30

Yeraltı sayı1

Embed Size (px)

DESCRIPTION

IZMAD derneğinin yayını

Citation preview

Page 1: Yeraltı sayı1
Page 2: Yeraltı sayı1

YERALTIİzmir Mağara Araştırma Derneği 2008(İZMAD)

Yeşilyurt-İzmirwww.izmad.org

[email protected]

Başkan : Mustafa SAMUR

Editörler : M. Oruç BAYKARA([email protected])Onur GORA([email protected])

İZMAD, Mağaracılık Federasyonu Kurucu Üyesidir.

Bu sayıda emeği geçenler...

Onur GORAM.Oruç BAYKARAEmrah ŞenolOzan GÖKNuri YILMAZİdris HATİPOĞLUMustafa SAMUR

Kapak FotoğraflarıOnur GORA

Lütfen yayın içindeki yazı ve fotoğrafları izin-siz kullanmayınız!!!

Önsöz...

Çıkarmak istediğimiz bu yayın için daha önceden defalarca kapağı ve önsöz yazısını yazmama rağmen gerisini bir türlü getirememiştik. Sanırım bu sefer arka kapak fo-toğrafını seçmeyi başardık.

Bu zamana kadar yaptığımız faaliyetlerde yaşadıklarımızı, edindiğimiz bilgileri bir-birimizle bir araya geldikçe paylaştık. Anılarımızı anlattık, sevinçlerimizi, hislerimizi, hatalarımızı paylaştık. Fakat çoğu zaman bu paylaşımlar belirli bir grup içinde kaldı. Dışarıya, yeni insanlara kendimizi anlatmakta çoğu zaman sıkıntı çektik. Bir eksikli-ğimiz olduğunu fark ettiğimizde insanların eline alıp inceleyebileceği yada bilgisaya-rında göz atabileceği bir yayınımız olması gerektiğine karar verdik.

“Yeraltı” adı altında belirsiz periyotlarla çıkarmayı düşündüğümüz bu yayınımızda yaklaşık bir yıllık dönem içerisinde yaptığımız önemli etkinlikler ile ilgili bilgiler, çe-şitli araştırmalarımızla ilgili sunumlar ve kişisel görüşlerle birlikte anılarımızı bula-caksınız.

Okurken keyif almanız, gerektiğinde destek olmanız ve devamının gelmesi dileğimle…

Onur GORA

İçindekiler...

Aladağlar Expedisyonu Proje 3344 2-6 Ahmetbeyli Mağarası 7-9

Karabina Seçimi 10-11

Serinhisar Mağarası 12-14

Mağara Haritalama 15-21

Maşat Düdeni Araştırması 22-24

Malzeme İnceleme 25-26

Gidersin ama Luzumu Yok !!! 27-28

Page 3: Yeraltı sayı1

2

YERALTI, 2011 Proje 3344, Mustafa SAMUR

ALADAĞLAR EXPEDİSYONU PROJE 3344

HAZIRLIK ve BAŞLANGIÇ SÜRECİ

Yapılması yıllardır düşünülen yüksek irtifa kampçılığı ve Aladağlarda Mağara Araştırma faali-yeti 2010 kışında kararlaştırıldı. Rutin dernek işlerini görüşmek üzere o ak-şam Gora’lara gidecektim. Onur’la telefonda ko-nuştuk ve akşam evine çağırdı. Meşhur yağmurlu İzmir akşamlarından biriydi. Onur’unsa heyecanı gözlerinden okunmaktaydı. Salona geçtik ve Onur önemli konuları konuşacağı zaman kullandığı ses tonuyla Eskişehirli ekibin davetinden bahsetti. Yaklaşık 3500 metre irtifada Aladağlarda bulduk-ları bir mağara için Eskişehirli ekip bizden destek istemişti. Mağaranın Türkiye rekoru bile kırabile-ceği düşünülmekteydi. O akşam bu daveti bütün ayrıntılarıyla değerlendirdik. Çünkü bu faaliyete katılacak olmamız en deneyimli ekip üyelerimiz-den 4 ünü Aladağlara yollamamızı gerektiriyordu. Bizimse her yıl yaptığımız araştırma faaliyetlerimiz ve geçen sene yarım bıraktığımız bir mağaramız vardı(2011 Ocak ayında -230 metrede biten Maşat II Düdeni).

Onur GORA

O akşam Aladağlara Eskişehirli ekibe des-teğe gitme kararını aldık. Ancak bu gidiş, biz-den istedikleri 4 kişi ile değil bu sene bizim yaz faaliyetine katılacak ekibin tamamı ile olacaktı. Karar dernek ve kulüp yönetim kurul-larına sunuldu. Ekibin tamamına yakını B ve C planları suretiyle bu faaliyete katılmayı uy-gun gördü. Böylece Aladağlar hikayesi başladı.

Bulunan bir mağaranın tahminlerden önce bitmesi ekspedisyonların rutiniydi. Bu du-rum dağdaki ekibin hem moralini bozar hem de öncesinde yapılmış alternatif planlar olmadığı takdirde kararsızlığa sevk eder. İşte bu yüzden al-ternatif planlar ve faaliyet hazırlıkları kapsamın-da yapılması gerekenler düşünülmeye başlandı.

Anlatılanlara göre gidilecek bölge en yakın yerleşim yerinden 1000 metre yüksekteydi. Bu hem arabayla ulaşımı kısıtlarken hem de yüksek irtifa-daki kampta lojistik anlamında sorunlar doğura-caktı. 3500 metre civarında yapılacak bu etkinlik gerek fiziksel gerekse mental hazırlık evresi gerek-tirmekteydi. Daha önceden bu yükseklikte çalışmış Onur ve Yusuf un öncülüğünde faaliyet hazırlıkla-rına vakit kaybedilmeden başlanması kararı alındı.

Bu hazırlıklar kapsamında yoğun toplantı-lar yapıldı. İZMAD dernek merkezi bu hazırlıklara ev sahipliği yapmaktaydı. Toplantılarda eksiklikle-rimizin tespiti ile başlandı çalışmalara. Bu bağlamda teorik eğitimler programlandı. Faaliyete katılacak, katılmayacak herkes bu toplantılara, eğitimlere ka-tılmakta hatta kişisel olarak eksikliklerin giderilmesi anlamında onlar da en az bizler kadar çalışmaktaydı.

Günler geçip faaliyet tarihi yaklaşırken eki-bin bir kısmı kondisyon çalışmalarını hızlandırdı. Özellikle Onur, Yusuf ve İdris düzenli olarak günlük sporlarını yapar oldular. Mağaranın 17. metresin-deki kar kütlesi aşağısının kaç metre olduğunu bil-se de biz bunu bilmiyorduk. O yüzden de hazırlık-larımızı eksi 700-800 metrede çalışabilecek şekilde yapıyorduk. Bunun için yüksek irtifada beslenme, giyim, karşılaşılabilecek hastalıklar, rahatsızlık-lar üzerine ve tabiî ki mağara kampçılığı üzerine araştırmalar yapıyor ve profesyonel olarak bu işle uğraşan kişilerle doğrudan bağlantıda oluyorduk.

Faaliyet hazırlıklarının diğer kısmı ise eki-bin teknik donanımlarındaki eksikliklerin gideril-mesi konusuydu.

Page 4: Yeraltı sayı1

3

YERALTI, 2011 Proje 3344, Mustafa SAMUR

Özellikle mağaracılığa bu sene yeni başlayan Sinan’ın bu faaliyete yetiştirilmesi gerekmekteydi. Diğer taraftan Nuri ve İdris’e döşeme pratikleri yap-tırılıp tüm üyelerin partner kurtarma tekniklerini gözü kapalı uygulayabilecek seviyeye getirilmesi amaçlanmaktaydı. Bu yönde bir sene içi faaliyet programı hazırlandı ve Aladağlar Ekspedisyonu’na katılacakların bu programa koşulsuz uyması isten-di.

Bu arada faaliyet için teknik hazırlıklar da yürütülmekteydi. Teknik malzemelerin bakımı, eskiyenlerin yenileriyle değiştirilmesi, eksik olan-ların temini gibi hazırlıklar kısa süre içerisinde ta-mamlandı.

Faaliyet için Dokuz Eylül Üniversitesi ile görüşüldü. Antalya’dan, Eskişehir’den, ABD’den, Polonya’dan katılımcılarla sürdürülecek bu faaliyet ile ilgili bilgilendirme ve gerekli izinlerin sağlan-ması için çeşitli yazışmalar yapıldı.

Faaliyet öncesi Eskişehir ve Antalya ekibi ile yapılan çeşitli toplantılarda görüşüldü. Sürekli iletişim halinde olan ekipler çeşitli fikir alışveriş-lerinde bulundular. Tüm hazırlıklarımız tamam-landıktan sonra artık faaliyet tarihini beklemeye, içimizdeki heyecanı birbirimizle paylaşmaya baş-ladık.

