü 2012’de hayata geçirdik ve oldukça olumlu tepkiler aldık. 2013 yı-lında da bu ürünle sektöre desteğimizin

artacağına inanıyoruz. Onun dışında bir de tabi özellikle ihracatçılarımızın dönem dönem yurt dışına yaptıkları ihracatlarda finansal destek ihtiyacı, sigortalama ihti-yacı veya bilgi ihtiyacı oluyor. Biz yine faktoring şirketimizle birlikte onlara yönelik bir “İhracat faktoring” ürünü geliştirmeye çalışıyoruz. Onların ihracat yaptıkları ülkelere yönelik gerekli şartları sağlayarak ve sigorta enstrüma-nını da kullanarak ihracatlarını daha gü-venilir ve rahat yapmalarını sağlayan yeni bir ürünü de 2013 yılında sunuyoruz.Yine sektörde ilk olarak sunduğumuz taksitli altın kredisi, gümüş kredisi, ku-yumcu paket sigortası da diğer raf ürün-lerimiz arasında yer alıyor. Altın bankacılığı konusunda işimizi yü-rütürken özellikle müşterilerimizin talep ve beklentilerine yönelik ürün geliştiri-

yoruz. Altına dayalı ürün gamımızı artı-rırken amacımız, müşterilerimizin altına kolay ulaşabilmesini sağlamak.Ayrıca tüm kredi ürünlerinde sektör di-namiklerini göz önüne alarak sektöre özel kredi değerlendirmesi yapmaktayız. Sunduğumuz taksitli altın kredisi, ima-latınıza destek kredisi, gümüş mevduatı ürünlerimiz ile sektörde farklılaşıyoruz. Ayrıca müşterilerimiz şubeden yaptıkları tüm altın ve gümüş işlemlerini internet ve ATM üzerinden de rahatça yapabil-mektedirler.DenizBank olarak toplam altın mevdu-atımız 425 kg’dan bugün itibari ile 13,5 tona ulaştı. Pazar payımız yüzde 0,95’ten, yüzde 5’e yükseldi. Altın Kredilerinde ise 1,7 ton kredimiz var, bu da pazarın yüzde 11’i demek.

DenizBank Altın Bankacılığı Grup Müdürü Turgut Gelgör’e sorduk: Altın bankacılığında yenilikler ve farklılıklar getirdiniz. Tüm bu yeni gelişmelerden bizleri haberdar eder misiniz?

SEKTÖRE UYGUN YENİ ÇÖZÜMLER

32

Page 35: Voir mayıs ayı
Page 36: Voir mayıs ayı

34

Osmanlı Dönemi’nden beri süregelen Trabzon hasırı, halen yurt içi ve yurt dışında rağbet gören ürünler arasındaki yerini koruyor. Bu geleneği sürdüren firmalar arasında yer alan Kar Altın Yönetim Kurulu Başkanı Cevat Kara, Trabzon hasırı ile firmasının örtüşmesini değerlendirdi.

El EmeğiGöz Nuru

Bilezik üretimi yapıyorsu-nuz. Bildiğimiz kadarıyla bayanlar elde üretim yapı-yor. Üretiminizden ve sü-reçlerinden bahseder misi-niz?Geçmişten süre gelen üstün dokuma tekniği, günümüzün gelişmiş makine ve teçhiza-tını kullanarak dahi yapıla-mıyor. Hamarat bayanların elinde çift yüzlü dokunuyor, Trabzon hasırını bayanlar dokuyup, tokmakla yüzeyini düzelttikten sonra atölyelerde boyu ve ke-narları düzeltiliyor, farklı başlık modelleri döküm atölyerinde dökülüp, hasıra kaynak yapılıyor ve bazı kimyevi işlemlerden sonra Trabzon hasırı kullanıma hazır hale getiriliyor.

Tek ürün gamınız var. Başka çeşitlere de yönelmeyi dü-şünüyor musunuz?Çalıştığımız branş hasır olduğu için usta olduğumuz konuda, farklı hasır fantazi modeller üretiyoruz. Hasırı farklı boyutlara taşıyıp insanların beğenisine sunuyoruz. İnsanların bildikleri, usta oldukları işlere odaklanması, beraberinde başarıyı getirir diye düşünüyorum. Bu başarı da insanların memnun olma de-recesini üst sıralara taşır.

Peki yurt dışına ihracatınız nasıl? Hangi ülkelerle çalışı-yorsunuz?Ünü Türkiye sınırlarını aşan Trabzon hasırı, katıldığımız fuar-larda ününe yakışır bir talep görmektedir. Bizim çalıştığımız ül-keler; Almanya, Irak, Pakistan, Hindistan, Suudi Arabistan baş-ta gelmektedir. İmal ettiğimiz ürünlere talep fazlasıyla memnun etmektedir.

Yeni hedefleriniz, çalışmalarınız var mı?İnsanları memnun etmenin bir sınırı yoktur. Daima farklı tarz-lar, yeni hedefler, araştırma-geliştirme için daha iyi ve güzele ulaşma adına elimizden gelen gayreti sarfetmekteyiz. Bütün gayretimiz insanların mutluluğu içindir.

Page 37: Voir mayıs ayı
Page 38: Voir mayıs ayı

Sektörel anlamda gelişmekte olan ku-yumculuk, asıl itibarı ile ülkelerin gö-rünen yüzü olmuştur. Bu nedenle çok

değişik anlam ve ifadeler taşıyan takı işleme-ciliği sanatının tradisyonel yüzünü tüm dün-ya insanlarına anlatma adına, son yıllarda ge-linen nokta ile büyük aşamalar kaydetmiştir.Öncelikli olarak kullanılan değerli metaryal-lerin yeknesak ve helojen olması sektörel

anlamda çok önemli olup, yapılan çalışma-ların gelecek nesillere aktarılmasına olanak sağlamaktadır.

“İnsanoğlu tarih boyunca güce inanmıştır”Takı işleme sanatı insanın kendini doğru ifa-de edebilmesi için imkan sağlar, günümüze kadar gelen süsleme ve bezeme sanatında kullanılan sembollerin bir dili vardır. Bu da

kuyumculuğu tüm dünyaca bilinen ve kulla-nılan bir lisan haline getirmektedir. İşte tam bu aşamada bu evrensel dili iyi kullanmak, inanıyorum ki çağımızın geleceğe açılan penceresi olacaktır. Varlık bilinci ve inisiye olmak, bu gücü iyi kullanmakla mümkün bir hale gelecektir. Yani bizim yapmaya çalıştığı-mız, geleceğe “Doğru” mesajlar vermektir.

Mehmet SatıcıözStil Alyans Yönetim Kurulu Başkanı

KUYUMCULUĞUN MİSYONU

36

Birbirinden farklı modele imza atan, ayrıca sektörün dev markalarına alyans üreten Ufuk Alyans, sürekli gelişen ve değişen alyans piyasasında özgün yapısıyla farklı bir duruş sergiliyor. Dünyada asla modası geçmeyecek takı çeşidinin alyans olduğunu belirten Ufuk Alyans firma sahibi Ufuk Gü-neş; geçmiş döneme göre bugün itibariyle çok fazla model tüketiciye sunulduğunu, artık alyans alacak kişilerin yüksek çeşitlilik karşısında seçim yapmakta çok zorlandığına dikkat çekti. Bazen çiftlerin 2-3 saat alyans çeşitlerini yakından in-celeyip karar veremedikleri şahit olduğunu kaydeden Ufuk Güneş, “Yüzlerce modelin arasında kararsız kalan birçok çift en sonunda yıllar öncesinin klasik alyans modellerini tercih ediyorlar. Bu durum, klasik alyansın sürekli vitrinlerde kendine yer bulmasına sebebiyet veriyor” dedi.

UFUK ALYANSGeçtiğimiz yıl 50 bin çiftin

hayatına “Takıldı”

Page 39: Voir mayıs ayı

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

VOIR altin imalat ‹LAN 22x28.5.pdf 1 19.04.2013 12:31

Page 40: Voir mayıs ayı

38

“Ücretsiz Cumartesi Seminerleri” İstanbul Kuyum-cular Odası Binası’ndaki HRD Antwerp derslik-lerinde veriliyor.

“Ücretsiz Cumartesi Seminerleri” sektör profesyonel-lerine ve bu alanda kariyer hedefleyen katılımcılara açık olmak üzere HRD Antwerp tarafından hazırlandı. Semi-nerler, iki konu başlığı altında HRD Antwerp Eğitim De-partmanı tarafından veriliyor. Temel Pırlanta Tanıtım Semineri ile katılımcılar 4C ko-nusunda bilgi kazanırken, pırlantanın özelliklerini; temel mücevher satış eğitimi tanıtım semineri ile HRD Antwerp satış modeli üzerinden katılımcılarda satış süreçlerine hâ-kimiyetin önemi ve pırlantanın faydalarını müşteriye efek-tif biçimde aktarma konusunda farkındalık kazanıyorlar.Seminerler her Cumartesi günü saat 11:00-16:30 saatle-ri arasında İstanbul Kuyumcular Odası Binası’ndaki HRD Antwerp dersliklerinde organize ediliyor. Katılımcıların seminer öncesinde mutlaka ön kayıt yaptırmaları gerekiyor.Ücretsiz seminer tarihleri ile ilgili detaylı bilgi almak ve ön kayıt yaptırmak için katılımcılar HRD Antwerp ile ile-tişime geçebilirler.

HRD Antwerp ve İMMİB arasında iki kurumun eğitim alanındaki iş

birliğini geliştirmek üzere imzalanan mutabakat zaptı sonrasında organize

edilen, sektöre yönelik eğitimler devam ediyor.

ÜcretsizCumartesi

Seminerleri

Page 41: Voir mayıs ayı
Page 42: Voir mayıs ayı
Page 43: Voir mayıs ayı
Page 44: Voir mayıs ayı

Hayatınızı incelerken hangi yönünüzü daha da öne çıkart-mak gerektiğini düşündüm. Hem yazıyor hem söylüyor hem de çalıyorsunuz. Tüm bunların birleşimi Barlas Erinç’i anlatır mısınız?Eğer genel bir yönümden bahsediyorsak, öngörü ve önsezile-rim çok güçlüdür; kendimle ilgili her konuda. Başka bir deyişle vereceğim herhangi bir kararla ilgili sadece ilk görüş ve his-lerim doğrultusunda gidebilmeyi çok katı ve istikrarlı bir hale getirebilmeyi, vicdani derinliğimi biraz azaltabilmeyi isteyebi-lirdim; ama eğer müzikal hayatımdan bahsediyor isek de ben bunda bir seçenek gerekliliği görmüyorum. Yaptığı şarkıları hem diğer sanatçılara veren hem de kendi yorumlayan tonla sanatçı arkadaşımız, abimiz, kardeşimiz, ablamız var. Ben de

onlardan biriyim bu konuda. Kaldı ki ben esasında ülkemizde yeni bir tarz solist olarak müziğe başladım ve o dönemler-de kendi jenerasyonumdan bir sürü arkadaşımıza da ilham

vermiş bir rock ve punk şarkıcısıydım; yine biraz dinlen-me gereği duyduğum bir dönemde besteciliğim biraz ön

plana çıktı. İşte bu anlamda ortaya karışık bir şekilde sürdürüyorum olayı.

Başka sanatçılara beste yapanlar, bunun

yanında yoruma da başladı ve artık bu neredeyse popüler olmaya baş-

ladı. Değerlendirir misiniz?İlkesel bir prensip olarak kişi-

nin yeteneği var-

42

Gerek çıkardığı albümlerle gerek başka sanatçılara verdiği beste ve

sözleriyle, 300’den fazla şarkının birçoğu hit olan bir sanatçı Barlas Erinç… “Aşk her şeyi affeder

mi?”, “Ne ekmek ne de su”, “Dursun dünya”, Galatasaray

için yazılmış olan “Kalbimizde şampiyon”

bunlardan sadece birkaçı.

“Öyle Yaşıyorum İşte”

BARLAS ERİNÇ

Page 45: Voir mayıs ayı

destekleyen ve pompalanan adeta bir ütopya gibi bir politikası var medyanın. Bilemiyorum belki de böyle olması gerekiyor-dur. Eğer bu, mesela ‘’Hani nerde o eski şarkılar’’ şeklinde bir serzeniş ise, o eski dönemlerde aşkın ve değerlerin yaşama tarzı ile günümüzdekilerinin yaşama tarzı arasındaki farktan kaynaklanıyordur.

Günlük yaşamda nasıl birisiniz? Böylesine bir sanatçı ruh… Eminim herkes merak ediyordur.Günlük, güncel ve yaşanan hayattan koparsanız üretme yete-neğinizi kaybedersiniz. O yüzden ben asla sıradanlıktan kopma-maya çalışıyorum. Yaşanan ortalama hayatla olan bağlarımı hep canlı tutuyorum. Yani tabiî ki bir sanatçı olarak farklı yönlerim vardır kendi içimde; ama bunu sadece üretimime uyguluyor ve yansıtıyorum.

Bu arada zevklerinizi de merak ediyorum. Takı sever misiniz ya da uğuruna inandığınız aksesuarlarınız falan var mıdır; ne gibi takılar size hitap ediyor?Evet takı merakım var… Bir süredir kurukafa dizayn tarzı takılara taktım. Kolye ve küpe de kullanıyorum; ama özel bir ‘’uğur’’ takıntım da yok. Giyimde sıkı tarz, üste oturan kıya-fetleri tercih ediyorum ve bunları da daha tatmin edici olarak ihraç fazlası ürünler arasında bulabiliyorum. Daha sıra dışı mal-lar çıkabiliyor aralarından. Çok beğendiğim ayakkabı ya da pan-tolonları sürekli ve her yerde giyme eğilimindeyim, yani bakkal çakkal klüp ya da TV her yerde…

Yeni projeleriniz var mı?Yeni projelerim her zaman-

ki gibi yeni şarkılar, güzel şarkılar yapmak…

Son bir sözünüz var mı?İnsanlığın, dünyanın artık aklını ba-şına toplamasını; bütün bu doyumsuzluk, şiddet,

düşmanlık, huzursuzluk-ların bitmesini diliyorum!

43

sa ve toplumsal bir beğeni ve tercih sağlayabiliyorsa, yeteneği olduğu bu konuda her şeyi yapabileceğini savunuyorum. Bu-rada önemli olan beğeni veya tutulma kriteri ve çıtasının ne olduğu; yine bu düzey ve profilin nesillere ne gibi bir katkıda bulunabildiği… Maalesef çok uzun yıllardır varlığı tartışılmaz, beğenilirliği göreceli olmayan, enternasyonal mecrada güve-nilirliği olan sanatçılar çıkaramıyoruz. Hele ki popüler alan dı-şında gerçek sanat dallarında bu daha da vahim bir durumda. Mesela bir bale, resim, heykel, edebiyat gibi sanatsal dallarda ben enternasyonal kabul edilebilirliğe haiz bir isim hatırlamıyo-rum… Evet tabi ki vardır. Ama yine maalesef biz bilemiyoruz; çünkü bize duyurulmuyor. Ve yine yukarıda bahsettiğim çıta ve kriterler de toplumda bir gıdasızlık yaratarak hepimizce malum şiddet, kendini bilmezlik, yetersizlik, mutlu olamayan, kendine güvensiz, son derece materyalist ve yüzeysellikle varolma eği-limindeki nesillere yol açıyor.

