20
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR ÖNDER ATMACA VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU (Başvuru Numarası: 2013/7449) Karar Tarihi: 16/12/2015

kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr · Web viewDavalı işverence Atatürk Havaalanında eylem yapan işçilerin çalışanları söz ve alkışlarla protesto ettiklerine dair CD

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

ÖNDER ATMACA VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/7449)

Karar Tarihi: 16/12/2015

Başvuru Numarası : 2013/7449Karar Tarihi : 16/12/2015

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

Başkan : Burhan ÜSTÜN

Üyeler : Serruh KALELİ

Hicabi DURSUN

Erdal TERCAN

Hasan Tahsin GÖKCAN

Raportör Yrd. : Hikmet Murat AKKAYA

Başvurucular : 1. Önder ATMACA

2. Halidun EKMEKCİ

3. İsmet SOLAK

4.Veli TOKA

5. Mustafa ÖRS

Vekili : Av. Abdi PESOK

6. Can Doğan YILDIZ

Vekili : Av. Salim BAKİ

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurular, iş bırakma eylemine katıldıkları gerekçesiyle işten çıkartılan işçilerce açılan davaların, benzer davalarda verilen onama kararlarıyla çelişir biçimde Yargıtay tarafından reddedilmesinin ve gerçekleştirilen basın açıklamasının yasa dışı eylem olarak nitelendirilmesinin Anayasa’nın 10., 13., 36., 49. ve 53. maddelerinde düzenlenen kanun önünde eşitlik ve temel hakların sınırlandırılması ilkeleri ile adil yargılanma, çalışma, toplu sözleşme ve grev haklarına aykırılık oluşturduğu iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru formları ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvuruların Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Yukarıda isimleri bulunan başvuruculara ait 2013/7450, 2013/7451, 2013/7685, 2013/7686, 2014/14818 sayılı başvuruların konu bakımından aynı nitelikte bulunmaları nedeniyle 2013/7449 sayılı başvuru ile birleştirilmesine ve incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.

1

Başvuru Numarası : 2013/7449Karar Tarihi : 16/12/2015

4. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca 2013/7449 sayılı başvuru ile ilgili olarak 23/6/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından 1/10/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 27/10/2015 tarihli yazısında Anayasa Mahkemesinin önceki kararına (Türkan Bal [GK], B. No: 2013/6932, 6/1/2015) ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

7. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucular olaylar sırasında, ayrı bir tüzel kişiliği olan Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığı (Türk Hava Yolları/THY) ile Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.de (Türk Hava Yolları/THY) kabin amiri ve teknisyen unvanlarıyla işçi olarak çalışmaktadır.

9. Başvurucuların da üyesi olduğu Hava-İş Sendikası (Sendika), hava iş kolunda grev yasağı öngören kanun değişikliği teklifinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülecek olması nedeniyle, 29/5/2012 tarihinde 3.00 ila 24.00 saatlerinde çalışma yapmamaları yönünde üyelerini kısa mesaj ile bilgilendirmiştir. Belirtilen tarihte Sendika ile THY arasındaki toplu iş sözleşmesi görüşmeleri devam etmektedir.

10. Bu çerçevede bazı çalışanlar 29/5/2012 tarihinde farklı gerekçelerle işbaşı yapmamış ve bu kişilerin bir kısmı Atatürk Havalimanında düzenlenen basın açıklamasına da katılmıştır. Başvuruculardan Önder Atmaca, Halidun Ekmekci, İsmet Solak Sendika temsilcisi olduklarını ve söz konusu tarihte sendikal izinli olduklarını ileri sürmektedirler. Yine başvuruculardan Mustafa Örs ve Veli Toka iş yerlerinin Ankara’da olduğunu, olayların meydana geldiği tarihte de Ankara’da eğitim aldıklarını, diğer bir başvurucu olan Can Doğan Yıldız ise 29/5/2012 tarihinde izinli olduğunu ve eyleme katılmadığını ifade etmektedir.

11. Türk Hava Yolları daha sonraki bir tarihte, başvurucuların da dâhil olduğu 305 işçinin sözleşmesini, yasa dışı eyleme katıldıkları gerekçesiyle feshetmiştir.

12. Başvurucular, iş akdinin feshine karşı işe iade istemli tespit davası açmışlardır. Bakırköy 13. ve 15. İş Mahkemeleri, değişik tarih ve sayılı kararlarla farklı gerekçelerle feshin geçersizliğine ve başvurucuların işe iadesine hükmetmiştir.

