245
T.C. AYDIN ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOĞUM VE JİNEKOLOJİ (VETERİNER) DOKTORA PROGRAMI POSTPARTUM KLİNİK VE SUBKLİNİK ENDOMETRİTİSLİ SÜTÇÜ İNEKLERDE TANI ANINDAKİ VE TEDAVİ SONRASINDAKİ İNFLAMATUAR SİTOKİN DÜZEYLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ CEVDET PEKER DOKTORA TEZİ DANIŞMAN Prof. Dr. Bayazıt MUSAL

adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

T.C.

AYDIN ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ

SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

DOĞUM VE JİNEKOLOJİ (VETERİNER) DOKTORA PROGRAMI

POSTPARTUM KLİNİK VE SUBKLİNİK ENDOMETRİTİSLİ

SÜTÇÜ İNEKLERDE TANI ANINDAKİ VE TEDAVİ

SONRASINDAKİ İNFLAMATUAR SİTOKİN DÜZEYLERİNİN

DEĞERLENDİRİLMESİ

CEVDET PEKER

DOKTORA TEZİ

DANIŞMAN

Prof. Dr. Bayazıt MUSAL

AYDIN–2019

Page 2: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

KABUL VE ONAY SAYFASI

T.C. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Doğum ve Jinekoloji Anabilim Dalı Doktora Programı çerçevesinde Cevdet PEKER tarafından hazırlanan “Postpartum Klinik ve Subklinik Endometritisli Sütçü İneklerde Tanı Anındaki ve Tedavi Sonrasındaki İnflamatuar Sitokin Düzeylerinin Değerlendirilmesi” başlıklı tez, aşağıdaki jüri tarafından Doktora Tezi olarak kabul edilmiştir.

Tez Savunma Tarihi: 01/03/2019

Üye (T.D.) :Prof. Dr. Bayazıt MUSAL Aydın Adnan Menderes Üniversitesi

………………

Üye :Prof. Dr. Şükrü KÜPLÜLÜ Ankara Üniversitesi ………………

Üye :Prof. Dr. Levent KARAGENÇ Aydın Adnan Menderes Üniversitesi

………………

Üye :Prof. Dr. Hakkı B. BECERİKLİSOY Aydın Adnan Menderes Üniversitesi

………………

Üye :Dr. Öğr. Üyesi Afşin KÖKER Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi

………………

ONAY:

Bu tez Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Lisansüstü Eğitim-Öğretim ve Sınav Yönetmeliğinin ilgili maddeleri uyarınca yukarıdaki jüri tarafından uygun görülmüş ve Sağlık Bilimleri Enstitüsünün ……………..……..…tarih ve …………………………sayılı oturumunda alınan ……………………nolu Yönetim Kurulu kararıyla kabul edilmiştir.

Prof. Dr. Ahmet CEYLAN

Enstitü Müdürü

i

Page 3: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

TEŞEKKÜR

Doktora eğitimim ve tez çalışmam süresince bilgisi ve birikimiyle bana rehberlik eden,

zamanını benimle paylaşan, ilgi ve desteğini esirgemeyen danışman hocam Prof. Dr. Bayazıt

MUSAL’a,

Doktora eğitimim boyunca bilgi, deneyim ve tecrübeleriyle bana destek olan,

anlayışlarını hiçbir zaman eksik etmeyen Anabilim Dalımız öğretim üyeleri Prof. Dr.

Hayrettin ÇETİN, Prof. Dr. Güneş ERDOĞAN, Prof. Dr. Hakkı Bülent BECERİKLİSOY ve

Dr. Öğr. Üyesi Bilginer TUNA’ya,

Doktora eğitimim boyunca dostluklarını ve yardımlarını esirgemeyen değerli çalışma

arkadaşlarım Arş. Gör. Dr. Eyyüp Hakan UÇAR, Arş. Gör. Dr. Tuğra AKKUŞ, Vet. Hek.

Oğuz VAROĞLU ve Vet. Hek. Abdullah GÜNDÜZ’e,

Tez çalışmamın istatistiksel analizlerinde değerli yardımlarından dolayı Doç. Dr.

Aykut Göktürk ÜNER’e,

Tez çalışmamın saha çalışmaları sırasında yaptığı yardımlardan dolayı can dostum

Arş. Gör. Yasin PARLATIR’a

Şimdiye kadar tüm eğitim süreçlerimde gelişimime katkı sağlamış öğretmen ve

hocalarıma teşekkürü borç bilirim.

Beni yetiştirip büyüten ve bu günlere gelmemde vesile olan, maddi ve manevi

desteklerini hiçbir zaman eksik etmeyen annem, babam, babaannem ve ablama,

Tanıdığım günden bu yana yanımda olan, hak ettiği zamanı ayıramasam da desteğini

her zaman hissettiren biricik eşim Sultan’a sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

ii

Page 4: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

İÇİNDEKİLER

KABUL VE ONAY SAYFASI ...………………………………………………….... i

TEŞEKKÜR ...……………………………………………………………………….. ii

İÇİNDEKİLER ...……………………………………………………………………. iii

SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ …………………………………..

……...vi

ŞEKİLLER DİZİNİ ……...….……………………………………………………….. ix

RESİMLER DİZİNİ …………………………………………………………………. x

TABLOLAR DİZİNİ ...…………………………………………………………........ xi

ÖZET ...……………………………………………………………………………..... xii

ABSTRACT …………………………………………………………………………. xiv

1. GİRİŞ ..……………………………………………………………………………. 1

2. GENEL BİLGİLER ………...…………………………………………………….. 4

2.1. İneklerde Puerperal Fizyolojik Süreç ..………………………………………….. 4

2.1.1. Uterus İnvolusyonu ………..………………………………………………...... 4

2.1.2. Endometriyumun Rejenerasyonu ...………………………………………….... 6

2.1.3. Ovaryumda Siklik Aktivitenin Yeniden Başlaması ....………………………... 7

2.1.4. Uterusun Bakteriyel Eliminasyonu .………………………………………....... 10

2.2. Uterus Savunma Mekanizması ve Postpartum Uterusun İmmun Yanıtı ..….…... 11

2.2.1. Geçiş Dönemindeki İneklerde İmmun Fonksiyonları Etkileyen Faktörler ….... 14

2.3. Uterusun Patojen Bakterilerle Enfeksiyonu ……………..………………..…...... 17

2.4. İneklerde Uterus Enfeksiyonları ……………...……………………………….... 20

2.4.1. Klinik ve Subklinik Endometritis …………………………………………….. 21

2.4.2. Endometritislerde Prevalans ….………………………………………………. 23

2.4.3. Endometritislerde Risk Faktörleri .……………………………………………. 24

2.4.4. Endometritislerde Tanı Yöntemleri ….……………………………………...... 27

2.4.4.1. İnspeksiyon …...…………………………………………………………….. 27

2.4.4.2. Rektal muayene ……………………………………………………………... 27

2.4.4.3. Vajinal muayene ……………………………………………………….…..... 28

2.4.4.4. Ultrasonografi ……......……………………………………………………... 29

2.4.4.5. Sitolojik muayene ……………...………………………………………….... 30

2.4.4.6. Biyopsi …………………………………………………………………….... 32

iii

Page 5: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

2.4.4.7. Bakteriyolojik muayene ……………………………..….………………....... 33

2.4.4.8. Diğer tanı yöntemleri …………………………………………………….…. 33

2.4.5. Endometritislerde Tedavi Yaklaşımları ….………………………………….... 35

2.4.5.1. Antibiyotikler …………………...…………………………………………... 36

2.4.5.2. Prostaglandin F2 alfa (PGF2α) .…….……………………………………… 38

2.4.6. Endometritislerde Korunma …..…………………………………………..…... 39

2.4.7. Endometritislerin Sonuçları …………………………………………………... 40

2.5. Sitokinler ………..………………………………………………………………. 42

2.5.1. İnflamatuar Sitokinler ….…………………………………………………....... 43

2.5.1.1. Tümör nekrozis faktör-alfa (TNF-α) ...…………………………………….... 45

2.5.1.2. İnterlökin-1beta (IL-1β) .………………………………………………......... 45

2.5.1.3. İnterlökin-6 (IL-6) ……………..…………………………………………..... 46

2.5.1.4. İnterlökin-8 (IL-8) …………………………………………………………... 46

2.5.1.5. İnterlökin-10 (IL-10) ...……………………………………………………… 46

2.5.2. Endometritislerde İnflamatuar Sitokinler …....................................................... 47

3. GEREÇ VE YÖNTEM …………......…………………………………………….. 50

3.1. Gereç ……………………………………………………….………………….... 50

3.1.1. Hayvan Materyali ………………………………………………………...….... 50

3.1.2. Kullanılan Aletler ………………………………………………………….….. 51

3.2. Yöntem ………………………..……………………………………………….... 52

3.2.1. Çalışma Dizaynı ……………………………………………………….…….... 52

3.2.2. Çalışmada Grup ve Alt Grupların Oluşturulması, Hayvan Sayılarının

Belirlenmesi …………...…………………………………………………….. 54

3.2.2.1. Grupların oluşturulması …………………………………………………….. 54

3.2.2.2. Alt grupların oluşturulması …..……………..…………………………….... 54

3.2.2.3. Alt grup ve gruplardaki hayvan sayılarının belirlenmesi …….……………... 55

3.2.3. Postpartum Muayeneler ………………………………………………………. 56

3.2.3.1. Kayıtların alınması ve anamnez …….………………………………………. 56

3.2.3.2. Genel sistemik kontroller ...…………………………………………………. 57

3.2.3.3. Vücut sıcaklığının ölçülmesi …..……………………………………………. 57

3.2.3.4. Vücut kondisyon skorunun belirlenmesi …………………………………..... 57

3.2.3.5. İnspeksiyon …………………………………………………………………. 58

3.2.3.6. Vajinal muayene …………………………...………………………………... 58

3.2.3.7. Rektal muayene …….……………………………………………………….. 60

3.2.3.8. Ultrasonografik muayene …...………………………………………………. 60

iv

Page 6: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

3.2.3.9. Endometriyal sitolojik örneklerin alınması, boyanması ve değerlendirilmesi. 62

3.2.4. İntrauterin İlaç Uygulaması …..……………………………………………….. 64

3.2.5. Kan Örneklerinin Alınması, Santrifüj İşlemi ve Saklanması .………………… 65

3.2.6. Serum Sitokin Düzeylerinin Ölçülmesi .……………………………………… 65

3.2.7. İstatistiksel Analizler ………………………………………………………….. 66

4. BULGULAR ……………..……………………………………………………….. 67

4.1. Endometritis Prevalansı ve İyileşme Oranları ..…………………………………. 67

4.2. Grup ve Alt Gruplardaki Hayvanların Dağılımı ...……………………………… 68

4.3. Gruplardaki Klinik Muayene Bulguları ...………………………………………. 69

4.4. Alt Gruplardaki Klinik Muayene Bulguları .……………………………………. 70

4.5. Serum İnflamatuar Sitokin Düzeyleri ……..……………………………………. 74

5. TARTIŞMA ……………...……………………………………………………….. 85

6. SONUÇ VE ÖNERİLER …………………………………………………………. 102

KAYNAKLAR …………………………………………………………………….... 104

EKLER ………………………………………………………………………………. 132

ÖZGEÇMİŞ …………………………………………………………………………. 133

v

Page 7: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ

% : Yüzde

< : Küçüktür

> : Büyüktür

≤ : Küçük eşittir

≥ : Büyük eşittir

AFP : Akut faz protein

AFY : Akut faz yanıtı

AMP : Antimikrobiyal peptid

BCS : Body condition score

BHBA : Beta hidroksi bütirik asit

Ca : Kalsiyum

CE : Clinical endometritis

CL : Korpus luteum

cm : Santimetre

DF : Dominant folikül

dL : Desilitre

DNA : Deoksiribonükleik asit

E. coli : Escherichia coli

E2 : Östrojen

ELISA : Enzyme-Linked ImmunoSorbent Assay

EPEC : Endometriyal patojenik E. coli

F.necrophorum : Fusobacterium necrophorum

FSH : Folikül uyaran hormon

FTS : Fizyolojik tuzlu su

G-CSF : Granülosit koloni uyarıcı faktör

GI : Sağlıklı Kontrol Grubu/Healthy Control Group

GII : Klinik Endometritis Grubu/Clinical Endometritis Group

GIII : Subklinik Endometritis Grubu/Subclinical Endometritis Group

GIIIn : İyileşmeyen Subklinik Endometritis Grubu/Uncured Clinical

Endometritis Group

GIIIp : İyileşen Subklinik Endometritis Grubu/Cured Subclinical

vi

Page 8: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Endometritis Group

GIIn : İyileşmeyen Klinik Endometritis Grubu/ Uncured Clinical

Endometritis Group

GIIp : İyileşen Klinik Endometritis Grubu/Cured Clinical Endometritis

Group

GIx : Sağlıklı Alt Kontrol Grubu/Healthy Sub-Control Group

GnRH : Gonadotropin salgılatıcı hormon

Gr(-) : Gram negatif

Gr(+) : Gram pozitif

Ig : İmmunglobulin

IGF-I : İnsülin benzeri büyüme faktörü-I

IL-1 : İnterlökin-1

IL-10 : İnterlökin-10/Interleukin-10

IL-1β : İnterlökin-1beta/Interleukin-1beta

IL-6 : İnterlökin-6/Interleukin-6

IL-8 : İnterlökin-8/Interleukin-8

kDa : Kilodalton

KE : Klinik endometritis

kg : Kilogram

L : Litre

LAP : Lingual antimikrobiyal peptid

LE : Lökosit esteraz

LH : Lüteinizan hormon

LPS : Lipopolisakkarit

MCP-I : Monosit kemotaktik protein-I

mg : Miligram

MHz : Megahertz

ml : Mililitre

mm : Milimetre

mRNA : Mesajcı ribonükleik asit

MUC-I : Müsin-I

NED : Negatif enerji dengesi

NEFA : Esterleşmemiş yağ asiti

ng : Nanogram

nm : Nanometre

vii

Page 9: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

ºC : Santigrat derece

P4 : Progesteron

PAMP : Patojenlere özgü moleküler kalıp

pg : Pikogram

PGE2 : Prostaglandin E2

PGF2α : Prostaglandin F2 alfa

pH : Power of Hydrogen

PMN : Polimorfnükleer hücre/Polymorphnuclear cell

pp : Postpartum

RS : Retensiyo sekundinarum

SCE : Subclinical endometritis

SEM : Standart Error of Mean

SIRS : Sistemik yangısal yanıt sendromu

SKE : Subklinik endometritis

spp. : Türleri

T. pyogenes : Trueperella pyogenes

TAP : Trakeal antimikrobiyal peptid

TGF-β1 : Transforming growth factor-beta1

TLR : Toll benzeri reseptör

TMR : Total miks rasyon

TNF : Tümör nekrozis faktör

TNF-α : Tümör nekrozis faktör-alfa/Tumor necrozis factor-alpha

USG : Ultrasonografi

VAS : Vajinal akıntı skoru

VDS : Vaginal discharge score

VKS : Vücut kondisyon skoru

ŞEKİLLER DİZİNİ

viii

Page 10: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Şekil 1. Patojen bakterilerin endometriyumda yangı oluşturması .…...……………... 13

Şekil 2. Akut faz proteinlerinin sentezlenmesi ……...………………………………. 44

Şekil 3. Çalışma boyunca gerçekleştirilen muayeneler ve hayvanların gruplar

oluşturulmadan önce kategorize edilmesi ………………………………….. 53

Şekil 4. Postpartum tanı anında (pp 21-27. günler) gruplar arası serum TNF-α

düzeyleri ……………………………………………………………………. 75

Şekil 5. Serum TNF-α düzeylerinin alt gruplar arasında kıyaslanması ve muayene

günlerine göre değişimi ………………………………………….…………. 76

Şekil 6. Postpartum tanı anında (pp 21-27. günler) gruplar arasında serum IL-1β

düzeyleri .………............................................................................................ 77

Şekil 7. Serum IL-1β düzeylerinin alt gruplar arasında kıyaslanması ve muayene

günlerine göre değişimi …………………………………….………………. 78

Şekil 8. Postpartum tanı anında (pp 21-27. günler) gruplar arasında serum IL-6

düzeyleri ………………………………………………………...………….. 79

Şekil 9. Serum IL-6 düzeylerinin alt gruplar arasında kıyaslanması ve muayene

günlerine göre değişimi …………………………………………………….. 80

Şekil 10. Postpartum tanı anında (pp 21-27. günler) gruplar arasında serum IL-8

düzeyleri ………………………………………………………...…...……... 81

Şekil 11. Serum IL-8 düzeylerinin alt gruplar arasında kıyaslanması ve muayene

günlerine göre değişimi ……...…………………………... ……..…………. 82

Şekil 12. Postpartum tanı anında (pp 21-27. günler) gruplar arasında serum IL-10

düzeyleri …………………………………………………………..………... 83

Şekil 13. Serum IL-10 düzeylerinin alt gruplar arasında kıyaslanması ve muayene

günlerine göre değişimi …………………………………...……..…………. 84

RESİMLER DİZİNİ

Resim 1. Araştırmada kullanılan aletler .…………...…………………………………. 51

ix

Page 11: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Resim 2. Çalışmadaki hayvanların VKS düzeylerinin belirlenmesi.……………….…. 58

Resim 3. Metricheck aleti ile vajinal akıntının görüntülenmesi.……...……………….. 59

Resim 4. Vaginal akıntı karakterini gösteren örnekler ....……………………….…….. 60

Resim 5. Ultrasonografik muayenelerde elde edilen görüntü örnekleri ..…………....... 61

Resim 6. Endometriyumdan sitolojik örnekleme için hazırlanan sitobraş aletinin

hazırlanışı….…………………………………………………………………. 63

Resim 7. Hazırlanan sitobraş preparatalarından 400x (a, c) ve 1000x (b, d) büyütmede

alınan örnek mikroskop görüntüleri ...……………………….…….………... 63

Resim 8. Sitolojik incelemede 400x büyütmede PMN ve endometrial hücrelerin

belirlenmesi ……………...……………………………………………….…. 64

Resim 9. İntrauterin tedavide kullanılan benzatin sefapirin preparatı …………….…... 64

TABLOLAR DİZİNİ

Tablo 1. Uterus svablarının aerobik ve anerobik kültürlerinden elde edilen

bakterilerin patojenitelerine göre sınıflandırılması……...………………….

x

Page 12: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

18

Tablo 2. Postpartum farklı zaman dilimlerinde SKE’yi belirlemek için kullanılan

PMN eşik değerleri ………………………………………………………... 23

Tablo 3. Çalışma gruplarının oluşturulması ve isimlendirilmesi ….…………...…… 54

Tablo 4. Çalışma alt gruplarının oluşturulması ve isimlendirilmesi ………..…....…. 55

Tablo 5. Çalışma alt grup ve gruplarındaki hayvan sayılarının belirlenmesi ………. 56

Tablo 6. Postpartum I. muayenede tüm hayvanların VAS ve PMN dağılımları ve

endometritis prevalansları ………………………………………..………... 67

Tablo 7. İneklerde yaş, 7 günlük süt verimi, doğum sayısı ve pp gün sayısı

ortalamalarının gruplardaki ve alt gruplardaki dağılımı ………..….……… 68

Tablo 8. Tanı anında gruplar arası muayene bulguları ……………………………... 70

Tablo 9. Alt gruplardaki ortalama vücut kondisyon skoru değerleri ve zamana bağlı

değişimleri …………………………………………………………............ 71

Tablo 10. Alt gruplardaki vücut sıcaklığı değerleri ve zamana bağlı değişimleri ...…. 71

Tablo 11. Alt gruplarda I. ve III. muayenelerde belirlenen ortalama vajinal akıntı

skoru değerleri ve zamana bağlı değişimleri ……..………...……………... 72

Tablo 12. Alt gruplarda I. ve III. muayenelerde belirlenen ortalama PMN oranları ve

zamana bağlı değişimleri ………………………………………………….. 73

Tablo 13. Alt gruplar arasında ovaryumlardaki fonksiyonel yapılar ve siklik aktivite

oranlarının dağılımı ...……………………………………………..………. 74

ÖZET

xi

Page 13: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

POSTPARTUM KLİNİK VE SUBKLİNİK ENDOMETRİTİSLİ SÜTÇÜ

İNEKLERDE TANI ANINDAKİ VE TEDAVİ SONRASINDAKİ

İNFLAMATUAR SİTOKİN DÜZEYLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Peker C. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Doğum ve

Jinekoloji (Veteriner) Programı, Doktora Tezi, Aydın, 2019.

Bu çalışmanın amacı, erken postpartum (pp) dönemde sağlıklı, klinik endometritisli (KE) ve

subklinik endometritisli (SKE) sütçü inekler arasındaki serum inflamatuar sitokin [Tümör

nekrozis faktör-alfa (TNF-α), İnterlökin-1beta (IL-1β), İnterlökin-6 (IL-6), İnterlökin-8 (IL-8)

ve İnterlökin-10 (IL-10)] düzeylerini karşılaştırmaktı. Ayrıca bu sitokinlerin endometritis

sağaltımına ve zamana bağlı değişimlerinin gözlemlenmesi amaçlandı. Çalışmaya toplam 127

Holstein-Friesian inek dahil edildi ve arka arkaya üç muayene [pp 21-27 (I. muayene), 28-34

(II. muayene) ve 35-41. (III. muayene) günler] gerçekleştirildi. Bu muayeneler sırasında

ineklerin genel sistemik kontrolleri, vücut sıcaklığı ve vücut kondisyon skoru (VKS)

ölçümleri yapılarak, kan örnekleri alındı. Birinci ve III. muayenelerde jinekolojik kontroller

(inspeksiyon, vajinal, transrektal, ultrasonografik ve endometriyal sitolojik muayeneler)

yapıldı. İnekler I. muayenede vajinal akıntı skorları (VAS) ve endometriyal polimorfnükleer

hücre (PMN) oranlarına göre endometritis negatif, KE ve SKE olarak sınıflandırıldı. Tanıdan

hemen sonra KE ve SKE saptanan ineklere intrauterin sefapirin uygulandı. Tedaviden 14 gün

sonra (III. muayene) ineklerin VAS ve endometriyal PMN oranları tekrar değerlendirildi, KE

ve SKE’li inekler iyileşen ve iyileşmeyenler olarak ikiye ayrıldı. Bu aşamayı takiben sözü

edilen 127 inekten rastgele olacak şekilde sitokinlerin diagnostik potansiyelini

değerlendirmek için üç ana grup [Sağlıklı Kontrol Grubu (GI) (n=22), Klinik Endometritis

Grubu (GII) (n=22), Subklinik Endometritis Grubu (GIII) (n=20)] ve tedaviyle ilgili

farklılıkların değerlendirilmesi için beş alt grup [Sağlıklı Alt Kontrol Grubu (GIx) (n=13),

İyileşen Klinik Endometritis Grubu (GIIp) (n=11), İyileşmeyen Klinik Endometritis Grubu

(GIIn) (n=11), İyileşen Subklinik Endometritis Grubu (GIIIp) (n=11), İyileşmeyen Subklinik

Endometritis Grubu (GIIIn) (n=9)] oluşturuldu. Tüm serum sitokin ölçümleri ELISA

yöntemiyle gerçekleştirildi. Çalışmada, pp 21-27. günlerde KE ve SKE prevalansı sırasıyla

%26,15 ve %23,85 bulundu. Endometritis tedavisini takiben iki hafta sonra, klinik ve sitolojik

iyileşme oranları KE için %60,60 ve SKE için %70,97 olarak bulundu. İneklerin ortalama yaş,

7 günlük süt verimi, parite, pp gün, vücut sıcaklığı ve VKS değerleri ile ovaryumlardaki

xii

Page 14: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

fonksiyonel yapıların dağılımları hem gruplar, hem de alt gruplar içerisinde benzerdi. Ayrıca

alt grupların siklik aktivite oranları arasında da bir farklılık bulunmadı. Çalışmanın yapıldığı

süre boyunca tüm alt gruplarda VKS ortalamalarının önemli ölçüde azaldığı, vücut

sıcaklıklarının ise değişim göstermediği tespit edildi. Ultrasonografide pp 21-27. günlerde

serviks uteri çaplarının KE ve SKE’li ineklerde, sağlıklı ineklerden önemli ölçüde yüksek

olduğu belirlendi. Tümör nekrozis faktör-alfa, IL-1β ve IL-8 düzeyleri GII’de GI’den önemli

ölçüde yüksek bulundu. İnterlökin-6 ve IL-10 düzeyleri ise tüm gruplarda benzerdi. Yine tanı

anında GI ve GIII arasındaki hiçbir sitokin düzeyinde farklılık görülmedi. Alt gruplarda

yapılan tekrarlı ölçümlerde endometritis tedavi yanıtları ve sitokin düzeyleri arasında tam bir

ilişki gözlenmedi. Ayrıca tüm sitokin düzeylerinin tedavi yanıtı ve uterusun sağlık

durumundan etkilenmeksizin erken pp dönemde doğrusal bir seyir izlediği görüldü. Sonuç

olarak erken pp dönemdeki ineklerde ölçülen yüksek serum IL-1β, TNF-α ve IL-8 düzeyleri

persiste bir klinik uterus enfeksiyonunu yansıtabilir. Subklinik endometritislerde ise sistemik

sitokin düzeylerini etkileyecek şiddette yangısal değişimlerin ortaya çıkmadığı söylenebilir.

Bu çalışmada elde edilen sonuçların, başta ineklerde endometritis tedavisi olmak üzere

gelecek araştırmalara temel oluşturabileceği düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Endometritis, sitokin, sütçü inek, tanı, tedavi

ABSTRACT

xiii

Page 15: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

ASSESSMENT OF INFLAMMATORY CYTOKINE

CONCENTRATIONS DURING DIAGNOSIS AND AFTER

TREATMENT OF POSTPARTUM DAIRY COWS WITH CLINICAL

AND SUBCLINICAL ENDOMETRITIS

Peker C. Aydın Adnan Menderes University, Institute of Health Sciences, Department of

Obstetrics and Gynecology (Veterinary), PhD Thesis, Aydin, 2019.

The aim of the present study was to compare serum inflammatory cytokine [Tumor necrosis

factor-alpha (TNF-α), Interleukin-1beta (IL-1β), Interleukin-6 (IL-6), Interleukin-8 (IL-8) and

Interleukin-10 (IL-10)] concentrations between healthy dairy cows and cows with clinical

endometritis (CE) and subclinical endometritis (SCE) during early postpartum (pp) period. It

was also aimed to observe the alterations of these cytokines in relation to endometritis

treatment and time. A total of 127 Holstein-Friesian cows were included in the study and

three consecutive examinations [21-27 (1st examination), 28-34 (2nd examination) and 35-41.

(3rd examination) days pp] were performed. General systemic controls, body temperature and

body condition score (BCS) measurements of the cows were performed and blood samples

were collected during these examinations. Gynecological controls (Inspection, vaginal,

transrectal, ultrasonographic and endometrial cytologic examinations) were performed during

the 1st and 3rd examinations. Cows were classified as endometritis negative, CE and SCE

according to their vaginal discharge scores (VDS) and the proportions of endometrial

polymorphnuclear cells (PMN) at the 1st examination. Immediately following the diagnosis,

intrauterine cephapirin was administered to cows with CE and SCE. Fourteen days after the

treatment (3rd examination), VDS and the endometrial PMN proportions of all the cows were

re-evaluated and the cows with CE and SCE were divided into two categories as cured and

uncured. Following this stage, three main groups [Healthy Control Group (GI) (n=22),

Clinical Endometritis Group (GII) (n=22), Subclinical Endometritis Group (GIII) (n=20)] for

the evaluation of diagnostic potential of cytokines, and five sub-groups [Healthy Sub-Control

Group (GIx) (n=13), Cured Clinical Endometritis Group (GIIp) (n=11), Uncured Clinical

Endometritis Group (GIIn) (n=11), Cured Subclinical Endometritis Group (GIIIp) (n=11),

Uncured Subclinical Endometritis Group (GIIIn) (n=9)] for the evaluation of treatment related

changes were established randomly from the aforementioned 127 cows. All serum cytokine

measurements were performed by ELISA. In this study, the prevalence of CE and SCE on the

xiv

Page 16: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

21-27 days pp was found 26.15% and 23.85%, respectively. Two weeks following the

endometritis treatment, clinical and cytological cure rates were found to be 60.60% for CE

and 70.97% for SCE. The mean values of the age, 7-day milk yield, parity, pp day, body

temperature and BCS as well as the distributions of functional structures in the ovaries of the

cows were similar both within groups and sub-groups. Also, there were no differences in the

cyclic activity rates among sub-groups. During the time when this study was conducted, it

was observed that the mean BCS significantly decreased, and the body temperatures displayed

no changes in the sub-groups. Ultrasonography revealed that the cervical diameters were

significantly higher in cows with CE and SCE than those in healthy cows in 21-27 days pp. It

was found that TNF-α, IL-1β and IL-8 concentrations were significantly higher in GII than

those in GI. On the other hand, IL-6 and IL-10 concentrations were similar in all groups.

Similarly, during the diagnosis, no differences were observed in all cytokine levels between

GI and GIII. In the repeated measurements concerning sub-groups, no precise relationships

were observed between cytokine concentrations and endometritis treatment responses. It was

also seen that, all cytokine concentrations were linear course during the early pp period

regardless of response to treatment and the health condition of uterus. As a result, high serum

IL-1β, TNF-α and IL-8 concentrations measured in early pp cows may reflect a persistent

clinical uterus infection. However, it can be stated that no inflammatory changes have

emerged to the extent that could affect the systemic cytokine concentrations in SCE cows. It

is thought that, the results obtained from the present study may serve as a baseline for further

studies especially in treatment of endometritis in the cows.

Keywords: Endometritis, cytokine, dairy cow, diagnosis, treatment

xv

Page 17: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

1. GİRİŞ

Puerperal fizyolojik süreç; ineklerde doğum sonrası involusyon, endometriyal

rejenerasyon, ovaryumda siklik aktivitenin yeniden başlaması ve uterusun bakteriyel

eliminasyonunun eş zamanlı olarak gerçekleştiği, aynı zamanda yüksek verimli süt

ineklerinde genel sağlık durumu ve üreme performansıyla ilişkili problemlerin en çok ortaya

çıktığı dönemdir. İneklerde doğumla birlikte uterus non-spesifik bir şekilde patojen veya

patojen olmayan mikroorganizmaların yoğun kontaminasyonuna uğrar. Bu durum,

inflamasyon ve enfeksiyonun ortadan kaldırılmasında temel rol oynayan doğal immun yanıtı

uyarır. Doğal immun sistem, temelde nötrofillerin oluşturduğu PMN infiltrasyonu aracılığıyla

ilk yanıtı oluşturur. Kontaminasyonun ortadan kaldırılarak temizlenmesi ve uterusta

enfeksiyon gelişiminin önlenmesi için yeterli bir nötrofil yanıtının oluşması gereklidir. Ancak

geçiş döneminde çok sayıda faktör immun fonksiyonlar üzerinde baskılayıcı etki

gösterebilmekte ve bu nedenle pp sığırların büyük çoğunluğunda nötrofillerin fagositik

aktivitesi baskılanmaktadır. Sonuç olarak immun sistemin baskılanması veya kapasitesinin

aşılması, kontaminasyonun lokal ve sistemik savunma mekanizmaları ile ortadan

kaldırılamaması, kısacası uterus enfeksiyonu ve intrauterin antimikrobiyal savunma

mekanizmaları arasında dengesizlik şekillenmesi, aralarında endometritislerin de bulunduğu

reprodüktif sistem sorunlarının gelişimiyle sonuçlanmaktadır.

Postpartum 3. haftadan sonra sistemik hastalık belirtilerinin görülmediği ve uterusun

endometriyal katıyla sınırlı kronik bakteriyel enfeksiyonu olarak tanımlanan endometritisler;

KE ve SKE olarak ikiye ayrılmaktadır. Klinik endometritisler farklı yoğunlukta

purulent/mukopurulent karakterli akıntının görülmesiyle, SKE’ler ise genellikle sitolojik

testlerle tespit edilmektedir. Her iki endometritis tipi de yüksek verimli sütçü ineklerin büyük

bir kısmını etkileyen, infertilite ve subfertilitenin önemli nedenleri arasında gösterilmektedir.

Endometritisler involusyonu geciktirmekte, endometriyumda yangısal değişimlere ve

histolojik lezyonlara neden olmakta, embriyonun canlılığını olumsuz etkilemektedir.

Ovulasyon ya da luteolizis mekanizmasını aksatarak, anöstrusa veya ovaryum kistlerinde

artışlara yol açabilmektedir. Sayılan bu etkiler sonucunda fertilite parametreleri olumsuz

etkilenerek üreme performansı düşmekte, sürü dışı edilen hayvanların oranında artış

görülmektedir. Bu etkilerin yanısıra enfeksiyona bağlı tanı ve tedavi giderleri, iş gücü kaybı,

ilaç kalıntısı ve süt kaybı gibi faktörler birlikte düşünüldüğünde önemli ekonomik kayıplar

1

Page 18: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

ortaya çıkmaktadır. Özellikle SKE’lerin saha şartlarında tespitinin güç olması nedeniyle bu

kayıpların boyutu daha da artmaktadır. Bu nedenle endometritislerin mümkün olan en erken

dönemde uygun yöntemlerle tanısının konulması, gerekli önleyici ve tedavi edici girişimlerin

uygulanması, istenen üreme performansının yakalanması ve işletme kârlılığının devam

ettirilmesi açısından son derece önemlidir.

Sitokinler başta immun sistem hücreleri olmak üzere çok sayıda hücre tarafından

üretilen protein ya da glikoproteinlerdir. Lokal ya da sistemik etkiler göstererek, yangısal

olaylar ve immun sistemin düzenlenmesini de içeren çok sayıda biyolojik olayda aktif rol

oynarlar. İnflamatuar sitokinler, organizmada patojen invazyonu, doku hasarı veya enfeksiyon

meydana geldiğinde oluşan akut faz yanıtı (AFY) sonucunda salgılanan mediyatörlerdir. Bu

mediyatörler içerisinde pro-inflamatuar sitokinler (TNF-α, IL-1β ve IL-6 gibi) ve kemokinler

[IL-8 ve Prostaglandin E2 (PGE2) gibi] yer alır. İnflamatuar sitokinler aracılığıyla nötrofil ve

monositlerin yangı bölgesine diyapedezi ve kemoatraksiyonu uyarılmakta, fagositoz

desteklenmektedir. Sistemik yangısal reaksiyonların başlatılması ve akut faz proteinlerinin

(AFP) salgılanması da bu sitokinler aracılığıyla gerçekleşmektedir. Yangının ilerleyen

aşamalarında kronik yangının zararlı etkilerinin azaltılması, zamanında sonlandırılması ve

doku onarımının sağlanması amacıyla da farklı anti-inflamatuar sitokinler (IL-10 gibi)

salgılanmaktadır. Bu açıdan bakıldığında ineklerde endometritis gelişimi; bakteriyel

bileşenlerin immun hücrelerde Toll benzeri reseptörler (TLR) tarafından algılanması,

inflamatuar sitokinlerin (TNF-α ve interlökinler) sentez ve salınımı, sitokinlerin immun

hücrelerin yangı bölgesine çekilmesinde pozitif geri bildirim oluşturması ve aktivasyonunu

sağlaması, nötrofillerin bölgeye göçü ve son olarak mikrobiyal etkenlerin ve hasarlı dokuların

fagositozla uzaklaştırılmasını içeren karmaşık bir süreçtir.

Uterusun kronik enfeksiyonu olan endometritisler günümüzde özellikle yüksek verimli

sütçü ineklerde ciddi bir ekonomik sorun olmaya devam etmektedir. Enfeksiyonu kontrol

eden immun mekanizmaların anlaşılması; hastalığın kontrolü, infertilitenin önlenmesi ve

üreme performansının artırılması açısından önemlidir. Endometritislerin yanlızca bir kısmının

klinik tanıyla tespit edilebildiği düşünüldüğünde, subklinik olguların tanısı için de daha

güvenilir yöntem ve protokollerin geliştirilmesi gereklidir. Enfekte hayvanların vücut

sıvılarında çeşitli sitokinlerin haritalandırılmasının, yangının seyrine ilişkin değerli bilgiler

verebileceği ve farklı enfeksiyonlardan kaynaklanan yangılarda sitokin kalıplarının daha

kapsamlı şekilde araştırılmasının hastalıkların tanı ve tedavisinde fayda sağlayabileceği

belirtilmektedir (Dernfalk ve ark, 2007). Yakın zamanda lokal ya da sistemik olarak protein

ya da gen seviyesinde yapılan birçok çalışmada, KE ya da SKE’ler ile inflamatuar sitokinler

2

Page 19: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

arasındaki ilişkiler araştırılmış ve bu sitokinlerin enfeksiyondaki rolleri incelenmiştir. Yine bu

sitokinlerin sağlıklı ve endometritisli hayvanlardaki düzeyleri, tanısal veya prognostik

etkinlikleri belirlenmeye çalışılmış, fertilite ile ilişkileri araştırılmıştır (Ishikawa ve ark, 2004;

Kim ve ark, 2005; 2014; Chapwanya ve ark, 2009; Herath ve ark, 2009; Fischer ve ark, 2010;

Gabler ve ark, 2010; Galvao ve ark, 2011b; 2012; Ghasemi ve ark, 2012; Islam ve ark, 2013a;

2013b; Kasimanickam ve ark, 2013; 2014; Loyi ve ark, 2013; Patra ve ark, 2014; Brodzki ve

ark, 2015a; 2015c; Johnson ve ark, 2015; Peter ve ark, 2015; Walker ve ark, 2015;

Heppelmann ve ark, 2016; Adnane ve ark, 2017a; Boby ve ark, 2017; Salehi ve ark, 2017).

Buna karşın inflamatuar sitokinlerin endometritislerde bir belirteç olarak kullanılıp

kullanılamayacağı, eğer öyle ise bu mekanizmaların ne düzeyde ve nasıl çalıştığına ilişkin

bilgiler belirsizliğini korumaktadır. İnflamatuar sitokinlerin ineklerde kan serumundaki

düzeylerinin ve eşik değerlerinin belirlenebilmesi, yine bu sitokinlerin endometritislerle olan

ilişkisinin ve diagnostik etkinliğinin ortaya koyulması ve pp seyrinin gözlemlenmesi için daha

fazla araştırmaya gereksinim duyulmaktadır.

Bu bilgilerden yola çıkarak sunulan tez çalışmasında, önceki literatür bilgiler göz

önüne alınarak belirlenen bir pp dönemde (21-27. günler) yapılan muayeneler sonucunda KE

ve SKE tanısı konulan ineklerle herhangi bir uterus enfeksiyonu bulunmayan sağlıklı inekler

arasında serum TNF-α, IL-1β, IL-6, IL-8 ve IL-10 düzeylerinin karşılaştırılması

amaçlanmıştır. Ayrıca yapılan tekrarlı ölçümlerle hem sağlıklı ineklerde, hem de KE ve SKE

belirlenerek intrauterin tedavi uygulanan ineklerde tedavi yanıtına göre tanı anında ve devam

eden pp süreçte sitokin düzeylerinin gösterdiği değişimlerin ve zamana göre seyrinin

izlenmesi hedeflenmiştir. Elde edilecek sonuçların; doğum sonrası uterusta şekillenen immun

yanıtın sistemik yansıması hakkında bilgiler sağlayacağı, inflamatuar sitokinlerin kan

serumundaki tanısal değerini ve sağaltım etkinliğini belirlemede ve pp belirli bir dönemde

seyrini gözlemlemede faydalı olacağı düşünülmektedir.

3

Page 20: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

2. GENEL BİLGİLER

2.1. İneklerde Puerperal Fizyolojik Süreç

Doğum veya abortusu takiben yeni bir gebelik şekillenebilmesi için genital kanalın

doğum öncesi dönemdeki morfolojik ve fonksiyonel yapısına kavuşma süreci, puerperal

dönem ya da puerperyum olarak adlandırılır (Öcal, 2001; Senger, 2003; Mendelez ve ark,

2004).

Puerperal süreçte; genital kanal involusyonu, endometriyal rejenerasyon, ovaryumda

siklik aktivitenin yeniden başlaması ve uterustaki bakteri varlığının elimine edilmesinden

oluşan dört ana olay gerçekleşir. Başarılı şekilde yeni bir gebelik şekillenebilmesi için bu

olayların tam olarak tamamlanması gereklidir (Sheldon, 2004; Sheldon ve ark, 2008). Ancak

normal puerperyum yüksek verimli süt ineklerinin neredeyse yarısından azında şekillenmekte,

herhangi bir sebeple bu sürecin uzaması başta retensiyo sekundinarum (RS) ve uterus

enfeksiyonları olmak üzere çeşitli genital kanal sorunlarına yol açarak üreme performansı

üzerine olumsuz etki oluşturabilmektedir (Noakes, 2001; Öcal ve Kalkan, 2012).

2.1.1. Uterus İnvolusyonu

Doğumdan hemen sonra uterus ve servikste güçlü ve hızlı şekilde tekrarlayan

kontraksiyonlar meydana gelir (Senger, 2003). İnvolusyon; oluşan bu kontraksiyonlar sonucu

uterusta meydana gelen fiziksel küçülme, endometriyal nekroz, karunkulların soyularak

atılması ve endometriyum rejenerasyonunun gerçekleştiği süreçtir (Gier ve Marion, 1968;

Sheldon ve ark, 2008).

İnvolusyon, vazokonstriksiyon ve 3-4 dakika aralıklarla şekillenen peristaltik kas

kontraksiyonları nedeniyle doğum ile pp üç gün arasında çok hızlı ve belirgindir (Leslie,

1983). Özellikle ilk üç günde yavru zarları ve uterus içerisindeki sıvıların büyük bir bölümü

atılır (Öcal, 2001). Sonrasındaki günlerde uterus kontraksiyonlarının düzeni, sıklığı, genişliği

ve süresi azalmasına karşın belirli bir süre daha devam eder (Noakes, 2001).

4

Page 21: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Puerperal süreçteki değişimler için temel uyarıcı faktör fetüsun doğum kanalından

çıkışı olmasının yanında, involusyon sürecindeki uterus kontraksiyonlarının şekillenmesinde

prostaglandin F2 alfa (PGF2α) ve oksitosin hormonları da önemli roller üstlenirler. Doğumu

takiben ilk 3-4 gün PGF2α miktarı pik düzeye ulaşarak ve pp 20. günlere kadar yüksek

seyrederek, oksitosin de ilk 12 saat östrojen (E2) varlığında miyometriyum üzerine kontraktil

etki göstererek involusyon sürecine katkı sağlar (Lindell ve ark, 1982; Leslie, 1983; Öcal,

2001).

Doğumdan hemen sonra uterus yaklaşık olarak bir metre uzunlukta ve 8-10 kg

ağırlıkta iken (Leslie, 1983), pp üç hafta sonunda karunkulların nekroze olması ve soyularak

atılması uterus ağırlığının 1 kg’a kadar düşmesinde önemli rol oynar (Sheldon ve ark, 2008).

Serviks involusyonu ise başlangıçta hızlı iken daha sonra uterustan daha yavaş ilerler

ve en son tamamlanan genital kanal bölümünü oluşturur (Leslie, 1983; Öcal, 2001). Serviks

uteriden pp 24 saat sonunda genellikle bir elin geçirilmesi güçtür. Ortalama 96 saat sonra da

ancak iki parmak geçebilecek kadar açıklık kalır (Sheldon, 2004).

Sağlıklı ineklerde pp serviks involusyonu ortalama 30 günde tamamlanmakta (Leslie,

1983), uterus ve serviksin tam involusyonu için ise gereken sürenin oldukça değişebilmekte

ve 25-47 gün arasında sürebilmektedir (LeBlanc, 2008). Ancak involusyon tamamlansa da

bazı değişimler geri dönüşümsüz şekillenmekte ve genital sistem gebelik öncesi özellikle de

ilk gebelik öncesi haline tam olarak dönememektedir (Noakes, 2001).

İneklerde rektal ve ultrasonografik muayenelerle involusyon sürecini izlemek

mümkündür (Okano ve Tomizuka, 1987; Kindahl ve ark, 1999; Mendelez ve ark, 2004;

Sheldon, 2004). İnvolusyonun bu şekilde değerlendirilmesi tespit edilen fizyolojik ve

patolojik bulguların ayırt edilmesinde faydalıdır (Sheldon ve ark, 2006; LeBlanc, 2008).

Doğumu takiben ilk birkaç gün rektal muayenede uterus sınırları, dolayısıyla normal veya

anormal involusyon geçiren hayvanlar tespit edilemez (Öcal, 2001). Yaklaşık pp iki hafta

sonra ise normal involusyon geçiren hayvanlarda tüm genital kanal palpe edilebilir. Bu

dönemde gebeliğin şekillendiği kornu gebe olmayan kornuya göre daha geniş ve uzundur. Bu

fark pp dört haftaya kadar hissedilir (Sheldon, 2004). Gebe olmayan kornu uterinin

involusyon hızı plasentasyon oluşumuna katılım derecesine göre değişkendir (Noakes, 2001).

Ultrasonografik muayenelerde sağlıklı ineklerde kornu uteri çapı pp 25-30 güne kadar 3-4

cm’ye gerilerken, 40 güne kadar da serviks uteri çapının 5 cm’nin altında olacağı

belirtilmektedir (Sheldon ve ark, 2006).

Uterusun involusyon hızı ve takip eden süreçteki üreme performansı; yaş, doğum

sayısı, ırk, beslenme, mevsim ve süt verimi gibi çok sayıda faktörden etkilenir (Fonseca ve

5

Page 22: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

ark, 1983; Cengic ve ark, 2012; Öcal ve Kalkan, 2012). İlk doğumunu yapan genç ineklerde

birden fazla doğum yapanlara kıyasla involusyon daha hızlıdır. Mevsim olarak bahar ve yaz

aylarında involusyon daha hızlı iken, sıcak stresinin ise involusyon sürecini olumsuz

etkileyebileceği belirtilmektedir (Noakes, 2001).

Güç doğum, ikizlik, RS, şiddetli negatif enerji dengesi (NED), bazı metabolik

hastalıklar, prolapsus ve torsiyo uteri, gebelik paraplejisi, prolapsus vajina gibi çeşitli

peripartum anormallikler involusyon süresini uzatan faktörlerdir (Fonseca ve ark, 1983;

Leslie, 1983; Kindahl ve ark, 1999; Noakes, 2001; Öcal, 2001; Wathes ve ark, 2007).

Postpartum klinik problemi ve uterus enfeksiyonu bulunan hayvanlarda serviks ve uterus

involusyonu geç tamamlanır ve üreme performansında düşüş meydana gelir (Fonseca ve ark,

1983; Mateus ve ark, 2002). Öyle ki, belirtilen benzer problemleri geçiren ineklerin yaklaşık

pp 30 güne kadar uteruslarının gebelik öncesi durumuna gelemediği bildirilmektedir (Leslie,

1983).

Postpartum ilk ovulasyon zamanı involusyonu etkileyebilmekte, ovulasyona bağlı

luteal döneme erken geçilmesi involusyonu geciktirerek piyometra gelişimiyle

sonuçlanabilmektedir (Lewis, 1997).

Emzirme ve sağım işlemi de involusyon süresini etkileyebilen bir diğer faktördür.

Emzirmeye bağlı olarak etçi ineklerde, sağılan sütçü ineklere kıyasla involusyonun daha

erken tamamlanacağı düşünülür. Benzer şekilde sütçü ineklerde de günlük sağım sıklığının

artırılmasının involusyona olumlu etkide bulunacağı belirtilmektedir (Leslie, 1983). Ancak

doğum anında kuruya çıkarılarak laktasyonun tamamen durdurulmasının dahi uterus

involusyonu üzerine ciddi bir etki etmediği de belirtilmektedir (Scully ve ark, 2013).

Postpartum antibiyotik, non-steroid ve çeşitli hormon uygulamaları da involusyonu

etkileyebilir (Öcal ve Kalkan, 2012). Çok sayıda faktörün etkinliği nedeniyle, involusyonda

şekillenen gecikmeler uterus enfeksiyonları için spesifik gösterge değildir (Fonseca ve ark,

1983).

2.1.2. Endometriyumun Rejenerasyonu

Endometriyal rejenerasyon, yavru zarlarının atılımını takiben karunkul arterlerindeki

vazokonstriksiyonla başlar. Daha sonra nekrotik değişimler şekillenir, karunkulların üst üçte

biri çözünüp sulanarak ayrılır ve tamamen atılır. Bu süreç genellikle pp 12 günde tamamlanır.

6

Page 23: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Diğer taraftan endometriyumda nekrotik değişimleri takiben epitel kat yenilenir (Öcal, 2001;

Senger, 2003; Sheldon ve ark, 2008).

Endometriyal yenilenme ciddi hasarın oluşmadığı epitel alanlarında doğumdan hemen

sonra gerçekleşir ve interkarunkuler alanlarda pp 8. günde tamamlanır (Senger, 2003).

Endometriyumdaki yüzeysel rejenerasyon tam olarak pp 25. güne kadar tamamlanırken, daha

derin doku katmanlarının yenilenmesi ise 6-8. haftaları bulur (Sheldon, 2004; Sheldon ve ark,

2008).

İneklerde adesidual yapıda plasentasyon olmasına karşın doğum sonrasında loşya

olarak adlandırılan bol miktarda akıntı şekillenir. Loşya, karunkulların nekroze olup

soyulmasıyla ortaya çıkan doku atıkları, fetal sıvılar, umbilikal damarların yırtılmasıyla

oluşan kan ve fetal membran parçaları tarafından oluşturulur. Loşya kısmen dışarı atılarak

kısmen de rezorbe edilerek yok edilir. Doğum sonrası uterus ağırlığının hızla azalmasında

önemli rol oynar. Nadiren uterus tarafından tamamının emilmesi nedeniyle hiç görülmeyebilir

(Noakes, 2001; Öcal, 2001; Sheldon ve ark, 2008). Renk, koku ve kıvam bakımından yavru

sularına benzerlik gösteren loşya, genellikle sarımsı kahverengi ya da kırmızı kahverengi

renktedir ve kötü koku içermez. Miktarı hayvandan hayvana değişkenlik gösterir ve primipar

ineklerde multipar ineklere göre daha azdır. İlk 2-3 gün kanla karışık iken sonraları renksiz bir

görünümdedir. Postpartum 7-14. günler arasında karunkul nekrozuna bağlı hemorajiler

nedeniyle tekrar kanla karışık bir yapıdadır. Uterus doğumdan hemen sonra yaklaşık 1-2 L

loşya içerir ve en fazla akıntı ilk 2-3 gün görülür. Loşya 8. güne kadar giderek azalır ve 14-18.

günlerde sonlanır (Noakes, 2001; Öcal, 2001; Sheldon, 2004). İnvolusyonu geciken

hayvanlarda ise pp 30. güne kadar devam edebilir (Öcal, 2001). Endometriyumun normal

embriyo gelişimi ve gebeliğin anne tarafından tanınması için hazır hale gelmesi ise pp 60 gün

veya daha fazla zaman alabilir (Roche, 2006).