“Öyle yaşıyorum işte” isimli yeni albümünüz de çıktı; hayırlı olsun. Nasıl bir albüm, kendinizi eleştirir misiniz?Her zamanki gibi albüm çıkarmak amaçlı oluşmadı. 3-5 şar-kı oluşmuştu ve o sırada yollarımız Burak Demirezen (Onair Medya) ile kesişti bir şekilde. Ardından albüm çalışmasına dön-dü iş. Bana ait 10 şarkı yer alıyor. Old School Rock tarzı oldu; gitar-bas-davultarzı denilebilir. Her şeyi ben çaldım, söyledim, kaydettim ve mixledim. Hatta albüm grafik artworkünü de ben yaptım. Biraz yorucu gibi görünebilir dışarıdan; ama konuya iş gibi bakmayınca yorgunluk da algılamıyorsun. Yine aşka ve ha-yata dair, onların etrafında değinilen konular. Albümü eleştire-bilmek için çok çaba sarfettim ama bulamadım.(Gülüyor)

Popüler kültürde her şey çok çabuk tüketiliyor; besteler… sanatçılar… Ne düşünüyorsunuz bu konuda?Zamanın ruhu diyorum! Şüphesiz bu çok takdir ettiğim bir durum değil ama yapacak bir şey yok gibi. Bence teknoloji-deki gelişme ile Spiritüalizm arasındaki balansta bir arıza var. Aslında bu soruya cevap vermesi gereken müessese global medya, yani bu sadece bize özgü bir durum değil. Bu durumu

Page 46: Voir mayıs ayı

Sektörel tecrübelerini Stil Turkuaz markası altında toplayan Mesut Çakmak ve Mehmet Satıcıöz, Türkiye ve yurt dışına alyans modelleri ve taş tedariği ile hizmet veriyor.

YENİ MAĞAZADA HİZMETE DEVAM

Kuyumcukent’te uzun bir süredir hizmet veren Stil Tur-kuaz Alyans, farklı alyans modelleri ile pazardaki iddiala-

rını sürdürüyor. Hem alyans hem de taş tedariği konusunda sektör ihtiyaçlarına cevap veren firma, yine Kuyumcukent’te ikinci mağazasını açtı. Deneyimlerini kaliteli üretimden yana kullanan ve yeni projelerle sürekli karşımıza çıkmak için çalı-şan markanın bir sonraki yeniliği de merak konusu…

VOIR HABER

Yıllar geçtikçe insanoğlunun güzellik ve kalite anlayışı değişmektedir. Bu değişim her sek-törde olduğu gibi kuyumculuk sektöründe de

kendini farklı şekillerde göstermektedir.

Geçmişte ziynet altınlar kurdelelere dizilip, boyun-lara takılarak süslenilirdi. Bu yöntem hem süs, hem de yatırım sağlardı. Ancak geçen yılların güzellik anlayışlarında oluşturduğu farklılıklar ve gelişen üretim teknolojileri ile düşen maliyetler sayesinde daha fantezi ürünler kullanılabilir oldu.

Zaman her şeyi değiştirdiği gibi bu fantezi ürünler üstünde de etkisini gösterdi ve karşımıza yepyeni bir ürün grubu çıkardı.

Bu grubun bir bölümü geçmişten günümüze elmas olarak varlığını zaten sürdürüyordu. Ancak fiyatla-rının çok yüksek olmasından dolayı herkesin kulla-nabileceği bir ürün çeşidi değildi ve sadece belirli kuyumcularda satılırdı. Geri dönüşümünde de kayıp çoktu.

Gelişen teknolojiyle elmas taşının özel şekilde kesi-lip ışığı direkt geri yansıtmasının sağlanması sonu-cu pırlanta doğdu.

Pırlanta tıpkı bir zamanlar ziynetlerin ya da fantezi ürünlerin olduğu yerde duruyor; şu an karşımızda. Üretim miktarlarının artması, işlemedeki işçilik maliyetlerinin düşmesi ve geri dönüşümdeki kayıp-ların çok azalmış olması, hem süs hem de yatırım aracı olarak cazip bir hale getiriyor pırlantayı.

Bu noktada kuyumculuk sektöründe faaliyet gös-teren meslektaşlarımızın ürün çeşitlerini gözden geçirmesi gerekliliği doğmaktadır. Geleceğe hazır olmak için bugünden eksik olan bilgiler tamamlan-malı ve sektörün gideceği yöne hazır olunmalıdır.

Kazım ŞahinFahret Döviz Yön. Kur. Başkan Vekili

PIRLANTA NEREYE DOĞRU?

44

Page 47: Voir mayıs ayı

AltınayA L Y A N S & P I R L A N T A

www.altinaymucevherat.comSANAL MAĞAZAMIZMem û Zîn

KOLEKS�YONU

Page 48: Voir mayıs ayı

46

BİR YOLHİKAYESİ

VOIR YAŞAM

Bugüne kadar insanları ofislerinde, mağazalarında ziyaret ettik hep. İstedik ki farklı yaşam öykülerini, yine farklı bir çerçeveden aktaralım sizlere. Tam bir azmin, başarının öyküsünü, bambaşka bir ortamdan sunmaktı gayemiz. Bunun için düştük yollara…

Page 49: Voir mayıs ayı

Günümüz sabahın erken saatlerin-de başladı. Ekipçe düştük Ban-dırma yollarına. Doğayı yaşamak

ve biraz olsun İstanbul’un debdebesinden uzaklaşmak istedik. Yaşamı ıskalamayan, dolu dolu yaşayan bir isim karşıladı bizi; Cemalettin Şahin. Bandırma’da Kamergold adı ile markala-şan Cemalettin Bey, önce buradaki ma-ğazalarını gezdirdi. Ardından bizi şaşkına uğratan hobilerini ve uğraşlarını görme-mizi sağlayacak Bandırma’nın Erikli Kö-yü’ndeki çiftliğine… Sürprizlerle dolu bir isim Cemalettin Şahin. Sabah gördüğü-müz takım elbiseli adam artık karşımızda yok; çünkü çiftlik yolunu tutkunu olduğu motoruyla katetti. Gençlik yıllarında sü-rekli motor tepesinde olduğunu söyleyen Cemalettin Bey, bu tutkusunu şöyle ifade ediyor: “Yıllardır severim motoru. Ama işlerimizle boğuşurken, tutkularımızı bir kenara itiyoruz maalesef. Motor fuarını gezerken bu motoru gördüm ve çok be-

ğendim. Hatta uzun zaman ara verdiğim için tekrar kısa bir eğitim bile aldım. Bu motor Turing dediğimiz cinsten ve özellik-le uzun yollarda tercih edilir. Ben de zaten bayağı bir yol yaptım bununla. Ayrıca hafta sonları diğer motorumla, özel parkurlarda motocross yapıyorum; inanılmaz bir keyif. Ancak burada belirtmek isterim ki, moto-ru gençlere tavsiye etmiyorum. Hatta ço-cuklarıma da vasiyetim var; ‘ben öldükten sonra sevmediğim birine verin motorumu’ diye” (gülüyor) Cemalettin Bey’in sektör-deki duruşuna alıştığımızdan, içeride ya-tan böylesine bir kişilik tabi ki bizi şaşırtı-yor. Sonradan bunlarla da sınırlı olmadığını öğreniyoruz.Çiftliğe giden yol oldukça bozuk. Tozlu ve engebeli yoldan giderken gördüğümüz, alabildiğince yeşil alanlar ve yer yer sarı çiçekler, bizi bizden alıyor. Gittikçe köy yaşantısına yaklaşıyoruz. Bir yandan hay-ran hayran etrafımızı seyrederken, bir yandan da parmağımız sürekli deklanşör-de. Yolun kıvrımlarının sonunda gözüken dağların tepesindeki yeldeğirmenleri bizi selamlıyor. Hepimiz İstanbul’un kirli hava-sından uzaklaşmanın sevincini yaşıyoruz. Ne kadar da hasretmişiz meğer… Yolun sonuna geldiğimizde bizleri mütevazi bir çiftlik karşılıyor. Cemalettin Bey’in de bize katılmasıyla çiftlik serüvenimiz baş-lamış oluyor. Evin bulunduğu yer biraz yüksekte ve dağlara bakıyor. Bahçeye iniyoruz. Aslın-da oraya bahçe değil, minik bir hayvanat

47

Page 50: Voir mayıs ayı

VOIR GÜNCEL

48

bahçesi demek daha doğru. Kümeslerin ve bir ahırın bulunduğu bahçede başka bir sürpriz hazırlamış bize Cemalettin Bey. Sivas’tan getirttiği taklacı güvercinler, ku-ğular, tavus kuşları, ilginç görünümleriyle Habeş tavukları, Çin kazları ve ahırda he-yecanla dışarı çıkmayı bekleyen bembeyaz bir Arap atı… Cemalettin Bey ahırdan atı çıkartıyor ve bir yandan da binmek üze-re hazırlık yapıyor. At oldukça hareketli, yerinde duramıyor. Cemalettin Bey atın üstüne atlıyor ve dört nala koşturuyor… İnanılmaz bir mutlulukla ata biniyor; “İşte en büyük tutkum. Çok büyük haz duya-cağınız, güzel bir spor” diyor. Bir sonraki projesini gösteriyor bize. Büyük bir bahçe yapılıyor çiftlik evinin hemen arkasında. İçinde birçok meyve ağaçlarının ve ör-deklerin yüzebileceği bir süs havuzunun da bulunacağı bir yer. Diyor ki Cemalettin Bey: “Biz buradan hiçbir zaman ticari kay-gı gütmedik. Sizin derginiz aracılığıyla da söyleyeyim: Tanıdığım tanımadığım yolu geçen, ismi, cismi, fikri, zikri ne olursa olsun bütün insanlara buranın nimetleri helal. Herkes buraya gelebilir ve istediği kadar nimetlerinden yararlanabilir. Ka-pımız herkese açık. İnsanlar faydalansın diye diktirdim ben bu ağaçları. Doğayı çok seviyorum ve maalesef bundan 10 sene sonra böyle manzaralara hasret kalacağız”. Dereyi de unutmamak lazım; arazinin için-den bir de dere geçiyor.

“Bir müşteri 1000 müşteri götürür.

Bir müşteri 1000 müşteri getirir”Eve geçiliyor akşam yemeğini yemek üze-re. Hazırlanan sofranın başına toplanıyo-ruz ve soruyoruz, hikayeniz nasıl başladı ve bu günlere nasıl geldi?Cemalettin Bey hayatta bir çok doyuma ulaşmış, ancak başarıyı seven ve bunu sü-rekli gerçekleştirmek için de yeni projeler üreten biri.Yıllar önce Sivas’ta bir kuyumcu dükkâ-nında başlar iş yaşantısı. Ancak planların dışında gelişen olaylar onu Bandırma’ya kadar sürükler. Aslında amaç İstanbul’a gelmek ve burada büyümektir. Fakat maddi koşullar buna elvermeyince, Ban-dırma’ya abisi ile birlikte yerleşir. Kim-seyi tanımamanın verdiği birçok zorlukla

karşılaşırlar. Ancak ellerindeki ufak bir sermaye ile “Şahinler” adı ile bir mağaza açarlar. Yıllar geçtikçe farklı bakış açısına sahip olduklarını anlarlar ve yollarını ayı-rırlar. Böylece 1991 yılında ilk Kamergold Mağazası açılmış olur.İş yaşantısına ilk başladığı yıllardan beri kurumsal bir firmanın hayali ile yaşayan Cemalettin Bey, nihayet bunu gerçekleş-tirebileceği bir firmaya kavuşmuş olur. Daima ileriye yönelik planlar yaparak, sis-tematik bir şekilde hareket eder. Bir mar-kanın en önemli ayağı olan müşteri mem-nuniyetine ağırlık verir. Bu konuda ar-ge çalışmaları yapar ve yaptırır. Halkın aya-ğına kadar hizmet götürür. Böylece mar-ka zamanla duyulmaya, bilinmeye başlar. Kamergold büyüdükçe yatırımlar da artar ve peşi sıra mağaza sayısı artmaya, verilen hizmetler de çeşitlenmeye başlar. Ufak bir mağazadan, bugün İstanbul mağazaları ile birlikte 70 personeliyle büyük bir Pazar payına sahip bir şirket haline gelir Kamer-gold. Yatırımlarını en önce Bandırma’ya yaptığını belirten Cemalettin Şahin: “Ben

VOIR YAŞAM

Page 51: Voir mayıs ayı

49

buradan ekmek yiyorum ve bu yüzden buraya yatırım yaptım ve devam da edeceğim. Çalışanlarımızın çoğu bu-radaki insanlar. Karşılıklı güven çok önemli bizim işimizde. Halk bize gü-veniyor, biz de onlara. İnanır mısınız? Herkes İstanbul’u merkez gösterir, ben Bandırma’yı merkez gösterdim. Buranın vergi dairesine katkı sağlaya-yım diye. Hatta 2005 yılından beri de Bandırma vergi rekortmenleri arasına girmeyi başarıyorum”Cemalettin Bey kimsenin hakkının yenmemesi gerektiğini vurgulayarak; “Elemanlarımın hepsinin sosyal hakla-rı tam olarak verilir. Benim için eleman önemlidir. Onlar ekibimizi oluşturur. Şu aralar yeni transferlerimizle ciddi bir şekilde, tam kurumsallaşma süre-cine girdik. Öyle bir sistem oturtma-lı ki, bu iş benden sonra da gelişerek devam etsin; çalışanlar evine ekmek götürsün. Bunun için tam bir beyin takımı oluşturduk. Online satıştan tu-tun da, gizli müşteriye kadar her şeyi yeniden yapılandırıyoruz. Zaten artık yeni nesil de aramıza katıldı. Oğlum Kâzım’ın da gelmesi ile birlikte daha da yenilikçi bakmaya başladık. Mağa-zacılığı daha da büyütüp, ihracata da yönelmek istiyoruz”.Kamergold büyümeye devam ederken 2009 yılında bir atılım kararı daha alır Cemalettin Şahin ve Fahret Döviz’i (FD) devralır. Bu İstanbul’a açılma sebebini oluşturur. İnsanlarla beklen-tileri konusunda özel bir çalışma baş-latır Cemalettin Bey. FD’nin ne gibi ve nasıl hizmetler vermesini istedikleriy-le ilgili özel bir araştırma da yaptırır.

Bunun üzerine bir strateji belirler. Fahret Döviz’in Kamergold’dan farklı bir kulvarda hizmet vermesi kararlaş-tırılır. Kamergold perakende mağaza-cılık olarak devam ederken, FD Döviz toptan ile ilgilenecektir. Aynı zamanda FD Diamond da toptan-perakende pır-lanta satışı yapacaktır. Hatta Pastırma-cı Han’da bu iş ile ilgili inşaatına baş-lanan pırlanta bölümü de bu markaya bağlı olacaktır. Ayrıca Kamergold’un, Kapalıçarşı’da bir de perakende mağa-zası bulunuyor.Her işte müşterinin önemini vurgu-layan Cemalettin Şahin: “Her şey-den önce insanlara hizmet ver-mek, güvenlerine layık olmak, onların yüzündeki mutluluğu görebilmek, bizim için en önem-

li nokta. Parayı kazanırsınız, ama size para kazandırırken onların da mutlu olması lazım. Siz parayı kazandığınızda mutluysanız ama alışveriş yaptığınız insanlar mutsuzsa, bu bir kâr değildir. Bizim için size teveccüh göstermeleri, sizi önermeleri, tavsiye etmeleri en büyük kazanç… Hani eskiler derler ya: bir müşteri 1000 müşteri götürür, bir müşteri 1000 müşteri getirir”.Akşam saatlerinde çiftlik evinde ku-

zine sobanın başında hoş sohbetlerle, Anadolu

misafirperverliğiyle ağırlandığımız günü noktalıyoruz. Yola koyulmak gerek; İstanbul bizi bek-ler…