1 temmuz Perşembe günü malzemelerin hazırlanması için Ersin ve İdris ile kulüp odasın-da buluştuk. Artık sadece 1 günümüz kalmıştı İzmir’de. Her şeyimiz hazır olmalıydı, bir tek kara-bina bile eksik alınmamalıydı. Ayrıca çantalardaki yükler de eşit olmalıydı. Her çantaya aynı ağırlıkta malzeme konulmalıydı.

Çünkü her şey planlı olsa da gerçekleşecek bir aksi-lik tüm o çantaları sırtımızda taşımamıza yol açabi-lirdi. Ayrıca traktör yolculuğundan sonra katırlara yüklenecek olan bu çantalar katırın dengesini boz-mamak için dengeli yüklenmeliydi. Özenle yerleş-tirdik malzemeleri çantalara, hatta çoğu malzeme-ye bakımlarını bir kez daha yaptık. En alta bir parça 50 metre ip, üzerine 20 adet kırmızı kilitli karabi-na, kask, hazne, döşeme takımları, kurtarma mal-zemeleri , SRT takımları, perlonlar, yardımcı ipler, ilkyardım çantaları, diğer bütün karabinalar, ip korumalar, orada ihtiyacımız olacak her şey kayda geçirildi, diğer ekiplerle karışmaması için işaretlen-di, çantalara dolduruldu ve ertesi gün gelindiğinde hazır olması için sırt sırta verilip yan yana dizildi.

O gece herkes hummalı bir çalışma içerisin-deydi. Herkes en hafif olacak şekilde ama gereken her şeyini de alacak şekilde çantasını hazırlamaktaydı.

En alta uyku tulumları, üst kısma polarlar, iç katman giysiler, şortlar, t-shirtler, güneş kremleri, te-mizlik setleri, havlu, terlik, tabak, bardak… Bir kişi-nin dağda ihtiyaç duyabileceği tüm kişisel eşyalar…

Aklınıza gelmeyecek en küçük, şe-hir hayatınızda hiç önemli olmayan bir kişisel malzeme eğer dağdaysanız yaşamsal önem ta-şıyabilir. İşte bu yüzden kimimiz daha önce-ki tecrübelerinden, kimimiz yaz faaliyeti için olmazsa olmaz malzeme listesinden çantası-nı eksiksiz bir şekilde hazırlamaya koyulmuştu.

2 temmuz sabahı tüm ekip Sonador Kafe’de buluşup daha önceden rezervasyonunu yaptığımız biletleri almaya gittik. İzmir’den 10 kişi yola çıka-caktık. Bizim ekipten Onur, Yusuf, Ozan, Ersin, İd-ris, Nuri, Sinan ve ben; Antalya ekibinden Meltem ve Eskişehir ekibinden Kaan… Ozan’ın faaliyete çı-kılmadan birkaç gün önce gerçekleşen ve faaliyet ta-rihlerinde tekrarlanacak olan iş görüşmesi çok iste-mesine rağmen Ozan’ı bizden mahrum bırakacaktı.

Biletleri aldıktan sonra Yusuf ve Er-sin kulüp odasına teknik malzemele-ri getirmeye gitti. Bu arada bizler de son hazırlıklarımızı yapmaya koyulduk. Tüm bunlar ya-şanırken akıllarda Aladağlardan gelen haber vardı.

Onur GORA

Page 5: Yeraltı sayı1

4

YERALTI, 2011 Proje 3344, Mustafa SAMUR

27 Haziranda Eskişehir ekibinin bir kısmı ve Polonyalı ekip faaliyet için yola çıkmıştı. 28 haziranda ana kampı kurmuş ve mağaraya girmişlerdi. Bize bildirilense mağaranın -200 metre civarında bittiğiydi. Güne başlarken bu haberi Yusuf ’tan duyduğumda önce üzüldüm, ancak daha sonra mantıklı karar verebilmek için bu duyguları bir kenara bırakıp alternatifler üzerinde düşünmeye başladık. Hissedilen üzüntüden çok hayal kırıklığıydı. Çoğu zaman bizi faaliyette yakalayan bu duygu bu sefer daha faaliyete başlamadan yakalamıştı bizi.

Planda bir değişiklik yoktu. Aladağlarda mağaranın yakınında kurulan ana kampa varacak ve yüzey araştırması yapacaktık. Bu haberi ekibimize önce duyurmadık, kendimiz onlara moral verecek duruma gelince durumu onlara da anlattık.

16.45’te bizi otogara götürecek servise binecektik. Bu saatten daha öncesinde ekip Süha turizm ofisinin önünde toplanmıştı bile. Teknik malzeme çantaları, jeneratör, sırt çantalarımız koskoca bir yığın olarak duru-yordu önümüzde.

Otobüsü de tıpkı gelirken servisi doldurduğumuz gibi neredeyse tamamen doldurmuştuk. Malzeme-lerimiz bagajın çoğunu kaplamıştı. Son sigaralarımızı da içtikten sonra otobüsteki yerlerimizi aldık ve İzmir-Kayseri güzergahında giden Süha Turizm’in 17.30 otobüsüyle yola çıktık.

Yolculuk yaklaşık 12,5 saat olarak tahmin ediliyordu. Sonra Niğde otogarına varmış olacaktık. Niğde’nin otogarından servisle ilçe garajına gidecek, oradan köy arabasına binecektik, köyde katırcı Bilal Abi ve Eskişehir ekibinin geri kalanı ile buluşacaktık. Sonrasında traktör yolculuğu ve ardından katırlar…

Onur GORA

Page 6: Yeraltı sayı1

5

YERALTI, 2011 Proje 3344, Mustafa SAMUR

Her şey planlandığı gibiydi. Cumartesi sa-bahı 6 da otogara indik. Oradan servisle ilçe gara-jına geçtik ve saat 8 de hareket edecek olan Çukur-bağ Köyü servisini beklemeye başladık. Rakımın 2 olduğu İzmir’den Niğde’ye gitmiş olmak bile 1227 metre yükselmemiz anlamına geliyordu. Servis yaklaşık 1 saat 15 dakikada köye götürdü bizi. Çu-kurbağ köyü Demirkazık’ta zirve yapmak isteyen birçok dağcı tarafından ziyaret edildiğinden yerel halk yabancılara alışıktı. Hatta bizden sonra da aynı gün, farklı şehirlerde şubeleri bulunan bir ku-lüp orada olacaktı.

Katırcı Bilal Abi işini iyi yapan güvenilir bir insan. Eskişehirli ekibin getirdiği fazla malzemeler, aralıklarla gelmesi gereken yiyecekler gibi çeşitli lojistik malzemelerinin yanı sıra bizim getirdikleri-miz de Bilal Abi’nin evindeki yerini aldı. Hatta öyle ki oraya bıraktığımız jeneratörü faaliyet dönüşü bile orada bırakıp gidecektik.

Eskişehir’den gelen ekibin geri kalanıy-la Bilal Abi’nin evinin önünde buluştuk. Kırmızı Lada’sıyla Yahya, Mustafa Yamaç, Sevil, Begüm de bize katılınca ana kampa doğru yola çıkacak 13 kişi olduk. Bilal Abi’nin evinin önünden eşyala-rı, yaklaşık 1 saat 15 dakika yolculuk edeceğimiz traktöre istifledik. Düşmeyecek şekilde onları sıkı-ca bağladıktan sonra medeniyeti son kez yaşamak ve hissetmek üzere köy fırınına gittik –ki dönüş-te kısmen özlem duyduğumuz medeniyetle tekrar buluşma noktamız da burası olacaktı.

Burada tadını uzun süre unutmayacağımız ve dönüşte tekrar buraya bizi çekecek peynirli pi-delerimizi yedikten sonra kamp yolunda ve kampta ihtiyacımız olacak mineral desteği için soda aldık.

Bunları belli ölçülerde karıştırarak mineral takvi-yeli su elde ettik. Bazı soda şişelerini de öylece ya-nımıza aldık –daha sonradan basıncın düşük oldu-ğu kamp alanında açınca kapakları patlayacak olan soda şişeleri…

Fazla vakit kaybetmeden yola çıkmamız gerekiyordu. Bilmediğimiz bir coğrafyada akşam karanlığına kalmak kimsenin istemediği bir du-rumdu. 9 buçuk civarında yola çıktık. Traktörde o saatte bile güneş çok yakıcıydı. Aşılması imkansız görünen Aladağlar’a doğru yolculuğumuz sürekli yokuş tırmanma şeklinde 1 saat 20 dakika civarın-da sürdü.

