332
•J)i a rt (j J)C en ek ş el eri  yaz ar ı n d an *m r,i  i

Yagmur Sonrasi Sarah Jio

Embed Size (px)

Citation preview

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 1/330

• J ) i a r t ( j J ) C e n e k ş e l e r i y a z a r ı n d a n* m r ,i i

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 2/330

PS»*

'ktayarsadan

Çahşkmİlknur Muştu

BAACIUK

ile iş Merkezi C Blok«* Zeytinburnu

ıcflık, İstanbul

<A NO; 16229 NO: 16318

[Ain 20135)99-674*1

L2011

leyer Uterary Agency'den alınmış evinin izni olmaksızın kısmen ya da ? kopya edilemez, çoğaltılamaz ve maz.

UNLARICad. MB İş Merkezi nburnu / İstanbul 4 6668 / 544 66 69 1466 70

yağmur SonrasıSARAH JIO

İngilizceden Çeviren Duygu Parsadan

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 3/330

Bir mektup kâğıdı, ince bir zarfın içine kondu ve kapağına şöyle bir dil sürüldükten sonra, za rfkapatılıp adresine yollan- dı. Mektup, istenilen posta kutusuna ulaşmadan önce onlarca elden geçip binlerce kilometre seyahat etti. Sonra da istenme

yen bir katalogun yirmi dokuzuncu ve otuzuncu sayfaları arasına yerleşerek, katalogu içindeki hâzineyle birlikte çöp sepetine atacak olan masum alıcısını beklemeye başladı. Tamamen boşalmamış sü t kutularının, bir önceki güne ait gazetenin ve boş bir şarap şişesinin arasında, hayat değiştirecek bir mektup

sessizce beklemekteydi.

İşte o mektup, benim içindi.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 4/330

66M

erhaba?” Aşina olduğum bu ses karşıs ında biraz

irki lerek gözlerimi açt ım. Hoş ama bir o kadar da

yersiz bir sest i bu. . . E vet , bu , torun um Jen nifer ’dı . İyi ama

neredey im ben? D aha d oğrusu , J enn i f e r nedenburadaydı? Ka

fam karışm ış bir ha lde g özlerim i kırpışt ı rdım . Rü yam da uçsuz

bucak sız k u m sa lı v e h in d istan cev iz i ağ aç lan n ı görü yordum .

Burası , bi l inçal t ımın sürekli ziyaret etmeye çal ış t ığı yerdi ,

ancak bu defa onu anı la r ımın arş iv ler inde bulabi ld iğ im iç in

şanslıydım.

Elbet te o da oradaydı . Üzerinde üniformasıyla öylece duru

yor, dalgalar kıyıya v uru rken çeking en bir şeki lde bana gülüm

süyordu. Kuvvetl ice kıyıya çarpan dalgaların sesini ve hemen

ardından kum u öp en m ilyon larca köp üğü n çıkardığı f ışırt ıyı duyabil iyordum . G özlerim i s ıkıca kap att ım ve onu, hızla dağılan

uyku s is in in a ras ında b eklerken buldum.Gitme, diye yalvardım

tüm kalbimle. K a l K al lütfen. Beni çağıran gülümseyişi ve

bana doğru u za tt ığ ı ko lla r ıy la söz d in ler b ir şek ilde yenid en be

l ir iverdi . O an k albim de, u zun zam and ır hissetmed iğim tanıdık

b ir çarp ın tı h is settim . Ö z le m in ta kend is iy di bu.. .

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 5/330

8 « " '1 Yağmur Sonrası

Ve sonra, bir anda ortadan kayboldu.Bir iç çektim ve kendi kendime söylenerek saatime baktım

Üç buçuk. Kitap okurken uyuyakalmış olmalıydım. Bir kez

daha... Bir anda uyuyup kalmak, yaşlı insanların lanetiydiBiraz mahcup bir şekilde TV koltuğumda doğruldum ve halsizlik çökmeden önce okumakta olduğum romana uzandımEllerimden kayıp kapağı yukarı bakacak şekilde yere düşmüşve sayfalan da bir yelpaze gibi açılmıştı.

Söz konusu torunum Jennifer, terasa çıkarak yanıma geldi.

O sırada sokaktan hızla geçen bir kamyon, huzurumu dahada kaçırmıştı. “Ah, işte buradasın,” dedi, tıpkı büyükbabasıgibi dumanlı, kahverengi gözleriyle bana gülümseyerek. Birkot pantolonla siyah bir kazak giymiş, incecik beline de açıkyeşil bir kemer takmıştı. Çene hizasmda kesilmiş san saçları;gün ışığım yansıtıyordu. Jennifer, ne kadar güzel olduğunun

farkında değildi.“Selam, tatlım,” diyerek elimi ona uzattım . Sonra da terasa

bir göz gezdirerek sade, toprak saksılar içindeki uçuk mavimenekşelere baktım. Çamurda oynarken yakalanmış utangaçve pişman çocuklar gibi başlarım topraktan çıkarm ış halleriy

le epey sevimli görünüyorlardı. Washington Gölü ve uzaklardaki Seattle silueti güzeldi. Evet, am a tıpkı bir dişçinin ofisineastığı resim gibi soğuk ve sertti. Kaşlarımı çattım. Çırılçıplak

beyaz duvarlan olan ve klozetin hemen yanında kırmızı biracil yardım çağrısı düğmesi bulunan bu minicik apartman dairesinde yaşamaya nasıl başlamıştım ben?

“Bir şey buldum,” dedi Jennifer. Sesi, beni düşünceleriminarasından çekip çıkarmıştı. “Çöp kutusunun içinde.”

Bir tutam kalmış beyaz saçımı düzelttim. “Ne buldun, tatlım?”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 6/330

“Bir mektup,”dedi, “önemsiz postalarınarasına karışmış

olmalı."Aniden gelen bir esnemeyi bastırmaya çalıştıysam da engel olamadım. “Masanın üzerine bırakıver. Sonra bakarım.” İçeri girip kanepeye oturdum ve bakışlarımı mutfaktan penceredeki yansımama çevirdim.Yaşlı bir kadın. Bu kadına aşinaolsamda her gördüğümde bir kez daha hayrete düşmeden edemiyor

dum. Ne zaman bu hale geldim ben, diye geçirdim içimden, ellerimi yüzümdeki kırışıklıklarda gezdirirken.

Jennifer yanıma oturdu. Washington Üniversitesindeki son senesiydi ve kendine sıra dışı bir makale konusu seçmişti: Kam- püslerinde bulunan anlaşılması güç bir sanat eseri. 1964 yılında kimliği belirsiz bir heykeltıraş tarafından bağışlanan bu bronz heykel, üzerindeGurur ve Sözler yazılı bir pankart tutan genç bir çifti yansıtıyordu. Bu heykelden büyülenen Jennifer, heykeltıraşın özgeçmişini ve eserin ardındaki hikâyeyi öğrenmeyi umuyordu. Gelgelelim, üç ay süren araştırmaları sonucunda çok az şey bulabilmişti.

“Bugün araştırmanla ilgili bir şeyler bulabildin mi, tatlım?”“Hiçbir şey,” diye yanıt verdi Jennifer suratını asarak. “Bu çok sinir bozucu. Bazı cevaplar bulabilmek için çok çalışmıştım.” Başını iki yana sallayarak omzunusilkti.“Bunu kabullenmekten nefret ediyorum ama sanırım izleri kaybettim.”

Bir sanat eseri tarafından büyülenmek nasıl bir şeydir, biliyordum. Jenniferbilmiyordu, fakathayatımın büyük bir kısmını uzun zaman önce ellerimde tuttuğum bir tablo uğrunabeyhude araştırmalar yaparak harcamıştım. Kalbim o tabloyubir kez daha görmek için yanıp tutuşuyordu. Nihayetsanat

.WaA fi* «fe n9

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 7/330

tüccarları ve koleksiyoncularla çalışarak geçirdiğim bir Önıtir- Iden sonra, resim artık aklıma gelmez olmuştu.

“Boş vermenin zor olduğunu biliyorum, hayatım,” dedimtatlılıkla. Bu projenin onun için ne kadar önemli olduğunu»faikındaydım. Ellerini tutarak konuşmama devam ettim. “Ama

bazı hikâyelerin anlatılmaması gerekir.”Jennifer, bana katıldığını belirtircesine başım salladı. “Haklı

olabilirsin, büyükanne,” dedi bir iç çekerek. “Ama bunun peşini bırakmaya hazır değilim. Henüz değil. O pankarttaki yazı...

Onun bir anlamı olmalı. Ve heykeldeki adamın elinde tuttuğuo kutu, kilitli ve arşivlerde de bir anahtar kaydı bulamadılar.Bu da,” diyerek durdu, ardından umutla gülümsedi, "o kutununiçinde bir şey olabileceği anlamına geliyor.”

“Azmine hayranım, hayatım,” dedim, boynumdaki altın

zinciri sıkıca kavrayarak. Ucunda taşıdığı madalyonu oncayıldır koruyan zincirdi bu. Ve o koruyucu bekçinin içindeneyin saklı olduğunu, yalnızca bir başka ruh biliyordu.

Jennifer tekrar masaya doğru yürüdü. “Mektubu unutma,”dedi zarfı göstererek. “Şu pulun güzelliğine bir bak. Bu mektup. . Sustu ve posta mührüne baktı. “ ...TahitV den.”

Jennifer’m elindeki mektubu görebilmek için gözlerimi kısmış bakarken, kalp atışlarımın hızlandığını hissedebiliyordum.

“Büyükanne, Tahiti’de tanıdığınkim var?”“Bakayım şuna,” dedim yavaşça yaklaşarak.Çöpteki süt kartonuna değdiği için ıslanan ve dün akşamki

şarap yüzünden Üzerinde kırmızı benekler olan sade, beyazzarfı inceledim. Hayır, ne bu elyazıstnı ne de gönderenin adresini tanıyordum. Bana Tahiti ’den kim yazıyor olabilir ki? Ve neden? Neden imdi? 1

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 8/330

SaTMhJtO ^ 1

Merakla tepemde dikilen Jennifer, “Açmayacak mısın?"diye sordu.

Zarfı defalarca çevirip parmaklarımı san elbiseli, Tahitili bir kızı gösteren egzotik pulun özerinde gezdirirken, ellerimtitriyordu. Güçlükle yutkundum ve yükselen sel sulan gibizihnime sızmaya başlayan hatıralan boşaltmaya çalıştım. Amazihnimdeki kum torbalan onlan uzak tutmaya yetmiyordu.

Daha fazla karşı koyamayıp zarfı hızlı ve tek bir hareketleyırtarak açtım.

Sevgili Bayan Godfrey, Rahatsızlık verdiğim için beni affedin.Sizi bulmam uzun

yıllarımı aldı. Savaşsırasında Bora Bora’dagörev yapan bir

kara kuvvetleri hemşiresi olduğunuzuöğrendim. Eğer yanıl' miyarsam, eğer gerçekten aradığımkişiysen iz, sizinle acilen konuşmaya ihtiyacım var. Tahitidebüyümüş bir kız olarak, bana çocukluğumdan berirahatsızlık veren bir sim çözmek amacıyla yeniden buraya döndüm.1943 yılının bir akşa

mında, Bora Bora nın sakin ve sessiz kumsallarından birinde korkunçbir cinayet işlendi. Facia beni öyle derinden etkiledi kiadayı birçok yönden sonsuza dek değiştiren bu olayın öncesinde yaşananlar hakkında bir kitap yazıyorum.

Orduda görev alanların bir kaydını buldum ve sizin o

gün, yani bu facianın yaşandığı gün, izinde olduğunuzu fark ettim. Acaba o gece tesadüfen kumsalda gördüğünüz bir şey

ya da birilerini hatırlayabilir misinizi Üzerindenuzun yıllar geçti, ama belki bir şeyler anımsayabilirsiniz. En ufak bir ayrıntı bile adalet arayışıma yardıma olabilir. Umarım

bu ricamı dikkate alır ve benimle iletişime geçersmsz.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 9/330

12 Yağmur Sonrası

Ayrıca, eğer aklınızdan adayı tekrar ziyaret etmeyi geçirecek olursanız, burada bulduğum size ait bir şey var; yeniden görmek isteyeceğiniz bir şey. Onu size göstermeyi her şeyden

çok isterim.Saygılarımla,

Genevieve Thorpe

Gözlerimi elimdeki mektuba dikerek uzun uzun baktım.

Genevieve Thorpe. Hayır, bu kadım tanımıyordum. Bir yabancı. Ve şimdi de gelmiş, rahatsızlık verici şeyleri kurcalıyordu.Başımı iki yana salladım.Görmezlikten gel, dedim kendime.Uzun zaman olmuştu. O günlere nasıl geri dönebilirdim ki? 0anılan sil baştan nasıl yaşardım? Anılan uzaklaştırm ak isteğiyle |

gözlerimi sımsıkı kapadım.Evet, yalnızca görmezlikten gelebilirim. Sonuçta bu yasal bir sorgulama ya da bir cezai soruşturma •değildi. Bu kadına, bu yabancıya hiçbir şey borçlu değildim.Zarfı çöp kutusuna atıp bunu unutabilirdim. Ama sonra, mektu bun son birkaç satınnı hatırladım. “Eğer aklınızdan adayı tekrar

ziyaret etmeyi geçirecek olursanız, burada bulduğum size ait birşey var; yeniden görmek isteyeceğiniz bir şey.” Zaten zay ıf olankalbim, bu düşünce karşısında hızla çarpmaya başlamıştı. Adayı tekrar ziyaret etmek mi? Hem de bu yaşımda?

“Büyükanne, sen iyi misin?” diye sordu Jennifer, kolunu J

omzuma atarak.“İyiyim,” dedim, bir yandan kendimi toparlamaya çalışı-

yordum.“Konuşmak ister misin?”Başımı iki yana salladım ve mektubu, sehpanın üzerindeki

bulmaca kitabının arasına tıkıştırdım.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 10/330

Sarabfi* “ ^ 13

Jennifer çantasını alıp karıştırmaya başladı. Sonra da içinden büyük, kırış kırış olmuş ve yıpranmış bir zarf çıkardı.“Sana bir şey göstermek istiyorum,” dedi. “Aslında şimdilik

bekleyecektim, ama,” diyerek derin bir nefes aldı, “sanırımzamanı geldi.”

Zarfı bana uzattı.“Ne bu?”

“İçine bak,” dedi Jennifer yavaşça.Zarfı açıp içindeki bir yığın siyah-beyaz fotoğrafı çıkardım.En üsttekini anında tanımıştım. “Bu benim!” diye bağırdım,

beyaz hemşire kıyafetleri içindeki genç kadım göstererek.Fotoğrafta, uzaklarda bir hindistancevizi ağacı görünüyordu.Ah, bundan neredeyse yetmiş yıl önce adaya ayak bastığım

ilk gün, palmiye ağaçlarına nasıl da hayretle bakakalmıştım.Başımı kaldırıp Jennifer’a baktım. “Bunları nereden buldun?”

Dikkatle yüzümü inceleyen Jennifer, “Babam buldu,” diyeyanıt verdi. “Bazı eski kutuları karıştırıyordu. Bu fotoğraflarda o kutuların içindeydi. Onları sana getirmemi istedi,”

Bir sonraki fotoğrafa geçerken kalbim beklentiyle dolmuştu. Çocukluk arkadaşım Kitty, kumsaldaki ters çevrilmiş birkanonun üzerinde oturmuş ve ayaklarını bir film yıldızı gibiuzatmıştı. Kitty, bir film yıldızıolabilirdi. Eski arkadaşımı düşününce, kalbimde tanıdık bir acı hissettim; zamanın iyileşti-remediği bir acı...

Zarfın içinden çıkan birkaç fotoğraf daha vardı. Birçoğu kumsaldan manzaralara, dağlara ve çiçeklerle kaplı yemyeşil alanlara aitti. Ama son fotoğrafa baktığımda adeta donup kaldım.Westry. îşte orada, üniformasının en üst düğmesiiliklenmemiş, başı hafifçe sağa yatmış bir şekilde duruyordu.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 11/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 12/330

“Ve bu masalın kötü taraftan da var,” dedim, verdiğim karardan ötürü tereddüt eder olmuştum.

Jennifer başını salladı.“Peki,mutlu bir sonu var mı?”

“Bundan pek emin değilim.”Kafası kanşmış bir halde bana baktı.Westry’nin fotoğrafını kaldırarak ışığa tuttum. “Hikâye he

nüz bitmedi.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 13/330

Q o tr i/ıc i‘ Ç o ö & is r i/

yCgıe& to& /< }4 2

6 6 ^ 7 " itty Morgan, bana ciddi olmadığını söyle!” NaneliJLmi>uzlu çay bardağımı, çatlatmaya yetecek kadar sert

bir şekilde masaya bıraktım. A nnem, Venedik kristali takımınımahvettiğimi öğ renince pek mutlu olmayacaktı.

“Son derece ciddiyim,” dedi Kitty, bir zafer kazanmış eda

sıyla pis pis sırıtarak. Kalp şeklindeki yüzü ve kafasına özen

le tutturduğu tokalan nd an fırlayan, b ir türlü ehlileştiremediği

o gür, san bukleleriyle Kitty’ye öfkelenmek oldukça zordu.

Am a bu konuda geri adım atacak değildim.“Bay Gelfmanevli bir adam,” dedim tasvip etmeyen bir

ses tonuyla.

“James,” dedi Kitty, adamın ilk adını dramatik bir şekilde

uzatarak, “son derece mutsuz. Karısının sık sık ortadan kay

bolup haftala rca geri gelm ediğ ini biliyor muydun? Ona nere

ye gittiğini dahi söylemiyor. Kedilerine bile ondan daha çok

önem veriyor.”

Bir iç çektim ve annemlerin arka bahçesindeki kocaman

ceviz ağacına asılı olan ahşap salıncak banka yaslandım. Kitty,

tıpkı ilkokulda olduğum uz zam anlardaki gibi hemen y anımda

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 14/330

oturuyordu. Başımı kaldırıp tepemizdeki ağaca baktım jj *fif sarıya çalan yapraklan, sonbaharın yaklaşmakta old uğ^Jgösteriyordu. Bir şeyler neden değişmek zorunda ki? Kitty jj

birer öğrenci olduğumuz ve eve kol kola gelip, kitapların^mutfak masasına bırakır bırakmaz hızla salıncağa koşturarak

yemek vaktine kadar birbirimize sırlarımızı anlattığımız 0günler daha dün gibiydi. Şimdiyse, yirmi bir yaşında birer ye.tişkin kadın olarak ikimizin de tahmin edemediği bir şeylerineşiğindeydik işte.

“Kitty,” diyerek ondan yana döndüm. “Anlamıyor musun?”

“Neyi anlamıyor muyum?” Kitty, pembe fırfırlı elbisesi veakşamüzerinin nemli havası yüzünden her zamankinden çokasileşen azılı bukleleriyle, bir gül yaprağını andırıyordu. OnuBay Gelfman’dan veya âşık olmaya niyetlendiği herhangi biradamdan korumak istiyordum. Çünkü hiçbiri en iyi arkadaşı-ma layık olamazdı; özellikle de evli olanlar.

Boğazımı temizledim. Bay Gelfman ’ın namını bilmiyor mu, diye geçirdim içimden. Lakeside’ın en havalı öğretmeni olduğu lisede, ona kendini göstermek için taklalar atan kızsürüsünü muhakkak hatırlıyor olmalıydı. Bay Gelfman, Elizabeth Barrett Browning’in ‘Nasıl Severim Seni’ adlı şiirini

okurken, İngiliz Edebiyatı dersindeki her kız onunla göz teması kurabilmeyi umardı. Bana göre tüm bunlar, kızlara özgü bireğlenceydi. Peki ya Kitty, beş yıl önce Kathleen Mansfield’m başına gelen olayı unutmuş muydu? Utangaç, koca memeli veson derece ahmak bir kız olan Kathleen de Bay Gelfman’ın

büyüsüne kapılanlardan biriydi, öğle tatillerinde öğretmenler odasının etrafında dolanıp durur, okuldan sonra da BayGelfman’ı beklerdi. Herkes onları merak edip dururdu, özel-

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 15/330

tikte de kız arkadaşlarımızdanbiri Kathleen'i bir akşam BayGelfman ile parkta gördükten sonra. Ardından Kathleen birdenbire okula gelmez olmuştu.Ağabeyi, onun büyükannesiile yaşamak için Iowa’yagittiğini söylemişti. Fakat hepimizsebebinin ne olduğunu biliyorduk.

Kollarımı göğsümde kavuşturarak, “Kitty, Bay Gelfman gibi adamların yalnızca tek bir amacı vardır," dedim. “Sanırım ikimiz de bunun ne olduğunu biliyoruz."

Kitty’nin yanakları pespembe bir hal aldı. "Anne Callo

way! James hakkında nasıl böyle birşey ima edersin?"‘‘Ben hiçbir şey ima etmiyorum. Sadece seni seviyorum. Sen benim en iyi arkadaşımsm ve incindiğini görmek istemem.”

Kitty morali bozuk bir şekilde ayaklarını sallarken, birkaçdakika boyunca sessizce sallanıp durduk. Elimi elbisemincebine atıp içindeki mektubu sıkıca kavradım. Onu bu sabah postaneden almıştım ve odama sıvışıp okumak için can atıyordum. Mektup, Güney Pasifik’te hizmet verdiği Kara Kuvvetleri Hemşire Sınıfı’ndan her hafta olan biteni yazan, hemşirelikokulundaki arkadaşım Norah’dandı. İkisi de kolay sinirlenen bir yapıya sahip olduğundan, birlikte olduğumuz son yarıyılda Norah ve Kitty’nin arası açılmıştı. Bu yüzden Kitty’yemektuplardan bahsetmemeyi seçmiştim. Üstelik Norah’ntnsavaş hakkında anlattıklarının ve tropikal bölgenin beni nasıl cezp ettiğini Kitty’ye belli edemezdim. Mektuptan, sanki

bir romanın sayfalanymış gibi okuyordum, öyle ki bir yanımyeni aldığım hemşirelik diplomamı kapıp orada Norah’yakatılmanın, evdeki hayatımdan ve beni bekleyen kararlardankaçmanın hayalini kuruyordu. Yine de bunun hayal ürünü bir

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 16/330

fikir, bir rüya olduğunu biliyordum. Sonuçta şehir merkezijgönüllü olarak çalışarak, konserve kutusu toplayarak ve ^ruma projelerini destekleyerek, savaş çalışmalarına yardın^olabilirdim. Düğünümden sadece birkaç hafta önce, tropikl

deki bir savaş alanında dolanıp durmanın ne kadar mantıksıolduğunu düşünerek başımı iki yana salladım. İyi kiKitty’ye

bunun hakkında tek bir kelime dahi etmemiştim.“Sadece kıskanıyorsun,” dedi Kitty kibirli bir şekilde.

derinliklerine iterek. Gökyüzünde yükselen yaz güneşi, soelimdeki pırlanta yüzüğe çarparak göz kamaştırıcı bir parıl

çınılmaz bir hatırlatmışıydı. “Bir aydan kısa bir süre içindGerard ile evleniyorum,” dedim. “Ve bundan daha mutlu olmazdım.”

Kitty kaşlarım çattı. “Hayatında başka bir şeyler yapmakistemez miydin?” diye sordu. Sanki bir sonraki kelimeler, sö

önce?”Başımı iki yana sallayarak karşı çıktım. “Tatlım, bu evlilik

intihar değil.”Kitty’nin bakışları, benden uzaklaşarak bahçedeki bir gö

ağacına takıldı, “öyle de denebilir,” diye mırıldandı kenkendine.

Bir iç çekerek salıncağa yaslandım.“Affedersin,” diye fısıldadı Kitty, yeniden bana dönmüşt

“Ben alnızca mutlu olmanı isti orum.”

“Saçmalık,” diye tersledim, Norah’nın mektubunu cebimi

oluşturuyordu. Bu ışıltı, karanlık bir gecedeki deniz feneriniışığı kadar dikkat çekiciydi ve nişanlı olduğum gerçeğinin ka

lemesi oldukça güç ve can sıkıcı şeylermiş gibi durakladıktan sonra devam etti. “Yani, Bayan Gerard Godffey olmada

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 17/330

Sarah Jw M | 21

Elini tuttum. “Mutlu olacağım, Kitty. Keşke sen de bunugörebilseydin.”

Çimenlerden gelen ayak seslerini duyunca, yardımcımızMaxine’i görebilmek için sesin geldiği tarafa baktım, İşte,elinde tepsisiyle yaklaşıyordu. Üzeri dolu bir gümüş tepsiyisadece tek eliyle taşıyor ve bize doğru yürüyordu. Babam, herzaman onun zarif biri olduğunu söylerdi ve gerçekten öyleydide. Yürümüyor, adeta havada süzülüyordu.

“Size bir şeyler getireyim mi, kızlar?” diye sordu Maxine ogüzel, ağır aksanlı sesiyle. Görünüşü, küçüklüğümden bu yananeredeyse hiç değişmemişti. Yumuşak yüz hatları, kocaman, parlak, yeşil gözleri ve vanilya kokan yanaklarıyla ufak tefek bir kadındı. Artık hafifçe kırlaşmaya başlayan saçları, düzenli bir şekilde topuz yapılmış ve tek bir teli bile dışarı fırlama-mıştı. İnce beline, her zaman temiz ve yeni kolalandığı herhalinden belli olan, beyaz bir önlük takardı. Civardaki çoğuailenin hizmetçileri olsa daFransız bir yardımcı çalıştıran tekev bizimkiydi ve bu durum, annemin briç partilerinde hemendikkat çekmesini sağlardı.

“Böyle iyiyiz, Maxine. Teşekkürler,” dedim, kolumu onunkine dolayarak.

“Aslında, bir şey var,” diye araya girdi Kitty. “Anne’i Gerardile evlenmemesi konusunda ikna edebilirsin. Onu sevmiyor.”

“Bu doğru mu, Antoinette?” diye sordu Maxine. Evimizeçalışmaya geldiği gün daha beş yaşındaydım. Beni şöyle birsüzdükten sonra, “Sende Anne yüzü yok. Bundan sonra sanaAntoinette diyeceğim,” demişti. Bu isme bayılmıştım.

“Tabii ki değil,” diye yanıt verdim çabucak. “SadeceKitty’ninhuysuzluklarından biri işte.” Kitty'ye hoşnutsuz bir

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 18/330

bakış atarak devam ettim. “Ben Seattle’daki en şanslı kı jj* Gerard Godfrey ile evleniyorum.“

Gerçekten de şanslıydım. Gerard, uzun boyluydu ve k*şeli yüz hatlan, koyu kahverengi saçlan, uyumlu gözleriyu

birlikte son derece yakışıklıydı. Benim için bir önemi olmasada oldukça varlıklıydı. ö te yandan annem, onun yirmi ye<j;yaşında First Marine Bankası’nın en genç müdür yardımcı,sı olma ayrıcalığını yakaladığını sık sık hatırlatıp duruyorduki bu da babasının yerini devraldığında, Gerard’ın bir servetekonacağı anlamına geliyordu. Gerard Godfrey’den gelen birteklifi reddetmek için aptal bir kadın olmanız gerekirdi. Veaynı ceviz ağacının altında bana evlenme teklifi ettiğinde, hiçdüşünmeden evet demiştim.

Annem haberi duyduğunda sevinçten deliye dönmüştü. 0ve Bayan Godfrey, hiç şüphesiz ben henüz bir bebekken evli.fiğimizi planlamışlardı bile. Callowayler, Godfreyler ile evle*

nirlerdi. Bu, tıpkı kahve ile krema kadar doğal bir şeydi.Maxine, buzlu çay sürahisini alıp bardaklarımızı doldurdu,“Antoinette,” dedi yavaşça, “sana hiç kız kardeşim

Jeanette’nin hikâyesini anlatmış mıydım?”“Hayır,” dedim. “Bir kız kardeşin olduğunu bile bilmiyor*

dum.” O an Maxine hakkında bilmediğim çok şey olduğunufark ettim.

“Evet,” dedi sessizce, düşünceli görünüyordu. “Bir çocuğusevmişti, Lyoniu köylü bir çocuktu bu. Birbirlerine delicesineâşıklardı. Ama anne ve babamız, onu başka bir adamın kollan*na itti; fabrikalarda yeterli bir maaşla çalışan bir adama. Böy*

lece o da köylü çocuktan ayrılıp, fabrika işçisiyle evlendi.”“Ne kadar üzücü,” dedim. “Peki, onu hiç yeniden gördü mü? ■

H İ t t İ İ M

İ i İ İ M

« M M I i i l l l l l l l x W M m w m

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 19/330

Sarah Ji» * 23

“Hayır,” diye cevap verdi Maxine. "Ve son derece mutsuzdu.”

Ayağa kalktım ve kemeri belden biraz sıkan mavi elbisemi düzelttim. Annem bu elbiseyi,alışveriş için gittiği Avrupagezilerinden birinden getirmişti. Her seferinde bana fazlasıyla küçük gelen kıyafetleralmak gibi bir alışkanlığı vardı.“Gerçekten çok üzücü. Jeanette için çok üzüldüm. Fakat bu

nun benim hayatımla bir ilgisiyok. Biliyorsun, ben Gerard'tseviyorum. Benim içinondan başka kimse yok.”

“Elbette, Gerard’ı seviyorsun,” dedi Maxine, çimlere düşen bir peçeteyi almak için eğilerek. “Onunla birlikte büyüdün. O, senin erkek kardeşin gibi.”

Kardeş. Bu kelime, bilhassa evleneceğim adamı tanımlarken kullanıldığında tüyler ürperticiydi. Bir an için tüm bedenimi bir titreme almıştı.

“Tatlım,” diye devam etti Maxine. Bakışlarımı yakalayarakgülümsedi. “Bu senin hayatın ve senin kalbin. Ve eğer başka

biri yok diyorsan, bu doğru olabilir. Ben sadece, belki de kendine o insanı bulmak için yeterli zamanı tanımamışsındır diyediyorum.”

“O insan?”“Gerçek aşkın,” dedi Maxine. Bu iki kelime, oldukça do

ğal ve gerçekçi bir şekilde dilinden dökülüvermişti. Bu denliderin ve yoğun duyguların, onu arayan herkes için bulunabilir bir şey olduğunu ima ediyordu. Tıpkı koparılmaya hazır birhalde dalında sallanan olgun bir meyve gibi...

Aniden bir ürperti gelse de suçu, hafif hafif esmekte olan

rüzgâra atarak başımı iki yana salladım. “Ben peri masallarınaya da beyaz atlı prenslere inanmam. Aşkın bir tercih olduğuna

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 20/330

inanırım.Biriyletanışırsın.Ondan hoşlanırsın. Veonu sevm ■ ye karar verirsin. Bu kadar basit.”

Kitty gözlerini devirerek, “Hiç romantik değil,” diye gufandı.

“Maxine,” dedim, “peki ya sen? Sen hiç âşık oldun mu?”Eline aldığı bir bezi çay tepsisinin üzerinde gezdirerek

bardaklarımızın bıraktığı izleri sildi. “Evet,” dedi başını kaldırmaksızın.

Meraktan gözüm dönmüş bir halde, bu adamın anılarınıncanım acıtabileceğim bile düşünmeksizin devam ettim. “Ame

rikalı mıydı yoksa Fransız mı? Neden onunla evlenmedin?” Maxine hemen cevap vermedi. Tam sorduğum sorular içif

pişman olmuştum ki dudaklarını araladı. “Onunla evlenmedim, çünkü zaten bir başkasıyla evliydi.”

Terastan gelen babamın ayak seslerini duyunca, üçümüz

de yukarı baktık. Babam, sigarasını tüttürerek yanımıza indi“Selam, ufaklık,” dedi gür gri bıyığının altından bana gülümseyerek. “Sah gününe kadar gelmeyeceğini sanıyordum,” Jj

Gülümseyerek karşılık verdim. “Kitty, bir önceki trene binmemiz için beni ikna etti.”

O bahar, Portland Devlet Üniversitesindeki derslerimivermiştim. Ama Kitty ve ben, hemşirelik diplomamızı almadan önce staj yapmamız için iki ay daha orada kalmıştık. Bu

diplomalarla ne yapacağımız, ailelerimiz için büyük merakkonusuydu. Tabii, hepsi de onları gerçekten kullanmamamızıumuyorlardı.

Öte yandan Gerard, eğitimli bir hemşireyle nişanlı olma

meselesini tek kelimeyle komik buluyordu. Annelerimiz de

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 21/330

Sarah ft» ZS

neye gidip gelirken bana eşlik etmesi için tutacağımızşoföre vereceğimiz ücretin, alacağım maaştan daha fazla olacağını

söyleyerek bana takılıyordu. Yine de istediğim şey beyaz bir başlık takıp hastalarla ilgilenmekse, bana destek olacağına sözvermişti.

Doğruyu söylemek gerekirse, ne istediğimi ben de bilmiyordum. Hemşireliği seçmiştim çünkü tanıdığım kadınların

hayatlarında gördüğüm ve nefret ettiğim her şeye karşı tam birtezat teşkil ediyordu. Annem, kendini yemek davetlerine vemodaya adamıştı. Liseden sonra tasasızca Paris ve Venedik’intadını çıkaran okul arkadaşlarım ise zengin bir koca bulupgençliklerindeki hayat tarzını devam ettirmeye bakıyorlardı.

Hayır, ben bu kalıba uymuyordum. Bu kalıbın sınırlan bana dar geliyordu. Bütün zorluklanyla bana bir şeyler ifadeedebilen tek şey hemşirelikti. Çünkü bu, hayatımın büyük birkısmı boyunca boş kalan bir parçamı -parayla hiçbir ilgisi olmayan bir şekilde, başkalanna yardım etmek isteyen o boşlu

ğumu- doldurmayı vaat ediyordu.Maxine boğazını temizleyerek, “Ben de tam gidiyordum,”dedi babama. Sonra da bir çırpıda tepsisini aldı. “Size bir şeygetirmemi ister misiniz, Bay Calloway?”

“Hayır, Maxine,” diye cevap verdi babam. “Böyle iyiyim.Teşekkür ederim.” Babamın Maxine ile konuşma şeklini seviyordum. Onunla her zaman kibar ve nazik bir şekilde konuşurdu, asla annem gibi aksi ve aceleci değildi.

Maxine başını salladı ve zümrüt yeşili çimenlerin üzerindeuzaklaşarak eve girdi.

Kitty, endişeli gözlerle babamabaktı. “Bay Calloway'“Evet, Kitty?”

l lowayTV^

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 22/330

“Birçok erkeğin daha gönderileceğini duydum,” jjy I yutkundu, “yani, savaş için. Trende gelirken gazetede muştum. Seattle’dan çağrılacak birileri de olup biliyor musunuz?”

“Bunu söylemek için henüz çok erken, Kitty Cat,” dedi bam, ilkokulda ona taktığı ismi kullanarak. “Ama Avrupa’^ki gelişmelere bakacak olursak, sanırım daha çok erkeği vaşa gittiğine şahit olacağız. Geçenlerde, kasabadaStepheRadcliffe’e rastladım ve perşembe günü Larson kardeşlerin jyola çıkacağını öğrendim.”

O an göğsümün sıkıştığını hissettim. “Terry ve Larry mBabam, ciddi bir şekilde başım sallayarak beni onayladıKitty ve benden bir yaş küçük olan ikiz kardeşler, sav

şa gidiyorlardı.Savaş. İnanılır gibi değildi. İlkokuldayken,saç örgülerimi çekiştirdikleri o günler daha dün gibi değmiydi? Terry, utangaç bir çocuktu ve yanakları çillerle dluydu. Ondan biraz daha uzun olan Larry ise, daha az çillive adeta doğuştan komedyendi. İkisi de kızıl saçlı olan bkardeşler, neredeyse hiç birbirinden ayrı görülmezdi. Savmeydanında da birbirlerinin yanında olmalarına izin vermi, merak ediyordum. Bu düşünceyi bastırmaya çalışıyomuş gibi gözlerimi kapadım, ama bir türlü gitmek bilmiydu. Savaş meydanı...

Babam sanki aklımı okumuş gibi, “Eğer Gerard’ın da gceğinden endişe ediyorsan, endişelenme,” dedi.

Elbette, Gerard da tanıdığım her erkek gibi güçlü ve cedu. Ama ne kadar denersem deneyeyim, onu üzerinde takelbisesi olmadan bir bankanın dışında hayal edemiyordu

Her ne kadar bu savaştan uzak kalmasını istesem de bir ya

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 23/330

S.mıh ¡w * ^

içten içe onu üniforma içinde ve para haricinde bir şeye karşısavaşırken görmeyi ar/uluyordu.

“Ailesinin toplumdaki konumu oldukça önemli." diye devam etti babam. “Georgc Godfrcy, onun savaşa çağrılmamasınadikkat edecektir.”

Kalbimde yaşadığım çelişkiden nefret ediyordum; Gerard’tnkorunuyor olması beni avutuyorken, aynı zamanda hiç hoşuma gitmiyordu. Yoksul ailelerin erkekleri milli bir amaç uğrunasavaşmak zorundayken, ayrıcalıklı bir azınlığın anlamsız se

beplerden ötürü bir kenara sıyrılması hiç adil değildi. Elbetteönemli bir bankacı olan ve sağlığı gittikçe kötüye giden Ce-orge Godfrey, eski bir senatördü ve Gerard, onun bankadakigörevlerini yerine getirecek olan sıradaki kişiydi, öyle olsa

bile Gerard, sıcacık ofisindeki dönen deri koltuğunda rahatçaotururken, Larson kardeşleri karakışın ortasında, Avrupa'da hirsığmakta savaşırken hayal etmek, oldukça rahatsızlık vericiydi.

Babam gözlerimdeki endişeyi okuyabilmişti, “Kaygılanmayı bırak. Seni endişeli görmekten nefret ediyorum.”

Kitty, kucağına koyduğu ellerine bakıyordu. Onun da BayGelfman’ı düşünüp düşünmediğini merak ediyordum.O da savaşa katılacak mıydı? Bay Gelfman, otuz sekiz yaşından büyük olamazdı; hiç şüphesiz savaşmak için elverişli bir yaştaydı. Keşke bu savaşa bir son verebilseydim, diye düşünerek

bir iç çektim. Savaşla ilgili kötü haberler ortalıkta gezinip duruyor, sonra da bir gölge gibi içeri süzülüyor ve en güzel yazakşamlarını bile berbat ediyordu.

“Annen akşam yemeğini şehir merkezinde yiyecek,” dedi babam, eve kuşku dolu bir bakış atarak. Bakışlarındaki tereddüt, gözleri benimkilerle buluşur buluşmaz kayboldu. “Bana

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 24/330

bu akşam siz bayanlarla yemek yeme ayrıcalığım tanır mıyd, nız acaba?”

Kitty, olumsuzca başını salladı. “Bir randevum var,” ded belli belirsiz.

“Üzgünüm, baba. Ben de Gerard ile yiyeceğim.”Babam anladığını belirtircesine başını salladı, aniden d

gulanmış gibi görünüyordu. “Kendinize bir bakın, ikiniz büyümüşsünüz de kendi planlarınız var. Şuracık ta oyun

i bebeklerinizle oynadığınız günler dah a dün gibi.”

Doğruyu söylemek gerekirse, o günleri çok özlüydııın. K âğıt bebekler, giy inip k u şan m ala r ve terastaki

partileri etrafında dönen, hu zu rlu ve karm aşık olma

günler.. . Tenime işleyen rüzgârdan korunmak için hır

mın düğmelerini ilikledim. Değişim rüzgârının ta ken

siydi bu.“Haydi, içeri girelim,” ded im K itty’nin elini tutarak.

“Tamam,” dedi tatlılıkla. İşte şimdi yeniden Kitty ve Anolmuştuk.

Masamızın üzerinde alçak bir bulut gibi yükselen sigara

manı yüzünden gözlerim yanıyordu. Seattle’daki herke

cumartesi geceleri dans etm ek için g eld ik ler i Cabaña Kul

oldukça loş bir ortam hâkimdi. Etrafı görebilmek umudu

gözlerimi k ıstım.

Kitty, bana mavi kâğıtla paketlenmiş bir kutu uzattı. Ü

rindeki altın rengi kurdeleye göz gezdirerek, “Bu ne?” d

sordum.

“Senin için,” dedi sırıtarak.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 25/330

Soru soran gözlerle önce Kitty'ye, sonra da kutuya bakmamın ardından kurdeleyi dikkatlice çözüp ambalajı açtım.

Beyaz bir mücevher kutusunun kapağını kaldırıp içindeki pam uğu kenara ittiğim de, parlak bir şeyle karşılaştım.

“Kitty?”

“Bir broş/' dedi. “Arkadaşlık broşu. Çocukken taktığımız

o küçük yüzük leri hatırlıyor musun?"

Başımı olumlu anlamda salladım. Gözlerimdeki yanma

hissi duman yüzünden miydi, yoksa eski günlerin anılanyüzünden m iydi, emin değildim.

“Artık yetişkin versiyonlanna sahip olmamız gerektiğini

düşündüm," diye açıkladı Kitty. O sırada omzuna dökülen bir

tutam saçı geriye itince, elbisesiyle uyumlu bir broş ortayaçıktı. “G ördün m ü? Bende de bir tane var."

Elimde tu ttuğum yuvarlak ve üzerinde küçük, mavi taşlarla

işlenmiş bir gül resmi olan, gümüş broşu inceledim. Kulübün

loş ışıklan altında p ın l pın l parlıyordu. Arkasını çevirince, ka bartm a b ir yazı gördüm: Anne e sevgilerle, Kitty.

“Bu gerçekten çok güzel,” diyerek broşu elbiseme tutturdum.Kitty gülümseyerek, “Umarım bu, arkadaşlığımızın bir

sembolü olur," dedi. “Birbirimizden asla sır saklamayacağımızı, zamanın ya da koşullann aramızdaki hiçbir şeyi değiştirem eyeceğini bize hatırlatır."

Ona katılırcasına başımı salladım. “Bunu daimatakacağım."K itty’nin yüzünde yine bir gülümseme belirmişti."Ben de

öyle."Sodalanm ızı yudum layıp, oldukça hareketli olan kulübe göz

gezdirmeye başladık. Arkadaşlarımız, okul arkadaşlarımız vetanıdıklanmız, belki de onlan bekleyen şeylerden önceki son

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 26/330

Yağmur Sonrası

cumartesi gecesinin tadını çıkarıyorlardı. Savaş... Evlili^ g linmeyen şeyler... Tüm bunları düşünerek güçlükle yutkun^ ^

“Ethel ile David Barton’a bak,” diye fısıldadıKittykm*-1ğıma. Sonra da barda birbirlerine sokulmuş olan ikisini |

etti. “Elleri Ethel*ın her yerinde,” diye ekledi, uzun bir stu onlara bakakalmıştı.

“Ethel, kendinden utanmalı,” diyerek olumsuzca baanJ | salladım. “O, Henry ile nişanlı. Henry, okul için şehir dışm^ değil miydi?*’

Kitty, başıyla beni doğruladı. Ama kınayan bakışları^

yansıtmak yerine, Kitty’nin yüzü bambaşka bir hikâyeanlatıyordu. “Seni böylesine çok sevebilecek biri olsun istemez miydin?” diye sordu dalgın bir şekilde.

Yüzümü buruşturdum. “Tatlım, bu aşk değil.”“Tabii ki öyle,” dedi, elini yanağına dayayarak. Birlikt

çiftin el ele, dans pistine doğru yürüyüşünü izledik. “Davionun için deli oluyor.”

“Kesinlikle deli oluyor,” dedim. “A ma ona âşık değil.”Kitty omzunu silkti. “Ama birbirlerine karşı tutkulular.”Çantamdan pudramı çıkarıp burnumu pudraladım. Gerar

az sonra burada olurdu. “Tutku, aptallar içindir,” diyere

pudra kutusunu sertçe kapattım .“Belki de öyledir,” diye cevap verdi Kitty. “Ama yine d

şansımı deneyeceğim.”

“Kitty!”

“Ne?”

“Böyle konuşma.”“Nasıl konuşmayayım ?”

"Hafif bu kadın g ibi.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 27/330

Sarah Jw * % M

Kitty kıkırdadığı sırada Gerard da bankadaki iş arkadaşıMax ile birlikte masamıza gelmişti. Max kısa boylu, kıvırcıksaçlı, sade ve güvenilir yüzlü biriydi. Kitty’de gözü olduğu dason derece belliydi.

“Neye gülüyorsan bizimle de paylaş, Kitty,” dedi Gerardsırıtarak. Onun bu oldukça çekici ve kendinden emin gülüm*seyişini seviyordum. Gri birtakım elbise giymiş olan Gerard,masamızın yanında dikitmiş,gevşeyen kol düğmesini düzelti*yordu. Max ise hazır olda bekliyor, gözlerini Kitty’ye dikmişbir vaziyette çoban köpeğigibi soluyordu.

“Sen söylesene, Anne,” dedi Kitty, bana meydan okurcasına sırıtarak.

Sinsi sinsi gülümseyerek boğazımı temizledim. “Evet,Kitty de tam şey diyordu... Max ve kendisinin, bizden dahaiyi dans edeceklerini söylüyordu.” Zafer kazanmış bir ifadeyleKitty’ye baktım. “Buna inanabiliyor musun,Gerard?”

Gerard gülerken, M ax’in de gözleri parlamıştı. “Bu şekildedevam etmesine izin veremeyiz, değil mi hayatım?” diye sordu Gerard. Sonra dans pistine bakarak elini bana uzattı. “Dansedelim m i?”

Orkestra çalmaya başladı. Ağzı kulaklarında olan Max, beceriksizce ayağa kalktı. Kitty, Max’in uzattığı elini tutarken bana bakarak gözlerini devirmişti.

Gerard, kollarını nazikçe belime doladı. Beni böyle sağlamve kendinden emin bir şekilde tutmasını seviyordum.

“Gerard?” diye fısıldadım kulağına.“Efendim, hayatım?” Gerard, çok iyi dans ederdi. Mali

konularda da tıpkı dans konusunda olduğu kadar iyiydi; bütçesinde tek bir kuruş bile eksik olmazdı.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 28/330

32 ^ Yağmur Sonrası Wm*

"Sen, benim için...?” Tam olarak ne soracağımı dü«J|mek için bir süre durakladım. “Benim içintutku hissesediymusun?”

“Tutku mu?” diye sordu Gerard, kahkahasını bastır*^ “Seni komik şey. Tabii ki hissediyorum.” Bana biraz daha sarıldı.

Ama bu cevap beni tatmin etmemişti. “Gerçekten tutı^ hissediyor musun?”

Gerard durdu ve ellerimi nazikçe çenesine doğru çeW

“Sana olan aşkımdan şüphe etmiyorsun, değil mi? Anne, senidünyadaki her şeyden, her şeyden çok sevdiğimi şimdiye dek anlamış olmalısın.”

Başımı olumlu anlamda sallayarak gözlerimi kapadım Birkaç dakika sonra müzik durdu ve bir yenisi çalmayı başladı. Bu seferki daha yavaştı. Gerard’a biraz daha

sokuldum. Ona o kadar yakındım ki kalp atışlarını hissede- biliyordum. Onun da benim kin i hissedebildiğine emindimKendimizi klarnetin büyüleyici melodisine kaptırmışken,attığımız her adımda aramızda birtutku olduğuna emin olu- Iyordum. Elbette tutkuluyduk. G erard bana sırılsıklam âşıktı, ben de ona. Bu tü r şüpheler ne kadar da saçmaydı. Tüm bunları aklıma soktuğu için K itty’yi suçluyordum.Kitty I

TOna bir göz atarak Max ile mutsuz b ir şekilde dans edişiniizledim. Tam da o sırada, dans pistinde Bay Gelfman belin-verdi. Doğruca K itty ’ye doğru yürüdü ve M ax’e bir şeylersöyledikten sonra K itty’yi kollarına aldı. Max ise mahzun

bir şekilde hızla dans pistinden uzaklaştı.“Kitty’nin James Gel/man ile ne işi var?” diye sorduGe- 1

rard, kaşlarını çatarak.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 29/330

Stnth Jio 5$

“Bu hiç hoşuma gitmiyor," dedim. Bay Gelfman'm.Kitty’yi dans pistinde oyuncak bir bebek gibi döndürüşünüseyrederken.Elleri, Kitty’nin belinden çok aşağıdaydı ve onuoldukça sıkı tutuyordu. O an zavallı Kathleen'i düşünerek irkildiril.

“Gidelimhaydi,” dedim Gerard'a.“Bu kadar erken mi?” diye sordu. “Ama daha yemek bile

yemedik.”“Maxine, buzluğa birkaç sandviç bırakmıştı,” diye cevap

ladım. “Canım daha fazladans etmek istemiyor.”“Kitty yüzünden mi?” diye sordu.Başımı sallayarak onu onayladım. Artık hiçbir şeyin

Kitty’yi durduramayacağını biliyordum. Her şeyi son derece netleştirmişti. Fakat en iyi arkadaşımın kalbini ve onurunu, ona layık olmayan bir adama -ona layık olmayanevli bir adama- verişini seyredersem, kahrolacaktım. Getgetelim.hikâyenin daha fazlası da vardı. Kalbim çoktan farkında olsada aklımın bir türlü kabullenmediği bir şeydi bu: Kitty’yi kıskanıyordum. Onun hissettiklerinihissetmek istiyordum. Vekorkarım, hiçbir zaman hissedemeyecektim.

Kapıdaki görevlinin uzattığı mavi, kadife ceketimi aldımve Gerard’ın koluna girdim. Sıcak. Güvenli. Korunaklı... Birlikte kapıdan çıkarken, kendime ne kadar şanslı olduğumu

söylüyordum.e ^ |

Gerard eve dönüş yolunda ev konusunu konuşmak istedi. Şehirde bir apartman dairesi mi, yoksa Windermere *de, gençliği

mizi geçirdiğimiz o varlıklı muhitte, ailelerimize yakın bir ev

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 30/330

^ H agm ur sonrası

mi satın alacaktık? Apartman dairesi, bankaya yakındı.Ayn<

I

Beşinci Cadde’de yaşamak da çok keyifli olur, diye neşeyjçsöylendi Gerard. Öte yandan Buskirk Ailesi, dört adet çat

penceresi olan büyük, Tudor tarzı evlerini bu sonbahar satacaklardı. Onu alıp restore edebilir, yardımcılar ve bebek içinde ek odalar inşa edebilirdik. Bebek için.

Gerard durmaksızın konuşmaya devam ederken, arabanıniçindeki hava aniden ısınmaya başlamıştı. İçerisi çoksıcak

tı. önümde uzayıp giden yol bulanıklaşıyor, sokak lambala

rı birden fazlaymış gibi görünüyordu. Neyim vardı benim? Neden nefes alamıyorum, diye geçirdim içimden. Başım dönerken kendime hâkim olabilmek için kapının kolunu sıkıckavradım.

“İyi misin, hayatım?”

“Sanırım biraz hava almam gerek,” diyerek pencereyi indirdim.

Gerard hafifçe kolumu okşayarak, “Affedersin, tatlım, sen bunalttım mı?” diye sordu.

“Biraz,” diye yanıtladım. “Sadece verilmesi gereken çokfazla karar var. Bunları teker teker ele alamaz mıyız?”

“Elbette alabiliriz,” dedi, “öyleyse, şimdilik daha fazla evhakkında konuşmak yok.”

Gerard direksiyonu Windermere’e doğru çevirip giriş«?iki yanında bulunan, ışıklandırılmış görkemli sütunlan geç*ti. İçeride oldukça bakımlı bir tapınak vardı.Bahçıvanlar,

çiçeklerle ve çimenlerle tek bir eğri yaprak kalmayacak Şkilde ilgilenmek için saatlerini harcıyor, mürebbiyeler «çocuklara aynı şekilde ilgi gösteriyorlardı. Ardından Güm0*Bulvan'nda bulunan, Gerard’ın ailesine aitgri m a l i k â n e n i nve

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 31/330

Sarah Jio * s 35

Larsonlarm, etrafı şimşir çitlerle ve İtalya’dan getirilen büyük,taş vazolarla çevrili beyaz köşkünün önünden geçtik. Neyim

var benim böyle? İşte beni seven ve bana alıştığım o güzel,konforlu hayatı yaşatmak isteyen bir adam, diye azarladımkendimi.

Gerard evimizin garaj yoluna park ettikten sonra, birlikteeve girip doğruca karanlık mutfağa yöneldik. “Maxine, büyük

ihtimalle uyumuştur,” dedim saatime bakarak. Saat, dokuz buçuğu gösteriyordu. Maxine, her zaman saat dokuzda, alt kattaki odasına çekilirdi.

“Sandviç ister misin?” diye sordum Gerard’a.“Hayır, iyiyim,” dedi, kolundaki Rolex saatine göz atarak.

O saati, yirmi beşinci doğum gününde ben hediye etmiştim.Ayak seslerini duyunca ikimiz de kapıya baktık.“Baba?” diye seslendim, mutfağın köşesinden dikkatle ba

karken. Fakat karanlıkta merdivenlerden inen gölge, bir erkeğe değil, bir kadına aitti.

“Anne?” Koridorun ışığını yaktığımda yanıldığımı fark ettim.“Annen henüz eve gelmedi,” dedi Maxine. “Sadece banyo

na havlu yerleştiriyordum. Francesca bugün gelmedi, o yüzden sabah havlusuz kalmayasın istedim.”

“Ah, Maxine,” dedim. “Bu geç saattehavlularım için endişelenmene inanamıyorum. Bunu kabul edemem! Gidip birazdinlen, lütfen. Çok fazla çalışıyorsun.”

Maxine saate bakmak İçin döndüğünde, gözlerinde birerdamla yaş gördüğümü sandım. Ağlıyor muydu, yoksa yalnızca günün yorgunluğu muydu?

“Sanırım size iyi geceler desem iyi olacak,” dedi başıyla beni onaylayarak. “Tabii, herhangi bir şeye ihtiyacınız yoksa?”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 32/330

36 Yağmur Senrast

“Hayır,” dedim. “Biz iyiyiz. Tatlı rüyalar, Maxine ’ bir kızken yaptığım gibi kollarımı boynuna dolayarak kokulu yanaklannm kokusunu içime çektim.

Maxine çıktıktan sonra, Gerard beni çabucak ve hafiflişekilde öptü. Neden beni daha uzun öpmüyor ki, diye geçi^içimden. “Geç oldu,” dedi. “Sanınm artık ben de gitmeliyi,,

“Gitmek zorunda mısın?” diye sordum, onu kendimekerek. Bir yandan da başka niyetlerle salondaki kanepeye gö*

gezdiriyordum.“Dinlenmemiz lazım,” diyerek başını iki yana salladı, “yjnn büyük bir gün olacak.”

“Büyük bir gün mü?”Gerard şüpheli gözlerle bana bakarak, “Parti,” dedi.“Unut

tun mu?”O ana kadar unutmuştum. Gerard’ın ailesi, bizim içine?,

lerinde bir nişan partisi veriyordu. Parti, babamın golf kulü bünün sahasındaki gibi kusursuzca biçilmiş çimleri olan o kocaman bahçede verilecekti. Bir orkestra ve buzdan heykellerolacak, kriket oynanacak ve beyaz eldivenli garsonlar, tabak*

lar dolusu minik sandviçler dağıtacaklardı.“Yalnızca güzel bir elbise giy ve saat ikide orada ol"dedi

Gerard gülümseyerek.“Bunu yapabilirim.”“İyi geceler, sevgilim,” diyerek dışarı çıktı.

Orada öylece durup Gerard’ın arabasınınuzaklaşması» izledim. Ta ki motorun sesi, ağustos gecesinin o ağırsessizliği

tarafından yutulana kadar.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 33/330

66Maxine!” Gözlerimi açıp birkaç kez kırpıştırdım..Sersem bir halde, sesin sahibini çıkarmaya çalı-

şıyordum. Yüksek, tiz, biraz kızgın, ama daha çok öfkeli vekesinlikle usanmış bir sesti bu.

Annem. Eve gelmişti.“Sana Anne’in bugün mavi elbiseyi giyeceğini söylemiş

tim. Neden ütülenmemiş?” Ses şimdi daha yakından, yatak

odamın kapısının önünden geliyordu.Yorgam bir kenara itip doğruldum ve ayaklarımı isteksizce

soğuk, ahşap zemine koymadan önce sabahlığıma uzandım. Zavallı Maxine. Böyle bağınlmayı hiç hak etmiyordu. Bir kezdaha...

Kapıyı açtım. “Anne,” dedim temkinli bir şekilde. Onunkıyafet seçimlerine karşı çıkılmaması gerektiğini iyi biliyordum. Ağır adımlarla sahanlığa çıktım. “Sanırım bugün kırmızıelbisemi giyeceğim. Paris’ten aldığını.”

Sahanlıkta birkaç adım uzağımda duran annem önce gülüm

sedi, sonra da Maxine’e sinirli bir bakış atarak perdeleri hızla

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 34/330

]

“Uyandığım bilmiyordum.” Kollannı uzatıp yüzümü elte .arasına aldı. “Yorgun görünüyorsun, tatlım. Dün gece ^°CÇsgkadar dışarıda mıydm? Gerard ile birlikte mi?” GerardSaate

m M ni, sanki çikolatalı bir pastadan bahsediyonmış gibi daimg yyecanla söylerdi. Bir defaya mahsus da olsa, Gerard Godfrey

kendisinin evlenmek isteyeceğini aklımdan geçirmedim deseıyalan söylemiş olurdum.Başımı iki yana salladım. “Hayır, dün gece erken yattım»Gözlerimin altındaki şişlikleri işaret etti. “Öyleyse bukoy

halkalar ne?”“Uyuyamadım,” diye cevap verdim.

Maxine, elinde bir elbise askısıyla ürkekçe yaklaştı. “Antomette,” dedi. “Bahsettiğin elbise bu mu?”

Evet dercesine başımı salladım.“Onu bu şekilde çağırmam istem iyorum, Maxine,” diye ç

kıştı annem. “O artık küçük bir kız değil. Evlenmek üzere ola

bir kadın. Lütfen ona kendi ismiyle seslen.”Maxine annemin sözlerini başıyla onayladı.

“Anne,” diye bağırdım elimi M axine’e uzatarak. “Antonette diye çağrılmakhoşuma gidiyor.”

Annem omzunu silkti. Kulaklarından yeni bir çift elma

küpe sarkıyordu. “Pekâlâ, sanırım bu artık önemli değil. Önmüzdeki ay, şimdiye kadarki en önem li isim. Bayan GerarGodfrey olacaksın.”

Koiîukaltlanmda bir karıncalanma hissettim. GözlerimMaxine’in gözleriyle buluştuğunda, birbirim izi anlayan b

bakış paylaştık.

“Kırmızı elbiseyi giymek zorunda mısın, hayatım?” diydevam etti annem, başını sağa yatırarak. Annem, güzel bir k

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 35/330

Sarah Jio 39

dindi, benim olup olabileceğimden çok daha güzeldi.Bunu gençliğimden beri biliyordum. “Bunun senin rengin olduğundan emin değilim.”

Maxine, doğrudan anemin gözlerinin içine baktı.Bu, çoksık yaptığı bir şey değildi. “Bence ona çok yakışıyor,Bayan Calloway,” diyerek tartışmayı noktaladı.

Annem omzunu silkti. “Peki öyleyse, ne istiyorsan onu giy,

ama Godfreylere gitmek için iki saat içinde çıkmamız gerekiyor. Hazırlanmaya başlasan iyi edersin.” Koridorun yansınavarmıştı ki yeniden Maxine’e ve bana doğru döndü. “Ve saçla-nnı da topla, hayatım. O şekilde çok daha göz alıcı oluyorsun.”

Peki dercesine başımı salladım. Annem bütün moda dergile

rine aboneydi. Aynca her yıl, New York ve Paris’teki podyumdefilelerine katılırdı. Görünüşüne diğer annelerden çok dahafazla önem verirdi. Her zaman özel tasarım kıyafetler giyer, mükemmel saç şekilleri uygular ve son moda aksesuvarlar takardı.Peki, tüm bunlar ne içindi? Babam neredeyse hiç fark etmezdi.

Ve annem ne kadar çok kıyafet alırsa, o kadar mutsuz görünürdü.Annem bizi duyamayacağı kadar uzaklaştıktan sonra, göz

lerimi devirerek Maxine’e baktım. “Yineaksiliği üzerinde,değil mi?”

Maxine elbiseyi bana uzattı. Gözlerinden, annemin kibirli

tavrı yüzünden hâlâ canının yandığım anlayabiliyordum. Birlikte odama girdikten sonra, kapıyı kapattım.

Elbisemi üzerime tuttum. “Bu elbisenin uygun olduğundanemin misin?”

“Senin canını sıkan ne, Antoniette?” diye sordu Maxine.

Bakışlarının, tenimi delip geçtiğini hissediyordum ve benden,henüz vermeye hazır olmadığım bir cevap bekliyordu.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 36/330

Ahşap döşemedeki çıplak ayaklanma baktım, “fcjirum,” dedim, biraz tereddüt ederek. “Bütün bunların ^ olduğundan endişe ediyorum.“ ^

Maxine anlayışla başını salladı. “Nişandan mı bahsedil■ U‘y°rsu1-)HS“Evet,” dedim. “Gerard ı seviyorum, gerçektensevk I* ı • ji , v,yûfu*O çok iyi bir adam.

“O, iyi bir adam,” dedi sadece, devam etmeme fırsat blr Jmayarak.

Yatağa oturup yorgun başımı yatak başlığına yasladım“Kimsenin dört dörtlük olamayacağını biliyorum,” dedim

“ama bazen doğru şeyi yapsaydı, onu daha çok sevip daha d 'rin duygular besler miydim diye merak ediyorum.”

Maxine elbiseyi kapıya asarak, “Savaşa katılsaydı liiıidiye sordu.

Onu başımla onayladım. “Sadece onunla, yani bizimle ilgi,li bir şeyler farklı olsun isterdim.”

“Ne gibi şeyler, hayatım?”“Diğer kadınların, savaşa katılan erkekleriyle gurur duy.

ması gibi ben de onunla gurur duymak istiyorum,” diyerek bir an durakladım ve tanıdığım diğer çiftleri düşündüm. “Onakarşı tutku hissetmek istiyorum.” Sonra da gergin bir şekildekıkırdadım. “Kitty, aramızda yeterince tutku olmadığmı düşünüyor.”

“Pekâlâ,” dedi Maxine, yüzünde beklenti hâkimdi. “Sende

öyle düşünüyor musun?”Bu düşünceyi başımdan savmadan önce, “Bilmiyoruıft I

diye yanıtladım. “Şusöylediklerime bir bak. Bu şekilde kfr 1nuştuğum için ne kötü bir nişanlıyım ben böyle.” Başımı » Iyana salladım. “Gerard, adeta gerçekleşen bir rüya. Onasahip |

m m m m

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 37/330

Sarah Jio 41

olduğum için çokşanslıyım. Artık rolümü oynamamınvakti geldi.”

Maxine’in gözleri benimkilerle buluştuğunda, içinde yanan ateşi görebiliyordum. “Asla bu şekilde konuşmamalısın,Antoniette,” dedi ağır aksanlısesiyle. Her bir kelimeyi olabildiğince açık ve netsöylemişti. “Hayatında hiçbir zaman birrol oynayamazsın,özellikle de aşk söz konusu olduğunda.”

Ben küçük bir çocukken yaptığı gibi, kolunu omzuma attıve yanağını yanağıma dayadı. “Sadece kendin ol,” dedi. “Vekalbinin sesini asla kulak ardı etme. O sesi dinlemek canınıyaksa ya da aklını karıştırsa bile.”

Bir iç çekerek yüzümüomzuna gömdüm. “Maxine, nedenbana bunları söylüyorsun? Neden şimdi?”

Zorla gülümsemesine rağmen, Maxine’in yüzünden pişmanlık akıyordu. “Çünkü ben kalbimin sesini dinlemedim. Vekeşke dinleseydim.”

Gerard’ın annesi, Grace Godfrey, heybetli bir görüntüye sahipti. Gerard’ı oldukça yakışıklı gösteren koyu renk gözlerve sert yüz hatlan, annesinde ürkütücü ve uyumsuz bir görüntü oluşturuyordu. Ama ne zaman gülümsese, o sert yüzhatlan anında yumuşayıveriyordu. Küçük bir kızken, arada bir annemin Bayan Godfrey’ye benzemesini dilerdim. BayanGodfrey, varlıklı oluşuna ve konumuna rağmen, becerikli vekendi halinde biriydi. Bir zamanlar çevresindeki tüm kadınlarçocuklarını yetiştirme görevinin çoğunuyardımcılarına bırakmışken, o bunu yapmamıştı. Çocuklukları boyunca, Godfreykardeşlerden biri ne zaman düşüp dizini yaralasa, Bayan

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 38/330

Godfrey dadıyı uzaklaştırır ve yaralı çocuğunu nazikçe^,,yarasını kendi elleriyle sarardı.

İlkokuldayken, annemin babama, “Bayan Godfrev. .

yn«Sdadının işini yapmasına izin verm iyor, bilmiyorum ,” ç}iyelandığına kulak misafiri olmuştum.

Annem, babam ve ben, o akşamüzeri Godfreylerinsine girdiğimiz sırada, Bayan Godfrey kendisinden bekidiği üzere, garsonların terastaki bir buz heykelini bahçe^

bir masaya taşım asına yardım ediyordu. Heykel, kocaman^ördek ve onu takip eden üç yavrusund an oluşuyordu.

“Dur, sana yardım edeyim ,” diye ses lendi babam arkamda

“Grace, dikkat et,” diye lafa karıştı annem. “Bir yerini sa. ^

katlayacaksın.”

Bayan Godfrey, neredeyse düşm ek üz ere olan ördeği baba,

mm ellerine tam da zam anında bırak tı.“Teşekkür ederim,” dedi annem e dönm ed en önce. “Merba.

ba, Luellen, Anne. Parti iç in güzel bir gün, değil mi?”

“Evet,” dedim, yalnızca tek b ir bulutun gezindiği masmavi

gökyüzüne göz atarak. Çimenlerle kaplı kocaman alan masa

larla doluydu ve eflatun masa örtülerinin her birinin üzerinde, içlerinde beş adet mor ortanca bulunan birer vazo vardı,

“Bunlar...” diyerek durakladım . Benim için, Gerard için veyaklaşan birlikteliğimiz iç in hazırlanan bu sevg i gösterisindendolayı aniden duygulanm ıştım. “Bütün bunlar çok güzel.”

“Beğendiğine sevindim,” dedi Bayan Godfrey, güçlü ko

lunu benimkine dolayarak. “Gerard terasta seni bekliyor, hayatım.”

Uzakta, bir şezlonga uzanmış ve babasıyla sigara tüttür-mekte olan Gerard’ı görebiliyordum. Annemin magazin der-

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 39/330

gilerinden birinden fırlamış gibi zeki, yakışıklı ve güçlftydü.Beni gördüğünde çabucak ayağa kalkarak sigarasını söndürdü.“Anne,” diye seslendi el sallayarak, “hemen geliyorum.”

Elbisemin kuşağını düzeltirken, Maxine'in kelimeleri kulağımda çınlayıp duruyordu. “Hayatında hiçbir zaman birrol oynayamazsın, özellikle de aşk söz konusu olduğunda.”

İyi, ama herkes bir rol oynar, öyle değil mi? Annem. Babam. Bir bakıma, Kitty. Hatta Maxine bile. Neden benden farklı davranmam beklensin ki?

Birkaç dakika sonra, belimde G erard’ ın kollanm hissettim.“Sen,” diye fısıldadı kulağıma, “şimdiye dek gördüğüm en

güzel kadınsın.”Yüzüm kızarmıştı. “Gerçekten öyle mi düşünüyorsun?”“ö y le olduğunu biliyorum,” diye cevap verdi. “Bu elbiseyi

nereden buldun? Rüya gibisin.”

rini kısarak bahçe kapısından giren adama ve yanındaki karnı burnunda olan karısına baktı. “Böldüğüm için affedersin,sevgilim, ama bu gelen üniversiteden eski bir arkadaşım. Senitanıştırayım.”

öğleden sonrası tanışma fasıllarıyla ve hal hatır sormalarlageçmişti, öyle ki Gerard’ı göremiyordum bile. Ara sıra karşıdan el sallıyor ya da geçerken yanağıma bir öpücük kondu-ruyordu. Hiç şüphesiz nişan partileri, nişanlanan çiftler içindeğildi.