Postpartum dönemde şekillenen RS ve metritisler gibi genital kanal problemleri

(Noakes, 2001; Földi ve ark, 2006) ve şiddetli NED (Wathes ve ark, 2007) endometriyal

rejenerasyonu geciktiren faktörlerdir.

2.1.3. Ovaryumda Siklik Aktivitenin Yeniden Başlaması

İneklerde gebeliğin ilk üçte ikilik dönemi boyunca 7-10 günlük düzenli aralıklarla

anovulatör folikül dalgaları gelişmeye devam eder (Crowe, 2008). Bu dönemdeki yüksek

7

Page 24: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

steroid hormon düzeyleri, folikül uyaran hormon (FSH) ve lüteinizan hormon (LH) salınımını

devam ettirecek gonadotropin salgılatıcı hormonun (GnRH) yetersiz uyarımına neden olur

(Sheldon, 2004). İleri gebelikte ise progesteron (P4) ve E2 hormonlarının oluşturduğu negatif

geri bildirim sonucu FSH salgısı baskılanarak son 20-25 günde büyük ölçüde folikül gelişimi

durur (Crowe, 2008).

Doğumla birlikte P4 ve E2 düzeylerinin kademeli şekilde bazal seviyelere gerilemesi ve

GnRH üzerindeki olumsuz başa tepkinin ortadan kalkmasıyla, ineklerin büyük çoğunluğunda

anteriyör hipofizden pp 3-5 gün içerisinde tekrarlayan geçici FSH artışları meydana gelir. Bu

FSH artışları 7-10 günlük düzenli aralıklarla şekillenir ve ilki genellikle yine pp 7-10.

günlerde dominant folikülü (DF) oluşturan ilk folikül gelişim dalgasını uyarır (Murphy ve

ark, 1990; Savio ve ark, 1990; Crowe ve ark, 1993; 1998; Sheldon, 2004). Bu aşamaya kadar

meydana gelen olaylar çeşitli peripartum problemler, çevre, diyet ya da yavrunun anne ile

birlikte bulunması gibi faktörlerden etkilenmeksizin tüm ineklerde şekillenir (Stagg ve ark,

1998; Sheldon ve ark, 2008).

Dominant folikülü oluşturan ilk foliküler dalganın geleceği, gonadotropin salınımını

uyaracak yeterli östradiol salgısına göre şekillenir. Östradiol salgısı ise DF’nin boyutu, insülin

benzeri büyüme faktörü-I (IGF-I) biyoyararlanımı ve büyük ölçüde de foliküler dalganın

dominant fazındaki LH salınım sıklığına bağlıdır. Dominant folikül çapı 1 cm’den küçük ise

nadiren ovulasyon ile sonuçlanır (Roche, 2006; Crowe, 2008). Asıl anahtar faktör olan

pulsatil LH sekresyonunun ise saatte bir dalga olması gerekir. Bu salınım sıklığı pozitif geri

bildirimi ve ovulasyon için gerekli E2 düzeyindeki artışı sağlar (Sheldon, 2004; Roche, 2006;

Crowe, 2008).

Postpartum ilk DF’nin kaderi ile ilgili üç durum söz konusudur. İlkinde yeterli LH

salınımı sonucu pp 16-20. günlerde ovule olarak (%30-80) korpus luteum (CL) oluşur ve

siklik aktivite başlar. İkinci durumda düşük frekanslı LH salınımına bağlı ovule olmayarak

atrezi şekillenir (%15-60), yeni bir folikül gelişim dalgası başlar ve bu durum anöstrus olarak

nitelendirilir. Üçüncü durumda da orta frekansta LH salınımına bağlı yine ovulasyon

şekillenmeyerek DF kalıcı hale geçip gelişmeye devam eder ve kistik hale dönüşür (%1-5).

Dominant folikülün ovule olmaması veya kistik hale dönüşmesi sonucu pp ilk ovulasyon

aralığı yaklaşık 50 gün uzar (Beam ve Butler 1997; Sheldon, 2004; Roche, 2006; Crowe,

2008; Scully ve ark, 2013).

İneklerde pp ilk ovulasyon zamanı foliküler dalga sayısına bağlı olarak değişebilmekte

(Sakaguchi ve ark, 2004), beslenmeye bağlı bir kısıtlama olmadığı sürece ilk 3 hafta

içerisinde %45-50 oranında ovulasyon şekillenmektedir (Lucy ve ark, 1992; Darwash ve ark,

8

Page 25: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

1997; Crowe, 2008). İlk DF’nin ovule olduğu durumda, ovulasyon öncesi luteal dönemin

olmaması veya bir başka deyişle öncesinde yetersiz düzeyde P4 etkisine maruz kalınması

nedeniyle östrus belirtileri nadiren şekillenir (Kyle ve ark, 1992; Sheldon, 2004).

Postpartum ilk ovulasyon sonrası luteal dönem PGF2α’nın erken salınımı nedeniyle

kısa sürer ve siklusun 8-10. günlerinde regresyonla sonuçlanır. İlk ovulasyonu takip eden 9-

11. günde ise östrus belirtileri ve normal uzunlukta bir luteal dönemin görüldüğü pp ilk östrus

olarak kabul edilen ikinci ovulasyon oluşur (Roche 2006; Crowe, 2008). Sütçü ineklerde pp

20-30 gün içinde ilk ovulasyonun gerçekleşmesi ve 60 günlük gönüllü bekleme dönemine

kadar normal 1-2 östrus siklusunun görülmesi istenir (Wathes ve ark, 2007).

Sütçü ineklerde siklik aktiviteyi; VKS, enerji dengesi, verim düzeyi, doğum mevsimi

ve çeşitli hastalıklar gibi çok sayıda faktör etkiler (Opsomer ve ark, 2000; Roche, 2006;

Crowe 2008). Sütçü ineklerde ovulasyonu engelleyen düşük LH salınım sıklığının temel

nedeni NED’dir (Sheldon, 2004). Doğum sonrası zayıf VKS’li ineklerde; insülin, IGF-I

düzeyleri ve LH salınım sıklığının azaldığı, DF çaplarının küçüldüğü ve östradiol

düzeylerinin baskılandığı belirtilmektedir (Roche, 2006). Kuru dönem ve doğum sonrasında

enerji bakımından yetersiz besleme, NED şekillenmesi ve aşırı VKS kaybı, hem oosit hem de

folikül gelişimi üzerine etki ederek siklik aktiviteyi geciktirir ve anöstrus süresi uzayabilir

(Noakes, 2001; Shrestha ve ark, 2005; Crowe, 2008; Walsh ve ark, 2011).

Metritis ve endometritis gibi uterus enfeksiyonları, ketozis, hipokalsemi, RS’yi de

içine alan çeşitli puerperal hastalıklar ve güç doğumlar involusyona benzer şekilde siklik

aktiviteyi de geciktirir (Leslie, 1983; Opsomer ve ark, 2000; Földi ve ark, 2006; Crowe,

2008). Postpartum dönemde uterusta meydana gelen yüksek düzeyde kontaminasyon ve

enfeksiyonlar DF gelişimini yavaşlatıp, E2 üretimini kısıtlayabilir ve ilk ovulasyonu

geciktirebilir (Fredriksson ve ark, 1985; Kindahl ve ark, 1999; Sheldon ve ark, 2002b;

Sheldon ve Dobson, 2004; Crowe, 2008). Şiddetli endometritis olgularında luteal dönem ya

da anöstrus süresi uzayabilmekte ve ovaryum kistlerinde artış meydana gelmektedir (Opsomer

ve ark, 2000; Mateus ve ark, 2002).

İneklerde yüksek süt verimi de siklik aktiviteyi geciktirir (Shrestha ve ark, 2004;

Kawashima ve ark, 2006). Yaz aylarında doğum yapan ineklerde gün ışığına bağlı olarak

(Noakes, 2001) ilkbahar ve kış aylarında doğum yapanlara göre siklik aktivite daha erken

başlamaktadır (Opsomer ve ark, 2000).

Irk, doğum sayısı, sağım sıklığı ve emzirme de siklik aktiviteyi etkiler. Sağım

sıklığının artırılması siklik aktiviteyi geciktiren bir faktördür. Multipar ineklerde primipar

ineklere kıyasla ovaryum aktivitesi daha erken başlar (Öcal, 2001). Etçi ineklerde, emzirme

9

Page 26: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

ve yavrunun anne ile birlikte bulunması pulsatil LH salınımını baskılayarak sütçü ineklere

göre siklik aktiviteyi geciktirir (Leslie, 1983; Myers ve ark, 1989; Noakes, 2001).

2.1.4. Uterusun Bakteriyel Eliminasyonu

Doğum öncesinde uterus içi steril durumdadır. Doğum sırasında ve doğumu takiben

kısa süre içerisinde vulva ve vajinanın gevşemesi, serviksin genişlemesi, uterusta oluşan

negatif basınç ve doğuma yardım girişimleri nedeniyle uterus lümeni hayvanın çevresi, derisi

ve dışkısındaki mikroorganizmalarla kontamine olur. Kontaminasyon pp ilk iki hafta

neredeyse kaçınılmazdır ve normal kabul edilir. Bu dönemde hastalık belirtilerine

bakılmaksızın ineklerin %90’dan fazlasında bakteri varlığı saptanabilir (Sheldon ve ark,

2003b; Sheldon, 2004; Sheldon ve Dobson, 2004; Földi ve ark, 2006). Erken pp dönemde

uterusta bulunan nekrotik doku atıkları, kan ve yavru sıvılarının oluşturduğu içerik

kontaminasyonu oluşturan mikroorganizmaların gelişimi için ideal ortam oluşturur (Öcal,

2001).

Uterusta kontaminasyon oluşturan bakteri türleri çoğunlukla geçici

mikroorganizmalardır. İnvolusyon sırasında oluşan kontraksiyonlar ve lökositlerin eşlik ettiği

uterus savunma mekanizmasıyla, sayıları ve yüzdesi pp ilerleyen günlerde kademeli olarak

azalır (Noakes, 2001; Öcal 2001; Földi ve ark, 2006). Postpartum ilk üç haftada

kontaminasyon oluşturan bakterilerin önemli kısmı elimine edilir. Uterustaki kontaminasyon

düzeyi pp 30, 45 ve 60. güne kadar sırasıyla %78, %50 ve %9’a gerilemektedir (Leslie, 1983).

Ancak bakteriyel floranın ilk 7 hafta boyunca spontan kontaminasyon, temizlenme ve

rekontaminasyon süreci geçirmesi nedeniyle dalgalı bir seyir izleyeceği belirtilmektedir

(Griffin ve ark, 1974).

Eliminasyonu etkileyen faktörlerin başında bakteriyel bulaşmanın boyutu gelir. Yoğun

bir bakteriyel bulaşma ya da bulaşan bakterinin niteliği doğal savunma mekanizmalarını

etkileyebilir ve enfeksiyon riski artabilir. Güç doğum ve doğuma yardım girişimleri sırasında

oluşan genital kanal travmaları, subinvolusyon, metabolik hastalıklar, NED ve RS gibi

problemlere bağlı olarak hem bakteriyel eliminasyon gecikebilir hem de enfeksiyon riski

artabilir (Noakes, 2001; Földi ve ark, 2006; Öcal ve Kalkan, 2012).

Ovaryumda siklik aktivitenin başlama zamanının eliminasyon üzerine etkisi ise

tartışmalıdır. Siklik aktivitenin erken başlamasının erken östrojenik etkiye bağlı eliminasyonu

hızlandırabileceği, luteal döneme henüz eliminasyon tamamlanmadan geçilmesinin ve P4

10

Page 27: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

etkisine maruz kalınmasının ise bakteri üremesini artırabileceği ve piyometra oluşumunu

tetikleyebileceği belirtilmektedir (Öcal ve Kalkan, 2012).

2.2. Uterus Savunma Mekanizması ve Postpartum Uterusun İmmun Yanıtı

Postpartum uterusta yangıya ilişkin değişimlerin büyük çoğunluğu bakteriyel

kontaminasyonla başlar (Sheldon ve ark, 2006). Uterus enfeksiyonları diğer evcil hayvanlara

kıyasla ineklerde daha yüksek oranda görülür ve bu nedenle özellikle sütçü ineklerde

reprodüktif kanalın immun kapasitenin anlaşılması büyük önem arz eder (Gilbert, 2013).

Uterus enfeksiyonlarının eliminasyonunda temel rolü lokal spesifik ve non-spesifik

immunitenin hücresel ve humoral mekanizmaları üstlenir (Brodzki ve ark, 2015b).

Memelilerde immun sistem doğal ve kazanılmış bağışıklık olarak ikiye ayrılmakta, uterusta

kontaminasyon oluşturan bakteriyel etkenlere karşı temel savunma görevini çeşitli

mekanizmalar aracılığı ile doğal immun sistem üstlenmektedir (Dhaliwal ve ark, 2001;

Sheldon, 2004).

Fiziksel ya da anatomik savunma sistemi; vulva, vestibulum, vajina ve serviksin

meydana getirdiği mekanik bariyer tarafından oluşturulur. Özellikle östrus sırasında vajina ve

serviksten salgılanan bol miktarda mukus fiziksel bariyerin bir parçasıdır (Bondurant, 1999;

Sheldon ve Dobson, 2004). Servikal mukozanın aşırı kıvrımlı yapısı mikrobiyal etkenlerin

uterusa ulaşmasını engeller (Dadarwal ve ark, 2017). Uterusun miyometriyal katındaki

sirküler ve longitudinal kaslar ise mikrobiyal etkenleri içinde barındıran anormal uterus

içeriğinin dışarıya taşınmasında fayda sağlar (Azawi, 2008). Genital kanaldaki diğer fiziksel

bariyerler, mikroorganizmaların tutunması ve invazyonuna karşı vestibulum ve vajinada

bulunan çok katlı yassı epitel ile serviks ve endometriyumdaki tek katlı yassı epiteldir.

(Sheldon ve ark, 2014; Dadarwal ve ark, 2017).

Laktoferrin, defensinler ve AFP’lerin oluşturduğu non-spesifik savunma molekülleri

yangısal savunma mekanizmasını meydana getirir (Sheldon ve Dobson, 2004). Defensinler

antimikrobiyal peptidlerin (AMP) temel ailesidir ve mukozal immunitede görevlidirler

(Selsted ve Ouellette, 2005). Genital kanalda salgılanan mukusta bulunan bu AMP’ler

(Lingual antimikrobiyal peptid (LAP), trakeal antimikrobiyal peptid (TAP) ve beta-defensin)

ve mukozal glikoproteinler bakterilerin nötralizasyonunda ve mukozayı kaplayarak epitele

tutunmasının engellenmesinde fonksiyon gösterirler. Mukus salgısı içerisinde çeşitli müsinler

11

Page 28: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

de bulunur. Müsinler direkt olarak patojenleri bağlayarak reprodüktif kanaldan atılımını

sağlar, hatta bazıları direkt bakterisidal etki göstererek endometriyumu korumaya yardımcı

olur (Gilbert, 2013; Sheldon ve ark, 2014). Epitelyal hücrelerde glikosile bir transmembran

proteini olan müsin-I (MUC-I) de endometriyumun mikrobiyal savunmasında görev

alabilmektedir (Brayman ve ark, 2004). Deneysel olarak endometriyal hücrelere

lipopolisakkarit (LPS) uygulamasını takiben LAP, TAP ve MUC-I gibi antimikrobiyal

peptidlerin ekspresyonunda artış olduğu gösterilmiştir (Davies ve ark, 2008).

Nötrofiller, kan monositleri ve doku makrofajları ise patojen mikroorganizmalara karşı

temel hücresel savunma bileşenleri olarak kabul edilirler (Stossel, 1975). Fagositik bariyer;

vajina ve uterus lümenini kontamine eden bakteriyel etkenlere karşı temelde nötrofillerin

oluşturduğu PMN invazyonu ile şekillenir (Hussain, 1989; Dhaliwal ve ark, 2001). Yani

uterusta enfeksiyona karşı doğal immun sistemin ilk yanıtı nötrofillerin uterusa çekilmesiyle

oluşan non-spesifik fagositozdur (Hussain, 1989; Bondurant, 1999; Singh ve ark, 2008).

Nötrofiller uterus lümenine en erken ulaşan, bakterileri fagositozla öldüren,

kendilerinin ölümüyle de irin oluşumuna katkı sağlayan en önemli fagositik hücrelerdir

(Sheldon ve Dobson, 2004; Kim ve ark, 2005). Fagositoz; kemotaksis, mikroorganizmalar

tarafından sunulan yüzey antijenlerine PMN’lerin tutunup bağlanması, hücre içine alınması ve

sindirilmesi süreçlerini içerir (Hussain, 1989; Dhaliwal ve ark, 2001). Nötrofillerin kandan

uterusa göçü yangı bölgesinde salgılanan kemokinler aracılığıyla gerçekleşir (Baggiolini,

1998).

Sığırlarda bakteriyel kontaminasyon ya da enfeksiyona karşı hücresel immun yanıt;

mikrobiyal organizmalara spesifik olan ve patojenlere özgü moleküler kalıplar (PAMP) olarak

adlandırılan bileşenlerin (endotoksin, peptidoglikan, bakteriyel deoksiribonükleik asit (DNA),

lipid ve LPS gibi) immun hücreler ve endometriyal epitel hücrelerinde bulunan TLR’ler

aracılığı ile tanınmasıyla gerçekleştirilir (Beutler ve ark, 2003; Herath ve ark, 2006; Sheldon

ve ark, 2008; 2009a; Williams, 2013). Toll benzeri reseptör ailesi PAMP’ları algılayan en

önemli reseptör grubudur ve memelilerde 10 adet TLR geni bulunur (Akira ve ark, 2006;

Galvao ve Santos, 2014). Sığırlarda endometriyal hücrelerde TLR1-2-3-4-5-6-7 ve 9 genleri,

stroma hücrelerinde ise TLR1-2-3-4-6-7-9 ve 10 genleri saptanmıştır (Davies ve ark, 2008).

Toll benzeri reseptör 1-2 ve 6 tüm bakteri ve mantarlarda bulunan lipid yapıları, TLR3-7-8 ve

9 bakteriler ve sıklıkla viruslerdeki nükleik asitleri ayırt etmektedir. Escherichia Coli (E. coli)

gibi gram negatif (Gr(-)) bakteriler, mantarlar ve parazitlerde bulunan LPS ve polisakkaritler

TLR4 tarafından algılanır. Bir diğer ifadeyle TLR4, yaygın uterus patojeni E. coli için anahtar

PAMP olan LPS’nin doğal immun reseptörüdür. TLR5 ise flagellalı bakterilerdeki flagellalara

12

Page 29: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

bağlanırken, TLR10’un bağlandığı yapı henüz bilinmemektedir (Akira ve ark, 2006; Herath

ve ark, 2006; Sheldon ve ark, 2009a).

Uterusa invaze olan mikrobiyal etkenlere karşı ilk savunma basamağı

endometriyumda başlatılır (Galvao ve ark, 2011b). Patojen uyarımına karşı immun hücreler

ve endometriyumda bulunan TLR’ler aktive olarak PAMP’ları bağlar. Bu durum kademeli bir

sinyal oluşumuna neden olarak IL-1β, IL-6 ve TNF-α gibi pro-inflamatuar sitokin ve IL-8 gibi

kemokin mediyatörlerin hücrelerden sentez ve salınımına neden olur. Bu sitokin ve

kemokinler mikrobiyal etkenlerin ve hasarlı dokuların fagositoz yoluyla ortadan kaldırılması

amacıyla özellikle nötrofil ve makrofajların oluşturduğu immun hücrelerin dolaşımdan yangı

bölgesine çekilmesi için pozitif geri bildirim oluşturur ve aktivasyonunu sağlar (Şekil 1).

Ayrıca endometriyal hücrelerden antimikrobiyal peptidlerin üretimini uyarırlar (Beutler ve

ark, 2003; Sheldon ve Dobson, 2004; Sheldon ve ark, 2014; Fischer ve ark, 2010; Dadarwal

ve ark, 2017).

Şekil 1. Patojen bakterilerin endometriyumda yangı oluşturması [Endometriyumda epitelyal

ve stromal hücrelerin patojenlere özgü ve hasara özgü meloküler kalıpları TLR’ler gibi doğal

immun reseptörler aracılı ile tanıması, sitokin ve kemokinlerin salınımı (siyah oklar).

İnflamatuar sitokinlerin invaze olan mikropları temizlemek ve doku hasarını gidermek için

özellikle nörofil ve makrofajları içeren hematopoetik hücreleri aktive edip bölgeye çekmesi

(kırmızı ok)] (Sheldon ve ark, 2014).

13

Page 30: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Normal doğumu takiben 48 saat içinde bulaşıcı mikroorganizmalarla birlikte uterus

lümeninde şekillenen lökosit birikimi, normal temizlenme ve involusyon sürecinin başladığını

gösterir (Dhaliwal ve ark, 2001). Yeterli miktarda fonksiyonel olarak aktif nötrofilin uterusa

göçü doğum sonrası bakterilerin ve loşyanın uzaklaştırılması, sonrasında da endometritis

gelişiminin engellenmesi için kritik öneme sahiptir (Gilbert ve ark, 2007; LeBlanc ve ark,

2011). Ancak doğum sonrası sığırların büyük çoğunluğunda nötrofillerin fagositik aktivitesi

zayıflamakta (Zerbe ve ark, 2000) ve bu durum uterus enfeksiyonlarının oluşumuna

predispozisyon oluşturabilmektedir (Lewis, 1997).

Uterusta bakteri invazyonuna karşı humoral bileşenler [immunglobulinler (Ig)] ile de

yanıt oluşturulur. İmmunglobulinler (IgM, IgA ve IgG) lokal olarak üretilmekte ya da pasif

difüzyonla uterusa ulaşmaktadır. İnvaziv bakterileri PMN’ler fagosite edip öldürürken, Ig’ler

ise lize etmekte, fagositozu artırmak için opsonin olarak fonksiyon göstermekte veya patojen

etkenlerin mukozal yüzeye tutunmasını engellemektedir (Hussain, 1989; Singh ve ark; 2008).

2.2.1. Geçiş Dönemindeki İneklerde İmmun Fonksiyonları Etkileyen Faktörler

Sütçü ineklerde prepartum 1-2 haftadan başlayarak pp 2-3 haftaya kadar immun

fonksiyonlarda baskılanma meydana gelir. Geçiş dönemindeki ineklerde immun

fonksiyonların zarar görmesindeki temel neden tam olarak bilinmemektedir. Bununla birlikte,

peripartum dönemde enerji, vitamin ve mineral alımının düşmesi, NED, vücut yağ ve

proteinlerinin mobilizasyonu, gebeliğin son döneminde E2 ve P4 düzeylerindeki dramatik

değişimler ve doğum anında kortizol düzeyinde şekillenen ciddi artışın bu sürece katkı yaptığı

düşünülmektedir (LeBlanc, 2008).

Uterus enfeksiyonlarında bakterilerin temizlenmesinde görevli nötrofiller; kemotaksis

için ekstrasellüler glikoz, fagositoz ve öldürme fonksiyonları için ise intrasellüler glikoz ve

glikogenoliz olmak üzere farklı glikoz kaynaklarına bağımlıdır. Geçiş döneminde kuru madde

alımının azalmasıyla, glikoz ve başta kalsiyum (Ca) olmak üzere mineral madde düzeylerinde

düşüş meydana gelir ve yağ mobilizasyonu artar. Yağların mobilizasyonuna bağlı olarak

karaciğerde beta hidroksi bütirik asit (BHBA) gibi esterleşmemiş yağ asitlerinde (NEFA) artış

şekillenir. Nötrofillerin aktivasyonu, kemotaksisi, fagositozu ve oksidatif yakılım için gereken

glikoz ve Ca’un bu şekilde sınırlı miktarda alınması ya da NED gelişimi sonucu immun

14

Page 31: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

hücreler üzerine yağ asitleri ve metabolitlerinin immunsupresif etkisi doğal immuniteyi

negatif yönde etkiler. Bu da nötrofil fonksiyonlarında azalmayla sonuçlanır (Galvao, 2012;

Galvao ve Santos, 2014). Yapılan in vitro araştırmalar da NEFA artışıyla nötrofil

fonksiyonlarında baskılanma meydana geldiğini desteklemektedir (Scalia ve ark, 2006).

Nötrofil fonksiyonlarındaki azalma en belirgin olarak doğum sonrası enerji

metabolizmasında hasar oluşan yüksek verimli sütçü ineklerde görülür (Sheldon ve ark,

2009b). Negatif enerji dengesi sıklıkla erken pp dönemde süt verimi artışına bağlı olarak artan

enerji ihtiyacının yemle karşılanamaması ve vücut rezervlerinden sağlanmaya çalışılması

sonucu ortaya çıkan durumdur (Nebel ve McGillard, 1993). Hammon ve ark (2006) doğum

öncesi başlayan ve erken laktasyonda devam eden NED’in nötrofil fonksiyonlarına zarar

verdiğini ve uterus enfeksiyonları ile ilişkili olduğunu belirtmektedir. Uterus enfeksiyonu

bulunan ineklerde doğum döneminde daha yüksek NEFA ve BHBA düzeylerinin tespit

edilmesi, daha şiddetli bir NED geliştiğini göstermektedir (Galvao ve ark, 2010). Bu bilgiler

sütçü ineklerde NED’in immun fonksiyonlara zarar vererek uterus enfeksiyonlarına

duyarlılığı artırabileceğini ve pp bakteriyel kontaminasyonun eliminasyonuna engel

oluşturabileceğini işaret etmektedir (LeBlanc, 2012; Williams, 2013). Heidarpour ve ark

(2012) pp 21-33. günlerde KE ve SKE’li ineklerde sağlıklı ineklere kıyasla BHBA düzeylerini

önemli ölçüde yüksek belirlemiştir. Giuliodori ve ark (2013a) yüksek prepartum NEFA ve pp

BHBA düzeylerinin KE riskini artırdığını rapor etmektedir. Postpartum uterus enfeksiyonları

şekillenmeden önce nötrofillerin glikojen depoları azalmakta bu nedenle düşük nötrofil

glikojen düzeyleri uterus enfeksiyonları için bir risk faktörü olarak gösterilmektedir (Galvao

ve Santos, 2014). Ancak farklı araştırmalarda erken laktasyonda metritisli (Valergakis ve ark,

2011) ve SKE’li (Senosy ve ark, 2012) ineklerde sağlıklı ineklere benzer NEFA ve BHBA

düzeylerinin saptandığı, NED’in uterus enfeksiyonları için bir risk faktörü olmadığı da

belirtilmektedir (Williams, 2013). Multipar ineklerde doğumdan bir hafta önce belirlenen

yüksek NEFA düzeylerinin KE ve SKE ile ilişkili olduğu, ancak elde edilen değerlerin tam

olarak tutarlılık göstermediği saptanmıştır (Kaufmann ve ark, 2010a). Burke ve ark (2010)

benzer şekilde doğum öncesi ve sonrası enerji durumunun SKE için bir risk faktörü

olmadığını bildirmektedir.

Polimorfnükleer hücre aktivasyonu için ikincil mesajcı olarak fonksiyon gösteren

Ca’un düzeylerinin azalması da nötrofil fonksiyonlarının baskılanmasıyla ilişkilendirilebilir

(Galvao ve ark, 2010; Galvao, 2012). Uterus enfeksiyonlu ineklerde Ca seviyeleri sağlıklılara

göre önemli düzeyde düşük bulunmuştur (Martinez ve ark, 2012).

15

Page 32: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

İnsülin benzeri büyüme faktörü-I ve bağlayıcı proteinleri hücre canlılığının korunması,

apoptozisin düzenlenmesi ve lökosit fonksiyonlarının işlevselliğinde görevlidir. Erken

laktasyonda plazma IGF-I düzeylerinde meydana gelen düşüş ve biyoyararlanımının azalması

da PMN’ler üzerinde uyarıcı etkinliğinin azalmasıyla sonuçlanır (Vangroenweghe ve ark,

2005; Földi ve ark, 2006).

İneklerde östrus siklusunda değişen steroid düzeylerinin immunite üzerinde

düzenleyici rollerinin olduğu düşünülmektedir (Lewis, 2003). Luteal dönemdeki yüksek P4,

nötrofillerin fagositik aktivitesini baskılar (Hussain, 1989). Bu durum uterusu bakteriyel

enfeksiyonlara daha duyarlı hale getirerek piyometra gelişimi ile sonuçlanabilir (Olson ve ark,

1984; Lewis, 2003). Del Vecchio ve ark (1994) intrauterin bakteri infüzyonu gerçekleştirerek

yaptıkları araştırmada, luteal dönem başındaki ineklerin P4 düzeyleri bazal seviyede olan

ineklere kıyasla uterus enfeksiyonuna daha duyarlı bulunması bu durumu destekler. Luteal

P4’e bağlı olarak PGF2α ve lökotrienlerin bazal seviyelere gerilemesi de uterus immunitesini

baskılayıcı etki oluşturur (Lewis, 2003; Herath ve ark, 2006)

Östrojen etkisi altında vajina ve endometriyumda vaskularizasyon, epitelizasyon ve

mukus sekresyonu artmakta, PMN’lerin fonksiyonları güçlenmektedir (Rowson ve ark, 1953;

Hussain, 1989; Azawi, 2008). Uterusta oksitosin reseptörlerini ve bu yolla miyometriyal

kontroksiyonlara duyarlılığı artırması nedeniyle de E2’nin involusyonu ve bakteriyel

eliminasyonu hızlandıracağı belirtilmektedir (Kaçar ve Kaya, 2014). Bu nedenle E2 yüksek

düzeyde iken deneysel uterus enfeksiyonlarının oluşturulması güçtür (Seals ve ark, 2003). Bu

etkinin direkt E2 varlığına bağlı olarak fagositik ve bakterisidal aktivitedeki artışa mı, yoksa P4

baskınlığının bulunmamasına mı bağlı olduğu tam olarak bilinmemektedir (Hussain, 1989).

Bununla birlikte periferal dolaşım ve uterustaki nötrofil fonksiyonlarının ekzojen E2 ya da P4

uygulamalarını takiben tutarlı bir değişim göstermediği, bu nedenle östrus siklusunun dönemi

ve immun fonksiyonlar arasında kesin bir ilişki bulunmadığı da belirtilmektedir (Subandrio ve

ark, 2000). Doğum sırasında maternal ve fetal kortizol düzeylerinde meydana gelen artış da

nötrofil fonksiyonlarını baskılayan ve konakçı immunitesi zayıflatan bir diğer faktördür

(Hussain, 1989).

Prostaglandin F2 alfa ise pp luteolizisi uyarması nedeniyle bakteriyel enfeksiyonlara

karşı uterus savunma mekanizmasının uyarılmasında önemli role sahiptir. Luteolizisle birlikte

P4’ün immunsupresif etkisi ortadan kalkar, miyometriyal kontraksiyonların uyarımı ile

uterustaki loşya, irin ve diğer doku artıklarının uzaklaştırılması sağlanır (Hussain, 1989).

Ayrıca PGF2α’nın fagositoz ve lenfosit fonksiyonlarını artıran sitokinlerin üretimini uyaran

pro-inflamatuar bir molekül olduğu da belirtilmektedir (Singh ve ark, 2008).

16

Page 33: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Güç doğum, doğuma yardım ve RS olgularında yavru zarlarını kurtarma girişimleri,

uterusta meydana gelen travmatik yaralanmalar, bazı intrauterin antiseptik ve antibiyotik

uygulamaları hücresel immun yanıtı baskılayarak nötrofillerin fagositik aktivitesini olumsuz

etkileyen diğer faktörlerdir (Dhaliwal ve ark, 2001; Öcal, 2001).

2.3. Uterusun Patojen Bakterilerle Enfeksiyonu

İneklerde doğumla birlikte endometriyum ve servikste önemli düzeyde doku hasarı

meydana gelir (Bromfield ve ark, 2015). Bu durumda fiziksel savunma bariyerleri etkinliğini

kaybeder, uterusta patojen ve patojen olmayan bakteriyel etkenlerle hızlı bir kontaminasyon

gelişir (Risco ve ark, 2006; Singh ve ark, 2008). Fiziksel savunma bariyerleri, çiftleşme ya da

suni tohumlama sırasında da ortadan kalkarak uterus enfeksiyonlara yine açık hale gelir

(Dhaliwal ve ark, 2001).

Uterusta non-spesifik olarak meydana gelen kontaminasyon, hem gram pozitif (Gr(+))

hem de Gr(-), aerob ve anaerob çok sayıda bakteri türünü barındırmakta, bu bakterilerin

izolasyon ve identifikasyonu yapılabilmektedir (Griffin ve ark, 1974; Sheldon ve ark, 2002b;

Sheldon ve Dobson, 2004; Földi ve ark, 2006; Azawi, 2008). En yaygın olarak izole edilen

etkenler E. coli, Streptococcus türleri (spp.), Trueperella pyogenes (T. pyogenes) [Eski bilinen

adıyla Arcanobacterium pyogenes (Williams ve ark, 2005)], Bacillus licheniformis, Prevotella

spp., ve Fusobacterium necrophorum’dur (F. necrophorum) (Sheldon, 2004). Standart kültür

teknikleri kullanılarak izole edilen bu bakteriler potansiyel patojenitelerine göre

sınıflandırılabilir (Tablo 1) (Carneiro ve ark, 2016).

Postpartum uterustan izole edilen bakteriyel etkenlerden kontaminant ve enfeksiyon

oluşturan potansiyel patojenler araştırmalar arasında farklılık gösterebilir (Sheldon ve ark,

2003b). Moleküler tekniklerin kullanımıyla klinik belirti görülen veya görülmeyen uterus

enfeksiyonlarında standart kültür teknikleriyle belirlenenden çok daha fazla çeşitte mikrobiyal

etken saptanmaktadır (Santos ve Bicalho, 2012).

Postpartum uterus genellikle çok çeşitli bakterilerle kontamine olmasına rağmen bu

durum her zaman enfeksiyonu işaret etmez (Sheldon ve ark, 2006). Kontaminasyonu

oluşturan bakterilerin çoğu geçici fırsatçı mikroorganizmalardır ve pp dönemde çeşitli uterus

savunma mekanizmaları aracılığı ile başarılı şekilde elimine edilir (Risco ve ark, 2006).

17

Page 34: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Postpartum 3-4 hafta sonrasında sağlıklı hayvanlarda bakterilerin sayısı, çeşitliliği ve türü

kademeli olarak azalır (LeBlanc, 2008). Ancak her ne kadar immun yanıt mikrobiyal etkenleri

ilerleyici bir şekilde elimine etse de, doğumdan üç hafta sonra hayvanların %40 kadarında

hala bakteriyel enfeksiyon bulunabilir (Sheldon ve ark, 2008). Bu nedenle pp dönemde

uterusun çeşitli bakterilerle kontaminasyonu ve patojen bakterilerin kalıcı hale geçerek

enfeksiyon oluşması birbirinden ayırt edilmelidir (Sheldon ve Dobson, 2004).

Tablo 1. Uterus svablarının aerobik ve anaerobik kültürlerinden elde edilen bakterilerin

patojenitelerine göre sınıflandırılması (Carneiro ve ark, 2016).

Patojenler Potansiyel patojenler KontaminantlarEscherichia coli Acinetobacter spp. Aerococcus viridans

Trueperalla pyogenes Bacillus licheniformis Clostridium butiricum

Prevotella spp. Enterococcus faecalis Clostridium perfringens

Fusobacterium necrophorum Haemophilus somnus Corynebacterium spp.

Fusobacterium nucleatum Mannhiemia haemolytica Enterobacter aerogenes

Pasteuralla multocida Klebsiella pneumoniae

Peptostreptococcus spp. Micrococcus spp.

Staphylococcus aureus(coagulase +) Providencia rettgeri

Streptococcus uberis Providencia stuartii

Bacteroides species Proteus spp.

Firmicutes species Proprinobacterium granulosa

Fusobacteria species Staphylococcus species

α-haemolytic Stretococci

Streptococcus acidominimus

Uterus enfeksiyonu; patojen mikroorganizmaların mukozaya tutunması, epitel katına

penetre olması ve kolonizasyonu ve/veya uterus hastalıklarının oluşumuna neden olan toksin

ve enzim gibi bakteriyel ürünlerin salınmasıyla şekillenir (Sheldon ve ark, 2006). Fiziksel

bariyeri geçen ve kontaminasyon oluşturan mikroorganizmalar; lokal ve sistemik savunma

mekanizmalarıyla elimine edilemediğinde, immun sistem baskılandığında veya yüksek

düzeyde kontaminasyona bağlı olarak kapasitesi aşıldığında ineklerin büyük çoğunluğunda

erken pp dönemde çeşitli uterus enfeksiyonları gelişir (Dubuc, 2011; Galvao, 2012; Galvao ve

Santos, 2014). Özetle enfeksiyonun gelişimi; ineğin lokal ve sistemik immun yanıtına,

bakteriyel kontaminasyon ve hayvanın savunma mekanizması arasındaki dengeye, uterusu

kontamine eden bakterinin türü, sayısı ve virulensine, uterus ortamına, çeşitli çevresel ve

bireysel faktörlere ve bunlar arasındaki dengeye bağlıdır (Sheldon ve ark, 2006; 2008; Azawi,

2008; Singh ve ark, 2008; Kaçar ve Kaya, 2014).

18

Page 35: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Metritis ve endometritis gibi uterus enfeksiyonları sıklıkla E. coli, T. pyogenes ve F.

necrophorum ve Prevotella spp. (özellikle Prevotella melaninogenicus) ile ilişkilendirilir

(Griffin ve ark, 1974; Ruder ve ark, 1981; Olson ve ark, 1984; Bonnett ve ark, 1991a;

Huszenicza ve ark, 1999; Williams ve ark, 2005). Bu etkenler içinde en yaygın olarak izole

edilen patojenler E. coli ve T. pyogenes’tir. Bu etkenleri Prevotella spp., F. necrophorum ve

Fusobacterium nucleatum gibi anaerobik bakteriler izler (Sheldon ve ark, 2009a).

Escherichia coli özellikle pp ilk hafta baskın uterus patojeni olarak bilinir ve

metritisler ile ilişkilendirilir. Postpartum 21 gün sonrası T. pyogenes ile şekillenen persiste

enfeksiyonlar ise endometritisle ilişkilendirilir. Postpartum ilk hafta görülen E. coli iki ve

üçüncü haftalarda T. pyogenes ile enfeksiyona predispozisyon oluşturabilir (LeBlanc ve ark,

2011). Uterus enfeksiyonlarına neden olan E. coli, diğer patojen E. coli türlerinden farklı

olarak endometriyal patojenik E. coli (EPEC) olarak adlandırılır. Uterusta endometriyal ve

stromal hücrelere daha tutulumcu ve invaziv özellik gösterir (Sheldon ve ark, 2010).

Oluşturduğu etkilerin çoğunluğu salgıladığı LPS’lerden kaynaklanır (Sheldon ve ark, 2009b).

Endometriyumda en şiddetli lezyonlar T. pyogenes ile kronik enfeksiyon sonucu

ortaya çıkar, bu etken endometriyum hasarı ve infertilite şekillenmesinde temel ajan olarak

gösterilir (Bonnett ve ark, 1991a; Galvao ve Santos, 2014). Trueperella pyogenes bu etkisini

pilosin olarak bilinen kolesterol bağımlı sitotoksin aracılığıyla endometriyal hücreleri yok

ederek gerçekleştirir (Sheldon ve ark, 2009a; Bicalho ve ark, 2012). Ayrıca T. pyogenes, Gr(-)

anaerob F. necrophorum ve Prevotella spp.’yi içeren bakterilerle sinerjist etki göstererek

uterus enfeksiyonlarının hem oluşum ihtimalini hem de şiddetini artırır (Griffin ve ark, 1974;

Ruder ve ark, 1981; Olson ve ark, 1984; Bonnett ve ark, 1991a). Bu mikroorganizmalardan F.

necrophorum aktif şekilde uterus dokusuna invaze olarak lökotoksin üretirken, Prevotella

melaninogenicus ise fagositozu engelleyen substans üretir. Lökotoksin tarafından korunan T.

pyogenes ise sırasıyla katalaz ve F. necrophorum için büyüme faktörü üretir (Singh ve ark,

2008; Sheldon ve ark, 2009b). Bu mikroorganizmaların dışında Streptococcus spp.,

Staphylococcus spp., Clostridium spp., Pseudomonas spp. ve Pasteurella multocida da uterus

enfeksiyonlarında görülür (Griffin ve ark, 1974; Sheldon ve ark, 2002b; 2009a; Williams ve

ark, 2005; Risco ve ark 2006, Runciman ve ark, 2008b).

Sığır herpes virus-4, sığırlarda uterus enfeksiyonlarıyla ilişkilendirilen tek viral etken

olarak gösterilir. Özellikle makrofajlarda persiste enfeksiyon meydana getirmekte, sitopatojen

etkisi ile epitelyal ve özellikle de stromal hücreleri yok etmektedir (Donofrio ve ark, 2007;

Sheldon ve ark, 2009b).

19

Page 36: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Uterus enfeksiyonlarında vajinal akıntının görünüm ve kokusu bakteriyel

enfeksiyonun türü ve boyutu hakkında bilgi verebilir. Purulent ve mukopurulent vajinal

akıntılar T. pyogenes, F. necrophorum ve Proteus türleriyle, kötü kokulu akıntılar ise T.

pyogenes, E. coli, non-hemolitik streptokoklar ve Mannheimia haemolytica ile ilişkilendirilir

(Williams ve ark, 2005).

2.4. İneklerde Uterus Enfeksiyonları

Uterusun enfeksiyon ve yangısal reaksiyonları sıklıkla; normal ve güç doğumlarda,

doğuma yardım girişimleri sırasında ve RS, prolapsus uteri, metabolik hastalıklar gibi erken

pp dönem sorunlara bağlı olarak ortaya çıkar. Ayrıca genital organ muayenesi, suni

tohumlama veya sağaltım girişimlerine bağlı olarak da uterus enfeksiyonları şekillenebilir

(Alaçam, 2001). Büyük çoğunluğu uterusun kontaminasyonu ile başlayan enfeksiyonlar,

tanım ve sınıflandırma bakımından araştırmacılar arasında farklılık gösterebilir (Kaya, 2008).

Güncel tanımlamalara göre uterus enfeksiyonları; metritisler, endometritisler ve piyometra

olarak sınıflandırılabilir. Metritisler; akut puerperal ve klinik metritis, endometritisler de KE

ve SKE olarak ikiye ayrılır. Bu tanımlamalar hem araştırmacılar hem de klinisyen hekimler

tarafından yaygın şekilde kabul görmektedir (Williams, 2013). İneklerde pp sistemik düzeyde

uterus enfeksiyonları daha az ortaya çıkarken, sistemik enfeksiyon oluşturmaksızın gelişen ve

düşük üreme performansıyla seyreden enfeksiyonlara daha sık rastlanmaktadır (Borsberry ve

Dobson, 1989).

Metritis; uterusun tüm katmanlarını (endometriyum, mukoza, submukoza ve seroza)

içeren bir yangıyı tanımlar (BonDurant, 1999). Klinik metritis; doğumdan sonraki ilk 21 gün

içinde ve yaygın olarak ilk 10 gün içinde şekillenen uterus enfeksiyonudur. Klinik metritiste

sistemik hastalık belirtileri eşlik etmeksizin, anormal şekilde genişlemiş uterus ve vajinada

tespit edilen purulent karakterde uterus akıntısı görülür (Sheldon ve ark, 2006). Akut

puerperal (septik) metritis ise yine doğumdan sonra ilk 21 gün (genellikle 4-10. günler) içinde

oluşmakta, geniş bir uterus ve genellikle kötü kokulu, kırmızı-kahverengi sulu akışkan bir

sıvıdan visköz beyaz renkli irinli akıntıya kadar değişen uterus içeriği ile karakterizedir. Kırk-

41ºC yüksek ateş, kalp ve solunum sayısının artması, anoreksi, diyare, dehidrasyon, süt

20

Page 37: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

veriminin azalması ve şoku da içeren sistemik hastalık bulguları akut puerperal metritise eşlik

etmektedir (Sheldon ve ark, 2006; Dubuc, 2011; Kaçar ve Kaya, 2014).

Endometritis; doğumu takiben 3. haftadan sonra sistemik hastalık belirtilerinin eşlik

etmediği, çeşitli yoğunlukta purulent ya da mukopurulent akıntının görüldüğü veya akıntı

olmaksızın genellikle sitolojik yöntemlerle belirlenen uterus enfeksiyonları olarak tanımlanır

(Sheldon ve ark, 2006). Histolojik olarak endometriyal epitelde bütünlüğün bozulması,

yangısal hücre infiltrasyonu ve lenfositlerin birikimi, vasküler kanlanma ve stroma ödemi ile

karakterizedir. Endometritis uterusun sadece endometriyal katının bir yangısı olarak

tanımlanmakta, yangı stratum spongiozuma kadar ulaşmamakta ve uterusun patojenik

bakterilerle kronik enfeksiyonuyla ilişkilendirilmektedir (Bonnett ve ark, 1991a; BonDurant,

1999). Yangının uterusun derin katmanlarına yayılmaması nedeniyle, endometritislerde uterus

normal hayvanlardaki uterus yapısından çok büyük değildir (Sheldon ve ark, 2008).

Piyometra ise ilk ovulasyonu takiben aktif bir CL varlığında ve serviks kapalıyken

uterusta değişik miktarda mukopurulent/purulent yapıda içerik birikimiyle karakterize uterus

enfeksiyonudur. Çoğunlukla pp ilk ovulasyonu bakteriyel kontaminasyon temizlenmeden

gerçekleşen ineklerde görülür. Piyometrada rektal palpasyon veya transrektal ultrasonografide

(USG) uterusun genişlediği, yüksek miktarda içerik bulunduğu, serviksin kapalı olduğu ve

ovaryumda CL varlığı tespit edilebilir (BonDurant, 1999; Földi ve ark, 2006).

Uterusta meydana gelen yangısal değişimler patolojik olarak da sınıflandırılabilir. Yangı

sadece endometriyumla sınırlı ise endometritis, miyometriyumu da kapsıyorsa metritis,

serozayı da içine alıyorsa perimetritis, eğer yangısal değişimler asıcı ligamentleri de

kapsıyorsa parametritis olarak tanımlanır (Kennedy ve Miller, 1993; BonDurant, 1999).

2.4.1. Klinik ve Subklinik Endometritis

Klinik endometritis; doğumu takiben 21 gün ve sonrasında vajinada purulent uterus

akıntısının ya da yine doğumu takiben 26. gün sonrasında mukopurulent uterus akıntısının

saptanmasıyla karakterize bir enfeksiyondur (Sheldon ve ark, 2006).

Klinik endometritis tanısında en uygun yöntem vajina içerisindeki içerikte irin

varlığının belirlenmesidir (Bretzlaff, 1987; Sheldon ve Noakes, 1998; LeBlanc ve ark, 2002a).

İçeriğin görünüm ve kokusu değerlendirilerek endometritis klinik skorlaması yapılabilir

(Sheldon ve Dobson, 2004). Vajinal akıntı skoru, uterus akıntısının görünümüne göre 0-3

21

Page 38: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

arasında (0: Temiz ya da yarısaydam mukus, 1: Beyaz irin odakları içeren mukus, 2: %50’ye

eşit veya daha az beyaz ya da kirli beyaz renkte mukopurulent materyal içeren uterus akıntısı,

3: %50’ye eşit veya daha fazla, genellikle beyaz veya sarı, bazen kanlı purulent materyal

içeren uterus akıntısı) değişim gösterir. Vajinal akıntı kokusuna göre ise koku yoksa 0, kötü

kokulu ise 1 olarak skorlanmaktadır (Williams ve ark, 2005; Sheldon ve ark, 2006).

Vajinal akıntı skoru 0 olan hayvanlar sağlıklı olarak değerlendirilirken, VAS1’in ise

fertilite üzerine etkisi tartışmalıdır. Postpartum 3-4 haftalık süreçte irin odakları içeren uterus

akıntısının, temiz mukus içeren sağlıklı ineklerle benzer sayıda bakteri içerdiği ve bu

durumun uterus enfeksiyonunun iyileşme sürecinin bir parçası olduğu belirtilir (Sheldon ve

Dobson, 2004). Benzer şekilde LeBlanc ve ark (2002a) tarafından pp 33 güne kadar görülen

irin odaklı uterus akıntısının üreme performansına etkisinin olmadığı, bu durumun bakteriyel

bulaşmaya karşı oluşan başarılı bir immun yanıt nedeniyle şekillendiği belirtilmiştir. Ancak

vajinada irin odaklı akıntının bulunmaması her zaman uterusta enfeksiyon bulunmadığı

anlamını taşımamaktadır (Sheldon ve ark, 2006). Williams ve ark (2005), VAS’ı 0 ve 1 olan

ineklerin bakteriyel profillerinin önemli bir değişim göstermediğini buna karşın VAS’ı 1

olanların doğum-ilk tohumlama ve doğum-gebelik aralıklarının daha uzun olduğunu

saptamıştır. Bu olumsuz etkinin bir nedeni, irin odaklı uterus akıntısının tedavi edilmeksizin

spontan iyileşmenin beklenmesi olarak gösterilmektedir.

Subklinik endometritis; vajinada patognomik karakterde akıntı olmaksızın ya da başka

deyişle KE yokluğunda genellikle sitoloji ile belirlenen, uterus lümeni içinde yangısal

hücrelerin bulunduğu ve üreme performansının düşüşüyle karakterize endometriyum yangısı

olarak tanımlanır (Kasimanickam ve ark, 2004; Gilbert ve ark, 2005; Sheldon ve ark, 2006).

Bu nedenle SKE rektal palpasyon ve vajinoskopi gibi muayene yöntemleriyle değil,

histopatolojik ve sitolojik testlerle saptanabilir (Kasimanickam ve ark, 2004; 2005; Gilbert ve

ark, 2005; Sheldon ve ark, 2006; Sheldon, 2007).

Subklinik endometritisin saptanmasında temel kriter endometriyal hücrelerle birlikte

PMN oranının belirlenmesidir (Wagener ve Drillich, 2017). Erken pp dönemde şekillenen

PMN infiltrasyonu nedeniyle, patolojik durumların tespitinde kullanılan PMN eşik değerleri

pp örnek alma gününe bağlı olarak değişim göstermektedir (Prunner ve ark, 2014a). Buna

bağlı olarak farklı araştırmacılar tarafından SKE için %5-18 arasında değişen farklı PMN eşik

değerleri tanımlanmıştır (Tablo 2) (Wagener ve Drillich, 2017). Klinik endometritis

bulunmayan ineklerde uterustaki nötrofil oranının pp 20-33. günlerde > %18 ve 34-47.

günlerde > %10 düzeyinde olması SKE olarak tanımlanmaktadır (Sheldon ve ark, 2006).

