54
BAKIRKÖY’DEN TAKSİM’E On binleri 1 Mayıs Alanı’na Taşıyacağız! Halkımıza ve ON'lara Söz Veriyoruz ZAFER BİZİM OLACAK! Kızıldere'den Bakırköy'e Bakırköy’den 1 Mayıs Alanı’na TUTUKLAMA... KATLİAM... İŞGAL... YOKSULLUK... TECRİT .... Amerika ve İşbirlikçileri; Dünyayı Size Teslim Etmedik, Etmeyeceğiz! Direndik, Direniyoruz, Direneceğiz! Kürt, Türk Ulusu, Tüm Milliyetlerden Halkımızın Kurtuluşu İçin; Adalet, Eşitlik, Onurlu Bir Yaşam İçin, Birleşelim, Direnelim, Savaşalım ve İktidarımızı Kuralım! www.yuruyus.com [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 313 22 Nisan 2012 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) KIZILDERE'DEN BUGÜNE DİRENİYORUZ! Teslimiyete Karşı Direnerek, Yozlaşmaya Karşı Örgütlenerek, Çürümeye Karşı Devrimci Değerleri Sahiplenerek, Cüretkarlık ve Uzlaşmazlık Geleneklerimizle UMUDU BÜYÜTÜYORUZ! UMUDU BÜYÜTÜYORUZ!

Yürüyüs 313

  • Upload
    age-age

  • View
    254

  • Download
    10

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Turkish-language weekly magazine

Citation preview

Page 1: Yürüyüs 313

BAKIRKÖY’DEN TAKSİM’EOn binleri 1 Mayıs Alanı’na Taşıyacağız!

Halkımıza ve ON'lara Söz Veriyoruz ZAFER BİZİM OLACAK!

Kızıldere'den Bakırköy'e Bakırköy’den 1 Mayıs Alanı’na

TUTUKLAMA... KATLİAM... İŞGAL... YOKSULLUK... TECRİT....

Amerika ve İşbirlikçileri; Dünyayı Size Teslim Etmedik, Etmeyeceğiz!

Direndik, Direniyoruz, Direneceğiz!Kürt, Türk Ulusu, Tüm Milliyetlerden

Halkımızın Kurtuluşu İçin;Adalet, Eşitlik, Onurlu Bir Yaşam İçin,

Birleşelim, Direnelim, Savaşalım ve İktidarımızı Kuralım!

www.yuruyus.com

[email protected]

Haftalık Dergi / Sayı: 31322 Nisan 2012

Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)KIZILDERE'DEN BUGÜNE

DİRENİYORUZ!

Teslimiyete Karşı Direnerek,Yozlaşmaya Karşı Örgütlenerek,

Çürümeye Karşı Devrimci Değerleri Sahiplenerek,

Cüretkarlık veUzlaşmazlık Geleneklerimizle

UMUDU BÜYÜTÜYORUZ!UMUDU BÜYÜTÜYORUZ!

Page 2: Yürüyüs 313

Kızıldere cürettir,cüret ideolojik netliktir.

Biz beynimizi hiç teslim etmedik. İdeolojik netlik;

iddia sahibi olmaktır. İddiamızı hep diri tuttuk.

Kızıldere gelenektir,gelenek uzlaşmamaktır.

Biz hiç uzlaşmadık! Tüm dünya birleşti,

düşüncemizi teslim etmedik. Emperyalistler ve işbirlikçileri; "yadüşünce değişikliği, ya ölüm" dedi.

BİZ DE 122 kez"YA ZAFER YA ÖLÜM DEDİK"

ve öldük.TAM 7 SENE AÇ KALDIK.

Uzlaşmadık,teslim olmadık,

direndik. Kızıldere inançtır,

inanç halka güvendir. Halkımız bizi hiç yanıltmadı.

Cüret ettik, uzlaşmadık,halkımıza güvendik.

Bu inançla büyüyoruz!

350 Bin Kişi Bakırköy’de Bağımsız Türkiye Dedi!ON’ların Türküsünü söyledi!

Halkımız Amerika ve Uşaklarına Teslim Olmayacak!

Sahibi ve Sorumlu YazıişleriMüdürü: Mustafa DOĞRUAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Gülbahar Mah. Cemal SahirSok. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBULTel: (0-212) 216 41 78

Faks: (0-212) 216 41 79

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE

Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık-SanayiCad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa:4 EuroAlmanya:4 EuroFransa: 4 Euroİsviçre:6 Frank

Hollanda:4 Euroİngiltere: £ 3Belçika:4 EuroAvusturya:4 Euro

www.yuruyus.com [email protected]ık Süreli Yerel Yayın

Siyasi Dergi Fiyatı: 1 TL

Tel: (0-212) 251 94 35

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

Gerisi hayat...Gerisi hayat...

Dünya halklarının; direnme hakkını,

kurtuluş umudunu yok etmeyi amaçlayan

politikalara teslim olmayacağız.Bağımsızlık, demokrasi, sosyalizm düşüncemizden vazgeçmeyeceğiz.Devrim ve sosyalizm umudunun

yok edilmesi,halkların çaresizleştirilmesidir.

Buna izin vermeyeceğiz. Bunu abartılı bulanlar tarih önünde yeniktir!

Page 3: Yürüyüs 313

6 Kızıldere’den Bakırköy’eBakırköy’den1 Mayıs Alanı’na!Umudu büyütüyoruz!

9 Yüzbinler, bağımsızlıkdüşünü gerçeğe çevirmekararlılığımızdır!

11 “Namus sözümüzdür,bu düşü gerçeğedönüştüreceğiz”

15 500 komite ile yüzbinlerigetirdik. Komitelerimiziyaygınlaştıracak,milyonlara ulaşacağız!Bekle bizi1 Mayıs geliyoruz!

18 Sanatçıyız Biz: Sanatçı“Bağımsız Türkiye”sloganını haykırabilendir!

19 Halk Cepheliler! Cephe’nin1 Mayıs komiteleri!

20 DHKC 388 Nolu açıklama...

21 Devrimci Okul: Bir ömür

37 Gençlik Federasyonu’ndan:Tüm işçi, öğrenci, işsiz,köylü... gençler: 1 Mayıs’taDev-Genç ruhuyla alanlara,hesap sormaya!

38 Liseliyiz Biz: Eğitimözelleştirilecek; okullar şirket,öğrenciler müşteri olacak!Peki biz ne yapacağız?

40 Gençlikten Haberler:Vatansever gençlikyargılanamaz!Gülşah ve Meral’e özgürlük!

42 DY-ÖDP’nin gazetesiBirgün’den provokatifbir Grup Yorum röportajı...

46 Denetimli serbestlik değil kölelik

47 Dünden BugüneHalk Kahramanları:İskan zulmü ve Avşarlar

49 Haberler

50 Avrupa’da Yürüyüş...

51 “Yaşamış sayılmaz zaten yurduiçin ölmesini bilmeyen”

52 Yitirdiklerimiz...

54 Berkan

55 Öğretmenimiz

boyu devrimcilik (8)

24 12 Eylül devrimmücadelesini engellemekiçin yapıldı!Hesabı sadece devrimciler sorar!

28 12 Eylül teröristleri ve suçluları

30 28 Şubat AKP’nin güç gösterisi,sindirme ve düzeni aklamaoperasyonudur!

33 Yalan üretme merkeziAnkara Emniyetikomplo kuruyor,mahkeme tutukluyor!Türkiye’de adalet yok mu?Adalet istiyoruz!

34 SOL’un Köşe Taşları:Bencillik, reklamcılık,fırsatçılık, bozgunculuk,sorumsuzluk...SOL’un kültürü olamaz!

35 Kaçak Güreş:İddiamızı büyütmekistiyorsak kolektifçalışmayı örgütlemeliyiz!

36 Haklıyız Kazanacağız:7 milyon ev yıkılacak,en az 21 milyon yoksul evsizbırakılacak. Bu büyük saldırınınkarşısına büyük bir güçledikilelim! Örgütlenelim!

Bakırköy’den, Taksim’eCephe saflarına

Ülkemizde Gençlik

İİ ç i n d e k i l e r4 Direnerek, örgütlenerek,

devrimci değerlerimizleumudu büyütüyoruz

Halk Cephesi Saflarında Birleşelim!EMPERYALİZME VE İŞBİRLİKÇİLERİNE KARŞIKENDİ İKTİDARIMIZ İÇİN BİRLEŞELİM SAVAŞALIM KAZANALIM!GÜCÜMÜZÜ GÖSTERMEK İÇİN 1 MAYIS'TA TAKSİM'DE OLALIM!Emekçilere yönelik saldırıların en yoğun olduğu bir dönemdengeçiyoruz. İşçi sınıfının bugu ne kadar kazandığı "işçi" kimliği yokoluyor. 1850'lerde kazanılan 8 saatlik iş gucu karşılığında emeğinisatan bir işçi, memur statusu kalmıyor. İşçiler, patronların istedi-kleri saat istedikleri kadar istedikleri koşullarda hiç bir sosyalhakka sahip olmayan bir köle haline getiriliyor işçilik. Aynı şeymemurlar için de geçerli. İstihdam bu roları denilen uygulamadakölelerin kiralandığı pazar olacak. Bu saldırı politikaları sadeceulkemize özgu değildir, emperyalizmin politikalarıdır ve tum dunyaişçi sınıfının sorunudur.ÖRGÜTLENMEDEN BU SALDIRILAR PÜSKÜRTÜLEMEZ!MÜCADELE ETMEDEN BU SALDIRILAR GERİLETİLEMEZ!- ULUSAL İSTİHDAM STRATEJİSİ EMPERYALİZMİN SÖMÜRÜ STRATEJİSİDİR!ULUSAL İSTİHDAM STRATEJİSİ İPTAL EDİLSİN!- KIDEM TAZMİNATLARIMIZI GASP ETTİRMEYECEĞİZ!- ESNEK-GÜVENCESİZ ÇALIŞMAYA,TAŞERONLUĞA, İSTİHDAM BÜROLARINA HAYIR!

- TEKELLERİN KÖLESİ OLMAYACAĞIZ!- İŞ CİNAYETLERİNE SON!ÖRGÜTLENME ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALDIRILSIN!- KENTSEL YIKIM DEĞİL YERİNDE ISLAH İSTİYORUZ!- PARASIZ SAĞLIK, PARASIZ EĞİTİM İSTİYORUZ!- EMPERYALİZM ORTADOĞUʼDAN DEFOL!- KÜRT HALKININ DEMOKRATİK TALEPLERİ KABUL EDİLSİN!- HAPİSHANELERDE TECRİTE SON!- ACMʼLER KAPATILSIN! TMY KALDIRILSIN!Biz çok daha fazlasını istiyoruz:KENDİ İKTİDARIMIZI!YAŞASIN TÜRK VE KÜRT HALKLARININ ÖZGÜRLÜK VESOSYALİZM MÜCADELESİ!ZAFER, SAVAŞAN HALKLARIMIZIN OLACAKTIR!KÜRT TÜRK ULUSU VE TÜM MİLLİYETLERDENHALKIMIZIN KURTULUŞU İÇİN BİRLEŞELİMSAVAŞALIM VE İKTİDARIMIZI KURALIM!1 MAYISTA DEVRİMCİ İŞÇİ HAREKETİ'YLEHALK CEPHESİ SAFLARINDA BİRLEŞELİM!

Page 4: Yürüyüs 313

Grup Yorum’un 25. yılında yapı-lan İnönü Konseri’nde 55 bin ki-

şiydik. Biletli bir konsere 55 bin ki-şinin katılması bir ilkti. Herkes şaşırdı.Sponsorların olmadığı, reklamlarınyapılmadığı, on yıllardır faşizminbaskı ve terörüne maruz kalmış, ya-saklanmış, sansürlenmiş, dinleyen-lerin bile cezalandırıldığı bir ülkede,55 bin kişi Yorum konserine katıl-mıştı. Kimse şaşkınlığını gizleyeme-di. Burjuva basının yazarları yıllardırsansürledikleri Yorum’u görmek zo-runda kaldılar.

Konsere katılan herkes farklı birumut ve coşkuyla ayrıldı kon-

serden. Çünkü Yorum umudun se-siydi. 55 bin kişi umutla buluşmuştu.Konsere katılan bir genç 55 bin ki-şinin yaşadığı duygulara şu sözletercüman olmuştu: “Şimdi devriminolabileceğine daha çok inanıyorum”

Biz o gün İnönu Stadyumu’nudolduran ve çoğu için inanılmaz,

çoğu için beklenmeyen görulen ka-labalığı şöyle değerlendirmiştik: “Ger-çekte Turkiye devriminin sahip ol-duğu potansiyelin ancak kuçuk birparçasıdır. Başka bir deyişle, 55 binkişi, buzdağının sadece görunen kıs-mıdır. Görunen kısmın altında, der-yaya tum ağırlığıyla yerleşmiş dev birkutle vardır.”

Halkımıza hep güvendik. Halkıngücüne hep inandık. Ve asla ya-

nılmadık. Herkes buz dağının görü-nen kısmı üzerine çeşitli yorumlar ya-parken biz, görünen kısmının altın-dakiyle ilgilendik.

2011 yılında Bakırköy Pazar Ala-nı’nda yapılan konsere “Bağımsız

Türkiye” adını verdik. Çünkü bili-yoruz ki, Amerikan postalları altındaemeği, namusu, onuru çiğnenen va-tanımızda bizimle aynı düşü kuranmilyonlar var.

“Buzdağları kolay kolay hareket et-mezler. Kolay kolay kendilerini

göstermezler. Biz buzdağının varlı-ğından emin olduğumuz kadar, onun

bu yanını da biliriz. Biz İnönu’de 55bin kişinin toplanmasına şaşırmadık.Çunku biz, o 55 bin kişinin nasıl yo-ğun bir emekle bir araya getirildiği-ni biliyoruz.”

Halka buz dağının altını göstermekistedik. Orada halkın kendisi

vardı. Kendi gücü vardı. 2011’de 150bin olacağız dedik. 55 bin karşısındaşaşkınlığa düşenler neredeyse 3 katıolmasına rağmen 150 bini tartışmadıbile. Ne söylüyorsak onu yapacağı-mıza inandılar. Biz vatanımıza ve hal-kımıza karşı olan sorumluluğumuzlaemek verdik. Ülkemizin dört bir ya-nında binlerce kişi “Bağımsız Türki-ye” konseri için çalıştı. Emek verdi.Gecesini gündüzüne kattı. Ve halkımızbizi yanıltmadı. Bakırköy CumartesiPazar Alanı, Bağımzızlık Meydanıoldu. “Bağımsız Türkiye” konserininbirincisine 150 bin kişi katıldı.

Bakırköy Pazar Alanı’nda halka-mıza buz dağının bir kısmını

daha gösterdik.

Kararlıyız. İnançlıyız. İnancımızıhiç yitirmedik. En zor, en karan-

lık dönemlerde bile halkımıza ve dev-rime inancımızı koruduk. Önderleri-mizden, şehitlerimizden bunu öğren-dik. Dayı, Partimizin kuruluş kongre-sinin kapanış konuşmasında şöylesöylemişti: “Guçlu duşunceler, guçluinsanlar, guçlu örgutler, zor koşullar-da yolundan sapmadan kararlılığınıkoruyanlardan, duşup de kalkmak-tan korkmayanlardan, yenilgilerden za-fer çıkartmasını bilenlerden doğar.Duştuk, duştuğumuzde kalkmasını bil-dik, en karanlık dönemlerde dahimutlak karanlık yoktur diyerek ışığıaradık, hep kendimize dönduk. Kendigerçeğimizin uzerine gittik ve bugunle-re geldik. Gucumuz buradadır. Yaşa-nan tarihtedir. Bu tarihi, ideolojik sağ-lamlığımız, bu ideolojiyi taşıyan şe-hitlerimizin destanlarıyla yazdık.”

Bakırköy’de 150 bin’in ardından“BUZ DAĞININ ALTINI YER

YÜZÜNE ÇIKARTACAĞIZ” dedik.

Bağımsız Türkiye için yaptığımızkonseri gelenekselleştiriyoruz.

Bağımsız Türkiye Konseri’nin ikin-cisini bu uğurda canlarını feda edenşehitlerimize, Kızıldere’de devriminmanifestosunu yazan Mahirler’e ada-dık. Bağımsız Türkiye “On’ların Tür-küsü” adını verdiğimiz konserde he-defimiz 300 BİN’di. 300 bin dediği-mizde yine kimse bizim bu rakamaulaşıp ulaşamayacağımızı tartışmadı.Ama burjuvazi yüzbinlerin alanlarıdolduracağından korkusunu gizleye-medi. Koyu bir sansürle bu gerçeğigizlemeye çalıştı. Madonna’nın, YuTu’nun haftalarca, aylarca reklamınıyapan burjuva medya, 300 bin kişilikBağımsız Türkiye konserini son gün-lerdeki bir kaç saniyelik haberle ge-çiştirdi. Ülkemizin dört bir yanındasokak sokak yapılan konser çalışma-larını görmezlikten geldi.

Amerikan uşağı AKP’nin boraza-nı haline gelen ihale medyasının

gizlemeye çalıştığı Bağımsız Türki-ye isteyen yüzbinlerin Bakırköy’ü dol-durmasıydı.

Çünkü bu konser başta Amerika ol-mak üzere emperyalistlere, onun

işbirlikçilerine ve uşaklarına karşıaçıktan bir savaştı.

Burjuva medya onyıllardır yaptığıgibi konsere sınıfsal bakarak

düşmanlığını gösterdi. Bu düşmanlı-ğı konserden sonra çok daha açığa çık-tı. Yüzbinlerce kişinin katıldığı kon-seri adeta AKP’nin Amerikan uşak-lağını gizlemek için saniyelik görün-tülerle geçiştirdi. Kitlenin tamamınıgöstermedi, küçük kesitler göstererekyüzbinlerin Amerikan uşaklığına kar-şı bağımsızlık isteğini gizledi.

Bağımsız Türkiye konserine 300bin kişinin katılacağından tek ra-

hatsız olan emperyalistler, onlarınişbirlikçileri ve uşakları değildi. Ken-dine solum, sosyalistim, komünistimdiyen reformizmin, oportünizmin veKürt milliyetçilerinin de gizleneme-yen bir hazımsızlığı vardı.

Direnerek, Örgütlenerek, Devrimci Değerlerimizle

UMUDU BÜYÜTÜYORUZ

44

Yürüyüş

22 Nisan2012

Sayı: 313

Page 5: Yürüyüs 313

55 bin kişinin toplandığı İnönüKonseri’nden sonra EMEP’in ga-

zetesi Evrensel yazarı Nuray Sancarhazımsızlığını “aslında Grup Yo-rum bitmiştir” diye ifade etmişti.

350 bin kişilik Bağımsızlık Konserikarşısında ise ÖDP’nin gazetesi

Birgün bu hazımsızlığını provokatif birşekilde ortaya koydu. Serbay Mansu-roğlu imzasıyla konserden bir günönce yayınlanan röportajda şunlar de-niyor: "Hapishane şarkıcıları..." "Tambağımsız Türkiye” sloganı 'ulusalcı'vs. bulunarak rahatsız olan çevrelervar..." "Bu slogan demokratik özerklik"anti-tezi gibi algılanma hali var..." “Ge-çen yıl 150 bin ve bu sene hedefiniz 350bin. Nicelik vurgusu ön pılana çıkıyorgibi. Oysa işin nitelik kısmı da var..."

Mansuroğlu’na burada cevap ver-meyeceğiz. Mansuroğlu’nun

amacı ideolojik bir tartışma falandeğil. Bizim bu konularda ideolojimizve pratiğimiz çok açık ve nettir. Dik-kat çekmek istediğimiz nokta şudur:Halkıntan 300 bin kişinin katılacağıbir konserden halkın hissettikleri ilereformist, oportünist solun hissettik-leri arasında dağlar kadar fark var.Halktan bir kişi konser öncesi duy-gularını şöyle ifade ediyor: “... Ha-mileydim. İnönü'deki konserlerinekarnımda kızımla gittim. Kızım yaşı-na girmemişti. Bakırköy'deki tarihegeçen konserine kızımla gittim. Busene de On'ların Türküsünü kızımlasöylemek için yine gideceğiz. Bizim ta-rihimizi güçlüler değil direnenleryazıyor, onların yanında olacağız.”Bu düşünceler yüzbinlerce kişiden sa-dece biri. Bir de Mansuroğlu’nunderdine bakın! İddiasızlaşma, halktankopma, çürüme budur işte.

Konsere katılım sayısı düşük ol-saydı sevinçlerinden göbek ata-

caklardı. Konserden bir gün önceyağan yağmurdan ümit bekleyenleroldu. İnternet sitelerinde konseriniptal edildiği dedikoduları yayıldı.Ama herşeye rağmen Bakırköy’deBağımsızlık konserine 350 bin kişigeldi. Bakırköy Bağımsızlık Meyda-nı’nda halk vardı. Umut vardı. Coş-ku vardı. Halkın gücü vardı. Ameri-kan’ın, Amerikan uşaklarının tüm

yalan, demagoji, çarpıtmalarına rağ-men, devrimcilere yönelik her türlüsaldırı, sansür ve terörüne rağmen, on-yıllardır süren ideolojik, fiziki saldı-rılarla teslim almaya çalışmalarınarağmen yüzbinlerce kişi oradaydı.Yüzbinler Bakırköy’de Amerika’ya,işbirlikçilerine, uşaklarına teslim ol-mayacağını gösterdi. Reformist sol,oportünizm, Kürt milliyetçileri bun-dan neden rahatsız oluyor? Reformist,oportünist sol bundan rahatsız olmakyerine güç almalıdır, ders çıkartma-lıdır. Gücün halkta olduğunu görme-lidir. Neden bu kadar hazımsız? Re-formist, oportünist sol, Kürt milli-yetçileri konserin hüsranla sonuç-lanmasını istemesine rağmen yinede konsere geldi. Ama yine her za-manki hastalıklı halleriyle geldi. Gel-diler ama ne için? Konser öncesindeburjuva bazından daha fazla sansüruygulayan reformistler, oportünüstlerve Kürt miliyetçileri kendi reklam-larını yapmak için geldiler. Emekhırsızlığına geldiler. Yüzbinlerce ki-şinin toplandığı kalabalıklarda her-şeyin bir provokasyona dönüşme ola-sılığı varken ne halka, ne devrime kar-şı hiçbir sorumluluk duymadan pro-vokatif tavırlar içine girdiler. Bu ke-simlerin hazımsızlıkları konser son-rasında daha çok kendini gösterdi.Sansürlü de olsa, saniyelik de olsaburjuva medyada bütün televizyon-larda aynı gün haber yapıldı. Bütünburjuva gazetelerinde haber olarak yeraldı. Ama ne Kürt milliyetçilerinin, nede EMEP’in televizyon kanallarındakonser’in haberi yapılmadı. Evrensel,Birgün gibi gazetelerde iki gün son-ra küçük bir haber yapıldı. Refor-mizmin, oportünüzmin bu hazım-sızlğı bize zarar vermez. Bu tavırla-rı onların kendilerini çürütür, tüketir.

BİZ YÜZÜMÜZÜ HALKA DÖ-NÜYORUZ! Bağımsız Türkiye

düşümüzü halkla gerçekleştireceğiz.Devrimi halkla yapacağız. Mahir-ler’den bugüne yüzümüzü hep halkadöndük, gücümüzü hep halktan aldık.Biz, buzdağının görünen yüzüyle de-ğil, yer altında henüz hareketsiz du-ran milyonlarla ilgileniyoruz. Bakır-köy Bağımsızlık Meydanı’nda top-lanan 350 bin kişi Cephenin halka,

halkın Cephe’ye olan güvenini birkez daha ispatladı. Halkın Cephe’yeolan bu güveni bir günde oluşmadı. 42yıllık tarihimizde halkı hiç yanılt-madık. Halktan hiç kopmadık. Kı-zıldere’den bugüne son nefeslerinde“Bir canım var, halkıma, vatanımafeda olsun” diyen yüzlerce şehit ver-dik. 42 yıllık tarihimizde, emperya-lizmin, işbirlikçilerin işkenceleri, kat-liamları, tutuklamaları, tecriti ve hertürlü saldırıları karşısından bir kezbile geri adım atmadık, teslim olma-dık. Bu güveni kanlarımızla yazdık.

Emperyalizmin, oligarşinin örgüt-süzleştirme, teslim alma, politi-

kalarına boyun eğmedik. Onar onarkatledildik. 19 Aralık hapihanelerkatliamından sonra tüm örgütlerin,halkın tüm kesimlerinin susturulup,sindirildiği bir dönemde biz, tümdünyaya örnek olacak direniş desta-nı yazdık. Tarihin en büyük hapisha-ne katliamı bize yapıldı. F Tiplerin-de tek tek hücrelere atıldık. Hücre-lerde beyinlerimizi teslim almak is-tediler. Örgütlülüğümüzü bitirmekistediler. Ama yanıldılar. Tam 7 yıl122 şehit vererek direndik. Halkımı-zı yanıltmadık. F tiplerinin her hüc-resini örgüt yaptık. Her hücresini di-renişin kalelerine dönüştürdük. Ör-gütlü bir gücün asla yenilmeyeceği-ni gösterdik. Halkımızın en suskun ol-doğu, sinidirldiği dönemlerde bilebiz hep halkın içinde olduk. “Halkı-mız sizin için ölüyoruz” derken,“halkın umurunda bile değil” diyenaymazlıklara aldırış etmedik.

Bakırköy Bağımsızlık konserin-deki 350 bin kişi bütün bunların

halktaki karşılığıdır. Bakırköy Ba-ğımsızlık Meydanı’ndaki 350 binkişi örgütlülüğün gücüdür. 350 binkişi, oligarşinin tüm sansür ve en-gellemelerine rağmen, reformizmin,oportünizmin, Kürt milliyetçilerinintüm hazımsızlığına rağmen ülkemizindört bir yanında örgütlü, yoğun bir ça-lışmayla toplanmıştır.

Halkımıza ve şehitlerimize söz ve-riyoruz. MİLYONLAR OLA-

CAĞIZ. Amerika ve işbirlikçiler hal-kımızı teslim alamayacak. Vatanı-mızı onlara teslim etmeyeceğiz.

55

22 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 313

Page 6: Yürüyüs 313

15 Nisan günü Bağımsızlık Mey-danı’nda yaşanan, yüz binlerin tür-küleri hep beraber dinleyip, hep birağızdan coşkuyla söylediği bir konserdeğildir sadece. Bağımsızlık düşününgerçek olacağının habercisidir. Ba-ğımsızlık hedefinin yüz binler tara-fından sahiplenilmesidir.

350 Bin Yürek BağımsızTürkiye Özlemini Haykırdı

Bağımsızlık Meydanı’ndaki yüzbinler devrimin resmidir.

Yediden yetmişe, tüm yaşlardan,tüm ulus ve milliyetlerden, tüm inanç-lardan halkımızı birleştiren, onlaraumut ve moral veren, kendine güvenkazandıran Cephe’nin resmidir.

Mahir’den Dayı’ya, THKP-C’den DHKP-C’ye Türkiye Devrimtarihinde ilkleri yaratanların ce-sareti ve cüretidir bu resim.

Gücünü, inancından, tarihsel hak-lılığından alan Grup Yorum’un 26yıllık mücadelesinin ürünüdür bu tablo.Halkın ve mücadelenin türkülerini ya-panların emekleriyle yarattığı sonuçtur.

Faşizmin kuşatmalarına “Biz bu-

raya dönmeye değil ölmeye geldik”sloganlarının haykırıldığı Kızılde-re’den, “ölürüz ama soyunmayızinançlarımızdan” diyerek bedenlerinölüme yattığı ’84 ve ’96 Ölüm Oruç-larına, ölen ama yenilmeyenlerin ya-rattığı 12 Temmuz direnişlerinden,“Orak çekiçli bayrağımız ülkenindört yanında dalgalanacak” diyerekemperyalizme ve oligarşiye, yılgınlığave teslimiyete meydan okunan Çif-tehavuzlar’a, kahramanlık destanla-rının yazıldığı yedi yıllık büyük di-renişimize kadar 42 yıllık mücade-lenin ve kahraman şehitlerimizin ka-zanımıdır bu tablo.

42 yıldır dediğini yapan, yaptığınısavunan, adaletinden şüphe duyul-mayan, halka güvenen, halka inanan,halk olan devrimci hareketin yarattığıgüvenin, ideolojik netliğinin, politi-kalarının doğruluğunun sonucudurbu tablo.

Emperyalizme ve faşizme karşıolan, ülkesinin bağımsızlığını isteyen,düzenle çelişkileri olan tüm sınıf vetabakaları, yüz binler olarak bu konserebir sel gibi akıtan “Bağımsız Türkiye”mücadelesinin kanla yazılmış tarihidir.Bu tarih Mahirler’in, Dayılar’ın,

Sabolar’ın, Sinanlar’ın, Niyaziler’inönderliğinde yaratılan tarihtir. Ba-ğımsız Türkiye Konseri’nde bu tarihiyazanlar da yanıbaşımızdaydı. Mahirve ON’lar, Deniz, İbo, Dayı ve tümşehitlerimiz Bağımsız Türkiye Kon-seri’ndeydiler. Umudu selamlayanyüz binlerin önündeydiler.

“Hedef Tam Bağımsız Türkiye”diyorlardı. Şiarları şiarlarımızdır.ON’ların yolundayız. 42 yıldır vaz-geçmedik “Bağımsız Türkiye” dü-şümüzden. Bir an bile tereddütedüşmedik. Bunun için canını verdien fedakar ve en yiğitlerimiz, bu-nun için öldürüldü bizimkiler. Bu-nun için, yıllarca işkencelerden ge-çirilip, hapislerde yatırılıp al kanla-ra boyandık.

Halkımıza ve ON’lara SözVeriyoruz Bağımsız TürkiyeDüşü Gerçek Olacak

Milyonları örgütleyecek halk ik-tidarını kuracağız.

Bağımsız Türkiye Konseri, bizistersek milyonları örgütleyebilece-ğimizin kanıtıdır, geleceğimizi, dev-

Kızıldere’den Bakırköy’e, Bakırköy’den 1 Mayıs Alanı’naTESLİMİYETE KARŞI DİRENEREK, YOZLAŞMAYA KARŞI ÖRGÜTLENEREK,

ÇÜRÜYENE KARŞI DEVRİMCİ DEĞERLERİ SAHİPLENEREK,

Cüretkarlık ve Uzlaşmazlık Geleneklerimizle

UMUDU BÜYÜTÜYORUZ!

66

Yürüyüş

22 Nisan2012

Sayı: 313

KIZILDERE'DEN BAKIRKÖY'E

Page 7: Yürüyüs 313

rimi kazanacağımızın müj-desidir. Düzenin bencil,yoz, düşünmeyen, üretme-yen, ahlaksız bir nesil ya-ratma saldırısına bir ce-vaptır.

Bu tablo, halkın gücü-dür! Bu tablo, yüzlerce ko-mite kurup ev ev, kapı kapıhalkımızı konsere daveteden örgütlülüğün, kolektifemeğin gücüdür!

Bu tablo, Adana, An-kara, Samsun, Hatay, Mersin, Edirne,İzmir, Dersim, Elazığ, Malatya, An-talya, Bursa, Edirne, Tekirdağ, Çorum,Kırklareli, Kocaeli, Çanakkale, vetüm Anadolu’nun Tam Bağımsız Tür-kiye özleminin resmidir...

Devrim kitlelerin eseridir. Dev-rimin temel sorunu insandır. İnsankaynağı halktır. Halka gitmeyenlerin,halkı eğitmeyenlerin halkı örgütlemeşansları yoktur. Halkı savaşa kata-mazlar. Devrimi iddialarını kaybe-derler.

Kendine ve halka güvenmeyenler,mücadeleyi zafere kadar sürdüre-mezler.

“Bağımsızlığın ModasıGeçti” Diyenlere İnat350 Bin Yürek BağımsızTürkiye Özlemini Haykırdı

Bağımsız Türkiye Konseri, kit-leselliğiyle, coşkusuyla, disiplini, dü-zeniyle tüm statükoları, önyargılarıyıkan bir konserdir. Bu halk denizi

örgütlülüğün gücüdür. Bu halk denizibize, İstanbul’dan Anadolu’ya kadar,baskı ve zulmün olduğu, halk kitle-lerinin yaşadığı her yerde, her sınıfve tabakanın içerisinde halk örgüt-lülükleri yaratabileceğimizi ve buörgütlülükleri büyüterek, güçlenerekhaklarımızı alabileceğimizi göster-miştir.

Mücadelemizin asıl amacı, eko-nomik, kültürel ve siyasal olarakburjuvazinin denetim ve yönetimindeolan halk kitlelerini kazanmaktır.Eğitimiyle, kültürüyle, iletişim araç-larıyla, ideolojik hegemonyasını kuranve kendi insan tipini yaratmaya ça-lışan düzenin elinden çekip almalıyızhalkımızı. Bağımsız Türkiye Konseribunu başarabileceğimizin kanıtıdır.

Kendine ve halka güvenmeyenler,mücadeleyi zafere kadar sürdüre-mezler er ya da geç uzlaşırlar, teslimolurlar. Vatanseverlik duygularınıkaybedelerler. Bağımsız Türkiye Kon-seri, devrimci hareketin halka veideolojisine güveninin ifadesidir.

Halkın düşünceleri, değerleri, ege-

men güçler tarafından yoz-laştırılmış, çarpıtılmış vedüzeni savunmaya mahkumedilmiştir. Halkımızı bu gir-daptan çıkaracağız. Halkı-mıza Amerika’nın ülkemizinasıl ele geçirdiğini, nasılsömürdüğünü bağımsızlıkve demokrasinin ne oldu-ğunu tekrar tekrar anlata-cağız.

Bağımsız TürkiyeKonseri emperyalizmekarşı örgütlenme çağrısı-

dır. Yozlaşmaya, çürümeye karşıdevrimci değerlerin savunulması-dır.

Bağımsız Türkiye Konseri, tümbaskılara ve tehditlere rağmen yok-sulların, emekçilerin yüz binler olupdevrimcilerle dayanışmasının ifade-sidir. Her geçen gün biraz daha yok-sulluğa ve sefalete itilen, her türlühak ve özgürlüğü gasp edilen halkındevrimci politikaları sahiplenmesi-dir.

Bağımsız Türkiye Konser, hergün biraz daha yoksulluğa ve sefaleteitilen, beslenme, eğitim, sağlık, ba-rınma hakları, özgürlüğü gasp edilenhalkı, hak ve özgürlükler mücadele-sine çağrıdır.

Halkımız düzenle yoğun çelişki-lerine, adalet ve özgürlük arayışlarınarağmen, örgütsüzlükleri nedeniylekendilerine güvenmiyor. Görevimizkitlelerin özgücünü büyütmek ve ey-lemde somutlamaktır. Bu ise, kitle-lerin örgütlenmesidir. Bütün muhalifgüçlerin birleştirilmesidir. Birleşen

“Orada sadece bir konser yoktu. Bunukonsere katılanlar da, sahnedekiler de

biliyordu. Orada sahnedekileralandakilerden, alandakilersahnedekilerden farklı şeyler

bekliyorlardı. Sahneden alanabakıldığında bir deniz görülüyordu. Halkdenizi. Alandan sahneye bakıldığında ise

bir tarih görülüyordu. 40 yıllık bir tarih...”

77

22 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 313

BAKIRKÖY’DEN 1 MAYIS ALANI’NA

Page 8: Yürüyüs 313

ve savaşan güçler kendi güçlerinigörürler. Bağımsız Türkiye Konseri,halkımıza kendi gücüne güven çağ-rısıdır. “Birleşelim, Savaşalım, Ka-zanalım” çağrısıdır.

Bağımsız Türkiye Konseri, ba-ğımsızlığın, emperyalizme karşı ol-madan ve emperyalizme karşı sava-şılmadan kazanılamayacağının çağ-rısıdır. Bu çağrıya yüz binlerle cevapveren halkımız büyük bir devrimcipotansiyel taşıdığını göstermiştir.

İlericilik, demokratlık, anti-faşistlik,anti-emperyalistlik ve devrimciliknedir, ne değildir... Her şeyin belir-sizleştiği, gerçek anlamlarını yitirdiği,bağımsızlığın modasının geçtiği tez-lerinin üretildiği günümüzde Ba-ğımsız Türkiye Konser’i bu kav-ramların tanımını yüz binlerleyeniden yaptırmıştır.

Düşman bölüp parçalayıp her-kesi yalnızlığa mahkum edip yoketmek istiyor. Bu konser dostluk,dayanışma ve birlik çağrısıdır aynızamanda.

Yaşamı çekilmez hale gelenhalkın, yaşamak için direnmektenve hak almayı öğrenmekten başkahiçbir yolu yoktur. Zulüm karşı-sında direnmek ve örgütlenmek

gerektiği çağrısıdır bu konser.

