6
207 V. MÂBED ve ÝBADET Yahudilik’te mâbed denilince Kral Süley- man (m.ö. 971-931) tarafýndan Kudüs’te yaptýrýlan Bet ha-Mikdaþ (Beytülmakdis) an- laþýlmaktadýr. Fakat yaklaþýk 4000 yýllýk ya- hudi tarihinde Yahudiliðin belli dönemle- rinde farklý ibadet yerleriyle karþýlaþýlýr. Ya- hudiliðin tarih sahnesine çýktýðý ilk döne- me “atalar dönemi” adý verilir. Ýbrâhim ile baþlayýp oðlu Ýshak ve torunu Ya‘kub ile devam eden bu dönemde tarým ve hay- vancýlýða dayalý sade bir hayat ve yer yer animizm, politeizm izleri taþýyan dinî inanç- lar hüküm sürmekteydi. Atalar dönemin- de dinî inanç ve ibadetlerle Tanrý telakki- si arasýnda sýký bir iliþki vardý. Ýbrâhim ile beraber politeizmden monoteizme geçi- þin saðlandýðý bu dönemde Tanrý ile özel bir ahid iliþkisinden söz edilir ve Kitâb-ý Mukaddes’te sýk sýk tekrarlanan “atalarý- nýn Tanrý’sý” þeklindeki ifadeler (Tekvîn, 31/53; 32/9; Çýkýþ, 3/6) bu iliþkiyi gösterir. Bu döneme ait dinî inançlarýn esasýný, Tan- rý ile Ýbrâhim arasýnda gerçekleþtirilip Ýs- hak ve Ya‘kub vasýtasýyla devam ettirilen ahid imaný ve bu imanýn ahlâkî esaslarý teþ- kil ediyordu. Ýbadetler ise daha çok Ýsrâilo- ðullarý’nýn bu özel Tanrý’sýna sunulan kur- banlardan ibaretti. Göçebe ve sade bir ha- yat yaþayan Ýbrânî atalarý dinî vecîbelerini yerine getirebilmek için konakladýklarý her yerde bir mezbah yapmýþlardýr. Daha son- ra gelen Ýsrâiloðullarý’nca da önem veri- len bu ibadet yerleri Þekem (Tekvîn, 12/6- 7; 33/18-20; Yeþû, 24/26-27; Hâkimler, 9/ 6), Betel (Tekvîn, 12/8; 28/10-22; 35/1-15; I. Samuel, 7/16; Amos, 4/4; Hâkimler, 20/ 18-28; I. Krallar, 12/28), Mamre (Tekvîn, 13/18) ve Berþeba’dýr (Tekvîn, 26/23-25; I. Samuel, 7/17). Yahudiliðin ikinci evresini oluþturan Mû- sâ döneminde mâbed toplanma çadýrýný ifade etmektedir. Yahudiliðin en önemli þahsiyeti ve peygamberi olan Mûsâ, kav- mini Mýsýr esaretinden kurtardýktan son- ra çölde bir çadýr kurmuþtur. Toplanma çadýrý veya çadýr-mâbed (Ohel Mo‘ed) diye bilinen bu çadýr Ýsrâiloðullarý’nýn çöldeki kutsal mekânýydý. Gerçekte burasý Yahve’- nin Mûsâ ile “yüz yüze, aðýz aðýza” konuþ- tuðu (Çýkýþ, 33/11; Sayýlar, 12/8) ve halkýy- la zaman zaman “buluþtuðu” (Çýkýþ, 33/7- 11) yerdi. Çadýr-mâbedin ayný zamanda “mesken” (Ýbrânîce miþkan) ve “konut” gi- bi anlamlara gelmesi buranýn kutsal bir yer olduðunu da gösterir (Hâkimler, 8/11; II. Samuel, 7/6). Çadýr-mâbed sözünün içer- diði, “taþýnabilir sade mâbed” anlamýndan hareketle bu çadýr için Ýsrâiloðullarý’nýn çöl- deki mâbedi demek de mümkündür. Mû- sâ, Ýsrâiloðullarý’nýn çöldeki hayatlarý bo- yunca bütün dinî faaliyetlerini buradan yönlendirdiði gibi baþta kurban olmak üze- re ibadetler de burada yerine getirilirdi. Bu çadýrýn gaipten haber almada da bü- yük rolü vardý (Çýkýþ, 33/7, 11; Sayýlar, 12/ 8). Toplanma çadýrýna kutsiyet kazandýran en önemli husus sekîne olgusuna, Tanrý’- nýn orada Ýsrâil halký arasýnda ikamet et- tiðine dair olan inançtýr. Çadýra kutsiyet kazandýran diðer bir husus da Mûsâ’nýn ahid sandýðýný bu çadýrýn en kutsal bölü- münde muhafaza etmesidir (Çýkýþ, 26/33- 34; 40/21). Bu sandýk Ahd-i Atîk’te ahid sandýðý (Sayýlar, 10/33; 14/44), þehâdet san- dýðý (Çýkýþ, 26/33-34; 30/26; 40/5, 21), Tan- rý’nýn sandýðý (I. Samuel, 11/11) gibi isim- lerle anýlmakta ve Kur’an’da “tâbût” þek- linde geçmektedir (el-Bakara 2/248). Ahid veya kesin kanun, üzerine kanunun yazýl- dýðý iki taþ tabletten ibarettir. Tanrý onla- rý Mûsâ’ya vermiþ (Çýkýþ, 31/18), Mûsâ da sandýðýn içine koymuþtur (Çýkýþ, 25/16; 40/ 20). Bu sebeple sandýðý ihtiva eden çadý- ra ahid çadýrý adý verilmiþtir (Sayýlar, 9/15; 17/22; 18/2). Kitâb-ý Mukaddes’te çadýrýn ayrýntýlý bir tanýmý yapýlýr (Çýkýþ, 26-27; 36/ 8-38). Toplanma çadýrý Ken‘ân topraklarý- na girildikten sonra da muhafaza edilmiþ ve Hâkimler döneminde Þilo’ya (Yeþû, 18/ 1), Saul döneminde Nob’a (I. Samuel, 21/ 1), daha sonra Gibeon’a (I. Târihler, 16/39) taþýnmýþtýr. Ýsrâiloðullarý, Hz. Mûsâ ile baþ- layan dönemde çölde kýrk yýl yaþadýktan ve toplanma çadýrýnda ibadet ettikten son- ra Ken‘ân bölgesinde yerleþmiþ, bu yerle- þim yerlerinde Gilgal (Yeþû, 4/19-21; 5/9- 10), Þilo (Yeþû, 18/1; Hâkimler, 28/31; I. Sa- muel, 1/3), Mizpa (Hâkimler, 20/1-3; I. Sa- muel, 7/5-16), Gibeon (I. Krallar, 3/4-5), Of- ra (Hâkimler, 6/11-24) ve Dan (I. Krallar, 12/29) gibi ibadet yerleri edinmiþtir. Bun- larýn sonuncusu Kudüs’te yapýlan mâbed- dir. Dâvûd, Kudüs’ü fethinden ve Filistîler’e karþý ilk zaferinden sonra o sýrada Kir- yath-Yearim’de bulunan ahid sandýðýný Kudüs’e getirmiþtir (II. Samuel, 6/1-19). Ýlâhî tecellînin bir sembolü olan ahid san- dýðýnýn oraya getirilmesiyle birlikte ilk adým atýlmýþ ve Kudüs, Yahve tarafýndan seçil- miþ bir ibadet yeri kabul edilmiþtir. Ýkinci olarak Dâvûd mâbedin inþa edileceði yer- de bir mezbah yaptýrmýþ (II. Samuel, 24/ 16-25), burayý Yahve’nin evi, mezbahý da ateþte yakýlan kurban mezbahý olarak tah- sis etmiþ (I. Târihler, 22/1; II. Târihler, 3/ 1), burada kurbanlar kesilerek ibadet baþ- latýlmýþtýr (II. Samuel, 22/1; 24/16-25). Dâ- vûd’un ahid sandýðýný Kudüs’e taþýmasýn- etrafýnda da tartýþýlmýþ ve bu doðrultuda yeniden yorumlanmýþtýr (a.g.e., s. 91). Kutsal Topraklar. Kutsal kavim Ýsrâil ile diðer milletler arasýndaki kategorik ayý- rým, kutsal topraklar mânasýnda Ýsrâil ile yeryüzünün geri kalan kýsmý arasýnda da görülmektedir. Buna göre yeryüzünün merkezinde bulunan Ýsrâil topraklarý Tan- rý’nýn kutsallýðýnýn ve hükümranlýðýnýn doð- rudan tecelli ettiði bölgeyi ifade etmekte, bu bölgenin merkezinde Kudüs ve onun da merkezinde yer alan Siyon daðý ile mâ- bed bölgesi söz konusu kutsallýðýn doru- ða ulaþtýðý mekânlarý temsil etmektedir. Filistin topraklarýnýn kutsallýðý Tevrat’ta geç- mekle birlikte Tevrat’ta sadece bir yerde ismi geçen Kudüs þehrinin sonradan ka- zandýðý ve yahudi tarihi boyunca taþýdýðý asýl önem bu þehrin krallýðýn merkezi ve mâbedin inþa edildiði yer olmasýndandýr (a.g.e., s. 93). Rabbânî literatürde ortaya konulan, yahudi mistik geleneðinde de yer alan bir yorumda Kudüs’e daha büyük bir önem ve kutsallýk atfedilmektedir. Bu yo- ruma göre fizikî Kudüs semavî Kudüs’ün yeryüzündeki karþýlýðý ve izdüþümüdür. Do- layýsýyla Kudüs ve mâbed bölgesi semavî Kudüs’e açýlan kapýdýr. Ýsrâil topraklarýnýn yabancýlara satýlmasýna veya kiralanmasý- na yönelik yasaðýn yaný sýra kutsal toprak- lara yerleþmeyi ve yabancýlarýn eline geç- miþ topraklarý satýn almayý teþvik edici hü- kümler Talmud’da mevcuttur. Diðer ta- raftan rabbiler bu bölgeye yahudi toplu göçünü hoþ karþýlamamýþlar ve yahudile- rin kutsal topraklarda tekrar hâkimiyet el- de etmelerini, beklenen kurtarýcý mesîhin geliþi ve mesîhî dönemi baþlatmasýyla ger- çekleþecek mûcizevî bir hadise olarak gör- müþlerdir (a.g.e., s. 93-94). BÝBLÝYOGRAFYA : F. Prat, “Jehovah (Theodicee)”, DB, III/2, s. 1235-1243; H. Lesetre, “Messie”, a.e., IV/1, s. 1032-1034; E. Mangenot, “Prophete”, a.e., V/1, s. 705-727; a.mlf., “Prophetie”, a.e., V/1, s. 727- 734; J. Bonsirven, “Judaisme”, DBS, IV, 1147- 1161; A. A. Gelin, “Messianisme”, a.e., V, 1165- 1211; E. Cothenet, “Prophetes”, a.e., VIII, 692- 811; L. Ramlot, “Prophetisme”, a.e., VIII, 909- 1222; M. Baillet, “Samaritains”, a.e., XI, 774- 1047; L. Jacobs, A Jewish Theology, London 1973, s. 8-183; “Creed”, The Oxford Dictionary of the Jewish Religion (ed. R. J. Z. Werblowsky – G. Wigoder), New York 1997, s. 181; Yaþar Kut- luay, Ýslam ve Yahudi Mezhepleri, Ýstanbul 2001, s. 173-183, 205-207, 269; Salime Leyla Gürkan, Yahudilik, Ýstanbul 2008, s. 61-122; E. G. H-K, “Articles of Faith”, JE, II, 148-152; A. Altmann, “Articles of Faith”, EJd., II, 654-660; H. Hirschfeld, “Creed (Jewish)”, ERE, IV, 244-246; Dictionna- ire encyclopedique du Judaïsme, Paris 1993, s. 308-313, 314-316, 415-420, 732-736, 917-921. ÿÖmer Faruk Harman YAHUDÝLÝK