Page 52: Voir mayıs ayı

Erhan ERKEÇAltınakıl Kurumsal Danışmanlık Hizmetleri

50

VOIR GÜNCEL

Merhaba sizler için üç bölümden oluşan bir yazı dizisi hazırladım. “Hedefler”, “Prim Sistemi”, ”Müşteri Memnuniyeti”. Bu ay sizlere, satışınıza

direkt etkisi olacak bu üç önemli konunun ilki olan “He-defler” konusunu anlatacağım. Eğitim verdiğim ve karşılıklı görüştüğüm tüm kuyum sek-törü patron ve çalışanlarına ilk önce satış hedeflerini so-rarım. Genelde soruya verilen cevap patron tarafından da, personel tarafından da aynı olur; “İçeriye giren her kese satmak!”. Oysa içeriye gelen herkese satış yapmak hedef değil, alınan maaşların karşılığıdır.Hedef konusu gözden kaçırdığımız ve sektörümüzün ya-pısı gereği genellikle hesaba katmadığımız bir durumdur. Bu durumu kısaca örnekler isek. Ortalama yüzde 20 kâr ile ürün satan bir işletmenin toplam giderleri 20.000 TL ise bu işletmenin zarar etmeden ayı kapatması için yap-ması gereken ciro: 100.000 TL’dir. 30 Gün açık olduğunu düşündüğümüz bir işletme için bu durumda, bu işletmede günlük cironun 3.333 TL olması halinde başa baş noktası yakalanmaktadır. Kâr beklentimizin de aylık 20.000 TL ol-duğunu düşünürsek, hedefimiz günlük ortalama 4.000 TL ciro olmalıdır. Yukarıdaki örneği ortalama kâr marjı ile siz de kendi şirke-tinize basitçe uygulayabilirsiniz. Önemli olan, yukarıdaki örnekten hareket edecek olur isek 4.000 TL’nin altında ciro ile kapattığınız bir günün sonunda personellerinizi toplayıp; “Yarınki hedefimiz bu günkü eksik ciromuz ile birlikte (ör.) 6.000 TL” demez ve personele hedef belirt-mezseniz, personeliniz biz elimizden geleni yaptık diye-rek huzur içerisinde evinin yolu tutar ve siz asla beklenti-niz olan kâr marjına, cirolara ulaşamazsınız.Hedef belirlemek aynı zamanda kâr marjı yüksek olan ürün guruplarına doğru, personelin satış alışkanlığını da yönlendirecektir. Ciro ve kâr hedeflerinin gerisinde ka-lan personelinizin, bilezik müşterisini 14 Ayar ve Pırlanta ürünlerine yönlendirdiğini göreceksiniz. Tabi ki sonuca ulaşıp kazançları arttırmak için ayrılmaz üç kuralı birlikte uygulamanız şart! Hedeflerinizi belirleyin, doğru bir prim sistemi oluşturun ve içeri giren müşteri sayısının “Müşteri Memnuniyeti” ile doğru orantılı olduğunu unutmayın! Gelecek sayı bu-luşmak dileğiyle…

Satışlarım Nasıl Artar? I

Hedefler

Okulların kapanışı ile mezuniyet ayı haline gelen Haziran ayı geldi çattı. Gençlerin özenle ve büyük bir telaşla hazırlandığı mezuniyet partileri için sizlere farklı seçenekler sunuyoruz. Tepeden tırnağa kusursuz olmak isteyenlere çeşit çeşit öneriler…

mezun oluyorummezun oluyorum

ROMAN

MISS SELFRIDGEKOÇAKGOLD

L’ORÉAL

PHYSICIANS FORMULA

YENİ İNCİ

JOURNEY

NİHANATAKAN

Page 53: Voir mayıs ayı
Page 54: Voir mayıs ayı

52

Hasan Bey sizinle öncelikle Atlantis’in alyans koleksiyonları üzerine konuş-mak istiyorum. Tasarımlarda neleri baz alıyorsunuz?Tasarımlarımızda kendini kanıtlayan ve teknolojisi sürekli yenilenerek, moda ve trend çizgilerine uygun, iş ortaklarımıza güncel modeller sunarak, o yıl modanın içinde yer alan tüm çizgileri ar-ge şek-linde alyanslarımıza uygulamaya çalışı-yoruz. Bu uygulamanın içinde ürünün kaliteli ve dayanıklılığı bizim en büyük garantimizdir.

Atlantis çok çeşitli ürün gamına sahip. Bunların içinde alyansı nasıl konumlan-dırıyorsunuz?Sektörün önde gelen firmalarından ve yön veren firma konumunda olduğumuz için, bütün ürün gruplarında nasıl iddia-lı isek, Atlantis alyans da bu doğrultuda önemli bir konumda bizim için olmazsa olmazlarımızdan… Şu an Türkiye’nin tüm bölgelerinde etki-li ve profesyonel geniş pazarlama ağımız-la bu konuda lider konumdayız, sadece yurt içi değil yurt dışında da bayilerimiz

Yaz aylarının yaklaşması ile düğün dönemi de başlamış oldu. Kuşkusuz ki, evlilik denince akla ilk gelen takılar arasında alyans gelir. Karakaş Atlantis'in Kemeraltı Bölge Müdürü Hasan Mutafoğlu ile alyansın piyasalardaki durumunu konuştuk.

“Alyans sektörü sürekli büyüyor ama bilinçsizce büyüyor”

Page 55: Voir mayıs ayı

53

vardır. Atlantis olarak amacımız dünya markası olmak.

Altında sürekli iniş çıkış meydana geli-yor. Bu durum evlilik sürecindeki alış-kanlıkları da değiştirdi mi?Altındaki sürekli iniş çıkış elbette yeni evlenecek çiftleri etkiliyor; ama her ne olursa olsun yeni çiftler için en önemli şey alyanstır. Gelenek ve görenekleri-mize bağlı bir toplum olduğumuz için al-yansı hiç bir şekildeki sonuç etkilemiyor. Evlilik hazırlığında olanlar beğendiği al-yansı mutlaka alıyorlar ve gönül rahatlığı ile takıyorlar.

Alyans sektörü sürekli büyüyen bir Pa-zar… Nasıl değerlendiriyorsunuz?Alyans sektörü sürekli büyüyor ama bilinçsizce büyüyor. Piyasadaki döküm yapan atölyeler bile alyans satmaya baş-ladı. Bu da işin ne boyutlara geldiğini gösteriyor. Bu tür sonuçlar bizim gibi büyük firmalar için handikap. Yaptığımız

işçiliklerin tam karşılığını kesinlikle ala-mıyoruz; çünkü hem teknolojiyi takip ediyoruz hem de çok fazla el emeği ge-rektiren alyanslar üretiyoruz. Ama her şeye rağmen bölgelemizde devamlılığı-mız ve şubelerimiz olduğu için kaybımız yok. Bizim tek isteğimiz iş ortaklarımı-zın, yani müşterilerimizin mutlaka ayar kontrolü yapmaları ve kaliteden ödün vermeyen firmalarla çalışmaları… Önce-den piyasada tek kol ürün satılırdı; alan memnun,satan memnundu. Şimdi ise us-talarımız altı parça alyans yapıyor. Bunun el işi alyanstan hiç bir farkı yok. İşçiliği ise inanılmaz komik rakamlar… Bakın işte altın fiyatları bir anda düştü! Şimdi isteseniz de işçilikleri yükseltemezsiniz. Ama maliyetler hiç düşmüyor. Bizim is-teğimiz artık fiyatların kırılma noktasın-dan çıkması ve herkesin hakkını alması. İş ortaklarının da bu işi devamlı yapabilen firmalarla çalışması en büyük kazanç ola-caktır.

Altındaki sürekli iniş çıkış elbette yeni evlenecek çiftleri etkiliyor; ama her ne olursa olsun yeni çiftler için en önemli şey alyanstır. Gelenek ve göreneklerimize bağlı bir toplum olduğumuz için alyansı hiç bir şekildeki sonuç etkilemiyor.

Page 56: Voir mayıs ayı

VOIR GÜNCEL

Neden ve nasıl çalışıyorsunuz? Zorunlu, istekli, ih-tiyaçtan… Ama her ne olursa olsun azimle çalış-mak…Bu ay bu konuyu biraz da olsa irdeleyelim istedim.Tüm yaşamımıza yön veren şeylerin belki de en

başında nasıl çalıştığımız gelmektedir.Geçmişimizde nasıl çalıştık?

Okul yaşamında çok çalışkan olmayan insanların iş hayatın da çok başarılı çalışkan insanlar olabileceklerini biliyoruz. Peki bunun altın da yatan sır nedir?

Genel inanç ne olursa olsun toplumda eğitimli, okuyan insan-ların daha başarılı olacağı, en azından belirli bir düzeyde eği-tim almanın başarının kaçınalmaz anahtarlarından olduğudur.

Yeterince okumamış ya da okulda çalışmamış insanların bir-denbire çalışmaya başlayarak başarmalarının altında yatan se-beplerden biri, para kazanmayı başarması… Çalışmaya başla-nan o işi çok sevmesi, üzerindeki otoritenin -bu usta olabilir, patron olabilir- çalışanı mecbur kılması, yapılan işin hayattaki son şans olarak değerlendirilmesi.Her ne olursa olsun çalışma zorunluluğumuz, yaşam boyu devam ederken değişik nedenlerle çalışmaktan vazgeçersek, birbirinden kötü durumlara sürüklenebiliriz.

Sürüklendiğimiz bu kötü ve olumsuz durumlardan kurtula-bilmek için abuk subuk yollara sapmak yerine tekrar tekrar çalışmaya tutunmalı ve hiç vazgeçmemeliyiz.

Vazgeçtiğimiz anda kendimizi olumsuz kişilere teslim etmek zorunda kalacağız. Bu durum, bizi çevremize karşı adeta bir mutsuzluk kaynağı haline getirecek ve daha büyük sorunlara yol açacaktır.

Mutlu ve sorunsuz bir yaşam için çalışmak, çalışmak, çalış-mak…

Selçuk ÖZKAN

54

Çoğumuzun iş yaşantısında mecburi giydiğimiz ve bazen bizi zora sokan o klasik kıyafetlerden kurtulma zamanı… İçinde kendinizi rahat hissedeceğiniz, belki de haftasonları üzerinizden çıkartmayacağınız, rengarenk, rahat mı rahat, tiril tiril, sportif seçenekler…

sporve şık

DEBENHAMS

CONVERSE

BATİK SLAZENGER

POZİTİF ENERJİSPOR MERKEZİ

COLUMBIA

INTERSPORTBOBBLE

Çalışma uçup gidebilen bir alışkanlıktır; bırakması kolay, yeniden

başlaması zor bir alışkanlık

Victor Hugo

VOIR TREND

Page 57: Voir mayıs ayı
Page 58: Voir mayıs ayı

56

ALB Menkul Değerler, fuar öncesi Gaziantep ve çevresindeki kuyum-cu esnafını ziyaret ederek, birebir

iletişim kurarak nabız tuttu. Ayrıca ALB, döviz ve kuyumculuk sektöründe SPK lisansı ile Forex piyasalarında hizmet ve-riyor. Bu durum sektör tarafından olumlu tepkilerle karşılanıyor.Gaziantep’te Start Fuarcılık organizas-yonunda gerçekleştirilen Ortadoğu Altın ve Mücevher Fuarı’nda, 27 Nisan akşamı düzenlenen “Gala Gecesi” nde düzenle-nen 300 kişilik yemeğin sponsorluğunu ALB üstlendi. Fuarda ALB Menkul De-ğerler Genel Müdürü Metin Aytekin de hazır bulundu.Sektörü bilgilendirme konusuna önem veren ALB Menkul Değerler, “Altında risk yönetimi” başlıklı bir seminer de dü-zenledi. Ayrıca standı ziyarete gelen tüm

sektör mensuplarını da bilgilendirmeyi ihmal etmediler.Piyasanın durumunun sık sık dile getiril-diği fuar boyunca; Gaziantep Kuyumcular Odası Başkanı, Diyarbakır Kuyumcular ve Sarraflar Odası Başkanı, Antalya Ku-yumcular ve Sarraflar Odası Başkanı, Şanlıurfa Kuyumcular ve Sarraflar Oda-sı Başkanı’nın standı ziyaret etmesi de gözden kaçmadı. Ancak kuşkusuz ki en önemli ve anlamlı ziyareti, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in ziyere-tiydi. Sayın Bakan, ALB Menkul Değer-leri başarılarından dolayı kutladı.

Sektörde hızlı bir başlangıç gerçekleşti-ren ve sürekli yeni şubeleri ile de Tür-kiye geneline yayılan ALB Menkul De-ğerler, piyasalara damgasını vuracak gibi gözüküyor.

ALB’DEN BÜYÜK ATILIMLARALB Menkul Değerler, sektöre hızlı bir giriş yaptı. Ayağının tozu ile yeni şubeler açarak, Gaziantep Fuarı Gala Gecesi Sponsorluğunu gerçekleştirdi. Fuarda yoğun bir ilgi gören stantlarını sürpriz isimler ziyaret etti.

Page 59: Voir mayıs ayı
Page 60: Voir mayıs ayı

58

Babalar Günü’nün mimarı Sonora Smart Dodd, annesinin ölümünden sonra kendi ve beş kardeşine hem annelik hem de babalık yapan babasına ithafen, babaların da bir günü olmasını ve babasının doğum günü olan 5 Haziran’ı babalar günü olarak kutlanmasını istedi. Ancak o tarihe yetişmedi. İlk Babalar Günü 19 Haziran 1910’da Washington’un Spokane şehrinde kutlanmaya başladı.

Hayattaki en büyük dayanaklarımız; BABALAR...

Artes D1003 Tablet kalitesiyle vizyonunuzu değiştirmeye hazır mısınız? Bu özel ürün, en iyi fotoğraflar, videolar ve akıllı teknolojisiyle hayatınızı değiştiriyor.

Sıradışı Cerutti koleksiyonunda yer alan gözlükler sıra dışılığı ve prestiji bir arada bulmak isteyen babalara göre…

En “İnce” Cross firması klasik anlayışta ve gelişmiş teknolojiyle özel olarak ürettiği “ince” dolmakalemi ve jel refilli roller kalemini Cross Classic Century-Black Serisi ile Babalar Günü’nde tüm babaların beğenisine sunuyor.

SportifBitişiğindeki Antalya Golf Kulübü ile işbirliği içinde golf severler için eşsiz olanaklar sunan Kempinski Hotel The Dome, bahar aylarında hem tatil kaçamağı yapmak hem de golf sporu ile tanışmak isteyenleri otelde sezonun en büyük fırsatı bekliyor.

SanatçıDünyaca ünlü ressamlara, kolay bulunamayan duygulara, tarihi kültürlere, şehirlere, etniklere ve doğaya adanmış koleksiyonlar hazırlayan Freywille, sanat tutkunu babalara özel tasarımlar sunuyor.

ÖzgürJack Pierre saatler, tarz sahibi erkeklerin vazgeçilmezi olmaya devam ediyor. Siyahın asaleti ve mavinin özgürlüğü Jack Pierre saatlerde hayat bularak, saat tutkunlarının beğenisine sunuluyor.

farklı

Page 61: Voir mayıs ayı

59

Erkek giyimin vazgeçilmez markası Kiğılı, babalarını mutlu etmek isteyenlere alternatif hediye seçenekleri sunuyor. Bu özel günde babasını en şık hali ile görmek isteyenler cazip fiyat seçenekleri ile Kiğılı mağazalarına geliyor.

RahatBu Babalar Günü, hayatının kahramanı babasına güzel bir hediye düşünenler için King Paolo ayakkabıları birbirinden farklı alternatifler sunuyor. Rahatı seven babalara alacağınız King Paolo ile bu kez siz onun kalbini fethedin!

SeçkinSiz de bu Babalar Günü’nde ilk kahramanınız babanıza olan sevginizi benzersiz bir saat ile taçlandırın. Seçkin bir zevkin ürünü olan Nacar Babalar Günü koleksiyonu, özel kutusu ile sunduğu kol düğmesi seçenekleri ve saatleri ile tüm babalar için en özel hediye olacak.

SosyalNokia Lumia 720, son teknolojik yenilikleri ve tarzıyla sosyal açıdan aktif kitlelerin gözdesi olacak; görüntülemede, ücretsiz müzikte ve HERE haritalarında yaptığı son teknolojik yeniliklerle geliyor! Babalar için iyi bir alternatif hediye.

KaliteliBabalara özel ayrıcalıklı hediyeler Pierre Cardin’de! Erkek giyim modasının öncü firması Pierre Cardin, Babalar Günü’nde İtalyan kumaşlardan hazırladığı tasarımlarıyla özel hediye tercihlerine cevap veriyor.

KeyifliYeni İnci’nin Babalar Günü’ne özel, rengarenk ve rahat pijama koleksiyonuyla babaların keyfine diyecek yok… Yeni İnci 2013 Yaz Pijama Koleksiyonu, Babalar Günü için ideal hediye seçenekleri arasında yer alıyor…

1998 yılında orijinali Türkçe olan meşhur “Unut Sevme Beni” şarkısına yazdığı İbranice sözlerle büyük bir çıkış yakalayan ve sefarad şarkılarının kraliçesi kabul edilen Suzy, Pasion Turca etiketiyle 5 nci albümü “Baba Dili” ile yine dikkatleri üstünde toplamayı başardı. Albümün Türkiye dağıtımını EMI Müzik Türkiye üstleniyor. Suzy’nin babasına ithafen yaptığı bu albüm, Babalar Günü’ne oldukça uygun. Ne dersiniz?