13. İş Mahkemeleri, her iki tarafın iddialarına ve başvurucuların işbaşı yapmama sebeplerine kararlarında yer vererek açılan davaları aşağıda yer alan gerekçelerle kabul etmiştir:

i. Başvuruculardan Önder Atmaca ve Halidun Ekmekci için Bakırköy 13. İş Mahkemesi 19/2/2013 tarihli ve E.2012/342, K.2013/111 ile E.2012/340, K.2013/110 sayılı kararlarla; başvurucuların sendika üyesi ve iş yeri temsilcisi oldukları, başvurucuların 29/5/2012 tarihinde sendikal izinli oldukları, buna göre başvurucuların iş bırakmasının söz konusu olmadığı, başvurucuların iş yerine çalışmak için gelenlere engel olduğu veya

2

Başvuru Numarası : 2013/7449Karar Tarihi : 16/12/2015

çalışmamaları konusunda baskı yaptığı konusunda herhangi bir delil bulunmadığı ve başvurucuların üyesi olduğu Sendika tarafından başvurucuların çalıştığı iş konusu ile ilgili gündemde olan bir yasa ile ilgili yapılan eyleme katılmalarının demokratik bir hakkın kullanılması niteliğinde olduğu gerekçeleriyle açılan davalar kabul edilmiştir.

ii. Başvurucu İsmet Solak için Bakırköy 13. İş Mahkemesi 19/2/2013 tarihli ve E.2012/346, K.2013/113 sayılı kararla; bazı çalışanların hasta olması nedeniyle rapor alması, bazı çalışanların da sendikal izinli olması sebepleriyle işbaşı yapmadığı şeklinde başvurucunun iddialarına yer verilmiş; başvurucunun iş yerine çalışmak için gelenlere engel olduğu veya çalışmamaları konusunda baskı yaptığı konusunda herhangi bir delil bulunmadığı ve başvurucunun üyesi olduğu Sendika tarafından başvurucunun çalıştığı iş konusu ile ilgili gündemde olan bir yasa ile ilgili yapılan eyleme katılmasının demokratik bir hakkın kullanılması niteliğinde olduğu gerekçeleriyle açılan dava kabul edilmiştir.

iii. Başvurucu Veli Toka için Bakırköy 13. İş Mahkemesi 18/3/2013 tarihli ve E.2012/349, K.2013/192 sayılı kararla; başvurucunun 29/5/2012 tarihinde Ankara’da eğitimde olduğu ve İstanbul’daki eyleme katılmadığı, Ankara’daki eğitime İstanbul’daki eylem günü gitmediği, fesih sebebinde açıklandığı gibi başvurucunun iş yerinde yoğunluk yaratarak çalışanlara engel olmasının veya diğer çalışanlara işbaşı yapmamaları konusunda baskı yapmasının söz konusu olmadığı, ayrıca başvurucu tarafından yapılan bu eylemin demokratik bir hakkın kullanılması niteliğinde olduğu gerekçeleriyle açılan dava kabul edilmiştir.

iv. Başvurucu Mustafa Örs için Bakırköy 13. İş Mahkemesi 18/3/2013 tarihli ve E.2012/347, K.2013/191 sayılı kararla; başvurucunun 29/5/2012 tarihinde Ankara’da eğitimde olduğu, İstanbul’daki eyleme katılmadığı, Ankara’daki eğitime İstanbul’daki eyleme destek vermek amacıyla bazı çalışanlarla birlikte ara verdiği ve birkaç saat sonra eğitime geri döndüğü ve başvurucu tarafından yapılan bu eylemin demokratik bir hakkın kullanılması niteliğinde olduğu gerekçeleriyle açılan dava kabul edilmiştir.

14. Başvurucu Can Doğan Yıldız hakkında ise:

i. Bakırköy 15. İş Mahkemesi 21/1/2013 tarihli ve E.2012/289, K.2013/16 sayılı kararında başvurucunun yasa dışı greve katıldığının kanıtlanmadığı, başvurucunun bir an için 29/5/2012 tarihinde Sendika tarafından Atatürk Havalimanında yapılan basın açıklamasını izlediği kabul edilse dahi anılan tarihte uçuşunun bulunmadığı ve izinli olduğu görüldüğü belirtilerek açılan dava kabul edilmiştir.

ii. Başvurucu hakkında verilen karar Yargıtay 22. Hukuk Dairesi tarafından “Davacının eyleme katılıp katılmadığı, o gün çalışanları fiili olarak engelleme şeklinde bir davranışta bulunup bulunmadığı, CD çözümleri yapılarak belirlenmeli, davacının söz konusu eylemleri gerçekleştirdiğinin tespiti halinde feshin haklı nedene dayandığını kabul etmek gerekir ise de, davalı işverence Disiplin Kurulu Kararı alınmadan yapılan feshin geçerli nedene dayandığı kabul edilerek davanın reddine, aksi takdirde önceki gibi davanın kabulüne karar verilmelidir. Mahkemece, eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.

iii. Bozma sonrası yapılan yargılama bu sefer Bakırköy 31. İş Mahkemesinde görülmüş, Mahkeme 24/3/2014 tarihli ve E.2013/933, K.2014/63 sayılı kararıyla işverence yapılan feshin geçerli bir nedene dayanmadığı sonucuna ulaşmıştır. Karar gerekçesi şöyledir:

3

Başvuru Numarası : 2013/7449Karar Tarihi : 16/12/2015

“…

Bilgisayar yüksek mühendisi bilirkişi marifeti ile CD çözümü yaptırılmış davacı işçinin olay günü sendika tarafından Atatürk Hava Limanında yapılan basın açıklamasını izlediği anlaşılmakta, ancak çalışanları engelleme gibi fiili bir eyleminin bulunmadığı bilirkişi raporu ile belirlenmiştir.