Direnmeyenler, sözde “emperya-lizme karşıyız” deseler de özde de-ğillerdir. Bağımsızlık kavramını unut-turarak, demokrasi ve özgürlük söy-lemlerini kullanarak, emperyalist iş-galleri ve sömürüyü gizlerler, be-nimserler. Bağımsız olmadan ne öz-gürlük ne demokrasi olmaz. Tümbunlara karşı daha yüksek sesle ba-ğımsızlığı haykırmaktır BağımsızTürkiye Konseri.

Bağımsız TürkiyeKonseri’ndeki YüzbinleriÖrgütlü Güce Çevirmeliyiz

Hangi alanda veya birimde olursaolsun, hangi yaşta olursa olsun bütüninsanlarımız ve taraftarlarımız, olancaenerjisiyle, yaratıcılığıyla, devrimcicoşku ve inançla, özveriyle dahafazla kitlelere gitmelidir. Cepheliayak bastığı her yerde, soluk aldığıher anda, Parti-Cephe ruhunu, di-siplinini ve devrim iddiasını göster-melidir. Devrimi kazandıracak, kit-leleri örgütleyecek bu ruh ve disip-lindir. Devrim yolunu bu halk deni-ziyle yürüyeceğiz, bunun için yüzbinleri örgütlü güç haline getirmeliyiz.Hiçbir olanaksızlığı kabul etmeden,çaresizliğe ve umutsuzluğa düşmeden

her düzeyde halktan insanı kadro-laştırmak, savaştırmak ve halk ör-gütlenmelerini yaratmak için dahaçok emek vermelidir. Bağımsız Tür-kiye Konseri’ndeki yüzbinleri örgütlügüce çevirmeliyiz. Örgütlü emeğinve çabanın karşılıksız kalmadığınınkanıtıdır Bağımsız Türkiye Kon-seri.

Kim ne yaparsa yapsın, ne türbaskı uygularsa uygulasın; bütünemekçiler, bütün yoksullar, gecekon-dular örgütlendiğinde devrimin büyükgücü olacak ve önüne çıkan her türlüengeli aşacaktır. Emperyalizme vefaşizme karşı olan, saldırıların hedefiolan, düzenle çelişkileri olan tümsınıf ve tabakaları, tüm halkı örgüt-lemeyi hedeflemeliyiz. Çocuklardankadınlara, yaşlılara, esnaflara, herkesegitmeliyiz.

2012 1 Mayıs’ında, emperyalistsaldırganlığa, açlık ve yoksulluğakarşı egemenlerin korkusunu büyü-telim. Biz istersek yapabileceğimizigördük. İstersek, emeğimizle, karar-lılığımızla, örgütlü gücümüzle yüzbinleri toplayabileceğimizi gördük.Bağımsızlık Meydanındaki yüz bin-leri, 1 Mayıs’a taşımalıyız. 1 Mayıs’taumudun ordusu, Halk Cephesi saf-larında olalım. Halk Cephesi safla-rında ezilen halkların öfkesi olalım.

1Mayıs’ta, Bağımsız TürkiyeKonseri’ndeki coşkuyu, öfkeyi,şehitlerimizle, emeğimizle, alın-terimizle kazandığımız Taksim’etaşıyalım!

Halk Cephesi saflarında 1Mayıs Alanı’nı dolduralım…ON’ların bağımsızlık türküle-rini Taksim’e taşıyalım! Ba-ğımsızlık, Demokrasi ve Sos-yalizm düşümüzü, Taksim’dehaykıralım.

Halkımıza ve ON’lara sözveriyoruz zafer bizim olacak.

88

Yürüyüş

22 Nisan2012

Sayı: 313

KIZILDERE'DEN BAKIRKÖY'E

Tekirdağ F Tipi Hapishanesi Önü

Page 9: Yürüyüs 313

Yüzbinlerce insan sel olmuş biralana akmaktadır. Geçen yıldan buyana adına “Bağımsızlık Meydanı”denilen Bakırköy’deki halk pazarınaakan bu selin hem bir anlamı ve hemde bir amacı vardır…

Bir anlamı vardır ve bundan herkeskendine düşen payı almıştır… Biramacı vardır; buraya sel gibi akaninsanların bir özlemi, bir düşü var-dır… Bu özlemin bu düşün gerçe-leştirilebilir olduğuna dair umutlarınıbüyütmek istemektedirler…

Bu nedenledir ki, 15 Nisan Pazargünü Bakırköy Bağımsızlık Meyda-nı’nda Grup Yorum’un yaptığı konsersalt bir konser olmasının ötesindeanlamlar taşımaktadır. Bağımsızlıközlemiyle yanıp tutuşan, sömürü vefaşizme karşı öfkesini haykırmak,düzenin değiştirilebileceğine olanumudunu büyütmek isteyen herkesinkoştuğu bir yerdi Bağımsızlık Mey-danı…

Grup Yorum konserine gelenlersalt müzik dinlemek ve eğlenmekamacıyla gelmezler. Oraya gelenleryaşanan coşkunun hem yaratıcısı vehem de bir parçası olarak umutlarınıbüyütmeye gelirler. Umudu burada

gördükleri için gelirler... Belki birkısmı başka bir siyasi yapılanmanıninsanı olmalarına, kimisi kürt milli-yetçisi, kimisi refomist, oportünistgrupların anlayışını savunmalarınarağmen insanlar akın akın BağımsızlıkMeydanına doluyorlar... Kimi siyasianlayışlar girişte, hatta bazıları dahaileri gidip alanın içinde kendi bildi-rilerini dağıtma fırsatçılığına soyun-salar da bir gerçeği değiştiremezler;kitleler umudu gördükleri, umudubüyütebileceklerine inandıkları yereakmaktadırlar. Bunu tek başına birbildiriyle hiç kimse değiştiremez.

Çünkü bu tek başına bir veya bir-çok bildiriyle yaratılmamıştır ki, birbildiriyle değişsin. Ve burası herhangibir burjuva partisinin miting meydanıdeğildir. Burada gerçekler tüm çıp-laklığıyla haykırılır ve gerçeğin sesien gür çıkar. Burada devrim marşları,devrim türküleri söylenir ki en do-laysız, en çıplak ve hayatın içindenyoğurularak yakılan cinsinden.

Bu, bir tarihin, bir geleneğin ifadesiolabilir ancak. Bu geleneğin sahibiolamayanlar, bunu yaratamayanlarancak fırsatları değerlendirme pe-şinde koşabilirler. Oysa devrim fır-satların ürünü değildir. Fırsatçılık

kapitalizmin kültürüdür. Devrim,kanla, canla ilmek ilmek örülen veeğilip bükülmeden varılan bir men-zildir.

Bu gerçeği unutanların, değil yüz-binleri bir alanda toplayabilmesi bunuhayal etmeleri bile mümkün değildir.Ve sol ne yazık ki bu gerçeğin çok çokuzağına düşmüş durumdadır. 1980faşist cuntasından bu yana ideolojikpolitik savruluşun yarattığı çürüme veyanısıra alınan polisiye darbelerle de-nebilir ki sol iddiasını yitirmiştir. Bunusolun bütün pratiğinde görebilirsiniz.Devrim iddiası olan bir sol bu kadarsorumsuz olamaz. Devrim, lafta kalan,gerçekleştirilmesi bilinmez tarihlerebırakılan bir düş haline gelmiştir. Vehemen tüm sol örgütler günü kurtar-manın ya da düzen ile uyum içindevarlığını sürdürmenin peşinde olmuştur.İcazet sınırlarının ötesine çıkmak ateştengömlek haline gelmiştir.

Devrim iddiasını yitiren bir solunbu kadar kitleyi hayal etmesi elbettebu haliyle mümkün değildir. İddiasıylabirlikte değerlerini de bir kenara bı-rakıp fırsatların peşinde koşan birsolun bu ülkede devrim yapacağınainanmayan kitlenin bu beklentisinikarşılamak için gideceği yer işte bu

Yüzbinler, Bağımsızlığı Düşten Gerçeğe Çevirme

KARARLILIĞIMIZDIR!

99

22 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 313

BAKIRKÖY’DEN 1 MAYIS ALANI’NA

Page 10: Yürüyüs 313

nedenle çok açık ve nettir.

İşte bu nedenle o gün BağımsızlıkMeydanı’nda toplanan yüzbinler birtesadüf değildir. Çünkü gelecek, dev-rim tesadüflerin ürünü olamaz. Herşeyneden sonuç ilişkisi içinde ele alınarakaçıklanabilir ve gerçeğe dönüşür.

Çünkü herkes bilmektedir ki bubir anda, bir günde yaratılan bir sonuçdeğildir.

Bu nedenle burjuva basından Mu-rat Yetkin CNN Türk kanalındakiaçıklamasında şunları söylemektedir:

“Çok büyük bir sayı. Çoğu siyasiparti bu kadar kitleyi toplayamaz.Soruşturmalara, kovuşturmalara uğ-rayan sürekli baskı yaşayan bir müzikgrubu sessiz sedasız bu kadar insanıtopluyor İstanbul”da... Bu üzerindedurulması gereken bir sosyal olaydır.Buna dikkatle bakılması gerekir. Çoğusiyasi parti kıskanmıştır.”

Evet, sosyal bir olaydır. Ve ancaksosyal nedenlere bağlanarak açıkla-nabilir.

Bu nedenleri görmek için Cep-he’nin tarihine bakmak gerekir. Yada ülkemizin sadece son 20 yılınabir bakmak gerekir.

1980 faşist cunta yıllarından ne-redeyse tüm sol hareketler güç yiti-rerek, kimisi yok olarak çıkarken bizgüçlenerek çıkmıştık. Nedenlerini ogünlerde çokça anlattık ve tarih içindeherkes de bunu teslim etmek zorundakaldı. İdeolojik sağlamlığımızı aslayitirmemek, iddiamızı hiçbir zamankaybetmemek, asla boyun eğmemeken temel nedenler arasında sayılabilir.

Teslimiyetin revaçta olduğu yıl-larda buna karşı her zaman direnişisavunduk ve asla teslim olmadık.İdeolojik olarak, politik olarak vepratikte, düşman kuşatmalarında aslateslim olmadık. Kızıldere’de Mahir-lerden bu yana teslimiyetin asla kabuledilmediği bir siyasi hareketi yarattık.Genciyle yaşlısıyla, kadını ve erke-ğiyle tüm bir halkın teslimiyeti red-dedip direnişe geçtiği bir tarih yarattık.

NATO’nun “Ya düşünce deği-şikliği ya ölüm” diye dayatmasınakarşı “Ya zafer ya ölüm” sloganıylacevap verdik. Ve direnişi tüm bir

halka mal ederek kitleselleştirdik.Kitlesel kahramanlıklar yarattık.

Tüm dünyanın NATO ile adetaelbirliği yapıp üzerimize gelerek dü-şüncelerimizi değiştirmeye çalıştığıyerde tam 7 (YEDİ) yıl direndik, öl-dük. Ama asla boyun eğmedik. Ki-mileri kendilerini koruyarak devrimeulaşacağını sanırken biz “BİR ÖLÜRBİN DOĞARIZ” şiarını ilke edindik.“Ölüm sevicilik” vb. diyerek üzeri-mize gelenlere bakmadan yürüdükdoğru bildiğimiz yolda..

İşte bu kararlılık ve inançtır bizibu günlere getiren. Yüzbinlerle alan-lara dolmamızı, taşmamızı sağlayan.

Hiçbir şey yoktan ve kendiliğindenyaratılmıyor. Bağımsızlık Meydanı’nadolan o kitlenin sosyal nedenleri iştebu tarihtedir. Bu gelenekleri yaratankararlılık ve inançtadır. Her gün yenigelenekler yaratan, yeni değerler ya-ratan bir ideolojik politik kararlılığasahip olmanın sonuçlarıdır tüm bunlar..

Düzenin, solu da içine kataraktüm bir halkı yozlaştırmasına, de-ğersizleştirmesine karşı her zamanen önde mücadele etmenin, yozlaş-maya ve çürümeye karşı devrimcideğerleri korumanın ve büyütmeninsonuçlarıdır bunlar.

42 yıldır bu ülkenin her karış top-rağına tüm ulus ve milliyetlerden in-sanlarımızın dökülen kanlarının, öde-dikleri bedellerin yarattığı sonuçlardıryüzbinler.

Bu gerçeğin üzerinden atlayarakhiç kimse o gün orada neden ve nasıltoplanıldığını açıklayamaz.

Ve biz halkız. Pazar tahtalarıylagüvenliğini alan, devrim yapmayasoyunan baldırı çıplaklarız. Anadolutopraklarında doğup büyümüş ve butopraklarda nice zalimleri görmüş vezulümleri yaşamışız. Ancak hiçbirzaman boyun eğmemiş, egemene herzaman başkaldırmışız.

Babailer’den, Bedreddinler’den buyana bu topraklarda yüzlerce isyan ya-şanmıştır. Ve sömürücü egemenlerekarşı halkın isyanı en doğal hakkı ol-muştur. Bugün de bu isyanı büyüt-mekteyiz. Emperyalistlerin ve işbir-likçilerinin ülkemizi talan etmesine

karşı bağımsızlık şiarıyla yola çıkıyoruz.Bağımsızlık bu ülkedeki tüm halkımızınözlemi ve dileğidir. Bağımsızlık Mey-danı’nı dolup taşıran yüzbinler işte buisteğini haykırmaya gelmişlerdir.

Bağımsızlık Meydanı’nı doldu-ranlar bu dileğin gerçekleştirilebilirolduğuna olan inancı ve güveni bü-yütebilecekleri yere gelmişlerdir. Birtarihin gösterdiği gerçeğin, Mahir-ler’den bu yana yakılan bir meşa-lenin yarattığı ışığı orada, o konseralanında görerek gelmişlerdir. Oradainancı ve güveni görerek gelmişlerdir.

Bunun yanında, kolektif bir ça-lışmanın, gerçekleri halka taşıma-nın, anlatmanın sonuçlarıdır daaynı zamanda.

Tarihimizi bilmek ve halka taşı-mak, anlatmak karşısında halkımızınverdiği cevaptır meydana akan yüz-binler. Emekle, cüretle yaratılan birsonuçtur bu.

42 yıllık tarihimizden ve şehitle-rimizden aldığımız güçle ve cüretleifade etmiştik 300 bin rakamını.. Burakamı söylerken bir hayali değil,gerçeğin ta kendisini söylüyorduk.Bu kitleyi toplamak bizim için hayalolamazdı... Çünkü biz bu ülkede dev-rimi yapacağız diyoruz.. Yani yüz-binleri değil, milyonları dolduracağızalanlara ve iktidarı alacağız . Bunudüşünen, bu hedefe yürüyenler içinyüzbinler hayal değildir. Solun geneliiçin bu bir hayal olabilir, gerçekleşti-rilmesi mümkün görünmeyebilir amabizim için öyle değildir. Çünkü bizimiddiamız var. Çünkü bizim devrimhedefimiz var. Çünkü bizim iktidarkararlılığımız var. Çünkü biz yüzbinlerideğil, milyonları hedefliyoruz.

Bu iddia ve kararlılığımızla Ana-dolu ihtilalinin öncüsü olduğumuzusöylüyoruz. Ve yaşananlar da bunubir bir doğruluyor. Ve işte bu nedenlesöylüyoruz Bağımsızlık Meydanı’nıdolduran yüzbinler bağımsızlığı vedevrimi gerçekleştirme kararlılığı-mızın ifadesidir. Ve artık milyonlarda bizim için hayal değildir. Hayallerigerçeğe dönüştürmeye devam ede-ceğiz.

110

Yürüyüş

22 Nisan2012

Sayı: 313

KIZILDERE'DEN BAKIRKÖY'E

Page 11: Yürüyüs 313

Halk Cepheliler’in düzenlediği,aylardır çalışmaları süren “BağımsızTürkiye Konseri” 15 Nisan günü Ba-kırköy Halk Pazarı’nda yapıldı. Yüz-binlerce kişinin katıldığı konser içinhazırlıklar günlerce öncesinden baş-ladı. Yüzlerce görevli o alanda sabahakadar çalıştı. Konserden bir gün öncekurulan pazarın kaldırılmasının ar-dından alan düzenlendi; Yürüyüş’ün,TAYAD’ın, Tavır’ın, Emekli-Sen’in,İvme’nin ve Gençlik Federasyo-nu’nun stantları kuruldu, pankartlarasıldı, sahnenin son hazırlıkları ya-pıldı.

Bu konserin hazırlıkları aylar ön-cesinden başlamıştı. Halk Cephelileryüzlerce komite kurup ev ev, kapıkapı dolaşıp bu konsere halkın herkesimini çağırmış, çalınmamış kapıbırakmamışlardı. Bu konserin afiş-lerini asarlarken gözaltına alınmışlar,hatta tutuklanmışlardı. Ve emeklerininkarşılığını alacaklardı bugün.

Sabahın erken saatlerinden itibarenhalkımız alana akın etmeye başladı.Adana, Ankara, Samsun, Hatay,Mersin, İzmir, Dersim, Elazığ, Ma-latya, Antalya, Bursa, Edirne, Te-kirdağ’dan kaldırılan otobüsler veAnadolu’nun dört bir yanından, il-lerden kendi çabalarıyla gelenler...Anadolu’dan gelen otobüsler yanyanadizildiler. Metrobüsler, şehiriçi oto-büsler adeta konser servisi olarakçalıştılar.

İnsanlar girişlerde toplanırken,bir yandan da alanda son hazırlıklar

tamamlanıyordu. Bir yandan pan-kartlar asıldı, stantlar ayarlandı. Öteyandan sahnedeki son hazırlıklar ta-mamlandı. Sahnede kocaman birpankart asılıydı: “Yaşasın Tam Ba-ğımsız Türkiye ON’ların Türkü-sü”

Kapıların açılmasının ardındansahnenin önü dolmaya başladı. Kon-serin başlamasına bir saat vardı amaalanda sadece küçücük bir alan boşkalmıştı. Geçen sene katılanlarınhepsinin söylediği aynıydı: “Çokdaha kalabalık...”

Yiyecek, içecek stantları konsergiderlerini karşılamak için kurul-muştu.

Alanın dört bir yanındaki pan-kartlar gelenleri karşıladı. Giriştenitibaren her yer kızılbayraklarla pan-kartlarla donatılmıştı. “KızıldereSon Değil Savaş Sürüyor”, “GrupYorum Halktır”, “Haklıyız Kaza-nacağız”, “Yaşasın Sosyalizm”, “Si-vas Davasında Zaman Aşımını Ta-nımıyoruz”, “Emperyalizme Dire-nen Suriye Halkının Yanındayız.”yazılı pankartlar yüzbinlerin etrafınısardı.

Konser saati geldiğinde, saat 15.00olduğunda sahneden bir anons yapıldı.Alana ulaşmak isteyenlerin yoğun-luğundan kaynaklı konserin birazgecikmeli başlayacağı anons edildi.

“Hep birlikte ‘Bağımsız Türkiye’düşümüzü söylemeye çok az zamankaldı. Hep birlikte ON’ların türküsünü

söylemeye çok az bir zaman kaldıBiliyoruz heyecanlısınız. Biliyoruzsabırsızsınız. Biz de heyecanlıyız bizde sabırsızız.”

Biraz gecikmeli de olsa konserbaşladı. “Haklıyız Kazanacağız”marşıyla Yorumcular yüzbinlerin kar-şısında birer birer sahneye çıktılar.Nihat Behram’ın okuduğu “ÖrgütünGücü” adlı şiirle konser başladı. İlkolarak “Partizan” marşını seslendir-diler. Ardından Grup Yorum söz aldı.

“Bu toprakların suyunu içip, ha-vasını içine çekerek büyüyen; bu top-raklara en çok sevdiklerini, en yiğit-lerini veren; geleneğini, göreneğini,kültürünü bu topraklarda yeşerten;kardeşlik duygularıyla bu topraklardaaynı sofraya diz kıran; elleriyle, eme-ğiyle hayatı var eden halklarımızamerhaba!

Büyük düşümüzün peşinde koşaradım ilerlerken yine bu meydandabağımsızlık türküleri söylemek içinbuluştuk. Şarkılarımızla soluklanmak,güçlenmek için buradayız. Dost omuzbaşlarımızı birbirine değdirip türkülersöyleyerek umudumuzu büyütmekiçin buradayız.

Bu yolda bizlere ışık tutan, Kızıl-dere’de manifesto yazan Mahirlerdenbu güne tüm şehitlerimizi anmakiçin buradayız.

Emeğimizi, alınterimizi sömüren-lere, bizi Amerika’ya esir etmek is-teyenlere karşı bağımsız bir ülke dü-şümüzü büyütmek için söyleyeceğiz

Bağımsız Türkiye Konseri’nde Grup YorumYüzbinlerle Birlikte Devrimin Türkülerini Söyledi

‘Namus Sözümüzdür,Bu Düşü Gerçeğe Dönüştüreceğiz’

111

22 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 313

BAKIRKÖY’DEN 1 MAYIS ALANI’NA

Grup Yorum Zülfü Livaneli Hüseyin Turan Aylin Aslım Aynur Doğan

Page 12: Yürüyüs 313

şarkılarımızı.

Emeğimizi çalanlara, yüreğimizleve aklımızla karşı koymak için biraradayız bugün.

Türkülerimiz, tüm ezilen ve dire-nen halklar için yükselecek bu alan-dan. Milyonların sesinin bizimle ol-duğunu biliyor ve hissediyoruz. Yoksulmilyonlar için söylemeye geldik, ba-ğımsızlığımız için söylemeye geldik.Büyük bir halk korosunun üyesiyizhepimiz bugün. Onların türküsünüsöylemeye, hepiniz hoş geldiniz.”

Yüzbinlerce insan alkışlarla, zıl-gıtlarla Yorum’u karşıladılar. Hepsigünlerdir bu konseri bekliyordu. Aç-lığıyla, işsizliğiyle, yoksulluğuyla,ezilmişliğiyle bekliyorlardı Yorum’u.“Beyler Bu Vatana Nasıl Kıydınız”diyerek Yorum devam etti. YüzbinlerYorum’a eşlik etti. Acısını, öfkesinihaykırmak için Yorum türküleri söy-lediler.

“Bağımsızlık aç kalmamaktır! Ba-ğımsızlık evsiz kalmamaktır, işsiz kal-mamaktır, sömürülmemektir

Emperyalizm, bütün dünyada iş-gallerle, sömürüyle, halkların eme-ğini, tarihini, kültürünü yağmalıyor.Dünyayı kana ve gözyaşına boğuyor.Din, milliyet, mezhep ayrılığı yara-tıyor. Halkları birbirine kırdırıyor.

Bencil, yoz, düşünmeyen, üret-meyen, ahlaksız bir nesil yaratmayaçalışıyor.

Bağımsızlık; İşte bunlara karşıdirenmek, mücadele etmektir.

Anadolu halkları işgalcilere, sö-mürücülere, emperyalistlere karşısavaşma onuruna sahiptir. Bağımsızbir ülke kurma onuruna sahiptir.

Türk, Kürt, Arap, Gürcü, Laz,Çerkez, Rum, Ermeni... Bu onurupaylaşan Anadolu halklarıdır.

İşte biz “Bağımsız Türkiye”denbunu anlıyoruz. Anadolu halklarınınbirlikte mücadelesini ve ortak zaferinianlıyoruz.

Bağımsızlık düşümüzü yok etmekisteyenlere karşı bu alanları doldur-duk. Bizi yok edemeyecekler, bağım-sızlık düşümüzü yok edemeyecekler.Çünkü biz bu düşü Mahirler’dendevraldık. Namus sözümüzdür, budüşü gerçeğe dönüştüreceğiz.

Bugün bu alanda yüzbinler olduk,yarın ülkemizin bütün meydanlarıbizim olacak.

Yaşasın Tam Bağımsız Türki-ye!”

Böyle dedi Yorum. Ardından dasöylemeye devam etti. Büyü, Ölüm-süz... Yorum şarkılarını söyledikçealkışlar, zılgıtlar bir oldu. Sloganlarhep bir ağızdan haykırıldı. “GrupYorum Susturulamaz”, “TürkülerSusmaz Halaylar Sürer”, “YaşasınHalkların Kardeşliği”, “FaşizmeKarşı Omuz Omuza”, “HalkızHaklıyız Kazanacağız...”

Grup Yorum’un dostları da o günsahnedeydi. Sahneye çıkan HüseyinTuran Yorum’u yalnız bırakmamıştı.“Emperyalistlere karşı olmak, burada

Yorum’la birlikte ON’ların türküsünüsöylemek çok güzel” diyen HüseyinTuran “Koçaklama”, “Topal Eşşek”ve “Amerika Katil” şarkılarını söyledi.

Özgür tutsaklar da Yorum’la bir-likteydi. Özgür tutsakların ölüm orucudirenişi mizansen eşliğinde şiir oku-narak anlatıldı ve ardından “ÖzgürTutsak” marşı söylendi.

Daha sonra sahneye çıkan AylinAslım; “Ulaşır Sana” ve “UmudumVar” adlı şarkıları seslendirdi. Söy-lediği şarkılarla Yorum’un yanındaolan Aylin Aslım’ın ardından Yorum,türkülerini söylemeye devam etti.

Özgür Tutsaklar daBüyük Halk Korosundaydı

Grup Yorum’un üyelerinden biriolan Seçkin Taygun Aydoğan daözgür tutsaktı. Konserden bir günönce Grup Yorum, Seçkin ve diğerözgür tutsaklar için Tekirdağ F TipiHapishanesi önündeydi. Özgür tut-sakların kendileriyle birlikte şarkı-larını söylediğini belirten Yorum,onlara da selamlarını yolladıklarınıbelirtti.

“Grup Yorum da bilir dört duvarı.27 yıllık tarihimizde defalarca keztutuklandık. Ama en umutlu türküle-rimiz oralardan çıktı, yine öyle olacak.Bitiremediler, tüketemediler, boyuneğdiremediler. Islah edemezsiniz,edemeyeceksiniz Yorum’u. ÇünküGrup Yorum halktır, kırmakla bit-meyen, tutuklanmakla yılmayan bir

Yürüyüş

22 Nisan2012

Sayı: 313

Page 13: Yürüyüs 313

halk. Bütün bir halkı tutuklayamaz-sınız!” diyen Yorum baskılara, en-gellemelere rağmen, şarkılarını ül-kemizin bağımsızlığı, ezilen milyon-ların umudu, emperyalizmin, halkı-mızı sömürenlerin yüreğine salaca-ğımız korku için söyleyeceklerinibelirtti. Ardından da “Özgürlük Tut-kusu” şarkısını seslendirdiler.

1 Mayıs’ta Taksim’de Halk Cephesi Kortejindeyiz

“Haydi Kolkola” şarkısının ar-dından ise Halk Cephesi adına BulutYayla bir konuşma yaptı.

“Onlar ki toprakta karınca,

suda balık, havada kuş kadar

çokturlar; korkak, cesur, câhil, hakîm ve çocukturlar,

ve kahreden yaratan ki onlardır,destanımızda yalnız onların mace-raları vardır.

Diyor Nazım Hikmet..

Evet, bu destan bizimdir, bu destanMahirlerin, Dayıların, Saboların, Si-nanların, Niyazilerin yarattıklarıdır.

Bu destanın türkülerini birliktesöylediğimiz konserimize

Halk Cephesi adına hoş geldinizdiyoruz...

Bugün onların türküsünü çok dahacoşkulu söylemeliyiz… Çünkü; On-ların türküsünü söylemek emper-yalizme ve onun işbirlikçisi AKP yekarşı olmaktır.

Zalimler hiç değişmedi… Zulümaynı zulüm… Ve bugün Amerikanuşakları mahallelerimize, evlerimize,

kondularımıza el koymak istiyor. On-larca yıldır oturduğumuz, emeğimizle,borç harç alınterimizle yarattığımızevlerimizi yıkmak istiyor, mahalle-lerimizi gasp etmek istiyor. Bu alanlarıholdinglere, tekellere satmak istiyor.

AKP, Amerika’nın en sadık uşa-ğıdır. Amerikan çıkarları için yap-mayacağı alçaklık yoktur. AKP halkadüşmandır.

Açık açık tehdit ediyor, “1 milyonevi yıkacağım, engel olamayacaksı-nız” diyor. Amerika’yı arkasına ala-rak, yalanla, dolanla halkı aldatarak,yetmediği yerde devlet terörünü kul-lanarak, amacını gerçekleştirmek is-tiyor.

Ama şunda yanılıyor ki: biz dahagüçlüyüz, Çünkü biz halkız, çünkübiz milyonlarız. Biz kazanacağız.

Ve şehitlerimizle, emeğimizle, alın-terimizle kazandığımız 1 Mayıs’taTaksim’de olacağız.

Burada yarattığımız gücü Tak-sim’e taşıyalım ve Halk Cephesi saf-larında 1 Mayıs alanını doldura-lım…

ON’ların bağımsızlık türküleriniTaksim’e taşıyalım!

Bağımsızlık, Demokrasi ve Sos-yalizm düşümüzü, Taksim’de haykı-ralım.

Tekrar hoşgeldiniz.”

Sonra da “Gecekondu Sokakları”şarkısıyla Yorum devam etti. Bu şarkısöylenirken ekranlardan gecekonduhalkının direnişleri ve yıkımlara iliş-kin görüntüler gösterildi.

Yorum’a eşlik eden bir diğer sa-natçı da Zülfü Livaneli’ydi. “Mer-

haba yoldaşlar, sosyalistler, işçiler,gençler, çocuklar, kadınlar. Burayaumut olmaya ve daha çok sizlerdenumut almaya geldim. Grup Yorum’labirlikte burada olmaktan mutluyum.Sömürü var oldukça sosyalizm mü-cadelesi de var olacak.” diyerek sah-neye çıkan Zülfü Livaneli, söylediğitürkülerle izleyenleri coşturdu.

Şehitlerimize Sözümüz Var

“En değerlilerimiz ve burada ol-mayı en çok hakedenler On’lar. Can-larıyla halkı ve vatanı sevmenin nedemek olduğunu öğrettiler bize. Bu-gün fiziki olarak aramızda yoklarbelki ama düşünceleriyle, kavgala-rıyla, yaşam biçimleriyle, duvarlarakanlarıyla işledikleri sosyalizm düş-leriyle, aramızdalar ve yine en ön-deler. Onların düşünceleri ve kav-galarıyla daha güçlüyüz. On’larınyoldaşları olmaktan, On’ların öğ-rencileri olmaktan onur duyuyoruz.Bugün burada başımız dik ve düş-mana karşı tereddütsüzce türküleri-mizi söylüyorsak, On’ların sayesin-dedir.

Biliyoruz gözleri hep üzerimizdeve bizi her an sınavdan geçiriyorlar.Bu sınavı geçecek, yüzlerini kara çı-kartmayacağız şehitlerimizin. Omuz-larımıza yükledikleri bağımsızlık, de-mokrasi ve sosyalizm mücadelesinisonuna dek götüreceğimize ve kaza-nacağımıza söz veriyoruz. Şehitlerimiziçin söylüyoruz.” diyerek devam ettiYorum.

113

22 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 313

BAKIRKÖY’DEN 1 MAYIS ALANI’NA

Page 14: Yürüyüs 313

EmperyalizmeKarşı Enternasyonalizm

Enternasyonalist da-yanışma için başka dil-lerden de şarkılar söyledi. Che Gue-vara için yazılan “Hasta Siempre”ve emperyalizme karşı Arap halklarınıortak mücadeleye çağıran “Wein ElMalayeen” şarkılarını söyledi.

Aynur Doğan sahnede yerini ala-rak Kürtçe uzun hava olan “AhmedoRoni” adlı ağıtı söyledi. Ardından“Bütün halkların kardeşçe bir şe-kilde yaşaması dileğiyle” diyerek“Keça Kurdan” şarkısı söylendi.

Konser boyunca Yorum, şarkıla-rını, marşlarını coşkuyla söyledi. Bü-tün şarkılarına eşlik edildi. Bir arabaşlayan yağmur bile konserin coş-kusunu engelleyemedi.

Sahnede yine kalabalık bir ekipvardı. Yorum’a eşlik eden orkestrave Yorum’un genç koro öğrencileride Yorum’la birlikteydi. Sahneninönünde TAYAD’lı Analar ve umudunçocukları konser boyunca siyah pan-tolon beyaz gömlekleriyle, tek tipkıyafetleriyle beklediler.

Orada sadece bir konser yoktu.Bunu konsere katılanlar da, sah-nedekiler de biliyordu. Orada sah-nedekiler alandakilerden, alanda-kiler sahnedekilerden farklı şeylerbekliyorlardı. Sahneden alana ba-kıldığında bir deniz görülüyordu.Halk denizi. Alandan sahneye ba-kıldığında ise bir tarih görülüyordu.40 yıllık bir tarih...

Grup Yorum şarkılarından oluşanbir halay potpori söylendi, bütün se-

yirciler coşkulu bir şekilde halaylaratutuştu.

“Hernepeş” şarkısı söylendiğindesahnede aynı zamanda dans grubunungösterisi vardı.

Sıra “Cemo” şarkısına gelmişti.Cemo’yu söylediği için davalar açıl-mış, Cemo’yu söylemek suç olarakgösterilmişti. Ve Yorum yine Cemo’yusöylüyordu.

Konserin sonuna gelinmişti. Yo-rum, son iki şarkılarını söylemekiçin halk korosunu sahneye çağırdı.Emekli-Sen Korosu, TAYAD Korosu,İdil Çocuk Korosu, Antalya, İzmir,Trakya, Ankara ve Gazi Mahalle-si’nden müzik grupları Avrupa'dan,Almanya'dan Yorum’un öğrencileri...Hepsini sahneye çağırdılar. Ardındanda konserin yapılmasında emeği ge-çenlere teşekkür ettiler. AKP’ninkonseri engelleme girişimlerini teşhireden Yorum, “AKP iktidarı bu konseriyaptırmamak için elinden geleni yap-mış, adeta afişlerimizin, davetiyele-rimizin peşine düşmüştür. Konserçalışması yapanları engellemek içingözaltına almış, Çorum’da iki LiseliYorum dinleyicisi tutuklanmıştır. Ço-rum’daki Liseli, Yorum dinleyicilerineteşekkür ediyoruz.” dedi.

Bu Vatan Bizim“Burada bütün dünyaya meydan

okuyoruz;

Bu Vatan Bizim

Biz burada oldukça ge-çit yok Amerika’ya. Aslaumudumuzu kaybetmedik.Vazgeçmedik, vazgeçme-yeceğiz. Biliyoruz ki ka-zanan, direnen halkımız

olacaktır. Açlığa ancak açlar son ve-rebilir. Yoksulluğa ancak yoksullarson verebilir. Biz kendi ellerimizleaçlığımıza son vereceğiz. Yoksullu-ğumuza son vereceğiz.” dedi Yorum.Ve ardından Yorum söyledi, yüzbinlertekrarladı:

“Halkız Biz

Bizi Bitiremezsiniz

Vazgeçmeyeceğiz

Kazanacağız

Halkız

Haklıyız

Kazanacağız”

“Haklıyız Kazanacağız” marşıokundu. Ardından TAYAD’lıAileler,özgür tutsaklar adına GrupYorum’a çiçek verdi ve bütün alanıntek bir ses şeklinde büyük bir korooluşturarak “Çav Bella” marşınıokumasıyla konser sona erdi. Yinetek bir yürek olduklarını, bir kezdaha dünyanın en büyük korosunuoluşturduklarını söyleyen Yorum, hersene daha da büyüyeceklerini belir-terek, “Vatanımızın satılmasına aslaizin vermeyeceğiz. And olsun şartolsun” diyerek veda etti.

Konserden ayrılanlarda coşku,mutluluk, umut vardı. Ve bir çoğuda aynı şeyi söylüyordu: “Geleceksene bu alan yetmeyecek.” Dost,düşman herkes bir gerçeği daha gör-dü: “Milyonlar artık hayal değil!”

Grup Yorum’u tutuklamalarla bitiremezsiniz!Bir gider bin geliriz! Grup Yorum bir okuldur“Grup Yorum da bilir dört duvarı. 27 yıllık tarihimizdedefalarca kez tutuklandık. Ama en umutlu türkülerimizoralardan çıktı, yine öyle olacak. Bitiremediler, tükete-

mediler, boyun eğdiremediler. Islah edemezsiniz, edeme-yeceksiniz Yorum’u. Çünkü Grup Yorum halktır, kır-

makla bitmeyen, tutuklanmakla yılmayan bir halk. Bü-tün bir halkı tutuklayamazsınız!”

114

Yürüyüş

22 Nisan2012

Sayı: 313

KIZILDERE'DEN BAKIRKÖY'E

Page 15: Yürüyüs 313

İstanbul-Sarıgazi 14 Nisan günü, AKP’nin işkenceci

polisleri akrepleri ve 6 tane ekip oto-suyla Sarıgazi Özgürlükler Derneği’ninönüne gelerek, konsere katılım içinyapılan sesli çağrı müziğini, “şikayetgeldi” diyerek kapattırmak istedi. Mü-zik sistemine el koymaya ve derneğegirmeye çalışan polise direnen 3 HalkCepheli’den Gökhan Taşbaş gözaltınaalındı, diğerlerine de katil polisler ta-rafından bıçak çekildi ve kimliklerineel konuldu. Polis, halkın sahiplenmesive öfkesi karşısında mahalleyi terketmek zorunda kalırken, Gökhan Taşbaşakşam saatlerinde serbest bırakıldı.