Yapılan çeşitli araştırmalarda PMN oranı yüksek olan ineklerin gebelik oranlarının daha

22

Page 39: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

düşük saptanması (McDougall, 2001; Gilbert ve ark, 2005; Barlund ve ark, 2008) bu tanımı

desteklemektedir. İneklerde östrus siklusunun dönemi, sitolojik örneklerde uterus lümenine

şekillenen PMN infiltrasyonunu değiştirmemekte ve her zaman SKE tespiti için belirtilen eşik

değerlerin altında olduğu belirtilmektedir (Madoz ve ark, 2013).

Tablo 2. Postpartum farklı zaman dilimlerinde SKE’yi belirlemek için kullanılan PMN eşik

değerleri (Wagener ve Drillich, 2017’den modifiye edilmiştir).

Postpartum gün PMN eşik değeri Kullanılan yöntem Kaynak

20 - 33 / 34 – 47 > %18 / > %10 Sitobraş (Kasimanickam ve ark, 2004)40 – 60 >%5 Düşük hacimli uterus lavajı (Gilbert ve ark, 2005)25 – 31 >%25 Düşük hacimli uterus lavajı (Hammon ve ark, 2006)28 – 41 >%8 Sitobraş (Barlund ve ark, 2008)35 / 49 ≥%6.5 / ≥%4 Düşük hacimli uterus lavajı (Galvao ve ark, 2009a)

30 - 36 / 53 – 59 ≥%6 / ≥%4 Sitobraş (Dubuc ve ark, 2010a)18 - 38 / 32 – 52 >%5 Sitobraş (Plöntzke ve ark, 2010)

21 - 28 /35 - 42

>%18 / >%8 / >%5, >%10 / >%8 / >%5 Sitobraş (Baranski ve ark, 2012)

21 – 27 >%18 Sitobraş (Sens ve Heuwieser, 2013)21 - 33 / 34 - 47 / 48 - 62 / 21 -

62>%8 / >%6 / >%4 / >

%5 Sitobraş (Madoz ve ark, 2013)

2.4.2. Endometritislerde Prevalans

Uterus enfeksiyonlarının insidansı yapılan araştırmalar arasında kayda değer

varyasyonlar göstermektedir (Lewis, 1997). Postpartum ilk hafta sığırlarda ortalama %20-40

dolayında akut klinik uterus enfeksiyonları şekillenirken, pp üç hafta sonrasında ise persiste

klinik enfeksiyonlar sütçü ineklerin yaklaşık %20’sini etkilemektedir. Klinik endometritiste

prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc ve ark, 2002a; McDougall

ve ark, 2007; Galvao ve ark, 2009b; Sheldon ve ark, 2009b).

Subklinik endometritis tüm uterus enfeksiyonları arasıda insidansı en yüksek olan

enfeksiyon olarak gösterilir. Subklinik endometritisler sütçü ineklerin yaklaşık %30’unu

etkilemekte, prevalans bazı sürülerde %11 ile %70’den fazlasına kadar değişmektedir

23

Page 40: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

(Kasimanickam ve ark, 2004; Gilbert ve ark, 2005; Hammon ve ark, 2006; Barlund ve ark,

2008; Galvao ve ark, 2009b).

Endometritislerin insidansındaki büyük farklılıkların nedeni; kullanılan tanı ve

sınıflandırma yöntemleri, enfeksiyonun tanısının yapıldığı pp gün, araştırmada kullanılan

hayvanların genel özellikleri, doğum sayısı ve sürü yönetim şekli olarak gösterilmektedir

(Lewis, 1997; Azawi, 2008).

2.4.3. Endometritislerde Risk Faktörleri

İneklerde endometritislerin asıl nedeni çok çeşitli non-spesifik bakteriler tarafından

oluşturulan kontaminasyondur (Griffin ve ark, 1974; Olson ve ark, 1984). Ancak uterustaki

bakteriyel kontaminasyonun düzeyi endometritis gelişiminde önemli olmakla birlikte,

enfeksiyon bakterilerden ziyade hayvanın bu kontaminasyona karşı eliminasyon yeteneğini

etkileyen faktörlerle ilişkilidir (Parkinson, 2001). Bu nedenle endometritise predispozisyon

oluşturan ya da neden olan çok sayda faktörden söz etmek mümkündür.

Retensiyo sekundinarum endometritislerin oluşumunda majör risk faktörlerinden

biridir (Parkinson, 2001). Uterusta RS’ye bağlı olarak kalan doku atıkları bakterilerin gelişimi

için daha uygun bir ortam oluşturur ve fiziksel bir bariyer olan serviksin açık kalma süresi

uzar. Ayrıca involusyon, loşyanın atılımı ve endometriyal rejenerasyon gecikir (Sheldon ve

ark, 2008). Bunun yanında RS’li ineklerde nötrofillerin fonksiyonları zayıflar ve kemotaksis

yeteneği azalır (Kimura ve ark, 2002). Kaneene ve Miller (1995), RS ve endometritis arasında

güçlü bir istatistiksel bağlantı olduğu bildirmektedir. Öyle ki RS’li hayvanlarda endometritis

insidansının 25 kat daha yüksek olduğu rapor edilmiştir (Sandals ve ark, 1979). Bir başka

araştırmada KE riskini artıran en önemli faktör olarak RS tespit edilmiştir (Potter ve ark,

2010). Kasimanickam ve ark (2004) da RS’yi SKE için önemli risk faktörlerinden biri olarak

göstermektedir.

Metritisler, KE (LeBlanc ve ark, 2002a; Dubuc ve ark, 2010b) ve SKE (Cheong ve

ark, 2011) gelişim riskini önemli ölçüde artırır. Giuliodori ve ark (2013a) puerperal septik

metritislerde, klinik metritislere göre KE riskinin daha yüksek olduğunu belirtmekte, bu

24

Page 41: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

durum metritisin endometritis üzerine olan indirekt etkisini ve metritis şiddetiyle endometritis

gelişimi arasındaki pozitif korelasyonu göstermektedir (Adnane ve ark, 2017b). Buna karşın

metritis ve KE arasında bir ilişki belirlenemeyen araştırmalar da bulunmaktadır (Ribeiro ve

ark, 2013).

Güç doğumlar sıklıkla; RS, maternal dokuda hasar oluşumu, metritis ve vulva

açıklığında yapısal bozukluğu içeren çeşitli pp problemleri beraberinde getirir. Ayrıca güç

doğumlar sırasında uygulanan doğuma yardım girişimleri uterusun patojen yükünü artırır

(Parkinson, 2001). Güç doğumların direkt veya metritis insidansını artırarak indirekt olarak

endometritisleri artırdığı belirtilmektedir (Giuliodori ve ark, 2013a). Güç doğumlar sırasında

uygulanan doğuma yardım girişimlerine bağlı olarak da KE (Dubuc ve ark, 2010b; Potter ve

ark, 2010; Prunner ve ark, 2014b) ve SKE (Prunner ve ark, 2014b) oranında artış

görülmektedir.

Gebelik süresinin normalden uzun ya da kısa olması endometritis gelişimini

etkileyebilir. Markusfeld (1984), primipar ineklerde normalden daha uzun süren gebeliklerin

metritis ve KE riskini artırdığını bildirmiştir. Normalden kısa süren (< 270 gün) gebeliklerde

ise RS riskinin yükselmesi nedeniyle, endometritis gelişiminde artış görülmektedir (Hossein-

Zadeh ve Ardalan, 2011). İkizlik, ölü doğumlar ve doğumun uyarılmasına bağlı olarak da

ineklerde endometritis riskinin arttığı çok sayıda araştırmada gösterilmiştir (Markusfeld,

1987; Parkinson, 2001; LeBlanc ve ark, 2002a; Sheldon, 2004; Dubuc ve ark, 2010b; Potter

ve ark, 2010; Hossein-Zadeh ve Ardalan, 2011). İkizlik ve dogumun uyarılması yine RS

riskini yükseltmesi nedeniyle endometritis prevalansını artıran bir faktör olarak gösterilir

(Noakes ve ark, 1991). Sezaryen operasyonları da takip eden süreçte uterus enfeksiyonlarıyla

ilişkilendirilir (Sheldon, 2004).

Erkek buzağıların dişilerden daha büyük olması nedeniyle güç doğum daha fazla

görülebilir ve doğuma yardım gereksinimi oluşabilir, bu durum endometritis riskini artırabilir

(Hossein-Zadeh ve Ardalan, 2011). Potter ve ark (2010) erkek yavru doğumunu KE için bir

risk faktörü olarak göstermektedir. Doğum sayısının endometritis oluşum riskine etkisi

hakkında ise karşıt görüşler mevcuttur (Bruun ve ark, 2002; LeBlanc ve ark, 2002a; Kim ve

Kang, 2003; Gilbert ve ark, 2005; Gautam ve ark, 2009; Potter ve ark, 2010; Cheong ve ark,

2011; Giuliodori ve ark, 2013a).

Yüksek süt verimi endometritis rastlantısının artışıyla ilişkilendirilmekte (Parkinson,

2001), çeşitli reprodüktif problemler için risk faktörü olarak gösterilmektedir (Gröhn ve

Rajala-Schultz, 2000). Bir başka araştırmada da benzer şekilde yüksek verimli ineklerde

endometritis riskinin daha yüksek olduğu bildirilmektedir (Giuliodori ve ark, 2013a).

25

Page 42: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Doğum anı ve sonrasında hayvanın bulunduğu çevre endometritislerde önemli yer

tutmakta, özellikle kirli ve hijyenik olmayan doğum ortamında endometritis predispozisyonu

artmaktadır. Bu durum doğum mevsiminin etkisini de açıklamaktadır. Öyle ki kışın ya da

baharda kapalı alanda gerçekleşen doğumlarda oluşan daha yoğun çevresel kontaminasyona

bağlı olarak, ineklerin endometritislere daha yatkın oldukları belirtilmektedir (Parkinson,

2001). Kış aylarında gerçekleşen doğumlarda metritis riskinin artış gösterdiği (Bruun ve ark,

2002; Hossein-Zadeh ve Ardalan, 2011) ve indirekt olarak endometritislerin gelişimi üzerine

etkili olacağı belirtilmektedir (Adnane ve ark, 2017b). Çevresel şartların endometritislere

etkisine ilişkin karşıt sonuçlar da bulunmaktadır. Yapılan bir araştırmada hijyenik ve hijyenik

olmayan koşullara sahip iki farklı işletmeden alınan uterus svab örneklerinde bakteriyel flora

yönünden kalitatif ve kantitatif farklılık bulunmazken, endometritis indidanslarının oldukça

farklı olduğu belirlenmiştir (Noakes ve ark, 1991). Bir araştırmada metritislerin sonbahar ve

kışın erken döneminde daha yoğun görüldüğü, ancak bunun mevsimden ziyade yönetimsel

faktörlere bağlı olduğu belirtilmiştir (Erb ve Martin, 1980). Doğum mevsimi ile KE arasında

ilişki bulunmadığını belirten farklı araştırmalar da bulunmaktadır (LeBlanc ve ark, 2002a;

Prunner ve ark, 2014b). Barınma tipi ve altlık materyali de endometritis insidansını

etkileyebilmektedir (Cheong ve ark, 2011; Prunner ve ark, 2014b).

Doğum anındaki çevresel şartların farklılığı nedeniyle ırk olarak etçi ineklerin

sütçülere oranla uterus enfeksiyonlarından daha az etkileneceği belirtilmesine karşın (Risco

ve ark, 2006), ırk faktörünün endometritis üzerine etkisi tam olarak ortaya koyulamamıştır

(Potter ve ark, 2010; Ribeiro ve ark, 2013).

Peripartum dönemde hem düşük hem de yüksek VKS’li ineklerin uterus enfeksiyonu

riski daha yüksek gösterilir (Rukkwamsuk ve ark, 1999). Bir başka deyişle aşırı ya da yetersiz

besleme endometritis ile ilişkilendirilebilir (Parkinson, 2001). Yüksek VKS’li hayvanlarda pp

daha şiddetli bir yağ mobilizasyonu ve NED meydana gelir. Bu durum ilerleyen süreçte yağlı

karaciğer sendromu ve ketozis gibi metabolik sorunları beraberinde getirerek immuniteyi

olumsuz etkiler (Kaya, 2008). Kadivar ve ark (2014) prepartum 2. haftadan pp 6. haftaya

kadar devam eden düşük VKS’nin KE için bir risk faktörü olduğunu belirtmektedir. Bir başka

araştırmada VKS düzeyinin pp 5, 6 ve 7. haftalarda belirlenen SKE olguları için bir risk

faktörü olabileceği bildirilmiştir (Senosy ve ark, 2012). Dubuc ve ark (2010b) doğum anında

düşük VKS (≤ 2,75) düzeyini SKE için bir risk faktörü olarak tespit etmiş, nedenini ise

metabolik dengesizlik ya da immunitenin baskılanması olarak göstermiştir. Ancak VKS ile

SKE arasında bir korelasyon saptanamayan araştırmalar da mevcuttur (Cheong ve ark, 2011).

26

Page 43: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Uterus enfeksiyonlarıyla hipokalsemi, ketozis ve abomazum deplasmanı gibi

metabolik hastalıklar arasında da ilişkiler bulunur (Curtis ve ark, 1985; Erb ve ark, 1985;

Markusfeld, 1987; Fourichon ve ark, 2000; Roche, 2006). Hem ketozis (Kim ve Kang, 2003;

Cheong ve ark, 2011) hem de abomazum deplasmanı (Kim ve Kang, 2003) endometritis için

bir risk faktörüdür. İnvolusyon sürecinin önemli bir bileşeni olan Ca’un yetersizliği ise

involusyonu geciktirmekte ve RS için bir risk oluşturmaktadır (Adnane ve ark, 2017b). Karşıt

sonuçlar bulunmakla birlikte (Cheong ve ark, 2011), araştırmaların büyük çoğunluğu

hipokalseminin endometritis riskini arttırdığını gösterir (Kim ve Kang, 2003; Whiteford ve

Sheldon, 2005; Hossein-Zadeh ve Ardalan, 2011; Ribeiro ve ark, 2013). Selenyum, beta

karoten, vitamin A ve E yetersizlikleri de hücresel savunma mekanizmalarını etkileyerek

uterus enfeksiyonu riskini artırabilir (Földi ve ark, 2006).

Uterus enfeksiyonları ovaryumda siklik aktiviteyi geciktirirken, siklik aktivitenin

gecikmesinin endometritis insidansı üzerine olan etkisi ise tam bilinmemektedir (Sheldon,

2004). Tüm bu faktörlerin yanında NED, siklusun dönemi ve mevcut hormonal durum daha

önce değinildiği şekilde (Bölüm 2.2.1.) immun fonksiyonlar üzerine olan etkileri sonucu

uterus enfeksiyonlarına duyarlılığı etkileyerek endometritis için risk faktörü olabilmektedir.

2.4.4. Endometritislerde Tanı Yöntemleri

Uterus enfeksiyonlarının tanısı; uygun ve zamanında tedavi gerçekleştirmek,

enfeksiyonun şiddetini belirlemek ve fertilite üzerine olan zararlı etkilerin en aza indirilmesi

için önemlidir. Enfeksiyonun şiddetinin belirlenmesi de devam eden süreçte fertilitenin

prognozunu izlemeye olanak sağlar (Sheldon ve ark, 2006). Uterus enfeksiyonlarının tanısı

amacıyla; inspeksiyon, rektal ve vajinal muayene, endometriyal biyopsi, uterusun

bakteriyolojik kültürü, ultrasonografik ve sitolojik muayene yöntemlerini içeren çok sayıda

teknik kullanılmaktadır.

2.4.4.1. İnspeksiyon

İnspeksiyon KE olgularının tanısı amacıyla kullanılabilir. Postpartum 25-26. günlerde

yapılan inspeksiyonda kuyruk ve perineum bölgesinde bulaşık şekilde purulent/mukopurulent

27

Page 44: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

karakterli akıntının görülmesiyle KE tespit edilebilir (Cannazik ve Polat, 2015). Ancak

eksternal inspeksiyonun duyarlılığı azdır ve transrektal palpasyonla tespit edilen endometritis

vakalarının ancak %50 kadarı bu yöntemle belirlenebilir (Drillich ve ark, 2002). Benzer

şekilde bir başka araştırmada pp 27-33. günlerdeki KE’li ineklerde inspeksiyonla tespit oranı

%24 olarak saptanmıştır (LeBlanc ve ark, 2002a).

2.4.4.2. Rektal muayene

Uterusun transrektal palpasyonu KE tanısında en sık başvurulan yöntemlerden birisi

iken (LeBlanc, 2008), SKE tanısı için diagnostik bir değer taşımaz (Földi ve ark, 2006).

Rektal palpasyonla KE tanısında; kornulardaki genişleme ve asimetri, endometriyumun

kalınlığı, lümenin palpe edilebilirliği ve içeriğin değerlendirilebileceği belirtilmektedir

(Palmer, 2014).

Rektal muayene aracılığı ile serviks çapı ölçülebilir ve endometritis tanısında

kullanılabilir. LeBlanc ve ark (2002a) inekleri serviks çaplarına göre (< 5 cm/5-7,5 cm/> 7,5

cm) gruplandırdığında, pp 27-33. günlerde serviks çapı > 7,5 cm olan ineklerde gebelik

oranlarının daha düşük olduğunu belirlemiştir. Buna karşın hayvanlar arasında ve pp döneme

göre uterusun boyutu ve içeriğin hissedilebilirliğinin değişken olması (Földi ve ark, 2006;

Palmer, 2008) ve gebelik oranları ile ilişkisi olmaması nedeniyle KE tanısında tek başına

kullanılmasından kaçınılması gerekir. Transrektal palpasyon; subjektif olması, etkili ve

standardizasyonu olmayan bir yöntem olarak gösterilmesi nedeniyle KE’lerde hatalı tanıya

neden olabilir (LeBlanc, 2008; Palmer, 2008). Yapılan bir araştırmada rektal palpasyon ile

endometritis tespit edilen 157 vakanın yanlızca %22’sinin kültür sonuçlarında bakteri izole

edilmesi bu durumu desteklemektedir (Miller ve ark, 1980).

2.4.4.3. Vajinal muayene

Vajinal muayene KE tanısında yaygın olarak kullanılan (Kaçar ve Kaya, 2014),

vajinanın ve vajinal mukusun değerlendirilmesinde en güvenilir ve kesin yöntem olarak

gösterilir (Bretzlaff, 1987; Sheldon ve Noakes, 1998; LeBlanc ve ark, 2002a). Vajina

içerisinde irinli akıntı bulunması, uterusun aktif bakteriyel enfeksiyonu ile yüksek düzeyde

korelasyondadır (Miller ve ark, 1980; Dohmen ve ark, 1995). Vajinal muayene; eldivenli el

(Gloved hand) aracılığıyla vajinal mukusun geri çekilmesiyle (Williams ve ark, 2005), çubuk

28

Page 45: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

üzerine vidalanmış silikon yarıküre şeklinde bir alet (Metricheck) kullanılarak (McDougall ve

ark, 2007) ya da vajina lümeninin inspeksiyonu için spekulum kullanarak (Vajinoskopi)

gerçekleştirilebilir (LeBlanc ve ark, 2002a). Subklinik endometritisin tanısı ise vajinal

eksudatın inspeksiyonu ile gerçekleştirilemez (Palmer, 2014).

Elle muayene, temiz eldivenli el ile vajinal kanala girilerek gerçekleştirilir. Vajina ve

eksternal servikal açıklığın lateral, ventral ve dorsal duvarları palpe edilir. Vajinadaki içerik

muayene için toplanarak dışarıya alınır. Hızlı ve ucuz olan, vajinal laserasyonlar gibi ek

duyusal veriler sağlayan bu yöntemde içeriğin miktarı ve kokusu da değerlendirilebilir

(Sheldon, 2004). Elle muayenede bakteriyel kontaminasyon şekillenmemekte (Sheldon ve

ark, 2002a), büyük el ve kollar uygulamayı güçleştirebilmektedir (Palmer, 2014).

Vajinoskopi, KE tanısında spekulum aracılığıyla anteriyör vajina ve eksternal servikal

açıklıkta bulunan purulent karakterli akıntının bir ışık kaynağıyla yerinde tespitini mümkün

kılan hızlı ve basit bir yöntemdir (Bretzlaff, 1987; Galvao ve ark, 2011a; Palmer, 2014).

Purulent uterus akıntısının tespitinde, eksternal inspeksiyona göre daha duyarlıdır (Dohmen

ve ark, 1995; LeBlanc ve ark, 2002a). Endometritis tanısı amacıyla anormal uterus

akıntılarının belirlenmesinde, vajinoskopi transrektal muayeneye göre daha duyarlı ve spesifik

bir yöntem olarak gösterilir (Miller ve ark, 1980; LeBlanc ve ark, 2002a). Öyle ki vajinoskopi

kullanılmayan KE vakalarının tespitinde %44 oranında başarısızlık (LeBlanc ve ark, 2002a),

kullanıldığında ise %59-82 oranında doğruluk tespit edilmiştir (Miller ve ark, 1980; Williams

ve ark, 2005). Vajinoskopi, rektal muayene ile birleştirildiğinde ise daha iyi sonuçlar

vermektedir (LeBlanc, 2008). Zahmetli olduğunun düşünülmesi, maliyeti ve olası hastalık

taşıma riski nedeniyle kullanımı sınırlıdır (LeBlanc ve ark, 2002a).

Metricheck, akıntı karakterinin belirlenmesinde kullanılan bir diğer yöntemdir.

Metricheck aleti; 50 cm uzunluğunda paslanmaz çelik çubuğa 40 mm çapta yarıküre şeklinde

silikonun eklenmesinden oluşur. Alet eksternal servikal açıklığa kadar ilerletilir ve vajinanın

tabanından geriye doğru çekilirek dışarıya çıkartılır. Bu sayede, purulent materyal silikonun

içbükey yüzünde toplamasıyla ya da dışbükey yüzüne yapışmasıyla görüntülenebilir. Yapılan

bir araştırmada vajinoskopiye göre endometritisi belirlemede daha duyarlı bir yöntem olduğu

saptanmıştır (McDougall ve ark, 2007). Bir başka araştırmada elle muayene, vaginoskopi ve

metricheck yöntemleri karşılaştırılmış, KE tespit edilen vakaların oranı sırasıyla %36,8,

%36,9 ve %47,5 olarak tespit edilmiştir. Metricheck yönteminin diğer iki yönteme göre daha

duyarlı olduğu görülmüştür (Pleticha ve ark, 2009). Metricheck aletinin içeriye gönderilmesi

ve hayvanlar arası temizliğinin kolay olması bir diğer avantajıdır (Palmer, 2014). Üç

29

Page 46: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

yöntemde de uygulama yaparken vulvanın temizlenmesi, vajinanın kontamine edilmemesi ve

kayganlaştırıcı kullanılmasına dikkat edilmelidir (Galvao ve ark, 2011a).

Klinik endometritis tanısında gözlemlenen akıntının skorlanması ile enfeksiyonun

şiddeti saptanabilir. Skorlama, pp uterus lümenini kontamine eden patojen bakterilerin

varlığını ve gelişim yoğunluğunu belirlemede veteriner hekimler için faydalı bir belirteçtir

(Sheldon ve Dobson, 2004). Ayrıca tedavinin olası sonuçları hakkında bilgi sağlar (Sheldon

ve Noakes, 1998).

2.4.4.4. Ultrasonografi

İneklerde pp uterusun ultrasonografik muayenesi aracılığıyla serviks ve kornu uteri

çapları ile endometriyum kalınlığı ölçülebilmekte, endometritis varlığı ve şiddeti hakkında

fikir edinilebilmektedir (Kasimanickam ve ark, 2004; Barlund ve ark, 2008). Enfeksiyon

durumunda uterus lümeninde hiperekojen karyağdı benzeri görüntü veren sıvı birikimi

şekilleneceği, östrus ve gebelik sırasında görülen sıvı birikiminden farklı olduğu, yangının

şiddetine bağlı olarak bu sıvı birikiminin belirli bir noktada ya da her iki kornuda

oluşabileceği ve beyaz renk artışı meydana geleceği belirtilmektedir (Kaya, 2008).

Ultrasonografi, KE olgularında hem uterus lümenindeki mukus veya irinin

görüntülenmesine izin verir hem de serviks ve kornu çaplarının ölçülmesinde transrektal

palpasyona göre daha objektif bilgi sağlar (Sheldon, 2004). Mateus ve ark (2002) USG ile pp

ineklerin uterusunda belirlenen sıvı hacminin, bakteri gelişimi ile önemli düzeyde pozitif

korelasyon gösterdiğini ve uterus involusyonunu geciktirdiğini belirtmiştir. Buna karşın

transrektal USG vajinadaki içeriğin direkt muayenesine göre KE olgularının tanısında daha

sınırlı bilgi sağlamaktadır (Sheldon, 2004).

Transrektal USG’nin sıvı birikimi şekillenen ve endometriyal kalınlığın arttığı SKE

vakalarının tanısına da yardımcı olabileceği belirtilmektedir (Purohit ve ark, 2013). Bu

nedenle SKE olgularında lümende sıvı birikiminin değerlendirilmesi, endometriyal kalınlığın

ve lümen çapının ölçülmesi gibi girişimlerde bulunulmuştur. Yapılan araştırmalarda USG’de

uterus lümeninde az miktarlarda sıvı bulunması orta şiddette yangı belirtisi olarak kabul

edilmiş, bu durum üreme performasının düşüşüyle ilişkilendirilmiştir (Kasimanickam ve ark,

2004; Lenz ve ark, 2007). Buna karşın sitobraş sitolojisi ve USG arasında zayıf bir ilişki

bulunmakta, USG’de temel belirteç olan sıvı birikimi tüm SKE’li hayvanlarda meydana

gelmemektedir. Tek başına USG’nin SKE’li hayvanların sadece belirli bir kısmını ortaya

30

Page 47: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

çıkardığı belirtilmektedir. Endometriyal sitoloji ve ultrasonografinin birlikte uygulanmasının

tanıda hem duyarlılığı hem de spesifiteyi önemli ölçüde artıracağı ifade edilmiştir

(Kasimanickam ve ark, 2004). Barlund ve ark (2008) ineklerde pp 28-41. günlerde sitolojik

muayene (PMN > %8) ile SKE tespit ettikleri vakalarda, endometriyal kalınlık ve lümen çapı

ölçümünün diagnostik etkinliğini değerlendirmiştir. Sonuçta her iki ölçümün sitolojik

yöntemle karşılaştırıldığında yeterince güvenilir olmadığı, kornunun lokasyonundan ve ölçüm

sırasında probunun pozisyonundan kolaylıkla etkilenebileceği bildirilmiştir. Subklinik

endometritis tanısında ekoteksür analizi gibi daha karmaşık USG yöntemleri de

kullanılabilmektedir (Polat ve ark, 2015).

2.4.4.5. Sitolojik muayene

İneklerde endometriyumun sitolojik muayenesi endometritis tanısında en kesin yöntem

olarak gösterilir (Palmer, 2014). Subklinik endometritis, uterustan alınan sitolojik

örneklerdeki PMN oranına bakılarak tespit edilir (Sheldon ve ark, 2006). Sitolojik muayene

uterustan sitobraş (Cytobrush) (Kasimanickam ve ark, 2004) ya da düşük hacimli uterus lavajı

(Uterine Flushing) (Gilbert ve ark, 2005) teknikleri kullanılarak gerçekleştirilir. Bu yöntemler

endometriyumdan örnek alma işlemi sonrası gebelik oranlarını etkilemeyen minimal invaziv

özelliktedir. Tohumlamayı takiben birkaç saat sonra bile alınsa gebelik oranları üzerine

etkisinin olmadığı belirtilmektedir (Kaufmann ve ark, 2009).

Sitobraş, kadınlarda servikal kanser vakalarını tespit etmek için geliştirilmiş bir

yöntemdir (Trimbos ve Arentz, 1986). Bu teknik sığırlarda jinekolojik amaçla kullanabilmek

için metal bir çubuk ucuna fırça yerleştirerek modifiye edilmiştir. Teknik uygulanırken

sitobraş fırçası 3 cm uzunluğunda kesilmekte, 65 cm uzunluğunda ve 4 mm çapında

paslanmaz çelik bir çubuğun ucuna yerleştirilmektedir. Çelik çubuk ise serviksten geçmek

için 50 cm uzunluğunda ve 5 mm çapında paslanmaz çelik tüp içerisine yerleştirilmektedir.

Daha sonra hazırlanan aletin vajinal kontaminasyondan korunması için üzerine temiz plastik

bir kılıf geçirilmektedir. Vulvanın ıslak kağıt mendille temizlenmesini takiben, kayganlaştırıcı

uygulanan alet suni tohumlamaya benzer şekilde transrektal kontrol altında vajinadan

eksternal servikal açıklığa kadar ilerletilmekte ve serviks sınırında plastik kılıf yırtılarak

uterusa ulaştırılmaktadır. Burada örnek almak için çelik tüp geriye doğru çekilmekte ve fırça

uterus duvarına temas ederken saat yönünde yarım ya da çeyrek tur döndürülmektedir

(Kasimanickam ve ark, 2004; Barlund ve ark, 2008). Örnekleme daha kalın olan kornudan,

31

Page 48: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

korpus uteriden ya da direkt kornuların herhangi birinden yapılabilmektedir (Wagener ve ark,

2017). Örneklemeyi takiben fırça çelik tüp içerisine geri alınmakta ve uterustan

çıkartılmaktadır. Sitobraş fırçası lam üzerinde döndürülerek hücre materyalinin geçişi

sağlanmaktadır. Daha sonra havada kurumaya bırakılmakta, kurumasını takiben tespit ve

Wright-Giemsa ile boyama işlemleri gerçekleştirilmektedir. Hazırlanan preparatlar ışık

mikroskobu altında 400x büyütmede endometriyal yangının tespiti için minimum 100 hücre

(endometriyal hücre, PMN ve skuamöz hücreler) sayılarak değerlendirilmektedir (Barlund ve

ark, 2008).

Düşük hacimli uterus lavajı yaklaşık 20 ml civarında steril fizyolojik tuzlu suyun

(FTS) bir infüzyon pipeti yardımıyla uterus içerisine verilmesiyle gerçekleştirilir. Vulva ve

perineum temizlendikten sonra koruyucu plastik kılıf eşliğinde infüzyon pipeti vajinadan

eksternal servikal açıklığa kadar ilerletilir. Plastik kılıf burada yırtılarak pipet uterusa geçirilir.

Hazırlanan FTS uterus içerisine verilir, uterusa yaklaşık 10 saniye hafif masaj yapılır ve daha

sonra aynı pipet ile verilen sıvı geri aspire edilir. Alınan sıvı santrifüj edilir ve dipte kalan

hücre tabakası lam üzerine yayılarak kurumaya bırakılır (Gilbert ve ark, 2005). Bu aşamadan

sonraki işlemler sitobraş yöntemi ile aynıdır. Her iki yöntemde PMN oranının tespiti için

sayılan hücre sayısı minimum 100 olmak üzere 400 veya daha fazla olabilmektedir (Wagener

ve ark, 2017). Melcher ve ark (2014) sitobraş tekniğinde 300 hücre sayımının ideal olduğunu

belirtmektedir. Kasimanickam ve ark (2005) normal pp ineklerde sitobraş ve uterus lavajını

karşılaştırmış, sitobraş yönteminin endometriyal materyal toplanmasında daha güvenilir ve

tutarlı olduğunu saptamıştır. Sitobraşın daha kolay, daha az sayıda bozulmuş hücre içeren ve

sonuçların uterus lavajına göre daha hızlı elde edildiği bir yöntem olduğu belirtilmiştir.

Sitobraş amacıyla alınan hücre materyali, mikrobiyolojik ve moleküler analizler için

de kullanılabilir (Westermann ve ark, 2010; Fischer ve ark, 2010). Moleküler analizlerle

SKE’li ineklerde sitokinler, AMP’ler, AFP’ler ve prostaglandinler gibi pro-inflamatuar

düzenleyicilerin mesajcı ribonükleik asit (mRNA) ekspresyonlarının endometriyumda arttığı

gösterilmiştir (Gabler ve ark, 2009; 2010; Peter ve ark, 2015). Bu bulgular sitobraş tekniğiyle

elde edilen verilerin endometriyumun yangısal süreci için belirteç olduğunu göstermektedir

(Wagener ve Drillich, 2017).

2.4.4.6. Biyopsi

32

Page 49: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Endometriyal biyopsi örneklerinin histolojik muayenesiyle endometritisin kesin

tanısının yapılabileceği ve hayvanın ilerleyen dönemdeki fertilitesi hakkında fikir

yürütülmesinin mümkün olduğu belirtilmektedir (Bonnett ve ark, 1993). Endometriyal

değişimlerin tespitinde altın standart olarak gösterilen bu yöntem, esas olarak epitel ve

stratum kompaktum katındaki akut ve kronik değişimlerin direkt gözlenmesini

sağlayabilmektedir (Bonnett ve ark, 1991b; Chapwanya ve ark, 2010).

Endometriyal biyopsinin avantajları olmasına karşın pratikte uygulaması sınırlıdır.

Biyopsi materyalinin uterusta birden fazla alandan ve pp birden fazla günde alınması gerekir

(Lewis, 1997). Tekniğin maliyetli ve zaman alıcı olması çoğu durumda klinik olarak

erişilebilir olmaması, istenilen sonuçların gecikmesi, tecrübe ve teknik altyapı gerektirmesi,

sonrasında fertilite üzerine zararlı etkileri olması gibi olumsuz yönleri bulunur (Miller ve ark,

1980; Etherington ve ark, 1988; Bonnett ve ark, 1993; Sheldon, 2004; Sheldon ve ark, 2006).

Endometritis tanısında biyopsi ve sitobraş yöntemleriyle elde edilen sitolojik bulgular

arasında zayıf bir ilişki vardır (Madoz ve ark, 2014). Biyopside endometriyumun daha derin

doku katmanlarından örnekleme yapılmakta ve siklusun dönemine bağlı olarak bu alanlarda

PMN infiltrasyonu şekillenebilmektedir. Ancak sitobraş yüzeysel katmanda gerçekleştirildiği

için böyle bir problem söz konusu değildir (Madoz ve ark, 2013). Biyopsi bulgularıyla

fertilite arasındaki ilişki henüz tam olarak gösterilemediği için bu yöntemin SKE tanısında

altın standart olarak değerlendirilmemesi gerektiği belirtilmektedir (Wagener ve Drillich,

2017).

2.4.4.7. Bakteriyolojik muayene

Uterusun bakteriyel kültürü, patolojiye neden olan mikrobiyal etkenleri saptanmak için

başvurulan yöntemdir. Doğru uterus kültürü ekzojen bakterilerle kontaminasyon

şekillendirmeden alınmalıdır (Azawi, 2008). Hem endometriyal svab hem de biyopsi

yöntemleri bu amaçla kullanılabilir (Földi ve ark, 2006). Aerobik ve anaerobik etkenlerin

bulunabilmesi nedeniyle örnekleme prosedürleri her iki organizma tipini de göz önüne alarak

gerçekleştirilmelidir (Lewis, 1997). Postpartum 21. gün endometritis tespit edilen ineklerde

yapılan bir araştırmada elde edilen uterus kültürlerinde T. pyogenes, Bacteroides spp. ve F.

necrophorum sırasıyla %65, %77, %61 oranında izole edilmiştir (Noakes, 2001).

Bakteriyel muayenenin endometritis tanısında etkinligi tartışmalıdır. Örneğin, bir

araştırmada KE’li hayvanlarda yalnızca %64 oranında bakteri izolasyonu

33

Page 50: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

gerçekleştirilebilmiştir (Parkinson, 2001). Benzer şekilde vajinoskopik olarak endometritis

tespit edilen 157 ineğin de %59’unda bakteriyel üreme görülmüştür (Miller ve ark, 1980).

Görüldüğü üzere uterus kültürleri bilgi vermesine rağmen, enfeksiyonu tedavi edilmesi

gereken bir inek için tanımlayıcı kanıtlar sağlamamaktadır (Bretzlaff, 1987). Ayrıca tekniğin

pahalı, zaman ve laboratuvar şartları gerektiren bir yöntem olması nedeniyle kullanımı

sınırlıdır (Williams ve ark, 2005).

2.4.4.8. Diğer tanı yöntemleri

Endometritislerde tanı amacıyla yeni teknikler araştırılmaya devam etmektedir. Bu

amaçla uterus dokusundaki yangısal yanıta dayanarak farklı diagnostik yaklaşımlar

tanımlanmıştır.

Machado ve ark (2012) pp 32-38. günlerdeki ineklerin uterus lavajı örneklerinde farklı

dalga boylarında optik dansite ölçümü gerçekleştirmiştir. Örnek içerisinde absorbe edilen ışık

düzeyi aracılığıyla sayısal ve objektif veriler elde edilebilen, hücre ya da protein düzeylerini

ölçmede kullanılan bu yöntemle (Glasel, 1995; Metris ve ark, 2006) işlenen uterus lavajı

örneklerinde ölçülen optik dansitenin (dalga boyu > 620 nm) endometritis için kabul edilen

nötrofil oranındaki eşik değerle (%18 PMN) yüksek düzeyde korelasyonda olduğu ve iyi bir

kesinlik (%100 sensitivite ve %82,3 spesifite) sağladığı tespit edilmiştir. Ayrıca optik dansite

artışına bağlı üreme performansında da düşüş meydana geldiği görülmüştür. Bu nedenle bu

teknik endometriyal sitolojiye benzer kalite ve kesinlikte, objektif bilgi sağlayan, zahmetsiz

ve alternatif bir yöntem olarak gösterilmiştir. Ancak benzer araştırmaların farklı hayvan

popülasyonları üzerinde de gerçekleştirilmesi gerektiği belirtilmektedir.

Subklinik endometritis tanısında uterustaki PMN’leri tespit etmek için lökosit esteraz

(LE) aktivitesine de bakılabilir. Nötrofillerde bulunan LE’nin üriner ayıraç çubukları ile

tespiti idrardaki yangısal hücrelerin en direkt belirtecidir (Cheong ve ark, 2012). Lökosit

esteraz nötrofillerden salınmakta ve indoksil karbonik asit esterleri ile reaksiyona girmektedir.

Oluşan reaksiyon mor renk oluşumuna neden olmakta ve renk yoğunluğu reaksiyona giren

lökosit sayısına göre değişim göstermektedir. Bu yöntem uterusta lökositlerin tespitinde

indirekt bir yöntem olarak kullanılabilmektedir (Couto ve ark, 2013). Bu amaçla Cheong ve

ark (2012) pp 40-60. günlerdeki ineklerde uterus lavajında PMN oranı ≥ %10 olarak

belirlenen SKE olgularının tanısı için üriner test çubuklarının etkinliğini test etmiş, LE, pH ve

protein düzeylerini değerlendirmiştir. Sonuçta üç parametrede de artış şekillendiği ve SKE ile

34

Page 51: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

yüksek düzeyde ilişkili olduğu, eşik değerlerinin LE için +2 ya da daha büyük, pH için ≥ 7.0

ve protein için ise ≥ 300 mg/dL olduğu saptanmıştır. Test çubuğu ayıraçlarının SKE ve üreme

performansının düşüşüyle güçlü şekilde ilişkili olduğu ancak geleneksel sitoloji ile

karşılaştırıldığında alternatif bir metod olarak sensitivite ve spesifite yönünden

performansının nispeten zayıf olduğu ve daha fazla araştırma yapılması gerektiği belirtilmiştir

(Cheong ve ark, 2012). Couto ve ark (2013) da pp 21-47. günlerdeki ineklerde SKE tanısı

amacıyla uterus ve serviksten alınan sitobraş örneklerinde LE testini uterus sitolojisiyle

karşılaştırmıştır. Uterus ve serviksten alınan hücresel örneklerdeki LE aktivitesinin, sitobraş

yöntemindeki nötrofil oranı ile korelasyonda olduğu buna karşın üreme performansı ile bir

ilişkisinin bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu nedenle LE’nin ineklerde yerinde SKE tanısı

amacıyla kullanılabilmesi için testin kesinliğinin geliştirilmesi gerektiği belirtilmiştir (Couto

ve ark, 2013). Denis-Robichaud ve Dubuc (2015a) ise LE’nin örnekleme için uterustan düşük

hacimli yıkantı alınması gerektirmesine rağmen, sitobraşa göre boyama, tespit ve mikroskop

altında değerlendirme gerektirmemesini avantaj olarak göstermekte ve endometritisli

hayvanları belirlemede kullanılabileceğini belirtmektedir.

Uterus lümeninin görüntülenmesi, çeşitli lezyonların ve sıvı varlığının

değerlendirilmesi amacıyla özel olarak geliştirilen rijit endoskoplar da kullanılabilir.

Histeroskopi olarak bilinen, rektal ve ultrasonografik muayene için referans yöntem olarak

gösterilen bu teknikle uterustan sitolojik örnekleme işlemi de yapılabilir (Madoz ve ark,

2010).

Akut faz protein düzeyleri de çeşitli araştırmacılar tarafından endometritislerin tanısı,

tahmini veya tedavinin değerlendirilmesi amacıyla araştırılmıştır. Heidarpour ve ark (2012)

KE ve SKE’li ineklerdeki serum haptoglobulin düzeylerinin sağlıklı ineklere kıyasla önemli

ölçüde yüksek olduğunu belirlemiştir. Brodzki ve ark (2015c) geç pp dönemde SKE’li

ineklerin sağlıklı olanlara kıyasla uterus yıkantısı örneklerinde haptoglobulin, kan serumunda

ise haptoglobulin ve serum amiloid A düzeylerinin daha yüksek olduğunu saptamıştır.

Haptoglobulin ölçümünün geç pp dönemde SKE tanısında faydalı olabileceği belirtilmiştir.

Yine Brodzki ve ark (2015a) tarafından yapılan bir başka araştırmada erken pp dönemde

SKE’li ineklerin kan serumu ve uterus yıkantısı örneklerinde haptoglobulin düzeyinin önemli

ölçüde yüksek olduğu görülmüştür. Haptoglobulinin özellikle uterus yıkantısı örneklerinde

SKE tanısında önemli bir diagnostik belirteç olabileceği belirtilmiştir.

Postpartum SKE ve puerperal metritisli ineklerin sağlıklılardan daha yüksek serum

NEFA ve BHBA düzeylerine sahip olduğu belirtilmektedir (Hammon ve ark, 2006). Bu

amaçla Kaufmann ve ark (2010a) KE, SKE ve sağlıklı ineklerde doğum öncesinde ve sonrası

35

Page 52: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

birinci hafta ile pp 28-35. gün aralığında kan serumunda NEFA, BHBA, üre ve bilirubin

düzeylerini araştırmıştır. Ancak değerlendirilen parametrelerin tanı amaçlı pratikte

kullanımının tatmin edici sonuçlar sağlamadığı görülmüştür.

İneklerde endometritis tanısına yönelik olarak belirtilen yöntemler dışında nitrik oksit

(Li ve ark, 2010), kreatin kinaz ve aspartat aminotransferaz (Sattler ve Fürll, 2004) düzeyleri

ya da uterusta prostaglandin profilinin değerlendirilmesini (Gabler ve ark, 2009) de içeren çok

sayıda araştırma bulunmaktadır.

2.4.5. Endometritislerde Tedavi Yaklaşımları

İneklerde pp 3. haftadan sonra uterusta varlığını devam ettiren enfeksiyonlar fırsatçı

bakterilerden ziyade daha çok patojenlerle ilişkilidir. Bu süreçte şekillenen enfeksiyonlarda

iki hafta sonra kendiliğinden iyileşen vakaların oranı %33 ile sınırlıdır. Bu oran veteriner

hekim tarafından uygulanan tedavide beklenen iyileşme oranının yarısını oluşturur. Bu

durum, eğer KE’nin bu dönemde tedavi edilmezse tohumlamaların başladığı pp 7. haftaya

kadar ineklerin hala yaklaşık yarısının enfekte halde geleceğini göstermektedir. Bu nedenle pp

3. haftadan itibaren endometritis tedavisine başlanması sürü fertilitesi açısından önemlidir

(Sheldon, 2007). Gautam ve ark (2010) pp 15-60. günler arasında endometritis tespit edilen

ineklerdeki spontan iyileşme oranını %75 olarak rapor etmektedir. Buna karşın vajinal

akıntının ortadan kalkmasının, üreme performansının artacağı ve fertilitenin normale döneceği

anlamını taşımadığı ve tedavinin ertelenmemesi gerektiği bildirilmektedir (Lefebvre ve Stock,

2012).

Endometritislerin tedavisinde temel amaç; uterustaki patojen bakterilerin

yıkımlanmasını sağlamak ve yükünü azaltmak, uterus savunma ve onarım mekanizmasını

yükseltmek, bu sayede fertiliteye zarar veren yangısal değişiklikleri durdurmak veya tersine

döndürmektir (Sheldon ve ark, 2006; LeBlanc, 2008). Bu amaçlardan dolayı sütçü ineklerde

endometritislerin erken tanı ve tedavisinin yapılması ideal bir üreme performansı için

gereklidir. Tedavi başarısının; endometritisin şiddeti, tedaviye başlama zamanı ve CL

varlığını içeren durumlardan etkilendiği belirtilmektedir (LeBlanc, 2008; Lefebvre ve Stock,

2012). Laktasyonun ilerlemesine bağlı endometritis şiddetinin azaldığı ve tedavi başarısının

arttığı belirtilmekle birlikte, bu bulgulara dayanarak tedavinin ertelenmesinin doğru bir

yaklaşım olmadığı rapor edilmektedir (Feldmann ve ark, 2005).

36

Page 53: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Günümüzde endometritislerin tedavisinde yaygın olarak intrauterin ya da parenteral

antibiyotiklerle, PGF2α ve analoglarını içeren iki farklı tedavi yöntemi bulunmaktadır. Bu

yöntemlere alternatif olarak belgelenen diğer bazı tedavi girişimleri arasında metakrezol

sülfonik asit (Lotagen) (Heuwieser ve ark, 2000; Feldmann ve ark, 2005), hidrojen peroksit

(Dolezel ve ark, 2010), ozon (Zobel ve ark, 2014), hipertonik dekstroz (Brick ve ark, 2012) ve

çeşitli iyotlu (Lugol gibi) (Nakao ve ark, 1988; Knutti ve ark, 2000) antiseptik ajanlar

bulunmaktadır. Kimotripsin, tripsin ve papain gibi proteolitik enzimatik bileşenler (Drillich ve

ark, 2005), süperoksidize edilmiş su gibi antioksidanlar (Kaveh ve ark, 2014), hiperimmun

serum (Ahmadi ve ark, 2014), E. Coli LPS’si, oster glikojen ve lökotrien B4’ü içeren

(Dhaliwal ve ark, 2001) immun sistem uyarıcıları ve karprofen gibi parenteral nonsteroid

uygulamaları (Priest ve ark, 2013) da gerçekleştirilmiştir.

2.4.5.1. Antibiyotikler

Antibiyotikler intrauterin ya da parenteral yolla uygulanabilir. Sistemik tedavi

uygulamasında, uterusa lokal olarak uygulanan dozlara ulaşılması için daha yüksek

konsantrasyonlarda ilaç verilmesi gerekir. Sistemik antibiyotik uygulamaları daha şiddetli

uterus enfeksiyonlarının tedavisinde ilk olarak tercih edilmektedir (Földi ve ark, 2006).

Uterusun endometriyal katıyla sınırlı enfeksiyonu olan endometritislerde intrauterin

uygulamayla sistemik antibiyotik kullanımının aksine hem endometriyumda daha yüksek ilaç

konsantrasyonlarına ulaşılır, hem de uterus ya da diğer genital dokuların derin katmanlarına

sınırlı düzeyde ilaç penetrasyonu sağlanır (Lefebvre ve Stock, 2012; Purohit ve ark, 2015).

İntrauterin tedavi için kullanılan antibiyotikler; tetrasiklin, penisilin, sefapirin,

kloramfenikol, gentamisin, spektinomisin, sülfonamid, nitrofurazon şeklinde listelenmektedir

(LeBlanc, 2008). Seçilen antibiyotiğin başarılı olabilmesi için formulasyonu uterusta bulunan

patojenlere karşı etkili olmalı, uterus immunitesini etkilememeli, et ve sütte kalıntı

bırakmamalı, piyojen ortamda etkili olmalı, yeterli düzeyde ve sayıda uygulanmalı, maliyeti

düşük olmalıdır (Kasimanickam ve ark, 2005; Sheldon, 2007). Uygulanan ilacın ayrıca

endometriyumda irritasyon oluşturmaması ve iyi tolere edilmesi gereklidir (Hussain, 1989).

Uterus enfeksiyonlarının tedavisinde aminoglikozid gibi anaerobik koşullarda etkili

olmayan antibiyotikler tavsiye edilmemektedir. Loşya ve doku atıklarında çok çeşitli aerobik

ve anaerobik Gr (+) ve Gr(-) bakteriler bulunmakta, bu nedenle organik atıkların varlığında

etkili olacak geniş spektrumlu antibiyotikler seçilmesi gerekmektedir. Bu durum, doku

37

Page 54: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

atıklarının varlığında etkinliğini kaybeden sülfonamidlerin kullanımını sınırlandırmaktadır.

Penisilinler ise bazı bakteriler tarafından penisilinaz üretim olasılığına karşı tavsiye

edilmemekte (Azawi, 2008), özellikle T. pyogenes penisilinlere karşı direnç göstermektedir

(Santos ve ark, 2010).

Lokal oksitetrasiklinlerin kullanımı, endometritislerin tedavisinde en geleneksel

antimikrobiyal tedavi yoludur (Földi ve ark, 2006). Oksitetrasiklinin uterus içi uygulanmasını

takiben sağlıklı ve enfekte hayvanlarda kısa sürede endometriyumda ve karunkullarda tedavi

edici düzeylere ulaşmaktadır (Azawi, 2008). Ancak yakın zamanda bu antibakteriyele karşı

direnç geliştiği, uterus patojenlerine karşı minimum inhibitor konsantrasyonlarının 10-15 kat

arttığı ve yüksek dozda (2-4 mg/kg) 3-5 gün boyunca uygulanması gerektiği bildirilmektedir

(Földi ve ark, 2006). Uterustan elde edilen bakteriyolojik örneklerde en yaygın patojen olan T.

Pyogenes’in de oksitetrasikline karşı dirençli olduğu saptanmıştır (Cohen ve ark, 1995).

Oksitetrasiklin uterusun derin katmanlarından daha az emildiği için etkinliği az olabilmekte,

bazen de emilime bağlı olarak et ve sütte kalıntı riski oluşturabilmektedir (Black ve ark, 1979;

Bretzlaff ve ark, 1983; Sheldon ve Noakes, 1998). Bir araştırmada endometritis tedavisi

amacıyla uygulanan tek doz uterus içi oksitetrasiklinin 1-8 gün arasında sütte kalıntıya neden

olduğu, uygulama sayısının artmasıyla kalıntı süresinin de uzayabileceği bildirilmektedir (Tan

ve ark, 2007). Ayrıca çoğu oksitetrasiklin preparatı irritan özelliği nedeniyle endometriyumda

koagulasyon nekrozu oluşturabilmektedir (Gilbert ve Schwark, 1992). Thurmond ve ark

(1993) KE’lerde intrauterin uygulanan oksitetrasiklin ve prokain penisilin G’nin üreme

performansı üzerine bir yararının bulunmadığını bildirmiştir.