Akşam yemeği zili çaldığında,bütün öğlen boyunca

Kitty’yi görmediğimi fark ederek etrafımabakındım. Bu çok tuhaf, bu partiyi haftalar öncesinden biliyordu, diye geçirdim

“Senin için giydim ,” dedim. “ İstedim ki-”

“Bir dakika, şu gelen Ethan Waggoner mı?” Gerard gözle-

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 40/330

içimden. Yemek boyunca, Gerard ile hemen yanımızd^masada bulunan yeri, garip bir şekilde boş kalmıştı. Ve ortra. gecenin ilk şarkısı olan ‘You Go to My Head’i* çaj^

başladığında, ben de endişelenmeye başlamıştım.“Gerard,” diye fısıldadım kulağına, dans pistine doğm

neldiğimiz sırada. Bu sıcak gecede, bin çift gözün üzerimolduğunu hissedebiliyordum. Onlara aldınş etmemeye çtim. “Kitty, hâlâ oltalarda görünmüyor. Onu merak eîme

başladım.”“Muhtemelen geç kalmıştır,” dedi, hiç de endişelenm

benzemiyordu. “Kitty’yi bilirsin.”Doğru, Kitty gideceği yere çoğu zaman geç kalırdı. A

beş saat geç kaldığı hiç görülmemişti... hem de en iyi arkad■ şuıın nişan partisine. Hayır, yolunda olmayan bir şeyler vaI Bunu hissedebiliyordum.

Gerard beni dans pistinde mükemmel bir şekilde yönle■ dirirken, başımı omzuna yasladım. Gözlerimi kapattım v

zaman yaptığım gibi bir kez bile kontrolü ele geçirmede beni yönlendirmesine izin vererek şarkının sözlerini dinlye başladım.

Başımı döndürüyor ve bir nakarat gibi aklımdan çıkmıyorsun... Gerard da benim başımı döndürüyor muydu?“Gerard,” diye fısıldadım, “savaş hakkında ne düşünüy

sun? Ya da savaşa katılmak hakkında?”Gerard bana bakmak için geriledi. “Hayatım, eğer ben

de çağrılacağımdan endişe ediyorsan, lütfenendişelenmeBa bam o konuyla çoktan ilgilendi.”

*tng. Başımı Döndürüyorsun. (Çev. N.)

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 41/330

Samhjio 45

Kaşlarımı çattım. “Ah,” dedim, sözlerimi dikkatli seçmekiçin biraz duraklayarak. “Peki, bazı şeyler seni hiç endişelendirmiyor mu? Yani...”

“Ne gibi şeyler?”Düşüncelerim, bahçe girişindegözucuyla gördüğüm bir

karaltı tarafından kesildi. Biri el sallayıp dikkatimi çekmeyeçalışıyordu. Dans pistininışıklan yüzünden bulanık görüyorolsam da odaklanmak içingözlerimi iyice kıstım.Kitty. İşte orada, bahçe kapısının ardında duruyordu.Kapı kilitli mi, diyesordum kendi kendime. Neden içeri girmiyor ■? Bir mendillegözünü kuruladı. Hayır, yolunda olmayan bir şeyler var.

Şarkı sona erdi ve birkaç çiftdaha dans pistine gelerek bizekatıldı. Gerard’a sokularak, “Dansa biraz ara vermemizin bir

mahsuru var mı?” diye sordum.Gerard bana şaşkm bir şekilde gülümseyip, başıyla onayla

dıktan sonra doğruca bahçe kapısına koştum. Kitty’yi kaldırıma çökmüş, başını dizlerine gömmüş bir halde buldum.

“Kitty, ne oldu?” Başmı kaldırdığında, gözyaşlarına bulan

mış makyajınm yanaklarından aktığını ve gözlerinin ağlamaktankıpkırmızı olduğunu gördüm.

“Benim korkunç, berbat bir arkadaş olduğumu düşünüyorolmalısın,” dedi hıçkırarak, sonra da yüzünü yeniden dizlerinegömdü.

Dağılan saçlarım tekrar tokalanna tutturarak düzelttim.Ama faydası yoktu. Bukleleri, daha önce hiç görmediğim birşekilde darmadağınıktı. ‘Tabii ki öyle düşünmüyorum, tatlım,” dedim. “Sorun ne? Anlat bana.”

“Seni bu şekilde ektiğim için çok üzgünüm,Anne,” dedi burnunu çekerek. “Benim çok kötübir arkadaş olduğumu dü-

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 42/330

şünmüş olmalısın, öyleyim de. Ben zavallı, aşağılık bir daşım.” Daha çok hıçkırmaya başlayınca, cebimden temi va uaşıay ıııua, Cvuımuen tenmendil çıkanp ona uzattım.

“Sen aşağılık bir arkadaş değilsin,” dedim. “Sen beni^iyi arkadaşımsın.”

Kitty, burnunu sildi ve son derece kederli gözlerle W baktı. Hüzün dolu bakışlarında, çaresizlik yüzündenher

ley,göze alan bir panltı yakaladım. Karşımda, büyük bir karta*eşiğinde olan bir kadın duruyordu. Bakışlarımı başkaçevirdim.

“Buraya geleli saatler oluyor,” dedi Kitty. “Ama içeri ti.o**remedim.”

“Neden?”Tekrar burnunu sildi. “Çünkü gittiğini görmeye dayanana,

yorum.”“Ama ben hiçbir yere gitmiyorum, Kitty.”“Aynen öyle,” dedi. “Gidiyorsun. Evleniyorsun. Değişi

yorsun. Ve senin için mutlu olmam gerektiğini bildiğim haldtek düşünebildiğim şey seni nasıl kaybettiğim.”

“Ah, Kitty,” dedim. “Beni aslakaybetmeyeceksin.”Başını olumlu anlamda sallayarak, “Ama öyle olacak,”ded

Kitty. “Ve olması gereken de bu. Ben sadece, henüz buna alışamadım.” Çitin diğer tarafındaki partiyi işaret etti. “Bu geceoraya katılamamamın sebebi bu. Çok özür dilerim, Anne.”

Elini tutarak, “Hayır,” dedim. “Özür dilemene gerek yok.”Elbisemin eteğiyle gözünden süzülen bir damla yaşı sildim.

“Anne,” dedi biraz soğuk bir şekilde. “Sana söylemem ge

reken bir şey var.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 43/330

“Bu hoşuna gitmeyecek."“Yine de söyle,” dedim, kendimi duyacağım şeye karşı ha

zırlıyordum.“Geleceğimle ilgili büyük bir karar aldım," dedi ve boğazını temizledi. ‘‘Sen yola devam ediyorsun, ben de etmeliyim ”

“Kitty, ne demek istiyorsun?”Rahatlamak için derin bir nefes aldı. “Birlikte hemşirelik

okuluna kaydolduğumuzda yaptığımız anlaşmayı hatırlıyor musun?”

Başımı olumlu anlamda salladım. ‘‘Evet. Sonumuzun annelerimizgibi olmayacağına dair yemin etmiştik.”

“Kesinlikle,” dedi, doğruca ileriye bakıyordu. “Ve dahafarklı, daha anlamlı hayatlarımız olacağma dair.”

Kaşlarımı çattım. “Kitty, eğer ima ettiğin şey Gerard ileevlenerek-”

“Hayır,” dedi çabucak. “Öyle bir şey demek istemedim.Sadece, bu becerimle hayatımda bir şeyler yapabilirmişim gibi geliyor... büyük anlamı olan bir şeyler. Bir süredir bunudüşünüyordum, savaş söylentilerim ilk duyduğumuzdan beriAma bu gece yapmam gereken şey çok açık, Anne.”

Kucağımdaki ellerimi sıkıca birbirine kenetledim.“Gidiyorum,” dedi Kitty. “Uzağa, Güney Pasifik’e. Sava

çalışmalarına yardımcı olmak için Kara Kuvvetleri HemşirSınıfı’na katılıyorum. Bugün, şehir merkezindeki gönüllü kyıt merkezindeydim. Anne, onların eğitimli hemşirelere ihyacı var. Hem de çok ihtiyaçtan var. Bu, nihayet kayda değ bir şey yapmam için bir fırsat olabilir.”

Kalbim heyecanla dolmuştu. Norah’nın mektubunda adlarla ilgili anlattıklan zihnime hücum etmişti: Bunaltıcı, sıc

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 44/330

gecelerde, elinizi uzatsanız dokunacakmışsınız hissi yaratanyıldızlar, adanın güzelliği ve gizemi, her köşede sinsice dolşan savaşın yarattığı ölüm korkusu... Erkekler... Ve ben.

bunların nasıl bir şey olduğunu yaln ızca hayal etmeye cesaretedebilmişken, Kitty’nin sessizce gitme planlan yaptığına dairen ufak fikrim olmamıştı.

Bir çakıltaşını tekmeleyerek sokağa fırlattım. “Eminmisin?”

“Evet,” dedi usulca.Bir iç çektim.

“Dinle,” diye devam etti Kitty. “Sen evleniyorsun. HerkesIevleniyor, okula ya da bir yerlere gidiyor. Burada boş boş otu.Irup her şeyin değişmesini seyretmeyeceğim. Ben de bu deği- şimin bir parçası olmak istiyorum.”

Evet, biz dahil olmak istesek de istemesek de hepimiz bu ¡değişimden etkileniyorduk. Ona ne kadar yaklaşırsak, o ka-

[dar canımız yanıyordu. Ve şimdi bu değişimin gözünün içine (bakarken, kalbimde görm ezlikten gelem ediğim bir acı hisse-

iyordum.“Elbette yabani bir adaya kaçarak yabani insanlarla haşir I

neşir olma ve askerlerin arasında yaşam a fikri annemin hiç ho-

şuna gitmedi,” diye devam etti Kitty. “Ama umurumda değil. Kimsenin ne düşündüğü um urum da bile değil, bir tek” -ses tonu şimdi daha temkinliydi» “sen hariç.”

Kitty’nin gideceği gerçeğini düşünm eye dayanamıyordum. Ama bunun sebebi ‘yab an iler’ ya da adadaki erkekler değildi. Gerçi İkincisinin, beni biraz endişelendird iği doğruydu. Hayır,

Kitty’nin gidip kendini düny anın diğer ucuna atmasına katla- namazdım. Tabii, bunu bensiz yap tığı sürece.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 45/330

“Norah ile mektuplaşıyorum,” diye itiraf ettim nihayet.Kitty gücenmiş görünse de bir anda gözleri parladı. "O şu

an Güney Pasifik’te, değil mi?”

“Evet,” dedim. ‘‘Benim de kaydolmamı istiyor.”Kitty sınttı. “Anlaşılan yanlış kıza zaman harcıyor.”“Belki de öyle değildir,” dedim usulca.Sadece haftalar kalmış olan düğün günümü düşündüm.

Bütün o küçük detaylar, bir film şeridi gibi gözümün önünden geçiyordu. Fransız ipeğinden yapılma gelinliğim. Mavi bir çorap bağı. Şekerleme kaplı, beş katlı bir pasta. Dantelmasa örtüleri. Nedimenin çiçekleri. Beyaz şakayıklar ve eflatun güller... Aniden irkildim.Yanımda Kitty olmadan nasıl evlenebilirim?

Oturduğum yerde doğrulup başımı onaylamasına salladım.

“Seninle geliyorum,” dedim gayet sakin bir şekilde.Kitty’nin gözleri sevinçle parladı. “Anne! Hayır, daha ne

ler. Düğün ne olacak? Bir hafta içinde gitmek zorundayız vegörev süresi de en az dokuz ay, belki de daha fazla.”

Omzumu silktim. “Onların hemşirelere ihtiyacı var, değil

mi?” Kalbim heyecanla, beklentiyle ve aynı zamanda korkuyla çarpıyordu.

Kitty başıyla beni onaylarken, bir yandan da burnunuçekiyordu. “Evet,” dedi. “Kayıt işlemlerini yapan memur,Pasifik’te işlerin kızıştığını ve hemşirelere aşırı derecede ihtiyaçları olduğunu söyledi.”

Gülümsedim. “Hayatının macerasına bensiz başlamanaizin verseydim, ne biçim bir arkadaş olurdum ben?”

Kitty kollarını boynuma doladı. Bir sonraki şarkıboyunca, kaldırımda öylece oturduk. Ardından bir şarkı daha...Parti-

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 46/330

M

Hden duyulan müzik, sanki başka bir dünyadan geliyor gjı^Bir bakıma öyleydi de. Kırpılmış defne ağaçlarından olçit, kesinlik ve belirsizliğin arasındaki sının temsil ediyord n

“Düğün arifesinde nişanlısını kaçmp götürdüğüm içjn r

rard beni asla affetmeyecek,” dedi Kitty.Başımı sallayarak karşı çıktım. “Bu doğru değil. Beni esi

almıyorsun. Ben istediğim için geliyorum.”Omzumun üzerinden arkamızdaki partiye göz attım. Ka

ranmın, beraberinde bazı sonuçlar getireceğini biliyordum.Annemin aklı başından gidecekti. Babam, beni uyaracaktı

Ve Gerard...Gerard. Bir iç çektim. Şüphesiz, kendisi rahatçaevinde otururken, nişanlısının savaş bölgesine gidiyor oluşupkabul etmesi güç bir şey olarak görecekti. Aynca incineceğimde biliyordum ki beni en çok endişelendiren şey buydu zaten.Ama şimdi bunlan düşünemezdim. Eğer beni seviyorsa, gerçekten seviyorsa, bekleyecekti. Beklemezse de bunu zamanı

geldiğinde düşünecektim.Geçen her dakika kararımın daha da kesinleştiğini hissedi

yordum. Kitty ile Güney Pasifik’e gitmeliydim. İyi ama tamolarak neden? Sorunun cevabı hâlâ belirsizdi. Yine de belliolan tek bir şey vardı: Bu yeni macerada, sadece bir rol oynuyor olmayacaktım.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 47/330

o iç it/ıc ii/ QBcHÎa/n

fitty dirseğiyle beni dürttüğünde, ağırlaşmış gözkapak-I Jlarımı sızlanarak açtım. “Pencereden dışan bak," diyeciyakladı Kitty sevinçle. “Neredeyse geldik!"

Gemiyle vardığımız bir adadan kuzeye gitmek için uçağa bineli kırk beş dakika olmuştu. Dört gün süren gemi yolculuğu boyunca, deniz tutması yüzünden perişan olmuş ve yeniden karaya ayak basmak için can atmıştım. Küçük uçağıniçine bir göz gezdirdim; her yer gri ve metalikti. Burası, adetaerkeklere göre bir yerdi. Yine de kokpitteki pilotlar ve sıhhiizinden dönen, incecik, uzun boylu, kızılımsı san saçlan olan,yeni ütülenmiş üniformalı bir asker dışında, uçak tamamenhemşirelerle doluydu.

“Bak!” diye bir çığlık kopardı Kitty, elini kalbinin üzerine koyarak. “Daha önce hiç bu kadar güzel bir şey görmüşmüydün?”

Küçük pencereden dışan bakmak için Kitty’ye doğrueğildim. Aşağıdaki manzarayı görür görmez, bir an için ne

fesim kesildi. Aşağıda, bembeyaz kuma doğru uzanan inanılmaz derecede açık mavi bir su ve zümrüt yeşiliyamaçlar

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 48/330

görünüyordu. Manzara karşısında nefesimin kesilebjfhiç düşünmemiştim. Doğruyu söylemek gerekirse,

şey beklemiyordum. Elbette, şu an A B D ’ye giden bir o ^

%l ii

I I I I I |§|||golan Norah, adanın büyüleyiciliğinden bolca bahsetmişti

Aıijjgazeteler tamamen farklı bir hikâye anlatıyordu. Dayanıp

tropikal sıcaklık, kötü koşullar, sefalet ve askerlerin iç'savaştığı sivrisineklerle do lu bataklıklarıyla, burası ‘tam İ

cehennem’ olarak tanımlanıyordu. Gelgelelim,pencere<ta

görünen manzara, bu tanım a hiç de uymuyordu. Hayır

başka, tamamen farklı bir şeydi.Aklıma Gerard ve uçağa bindiğim sırada yüzünde hâkim

olan o ifade geldi; üzgün, emin olmayan, biraz da ürkmüş

Partiden bir sonraki gün ona gideceğimi söylediğimde, bu du-ruma hiç tepki göstermemişti. Fakat gözlerinde endişe hâkimdi:

Elbette, beni gitmekten vazgeçirmeyi denemişti. Bu çaba,lan olumlu sonuç vermeyince, nihayet elimi sıkıca tutup gü-lümsemeye çalışmıştı. “Döndüğünde seni bekliyor olacağım.Bunu hiçbir şey değiştirmeyecek,” diye de belirtmişti.

Yola çıkmadan önce yaptığımız uzun konuşmadan sonra,

evliliğimizi bir yıl ertelem eye karar vermiştik. Annem haberiduyduğunda yıkılmış ve ağlamak için yatak odasına koştur-muştu. Babamın nasıl hissettiğini anlamak ise biraz daha zordu. Godfreylerdeki partiden sonra, akşama dek beklemiştim.Babam, akşam yemeğinden hemen önce çalışma odasında viskisini yudumluyordu. Alnında terden küçük boncuklargöze çarpıyordu. “Bunu yapmak istediğine emin misin, ufaklık?”diye sordu.

“Eminim,” dedim. “Sadece banadoğru şeymiş gibi geliyor. Bunu başka türlü açıklayamam.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 49/330

Sarah f id &

Babam anladığını belirtmek için başını salladıktan sonra bir sigara yakıp , dum anınıaçık pencereden dışarı üfledi. Göz

lerinde hafif bir ışıltı belirdi.“Keşke şendeki cesaret bendeolsaydı.”

“Baba-”“Pekâlâ, daha fazla konuşmaya gerek yok,” dedi aniden,

sonra da sigarasını bir kül tablasına bastırarak söndürdü. Bas

tırdığı sigarasıyla birlikte odada hâkim olan o duygusal havayıda söndürmüştü. “Akşam yemeğini kaçırmak istemeyiz. Maxine, croque monsieur yapıyor.” Fakat o gece, babam yemeğinden yalnızca bir ısırık alabilmişti.

Elbisemi düzelttim. Kitty’ninki yeni ütülenmiş gibi görü

nürken, benimki nasıl olmuş da bu kadar buruşmuştu? Buraya gelmekle hata mı yaptım, diye geçirirken içimden kaşlarım ça-tılmıştı. Ellerimi kucağımda birleştirip aşağıdaki manzarayagöz gezdirdim. En azından yılın büyük bir bölümü burası benim yeni evim olacaktı.

Adada amirimiz olacak olan Başhemşire Constance Hildebrand, uçağın ön tarafındaki yerinden ayağa kalktı vegenç hemşirelerden oluşan gruba sertçe göz gezdirdi. Hemşire başlığının altına gelişigüzel sokuşturulmuş gri saçlarıolan, oldukça iriyan bir kadındı. Başlığı kafasına öyle sıkı

tutturulmuştu ki ona acı veriyor gibi görünüyordu. Başhemşire Hildebrand’ın yumuşak bir tarafı varsa bile onuda kilit altında tuttuğu çok belliydi. “Neredeyse adayavardık,” dedi. Uçağın içi oldukça gürültülüydü vebağırarak konuşuyor olmasına rağmen, ne dediğini tamolarak anlayabilmek için

* Fransız mutfağına özgü, jambon ve erimiş peynirle yapılan bir çeşit tost (Çcv. N.)

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 50/330

dudaklarını okum ak zorunda kalıyordum . “Adanın onne kanmayın. Burası b ir ke y if y en de ğil,” diyerek kosına devam etti. “Düşündüğünüzden çok daha faziater dökeceksiniz. Burada sıcaklık dayanılmaz,n e m

ğucudur. Eğer sivrisinekler sizi yemezse, yerliler yiyecek*Kıyıya yakın olanlar dost c anlısıdır, faka t daha öteye o Jyim demeyin. Karargâha çok da uzak olmayan bölgei^hâlâ yamyam kab ileler yaşam akta.”

Koridor tarafındaki diğer kadınlara göz attım. Başhetn

şire Hildebrand boğazını temizlerken, gözlerini fal taşı gjkaçmış ve korkmuş bir halde onu dinliyorlardı.“Yorg^

olduğunuzu b iliyorum am a yap ılacak işler var,” dedi Baş.

hemşire Hildebrand. “Kalacağınız yerleri bulun, yıkanın vesaat ikide benimle revirde bu luşun. Bu arada küçük bir uyan'

Adada gelişinizi bekleyen bir hayli erkek olacak ve yerli ka-dmları saymazsak, çok uzun bir zamandır kadın görmüyor*lar.” Söylediklerini vurgulamak için başını iki yana salladı.“Onlarla göz teması kurmayın. Size karşı b ir beyefendigibi

davranmalılar.”O sırada ön sıradaki kızlardan biri an iden pudrasını çıka

rıp burnunu pudraladıktan sonra kırm ızı rujunu tazeledi.Kitty sırıtarak bana doğru eğildi. “A dada tam iki bin erkek

var,” diye fısıldadı. “Ve biz sadece kırk beş kişiyiz.”Kaşlarımı çatarak Kitty’ye baktım. Benim tek düşünebildi

ğim Başhemşire Hildebrand’m ürkütücü uyarılarıyken, o nasıl oluyor da aklının erkeklere kaymasına izin verebiliyordu? “Sence gerçekten yamyamlar var mı?”

“Hayır,” dedi Kitty kendinden emin bir şekilde. “Sadece bizi korkutmaya çalışıyor.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 51/330

Samh j io » ^

Kendimi rahatlatmak için başımı salladım.“Ayrıca,” dedim, “Norah mektuplarında sivrisineklerle ilgili hiçbirşey söylememişti.”

Kitty bana katıldığını bclirtircesinc başını salladı. “Meredith Lewis -hani Jillian'ın kızkardeşi- yakınlardaki bir başkaadadaydı. Buraya ilk birliklerle birlikte gelmişti ve yamyamsöylentilerinin tamamenuydurma olduğunu söylemişti.”

Gelgelelim, Kitty’nin söyledikleri beni avutmaktan çokkalbime bir şarapnel gibi saplanmıştı. Meredith Lewis, lisedeyken Gerard’ın sini t ındaydı. Okul yıllığı fotoğraflarında,Gerard’ın hemen yanında otururdu ve bu anılar, şimdi eviözlememe neden olmuştu.Kalbim aniden tereddütle dolsa datitreyip sallanmaya başlayan uçakla birlikte o düşüncelerim de

kaybolup gitmişti.Uçak gürültüyle yere inip okyanusa son derece yakın görü

nen pistte hızla ilerlerken, Kitty ile el ele tutuştuk. Bir an için bir mermi gibi hızla okyanusa fırlamamız, oldukça olasıymışgibi göründü. İçimden sessizce dua etmeye başladım.

“İşte başlıyoruz,” diye fısıldadım kendi kendime, uçaktaninmek için diğer kadınlarla birlikte tek sıra halinde ilerlerken.

Arkamdan Kitty’nin omzuma dokunan elini hissettim.“Benimle geldiğin için teşekkür ederim,” diye fısıldadı. “Geldiğine memnun olacaksın, söz veriyorum.”

Teker teker merdivenleri inip uçak pistine ayak bastık. İnerinmez, yüzüme sıcak ve nemli bir esinti çarptı. Nefes aldığımda, neredeyse ciğerlerimde yükselen buharı hissedebiliyordum. Uçaktan inmeden önce burnunu pudralayan hemşire hemen sağımdaydı. Yüzü şimdi nemden yapış yapış ve oldukça parlak görünüyordu. O anda yanağından süzülen bir ter dam

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 52/330

lası, gözümden kaçmadı. Çantama pudramı da atma isteğekarşı direnirken, kendime burada nasıl görüneceğimin bir (wmi olmadığını hatırlatıp durmuştum; çünkü ben nişanhy^

Pistin diğer ucuna baktığımda, Başhemşire Hildebrand’

haklı olduğunu gördüm. En azından erkekler hakkında... yeşil üniformalardan oluşan bir kalabalık, arılar gibi akın ata

pistin etrafına üşüşüyordu. Daha cüretkâr olanlar ıslık çataS

ken, diğerleri ağızlarında sigaralanyla askeri araçlarayaslamp

yalnızca izliyordu.

“Daha önce hiç kadın görmemiş gibiler,” diye fısıldadıKitty. Kalabalığın önünde göğsünü şişirip kendinden emin birL şekilde bize gülümseyen askere, gözlerini kırpıştırarak baktı. Sonra da olması gerektiğinden biraz daha yüksek bir sesle“Çok tatlı,” diye ekledi.

Başhemşire Hildebrand, bize doğru döndü. “Bayanlar, sîzleri Albay Donahue ile tanıştırayım,” diyerek, üniformasındaen az bir düzine madalya ve rozet bulunan bir adama baktı.Adam asfalt piste adım attığında, askerler de anında hizayagirdiler. Kalabalığı bir sessizlik alm ıştı ve hemşireler, bize doğru yaklaşan albayı büyülenmiş bir şekilde seyrediyorlar-

dı. Albay kırk yaşlarındaydı, belki biraz daha yaşlı olabilirdi.Bronz bir teni, yer yer grilerin göze çarptığı koyu renk saçlarıve inkâr edilemeyecek kadar çarpıcı gözleri vardı. Üniformasının içinde oldukça güçlü ve sanırım biraz da korkutucu görünüyordu.

“Başhemşire Hildebrand, bayanlar,” dedi ve şapkasını ha- I fifçe kaldırarak bizi selamladı. “Sizlere, Bora Bora’ya hoş geldiniz, demek istiyorum. Ülkemize sunmuş olduğunuz hız* illetlerinizden dolayı sizlere minnettarız. Hemk e n d i mhem de |

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 53/330

vhjkt a "*

bu adada görevli bütün askerler adına, sîzlere canı gönüldenteşekkür ediyorum.” Askerlere dönerek, “Rahat,” diye bağırmasıyla birlikte bütünerkekler alkışlamaya başladılar.

“Ne mükemmel bir centilmen,” diyefısıldadı Kitty. Bunusöylerken gözlerini albayın üzerindenayırmamıştı.

Omzumu silktim. Hava şimdiçok daha sıcaktı ve güneş ışınlan, uçaktan ilk indiğimizdefark etmediğim kadar

yoğun bir şekilde üzerimize iniyordu.Asfalttan yansıyanışınlar, sıcağın acımasız bir şekilde etrafımızda dönüpdurmasına neden oluyordu. Kitty, usulca yanıma sokuldu,önce yakınlardaki bir askeri araçta çalan E ila Fitzgerald’ıduyabilmek için yaklaştığınısandım. Ama ona doğru döndüğümde, yanaklarının bembeyaz, kollarının ise iki yanasarkmış olduğunu gördüm. “Kitty,” dedim elini tutarak,“sen iyi misin?”

Kitty’nin gözkapaklannm titremesiyle birlikte, dizleride aniden bükülüverdi. Neyse ki düştüğü sırada onu yakalayabilmiştim, ancak onu asıl kurtaran, adaya göre fazla süs

lü elbiselerle tıka basa doldurmuş olduğu çantasıydı. Çanta,adeta bir yastık görevi görerek başını asfalta çarpmasını engellemişti. Başı kucağımda, pistin sıcak asfaltında öylece yatıyordu,

“Kitty!” diye bağırdım, bir yandan da içgüdüsel olarak mavielbisesinin eteğini çekerek bacaklarını örtmeye çalışıyordum.

“Amonyak tuzu!” diye bağırdı Başhemşire Hildebrand, kadınların oluşturduğu çemberi yararak yanımıza gelmişti.Sonra da küçük, yeşil bir cam şişe getirip Kitty’nin burnunatuttu. “Başma güneş geçti,” dedi duygusuz bir şekilde.“Zamanla buna alışacaktır.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 54/330

Albay Donahue, Başhemşire Hildebrand’ınyanına»

riverdi. “Bir sedye getir!” diye bağırdı uçağın yanındakı°^adama. “Çabuk ol.”

“Albay Donahue,” dedi Başhemşire Hildebrand “« basit bir güneş çarpması, iyi olacaktır.”

Albay, Kitty’yi sahiplenici bir bakışla süzdü. “Yine efe ■olduğundan eminolmak isterim.”

“Nasıl isterseniz," diye cevap verdi Başhemşire Hildebr^ Birkaç dakika içinde iki adam bir sedyeyle çıkageldiler

kendinegelen, fakat oldukça dermansız görünenKitty’yi« a yeye yerleştirdiler.

“Anne,” dedi Kitty bana doğru dönerek, “ne oldu?”Ben cevap vermeye kalmadan Albay Donahue, Kitty’nin

yanında bitiverdi. “Tropikal bölgede bayılanlar, daima en hm bayanlar olmuştur,” dedi sırıtarak.

Albayın sesinin tonundan hiç hoşlanmamıştım, ancak I

Kitty’nin gözleri anında parlayıverdi. “Ne kadar utanç verici Çok uzun süredir baygın mıyım?”

Albay gülümseyerek karşılık verdi. Toplanan kalabalık o kadar fazlaydı ki artık etrafımı göremiyordum. “Sadece, adaya gelişinizin şerefine düzenleyeceğimiz dans gecesi haberini kaçıracak kadar uzundu,” dedi. Bunu, sanki gece yalnızca Kitty’nin şerefine düzenlenecekmiş gibi söylemişti.

Kitty’nin gülümseyişi, rütbeli bir albay için fazla cilveliydi. “Dans mı?” diye mırıldandı zayıf bir şekilde.

“Evet, dans,” dedi Albay Donahue, ardından kalabalığa

döndü. “Beyler, doğru duydunuz, bu akşam saat sekizde.”“Teşekkürler,” diyen Kitty, gülümsemeden duramıyordu.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 55/330

Sarahjkı « ^ *&

“Benim için bir zevk,” diye cevap verdi albay nazikçe. “Yalnız, bir iyilik isteyeceğim.”

“Elbette,” dedi Kitty. hâlâ gözlerinin içi gülüyordu.“Bana bir dans lütfeder misiniz?”Askerler sedyeyi kalabalığın arasında ilerletmeye başlar

ken, Kitty, ‘‘Çok isterim,” diye cevap verdi.Kitty, yeni bir ortama nasıl girileceğini daima bilirdi.Bir süre sonra kalabalık hareket etmeye başladı. Ayakla

rımın dibindeki valizimeve Kitty’nin kocaman çantasına bakarak kendi kendime sızlandım. Adamlar dağılmıştı ve şimdiikisini de tek başınataşımak zorundaydım.

“Buna inanabiliyor musun?” diyen bir ses duydum arkamdan. Arkamı dönünce yenihemşirelerden biriyle karşılaştım.Kumral, yumuşak ve dalgalı saçlan, Life dergisindeki RitaHayworth’ü andırıyordu. Ama benzerlik, bununla sınırlıydı.

“Efendim?” dedim ne dediğinden emin otamayarak.“Arkadaşın, albayın ilgisini çekmek için iyi iş çevirdi,”

diyerek sınttı. Elbisesinin en üst düğmesinden dışarı fırlamış bir parça dantel göze çarpıyordu. Bunu bilerek yapıp yapmadığını merak etmiştim.

Hemen ardından, bir başka hemşire daha belirdi. Parlak,koyu renk saçlan, mütevazı bir gülümsemesi ve yüzünde dearkadaşına katıldığını belirten bir ifade vardı.

“Ah hayır, hayır,” dedim. “Kitty’nin kasten bayıldığını imaetmiyorsunuz, değil mi?”

“Aynen öyle söylüyorum,” diye cevap verdi kumral saçlı hemşire. Bu İkilide, sözü geçenin kendisi olduğu belliydi. “Bu gibi olaylar kendiliğinden oluvermez. Belli ki bunu

planlamıştı.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 56/330

“Kesinlikle planiamamıştı,” diyerek karşı çıktınsoracak olursanız, onu kıskandınız.’* “ösS

Koyu renk saçları olan hemşire şaşkınlıkla irkilipğeri kendinden emin bir şekilde omuz silkti. “Günün b i

bize teşekkür edeceksin.”“Ne için?” diye sordum kuşkuyla.“Küçük arkadaşının neler yapabileceğine dair seni uyar(

ğımız için. Böyle birini erkeğimden uzak tutmadığına süreona asla güvenmezdim.

Hiçbir şey demeyip yalnızca başımı iki yanasallayarak^,

riimeye devam ettim. Biri diğerinden çok daha ağırolan imçantayla elimden geldiğince hızlı yürümeye çalışıyordum.“Ne kadar kabayız,” diye seslendi kumral hemşire. Fak

ardından beklediğim özür gelmedi. “Neredeysekendimi tatukmayı unutuyordum. Ben Stella, bu da Liz,” dedi esmer arkdaşını göstererek.

Ona aldırmayarak yürümeye devam ettim.“Peki ya sen?”“Anne,” diye bağırdım, arkama dönmemiştim bile.

Hemşirelerin kalacağı kışladaki barakamız son derece sadedi. Sadece kabaca inşa edilmiş iki yatak, bir makyaj masası ikimizin paylaşacağı bir de dolap vardı. Yakıcı güneşyüzün

den rengi solan incecik pam uk perdeler, açık sarıya dönmierdi. Onlar da ışığı ya da erkeklerin meraklı bakışlarını uztutmakta yetersiz görünüyorlardı. İçeri girdiğimde Kittyatağın üzerine çıkmış, duvara çivi çakarken buldum. “Sce buraya bir resim assam nasıl olur?” diye sordu, başını

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 57/330

Samh Jiff ^ 61

gfçc yana yatırarak. “Annemle babamın bir resmini asmayıdüşünüyorum da.”

Kitty’nin çantasını gürültüyle yere bırakıp alnımı sildim,“Bence iyi,” dedim ifadesiz bir şekilde. “Şimdi daha iyisin sanırım.”

“Evet, teşekkürler, hayatım,” dedi Kitty. “Seni o kalabalığın içinde öylece bıraktığım için kendimi kötü hissettim. Ama

Albay Donahue çok ısrar etti.” Albayın ismini duymaktan usanmaya başlamış olsam da

bunu belli etm emeye dikkat ediyordum, “tyi olduğuna sevindim.”

Kitty, ikinci kattaki küçük odamızda bir kuş gibi uçuşuyor

ve odayı nasıl düzenleyeceğimizle ilgili çene çatıyordu. Dediğine göre yedek çarşaflardan biri, harika bir perde olabilirdi.Aynca çay içmek için bir yerlere mutlaka bir fiskos masasıyerleştirmeliydik.Tabii. Peki ya duvarların rengi, çok hoş vehuzur verici değil miydi?Evet, hastane odası duvarı gibi bej renkte. Gerçekten çok huzur verici...

Benim içinse oda rutubetli ve yabancıydı. Lacivert-beyazçizgili iki yatak, örtüsüzdü ve üzerlerinde gözle görülür lekeler vardı. Yatakların üzerinde eski püskü, düzgünce katlanmış çarşaflar duruyordu. Bu düşünce bana çok çocukçagelse de aniden Maxine’i özlemiştim. Burada olsaydı anında

atılıp yatakları yapar ve rahatlamamız için bize iki fincan çayhazırlardı.

Şimdiyse tek başmaydım.“Anne, bu gece bir dans düzenleneceğine inanabiliyor

musun? Bir dans! Ve Albay Donahuebenimle dans etmek

istiyor!”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 58/330

İşte yine o isim, iyi de neden beni bu kadar etlen-‘yor fo, 1

Albaya güvenmiyor muyum, yoksa histerimde yanıfty0 Iwm? Stella ve Liz’in, uçak pistinde söylediklerini hatır} Kitty’yi kıskanmışlardı. Ve benim de onu kıskandığa cesi hiç hoşuma gitmiyordu.

Kitty’nin erkeklerle arası, benim hiç olmadığım kadar; 'tyly. I

di. Gerard’ı düşünerek, nişan yüzüğümü sıcak yüzünden^ I parmağımda döndürmeye başladım.

“Evet, eğlenceli olacak, değil mi?” diye lafa karıştım, eli den geldiğince neşeli görünmeye çalışıyordum.

Kitty, “San elbisemi giyeceğim,” diyerek valizine koşu# du. San renk ona son derece yakışıyordu. Özellikle desözünü ettiği elbisesinin içinde harika görünüyordu. O elbiseyi altı1

kez giydiğini görmüştüm. Hatta en son gördüğümde, BavGelfman’ın kolları elbisenin üst kısmını sıkıca sarmalamıştı

Kitty, Seattle’dan aynldığımız sırada Bay Gelfman için çoküzülüyordu. Ama tuhaftır ki ada, anılarını anında silmiş gibigörünüyordu. Bense, benimkileri koruyacağıma yeminliydim

Kitty aynaya baktı ve elbisesini üzerine tutarak kırışıklık-lannı düzeltti. Zaten adanın rutubeti, bütün kınşıklıklan yoketmeye yeterdi. “Bilmiyorum,” dedi. “Belki de mavi olanı

giymeliyim, geçen bahar Frederick&Lenson’dan aldığımızıSanırım o biraz daha gösterişsiz.”

Başımı iki yana salladım. “Hayır,” dedim, Liz ve Stella’yıdüşünerek. Onlara -aynı zamanda kendime- kıskanç olmadığımı ve mümkün olduğunca iyi bir arkadaş olduğumu kanıt

lamaya kararlıydım.Onu bu yüzden buraya kadar takip ettim,

Idiye hatırlattım kendime. “San olanı giy. Onun içinde badöndürücü görünüyorsun.”

I

I

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 59/330

Sarah fia 6 )

K.itty, dansın en güzel kadını olacaktı. Gece boyunca eğlenceli vakit geçirerek hayatını yaşayacaktı. Ve ben, onun adına

mutlu olacaktım.* ^

Revir, giriş kapısının üzerinde kızıl bir haç bulunan, beyaz bir binaydı. İçerisi sabun, ipeka ve biraz da metil alkol kokuyordu,öğleden sonra revire en son varan kişiler olarak, Kitty ile birlikte bir çember şeklinde oturan kadınların arasına sokulduk.Herkes, tropikal bölgelerde yara tedavisinin nasıl yapılacağını bir hemşirenin kotunda uygulayarak gösteren BaşhemşireHildebrand’ı izliyordu. Sargılar saat yönünün tersine sarılmalıdiyordu Başhemşire Hildebrand. Çok sıkı olmamalı, ama kanamayı durdurmaya yetecek kadar da sıkı olmalıydı. “Yaranınnefes alması gerek,” dedi. “Çok az ya da çok fazla hava, enfeksiyon kapmasına sebep olur.” Sonra duraklayarak penceredendışarı, uzaktaki tepelere baktı. “Bilhassa bu kahrolası yerde.”

Toplantının geri kalanını, sargı bezlerini küçücük destelerhalinde sanp uçaktan indirdiğimiz sandıklara doldurarakgeçirdik. Bir gün açılacak olan yaralan düşünmemeye çalışarak,

büyük rulolar halindeki keten bezlerini masaya sermeye başladım. Kitty sargı bezini bir ucundan, ben de diğer ucundantutuyordum. Bir saatin sonunda parmaklanın ağnmaya başlamıştı.

Hepimizin konuşacak çok şeyi olmasına rağmen, Başhemşire Hildebrand’dan çekindiğimiz için ses çıkarmadançalışıyorduk. Ne zaman ki yemek salonundaki bir sorunla ilgilenmek için aynldı, hemşireler de birer birer dile gelmeye

başladılar.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 60/330

“Şu Başhemşire Hildebrand, sert birine benziyor ’Sîumuzdaki bir kadın. Kitty ve benden birkaç yaş b»

saman rengi saçları, çillerle kaplı bir burnu,kocaman, bakan gözleri vardı. Dudaklarım büzerek beceriksize

s&Umaya çalıştığı çarpık dişleri, gülümseyince iyice ortay* çık,mıştı. İl“Öyle,” diyerek ona katıldım. “Anlamıyorum...

radan bu kadar çok nefret ediyorsa, neden gönüllü olmu“Burada bir geçmişi var,” diye cevap verdi.

“‘Geçmiş’ demekle ne kastediyorsun?”“Tüm bildiğim, anakarada bir başka hemşirenin bana lattıkları.” Sesini alçaltarak konuşmasına devam etti,daha önce de bulunmuş, çok uzun zaman önce. Ve kötü bolmuş.”

“Ne olmuş?”“Tam olarak ne olduğunu bilmiyorum, ama bir tür skan“Yani o bir suçlu mu!” diye bağırdı Kitty şaşkınlıkla.Kadın omzunu silkti. “Kim bilir? Ama ben başhemşir

tersleşmek istemezdim,” dedi. Sonra da Kitty ve beni bselamladı. “Ben Mary.”

“Ben Anne.”“Ben de Kitty.”Mary, masanın üzerindeki sandığa bir başka sargı des

tıkıştırdı. “Sizi buraya getiren nedir?”

Kitty tam ağzını açmıştı ki ben ondan önce davrand“Ülkemize hizmet etmek,” diye yanıtladım, gayet sade v

sit bir şekilde.Mary sırıtarak, “Hepimizin söylediği bu değil mi zaten?

dive sordu. “Havınburada olmanızın gerçek sebebini soruya

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 61/330

Sarah Jio 65

rum. Hepimiz bir şeylerden kaçıyor ya da bir şeylerin peşinedüşüyoruz. Peki, ya sizin hikâye ne?” Herhalde sürekli çe*kiştirip durduğum için olacak, nişan yüzüğüme göz attı.

Ama bu defa, Kitty benden önce cevapladı. “Anne nişanlıydı,” diye konuşmaya başla-nişti ki sözünü kestim.

“Hâlâ nişanlıyım,” diye düzelttim.“Evet, Annenişanlı, ama benimle gelmek için düğününü

erteledi.”Kitty, minnettarlığını gösterircesine omzunu omzuma yasladı. “Bense karmakarışık duygular içindeydim. Kaçmam gerektiğini hissettim.”

“Ben de öyle,” diyerek sol elini gösterdi Mary. Parmağındayüzük yoktu. “Nişanlım, nişanı bozdu. Bir gün çıkageldi ve beni sevmediğini söyledi. Tam olarak ne demişti, bakayım?”Anılan gözden geçirircesine tavana baktı. “Evet,” diye devametti. “Dedi ki, ‘Hayatım, seni seviyorum ama sanaâşık değilim.’ Sanki bu yetmezmiş gibi bir de en yakın arkadaşımlaevleneceğini söyledi. Anlaşılan o ki aylardır görüşüyorlardı.Dürüst olacağım kızlar, tüm bu olanlar beni az kalsın tımar

haneye düşürüyordu, o kadar zordu k i... Bir sonraki hamlemidüşünebilecek kadar mantıklı bir hale geldiğimde, kasabayıterk etmem gerektiğini biliyordum. Acımı dindirmek için dünyanın en ücra köşesine gitmek istiyordum. Düğünümüz son baharda, San Francisco’daki Cartwright Oteli’nde yapılacak

tı.” Ellerine bakarak iç çekti.“Muhteşem olacaktı.”“Çok üzüldüm,” dedim.

İ “Teşekkür ederim,” diye cevap verdi Mary. “Artık bundan bahsetmek canımı yakmıyor, gerçekten.” Bir başka sargıyıyuvarlamaya başladı. “Paris’e taşınacaktık,” diye devam etti.“Yurtdışı hizmetinde görev alacaktı.” Başım efkârlı bir şekilde

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 62/330

iki yana salladı. “Edward’a hiç âşık olmamalıyahaklıydı. Benim için fazla yakışıklıydı.” Omzunu siiu**kti (vlerindeki acı kaybolmuş, yenni gerçekçiliğe bırakımişte şimdi buradayım. Peki ya sen?” diyerek bana baktı «Icneceğin adamı seviyor musun?” v,

“Tabii ki seviyorum,” dedim, bununiyetlendiğimden b1daha fazla savunur bir şekilde söylemiştim.

“öyleyse neden onunla değilsin de buradasın?” Neden onunla değil de buradayım, diye sordum kendi

Cevabı gerçekten o kadar da basit mi? Bir an için durup uzun düşündüm. Aradığım şey, tıpkı Kitty ’ninki gibi bir mQcera mı? Yoksa Maxine ’in sözünü dinleyip kendime bir *veriyor ve bir şeylerin -ya da aman Tanrım, birinin- ben kderimi çizmeden önce çıkagelmesini mi bekliyorum? Başım,iki yana sallayarak kafamdaki düşünceleri savuşturdum. Ha.

yır, ben Kitty için buradayım. Evet, bu kadar açık ve basit “Çünkü arkadaşımın bana ihtiyacı vardı,” dedim, Kitty’nin

elini tutarak.“Bu çok hoş,” dedi Mary. “Birbirinize sahip olduğunuz içiş

gerçekten şanslısınız. Benim hiç böyle bir arkadaşım olmadı”Gelmiş geçmiş en cömert ruha sahip olan Kitty, Mary’yesıcak bir şekilde gülümsedi. “Bizimle arkadaş olabilirsin.”

Mary’nin alımlı gülümsemesi, kusurlu dişlerini yenidenortaya çıkardı. “Çok isterim,” dedi, sandığa bir başka sargı

bezi yerleştirirken. Aşağı yukarı yüz adet sargı bezi destele-miştik. Çok büyük bir marifet değildi, belki, ama yaptığımızişle gurur duyuyordum. Bora Bora’daki ilk günümüzde, sargı

bezlerinden oluşan bir dağ yapmıştık. Bir şeyler yapıyorduk.Burada gerçekten yaşıyorduk.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 63/330

Sarah Jio 67

« -H

Yemekhane, sıralar halinde dizilmiş uzun kafeterya masalarının bulunduğu sade bir binaydı ve hemşireler için ayrılmışiki masası vardı. Başhemşire Hildebrand erkeklerle birlikteyemeyeceğimizi belirtmişti. Yine de onlar bizim her hareketimizin farkındaydı, bizler de onlann. Konserve jambon ve fasulyeden oluşan yemeğimizi yerken, erkeklerin bakışları bizi

adeta delip geçiyordu.“Bu yemek berbat,” dedi Mary, çatalına batırdığı yeşil fa

sulyeyi kaldırıp ışığa doğru tutarken. “Bakın, taş kesmiş.”“Eve incecik döneceğiz,” dedi Kitty, iyimser bir şekilde

gülümseyerek.

Stella ve Liz tam karşımızda oturuyor olsalar da o günKitty hakkında yaptıkları yorumlardan sonra onlan görmezlikten geliyordum. “Vay, vay,” dedi Stella, üç erkeğin yemekyediği, köşedeki bir masayı işaret ederek. “Şuna bir bakın.”

Benim kinimden habersiz olan Mary ve Kitty, Stella’nın

neden bahsettiğini görmek için dönüp baktılar. “Adeta ClarkGable’m kopyası,” diyerek ona katıldı Kitty. “Kim olduğunumerak ettim.”

“Onun adı Elliot,” dedi Stella. “Bugün çantamı taşıyan on başı bizi tanıştırmıştı. Çok yakışıklı, değil mi?”

Mary başıyla onaylayarak, “Çok,” dedi. Ağzındaki jam bonu güçlükle yutmuştu.“Ne kadar da kötü,” diye devam etti Stella. “Duyduğuma

göre, deliler gibi âşık olduğu bir kadın varmış. Evli bir kadın.”Hepimizin gözleri bir anda iri iri açılıvermişti.“Burada istediği kadını seçebilirdi,” diye devam etti Stella

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 64/330

başını iki yana sallayarak. “Yine söylentilere göre, j*duğu günlerde yatağına çekilir, onu düşünerek günlük ^oUllÇt. jşeyler yazarmış.”

“Ne kadar romantik,” dedi Kitty dalgın birifadeyle

Başımla söylediklerini onayladım. “Bir kadını böviyaslık seven bir erkek çoknadir bulunur.

“Ya da çok aptaldır,” diye lafa karıştı Stella. Ben tabudakileri didiklerken, o da Elliot’ın dikkatini çekme pi^.hakkında konuşup duruyordu.

O adamın, yani E lliot’ın oturduğu masaya bir kez baktım. Gerçekten de Clark G able’a benziyordu. Koyu ngözleri ve önü dalgalı, gür, simsiyah saçları olan, yakışalı bir adamdı. Fakat gözlerim, onun yerine, solunda oturadiğer adama kaydı. Uzun boylu, am a pek de yapılı olmay biriydi. Saçları, Elliot’a nazaran daha açık renkli ve seyreti. Çilli teni, güneşte iyice bronzlaşmıştı. Sol eliyle yemeğini yerken, sağ eliyle de kendini kaptırdığı çok belli ol

bir kitabı tutuyordu. Sayfayı çevirdiği sırada, başını kaldırdİşte o an, gözleri benim kilerle buluştu ve dudaklarında alık bir tebessüm belirdi. Başımı hızla çevirdim. Ne oluyor

bana böyle? Yaptığım nezaketsizlikten ötürü anında pişmanolmuştum.

Jambonumdan zorla bir ısırık almaya çalışırken, yanaklarımın yandığını hissedebiliyordum. Boğazımdan yükselöğürme refleksini bastırmak için elimden geleni yapıyordum

Az önceki bakışmamızı gören Stella, bana alaycı bir bakış ada yeniden sakinleşmeyi umarak başımı çevirdim.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 65/330

U m * Jt0 m

Sivrisineklere rağmen tropik gecelerin, gündüzlerden dahaiyi olduğunakarar vermiştim, Güneşinyokluğu, havayı birazdaha katlanılabilirkılıyordu. Ayrıca denizintaşıdığı serin biresinti dc vardı. Tabii birde o parlak yıldızlar... Öyle yakınduruyorlardı ki elinizi uzatıp, çivit mavisigökyüzünden biryıldız koparabilirdiniz.

Şenliğin yapılacağıkamp merkezine gidençakıltaşlı yolda,

Kitty ile kol kola yürüyorduk.O san elbisesini, bensekırmızı olanı giymiştim. Zaten onuda Kitty daha cesur birşey giymem için ısrar edip durunca, son anda kabul etmiştim.

Çok uzun yürümüşsayılmazdık, belki de beş blok kadaryürümeye eşdeğerdi,fakat topuklu ayakkabılarla yol çokuzunmuş gibi gelmişti.Revirin önünden geçerken içeride yanan bir ışık fark ettik. Acaba Başhemşire Hildebrand içeride midir , diye geçirdim içimden.Oradan hızlıca uzaklaşıp erkeklerin kaldığı kışlaya doğruyaklaşırken, dışarıda sigara içenaskerlerin ıslıklannı duymuyorgibi davranıyorduk.

Biraz uzaklaştığımızsırada Kitty aniden kolumu çekiştirdi.“Bak,” diyerek, şimdiye dekgördüğüm en nefes kesici çiçeklerle dolu bir fundalığı işaret etti.

“Çok güzeller,” dedim. “Nebunlar?”Kitty, kırmızı çiçeklerdenbirini kopardı. “Amberçiçeği,”

diyerek çiçeği sağ kulağınınarkasına yerleştirdi vebir tane

de bana uzattı. “FransızPolinezyası’nda, eğerkalbin doluysaçiçeğisol kulağınatakarsın. Değilse de sağkulağına.”

“Bunu nereden biliyorsun?”Kitty sınttı. “Biliyorum işte.”Elimdeki kocaman çiçeğin göz alıcı güzellikteki kan kur-

mızısı yapraklarına baktım. “Öyleyse bunu sol kulağu»a!jg|İİBI

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 66/330

malıyım,” dedim ve bir görev duygusuyla çiçeği kularkasına yerleştirdim. Ş 1

“Ne hoş,” dedi Kitty, uzaktaki eğreti dans pistinigostç. Irek. Pist, yan yana getirilm iş kontrp laklardan oluşuyor(jü Iminik süs ışıklanna bak.”

Palmiye yapraklarından yapılmış çatı kirişlerine a«.ı**mî I

nicik beyaz ışıklar, bir uç tan diğerine uzanıyordu. Bir Ihemşire çimenlerin üzerinde yürürken, b ir kenarda top ljl^ Ierkekler de kendi aralarında fısıldaşıyorlardı. Sahnedeki I

müzisyen enstrümanlarını akort ede rken, bir sunucu mikr^ nu eline aldı.

“Hemşire sınıfına küçük adam ıza hoş geldiniz demek & Iterim,” dedi sunucu. “Haydi onlara güzel vakit geçirteli®

beyler.”

Bir kısım tezahürat ve a lk ışlardan sonra orkestra çalmaya I başladı, ama kim se yerinden kımıldam ıyordu. “Ne yapmamg Igerekiyor?” diye fısıldadı Kitty. N efesi, om zumu gıdıklamış I

“Hiçbir şey yapma,” dedim. Bir yandan da keşkeodamda i kalıp kitap okusaydım, diye geç iriyordum içimden.

Stella ve Liz cesaret edip b irkaç adım öne çıkınca, iki adamda aynısını yaptılar. A damlardan biri diğerinden daha cesur Içıkmıştı. “Bu dansı bana lütfeder m isiniz?” diye sordu gö- Ineyli aksanıyla, kastla kasıla S te lla’ya doğru yürüyerek. Di- ğeri, t i z ’in yanına yanaştı. İkisi de kabul ederek dans pistine Eyöneldiler.

“Şunlara bak,” dedi Kitty. “Çok hızlılar.”Kitty, beni duyamayacak kadar kendinden geçmişti. Gözleri

nin kimi aradığını bitiyordum. Aniden, bir adam bizedoğru-daha idoğrusu Kitty'ye doğru- yaklaştı. O nu uçak pistinden tanımıştım. I

M M

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 67/330

“Çiçeğini gördüm,” dedi, abartılı bir şekilde reverans yaparak. Ne

dense erkekler, Kitty’nin yanında bir tuhaflaşıyorlardı. “Ben Lan-cediyerek elini Kitty’ye uzattı. Kitty de elini uzatarak Lance’ineline yapmacık bir öpücük kondurmasına izin verdi.

Gözlerimi devirerek Lance’e baktım. Kahverengi saçlan vesert yüz hatlan olan, uzun boylu ve atletik yapıtı biriydi. Çekingen

gülümseyişi, ondan anında şüphe duymama sebep olmuştu.“Ben Kitty,” diyen Kitty’nin gururunun okşandığı her ha

linden belliydi.Lance sırıttı. “Dans etmek ister misin?”Kitty olumlu anlamda başını sallayınca, Lance onu hızla

dans pistine çekerek beni kenarda bir başıma bıraktı. Ayağımlahafifçe yere vurup müziğe ritim tutuyordum. Orkestra, böyleıssız bir yer için oldukça iyiydi. ‘A String of Pearls” adlı şarkının başlangıcını çalan klarneti duymamla birlikte, kolumda birkarıncalanma hissettim. Glenn Miller’ı en son Godfreylerin

bahçesinde duymuştum. Nişan partimizde... Birdenbire kendimi yalnız, yersiz ve garip hissederek bir iç çektim. Elbisemiçekiştirdikten sonra başımdaki inatçı bir saç tokasını açıp, yeniden saçıma tutturdum. Mary nerede? Onu görebilmek içinetrafıma bakınırken, bana bakan yabancı bir adamla göz gözegeldim. Tanrı ’ya şükür ki çiçek sol kulağımda.

Fakat adam doğruca yanıma yanaştı. Anlaşılan ne parmağımdaki yüzüğü ne de kulağımdaki çiçeğin anlamımönemsiyordu. Gömleği kırış kırıştı ve henüz ağzım açmamışken bile nefesindeki alkol kokusunu alabiliyordum. “Dans etmek ister misin?” diye sordu.

* İn . Bir İnci Dizisi. 1941 ılında ka dedilenbir Glenn Miller sarfasi.(Bel. N.)

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 68/330

“Teşekkür ederim,” dedim kibarca, “ama havır ben katılmayacağım.

“Bir kenarda oturamayacak kadar tatlısın,” diyerekçıktı. “Ayncawahine' lerden çok sıkıldım. Gerçek bi ^rikan kadınıyla dans etmek istiyorum.” Elimi tutup benf^

pistine çekti.“Şey,” dedim, cesaretinden dolayı ürkmüş bir halde “y

masam daha iyi sanınm.” !|“Saçma,” diyerek sınttı. Nefesindeki ekşi bira -hem

fazlasıyla bira- kokusunu alabiliyordum.Yanağını yanağıma bastırınca, çenesindeki kirli sakalıh

settim. “Çok tatlısın,” dedi, orkestra yeni bir melodi çaım başlarken. Lütfen, yavaş bir şarkı olmasın, diye dua ediy0rdum. Elbiseme yapışan elleri sıcak ve nemliydi. Bana sanlış,her ne kadar boğucu olsa da kendimi tahammül etmeye zorluyordum. Olay çıkaramazdım. Sadece şarkı sone erene dekdayanmak zorundaydım.

Fakat şarkı sonra erdiğinde, bir başka adam yanıma yanaş,tı. Muhtemelen kavalyemin bir arkadaşıydı. Tempo hızlan-dığmda, kendimi iki adamın arasında buluverdim. Biri benkolumdan tutup döndürüyor ve diğerine fırlatıyordu. Bir topgibi bir ileri bir geri gidip geliyordum. Çaresizce Kitty ’ye bakındığımda, Lance’in kollarında olduğunu gördüm. Mutlu veeğleniyor görünüyordu.Olay çıkarma, dedim kendi kendime.Tam o esnada, bir elin göğüslerime değdiğini hissettim.Kimin

eliydi o? Ayaklarımın hâlâ hareket ediyor olmasına rağmen,adeta donup kalmıştım. Gözlerim soldan sağa dönerken, bir başka el de belimi kavradı, ancak bu seferki daha sıkıydı. Etraf aniden dönmeye başlamıştı, belki de dönmeye başlayan

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 69/330

Sarah Jio 7 3

bendim. Etrafım erkeklerle doluydu. Sıcak, terli... Nemli havason derece ağırdı. Boğazımdan yükselen sesimi hissetsemde ağzımdan hiçbir şey çıkmıyordu. Derken bir boğuşma veardından büyük bir gümbürtü duyuldu. Biri yere düşmüştü.Müziğin durmasıyla birlikte esas kavalyemin etrafında bir kalabalıktoplandı. Burnundan kan sızıyordu ve şuurunu kaybet

mişti-Dikkatleri üzerime çekmemeye çalışarak, kalabalığı yarıp

dans pistinden uzaklaştım. Yanlış bir şey yapmamış olmamarağmen kendimi suçlu hissediyor ve takip edilmek istemiyordum. Doğruca kışlaya giden patikaya atıldım ve erkeklerkoğuşunun önünden geçerken, adımlarımı koşarcasına sıklaştırdım. Rüzgâr palmiye ağaçlarının arasında uğuldarken, gözlerimin yaşlarla dolduğunu hissettim. Bu kasvetli ses öyle tuhaf, öyle yabancıydı ki... Ceviz ağacını özlüyordum. Seattle’ıözlüyordum.

Çalıların arasından gelen bir sesle ürktüm ve yola devametmek yerine, hiç düşünmeden revire yöneldim. Yetersiz ışıklandırılmış patika ve gece, yanımda Kitty olmadan son derecetehlikeli görünüyordu.Kitty. Onu orada öylece bıraktığım için

bir an endişelendim. Yine de o iyi olmalıydı; Lance yeterinceefendi birine benziyordu. Ya da ben kendimi öyle olduğunainandırıyordum.

İçeride yanan ışığı görünce, Başhemşire Hildebrand’ı masasında otururken bulacağımı sandım. Ama onun yerinde biradam oturuyordu. Akşam yemeğinde, yemekhanede gördüğüm adamdı bu.

Gülümsemesine, ürkmüş bir gülümsemeyle karşılıkverdim.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 70/330

‘Merhaba,” dedi revirin diğer ucundan. ‘‘Seni kovistememiştim. Sadece bir sargı bezi arıyordum. Burada

bileceğimi düşünmüştüm ama hepsini askerlerdensakıolmalısınız.”

Gözlerimi kısarak bakınca, elinin kanadığını faruve Öğleden sonra desteleyip kaldırdığımız sargı bezi ^ bulunduğu sandığa koştum, “işte,” dedim birini çekipken, “sana yardım edeyim.”

Kendime utanmamam gerektiğini söylüyordum. Ben b

hemşireydim, o da bir hasta. Bu karşılıklı etkileşim yüzün

ya da hava karardıktan sonra bu adamla yalnız kaldığım ituhaf hissetmeme hiç gerek yoktu.

“Ne oldu böyle?” diye sordum, metil alkolle ıslattığım bsargı bezini hafifçe eline bastırırken.

Acıyla yüzünü buruştursa da gülümsemeye devam et

“Görmedin mi?”“Neyi görmedim mi?”“Randy Connors’m dans pistinde sana akima estiği gi

davranmasını izlemeye katlanamadım,” dedi.“Randy Connors? Aklına estiği gibi davranmak mı? A

madım-”“Ne? Elleri her yerindeydi.”Gayet açık bir durumdan bahsetmiş olsa da utançtan baş

eğmiş bir halde hâlâ yere bakıyordum.Asker, çenemi tutarak başımı yukarı kaldırdı. “İşte bu yü

den ona yumruk attım.”Gülümsedim. “Ah,” dedim, kendimi toparlamak için eden geleni yapıyordum.Gözlerimdeki yaşlan fark etti §#“Demek şendin. Şey, öyleyse sana bir teşekkür borçluyum

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 71/330

Sardh Jio ^ 75

“Erkekleri bağışlamalısın,” dedi. “Aylardır, sîzler gibi kadınlar görmediler. Bazılan daha da uzun süredir. Çok uzun bir

zamandır bu adadayız.”Askerin söylediği owahine kelimesini hatırlamıştım. Onun

söyleyişinden kulağa ahlaksız ve kaba bir kelime gibi gelmişti.“¡Vahine'in ne anlama geldiğini biliyor musun acaba?”Gözlerini kırpıştırdı. “Şey, evet,” dedi. “Tahiti dilindeka

dın demek.”Başımı olumlu anlamda salladım. “Bu erkekler yüzyıldırkadınlardan uzak kalmış olsa da umurumda değil. Bu, barbarlık yapmaları için bir mazeret değil.”

“Değil,” dedi. “Birçoğundan uzak durmamın sebebi de bu.

Burada doğru düzgün çok az erkek var. Onlara karşı açık sözlü olmayı öğrenmelisin. Evindeyken nazlı davranabilir, nezaket ve soyluluk bekleyebilirsin. Ama burada değil. Tropikler,içimizdeki barbarlığı ortaya çıkarıyor. Ada, çekingenliğimiziköreltiyor. Seni değiştiriyor. Göreceksin.”

“Pekâlâ,” dedim gayet ilgisiz bir şekilde. Bir yandan daBaşhemşire Hildebrand’ın öğrettiği gibi bir sargı beziyle parmaklarını sarıyordum. “Bir kere ben, bir şeyin sen değişmekistemediğin sürece seni değiştirebileceğine inanmam. Hiç özgür irade diye bir şey duymadın mı?”

“Elbette,” dedi, oldukça eğleniyor gibi görünüyordu. “Bensadece bu yerin insanlar hakkındaki gerçekleri su yüzüne çıkardığını söylüyorum. Taktığımız maskeleri çıkarıyor ve her birimizin özünü gözler önüne seriyor.”

Sargıyı alüminyum bir çengelle tutturarak derin bir nefesverdim. “Bu dediğinden pek emin değilim,” dedim. “Ama eli

nin işi tamamdır.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 72/330

“Ben Wes try,” diyerek bandajlı elini uzattı. “Westry“Anne Calloway,” dedim elini hafifçe sıkarak. “Görüşürüz.” Hiç oyalanmadan doğrucakapıya“Görüşürüz,” dedim. Bir an Westry’nin sol elinde

zı bir şey görür gibi oldum. Dışarı çıkıp kapıyı kapad,selimle kulağımı yokladım. Amber çiçeği gitmişti.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 73/330

Q )ö ^ (/e /y tc ü y

4 4 ün gece kaçta geldin?” diye sordum Kitty’ye ertesi■ sabah, odanm diğer ucundaki yatağımdan. Kalkalı

en azından iki saat olmuştu ve onun uyanmasını bekleyerekkitap okuyordum.

Kitty, saate bir göz atarak başını tekrar yastığına gömdü.“Geç geldim,” dedi, yastığın bastırdığı bir sesle.

“Saat neredeyse dokuz,” dedim, bir yandan da adaya cumagünü varmakla ne kadar şanslı olduğumuzu düşünüyordum. İzinli olduğumuz gün, sadece cumartesileriydi. “Tek izin günümüzüuyuyarak geçirmene izin vermeyeceğim. Haydi, giyinelim!”

Kitty esneyerek yerinden doğruldu. “Saatin şimdiden dokuz olduğuna inanamıyorum.”

“Evet, uykucu,” dedim dolaba doğru yürürken. Bugün kumsalı keşfetmek istiyordum, bu nedenle üzerime hafif bir şeylergiyecektim.

Kitty çabucak ayağa kalktı. “Acele etmeliyim,” dedi. “Lan-

ce bugün beni kasabaya götürecek.”Bir an yüreğimin ezildiğini hissettim. Sanırım Kitty, bunu

anlayabilmişti.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 74/330

8 Yağmur Sonrası

“Sen de gelebilirsin,” diye teklifte bulundu, «rde davet etmişti.” ariCe>s

“Geleyim de aranızda fazlalık mı olayım?” Ba§isalladım. “Hayır, teşekkürler. İkiniz gidin.” 'Kitty başını iki yana sallayarak geceliğinin düğmeleri ■

meye başladı. Gecelik yere düştüğünde, yuvarlak, kusurğüsleri ortaya çıktı. “Bizimle geliyorsun,” dedi. “Birkaç kişj£ gelecek. Lance bir cip alacak. Elliot geliyor, Stella da öyle

“Ne?” diye sordum. “Stella, Elliot’ı nasıl gelmeyeedebildi?”

“O yapmadı,” dedi Kitty. “Lance yaptı.”Kitty’nin çıplak vücudunu meraklı gözlerden sakla

için perdeleri kapattım. “Başka gelen var mı?” Aklıma Wegelmişti.

“Sanırım bu kadar,” dedi Kitty, dolaba göz gezdirirk“Dur bir dakika, akimda biri mi var?” Sesinde biraz muziseziliyordu.

Başımı hemen iki yana salladım. “Sadece Mary’yi düH nüyordum.”

Kitty başım dolaptan kaldırmadı.“Dün gece onu görmedim, sen gördün mü?” diye sordu“Hayır,” diyerek dolaptan kısa kollu, bebek mavisi bir

se çıkardı. “Sence bu nasıl?”“Güzel,” dedim, fakat yeni arkadaşımızın güvende olmsı, beni Kitty’nin elbiselerinden daha çok endişelendiriyor“Sence de Başhemşire Hildebrand ile gidip Mary iyi mi d

bir bakmamız gerekmez mi?”

Kitty omzunu silkti ve bir çift taba rengi topuklu ayakkı hav ava kaldırarak “D-ı.: — * —

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 75/330

.

Sarah Jıo 79

“Hayır,” dedim. “Mavi olanları giy. Daha sonra ayakların

bana teşekkür edecek.”Kitty, elbisesini giymeden önce sutyenini takıp beyaz, ipek bir külot giydi.

“Bana Lance’ten bahsetsene,” dedim, biraz temkinli birşekilde. Bir yandan da fermuarını çekiyordum. “Ondan hoşlanıyor musun?”

“Evet,” dedi Kitty, yine de sesinde hafif bir tereddüthâkimdi sanki. “O harika biri.”

“Dün gece albayla hiç dans ettin mi?” diye sordum, dolaptan sade, ışıl ışıl, taba rengi bir elbise seçerken.

Kitty, evet anlamında başını salladı. “Ettim,” dedi gülüm

seyerek. “Ve harikaydı. Lance bu durumdan çok hoşlanmasada kendinden rütbece yüksek birine karşı koyamazdı.”

Duvarda asılı olan oval aynada kendime baktım. Sa bahın sıcağı yüzünden yanaklarım kızarmıştı ve saçlarımson derece cansız görünüyordu. Nemli havayla yaptığımızsavaşı, hiç şüphesiz nem kazanmıştı. Omzumu silkereksaçlarımı bir tokayla tutturdum. Ne de olsa şapka takacaktım.

“Hazır mısın?” diye sordu Kitty, çantasını alırken.Dönüp Kitty’ye baktım. Yanakları benimkiler gibi kıpkır

mızı değil, pembemsiydi. Saçlarını yana doğru tutturmuştu.

I Her zamankinden daha da dalgalı ve yabani olan saçları, onlara verdiği şekille oldukça çekici görünüyordu.

Tropikler ona yaramıştı.“Hazırım,” dedim, Kitty’nin peşi sıra kapıdan çıkarken.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 76/330

Lance arabayı «on derece hızlı kullanıyordu. Ön koltukta otran Kitty, bundan etkilenmiş gibi görünmüyordu. A kaine, kçyfi yerinde gibiydi. Arka koltuğa sıkışmış olan Stella, Ellim, v

ben ise, Maxine’in kavanozlarındaki turşulara benziyorduk

Sıcacık koltuğa değen bacaklarım ter içinde kalmıştı ve Lan*ce her gaza bastığında, uçmasın diye şapkama yapışıyordumAdayı çevreleyen, çukurlarla dolu çakıltaşlı yol, herkese göredeğildi. Toz öyle yoğunduki keşke bir eşarp alsaydım diyegeçirdim içimden.