Duygulu

Şık

Page 62: Voir mayıs ayı

60

Sektörde edindiği tecrübeleriyle yetinmeyip, kendine farklı bir misyon yüklenmiş bir tasarımcı o… ARMAN KASBAR bir yandan Goldima Kuyumculuk’taki ortaklığına devam ederken, bir yandan da zanaatının sürebilmesi için gelecek nesillere aktarım yapıyor.

CÜNKÜ ÖZGÜN-

TASARIM ÜRÜN HER ZAMAN SATAR;

Page 63: Voir mayıs ayı

yapıyoruz. Bayağı bir talep var, hem yurt içinden hem de yurt dışından.

V: Lafı gelmişken, müşteri kitleniz yurt içi mi yurt dışı ağırlıklı mı?A.K: Dubai ve İran ağırlıklı. Bunun dışında Balkanlar’da birkaç ülkeye veriyoruz. Yurt içinde zaten satış ağımız var. Ayrıca Karadeniz, Ege, Akdeniz Bölgelerine çantacılarımız vasıtasıy-la ürünlerimizi yolluyoruz.

V: Perakendeye açılmayı düşünüyor mu Goldima?A.K: Şimdilik perakende değil de toptan mağazamız var. Zaten onu geliştirmeyi düşünüyoruz. İleride bayilik sistemine geçe-biliriz. Hedefimiz budur; kendimize bir hedef belirledik onları amaçlıyoruz, İnşallah da başaracağız.

V: Hazır bu kadar çok trendleri takip ediyorken, 2013-2014’te sizce takıda ne gibi trendler bizi bekliyor? A.K: Şimdi 2014 için bir öngörüde bulunamayacağım. 2013 için zaten 2012’de de moda olan kelebekler hala modasını sürdüre-cek. Rengârenk, çeşitli kelebekler bu yaza damgasını vuracak; çok talep görüyor. Mineli ürünler revaçtaydı 2012’de. Bu yıl onun düşüşünü gördük. Şimdi elektrofüzyon ile üretilen ince, hafif ürünler var. Her ikisini birbiriyle öpüştüreceğiz. Hem moda hem de altının yükselmesiyle birlikte hafiflik… Bunların hepsini birarada kullanmaya çalışıyoruz.

V: Tabi altındaki bu oynama ister istemez trendlere de yansı-yor değil mi?A.K: Şöyle yansıyor; bir modeli tasarlıyorsunuz. Altın fiyatı yüksek ise gramını ona göre ayarlıyorsunuz. Yani, yine o mo-dele sadık kalınarak daha hafifini üretiyorsunuz.

V: Bir de sizin öğretici kimliğiniz var. Bu çerçevede Dumlupı-nar Üniversitesi ile ortaklaşa projeler üretip, hayata geçiriyor-sunuz. Anlatır mısınız?

61

VOIR: 35 yıllık sektörel deneyiminizle Goldima Kuyumcu-luk’ta devam ediyorsunuz. Bundan biraz bahsedelim mi?Arman Kasbar: Goldima Şirketi’nin ortaklarından biriyim ve modelleme kısmından sorumluyum. 35 yıllık deneyimime ge-lirsek, şöyle söyleyeyim çıraklıktan sonra kalfalığa geçiş döne-mimde aşağı yukarı 16-17 yaşındaydım. Evde kendi kendime çizim yapar, ustama gösterirdim. Ustam da bunları beğenirdi. Bazılarını seçerdi içinden ve hayata geçirirdi. Çok mutlu eder-di beni; teşvik de ederdi. Zamanla geliştirdim, böyle tasarım ustası olup çıktım.

V: Zaten sektörün içinden geldiğiniz zaman bambaşka bir tadı oluyor tasarımın.A.K: Hem o hem de tabi ki kabiliyet gerekli biraz da… İçinden gelmesi lazım insanın… Bir de zevk sahibi olmanız lazım bu meslekte; yani görüşünüzün, hayal gücünüzün çok geniş ol-ması lazım.

V: Aynı zamanda araştırmacı olmanız lazım.A.K: Çok doğru; ki başarabilesiniz. Yoksa olduğunuz yerde ka-lırsınız. Ben aşağı yukarı bütün fuarlara gidiyorum, katılıyo-rum. Trendleri takip ediyorum; yeni neler yapılıyor, bu seneki moda nedir… Seminerlere katılıyorum. Sürekli kendimi geliş-tirme halindeyim. Bunun sonu yok!

V: Tasarım da zaten son diye bir şey yok; dipsiz bir kuyu… A.K: Yok! Bitmiyor gerçekten. Bir de sürekli teknoloji gelişi-yor. Ona da ayak uydurmak zorundasınız. Teknolojiyle beraber tasarımı götürdüğünüz zaman, zaten çok başka şeyler ortaya çıkıyor.

V: Peki Goldima neler yapıyor ?A.K: Goldima, fantazi bayan yüzükleri yapar. Tabiri caizse har-cıâlemin dışında diyelim; sıradışı şeyler… Fantezi yüzükler, üçlü setler, şimdi de bileziği de dahil ederek dörtlü takımlar

Page 64: Voir mayıs ayı

62

ğü bir yarışma oluyor. Bu yüzden yarışmalar olsun; ama adil olsun diyorum ben…

V: Sadekârlık da artık teknolojiyle beraber ölmeye başladı. Bu-nun için neler yapılmalı sizce?A.K: Bunun için maalesef bir şey yapılamaz. Ancak şöyle bir durum da var. Sadekârlar butik işler çalışmaya başladılar. Kişi-ye özel, el yapımı işlere yurt dışından çok talep var. Bunun için de sadekâr ustalarına ihtiyaç var. Yani sadekârlığın tamamen öleceğini zannetmiyorum. Mesela bilgisayar başında öğrenci çizerken başında bir sadekâr ustasının olması gerekiyor. Onu yönlendirmesi mutlaka şart. Hem ölçülendirmek adına hem de kullanılabilirlik adına… Böylece hiçbir sanatı ya da zanaatı öldürmeden, hatta daha da modernize ederek güncelleştirmiş oluruz.

A.K: Evet doğrudur. Dumlupınar Üniversitesi’nde öğretmen-lik yapıyorum. A-Z’ye takı tasarımı ve kuyumculukla ilgili her şeyi, bütün bildiklerimi genç nesile aktarmaya çalışıyorum. Genç nesilin yönlendirilmeye ihtiyacı var. Maalesef ilk önce “Nasıl para kazanırım”a odaklanıyorlar. Aynı zamanda bunu da öğretmeye çalışıyorum öğrencilerime. Önce yaptığınız işi se-vin, ona odaklanın. Gerisi kendiliğinden gelir zaten.

V: Yani bir nevi aslında sektöre de borcunuzu ödemeye çalışı-yorsunuz, sosyal sorumluluk da sayılabilir bu…A.K: Aynen öyle… Buradan hiçbir beklentim yok. Bu bir gönül işi; seviyorum, severek gidiyorum. Hiçbir şikayetim de yok. Orada gençlerin benden görüp öğrenmesi çok hoşuma gidiyor. Onları teşvik edebiliyorsam ne mutlu… Bana o yetiyor…

V: Sektörümüze de bir destek mahiyetinde bu durum. Bu sek-törün yeni ve kalifiye elemanlara, tasarımcılara ihtiyacı var. Tasarım konusu özellikle eksik sektörde ne dersiniz?A.K: Bildiğiniz üzere firmalar kopya ürünler yapıyorlar. Tasa-rımcı çalıştırmıyorlar kendi bünyelerinde. Sağdan soldan gör-dükleri ürünlerin üzerinde bazı değişiklikler yaparak piyasaya sürüyorlar; kendi tasarımlarıymış gibi. Hazıra konuyorlar. Bu işin kuralı bu değil. İtalya’yı kendimize örnek almalıyız. Orada biliyorsunuz tasarım hat safhada; çok güzel şeyler yapıyorlar. Kimsenin malını kopya etmiyor, düşünüyor, tasarlıyor ve ha-yata geçiriyorlar. Biz neden yapamayalım? Onlardan eksik ta-rafımız yok ki… Mantığımız, aklımız var. Sektörün içindeyiz, bilgimiz var. Tasarım ürün her zaman satar; çünkü özgün.

V: Goldima olarak JTR’nin yarışmasında Sinan Yıldırım’ın ta-sarımına sponsor oldunuz. Peki sizce bu yarışmalar ülkemizde yeterli mi ve doğru şekilde yapılıyor mu?A.K: Öncesinde Sinan’dan başlayayım. Sinan zaten bizim kendi bünyemizde çalışan bir elemanımız. Böyle bir tasarımla geldi-ği zaman biz seve seve kabul ettik; çünkü çok beğenmiştik, güvenmiştik. Tasarımı ilk 8’e kaldı. Bu da güzel bir başarı ben-ce. Sanırım 300 tane ürünün arasından seçildi. Bizim adımızı da duyurdu. Bu tür yarışmalara gelince; tabi ki yeterli değil. Birkaç yarışmadan ibaret. Bunu fazlalaştırmak ve daha profes-yonelce yapmak lazım. Nasıl söyleyeyim? Amatörce yapılıyor, daha tam yarışma statüsünde değiller. Türlü kulislerin döndü-

Page 65: Voir mayıs ayı
Page 66: Voir mayıs ayı

64

Bu yıl, ilk bakışta dikkat çeken en önemli değişiklik, kuş-kusuz Baselworld’ün, yeni yapılan “ana bina”sı ve yeni eklenen stantlarıyla tamamen

yenilenmesi oldu. 2000’den fazla önem-li markanın ürünlerinin görülebileceği bu fuar, toplamda 141.000 m2lik dev bir alandan oluşuyor ve her yıl 100.000’in üzerinde ziyaretçiyi ağırladı.Basel’deki tanınmış mimarlar Herzog & de Meuron tarafından gerçekleştirilen

proje 430 milyon CHF harcanarak uygu-lanmıştı. Geçen yıl 100.000’in üzerinde ziyaretçiyi ve 3.000’in üzerinde basın mensubunu ağırlayan fuar için, Lond-ra’daki “Tate Modern”in de projesini oluşturan mimarların gerçekleştirdiği eklemeler kesinlikle büyük bir gereksi-nim haline gelmişti.Bu ihtişamlı fuarda, tanınmış markaların açıkladıkları yeni koleksiyonlar ve dü-zenledikleri davetlerin yanında, 3-4 katlı dev stantları tam bir boy gösterisi halin-

deydi. Fuarın ilk günü Bayco tarafından sunulan, 206 karatlık, işlem görmemiş, doğal Kolombiya zümrüdü ilgileri üzerin-de topladı. Firma sahipleri Moris ve Gia-como Hadjibay “Imperial Emerald” adını verdikleri bu taşın, bilinen en değerli mü-cevher taşlarından biri olduğunu belirtti.Gerek yenilenen fuar binalarının, gerek etkileyici stantların tasarım yarışı öyle bir hale gelmişti ki, Baselworld basından katılan ziyaretçilerine trend turunun ya-nında bir de mimari tur seçeneği sundu.

BASELWORLD 2013VE MÜŞTERİ DENEYİMİNİ VİTRİNDEN BAŞLATMAK

Masriera

Mücevher ve Saat endüstrisi için en önemli fuarların başında gelen Baselworld, 25 Nisan- 2 Mayıs tarihleri arasında düzenlendi.

Page 67: Voir mayıs ayı

Zaman TüneliAylin GÖZEN

Mücevher - Pazarlama UzmanıICA International Color Stone Association Üyesi

65

Gustav Fabergé tarafından 1842 yılın-da kurulan Fabergé, 1885 ve 1916 yıl-ları arasında Rus Kraliyet ailesi için

yaptığı 50 adet etkileyici güzellikteki mücev-her yumurta ile ünlü. Rus Devrimi sırasında kapatılan Fabergé, 2007 yılında Pallinghurst tarafından satın alındı. Bu satın almanın ardından, 1917’den sonraki yapılan ilk yeni koleksiyonunu 2009’da lanse ederek yeniden hizmete girdi.Geçtiğimiz yıl ise, özel tasarım mücevherler ve değerli objeler yaratmasıyla tanınan efsanevi marka Fabergé ve Gemfields, House of Fa-bergé’den kalma tarihi bir tasarımdan ilham alarak yeniden tasarladığı Romanov Kolye ile Peter Carl Fabergé’nin dehasını onurlandırdı.Fabergé’nin arşivlerinde yer alan 1885 yılında yapıl-mış guaj boya bir çizimin modern yorumu olarak hazırlanan yaka şeklindeki kolye, zümrüt ve pırlantalar-dan oluşuyor. Romanov Kolye, iki ay süren tasarım çalışmasının ardından, 14 ay süren yoğun ve titiz bir işçilikle üretildi. Toplamda 186,85 karat, kabaşon kesimli üstün kalitedeki zümrüdün yer aldığı kolye-nin ucunda 30,65 karat ağırlığında damla kesimli başka bir zümrüt yer alıyor. Bu et-kileyici kolyede toplam olarak 2225 adet, 363,48 karat mücevher taşı yer alıyor. Ro-manov Kolye’de 3,48 karatlık damla kesimli

DÜNDEN BUGÜNE FABERGÉ’NİN YOLCULUĞU

bir pırlantanın dışında, bir gül kesim 0,67 karat pırlanta, 151 adet toplam 43,29 karat ağırlığında gül kesimli pırlanta, 1991 adet ve toplam 98,15 karat yuvarlak kesimli pırlanta kullanılmış. Kolyenin en etkileyici ve dahice

yönlerinden biri de birbirinden ayrıla-rak kullanılabilen üç farklı bölüm-

den oluşuyor olması.Fabergé ve zümrüt madenciliği yapan Gemfields’in, taş ve mü-cevher sektöründe etik maden-cilik ve adil ticaret uygulama-

larına dikkat çekmek için yaptığı işbirliğinin sonucu olan kolye, Gem-

fields’in birkaç ay önce efsanevi markayı 142 milyon dolara satın alma teklifinin de ilk adımı oldu. 2013 yılının Ocak aylarının sonuna doğru da marka, dünyanın en önde gelen renkli mücevher taşları tedarikçisi ta-rafından satın alındı. Gemfields, çıkarttığı yüksek kalitedeki renkli mücevher taşlarını bu özel markanın adıyla birleştirerek, high-end mücevherde küresel tanınan bir lider oluştur-ma yoluna gitti.

Basel fuarında yer alan standıyla, köklü tarihini ve Gemfields’in nadide mü-cevher taşlarını birleştiren marka, Pazarlama Direk-törü ile sohbetimize göre Eylül ayında rengarenk, harika bir koleksiyonun da tanıtımına başlayacak. Henüz hiç bir yerde yayın-lanmayan ilk çıkan örnek-leri paylaştığı koleksiyon, Faberge efsanesinin, tarihi-ni de arkasına alarak önü-müzdeki sezon adından çok söz ettireceğini ispatlıyor.

Bu özel stantlarla uyum içinde tasarlanan vitrinler ise, dev fuar alanında ilgi topla-yıp, ziyaretçileri içeri davet etmek için fuar boyunca yarıştı.Lüks üründe vitrin tasarımının olmazsa olmazı sayılan sadelik, temalarıyla ayrı gruplar halinde, uyumlu ve geometrik bir düzende ürünlerin sunumu, tüm ta-nınmış markaların stantlarında izlendi. Örneğin Harry Winston, hazırladığı vit-rine sadece bir tek saat koyuyor ve bilin-çaltımızda bunun çok özel bir saat olduğu duygusunu yaşatıyordu. Dünya markala-

rının ziyaretçileri stantlarına çekmek ve birbirinin önüne geçmek için tasarladığı vitrinlerde bir kaç yıldan beri başlayan, bu yıl ise yaygınlaşan bir özellik vardı; hareketli vitrinler. Geçtiğimiz yıl başla-yan ve bu yıl sayısı artan “3D projection mapping” teknolojisiyle hazırlanan vit-rinlerin önünde kuyruklar oluştu. Hub-lot, geçtiğimiz yıllarda da bu teknoloji ile hazırladığı vitrinlerinde kuyruklar oluş-turmuştu. Bu yıl mapping teknolojisinin yanında hazırladığı mekanik hareketli vitrinleriyle de ilgi çekmeyi başardı.