11 sularında traktörün çıkabileceği son noktaya varmış olduk. Arpalık Yaylası’ydı burası, yeşil, meralık bir alan. Belki de yeşil bitki örtüsü-nü görebildiğimiz son nokta… Arpalık Yaylası’nda bizim yüklerimizi taşımak üzere gelen katırlara ne-redeyse otobüsün dengesini sarsacak ağırlıkta yük-lerimizi yerleştirdik. 6 katır gelmişti tüm bu yükleri taşımak üzere. Kocaman katırları yönlendirecek kişilerse 1 yetişkin ve yaklaşık 8-9 yaşlarında iki çocuktu.

13 kişi tek bir ekip halinde hareket edeme-yeceği için her takımda birer telsiz olmak üzere 3 ekip halinde yola koyulduk. Çünkü ekipler çeşitli sebeplerden dolayı aynı hızla yürüyemeyecek ve birbirlerini yavaşlatacaklardı. Ersin, Nuri, İdris ve ben yaklaşık 4 buçuk saat sürecek yürüyüşe baş-ladık. İlk başlarda yürüyüş yolunun patika olması bize yürüyüşün rahat geçeceğini düşündürse de daha sonradan karşılaşacağımız bazı bölgeler bizle-re yaptığımız işin ciddiyetini hatırlatmaya yetecek düzeydeydi.

Onur GORA

Onur GORA

Page 7: Yeraltı sayı1

6

YERALTI, 2011 Proje 3344, Mustafa SAMUR

Yürüyüş yolu sanki tam bizim tempomuz için tasarlanmıştı. Karşılaştığımız doğa koşullarına göre uyum içerisinde kalarak tutturduğumuz tempomuza göre 45 dakika yürüyüşün ardından 8-10 dakikalık mola-lar veriyorduk. İşte tam bu mola noktalarımız büyük şans eseri bir pınara ya da su kenarına denk gelmekteydi.

Patikalarda ilerleyerek 13 kişinin buluşma noktasına geldik. Bu buluşma noktası kararlaştırıldı çünkü bu noktadan sonra patika bitiyor, rehber gerektiren yürüyüş rotası başlıyordu. Buluşma yerinde çabuk enerji verecek bazı gıdalar tüketip, mineral takviyesi aldıktan sonra katırlarla buluşmak üzere bekledik. Kısa sayıla-bilecek bir süre bekledikten sonra Oba Yeri’ni geçerek ilerlemeye devam ettik. Bu noktadan sonra daha dik bir şekilde ulaşmamız gereken yüksekliğe doğru tırmanmaya başladık.

Yolu bilmediğimizden –ki aslında yol da yoktu- katırcılarla birlikte ilerlememiz gerekmekteydi. Oysaki kendilerinden çok büyük yapıdaki katırları yönlendirmeye çalışan bu ufaklıklar bizleri yavaşlatmaktaydı. Çoğu zaman onların yol tarifleri ile bizler bir kademe ileride olduk.

Akşam üzeri havanın kararmasına birkaç saat kala kamp alanı yakınlarına geldiğimiz söylendi –ki ar-tık ana kampın telsiz menzilinin içine girmiştik- ve bu sırada bizleri karşılamaya gelen Pelin, Uğur ve Mahir’i gördük. 4 buçuk saat süren, son kısmı yorucu sayılabilecek yolculuğumuz bu buluşmadan kısa bir süre sonra son buldu.

Mustafa SAMUR

Onur GORA

Page 8: Yeraltı sayı1

7

YERALTI, 2011 Ahmetbeyli Mağarası, İdris HATİPOĞLU

AHMETBEYLİ MAĞARASI

Tarih : 12-13 Haziran 2010Yer : Ahmetbeyli-Menderes-İzmirAmaç : İhbarı alınan mağaranın Dokuz Eylül Üniversitesi Mağara Araştırma Kulübü ile ortak faaliyet yapılarak keşfinin tamamlanması.Ekip : Mustafa Samur, Onur Gora (İZMAD), İdris Hatipoğlu, Seda Emmedik (İZMAD), Mürüvvet İmrenk, Rabia Karaca (İZMAD), Sinan Taşkın

Küçük bir ekspedisyonun heyecanı ile güne merhaba diyen ekip 8:00’da Bornova’dan rehberi-miz Kemal Abiyi (Kemal Ünçak) de alarak 8:20’de Tınaztepe’ye geldi ve ekibin geri kalanıyla buluşul-du. Kulüp odasından birkaç gün önceden hazır-lanan teknik malzemelerin alınarak araçlara yük-lenmesiyle 8:50’de Menderes ilçesinin Ahmetbeyli Köyüne doğru kiralanan 2 araçla yola çıkıldı.

10:20’de Menderes İlçe Jandarmaya bağlı bulunan Ahmetbeyli jandarma karakoluna varıldı ve karakol komutanına gerekli izinler tebliğ edildi. 11:00’da karakoldan ayrılan ekip, son alışverişlerini tamamlayıp 11:20’de mağaraya doğru yola koyul-du. Yolun kötüleşmesi ve araçların ilerlemesinde güçlük yaşanması üzerine 12:00’da araçların uygun bir yerde bırakılarak yola yaya olarak devam edil-mesine karar verildi.

Onur GORA

Yürüyüşün tam öğle saatine gelmesi, sık bitki örtüsü ve rehberimizin mağaranın yerini hatırlamakta yaşadığı güçlük, yürüyüşün daha da zorlaşmasına ve yürüyüş süresinin uzamasına ne-den oldu. 14:30’da mağaranın girişine varıldı. Ma-ğaranın bir yamacın ortasında olması nedeniyle mağaraya hat kurularak girilmeye karar verildi. Mustafa, Onur’un aldığı emniyetle kaya tırmanışı yaparak mağaranın ağzına tırmandı ve ekibin geri kalanının rahatlıkla mağaraya girebilmesi için hat kurdu.

15:00’da Mustafa’nın kurduğu hat kullanıla-rak, gerekli teknik malzemelerle birlikte, mağaraya girildi. 15:20’de İdris, Seda, Mürüvvet ve Sinan’dan oluşan haritalama ekibi, mağarayı haritalamak için gerekli olan ölçümleri yapmaya başladı.

Onur GORA

Dönüşte farklı bir yol izleyen ekip, 19:30’da araçlara ulaştı ve malzemelerin araçlara yük-lenmesiyle kamp alanına doğru yola çıkıldı.

Page 9: Yeraltı sayı1

8

YERALTI, 2011 Ahmetbeyli Mağarası, İdris HATİPOĞLU

20:00’da deniz kenarında bulunan, çam ve zeytin ağaçlarının süslediği ve deniz manzarasına da bir gemi batığının eşlik ettiği kamp alanına varıldı. Çadırların kurulmasının ardından yapılan mangalla gün sona erdi.

Araştırması yapılan mağaradan dönerken, rehberimiz Kemal Abinin ikinci bir mağaradan söz etmesi üzerine, ertesi sabah erken saatte kalkılıp bu ihbarında değerlendirilmesine karar verilerek yatıldı.

Denizden gelen dalga seslerinin kuş sesleriyle karıştığı bir senfoniyle 08:00’da uyanan ekip kahval-tı hazırlıklarına başladı. Yapılan kahvaltının ardından 09:00’da rehberimiz Kemal Abi arandı. Ancak Kemal Abiden alınan haber hiç de sevindirici değildi. Kemal Abinin acil bir işinin çıkması nedeniyle ekibe katıla-mayacağını öğrenen ekibimiz, yeni bir durum değer-lendirmesinde bulunmaya karar verdi. Ekipten birkaç kişinin kondisyonunun yeni bir araştırma için uygun olmaması üzerine, bölgedeki araştırmanın başka bir tarihe ertelenmesine karar verildi. Alınan yeni ka-rar üzerine, araştırmanın yorgunluğunu denize gi-rerek atan ekip 13:00’da İzmir’e doğru yola koyuldu.

Onur GORA

Page 10: Yeraltı sayı1

9

YERALTI, 2011 Ahmetbeyli Mağarası, İdris HATİPOĞLU

Onur GORA

Page 11: Yeraltı sayı1

10

YERALTI, 2011 Karabina Seçimi, Emrah ŞENOL

Mağaracılıkta Kullanılan Karabinalarda Uygun Profilin Belirlenmesi

Mağaracılık, Dağcılık, Yamaç Paraşütü gibi doğa sporlarında mal-zemeye güvenin esas olması ve hata telafisinin olmaması sebebiyle uygulanan yüklere en uygun karabina profilinin belirlenmesi is-tenmektedir.

Karabinalar üzerinde oluşan gerilmelerin insan hayatı üzerinde di-rekt etkisi olduğu için, aynı yük altında daha az gerilme oluşturan karabina profili belirlenmesi amaçlanmıştır.

Mağaracılıkta kullanılan karabinalar genellikle 60 ila 100 kg ara-sındaki yüklere maruz kalmaktadırlar. Bu projede HMS, Oval ve Kulak profilli karabinalar incelenmiştir.