“önce şehir merkezine,” dedi Lance. Son derece hevesli bir tur rehberi gibiydi. “Ve sonra da kumsala.”

Kitty küçük bir alkış patlattı. Stella ise bakışlarını yoldanayırmayan Elliot’a göz attı. “Şehre çok sık gelir misin?” diyesordu en tatlı ses tonuyla.

Eiliot cevap vermedi.“DİYORUM Ki,”diye tekrar etti Stella, bu kezmotorun

sesiyle yarışırcasına yüksek bir sesle konuşuyordu, “ŞEHREÇOK SIK GELİR MİSİN?”

Eiliot önce ürkmüş, sonra da şaşırmış bir halde bize baktı.

Sanki hangimizin konuştuğundan ve neden bu kadar bağırdı*ğmdan emin değilmiş gibiydi.

“Hayır, çok sık değil,” dedi,bakışlarını yeniden yolaçevir-meden önce.

Stella somurtarak kollarım göğsünde kavuşturdu. Havada

yağmur sonrası duyulan toprak kokusuyla katışık, tatlı, çiçekgibi, ne olduğunu çıkaramadığım bir koku vardı.

Lance. solumuzdaki etrafı çevrili bir araziyi göstererek,"Şuna görüyor musunuz?” diye sordu. Cipi yavaşlatınca, şap-kam» biraz olsun bırakabildiğim için sevinmiştim çünkü ko-

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 77/330

(urn kasılmaya başlamıştı, *Bu bir vanilya tarlamİMttty&hikt vanilyaların neredeyse tamamı bu¡uludan ithaf müüyof **

jju önemsiz bilgi gerçektentfağ/u muydu, yokw KiUy'yt etkinmek için mi ortaya atmıştı, bilmiyordum, i ak af gerçek

wjr vanilya tarlanı görme fikri, Mm derece heyecan vericiydi,Maxint/i düşündüm. Acaba sürekli Windcrmerc’dc yaşamaktiJn ve sadece teşekkürler, Maxine** ya da “Başka bir isteği*trıiz yok, Maxine,” diyen annemle babama hizmet etmektenmutlu muydu?

“Bu yerin sahibi bir Amerikalı/* diye devam etti Lance,“Adalı bir kızla evli/*

Stella*nın gözleri iri iri açıldı, ‘Hepsinin yamyam olduklarınısanıyordum/*

Elliot gözlerini yoldan çevirdi ve yeniden sessizligedalma*

dan önce bana bilmiş bir bakış attı,Lance yola devam etti. Yol kenarı, yemyeşilpalmiye ağaç*

lannm altına iliştirilmiş, kerestelerden yapılmaderme çat*ma evlerle doluydu. Arada bir toprağıgagalayan bir horozveya tavuk ya da evinin önünde koşturançıplak bir çocuk

görüyorduk. Ancak etrafta hiç yetişkin yoktu ve BaşhemşireHildebrand*ın bahsettiği yerlilerden birinigörmeyi merakla

bekliyordum.Cip, adanın kuzey tarafına dönerek birgeminin demirledi

ği turkuvaz rengi koyu geçti. Her şey, Robinson Crusoe* mm bir sayfasından fırlamış gibiydi. Birkaç dakika sonra Lance arabayı yol kenarına çekerek, “İştegeldik,” dedi.

Arabadan inip tozlu yola adımımı attımve gözlerimi he* men ilerideki hareketlimanzaraya çevirdim. Kıyıdan yalnız*ca birkaç kilometre uzakta birsavaşın devamettiğini tahmin

_ _ ______

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 78/330

etmek imkânsızdı. Sıra sıra dizili masalar, egzotiLsebzelerle, el yapımı kolyelerle, sigara paketleri v<şişeleriyle doluydu. Yanık tenli ve esrarengiz bakılak satıcılar, masaların ardında oturuyor, sıkkın yi

görünüyorlardı. Belki de her ikisi birdendi. Askerita koşturarak zar zor kazandıkları paralarını, gözlerineher türlü ıvır zıvıra harcıyorlardı. ÇarPan

“Bakın," dedi Stella, nefesi kesilmiş bir halde. Briru yürüyen bir kadını işaret etti. Kadının göğüsleri taı

12e%an*amen

çıplaktı ve tek bir örgü şeklinde ördüğü saçları, göğüsleriniarasında uzanıyordu. Beline doladığı yeşil bir şerit kumaşı, oldukça gevşek, bir o kadar da tehlikeli bir biçim de bağlanımSanki bizi tanıyormuşçasına yanımıza yaklaşırken, sol kulağındaki çiçeği fark ettim. Her ne kadar gözlerimi başka yön

çevirmeye çalıştıysam da göğüsleri ve oldukça koyu renklmeme uçları, bakışlarımı manyetik bir güçle kendilerine çekiyordu. Görüntüsünün Stella, Kitty, Elliot ve özellikle Lance’iüzerinde de aynı etkiyi oluşturduğu belliydi.

“Bay Lance,” dedi kadın, taşıdığı çuvalı yere bırakırken.

Ağır aksanlı sesi, hoş ve yumuşaktı. Belki on sekiz yaşında, belki de daha gençti. Çuvala eğilip bir paket Lucky Strikeçıkarırken, göğüsleri sallanıyordu. “Sigaranız,” diyerek paketuzattı.

Lance bu kadım, daha doğrusu bu kız çocuğunu nereden tantyor?

“Teşekkürler,” dedi Lance. Kitty, sigarasını alıp gömleğinin cebine tıkıştıran Lance’i dikkatle izledi. “Atea, burada bana Lucky Strikes bulabilen tek satıcı. Her perşembe, benimiçm bir paket ayırıyor”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 79/330

ç ı r ı l ç ı p l a k göğüsleriyleöylece duran Atea, gururlanmışgörünüyordu. Işıldayan gözleri iseLancc’dcn başkasına bakmıyordu.

Havadaki gerginlikten habersiz birşekilde, “Bugüngele

cek misin?” diyesordu.“Bugün değil, Atea,” dedi Lance, ona başıyla gitmesini işa

ret ederek. “İyi bir kız ol ve eğer yapabilirsen daha fazlasını bul. Birkaç gün içinde döneceğim.” Atea’nm eline madeni bir«ara tutuşturduktan sonra Kitty *nin koluna uzandı. “Haydi,

şimdi pazaryerinin geri kalanını gezelim.”“Bu tuhaftı,” dedi Stella, birkaç dakika sonra bana doğrueğilerek.

Evet, tuhaftı, ama Kitty bize kulak misafiri olabilecekken bunu onunla tartışacak değildim. “Lance*in bir bayandan siga

ra almasının nesi bu kadar tuhaf?” diye sordum onun yerine.Stella sırıtarak yürümeye devam etti ve parlak renkl boncukların olduğu bir masada durdu.

“İyi misin?” diye sordum Kitty’ye, Lance*in bizi duyama

yacağı kadar uzaklaştığı b ir ara.

“Elbette,” dedi. “N eden?”Güzel, diye geçirdim içimden. Demek az önceki etkileşim,

keyfini kaçırmamış. Öyleyse konuyu hiç açmayayım. “Ah, hiç

bir şey,” dedim. “Sadece sıcaktan bunalmadığına emin olma

istemiştim.”Kitty, derin bir nefes alıp adanın nemli havasını için

çekerek gülümsedi. “Hayatımın en güzel anlarını yaşıyorumdedi neşeli bir şekilde.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 80/330

Stella, kumsala bir örtü sererek Elliot’ın hemen yanına otumaya özen gösterdi. “Açlıktan ölüyorum, ya sen?” diye sordu, onun ilgisini çekmeye çalışarak. Fakat Elliot yalnızomzunu silkerek, “Kahvaltıda çok yedim,” diye mırıldand

Sonra da dalgaların sürükleyip kumsala bıraktığı bir ağaçgövdesine yaslandı ve şapkasıyla gözlerini örterek sohbete

bir son verdi.Adanın diğer tarafından dolanıp karargâha yakın bir yerde

durmuştuk. Piknik için bir palmiye ağacının gölgesini seçmişolmamıza rağmen, bembeyaz kum hâlâ sıcağı yayıyordu. Ben bacaklarımı rahatsız edici bir şekilde kıvırırken, Kitty de birsomun ekmek, bir salkım muz, dört şişe Coca-Cola ve bir kalıp peynir çıkardı. Bunlar, pazardan topladığımız doğaçlamaöğle yemeğimizi oluşturuyordu.

Kıyıya çarpan dalgalan izleyerek sessizce yemeğimizi

I yemeye başladık. Derken Kitty, denizi işaret ederek hepimizin hissettiği o şeyi dile getirdi. “Orada bir savaş olduğunainanmak çok zor. Dünyanın bu köşesi, yok edilemeyecekkadar güzel.”

Başımla onu onaylayarak bir muz daha aldım. Tadı, evdekimuzlardan farklı ve biraz daha ekşimsiydi. “Ama var,” diyeyanıtladım.

“Hem de büyük bir savaş,” diye ekledi Lance. “Daha dünJaponlar üç uçağımızı düşürdü.”

Stella endişelenmiş görünüyordu. “Sizce bu adada da savaşa şahit olacak mıyız?”

“Bence olabiliriz," dedi Lance ciddi bir ifadeyle. “GerçiAlbay Donahue hiç o yönden bakmıyor. O tam bir budala.Söylemedi demeyin, hepimizin uykuda olduğu bir gece Ja-

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 81/330

ponlar tepemizden geçip, hiç ummadığımı/ bir anut» w,...

balayaca^ ar Kitty kafasını kaldırıp endişeli gözlerle baktıktan sonra, ba

sını iki yana salladı. “Albay Donahue bu adayı koruyacaktır."Lancc omzunu silkerek, “Sen öyle diyorsan, öyledir," dedi,

ardından sırıtarak mırıldandı. “Ben bu harekâtı gözüm kapalıyürütürdüm."

Bu cümle, yirmi beş yaşındaki bir adam için fazla kibir*liydi. Ama Kitty, onun ukalalığından etkilenmemiş olacak ki

başını hafifçe Lance’in kucağına koydu. Lance’in gülümse

mesine bakılırsa, bunun hoşuna gittiği belliydi.Elliot çoktan horlamaya başlamış, Stella ise derin düşüncelere dalmıştı.

“Ben biraz yürüyeceğim,” diyerek ayağa kalktım. Şapkamınkenarını düzeltip ayakkabılarımı çıkarırken, Kitty’nin gözlerisanki uyuyormuş gibi kapandı. “Geri döneceğim,” desem dekimsenin beni dinlediğini sanmıyordum.

Kumsalda yürürken ara sıra bir taşı ya da denizkabuğunuincelemek için duruyor, denize doğru yatay bir şekilde uzanan

palmiyelerin büyüme şekline hayretle bakıyordum. Yıllarınrüzgârları ve tropikal fırtınalar, gövdelerini olabildiğince yont

muştu, fakat deniz onları çağırdığı için bu şekilde büyüdüklerini düşünmek hoşuma gidiyordu. Bütün bunlar, Westry,nin

bana adanın insanları değiştirmesi hakkında söylediklerini hatırlatmıştı. Acaba bu adarım gücüne karşı koyabilecek miyim,diye geçirdim aklımdan.

Ayağımı kuma gömdükten sonra kumu etrafa saçtım. Pazarda geçirdiğimiz hareketli sabahtan sonra, düşüncelerimleve usulca kıyıya çarpan dalgalarla yalnız kalmak, kendimi iyi

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 82/330

86 * Yağfrıur So nrası

hissettirmişti. Issız kumsal, sanki sonsuzluğa uzanıyor *ğibıVdt. Suya biraz daha yaklaştım. Denizin değdiği serin kuayağımda hissetmek, hoşuma gitmişti. Attığım her adımdımda küçük bir iz bırakıyordu.

Birazilerideki bir kayanın üzerine tüneyerek öten deniz kusyna bakarken, birdizi ayak izi dikkatimi çekti. Belli belirsiz, bira,eski, ama yine de taze ayak izleriydi bunlar. İyi amakimin?

Onları takip etmek aptallık olur , dedim kendi kendime.Ya

bir yerliye aitse? Bir yamyama? Başımı olumsuzca salladımYalnızım. Geri dönmeliyim. Yine de izler beni kendine, kayanın diğer tarafına çekiyordu.Sadece birkaç adım daha.

Ayak izleri, bej rengi, buruşuk bir örtüde son buldu, örtünün üzerinde bir kitaptan başka hiçbir şey yoktu. Kumaşı görür görmez tanımıştım, çünkü askeriyenin dağıttığı bu standaörtünün aynısından kışladaki yatağımda da vardı. Ama kimdi buradaki?

Palmiyelerin arkasındaki çalılıklardan gelen bir hışırtı duyunca, çabucak arkamı döndüm.

“Selam,” dedi biraz ileride aniden beliren bir adam. Yüzütaşıdığı büyük bir palmiye yaprağının ardına gizlenmişti. Yarağı kenara çektiğinde, onun Westry olduğunu gördüm.

“Merhaba,” dedim, biraz şaşkın bir halde. Ancak acıması bir yerliyle karşılaşmadığım için sevinmiştim.

“Beni mi takip ediyorsun?” dedi Westry muzip bir ifadeylBir an kendimi aptal gibi hissettim, ardından sinirlendim

“Tabii ki hayır!” dedim kibirli bir ses tonuyla.Peşinden koştuğumu düşünmesine izin veremem. “Sadece biraz gezintiyeçıkmıştım. Hem aklıma gelmişken, gitmem gerek. Arkadaşlrım beni bekliyor.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 83/330

Sarah Jia 87

\Vcstry gülümseyerek, “Ah, gitme,” dedi ve palmiye daimikuma saplayarak altına oturdu. “Şu gölgeningüzelliğine bak.Oturmayacakmısın? Sadece birdakikalığına?”

Gülümseyişine karşı koyabilmek imkânsızdı. Bir an içint e reddü t etsem de dudağımın kenarlarının benden izinsiz yukarı doğrukıvrıldığını hissettim. “Tamam,” dedim sırıtarak.“Sadece bir dakikalığına.”

Westry dirseklerinin üzerine yaslanarak, “Güzel bir gün,”dedi.

“Oldukça,” dedim ve elbisemin eteğini aşağı çekiştirerek bacaklarımı örttüm.

“Hangi rüzgâr seni benim kumsalıma attı?”"Senin kumsalın mı?”“Evet,” dedi Westry gayet ciddi bir şekilde. “Burayı ben

keşfettim.”Küçük bir kahkaha attım. “Gerçekten çok komiksin.”“Burası el değmemiş bir kıyı boyu, bilirsin,” diye devam etti

Westry. ‘Tabii, yerliler en başından beri buradalar ve burası daimaonların olacak. Ama dünyanın geri kalanı, buradan habersiz. Şimdilik, bu küçük cennet parçası benim.” Sonra bir an duraksayarak

bana baktı. “Pekâlâ, bizim. Yansım almana izin veriyorum.”“Gerçekten çok cömertsin,” dedim, ona ayak uydurarak.“Savaş bittikten sonra ne yapacağım, biliyor musun?”“Ne?”“Kumsalın bu kısmını satın alacağım,” dedi ciddibir şe

kilde. “Gücümün yettiği kadannı. Bir ev inşa edipbir aile kuracağım, tam burada. Kanm ve ben, verandamızdaher sabah güneşin doğuşunu izleyip geceleri kıyıyaçarpan dalgalan dinleyeceğiz.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 84/330

88 e iitfmttr Sonrası

“Kulağa oldukça romantik geliyor,” dedim. “Ama bence bjöfyapıyorsun. Gerçekten de bütün bunlar” -tam da o an, muhtemelen Japon savaş gemilerinin gezindiği Pasifik’i işaret ettim

“yani savaş bittikten sonra,burada yaşamak ister miydin?”Westry evet dercesine başını salladı. “Kesinlikle,” dedi

“Burası bir cennet.”Bir cennetti, diye hatırlattım kendime. “İyi amag e l d i ğ i n

yerde seni bekleyen bir hayat yok mu?”Westry hiç tereddüt etmeden, “Hayır,” diye yanıtladı,

“Amasenin var.”Bu bir soru değil, bir cümleydi. Parmağımdaki yüzüğü gör

müştü.“Var,” dedim dürüstçe.“Onu seviyor musun?”“Nasıl bir soru bu böyle?”“Basit bir soru,” diyerek sınttı Westry. “Ee, cevap nedir?”“Tabii ki seviyorum,” dedim bakışlarımı kaçırarak. Neden

bana böyle uzun uzun bakmak zorunda ki?“İyi biri mi?”Başımı olumlu anlamda salladım. “İyi olmayan bir adamla

evlenmezdim.”İyice yaklaşan dalgalar, örtümüze kadar uzanıp Westry’ninayağa fırlamasına neden olunca, onun ardından ben de ayağakalktım. “Kamp yerimizi biraz değiştirsek iyi olur, yoksa Ihtik^yar Deniz bizi yutacak,” dedi.

Gülümsedim. “Gerçekten gitmem gerek. Arkadaşlarım beni

bekliyor.”Westry tamam dercesine başım salladı, “öyleyse sana eşlik

edeyim.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 85/330

Belki de şimdi etrafa Westry’nin gözünden baktığım içindönüş yolunda kıyı şeridi daha farklı görünüyordu. Yıllarsonra onu burada, bir ev, bir eş ve çıplak ayaklarıyla koşturaniki ya da üç çocuğuyla birlikte yaşarken hayal edip, kendi kendime gülümsedim.

“Elin nasıl?” diye sordum.Göstermek için bana uzattığı elini tutup inceledim. Derin

lerde bir yerde hissettiğim o kalp çarpıntısına kulak aşmamayıtembihliyordum kendime.

“Sanınm yaşayacağım,” diye yanıtladı Westry alaycı birşekilde.

“Bu çok kirli,” diye çıkıştım. “Döndüğümüz zaman bunu bana mutlaka değiştirtmelisin. Enfeksiyon kapma riskin var.”

“Baş üstüne, hemşire,” dedi şakacı bir şekilde.Birkaç dakika sonra Westry, başıyla palmiyelerle dolu ça

lılıkların arasındaki bir şeyi işaret etti. Birlikte kumsalın bitip bitki örtüsünün başladığı yere kadar yaklaştık ve durduk. Devasa yapraklan olan, gölgeler içindeki yeşil bitkilerin çatısıaltında kuşlar şarkı söylüyor, çeşit çeşit hayvanlar bağrışıyordu. Hayallerimdeki balta girmemiş orman, işte şimdi tam karşındaydı,

“Şunu görüyor musun?” Başımı olumsuzca salladım. “Neyi?”

“Yakından bak,” dedi Westry. “Hayır,” diye fısıldadım. “Hiçbir şey görmüyorum.”Sırf pusuda bekleyen bir tehlikeden korktuğum için

Westry’nin bana uzattığı elini tuttum. Kumsalın birkaçadım

ötesinde peşi sıra onu takip ederken,nihayet bahsettiği şeyigördüm: Çalıların hemen ardında, sazdançatısı olan bir kulü-

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 86/330

beydibu. Tıpkı yol kenarında gördüğüm üz o evler uihı (* "* Ö#||,îç a t m abir şekilde yapılm ış olmasınakarşın, bu kulübem*■ biiBii başına birbüyüleyiciliği vardı. Dışı baınbu kamışlarındant

edilmiştive okyanusa bakan kısmında yer alan pencere şekH*

dekiboşluklar titizlikle açılmıştı. Tek bir menteşeye tütım küçük bir kapı, h afif esintide gıcırdıyordu .

“Burada olmalı mıyız, bilemiyorum,” diyefısıldadım,

“Neden olmayalım?” dedi Westry haylaz bir şekilde. “V|vdemki onu bulduk, içeride ne olduğunu görmeliyiz.”

Ben karşı çıkmaya fırsat bulamadan YVestry kapının önündeki küçük basamağa adımını attı. Tahtaya çarpanayakkabısı-

nın çıkardığı sesle ürküp birkaç adım geri sıçradım.Westıy neredeyse yıkılacak olan kapıyı tek menteşesinden

söküp, kumun üzerine bıraktı. İçeriye bir göz gezdirdiktensonra, bana dönerek göz kırptı. “Tehlike yok.”

® Westry basamağa çıkmama yardım ettikten sonra, sessizciçeriye göz gezdirdik. İçerideki duvarlar, V şeklinde birbirine tutturularak çok hoş bir biçimde örülmüş palmiye dallatından oluşuyordu ve renkleri solarak açık karamel bir reng

bürünmüştü. Bu renk, koyu renkli maun bir sandalye ile te

çekmeceli küçük bir masaya harika bir fon oluşturuyorduWestry çekmeceyi açıp içinden bir kitap, birkaç madeniylkâğıt Fransız parası ve rutubetten dolayı sarararak kıvrılm

bir kâğıt parçası çıkardı, Kâğıdı görebilmem için havaya kdırdı- “Fransızca okuyabiliyor musun?”

Başımı olumsuz anlamda salladım. “Keşke okuldaykedaha fazla ilgilenseydim.”

Westry, “Ben de,” diyerek kâğıdı yeniden çekmeceye hnktı.

9 0 * '‘ İŞ SuHT<t't

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 87/330

t4b fu, « U İ\

Yalnızca bir kişinin sığabileceği büyüklükteki yatak, özer indeki tu/ tabakasına rağmen oldukça düzenli görünüyorduSankibiri bir sabah uyanmış ve geri döneceği düşüncesiyleyUlfl|,nı toplamış, fakat o don üş imla gerçekleşmemişti

Gözlerim, NVcstry’nin yüzü hariç her yerde dolanıyordu jSişan i t bir kadın olurak, hakkında hiçbir şey bilmediğim bira s k e r l e burada, bir yatak odasında baş haşaydım.

Masanın altından çıkıp hızla kapı boşluğuna doğru koştu

ran, avucum büyüklüğündeki bir örümcek, beni daldığımderin düşüncelerdençekip çıkardı. O anda dehşet içinde yatağınüzerine sıçradım. “O şeyi gördün mü?” diye bir çığlık attım,sanki her an bir diğerinin ortaya fırlayacağından emindim.

“Onlar zararsızdır,” dedi Wc#try sırıtarak.“Ayrıca sivri

s i n e k l e r iyiyerek besleniyorlar, o yüzden bu yaratıklara teşekkür borçluyuz.”

Temkinli bir şekilde yataktan indim.“Sence burada kimyaşıyordu?”

VVcstry denize baktı. “En iyi tahminimi mi bilmek istiyor

sun?” Tekrar bungalova dönerek dikkatlice etrafı inceledi.“Kazazede bir denizci.”

Başımı sallayarak onayladım. Bu, akla oldukça yatkın geliyordu. “Peki ya gemisine ne olmuştur'/”

“Belki batmıştır.”

“öyleyse o kâğıdı ve” çekmeceyi açıp koyu kahverengi,deri kapaklı kitabı çıkardım- “bu kitabı nasıl kurtardı?”Wcstry, sanki kazazede denizcimizinakıbeti üzerinekafa

yoruyormuşçasına işaret parmağıylaçenesine dokundu.“Belki de içinde birkaç eşyasının bulunduğu bir sırtçantası vardı ”Masanın üzerindekigaz lambasını işaret etti.“Bir lamba, bu

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 88/330

kitap, bir kulu da bisküvi. Ve bu utluyu oluşunu kudur fy/gr(ulunup sürükleneceği bir tahta parçası bulmayı başardı."

" O /uman kitap tahminli,1"

"talanmış olabilir, Ama onu güneşte kurutmuş otmıtı" ayürek kitabın say fuları m şöyle bir çevirdi Weatry. Oçrçöktde sayfalarhu lekeleriyle kaplıydı. "(iördün mü?"

Ilnşıııılu onun NÖ/lcrini onayladım. “İyi ama nereye gidiyottki? Fransız olduğu çok açık."

"Aynı zumunduyoksulmuşda," diye ekledi Weatry, çekme*çtidekiaz sayıda bo/uk parayı işaret ederek.

"Uir korsan olabilir mi?"Weslry başını iki yana salimli, "Yerlilerin yaptığısü sler v

takılar, bir korsanın pek ilgisini çekmez."Pencerelerdeki perdelere göz gezdirdim, Ibıva yüzünd

yırtık pırtık olmalarımı rağmen sankişaraba batırılmış gibi

hdlA pırıl pıııl bordorengi inleydiler,"Taımtm, öyleyse adamımız yoksul, kazazede ve okumaseven, l ran,sız bir denizci," diye yorum yaptım.

"Aynı zamandai ç m e y ide seviyor," diye ekledi Westry,eli*ne bir tıpayla mühürlenmiş, tozlu, yeşil bir cam şişe alara"Kırmızı şarap."

"Ve sanata da değer veriyor," diyerek, duvardaki bir reörten çuval bezini yavaşça aşağı çektim.Tuvale, nefeskesTcı bir man/aıaresmedilmişti.Masmavi bir deniz ile supsunamber çiçekleriyledolu bir l\ındnlığm arasında duran,tıpkıiçinde bulunduğumuza benzer bir bungalovdu bu. Uzakla

belli belirsiziki insan göze çarpıyordu." lanrnn," dedi Westry nefesi kesilmiş bir şekilde. "Hu o

güzel"

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 89/330

Ora katıldığımı belirtirceaine babımı salladım. “Resimdenunlar muınT’

“Bira/, dedi. "Şuna daha yakından bakayım.”Tabloyu in

celemek için yatağa çıktı. “Bu,” diyerek başını kaşıdı, “hernasılsatanıdık geliyor.”Annem, bana Fransız empresyonistleriÖğrettiğiiçin ken

disiyle ne kadar gurur duysa da şimdi sanat bilgimin yetersizolmasından çekiniyordum. Yine de bir şey keşfetmiş olma ih

timalimizden dolayı oldukça eğleniyordum.“Sence ressamburada mı yaşıyordu?”“Belki de,” dedi Westry, gözlerini resimdenayırmadan.

“Kitap hangi yıl basılmış?”Başparmağımla kitabın başlangıç sayfalarınıçevirdim.

“Buldum, işte burada. 1877.”“Bu, usta empresyonistlerden biri olabilir.”“Ciddi olamazsın,” dedim resme hayranlıkla bakarak.Wcstry sırıtarak, “Evet, bu gayet mümkün,” diye cevap

verdi.“Bu resmi yada bir benzerini daha önce kitaplarda gördüğüme neredeyse eminim. Ve bu ada da dahil Pasifik’teki bütün bu adalar, Fransız ressamlar arasında popülerdi. Bu resimde o ustalardan herhangi birine ait olabilir.” Gözleri heyecan-

¥ 1“______. “Bunun ne anlama geldiğini biliyorsun,

değil mi?”“Ne?”“Bu yeri korumak zorundayız.”Başımı sallayarak onayladım. “Ama nasıl?”"Burada bulunduğumuz süre boyunca bu bizim projemiz

olacak.” dedi Westry. “Burayı onarıp,eski haline getireceğiz

^

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 90/330

“öncelikle iyi bir temizliğe ihtiyacıvar.”“Ve yeni bir kapıya,” diye ekledi NVestry."Perdeler de paçavrayadönmüş,”dedim. "Yenilerini y3p

bilirim."

"Yani var mısın?” Westry*nin gözlerinde muzip birvardı. Neden olmasın, diye geçirdim içimden.Kitty’nin Lançe

ile geçirdiği saatleri böyle geçiştirebilirim. “Varım,” ^dim. “Ama nereden vakit bulacağız? Ayrıca buraya nasıgeleceğiz?”

“Yürüyeceğiz,” dedi basit bir şekilde. “Karargâh,kıyıyasekiz yüz metreden daha az mesafede. Dikkat çekmeden çkabilir ve gittiğinin farkına bile vanlmadan geridönebilirsin.Bu yola açılan bir patika var, böylece aletleri ve tahtaları cipgetiririm. İyi bir planlama yapmamız gerekecek, ama bir ça

resine bakacağız.”VVestry kapıya doğru dönünce, ayağının altındaki zayıf b

tahta parçası gıcırdayarak içeri çöktü. Eğildi ve tahta parçasısökerek yerinden çıkardı. Ortaya çürük çarık bir alt döşemçıkmış ve yüzeyin hemen altında küçük bir oyuk belirmişt“İşte,” dedi. “Bu bizim ‘posta kutumuz* olacak. Buraya sensgeldiğim zamanlar sana mektup bırakacağım, sen de aynısıyapabilirsin.”

Kalbim heyecanla çarpıyordu. Bungalov için, ressam içiyer döşemelerinin altına gizlenmeyi bekleyen mektuplar içiama en çok da bütün bunlara yol açan adam için heyecanlayordum.

VVestry, resmi örtüsünün içine sardı ve güvende durmaiçin dikkatlice yatağın altma yerleştirdi.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 91/330

-Son bir şey daha var.” dedi.•‘Nedir?"“Bu yerden kimseye bahsedemeyiz, tek bir kişiye bile.”Bu muhteşem yeri Kitty’den saklama düşüncesi, yüreği-

0 ii acıtmıştı. Yine de onu burada, bu bungalovun içinde hayale d e m i y o r d u m .İçeride sadece birkaç dakika geçirmiş olsam da burasıdaha şimdiden kutsal ve bana özel bir yermiş gibi geliyordu.Kitty’nin broşuna dokununca, vicdan azabı hissettim.

Bilhassa birbirimizden sır saklamayacağımıza dair söz verdikten sonra, bu küçük kulübeyi kendime saklamak istemem doğru bir şey mi?

“Nediyorsun?” diye sordu Westry.Broşu bırakıp başımı olumlu anlamda salladım. “Yemin

ederim,” dedim, bir yandan da Kitty’nin burayı bilmesiningerekmediğine dair kendimi inandırmaya çalışıyordum... Hiçdeğilse şimdilik. “Kimseye söylemeyeceğim.”

“Güzel. Dönüşte sana eşlik edebilir miyim?”‘Tabii,” dedim. “Muhtemelen boğulup boğul madiğimi me

rak ediyorlardır.”“Ya da bir köpekbalığı tarafından yenip yenmediğini,” diye

eklediWestrysırıtarak.Adanın güzelliği, turkuvaz rengi sulan ya da yemyeşil

tepeleriyle sınırlı değildi. Bu yalnızca dış güzelliğiydi. Asıl büyüleyiciliği, hikâyelerinde saklıydı. Ve her taşının altında, başka bir hikâye beklemekteydi.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 92/330

4 festry hoş birine benziyor,” dedi Kitty, o gün odamı-W zın kapısını kapatır kapatmaz.

“Fena değil,” dedim. Bir yandan da çıkardığım şapkamıdolabın en üst rafına yerleştirmekle uğraşıyordum.

“Nereli?”Omzumusilktim. “Bilmem. Çok kısa konuştuk. Ama bana

eşlikedecek kadar kibardı.”Emin olmak için arkamı dönüp bakmasam da Kitty’nin sı-

nttığım hissedebiliyordum. “Görünüşe göre Lance ve sen iyi anlaşıyorsunuz,” diyerek konuyu değiştirdim.

“Evet,” diye cevap verdi Kitty, karyolasının başlığına yaslanarak. “Ondan hoşlanıyorum. Hem de çok. Sadece” -duraklayıp başmı iki yana salladı- “sadece Albay Donahue’dan bahsetme şekli pek hoşuma gitmiyor. Sence de ona daha fazla

saygı göstermesi gerekmez mi?”Omzumu silktim. Kitty için hangisinin daha iyi olacağına

henüz karar verememiştim: Kendini beğenmiş bir asker mi, yoksa onun baskıcı albayı mı?

“Her neyse,” diye devam etti Kitty. “Sanırım bu ufak bir

ayr ın t ı .Hem Lance’in dikkat çekici birçok özelliği var.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 93/330

Mt'wla tuhit „....----- „m.-., r,nU„ k çlhf Yu du kendini be&enmİM tim.* I(ff{

“Anne," dedi Kitty, biraz. utangaç bir tekilde, “Sang

ivtürel gâtleri/gri gibi. Adalı kmk dfiyfif j kalkmanı gibi. Yu du kvnıiini beğenmiş luvirl ^ İve t” dedim bunların yerine. “Hem de çok“ 1

d*Lönce aöyleme limiti bulamadım, ama daııa geceni A Ih , Ö@»nanue Hırının gürültülü vehızlı bir tekilde kapıya vurduğumu

yunca, ürkerek birbirimiz,c baktık ."livet," diye nedendim, kapı tokmağını çevirirken.(Jalen Lizidi ve ne fen nefesebir haldeydi. “Mary,” ^

“ Revirde. L’abukgelin,” I.izlin peşinden merdivenleri inerekkışlanın dışına çıktıkta

Mtınru, hızlı adımlarla patikayı takip etmeye başladık. Reviruzaktadeğildi, fakat neredeyse koşarak gittiğimiz, için, içeri gir.

j eliğimizde güçlüklenefes alıyorduk.başhemşire Hildebrand, orta yaşlı, seyrek saçlı ve gözlüklü

bir hekim olan Doktor Livingstonile birlikte, Mary’nin yata,¿inin başında bekliyordu. Mary, anormal bir şekilde solgungörünüyordu. Gözleri kapalıydı, fakat belli belirsiz şişip inengöğsü, bize hâlâ nefes aldığını gösteriyordu,

"Aman7'anrım," diye fısıldadım. “Ne oldu?”Doktor, bir şırınga çıkarıp Mary’nin koluna berrak bir sıvı

enjekte etti. İğne tenine battığında, Mary kımıldamadı bile.

“Kadınlardan biri onu odasında bulmuş,” diye yanıtladıBaşhemşire Hildebrand. “Yutağından düşmüş bir halde yatıyormuş. On altı saat boyunca orada öylece kalmış.Sıtma.Adaya ayak bastığı ilk gün kapmış olmalı.”

“Sıtma," diye tekrarladım kendi kendime. Kelime kula

ğa çok yabancı gelse de hastalık işte tam burada, karşımızda

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 94/330

¿atıyor ve tanımaya henüz yeni basadığımız güze} birkızın

patını tehdit ediyordu, önünde upuzun birgelecek olan ve Güney Pasifik'e her şeye yeniden başlamak içingelen birkızdı bu. ölmek için değil.

-Ateşi düştü,” dedi Doktor Livingston.“Ama korkarımkalbini zayıf düşürdü. Artık beklemekten başka yapabileceğimiz bir şey yok “

Ellerini titriyordu. “Ama iyileşecek,” dedim. “Kurtulacak.Kurtulmak zorunda.”

Doktor Livingston bakışlarını başka yöne çevirdi.

Mary'yi, zavallı Mary’yi düşünüyordum. Uzun, belki de biraz fazla uzun boyluydu. Biraz çarpık dişleri vardı. Ve kırık birde kalbi... Bize anlattığına göre nişanlısı onu terk etmiştive kendini çok yalnız hissediyordu. Hayır ,; onun yalnız ölme-sine izin vermeyeceğim.

“Kitty/* dedim, “kışlaya gidip okuma gözlüklerim ile okuyacak herhangi bir şey getirebilir misin? Bulabildiğin tek şeo kahrolasıWar Digest dergisi olsa bile getir... Artık her ne bulabilirsen/*

Kitty tamam derccsine başını salladı.“Nöbet tutacağız/’ diyerek Başhemşire Hildebrand’da

yana döndüm. “Bir yatak çekip bu gece onun yanında kalalir miyim?’*

Başhemşire Hildebrand sözlerimi başıyla onayladı.

Kitty iki dergi, üç kitap— i k i s iLiz’dcn, biri de Stella’dan WDigest’in bir kopyası ve her ihtimale karşı bir de hemşir

ders kitabıyla birlikte dönmüştü.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 95/330

100 i- '" \ Yağmur Sonrası

“Güzel,” dedim, kapağı parçalanmış bir kitabı in•ncelçj.ken. “Ona sırayla kitap okuyacağız. Ta ki bilinci yerine

lene ya da ...”Kitty uzanarak elimi tuttu. “Anne, onun kurtulma ihtimali *“Yalnız ölmesine izin vermeyeceğim,” dedim, gözümd

akan bir damla yaşı silerek. “Kimse bunu hak etmez.”Kitty, beni anladığını belirtircesine başını salladı.

Kitabı masaya bırakıp, kapağında Rita Haywort’un olduğu Vogue dergisini elime aldım. Sonra da ilk sayfayı açarak bir reklamı okumaya başladım. “Bu bahar neden güzel bir gö,rünüş elde etmeyesiniz? Eğer ucuza giyinmek ve göz alıcıfarklı aksesuvarlar takmak istiyorsanız, kışın aldığınız kilolar-dan kurtulmanın tam zamanı. Nightly Bile Beans sayesinde‘uyurken’ güvenle zayıflayabilirsiniz.. .”

Dört saat boyunca gözlerim bulanık görmeye başlayanadek, önümdeki her sayfanın her kelimesini okudum. Güneş battıktan sonra Kitty, sedyenin yanındaki masada duran küçük bir lambayı açtı ve bu kez o okumaya başladı. Birkaç saat son

ra sesi kısılmaya başladığında da görevi yeniden bana devretti.Sabah güneşinin ilk ışıklan revirin pencerelerine vurdu

ğunda, üç dergi ve bir romanın dörtte üçünü bitirmiştik. İştetam da o sırada, Mary’nin göz kapaklan hafifçe kımıldamaya başladı.

Mary, yavaşça açtığı gözlerini tekrar kapattı. Bir dakika boyunca büyük bir beklentiyle onu seyrettik. Ve sonra birdakika daha... Derken önce kolunu, ardından bacaklannı vetekrar gözlerini hareket ettirdi. Bu defa gözlerini açmıştı vedoğruca bana bakıyordu.

“Neredeyim ben?” diye sordu bitkin bir şekilde.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 96/330

Sarah Jio «• H 101

“Revirdesin,”diyerek, bir tutam sarısaçını kulağının arkasınayerleştirdim.“Sıtmaya tutulm uşsun, tatlım.”Konuşurken gözyaşlarımahâkim olmaya çalışıyordum. “Ama artık iyi ola

caksın.”Mary odaya göz gezdirdikten sonra Kitty’ye ve sonra ye

niden bana baktı. “Çok tuhaf bir rüya gördüm,” dedi. “Parlak bir ışığa doğru yürümeyeçalışıyordum ve sürekli bir ses duyuyordum.Ses beni kendine çekiyordu.”

“Geri döndün m ü pek i?”“Dönmek istemiyordum,” dedi. “Yürümeye devam etmekistiyordum, ama ne zam an bir ad ım atacak olsam, ses beni çağırıyordu.”

“Güzel,” dedim ve bir bardak su içmesine yardım ettikten sonra, kollannı yeniden battaniyenin altına sokuşturdum.

“Tatlım, bunları konuşmak için dünya kadar vaktimiz olacak,ama şimdi dinlenmeye ihtiyacın var.”

Mary ile ilgilenmemiz, Başhemşire Hildebrand’ın bizi hem

şirelik becerilerimiz konusunda tebrik etmesine yetmemişti,ama o günlük bizi görevden m uaf tutmuştu. Kitty ile bu fırsatıdinlenerek değerlendirdik.

Yemekhaneden duyulan öğ le yem eği ziliyle uyandığımda,öğlene kadar uyuduğumu fark ettim. Kamım gurulduyor olsada hâlâ devam eden halsizliğim yüzünden yataktan çıkmak is

temiyordum.“Kitty?” diye seslendim başımı kaldırmadan. “Uyandın mı?”Onu derin bir uykuda bulmayı umarak ağırlaşmışbaşımı

yavaşça yana çevirdim. Ancak Kitty’nin yatağı derli topluy-

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 97/330

du ve kabarttığı iki yastığı, düzenli bir şekilde yatak hayaslanmıştı.

Nerede bu? Yerimden doğrulup gerinirken, tuvalet masasınm üzerine bırakılmış notu fark ettim.

Anne,Seni uyandırmak istemedim. Saat onda Lance ilekano gezintisi yapmak için çıktım. Öğleden sonra dönerim.

Sevgiler,Kitty

Lance ile sandal gezisi... Elbette bu, Kitty için son derece normal bir şeydi, yine de tedirgin olmuştum. Bize yalnızca birkaç saat önce izin verileli, diye geçirdim içimden.Öyleyse Kitty, Lance ile plan yapacak vakti nereden buldu? Bungalovudüşününce, küçük yatakhanemizin daha şimdiden sırlarla doluolduğunu fark ettim.

Öğle yemeği zili ikinci kez çaldı; bu son çağrıydı. Eğergiyinip hızlıca koşarsam, zamanında yetişebilirdim. Ama komodinin üzerinde gördüğüm parlak, kırmızı bir elma, aklımadaha iyi bir fikir getirmişti.

Elmayı, Kitty’nin yemekhaneden getirdiği bir parça ekmekve su dolu bir matarayla birlikte sırt çantama atıp, çantayıda omzuma astım. Ardından sessizce revirin girişine sokulup pencereden içeri bir göz attım, Stella, Liz ve diğer birkaç hemşire, içeride çalışıyorlardı. En iyi ihtimalle sıkılmışgörünüyorlardı. Birkaçı, değişmesi gereken bir ampulle uğ-

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 98/330

f#iıyor. küçük bir grup da binadaki tek hastayla ilgileniyordu. Onun da sıyrılmış bir dizden başka hiçbir şeyi yokmuşgibi görünüyordu ve gülümseyişinden, bu ilginin hoşuna gittiği oldukça belliydi.

Beklediğimsavaş ortamı bu değildi. Ama değişimin eli ku-tağındaydı. Albay Donahue'nun büyük bir harekât planladığınadair bir söylenti dolanıp duruyordu. Dolayısıyla, bunun işimizive dünyamızı nasıl etkileyeceğini merak ediyordum.

Kumsala giden patikanın yolunu tuttum. Westry, bungalovun karargâhın kuzeyine yalnızca sekiz yüz metre uzaklıktaolduğunu söylemişti ve haklı olmasını umuyordum.

Hızlı bir şekilde yürürken, sık sık omzumun üzerindengeriye bakıyordum.Ya insanlar gizlice karargâhtan kaçtığımı düşünürlerse, böyle, tek başına? Bu, kesinlikle AnneCallovvay’in yapacağı bir şey değildi.

Köşeyi döner dönmez, bungalovun sazdan çatısmı ayırtedebilmiştim. Tıpkı bıraktığımız gibi çalıların arasında biryuvayı andırıyordu. Biraz daha yaklaştığımda, bir testere sesiduydum.

Korkudan kalbim adeta göğsümden fırlayacaktı.Westry burada, diye geçirdim aklımdan.

“Merhaba,” dedim, bir zamanlar kapının asılı olduğu boşluğa, elimle tıklıyormuş gibi yaparak. “Evde kimse var mı?”

Westry alnını sildikten sonra, ellerindeki tahta tozunu silkeledi. “Ah, selam,” dedi. “Sen gerçek misin, yoksa serapmı görüyorum? Sabahtan beri burada susuzum, o yüzden hayal mi görüyorum, yoksa kapıda güzel bir bayan mı bekliyoremin değilim. Lütfen bana İkincisinin doğru olduğunusöyle.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 99/330

Sırıttım. “Hayal görmüyorsun," dedim,çantamdanyı çıkararak. “İşte, haydi iç.”

We«try büyük bir yudum aldıktan sonra bir oh çekç^imatarayı bana uzattı. "Kapıyı neredeyse tamir ettim,”“Kapı çerçevesine uymuyordu. Sıcak hava yüzünden eğ

riimiş olmalı. Kenarından birkaç santim eksilttim.Gördün

mü? Malzeme deposundan da birkaç eski menteşe ayarladun.” Malzemeleri, sanki bir hâzineymiş gibi gururla bangösterdi. "Bungalovumuzun doğru düzgün bir kapıya ihtiyacı yar,”

Gülümsedim. Burayıbungalovumuz olarak düşünmek hoşuma gidiyordu.

Çantamdan bir kutu deterjan ve birkaç eski bez parçası çkardım. “Burayı biraz parlatabilirim diye düşündüm," dedim

“Partiye katılmana sevindim,” diyerek yeniden testeresin başına geçti Westry.

Saat üçe kadar yerler tertemiz olmuştu ve Westry, kapıyyerine sabitlemişti.

“Az kalsın unutuyordum,” diyerek sırt çantasından es püskü, pirinç bir kapı kulpu çıkardı. “Bunu takmak sadecesaniyemi alacak.”

Westry’nin kulpu kapıya takışını ve vidalan deliklerine skıştırmasım izledim.

“Anahtarımız,” diyerek parlak bir anahtar gösterdi. "Şimonu saklayabileceğimiz iyi bir yer bulmamız gerek.”

Camsız pencereleri işaret ettim. “Ama isteyen rahatlık

içeri atlayabilir.”Westry başıyla onayladı. “Kesinlikle. En kısazamanda pencereleri takacağız. Fakat her evin doğru düzgün bir an

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 100/330

taj.(olması gerekir. Ama anahtarı nereyesaklayacağız, iştemesele bu.”

Westry’yi takip ederek kulübeden çıktıktan sonra, ikimizde etrafımıza göz gezdirmeye başladık. “Şuraya ne dersin?”diye sordum, kumla kaplı bir noktayı işaret ederek. “Onu buraya gömebiliriz.”

Westry başını iki yana salladı. “Orası birinin bakacağı ilk yerolur. Tıpkı paspasın altı gibi; her hırsız, ilk önce oraya bakmasıgerektiğini bilir.” Sanki aklına birfikir gelmiş gibi durakladı.“Bekle bir dakika,” diyerek tekrar içeri koştu ve çantasından

çıkardığı bir kitapla geri döndü. “Bunu kullanacağız.”“Bir kitap mı?”Westry, “Evet,” dedi, ardından kitabın kapağına tutturul

muş bir kurdeleyi dışarı çıkardı. Bu kurdele ayracın amacı,okura hangi sayfada kaldığını hatırlatmaktı, ama anlaşılan

Westry,nin onunla başka planları vardı. Kurdeleyi sıkıcaanahtarın ucuna bağladı ve yeniden kitabın arasına yerleştirdi.“İşte,” dedi kitabı basamağın altına iterek. “Gizli yerimiz.”

Dalgalar şimdi kıyıya daha bir gürültüyle çarpıyordu. “Sularyükseliyor,” dedi Westry. “Benimle bunu izlemek ister misin?”

Bir an için tereddüt ettim. “Sanırım artık geri dönsem iyiolur.”Kitty’ye bir not bırakmamıştım ve endişelenmesindenkorkuyordum.

“Haydi ama,” dedi Westry. “Birkaç dakika daha kala bilirsin.”

“Tamam,” diyerek teklifini kabul ettim. “Sadece birkaçdakika.”

“İşte,” diyen Westry, birkaç adım ötede, kumun üzerindeki bir ağaç parçasını işaret etti. “Koltuğumuz.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 101/330

Bir önceki gün bungalovda bulduğu şarap şişesini aldı y çantasından bakır bir kupa çıkararak yanıma oturdu. İkimiz dkuma oturmuş ve başımızı ardımızdaki ağaç parçasınayas|amıştık. Güçlü dalgalann çarpması sonucu yumuşacık olmuştu ve oldukça rahattı. “Kadeh kaldırıyorum,” dedi Westry, eski olan şarabı kupaya doldururken. “Bungalovun hanımına."

Kupayı bana uzatınca, çekinerek bir yudum aldım. Suratımistemsizce buruşmuştu. “Yüzyıllık ekşi şaraba.”

İkimiz de dalgalann büyüsüne kapılmış bir haldeoturur

ken, uzaklarda bir kuşun şarkısı duyuluyordu.“Senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum,” dedim, ansızın

ona doğru dönerek."Ben de senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum,” diyekar

şılık verdi Westry hemen.“Sen başla.”Westry başıyla beni onaylayarak yerinde doğruldu. “Ohio’da

doğdum,” diye başladı. “Orada uzun süre kalmadım. Annem kızıl hastalığından ölünce, babamla batıya, San Francisco’ya taşındık. Babam, demiryollarında çalışan bir mühendisti. Onun peşinden oradan oraya sürükleniyor, her ay farklı bir okula kay

doluyordum.”“Yani doğru düzgün bir eğitimden uzak kaldın,” dedim.Westry omzunu silkti. “Bana sorarsan, birçoğundan daha

iyi bir eğitim aldım. Ülkeyi gördüm. Tren yollarının yapılışınöğrendim.”

"Peki ya şimdi? Bütün bunlar bittikten sonra yeniden buraya, yani adaya dönmek istediğini söyledin. Ama muhakkak başka amaçların, daha önce ilgileneceğin başka şeylerinvardır.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 102/330

Sarab jio <* ^ h i

Westry’nin iri gözleri hayat ve olasılıklarla doluydu.»Tam olarak bilemiyorum,” dedi. ‘‘Okuluma dönüp babam

gibi bir mühendis olabilirim. Ya da Fransa'ya gider, usta empresyonistler gibi resim yapmayı öğrenirim. Belki de sadece buradakalırım.” Ardından başıyla bungalovu işaret etti.

“Ah, bunu yapamazsın,” dedim. “Bu çok yalnız bir hayatolurdu!”

“Neden bunu yalnızlık olarak adlandırıyorsun ki?” diyekarşı çıktı Westry. “İstediğim her şeye sahip olurdum. Başımı sokacağım bir çatı... Bir yatak... Dünyanın en muhteşemmanzarası... Bazıları bunu cennet olarak adlandırır.”

önümüzde uzanan bu kumsala yerleşip, burada bir ailekurmakla ilgili söylediklerini hatırladım. “Peki ya arkadaşlık?” dedim ve biraz utanarak ekledim. “Peki ya... aşk?”

Westry sırıttı. “Senin için söylemesi kolay. Senin zaten bir

aşkın var.”Ayaklanma bakıp ayakkabımın ucuyla kumda çukurkazma

ya başladım. Kum o kadar sıcaktı ki sıcaklığınayakkabımdan içeri yayıldığını hissedebiliyordum.

“Pekâlâ,” diye devam etti Westry. “Onu bulacağımı sanıyo

rum. Oralarda bir yerlerde.” “Ya bulamazsan?” diye sordum.“Bulacağım,” diyerek kendinden emin bir şekilde bana gü

lümsedi.Başımı hızla başka yöne çevirdim.

“Haydi,” dedi, “şimdi de seni dinleyelim.”Sessizlik tuhaf bir hal alana dek çantamdan sarkan bir

ipi çekiştirdim. “Pekâlâ, benim anlatabileceğim çok fazla ş e yyok.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 103/330

"Eminim vardır,” dedi Westry, imalı bir gülüm"Herkesin bir hikâyesi vardır.”

Başımı iki yana salladım. "Ben Seattle’da doğdum K mi bildim bileli orada yaşadım. Hemşirelik diplomamı ald *ve şimdi de gördüğün gibi buradayım.”

“İşte bu kadar,” dedi Westry. “Üç cümleye sığdırılan koc bir hayat.”

Yanaklarımın kızardığını hissettim. “Üzgünüm,” dedim.“Sanırım benim hayatım seninki kadar heyecan verici değil"

Westry anlamaya çalışan gözlerle bana bakarak, ‘‘Bence blöf yapıyorsun. Nişanlı olduğun şu adam...” dedi ve par-mağımdaki yüzüğü işaret etti. “Neden buraya gelmeden önceonunla evlenmedin?”

Ne cüretle bana böyle bir soru soruyor, diye geçirdim içimden. “Çünkü ben...” Cevabımın sonunu getiremeyereksessiz*

leştim. Bütün geçerli sebepleri düşünüyordum: Çünkü işleri

aceleye getirmek istemedim; çünkü annem Olympic Otel’de büyük bir düğün istiyordu; çünkü... Geigelelim, hiçbiri iknaedici değildi. Eğer isteseydim, tıpkı Gerard’ın teklif ettiği gibidoğruca Belediye Binası’na gider ve bu işi bir resmiyete dökerdim. Aramızda bir engel olarak duran Güney Pasifik’teki bu bir yıllık maceraya başlamadan önce, Bayan Gerard God-frey olabilirdim. Neden yapmadım?

“Gördün mü?” diye devam etti Westry. “Senin de birhikâyen var.”

“İnan bana, olmayan senaryolar yazıyorsun.”Westry göz kırparak, “Göreceğiz,” dedi.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 104/330

Odaya döndüğümde, Kitty henüz gelmemişti. Bu yüzden akşam yemeğini haber veren yemek zili çaldığında, kışladan tek başına çıktım. Mary'yi kontrol etmek için hızlıca revire uğradığımda, onu yatağında oturmuş, bir pipetle portakal suyuiçerken bulduğum için sevinmiştim.

“Selam, Anne,” diye mırıldandı Mary yatağından. Hala zayıf olan sesi, canlı ve neşeliydi. Sesinde, o sabah olmayan birgüç seziliyordu.

“Selam,” dedim. “Yemekhaneye gidiyorum. Sana bir şeylergetirmemi ister misin? Sulu gıdalardan bıkmış olmalısın.”

“Bıktım,” diye cevap verdi Mary. “Bir parça ekmek ve biraz tereyağı harika olurdu.”

“Ben hallederim,” diyerek gülümsedim.

Yemekhaneye giden patikaya yöneldim ve adadaki ilk gecemizde, Kitty ile çiçeklerini kopardığımız amber çiçeğininyanından geçerek iskele görünene kadar yürümeye devamettim. Suya batıp çıkan halatlarla karaya bağlanmış olan birdüzine kano, izinli askerlerin kendileriyle denize açılmala

rım bekliyordu. Yine de Bora Bora, düşman saldırılarındanuzak güvenli bir bölge olmasına rağmen çok az asker bunuyapıyordu.

Biraz daha yaklaştığımda, bir kanodan inmekte olan iki kişifark ettim. Darmadağınık bukleler, Kitty'den başkasına ait ola

mazdı, fakat iskeleye çıkmasına yardım eden adam Lance değildi. Onun yerine Albay Dortahue'nun yüzünü gördüğümde, bir an için derin bir iç çektim. Albay kürekleri kanonun içineyerleştirirken, Kitty ona tatlı tatlı gülümsüyordu. Sonra da kolkola girerek çimenlere doğru yürüdüler. Albay Donahue ona

hoşça kal dedikten sonra, Kitty aceleyle kışlanın yolunu tuttu.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 105/330

Peşinden hoşsam mı, diye düşünsem de koşmamaya kt**,verdim. Ne de olsa bana randevusuyla ilgili gerçeği söylememişti. Bunu büyük ihtimalle onaylamayacağımı düşündüğü için yapmıştı veonaylamamıştım da. Ama onu gizljcgözetlediğimi düşünmesine izin veremezdim. Hayır, canı llçzaman isterse o zaman söyleyecekti. Onun yeriney e m e k h aneye döndüm ve aşçıdan, Mary için bir tepsi hazırlamasınıistedim.

Ertesi sabah kahvaltı masasındayken, “Lance nasıl?” diye sordu Stella, Kitty’ye imalı bir şekilde. Acaba o da Kitty’yi albay ile birlikte görmüş müydü?

“İyi,” dedi Kitty. Bir lastiği andıran omleti, didikleyerek

isteksizce yiyordu. “Bu gece buluşacağız.”Stella, kıskandığını belli eden bir ifadeyle başını iki yana

salladı. Bu hareketleri, onunla tanıştığım ilk gün tuhafıma gitmiş olsa da çok geçmeden sadece tarzının bu olduğunu öğrenmiştim. “Tanrım, erkekler konusunda şanslısın,” diyerek derin bir iç çekti. “Ben Elliot’tan vazgeçtim. Aklı o kadına takılıpkalmış durumda. Ya kumsalda tek başına fotoğraf çekiyor yada odasına kapanıp o kadınla ilgili şiirler yazıyor. Şu kadın bambaşka bir şey olmalı. Her neyse, dün gece bir pilotla tanıştım. Adı Will ve hiç de fena değil.”

Elinde tepsisiyle masamıza yaklaşan Liz, tepsiyi masaya bıraktı.“Mary’nin durumu iyiye gidiyor mu?”

“Şükürler olsun ki evet,” dedim. “Bugün çok daha iyi.”Ardından elinde tuttuğu bir zarfa dikkatlice göz gezdirdi

“Bu mektup, bugün onun için geldi,” dedi Liz temkinli bir şe

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 106/330

kilde. “Gönderenin ismi gözümden kaçmadı.Eski nişanlısının ismininEdward olduğunu söylememiş miydi?”

Başımlaonu onayladım. “Bakayım şuna.”

Zarfı kaldırıp ışığa tutsamda içinde kayda değer hiçbir şeyseçemedim.Fakat gönderen gerçekten de Edward Naughtonidi ve mektup, Paris’ten gönderilmişti.

“Anne!” diye çıkıştı Kitty. “Mary’nin mektubunu okumamalısın. Bu özel.”

“Eğer onun sağlığını tehlikeyeatacağını düşünüyorsam,okuyacağım,”dedim. “Dinle,bu adam son anda onunla evlenmektenvazgeçmiş ve dünyanınöbür ucundaki bir adayakaçmasınaneden olabilmişse, şimdiondan gelen bir mektupMary’ye neler yapabilir bir hayal et.”

Diğer kadınlar başlarını sallayarakbeni onaylayınca,Kittyde yumuşadı.

“Bak,” dedim. “Bunu okumayacağım,sadeceo hazır olanadek saklayacağım. Mary’nin kalbi zayıfdurumda, önce eskigücüne kavuşması gerekiyor. Bu mektubun,sağlığına zararvermesine izin vermeyeceğim.”

“Tamam,” dedi Kitty. “Ama söz konusu aşk olduğunda,gerçekten burnunu sokmamalısm.”

Bana kendi hayatıyla ilgili bir çeşit uyarıda mı bulunuyor? Yüzümü buruşturdum ve güvende durması için zarfı

elbisemin cebine yerleştirdim. “ Burnumu so km u yo ru mdedim doğruca Kitty’ye bakarak. “Bu bir sağlık meselesi.”

Kitty tabağını bir kenara itti. “Pekâlâ, kızlar, bu fazla pişmiş yumurtalardan bir lokma daha almaya katlanabileceğimisanmıyorum. Ben çalışmaya gidiyorum. Başhemşire Hilde-

brand bugün çok işimiz olduğunu söyledi.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 107/330

O sabah revire doğru yürürken, Kitty’nin yorumlarından dolayı canım sıkkındı. Fakat başka adadaki bir doktorun telsiz, le haber gönderdiğini ve yaralı bir pilotun yolda olduğuna öğrendiğimizde, bunu tamamen unutmuştum. Sadece benim hastam olan Westry’yi saymazsak, pilot bizim ilk gerçek hastamız olacaktı.

Pilot, saat onu çeyrek geçe revire vardı. Başında şarapnel

yaralan bulunuyordu ve durumu, hayal ettiğimizden çok daha ciddiydi. Pilotu ameliyat odasına getiren Kitty, doktorun hemen yanı başında çalışıyordu. Titremeyen elleriyle, kan için- deki metal parçalannı çıkarıyor ve onlan, ameliyat masasının yanındaki bir tabağa bırakıyordu. Liz, kusmak için izin

isteyerek ayrılsa da Kitty geri çekilmemişti. Bütün prosedürü öyle bir beceri ve rahatlıkla uygulamıştı ki doktor ondan bir saat daha kalmasını ve hastayla ilgilenmesine yardım etmesini istedi. Kitty de bu teklifi hemen kabul etti.

Mesaimiz bittikten sonra, revirin steril ortamından bir an Önce kaçmak ve bungalovun huzurlu ortamında rahatlamak için sabırsızlanarak, kışlanın yolunu tuttum. Küçük

bir çantanın içine bir makas, iğne-iplik ve revirin dışındaki çöp bidonundabulduğum, rengi solmuş bir top san kumaşı doldurdum.Perdeler için mükemmel, diye düşünmüştüm, askerler diğerçöplerle birlikte onu da atmadan önce kumaşı yanıma alırken.

Bungalova vardığımda, VVestry’nin orada olmadığını gördüm. O yüzden kitabın arasındaki anahtarı alıp kapıyı açtımve çantamı eski, maun sandalyenin üzerine bıraktım.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 108/330

Hiç vakit kaybetmeden perdelerin yapımına başladım. Pençel e r i n genişliğini ölçüp duvarların boyunu ve enini hesapladım.Sonrayavru bir kertenkeleyi kovup kumaşı yere sererek kesmeye^ladım. Onları ütüleyecek bir ütüm yoktu. Fakat sıcak ve nemli

bava,nasıl olsazamanla kırışıklıklarını yok edecekti. perdeleri dikerken, bir yandan da Westry’yi düşünüyordum. Hayat dolu, doğal ve içinden geldiği gibi yaşayan birine benziyordu. Bütün bunlar, Gerard’ın o tutarlı ve ölçülü tavırlarındanöyle farklıydı ki. Neden Gerard daha serbest ve ha yatın tadını çıkaran biri olamıyor , diye sordum kendime. İğneve ipliğimi kumaşa batırırken fark ettim ki Seattle’daykenonunla ilgili duyduğum endişeler, tropiklerde yalnızca dahada artmış gibi görünüyordu. Bilhassa savaştan kaçınmadaki becerisi, vicdanımı sızlatmıştı. Neden babasının isteklerine karşı gelip onurlu olan şeyi yapmadı?

Perdeye geçirdiğim sopayı pencerenin üzerine yerleştirirken, yatağın altındaki resmi hatırladım. Resmin konusunumerak ediyordum, fakat ondan daha çok merak ettiğim şey,ressamın kendisiydi.

Kimdi burada o kadar uzun süre yaşayan? Westry gibi ru

hunda macera taşıyan bir adam mıydı? Westry’nin kalan günlerini bu adada geçirişini hayal ettim. Belki de Lance ve Kittyile pazarda karşılaştığımız o kız gibi, yerli bir kızla evlenirdi.

Adı neydi onun? Evet, Atea. Peki ya sonra, mutlu olur muydu? Onun gibi bir kadın, IVestry ’y i mutlu edebilir miydi? Kendikendime sırıttım.Evet, kuşkusuz bir bakıma mutlu olurdu.ama aynı entelektüel seviyede olurla r mıydı? Tutku kaybolupgitse de aşk devam ediyordu. Kitty’nin inanmasını istediğimŞey de buydu.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 109/330

Bungalova karanlık çöktüğünde, pencereden dışarı baktim. Gökyüzünde beliren gri, yağmur dolu bulutlar, altlarındaki kara parçası istese de istemese de, onu ıslatmaya hazır gömnüyoriardı. VVestry’nin bungalova geldiğini görmeyi umarakkumsala bir göz gezdirdim. Tam da o sırada posta kutusunu

daha doğrusu köşedeki gıcırdayan döşemeyi hatırladım. Tahtayıkaldırıp içine göz attığımda beyaz bir zarf dikkatimi çekti

Zarfı heyecanla yırtarak açtım.

Sevgili BayanCleo Hodge, Herhalde Bayan Cleo Hodge un kim olduğunu merak

ediyorsundur. Pekâlâ, hayatım, o sensin. Bulunma ihtimalimize karşı, birer kod isime ihtiyacımız olduğunu düşündüm. Savaş zamanında yaşadığımızı unutmayalım. İşte bu

yüzden sen Cleo olacaksın, ben de Grayson. Ne dersin? Soy - adımızı Qııackenbush olarak düşünmüştüm, ama o zaman birbirimize her hitap edişimizde gülmekten yerlere yuvarlanacak ve hiçbir iş yapamayacaktık. O yüzden, eğer daha iyi bir önerin yoksa, bundan böyle Hodgelar olacağız.

Sevgilerimle,

Bay Hodge

Not: Çekmeceye bak. Seni bir sürpriz bekliyor.

Kendi kendimekıkırdayarak çekmeceyi açtım ve birportakalla karşılaştım. Parlak ve pürüzlü kabuğu, maun çekmecenin koyu renkli zemininde harikagörünüyordu. Onuburnuma götürüp kokusunu içime çektikten sonra, mektubu ters çevirip VVcstry'ye bir not yazmaya başladım:

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 110/330

Sevgili Bay Grayson Hodge,

Bugün, beğeneceğini umduğum perdeler üzerinde çalıştım.

Sence de bir kilime ihtiyacımız yok mut Şöyle hoş, oryantal bir şeyt Peki ya bir kitaplığa ve yatak dışında oturacak bir şeye ne dersin t Belki de, eğer şanslıysak, kıyıya bir kanepe falan vurur.

Bu arada portakal için teşekkürler, harikaydı.

Sevgilerimle,

Bayan Hodge

Not: Hayal gücün olağanüstüymüş. cQuackenbush’ ismini

de nereden buldun öyle t Kahkahalarımı zor tuttum.

Notu döşemenin altındaki boşluğa bırakıp kapıyı ardımdan kilitledim. Geldiğimden bu yana başlayan rüzgârhızını arttırmıştı ve şimdi daha da kararmış olan bulutlar,yağmurlarını her an boşaltmakla tehdit ediyorlardı. Portakalımın parçalarını ufak ufak dişleyerek aceleyle kumsalayöneldim.

Yakınlardaki çalılıklardan gelen bir hışırtı sesiyle anidenirkildim. Duyduğum bu ses, bedenimdeki her kasın, her sini

rin adeta taş kesilmesine neden olmuştu. Neydi bu? Biri beni mi takip ediyor?Ormanın sınırına doğru birkaç adım atarak bekledim.

İşte yine o ses. Hışırtılar ve belli belirsiz sesler... Sessizceyaklaşıp büyük bir palmiye ağacının arkasına gizlendim ve

gözlerimi kısarak baktım. Gür orman bitkilerinin gölgesinde iki kişi görünüyordu; bir erkek ve bir de kadın. Derkengözüme bir asker kıyafetinin kolu ve çıplak bir kadın bacağı ilişti. Palmiyeden geri çekilip parmaklarımın ucuna ba-

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 111/330

sarak tekrar kumsala yöneldim. Adımlarımı sıkla tşekilde yürürken, her fırsatta omzumun üzerinden ‘r

bakıyordum. r( aOdaya vardığımda, Kitty’nin içerideolmadı», _ . bnı göreli

hayal kırıklığına uğradım. ek

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 112/330

y U tm a /

^ £ daya gelişimizden bu yana iki ay geçtiğine inanabi İliyor musun?” diye sordu Mary, hayretler içerisin

de.Yanakları gül pembesiydi. Yüzüne tekrar renk ve canlılıkgeldiğini görmek güzeldi. Yatak istirahatım sürdürmek yerine sabah vardiyasında çalışmak için ısrar etmiş, BaşhemşireHildebrand’ın kendisine izin verdiğini söylemişti. Arada birellerinde oluşan titremeye rağmen güç kazanmaya devamediyordu ve o sabah, aşılar için bana yardım etmeye heveslegönüllü olmuştu.

“Ne demek istediğini anlıyorum,” dedim. “Bazen sankidaha dün gelmişiz gibi hissediyorum.” Kahvaltıdan sonra askerlere enjekte edeceğimiz minik aşı şişelerini saymak içindurakladım. “Yine de daha şimdiden çok fazla şey yaşadık.Kendimi, adaya vardığımız ilk gün uçaktan inen o kız gibihissetmiyorum.”

Mary başıyla onayladı. “Ben de. Geride bıraktığımız hayatıhayalimizde canlandırmak çok zor.”

Bir iç çektim. “Gerard’ın sesini neredeyse unuttum. Bukorkunç bir şey, değil mi?”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 113/330

“Pek sayılmaz,” dedi Mary. “Onu hâlâ seviyorsun.”“Evet, elbette,”dedim, biraz fazlaca vurgulayarak. Hentb

vakit ayınp da ona yazmadığım için kendimi suçlu hissediyordum.

“Bende neredeyse Edward’m sesini unuttum,” diye eklediMary. “Ama bu kesinlikle korkunç bir şey değil.” Mary busözlerininardmdan sırıtınca, başımı sallayarak onuonayladım.

O an Mary ’den sakladığım mektubu hatırladım. Artık buna hazır mıdır? Aşıları paketlerinden çıkarıp tepsilere dizerken,

bir şarkı mırıldanıyordu.O mektup her şeyi mahvedebilir.“Kitty nerede?” diye sordu Mary. “Onu bu sabah burada

gördüğümü sanmıştım.”“Ah, burada,” dedim. “Birlikte gelmiştik.”“Hayır,” diye gürledi Başhemşire Hildebrand’ın sesi. “Ken

dini iyi hissetmediğini söyleyince, onu kışlaya geri yolladım.”Çok tuhaf diye geçirdim içimden. Bu sabah gayet iyi gö

rünüyordu. Yanlış şeyler düşünmemeye çalışıyordum, fakatKitty adaya ayak bastığımız ilk günden beri çok garip davranır olmuştu. Örneğin, bir yere gideceğini söyleyip başka biryerden çıkıyor, benimle kahvaltıda ya da öğle yemeğinde buluşacağına söz verip, sonra da ortadan kayboluyordu. AlbayDonahue’dan çok nadir bahsediyordu ve ona, kayık gezilerineşahit olduğumdan hâlâ söz etmemiştim. O sayfa çoktan ka

panmışa benziyordu. Fakat şimdi de Lance ile çok fazla vakitgeçirir olmuştu. Dün neredeyse gece yansına kadar dışandagezip tozmuşlardı, Kitty nihayet gelip yatağına devrildiğindeuykumdan uyanmış ve uykulu bir halde saate göz atmıştım.