Arkadaşlarının gözaltına alındığınıduyan Halk Cepheliler, DemokrasiCaddesi’nde bir eylem yaparak yaşa-nanları anlatıp, “Ne yaparlarsa yapsınlar300 bin yürek Bakırköy’de umuduntürkülerini söyleyecektir. Umudumuzubinlerle haykırmamızın önüne geçe-meyecektir. Biz halkın acılarını hay-kırmaya her koşulda devam edeceğiz.Bizi yolumuzdan baskılarla gözaltılarlaalacaklarını sanıyorlarsa büyük bir ya-nılgı içerisindeler. Haklı olan biziz,çünkü biz halkız haklıyız kazanacağız.”dediler.

İstanbul-BakırköyKamu Emekçileri Cephesi, 14 Ni-

san’da Bakırköy Halk Pazarı’nda halka3000 davetiye ulaştırdılar. 13 kamuemekçisinin katıldığı ve 1,5 saat sürençalışmada megafonla çağrılar yapıldı,halkla ve pazar esnafı ile sohbet edildi.

İstanbul-Gazi Mahallesi12 Nisan’da 10 Halk Cepheli, Grup

Yorum önlükleri giyerek, sloganlarlave dağıttıkları 5000 davetiye ile Gazi

halkını bağımsızlık şarkılarını hepbir-likte söylemeye çağırdı. Perşembe Pa-zarı’nda dağıtılan davetiyelerin yanısıra Gazi merkezine kurulan stanttanda çağrıya devam edildi.

İstanbul-Çayan Mahallesi12 Nisan günü Halk Cepheliler,

pazar yerinde 500 davetiye dağıttılar.13 Nisan’da da Güzeltepe, Çobançeş-me, Taşocağı mahallelerinde konserafişleri, Kağıthane ilçesinde ise konserpankartı asıldı.

İstanbul-Okmeydanı11 Nisan günü mahallede toplu el

ilanı dağıtımına çıkıldı. Fatih SultanMehmet Caddesi, Kuzey Sokak veAnadolu Kahvesi bölgelerinde el ilanıdağıtımı yapıldı. Megafonla konserçağrısının yapıldığı çalışmada 800 elilanı dağıtıldı. 12 Nisan günü de Ana-dolu Kahvesi ve metrobüs yoluna afişasılırken, Perşembe Pazarı’nda veMahmut Şevket Paşa Mahallesi’ndetoplu el ilanı dağıtımı ve sesli çağrıyaçıkıldı. 1500 el ilanı dağıtıldı.

Devrimci İşçi Hareketi 12 Nisan'daÇağlayan Hürriyet Mahallesi’nde 1500adet davetiyeyi ev kadınlarına, esnafave işçilere ulaştırdılar.

14 Nisan günü ise Atatürk Oto Sa-nayisi'nden 4. Levent'e kadar olan gü-zergahta afişleme yapıldı. 3 saat içe-risinde 200 afiş yapıldı.

İstanbul-GalatasarayÜniversitesi

9 Nisan günü Dev-Genç’liler, Ga-latasaray Üniversitesi’nin bütün fa-kültelerine ve kantinine afişleme yap-tılar. Her gün yeni insanlarla birlikteçalışmayı sürdüren Dev-Genç’liler, 12

Nisan günü de öğrenci, akademisyenve çalışanlara 320 davetiye dağıtılarak96 afiş asıldı. Ayrıca parasız eğitimistediği için tutuklanan Gülşah veMeral için de 24 pul yapıştırıldı.

İstanbul-Kadıköy Dev-Genç’liler, Kadıköy’de daha

önce asmış oldukları afişlerin polisve zabıta tarafından yırtılması üzerine12 ve 13 Nisan günlerinde Bahariye,İskele, Tepe Natilüs, Haydarpaşa veÇarşı tarafına tekrardan afişleme yap-tılar.

12 Nisan günü Kadıköy’de masaaçılarak, 8 Yürüyüş dergisi ile 500adet konser davetiyesi halkımıza verildi.İskele Meydanı’na kadar 80 adet afişyapıştırıldı. 13 Nisan günü Mecidiye-köy Cevahir Alışveriş Merkezi önüneaçılan masada da konser davetiyeleridağıtılarak, Grup Yorum şarkıları ça-lındı. 1 saat süren çalışma ile de 30adet büyük boy konser afişi asıldı.

İstanbul-ŞirinevlerDevrimci İşçi Hareketi, 14 Nisan

günü Şirinevler Meydanı'nda davetiyedağıttı. Ardından esnafı dolaşarak,metrobüs ve metro girişlerinde de da-vetiyeleri halka ulaştırdılar. 1 saatsüren çalışmanın ardından metrobüsebinerek araç içinde dağıttılar. Ardındanİncirli durağında inip, burada da da-vetiye dağıttılar. 2 saat içinde 2000davetiye dağıtıldı.

İstanbul-Mecidiyeköy12 Nisan günü Mecidiyeköy Met-

robüs Durağı’nda masa açan TA-YAD’lılar, 13 Nisan’da aynı yerdenTaksim’e kadar yürüyerek halka bin-lerce davetiye dağıttılar. Yine 13 Nisan

500 Komite İle Yüzbinleri GetirdikKomitelerimizi Yaygınlaştıracak, Milyonlara Ulaşacağız!

Bekle Bizi 1 Mayıs, Geliyoruz!

Dersim Çayan Mahallesi Çanakkale

115

22 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 313

BAKIRKÖY’DEN 1 MAYIS ALANI’NA

Page 16: Yürüyüs 313

günü Abide-i Hürriyet ile Osmanbeycaddelerinde 150 afiş asılarak halkakonser duyurusu yapılmaya devamedildi.

İstanbul-Şişli25 Mart günü, Devrimci İşçi Ha-

reketi (DİH), Şişli Belediyesi civarına,Gayrettepe ve Zincirlikuyu ana caddeüzerine afişleme yaptı. “İşçiyiz HaklıyızKazanacağız” önlükleri giyilerek ya-pılan çalışmada 1 saatte 150 tane afişasıldı.

DİH’liler 11 Nisan günü de Zin-cirlikuyu'da konser tanıtım pankartlarıastılar. Ardından Çağlayan ve Meci-diyeköy’de “Türküler Susmaz HalaylarSürer” önlükleri giyen 2 DİH'li yaklaşık3 saat boyunca 1000 adet davetiyedağıttı.

Elazığ12 Nisan günü Elazığ Hozat Gara-

jı’nda masa açıldı. Grup Yorum şarkılarıeşliğinde konser el ilanları dağıtılırken,polis ve zabıta masayı kaldırmak içingirişimlerde bulundu. Zabıtalar, polisinyönlendirmesi ile bir Halk Cepheli’ye“kaldırım işgali” bahanesiyle “ceza”kesti. Halk Cepheliler kesilen ‘ceza’nınmasanın üzerine bırakılması üzerine“ceza” kâğıdını yırtıp atarken, halkayönelik sesli konuşmalar yapıp “Bas-kılar Cezalar Bizi Yıldıramaz”, “GrupYorum Susturulamaz”, “Türküler Sus-maz Halaylar Sürer” sloganlarını attılar.3 saat açık kalan masada 2000’e yakınel ilanı dağıtıldı.

İzmir11 Nisan günü Dokuz Eylül Üni-

versitesi Dokuzçeşmeler Kampüsü veTınaztepe Yerleşkesi'nde afişleme vedavetiye dağıtımı yapıldı.

Dokuzçeşmeler Kampüsü'nde 20konser afişi, 10 adet de "Gülşah veMeral Serbest Bırakılsın!" yazılı kam-panya afişi asıldı. Dokuz Eylül Üni-versitesi'nin Tınaztepe Yerleşkesi'nde

ise Edebiyat Fakültesi ve çevresindekiduraklara, Denizcilik Fakültesi'ne, İş-letme Fakültesi'ne ve yerleşke içindekiçeşitli duraklara 30 büyük 20 küçükkonser afişi ile 10 adet de kampanyaafişi asıldı. 2 saat süren çalışmada ay-rıca Edebiyat Fakültesi'nin çevresindekikafelerde 100 konser davetiyesi öğ-rencilere ulaştırıldı.

Devrimci İşçi Hareketi 11 Nisangünü, Buca Şirinyer, Çevik Bir Mey-danı, Üçkuyular, Kuruçeşme, DokuzÇeşmeler Kampüsü ve Buca Hapis-hanesi bölgelerine 85 afiş astı.

13 Nisan günü de Halk CephelilerAlsancak, Konak ve Basmane bölge-lerine toplam 100 afiş astılar.

Aynı gün Kemeraltı’nda da masaaçılıp el ilanı dağıtıldı. Masada ayrıcaGrup Yorum’un 25. yıl konserininDVD’leri ile Yürüyüş dergileri halkaulaştırıldı. Bir buçuk saat açık kalanmasada 400 el ilanı dağıtıldı.

Balıkesir 12 Nisan günü Bandırma Sevgi Yolu

başında masa açıldı ve Bandırma so-kakları ile bazı dükkanlara 20 afiş asıldı.Halkın yoğun ilgisiyle karşılaşan Dev-Genç’liler, 300 broşürü halka ulaştır-dı.

Dersim12 Nisan günü, Nazimiye ilçesinde

2 saatlik bir çalışma ile afişleme vebildiri dağıtımı yapıldı. Aynı gün Tun-celi Üniversitesi yemekhanesinde masaaçılırken; yemekhaneye ve fakülteyekonser afişi astılar, yemekhanedekiöğrencilere el ilanı dağıttılar. Akşamsaatlerinde de Yeraltı Çarşısı üzerindemasa açılarak bildiri dağıtıldı.

EdirneDev-Genç’liler, 11 Nisan günü

Trakya Üniversitesi Balkan yerleşkesiFen Edebiyat Fakültesi önünde 210tane davetiye dağıttılar. Çalışmaya en-gel olmak isteyen ÖGB’ler, öğrencilerin

Dev Genç’lileri sahiplenmesi karşısındagitmek zorunda kaldılar. Dev Genç’li-ler, eski trafo durağı kısmına da 30afiş astılar. 12 Nisan’da da AyşekadınYerleşkesi’nde 150 adet bildiri dağıtıldı.13 Nisan günü Balkan Yerleşkesi Se-limiye Öğrenci Yurdu etrafında 250adet davetiye dağıtıldı.

Kırklareli7 Nisan’dan itibaren şehrin en işlek

caddelerinden olan Cumhuriyet Cad-desi’nde tanıtım masası açan GrupYorum dinleyicileri, bağımsızlık slo-ganını Kırklareli caddelerinde seslen-dirdi. Konser davetiyelerinin dağıtı-mının yanı sıra Grup Yorum 25. yılkonseri DVD’leri, Yürüyüş ve Tavırdergileri de sergilendi.

Çanakkale12 Nisan günü Golf Çaybahçe-

si’nden başlanarak Eğitim Fakültesi’nekadar yaygın bir şekilde broşür dağı-tıldı. İki buçuk saat süren çalışmada420 broşür halka ulaştırıldı. AtatürkCaddesi, Kitapçılar Sokağı, İskeleMeydanı, Halk Bahçesi, Stadyum Önü,İnönü Caddesi ve Alman Sokağı’ndareklam panoları, otobüs durakları veişlek yerlere 70 adet konser afişi asıl-dı.

Dev-Genç’liler 13 Nisan günü deAnafartalar Eğitim Fakültesi ve Ter-zioğlu Kampüsü’ne bağlı Fen EdebiyatFakültesi, Mühendislik, Sağlık YüksekOkulu, Öğrenci Sosyal Etkinlik Mer-kezi’nde Grup Yorum konser daveti-yelerini dağıttılar.

Yine aynı gün Kordon’da Dev-Genç’liler, önlüklerini giyerek halaylar,sloganlar ve marşlar eşliğinde büyükbir coşkuyla 1000 adet Grup Yorumkonser davetiyesi dağıttılar.

Bursa11 Nisan günü Bursa’nın Mudanya

ilçesine giden Halk Cepheliler, afişasıp el ilanı dağıtarak, halkı 15 Nisan’da

116

Yürüyüş

22 Nisan2012

Sayı: 313

KIZILDERE'DEN BAKIRKÖY'E

Taksim Bakırköy Hatay

Page 17: Yürüyüs 313

birlikte bağımsızlık türkülerini söyle-meye davet ettiler.

Bursa’nın Teleferik Mahallesi’nde12 Nisan günü stant açıldı. Mahalleyeonlarca afiş asılırken, bir de pankartasıldı. Masayı kaldırtmak isteyen polis,bunu başaramayınca, stantta bulunan-lara kimlik kontrolü dayattı. DoğanYıldız araması olduğu, Ertan Çelikde kimliği üzerinde olmadığı için polistarafından gözaltına alındı. Işıklar PolisKarakolu’na götürülen Ertan Çelikburadan serbest bırakılırken; DoğanYıldız ise ertesi gün savcılıktan serbestbırakıldı.

12 Nisan’da Mesken Mahallesi’ndede stant açıldı. 2 saat açık kalan stanttaBüyük Direniş ve Sol kitabı ile Tavırve Yürüyüş dergileri halka ulaştırılırdı.

Halk Cepheliler, 13 Nisan günüde Bursa’nın Gürsu ilçesinin AdaköyMahallesi’nin birçok yerine konserafişi asarak, mahalle halkına da dave-tiye dağıttılar.

Gençliğe yönelik soruşturmanın ya-şandığı Uludağ Üniversitesi’nde de kon-ser çalışmaları devam etti. Üniversiteninbirçok yerine konser afişleri asıldı.

Gemlik’te de 8 Nisan günü İskeleMeydanı’nda masa açıldı. İki buçuksaat açık kalan masanın ardından HalkCepheliler, Gemlik’in Büyük Kumlave Küçük Kumla köylerine giderekafişleme yaptılar.

ÇorumHalk Cepheliler, 7 Nisan günü

Kültür Çarşısı önünde, CumartesiPazarı’nda ve Özdoğanlar kavşa-ğında tek tek halkla sohbet ederek750 bildiri dağıttılar.

12 Nisan günü Çorum’da GrupYorum konserinin afişlerini asanHalk Cephelilere önce engel olmakisteyen polis, vazgeçirmeyi, yıldır-mayı başaramayınca, saldırdı. Di-renen Devrim Top, Gökhan Temurve Taşkın Güleç isimli Halk Cep-heliler, “polise mukavemet” gerek-

çesiyle gözaltına alındılar.Ertesi gün mahkemeye çıkartılan

Halk Cephelilerden Devrim Top veGökhan Temur tutuklanırken, TaşkınGüleç serbest bırakıldı. Top ve Temur,Çorum L Tipi Hapishanesi’ne götü-rüldü.

Gençlik Federasyonu, tutuklama-larla ilgili 16 Nisan tarihli yazılı biraçıklama yaparak, “Bu düzenin çarklarıarasında ezildikçe, faşist terörü sür-dükçe bağımsızlık ve kurtuluş kavga-mızda ısrarla, kararlılıkla ve cüretleyürümeye devam edeceğiz. Bize ya-pılan tüm saldırıları, bütün terörü boşaçıkaracağız. Tek tek hesabını soraca-ğız.Unutmasınlar! Bir halkın türküleriniyapanlar, yasalarını yapanlardan dahagüçlüdürler” dedi.

Malatya8 Nisan günü Emeksiz ve Yeşilyurt

caddeleri ile Paşaköşkü Mahallesi’nde,“Türküler Susmaz Halaylar Sürer” ya-zılı önlüklerini giyen Halk Cepheliler,100 tane afiş astılar. Aynı gün YeşilyurtCaddesi’nde bir masa açıldı. 2 saataçık kalan masada yaklaşık 500 dave-tiye dağıtılırken; Yürüyüş dergileri dehalka ulaştırıldı.

Antalya10 Nisan günü davetiye dağıtan 4

Liseli Dev-Genç’li, Muratpaşa Lisesiönünde, 25 faşist tarafından linç sal-

dırısına uğradı. Dev-Genç’lilerin yanınagelen okulun müdür yardımcısı biri-lerine telefon etti. Güney Güzelkara’nınyanına gelen okul idaresinin öğrencitemsilcisi Talu Bilgili isimli faşist,hiçbir söz söylemeden yumruk attı.Onunla birlikte gelen faşist güruh,önce Güney Güzelkara’ya, ardındanda Çağın Sözen, Kubilay Özgen veMert Koca’ya saldırdı. 25 kişilik faşistgüruh 4 Dev-Genç’liye saldırılarınıbitirdikten sonra polis geldi. Burnundaçatlak olan Güney Güzelkara’nın darpizlerinin tespiti için Adli Tıp’a gidilerek,suç duyurusunda bulunuldu.

Dev-Genç’liler ve Halk Cepheliler,11 Nisan günü öğrencilerin okuldançıkış saati olan 12.10’da yine MuratpaşaLisesi’nin önüne gittiler. İki otobüsÇevik Kuvvet polisi, Yunusların vesivil polislerin yığıldığı okul önünde23 Dev-Gençli ve Halk Cepheli, konserdavetiyelerini Muratpaşa Lisesi öğ-rencilerine dağıttılar, çağrı yaptılar.Okul içinde toplanan faşistler dışarıçıkamadı. Polislerin de izlediği konserçağrı çalışması, öğrencilerin okuldantamamen çıkmasının ardından bitirildi.Yurtsever ve ESP gençliği de çalışmayadestek verdi.

Hatay12 Nisan günü Antakya Sümerler

civarında 70 tane afiş asıldı. Dahasonra şehir merkezinde masa açıldı.Masada 1000 adet davetiye dağıtıldı

117

22 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 313

BAKIRKÖY’DEN 1 MAYIS ALANI’NA

Gazi Mahallesi Galatasaray Üniv. Edirne

Grup Yorum, 15 Nisan'da Bakır-köy'de verdiği "Bağımsız Türkiye" kon-seri öncesinde 14 Nisan günü TekirdağF Tipi Hapishanesi önünde konser verdi.Grup Yorum elemanı Seçkin TaygunAydoğan'ın tutuklu bulunduğu hapishaneönüne giden.

Grup Yorum üyeleri, burada bir açık-lama yaparak, "Seçkin devrimci sanat-çıydı, halkını çok sevdiği için tutuklandı.

O halkının yanında olmayı seçti, şimdionun bedelini ödüyor alnının ak cefasıolarak. Seçkin’e ve onun nezdinde tümözgür tutsaklara sesleniyoruz şimdi:Yarın sizin için yüz binlerce insanımızlahaykıracağız hep bir ağızdan “O Duvar,duvarınız vız gelir bize vız” diyerek..."dediler. Grup Yorum'un söylediği şar-kılara Tekirdağ F Tipi Hapishanesi'ndekiözgür tutsaklar da içeriden eşlik ettiler.Özgür tutsakların sesleri dışarıya kadarulaştı...

Tutuklamakla Bitiremezsiniz!

Page 18: Yürüyüs 313

Emperyalizme göbeğinden ba-ğımlı olan Türkiye’de “BağımsızTürkiye” sloganını haykırmak ideo-lojik netliktir. Halkın sorunlarınıçözmek istiyorsak, hedefin emper-yalizm ve işbirlikçileri olduğunugöstermeliyiz. Halka asıl düşmanı-mızın kim olduğunu gösteren buslogan yine halk tarafından sahiple-nilmektedir. Bunu bir kez daha, GrupYorum’un 15 Nisan’da İstanbul Ba-kırköy’de verdiği “Bağımsız Tür-kiye” konserine yüz binlerin gel-mesiyle gördük.

Alevi ya da Sünni, Türk ya daKürt… Tüm din ve milliyetlerdenhalklarımızın çıkarlarının birleştiğiana halkadır emperyalizme ve iş-birlikçilerine karşı olmak. Ve bu he-defte halkı birleştirebilmek, umutolabilmek 42 yıldır ödenen bedellerlemümkün olabilmiştir.

Mahirlerin Kızıldere’de yazdıklarımanifesto, “Bağımsız Türkiye” düşübugün hala sahipleniliyor. Yüz binlersahipleniyor bu düşü… Milyonlarinanıyor… Ve sanat işte bu gücüaçığa çıkartacak önemli bir silahtır.Bunun gerçekleşebilir bir düş oldu-ğunu dillendirir ve yerleştirir dillere,yüreklere…

Düşmanlarımızın üzerini kapat-maya, özünü unutturmaya çalıştığıKızıldere Manifestosu, Bakırköy’deyüz binler tarafından sahiplenilmiştir.“ON’ların Türküsü” tek ses tek yürekyapmıştır yüzbinleri… Bu meşru-luktur, düşümüzün gerçekleştiği güneduyulan inançtır.

Sanatçı, halkın düzenle çelişki-lerini gösterendir ve sınıflar arasın-daki çelişkinin devrimden yana çö-zülmesi için verilen mücadeleninneferidir… Şarkılar, türküler, slo-ganlar, tiyatro, resim, karikatür…üretilen tüm sanat ürünleri buna hiz-met etmelidir. Ancak o zaman halkınsanatçısı olunabilir.

Halkın sanatçısı olmak, yaşamve düşünce şekliyle gösterir kendi-sini. Bireyciliğe karşı kolektivizminyaşatıldığı, halka öğreten değil halk-

tan öğrenen ve halka kendi gücünügösterendir sanat. Sadece bir müzikgrubu değildir halka umut veren.Asıl umut halkın kendisidir. Halkınörgütlü gücü, aynı sınıfın içinde yeralıyor olmanın birleştiriciliğidir umut.

“Yalnız değiliz”, “İstersek ya-pabiliriz” düşüncesini ete kemiğebüründürüyor “Bağımsız Türkiye”konserleri.

İşte sanat bunun içindir. Sanat-çının görevi budur. Beyinlerin uyuş-turulmasına, düzene uygun kafalaryetişmesine hizmet eden sanatçılardeğil; halkın çıkarları uğruna ör-gütlü mücadele eden ve örgütlüsanat yapan sanatçılar…

Kalemini, sazını, fırçasını… veen önemlisi de beynini halkı içinkullananlar, halkın haklı davası uğ-runda örgütle mücadeleyi savunanlarancak halk tarafından sahiplenilirler.Çünkü halkın sanatını yapmak bedelister. Ve Grup Yorum 27 yıllık tari-hinde bu bedeli ödemekten bir anbile çekinmemiştir.

Sanat bir hesaplaşma, acılardanhesap sorma aracıdır.

Bu kararlılık olmazsa, beyinlerinyozlaşmasına izin veriliyor demektir.

Yozlaşma düşünmemek, soru sor-mamak, araştırmamak, haksızlıklaraadaletsizliklere karşı mücadele et-memektir.

Sanat halka umudu taşımalıdır.Bugün düzenin sömürüsüyle açıktankarşı karşıya olan kitlelere umut ye-rine umutsuzluğu yayanlar sanat de-ğil, burjuvazinin temsilciliğini ya-pıyordur.

Sağlam ve coşkulu

Zorluklardan korkmayan

Zorlukları göğüsleyebilecek

Zorlukların üstesinden gelebilecekbir kuşak yaratmalıyız.

Halkı, yüce idealleri, yüksekzevkleri, gelişmiş ahlaki ve kültüreltalepleri olan AYDIN bir halk halinegetirmeliyiz.

Tüm bu görevleri yapmak içinSANATÇILAR, bugün bu ideolojikmücadelenin en ön cephesinde sa-vaşmalıdır.

Bizim müziğimizin bir güç halinegelmesinin nedeni;

Kendi ayakları üzerinde, kenditopraklarımıza SAĞLAM basması,

Halkımızın geleneklerinin ve ya-ratıcılığının zenginliği,

Halkın iç dünyasının zenginliği-nin ortaya çıkarmasını mümkün kılankendine özgü gelişme yolları açma-mızdır.

Halkın yüreğine yerleşen bumüziği kimse söküp atamaz. Halk-la birlikte büyür, gelişir, güçle-nir…

Sanatçı “Bağımsız Türkiye” Sloganını Haykırabilendir

18

Yürüyüş

22 Nisan2012

Sayı: 313

KIZILDERE'DEN BAKIRKÖY'E

Page 19: Yürüyüs 313

Haftalardır “Bağımsız TürkiyeKonseri” için çalışmalar yaptık. Eme-ğimizin sonucu Bakırköy Pazar ala-nına sığmadı. 300 bin hedef koy-muştuk: Halkımız bizi yanıltmadı.Ve başardık. hedefimizin üzerine çı-karak halkın gücünü bir kez dahadosta, düşmana gösterdik.

Bakırköy Pazar alanını dolduran350 bin kişi konser komitelerininçalışmasının ürünüdür.

500 komite hedefiyle çalıştık, herinsanımız bir komite gibi çalıştı, ül-kemizin dört bir yanında halkın herkesiminden işçi, köylü, memur, öğ-renci, ev kadını, çocuk, genç, yaşlı,esnaf … demeden komitelerde yeraldılar...

Şimdi Hedefimiz 1 Mayıs!KONSER İÇİN KURULAN KO-

MİTELER ŞİMDİ, HİÇ DURMA-DAN 1 MAYIS KOMİTELERİOLARAK ÇALIŞMALARA KE-SİNTİSİZ DEVAM ETMELİDİR!

KONSER KOMİTELERİNİ 1MAYIS KOMİTELERİNE DÖN-ÜŞTÜRELİM!

ON BİNLERİ, YÜZ BİNLERİ 1MAYIS ALANINA DOLDURA-LIM!

1 Mayıs Komiteleri! 350 bin kişilik konserin tecrübe-

siyle, coşkusuyla 1 Mayıs’ı örgütlemegörevi sizindir.

Bağımsızlık Konserinde Türkiyehalklarına yaşattığınız coşkuyu, umu-du şimdi 1 Mayısta yaşatacaksınız.

Komiteleri nasıl bir çalışma yü-rütmesi gerektiğini geçen hafta yaz-mıştık. Komitelerin işlevli olabilmesiiçin görev komite sorumlularına düş-mektedir. Komitelerde yer alacakkişilerin yapacağı işler konusundakafası açık olmalıdır. Pratikte çıka-bilecek sorunlar komite sorumlularıtarafından önceden görülüp çalış-maların önü açılmalıdır.

Bu ancak planlı, proğramlı birçalışma ve iyi bir denetimle müm-kündür.

CEPHELİLER, HALKIMIZ,CEPHE DOSTLARI!

GEÇEN SENE TAKSİM 1 MA-YIS ALANINDA CEPHE KORTEJİOLARAK 30 BİN KİŞİYDİK!BU YIL HEDEFİMİZİ DAHA DABÜYÜTMELİYİZ!

BAĞIMSIZLIK KONSERİÖNÜMÜZDEKİ SOMUT ÖRNE-ĞİMİZDİR. AYNI KARARLILIKVE COŞKUYLA 1 MAYIS’I DAÖRGÜTLEYECEĞİZ.

CEPHE, CEPHELİLER DAHABÜYÜK KİTLELERİ HAREKETEGEÇİRECEK GÜÇTEDİR.

KENDİ GÜCÜMÜZÜ GÖRE-LİM! 1 MAYIS’TA TAKSİM MEY-DANINDA GÖSTERELİM!

BAŞARMAMAK İÇİN ÖNÜ-MÜZDE HİÇBİR ENGEL YOK..BAŞARACAĞIZ!

Halk Cepheliler! Cephe’nin 1 Mayıs Komiteleri!

350 Bin Kişilik Bağımsız Türkiye Konserini Halkın Gücüyle Örgütledik!Şimdi Sıra 1 Mayıs’ta! Cephemizle Uzaktan Yakından, Kurumsal ya da

Gönül Bağı Olan Herkes, 1 Mayıs İçin Görevlidir ve Sorumludur!

1 Mayıs’ta sanatçının yeri meydanlardır. Halkınaydını, halkın sanatçısı en önde olmalıdır. İşçinin emek-çinin, birlik, mücadele ve dayanışma gününde halkınyanında, omuz omuza yürümek en büyük onurdur.

Ezenler, sömürenler, sanatın her alanını kullanarak,halkı aşağılamaya, örgütsüzleştirmeye çalışıyorlar. Mey-danların modasının geçtiğinin propagandasını yapıyorlar.Devrimcileri karalamak için, dizilerde, filmlerde, ro-manlarda iftira atmaktan geri durmuyorlar. Halka düşmanolan bu iktidar, tek başına, askerle, polisle, yasalarlasaldırmıyor. Sanatın bütün alanlarını en etkin şekildekullanarak halkı sindirmeye çalışıyor. Tiyatroların yö-netmeliği değişti. Artık sanat yönetmeni değil, bütünkararları idari müdür verecek. Sanatçıyı aşağılayan,sansür uygulayan bu iktidara karşı alanları doldurmalıyız.

AKP’nin halka düşmanca saldırmasına karşı, halkınyanındayız. Biz halkın sanatçılarıyız. Bütün konserlerimiz,1 Mayısa çağrı niteliğindedir. Yüzü halka dönük olanher aydının, sanatçının da görevi budur.

Şimdiden çalışmalı, halkımızı 1 Mayıs Meydanı’naçağırmakla başlamalı işe. Yoksul gecekondu mahallele-rinde, devrimcilerin mahallelerinde halkımızın 1 Mayısakatılmasını sağlamak için, bir nefer gibi çalışmalıdır.Sanatımız başta olmak üzere her türlü araç ve yöntemlehalkı 1 Mayıs alanına katmak için halkın bulunduğuher yerde 1 Mayıs çalışması yapmalıyız.

Biz halkın çocuklarıyız, halkımızın yaptığı hiçbirşey bize yabancı değildir. Ellerimizde flamalarımızla,dövizlerimizle biz de 1 Mayıs Mitinginde, halkımızlabirlikte, Halk Cephesi kortejinde yerimizi alacağız...

İDİL KÜLTÜR MERKEZİ: Tüm Sanatçıları, Tüm Halkımızı 1 Mayıs’ta Halk Cephesi Saflarına Çağırıyoruz!

119

22 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 313

BAKIRKÖY’DEN 1 MAYIS ALANI’NA

Page 20: Yürüyüs 313

220

Yürüyüş

22 Nisan2012

Sayı: 313

KIZILDERE'DEN BAKIRKÖY'E

Devrimci Halk Kurtuluş Partisi Cephesi’nin 18 Nisantarihli Akşam Gazetesi’nde Ergenekon davasında“Dilovası” adındaki “gizli tanık” ifadesine dayanılarakDayı’nın firarına ilişkin yapılan haber üzerine yaptığı20 Nisan 2012 tarih ve 388 No’lu açıklamasını yayınlı-yoruz.

“Çaresizlik, zavallılık. Öğrenemeyeceksiniz. Firarlaroligarşinin devimci yaratıcılık, devrimci eylemler karşı-sındaki çaresizliğidir.

Akşam Gazetesi “Ergenekon” davasının 17 Nisan’dagörülen duruşmasında konuşan “Dilovası” adındakigizli tanığın ifadesine dayanarak “Karataş’ın firarınaBinbaşı yardım etti” diye haber yapmış. Haberde 1989Yılında Bayrampaşa hapishanesinden firar eden DursunKarataş’ın firarına “jandarma komutanlığında görevlibir binbaşının cezaevine gelerek, Karataş’la görüştüğünüöne sürdü” deniyor. (Akşam, 18 Nisan 2012)

“Gizli Tanık” AKP’nin mahkemelerinin tanık ve kanıt

olmadığı durularda tanık, kanıt yaratmak için, komplolariçin baş vurduğu bir yöntemdir. Gizli tanık denilenkişilerin kim adına ne konuştuğunu gizli tanık uygula-masının yürürlüğe girdiği günden bugüne artık herkezçok iyi biliyor.

Burada dikkat çekici olan oligarşinin devrimcihareketin hapishane firarları ve devrimci eylemler kar-şısındaki çaresizliğidir. Tam 23 yıl oldu. Hala açıklaya-bilmiş değildir oligarşinin polisleri nasıl firar edildiğini.Şimdiye kadar firarları açıklayan onlarca yalan söylediler.Ancak kendi açıklamalarının yalan olduğunu en iyi ken-dileri bildikleri için hep yeni bir yalan bulmak zorundakaldılar.

Çöp arabasında firar ettiğinden, avukat cübbesi ilefirar ettiğine kadar çok çeşitli senaryolar yazdılar. Hattafalcılara gidip fal baktıracak kadar düştüler. Fakat yinebulamadılar. Önderimiz tarih yazdı.

O tarih, “ÖZGÜRLÜK DEVRİMCİLERİN ELLE-RİNDEDİR” dedi.

Şimdi AKP’nin polisi bu çaresizliğini, zavallılığınıda “gizli tanık”la çözmeye çalışıyor.

Çabalarınız boşunadır, mezarlıktan geçerken “ıslıkçalmaya” benziyor. Kimseyi kandıramazsınız. Firarlarve birçok devrimci eylemimiz düzenin çürümüş beyinlerinin

devrimci yaratıcılık karşısındaki çaresizliğidir.

DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ CEPHESİ”

Basına ve Halkımıza DuyurulurHapishane Firarları Karşısında Zavallı, Çaresiz Oligarşi!23 Yıldır Çözemediği DHKP-C Genel Sekreteri DursunKarataş’ın Firarını “Gizli Tanık”la “Çözmeye” Çalışıyor!

17 Nisan gecesi saat 22.00’deÇayan Mahallesi’ndeki NurtepeHaklar Derneği’ne Kürt milliyetçileritarafından saldırı gerçekleştirildi.

Kürt milliyetçileri önce Çayan’a“Bıjı Serok Apo, Çayan ÇetelereMezar Olacak” sloganları ile giripdaha sonra mahalle duvarlarına“PKK, Bıji Serok Apo, Bize HerYer Kürdistan, Kürt Gençleri Saflara”yazılamaları yaptılar. Cephelilerinkanlarıyla kurdukları mahallelerinesahip çıkmasını hazmedemeyen kürtmillyetçileri Nurtepe HaklarDerneği’nin önünde silahla iki elateş edilip birkaç tane de torpil attılar.Ardından Cephelilere küfürler ederek

saldırdılar. Saldırı esnasında NurtepeHaklar Derneği’nden, “Hazal Kaya,Sevda Ergin, Eyüp Uzun ve MahirÇelik” çeşitli yerlerinden yaralan-dılar. Kendilerini savunan Cephelilersaldırgan güruhu püskürttü.

Yaptıkları saldırılarla yetinme-yerek duvarlarda bulunan Cephelilereait yazılarıda karaladılar. Saldırılarıduyar duymaz yaşlısından gencinesokaklarda beklemeye başlayanÇayan halkı, Kürt milliyetçilerininyapmış olduğu yazılamaları boyaile kapattılar. Saldırıdan sonra top-lanan halk saldırlara cevaben “ÇayanCephedir Mücadeledir, MahirHüseyin Ulaş Kurtuluşa Kadar Savaş,

Kurtuluş Kavgada Zafer Cephede,Halkız Haklıyız Kazanacağız” slo-ganlarını atıp ve “Zafer Yakında,Haklıyız Kazanacağız” marşlarınısöylediler.

Tarihlerin de hiçbir devrimcinin,ilericinin kanı ellerinde olmamıştırCephelilerin. Bu konuda Cephe kül-türünde hiçbir kara leke yoktur. Dostbildiklerine elleri kalkmaz. Çayan’dada bu bilinçle hareket edilmiştir.

Çayan’da Kürt Milliyetçileri Saldırdı

Page 21: Yürüyüs 313

Sevgili Yürüyüş okurları, Bir ÖmürBoyu Devrimcilik konusuna bu hafta dadevam ediyoruz.

Emperyalizm ve burjuvazi devrim-cilerden neden korkar?

Emperyalizm devrimlerin kendi sonuolduğunu, Sovyet devrimiyle, Çin, Vi-etnam, Küba, Doğu Avrupa devrimleriyle,Asya, Afrika ve LatinAmerika'daki devrim-lerle somut olarak yaşa-dı.

Emperyalizmin kar-şısında artık sosyalistdevletler, halk demok-rasileri, sosyalizm var-dı. Sosyalizm kapita-lizme son veren yeni bir toplum, yenibir düzen, yeni bir yaşamdı. Bu ya-şamda burjuvazinin yeri yoktu.

Bir ülkede devrimci mücadeleninvarlığı, emperyalistlerin ve o ülkeninburjuvazisinin korkusunu büyütmek-tedir. Kapitalizmin sınıflar arasındaki çe-lişkiyi büyüttüğünü, halk muhalefetininbüyüyebileceğini bilen oligarşi halkı ör-gütsüz bırakmak için tüm gücünü dev-rimin, devrimcilerin karşısına diker.Emperyalistler devrimcilerin ve hal-kın örgütlü mücadelesini yok etmek içinkendi aralarındaki uzlaşmaz çelişkileride bir kenara bırakarak bu mücadeleyesaldırırlar. Yeter ki halk örgütsüz kalsın.