Bu projede gerçek malzeme değerleri atanamayacağı için tüm profillere aynı tip yükleme ve aynı yükleme şartları oluşturulacak ve oluşan gerilmelere göre profil seçimi yapılacaktır.

Karabinalar üstte görüldüğü gibi modellendikten sonra CosmosWorks’te analiz yapıldı. Karabinaların alümin-yum alaşımdan üretildikleri ve gerçek malzeme değerlerini bilemediğimiz için, hepsi için malzeme olarak CosmosWorks kütüphanesindeki 1060 Alüminyum atanmıştır ve 2000 N yüke maruz bırakılmıştır.

Analiz sonucunda Hms karabinada 495 Mpa geril-me oluşmuştur. Maksimum gerilme şekildeki kırmızı renkle gösterilen kısımlarda oluşmuştur. Deforme ol-muş şekil, yüklemeden sonraki gerçek halinin 7 misli abartılmış halidir.

Page 12: Yeraltı sayı1

11

YERALTI, 2011

Kulak profilli karabinada oluşan max. gerilme ise 138,5 Mpa’dır. Maksimum gerilme şekildeki kırmı-zı renkle gösterilen kısımlarda oluşmuştur. Yandaki şekil ise yüklemeden sonraki gerçek halinin 7 misli abartılmış halidir.

Oval karabinalarda oluşan gerilim ise 349,2 Mpa’dır. Maksimum gerilme şekildeki kırmızı renkle gösteri-len kısımlarda oluşmuştur. Yandaki şekil ise yükle-meden sonraki gerçek halinin 3,88 misli abartılmış halidir.

Analizler sonucu ortaya çıkan değerlere göre en uygun profilli – en az gerilim oluşturan kara-bina, Kulak profilli karabinalardır. Bu değerlerin gerçek değerlerle doğrulanması ise karabina-ların üzerinde yazan çekme değerlerinin karşılaştırılması ile olmuştur. Üretici firmanın verdiği dayanım değerlerine göre yapılan karşılaştırmada da en yüksek yükten en düşük yüke doğru yapılan sıralama Kulak profili, Oval profil, Hms profil şeklinde olmuştur.

Karabina Seçimi, Emrah ŞENOL

Page 13: Yeraltı sayı1

12

YERALTI, 2011 Denizli Mağaraları- Serinhisar Mağarası, M.Oruç BAYKARA

DENİZLİ MAĞARALARI-1 SERİNHİSAR MAĞARASI

Pamukkale Üniversitesi Jeoloji Mühendisli-ği Bölümündeki odamda her zamanki gibi yoğun(!) olarak çalışırken Mustafa’dan gelen e-postayla ça-lışmama ara vermek zorunda kaldım. Denizli’nin yerel gazetelerinden birinde çıkan haberin linkini göndermişti Mustafa. Haberde, Denizli’nin Serin-hisar İlçesinde yeni bir mağaranın keşfedildiğini ve Kaklık Mağarası’ndan sonra ikinci yeraltı Pamuk-kale’sinin bulunduğundan bahsediliyordu. 1999 yılında DEÜMAK (Dokuz Eylül Mağara Araştır-ma Kulübü) olarak haritaladığımız Kaklık Ma-ğarası’ndaki oluşumları meydana getiren suyun kimyasal özelliği ile Pamukkale’yi oluşturan su-ların benzer olmasından dolayı Kaklık Mağarası gerçekten bir yeraltı Pamukkale’sini andırıyordu. Serinhisar’da bulunan yeni mağara eğer Kaklık Mağarası gibi oluşumlar içeriyorsa çok özel bir ke-şif olacaktı. Heyecanlıydım. Fakat bir sorun vardı, bölgede Pamukkale benzeri yapılar oluşturabilecek termal kökenli herhangi bir yeraltı suyu varlığı bu-lunmuyordu.

Hem Denizli’de bulunmamdan dolayı hem de aslen Serinhisarlı olmamdan dolayı bu işe he-men el koymam gerekiyordu ve öylede yaptım. Se-rinhisar Belediye Başkanlığı’yla iletişime geçtim. Mağara ve mağaracılık konusundaki bilgi ve de-neyimlerimizi kısaca açıkladıktan sonra bulunan bu mağarayı incelemek, haritasını çıkarmak iste-diğimizi ve eğer haberde belirtildiği gibi oluşum-lar içeriyorsa mağaranın koruma altına alınılması gerektiğini bildirdim. Belediye’den olumlu yanıt aldıktan sonra haftaya buluşmak üzere sözleşerek konuşmayı sonlandırdık.

Bir hafta sonra Onur, eşi Çiğdem’le birlikte hem araştırmaya katılmak hem de Denizli’ye taşın-dığımızdan beri verdikleri ziyaret sözünü yerine getirmek amacıyla Denizli’ye geldiler. Gece geç sa-atlere kadar yapılan muhabbetlerden sonra mağa-ra için son malzeme hazırlıklarını da tamamlayıp dinlenmeye çekildik.

Zor bir uyanış ve hızlı bir hazırlanmayla birlikte Onur’la beraber mağarayı incelemek için Serinhisar Belediye’sine doğru yola çıktık. Serin-hisar İlçesi, Denizli’den Antalya yönüne doğru arabayla yaklaşık yarım saatlik uzaklıktaydı. Sa-bah 10 civarlarında Belediye’den Yılmaz Bey’le buluşup biraz hoşbeş ettikten sonra bizi mağara-ya götürecek olan Veli Bey’le tanıştık. Mağara’nın yaklaşık iki kilometre yakınına kadar arabay-la ulaşım mümkün, daha sonra patika yoldan yürüyerek yarım saat sonra mağaranın ağzına ulaştık. Teknik malzemelerin ağırlığı ve kondis-yon eksikliği nedeniyle epey bir yorulmuştum.

Serinhisar Mağarası’na ulaştığımızda mağa-ranın ağzının defineciler tarafından genişletildiğini gördük ve mağaranın ağzının hemen önünde içe-riden çıkarıldığı anlaşılan molozlardan oluşan te-pecikler bulunuyordu. Mağara’dan bu kadar moloz çıkarıldığına göre içerisinin durumunu kara kara düşünmeye başladık (Foto 1). Mağaralarımızın bu kadar hor kullanılmasını ve acımasızca tahrip edilmesini elimiz kolumuz bağlı bir şekilde yıllar-dır hayretle gözlemliyoruz. Yeni kurulan Mağara-cılık Federasyonu’nun ve öncesinde Mağaracılar Birliği’nin de mağaralarımızın korunması konusu üzerinde yoğun bir şekilde durduğunu ve mağara-larımızı korunması yönünde çalışmaları olduğunu biliyoruz. Bunu bilmek bizi biraz olsun rahatlatıyor.

Onur GORA

Page 14: Yeraltı sayı1

13

YERALTI, 2011

Onur GORA“Serinhisar Mağarası’nın içerisinden çıkarılan molozların oluşturduğu tepecik ve defineciler tarafından genişletilen mağara ağzı.”

Serinhisar Mağarası Türkiye’nin GB’sında, Batı Toroslar’da, mesozoyik yaşlı kireçtaşları içe-risinde oluşmuştur. Mağara’nın toplam uzunluğu 42 m.’dir ve mağara’nın girişe göre en derin noktası 38 m.’dir (Şekil 1). Mağara içi çökellerin defineciler tarafından kazıldığı, tahrip edildiği ve girişten 5-7 metre sonra tarihi çömlek kalıntıları gözlenmiştir. Mağara içi çökellerin durumunu gördükten sonra oluşumların göreceli olarak daha iyi durumda ol-duğunu söyleyebiliriz. Mağara’nın orta bölümünde, boru inişinden önceki galeride ve son bölümünde çok miktarda sarkıt, dikit ve sütunlara rastladık. Definecilerin inemediği tahmin ettiğimiz ve bir kişinin güçlükle geçtiği 7 metrelik boru inişinden sonra ulaşılan odacıkta, sarkıt - dikit ve sütunların çeşitliliği göz kamaştırıcıydı. Bahsedilen oluşumla-rın iri kristalli ve el değmemiş olması, kafa lamba-mızdan çıkan ışığın eşliğinde göz alıcı güzelliklere bürünerek, bin bir zahmetle geçilen bu dar geçitten sonra bizi tekrar mağaralara hayran bırakıyordu.

M.Oruç BAYKARA

Tahmin ettiğimiz gibi daha önceden ma-ğarayla ilgili çıkan haberler gerçeği yansıtmıyordu. Serinhisar Mağarası’nda, Kaklık Mağarası veya Pamukkale’yi andıran yapılar bulunmamaktaydı. Çünkü bölgede termal su kaynağı mevcut değil, hatta bölgede su sıkıntısı var. Yerel gazetelerde çıkan haberler, Serinhisar Belediyesi’nde de duyul-muş ve doğal olarak heyecana kapılmışlar. Büyük bir beklentiyle Serinhisar Mağarası’nı bölgeleri için potansiyel bir turizm kaynağı olarak görmeye başlamışlar. Fakat Mağara’nın özelliklerinin ve mağara içi oluşumların anlatılandan farklı olduğu-nu gözlemleyince biraz hayal kırıklığına uğradılar.