29/05/2012 tarihinde davacı işçinin uçuşunun bulunmadığı, izinli olduğu, aynı gün davacının tabi olduğu sendika yetkililerince Atatürk Havalimanında basın açıklamasının gerçekleştirildiği ve davacı işçinin de bu basın açıklamasını izlediği anlaşılmakta ise de 29/05/2012 tarihinde uçuşu bulunan iş yerinde fiilen çalışan işçileri çalışmaktan sözlü ya da fiili olarak engellediği yönünde davacı işçinin her hangi bir eylemi tespit edilebilmiş değildir. Bu konudaki ispat külfeti davalı işverene aittir.”

15. Davalı işverenler ile beraber başvurucular da yerel mahkeme kararını ayrı ayrı temyiz etmiş, başvurucular Önder Atmaca, Halidun Ekmekci ve İsmet Solak temyiz dilekçesinde kendileri dâhil 38 kişinin davalı Şirket tarafından özellikle seçilerek sendikal faaliyette bulunmaları, üyesi bulundukları Sendikayı desteklemeleri ve işyeri temsilcileri olmaları sebepleriyle işten çıkarıldıklarını ileri sürerek sendikal tazminat olarak üç yıllık brüt ücret tutarında tazminat verilmesini ve yerel mahkeme kararlarının düzeltilerek onanmasını talep etmişlerdir. Diğer taraftan başvuruculardan Veli Toka ve Mustafa Örs de benzer sebeplerle aynı talepte bulunmuştur.

16. Temyiz üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesi değişik tarih ve sayılı kararlarıyla kararların bozularak ortadan kaldırılmasına ve başvurucuların davalarının reddine kesin olarak karar vermiştir.

17. Yargıtay ilamı başvuruculara 3/9/2013 ile 7/8/2014 tarihleri arasında tebliğ edilmiştir.

18. Başvurucular süresi içerisinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.

B. İlgili Hukuk

19. 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 19. maddesi şöyledir:

“İşveren fesih bildirimini yazılı olarak yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorundadır.

Hakkındaki iddialara karşı savunmasını almadan bir işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesi, o işçinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle feshedilemez. Ancak, işverenin 25 inci maddenin (II) numaralı bendi şartlarına uygun fesih hakkı saklıdır.”

20. 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesi şöyledir:

“İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir. (...) taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı sürede özel hakeme götürülür.

Feshin geçerli bir sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.

Dava seri muhakeme usulüne göre iki ay içinde sonuçlandırılır. Mahkemece verilen kararın temyizi halinde, Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.

4

Başvuru Numarası : 2013/7449Karar Tarihi : 16/12/2015

(İptal dördüncü fıkra: Anayasa Mahkemesi’nin 19/10/2005 tarihli ve E.2003/66, K.:2005/72 sayılı Kararı ile.).”

21. 5/5/1983 tarihli ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu’nun 6. maddesi şöyledir:

“Toplu iş sözleşmesinde aksi belirtilmedikçe hizmet akitleri toplu iş sözleşmesine aykırı olamaz. Hizmet akitlerinin toplu iş sözleşmesine aykırı hükümlerinin yerini toplu iş sözleşmesindeki hükümler alır. Hizmet akdinde düzenlenmeyen hususlarda toplu iş sözleşmesindeki hükümler uygulanır.

Toplu iş sözleşmesinde hizmet akitlerine aykırı hükümlerin bulunması halinde hizmet akdinin işçi lehindeki hükümleri geçerlidir.

Her ne sebeple olursa olsun sona eren toplu iş sözleşmesinin hizmet akdine ilişkin hükümleri yenisi yürürlüğe girinceye kadar hizmet akdi hükmü olarak devam eder.”

22. 7/11/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun geçici 6. maddesinin (4) numaralı fıkrası şöyledir:

“Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce başlamış toplu iş sözleşmesi görüşmeleri ve toplu iş uyuşmazlıkları mülga 2822 sayılı Kanun ve bu Kanuna dayalı tüzük ve yönetmeliklere göre sonuçlandırılır.”

23. 8/2/1983 tarihli ve 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 15. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

“Hukuk ve Ceza Genel Kurullarının görevleri şunlardır:

1.Yargıtay dairelerinin bozma kararlarına karşı mahkemelerce verilen direnme kararlarını inceleyerek karar vermek,

2. a) (Ek: 26/9/2004-5235/51 md.) Aynı veya farklı yer bölge adliye mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar bakımından hukuk daireleri arasında veya ceza daireleri arasında uyuşmazlık bulunursa,

b) Hukuk daireleri arasında veya ceza daireleri arasında içtihat uyuşmazlıkları bulunursa,

c) Yargıtay dairelerinden biri; yerleşmiş içtihadından dönmek isterse, benzer olaylarda birbirine uymayan kararlar vermiş bulunursa,

Bunları içtihatların birleştirilmesi yoluyla kesin olarak karara bağlamak,”

24. 2797 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (1) ve (5) numaralı fıkraları şöyledir:

“İçtihadların birleştirilmesini Birinci Başkan, doğrudan doğruya veya Yargıtay dairelerinin veya genel kurulların verdikleri karar sonucunda veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının bizzat yazı ile başvurması halinde, ilgili kuruldan ister. Bu istemlerin gerekçeli olması zorunludur.

İçtihadı birleştirme kararları benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, dairelerini ve adliye mahkemelerini bağlar.”