YAHUDÝLÝK½ntýlarý üzerinde mezbah yapýmýyla baþ-lamýþtý (Ezrâ, 3/2-6). Mâbedin inþasý, Yahu-da Valisi Zerubabel in idaresi altýnda mi-lâttan önce 515 te tamamlanmýþtýr

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: YAHUDÝLÝK½ntýlarý üzerinde mezbah yapýmýyla baþ-lamýþtý (Ezrâ, 3/2-6). Mâbedin inþasý, Yahu-da Valisi Zerubabel in idaresi altýnda mi-lâttan önce 515 te tamamlanmýþtýr

207

V. MÂBED ve ÝBADET

Yahudilik’te mâbed denilince Kral Süley-man (m.ö. 971-931) tarafýndan Kudüs’teyaptýrýlan Bet ha-Mikdaþ (Beytülmakdis) an-laþýlmaktadýr. Fakat yaklaþýk 4000 yýllýk ya-hudi tarihinde Yahudiliðin belli dönemle-rinde farklý ibadet yerleriyle karþýlaþýlýr. Ya-hudiliðin tarih sahnesine çýktýðý ilk döne-me “atalar dönemi” adý verilir. Ýbrâhim ilebaþlayýp oðlu Ýshak ve torunu Ya‘kub iledevam eden bu dönemde tarým ve hay-vancýlýða dayalý sade bir hayat ve yer yeranimizm, politeizm izleri taþýyan dinî inanç-lar hüküm sürmekteydi. Atalar dönemin-de dinî inanç ve ibadetlerle Tanrý telakki-si arasýnda sýký bir iliþki vardý. Ýbrâhim ileberaber politeizmden monoteizme geçi-þin saðlandýðý bu dönemde Tanrý ile özelbir ahid iliþkisinden söz edilir ve Kitâb-ýMukaddes’te sýk sýk tekrarlanan “atalarý-nýn Tanrý’sý” þeklindeki ifadeler (Tekvîn,31/53; 32/9; Çýkýþ, 3/6) bu iliþkiyi gösterir.Bu döneme ait dinî inançlarýn esasýný, Tan-rý ile Ýbrâhim arasýnda gerçekleþtirilip Ýs-hak ve Ya‘kub vasýtasýyla devam ettirilenahid imaný ve bu imanýn ahlâkî esaslarý teþ-kil ediyordu. Ýbadetler ise daha çok Ýsrâilo-ðullarý’nýn bu özel Tanrý’sýna sunulan kur-banlardan ibaretti. Göçebe ve sade bir ha-yat yaþayan Ýbrânî atalarý dinî vecîbeleriniyerine getirebilmek için konakladýklarý heryerde bir mezbah yapmýþlardýr. Daha son-ra gelen Ýsrâiloðullarý’nca da önem veri-len bu ibadet yerleri Þekem (Tekvîn, 12/6-7; 33/18-20; Yeþû, 24/26-27; Hâkimler, 9/6), Betel (Tekvîn, 12/8; 28/10-22; 35/1-15;I. Samuel, 7/16; Amos, 4/4; Hâkimler, 20/18-28; I. Krallar, 12/28), Mamre (Tekvîn,13/18) ve Berþeba’dýr (Tekvîn, 26/23-25; I.Samuel, 7/17).

Yahudiliðin ikinci evresini oluþturan Mû-sâ döneminde mâbed toplanma çadýrýnýifade etmektedir. Yahudiliðin en önemliþahsiyeti ve peygamberi olan Mûsâ, kav-mini Mýsýr esaretinden kurtardýktan son-ra çölde bir çadýr kurmuþtur. Toplanmaçadýrý veya çadýr-mâbed (Ohel Mo‘ed) diyebilinen bu çadýr Ýsrâiloðullarý’nýn çöldekikutsal mekânýydý. Gerçekte burasý Yahve’-nin Mûsâ ile “yüz yüze, aðýz aðýza” konuþ-tuðu (Çýkýþ, 33/11; Sayýlar, 12/8) ve halkýy-la zaman zaman “buluþtuðu” (Çýkýþ, 33/7-11) yerdi. Çadýr-mâbedin ayný zamanda“mesken” (Ýbrânîce miþkan) ve “konut” gi-bi anlamlara gelmesi buranýn kutsal biryer olduðunu da gösterir (Hâkimler, 8/11;II. Samuel, 7/6). Çadýr-mâbed sözünün içer-diði, “taþýnabilir sade mâbed” anlamýndanhareketle bu çadýr için Ýsrâiloðullarý’nýn çöl-deki mâbedi demek de mümkündür. Mû-

sâ, Ýsrâiloðullarý’nýn çöldeki hayatlarý bo-yunca bütün dinî faaliyetlerini buradanyönlendirdiði gibi baþta kurban olmak üze-re ibadetler de burada yerine getirilirdi.Bu çadýrýn gaipten haber almada da bü-yük rolü vardý (Çýkýþ, 33/7, 11; Sayýlar, 12/8). Toplanma çadýrýna kutsiyet kazandýranen önemli husus sekîne olgusuna, Tanrý’-nýn orada Ýsrâil halký arasýnda ikamet et-tiðine dair olan inançtýr. Çadýra kutsiyetkazandýran diðer bir husus da Mûsâ’nýnahid sandýðýný bu çadýrýn en kutsal bölü-münde muhafaza etmesidir (Çýkýþ, 26/33-34; 40/21). Bu sandýk Ahd-i Atîk’te ahidsandýðý (Sayýlar, 10/33; 14/44), þehâdet san-dýðý (Çýkýþ, 26/33-34; 30/26; 40/5, 21), Tan-rý’nýn sandýðý (I. Samuel, 11/11) gibi isim-lerle anýlmakta ve Kur’an’da “tâbût” þek-linde geçmektedir (el-Bakara 2/248). Ahidveya kesin kanun, üzerine kanunun yazýl-dýðý iki taþ tabletten ibarettir. Tanrý onla-rý Mûsâ’ya vermiþ (Çýkýþ, 31/18), Mûsâ dasandýðýn içine koymuþtur (Çýkýþ, 25/16; 40/20). Bu sebeple sandýðý ihtiva eden çadý-ra ahid çadýrý adý verilmiþtir (Sayýlar, 9/15;17/22; 18/2). Kitâb-ý Mukaddes’te çadýrýnayrýntýlý bir tanýmý yapýlýr (Çýkýþ, 26-27; 36/8-38). Toplanma çadýrý Ken‘ân topraklarý-na girildikten sonra da muhafaza edilmiþve Hâkimler döneminde Þilo’ya (Yeþû, 18/1), Saul döneminde Nob’a (I. Samuel, 21/1), daha sonra Gibeon’a (I. Târihler, 16/39)taþýnmýþtýr. Ýsrâiloðullarý, Hz. Mûsâ ile baþ-layan dönemde çölde kýrk yýl yaþadýktanve toplanma çadýrýnda ibadet ettikten son-ra Ken‘ân bölgesinde yerleþmiþ, bu yerle-þim yerlerinde Gilgal (Yeþû, 4/19-21; 5/9-10), Þilo (Yeþû, 18/1; Hâkimler, 28/31; I. Sa-muel, 1/3), Mizpa (Hâkimler, 20/1-3; I. Sa-muel, 7/5-16), Gibeon (I. Krallar, 3/4-5), Of-ra (Hâkimler, 6/11-24) ve Dan (I. Krallar,12/29) gibi ibadet yerleri edinmiþtir. Bun-larýn sonuncusu Kudüs’te yapýlan mâbed-dir.