“Etrafta dolanıp duran şu virüse yakalanmış olmalı,” dediMary.“Berbat bir mide hastalığı.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 114/330

Kittv'nin midesinden rahatsız olduğuna inanmıyordum.Hayır, başka bir şeyler dönüyordu. Revirdeki mesaimiz doğrudüzgün konuşmamıza fırsat vermiyordu, çünkü savaşın yoğunolduğu civardaki adalardan daha fazla yaralı asker gelir ol-

muştu. Karşılaştığımız yaralar, artık çok daha ağırdı. Bıçakyaralan... Silahla kamından vurulanlar... Ve daha dün, acilenkesilmesi gereken neredeyse kopmuş bir bacak. Yaralılarlayoğun bir şekilde ilgilenmek, bütün günümüzü alıyordu. Mesaimiz sona erdiğinde ise tıpkı fareler gibi gizli yuvalanmızadağılıveriyorduk. İyi ama Kitty’nin yuvası neredeydi?

Diğer hemşireleri düşündüm. Dinlenme salonunda çok fazla zaman geçirmeye başlayan Stella, bilardo -daha doğrusu bilardo oynayan Will- gibi yeni ilgi alanlan edinmişti. Tabii,Liz de büyük bir görev duygusuyla onun peşine takılıyordu.Revirdeki vardiyasından sonra fazla enerjisi kalmayan Mary,kışlaya dönüp kitap okuyor ya da arkadaşlarına mektup yazıyordu. Bense gizlice bungalova kaçıyordum. Westry bazenorada oluyor, bazen de olmuyordu, ama her zaman onu orada

bulmayı umuyordum.“Mektup var!” diye bağırdı hemşirelerden biri revirin ka pısından.

Mary’yi aşılarla baş başa bırakıp, mektup ve paketlerledolu olan tahta sandığa yöneldim. Adaya nadiren posta gelme

sine rağmen şimdi önümde adeta bir mektup dağı duruyordu.Sandığı çekerek masaya yaklaştırdığımda, mektuplardan bazıları yere döküldü. O kadar çok posta vardı ki gizli dünyamızasızan denizaltılar gibiydiler.

Stella’ya beş, Liz’e üç, Kitty’ye ise yalnızca iki mektup

gelmişti ve ikisi de annesindendi. O sıradabana | | § & £ h B H

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 115/330

“Pek sayılmaz,” dedi Mary. “Onu hâlâ seviyorsun.”“Evet, elbette,” dedim, biraz fazlaca vurgulayarak. He

vakit ayırıp da ona yazmadığım için kendimi suçluhissed'

yordum.“Ben de neredeyse Edward’m sesini unuttum,” diye ekledi

Mary. “Ama bu kesinlikle korkunç bir şey değil.”Mary busözlerinin ardından sırıtınca, başımı sallayarak onu onayladı

O an Mary’den sakladığım mektubu hatırladım. Artık bunQhazır mıdır? Aşılan paketlerinden çıkanp tepsilere dizerken

bir şarkı mırıldanıyordu.O mektup her şeyi mahvedebilir.“Kitty nerede?” diye sordu Mary. “Onu bu sabah burada

gördüğümü sanmıştım.”“Ah, burada,” dedim. “Birlikte gelmiştik.”“Hayır,” diye gürledi Başhemşire Hildebrand’m sesi.“Ken

dini iyi hissetmediğini söyleyince, onu kışlaya geri yolladım.”Çok tuhafl diye geçirdim içimden. Bu sabah gayet iyi gö

rünüyordu. Yanlış şeyler düşünmemeye çalışıyordum, fakatKitty adaya ayak bastığımız ilk günden beri çok garip davra-nır olmuştu. Örneğin, bir yere gideceğini söyleyip başka biryerden çıkıyor, benimle kahvaltıda ya da öğle yemeğinde bu-

luşacağına söz verip, sonra da ortadan kayboluyordu. AlbayDonahue’dan çok nadir bahsediyordu ve ona, kayık gezilerineşahit olduğumdan hâlâ söz etmemiştim. O sayfa çoktan ka- panmışa benziyordu. Fakat şimdi de Lance ile çok fazla vakitgeçirir olmuştu. Dün neredeyse gece yarısına kadar dışarıda

gezip tozmuşlardı. Kitty nihayet gelip yatağına devrildiğinde,uykumdan uyanmış ve uykulu bir halde saate göz atmıştım.“Etrafta dolanıp duran şu virüse yakalanmış olmalı,” dedi

Mary. “Berbat bir mide hastalığı.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 116/330

Sarah ıo

Kitty’nin midesinden rahatsız olduğunainanmıyordum.Hayır* başka bir şeyler dönüyordu. Revirdeki mesaimizdoğrudüzgün konuşmamıza fırsat vermiyordu, çünkü savaşın yoğunolduğu civardaki adalardan daha fazla yaralı asker gelir ol-muştu. Karşılaştığımız yaralar, artık çok daha ağırdı. Bıçakyaralan... Silahla kamından vurulanlar... Ve daha dün, acilenkesilmesi gereken neredeyse kopmuş bir bacak. Yaralılarlayoğun bir şekilde ilgilenmek, bütün günümüzü alıyordu. Me-saimiz sona erdiğinde ise tıpkı fareler gibi gizli yuvalarımıza

dağılıveriyorduk. İyi ama Kitty’nin yuvası neredeydi?Diğer hemşireleri düşündüm. Dinlenme salonunda çok faz-la zaman geçirmeye başlayan Stella, bilardo daha doğrusu bilardo oynayan Will gibi yeni ilgi alanları edinmişti. Tabii,Lizde büyük bir görev duygusuyla onun peşine takılıyordu.Revirdeki vardiyasından sonra fazla enerjisi kalmayan Mary,kışlaya dönüp kitap okuyor ya da arkadaşlarına mektup ya-zıyordu. Bense gizlice bungalova kaçıyordum. Westry bazenorada oluyor, bazen de olmuyordu, ama her zaman onu orada

bulmayı umuyordum.“Mektup var!” diye bağırdı hemşirelerden biri revirin ka-

pısından.Mary’yi aşılarla baş başa bırakıp, mektup ve paketlerle

dolu olan tahta sandığa yöneldim. Adaya nadiren posta gelme-sine rağmen şimdi önümde adeta bir mektup dağı duruyordu.

Sandığı çekerek masaya yaklaştırdığımda, mektuplardan bazılan yere döküldü. O kadar çok posta vardı ki gizli dünyamızasızan denizaltılar gibiydiler.

Stella’ya beş, Liz’e üç, Kitty’ye ise yalnızca iki mektupgelmişti ve ikisi de annesindendi. O sırada bana gönderilmiş

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 117/330

bir mektup gözüme çarptı. Elyazısın ı görür görmez kalHtanıdık b ir heyecan hissettim.Gerard. lrn(k

Stella veya başka hemşireler in yaklaşma ihtimaline k<gizlediğim mektubu, dikkatlice açtım.

Aşkım, Burada yapraklar renk değiştiriyor ve seni çok özledi

Neden tekrar gitmek zorundaydm ki?

Seattleda bir değişiklik yok, tıpkı bıraktığın gibi.Sadec. buralar sensiz çok daha ıssız. Sanırım savaşın yalnızlık faktörüyle yakından bir ilgisi var. Herkesin tek konuşabildin bu. Senin için endişeleniyorum. Pasifik’te büyük birçarpış,

ma olacağını duydum. Adanızın bundan etkilenmemesi için dua ediyorum. Buradakiler, o adaya dokunulmayacağına inanıyorlar. Haklı olmalarını üm it ediyorum.

Savaş, en iyilerimizi aramızdan aldı. Çabana Kulüp’ü

görsen, tanıyamazsın. Terk edilmiş bir yer gibi. Eli ayağı tutan her erkek ya orduya yazıldı ya da çağrıldı. Ve bilmeni isterim ki babamın beni korumak için yaptığı onca şeyden

sonra bile, acaba ben de katılmalı mıyım diye düşünmeden edemiyorum. Bu, yapılacak en doğru şey olurdu. Bir sonraki askeri birlik IS Ekimde yola çıkıyor ve muafiyetimi bir kenara bırakıp onlara katılmayı düşünüyorum. Avrupa’ ya açılmadan önce Califomia’da iki haftalık bir temel eğitimden geçeceğim.

Lütfen benim için endişelenme. Sana sık sık mektup yazacak ve yeniden bir araya geldiğimiz günün hayalini kuruyor olacağım.

Seni tüm kalbimle seviyor ve tahmin edemeyeceğin kadar çok düşünüyorum.

Seni çok seven, Gerard

Sarahjfo <• Y 12!

Mektubu kalbimin üzerine bastırarak gözlerimi sıkıcakapadım. Gerard’m vatan sevgisi beni her ne kadar mutlu et

işolsa da onun tehlikede olduğunu düşünmekten nefret edi-yordum. Derken, mektubun gönderi ldiği tarih ile bana ulaştığıtarih arasındaki farkı düşünerek irkildim.Gerard şu an bir sa-

meydanmda olab ilir mi? Peki ya... ?Bir sandalyeye çöküp gözyaşlarını! diğerlerinden saklamaya

alışırken, sırtımda bir el hissettim. “Sorun ne tatlım,” diye sor-

du Mary usulca.“Gerard,” dedim. “Sanınm orduya katılmış.”Mary, beni teselli etmek için hafifçe sırtıma vurdu. Göz-

yaşlarını elimdeki buruşmuş kâğıda damlıyor, GerardTn ogüzel elyazısını dağıtarak siyah birer mürekkep lekesine dö-nüştürüyordu.

“Sence bir askerin eşi olmak, nası l olurdu?” diye sordu Kitty,o gece yatmadan önce. Ben beceriksizce kitap okumaya ça-lışırken, Kitty pembe, pamuk geceliğiyle yatağında oturmuş,san buklelerini tarıyordu... ve kendini iyi hissettiği her halin-den belliydi.

Kitabı bir kenara koydum. “Ş imdiden Lance ile evlenmeyidüşündüğünü söylüyor olamazsın, değil mi?”

Kitty cevap vermeyip saçlannı taramaya devam etti. “Her-halde öyle bir hayat tarzının birçok avantajı olurdu,” dedi.“Sürekli seyahat ve macera.”

“Kitty, ama onunla daha yeni tanıştın.”Artık konuşmak için yalnızca akşamlan vakit bulabiliyorduk.

En azından Kitty’nin Lance ile dışarı çıkmadığı akşamlar...

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 118/330

Kitty saç fırçasını komodinin üzerine bırakıp yatağına gjr.di. Sonra da örtüsünü boynuna kadar çekip benden yana döndü. "Anne,” dedi. Sesi çocuksu, meraklı, toy ve heyecanlıydı"Gerard’ın senin için doğru kişi olduğunu, en başından beri

biliyor muydun?”Soru, beni Seattle’da olduğumdan daha da hazırlıksız ya

kalamıştı. “Şey, evet, elbette biliyordum,” dedim, Gerard’mmektubunu hatırlayarak. Ona olan bağlılığım, o mektupla birlikte daha da artmıştı. “Biliyordum işte.”

Kitty başıyla beni onayladı. “Sanırım ben de aynı şeylerihissediyorum,” dedi ve ben başka soru sormadan önce, başınıduvara döndürdü. “İyi geceler.”

sının yakınlarındaki patikada bekliyor ve amber çiçeği topluyormuş gibi yapıyordum. Günlerden çarşambaydı, Şükran

yalnızca iki şey etrafında dönüyordu: Hindi ve kızılcık sosu.“Hey, sen, hemşire!” diye bağırdı bir asker, üçüncü katın

penceresinden. “Sence hindi yiyecek miyiz?”“Oradan bakınca aşçıya mı benziyorum?” diye cevap ver-

dim, alaycı bir şekilde.

En fazla on dokuz yaşında olan asker, sırıtarak içeri girdi.Buradaki erkeklerin tarzına ve savaşa alışmam aylarımıalmıştı. Artık eskisi gibi çekingen değildim ve bana dişini gös-terene diş gösteriyor, yakışıksız laflara aynı şekilde karşılık

Westry, bir aydır başka bir adada görevliydi. Nihayet 27Kasım’da döndüğünde, onunla karşılaşma umuduyla kışla

Günü’ne ise sadece bir gün kalmıştı ve kamptaki konuşmalar

veriyordum. Annem bu halimi görecek olsa, çılgına dönerdi.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 119/330

Yirmi dakika süren çiçek toplamanın ardından Westry gofüıımeyince, buruk bir kalp ve bir çanta dolusu amber çiçeğiy-le kışlanm yolunu tuttum.

“Mektup geldi,” dedi Kitty yatağa bir zarf atarak. “An-nenden.

Omzumusilktim ve Kitty, kapmm yanına bıraktığım çiçek¿olu çantaya göz atarken, mektubu elbisemincebine sokuştur-dum. “Bunlar muhteşem,” dedi. “Haydi, onlan suya koyalım.”

“Yaşamazlar ki,” dedim. “Sabaha kadar solmuş olurlar.”“Biliyorum,” dedi. “Ama şu an çok güzel görünmüyorlar

mı? Tıpkı herzaman oldukları gibi.”Başımı olumlu anlamda salladım. Keşke ben de Kitty gibi

anlık güzellikleri görebilseydim. Bu, Tanrı vergisi bir yete-

nekti.Kitty bir adım geriledi ve parlak, kırmızı çiçeklerle dolu

eğreti vazoya hayranlıkla baktı. Biz akşam yemeğinden dö-nüp, komodinin üzerine göz atmcaya kadar solmuş olacaklar-dı. “Az kalsm unutuyordum,” dedi Kitty. “Bana da evden birmektup var. Babamdan.”

Zarfın ucunu yırtarak çıkardığı mektubu, gülümseyerekokumaya başladı. Derken kaşları çatıldı ve yüzündeki tebessü-mün yerini bir dehşet ifadesi aldı. Gözyaşları, yanaklarındanyavaşça süzülmeye başladı.

“Ne oldu?” diye sordum yanma koşarak. “Ne yazıyor?”

Kitty, kendini yatağa atarak yüzünü yastığa gömdü.“Kitty,” diye üsteledim, “söylesene.”

Yerinden kımıldamayınca, yere düşen mektubu aldım ve babasının kaleminden dökülen kelimeleri kendim okumay başladım.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 120/330

Tatlım, bilmelisin ki Bay Geljman, eylül ayında savaş için Avrupa'ya gitti ve korkarım orada öldürüldü. Bunun, senin için duymast zor bir haber olduğunu biliyorum. Annen sana bundan bahsetmememi istedi, fakat ben bilmen gerektiğini düşündüm.

Mektubu Kitty’nin makyaj masasının çekmecesine tıkış,tirdim. Lanet olası mektuplar , diye geçirdim içimden. Neden bu şekilde gelip hayatımıza giriyorlar ki? Mektuplar gelmeye başlamadan önce ne güzel geçinip gidiyorduk. “Kitty,” dedim,yüzümü yüzüne yaslayarak. “Çok üzgünüm.”

“Sadece yalnız kalmak istiyorum,” dedi usulca.Yemekhane zilinin çaldığını duyunca, “Sana yemek getire-

ceğim,” dedim.Kitty hıçkırarak, “Aç değilim,” diye mırıldandı.“Yine de getireceğim.”

Tabağıma tepeleme patates püresi doldurduktan sonra, aşçı-nın izniyle Kitty için de fazladan bir tabak istedim. Ardından

dilimlenmiş havuç ve haşlanmış domuz budundan aldım. Etoldukça kuru görünse de hiç değilse konserve değildi. Bu yüz-

den bile sevinmeye değerdi.Stella ve Mary hemşirelerin masasından bana el sallayınca,

başımı sallayarak yanlarına yürüdüm. “Odaya götürmek için

Kitty’ye ve kendime birer tepsi alıyordum. Kitty bugün evden bir mektup aldı. Kötü bir mektup.”

Mary kaşlarını çatarak, “Bunu duyduğuma üzüldüm,” dedi.

‘Yine de birkaç dakikalığına oturamaz mısın? Bütün o patika

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 121/330

yı elinde iki tepsiyle birden yürüyemezsin. Tökezlersin. Nedenönce kendin yemiyorsun?”

Biraz düşündükten sonra kabul ederek Mary’nin yanmaoturdum.

“Bugün kışlada kavga çıkmış diyorlar,” dedi Stella sessizce “Bu ada gerçekten de erkeklerin sinirini bozuyor.”

“Hepimizin sinirlerini bozuyor,”diye cevapladım,kart etikör bir bıçakla dilimlemeye çalışırken.

Stella başını sallayarak beni onayladı. “Bugün pazardaLance’i gördüm. Kolunu o kıza dolamıştı, hani şu yerli kız.”

Kitty burada olmadığı için sevinmiştim. Bir gün için yete-rince kalp acısı çekmişti.“Ateayı diyorsun,” dedim. “Onun bir adı var.” Stella’nm, adanın yerli nüfusunu ciddiye almama-sı sinirlerimi bozuyordu.

“Herhalde ismi oydu,” dedi Stella omzunu silkerek. “Lance kesinlikle ondan hoşlanıyor.”

Mary kararsız görünüyordu. “Ah, Stell,” dedi. “Sırf siga-ralarını o kızdan alıyor olması, onunla ilişkisi olduğu anlamına

gelmez.”

Stella yine omzunu silkerek, “Ben sadece size ne gördüğü-mü söylüyorum,” dedi.

Zavallı Kitty, diye geçirdim içimden.Ona söylemeyeceğim. Henüz değil. Zamana ihtiyacı var.

“Pekâlâ, kızlar,” diyerek Kitty’nin tepsisini aldım. “BenKitty’nin yemeğini götürmeye gidiyorum.”“İyi geceler,” dedi Mary.

Stella ise tamam dercesine başını sallayıp dişlerini peksi-metine batırdı.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 122/330

126 Yağmur Sonr.tsi

Tepsiye öştişen sinekleri elimle kovalayarak yürürken, erkeklerin kışlasının önünde bir anlığına durakladım. Boşyere

Westiy’yi pencereden dışarıyı seyrederken bulmayı umuyor,dum. Acaba yatağı ikinci katta mıydı, yoksa dördüncü mü?İkinci katta gezinen gözlerim, binanın ortasındaki açık bir

pencereye takıldı. İçeride bir gürültü ve hareketlilik vardı. Bir kavga. “Emredersiniz, komutanım!” diye çınladı bir ses. “Lüt-fen, efendim!” Bu,Wes try' nin sesiydi.

Tanrım! O, yaralı. Dayak yiyor. Tepsiyi bir bankın üzerine bırakıp kışlanın girişine yürüdüm. Ona yardım etmek zorun-daydım. Ama nasıl? Kadınların içeri girmesi yasaktı. Çare,sizlik içinde basamaklarda durmuş, tokat, yumruk ve kınlanmobilya seslerini dinliyordum. Dur. Bu şey, durmak zorunda.

Bir süre sonra sesler kesildi. Bir kapı çarparak kapandı, ar-dından sert ayak sesleri önce koridor, sonra da girişe uzanan

basamaklar boyunca yankılandı. Kanlı elini sıkıca kavraya-rak kapıda beliren Albay Donahue’yu gördüğümde, midemin

bulandığını hissettim. Yakınımdaki bir amber çiçeği ağacınınarkasına gizlendim ve onun doğruca revire gidişini izledim.

Kalbim deli gibi çarpıyordu. “Westry!” diye seslendim, pa-nik içinde. “Westry!” Bu kez daha yüksek bir sesle ve sesimiaçık pencereden içeri duyurmaya çalışarak seslenmiştim.

Ancak sessizlik dışında hiçbir cevap yoktu. Olabilecek enkötü şeyin olmasından korkuyordum.

Çoğu askerin hâlâ yemek yediği yemekhaneye koştum veElliot’ı, girişe yakın bir masada otururken buldum. Göz gözegeldiğimizde, elimle yanıma gelmesini işaret ettim.

“Ne oldu, Anne?” diye sordu Elliot, yakasına astığı peçe

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 123/330

“Westry,” diye fısıldadım. “Dayak yedi. Albay Donahueonu dövdü. Odasında. Baygın olabilir.” Kelimeler ağzımdanaf(j, ardına dökülüyordu.

glliot’ın gözleri iri iri açılmıştı. “Hemen gidiyorum,” diye-

nle çift kanatlı kapıyı itti vc patikaya doğru son sürat koşmaya başladı

Kışlanın önünde uzun süredir bekliyordum. Ya voltaatı-

yor ya da ikinci kata göz gezdirerek pencerenin ardında birşeyler görmeye çalışıyordum. Derken kapı açıldı ve Elliot

dışarı çıktı.“Oldukça kötü dövülmüş,” dedi.“Alnındakiyarığın dikil-

mesi gerekecek.”

“öyleyse neden aşağı gelmiyor?” diye sordum.“Gelmeyecek,” diye yanıtladı Elliot.

“Anlamıyorum. Albay Donahue, ona bunu neden yaptı?”“Bundan bahsetmiyor,” diyerek albayın çıktığı patikaya

baktı. “Ama kötü bir şey olmuş olmalı. Anlaşılan, ters giden

şeyler var.”Elimle alnımı ovuşturdum. “Peki, onunla kalabilir misin?

İyi olduğundan emin olup, yarasının dikilmesi için onu revire

getirmeye çalışır mısın?”

Elliot, evet dercesine başım salladı. “Elimden geleni yapa-

cağım,” diyerek tekrar kapıya doğru döndü.

“Teşekkürler,” dedim. “Ve Elliot?”“Efendim?”“Ona onu özlediğimi söyle.”

Elliot sınttı. “Bu hoşuna gidecek .”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 124/330

Odaya döndüğümde Kitty’nin yemeği soğumuştu, ama bu bir önemi yoktu. Kitty ise hâlâ yemeyi reddediyordu.

“Senin için yapabileceğim bir şey var mı, tatlım?” de(jjyumuşacık buklelerini okşayarak.

“Hayır,” dedi uysalca. “Sadece yalnız kalmaya ihtiyacim var.”

“Peki,” dedim, biraz incinmiştim. “Anlıyorum.”Güneş çoktan batmıştı, fakat gökyüzündeki ay, büyüleyj.

ci bir ışık saçıyordu. Gözlerim, sırt çantama takıldı. Bunga,

lov. Olmam gereken yer orasıydı; bunu kalbimde hissedebi-liyordum.

“Kitty,” dedim usulca, bir yandan da çantama bir kitap ko-yuyordum. “Ben biraz dışan çıkıyorum.”

Kitty cevap vermedi ama onu suçlayamıyordum.

“Birazdan dönerim,” diyerek kapıyı ardımdan kapattım.Her zamankinden kuvvetli esen rüzgâr, saçlarımı darma-dağın ederken, bungalova giden kumlu yolda güçlükle iler-liyordum. Nihayet vardığımda, kapıyı açıp yatağa uzandım.Geçen hafta dolabımızın en üst rafında bulup getirdiğimyeni yorgan, yorgun bedenimi sıcak ve rahat hissettirmiş-ti. Bu defa posta kutusunu kontrol etme gereği duymadım.Westry döndüğünden bu yana, burayı ziyaret edecek kadarvakti olmamıştı. Ve şimdi de yatakhanesine kapanmış, yara-larını sarmakla meşguldü. Albay Donahue’nun gaddarlığınıdüşündükçe tüylerim ürperiyordu. Neden ona bu kadar zarar vermişti ki? Sebebi ne olursa olsun, Westry’nin bunu hak et-mediğinden emindim.

Yastığı başımın arkasına yerleştirdim ve cebimden, anne

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 125/330

Kıymetlim Anne,Sana bu kötü haberi vermek zorundaolan kişi benoldu-

ğuffidan, bu mektubu kalbimburuk bir şekilde yazıyorum, inan bana, sana bu haberi vermeli miyim, yoksa sen dönene

kadar beklemeli miyim diye uzunsüre düşünüp taşındım. Fakat artık bilmen gerektiğine karar verdim. Babanı terk ediyorum. Durumlar, bir mektupla açtklana-

mayacak kadar ciddi. Sadece şunu söyleyeceğim;ayrılığımıza rağmen, seni her zaman çok seveceğim. Eve döndüğünde, sana

her şeyi açıklayacağım.Gerard ile evliliğin, benimkinden çok daha aşk dolu olsun.Seni çok seviyorum. Umarım bu haber seni çok üzmemiştir.

Sevgilerle, Annen

Tuzlu gözyaşları yüzünden gözlerimin yandığını hissede- biliyordum. Babamı terk ediyor. Zavallı babam. Bunu nasıl yapabilir? ‘Gerard ile evliliğin, benimkinden çok daha aşkdolu olsun.’ Ne kadar boş bir la f bu böyle?

Kumsalda duyduğum bir sesin ardından, bungalovun kapısı yavaşça gıcırdayarak açıldı. Westry’nin yüzünü görmeml

birlikte, kalp atışlarım da normale döndü.“Burada olmam umuyordum,” dedi Westry gülümseyerek

“Şu haline bak!” diye bağırdım. Çekingenliğimi bir kena bırakıp, yanına koşarak yanağım okşadım. “Albay Donahu bunu sana neden yaptı?”

“Dinle,” dedi Westry, kararlı bir şekilde, “bir şeyi açıklığkavuşturmalıyım. Bugün Albay Donahue’yu görmedin.”

“Ama ben onu ”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 126/330

T

“Hayır,” diye diretti Westry. “Görmedin.”“Ama Westry, neden?”Westry, kendi içinde çelişkili ve dertli görünüyordu

fen bir daha bundan bahsetme.”

Kaşlarımı çattım. “Anlamıyorum.”“Böyle olmak zorunda,” dedi. “Bir gün anlayacaksın.”Işık yüzüne vurduğunda, yaralarının ne kadar ciddi oldu

ğunu gördüm.“Seni revire götürmeme izin vermek zorundasın.”Westry muzip bir ifadeyle gülümsedi. “Burada kendi hem-

şirem varken, neden bunu yapayım ki?”Gülümseyerek sırt çantama uzandım. “Pekâlâ, bununiçin,

de bir ilk yardım çantası olacaktı.” İçinde başlıca ilk yardımmalzemeleri bulunan küçük, beyaz kutuyu buluncaya kadarçantamı karıştırdım. Sonra yarayı dikmek için gerekli olan

malzemeleri alıp, beyaz bir paketi açarak içinden alkollü bir bez çıkardım. “Bu biraz acıtabilir.”

Westry’nin elini tutup onu yatağa götürdüm. Tenlerimiz birbirine değdiğinde, içimde yine o tanıdık çarpıntıyı hisset-miştim. İkimiz de burada otursak ne olur ki? “Şimdi,” dedim,

ikimiz de yatağa oturduktan sonra, “kıpırdama.”Elliot haklıydı. Alnındaki yara oldukça derindi ve onu di-

kebilecek kadar becerikli olduğum konusunda kendime güvenemiyordum. “Kötü görünüyor,” diyerek, alkollü bezi hafifçeyarasına bastırdım. Westry acıyla irkilerek geri çekildi ama birşey söylemedi.

“Biliyorsun, revirde lokal anestezik merhemimiz var,” de-dim gergin bir ses tonuyla. “Haydi, oraya gidelim. Senin içindaha acısız olur.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 127/330

Tam ayağa kalkıyordum kiWestry elimi tutarak beni geriçekti. “Gitmek istemiyorum,” dedi. “Kalmak istiyorum. Tam burada”

Derin bakışları oldukça etkileyici ve hassastı. Başımı olum-

luanlamda sallayıp dikiş setini aldım. “Tamam, ama bu birazacıtabilir.”

Ben iğneyi art arda batırırken, Westry gözlerini karşıdakiduvara dikmiş öylece bakıyordu. Yarayı kapatmak için iğne-yi üç kez batırmam yetmişti. Dikişi sıkıca tutturduktan sonra,

ipin ucunu makasla kestim. “İşte,” dedim. “O kadar da kötüdeğildi, değil mi?”

Westry başını iki yana sallayarak, “Sen doğuştan hünerlisin,Cleo Hodge,” diye takıldı. Endişeli bir ifadeyle gözlerimin içine bakınca, önce gülümsedim, sonra da hızla başımı çevirdim.

“Ağlamışsın,” dedi. “Neden?”Annemden gelen mektubu düşündüm.“Sadece evden ge-

len, sinir bo zucu b ir m ek tup .”

“Ne diyor?”

Bir an tereddüt ettim. “M ektup annemdendi. Annem” ye-niden ağlamamak için kendimi zor tutuyordum “babamdan

ayrılıyor.”Westry uzanıp beni kendine çekti ve kollannı bana dola-

dı. Başım, bir anda göğsüne yaslanmıştı. Kendimi korunmuş,çevrelenmiş hissediyordum. “Çok üzgünüm,” dedi. İkimiz de

uzun bir süre tek kelime etmedik. Westry’mn ağzından çıkan

o kelimeler, küçücük bungalovun içinde yankılanarak bir süre

havada asılı kaldılar.

Başımı kaldırıp Westry’ye baktım. Buradaydı. Şimdi. He-

men şu an. Ve o an, başka hiçbir şeyin önemi yoktu. ______

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 128/330

132 Yağmur Sonrası

Westry'nin elleri, kollarımdan omuzlanma çıkıp 0da boynumda ve yanaklanmda gezindikten sonra, yüzı^kendine çekerek yüzüne yaklaştırdı. İçimde yeni birv ^Kipırt,hissediyordum. Dudaklannı, nazik ve kusursuz bir şei^jdudaklarımla buluşturdu. Beni biraz daha kendine çektiğikalan direncim de kınlıp yok olmuştu.

Westry beni kollarına almış, özenle kucaklıyordu. 27k sim... Bu, yalnızca takvimdeki bir rakamdan ibaret olan ol

dukça önemsiz bir tarihti. Fakat benim için hayat değiştirenözel bir gündü. Bugün, Westry’yi sevmeye başladığım gündü

Noel Arifesi’nde olduğumuzu hesaba kata rsak, güneş hiçde adil olmayan bir şekilde erkenden batmıştı. Annem,şimdi evin girişindeki devasa k öknar ağac ını süs lüyo r olurdu.

Ağac ınkokusunu bile duyabiliyordum. Oysa tüm bunlar birhayalürünüydü çünkü görünürdeki tek şey palmiyelerdi veannemevden ayrılmıştı. En son mektubunda, New York’ta birdaire tuttuğu yazıyordu.

Neşeli bir adam olan babamın, yı lın bu günle rinde nas ılolduğunu düşündüm. Noel şarkıları söyleyenlere, kocamankulplu bardaklarda sıcak elm a şarabı dağıt ır, M axin e’in po-ğaça ve kurabiyelerini ağzına tık ıştın rd ı. M ax ine. Bana nedenhiç mektup yazmadığını merak ediyordum. Gerçi artık adayaçok nadir mektup gelir olmuştu ve kad ınlar, he r öğled en so nra posta getiren cipi görmeyi dört gözle bekl iyor lard ı.

Beni en çok endişelendiren şey ise Gerard’dan haberalamayışımdı. öte yandan Ge rard’ın sessiz liğ i, W es try ’yeolan hislerimin rahatça çoğalmasına olanak sağladığından, bu durumu bir bakıma hoş ka rşılıyo rdum . Yine de her günonun için endişeleniyor ve onu soğuk bir harp meydanında,

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 129/330

Amerika için savaşırken hayal ediyordum. Benim için sav*şifken...

Kjtty, bundan hiç bahsetmese de Bay Gelfman’ın ölüm«,nü artık kabullenmişti. Onun yerine, tüm benliğini Lance’*

veriyordu. Onunla buluşmak için sık sık gizlice sıvışıyor vegeç saatlere kadar dışarıda kalıyordu. Ama ben kimdim ki onuyargılayacaktım?

Ve işte ansızın Noel Arifesi gelip çatmıştı. O gecekü-ç ü kkilisede yapılacak olan mum yakma törenindenöncekumsala inecek vakit bulabilmiştim. Böylece BaşhemşireHildebrand’ın, beni yeni gönderilen malzeme kutularını aç-mam için görevlendirmesine fırsat kalmadan doğruca bunga-lova kaçtım.

Bungalovu boş bulduğumda hayal kırıklığına uğradım.Son bir ay içinde Westry üç kez göreve gitmişti ve onu çok azgörebilmiştim. Döşemenin altındaki posta kutusunu kontrolettim ve orada beni bekleyen bir zarf bulunca, kendi kendimekıkırdadım.

Canım Cleom, Mutlu Noeller hayatım. Son zamanlarda çok sık görüşe

mediğimiz için üzgünüm. Birlik komutanım, bizi adeta bir köle gibi çalıştırıyor. Bu yüzden sadece bu sabah kaçma şansı bulabildim. Aslında seni burada görmeyi ümit ediyordum, ama nerede bende o şans. O yüzden Noel hediyeni buraya bırakıyorum. Belki bir gün, birlikte gerçek bir Noel kutlarız.

Sevgilin,Grayson

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 130/330

Son satın bir kez daha okurken, gözlerimyaşlarla dolmuştu,•Belki bir gün, birlikte gerçek bir Noelkutlarız.’ Kutlar mıyız?Bu fikir, korkutucu olduğu kadar heyecan vericiydi de. Döşeme-nin altında bekleyen küçük kutuyu aldım ve üzerindeki kırmızıkurdeleyi hızla çözmeye başladım. Kutu, muhtemelen yemekha-neden çalmış olduğu alüminyum folyoyla güzelce paketlenmişti, papağı kaldırınca, ince bir zincirin ucunda asılı olan altın,oval birmadalyonla karşılaştım. Madalyonun içi boştu, fakat arkasındakiyazıdaşöyle yazıyordu:Grayson ve Cleo.

Gülümsedim ve zinciri gururla boynuma astıktansonra,

çantamdan bir kalemle kâğıt çıkardım.

Canım Grayson,Kolye için tefekkürler. Çok sevdim. Biliyor musun, 21 ya

s m a gelene kadar hiç madalyonum olmamıştı ve hep bir tane

olsun istemiştim. Onu taşımaktan gurur duyacağım. Aslında, onu bir daha çıkaracağımı düşünmüyorum. İçine ne koyacağımla ilgili kafamda türlü düşünceler var. Karar vermeme

yardıma olman gerekecek.

Seni çok özledim, ama burada olmak acımı biraz olsun

dindiriyor. Ayrı olduğumuz zamanlarda bile seni burada bulabiliyorum. Varlığın, bu dört duvar arasında dolaşıyor ve içimi ısıtıyor.

Mutlu Noeller.

Sevgilerimle,Cleo

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 131/330

T. posıa arabası Noel Arifesi ayininden hemen

ge ldi. B ilhas sa a nne min o şaşırtıcı, sarsıcı mektubundan ^ra, sandığa şüpheyle ve dikkatlice göz gezdirdimhiçbir açıklama yapmadan terk etmişti. Hikâyenin muha]^'

bu ndan fa zla sı da va rd ı. ^“Bugün sana sadece bir tane gelmiş, tatlım,” dedi ıvı

pem b e b ir zarf ı bana uzatarak .P e m b e. Bir an kalbimin ferahladığını hissettim. Mektu

ke sin likl e G er ar d’dan değildi. D uyduğum bu rahatlık hissiden dolayı kendimden nefret ediyordum. Bunun sebebi, ondan haber almak istem eyişim değildi. Hayır, durum bundan

ço k da ha ka rm aşıktı. Za rfın üzerindeki son derece zarif ve ku.sursuz elyazısına göz gezdirdikten sonra, gönderenin adresine baktım . M axine. Mektubu elbisemin cebine koyup kapıya yâ*neldim. Fakat tam o sırada uzaktaki küçük kilisenin ahenkleçalan çanlarını duyunca, masasında evrak işlerine gömülmüşola n Ba şhem şire H ildeb rand ’ı görmek için geri döndüm. Noel

A rife si ’nde , bu tu h a f adada b ir ba şına ne ya pıyor, diye geçir-dim içim de n. A iles ind en h iç söz etmiyordu ve eğer kızlannded ikleri doğru ysa, mutlu bir geçmişi yoktu.Yılın bugününde, ken dini yaln ız hissediyor olmalı. Nadiren gülümsediği ya daemirler yağdırmadığı sürece ağzını pek açmadığı doğruydu.A m a şim di N oe l’di. K imse N oe l’de yalnız olmamalıydı. Acaba b irileri on u m um yak m a törenine davet etmiş midir?

Başhemşire Hildebrand’a usulca yaklaştım. ‘‘Affedersiniz,Başhemşire Hildebrand,” diyerek çekingen bir ifadeyle söze başladım . “ Ben çıkıyo ru m. Bugün Noe l Arifesi ”

“Bugünün ne o lduğunun fark ınd ay ım ,” d iyerek lafı

ağzıma t ık t ı .

itaatkâr bir şekilde başımı sallayarak onayladım. “Ben sa-

dece.^ ”,Ne diyeceksenizsöyleyin, Hemşire Calloway,”dedi. “Meş

Tijl 0iduğumu görmüyor musunuz?”“Evet,özür dilerim. Sadece bu geceki mum yakma törenin-

inhaberiniz olup olmadığını merak etmiştim. Belki katılmakistersinizdiye düşündüm, hepsi bu.”

Başhemşire Hildebrand, bir an için başını dosyalardan kal¿jfip bana baktı. Sert, belki biraz da şaşkın bir bakıştı bu.

“Gidin,Hemşire Calloway,” dedi sert bir şekilde. “Mesai-niı sona erdi.”

Hayal kınklığımı gizlemeye çalışarak başımı olumlu an-lamda salladım ve kapıya yöneldim. Ne önemi var ki?

Kitty bu gece benimle ayine geleceğine söz vermişti, fakat geridöndüğümde odada değildi. On beş dakika boyunca bekleyipetrafta herhangi bir not bulamadıktan sonra, vazgeçtim ve gi-yecek bir şey bulmak için dolaba yöneldim. Kitty’nin, vücu-duna biraz fazlaca yapışan sarı elbisesinin dolapta olmadığmıda o zaman fark ettim.O elbiseyle nereye gitmiş olabilir ki? Kendime sade, mavi bir elbise seçmemin ardından Maxine’inmektubunu okumaya başladım.

Canım Antoniettem, Nasılsın, hayatım ? Seni o kadar özledim ki. Senin yoklu

ğunda ev eskisi gibi değil. Daha sessiz ve cansız.Sen gittiğinden beri çok şey değişti ve korkarım, nereden

başlayacağımı bilmiyorum. Ama birbirimize karşı daima dü-

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 132/330

13ft Yağmur Sonrası

rüst olduk; o yüzden gerçeği anlatarak başlayacağım. Söyleye, çeklerimi sabırla oku, çünkü sonraki birkaç cümleyi kabullenmek çok zor olabilir.

Tatlım, bilmelisin ki, çok uzun bir zam andır babanı sevi yorum. Bu, bütün gücümle ve ruhumla savaştığım bir aşktı Ama aşka karşı savaşamazsm. A rtık bunu biliyorum.

Bu aşkın, aileni parçalamasını asla istemedim. Ve bunca y ıl boyunca, duygularımı başarılı bir şekilde saklayıp, aptal

yerine konduğum zamanlarda bile içime atabildim. Gelgeldim, babanın da bu aşka karşılık verdiğini öğrendiğimde, duygularımı özenle sakladığım o kutunun kapağı bir anda açılıverdi. Ve her şeyi değiştirdi.

Benimle bir daha konuşur musun ya da bana bir zamanlar baktığın gibi bakar mısın, bilemiyorum. Fakat kalbinde beni affedecek gücü bulman için dua ediyorum. Baban ve ben, senin iyiliğinden başka bir şey istemiyoruz.

Savaş sona erdikten sonra, evlenmek için Fransa'ya gideceğiz. Bunun kulağa tuhafve beklenmedik geldiğini biliyorum. Zamana bırak, sevgili Antoniette. Zamanla, yeniden bir aile

olabilmemiz için dua ediyorum.

Sevgilerle, Maxine

Kâğıt elimden kayıp, yatağımın üzerine düştü. Gözle-

rimi öylece dikmiş, Maxine’in elyazısmı inceliyordum. Neden y harflerinin kuyruğunu böyle tu h a f bir biçimde kıvırıyor ki? Ve şu kenarları kabartmalı mektup kâğıdı ilezarf... onlar annemindi.Kim olduğunu sanıyor bu? Evin hanımı mı?

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 133/330

Sdrahjio * * 1 3 9

Maxine ve babam... Bu hiç akla yatkın değildi.Tüm ha yatım boyunca birbirlerini sevm işler miydi? Peki ya annem, ffurıtı biliyor muydu ? M axine e o kadar zalimce davranmasına

a m a m a k gerekirdi. Ne de olsa babamın metresi, kendi çatısı a l t ı n d a yaşıyordu. Zavallı annem ! Nasıl da fa rk etmedim? Nas ıl bu kadar sa f olabildim ?

Kâğıdı alıp buruşturarak bir top haline getirdim ve çöp ku-tusuna fırlattım. Onu tekrar okumaya ihtiyacım yoktu. Onubir daha görmek istemiyordum. Odadan çıkarken kapıyı öylesert bir şekilde kapattım ki adeta kendimden ürktüm.

Madem Kitty gelmiyordu, öyleyse ayine tek başınagidecektim. Noel Arifesi’nde odada oturup, babamve Maxine’in evde kestane pişirişini düşünemezdim. Başımı ikiyana sallayarak koridorun yolunu tuttum. Fakat tamdışan çıkmak

üzereyken, kulağıma çalman bir sesleolduğum yerde kalakaldım. Üst kattaki odalardan birindebiri bir radyo bulmuş olmalıydı. Çok nadir olsa da kocamanmavi okyanusun öte yanından gelen bir sinyal,Bing Crosby’nin ‘O Holy Night*’ adlı Noel şarkısını ve o tatlı,güzel, kusursuz sesini buraya

taşıyordu. Radyodan ılıkbir meltem gibi yayılan şarkıyı dinlerken, dizlerimin gevşediğini hissettim. Şarkı bana huzur vermiş ve Seattle’daki Noelleri hatırlatmıştı. Elma şarabı...

Noel şarkıları söyleyen insanlar... Girişteki kocamanköknarağacı...Şöminenin yanında sigarasını içen babam...Hediyele-

ri paketlemek için çırpınan annem... Artık her nekadar canımistemese de Maxine’in tatlıları...Ve tabii ki Gerard. Gerard’ı unutamazdım.

* ¡ng. Kutsal Gece. (Ed. N.)

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 134/330

“Duygulandırdı, değil mi?”Stella’nın sesini duymamla birlikte arkamı döndüm

“Evet,” dedim. Ah, bir bilse...Antrenin loş ışığı altında, Stella’nın yüzü daha dayumuşak

görünüyordu. Ada, onu değiştirmiş miydi? “Bu çok tuhaf gelj.yor,” diye devam etti. “Kar yok. Bir ağaç bile yok. İlk defa evhasreti çekiyorum. Evi gerçekten özledim.”

“Ben de,” diyerek koluna girdim. Şarkı sona erip radyofrekansı bozulana kadar orada Öylece durup şarkıyı dinledik.

Kısacık süren o an, ıssız Pasifik tarafından yutulmuş, sonsuzadek yok olmuştu.

“Ayine gidiyor musun?” diye sordu Stella.“Evet,” dedim. “Kitty’yi almak için gelmiştim. Birlikte git

meyi planlamıştık.”

“Ah, az kalsın sana söylemeyi unutuyordum,” dedi Stella.“Ne söyleyecektin?”“Kitty sana bir mesaj bırakmamı istemişti. Son derece üz-

gün olduğunu, ama Lance’in bu gece onun için özel bir Noelrandevusu planladığını, bu yüzden katılamayacağını söyledi.”

“Randevu mu? Noel Arifesi1nde mi?”Stella omzunu silkerek, “Sen benden daha iyi bilirsin. Bu

ikisi, birlikte çok fazla zaman geçiriyor gibiler, öyle değilmi?” dedi. “Ne zaman koridorda Kitty’ye rastlasam, Lanceile buluşmaya gittiğini söylüyor. Lance şöyle, Lance böyle...Ama bana soracak olursan, Lance hiç de onun sevgisine layık

biri değil. O adam tehlikeli.”“Tehlikeli mi?”“Evet,” dedi Stella.“Yerli kızlarla nasıl düşüp kalktığını

herkes biliyor. Ayrıca son derece asabi ve çabuk Öfkelenen birmizacı var.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 135/330

Atea’nın ona nasıl baktığını ve hemen ardından Lance hak-kında hissettiklerimi hatırladım. Ama öfke patlamalarına hiç^ i t olmamıştım. Gerçektentehlikeli olabilir miydi?

“Pekâlâ,”dedim, “Lance aksi biri olabilir, ama bu Kitty’nin

tercihi Daha önce ona erkekleri anlatmaya çalıştım, fakat inanb a n a işe yaramıyor.”

“Sen iyi bir arkadaşsın, Anne,” dedi Stella, bana takdirdolu gözlerle bakarak.

Sırlarımı düşündüm. “Olmam gerektiği kadar iyi değilim.”

Koridordaki saate göz atan Stella, “Kiliseye benimle gel-mek ister misin?” diye sordu. Saat yediyi çeyrek geçiyordu.“Mary ve Liz, çoktan gittiler. Orada hazırlık yapıyorlar. Gidiponlarla buluşabiliriz.”

Gülümsedim. “Çok isterim.”

Dışarı çıktığımız sırada radyo frekansı yerine gelmişti ve‘Silent Night*’ adlı Noel şarkısının bilmediğim dilde bir ver-siyonu çalmaya başlamıştı. Cılız bir şekilde yayılan şarkı, ku-lağa tuhaf ve kayıpmış gibi geliyordu. Benim hissettiğim detam olarak buydu.

Yemekhaneye bitişik olan küçük kiliseye girdiğimde, şaşkınlıktan bir an nefesim kesildi. “Bu ağacı da nereden bulmuşlar?” diyesordum, piyanonun yanında duran küçük çam ağacına bakarak.

“Bir çam, hem de tropiklerde?”Mary sırıtarak, “Bu bizim büyük sırrımız,” dedi. “Sosyal

Aktıviteler Grubu, bunu aylardır planlıyordu. Pilotlardan biri,

*hg- Sessiz Gece. (Çev. N.)

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 136/330

142 Yağmur Sonrası

onu geçen hafta malzemelerle birlikte getirdi. Bu adamlar biryılbaşı ağacını hak ediyor.”

Ben çam ağacına bakarken, solumuzdaki kilise korosu son

hazırlıklarını yapmaya başlamıştı. Ağaç, gümüş renkli şeritler,le bunlar, incecik kesilmiş alüminyum folyolardan yapılmış,tı ve kırmızı elmalarla süslüydü. Hemşirelerden bazılan saçkurdelelerini ödünç vermiş olmalıydılar, çünkü ağacın üzerinde

baştan aşağı en az bir düzine beyaz, saten fiyonk vardı.“Çok güzel,” dedim, bir yandan da ağlamamak için göz

yaşlarımla savaşıyordum.Mary kolunu omzuma doladı. “Her şey yolundamı,Anne?”Gerçekte bir müzik öğretmeni olan teğmenin topladığı, bi

grup gönüllü askerden oluşan koro, ‘O Come, All Ye Faithfuladlı ilahiyi söylemeye başladı. Bir anda tüylerim diken dikenolmuştu. Gözlerimi kapadığımda,Gerard’ınsevecen ve güvendolu gözlerle bana gülümsediğini görebiliyordum. Maxine v

babam da bana bakıyor, onlan affetmem için adeta bakışlarıyla yalvarıyorlardı. Kitty, uzaktan bana el sallıyordu. Westryde orada, tam ortada duruyordu. Kumsalda durmuş, her şeyizliyordu. Bekliyordu.

Dizlerimin bağının çözüldüğünü ve bedenimin sağa solsallandığını hissettim.Mary, beni kenardaki sıralara doğruçekti. “Biraz oturmalısın,” dedi, bir ilahi kitabıyla yüzümyelpazelerken. “İyi görünmüyorsun.” Sonra birden seslend“Stella! Anne’e biraz su getir!”

Etraf gittikçe bulanıklaşıyordu ve koro, sanki aynı sözlertekrar tekrar söylüyor gibiydi.

* tng. Gelin, Biitün Vefakâr Kardeşlerim. 13. yüzyılda yazıldığı varsayılanilahi. (Ed. N.)

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 137/330

Sarth Jio {43

Birinin bana uzattığı bardaktan bir yudum su aldım.“Af-

federsiniz,” dedim kendimi biraz toparladığımda. “Ne oldu,

bilmiyor11«1”“Çok fazla çalışıyorsun,” dedi Mary. “Olan bu. Başhemşire

Hildebrand’la bununla ilgili konuşacağım. Şu haline bir bak.Solgun, incecik. Bu akşam yemek yedin mi?”

Başımı iki yana salladım.

Mary bir şekerleme bulup çıkarana kadar çantasını karıştır-dı. “İşte,” dedi. “Ye şunu.”

“Teşekkür e derim .”

Askerler, şapkalannı kapıda bırakarak birer birer salonudoldurmaya başlamıştı. Stella, Liz ile beraber hemen yanımız-

da oturuyordu. Ayinin ortalarına doğru, Kitty gelmiş mi diyeetrafıma bakındım. Fakat onun yerine, arka sıralarda oturanBaşhemşire Hildebrand’ı fark ettim. Elinde bir mendil vardı,ama benimle göz göze gelir gelmez onu elbisesinin cebine tıkıştınverdi.

Mumların yakılmasının ve koronun ‘Hark! The HeraldAngels Sing’i* söylemesinin üzerinden çok geçmemişti ki bir gürültüyü duymamla arkama dönmem bir oldu. Bir kapıçarparak kapandı. Herkes oturduğu yerden arkasına dönmüş bakıyordu. Arka sıramızda oturan bir hemşire, şaşkınlıkla

küçük bir çığlık attı“Neler oluyor?” diye fısıldadım Stella’ya. Kalabalık yü-zünden ne olduğunu doğru düzgün göremiyordum.

“İşte bu oluyor,” dedi kendini beğenmiş bir şekilde, kori-dorun ortasını işaret ederek.

*¡ng. ‘Dinleyin! Müjdeci MeleklerŞarkı Söylüyor’adlı bir Noelşarkisi.Ed. N .ı ______________________ . : . .

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 138/330

144 Yağmur Sonrası

Çıplak göğüslü, güzel Atea, yanaklarından yaşlar süzülerek bize doğru yürüyordu. En az onu pazarda gördüğümüz günkükadar çarpıcıydı, fakat bu defa yüzü kederle bulutlanmıştı.

“Nerede o?” diye bağırdı. Bir sağa, bir sola bakıyor, sıralaragöz gezdiriyordu. “Neden yok burada?”

Askerlerden biri ayağa kalkıp,Atea’nın kolunu tuttu. “NoelArifesi ayinini bozduğunuzu görmüyor musunuz, bayan?”

Atea kolunu hızla çekerek, “Dokunma bana!” dedi. “Nere-de o? O yalan söylemek. Ben onu bulacak. Ben herkese anla-tacak.”

Asker, kızın kolunu bu defa daha sıkıca tutup kapıya doğrusürüklemeye çalışınca, Atea bir çığlık attı.

“Dur!” diye bağırdım, kollarımı sallayarak. Kanın beynimesıçradığını hissedebiliyordum, yine de koridora doğru sallan-

madan yürümeyi başarabilmiştim. “Bu kadını tanıyorum. Bı-rakın onunla konuşayım.”

Kimse karşı çıkmayınca, Atea’ya doğru yürüdüm ve içten bir şekilde gülümsedim. Ağlamaktan kıpkırmızı olmuş iri,kahverengi gözleri, yüzümde anlayış ve güvenilirlik arıyordu.

“Dışarıda konuşmak ister misin?” diye sordum, sanki bina-da ikimizden başkası yokmuş gibi.

Atea başını olumlu anlamda salladıktan sonra çift kanatlıkapıya kadar beni takip etti. Birlikte dışarı çıkıp kumsala gi-den çakıltaşlı patika boyunca sessizce yürüdük. Rüzgâr olduk-ça sertti, ama ikimiz de umursamıyorduk.

Atea kumsaldaki bir ağaç kütüğünü işaret edince, ikimizde oturduk.

“Ben korku,” dedi Atea.“Korkuyorum mu demek istiyorsun?”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 139/330

Başını sallayarak onayladı.“Neden, tatlım? Neden korkuyorsun?”“Ondan,” dedi, basit bir şekilde.¿om*. diye geçirdim içimden. Yanaklarım, öfkeden alev

alevyanmaya başlamıştı. Stella haklıydı.Başımı olumlu anlamda salladım. “O sana ne yaptı, Atea?”Atea, ‘‘Benim canımı yaktı,” diyerek bileğindeki ve kolun

dalti morlukları gösterdi.“Çok üzüldüm,” dedim. ‘‘Ama neden bu gece buraya, kili-

seyegeldin?0 an gözleri yaşlarla doldu. “Ne yaptığını herkese söyle-

mek ben. O zaman bana bir daha zarar vermemek”“Atea,” dedim, “bu karargâhtan çıkmalısın. Eğer sana zarar

vermek istiyorsa, bir yolunu bulacaktır. Buradan gidip uzak-laşmaksın.”

Kafası karışmış görünüyordu. “Nereye gidebilirim?”“Birlikte kalabileceğin biri var mı? Annen? Büyükannen?

Teyzen?”Atea başını iki yana salladı. “Hayır,” dedi. “Tita’dan başka

kimsem yok.”“Tita da kim?”“Bora Bora’daki en yaşlı kadın. O hepimizle ilgilenmek.”Anladığımı belirtircesine başımı salladım. Birden kendi

problemlerim oldukça önemsiz gelir olmuştu. “Pekâlâ,” de-

dim. “Burada kalamazsın.”Atea’nın gözlerinden kararsız olduğu anlaşılıyordu. “Ama

gelince ne yapacağım?”

“‘Gelince’ demekle neyi kastediyorsun?”“Gelecek.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 140/330

146 Yağmur Sonrası

S

Hafifçe kolunu okşadım. “Uzaktaki şu beyaz binayı veikinci kattaki, köşedeki pencereyi görüyor musun? Palmiyeağacının hemen yanında.”

“Evet,” dedi uysalca.“İşte o benim odam. Bir şeye ihtiyacın olduğunda ya da

korktuğun zaman bana seslen. Pencereyi her zaman açık bıra-kıyoruz. Seni duyarım.”

Güven dolu, kocaman gözleriyle yüzüme baktı. “Ya oradayoksan?”

“O zaman kumsalın aşağısına koş,” dedim, parmağımı sa-hile doğrultarak. “Yaklaşık sekiz yüz metre sonra bir bunga-lov var. Çalılıkların birkaç adım ilerisinde, küçük bir kulübe.Kapısı kilitli, ama basamakların altındaki kitabın içinde biranahtar bulacaksın. Orayı kimse bilmiyor. Orada güvendeolursun.”

Atea’mn gözleri büyüdü. “Ressamın evi mi?”Kafam karışmış bir şekilde başımı iki yana salladım. “Ne-

den bahsettiğini anladığımdan pek emin değilim.”“Evet, ressam. Oraya kimse gitmez. Tita, oranın lanet ol-

duğunu söylüyor.”

“Lanetti mi demek istiyorsun?”“Evet.”“Peki, sen lanetli olduğuna inanıyor musun?” diye sordum.Omzunu silkti. “Belki, ama oraya gitmek zorundaysam,

giderim.”

“Aferin sana.”Atea gülümsedi.“İyi olacaksın,” dedim. “Her şey yoluna girecek. Bundan

eminim.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 141/330

Sarah Jut 147

“Gerçekten mi?” diye soran Atea’nın gözleri, gözlerimde bir cevap arıyordu. Çok güzel, ama bir o kadar da masumve korkmuş görünüyordu. Onu korumaya yemin etmiştim.

Westry ile Lance hakkında konuşacak ve Atea'ya bir daha astazarar vermeyeceğinden emin olacaktım.

“Gerçekten,” diyerek ikna e ttim onu.Atea derin bir nefes alarak gitmek için ayağa kalktı.“Atea, bir şey daha var,” dedim. “Eğer Lance’i görürsen,

ona karargâha geldiğinden ya da benimle konuştuğundan sözetmemelisin. Bu yalnızca onu daha çok sinirlendirir.”

Aklı karışmış görünüyordu, ama başını sallayarak onayladı.“İyi geceler,” dedim.“Taoto maitai,” diyerek ay ışığı altında kayıplara karıştı.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 142/330

Sabah güneşi öyle parlaktı ki pencereye vuran gün ışığı, perdelerin arasından süzülerek dolap kapağının üzerinde

ızca ediyordu. Kitty ve ben de yatağımızdan onlan

seyrediyorduk.«Ocak ayında, Seattle’da böyle parlak bir sabahı hayal ede

b i l i y o rmusun?” diye sordum, K itty’ye doğru dönerek.“Hayır,” diye cevapladı Kitty, düz bir sesle. “Soğuğu özle-

dim. Bu güneşten bıktım.”“Bundan bıkabilir miyim, bilmiyorum,” diyerek doğrul-

dumve yatağımın ucunda asılı olan sabahlığıma uzandım.

“Kitty? Sana bir sır verebilir miyim?”“Evet.”“Endişeleniyorum.”

“Ne için endişeleniyorsun?” Gözlerinden uyku akıyordu,

fakat bunun sebebi sabahın erken saatleri değildi. Yüzün-

den derin bir yorgunluk okunuyordu. A tea’m n söyled iklerin iKitty’ye anlattığım o Noel G ünü’nden beri, Lance hakkında

Wç tanışmamıştık. Onu Lance konusunda uyarm ıştım , faka t

söylediklerim Kitty’yi hiç de korkutmuşa benzemiyordu. İliş

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 143/330

kileri sona ermişti ya da öyle görünüyordu. Kitty, her geçengün daha da sessizleşip içine kapanıyordu ve bu durum beniçok daha fazla endişelendiriyordu. Lance, Atea’ya yaptığı gibionu da incitmiş miydi?

“Adanın bizi değiştirdiğinden endişeleniyorum,” dedim.Kitty, bana bakmak yerine doğruca arkamdaki duvara bakı-

yordu. “ Değiştirdi,” dedi basit bir şekilde.“Kitty, ben sadece ” Aniden çalan kapıyla birlikte cümlem

yarıda kesildi.

“Kim o?” diye seslendim.“Benim, Mary.”Sabahlığımın kuşağını sıkıca bağlayıp kapıyı açtım. Mary,

al yanaklarıyla adeta ışık saçıyordu. “Günaydın, güzeller,”dedi, Kitty ile göz göze gelmek için başını içeri uzatarak. Fa-

kat amacına ulaştığı söylenemezdi.Mary, sıtmayla olan savaşından sonra gücünü yeniden topla-mıştı. Geri kalanlarımız şikâyet edip homurdanırken, o, revirde bir an gibi çalışıyordu. Ve kendisi henüz açıklamamış olsa daStella onun Lou adında bir adamla görüştüğünü söylüyordu. Bu-nun doğru olmasını umuyordum. Mary, mutluluğu hak ediyordu.

Tam o esnada, kalbimde bir sızı hissettim. Mektup. Mary ye eski nişanlısından gelen mektup. Komodinimin altındaki ayak-kabı kutusuna baktım. Mary’nin hazır olduğunu hissettiğimde,mektubu ona vereceğime dair kendime söz vermiş ve onu bukutunun içine saklamıştım. Kapağını açıp elimi kutuya daldır-mamla birlikte Gerard’m mektubu yere düştü. Yanaklarım kıp-kırmızı ölmüş bir halde mektubu hızla yerine koydum. Ben bile kendiminkiyle yüzleşemiyorsam, Mary geçmişiyle nasıl yüzleşebilir ki, diye geçirdim aklımdan.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 144/330

“Sizi bu geceki küçük bir matineye davet etmek istiyomm/' diye devam etti Mary. Gözleri, tıpkı âşık olmuş, dahad o ğ r u s u yen i bir aşka başlamış birinin gözleri gibi parlıyor-du. “Bu gece birkaçımız kumsalda piknik yapmak için topla-

nacağız. Stella, Liz, diğer birkaç hemşire ve bazı askerler degeliyor. Leatra Kumsalı’na gitmek için saat yedi buçukta birkamyonete doluşacağız. Sanırım Westry de geliyor, Anne.”

Mary’nin imalı bakışına karşılık vermedim. Westry ile üçhaftadır konuşmamıştım ve aramızda gittikçe büyüyen bir ses-sizliğin olduğundan korkuyordum. Hiç şüphesiz, birlik komuta-nı onu çok meşgul ediyordu. Hem de çok. Ama izinli olduğunu bildiğim günlerde bile onu artık bungalovda görmez olmuştum.

Leatra Kumsalı. Orası bungalova iki adım uzaklıktaydı.Bizim bungalovumuz. Birden göğsümün sıkıştığını hissettim.

Neden endişeleniyorum ki? Elbette kimse onu bulamazdı.Westry ve benim dışımda hiç kimse, onun orada olduğunu bilmiyordu. Aslına bakarsak, bazen bu küçük kulübe yalnızca bize görünüyormuş gibi hissediyorduk. Hatta birlikte bunga-lovda olduğumuz en son gün de bundan bahsetmiştik. Nor-malde sessiz, sakin olan kumsaldan o gün bir askerin geçtiğinigördük. Askerin ıslığının sesi, tüylerimi diken diken etmişti.Bungalovu görecek miydi? Peki ya bizi görecek miydi? İşte oan, bu küçük, gizli dünyamızı ne çok sevdiğimi ve o şekildekalmasını ne kadar çok istediğimi fark etmiştim.

“Biri geliyor,” diye fısıldamıştım Westry’ye panik içinde.Kumsala bakan pencereden, beyaz kumda sendeleyerek

yürüyen adamı izlemiştik. Muhtemelen sarhoştu. Askerler çokfazla içki içiyorlardı ve adanın sıcağı, sarhoşluklarını daha daarttırıyordu.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 145/330

152 Yağmur Sonrası

Bir süre sonraWestıy, “Tehlike geçti,” demişti. “Bizi g(jr.medi.”

İyi, ama bizi neden görm edi, diye sordum kendime. Bun.galov, kumsaldan çok uzakta değildi ve sadece seyrek palmi-ye yapraklarının ardında gizleniyordu. Bir parça meraklı olan

biri, ikinci bakışta onu görürdü, öyleyse onu neden başkaları bulmamıştı? Sahilin biraz aşağısında, binlerce askerden olu*şan askeri bir karargâha rağmen onca yıl nasıl fark edilmedenkalabilmişti? Bütün bu sorular, bana bungalovun yalnızca birhayal ürünü olup olmadığmı merak ettiriyordu. Bizim hayalürünümüz, ada güneşinin sadece Westry ve bana gösterdiği

bir serap...“Eee,” dedi Mary sabırsızlıkla, “gelecek misiniz?”'Dönüp Kitty’ye baktım. Sanki burada değilmiş gibi ilgisiz

görünüyordu. “Geleceğim,” dedim, bir an duraksadım,“ama

Kitty’nin de benimle gelmesi şartıyla.”Kitty şaşırmış görünüyordu. “Ah, hayır,” dedi, başım iki

yana sallayarak. “Hayır, gelemem.”‘^Nedenmiş o?”Bir açıklama yapmak yerine sadece sessiz kaldı.Kollarımı kavuşturup zorla gülümsedim. “Gördün mü? İyi

bir bahanen bile yok,” dedim ve tekrar Mary’ye döndüm. “Ge-liyoruz.”

“Harika,” dedi Mary. “Saat yedi buçukta bizimle park ala-nında buluşun.”

Kitty isteksizce bana katıldı. Odadan çıkmadan önce onauzun uzun ve dikkatle baktım. Onu bu kadar değişik göste-

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 146/330

ren neydi? Evet, yüzünün rengi kaybolmuştu ve her zaman asıolan saçları, şimdi çok daha asileşmişti. Odadaki küçük, ovalaynadaki görüntüsüne dönüp bakmak için durmadı bile. Ve

cğer baksaydı, kendisindeki değişimi görebileceğinden bileemin değildim. Sorun sadece saçtan değildi, görünüşüydü.Geçen hafta yemekhanedeyken, Stella’nın Liz’e fısıldadığınıduymuştum. Kitty’nin, patates püresinden ikinci tabağını al-dığını söyleyerek, “Eve yedi kilo fazlayla dönecek,” demişti.

Kitty şimdi daha da tombul görünüyordu. Ancak güzelliği, da-ğınık saçlannm, solgun yanaklannın ve o yuvarlak görüntüsü-nün arasından hâlâ ışıl ışıl parlıyordu. O, her ne olursa olsun

güzeldi.“Çok güzel görünüyorsun,” dedim, o akşam kışladan çık-

tığımız sırada.“Hayır, görünmüyorum,” diye karşı çıktı Kitty. Sesindeki

hayal kırıklığı, hoşuma gitmemişti.“Kes şunu,” diye çıkıştım. “Şu keyifsizliğinden kurtulup

kendine gelmeni istiyorum artık.” Sonra ona döndüm. “Eski

arkadaşımı özledim.”Kitty ansızın durdu. Dönüp baktığımda, neden böyle ani-

den durduğunu anladım. Albay Donahue bize doğru yaklaş-maktaydı. Şapkasını çıkarıp bizi selamladı, ancak tek kelimeetmedi. Westry ile yaşanan olayı hatırlayınca, yeniden mide-

min bulandığını hissettim. O olay, albaydan nefret etmeme se- bep olmuştu. Ancak bir “Merhaba, nasılsın, Kitty?” bile deme-den Kitty’yi görmezlikten gelmesi, beni iyice öfkelendirmişti.Özellikle de aylar önce adaya vardığımızda, ona gösterdiği il-giden sonra. Şimdiyse, bir başka hemşireyle görüştüğüne dair

söylentiler ağızdan ağza dolaşıyordu; sessiz, sakin, koyu renk

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 147/330

unrt st

saçları ve manken gibi vücudu olan bir hemşireyle...Kendinden utanm alı, diyegeçirdim içimden.

Albay yeterince uzaklaştıktan sonra, Kitty’ye döndüm.“Bu adamdan hiç hoşlanmıyorum.”

Kitty üzülmüş görünüyordu, bu yüzden yanlış bir şeysöyleyip söylemediğimi merak ettim, “öyle demekiste ”

Elimi tutup sıkıca sıktı. “Sorun değil, Anne, özür dilemenegerek yok. Sadece...” Sanki düşüncelerini toparlıyormuş gibidurakladı, belki de uzaktaki açık bir pencereden biri dinliyor

mu diye dikkat ediyordu. Erkeklerin yatakhanesi yakındaydı.“Yok bir şey.”

“Keşke bana anlatsaydın,” dedim. “Albayın yeni kız arka-daşı için mi üzülüyorsun? Stella onun tam bir budala oldu-ğunu söylüyor. Yoksa Lance yüzünden mi? Kitty, bir şey mi

oldu? Seni incitti mi?”Kitty başım iki yana sallayarak, “Anne, lütfen yapma,”

dedi.“Tamam,” dedim, “ama kendini hazır hissettiğinde bana

anlatacaksın, değil mi?”

Bu kez evet dercesine başını salladı, ama korkarım bu boş bir vaatti.

Hemen ileride, bir grup erkek ve kadının bir kamyonetedoluştuğunu gördüm. Stella hemen yanında Will ile duruyor-du. Liz, Mary ve onun yeni sevgilisi Lou da oradaydı.

Kitty ile birlikte kamyonete bindik. “Selam,” dedim,Maıy’nin yanına otururken.

Mary’nin gözlerinin içi gülüyordu. “Geldiğinize çok se-vindim. Liz yemekhanedeki aşçılardan biriyle konuşup, bize

katılmaya ikna etti. Şu ganimete bir bakm!” •<:

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 148/330

Sdrab Jio 155

Mary, içi buz, tavuk, patates salatası ve mısırdolu bir ka-sayı gösterdi. Bir başka soğutucu kutunun içi ise biralarla do-luydu. Erkeklerle göz teması kurmamaya çalışarak aracın içi-

ne göz gezdirdim. Araçta, tanımadığım çok sayıda hevesliyüzvardı. Lance de oradaydı, sarışın bir hemşirenin yanma otur-muştu. Adı neydi? Evet, Lela. Zavallı Atea’yı düşününce içimürperdi. Lance, onu kullanıp incitmişti. Belki Kitty’ye de aynışekilde davranmıştı. Lance’in bu hemşireyle konuşma şeklinive onunla flört edişini, Kitty’ningörmemesiniumuyordum.