Ne yaparsa yapsın halkın mücade-lesini ve devrimleri yok edemeyeceği-ni de bilen emperyalizm ve işbirlikçi oli-garşiler, devasa boyutlarda silahlanarakhalkların üzerine bomba yağdırır. Ken-di sonlarını biraz daha uzatmak içindirtüm yaptıkları. Devrimlerde, devrim-cilerde emperyalizmin gördükleri ken-di sonlarıydı.

Burjuvazinin devrimcileri yok etmekiçin açtığı savaşta, ideolojik, politik, kül-türel, askeri birçok yola ve araca baş-vurmaktadır. Düzen içine çekip ehli-leştirdiklerini de kendi yanına alarak,devrimci ideolojiye, devrimci müca-

deleye saldırır. Bur-juvazinin devrimci-lerden korkusu herzaman çok büyük ol-muştur.

Cephe’nin işbir-likçi tekellerin en bü-yüklerinden olan, Sa-bancı Holding'in pat-

ronlarından Özdemir Sabancı'yı ceza-landırması üzerine büyük patronların"gecekondulardan gelip gırtlaklarımı-zı kesecekler" deyişleri hiç unutulma-malıdır. Onların korkusu Cephe vedevrim korkusudur. Onların her gün ya-şadığı bu korku, devrimin, devrimcile-

rin, Cephe'nin gücüdür.Emperyalizm ve oligarşi tüm sal-

dırganlığına, tüm vahşetine, katliam veişkencelerine karşın güçsüzdür. Tümgözdağı, terör, yalan ve demagojileri-ne rağmen ve krizleri her geçen gün de-rinleşirken, tüm güçlülük gösterilerinerağmen güçsüzdürler. Bir devrimci,tüm gücü, bütçesinin büyük bölümünüdevrimcilere ve halkın örgütlü müca-delesine karşı savaşta harcayan em-peryalistlerin ve burjuvazinin bu kor-kusunun acaba ne kadar farkındadır?Bunun farkında olan bir devrimci, ken-di gücünün ve Cephe'nin gücünün,halkın gücünün zulmün düzenini yıka-bileceğini görerek iktidar bilincini vemücadele azmini büyüterek, daha çokörgütleyecek ve daha fazla savaşacak-tır. Halkı iktidara yakınlaştıracak olanda budur.

Bir Ömür BoyuDevrimcilik HedefeKilitlenmektir. Devrimci Duygular,Düşünceler DevrimeKilitlenmiştir

Devrimcilerin hedefi bulunduğu ül-kede devrim yapmaktır. Bu, onun aynı

zamanda enternasyonalist görevidir. Oher şeyiyle, düşüncesi ve duygularıyla,yaşamı ve faaliyetleriyle devrime ki-litlenmiş, devrimin hamalı, kurmayı, yö-neticisi, komutanı, savaşçısı, sıra neferi,taraftar ve sempatizanıdır. Cephe aile-sinin içindedir. Bir silahlı eylem mi ör-gütlenecek, silahı yoksa düşmandan si-lah alır, bir bıçakla, bir bidon benzinlehedefine yönelerek görevini yerine ge-tirir. Bir kitle eylemi mi örgütlenecek,pankart, dövizler, "yok" diye düşünmez,kapitalizmin insanı gibi düşünmeyerek,bulur, yaratır, kitleleri alana yürütür, ey-lemi başarıyla sonuçlandırır.

Duygu ve düşünceleriyle devrimekilitlenmiş olan birdevrimci en sev-diklerini, eşini, ai-lesini, kardeşleri-ni, çocuklarını,anne ve babasını,yakınlarını, dost-larını devrimcifaaliyetlerini yü-

rütmesinin önüne engel olarak çıkar-maz. O, 24 saatini devrime adamış, yap-tıklarını, yapacaklarını düşünür. İşine ki-litlenir ve işini başarıyla sonuçlandırır.Bunu nasıl yapar? Onun düşünce tarzıdevrimcidir. Mantığı doğru tarzda işler.Olmazı olur, yapılmazı yapılır kılar.Yoktan var eder. Kafası rahat, içi hu-zurludur. Kendi güzelliklerini, zengin-liğini, olumluluklarını sürekli büyütür.

Hareketin tarihinden, halkın tari-hinden, dünya halklarının mücadeletarihinden öğrenerek bilgisini, kültürünüzenginleştirir. Doğru bir düşünce vemantıkla işine yoğunlaşan devrimci,tüm ayrıntıları gözden geçirerek hede-fe, devrime varmak için daha hızlı ko-şar. O her işini büyük emek harcayarak,yoğunlaşarak yapar. Hedefe kilitlenendevrimci, yeri geldiğinde kendini fedaederek, fedakarlıklarını, özverisini bi-linçli olarak ortaya koyar. Hedefe var-ması onun bilincinde, inancında vekararlılığındadır. Devrimci, içinde ol-duğu devrim kervanının bir neferi ola-rak bu kervanın menzile varmasınakadar yolundan dönmeyecektir. O bilirki, menzile varmayan kervan, devrimkervanı değildir. O devrim kervanındanhiç kopmayacak, yarı yolda ayrılma-yacak ve yolundan dönmeyecektir.

Ders: Bir ÖmürBoyu Devrimcilik(8)

Bir Ömür Boyu Devrimcilik;Duyguların, Düşüncelerin

Hedefe Kilitlenmesidir

221

22 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 313

BAKIRKÖY’DEN 1 MAYIS ALANI’NA

Page 22: Yürüyüs 313

DevrimcilikBir Silahlı EylemÖrgütlemek,Bir Kitle EylemiÖrgütlemektir

Savaşımız silahlı ey-lemliliklerle gelişecek vebüyüyecek olan halkın si-lahlı savaşıdır. Bulunduğu-muz alanda, çalıştığımızbir birimde ya da bölgedehalk düşmanlarından, vatanhainlerinden, işbirlikçiler-den hesap sormak, halkınadalet isteğine cevap ver-mek bir devrimcinin gör-evidir. Devrimcilik bir si-lahlı eylem örgütlemektir.İstihbaratını çıkardığımız düşman he-define, nasıl vuracağımızın, düşmanaekonomik, askeri, kültürel olarak dahafazla nasıl zarar vereceğimizin planınıyaparız. Eylemde, kaç savaşçı, kaç si-lah, eylemin nerede ve nasıl olacağı, ey-leme nasıl gidileceğini ve eylemden dö-nüşün nasıl olacağını belirleriz. Eylemdeşehitler de verebiliriz. Başarıya, ger-çekleştirmeye, sonuç alacağımıza ki-litlenmişsek birçok ayrıntıyı düşünerekyaparız bu eylemimizi. Halk, işgaller-le, grevlerle, alanlarda gösteri ve yürü-yüşleriyle, ayaklanmalarıyla iktidar sa-vaşı içinde yer alacaktır. Devrimcilik birkitle eylemi örgütlemektir. On binleri,yüz binleri bir alanda düşmanın tüm bas-kı, yasak ve önlemlerine rağmen yürü-terek, halkın öfkesini, pankartlarımız-la, sloganlarımızla egemenlere haykı-rırız. Bu eylemi nerede, ne zaman, na-sıl yapacağımızı, halkı eylem yerine na-sıl getireceğimizi, pankart ve dövizle-rimizi, alanda konumlanışı, eylem son-rası dağılmayı ve daha birçok ayrıntı-yı da düşünerek, örgütlülüğümüzle ör-gütleriz böyle bir eylemi.

Devrimcilik bir silahlı eylemi, birkitle eylemini örgütlemektir. Ama dev-rimcilik tek başına bunlar da değildir. Si-lahlı savaşı geliştirip, büyütürken, kit-le eylemliliklerini daha çok örgütlerkenve öncülük ederken, sürekli bir istikrar,kalıcılık, devrimci alternatifi büyüt-mek, devrimin ihtiyacı olan hemen herşeyi yapabilmek, her gün her gün dahafazla yükü omuzlamaktır.

Devrimciliken onurlu iştir.DevrimciliktenVazgeçilebilir mi?

Bir düşünelim, devrimcilikten dahaonurlu ne olabilir? Bunlardan vazgeçile-bilir mi? Devrimciler hep güzel olanı, iyiolanı, haklı olanı anlatır ve çirkinliklerekarşı mücadele ederler. Devrimciliktekötü olan, çirkin olan hiçbir şey yoktur.

Devrimcilikten vazgeçenler, güzel-liklerden, iyiliklerden, mutluluklardan,haklı olmaktan vazgeçmişlerdir. Kapi-talizmin bencilliklerine, değersizleş-tirmesine, yozlaştırmasına, ahlaksız-laştırmasına hızla teslim olmaktadırlar.

Devrimcilikten vazgeçenler, faşizmsenden mahallede aynı kahvede oturupbir bardak çayını, bir fincan kahvesiniiçtiğin arkadaşına, evinde bir dilim ek-meğini paylaştığın komşuna, fabrikadaaynı makine başında çalıştığın karde-şine, işyerinde öğle paydosunda kar-deşlik sofrasında birlikte oturduğunuzarkadaşına, köyde güneş altında aynı tar-lada ürün kaldırdığınız komşuna, ya-bancı olmanı, düşman olmanı istiyor.Düşmanlar senden, Gazi'de katlettiğihalkın cesetlerini, işkence tezgahların-da ve hapishanelerde katlettiği dev-rimcilerin cesetlerini, aynı sırada otur-duğun, birlikte halay çektiğin, dün ağızdolusu birlikte kahkahalar attığınız yol-daşının cesedini çiğnemeni istiyor. Fa-şizm senin insan gibi, onurlu, namusluahlaklı yaşamına düşman...

Devrimcilikten vazgeçenler; kapi-

talizmin bencilliklerine, fu-huşuna, uyuşturucusuna, al-kolüne, ahlaksızlığına tamolarak teslim olmamış, yü-reğinde ve beyninde dev-rimci saflarda, halkın safla-rında yaşadığı güzelliklerinküçük bir parçası kalmışdahi olsa tekrar tekrar dü-şünmelidirler.

Bizim halkımız, onuru-na, namusuna, ahlakına düş-kündür. Halktan birisi ola-rak, dik durarak, eğilmeyerek,halkın ve devrimin mütevazımilyonlarca işinden birisiniomuzlayarak, halka ve vata-na olan borçlarını ödemeli-dirler. Bu, güzelliğin, haklılı-

ğın, mutluluğun safında olmaktır. Emekharcayan, yetiştiren, ana ve babalara,halka, devrimcilere karşı duyulan so-rumluluktur. Bu sorumluluğu yerine ge-tirmek, kendine insanım diyen herkesingörevidir. Çünkü halk ve devrimciler in-sanlık düşmanı, soygun ve zulüm düze-ni faşizme karşı, halkın iktidarı için sa-vaşıyorlar.

“Devrimciliği bırakmıştı. Komşularıonu gösteriyorlardı çocuklarına. "Ken-dine, okuluna yazık etti, istikbali gitti"diyorlardı. Özlemleri vardı. Evlenme, evve araba sahibi olmak istiyordu. Amaneredeydi iş? Kendisi gibi okumuş bir-çok insan iş arıyordu. İşportacılık yap-maya başladı. Zordu, zabıtalar derken,hayatı bir kez daha tanıdı. Düşündü, dü-şündü. Devrimci olduğu günleri... Cep-he ailesini düşündü. İstedikleri, öğren-dikleri güzel şeylerdi. Hala yapabile-cekleri var. Kararını tekrar verdi. Bu dü-zen değişmeden insanlık yoktu...”

Devrimciliği BırakmışOlanlara Bir Bakalım

Beynindeki son hücreye kadar fa-şizme, bu insanlık dışı rejime teslim ol-mayanlar, uçurumun dibinde de olsalar,devrimci hareket onları tekrar eğiterek sa-vaştırmıştır. Devrimciliği bırakmış olan-ların dedikleri, "heyecanım kalmadı","coşkum kalmadı", "devrim ne za-man olacak", "devrimin olması zor"olur. O güzelim düşünceleri, o güzelimyaşamı, devrimciliği bir çırpıda bir ke-

Onların korkusu Cephe ve devrim korkusudur.

Onların her gün yaşadığı bu korku,devrimin, devrimcilerin,

Cephe'nin gücüdür.Emperyalizm ve oligarşi tüm

saldırganlığına, tüm vahşetine,katliam ve işkencelerine rağmen

güçsüzdür. Tüm gözdağı, terör, yalanve demagojilerine rağmen ve krizleri

her geçen gün derinleşirken, tümgüçlülük gösterilerine rağmen

güçsüzdürler.

222

Yürüyüş

22 Nisan2012

Sayı: 313

KIZILDERE'DEN BAKIRKÖY'E

Page 23: Yürüyüs 313

nara bırakarak burjuvazi-nin pespaye görüşlerinin,düşüncelerinin esiri olur-lar.

Devrimcilik Neden Bırakılır?

Böyleleri inanmamış-lar, ikiyüzlü davranmışlar-dır. Ekonomik, akademik,kültürel, toplumsal çıkarlarıiçin devrimci saflara gele-rek, bir süre sonra çok de-ğişik kaygı, korku, tat-minsizlik ya da çıkarlarınıbu saflarda elde edemeye-ceklerini görerek hızla yada bir dönem sonra dev-rimci safları terk etmişler-dir.

Mücadelenin büyümesi ve gelişmesikarşısında ayak direyenler ya da kendisinigeliştiremeyerek, halkla ve devrimle bü-tünleşemeyenler de devrimciliği bırakır-lar. Tüm bunlarla birlikte davayı terk et-mesinin sınıfsal zemini kapitalizmdir.Devrimci olamayanlar ve öyle yaşama-yanlar kapitalizme dört elle sarılmışlardır.

Devrimci mücadelenin hızla geliş-tiği ve kitleselleştiği koşullarda devrimcisaflara gelen çok değişik sınıf ve kat-manlardan bir çok insan zor koşullardave mücadelenin ivmesinin düştüğü ko-şullarda, düzenin etkilemesiyle tekrareski alışkanlıklarına, bencillik ve bi-reyciliğin olduğu düzenlerine ve ya-

şamlarına geri dönmüşlerdir. Kuşkusuzböyleleri devrimci mücadele içindekiyerlerine ve aldıkları görevlere göre ayrıayrı değerlendirme konusudur. Halktan,sempatizan ya da taraftar durumdaolan insanlar ihanet batağına saplan-mamışlarsa mücadele saflarına döne-ceklerdir. Halk özelliklerini yitirme-yenler, devrimin potansiyel gücüdür.

İhanet Suçtur,Cezası Ölümdür

İhanetler de kahramanlıklar da sava-şın, savaş örgütünün gerçekliğidir. Öl-dürmüş, ölüme göndermiş kadro, yöne-tici, savaşçı konumunda devrimciliği bı-rakmış birisi için hiçbir ar ve namustan,

şereften söz etmek müm-kün değildir. İki kişilikli,burjuvazinin ajanı gibidevrimcilerin içinde ol-muşlardır. Bedel öde-mekten korkarlarken, hal-ka ve devrime olan gü-venlerini, inançlarını yiti-rerek, dönekliğin, ihanetinkulvarında kulaç atmayabaşlarlar. Bu hainler, dev-rim kaçkınları, esas olarakdüşünce ve duygularınıfaşizmin zoru ve baskısıkarşısında ve işkencedenkorkarak faşizmin bir pi-yonu, maskarası olmakistemişlerdir.

Halkımız hainleri,ihanetçileri, vatan hainlerini, işbirlik-çileri sevmez. Onlardan nefret eder.Halk kültürü ve değerlerinde ihanet yok-tur. Hep lanetle anılırlar ve onlarınyüzlerine bakılmaz. Gün olur onların ce-zasını halk kendisi verir. Halka, devri-me, örgütüne ve yoldaşlarına ihanet et-miş olanlar, bu suçu işlemiş olanlar dev-rimci adalet karşısında er ya da geç hakettikleri cezalarını bulurlar. Devrimci-ler ve halk onları hiçbir zaman affetmez.

Devrimci okulu bu haftalık buradabitiriyoruz. Haftaya; "Bir ömür boyudevrimcilik" konumuzun son bölü-müyle burada olacağız. Haftaya tekrargörüşmek üzere... Hoşçakalın.

Devam Edecek

Doğru bir düşünce ve mantıkla işineyoğunlaşan devrimci, tüm ayrıntıları

gözden geçirerek hedefe, devrime varmakiçin daha hızlı koşar. O her işini büyük

emek harcayarak, yoğunlaşarak yapar.Hedefe kilitlenen devrimci, yeri geldiğinde

kendini feda ederek, fedakârlıklarını,özverisini bilinçli olarak ortaya koyar.

Hedefe varması onun bilincinde, inancındave kararlılığındadır. Devrimci, içinde

olduğu devrim kervanının bir neferi olarakbu kervanın menzile varmasına kadar

yolundan dönmeyecektir. O bilir ki, menzilevarmayan kervan devrim kervanı değildir.

İnanç Özgürlüğümüzü Savunmak İçin 1 Mayıs’ta Taksim’de Olacağız

223

22 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 313

BAKIRKÖY’DEN 1 MAYIS ALANI’NA

Yüzyıllar öncesinin, Kerbela’nın direngenliğindenaldık mayamızı. Bedrettinlerle, Pir Sultanlarla yoğrul-duk. İmam Hüseyin’in de dediği gibi “Ben de boyuneğerim ama bilirim ki Yezid’in önünde eğilirsem eğerzalimlik azalacağına çoğalacaktır” dedik ve o gün bugündür Yezidlere karşı olan savaşımızı büyütmeyeyeminliyiz.

Günümüzün Yezidleri, Hızır Paşaları bizi düzeneyedekleyerek, düzenin Alevisi yaparak bu yeminimiziunutturmaya çalışıyorlar. Sivas’tan Maraş’a, Maraş’tanÇorum’a adalet özlemimizi, sorulacak hesabımızıtörpülemek için asimile edilmeye çalışılıyoruz.Zorunlu din derslerinin kaldırılması için mücadeleettiğimizde hakkımızda davalar açılıyor. Devletinyapmadığı, bizim dişimizle tırnağımızla yaptığımız

cemevlerimiz yasadışı ilan ediliyor. Cemevlerimiz halaibadethane olarak kabul edilmiyor. Katiller katliamsavunuculuğunu açıktan yürütüyor. Sivas katliamıdavasının zamanaşımına uğratılarak düşürülmesi bizebir kez daha gösterdi ki adalet sadece bizim ellerimiz-de, bizim mücadelemizle gelecek.

Bugün inanç özgürlüğümüzü savunmak bizim içinbir varolma savaşıdır. Bu varolma savaşı bütün halk-ların, hak ve özgürlük mücadelesinden ayrı ele alına-maz. Haktan, adaletten ve emekten yana tüm canlar tekbir ses olup 1 Mayıs Alanı’nı zaptedelim. GünümüzünYezidlerine biat etmeyeceğimizi haykırmak içinHALK CEPHESİ saflarında Taksim’de buluşalım.

DEVRİMCİ ALEVİ KOMİTESİ

Page 24: Yürüyüs 313

Evet, bu dava daha 12 Eylül’ünhükmü sürerken açılmış ve yargıla-maya çalışanların yargılanması so-nucu kararı verilmiş olan bir davadır.Davanın sanıkları da, dosyanın bel-geleri de suçlarının içeriği de belliolan bir davadır…

Bugün ise yapılan geçen sayı-mızda da anlattığımız gibi bir mas-karalıktan başka bir şey değildir…Sorun bu maskaralığın kabul edilmesive buna alet olunmasındadır.

Bu davanın gerçek anlamda ta-rafları bellidir; proletarya ve burju-vazi… Yani iki sınıfın çatışma alanıdırbu dava… Ve bu davanın öncesindendava sürecine ve o günden bu günede bu gerçek değişmiş değildir.

Her zaman iki sınıf çatışmış veçatışmaya da devam etmektedir.

Bu nedenle sınıf gerçeğindenuzak, ayakları havada değerlendir-melerin de bu davada bir hükmüyoktur.

Şimdi bir yandan işçi sınıfı nutkuatarken öte yandan kalkıp da oligar-şinin mahkemelerinden yine oligar-şinin bir dönem sömürü çarklarınındönmesi için canla başla çalışmışolanların gerçek anlamda yargılana-cağını beklemek işte bu boş hayal-lerdendir.

Ama ne yazık ki solun bir kısmıbugün bu durumdadır. Sınıf gerçeğinibir kenara bırakmış oligarşinin mah-kemelerinde faşistlerle birlikte, oli-garşinin temsilcileriyle birlikte“adalet” peşinde geziyor. Oysa daha25 yıl öncesinde böyle bir davanıngörülebileceği ve cuntacıların da oli-garşi tarafında bir kenara atılabileceğisöylenmiştir.

“12 Eylül savcılarına soruyoruz,ne yapmak istiyorsunuz?

Kimleri neye dayanarak suçlu-yorsunuz? İddianamelerinizi yazarkenilham aldığınız işkenceci katiller sü-rüsü hakkında, tarihin verdiği kesinhükmü bile bile, böyle bir işe hangi

cesaretle girişiyorsunuz?

12 Eylül generallerine mi gü-veniyorsunuz yoksa? Boşuna savcıbeyler, onlar her şeyi bir kenarabırakıp doldurdukları küpleri vecanlarını korumaya çalışıyorlar.Sizi düşünecek durumları yok.

Onların yaptıkları yasalardanmı cesaret aldınız? Bu da faydasız.O yasalar bir bir çöpe atılmayabaşlandı.

Oligarşinin yenilenmeye, 12Eylül’ün açtığı, kangren olmayayüz tutmuş yaralardan kurtulmayaihtiyacı var. Emekçi halkın hergeçen gün biraz daha yükselenmuhalefeti karşısında oligarşi, 12Eylül’ü de, yasalarını da ve o yasa-lara dayananları da kurban etmektençekinmeyecektir. Buna sizler de da-hilsiniz.” (Haklıyız Kazanacağız,Devrimci Sol Savunma)

Ve devrimcilerin tüm söyledikle-rini tarih bir bir doğrulamıştır. İştefaşist generallerin yargılanmasına dasıra gelmiştir. Ama bu yargılama hal-kın yargılaması değildir. Görülmesigereken ama görülmeyen gerçek iştebudur. Ve bu nokta AKP’nin açtığıdavanın aynı zamanda bir turnusolgörevi görmesini de sağlamaktadır.

Bir yanda sınıf mücadelesinde pro-letaryadan yana saf tutup oligarşininmahkemelerini reddedenler, bir yandaoligarşinin temsilcileri ve bir yandada arada durmaya çalışan en keskinoportünistler ve reformistler…

12 Eylül Neyin Ürünüdür?Kim Neden İhtiyaç Duydu?

Aslında davaya müdahil olarakkatılan ve oynanan maskaralığın birparçası olan sol kesimler dahil olmaküzere herkes 12 Eylül’ün neyin ürünüolduğunu ve nasıl gerçekleştirildiğinipekala çok iyi bilmektedirler.

En genel haliyle söylersek; sınıf

mücadelesi 12 Eylül öncesinde ala-bildiğine keskinleşmiş ve oligarşi ge-lişen devrimci mücadeleyi engellemekiçin tüm güçlerini seferber etmiş, kat-liamlar düzenlemiş, provokasyonlartertiplemiş ama buna rağmen de dev-rimci mücadeleyi engellemek bir yanamücadelenin daha da büyüyerekdüzeni tehdit eder bir noktaya gel-mesinin önüne geçememiştir. Yineo dönem oligarşinin yaşadığı ekonomikkrizi atlatabilmek için siyasi istikraraihtiyacı olduğunu, 24 Ocak Kararlarıolarak bilinen bu kararların uygula-nabilmesinin tek yolunun devrimcimücadeleyi engellemek olduğunu bu-gün artık herkes bilmekte, görmekteve söylemektedir.

İşte oligarşinin bu temel ihtiyacınıkarşılamanın bir ürünü olarak 12 Ey-lül 1980 günü faşist cunta devreyesokulmuştur. Dönemin TİSK BaşkanıHalit Narin “bugüne kadar işçilergüldü, şimdi gülme sırası bizde” di-yerek cuntanın kim adına geldiğinikısaca özetlemiştir… Yine “Bizimçocuklar yaptı” diyerek Amerika’yaulaşan bilginin de cuntanın kime hiz-met ettiğinin bir başka veciz sözüolduğu da herkesin hatırladığı ger-çeklerdir.

12 Eylül Bitmiş, Hükmü Verilmiş, İnfaza Kalmış Bir Davadır…

24

Yürüyüş

22 Nisan2012

Sayı: 313

KIZILDERE'DEN BAKIRKÖY'E

12 Eylül Devrim Mücadelesini Engellemek İçin Yapıldı!

Hesabı Sadece Devrimciler Sorar!

Page 25: Yürüyüs 313

Ve şimdi davaya müdahilliksırasına giren hemen herkes aynızamanda bu gerçekleri de dile ge-tirerek, orada oynanan oyunun birparçası oluvermektedirler. Bu ne-denle gerçekleri bilmek ve ifadeetmek çok fazla bir anlam taşıma-maktadır. O gerçeklerin üzerine neyikoyduğun, hangi tavrı gösterdiğindirasıl önemli olan…

Bu Dava Neye Hizmet Ediyor?

Tıptı Ergenekon, Balyoz vb.davalarda olduğu gibi bu davadada AKP esas olarak devleti akla-maya, temize çıkarmaya çalış-maktadır. Ve bu yaptığıyla da halkıngözünü boyamak istemekte, demok-rasicilik oyununun yeni bir per-desini sahnelemektedir.

12 Eylül döneminin yargısı veadaleti için devrimcilerin o dönemyaptığı tespit şudur:

“Adalet bir elinde kılıç, diğerindeterazi tutan genç bir bakireyle sem-bolleştirilmiştir. Ama 12 Eylül'denbu yana ABD emperyalizminin,CIA'nın, işbirlikçilerinin ve bir avuçgeneralinin adaletinin hüküm sürdüğüülkemizde adalet bakiresi elinde kanlıbir bıçak taşıyan fahişeye dönüştü-rülmüştür.” (Haklıyız Kazanacağız,Devrimci Sol Savunma)

Bugünkü AKP yargısının bundanbir farkı olduğunu kim iddia edebilir?Askeri mahkemeleri bile geride bı-rakacak kararlarıyla ortada olan AğırCeza Mahkemelerinin tıpkı 12 Eylüldönemini mahkemeleri gibi emir ko-muta zincirinin bir parçası gibi hareketetmediğini kim söyleyebilir? Hiçkimse!..

Çünkü alınan karalarıyla ve uy-gulamalarıyla her şey gözler önün-dedir. İddianamesi beğenilmeyen sav-cıların sürgünlere yollandığı, AKP’ninistediği tüm kararların adeta dikteettirilmişçesine mahkemelerce kararadönüştürüldüğü artık herkesin bildiğisıradan gerçeklerdir.

12 Eylül döneminde faşist cuntahalkın gözünü boyamak ve tarafsızbir görünüm sergilemek için dev-

r i m c i l e r i n ,halkın kanını döken faşist katilleride alıp tutuklamış, hatta devrimcilereyaptığı işkenceleri bunların bir kıs-mına da uygulamış, bazı faşist katilleride idam etmiştir. Faşistleri devrim-cilerle aynı hapishanelere, aynı ko-ğuşlara koyarak “karıştır- barıştır”politikaları uygulamıştır.

12 Eylül faşist cuntasının bu oyu-nunun nasıl bir amaç taşıdığını bugünherkes bilmekte ve görmektedir. Amaaynı oyunu bu kez de AKP’nin hemenhemen aynı biçimde oynadığını gör-mek istememektedirler.

Bugün elinde taşıdığı kanlı bıçağıbinbir hileyle gizlemeye çalışsa dayine damlayan kanların görüldüğüaynı adaletsizliğin hüküm sürdüğübir adalet sisteminin AKP tarafındanuygulandığını görmemek için adetaçırpınmaktadırlar.

Tüm gerçekleri ortaya koyduktansonra bugün yapılan mahkeme için;"Her şeyin iyi bir yanı vardır. Top-lumda geçmiş dönemlerin liderle-rinin bu duruma düşebileceğiningörülmesi önemlidir. Belki bugününmuktedirlerine de ibret olur ve birgün kendilerinin de bu duruma dü-şebileceklerini düşünebilirler."(Oğuzhan Müftüoğlu, Eski DY’li,Şimdi ÖDP’li) diyebilen biri içinsöylenecek en hafif söz oportünistolabilir ancak.

Evet, bu gerçeklerin tersyüz edil-mesi, sınıf mücadelesi gerçeğinin

perdelenmesi değil de nedir? Hem12 Eylül’le esas olarak “kurucu biriktidar hesaplaşabilir” diyerek dev-rim olmadan bir hesaplaşma olama-yacağını söylemektedir OğuzhanMüftüoğlu, hem de işte bu sözlerisarfetmektedir. Oligarşiye dersi yineoligarşinin mahkemelerinin verece-ğini söylemek safdillik değilse –kiöyle değildir- keskin bir oportü-nizmden başka bir şey değildir.

Aynı mantık EMEP’te de bu-lunmaktadır. Bir yandan AKP’ningerçek bir yargılama yapmayacağıvb. söylenirken öte yandan davaya

müdahil olunmakta ve dahası davayaolmadık misyonlar biçilmektedir.EMEP GYK Üyesi Mustafa Yalçınermahkemeye sunduğu müdahil olmadilekçesinde, cunta generallerini yar-gılanmalarının önünde hiçbir engelbulunmadığı, onların suçlarının nelerolabileceğini söyledikten sonra şunlarıifade etmektedir:

“Tek engelden söz edilebilir ki, oda özel yetkili mahkemenizin pozis-yonu ve böyle bir yargılamaya niyetve cesaret edip edemeyeceğidir. Buaçıdan mahkemenizin durumu çokuygun görünmemektedir ve bu gerekiddianamede, gerekse de sanıklarınhenüz duruşmaya bile getirilememişolmasında yansımaktadır. Mevzuatda fazla uygun olmayabilir, ama“Devlet-i Ali”nin yüksek katlarındanistendiği anlaşılan görünüşte ve puantoplamaya matuf, yargılıyor gibiyapıp gerçeklerin ve gerçek suçlarınüzerini örtmeye yönelik bir “yargı-lama” değil, ama gerçek bir yargı-lama yapmaya cesaret edip buna gi-rişirseniz, biliniz ki mahkemeniz ta-rihe geçecek, sizler de birer kahra-man olacaksınız.”

İşte, ancak bu kadar sınıf müca-delesi gerçeğinden uzaklaşılabilir.Ancak bu kadar oligarşinin mahke-melerine dönük bir beklenti içindeolunabilir.

Bu sözlerin arkasından bir doluda devrim, sosyalizm lafı etmeninne anlamı vardır? “Mevzuatta fazlauygun olmayabilir” imiş… Zatenmahkemenin de en büyük sorunubudur! Yalçıner, salt beklenti içine

25

22 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 313

BAKIRKÖY’DEN 1 MAYIS ALANI’NA

Page 26: Yürüyüs 313

girmekle de kalmıyor, o kadar büyükmisyon biçmiş ki mahkemeye, belkibeklentilerine cevap veremez diyemazeretini de peşinen eline ve-riyor: “Mevzuat ye-t e r -

siz”…

Benzer oportünist biryaklaşım da ESP’den gelmektedir.ESP Genel Merkezi adına açıklamayapan Mukaddes Erdoğdu Çelik şun-ları söylemektedir:

"12 Eylül'de yitirdiklerimizin anı-larıyla, en ağır koşullarda cuntayakarşı savaşımı sürdüren devrimcilerindevamcıları olarak, 4 Nisan'da An-kara Adliyesi'nin önünde olacağız.12 Eylül'e karşı mücadele bugünbaşlamadı, 12 Eylül'den beri sürüyor.İşkencelerden başı dik çıkan, hapis-hanelerde direniş gelenekleri yaratan,devrimci mücadeleyi ikircimsiz sür-düren binlerce, on binlerce devrim-ciden bize devrolan mücadeleyi buyeni zeminde sürdüreceğiz."

Devrimcilerin cuntadan, faşizm-den hesap sormak için oligarşininsunduğu bir zemine mi ihtiyaçlarıvarmış… Ve kaldı ki bu zemininnasıl bir zemin olduğu bilindiği hal-de… Buna ilişkin bu sözlerin önce-sinde ve sonrasında bir dolu laf edilipde AKP’nin amaçları bir bir sıralan-dıktan sonra böyle bir zeminden kocakoca laflarla söz etmek ne anlamagelmektedir acaba? Koca bir hiç!..AKP’nin kuyruğuna takılma ve onuntezgahladığı oyunların bir parçasıolmaktan başka hiçbir anlamı yoktur.

Benzer bir yaklaşımda BDP’lilerdengelmektedir. Kürt milliyetçileri de uz-laşma arayışlarının ve beklentilerininboşa gitmemesi için göz göre göreAKP’nin sahnelediği oyunun bir parçası

olmaktan geri kalmamaktadırlar.

“Bir daha darbeler süreci ya-şanmaması için bu yüzleşmeningerçekleştirilmesi, anayasal alandadüzenlemelerin bir an önce yapıl-ması, darbelerin çözümsüzlüğe mah-kum ettiği Kürt sorununun adil,demokratik, barışçıl bir çözüme ka-vuşturulması, ülkedeki darbe ku-rumlaşmalarının ve yasal, anayasaldüzenlemelerin tasfiye edilmesi, top-yekün bir demokrasi seferberliğininbaşlatılması Türkiye’nin en öncelikligündemidir.” diyor BDP’li Sırrı Sa-kık. Sanki darbeler yaşanmayıncaher şey güllük gülistanlık oluyor.

Leyla Zana da;

"Bütün kesimlerin geleceği ka-rartıldı. Sadece siyasi partilerle değildoğanın renkleriyle mücadele ettiler.Bu dava göstermelik de olsa geç deolsa bu zihniyetin yenilgisidir"

Diyerek aynı mantığı bir başkaaçıdan ortaya koymaktadır. HalenKürt halkına karşı yürütülen ve cuntagünlerini bile aratacak boyuttakisaldırganlığı hemen unutmaya nekadar da hazırlar.

Ve zaten AKP’de tüm bu anla-yışların yarattığı zemin üzerine otur-makta ve keyifle oyununu sergile-mektedir. Hatta daha da ötesi hepsiylealay etmektedir. Tayyip Erdoğan;

“12 Eylül halk oylaması onunöncesinde ittifak halinde bize muha-lefet edenler, bize hakaret edenler,yalanla itham edenler bugün bütünsöylediklerini yuttular. Şu anda mah-cup bir eda ile mahkeme salonundasıraya girdiler.

Şu an da mahkeme salonu doluve bini aşkın kişi de mahkemeninönünde süreci izliyorlar. Bunlar bu-gün kendi tabanlarına karşı da mah-cuplar. Bugün bir kez daha anlaşıl-mıştır ki Ak Parti’nin yolu milletinyoludur.” Diyerek mahkemenin ama-cını da buna ortak olanların nasıl biroyunun parçası olduklarını da açıkve net olarak ortaya koymaktadır.

AKP, solu bu oyuna ortak et-meden oyunu gerçek anlamda oy-nayamayacağını çok iyi biliyordu.Çünkü 12 Eylül esas olarak devrim-

cilere, sola karşı yapılan bir saldırıydı.12 Eylül’den gerçek anlamda hesapsoracak olanlar da devrimcilerdir.

Şimdi 12 Eylül’den hesap soru-luyor oyununu sergilerken soldankimsenin bu davada olmaması demekoyunun boşa çıkması demektir. Yada başka bir deyişle kimsenin buoyuna gelmemesi demektir. AKP de-mokrasisinin 12 Eylül faşizmindenfarklı olmadığı gerçeğinin gizlene-memesi demektir. Daha üzerindençok geçmeden ipliği pazara çıkanACM’lerin de AKP yargısının da ni-teliğini aklayan böyle bir gösterinindaha baştan boşa çıkması demektir.

Ama öyle olmadı… Oportünist,reformist sol statülerini bozmadan,icazet sınırlarının dışına çıkmadan dev-rimcilik oynama adına oyunun figü-ranları olmaktan geri durmadılar. Hattaöyle ki faşist Devlet Bahçeli bile oy-nananın bir oyun olduğunu onlardandaha açık olarak görüp ifade etti.

12 Eylül’den Kim

Nasıl Hesap Sorabilir?12 Eylül’den sadece ve sadece

devrimciler hesap sorabilir. Onlar dabunu oligarşinin mahkemelerindedeğil, halkın içinde halkla birliktesorarlar. Ve zaten daha 12 Eylül gün-lerinde de bugün de bu hesap sorul-maktadır.