Dâvûd, Kudüs’ü fethinden ve Filistîler’ekarþý ilk zaferinden sonra o sýrada Kir-yath-Yearim’de bulunan ahid sandýðýnýKudüs’e getirmiþtir (II. Samuel, 6/1-19).Ýlâhî tecellînin bir sembolü olan ahid san-dýðýnýn oraya getirilmesiyle birlikte ilk adýmatýlmýþ ve Kudüs, Yahve tarafýndan seçil-miþ bir ibadet yeri kabul edilmiþtir. Ýkinciolarak Dâvûd mâbedin inþa edileceði yer-de bir mezbah yaptýrmýþ (II. Samuel, 24/16-25), burayý Yahve’nin evi, mezbahý daateþte yakýlan kurban mezbahý olarak tah-sis etmiþ (I. Târihler, 22/1; II. Târihler, 3/1), burada kurbanlar kesilerek ibadet baþ-latýlmýþtýr (II. Samuel, 22/1; 24/16-25). Dâ-vûd’un ahid sandýðýný Kudüs’e taþýmasýn-

etrafýnda da tartýþýlmýþ ve bu doðrultudayeniden yorumlanmýþtýr (a.g.e., s. 91).

Kutsal Topraklar. Kutsal kavim Ýsrâil ilediðer milletler arasýndaki kategorik ayý-rým, kutsal topraklar mânasýnda Ýsrâil ileyeryüzünün geri kalan kýsmý arasýnda dagörülmektedir. Buna göre yeryüzününmerkezinde bulunan Ýsrâil topraklarý Tan-rý’nýn kutsallýðýnýn ve hükümranlýðýnýn doð-rudan tecelli ettiði bölgeyi ifade etmekte,bu bölgenin merkezinde Kudüs ve onunda merkezinde yer alan Siyon daðý ile mâ-bed bölgesi söz konusu kutsallýðýn doru-ða ulaþtýðý mekânlarý temsil etmektedir.Filistin topraklarýnýn kutsallýðý Tevrat’ta geç-mekle birlikte Tevrat’ta sadece bir yerdeismi geçen Kudüs þehrinin sonradan ka-zandýðý ve yahudi tarihi boyunca taþýdýðýasýl önem bu þehrin krallýðýn merkezi vemâbedin inþa edildiði yer olmasýndandýr(a.g.e., s. 93). Rabbânî literatürde ortayakonulan, yahudi mistik geleneðinde de yeralan bir yorumda Kudüs’e daha büyük birönem ve kutsallýk atfedilmektedir. Bu yo-ruma göre fizikî Kudüs semavî Kudüs’ünyeryüzündeki karþýlýðý ve izdüþümüdür. Do-layýsýyla Kudüs ve mâbed bölgesi semavîKudüs’e açýlan kapýdýr. Ýsrâil topraklarýnýnyabancýlara satýlmasýna veya kiralanmasý-na yönelik yasaðýn yaný sýra kutsal toprak-lara yerleþmeyi ve yabancýlarýn eline geç-miþ topraklarý satýn almayý teþvik edici hü-kümler Talmud’da mevcuttur. Diðer ta-raftan rabbiler bu bölgeye yahudi toplugöçünü hoþ karþýlamamýþlar ve yahudile-rin kutsal topraklarda tekrar hâkimiyet el-de etmelerini, beklenen kurtarýcý mesîhingeliþi ve mesîhî dönemi baþlatmasýyla ger-çekleþecek mûcizevî bir hadise olarak gör-müþlerdir (a.g.e., s. 93-94).

BÝBLÝYOGRAFYA :

F. Prat, “Jehovah (Theodicee)”, DB, III/2, s.1235-1243; H. Lesetre, “Messie”, a.e., IV/1, s.1032-1034; E. Mangenot, “Prophete”, a.e., V/1,s. 705-727; a.mlf., “Prophetie”, a.e., V/1, s. 727-734; J. Bonsirven, “Judaisme”, DBS, IV, 1147-1161; A. A. Gelin, “Messianisme”, a.e., V, 1165-1211; E. Cothenet, “Prophetes”, a.e., VIII, 692-811; L. Ramlot, “Prophetisme”, a.e., VIII, 909-1222; M. Baillet, “Samaritains”, a.e., XI, 774-1047; L. Jacobs, A Jewish Theology, London1973, s. 8-183; “Creed”, The Oxford Dictionaryof the Jewish Religion (ed. R. J. Z. Werblowsky –G. Wigoder), New York 1997, s. 181; Yaþar Kut-luay, Ýslam ve Yahudi Mezhepleri, Ýstanbul 2001,s. 173-183, 205-207, 269; Salime Leyla Gürkan,Yahudilik, Ýstanbul 2008, s. 61-122; E. G. H-K,“Articles of Faith”, JE, II, 148-152; A. Altmann,“Articles of Faith”, EJd., II, 654-660; H. Hirschfeld,“Creed (Jewish)”, ERE, IV, 244-246; Dictionna-ire encyclopedique du Judaïsme, Paris 1993, s.308-313, 314-316, 415-420, 732-736, 917-921.

ÿÖmer Faruk Harman

YAHUDÝLÝK

Page 2: YAHUDÝLÝK½ntýlarý üzerinde mezbah yapýmýyla baþ-lamýþtý (Ezrâ, 3/2-6). Mâbedin inþasý, Yahu-da Valisi Zerubabel in idaresi altýnda mi-lâttan önce 515 te tamamlanmýþtýr

208

YAHUDÝLÝK

lerle birlikte altýn buhur mezbahý, yakýlantakdimeler için bir bronz mezbah, maya-sýz ekmek takdimi için kullanýlan masa veon þamdan vardý (I. Krallar, 6/4; 8/22; 9/25).Daha sonra Yahve’nin orada hazýr bulunu-þunu temsil eden ahid sandýðýnýn konul-duðu en kutsal bölüm geliyordu (I. Kral-lar, 6/5, 19-23). Buraya Ýbrânîce’de “arkaoda, en iç mekân” anlamýnda “debir” de-niliyordu. Debir yýlda bir defa kefâret âyi-ni için açýlýr ve içeriye yalnýzca baþkohengirebilirdi (I. Krallar, 6/19). Burada Yahve’-nin tecellîsi bir bulutla temsil edilirdi (I.Krallar, 6/3-22; 8/10). Bu kýsým beþ basa-makla çýkýlan ve bir kapýsý olan yüksekçebir yerdi ve tahta bir duvarla diðer bölüm-lerden ayrýlmýþtý. Mâbedin giriþindeki ikibronz sütun (I. Krallar, 7/14-22; II. Târih-ler, 2/14; 3/15-17) eski Ken‘ân mâbedleri-nin önünde duran dikili taþlarý hatýrlatý-yordu. Bu sütunlara verilen Yakin (pekiþti-recek) ve Boaz (kuvvet bunda) adlarý, o dö-nemde bunlarýn eski Yakýndoðu’da mâbe-din ve hânedanýn devamlýlýðýnýn bir sem-bolü sayýldýðýný gösteriyordu. Bunlar aynýanlayýþý yansýtan Mýsýr sütunlarý model alý-narak dikilmiþti. Kudüs’ün Bâbilliler tara-fýndan iþgali sýrasýnda sütunlar kýrýlmýþ veyapýmýnda kullanýlan metal Bâbil’e götü-rülmüþtür (II. Krallar, 25/13; Hezekiel’inyapmayý düþündüðü mâbedde bunlarýnyerini aðaç sütunlar almýþtýr; Hezekiel, 40/49). Mâbedin ön avlusunda bir bronz le-ðen (I. Krallar, 7/23-26), on adet büyük elleðeni (I. Krallar, 7/27-39), bir de yakýlantakdimeler mezbahý bulunuyordu (II. Kral-lar, 16/14). Ayrýca avluda rahiplerin kulla-nýmý veya baþka amaçlar için inþa edilmiþçok sayýda bina vardý.