Sefalosporinler zamanla bu antibiyotiklerin yerini almaya başlamıştır. Örneğin

sefalosporinler için gereken minimum inhibitör konsantrasyonlara ulaşılması için

oksitetrasiklinlerin çok yüksek dozda kullanılması gereklidir (Sheldon, 2007). Birinci kuşak

bir sefalosporin olan sefapirin benzatin sütçü ineklerde intrauterin tedavi amaçlı kullanımı

onaylanan tek ilaçtır. Ette iki gün kalıntı bırakırken, sütte ise herhangi bir kalıntı

bırakmamaktadır. Uterus ortamında irritan bir etki oluşturmamaktadır. Sefapirinin KE’de en

yaygın patojen olan T. pyogenes’i de içeren Gr (+) organizmalara ve anaerobik bakterilere

karşı etkili olduğu, daha az olarak da Gr (-) organizmalara karşı etkili olduğu belirtilmektedir.

Sefapirin, intrauterin uygulamasını takiben iki hafta sonra servikal açıklıkta bulunan akıntının

miktarını (klinik iyileşme) ve uterustaki bakteri miktarını (bakteriyolojik iyileşme)

azaltmaktadır (Dohmen ve ark, 1995; Kasimanickam ve ark, 2005; Lefebvre ve Stock, 2012).

Yapılan çok sayıda büyük çaplı saha çalışmasında, farklı pp günlerde KE ve/veya SKE’li

ineklerdeki sefapirin tedavisinin çeşitli fertilite parametrelerine tedavi edilmeyen hayvanlara

38

Page 55: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

göre pozitif etki ettiği ve üreme parformansını artırdığı saptanmıştır (McDougall ve ark, 2001;

LeBlanc ve ark, 2002b; Kasimanickam ve ark, 2005; Runciman ve ark, 2008a; 2009). Denis-

Robichaud ve Dubuc (2015b) pp 28-42. günlerde her iki endometritis tipine karşı uygulanan

sefapirinin üreme performansında artış sağladığını rapor etmiştir. Lefebvre ve ark (2012)

endometritislerin tedavisiyle ilgili yapılan araştırmalar üzerindeki analizlerinde pp 28. günden

daha önce uygulanan sefapirinin KE tedavi etmek için uygun bir seçim olduğunu

bildirmektedir. Ancak tüm sefalosporin preparatlarının aynı etkiyi gösterdiği söylenemez.

Postpartum yaklaşık 6. haftada uygulanan III. kuşak sefalosporin olan seftiofur hidrokloridin

tek doz intrauterin uygulamasının, KE prevalansı ve bakteriyel yoğunluğu azaltırken, ilk

tohumlamada gebelik oranları üzerine bir etkisinin olmadığı görülmüştür (Galvao ve ark,

2009b).

2.4.5.2. Prostaglandin F2 alfa (PGF2α)

Endometritis tedavisinde intrauterin antibiyotik tedavisine ek olarak prostaglandin

uygulamaları da kullanım alanı bulur. Ovaryumda fonksiyonel CL varken prostaglandin

uygulamasının luteolizisi uyardığı, östrusu uyarıp P4’ün baskılayıcı etkisini ortadan kaldırarak

ve E2 düzeyini artırarak enfeksiyonun eliminasyonunu sağladığı belirtilir (Murray ve ark,

1990; Lewis, 1997; Heuwieser ve ark, 2000). Fonksiyonel CL yokken ise uterusun immun

fonksiyonlarını uyarıp PMN’lerin fagositik aktivitesini artırarak ve miyometriyal hareketleri

uyarıp uterus lümeninden mikroorganizmaların atılımını sağlayarak enfeksiyonu çözeceği

belirtilir (Paisley ve ark, 1986; Nakao ve ark, 1997; Hirsbrunner ve ark, 2003).

Prostaglandin tedavilerini takiben elde edilen sonuçlar oldukça değişkendir.

Araştırmaların bir kısmı endometritis tedavisinde PGF2α’nın en az alternatif bir tedavi kadar

etkili olduğunu iddaa etmektedir. Ayrıca uterus için minimal düzeyde risk oluşturduğu ve

kalıntı riskinin bulunmadığı vurgulanmaktadır (Paisley ve ark, 1986; Gilbert ve Schwark,

1992; Gilbert, 1992). Sheldon ve Noakes (1998), KE olgularında PGF2α tedavisinin üreme

performansı üzerine östradiol veya oksitetrasiklin uygulaması kadar etkili olduğunu rapor

etmiştir. Bir araştırmada ise yine KE’lerde prostaglandin tedavisinin pp 27-33. günlerde

ovaryumlarda CL durumuna bakılmaksızın gebelik oranlarında artış meydana getirdiği, pp 20-

26. günlerde CL bulunmayan ineklerde ise gebelik oranlarında düşüşe neden olduğu

bildirilmiştir (LeBlanc ve ark, 2002b). Yapılan bu araştırmalarda P4 düzeyleri yüksek ve palpe

edilebilen bir CL olduğu takdirde PGF2α’nın daha etkili olduğu gözlemlenmiştir.

39

Page 56: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Subklinik endometritislerde PGF2α tedavisinin etkisiz olduğunu (Galvao ve ark,

2009a) ya da gebelik oranlarının arttığını (Kasimanickam ve ark, 2005) belirten farklı

araştırmalar mevcuttur. Postpartum 5 ve 7. haftalarda uygulanan çift doz PGF2α’nın KE ve

SKE’nin fertilite üzerine olan negatif etkilerinde bir azalma meydana getirmediği rapor

edilmiştir (Dubuc ve ark, 2011). Mejia ve Lacau-Mengido (2005) ise endometritis tedavisinde

PGF2α kullanımının fertilite üzerine negatif etki oluşturduğu ve maliyeti artırdığını

belirtmektedir. Prostaglandinlerin endometritis tedavisi açısından sistematik bir şekilde

incelendiği derlemede; yapılmış araştırmaların dizaynının, değerlendirme sonuçlarının ve tanı

kriterlerinin zayıf olduğu ve birörneklilik göstermediğine değinilmektedir (Haimerl ve ark,

2012). Yapılan bir metaanalizde de prostaglandin tedavisinin endometritislerde üreme

performansında artış meydana getirmediği kanısına varılmıştır (Haimerl ve ark, 2013).

2.4.6. Endometritislerde Korunma

Günümüzde metritis ve endometritislerin gelişimini engelleyebilecek bazı yönetimsel

uygulama ve önlemler bulunur. Bu konuda genel yaklaşım doğal immun yanıtın sürdürülmesi

ve desteklenmesidir (LeBlanc ve ark, 2011).

Endometritislerin kontrolünde yaygın görüşlerden biri işletme şartlarının en uygun

şekilde düzenlenmesidir. Hayvanların kalacağı yerlerde ve doğum ortamında hijyen

koşullarının sağlanması, bakterilerle olan kontaminasyonun daha az şekillenmesini sağlar.

Rasyon formulasyonu da korunmada önem arz eder. Negatif enerji dengesi, selenyum ve

vitamin E yetersizliği gibi durumlar immuniteyi baskılayabilir (Sheldon, 2007). Kuru

dönemde gerekenden fazla enerji alımının sınırlandırılması, tüm ineklerin yeme erişiminin ve

dinlenebilmeleri için yeterli alanın sağlanması, grup ve padok değişimlerinin minimize

edilmesi, aylık hesaplanan doğumların yaklaşık %140’ı genişliğinde kuru dönem ve erken

laktasyon gruplarının oluşturulması, fan sistemlerinin kullanımı, bazı metabolitlerin serum ve

plazmada izlenmesi gibi önlemler endometritisleri de içeren uterus enfeksiyonlarında riskin

azaltılması amacıyla uygulanabilir (LeBlanc ve ark, 2011). Ayrıca prepartum yavru cinsiyeti,

ikizlik ve aşırı büyük yavruların belirlenmesiyle doğuma yardım girişimlerinin en aza

indirilmesi ve bu girişimlerin ancak gerekli durumlarda ve uygun hijyenik şartlar altında

gerçekleştrilmesi gerektiği, bu şekilde de uterus enfeksiyonlarının insidansının azaltılabileceği

belirtilmektedir (Bell ve Roberts, 2007).

40

Page 57: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

2.4.7. Endometritislerin Sonuçları

İneklerde uterusta patojenik bakterilerin bulunması; yangısal değişimlere ve

endometriyumda histolojik lezyonlara neden olur, involusyonu geciktirir ve embriyo yaşamını

olumsuz etkiler (Bonnett ve ark, 1991b; Sheldon ve ark, 2003a). Enfeksiyon sırasında salınan

yangısal mediyatörler embriyo çevresindeki trofoektoderm hücrelerinin sayısını azaltır (Hill

ve Gilbert, 2008).

Uterus enfeksiyonları endometriyum hasarı oluşturmakla birlikte ovaryum,

hipotalamus ve hipofiz düzeyinde ovaryum fonksiyonlarını da etkileyebilir. Uterus

enfeksiyonlu ineklerde foliküler sıvıda LPS’lerin bulunması; ilk DF gelişiminin daha yavaş

olmasına, plazma E2 düzeylerinin daha düşük seyretmesine ve daha düşük oranda ovulasyona

neden olur. Ayrıca ovulasyon şekillense bile daha küçük bir CL gelişmekte ve buna bağlı

olarak P4 düzeyleri de düşük seyretmektedir (Peter ve Bosu, 1988; Peter ve ark, 1989;

Opsomer ve ark, 2000; Sheldon ve ark, 2002b; Sheldon ve Dobson, 2004; Williams ve ark,

2007; Tsousis ve ark, 2010).

Uterus enfeksiyonları sırasında salınan bakteriyel ürünler, ovaryum üzerine lokal

etkilerinin yanında sistemik etkiler de gösterirler. Salgılanan bakteriyel endotoksinler ve

sitokinler uterus lümeninden absorbe edilerek sistemik dolaşıma geçer, hipotalamustan GnRH

ve hipofizden LH salınımını baskılar. Bu durum yine ovaryumlarda follikül gelişimini

olumsuz etkiler ve ovulasyon şansını düşürür (Peter ve ark, 1989; Battaglia ve ark, 2000;

Karsch ve ark, 2000; Mateus ve ark, 2002; Sheldon, 2007). Uterus enfeksiyonlarının

ovaryum, hipotalamus ve hipofiz üzerine olan bu etkileri, anöstrus ve kistik ovaryum

problemlerinde artışa yol açar (Sheldon, 2007).

Uterus enfeksiyonlarına bağlı endokrin fonksyonlardaki bir diğer değişim luteolizis

mekanizmasındaki bozukluktur (Sheldon, 2007). Enfeksiyon durumunda ovulasyon

şekillenirse, plazma P4 düzeyleri normal fertil hayvanlara kıyasla daha düşük seyreder ve

genellikle luteal dönem uzar (Sheldon ve ark, 2009a). Bunun nedeni bakteriyel toksinlerin

etkisine bağlı olarak yetersiz PGF2α salınımı şekillenirken, endometriyumda epitelyal ve

stromal hücrelerden luteotrofik özellikte olan ve luteolizisi engelleyen PGE2’nin salınmasıdır.

Böylece CL persiste olarak kalır ve P4 üretimine devam eder. Sonuçta hem östrusun

41

Page 58: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

şekillenme süresi uzar hem de östrojenik etkiye duyarlı uterus immun savunma mekanizması

baskılanarak endometritisin iyileşmesi engellenir (Sheldon, 2007).

Endometritisler sonucu şekillenen kayıplar; üreme performansının düşmesi, sürüden

çıkarma, tanı ve tedavi giderleri, iş gücü kaybı, tedaviye bağlı sütlerin atılması ve gıda

ürünlerinde kalıntı riskinin artması olarak özetlenebilir. Bunun karşın endometritisler lokal

uterus enfeksiyonları olarak tanımlanmaları nedeniyle mortalite ya da direkt süt verimi

kaybıyla ilişkilendirilmezler (LeBlanc, 2008).

Endometritisler, yüksek verimli sütçü ineklerde persiste bir bakteriyel enfeksiyon

olması nedeniyle üreme performansını düşürürler (Fourichon ve ark, 2000; Kasimanickam ve

ark, 2004). Yüksek verimli ineklerde KE ve SKE infertilite ve subfertilitenin önemli

nedenlerinden biri olarak görülür. Endometritisler enfeksiyon varken infertiliteye, başarılı

iyileşmeyi takiben ise subfertiliteye neden olmaktadır (Sheldon, 2004). Çok sayıda

araştırmada her iki endometritis tipinin çeşitli fertilite parametreleri üzerine etkisi

değerlendirilmiştir.

Bir araştırmada pp 20-33. ve 34-47. günlerde saptanan SKE’lere bağlı ortalama açık

geçen gün sayısının normal ineklere kıyasla sırasıyla 29 ve 62 gün daha fazla olduğu

belirlenmiştir. Subklinik endometritisli ineklerde ortalama açık geçen gün sayısı, ilk ve tüm

tohumlamalardaki gebelik oranlarının sağlıklı hayvanlara kıyasla önemli düzeyde düşük

olduğu saptanmıştır. İlk tohumlamaya kadar geçen ortalama gün sayısında ise farklılık

görülmemiştir (Kasimanickam ve ark, 2004). Gilbert ve ark (2005) SKE’li ve sağlıklı

ineklerde sırasıyla açık gün sayısını 218 ve 118, ilk tohumlamada gebelik oranlarını %11 ve

%36, pp 300 güne kadar gebe kalma oranlarını ise %63 ve %89 olarak tespit etmişler,

endometritisin gebelik oranlarını önemli ölçüde düşürdüğünü belirtmişlerdir. Barlund ve ark

(2008) da normal ineklere oranla SKE’li ineklerde ilk tohumlamada konsepsiyon oranlarının

%17,9 daha düşük ve ortalama açık gün sayısının 24 gün daha uzun olduğunu saptamıştır.

Verilen örnekler başta olmak üzere birçok araştırma ile SKE’nin fertilite üzerine olumsuz

etkileri gösterilmesine rağmen (Kaufmann ve ark, 2009; Dubuc ve ark, 2011; McDougall ve

ark, 2011; Madoz ve ark, 2014), bazı araştırmalar ise bu negatif etkileri desteklememektedir

(Plöntzke ve ark, 2010; Prunner ve ark, 2014b).

Klinik endometritisin üreme performansı üzerine etkisinin değerlendirildiği bir

araştırmada; ilk tohumlamada gebelik oranlarında %27 düşüş, ortalama doğum-yeniden gebe

kalma aralığında 32 gün artış ve sürüden çıkarma oranında 1.7 kat artış tespit edilmiştir

(LeBlanc ve ark, 2002a). Gautam ve ark (2009) geç pp dönemde (29-60 gün) tespit edilen

KE’nin gebelik oranlarını önemli düzeyde düşürdüğünü belirtmektedir. Farklı araştırmalarda;

42

Page 59: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

KE’ler yaklaşık %20 daha düşük gebelik oranları, doğum-yeniden gebe kalma aralığında

ortalama 30 günlük artış ve gebe kalamadığı için %3 daha fazla sürü dışı edilen hayvanla

ilişkilendirilir (Sheldon ve ark, 2009b). Ayrıca 23 farklı araştırmanın analizinde endometritise

bağlı olarak ortalama açık geçen gün sayısının 15 gün arttığı, pp 150. güne kadar rölatif

gebelik ihtimalinin %31 ve gebelik oranının %16 düştüğü ortaya koyulmuştur (Fourichon ve

ark, 2000).

2.5. Sitokinler

Sitokinler, başta immun sistem hücreleri olmak üzere çok çeşitli hücreler tarafından

üretilen ve salgılanan, hücrelerin fonksiyon ve özelliklerini etkileyen düşük molekül ağırlıklı

(50 kDa’dan daha az) protein ve glikoproteinlerdir. İmmun sistemin düzenlenmesi, hücrelerin

gelişip çoğalması ve aktivasyonu, lokal ve sistemik yangısal olaylar, stres, hematopoezis,

doku tamiri ve morfogenez gibi biyolojik fonksiyonların düzenlenmesinde hücreler arası

iletişim sinyalleri olarak görev yapan önemli moleküllerdir (Güner ve ark, 1997; Alluwaimi,

2004; Diker, 2005).

Sitokinler, çok düşük miktarlarda bile hedef hücrelerde spesifik membran proteinlerine

bağlanarak uyarım oluşturur. Çok sayıda sitokinin birden fazla kaynağı, hedef hücresi ve

fonksiyonu bulunur. Ek olarak farklı sitokinler belirli bir hedef hücrede aynı etkiyi

gösterebilir. Bir sitokin uyarıldığı zaman hedef hücrelerde ek sitokinlerin sentezini uyarabilir.

Sitokinler, otokrin, parakrin veya endokrin etki gösterebilmekte, birbirlerine karşı ise sinerjist

veya antagonist etki oluşturabilmektedir. Üretimleri hücrelerde dış uyarımla başlamakta,

uyarım bitince durmakta ve depo edilmeksizin hemen salgılanmaktadır (Güner ve ark, 1997;

Baykal ve ark, 1998; Diker, 2005; Zhang ve An, 2007). Farklı aminoasit dizisi, yapısı ve

bireysel reseptörlere sahip olmalarına karşın, sitokinler genellikle benzer biyolojik özellikleri

paylaşmaktadır (Van Miert, 1995).

Sitokinler lokal ve sistemik düzeyde etkili olabilmektedir. Lokal yangısal reaksiyonları

hücreler arası etkileşimle gerçekleştirirken, sistemik etkileri ise dolaşıma ulaşarak

uyarabilirler (Van Miert, 1995). Sitokinlerin çok sayıda iyileşme sürecinde düzenleyici ve

hafifletici etkileri mevcutken, aşırı salınımları ise hastalığın şiddetini artırabilir (Murtaugh ve

ark, 1996).

43

Page 60: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Lenfositler ile diğer immun sistem hücreleri arasındaki ilişkileri düzenleyen sitokinler

interlökin, immun hücrelerin enfeksiyon bölgesine göçünde kemotaktik aktivite göstererek

doğal immun yanıtın başlamasında temel rol oynayanlar ise kemokin olarak

adlandırılmaktadır. Apoptotik hücre ölümünü destekleyen sitokinler tümör nekrozis faktör

(TNF), hücrelerin üremesi ve çoğalmasını uyaranlar ise büyüme faktörleri olarak

adlandırılırlar (Diker, 2005; Zhang ve An, 2007; Peter ve ark, 2015).

2.5.1. İnflamatuar Sitokinler

Memelilerde patojen mikroorganizma invazyonu, enfeksiyon ve doku hasarı

şekillenmesi ve lokal savunma mekanizmalarının kapasitesinin aşılması organizmada AFY

olarak bilinen geniş çaplı sistemik değişiklikleri uyarır (Van Miert, 1995; Ceciliani ve ark,

2012). Akut faz yanıtı aracılığıyla enfeksiyöz etkenlerin izole edilmesi ve yok edilmesi,

zararlı molekül ve atıkların uzaklaştırılması, bir organda daha ileri düzeyde hasar oluşumunun

engellenmesi, iyileşme sürecinin başlatılması ve homeostazisin sağlanması hedeflenir (Gökçe

ve Bozukluhan, 2009; Tothova ve ark, 2014).

Enfeksiyon ya da doku hasarına bağlı yangısal süreç genellikle doku makrofajları veya

kandaki monositler gibi mononükleer immun sistem hücreleri tarafından başlatılır. Bu

hücreler sitokinleri ve diğer bazı geniş spektrumlu yangısal mediyatörleri salarak, lokal ve

sistemik yangısal değişiklikler oluştururlar (Olson ve ark, 1995; Tothova ve ark, 2014). Bu

yangısal mediyatörler içinde TNFα, IL-1β, IL-6 gibi pro-inflamatuar sitokinler ve IL-8, PGE2

gibi kemokinler bulunur (Butterfield ve ark, 2006; Sheldon ve ark, 2014). Gram negatif

bakterilere ait LPS’ler, inflamatuar sitokinlerin bilinen en iyi uyarıcılarıdır (Murtaugh ve ark,

1996).

Akut faz yanıtı sırasında meydana gelen lokal reaksiyonlar çeşitli kimyasal

mediyatörlerin salınımını takiben kapiller geçirgenliğinde artış şekillenmesi ve yangı

bölgesine lökosit geçişidir (Gökçe ve Bozukluhan, 2009). Bu süreçte pro-inflamatuar

sitokinler (TNF-α, IL-1β ve IL-6) ve kemokinler (IL-8); nötrofil ve monositlerin diyapedezini

ve kemoatraksiyonunu uyarmakta, fagositozun artışını desteklemektedir (Butterfield ve ark,

2006).

Sistemik yangısal reaksiyonlar arasında ise AFP’lerin miktarlarındaki değişimler yer

alır (Gökçe ve Bozukluhan, 2009). Akut faz proteinleri AFY’yi takiben yine sistemik yanıt

44

Page 61: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

oluşumunda ana uyarıcı olarak fonksiyon gösteren pro-inflamatuar sitokinler aracılığıyla

hepatositlerden salgılanır (Murata ve ark, 2004; Petersen ve ark, 2004). Salgılanmış olan IL-6

ve interlökin-1 (IL-1) gibi sitokinler yangı bölgesindeki fibroblast ve endotelyal hücreleri

aktive ederek sitokinlerin tekrar salgılanmasına neden olurlar. Dolaşıma geçen bu ikincil

sitokinler aracılığıyla sistemik yangısal yanıt başlatılır (Şekil 2) (Petersen ve ark, 2004).

Şekil 2. Akut faz proteinlerinin sentezlenmesi (Gökçe ve Bozukluhan, 2009).

Başlamış olan yangısal sürecin sonraki aşamalarında ise doku onarımı, kronik

yangının zararlı etkilerinin en aza indirilmesi ve zamanında sonlanması amacıyla IL-10 gibi

anti-inflamatuar sitokinler salınır (Galvao ve Santos, 2014; Sheldon ve ark, 2014). Sitokinler

antiluteolitik, antiviral, antimikrobiyal ve immun modülatör etkilerinin yanında embriyo

gelişim ve farklılaşmasını da düzenlemektedirler (Schafer-Somi, 2003).

2.5.1.1. Tümör nekrozis faktör-alfa (TNF-α)

Tümör nekrozis faktör-alfa çok çeşitli hücre tipleri tarafından üretilmekle birlikte esas

kaynağı makrofaj ve mononükleer hücreldir (Olson ve ark, 1995; Murtaugh ve ark, 1996).

Geniş metabolik ve immunolojik etkilere sahip bir sitokindir. Salgılanmasını takiben monosit,

45

Page 62: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

makrofaj ve endotelyal hücrelerden IL-1, IL-6 ve TNF’nin kendisinin tekrar üretimini sağlar.

Bu durum mevcut sinyallerin güçlenmesiyle sonuçlanır. İnterlökin-6 ile sinerjist etki gösterir

(Olson ve ark, 1995; Güner ve ark, 1997). Tümör nekrozis faktör-alfa ve IL-1β; IL-8 ve

monosit kemotaktik protein-I (MCP-I) kemokinlerinin ve vasküler endotelyal hücrelerdeki

adezyon moleküllerinin ekspresyonunu uyararak nötrofil ve monosit diyapedezine ve

kemoatraksiyona yol açar (Sica ve ark, 1990; Roach ve ark, 2002; Manimaran ve ark, 2016).

Nötrofillerin mikrobiyal etkenleri öldürecek şekilde aktivasyonunu sağlar (Tizard, 2009).

Viruslar üzerine interferon benzeri bir etkisi vardır ve AFP’lerin sentezinde fonksiyon

gösterir. Sistemik olarak endojen pirojen etkilidir ve ateşi yükseltir. Şiddetli uyarımı doku

hasarı ve şoka neden olabilir (Güner ve ark 1997; Diker, 2005). Bakteriyel enfeksiyon ve akut

yangıda düzenleyici olarak fonksiyon göstermesinin yanında, hücre proliferasyonu ve

apoptozisin düzenlenmesinde de önemli roller üstlenir (Ksontini ve ark, 1998).

2.5.1.2. İnterlökin-1beta (IL-1β)

İnflamatuar yanıt oluşumu ve çok sayıda biyolojik olayın başlatılmasında rol oynayan

IL-1’in, IL-1β ve interlökin-1alfa olmak üzere iki biyoaktif ligandı bulunur (Dinarello, 1994;

1996). İnterlökin-1β enfeksiyon veya doku hasarına yanıt olarak monosit ve makrofajları

içeren mononükleer hücrelerden sentezlenir (Dinarello, 2005). Ayrıca T, B, NK, endotel,

epitel hücreleri ve fibroblastlar tarafından da üretilebilir (Diker, 2005). İnterlökin-1’in

hücreler ve dokular üzerindeki aktiviteleri, sitotoksik olmaması dışında büyük ölçüde TNF ile

benzerdir (Murtaugh ve ark, 1996).

Interlökin-1beta; hem akut hem de kronik yangıda (Feghali ve Wright, 1997) T ve B

lenfositler üzerinde güçlü bir uyarıcı olarak etki gösterir (Kauma, 2000). Düşük yoğunlukta

lokal yangısal olaylara aracılık eder. Makrofaj ve endotel hücrelerini etkileyerek, IL-1 ve IL-6

sentezini uyarır. Böylece nötrofillerin yangı bölgesine çekilmesi ve damar endoteline

yapışarak yangılı dokuya geçişi sağlanır. Bu durumu direkt nötrofilleri aktive ederek değil,

nötrofilleri aktive eden kemokinlerin sentezini sağlayarak gerçekleştirir. Yüksek yoğunlukta

iken TNF ile birlikte ateş, karaciğerden AFP’lerin sentezi ve kaşeksiyi içeren sistemik etkiler

oluşturmakta, bu etkileri enfeksiyon sırasında ortaya çıkan bazı klinik bulguları

açıklamaktadır (Güner ve ark, 1997; Diker, 2005).

46

Page 63: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

2.5.1.3. İnterlökin-6 (IL-6)

İnterlökin-6, yangının erken dönemlerinde salgılanan bir sitokindir (Ishikawa ve ark,

2004). Salgılanması bakteriyel endotoksin, IL-1 ve TNF-α tarafından uyarılmaktadır (Tizard,

2009). Genellikle Gr(-) enfeksiyonlarda ortaya çıkmakta, monosit ve makrofajlar,

fibroblastlar, keratinositler, endotelyal hücreler, T ve B hücrelerini de içeren çok sayıda hücre

tipi tarafından üretilmektedir (Akira ve ark, 1993; Diker, 2005).

Yangı sürecinde; ateşin uyarılması, vasküler permeabilite artışı ve AFP’lerin salgısı

gibi olaylarda rol oynamaktadır (Van Snick, 1990). Yani birincil fonksiyonu AFY’nin

uyarılmasıdır. Ayrıca antijen spesifik immun yanıtta rol almaktadır (Murtaugh ve ark, 1996).

İnterlökin-6, immunglobulin sekresyonunu ve T hücre aktivasyonunu destekler (Akira ve ark,

1993). B lenfositlerden immunglobulin salgılamasında kofaktör olarak rol oynar (Güner ve

ark, 1997). Pro-inflamatuar bir sitokin olmasına karşın, bazı durumlarda IL-1 ve TNF

salınımını baskılayabilir ve yangı bölgesine nötrofillerin göçünü yavaşlatabilir (Murtaugh ve

ark, 1996; Boro ve ark, 2015).

2.5.1.4. İnterlökin-8 (IL-8)

İnterlökin-8, başlıca bakteriyel toksin ya da IL-1 ve TNF gibi inflamatuar sitokinlere

yanıt olarak (Fischer ve ark, 2010; Loyi ve ark, 2015) aktif monosit ve makrofajlar tarafından

üretilir (Monaco ve ark, 2004). Enfeksiyon veya doku hasarının şekillendiği yangı bölgesine

PMN’lerin çekilmesinde işlev gösteren temel kemotaktik faktördür. İnterlökin-8 bu yolla

fagositozun ve bakteriyel temizlenmenin artmasını sağlar (Ghasemi ve ark, 2012; Carneiro ve

ark, 2016).

2.5.1.5. İnterlökin-10 (IL-10)

İnterlökin-10; monosit ve makrofajlar, dendritik hücreler ve farklı lenfosit alt tiplerini

içeren çok sayıda immun hücre tarafından üretilen en önemli anti-inflamatuar sitokindir

(Tizard, 2009). Temel biyolojik aktivitesi; pro-inflamatuar sitokin ve kemokinlerin

ekspresyonunun sınırlandırılmasında negatif geri bildirim oluşturmak, bu yolla patojenlere

karşı oluşan yangısal yanıttın şiddetini azaltmaktır. Bu durum hastayı aşırı yangısal

47

Page 64: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

reaksiyondan korumakta ve inflamasyonun rezolusyonunda önemli rol oynamaktadır (Filippi

ve ark, 2008; Kim ve ark, 2014). Hücresel düzeyde yangısal reaksiyonları sınırlaması

nedeniyle sitokin sentez inhibitörü olarak da bilinmektedir. Ayrıca timositleri, B ve mast

hücrelerini uyarmakta, B hücrelerinin plazma hücrelerine dönüşümünü sağlayarak IgG ve IgA

üretimini artırmaktadır (Diker, 2005).

Anti-inflamatuar sitokinler pro-inflamatuar sitokinlerle birlikte üretilmektedir.

Interlökin-10 düzeyinin gelişecek bir yangısal yanıtın şiddetini yansıttığı, salınım zamanı ve

kaynağının yangının rezolusyonunda önemli bir faktör olduğu düşünülmektedir (Couper ve

ark, 2008).

2.5.2. Endometritislerde İnflamatuar Sitokinler

Puerperal süreçte uterusta oluşan bakteriyel kontaminasyon, inflamasyon ve

enfeksiyonun ortadan kaldırılmasında temel rol oynayan doğal immun yanıtı uyarır

(Heppelmann ve ark, 2016). Doğal immun sistemin uterus enfeksiyonlarına karşı ilk yanıtı

nötrofillerin uterusa invazyonudur (Manimaran ve ark, 2016). Bakteriyel etkenlerin başarılı

şekilde temizlenip hastalığın önlenmesi için uygun nötrofil yanıtının gelişmesi kritik önem arz

ederken, başarısızlık ise hastalık gelişimine neden olur (Hussain, 1989; Chapwanya ve ark,

2009). Yani uterus enfeksiyonu ve intrauterin antimikrobiyal savunma mekanizması

arasındaki dengesizlik, genellikle metritis, piyometra, KE ve SKE gibi pp reprodüktif

sorunların gelişimiyle sonuçlanır (Földi ve ark, 2006; Sheldon ve ark, 2006).

Endometritis gelişimi; bakteriyel bileşenlerin immun hücrelerde TLR’lerce tanınması,

inflamatuar sitokinlerin üretimi, nötrofillerin bölgeye göçü ve invaze olan patojenlerin uterus

lümeninde fagositozunu içeren karmaşık bir süreçtir (Brodzki ve ark, 2015a). Enfekte

hayvanların vücut sıvılarında çeşitli sitokinlerin haritalandırılmasının yangının seyri hakkında

değerli bilgiler verebileceği, farklı enfeksiyonlardan kaynaklanan yangılar sırasında sitokin

kalıplarının daha kapsamlı şekilde araştırılmasının hastalıkların tanı ve tedavisinde faydalı

olabileceği belirtilmektedir (Dernfalk ve ark, 2007). Chapwanya ve ark (2009)’na göre uzayan

pp uterus enfeksiyonlarına bağlı fertilite problemlerinin çözümlenmesinde, lokal immun

yanıtı kontrol eden moleküler mekanizmaların anlaşılması kritik önem arz etmektedir. Ayrıca

pp dönemde endometritis gelişimindeki immun yanıtın saptanmasının, sütçü sürülerde daha

etkili reprodüktif yönetim stratejilerinin belirlenmesine yardımcı olabileceği belirtilmektedir

48

Page 65: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

(Kim ve ark, 2005). Bu amaçlarla yakın zamanda KE ve/veya SKE’li ineklerde; endometriyal

dokudan farklı yöntemlerle elde edilen örneklerde ve periferal kan monosit kültürlerinde

mRNA seviyesinde ya da kan ve uterus yıkantısı gibi çeşitli vücut sıvılarında protein

seviyesinde yangıyla ilişkili sitokinlerin düzeyleri ve değişimleri araştırılmıştır.

Gen seviyesinde farklı pp aralıklarda yapılan araştırmalarda; çeşitli inflamatuar

sitokinlerin endometriyumdaki ekspresyon düzeylerinin endometritislerle ilişkili olduğu,

yangının şiddeti ve kalıcılığıyla korelasyon gösterdiği görülmüştür. Bu nedenle sitokin gen

ekspresyonlarının değerlendirilmesinin SKE tanısında ve tedavi yaklaşımlarının izlenmesinde

potansiyel bir belirteç olabileceği belirtilmiştir. Ancak bu araştırmaların bazılarında

endometritislere bağlı ekspresyon artışının görülmediği inflamatuar sitokinler de

bulunmaktadır (Fischer ve ark, 2010; Ghasemi ve ark, 2012; Loyi ve ark, 2013;

Kasimanickam ve ark 2014; Patra ve ark, 2014; Johnson ve ark, 2015). Gabler ve ark (2010)

araştırmalarında, uterustaki inflamatuar sitokin mRNA ekspresyonunun pp dönemde zamana

bağlı bir değişim göstererek 17. günde en yüksek düzeye ulaştığını gözlemlemişlerdir. Bu

çalışmada, primipar ineklerde endometriyal TNF, IL-1β, IL-6 ve IL-8 ekspresyonunun

endometritislere bağlı olarak da değişimler gösterdiği saptanmıştır. Bu nedenle araştırmacılar

bu genlerin ekspresyon kalıplarının değerlendirilmesinin enfeksiyonun şiddetini saptamada

sadece PMN oranının değerlendirilmesine göre daha fazla bilgi sağlayabileceğini

bildirmektedir (Gabler ve ark, 2010). Sağlıklı, KE ve SKE’li ineklerde farklı pp aralıklarda

(pp 24-30, 31-37, 38-44 ve 45-51. günler) endometriyal sitokin ekspresyonunun

değerlendirildiği bir başka araştırmada, endometritislere bağlı olarak endometriyal sitokin

ekspresyonunda şekillenen değişimlerin geç pp dönemde daha belirgin bir şekilde ortaya

çıktığı görülmüştür. Yangısal yanıtla ilişkili olarak mRNA seviyesinde belirlenen bu

farklılıkların prospektif çalışmalarda protein düzeyinde de doğrulanması gerektiği ifade

edilmiştir. Ayrıca geç pp dönemde endometritislerde görülen bu güçlü immun yanıtın, sütçü

ineklerde enfeksiyona bağlı olarak üreme performansında oluşan negatif etkiyle

ilişkilendirilebileceği belirtilmiştir (Peter ve ark, 2015). Buna karşın bir başka araştırmada ise

ineklerde pp 3, 5 ve 7 haftalık periyotta endometriyumdaki TNF-α, IL-1β, IL-6 ve IL-10 gen

ekspresyonlarının endometritislere bağlı olarak önemli değişimler göstermediği, sadece pp ilk

hafta meydana gelen şiddetli bir pro-inflamatuar yanıtın endometritis gelişimi ve infertilite ile

ilişkilendirilebileceği belirtilmiştir (Herath ve ark, 2009). Bu durumu destekler şekilde kan

monositlerinden elde edilen hücre kültürlerinde de pp 42. günde sağlıklı ve endometritisli

ineklerin inflamatuar sitokin ekspresyonlarının benzer olduğu rapor edilmektedir (Galvao ve

ark, 2012).

49

Page 66: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Protein seviyesinde; Kasimanickam ve ark (2013) ineklerde endometritise bağlı olarak

serum TNF-α, IL-1β ve IL-6 düzeylerinde pp 28-35. günlerde artış şekillendiğini

bildirmektedir. Islam ve ark (2013a; 2013b) pp 30. günde serum IL-10 ve IL-1 düzeylerini

değerlendirdikleri iki farklı araştırmada, bu iki sitokinin KE’yi de içeren çeşitli reprodüktif

sorunlarla ilişkili olabileceğini göstermiştir. Yine erken ve geç pp dönemde yapılan iki

araştırmada kan serumu ve uterus yıkantısında bazı sitokin (TNF-α, IL-6, IL-10) düzeylerinde

SKE’ye bağlı olarak değişimler tespit edilmiş, bu sitokinlerin serumda ve özellikle uterus

yıkantısında bakılmasının SKE gelişen hayvanlarda önemli bir tanı belirteci ya da prognostik

belirteç olabileceği bildirilmiştir. Buna ek olarak zıt fonksiyonlu sitokinlerin belirlenerek

birlikte incelenmesinin, uterusun lokal immunitesinin daha iyi değerlendirilmesini ve

sonrasında yapılacak tedaviyi belirlemede büyük kolaylık sağlayabileceği belirtilmektedir

(Brodzki ve ark, 2015a; 2015c). Bir başka araştırmada ineklerde KE ve SKE’ye bağlı olarak

bazı inflamatuar sitokin düzeylerinin sadece uterustan alınan lokal yıkantı örneklerinde artış

gösterdiği görülürken, aynı farklılıklar kan serumunda ortaya çıkmamıştır (Kim ve ark, 2014).

Araştırmalar değerlendirildiğinde inflamatuar sitokinlerin lokal ve/veya sistemik

düzeyde fonksiyon göstererek yangısal reaksiyonlara aracılık ettiği görülse de, başta SKE

olmak üzere uterus enfeksiyonlarında bir belirteç olup olmadıkları belirsizliğini korumakta ve

araştırmalar arası varyasyonlar görülebilmektedir. İnflamatuar sitokinlerin endometritislerle

olan ilişkisinin değerlendirilmesi, düzeyleri ve eşik değerlerinin belirlenmesi, farklı pp

aralıklarda seyrinin gözlemlenmesi için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca

endometritiste uygulanan tedaviye ve tedavi yanıtına bağlı olarak sitokin düzeylerinin nasıl

değişim gösterdiği de bilinmemektedir.

Bu tez çalışmasında; endometritisin tanımlandığı en erken dönem olan pp 4. haftada

(pp 21-27. günler) KE ve SKE’li ineklerle, endometritis şekillenmeyen sağlıklı inekler

arasında TNF-α, IL1β, IL-6, IL-8 ve IL-10’u içeren serum inflamatuar sitokin düzeylerinin

karşılaştırılması amaçlanmıştır. Endometritis belirlenen olgularda ise uygulanan intrauterin

tedavinin yanıtına göre yine tanı anında ve devam eden süreçte sitokin düzeylerin gösterdiği

değişimlerin ve zamana göre seyirlerinin, sağlıklı hayvanlarla birlikte izlenmesi planlanmıştır.

50

Page 67: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

3. GEREÇ VE YÖNTEM

3.1. Gereç

3.1.1. Hayvan Materyali

Bu çalışma Ocak 2017-Ocak 2018 tarihleri arasında, Aydın ili Efeler ilçesine bağlı

‘’Gaser Hayvancılık’’ sütçü sığır işletmesinde gerçekleştirildi. İşletmedeki tüm hayvanlar

aynı çevre şartlarına sahip yarı açık barınma sisteminde bakılmakta ve suya erişimleri ad

libitum olarak sağlanmaktaydı. Yemleme işlemi günde iki kez total miks rasyon (TMR) ile ad

libitum gerçekleştirilmekteydi. İşletmedeki hayvanlara ait genel, klinik, verim ve

reprodüksiyon verilerinin tamamı sürü yönetim sisteminde (Alpro, DeLaval, İsveç) düzenli

olarak kayıt altına alınmaktaydı.

İnekler doğumu takip eden ilk 3 gün doğum bölmesinde tutulmaktaydı.

Kolostrogenezis dönemini tamamlayan inekler araştırmanın da gerçekleştirildiği laktasyonun

ilk 60 günü boyunca aynı laktasyon grubunda tutulmakta, aynı rasyonla beslenmekte ve 8 saat

aralıklı olarak üç kez sağım işlemi uygulanmaktaydı. Postpartum 60 günü tamamlayan inekler

ise süt verim düzeylerine göre farklı laktasyon gruplarına ayrılmaktaydı.

Çalışmanın hayvan materyalini, doğum sonrası 21-27. günlerde bulunan, genel

sistemik kontrollerde klinik olarak başka bir enfeksiyon tespit edilmeyen Holstein-Friesian

ırkı inekler oluşturdu.

Çalışmaya; abortus veya ölü doğum yapan, doğumu sezaryenle gerçekleştirilen ya da

fötotomi uygulanan, akut septik metritis gelişen ve pp parezis geçiren inekler alınmadı. İlk

muayenelerin yapıldığı pp 21-27. günlerden 14 gün öncesine kadar antibiyotik ya da

hormonal uygulama yapılan inekler de araştırmaya dahil edilmedi. Yine ilk muayenelerden 14

gün öncesine kadar klinik mastitis, pneumoni, abomasum deplasmanı, klinik hipokalsemi ve

ketozis gibi problemler geliştiği tespit edilen inekler çalışmaya alınmadı. Çalışma süresi

boyunca yapılan genel sistemik kontrollerde benzer problemlerin ortaya çıktığı ineklerin

verileri ise değerlendirmeye alınmadı.

51

Page 68: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

3.1.2. Kullanılan Aletler

Vajinal muayenelerde, vajinal akıntının tespiti ve karakterinin belirlenmesi amacıyla

metricheck aleti (Metricheck Device, Simcro, Yeni Zelanda) (Resim 1A) kullanıldı.

Ultrasonografik muayeneler için Anabilim Dalı bünyesinde bulunan 6.5 MHz lineer

proba sahip, B mode Real-Time portatif USG cihazından (KAIXIN KX5100V, Xuzhou

Kaixin Electronic Instrument Company, Çin) (Resim 1C) faydalanıldı.

Endometriyal sitoraş sitolojisinde, hücre materyali toplamak amacıyla özel olarak

işlenen 9’ar adet 3 mm kalınlıkta ve 57 cm uzunluğunda paslanmaz çelik mil ve sitobraş

fırçasını tutan bu mili koruyacak 5 mm çapında ve 55 cm uzunluğunda paslanmaz çelik tüp

(Resim 1D) kullanıldı.

Çalışmada kullanılan metricheck aleti, endometriyal sitoloji için kullanılan paslanmaz

çelik tüp ve çubukların her uygulama öncesi kuru hava sterilizatöründe sterilizasyonu

(FN500, Nüve, Türkiye) (Resim 1E) gerçekleştirildi.

Endometriyal sitolojik örneklerin değerlendirilmesinde 40x, 100x, 400x ve 1000x

büyütmeye sahip ışık mikroskobundan (B203, Soif Optical Instruments, Çin) (Resim 1B)

faydalanıldı.

Alınan kan örneklerinden serum çıkarma işlemi, soğutmalı santrifüj (M 4808 PR,

Elektromag, Türkiye) (Resim 1F) aracılığıyla yapıldı.

52

Page 69: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Resim 1. Araştırmada kullanılan aletler

3.2. Yöntem

3.2.1. Çalışma Dizaynı

Çalışmaya alınan tüm ineklere 7 gün arayla 3 muayene (I, II ve III. muayene) yapıldı.

I. muayene: Postpartum 21-27. (24±3) günlerde kayıt sisteminden hayvan bilgilerinin

alınmasını takiben genel sistemik kontroller, vücut sıcaklığının ölçümü, VKS ölçümü ve kan

alımı gerçekleştirildi. Daha sonra tüm ineklere inspeksiyon ve vajinal muayene yapıldı.

Vajinal muayenede VAS’ı 2 veya 3 bulunan inekler KE olarak belirlendi ve bu ineklere

endometriyal sitoloji yapılmadı. Vajinal akıntı skoru 0 veya 1 bulunan ineklere ise

endometriyal sitoloji uygulandı. Sitolojik incelemede PMN oranı > %18 bulunan inekler

SKE, ≤ %18 bulunan inekler ise endometritis negatif olarak belirlendi. Vajinal muayeneden

sonra endometriyal sitolojiden önce tüm ineklerin rektal ve ultrasonografik muayeneleri

yapıldı. Son olarak KE ve SKE olduğu belirlenen ineklere uterus içi ilaç uygulaması yapılarak

I. muayene tamamlandı (Şekil 3A).

II. muayene: Postpartum 28-34. (31±3) günlerde sadece genel sistemik kontroller,

vücut sıcaklığının ölçümü, VKS ölçümü ve kan alım işlemi gerçekleştirildi (Şekil 3B).

III. muayene: Postpartum 35-41. (38±3) günlerde yine ilk olarak genel sistemik

kontroller, vücut sıcaklığının ölçümü, VKS ölçümü ve kan alım işlemi gerçekleştirildi. Bu

uygulamaları takiben I. muayenede olduğu şekilde tüm ineklere inspeksiyon ve vajinal

muayene yapıldı. Vajinal muayenede VAS’ı 2 veya 3 bulunan KE’li inekler iyileşmeyen KE,

SKE’li inekler iyileşmeyen SKE ve endometritis negatif inekler ise sonradan endometritis

olarak belirlendi. Bu ineklere endometriyal sitoloji uygulanmadı. Vajinal akıntı skoru 0 veya

1 bulunan ineklere ise endometriyal sitoloji uygulandı. Sitolojik incelemede PMN oranı >

%10 olan KE’li inekler iyileşmeyen KE, SKE’li inekler iyileşmeyen SKE ve endometritis

negatif inekler de sonradan endometritis olarak belirlendi. Sitolojik incelemede PMN oranı ≤

%10 olan KE’li inekler iyileşen KE, SKE’li inekler iyileşen SKE ve endometritis negatif

inekler ise sağlıklı olarak belirlendi (Şekil 3C). Böylece I. muayenede KE ve SKE tespit

edilip tedavi edilen ineklerin III. muayenede tedavi yanıtının değerlendirilmesi ve tüm

ineklerin altı kategoriye ayrılması sağladı.

53

Page 70: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Elde edilen hayvan materyalinden alt grup ve grupların oluşturulması ve hayvan

sayılarının belirlenmesi işlemine geçildi.

54

Page 71: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Şekil 3. Çalışma boyunca gerçekleştirilen muayeneler ve hayvanların gruplar oluşturulmadan

önce kategorize edilmesi

3.2.2. Çalışmada Grup ve Alt Grupların Oluşturulması, Hayvan Sayılarının

Belirlenmesi

3.2.2.1. Grupların oluşturulması

Çalışmaya alınan ineklerden, tedaviden bağımsız şekilde sadece tanı anında serum

sitokin düzeylerinin ve diğer muayene bulgularının değerlendirilmesi için 3 ana grup

oluşturuldu (Tablo 3).

Tablo 3. Çalışma gruplarının oluşturulması ve isimlendirilmesi

Grup adı I. ve III. muayene bulguları

Sağlıklı Kontrol Grubu

(GI)

Birinci muayenede VAS’ı 0 veya 1 ve sitobraş sitolojisinde

PMN oranı ≤ %18 olan, III. muayenede yine VAS’ı 0 veya

1 ve sitobraş sitolojisinde PMN oranı ≤ %10 olan inekler

Klinik Endometritis Grubu

(GII)

Birinci muayenede VAS’ı 2 veya 3 olan, III. muayenede

tedavi yanıtına göre 2 alt gruba (GIIp ve GIIn) dahil edilen

inekler

Subklinik Endometritis Grubu

(GIII)

Birinci muayenede VAS’ı 0 veya 1 ve sitobraş sitolojisinde

PMN oranı > %18 olan, III. muayenede tedavi yanıtına göre

2 alt gruba (GIIIp ve GIIIn) dahil edilen inekler

3.2.2.2. Alt grupların oluşturulması

Çalışmaya alınan ineklerden, tedavi yanıtıyla ilişkili serum sitokin düzeylerinin

değerlendirilmesi için I. ve III. muayenelerde elde edilen bulgulara göre 5 alt grup oluşturuldu

(Tablo 4).

Birinci muayenede endometritis negatif olduğu belirlenen, III. muayenede ise VAS’ı 2

veya 3 bulunan ya da VAS 0 veya 1 tespit edildiği durumda uygulanan endometriyal

sitolojide PMN oranı > %10 bulunan yani sonradan endometritis gelişen ineklerin verileri ise

çalışmada değerlendirmeye alınmadı.

55

Page 72: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Tablo 4. Çalışma alt gruplarının oluşturulması ve isimlendirilmesi

Alt grup adı I. ve III. muayene bulguları

Sağlıklı Alt Kontrol Grubu

(GIx)

Birinci muayenede endometritis negatif olduğu belirlenen,

III. muayenede ise VAS’ı 0 veya 1 ve endometriyal

sitolojide PMN oranı ≤ %10 bulunan inekler

İyileşen Klinik Endometritis

Grubu (GIIp)

Birinci muayenede KE tespit edilip tedavi edilen, III.

muayenede ise VAS’ı 0 veya 1 ve endometriyal sitolojide

PMN oranı ≤ %10 bulunan inekler

İyileşmeyen Klinik Endometritis

Grubu (GIIn)

Birinci muayenede KE tespit edilip tedavi edilen, III.

muayenede ise VAS’ı 2 veya 3 bulunan ya da VAS 0 veya 1

tespit edildiği durumda uygulanan endometriyal sitolojide

PMN oranı > %10 bulunan inekler

İyileşen Subklinik Endometritis

Grubu (GIIIp)

Birinci muayenede SKE tespit edilip tedavi edilen, III.

muayenede ise VAS’ı 0 veya 1 ve endometriyal sitolojide

PMN oranı ≤ %10 bulunan inekler

İyileşmeyen Subklinik

Endometritis Grubu (GIIIn)

Birinci muayenede SKE tespit edilip tedavi edilen, III.

muayenede ise VAS’ı 2 veya 3 bulunan ya da VAS 0 veya 1

tespit edildiği durumda uygulanan endometriyal sitolojide

PMN oranı > %10 bulunan inekler

3.2.2.3. Alt grup ve gruplardaki hayvan sayılarının belirlenmesi

Bir yıllık çalışma dönemi boyunca oluşturulacak alt gruplardan her birinde en az 7,

gruplardan her birinde ise en az 14 hayvana ulaşılması hedeflendi. Çalışma dönemi sonunda

alt gruplarda verileri değerlendirilecek hayvan sayıları; en az hayvanın elde edildiği alt

gruptaki (GIIIn) hayvan sayısına paralel olacak ve her bir sitokin ölçümü için temin edilen iki

adet ELISA kitini dolduracak şekilde basit rastgele örnekleme yöntemiyle belirlendi (Tablo

5).

Klinik Endometritis Grubu’ndaki hayvan sayısı GIIp ve GIIn alt gruplarına alınan

hayvanların toplamı, GIII’deki hayvan sayısı da GIIIp ve GIIIn alt gruplarına alınan

56

Page 73: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

hayvanların toplamıyla elde edildi. Sağlıklı Kontrol Grubu’ndaki hayvan sayısı ise basit

rastgele örnekleme yöntemiyle oluşturulan GIx’e diğer gruplarla benzer hayvan sayısına

ulaşacak şekilde yine basit rastgele örnekleme yöntemiyle yeni sağlıklı hayvanların

eklenmesiyle elde edildi (Tablo 5).