Bu dava daha 12 Eylül günününhemen ertesinde açılmış ve “Ameri-kancı Faşist Cunta 45 Milyon HalkıYenemeyecek” denilerek suçlamayave yargılamaya başlanmış bir davadır.Ve o günden sonra da her zaman vezemin bu hesabın sorulması için de-ğerlendirilmiştir. Bu davanın kapsamlıbir dökümü de çıkarılıp tüm suçlularıbelgeleriyle birlikte tek tek ortayakonulmuştur. Ve o günden bu günekimisiyle hesaplaşma yapılmış kimisiiçin dosya hala açık olarak bekle-mektedir.

“İnsanlar her şeye katlanabilir,ama adaletsizliğe asla... Yıllardırişkenceler, baskılar ve hak gaspla-rıyla içine itildiği suskunluğuna ba-karak, bunca adaletsizlik karşısındahalkımızın sonsuza dek seyirci ka-

26

Yürüyüş

22 Nisan2012

Sayı: 313

KIZILDERE'DEN BAKIRKÖY'E

Page 27: Yürüyüs 313

lacağını sananlar aldanıyorlar. Hergeçen gün 12 Eylül faşizminin üze-rine serptiği korku toprağından sil-kinen halkımızın doğrulup kalkacağıgün fazla uzak değildir. Daha bu-günden 12 Eylül ve ''12 Eylül ada-leti'' yargılanmaya başlanmıştır. İşteo gün geldiğinde, bugünün zorbaları,zalimleri, gerçek adaletten, halkınadaletinden kurtulamayacaklardır.”(Haklıyız Kazanacağız, DevrimciSol Savunma)

Ve o günden sonra adalet terazisi

elbette halktan yana da işlemiştir.Oligarşinin açtığı değil, halkın açtığı12 Eylül davasının suçlularını vesuçlarını görmek isteyen herkes Dev-rimci Sol Ana Davası’nın “savun-ması”na bakmaktadır.

İşte gerçek yargılama ve hesapsorma budur. Oligarşinin faşistleride yargılayarak halkın gözünü bo-yamaya çalıştığı sıkıyönetim mah-kemeleri neyse bugünkü AKP mah-kemeleri de aynısıdır. Bu nedenleburaları faşizmle, cuntayla hesaplaş-

manın alanı olarak görmek kendinialdatmaktır, dahası halkı aldatmaktır.AKP oligarşinin devletini aklamak-tadır. Bir dönem kullanılıp bugünbir kenara atılan faşist generallerininbu kadar ya da şu kadar ceza almalarıda önemli değildir. Önemli olan oli-garşinin sömürü düzeninin ve dev-letinin aklanması ve devamlılığınınsağlanmasıdır.

Bu nedenle bir an önce bundanvazgeçilmeli ve AKP’nin demokrasi-cilik oyununun aleti olunmamalıdır.

Mehmet Ağar’a Ankara11. Ağır Ceza Mahkemesi

tarafından silahlı suç örgütü yöneticisiolduğu için verilen 5 yıl hapis cezasıYargıtay tarafından onaylandı. Kararüzerine Cumhurbaşkanı ve hükümetsözcüsü ortada yargının verdiği kararınbulunduğunu ve kararın herkesi bağ-ladığını ifade ettiler. Ağar ise, hapistenkaçmayacağını yargının verdiği kararauyacağını belirten cümleler kurdu.

Beyanatlardan anlaşılacağı üzerehem hükümet hem de Ağar verilenkarardan memnundur. Çünkü yargıbir kez daha halka karşı işlenen suç-lardaki tarihsel misyonunu yerine ge-tirmiştir. Bir taraftan katliamlar meş-rulaştırılıp devlet aklanırken diğeryandan ise, bu katliamların planlan-masında ve icrasında rol alanlar gös-termelik cezalarla kurtarılmıştır.

Ağar’ın Yönettiğive Adına Suç İşlediğiSuç Örgütü BizzatDevletin Kendisidir

Mehmet Ağar , 1980’li yıllardanbu yana mahkemenin belirttiği suç ör-gütünün üyesi ve yöneticisi oldu. Ko-miser yardımcılığı, emniyet müdürü,vali ve bakan olarak bu suç örgütündegörev yaptı. Yalnız bu suç örgütü neAğar tarafından kurulmuştur ne de oemekli olduğu için ortadan kalkmıştır.Çünkü bu örgütün tarihinde Ağar’ınsadece kendi döneminde 1000 ope-rasyonu vardır. 1977 1 Mayıs katliamı,

Maraş, Çorum, Sivas, Gazi katliamlarıvardır. Linç girişimleri, Laik-Kemalistaydınların, gazetecilerin katledilmelerivardır. İşkenceler, kayıplar, katliamlarvardır.

Burada devlet içerisinde “yuva-lanmış” bir çeteden değil, yasama,yürütme ve yargı gibi yerleşik bir faa-liyetler bütününden söz edilmektedir.Hükümetlerin, anayasaların, parlamen-toların birbirine devrettiği iktidarla,kendisine ekletmek, kendisini onay-latmak, aklatmak ve yeniden üretmekdışında hiçbir ilişkisi olmayan buiktidar türü, bizzat devletin kendisidir.

İşte Ağar bu suç örgütünün yöne-ticisidir. Ağar’a göstermelik ceza ve-rilirken bu suç örgütü aklanmak is-tenmektedir.

Mehmet Ağar İşlediğiSuçların HesabınıVermemiştir

Mehmet Ağar Ankara 11. AğırCeza Mahkemesi’nde "Suç İşlemekİçin Örgüt Kurmak"tan ceza aldığıyargılamasında kurduğu örgütün suç-larından yargılanmadı. 1000 operasyonyoktur bu yargılamada. 12 Temmuz1991, PERPA Katliamı, ÇiftehavuzlarKatliamı yoktur. Yapılan işkenceler,sokaklarda, evlerde yapılan infazlaryoktur. Tüm ısrarlı başvurulara içerideve dışarıda yürütülen mücadeleye rağ-men bu katliamlar yargılama konusuyapılmamıştır. Çünkü Ağar kurtarılmakistenmiştir. Verilen bu karar ile Ağar

kendisinin ifadesiyle bizzat planlayıpkatıldığı 1000 operasyon, ve bu ope-rasyonlar sonucunda kaybedilmiş vekatledilmiş yüzlerce insanımıza karşıninfaz Kanunu uyarınca sadece 2 yılhapiste kalacaktır. Düşünün halka karşıişlenen yüzlerce suçun karşılığı sadece2 yıl hapis!

Söz konusu devrimciler olunca endemokratik haklarını kullandıkları için,parasız eğitim istedikleri, konser dü-zenledikleri, Amerika Defol dedikleriiçin onlarca yıl hapis cezasına hük-meden yargı içerisinde katletme vekaybetme bulunan onlarca suçu yar-gılama dışında bırakmıştır. Ağar kararabu yüzden sevinmektedir. Çünkü herne kadar yargı Ağar’a ceza vermişsede esasen bu cezalandırma değil, ak-lamıştır.

Halk Adaletsiz Kalmaz!Ağar’ın yargılama süreci katliam-

ların, kaybetmelerin sadece egemengüçler arasındaki uzlaşmaların izinverdiği ölçüde, gözden çıkarılmış,emekli, milletvekili seçilememiş fail-lerinin şahsında yargılanarak yahutyakın siyasi tarihimizin “KOMPLOTEORİLERİ” halinde kavranarak dur-durulamayacağı bir kez daha göster-miştir. Mehmet Ağar davasında halkbir kez daha adaletsiz bırakılmıştır.Halkın Ağar’dan soracak hesabı bit-memiştir. Halkımıza karşı işlenmişyüzlerce suçun karşılığı sadece 2 yılhapis olamaz. Yargıtay tarafından ve-rilen karar bu hesabı bitiremez.

Mehmet Ağar’a Verilen Hapis Cezası Onaylandı!

Halkın Adalet Özlemi SürüyorHalkın HukukBürosu

227

22 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 313

BAKIRKÖY’DEN 1 MAYIS ALANI’NA

Page 28: Yürüyüs 313

12 Eylül faşist cuntasının yargı-lamaya çalıştığı Dursun Karataş veYoldaşlarının 12 Eylül faşist mah-kemelerini devrimin, halkın kürsüsüolarak kullanıp 12 Eylül’ü yargıla-dıkları “savunma”dan suçlulara dairolan bölümün girişini olduğu gibiyayınlıyoruz…

I- SUÇ DOSYASI

- Halkımızı yoksulluğa ve oli-garşinin azgın sömürüsüne, pazaryerlerindeki artıkları toplamaya mah-kum eden;

- Binlerce insanı yoksulluktandolayı organını satmaktan başka yolbulamama ölçüsünde çaresiz bırakan;

- İşçiyi sendikasız, grevsiz, toplusözleşmesiz bırakan; kışlaya çevrilmişfabrikada patronun ve YHK’nın in-safına terkeden ve bu politikaya aletolan;

- Patronlar karlarını astronomikrakamlara çıkarırken işçinin gerçekücretini 1960’lı yılların seviyesineindiren;

- Onbinlerce işçiyi işinden atarak,faal nüfusun %24’üne ulaşan işsizlerordusunun arasına katan;

- Halkın başını sokacağı gece-kondusunu başına yıkarken, en güzeltopraklarımızı ve gayrimenkulleriArap şeyhlerine ve zenginlere satan;

- Tarımsal girdi fiyatları yükse-lirken, taban fiyatlarını düşüren veköylüyü krediden yoksun bırakıptüccarın tefecinin, büyük toprak sa-hiplerinin insafına terkeden;

- Tarım işçilerini hiçbir sosyalgüvence olmaksızın çalışmaya zor-layan, az topraklı köylünün toprağınaipotek koyduran;

- Memuru tüm demokratik hak-larından mahrum bırakan ve ancakev kirasına yetebilen maaşla çalış-maya, bu nedenle ikinci bir iş yap-maya mahkum eden;

- Ülkeyi emperyalistlere ipotekeden;

- 12 Eylül sonrası yapılan ikili

anlaşmalarla ülkemizi bir çatış-manın odağına oturtan;

- Ülkeyi adım başı ABD üssüve tesisi ile donatan, emperyaliz-min Ortadoğu’daki maşası halinegetirilen TC ordusunu Çevik Kuv-vet haline getiren;

- 50 milyar dolarlık dış borçlaher doğan çocuğa 1 milyon liralıkdış borç yükü yükleyen;

- Türkiye halklarının onurunuve kimliğini emperyalizmin ayak-ları altına seren;

- Türkiye halklarına faşist ‘82Anayasasını layık gören; bu Ana-yasa ile yaşama hakkı dahil, tümekonomik-demokratik-politik hak veözgürlükleri gaspeden;

- Şeffaf zarflarda koyu renkli oypusulaları kullandırılan seçimlerdeoy kullanmayanlara ceza uygulayan,mavi demeyi, cunta görüşleri dışındaoy kullanmayı ve propagandayı ya-saklayan;

- Cumhurbaşkanını bir faşist dik-tatörün tüm yetkileriyle donatan;

- Yasama ve yargı organlarını yü-rütmenin vesayetine sokan;

- Cumhurbaşkanlığı Konseyi, MilliGüvenlik Kurulu, Devlet DenetlemeKurulu aracılığıyla cuntayı sürekli-leştiren;

- YÖK’ü, YHK’yı, Hakimler veSavcılar Yüksek Kurulu’nu, lokavtıanayasal kurum haline getiren;

- Sıkıyönetim, olağanüstü hal,doğal afet hali, milli güvenlik, milletinbölünmezliği, ekonomik kriz vb. gibi13 maddede hak ve özgürlükleri yokeden;

- Suça eğilimli , serseri , vb. gibimuğlak tanımlarla herkesi özgürlük-lerinden mahrum etmenin, gözaltınaalmanın yolunu açan;

- Yasal yürüyüşlere, gösteri, mitingve gecelere ve diğer etkinliklere izinvermeyen, bu etkinlikleri baştan sonavideoya alarak baskı oluşturmayıamaçlayan;

- Yürüyüş, miting ve gösterileresaldırarak insanları coplayan, dövenve hatta kurşun sıkan, katleden, yer-lerde sürükleyip gözaltına alan;

- Yüzlerce devrimci-ilerici veyurtseveri işkencehanelerde, sokak-larda, dağlarda, zindanlarda, dar-ağaçlarında katleden;

- Devrimcilerin-yurtseverleri idamfermanına imza atan;

- Ülkeyi bir yarı-açık cezaevine,istisnasız tüm karakolları, emniyetamirliklerini, gözetim yerlerini, MİTbinalarını, siyasi şubeleri işkence-haneye çeviren;

- Uluslararası Af Örgütü’nün be-lirleyebildiği 72 çeşit işkenceyi, iç-lerinde iktidar ve ana muhalefet par-

12 Eylül Teröristleri ve Suçluları

28

Yürüyüş

22 Nisan2012

Sayı: 313

KIZILDERE'DEN BAKIRKÖY'E

Page 29: Yürüyüs 313

tileri milletvekillerinin de bulunduğuyüzbinlerce kişiye uygulayan; ve buişkencelerde yüzlerce kişiyi katleden,binlercesini sakat bırakan ve tedavisiolanaksız yaralar açan;

- “Elimizde taş gibi oğlanlar var”diyerek işkencehanelerdeki tecavüz-leri, cop sokma işkencesini meşru-laştırmaya çalışan; çocuk-yaşlı, ka-dın-erkek demeden herkese, hattahamile kadınlara dahi işkenceyapan ve düşüklere yol açarakkatliamlarını doğmamış ço-cukların katline kadar vardıran;

- Arama adı altında mil-yonlarca insanı evinde, oto-büste, dolmuşta, işinde rahatsızeden, esir muamelesi yapan,aşağılayan, horlayan;

- Cezaevlerinde tutuklularave ailelerine eza-cefa, 8 yılboyuca işkence, baskı, yasakve keyfi yaptırımlar uygulayan;

- Tutukluları kobay olarak kulla-nan;

- Doktor olarak işkenceleri önle-mesi gerekirken işkencelere katılan,işkence görenlere sağlam raporu ve-ren, işkenceden ölüm nedenlerinigizleyip normal ölüm diye açıklayan;

- İşkence soruşturmalarının üzeriniörten, işkencecilere ceza vermeyen,onları koruyan, terfi ettiren, ödül ve-ren;

- Milyonlarca Kürt köylüsünüköy meydanlarında falaka çeken,meydan dayağı atan, çırılçıplak so-yundurarak küçük düşüren;

- Kürt halkına yönelik baskı, iş-kence ve katliamlarını soykırımadönüştüren, Kürtçeyi yasaklayan,asimilasyon uygulayan, Kürtçe isim-leri yasaklayan;

- Binlerce Kürt köylüsünü yerin-den-yurdundan eden, sürgüne yolla-yan;

- Binlerce ilerici-yurtseveri va-tandaşlıktan çıkaran;

- Mahalleleri, köyleri, kasabalarıve tek tek insanları devletin yanındaya da karşısında olup olmadıklarınagöre dört ayrı renkte fişleyen;

- Binlerce insana muhbirlik, ajan-

lık teklif eden, insanlar hakkındakuşku yayan;

- İhbarcılığı kurumlaştıran veödüllendiren;

- Pişmanlık Yasasıyla halkın değeryargılarını yozlaştıran ve binlerceilerici-yurtsever-devrimci hakkında,bu iftiralara dayanarak ceza veren;

- Aydınların, bilim adamlarının

ve sanatçıların özgür çalışma, eser-lerini, ürünlerini yayma, sergilemeolanağını yok eden;

-İlerici-demokrat-yurtsever öğ-renci ve öğretmenlere yaşama hakkıtanımayan, okulları birer gerici-faşistmilitan yetiştirme yurtlarına, komandokamplarına çeviren;

- Üniversiteleri YÖK cenderesinealan, özerkliğin kırıntılarını dahi yokeden ve eğitim kalitesini tümüyledüşüren;

- Birlerce öğretim üyesini üni-versiteden ayrılmaya zorlayan veyaatan, onbinlerce öğrenciyi kapı dışarıeden, öğrenci-öğretim üyesi-asistanve diğer çalışanların örgütlenme veüniversite yönetiminde söz sahibiolma haklarını yok eden;

- Yüzbinlerce kitabı yakan, bin-lerce kitap, dergi, kasete yasak koyan,toplatan;

- Basın-yayın üzerinde en koyusansür uygulayarak Abdülhamit’inbile adını unutturan;

- Yasal yayınları illegal yayın gibigösteren;

- Faşist Türk-İslam Sentezi dü-şüncesini resmi görüş haline getirenve bu düşüncenin kaynağı AydınlarOcağı’na destek ve faaliyet alanı su-nan;

- Basında devrimciler aleyhindekampanya açarak devrimcileri kara-lamaya, işkencecileri ve cuntacılarıaklamaya çalışan;

- Halkın dini duygularını sömür-mek için din dersini okullarda zorunluders haline getiren; gerici Suudi ser-mayesiyle kurulan örgütlerin Türki-ye’de cirit atmasına, şeriatçılığı, ta-rikatçılığı yaymalarına davetiye çı-

karan;

- Nutuklarına ve muhbirliğeçağrı bildirilerine hadislerlebaşlayarak halkın inançlarınıçıkarlarına alet eden;

- İlerici-yurtsever-devrim-cileri en ağır ceza istemleriylegöstermelik, bağımsız olmayanmahkemelerde yargılayan, sa-vaş hali hükümlerini uygula-yan, savunma hakkını yokeden;

- Meslek onurunu ve bağımsızlı-ğını koruyan hukukçuları sürgüneden;

- Tedavi için yurtdışına gitmesizorunlu hastalara dahi pasaport ver-meyerek sakat kalmalarına, katledil-melerine yol açan;

- Malını-mülkünü satarak edindiğiküçük birikimini, emekli aylığınıbankere kaptıran en az 300 bin aileiçin üstüne bir bardak soğuk su iç-sinler , halk kumar oynadı diyen;

- Halkın bankerler, sahte koope-ratifler, müteahhitler elinde sömü-rülmesine göz yuman;

- 12 EYLÜL’Ü 12 EYLÜL YA-PAN, TÜM UYGULAMALARAİMZA ATAN, ONAY VEREN,DESTEKLEYEN VE İCRA EDENTÜM HALK DÜŞMANLARINI,FAŞİSTLERİ, İŞKENCECİ KATİL-LERİ, ZORBALARI, KAN EMİCİSÖMÜRÜCÜLERİ, HAİNLERİ,MUHBİRLERİ... PROLETARYAADINA, TÜRKİYE HALKLARIADINA SUÇLUYORUZ!

12 EYLÜL’ÜN GERÇEK SUÇ-LULARI, SUÇLARININ HESABINITÜRKİYE HALKLARINA MUT-LAKA AMA MUTLAKA VERE-CEKLERDİR!

29

22 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 313

BAKIRKÖY’DEN 1 MAYIS ALANI’NA

Page 30: Yürüyüs 313

330

Yürüyüş

22 Nisan2012

Sayı: 313

KIZILDERE'DEN BAKIRKÖY'E

AKP, iktidarını güçlendirmek içinyeni bir hamle daha yaptı. 12 EylülGenerallerinin yargılanması şovununardından, 12 Nisan’da, AKP ve yan-daşlarının “28 Şubatçılara demokrasiayarı” dedikleri operasyonla, GenelKurmay eski 2. Başkanı Çevik Birve 31 emekli subay gözaltına alındı.“Türkiye Cumhuriyeti Hükümetiniortadan kaldırmaya veya görevleriniyapmasını kısmen veya tamamen en-gellemeye teşebbüs etmek’’ suçlama-sıyla Çevik Bir ve 9 emekli askertutuklandı. Bu operasyon AKP veyandaşlarının dediği gibi ne “de-mokrasi ayarı”dır ne de 28 Şubatçı-ların yargılanmasıdır.

AKP bu davalarla iki şey yapıyor.Birincisi; güç gösterisi yaparak faşistiktidarını pekiştiriyor. Bu davalarlakitleler üzerinde, oligarşi içi kesim-lerde büyük bir korku salıyor. İkin-cisi; aynı zamanda demokrasicilikoyunu oynuyor. Kendi iktidarını sağ-lamlaştırırken her türlü kirli işleriyapmış olan “eski devleti” sözdeyargılıyor gözükerek devleti aklıyor.AKP, bunu da demokrasi ve hukukmücadelesi olarak pazarlıyor. AKP,28 Şubat operasyonunun yarattığıbir partidir. Bu nedenle de 28 Şubat’ıyargılayamaz. 28 Şubat’ta MGK’nıntüm halk kesimlerini hizaya getirme,aykırı tüm sesleri boğma politikasıbu gün AKP faşizmi tarafından sür-dürülmektedir.

AKP, 28 Şubatçıları yargılarken28 Şubat’ı destekleyenleri de yargı-layacak mı? Örneğin; 28 Şubat’ı,krizin önlenmesi için önlem ve de-mokratik yollardan problemlerin çö-zülmesi olarak değerlendiren, Fet-hullah Gülen’i de yargılayabilecekmi? Fethullah Gülen, 28 Şubat mü-

dahalesinden bir aysonra 29 Mart 1997’dekendi televizyonları,Samanyolu TV’de si-lahlı kuvvetleri muh-tıra vermekle eleşti-renlere tepki gösterekşunları söylemişti:“Asker demokratikyollarla sorunların çözümünü istedi.Darbe hiçbir zaman tam bir çözümdeğildir. En son çaredir. Darbecileriyi niyetlidir ama her darbe birikimve tecrübe sahiplerini heba etmiştir.Ülkemiz kriz içinde. Gücü temsiledenler krizi önlemelidir. Buhükümeti değiştirin demek dahademokratik olur. Burada ‘Askeriyemuhtıra verdi’ diye suçlanmakisteniyor. İsteselerdi, bu öyle buböyle olacak diyebilirlerdi. Oturuponlarla meseleyi altı saat mülahazaetmezlerdi. Demokratik yollarlaproblemler çözülsün istediler.”

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçda, 28 Şubat soruşturmasına ilişkinolarak, “Türkiye darbelerle yüzleşiyor.Darbe döneminin geride kaldığına,Türkiye’de demokrasinin geldiği nok-taya hepimiz şahidiz” diyor. Başba-kan Erdoğan; “Artık erken kalkanındarbe yapması dönemi geçti” diyor.Arınç da, Erdoğan da darbe dönemigeçti derken doğru söylüyor. Ancak,darbe yapmanın döneminin geçme-sinin nedeni demokrasinin varlığındandeğil, AKP iktidarının darbeyi arat-mayan politikalarındandır. Hak gasp-ları, baskılar, gözaltı ve tutuklamaterörüyle, zengini daha zengin fakiridaha fakir yapmasıyla, iktidarın gü-cünü kullanarak yandaşlarını ve is-lamcı sermayeyi palazlandırmasıyla,ülke ve halkın çıkarlarından önce

emperyalizmin çıkarlarını düşünme-siyle darbenin yapacaklarını eksiksizyerine getirmesindendir. Evet, dar-beye gerek yoktur, çünkü AKP vardır.Çünkü AKP MGK’laşmıştır.

“28 Şubat” Nedir?28 Şubat’ta “Ordunun müdahale

koşulları kendiliğinden ortaya çık-mamış, Genelkurmay ve MİT’in med-ya patronlarıyla birlikte planlarınıoluşturmalarına şeriatçılık tehlikesiortaya çıkartılıp zemin hazırlanmıştır.(...)Ordunun bu açık müdahalesiniemperyalist politikalardan bağımsızdüşünmek mümkün değildir. Burjuvapartilerinin it dalaşından çıkamadığı,hiçbir politika üretemediği koşullardaemperyalistlerin politikalarıyla, De-mirel ve ordunun işbirliğiyle müda-hale hayata geçirilmiştir.

Bu yanıyla medyanın “irtica”,“laiklik” şeklindeki propagandalarıyapay olarak ortaya çıkartılmış esasolarak Refah Partisi’ni, dolayısıyladiğer partileri disipline etme, hizayagetirme hareketleridir. (D.Karataş,Seçme Yazılar syf.364)

28 Şubat müdahalesi, ‘Şeriatlamücadele” ve “Laikliği koruma” adınayapılmış olarak gösterilmeye çalışıldı.Bu amacın çok küçük bir parçasıydı.Gerçek amaç ise başkaydı. Susurluk’layıpranan ve halk nezdinde güvenkaybeden oligarşik devleti yeniden

AKP’nin Halkın Demokrasi Özlemlerini İstismar EtmesineFaşist İktidarını Pekiştirmesine İzin Vermeyeceğiz

28 Şubat AKP’nin Güç Gösterisi, Sindirme ve

Düzeni Aklama Operasyonudur!

Page 31: Yürüyüs 313

331

22 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 313

BAKIRKÖY’DEN 1 MAYIS ALANI’NA

aklama ve meşrulaştırmaktı. 28 Şubat,aynı zamanda oligarşi içinde İslamcıpartilerle, sistem arasında ortayaçıkan çelişkiyi emperyalizm ve te-keller yararına çözüm yoluna sok-muştur. 28 Şubat 1997 tarihi, Su-surluk sonrası dönemdir. Refah Partisive Doğru Yol Partisi’nin koalisyonuiktidardadır. Oligarşik devletin tarihinen yaygın teşhirini yaşadığı, halkınmücadelesinin yeniden kitleselleşmeyebaşladığı bir süreçtir. 28 Şubat 1997’de, Cumhurbaşkanı, hükümet üyelerive generallerin tam kadro katıldığı 9saat süren MGK toplantısında; KıbrısSorunu, Terörle Mücadele, Susurluksonrası gelişen halk muhalefeti veirtica olmak üzere 4 gündem maddesivardır. Toplantıdan; “Susurluk ak-lanacak, İslamcılık hizaya getiri-lecek, halk muhalefeti bastırılacak”kararları çıktı. Erbakan yönetimiyleGenelkurmay arasında MGK’da çıkanbu kararlar üzerine mutabakat sağ-lanmış ve önce “kararlar yumuşa-tılmazsa imzalamam” diyen Erbakan,28 Şubat kararlarının altına kuzukuzu imza atmıştır. Erbakan’ın bututumu da; ülkemizdeki İslamcıların,hiçbir zaman siyasi cürete sahip ol-madıklarını, tam tersine, siyaset are-nasında korkak olduklarını göster-miştir.

28 Şubat Amacına Ulaşmış BirMüdahaledir

İslamcı kesimlere yönelik yanıylada, halka saldırı yanıyla da 28 Şubatamacına ulaşmış bir müdahaledir.Halk kamplaştırılmış, “şeriata karşımücadele” ön plana çıkarılmıştır.Gelişen İslamcı sermayenin önüneset çekilerek, işbirlikçi tekelci ser-mayenin çıkarları korunmuştur. Halkayönelik baskılar artmıştır. 28 Şubat’ın,amaçlarından biri de, Refah Partisi’ni,düzene uyumlu hale getirmek içinsivri yanları törpülemek, ehlileştir-mekti. 28 Şubat bu açıdan da amacınaulaşmıştır. 16 Ocak 1998’de AnayasaMahkemesi tarafından kapatılmış veFazilet Partisi kurulmuştur. FP içindede bizzat oligarşi tarafından iç çatışmakışkırtılmış ve bölünme sağlanmıştır.

AKP o bölünmenin ürünüdür. Hiçtartışmasız biçimde denilebilir ki,AKP, 28 Şubat operasyonunun ya-rattığı bir partidir. Tayyip Erdoğan’a“biz artık milli görüş gömleğini çı-karttık” dedirten de 28 Şubat’tanbaşka bir şey değildir.

28 Şubat Sürüyor, Baskıcı, Yasakçı Yönetim Biçimi AKP ileDevam Ediyor

28 Şubat sadece İslamcılara karşıbir müdahale değildi. Tüm HalkaYönelik Bir Muhtıraydı. Halkın herkesimini, hayatın her alanı denetimaltına alıp, herkesi düzene tabi halegetirmekti...

Bu gün AKP’nin yaptığı da budur.AKP’liler, 28 Şubat için “insanlarıkapıcıya, bakkala sorup fişlediler”diye yakınıyorlardı. Bu gün kendiiktidarları döneminde daha beteri ya-pılıyor. Kendileri gibi düşünmeyen,halkın bütün kesimlerini fişliyor. Ka-pıcı ve bakkallara ek olarak mahke-melere “gizli tanık”lar getiriyor, so-ruşturma dosyalarına “gizlilik kararı”koyuyor. MGK hukukunu eleştirenAKP’nin hukuku da bu. Hiçbir farkıyok MGK’dan. İkisi de kontrgerillahukuku...

Erdoğan da, hem Meclis kürsü-sünde, hem mitinglerde, kendisindenolmayan herkesi ve her kesimi alenentehdit ederek muhalefeti sindirmeye,gazetecileri susturmaya çalışıyor. 28Şubat’ın generalleri, gazetecileri “ma-kadına süngü takıp dolaştırmak“latehdit ediyordu, Başbakan alenen,medya patronlarını peşlerine maliyememurlarını takmakla tehdit ediyorve “sonra kimse gelip de ağlamasın“diyor. Ne fark var? Kısacası 28 ŞubatAKP ile sürüyor. Bu nedenle de 28Şubat’ı yargılayamaz.

AKP’nin 28 Şubat’ı Yargılamasına, Yanlış, Çarpık Yaklaşım ve Devrimci Yaklaşım

TBMM Genel Kurulu’nda, BDP

Grubu adına konuşan Grup Başkan-vekili Hasip Kaplan, geçmişte dar-belerle ilgili bir çok araştırma önergesiverdiklerini ancak bunların kabuledilmediğini belirterek; ‘’Her darbedeAlevi-Sunni, sağcı-solcu birbirini bo-ğazlıyorsa ve bunu birileri tezgahlı-yorsa, bunun üzerine gitmek Meclis’inen asli görevidir’‘ diyor ve ekliyor;‘’Düşünen, çizen insanları, sendi-kacıları, öğretmenleri bir anda te-rörist ilan edenler, bu kan emiciler,hala bu ülkede kahraman gibi dola-şıyor. Bu generallerin hala altındaaraba var, özel muamele görüyor,özel koruma veriliyor ve hala lüksiçindeler. Yargılamaya bile gelmi-yorlar. Meclis’in vatandaşlarındanaldığı iradeyle bunun hesabını sormasorumluluğu vardır. Biz bu onurdabirleşebilir ve Türkiye’nin geleceğinikurabiliriz. Darbelerle hesaplaşmakzorundayız. 30 senedir bunu niyeyapamıyoruz- İmparatorluklar kur-muş, dünyanın 16. büyük ekonomisiolan Türkiye, üç tane generalle mihesaplaşamıyor-Bu sınavda dahafazla ortaklaşmamız gerekiyor’’ diyor.

Bu düzenin meclisinden, AKP’dendemokrasi beklemek de, AKP’yekarşı Genelkurmayın safına savrulmakda düzene hizmet etmektir, faşizminpolitikalarının meşrulaşmasına yardımetmektir. Türkiye tarihinde ilk kezAKP iktidarının generalleri, paşalarıyargıladığı söyleniyor. Doğrudur da.Neden yargılandıklarına bakalım ozaman. Hepsi oligarşi içindeki çatışmave çelişkiler üzerinden, iktidar vegüç kavgası yüzünden, sömürüdendaha fazla pay alma yarışı yüzündenyargılanıyorlar. Halka karşı işlediklerisuçlardan, işkencelerden, katliamlar-dan, ülkemizi emperyalizme satarakvatan hainliği yapmaktan, emperya-lizme köle olmaktan yargılanmıyorlar.Örneğin; 19-22 Aralık’ta hapishane-lerde katliam planı yapanlar, emriverenler içinde olan generalleri yar-gılamıyorlar. Bin operasyon yaptımdiyen Mehmet Ağar’ı yargılamıyor.Sadece Susurluk’tan o da eğer onay-lanırsa 2 sene yatacağı ceza verdiler.Adalet için, temizlik için, hukuk için,demokrasi için yargılıyoruz söylemleriyalandır. 28 Şubatçılardan, İslamcı

Page 32: Yürüyüs 313

332

Yürüyüş

22 Nisan2012

Sayı: 313

KIZILDERE'DEN BAKIRKÖY'E

parti ve kesimlere yönelik saldırılarınintikamı alınıyor. Erdoğan, açıkçagörülen bu niyeti gizlemek için deyine “28 Şubat ile ilgili soruşturma,asla ve asla bir intikam duygusuylayürütülmüyor.” diyerek meydanlardayalan söylemeye devam ediyor.

Oligarşi içi çatışmaların yaygın-laşması ve derinleşmesi, sisteminteşhirini ve devrimci mücadeleyi ge-liştirme açısından uygun ortamlardır.Bu ortamlar, devrimci, ilerici ve de-mokrat bütün kesimlerin, bu çelişkileri

değerlendirerek bu düzenin sömürüdüzeni olduğunu, nasıl bir çıkar çarkıüzerinde yürüdüğünü, adaletsiz ol-duğunu gösterebileceği, düzen par-tilerine ve kurumlarına güvenmeme-leri gerektiğinin anlatabileceği uygunortamlardır. İktidarların demokrasi,hukuk, adalet, temizlik adına açtıklarıbütün davaların oligarşi içi çelişki-lerden ve sömürü pastasından, yö-netimden pay çatışması olduğunuanlatmaya uygun ortamlardır. Amabu ortamlar aynı zamanda, iktidarufku ve iddiası olmayanlar için ye-

deklenmenin, kullanılmanın, alet ol-manın ortamlarına da dönüşebilir.

Oligarşi içi it dalaşı bitmez. Herdefasında da bu it dalaşının faturasınıhalk öder. Doğru bir politika, doğruilkeler geliştiremeyenler, oligarşi içiçıkar çatışmalarında, şu ya da bukesime yedeklenmeye devam ederler.Tehlike buradadır. Bizim tavrımız,bu çatışmada bir tarafa yedeklenmekve taraf olmak olamaz. Tam tersi buçatışmayı kızıştırmak, keskinleştirmekve arttırmak olmalıdır.

Nice Bedellerle kazandığımızTaksim'de kutlayacağımız 1 Mayısyaklaşıyor. 1 Mayıs 1977'den buyana onlarca evladımız bu alanımızınkazanılması için yaşamını feda etti.Şimdi, bu ödediğimiz bedeller son-rasında özüne yaraşır, görkemli bir1 Mayıs kutlamasına hazırlanıyoruz.

Bu mücadele günümüzde şehit-lerimiz ve tutsaklarımız da bizimleolacak. Onlar, bu günün kazanılmasıiçin tereddütsüz en öne atılmışlardı.Onlardan aldığımız güçle adımla-yacağız Taksim'e çıkan yolları. Ama,ondan önce herkesi çağırmalıyız 1Mayıs alanımıza. Bedel ödeyenleri-mize yaraşır, kitlesel ve görkemlibir kutlamayı ancak bu şekilde ba-şarabiliriz.

Önce 1 Mayıs pikniğinde bulu-şacağız. Aynı acıları, aynı sorunlarıyaşayan insanlar olarak aynı sofrayadiz kırmanın coşkusunu yaşayacağız.Bunun için, şehit ve tutsak aileleriolarak, yakınlarımızla beraber bubüyük sofrada buluşmalıyız. Herkesyanında birilerini alarak daha da bü-yütmeli bu sofrayı. Şehitlerimizin,tutsak evlatlarımızın bize bıraktığıen temel görev budur. Onlarsız, amaonlarla, yani manevi olarak onlardanasla kopmadan orada olmalıyız. Eminolun o zaman gerçekten yanımızda,yanıbaşımızda olduklarını daha fazlahissedeceğiz. Çağırdığımız her birinsan onların yerini dolduran ola-

caktır. Mehmet Akif Dalcı ola-caktır, bizim yakınımız olacaktır.Bu duygularla, tüm yoğunluğarağmen ulaşabildiğimiz herkesipikniğimize getirmeliyiz.

Sonra, ellerimizde şehitle-rimizin resimleriyle ve onlarınuğruna şehit düştüğü kızıl bay-raklarımızla 1 Mayıs'ta Tak-sim'de olacağız. Şehitlerimizinölümsüzlüğünü haykıracağız engür sesimizle, en kalabalık kit-lemizle. İşte bu düşüncelerledoldurmalıyız 1 Mayıs Alanı’nı.

Yıllardır tecrite karşı mü-cadelemizi sürdürüyoruz. Tecritekarşı son olarak 1 yıldır sürenbir kampanyamız vardı. Evlatları-mızın sesini her yere taşımaya çalı-şıyoruz. Kayıp evlatlarımızın neredeolduğunu soruyor, kaybedenlerdenhesap soruyoruz. Hasta Tutsakları-mızın serbest bırakılmasını istiyoruz.Bunun yanında yaptığımız dayanışmakampanyalarıyla halkın haklar veözgürlükler mücadelesine kendi cep-hemizden bir katkı sunuyoruz. İştetüm bu çalışmalarımızın birikiminitaşımalıyız pikniğimize ve Taksim'e.

Yaseminlerimizi zulmün elindençekip almanın coşkusunu taşıma-lıyız 1 Mayıs Meydanı’na.

Özgür Tutsaklarımızın o hiçdinmeyen sesini ulaştırmalıyız.