Dört asýr ayakta kalan mâbed, Kral Sü-leyman’ýn hükümdarlýðý süresince ibade-tin Kudüs’te merkezîleþmesine ve Ýsrâil’indinî birliðinin güçlenmesine hizmet ede-rek Ýsrâiloðullarý’na ait ibadet yerleri ara-sýnda ilk sýrayý almýþtýr. Hz. Süleyman’ýnölümünden sonra krallýk ikiye bölününcemâbed güneydeki Yahuda Krallýðý sýnýrlarýiçerisinde kalmýþ, defalarca yaðmalanma-sýna ve hasar görmesine raðmen milât-tan önce 586’da Bâbil hükümdarý Buh-tunnasr (II. Nebukadnezzar) tarafýndan Ku-düs’ün tahribine kadar varlýðýný sürdür-müþtür (II. Krallar, 24/8-16; 25/9, 13-17).Yahuda Krallýðý’nýn ve mâbedin yýkýlýþý Pey-gamber Yeremya’nýn zamanýna rastlar. Ye-remya yahudi milletinin felâketini önce-den görmüþ, fakat bunu önlemek için gös-terdiði çabalar fayda vermemiþtir. Neti-cede Kudüs yerle bir edilmiþ, yahudi ile-ri gelenleri Bâbil’e sürgüne gönderilmiþ,mâbed tahrip edilmiþ, ahid sandýðý kay-bolmuþ ve bir daha bulunamamýþtýr. Mâ-bedde yalnýz kutsal mekânda yedi kollubir þamdan, mayasýz ekmek takdimi içinbir masa ve buhur mezbahý kalmýþtýr. Bu-na raðmen sürgündeki yahudiler mâbe-din aracýlýðý olmadan Yahve’ye ibadet et-meye devam etmiþlerdir. Bunlarýn içindenHezekiel gibi peygamberler çýkmýþtýr. He-zekiel kohen ailesinden olup Kudüs’tekikurban ibadetini yeniden ihya etmek içinçok çaba göstermiþtir. Onun milâttan ön-ce 571’de gelecekte mâbedin yeniden in-þasýyla ilgili vizyonu (Hezekiel, 40/1-49; 43/1-27) ve bu konudaki iyimserliði öncülü-ðünü yaptýðý halkýn isteklerine uygundu.Nitekim milâttan önce 539’da Bâbil’i fet-heden Pers Ýmparatoru Koreþ, yahudile-rin Kudüs’e dönüp mâbedi yeniden inþaetmelerine izin verdiði gibi Buhtunnasrtarafýndan yaðmalanarak götürülen altýnve gümüþ eþyalarý yahudilere teslim et-miþtir (Ezrâ, 5/14-16). Farklý zamanlardaKudüs’e geri dönen pek çok yahudi, mâ-bedin yeniden inþasýna eski mâbedin yý-kýntýlarý üzerinde mezbah yapýmýyla baþ-lamýþtý (Ezrâ, 3/2-6). Mâbedin inþasý, Yahu-da Valisi Zerubabel’in idaresi altýnda mi-lâttan önce 515’te tamamlanmýþtýr (Ez-râ, 5/16). Ahid sandýðý kaybolduðundankutsal bölüm boþ kalmýþtý; dolayýsýyla mâ-bedin yeniden inþasý tamamlanmakla bir-likte her þey bitmemiþti. Sonraki Grek dö-nemi, bilhassa Helenistik çað çok geçme-den Yahudiliði yeni problemlerle karþý kar-þýya getirmiþtir. Helenistik etki yahudilerarasýnda dinde olduðu kadar kültürde dekendini göstermiþ, pek çok yahudi bu ye-ni eðilime karþý olumlu bir tavýr takýnmýþ-

daki amacý bu þehri Ýsrâil’in dinî merkeziyapmaktý. Ancak sandýðý koyacak elveriþlibir yer yoktu. Bunun üzerine Dâvûd, Yah-ve için bir “ev” yapmayý düþünmüþ, fakatPeygamber Nathan’ýn kendisine getirdiðiilâhî emirle bundan vazgeçmiþtir (II. Sa-muel, 7/1-17). I. Târihler kitabýna göre Dâ-vûd’un, mâbedi inþasýna izin verilmemesi-nin sebebi onun bir savaþçý olarak çok kandökmüþ olmasýdýr. Kitâb-ý Mukaddes’te,“Süleyman barýþçý kral anlamýna gelen is-miyle bu görev için takdir edilmiþtir” de-nilmektedir (I. Târihler, 22/8-10). AncakDâvûd, mâbedin yapýmýnda gerekli olanmalzemeden kutsal eþyalar için kullanýla-cak kaplara, inþasýnda çalýþtýrýlacak iþçiler-den din adamlarýnýn sýnýflarýný ve görev-lerini belirlemeye kadar her þeyi hazýrla-mýþ (I. Târihler, 22/2-16), daha sonra Süley-man hazýrlanan bu yer üzerinde mâbedininþasýna baþlamýþtýr (II. Târihler, 3/1-2).

Mâbedin yapýmý Kral Süleyman’ýn ida-resinin dördüncü yýlýnda baþlayýp (967) onbirinci yýlýnda (960) sona ermiþtir. Mâbe-din inþasýna baþlayýþ tarihi Ýsrâiloðullarý’-nýn Mýsýr’dan çýkýþýnýn 480. yýlýna rastlýyor-du (I. Krallar, 6/1, 37-38). Süleyman, mâ-bedin yapýmý için gerekli olan keresteninLübnan’dan getirilmesi hususunda SûrKralý Hiram’la bir anlaþma imzalamýþtý (I.Krallar, 5/1-12). Ýnþaatta kullanýlacak taþKudüs yakýnýndan çýkarýlýyordu (I. Krallar,5/17-18). Ýþin büyük bir kýsmý mecburihizmete tâbi tutulan Ýsrâiloðullarý’nca ya-pýlýyordu (I. Krallar, 5/13-16). Ancak Lüb-nan’da aðaçlarý kesenler ve keresteyi ta-þýyan gemicilerle Kudüs’te çalýþan maran-goz ve taþçýlardan oluþan iþçilerin tama-mý Fenikeli’ydi. Mâbedin giriþine saðlý sol-lu dikilecek iki sütunu ve diðer bronzlarýdökecek Sûrlu usta Hiram da annesi Ýsrâil-li olmasýna raðmen aslen Fenikeli’ydi. Mâ-bedin ölçüleri, kaç kat olacaðý, oda sayýsýve bölümleri, kullanýlacak kerestenin cin-si, duvarlara yapýlacak kaplama, kabart-ma ve diðer süslemeler bizzat Yahve ta-rafýndan bildirilmiþti (I. Krallar, 6/1-36; II.Târihler, 3/1-17; 4/1-22). Süleyman Mâbe-di tamamlandýktan sonra ahid sandýðý veeþyalarýyla birlikte toplanma çadýrý Süley-man tarafýndan Ýsrâil cemaatinin de ka-týldýðý bir törenle mâbedin en kutsal bö-lümüne konulmuþtu (I. Krallar, 8/4, 6). Alý-þýlmýþ Ön Asya planý üzerine inþa edilenmâbed doðudan batýya doðru bir avlu, gi-riþ (ulam), kutsal mekân (hekhal) ve en kut-sal bölümden (kodeþ ha-kodeþim) mey-dana geliyordu (I. Krallar, 6/3; 7/19). Giriþibadete tahsis edilmiþti. Kutsal mekândakurban kesilirken kullanýlacak malzeme-

Ýsrail Parlamentosu’nun önündeki yedi kollu þamdan (me-nora)

Page 3: YAHUDÝLÝK½ntýlarý üzerinde mezbah yapýmýyla baþ-lamýþtý (Ezrâ, 3/2-6). Mâbedin inþasý, Yahu-da Valisi Zerubabel in idaresi altýnda mi-lâttan önce 515 te tamamlanmýþtýr

209

merkezlerinden biri olmuþtur. Hz. Ömerdevrinde mâbed zemininde tahta veyatuðladan sade bir mescidle muallak taþý(hacer-i muallaka) üzerinde bir musallâ ya-pýlmýþtýr. Emevîler döneminde Abdülme-lik b. Mervân 691’de yine muallak taþýüzerinde Kubbetü’s-sahre’yi inþa ettir-miþ, onun tarafýndan yapýmýna baþlananMescid-i Aksâ’yý oðlu Velîd tamamlamýþ-týr. Kubbetü’s-sahre’nin bir ziyaret yeri ol-masýna karþýlýk Mescid-i Aksâ ibadet ma-hallidir. Bugün Mescid-i Aksâ denilince ge-nellikle, Halife Abdülmelik’ten Osmanlý Pa-diþahý Kanûnî Sultan Süleyman’a kadargelip geçen pek çok halife ve hükümdartarafýndan burada inþa edilen Kubbetü’s-sahre, mezar türbe, tekke, zâviye, sebil gi-bi dinî yapýlarýn bulunduðu, yaklaþýk 150dönüm arazi üzerine serpiþtirilmiþ bina-lar külliyesi anlaþýlýr. Bu yapýlar günümüz-de hâlâ ayaktadýr; fakat Süleyman Mâbe-di’nden sadece Herod’un yaptýrdýðý Batýduvarý (aðlama duvarý) zamanýmýza ulaþmýþ-týr. Mâbedin yýkýlýþýndan sonra Yahudilik’-te ibadet yeri olarak sinagog ortaya çýk-mýþtýr.

Yahudi cemaatinin topluca ibadet et-mek, halký eðitmek ve kültürel kimlikleri-ni korumak amacýyla toplandýklarý yere si-nagog adý verilir. Yahudi dinî literatürün-de “dua ve ibadet evi” anlamýndaki sina-gog kelimesi Grekçe “sunagoge”den (ce-maat veya cemaatin toplandýðý yer) gelir.Batý dillerine Ortaçað Latincesi yoluyla ge-çen (yahudi Ýspanyolca’sýnda “esnoga”)kelime daha sonra “dua evi, toplanma ye-ri ve Sabbat evi” anlamýnda kullanýlmayabaþlanmýþtýr. “Tanrý ile buluþma yeri” veTalmud’da “toplanma evi, küçük mâbed”gibi mânalara da gelir. Sinagogun Ýbrânîcekarþýlýðý “keneset”tir. Keneset, “ev” anla-mýndaki “bet / beit / beth” kelimesiyle “betha-keneset” (toplanma evi) þeklinde tam-

lama ile kullanýlýr. Kenesetin Ârâmîce kar-þýlýðý da “kanishta”dýr; Arapça’ya “kenîse”olarak geçmiþtir. Kur’ân-ý Kerîm’de aynýanlamda “salavât” kelimesi (el-Hac 22/40),hadislerde genellikle “kenîsetü’l-yehûd”(Ýbn Mâce, “Mesâcid”, 2; Müsned, I, 416;II, 222; VI, 25) yer alýr. Sinagog Türkçe’de“havra” ile karþýlanmakta olup bu da Ýbrâ-nîce “topluluk” mânasýndaki “hevra”dangelir. Sinagog kelimesi, yahudilerin Yunanidaresine girdikleri milâttan önce IV. yüz-yýldan itibaren görülmeye baþlanmýþtýr.Yahudilik’te ayrýca toplanma yerlerini ifa-de eden ve “bet” kelimesiyle baþlayan üçterkip vardýr: “Bet ha-keneset” (toplanmayeri), “bet ha-tefila” (dua yeri), “bet ha-Mid-raþ” (Tevrat okuma yeri). Bu tabirlerin hepsiTalmud döneminde kullanýlýyordu (ayrýcabk. SÝNAGOG).