M.Oruç BAYKARA

İşlerimin yoğunluğundan dolayı epey bir zamandır mağaracılıktan uzak kalmıştım dola-yısıyla tutkunu olduğum mağaraların kokusuna hasret kalmıştım. Böyle durumlarda araştırılan mağaranın büyük veya küçük olması, oluşumların yoğunluğu önemini yitirir. Sadece mağara olması yeterlidir. Onur’la gerçekleştirdiğimiz Serinhisar Mağarası keşfi deyim yerindeyse bana ilaç gibi gel-mişti. Zihnim arınmış, bedenim yenilenmişti. Ayrı-ca bu mağarada yeni edindiğimiz kayıt cihazlarıyla deneme çekimi yapma şansı bulmuştuk. Yaptığı-mız bu mini keşif sayesinde yüzümüzde tatlı bir gülümsemeyle Serinhisar Mağarası’ndan çıkıp gel-diğimiz patikadan araçlarımıza doğru ilerledik…

Denizli Mağaraları- Serinhisar Mağarası, M.Oruç BAYKARA

Page 15: Yeraltı sayı1

14

YERALTI, 2011 Denizli Mağaraları- Serinhisar Mağarası, M.Oruç BAYKARA

Page 16: Yeraltı sayı1

15

YERALTI, 2011 Mağara Haritalama, N.Ersin KÜLEKÇİ

MAĞARA HARİTALAMA

Nedim Ersin KülekçiDokuz Eylül Mağara Araştırma Kolu - DEUMAKİzmir Mağara Araştırma Derneği – İZMAD

Mağaracılık, bünyesinde birçok bilim dalını ve özel ilgi alanlarını barındıran bir doğa sporudur. Ma-ğaracılıkla uğraşan insanlar, bu bilim dallarından veya ilgi alanlarından bir kaçıyla ya da hepsiyle uğraşabi-lirler. Haritalama, mağaracılığın bilimselliği ile özel ilgi alanlarının kesiştiği çok özel ve birikim gerektiren bir uğraştır. Haritalama ile uğraşacak mağaracılar belirli eğitimlerini almış ve bu işle gönüllü olarak uğraşması gerekmektedir. Mağara keşfi yapan ekiplerin, geleceğe bırakacağı en önemli şey mağaraların haritalarıdır. Çün-kü keşfedilen mağaraların haritaları, daha sonra yapılacak olan tüm çalışmalara-veri toplama, sıcaklık ve nem ölçümü, kurtarma çalışmaları vs.- yön verecek olan en önemli bilgi kaynağıdır. Mağara ölçümleri ve çizimleri bu bilinçle ve çok büyük özveriyle yapılmalıdır.

Mağara haritalamasını kısaca şu şekilde tanımlayabiliriz: Mağaraların, çeşitli yöntemlerle yapılmış öl-çümlerinin, iki veya üç boyutlu görünüşlerini dijital ya da klasik yöntemlerle çizmektir. Bu yüzden haritalama konusunu temel olarak “Mağara İçi Ölçümler” ve “Çizim Teknikleri” olarak iki ana başlık altında toplayabiliriz.

Mağara İçi Ölçümler

“Mağara İçi Ölçümler” seçilen iki istasyon arasında yapılan bazı ölçümlerden oluşmaktadır. Genelde üç temel ölçüm yapılır. Bunlar uzunluk ölçümleri, açı ölçümü ve eğim ölçümüdür. Bu ölçümler en az iki kişiyle yapılabilir. Ama daha hızlı ve güvenilir veriler toplayabilmek için en ideal kişi sayısı dörttür. Bu dağılımın açı ve eğim ölçen kişi, istasyon seçici, uzunluk ölçen kişi ve bunları kaydeden kişi olarak yapılması işi kolaylaştı-racaktır. Ölçümleri yapacak olan ekip uyum içinde çalışmalıdır ve herkes üzerine düşen görevleri eksiksizce yapmalıdır.

ÖLÇÜM MALZEMELERİ

Donanım seçiminde, dikkat edilecek birkaç husus vardır. Mağara içine sokulacak tüm malzemelerin; neme, suya ve sıcaklık değişimlerine dayanımının yüksek olması, maruz kalacağı bazı darbelere karşı dayanıklı olması ve boyutlarının mağara içinde kullanılabilecek ebatlarda olması gerekmektedir. Özel olarak; metrenin okuma yapılacak kısımlarının fosforlu olması, keza kayıt yapılan defter sayfalarının fosforlu olması, mutlak karanlıkta daha güvenilir sonuçların toplanabilmesini ve daha hızlı hareket edilmesini sağlayacaktır.

- Metre Yatay ve dikey uzunlukları ölçmek için kullanılacak donanımdır.

- Klinometreİki istasyon arasındaki, eğimin ve kuzeyle yapılmış olan açının okunabilmesi için gerekli olan donanımdır. - DefterMağara içinde yapılan ölçümlerin kayıta geçirildiği malzemedir. Defteri yazacak kişinin yazısının düzgün ol-ması ve genel sembolleri kullanması gerekir. Kişisel sembol kullanımından kaçınılmalıdır. Ayrıca defteri tutan kişinin defterin boş kısımlarına kroki çizmesi daha sonra çizim ekibinin işini oldukça kolaylaştıracaktır.

Page 17: Yeraltı sayı1

16

YERALTI, 2011 Mağara Haritalama, N.Ersin KÜLEKÇİ

İstasyondan İstasyona Uzunluk Açı Eğim Sağ Sol Üst Alt Notlar

0 1 2 100 25 1.35 2 2.5 1.5 Sarkıt ve dikit

1 2 10 165 63 2.56 8.2 5 1.5 Çarşak

*1 3 21 5 -23 5 1 2 1.5 Su akışı başladı

1.Örnek Defter

Ölçüm Yöntemi

Mağara içinde en çok kullanılan ölçüm yöntemi adım adım ve düz ilerleme şeklinde uygulanan yön-temdir. Bu yöntemde, defteri tutacak kişi, klinometre okumalarını yapacak kişi ve ölçümleri okuyacak kişi ma-ğara girişindeki ilk istasyonda bekler. İstasyon seçici mağara içinde ilerleyerek ikinci istasyonu belirler. İkinci istasyon belirlendikten sonra, uzunlukları ölçecek kişi, metrenin “0” yazan ucunu ilk istasyonda bırakarak ikinci istasyona gider. Metrede okuduğu değeri söyler ve defter tutucu bu değeri defterdeki “Uzunluk” kısmına not eder. (Genelde “L” ile gösterilir.) Metreyi toplayan uzunluk ölçücü, bulunduğu noktanın sağ ve sol kayaya, taban ve tavana olan mesafelerini ölçer. Bu ölçüm sırasında kayaya olan mesafe uzak ise istasyon seçiciden yar-dım istenebilir. Bu değerlerde not edildikten sonra ilk istasyonda bulunan klinometre okuyucu eğimi ve açıyı ölçer. Bütün veriler deftere düzgünce yazılmalıdır. Ayrıca iki istasyon arasında bulunan oluşumlar, su akışı, çarşak gibi ayrıntılar defterin “notlar” kısmına not edilebilir. Defter tutan kişi mağaranın taslağını defterin boş kısımlarına kesinlikle çizmelidir. Bu taslakta, istasyonlar üçgen ile ve istasyon numarasıyla birlikte gösterilme-lidir. İstasyonların yanı sıra, oluşumlar, su akışı gibi değişimler de standart semboller kullanılarak gösterilme-lidir.

UZUNLUK ÖLÇÜMLERİ

Şekil 2 Açı, Eğim, Sol ve Sağ Nokta Ölçümleri

Page 18: Yeraltı sayı1

17

YERALTI, 2011 Mağara Haritalama, N.Ersin KÜLEKÇİ

Şekil 3 Alt ve Üst Nokta Ölçümleri

“Şekilde 2” ve ”Şekil 3”’de “0” istasyonunda bulunan harita ekibinden, “istasyon seçici”, metrenin ucunu alarak istasyon seçmek için ilerler. Uygun gördüğü noktada yüzünü “0” istasyonuna dönen “istasyon seçici”, metrede okuduğu değeri söyler. Daha sonra yüzü yine “0” istasyonuna dönük olan “istasyon seçici”, bulundu-ğu noktanın mağaranın sol duvarına, sağ duvarına, tabanına ve tavanına olan uzaklıklarını okur. Ve “defter tutucu” bu değerleri “uzunluk, sol, sağ, alt ve üst” kısımlarına not eder. Bu sırada “açı okuyucu” klinometreden okuduğu açı ve eğim değerini “defter tutucu” ya not ettirir.