Nanis Bulgari

Fabergé

Page 68: Voir mayıs ayı

VOIR TREND

66

ON MÜCEVHERAT

DKNY

Turuncu; mutluluk, enerji, heyecan veren bir renktir ve dışa dönüklüğü de simgeler. Aynı zamanda güneş rengi tonlarındandır. Bu sımsıcak renk, diğer sıcak renkler gibi yaz modasına damgasını vuracak. Bir de tüyo verelim; turuncunun metabolizmayı da canlandırdığı söyleniyor.

BARTON PERREIRA

DESA

LİDYANABUSE TERİM

turuncuaşkına

Page 69: Voir mayıs ayı
Page 70: Voir mayıs ayı

68

Wyndham Istanbul Kalamış Marina; İstanbul’un göbeğinde, huzurlu ve beş yıldızlı bir keyif ara-yanlar için muhteşem bir seçe-nek. Otel bünyesinde yeni açılan Remina Restaurant’ta yemeği-nizi yiyip, havuzun keyfini sürebi-lirsiniz. Ayrıca Wyndham Istan-bul Kalamış Marina özel davet ve organizasyonlar için de iyi bir seçenek. Tüm merak edilenleri Otelin Genel Müdürü Alper Can Bulçum değerlendirdi.

BEŞ YILDIZLI KEYİF

VOIR MEKAN

Page 71: Voir mayıs ayı

İstanbul’lulara ne kadar zamandır hiz-met veriyor? Nasıl bir süreçten geçti-niz?Dünyada en büyük otel zincirleri arasında bulunan Wyndham Group, Türkiye’de ilk olarak Istanbul Kalamış Marina’yı tercih etti. Neden Anadolu Yakası ve Kalamış?Bu konuda Wyndham Grup olarak strate-jik konumu ele aldık. Anadolu Yakası’nda yerleşen uluslararası şirketlerin artması, havaalanının giderek daha yoğunlaşması, toplantı ve kongrelerin artması sebebiyle bu bölgede karar kılındı. Ayrıca Kalamış ve Bağdat Caddesi’yle birlikte burayı alışveriş bölgesi olarak pazarlamaya baş-ladık. Bu bölge özellikle yurt dışından

alışveriş için ziyarete gelen turistlere çok cazip geliyor.

Şimdi de yeni bir atılım daha gerçek-leştirdiniz: Remina Restaurant. Bünye-nizde bulunduracağınız restorantınızın ambiyansından bahseder misiniz?Remina Restaurant otelimizin bahçe ka-tında ve açık yüzme havuzumuzun yanın-da bulunuyor. Son derece aydınlık, keyifli ve dinlendirici bir ortama sahip. Yaz ay-larında hem iç mekanda hem de dış me-kanda servis vereceğiz. Özellikle Pazar günleri “Brunch” saatleri için çok popü-ler olacağını ve keyifli bir alışkanlık ha-line geleceğini düşünüyorum. Sabahları açık büfe kahvaltımıza çevre sakinlerimiz gelmeye başladılar. Günün ilk saatlerini huzurlu ve leziz bir sofrada uzun uzun yaşamayı sevenler için oldukça ideal bir adres oldu. Bunun yanı sıra A La Carte menümüzde de dünya mutfağından bol seçenekli, yepyeni lezzetler yer alıyor.

Remina’ya geleceklere ne gibi lezzetler vaad ediyorsunuz? Remina Restaurant’ın tecrübeli Şefi Gencer Üzümlü uzun bir liste ve alter-natifli yemek örnekleri hazırladı. Bizler, bu listenin içerisinden büyük bir itina ile herkesin damak tadına uyacağını düşün-düğümüz, sunumuyla da göz dolduran bir menü yarattık. Ve bu menümüzü sık sık yenileyerek farklı lezzetlerle güncelleye-ceğiz. Sürekli yenilenen küçük sürprizle-rimiz olacak. Remina Restaurant atmos-feriyle, yemeklerin sunumu ve lezzetiyle tüm duyulara hitap etmeyi hedefliyor.

69

Remina Restaurant’tan sonra yeni atı-lımlar, yeni hedefler var mı?Elbette var... İstanbul için yepyeni bir konaklama mekanı sunuyoruz, bu yüz-den de adımlarımızı konuklarımızın ve misafirlerimizin nabzını ölçerek atmaya çalışıyoruz. Ancak şimdilik şu kadarını söyleyebilirim; Eylül ayında çok değişik bir bar konseptini İstanbullularla buluş-turacağız. Çok ses getireceğine ve ilgi çekeceğine inanıyoruz. Bu kadarlık bir ipucu olsun şimdilik. Sürprizlerimiz de-vam edecek…

Page 72: Voir mayıs ayı

VOIR GEZİ

70

TRABZONYemyeşil doğası, sıcakkanlı insanları ve muhteşem tarihi dokusu ile insanı büyüler… Ayrı ayrı tüm ilçeleriyle de bilindik bir kent Trabzon.

Yeşillikler Diyarı

Page 73: Voir mayıs ayı

71

Eski adı Trapezus ve Tuğra Bozan (Evliya Çelebi Seyahatnamesin-de) olan Trabzon, M.Ö 2000’li yıllara uzanan tarihi bir geçmişe

sahiptir. İpekyolu üzerinde bulunan şehir bu nedenle önemli bir konuma sahiptir. Birçok imparatorluk sürecinden geçen kentin, 250 yılı aşkın bir süreye dayanan Trabzon Komnenos Prensliği hükümran-lığı, 26 Ekim 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet’ in Trabzon’u fethiyle sona er-miştir.Trabzon Karadeniz’in nadide şehirleri arasında yer alır ve her Karadeniz ili gibi yemyeşil doğası ile insanı büyüler. Yeşil ile birlikte masmavi heybetli denizi, göl-leri, çağlayanları ve tertemiz havası ile adeta çok büyük bir orman havası yansı-tır insana. Sanki bir film platosunda gezi-niyormuşçasına bir hisse kapılabilirsiniz. Bundan dolayı da özellikle yayla turizmi ve doğa sporları revaçtadır. Hangi profes-yonel ya da amatör fotoğrafçının portfol-yosunda Uzungöl fotoğrafı yoktur?

Karadeniz’in misafirperver, samimi ve sı-cak havasını yansıtan kent insanı, ellerin-deki hazinenin farkında olarak çalışmalar yapmış, kenti cazibe merkezi haline ge-tirmeyi başarmıştır. Sırf bu yüzden bile takdire şayandır… Örf ve anenelerine bağlı Trabzonlular üretim geleneklerine de sahip çıkarak; herkesin bildiği fındık ve çay başta, son yıllarda elverişli toprak-ları sayesinde de kivi yetiştirerek dünya-ya ihracat yapmaktadır. Sadece bunlarla sınırlı kalmayan ve Trabzon denince akla gelen bir başka el emeği olan Trabzon Hasırı ve Kazazlığa da sahip çıkarak, ge-lecek nesillere aktarmayı, sürdürmeyi başarmışlardır.Trabzon; hanlar, çeşmeler, kaleler, cep-hanelikler, müzeler, konaklar, manastır-lar ve kiliselerle dönemsel tarihi mirası muhafaza ederek günümüze aktarılması-nı sağlamış bir kenttir. Özellikle Hıristi-yanlık tarihi için önem arz eden kentin en bilindik manastırı Sümela’dır…

Meryem Ana (Sümela) Manastırı: İlginç bir yapı olan ve Trabzon’un en bi-lindik tarihi yapısıdır Sümela Manastırı. Maçka İlçesinin Altındere Köyü sınırları içinde, Altındere vadisine hakim Kara-dağ’ın eteklerinde sarp bir kayalık üze-rine kurulmuş, halk arasında “Meryem Ana” adı ile anılır. Sümela adının nereden geldiği tam olarak bilinmemekle birlikte, siyah anlamına gelen melas sözcüğüne dayandığı düşünülmektedir. Siyahın da iki farklı geliş kaynağı vardır; biri Manas-tırın bulunduğu koyu renkli Karadağlar, bir diğeri de Manastırda bulunan Mer-yem tasvirinin rengi…Manastırın kuruluş öyküsü de net değil-dir. Rivayete göre 375-395 yılları arasın-da, I nci Theodosius (Bizans İmparatoru) zamanında, Barnabas ve Sophranios adlı iki rahip tarafından kurulduğudur. 13 ncü yüzyıldan beri de şu an ki görünümü ile barınmıştır.Türklerin bölgeyi ele geçirmesi ile Os-manlı Padişahları Sümela’ya sahip çıka-

Page 74: Voir mayıs ayı

72

rak, haklarını korumuşlardır. Yüzyıllar içerisinde farklı tamiratlar gören manas-tıra 19 ncu yüzyılda büyük binalar ilave edilmiş ve cezbedici güzelliği ile dünyaya adını duyurmuştur. Bir dönem Rus işga-line de tanıklık eden manastır, 1923 ‘den sonra tamamen özgürleşmiştir.Sumela Manastırı’nın başlıca bölümleri; Ana kaya kilisesi, birkaç şapel, mutfak, öğrenci odaları, misafirhane, kütüphane ile kutsal ayazma’dır.Sümela Manastır’ı, vadiden 300 metre yüksekliktedir. Günümüzde yapı korun-maya çalışılmakta ve halen devam eden tadilatlarla yenilenmesi devam etmektedir.

Diğer Tarihi YapılarKaleler: Trabzon Kalesi ve Akçakale.Manastırlar: Vezelon (Yahya), Kus-tul-Hızır İlyas, Kaymaklı, Kızlar Manas-tırı, Meryem Ana (Sumela) Manastırı.Camiler: Gülbahar, Ortahisar Fatih, Yeni Cuma, İskender Paşa, Ahi Evren Dede, Hızırbey, Çarşı, Erdoğdu Bey, Ta-vanlı Cami başlıcalarıdır.Müzeler: Atatürk Köşkü, Cevdet Su-nay, Trabzonspor ve Trabzon Müzesi, Ayasofya Müzesi diye sıralanabilir.Hanlar-Hamamlar: Alacahan, Taş-

han, Vakıfhan, Meydan Hamamı, Paşa ve Sekiz Direkli Hamamını sayabiliriz.Kiliseler: St. John, Santa Maria, St.An-na (Küçük Ayvasıl)...Çeşme ve Köprüler: Abdullah Paşa Çeşmesi, Abdülhamit Çeşmesi, İmaret Deresi Su Kemeri, Kuzgundere ve Ka-vaklı Su Kemeri, Değirmendere Köp-rüsü, Tabakhane Köprüsü, Zağnospaşa Köprüsü en bilinenleridir.

El SanatlarıTrabzon el emeğine dayalı sanatlarda kendini oldukça geliştirmiş ve halen ka-dın, erkek, çocuk herkesin katılımıyla ortaya güzel eserler çıkartmaktadırlar. Bıçakçılık, taş işçiliği, ahşap işçiliği, Ba-kırcılık, dokumacılık ve Trabzon işi takı işlemeciliği sayılabilir. Bazı sanatların di-ğer şehirlerdeki gibi azalmaya başlaması da üzücüdür. Bu konuda tüm illerin önde

VOIR GEZİ

Page 75: Voir mayıs ayı

Bu sanattan ortaya çıkan ürünler Türki-ye ve yurt dışına pazarlanmaktadır.

Trabzon’da Doğal Güzellikler ve Spor Dedik ya yemyeşil diye…Özellikle yaz aylarında çıklılan yaylaları ve burada dü-zenlenen festivalleriyle başka bir güzel-dir Trabzon. Gölleri karpuz çatlatan cins-tendir. Doğal hayatın bu kadar bereketli olduğu kentte kuşkusuz ki doğa sporları da önde gelmektedir. Rafting, yamaç pa-raşütü, trekking, dağcılık…

Yemek KültürüTarabzon’un bir Karadeniz ili olması ne-deniyle, tüm Karadeniz mutfağıyla ortak özellikler gösterir. Baş sebze olarak tabi ki karalahana gelmektedir. Hamsinin anavatanı olarak kabul edilen Trabzon’da, bu balıktan yapılma bir çok çeşit bulun-maktadır. Hamsi tava, hamsili pilav, ham-sili ekmek, hamsi kuşu bunlardan bazıla-rıdır. O leziz Trabzon tereyağında pişen yemekler, önce kokusu ile insanı büyüler. Laz Böreği, o meşhur Hamsiköy sütlacı, yiyenlerin tekrar o lezzet için ziyaretini sağlar. Her ilçeye özgü farklı lezzetler

barındırır Trabzon… Herkesin de bildi-ği Akçaabat Köftesi ve Sürmene Pidesi gibi. Bir de sıcak sıcak, tereyağı sürüle-rek yenen dillere destan Trabzon ekme-ğini de unutmamak gerekir.İstanbul’dan uzaklaşıp, mis gibi dağ hava-sını ciğerlerinize doldurmak istiyorsanız, extrem sporları seviyorsanız ya da tarihe yolculuksa sadece amacınız, durmayın! Trabzon tüm bu işler için oldukça uygun bir şehir. Trabzon İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne teşekkürler.

73

gelenlerinin ve devletin desteğiyle bu sa-natların yaşatılması gerekmektedir.Kazaziye (Kazaz Sanatı): Der-gimizde daha önce de işlediğimiz kazaz sanatı, altın ya da gümüş, 0,08 mikron

kalınlığında ince tel haline getirilir. Saç teli inceliğine ulaşan maden, daha sonra İpek veya naylon tel üzerine burularak sarılır. Böylece belli bir kalınlığa ve es-nekliğe ulaşır. Bu kazaziyenin ana mad-desidir ve sonrasında farklı figürler elde edilerek, farklı yerlerde (takı, süs eşyası gibi) kullanır. Telkari: Yine çok eski bir sanat olan telkari, Trabzon’da özellikle ev ve süs eşyalarının yapımında tercih edilen bir sanattır. Bunun yanında takıda da halen kullanılır.Hasır Bilezik: Trabzon işi, Trabzon Bileziği diye de halk arasında bilinen bu bilezikler, tam anlamıyla göz nuru gerek-tirir. Evlerdeki kadınların geçim kaynağı olarak da ayı bir önemi vardır. Altın veya gümüşten, ince tellerle, örülerek yapılır.

Page 76: Voir mayıs ayı

VOIR SANAT

74

Farkında olarak yaşa-dığınız bir hayatınız var. Birçok insan gibi, hastalığınız mıdır buna sebep?Özellikle Türkiye’de bu ko-nuya defalarca parmak basmak gerektiği kanaatindeyim.Ben 25 yıl kadar fizyoterapist olarak çalıştım. Rehabilitasyon işi ciddi sa-bır, empati, gözlem ve inanç gerektirir. Kişilik ve geliştirdiğimiz mesleki kimlik sürekli etkileşim içindedir diye düşünü-yorum. Dolayısı ile çok sorgulayan, her şeyi anlamlandırmaya çalışan, farkındalığı yüksek bir yanım vardı zaten. Yaşamı kaçır-dığımın da girdaba kapıldığımın da farkınday-dım. Belki en kötüsü de bunu fark ederek yaşamak. Kanser gibi bir hastalıkla tanışmak önce insanı duvara çarpıyor tabiî ki… Ancak o farkındalık sayesinde toparlanmamda hızlı oldu. “Neden ben” diye sormak yerine “Ben neden kanser oldum’’ sorusuna yoğunlaştım ve derin olduğunu düşündüğüm bir içsel yol-culuk yaptım. Sağlığın aslında ruh ve beden bütünlüğü olduğunu şimdi daha iyi ayrım-sıyorum. Ruhumuzu arındırmak, karmaşık zihnimizi sadeleştirmek aslında beden sağ-lığımız için çok önemli ve gerekli. Ancak etrafıma baktığımda – farkındalığımız olsa

Uzun yıllar fizyoterapist olarak çalışan Zeynep Elbeyli, yakalandığı kanser hastalığından sonra çocukluk hayalini gerçekleştirmeye karar verir ve takı tasarlamaya başlar. Hayatına baktığınızda “İşte azim

budur” dedirten, sağlığımız yerindeyken ruhumuzu özgürleştirmemiz gerektiğini anlatan, belki de ibretlik bir yaşam öyküsü…

da – bunun gereğini yapan ma-alesef çok az insan görüyorum. Bizim toplum olarak hayatımızı

dengeye oturtmak konusunda sı-kıntımız olduğunu düşünüyorum.