5

Başvuru Numarası : 2013/7449Karar Tarihi : 16/12/2015

25. Türkiye Sivil Havacılık Sendikası (HAVA-İŞ) ile Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. arasında imzalanan 1/7/2011-30/6/2013 yürürlük tarihli 3. Dönem İşletme Toplu İş Sözleşmesi’nin “İşten Çıkarma Cezasında Usul” başlıklı 26. maddesinin (2) numaralı fıkrasının ilk cümlesi şöyledir:

“İşten çıkarma cezası Disiplin Kurulu kararıyla verilir.”

26. Türkiye Sivil Havacılık Sendikası (HAVA-İŞ) ile Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığı arasında imzalanan 1/1/2009-31/12/2010 yürürlük tarihli 22. Dönem İşletme Toplu İş Sözleşmesi’nin “İşten Çıkarma Cezasında Usul” başlıklı 26. maddesinin (2) numaralı fıkrasının ilk cümlesi şöyledir:

“İşten çıkarma cezası Disiplin Kurulu kararıyla verilir.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

27. Mahkemenin 16/12/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvurucuların 2013/7449 numaralı bireysel başvuruları incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları

28. Başvurucular, kendileri gibi dava açan 305 işçinin ilk derece mahkemelerince işe iadesine karar verildiğini, bu dosyalardan Yargıtay 7. Hukuk Dairesine tevzi edilen kararların onandığını fakat kendi dosyalarının Yargıtay 22. Hukuk Dairesi tarafından incelendiğini ve kendileriyle ilgili olmamasına rağmen topluca doktor raporu alarak iş bıraktığı sonucuna varılması suretiyle kararların bozularak reddedildiğini belirtmişlerdir. Bunun yanında başvuruculardan bir kısmı, olay günü sendikal izinli veya boş gününde olduklarını ve herhangi bir görevlerinin bulunmadığını, bir kısım başvurucular ise Ankara’da eğitim programında olduklarını ileri sürerek CD’deki görüntülerde yer almamalarına ya da herhangi bir şekilde çalışanlara müdahale etmemelerine rağmen işverenin iddialarının doğru olmadığını ispatlamak zorunda bırakılmalarından şikâyetçi olmaktadırlar. Başvurucular bu nedenlerle Anayasa’nın 10. ve 36. maddelerinde güvence altına alınan kanun önünde eşitlik ilkesinin ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

29. Başvurucular ayrıca basın açıklamasına katılmamakla beraber bahse konu olaylarda demokratik hakkın kullanıldığını, temel hak ve hürriyetlerin sadece Anayasa’nın 13. maddesine uygun olarak sınırlanabileceğini ve sendikal faaliyet nedeniyle iş akdinin feshedilmesinin Anayasa’nın 13. maddesine aykırı olduğu gibi uluslararası sözleşmelere de aykırı olduğunu, basın açıklamasına katılmanın yasa dışı eylem olduğunu ileri sürmenin ve böyle bir eyleme katılma gerekçesiyle iş akdinin feshedilmesinin Anayasa’nın 13., 54. ve 90. maddelerinin ihlali niteliğinde olduğunu ileri sürmüştür. Başvurucular, “… siyasi amaçlı grev ve lokavt, dayanışma grev ve lokavtı, genel grev ve lokavt, işyeri işgali, işi yavaşlatma, verimi düşürme ve diğer direnişler yapılamaz.” hükmü 2010 yılında yapılan değişiklikle Anayasa’dan çıkarılmış olduğundan bu durumların anayasal bir hak hâline geldiğini ve sınırlandırılmasının anayasal temelinin kalmadığını ileri sürmüştür.

30. Başvurucular son olarak ilgili yasa maddelerinin ve işten çıkarılmalarına ilişkin toplu iş sözleşmesi hükümlerinin yargılama esnasında uygulanmadığını iddia ederek Anayasa’nın 49. maddesinde düzenlenen çalışma hakkının ve 53. maddesinde yer alan toplu sözleşme hakkının ihlal edildiğini belirtmektedirler.

31. Başvurucular, iddia ettikleri ihlaller nedeniyle tazminat verilmesini ve yargılama giderlerinin karşılanmasını talep etmiştir.

6

Başvuru Numarası : 2013/7449Karar Tarihi : 16/12/2015

B. Değerlendirme

32. Başvuru dilekçeleri ve ekleri incelendiğinde başvurucular Bakırköy İş Mahkemelerinde görülen davalarının önce kabul edilip daha sonra Yargıtay 22. Hukuk Dairesi tarafından kesin olarak reddedilmesi dolayısıyla Anayasa’nın 10., 13., 36., 49., 53., 54. ve 90. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).

33. Başvurucular; Yargıtay 22. Hukuk Dairesi tarafından topluca doktor raporu alınmak suretiyle iş bırakıldığı sonucuna varılarak haksız yere davalarının reddedildiğini, aynı durumda oldukları kişilerce açılan davaların Derece Mahkemeleri tarafından daha önce kabul edildiğini ileri sürmektedirler. Başvurucuların anılan ihlal iddiaları, Yargıtay kararlarının gerekçesiz olması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiası kapsamında kabul edilerek bu yönden değerlendirme yapılmıştır.