Onları seyretmek yerine Westry’yi görmek için etrafıma bakındım.Gelmiş miydi?

Mary aklımı okumuş olmalıydı. “Görünüşe bakılırsa gele-medi,” diye fısıldadı. “Üzgünüm.”

Omzumu silktim. “Üzülme,” dedim, nişan yüzüğümü çe-

kiştirerek. “Bizim aramızda bir şey yok. Hiçbir şey.”Kamyonet, adanın engebeli yolunda hızla ilerlerken

Kitty’ye tutunuyordum. Her çukur, hissettiğim utancı daha dagün yüzüne çıkarıyordu. Nişanlı bir kadın olarak, nasıl olur da Westry ye karşı duygusal anlamda bir şeyler hissedebili

rim? Onu neredeyse tanımıyorum. Bu ada, kararlanma ne yaptı böyle? Kitty, doğruca ileri bakıyordu. Kamyonet birkaçdakika sonra kumsala yanaşıp durduğunda, Kitty dışında herkes ayağa kalktı.

“Kitty,” dedim. “Haydi gidelim.”

Başını olumlu anlamda salladı ve sanki çok zahmetli biişmiş gibi isteksizce ayağa kalktı. Lance, Lela’nm kamyone

ten inmesine yardım ederek onu kollarına aldı, sonrada kuma

bıraktı. Lela kık ırdayarak kırpıştırdığı gözleriniLance’e çe-virdi Kittv KP Vll'Tİn Knclffl »orala <İA<lnt Abu

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 149/330

156 ^ }.t£mur Sonrası

getirmekle hata mı yaptım, diye sordum kendime. Benim bile burada olmayı çok istediğim söylenemezdi.

Mary kumsalın yolunu tutup erkeklere örtüleri nereye se-

receklerini, aşçı için ateşi nereye yakacaklarını, içecekleri veradyoyu nereye yerleştireceklerini söylemeye başladı. Shawnadındaki onbaşı gri bir radyo çıkanp antenini uzatınca, her-kesten sevinç nidaları yükselmişti. Kitty bile biraz olsun gülümsemişti. Müziğin gücüne karşı hiçbirimiz duyarsız kalamıyorduk.

“Şimdi,” dedi Mary, herkes örtüdeki yerlerini alırken, “ba-kalım bir sinyal bulabilecek miyim?” Radyo alıcısını bir süreçevirdi ve belli belirsiz bir adam sesi duyunca durdu. Avustral-ya aksanıyla konuşan adam, savaş haberlerini veriyordu. Öylehızlı ve gerilimli konuşuyordu ki bedenimin de aynı şekilde

karşılık verdiğini hissettim.“Japon savaş uçakları, bugün kuzey kıyılarına hücum ede-

rek arkalarında ölüm ve yıkım bıraktılar.” Daha iyi duyabil-mek için hepimiz radyoya doğru eğildik. “Çoğu kadm ve ço-cuk olmak üzere, yüzlerce ölü olduğu tahmin ediliyor.” Maryçabucak kanalı değiştirdi. Birkaç saniye sonra radyoda okya-nusun ötesinden gelen çok net bir sinyal duyuldu. Melodi sonderece yumuşak, huzur verici ve büyüleyiciydi. “Ne tuhaf,”dedi Mary. “Bir Fransız istasyonunu çekiyoruz.”

Kelimeler yabancı, melodi hiç de aşina değildi, yine de benikendine hayran bırakmıştı. Diğerlerinin de aynı şekilde etki-

lendiği, birbirlerine sokulmalarından belliydi. Stella, Will’edaha da yaklaştı. Lou, Mary'nin elini tutup dansa kaldırdı. Di-ğer birkaç hemşire de tanımadığım askerlerle eşleşmişlerdi.Uz bile buna katılmıştı. Kitty, yanma oturan bir askere iti

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 150/330

Sarahjte 157

f{jZ etmedi. Hatta sırıtarak, bir mısır koçanına iştahla dişlerinigeçirdi. Melodi, kalbimde bastırmaya çalıştığım bir özlemiuyandırmıştı. Bu, Westry’ye duyduğum özlemdi. (»Özlerimi

okyanusa ve bungalova uzanan kumsala çevirdim. Hava ka-vrıyordu. Yapmamalıyım, dedim kendi kendime. Hem oradaolmayabilirdide. Ama müzik çalmaya devam ettikçe, bunga-lovun çekim gücü de artıyordu. Ta ki ben artık karşı koya-mayana dek. Ayağa kalkıp sessizce kumsala doğru yürüdüm.Yarım saatliğine kaçabilirim. Kimse fa rk etmez. Kimse beni

özlemez.Hızlıca yürüyor ve kimsenin takip etmediğinden emin ol-

mak için sık sık dönüp arkama bakıyordum. Çalılıkların ara-sına girip, doğruca bungalovun basamaklarının yolunu tut-tum. İşte orada. Bizim bungalovumuz. Görüntüsü bile beni

yatıştırmıştı. Eğilerek basamakların altındaki kitabı ve anah-tarı bulmaya çalışırken, kapının gıcırdayarak açıldığını duy-dum. Başımı kaldırıp baktığımda, loş ışıkta duran Westry’yigördüm.

Yüzüne, belli belirsiz bir gölge vurmuştu. Islak saçları ve

iliklenmemiş gömleği, akla yüzmekten yeni döndüğünü ge-tiriyordu. Gülümseyerek, “Bu gece geleceğini umuyordum,”dedi. “Ayı gördün mü?”

Başımı evet demesine sallayarak gökyüzüne baktım. Ufuk-ta asılı olan dolunay turuncuya çalıyordu. Öyle yakın görünü-yordu ki neredeyse sahile dokunacak gibiydi.

Bir adım daha yaklaştım. “Daha önce hiç bunun gibi birşey görmemiştim.”

“içeri gel,” dedi Westry elimi tutarak. “Burada senin için bir şey var.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 151/330

■ MM

158 Yağmur Sonrası

Westry kapıyı kapatınca yatağa oturdum. Kalbimin atışınıve havadaki elektriği hissedebiliyordum. Onun da hissettiğini

biliyordum.“Bak,” diyerek bir radyo gösterdi. “Bir sinyal buldum.”

Radyonun düğmesini çevirdiğinde, yeniden o ses duyuldu. Ogüzel, büyüleyici, yabancı melodiydi bu.

Westry başını iki yana sallayarak, “Dinle,” dedi. “Fran-sızca.”

Gözlerimi kapatıp kendimi müziğin akışına bıraktım.“Bu şarkının ne olduğunu biliyor musun?”Bir süre dikkatle dinledikten sonra başımı iki yana salla-

dım. “Hayır, bildiğimi sanmıyorum.”“Bu, ‘La Vie en Rose.*’”

Tek kaşımı havaya kaldırdım. “Sen nereden biliyorsun?”“Savaş için yola çıkmadan çok kısa bir süre önce duymuş-

tum,” diye yanıt verdi Westry. “Bir arkadaşım plak şirketindeçalışıyor. Şarkıyı şimdilik kimse bilmiyor; en azından yurttakiler bilmiyor. Albüm çıkarmadan önce radyoda test ediyorlar

Ama bu şarkı çok tutacak. Buraya yazıyorum. Sadece dinle.”Yanıma oturdu. Kollarımız birbirine değdiğinde, vücudununsıcaklığını hissettim.

“Ne diyor?” diye sordum. Westry’nin bakışlarını yüzümdehissettiğimden, doğruca radyoya bakıyordum.

Westry derin bir nefes aldı. “Diyor ki: Bana sımsıkı sarıl, yaptığın büyünün etkisi geçmeden; Toz pem be bir hayat bu; Beni öptüğünde cennet iç çeker; Ve gözlerim kapalı olsa bile, toz pembe görürüm hayatı; Beni bağrına bastığında, bambaş-

* Fr. Ta* Pembe Hayat. (Ed. N.)

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 152/330

Sarah Jio 159

/ta bir dünyaya giderim, güllerin çiçek açtığı; Ve sen konuştuğunda, melekler şarkı söyler

“Çokgüzelmiş,” dedim, hâlâona bakamıyordum. Titreme-ye başlayan ellerimi, dizleriminarasına sıkıştırdım.

Westry ayağa kalktı.“Benimle dans eder misin?”Başımı olumlu anlamda sallayarak elinituttum.Bedenlerimiz müziğin akışına kapılırken, beni kendine

yaklaştırıp kollarını belimedoladı. Aramızda mükemmel biruyum vardı.Yanağımı göğsüne dayadım.

“Westry,” diye fısıldadım.“Grayson mı demek istiyorsun?”Gülümsedim. “Canım Graysomm.”“Efendim, Cleo?”“Pekâlâ, işte bu. Ben Cleo’yum, sen de Grayson. Ama sade-

ce rol mü yapıyoruz? Bütün bunlargerçek mi? Neden ikimiz bir

aradayken,” dedim, “her şey çok güzel, çok mükemmel, ama ”“Neden dışarıdayken,” diye sözümü keserek pencereden

dışanyı işaret etti, “farklı?”“Evet”“Çünkü öyle,” dedi Westry basit bir şekilde. “Bu bizim

cennetimiz. Ama orada işler kanşık.”“İşte aynen böyle,” dedim. “Bu gece neredeyse gelmeye-

cektim, çünkü benden uzaklaştığından korkuyordum. AlbayDonahue ile yaşananların olduğu o gece... Neden ondan hiçsöz etmiyorsun?”

Parmağım dudaklarımın üzerine koydu. “Seni koruduğu-mu söylesem, bana inanır miydin?”

Kafam karışmış bir halde ona baktım. “Beni korumak mı ? Neden?”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 153/330

160 Yağmur Sonrası

“Dışarıda çılgın bir dünya var, Anne. Savaş... Yalanlar...İhanet... Hüzün... Hepsi de dört bir yanımızda.” ArdındanVVestry başımı nazikçe ellerinin arasına aldı. “Bir dahaki sefe-re uzaklaştığımı düşündüğünde, buraya gel. Bungalova gel vesana olan aşkımı hisset.”

Aşk. VVestry beni seviyor , diye geçirdim içimden. İşte bütünmesele buydu. Ona iyice sokulduğumda, içimde yükselmekte

olan, açlığa benzer bir duygu hissettim. Aşina olmadığım, Gerard ile hiç hissetmediğim bir duyguydu bu.Tutku. Kitty'nin kastettiği bu muydu?

VVestry aniden bir adım geriledi. “Kendine bir bak,” dedi.“Rüya gibisin. Fotoğrafını çekeceğim.” Sırt çantasından birfotoğraf makinesi çıkardı ve duvara yaslanmamı söyledi.

“İşte,” dedi, flaş patladıktan sonra. “Mükemmel.”“Şimdi sıra sende,” diyerek fotoğraf makinesini elinden al-

dım. “Ben de senin bir fotoğrafını istiyorum. Bu geceyi, bu anıhatırlamak istiyorum.”

Westry kabul etti ve tıpkı benim yaptığım gibi duvara yas-landı. Objektifin ardından gözlerine bakıp düğmeye basmadan

önce bu anı sonsuza dek hatırlamayı umuyordum.Fotoğraf makinesini masanın üzerine bıraktıktan sonra,

VVestry beni kollarına alıp yatağa yatırdı. Bunu öylesine çabaharcamadan yapmıştı ki kendimi onun ellerindeki bir tüy gibihissetmiştim. Ellerimi kollarında gezdirdim, güçlü ve sertti.Dudakları dudaklarıma değdiğinde, kalp atışlarım daha dahızlandı. Teninin tanıdık kokusunu içime çekerek beni sar-hoş etmesine izin verdim. Sonra da gömleğinin düğmelerinitamamen açtım ve etimi göğsünde dolaştırmaya başladım.Dokunuşumla birlikte kasları biraz titreyince, VVestry gülüm

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 154/330

Sar ah Jio 161

sedi. Elbisemin fermuarına uzandığında, benim de içimde birşeyler titredi. Beni öyle nazik, sevgi dolu ellerle okşayaraksoydu ve öyle tutkuyla öptü ki bu anı benim gibi onun da bin-lerce kez hayal edip etmediğini merak ettim.

Bedenlerimiz, sanki birbirleri için yaratılmışçasma bir bü-tün oldu. Birbiri için yara tılm ak... Her saniyeyi, her nefesive her hissi hatırlamaya yemin ederek gözlerimi kapadım.

Bittiğinde, birbirimize sokularak sarıldık. Westry’nin sıcacıkgöğsü, göğsüme yaslanmıştı. Bungalovun dışında dalgalar kı-yıya vururken, kalplerimiz uyum içinde atıyordu.

“Westry,” diye fısıldadım.“Efendim, aşkım?”“Bütün bunlar bittikten sonra ne olacak?”“Savaştan sonrasını mı kastediyorsun?”“Evet,” dedim. “Eve döndüğümüz zaman.”“Keşke bilseydim,” diyerek alnıma bir öpücük kondurdu.Bir an nişan yüzüğümün soğukluğunu tenimde hissettim ve

içgüdüsel olarak geri çekilip, Westry’den uzaklaştım.

“Onu düşünüyorsun, değil mi?”Bir iç çektim. “Bütün bu olanlar, çok karmaşık.”“Gerçek aşk söz konusu olduğunda, hiçbir şey karmaşık

değildir.”Westry için bu kadar basitti işte. Birbirimizi seviyorduk.

İşte bu kadar. Fakat ben, Gerard’a bir söz vermiştim. O, şuan bir harp meydanında yaşam savaşı veriyor olabilirdi. Ka-rısı olmam için beni bekleyen Gerard... Bunu ona nasıl ya

pabildim?Westry’ye baktım. Gözlerinin içine bakarken, kararım daha

da netleşmişti. Bu adamı tüm benliğimle seviyordum. Onu ha-

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 155/330

,

fifçe öpüp başımı omzuna yasladım. Uzun bir süre radyodaki

Fransız şarkılarını dinleyerek insanları, mekânları, hatta zamanı unuttuk. Ta ki gözlerim ağırlaşana dek.

Belki dakikalar, belki de saatler geçmişti ki dışarıdan bir daim çatırdamasını duymamla birlikte yataktan fırladım. Hızla giyinip pencereden dışarı göz atarken, elbisemin fermuarını kapatmakla uğraşıyordum. Kumsalda hayal meyal birini gördüm.

“Sence kimdir?” diye fısıldadım Westry’ye. O da hızla yataktan kalkıp pantolonunu giymiş, kollarını gömleğine geçiriyordu. Kapıyı açmadan önce düğmelerini iliklemedi bile. Westry’yi takip ederken, saatin kaç olduğuna dair bir fikrimin

olmadığını fark ettim. Kitty ve diğerleri paniğe kapılmış olmalıydılar.

“Kim var orada?” diye seslendi Westry, uzaktaki bir göl-

gcye-“Benim,” dedi tanıdık bir ses. “Kitty.” Çalılıkların içinden

geçtiğimizde, ay ışığı yüzünü ortaya çıkardı. Korktuğunu gö

rebiliyordum. “Anne?Sen misin?”“Evet,” dedim, birden saçlanmın dağınık olduğunu fark et

miştim.Elbisemin ferm uarını tamamen kapattım mı?VVestry 'yi böyle yarı çıplak halde yanımda gördüğünde ne düşünecek?

“Ah,” dedi Kitty, Westry’nin yanımda olduğunu fark edince. “Ben... ben rahatsız etmek istememiştim. Sadece gitmeye hazırlanıyordukve seni bulamadık.”

“Üzgünüm, Kitty,” dedim, biraz utanmıştım. “Zamanın nasıl geçtiğini anlamadım.”

Kitty, bulunduğu yerden bungalovu göremediği için sevin-miştim.

162 Yağmur Sonrası

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 156/330

Sarah Jm * ^ 16.

“Ben gidiyorum,” dedim, Westry’ye dönerek. Tanrım,çok yakışıklıydı. Gitmek istemiyordum. Onunla burada kalmak is-tiyordum, belki de sonsuza dek. “İyi geceler, Westry.”

“İyi geceler, Anne,” diye cevap verdi, gizli bir gülümse-meyle.

Kitty ile birlikte kumsalda sessizce yürüyorduk ki nihayet

ağzını açtı. “Onu seviyorsun, değil mi?”“Kitty!”Kitty elimi tutarak, “Sorun değil,” dedi. “Kimi sevdiğin

umurumda değil. Ben sadece seni mutlu görmek istiyorum.Muttu musun?”

Tepemizdeki aya ve sonra tekrar bungalova uzanankum-sala baktım. “Evet,” dedim. “Hayatım boyunca şuanki kadarmutlu olmamıştım.”

Engebeli dönüş yolu, hiçbirimizi rahatsız ediyormuşgibigörünmüyordu. Ne başını rahatça Will’in kucağınayaslamışotan Stella’yı ne Lou ile derin bir sohbete dalmışolan Mary’yine de kendi düşüncelerinde kaybolmuşolan Kitty’yi... Veözellikle de kalbi gerçek ve mükemmel aşkladolmuş olan beni. Ama bu aşk, beraberinde bir ağırlıkda getirmişti, çünkü bir karar vermeliydim. Ve korkanm, bu karan pek yakındavermek zorundaydım.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 157/330

Ç /) o /u /

Ertesi sabah kahvaltıdayken, “Duydunuz mu?” diye sorduU z. “Erkekler yola çıkıyor. Neredeyse hepsi. Güneydeki

biradada büyük bir savaş varmış. Bu tehlikeli olacak.”Maıy ile göz göze geldik. Gözlerinde, Lou için duyduğu

endişeyi görebiliyordum. Onun da Westry için hissettiğim korkuyugörüp göremediğini merak ettim.

“Albay Donahue, onları bu akşam yola çıkarıyor,” dedi Kitty, gayet duygusuz bir şekilde. Sanki yalnızca, gazetedeki

bir savaş haberini okuyor gibiydi.“İçinizde kimlerin gittiğini bilen var mı?” diye sordum,

duyduğum paniğin sesimden belli olmamasını umuyordum.

“Evet,” dedi Stella, mendilini çıkararak. “Git listeye bak.”

Yemekhanenin dışındaki duyuru panosunu işaret etti. “Orada

WiİPin adını da gördüm.”

“Stella, çok üzüldüm,” dedi Liz.Mary’ye döndüm. “Benimle gelip bakacak mısın?”

Maıy tamam dercesine başını salladı. Karamsar bir şekil-

de dışan çıkıp panoya doğru yürüdük. İşte oradaydı. Listenin

ortalarına doğru siyah mürekkepli kalemle yazılmıştı. Westry

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 158/330

<*ıc^mur Sonrası

Green. Lou'nun adı da oradaydı. Mary ile sıkıca birbirimize tutunduk.

“Onları bulmalıyız,” dedi Mary. “Çok geç olmadan onlara

hoşça kal demeliyiz...”“İnançlı olalım,” dedim. “Olumlu düşünelim. Bizden bunu bekliyorlar.”

“Anne,” diye mırıldandı Mary, “onu kaybetmeye dayanamam.”

“Bu şekilde konuşmamalısın, hayatım,” diyerek kolunu okşadım. “Bu, kötü şans getirir.”

Revirde sabah vardiyasında çalıştığımdan kahvaltıdan sonra erkeklerin kışlasına uğramak için gizlice kaçarken, kendimi suçlu hissetmiyordum. Westry’nin penceresine göz gezdirdim. Oda, dışarıdaki bankın üzerinden görebildiğim kadarıyla boş

görünüyordu; yatak düzenli bir şekilde toplanmıştı ve kapının yanındaki askıda ceket yoktu. Çoktan gitmiş miydi? Liz, sabahın erken saatlerinde bir uçak filosunun ayrıldığını söylemişti. Westry de onlarla birlikte miydi?

Mary'ye hoşça kal diyerek hızla kumsala inip koşmaya

başladım. Belki de bungalovda, beni bekliyordur , diye geçirdim içimden. Yeterince hızlı koşarsam, gitmeden önce onu

görebilirim. Sahil boyunca koşarken ayağıma dolan kum, hiç bu kadarağır, bu kadar zapt edici olmamıştı. Beni İVestry’den alıkoymaya çalışıyor olabilir mi? Bir ağaç parçasına takılıp düştükten sonraayağa kalkıp acıyan dizimi sıkıca tuttum. Ardından yenidenkoşmaya başladım.Koş. Daha hızlı koş. Hersaniye sayılıydı.

Çalıları ayırıp nihayet bungalovun merdivenlerine vardım.Sabah güneşi, bungalovun palmiyeden duvarlannavuruyor,

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 159/330

S*r*h Jia + ■ 1 6 7

onu tşığa boğuyordu. Kapının açık olması için, Westry’niniçerideolması için dua ederek kapı tokmağına uzandım. Fakat tokmağı çeviren elim, sert bir klik sesiyle karşılaştı.Kapı ki-

litliydi*VVestryorada değildi. Geç kalmıştım.Yine de anahtarı alıp içeri girdim ve büyük bir hayal kı-

rıklığıyla masanın yanındaki sandalyeye oturdum.Küçük oda beni anında avutmuştu. Tıpkı Westry’nin söylediğigibi onunvarlığınıhissedebiliyordum. Söylediklerini kelimesikelimesi-ne hatırlamak için anılarımı yokladım ve onları, kalbimde giz-lenmiş bir şekilde buldum: “Bir dahaki sefereuzaklaştığımıdüşündüğünde, buraya gel. Bungalova gelve sana olan aşkımıhisset.” Evet, Westry’nin aşkını hissedebiliyordum.Beni sanpsarmalıyordu.

Döşemeyi kaldırıp altında bir mektup gördüğümde, kalbim

sıcacık oldu.

Canım sevgilim, Cleo,Şimdi gitmek zorundayım, hayatım. Birlik komutanının

söylediğine göre, 'ciddi bir savaş’ için Guadalcanal’a' gidiyo

rum. Kimse orada neyle karşılaşacağını bilmiyor, ben de öyle. Ne de olsa uzun bir süredir bu adada tuzumuz kuruydu. Neredeyse tatilde olduğumuza inanacaktık. Nihayet görevlerimizi yerine getirmenin, buraya ne için geldiysek onu yapmanın zamanı geldi. Savaşmak.

Bu sabah sana hoşça kal demek için revire uğradım. Fakat meşgul olduğun için seni rahatsız etmek istemedim. Birkaç dakika boyunca pencereden senin nasıl çalıştığım izledim.

U. Dünya Sayaşt’ndaJaponya’nın3. Ana Savunma Hattı'mn bulunduğu b$ge: (Ed. N.)

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 160/330

168 Yağmur Sonrası

Tanrım, çok güzeldin. Hareketedişin... Konuşma şeklin... Ben seni sevdiğim kadar kimseyi sevmedim.

Ne kadar süre burada olmayacağım, bilmiyorum. Belki

günler... Belki de aylar boyunca. Ama tıpkı benim yaptığım gibi o son gecenin anısını kalbinde taşıman için dua edeceğim. Beni düşünmen, beni beklemen için dua edeceğim. Çünkü geri döneceğim ve yeniden birlikte olacağız. Ve savaş tamamen sona erdiğinde, bir daha asla ayrılmayacağız.

Beni unutma, la vie en rose, sevgilim.

Sonsuza dek senin olan, Grayson

Gözlerimden akan yaşları sildim ve yukarıdan yeni bir uçak filosunun geçtiğini duymamla birlikte kumsala koşup,

gökyüzünebir öpücük gönderdim.Westry geri dönecekti. Dönmek zorundaydı.

Günler geçiyor, savaş bölgesinden ise çok az haber geliyordu.

Kalan askerler, gergin ve endişeli görünüyorlardı. Belkikendileri de savaşmaya gitmedikleri için suçluluk duyuyor,

belki de böyle önemli bir görev için seçilmediklerinden dolayıutanıyorlardı.

Liz’in anlattığına göre, Müttefik Kuvvetleri, Pasifik’te Ja-

ponların etrafını kuşatıyordu ve bu, Yeni Zelanda’yı korumakadına Önemli bir savaştı. Liz,savaş hakkında hepimizden çokşey bitiyordu. Japonların, Yeni Zelanda’yı sömürge altınaalmayı, her yeri yağmalayıp herkesi öldürmeyi planladıklannı

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 161/330

Sarahjb 169

söylemişti. Ve Müttefik Kuvvetleri, Guadalcanal'ı ele geçirir-ken, düşman birlikleri Güney Pasifik boyunca dağılmışlardı.Bu savaşı kazanmak zorundaydık. Kimse kazanamama ola-sılığımızı dile getirmese de bu hepimizin aklının bir köşesin

deydi.Her gün, uçaklarla daha fazla yaralı asker getiriliyordu.

Sedyelerimize taşınan kan revan içindeki askerlerin bazıla-rı, oldukça şaşkın ve sessizdi. Sanki gördükleri şeyler, onları

seslerinden ve akıl sağlıklarından mahrum bırakmış gibiydi.Diğerleriyse öyle ağır yaralanmıştı ki kopan bacaklar, kollar,göze isabet eden şarapnel parçalan bizden inleyerek morfinistiyorlardı. Bizler de olabildiğince çabuk bir şekilde, acı için-deki bedenlerine iğneleri enjekte ederek onlara istedikleriniveriyorduk.

Aralıksız bir şekilde gelen yaralı askerler, bizi revirde meş-gul ediyor ve savaşın planlandığı gibi gidip gitmediğini merakettiriyordu. Bize son derece duygusuz bir şekilde emirler yağ-dıran Başhemşire Hildebrand, adeta mekanik biri gibigörünüyordu. “Liz!” diye bağırdı. “Depoya git ve yeni sargıbezleri

getir. Neredeyse bittiğini görmüyor musun? Stella!Buraya gel ve şunu ameliyata hazırlamama yardım et. Kitty!Dokuz numaralı yataktaki adamın morfine ihtiyacı var.Hemen şimdi.”

Başhemşire Hildebrand, tıpkı bir komutan gibi etrafa emirler yağdırmakta sonderece haklıydı. Bu, şimdiye dek yaptığımız en yoğunve en ciddi işti. Ve bu işe, duygular da

kanşıyordu.Hemşireler, revire taşınan her askerin başında bir kalabalık oluşturarak tanıdık bir yüz arıyorlardı.

Revirin girişindeki bir pilotun, kollarında kanlı bir askertaşıdığını gördüm. “Sedyenin gelmesini bekleyecek vakit

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 162/330

yoktu, o yüzden onu kendim getirdim,” dedi. “Uçakta çok karıkaybetti. Onun için ne yapabilirsiniz, bilmiyorum, amaçabuk

olun. O, iyi bir adam.”Kapıya bir sedye götürüp pilotun askeri yatırmasına yardım

ettim. Askerin kana bulanmış yüzüne ve boynuna rağmen onuanında tanımıştım.Yüce Tanrım, Will Stella ’nın sevdiği. “Bun-dan sonrasını ben hallederim,” dedim. “Teşekkürler, teğmen.”

“Yolda daha fazlası var,” dedi usulca. “Az önce radyodaduydum. Orada durumlar çok kötü. Birçok asker düştü.”

IWiJFi ameliyat odasına götürürken, kalbim korkuyla dol-

muştu. Dr. Wheeler, ellerini yıkıyordu. “Doktor!” diye bağ

“Will,” dedim, Mary yanıma yaklaştığında. Ameliyat oda-

Mary başıyla revirin diğer ucunu işaret etti. Stella, Başhemşire Hildebrand ile parçalanmış bir bacak üzerinde çalışıyordu. Dizini yerine oturttukları sırada, asker acıyla inledi. “Ona söylemeliyiz.”

“Hayır,” dedim. “Stella’ya ihtiyacımız var. Şu an adadaki eli ayağı tutan her hemşireye ihtiyacımız var. Teğmen, daha fazla yaralı askeringeleceğini söyledi. Belki Lou... Belki de Westry. Çalışmaya devam etmek zorundayız. Yas tutmak için duramayız.”

Mary ağırbaşlı bir şekilde başını sallayarak beni onayladı.“Onu uzak tutmak için elimden geleni yapacağım.”

“Teşekkürler,” dedim. “W iire göz kulak olacağım. Eğerdurumunda bir değişiklik olursa, Stella’yı buraya getiririm.”

sini gösterdim. “Çok kötü yaralanmış. Stella nerede?”

dım. “Buradaki hastanın hemen size ihtiyacı var.”Revirin diğer ucundaki Mary’ye, yanıma gelmesi için işa

ret ettim.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 163/330

Bir saat sonra yirmi üç asker daha gelmişti.Sonra dokuztane daha. Ve sonra on bir tane daha. Üçü öldü.Birçoğu ise bi-zim sağlayamadığımız tedavileri görebilmek amacıylayurdadönen uçaklara gönderildi.

“Şuraya bak, her yer kan içinde,” dedi Liz, mendiliylegöz-lerini kurulayarak. Ortamdaki gerginlik, hepimizi olduğu ka-dar onu da rahatsız etmeye başlamıştı.

“İyi misin?” diye sordum, sırtını sıvazlayarak. “Başhem-şire Hildebrand ile konuşup biraz izin almam deneyebilirim.”

Liz, “Hayır,” diyerek beyaz üniformasını düzeltti. “Bunuyapabilirim.Yapmak zorundayım.”

Başka bir hemşireyle birlikte, yeni getirilen bir hastaylahararetli bir şekilde ilgilenen Kitty’ye baktım. Kullandıktansargı bezinden, bunun bir kafa yaralanması olduğunugöre-

biliyordum. Ciddi bir yaralanma. Kitty’nin hızla çalışan par-maklan, alkollü bir bezle adamın alnına hafifçe dokunuyordu.Adam, acıyla yüzünü buruşturdu. Kitty, adamın başım sargı beziyle sarmaya başladı, ama bunu yaparken hafifçe sallanı-yordu. Yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Sonra tıpkı adaya

vardığımız gün, uçak pistinde olduğu gibi aniden dizleri bükülüverdi. Bu defa düşüşünü hafifleten hiçbir şey olmaksızınyere düştü.

Yanma koşarak yüzünü yellemeye başladım.“Kitty, Kitty! Uyan. Bayıldın.”

Liz’in uzattığı bir şişe amonyak tuzunu,Kitty’nin burnunatuttum. Bir süre sonra gözleri yavaşça açıldı.

“Çok üzgünüm,” dedi Kitty. “Şuhalime bir bakm. Buradagerçekten hali harap adamlar var ve ben ayakta durmayıbite beceremiyorum.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 164/330

172 Yağmur Sonrası

“Dinlenmeye ihtiyacın var,” dedim. “Odana gitmeneyardım edeyim. Başhemşire Hildebrand anlayışla karşıla-

yacaktır.”“Evet,” dedi. “Ama bana eşlik etmene izin veremem. Bura-

dakilerin sana ihtiyacı var. Kendim giderim.”“Pekâlâ,” diyerek kabullendim. “Ama dikkatli ol.”Kitty dışarı çıktıktan sonra, askerlerin sıra sıra yattığı ya-

taklara döndüm. Kimi bir ilaç, kimi sargı bezi, kimi ameliyat,kimiyse sadece ölmeyi bekliyordu.

“Stella’ya söylemeliyiz,” dedi Mary, omzumun üzerinden.“Doktor, Will’in başaramayabileceğini söylüyor.”

Sözlerini başımla onayladım. “Benimle gelecek misin?”Mary ile birlikte, bir dolabı karıştırmakla meşgul olan

Stella’nın yanma gittik. “Lanet olası dolabın yeniden doldu-rulması gerek,” diyerek ayağa kalktı. “Bu kahrolası yerde hiçiyot gördünüz mü acaba?”

“Stella,” dedi Mary, “senden biraz oturmam istiyorum.”“Oturmak mı?” diye sordu, başını şüpheyle iki yana salla-

yarak. “Neden oturayım ki?”

“Will,” dedim, onu bir sandalyeye oturturken. “Yaralı. Ağıryaralı.”

Stella küçük bir çığlık atıp eliyle ağzını kapadı. “Hayır,hayır,” dedi. “Hayır, inanmıyorum.” önce bana, sonra daMary’ye baktı. “Nerede?”

Mary ameliyat odasını işaret ederek, “Dr. Wheeler, şu an

onun yanında,” dedi, “ama kurtulup kurtulamayacağını bilmi-yorlar.”

Mary ile birlikte, ameliyat odasına koşan Stella’nın peşinden gittik. __________ ____________ ____________ ____

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 165/330

Sarab Jh 173

“Win!”diye bağırdı Stella.“Will, benim.” Tekerlekli sed-yenin yanına diz çöküp, kolunuhafifçe Will’ingöğsünedola-dı, “Benim, Stella.”

Will kıpırdamadı. Güçlükle nefes alıyordu. “Doktor, onukurtaracaksınız, değil mi?Onu kurtarmakzorundasınız,”

Tam da o sırada, Will’in gözleri açıldı. Göz kapaklan hafif-çe titredikten sonra, yeniden kapandı.

“Will!” diye bağırdı Stella. “Will, bana geri dön.”Will tekrar gözlerini açtı. Sonra ağzını açıp zayıf birşekil-

de mınldandı. “Buradayım, Stell. Buradayım.”Dr. Wheeler gözlüğünü çıkararak, “Tanrım ” dedi. “Bilinci

yerinde. Bu çocuk her şeye rağmen bunu atlatacak.”Stella, akıp giden gözyaşlannt umursamadan Will* in elini

ellerinin arasına alıp sıkıca tuttu. “İyileşeceksin. Ah, Will!”diyerek yüzünü Will*in boynuna gömdü.

Mary ve ben, bu duygusal manzara karşısında gözyaşlanmıza hâkim otamıyorduk. Tanrı’ya şükürler olsun ki Willşanslıydı. Peki ya Lou ve Westry? Ya diğer erkekler? Onlar daaynı şansa sahip miydi? Sahip miydik?

Akşam saat on birde vardiya değişimi olana kadar çalışmıştık.Ancak o zaman bile, ben dâhil birçoğumuz gitmek istemiyor-duk. Ya Westry, revirin kapısından içeri girerse? Ya onu kaçırırsam? Yine de Başhemşire Hildebrand kalmamızaizin vermi-yor, “Çok yorgunsunuz ve dikkatsiz davranmaya başladınız,”diyordu.

Haklıydı. Liz, bir hastanın ilacım vermeyi unutmuş» be» de bir çavuşun yaralanmasıyla ilgili Dr. Wheeler a yanlış hılgı

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 166/330

vermiştim. Doktorun ilgilenmesi gereken, on dokuz numaralı yataktaki kafa yaralanmasıydı,yedi numaradaki bacak yaralanması değil. On dokuz... Yedi... Yirmiüç... Dört... Yataklar, sayılar, askerler... Hepsi bulanıklaşarak birbirine karışıyordu ve

gözlerimi kapadığımda tek görebildiğim, kıpkırmızı bir kandı.Kışlanın kapısını açtığımda, Kitty revirden ayrıldığından

beri onu düşünmediğimi fark ettim. İyi miydi? Aceleyle merdivenleri çıktım ve onu yatağında uyurken buldum.

“Kitty,” diye fısıldadım, “nasıl hissediyorsun, tatlım?” Arkasını dönüp bana baktı. “Ben iyiyim,” dedi. “Ama as

kerler nasıllar? Orada durumlar nasıl?”“Kötü,” diye cevap verdim. “Will geldi, kötü yaralanmış.

Ama iyileşeceğini sanıyoruz.”“Güzel. Peki ya Westry? Hiç haber var mı?”“Henüz hiçbir haber yok,” dedim, gözlerimin yeniden dol

duğunu hissedebiliyordum.“Posta geldi. Yatağının üzerine senin için bir mektup bı

raktım.”“Teşekkürler,” dedim. “İyi geceler, Kitty.”

Mektubu alıp pencerenin yanına gittim, böylece Kitty’yi

rahatsız etmeden ay ışığında gönderenin adresini okuyabilecektim. Mektup Gerard’dan idi.

Aşkım,Senden hiç haber alamadım. Bunu söylemekten nefret edi

yorum ama dün içimi bir korku kapladı. Bir şeylerin yolunda olmadığını hissettim. Elbette, buna inanmak istemiyorum ama kalbimde bir sızı hissettim. Bir şey mi oldut Güvende m isini Lütfen bana yaz ve iyi olduğunu söyle.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 167/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 168/330

176 Yağmur Sonrası

Başka bir yalan.

Sürekli seni düşünüyorum. Seni özledim.Sevgilerimle,

Anne

“Vakit geçirmek için ne yapmaya ihtiyacımız var, biliyor mu-sunuz?” diye sordu Stella, mayıs ayının başlarındaki bir sabahyemekhanedeyken.

“Neye?” diye sordu Maıy, ilg ileniyormuş gibi yaparak.“Örgü örmeye.”“Senin için söylemesi kolay,” diye tersledi Mary. “Senin

WiJl’in burada, sağ salim yanında. Ve ihtiyacımız olan şeyin yün ipliği olduğunu mu düşünüyorsun?”

Stella incinmiş görünüyordu.“Affedersin,” dedi Maıy. “Öyle demek istememiştim.”“Sorun değil,” diye cevap verdi Stella. “Sadece, radyodaki

haberleri dinleyerek geçirdiğimiz akşamlarda bizi biraz oyalardiye düşünmüştüm.”

“Kötü bir fikir değil,” diyerek ara girdim.“Eminim yerliler battaniyeleri kullanabilir,” diye ekledi

Mary. “Çocukları için. Evet, onlara battaniye yapabiliriz.”“Ben varım,” dedi Kitty.“Ben de,” dedi Liz.“Bu gece mesaimiz bittikten sonra başlayabiliriz,” diye

önerdi Mary.Stella gülümsedi. “Güzel. Ben malzemeleri getiririm. Din-

lenme odasında buluşabiliriz.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 169/330

«Hahaklıydı. Sonraki birkaç hafta boyunca bizi oyalayıpkatlanmamızı sağlayan şey, yün ipliği olmuştu, ilk battaniye-yi bitirdiktensonra İkincisini yaptık. Üçüncü ve dördüncüdensonra, çoktan beşincisini planlamaya başlamıştık: Yeşil ve saniplikle örülecek, ortasında da bir palmiye ağacı motifiolacaktı.

“Bununaltında kim uyuyacak, merak ediyorum,” dedi Uz, bitirdiğimiz ilk battaniyenin üzerinde elini gezdirirken. “Bir

battaniyeher ne kadar önemsiz olsa da adanın insanları için bir şeyler yapıyor olmak güzel.”Hepimiz başımızı sallayarak ona katıldık.“Tüm bu olup bitenler hakkında ne düşündüklerinihiçmerak

ettiniz mi?” diye devam etti Liz. “Bir gün, denizin ortasındakihuzur dolu cennetleri, azgın bir savaşm merkezi oluveriyor.”

“Onlar için korku verici olmalı,” diye yanıtladıMary.“Keşke onlara battaniye vermekten fazlasını yapabilseydik.”

“Ama battaniye vermek de bir şeydir,” dedi Liz.Yalnız ve belki de başı dertte olan Atea’yı düşündüm. Bat-

taniyelerden birini kullanabilirdi. Hem kendi kütlanmasa bile

kullanabilecek olan başkalarım tanırdı.örgü şişleri birbirine çarparak çınlayan, daire şeklinde

oturmuş hemşirelere baktım. “Battaniyeleri yerli bir kadınagötürebilirim, onlan kullanabilecek kişiler tanıyorum,” de-dim. “Yarınonlan pazara götüreceğim.”

<^1“Başhemşire Hildebrand?”

“Evet?”dedi, başını masasındankaidırmaksızm.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 170/330

178 Yağmur Sonrası

“öğle yemeğinden sonrası için biraz izinisteyebilir miyim?”

Başhemşire Hildebrand, gözlüklerini burnunun üzerineindirdi. ‘‘Ne için izin istiyorsunuz?”

‘‘Şey, hemşirelerle birlikte battaniyeler örüyoruz,” diyeaçıkladım. ‘‘Endişeli olduğumuz akşamlar, bizi oyalıyor-”

‘‘Sadede gelin, Hemşire Calloway,” dedi sert bir şekilde.“Evet,” dedim, “affedersiniz. Battaniyeleri bugün pa

zara götürüp, onları kullanabilecek bazı yerlilere vermekistiyordum.”“Battaniyeleri mi?” diye sordu Başhemşire Hildebrand, bi

raz alay edercesine.“Evet, bayan,” dedim. “Battaniyeleri.”Başını iki yana salladıktan sonra omzunu silkti. “Pekâlâ

bunda bir sakınca görmüyorum. Saat iki buçuğa kadar gerdönmüş olun. Bir sevkiyat alacağız ve herkesin görev başmdolması gerekecek.”

Gülümsedim. “Teşekkür ederim, Başhemşire Hildebrand,çok teşekkür ederim. Orada olacağım.”

Pazaryeriher zamankinden sessiz, sakin ve bir o kadar da ürkütücü görünüyordu. Erkeklerin çoğu savaşa gönderildiğindemallarım satmakiçin az sayıda adalı gelmişti. Ama Atea’nmorada olmasınıumuyordum. Onunla konuşmam gerekiyordu.

Kilisedeki o unutulmaz Noel Arifesiolayının üzerinden aylar geçmişti. O günden beri Atea’yı görmemiştimve onuniçinendişeleniyordum. Battaniyeler, onun iyi olduğundan eminolmak için sadece bir bahaneydi.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 171/330

Sarab Jio 179

“Affedersiniz,” dedim,kucağında bir bebekle oturan dişsiz bir kadına. Üzerinde biryığın muz ve birkaç parça tozlu,egzotik görünümlüyeşilliğin bulunduğu bir masanın ardındaoturuyordu.‘‘Atea’yı gördünüz mü?”

Kadın beni şüpheli bakışlarla süzdükten sonra, “O buradadeğil,” dedi, ilgisiz bir şekilde.

“Ah,” diyerek battaniyeleri uzattım. “Ben sadece bunlarıona vermek istemiştim.”

İyi niyetim, kadının tutumunu değiştirmişti. Yumuşayarak birkaç yüz metre ilerideki bir bayırı işaret etti. “O, Tita ile birlikte. Yeşil ev. Sen onu evde bulmak.”

“Teşekkürler,” diyerek bayıra doğru döndüm. Kamyonun

kampadönmesine bir saatten az bir süre vardı, o yüzden hızla kadının gösterdiği tepeye çıkan patikaya doğru yürüdüm.Fildişi rengi rugan ayakkabılarım çamurla kaplanmıştı, amaumursamıyordum. Koluma konan bir sivrisineği ezdiktensonra ağaçlıkların içine uzanan patikayı takip ettim. Gökyü

zünü bir örtü gibi kapatan tropikal ormanın altında etraf dahakaranlıktı. Sanki doğanın bir parçasıymış gibi yamaca uyumsağlayan küçük, yeşil evi az kalsın göremeyecektim. Bu, o ev olmalı, diye geçirdim içimden.

Tek odalı küçücük evin duvarına bir bisiklet dayalıydı. Ev,sahile vuran tahta parçalarından yapılmış gibi görünüyordu. Ka

pıyı çalmak üzere elimi kaldırdığım sırada bir tavuk ciyaklayarak beni ürküttü. Buraya bu şekilde gelmekle aptallık mı ettim?

Kapıda yaşlı bir kadın belirdi. Gri renkli saçları, tek birörgü şeklinde örülmüştü.

Çekingen bir şekilde, “Atea’yı görmek için geldim,” dedim

ve battaniyelerin olduğu sepeti gösterdim.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 172/330

Kadın olumlu anlamda başını salladıktan sonra Fransızca, belki de Tahiti dilinde, anlamadığım bir şeyler mırıldandı.Sonra kapının ardında ayak sesleri duyuldu.

“Anne!” dedi Atea, yaşlı kadının arkasından başını uzata

rak. “Gelmişsin!” Oldukça farklı görünüyordu. Belki de narinvücuduna neredeyse beş beden büyük bir elbise giymiş olduğu içindi. 1895 yılının Sears Roebuck kataloğundan fırlamışgibiydi. Daha önce bir bez parçasıyla gayet rahatça dolaşıyor-ken, şimdi neden bunu giydiğini merak etmiştim.

"Evet,”dedim. “Rahatsız ettiğim için üzgünüm. Ben... bensadece güvende olduğundan emin olmak istedim. Bir de sana

bunları vermeye geldim.”Atea sepeti elimden alıp hayranlıkla baktı. “Çok güzeller.

Benim için mi?”“Evet, senin ve onları kullanabileceğini düşündüğün her

kes için,” dedim gülümseyerek. “Nasılsın?”Soruyu cevaplamakta zorlanıyormuş gibi görünüyordu.

“İçeri gel,” dedi Atea onun yerine. “Bu, Tita.”Yaşlı kadın başını olumlu anlamda salladı.“Tanıştığımıza memnun oldum, Tita,” dedim. “Ben, Anne.”

İçeri girip Atea’nın gösterdiği hasır sandalyeye oturdum.Birkaç dakika sonra Tita, içinde sıcak bir şey olan, büyük bir

bardak getirdi. “Çay,” dedi. “Senin için.”Teşekkür ederek bir yudum aldım. İçecek hem tatlı, hem

de baharatlıydı.

“Çok güzel,” dedim. “Nedir bu?”“Kava,” dedi Atea. “Seni sakinleştirir.”Başımı sallayarak onayladım. Atea haklıydı. Her yudum, ya

tıştırıcıve biraz da baş döndürücü bir etki yaratıyordu. Etrafim-

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 173/330

daki her şey gittikçe daha yumuşak bir görüntüye kavuşuyorduDakikalarsonra, pürüzlü pencere çerçevesinin sert kenarları cilalanmış görünüyordu ve içeri girdiğimde dikkatimi çeken top

rak zemin, yumuşak, oryantal bir halıya benzemeye başlamıştı“Bu, o mu?” diye sordu Tita, Atea’ya.Atea başını evet anlamında salladı.Tita yanımdaki sandalyeye oturdu. “Ressamın evini bulan

sen misin?”

önce kafam kanşsa da sonradan Atea’nın aylar önce kumsalda söylediklerini hatırladım. Westry ile paylaşmayı unuttuğum bir ayrıntıydı bu. “Evet,” dedim, “eğer bungalovu kastediyorsanız, öyle.”

Tita, yüzünde bilmiş bir ifadeyle Ate’ya baktı. “O bunga

lov hakkında bilmen gereken bir şey var,” dedi yaşlı kadın.Gözleri öyle dikkat çekiciydi ki bakışlarımı başka yöne çe-viremiyordum. “Efsaneye göre her kim o kapıdan içeri adımatarsa” -sanki doğru kelimeleri düşünüyormuş gibi duraksadı- “ömür boyu kalp acısı çeker.”

“Ne demek istediğinizi anladığımdan emin değilim,” diyerek bardağı solumdaki küçük, ahşap masanın üzerine bıraktım. Odanın içinde bir sis belirmiş gibiydi ve çayın içinde neolduğunu merak etmeye başlamıştım.

“Orada kötü şeyler oluyor,” dedi Tita.

Başımı iki yana salladım. Hayır, tamamen yanlış biliyordu.Orada (yi şeyler oluyordu. Orası, bizim gizlenme yerimizdi;Westry’yi sevmeye başladığım yerdi. Bunu nasıl söyleyebilir?

“Ne gibi?” diye sordum.“Konuşulamayacak kadar korkutucu şeyler,” diye fısıldadı,

gözlerini duvardaki çarmıha gerili İsa heykeline çevirerek.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 174/330

Birden ayağa kalkmamla birlikte oda sanki dönmeye başladi “Pekâlâ.” dedim, sandalyenin kenarına tutunarak sabit durmaya çatışırken. “Çay için teşekkür ederim. Ama gerçektengitmem gerek '* Ateaya döndüm. “Kendine iyi bak. tatlım. Ve

lütfen, yardıma ihtiyacın olursa teklifimi hatırla.”Atea başını olumlu anlamda salladı ve ben kapı kolunauzanırken, temkinli bir şekilde Tîta’ya baktı.

“Bir dakika,” diyerek arkamı döndüm. “Bungalovun bîrzamanlar bir ressama ait olduğunu söylemiştiniz. Peki, kimolduğunu biliyor musunuz acaba?”

Tita, önce Atea’ya, sonra yeniden bana baktı. “Evet,” dedi,dalgın bakışlarla. “Adı Paul. Paul Gauguin.”

O gece Maıy, tam da saldırıların başladığı sırada dinlenmeodasında yün ipliklerimizi dağıtıyordu. Kapıdan içeri telaşladalan erkek kalabalığını duyunca, hepimiz başımızı kaldırıponlara baktık. “Hemşireler, çabuk gelin!” diye bağırdı içlerinden biri. “Revirde size ihtiyaç var. Bir uçak dolusu yaralıadam geldi. Bu sefer sayılan çok fazla.”

örgü şişimi bırakıp diğer hemşirelerle birlikte revire giden

patikaya koştum. Başhemşire Hildebrand, sağa sola emirler yağdırmaktaydı. “Kitty, sen benimle kalıp Doktor VVheeler’a yardımet. Stelia, bir numaralı yataktan on bir numaralı yatağa kadar senİlgileneceksin. Liz, isen on iki numaradan on dokuz numaraya kadar alıyorsun. Maıy, Anne, siz ikiniz hastalan karşılayın. İşinizi

düzgün yapın. Bu gece çok zor durumlarla karşılaşacağız. Ama burada olmamızın sebebi bu. Hemşireler, gücünüzü toplayın.Bundan sonraki saatlerde buna ihtiyacınız olacak.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 175/330

ffepimiz yerlerimize dağıldık. Hastalar gelmeye haşladı-aggda i?e gördüklerimiz daha önce gördüğümüz hiçbir şeyel^ızemıv ordu. Yaralar daha ağ ır çığlıklar daha yüksek veyoğunluk, geçen günlere nazaran çok daha fazlaydı.

Marv ve ben kapıdaydık, insan trafiğini yönetiyor ve hay-kırarak yardım dilenen hastalan içeri alıyorduk. Kimileri dahazsyıf bir şekilde yardım etmemiz için yalvarırken, kimilerininacı feryatlanna tanıklık etmek dehşet vericiydi. Başından yanlanmış genç bir asker kolumu öyle sert bir şekilde çekiştirdi

kî elbisemin kolunu yırttı. “Annemi istiyorum!*' diye bağınyoıdu. “Anne! Annem nerede?”

Şahit olduğumuz görüntüler yürek parçalayıcıydı. Her şey.Kan. ıstırap, acı ve özellikle de canlan yandığı için birer çocuğa dönüşen erkekleri görmek, korkunçtu. Fakat her şeye rağmen çalışmaya devam ediyorduk. Başhemşire Hildebrand'tnemrettiği gibi güç rezervlerimizi kullanıyorduk. Ve gücümüztükendiğinde daha fazlasını buluyorduk.

Son uçak geldiğinde, saat sabahın iki buçuğunu gösteriyordu. Revire tekerlekli sedyelerle dokuz asker getirildi. KapıdaMary’nin çığlığım duydum. Sesindeki dehşetten, attığı çığlığın sebebini anlamıştım.

Yanına koştuğumda sedyede yatan Lou'yu gördüm; cansızdı ve çok kötü bir biçimde yanmıştı.

Kapıdaki asker başını iki yana salladı. “Üzgünüm, bayan,”dedi. “Yolda öldü. Onun için elimizden gelen her şeyi yaptık.”“Hayır!” diye bağırdı Maıy, bir yandan da başını şiddetle

iki yana sallıyordu, “//ayır!” Askerin yanına koşarak gömleğine sıkıca yapıştı. “Ona yardım etmeyi denemediniz mi? Hiç

bir şey yapmadınız mı?”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 176/330

t $ 4 « İŞ İki

"Hayan," dedi /ııikw, " m İ/İ teinin çilerim ki yapabileceğimtuu şeyi yaplık Ama yaraları yok ağırdı/'

Marv, "Hayır,"diyerek dizlerinin Özerine cKlştil. "Hayır,olama/ "A.yağa kalkıp başım l.otı'mın göğsüne dayadı ve y/(inil kan iyindeki grin değine gömüp lııykırıklarla ağlam

haşindi. " I .bu, Lotd" diye ağlıyordu. "Hayır, bayır, l.olinyit"

I i/ koşarak yanıma gelip. "Oıııı durdurmak zorundayı

dedi "Hana yardım eder miadı?""Marv,"dedim. "Maıy, dur () /dili» lallım. ( dlmcaiııe izin v"Vermeyeceğimi" diye bağırdı Maıy, beni bir yana itere

Yiizi), l.oıı'mm kaıtıııa budımııışli. İlamı yanlım etmeai iyLif'e işaret ellini,

"lallım," derlim, Maıy‘udi sol kolunu tutarak. I.iz de aakolunu tulınuştıı ".Seul yalağa götüreceği//’"Hayır," diye İnledi Mary,"I ız, «ıklnleştirieileri gelir."I i/, lamanı dffeeslfte başını an İdul i kirili anilen bana bir şı«

ringa uzattı, Marv, koluna batırdığını İğneyi duymamıştı bileHırkay dakika adlim bedeni gevşemeye başladı,"İşle," dedim, onu yakındaki bir yutağa yuvuşyu yatırırken.

Yatak yaışuflmn (Izerinde kan izleri vardı. Hır başkasının kanı,Ama yaışatl değiştirecek vakit yoktu, "U/nıı, tatlım," diyerek

talak bu bezle yü/ündeki I ou’nuıı katımı sildim, "Dinlenme-y t yatış""I ou," diye mırıldandı Marv halsiz bir şekilde. ,Sonra da

gözlet ı yavaşya kapandı.Hırkay dakika boyunca Mary'nln nefes alıp verişini tiler*

keıv, buolanların ne kadın adaletsiz olduğunu düşünüyordum,

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 177/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 178/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 179/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 180/330

U Y l a s U s C t / Z A J C r v u s r c /

Şaşkınlıktandilimi yutmuş bir halde, doğruca Kitty’nin yatağına koştum. “Ah, Kitty!” diye bağırdım, başımı inan-

tnıyormuşçasına sallayarak.

“Bir süredir biliyordum,” dedi Kitty, gözlerinden yaşlar

boşanıyordu.“Sana söylemeye o kadar korktum ki.”“Neden korktun, Kitty?”

Derin bir nefes aldı. “Biraz bunu kendime bile itiraf etmek

ten korktuğum için, biraz da seni hayal kırıklığına uğratacağını bildiğim için.”

“Beni hayal kırıklığına uğratmak mı?” Parmaklarımı buklelerinin arasından gezdirerek başımı iki yana salladım. “Ha

yır, ben sadece bu yükü tek başına taşımak zorunda kaldığın

için hayal kırıklığına uğradım.”

Kitty, yüzünü omzuma gömüp ağlamaya başladı. Öyle şid

detli ağlıyordu ki bedeni kederle sarsılıyordu. “Ne yapacağımı bilmiyorum,” diye haykırdı. “Şu halime bak.” Bariz bir şe

kilde şişmiş olan karnını gösterdi. “Aylardır korseyle saklıyorum. Artık bu şekilde devam edemem. Yakında herkes fark

edecek. Bebek bir ay içinde gelecek, belki de daha erken.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 181/330

“Başhemşire Hildebrand ile konuşacağız."“Hayır!” diye atıldı Kitty. “Hayır, ona gidemeyiz.L ü t f e n

Anne.”“Bu bizim tek seçeneğimiz,” diyerek ona karşı çıktım. “B

durumda, onca saat çalışamazsın. Aynca bebek de yakındage.

liyor. Bunun için plan yapmalıyız.”Kitty korkmuş ve düşüncelere dalmış görünüyordu. Yü

zündeki ifadeden kendisini bekleyen gerçekleri hesaba kmadığını anlayabiliyordum. Evinden binlerce kilometre uzalıktaki bir adada bir çocuk doğuruyordu, evlenmemişti, utan

içindeydi ve kararsızdı.“Pekâlâ,” dedi Kitty. “Eğer en iyisinin bu olduğunu düşünüyorsan, söyle ona. Ama sen söylerken orada olmaya katnamam.”

Alnını öperek gülümsedim. “Olmak zorunda değilsin, h

yatım,” dedim. “Ben her şeyi hallederim.”

Ertesi gün Başhemşire Hildebrand ile bir dakika bile yalnıkalabilecek zaman bulamamıştım. Fakat mesaimin bitmesin

bir saat kala ona depoda rastlamayı başardım.“Başhemşire Hildebrand,” dedim, kapıyı ardımdan sessiz

ce kapatarak. “Sizinle bir şey hakkında konuşabilir miyim?”“Evet, Anne,” dedi, boşaltmakta olduğu sandıktan başın

kaldırmamıştı bile. “Çabuk lütfen, geri dönmek zorundayım

“Teşekkür ederim,” dedim. “Kitty hakkında.”Başhemşire Hildebrand, başını olumlu anlamda salladı

“Biliyorum.**“Biliyorum, demekle neyi kastediyorsunuz?”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 182/330

“Hamileliğini,”diye cevapladı duygusuz bir şekilde.“Evet,amaben- ’“Anne, çok uzun zamandır hemşirelik yapıyorum. Birçok

bebekdoğurttum, ayrıca kendi çocuklarım da var. Biliyorum.”Başımla sözlerini onayladıktan sonra çekimser bir tavırla

konuşmayadevam ettim. “Yardımınıza ihtiyacı var. Bebek yakındageliyor ve bu şekilde çalışmaya devam edemez.”

Başhemşire Hildebrand, ilk defa bana doğru döndü. Yüzü,ondan beklemediğim bir şekilde yumuşamıştı. “Ona buradakiişlerle ilgili endişelenmemesini söyle. Diğerleri soracak olursa,onunyaygın bir hastalığa yakalanıp karantinada olduğunu söylerim. Ona yemek götürmen gerekecek. Bunu yapabilir misin?”

“Evet,” diyerek gülümsedim. “Evet, tabii.”“Ve zamanı geldiğinde, bana gelin.”Tamam dercesine başımı salladım. “Peki, bebeğe ne ola

cak,yani sonra-”“Bebeği alacak misyoner bir aile tanıyorum,” dedi. ‘Tepe

nin hemen ardında, adanın diğer tarafında yaşıyorlar. İyi insanlardır. Yann sabah onlarla konuşurum.”

‘Teşekkürler Başhemşire Hildebrand,” dedim. Bu tavn

karşısında oldukça duygulanmıştım ve gözlerimden yaşlarakıyordu. “Açıkçası sizin bu kadar-”

“Yeter,” dedi. Yüzündeki yumuşama şimdi gitmiş, yerinigayet iyi bildiğim o sert ifadeye bırakmıştı. “İşe geri dönmezamanı.”

Mary’nin adayı terk ettiği gün, hepimiz için üzücü bir gündü,özellikle de kışlaya kapanıp kalan ve diğer hemşirelerle bir-

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 183/330

¡90 Yağmur Sonrası

likte Mary’yeveda etmek için uçak pistine gelemeyen Kitiçin.

Ada,Mary’ye belki de hepimize olduğundan daha acımsız davranmıştı, önce ona sıtma bulaştırıp neredeyse canalmaya kalkışmış, sonra da kalbini kırmıştı.

“Hoşça kal, arkadaşım,” dedi Stella, Mary’ye.“Seni asla unutmayacağız, tatlım,” diye araya girdi UzUçağın açık kapısının önünde duran Mary, içi boş bir k

dına benziyordu. Her zamankinden daha zayıftı ve az kalhayatına mal olacak olan, kendi açtığı o yaralar yüzünden lekleri hâlâ sargılıydı.

Çantasından bir mendil çıkanp kan çanağına dönmüş gölerini kuruladı. “Hepinizi çok özleyeceğim,” dedi Mary. “Bradan ayrılmak bana doğru bir şeymiş gibi gelmiyor. Sizl

benim en iyi arkadaşlarım, kız kardeşlerim oldunuz.”Maıy’nin elini tuttum. “Sıra sende, tatlım. Evine dön

kendine iyi bak.” Birden, o an cebimde olan Edward’m mtubunu hatırladım. Onu, Mary’den bu kadar uzun süre sakmayı düşünmemiştim. Artık onu okumaya hazır mıydı? Önmi yok, diye düşündüm. Ne de olsa mektup, ona aitti.

“Sanırım öyle,” diyerek çantasına uzandı Mary.Mary uçağa doğru döndüğünde, diğer hemşireler gö

yaşlarını tutmaya çalışıyorlardı.“Bekle,” diye seslendim. Mary, yüzünde şaşkın bir ifadey

tekrar bana döndü.Mektubu cebimden çıkarıp, Mary’nin eline tutuşturdum

“Bu mektup sana gelmişti. Umarım onu senden sakladığıiçin beni affedersin. Sadece seni daha fazla acıdan korum

istemiştim.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 184/330

Sarah Jio <* 191

Gönderenin adresini gördüğünde, Mary’nin gözleri parla-. “Xanrim,” dedi şaşkınlık içerisinde.

“Çok üzgünüm,” diyerek geri çekildim.

Mary uzanarak elimi tuttu. “Hayır, üzülme. Seni anlıyorum.”

“Seni çok özleyeceğim,” dedim, ama bu sözleri söylerkeniçimden, keşke her şey farklı olabilseydi, diye geçiriyordum.Mary için, Kitty için, hepimiz için. “Savaş bittiğinde Seattle’da

beni ziyaret edeceğine söz ver.”“Söz veriyorum,” dedi Mary. Böylece Mary ve mektubu

hayatımızdan çıkıp gitti... belki de sonsuza dek. Artık ada,eskisine nazaran çok daha ıssızlaşmıştı.

Uzun bir süredir sanki Westry hiç dönmeyecekmiş gibi hissediyordum. Ada onsuz çok farklıydı, özellikle de Mary gittiğinden ve Kitty elden ayaktan kesildiğinden beri. Derken mayısayının sonlarına doğru, yine revirde çalıştığımız bir sabah,kampın merkezindeki hoparlörden askerlerin döndüğünün

anons edildiğini duyduk.“Git,” dedi Başhemşire Hildebrand bana.Teşekkür etmek için bile beklemeden patikaya koştum ve

uçak pistine varana dek durmadım. Askerler, ağır çantalanylave daha da ağır yürekleriyle, yorgun argın kampa giriyorlardı.

Lance, Albay Donahue ve tanıdığım bazı diğer askerler oradaydı. İyi ama Westry nerede? Tanıdık bir yüz görmek için etrafıma bakındım. Elliot, görevi biten birkaç diğer askerle birlikte evine dönmüştü.Westry ’nin nerede olduğunu bir başkası bilebilir mi?

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 185/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 186/330

S ar ah Jıo ^ 175

asılmalaryaşıyor ve beni bunların ciddi bir şey olmadığına¡lart etmeye çalışıyordu. Yine de ona sadece bir saatliğineayrılacağımasöz vermiştim. Kitty’yi yalnız bıraktığım içinkendimi suçlu hissetsem de bungalovun vereceği huzura herşeyden çok ihtiyacım vardı.

Kapıyı açtım ve yatak örtüsünü üzerime çekerek yukarıdangeçmekte olan uçaklan dinledim.Geliyor mu? Lütfen, Tan- nm, onugeri getir

Fakat kumsaldan gelen ayak sesleri yerine duyabildiğim tek ses yağmura aitti; önce sadece birkaç damla, sonrayüzlerce ve binlercesi. Sanki gökyüzü ortadan ikiye ayrılmıştıve içindekileri, tam da bungalovun çatısına boşaltıyordu.

Kapıyı açtım ve yağmur damlalarını hissetmek için eli

mi dışarı uzattım. Tenime sert öpücükler gibi konan damlalar, beni dışarı çağınyordu. Bir adım daha atarak gökyüzüne baktım. Gözlerimi kapatıp ılık yağmur damlalarının yüzümüve saçlarımı ıslatmasına izin verdim. Çok geçmeden elbisemsmlsıklam olmuştu. Yağmur iç çamaşırlarımdan içeri sızarken,

elbisemin düğmelerini çözmeye başladım. Tam da o sırada göz-ucuyla birini gördüm. Gördüğüm kişi uzakta, bulanık ve belli belirsizdi. Gökyüzünden inen boncuklu bir perdeye benzeyenyağmuru aralayarak korkusuzca ona doğru yaklaştım. Ta ki yüzünü seçene dek... Aylarca savaşmaktan ötürü iyice zayıflamış

ve ona sunmak için can attığım aşka susamış bir yüzdü bu.Bedenlerimiz çarpışıp birbirine yapışırken, çantası kumunüzerine düştü. “Ah, Westry!” diye haykırdım. Karanlığa rağmen yüzündeki sıyrıklan ve yırtık, çamur içindeki üniformasını görebiliyordum.

“Doğruca buraya geldim,” dedi Westry.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 187/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 188/330

ağirpı Westry’nin yüzünde gezdiriyordum. Kumsala bakan pencereden dışanyı seyrediyordu. Çenesindeki sakal sıkî aşmıştı, yüzündeki sıyrıklan saydım. Dört - pekâlâ, kulağındaki kesiğidesayarsak beş.

“Oralarnasıldı?” diye fısıldadım.Westry, “Tam bir cehennemdi,” diyerek yerinden doğrulup,

y a t a k t a k i yastıklara yaslandı.Tereddütettiğini hissetmiştim. “Bu konuda konuşmak iste

miyorsun, değil mi?”“Bu muhteşem anın tadmı çıkarmayı yeğlerim,” dedikten

sonra dudaklanma yumuşak bir öpücük kondurdu.Kitty aklıma gelince, yanından ayrılmamın üzerinden saatlergeçmiş olabileceğini fark ettim.O iyi midir? Onu bu kadaruzun süre yalnız bıraktığım için kendimi suçlu hissetmiştim.

“Giysilerimiz,” dedim, biraz paniklemiş bir halde.“Sırılsıklamolmalılar.”

Westry ayağa kalkarak battaniyeyi yatağa bıraktı. Güçlü, biçimli ve çıplak vücudunu inceleyerek utangaç bir şekildekıkırdadım.

“Ben gidip alırım,” dedi.Bir dakika sonra ıslak ve buruşuk elbisemle birlikte geri

döndü. Ben elbisemi başımdan geçirirken, o da pantolonunugiyiyordu.

“Biraz kalabilir misin?” diye sordu, parmaklarıyla saçlarımı tararken.

“Keşke kalabilseydim, ama gitmem gerek.” Ona Kitty'den

bahsetmek istesem de hiçbir şey söylememeye karar verdim.“Kitty -ye saatler önce döneceğimi söylemiştim.”

VVestry, tamam dercesine başını sallayarak elimi öptü.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 189/330

Çalıların arasından gelen bir hışırtının ardından, kapıda belli belirsiz bir tıkırtı duyarak ikimiz de pencereye döndük

Westry temkinli bir şekilde kapıyı açtı. Omzunun üzerinden göz attığımda, dışarıda duran Kitty *y i gördüm Karnını

sıkıca tutmuş, acı içinde kıvranıyordu. “Anne!” diye bir çığlıkattı. “Vakit geldi.”Bizi nasıl bulduğunu düşünmek için durmadım bile. Soru

lar için vakit yoktu. “Seni revire götürmeliyiz,” dedim yanınakoşarak.

“Hayır. Diğer hemşirelerin beni böyle görmesine dayanamam. Ayrıca, bunun için çok geç,” dedi. “Bebek şimdi geliyor.”

Ben Kitty’nin bungalovun merdivenlerinden çıkmasınayardım edip onu yatağa yatırırken, Westry’nin ağzı bir karış açık kalmıştı. Kitty, şahit olması bile yürekleri burkan

bir acıyla inliyordu. Lance onu bu şekilde bıraktığı için ce

zalandırılmalı, diye geçirdim içimden. Battaniyenin ucuylaKitty’nin terini silerken, başımı iki yana sallayarak sessizcedua etmeye başladım. Lütfen, Tanrım, Kitty ’hin acısını dindir. Bana ihtiyacım olan gücü ver.

Kitty, şimdi daha da şiddetli inliyordu. Yolunda olmayan bir şeyler vardı, bunu hissedebiliyordum. Birden Tita’nın oürkütücü uyanlarını hatırlayarak ürperdim. Sonra bu düşünceleri kafamdan atarak odaklanmaya çalıştım. Dikkatli birşekilde Kitty"nin bacaklarının altına girdim ve yatağın birazdaha gerisine yaslanmasına yardım ettim. Elbisesini sıyırıphemşirelik derslerinde doğumla ilgili öğrendiklerimi hatırla

maya çalışırken ellerim titriyordu. Sıcak su... Forseps... Eter...Battaniye... Bir kez daha irkildim. İki elimden başka kullana bileceğim hiçbir şeyim yoktu.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 190/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 191/330

I y8 e. •- Yapnur Sonrnst

Kitty ve bebek sakinleştikten sonra, Wcstry ile dışarı çıkın kuma oturduk. Artık duygularımı daha fazla bastıram ly ordum

“Ağlama,” dedi Westry, yumuşak bir sesle. “O bebeği bir

doktorun yapabileceğinden çok daha iyi bir şekilde doğurttun ” Başımı olumlu anlamda sallayarak elbisemin koluyla göz.

yaşlarımı sildim. “Sadece, Kitty için istediğim şey bu değildi, Lance, onu bu durumda bıraktığı için askeri mahkemeye çıkarılmalı.”