Tasarımlarınızı kendiniz, el emeğiniz ile üretiyorsunuz. Sadece bijuteri mi, değerli madenlerle de üretim yapıyor musunuz?Çocukluğumdan beri ulaşabildiğim her türlü materyali kullanarak tasarım yapı-yor, bu şekilde stres atıyordum. Atıklar yıllardır en büyük ilham kaynağım ol-

muştur. İnsanlara “yok artık, nasıl yani” dedirtecek enteresan tasarımlarım çok keyif vermiştir. Tasarım konusunda profesyonel bir çizgi kararı aldığım bir dönemde, Cemil İpekçi bir tasarımcının mutlaka sanat tarihi eğitimi alması gerektiğini vurguladı. 25 yı-lım akademisyenlik hayatı içinde geçen biri olarak, çok doğru söylediğini düşündüm ve Gaziantep Üniversitesi Takı Bölümüne git-tim. Orada tanıştığım Sn. Remzi Öztekin hocam, beni her yönden çok yüreklendirdi. Hiç eğitim almamama rağmen bir tarzımın olduğunu söyleyerek el işçiliğimin değerli maden ve taşlarla daha anlamlı hale gelece-ğini ifade etti. Gümüşle ve taşlarla tanışmam böyle oldu. Kuyumcular Odası Başkanımız Sedat Özdinç Bey de altın konusunda destek

Özgür Bırakın!

Ruhunuzu

Page 77: Voir mayıs ayı

verdi. Sonuçta tellerde dans etmek çok keyifli. Bence belirleyici olan kullanacağınız madenin ya da tasarımın diğer unsurları ile bü-tünleşmesi. Zira ben tasarımlarımda tekstilden vazgeçemiyorum. Bunca farklı malzemeyi birbiri ile öpüştürmek kolay olmasa da bana çok seslilik gibi geliyor. Hayatın her alanında da bu böyle değil mi zaten?

Öykünüzün içinde farklı kesişmeler de yaşamışsınız. Nedir Cemil İpekçi ile yaşadığınız deneyiminiz?Aksesuar konusunda profosyonel bir çizgi kararım oluşunca tesa-düfen fark ettiğim bir bijuteri yarışmasına katıldım. Jüri başkanı Sn.Cemil İpekçi’ydi. Aslında amacım sadece kendimi sınamak, bu alana ısınmak ve Cemil İpekçi’yi tanımaktı. Onca genç tasarımcı ve firma arasından sıyrılmam ve finale kalmam kendime olan inancımı arttır-dı. Hele İpekçi’nin beni yüreklendiren ifadeleri ayaklarımı yerden kesmeye yetti. Onun önerilerine kulak vermem yeni yolculuğum-da sağlam bir temel oluşturmamı sağlıyor. Buradan teşekkürlerimi iletiyorum.

Bir de yine takdir ettiğim ve mutlaka altının çizilmesi gere-ken bir hayaliniz var; “50 Yaşınıza kadar, 50 çocuk” bahse-der misiniz?Tüm bunları yaşarken diğer bir yandan mesleğime dönmem için çok ısrara maruz kaldım. Kendimi çok yorgun hissediyordum, eko-nomik sıkıntım da yoktu “burada bitmeli” dedim. Ancak bir kadın için bir mesleğin verdiği güven ve anlamı bir kez daha kavradım; kız öğrenci okutmaya karar verdim. Deniz yıldızı hikayesi gibi. 50 yaşındaydım ve 50 kız hayali beni çok heyecanlandırdı. Çünkü ça-lışma hayatım hep üniversitelerde geçti ve öğrencilerin sıkıntılarını yakından görüyordum. Kaynağım da yaptığım tasarımlarım olacak-tı. Anlayacağınız tasarım işi de öğrenci okutmak fikri de kendimi gerçekleştirmek için çıktığım yolun taşları. Ben bir taşla 3 - 4 kuş

vuracağım; niyetim güzel, tasarım sonsuz… Yolum da açık olacak,

inanıyorum! Önemli olan biz-den sonra kalanların güzel izler taşıması değil mi?

Son olarak; mutlu ol-mayı bilmeyen bir toplumda yaşıyoruz. Hayatı çok mu ciddiye

alıyoruz acaba, ne der-siniz?

Aslında fert olarak ne kadar du-yarlıysak yaşamda o kadar mutsuz

oluyoruz. Toplum olarak böyle olduğu-muzu düşünmüyorum doğrusu. Her şeyi Allah’a havale eden bir alışkanlığımız var. Oysa tevekkül başka bir şey. Hayatı fazla ciddiye almamızın altında yetiştirilme tarzımız yatıyor diye düşünüyorum. Mutluluğun başarı’ya endekslendiği bir anlayışla büyüdük; büyütü-yoruz çocuklarımızı. Gelecek kaygısı anaokulundan başlıyor ve bir yarıştır sürüp gidiyor. Başarı nedir? Çok para kazanmak mı? Ma-kam ya da mevkii mi? Puanı yüksek okulları kazanmak mı... Nedir? Kazanmak uğruna etik değerleri yitiren bencilleşen bireyler olduk. Oysa ben başarının hayatı her alanıyla dengede yaşayabilmek oldu-ğunu düşünüyorum artık. Kendimiz ve hayatla barışık, doyumlu ve keyifli bir yaşam sürmektir başarı. Egolarımızı törpülemektir bel-ki… Kendimize yabancılaştıkça mutsuzluğumuz da hastalıklarımız da artıyor. Yakın tarihte aşırı geleneksel bir toplumken, şimdi birey-selliğe hızlı bir geçiş yapmanın sancılarının çekiyoruz gibi geliyor bana. İkisi de tek başına doğru değiller. Zamanla dengeye oturaca-ğını ve daha mutlu bir toplum olacağımızı umut etmek istiyorum.

Yrd.Doç.Dr. Nuri SezerGrafik Sanatçısı

Evet! Geçen aydan kaldığımız yerden devam edelim.Altın Oran tabi ki sanata, tasarıma ve bilime yansıyacaktır. Yapılan her resim normların dışında yapıldığında yadırganmaktadır. Tıpkı cüce ya da çok uzun boylu bir insanı veya genleri bozulmuş bir bitkiyi gördüğümüzde yadırganması gibi... Ama onların bile kendi içlerindeki oranları yine Altın Oranına uymaktadır; sadece norm dışı gözülmeleri belki yadırganmaktadır. Sanatçılar, tasarımcılar, bilim adamları araştırmalarını yaparken, Leonardo da Vinci ve Corbusier tasarımlarını yaparken altın orana göre belirlenmiş insan vücudunu ölçü almışlardır. Günümüz mimarlarının kullan-dıkları kitaplarından biri olan Neufert’te de altın orana göre ha-zırlanmıştır. İnsan vücudunun çeşitli kısımları arasında var olan “İdeal” orantı ilişkileri genel olarak gösterildiğinde; parmak ucu, dirsek arası, el bileği,

yüzün boyu, yüzün ge-nişliği, burun genişliği, burun delikleri arası, bur-nunuzun altından, çenenin bitim yer arasıyla, burnu-nuzun altından, alt duda-ğınızın arası, ağız boyu, burun genişliği, omuz hi-zasından baş ucuna olan mesafe, kafa boyu, göbek, baş ucu arası mesafe, omuz hizasından baş ucu-na olan mesafe, göbek, diz arası, diz, ayak ucu arası…

Parmaklarımız üç boğumludur. Parmağın tam boyunun ilk iki bo-ğuma oranı baş parmak hariç altın oranı verir.2 eliniz var, iki elinizin parmakları 3 bölümden oluşur. 5 parmağı-nızın sadece 8’i altın orana göre boğumlanmıştır. 2, 3, 5 ve 8 yani fibonocci sayılarına uyar. Dünya öyle enteresan bir matematiksel değer üzerine kurulmuştur ki; burada düşünmek bile yeterli ola-maz.

Altın Oran -II-

75

Page 78: Voir mayıs ayı

ya çıktı. Türkiye, Asya ülkelerinden ilk olarak Güney Kore ile Serbest Ticaret Anlaşması imzaladı. Anlaşma 1 Mayıs 2013’te yürürlüğe girdi.”

Kuzey Kore’nin nükleer çalışmaları durdurmaya yönelik girişimi yokÖğrencilerin, Kuzey Kore’nin nükleer silah tehdidi ile ilgili soruları üzerine Teodong Jeon, “Kuzey Kore’nin nükleer ça-lışmalarını durduracağı gibi bir izlenim yok. Umarım yakın zamanda bu çalışmalardan vazgeçer ve barış ortamı sağlanır. Kuzey Kore’nin tehditleri kendisine zarar veriyor. Tüm dün-yanın tepkisini topluyor. Umarım yakın zamanda çözüme ula-şılır” diye konuştu.

Her hafta bir ülke temsilcisiFarklı ülkelerin ekonomik, sosyal ve kültürel durumlarını öğrencilere o ülkenin resmi temsilcileri vasıtasıyla sunma-yı amaçlayan Dünya Kültürleri Dersi’nde ülke temsilcileri, kendilerine ayrılan bir hafta davetli konuşmacı olarak Okan Üniversitesi öğrencileriyle buluşuyor. Yabancı diplomatlarla birebir tanışma imkanı bulan öğrenciler, o ülkelerle ilgili doğ-rudan bilgi alıp merak ettikleri sorulara cevap bulabiliyor. Ko-ordinatörlüğünü Okan Üniversitesi İktisadi ve idari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Onur Yarar’ın yaptığı İnsan Bilimleri Birimi’ne bağlı derse katılan ve ülkelere göre gruplandırılan öğrencilere derslerin ardından ödev çalışmaları yaptırılıyor. Ödev çalışması sonucunda öğrencilere proje notu veriliyor. Dünya Kültürleri Dersi, ülke temsilcilerinin ziyaret-lerinin yanısıra ülkeler ve yabancı üniversiteler arasında işbir-liği geliştirilmesi açısından da önem taşıyor.

76

İş Yaşamına Hazırlık ve Girişimcilik Dersleriyle desteklediği öğrencilerinin, Kariyer ve Yaşam Programı’yla da sosyal, kültürel ve sportif aktivitelere katılmalarını teşvik eden Okan Üniversitesi’nin bu yıl başlattığı “Dünya Kültürleri Dersi”nin son konuğu Güney Kore İstanbul Başkonsolosu Teodong Jeon oldu. Okan Üniversitesi’nin Tuzla Kampüsü’nde 7 Mayıs 2013 Salı günü öğrencilerle bir araya gelen Teodong Jeon, “Orta Asya’da yaşanan büyük göç sırasında Türkler Batı’ya biz ise Doğu’ya göç ettik. Aslında akrabayız. Kültürlerimizde ve dillerimizde bile benzerlikler var. Türkçe’deki “kıvır kıvır” sözü, Korece’de “kubul kubul”. “Mahalle” ise bizde “Maeul”. Korece ve Türkçe Altay dil ailesinden geliyor” diye konuştu.

“Türkler Batı’ya biz ise Doğu’ya göç ettik. Aslında akrabayız”

Ülkelerinin Türkiye’deki en önemli temsilcileri olan büyükelçiler, başkonsoloslar, konsoloslar ve kültür ataşeleri, ülkelerini ve kültürlerini, Dünya Kültürleri Dersi’nde Okan’lı öğrencilere anlatıyor. Okan Üni-

versitesi’nin Tuzla Kampüsü’ndeki Mimar Sinan Konferans Salonu’nda düzenlenen “Dünya Kültürleri Dersi”nin bu yılki son konuğu Güney Kore İstanbul Başkonsolosu Teodong Je-on’du. Sunumunda Kore’nin geleneksel hayatını anlatan video görüntülerini gösteren Jeon, “Kore’de iki çeşit hayat var. Biri modern diğeri ise geleneksel. Teknolojinin gelişmesi ve deği-şen hayat şartları nedeniyle gelenekselden uzaklaşma olsa da hala eski Güney Kore hayatını yaşayan aileler bulunmakta. Hatta 300 yıl öncesinde yaşayan bir Koreli aileyi anlatan tele-vizyon dizimiz var. Çok ilgi görüyor” dedi. Türkiye hüküme-tinin Ağustos 1949’da Güney Kore’yi resmi olarak tanıdığını belirten Jeon, “Kore Savaşı’ndaki destekle birlikte Güney Ko-re-Türkiye ilişkileri gelişerek devam etti. 1965’te 16 milyon dolar olan iki ülke arasındaki ticaret hacmi, 2012’de 5 milyar doları geçti. Şu an Türkiye’deki Kore Firmalar Birliği’ne ka-yıtlı 70 firma bulunuyor” diye konuştu.

Serbest Ticaret Anlaşması yürürlüğe girdiTürkiye’nin, bulunduğu bölgede demokrasi ve ekonomik kal-kınmayı gerçekleştirebilecek bir model olarak değerlendiril-diğini belirten Jeon, şunları söyledi: “Türkiye’nin bölgedeki rolünün bundan sonra da artarak devam edeceği tahmin edil-mekte. Türkiye’nin ulusal gücünün gelişmesiyle birlikte Tür-kiye-Güney Kore ilişkileri daha da gelişecek. Yakın zamanda iki ülke ilişkilerini üst seviyelere taşıyacak yeni bir fırsat orta-

Page 79: Voir mayıs ayı
Page 80: Voir mayıs ayı

Gizli Anların YolcusuYazar: Ayşe KulinTürü: Türk RomanSayfa Sayısı: 432Yayınevi: Everest Yayınları

EĞLENCE BAŞLASIN• Niccolo Ammaniti • Çeviren: Yelda Gürlek • Can YayınlarıYüzyılın eğlencesine hoş geldiniz. Ammani-ti’nin karşı konulmaz mizah anlayışı çağımı-zın tuhaflıklarını, şımarıklıklarını ve sayısı azalan erdemlerini de içinde toplamayı iyi bilir. Okur, kendisini dehşete düşüren sah-neleri yüzünden bir an olsun eksilmeyen gülümsemeyle keşfederken, farklı duygular da onun zihnini meşgul edecek. Ve sonunda geriye sadece kırık dökük bir medeniyetin kalıntıları kalacak.

İMZA: KARIN• Banu Özkan Tozluyurt • Destek YayınlarıKadınlar, hayatlarında iz bırakan erkeklere mektup yazınca…Yazma serüvenini “İmza: Kızın” kitabıyla sürdüren Banu Özkan Tozluyurt, serinin ikinci kitabı “İmza: Karın” ile okurlarıyla bir kez daha buluşmanın heyecanını yaşıyor. Lale Manço, Cemre Birand, İlkim Karaca, Taylan Kümeli, Berna Laçin ve Deniz Uğur gibi isimlerin hayatlarında iz bırakan ya da hayallerindeki erkeklere yazdıkları mektup-ların bir araya gelmesiyle ortaya çıkan ve Banu Tozluyurt tarafından ele alınan “İmza: Karın”, kitapseverler ile buluşuyor.

editörün seçtikleri

TTürkiye’nin ikinci büyük kitap fuarı, 11-19 Mayıs 2013 tarihleri arasında İzmit İnterteks Uluslararası Fuar Alanı’nda gerçekleşti. Bu yıl beşincisi gerçekleşen fu-

arda; 350 yayınevi, 20 sahaf ve 30 sivil toplum kuruluşu yer aldı. Fuara katılımı artırmak ve okuma sevgisini aşılayabilmek adına, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi fuardan birgün önce Hürriyet ve Cumhuriyet caddelerindeki yürüyüş yollarında bulunan çınar ağaçlarına, Türk ve dünya klasiklerinden olu-şan 5 bin adet kitap astı. Özellikle öğrencilerin büyük ilgisini çeken bu uygulama ve kitap fuarı için Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu; “Varlığımızı sür-dürmek ve medeniyetimizi yeniden kurmak, kalkınmak ve gelişmek istiyorsak mutlaka kitapla iyi tanışmamız, okumaya zaman ayırmamız lazım. Türkiye olarak ne yazık ki okumaya yeterli zaman ayırmıyoruz ama ben umutsuz değilim. Yeni nesil biraz daha okumaya dikkat ediyor. Bundan sonra ina-nıyorum ki okuma oranı Türkiye’de biraz daha yükselecek. Ağaçların kitap açmasından ve kitap fuarından asıl beklenti-miz bu” şeklinde açıklama yaptı.