Yahudilik’te ibadet ferdî olarak evde ve-ya cemaat halinde sinagogda yapýlýr. Mâ-bed döneminde kurban ibadeti de mâbed-de yerine getirilirdi. Pek çok yahudi Sab-bat günü, ayrýca bayramlarda sinagogagider, haftanýn diðer günlerinde de evdedua eder. Bu dualar küçük farklýlýklarlabirlikte topluca yapýlan dualara benzer.Meselâ Þema Ýsrael (Dinle ey Ýsrâil) duasýyahudiler tarafýndan her sabah ve akþamevde de okunur. Bu dua çocuklukta öðre-nilen ilk ve ölüm sýrasýnda okunan sonduadýr. Bir yahudi, temel dua kabul edi-len Amida’yý yahut Þemone Esre’yi (onsekiz dua) okumak suretiyle ve diðer bir-çok olay vesilesiyle devamlý þekilde Tan-rý’ya hamdeder. Birçok yahudi evinin giriþkapýsýnýn sövesinde “mezuza” adý verilen,bir boru içine rulo halinde konulmuþ, üze-rine Þema’nýn ilk iki paragrafýnýn yazýldýðýmahfazalar asýlýdýr (Tesniye, 6/4-9; 11/13-21). Yahudiler eve giriþ çýkýþlarýnda Tan-rý’nýn kanununu hatýrlamak için elle me-zuzaya dokunur ve ellerini öperler. Bu ku-

týr. Hasidiler (muhafazakârlar) adý verilen di-ðer yahudiler ise atalarýnýn inancýný sür-dürerek Helenistik etkiden uzak durmuþ-tur. Neticede Kral IV. Antiyok, milâttan ön-ce 168’de Kudüs’teki mâbedde ibadeti ya-saklamýþ ve ertesi yýl bir Zeus heykelinimâbedin içine koyarak kendisine karþý ge-lenlere iþkence etmeye baþlamýþ, bununüzerine yahudilerle kral arasýnda þiddetlibir çatýþma meydana gelmiþtir. Kutsal me-kândaki yedi kollu þamdan, mayasýz ek-mek takdimi için kullanýlan masa ve bu-hur mezbahý Antiyok tarafýndan ganimetolarak götürülmüþ, bunlarýn yerine put-perest mezbahý veya heykel yerleþtiril-miþtir (I. Makkabiler, 1/54). Dört yýl sonraYahuda Makkabi idaresindeki yahudilerbaðýmsýzlýklarýný elde etmeyi baþarmýþ vemâbed yeniden takdis edilmiþtir. Milât-tan önce 63’te mâbede Romalý kumandanPompei hâkim olmuþsa da burayý yaðma-lamamýþtýr (I. Makkabiler, 4/36-59).

Sürgün sonrasýndaki onarýmdan itiba-ren zamanla bakýma ihtiyaç gösteren mâ-bed, Roma yönetimince Yahuda Krallýðý’-nýn baþýna getirilen Herod tarafýndan mü-kemmel bir þekilde tekrar inþa edilmeyebaþlanmýþtýr. Yeni binanýn esas temeli mi-lâttan önce 19’da atýlmýþ, on yýl içinde ta-mamlanmýþ ve mâbed önemli ölçüde ge-niþletilerek güzelleþtirilmiþ, ancak bu yenibina bir asýrdan fazla ayakta kalamamýþ-týr. Milâttan sonra 6 yýlýnda Yahuda eya-leti doðrudan Roma yönetimine baðlan-mýþtýr. Bu arada Romalý Vali Pontius Pila-tus’un idaresi çoðu zaman yahudilerin dinîve millî duygularýný rencide ediyordu. Ya-hudilerin 66 yýlýnda baþlattýðý isyanýn veþiddetli bir çatýþmanýn ardýndan Titus yö-netimindeki Roma askerleri Kudüs’ü zap-tedip 70 yýlýnda mâbedi tahrip etmiþ vemâbed, 132’de yahudilerin Þimeon BarKohba önderliðinde Romalýlar’a karþý tek-rar ayaklanmasý üzerine tamamen yýkýl-mýþtýr. Yahudiler buradan sürülmüþ, mâ-bedin yerinde Romalýlar tarafýndan birputperest tapýnaðý inþa edilmiþtir. 330’-da Ýmparator Konstantin mâbedin bulun-duðu bölgede, hýristiyanlarýn Îsâ’nýn me-zarýnýn olduðunu kabul ettikleri yerde Kut-sal Mezar Kilisesi’ni (Merkad-i Îsâ Kilise-si) yaptýrmýþtýr. IV. yüzyýlda Roma Ýmpa-ratorluðu’nda Hýristiyanlýðýn kabul edilme-siyle Kudüs bir hac ve ziyaret merkezi ha-line gelmiþtir. Ardýndan Meryem Ana Ki-lisesi’ni de Jüstinyen inþa ettirmiþ, ancakhýristiyanlara ait dinî yapýlar 614’te ÝranHükümdarý Hüsrev tarafýndan tahrip edil-miþtir. 638’de müslüman Araplar’ýn fet-hettiði Kudüs, Arap-Ýslâm medeniyetinin

YAHUDÝLÝK

“Aðlama

duvarý”nýn

önündeki

yahudiler

43. CÝLT 3. FASÝKÜL (266) 2. Forma / 2. Kontrol10 Kasým 2012

Page 4: YAHUDÝLÝK½ntýlarý üzerinde mezbah yapýmýyla baþ-lamýþtý (Ezrâ, 3/2-6). Mâbedin inþasý, Yahu-da Valisi Zerubabel in idaresi altýnda mi-lâttan önce 515 te tamamlanmýþtýr

210

YAHUDÝLÝK

âyini hem evde hem sinagogda yapýlýr. Ev-de yapýlan âyin evin bu güne özel þamdan-larýndaki mumlar üzerine yapýlan dua ilebaþlar. Baba ve çocuklar annenin etrafýn-da toplanýr. Anne mumlarý yakarken, “EyTanrý, bizim Tanrýmýz, kâinatýn hâkimi,emirleriyle bizi takdis eden ve bize Þabatýþýðýný tutuþturmayý emreden Tanrý! Hamdsanadýr!” þeklinde dua eder. Öte yandanbaba eline bir fincan þarap alarak üzerinedua okuduktan sonra herkese birer yudumiçirir. Ardýndan Þabat somunu dilimlenippaylaþýlýr; ve akþam / þabat yemeði yenir;âyinin bu kýsmý evde tamamlanýr (ayrýcabk. SEBT).

Sinagogdaki ibadet zemirot ile baþlar.Bu duanýn ve daha sonra yapýlan duala-rýn, okunan Mezmûrlar’ýn dili Ortodoks si-nagoglarýnda Ýbrânîce, liberal sinagoglar-da kýsmen Ýbrânîce, kýsmen yerel dilde-dir. Ýbadetin önemli kýsmýný, sinagogundoðu yönünde bulunan dolapta muha-faza edilen Tevrat tomarýnýn çýkarýlýp ce-maate okunmasý teþkil eder. Altýn veyagümüþle süslü, kadife yahut ipek örtüyesarýlmýþ Tevrat tomarý dolaptan alýnýp si-nagogun içinde dolaþtýrýlýr. Bu esnada si-nagogdakiler Tevrat tomarý yanlarýndangeçilirken onu selâmlar veya elleriyle onadokunurlar; daha sonra okuma masasýnýnüzerine konur, örtüsü açýlýr ve herkesingörmesi için havaya kaldýrýlýr. ArdýndanTevrat’tan bir bölümle peygamberlere aitbaþka bir bölüm okunur. Sinagogda ya-pýlan dualarýn çoðunda cemaat oturur. Fa-kat bütün yahudiler tarafýndan okunanAmida dualarýnda herkes ayaða kalkarve bu dualarý tekrar eder. Bunlarýn dýþýn-da cemaate vaaz verilebilir. Sinagoglardatopluca ibadet yapabilmek için en az onyetiþkin erkeðin bir araya gelmesi þarttýr.Bu mânada cemaate katýlma yaþý on üç-tür ve on üç yaþýna giren herkesin cema-atle ibadete katýlmasý gerekir. On erkeðinbir araya gelmesinin temeli Tevrat’ýn pekçok yerinde geçen, “On erkeðin bir aradaTevrat okuduðu yerde Tanrý’nýn celâli bu-lunur” sözüne dayanýr. Ýbadet esnasýndabaþlar örtülür. Ayrýca “tallit” denilen birdua atkýsý kullanýlýr. Hafta içi sabah dua-larýnda hususi dua þeritleri alýna ve kolatakýlýr. Dua sýrasýnda yüzler Kudüs’e çev-rilir. Sinagogda topluca yapýlan ibadetteOrtodoks cemaatlerde erkeklerle kadýn-larýn bir arada bulunmamasý, günlük iba-detin erkeklere mahsus olmasý kadýnlarýnbu ibadetten muaf tutulmasý telakkisin-den kaynaklanmaktadýr.