Westry şaşkın görünüyordu, ama başını sallayarak beni onayladı. “Peki ya bebek? Ona ne olacak?”

“Adadaki misyoner bir çift onu alacak,"* dedim. “Kitty kabul etti, ama” -başımla bungalovu işaret ettim- “bunun, onun için ne kadar zor olacağını biliyorum.”

“Ayağa kalkabilecek kadar iyi olduğunda, onu kampataşıyacağını,”dedi Westry. “Sen de bebeği alırsın.’*

Başımla onu onaylayarak, “Kimselerin görmemesi için güneş doğmadan önce orada olmalıyız,” diye dikkat çektim.

Westry duraklayarak usulca saçlarımı okşadı. “Anne,” dedi. “Senden uzakta olmaktan nefret ediyorum.”

Gözlerim yaşlarla dolmuştu. “Her günün her saati, senin

için endişelenip durdum.”“Çok kötüydü,” dedi. “Ve üstesinden gelmemi sağlayan tek şey, sana geri döneceğimi bilmekti.”

Başımı çıplak, pürüzsüz ve sıcak göğsüne yasladım. “Geri dönmeseydin ne yapardım, bilmiyorum,” dedim. “Nasıl devam edebilirdim, bilmiyorum.”

Ellerimi ellerinin araşma aldı ve sol elimi kaldırarak parmağımdaki yüzüğe dokundu. “Artık seni onunla paylaşa- mam ,” diye fısıldadı.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 192/330

SaraftJia * ^ 199

*0»l»yorurn' nc c9'n* *<r*me çekerek. Yü/üğü par-,* Lıkanp cebime attım. “Artık paylaşmak zorunda

,na$Pdö , . ™,a |*in. Ben semnım. Tamamen senin.^ VVcstry beni öyle tutkuyla öptü ki Gerard için duyduğum

tuluk duygusu anında silinip gitti. Bungalovdan gelen vevanmamız gereken işi hatırlatan bebek ağlamasını duy*t)İîc 7Br

.^ggavdım, gün ağarana dek sarmaş dolaş bir şekilde oturabi

lirdik.“Onları geri götürsek iyi olacak,” dedim VYestry'ye,önce

yanağım, sonra burnunu ve ardından avucununiçini hafifçeöperek. Daha önce hiç bu kadar gerçek ve sağlam bir aşk hissetmemiştim.

Westry, Kitty’yi bungalovdaki yatak örtüsünesararak karargâhagiden kumsal boyunca taşıdı. Bu, onun gücünde bir adam içinbile kolay bir iş değildi. Nihayetkampa vardığımızda, güneş

yanığı teninden boncuk boncuk ter damlıyordu.Yürüdüğümüzsırada bebek kucağımda uyuyakalmıştı.Asker yeşiliyle sanlıpsarmalanmasına rağmen tıpkı annesine benziyordu. KesinlikleKitty’nin burnuna ve o çıkıkelmacıkkemiklerine sahipti. Günün birinde buklelerle dolu birkafası olup olmayacağını merak

ediyordum, öyle olmasını umuyordum.“Şimdi seni revire yatıracağız,”dedim, Kitty’ye.“Ama Anne, hayır, ben-”“Şişşt,” diye fısıldadım.“Endişelenme. Utanılacak hiçbir

şeyin yok.”Saat sabahın beşiydi ve revirin diğer kanadındahastalar

la ilgilenen birkaç hemşire olsa da onlara görünmemiz ola-

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 193/330

sı değildi. Karşılaşma ihtimalimiz olan tek kişi. Başhemşire Hildebrand ’dı.

Westry, Kitty'yi içeri taşıdı. Ona gösterdiğim sağ taraftakiküçük, özel odaya girerek onu nazikçe yatağa yatırdı. BebeğiKitty’nin kollarına bıraktım. Çocuk, adeta bir yapbozun parçasıgibi yerine oturmuştu. Kitty önce bana, ardından VVestry’yebaktıktan sonra, elini Westry’nın sakalında gezdirdi. “Sananasıl teşekkür edebilirim?”

“Teşekküre gerek yok,” dedi VVestry, gülümseyerek. "Ama bu adamın yenibir gömlek bulmasına yardımcı olabilirsin.”

“Ah,” diyerek gülümsedi Kitty. “Ama sizce de bebeğim bu

yeşilin içinde çok tatlı görünmüyor mu?”Westıy sırıttı ve yatağın yanındaki askılıktan beyaz bi

doktor önlüğü aldı. Bu, büyük ihtimalle Doktor Livingston’unönlüklerinden biriydi.

“Sana yakıştı,” diyerek göz kırptım.Kapı tokmağının döndüğünü duyunca, hepimiz birden ka

pıya baktık. İçeri giren Başhemşire Hildebrand, Westry’yi beyaz bir önlüğün içinde görünce şaşırdı.

“Sen de kimsin?”“VVestıy Green, bayan,” diye yanıtladı Westry. “Ben sade

ce, gitmeden önce bu iki -yani bu üç- bayanı, yerlerine bıra

kıyordum.”“Bundan sonrasını ben hallederim, asker,” dedi Başhem

şire Hildebrand sert bir şekilde. “Ve sen de önlüğü yıkayıpütüledikten sonra geri getirebilirsin.”

VVestry başını sallayarak onayladıktan sonra kapıya yö

neldi. “İyi geceler, bayanlar,” dedi, bana son bir gülücükyollayarak.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 194/330

“Jyi geceler,” dedim. Westry kapıdan çıkarken, Kıtty'nınlerindeki huzursuzluk gözümden kaçmamıştı.

* “Anne, Kitty, siz iyi misiniz?”

“Evet,” dedim. “Bebek sağlıklı. Fakat ikisinin de yıkanma-„gerekiyor.”

Başhemşire Hildebrand başını olumlu anlamda sallayarak^laptan bir leğen çıkardı. “Anne, sen bebeğe ilk banyosunu

yaptır.”“Tabii ki,” dedim, bebeği Kitty’nin kollarından alarak.“Ben Mayhewleri arayıp gelmelerini isteyeceğim,” diye

devam etti Başhemşire Hildebrand. “İşin bittiğinde onu buradaki yedek çarşafla kundaklayabilirsin. Evlerinde, bebek içingiysi ve battaniyeleri vardır.”

Kitty başını iki yana salladı. “Mayhevvler mi?”“Bebeğini alacak olançift,” diye yanıt verdi Başhemşire

Hildebrand.Kitty’nin yüzünde bir dehşet ifadesi belirdi. “Ama henüz

çok erken,” dedi. “Ben... ben...”“Bu, senin isteğin Kitty. Ve yapılması gereken şey debu,”

dedi Başhemşire Hildebrand, duygusuz bir şekilde.“Burada bir çocuğa bakamazsm. Bu, ikiniz için de en doğruseçim. Gitmesine ne kadar erken izin verirsen, o kadar kolayolacaktır.”

Küçük kızın minicik başını sabunlayıp,köpükleri küçük bir havluyla silerken, Kitty umutsuzca onuyıkayışımı seyre

diyordu.“Onun adı Adella,” diye mırıldandı.“Ona bir isim veremezsin,hayatım,” diye sertçe karşılık

verdi Başhemşire Hildebrand.“Mayhevvler, ona kendiistedikleri ismi vereceklerdir.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 195/330

“Umurumda değil!” diye çıkıştıKitty, bakışlarını başka yöne çevirerek. “O, benim için daima Adella olacak.”

Bebeğin hassas teninde kalan sabun köpüklerini dedu-ruladım ve onu leğenden çıkanp bir havlunun üzerine yatır, dım. Kuruladıktan sonra Başhemşire Hildebrand’ın söylediği gibi onu özenle bir çarşafa sardım. Sonra da bu minik paketi

Kitty ’nin kollarına tutuşturdum.“H ayırdedi arkasını dönüp, gözyaşlarını tutarak. “Onu

tutamam. Eğer onu tutarsam, gitmesine izin veremeyeceğimGörmüyor musun, Anne?” Kitty ağlamaya başladı, fakat budaha önce gördüğüm ağlayışlarının hiçbirine benzemiyorduBu, çok derinlerden gelen bir acıydı.

Kitty’nin hatırına güçlü durmaya çalışarak zar zor yutkundum ve bebeği odadan çıkanp bir süre dışanda bekledim. Çogeçmeden koridorda, muhtemelen otuzlu yaşlarının başlarında bir çift belirdi. Kitty’nin boğuk hıçkınklan, kapalı kapınıardından dışan sızıyordu.

Başhemşire Hildebrand, çifti işaret ederek başını salladı.“John ve Evelyn Mayhew,” dedi zorla gülümseyerek. “Bebeğalmaya geldiler.”

Çift, sevecen görünüyordu. Kadının hevesli gülümseyişinden bebeği sevgiyle bağnna basacağını görebiliyordum. Beb

ğin başını okşadı. “Aç olmalı,” diyerek onu kollanmdan aldı“Arabada bir biberonumuz var.” Yeni annesi ‘bebeğine’ kavuşurken, Başhemşire Hildebrand sessizce, belki de gururla onlaizliyordu.

“Onun adı Adella,” dedim kadına sessizce, Kitty’nin yerine

“Güzel isim,” dedi, “ama biz onun için başka bir isimdüşünmüştük. Yine de bu ismi nüfusuna kaydettireceğim.Böy-iecedaimaonun bir parçası olacak.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 196/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 197/330

û ö î r î n c t ,

sjre Hildebrand, beni revirdeki görevimdenmuaf

3aŞ Cuştu böylece sonraki günlerde Kitty ile ilgilenebil- W0(Jada kalıp ona eşlik ediyor olsam da aslında yalnız

’" h T y ı t e r c i h e d e c e ğ i n i b i l i y ° r d u m -

^ “ İ s k a m b i loynamaya ne dersin? diye sordum, komodini- p j in Ü z e r i n d e k i desteye uzanarak.

“Hayır,” dedi Kitty. “Teşekkürler, ama oynamasak daha iyi.” Yemeklerini getiriyor, dergilerle ilgisini çekmeye çalışıyor

dum. Hâlâ Kitty’nin bir hastalık geçirdiğine inanan Liz,Vogue dergisinin son iki sayısını bırakmak için yanımıza uğramıştı. AncakKitty onlan sadece yatağının üzerine koymuş ve son moda elbiselere göz atmaktansa, karşısındaki duvara bakmayı yeğlemişti.

Onun için bir şeyleri düzeltemeyeceğimi biliyordum. Bunu

kendisi atlatmak zorundaydı. Bu yüzden doğumdan iki gün sonra, kumsalda biraz yürüyüp bungalovu ziyaret etmeye karar verdim. Ben biraz hava değişikliği için can atıyordum, Kitty nin de biraz yalnız kalmaya ihtiyacı vardı.

Tıpkı umduğum gibi Westry de oradaydı. Akşamüzeri beşinin vurduğu yatağa uzanmış, uyukluyordu.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 198/330

“Selam,” diye fısıldadım yanına uzanarak. Westry gözleaçıp sıcacık bir şekilde gülümsedi ve beni kendine doğru çe

“Bahse varım ki bir başyapıtla beraber uyuduğunu bilmyordun,” dedim sırıtarak.

Westıy parmağını yüzümde gezdirerek hayranlıkla ba baktı. “Bunu, bu adaya ayak bastığın günden beri biliyorduSen, dünyanın en güzel sanat eserisin.”

Gülümseyerek başımı iki yana salladım. “Hayır, şapşaBen değil, resim.” Yatağın altındaki resme uzandım. “Bu bGauguirı.”

Westry çabucak doğrularak, ışıl ışıl gözlerle tuvale bakt“Sen ciddi misin?”

Evet dercesine başımı salladım.VVestry, sanki inanamıyormuş gibi başını iki yana salladı

“Bu resmin hep bir Postempresyonist tarafından yapıldığıdüşünmüştüm. Fakat büyük ihtimalle daha genç, daha az tanınan bir ressam ya da belki de bir ressamın çırağı tarafındaAma Tannm, Gauguin mi? Nasıl emin olabiliyorsun?”

“Bana adadaki yaşlı bir kadın söyledi,” dedim, gururla gülümseyerek.

Westry, resme daha yakından bakmak için yanıma oturdu

“İmzalı değil.”“Belki de ilk zamanlar eserlerini imzalamıyordu.”“Bu konuda haklı olabilirsin,” diyerek kabullendi. “Monet

de aynısını yapıyordu.”Başımı sallayarak onayladım.“Ve şu fırça darbelerine

bir bak.”“Bu resmin içinde kaybolabilirsin,” dedi Westry.Ellerinde

tuttuğu hâzineye hâlâ hayretle bakıyordu.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 199/330

Sarah Jio *^|207

“Onu ne yapacağız?” diye sordum, Westry’nin buruşmugömleğinidüzeltirken.

“Bilmiyorum.”

“Savaş sona erdiğinde, buradan giderken onuburada bırakamayız.Bu resmin dev bir dalga tarafındanyutulduğunu düşünmeye dayanamıyorum.”

Westry, “Ya da nemli hava yüzünden bozulmasına,”diyerek beni onayladı. “Bu doğa şartlarına rağmen uzunsüre dayanmasına şaşırmadım değil.”

Resmi yeniden küçük çengele asıp bir iç çektim. “Belki tam burada kalması gerekiyordur.” Westry’ye dönmeden ön

bir süre duvardaki resme baktım. “Sana söylemem gerek başka bir şey var. Bu bungalovla ilgili bir şey.”

“Nedir?”“Şu yaşlı kadın, Tita, beni bu ev hakkında uyardı. Burad

içeri her kim adım atarsa, bir çeşit lanete uğrayacağını söyledWestry sırıttı. “Ve sen de onun dediklerine inandın?”

“Şey, itiraf etmeliyim ki beni korkuttu.”“Anne, ilk karşılaştığımız gün ne konuştuğumuzu hatır

lıyor musun? Bana, hayatın özgür iradeyle alakalı olduğuinandığını söylemiştin.” Ardından Westry hafifçe saçlarımokşadı. “Senin hayatın mutlu, huzurlu ve aşk dolu olacakçünkü sen kaderini o şekilde çizeceksin.”

Elini tutarak, “Haklısın,” diye onu onayladım.“Ayrıca,” diye devam etti, “şu dört duvarın getirdiği bütün

güzel şeylere bir bak. Aşkımız burada büyüdü. Bir bebek doğdu. Ve yüzyılımızın en büyük sanat eserlerinden biriıu keşfetmiş olabiliriz. O yaşlı kadınınlanet diye adlandırdığı şey

bunlar mı?”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 200/330

Birlikte oturupkıyıya vuran dalgalan dinlerken,içimdendua ediyordum. Tanrım, lütfen haklı olsun.

Zaman gitgide daralıyordu, artık bunu hepimiz biliyorduk.Mayıs ayı şiddetli bir fırtına gibi esip geçmişti ve Kitty üe

beraber,haziranın ortalarında adadan aynlıyor olacaktık. Aynı zamanlarda Westry ve diğer askerler de bu defa Avrupa’dakibir görev için yola çıkacaklardı. Sanki uzaklardaki bir saatin

£ 9 tik-taklannı duyuyor gibiydim. Bu saat, alıştığımız dünyanın

kızının doğduğu yeri terk edecekti. Böylesine değişmiş kadın*

dediğimiz o yabancı yerdeki eski rollerimizi nasıl oynayabi-

daki bir sabah yemekhanedeyken. “Başhemşire Hildebrand’m

meleri ve ardından gelen uzun duraklayışı, canımı yakmıştı.Doğruydu. Gerard beni bekliyor olacaktı. Haziranda o da evine dönmüşolacaktı.

Kİtty’yi kalmaya teşvik eden şeyi merak ediyordum. Adaya ilk ayak bastığı günkü kadından çok farklıydı, önceki

kabuğundan adeta sıyrılıp çıkmıştı. İfadesiz, soğuk ve dalgın bir kadına dönüşmüştü. Kendini tamamen işe adamıştı ve herboşdakikasını revirde geçiriyordu.

larolarak Seattle’a nasıl dönebilirdik ki? Bir zamanlar evimiz

hızla ani bir sona yaklaştığını hatırlatıp duruyordu. Ben, Gerard ile yüzleşmek zorunda kalacaktım. Kitty ise

lirdik?

“Sanırım ben kalacağım,” dedi Kitty, haziranın başların-

yardıma ihtiyacı olabilir. Hem Seattle’da beni bekleyen biride yok.”

■ P Bunu banala f batırmak amacıyla söylememişti, ama keli-

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 201/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 202/330

Yanaklarım kıpkırmızı olmuştu. Ne hakla fVestry ¡¡e bun- galovla ilgili konuşabileceğini düşünüyor? Ve Tanrı aşkına döşemelerin gıcırdadığını da nereden biliyor ya da hatırlıyor ?

“Teşekkürler, Kitty,” dediWestry, hiç istifini bozmadan. “ Bugün bir ara uğrayıp bakarım.”

“Ama-” Ağzımı açsam da tekrar kapattım.“Ne oldu?” diye sorduWestry.“Yok bir şey,” diye mırıldandım. “Sadece bu akşam bunga

lovda buluşmayı önerecektim.” Davetin tek alıcısının Westryolduğunu belli etmek için doğruca ona bakıyordum.

“Harika olur,” dedi Westry. “Saat beş buçuktan sonra bo-| şum. Tam da günbatımını yakalayabiliriz.”

“Güzel,” dedim, bir anda kendimi daha iyi hisseder olmuştum.

Westry yanımızdan ayrılmak için arkasını döndüğü sırada,Kitty ayağa kalktı. “Eğer öğleden sonra gelmek istersen, saat

sekize kadar çalışıyor olacağım,” dedi Westry’ye. Sonra tuhaf bir şekilde bana baktı. “Yani, eğer şu döşeme tahtalarınıgörmek istersen, demek istedim.”

Westry, belli belirsiz bir şekilde başını salladıktan sonra binadan çıktı.

Kitty tekrar konuşana kadar birkaç dakika boyunca sessizce yemeğimizi yedik. “Söylediğim gibi, muhtemelen birkaçay daha burada kalacağım. Sonrasında kim bilir?” diyerek bakışlarını yeniden pencereye kaydırdı. “Bugünlerde hemşireleriçin pek çok imkânvar. Belki de Avrupa’daki bir görev içinkaydolurum.”

Ağzının açılıp kapanışını ve dudaklanndan çıkan kelimeleri seyrediyordum. Kim bu karşımdaki kadın? Dikkatle göz-

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 203/330

nCbaktığımsırada, bakışlarını başka yöne çevirdi. “Kitty,

Lsadece-” ^“Başhemşire Hildebrand’a aşılar için yardımct olacağımı

I yiyiştim,” diyerek sözümü kesti. “Gitsem iyi olacak.”“Evet,doğru,gitsen iyi olur,” dedim, ama o çoktan kapıyayönelmişti bile.

“Kitty’debir tuhaflık var,”dedim o akşam, bungalova giripayakkabılarımıçıkararak yatağayığılırken.“Sana da merhaba,” dediWestry, gülümseyerek. Ardından

bir buket amber çiçeğini elimetutuşturdu.“Ah, affedersin,” diyerek, hayretle çiçeklere baktım.Ka

rargâhın her tarafında adeta ot gibi biten ve daha yaygınolan kırmızı amber çiçeklerinin tersine bunlar sapsanydı.Buçiçeklersıradan değildi. Bildiğim kadarıyla bunlar adadaki teksan amber çiçekleriydi ve tam burada, bungalovdan sadece birkaçadım uzakta büyüyorlardı. Çiçekleri sandalyenin üzerinebı

raktım ve Kitty’yi düşünerek bir iç çektim.“Kahvaltıdayken aramızda tuhaf bir konuşma geçti.Onun için endişeleniyorum. Son birkaç ayda öyle çok değişti kiartık onu tanıyamıyorum.”

Westry çakısını çıkararak maun masanın üzerindekikırmızı bir elmayı dikkatle dilimledi. “Odeğişti,” dedi.“Onun ya- şadıklannı kim yaşasa, değişirdi. Sence onahaksızlık ediyor olabilir misin?”

Başımı sallayarak onayladım.“Muhtemelen haklısın,” dedim, bana uzattığı elma diliminialarak. Taptazemeyvenintatlı tadı, endişelerimi bir an için hafifletmişti.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 204/330

“Döşemeler lıakkındaki söylediklerine sinirlenmedin, de ğil mi?”

“Hayır,” diyerek yalan söyledim. “Şey, belki biraz.” Bir iç çektim. “Bu evin sahibiymiş gibi hissediyor olmam yanlış mı

Westıy gülerek yatağa, hemen yanıma oturdu. “Hayır, ama benim sahibimmiş gibi hissetmeni tercih ederim.”

Şakayla onu ittim. “Hissediyorum. İşte bu yüzden sıradaki sorum şu: Bugün onu görmeye revire gittin mi?”

“Evet,” dedi, kıskançlığımı keşfettiği için eğlendiği her halinden belliydi.

Westry başını iki yana sallayarak, “Bahsettiği döşemelerinhepsi kötü durumda,” diye açıkladı.

“Güzel,” dedim. “Zaten döşemelerimizi seviyordum.” Westry parmağım ensemde gezdirdi. “Ben de.”

“Öyleyse karar verildi,” dedi Westry, bir tokmakla yatağa

Ardından boynumdaki altın madalyonu eline alıp dikkatlice açtı. “Hâlâ boş mu?”

“Biliyorum,” dedim. “İçine koyabileceğim en mükemmel şeyi düşünmeye çalışıyorum, ama henüz aklıma bir fikir gelmedi.”

VVestry’nin gözleri sağa sola gezinmeye başladı. “Sana burayı, bizi hatırlatan bir şey olması gerek - aşkımızın anılarıyla kalbini ısıtacak bir şey.”

Kaşlarımı çatarak madalyonu ellerinden çekip aldım. “Aşkımızın anılan mı? Sanki günlerimiz sayılıymış gibi konuşuyorsun, sanki bu sadece bir-”

vuruyormuş gibi yaparak. “Gıcırdayan döşemeler kalıyor.

“Aynca,” diye devam ettim, “yeni döşemeler, posta kutumuzu kaybedeceğimiz anlamına gelecekti.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 205/330

St t rabpo ¿13

“Hayır,” dedi, elinidudaklarımın üzerine koyarak. “Ömrümün geri kalanı boyuncaseni seveceğim, ama önümüzdebeni bekleyen bir görevdaha var, bunu biliyorsun. Ben Avru

pa’dayken, bu savaş nekadar uzun sürerse sürsün, beni ve imbungalovu anılarında bulabileceğinden emin olmak istiyorum.Bu, ayn olduğumuz zamanlarda sana güç verecek.”

Westry ayağa kalktı ve elini masada, örülmüş duvarlarda, perdelerde gezdirerek odayı inceledikten sonra döşemelerin

üzerine çömeldi. “Buldum,” dedi, eğrilmiş bir döşemeninucundan küçük bir tahta parçası kopararak. “Bungalovdan bir parça. Bunu her zaman yanında taşıyabilirsin. Ve bununla birlikte ben de orada olacağım.”

Westry madalyonu açıp tahta parçasını içine yerleştirirken

gözlerim yaşlarla dolmuştu. Sadece küçücük bir tahta parça-sı.Bu,mükemmeldi. “İşte,” dedi, madalyonu hafifçe göğsüme bastırarak. “Artık beni daima yanında taşıyacaksın.” >

öpücüğüm, ona bu hediyeyi ne kadar beğendiğimi söylemeye yeterdi.

Güneş battıktan hemen sonra, Westry masanın üzerinde bir mum yaktı. Birbirimize sokulup hafifçe esen rüzgân ve ay ışı- ğında öten cırcır böceklerini dinlerken, ürkütücü bir ses dikkatimizi çekti.

Uzakta bir yerlerde, öfkeli ve kararlı bir adamın sesiyle, çaresiz bir kadının çığlığı yankılanıyordu. Sesler uzaktan,

belki de ormanın sık bitki örtüsünün derinliklerinden geliyordu. Önceleri, kulak asmamaya yetecek kadar uzaklıktaydı,fakat çığlık yaklaştıkça, içgüdüsel olarak VVestrymn kolunayapıştım. “Sence ne bu?”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 206/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 207/330

Kumsalaaçılan çalılarıaraladığımda, sonsuza dek hafızamakazınacakolan o sahneyigördüm.

Karanlıkta yüzleri seçmekzordu, ama gözlerim karanlığa

alıştıkçadehşet daha dagözle görülür bir hale büründü. Atea’yısaçlarındanyakalamıştı, bunu görebiliyordum. Derken, bir çelik parças1ay ışığının altında parıldadı.Tanrım, hayır. Bir bıçak.Bıçağı kızın boynundangeçirişini ve Atea’nın minik bedenininkumunüzerine düşüşünü, sesçıkarmadan izledim.

“Hayır,” diye mırıldandım, daha fazlasını söyleyecek gücüm yoktu. Hayır, bu olamaz.

Kim olduğu belirsiz adam, bıçağı bir top gibi ormanın derinliklerine fırlattıktan sonra, hızla kumsalın aşağısına doğrayürümeye başladı.

Gözyaşlanmı tutmaya çalışarak Atea’mn yanma koştum.“Atea,çok üzgünüm, çok üzgünüm.” Kanlar içindekibaşını kaldırarak kucağıma yasladım. Güçlükle nefes almayaçalışıyordu.

“O, o,” dedi, öksürüğe benzer sesler çıkararak“Hayır, tatlım,” diye fısıldadım. “Konuşmaya çalışma.

Hiçbir şey söyleme.”Ağzı kanla dolmuştu. Ölüyordu. Eğer onuzamanındarevi

re götürebilirsek, Doktor Livingston onu kurtarabilirdi.Onu kurtarmak zorundaydık.

Atea şişmiş, yusyuvarlak karnım işaret etti. Hamile, diyegeçirdim içimden. Aman Tanrım.

“Westry!” diye bağırdım. “Westry!”Lance’in gittiği yönden yaklaşanayak seslerimduyunca,

yarım bıraktığı işi bitirmeküzere dönmemesi içindua ettim.“Westry!” diye seslendimbir kezdaha.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 208/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 209/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 210/330

ıAgmur Sonrast

Westry yanıma diz çökerek yüzümü okşadı. Yanaklarımdan süzülen gözyaşlarını silerek, “Beni dinle,” dedi, yumuşak

bir sesle. “Bu gece burada şahit olduklarımız son derece üzücüydü. Ama bu gördüklerimizden hiç kimseye bahsedemcyiz.

Bana inanmana ihtiyacım var.”Başımı olumsuzca salladım. “Hayır, bu çok saçma,” de

dim. “Bir cinayet işlendi, bunu ihbar etmeliyiz. Onu adaletkarşısına çıkarabiliriz.”

“Yapamayız,” diye mırıldandı Westry. Oldukça tuhaf çıkansesinden çaresizlik akıyordu. “Bu gece burada, bir saldırı ger

çekleşti,” diyerek durakladı. “Cinayeti işleyen bizdik.”“Hayır, bu doğru değil.”“Ama böyle görülecek,” dedi. “Ayrıca bu sır açığa çıkar

sa, bizim ve sevdiklerimizin başına gelebilecek çok daha kötüşeyler daha var.”

Ne biliyor , diye geçirdim içimden. Benden ne saklıyor?

Ayağa kalkarak elbisemdeki kum taneciklerini silkeledim.“Bu çok saçma,” dedim. “Ortalıkta başıboş bir katil olduğunu bilirken, nasıl olur da karargâha dönebilirim ki?”

Westry gözlerimin içine baktı. “Bu gece,” dedi bungalovuişaret ederek, “beni sevdiğini söyledin; sonsuza dek benimleolmak istediğini söyledin.”

Başımı sallayarak onayladım.“öyleyse bana güvenecek misin?”Şaşkınlık içerisinde, ellerimi sağa sola salladım.“Westry,

ben sadece, ben-”“Sadece hiçbir şey söylemeyeceğine dair bana söz ver,”

dedi. “Birgün anlayacaksın. Söz veriyorum.”

İkimiz de dönerek Atea’ya baktık. Cansızken bile, son dere-

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 211/330

I ven a z i k görünüyordu. Derin bir nefes alıpWestry’nm* nil yüzüne baktım' Plam hcT ne kadar şüpheli görünürse & ona güveniyordum. Eğer buyaptığımızındoğru ol-

J unUsöylüyorsa, öyle olduğuna inanmakzorundaydım.“Hiçbirşey söylemeyeceğim,”diye fısıldadım.“Güzel,” dedi, yanağımı okşayarak. “Güneşdoğana dek

onu gömmüş oluruz.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 212/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 213/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 214/330

222 V5JJ Yağmur Sonrası

en azından bunu onun yaptığını kanıtlayabilirim, diye geçir, dim içimden.

Yeniden bungalova koşarak feneri aldım ve ormanın girişi,

ne doğru yürüdüm. Uzaklarda çeşit çeşit hayvanınulumalarıduyuluyor, rüzgâr, çalıları hışırdatıyordu. Bir zamanlar güzelve huzurlu gibi görünen bu yer, şimdi kötülüğün sığındığı

bir limana benziyordu. Geri dönmeyi düşündüğüm sırada,gücümü topladım. Atea. Atea 'yı hatırla. Kendi kendime başımı sallayarak bir adım attım, sonra bir adım daha. Ayaklan-

mın altından gelen çıtırtılar, her adımla birlikte artıyor gibiydiFeneri patikanın ilerisine doğru tuttum.Yakınlarda bir yer

lerde olmalı. Belki de birkaç adım ötede. Çok yakınımdan geçen bir yılan yüzünden irkildim ve büyük bir adım atarak geri çekildim. Devam et, Anne. Arkamda kalan kumsala bakıp bıçağın

gittiği mesafeyi hesaplamaya çalıştım. Solumdaki büyük bi palmiye ağacma dikkatle baktıktan sonra, araştırmalarımı oyöne doğru kaydırdım.Yakınlarda olmalı.

Fakat birkaç dakika sonra, ormanın bu korkunç suça ortaklık ederek bıçağı yuttuğundan şüphe eder olmuştum. Palmiyeağacına yaslanıp feneri yere bıraktım. Tam da o sırada fener

bıraktığım yerden gelen bir tıkırtı duydum.Dizlerimin üzerine çöker çökmez, o tanıdık madeni panl

tıyı fark ettim. Kanlı bıçağı, saklandığı topraktan çekip çıkarırken ellerim titriyordu. Bıçağın asker yeşili sapında yazanyazıyı okuyabilmek için feneri daha da yaklaştırdım: Birlik

# 432 ; Sayı # 098 .“Anne? Anne, neredesin?”Westry’nin sesi çalıların arasından geliyordu.Yanından

-* - ■ • ı ı i1 !B*»--------

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 215/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 216/330

ya zorladım. Atea’nın mezarı kapandıktan sonra, Westry iiesessizce kampa döndük. Artık dünyamız, belki de sonsuza dekdeğişmişti.

O sabah sessizce odama girdiğimde, saat üçe yaklaşıyorduYırtık, kanlı ve çamurlu elbisemle içeri girerken, Kitty uyanmadığı için sevinmiştim. Elbisemi çıkanp çöp sepetine attıktan sonra bir gecelik giyerek yavaşça yatağıma girdim.Ama

bir türlü uyuyamıyordum. Suç işlemediğimizi biliyordum, fakat o korkunç suçluluk hissinden bir türlü kurtulamıyordum.

Ertesi sabah, kapıya vuran bir yumruk sesiyle uyandım. Şaşkın bir halde yatağımda doğrularak Kitty’nin özenle toplanmış yatağına göz attım. Pencereden giren parlak güneş ışığı gözlerime vurunca, elimle yüzümü kapattım.Saat kaç?

Kapı ısrarla çalınmaya devam ediyordu. “Tamam, geliyorum,” diye homurdandım, önce bir ayağımı, sonra da diğerini yataktan indirirken. Sendeleyerek kapıya doğru yürüdüm. Dışarıda, hoşnutsuz bir bakışla bana bakan Stella duruyordu.

“Anne, şu haline bir bak,” dedi. “Saat on bir buçuk ve sen

hâlâ uyuyor musun? Başhemşire Hildebrand çok sinirli. Sen bulmam için beni gönderdi. Mesain saat sekizde başlamıştı.”

Komodinimin üzerindeki küçük çalar saate göz attım “Aman Tanrım,”dedim. “Bu saate kadar uyuduğuma inanamıyorum.”

Stella pis pis sırıttı. “Çılgın bir gece geçirmiş olmalısın

Beni tepeden tırnağa süzdükten sonra, gözleri ellerime takıl

“Ne yapıyordun sen? Çam ur pastası m ı?”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 217/330

Toprakla dolmuş tırnaklarıma bakarak onları geceliği-■ k ıv rım la rın ınarasına sakladım.Bunu yaparken,gece-ait anılar da tekrar su yüzüne çıkmıştı.Cinayet, bıçak,

1 j,çağı saklayışmtı,Westry’nin ikaz edici sözleri... Kolum-

¿iken diken olmuş tüyleri, Stella’mngörmemesiniumuyordum.

“Başhemşire Hildebrand’a,giyinir giyinmez orada olaca-¡,mı söyle, lütfen,” dedim.

“Ve yıkanır yıkanmaz,” diyerek sırıttı Stella, arkasınıdönüpgitmeden önce.

Başımı sallayarak onayladım.“Stell!” diye seslendim, henüz fazla uzaklaşmamışken.

“Evet?” dedi, tekrar kapıya doğru dönerek.“Kitty neden beni uyandırmaya gelmedi?”“Bunu ben de merak ettim.” Stella’dan beklenenin aksine,

sesindeo her zamanki iğneleyici ton yoktu. ‘‘Bu aralar oldukça tuhaf. Sanki o-”

“Sanki o artık benim arkadaşım değilmiş gibi mi?” dedim.Ağzımdan çıkan kelimeler, yorgun kalbime çarpan birer el bombası gibiydiler.

Stella, elini koluma dayadı. “Merak etme, tatlım,” dedi.“Sorun her neyse, eminim yakında sone erecektir.”

Haklı olmasını umuyordum.

Kitty doğum yaptığından beri, Başhemşire Hildebrand ile aralarında beklenmedik bir arkadaşlık doğmuştu. Çoğu zamanözel projelerde Başhemşire Hildebrand’a yardım etmek içigeç saatlere kadar revirde kalıyordu, özel bir görev ya da ilg

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 218/330

lenilmesi gereken bir hasta olduğunda da ismi daimalisteninbaşında yer alıyordu.

Kitty’nin mesleğinde yükseldiğini görmek güzeldi. Ne de olsa hayattan istediği şey, buydu. Ve burada, onun için anlamı

olan bir şey yapabiliyordu. Gelgeldim, kendini işine ne kadar çokverirse, etrafından da o kadar uzaklaşmaktaydı.Şüphesiz bu tarz bir uzaklaşma, Seattle’da kendini daha

bariz hissettirirdi. Ama bu savaş bölgesinde, bunu bir kenara itiyor ve savaşın, haberlerin, sefaletin, kişisel problemlerimizi

örtmesine izin veriyorduk.

“Liz, iskeledeki bir onbaşından Pasifik’te durumların yeniden kızıştığını duymuş,” dedim Kitty’ye, o akşam yemeğinde. Artık savaşharicinde çok nadir konuşur olmuştuk.

“Öyle mi?” diye yanıt verdi, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan.

“Sence önümüzde bizi bekleyen yoğun mesailer var mıdır?” diye sordum, sohbetimizin samimiyetsizliğinden nefreediyordum.

“Sanırım,” diyerek esnedi. “Pekâlâ, gitsem iyi olacak. Başhemşire Hildebrand adına bir proje üzerinde çalışıyorum. Revirdeolacağım.”

Yemekhanenindiğer ucunda, Ted ve diğer birkaç askerlebirlikte gülüşen Westry’yigördüm. Yalnızca birkaç saat önce

yaşadıklarımızdan sonra, nasıl bu kadar sakin, bu kadar ne şeli olabiliyor?

Tepsimi mutfağa taşıdıktan sonradışan çıkıp patikadaWestry’yi beklemeyebaşladım.“Selam,” dedi VVestry, benimle göz göze geldiğinde. Bir

likte limanadoğru birkaç adım yürüdük. Diğerlerinin bizi du-

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 219/330

Sarahjm 22?

^ayacağı kadar uzaklaştıktansonra, "Nasılsın?”diye fmW¿adı-

-İyi değilim,” dedim. ‘‘Dün geceyi hatırlayıp duruyorum bunun sadece bir kâbus olması için dua ediyorum. Westry,

bütün o olanlann bir kâbus olduğunu söyle.”VVestry, başımı tutup beni kendine yaklaştırdı. “Keşke söy-

leyebilseydim.”“Lance’i gördün mü?” diye sordum fısıldayarak.“Hayır,” diyerek rahatsızca etrafına bakındı. “Duyma

dın mı?”“Neyi?”“Bu sabah, özel bir görev için bir düzineaskerle birlikte

yola çıkmış.”“Bana kaçıyormuş gibi geldi,” dedim öfkeyle.

Westry rahatsız görünüyordu. ‘‘Artık bukonu hakkında konuşmamalıyız,” dedi. “Bu çok tehlikeli.”Liz’in paranoyasını hatırlayarak başımıolumlu anlamda

salladım.Liz, karargâhın gizli kayıtcihazlarıyla dolu olabileceğine inandığından, sırlarını sadecekışlada ve çoğunlukla

banyoda paylaşmayı tercih ediyordu.“Bu gece seni bungalovda görecek miyim?” diye sordum.

Westry, alnını ovuşturdu. “Keşke gelebilseydim,ama bugecegeç saate kadar çalışıyor olacağım. Aynca düngeceden sonra...Sanırım biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var.”

Yalnızlık :? Bu kelime, beni bir ok gibi delipgeçmişti.“Ah,” dedim, gözle görülür bir şekilde incinmiştim.Westry, bir gülümsemeyle ortamı neşelendirmeye çalıştı.

“Demek istediğim, ikimiz de çok az uykuyla çalışıyoruz, er

kenden yatmak mantıklı olurdu.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 220/330

“Haklısın,” dedim, ama hâlâ canım yanıyordu.Westry, “Ayrıca,”diyerek dikkat çekti, “bütün oolanlardan

sonra tekrar oraya gitmeye gerçekten hazırmısın?”Evet, dehşet, gizli dünyamızdan içeri sızmıştı. Anuı

Westry’nin bungalovdan, bizden vazgeçiyor olduğu hissini bir türlü içimden atamıyordum.

“Bilmiyorum,” diye mırıldandım. “Orada güzel şeyler de yaşadığımızı biliyorum veonukaybetmek istemiyorum.”

“Ben deöyle,” dedi Westry.

Bungalova tekrar adım attığımda, tam bir hafta geçmişti ve bunu tek başına yapmıştım. Westıy, adanın diğer tarafın-da ki bir inşaat projesi için diğerlerine katılmıştı. Nezaman döneceği belirsizdi. Ama günler geçtikçe, bungalovun bençağırdığını ve kendine çektiğini hissediyordum. Revirdehemşirelerin küçük bir radyonun etrafına toplanıp, Pasifik’teson gelişmeleri dinleyerek geçirdikleri oldukça uzun bir messonrasında, bungalovun çağrılarına daha fazla direnemedim

Kumsala inmek üzere yola çıktığımda, hava çoktan kara

mıştı. Sahile doğru yürürken, madalyonumu sımsıkı tutuyodum. Çalılıkları aralayarak ilerlerken, bungalovun basamakrında bekleyen birini fark ederek bir adım geriledim.

“Kim var orada?” diye bağırdım.Biri ayağa kalkıp bana doğru yürümeye başladı. Attığı h

adımla birlikte ben de bir adım geriliyordum.“Kimsin?” diye bağırdım, bir yandan da keşke feneri y

nıma alsaydım diye düşünüyordum. Çok geçmeden ay ışıyüzünüaydınlattı. Bu, Tita’ydı.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 221/330

.‘Anne, dedi. aurada ne yapıyor? Hiç şüphesiz Atea’yt arıyor, diye ge-

jydiffl içimden. Kalbimhızla atmaya başladı.Ona ne söyle-

“tçeri gelmek ister misin?” diye sordum, bungalovu işaret

Birkaçdakikasessizceoturduktan sonra, Tita nihayet konuşmaya başladı. “Onun öldüğünü biliyorum.”

Ne cevap vereceğimi bilemez bir halde, dalgalan seyretmeye devam ettim. Kıyıya çarpan dalgalann, huzur verici bi

şekilde yükselip geri çekilerek kalbimdeki açıyı dindirmelerine izin veriyordum.

“Seni uyarmıştım,” dedi Tita, kaşlannı çatarak. “O evuğursuz. Orası hiç iyi bir yer değil. Ve şimdi betıim Atea’m bizimAtea’mızı aldı. O özel biriydi, biliyorsun”

Çaresizce tutmaya çalıştığım gözyaşlarını, kendiliğinden gölerimden akıyordu. “Ah, Tita,” diye haykırdım. “Çok üzgünü

“Sus,” dedi yaşlı kadın, ayağa kalkarak. “Olan oldu. Aradaleti sağlamak senin görevin.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 222/330

•» onrası

Ne bitiyor? Daha da kötüsü, neyi bildiğini düşünüyor? İVestry ’nin mezarı kazdığı yerdeki bozulmuş toprağı gördü mü?

Tita ormana doğru ilerlerken, sersemlemiş bir halde onu izledim.

“Tita,” dedim. “Lütfen, Tita, bekle. Eğer düşündüğün şey benim, yani bizim-”“Adalet,” dedi,son bir kez bana dönerek, “lanetisonsuza

dek bozmanın tek yolu bu.”OrmanTita’yı yutmuş gibi görünene kadar çalılıklann arasın

dailerleyişini izledim. Sonra da bir iç çekerek kumun üzerine çök

tüm ve küçük bir kızken annemden her azar işittiğimde yaptığıgibi kollarımı dizlerime doladım. Lance adada değildi, en azından şimdilik. Aylardır bir Japon uçak saldırısı da gerçekleşmemişti. öyleyse neden pusuda bekleyen bir musibet seziyordum

Birkaç yüz adım ileride gömülü olan, Atea’nın kanına bulanmışve elbisemin kumaşına sanlı bıçağı düşündüm. Orada olduğun

benden başka kimse bilmiyordu. Onu bir delil olarak alabilirdimTıta’nın beni yapmaya zorladığı gibi adalet arayabilirdim. FakWestry’nin söylediklerini nasıl kulak ardı edecektim?

Ayağa kalkıp bungalova yürüdüm ve her zamanki gibi ka pıyı açtıktan sonra anahtan yeniden kitabın arasına sakladımİçerideki hava ağır ve boğucuydu. Yatağın altındaki resmhatırlayarakonu almak için çömeldim. Aklımda türlü soruladönüp duruyordu. Kim bu resimdekiler? Onlar da bu bungalovda mıydı? Tita 'nın sözünii ettiği felaketlerle karşılaştılar

mı? Yoksa 'lanet 'ten kaçabilecek kadar şanslılar mıydı?Masanın üzerinden bir kâğıt parçası ve bir kalem alarak

NVestry’ye bir mektup yazmak için oturdum. Kalbim, az sonyazacaklarım yüzünden deli gibi çarpıyordu:

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 223/330

Samhjio 2Î1

Canım Graysomm,Keşke fimdi burada olsaydın ve beni kollarına alıp

prdüğüm o dehşetin hatıralarını şilteydin. Şahit olduğumuz

piden sonra, bir daha bu duvarlara asla aynı gözle bakama- maktan korkuyorum.

Renim bir fikrim, bir planım var. Gelecekten yalnızca üzeri kapah bir şekilde bahsediyoruz. Fakat savaş sona erdikten son ra, tüm bunlar bittikten sonra, askeri rütbelere gidip suçu ihbar edebiliriz. Belki de duyduğun tereddüt zamanla yok olur. Za- rnam geldiğinde, bizi her türlü suçlamadan temize çıkaracak bir delilim var Sevgilim, lütfen zamanı geldiğinde bana söyle.

Ama bir şey daha var. Şimdiye dek sana olan aşkımı biliyorsun ve eğer istediğin buysa, bu adada seninle hayatımı, ebediyeti paylaşmaktan daha çok istediğim bir şey olmadığım bilmeni istiyorum. Demek istediğim o ki sevgilim, eğer benden istediğin buysa, ben şeninim.

Kâğıdı ikiye katlayıp döşemenin altına sıkıştırdım ve derin bir nefes alarak kapı tokmağına uzandım.

İki gün sonra Kitty yatağına uzanmış bir şekilde dergi oku-yorken, aniden ürkerek başım kaldırdı. “Cama bir şeyinvurduğunu duydun mu?”

Saat henüz üç buçuktu, fakat bir Japon savaş gemisininkıyıya iki mil açıkta olduğu tespit edilince, revirde çalışmakyerine kışlaya dönmemiz emredilmişti, Kitty tespihine yapışmış

Sonsuza dek ve daima sevgilerle,Cko

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 224/330

232 Yağmur Sonrası

bir halde derginin sayfalarını çevirirken, ben de adaya geldiğjmiz ay başladığım bir romanı elime almıştım. Ancak çok geç.meden bir türlü okuyamadığımı fark etmiştim. Ortama hâkimolan korkunun, felç edici bir etkisi vardı.

Başımı iki yana sallayarak, “Ben bir şey duymadım,” diyeyanıtladım.

Bundan sonra ne olacağını kimse bilmiyordu. Hemşirelerden biri, geminin bir başka istikamete gitmekte olduğunu

söylüyordu. Bir diğerinin söylediğine göre, askerlerden birgeminin koordinatlarından yola çıkarak doğruca Bora Bora’ygeldiğini doğrulamıştı. Burada bir savaş mı olacaktı? Bizimadamızda? Buna inanmamak içimizi rahatlatsa da bir saldınihtimalinin olduğunu hepimiz biliyorduk. Tek seçeneğimiz

bekleyip görmekti.

“Kışlanın altında bir mahzen var,” dedim. “Stella, bir saldın olması durumunda oraya inebileceğimizi ve- ”

Kitty tekrar ürkerek yerinden sıçradı. “İşte, o ses,” dedi.“Yine duydum. Penceremize bir şey vurup duruyor.”

Zorla gülümsedim. “Endişelendiğini biliyorum, Kitty, amaJaponlar penceremizin altında değiller... en azından şimdilik.”

Kitty, gülümsememe karşılık vermedi. Onun yerine ayağa kalkıp pencereye yürüdü. “Gördün mü?” dedi, zafer kazanmış edasıyla sıntarak. “Bu, Westry. Dikkatimizi çekmeye çalışıyor olmalı.”

Dikkatimizi mi? Kitty’nin pencereden Westry’ye el sallayışını izledim. Onu gördüğünde aniden neşelenmesi, hiç hoşuma gitmiyordu. “Gidip bakayım,” dedim sahiplenici bir şekilde, sonra da kapıdan çıkıp hızla merdivenleri indim.

“Selam,” diye fısıldadım, dışarı çıktığımda.Westry sırıttı. “Neden fısıldıyorsun?”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 225/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 226/330

i Magmur Sonrası

“Eğer şanslıysak,” dedi VVestry, “kimseye rastlamadan gi/.lice ormana kaçabiliriz.”

Başımı sallayarak onayladım. “Sence orada güvende o(Urmuyuz?”

“Kumsaldan gemiyi görebiliriz.Eğer yeterince yaklaşırsageri döneriz ve ben de diğerlerinekatılırım.”

Albay Donahue’nun kışlada VVestry’yi nasıl dövdüğünühatırlayarak kaşlarımı çattım. Bir an için tereddüt eder olmuş*tum. “Bu yüzden başın derde girecek mi peki?”

“Muhtemelen,” diye yanıt verdi Westry. Akşam güneşi,gözlerini parlatıyordu. “Ama umurumda değil.”

VVestry elimi tuttuğunda, ikinci kata göz attım. Kitty hâlâ penceredeydi. Göz göze geldiğimizde, anlamasınıumarak kumsalı işaret edip el salladım. Ancak hızla yatağına döndü.Gülümsememişti bile.

VVestıy ile bungalovun kapısını açıp içeri girer girmez raha bir nefes aldık. “Şu halimize bak. Kaçaklar gibiyiz,” dedim.“Sanırım öyleyiz,” diye onayladı VVestry, ellerini belime

dolayarak.“VVestry?”“Efendim, hayatım?”

“Birkaç gün önce buradaydım ve şey, çok korktum.”“Neden korktun?”“Tita buradaydı.”“Tim?”“Atea’nm birlikte yaşadığı şu yaşlı kadın. Bir çeşit şaman

ya da ruhani lider gibi biri. Çok emin değilim, ama Atea’ya neler olduğunu biliyor gibi görünüyor.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 227/330

“Neredenbilebilir ki?”“Bilmiyorum,” dedim.“Ama bungalovun laneti hakkında

^jr kez daha uyardı.Laneti bozmanın tek yolunun adalet ol(jüğunusöyledi.”

VVcstry kaşlannı çattı. “Bunlara bir an için bile inanma "“Ona neden inanmayayım? O, bu yeri senden ya da benden

daha iy> biliyor."“Onun ve senin farkına varamadığınız şey şu ki, adalet, be

raberindebaşka bir şeyi daha getirecek. Taşıyacağımız suçluluk duygusundan çok daha kötü bir şeyi.” Westry, eski maun sandalyeyeoturdu, tik defa, gözlerinde bir sımn ağırlığını görüyordum. Artık onu saklamak istemiyor, ama yine de kararmasadık kalıyordu. “Adalet arayışında bulunamayacağımızı anlamanınasıl sağlayabilirim? Bunu istemediğini biliyorum* amaböyle olması gerekiyor.”

Başımı olumlu anlamda sallayarak elini tuttum. Belki de

birlikte geçireceğimiz son gecede onunla tartıştığım için kendimi kötü hissetmiştim. Başımı pencereden uzatıp uzaktaki savaş gemisine baktım. “Hâlâ orada,” dedim.

Westrybeni kendine doğru çektiğinde, gelecekle ilgili samimi itiraflarımladolu olan mektubumu hatırladım. Mektubu

okudu mu? O da benimle bir ömür geçirmek istiyor mu? Gergin birşekilde iç çektim.

“Westry,” diye fısıldadım.“Evet, aşkım.”“Mektubumu aldın mı?”

“Hayır,” dedi. “Buraya günlerdir uğramıyordum." Mektubu almak için döşemeye doğru yürüdüğüsırada, kolunututarak onu geri çektim.

S«r*h fi* 9 % 2H

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 228/330

236 <s- ^ Yağmur Sonrası

“Şimdi değil,” dedim biraz utanarak. “Giderken onu cebinkoy. Tek başmayken okumanı istiyorum.”

“Kötü bir haber mi var?”

“Hayır, hayır,” dedim. “Sadece bekle. Göreceksin.”Westry başıyla sözlerimi onaylayarak bedenimi sıkıca ken

dininkine yasladı. Sonra da masanın üzerindeki küçük radynun düğmesini çevirdi. Aynı Fransız istasyonu, yine oldukçnet bir şekilde çalmaya başlamıştı.

“Haydi, aşkımızdan başka hiçbir şey düşünmeyelim,” ded

Westry, çalan müzikle birlikte salınmaya başladığımızda.“Tamam,” diye fısıldadım. Westry’nin bu önerisi adeta b

sihir gibi savaşın, Kitty ile ilgili endişelerimin ve kumsaldakkaranlık cinayetin önünü kesmişti. Bir anlığına bungalov yniden ve sadece bizimdi.

Güneş battıktan sonra Westry yanağıma küçük bir öpücük kondurarak, “Herhalde artık geri dönme vakti,” dedi. Huzursuzluğunu hissedebiliyordum ve bu beni endişelendiriyordu. Onu böyle düşündüren şey, aramızdaki düşmanlar mı, yoksa ikimizin de bildiği ve korktuğu gibi birlikteliğimizin sona ere

cek olması mıydı, bilmiyordum.“Herhalde dönmeliyiz,” diyerek ona katıldım. Bir yandan

da Japonlar kıyıya vardığında, bungalovda olma ihtimalimizi düşünüyordum. Bungalovun ‘laneti’bizi korur muydu?

Elbisemi düzeltip tokamı saçıma yeniden tutturdum. “Mektubunu unutma,” dedim, Westry kapıyı açarken.

“Elbette,” diye cevap verdi Westry, sonra da dizlerinin üzerine çöküp elini döşemeden içeri uzattı. “Bir dakika,

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 229/330

S*r*hJio IV

•mektup?” Başını olumsuzca salladı. “Burada mektup

falanyok-“ S a ç m a ,”diyerek yanmadiz çöktüm. “Tabii ki orada. Belkifazla uzağa itmişimdir.” Elimle daha derinleri yokladıktanara, aralığmboş olduğunu fark ederek korkuya kapıldım.“Tanrım, Westry,” dedim. “Mektup gitmiş.”

“Nasıl yani? Kimse bizim gizli yerimizi bilmiyor. Tabii bi b e r in esöylemediysen.”

“Elbette söylemedim,”dedim, şaşkın bir halde.O k y a n u s u n ilerisinde parlayan bir ışık, Westry’nin endi

şelerini daha büyük bir soruna yöneltti. “Bunu daha sonra¿üşünmek zorundayız,” dedi. “Şimdi seni geri götürmemgerek.”

Westry, gıcırdayarak kapanan kapıyı kilitledi. “Ormanıniçindeki yoldan döneceğiz,”dedi. “Daha güvenli olur.”

Tamam dercesine başımı sallayarak VVestry’nin elini tuttum.Çalılıktan yararak ilerlerken, mektubu düşünüyordum.Onu kim, neden almış olabilir? Artık bu kadar az vaktimizkalmışken, VVestry’ningerçek duygulanım ve savaştan sonraneler umduğumu bilmesini istiyordum.Ona söyleme fırsatını bulacak mıyım, diye sorum kendime.O da aynı şeyleri hissediyor mu?

Gelgelelim, karargâha vardığımızda artık mektubu düşünmüyordum. Onun yerine aklıma takılan başka bir şey vardı.

“Westry,” diye fısıldadım panikle, beni kadınların kaldığıkışlanın girişine götürürken. “Geri dönmemiz gerek!”

Şaşkın görünüyordu. “Neden?”“Resim,” dedim. “Resmi orada bıraktık.”Omzunu silkti. “Onu daha sonra alabiliriz.”

■ ■ ■■■■

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 230/330

238 Yağmur Sonrası

“Hayır, hayır,“ dedim. “Yazdığım mektubu alan her kimsonu da alabilir.“

Westry bir an için endişelenmiş görünse de başını iki yanasalladı. “Hayır. Mektubu alan her kimse, resmi de çoktan amış olabilirdi. Ama almadı.“

Başımı olumsuzca salladım. “İçimde kötü bir his var,”dedim. “Resmin hırsızların eline düştüğünü düşünmeykatlanamıyorum. O, bir müze ya da galeri gibi hayranlıkla seredilip değerinin bilineceği bir yere ait.”

“Ve öyle bir yere gitmesi için elimizden geleni yapacağızdiye rahatlattı beni Westry. “Şu gemi gider gitmez. Söz veryorum. Senin için gidip onu getireceğim.”

“Söz veriyor musun?”“Evet,” dedi, burnumu öperek.

Kışlaya döndüğümüzde, “Dikkatli ol,” dedim.“Sen de.”

“Sonunda geldin!” diye fısıldadı Başhemşire Hildebrankoridorda. Fısıltıları bile kulağa bağırış gibi geliyordu. “Naçıklamanı dinleyecek ne de seni cezalandıracak vaktim vaO yüzden sana sadece mahzene inen son hemşire olduğunsöyleyeceğim. Japonlar geliyor. Albay, kadınların yeraltına imelerini emretti. Acele etmeliyiz.”

Hemşire Hildebrand'ın peşinden merdivenleri inerkenkalbim hızla çarpıyordu. Elimle, elbisemin yakasını yokldım. Kitty’nin Seattle’da verdiği mavi, güllü broşu, bu saba bir hevesle yakama tutturmuştum. Yerinde olmadığını faedince aniden durdum.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 231/330

th> ıvf

e liy o rsu n ?” diye çıkıştı Başhemşire Hildebrand.İdim başımdan gitmiş bir halde, bir merdivenlere bir de

bamva baktım, “Sadece,”dedim, telaş içinde ceplerimiıijjüp Kap7

„ni- “bir şey kaybettim. Benim için çok önemli olanyoKİ°yn bir Şey* ............ . . . ... .0„„Hgyatm da senin için önemli, dcgıl mır

Süklüm püklüm bir şekilde başımı salladım.«öyleyse gidelim. Mahzeneinmemiz gerek.”tfasıl da broşu kaybedecek kadar dikkatsiz olabilirim ? Onu

kumsala,bir dalga tarafından kumla birlikte denize taşınırken hayal ettim. Sonra da Kitty’yidüşünerek ürperdim. Bu, arkadaşlığımızın sona erdiğinin bir işareti mi?

Kilitli bir kapıdan geçerek Başhemşire Hildebrand’mpeşinden merdivenleri indiktensonra onun bir kilimi kenaraçekip yerdeki kapağı açışınıizledim, “önce sen,” dedi, aşağıdaki karanlık boşluğu işaret ederek.

Birkaç gaz lambasınıntitrek ışıklarıyla aydınlanan, karanlık bir boşluğa uzanan merdivenden inmeye başladım.Ayaklanın yere bastığında, gözlerim uzaktaki Liz, Stella ve diğerbirkaç hemşireyi seçti.

“Kitty?” diye seslendim.“Burada mısın?”Tek duyabildiğim sessizlikti. EndişeyleBaşhemşire Hilde-

brand’a döndüm.“Orada,” diyerek, tek bir gaz lambasınınaydınlattığı,uzak

taki bir köşeyi işaret etti.“Kitty,” diyerek ona doğru yürüdüm. Küçücük yüzü kork

muş görünüyordu ve asi bukleleri karman çorman haldeydi.

Umutsuz bir şekilde duvara karşı oturmuştu.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 232/330

240 ^ Yağmur Sonrası

“Gelmeyeceksin diye endişeleniyordum,” dedi Kitty, yanğındansüzülen bir damla gözyaşını silerek.

Yanına oturup elini tuttum. “Artık buradayım.”

**31

Yukarıda neler olduğunu kimse bilmiyordu. On iki saatmigibi hissettiren iki saatin sonunda BaşhemşireHildebrand,suvekonserve fasulyeden oluşan kumanyaları dağıtmasınayardım etmesi içinStella’yıgörevlendirdi. Günlerce, hatta hafta

larca yetecek kadar kumanyamız vardı. Uzun süre karanlıta yaşayıp konserve domuz eti yeme ihtimalimizi düşünereürperdim.

“İşte,” dedi Stella, bana bir matara uzatarak. Bir yudumalıp güçlükle yutkundum. Suyun paslı bir tadı vardı.

Yukarıdan gelen ayak seslerini duyduğumuzda, hepimi

bir anda buz kesildik.“Hemşireler,” diye fısıldadı Başhemşire Hildebrand, du

varda asılı olan bir tüfeği alarak. “Fenerlerinizi söndürün.” Hepimiz söyleneni yaptık ve karanlıkta gittikçe daha da

yaklaşan ayak seslerini dinlemeye başladık. Önce bir gürültü, ardından da yerdeki kapağın gıcırdayarak açıldığı duyuldu. Kitty’nin elini daha sıkı sıktım.Yüce Tanrım. Japonlar

burada...Fakat yabancı bir dil yerine, mahzende tamdık bir ses yan

kılandı. “Hemşireler, tehlike geçti. Gemi, batıya döndü. Artık dışarı çıkabilirsiniz.**

Gözerini karşıya dikmiş, boş boş bakan Kitty dışında tüm hemşireler sevinçle bağrıştı. Kitty’nin elini tuttum. “Haydi, tatlım,” dedim. “Geçti. Artık gidebiliriz.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 233/330

S*rab Jio 241

Sanki onu bir rüyadan uyandırmışım gibi ürkmüş görünü

mü. Kitty tekrar fenerini yaktığında, gözlerindeki o tanıdık^anıklığı ve soğukluğu gördüm. “Evet, tabii," diyerek ayağaı)ktl ve önümden yürümeye başladı.

oyarın yola çıkacağımıza inanabiliyor musunuz?” dedi Lızhayretle, ertesi gün kahvaltıdayken.

Yarın. Westry’ye âşık olduğum andan beri, korkuyla bu günü bekliyordum. Adadan ayrılmak, gerçekliğimizi kaybetmemizveyeni bir hayatm başlangıcı anlamına geliyordu. Ve korkarım,

rahminettiğimizden çok daha karmaşık bir hayattı bu.“Erkekler sabahtan yola çıkacaklar,” diye ekledi Stella.

Bennasıl Westry’nin Avrupa’daki savaşa katılacak olmasındanhoşlanmıyorsam,Will’in katılıyor olması da onun hoşunagitmiyordu.

Stella konuşmasına, “Düşünüyordum da,” diye devam etti.“Eğer Avrupa’da görev yapmaya gidersem, en azından onadaha yakın olurum. Hani olur da-”

Başımı olumsuzca salladım. Savaş, artık son derece zayıflamış olan Stella’ya büyük zarar vermişti. Buradanayrılmaya

hepimizden çok ihtiyacı vardı. “Avrupa’ya gitmenWiH*i korumayacak,” dedim. “Evine dön. Onu orada bekle.”Stella başını sallayarak onayladı. “Kitty’yeinanabiliyor

musunuz? Fransa’ya, çarpışmanıntam ortasına gideceğiniduydum. Normandiya’ya gidecekbir gruba katılacakmış.”

Yanaklarımın kızardığınıhissettim. Fransa mı? Nedenbana planlarından bahsetmiyor , diye geçirdim içimden.Umurumda olmadığını mı düşünüyor?

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 234/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 235/330

Santft fit 2Â3

,aya giden yol boyunca geçtiğimiz birkaç haftayı göz-geçirirken, kalbim deli gibi çarpıyordu. Westry’yi her1 -rüşünde Kitty’nin yüzünün nasıl aydınlandığım ve benden

l uzaklaştığını düşündüm.Tabii ki Kitty, ¡Vestry için bir gyler hissediyor

gir an için olduğum yerde donakaldım. Westry de oraın-- aynı duyguları paylaşıyor olabilir miydi? Geçmişimizdekiher erkek -tamam, Gerard hariç- Kitty’yi bana tercih etmişti.Dansa ilk kaldırılan o olurdu. Mezuniyet yemeği için o birdüzine davet alırken, ben yalnızca tek bir davet alırdım. Aklım

hızla çalışıyordu. Mektup... Tanrım. Birinin onu almış olması ihtimali, Westry 'yi hiç de endişelendirmişe benzemiyordu. Benim ilanıaşkıma ve birlikte bir gelecek kurma hayallerime karşılık vermemek için mektup çalınmış gibi davranmış olabilir miydi?

Yol üzerindeki bir taşı tekmeledim ve rahatsızlık verici düşünceleri aklımdan kovarak başımı iki yana salladım. Hayır, yarın buradan ayrılacakken bunları bir saniye daha bile düşünmeyeceğim, dedim kendi kendime. Birlikte geçireceğimiz sayılı saatlerimiz kalmışken, olmaz. Böyle saçmalıklar için vakit yok.

“İşte bu kadar,” dedi Kitty, ertesi sabah kahvaltıdan sonra bir iççekerek. On ay önce güçlükle taşıdığım o kocaman çantaya nazaran şimdi her nasılsa daha küçük görünen çantasının fermuarınıkapattı. Tıpkı çanta gibi, Kitty de bir kısmım bu adada kaybetmişti

“Uçağım bir saat içinde kalkıyor,” dedi Kitty soğuk bir sesle. Sonra da bakışları pencerenin ardındaki yamaçlara, sık sıkdikkatini çeken o manzaraya çevrildi. O tepelerde neyi aradı-

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 236/330

ğını merak ediyordum. “Başhemşire Hildebrand ve ben, yarınFransa’ya giden bir birlikle buluşacağız. Ve sonra da...” Sesigittikçe azalarak daha fazla duyulmaz oldu.

Kitty Fransa’da. Bir başına. Tıpkı buraya, Güney Pasifik’etek başınageleceği düşüncesinden nefret ettiğim gibi bunu dü

şünmekten de nefret ediyordum. Westry’yeolan hisleri hakkında düşündüklerim önemli değildi. Onu bir zırh gibi kaplayan yaralarının altında bir yerlerde, hâlâ en iyi arkadaşımolduğunu biliyordum. Ama bu defa onunla gitmek için ısraretmeyecektim.

“Ah, Kitty?” diye bağırdım, ayağa fırlayarak.Keşke onunla eskisi gibi anlaşabilseydim. “Neden böyle olduk biz?”

Kitty omzunu silkerek çantasına uzandı. Sonra da banauzun uzun baktı. “Sanırım ada kendi bildiğini okudu,”diymırıldandı nihayet.

“Hayır, Kitty, yanlış düşünüyorsun,” dedim, sesimdeki paniğ

duyabiliyordum. Çünkü tüm bu olanlar, bir arkadaşlığın, bir dnemin sonuymuş gibi görünüyordu. Bir arkadaş olarak yaptığhataları düşündüm.Onunla daha fazla zaman geçirebilirdim. Hamileliğinin son haftalarında ona daha fazla destek olabilirdim.

Ama olmadım mı? En önemlisi de ona bungalov hakkında, he

şty hakkında dürüst olmalıydım. Aramıza çok fazla sırrın girmesine izin vermiştim. Saklamak için asla söz vermediğim sırlarbunlar. “Kitty,” dedim, yalvarırcasına. “Ben değişmedim. Behâlâ o aynı, eski Anne’im. Ve senin de kalbinin derinliklerindhâlâ eski Kitty olduğuna bahse girerim. Anne ve Kittyolmaya devam etmektendaha çok istediğim birşey yok.”

Kitty, artık tanımadığım gözlerle bana baktı. Gözleri yogun, yaşlanmış ve katılaşmıştı. “Bunu ben de isterdim,” ded

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 237/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 238/330

tun. Küçük birgrup adada katmaya devam edecekti,Westry'nin dedâhil olduğu çoğunluk, Fransa ve Büyük Brjtanya gibi yeni bölgelere gitmek üzere görevlendirilmişti y

benimgibi şanslı birazınlık da evlerine dönüyordu.Gözlerimi kısmış bir halde yüzleri gözden geçirirken, kal*

balığın bir ucunda gözlerimiz buluştu. Hoparlörden yükselen ve hemşirelerin uçağa binmesini

emreden sese kulak asmayarak, çantamı Stella ve Liz’in ya,nına bırakıp doğruca Westry’ye koştum. Beni kollarına alaraköptü.

Westry, “ Ağlama, aşkım,” diyerek yanağımdan süzülen birgözyaşını sildi. “Bu bir vedadeğil.”

“Amaöyle,” dedim, elimi yeni tıraş olmuş yüzünde gezdirerek. “Oradaneler olacağını bilmiyoruz.” Bu cümleminonun için olduğu kadar benim için de geçerli olduğunu fark

eltim.Westry başıyla onayladı ve çantasından bir demet san am

ber çiçeği çıkararak elime tutuşturdu. Gevşekçe bağlanmı beyaz birkurdele, çiçekleri bir arada tutuyordu.Kitty... “Buçiçekler,** diye kekeledim. “Aynılarını dün Kitty’ye vermiştin,değil miT*

VVestry önce şaşırmış göründü, ardından başını sallayarakonayladı. “Şey, evet,” dedi. “Ben-”

Hoparlörlerden bir başka ses yükseldi. “Bütün askerler,

uçağa.”“Westıy,” dedim panikle. “Bana söylem ek istediğin bir şey

var mı? Kittyhakkında bir şeyler.”Bir an için ayaklarına baktıktan sonra tekrar bana baktı.