Beşyüze yakın etkinliğin yapıldığı fuarda, bir süre önce haya-tını kaybeden Mehmet Ali Birand için hazırlanan “anı köşe-si”nde kol saatleri, aldığı çeşitli ödüller, daktilosu, el yazısıyla tuttuğu notlar, renkli kravatları ve kitapları sergilendi.

Ayrıca sosyal sorumluluk projesi olarak gerçekleştiren “Engelsiz Kitap Kampanyası” kapsamında fuar alanında konumlandırılan kitap şeklindeki kumbarada katılımcıların bağışladıkları kitaplar Van Abdurrahman Gazi İşitme Engel-liler İlkokulu’nda bir kütüphane oluşturmak üzere toplandı. Engellilerle ilgili duyarlılık oluşturmak ve toplumsal daya-nışmanın güzel bir örneğini sergilemek adına düzenlenen bu kampanyanın yoğun ilgi gördüğü belirtildi.

5. Kocaeli Kitap Fuarı “Kağıttan dünyaların

keşfi” 2013

ByglossaristMüge Bilgin Akdaş

Çağdaş edebiyatımızın en sevilen yazarlarından Ayşe Kulin, Gizli Anların Yolcusu ile bir kez daha okurlarını şaşırtıcı gerçeklerle yüz-

leşmeye zorluyor. Bu kitap yerleşik ve düzenli hayatlarımızın nasıl da pamuk ipliğine bağlı olduğunu, bir anda yıkılıp gidebileceğini gösteriyor bize... Acı bir kaza... Bir anda ağızdan kaçan bir söz... Ansızın yayıne-vine gelen bir dosya... Birbirine dolanmış eşarplar... Bütün bunlar, aykırı bir aşkın başını ve sonunu belirlemeye yeter mi?Gizli Anların Yolcusu, pek çoğumuzun anlamakta zorlandığı, yargıla-makta ısrar ettiği bir aşkın romanı. Ayşe Kulin her zamanki ustalığıyla yaklaşmaya korkulan bir konunun üstüne giderek tabuları yıkmayı de-niyor.Bu romanda sadece aşkı değil, toplumun zorladığı hayatları, harcanmış çocuklukları, kendi içindeki sırlarla en yakınlarını yaralayan ailelerin öy-külerini soluk kesen bir tempoyla okuyacaksınız.(Arka kapaktan)

byglossarist.wordpress.com [email protected]

78

Page 81: Voir mayıs ayı

HRD ANTWERP TEMEL MÜCEVHER SATIŞ EĞİTİMİ İLE MÜŞTERİLERİNİZİN KARAR VERME SÜRESİNİ KISALTIN!

HRD Antwerp Temel Mücevher Satış Eğitimi, perakende satış temsilcileri ve bu alanda kariyer hedefleyen profesyonellere yöneliktir. HRD Antwerp tarafından özel olarak geliştirilen HRD Antwerp Satış Modeli ile katılımcılar, satış sürecine hakimiyet kazanır ve otokontrol edinirler. Teknik pırlanta bilgisini ve bu bilgiyi satışta müşteri odaklı olarak satış faydasına çevirmeyi öğrenen katılımcılar müşterinin karar verme süresini kısaltacak bilgi ve beceri düzeyine ulaşırlar ve satış başarısı arttırılır.

Çünkü satın alma kararı müşteriye bırakılmayacak kadar değerlidir.

[email protected] / 0 505 473 473 1

Eğitim Süreci Nasıl İşler?

Eğitim öncesinde teorik ve pratik test uygulanır. Yapılan bu testlerin sonucunda kişiye özel rehberlik hizmeti verilir. Eğitim süresince katılımcılar gerçek bir perakende mücevher mağazası olarak döşenmiş HRD Antwerp Satış Labortuarı'nda rol çalışmaları gerçekleştirerek sıcak satışı HRD Antwerp Satış modeli'ne göre deneyimlerler.

Gerçek deneyimlerden beslenerek hazırlanmış videolarla hayal kurma zorunluluğundan kurtularak, profesyonel bir eğitmen eşliğinde teorik bilgiyi özümserler. Bu sayede satış aşamalarına müşteri odaklı bir bakış açısıyla hakimiyet kazanılır. Eğitim sonunda yapılan pratik ve teorik test ile ilerleme kayıt altına alınır ve nihai başarı sonucu ortaya konur. Eğitimi başarı ile tamamlayan katılımcılar, uluslar arası geçerli HRD Antwerp Mücevher Satış Eğitimi Sertifikası almaya hak kazanırlar.

• Eğitimi başarı ile tamamlayan katılımcılar, %50'ye varan KOSGEB desteklerinden faydalanabilirler.• Eğitim ücreti 500 EUR+KDV'dir.• Katılımcılara talep üzerine 3 ay sonra gizli müşteri hizmeti de verilmektedir.

Ayşe Örnek, /CJR

Mücevher Satış Temsilcisi

HRD_ilan_215x285.indd 1 19.03.2013 01:21

Page 82: Voir mayıs ayı

Birbakış

Amerikan Sineması’nın ülke dışından yetenekli yö-netmen ithal etme girişimi, artık neredeyse tüm sinema takipçilerinin kabullendiği bir durum. Fakat

hepimizin bildiği üzere, sermayenin ve şartların çekimine kapılarak, unutulmaz ve başarılı filmler çekmek adına onca yolu tepen yönetmenlerin neredeyse tamamı, kariyerlerinin en kötü filmlerini Amerika’da çekerek sevenlerine sonunda büyük hayalkırıklıkları yaşattılar. Şimdi bu yönetmenlerin bir listesini çıkarmaya kalksak listenin sonunu bulamayız herhalde!Kısaca, iyi tanıdığın ve her şeyini özümsediğin kendi toprak-larını bırakıp, film çekmeye Amerika’ya gitmek ve orada bir kariyer inşa etmeye çırpınmak, görüldüğü üzere kağıt üze-rinde pek de akıllıca duran bir iş değil. İşte tam da bu nokta-da, ülkesinde harikulade işlere imza atmış olan Güney Koreli yönetmen Chan-wook Park’ın Amerika’da bir film çektiğinin haberini aldığımda, sonucun yine bir hüsran olacağından ne-redeyse emindim. Ta ki “Lanetli Kan”ı izleyene dek!18. yaş gününü babasının ölümüyle karşılayan India var kar-şımızda; yetenekli, güzel ama bir o kadar da içine kapanık bir kız. Varlıklı bir ailenin tek çocuğu olarak büyütülmüş. İlgisiz annesi Evelyn ile neredeyse çocukluğundan beri hiç payla-şımları olmamış. İşte tam da böylesine yalnız hissettiği ve babasına ihtiyaç duyduğu bir anda, o güne kadar varlığından bile haberdar olmadığı gizemli amcası Charlie çıkıyor kar-şına!Öncelikle şunu belirtmek gerek ki Chan-wook Park olma-saymış, “Lanetli Kan”, biz izleyiciler için; şu her yıl onlar-casını izlediğimiz ve salondan çıkar çıkmaz unuttuğumuz filmlerden biri olabilirmiş. Park’ın farkını ortaya koyduğu ve “Lanetli Kan”ı sıradışı hale getirmeyi başaran en önemli faktör; aslında yönetmenin hikayenin hiç bir orijinal tarafı ol-madığını en baştan kavramış olduğu gerçeği. Park, elindeki metnin çokça kullanılmış, tanıdık bir metin olduğunun far-kında. İşte tam da bu yüzden hikayesiyle izleyiciyi şaşırtmak ya da ters köşeye yatırmak gibi dertleri yok. Aksine, niye-ti sırtını bu tanıdık hikayeye yaslayarak görsel yeniliklerin peşinde koşmak. Bu da “Lanetli Kan”ın derdinin bambaşka bir meseleyle ilgili olduğunu ortaya koyuyor zaten. Çünkü filmin asıl amacı gerek sinematografi gerek kurgu alanında sınırların ne kadar zorlanabileceğini denemek.Film, temelde India karakterinin genç kızlığını üzerinden atıp bir kadına dönüşmesinin hikayesini anlatmaya çalışır-ken, özellikle usta yönetmen Alfred Hitchcock’un filmleri-ne benzer bir hava yakalıyor ve tüm gerilimini bu referan-sı sonuna kadar kullanarak kuruyor. Bu benzerlik öylesine bariz ki, tıpkı Hitchcock’un 1943 yılında çektiği “Shadow of a Doubt” filmindeki gibi “Lanetli Kan”da da bir “Charlie Amca” mevzusu var! Chan-wook Park’ın başarısı ise tam da bu noktada ortaya çıkıyor. Gerilim yaratma trüklerinin klasik anlatıda belirlenmiş olan tüm motiflerini kullanan fakat bir yandan da bunları modernize eden bir görsel dil yaratmayı başarıyor yönetmen. Bu anlamda filmin sahneler arası ge-çişleri ve sekans içlerinde parçalara ayrılmış kurgusal yapısı özellikle övgüye değer. Örneğin India’nın tecavüze uğramak üzereyken Charlie’nin yetiştiği sahne ile India’nın kirlenmiş vücudunu duşta temizlerken mastürbasyon yaptığı sahnenin birleşimi gerçekten müthiş!Sonuçta, yabancı bir yönetmenin elinden çıkmasına rağmen “çeviride kaybolmayan” ve klasikleri hatırlatan gerçek bir Amerikan gerilim filmi var karşımızda. Oldukça stilize çekil-miş ve iyi oynanmış bu filmi festivalde izleme şansı bulama-dıysanız vizyona girdiğinde kaçırmayın derim.

Lanetli Kan

Burak KAPLANOkan Üniversitesi GSFAraştırma Görevlisi

HABERLERc 80’li yılların ünlü bilimkurgu filmi Robocop, sinemaya yeniden uyarlanıyor. 2014 yılının şubat ayında vizyona girmesi planlanan filmin başrolünde bu kez, The Killing dizisi ile tanınan Joel Kinnaman var.

c Kültür Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün 2013 yılı ilk destek paketi açıklandı. Bu yılın uzun metraj kurmaca film bölümünde en büyük desteği 750.000 TL ile Nuri Bilge Ceylan’ın Kış Uykusu isimli filmi aldı.

HANGOVER 3 : FELEKTEN BİR GECEYönetmen: Todd PhilipsOyuncular: Bradley Cooper, Ed Helms, Zach GalifianakisGösterim Tarihi: 31 Mayıs 2013

2009 yılında başlayan ve müthiş bir gişe başarısı elde etmeyi başaran komedi serisi, bu ay serinin final bölü-mü ile sinemalarda. Ekip, tıpkı ilk filmde olduğu gibi bu kez yeniden Las Vegas’ta karşımıza çıkıyor ve şehri bir kez daha birbirine katıyor. Son filmin öne çıkan en büyük kozu; bu kez bir evlilik töreni ya da bekarlığa veda partisi olmayışı.

VİZYON SEÇKİLERİ[email protected]

MAN OF STEELYönetmen: Zack SnyderOyuncular: Henry Cavill, Amy Adams, Kevin CostnerGösterim Tarihi: 14 Haziran 2013

Ünlü çizgi roman kahramanı Superman, 2006 yılında-ki başarısız sinema uyarlamasından 7 yıl sonra bu kez bambaşka bir yaratıcı ekibin elinde yeniden sinema perdesinde! Bu yeni uyarlamanın yönetmeni çizgi roman uyarlamaları konusunda artık neredeyse uzman saya-bileceğimiz 300 ve Watchmen gibi filmlerin yönetmeni Zack Snyder.

BİLİNMEZE DOĞRU STAR TREKYönetmen: J.J AbramsOyuncular: Chris Pine, Karl Urban, Benedict CumberbatchGösterim Tarihi: 07 Haziran 2013

2009 yılında sinemada yepyeni bir başlangıç yapan ünlü TV dizisi Star Trek, bu ay ikinci filmi ile karşımızda. Yeni filmin en önemli kozu ise; Star Trek evreninde önemli bir yer tutan kötü adam Khan! Khan’a bu yeni filmde, Sher-lock dizisi ile tanıdığımız İngiliz oyuncu Benedict Cum-berbatch hayat veriyor.

80

Page 83: Voir mayıs ayı

T.C. DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ KÜTAHYA TEKNİK BİLİMLER YÜKSEKOKULUTC Dumlupınar Üniversitesi Kütahya Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Afyon Yolu 7. km. Kütahya

Tel: (0274) 227 04 50-51 Faks: (0274) 227 04 54 kmyo.dpu.edu.tr

KUYUMCULUK VE TAKI TASARIMI BÖLÜMÜ

Gelecege uçmak için

Page 84: Voir mayıs ayı

VOIR KÜLTÜR

SANATKONSER“PİYANONUN ŞEYTANİ MELEĞİ”

23 Mayıs Perşembe Saat 20.00 Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayıİş Sanat yeni sezonuna 1995 yılında kazandığı 5. Roma Uluslararası Piyano Yarışması Birincilik Ödülü sonrasında İtalyan basınının “Piyanonun Şeytani Me-leği” diye bahsettiği Emre Şen’in yorumu, şef Sascha Goetzel’in yönetimi ile Borusan İstanbul Filarmoni Or-kestrasının eşliğinde, unutulmaz bir konser seyircisini bekliyor.

SMOKIE

23 Mayıs Perşembe Saat 21.00 Jolly Joker İstanbulİngiliz rock devi Smokie Türkiye’de! 1965 yılında kurulan, şimdiye kadar “If You Think You Know How to Love Me”, “Don’t Play Your Rock ‘n’ Roll to Me”, “Living Next Door to Alice”, “It’s Your Life” ve “Oh Carol” gibi bir çok hit parçaya imza atmış İngiliz rock devi Smokie 23 Mayıs’ta Jolly Joker İstanbul’da.

BUİKA24 Mayıs Cuma Saat 20.00 İş SanatAşkın tutkulu sesi Buika, İş Sanat’a, kariyerinin en iyi şarkılarını topladığı En Mi Piel adlı best of albümden birinden değerli şarkılarla konuk oluyor. Türkiye’deki ilk konserini 2009 yılında İş Sanat’ta veren Buika’nın her geçen gün hayran kitlesi artmış, albümleri ile en

çok satanlar arasına girmiştir. Buika, sadece caz ve flamenko şarkılarıyla değil aynı zamanda Seal ve Nel-ly Furtado gibi dünyaca ünlü pop yıldızlarıyla yaptığı düetlerle de dünya listelerinde yer etmiş bir sanatçı-dır.Daha çok kaybedilen aşkları ve aşk için şarkılar söyleyen Buika, içinize işleyecek muhteşem bir gece yaşatacak.

MODEL25 Mayıs Cumartesi Saat 22.00 Jolly Joker İstanbulDiğer Masallar albümü ile beklenen yükselişini yapan Model, bu konser ile müzikseverlerle buluşuyor.Şarkılarında, hüznü ve eğlenceyi iç içe yansıttığını söyleyen Model’in beklenen yükselişi Demir De-mirkan prodüktörlüğünde kaydettiği ikinci stüdyo albümleri “Diğer Masallar” ile gerçekleşti. Albümün dikkat çeken parçalarından biri de daha once Sertab Erener’in yorumladığı Sezen Aksu şarkısı “Yalnızlık Senfonisi”.

MOR VE ÖTESİ25 Mayıs Cumartesi Saat 23.00 Garaj İstanbulMor ve Ötesi yaz sonrasi ilk İstanbul konseri ile dinle-yicileriyle buluşuyor.