Ýbadet mahalli olmaktan ziyade bir top-lantý yeri telakki edildiðinden sinagoglar-

daki ibadette meselâ müslümanlarýn mâ-bedinde þahit olunan huþûa rastlanmaz.Özellikle küçük sinagoglara ibadet saa-tinden önce gelip tanýdýklarla konuþmakâdettir. Durumu müsait olan yahudiler hergün sinagoga giderler ve orada kendilerinievlerindeymiþ gibi hissederler. Sinagog-larýn genelde büyük olmamasý ve anýtsalbir özellik taþýmamasý da neticede bunabaðlanýr. Ýbadetlerde bir disiplin ve düzende yoktur. Herkes ibadeti yönetenin (kan-tor / hazan) ilâhisine istediði gibi katýlýr;bazan bunu yarýda býrakarak yanýndakiy-le konuþmaya dalar. Ýbadete bir düzen ver-mek isteyen bazý Ortodoks cemaatler, mû-siki aletlerini sinagoglara sokmamýþlarsada güzel sesli ilâhiciler ve korolarla ibade-te âhenk verip sükûn ve huþûu saðlama-ya çalýþmýþlardýr. Fakat bu defa da sina-gog bir konser salonuna dönmüþ ve ce-maatsiz kalma tehlikesiyle karþýlaþýlmýþ-týr. Bununla beraber tamamýyla bir ibadetyeri vakarýnýn hüküm sürdüðü sinagoglarda vardýr ve bunu saðlamaya çalýþan ce-maatlerin sayýsýnýn gittikçe arttýðý kayde-dilmektedir.

Yahudilik’te dinî gün ve bayramlar ka-merî takvime göre belirlenmekle birliktetakvim þemsî sisteme uyarlanmýþtýr. Ayyýlý ile güneþ yýlý arasýnda ortaya çýkan onbir günlük farký gidermek için on dokuzyýllýk bir dönemde 3, 6, 8, 11, 14, 17 ve 19.yýllarda on iki aylýk takvime on üçüncü ay

tu evin bir yahudi evi olduðunu gösterir.Bazan büro ve okullarýn giriþ kapýlarý arka-sýna da konulan mezuzanýn Tevrat’ýn Tes-niye bölümünde geçen, “Dinle ey Ýsrâil!Allahýmýz Rab bir olan Rab’dir ...” þeklin-deki sözüne istinaden Tanrý’nýn huzuru ka-dar onlarýn Tanrý’ya olan güvenini de sem-bolize eder.

Cemaat halinde yapýlan ibadetler gün-lük, haftalýk ve yýllýk olmak üzere üçe ay-rýlýr. Günlük ibadetler arasýnda sabah (Þa-harit), öðleden sonra (Minha) ve akþam (Ma-ariv) dualarý vardýr. Bu üç dua mâbed dö-nemine dayanýr. Sabah ve öðleden sonraokunan dualar daha önemlidir, bunlar eskimâbedde günlük olarak kesilen kurban-larýn yaklaþýk zamanlarýna tekabül eder.Sabah ve akþam dualarý þunlardýr: 1. Tektanrý inancý baðlamýnda yahudi inancýnýntemel esaslarýný ihtiva eden Þema (Tesni-ye, 6/4-9). 2. Bir çeþit ortak dua sayýlanÞemone Esre (Amida). Temel dua kabuledilen Amida bütün ibadetlerde cemaat-le ayakta okunur. Cemaat bu duayý alçaksesle, okuyucu ise herkes adýna yükseksesle okur. Asýl þekliyle on sekiz ve bir ilâ-veyle on dokuz duadan oluþan Amida, Tan-rý’ya iman itirafýyla baþlayýp Kudüs’ün ye-niden imarý ve barýþ için yapýlan dualarlasona erer. 3. Tanrý’nýn ismini takdis ve hü-kümranlýðýnýn tesisi için okunan Kaddiþ.Bu dua sinagoglarda âyinin sonuna doðruyapýlýr. 4. Tanrý’nýn dinî hakikati teblið et-mesine bir teþekkür sayýlan Alenu. Öte yan-dan çalýþanlarýn günlük iþlerine baþlama-dan önce dua ve ibadetlerini yapabilme-leri için sabah dualarý genellikle saat 06’-da icra edilir. Cemaatle yapýlan dua da-ha önemli olup yahudilerin dinî hayatýndamerkezî öneme sahiptir. Dua için uygunyer sinagog olmakla beraber cumartesidýþýnda evde de dua yapýlabilir. Mezmûr-lar ve Kutsal Kitap bölümleri bütün iba-detlerde okunduðu halde pazartesi ve per-þembe günleri sabah ibadetlerinde Tev-rat’tan haftalýk bölümler okunur.

Haftalýk ibadet Þabat’ta yapýlýr. Yahu-dilerin dinî hayatlarýnýn merkezini teþkileden Þabat bütünüyle bir dinlenme veibadet günüdür. Bu günde iþ yapýlmadýðýgibi ateþ yakmak, yazý yazmak, hatta te-lefon etmek bile yasaktýr. Dindar yahudi-lere göre Þabat sevinç içinde geçirilmesigereken bir bayram günüdür. Bu gününhazýrlýklarý cuma günü ikindi vaktindenitibaren baþlar. Yahudilik’te günler güne-þin batýþýndan batýþýna hesap edildiðindenÞabat ibadeti de cuma günü akþamý ha-vanýn kararmasýyla baþlayýp cumartesi gü-nü güneþin batmasýyla sona erer. Þabat

Sinagoglarda Sefer Toralar’ýn (Tevrat rulosu) korunduðu Ehal

bölümü

Page 5: YAHUDÝLÝK½ntýlarý üzerinde mezbah yapýmýyla baþ-lamýþtý (Ezrâ, 3/2-6). Mâbedin inþasý, Yahu-da Valisi Zerubabel in idaresi altýnda mi-lâttan önce 515 te tamamlanmýþtýr

211

daki baðlýlýk, samimiyet veya acziyet duy-gularýnýn en kuvvetli þekilde dile getiril-mesidir. Yalnýz baþýna dua eden bir yahu-di, Mezmûrlar’da ifade edildiði gibi sina-gogdaki toplu dualarda ferdîliðini Ýsrâil’inkolektif ruhunda eritir. Sinagogda ibadetedenle Tanrý arasýna hiçbir aracýnýn girme-sine izin verilmez. Dinî hayatta daha az yeriþgal etmesine raðmen sinagogda topludualar daha sýk yapýlýr. Bu dualarla bireye,yahudi kardeþliðinin veya Ýsrâil topluluðu-nun bir üyesi olmanýn þuuru kazandýrýlma-ya çalýþýlýr. Kiþiye göre ev ne ise cemaategöre de sinagog odur. Tanrý Yahve’nin hu-zurunda dua eden ve, “Atalarýmýz Ýbrâhim,Ýshak ve Ya‘kub’un Allah’ý” diyerek içini dö-ken bir yahudi, yaratýcýnýn huzurunda çýp-lak bir ruh olarak deðil bilakis kutsal hâtý-ralarla dolu sosyal bir kiþilik olarak durur.Bundan dolayý dualarýn muhtevasý geneldeumuma þâmildir. Sinagogda ibadet edenbir yahudi sadece kendisi için deðil aynýzamanda toplumun refahý için dua eder.Sinagogda topluca yapýlan dua, orada Tev-rat’ýn cemaatle okunup anlaþýlmasýnýn zo-runlu olduðu anlayýþýný da beraberinde ge-tirmiþtir. Böylece Tevrat’ýn sinagogda top-luca okunmasý yahudi ibadetinin ayrýlmazbir parçasý olarak telakki edilmeye baþlan-mýþtýr. Kurban ibadetinin yerini alarak önplana geçen Tevrat okunmasý sinagoglaryoluyla yahudilerin dinî hayatlarýnýn damerkezi haline gelmiþtir. Tevrat’ýn ön planaçýkmasýyla yahudiler okuyup yazmaya dabüyük önem vermiþlerdir. Ayrýca Yahudi-lik’te “öðren” sözünün bir gereði olarak ya-hudi kutsal metinlerini öðrenmek her ya-hudi erkek için dinî bir görev sayýlmaktadýr.

Sinagoglar ayný zamanda birer eðitimve öðretim yeri olma özelliðine sahiptir.Bilhassa ilk dönemlerde sinagoga bitiþikolarak yapýlan, Talmud’da “bet ha-sefer”(kitap evi) diye geçen sýnýflar vardý. Bura-larda yahudi çocuklarý dinleri hakkýnda bil-gi ediniyorlardý. Yine pek çok yerde “bet ha-midraþlar” (beytülmidrâs) mevcuttu; bu yer-lerde bulûð çaðýna gelenler ve yetiþkinlerTevrat öðrenimi için bir araya gelirlerdi.Bazý yahudi topluluklarýnda “yeþiva” adýverilen yüksek dinî öðretim kurumlarý var-dý. “Tevrat’ýn okunup anlaþýldýðý yer” mâ-nasýnda veya genel anlamda bazý dillerdesinagoga “shul, school” (okul) gibi isimle-rin verilmesi, onun toplumun eðitiminde-ki yerini ifade ettiði gibi yahudi kimliðininmuhafaza edilmesindeki önemli rolünü degöstermektedir. Kýsacasý sinagog bütünyahudi toplum hayatýnýn merkezîleþtiði biryerdir ve Ortaçað’ýn baþlangýcýndan gü-nümüze kadar on beþ asýr boyunca gerek

toplum liderlerinin bir araya geldiði gerek-se halka ait toplantýlarýn yapýldýðý yer ola-rak kullanýlmýþtýr. Hukukî ilânlar ve Orta-çað döneminde laik hükümetin kararlarýda burada yayýmlanmýþtýr. Sinagogun top-lum hayatýnda ifa ettiði önemli görevler-den biri de cemaat þuurunu aþýlamasý vebunu daima canlý tutmasýdýr. Yahudi ce-maatinin bulunduðu her yerde bir sina-gog yapma geleneði baþlangýçtan beri de-vam etmektedir. Bu husus yahudilerindaðýlmasýný da önlemiþtir. Zorunlu olma-makla beraber günümüzde yahudi ailele-rin ekserisi nikâhlarýný sinagogda kýymak-tadýr (diðer bazý dinî konular için bk. SÜN-NET; YÝYECEK).