‘‘Önemli bir şey değil,” dedi, “yine de sana söylemem gere-

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 239/330

i. Birkaç hafta önce onu kumsalda ağlarken bulmuştum. j-tfü1-^„galova gidiyordum ve onu da davet ettim/*

yanaklarım kızardı, Westry onu bungalovumuza getirt/i,

felcimin“’ bensiz?Duyduklarımainanmayarak başımı iki yanasalladım.“Ne- jffi bana anlatmadın? Neden banaanlatmadıT'

»Özgünüm, Anne,” dedi VVestry. “Gerçekten önem vcrme-

flûştim.Arkamı dönüp beni evegötürecekolan uçağa baktım.Stella

uçağın yanında durmuş, telaşiçindebana kollarını sallıyordu. “Anne!” diye bağırdı. “Gitmevakti!”Son bir kez VVestry’ye baktım.Rüzgâr, saçlannı darmada

ğın etmişti. Bungalovda yüzlercedefa yaptığım gibi ellerimi sapsan saçlarının arasında gezdirmek,teninin kokusunun içi

me çekmek ve kendimi ona vermekistiyordum. Ama bu defa, içimden bir his bana hayır diyordu.

“Hoşça kal,” diye fısıldadım kulağına,yanağımı son bir kez yanağına değdirerek. Elini tutupçiçekleri avucuna yerleştirdikten sonra, hızla uçağa koştum.

“Anne, bekle!” diye bağırdı VVestry.“Bekle, resim. Resmi aldm mı?”

Birden donup kaldım. “Ne demek,aldım mı? Onu seninalacağını sanıyordum.”

“Üzgünüm, Anne,” dedi VVestry, paniğe kapılmış görünüyordu. “Oraya geri dönmeyi planlıyordum, ama vakit olmadı.

Ben...” Birliği çoktan uçağa binmişti ve birlik komutanınınona doğru yürüdüğünü görebiliyordum. Kumsala doğru döndüm. Yeterince hızlı koşarsam, uçak kalkmadan önce bungalova gidip resmi getirmeyi başarabilir miydim?

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 240/330

“Lütfen," dedim, uçağın merdivenlerinde bekleyen Stçij,,yalvarırcasına.“Lütfen pilota sadece on beş dakikaya ihtivytciholduğunu söyle.Karargâhtabir şeyim kaldı. Sözveriyorumbuk olacağım.”

Pilot, Stella’nm arkasında beliriverdi. “Üzgünüm hav hiç vakit yok,” dedi. “Hemen uçağa binmeniz gerek.”

Basamaktan tırmanırken bacaklanm kayışla bağlıymış hissediyordum. Yardımcı pilot uçağın kapısını kapatmadan he. men önce gözlerim Westry’nin gözleriyle buluştu. Uçağm bir

canavar gibi kükreyen motoru yüzünden onu duyamıyordum ama dudaklannı okuyabiliyordum.“Çok üzgünüm,” diyordu. “Geri geleceğim. Lütfen endişe,

lenme, Anne. Ben-”Ben Westry’nin son kelimelerini anlayamadan önce kapı çar.

parak kapandı. Ne önemi var ki, diye düşündüm kendi kendime,

bir mendille gözlerimi kurularken. Bungalovda bulduğumuz o büyü artık kaybolmuştu ve uçak hızlanırken, sihrin de yavaş ya- vaş dağıldığım hissedebiliyordum. Haritadaki küçücük bir noktaya benzeyene dek adanın gittikçe küçülüşünü izledim. Birçok şeyin yaşandığı ve birçok şeyin geride bırakıldığı bir nokta...

Stella, bana doğru eğildi. “Adayı özleyecek misin?” Başımı olumlu anlamda salladım. “Evet,” dedim dürüstçe. “Sence bir daha geri gelir misin?” diye sordu Stella. “Will

ve ben, ziyaret amaçlı adaya dönmeyi konuşmuştuk. Savaş bittikten sonra, tabii.”

Cevap vermeden önce bir kez daha camdan dışarı baktım.

Turkuvaz rengi denizde yüzen zümrüt yeşili noktadan gözlerimi alamıyordum. “Hayır,” dedim. “Bir daha geleceğimi sanmıyorum.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 241/330

^ümdckimadalyonus.k,catuttum. lçinde>bün° Z olduğu içinmutluydum. Onunlabirlikte I

blfdönebilecektim. En azından hayallerimde... **

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 242/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 243/330

“Beni görmek istiyormu?”diye sordum.“Tabii ki istiyor, hayatım,” dedi babam. “Belki dc asılsoru

sen onu görmekistiyor musun?"Babam kalbimden geçenleri okuyabiliyordu. Her zama

okurdu. “Bilmiyorum, baba,” diye mırıldanarak ağlamay başladım. “Artık ne istediğimi bilmiyorum.”

“Buraya gel, tatlım,” diyerek tek kolunu bana doladı. B bamın sarılışı, bana her şeye rağmen iyi olacağımı söylüyodu. Tek dileğim, buna inanabilmekti.

Savaş ve geçen onca zaman, Windermere’a el sürmemiş gigörünüyordu. Buna rağmen bütün o tamdık malikânelerin önüngeçerken, dış görünüşlerin aldatıcı olduğunu biliyordum. ÖrneğLarson evinin çimleri hâlâ güzel; gösterişli, büyük vazoların, hkellerin ve fıskiyelerin bulunduğu bahçesi hâlâ muhteşemdi. Yde acının her duvanna, her köşesine yapışıp kalmış olduğunu byordum. İkizler eve dönmeyecekti. Teny, Marsilya yakınlarınd

bir savaşta; Larry ise iki gün sonra bir uçak kazasında ölmüHalbuki annesini avutmak için eve dönüş yolundaydı.

Kapılarının ardında daha büyük bir hikâye olduğunu b

meme rağmen Godfrey malikânesi de eski görünüşünü koyordu. önünden geçtiğimiz sırada nişan partisini, Kitty’nyüzünü ve dışarıdaki kaldırımda oturup gelecekle ilgili playapışımızı hatırlayarak derin bir iç çektim.Olacakları bilseydik. yine de gider miydik?

Anılarcanımı yakınca, hızla başımı çevirdim.“Gerard, cuma günü geldi,” dedi babam. “Sıhhi izinle ev

biraz erken gönderilmiş.”

* Yağmur Sonrası

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 244/330

$ardh jitt * ^

0 ir anda kaskatı kesildim.“Sıhhi i/in miT“Evet,” dedi. “Kolundan ve omzundanvurulmuş. Sol ko

lunu bir daha asla oynatamayabilir.Ancak savaşın genel ola-

açtığı yaralan düşünürsek, bu okadar da büyük bir trajedideğil”

O anda tüm bedenimi bir duygu seli kapladı. Babam haklıydıİnsanlar sakat kalıyor, ölüyordu. Gerard’ın yarası, onlarla kı-yaslanamazdı bile. Ama her nedense, bana hiç ummadığım ka

varacı vermişti.“Ağlama, hayatım,” diyerek saçımıokşadı babam.“0 iyi

olacak.“Biliyorum,” dedim, ağlamaya devam ederek, “Öyle ola

cağını biliyorum. Sadece- ”

“Bunu kabullenmesi zor,” dedi babam. “Biliyorum.”“Bu savaş,” dedim, “her şeyi, hepimizi değiştirdi.”“Bu doğru,” diye onayladı babam, araba o tanıdık oldu

ğum garaj yoluna girerken. Elbette her şey aynen bıraktığımgibiydi. Ama öyle olmadığını biliyordum. Ve onian bir daha

asla eski haline döndüremeyeceğimi de...m

Yatak odamın kapısının belli belirsiz bir şekilde çalındığımduydum. Neredeyim ben? Yerimde doğrulup kendimi toparla

maya çalıştım. Eski, dantel perdeler... Büyük ve rahat yatak...Evet, evdeydim. Ama saat kaç? Günlerden ne? Pencereninardındaki karanlık, bana saatin geç olduğunu söylüyordu.Peki, ne kadar geç? Ne zamandır uyuyorum? Yağmur, adeta çatıyı dövüyordu. Gözlerimi kapatıp tropiklerdeki yağmur

fırtınalarını, özellikle de VVestıy ile kumsalda, sağanağın altında

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 245/330

254 Yağmur Sonrası

yıkanışımızı hatırladım. Hâlâ bana sarılışını hissedebiliyor, s bunlu tenini koklayabiliyordum. Gözlerimi sıkıca kapadım.Sadece bir rüya mıydı?

Battaniyeyi sıkıca üzerime çektim ve bu kez birazdahasertçe tıkırdayan kapıyı duymazlıktan geldim. Maxine ile yyüze gelemezdim. Henüz değil.Git, dedim içimden. Lütfen git. Beni anılarımla baş başa bırak.

Birkaç dakika sonra kapının altından bir kâğıt, ahşapzemindekaydı. Bir süre varlığını görmezlikten gelerek boş gölerle ona baktım. Fakat bakışlarımı kaçıramadığım parlak bışık gibiydi. Nihayet ayağa kalkıp kâğıdı elime aldım.

Bej rengi mektup kâğıdına baktım ve aşina olduğum oel-yazısım okumadan önce derin bir nefes aldım.

Sevgili Antoniette,Canının yandığını biliyorum. Lütfen, seni avutmama

izin ver. Maxine

Parmaklarımı soğuk kapı tokmağına sardım ve kapıykoridorda bekleyen Maxine’i görmeye yetecek kadar yavça araladım. Saçları her zamanki gibi toplanmıştı. İnce beli

düzgünce ütülenmiş bir önlük sarıyordu. Elinde sandviçledolu bir tepsi vardı. Cam bir vazoya, tek bir pembe gyerleştirilmişti ve fildişi rengindeki kupadan buhar tütüyordYeşil çayınkokusunu alabiliyordum.

Kapı tokmağını bırakarak, “Ah, Maxine!” diye bağırdım.

Maxine, tepsiyi komodinimin üzerine bırakıp bana sanldı. Önce yavaşça süzülen gözyaşları, sonrasında bir volkan gibi

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 246/330

Sarah fie «*ŞŞ

»İtyarak gözlerimden boşalmaya başladılar Kalbimden,

ânımdan dökülen bu yaşlar öyle hiddetliydi ki bir an durup^«vacaklarını merak ettim. jfiifnay“Dök içini,”diye fısıldadı Maxine. “Tutma kendini."Gözyaşlarınıdindiğinde, bana bir mendille çay fincanını

Yatağımın başlığınayaslanıp dizlerimi göğsüme, pem-

pamuk geceliğimin altınaçektim.“Eğerkonuşmak istemiyorsan,” dedi yumuşak bir sesle,

“konuşmak zorunda değilsin.”tik kez gözlerinin içine bakınca, bakışlarındaki kederi gördüm.“Gönderdiğim o mektup için çok üzgünüm,” diyedevam

etti Maxine. “Onu aslagöndermemeliydim. Sana babanınsöylemesine izin vermeliydim.Bu, benim haddime değildi.”

Maxine’in elini tuttum. Parmaklan soğuktu. “Banakarşı daima dürüst oldun,” dedim. “Onu göndermekle doğraolanı

yaptın.”“Beni affedecek misin?” Ağır aksam her nasılsa onu daha

uysal,daha hassas gösteriyordu. “Beni bir zamanlar sevdiğingibi sevecek misin?”

“Seni sevmekten hiç vazgeçmedim, Maxine.”Sanki ihtiyaç duyduğu tek cevap buymuş gibi gözleri

panldadı. “Şimdi,” dedi, “sandviçlerini ye ve bana GüneyPasifik’ten bahset. Anlatılmayı bekleyen bir hikâye olduğunuseziyorum.”

Bir sandviç alıp bütün hikâyeyi anlatmaya hevesli birşekilde başımı salladım.

Hepsini olmasa da en azından birkısmını.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 247/330

Ertesi gün yağmur dinmişti ve hava açıktı. Dağılan buluarasından belirenSeattle’mhaziran güneşiyle birlikte kendi

biraz dahahafiflemişhissediyordum.“Günaydın, Antoniette,” diye neşeyle cıvıldadı Ma

mutfaktan. “Kahvaltın masada.”Gülümsedim ve kahvaltı masasındaki babama katı

tabağıma göz gezdirdim: Taze meyveler, tereyağlı kızaekmek ve bir omlet. Adadaki yemeklerle kıyaslayınca taziyafetti.

Maxine önlüğünü asıp bize katılınca, babam, bur

Maxine’in yanağına sürterek gülümsedi. Her ne kadar arını kabul etmiş olsam da buna alışmak için zamana ihtiyolduğunu fark etmiştim.Peki ya annem bu durumu nasıl ka

şılıyor?“Baba,” dedim, temkinli bir şekilde, “annemden hiç h

alıyor musun?”Maxine çatalını masaya bıraktı. Ortam aniden tatsızla

tı. “Evet,” dedi babam. “Annen New York’ta, tatlım. biliyorsun, tabii. Duyduğuma göre, sana mektup yazmı binden bir kâğıt çıkardı. “Sana, onu bu numaradan arsöylememi istemişti. Gidip onu görmeni istiyor.” Durak“Hazır olduğun zaman.”

Buruşmuş kâğıdı katlayıp tabağımın yanma bıraktımşüphesiz annem yine alışveriş yapıyor, defilelere katılıy

Ama mutlu muydu?“Bu sabah Gerard aradı,” dedi babam, konuyu değişt

ye hevesli bir halde.“öyle mi?”“Bu öğleden sonra uğramak istiyor.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 248/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 249/330

“Gerard!”Sesim biraz çatallı çıkmıştı.Gerard’ınsolkolu bej rengi bir askıdaydı.

“Pekâlâ, orada öylece duracak mısın, yoksa gelip bu yaskeri öpecek misin?”

Gülümseyerek son birkaç basamaktan aşağı süzüldüm.

rard beni kucakladıktan sonra yanağına hafif bir öpücükdurdum. Bunu, içgüdüsel olarak yapmıştım.

Babam boğazını temizleyerek Maxine’e başım sall“Biz sizi baş başa bırakalım,” dedi gülümseyerek. “Koncaklarınız vardır.”

Babamlar çıktıktan sonra Gerard, sağlam koluyla çifnatlı kapıyı kapattı ve elimden tutup beni salondaki kanegötürdü. “Seni ne kadar özlediğimi anlatamam,” dedi yaoturarak.

Onun ne kadar yakışıklı olduğunu unutmuştum; son deyakışıklıydı. Suratımı asarak, “Sık sık yazamadığım için

günüm,” dedim.“Sorun değil,” dedi Gerard sevgi dolu bir sesle. “Meolduğunu biliyordum.”

Asıl sebebi bilseydi, o zaman da böyle hoşgörülü olur mdu, diye merak ettim.

“Kolun,” diyerek hafifçe omzuna dokunduktan sonra,hızla geri çektim. “Ah, Gerard. Babam onu bir daha aslalanamayabileceğini söylüyor.”

Gerard omzunu silkti. “Orada ölmeliydim,” diyerek kğına baktı. “Etrafımdaki herkes vuruldu. Benim dışımdasi. Benim neden öldürülmediğimi hiç anlayamıyorum.”

Benim gibi, Gerard’ın da o asil kalbinde oldukça ağıyük taşıdığını görebiliyordum.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 250/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 251/330

“İyiyim,” dedi. “Çok fazla vaktim yok, o yüzden kısa kmek zorundayım. Korkarım bazı kötü haberlerim var.”

Kanımın çekildiğini hissedebiliyordum. Mary. Kötii habe “ Nedir ?”

“Ben Paris’teyim,” dedi Mary. “Edvvard’dan dolayı budayım, ama o başka konu. Muhtemelen şehrinkurtuluşu^duymuşsundur. ”

“Evet,” dedim, eski arkadaşımla konuşuyor olduğum içhâlâ çok şaşkındım.

“Bu bir rüya, Anne. Müttefikler burada. Bir süredir bun

Sıiç olmayacağını düşünüyorduk.” Durakladı. “Bilmeni istİğim şey şu ki bugün askeri hastanede Kitty’yi gördüm ve.

özellikle düğün tarihim yaklaştıkça, Kitty’yi çok sık dfcünür olmuştum. Ve şimdi onun adını anmak, kalbimdeki emir yarayı yeniden açmıştı.

“Mary, o iyi mi?”“Evet,” diye onayladı Mary. “O iyi. Ama Anne... An

sorun Westry.”Oda bir anda dönmeye başlayınca oturdum ve gelinli

üzerindeki iğnenin etime battığını hissettim.

“Anne, orada mısın?”“Evet,” dedim zayıf bir sesle. “Buradayım.”“O, yaralı,” diye devam etti Mary. “Vurulmuş. Kenti ku

tan Dördüncü Piyade Bölüğü’ndeymiş. Ama savaş sırasıntüm taburu saldırıya uğramış. Çoğu ölmüş. Wcstry, bir şekilhayata tutunmuş.”

“Tanrım, Mary, durumu ne kadar kötü?”“Tam olarak bilmiyorum,” dedi, “ama görünüşe gör

Şey,Anne, iyi değil.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 252/330

“Bilinciyerinde mi?”Hatyeniden cızırdamaya başladı.“Mary, orada mısın?”"Evet,buradayım,” diyen sesi, bir dakika öncesine nazaran

¿aha parazitli ve daha uzaktan geliyordu. Bağlantının bir anda ilebileceğini biliyordum. “Gelmen gerek. Çok geç olma-

Agi! önce onu görmelisin.”«Ama nasıl?” diye bağırdım panik içinde. “Biliyorsun ki

geyahat yasağı var, bilhassa Avrupa’ya.”"Bir yolunu biliyorum,” dedi Mary. “Kalemin kâğıdın var mı?”Mutfakçekmecesini elimle yoklayarak bir not defteri çı-

jtardım. Üzerinde annemin elyazısı vardı ve bu, onu ne kadarçoközlediğimi fark ettirmişti. Bir yıldan fazla süredir evdeydim,fakat hâlâ New York’a gidip onu ziyaret etmemiştim."Hazırım,” dedim.

“Şu kodu not et,” dedi Mary. “A5691G9NQ.”“Bu ne anlama geliyor?”“Bu bir yurtdışı seyahat kodu,” diye açıkladı Mary. “Bunu

dört gün içinde New York’tan Paris’e giden bir gemiye binmek için kullanabilirsin. Ve buraya vardığında, benim daireme gel: Saint Germaine, numara 49.”

Adresi not defterine karalayıp başımı olumsuzca salladım.“Bunun gerçekten işe yarayacağını düşünüyor musun?”

“Evet,” dedi. “Ve herhangi bir sorunla karşılaşacak olursan,Edward Naughton’m adım ver,”

Sanki telefon bağlantısına ve Mary’ye tutunmaya çahşıyor-muşçasma ahizeye sıkıca yapıştım. “Teşekkür ederim, Mary.”Ancak hat, cızırtılar tarafından yutulmuştu. Mary gitmişti.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 253/330

“Gerard, sana bir şey söylemem gerek,” dedim o akşamyemeğinde. Tabağımı bir kenara inim. Izgara somon ve pattesten oluşan akşam yemeği bile ilgimi çekmemişti.

Gerard, “Yemeğine neredeyse hiç dokunmadın,” diyerekaşlarını çattı.

Masanın karşısında, gri takım elbisesinin içinde son derce şık görünüyordu. Savaş, Cabaña Kulüp’ü adeta bir hayalkasabaya dönüştürmüştü. Artık insanların uğultusu ve sigardumanının oluşturduğu o tanıdık bulut yoktu. Bir saksafocu, sahnede tek başına saksafon çalıyordu. Burada olmak, b

bakıma ihanet etmek hissi yaşatıyordu. Savaşta hayatını ka bedenlere, hastanede can çekişenlere yapılan bir ihanet... Btün bunlan düşünerek güçlükle yutkundum.

“Ne söyleyeceksin, aşkım?” diye devam etti Gerard, beyaftez bir peçeteyle dudaklarının kenarına hafifçe dokunarak.

Derin bir nefes aldım. “Güney Pasifik’teyken, bir adamtanıştım. Ben-ben...”f Gerard gözlerini sıkıca kapadı. “Anlatma bana,” dedi, banı iki yana sallayarak. “Lütfen anlatma.”

Başımı olumlu anlamda salladım. “Anlıyorum. Ama evlemeden önce yapmam gereken bir şey var.”

“Nedir?”“Gitmem gerek,” dedim. “Sadece bir süre için.”Gerard, canı yanmış görünse de karşı çıkmadı. “Peki, ge

döndüğünde, tekrar eskisi gibi olacak mısın?Gözlerinin içine baktım. “İşte bu yüzden gitmem gerek,

dedim. “Bunu anlamam gerek.”Gerard o an bakışlarını kaçırdı. Sözlerim canım acıtmış

ve bundan nefret ediyordum. Sol kolu, cansız bir şekilde gö

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 254/330

jn(jen sarkıyordu. ı arı çı tı ımız zaman ar,o as ıyılaıt- _ttan hoşlanmıyordu.“Anne,” dedi, boğazınıtemizleyerek. çcsi biraztitreyince, gücünü toplamak içinbiraz durakladı. Octtsd asla ağlamazdı. “Eğer gereken buysa...Eğer senintümkalbini tekrar kazanmam için bir şansa varsa,bekleyeceğim.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 255/330

fOf t / 0 c r f,e fe i/ ıc ü sÇ o ö & im -

Ertesi sabah, babam beni tren istasyonuna götürdü. New Yoric’a kadar oldukça uzun bir yolculuk olacaktı, ama tek

dil buydu. Mary’nin bahsettiği gemiye binmeden önce bir günlüğüne annemde kalacaktım. Ben varana dek Westry’nin dayanması için dua ediyordum. Ona söylemem gereken ve ondan duymamgereken o kadar çok şey vardı ki.Kalbimden bir türlü mttnek bilmeyen o aşk zerresi, onun kalbinde de kalmış mıydı?

“Annen seni gördüğüne çok sevinecek,” dedi babam. Ne

zaman annemden bahsetse, böyle mahcup görünüyordu. İlişkileri göz önüne alındığında, ‘çok mutlu’ ve ‘anne’ kelimelerini aynı cümle içinde kullanması ise hiç adil görünmüyordu. Yine de bu ayrıntıları görmezlikten gelmeyi seçtim.

“Adresi yanma aldın, değil mi?” diye sordu.“Evet,” dedim, ardından içinde biletimin ve annemin adre

sinin olduğu çantamı gösterdim.“Güzel,” dedi. “Tren istasyonundan bir taksi tutup doğruca

annenin dairesine git. Dikkatli ol, evlat.”Gülümsedim. “Baba, neredeyse bir yıl boyunca bir savaş

öğesinde yaşadığımı unutuyorsun. Sanınm şehirde başımın

besine bakabilirim.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 256/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 257/330

S*r*h)b « > 167

işti. ıtftuı rüzgâr temine dönmüştü. Seattle*tn kenar mahal*telefinden. New York’un hayat doluKokaklarına kadar bunuhissetmek mümkündü

Piyandaki binalar, lılmkareleri gibi ardı ardına hızla ge*çarken, hem yabancı hem de kasvetli bir resimoluşturuyordu.Nihayet taksici, iki yanında ağaçlarınsıralandığı bir caddededurdu.

“İşte geldik, bayan," dedi. Ücretimiödedikten sonra, valizimi aşağı indirerek parlak, kırmızı birkapısı olan tuğlako

nağı işaret etti.“Teşekkür ederim," diyerek merdivenlere yöneldim. Zile

basmamın üzerinden çok geçmemişti ki annem kapıda beliriverdi. Saatin neredeyse on biri göstermesine rağmen makyajlıydı ve üzerinde, omuzlan açıkta bırakan kırmızı bir elbisevardı. Dengesizce tuttuğu martini bardağı, elinde çalkalanıpduruyordu.

"Anne!" diye bağırdı, ardından yeni manikürlü eliyle benikendine doğru çekti. Bardağından fırlayan bir zeytin, yere düşerek yuvarlandı.

Annem sallanarak bir adım gerileyince, çantamı yere atıp onu

tutmak için uzandım. "Dur sana bir bakayım," dedi, doğal olamayacak kadar neşeli bir ses tonuyla, (tözleri dalarak bir süre beni inceledikten sonra, tasvip edercesine başını salladı. "GüneyPasifik sana yaramış, hayatım. Beş kilo vermiş olmalısın.**

Gülümsedim. “Şey, ben-"“İçeri gel! İçeri gel!" dedi ve kırmızı elbisesinihışırdatarak

kapıdan geri çekildi.Valizimi salona sürükleyerek annemi takip ettim.Tavandan

bu küçük salon için fazla büyük ve gösterişli, kristal biravize sar

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 258/330

268 6 -'^ YağmurSonrası

kıyordu. “Burası Windermere gibideğil,”diyerekomzunu ı“ama artık benim evim. Şehir hayatını sevmeye başlıyorum

Beni parke döşemelerin ve Victoria döneminiyansıtan bkoltuğun bulunduğu ön odaya aldı. “Tabii,” dedi, “evi baaşağı yeniletiyorum. Leon bu konuda bana yardımcıoluyor

an

Bu ismi, sanki onu tanımamı bekliyormuş gibi söylemişt“Leon mu?”“İç mimanm,” diyerek, içkisinden büyük biryudum dah

aldı. Ne annemin Seattle’dayken martiniden hoşlandığımde köprücük kemiklerinin göğsünden dışan bu kadar fırğını hatırlıyordum. “Leon, bu oda için leylak renginde ediyor ama ben emin değilim. Camgöbeği çok daha hoşgiderdi. Sen ne dersin, hayatım?”

“Camgöbeği bu oda için biraz cüretkâr olabilir,” dedrüstçe.

“Benim istediğim görüntü tam da bu, tatlım,” dedi elnmdaki duvarda gezdirerek. “Cüretkâr. Baban çok klasBardağındaki son yudumu da kafasına diktikten sonra dadı. “Artık klasik olmak zorunda değilim.”

Onunla babam hakkında tartışmamayı yeğleyerek baolumlu anlamda salladım.

Annem başını iki yana salladı. “Ben de konuşup duruyrum,” dedi, sehpanın üzerindeki çıngırağa uzanarak. “Yorgun

luktan ölüyor olmalısın, hayatım. Minnie’yi çağırayım.” Çanı salladıktan kısa bir süre sonra, benden daha yaşlı omayan, ufak tefek bir kadın beliriverdi. “Minnie, Anne’e o stnı göster»” dedi annem.

Minnie tiz bir sesle, “Peki, hanımefendi,” diyerek valiz

aldı.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 259/330

Sarmh Jia 269

••|yi geceler, bir tanem,”dedi annem, yanağımı okşayarak.»Çok kalamayacağım biliyorum.Ama yarın gitmeden önce

«eninlekeyif dolu bir sabah geçireceğim.Haydi, şimdi git vebiraz dinlen, tatlım.”»İyi geceler,” dedim ve annem tekrar büfenin yolunu tutup

bir cin şişesine uzanırken, Minnic’nin peşinden merdivenlereyöneldim.

Ertesi sabah, üçüncü kat penceremden duyulan bir komasesiyle uyandım. Yastığı yüzüme kapatıp yeniden uykuya dalmayı umsam da o kadar şanslı değildim. Saate birgöz attım. Daha 6:40’ı gösteriyordu, yine de kalkıp giyindim. Annem bekliyor olmalıydı ve gemiye binmeden

önce onunla mümkün olduğunca çok vakit geçirmek istiyordum.Alt kat pencerelerinden içeri süzülen gün ışığı, gece

gördüğümden çok daha kasvetli bir evi gözler önüne seriyordu. Duvarlarda ne bir fotoğraf ne de tablolar vardı. Oysa annem, tabloları severdi.

Mutfağın kapısında beliren Minnie, utangaç bir şekilde,“Günaydın, hanımefendi,” dedi. “Size kahve mi, yoksa çaymı getireyim?”

“Çay iyi olurdu, Minnie, teşekkür ederim,” diyerek gülümsedim.

Çok geçmeden Minnie bir tepsiye koyduğu bir tabak meyve, bir kruvasan, haşlanmış yumurta ve bir fincan çayla birlikte döndü.

Tepsiye göz gezdirdim. “Annemibeklemem gerekmez mi?”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 260/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 261/330

xt jü t sonra apartmandan çıkıp caddeye adım attım.Gemiye tuüineküzere rıhtımın yolunu tutmadanönce beş saatim daha ^ Nereye gideceğimi bilemezbir halde bir taksi çevirdim. “Nereye gidiyoruz, bayan?'”diye sordu taksici.

“Bilmiyorum,” dedim.“Şehirde geçireceğim yalnızca bir- taç saatim var. Bir öneriniz var mı?"

Taksici gülümseyince, altın bir dişi göründü. “Komik. Bucivarda herkes nereye gideceğini harfiyen biliyor gibi görünür.”

Annemin dairesine bakarak omzumu silktim. “Ben de ne

r e y egideceğimi bildiğimi düşünüyordum. Her şeyi planladığımı sanmıştım, am a..."

Taksicinin yüzünde endişeli bir ifade belirdi. “Bakın, bayandedi, "sizi incitmek istememiştim.”

Başımı iki yana salladım, "incitmediniz.”

“Hey," diyerek ceketinin cebinden katlanmış bir broşür çıkardı. “Sanattan hoşlanır mısınız?"

Bungalovda bıraktığım resmi düşündüm. O an yanımda olmasını öyle çok istemiştim ki... "Evet,” dedim."Hoşlanırım."

"Öyleyse sizi Met’e götüreyim.”

"Met?”Taksici, sanki bir çocuğa bakıyormuş gibi bana baktı."Metropolitan Sanat Müzesi.”

“Tamam,” diyerek gülümsedim. "Harika.”"Umarım aradığınızı bulursunuz,” dedi taksici,bir gözkır

parak."Ben de öyle umarım,” dedim veona cüzdanımdan üç adet

buruşmuş kâğıt para uzattım.Çok geçmeden girişinde kocaman, fildişirengi sütunların

dizili olduğu, muazzam taş binanınönündeydim. Merdiven-

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 262/330

feri tırmanıp çift kanatlı kapıdan girdim ve doğruca il^danışmaya yöneldim.

“Affedersiniz, hanımefendi,” dedim. “Acaba burada f>sız ressamlarına ait tablolarınız var mı?”

Hemen hemen annemin yaşlarında olan kadın,gözlerini kitabından ayırmayarak başını evet dercesine salladı. “Elbettevar, bayan. Hepsiüçüncü katın doğu kanadında bulunuyor ’’

“Teşekkür ederim,” diyerek yakındaki asansöre yöneldimBurada Gauguin’in herhangi bir resmini bulabileceğimidüşünmenin aptalca olduğunu biliyordum. Yine de bungalovdaki

o küçük resmin, diğer eserleriyle bir benzerlik taşıyıp taşımadığını bilmek için can atıyordum.Tita, bungalovun asıl sahibi hakkında haklı olabilir mi, diye geçirdim içimden.Peki ya onun laneti hakkında?

Üçüncü katta asansörden indim. Annesinin elinden sıkıctutmuş, kırmızı balonlu küçük bir çocuk ve bir güvenlik görevlisinin dışında kat bomboştu.

Tablodan tabloya gezinerek, altlarındaki levhaları okumaya başladım: Monet, Cezanne ve ismini bilmediğim diğerleri... Nihayet tüm salonu karış karış gezdikten sonra bozguna uğramış bir halde asansörün yanındaki bir bankoturdum.

“Affedersiniz, bayan.” Sesin geldiği yöne bakınca, güvenlik görevlisinin yanıma geldiğini gördüm. Gözlüklerini burnnun üzerine indirerek, “Aradığınızı bulmanıza yardımcı olalir miyim?” diye sordu.

Gülümsedim. “Ah, önemli bir şey değil. Bir ressamıeserini burada bulabileceğime dair gülünç bir fikre kapılmıtım. Ama yanılmışım,”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 263/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 264/330

yaklaştıkça, bu fikir o kadar da ihtimal dışıg ö r ü n m e m e başlamıştı.

Resimde, sazdan çatısı olan bir bungalovun yanında san bir amber çiçeği ağacı görünüyordu. Bizim bungalovumu> Kumsalda adalı bir kadın geziniyordu. Bu tablo, bungalovdaki

resmin manzarasına eşlik ediyor gibiydi; birbiri ardına çekil,

miş iki fotoğraf karesi gibiydiler.Bir adım gerileyerek bir levha ya da tablonun orijinalinetarihine, özellikle de ressamına dair bir ayrıntı aradım. Amaduvar bomboştu.

Kapıyı açıp koridora uzanarak görevlinin dikkatiniçekme

ye çalıştım. “Affedersiniz, bayım,” diye fısıldadım.Başını olumlu anlamda sallayıp yanıma yaklaştı.“Evet?”

“Rahatsız e ttiğim için üzgünüm, ama bu odanın tamiratnedeniyle kapalı olduğunu söylemiştiniz. Acaba resimlerin yanındaki bazı levhaların kaldırılıp kaldırılmadığını biliyor musunuz? Hakkında bilgi edinmek istediğim bir

resim var da...”Adam gülümseyerek, “Yardımcı olabilir miyim, bir bakalım,” dedi.

İçeri girdiğimizde, tabloyu işaret ettim. “İşte bu.”“Bu resmi biliyorum,” dedi. “Çok özel bir tablodur.”"Kimin tablosu?”“Bay Paul Gauguin,” diyerek gülümsedi. “Onu ön plandaki

adalı kadın tasvirinden ve imzasından tanıyabilirsiniz.”Hayranlık içerisinde, başımı iki yana salladım. “İmza mı?”“İşte tam burada,” dedi, sol alt köşeyi işaret ederek. Ressa

mın imzasını atmak için kullandığı san boya, amber çiçeklerine karışmıştı.

hu Gauguin- diye geçirdim içimden.Keşke

Ia olsaydılik görevlisi, “Bir tane de burada var,” diyerek, bir-

\ j ım ötcdeki daha büyük bir tab loyu işaret etti. Resim-** ma taktığı plumer ia ile çıplak göğüslü bir kadın gö-

«tu Benzerliği fark ettiğimde, bir an nefesim kesildi.iiinüy0

Resim dek ikadın, Ateanın aynısı.

geni adeta büyüleyen kumsal manzaralı tabloya geri dön-“Bu resmi ne zaman yaptığın ı biliyor musunuz acaba?”durn-

“Tahiti’deolduğu zamanlar,” dedi, “ 1890’h yıllann başında”

“Tahiti mi?”“Evet, ya da o civarlarda,” diye yanıtladı. “Söylentiye

göre, vaktini o civardaki adalarda geçirirmiş. Hatta eser lerinden bazılan, bazen oradaki yerlilerle takas yapan bir kaptanla birlikte geliyor. Bir paket sigara karşılığında, paha biçilemez bir resim.” Başını iki yana salladı. “Düşünebiliyor musunuz?”

Adadan ayrıldığım gün duyduğum paniğin aynısını hissederek evet dercesine başımı salladım. O resmin sonsuza dekkaybolabileceğini biliyordum. “Adadaki yaşamı hakkında herhangi bir şey biliyor musunuz?”

“Sadece münzevi bir hayat sürdüğünü biliyorum,” dedi.“Küçük kulübelerde yaşayıp yan yaşında kadınlarla birlikteolur, sık sık da talihsizliklerle karşılaşırmış. Tek başına, frengiye bağlı kalp krizinden ölmüş. Bana soracak olursanız, o kadar da mutlu bir hayat değil.”

Başımı sallayarak onayladım. İşte şimdi hepsi anlaşılıyor. Bungalov. Resim. Tita ’nın uyarısı. Lanet.

Onu takdir edercesine güvenlik görevlisine baktım. “Nasıloluyor da Gauguin hakkında bu kadar çok şey biliyorsunuz?”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 265/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 266/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 267/330

f à , 0 e ş i n c t '

ffiıpb Mary’nin söylediği gibi yurtdışı seyahat kodu işe ya-I famıştı. Rıhtımdayken ellerim titremiş, genç ve kuşkucu

(0 asker de bana fazlasıyla şüpheyle bakmıştı. Ancak Edward |«jMghton’ın adım verdiğimde, üzerine kamara bilgilerimin 1 'tizdi olduğu bir kâğıt uzatıp eliyle gemiye geçmemi işaret i

cdLYorucu yolculuğun son gününde deniz tutması yüzünden 1

rengimsolmuş bir haldeyken, bu zahmeti boşuna çekip çek- 9 mediğimi merak ediyordum. Ben Westry’yi görmeye gidiyor j olsambile o beni görmek isteyecek miydi? Bora Bora’daki I gergin vedalaşmamızın üzerinden bir yıldan fazla bir süre g eç -1 inişti ve o günden beri Westry ne aramış ne de bir mektup yazmıştı. Avrupa’daki savaşın şiddeti göz önünde bulundurul

duğunda, bu dediğim elbette zordu, ama en azından deneyebilirdi. Denememişti bile.

“Kıyıya yanaşıyoruz,” diye bağırdı koridordaki bir görevli. “Tüm yolcular, eşyalarınızı toplayın.”

Küçük pencereden dışarı baktım. Puslu havanın ardında, uzakta bekleyen hareketsiz Le Havre Limanı görünüyordu.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 268/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 269/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 270/330

gdrfön E ve t gö zlen değ işm işti Gözlerine derin Htr $,ve ben. hikâyeyi öğrenmek içincan aöyoıdZ/^

“Ya Edw3rd?” İsim,gecenin ağır atmosferinde .di ve dudaklarımdançıkar çıkmaz, sorumu geri aiahdfifitfinfc.

“Edteard diye biri yok.” dedi Mary. ifadesiz bir«. u k Sonra da Istkışlamn pencereye. Paris’a» parıldayan tşıklartm

ve yo kla rd ak i büyükSemeNeh n ne çevirdi. “Artık yofc " gtmz daha durakladıktan sonra, yeniden bana döndü.senin -çın de uygunsa bunlardan bahsermemeyı yeğlerim.“

Boşum hızlıcasallayarak onayladım. “Buradaneler yaşg.iliğim aritmin edemiyorum. Yani işgal sırasında...”

Ütey, elim seyrek saçlarının arasından geçirdi. “Tek ke-iımeyte korkunçtu. Anne.” dedi “Bir Amerikalı olarak hâlâ binada oiduğnmtçm şanslıyım. Neyse ki üniversitedeÖğren, ü şm Fransiacamn buna çok yardmıı dokundu.Edanmtm ayarladığı ” Sanki Eduvard’m adını anmak, onu simdendin,yormuş gibi durakladı. “Onun ayarladığı bazı belgele; kimli- p m saklamamı sağladı. Direnişçilere yapt ığ ım yardımlargEfemüiMk tutul ursa. yakalanmamış olmam ram bîr mucüar ’

“Mary. ne kadar da korkunç. Çök cesursun.**nakışl u r fcgyin ve sâ ğık görünüyordu. “Nazı i er her yen

haneni esüyoftarci*. ’ «fiye devamom . “Yanlış bir şey shjis-yaaait rinan, yanlış şekilde aka*cqp aksırsan. anında sorguyaszfidtyeiRiıııı. Ve0 ¿avaiit Yotıudi aileler, evlerinden çdonlfi 'hac“-EhoTihhıyoroh kapm suret erci. “Bu- busada üç iane vankBoodanoe-hemen ışeğT,»ıı<ta. lort «i-sılik bir uie Ontan *ar-kaaaaşt ■firraadih ’ -.- d famn kovaya kaldırdı. “ama çak fflÇİMtaMpk.- Bfp fidmkfiHBcefcier mi. İm a bilir.“

lükle göderirm kırpıştırdım. “ Ah, Mary.", cok acı veren bir başka antyıkovmak fhktyttnmŞ'

wınl iki vana salladı.Sonra elbısesmm cebmrîen Kir metv^Kat^1*Aficdersm,”dedi Vtoy “Seninle bunları kr>fiöşabd«>

sacıoıştını, ama bütün bu olanlar çok acı verici."

glljj- {uttuğumda, bi leğindeki küçük, pembe yara

izimfark

gec3 Betadaki antlar, hızla geri gelmişti. "Ifirfen," ete-_ ‘Geçmişten konuşmayalım.”

Viarv bir iç çekti. “Korkarım hep benimle olacaklar ’•\xna şehir kurtarıldı.’' dedim, olumlu bir taraf aray arak-EvetÇdiye yanıtladı Mary. “B ir mucize Biram Nnm k

tamamen yanıp kul olacağım duşünmüşrûk *-Mary.“ derdim, temkinli bir şekilde, “naat! oldu da buraya

afttin? Buraya gelme sebebin... Bora Bora’dan ayrılmadan jffff»sana verdiğimmektupmuydu?”

Kucağında birleştirdiği ellerim ovaladı “K eşk e cevap oigsetar basir olsaydı.” dediöziemdofu bir seste. Tfeytr barayapinekle aptallık ettim.”

Biran için onu yaşayacağı uzâmâlerden korumak açkım,3Kkfuhtı Vfarv ye vermemiş olmay ıdiledim. Ötie yandanmektupolmasaydıMary, Paris'te otaayaea kîç fi y e düşündüm. €kzaman Weatry’yi huiup beni arayamayacakmİfikİy* terimizm«asılkesiştiğinehayret ederken.. kendi hikâyemin«rifisğ» ha*iar anunic mm de mutlu httme&rm asrzui uy ordum

“Peki, burada sonra, rsereye gbdecekfin?” diye scodb«*.Sihânde ş» olacağınadair bir şam t anyordum: fir torpmh. hafif bir rin w h n , herftaoggi b*rşey. ....

Ama. onun yerme twutea pencereden fiştin SmBes ■8«ı» beoüar ka rar1vermedim. “

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 271/330

284 ö-',rT|Yağmur Sonran

Dışarıda Paris’in ışıklan panldıyordu. Westry’yi düşüce, içimi bir sevinç kapladı. O da orada, bir yerlerdeydi

“Yann benimle hastaneye gelecek misin? Onu göreceğimson derece gerginim. Yani bunca... bunca zamandan sonra ”

Mary’nin gözlerindeki sis, bir an için kayboldu. “Tabii gcleceğim,” dedi. “Biliyorsun musun, Stella da burada.”

“öyle mi?”“Evet,” diye devam etti. “Geçen aydan beri burada.”“Peki, ya Will?”“O da burada. Yaklaşık bir ay içinde evlenecekler.”“Bu harika,” diyerek gülümsedim. “Onu görmeyi çok is.

terim.”“Will ile birlikte birkaç günlüğüne güneye seyahate çıktı-

lar,” dedi. “Seni göremediği için üzülecektir.”“Hastaneye gitmek için sabah kaçta çıkmamız gerekiyor?’Mary, tekrar pencereden dışarı göz attı. “Ziyaret saatleri,

saat dokuzda başlıyor. Sabah ilk iş, bir taksi çağınnz. Odankoridorun sonunda - soldan ikinci kapı. Çok yorgun olmalısın. Git, biraz dinlen.” Gülümsemek için elinden geleni yaptıysa da dudaklarının kenarlan taş kesmiş gibiydi. Sanki kederyüzünden felç olmuştu.

“Teşekkür ederim, Mary,” dedim, valizimi alarak.Yatak odasına giden maun panellerle kaplı koridora dön

meden önce, son bir kez salona baktım. Mary, ellerini kucağında birleştirerek koltukta hareketsiz bir şekilde oturmuş,Seine Nehri’ne ve özgür Paris’in parıltılarına bakıyordu.

Burada, bu duvarların arasında bir şeyler olmuştu.Evet, kelimelerle anlatılamayacak şeyler. Bunu hissedebiliyordum.

Sarah Jb A 2 8 5

. j e uzakta beliren hastanen in devasa cephesine bakar- jlcii«12

jylary’ninelini sıkıca sıktım.Gökyüzünde pırıl pırıl par-an güneşerağmen binanın çevresi gölgelerle kaplıydı.Yutkundum. “Bubina neden bu kadar...”«Korkunç mu görünüyor?”

“Evet,”dedim, gözlerimi kısıpen üst kata bakarken.«Çünkü müttefikler gelm ede n ön ce burası korkunç bir yer

di/’dedi Mary.Mary, eskiden Beaujon Hastanesi olarak bilinen ve Paris’in

en büyük hastanesi olanbu on iki katlı, gri binanın, bir zamanlar Nazilerin elinde olduğunu anlattı . Bina ele geç irildikten sonra, bir cerrah olan Tümgeneral Paul Hawley, Almanların Yahudi ve PolonyalIlar üzerindeki tüylerürpertici deneylerinde kullandıkları odalar dolusu tıbbimalzemeyi boşaltarak binayı temizlemiş ve şimdik i haline dönüştürmüştü. Binanın en üs t katına çizilmiş olan kızılhaç, banagöre bir haçtan çok bombardıman uçağını andı-nyordu.

Mary, birkaç kat yukarıdaki bir pencereyi işaret etti. “Şurayı görüyor musun? Yedinci kattaki açık pencereyi?”

Başımı olumlu anlamda salladım.“Orada PolonyalI bir kadın ile bebeğini bulmuştum,” dedi

sessizce. “Açlıktan ölmüşlerdi. Nazi doktorları, onları birdeneyde kullanmışlardı. Bir pencerenin ardından onları seyrediyor, bütün süreci belgeliyorlardı. O kâğıtları okudum. Kadının ölmesi dokuz gün sürmüştü. Bebeğinin ise on bir.”

Bir ürperti sarmıştı bedenimi.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 272/330

286 Y/tfmur Sannts)

“Ama dehşet sona e rd i/’dedi Maıy. ‘Tümgeneral Paw| burayı alttlst etti. Son iki hafta içinde, hastaneye neredeyse bin

hasta kabul edildi ve daha fazlasını bekliyoruz Gözlerimi yedinci kattan alamıyordum."Anne?" "Efendim.” diye mırıldandım zayıf bir sesle.“Bunu hazır mısın7" "Öyle olduğumu umuyorum.”

Birlikte merdivenleri çıkıp binaya girdik. Karanlık koridorlarda,soğuk ve kasvetli birhava hâkimdi. Duvarlar ovalanarak temizlenmiş, yerler cilalanmış olabilirdi, ama dehşetinkokusuhâlâ buradaydı.

Maıy,asansörün dokuzuncu kat düğmesine basıncayükselmeye başladık. Paneldeki ışıklı rakamlar değiştikçe, ka-

tlımda türlü türlü düşünceler dönüp duruyordu. Birinci kat,

ikinci kat... Beni tanıyabilecek kadar kendinde midir? Üçüncü kat... Beni hâlâ seviyor mu? Dördüncü kat... Peki, ya bundan

sonra ne olacak ?“Ah, Maıy,'* dedim, sıkıca koluna yapışarak. “O kadar kokuyorum ki."

Maıy, ne beni cesaretlendirmek için bir şey söyledi ne de kokulanını aniıyormuşgibi göründü. "Buraya gelmekle doğru olanı

vaptıa" dedi. "Her ne olursa olsun, bir sonuca varmış olacaksın."Biriç çektim."Kitty ile hiç konuşuyor musun?”Maıy, bir an için rahatsız olmuş göründü. Yüzündeki ifa

deden geçmişimizi ve adadaki sorunlarımızı öğrendiğini anlamıştım.

“Konusu açılmışken." dedi gergin bir şekilde. “Sana söylememgereken bir şey var. Seni aradığımdan beri-”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 273/330

„f beşinci katta aniden durdu ve bir doktor ile iki •AS‘ . erj girerek konuşmamızı yanda kestiler.

^ kuzuncu katta asansörden çıktığımızda, gördüğüm man- ^Lşısında nefesim kesilmişti. Belki üç yüz, belki de daha

sayıda yaralıadam, üzerilerine koyu yeşil, yün battani- örtülmüş bir vaziyette, portatif karyolalann üzerinde ya-yölernyofd“-

“Burası oldukça yoğun bir kat,” dedi Mary. “Burada birçok0 vaka var.”

Kalbimdeli gibi çarpıyordu. “O nerede?” dedim, çılgına

dönmüşbir halde etrafıma bakınırken. “Mary, beni ona götür.”Ya k l a ş ı k benim yaşlarımda bir hemşire, bize doğru yaklaştı.Gayetsoğuk bir şekilde, Mary’yi başıyla selamladı. “Bugün¡¿nü olduğunu sanıyordum.”

“Öyleyim,” dedi Mary. “Arkadaşım için buradayım. BayGreen’i ziyaret etmek istiyor.”

Hemşire bana şöyle bir baktıktan sonra, tekrar Mary’yedöndü. “Westry Green mi?”

Onun adını başka bir kadının ağzından duymak, baştanaşağı ürpermeme neden olmuştu.

“Evet,” dedi Mary. ‘Westry Green.”Hemşire bana döndü. “Ya siz kimsiniz?” diye sordu gözlerini

kısarak.“Anne,” diye mırıldandım. “Anne Calloway.”"Pekâlâ,” dedi hemşire, Mary’ye imalı bir bakış atarak. Ar

dından arkasındaki bir oda dolusu adama göz attı.“Bundan pek emin değilim...” Bir iç çekti. “Bir bakayım.”

Hemşire bizi duyamayacak kadaruzaklaştığında, Mary’ye döndüm. “Anlamıyorum. Nedenbu kadar tuhaf davrandı?”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 274/330

Mary’nin bakışları odada, pencereden dışanda, benimzüm dışında herhangi bir yerde geziniyordu.

“Mary,” dedim yalvarırcasına. “Neler oluyor?”Mary, “Haydi, biraz oturalım,” diyerek, kolumdan tu

beni birkaç adım ötemizdeki banka götürdü. Başımındeki bir saat, yelkovanının her hareketiyle benimle alayordu.

“Seni aradığımda, bunların hiçbirinden haberimyoktu”dedi Mary. “Bilmediğim şey şuydu ki Westry-”

Ahşap zeminde tıkırdayarak yaklaşan ayak seslerinyunca, ikimiz de o yöne baktık. Tanıdık bir yüzün yakğını gören gözlerim, iri iri açılmıştı. “Kitty!” diye bağıayağa fırlayarak. Geçmişte yaşananlara rağmen eski dmun kollarına koşarak, onu kucaklamak isteğine karşı miyordum.

Ancak Kitty ile göz göze geldiğimde, aniden durdumlar Kitty’nin değil, bir yabancının gözleriydi. “Merhaba,gayet soğuk bir şekilde.

Mary ayağa kalkarak yanıma geldi. “Kitty,” dedi, “AWestry’yi görmek için çok uzun bir yoldan geldi. Westry’ye götürebiliriz diye umuyorum.”

Kitty’nin suratı asıldı. “Korkarım bu mümkün değilYanmaya başlayan gözlerimi güçlükle kırpıştırarak, b

iki yana salladım. “Neden, Kitty?” diye haykırdım. “Çkötü yaralı? Yoksa bilinci yerinde değil mi?”

Kitty nişan yüzüğüme baktığında, keşke onu çıkarmakıl etseydim, diye geçirdim içimden. Az önce bizi karşıhemşire, yeniden belirerek Kitty’nin yanına geldi. Benden U sakh orlar?

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 275/330

„^¡((y" dedim yalvarırcasına, “sorun ne?”«Üzgünüm, Anne,” dedi soğuk bir şekilde. “İşin aslı şu ki

s e n i görmek istemiyor”0da bir anda dönmeye başlamıştı. Ayakta durabilmek içi

Ntıry’nin koluna yapıştım.Tanrım... Seattle’dan buraya onca I geldim ve şimdi ona sadece birkaç adım uzaklıktayken

W görmek istemiyor, öyle mi?

“An lamı yo rum , ”diye kekeledim, midemin bulanmaya başladığınıhissediyordum. ‘‘Ben sadece-”Kitty ellerini kavuşturarak arkasını döndü. “Tekrar,çoküz

günüm, Anne,” dedi uzaklaşırken. “Her şeygönlünce olsun.” Kitty’nin koridorda ilerleyişini, sonra da sağadönerek bir

perdenin ardında kayboluşunu izledim.“Haydi, gidelim, Anne,” diye fısıldadı Mary, elimi tutara

“Çok üzgünüm, tatlım. Seni buraya getirmek benim hatamAçıklamam gerekirdi-”

“Neyi açıklayacaktın?” diye bağırdım. “Âşık olduğum teadamı görmemin, en iyi arkadaşım tarafından engelleneceğni mi?” Koridorda yankılanan kelimelerimi dinlerken, ne kaddoğru olduklarına ben de şaşırmıştım. Gerard ile nişanlı olablirdim, ama kalbimdeki kişi daima Westry olacaktı. Elimi hızçekerek Mary’den kurtardım. “Hayır,” dedim, kararlı bir şekild

Mary’yi geride bırakıp, yaralı adamlarla dolu olan odaydaldım. Asansörün yanmdayken boğuk bir şekilde duyulasesler, şimdi artarak iniltileri, gevezelikleri, ağlamaları, kahkahaları yayıyordu. Kattaki insan duygularının çeşitliliği, d

lirtici boyutlardaydı.Yatakların arasındahızla ilerliyor, birbiriardına yuztenKözden inciri v<Ar<lıımK imisi Hana

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 276/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 277/330

rw

SarahJio *-■ ¿yi

olumsuzca salladım. “Ama NVestry, o ben imdi i’1

p badını, perdeyi bırakıp yüzümü Mary’nin omzu-I İr k “¡citty bunu nasıl yapabildi? Nasıl yapabildi,

çenemi kaldırıp, tozpembe bir mendille hafifçe yalanma dokundu. “Çok üzgünüm, tatlım,’’ dedi. “Haydi,

■ gidelim"^ ary’nin peşinden asansöre doğru ilerlerken aniden dura-. çantamdan bir kâğıt ve kalem çıkardım.Ben banka oturup kâğıda bir şeyler karalarken, Mary şaşır

ı ş görünüyordu. “Ne yapıyorsun?”Birkaç dakika sonra ayağa kalkarak ikiye katladığım kâğıdı ona

gzatnm. “Yann, ben gittikten sonra, bunu Westry’ye verir misin?”Mary kuşkuyla ona verdiğim kâğıda baktı.“Kitty, buraya göndermeye çalıştığım her mektuba engel

olacaktır,” diye devam ettim. “Tek umudum sensin.”Mary elindeki kâğıda dikkatle baktı. “Ona hâlâ bir şeyler

söylemek istediğinden emin misin?”Başımla sözlerini onayladım. “Bunu okumasını istiyorum.”“Öyleyse bunu alması için gereken neyse yapacağım,”

dedi, fakat sesinde beni endişelendiren bir gerginlik hissediliyordu. “Yann, sabah vardiyasında çalışıyor olacağım. O zaman bunu ona vermeyi deneyebilirim.”

Mary’nin yüzünde bana güven verecek bir işaret arayarak,“Söz mü?” diye sordum.

“Evet,” dedi yumuşak bir sesle. Bitkinlik, sesinin içine işlemişti. “Elimden geleni yapacağım.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 278/330

V 292 Yağmur Sonrası

Seattle,Westry’yi aklımdan çıkarmayayetmemişti.Paris’teki kötügünden bu yana, bir aydan fazla zaman geçmişti. Fakatcvdekiyaşamımda beni oyalayan şeylere ve yalnızcahaftalar kalmış olan düğünüme rağmen, onu ne aklımdan ne dekalbimdençıkarabilmişim. Her telefon çaldığında yerimdensıçrıyor, hersabah hevesle postacıyı bekleyerek pencerenin önündeoturuyordum.Herhalde Mary’ninona verdiği notu okuduktansoma

bir şeyler yazacak ya da arayacaktı. Neden yazmamıştı?Maxine ile birlikte şehre inmek için hazırlandığımız sakin

bir salı sabahı, kapı zilinin çaldığını duydum. Çantamı aniden bırakınca, rujum yere düşerek kanepenin altına yuvarlandı.

“Ben bakarım,”diye seslendim Maxine’e. Ön kapıyıaçtığımda, bir postacıyla karşılaştım.

“Günaydın, bayan,” dedi. “Bayan Calloway?”“Evet,”dedim. “Benim.”Bana küçük bir za rf uzattı. “Sizin için bir telgraf var,” dedi

sırıtarak. “Paris’ten. Şuraya bir imza alabilir miyim?” Yüreğim hafiflemiş bir halde postacının gösterdiği yeri

imzaladıktan sonra odama çıkan merdivenlere koştum.Kapıyı

kapattım ve zarfı yırtarak açtım. İçinde, daktiloyla yazılmış beş satırlık, san bir kâğıt vardı. Kâğıdı ışığa tutarak derin bir nefesaldım.

Seyahatten erken döndüm STOP Mary öldü STOP18 Eylü l sabah ı kendin i asmış STOP Edward# onun kalbini tamir edi lemez bir ş e k i l d e k ı r d ı s t o p

Av ru p a'd a n s e v g i v e i y i d i l e k l e r im l e ,S te lla STOP

. 0k perdesi kalkana kada r kelime leri sin-W rcesjne uzunca bir süre elim dek i kâğıd a baktım.

^ d i y e bir ç ığlık at tım. Hayır, hayır, M ary Ola m az.'0 1 ,nin ^özlerindeki hüznü ve tereddüdü hatırladım,¡viary »ıuı © yP bir kadının dayan abilece ğinden çok daha fazla acı

ama bu şekilde bir son vermek de neyin nesiydi?sil y a p ab il d i? Gözlerimden yaşlar süzülürken , kâğıdı

na

^tunjp yerefırlattım.Çokgeçmeden kalp atışlarım daha da hızlandı.Yüce Tartıll a onun ne zaman kendini astığım söylem işti? Buruş-

^ kâğıdı yerden aldım.18 Eylül. Hayır. Hayır, bu olamaz. pehşet içinde gözlerimi d uv ara d ikt im. Mary, ha stan ey i z i-

yget ettiğimiz günün ertesi günü mesaisine hiç gitmemişti.Yazdığımo notu Westry’ye iletme şansı bulmadan önce ölmüştü-

"Hazır mısın?” İki hafta sonra, d üğü n g ünümüzün sabahında ,Gerardkapıda bekliyordu. Geleneklere burun kıvırmış ve benia l ıp ,törenden önce kiliseye götürmek için ısrar etmişti. Belkide başka türlü gelmeyeceğimden endişe ediyordu.

Smokininin içinde, gösterişli bir şekilde kapıda bekleyenGerard’a baktım. Yakasında iftiharla tutturu lmuş, harika, beyaz bir gül vardı. Annemin kelimeleri kulağımda çınlad ı:Evleneceğin adamın seni sevdiğinden, seni gerçekten sevdiğinden emin ol.

Paris’teki hastanede, Westry ve Kitty’nin yakınlaştığı o anıdöşündüm. Beni bekleyeceğini, beni hâlâ sevdiğini zannederken ne kadar da safmışım, diye geçirdim içimden.Ve artık o

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 279/330

rak bir k ez daha kalbimin üzerine yerleşmiş°ynuH ı 5V

O fis y d tı/ıc i' Ğ S c b /u /n /

ardında batan güneş, ufukta sadece pembe bir çizgi bırakmıştı.Elimdeki mendille gözyaşımı silerek gülümsedim. “Elbette,

büyükbabanla evlendim. Yoksa öyle yaptığıma sevinmedinmi? Ne de olsa, başka türlü burada olamazdın.”

Jennifer, bu cevaptan memnun olmuşa benzemiyordu.“Yani, varlığımı aşk yarana mı borçluyum?”

“Saçma,” dedim, onu avutmaya çalışarak. “Büyükbabam

seviyordum.”“Ama Westry’yi sevdiğin gibi değil.”Başımı sallayarak onu onayladım. “Aşkın bin bir türlü hali

var. Hayatım boyunca bunu anladım.” Gerard’ı - güçlü, güvenilir Gerard’ı düşündüm. Burnunu yanağıma sürtüşünü, sa bahlan beni gazete, az pişmiş yumurta ve kızarmış ekmeklekarşılayışım özlüyordum. Ben ona yalnızca bir parçamı verirken, o tüm kalbini bana vererek bütün hayatınıbana adamıştı. Benim kalbimdeyse, içinde sönmeyen birmumun yandığı, kilitli bir oda vardı.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 280/330

“Ah, büyükanne,” dedi Jennifer, başını omzuma yag|a rak. “Bu hikâyeyi neden bana daha önce anlatmadın? BUyıl onu kendine saklamak, çok yalnız hissettirmiş olmalı1

Madalyonuma dokundum. “Hayır, tatlım,” dedim. “ayalnız değildim. Biriyle aşkını paylaştığın zaman bu bir sliğine de olsa, onu daima kalbinde taşırsın.” Madalyonu a

bungalovun döşemesine ait küçük tahta parçasınıavucumadüşürdüm. Jennifer hayranlıkla avucuma baktı.

“Hayır,” dedim, bir kez daha, “asla yalnız değildim.”Jennifer kaşlannı çattı. “Peki ya Kitty? Westry? Onlan b

mayı hiç denemedin mi?”“Hayır,” dedim. “Büyükbabanla evlendiğim gün, büt

bunlara boş vermeye yemin etmiştim. Bunu yapmakzorun-daydım. Büyükbaban, bunu hak ediyordu.”

“Peki ya bungalov, resim? Tita’ya verdiğin söz ne olacaTita’nın adaleti sağlamak hakkında söylediklerini hatırlasa

Üzerime ağır bir yorgunluğun çöktüğünü hissettim. “Umadım,” dedim dürüstçe.

Jennifer başım kararlılıkla sallayarak, “Seninle birlikteliyorum,” dedi.

“Benimle mi geliyorsun?”“Bora Bora’ya.”Gülümsedim. “Ah, hayatım, çok tatlısın, ama ben gerç

ten oraya gitmeyi hiç ”“Evet,” dedi Jennifer, kaygılarımı görmezlikten gelerek.

leri, heyecandan çılgına dönmüş gibiydi. “Birlikte gideceğizBaşımı iki yana salladım. Hikâyeyi anlatmak, eski yara

mı tekrar açmıştı ve açıldıkları ilk gün kadar acı veriyorla“Bunu yapabileceğimi sanmıyorum.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 281/330

nitcf gözleriminiçine baktı.“Anlamıyor musun, büyür<>Görmüyormusun? Bunuyapmak zorundasın.”

t Tahitiadalarının üzerinde alçalırken titreyip sallanıyori)?®**«Her zamankinden biraz fazla türbülans yaşıyoruz,” dediAvustralya aksanlı, erkek bir uçuş görevlisi. “Sıkı tutunun.Kaptan, az sonra bizi sağ salim indirecek.”

Gözlerimi kapattımv e yıllar önce, yanımda Kitty ile BoraBora'ya yaptığım o uçuşu hatırladım. Başhemşire Milde j and, bizleri tehlikelerle dolu ada hakkında uyarırken, onukorkuyla dinleyen bir kabin dolusu hevesli hemşireyi hatır-ladım. Kitty’nin hafifçe koluma dokunarak onunla geldiğimiçin bana teşekkür edişini ve bundan memnun olacağıma sözverişini hatırlayarak bir iç çektim.Eğer yapabilseydim, tüm bunları geri alır mıydım?

Uçak hızla sarsılınca, Jenntfer bana döndü. “Endişelenme, büyükanne,” dedi sevgi dolu bir sesle.

Jennifer’ın elini sıkıca tutarak genç çiftlerle dolu kabinegözgezdirdim. Bunlar muhtemelen balayında olan çiftlerdi.Sağımızda oturan bir çift, pencereden dışan bakıp altımızdakiadayı seyrederken, genç adam gelininin saçım nazikçe okşa-yıp elini öptü. Onları kıskanmadan edemiyordum. Bu adayı bu şekilde, savaş zamanının karmaşası olmadan buldukları için ne de şanslılar. Yeniden yirmi bir yaşında olmayı istedim.Yanımda VVestry’nin oturmasını ve her şeye bu noktadan ye-

niden başlamayı...“Hazır mısın?” diye sordu Jennifer, beni düşüncelerimdençekip çıkararak. Uçak yere inmişti. Çabucak ayağa kalktım

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 282/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 283/330

Sar,ıh Jio 299

1Wır

d

tüyerek pencereye yanaştım. “Kumun şekli... Bu

t tuhaf* Nedir o?” diye sordu Jcnnifer, yanıma koşarak. “Ne gö

jjyorsün?»pekâlâ, yanılıyor olabilirim, ama sanırım bu otel eski

„ ¿ h i nüzerine inşa edilmiş!” diye bağırdım. “Bu kumsalı,yla nasıl birleştiğini, ışıl ışıl suların altındaki bu kayalıkla

n t a n ı y o r u m .”Bir an Başhemşire Hildebrand’ı, Kitty’yi ya daJ>ir iç çektim denizden çıkıp bana doğru yürüyen Westry’yigörmeyi umarak başımı iki yana salladım. “Yeniden buradaolmak, bu çok...” Kapılan açıp balkona çıktım. Jennifer, pe-şimden gelmedi.

“Biraz yalnız kal, büyükanne,” dedi usulca. “Ben içerideolacağım.”

Balkondaki hasır sandalyeye oturarak zihnimi ve kalbimi,aşina olduğum dalgalann büyüsüne bıraktım.

Bir saat sonra odaya girdiğimde, Jennifer’ı yataklardan bi-rinde uykuya dalmış halde buldum. Gömme dolaptan yedek

bir battaniye çıkanp yavaşça üzerini örttükten sonra, masanınözerindeki kâğıt destesine uzandım. Nereye gitmemgerektiğini biliyordum.

Tatlım, Biraz yürüyüşe çıkıyorum. Seni uyandtrmak istemedim.

Akşam yemeğinden önce dönerim.Sevgi/er,

Büyükannen

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 284/330

Hasır şapkamı alıp otelden çıktım. Bikinili kadınların,k ı z g ı n

güneşin altında uzanıp güneşlendikleri havuzu ve çiftlerin meveli kokteyllerini yudumladıkları ban geçtikten sonra, nihay

kumsala varmıştım. Kıyı boyunca dizilmiş tek tük evlerin dışmda kumsal, onu bıraktığım günkü kadar sakin ve el değmemiş

Bir anda yeniden yirmi bir yaşındaydım. Üzerimde hemşire önlüğüyle revirdeki uzun bir mesainin ardından gizlickumsala kaçmıştım. Takip edilmediğimden emin olmak içiomzumun üzerinden geriye bakıp duruyordum ve kalbim,onu

görme beklentisiyle deli gibi çarpıyordu.Kumsal boyunca güçlükle ilerliyordum. Ayaklarımın a

tındaki kum, artık daha ağır hissettiriyordu. Ahumdan süzlen bir damla teri sildim ve kırış kınş olmuş yüzümü güneşin

Acımasız ışınlarından korumak amacıyla şapkamı biraz dahIşağı çektim. Sonra biraz duraklayıp, palm iyelerle sıralı kıyn a bir göz gezdirdim. Nerede bu? Herhalde birkaç adım uzak- mktadır?

I İlerlemeye devam edip her adım da çalılıklara göz gezdirien, kuşlar tepemde cıvıldıyordu. Burada olmalı. Buralarda

mir yerde.I Yirmi dakika sonra, nefes nefese kalm ış bir halde gölgeli

B r alana çöktüm ve kalbimin derinliklerinden gelen, derin biB çektim.Elbette bungalov gitmişti. Nas ıl olur da onun hâlâ H r rada beni beklediğini düşünecek kadar apta l olabilirim?■ “Affedersiniz, bayan?”

Yakınlarımda duyduğum erkek sesine doğru döndüm.“Bayan, iyi misiniz?”En büyük oğlumdan çok da yaşlı olmayan, belki de altmış

larında bir adam, yine aynı yaşlarda bir kadınla birlikte ban

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 285/330

yaklaşıyordu. Kadın mavi, askılı bir elbisegiymiştive^ renk saçlarını, bir tokayla gevşekçe toplamıştı.

I "Ah. evet," dedim, kendimi toparlayarak.Ben Greg, buda eşim Loraine," dedi adam.“Şuradakiyaoturuyoruz”

«Ben Anne,” diye yanıtladım. “Anne Cali ” Dilimin sürçgsinehayret ederek duraksadım, ömrümün büyük çoğunlu-

ğu A n n eGodfrey olarak geçirmeme rağmen adada ismimiyanlışsöylemiştim.

“Anne Calloway,” diyerek cümlemi tamamladım.L o r a i n eönce kocasına, sonra da bana baktı. “AnneCallo-

vay mi?”“Evet,” dedim, sesinin bu kadar tanıdık gelmesine şaşır-

mıştım. “Affedersiniz, daha önce karşılaşmış mıydık?”Kadın, hayır anlamında başını salladı ve büyük bir şaşkın-

lıkla kocasına baktı. “Hayır,” dedi yanıma diz çökerek. “Ama

çok uzun zamandır sizinle tanışmayı umuyorduk.”“Anlamadım,” dedim.“Buna inanabiliyor musun?” Loraine başını hayretle sal-

layarak Greg’e baktıktan sonra, yeniden bana döndü. “Savaşesnasında bu adadaydınız, öyle değil mi?”

Başımla sözlerini onayladım.“Buralarda eski bir bungalov var,” diye devam etti. “Onu

görmüştünüz, değil mi?”“Evet,” dedim, “Ama bunu neredenbiliyorsunuz?” önce kocasına, sonra da banabaktı. “O, her zaman gelece-

ğinizi söylerdi.”

“Kim?”“Bay Green,” dedi.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 286/330

302 * )Uğmur Sonrası

Kalp atışlarımın hızlandığını hissederek başımı iki yanasalladım. Kucağımdaki ellerimi birbirine kenetledim, “/ulamadım. Bungalovu biliyor musunuz? Ve” yutkundum“Westry’yi?”