Çalışma sırasında 2 sağlıklı ve 1 KE’li inek tespit edilen farklı pp problemler

nedeniyle çalışma dışı bırakıldı.

Çalışmada; endometritis prevalanslarının hesaplanması için tüm inekler (n=130),

iyileşme oranlarının belirlenmesi için çalışma sırasında çalışma dışı bırakılanlar hariç tüm

inekler (n=127) değerlendirmeye alındı. Alt gruplarda 55, gruplarda ise 27 primipar ve 37

multipar olmak üzere toplam 64 adet inek değerlendirildi.

Tablo 5. Çalışma grup ve alt gruplarındaki hayvan sayılarının belirlenmesi.

I. muayene III. muayene Alt gruplar Gruplar

Endometritis

negatif (n=65)

Sağlıklı (n=52) GIx (n=13) GI (n=22)

Sonradan endometritis (n=11) - -

Klinik

Endometritis

(n=34)

İyileşen klinik endometritis (n=20) GIIp (n=11)GII (n=22)

İyileşmeyen klinik endometritis (n=13) GIIn (n=11)

Subklinik

Endometritis

(n=31)

İyileşen subklinik endometritis (n=22) GIIIp (n=11)GIII (n=20)

İyileşmeyen subklinik endometritis (n=9) GIIIn (n=9)

3.2.3. Postpartum Muayeneler

3.2.3.1. Kayıtların alınması ve anamnez

Çalışmanın yapıldığı işletmeye 7 gün aralıklarla yapılan düzenli ziyaretlerde doğum

sonrası 21-27. günlerde olan tüm ineklerin; yaş, doğum tarihi, doğum sayısı, pp gün sayısı,

yavru cinsiyeti, 7 günlük ortalama süt verimi, doğum şekli (güç doğum, ikizlik, ölü doğum,

doğuma yardım), muayene tarihine kadar atlatılan problemler ve tedavi uygulamaları düzenli

olarak tutulan kayıt sisteminden alındı. Alınan veriler her inek için önceden hazırlanmış

57

Page 74: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

bireysel vaka takip formlarına kaydedildi. Alınan tüm kayıtların doğruluğu işletme veteriner

hekimi tarafından teyit edildi ve varsa ek anamnez bilgileri alındı. Çalışmaya alınan

hayvanların çalışma boyunca elde edilen tüm verileri de yine bu takip formlarında kayıt altına

alındı.

3.2.3.2. Genel sistemik kontroller

Postpartum I. muayenede yapılan genel sistemik kontroller, kayıt sistemi ve anemnez

bilgileriyle birlikte çalışmaya alınacak hayvanların belirlenmesinde kullanıldı. Yapılan II. ve

III. muayenelerde de genel sistemik kontrollere devam edildi.

Yapılan incelemelerde tüm hayvanlar solunum ve sindirim sistemi enfeksiyonları,

topallık gibi problemler yönünden incelendi. Meme lobları travmatik lezyonlar ve klinik

mastitis yönünden değerlendirildi. Tüm ineklere klinik mastitisi değerlendirmek için strip kap

ile sütün makroskobik muayenesi uygulandı.

3.2.3.3. Vücut sıcaklığının ölçülmesi

Vücut sıcaklıkları dijital termometre (Kruuse, Danimarka) ile rektal yolla ölçülerek

kayıt altına alındı. Ölçüm işleminin doğruluğu belirli aralıklarla farklı dijital termometrelerle

karşılaştırılarak teyit edildi.

3.2.3.4. Vücut kondisyon skorunun belirlenmesi

Çalışmadaki tüm ineklerin VKS’leri Ferguson ve ark (1994) tarafından tanımlanan

skorlama sistemine (1-5 arası) göre belirlenerek takip formuna kaydedildi ve görüntüleri kayıt

altına alındı (Resim 2).

58

Page 75: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Resim 2. Çalışmadaki hayvanların VKS düzeylerinin belirlenmesi.

3.2.3.5. İnspeksiyon

Vulva, perineum ve kuyruk bölgesinde purulent ya da mukopurulent karakterli akıntı

bulaşığı olup olmadığı eksternal inspeksiyonla değerlendirildi. Elde edilen bulgular takip

formuna kaydedildi. Klinik endometritislerin tanısında kullanılmasına karşın duyarlılığının az

olması nedeniyle (Drillich ve ark, 2002) inspeksiyonda elde edilen veriler değerlendirmedi ve

istatistiksel analizi yapılmadı.

3.2.3.6. Vajinal muayene

Çalışmaya alınan hayvanlar, bireysel muayene bölmesine alınarak zapturaptı sağlandı.

Vajinal akıntının karakteri ve skorunun belirlenmesi için metricheck aleti kullanıldı. Hayvanın

kuyruğu kaldırılıp perineum antiseptikli solüsyonlar ile yıkandıktan sonra kuru kağıt

mendillerle temizlendi. Bir/500 oranında sulandırılmış %10’luk benzalkonyum klorürle

(Dermosept Zefiran, Aktaş) hazırlanan antiseptikten geçirilen metricheck aleti vulva

dudaklarından sokularak önce 45 derece dorsokranial açıyla, daha sonra düzleştirilerek

vajinanın dorsalinden eksternal servikal açıklığa kadar ilerletildi. Daha sonra vajinanın

59

Page 76: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

tabanına temas ettirilerek bir miktar düz, daha sonra 45 derece açıyla yukarıya doğru

çekilerek dışarıya alındı. Bu şekilde anteriyör vajinanın tabanında bulunan içeriğin metricheck

aletinin ucunda bulunan silikon yarıküre içinde toplaması ve dışarıya alınması sağlandı

(Resim 3). Yapılan muayeneler arasında metricheck aleti antiseptik içerisinde tutuldu.

Dışarıya alınan vajinal içerik, görünüm ve koku yönünden değerlendirilerek VAS

belirlendi. Skorlama Williams ve ark (2005) ile Sheldon ve ark (2006)’dan uyarlanarak

yapıldı. Buna göre;

VAS 0; Berrak ya da yarısaydam mukus,

VAS 1; Beyaz veya kirli beyaz irin odakları içeren mukus,

VAS 2; %50’den daha az beyaz veya kirli beyaz renkte mukopurulent materyal içeren

akıntı,

VAS 3; %50’ye eşit ya da daha fazla genellikle beyaz veya sarı, bazen kanlı

mukopurulent materyal içeren akıntı olarak kabul edildi (Resim 4).

Resim 3. Metricheck aleti ile vajinal akıntının görüntülenmesi

60

Page 77: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Resim 4. Vajinal akıntı karakterini gösteren örnekler (Sheldon ve ark, 2006).

3.2.3.7. Rektal muayene

Rektal muayene eldiveni geçirilen el jel ile kayganlaştırılarak rektuma girildi ve

rektum içeriği boşaltıldı. Rektal palpasyon işlemi muayene kurallarına uygun şekilde; serviks

uteri, korpus uteri, kornu uteri ve ovaryum muayenesi sırasına göre gerçekleştirildi.

Rektal muayenede; kornulardaki asimetri ve genişlemeler, lümenin palpe edilebilirliği

ve içeriği USG muayenesi öncesinde nitel olarak değerlendirildi. Her iki ovaryumki

fonksiyonel yapılar (folikül, CL, kistik yapılar) değerlendirilerek elde edilen bulgular takip

formuna kaydedildi. Rektal muayenede elde edilen bulgular, tekniğin daha subjektif ve

standardizasyonu olmayan bir yöntem olarak gösterilmesi ve hatalı tanıya neden

olabileceğinin belirtilmesi (LeBlanc, 2008; Palmer, 2008) nedeniyle değerlendirmeye

alınmadı ve istatistiksel analizi yapılmadı.

3.2.3.8. Ultrasonografik muayene

Ultrasonografik muayeneler transrektal yolla lineer prob eşliğinde gerçekleştirildi. İlk

olarak serviks uteri çapı, serviksin orta noktasına prob transversal pozisyonda yerleştirilerek

ölçüldü. Serviks uteri çapları sadece I. muayenede ölçüldü. Daha sonra uterus lümeni her iki

kornuyu ve korpus uteriyi içine alacak şekilde tarandı. Uterus lümeni sıvı birikimi ve

ekojenite değişikliği yönünden değerlendirildi. İki kornu uteri transversal biçimde birlikte

61

Page 78: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

taranarak kornular arasındaki asimetri, gebe ve gebe olmayan kornunun belirlenmesi amacıyla

değerlendirildi. Uterusta yapılan bu değerlendirmeler sitolojik örnek alınacak noktanın

belirlenmesi için yapıldı.

Uterus muayenesi tamamlandıktan sonra her iki ovaryumdaki fonksiyonel yapılar [CL,

folikül (> 5 mm), kistik yapılar (> 25 mm içi sıvı dolu yapılar)] görüntülendi. Serviks, uterus

ve ovaryumlara ait tüm görüntüler kayıt altına alındı (Resim 5) ve bulgular takip formuna

kaydedildi.

Resim 5. Ultrasonografik muayenelerde elde edilen görüntü örnekleri (A: Serviks uteri

çapının ölçümü, B: Kornu uterilerin transversal kesitte görünümü, C ve D: Kornu uterilerin

62

Page 79: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

longitudinal kesitte görünümü, E ve F: Ovaryumdalardaki fonksiyonel yapıların

görüntülenmesi)

3.2.3.9. Endometriyal sitolojik örneklerin alınması, boyanması ve değerlendirilmesi

Endometriyal sitoloji, çalışmaya alınan ve vajinal muayenede KE tespit edilmeyen

(VAS0 ve 1 olan) ineklerde PMN oranını belirlemek için kullanıldı. Endometriyal sitolojik

örnekler modifiye sitobraş tekniğine göre alındı (Kasimanickam ve ark, 2004). Sitolojik

materyalin toplanmasında tek kullanımlık rimel tipi steril smear fırçasından faydalanıldı

(Smear Brush, Plasti-med, Türkiye).

Smear fırçası sterilitesi bozulmadan 57 cm uzunluğunda ve 3 mm çapında yuvarlak

paslanmaz metal milin ucuna yerleştirildi. Hazırlanan çubuk daha sonra serviksi geçmek için

55 cm uzunluğunda ve 6 mm çapındaki paslanmaz metal tüp içerisine çekildi (Resim 6). Son

olarak hazırlanan aletin üzerine vajinal kontaminasyonu engellemek için temiz naylon kılıf

geçirildi. Vulva ve perineum bölgesi antiseptikle yıkandı ve kâğıt havlu ile silinerek

temizlendi. Hazırlanan alet vajinal yolla eksternal servikal açıklığa kadar ilerletildi ve burada

naylon kılıf delinerek serviks uteri geçildi. Fırça endometriyuma temas etmeden rektal ve

ultrasonografik muayenelerde belirlenen örnekleme noktasına kadar zarif hareketlerle

ilerletildi. Burada paslanmaz metal tüp yavaşça 3 cm kadar geriye çekilerek smear fırçasının

endometriyuma teması sağlandı. Sitobraş fırçası endometriyuma temas halindeyken saat

yönünde yarım ya da çeyrek tur döndürülerek hücrelerin fırçaya geçişi sağlandı. Uterustan

çıkmadan önce sitobraş fırçası paslanmaz tüp içerisine geri çekildi ve dışarıya alındı. Örnek

alma işlemi baştan sona transrektal kontrol altında yapıldı. Örneklemenin rektal ve

ultrasonografik muayenelerde büyük olan ve/veya lümeninde ekojenite değişimi şekillenip

içerik birikimi tespit edilen kornu uteriden yapılmasına özen gösterildi. Kornu uteride asimetri

ya da içerik tespit edilmeyen hayvanlarda örnekleme işlemi kornuların birinden veya korpus

uteriden gerçekleştirildi.

Hücre materyalini üzerinde barındıran fırça temiz mikroskop lamı (Sail Brand,

Şangay, Çin) üzerinde döndürülerek hücresel örneklerin lama geçişi sağlandı. Hazırlanan

preparatlar oda sıcaklığında 30 dakika kurumaya bırakıldı. Kuruyan preparatlar 10 dakika

boyunca metanol içerisinde tutularak tespit edildi. Tespit işleminden sonra preparatlar distile

suyla durulanarak kurumaya bırakıldı. Preparatlar kuruduktan sonra 45 dakika Wright-Giemsa

ile boyandı. Boyama işleminden sonra tekrar distile su ile durulandı ve kuruması beklendi.

63

Page 80: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Kuruyan preparatlardan ışık mikroskobu altında 400x büyütmede, 300 hücre (lökositler ve

epitelyal hücreler) sayılarak PMN yüzdesi belirlendi (Resim 7 ve 8).

Resim 6. Endometriyumdan sitolojik örnekleme için sitobraş aletinin hazırlanışı

Resim 7. Hazırlanan sitobraş preparatalarından 400x (a, c) ve 1000x (b, d) büyütmede alınan

örnek mikroskop görüntüleri

64

Page 81: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Resim 8. Sitolojik incelemede 400x büyütmede PMN ve endometriyal hücrelerin belirlenmesi

(Kırmızı oklar: Polimorfnükleer hücreler, Siyah oklar: Endometriyal epitel hücreleri)

3.2.4. İntrauterin İlaç Uygulaması

Birinci muayene sonunda KE ve SKE tespit edilen ineklere aynı gün tek uygulama

intrauterin ilaç uygulaması yapıldı. Uygulamada süspansiyon şeklinde özel olarak üretilen, 19

gramlık enjektör içerisinde 500 mg benzatin sefapirin (Metricure, İntervet, New York,

Amerika Birleşik Devletleri) kullanıldı (Resim 9).

65

Page 82: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Resim 9. İntrauterin tedavide kullanılan benzatin sefapirin preparatı

3.2.5. Kan Örneklerinin Alınması, Santrifüj İşlemi ve Saklanması

Çalışmayan alınan tüm ineklerden 7 gün arayla yapılan 3 muayene sırasında da serum

sitokin düzeylerinin değerlendirilmesi amacıyla kan alındı. Kan alma işlemi eksternal juguler

venadan 9 ml’lik vakumlu, antikoagulan içermeyen tüplere (Vacuette, Grainer Bio-One,

Avusturya) yapıldı.

Kan örnekleri işletmeden alındıktan sonra santrifüj işleminin yapılacağı labaratuvara

soğuk zincirde nakledildi. Laboratuvarda +4 ºC’de iki saat boyunca pıhtılaşma için bekletildi.

Kan serumlarının çıkartılması için +4 ºC’de 3000 devirde 10 dakika süresince santrifüj işlemi

uygulandı. Çıkarılan serum örnekleri transpipet aracılığıyla en az iki örnek olacak şekilde 1,5

ml’lik mikrotüplere alınarak -20 ºC’de sitokin ölçümleri yapılana kadar saklandı.

3.2.6. Serum Sitokin Düzeylerinin Ölçülmesi

Elde edilen serum örneklerinde TNF-α, IL-1β, IL-6, IL-8 ve IL-10 düzeylerinin

ölçümü ticari olarak temin edilebilen kitlerle yapıldı. Tüm inflamatuar sitokin düzeylerinin

ölçümünde sığırlar için özel olarak üretilen ELISA kitleri (Sunred Biotechnology Company®,

Şangay, Çin) kullanıldı. Ölçümler özel bir laboratuvarda (Farmasina Tıbbi ve Kimyevi

Ürünler San. Tic. Ltd. Şti, İstanbul, Türkiye) gerçekleştirildi. Serum örneklerinin analiz

laboratuvarına nakli kuru buz eşliğinde yapıldı.

Temin edilen ELISA kitlerinde ölçüm aralıkları TNF-α, IL-1β, IL-6, IL-8 ve IL-10

için sırasıyla 15-4000 ng/L, 1,5-400 pg/ml, 30-6000 ng/L, 2-600 ng/L ve 2-600 pg/ml

arasındaydı. Test kitlerinin duyarlılıkları da yine TNF-α, IL-1β, IL-6, IL-8 ve IL-10 için

sırasıyla 14,155 ng/L, 1,053 pg/ml, 28,725 ng/L, 1,911 ng/L ve 1,887 pg/ml olarak

belirtilmekteydi. Kullanılan kitlerde çalışma içi (intra-assay) ve çalışmalar arası (inter-assay)

uyumluluk sırasıyla TNF-α için < %9 ve < %11, IL-6 için ise < %10 ve < %12 olarak

belirtilmekteydi. Çalışmada ölçülen serum sitokin düzeylerinin tamamı TNF-α, IL-6 ve IL-8

sonuçlarının ng/ml’den pg/ml’ye dönüştürülmesiyle pg/ml olarak sunuldu.

66

Page 83: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

3.2.7. İstatistiksel Analizler

Çalışmada değerlendirmeye alınan tüm verilerin istatistiksel analizinde Statistical for

the Social Sciences 22.0 (SPSS, IBM SPSS Statistics, Chicago, IL, USA) paket programı

kullanıldı. Analiz edilen tüm veriler Ortalama±SEM şeklinde sunuldu. P<0,05 anlamlı olarak

kabul edildi.

Verilerin dağılım analizleri Shapiro-Wilk testiyle gerçekleştirildi. Varyansların

homojenliği Levene testiyle değerlendirildi. Normal dağılım göstermeyen ve varyansların

homojen olmadığı durumlarda verilere logaritmik transformasyon uygulandı.

Transformasyondan sonra verilerin tekrar normal dağılmadığı ve varyansların homojen

olmadığı durumda ise non-parametrik testler yapıldı.

Araştırmada oluşturulan gruplar arasında; I. muayene sırasında elde edilen yaş, pp

gün, süt verimi, doğum sayısı, vücut sıcaklığı, serviks çapı, ovaryumdaki fonksiyonel yapılar

ile IL-1β, IL-6, IL-8 ve IL-10 serum sitokin düzeylerini içeren sayısal verilerin

değerlendirmesi One-Way ANOVA testiyle yapıldı. Gruplar arası fark önemli olduğunda

farkın hangi grup ya da gruplardan kaynaklandığını saptamak amacıyla post-hoc Tukey testi

kullanıldı. Gruplar arasındaki VKS, VAS ve TNF-α düzeylerinin değerlendirmesi Kruskal-

Wallis testiyle yapıldı. Hangi grup ya da grupların farklı olduğunun tespiti post-hoc

Bonferroni düzeltmeli Mann Whitney U testiyle belirlendi.

Araştırmada oluşturulan alt gruplar arasında; yaş, pp gün, süt verimi, doğum sayısı,

ovaryumdaki fonksiyonel yapıları içeren verilerin değerlendirilmesi One-Way ANOVA

testiyle yapıldı. Alt gruplar arası farklılıkları belirlemek için post-hoc Tukey testi kullanıldı.

Alt gruplarda VKS, VAS ve PMN verileri; kendi aralarında Kruskal-Wallis (Post-hoc

Bonferroni düzeltmeli Mann Whitney U testi) testiyle, her alt grubun zamana bağlı değişimi

ise Friedmann testiyle (Post-hoc Wilcoxon testi) değerlendirildi. Alt gruplardaki vücut

sıcaklığı ve tüm serum sitokin düzeylerinin (TNF-α, IL-1β, IL-6, IL-8 ve IL-10) tekrarlı

ölçümlerinde Two-Way ANOVA kullanıldı. Alt gruplar arası ya da zamana bağlı farklılığın

önemli olduğu durumda post-hoc değerlendirmeler GLM prosedürlerine göre yapıldı.

67

Page 84: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

4. BULGULAR

4.1. Endometritis Prevalansı ve İyileşme Oranları

Araştırmanın gerçekleştirildiği işletmede çalışma süresi (Ocak 2017-Ocak 2018)

boyunca toplam 161 doğum gerçekleştiği belirlendi. Kayıtların kontrolü ve anamnez sırasında

elde edilen bilgiler doğrultusunda 27 inek, I. muayene öncesinde yapılan genel sistemik

kontroller sırasında tespit edilen problemler nedeniyle de 4 inek çalışma kriterlerini taşımadığı

için araştırmaya alınmadı ve muayeneleri gerçekleştirilmedi. Araştırma boyunca toplam 130

inek muayene edildi. İneklerin yaşları 24,5-108,3 ay, doğum sayıları 1-6 ve VKS’leri 2,50-

4,00 arasında dağılım göstermekteydi.

Birinci muayeneler sırasında uygulanan vajinal metricheck muayenesinde 34 inekte

VAS 2 veya 3 tespit edildi ve KE prevalansı %26,15 olarak belirlendi. Vajinal akıntı skoru 0

veya 1 tespit edilen ineklerde yapılan sitobraş sitolojisinde ise 31 inekte PMN oranının

%18’den büyük olduğu ve SKE prevalansının %23,85 olduğu belirlendi. Buna göre sürü

düzeyinde sağlıklı hayvanların oranının %50, toplam endometritis prevalansının da %50

olduğu görüldü. (Tablo 6). Yapılan değerlendirmede KE ve SKE prevalansı sırasıyla primipar

ineklerde %52,94 ve %32,26 multipar ineklerde ise %47,06 ve %67,74 olarak hesaplandı.

Tablo 6. Postpartum I. muayenede tüm hayvanların VAS ve PMN dağılımları ve endometritis

prevalansları.

Sağlıklı (Endometritis

Negatif) (n=65)

Klinik

Endometritis

(n=34)

Subklinik

Endometritis

(n=31)

VAS dağılımı

(%)

0 66,15 (43/65) - 48,39 (15/31)

1 33,85 (22/65) - 51,61 (16/31)

2 - 52,94 (18/34) -

3 - 47,06 (16/34) -

PMN ortalaması (%) 5,66 - 36,06

Endometritis prevalansı (%) - 26,15 23,85

68

Page 85: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Birinci muayeneden III. muayeneye kadar geçen 14 gün içerisinde 2 sağlıklı ve 1

KE’li inek belirlenen farklı problemler nedeniyle çalışmadan çıkarıldı. Üçüncü muayeneler

127 inekte gerçekleştirildi. İlk muayenede KE ve SKE tespit edilerek intrauterin tedavi

uygulanan ineklerin 14 gün sonra (III. muayene) yapılan vajinal ve sitolojik kontrolleri

sonucunda iyileşme (VAS 0 veya 1 ve PMN oranı ≤ %10 tespit edilen) oranları KE için

%60,60 (20/33) ve SKE için %70,97 (22/31) olarak belirlendi. Birinci muayenede

endometritis tespit edilmeyen sağlıklı ineklerin ise %12,69’unda (8/63) sonradan endometritis

geliştiği saptandı.

4.2. Grup ve Alt Gruplardaki Hayvanların Dağılımı

Araştırma boyunca muayeneleri gerçekleştirilerek endometritis durumu belirlenen ve

tedavi yanıtı değerlendirilen tüm ineklerden basit rastgele örnekleme yöntemiyle alt gruplar

ve gruplar oluşturuldu. Postpartum ilk muayeneler öncesinde kayıt sistemi ve anamnez

bilgilerinden elde edilen verilerin istatistiksel değerlendirmesinde; ineklerin yaş (Ay),

muayene öncesi 7 günlük ortalama süt verimi (L), doğum sayısı ve muayenenin yapıldığı pp

gün ortalamalarının oluşturulan gruplar arasında ve alt gruplar arasında benzer olduğu tespit

edildi (P>0,05) (Tablo 7).

Tablo 7. İneklerde yaş, 7 günlük süt verimi, doğum sayısı ve pp gün sayısı ortalamalarının

gruplardaki ve alt gruplardaki dağılımı

Grup GI (n=22) GII (n=22) GIII (n=20)P

değeriAlt Grup GIx (n=13)GIIp

(n=11)

GIIn

(n=11)

GIIIp

(n=11)

GIIIn

(n=9)

Yaş (Ay)39,98±2,78 38,79±3,29 45,23±4,05 0,375

38,80±3,08 41,74±4,92 35,84±4,41 42,21±3,68 48,91±7,93 0,567

Süt verimi (L)40,06±1,53 37,88±1,38 40,24±1,58 0,466

39,45±2,50 37,86±2,04 37,90±1,96 41,21±2,42 39,04±1,98 0,827

Doğum sayısı1,90±0,18 1,77±0,20 2,15±0,24 0,456

1,92±0,21 1,90±0,31 1,63±0,27 2,09±0,28 2,22±0,43 0,728

69

Page 86: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Pp gün sayısı24,09±0,42 23,45±0,40 24,00±0,43 0,510

23,92±0,57 24,00±0,52 22,90±0,59 23,90±0,54 24,11±0,73 0,615

Veriler Ortalama±SEM olarak sunulmuştur.

4.3. Gruplardaki Klinik Muayene Bulguları

Araştırmada gerçekleştirilen I. muayene sırasında alınan VKS ölçümlerinde GI, GII ve

GIII’te ortalama değerler sırasıyla 2,98±0,04, 2,92±0,05 ve 3,01±0,06 olarak belirlendi ve

gruplar arasında anlamlı düzeyde bir farklılık saptanmadı (P=0,463) (Tablo 8). Postpartum I.

muayenede ölçülen rektal vücut sıcaklıklarının da gruplar arasında istatistiksel bir farklılık

göstermediği görüldü (P=0,195) (Tablo 8).

Birinci muayene sırasında yapılan metricheck muayenesinde VAS; GI’de 6 inekte 1 ve

16 inekte 0, GII’de 12 inekte 2 ve 10 inekte 3, GIII’te ise 12 inekte 1 ve 8 inekte 0 olarak

belirlendi. Vajinal akıntı skoru ortalamalarının karşılaştırmasında üç grup arasında görülen

farklılığın anlamlı olduğu görüldü (P<0,001) (Tablo 8).

Postpartum I. muayenede serviks çapı (mm) ortalaması en yüksek grup GII, en düşük

olan grup ise GI olarak saptandı. Klinik Endometritis Grubu’nun serviks uteri çapının GII ve

GI’den, GIII’ün ise GI’den önemli ölçüde yüksek olduğu tespit edildi (P<0,001) (Tablo 8).

Ultrasonografide I. muayene sırasında belirlenen ovaryumlardaki fonsiyonel yapıların

(folikül, CL, kistik yapılar) gruplar arasında anlamlı bir farklılık göstermediği tespit edildi

(P>0,05) (Tablo 8).

Postpartum I. muayenede sitobraş sitolojisiyle belirlenen PMN oranları GI’de %0,5-13

ve GIII’te %19-95 arasında değişim göstermekteydi. Yapılan istatistiksel değerlendirmede

PMN ortalamasının GIII’te GI’den önemli düzeyde yüksek olduğu görüldü (P<0,001).

Vajinal akıntı karakterinin 2 veya 3 belirlenerek KE saptanan GII’de ise PMN oranları

değerlendirmeye alınmadı ve istatistiksel analizi yapılmadı (Tablo 8).

70

Page 87: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Tablo 8. Tanı anında gruplar arası muayene bulguları

GI (n=22) GII (n=22) GIII (n=20) P değeri

Vücut Kondisyon Skoru 2,98±0,04 2,92±0,05 3,01±0,06 0,463

Vücut sıcaklığı (ºC) 38,56±0,11 38,85±0,10 38,70±0,11 0,195

Vajinal Akıntı Skoru 0,27±0,09a 2,45±0,10b 0,60±0,11c <0,001

Serviks çapı (mm) 47,27±1,06a 57,58±1,06b 51,87±0,96c <0,001

Ovaryumlardak

i fonksiyonal

yapılar

Folikül (%) 90,90±6,27 86,36±7,48 90,00±6,88 0,883

CL (%) 54,54±10,86 50,00±10,91 60,00±11,23 0,817

Kistik yapılar (%) 4,54±4,54 9,09±6,27 15,00±8,19 0,485

PMN (%) 5,27±0,81a - 38,75±3,65b ˂0,001

Veriler Ortalama±SEM olarak sunulmuştur.

a, b, c: Aynı satırda farklı harf taşıyan gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak önemlidir. (P<0,001)

4.4. Alt Gruplardaki Klinik Muayene Bulguları

Çalışmada birer hafta arayla 3 kez yapılan VKS ölçümlerinde aynı muayene

günlerinde, alt gruplar arasında anlamlı bir farklılık görülmedi (P>0,05). Vücut kondisyon

skorlarının zamana bağlı değişimleri değerlendirildiğinde ise GIx (P<0,01), GIIp (P<0,01),

GIIn (P<0,01), GIIIp (P<0,01) ve GIIIn (P<0,05) olmak üzere tüm alt gruplardaki VKS

kaybı istatistiksel olarak anlamlı bulundu. Birinci ve III. muayeler arasında tüm alt gruplarda

şekillenen VKS kaybının önemli olduğu görüldü. Alt gruplarda I. ve II. muayene arası VKS

değişimi GIx, GIIp ve GIIIp’de önemli bulunurken, GIIn ve GIIIn’de farklılık gözlenmedi.

İkinci muayeneden III. muayeneye kadar şekillenen VKS kaybı ise GIx ve GIIIn’de önemli

bulundu (Tablo 9).

Çalışmada muayene günlerinde ölçülen vücut sıcaklıklarında, hem aynı muayene

günlerinde alt gruplar arasında hem de aynı alt gruplar içinde zamana bağlı anlamlı bir

farklılık görülmedi (P>0,05) (Tablo 10).

71

Page 88: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Tablo 9. Alt gruplardaki ortalama vücut kondisyon skoru değerleri ve zamana bağlı

değişimleri

I. muayene II. muayene III. muayene P zamanGIx (n=13) 3,03±0,06a 2,94±0,05b 2,84±0,06c <0,01GIIp (n=11) 2,90±0,05a 2,81±0,06b 2,75±0,05b <0,01GIIn (n=11) 2,93±0,08a 2,86±0,07b 2,72±0,08b <0,01GIIIp (n=11) 3,02±0,07a 2,93±0,07b 2,88±0,07b <0,01GIIIn (n=9) 3,00±0,12a 2,91±0,11ab 2,86±0,11b <0,05

P grup 0,607 0,764 0,603

Veriler Ortalama±SEM olarak sunulmuştur.

a, b, c: Aynı satırda farklı harf taşıyan alt gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak önemlidir. (P<0,05 ve

P<0,01)

Tablo 10. Alt gruplardaki vücut sıcaklığı değerleri ve zamana bağlı değişimleri

I. muayene II. muayene III. muayene

GIx (n=13) 38,69±0,14 38,56±0,13 38,44±0,09GIIp (n=11) 38,90±0,16 38,82±0,23 38,66±0,14GIIn (n=11) 38,79±0,14 38,79±0,17 38,82±0,16GIIIp (n=11) 38,76±0,17 38,74±0,19 38,59±0,09GIIIn (n=9) 38,62±0,12 38,52±0,10 38,44±0,12

Zaman: P=0,071 / Grup: P=0,430 / Grup X Zaman: P=0,948 Veriler Ortalama±SEM olarak sunulmuştur.

Birinci muayene sırasında belirlenen ortalama VAS; GIIp ve GIIn’de birbirine benzer

ve diğer alt gruplardan (GIx, GIIIp ve GIIIn) önemli ölçüde yüksek bulundu (P<0,001).

Benzer şekilde GIIIp ve GIIIn’deki VAS ortalamalarının da birbirine benzer ve GIx’den

önemli düzeyde yüksek olduğu görüldü (P<0,001) (Tablo 11). Üçüncü muayenede belirlenen

72

Page 89: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

VAS ortalamaları GIx ile GIIp ve GIIIp’de benzer bulunurken, GIIn ve GIIIn’den önemli

ölçüde düşük olduğu görüldü (P<0,001) (Tablo 11).

Ortalama VAS değerlerinin alt gruplarda zamana bağlı değişiminin

değerlendirilmesinde ise GIx, GIIn ve GIIIn’de’de bir farklılık görülmezken (P>0,05), GIIp

ve GIIIp’de tedavi yanıtının pozitif olmasına bağlı olarak önemli bir azalma meydana geldiği

saptandı (P<0,05) (Tablo 11).

Tablo 11. Alt gruplarda I. ve III. muayenelerde belirlenen ortalama vajinal akıntı skoru

değerleri ve zamana bağlı değişimleri

GIx

(n=13)

GIIp

(n=11)

GIIn

(n=11)

GIIIp

(n=11)

GIIIn

(n=9)

P

grup

VAS

I. muayene 0,30±0,13a 2,45±0,15bA 2,45±0,15b 0,63±0,15cA 0,55±0,17c <0,001

VAS

III. muayene 0,07±0,07a 0,27±0,14acB 1,72±0,30b 0,18±0,12aB 0,88±0,30bc <0,001

P zaman 0,180 <0,01 0,071 <0,05 0,257

Veriler Ortalama±SEM olarak sunulmuştur.

a, b, c: Aynı satırda farklı harf taşıyan alt gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak önemlidir. (P<0,001)

A, B: Aynı sütunda farklı harf taşıyan alt gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak önemlidir. (P<0,05)

Postpartum I. muayenede PMN oranınlarının GIx, GIIIp ve GIIIn’de sırasıyla %0,5-

12, %19-58 ve %24-95 arasında değişim gösterdiği belirlendi. Üçüncü muayenede ise PMN

oranlarının GIx, GIIp, GIIn, GIIIp ve GIIIn’de yine sırasıyla %0,5-9, %1-5, %18-46, %1-7 ve

%12-51 arasında değişim gösterdiği belirlendi.

Sitobraş sitolojisinde I. muayenede elde edilen PMN ortalamalarının GIIIp ve

GIIIn’de birbirine benzer ve GIx’ten önemli düzeyde yüksek olduğu görüldü (P<0,001).

Birinci muayenede GIIp ve GIIn’de VAS’ın 2 veya 3 olarak belirlenmesi ve direkt olarak

klinik enfeksiyon tespit edilmesi nedeniyle sitolojik incelemeleri yapılmadı ve istatistiksel

analiz gerçekleştirilmedi (Tablo 12).

Üçüncü muayenede GIx’te ve tedavi yanıtının değerlendirilmesi nedeniyle GIIp ile

GIIIp’deki tüm hayvanların, GIIn ve GIIIn’de ise sırasıyla VAS’ı 0 veya 1 olarak belirlenen 3

ve 7 ineğin PMN oranları belirlendi ve istatistiksel analizi yapıldı. Buna göre III. muayenede

GIx, GIIp ve GIIIp’de PMN ortalamalarının birbirine benzer ve GIIn ile GIIIn’den önemli

73

Page 90: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

ölçüde düşük olduğu görüldü (P<0,001). GIIn ve GIIIn’deki PMN oranlarının ise birbirine

benzer olduğu tespit edildi (P>0,05) (Tablo 12).

Ortalama PMN oranlarının alt gruplarda zamana bağlı değişiminin

değerlendirilmesinde ise GIx ve GIIIn’de bir farklılık görülmezken (P>0,05), GIIIp’de tedavi

yanıtının pozitif olmasına bağlı önemli bir azalma meydana geldiği saptandı (P<0,01) (Tablo

12). GIIp ve GIIn’de I. muayenede PMN oranları değerlendirilmediği için zamana bağlı

değişiminin istatistiksel analizi yapılamadı.

Tablo 12. Alt gruplarda I. ve III. muayenelerde belirlenen ortalama PMN oranları ve zamana

bağlı değişimleri

GIx GIIp GIIn GIIIp GIIIn P Grup

PMN %

I. muayene3,84±1,06a

(n=13) - - 37,09±3,38bA(n=11)

40,77±7,20b(n=9) <0,001

PMN %

III. muayene3,23±0,86a

(n=13)2,45±0,43a

(n=11)

32,00±8,08b

(n=3)

3,13±0,66aB(n=11)

27,28±5,32b(n=7) <0,001

P zaman 0,307 - - 0,003 0,173

Veriler Ortalama±SEM olarak sunulmuştur.

a, b: Aynı satırda farklı harf taşıyan alt gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak önemlidir. (P<0,001)

A, B: Aynı sütunda farklı harf taşıyan alt gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak önemlidir. (P<0,01)

Alt gruplarda gerçekleştirilen USG’de ovaryumlardaki fonksiyonel yapıların I ve III.

muayene sırasında benzer olduğu ve istatistiki bir önem taşımadığı belirlendi (P>0,05). Yine

yapılan bu iki muayeneden en az birinde ve en az bir ovaryumunda CL tespit edilerek, alt

gruplarda bulunan ineklerdeki siklik aktivite oranı belirlendi. Siklik aktivite oranlarının da alt

gruplar arasında anlamlı bir fark göstermediği saptandı (P>0,05) (Tablo 13).

74

Page 91: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Tablo 13. Alt gruplar arasında ovaryumlardaki fonksiyonel yapılar ve siklik aktivite

oranlarının dağılımı

GIx (n=13)

GIIp (n=11)

GIIn (n=11)

GIIIp (n=11)

GIIIn (n=9)

P değeri

Folikül (%)

I. muayene 92,30±7,69 90,90±9,09 81,81±12,19 90,90±9,09 88,88±11,11 0,944III. muayene 84,61±10,41 100,00 63,63±15,21 90,90±9,09 100,00 0,068

Korpus luteum (%)I. muayene 46,15±14,39 45,45±15,74 54,54±15,74 63,63±15,21 55,55±17,56 0,916

III. muayene 53,84±14,39 63,63±15,21 54,54±15,74 63,63±15,71 66,66±16,66 0,965Kistik yapılar (%)

I. muayene 0 9,09±9,09 9,09±9,09 9,09±9,09 22,22±14,69 0,552III. muayene 7,69±7,69 0 9,09±9,09 9,09±9,09 0 0,784

Siklik aktivite (%)

61,53±14,04 72,72±14,08 72,72±14,08 81,81±12,19 77,77±14,69 0,860

Veriler Ortalama±SEM olarak sunulmuştur.

4.5. Serum İnflamatuar Sitokin Düzeyleri

Araştırmada tanı anında serum TNF-α düzeyleri ortalama olarak GI’de 358,74±26,69,

GII’de 444,56±19,04 ve GIII’te 407,62±36,26 pg/ml ölçüldü. Tümör nekrozis faktör-alfa

düzeylerinin GII’de GI’den önemli düzeyde yüksek olduğu (P<0,05), GIII’te ise GI ve GII ile

benzer olduğu tespit edildi (P>0,05) (Şekil 4).

Postpartum tedavi yanıtının değerlendirilmesi ve sitokin düzeylerinin seyrinin

izlenmesi amacıyla yapılan tekrarlı ölçümlerde serum TNF-α düzeylerinin alt gruplarda

anlamlı bir değişim göstermediği tespit edildi (P>0,05). Alt grupların aynı muayene

günlerindeki karşılaştırmasında I ve III. muayene günlerinde bir farklılık bulunmazken

(P>0,05), II. muayene anında ölçülen TNF-α düzeyinin sadece GIIn’de GIx ve GIIIn’den

önemli düzeyde yüksek olduğu saptandı (P<0,05) (Şekil 5).

75

Page 92: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

GI GII GIII0

100

200

300

400

500

TNF-α

Series1pg/m

la, b

Şekil 4. Postpartum tanı anında (pp 21-27. günler) gruplar arası serum TNF-α düzeyleri

(Veriler Ortalama±SEM olarak sunulmuştur. a, b: Farklı harf taşıyan gruplar arasındaki fark

istatistiksel olarak önemlidir. (P<0,05))

76

b

a

Page 93: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Şekil 5. Serum TNF-α düzeylerinin alt gruplar arasında kıyaslanması ve muayene günlerine

göre değişimi

(Veriler Ortalama±SEM olarak sunulmuştur. a, b, c: Aynı sütunda farklı harf taşıyan alt

gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak önemlidir. (P<0,05))

Araştırmada tanı anında serum IL-1β düzeyleri ortalama olarak GI’de 34,24±2,90,

GII’de 49,41±3,12 ve GIII’te 37,21±2,27 pg/ml ölçüldü. Grupların istatistiksel

değerlendirmesinde IL-1β düzeylerinin GII’de GI ve GIII’ten önemli düzeyde yüksek olduğu

(P<0,001), GI ve GIII’te ise birbirine benzer olduğu tespit edildi (P>0,05) (Şekil 6).

Postpartum tedavi yanıtının değerlendirilmesi ve sitokin düzeylerinin seyrinin

izlenmesi amacıyla yapılan tekrarlı ölçümlerde serum IL-1β düzeylerinin alt gruplarda

anlamlı bir değişim göstermediği tespit edildi (P>0,05). Buna karşın GIIIn’de I. muayeneden

77

I. muayene II. Muayene III. muayene250

300

350

400

450

500

550

TNF-α

GIxGIIpGIInGIIIpGIIInpg

/ml

I. muayene II. muayene III. muayene

GIx (n=13) 355,53±41,93 337,52±32,77a 354,68±48,23GIIp (n=11) 400,77±23,67 454,30±36,80ab 405,29±24,52GIIn (n=11) 483,90±25,78 491,57±31,44b 442,15±28,63GIIIp (n=11) 376,75±39,71 373,25±36,28ab 375,73±23,48GIIIn (n=9) 445,35±64,88 330,47±29,06ac 349,71±34,16

Zaman: P=0,428 Grup: P<0,05 Grup x Zaman: P=0,556

Page 94: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

II. muayeneye istatistiksel olarak önemli olmayan dikkat çeken bir artış ve II. muayeneden III.

muayeneye ise yine dikkat çeken bir düşüş meydana geldiği görüldü. Alt grupların aynı

muayene günlerindeki karşılaştırmasında II. muayene gününde bir farklılık bulunmazken

(P>0,05), I. ve III. muayene anında ölçülen IL-1β düzeyinin sadece GIIp’de GIx’ten önemli

düzeyde yüksek olduğu saptandı (P<0,05) (Şekil 7).

GI GII GIII0

10

20

30

40

50

60

IL-1β

IL1b

pg/m

l

a a

Şekil 6. Postpartum tanı anında (pp 21-27. günler) gruplar arasında serum IL-1β düzeyleri

(Veriler Ortalama±SEM olarak sunulmuştur. a, b: Farklı harf taşıyan gruplar arasındaki fark

istatistiksel olarak önemlidir. (P<0,001))

78

I. muayene II. Muayene III. muayene30

35

40

45

50

55

IL-1β

GIxGIIpGIInGIIIpGIIInpg

/ml

I. muayene II. muayene III. muayene

GIx (n=13) 32,32±3,47a 33,27±2,87 32,52±3,71aGIIp (n=11) 51,55±4,81b 48,03±5,99 49,20±5,13bGIIn (n=11) 47,28±4,09ab 42,78±4,83 46,08±3,51ab

b

Page 95: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Şekil 7. Serum IL-1β düzeylerinin alt gruplar arasında kıyaslanması ve muayene günlerine

göre değişimi

(Veriler Ortalama±SEM olarak sunulmuştur. a, b: Aynı sütunda farklı harf taşıyan alt gruplar

arasındaki fark istatistiksel olarak önemlidir. (P<0,05))

Araştırmada tanı anında serum IL-6 düzeyleri ortalama olarak GI’de 476,00±27,55,

GII’de 546,21±36,81 ve GIII’te 545,19±57,85 pg/ml ölçüldü. Yapılan istatistiksel

değerlendirmede IL-6 düzeylerinin tüm gruplar arasında birbirine benzer olduğu tespit edildi

(P=0,392) (Şekil 8).

Postpartum tedavi yanıtının değerlendirilmesi ve sitokin düzeylerinin seyrinin

izlenmesi amacıyla yapılan tekrarlı ölçümlerde serum IL-6 düzeylerinin alt gruplarda hem

zamana bağlı (P>0,05) hem de aynı muayene gününde alt gruplar arasında anlamlı bir

değişim göstermediği tespit edildi (P>0,05) (Şekil 9).

GI GII GIII0

100

200

300

400

500

600

700

IL-6

IL6

pg/m

l

Şekil 8. Postpartum tanı anında (pp 21-27. günler) gruplar arasında serum IL-6 düzeyleri

(Veriler Ortalama±SEM olarak sunulmuştur. (P=0,392))

79

I. muayene II. Muayene III. muayene30

35

40

45

50

55

IL-1β

GIxGIIpGIInGIIIpGIIInpg

/ml

I. muayene II. muayene III. muayene

GIx (n=13) 32,32±3,47a 33,27±2,87 32,52±3,71aGIIp (n=11) 51,55±4,81b 48,03±5,99 49,20±5,13bGIIn (n=11) 47,28±4,09ab 42,78±4,83 46,08±3,51ab

Page 96: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Şekil 9. Serum IL-6 düzeylerinin alt gruplar arasında kıyaslanması ve muayene günlerine göre

değişimi

(Veriler Ortalama±SEM olarak sunulmuştur.)

Araştırmada tanı anında serum IL-8 düzeyleri ortalama olarak GI’de 49,88±3,56,

GII’de 68,40±4,22 ve GIII’te 59,42±5,21 pg/ml ölçüldü. Grupların istatistiksel

değerlendirmesinde IL-8 düzeylerinin GII’de GI’den önemli düzeyde yüksek olduğu

(P<0,05), GIII’te ise GI ve GII ile benzer olduğu tespit edildi (P>0,05) (Şekil 10).

Postpartum tedavi yanıtının değerlendirilmesi ve sitokin düzeylerinin seyrinin

izlenmesi amacıyla yapılan tekrarlı ölçümlerde serum IL-8 düzeylerinin alt gruplarda zamana

bağlı anlamlı bir değişim göstermediği tespit edildi (P>0,05). Alt grupların aynı muayene

günlerindeki karşılaştırmasında I ve II. muayenelerde ölçülen IL-8 düzeylerinin sadece

80

I. muayene II. Muayene III. muayene400

450

500

550

600

650

700

750

IL-6

GIIpGIInGIxGIIIpGIIInpg

/ml

I. muayene II. muayene III. muayene

GIx (n=13) 447,32±48,04 432,05±51,14 444,94±48,28

GIIp (n=11) 559,87±39,65 707,28±84,31 633,03±67,48

GIIn (n=11) 554,33±67,94 549,43±72,60 569,75±57,33

GIIIp (n=11) 557,06±45,55 562,04±29,08 584,93±45,49

GIIIn (n=9) 530,69±120,19 483,92±87,90 458,47±55,78

Zaman: P=0,496 Grup: P=0,096 Grup x Zaman: P=0,934

Page 97: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

GIIp’de GIx’ten önemli ölçüde yüksek olduğu tespit edildi (P<0,05). Bir ve II. muayenelerde

GIIp ve GIx’te ölçülen IL-8 düzeylerinin GIIn, GIIIp ve GIIIn benzer olduğu görüldü.

Üçünçü muayene gününde ise tüm alt gruplarda benzer IL-8 düzeyleri tespit edildi (P>0,05)

(Şekil 11).

GI GII GIII0

10

20

30

40

50

60

70

80

IL-8

IL8

pg/m

l

a

ba, b

Şekil 10. Postpartum tanı anında (pp 21-27. günler) gruplar arasında serum IL-8 düzeyleri

(Veriler Ortalama±SEM olarak sunulmuştur. a, b: Farklı harf taşıyan gruplar arasındaki fark

istatistiksel olarak önemli (P<0,05))

81

Page 98: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Şekil 11. Serum IL-8 düzeylerinin alt gruplar arasında kıyaslanması ve muayene günlerine

göre değişimi

(Veriler Ortalama±SEM olarak sunulmuştur. a, b: Aynı sütunda farklı harf taşıyan alt gruplar

arasındaki fark istatistiksel olarak önemlidir. (P<0,05))

Araştırmada tanı anında serum IL-10 düzeyleri ortalama olarak GI’de 56,95±3,28,

GII’de 71,21±3,05 ve GIII’te 64,11±6,46 pg/ml ölçüldü. Yapılan istatistiksel değerlendirmede

IL-10 düzeylerinin tüm gruplarda birbirine benzer olduğu tespit edildi (P>0,05) (Şekil 12).

Postpartum tedavi yanıtının değerlendirilmesi ve sitokin düzeylerinin seyrinin

izlenmesi amacıyla yapılan tekrarlı ölçümlerde serum IL-10 düzeylerinin alt gruplarda

zamana bağlı anlamlı bir değişim göstermediği (P>0,05) ve araştırma süresince paralel bir

seyir izlediği belirlendi. Alt grupların aynı muayene günlerindeki karşılaştırmasında GIx’e

82

I. muayene II. Muayene III. muayene40

45

50

55

60

65

70

75

IL-8

GIxGIIpGIInGI-IIpGI-IIn

pg/m

l

I. muayene II. muayene III. muayene

GIx (n=13) 44,64±4,24a 45,76±3,40a 48,10±6,39GIIp (n=11) 69,37±6,43b 72,68±11,69b 71,57±8,36GIIn (n=11) 67,43±5,78ab 70,98±6,30ab 68,24±5,42GIIIp (n=11) 59,61±4,33ab 56,17±4,25ab 54,82±4,89GIIIn (n=9) 59,18±10,72ab 57,97±7,46ab 53,45±9,44

Zaman: P=0,850 Grup: P<0,05 Grup x Zaman: P=0,956

Page 99: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

göre sadece I. muayenede GIIn ve II. muayenede ise GIIp’de ölçülen IL-10 düzeyinin önemli

ölçüde yüksek olduğu tespit edildi (P<0,05). Üçüncü muayene gününde ise tüm alt gruplar

arasında IL-10 düzeylerinin benzer olduğu görüldü (P>0,05) (Şekil 13).

GI GII GIII0

10

20

30

40

50

60

70

80

IL-10

IL10

pg/m

l

Şekil 12. Postpartum tanı anında (pp 21-27. günler) gruplar arasında serum IL-10 düzeyleri

(Veriler Ortalama±SEM olarak sunulmuştur. (P=0,074))

83

I. muayene II. Muayene III. muayene40

50

60

70

80

90

IL-10

GIxGIIpGIInGIIIpGIIInpg

/ml

I.muayene II. muayene III. muayene

GIx(n=13) 54,55±4,03a 55,54±5,23a 57,09±5,82

Page 100: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Şekil 13. Serum IL-10 düzeylerinin alt gruplar arasında kıyaslanması ve muayene günlerine

göre değişimi

(Veriler Ortalama±SEM olarak sunulmuştur. a, b: Aynı sütunda farklı harf taşıyan alt gruplar

arasındaki fark istatistiksel olarak önemlidir. (P<0,05))

5. TARTIŞMA

Sütçü işletmelerde ineklerin süt veriminin en yüksekte olduğu laktasyonun erken

dönemlerinde tekrar gebe bırakılmaları sürdürülebilir bir işletme oluşturmak açısından

oldukça önemlidir. Doğum sonrası sağlıklı geçen bir puerperyum bu amaca ulaşmada anahtar

rol oynar. Puerperal süreci normal olmayan ineklerde ise uterusta meydana gelen çeşitli

enfeksiyonlar; endometriyumu etkileyerek, fertilizasyon ve implantasyonu engelleyebilmekte

ya da embriyonik ölümlere neden olabilmektedir. Ayrıca ovaryumlar üzerindeki olası etkileri

sonucunda, folikül gelişiminin baskılanması, luteal dönemin uzayıp ilk östrusun gecikmesi ve

ovaryum kistlerinde artış gibi sorunların da gelişiminde etkili olduğu belirtilmektedir. Bu

şekilde enfeksiyonlar fertilite parametreleri üzerine olumsuz yönde etki ederek üreme

gücünde düşüşe yol açmaktadır.