BÝBLÝYOGRAFYA :

Müsned, I, 416; II, 222; VI, 25; W. O. E. Oes-terley – G. H. Box, The Religion and Worship ofthe Synagogue, London 1907, s. 272, 309-310,315; A Dictionary of Religion and Ethics (ed. S.Mathews – G. B. Smith), London 1921, s. 3-4,207, 267, 282, 389-390; M. Loehr, A History ofReligion in the Old Testament, London 1936, s.23-24, 26-27, 29-31, 34; I. Maybaum, Synago-gue and Society, London 1944, s. 131, 141, 144;A. Schimmel, Dinler Tarihine Giriþ, Ankara 1955,s. 13, 113-114, 247-248; E. R. Pike, Encyclope-dia of Religion and Religions, New York 1958,tür.yer.; L. H. Grollenberg, The Penguin ShorterAtlas of the Bible (trc. M. F. Hedlund), New York1959, s. 137, 148-149, 188; G. Parrinder, Worshipin the World’s Religions, London 1961, s. 171,174-176; Y. Kaufmann, The Religion of Israel (trc.M. Greenberg), London 1961, s. 161-162, 178,210, 216, 302, 305; Hayrullah Örs, Musa ve Ya-hudilik, Ýstanbul 1966, s. 14, 378, 400-404; A.Hertzberg, Judaism, New York 1962, s. 120, 140,227, 233; W. W. Simpson, Jewish Prayer andWorship, London 1966, s. 11-13; A. A. Neuman,“Judaism”, The Great Religions of the ModernWorld (ed. E. J. Jurji), Princeton 1967, s. 254-255;H. Ringgren – A. V. Ström, Religions of Mankind(ed. J. C. G. Greig, trc. N. L. Jensen), Philadelphia1967, s. 114, 123, 126, 130-132, 135-136; H. H.Rowley, Worship in Ancient Israel, Its Forms andMeaning, London 1967, s. 213; N. Smart, The Re-ligious Experience of Mankind, New York 1969,s. 338-339, 342, 359-360, 362-363, 378-379;S. G. F. Brandon, A Dictionary of ComparativeReligion, London 1971, s. 124, 136, 258, 378,379, 385, 605, 645; I. Epstein, Judaism: A His-torical Presentation, London 1973, tür.yer.; TheJerusalem Bible (ed. A. Jones), London 1974, s.600; S. Zeitlin, The Origin of the Synagogue (ed.H. M. Orlinsky), New York 1975, s. 15-17, 72-73;D. A. Brown, A Guide to Religions, London 1975,s. 105-106, 115; G. Fohrer, History of IsraeliteReligion (trc. D. E. Green), London 1975, s. 379;NBD, tür.yer.; Encyclopedia of Biblical Theology(ed. J. B. Bauer), London 1976, s. 899-901; Hitti,Ýslâm Tarihi, II, 409-412; J. Gutmann, The JewishSanctuary, Leiden 1983, s. 1, 3, 13, 15; W. O.Cole – P. Morgan, Six Religions in the TwentiethCentury, Cheltenham 1987, s. 133-136; Kudüs:Tarihî Belge (haz. Ýslâm Konferansý Teþkilâtý, Ku-düs Komitesi, trc. Acar Tanlak), Jeddah 1409/1988, s. 32; Günay Tümer – Abdurrahman Küçük,Dinler Tarihi, Ankara 1988, s. 132, 134, 248-

eklenmekte, böylece dinî gün ve bayram-larýn Ýslâm’dakinin aksine yýlýn bütün ayla-rýný dolanmasý önlenmektedir. Yahudi tak-viminde ay adlarý nisan, iyar, sivan, tem-muz, ab, elul, tiþri, heþvan, kislev, tevet,þevat ve adardýr. Sinagogda yýllýk olarakyapýlan ibadetler arasýnda Yom Kipur (ke-fâret günü) baþta gelir. Bu güne riayetinve kurban kesme geleneðinin Hz. Mûsâdönemine ait bir uygulama olduðu ve Tev-rat’ýn, “Bütün suçlarýndan dolayý Ýsrâilo-ðullarý için yýlda bir kere kefâret etmeküzere sizin için bu ebedî bir kanun olacak-týr. Ve Rabbin Mûsâ’ya emrettiði gibi yap-tý” (Levililer, 16/34) þeklindeki hükmünedayandýðý belirtilir. Nasýl yapýlacaðý konu-sunda Levililer 16’da geniþ bilgi verilen yýl-lýk ibadet, aslýnda Kudüs’teki mâbedin vemezbahýn öteden beri yapýlagelen temiz-liði ve cemaatin bir sene boyunca iþlediðigünahlardan arýnmasýndan ibaretti. O güngünah takdimesi olarak bir boða ve birkoç (veya keçi) kesilir ve mâbedin (önceleriçadýrýn) dýþýnda yakýlýrdý (Levililer, 16/27).Kefâret günü ritüeli kohenler tarafýndanicra edilirdi; halk ise o gün oruç tutar vebütün oruç süresi ibadetle geçirilirdi. Ýlkzamanlarda sadece kohenlere ait uygula-malardan ibaret gibi kabul edilen Yom Ki-pur, sonraki dönemlerde her yahudi bire-yin bir yýllýk kaderinin tayin edildiði günolarak telakki edilmeye baþlanmýþtýr. Bugünde sinagogda yapýlan ibadetin esasýnýbilhassa günahlarýn itirafý teþkil eder. Duayanýnda haftanýn her gününe mahsus kut-sal metinlerden okunan parçalar da var-dýr. Günün sonunda günahtan kurtuluþunve Tanrý Yahve ile barýþýn bir iþareti olarakþofar (koç boynuzu) öttürülür. Diðer yýllýkbayramlar yahudi yeni yýlý olan Roþ ha-Þa-na ile (1 Tiþrî) aslýnda üç ziraî kutlamayakarþýlýk gelen Pesah (Fýsýh / hamursuz bay-ramý; 15-22 Nisan), Sukot (çardaklar bay-ramý; 15-22 Tiþrî) ve Þavuot’tur (haftalarbayramý; 6 Sivan). Tevrat’a dayanmadýðýiçin daha az önemli sayýlan iki bayram isePurim (kuralar bayramý; 14/15 Adar) veHanuka’dýr (ýþýklar bayramý; 25 Kislev).Ayrýca iki gün batýmý arasýnda (25 saat) tu-tulan büyük oruçlarla (kefâret günü oru-cu ve mâbedin yýkýlýþ günü orucu) güne-þin doðuþu ile batýþý arasýnda tutulan kü-çük oruçlar vardýr (Ester orucu vb.).

Yahudilik’te önceleri çeþitli kurbanlar va-sýtasýyla ve kohenlerin aracýlýðýyla yerinegetirilen ibadet tarzý milâttan sonra 70’teKudüs’teki mâbedin yýkýlmasý üzerine ta-mamen ortadan kalkmýþtýr. Böylece mâbe-din yerini sinagog, kurbanlarýn yerini duaalmýþtýr. Yahudilere göre dua insan ruhun-

YAHUDÝLÝK

Page 6: YAHUDÝLÝK½ntýlarý üzerinde mezbah yapýmýyla baþ-lamýþtý (Ezrâ, 3/2-6). Mâbedin inþasý, Yahu-da Valisi Zerubabel in idaresi altýnda mi-lâttan önce 515 te tamamlanmýþtýr

212

YAHUDÝLÝK

netimi sýrasýnda zikredilmektedir. I. Mak-kabiler kitabý (2/42) Hasidiler’i, Helenleþenyahudilerin karþý grubu ve Haþmonai (Mak-kabi) isyanýnýn destekleyicileri olarak gös-termektedir. Hasidiler, Grek Selevkileri’ninaþýrý baskýlarý, Yahudiliði yasaklayýp Yunanilâhlarýný mâbede yerleþtirmeleri ve yahu-dileri onlara tapmaya zorlamalarý karþý-sýnda baskýlara boyun eðmeyip dinlerinimuhafaza eden ve bu yolda ölümü gözealan kiþilerdir. Bunlar Grekler’le mücade-leye baþlamýþ, Matityahu ile oðullarýnýnZeus’a secde etmeye zorlanmalarý üzeri-ne mukavemet savaþa dönüþmüþ, milât-tan önce 167’de Yehuda Makkabi baþkan-lýðýnda devam eden bu isyan 165-164 yýlla-rýnda mâbedin Yunan ilâhlarýndan temiz-lenmesiyle sonuçlanmýþtýr. Hasidiler, Þa-bat’ý ve diðer dinî vecîbelerini terketmeyikabul etmedikleri için iþkence görmüþ veöldürülmüþ, siyasal baðýmsýzlýk mücade-leleri sebebiyle Haþmonaim’le iþ birliðineson vermiþlerdir. Bunlara ilk Hasidiler (Ha-sidim riþonim) adý verilmektedir. Hasidizm(Hasidut) kelimesi XVIII. yüzyýlda Almanyave Polonya’da ortaya çýkan mistik ve ka-balacý bir akýmýn da adýdýr (aþ.bk.).