EĞİM ÖLÇÜMÜ

Page 19: Yeraltı sayı1

18

YERALTI, 2011 Mağara Haritalama, N.Ersin KÜLEKÇİ

Şekilde görüldüğü gibi 5 numaralı istasyonda duran klinometre okuyucusu, yüzünü 6 numaralı istas-yonda duran “istasyon seçiciye” döner ve klinometrenin ucunu 6 numaralı istasyondaki kişinin bel hizasına çevirir. Klinometrenin aynasını açarak, genelde kırmızı olan eğim iğnesinin gösterdiği değeri okur. Fazla ışık yansımalara, az ışık değerleri rahat okuyamamamıza neden olacağından, ışık kaynağını klinometre aynasına düzgünce yansıtmak gerekir. Burada dikkat edilmesi gereken başka bir durum ise, Şekilde gösterildiği gibi eğim aşağı doğrultuda ise, okunan değerin başına eksi (-) işareti koyarak okuma yapmaktır. Eğim yukarı yönlü ise sadece okunan değer söylenir.

Açı ölçümü, eğim ölçümüne benzemektedir. Klinometreden okuma yapacak kişi, yüzünü diğer istas-yondaki kişiye döner. Klinometreyi her zaman yer yüzeyinden geçtiğini varsaydığımız sanal düz çizgiye paralel tutmalıdır. Daha sonra klinometrenin açı okuması yapılacak “Göz Bölgesinden” bakarak gördüğü değeri okur.İstasyon Seçimi

Haritalamada en önemli konu istasyon seçimidir. Çünkü yapılan tüm ölçümler seçilen istasyonlar ara-sında yapılmaktadır. Yanlış yerlerde alınan istasyonlar, harita çiziminde düzeltilemeyecek hatalara neden olur. Bu yüzden istasyon seçecek kişi gerekli tecrübeye sahip olmalıdır. İstasyon seçerken dikkat edilecek konular şunlardır:

1. Mağara Kesitindeki Değişimlerde2. Mağaranın Yön Değiştirdiği Noktalarda (Virajlaşma)3. Mağaranın Kollara Ayrıldığı Noktalarda (Dallanma)

Page 20: Yeraltı sayı1

19

YERALTI, 2011 Mağara Haritalama, N.Ersin KÜLEKÇİ

1. Mağara Kesitindeki Değişimler

Kesit değişimi, yatayda sağ ve sol kolların daralması veya genişlemesi, dikeyde ise taban ve tavan blok-larının birbirlerine yaklaşması veya uzaklaşmasıdır. Bunlar şekilde plan ve profil olarak ayrı ayrı gösterilmiştir.

2. Mağaranın Yön Değiştirdiği Noktalarda (Virajlaşma)

Page 21: Yeraltı sayı1

20

YERALTI, 2011 Mağara Haritalama, N.Ersin KÜLEKÇİ

3. Mağaranın Kollara Ayrılması(Dallanma)

Mağaranın kollara ayrıldığı noktalarda istasyonlar not edilirken dikkatli olunmalıdır. Defter tutucu dallanmanın başladığı istasyona “yıldız” (*) koymalıdır. Geri dönülüp diğer kol haritalanırken yıldızlı istasyon-dan devam edilmelidir.

Şekilde görüldüğü gibi 15 numaralı istasyon dallanmanın başladığı istasyondur. Bu istasyon deftere “*15” şeklinde girilmelidir. 15 numaralı istasyondan sol kola doğru ölçüm devam edecekse istasyon numaraları bir artırılarak devam edilir. Sol kol bittiğinde, sağ kolu haritalamak için 15 numaralı istasyona geri dönülür. Numaralandırma, 15’ten başlayarak sol kolun bittiği numaradan bir artarak devam eder. Altta şekildeki harita-nın defterde tutuluş biçimi gösterilmektedir.

Page 22: Yeraltı sayı1

21

YERALTI, 2011 Mağara Haritalama, N.Ersin KÜLEKÇİ

İstasyondan İstasyona Uzunluk Açı Eğim Sağ Sol Üst Alt Notlar

15 16 2 100 25 1.35 2 2.5 1.5 Sarkıt ve dikit

16 17 5 125 36 1.75 2.36 3.28 0.69 Sarkıt ve dikit

17 18 10 165 63 2.56 8.2 5 1.5 Çarşak

18 19 7 140 12 5.3 1.2 1.35 0.8 -

*15 20 21 5 -23 5 1 2 1.5 Su akışı başladı

20 21 13 25 -32 2 0.7 0.65 1 -

Dikey Mağara Ölçümlerinde Dikkat Edilecek Hususlar

SRT teknikleriyle girilen mağaralarda, ip üstünde bir kişi hareket edebileceğinden, ölçüm iki kişiyle yapılır. Üst istasyonda bekleyen kişi hem klinometreyi kullanır, hem de değerleri deftere not eder. Alt istasyona inen kişi ise uzunlukları ölçer. Uzunluk ölçecek kişi, metrenin “0” ucunu bulunduğu istasyonda bırakarak bir alt istasyona iner. Kendisini emniyete aldıktan sonra, aradaki mesafeyi, sağ ve sol değerleri okur. Dikey ma-ğaralarda “Alt” ve “Üst” değerler “0” alınır. Bu okumalar tamamlandıktan sonra, üst istasyona duran kişi eğim açıyı ölçer. Bu değerler deftere not edilir. Ölçüm bu işlemler tekrarlanarak devam eder. Defter tutan kişi taslak çizerken istasyon adlarını, çakılan boltları ve ip hattını taslak üzerinde mutlaka göstermelidir. Bunun yanı sıra notlar kısmına aynı şeyleri yazmalıdır. Boltlar taslak üzerinde nokta şeklinde gösterilebilir.

Page 23: Yeraltı sayı1

22

YERALTI, 2011 Maşat 2 Düdeni, Onur GORA

MAŞAT 2 DÜDENİ ARAŞTIRMA FAALİYETİ

Tarih : 14-15-16-17 Kasım 2010Yer : Antalya/İbradı/Maşat MahallesiAmaç : 2009 yılı Yaz ekspedisyonunda yarım kalan “Maşat 2” düdeninin araştırılmasının tamamlanması.Ekip : M. Oruç BAYKARA, Onur GORA, Ozan GÖK, Emrah ŞENOL, M.Fatih FİTİL

13.11.2010 saat 23:00’da İzmir’den Onur, Emrah ve Fatih’le başlayan yolculuğumuz, saat 03:00 de Denizliden Orucun alınmasıyla devam etti. Tabi ki Umurludan geçerken askerlik görevini yapan Yusuf arkadaşımız gece yarısı da olsa ziyaret edildi, beraber kahveler içildi. Orucun sürücülü-ğünde devam eden yolculuğumuz 10:45 gibi maşat mahallesinde son buldu. Daha önceki faaliyette ta-nışılan insanlar ziyaret edildi, kamp için muhtarlık bilgilendirildi. Ekip olarak bir süre dinlenip yemek yedikten sonra akşamüzeri mağaraya gitmeye ka-rar vermiştik. Daha önceden mağaraya giden ekip-te Emrah ve Fatih olmasına rağmen mağaranın ye-rinin yaklaşık 1 saatlik mesafede olması ve çok sarp bir noktada olmasından dolayı mağaranın yerini göstermesi için Mahalle halkından Şakir Amca(*) ile sözleşildi.

Saat 16:00 sularında tüm hazırlıklarımızı tamamlamış yol çıkmak üzereydik ki Şakir Amca yola sabah çıkmamızın daha iyi olacağını havanın karardığını söyledi. Bizde elimiz mahkum onu din-lemek zorunda kaldık. Bu boşluğu köy meydanın da bulunan ve tıkanmış olan düdeni araştırmak için kullandık. Yeri itibari ile mevsiminde muaz-zam su topladığı anlaşılan düden tüm çabalarımıza rağmen bize geçit vermedi. Tıkanmadan önce çok büyük bir ağzı olduğu belli olan düden köylüler tarafından moloz odun ve çöplerle kapatılmış. 10 metrelik çöp yığınının arasından yaptığımız iniş-ten sonra çabalarımızın boşuna olduğuna karar verdik.

Saat 19:00 gibi kamp ateşimizi yakarak Oruç’un buzluğundan çıkan yiyecekleri sırayla tü-ketmeye başladık. Hava, ortam ve muhabbet şaha-neydi. Uzun zamandır hayalini kurduğumuz Maşat yaylası gece boyunca bizleri mest etmeyi başarmıştı.

M.Oruç BAYKARA

Ertesi sabah saat 07:20’de kalkıp kahval-tımızı yapmaya başladık. Bir önceki gece ekmek stoklarımızı bitirdiğimizden kahvaltı menüsün-de makarna ve salçalı sucuk vardı.saat 09:45’te yola çıkmak için tüm hazırlıklar tamamlanmıştı.