Endometritisler, ineklerde uterusun diğer enfeksiyonlarına kıyasla involusyonun

tamamlandığı, hayvanların üreme programlarına alınacağı ya da gönüllü bekleme süresinin

tamamlanıp tohumlamaların gerçekleştirileceği süreçte ortaya çıkması nedeniyle dünya

çapında büyük ekonomik kayıplar oluşturmaktadır. Subklinik endometritislerin belirgin klinik

semptomlar göstermeksizin seyretmesi de bu kayıpların boyutunu artırmaktadır. Bu durum,

endometritislerde hem yeni tanı ve tedavi yöntemlerinin hem de enfeksiyonun altında yatan

mekanizmaların araştırılması gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle pp rutin muayene

ve kontrollerin zamanında yapılarak gerekli önlemlerin alınması üreme performansının

hedeflenen düzeylere ulaştırılması açısından kritik öneme sahiptir.

84

I. muayene II. Muayene III. muayene40

50

60

70

80

90

IL-10

GIxGIIpGIInGIIIpGIIInpg

/ml

I.muayene II. muayene III. muayene

GIx(n=13) 54,55±4,03a 55,54±5,23a 57,09±5,82

Page 101: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Sunulan tez çalışmasında endometritislerin tanısı, enfeksiyonun tanımlandığı en erken

dönem olan pp 4. haftada (pp 21-27. günler) gerçekleştirilmiştir. Vajinal kanalın muayenesi,

vajinal mukusun değerlendirilmesinde en güvenilir ve kesin yöntem olarak gösterilmektedir

(Bretzlaff, 1987; Sheldon ve Noakes, 1998; LeBlanc ve ark, 2002a). Vajinal akıntının

değerlendirilmesi amacıyla kullanılan tekniklerden biri olan metricheck yönteminin, KE

pozitif olan vakaları belirlemede vajinal spekulum muayenesine göre daha duyarlı olduğu

belirtilmektedir (McDougall ve ark, 2007; Pleticha ve ark, 2009). Bu nedenle bu araştırmada

KE olgularının belirlenmesi amacıyla metricheck yönteminden faydalanılmıştır. Akıntı

karakterinin değerlendirilmesinde VAS’ı 2 ve 3 olan hayvanlar KE olarak kabul edilmiş, VAS

1 ise yapılan araştırmalarda pp ilk 33 gün içinde üreme performansına etkisinin olmadığı

(LeBlanc ve ark, 2002a) ve mikrobiyolojik incelemelerde VAS 0 ile benzer bakteriyel kültür

sonuçlarına sahip olduğunun (Williams ve ark, 2005) belirtilmesi nedeniyle KE olarak

değerlendirmeye alınmamıştır. Bu araştırma süresince pp 21-27. günlerde bulunan ineklerde

KE prevalansı %26,15 olarak hesaplanmış (Tablo 6), bu oranın literatür bilgide belirtilen

prevalans aralığında (LeBlanc ve ark, 2002a; Gautam ve ark, 2009; Kaufmann ve ark, 2010b;

Brick ve ark, 2012; Prunner ve ark, 2014b; Maquivar ve ark, 2015) olduğu görülmüştür.

Subklinik endometritislerin tanısında farklı teknikler kullanılabilmekte, bu yöntemler

karşılaştırıldığında ise en faydalı ve güvenilir yöntem olarak uterusun sitobraş sitolojisi öne

çıkmaktadır (Barlund ve ark, 2008). Bu nedenle mevcut araştırmada bu teknikten

faydalanılmıştır. Subklinik endometritisin sitolojik olarak tanısında kullanılan PMN eşik

değeri; pp laktasyon günü, tanı tekniği ve çalışma populasyonuna bağlı olarak %5-18 arasında

değişim göstermektedir (Dadarwal ve ark, 2017). Kasimanickam ve ark (2004), sitobraş

sitolojisinde pp 20-33. günlerdeki hayvanlarda %18 üzeri, pp 34-47. günlerdeki hayvanlarda

ise %10 üzeri PMN oranını SKE olarak tanımlamıştır. Bu eşik değerler gebelik oranları

üzerine olan negatif etkilerin değerlendirilmesi sonucu elde edilmiştir. Bu araştırmada da SKE

tanısı için aynı eşik değerler referans alınmış, pp 21-27. günlerde tanı amaçlı yapılan sitobraş

sitolojisi sonunda ortalama PMN oranları sağlıklı ve SKE’li ineklerde sırasıyla %5,66 ve

%36,06 olarak belirlenmiştir. Bu PMN oranlarına göre pp 21-27. günlerde SKE prevalansı

%23,85 olarak hesaplanmıştır (Tablo 6). Elde edilen bu prevalans oranı yine aynı pp dönemde

aynı PMN eşik değerini temel alarak yapılan araştırmalarda (Kasimanickam ve ark, 2004;

Baranski ve ark, 2012; Sens ve Heuwieser, 2013) belirlenen prevalans sınırları arasındadır.

Postpartum 4. haftada toplam prevalansın %50 oranınında görülmesi, bu sürüde doğum yapan

hayvanların yarısının erken pp dönemde endometritisten etkilenebileceğini ortaya

çıkarmaktadır. Ayrıca endometritislerde risk faktörü olarak gösterilebilecek çeşitli pp

85

Page 102: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

problemleri bulunan, ancak bu araştırmada belirlenen kriterler doğrultusunda değerlendirmeye

alınmayan hayvanlarla bu oranın daha da yükselebileceği akla gelmektedir.

Endometritis sağaltımında tek doz intrauterin sefapirin uygulamasının etkinliği, çok

sayıda çalışmada fertilite parametreleri ve dolayısıyla üreme gücü üzerine şekillendirdiği

olumlu gelişme ile kanıtlanmıştır (McDougall ve ark, 2001; 2013; LeBlanc ve ark, 2002b;

Kasimanickam ve ark, 2005; Runciman ve ark, 2008a; 2009; Denis-Robichaud ve Dubuc,

2015b). Postpartum KE tespit edilen ineklerde sefapirin uygulamasını takiben iki hafta sonra

akıntı karakterinin yeniden incelenerek tedavi yanıtının değerlendirildiği bir araştırmada

klinik iyileşme oranı %73,3 olarak hesaplanmıştır (Dohmen ve ark, 1995). McDougall ve ark

(2013) pp ikinci hafta ve sonrasında purulent vajinal akıntılı ineklerdeki intrauterin sefapirin

tedavisinin yine iki hafta sonra vakaların %84,1’inde klinik iyileşme sağladığını belirlemiştir.

Bu tez çalışmasında yapılan kontrol muayeneleri sonucunda ise KE’li ineklerde iyileşme oranı

%60,60 olarak bulunmuştur. Elde edilen iyileşme oranının örnek araştırmalardan (Dohmen ve

ark, 1995; McDougall ve ark, 2013) daha düşük olmasının bir nedeni mevcut çalışmada

iyileşme oranının klinik muayeneye ek olarak sitolojik muayene ile birlikte belirlenmesi

olabilir. Çünkü endometritislerde başarılı bir tedavi uygulanıp klinik belirtiler ortadan kalksa

dahi subklinik forma dönüşen enfeksiyonun fertiliteyi düşüreceği rapor edilmektedir (LeBlanc

ve ark, 2002b; Sheldon ve ark, 2009a). Bir diğer nedenin ise mevcut çalışmada yine örnek

araştırmalardan (Dohmen ve ark, 1995; McDougall ve ark, 2013) farklı olarak VAS’ı 1 olan

ineklerin KE olarak değerlendirilmemesi olabilir. Makki ve ark (2017)’nın, pp 28-35.

günlerde yaptığı araştırmada VAS’ı 2 ve 3 olan KE’li ineklerde uygulanan sefapirin

tedavisinde iyileşme oranını daha düşük (%54,1) gözlemlemesi bu durumu desteklemektedir.

Mevcut tez çalışmasında SKE’li ineklerde uygulanan tedaviyi takiben görülen iyileşme oranı

%70,97 olarak belirlenmiştir. Klinik endometritise göre SKE’de görülen daha yüksek

iyileşme oranı enfeksiyonun şiddetiyle ilişkilendirilmiştir. Postpartum 21±3. gündeki

ineklerde SKE tanısının sitolojik muayeneyle gerçekleştirildiği bir araştırmada, tanı işlemini

takiben uygulanan PGF2α tedavisinden iki hafta sonra iyileşen ve enfeksiyonu devam eden

vakaların belirlenmesi sitolojik muayeneyle yapılmıştır (Galvao ve ark, 2009a). Ancak

yapılan literatür taramasında bu tez çalışmasında olduğu gibi intrauterin antibiyotik tedavisi

sonrası iyileşmenin sitolojik muayeneyle tanımlandığı bir başka araştırma ile

karşılaşılmamıştır. Bu nedenle SKE’de kullanılan bu tekniğin yeni araştırmalara öncülük

edebileceği ve bu yöntemle elde edilen sitolojik iyileşme oranlarının farklı araştırmalarla

desteklenmesi gerektiği düşünülmüştür.

86

Page 103: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

İneklerde VKS ölçümü, enerji dengesinin pratik ve ekonomik şekilde

değerlendirilmesine olanak sağlayan, saha koşullarında uygulanabilen bir yöntemdir

(Çolakoğlu ve Küplülü, 2016). Doğum anında ideal VKS’nin ineklerde 3,25-3,75 (1-5 arası)

düzeyinde olması önerilmektedir (Hayırlı ve Çolak, 2011). İneklerde erken laktasyon

döneminde maksimum kuru madde alımına ulaşılması süt verimi pikinin gerisinde kalmakta

(Coppock, 1985), bu nedenle süt veriminin desteklenmesi doku rezervleri aracılığı ile

sağlanmaktadır (Moe ve ark, 1972). Bu durum, süresi ve şiddeti değişim göstermekle birlikte

ortalama 8 hafta süren bir NED’in ortaya çıkmasına neden olmaktadır (Butler ve ark, 1981;

Mishra ve ark, 2016). İneklerde gelişen NED’e bağlı olarak şekillenecek VKS kaybının 1,00

puandan fazla olmaması istenirken (Grubic ve ark. 2009; Novakovic ve ark, 2010), bunun

üzerinde olan kayıplar üreme performansına zarar verebilmektedir (Amer, 2008). Vücut

kondisyon skoru değişiminin doğum anında ve sonrasında meydana gelecek çeşitli metabolik

ve reprodüktif sorunlar üzerinde önemli etkilere sahip olduğu belirtilmektedir (Çolakoğlu ve

Küplülü, 2016). Bu tez çalışmasında doğum anında VKS değerlendirmesi yapılmamasına

karşın, pp 4. haftada elde edilen VKS ortalamaları (GI: 2,98±0,04, GII: 2,92±0,05, GIII:

3,01±0,06) aynı pp dönemde farklı araştırmalarda (Hoedemaker ve ark, 2009; Sakaguchi,

2009; Senosy ve ark, 2012) sağlıklı ineklerde belirlenen VKS ortalamaları ile uyumluluk

göstermektedir. Doğum sonrasında VKS ve endometritisler arasındaki ilişkileri inceleyen bir

araştırmada, KE’li ineklerin sağlıklı ineklere göre pp 2, 4 ve 6. haftadaki VKS’lerinin önemli

ölçüde düşük olduğu belirlenmiş ve bunun endometritis gelişimi için bir risk faktörü olduğu

belirtilmiştir (Kadivar ve ark, 2014). Senosy ve ark (2012) da pp 5, 6 ve 7. haftalarda sitolojik

yolla tespit edilen SKE’lerde daha düşük VKS düzeyinin bir risk faktörü olabileceğini rapor

etmiştir. Benzer şekilde pp 4. haftada 2,50 altındaki VKS düzeyleri SKE için risk faktörü

olarak değerlendirilmektedir (Bacha ve Regassa, 2010). Postpartum 32-70. günlerde yapılan

bir araştırmaya göre de SKE insidansının VKS’si ≤ 2,50 olan ineklerde, ≥ 2,75 olanlara göre

daha yüksek olduğu rapor edilmektedir (Carneiro ve ark, 2014). Zobel (2013)’in

muayenelerine göre simental ineklerde pp 30-35. günlerde yüksek (4,50 ve 5,00) ya da düşük

(2,00 ve 2,50) VKS düzeyleri endometritis gelişimini önemli derecede etkileyebilmektedir.

Buna karşın araştırmaların büyük bir kısmında da sağlıklı ineklerle gerek KE (Gautam ve ark

2009; Potter ve ark, 2010; Plöntzke ve ark, 2011; Giuliodori ve ark, 2013a) gerekse de SKE’li

(Cheong ve ark, 2011) inekler arasındaki VKS düzeyleri arasında bir ilişki saptanamamıştır.

Bu tez çalışmasında da endometritislerin tanısı sırasında belirlenen VKS ortalamalarının

KE’li ineklerde numerik olarak daha düşük olduğu görülse de çok sayıda literatürle (Gautam

ve ark 2009; Potter ve ark, 2010; Cheong ve ark, 2011; Plöntzke ve ark, 2011; Giuliodori ve

87

Page 104: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

ark, 2013a) uyumlu şekilde sağlıklı, KE ve SKE’li inekler arasında benzer bulunmuştur

(P>0,05) (Tablo 8). Bu duruma paralel şekilde araştırmadaki tüm alt gruplar arasında da aynı

muayene günlerinde VKS ortalamalarının benzer olduğu görülmüştür (P>0,05) (Tablo 9).

Elde edilen bu bulgular VKS düzeyi ile endometritisler arasındaki ilişkinin her zaman ortaya

çıkmayacağını göstermektedir. Ayrıca araştırmada VKS değişiminin izlemi amacıyla yapılan

tekrarlı ölçümlerde tüm alt gruplarda pp 4. haftadan 6. haftaya kadar şekillenen VKS kaybının

önemli olduğu görülmüştür (P<0,05 ve P<0,01) (Tablo 9). Tüm alt gruplarda araştırmanın

yapıldığı pp 14 günlük dönemde ortaya çıkan bu kayıplar, erken pp dönemde yüksek süt

verimine bağlı olarak gelişen NED’e bağlanmıştır.

Erken pp dönemde akut septik metritislerde görülen sistemik bulgulardan biri vücut

sıcaklığında meydana gelen artıştır (Sheldon ve ark, 2006). Ancak bu bulgu metritislerin

tanısından ziyade, tanıya yardımcı bir teknik olarak değerlendirilmektedir (Giuliodori ve ark,

2013b). Endometritislerde ise sistemik klinik bulgular görülmemesi nedeniyle, yapılan

araştırmalarda vücut sıcaklığının sağlıklı ineklerle benzer olduğu görülmüştür (Brick ve ark,

2012; Maquivar ve ark, 2015). Bu tez çalışmasında da benzer şekilde vücut sıcaklıklarının

gruplarda ve alt gruplarda benzer olduğu ve tekrarlayan ölçümlerde doğrusal bir seyir izlediği

tespit edilmiştir (P>0,05) (Tablo 8 ve Tablo 10).

Sütçü ineklerde beslenmeye bağlı bir kısıtlama olmadığı sürece pp ilk 3 hafta

içerisinde %45-50 düzeyinde ovulasyonların gerçekleşeceği ve siklik aktivitenin başlayacağı

belirtilmektedir (Lucy ve ark, 1992; Darwash ve ark 1997; Crowe, 2008). Bu tez çalışmasında

pp 4 ve 6. haftalarda olmak üzere 14 gün arayla yapılan muayenelerde USG aracılığıyla CL

yapılarının değerlendirilmesi sonucu sağlıklı ineklerde belirlenen siklik aktivite düzeylerinin,

literatür bilgiyle (Maquivar ve ark, 2015) uyumluluk gösterdiği görülmektedir (Tablo 13).

Klinik ve subklinik endometritisler doğum sonrası ovaryumdaki siklik aktivitenin

gecikmesinin yaygın nedenleri arasında gösterilmektedir. Sağlıklı sığırlara göre uterusundan

E. Coli ve T. Pyogenes izole edilen hayvanlar pp daha küçük folikül ve CL gelişimi,

sirkulasyondaki E2 ve P4 düzeylerinin düşüşü, luteal dönemin uzaması, ovaryum kistlerinin

gelişim ihtimalinde artış gibi ovaryum disfonksiyonları ile ilişkilendirilmektedir (Williams ve

ark, 2007; Sheldon ve ark, 2009a; 2009b). Opsomer ve ark (2000)’na göre KE’li inekler siklik

aktivitenin gecikmesi (4.5 kat) ve luteal dönemin uzaması (4,4 kat) bakımından daha yüksek

risk taşımaktadır. Klinik endometritislerde ilk ovulasyonun 9-19 gün daha geç gerçekleştiği

rapor edilmektedir (LeBlanc ve ark, 2002a). Zobel (2013) pp 30-35. günlerde KE ya da

SKE’nin ovaryum fonksiyonlarını önemli ölçüde baskıladığını ya da anöstrusa neden

olduğunu bildirmektedir. Postpartum 26±3 ve 40±3. günlerde ovaryum USG’si ve serum P4

88

Page 105: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

düzeylerinin incelenerek ovaryum aktivitesinin değerlendirildiği bir başka araştırmada; KE’li

ineklerde ovaryumlarda folikül ve CL oranı ile siklik aktivite düzeyinin daha düşük, ovaryum

kistlerinin rastlantısının ise daha yüksek olduğu görülmüştür (Maquivar ve ark, 2015).

Sunulan bu tez çalışmasında gerçekleştirilen USG muayenelerinde elde edilen bulguların

analizinde ise gruplar arasında tanı anında, alt gruplar arasında I ve III. muayenede

ovaryumlarda saptanan folikül, CL ve kistik yapıların oranlarının benzer dağılımlar gösterdiği

görülmüştür (P>0,05) (Tablo 8 ve Tablo 13). Alt gruplar arasında siklik aktivite gösteren

hayvanların oranının da benzer olduğu saptanmıştır (P>0,05) (Tablo 13). Bu araştırmada

klinik ve subklinik endometritisli inekler arasında saptanan benzer siklik aktivite düzeyleri

literatür bilgiyle uyumlu iken (Denis-Robichaud ve Dubuc, 2015b), sağlıklı ve endometritisli

inekler arasında önemli farklılıkların görülmemesi literatür bilgiyle çelişmektedir. Bu

durumun ortaya çıkmasında etkili olabilecek kimi faktörler şöyle sıralanabilir. İneklerde siklik

aktivitenin gecikmesi ile anovulasyon ve NED arasında pozitif ilişki bulunmaktadır (Beam ve

Butler, 1999; Hammon ve ark, 2006; Galvao ve ark, 2010). Negatif enerji dengesi pp ilk

ovulasyon aralığını direkt olarak etkilemekte, pulsatil LH salınımını etkileyerek de ovaryum

aktivitesini baskılayabilmektedir. Ayrıca glikozun sınırlı düzeyde alınması ve insülin de hem

LH’nın pulsatil salınımını hem de ovaryumların gonadotropinlere cevabını azaltabilmektedir

(Butler ve Smith, 1989). Kadivar ve ark (2014) ineklerde KE gelişimine bağlı olarak ilk

ovulasyonların daha geç oluştuğunu ve ovaryum aktivitesinin geç başladığını belirtirken,

bunun nedenlerinden birinin endometritisli ineklerin VKS’lerinin sağlıklılardan önemli ölçüde

daha düşük saptanması olabileceğini bildirmiştir. Benzer şekilde bir başka araştırmada da pp

VKS kaybı az olan ineklerde ovulasyonun daha erken şekillendiği ve üreme performansının

daha yüksek olduğu görülmüştür (Dochi ve ark, 2010). Buradan yola çıkıldığında ilk olarak

denilebilir ki, sunulan tez çalışmasında VKS düzeylerinin bütün alt gruplarda birbirine benzer

ölçülmesi sonucunda pp ovaryum aktivitelerinin de etkilenmeksizin benzer düzeylerde

şekillendiği görülmüştür. İkinci bir neden olarak ise pp yapılan muayene dönemi

gösterilebilir. Öyle ki, sütçü ineklerde ilk dominant foliküller pp 16,1±3,5. günde ovule

olmaktadır (Beam ve Butler, 1998). Bu çalışmada I. muayenelerin pp 21-27. günlerde yani

ovulasyonu takip eden 3-5 günlük kısa süre içerisinde yapılmış olması ve serum P4

düzeylerinin ölçülmemiş olması, Maquivar ve ark (2015)’nın görüşünü destekler nitelikte

ovaryumdaki luteal yapıların USG’de yanlış sınıflandırılmasına ve siklik aktivite oranlarının

benzer çıkmasına neden olmuş olabilir.

Uterustaki enfeksiyonlar, uterus ve serviksin involusyon süresini uzatabilmekte

(Fonseca ve ark, 1983; Mateus ve ark, 2002), pp 21-28. günlerde elle yapılan transrektal

89

Page 106: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

ölçümlerde purulent vajinal akıntılı ineklerdeki serviks çaplarının istatistiki fark oluşturmayan

artışlar gösterdiği bildirilmektedir (Del Vecchio ve ark, 1994). Bir tanımlamaya göre pp 20.

günden sonra elle rektal muayenede serviks çapı 7,5 cm’den büyük olan inekler KE olarak

kabul edilmektedir (LeBlanc ve ark, 2002a). Klinik endometritisli ineklerde serviks çapının

sağlıklı ineklerden daha yüksek olduğu, çeşitli araştırmalarda yapılan USG muayeneleri ile de

desteklenmiştir (Brick ve ark, 2012; Maquivar ve ark, 2015). Salah ve Yimer (2017)’e göre

serviks uteri çapının değerlendirilmesi, SKE’den etkilenen hayvanları belirlemede de faydalı

olabilmektedir. Sunulan tez çalışmasında endometritislerin tanısı sırasında yapılan

ultrasonografik ölçümlerde serviks uteri çaplarının GII’de GIII ve GI’den, GIII’te de GI’den

önemli ölçüde yüksek olduğu belirlenmiştir (P<0,001) (Tablo 8). Elde edilen bulgular,

uyumlu bir şekilde enfeksiyona ve enfeksiyonun şiddetine paralel olarak servikal involusyon

süresinin uzadığını ortaya koymaktadır.

Yangı sürecinin temel ürünleri olan ve bu süreçte aktif rol oynayan sitokinler,

embriyonel gelişimin farklı aşamalarında da görevler üstlenirler (Zerbe ve ark, 2003). Uterus

ve embriyo arasındaki iletişim endometriyumda üretilen sitokin ve büyüme faktörleri

aracılığıyla gerçekleştirilir (Kauma, 2000). İnterlökin-1beta, TNF-α ve interferon

implantasyonda kritik rolü olduğu bilinen anahtar sitokinlerdir. Bu nedenle pro ve anti-

inflamatuar sitokinler arası denge, başarılı veya başarısız bir gebelikte anahtar rol

üstlenmektedir (Kasimanickam ve ark, 2014). Doğum sonrası involusyon sürecinde uterusta

PMN infiltrasyonu eşliğinde ortaya çıkan sağlıklı yangısal reaksiyonlar pro-inflamatuar

sitokin ve AFP’lerde pp 2-3. haftalarda normale dönecek artışa neden olmaktadır (Huzzey ve

ark, 2009; Sheldon ve ark, 2009a). Erken pp dönemde uterustaki bakteriyel temizlenmenin

sağlanarak kontaminasyonun ortadan kaldırılması ve endometriyal fonksiyonların yeniden

başlaması için erken dönemde bu şekilde belirli düzeyde yangısal bir yanıtın oluşması ve pro-

inflamatuar sitokin ekspresyonun artması normal kabul edilmektedir (Chapwanya ve ark,

2009; Gabler ve ark, 2010). Bir araştırmada pp ilk hafta uterustaki pro-inflamatuar sitokin gen

ekspresyonlarının sağlıklı ineklere göre, pp ilerleyen günlerde endometritis gelişecek

ineklerde daha düşük bulunması bu durumu desteklemektedir (Galvao ve ark, 2011b). Elde

edilen düşük sitokin ekspresyon düzeyleri; nötrofil ve monositlerin zayıf aktivasyon ve

kemotaksisi ile ilişkilendirilmekte, bakteriyel temizlenmenin gecikerek endometritis

gelişimine predispozisyon oluşturabileceği bildirilmektedir. Buna karşın doğum sonrası ilk 1-

2 haftalık süreçte pro-inflamatuar sitokinlerin normalden daha yüksek ya da aşırı

ekspresyonları ise yine sıklıkla enfeksiyonla ilişkilendirilmektedir (Chapwanya ve ark, 2009;

Herath ve ark, 2009). Bu durumda ineklerde erken pp dönemde endometritislerin tanısı anında

90

Page 107: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

sitokin düzeylerinin sağlıklı hayvanlara kıyasla enfekte hayvanlarda yüksek ya da düşük

düzeyde olması beklenebilir. Buradan yola çıkıldığında bu tez çalışmasında birincil olarak

endometritislere bağlı olarak inflamatuar sitokinlerin sistemik olarak protein seviyesinde

oluşan değişimlerinin izlemi ve tanısal etkinliklerinin görüntülenmesi amaçlanmıştır.

Tümör nekrozis faktör-alfa; bakteri, virüs, mantar, parazit ya da neoplastik ajan gibi

invaziv uyarıcılara yanıt olarak üretilir (Underhill ve Orzinsky, 2002). İnterlökin-1beta ile

birlikte nötrofillerin ve monositlerin diyapedezini ve kemoatraksiyonunu sağlayan

kemokinlerin ekspresyonunu uyarır (Sica ve ark, 1990; Roach ve ark, 2002). İneklerde

koliform mastitislerde yapılan araştırmalarda LPS’lerin uyarımıyla meme dokusunda lokal

olarak üretilen TNF-α’nın devamında kan serumunda da düzeylerinin arttığı belirtilmektedir

(Pighetti ve Sordillo, 1994; Hoeben ve ark, 2000). İmmun sisteme ait hücrelerin yanında

uterusta lokal olarak epitelyal, glandular epitelyal ve endotelyal hücrelerden de üretilmektedir

(Okuda ve ark, 2010). Tümör nekrozis faktör-alfa’nın yangısal olaylardaki görevlerinin

yanında, PGE2 ve PGF2α salgısında güçlü bir düzenleyici olduğu ve P4 salgısını etkilediği, bu

yolla luteolizis mekanizmasında lokal düzenleyici olarak fonksiyon gösterdiği belirtilmektedir

(Murakami ve ark, 2001). Bu etkisini doza bağımlı şekilde gösterdiği belirtilen TNF-α’nın,

düşük düzeyleri endometriyal hücrelerden PGF2α çıkışını artırarak CL’nin regresyonunu

uyarmakta ve sığırlarda luteolizisin başlamasında rol almaktadır. Yüksek düzeylerinin ise P4

ve PGE2 sekresyonunu uyararak sığırlarda siklusun luteal dönemini uzattığı belirtilmektedir

(Miyamoto ve ark, 2000; Skarzynski ve ark, 2003; Okuda ve Sakumoto, 2006).

Postpartum dönemde yapılan araştırmalarda uterusta lokal TNF-α mRNA ekspresyon

düzeylerinin KE ve/veya SKE’li ineklerde sağlıklı ineklere kıyasla önemli düzeyde yüksek

olduğu rapor edilmektedir (Fischer ve ark, 2010; Ghasemi ve ark, 2012; Kasimanickam ve

ark, 2014; Patra ve ark, 2014; Johnson ve ark, 2015; Salehi ve ark, 2017). Loyi ve ark (2013)

uterustan elde edilen biyopsi örneklerinde endometriyal TNF-α ekspresyonunun, östrus

siklusunun döneminden bağımsız bir şekilde ve yangının şiddetiyle korelasyon halinde

endometritislerde artış gösterdiğini saptamıştır. Sonuçta endometriyal TNF-α ekspresyonunun

SKE tanısında uygun bir belirteç gen olabiliceğini ileri sürmüştür. Uterustaki TNF-α gen

ekspresyonunun üreme performansı ile de ilişkili olduğu belirtilmektedir (Heppelmann ve ark,

2016). Uterusta pp 55. günde TNF-α ekspresyonunun sağlıklı ineklerde artış göstermesi

doğum gebe kalma aralığının kısalmasıyla ilişkilendirilirken, uterus enfeksiyonlu ineklerde

artış göstermesi ise doğum gebe kalma aralığının ve gebelik başına tohumlama sayısının

artması ile ilişkilendirilmektedir. Ancak bu etkinin doğrulanabilmesi için daha fazla sayıda

hayvanda araştırmaların tekrarlanmasının gerektiği de belirtilmektedir (Heppelmann ve ark,

91

Page 108: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

2016). Sistemik olarak kandan izole edilen monositlerde gen düzeyinde yapılan bir çalışmada

ise sağlıklı ve SKE’li inekler arasında TNF-α ekspresyonları benzer bulunmuştur (Galvao ve

ark, 2012).

Endometritislerin TNF-α düzeylerine olan etkisinin protein seviyesinde incelendiği

araştırmalar da bulunmaktadır. Kasimanickam ve ark (2013) pp 5. haftada KE ve SKE’li

ineklerin serum TNF-α düzeylerininin sağlıklı ineklere kıyasla önemli ölçüde yüksek

olduğunu belirlemiştir. Kim ve ark (2005) da rektal muayenede bulutlu uterus akıntısı ve/veya

genişlemiş uterus bulgularını KE olarak değerlendirdikleri araştırmalarında, pp 3 ile 4.

haftalarda serum TNF-α düzeylerinin enfeksiyonla birlikte önemli artış gösterdiğini

bildirmiştir. Ancak aynı araştırmacılar bir başka çalışmalarında pp 4, 6 ve 8. haftalarda uterus

yıkantısından elde edilen vasatlarda TNF-α düzeylerinin KE’li ineklerde SKE ve sağlıklı

ineklerden daha yüksek iken, kan serumundaki TNF-α düzeylerinin pp ilk 8 haftalık dönem

boyunca sağlıklı ve endometritisli ineklerde benzer olduğunu gözlemlemiştir (Kim ve ark,

2014). Serum ve uterus yıkantısı örneklerinde TNF-α düzeylerinin birlikte değerlendirildiği

farklı iki araştırmada ise erken (pp 22 ve 40. günler) ve geç (pp 60. gün) pp dönemde SKE’ye

bağlı olarak TNF-α düzeylerinin uterustan alınan yıkantı örneklerinde değil sadece kan

serumunda önemli düzeyde yüksek olduğu saptanmıştır (Brodzki ve ark, 2015a; 2015c). Bu

tez çalışmasında I. muayenede tanısal amaçlı belirlenen serum TNF-α düzeyleri GII’de

GI’den önemli ölçüde yüksek belirlenmiş (P<0,05), GIII’te ölçülen düzeyler ise GI ve GII ile

benzer bulunmuştur (P>0,05) (Şekil 4). Klinik endometritisli ineklerde sistemik düzeyde

görülen yüksek TNF-α düzeyleri enfeksiyonun şiddetiyle ilişkilendirilmiştir. Sağlıklı ve

SKE’li inekler arasında saptanan TNF-α düzeylerindeki benzerliklerin ise yapılacak yeni

araştırmalarla doğrulanıp doğrulanmayacağının belirlenmesi gerektiği kanısına varılmıştır.

İnterlökin-1 yangısal yanıt oluşumunda kritik rol oynar ve çok sayıda normal biyolojik

olayı başlatma görevi üstlenir (Dinarello, 1996). Patojenlerin temizlenmesi için nötrofil ve

monositlerin kemoatraksiyonundan sorumlu olan IL-8’in üretimini uyarır (Roach ve ark,

2002). Uterusta miyometriyal kontraksiyonları uyaran ve doku atıklarının uzaklaştırılmasını

sağlayan Ca’un plazma düzeylerini yükselterek prostaglandin sentezini uyarır. Bu nedenle

doğum anında ve uterus kontraksiyonlarının şekillenerek atıkların uterustan uzaklaştırıldığı

dönemde IL-1’in serum düzeylerinin yükseldiği rapor edilmiştir. Doğum sırasında serum IL-1

düzeyinde meydana gelen artış endometriyumda vazodilatasyonu artırarak lökosit trafiğinin

artışına da neden olmaktadır (Davidson ve ark, 1995). Yapılan bir araştırmada RS’li ineklerde

sağlıklılara göre doğum öncesi ölçülen düşük serum IL-1β düzeyleri, nötrofil fonksiyonlarının

92

Page 109: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

hasara uğraması ve RS predispozisyonuyla ilişkilendirmiştir. Bu bulgunun da IL-1’in

belirtilen fonksiyonlarını doğruladığı belirtilmiştir (Boro ve ark, 2015).

Uterusta gen ekspresyon düzeylerinin değerlendirildiği araştırmalarda, IL-1β

endometritislere paralel bir artış göstermektedir (Fischer ve ark, 2010; Loyi ve ark, 2013;

Kasimanickam ve ark, 2014; Salehi ve ark, 2017). Meydana gelen artış, uterustaki PMN

oranıyla da korelasyondadır (Gabler ve ark, 2010; Peter ve ark 2015). İnfertil inekler üzerinde

yapılan bir araştırmada KE’ye bağlı olarak uterusta IL-1β ekspresyonunun pp ilk hafta önemli

ölçüde yüksek olduğu, devam eden süreçte de istatistiki fark oluşturmayan artışlar görüldüğü

saptanmıştır (Herath ve ark, 2009). Lokal olarak protein düzeyinde servikal mukus

örneklerinin incelenmesinde de mandalarda SKE (Boby ve ark, 2017) ve pp 7 ve 21. günde

ineklerde KE’ye (Adnane ve ark, 2017a) bağlı olarak IL-1β’nin sağlıklı hayvanlardan anlamlı

düzeyde yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Özellikle ineklerde KE’ye bağlı olarak servikal

mukusta ilk hafta meydana gelen 3 katlık IL-1β artışının tanı amacıyla kullanılabileceği

belirtilmiştir (Adnane ve ark, 2017a). Sistemik olarak kan serumunda yapılan bir araştırmada

pp 1. ayda KE ve SKE’li ineklerde ölçülen IL-1β düzeylerinin aynı dönemde bulunan sağlıklı

ineklerden önemli ölçüde yüksek olduğu tespit edilmiştir (Kasimanickam ve ark, 2013). Islam

ve ark (2013a) da yine aynı dönemde serum IL-1β düzeylerinin sağlıklı ineklere göre KE’li

ineklerde daha yüksek olduğunu saptamış, pp 4. haftada endometritislerin izlenmesinin zor

olduğu büyük sürülerde diagnostik bir araç olabileceğini belirtmişlerdir. Ayrıca aynı

araştırmada doğum öncesi ve sonrası 15. günler arasında KE’li ineklerdeki serum IL-1β

düzeylerinin sağlıklı ineklerden düşük olduğu görülmüş ve bu durum immunitenin aksaması

ve enfeksiyon gelişimiyle ilişkilendirmiştir. Bir başka araştırmaya göre ise KE ve SKE’ye

bağlı olarak IL-1β düzeyinde görülen değişimlerin sistemik olarak kan serumunda değil,

yanlızca uterustan alınan lokal yıkantılarda ortaya çıktığı belirtilmektedir (Kim ve ark, 2014).

Bu tez çalışmasında yapılan istatistiksel değerlendirmeler sonucunda ise I. muayenede tanısal

amaçlı GII’de ölçülen serum IL-1β düzeylerinin literatür bilgiyle uyumlu şekilde GI (Islam ve

ark, 2013a; Kasimanickam ve ark, 2013) ve GIII’ten önemli ölçüde yüksek olduğu

görülmüştür (P<0,001). Sağlıklı Kontrol Grubu ile GIII arasında ise yine literatür bilgiyle

(Kim ve ark, 2014) paralel şekilde anlamlı bir farklılık görülmemiştir (P>0,05) (Şekil 6). Elde

edilen bulgular doğrultusunda endometritisin IL-1β bakımından sistemik yansımasının

yanlızca klinik olgularda şekillendiği ve KE tanısında faydalı bir belirteç olabileceği

düşünülmüştür.

Yangının erken safalarında üretilen ve AFY’nin uyarımında fonksiyon gösteren IL-6;

olgun nötrofillern aktivasyonu, nötrofil maturasyonu, monositlerin olgun makrofajlara

93

Page 110: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

farklılaşması ve doğal öldürücü hücrelerin farklılaşmasının desteklenmesi gibi roller

üstlenmektedir. Ayrıca büyüme faktörü olarak fonksiyon göstermekte ve miyometriyal

hücrelerde oksitosin yanıtının artmasını sağlayan oksitosin reseptörlerinin ekspresyonunu

uyarmaktadır (Singh ve ark, 2008). İneklerde doğum öncesi serum IL-6 düzeylerinin pp

döneme göre yüksek olduğu ve pp 8. günde bazal seviyelere gerilediği rapor edilmiştir. Aynı

araştırmada endometritis gelişen ineklerdeki prepartum IL-6 düzeylerinin artış eğilimi

gösterdiği izlenmiş ve çeşitli reprodüktif hastalıklara karşı riskin belirlenmesinde faydalı

olabileceği belirtilmiştir (Ishikawa ve ark, 2004).

Endometritisler üzerine gen seviyesinde yapılan araştırmalarda uterustaki lokal

örneklerde (Herath ve ark, 2009; Kasimanickam ve ark, 2014; Salehi ve ark, 2017) ve kandan

izole edilen monosit kültürlerinde (Galvao ve ark, 2012) IL-6 gen ekspresyonlarının sağlıklı

hayvanlarla benzer olduğu görülmüştür. Bu tez çalışması ile aynı şekilde pp 21-27. günlerde

tanı işleminin gerçekleştirildiği bir başka araştırmada da KE, SKE ve sağlıklı hayvanlarda

uterustaki IL-6 mRNA ekspresyon düzeyleri benzer bulunmuştur (Fischer ve ark, 2010). Buna

karşın KE ve/veya SKE gelişimi ile uterusta IL-6 ekspresyonunun artış gösterdiğini bildiren

araştırmalar da mevcuttur (Ghasemi ve ark, 2012; Loyi ve ark, 2013; Johnson ve ark, 2015).

Ghasemi ve ark (2012) araştırmalar arasında ortaya çıkan bu farklı sonuçların uygulanan

örnekleme tipi ya da tanı amaçlı kullanılan PMN oranlarının farklı olmasından

kaynaklanabileceğini iddaa etmiştir. Endometritislere bağlı olarak IL-6 düzeylerinde protein

seviyesinde meydana gelen değişimler de farklılık göstermektedir. Servikal mukus

örneklerinde IL-6 düzeylerinin sağlıklı ineklere göre KE’de yüksek (Adnane ve ark, 2017a),

SKE’de ise benzer (Boby ve ark, 2017) olduğu tespit edilmiştir. Brodzki ve ark (2015a;

2015c) endometritislerin tanımlandığı pp 21. gün ve sonrasında uterus yıkantısı ve kan

serumu örneklerindeki IL-6 düzeylerinin SKE’li ineklerde endometritis şekillenmeyen sağlıklı

ineklere göre anlamlı düzeyde yüksek olduğunu bildirmektedir. Kasimanickam ve ark (2013)

pp 5. haftada serum IL-6 düzeylerinde her iki endometritis tipine bağlı olarak önemli ölçüde

artış şekillendiğini belirtirken, Ishikawa ve ark (2004) önemli bir farklılık saptayamamıştır.

Kim ve ark (2014) da doğum anından başlayarak pp 8. haftalık süreç boyunca sağlıklı ve

endometritisli ineklerdeki serum IL-6 düzeylerinin benzer seyrettiğini, oluşan farklılığın ise

sadece uterus yıkantısında ve KE ile sınırlı kaldığını rapor etmiştir. Sunulan tez çalışmasında

tanı amaçlı belirlenen serum IL-6 düzeyleri GI, GII ve GIII’te birbirine benzer bulunmuştur

(P>0,05) (Şekil 8). Bu ve daha önce yapılan araştırmalar göz önüne alındığında

endometritislere bağlı olarak IL-6’da meydana gelen lokal ya da sistemik değişimlerin

tutarlılık göstermediği görülmektedir. Ayrıca IL-6 yağ dokuda adipositler tarafından da

94

Page 111: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

üretilerek sistemik dolaşıma salınmakta (Mohamed-Ali, 1997), dolaşımdaki miktarının vücut

kondisyonundaki farklılıklardan etkilenebildiği belirtilmektedir (Salehi ve ark, 2017). Buna

karşın sunulan çalışmada gruplar arasında VKS’ler benzerlik göstermekte ve sonuçların

VKS’den bağımsız elde edildiği düşünülmektedir. Bu nedenle IL-6 düzeylerinin

değerlendirilmesinin endometritislere ilişkin yeterli bilgi vermediği söylenebilir.

İçinde IL-8’in de bulunduğu kemokinler, enfeksiyon ya da doku hasarı meydana gelen

bölgeye daha fazla immun hücre göçünü sağlar (Sheldon ve ark, 2017). İnek ve kısraklarda

deneysel olarak uterusa rekombinant insan IL-8’i uygulamasının endometriyal PMN

infiltrasyonunu artırması, anti-IL-8 sağaltımının ise PMN infiltrasyonunu ve PMN artışına

bağlı doku hasarını engellemesi bu durumu açıklar (Zerbe ve ark, 2003). Gen düzeyinde

yapılmış çok sayıda araştırmada KE (Fischer ve ark, 2010; Loyi ve ark, 2013; Kasimanickam

ve ark, 2014) ve SKE’lerde (Fischer ve ark, 2010; Ghasemi ve ark, 2012; Walker ve ark,

2015; Salehi ve ark, 2017) sağlıklı hayvanlara göre endometriyal IL-8 mRNA

ekspresyonunun önemli düzeyde yüksek olduğu belirlenmiştir. Endometriyal IL-8

ekspresyonu uterustaki PMN oranı (Gabler ve ark, 2010; Peter ve ark, 2015; Salehi ve ark,

2017) ve bakteri yoğunluğuyla (Walker ve ark, 2015) da korelasyon göstermektedir. Ghasemi

ve ark (2012)’na göre endometritislerde diğer sitokinlere göre PMN oranı ile en güçlü ilişki

IL-8’de bulunmakta, uterusta şekillenecek yangısal bir değişimi en kesin olarak IL-8

yansıtmaktadır. Bu nedenle pp birinci ayda uterustaki inflamasyonu belirlemede IL-8’in tek

başına yeterli olacağı belirtilmiştir. Mandalarda yapılan bir araştırmada da östrus siklusunun

luteal ya da foliküler fazından bağımsız şekilde SKE’ye bağlı olarak IL-8 ekspresyonunda

artış görülmesi bu durumu desteklemektedir (Patra ve ark, 2014). Bu bulgulara karşın

SKE’lerde IL-8 ekspresyonunun değişmediğini bildiren araştırmalar da mevcuttur (Galvao ve

ark, 2012; Kasimanickam ve ark, 2014). Protein seviyesinde yapılan araştırmalarda uterusun

lokal örneklerinde sağlıklı ineklere kıyasla KE (Kim ve ark, 2014, Adnane ve ark, 2017a) ve

SKE’ye (Kim ve ark, 2014) bağlı olarak IL-8 düzeylerinde artış görülmüştür. Yapılan literatür

taramasında KE’li ineklerde sistemik olarak kan serumunda IL-8 düzeylerinin

değerlendirildiği bir araştırma henüz bulunmamaktadır. Subklinik endometritisli hayvanlarda

ise pp ilk 7 haftalık süreç boyunca sağlıklı ineklerle benzer plazma IL-8 düzeylerinin

saptandığı görülmektedir (Galvao ve ark, 2011b). Sunulan tez çalışmasında I. muayenede tanı

amacıyla değerlendirilen serum IL-8 düzeylerinin GII’de GI’den önemli ölçüde yüksek

(P<0,05), GIII ile benzer olduğu saptanmıştır (P>0,05). Sağlıklı Kontrol Grubu ve GIII

arasında ise Galvao ve ark (2011b) ile uyumlu şekilde farklılık görülmemiştir (P>0,05) (Şekil

10).

95

Page 112: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

İmmun sistemin bakteriler tarafından aşırı bir şekilde uyarımının önlenebilmesi için

pro-inflamatuar yanıtın kontrol edilmesi gerekir. Bu durum IL-10, transforming growth

factor-beta1 (TGF-β1) ve PGE2 gibi anti-inflamatuar düzenleyicilere bağlıdır (Herath ve ark,

2009). İnterlökin-10; nötrofil ve doğal öldürücü hücrelerdeki sitokin üretimini, monosit ve

makrofajlardan köken alan TNF-α, IL-6, IL-1, IL-8, IL-12 ve granülosit koloni uyarıcı faktör

(G-CSF) üretimini inhibe eder (Opal ve Depalo, 2000). Kısraklarda uterus içi E. coli

inokulasyonunu takiben endometriyal IL-10 ekspresyonunda meydana gelen hızlı ve önemli

derecede artış, bu sitokinin pro-inflamatuar sitokinlerin baskılanmasına katkı

sağlayabileceğini desteklemektedir (Mette ve ark, 2010). Brodzki ve ark (2015a; 2015c) erken

ve geç pp dönemde kan serumu ve uterusun lokal yıkantı örneklerindeki IL-10 düzeylerinin

SKE’li ineklerde sağlıklılardan önemli ölçüde yüksek olduğunu gözlemlemiştir. Bu yüksek

IL-10 düzeyinin, yangısal reaksiyonları baskılayıcı fonksiyona sahip olan ve IL-10’u

salgılayan CD8+ T lenfositlerin oranının endometritis sırasında uterusta artmasından

kaynaklanabileceği belirtilmiştir. İnterlökin-10 artışının da uterusun lokal direnç

mekanizmalarını zayıflatabileceği ve persiste uterus enfeksiyonu gelişimine yol açabileceği

şeklinde yorumlanmıştır (Brodzki ve ark, 2015c). Islam ve ark (2013b), serum IL-10

düzeylerinin doğum öncesi ve sonrası 15 günlük dönemde sağlıklı ve KE’li ineklerde benzer

seyrettiğini, pp 30. günde ise KE’li ineklerde önemli artış meydana geldiğini bildirmiştir. Kim

ve ark (2014) endometritisleri tespit ettikleri pp 4. haftada uterus yıkantısından lokal olarak

elde ettikleri vasatlarda IL-10 düzeylerinin KE, SKE ve sağlıklı ineklerde benzer olduğunu

belirtmektedir. Gen seviyesinde yapılan araştırmalarda pp 24-26. günlerde sitobraş

sitolojisinde elde edilen sonuçlar dışında (Salehi ve ark, 2017), kan monositleri (Galvao ve

ark, 2012) ya da endometriyal biyopsi (Galvao ve ark, 2011b) örneklerindeki IL-10 mRNA

ekspresyonlarının pp dönem boyunca SKE’li ve sağlıklı inekler arasında benzer olduğu

saptanmıştır. Herath ve ark (2009) da pp 7 haftalık süreç boyunca persiste uterus enfeksiyonu

bulunan infertil ineklerin, sağlıklı fertil ineklerle benzer IL-10 mRNA ekspresyonuna sahip

olduğunu bildirmiştir. Bu tez çalışmasında da endometritislerin tespit edildiği pp 21-27.

günlerde ölçülen serum IL-10 düzeylerinin GI, GII ve GIII’te benzer olduğu görülmüştür

(P>0,05) (Şekil 12). Anti-inflamatuar sitokinlerin pro-inflamatuar sitokinlere yanıt olarak

üretildiği düşünüldüğünde, endometriyumun lokal enfeksiyonu olan KE ve SKE’lerin erken

pp dönemde sistemik düzeyde istatistiki farklılık oluşturacak bir anti-inflamatuar yanıt

meydana getirmediği ortaya çıkmaktadır.

İnflamatuar sitokinler, beşeri hekimlik alanında kardiyo-vasküler sistem sorunları,

kanser olguları, sepsis ve sistemik yangısal yanıt sendromunu (SIRS) içeren çeşitli

96

Page 113: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

problemlerde prognostik amaçlar doğrultusunda araştırılmaktadır (Gogos ve ark, 2000;

Rodriguez-Gaspar ve ark, 2001; Al-Hassan ve ark, 2012; Hamzic-Mehmedbasic, 2016).

Ratlarda akut pankreatitis oluşturulmasını takiben plazma IL-6 düzeylerinin hastalığın şiddeti

ve mortaliteyi belirlemede güvenilir bir belirteç olarak gösterilmesi deneysel araştırmalara

örnek olarak gösterilebilir (Paran ve ark, 2000). İneklerde Klebsiella pneumonia ile doğal

olarak şekillenen perakut mastitislerde tanı anında ölçülen serum IL-6 ve IL-1β düzeyleri yine

mortalite açısından prognostik bir faktör olarak gösterilmektedir (Hisaeda ve ark, 2011).

Bannerman (2009), sitokinlerin ineklerin meme içi enfeksiyonlarında tedavi amacıyla

kullanılabileceğini ve hastalığın sonuçlarını belirlemede etkili olabileceğini bildirmektedir.

Trevisi ve ark (2015)’na göre ineklerde gebeliğin son döneminde belirlenen yüksek serum

pro-inflamatuar sitokin düzeyleri prognostik bağlamda pp daha kötü bir yangısal ve metabolik

durumu işaret etmektedir. Bu tez çalışmasında inflamatuar sitokinlerin tanısal amaçlı

değerlendirilmesinin yanında, oluşturulan alt gruplarda yapılan tekrarlı ölçümlerle hem

sağlıklı hem de KE ve SKE belirlenerek intrauterin tedavi uygulanan ineklerde tedavi yanıtına

göre tanı anında ve sonrasında sitokin düzeylerinin karşılaştırılması amaçlandı. Ayrıca yine

bu alt gruplarda sitokin düzeylerinde zamana bağlı meydana gelen değişimlerin izlenmesi

hedeflendi. Araştırma planlanırken tanı anında (I. muayene) ölçülen sitokin düzeylerinin

sağlıklı ve endometritis tedavisi sonrası iyileşmenin gerçekleştiği ineklerde daha düşük,

endometritis tedavisi sonrası iyileşmenin gerçekleşmediği ineklerde ise daha şiddetli bir

inflamatuar reaksiyona bağlı olarak daha yüksek ölçülebileceği düşünüldü. Yapılan

değerlendirmede, TNF-α düzeylerinin istatistiki olarak fark oluşturmasa da iyileşmenin

olmadığı alt gruplarda (GIIn ve GIIIn) sayısal olarak daha yüksek ölçülmesi dikkat çekiciydi

(Şekil 5). İnterlökin-1beta ve IL-8 düzeyleri rakamsal olarak klinik endometritisli alt

gruplarda (GIIp ve GIIn) daha yüksek iken, GIx’e göre istatistiki farkın düşünülenin aksine

tedavi yanıtının negatif değil pozitif olduğu alt grupta (GIIp) oluştuğu görüldü (Şekil 7 ve 11).