34. Başvurucuların, iş bırakma eylemine katıldıkları gerekçesiyle iş akdinin feshine ilişkin iddiaları ise grev hakkı kapsamında ele alınmıştır.

35. Bahse konu açıklamalar çerçevesinde başvurucuların Anayasa'nın 10., 13., 49., 53. ve 90. maddelerine ilişkin iddiaları yukarıda belirtilen haklar kapsamında değerlendirileceğinden bu maddeler kapsamında ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

1. Adil Yargılanma Hakkının İhlali İddiası

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

36. Başvurucular, Yargıtay kararlarının gerekçesiz olduğunu belirterek Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.

37. Başvurucuların gerekçeli karar hakkına ilişkin şikâyetleri açıkça dayanaktan yoksun olmadığı gibi kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığından başvuruların gerekçeli karar hakkı yönünden kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

38. Başvurucular iş sözleşmelerinin feshedilmesine karşı açtıkları davaların Bakırköy İş Mahkemeleri tarafından kabul edildiğini, temyiz incelemesi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesi tarafından davanın reddine kesin olarak karar verildiğini, Yargıtay kararlarının gerekçesiz olduğunu belirterek adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

39. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”

40. Anayasa’nın 141. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

“Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.”

41. Sözleşme’nin 6. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

7

Başvuru Numarası : 2013/7449Karar Tarihi : 16/12/2015

“Herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir.”

42. Yapılan yargılama sırasında tanık dinletme hakkı da dâhil olmak üzere delillerin ibrazı ve değerlendirilmesi, adil yargılanma hakkının unsurlarından biri olarak kabul edilen silahların eşitliği ilkesi kapsamında kabul edilmekte olup bu hak ve gerekçeli karar hakkı da makul sürede yargılanma hakkı gibi adil yargılanma hakkının somut görünümleridir. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen gerekçeli karar hakkı ve silahların eşitliği ilkesi gibi ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 38).  

43. Mahkeme kararlarının gerekçeli olması, adil yargılanma hakkının unsurlarından biri olmakla beraber bu hak, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı, kararın niteliğine göre değişebilir. Bununla birlikte başvurucunun ayrı ve açık bir yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair iddialarının cevapsız bırakılmış olması, bir hak ihlaline neden olacaktır (Mehmet Yavuz, B. No: 2013/2295, 20/2/2014, § 51). Gerekçenin ayrıntısı davanın niteliğine göre değişmekle birlikte kararın hüküm kısmına dayanak oluşturacak hukuki bir gerekçenin özet de olsa bulunmasının zorunlu olduğu açıktır (Vesim Parlak, B. No: 2012/1034, 20/3/2014, § 33).

44. Mahkeme kararlarının gerekçeli olması, kanun yoluna başvurma olanağını etkili kullanabilmek ve mahkemelere güveni sağlamak açısından hem tarafların hem kamunun menfaatini ilgilendirmekte olup kararın gerekçesi hakkında bilgi sahibi olunmaması,  kanun yoluna müracaat imkânını da işlevsiz hâle getirecektir. Bu nedenle mahkeme kararlarının dayanaklarının yeteri kadar açık bir biçimde gösterilmesi zorunludur (Tahir Gökatalay, B. No: 2013/1780, 20/3/2014, § 66).

45. Başvurucular tarafından açılan davada davalılar, esasa ilişkin olarak başvurucuların anılan eyleme katıldıklarını, iş başı yapmak isteyenlere baskı yapıldığını, eylem nedeniyle uçuşların iptal edildiğini, başvurucuların yasa dışı eyleme katılmaları nedeniyle sözleşmelerinin haklı nedenle feshedildiğini beyan ederek davanın reddini talep etmişlerdir. Bunun yanında başvurucular Önder Atmaca, Halidun Ekmekci ve İsmet Solak’ın iş yeri temsilcisi oldukları davalı tarafça da belirtilmiş ve başvurucular Veli Toka ve Mustafa Örs’ün Ankara’daki görevine gitmeyerek mevcut eyleme bulunduğu yerden destek verdiği ileri sürülmüştür.

46. Bakırköy 13. İş Mahkemesi; aynı mahiyette başka bir mahkemede açılan davada olay gününe ait görüntülerin bulunduğu CD’lerle ilgili bilirkişi raporunu, tanıkların ifadelerini, yazılan müzekkerelere verilen cevapları, ilgili SGK kayıtlarını ve fesih bildirimlerini göz önünde tutarak fesih sebebinde açıklandığı gibi başvurucuların iş yerinde yoğunluk yaratarak çalışanlara engel olmasının ve diğer çalışanlara iş başı yapmamaları konusunda baskı yapmasının ve ayrıca başvuruculardan iş yeri temsilcisi olanların olay günü sendikal izinli olmaları sebebiyle iş bırakmasının söz konusu olmadığını ifade etmiştir. Bunun yanında iş yeri Ankara’da olan başvurucular için ise birkaç saat sonra eğitime geri döndükleri belirtilmiştir.