Bu alanı en fazla hakeden şe-

hitlerimizin fotoğraflarını en yük-seklerde taşımalıyız.

1 yıldır, hem ailelerimiz arasındahem de halkla büyütmeye çalıştığımızdayanışmamızı taşımalıyız alana."Grup Yorum Bağımsız Türkiye-ON'ların Türküsü" konseri için yap-tığımız çalışmayı ara vermeden, bü-yüterek sürdürmeliyiz.

Hepimize iş düşmektedir.

Unutmayalım, orada en sevdik-lerimizle; şehit ve tutsaklarımızlabirlikte olacağız. Omuz omuza büyükbir halaya duracağız.

Gelin evlatlarımızla, yakınla-rımızla beraber ON'ların türkü-lerini, mücadele çağrısını kulaktankulağa yayalım.

1 Mayıs'ta Şehitlerimizle,Tutsaklarımızla Taksim'deyiz!

TAYAD’lı Aileler

Page 33: Yürüyüs 313

Halk düşmanı polis "SUÇLU-YOR". Niçin mi?

Halk düşmanı polis devrimcileri;

"Neden, vatanınızı ve halkınızıuğruna ölecek kadar çok seviyorsu-nuz?"

"Neden halkın başına evleriniziyıkıp, onları sokağa atmamıza karşıçıkıyorsunuz?"

"Neden işçinin-emekçinin alın te-rini sömürmemize, karşı çıkıyorsu-nuz?"

"Neden, halkı kandırıp, sağlıktadönüşüm diye halkın sağlık hakkınıgasp etmemize karşı çıkıyorsunuz?..

"Neden adalet arıyorsunuz?" diyesuçlayamayacağı, bunları savunama-yacağı için komplolar hazırlamaya,en demokratik eylemleri bile suç ola-rak göstermeye çalışıyor.

Hazırladığı komplonun içini dol-duramayacağından balkona çıkmak,otobüse binmek bile suç haline geli-yor.

Bakın AKP’nin polisinin suç say-dığı eylemler nelermiş:

Bir; muhasebe bürosuna sıklıklagidip geldiği...

İki; başkalarıyla aynı gün HasanVarlı'ya ait muhasebe bürosuna gitmişolmaktan... ANKARA EMNİYETİDEVRİMCİLERİ SUÇLUYOR!

Ankara emniyeti hemen sonuç çı-

kartıyor; muhasebe bürosuna sıklıklagitmek ve hatta başkaları da muhasebebürosuna gidiyorsa;

“Hımmm, anladım kesin sen keşifyapmaya gittin” diyor!

SORUYORUZ!!!

Hasan Varlı kimdir? Muhasebebürosu olan, bu devletin hukukuylabürosunu açmış bir muhasebecidir.

Bir muhasebeciye gitmek ne za-mandır suç?

Sıklıkla gitmek ne zamandan berikeşif yapma anlamına geldi?

SORUYORUZ!!!

Bir muhasebe bürosuna gidenlerikim belirliyor?

Veya geçelim muhasebe bürosunagidip-gitmeyeceğini; bu ülkede in-sanların nereye gidip, nereye gitme-yeceğini belirleme özgürlüğü bileyok mu?

Günümüzün faşist iktidarı AKP,halk düşmanı politikaları ve uygula-malarıyla 12 Eylül faşizmini bile ge-ride bıraktı. Artık hangi kasaba, hangiavukata, hangi doktora, hangi markete,hangi manava gitmek için bile önceAKP’nin polisinden onay almamızgerekiyor.

Bunu bilelim de yarın biz de “suç”işlemiş olmayalım!

İşbirlikçi AKP'nin Polisi Halk Düşmanlığını Sürdürüyor!

KOMPLO: Bir Kişi, Grup Aleyhine Alınan Gizli Karar Demektir

ABD ABD İŞBİRLİKÇİSİİŞBİRLİKÇİSİ

AKP'NİN;AKP'NİN;HALK HALK

DÜŞMANI,DÜŞMANI,İŞKENCECİ,İŞKENCECİ,

KATİL,KATİL,HIRSIZ,HIRSIZ,

AHLAKSIZ,AHLAKSIZ,FAŞİST, FAŞİST,

KOMPLOCU KOMPLOCU POLİSİNİN POLİSİNİN YALANINA YALANINA

KARŞI KARŞI GERÇEKLER-1GERÇEKLER-1

Yalan Üretme Merkezi Ankara EmniyetiKomplo Kuruyor, Mahkeme Tutukluyor!

Türkiye'de Hukuk Yok mu? Adalet İstiyoruz!

Komplolarla Tutuklananlar Serbest Bırakılsın!

İŞTE GİZLİ KARAR: Demokratik haklarınıza bile sahipçıkmanızı “terörist var terörist” diyerek engelleyeceğiz...

33BAKIRKÖY’DEN 1 MAYIS ALANI’NA

Page 34: Yürüyüs 313

Ayakları havada günübirlik bir-likler, platformlar kurulur. Birliklereşaşaalı, iddialı isimler konulur. Bolimzalı yazılı açıklamalar yapılır. An-cak isimler iş yapmaz. Birliklerin işyapması için, platformların ayaktakalması için, bildirilerdeki sözlerinyerine getirilmesi için emek gerektirir.

Oportünizm emek harcamaz. Bir-likleri devrime, halka karşı sorum-luluğundan, mücadeleyi geliştirmekistediğinden yapmaz; güçsüzlüğün-den yapar. Oportünizm reklamın pe-şindedir.

Onun kendi gündemi, kendi po-litikası yoktur. Burjuvazi bir konuyugündem yapar; onlar burjuvazininbelirlediği gündemin üzerine “fırsat”bulmuşcasına atlarlar. İlkesiz, kuralsızhemen bir birlik, platformu kurarlar.O an için ilkeyi, kuralı tartışacakzamanları yoktur, yoksa fırsat kaçar.

Kurulan birlik içinde örgütlen-melerin birbirlerine karşı sorumlu-lukları yoktur. “Propaganda ve aji-tasyonda serbestlik ilkesi” diyerekherkes kendi reklamını yapmanınpeşine düşer. Reklamlar biter, birlikde biter. Reklamları bitiren burju-vazidir. Çünkü o konuyu gündemyapan burjuvazi olmuştur.

Burjuvazi “kadın cinayetleri”diye açlığın, yoksulluğun, yozlaş-manın sonucu olarak bu düzenin or-taya çıkarttığı sosyal bir olayın üze-rini “kadın cinayeti” diye “erkeğin”üzerine atarak örtmeye çalışıyor.Reformist SOL ve oportünist SOLda burjuvazinin bu politikasına aletoluyor.

Aşağıda bir örnek aktaracağız. “Ev İşçileri Dayanışma Sendi-

kası, Sosyalist Kadın Meclisleri,Tum İGD’li Kadınlar ortak imzasıylayayımlanan açıklamada, ‘Kadın Ci-nayetlerini Durduracağız Platfor-mu’nun işlevini yitirdiği duyuruldu.Platform bileşenlerinden Emekçi

Hareket Partili Kadın-lar’ın plaform işleyişkurallarına etik olma-

yan tutumlar sergilendiği belirtildi.Özeleştirel tutum almayan EHP’liKadınlar’a yönelik eleştiriler, 13Şubat gunu yapılan yazılı açıklamaile kamuoyuyla paylaşıldı. Açıkla-mada şöyle denildi:

“Son dönemde EHP’li arkadaşlarplatformun iç hukukuna aykırı dav-ranışlar içine girmiş, çeşitli tartış-malar yaşanmış ve bu bir tıkanmayayol açmıştır. Platform ilkelerinin vegörevlerinin belli olmasına rağmen,EHP’li kadın arkadaşlar belirlenenilkelere uymamıştır.

1- Platformun ortak kullanılansitesine her bileşenden birer temsil-cinin telefonunun yazılması belir-lendiği halde EHP’li arkadaşlarkendilerinden iki kişiyi yazmışlardır.(Böyle olunca doğal olarak EHP’ninreklamı daha çok yaplmıştır. B. n.)Bu durum basının surekli kendileriylediyalog içerisinde olmasını sağla-mıştır.

2-Her bileşenin birer basınsözcusu olmasına rağmen kendibasın sözculerini platform sözcusuolarak adlandırarak basınla ilişkikurmuşlardır.

3-Siirt’te davası görulen EsinGuneş mahkemesinekatılımınörgutlenme surecinde Ankara’da bu-lunan bazı demokratik kitle örgutle-rinden platform adına maddi katkıalıp platform bileşenlerine bununbilgisini vermemişlerdir.

Platform bileşeni kurumlar olarakbirlikte mucadele etme hukukunaaykırı davranıldığı için bu tarihtenitibaren Kadın Cinayetlerini Dur-duracağız Platformu’nun aynı isimleyurumesinin bir işlevinin kalmadığınıbasına ve kamuoyuna duyuruyoruz.”(3 Mart 2012, Atılım)

Bu birlikte SOL adına tek birşey var mı? Kendi reklamını yapmayarışı var, sorumsuzluk var, hırsızlık

var...

Diyelim ki, yukarıdaki iddiala-rınızın hepsi doğru. EHP’li kadınlariddia ettiğimiz şeyleri yaptı diye birbirliği dağıtmak mı gerekir?

Mücadeleyi hedefleyen bir birlikiçinde herkes gücü oranında emeğiyleyer alır. Ama oportünizm emektençok uzaktır. Yukarıda imzası bulunanörgütleri hiç biriside kendi koyduklarıilkelere, kurallara, alınan kararlaraasla uymaz. Bunun onlarca örneğivardır. Ortak bir eylemde açılacakpankartından atılacak sloganına kadarher şey birlikte belirlenmiştir. Amaonlar alınan kararlara asla uymaz.Kendi pankartını açar, kendi slo-ganlarını atar.

Birliğin dağıtılmasında asıl me-sele yukarıda sayılanlar değildir. An-laşılan o ki, bu “birlik”te EHP’likadınlar kendi reklamlarını yapmakonusunda diğerlerinden daha öneçıkmıştır. Diğerlerinin reklamını yap-ma şansı kalmayınca hiç bir sorum-luluk gözetmeden bozgunculuk ya-pabilmiştirler.

Ne olacak şimdi? ‘Kadın Cina-yetlerini Durduracağız” diyordunuz,kim durduracak?

Yukarıdaki sayılanların hepsi ge-rekçedir. Onlar birbirlerini tanırlar.Saydıkları gerekçeler birliği dağıtmanedeni olamaz. Eğer bir siyaset so-rumsuzluk, ilkesizlik yaparsa en ni-hayetinde o siyaset birlikten çıkartılır.Ama burada mesele ne yapılan hır-sızlık, ne de ilkesizliktir.

Birlik esasında fiilen bitmiştir.Ancak bu “kadın cinayetleri” azal-dağı için değil, burjuvazi tarafındanbitirilmiştir. Kadın cinayetleri burjuvabasının gündeminde eskisi kadar yeralmamaktadır. Doğal olarak hiç birgrubun kendi reklamını yapma şansıkalmamıştır. Eğer burjuva basınıngündeminde hala eskisi gibi yeralıyor olsaydı, oportünizm tüm ilkesizve kuralsızlığına rağmen birbirleriyleo birlik içinde reklam yarışını sür-

Bencillik, Reklamcılık, Fırsatçılık,Bozgunculuk, Sorumsuzluk...

SOL’UN KÜLTÜRÜ OLAMAZ!

34

Yürüyüş

22 Nisan2012

Sayı: 313

KIZILDERE'DEN BAKIRKÖY'E

Page 35: Yürüyüs 313

dürürlerdi.

Reklamlar bitti, SOL’un birliğide bitti.

SOL’un köşe taşlarına gelince:Birlikler elbette sonsuza kadar sür-mez. Uzun vadeli, kısa vadeli, hattatek bir eylem için oluşturulan birliklerde olur.

Ancak birincisi; SOL’un birlik-teki amacı kendi reklamını yapmakdeğildir. Birlikteki amaç mücadeleyigeliştirmektir.

İkincsi; SOL, burjuvazinin tekalternatifidir. SOL burjuvazinin po-litikalarına alet olamaz. SOL kendidiliyle, kendi kültürüyle, kendi po-litikalarıyla vardır. Burjuvazinin po-litikalarına alet olamaz.

Üçüncüsü; Fırsatçılık SOL de-ğildir. Burjuvazinin yarattığı gün-demin üzerine fırsat bulmuşçasınaatlayamaz. SOL emekle, sabırlakendi gündemini kendi yaratır.

Dördüncüsü; SOL halka ve dev-

rime karşı sorumludur. Kendi rek-lamımı yapamıyorum diye bozgun-culuk yapamaz.

Bu değerlerini yitiren SOL’unköşe taşları oynamıştır. Bunu eleş-tireceğiz. Israrla, bıkmadan, usan-madan SOL olmayanı mahkum edipSOL’un değerlerini koruyacağız.SOL’un köşe taşlarının yıkılmasınaizin vermeyeceğiz. Yozlaştırılmayaçalışılan SOL’u yeniden tarif ede-ceğiz. SOL’un köşe taşlarına sahipçıkacağız...

Bir çok kampanyamız, progra-mımız çalışmamız var. Ve hepsi içinayrı ayrı çalışma programları hazır-lıyoruz. Tüm bunların ortak ve de-ğişmez noktası kolektivizme daya-nıyor olmasıdır. Kolektivizm somutolarak kendisini pratiğimizde gösterir.Ama kolektivizm aslında, burjuvaziproletarya savaşında proleteryanınideolojisini yansıtır. Bu yanıyla birideolojinin yansımasıdır. Kolektivizmdevrimciler için çok temeldir. Sos-yalizmin temelinde ortaklık, ortaküretim, birlikte yaşam vardır. Doğalolarak bu çalışma tarzımıza yansı-mıştır.

Kolektivizmin önemi biz dev-rimciler için bu kadar büyük iken,çalışma tarzımızda bu konuda birçokeksikliğe düşebiliyoruz.

Kolektif bir çalışmayla daha hızlıve verimli sonuç almak varken, tekbaşımıza yapıp "Ben böyle iyiyim,tek başıma yavaş yavaş veya bildiğimgibi yapıyorum" diyebiliyoruz. Me-sele sadece o işin yapılması değildir.O işle birlikte devrimciliğimizi vemücadeleyi geliştirmektir. Sosyalizmive güzelliklerini, ortak yaşamı, pay-laşımı bugünden insanlara göstere-bilmek ve onun için mücadeleyi ge-liştirmektir.

Kolektif olarak çalıştığımızda,ürettiğimizde o işte herkesin emeğive yaratıcılığı olacaktır. İnsanlar bir-

birlerini tamamlaya-rak, birbirleri üzerindebir birikim yaratarak,birlikte iş yapmanın

güzelliğini yaratıcılığını ve sorunlarınnasıl çözüldüğünü görecektir. Amatüm bu güzelliklerine rağmen "Baş-kasıyla uğraşacağımıza kendim ya-parım daha iyi" deyip emek harca-maktan kaçıyoruz. Görünümde tekbaşımıza yaptığımız işte, harcadı-ğımız yoğun bir emek vardır. Aslındabu durumun altında kolaya kaçmak,daha fazla emek harcamaktan kaç-mak yoktur. Güvensizlik vardır. Baş-kalarının kendimiz kadar iyi yapa-mayacağı düşüncesi vardır. Bu gü-vensizlik daha fazla emek harca-manın önüne geçer. Başkasının öğ-renebileceğine olan güvensizlik var-dır, yoldaşımıza emek vermemekvardır. Öğrenmesi uzun sürer deyipkestirip atarız. Kendimiz halletmeyeçalışırız. Eğitmeyiz! Aslında bu, de-ğişime inanmamak, kendini değişimekapatmak ve etrafındakileri de ge-liştirmemektir. Halka inançsızlık-tır!..

Kolektif yapılmayan çalışmalar,bir süre sonra insan ilişkilerini dar-altır, örgütlülüğün zayıflamasına yolaçar. Kimse her işi tek başına yapa-maz. Tek başına yapsa bile gerektiğikadar dikkatli ve hızlı yapamaz.Ama örgütlenen komitelerle hemeksikler farklı gözler tarafındandaha iyi çıkartılır hem de iş dahahızlı yapılır. Ve bu sırada, insanlarörgütlü olmanın gerçek anlamını

kavrayarak, iş yapmayı öğrenirler. Paylaşım, ortak çalışma insanların

zaaflarının açığa çıkmasına da sebepolur. Yani aynı zamanda devrimci-liğimizi güçlendirmek, zaaflarımızıaşmak için de kolektivizme ihtiya-cımız vardır.

Eğer daralmak, çabuk yorulmak,umutsuz olmak istemiyorsak kolek-tivizmi büyütmeliyiz. Kitlelere gü-venmeliyiz. 1 Mayıs’ı komitelerleörgütleyeceğimizi söylüyoruz. Tekbaşımıza on binleri, yüz binleriTaksim’e getiremeyiz. Ama 500komite, 1000 komite kurulduğundabunu yapmak imkansız değildir.

İddiamızı büyütmek istiyorsakkolektif çalışmayı örgütlemeliyiz!

Kolektivizmi içinde barındırma-yan çalışmalar gelişime hizmet et-mez. Görünürde sonuca ulaşılmadanemek harcanıyor gibi güzükse de,aslında asıl istenen sonuca ulaşıl-mamıştır. Gereken emek harcanma-mıştır. Dolayısıyla sosyalizme dehizmet etmemiştir.

Sosyalizm kolektivizmi, kapita-lizm bireyciliği-bencilliği savunur.Kolektivizmden uzaklaştığımız nok-tada düzene yaklaşıyoruzdur.

Birlikte çalışmayı öğrenmeli, gü-cümüzü büyütmeliyiz. Ancak ko-lektivizmle daha yaratıcı, daha ve-rimli olabiliriz. Ve kolektivizmi bu-günden hayata geçirebildiğimizdeyeni insanı da yaratmış, sosyalizmibugünden insanlara göstermiş olu-ruz.

İddiamızı Büyütmek İstiyorsakKolektif Çalışmayı Örgütlemeliyiz!

35

22 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 313

BAKIRKÖY’DEN 1 MAYIS ALANI’NA

Page 36: Yürüyüs 313

"Yıkım işleriniz için 7/24 bizimleirtibata geçebilir, usta talebinde bu-lunabilirsiniz. Bina duvarı, fabrikaduvarı, bina, eski ev duvarı, gece-kondu... gibi işleriniz için e-mailgöndererek veya telefon ederek bizeulaşabilirsiniz."

Yukarıdaki ilan bina yıkma ustasıbir şirketin ilanı... AKP sayesindeyeni meslekler gelişiyor, yaygınla-şıyor. Gecekondu yıkma ustalığı dabuna dahil. 7 gün 24 saat hizmetveren kaç kurum, kaç kuruluş var?Hastanede bile doktorlar 5 gün çalışır.

Ama rant çok büyük, birilerininbunu yemesi lazım. Yemeleri içinde halkın evini başına yıkacak birilerilazım. İşte onlar da "yıkım ustası"oluyor. Ve çalışmaları da bu nedenledaha hararetli oluyor...

Ne de olsa Çevre ve ŞehircilikBakanı Erdoğan Bayraktar, talimatıverdi. Türkiye genelinde 7 milyonev yıkılacak. 7 milyon aile, en az 21milyon kişi sokakta bırakılacak. Üs-telik bu sadece ilk etapta hedeflenenrakam. Arkası da var...

14 Nisan 2012 tarihinde yapılanTürkiye Kent Kooperatifleri MerkezBirliği’nin (TÜRKKENT) 24’üncüİlkbahar Semineri'nde konuşan Çevreve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bay-raktar, "Türkiye’de 20 milyon yapıstoku var. 9 yılda 5 milyon konutyaptık. 15 milyon eski konut var.Bunlardan 8-8.5 milyonu bir süredaha idare eder ama 7 milyonu mut-laka yenilenmeli. Bunlar deprem böl-gesinde olan ve dayanıklı olmayanbinalar. Bunların büyük bir bölümüİstanbul, İzmir, Eskişehir, Bolu, Bursagibi deprem kuşağında olan illerimiz.Beklemeye tahammülümüz yok...

Herkesin bu kentsel dönüşümü

kucaklaması lazım. Şimdi bizesiz kentsel değil rantsal dönüşümyapıyorsunuz diyorlar. Rüyayagöre amel etmeyi bırakın artık...

Kentsel dönüşümün içeri-sinde hepimiz pay alacağız. İnşaatsektörü yeniden canlanacak. Yurt dı-şında yaptığımız işlerden çok dahafazla para kazanacağız. Çok dahafazla döviz gelecek. Riskli 7 milyoncivarındaki o salaş, kaçak binayı,20 yıla kadar söküp atacağız." dedi.

Bayraktar, gerçek niyetlerini ko-nuşmanın sonunda itiraf ediyor: "HE-PİMİZ PAY ALACAĞIZ" diyor…"HEPİMİZ DAHA FAZLA KAZA-NACAĞIZ"...

Peki kim bu "hepimiz?"

Halk olmadığı kesin!

Kime konuşuyor Bayraktar?

İnşaat sektöründeki işadamlarınakonuşuyor. Parayı kazanacak olanlarbir avuç asalak burjuva olacak...AKP'nin, IMF ve Dünya Bankasıtalimatlarıyla başını çektiği "KentselDönüşüm" yeni zenginler, yeni Ağao-ğulları çıkartacak...

Hangi mahallede, kime sordular,kime gösterdiler yıkım planlarını veyerine yapacakları yeni binalarınplan projelerini?...

Kimseye göstermediler... Biz dahaevimizin yıkılacağından habersizken,onlar evlerimizin yerine yapılacakbinaların projelerini hazırladılar, iha-lelerini yaptılar ve şirketlere sattılar...İş böyle olunca, halkın evlerden çık-maları için onay beklemeyecekler.

Zaten evi boşaltmak için verdikleri15 günlük süre ve karara itiraz etmehakkının yasal olarak engellenmesiylebirlikte tüm gücü de ellerine aldılar.

Yasa tamam, plan-proje tamam,rant paylaşıldı, yıkım ustaları hazır,iş kepçeyi vurmaya kaldı...

Ve İstanbul'da "Kentsel Dönü-şüm"ün ilk yıkımı Bayrampaşa'da

başladı. Hem de törenle başlattılar.Belediye Başkanı Atila Aydıner vurduilk kepçeyi... Ne güzel bir tören değilmi? Evlerimizin yıkılmasını kutlamaolarak gösteriyorlar. Aymazlığın,utanmazlığın bu kadarına pes...

Ve Bayrampaşa'da 28 konuttanoluşan 6 blok yıkılmaya başlandı...

Hem de depreme dayanıklı yenikonutlar için "kolları sıvamışlar."

1999'da yaşadığımız depreminardından sergiledikleri bu “hız vekararlılık” gösterisi ikiyüzlülüktürr.

10 yıldır deprem vergisi diyerekhalktan topladıkları toplam 40 milyarıotoyol yapımına harcamışlardı.

Deprem vergisiyle otoyol yapan,evlerinden söküp attığı halka ev ya-pacak mı?

Belediye Başkanına sorarsanızyapacaklar: "Yıkılan binanın yerinedepreme dayanıklı, otoparkı, asansörüolan 12 kattan oluşan toplu konutlarinşa edilecek ve 28 aile bu konutlarataşınacak."

Yeni evlere taşıdığı halktan paraalacaklarını söylemiyorlar ... Halkıborçlandıracaklarını ve gasp ettikleriarsaları tekellere peşkeş çekeceklerinisöylemiyorlar. Daha önce müstakil,bahçeli evinde oturanları küçük apart-man katlarına hapsedeceklerini söy-lemiyorlar. Asansörü zaten olmakzorunda ama o reklamını yapacağıiçin sayıyor: "asansörü olan..." Halkınarabası olmayabilir ama otoparkı ola-cak...

Halkın ağzına bir parmak bal ça-larak, arılarıyla birlikte kovanı gö-türüyorlar. Bunların hepsi düzmecebir oyundur! Gerçekler, 7 milyonevin yıkılacağı ve tüm halkın borç-landırılacağıdır...

Bunun için geç olmadan örgütle-nelim. Dozerler kapımıza gelmedenbirlik olalım... Gücümüz Birliğimiz-dir!

7 Milyon Ev Yıkılacak, En Az 21 Milyon YoksulEvsiz Bırakılacak Bu Büyük SaldırınınKarşısına Büyük Bir Güçle Dikilelim!

Örgütlenelim!

336

Yürüyüş

22 Nisan2012

Sayı: 313

KIZILDERE'DEN BAKIRKÖY'E

Page 37: Yürüyüs 313

Her anımızda kapitalist düzeninsömürüsü, yozlaştırma ve düşünce-lerimizi teslim alma politikaları ilekarşı karşıyayız. Bu saldırılara kar-şı direniyor, mücadele ediyoruz. Mü-cadelemizde ideolojimiz, şehitlerimizve tarihimiz bize güç veriyor, kıla-vuzumuz oluyor. Görev ve sorum-luluklarımızı yerine getirmek için ça-lışıyoruz. Doğru yaptığımız işlermoralimizi arttırıyor, hatalı, eksikyaptığımız işlerden ders çıkararak,yeni bilgiler edinerek savaşıyoruz. Buşekilde büyüyor, gelişiyoruz.

1 Mayıs kavga günüdür. Tümhalk kesiminin istek ve özlemlerinihaykırdığı, şehitlerimizi andığımızmücadele günüdür. Yalnız işçilerindeğil köylülerin, esnafların, gençle-rin, öğrencilerin, işsizlerin... alanlardaolduğu bir gündür. 1 Mayıs yalnızbayram günü değildir. 1 Mayıs'ta eğ-lenmek, anlam ve öneminin dışındahareket etmek, yozlaşmanın göster-gesidir. Taleplerimizle, şehitlerimiz-le, tutsaklarımızla, sloganlarımızla,tek tiplerimizle yine o alanda olacakve 1 Mayıs'a sahip çıkacağız.

Bu yılda Dev-Genç 1 Mayıs'taTaksim'de, alanlarda olacak. Gen-çliğin taleplerini ve isteklerini hay-kıracak, hesap sorma bilincini 1 Ma-yıs Alanı’na taşıyacak. Parasız, bi-limsel, demokratik bir eğitim,YÖK'ün kaldırılması, sınavsız, ge-lecek kaygısı duymadan yaşama is-teklerini dile getirecek.

1 Mayıs Alanı’nın kazanılmasıiçin verilen mücadelelerde hep ön saf-ta yer aldı devrimci gençlik. Çatıştı,

direndi işbirlikçi oligarşinin saldırı-ları karşısında işçi sınıfı ile omuzomuza mücadele etti. Bu aslındadevrimci gençliğin kendisini sınır-lamadığının, bağımsızlık ve sosya-lizm savaşı verdiğinin göstergesidir.Güvencesiz çalışmadan, sağlık hak-kının gaspına, kıdem tazminatından,köylülere verilen düşük taban fiyat-lara kadar ülkemizde yaşanan tümadaletsizlikler devrimci gençliğinde sorunudur. Devrim mücadelesininsıra neferi olan devrimci gençlik, buyılda halkıyla omuz omuza taleple-rini haykıracak.

1 Mayıs'ın içeriği boşaltılıp, yoz-laştırılmak isteniyor. Emperyalizm veoligarşi 1 Mayıs'ı eğlence, bayram ha-vası içerisinde kutlanması için türlüyöntemler deniyor. İşçilerin ve onlarısömüren burjuvaların kardeşliğin-den, iki sınıf arasında barıştan, bir-liktelikten bahsediyor sürekli. Yalnızişçilerin 1 Mayıs'ta alanlara çıkabi-leceği, öğrencilerin, köylülerin, tümhalkın 1 Mayıs'ta alanlarda olama-yacağı demogojisini yapıyor. Böylecehalkın arasında ayrım yaparak, hal-kı ayırmaya, örgütlenmesini engel-lemeye çalışıyor. Ancak tüm bu söy-lemlerin boşa çıktığını 1 Mayıs'ın veTaksim'in kazanılmasında verilenmücadeleden ve alanlara çıkan yüz-binlerden görmekteyiz. Dev-Genç'inbu birliktelikte, dayanışmada oyna-dığı rol ayrıca değinilmesi gereken birnokta. Çünkü reformizmin ve opor-tünizmin kaypak tavırları, mücade-le kaçkınlığı yaptığı sırada barikat ku-ran, gençliğin taleplerini, özlemleri-

ni alana taşımak için çatışan Dev-Genç'liler olmuştur. Bu anlamdaDev-Genç her 1 Mayıs'ta halkının ya-nında, direniş safında olmuştur, ol-maya devam etmektedir. Bu uğurdaşehitler vermiştir. Bu anlamıyla gen-çleği halkın mücadelesinden tecritetme, ayrı tutma çabalarına kendi ta-rihi ile cevap veriyor Dev-Genç.

Alanda Taksim Anıtı’na asılanDev-Genç pankartı, bu mücadeledegençliğinde yer aldığı ve safınıntüm emekçi halkımızın yanı oldu-ğunu söylemektedir. 2012 1 Mayı-sı’nda yine canımızla, kanımızla ka-zandığımız Taksim'de olacağız. Gen-çliğin “Parasız Eğitim, Sınavsız Ge-lecek” talebini 1 Mayıs alanındahep birlikte haykırmak için 1 Mayıs'taHalk Cephesi kortejinde Taksim'deolalım. Bu talep tüm gençliğin, sı-navlar ve parasızlık nedeniyle oku-yamayan milyonlarca gencin talebi-dir. Bunun için daha kitlesel olalımve gençliği, Dev-Genç'in gücünüdüzene gösterelim, hesap soralım. 1Mayıs'ta umudu Taksim'e taşıyalım.Şehitlerimize verdiğimiz sözümüzüyerine getirmek için çalışalım. Dev-Genç'liler olarak; bedel ödeyerekkazandığımız 1 Mayıs alanını kitle-selliğimizle süsleyelim.

37

22 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 313

BAKIRKÖY’DEN 1 MAYIS ALANI’NA

Gençlik Federasyonu’ndan

Tüm İşçi, Öğrenci, İşsiz, Köylü Gençler:

1 Mayıs’ta Dev-Genç Ruhuyla Alanlara, Hesap Sormaya!

Ülkemizde Gençlik

Page 38: Yürüyüs 313

AKP, sağlıktan sonra eğitim sisteminitamamen özelleştirmeye tamamen çalı-şıyor. Halihazırda eğitimin paralı oldu-ğu ülkemizde, özel okulların varlığıdaha da artırılmaya çalışıyor. AKP, yok-sul halk çocuklarına okul kapısını ka-patmak için çalışmalarını artırıyor.

OECD ve IMF’nin verdiği 2011 ve-rilerine göre Türkiye’nin eğitim siste-minin %3’ü özel okullardan oluşuyor.%97’i ise devletin elindeki eğitim ku-rumları… Emperyalist ülkelerin örgüt-lenmeleri olan OECD ve IMF bu araş-tırmayı sadece Türkiye için değil, dün-ya geneli için hazırlamış. Bu ayrıntılı ista-tistik çalışmasında “3 yaş üstü okul ön-cesi eğitim”den başlayarak, üniversite ha-riç tüm eğitim hayatı boyunca bir öğrenciiçin harcanan para miktarı belirlenmiş.

Buna göre Türkiye’de bir öğrenci içinharcanan yıllık para 1,396 dolar imiş.Öte yandan Maliye Bakanı MehmetŞimşek bu rakamı 2.500 lira olarakaçıklıyor. Bu araştırmayı neye göre, ki-min üzerinden yapmışlar belli değil.Zira, bu parayı nereye ödediklerini bil-miyoruz. Yoksul halkımızın böyle bir eği-tim parası almadığını biliyoruz. Eğer ver-dikleri kitapları vs. söylüyorlarsa, onla-rı bizden aldıkları vergilerle hazırladık-larını da iyi biliyoruz.

Devlet, halk çocuklarının eğitimiiçin cebinden 5 kuruş dahi çıkarmaz. Mil-li Eğitim Bakanlığı’nın 2011 yılı bütçe-si 39 milyar 169 milyon TL’ydi. San-mayın ki bu paranın tamamı öğrencile-rin eğitim ihtiyaçları için harcanıyor. Bu-nunla ilgisi yoktur. Bu para, eğitim ala-nında çalışan tüm personelin maaşları-nı da kapsamaktadır. Kamu emekçileri-nin %48’inin eğitim alanında yer aldığıgerçeğinden hareket edersek, bütçeninnereye harcandığı daha da netleşecektir.

“2012 MEB Bütçesinin %71’inioluşturan 27 milyar 707 milyon TL sa-dece personel giderleri için ayrılmıştır…2012 yılı için sosyal güvenlik devlet pri-

mi giderleri MEB bütçesinin%11,5’ini (4 milyar 523 milyonTL) oluşturmaktadır… Mal ve hizmetalımları için ayrılan miktar ise MEBbütçesinin %8’ini oluşturmakta, sa-dece 3 milyar 73 milyon TL ile sı-nırlı kalmaktadır.” (Eğitim-Sen, 2012Yılı Eğitim Bütçesi Temel İhtiyaçla-rı Karşılamaktan Uzaktır!,10.12.2011)

Buradan da anlaşılacağı üzere, za-ten yapmaları gereken harcamaları ya-pıyorlar, öğrencilerin eğitimi içinözel bir harcama yapmıyorlar.

Peki OECD ve IMF’yi böylesinebir araştırma yapmaya iten nedir?

Emperyalizm daha fazla sömürüiçin her türlü hakkımıza, rızkımızagöz dikmiştir. Ve bunun için yeni sö-mürgesi olan ülkelerin işbirlikçi yö-netimlerine talimatlar yağdırmaktadır.AKP de buradaki görevini başarıylayerine getirmektedir.

AKP, eğitimin özelleştirilmesiiçin ilk adımları atmaya başlıyor.

Bir TV programında Maliye Ba-kanı Mehmet Şimşek, “Özel okulla-rın eğitim sistemimizdeki payı yüzde2 düzeyinde. Bunun yüzde 20’lere çık-ması lazım.” dedi.

Bunu nasıl yapacaklarını ise şöy-le anlattı:“Bakın, örneğin ilköğre-timdeki bir öğrencinin bize yıllıkmaliyeti diyelim ki 2 bin 500 lira. Öğ-renci başına 1500 lira versek, duru-mu müsait olan vatandaşımız üstünebir miktar daha koyup çocuğunuözel okula gönderse diye düşünüyo-ruz. Verdiğim 1500 liralık katkıyla va-tandaş çocuğunu özel okula gön-derme yolunu seçerse o zaman bizimyükümüz azalmış olur. Her ilköğre-tim öğrencisi başına 1000 lira dev-letin kasasında kalır. Onu da eğitimaltyapısını daha da iyileştirmeyeyönlendirme şansı yakalarız.”

Eğitim Özelleştirilecek; Okullar Şirket,Öğrenciler Müşteri Olacak! Peki Biz Ne Yapacağız?

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz de varız!

Liseliyiz Biz

38

Yürüyüş

22 Nisan2012

Sayı: 313

KIZILDERE'DEN BAKIRKÖY'E

Page 39: Yürüyüs 313

Liseliyiz BizSöyledikleri tamamen yalandır. Hiçbir öğrenci için 2500

lira harcamıyorlar ki, 1500 lira versinler.

Konya’daki Vali İhsan Dede İlköğretim Okulu’nda 7.sınıf öğrencilerine okulun 2. katındaki pencerenin cam-larını sildiren sadece okulun müdürü müdür? Bu ve ben-zeri olayların pek çok okulda yaşandığı biliniyor. Öğ-renciler ve aileleri temizlik işçisi olarak, hem de ücretsizbir şekilde kullanılmaktadır. Bunlar AKP’nin bilgisi da-hilinde yapılmaktadır. Öğrencilerin emeğini sömürmek içinyeni 4+4+4 yasasını getirenler, bize camları sildirenler,“Öğrenci başına 1500 lira vereceğiz” derken doğru mu söy-lüyorlar? Kesinlikle hayır!

Dershanelerin özel okul haline getirileceği açıklamalarıda geçtiğimiz günlerde yapıldı. Asıl amaç üniversite sınavınınkalkması da değildir. Öğrenciler yatırım aracı olarak görü-lüyor. Üzerlerinden ne kadar kar edileceği hesaplanıyor.

Bahçeşehir Kolejleri kurucusu ve Başkanı Enver Yü-cel, 15 Nisan 2012 tarihli HaberTürk gazetesinde yaptı-ğı röportajda şunları söylüyor: “Türkiye de dünyada birülke. Dünyada eğitim özelleştiriliyorsa Türkiye’de de özel-leşecek. Dilerim Türkiye inovatif olur ve gecikmeyiz…Bahçeşehir Kolejleri’nde ortalama maliyet (öğrenci ma-liyeti) 6-7 bin doları bulur. Bunu Türkiye geneli için söy-lüyorum. Tabii İstanbul daha yüksek.”