Yaklaşık 1 saatlik yürüyüşten son-ra saat 11’e gelirken Oruç, Emrah ve fatihten oluşan ekip mağaraya giriş yapmıştı. Onur’da İstanbul’dan gelecek olan Ozan’ı almak için Ak-seki yol ayrımına yaklaşık 30 km uzağa gitmişti.

Page 24: Yeraltı sayı1

23

YERALTI, 2011 Maşat 2 Düdeni, Onur GORA

Uzun bir aradan son-ra mağaraya tekrar girmenin heyecanını yaşayan Emrah ve Fatih hattı döşemeye başlamış ve bir önceki girişlerinde kalı-nan noktaya varmak üzereler-di. Emrah ve Fatih saat 21:00’a kadar mağarada kalırlarken saat 15:00’da mağara ağzına gelen Onur ve Ozan oruçla beraber muhteşem doğanın tadını çıkarıyorlardı. Mağa-radan çıkan ekip mağaranın 150-160 metrelerine kadar döşemeyi tamamlamış ve ma-ğaranın devam ettiği haberini vermişlerdi. Tüm ekip heye-can içinde saat 23:00 suların-da tekrar kamp yerine vardı.

Ertesi sabah bir önce-ki gecenin yorgunluğundan olacak ki kalkış saati biraz geç oldu. Hazırlıklar ve hareket planı yapıldıktan sonra saat 13:45’te mağaraya doğru yola çıkıldı. Saatler 15:00’ı göster-diğinde mağaraya ilk olarak Onur girdi. Arkasından Oruç ve Ozan mağaraya giriş yap-tılar. Mağaranın bir önceki günden kalınan noktasından yaklaşık 40-50 metrelik bir iniş yapıldıktan sonra mağa-ra yataylaşmaya başlamış ve toprak düdenle son bulmuştu. Bu genişlikte ve yapıdaki bir düdenin bir anda bu şekil-de bitmesi bizi hem şaşırtmış hem de üzmüştü. Mağaranın toplanmasını ertesi güne bı-rakmamaya karar verilmiş ve saat kaç olursa olsun ma-ğarayı toplayıp çıkacaktık.

Page 25: Yeraltı sayı1

24

YERALTI, 2011 Maşat 2 Düdeni, Onur GORA

Mağaranın sonunda bulunan yaklaşık 90 metrelik tek iniş derneğimizin en yaşlı üyelerini yavaşlatsa da yormamıştı. Tüm malzemenin dışarı çıkarılıp kamp yerine dönülmesi sabah karşı saat 05:30’u bulmuştu.

Bunca yorgunluğun üzerine güneşin doğuşunu çadırlarımızın içinde hissetmenin verdiği haz tarif edilemezdi. Güzel ve zorlu bir mağaranın araştırılmasının tamamlanması ve yaz ekspedisyo-nu için alınan ciddi ihbarlarla tamamlanan faaliyetimiz ertesi gün toplanıp yola koyulmamızla son bulmuştu. Yaklaşık 7 saatlik bir yolculuktan sonra evlerimize varmış, belleklerimize kazınmış defa-larca anlatılacak unutulmaz anılarla dolu zihnimizi bir kez daha şehrin keşmekeşine emanet etmiştik.

Ozan GÖK

M.Oruç BAYKARA

Page 26: Yeraltı sayı1

25

YERALTI, 2011 İnceleme, Nuri YILMAZ

GPS -Diferansiyel GPS-GPRNuri YILMAZ DEUMAK-İZMADMAK.MUH.

Konumlama ve Görüntüleme Teknikleri1980’lerde sivil halkın kullanımına sunulmuş olan GPS(Global Positioning System; Küresel Ko-numlama Sistemi) yeryüzü üzerindeki konumu kesin olarak tespit etmek için kullanılır. Kullan-dığımız GPS alıcıları uzaydan gelen radyo sinyal-lerinin değerlendirmesi dışında başka bir işlem yapmamaktadırlar,yani tek görevleri sinyal almak ve yorumlamaktır.Radyo sinyallerinin zayıflığın-dan ve alıcının yeterince güçlü olmamasından dola-yı kapalı alan faktörü konumlama üzerinde büyük rol oynamaktadır.Kapalı hava,sık ormanlar,üstü kapalı mekanlar bu sinyallerin geçişini zorlaştır-maktadırlar. Daha rahat anlaşılması için, bildiği-miz radyo istasyonu sinyalleri ile GPS frekansını kıyaslamak istersek; FM radyo istasyonları 88 ile 108 Mhz arasında yayın yaparlar, GPS ise 1575,42 Mhz’i kullanır. Ayrıca GPS’in uydu sinyalleri çok düşük güçtedirler. FM radyo sinyalleri 100.000 watt gücünde iken L1 sinyali 20-50 watt arasındadır. Bu yüzden GPS uydularından temiz sinyal alabilmek için açık bir görüş alanı gereklidir.

GPS’lerin kullanımı için 1978’den itibaren Birleşik Devletler tarafından uzaya 24 adet uydu gönderilmiştir(18 aktif,6 adet yedek).Kullandığı-mız GPS’lerin sağlıklı çalışıp konum yorumu yapa-bilmeleri için bunlardan en az 4 tanesine bağlan-maları gerekmektedir(enlem, boylam, yükseklik hesaplama ve bunların doğrulanması4)En az 4 uy-duya bağlandıktan sonra bulunan her yeni uydu konumlamanın doğruluğunu artırarak hata payını 1 m’ye kadar düşürür.

Bu 24 uydu dünyadan 20 000 km uzağa yö-rüngelendirilmişlerdir.Bu kadar fazla yükseklikte bulunan uydular oldukça geniş bir görüş alanına sahiptirler ve dünya üzerindeki bir GPS alıcısının her zaman en az 4 adet uyduyu görebileceği şekilde yerleştirilmişlerdir. Uydular saatte 7.000 mil hız-la(11263 km/h) hareket ederler ve 12 saatte, dünya çevresinde bir tur atarlar. Güneş enerjisi ile çalışır-lar ve en az 10 yıl kullanılmak üzere tasarlanmışlar-dır. Ayrıca güneş enerjisi kesintilerine karşı (güneş tutulması vs.) yedek bataryaları ve yörünge düzelt-meleri için de küçük ateşleyici roketleri vardır.

GPS sinyalleri binalardan yansıdığı için şe-hir içlerinde araziye oranla hassasiyeti azalır. Yeral-tına kazılan tünellerde ve mağaralarda sinyal elde edilemez. Hatalı sinyallerin elde edilebileceği ya da hiç sinyal elde edilemeyen bölgelerde kullanılmak üzere geliştirilen Diferansiyel GPS’ler tarafından bu hatalar en aza indirilerek daha hassas bir yer öl-çümü yapılabilir.

Page 27: Yeraltı sayı1

26

YERALTI, 2011

D-GPS,Diferansiyel GPS’ler bir aracı is-tasyon ile (devamlı 4 uyduya bağlı olmak üzere)2 veya daha fazla GPS ile oluşturulan bir sistem.Fakat bizi ilgilendiren türleri ise 2 adet bildiğimiz GPS ve 16-32 veya 64 adet ara istasyon olarak kullanılan 3 bacaklı ufak toplardan oluşuyor.Kullanımı ise çok basit,ilk GPS’i mağaranın girişine yerleştiriyoruz ve mağaraya giriyoruz, sinyalin kesileceğini öngör-düğümüz (aynen haritalamada istasyon alır gibi) yerlere bu ufak topları yerleştiriyoruz. Bu topların amacı dışarıdaki uydu bağlan-tısı kesilmemiş GPS’in sinyallerini mağarada ya-nımızda taşıdığımız GPS’e iletmek.Yani mağaraya bir çeşit pratik kablosuz ağ döşeme işi.Bu teknoloji henüz yeni ve pahalı (çeşitli marka ve modellerde yaklaşık 1000 $) olduğundan performansı ne kadar iyidir bilinmez ama ileri vadede işimize çok yara-yabilir.Bildiğimiz gibi GPS’ler rota kaydedebilme özelliğine sahip,bu özellikten faydalanılarak basit bir şekilde ve yüksek hassasiyetlerde mağaraların haritaları çıkarılabilir.

GPR-Yer altı Görüntüleme tekniği,

Yeraltı Radarı ya da genel adıyla GPR (Gro-und Penetrating Radar), yeraltının sığ tabakalarının (ilk 0-40 metre) araştırılmasında kullanılan jeofizik bilimi tabanlı bir ölçüm cihazıdır.Bahsettiğim dife-ransiyel GPS’lerin GPR özelliği sağlayan modelleri-de mevcut,bu DGPS’ler sayesinde mağaranın 3 bo-yutlu gerçek hacim haritası da çıkarılabilmektedir.Asıl tasarım amaçları günümüzde yapılan metro-tren tünellerinin,petrol boru hatlarının hata pay-larının hesaplanması olsa da mağaracılıkta kulla-nımının büyük kolaylık getireceğine inanıyorum...