8

Başvuru Numarası : 2013/7449Karar Tarihi : 16/12/2015

47. Başvurucu Can Doğan Yıldız hakkında ise bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda Bakırköy 31. İş Mahkemesi, çalışanları engelleme gibi başvurucunun fiilî bir eyleminin mevcut olmadığını belirten bilirkişi raporuna dayanarak olayların meydana geldiği tarihte başvurucunun uçuşunun bulunmaması ve izinli olması sebepleriyle açılan davayı kabul etmiştir.

48. Kararların temyizi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, tüm başvurucular için özetle şu değerlendirmelerde bulunmuştur:

“…

Dosya içeriğine göre amacı ve yapılış şekli itibariyle gerçekleştirilen eylemin siyasi amaçlı grev niteliğinde olduğu açıktır. Toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin devam ettiği bir sırada hava iş kolunda grev yasağını öngören bir kanun değişikliği teklifinin çıkarılmasını önlemek amacıyla yapılan bu grevin mesleki bir amaca da hizmet ettiği düşünülebilir ise de, muhatabı ve amacı itibariyle eylemin “siyasi amaçlı grev” niteliğinde olduğu kabul edilmiştir.

(…)

Somut olayda işçiler hava iş kolunda getirilmek istenen grev yasağının kendi haklarını tehdit ettiğinden bahisle, kamuoyu oluşturmak amacıyla protesto eyleminde bulunmak, uğrayacakları olası mağduriyetler konusunda dikkat çekmek, bir anlamda yasama organınca yapılmak istenen değişikliği engellemek gibi meşru bir amaç gütmektedirler. Bu haklı amaca yönelik olarak ortaya konulan söz, eylem ve davranışların, işçilerin seslerini ve haklılıklarını ülke gündemine taşımak işlevini aşacak biçimde uzun süreli çalışmaktan kaçınmaları ve hizmeti esaslı şekilde aksatmaları yukarıda belirtilen ölçülülük ilkesiyle bağdaşmayacaktır. Yapılan grev sonucu Türk Hava Yollarında yürütülen işin 03.00-24.00 saatleri arasında, uzun sayılabilecek bir süre ve önemli derecede aksadığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Sefer iptali ve gecikmelerinden dolayı binlerce yolcunun mağduriyeti ve işletmenin bu yüzden maruz kalacağı olası zarar miktarı da göz önüne alındığında, grevin süresi itibariyle ölçülülük ilkesinin ihlal edildiği kabul edilmelidir.

Yukarıda belirtilen ulusal ve uluslararası hukuk ilkeleri uyarınca işçilerin barışçıl toplu eylemlerde bulunma hakları bulunmakta ise de, eylemin ve işyerinin niteliği dikkate alındığında toplu iş bırakma eylemine son çare olarak başvurulmadığı ve ölçülülük ilkesinin dikkate alınmadığı sonucuna varılmıştır. Bu sebeple davacının söz konusu greve destek verme davranışı, kural olarak, fesih için haklı sebep teşkil etmektedir. Ancak, fesih tarihi itibariyle iş sözleşmesi hükmü olarak devam eden önceki toplu iş sözleşmesi hükümleri uyarınca Disiplin Kurulu Kararı alınmadan yapılan feshin haksız olduğu kabul edilmiştir. Öte yandan, Disiplin Kurulu Kararının alınmamış olması feshi haksız hale getirmekte ise de, Yargıtay uygulamasına göre geçerli sebebi ortadan kaldırmadığından, davalı işverence yapılan feshin geçerli sebebe dayandığı kabul edilerek, 4857 sayılı İş Kanun'un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması…”

49. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, iş bırakma eyleminin grev yasağı öngören bir kanun değişikliği teklifi vesilesiyle yapılması nedeniyle muhatabı ve amacı itibarıyla “siyasi amaçlı grev” olarak nitelendirmiştir. Daire, başvurucular ve arkadaşlarının veya Sendikanın toplu eylem öncesi Hükümet veya yasama organı yetkilileri ile görüşme, arabulucudan yararlanma gibi barışçıl yöntemlerden faydalanmamaları ve iş bırakmaya kıyasla daha hafif diğer protesto biçimlerini tercih etmemeleri nedeniyle eyleme son çare olarak başvurulmadığı sonucuna ulaşmıştır. Eylemin yasa değişikliğini engellemek gibi meşru bir amacının bulunduğu kabul edilmiş fakat ölçülü olmadığı vurgulanmıştır. Bu kapsamda iş bırakma eyleminin saat 03.00 ile 24.00 arasında uzun sayılabilecek bir süre devam ettiğine, sefer iptali ve gecikmeler nedeniyle binlerce yolcunun mağdur olduğuna ve Türk Hava Yollarının bu nedenle maruz

9

Başvuru Numarası : 2013/7449Karar Tarihi : 16/12/2015

kaldığı olası zarara vurgu yapılmıştır. Daire, kararında toplu iş bırakma eylemine son çare olarak başvurulmaması ve ölçülülük ilkesine uyulmaması nedeniyle fesih için haklı neden oluştuğunu kabul etmiştir. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, disiplin kurulu kararının alınmamasının feshi haksız hâle getirdiğini belirtmiştir. Ancak Yargıtay uygulamasına göre geçerli sebebi ortadan kaldırmadığından feshin yine de geçerli sebebe dayandığı değerlendirilmiştir.