Maliye Bakanı’nın bir öğrencinin maliyetiyle ilgili yap-tığı açıklamayı eleştiren Yücel, “Harvard’daki eğitimlestandart bir üniversite aynı mı?” diye soruyor. Özelokulla devlet okulu arasında eğitim farkı vardır diye iti-raf ediyor yani.

YATIRIMCIYA verilecek teşvik ile, özel okul açma-sı sağlanacak. Öğrenci başına 2500 veriyorum zaten, bunu1500 yapayım, aileye direk 1500 vereyim, aile bunu al-sın, geri kalan 1000 lirayı da cebinden ödesin ve özel okul-lara göndersin çocuğunu diyor. Maliye Bakanı’nın 1500lira verileceğini söylemesi sanki bir lütuf yapılıyormuş gibisunuluyor. Aksine öğrenci başına 1000 lira daha para gasp

ediyorlar… Zaten kimsenin 2500 lira verdiği yokken, 1000lira daha fazla sömürecekler.

Tekellere teşvik fonu açılıyor, halka ise cebinden paraödeyerek çocuğunu okutması dayatılıyor.

Sınav sistemini de bununla bağlantılı olarak daha faz-la karlı hale getirmenin yollarını düşünüyorlar. Milli Eği-tim Bakanı Ömer Dinçer, “sınav sistemi öğrenciyi stre-se sokuyor, tek sınav yapalım” diyordu, şimdi de “Ran-devu sistemi getireceğiz. Öğrenci gidecek, birbirine eş-değer olan bu sınavlara katılacak. Diyelim haziranda ha-zır değilse eylülde girecek, eylülde düşük not aldıysa şu-batta girecek. Hangisinde başarılı puan aldıysa onu kul-lanabilecek. Bu çocuklarımızın üzerindeki stresi azalta-cak, dershanelere olan talebi de azaltacak. Kabul siste-mi için altyapımız henüz yeterli değil. Zaman içinde in-şallah.” diyor. (15.04.2012 tarihli HaberTürk)

Madem her halükarda öğrenciyi üniversiteye soka-caksınız o zaman neden sınav yapıyorsunuz?

Dinçer, kendi söyledikleriyle, daha aynı cümle içindeçelişiyor.

Artırılan sınavlarla öğrenci daha fazla sömürülüyor as-lında. Ve daha fazla strese sokuluyor. Sanki hak vermişler,sanki öğrenci rahatlatılmış gibi konuşuyorlar… Bu sınavlarınparası kimin cebinden çıkacak? Yine öğrenciye ödetecekler…

Sınavlar devlet için para kazanma aracıdır. Üniversi-telere alınacak öğrenci sayısı nihayetinde bellidir. Çün-kü öğrenci sayısı ile üniversitelerin öğrenci kapasiteleribirbirine denk değildir. Bu yüzden herkesin üniversite oku-yacağının söylenmesi yalandır. Amaç gelecek umutları-mızla oynayarak para kazanmanın hesaplarını yapıyorlar.

Sonuç olarak, AKP’nin tüm girişimlerinin amacı eği-timi daha fazla paralı hale getirmek, hatta tamamen özel-leştirmektir. İlk etapta eğitimin %20’sini emperyalizmintalimatlarıyla özelleştirecekler. Çalınan, gasp edilen halkçocuklarının eğitim hakkıdır. Ya direneceğiz ya sömü-rülmemize izin vereceğiz.

Dünden bugüne umudun taşıyıcısı olarak yürüyor ge-leceğe Liseli Dev-Genç"liler. Ama içinde bulunduğumuzdüzen, eğitim sistemiyle, sınav sistemleriyle, yozlaştır-ma politikasıyla umutsuzlaştırmaya çalışıyor. Bugün ya-rattıkları sınav sistemiyle bizleri intihara sürükleyen buadaletsiz düzenin eğitim sitemidir. Soner Semih Sipahi-ler sadece 3 saatlik bir sınav yüzünden intihar yolunu seç-miştir. İntihar etmek çözüm değil, çaresizliktir. Çaresiz-liği yaratanda bu düzendir. İşte bizi katledenler, türlü tür-lü sınav sistemlerini önümüze koyarak,bizleri gelecek-sizleştirmek için her yolu deniyorlar. Çaresiz değiliz. ÇareLiseli Dev-Genç"lilerdedir. Çare örgütlenmektedir.

Bizler geleceksiz değiliz. Geleceğimizin yaratıcıları

Liseli Dev-Genç"liler yarınlarına sahip çıkıyorlar. Umu-du büyüttüğümüz şu günlerde bizi intiharlara sürükle-yenlere, geleceksizleştiren, yozlaştıran ve umutsuzlaştı-ranlara inat umudu büyütmeye, tarihimize, şehitlerimi-ze sahip çıkmaya devam ediyoruz. Çünkü gelecek Lise-lilerin elindedir. Yarının mimarları olan bizlerdedir. 30Mart-17 Nisan"ın yaratıcıları Mahirlerden, Sabolardan öğ-rendik umutsuz olmamayı. Umudu büyütmek demek mü-cadeleyi de büyütmek demektir. Mücadeleyi büyütecekolanlar Liseli Dev-Genç’lilerdir. Mücadeleyi büyütme-nin tek yolu da örgütlenmekten geçiyor. Çünkü örgütlühalk yenilmezdir. Örgütlülüğümüzle bu düzeni, çürümüşeğitim sistemiyle birlikte yıkacağız.

İntihar etmek çözüm değil, çaresizliktir! Çare örgütlenmektir!

39

22 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 313

BAKIRKÖY’DEN 1 MAYIS ALANI’NA

Page 40: Yürüyüs 313

Ülkemizde Gençlik

Gülşah Işıklı ve Meral Dönmez, 2Aralık 2011 tarihinde Kocaeli’de biravukatlık bürosunun penceresinden“Füze Kalkanı Değil DemokratikLise İstiyoruz” yazılı pankart astıklarıiçin Kocaeli polisinin saldırısına uğ-ramış ve 3 günlük bir gözaltından son-ra hukuksuzca tutuklanmışlardı.

Gülşah ve Meral'in yargılandığı da-vanın ilk duruşması 18 Nisan günü İs-tanbul Çağlayan Adliyesi'nde görüldü.

Dev-Genç'liler, duruşma öncesin-de Çağlayan Adliyesi'nin 6. katından"Parasız Eğitim İstedikleri İçin Tu-tuklanan Gülşah ve Meral Serbest Bı-rakılsın-Gençlik Federasyonu" yazı-lı pankart astılar. Pankart asıldıktansonra Dev-Genç'li Erdem Hanoğlugözaltına alındı.

Aynı gün Bursa'da da, İnönü Cad-desi ve Kemal Bengü üzerindeki üstgeçide “Gülşah Ve Meral Serbest Bı-rakılsın! Gençlik Federasyonu” pan-kartı asıldı. Bir süre asılı kalan pan-kart polis tarafından alındı.

18 Nisan günü görülen duruşmaöncesinde, Gülşah ve Meral’i sahip-lenmek için Dev-Genç’liler, pankartaçarak Adliye önünde basın açıkla-ması yaptılar. Açıklamanın ardından,Dev-Genç'liler mahkeme sonuçlana-na kadar Adliye önündeki bekleyiş-lerine devam ettiler. Duruşma so-nunda Gülşah ve Meral tahliye edil-meyerek, mahkeme 30 Temmuz2012'ye ertelendi.

Dev-Genç’liler Gülşah veMeral’in Serbest Bırakılmasıİçin Pankart Astılar

Dev-Genç’lilerin “Füze Kalkanı

Değil Demokratik Lise İstiyoruz”kampanyası kapsamında 2 Aralık2011 tarihinde Kocaeli’de Sabri Ya-lım Parkı karşısındaki bir avukatlıkbürosundan pankart asan iki Dev-Genç’linin; Gülşah Işıklı ve MeralDönmez’in tutukluluğu 4 ayı geçiyor.

“Füze Kalkanı Değil DemokratikLise İstiyoruz” yazılı pankart açtıkla-rı için tutuklanan Gülşah ve Meral içinDev-Genç’liler, İstanbul, İzmir, Edir-ne ve Çanakkale’de eylem yaptılar.

İstanbulDeve-Genç’liler 12 Nisan günü

Beşiktaş Yıldız’da bulunan üst ge-çitten “Parasız Eğitim Sınavsız Ge-lecek İstedikleri İçin Tutuklanan Gül-şah ve Meral Serbest Bırakılsın -Gençlik Federasyonu” yazılı pankartastılar, ayrıca kuşlama yapıldı. 5 da-kika asılı kalan ve halkın ilgisini çe-ken pankart sivil polisler tarafından in-dirildi.

İzmirBornova-Manisa kavşağına “Va-

tansever Öğrenciler Gülşah ve MeralSerbest Bırakılsın!” yazılaması yapanDev-Genç’liler, 5 Nisan günü de EgeÜniversitesi’nin İletişim ve Edebiyatfakültelerinde “Parasız Eğitim Sı-navsız Gelecek Hakkımız, İstiyoruzAlacağız!” kampanyasının afişinden40 tane astılar.

Edirne14 Nisan günü Edirne’de Dev-

Genç’liler, Gülşah ve Meral’in tahli-ye edilmesi için oturma eylemi yap-tılar.

Eylemden önce yapılan açıkla-mada, Gülşah Işıklı’nın beynindeki tü-mörün işkenceciler tarafından tehditunsuru haline getirildiği ve Işıklı’nınhenüz iddianamede açıklanmadığıhalde ve anayasal hakkı olmasınarağmen okulundaki sınavlara girme-si engellenerek eğitim hakkının gaspedildiği anlatıldı. Dev-Genç’liler,“Biz devrimci, vatansever, ilericigençler bu katliama, baskılara, iş-kencelere izin vermeyeceğiz. Gülşahve Meral arkadaşlarımızı yalnız bı-rakmayacağız. Onlar bugün haklı ta-leplerini dile getirdikleri için tutuk-landılar. Bizler ise onları faşizmin elin-den alacağız. Tüm halkımızı 18 Ni-san’da İstanbul Çağlayan Adliye-si’nde yapılacak olan duruşmaya des-tek olmaya çağırıyoruz.” dediler.

Açıklamadan sonra üzerinde Kan-dıra T Tipi Hapishanesi yazan kar-tondan yapılmış maket bir hücreyeGülşah ve Meral’i temsilen giren 2Dev-Genç’li, halka onların yazmış ol-duğu mektupları okudular. Oturma ey-lemine geçen Dev-Genç’liler türkülerve marşlar söylediler. Sloganlarınatıldığı eylemde 100 adet bildiri de da-ğıtıldı.

ÇanakkaleDev-Genç’liler, Çanakkale Bi-

ga’da 11 Nisan günü civar köylerin veBiga halkının yoğun olduğu pazar ye-rinde bildiri dağıttılar. 180 bildirininhalka ulaştırıldığı çalışmada, esnaflayapılan konuşmalarda okulların tica-rethaneleştirildiği anlatılarak, vatan-sever Dev-Genç’liler Gülşah ve Me-ral’in füze kalkanı yerine demokratik

Vatansever Gençlik Yargılanamaz!Gülşah Ve Meral’e Özgürlük!

Çağlayan Adliyesi İçi Çağlayan Adliyesi Önü

40

Yürüyüş

22 Nisan2012

Sayı: 313

KIZILDERE'DEN BAKIRKÖY'E

Page 41: Yürüyüs 313

Ülkemizde Gençlik

lise istedikleri için tutuklu olduklarısöylendi.

Gülşah Işıklı’nın sınavlarına gir-mesinin engellendiğini bu yüzdeneğitim hakkının gasp edildiğini an-latan Dev-Genç’liler, aynı gün KapalıÇarşı önünde yapılacak olan eylemekatılım çağrısında bulundular.

Kapalı çarşı önünde yapılan ey-lemde, Gülşah Işıklı’nın beynindetümör olduğu belirtilerek, bunun iş-kenceciler tarafından tehdit unsuru ha-line getirildiği, sürekli hakarete ve iş-kenceye maruz kaldığı söylendi. Eği-tim-Sen’in de destek verdiği eyleme60 kişi katıldı.

“MüvekkillerimizinÇağrısına ve TalebineSahip Çıkıyoruz!”

Halkın Hukuk Bürosu (HHB), 18Nisan’da görülecek olan duruşmaöncesinde bir açıklama yaparak, Gül-şah ve Meral’in tutuklanmalarına se-bep olan "Füze Kalkanı Değil; De-mokratik Lise, Parasız Eğitim, Ba-ğımsız Türkiye İstiyoruz" talebinekendilerinin de sahip çıktığını belirt-tiler.

Açıklamada, “Meral ve Gülşah,başta Anadolu halkları olmak üzere,

tüm dünya halklarının geleceği ve öz-gürlüğü için düşüncelerini ifade etmekisterken tutuklanmışlardır. Düşünce-lerine de, eylemlerine de, taleplerinede sahip çıkıyor, bu bilinçle tüm hal-kımızı ve meslektaşlarımızı duruş-maya katılmaya çağırıyoruz.” denil-di.

GeleceğimizSınavlar da DeğilÖrgütlü Gücümüzdedir!

İstanbul’da Liseli Dev-Genç’liler,“Parasız Eğitim Sınavsız GelecekHakkımız İstiyoruz Alacağız” kam-panyası kapsamında 13 Nisan günüsabah okula giriş saatinde Şişli En-düstri Meslek Lisesi’nin girişindekiduvara “Geleceğimiz Sınavlarda De-ğil Örgütlü Gücümüzdedir - GençlikFederasyonu” yazılı pankart astılar.Sınav sisteminin kaldırılması içinmücadele çağrısında bulunan LiseliDev-Genç’lilerin pankartı öğrencilertarafından ilgiyle karşılandı.

17 Nisan günü de Liseli Dev-Genç’liler, Şişli'deki Cevahir AlışVeriş Merkezi önünde imza masasıaçtılar.

Aynı gün Galatasaray Lisesi önün-de de anket çalışması yapıldı. Dev-

Genç’liler, öğrencilerle sınav siste-miyle ilgili anket yaptılar. 35 tane an-ket doldurulduktan sonra, Galatasa-ray Lisesi önünden başlanarak, Tak-sim Tramvay Durağı’na kadar bildi-ri dağıtımı yapıldı. Anket sonuçları,öğrencilerin parasız eğitim ve sınavsisteminin kaldırılmasını istedikleri-ni; çünkü sınav sisteminin öğrenci-lerde stres ve bencillik yarattığını dü-şündüklerini gösterdi.

Vatanı SatanlarVatanseverleriYargılayamaz

İzmir’de “Füze Kalkanı DeğilDemokratik Lise İstiyoruz" kam-panyası çerçevesinde Buca ForbesCaddesi’nde 13 Kasım 2011 tarihin-de çadır açan dört Halk Cepheli göz-altına alınmıştı.

Yusuf Dut, Emir Öztürk ve CanBektaş Şahin hakkında İzmir 10. As-liye Ceza Mahkemesi’nde açılan da-vanın 18 Nisan 2012’de görülen du-ruşmasında hakim, bu olayda pan-kartların olduğu, bu yargılamayı özelyetkili mahkemelerin yaptığını söy-leyerek, dosyayı özel yetkili mahke-meye sevk etti.

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) önünde, işini geri al-mak için başlattığı direnişini sürdüren Cansel Malatyalı,17 Nisan günü, 59. günündeki direnişini 24 saatlik çadırdirenişine çevirdi.

Basın açıklaması yaparak çadır kuran Malatyalı ile di-renişi desteklemek için orada bulunan Halk Cepheliler,Dev-Genç’liler ve Devrimci Mücadele Mühendisler Mi-marlar davul zurna eşliğinde halay çektiler. Bu sırada İMOGenel Merkez Yönetimi’nden Züber Akgöl, arabasını oto-parktan çıkartmak bahanesiyle arabayı kitlenin üzerine sür-dürdü.

Akgöl, arabayı durdurması için konuşmaya giden

Devrimci Mücadelede Mühendis Mimarlar’dan birdevrimciye vurarak saldırdı. İMO çalışanları, bir Dev-Genç’liyi de dövmek amacıyla İMO binasına sok-maya çalıştılar. Ancak Dev-Genç’lilerin sahiplenmesi

sonucunda başarılı olamadılar. İMO’da çalışan bir teknikpersonel, polis çağırma tehdidinde bulunurken; diğer İMOçalışanları da çadırın demir sopalarıyla Halk Cephelile-re ve Cansel Malatyalı’ya saldırdı.

Öte yandan bina içerisinden ellerinde sopalarla gelenbir grup İMO çalışanların binadan çıkmaları Halk Cep-heliler tarafından engellendi. Cansel Malatyalı ve HalkCepheliler, direniş türküleri ile halaylar çekerek eylemedevam ettiler.

Ankara Halk Cephesi, yapılan saldırıyı protesto etmekiçin 18 Nisan’da İMO Genel Merkezi önünde olacağını du-yuran bir açıklama yaptı.

İstanbul Kocaeli İzmir

Tahammülsüzlük Örgütlülüğedir! Saldırı Saldıranları Vuracaktır!

41

22 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 313

BAKIRKÖY’DEN 1 MAYIS ALANI’NA

Page 42: Yürüyüs 313

442

Yürüyüş

22 Nisan2012

Sayı: 313

KIZILDERE'DEN BAKIRKÖY'E

14 Nisan tarihli Birgün gazete-sinde Grup Yorum ile yapılan bir rö-portaj yayınlandı. Röportajı yapanSerbay Mansuroğlu. Mansuroğlu’nunkim olduğuna baktık. BirGün Gaze-tesi'nde Muhabir. “Sosyalizm, sokak,abi ve ablalarını, arkadaşları ile ça-lıştığı gazetesini sever”miş. RöportajBağımsız Türkiye, “On’ların Türkü-sü” konserinden bir gün önce yayın-landı.

Grup Yorum konserine katılanherkes bilir ki, Grup Yorum konserisadece bir konser değildir. Bu yanıylaülkemizde değil, dünyada ikinci birörneği yoktur. Sol, muhalif bir ga-zetenin yaptığı röportajda burjuvabasından farklı olarak konseriniçeriğine, anlam ve önemine ilişkinsorular sormasını beklersin. Evet birfarklılık var ama bu fark, konserinamacına hizmet eden, mücadeleye,sola, halka karşı sorumluluk duyanbir fark değil. Tersine provokasyonamaçlı, hazımsız, etkili olabilecekbelli kesimlere konsere katılımı en-gellemeye çalışan bir roportaj.

Serbay Mansuroğlu hakkında in-ternette yazılan bilgilerin içinde “abive ablalarını sever” yazıyordu. “Abive ablalar”ından kastedilen eski DYkalıntısı bugünkü ÖDP’lilerdir. “Abive ablalar”ın tarihi tasfiyecilik, inkarüzerine kurulmuştur. 12 Eylül önce-sinde sol içi çatışmada onlarca dev-rimcinin katledilmesinden sorumlu-durlar. 12 Eylül faşizminin hapis-hanelerinde direnmeyip hazırola dur-muş, mahkemelerinde "Biz örgütdeğiliz dergi çevresiyiz" diye nedametgetirmişlerdir. Devrimin, sosyalizmintüm değerlerini reddetmişlerdir. Amayine de sol’a “abilik” yapmaya kal-kışmaktan vazgeçmemişlerdir.

“Abi ve ablaları” tam da kendi-lerinden beklenen bir muhabir ye-tiştirmişler. Mansuroğlu “abilerine”yakışanı yapmış.

Mansuroğlu’nun röportajı BDPtabanı ile Halk Cephesi’ni karşı kar-

şıya getirmek için provokasyon amaç-lı yapılmıştır.

Röportajda provokasyon, hazım-sızlık, sorumsuzluk, çarpıtma herşey var.

Mansuroğlu’nun hazımsızlığı rö-portajın başlığında kendini gösteriyor.

"Hapishane şarkıcıları" diyor Man-suroğlu. Güya Grup Yorum'u kü-çümsüyor. Sizin çapınız yetmez ona.Grup Yorum'u dünya tanıyor. İşçisi,köylüsü, memuru, esnafı, gençliği...halkımız tanıyor Yorum’u. Yorumhalkın şarkıcılarıdır. Devrimin şar-kıcılarıdır. Bu benzetme burjuvazinin,Yorum düşmanlarının benzetmesidir.

Evet, Yorum’un 27 yıllık tarihindehapishaneler hiç eksik olmamıştır.Her dönem üyelerinden birisi hapis-hanelerde olmuştur. Her albümündehapishanelerle ilgili bir şarkısı daolmuştur. Çünkü ülkemiz hapisha-neleri faşizmin karşısında hazır olageçip teslim olanlarla değil, teslimolmayan, direnen, hapishaneleri dev-rimin okulu haline getiren devrim-cilerle anılır. Onun için Grup Yo-rum’un tüm eserlerinde, gerek söz,gerek bestelerinin oluşumunda ha-pishanelerdeki tutsakların katkısı bü-yüktür. Ama yine de Yorum hiç birzaman kendilerini “Hapishane şar-kıcıları” diye adlandırmamışlardır.Hapishaneler Yorum’un 27 yıllık ta-rihinde alnının ak cefasıdır. İdeallerini,düşüncelerini, inançlarını her koşuldasavunmanın, mücadelesini vermeninbedelidir.

Mansuroğlu’na ‘abileri, ablaları”yanlış anlatmış. Sen halka sor, “abi-lerine, ablalarına” sorma, hapisha-nelerin “abilerini, ablalarını” nasılerittiğini anlatsınlar. Mamak’ı anlat-sınlar. Asker “Mamak pozisyonunageç” diye emir verince nasıl pozisyonaldıklarını anlatsınlar.

Grup Yorum “hapishane şarkıcısı”değil, halkın sanatçısıdır.

Mansuroğlu diyor ki; "Tam Ba-

ğımsız Türkiye sloganı artık GrupYorum için bir gelenek oldu. Ancakbu sloganı 'ulusalcı' vs. bularak ra-hatsız olan çevreler var."

Diyoruz ki; Amerikan uşağı iş-birlikçilerin dışında Bağımsız Tür-kiye sloganından kim rahatsız olur?Mahirler Kızıldere’de “Tam BağımsızTürkiye” için şehit düşmediler mi?Son kurşunlarına kadar Amerikanemperyalizmine karşı Bağımsız Tür-kiye için çatışmadılar mı? Denizlerdarağaçlarında son nefeslerine kadar“Bağımsız Türkiye” sloganı atmadılarmı?

Emperyalizmin yeni-sömürgesiülkelerde Bağımsızlık mücadelesidevrimci mücadelenin temelini oluş-turur. Ülkemizdeki devrimci müca-delenin tarihine; emperyalizme karşıbağımsızlık, faşizme karşı demokrasimücadelesi oluşturur. “Abiler”inintarihi inkar ve tasfiyecilik olduğuiçin bunu da yanlış öğretmişler sana.“Bağımsızlığın modası geçti” diyen-lerdendir senin abilerin. Bağımsızlık,devrim, sosyalizm onlar için Ma-mak’ta bitti. Bağımsızlık demek; em-peryalizme karşı mücadeleyi gerek-tirir, oysa senin abilerin kapitalistdüzen içinde şirket sahipleri olmuş-lardır. Ya da bir sahil kenarında yaz-lıklarından “akıl” vermektedir.

“Bağımsız Türkiye” sloganındanrahatsız olan sol, sol değildir. Amasol bugün o kadar çürümüş ki, geç-mişine, tarihine o kadar yabancılaşmışki, Bağımsız Türkiye sloganındanrahatsız oluyormuş. Bu sol devrimci,sosyalist sol değil, gıdasını emper-yalizmden alan AB solculuğudur.

Biz “Amerika defol” diyoruz.“Kahrolsun Amerika” diyoruz. “Başdüşman Amerika”dır diyoru. TürkiyeAmerika’nın yeni-sömürgesidir di-yoruz. Onun için Kızıldere'den beriAmerika'ya ve işbirlikçilerine karşısavaşıyoruz. Bedeller ödüyoruz.

“Bağmısız Türkiye” sloganındanrahatsız olan sol emperyalizme ru-

DY-ÖDP’nin Gazetesi Birgün’den Provokatif Bir Grup Yorum Röportajı:

“Bağımsız Türkiye Sloganının 'DemokratikÖzerkliğin' Anti Tezi Gibi Algılanma Hali Var”

Page 43: Yürüyüs 313

hunu, beynini teslim etmiştir. Em-peryalizme, faşizme karşı savaşmıyor.Demokrasiyi AB'den bekliyor. "De-mokratik emperyalizm" diye bir ucu-be keşfetmiş. “Bağımsız Türkiye”sloganından ranatsız oluyor. Amabiz “Tam Bağımsız Türkiye” demeyedevam edeceğiz. Bu slogandan kimlerrahatsız oluyorsa açıkça söyleyin.Halkımız da tanısın sizi. Biz kahrol-sun Amerika, “Yaşasın Tam BağımsızTürkiye” diye slogan atarken siz deYaşasın Amerika diye slogan atın.Amerikan işbirlikçilerine övgüler di-zin. Ülkemizi demokratikleştiriyordeyin. “Yaşasın Emperyalizm” deyin.Diktatörlüklerin sonunu getiriyor de-yin. Hadi durmayın.

Bu soruyu soran ÖDP'li Mansur'unamacı başka. O, BDP tabanına yala-kalık yapacak. Halk Cephesi ile BDPtabanını karşı karşıya getirecek. "Buslogan demokratik özerklik" anti-tezi gibi algılanma hali var" diyor.

Ne öğrenmişse inkarcı, tasfiyeci“abileri”nden öğrenmiş. Bir cahil'ene anlatalım. Mahirler'den bugüneKürt sorunun nasıl çözüleceği konu-sundaki düşüncelerimiz çok açık venettir. Biz bu konudaki görüşlerimizisürekli yazıyoruz. Ulusal sorunun çö-zümünde Federasyon'da, özerklik desosyalist ve halk iktidarlarında biryöntem olabilmiştir. Ulusal sorun em-peryalizm çağında devrimci bir tarzdaele alındığında halklar için özgürlük,bağımsızlık getirmiştir. Emperyalistsistem içinde kalarak, emperyalizminişbirlikçi iktidarlarıyla uzlaşarak dün-yanın hiç bir yerinde ne özerklik, nefederasyon ulusal sorunun çözümüiçin bir yöntem olmamıştır. Halklarınkurtuluşunu sağlamamaştır. Halklaraözgürlük getirmemiştir.

Mahir'in bu konuda söyledikleriaçıktır. Mahir’e göre “her şart altındasosyalist hareketi guçlendirme” bakışıesastır. “...Bilindiği gibi, devrimciproletarya milli meseleyi uluslarınkendi kaderlerini tayin hakkının ışığıaltında ele alır. Biz, ulusların kendikaderini tayin hakkı ışığı altında di-yoruz ki, ‘Her şart altında her zamanmeseleyi misak-ı milli sınırları içindeele almak gerekir veya Kurt emekçi

halkının çıkarlarıyla bağdaşan tekçözum yolu ayrılma hakkının kul-lanılmasıdır’diyen göruşler yanlıştır.Bu göruşlerin sahipleri, her iki tarafınburjuva ve kuçuk-burjuva milliyetçiunsurlarıdır.” (Aydınlık SosyalistDergiye Mektup, Turkiye Halk Kur-tuluş Partisi-Cephesi Dava Dosyası,Yazılı Belgeler, syf.240-241)

Tarih Mahir'i yanıltmamıştır. Vebiz Mahirlerden bu güne Kürt sorununçözümü konusundaki düşüncelerimizisöylemekten çekinmedik. Pratiği-mizde bu yöndedir.

Ancak reformist sola, oportünistsola baktığımızda tam bir inkarcılıkgörürüz. Kimliksizlik görürüz. Bukonuda Kürt milliyetçi harekete ye-deklenmenin dışında tek bir politikalarıyoktur. Ve bugün Kürt milliyetçi ha-reketin politikalarına yedeklenen re-formist ve oportünist sol 12 Eylülöncesinde ulusal mücadele veren birörgüt olarak değil, oligarşinin ağzından"Apocular" diye küfretmişlerdir. Soliçi çatışmada birbirlerinden onlarcakişiyi katletmişlerdir. Hatta 1980’densonra da PKK önemli bir güç olanakadar reformist ve oportünist solunbakış açısı değişmemiştir. PKK'yi "te-rör örgütü" olarak nitelemişlerdir.

ÖDP'ye soruyoruz; Kürt sorununçözümü hakkında sizin çözümünüznedir? Kürt halkına teslimiyeti, Kürtmilliyetçi harekete de oligarşiyle,emperyalizmle uzlaşın demekten baş-ka bir politikanız var mı?

DY'nin tarihi inkar ve tasfiyeci-liğin tarihidir. İlk işleri Mahir Çayan'ıninkar etmek olmuştur. Ama hiç birzaman açıktan inkar edebilecek kadarideololjik bir cesaretleri olmamıştır.İslamcılar gibi takkiye yapmışlardır.Mahir’i dillerinden düşürmeyipTHKP-C'nin tezlerini tahrif ederektasfiye yoluna gitmişlerdir. AncakMahir'in tezleri o kadar güçlüdür ki,hiç kimse onu tahrif edemez. Tahrifetmeye kalkanlar, devrim mücade-lesinden kendileri tasfiye olur. Nite-kim DY'nin sonu da öyle olmuştur.

Açık Olun Açık!..Hala Mahir'in adını anıyorsunuz.

Hala Mahir'in adını kullanarak poli-tika yapıyorsunuz. Ama pratiğinizleMahir'i inkar ediyorusunuz. Açıkçasöyleyin: “Mahir Çayan'ın ulusalsorunun çözümü konusundaki tezleriyanlıştır. Kürt sorunu ancak emper-yalizmin, oligarşinin uzlaşma ma-salarında çözülür” deyin. Ezilen birulusun sorunu devrimle değil, ABve Amerikan emperyalizmi tarafındançözülür deyin.

Mahir'in yeni-sömürgecilik tespitiyanlış deyin. Türkiye bağımsız birülke deyin. Ya da globalleşen dün-yada, "bağımsızlık" kavramının mo-dası geçti deyin.

Röportajda hazımsızlık, art niyet,provokasyon taşımayan tek bir soruyok.

“Grup Yorum Özgür Gündem'inkapatılması eylemine destek verme-miş.” Siz neyin röportajını yapıyor-sunuz? Kime ne mesaj veriyorsunuz?Birbirinden bağımsız iki ayrı eylemvar. Ne yapacaktı Yorum? GalatasarayLisesi önünde önceden başlayan vedevam eden bir eylem var. ÖzgürGündem için protesto eylemi yapanlargelince kendi eylemlerini iptal mietmeleri gerekiyordu? Yapılması ge-reken başlamış bir eylemin bitmesinibeklemek değil midir? Kaldıki oradasizin hazımsızlığınızdan kaynaklı ak-lınızın alamayacağı bir dayanışmavardı. Orada yapılan iki farklı eylemAKP zulmüne karşı yapıldığı içinzaten ortak bir hedefe yönelmektedir.Amaç ortaklaşmıştır. Grup YorumTürküleri AKP zulmüne karşı birliktesöylenmiştir. Birlikte slogan atılmıştır.Orada olan budur. Ama niyet kirliolunca ordan düşmanca bir sonuççıkartmak da pek ala mümkündür.

Hazımsızlığa bakın: Bu hazım-sızlık İnönü Konseri’nde EMEK Par-tisi’nde vardı. Bu kez ÖDP'de başgösterdi.

Diyor ki, Mansuroğlu; "İnönüStadı'nda 25. yıl konserinde 60 binkişi açıkladınız. Geçen yıl 150 binve bu sene hedefiniz 300 bin. Nicelikvurgusu ön pılana çıkıyor gibi. Oysaişin nitelik kısmı da var."

Konuş bakalım Mansuroğlu, siznicelikten ve nitelikten ne anlarsınız?

443

22 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 313

BAKIRKÖY’DEN 1 MAYIS ALANI’NA

Page 44: Yürüyüs 313

444

Yürüyüş

22 Nisan2012

Sayı: 313

KIZILDERE'DEN BAKIRKÖY'E

Bağımsızlık Konserine katılan 350bin nicelik olarak çok olmuş ne işeyarar değil mi? Onlar müzikten neanlar değil mi? Onlar ayak takımı.Size göre 350 bin kuru kalabalıkdeğil mi?

Yorum’la bu röportajı yapan Man-suroğlu’nun Twitter mesajları arasındaYorum'un Özgür Gündem'in kapa-tılması eylemine destek vermediğiiçin 15 Nisan'da Yorum konserinegitmeyeceğini söyleyen açıklamalaryer alıyor.

Bu mesajların amacı nedir? AçıkçaGrup Yorum karşıtı bir faaliyet yü-rütülüyor. Konser’e gitmeyin deniyor.Ama ÖDP gibilerinin buna gücü yet-mez. Kendi tabanlarının bile o konserekatılmasına engel olamazlar. Man-susoğlu ve “abileri”nin, “ablaları”nınkonsere katılmamaları bir eksiklik

değildir. Sizin gibilerin nicelik olarakzaten bir hükmü yok. nitelik olarakise "aynı mahalleden” değiliz. GrupYorum Bakırköy Halk Pazarı’ndayüzbinlerce kişiye halk konseri verdi.Sizin gibilerin "twitterleri" Grup Yo-rum'un yüzbinlerle buluşmasına engelolamaz.

Nitelikten mi bahsediyorsunuz?Yorum umudun türküsünü söylüyor,halka umudu taşıyor. Halka kendigücünü gösteriyor. Yorum diyor ki,yüzbinler olduk, milyonlar olacağız....Siz Yorum konserlerine katılmayın"kendi mahallenizde" eşelenmeyedevam edin.

Soruya bakın; "Türkiye solunabakışınız nasıl? Özellikle sol içindayanışma kısmını sormak istiyo-rum" diyor. Konser için yapılan birröportajda bu sorular neden sorulur?

Grup Yorum'un 27 yıllık bir tarihivar. Katılmadığı tek bir direniş varmıdır? Halkın olduğu ve Yorum'unolmak istemediği bir yer var mıdır?Neyi sorguluyorsunuz? Yorum'un sa-hip olduğu anlayışı mı? Bilmediğinneyi soruyorsun? Bu anlayış uzaydangelmedi, ülkemizden Mahirler'denbugüne 42 yıllık kesintisiz bir mü-cadele tarihi var. Kızıldere'de daya-nışmanın manifestosu yazıldı. O ge-leneğin üzerine yeni halkalar ekleyen,o geleneği yaşatan ülkemizdeki tekhareketiz. Böyle bir tarihe sahip ol-maktan da onur duyuyoruz. Tarihi-mizde sahiplenemeyeceğimiz tek birolay yoktur. Ne söylediysek savun-duk. Ne savunduysak yaptık.

Siz dayanışmadan ne anlarsınız?

Kimliksizleşmeyi, yalakalığı, ye-deklenmeyi dayanışma mı sanıyor-

Tarihimizde sahiplenemeyeceğimiz hiç bir olay yoktur.devrimci dayanışma Kızıldere'den bugüne devrimcihareket tarafından yaşatılmaktadır.

Devrimci dayanışma mı diyorsunuz? Kürt halkıyladayanışma mı diyorsunuz; İşte size devrimci dayanışmanınörneği:

30 Ocak 1991 Tarihli Devrimci Sol Haber Bülte-ni:

"Kürt Halkına ve Ulusal Güçlerine Karşı YürütülenKarşı-Devrimci Savaşın Kurmaylarından KürdistanKasabı, Kontrgerilla Şefi Faşist General Hulusi Sayın'ıCezalandırdık. Hulusi Sayın'ı Cezalandırdık! ÇünküO; Kurdistan'daki 'işgal ordusu'nun komutanlığını yaparakKurt halkının kendi kaderini tayin etme mucadelesiniboğmak istediği; Kurtleri asimilasyona ve jenoside tabituttuğu; Kurt insanını aşağıladığı, ezdiği ve milli zulmeuğrattığı; Kurt olmayı suç saydığı, kendisine "Kurdum"diyeni suçlu görduğu; İşkenceyi Kurt insanının gunlukyazgısı haline getirdiği ve binlerce insanı işkencedengeçirdiği; Yoksul Kurt köylulerini yerinden yurdundanettiği, surgunlere uğrattığı; Özel timler ve diğer askerive sivil baskı guçleriyle her turlu cinayeti, katliamı vevahşeti gerçekleştirdiği, Kurt halkına tarif olunmaz acılarçektirdiği; Koruculuk sistemini örgutleyerek Kurdu Kurdekırdırdığı; Kontrgerilla taktiklerini uyguladığı, Kurthalkına yönelik psikolojik savaş yuruttuğu ve provokasyoneylemleri tezgahladığı; Ve daha bunlar gibi sayısız suçlarişlediği için ÖLÜMÜ DEFALARCA HAKETMİŞ BİRİ-DİR.

Onun cezalandırılması, Kürt halkının mücadelesiniboğmak isteyenlere ders olsun"

24 Mayıs 1991 Tarihli

Devrimci Sol Haber Bülteni:

"KÜRT HALKININ DÜŞMANI İKİ KONTRGERİL-LACIYI CEZALANDIRDIK!