İnceleme, Nuri YILMAZ

Page 28: Yeraltı sayı1

27

YERALTI, 2011 Ozan GÖK

GİDERSİN, GİDERSİN EMMME LÜZUMU YOK !!!!

Şehirlerarası otobüslerde yurdum insanı-nın çoğu zaman ağır bir işkenceye dönüşebilecek ama aynı zamanda da bir o kadarda sıcak ve samimi soru bombardımanına maruz kalmışsınızdır mut-laka. “Yolculuk nereye?”, “Öğrenci min?”, “Yüksek tahsilde zor de mi?” sorularıyla başlar bu sohbet ve bir girdap gibi gitgide büyür ve sizi içine çeker. Ne-reye varacağını bilerek çıktığınız, daha önce onlar-ca defa çıkmış olduğunuz yolculukta bu sayede yep yeni şeyler keşfedebilir veya öğrenebilirsiniz. Her ne kadar lüzumu olmasa da. Kimi zaman işken-ceye dönüşse bile. Yani çıktığınız her yolculukta nereye giderseniz gidin o veya bu şekilde içinizde-ki kaşifi beslersiniz. Ama yeryüzünde gideceğiniz hiçbir yer o kâşifi doyuracak kadar beslemez. Tabi içinizdeki gerçek bir kaşif ise. Çünkü gerçek bir kaşif gidilmemişi görülmemişi bilinmeyeni arar.

Bugün yeryüzünde çıktığınız herhangi bir yolculukta gideceğiniz yer sizin için yep yeni bir keşif olacak olsa bile milyonlarca insan için o yer en yakın bilgisayar kadar uzak. Bunu biliyor olmak, insanın içindeki kâşifi öldürmese bile sakat bıra-kacak acı bir gerçek. Günümüz insanı atlaslarda, haritalarda, ansiklopedilerde ve özellikle internette içlerindeki kâşifi avuçlarının içlerine sığdırdıkla-rı sevimli ve son zamanlarda kuyruksuz görmeğe başladığımız (wireless diyorlar ya işte ondan) fare-ler ile yaralıyorlar.

Bu gün evinizde otururken yeryüzünün herhangi bir köşesini görüntüleyebilirsiniz. Bu bile dünyanın keşfedilmedik yeri kalmadı demek için yeterli sayılabilir. Fakaaaaat madalyonun öteki yü-zünde yani yeraltında durum çok farklı. Günümü-zün en gelişmiş teknolojileri bile yer altını oralara gitmeden görüntülemeyi ve keşfetmeyi mümkün kılamıyor. Hal böyleyken ben ve benim gibi bir grup insan bu keşif görevini gönüllü olarak üstle-niyor.

İlkel zamanlar ve ortaçağın gerçek maceracı kâşiflerinin yaşadığı keşfetme tutkusunu filmlerde izleyip, romanlarda okuyup kendinizi o öykülerin kahramanları yerine koymuşsunuzdur.

Tıpkı bu kahramanların yaşadığı keşif heyeca-nı gibi “0 km” bir keşif yolculuğunun kahraman-larından biri olma şansı elinize geçtiğinde, içi-nizdeki kaşifin samimiyetini ve saklandığı yerin ne kadar derinlerde olduğunu test edebilirsiniz.

Dolayısıyla bir mağaracının keşif yolculu-ğu, içindeki kaşifin keşfi ile başlar diyebiliriz.

Benim içimdeki kaşifi keşfetme yolculu-ğum ise doğada olma tutkusu ile başladı. Sene 20. Yüzyılın sonları 21. Yüzyılın başları üniversitenin dağcılık kulübünün hafta sonu doğa yürüyüşleri-ne katılıyordum. Böylece doğada olma tutkumun peşinden gidiyordum. Gel zaman git zaman daha fazla teknik malzemelerin kullanıldığı daha çok heyecan uyandıran işlerle uğraşmam gerektiğini anladım. Dağcılarla birkaç hafta sonu faaliyetine çıkmam, frekansın tutmayacağını anlamam için yeterli oldu. Ve o dönem neredeyse tamamı benim gibi mühendislik fakültesinde okuyan ve çalışan mağaracılarla tanıştım ve mağaracılığa başladım.

Mağaracılık kulübüne katıldığım ilk yıl, aldığım her eğitim sonrasında “bu iş nedir?”, “ben niye yapıyorum?” sorularına farklı cevap-lar buluyordum. Verdiğim hiçbir cevaptan emin olamıyordum. Ta ki tüm yıl “ Yaz faaliyeti çok farklı olur”, “İlk gelenler mutlaka telef olur” gibi bilumum gaz ve geyik sonrası çıktığımız benim ilkyaz faaliyetime kadar. Geyik dağlarında 3-4 km yürüyüş sonrası bulduğumuz mağaradaki ilk ip inişinde yukarıdan gelen güneş ışığı, sağımda solumda üzeri su damlaları ile örülmüş yosunlar arasında hemen yanı başımdaki karga yuvasında çığırtan yavru kargaların gürültüsü eşliğinde “şu an buradan başka hiçbir yerde olmak istemezdim” diye içimden geçirene kadar.

O yaz o mağara ve ondan sonrakilerde gördüklerim ve yaşadıklarım bir dahaki sefer için hep ateşledi beni.

Page 29: Yeraltı sayı1

28

YERALTI, 2011 Ozan GÖK

Şehirlerarası otobüslerde yurdum insanı-nın çoBir grup güzel insanla beraber çıktığım bu yolculuklarda yeni coğrafyalar, insanlar, hayvanlar, bitkiler, kültürler ve gizli gerçeklerle yüz yüze gel-dim. Kendimi, ülkemi ve ülkemin insanlarını her seferinde yeniden daha iyi tanıdım. Bu yolculukla-rı gerçek bir keşif yolculuğu yapan ise bu saydık-larım değil geçmişten geleceğe hep gizemin (misti-zim) simgesi olan MAĞARALAR dır.

Öyle ki dünyada milyonlarca insanın ça-tısı altında toplandığı bilinen en yaygın dinlerin tarihlerinde dahi mağaraların hatırı sayılır bir yeri vardır. Bu bile başlı başına Mağaralar ile mistizim arasındaki organik bağı ispatlamak için yeterli bir kanıttır.

İşte bu yüzden ben “bu iş nedir”, “bu iş ne-den yapıyorum” sorularını kendime sorduğumda halen daha net ve somut bir cevap veremiyorum. Neticede doğasında bilinmezlik olsa bile ben bu cevabı aramayı seviyorum ve seveceğim. O zaman kıssadan hisse:

Dervişin birine sormuşlar “nereye gitmek istersin?”. Derviş cevap vermiş: “Bir yere gitmek değil, herhangi bir yere gitmek için yolda olmak isterim.”

GİDERSİN, GİDERSİN EMMME LÜZUMU YOK !!!!

Denizlinin Dodurgalar kasabasında aldığı-mız birkaç ihbarı değerlendirecek ardında ekibe o gün katılacak arkadaşımızla kasabada buluşacak-tık. İhbarları değerlendirdik mağralardan birine girip haritasını yaptık. Ardından kasabaya döndük.Ancak buluşacağımız arkadaşımız, Hande köylü teyzelerle geçirdiği 1-2 saatten sonra yerli halkla öyle kaynaşmıştı ki “Hande kızımızın arkadaşlarını çay içirmeden bırakmayız” diyordu teyzeler. Arba-dan inen 10-12 kişilik ekip hemen soru bombardı-manına tutuldu.

Yaklaşık 3-4 çay ve her birimize 10-15 ayrı so-rudan sonra herkes arabaya dönmüş ve en son Mustafa arabaya binecekti. Ağır adımlarla yakla-şan 70-80 yaşlarında amcayı fark etti ve bu bilgi kaynağını değerlendirmek için;

Önce bir selam verdi. Sonra “Amcacım buralarda mağara var mı?” diye sordu

Amca bir iki mağara tarif etti.

Mustafa mevsim kış ve bölge karlı olduğu için “Nasıl oraya gidebilir miyiz bu mevsimde?” diye sordu.

Ve ardından tüm faaliyet herkesin ağzına dolanan ve diğer faaliyetlerde de kullanılacak ve sloganlaşacak olan cevap geldi.

GİDERSİN, GİDERSİN EMMME LÜZUMU YOK !!!

Mustafa ısrarla iki üç defa soruyu yineledi ama nafile cevap aynı...

GİDERSİN, GİDERSİN EMMME LÜZUMU YOK !!!!

Onur GORA

Page 30: Yeraltı sayı1