50. Başvurucu Can Doğan Yıldız hariç olmak üzere Yargıtay 22. Hukuk Dairesi diğer başvurucular hakkında kararlarını oyçokluğuyla almış, karşıoy yazılarında ise şu ifadelere yer verilmiştir:

“Somut olayda, toplu iş sözleşmeleri görüşmeleri devam etmekte iken, hava taşımacılığı işinin grev yasağı kapsamına alınmasına yönelik kanun değişikliği teklifi verilmesi üzerine davalı işverene ait işyerlerinde toplu olarak doktor raporu alınmak suretiyle işin bırakıldığı dosya içeriği ile sabittir. En etkili iş mücadelesi aracı olan grev hakkının yasaklanması yönündeki yasa değişikliği teklifine karşı davacı ve arkadaşlarının gerçekleştirdiği işi bırakma eyleminin ulusal mevzuatımızca yasa dışı grev niteliğinde olduğu açıktır. Ne var ki, Türkiye’nin de onayladığı uluslararası sözleşmelere göre işçi hak ve menfaatlerinin ve özellikle sendikal özgürlüklerinin kısıtlama girişimlerine karşı işçilerce yapılan protestoların barışçıl olması koşuluyla demokratik tepki olarak nitelendirilmesi gerektiği kabul edilmektedir. Somut olayda da siyasi iradenin getirmek istediği grev yasağına karşı yapılan toplu eylemin demokratik tepki olduğu açıktır. Bu itibarla, rapor almak suretiyle gerçekleştirilen toplu eylemin demokratik tepki niteliğinde olduğuna yönelik sayın çoğunluğun tespitine aynen katılıyorum. Ancak, bu tepkinin barışçıl amaçtan uzaklaşıp uzaklaşmadığı ve ölçülülük ilkesinin ihlal edilip edilmediğinin belirlenmesinde eylemin süresi ile birlikte eylem sonucu meydana gelen zarar miktarının da somut olarak belli olması gerekir. Salt süre yönünden ölçülülük ilkesine uyulup uyulmadığının denetlenmesi doğru olmaz. Bu nedenle zarar miktarı konusunda davalı tarafın beyanı ile yetinilmeyerek, zararın bilirkişi aracılığıyla tespit edilmesinden sonra sözü edilen ilke çerçevesinde değerlendirme yapılmalıdır.”

51. Bunun yanında başvurucular Önder Atmaca, Halidun Ekmekci ve İsmet Solak ile ilgili olan Yargıtay kararlarında, sağlık raporu alınması suretiyle anılan başvurucuların görevini ifa etmediği şeklinde davalının herhangi bir iddiası olmamasına rağmen bu hususlara yer verildiği ve Sendika ile THY Teknik A.Ş. arasında imzalanan Toplu İş Sözleşmesi’nde kendisine yer bulan “sendikal izin” konusunda anılan başvurucuların sendikal izinli olup olmadıkları yönünden bir değerlendirmenin yapılmadığı görülmüştür.

52. Başvurucular Veli Toka ve Mustafa Örs hakkında ise başvurucuların birkaç saatliğine görevine gitmeyerek eyleme destek vermesinin geçerli fesih sebebi oluşturmayacağı şeklinde açılan davaların yerel Mahkeme tarafından kabul edilme sebebine Daire kararında açıkça yer verilmiş ancak başvurucuların iş yeri adresinin Ankara, çalıştığı şirketin THY AO’dan farklı olarak THY Teknik AŞ ve unvanlarının teknisyen olması, olayların olduğu tarihte anılan başvuruculara görev olarak eğitim verilmesi, eylemin 03.00-24.00 saatleri arasında olmasına rağmen başvurucuların birkaç saat sonra eğitimine geri dönmesi hususları ve karşıoy yazısı birlikte değerlendirildiğinde başvurucuların olaya özgü durumları konusunda herhangi bir değerlendirmenin yapılmadığı sonucuna varılmıştır.

53. Bunlardan farklı olarak Yargıtayın bozma kararında alınması istenen bilirkişi raporu sonucunda, 29/05/2012 tarihinde iş yerinde fiilen çalışan işçileri çalışmaktan sözlü ya da fiilî olarak engellediği yönünde başvuruculardan Can Doğan Yıldız’ın herhangi bir eyleminin tespit edilememesi gerekçeleriyle yerel Mahkeme, başvurucunun açtığı davayı yine kabul etmiştir. Temyiz incelemesinde ise davalının iddialarına, başvurucunun sağlık raporu almak suretiyle görevini ifa etmediği şeklinde yer verilmiştir. Ayrıca Daire kararında, yerel