2. Ferîsîlik. Ýkinci mâbed döneminin üçbüyük yahudi mezhebinden biridir. “Peru-þim” kelimesinin Ýbrânîce kökü olan “prþ”(Ýbrânîce paraþ, Ârâmîce peraþ) “kendiniayrý tutmak, temiz olmayan kiþilerden veeþyadan uzak durmak; açýklamak, tefsiretmek” anlamlarýna gelir. Toplumdanuzaklaþýp kendilerini halktan ayrý tutanbu grupla ilgili iki yorum vardýr. Birinci yo-ruma göre bu isim, onlarý üst düzey dinadamlarýndan oluþan Sadûkýler’den ayýr-mak için muhtemelen Sadûkýler tarafýn-dan verilmiþtir. Diðerine göre ise bu ad,mezhep mensuplarýnýn dinî kurallara ti-tizlikle riayet etmeleri sebebiyle dinî te-mizlik konusunda hassas davranmayan-lardan ayrýlmalarýný ifade etmektedir (IDB,III, 776; ER, XI, 269). Ferîsîler kendilerineHaverim (kardeþler) demekte ve Rabbinikliteratürde bu isimle anýlmaktadýrlar. Fe-rîsîler’in dinî görüþ ve inançlarýnýn, Filistinbölgesinde ve Pers Ýmparatorluðu toprak-larýnda yaþayan yahudiler arasýnda Tev-rat’a dayalý bir Yahudilik tesis eden Ezrâve Nehemya dönemlerine (m.ö. V. yüzyýl)kadar uzandýðý kabul edilmekle birliktegenel anlamda Hasidilik’le alâkalý görül-mektedir (IDB, III, 776). Zira Ferîsîler Ya-zýlý Tora’nýn yanýnda Þifahî Tora’yý da vahiymahsulü saymaktadýr. Þifahî Tora, Mûsâ’-dan itibaren nakledilerek peygamberler-den büyük meclisin (Sanhedrin) üyeleri-ne intikal etmiþtir. Bu meclis üyeleri ya-

hudiler arasýnda dinî mesajý yayan, ÞifahîTora’yý yorumlayýp açýklayan, zaman için-de ortaya çýkan dinî yorum ve geleneklerimuhafaza eden kiþilerdir, Ferîsîler de bun-larýn takipçileridir. Doktrinde böyle olmak-la birlikte Ferîsîler’in sosyal ve dinî bir ha-reket olarak ortaya çýkýþlarý Haþmonaim(Haþmonay) dönemine (m.ö. 140-37) kadaruzanmaktadýr (ERE, IX, 831). Bunlarýn di-ðer yahudilerden ayrýlmasýný Makkabilerdönemindeki dinî ayrýþmaya baðlayanlarda vardýr. Buna göre Makkabiler dönemin-deki isyan hareketinde mâbedi yönetenyüksek rahiplerin, “Âhiret yoktur” sözleri-ne karþýlýk, sadece yazýlý Tevrat’ý deðil þi-fahî Tevrat’ý da ilham mahsulü sayarak âhi-ret inancýný kabul eden, dolayýsýyla Mak-kabi isyanlarýnda ölenlerin þehid oldukla-rýna vurgu yapanlar ve bu fikir etrafýndatoplananlar Ferîsîler’i oluþturmuþtur (ER,XI, 269-270).

Ferîsîler’in rakipleri mâbed yönetiminiellerinde bulunduran aristokrat Sadûký-ler’di. Ferîsîler, Sadûkýler’in mâbed mer-keziyetçiliðiyle mücadele etmiþler; Tanrý’-nýn her yerde mevcut olduðunu, O’na mâ-bed dýþýnda da ibadet edilebileceðini, Tan-rý’ya karþý tâzimin tek yolunun kurbansunma olmadýðýný söylemiþler; sinagoguibadet, dua ve çalýþma yeri olarak toplumhayatýnda önemli iþleve sahip bir kurumhaline getirmiþlerdir. Buna karþýlýk Sadû-kýler mâbedi kendi mülkleri saymakta vegünlük takdimelerin parasýnýn kendi ha-zinelerine ödenmesi gerektiðini iddia et-mekteydi. Ferîsîler ise hazinenin kimseninmalý olamayacaðýný söylemiþler, mezbah-ta kesilen takdimelerin fakir halka veril-mesini istemiþler, mâbedden geçinen Sa-dûkýler’in aksine daha sivil ve halka daya-nan bir hareket ortaya koymuþlardýr. Busebeple Sadûkýler, Sanhedrin’i ellerindebulundursalar da yahudiler üzerindeki hâ-kimiyet Ferîsîler’in elindeydi. Siyasal açý-dan Ferîsîler, Zelaotlar’ýn aksine yabancýegemenliðini kabullenmiþler, þeriatýn uy-gulanmasýna engel olunmadýðý sürece si-yasî kargaþaya yol açmamýþlardýr. Kaderive ölüm sonrasý hayatý inkâr eden Sadû-kýler tamamen kaderci bir görüþ benim-seyen Essenîler’le karþýlaþtýrýldýðýnda Ferî-sîler’in bu konuda orta bir yol izlediði gö-rülür. Ferîsîler’e göre her þey kaderle veTanrý ile baðlantýlýdýr, ancak insan ayný za-manda özgür iradeye sahiptir, bu sebepledünyada iradeleriyle yaptýklarý her þeydensorumludurlar. Ferîsîler’e göre bütün ruh-lar ölümsüzdür, fakat öteki dünyada sa-dece iyi insanlarýn ruhlarý tekrar diriltile-cek, kötü insanlarýn ruhlarý ise ebedî ceza-

249; R. de Vaux, Ancient Israel, Its Life and Insti-tutions (trc. J. McHugh), London 1988, tür.yer.; J.R. Hinnels, Dictionary of Religions, London 1988,tür.yer.; M. R. Wilson, Our Father Abraham: Je-wish Roots of the Christian Faith, Grand Rapids1989, s. 3-4; Adem Özen, Yahudilikte Ýbadet, Ýs-tanbul 2001; Ahmed Güç, Dinlerde Mabed ve Ýba-det, Ýstanbul 2005, s. 99-160; JE, XI, 619-620;XII, 85-89, 91-92, 98; UJE, X, 119; XI, 640; EBr.,XXI, 563-564, 828; EJd., XI, 476; XII, 535-537,541, 547, 550; F. Buhl, “Kudüs”, ÝA, VI, 953; J. V.Seters, “Abraham”, ER, I, 14; M. Cohen, “Synago-gue”, a.e., XIV, 210; Abdurrahman Küçük, “AhidSandýðý”, DÝA, I, 535.

ÿAhmet Güç

VI. MEZHEPLER ve DÝNÎ GRUPLAR

Her dinde olduðu gibi Yahudilik’te de ge-rek inanç gerekse ibadet ve dinî uygula-malarla ilgili farklý yorumlamalardan kay-naklanan akýmlar, felsefî ve dinî ekoller sözkonusudur. Rabbinik Ýbrânîce’de mezhepkavramýný ifade eden genel bir terim yok-tur. Josephus, kendi döneminde Filistin’-deki gruplarý politik partilerden çok felse-fî ekoller olarak deðerlendirmiþtir (Fla-vius, XIII, 7, 11; ERE, XI, 332). Bazýlarýnagöre gerçekte bu gruplardan hiçbiri mez-hep deðildir. Zira bunlar müstakil birerkurum ve doktrin yapýsý taþýmaz, sadecebelli eðilimleri ifade eder (Baron, II, 35;Çoban, XXVII [2008], s. 60). Ýbrânîce’de he-retik uygulamalar “minim, apiqorsim, ko-ferim be-iqqar” diye adlandýrýlmaktadýr;minim kelimesi Talmud ve Midraþ’ta Sa-dûkýler, Sâmirîler, Mûsevî-hýristiyanlar vediðer heretik fýrkalar için kullanýlmýþtýr(The Oxford Dictionary, s. 467).

A) Ýlk Dönem Mezhepleri. Yahudilik’temezhep ve gruplaþmalarýn ortaya çýkýþý,genellikle Helenistik dönemin dejeneras-yon ortamýna yönelik tepkinin sonucu ka-bul edilmekte ve bu eðilimlerin kaynaðýolarak milâttan önce II. yüzyýldaki Selevki-ler dönemi ve Hasidiler gösterilmektedir.Bu dönemde Helenizm ve Yahudilik ara-sýnda ciddi bir mücadele yaþanmýþ, Selev-kiler yahudileri Yunan ilâhlarýna tapmayazorlamýþtýr. Hasidiler, Helenist baskýya kar-þý muhafazakâr tutumlarýyla bir çekirdekoluþturmuþ, bu çekirdekten sonraki yahu-di mezhepleri doðmuþtur. 1. Hasidilik (Ha-sidim = Hasideans). Ýbrânîce’de “dinine bað-lý, dindar kiþi” anlamýndaki “hasid”in çoðu-lu olan “hasidim” kelimesi menþei milât-tan önce III veya IV. asýrlara kadar giden,yahudi âdetlerini canlandýrýp teþvik etme-yi ve paganizmi topraklarýndan uzaklaþ-týrmayý amaçlayan dinî bir grubu yahutmezhebi ifade etmektedir. Ortaya çýkýþtarihi tam bilinmemekle beraber kaynak-larda ilk defa ikinci mâbed dönemi ve IV.Antiochus’ün (m.ö. 175-164) baskýcý yö-