İnterlökin-6 düzeylerinde tanısal amaçlı ölçümlerle uyumlu şekilde hiçbir alt grupta farklılık

görülmediği saptandı (Şekil 9). İnterlökin-10 düzeylerinin GIIn’de GIx’ten önemli ölçüde

yüksek bulunması ise en şiddetli yangısal reaksiyonun ve anti-inflamatuar yanıtın bu alt

grupta meydana gelmiş olabileceği şeklinde yorumlandı (Şekil 13). Yine araştırma

planlanırken I. muayeneye benzer şekilde tedaviyi takiben II ve III. muayenelerde serum

sitokin düzeylerinin sağlıklı ve endometritis tedavisi sonrası iyileşmenin olduğu ineklerde

düşük, endometritis tedavisi sonrası iyileşme olmayarak enfeksiyonun persiste şekilde devam

ettiği ineklerde ise daha yüksek ölçülebileceği düşünüldü. Yapılan değerlendirmede GIx’e

göre II. muayenede GIIn’deki TNF-α, GIIp’deki IL-8 ve IL-10, III. muayenede ise sadece

97

Page 114: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

GIIp’deki IL-1β düzeylerinin önemli ölçüde yüksek olduğu görülmüştür. Bu durum tedavi

sonucu ile arasında ilişki kurulabilecek en güçlü sitokinin II. muayenede saptanan TNF-α

düzeyi olabileceği şeklinde yorumlanmıştır (Şekil 5, 7, 9, 11 ve 13). Buna karşın I, II ve III.

muayenelerde araştırılan farklı sitokinlerde sağlıklı hayvanlara göre GIIn veya GIIp’de ortaya

çıkan istatistiksel farklılıkların, subklinik alt gruplarla (GIIIp ve GIIIn) benzerlik göstermesi

bu sitokinlerin tedavi yanıtını değerlendirmedeki etkinliğini sınırlandırmaktadır. Bu nedenle

görülen etkilerin başta endometritis olmak üzere farklı uterus enfeksiyonlarında tam olarak

ortaya çıkartılabilmesi için, benzer şekilde planlanmış araştırmalarla daha fazla sayıda

hayvanda gerçekleştirilmesi gerektiği düşünülmektedir.

Gabler ve ark (2010)’na göre uterus endometriyumundaki sitokin ve AFP ekspresyonu

zamanla ilişkili bir değişim kalıbı göstermektedir. Uterusta sitokin gen ekspresyonlarının

incelendiği bir araştırmada, IL-1β ve IL-8 ekspresyonu pp ilk 7 hafta SKE’li ineklerde

zamana bağlı önemli bir değişim göstermezken sağlıklı ineklerde önemli ölçüde azalış

göstermiştir. Tümör nekrozis faktör-alfa, IL-6 ve IL-10 ekspresyonlarında ise sağlıklı ve

SKE’li inekler arasında önemli değişimler görülmemiştir (Galvao ve ark, 2011b). Serum

TNF-α düzeylerinin incelendiği başka bir araştırmada prepartum birinci haftadan başlayarak

pp 4. haftaya kadar sağlıklı ineklerde doğrusal bir düşüş şekillendiği, endometritislilerde ise

yüksek seyretmeye devam ettiği görülmüştür (Kim ve ark, 2005). Kim ve ark (2014) bir diğer

araştırmada uterus yıkantısında pp 4, 6 ve 8. haftalarda ölçülen IL-1β, IL-6, IL-8 ve IL-10

düzeylerinin sağlıklı ve SKE’li ineklerde benzer seyrettiğini ancak KE’li ineklerde ise IL-1β

ve IL-6 düzeylerinde enfeksiyonun kendiliğinden iyileşmesiyle ilişkilendirilebilecek keskin

bir düşüş meydana geldiğini gözlemlemiştir. Aynı araştırmada kan serumunda değerlendirilen

tüm sitokinlerin (TNF-α, IL-1β ve IL-6) ise pp ilk 8 haftalık süreçte sağlıklı, KE ve SKE’li

ineklerde benzer seyrettiği bildirilmiştir. Bir diğer araştırmada da plazma IL-8 düzeylerinin

uterusun enfeksiyon durumundan etkilenmeksizin ilk 3 hafta boyunca benzer seyrettiği

belirtilmektedir (Galvao ve ark, 2012). Sunulan tez çalışmasında yapılan tekrarlı ölçümlerde

sitokinlerin sağlıklı ve endometritis tedavisi sonrası iyileşmenin olup yangısal uyarımın

ortadan kalktığı alt gruplarda ilerleyen pp süreçle birlikte azalma gösterebileceği, tedavi

sonrası iyileşmenin olmadığı ineklerde ise yüksek seyretmeye devam edebileceği düşünüldü.

Fakat araştırmada değerlendirilen tüm sitokinlerin I, II ve III. muayeneler boyunca uterusun

sağlık durumu ya da tedavi yanıtından etkilenmeksizin tüm alt gruplarda paralel bir seyir

izleyerek, kaydadeğer değişimler göstermediği belirlendi (Şekil 5, 7, 9, 11 ve 13). Bu

bulgunun serum örneklerinde yapılan farklı araştırmalarla uyumlu olduğu görüldü (Galvao ve

ark, 2012; Kim ve ark, 2014).

98

Page 115: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

İneklerde pp NED şiddetinin artması uterustaki pro-inflamatuar sitokin

ekspresyonunun artışına neden olmaktadır (Wathes ve ark, 2009). Sütçü sığırlarda VKS,

vücut yağ oranını değerlendirmek için kullanılmaktadır. Vücut kondisyon düzeylerindeki

değişim, indirekt olarak yağ metabolizmasının bu sayede de özellikle NEFA ve BHBA’yı

içeren metabolik parametrelerin ölçümünü yansıtmaktadır (Roche ve ark, 2009). Sunulan tez

çalışmasında ineklerde NED tablosu değerlendirilmemesine karşın tüm hayvanların VKS’leri

izlenmiştir. Tümör nekrozis faktör-alfa, IL-1β ve IL-6 sitokinleri kas proteini yıkımlanması ve

lipolizis sürecine aracılık etmektedir (Kasimanickam ve ark, 2013). Ayrıca IL-1β, iskelet

kaslarındaki insülinin anabolik etkisini inhibe etmektedir (Klasing ve ark, 1987). Bu nedenle

Kasimanickam ve ark (2013), aktif lökositlerden salınan IL-1β, IL-6 ve TNF-α’nın merkezi

sinir sistemi etkileyerek iştah ve gıda alımını baskılayacağı ve kilo kaybını yani VKS kaybını

uyarabileceğini belirtmektedir. Aynı araştırmacılar VKS ile kan serumundaki sitokinlerin

ilişkisini karşılaştırdıkları araştırmalarında düşük VKS’li (2,00 ve 2,50) ineklerin yüksek

VKS’lilere (3,00, 3,50 ve 4,00) göre TNF-α, IL-1β ve IL-6 düzeylerinin önemli ölçüde

yüksek olduğunu rapor etmektedir. Yaptıkları değerlendirmede artan VKS kaybının pro ve

anti-inflamatuar sitokinlerin artışına aracılık ederken, artan sitokinlerin de VKS kaybına

aracılık ettiği yorumunda bulunmuşlardır. Yukarıdaki literatür bilgiye bakılarak VKS’nin

sitokin düzeylerine önemli ölçüde etki edebileceği görülmektedir. Sunulan tez çalışmasında

farklı zamanlarda elde edilen VKS’lerin gruplar ve alt gruplar arasında önemli değişimler

göstermediği görülmektedir (Tablo 8 ve 9). Bu nedenle çalışmada araştırılan sitokinlerin VKS

farklılıklarından etkilenmeksizin, sadece endometritislere bağlı olası değişimlerinin

yansıtılmasının sağlandığı söylenebilir. Aynı zamanda bu araştırma aynı bakım, besleme ve

çevre koşullarını paylaşan hayvanlarda gerçekleştirilmiş, grup ve alt gruplarda yaş, 7 günlük

süt verimi, doğum sayısı ve pp sağılan gün ortalamalarını içeren veriler de kendi içinde benzer

dağılım göstermiştir (P>0,05) (Tablo 7). Bununla birlikte elde edilen klinik bulgular da

(vücut sıcaklıkları ve değişimleri, ovaryumlardaki fonksiyonel yapıların dağılımı, siklik

aktivite oranları) benzerdir. Tüm bu verilerin benzer olması, çalışmada ölçülen serum sitokin

düzeylerinin birörnek bir populasyondan elde edildiğini göstermektedir. Bu durumun

sonuçların güvenilirliğini artıran bir faktör olduğu düşünülmektedir.

Uterusta lokal olarak belirlenen sitokin düzeyleri, araştırmaların gen veya protein

seviyesinde gerçekleştirilmesi nedeniyle farklılıklar gösterebilmektedir. Farklılığın bir diğer

nedeni proteinlerin üretim ve salgılanmasındaki ilk adım mRNA sentezi olmasına karşın, en

son dolaşıma ulaşan miktarlarının çeşitli aşamalardan etkilenmesi ve düzeylerinin

değişebilmesidir (Pique ve ark, 2008). Uterustan yıkantı sonucu elde edilen örneklerin

99

Page 116: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

toplanmasında ise perfüzyon solüsyonları verilmesi gerekmekte, bu durum bilinmeyen

sulandırma faktörünün ortaya çıkmasına neden olarak örneklerde beklenenden daha düşük

sitokin düzeylerinin ölçülmesine yol açmaktadır. Ayrıca verilen perfüzyon solüsyonunun

tamamının geri toplanması da mümkün olmamaktadır (Bicalho ve ark, 2012; Machado ve ark,

2012; Adnane ve ark, 2017a). Belirtilen faktörlerin yanında lokal ölçümler için kullanılan

yöntemlerde örneklerin elde edilmesi teknik ekipman ve uzmanlık gerektirebilmekte, daha

maliyetli olabilmektedir. Kan serumunda yapılan değerlendirmeler için alınacak örnekler ise

işletme koşullarında hızlı ve kolay bir şekilde elde edilebilmektedir. Bu yüzden sitokinlerin

kan serumunda sistemik düzeyde değerlendirilmesi avantaj olarak gösterilebilir. Bununla

birlikte yapılan sistemik kontrollerde tespit edilemeyen çeşitli subklinik enfeksiyonların da bu

sitokinlerin serum düzeylerinde değişimler oluşturabileceği göz ardı edilmemelidir.

Uterusta patojenlerin olmadığı ya da düşük düzeyde olduğu durumlarda lokal immun

mekanizmaların aktive olmadığı ya da düşük düzeyde aktive olduğu belirtilmektedir (Brodzki

ve ark, 2015c). Genel olarak bakıldığında bu iddaayı destekler şekilde bu tez çalışmasında

tanısal amaçla ölçülen sitokinlerde sağlıklı ineklere kıyasla SKE’lere bağlı olarak numerik

artışlar oluştuğu, KE’lerde ise bu artışın daha da belirginleşerek TNF-α, IL-1β ve IL-8

düzeylerinde istatistiki anlamda önemli değişimler meydana geldiği görülmektedir. Araştırma

boyunca tüm sitokinlerde en düşük düzeyler ise sağlıklı ineklerde ölçülmüştür. Literatürde

TNF-α ve IL-1β’nın, IL-8 ve MCP-I gibi kemokinlerin ekspresyonunu uyardığı belirtilmekte

(Sica ve ark, 1990; Roach ve ark, 2002), bu araştırmada KE’li ineklerde bu üç sitokinin

birlikte önemli artışlar göstermesi bu durumu doğrulamaktadır. Klinik endometritisli

ineklerde gözlenen daha yüksek sitokin düzeyleri bu hayvanlarda daha şiddetli bir sistemik

yanıt meydana geldiğini ortaya koymaktadır. İlerleyen dönemde farklı araştırmalar ile

desteklenerek IL-1β düzeylerinin erken pp dönemde klinik endometritislerin tespitinde

kullanılabileceği düşünülmektedir. İmmunite ile ilgili önemli veriler sağlamasına karşın diğer

sitokin seviyelerinin ise sağlıklı ve SKE’li ya da SKE ve KE’li inekler arasında benzer olması

her iki endometritis tipinde de tanısal amaçlı kullanımını güçleştirmektedir. Alt gruplarda,

endometritislerde tedavi yanıtının saptanması ya da tedavi sonrası değişimlerin tekrarlı

ölçümlerle izlemi amacıyla yapılan incelemelerde ise inflamatuar sitokin düzeylerinin

araştırmanın yapıldığı erken pp dönemde yeterli veri sağlamadığı düşünülmektedir.

100

Page 117: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

6. SONUÇ VE ÖNERİLER

Erken pp dönemde sağlıklı, KE ve SKE’li sütçü inekler üzerinde öncelikli olarak

inflamatuar sitokin düzeylerinin değerlendirilmesi amacıyla gerçekleştirilen bu tez

çalışmasında, elde edilen bulguların literatür bilgi ile karşılaştırılması sonucunda;

1. Klinik ve subklinik endometritislerin erken pp dönemde birbirine yakın bir prevalansta

ortaya çıktığı ve bir sürüde yüksek verimli sütçü ineklerin yarısını etkileyebileceği,

2. Erken pp dönemde her iki endometritis tipinde intrauterin tek doz sefapirinin

uygulamasının vakaların çoğunluğunda klinik ve sitolojik olarak başarılı bir iyileşme

sağladığı,

3. Her iki endometritis tipinin de serviks uteri involusyonunu önemli ölçüde geciktirdiği,

4. Uterusun kronik ve lokal enfeksiyonu olarak tanımlanan endometritislerin vücut

sıcaklığında değişiklik meydana getirmediği,

5. Bakım ve besleme koşulları aynı olan bir işletmede endometritisli ve sağlıklı ineklerin

VKS düzeylerinin erken pp dönemde benzerlik gösterebileceği,

6. Sütçü ineklerde enfeksiyondan bağımsız şekilde laktasyonun 4. ve 6. haftaları arasında

NED’e bağlı önemli VKS kayıpları meydana geldiği,

7. Postpartum aynı şartlar altında bakılan ve benzer VKS’ye sahip sağlıklı, KE ve SKE’li

ineklerin erken pp dönemde siklik aktivite oranlarının benzer olabileceği,

8. Postpartum 4. haftada kan serumunda yapılan inflamatuar sitokin ölçümlerinde KE’li

ineklerde sağlıklı ineklere kıyasla başta IL-1β olmak üzere, TNF-α ve IL-8

101

Page 118: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

düzeylerinde persiste klinik enfeksiyonu işaret edebilecek önemli artışlar meydana

geldiği ancak bu farklılıkların IL-6 ve IL-10 düzeylerinde ortaya çıkmadığı,

9. Yine pp 4. haftada kan serumunda yapılan inflamatuar sitokin ölçümlerinde SKE’li

ineklerde sağlıklı ineklere kıyasla araştırılan hiçbir serum sitokin düzeyinde önemli

değişimler meydana gelmediği ve belirgin bir sistemik yansımanın oluşmadığı,

10. Sağlıklı ve endometritisli ineklerde yapılan tekrarlı ölçümlerde endometritis tedavi

yanıtı ile serum sitokin düzeylerinde gözlemlenen farklılıkların tam olarak

ilişkilendirilemediği,

11. Serum sitokin düzeylerinin zamana bağlı olarak pp 4, 5 ve 6. haftalarda enfeksiyondan

ya da tedavi yanıtından bağımsız şekilde benzer ve paralel bir seyir izlediği kanısına

varılmıştır.

Bu araştırmada elde edilen sonuçların; sağlıklı ve endometritisli ineklerde pp uterusta

şekillenen immun yanıtın sistemik yansıması hakkında önemli fikirler verdiği

düşünülmektedir. Ayrıca endometritislerde inflamatuar sitokinlerin kan serumundaki tanısal

değerlerinin, tedavi yanıtıyla olan ilişkilerinin ve pp belirli bir dönemde seyirlerinin

gözlemlenmesinde faydalı bilgiler sağladığı düşünülmektedir. Bu araştırmada elde edilen

veriler, gelecekte yine bu alanda yapılacak araştırmalar için temel oluşturabilir ve odak

noktası olabilir. Bu araştırmada belirlenen hedeflere tam olarak ulaşılabilmesi ve sitokin

düzeylerinde ulaşılan bulguların tam olarak uterustaki yangıya bağlı olarak mı ortaya

çıktığının söylenebilmesi için benzer şekilde planlanmış araştırmaların daha fazla vakada,

aynı veya farklı pp aralıkta, farklı vücut sıvılarında analizlerin gerçekleştirilmesine ihtiyaç

duyulmaktadır. Bu şekilde endometritislerde meydana gelen yangısal değişimler daha açık

şekilde anlaşılabilir, sitokinlerin tanısal etkinlikleri belirlenebilir ve endometritislerin

tedavisine ilişkin yeni yaklaşımlar elde edilebilir.

102

Page 119: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

KAYNAKLAR

Adnane M, Chapwanya A, Kaidi R, Meade KG, O'Farrelly C. Profiling inflammatory

biomarkers in cervico-vaginal mucus (CVM) postpartum: Potential early indicators of bovine

clinical endometritis?. Theriogenology 2017a, 103, 117-122.

Adnane M, Kaidi R, Hanzen C, England GC. Risk factors of clinical and subclinical

endometritis in cattle: A review. Turkish Journal of Veterinary and Animal Sciences 2017b,

41(1), 1-11.

Ahmadi MR, Hosseini A, Gheisari HR, Yavari M. Preliminary trial in treatment of

postpartum endometritis with intrauterine application of hyperimmune serum in dairy cows.

Asian Pacific Journal of Tropical Disease 2014, 4(1), 360-365.

Akira S, Taga T, Kishimoto T. Interleukin-6 in biology and medicine. Advances in

immunology 1993, 54, 1-78.

Akira S, Uematsu S, Takeuchi O. Pathogen recognition and innate immunity. Cell 2006,

124(4), 783-801.

Alaçam E. İnekte infertilite sorunu. In: Alaçam (Ed), Evcil Hayvanlarda Doğum ve

İnfertilite. 3. Baskı, Ankara, Medisan Yayıncılık, 2001, s 267-290.

Al-Hassan AA, Al-Ghurabi BH, Al-Karkhi IH. Prognostic value of proinflammatory

cytokines in breast cancer. Journal of Biomolecular Research and Therapeutics 2012, 1(2), 1-

3.

Alluwaimi AM. The cytokines of bovine mammary gland: prospects for diagnosis and

therapy. Research in Veterinary Science 2004, 77(3), 211-222.

103

Page 120: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Amer HA. Effect of body condition score and lactation number on selected reproductive

parameters in lactating dairy cows. Global Veterinaria 2008, 2(3), 130-137.

Azawi OI. Postpartum uterine infection in cattle. Animal Reproduction Science 2008, 105(3-

4), 187-208.

Bacha B, Regassa FG. Subclinical endometritis in Zebu x Friesian crossbred dairy cows: its

risk factors, association with subclinical mastitis and effect on reproductive performance.

Tropical Animal Health and Production 2010, 42(3), 397-403.

Baggiolini M. Chemokines and leukocyte traffic. Nature 1998, 392(6676), 565-568.

Bannerman DD. Pathogen-dependent induction of cytokines and other soluble inflammatory

mediators during intramammary infection of dairy cows. Journal of Animal Science 2009,

87(1), 10-25.

Barański W, Podhalicz-Dzięgielewska M, Zduńczyk S, Janowski T. The diagnosis and

prevalence of subclinical endometritis in cows evaluated by different cytologic thresholds.

Theriogenology 2012, 78(9), 1939-1947.

Barlund CS, Carruthers TD, Waldner CL, Palmer CW. A comparison of diagnostic

techniques for postpartum endometritis in dairy cattle. Theriogenology 2008, 69(6), 714-723.

Battaglia DF, Krasa HB, Padmanabhan V, Viguié C, Karsch FJ. Endocrine alterations

that underlie endotoxin-induced disruption of the follicular phase in ewes. Biology of

Reproduction 2000, 62(1), 45-53.

Baykal Y, Karaayvaz M, Kutlu M. İnterlökinler. Turkiye Klinikleri Journal of Medical

Sciences 1998, 18(2), 77-84.

Beam SW, Butler WR. Effects of energy balance on follicular development and first

ovulation in postpartum dairy cows. Journal of Reproduction and Fertility. Supplement

1999, ,54, 411-424.

Beam SW, Butler WR. Energy balance and ovarian follicle development prior to the first

ovulation postpartum in dairy cows receiving three levels of dietary fat. Biology of

Reproduction 1997, 56(1), 133-142.

Beam SW, Butler WR. Energy balance, metabolic hormones, and early postpartum follicular

development in dairy cows fed prilled lipid. Journal of Dairy Science 1998, 81(1), 121-131.

Bell MJ, Roberts DJ. The impact of uterine infection on a dairy cow's performance.

Theriogenology 2007, 68(7), 1074-1079.

Beutler B, Hoebe K, Du X, Ulevitch RJ. How we detect microbes and respond to them: the

Toll‐like receptors and their transducers. Journal of Leukocyte Biology 2003, 74(4), 479-485.

104

Page 121: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Bicalho MLS, Machado VS, Oikonomou G, Gilbert RO, Bicalho RC. Association

between virulence factors of Escherichia coli, Fusobacterium necrophorum, and

Arcanobacterium pyogenes and uterine diseases of dairy cows. Veterinary Microbiology

2012, 157(1-2), 125-131.

Black WD, Mackay AL, Doig PA, Claxton MJ. A study of drug residues in milk following

intrauterine infusion of antibacterial drugs in lactating cows. The Canadian Veterinary

Journal 1979, 20(12), 354.

Boby J, Kumar H, Gupta HP, Jan MH, Singh SK, Patra MK, Nandi S, Abraham A,

Krishnaswamy N. Endometritis increases pro-inflammatory cytokines in follicular fluid and

cervico-vaginal mucus in the buffalo cow. Animal Biotechnology 2017, 28(3), 163-167.

Bondurant RH. Inflammation in the bovine female reproductive tract. Journal of Animal

Science 1999, 77(2), 101-110.

Bonnett BN, Martin SW, Gannon VP, Miller RB, Etherington WG. Endometrial biopsy

in Holstein-Friesian dairy cows. III. Bacteriological analysis and correlations with histological

findings. Canadian Journal of Veterinary Research 1991a, 55(2), 168-173.

Bonnett BN, Martin SW, Meek AH. Associations of clinical findings, bacteriological and

histological results of endometrial biopsy with reproductive performance of postpartum dairy

cows. Preventive Veterinary Medicine 1993, 15(2-3), 205-220.

Bonnett BN, Miller RB, Etherington WG, Martin SW, Johnson WH. Endometrial biopsy

in Holstein-Friesian dairy cows. I. Technique, histological criteria and results. Canadian

Journal of Veterinary Research 1991b, 55(2), 155.

Boro P, Kumaresan A, Pathak R, Patbandha TK, Kumari S, Yadav A, Manimaranan A,

Baithalub RK, Attupuramb NM, Mohantyb TK. Alteration in peripheral blood

concentration of certain pro-inflammatory cytokines in cows developing retention of fetal

membranes. Animal Reproduction Science 2015, 157, 11-16.

Borsberry S, Dobson H. Periparturient diseases and their effect on reproductive performance

in five dairy herds. The Veterinary Record 1989, 124(9), 217-219.

Brayman M, Thathiah A, Carson DD. MUC1: a multifunctional cell surface component of

reproductive tissue epithelia. Reproductive Biology and Endocrinology 2004, 2(1), 1-9.

Bretzlaff K. Rationale for treatment of endometritis in the dairy cow. The Veterinary Clinics

of North America. Food Animal Practice 1987, 3(3), 593-607.

Bretzlaff KN, Ott RS, Koritz GD, Bevill RF, Gustafsson BK, Davis LE. Distribution of

oxytetracycline in genital tract tissues of postpartum cows given the drug by intravenous and

intrauterine routes. American Journal of Veterinary Research 1983, 44(5), 764-769.

105

Page 122: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Brick TA, Schuenemann GM, Bas S, Daniels JB, Pinto CR, Rings DM, Rajala-Schultz

PJ. Effect of intrauterine dextrose or antibiotic therapy on reproductive performance of

lactating dairy cows diagnosed with clinical endometritis. Journal of Dairy Science 2012,

95(4), 1894-1905.

Brodzki P, Kostro K, Brodzki A, Wawron W, Marczuk J. Inflammatory cytokines and

acute-phase proteins concentrations in the peripheral blood and uterus of cows that developed

endometritis during early postpartum. Theriogenology 2015a, 84(1), 11-18.

Brodzki P, Kostro K, Brodzki A, Ziętek J. The concentrations of inflammatory cytokines

and acute-phase proteins in the peripheral blood and uterine washings in cows with pyometra.

Reproduction in Domestic Animals 2015b, 50(3), 417-422.

Brodzki P, Kostro K, Krakowski L, Marczuk J. Inflammatory cytokine and acute phase

protein concentrations in the peripheral blood and uterine washings of cows with subclinical

endometritis in the late postpartum period. Veterinary Research Communications 2015c,

39(2), 143-149.

Bromfield JJ, Santos JP, Block J, Williams RS, Sheldon IM. Physiology and

Endocrinology Symposium: Uterine infection: linking infection and innate immunity with

infertility in the high-producing dairy cow. Journal of Animal Science 2015, 93(5), 2021-

2033.

Bruun J, Ersbøll AK, Alban L. Risk factors for metritis in Danish dairy cows. Preventive

Veterinary Medicine 2002, 54(2), 179-190.

Burke CR, Meier S, McDougall S, Compton C, Mitchell M, Roche JR. Relationships

between endometritis and metabolic state during the transition period in pasture-grazed dairy

cows. Journal of Dairy Science 2010, 93(11), 5363-5373.

Butler WR, Everett RW, Coppock CE. The relationships between energy balance, milk

production and ovulation in postpartum Holstein cows. Journal of Animal Science, 1981,

53(3), 742-748.

Butler WR, Smith RD. Interrelationships between energy balance and postpartum

reproductive function in dairy cattle. Journal of dairy science 1989, 72(3), 767-783.

Butterfield TA, Best TM, Merrick MA. The dual roles of neutrophils and macrophages in

inflammation: a critical balance between tissue damage and repair. Journal of Athletic

Training 2006, 41(4), 457-465.

Cannazik O, Polat B. İneklerde postpartum dönemde endometritisin sınıflandırılması ve

tanımlanmasında kullanılan muayene yöntemleri. Atatürk Üniversitesi Veteriner Bilimleri

Dergisi 2015, 10(3) ,198-204.

106

Page 123: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Carneiro LC, Cronin JG, Sheldon IM. Mechanisms linking bacterial infections of the

bovine endometrium to disease and infertility. Reproductive Biology 2016, 16(1), 1-7.

Carneiro LC, Ferreira AF, Padua M, Saut JP, Ferraudo AS, Dos Santos RM. Incidence

of subclinical endometritis and its effects on reproductive performance of crossbred dairy

cows. Tropical Animal Health and Production 2014, 46(8), 1435-1439.

Ceciliani F, Ceron JJ, Eckersall PD, Sauerwein H. Acute phase proteins in ruminants.

Journal of Proteomics 2012, 75(14), 4207-4231.

Čengić B, Varatanović N, Mutevelić T, Katica A, Mlačo N, Ćutuk A. Normal and

abnormal uterine involution in cows monitored by ultrasound. Biotechnology in Animal

Husbandry 2012, 28(2), 205-217.

Chapwanya A, Meade KG, Doherty ML, Callanan JJ, Mee JF, O’Farrelly C.

Histopathological and molecular evaluation of Holstein-Friesian cows postpartum: toward an

improved understanding of uterine innate immunity. Theriogenology 2009, 71(9), 1396-1407.

Chapwanya A, Meade KG, Narciandi F, Stanley P, Mee JF, Doherty ML, Callanan JJ,

O’Farrely C. Endometrial biopsy: a valuable clinical and research tool in bovine

reproduction. Theriogenology 2010, 73(7), 988-994.

Cheong SH, Nydam DV, Galvão KN, Crosier BM, Gilbert RO. Cow-level and herd-level

risk factors for subclinical endometritis in lactating Holstein cows. Journal of Dairy Science

2011, 94(2), 762-770.

Cheong SH, Nydam DV, Galvao KN, Crosier BM, Ricci A, Caixeta LS, Sper RB, Fraga

M, Gilbert RO. Use of reagent test strips for diagnosis of endometritis in dairy cows.

Theriogenology 2012, 77(5), 858-864.

Cohen RO, Bernstein M, Ziv G. Isolation and antimicrobial susceptibility of Actinomyces

pyogenes recovered from the uterus of dairy cows with retained fetal membranes and post

parturient endometritis. Theriogenology 1995, 43(8), 1389-1397.

Coppock CE. Energy Nutrition and Metabolism of the Lactating Dairy Cow. Journal of

Dairy Science 1985, 68(12), 3403-3410.

Couper KN, Blount DG, Riley EM. IL-10: the master regulator of immunity to infection.

The Journal of Immunology 2008, 180(9), 5771-5777.

Couto GB, Vaillancourt DH, Lefebvre RC. Comparison of a leukocyte esterase test with

endometrial cytology for diagnosis of subclinical endometritis in postpartum dairy cows.

Theriogenology 2013, 79(1), 103-107.

107

Page 124: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Crowe MA, Goulding D, Baguisi A, Boland MP, Roche JF. Induced ovulation of the first

postpartum dominant follicle in beef suckler cows using a GnRH analogue. Journal of

Reproduction and Fertility 1993, 99(2), 551-555.

Crowe MA, Padmanabhan V, Mihm M, Beitins IZ, Roche JF. Resumption of follicular

waves in beef cows is not associated with periparturient changes in follicle stimulating

hormone heterogenenity despite major changes in steroid and luteinizing hormone

concentrations. Biology of Reproduction 1998, 58(6), 1445-1450.

Crowe MA. Resumption of ovarian cyclicity in post-partum beef and dairy cows.

Reproduction in Domestic Animals 2008, 43(5), 20-28.

Curtis CR, Erb HN, Sniffen CJ, Smith RD, Kronfeld DS. Path Analysis of Dry Period

Nutrition, Postpartum Metabolic and Reproductive Disorders, and Mastitis in Holstein Cows1.

Journal of Dairy Science 1985, 68(9), 2347-2360.

Çolakoğlu HE, Küplülü Ş. İnek ve Düvelerde Vücut Kondisyon Skoru Değişminin

Postpartum Döneme ve Fertilite Parametrelerine Etkisi. Kocatepe Veteriner Dergisi 2016,

9(3), 146-158.

Dadarwal D, Palmer C, Griebel P. Mucosal immunity of the postpartum bovine genital

tract. Theriogenology, 2017, 104, 62-71.

Darwash AO, Lamming GE, Wooliams JA. The phenotypic association between the

interval to post-partum ovulation and traditional measures of fertility in dairy cattle. Animal

Science 1997, 65(1), 9-16.

Davidson JA, Tiemann U, Betts JG, Hansen PJ. DNA synthesis and prostaglandin

secretion by bovine endometrial cells as regulated by interleukin-1. Reproduction, Fertility

and Development 1995, 7(5), 1037-1043.

Davies D, Meade KG, Herath S, Eckersall PD, Gonzalez D, White JO, Conlan RS,

O'Farrelly C, Sheldon IM. Toll-like receptor and antimicrobial peptide expression in the

bovine endometrium. Reproductive Biology and Endocrinology 2008, 6(1), 53.

Del Vecchio RP, Matsas DJ, Fortin S, Sponenberg DP, Lewis GS. Spontaneous uterine

infections are associated with elevated prostaglandin F2α metabolite concentrations in

postpartum dairy cows. Theriogenology 1994, 41(2), 413-421.

Denis-Robichaud J, Dubuc J. Determination of optimal diagnostic criteria for purulent

vaginal discharge and cytological endometritis in dairy cows. Journal of Dairy Science 2015a,

98(10), 6848-6855.

108

Page 125: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Denis-Robichaud J, Dubuc J. Randomized clinical trial of intrauterine cephapirin infusion

in dairy cows for the treatment of purulent vaginal discharge and cytological endometritis.

Journal of Dairy Science 2015b, 98(10), 6856-6864

Dernfalk J, Waller KP, Johannisson A. The xMAP™ technique can be used for detection

of the inflammatory cytokines IL-1β, IL-6 and TNF-α in bovine samples. Veterinary

Immunology and Immunopathology 2007, 118(1-2), 40-49.

Dhaliwal GS, Murray RD, Woldehiwet Z. Some aspects of immunology of the bovine

uterus related to treatments for endometritis. Animal Reproduction Science 2001, 67(3-4),

135-152.

Diker KS. Sitokinler. In: Diker KS (ed), İmmunoloji. 2.Baskı. Ankara, Medisan Yayınevi,

2005, s 85-93.

Dinarello CA. Biologic basis for interleukin-1 in disease. Blood 1996, 87(6), 2095-2147.

Dinarello CA. Blocking IL-1 in systemic inflammation. Journal of Experimental Medicine

2005, 201(9), 1355-1359.

Dinarello CA. The interleukin-1 family: 10 years of discovery. The FASEB Journal, 1994,

8(15), 1314-1325.

Dochi O, Kabeya S, Koyama H. Factors affecting reproductive performance in high milk-

producing Holstein cows. Journal of Reproduction and Development 2010, 56(S), S61-S65.

Dohmen MJW, Lohuis JACM, H uszenicza G, Nagy P, Gacs M. The relationship

between bacteriological and clinical findings in cows with subacute/chronic endometritis.

Theriogenology 1995, 43(8), 1379-1388.

Dolezel R, Palenik T, Cech S, Kohoutova L, Vyskocil M. Bacterial contamination of the

uterus in cows with various clinical types of metritis and endometritis and use of hydrogen

peroxide for intrauterine treatment. Veterinarni Medicana 2010, 55(10), 504-511.

Donofrio G, Herath S, Sartori C, Cavirani S, Flammini CF, Sheldon IM. Bovine

herpesvirus 4 is tropic for bovine endometrial cells and modulates endocrine function.

Reproduction 2007, 134(1), 183-197.

Drillich M, Bergmann J, Falkenberg U, Kurth A, Heuwieser W. Effects of the intensity of

a post partum examination on the fertility performance of high yielding dairy cows. Deutsche

Tierarztliche Wochenschrift 2002, 109(9), 386-390.

Drillich M, Raab D, Wittke M, Heuwieser W. Treatment of chronic endometritis in dairy

cows with an intrauterine application of enzymes: A field trial. Theriogenology 2005, 63(7),

1811-1823.

109

Page 126: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Dubuc J, Duffield TF, Leslie KE, Walton JS, LeBlanc SJ. Definitions and diagnosis of

postpartum endometritis in dairy cows. Journal of Dairy Science 2010a, 93(11), 5225-5233.

Dubuc J, Duffield TF, Leslie KE, Walton JS, LeBlanc SJ. Randomized clinical trial of

antibiotic and prostaglandin treatments for uterine health and reproductive performance in

dairy cows. Journal of Dairy Science 2011, 94(3), 1325-1338.

Dubuc J, Duffield TF, Leslie KE, Walton JS, LeBlanc SJ. Risk factors for postpartum

uterine diseases in dairy cows. Journal of Dairy Science 2010b, 93(12), 5764-5771.

Dubuc J. Postpartum uterine diseases: Prevalance, impacts, and treatments. WCDS Advances

in Dairy Technology 2011, 23, 255-267.

Erb HN, Martin SW. Interrelationships between production and reproductive diseases in

Holstein cows. Data. Journal of Dairy Science 1980, 63(11), 1911-1917.

Erb HN, Smith RD, Oltenacu PA, Guard CL, Hillman RB, Powers PA, White ME. Path

Model of Reproductive Disorders and Performance, Milk Fever, Mastitis, Milk Yield, and

Culling in Holstein Cows1. Journal of Dairy Science 1985, 68(12), 3337-3349.

Etherington WG, Martin SW, Bonnett B, Johnson WH, Miller RB, Savage NC, Walton

JS, Montgomery ME. Reproductive performance of dairy cows following treatment with

cloprostenol 26 and/or 40 days postpartum: a field trial. Theriogenology 1988, 29(3), 565-

575.

Feghali CA, Wright TM. Cytokines in acute and chronic inflammation. Front Biosci 1997,

2(1), 12-26.

Feldmann M, Emming S, Hoedemaker M. Factors influencing the effect of treatment of

chronic bovine endometritis. Deutsche Tierarztliche Wochenschrift 2005, 112(1), 10-16.

Ferguson JD, Galligan DT, Thomsen N. Principal descriptors of body condition score in

Holstein cows. Journal of Dairy Science 1994, 77(9), 2695-2703.

Filippi CM, Von Herrath MG. IL‐10 and the resolution of infections. The Journal of

Pathology 2008, 214(2), 224-230.

Fischer C, Drillich M, Odau S, Heuwieser W, Einspanier R, Gabler C. Selected pro-

inflammatory factor transcripts in bovine endometrial epithelial cells are regulated during the

oestrous cycle and elevated in case of subclinical or clinical endometritis. Reproduction,

Fertility and Development 2010, 22(5), 818-829.

Fonseca FA, Britt JH, McDaniel BT, Wilk JC, Rakes AH. Reproductive traits of Holsteins

and Jerseys. Effects of age, milk yield, and clinical abnormalities on involution of cervix and

uterus, ovulation, estrous cycles, detection of estrus, conception rate, and days open. Journal

of Dairy Science 1983, 66(5), 1128-1147.

110

Page 127: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Fourichon C, Seegers H, Malher X. Effect of disease on reproduction in the dairy cow: a

meta-analysis. Theriogenology 2000, 53(9), 1729-1759.

Földi J, Kulcsar M, Pecsi A, Huyghe B, De Sa C, Lohuis JACM, Cox P, Huszenicza GY.

Bacterial complications of postpartum uterine involution in cattle. Animal Reproduction

Science 2006, 96(3-4), 265-281.

Fredriksson G, Kindahl H, Sandstedt K, Edqvist LE. Intrauterine bacterial findings and

release of PGF2α in the postpartum dairy cow. Transboundary and Emerging Diseases 1985,

32(1‐10), 368-380.

Gabler C, Drillich M, Fischer C, Holder C, Heuwieser W, Einspanier R. Endometrial

expression of selected transcripts involved in prostaglandin synthesis in cows with

endometritis. Theriogenology 2009, 71(6), 993-1004.

Gabler C, Fischer C, Drillich M, Einspanier R, Heuwieser W. Time-dependent mRNA

expression of selected pro-inflammatory factors in the endometrium of primiparous cows

postpartum. Reproductive Biology and Endocrinology 2010, 8(1), 152.

Galvão KN, Felippe MJB, Brittin SB, Sper R, Fraga M, Galvao JS, Caixeta L, Guard

CL, Ricci A, Gilbert RO. Evaluation of cytokine expression by blood monocytes of lactating

Holstein cows with or without postpartum uterine disease. Theriogenology 2012, 77(2), 356-

372.

Galvão KN, Flaminio MJBF, Brittin SB, Sper R, Fraga M, Caixeta L, Ricci A, Guard

CL, Butler RW, Gilbert RO. Association between uterine disease and indicators of

neutrophil and systemic energy status in lactating Holstein cows. Journal of Dairy Science

2010, 93(7), 2926-2937.

Galvão KN, Frajblat M, Brittin SB, Butler WR, Guard CL, Gilbert RO. Effect of

prostaglandin F2α on subclinical endometritis and fertility in dairy cows. Journal of Dairy

Science 2009a, 92(10), 4906-4913.

Galvão KN, Greco LF, Vilela JM, Sá Filho MF, Santos JEP. Effect of intrauterine infusion

of ceftiofur on uterine health and fertility in dairy cows. Journal of Dairy Science 2009b,

92(4), 1532-1542.

Galvão KN, Risco C, Snatos JE. Identifying and treating uterine disease in dairy cows. In

Proceedings 47th Florida Dairy Production Conference s 1-5 (Vol 21), 30 March 2011a.

Florida

Galvão KN, Santos JEP. Recent advances in the immunology and uterine microbiology of

healthy cows and cows that develop uterine disease. Turkish Journal of Veterinary and

Animal Sciences 2014, 38(6), 577-588.

111

Page 128: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Galvão KN, Santos NR, Galvão JS, Gilbert RO. Association between endometritis and

endometrial cytokine expression in postpartum Holstein cows. Theriogenology 2011b, 76(2),

290-299.

Galvão KN. Association between immune function and development of uterine disease in

dairy cows. Animal Reproduction 2012, 9(3), 318-322.

Gautam G, Nakao T, Koike K, Long ST, Yusuf M, Ranasinghe RMSBK, Hayashi A.

Spontaneous recovery or persistence of postpartum endometritis and risk factors for its

persistence in Holstein cows. Theriogenology 2010, 73(2), 168-179.

Gautam G, Nakao T, Yusuf M, Koike K. Prevalence of endometritis during the postpartum

period and its impact on subsequent reproductive performance in two Japanese dairy herds.

Animal Reproduction Science 2009, 116(3-4), 175-187.

Ghasemi F, Gonzalez-Cano P, Griebel PJ, Palmer C. Proinflammatory cytokine gene

expression in endometrial cytobrush samples harvested from cows with and without

subclinical endometritis. Theriogenology 2012, 78(7), 1538-1547.

Gier HT, Marion GB. Uterus of the cow after parturition: involutional changes. American

Journal of Veterinary Research 1968, 29(1), 83-96.

Gilbert RO, Santos NR, Galvão KN, Brittin SB, Roman HB. The relationship between

postpartum uterine bacterial infection (BI) and subclinical endometritis (SE). Journal of Dairy

Science 2007, 90(1), 469-470.

Gilbert RO, Schwark WS. Pharmacologic considerations in the management of peripartum

conditions in the cow. Veterinary Clinics of North America: Food Animal Practice 1992,

8(1), 29-56.

Gilbert RO, Shin ST, Guard CL, Erb HN, Frajblat M. Prevalence of endometritis and its

effects on reproductive performance of dairy cows. Theriogenology 2005, 64(9), 1879-1888.

Gilbert RO. Bovine endometritis: the burden of proof. The Cornell Veterinarian 1992, 82(1),

11.

Gilbert RO. Immune response of the reproductive tract to infectious agents. Revista

Brasileira de Reproduçao Animal, Belo Horizontale 2013, 37(2), 196-197.

Giuliodori MJ, Magnasco RP, Becu-Villalobos D, Lacau-Mengido IM, Risco CA, de la

Sota, RL. Clinical endometritis in an Argentinean herd of dairy cows: Risk factors and

reproductive efficiency. Journal of Dairy Science 2013a, 96(1), 210-218.

Giuliodori MJ, Magnasco RP, Becu-Villalobos D, Lacau-Mengido IM, Risco CA, de la

Sota RL. Metritis in dairy cows: Risk factors and reproductive performance. Journal of Dairy

Science 2013b, 96(6), 3621-3631.

112

Page 129: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Glasel JA. Validity of nucleic acid purities monitored by 260nm/280nm absorbance ratios.

Biotechniques 1995, 18(1), 62-63.

Gogos CA, Drosou E, Bassaris HP, Skoutelis A. Pro-versus anti-inflammatory cytokine

profile in patients with severe sepsis: a marker for prognosis and future therapeutic options.

The Journal of Infectious Diseases 2000, 181(1), 176-180.

Gökçe Hİ, Bozukluhan K. Çiftlik hayvanlarında önemli akut faz proteinleri ve bunların

veteriner hekimlik alanındaki kullanımı. Dicle Üniversitesi Veteriner Fakakültesi Dergisi

2009, 1(1), 1-14.

Griffin JFT, Hartigan PJ, Nunn WR. Non-specific uterine infection and bovine fertility: I.

Infection patterns and endometritis during the first seven weeks post-partum. Theriogenology

1974, 1(3), 91-106.

Gröhn YT, Rajala-Schultz PJ. Epidemiology of reproductive performance in dairy cows.

Animal Reproduction Science 2000, 60(61), 605-614.

Grubić G, Novaković Ž, Aleksić S, Sretenović L, Pantelić V, Ostojić-Andrić D.

Evaluation of the body condition of high yielding cows. Biotechnology in Animal Husbandry

2009, 25(1-2), 81-91.

Güner İ, Özmen D, Bayındır O. Sitokinler. Turkiye Klinikleri Journal of Medical Sciences,

1997, 17, 65-74.

Haimerl P, Arlt S, Heuwieser W. Evidence-based medicine: quality and comparability of

clinical trials investigating the efficacy of prostaglandin F 2α for the treatment of bovine

endometritis. Journal of Dairy Research 2012, 79(3), 287-296.

Haimerl P, Heuwieser W, Arlt S. Therapy of bovine endometritis with prostaglandin F2α: A

meta-analysis. Journal of Dairy Science 2013, 96(5), 2973-2987.

Hammon DS, Evjen IM, Dhiman TR, Goff JP, Walters JL. Neutrophil function and

energy status in Holstein cows with uterine health disorders. Veterinary Immunology and

Immunopathology 2006, 113(1-2), 21-29.

Hamzic-Mehmedbasic A. Inflammatory cytokines as risk factors for mortality after Acute

cardiac events. Medical Archives 2016, 70(4), 252.

Hayırlı A, Çolak A. İneklerin Kuru ve Geçiş Dönemlerinde Sevk-İdare ve Besleme

Stratejileri: Postpartum Süreçte Metabolik Profil, Sağlık Durumu ve Fertiliteye Etkisi. Turkiye

Klinikleri Journal of Veterinary Sciences 2011 2(1), 1-35.

Heidarpour M, Mohri M, Fallah-Rad AH, Shahreza FD, Mohammadi M. Acute-phase

protein concentration and metabolic status affect the outcome of treatment in cows with

clinical and subclinical endometritis. Veterinary Record-English Edition 2012, 171(9), 219.

113

Page 130: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Heppelmann M, Weinert M, Brömmling A, Piechotta M, Merbach S, Schoon HA,

Hoedemaker M, Bollwein H. The effect of puerperal uterine disease on histopathologic

findings and mRNA expression of proinflammatory cytokines of the endometrium in dairy

cows. Theriogenology 2016, 85(7), 1348-1356.

Herath S, Fischer DP, Werling D, Williams EJ, Lilly ST, Dobson, H, Bryant CE,

Sheldon IM. Expression and function of Toll-like receptor 4 in the endometrial cells of the

uterus. Endocrinology 2006, 147(1), 562-570.

Herath S, Lilly ST, Santos NR, Gilbert RO, Goetze L, Bryant CE, White JO, Cronin J,

Sheldon IM. Expression of genes associated with immunity in the endometrium of cattle with

disparate postpartum uterine disease and fertility. Reproductive Biology and Endocrinology

2009, 7(1), 55.

Heuwieser W, Tenhagen BA, Tischer M, Lühr J, Blum H. Effect of three programmes for

the treatment of endometritis on the reproductive performance of a dairy herd. The Veterinary

Record 2000, 146(12), 338-341.

Hill J, Gilbert R. Reduced quality of bovine embryos cultured in media conditioned by

exposure to an inflamed endometrium. Australian Veterinary Journal 2008, 86(8), 312-316.

Hirsbrunner G, Knutti B, Küpfer U, Burkhardt H, Steiner A. Effect of prostaglandin E2,

DL-cloprostenol, and prostaglandin E2 in combination with D-cloprostenol on uterine

motility during diestrus in experimental cows. Animal Reproduction Science 2003, 79(1-2),

17-32.

Hisaeda K, Arima H, Sonobe T, Nasu M, Hagiwara K, Kirisawa R, Takahashi T,

Kikuchi, Nagahata H. Changes in acute-phase proteins and cytokines in serum and milk

whey from dairy cows with naturally occurring peracute mastitis caused by Klebsiella

pneumoniae and the relationship to clinical outcome. Journal of Veterinary Medical Science

2011, 73(11), 1399-1404.

Hoeben D, Burvenich C, Trevisi E, Bertoni G, Hamann J, Brucmaier RM, Blum JW.

Role of endotoxin and TNF-α in the pathogenesis of experimentally induced coliform mastitis

in periparturient cows. Journal of Dairy Research 2000, 67(4), 503-514.

Hoedemaker M, Prange D, Gundelach Y. Body condition change ante- and postpartum,

health and reproductive performance i German Holstein cows. Reproduction in Domestic

Animals 2009, 44(2), 167-173.

Hossein-Zadeh NG, Ardalan M. Cow-specific risk factors for retained placenta, metritis and

clinical mastitis in Holstein cows. Veterinary Research Communications 2011, 35(6), 345-

354.

114

Page 131: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Hussain AM. Bovine uterine defense mechanisms: a review. Journal of Veterinary Medicine,

Series B 1989, 36(1‐10), 641-651.

Huszenicza G, Fodor M, Gacs M, Kulcsar M, Dohmen MJW, Vamos M, Porkolab L,

Kegl T, Bartyik J, Lohuis JACM, Janosi S, Szita G. Uterine Bacteriology, Resumption of

Cyclic Ovarian Activity and Fertility in Postpartum Cows kept in Large-Scale Dairy Herds.

Reproduction in Domestic Animals 1999, 34(3-4), 237-245.

Huzzey JM, Duffield TF, LeBlanc SJ, Veira DM, Weary DM, Von Keyserlingk MAG.

Haptoglobin as an early indicator of metritis. Journal of Dairy Science 2009, 92(2), 621-625.

Ishikawa Y, Nakada K, Hagiwara K, Kirisawa R, Iwai H, Moriyoshi M et al. Changes in

interleukin-6 concentration in peripheral blood of pre-and post-partum dairy cattle and its

relationship to postpartum reproductive diseases. Journal of Veterinary Medical Science

2004, 66(11), 1403-1408.

Islam R, Kumar H, Nandi S, Mehrotra S. Circulatory level of interleukin-1 in

periparturient cows with or without postpartum reproductive diseases. Asian Pacific Journal

of Reproduction 2013a; 2(4), 316-320.

Islam R, Kumar H, Nandi S, Rai RB. Determination of anti-inflammatory cytokine in

periparturient cows for prediction of postpartum reproductive diseases. Theriogenology

2013b, 79(6), 974-979.

Johnson H, Torres CG, Carvallo F, Duchens M, Peralta OA. Endometrial expression of

selected transcripts in postpartum of primiparous Holstein cows with clinical and subclinical

endometritis. Animal Reproduction Science 2015, 156, 34-39.

Kaçar C, Kaya S. Uterine infections in cows and effect on reproductive performance. Kafkas

Universitesi Veteriner Fakültesi Dergisi 2014, 20(6), 975-982.

Kadivar A, Ahmadi MR, Vatankhah M. Associations of prepartum body condition score

with occurrence of clinical endometritis and resumption of postpartum ovarian activity in

dairy cattle. Tropical Animal Health and Production 2014, 46(1), 121-126.

Kaneene JB, Miller R. Risk factors for metritis in Michigan dairy cattle using herd-and cow-

based modelling approaches. Preventive Veterinary Medicine 1995, 23(3-4), 183-200.

Karsch FJ, Battaglia DF, Breen KM, Debus N, Harris TG. Mechanisms for ovarian cycle

disruption by immune/inflammatory stress. Stress 2000, 5(2), 101-112.