10

Başvuru Numarası : 2013/7449Karar Tarihi : 16/12/2015

Mahkeme tarafından davanın kabul edilme sebebi olarak olayların olduğu tarihte başvurucunun raporlu olması gösterilmiştir. Buna karşın “… her ne kadar davacı izinli olduğu, protestoları sadece izlediğini ileri sürmüş ise de, dosyadaki delillerden davacının eyleme iştirak etmek için bulunduğu anlaşılmıştır.” gerekçesiyle başvurucunun eyleme katıldığı sonucuna varılmıştır. Daire, ispat yükünü başvurucuya yönelterek davalı işveren THY’nin iddialarını çürütemediğine ilişkin şu değerlendirmede bulunmuştur: “Yine davacının arkadaşlarının doktor raporu alarak işe başlamadıkları, çalışmakta olanları da engellemeye çalıştıkları, bu şekilde yapılan eylem sonucu Türk Hava Yollarında 233 seferin iptal edildiği, çok sayıda seferin gecikmeli olarak yapıldığı ve binlerce yolcunun mağdur edildiği, şirketin milyarla ifade edilen zararının doğduğu ileri sürülmüştür. Davalı işverence Atatürk Havaalanında eylem yapan işçilerin çalışanları söz ve alkışlarla protesto ettiklerine dair CD kayıtları dosyaya sunulmuştur. Belirtilen iddiaların doğru olmadığına yönelik davacı işçi tarafından herhangi bir bilgi ve belge dosyaya sunulmamıştır.”

54. 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesinin direnme imkânının bulunmaması başvuru konusu kararların gerekçelendirilmesine ilişkin ihtiyacı daha da belirginleştirmiştir. Bunun yanında başvurucuları, işverenin iddialarının aksini ispatlamak zorunda bırakan kabul bakımından Yargıtay ilamlarında herhangi bir açıklamaya yer verilmemiştir.

55. Görüldüğü üzere başvurucular tarafından açılan işe iade davalarında, Mahkemelerce somut delillere dayalı olarak davaların kabulüne karar verilmesine rağmen başvurucuların eyleme katılıp katılmadıkları yahut neden iş başı yapıp yapmadıkları konusunda yeterince bir açıklamanın yapılmadığı, her bir başvurucuya yönelik olarak konunun yeterince aydınlığa kavuşturulmadığı, seri hâlde incelenen diğer dosyalarla beraber aynı şekilde davaların reddine karar verildiği ve başvurucuların iddialarının karşılanmadığı, bahse konu ilamın başvurucular ve üçüncü kişiler tarafından objektif olarak anlaşılmasına imkân verecek yeterli gerekçeyi içermediği anlaşılmıştır. Bu nedenle yargılama süreçleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucuların gerekçeli karar haklarının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

56. Belirtilen nedenlerle başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma haklarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

2. Grev Hakkının İhlal Edildiği İddiası

57. Başvurucular, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi tarafından verilen kararların aynı zamanda grev hakkını da ihlal ettiğini ileri sürmüşlerdir.

58. Derece Mahkemesi kararının gerekçesiz olması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine yönelik yukarıda yer verilen ilkeler ışığında başvurucuların grev hakkının ihlali iddialarının yargılamanın yenilenmesi davasında değerlendirilebileceği kabul edilerek anılan ihlal iddiasının bu aşamada değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.

3. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

59. Başvurucular, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilgili yargı organlarına gönderilmesini veya tazminata hükmedilmesini, yargılama giderlerinin taraflarına ödenmesini talep etmişlerdir.

11

Başvuru Numarası : 2013/7449Karar Tarihi : 16/12/2015

60. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un "Kararlar" kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

"Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."

61. Başvuruların değerlendirilmesi neticesinde gerekçeli karar hakkı yönünden Anayasa’nın 36. maddesinin ihlal edildiği tespit edilmiş olduğundan ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere kararın bir örneğinin Yargıtay 22. Hukuk Dairesine gönderilmek üzere ilgili yerel Mahkemelere gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

62. Başvurucular maddi ve manevi tazminat talebinde de bulunulmuş olup mevcut başvuruda Anayasa’nın 36. maddesinin ihlal edildiği tespit edilmiş olmakla beraber tespit edilen ihlalle iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından başvurucuların maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

63. Başvurucuların gerekçeli karar hakkına yönelik başvuruları açısından ihlal tespitinin yeterli tatmin sağladığı değerlendirildiğinden manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

64. Başvurucular tarafından aşağıda dökümü yapılan yargılama giderlerinin başvuruculara ödenmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiaların KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Gerekçeli karar hakkı yönünden ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapılması için kararın bir örneğinin Yargıtay 22. Hukuk Dairesine gönderilmek üzere Bakırköy 13. ve 31. İş Mahkemelerine GÖNDERİLMESİNE,

D. Maddi ve manevi tazminata ilişkin taleplerin REDDİNE,

E. 1. Başvurucular Önder Atmaca tarafından 2013/7449, Halidun Ekmekci tarafından 2013/7450, İsmet Solak tarafından 2013/7451, Veli Toka tarafından 2013/7685, Mustafa Örs tarafından 2013/7686 sayılı dosya için ayrı ayrı yatırılan 198,35 TL harcın AYRI AYRI; 1.500 TL vekâlet ücretinin ise MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

2. Başvurucu Can Doğan Yıldız tarafından 2014/14818 sayılı dosya için yatırılan 206,10 TL harç ve 1.500 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin ÖDENMESİNE,

12

Başvuru Numarası : 2013/7449Karar Tarihi : 16/12/2015

F. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye Bakanlığınca başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Yargıtay Başkanlığına ve 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE

16/12/2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

BaşkanBurhan ÜSTÜN

ÜyeSerruh KALELİ

ÜyeHicabi DURSUN

ÜyeErdal TERCAN

ÜyeHasan Tahsin GÖKCAN

13