Kadın başını olumlu anlamda salladı. Kocasıysa ayağa kakıp ardımdaki kıyı boyunu işaret etti.

‘‘Hemen şu yolun gerisinde, evimizin yakınlarında,” dedi“Burada olduğunuz zamanlardan bu yana, çalılar epey büyüdü. Onu gözden kaçırmış olmalısınız.”

Çabucak ayağa kalktım. Bacaklarımdaki tutukluk, bana atık yirmi bir yaşında olmadığımı hatırlatıyordu. “Beni oraygötürür müsünüz?”

“Evet,” dedi adam gülümseyerek.Birkaç dakika boyunca sessizce yürüdük. Arada biri ya d

ikisi de ilgiyle bana göz atsalar da bakışlarına karşılık vermyordum. Onun yerine dalga seslerinin düşüncelerimi bastımasına izin veriyordum. Bungalov ve Westry hakkında sakladıkları sırları bilmek istiyor muyum?

Greg aniden durarak palmiyelerle kaplı ormanı işaret ett“İşte tam orada,” dedi.

“Teşekkür ederim,” dedim ve ilerideki açıklık bir alana glinceye kadar çalıları yararak ilerlemeye başladım.

“Bayan Calloway, bekleyin,” diye seslendi Greg kumsaldaArkamı dönerek ona baktım.“Oranın bir zamanlar olduğu gibi olmadığını bilmelisinizBaşımı olumlu anlamda salladım ve çelimsiz kollanm

dolanmak istiyormuşçasına uzanan sarmaşıkları ayırarakendime yol açmaya çalıştım, önce sağıma, sonra da solum baktım. Nerede bu? Tam da o sırada, gözüme aşın büyümüş

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 287/330

er ç çe a acı v«hjr11,11 „ n..«sından sarı tomurcuklar fışkırıyordu. Kalbim

ıklar,nl' arpmay3 başladl'Yakmda olmatl ^ •• *çıkan bir başka sarmaşığı ittikten sonra, nihayet

Ördüm Zar zor olsa da hâlâ ayakta duruyordu. Sazdan

01,11 avıflamış, yer yer çökmüştü, örülmüş duvarlan iyiceöltlSllmiştive bir kısmındaki duvarlar tamamen gitmişti, ön

^ ısı ise yerinde değildi. Yıllar önce Westry ile bu küçük kuliibeyi keşfedişimizi hatırlayarak derin bir iç çektim. Şimdiysenehaldeydi.

Öo basamaklar çöktüğü için kendimi bir metre yükseklik-teki girişe çekmek zorunda kaldım. Bu, benim yaşımdaki biriiçin hiç de kolay değildi. Nihayet içeri girdiğimde, kollarımnğnyordu. Çıkardığım sesler içerideki bir kuşu ürküttü ve ci-yaklayarak camı olmayan pencereden hızla dışan kaçmasınaneden oldu.

Ayağa kalkarak pantolonumdaki tozlan silkeledikten sonrahayranlıkla etrafıma bakındım, örtüsü darmadağın olmuş ya-tak, maun masa ve sandalye, yırtık pırtık olup kopçalanndandüşmüş olsa da yaptığım perdeler her şey hâlâ burada, yerliyerindeydi. Bir zamanlar resmin asılı olduğu duvara baktım.

Acaba Westry ile bıraktığımız gibi çuval bezine sarılmış bir halde, yatağın altında mıydı?

Derin bir nefes alarak dizlerimin üzerine çöktümve elimle yatağın altını yokladım. Dışarı fırlayan bir kertenkele,birden sıçramama neden oldu. Çok geçmeden yenidensakinleştim

ve yatağın altına daha fazla ışık girmesi içinyatak örtüsünü kaldırdım. Biraz ileride, tek başına birçuval bezi duruyordu.Ancak resim gitmişti.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 288/330

304 Yağmur Sonrası

Ayağa kalkıp yetmiş yıllık duyguların ağırlığıyla sandyeye çöktüm. Tabii ki gitmişti. Hâlâ burada olacağım dilşa mekle ne büyük aptallık ettim, diye geçirdim içimden.

Tekrar ayağa kalktığımda, ahşap döşeme ayağımın alçatırdadı. Bir zamanlar Westry ile kullandığımız posta ksunu hatırlayarak gülümsedim. İçinde bekleyen bir molabileceğini düşünmek, aptallık olurdu. Yine degözyaşlarımı tutarakçömeldimve eski döşemeyi kaldırarak içine g

gezdirdim. Sonra da elimi aşağıdaki küçük, karanlık bosokup içini yokladım. Ta ki parmak uçlarım sert bir cismğene dek.

Bir kitap... Hayır, bir çeşit günlüktü bu. Deri kaplı defme alıp onu yılların tozundan kurtarmak için hızla sayfçevirdim. Hava gittikçe kararıyordu ve çok geçmeden gü

batacağını biliyordum. Gözlerimi kısarak ilk sayfayı oiçin kapağını açtım:

Anne e mektuplar,Westryden...

Tanrım, diye geçirdim içimden.Geri dönmüş. Tıpkı söz verdiği gibi...Ardından gelecek kelimeleri okumaya ve onları k

me kazımaya can atar bir şekilde sabırsızlıkla ikinci saçevirdim. Tam o sırada, dışarıdan gelen bir ses duydum

“Bayan Calloway?”Greg’in sesi dışanda yankılandı. Günlüğü gönülsüzceçantama soktum. “Evet,” dedim ayağa kalkarak. “Burada

Kapıya çıktığımda, Greg ve karısı bungalova doğrulaşıyorlardı. “Ah, güzel,” dedi Greg. “Sizi uzun süre

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 289/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 290/330

“Neden beni hiç aramamış yada yazmamış?”diye sordum başımıolumsuzca sallayarak.

Genevieve omzunu silkti. “Sanırım kendine göre nedenlevardı. Bay Green, sıra dışı biriydi. Gerçi bütün ressamlar övsanırım.”

Şaşkınlık içerisinde kaşlarımı çattım.“Ressamlar mı?”“Evet,” diye yanıtladı Genevieve. ‘Tabii eserlerinden

hiçbirini görmedim, fakat kendine ait oldukça etkileyici bkoleksiyonu olduğunu, daha doğrusu bir zamanlar öyle bkoleksiyona sahip olduğunu biliyorum. Resimler, heykellerSavaştan sonra Avrupa’da sanat eğitimi almış ve OrtaBatı’da

bir yere yerleşerek üniversite düzeyinde sanat dersleriverme-ye başlamış.”“Genevieve,”diye arayagirdim, “onunbir zamanlar etki-

leyici bir koleksiyona sahip olduğunu söylemekle ne deme¡itiyorsun?”

“Hepsini çeşitli galerilere bağışlamış,” diye yanıtladı Ge

nevieve. “Sanatın kapalı kapılar ardında saklanması gereke bir şey değil, görülüp paylaşılması gereken bir şey olduğunsöylediğini hatırlıyorum.”

Gülümsedim. “Bu, kulağa tanıdığım Westry gibi geliyor.”Jennifer, boğazını temizledi. “Genevieve, Westry’nin hey

keller yaptığından söz ettiniz,” dedi, onayımı almak için ban

bakarak. “Ne tür heykeller olduğunu biliyor musunuz? Ki#rwtr?”

Aklının nereye kaydığını biliyordum. Ada, insanın gerçeolmayan bağlantılar kurmasına sebep oluyordu.

“Emin değilim,” diyerek omzunu silkti Genevieve. “Eseleri hakkında çok az konuşurdu. Ayrıca tamamen yanılıyor

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 291/330

Jt**«ütün bunlar çok uzun zaman önceydi. Hafızam

I !i ^ fer ve ben, Genevieve’in çantasından san bir not def*J\flrarak masaya koyuşunu izledik.

I & cana birkaç soru sormamın sakıncası var mı?” diye

du, temkinli bir şekilde. bll kj hayır,” dedim. Bir yandan da sağ etimle, diğer

I jjıde titreyip duran su bardağını sabit tutmaya çalışıyordum.I 1 -Mektubumda bahsettiğim gibi uzun zaman önce bu adada

a hir kadın öldürülmüş,” diye söze başladı Genevieve. “Bugençuhikâyeye bir son vermeye ve adaleti sağlamaya çalışıyorum.” jennifer ile birbirimize baktık.“Burada hemşirelik yaptığını ve bu trajedinin yaşandı

*, gece izinde olduğunu biliyorum.” Genevieve, bana doğrueğildi. “Anne, o gece dikkat çekici bir şey gördün ya da duy-dunmu? Bu cinayetin etrafında adeta bir sır perdesi var. Sankiada, onu geride hiçbir iz bırakmadan yutmuş. Sen, adalet için

benim son umudum olabilirsin.”“Evet,” dedim. “Bir şey biliyorum.”

Genevieve not defterini açtı. “Biliyor musun?”Bu sim saklama konusunda Westry’nin beni ikna edişini dü-

şünerek ellerimi kucağımda birleştirdim. Bu olayı yıllarca analizedip, zihnimde evirip çevirdikten sonra bile, Westry’nin niyetininne olduğunu ya da kimi koruduğunu anlayamamıştım. Belki de

bu sun gün yüzüne çıkarmak, bana aradığım cevaplan verecekti.“Atea,” dedim. “Onun adı Atea’ydı,”Genevieve’in gözleri iri iri açıldı. “Evet,” dedi.Jennifer, bana cesaret vermek için masanın altından elimi

sıkıyordu.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 292/330

“O,güzel bir kadındı,” diye devam ettim. “Onu çok fazJtanımıyordum, ama adeta adanın güzelliğini veiyiliğini yaıjsıtıyordu. ”

Genevieve, başını olumlu anlamdasallayıp kalemini masaya bıraktı. “Adada yaşayanların çoğu, onunölümünü asla ka-

bullenmiyor,” dedi. “Bugün bile.Hatırlayabilecek kadar yaşllolanlar, bu olaydan, adalarında beliren büyük bir şeytan olarakbahsediyorlar. İşte bu yüzden, Atea için,adadaki herkes içinadaleti sağlamayı kendime görevedindim.”

“Sana yardım edebilirim,” dedim. “Ama seni başka bir

yeregötürmem gerek. Seni, aradığın adalete ulaştırabilecekbir ipucu biliyorum.”Pencerenin ardında batmakta olan güneş, morun turuncuya

çaldığı bir renk almıştı. “Bugünlük çok geç oldu,” dedim. “Fakayarın sabah bizimle, otelin önündeki kumsalda buluşabilir misin?

‘Tabii,” dedi Genevieve, minnetle gülümseyerek. “İstedi-

ğiniz saatte orada olabilirim.”“Dokuz buçuğa ne dersin?”“Harika,” dedi. “Orada olmak için sabırsızlanıyorum.”

O akşam balkonda oturmuş, dalgaların hafifçe kıyıya vuru| şunu izliyordum. Jennifer’ın çantasındaki telefonunun çald

ğını duydum. Deniz, tepedeki hilalin ışığı altında parlıyordu“Tatlım,” diye seslendim, çift kanatlı kapıdan içeriye doğruTelefonun çalıyor.”

Jennifer, yeşil bir pijamayla balkona fırlayıp çantasınıka-

rıştırmaya başladı. “Bu çok tuhaf,” dedi. “Telefonumun bura-da çekeceğini hiç sanmıyordum.”

318 Yağmur. Sonrast

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 293/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 294/330

Çayımdan bir yudum alarak beyaz porselen fincanıta. bağına bıraktım. “VVestry’yi tanıdığınızdan sözetm iştiniz,” dedim usulca. Cümlenin nereye gidebileceğindekorkuyordum.

Greg, önce Loraine'e, ardından bana baktı. “Evet,” dec|j

“Onu yıllardan beri tanıyorduk.”Tanrım. Geçmiş zamanda konuşuyorlar. “Tanıyordunuz mu?”diye sordum.

“Evet,” diye devam etti Loraine. “Her yıl buraya gelirdiBunu, senelik kutsal yolculuğu olarak adlandırırdı.”

“Kutsal yolculuk mu?”Greg gülümsedi. “Sizi bulmak umuduyla yapılan, kutsal

bir yolculuk.”Çayımın içinde dönen kremanın, tıpkı histerim gibi karma

[ karışık oluşunu izledim. Greg’in kelimelerini sindirmek için| bir süre durakladım. Ardından Kitty ve Westry’yi, o gün Pa; ris’teki hastanede nasıl bıraktığımı hatırlayarak başımı olumsuzca salladım.

“Anlayamıyorum,” dedim, bir yandan da doğru olduğunainandığım hikâyeyle, bana anlattıkları hikâyeyi karşılaştırmaya çalışıyordum.

Greg çayından bir yudum aldı. “Bize hikâyenizi anlattı,”dedi. “Savaş sırasında, bu adada nasıl birbirinize âşık olduğumuzu ve savaşın sizi nasıl birbirinizden ayırdığını.”I Başımı iki yana salladım, “tyi ama neden beni Seattle’d

pulmayı denemedi? Neden bana hiç yazmadı?”“Bunu yapmaya haddi olmadığını düşünüyordu,” diye

açıkladı Loraine. “Orada bir hayatınız, bir aileniz olduğun biliyordu. Yine de kalbinde bir yerlerde, bir gün geri dön

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 295/330

,p bungalovda onu bekliyor olacağınıza inanıyordu.<#‘ze v x ... „k. anılarında yaptığınız gibi.

Çatıtun* eğilerek kahverengi, deri kaplı defteri çıkardım,elimde tutarken, tüm bedenimin bir duygu seline kapılhissediyordum. “Bunu buldum,” dedim. “Bana yazdığı

mektuplar.”«Evet,” diye devam etti Loraine. “Her yıl sizin için bir ye-

nisiniyazardı. Onları bulacağınızı umarak bungalova bırakır

jj ” Ellerini kavuşturarak başmı özlem dolu bir şekilde salla-dı.“Bu yaptığı son derece romantikti. Onun durumundaki biradamın, her yıl böylesine zor bir yolculuk yaptığım izledikçeGreg ve ben onun için çok üzülürdük.” Kocasının elini tutupsevgiyle okşadı. “Bunu görmek bizi çok duygulandınrdı.”

Sandalyemde doğruldum. ‘“Onun durumundaki bir adam,demekle neyi kastediyorsunuz?”

Greg’in gözleri kısıldı. “Bilmiyor musunuz?”“Neyi bilmiyor muyum?”Loraine, Greg’e bir bakış attıktan sonra, sanki korkunç bir

sır verecekmiş gibi bana doğru eğildi. “Tatlım,” dedi, “BayGreen tekerlekli sandalyedeydi. Savaş sırasında felce uğramıştı.”

İçimdeki acıyı bastırmak için elimi kalbime götürdüm.Felce uğramıştı... Gözlerimi kapattım ve Westry*nin hastanedeki görüntüsünü, yattığı yerden Kitty’ye bakışını hatırladımKitty ile filizlenen aşkları yüzünden değil de gururu yüzündenrai beni görmeyi reddetmişti?

“Bütün bunları duymak çok zor olmalı, biliyorum,” dediLoraine. “Çok fazla konuştuysak affedin. Sadece, yıllarca ojdeğerli adamın hikâyesine şahit olduk ve günün birinde, bu

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 296/330

308 Yağmur Sonrası

hikâyenin nasıl sonuçlanacağını görebilmeyi umduk. Burada olduğunuzu görmek gerçekten harika. Anne. Westry’njnhatırına, Greg ile birlikte bir gün geleceğinizi ümit edip durduk, fakat onca yıldan sonra umudumuzu kesmiştik.”

Bütün bu söylenenleri anlamlandırmaya çalışarak elleriminarasındaki deftere baktım. “Peki ya Westry? O şimdi nerede?”

Loraine, bir an dertlenmiş gibi göründü. “Tam olarak biliniyoruz,” dedi. “Yaklaşık beş yıl önce, buraya gelmeyi kesti.

^Korkuyoruz ki o ”I Greg, sanki onu susturmaya çalışıyormuş gibi Loraine’in

Kolunu tuttu. “Bulduğunuz şu defter,” dedi, “niçin onu okuBhuyorsunuz? Belki bir ipucu bulursunuz.”

t ‘Teşekkür ederim,” diyerek ayağa kalktım. “Her şey için

[çok ama çok teşekkür ederim. Artık gitmem gerek. Torunum beni bekliyor.”Loraine ayağa kalktı. “Otelinize kadar size eşlik etmemize

[İzin verin, Bayan Calloway.”Hayır dercesine başımı salladım. “Kendim gidebilirim.

[Yine de teşekkür ederim.” Merdivenleri inerek kumsala uzaKıan patikanın yolunu tuttum. Ağrıyan bacaklarımı olabildiğinw ce hızlı hareket ettirerek yürürken, çok geç kalmamış olmak

için dua ediyordum.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 297/330

^ ^ e c /ir ıc ö ^ ö /lim >

vsSJi

Bn alkondaki hasır sandalyede rahatıma bakarken, sa- bah güneşi pırıl pırıl parlıyordu. Yürüyüş için dışarı

,1tan Jennifer, bir saat içinde dönerdi. Westry*nin günlü-

sünü açtım ve üzerinde su lekeleri bulunan ilk sayfayı çe-virerektanıdık elyazısınm üzerinde gözlerimi gezdirmeye

başladım:

23 Ağustos 1959

Canım Cleom,

Bu, birbirimizi adada en son görüşümüzden beri ■ uğuldayan uçakların seni bir yere, beniyse bambaşka bir yere götürdüğü o son günden beri- sana yazdığım ilk mektup. Neredeyse yirmi yıl geçmesine rağmen seni ne aklımdan ne de kalbimden çıkarabildim. Ve seni ya da sana ait anıları bulabilmek ümidiyle bungalova geri döndüm.

Bugün 23 Ağustos, yani uzun zaman önce ilk kez karşt- laştiğimizgün. Bu eski evin, oncayıla rağmen iyi dayandığını duymak seni mutlu edecektir. Her şey bıraktığımız gibi. Perdeler, esen meltemde hâlâ tatlı tatlı salmıyor.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 298/330

310 H Yağmur Sonrası

Masa ve sandalye, aynı yerinde duruyor. Yatak da öyle, Sen hariç, her /ey...

Afkim, burada olmam öyle çok isterdim ki... Seni eskisi gibi kollarıma alabilmeyi nasıl da isterdim. Oralarda bir yerlerde, kendi hayatını yafadtğtnı biliyor ve o hayatı bozmak istemiyorum. Fakat kalbim senin hasretinle yanıp tutufuyor. Daima da öyle olacak. Bu yüzden, her yılın bu günü, yollarımızın tekrar kesişebileceği ümidiyle bura

ya dönecek ve bu günlüğü, posta kutumuza bırakacağım. Hevesle mektubunu ve seni bekleyeceğim.

Sevgilin,Grayson

Günlüğü kucağıma bırakarak neredeyse elli yıl sonra el

ulaşan mektuba hayretle baktım. Beni hâlâ seviyor. Tanrım, beni hâlâ seviyor. Tıpkı benim onu 1959 yılında ve bugün sevdiğim gibi. Westry, bungalovun bıraktığımız gibi olduğunyazmıştı, öyleyse neden resimden söz etmemiş? Bir sonrsayfayı çevirerek okumaya devam ettim:

23 Ağustos 1960Canım Cleom,

İtiraf ediyorum ki posta kutumuzu açıp bu günlüğü alırken kalbim heyecanla çarpıyordu. Senden bir mektup veya daha da iyisi, seni burada, beni beklerken görmeyi umuyordum. Gerçi bunca yıl bekledim, bir yıl daha beklesem ne oluri Sabırlı olacağım. Söz veriyorum, aşkım.

Geçen zamanla birlikte düşünmek için bolca fırsatım oldu. Paris’teki hastaneden sana yolladığım mektupları neden cevaplamadığını ya da neden beni görmek içinorayagelmedi-

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 299/330

„ftrak edip durdum. Kittyevlendiğini söylesede ilk za- I ^ÂnUr buna inanmadım.Yaşadığımız o büyükaşhan sonra

^¡evlenebilirdinkilf Quna karşın, bu durumu yavaş yavaşkabullendim. Fakat

kirpin geri döneceğine ve yeniden bir arayageleceğimize dair

,ı0tdn»whâlâ sürdürüyorum. Hayatımadevam etmek zorunda olduğumu biliyorum, ancak yeniden seninle olanaka-

Jar bir yanım asla dolu dolu yaşıyor olmayacak.

Gelecek yıla kadar hoşça kal, aşkım, Grayson

G ü n l ü ğ üsıkıca kapadım. Gelişmekte olan hikâye, beni[ daha fazla okuyamayacağım kadar rahatsız etmişti. Kitty, hasI tanede bana yalan söylemişti. Westry’nin mektuplarının bana

I ulaşmasına engel olmuştu. Bunu neden yaptı? fVestry’nin I mektuplarını almış olsaydım, her şey daha farklı olur muydu?

Kapıda, Jennifer’m sesini duymamla birlikte otel odasınadoğru döndüm. “Güzel bir sabah, büyükanne,“ dedi. “Birazi yürüyüşe çıkmalısın.“

Ayağa kalktım ve günlüğü çantama yerleştirdikten sonra,Genevieve Thorpe’un mektubunu çıkardım.

“Sanırım artık onu aramalıyız,” dedim Jennifer’a. Yıllardırhiç olmadığım kadar kendimden emindim.

Telefonun tuşlarına basıp numarayı çevirdikten sonra bekle*meye başladım. Jennifer yatağa, hemen yanıma oturmuştu.

Üçüncü çalışına rağmen hâlâ telefonu açan olmamıştı.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 300/330

312 e Yağmur Sonrası

Telefona, anlamadığım Fransızca bir şeylersöylçyen bjfkadın sesi cevap verdi. “Merhaba,” dedim. “Ben, AnneCaliAnne Godfrey.Bayan Genevieve Thorpe’uaramıştım.'’

Kadının sesi, mükemmel bir Fransızcadan,mükemmel bir İngilizceye dönüştü. “Ah, evet, merhaba, Anne, ben Genevieve.”

“Buradayım,” dedim, beklediğimden biraz daha fazla tereddüt ederek. “Burada, Bora Bora’dayım.”

“Aman Tanrım,” dedi. “Ne güzel bir sürpriz! 0 mektubu,seninleyüz yüze görüşmek şöyle dursun,senden bir haber ala-cağımdan bile emin olamayarak yollamıştım.Gitmedenöncegörüşmemizmümkün mü acaba?”

“Evet,” dedim. “Zaten ben de bu yüzden gelmiştim.”“Bugün görüşsek, senin için çok muerkenolur?”“Hayır,” diye cevap verdim, “Harika olur. Outrigger

Oteli’nde kalıyoruz. Bir şeyler içmek için bizimle buluşmak

ister misin?”“Çok isterim,” dedi. “Yıllardır bu anı bekliyordum.”

| “Sanırım ben de öyle,” dedim. “Bu akşam görüşürüz.”Bir hata yapmadığımı umarak telefonu kapattım.

«Sadece iki kişi misiniz?” diye sordu, bizleri karşılayan görevli, Jennifer ile restorana girdiğimizde.

“Hayır,” dedim. “Bir misafirimiz olacak.” Tam da o sıradrestoranın diğer ucundaki barda oturan bir kadın ayağa kakarak bize el salladı. Pembemsi yanakları ve altın bir tokayl

tutturduğu açık kahverengi saçlarıyla, narin yapılı, göz alıc bir İcadındı.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 301/330

(*e( ’ '5'2C °Sru yürürken.Oğullarımdan dahaI j olamazdı,muhtemelenaltmışlı yaşlarındaydı.“Sen,

^ 0\roatan ”

‘‘Evet,” diye yanıtladım. Elini sıkarken hissettiğim o ta$ı duyguyu anlamlandırmaya çalışıyordum. “Ve bu da¡,uıwm, Jennifer.”

"İkinize de merhaba,” diyerek bizi samimi bir şekilde kar-aladı. “Ben Genevieve.”

“Tanıştığımızaçok memnun oldum,” dedim. “OturalımL$Şj Taşıdığı kocaman, mavi çizgili, bez çantanın içinde neolduğunumerak etmiştim.

“İyiolur,” dedi Genevieve.Görevli, bizleri pencere kenarındaki bir masaya oturttu.

Garson geldiğinde, bir şişe beyaz şarap sipariş ettim.Genevieve gülümsedi. “Burada olduğuna inanamıyorum,”dedi, başmı iki yana sallayarak. “Öyle efsanevi bir kişilik ola-rak görülüyordun ki. Demek istediğim, savaş esnasında bura-da görev alan hemşire kayıtlarında ismin geçiyordu, ama yine

de hayali bir kişilik gibiydin.”Garson kadehlerimize şarap doldururken, masaya bir ses-

sizlik çöktü. Kadehimden bir yudum aldım. Boğazımdan aşağı kayan şarap, içimi ısıtmıştı. Genevieve, “Sanınm buradansekiz yüz metre ilerideki bungalovdan haberiniz var,” diyere

Jennifer’a döndü. “Küçük bir kulübe. Onu gözden kaçırmaçok kolay.”

Başımı olumlu anlamda sallayarak, “Orayı biliyorum,diye yanıt verdim.

“Bu çok tuhaf,” diyerek şarabından bir yudum aldı ve dşünceli bir şekilde arkasına yaslandı. “Yerliler, o evin yakınl

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 302/330

314 Yağmur Sonrası

nna bile gitmezler. Oranın lanetli olduğunu söylerler.Hayatım boyunca bilhassa küçük bir kızken, o kulübeden uzak durAilemle kumsalda piknik yaptığımız bir gün, erkek kar

şimle beraber tesadüfen o kulübeyi bulmuştuk, fakat ikimde içeri adım atmaya cesaret edememiştik.” Omzunu sil“Gelgelelim, günün birinde merakıma yenik düştüm.Bundanyaklaşık yirmi beş yıl önce, pencerelerinden birine tırmanaiçeriye göz gezdirdim. İnanır mısınız, bir hafta sonra, koca

biriyle aşk yaşadığını ve annemin meme kanserinden ölm

üzere olduğunu öğrendim.”“Çok üzüldüm,” dedi Jennifer, hepimizin kadehine bi

daha şarap doldururken.“O halde bungalovun lanetine inanıyorsun?” diye sorduGenevieve, kadehindeki şarabı şöyle bir döndürdü. “B

miyorum,” dedi. “Bir yanım inanıyor, bir yanımsa orada daha iyi şeylerin bulunduğunu hissediyor. Bunu oradayhissetmiştim.” Yüzünü buruşturdu. “Bu sana hiç mantıklı liyor mu?”

“Geliyor,” dedim. “O bungalov hakkında ben de aynı şhissediyorum. Orada tek başına çok fazla zaman geçirdim

Genevieve çantasından küçük, beyaz bir zarf çıkarttı.“İşte,” dedi gülümseyerek. “Bunu, bungalovun bir köşe

de, yerde buldum. Sana ait olduğuna inanıyorum.”Zarfı açmadan önce derin bir nefes aldım. İçini yoklay

parmaklarım, sert ve soğuk bir şeye değiyordu. Gümüş nın ışıltısı, batmakta olan güneşi yansıtıyordu. Broşum... BKitty’nin hediye ettiği broştu. Nefesimi tutarak arkasınki zamanla kaybolmuş yazıyı okudum. Gözlerimi dolduyaşlar, etrafı bulanık görmeme neden oluyordu.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 303/330

dadan şimdiye dek bir düzine Anne geçmiş olmalı,”caskm bir halde. “Bunun bana ait olduğununereden

1I idin1 “Araştırdım, diye cevap verdi Genevieve gülümseyerek.

“peki, araştırmaların sırasında,” diyerekdurakladım, “acabaI Vestry’ye rastladın mı?” Jennifer’a baktım. “Westry Green’e?”

Genevieve başını olumlu anlamda salladı. “Evet, aslına baI bungalovdaki masanın çekmecesindeonun bir kitabımI buldum.”

“Kitap mı?”

“Evet,” diye devam etti. “Sadece 1930’lu yıllardan kalma,I eski bir roman. İç kapağında, onun ismi yazıyordu.”

Westry’nin, bungalovla olan bağlarımızı saklı tutma umu[ dunu hatırlayarak gülümsedim.

“Çok vaktimi aldı,” diye devam etti Genevieve, “ama onu

buldum. Uzun yıllar önce, üzerinde çalıştığım projeyi alma' dan önce konuşmuştuk. O zamandan beri ona ulaşmaya ça-lıştıysam da başaramadım.” Bir iç çekti. “Telefon numarasıdeğişmiş ve kimse ona ne olduğunu bilmiyor.”

önüme bakarak kucağımdaki fildişi rengi peçeteyi dördeI katladım.

“Üzgünüm,” dedi. “Demek istediğim bu değildi.”“Size ne söyledi?” diye lafa daldı Jennifer, ortamı biraz ol-

sun hafifletmek için. “Yani konuştuğunuz zaman?”Genevieve gülümsedi ve sanki ayrıntıları hatırlamaya ça

hşıyormuşçasına tavana göz gezdirdi. “Anlattıkları, bir ro-

manın sayfalarından çıkmış gibiydi,” diye cevap verdi. “Birzamanlar seni çok sevdiğini ve hâlâ sevmeye devam ettiğinisöyledi.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 304/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 305/330

I ^ İurnhı anlamda salladım. “O adamı görmedim,”I „re önümüzde uzanan beyaz kumsala bakarak.I 1

I r j(k a r a n l ı k t ı .Ama bunu yapmış olabilecek tek adam,i „

B > * •I % ıcen"7 . . ^ ,¿edim. “O vakitler, en iyi arkadaşımın görüştüğü

. ICendisi yerli kadınlarla düşüp kalkmaya devam ederI ^arkadaşı1111feci bir durumda bıraktı: Hamile ve yalnız.”I *Genevieve aniden durarak bana döndü. “Anne, ani ay ami-

ni ” dedi. “Mademki tüm bunlan biliyordun, neden anlatI yOrU“1!I ¡„adın? Neden onu ihbar etmedin?”

gir iç çekerek ellerimi sıkıca birbirine kenetledim. “KulaI ğa nasıl geldiğini biliyorum ama durum bundan da karışık.”I Bungalov3 yaklaşmıştık, o yüzden kıyıya vurmuş bir ağaçI gövdesini işaret ettim. “Haydi, biraz oturalım. Sana bildikle-

rimi anlatayım.”Yıllarca dalgalarla savaşmaktan, artık grileşmiş ve yumu-şamışolan ağacm üzerine oturduk. “Şurası,” dedim arkamızıişaret ederek, “Atea’nın boğazının kesildiğini gördüğüm yer.”

Genevieve eliyle ağzını kapadı.

“Katil uzaklaşana kadar karanlıkta bekledikten hemen son-ra Atea’mn yanına koştum. Yaşam savaşı verip nefes almayaçalışırken, onu kollanma aldım.” Başımı iki yana salladım.“Onun için yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Ölüyordu. Çokgeçmeden Westry çıkageldi. İkimizin de aklına çantamdakimorfin gelmişti. Hemşireler, yanlannda daima bir miktar mor-fin bulundururlardı. Bu, onun acısına son verebilirdi; ikimizde bunu biliyorduk. Önceleri bunu yapmak istemedim, ama

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 306/330

322 * 1* Yağmur Sonrası

Atea'nın nefes aimaya çalıştığını görüp ciğerlerininnasılhı-rıldadığınıduydukça, bunun tek yol olduğunuanlamıştımMorfin, acısına da, yaşamına da bir son vermeye yetmişti.

benim kollarımda öldü.”Genevieve hafifçe koluma dokundu. “Sen, doğru olan

yapmışsın,” dedi. “O durumda kim olsa, aynısını yapardı.”Gözümden akan bir damla yaşı sildim. “Bunca yıldır be

de kendime aynısını söyleyip durdum, fakat kalbimde bir ylerde daha fazlasını yapabileceğimi biliyordum.”

“Cinayeti ihbar etmek gibi mi?” diye sordu Genevieve.“Evet.”“Bana neden yapmadığım anlat.”Başımı olumlu anlamda sallayarak konuşmaya devam

ettim. “Sessiz kalmak, Westry’nin fikriydi. Bunun keniyiliğimiz için olduğunu, cinayetle ilgili bizim suçlanacamızı söyledi. Ancak asıl nedenin bu olduğunu sanmıyorumönemli bir sebep olmadıkça, Westry adaletten asla kaçmadı.” Gözlerimi kumsala dikerek Westry’nin o gece ne kadkendinden emin ve kararlı olduğunu hatırladım. Westry, bnim bilmediğim bir şey biliyordu. “Birini korumaktan söediyordu,” diye devam ettim. “Eğer karargâhtaki yetkililegidersek, korkunç bir şey olabileceğinden korkuyordu. Ogüvendim.”

“Sence böyle söylemekle neyi kastetmiş olabilir?”“Bilmiyorum,” dedim, ellerimi iki yana açarak. “İnan ba

yetmiş yıldır o geceyi düşünüp duruyorum. Fakat Westry’n

endişelerini anlamaya, yetmiş yıl öncekinden bir adım yaklamış değilim.”Genevieve bir iç çekti.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 307/330

. ¿iye devam ettim, “dün gece de söylediğimgibiI t*\ r%* '

ter e c e ğ i m bir şey var. Bit ipucu.Gerçekleryıllarson j ^ vözûne çıkmaya hazır olduğunda, işe yarayabileceğiniI r*^. inayet gecesi onu bir yere gizlemiştim. Artık zamanı

I ct°ıabiiir'”■ QCoimardımdan,Genevieve ve Jennifer da ayağa kalktılar.«Semona götürmemi ister misin?” diye sordum.“Eve t , ”dedi Genevieve hevesle.Çalılıkları yararak ormanın derinliklerine doğru iterlerken,

I Jennifer ayakta durmama yardım ediyordu.Şu halime bak ,

I geçirdim içimden. Bu yaşımda balta girmemiş ormanlar- I ¡a dolanıyorum. Ama şu an yaşın bir önemi yoktu. Gerçeğin[ dışında hiçbir şeyin önemi yoktu ve ben, onu bulmaya kararI aydım

Gözlerimi ileriye dikerek yönümü bulmaya çalıştım. “Evet,”dedim, kendi kendime başımı sallayarak. “Tam şurada olmalı.”

Elbette, etraf eskisinden çok farklı görünüyordu. Ancakuzaktaki büyük palmiye ağacını gördüğümde, yaklaştığımızıanlamıştım. Jennifer ve Genevieve’i geride bırakıp yaşlı pal-miye ağacının köküne varana kadar hızlı adımlarla ilerledim.Sonra da dizlerimin üzerine çöktüm ve ellerimi nemli toprağa

daldırarak olabildiğince fazla toprak kazmaya başladım. Burada olmalı,

“Yardım edebilir miyim?” diye sordu Genevieve, çıplak el-lerimle biriktirdiğim toprak yığınının başına dikilerek.

Başımı iki yana sallayarak, “Sadece birkaç dakika daha,

sonrasında onu bulmuş olacağım,” diye yanıt verdim. Ellerimve kollarım, toprakla kaplanmıştı. Tırnaklarımın içine dolantoprak, belki yıllar önce olsaydı beni rahatsız edebilirdi, ama

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 308/330

324 ? Yağmur Sonrası

şimdi umurumda bile değildi. Adalete hiç bu kadar yakın omamıştım. Kokusunu alabiliyordum. Ve çok geçmeden onhissettim de.

Elim toprağın birkaç kanş altındaki sert bir şeye değdiğinde, onu çıkarmak için bir delik açmaya başladım.

“Büyükanne, iyi misin?” diye fısıldadı Jennifer, yanıma dçökerek.

“Evet,” diyerek, çok uzun zaman önce sakladığım kuma parçasını elime aldım. Bir zamanlar elbisemin eteği olan, şimdiyse nem ve böcekler yüzünden paramparça olmuş kumaşaçarak bıçağı çıkardım.

“Cinayet silahı,” dedim Genevieve’e. “Katil bunu ormanfırlattıktan sonra arayıp bulmuş, sonra da zamanı geldiğindtekrar bulmak umuduyla buraya gömmüştüm.”

Genevieve, bir adli tıp uzmanı gibi çantasından küçük b poşet çıkararak bıçağı dikkatlice içine yerleştirdi. Sonra da e

lerimi silmem için bana bir ıslak mendil uzattı. “Zamanı gedi,” dedi usulca. “Teşekkür ederim.”

“Bana teşekkür etme,” dedim, ağırbaşlı bir şekilde. “Sadece Atea’ya, hak ettiği adaleti sağla.”

“Sağlayacağım,” diyen Genevieve, poşetin içindeki bıçağinceledi. “Bu yazılar birlik ve sayı numaralan bunların

anlamı olmalı.”“Bir anlamı var,” dedim. “Onlar seni Lance’e götürecek.”“Güzel,” diyerek poşeti çantasına yerleştirdi. “Ordunun ta

rih kurumunun yardımıyla bunu araştırabilirim. Orada savaşilgili her şeyin bir kaydı var. Zaten seni de böyle bulmuştum

Sessizce kumsala geri döndüğümüz sırada, kendi kendimgülümsüyordum. Gerçeği özgürlüğüne kavuşturmak, kendimiyi hissettirmişti, bu yüzden hafiflemiş hissediyordum.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 309/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 310/330

Kalbimde kabaran duygulansaklayamayarak bakışlarımı başka yöne çevirdim.

“Annem ve babam, kendilerini bu ismi korumaya mechissetmişler,” diyerek, bir an düşüncelere daldı. “Kendi k

doğduğunda ise başka bir isim düşünmedim bile.”“Anne,” dedi Genevieve, endişeli bir ifadeyle. “Bir şeyoldu?”

“Hayır,” dedim, kendimi toparlayarak. “İyiyim. Sadeceannenle hiç karşılaşıp karşılaşmadığım ya da onu bulmayıneyip denemediğini merak ediyordum.”

“İnan bana, denedim. Annem ve babam, bana onun hakin da hiçbir şey söylemezlerdi.” Genevieve bir an düşünc^lalıp gitmiş gibi göründü, sonra dudaklarında bir gülümsRelirdi. “Bir keresinde öğretmenim, annemin mutlaka FraKılması gerektiğini, çünkü Fransızlar gibi harika bir b urnum■olduğunu söylemişti. Ama bunu asla bilemeyeceğim. Kay

ÎTuzun zaman önce ortadan kaldırılmış.”Kitty ’nin kızı, diye geçirdim içimden. Burada, gözlerimin

önünde. Bungalovda, doğumuna yardım ettiğim ilk bebek... “Pekâlâ,” dedi Genevieve, ellerini kavuşturarak. Artık

■ çalan bir araya getirmiş olduğumdan gözlerinde Kitt

[gözlerini görebiliyordum. “Şu halime bir bakın, sizi bu kırucu güneşin altında tutmuş, kendimi anlatıp duruyorum. ilikte duygusal bir sabah geçirdik. Bırakayım da biraz dinlYann bıçağın üzerindeki seri numaralarla ilgili bulduklaanlatmak için yanınıza uğramama ne dersiniz? Bu öğle

sonraya kadar bir şeyler öğrenmiş olurum.”Başımla onu onaylayarak, “Bu çok iyi olur,” diye karş

verdim. Ancak başım fırıl fırıl dönüyordu.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 311/330

K o n u ş a c a kçok şeyimiz olacak.”â d e d im , başıboş bir saç buklesini Genevieve’inA rkasına yerleştirerek. Tıpkı bir zamanlar Kittv’ve¡gpfl,n a r y y e

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 312/330

„ hiraz kumsala ineceğim,” dedi Jennifer ertesi sa0 enu ‘

bah. Yeni yıkadığı saçları, hindistancevizli şampuan • “Rirşey ister misin? Bir kruvasan? Ya da kahve?”

Vülûınsedim. “Böyle iyiyim, tatlım.”

| „¡fer ardından kapıyı kapattığında, Westry’nin .. jfiğünü çıkarıp mektuplarım okumaya devam ettim.

farmışsayfaların arasına dalarak bensiz sürdürdüğü ha «ve kalbinden silmediği aşkı okudum. Her geçen yıllaygU

b ir l ik tedaha da güçlenip netleşen o aşk... Beş yıl önce-

s ineait o son sayfaya geldiğimde ise kalbimde bir sızı

h i s s e t t i m :

23 Ağustos 2006

Canım Cleom, İşte yine buradayım. B ir başka yıl, bir başka Ağustos... Ar

tık burada ve sensiz olmak için çok yaşlıyım. bana pe

iyi davranmadı. Tek umudum, herneredeysena

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 313/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 314/330

nrişten kareler gelmeye başlamıştı; yatağında ağ| ^K itty . Noel ayininin olduğu gece, perişan ve sinirdenI + jönmüş bir halde çıkagelen Atea, yüzü gözü kan revanI Westry.Tabii ki Lance değildi. Bunuşimdi görebiliI Tm Bütün bu yaşananlann ardındaki kişi, albayın ta kenI yO*■ disîyaiI öenevieveşaşırmış görünüyordu.“Saygıdeğer bir ko

I utaiıın böylesine vahşi bir cinayetişleyebileceğine kimseI jjanina2”Çantasından not defteriniçıkarmak için durakladı.I «gniinolmamızın ve bunu kanıtlayabilmemizin tek yolu, alI bayın ilişki yaşadığı Amerikalı hemşireyi bulup onunla konuşI nıak. Belki de tüm bunların eksik parçası odur. Bıçak, parmakI izi alınamayacak kadar aşınmış ve olayı hatırlayabilecek kaI dar yaşlı olan yerliler de konuşmuyorlar, inan bana, bunu de-

nedim.” Hayal kırıklığına uğramış bir halde omzunu silkti. “Ohemşireye telefonla ulaşabilme şansımız nedir? Pek yok, ha?”

“Belki,” dedim ve az sonra söyleyeceklerimi düşünmekiçin durakladım. “O kadını tanıyorum.”

Genevieve’in gözleri iri iri açıldı. “Tanıyor musun?”“Evet,” dedim. “Yani, tanırdım, diyelim. Çok eski bir arka-

daşımdı. Aslma bakarsak,en iyi arkadaşımdı. Bu adaya birlik-te gelmiştik.” Duraklayarak Genevieve’in Kitty’e çok benze-yen yüzünü inceledim. Artık onlar için çok mu geç olmuştu?

“Adı ne?”“Kitty. Kitty Morgan.” Bir iç çektim. “Tabii, ona ne oldu-

ğunu bilmiyorum. Onunla en son konuştuğumuzda... Her ney-se, çok uzun bir zamandır konuşmadık.”

Genevieve’in gözleri ışıldadı. “Bu ismi biliyorum, Kitty.Evet. Revirin nöbet listesi kayıtlarından onun bilgilerini al

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 315/330

dığımı hatırlıyorum. Hatta telefon numarasını da almıştltugerçi hiç aramadım. O zamanlar aramak için bir sebebim y0j/tu.” Not defterinin sayfalarım karıştırarak bir sayfada durdu‘‘Evet, işte burada,” diye devam etti. “Kitty MorganHampt0nŞu an Califomia’da yaşıyor. Yani en azından iki yıl önce orada

yaşıyormuş. Anne, onu sen arar mısın?”Birden bedenimin baştan aşağı uyuştuğunu hissettim“Ben mi?”

“Evet,” dedi Genevieve, sabırsızlıkla bana bakarak.“Ama bu senin projen,” dedim. “Onu sen aramalısın.”Genevieve başını iki yana sallayarak, “Bir yabancıyla ko

Jnuşmaktansa,seninle konuşma olasılığı daha yüksek," diyeI açıkladı.

Ah, bir bilsen...Adadaki son ayımızda Kitty’nin bana nasıl soğuk davran-

dığını, VVestry’ye karşı olan tutumunu, nasıl aramıza girip bizi sonsuza dek birbirimizden kopardığını düşündüm. Hayır,onunla konuşamazdım.

Jennifer’m çenesini omzumda hissettim. “Zaman, insa-nı değiştirir,” diye fısıldadı. “Bir zamanlar onu seviyordun.Hikâyeyi bir de ondan dinlemek istemez misin?”

Onu seviyordum, evet. Belki de hâlâ seviyordum. Oncayıldan sonra bile anılan beni etkileyip duygulandırıyordu.

“Pekâlâ,” diyerek kabullendim. “Arayacağım.”Jennifer telefonu bana uzattıktan sonra, Genevieve'in def-

terinde yazan numarayı tereddütle çevirdim.“Alo?” Kitty’nin sesi şimdi daha rahatsız ediciydi, ama

ses tonu değişmemişti. Bir süre konuşamayarak öylece do-nakaldım.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 316/330

. j07”dedi Kitty, bir kez daha.“Eğer bir tele pazarlama

diyebildim nihayet, tiz bir ciyaklamayla.“Evet?”

“Kitty»” diyen sesim çatallaşıyor, gözyaşlanm yanaklanm^ s ü z ü l ü y o r d u .“Kitty, ben Anne.”“Anne?”“Evet!” dedim, ağlayarak. “Anne Calloway, Godfrey.”“Tanrım, Anne,” dedi Kitty. “Gerçekten sen misin?”“Evet, gerçekten benim.”Jennifer’muzattığı mendile sessizce burnumu silerken,

hattın diğer ucunda Kitty’nin de aynısını yaptığını duydum.“Anne, ben... ben...” Sesi titriyordu. “Nereden başlayaca-

ğımı bilmiyorum. Nasılsın?”“Bu çok tuhaf,” dedim. “Onca yıldan sonra bu soruyu nasıl

cevaplayacağımı bilmiyorum. Nereden başlayayım?”“Pekâlâ,” dedi Kitty, yumuşak bir sesle. Paris’teyken beni

derinden sarsan sesindeki o sertlik, şimdi kaybolmuştu. Yıllar,Kitty’nin ses tonunu ve belki de kalbini yumuşatmıştı. “Benözür dilemekle başlayabilirim.”

“Kitty, ben ”“Hayır, bitirmeme izin ver,” dedi. “Ben iyi değilim, Anne.

Bunu sana bir daha söyleyemeyebilirim, o yüzden şimdi dilegetirmeliyim.” Sanki düşüncelerini toplamaya çalışıyormuşgibi durakladı. “Sana yıllar önce ulaşmalıydım. Neden yap-madığımı bilmiyorum. Çok utanıyorum.”

“Ah, Kitty,” dedim, gözyaşlanmtn dökülmesine engelol-mak için bir başka mendille gözleriminaltına bastırıyordum.

“Adada ve Paris’te sana öyle davrandığım için çok pişma-nım,” diye devam etti Kitty. “Doğumdan sonra çok tuhaflaş

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 317/330

mıştını. Anlamadığım, karanlık bir boşluğa düşmüştümdi, bunun d epresy on old uğu nu biliyorum . Kızımın söylC{pgöre buna do ğum sonrası depresyo n diyorlarmış. Amab e ^

Masanın yanındaki sandalyeye oturmuş, sessizceb e nSey.

reden Gen evieve 'e baktım. Sayam ayacağım kadar m iv Kyön-

den Kitty'yi and ınyo rdu: Gü zel, hayat dolu, atılgan., “jr bir kızın mı var?” d iye sordum.

“Şey, evet, üç kızım var yani dö r t . S e s i, birandacan(ılığını yitirdi. ‘İy i bir adam la evlendim; bunu bilmek o ."■ »emmutlu edecektir, biliyorum. O bir bahriyeliydi. Onunla sa\ aştan so nra Pa ris’te tan ıştım. Birlik te C alifom ia’ya taşın

klik. Güzel bir h ayatım var.” Hat, bir süre sessizleşti. “Ya sein hayatın. Anne? Senin hayatın da güzel mi? Sürekli seni

[düşünüp durd um.”“Evet,” dedim sessizce. “Neredeyse her yönden güzel bir

hayatım var.”Kitty bir iç çekti. “Anne, sana söylemem gereken bir şey

var. Westry hakkında.” Nasıl oluyor da fVestry ’nin adı beni hâlâ bıı kadar heye-

canlandırabiliyor? Bana bu kada r acı verebiliyor? Gözlerimisıkıca kapadım.

“Paris’teyken hiç durmadan senden bahsediyordu,” dediKitty. “Sürekli seni soruyor, geleceğini umuyordu.”

“Gelmiştim,” dedim. “Muhakkak hatırlıyorsundur.”“Evet, seni kıskanmıştım.” Kitty’nin utancını, Pasifik’in

bir ucundan hissedebiliyordum.“Bu yüzden mi mektuplarının bana ulaşmasına engel

oldun?”Kitty aniden irkildi. “Biliyor muydun?”

Smıh jh 0 \ 135

. öğrendim •■ , # J * n(j imdcn utanıyorum,” dedi Kitty,gözyaşlarınaI "AnnC' c*Yaptıklarımlahayatının akışını değiştirmiş olabi

düncesine dayanamıyorum.” f kabaran öfke duygus u bir anda dindi. “Seniaffedi

• to* v ¿edim.“ A z önce zamanımızın dolduğuyla ilgilisöy

I ^ • bunu ben de h is sed iyorum.”E Aİefin» *i r tlfn hâlâ duruy or,” ded i, bira z durakladıktansonra.! .«groşUIU

Kulüp’te sana verdiğim broş.Mücevher kutumda,i cık sık ona bakıp seni düşünüyorum.”1 AjflCı

Kitty’nin’ arkadaşlığımızın bir sem bolü olan broşu verdiğihatırlayarakgözlerimi kapattım. Parlak, mavi bir kâğıtla janlp altın sarısı bir kurdeleyle bağlanmış olan küçük

I ^ anında gözümün önünde canlandı. Etrafımız, Çabana| fojiüp’ün duman bulu tuy la san lıy dı . Keşke o broş, bağımızın| ^pmamasını sağlayabilseyd i. Be lki de sağlamıştı. Cebimden] çıkardığım broşu evir ip çevir ere k üze rind eki işlemeleri ince1 ledim.

“Benimkide duruyor, Kitty. Ş u an yanımda.”“Senitekrar görmeyi öyle çok isterim ki,” dediKitty. “Ne-

redesin?Seattle’damı?”“Hayır,” dedim. “Bora Bora’dayım.”“Bora Bora mı?”“Evet, adada işlenen cinayeti araştıran bir bayanla birlik-

teyim.”Kitty, bir süre sessiz kaldı.“A tea ’yı kastediyorsun,de-

ğil mi?”“Evet,” dedim. “Hatırlıyorsun.”“Elbette hatırlıyorum.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 318/330

Ona, bu hikâyeyi nereden bildiğini sormamaya karar ycrdim. Artık bunun bir önemi yoktu. “Sana birkaç soru sormaistiyordum,” dedim, temkinli bir şekilde. “Tabii, eğer bir sakıncası yoksa.”

“Elbette.”“Bebeğinin babasının kim olduğundan hiçsöz etmemiş

tik,” diye devam ettim. “Ben hep onun Lanceolduğunu sanmıştım. Fakat şimdi elimizdeki kanıtlargösteriyorkiAtea’nmcinayetiyle bağlantılı olan kişi ”

“Albay mı?”

“Evet,” dedim. “Biliyor muydun?”“Biliyordum. Westry de biliyordu.”“Anlayamadım.”“Westry, beni koruyordu, Anne,” dedi Kitty. “Benikorumak

için bildiklerini söylemiyordu. Cinayetten önce benim durumumu öğrenmişti. Hatta senden bile önce... Albayla bizi birlikte

görmüş ve kumsalda bir konuşmamıza kulak misafiri olmuş.Westry, aynı zamanda albayın adadaki diğer kadınlarla benzer ilişkiler yaşadığını da biliyormuş. Çok dik kafalı ve saftımWestry beni albay konusunda uyarmıştı, ama onu dinlemedim.

Kışladaki o korkunç dayağı hatırladım. “Westry’yi tehditediyordu, değil mi?”

“Evet,” diye devam etti Kitty. “Eğer Westry müdahale etmeye ya da anakaradaki üstlerine bildirmeye kalkışırsa, bankorkunç şeyler yapacağını söylemişti.”

“Tannm, Kitty!” diye bağırdım. “Yani Atea’nm cinayetiyleilgili sessiz kalarak Westryseni koruyordu, öyle mi?”

“Evet,” dedi. “Şimdi geriye dönüp bakıyorum da sanırımdüşündüğümden de çok tehlikedeymişim. Westry, beni tüm bunlardan kurtardı.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 319/330

gir İÇçektim. Bu yüzden, ona karşı bir şeyler hissetmeye

“Sanırım öyle,” dedi Kitty dürüstçe. “Hayatım boyuncafekler tarafından kötü davranıldıktan sonra, dürüst bir adamidimle ilgileniyor, beni koruyordu. Gelgelelim, o da en yakınarkadaşıma âşıktı.

Kjtty'nin Westry’ye nasıl baktığını hatırlayarak pencere-den kumsala göz gezdirdim. Westry’ye âşık olduğu için onusuçlayamıyordum.

“Her neyse,” diye devam etti Kitty, “Atea öldürüldü, çünkü

hamile kalmıştı ve diğer kadınlar gibi sessiz kalmayı reddet-mişti”

¿eyseon dört yaşındaydı.” Rahatsızlık verici açıklamalarınınardından bir süre durakladı. “Bunu çok daha önce ortaya çıkarmalıydım, ama yaşamıma devam etmek zorundaydım. Al bayın ölümünü duyduktan sonra ise nasıl olsa cehennemi!yanacağı sonucuna vardım.”

“Ne zaman öldü?”“1963’te, kalp krizinden,” diye yanıt verdi Kitty. “SaFrancisco’daki bir otel odasında, tek başına.”

Yerimde doğrularak önce Jennifer’a, sonra da Geneviev baktım. “Bu, adaletin hâlâ sağlanamayacağı anlamına mez,” dedim. “O, madalyalı bir savaş gazisiydi. Ordunonun ölümünden sonra statüsünü geri almasını sağlayacaBunun için elimden geleni yapacağım.”

Genevieve, bana katıldığını belirtircesine başım sall

Bütün bu kötülüğün merkezindeki ismin öz babası oiduğuntı

baŞtadtn, değil mi‘

“Diğer kadınlar mı?”“Evet,” dedi Kitty. “En az iki tane daha vardı. Biri, nere*

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 320/330

338 ^ 3| Viiçmur Sonrası

Öğrendiğinde, neler hissedecek? Az sonra ikisi için de her şevideğiştirecek olan sözlerimi söylemeden önce derin bir nefes

aldım."Kitty,” diyerek, Genevieve’e telefona gelmesini işaret et-

tim. “Burada konuşmanı istediğim biri var. Adı, Genevieve.Bence siz ikinizin, bildiğinizden çok daha fazla ortak noktasıvar. Mesela, kızı... Sanırım ikiniz biraz konuşmalısınız.”

Genevieve bana şaşkın bir bakış atsa da telefonu eline ala-

rak gülümsedi. “Bayan Hampton?”Yataktan uzaklaşarak Jennifer’a beni takip etmesiniişaret

ettim. Anlayışla başını salladı ve birlikte dışarı çıkıp kapıyıArdımızdan sessizce kapattık.

“Bütün bu yaşananların en güzel yanı bu olsa gerek,” dedi[Jcnnifcr,koridorda bana gülümseyerek.

Kol kola merdivenlerden inip açık havadaki lobiye çıktık.Ardından birlikte oturup sertçe kıyıya çarpan dalgalan izle-meye başladık. Dalgalara hazırlıksız yakalananlar, sırılsık-lam olmuş havlularıyla kaçarak dört bir yana dağılıyorlardı.Hayretleve hayranlıkla manzarayı seyrediyordum. Sanki ada,

nihayetadaletin geldiğini biliyor ve kıyılarını bütün kötülük-lerdenanndırıyordu.Parmağımı madalyonumun zincirinde gezdirirken, Tita’nm

söylediklerinin doğru olup olamayacağını merak ediyordum.Sözünü ettiği lanet »artık kalkacak mı? Bunu sadece zamangösterecekti.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 321/330

0 o J u /y Z i/J tc n y Ç R a lü r r i/

Salondaçalan telefonu duyarak kendi kendimesızlandım.I Telefonacevap vermek, ayağa kalkıp yatağımdan çıkI tnak ve her adımda kemiklerimin sızladığım hissetmek an-

lamınageliyordu. Ancak ısrarla çalan telefon, beni ayağakalkmayaikna etmişti. Bir adım, bir adım daha... Ağrıyan

bacaklarımarağmen salona vardım ve telefonu tam da zama-nında açarak nefes nefese kalmış bir şekilde yanıt verdim.

“Büyükanne, benim,” diye cıvıldadı Jennifer. “Bugün, bü-yük gün.”

Adadan döndüğümüzden beri, üç aydan fazla zaman geç-mişti. Seyahat, beklediğimden çok daha fazla olumlu sonuç ver-

mişti. Ancak dönüşümüzden sonra içine düştüğüm bu duygusalçöküntüye hazırlıklı değildim. Genevieve, Atea, Kitty ve belkide ada için barışı sağlarken, kendi kalbimde büyük bir depremleoradan ayrılmıştım. Westry’nin fısıltıları ve eski mektuplardanoluşan bir günlük dışında, tutunacak hiçbir şeyim yoktu.

“Büyükanne?”“Buradayım, tatlım,” dedim. “Sadece bugün kendimi pek

iyi hissetmiyorum.”

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 322/330

“Ama yine de geliyorsun, değil mi?”“Ah, tatlım,” diyerek kanepeye gömüldükten sonra, buz

kesmiş ayaklarımı bir battaniyeyle örttüm.“Gelebileceğimisanmıyorum.”

Jennifer’ın sessizliği bir anda yüreğimi burkmuştu.Yolcu

luğumda bana eşlik edip şefkatle destek olmuşken, onu bu gününde nasıl yalnız bırakabilirim ?

“Bensiz yapabilirsin, değil mi, tatlım?” diye sordum, ağrı-yan sırtımı ovalayarak. Jennifer’m bir hafta önce teslim ettiğifinal projesi, üniversitenin halkla ilişkiler grubunun olduğukadar gazetelerin de kulağına gitmişti.

“Ah, büyükanne,” dedi. “Kendini iyi hissetmiyorken sen-den bunu istemenin fazla olduğunu biliyorum, ama gelsençok mutlu olurdum. Bir sürü kişi orada olacak ve onlarınkarşısına tek başına çıkma düşüncesine bile dayanamıyorum.O kadar heyecanlıyım ki. Orada olman beni çok rahatlatırdı.Seni bir saat içinde alabilirim. Aracı yakına park ederiz, b ö y

lece çokyürümek zorunda kalmazsın.”Bacaklarımı zorla uzatarak ayağa kalktım. Bunu yapabi-lirim. Jennifer için. “Pekâlâ,” dedim, derin bir nefes alarak, ‘öyleyse geleceğim. Senin için, hayatım.”

“Ah, büyükanne, teşekkür ederim!” diye bağırdı Jennifer. ‘Hemen geliyorum.”

Telefonu kapatıp sehpanın üzerindeki Genevieve’in mek-tubunu aldım. Dün elime ulaşan bu mektubu, şimdiye kadar bir düzine kez okumuştum.

Sevgili Anne,Bora Boraya geldiğin için sana teşekkür etmek istedim. Zi-

yaretin ada için, benim için, Atea için birçok şeyi değiştirdi.

Umarım senin içinde öyle olmuştur.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 323/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 324/330

342 Yağmur Sonrası

“Çok az kaldı,” diyen Jennifer, yorulup yorulmadığımı an-lamak için sık sık yüzüme bakıyordu.

“Ben iyiyim, hayatım,” diyerek rahatlattım onu. Sonbaha-

rın kuru soğuk havası, kendimi iyi hissettiriyor ve bana hiçummadığım bir şekilde enerji veriyordu. “Sen yolu göster.”Yapraklan turuncunun kırmızıya çaldığı bir dizi akağacın

yanından yürümeye devam ettik. Yanımızdaki görkemli, tuğla bina, adeta esas duruşta dikilmekteydi. Elbette onu görür gör-mez tanımıştım. Gerard, bankadan emekli olduktan sonra,

burada maliye dersleri verirdi. Bilhassa sonbahar aylannda,onunla kampüste yürüyüşler yapmayı ne de çok severdim.“Bu taraftan,” dedi Jennifer. Sarmaşıklarla kaplı bir binaya

doğru kıvrılan dar patikaya yaklaştığımız sırada koluma girdi.Altından geçmem için bir dalı tutup havaya kaldırdı. Gerard’lakampüste olduğum zamanlar, binanın arkasındaki bu yoldan

hiç yürümemiştim. Bir kez bile.“İşte orada,” diyerek gururla ileriyi işaret etti Jennifer.Heykeli net bir şekilde görebilmek için gözlerimi kıstım.

Jennifer T neden bu kadar büyülediğini görebiliyordum. Hey-kel, adeta bir hikâye anlatıyordu. Merakım uyanmış bir haldeona biraz daha yaklaştım ve birbirine sokulmuş olan bronz çif-

ti inceledim.Kalbim neden bu kadar hızlı atıyor? Erkek, ka-dına hasretle bakarken, kadının bakışları sol tarafa, uzaklarda bir yerlere uzanıyordu

“Çok güzel,” dedim, heykele daha yakında bakarak. Adamelinde büyük, kilitli bir kutu taşıyordu ve ayaklarının dibindedağılmış birkaç parça eşya vardı: Bir ressam tuvali, kınk birşişe ve birkitap. Dizlerimin üzerine çökerken ellerim titriyor-du. İşte o an, kalbimher şeyibiliyordu.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 325/330

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 326/330

344 e Yağmur Sonrası

içine baktı. “Eserlerinde bu takma adı kullanıyordu. Sendensaklamak istemezdim, ama bunu kendi gözlerinlegörmen ge„rekiyordu.”

Kılıfı dikkatlice açıp içindeki kahverengi ambalaj kâğıdımyırttım.

Jennifer şaşkınlıkla irkildi. “Bu o resim mi? Bungalovdaki?”Hayranlık içerisinde başımı sallayarak onayladım. Yaşlı

Gauguin, onu tutar tutmaz ellerimi ısıtmıştı. Sanki bunca yıl-dır, Bora Bora’nın güneşini içinde saklamış gibiydi. Renkleri

hâlâ canlıydı ve kompozisyonu, ilk gördüğüm günkü kadar beni duygulandırmıştı. Bir an için yeniden adadaydım; sıcakhavayı yanaklarımda, kumu ayağımda ve Westry’nin aşkınıetrafımda hissediyordum.

“Onu bulmuş!” diye bağırdım. “Tıpkı söz verdiği gibi.”Elbette sözünü tutmuştu. “Ve bunca yıldır burada, burnumundibinde beni beklemesine rağmen bir kez olsun dönüp bak-madım bile.” Minnet dolu gözlerle Jennifer’a döndüm. “Te-şekkür ederim, tatlım,” diyerek önce heykele, sonra yenidenresme baktım. “Bu bir armağan.”

Jennifer, sabırsızca yakındaki bir binaya baktıktan sonra,tekrar bana döndü. “Büyükanne,” diye fısıldadı, “hazır mısın?”

“Neye hazır mıyım?”“Onugörmeye.”Kalbim bir anda deli gibi atmaya başlamıştı. “Ama sen, sen

demiştin ki...”“Öldüğünü mü söylemiştim?” Başım iki yana salladı. “Evet,

maalesef Ulah’ta yaşayan doksan yaşındaki Grayson Hodge öl-müş. Fakat VVestry Green yaşıyor.”

Westry. Burada mı? Bu gerçek olabilir mi?

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 327/330

•Bilmiyorum,”dedim, gözyaşlarımı tutarak. “Peki ya projen?”Jennifer gülümsedi. “Projemgüzel sonuçlandı.”gendim» kararsız hissediyordum."Yıllardırbu günü hayal

edipdurdum ve şimdi gelmişken, ben..••Korkuyor musun?”“Evet,”diye mırıldandım, bir tutam saçımı ya da ondan

geriye ne kaldıysa düzelterek. Neden bir elbise giyip biraz ruj sürmedim ki sanki?

Kendime güvenemediğimihisseden Jennifer, başını iki

yana salladı. “Westry yalnızca benimgördüğüm şeyi görecek;senin doğalgüzelliğini”

Gözlerimi kurulamam için bana bir mendil uzattı. “Şimdi,sen burada bekle. Ben ön tarafa gidip onlara hazır olduğumu-zu söyleyeceğim.”

“Yani,” dedim kekeleyerek, “o çoktan burada mı?”Jennifer, “Evet,” diyerek gururla gülümsedi. “Oğlu, onu busabah getirdi. New York’tan buraya epey yol geldiler.”

Jennifer bana gülümseyerek patikaya döndü ve eski binanınardında gözden kayboldu. Yalnız kaldığımda, heykeldeki ada-

mın gözlerine baktım. Bronz da olsalar, tıpkı Westry’nin göz-lerine benziyordu. Yıllarca bu kampüs yolunda yürüdüğümüdüşünerek derin bir nefes aldım. Westry’nin yoluma bıraktığıipucunu fark etmek için b ir kez dursaydım, onu bulabilirdim.

Uzaktangelen çakıltaşı seslerini duyunca, bakışlarımıyolaçevirdim. İleride beliren bir adam, bir serçe sürüsünün ürkerekyakındaki bir ağaca doğru kanat çırpmasına neden oldu. Te-kerlekli sandalyede bile, aşina olduğum görüntüsünden bir şeykaybetmemişti. Göz göze geldiğimizde, arkasındaki orta yaşlı

adamı elini sallayarak uzaklaştırdı. Sonra da tekerlekleri tuta

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 328/330

346 Yağmur Sonrası

rak, saçlarının beyazından ve yüzündeki kırışıklıklardan bek-lenmeyecek bir güçle sandalyesini itmeye başladı. Güzlerinüzerimden ayırmıyor, beni adeta bakışlarıyla zapt ediyordu

Oturduğum bankın önünde durup ellerini bana uzattı buz kesmiş parmaklarımı, sıcak, güçlü avuçlarının içine al“Merhaba,Cleo,”dedi, yüzüme dokunarak. Yanağımı hafifçeokşadıktan sonra, parmaklan madalyonuma dokundu.

“Merhaba, Grayson,” diyerek, yanaklanmdan süzülen göyaşlarını sildim.

“ Biraz geciktin, hayatım,” dedi Westry ve tanıştığımız igün beni cezbeden o aynı haylaz gülümsemeyle sınttı.

Yüzünü inceledim. “Anlamadığım için, etrafıma bakmağım için beni affedebilecek misin? Ben ”

Westry hafifçe dudaklanma dokunarak beni sakinleştiren şekilde gülümsedi. Beni her zaman sakinleştirebilirdi. “Biraz

geç kaldın,”dedi yumuşak bir sesle. “Ama çok geç değil.” Banda, o yenidenyirmi beş, bense yirmi yaşındaydım. Yaş ortadan kalmıştı.Zaman, uzaklarda bir yerlerde kaybolup gitmişt

VYestry kadife ceketini ilikleyerek tekerlekli sandalyesifrenini çekti. Sonra da yavaşça koltuğunun ucuna yaklaştı

yağa kalkma pozisyonu aldı.Şaşkınlıkla irkildim. “Ama ben düşünmüştüm ki...”

j? Westry gülümsedi. “Yoksa biraz dolaşıp, bir sonbahar tatarız diye mi düşünmüştün?” Sandalyesinin yanından çıkdığı gri bir bastonu sol eline alarak sağ elini bana uzattı. “H

zır mısın?”“Evet,” dedim, yüzüm sevinçle parlıyordu. Kendind

emin bir şekilde yanımda duran Westry’ye hayranlıkla batım. Resmi kolumun altına sıkıştırdıktan sonra, bana uzatt

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 329/330

jjni tuttum. Rüya görmediğimden emin olmak içingözlerimi larpıştınp duruyordum.

Nereye gideceğimizi bile düşünmeksizin,kampüs yolun-dana ş a ğ ıyürümeye başladık. Fakat bunların hiçbirönemi y o k t u .Çünkü hikâyemiz mutlu bir şekilde bitmişti.Bu, Bora g o r a ’ d a k irüzgârların fısıldayacağı, bungalovunyıkık dökük (çalıntılarında gezinecek ve sonsuza dek kalbimdeyaşayacak olan hikâyeydi.

Westry gelmişti. Lanet sona ermişti.Birlikte yavaşça ama

emin adımlarla yürüyorduk. Ona biraz dahasokularak koluna g i r d i m .Yakındaki bir ağaç dalından düşenşarap rengi iki yap-rak ,sonbahar rüzgânyla bir sürefarklı yollarda dans etti ve son-rayavaşça yere süzülerek ıslak zemindeyan yana yerlerini aldı.

8/10/2019 Yagmur Sonrasi Sarah Jio

http://slidepdf.com/reader/full/yagmur-sonrasi-sarah-jio 330/330