Kasimanickam R, Duffield TF, Foster RA, Gartley CJ, Leslie KE, Walton JS, Johnson

WE. A comparison of the cytobrush and uterine lavage techniques to evaluate endometrial

115

Page 132: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

cytology in clinically normal postpartum dairy cows. The Canadian Veterinary Journal 2005,

46(3), 255.

Kasimanickam R, Duffield TF, Foster RA, Gartley CJ, Leslie KE, Walton JS, Johnson

WE. Endometrial cytology and ultrasonography for the detection of subclinical endometritis

in postpartum dairy cows. Theriogenology 2004, 62(1), 9-23.

Kasimanickam R, Kasimanickam V, Kastelic JP. Mucin 1 and cytokines mRNA in

endometrium of dairy cows with postpartum uterine disease or repeat breeding.

Theriogenology 2014, 81(7), 952-958.

Kasimanickam RK, Kasimanickam VR, Olsen JR, Jeffress EJ, Moore DA, Kastelic JP.

Associations among serum pro-and anti-inflammatory cytokines, metabolic mediators, body

condition, and uterine disease in postpartum dairy cows. Reproductive Biology and

Endocrinology 2013, 11(1), 103.

Kaufmann TB, Drillich M, Tenhagen BA, Forderung D, Heuwieser W. Prevalence of

bovine subclinical endometritis 4h after insemination and its effects on first service

conception rate. Theriogenology 2009, 71(2), 385-391.

Kaufmann TB, Drillich M, Tenhagen BA, Heuwieser W. Correlations between

periparturient serum concentrations of non-esterified fatty acids, beta-hydroxybutyric acid,

bilirubin, and urea and the occurrence of clinical and subclinical postpartum bovine

endometritis. BMC Veterinary Research 2010a, 6(1), 47.

Kaufmann TB, Westermann S, Drillich M, Plöntzke J, Heuwieser W. Systemic antibiotic

treatment of clinical endometritis in dairy cows with ceftiofur or two doses of cloprostenol in

a 14-d interval. Animal Reproduction Science 2010b, 121(1-2), 55-62.

Kauma SW. Cytokines in implantation. Journal of Reproduction and Fertility. Supplement

2000, 55, 31-42.

Kaveh AA, Ranjbari O, Mosaferi S. The effect of intrauterine injection of super-oxidized

water on the improvement of postpartum endometritis in dairy cows. European Journal of

Zoological Research 2014, 3(1), 55-61.

Kawashima C, Kaneko E, Montoya CA, Matsui M, Yamagishi N, Matsunaga N, Ishii M,

Kida K, Miyake Y, Miyamoto, A. Relationship between the first ovulation within three

weeks postpartum and subsequent ovarian cycles and fertility in high producing dairy cows.

Journal of Reproduction and Development 2006, 52(4), 479-486.

116

Page 133: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Kaya D. İneklerde Kronik Endometritis Olgularında Lotagen®, Eucacomp® ve PGF2a

Uygulamalarının Fertilite Parametreleri Üzerine Etkilerinin Araştırılması, Doktora Tezi,

Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara 2008, 121.

Kennedy PC, Miller RB. The female genital system. In: Jubb KVF, Kennedy PC, Palmer N

(Eds). Pathology of domestic animals. 4th ed. Volume 3, San Diego, Academic Press, 1993. s

378–387.

Kim IH, Kang HG, Jeong JK, Hur TY, Jung YH. Inflammatory cytokine concentrations in

uterine flush and serum samples from dairy cows with clinical or subclinical endometritis.

Theriogenology 2014, 82(3), 427-432.

Kim IH, Kang HG. Risk factors for postpartum endometritis and the effect of endometritis

on reproductive performance in dairy cows in Korea. Journal of Reproduction and

Development 2003, 49(6), 485-491.

Kim IH, Na KJ, Yang MP. Immune responses during the peripartum period in dairy cows

with postpartum endometritis. Journal of Reproduction and Development 2005, 51(6), 757-

764.

Kimura K, Goff JP, Kehrli ME, Reinhardt TA. Decreased Neutrophil Function as a Cause

of Retained Placenta in Dairy Cattle1. Journal of Dairy Science 2002, 85(3), 544-550.

Kindahl H, Bekana M, Kask K, Königsson K, Gustafsson H, Odensvik K. Endocrine

aspects of uterine involution in the cow. Reproduction in Domestic Animals 1999, 34(3-4),

261-268.

Klasing KC, LAurin DE, Peng RK, Fry DM. Immunologically mediated growth depression

in chicks: Influence of feed intake, corticosterone and interleukin-1. The Journal of Nutrition

1987, 117(9), 1629-1637.

Knutti B, Kupfer U, Busato A. Reproductive efficiency of cows with endometritis after

treatment with intrauterine infusions or prostaglandin injections, or no treatment. Journal of

Veterinary Medicine Series A 2000, 47(10), 609-615.

Ksontini R, MacKay SL, Moldawer LL. Revisiting the role of tumor necrosis factor α and

the response to surgical injury and inflammation. Archives of Surgery 1998, 133(5), 558-567.

Kyle SD, Callahan CJ, Allrich RD. Effect of progesterone on the expression of estrus at the

first postpartum ovulation in dairy cattle. Journal of Dairy Science 1992, 75(6), 1456-1460.

LeBlanc SJ, Duffield TF, Leslie KE, Bateman KG, Keefe GP, Walton JS, Johnson WH.

Defining and diagnosing postpartum clinical endometritis and its impact on reproductive

performance in dairy cows. Journal of Dairy Science 2002a, 85(9), 2223-2236.

117

Page 134: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

LeBlanc SJ, Duffield TF, Leslie KE, Bateman KG, Keefe GP, Walton JS, Johnson WH.

The effect of treatment of clinical endometritis on reproductive performance in dairy cows.

Journal of Dairy Science 2002b, 85(9), 2267-2249.

LeBlanc SJ, Osawa T, Dubuc J. Reproductive tract defense and disease in postpartum dairy

cows. Theriogenology 2011, 76(9), 1610-1618.

LeBlanc SJ. Interactions of metabolism, inflammation, and reproductive tract health in the

postpartum period in dairy cattle. Reproduction in Domestic Animals 2012, 47(5), 18-30.

LeBlanc SJ. Postpartum uterine disease and dairy herd reproductive performance: a review.

The Veterinary Journal 2008, 176(1), 102-114.

Lefebvre RC, Stock AE. Therapeutic efficiency of antibiotics and prostaglandin F2α in

postpartum dairy cows with clinical endometritis: an evidence-based evaluation. Veterinary

Clinics: Food Animal Practice 2012, 28(1), 79-96.

Lenz M, Drillich M, Heuwieser W. Evaluation of the diagnosis of subclinical endometritis

in dairy cattle using ultrasound. Berliner und Munchener tierarztliche Wochenschrift 2007,

120(5-6), 237-244.

Leslie KE. The events of normal and abnormal postpartum reproductive endocrinology and

uterine involution in dairy cows: A review. Canadian Veterinary Journal 1983, 24(3), 67-71.

Lewis GS. Steroidal regulation of uterine resistance to bacterial infectionin livestock.

Reoroductive Biology and Endocrinology 2003, 1(1), 117.

Lewis GS. Uterine health and disorders. Journal of Dairy Science 1997, 80(5), 984-994.

Li D, Liu Y, Li Y, Lv Y, Pei X, Guo D. Significance of nitric oxide concentration in plasma

and uterine secretes with puerperal endometritis in dairy cows. Veterinary Research

Communications 2010, 34(4), 315-321.

Lindell JO, Kindahl H, Jansson L, Edqvist LE. Postpartum release of prostaglandin F2α

and uterine involution in the cow. Theriogenology 1982, 17(3), 237-245.

Loyi T, Kumar H, Nandi S, Mathapati BS, Patra MK, Pattnaik B. Differential expression

of pro-inflammatory cytokines in endometrial tissue of buffaloes with clinical and sub-clinical

endometritis. Research in Veterinary Science 2013, 94(2), 336-340.

Loyi T, Kumar H, Nandi S, Patra MK. Expression of pathogen recognition receptors and

pro-inflammatory cytokine transcripts in clinical and sub-clinical endometritis cows. Animal

Biotechnology 2015, 26(3), 194-200.

Lucy MC, Savio JD, Badinga L, De La Sota RL, Thatcher WW. Factors that affect

ovarian follicular dynamics in cattle. Journal of Animal Science 1992, 70(11), 3615-3626.

118

Page 135: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Machado VS, Knauer WA, Bicalho MLS, Oikonomou G, Gilbert RO, Bicalho RC. A

novel diagnostic technique to determine uterine health of Holstein cows at 35 days

postpartum. Journal of Dairy Science 2012, 95(3), 1349-1357.

Madoz LV, De la Sota RL, Suzuki K, Heuwieser W, Drillich M. Use of hysteroscopy for

the diagnosis of postpartum clinical endometritis in dairy cows. The Veterinary Record 2010,

167(4), 142-143.

Madoz LV, Giuliodori MJ, Jaureguiberry M, Plöntzke J, Drillich M, de la Sota RL. The

relationship between endometrial cytology during estrous cycle and cutoff points for the

diagnosis of subclinical endometritis in grazing dairy cows. Journal of Dairy Science 2013,

96(7), 4333-4339.

Madoz LV, Giuliodori MJ, Migliorisi AL, Jaureguiberry M, De la Sota RL. Endometrial

cytology, biopsy, and bacteriology for the diagnosis of subclinical endometritis in grazing

dairy cows. Journal of Dairy Science 2014, 97(1), 195-201.

Makki M, Ahmadi MR, Gheisari HR, Nazifi S. Cure rate of postpartum endometritis after

different treatments in high produce dairy cows. Comparative Clinical Pathology 2017, 26(4),

921-928.

Manimaran A, Kumaresan A, Jeyakumar S, Mohanty TK, Sejian V, Kumar N, Sreela

L, Arul Prakash M, Mooventhan P, Anantharaj A, Das DN. Potential of acute phase

proteins as predictor of postpartum uterine infections during transition period and its

regulatory mechanism in dairy cattle. Veterinary World 2016, 9(1), 91-100.

Maquivar MG, Barragan AA, Velez JS, Bothe H, Schuenemann GM. Effect of

intrauterine dextrose on reproductive performance of lactating dairy cows diagnosed with

purulent vaginal discharge under certified organic management. Journal of Dairy Science

2015, 98(6), 3876-3886.

Markusfeld O. Factors responsible for post parturient metritis in dairy cattle. The Veterinary

Record 1984, 114(22), 539-542.

Markusfeld O. Periparturient traits in seven high dairy herds. Incidence rates, association

with parity, and interrelationships among traits. Journal of Dairy Science 1987, 70(1), 158-

166.

Martinez N, Risco CA, Lima FS, Bisinotto RS, Greco LF, Ribeiro ES, Maunsell F,

Galvão K, Santos JEP. Evaluation of peripartal calcium status, energetic profile, and

neutrophil function in dairy cows at low or high risk of developing uterine disease. Journal of

Dairy Science 2012, 95(12), 7158-7172.

119

Page 136: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Mateus L, da Costa LL, Bernardo F, Silva JR. Influence of puerperal uterine infection on

uterine health and postpartum ovarian activity in dairy cows. Reproduction in Domestic

Animals 2002, 37(1), 31-35.

McDougall S, de Boer M, Compton C, LeBlanc SJ. Clinical trial of treatment programs for

purulent vaginal discharge in lactating dairy cattle in New Zealand. Theriogenology 2013,

79(8), 1139-1145.

McDougall S, Hussein H, Aberdein D, Buckle K, Roche J, Burke C, Mitchell M, Meier

S. Relationships between cytology, bacteriology and vaginal discharge scores and

reproductive performance in dairy cattle. Theriogenology 2011, 76(2), 229-240.

McDougall S, Macaulay R, Compton C. Association between endometritis diagnosis using

a novel intravaginal device and reproductive performance in dairy cattle. Animal

Reproduction Science 2007, 99(1-2), 9-23.

McDougall S. Effect of intrauterine antibiotic treatment on reproductive performance of dairy

cows following periparturient disease. New Zealand Veterinary Journal 2001, 49(4), 150-158.

Mejia ME, Lacau-Mengido IM. Endometritis treatment with a PGF2α analog does not

improve reproductive performance in a large dairy herd in Argentina. Theriogenology 2005,

63(5), 1266-1276.

Melcher Y, Prunner I, Drillich M. Degree of variation and reproducibility of different

methods for the diagnosis of subclinical endometritis. Theriogenology 2014, 82(1), 57-63.

Mendelez P, McHale J, Bartolome J, Archbald LF, Donovan GA. Uterine involution and

fertility of Holstein cows subsequent to early postpartum PGF2α treatment for acute puerperal

metritis. Journal of Dairy Science 2004, 87(10), 3238-3246.

Métris A, George SM, Baranyi J. Use of optical density detection times to assess the effect

of acetic acid on single-cell kinetics. Applied and Environmental Microbiology 2006, 72(10),

6674-6679.

Mette C, Dooleweerdt BC, Stine J, Miki BA, Roenn PM, Henrik LJ. Evaluation of the

systemic acute phase response and endometrial gene expression of serum amyloid A and pro-

and anti-inflammatory cytokines in mares with experimentally induced endometritis.

Veterinary Immunology and Immunopathology 2010, 138(1-2), 95-105.

Miller HV, Kimsey PB, Kendrick JW, Darien B, Franti C, Horton J. Endometritis of

dairy cattle: diagnosis, treatment and fertility. Bovine Practice 1980, 15, 13-23.

Mishra S, Kumari K, Dubey A. Body condition scoring of dairy cattle: a review. Research

and Reviews: Journal of Veterinary Sciences 2016, 2(1), 58-65.

120

Page 137: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Miyamoto Y, Skarzynski DJ, Okuda K. Is tumor necrosis factor α a trigger for the initiation

of endometrial prostaglandin F2α release at luteolysis in cattle?. Biology of Reproduction

2000, 62(5), 1109-1115.

Moe PW, Flatt WP, Tyrell HF. Net energy value of feeds for lactation. Journal of Dairy

Science 1972, 55(7), 945-958.

Mohamed-Ali V, Goodrick S, Rawesh A, Katz DR, Miles JM, Yudkin JS, Klein S,

Coppack SW. Subcutaneous adipose tissue releases interleukin-6, but not tumor necrosis

factor-α, in vivo. The Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism 1997, 82(12), 4196-

4200.

Monaco C, Andreakos E, Kiriakidis S, Mauri C, Bicknell C, Foxwell B, Cheshire N,

Paleolog E, Feldmann M. Canonical pathway of nuclear factor κB activation selectively

regulates proinflammatory and prothrombotic responses in human atherosclerosis.

Proceedings of the National Academy of Sciences of the United States of America 2004,

101(15), 5634-5639.

Murakami S, Miyamoto Y, Skarzynski DJ, Okuda K. Effects of tumor necrosis factor-α on

secretion of prostaglandins E2 and F2α in bovine endometrium throughout the estrous cycle.

Theriogenology 2001, 55(8), 1667-1678.

Murata H, Shimada N, Yoshioka M. Current research on acute phase proteins in veterinary

diagnosis: an overview. The Veterinary Journal 2004, 168(1), 28-40.

Murphy MG, Boland MP, Roche JF. Pattern of follicular growth and resumption of ovarian

activity in postpartum beef suckler cows. Journal of Reproduction and Fertility 1990, 90(2),

523-533.

Murray RD, Allison JD, Gard RP. Bovine endometritis: comparative efficacy of alfaprostol

and intrauterine therapies, and other factors influencing clinical success. The Veterinary

Record 1990, 127(4), 86-90.

Murtaugh MP, Baarsch MJ, Zhou Y, Scamurra RW, Lin G. Inflammatory cytokines in

animal health and disease. Veterinary Immunology and Immunopathology 1996, 54(1-4), 45-

55.

Myers TR, Myers DA, Gregg DW, Moss GE. Endogenous opioid suppression of release of

luteinizing hormone during suckling in postpartum anestrous beef cows. Domestic Animal

Endocrinology 1989, 6(3), 183-190.

Nakao T, Gamal A, Osawa T, Nakada K, Moriyoshi M, Kawata K. Postpartum plasma

PGF metabolite profile in cows with dystocia and/or retained placenta, and effect of

121

Page 138: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

fenprostalene on uterine involution and reproductive performance. Journal of Veterinary

Medical Science 1997, 59(9), 791-794.

Nakao T, Moriyoshi M, Kawata K. Effect of postpartum intrauterine treatment with 2%

polyvinyl-pyrrolidone-iodine solution on reproductive efficiency in cows. Theriogenology

1988, 30(6), 1033-1043.

Nebel RL, McGilliard ML. Interactions of high milk yield and reproductive performance in

dairy cows. Journal of Dairy Science 1993, 76(10), 3257-3268.

Noakes D. The puerperium and care of the new born. In: Noakes DE, Parkinson TJ, England

GCW (Eds), Arthur’s Veterinary Reproduction and Obstetrics. 8th Ed. WD Saunders,

Philadelphia, 2001, s 189-202.

Noakes DE, Wallace L, Smith GR. Bacterial flora of the uterus of cows after calving on two

hygienically contrasting farms. The Veterinary Record 1991, 128(19), 440-442.

Novaković Ž, Sretenović L, Aleksić S, Petrović MM, Pantelić V, Ostojić-Andrić D,

Nikšić, D. Body condition of cows in production cycle. Biotechnology in Animal Husbandry

2010, 26(5-6), 309-318.

Okano A, Tomizuka T. Ultrasonic observation of postpartum uterine involution in the cow.

Theriogenology 1987, 27(2), 369-376.

Okuda K, Sakumoto R, Okamoto N, Acosta TJ, Abe H, Okada H, Sinowatz F,

Skarzynski DJ. Cellular localization of genes and proteins for tumor necrosis factor-α (TNF),

TNF receptor types I and II in bovine endometrium. Molecular and Cellular Endocrinology

2010, 330(1-2), 41-48.

Okuda K, Sakumoto R. Regulation of uterine function by cytokines in cows: Possible

actions of tumor necrosis factor‐α, interleukin‐1α and interferon‐τ. Animal Science Journal

2006, 77(3), 266-274.

Olson JD, Ball L, Mortimer RG, Farin PW, Adney WS, Huffman EM. Aspects of

bacteriology and endocrinology of cows with pyometra and retained fetal membranes.

American Journal of Veterinary Research 1984, 45(11), 2251-2255.

Olson NC, Hellyer PW, Dodam JR. Mediators and vascular effects in response to

endotoxin. British Veterinary Journal 1995, 151(5), 489-522.

Opal SM, DePalo VA. Anti-inflammatory cytokines. Chest 2000, 117(4), 1162.

Opsomer G, Gröhn YT, Hertl J, Coryn M, Deluyker H, de Kruif A. Risk factors for post

partum ovarian dysfunction in high producing dairy cows in Belgium: a field study.

Theriogenology 2000, 53(4), 841-857.

122

Page 139: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Öcal H, Kalkan C. Puerperal dönem fizyolojisi. In: Semecan A, Kaymaz M, Fındık M,

Rişvanlı A, Köker A (Eds). Çiftlik Hayvanlarında Doğum ve Jinekoloji. 1. Baskı. Malatya,

Medipres Yayınevi, 2012, s 313-343.

Öcal H. Puerperal dönem ve sorunları. In: Alaçam E (Ed), Evcil Hayvanlarda Doğum ve

İnfertilite. 3. Baskı, Ankara, Medisan Yayıncılık, 2001, s 213-230.

Paisley LG, Mickelsen W, Anderson PB. Mechanisms and therapy for retained fetal

membranes and uterine infections of cows: a review. Theriogenology 1986, 25(3), 353-381.

Palmer C. Postpartum uterine infection. In: Hopper RM (Ed), Bovine Reproduction. 1st ed.

John Wiley & Sons, Denver, 2014, s 440-448.

Palmer CW. Postpartum endometritis: Current concepts in diagnosis and treatment. In 29th

World Veterinary Congress. s 241-250, 27-31 July, 2008, Vancouver.

Paran H, Sivak G, Mayo A, Freund U, Reshef T, Kidron D. Evaluation of inflammatory

cytokines as prognostic markers in experimental acute pancreatitis in rats. Acta Cirurgica

Brasileira 2000, 15(2), 00-00.

Parkinson T. Infertility in the cow: Structural and funcional abnormalities, management

deficiencies and non-specific infections. In: Noakes DE, Parkinson TJ, England GCW (Eds),

Arthur’s Veterinary Reproduction and Obstetrics. 8th Ed. WD Saunders, Philadelphia, 2001, s

383-471.

Patra MK, Kumar H, Nandi S, Loyi T, Islam R. Upregulation of TLR-4 and

proinflammatory cytokine transcripts as diagnostic indicator of endometritis in buffaloes.

Journal of Applied Animal Research 2014, 42(3), 256-262.

Peter AT, Bosu WT, DeDecker RJ. Suppression of preovulatory luteinizing hormone surges

in heifers after intrauterine infusions of Escherichia coli endotoxin. American Journal of

Veterinary Research 1989, 50(3), 368-373.

Peter AT, Bosu WTK. Relationship of uterine infections and folliculogenesis in dairy cows

during early puerperium. Theriogenology 1988, 30(6), 1045-1051.

Peter S, Michel G, Hahn A, Ibrahim M, Lübke-Becker A, Jung M, Einspanier R, Gabler

C. Puerperal influence of bovine uterine health status on the mRNA expression of pro-

inflammatory factors. Journal of Physiology and Pharmacology 2015, 66(3), 449-462.

Petersen HH, Nielsen JP, Heegaard PMH. Application of acute phase protein

measurements in veterinary clinical chemistry. Veterinary Research 2004, 35(2), 163-187.

Pighetti GM, Sordillo LM. Regulation of mammary gland macrophage tumour necrosis

factor-α production with interferon-γ. Research in Veterinary Science 1994, 56(2), 252-255.

123

Page 140: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Piqué M, López JM, Foissac S, Guigó R, Méndez R. A combinatorial code for CPE-

mediated translational control. Cell 2008, 132(3), 434-448.

Pleticha S, Drillich M, Heuwieser W. Evaluation of the Metricheck device and the gloved

hand for the diagnosis of clinical endometritis in dairy cows. Journal of Dairy Science 2009,

92(11), 5429-5435.

Plöntzke J, Madoz LV, De la Sota RL, Drillich M, Heuwieser W. Subclinical endometritis

and its impact on reproductive performance in grazing dairy cattle in Argentina. Animal

Reproduction Science 2010, 122(1-2), 52-57.

Plöntzke J, Madoz LV, De la Sota RL, Heuwieser W, Drillich M. Prevalence of clinical

endometritis and its impact on reproductive performance in grazing dairy cattle in Argentina.

Reproduction in Domestic Animals 2011, 46(3), 520-526.

Polat B, Cengiz M, Cannazik O, Colak A, Oruc E, Altun S, Salar S, Bastan A.

Endometrial echotexture variables in postpartum cows with subclinical endometritis. Animal

Reproduction Science 2015, 155, 50-55.

Potter TJ, Guitian J, Fishwick J, Gordon PJ, Sheldon IM. Risk factors for clinical

endometritis in postpartum dairy cattle. Theriogenology 2010, 74(1), 127-134.

Priest NV, McDougall S, Burke CR, Roche JR, Mitchell M, McLeod KL, Greenwood

SL, Meier S. The responsiveness of subclinical endometritis to a nonsteroidal

antiinflammatory drug in pasture-grazed dairy cows. Journal of Dairy Science 2013, 96(7),

4323-4332.

Prunner I, Pothmann H, Wagener K, Giuliodori M, Huber J, Ehling-Schulz M, Drillich

M. Dynamics of bacteriologic and cytologic changes in the uterus of postpartum dairy cows.

Theriogenology 2014a, 82(9), 1316-1322.

Prunner I, Wagener K, Pothmann H, Ehling-Schulz M, Drillich M. Risk factors for

uterine diseases on small-and medium-sized dairy farms determined by clinical,

bacteriological, and cytological examinations. Theriogenology 2014b, 82(6), 857-865.

Purohit GN, Dholpuria S, Yadav S, Barolia Y, Kumar P. Diagnosis and treatment of

clinical and sub-clinical endometritis-a clinical study in 30 cows. Intas Polivet 2013, 14(1),

33-34.

Purohit GN, Ruhil S, Khichar V. Postpartum endometritis in dairy cows: current status of

diagnosis, therapy and prevention. Theriogenology Insight 2015, 5(1), 1-23.

Ribeiro ES, Lima FS, Greco LF, Bisinotto RS, Monteiro APA, Favoreto M, Santos JEP.

Prevalence of periparturient diseases and effects on fertility of seasonally calving grazing

124

Page 141: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

dairy cows supplemented with concentrates. Journal of Dairy Science 2013, 96(9), 5682-

5697.

Risco CA, Younquist RS, Shore MD. Postpartum uterine infections. In: Younquist RS,

Threlfall WR (Eds), Current Theraphy in Large Animal Theriogenology. 2nd ed. Elsevier

Health Sciences, Philadelphia, 2006, s 339-344.

Roach DR, Bean AG, Demangel C, France MP, Briscoe H, Britton WJ. TNF regulates

chemokine induction essential for cell recruitment, granuloma formation, and clearance of

mycobacterial infection. The Journal of Immunology 2002, 168(9), 4620-4627.

Roche JF. The effect of nutritional management of the dairy cow on reproductive efficiency.

Animal Reproduction Science 2006, 96(3-4), 282-296.

Roche JR, Friggens NC, Kay JK, Fisher MW, Stafford KJ, Berry DP. Invited review:

Body condition score and its association with dairy cow productivity, health, and welfare.

Journal of Dairy Science 2009, 92(12), 5769-5801.

Rodrı́guez-Gaspar M, Santolaria F, Jarque-López A, González-Reimers E, Milena A, de

la Vega MJ, Rodrı́guez- Rodrı́guez E, Gómez-Sirvent JL. Prognostic value of cytokines in

SIRS general medical patients. Cytokine 2001, 15(4), 232-236.

Rowson LEA, Lamming G, Fry RM. The relationship between ovarian hormones and

uterine infection. Veterinary Record 1953, 65(22), 335-40.

Ruder C A, Sasser RG, Williams RJ, Ely JK, Bull RC, Butler JE. Uterine infections in the

postpartum cow: II. Possible synergistic effect of Fusobacterium necrophorum and

Corynebacterium pyogenes. Theriogenology 1981, 15(6), 573-580.

Rukkwamsuk T, Kruip TAM, Wensing T. Relationship between overfeeding and

overconditioning in the dry period and the problems of high producing dairy cows during the

postparturient period. Veterinary Quarterly 1999, 21(3), 71-77.

Runciman DJ, Anderson GA, Malmo J, Davis GM. Effect of intrauterine treatment with

cephapirin on the reproductive performance of seasonally calving dairy cows at risk of

endometritis following periparturient disease. Australian Veterinary Journal 2008a, 86(7),

250–258.

Runciman DJ, Anderson GA, Malmo J, Davis GM. Use of postpartum vaginoscopic

(visual vaginal) examination of dairy cows for the diagnosis of endometritis and the

association of endrometritis with reduced reproductive performance. Australian Veterinary

Journal 2008b, 86(6), 205-213.

125

Page 142: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Runciman DJ, Anderson GA, Malmo J. Comparision of two methods of detecting purulent

vaginal discharge in postpartum dairy cows and effect of intrauterine cephapirin on

reproductive performance. Australian Veterinary Journal 2009, 87(9), 369–378.

Sakaguchi M, Sasamoto Y, Suzuki T, Takahashi Y, Yamada Y. Postpartum ovarian

follicular dynamics and estrous activity in lactating dairy cows. Journal of Dairy Science

2004, 87(7), 2114-2121.

Sakaguchi M. Differences between body condition scores and body weight changes in

postpartum dairy cows in relation to parity and reproductive diseases. The Canadian

Veterinary Journal 2009, 50(6), 649-656.

Salah N, Yimer N. Cytological endometritis and its agreement with ultrasound examination

in postpartum beef cows. Veterinary World 2017, 10(6), 605-609.

Salehi R, Colazo MG, Gobikrushanth M, Basu U, Ambrose DJ. Effects of prepartum

oilseed supplements on subclinical endometritis, pro-and anti-inflammatory cytokine

transcripts in endometrial cells and postpartum ovarian function in dairy cows. Reproduction,

Fertility and Development 2017, 29(4), 747-758.

Sandals WCD, Curtis RA, Cote JF, Martin SW. The effect of retained placenta and

metritis complex on reproductive performance in dairy cattle—a case control study. The

Canadian Veterinary Journal 1979, 20(5), 131-135.

Santos TM, Bicalho RC. Diversity and succession of bacterial communities in the uterine

fluid of postpartum metritic, endometritic and healthy dairy cows. PLoS One 2012, 7(12), 1-

10.

Santos TMA, Caixeta LS, Machado VS, Rauf AK, Gilbert RO, Bicalho RC.

Antimicrobial resistance and presence of virulence factor genes in Arcanobacterium pyogenes

isolated from the uterus of postpartum dairy cows. Veterinary Microbiology 2010, 145(1-2),

84-89.

Sattler T, Fürll M. Creatine kinase and aspartate aminotransferase in cows as indicators for

endometritis. Journal of Veterinary Medicine Series A 2004, 51(3), 132-137.

Savio JD, Boland MP, Hynes N, Roche JF. Resumption of follicular activity in the early

postpartum period of dairy cows. Journal of Reproduction and Fertility 1990, 88(2), 569-579.

Scalia D, Lacetera N, Bernabucci U, Demeyere K, Duchateau L, Burvenich C. In vitro

effects of nonesterified fatty acids on bovine neutrophils oxidative burst and viability. Journal

of Dairy Science 2006, 89(1), 147-154.

Schäfer-Somi S. Cytokines during early pregnancy of mammals: a review. Animal

Reproduction Science 2003, 75(1-2), 73-94.

126

Page 143: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Scully S, Maillo V, Duffy P, Kelly AK, Crowe MA, Rizos D, Lonergan P. The effect of

lactation on post-partum uterine involution in Holstein dairy cows. Reproduction in Domestic

Animals 2013, 48(6), 888-892.

Seals RC, Wulster‐Radcliffe MC, Lewis GS. Uterine response to infectious bacteria in

estrous cyclic ewes. American Journal of Reproductive Immunology 2003, 49(5), 269-278.

Selsted ME, Ouellette AJ. Mammalian defensins in the antimicrobial immune response.

Nature Immunology 2005, 6(6), 551-557.

Senger PL. The puerperium and lactation. In: Senger PL (Ed), Pathways to Pregnancy and

Parturition. 2nd ed. Current Conceptions Inc, Pullman, 2003, s 326-345.

Senosy WS, Izaike Y, Osawa T. Influences of metabolic traits on subclinical endometritis at

different intervals postpartum in high milking cows. Reproduction in Domestic Animals 2012,

47(4), 666-674.

Sens A, Heuwieser W. Presence of Escherichia coli, Trueperella pyogenes, α-hemolytic

streptococci, and coagulase-negative staphylococci and prevalence of subclinical

endometritis. Journal of Dairy Science 2013, 96(10), 6347-6354.

Sheldon IM, Cronin J, Goetze L, Donofrio G, Schuberth HJ. Defining postpartum uterine

disease and the mechanisms of infection and immunity in the female reproductive tract in

cattle. Biology of Reproduction 2009a, 81(6), 1025-1032.

Sheldon IM, Cronin JG, Healey GD, Gabler C, Heuwieser W, Streyl D, Bromfield JJ,

Miyomoto A, Fergani C, Dobson H. Innate immunity and inflammation of the bovine

female reproductive tract in health and disease. Reproduction 2014, 148(3), R41-R51.

Sheldon IM, Dobson H. Postpartum uterine health in cattle. Animal Reproduction Science

2004, 82-83, 295-306.

Sheldon IM, Lewis GS, LeBlanc S, Gilbert RO. Defining postpartum uterine diseases in

cattle. Theriogenology 2006, 65(8), 1516-1530.

Sheldon IM, Noakes DE, Rycroft AN, Dobson H. Effect of postpartum manual examination

of the vagina on uterine bacterial contamination in cows. Veterinary Record 2002a, 151(18),

531–534.

Sheldon IM, Noakes DE, Rycroft AN, Dobson H. The effect of intrauterine administration

of estradiol on postpartum uterine involution in cattle. Theriogenology 2003a, 59(5), 1357-

1371.

Sheldon IM, Noakes DE, Rycroft AN, Pfeiffer DU, Dobson H. Influence of uterine

bacterial contamination after parturition on ovarian dominant follicle selection and follicle

growth and function in cattle. Reproduction 2002b, 123(6), 837-845.

127

Page 144: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Sheldon IM, Noakes DE. Comparison of three treatments for bovine endometritis.

Veterinary Record 1998, 142(21), 575-579.

Sheldon IM, Owens SE, Turner ML. Innate immunity and the sensing of infection, damage

and danger in the female genital tract. Journal of Reproductive Immunology 2017, 119, 67-73.

Sheldon IM, Price SB, Cronin J, Gilbert RO, Gadsby JE. Mechanisms of infertility

associated with clinical and subclinical endometritis in high producing dairy cattle.

Reproduction in Domestic Animals 2009b, 44(3), 1-9.

Sheldon IM, Rycroft AN, Dogan B, Craven M, Bromfield JJ, Chandler A, Roberts MH,

Price SB, Gilbert RO, Simpson KW. Specific strains of Escherichia coli are pathogenic for

the endometrium of cattle and cause pelvic inflammatory disease in cattle and mice. PLoS

One 2010, 5(2), e9192.

Sheldon IM, Rycroft AN, Williams EJ, Noakes DE, Dobson H. Bacteriology of

endometritis. Cattle Practice 2003b, 11(4), 251-254.

Sheldon IM, Williams EJ, Miller NA, Nash DM, Herath S. Uterine disease in cattle after

parturition. The Veterinary Journal 2008, 176(1), 115-121.

Sheldon IM. Endometritis in cattle: pathogenesis, consequences for fertility, diagnosis and

therapeutic recommendations. Intervet Reproduction Management Bulletin 2007, 2(1), 1-5.

Sheldon IM. The postpartum uterus. Veterinary Clinics: Food Animal Practice 2004, 20(3),

569-591.

Shrestha HK, Nakao T, Higaki T, Suzuki T, Akita M. Resumption of postpartum ovarian

cyclicity in high-producing Holstein cows. Theriogenology 2004, 61(4), 637-649.

Shrestha HK, Nakao T, Suzuki T, Akita M, Higaki T. Relationships between body

condition score, body weight, and some nutritional parameters in plasma and resumption of

ovarian cyclicity postpartum during pre-service period in high-producing dairy cows in a

subtropical region in Japan. Theriogenology 2005, 64(4), 855-866.

Sica A, Matsushima K, Van Damme J, Wang JM, Polentarutti N, Dejana E, Colotta F,

Mantovani A. IL-1 transcriptionally activates the neutrophil chemotactic factor/IL-8 gene in

endothelial cells. Immunology 1990, 69(4), 548.

Singh J, Murray RD, Mshelia G, Woldehiwet Z. The immune status of the bovine uterus

during the peripartum period. The Veterinary Journal 2008, 175(3), 301-309.

Skarzynski DJ, Bah MM, Deptula KM, Woclawek-Potocka I, Korzekwa A, Shibaya M,

Pilawski W, Okuda K. Roles of tumor necrosis factor-α of the estrous cycle in cattle: an in

vivo study. Biology of Reproduction 2003, 69(6), 1907-1913.

128

Page 145: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Stagg K, Spicer LJ, Sreenan JM, Roche JF, Diskin MG. Effect of calf isolation on

follicular wave dynamics, gonadotropin and metabolic hormone changes, and interval to fist

ovulation in beef cows fed either of two energy levels postpartum. Biology of Reproduction

1998, 59(4), 777-783.

Stossel TP. Phagocytosis: recognition and ingestion. Seminars in Hematology, 1975, 12(1),

83-116.

Subandrio AL, Sheldon IM, Noakes DE. Peripheral and intrauterine neutrophil function in

the cow: the influence of endogenous and exogenous sex steroid hormones. Theriogenology

2000, 53(8), 1591-1608.

Tan X, Huang YJ, Jiang YW, Hu SH. Persistence of oxytetracycline residues in milk after

the intrauterine treatment of lactating cows for endometritis. Veterinary Record 2007,

161(17), 585-587.

Thurmond MC, Jameson CM, Picanso JP. Effect of intrauterine antimicrobial treatment in

reducing calving-to-conception interval in cows with endometritis. Journal of the American

Veterinary Medical Association 1993, 203(11), 1576-1578.

Tizard I. How inflammation is triggered. In: Tizard I (Ed), Veterinary Immunology an

Introduction. 8th ed. WD Saunders, Philedelphia, 2009, s 11-27.

Tothova C, Nagy O, Kovac G. Acute phase proteins and their use in the diagnosis of

diseases in ruminants: a review. Veterinarni Medicina 2014, 59(4), 163-180.

Trevisi E, Jahan N, Bertoni G, Ferrari A, Minuti A. Pro-inflammatory cytokine profile in

dairy cows: consequences for new lactation. Italian Journal of Animal Science 2015, 14(3),

3862.

Trimbos JB, Arentz NP. The efficiency of the Cytobrush versus the cotton swab in the

collection of endocervical cells in cervical smears. Acta Cytologica 1986, 30(3), 261-263.

Tsousis G, Sharifi AR, Hoedemaker M. Increased risk of conception failure in German

Holstein Friesian cows with chronic endometritis. Reproduction in Domestic Animals 2010,

45(6), 1114-1117.

Underhill DM, Ozinsky A. Phagocytosis of microbes: complexity in action. Annual Review

of Immunology 2002, 20(1), 825-852.

Valergakis GE, Oikonomou G, Arsenos G, Banos G. Phenotypic association between

energy balance indicators and reproductive performance in primiparous Holstein cows. The

Veterinary Record 2011, 168(7), 189.

Van Miert ASJPAM. Pro-inflammatory cytokines in a ruminant model: Pathophysiological,

pharmalogicaland therapeutic aspects. Veterinary Quarterly 1995, 17(2), 41-50.

129

Page 146: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Van Snick J. Interleukin-6: an overview. Annual Review of Immunology 1990, 8(1), 253-278.

Vangroenweghe F, Lamote I, Burvenich C. Physiology of the periparturient period and its

relation to severity of clinical mastitis. Domestic Animal Endocrinology 2005, 29(2), 283-293.

Wagener K, Drillich M. Intrauterine cytology for the detection of endometrial inflammation

in dairy cows. Turkiye Klinikleri Journal of Veterinary Sciences-Obstetrics and Gynecology-

Special Topics 2017, 3(1), 48-52.

Wagener K, Gabler C, Drillich M. A review of the ongoing discussion about definition,

diagnosis and pathomechanism of subclinical endometritis in dairy cows. Theriogenology

2017 94, 21-30.

Walker CG, Meier S, Hussein H, McDougall S, Burke CR, Roche JR, Mitchell MD.

Modulation of the immune system during postpartum uterine inflammation. Physiological

Genomics 2015, 47(4), 89-101.

Walsh SW, Williams EJ, Evans ACO. A review of the causes of poor fertility in high milk

producing dairy cows. Animal Reproduction Science 2011, 123(3-4), 127-138.

Wathes DC, Cheng Z, Chowdhury W, Fenwick MA, Fitzpatrick R, Morris DG, Patton

J, Murphy JJ. Negative energy balance alters global gene expression and immune

responsesin the uterus of postpartum dairy cows. Physiological Genomics 2009, 39(1), 1-13.

Wathes DC, Fenwick M, Cheng Z, Bourne N, Llewellyn S, Morris DG, Kenny D,

Murphy J, Fitzpatrick R. Influence of negative energy balance on cyclicity and fertility in

the high producing dairy cow. Theriogenology 2007, 68(1), 232-241.

Westermann S, Drillich M, Kaufmann TB, Madoz LV, Heuwieser W. A clinical approach

to determine false positive findings of clinical endometritis by vaginoscopy by the use of

uterine bacteriology and cytology in dairy cows. Theriogenology 2010, 74(7), 1248-1255.

Whiteford LC, Sheldon IM. Association between clinical hypocalcaemia and postpartum

endometritis. Veterinary Record 2005, 157(7), 202.

Williams EJ, Fischer DP, Noakes DE, England GC, Rycroft A, Dobson H, et al. The

relationship between uterine pathogen growth density and ovarian function in the postpartum

dairy cow. Theriogenology 2007, 68(4), 549-559.

Williams EJ, Fischer DP, Pfeiffer DU, England GC, Noakes DE, Dobson H, Sheldon IM.

Clinical evaluation of postpartum vaginal mucus reflects uterine bacterial infection and the

immune response in cattle. Theriogenology 2005, 63(1), 102-117.

Williams EJ. Drivers of post-partum uterine disease in dairy cattle. Reproduction in

Domestic Animals 2013, 48(1), 53-58.

130

Page 147: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Zerbe H, Schneider N, Leibold W, Wensing T, Kruip TAM, Schuberth HJ. Altered

functional and immunophenotypical properties of neutrophilic granulocytes in postpartum

cows associated with fatty liver. Theriogenology 2000, 54(5), 771-786.

Zerbe H, Schuberth HJ, Engelke F, Frank J, Klug E, Leibold W. Development and

comparison of in vivo and in vitro models for endometritis in cows and mares.

Theriogenology 2003, 60(2), 209-223.

Zhang JM, An J. Cytokines, inflammation and pain. International Anesthesiology Clinics

2007, 45(2), 27-37.

Zobel R, Martinec R, Ivanovic D, Rosic N, Stancic Z, Zerjavac I, Smolec O. Intrauterine

ozone administration for improving fertility rate in Simmental cattle. Veterinarski Arhiv,

2014, 84(1), 1-8.

Zobel R. Endometritis in Simmental cows: Incidence, causes, and therapy options. Turkish

Journal of Veterinary and Animal Sciences, 2013, 37(2), 134-140.

EKLER

Ek 1. Hayvan Deneyleri Yerel Etik Kurul Onayı

131

Page 148: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

ÖZGEÇMİŞ

Soyadı, Adı : Peker, Cevdet

Uyruk : T.C.

132

Page 149: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Doğum yeri ve tarihi : Burdur 13/04/1989

Telefon : 0 554 849 59 88

E-mail : [email protected]

Yabancı Dil : İngilizce

EĞİTİM

Derece Kurum Mezuniyet tarihi

Doktora Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri

Enstitüsü Doğum ve Jinekoloji Anabilim Dalı

Devam Ediyor

Lisans Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi 01.06.2012

İŞ DENEYİMİ

Yıl Yer/Kurum Ünvan

2012- Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Veteriner Fakültesi

Doğum ve Jinekoloji Anabilim Dalı

Araştırma Görevlisi

AKADEMİK YAYINLAR

1. MAKALELER

Uçar EH, Peker C, Akkuş T, Çetin H, Musal B, Erdoğan G, Beceriklisoy HB, Tuna B. Aydın Adnan

Menderes Üniversitesi Veteriner Fakültesi Doğum ve Jinekoloji Kliniğine 1999-2016 yılları arasında

getirilen vakaların dağılımı. Veteriner Fakültesi Doğum ve Jinekoloji Kliniklerine Getirilen Vakaların

Analizi, I. Baskı, Ankara, Türkiye Klinikleri, 2018, s 12-17.

Bozkurt G, Peker C, Güngör Ö. Koyun ve keçilerde beslenmenin döl verimine etkileri. Türkiye

Klinikleri Veteriner Bilimleri Doğum ve Jinekoloji Özel Dergisi 2017, 3(2), 78-89.

Musal B, Türkyılmaz S, Beceriklisoy HB, Peker C, Uçar EH. Effects of sublinical mastitis on serum

estradiol and tumour necrosis factor alpha levels during estrus in dairy cows. Kafkas Üniversitesi

Veteriner Fakültesi Dergisi 2016, 22(5), 653-658.

133

Page 150: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Erdoğan G, Uçar EH, Kibar B, Peker C, Akkuş T. A rare complication of the postpartum period in a

dog: Vaginal evisceration. Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi 2016, 22(2), 315-318.

Karademir U, Aksit D, Kum C, Erdogan H, Ucar EH, Peker C, Gokbulut C. The effect of surgery

(Ovariohysterectomy) on the plasma disposition of meloxicam following intravenous administration in

dogs. BMC Veterinary Research 2016, 12(1), 33.

Erdogan G, Ucar EH, Peker C, Kılıç N. Prolonged co-twin foetal retention in a sheep: caused by

hysterocele? Large Animal Review 2015, 21(2), 87-89.

Erdoğan G, Yaygıngül R, Uçar EH, Şen ZB, Peker C, Gültekin M, İpek E. A giant non-functioning

granulosa cell tumor in a dog. Animal Health Production and Hygiene 2015, 4(2), 408-410.

2. PROJELER

Peker C. Postpartum Klinik ve Subklinik Endometritisli Sütçü İneklerde Tanı Anındaki ve Tedavi

Sonrasındaki İnflamatuar Sitokin Düzeylerinin Değerlendirilmesi. Doktora Tez Projesi (Danışman:

Prof. Dr. Bayazıt MUSAL). ADÜ-ÖYP Programı, (Devam ediyor).

Erdoğan G, Kılıç N, Beceriklisoy HB, Uçar EH, Akkuş T, Peker C, Kibar B. Sağlıklı gebe

tavşanlarda Ketamin-medetomidine ve Propofol anestezi öncesi uygulanan Sildenafil-sitratın föto-

maternal dolaşım ve kardiyopulmoner sistem üzerine etkilerinin araştırılması. ADÜ-BAP VTF-15059,

27/04/2015-05/02/2018.

Musal B, Türkyılmaz S, Beceriklisoy HB, Peker C, Uçar EH. Sağlıklı ve subklinik mastitisli

ineklerde östrüs sırasında östradiol ve LH düzeylerindeki farklılıkların belirlenmesi. ADÜ-BAP VTF-

14002, 24.03.2014-24.03.2016.

3. BİLDİRİLER

A) Uluslarası Kongrelerde Yapılan Bildiriler

Erdoğan G, Kılıç N, Uçar EH, Kibar B, Peker C, Beceriklisoy HB, Akkuş T. The effects of

preanesthetic Sildenafil citrate usage on feto-maternal circulation in pregnant rabbits. 22nd Annual

ESDAR Conference 2018, 27-29 Eylül 2018, Cordoba, İspanya.

134

Page 151: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

Peker C, Uçar EH, Erdoğan G, Varoğlu O. An unusual fetal retention cause: Ventral hernia rupture in

a sheep. 4th International Congress on Veterinary and Animal Sciences, 12-15.07.2018, Nevşehir,

Türkiye

Çetin H, Erdoğan G, Yılmaz Ö, Uçar EH, Peker C, Sakarya S. Investigation of intramammary

hypochlorous administration in cattles with subclinical mastitis. Mediterranean Veterinary Congress

7th REEV-Med General Assembly, 13-14.12.2018, Kırıkkale, Türkiye.

Erdoğan G, Akkuş T, Peker C, Uçar EH. Ultrasonographic findings of intrascrotal testicular torsion at

early stage: Rabbit model. Türk Veteriner Jinekoloji Derneği VII. Ulusal/I. Uluslararası Kongresi.

Poster, 12-15.10.2017, Muğla, Türkiye.

Akkuş T, Peker C, Akkoç AN, Uçar EH. An example of the necessity of preoperative

ultrasonography in mammary tumors: The association of tumor and hernia. Türk Veteriner Jinekoloji

Derneği VII. Ulusal/I. Uluslararası Kongresi. Poster, 12-15.10.2017, Muğla, Türkiye.

Erdoğan G, Uçar EH, Akkuş T, Peker C. The assesment of the early stage corpus luteum

ultrasonography in pregnant goats. Türk Veteriner Jinekoloji Derneği VII. Ulusal/I. Uluslararası

Kongresi. Poster, 12-15.10.2017, Muğla, Türkiye.

Peker C, Musal B, Uçar EH, Epikmen ET, Akkuş T. Ovarian papillary cystadenocarcinoma and

pyometra case in a bitch. Türk Veteriner Jinekoloji Derneği VII. Ulusal/I. Uluslararası Kongresi.

Poster, 12-15.10.2017, Muğla, Türkiye.

Tuna B, Küçük N, Peker C, Uçar EH. The follicular measurement of on the seventh day of

synchronization might be a key factor to prefer classical or modified ovsynch protocol in dairy cows.

Türk Veteriner Jinekoloji Derneği VII. Ulusal/I. Uluslararası Kongresi. Sözlü Bildiri, 12-15.10.2017,

Muğla, Türkiye.

Tuna B, Akkuş T, Peker C, Uçar EH, Akkoç AN. Two common types of vaginal masses in female

dogs. 2nd International Congress on Advances in Veterinary Sciences & Technics (ICAVST). Poster,

04-08.10.2017, Scopje, Makedonya.

Erdoğan G, Akkuş T, Uçar EH, Peker C. An unusual outcome for fetal death in bitch: a report of a

case. 2nd International Congress on Advances in Veterinary Sciences & Technics (ICAVST). Sözlü

Bildiri, 04-08.10.2017, Scopje, Makedonya.

135

Page 152: adudspace.adu.edu.tr:8080adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/3537/1... · Web viewKlinik endometritiste prevalans %5 ile %30’dan fazlasına kadar değişmektedir (LeBlanc

B) Ulusal Kongrelerde Yapılan Bildiriler

Erdoğan G, Akkuş T, Uçar EH, Peker C, Careira RP. Köpek fötal ölümlerinde nadir bir durum: Olgu

sunumu. 11. Küçük Hayvan Veteriner Hekimliği Derneği Sürekli Eğitim Kongresi, 04-05.11.2016,

İstanbul, Türkiye.

Peker C, Musal B. Geçiş dönemindeki ineklerde antioksidan olarak vitamin E ve selenyumun önemi.

4. Sürü Sağlığı ve Yönetimi Sempozyumu, 25-28.05.2016, Antalya, Türkiye

Erdoğan G, Uçar EH, Kibar B, Peker C, Akkuş T. Köpekte Nadir Görülen Bir Postpartum

Komplikasyonu: Vaginal Evisceration Türk Veteriner Jinekoloji Derneği VI. Ulusal Kongresi, Poster,

12-15.10.2015, Muğla, Türkiye.

Erdoğan G, Peker C, Küçük N, Uçar EH. Gebe Olmayan Tavşanlarda Farklı Dozlarda Sildenafil

Sitratın Uterin Arter Doppler Bulgularına Etkisi. Türk Veteriner Jinekoloji Derneği VI. Ulusal

Kongresi, Poster, 12-15.10.2015, Muğla, Türkiye.

Karademir U, Aksit D, Kum C, Erdoğan H, Uçar EH, Peker C, Gökbulut C. Köpeklerde

Meloksikamın Damar İçi Yolla Uygulanmasını Takiben Plazma Dağılımına Cerrahi Operasyonun

Ovariohisterektomi Etkisi, Tam Metin Bildiri, VI. Veteriner Jinekoloji Kongresi, 13-17.10.2015,

Muğla, Türkiye.

136