Yaz boyunca stüdyoya kapanarak 7 nci albümünün üzerinde çalışan mor ve ötesi, uzun bir aradan sonra ilk kulüp performansında, dinleyicilerini Tuborg Gold katkılarıyla Ghetto’da selamlıyor. Grup, sonbaharda çıkaracağı yeni albüm öncesindeki bu sürpriz kon-serle, özledigi seyircisiyle buluşacak olmanın heye-canını yaşıyor.

CEM ADRİAN31 Mayıs Saat 22.00 Jolly Joker İstanbulCem Adrian Siyah Bir Veda Öpücüğü Albüm tanıtımı için konser veriyor.2004 yılında Fazıl Say tarafından Bilkent Üniversitesi Sahne Sanatlari Bölümüne özel ögrenci olarak davet

82

PACO DELUCIA30-31 Mayıs Saat 20.00 CRR Konser Salonu Paco de Lucia 2013 dünya turnesi kapsamında Türkiye’de konser vermeye geliyor!

Paco de Lucia (Francisco Sanchez Gomez) 1947 yılında dünyaya geldi. Babası Antonio ve abisi Ramon’dan henüz beş yaşında iken

gitar dersleri almaya başlayan sanatçı, Nino Ricardo, Miguel Borrull gibi ustalardan ders alarak kendini ye-tiştirmeye başladı. İlk kez 11 yaşında sahneye çıkan Paco De Lucia 1959 yılında festivallere katılmaya ve ödüller almaya başladı. Ailesi Madrid’e taşınınca Jose Greco’nun grubuna gitarist olarak katılan sa-natçı, 1963 yılında henüz 16 yaşındayken yurt dışın-da turnelere çıkmaya başladı. 1965 yılında Ricardo Modrego’yla iki albüm kaydeden sanatçı babasının açtığı flamenko kulübünde büyük isimlerle yanyana gelmeye başladı. Caz saksafon ustası Pedro Iturralde ile flamenko ve caz açılımları yakalamaya başlayan sanatçı, 1967 yılında “Festival Flamenco Gitano” gru-buyla turneye çıkarken ilk solo albümünü kaydetmiş oldu. Sanatçı, 1973 yılında kendisini dünyaca ünlü hale getiren ilk önemli şarkısı “Entre dos Aguas”ı kay-detmişti. 1981 yılında kendi grubunu kuran sanatçı vokallerde Pepe de Lucia ile tüm dünyada büyük bir ilgi görüyordu. 1982 yılından itibaren piyanist Chick Corea ile işbirliği yapmaya başlayan sanatçı, caz sa-natçılarıyla flamenko’da yepyeni bir sayfa açıyordu. Gitarist John McLaughlin, Larry Coryell ve Al Di Meo-la gibi caz dünyasının ünlü isimleriyle birlikte konser ve kayıtları olan dev sanatçı, Rodrigo’nun Concierto de Aranjuez’inde klasik müziği Flamenko ile biraraya getirmiştir. 1996 yılında 13 yıldır tanıştığı Al diMeola ve John McLaughlin’le beraber “The Guitar Trio” al-bümlerini kaydetmiştir.

Page 85: Voir mayıs ayı

83

edilmiş, Edirne’de çalıştığı radyo istasyonunda kay-dettiği demo kayıtlardan derlenen ilk albümü “ Ben Bu Şarkıyı Sana Yazdım “ı yine Fazıl Say prodüktörlü-ğünde 2005 yılında çıkarmıştır.

HAYKO30 Mayıs Saat 21.00 Jolly Joker İstanbulHayko Cepkin yeni albümü Aşkın Izdırabı’ndan sonra konserlerine devam ediyor.

MEHMET ERDEM14 Haziran Cuma Saat:22.00 Jolly Joker İstanbulSon dönemin başarılı müzisyenlerinden Mehmet Er-dem konserlerine devam ediyor.Uzun süre dizi ve filmler için yaptığı müzikler ile adın-dan sıkça söz ettiren ve bu başarılı müzik kariyerini bir de Altın Portakal ile ispatlayan Mehmet Erdem, ilk solo çalışması Herkes Aynı Hayatta isimli albümü-nün konser etkinliklerine başlama kararı aldı. Ayrıca Mehmet Erdem TRT ‘de yayınlanan Leyla ile Mecnun Dizisinin de müziklerini yapıyor.

KONSERHAMLET22 Mayıs Çarşamba Saat 20.30 Kadıköy Belediyesi Kozyatağı Kültür MerkeziOkan Byülgen seslendirmesi ile Kemal Başar’un yö-nettiği Hamlet seyirci ile buluşuyor.

VOIR GÜNCEL

YALNIZLAR KULÜBÜ31 Mayıs-06 Haziran Saat 20.30 İkinci Kat“Hayat Ritmini Bul” adında bir kurs veren Demet Sağ-lam, bu kursunda hatıralar ve dürüstlük egzersizleri yapıp insanların kişiliğini açmaya çalışıyor. İlk göste-rimini 18. İKSV Uluslararası İstanbul Tiyatro Festiva-li’nde yapan İkincikat, Yalnızlar Kulübü ile günümüzde kişilerin sosyalleşme problemini işliyor. Hayat Ritmini Bul isimli bir kurs veren Demet Sağlam 20 dersten oluşan bu kursta dürüstlük ve hatıra denemeleri yapıp insanların kişiliğini anlamaya çalışıyor. Demet

Sağlam ve diğer kursiyerlerin bu kurs süresince ya-şadıkları yolculuğu izlediğimiz oyun, hayat ritmimizi buldurmayı amaçlıyor. Ya da buna neden ihtiyacımız olduğunu.

ANTONİUS İLE KLEOPATRA1 Haziran Saat 16.00 Trump Towers MallOyun Atölyesi her yıl bir Shakespeare oyunu sergile-me geleneğini Antonius ile Kleopatra ile sürdürüyor.

Oyunda; iki güçlü kişiliğin, kendilerinden de güçlü olan aşk öyküsünü aktarıyor. Bu yılın bir özelliği de Antoni-us ile Kleopatra’nın dünya izleyicilerine açılması. 21 Nisan - 6 Haziran tarihleri arasında Londra’daki Globe Tiyatrosu’nda Shakespeare’in doğum gününde baş-layan altı haftalık “Globe to Globe” (Küre’den Küre’ye, bir başka deyişle dünya ülkeleri Shakespeare Tiyat-rosu’na) festivalinde 37 uluslararası tiyatro topluluğu, Shakespeare’in 37 oyununu 37 farklı dilde sergiledi. Dünya Shakespeare Festivali’nin ve 2012 Kültür Olim-piyatları’nın bir bölümü olan festivalde Oyun Atölyesi, “Antonius ile Kleopatra” oyunuyla yer aldı.

SERGİEROL AKYAVAŞİstanbul Modern’de29 Mayıs 2013 – 25 Ağustos 2013Küratör: Levent ÇalıkoğluTürkiye’de doğan, Avrupa ve Amerika’da mimarlık ve sanat eğitimi alan, Doğu sanatlarına ve özellikle de İslam sanatına duyduğu ilgi ile tasavvuf gelene-

ğini sanatının merkezine yerleştiren Erol Akyavaş’ın çalışmaları, 2. Dünya Savaşı sonrası iyice belirginlik kazanan Batı dışı modernlik arayışlarının en yetkin örneklerinden birini oluşturuyor.

“SİRK KASABADAN AYRILDI”İpek Kurşuncu, Alan İstanbul09 Mayıs- 01Haziran

Çağdaş Sanatın öne çıkan genç yetene-ği İpek Kurşuncu 3. kişisel sergisi “Sirk Kasabadan Ayrıldı / The Circus Has Left Town” ile ALAN İs-tanbul’da. 2009’da yılın genç sanatçısı seçilen İpek Kurşun-

cu’nun kişisel sergisi “Sirk Kasabadan Ayrıldı / The Circus Has Left Town” 9 Mayıs ile 1 Haziran 2013 tarihleri arasında ALAN İstanbul’da görülebilecek.

“YAKIN MENZİL” İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi9 Mayıs - 27 Ekim 2013İstanbul Modern, Küratör: Sena Çakırkayaİstanbul Modern Fotoğraf Galerisi, Türkiye’de gün-cel fotoğrafa odaklanan “Yakın Menzil” sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergi, kişisel bir belgeleme fikrinin etrafında, İstanbul Modern Fotoğraf Danışma Kurulu tarafından seçilmiş 18 sanatçıyı biraraya getiriyor. Basılı fotoğrafla sınırlı kalmaksızın, video ve ensta-lasyon gibi farklı sunumlar barındıran sergide, tekil çalışmalar bir yerleştirmeye dönüşerek, kendi bütün-lüğü içerisinde yeni anlamlar kazanıyor.

Hallac-ı Mansur, 1987

Gözde Türkkan/Tuhaf ve Güzel, 2000 - devam ediyor

Page 86: Voir mayıs ayı

VOIR FUAR GÜNCESİ

84

Tekvin Pırlanta, İlyas Devli

Sereks Fuarcılığın düzenlediği ve sektörde devrim niteliği taşıyan “Outlet Mücevher Fırsat Günleri” Anneler Gününe yönelik düzenlendi ve yine yoğun talep gördü. Kuyumculuk sektörünün yüzünü güldüren fuar, Harbiye Askeri Müze’de 08-12 Mayıs tarihlerinde gerçekleşti.

Nev Mücevherat, Kerim Şilazi

Pırıltı Alyans

Happy, Julyet Özbıçakçı

Lial, Mehmet Altıntaş

On Mücevherat, Suat Aydın

Roberto Bravo Scent Air Havada Koku Sistemleri

Otto Diamond

Faruk Gökçül, Yakup Alpdoğan, Nurseli Gökçül, Ser Diamond Standında

Meri Antik Kuyumculuk, Meri Taksi

Anneler’e Hediyeler Outlet’teydi

Page 87: Voir mayıs ayı

85

Ak Diamond, Kemal Oktay Assu, Arda İşler

Ertan Tunçbilek

Bolis Diamond

Ruşen Simon Kostanoğlu

Figaro

Gülaylar

Gloria Goldium Jewellery

Page 88: Voir mayıs ayı

VOIR FUAR GÜNCESİ

86

ALTINAY❶ Altınay Alyans & Pırlanta olarak yıllardır hem müşterilerimize ulaşmak hem de periyodik olarak ulaşamadığımız noktalardaki müşterilerle buluşmak ama-cıyla istikrarlı bir şekilde fuarlara katılım gösteriyoruz. Geçmiş yıllara göre fuara ticari motivasyonla katılım gösteren kişi, kurum sayısının daha fazla olduğunu söy-leyebilirim. Bu, bölgede ve çevresinde bulunan esnafların fuarlara olan bakış açısının değiştiğini göstermesi açısından iyi. Yani artık sadece gezi, gözlem amaç-lı değil de alışveriş amacıyla gelindiğini gözlemledik ve bu da bizim açımızdan fuarın başarılı geçmesinde büyük rol oy-nadı. Bu son fuarda yakalanan ticari ve organizasyonel başarının diğer fuarlara da yansımasını diliyorum.

❷ Organizasyonun tanıtım faaliyetle-rinin daha profesyonel bir şekilde yapıl-ması gerekiyor. Özellikle yurt dışındaki ciddi alıcılar için bir cazibe merkezi oluş-turmak en öncelikli hedef olmalı.

ARDA ALYANS❶ Fuarlara daha çok tanıtım açısından şirketin gelişmelerini ve etkilerini göre-bilmek adına katılıyoruz. Ortadoğu altın ve mücevherat fuarı beklediğimiz gibi iyi geçti. Zaten çok yüksek hedefler koyup gelmedik. Sadece yerimizi yurdumuzu insanlar unutmasın diye, kendimizi hatır-latmak adına katıldık. Gaziantep’teki bu fuara üçüncü defa katılıyoruz. Birçok fir-ma Anadolu’dan ve çevre ülkelerden ge-lecek olan ziyaretçilerin beklentisi içeri-sindeydi. Beklentiler karşılandı denebilir. Alyans olarak bu yıl İstanbul’dan katılan tek firma bizdik. Fuara gelen ziyaretçiler daha çok ticaret yapmak isteyen müşteri potansiyelindeydi. Bu açıdan fuarın gayet iyi geçtiğini söyleyebiliriz.

❷ Fuar organizasyonunu biraz eleşti-riye açarsak her organizasyonda olduğu gibi burada da bazı eksikliklerin mevcut olduğunu görebiliriz. Mesela fuar alanına yakın alışveriş yapıcak bakkalliye market gibi yerler yoktu.

ARNİA GOLD❶ Fuar bizim firmamız açısından çok gü-zel ve olumlu geçti. Beklentilerimize de karşılık bulduk. Özellikle Irak’tan gelen müşterilerin olmasının faydasını şirketçe görmüş olduk. İkili görüşmelerimiz de-vam etmekte…

❷ Bölge illerden gelecek müşteri sayı-sını arttırmak ve komşu ülkelerden müş-teri getirilmesi, arttırılmasının faydalı olacağını düşünüyorum.

❶ Ortadoğu Altın ve Mücevher Fuarı 26-28 Nisan tarihleri arasında gerçekleşti. Fuar firmanız açısından nasıl geçti, beklentilerinize karşılık bulabildiniz mi?❷ Fuar organizasyon firmalarına talep ve önerileriniz var mı?

Page 89: Voir mayıs ayı
Page 90: Voir mayıs ayı

VOIR FUAR GÜNCESİ

88

LİZAY❶ Düzenlenen Gaziantep fuarı firma olarak bizim beklentilerimizi karşılama-dı, ziyaretçi sayısı ve profili yetersiz kal-dı. Biz firma olarak oda başkanı ve fuar sahibine destek olmak bölgede bu fuarın devamlılığını sağlayabilmek adına, verim alamayacağımızı bilerek iştirak ettik. Bu fuarı katılımcı firmalardan daha çok böl-genin esnafı sahiplenmeli ve yaşatmalı.

MARKANORM❶ Fuardan katılımcı olarak iş açısından memnun kaldık. Hedef kitle ile buluşabil-dik. Verimliydi.

❷ Fuar hakkındaki genel izlenimlerim katılımcı ve ziyaretçi açısından zayıf ol-duğu yönünde. Çok daha iyisinin yapı-labileceğine inanıyorum. Organizasyon hizmetleri açısından gayet iyiydi. Fuar tanıtım ve aktiviteler açısından zayıftı.

ZE DESIGN❶ Bu fuar ZE Design için ilk deneyim-di. Doğrusu çok katılımlı ve hareketli bır fuar olmadıgını düşünüyorum. Ancak bu ZE design için Bir olumsuzluk değildi. Bizim temel amacımız Bu sektörü ya-kından tanımak,kendimizi tanıtmak,ü-rünlerimizi sergilemekti. Fuarın bizim açımızdan tüm bunları sağladığını düşü-nüyorum. Ayrıca tasarımlarımız için al-dığımız pozitif degerlendirmeler de bizi oldukca motive etmiş durumda.

❷ Bu fuarın neden halka açık olmadığı-nı, şehir halkına neden duyurulmadığını merak ediyorum. Sonuçta iki gün için zi-yarete açıldı ancak halk bilgilendirilseydi ilgi daha fazla olurdu diye düşünüyorum.

❷ Öncelikle fuar sadece Pazar günü kalabalıktı fakat Pazar günü yarım gün olduğu için sıkıntı oldu, fuar devam ede-cekse bir dahaki sefere pazertesi yarım gün yapıp Pazar gününü tam değerlen-dirmek gerekir. Çevre illerden getirilen esnafların ise fuarda kalış zamanını daha fazla tutmak lazım servis araçları çabuk geri dönüş yapmamalılar. Çok emin ol-mamakla birlikte belki fuarın tarihinde değişiklik yapılabilir.

Page 91: Voir mayıs ayı
Page 92: Voir mayıs ayı

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

ADV_OCT2013_VOIR_TR.pdf 1 15.04.2013 14:56

Page 93: Voir mayıs ayı

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

ADV_OCT2013_VOIR_TR.pdf 1 15.04.2013 14:56

Page 94: Voir mayıs ayı
Page 95: Voir mayıs ayı
Page 96: Voir mayıs ayı