Kontrgerilla Kurdistan'da işbaşındadır. OlağanustuHal Bölgesi Asayiş Kolordusu Komutanlığı yapan Kor-general İsmail SELEN ile Siirt İl Jandarma Alay Komu-tanlığı yapan Tuğgeneral Temel CİNGÖZ, kontrgerillanınKurdistan'daki uzantıları olarak Kurt halkına karşıişlenen sayısız suçtan sorumlu oldukları için Örgutumuztarafından ‘KÜRDİSTAN'DA İŞGALE SON, KÜRDİSTANKÜRT HALKININDIR’ kampanyası çerçevesinde ceza-landırılmıştır.”

Bunlar Kürt halkına her türlü insanlık dışı uygulamayıyapan katliamcılara yönelik Kürt halkıyla dayanışmaamaçlı yapılmış bir kaç cezalandırma eylemine örnektir.Bunların dışında devrimci hareket “Kürdistan Kürt Hal-kınındır” temelinde çok sayıda kampanyalar düzenlemiştir.Tarihimizde Kürt halkıyla dayanışmanın her boyutunugörebilirsiniz. Ellerinde devrimci kanı olanlar kimseyeDevrimci dayanışmadan bahsedemez.

Kürt halkına sesleniyoruz. Siz de tarihten ders çıkartın.Provokasyonlara, kışkırtmalara gelmeyin. Dost ve düşmanıiyi seçin! Devrimciler Kürt halkının gerçek ve tekdostudur.

Kürt Halkı; Kışkırtmalara, provokasyonlara gelmeyecektir!Ezilen halkların gerçek ve tek dostu devrimcilerdir!

Page 45: Yürüyüs 313

sunuz. Provakatif politikalarınıza da-yanışma mı diyorsunuz?

Siz ne anlarsınız "sol içi daya-nışmadan" Siz solla, devrimcilerleaynı mahalleden bile değilsiniz.'90'lardan beri işkencelerde, infaz-larda, katliamlarda, kayıplarda yüz-lerce şehit verdik. Devrimci hareketletek bir "dayanışma" örneğindenbahsedebilir misiniz?

7 yıl süren bir direniş yaşayanülkemizde. Tam 122 şehit verdik.Siz neredeydiniz? “Aynı mahalledendeğiliz” diyen sizin artığınız AyşegülDevecioğlu değil mi?

Daha 19 Aralık katliamından he-men önce, oligarşi saldırıları artırıncaparti teşkilatlarına “ ACİL, ACİL,

ACİL” üst yazısı ile genelge yayın-layarak, “kesinlikle sokağa çıkmayın,ölüm orucunu destekleyen eylemlerekatılmayın” talimatı veren ÖDP değilmi? Hapishanelerde 7 yıl süren birdireniş vardı. Dışarıda binlerce eylemyapıldı. 122 şehit verdik. ÖDP nere-deydi o zaman? Devrimci dayanış-mayı ağzınıza dahi almayın. Siz neanlarsınız devrimci dayanışmadan?

Eli onlarca devrimcinin kanınabulanmış DY’nin devamcısı olanÖDP’liler ve onun yetiştirmeleri kim-seye “devrimci dayanışma”dan bah-sedemez. Devrimci dayanışmayı ağ-zına almadan önce DY-ÖDP’liler soliçin şiddette katlettikleri devrimcilerinhesabını vermelidir. Özeleştirisini

yapmalıdır. Mansuroğlu bırakın dev-rimci dayanışmayı, devrimciliğin“D”sini öğrenmeden devrimciler nasılbirbirine düşürülür, nasıl provokasyonçıkartılır onu öğrenmiş.

DY-ÖDP’yi sorumluluğa çağırı-yoruz. Provokatif çabalardan vazge-çin. Halk Cephesi’ne yönelik bireleştiriniz varsa yapın. Provakatörlükyapmayın!

Mansuroğlu’na söyleyeceğimizşudur: Vazgeç bu yoldan. O “sevdi-ğini” söylediğin abilerine ablalarınauyma. Onların devrimciliği Mamak’tabitmiştir. Onlardan devrimcilik adınahiçbir şey öğrenemezsin. Sana yap-tıracakları ancak provokatif bir rö-portajdır.

Y ü r ü -yüş dergi-sinin tekniki ş l e r i n i nyapıldığı Ozan Yayıncılık'a 24 Aralık2010 tarihinde yapılan baskının ar-dından açılan davanın 2. duruşması10 Nisan’da Ankara 11. Ağır CezaMahkemesi’nde görüldü.

Mahkemeyi izlemek üzere İstan-bul’dan 40 Halk Cepheli de Anka-ra’ya gitti. Halk Cepheliler, Anka-ra’daki Halk Cepheliler’le birlikteadliyenin ana giriş kapısına kadaryürüyüş yapıp, mahkeme önündebir açıklama yaptı. Yapılan açıkla-mada tutuklamaların tamamen keyfive hukuksuz olduğu vurgulandı.

Mahkemede, tutuklu yargılananRemzi Uçucu ek savunma talebindebulunarak, hazırladığı yaklaşık 70sayfalık ek savunmasını okudu. Rem-

zi Uçucu savunmasında, iddiana-menin tamamen düzmece olduğunubelirterek, yaşanan tutuklama terö-rüne dikkat çekti.

Yaklaşık bir saat süren duruşmasonunda Yürüyüş dergisi çalışanla-rının tutuklu yargılanmalarının de-vamına karar verilirken; bir sonrakiduruşma tarihi 12 Haziran 2012 ola-rak belirlendi.

Yürüyüş dergisi çalışanlarınınserbest bırakılması için Ankara HalkCephesi tarafından 13 Nisan günüSakarya Caddesi'nde eylem yapıldı.16 aydır eylemlerine devam edenHalk Cepheliler, 10 Nisan günü ya-pılan duruşmada yaşananlarla ilgiliolarak bir de açıklama yaptılar.

Tutuklulukların devamının tama-men keyfi biruygulama ol-duğunun belir-tildiği açıkla-mada “Yürü-yüş dergisineyapılan bubaskın ve yar-gılama süre-cindeki bukeyfilik tama-men halkınkurtuluş umu-duna saldırıdır.

AKP iktidarı istediğikadar Yürüyüş dergi-sine, devrimcilere sal-dırmaya devam etsin,

bu baskılar umudu büyütmenin önün-de engel olamayacaktır” denildi.

26 kişinin katıldığı eylem slo-

ganlarla sona erdi.

Yürüyüş’ün HalkaUlaşmasını Hiç Bir GüçEngelleyemez

HatayHatay’da 13 Nisan günü 2 Dev-

Genç’li, M. Kemal Üniversitesi çev-resindeki esnaflara ve öğrencilereYürüyüş dergisini ulaştırdılar. 20derginin dağıtıldığı çalışmada, es-naflar rektörün üniversite öğrenci-lerine dayattığı banka kartı alma uy-gulamasından ve üniversitenin etra-fına yapılan duvardan şikayetçi ol-dular.

Dev-Genç’liler, Serinyol’da da2 saat süreyle yaptıkları çalışmada50 tane Yürüyüş dergisini halka ulaş-tırdılar.

İzmir15 Nisan günü, Menemen Asar-

lık`ta 3 Yürüyüş okurunun katılımıylayapılan dağıtımda toplam 20 dergihalka ulaştırıldı.

Gerçeğin Sesi Yürüyüş Susturulamaz!

ANKARA

445

22 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 313

BAKIRKÖY’DEN 1 MAYIS ALANI’NA

Page 46: Yürüyüs 313

Amerika Birleşik Devletlerindeyüz elli, İngiltere’de yüz yıl öncekurulmuş , Avrupa’da ve diğer bazıülkelerde uzun yıllardır uygulananve her şeyin merkezine “karı” oturtankapitalist sistemin mantığına görealternatif bir infaz sistemi olarakgörülen, Tutukluların DenetimliSerbestlik Yasası, 6 Nisan günü,TBMM’de kabul edildi. Yasa aynızamanda, mahkumların cezalarınınson bir yılını elektronik takip cihaz-larıyla cezaevi dışında çekmesininyolunu da açıyor.

Bir haftadır televizyonlarda hapis-hane önlerinde, tahliye olanların“sevinci” izlettiriliyor bizlere. Pekinedir bu denetimli serbestlik yasası:

- Açık hapishanelerde cezasınınson 6 ayını kesintisiz olarak geçiren,

- Çocuk eğitim evinde toplamcezasının beşte birini tamamla-yanlar,

- Koşullu salıverilmesine 1 yılve daha az süre kalan iyi hallihükümlüler,

Cezalarının koşullu salıverilmetarihine kadar olan kısmını denetimliserbestlik tedbiri kapsamında, hapis-hane dışında geçirebilecekler.

- 6 yaşından küçük çocuğu bulu-nan ve tahliyesine 2 yıl ve ya dahaaz süre kalan kadın hükümlüler,

- Hastalık ve yaşlılıktan kaynaklıbaşkasının bakımına muhtaç olanların“denetimli” bir şekilde tahliye edi-lecekler. Kişilerin durumlarının dene-timli serbestliğe uygun olup olma-dığına İnfaz Hakimlikleri karar vere-cek. Denetimli Serbestlik Yasasısiyasi tutuklu ve hükümlüler için,devrimciler için uygulanmayacak.

Denetimli Serbestlik ve YardımMerkezleri ile kamuya yararlı birişte çalıştırma yaptırımı; hükümlü-nün aldığı cezanın yarısından bir-kaç katı kadar süreyle ve gönüllüolması koşuluyla ücretsiz olarakkamu kurumunun veya kamu

yararına hizmet veren bir özelkuruluşun belirli hizmetlerindeçalıştırılması anlamına geliyor.

AKP’de yalan ve demagojidesınır yok. Kamu yararına çalış-tırma cezasının mantığını “suçakarışmış olan kimselerin kamuvicdanında açmış oldukları yara-yı yine kamu için ücretsiz olarakçalışarak sarma çabası içerisinegirmelerini sağlamak” olarakaçıklanıyor.

Denetimli serbestlik kapsamındatahliye edilen hükümlüler, bir ev yada bölgede denetim altında bulun-durulacak fakat istedikleri yere gide-meyecekler. Zorunlu olarak belirleneniyileştirme programlarına katılacaklar.Tüm bunlara ise denetimli serbestlikmüdürlüğü karar verecek. Bu yasaylabirlikte Adalet Bakanlığı’nın 8 bin60 kadro ihtiyacı olacağı belirtiliyor.Yani, AKP yine kendi yandaşlarınıihya edecek.

AKP, yine bir taş ile çok kuş vur-maya çalışıyor. Denetimli Serbestlikile bir yandan dolan hapishanelerdebiraz yer açmak, bir yandan “ darbeyargılamalarına” ek olarak demok-rasicilik oyununa yeni bir halka dahaeklemek istiyor. Sürekli hak ihlalleri,işkence, taciz, tecavüz, tecrit vekatledilen hasta tutsaklarla gündemolan hapishaneler gerçeğinin üze-rini kısa süreliğine de olsa örtmekiçin uğraşıyor. Yasanın önemli yan-larından biri de iktidara hükümlüleridenetimli serbestlik kılıfı ile hiçbirücret ödemeden, kölece çalıştırmahakkını elinde buldurma imkanıtanıması. Yani devlet iki kere karediyor. Bir yandan hapishenelerdebulunan tutukluların devlete mali-yetini düşürüyor diğer yandan dadenetimli serbest bırakıp devlet adınaücretsiz çalıştırıyor.

Ülkemizin aynası olan hapisha-neler, AKP ile doluluk bakımındantarihinin en yüksek oranına ulaştı.Dünya sıralamasında ise tabi ki yine

üst sıralarda yer alıyor. 2012 yılıbaşlarında yapılan açıklamalardaAdalet Bakanlığı verilerine göretutuklu ve hükümlü sayısının 130bine dayandığı, toplam 377 hapis-hanenin olduğu ve bunlara 86 adetyeni hapishanenin ekleneceği açık-lanmıştı. Hapishaneleri ucuz iş gücümerkezlerine dönüştürme projeleri,19 Aralık katliamı sonrası hız kazandı.Eski Adalet Bakanı katliamcı HikmetSami Türk, ilk etapta tutuklu vehükümlülerin %30’unu çalıştırmayıhedeflediklerini açıklamıştı.

F Tipi hapishanelerden sonra gün-deme gelen L Tipi hapishaneler çalış-tırma esasına dayalı inşa edilmişlerdi.Bu gün toplam 197 hapishanedetutuklu ve hükümlüler 40 iş kolundaçalıştırılmaktadır. En çarpıcı örnek-lerden birisi Ankara HapishanelerKampüsü’nde bulunan AnkaraKadın Kapalı Hapishanesi’nde bazıkadın tutuklu ve hükümlüler, gün-lüğü 6 liradan Beğendik Mağazalarıiçin mantı işinde çalıştırılıyorlar.Hapishanedeki harcamaları ve iaşebedeli ücretlerinden kesiliyor. Devlet,zorla çalıştırdığı tutuklu ve hüküm-lülerin emeği üzerinden milyonlarkazanırken, bir yandan da yeni hapis-hane kampüsleri için ihaleler açmayadevam ediyor. AKP; uşağı olduğuAmerikan emperyalizmini örnek ala-rak, tekellerin isteklerini yerine getir-me çabasında. Hapishanelerde sömür-mek yetmedi, şimdi dışarıda da banatutsaksın, seni istediğim gibi çalıştı-rırım diyor.

Denetimli Serbestlik Yasası Tutuklulara Ücretsiz Çalışmayı Dayatıyor

SERBESTLİK DEĞİL KÖLELİK

46

Yürüyüş

22 Nisan2012

Sayı: 313

KIZILDERE'DEN BAKIRKÖY'E

Page 47: Yürüyüs 313

Osmanlı imparatorluğu boyun-duruğu altında yaşayan halklar, pa-dişahların, beylerin sömürüsüne, zul-müne karşı sayısız kez isyan etmiştir.Osmanlı, isyanları her defasındakanla bastırmış olsa da; halklara bo-yun eğdirmeyi başaramamış, halkındireniş damarlarını kurutamamıştır.Kuşaktan kuşağa aktarılan isyan ge-leneği, beyleri, paşaları, padişahlarıOsmanlı'nın yıkılışına kadar koltuk-larında rahat oturtturmamıştır. Os-manlı ömrünün son demlerini ya-şarken, isyan geleneğinin sürdürü-

cüler indenbiri deAvşar-lar olmuştur.

Avşarlar24 Türkmenboyundan bi-risidir. 1865yılına kadarkonar göçerAvşar aşiret-

l e r iağırlık-lı ola-rak Çu-kurova

bölgesinde yaşamışlardır. DiğerTürkmen aşiretleri gibi Avşarlar dabirçok kere Osmanlı tarafından zorlaiskan edilmek, yani yerleşik hayatageçirilmek istenmiştir. Ancak Av-şarlar her defasında iskâna direnmişve Osmanlı ile büyük çatışmalaragirmekten kaçınmamıştır.

Avşar aşiretleri yüzyıllar boyuncagöçebe hayatı sürmüşlerdir. İskanıkabul ederek yerleşik hayata geç-meleri demek yüzyıllarca süregelenyaşam biçimlerini, kültürlerini, ge-lenek ve göreneklerini bir andabaştan sona değiştirmeleri anlamınageliyordu. Belli bir yere bağlanmalarıdemek, binlerce hayvan besleyenbu halkın hayvancılığı bırakarak hiçanlamadıkları tarımla geçimlerinisağlamak zorunda kalmaları, yanihızla yoksullaşmaları, açlığa mahkumolmaları demekti. Ayrıca Avşarlar,yıllarca zulüm gördükleri Osman-lı'ya güvenmiyorlardı. Devlettenuzak, güvende yaşamak isterlerdi.İşte tüm bu nedenlerden dolayı Av-şarlar padişahın iskan buyruğuna

hiçbir vakit uy-mamış, emirle-rine karşı "Fer-man padişa-hınsa dağlarbizimdir" diye-rek isyan etmiş-tir.

O s m a n l ı ,buyruk la r ın ıdinlemeyen Av-şarlar üzerineçok kez asker

göndermiştir. İsyanın bastırılmasındansonra, iskan adı altında Avşarlarıyurtları olan Çukurova'dan çok uzak-lara sürgün etmiştir. Kimi zamaniskan bölgesi Halep dahi olmuştur.Ancak Avşarlar ne kadar uzağa sürgünedilseler de, bir süre sonra padişahınbuyruğunu çiğneyerek, tekrar konar-göçer yaşama dönmüş ve yurtlarıToroslar'a geri gelmişlerdir.

Osmanlı'nın göçebe Türkmenleriyerleşik hayata geçmeye zorlamasınınçeşitli nedenleri vardı. Göçebe aşi-retlerin elinde 10 bin baş ile 150 binbaş arasında değişen hayvan sürülerivardı. Osmanlı bu sürüleri düzenliolarak vergiye bağlamak istiyordu.Ayrıca bu büyüklükte sürülerin ha-reketi Osmanlı'nın temel üretimi olantarıma önemli zararlar veriyordu.Göçebe aşiretlerden, zayıflayan Os-manlı ordusuna asker sağlamak içinde iskan en uygun yoldu.

İskan için sayılan tüm gerekçeleriniçinde iki tanesi hepsinden çok dahaönemlidir.

Birincisi, 1860'tan sonra iskanpolitikasına hız verilmiştir. Bununsebebi İngiliz emperyalizminin ar-tan pamuk talebiydi. Amerika'dayaşanan iç savaş nedeniyle pamuküretiminde düşüş meydana gelmişti.İngilizler, Osmanlı padişahından, Çu-kurova bölgesinin tamamını tarımaaçmasını ve o bölgede pamuk ekimiyapılmasını istiyordu. Bu da Çuku-rova bölgesinin Avşarlar'dan arındı-rılmasını gerektiriyordu.

İkinci nedeni, Osmanlı İmpara-torluğu'nun konar-göçer aşiretlerikontrol altına alma isteğiydi. Os-

Bu Halk, Bu Vatan Bizim! Kahrolsun Faşizm Kahrolsun Emperyalizm!

Dünden Bugüne Anadolu'daDünden Bugüne Anadolu'daHALK İSYANLARIHALK İSYANLARI

HALK KAHRAMANLARIHALK KAHRAMANLARI

Zalimler Oldukça İsyan Edenler,Zulüm Sürdükçe İsyanlarda Sürecek!

Avşarlar Cepheliler’e Diyor ki: “Egemenlerher daim kendi çıkarları için halkı oradanoraya sürmüş, evine malına canına göz dikmiştir.Evine sahip çıkanlara saldıranlar olacaksa,elbet direnenler de olacaktır. Halk konut hakkıiçin Kozanoğlu’nun etrafında nasıl toplandıysa,bugün de Cephelilerin öncülüğünde direne-cektir.

Tarihten Günümüze

İskan Zulmü ve Avşarlar

"Belimizdekılıcımız kırmani

Taşı delermızrağımız

temreniHakkımızdadevlet etmiş

fermanıFerman

padişahın dağlarbizimdir..."(Dadaloğlu)

47

22 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 313

BAKIRKÖY’DEN 1 MAYIS ALANI’NA

Page 48: Yürüyüs 313

manlı’nın çöküş yıllarıydı ve İmpa-ratorluk, topraklarının birçok bölge-sinde tam olarak hakimiyet sağlaya-mıyordu. Kimi halklara, bölgeleretavizler vermek, özerklikler tanımakzorunda kalmıştı. Osmanlı güç yi-tirdikçe kontrolü dışındaki kesim-lerden daha fazla korkmaya başla-mıştı. Avşarlar da korktuğu kesimleriniçinde yer alıyordu. Zapturapt yöntemiise tarih boyunca hiç değişmemiştir,katliam, sürgün ve daha fazla zulüm.

Avşarlar, devlet için başına buyrukyaşayan, tehlikeli bir halktı. Her za-man silahlı ve savaşa hazır durum-daydılar. Kimi Avşar aşiretlerinin si-lahlı gücü on binleri buluyordu. Da-daloğlu'nun da türkülerinde sıklıklaövgüler dizdiği Kozanoğulları öylebir güçlenmişti ki çok büyük birbölge olan Kozan(sis) bölgesini ta-mamen kontrolleri altına almışlardı.Komutanlar ve hatta Sadrazam dahiKozanoğlu’nun izni olmadan Kozan'agiremiyordu.

Padişah Abdüllaziz, Avşarları vetüm konar-göçer aşiretleri zapturaptaltına almak ve iskanı gerçekleştire-bilmek için "Fırkü-i İslahiyye" adında,dönemin en iyi silahlarıyla donatılmış,Osmanlı'nın en ünlü asker ve komu-tanlarından oluşan büyük bir ordukurarak Derviş Paşa ve Ahmet CevdetPaşa komutasına verdi.

Derviş Paşa, elinde padişah fer-manı, Fırka-i Islahiyye ile konar-göçer aşiretlerin üzerine yürüdü. Pa-dişah fermanında ;"bir elde merhametve aman fermanının dökülmesi iste-nilmez. Lakin serkeşlik edenin dahiterbiyesi kanunlar hükmündendir"denilmekteydi. Halka açıkça ya tes-limiyet ya ölüm dayatılıyordu. Ana-dolu halkı bu sözleri ilk defa duy-muyordu elbette. Bu ferman, sözünbittiği silahların konuşacağı yerdi veöyle de oldu.

Fırka-i Islahiyye gelene kadarKozan'a devlet kuvvetleri giremi-yordu.

Osmanlı'nın Avşarları pazarlıklateslim alma çabaları da boşa çıkmıştı.Avşarlar iskanı reddederek KozanoğluYusuf Ağa'nın önderliğinde ayaklan-dılar. Ayaklanmanın ilk taaruzundaHacın, Feke ve Gürleşen bölgelerininkontrollerini tekrardan ele geçirdiler.

Fırka-i İslahiyye ile Avşarlarınbüyük çarpışmaları oluyordu. Os-manlı, Kozanoğlu Yusuf Ağa'nın bi-leğini bir türlü bükemiyordu. Yörehalkını Yusuf Ağa'ya karşı kışkırtmaçabaları da halkın "Biz Kozanoğul-ları'na tüfeng atmayız" cevabıylaboşa çıkmıştı. Ancak, Osmanlı'daoyun bitmezdi, cenk meydanında ye-nemediği Kozanoğlu'nu bir hile ile

ele geçirmenin yollarını arıyordu.Ve nihayetinde isteğine ulaştı Os-manlı. Misli Hasan Kahya adındabir hain tarafından Feke Köyü’ndeçadırında uyurken yakalanır Koza-noğlu, oyuna getirilmiştir. DervişPaşa'nın kuvvetlerine teslim ederlerKozanoğlu'nu. Askerlerin elinden birkez kaçmayı başarsa da kaçarkenvurulur ve yaralı halde idam edilir.Yusuf Ağa'nın ölümü isyanın da boz-guna uğramasını beraberinde getirir.

Avşarlar yenilgiyi sineye çekmez-ler. Kozanoğlu'nun katledilmesindensonra sadece yas tutmamışlar, tekrartekrar ayaklanmışlardır. Avşarlar'ıniskana karşı son ayaklanması 1877'deolmuştur. Fırka-i İslahiyye ile KilleÇayı ve Akdeğirmen arasında mey-dana gelen bu çarpışmada Avşarlar75 ölü 200 yaralı vermiştir.

Osmanlı, Avşarların ayaklanma-larını kanla bastırmış olsa da, onlarınisyan ateşi bugün yürekten yüreğe,isyankar sesleri Dadaloğlu'nun di-zeleriyle dilden dile konup göçmeyedevam ediyor.

* Yararlanılan Kaynak: Ahmet Z.Özdemir, Avşarlar ve Dadaloğlu

21 Mart 2012'de AKP grup top-lantısında konuşan Erdoğan, anaokuluile 5. sınıf arasındaki öğrencilerinehergün süt dağıtılacağını söylemişti.Erdoğan şöyle demişti: "Biliyorsunuzçocukların yeterli beslenememesi birsıkıntı. Anasınıfı ile beşinci sınıf ara-sındaki çocukların yeterli beslenme-siyle ilgili bir müjdeyi veriyoruz.Resmi eğitim kurumlarında başlayanöğrencilerimize, zengin fakir ayrımıyapmadan bugün itibariyle, 7 milyonyavrumuza haftanın beş günü, 200

ml, uzun ömürlü kutu süt dağıtımıyapacağız. Bu uygulama ile sağlıklıbeslenmeye katkı olduğu gibi sütarzı fazlalığını da gidermiş olacağız."Erdoğan'ın halkın sağlığını ne kadardüşündüğü ortada. “Sağlıkta Dönü-şüm” aldatmacası ile birlikte baştaSosyal Sigortalar-Genel Sağlık Si-gortası (SSGSS) Yasası olmak üzerehastaneleri özelleştiren, halkın elindentedavi olma hakkını alan AKP bukonuda tam iki yüzlü davranıyor.Erdoğan'ın asıl derdi son cümlelerinde

görünüyor. Tekellere yeni gelir kapısıaçmayı hedefleyen Tayyip, bunu dahalkın hizmetine yapıyormuş gibigösteriyor. Açık açık da bu süt pro-jesinin 350-400 milyon TL ekono-miye (tekellere) katkısı olacağınısöylüyor. AKP’nin derdi bir yandantekellere para kazandırmak, öte yan-dan da kendini şirin göstermek, kendipropagandasını yapmak. Biz AKP’ninçocuk sevgisini; 12 yaşında 13 kur-şunla katlettiği Uğur Kaymaz’dan,8 yaşında katlettiği Enes Ata’dan,Pozantı Cezaevi’nde tecavüz ettirdiğiçocuklardan gayet iyi biliyoruz. Ay-rıca ödenecek olan para da AKP’ninkasasından veya Tayyip’in cebindençıkmayacak. Halkın ödediği vergilerlebu süt projesini gerçekleştirecekler.

Çocuklar; Onların Sütü Bozuktur İçmeyin!

48

Yürüyüş

22 Nisan2012

Sayı: 313

KIZILDERE'DEN BAKIRKÖY'E

Page 49: Yürüyüs 313

Yıkımlara KarşıEvlerimizi Savunacağız!

7 Milyon Evi Değil Tüm Türkiye’yide Yıksalar Yeniden Kuracağız!

“AKP iktidarının yıkım saldırısı her geçen gün yak-laşmakta. Gün geçmiyor ki televizyonlardan evlerimiziyıkacağını söylemesin. Ama nafile bir heves onların ki,evlerimizi yıktırmayacağız.” diyor Armutlu’da yıkım teh-didine karşı kurulan direniş çadırındaki Halk Cepheliler.

Geçtiğimiz hafta sağanak yağmura rağmen direniş ça-dırı, halkın sahiplenmesiyle direnişine devam etti. Dire-

niş halkı birleştiriyor, öğretiyor, örgütlüyor. Çadırlar bunedenle çok önemli. Direnişin merkezi oluyor çadır. “Yı-kım değil yerinde ıslah” yapılmasını isteyen Halk Cep-heliler, 60’lı günleri geride bırakıyorlar.

Direnişin 60. günü olan 15 Nisan’da verilen Grup Yo-rum’un “Bağımsız Türkiye” konseri sonrasında Armut-lulular büyük bir coşkuyla dönüyorlar mahallelerine.“Konserden gelenler sanki kanatlanmış gibiler.” diye ya-zılıyor tutulan günlüğe.

Çadırda devam eden dönüşümlü açlık grevi eylemi 60.gününde bitirilirken; çadır, yıkımlara karşı halkın bir-likteliğini sağlamak için irtibat yeri olarak kullanılmayadevam edecek.

Grup Yorum’un 15 Nisan’da Bakırköy’de verdiği veyüz binlerin katıldığı görkemli konserin ardından, 17 Ni-san tarihli Sabah gazetesinde Emre Aköz tarafından biryazı yazıldı. Grup Yorum’u, konsere katılan sanatçılarıve misafirlerini hedef alan yazıyla ilgili olarak Grup Yo-rum - Sanat Cephesi aynı günü yazılı bir açıklama yap-tı.

“Halkını Sevmek Cesaret İster! Korkaklar ve Satıl-mışlar Halkını da Vatanını da Sevemez!” başlıklı açık-lamada, “Ülkelerde devrimci mücadele veren örgütler si-lahlı propaganda yapar. Desteklersin desteklemezsin, be-ğenirsin, beğenmezsin. Ancak kimse seninle aynı fikri ta-şımak zorunda değildir. Seninle aynı fikri taşımıyor diyekaralamak ve hedef göstermek bilinçli yapılan bir ey-lemdir. O kadar ucuz bir demagoji yapıyorsunuz ki der-sinizi iyi çalışmadığınız anlaşılıyor. Yazınızı okuduktansonra biraz düşündük de sayın Aköz Bey, hakkımızda ‘ka-til’ gibi iddialara sahip olmanız, bunlara inanmanız içiniki sebep olabilir ancak. Birincisi bunlara inanmak içinaptal olmanız lazım ya da bilerek, isteyerek, yalan söy-leyerek bu iddiaları yapıyorsanız o zaman ahlaksız olmanızlazım. Ancak maalesef toplumu yönlendiren bir mesle-ği sürdürdüğünüz için ikisi de çok vahim bir durumda ol-duğunuzu gösterir.” denildi.

Aköz’ün telefonlarına çıkmadığı belirten Grup Yorum,açıklamasını şöyle bitirdi: “Bu iddilaranı ispatlamasını is-tedik. "İspatlamayan şerefsiz ve ahlaksızdır” dedik.Ancak telefonlarımıza çıkma, bunları yüzümüze söyle-

me cesaretine sahip değildi. Dedik ya korkaktır. Korkaklarhep arka kapılardan kaçar. Bazen de telefonlara çıkmaz.Verecek cevap bulamaz. Korkak olduğu için halkını se-vemez zaten. Çünkü halkını sevmek cesaret ister. GrupYorum’u da sevemez bu yüzden, çünkü dedik ya Grup Yo-rum halktır.

Emre Aköz gibi zavallılar hep olacaktır. Ruhu köle-dir çünkü. Onlar özgürlük ve bağımsızlık isteyemezler.Çünkü korkaktırlar. Defalarca söyledik yine söylüyoruz;

‘Ancak ruhu köle olmayanlar haykırabilir özgürlüğüancak ruhu köle olmayanlar bağımlı yaşamayı istemez-ler. Özgür vatan topraklarında yaşamak isterler.’

Bağımsızlık demek; devrim demektir. Devrim ise EmreAközlerin yani onlar gibi pek çok iktidar yalakasının enbüyük korkusudur. Tekellerin, Sabancıların, Koçların, Şa-henklerin en büyük korkusudur devrim.

Devrimi yapacak olan halktır. Emre Aközler mi? On-lar yazı yazar. Kalemini kimi zaman kana batırır kimi za-man da pisliğe batırıp yazar.

Ancak kimsenin unutmaması gereken bir şey daha var-dır:

“TARİHİ DE HALK YAZAR.ÖNCE YÜZ BİNLER OLUR, SONRA MİLYON-

LAR, SONRA YIKILIR YALANIN, DOLANIN,SÖMÜRÜNÜN SALTANATI...

HALKIN ÖZGÜRLÜK VE ADALET ÖZLEMİBİTMEZ.”

Önce Yüz Binler Olur, Sonra Milyonlar, SonraYıkılır Yalanın, Dolanın, Sömürünün Saltanatı...

Kentsel DönüşümEmperyalistlerin Bir Projesidir

Saldıracaklar!Hazırlığımızı Yapalım!

Gazi Mahallesi’nde “Kentsel Dönüşüm” isimli yıkımsaldırısına karşı Halk Cephelilerin örgütlenme çalışma-ları devam ediyor. 12 Nisan günü Perşembe Pazarı’nda

bildiri dağıtan Halk Cepheliler, Gazi sokaklarında kuş-lama da yaptılar. 2 saat süren çalışmada yaklaşık 1000 bil-diri halka ulaştırıldı.

Gazi Yıkımlara Karşı Halk Komisyonu da mahalle-lerini yıktırmamak için imza topluyor. Yıkımlara karşı bir-lik olma çağrısı yapan Halk Cepheliler ve Komisyon üye-leri, halkın örgütlü gücünü yaratıp yıkımlara karşı evle-rini savunabilecekleri güç birliğini yaratmak için çalış-ma yürütüyorlar.

449

22 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 313

BAKIRKÖY’DEN 1 MAYIS ALANI’NA

Page 50: Yürüyüs 313

Anadolu Federasyonu, 13 Nisan günü Mülheim Keupstras-se'nin başında “Sokağımızda Faşist Nazi Çeteleri İstemiyo-ruz” dövizleri ve öldürülen 9 insanımızın resimli pankartınıaçarak stant kurdular. Halka yönelik yapılan konuşmalarda,“Bizler ırkçılığa karşı mücadelenin başarısının halkların or-tak mücadelesi ile mümkün olacağına inanıyoruz. Irkçı sal-dırıların son bulmasının tek yolu mücadele etmekten geçi-yor. Tek kurtuluşumuz budur!” denildi.

300 civarında bildiri dağıtılarak, ırkçı katillerin cezalandırıl-ması için imza toplandı. Toplam 32 imza toplandı.

Anadolu Gençlik Irkçılığa KarşıTek Ses Dedi

Anadolu Gençlik, 9 Nisan günü, Almanya’nın Köln şehrinde,Ezgi Düğün Salonu’nda, ırkçılığa karşı birleşme ve örgütlenmeçağrısında bulunan “Irkçılığa Karşı Tek Ses Konseri” düzenledi.

Yaklaşık 200 kişinin katıldığı konserde Anadolu Gençlik,Avrupa'da yaşanan ırkçı saldırılara karşı örgütlenmeye çağrı ya-pan ve yozlaşmaya karşı alternatif olduğunu belirten bir konuşmayaptı.

Sanat Atölyesi Müzik Topluluğu, Hamburg Anadolu Genç-lik Korosu, Ozan Harmani, Ozan Turan ve Grubu, Grup Gen-colar, Grup Nazey, Ali Boran isimli müzisyenlerle süren kon-serde, Anadolu Gençlik'in hazırladığı sinevizyon gösterildi.

Naziler Hala ÖldürüyorBiz Seyredecek miyiz?

Anadolu Federasyonu, 24 Mart 2012 tarihinde Köln'de KeupStrasse'de ırkçılığa karşı düzenlediği yürüyüşün ardından 16Haziran 2012 tarihinde de miting yapacağını duyurdu.

Federasyon'un yayınladığı bildiride, "24 Mart’ta yaptığımızyürüyüşe katıldık mı? Bir anıt yapılması talebimizi sahiplen-dik mi? Buna cevabımız HAYIR ise, o zaman daha fazla geçkalmadan ırkçılığa karşı mücadele etmeye başlayalım. 16 HA-ZİRAN’DA KEUP STRASSE’DE MİTİNGİMİZE EŞ-DOST-AKRABA ONLARCA İNSANLA BİRLİKTE KATILALIM!

16 Haziran miting meydanı bizim kendi kültürümüz ile ya-şayacağımıza cevap olsun. O gün kendi türkülerimizi çalalım yük-sek sesle. Ege, Karadeniz, Doğu, İçanadolu, Türkiye'nin dört biryanından halaylarımızı, horonlarımızı, çifte tellilerimiz oynayalım.

16 Haziran günü biz “ASİMİLE OLMAYACAĞIZ” ken-di inançlarımızla, kültürümüzle yaşayacağız diye haykıralım.

Bir grup ırkçı ve faşist dışında bütün inançlardan, uluslardan,düşüncelerden halkımızı Keupstr’deki mitinge bekliyoruz." dedi.

Av ru pa’da

Yürüyüş’ün Sesi İngiltere Sokaklarındaydıİngiltere’nin başkenti Londra’da Halk Cepheliler ve Ana-

dolu Gençlik 8 Nisan günü Tottenham ve Enfield bölgele-rinde Yürüyüş dergisinin dağıtımını yaptılar. Toplam 100 der-gi halka ulaştırıldı. 4 Nisan günü Stoke Newington Mahal-lesi’nde dergi dağıtımı yapılarak, 44 dergi halka ulaştırıldı.

Hollanda'nın Amsterdam, Den Haag ve Rotterdam şe-hirlerinde, “30 Mart-17 Nisan Devrim Şehitlerini Anmave Umudun Kuruluşunu Kutlama Günleri” dolayısıylayazılamalar yapıldı. Amsterdam’da “Kurtuluş KavgadaZafer Cephede” pankartı asıldı.

Rotterdam Aile ve Gençlik Derneği de, 6 Nisan günü birprogram düzenlendi. 40. yılında Hollanda’dan Kızıldere’yegidenler, Kızıldere’yi, orada yaşadıklarını ve duygularını pay-laştılar. Ardından, Kızıldere’yi anlatan, Kızıldere yolculu-ğunu gösteren bir sinevizyon gösterisi sunuldu. 21 kişininkatıldığı anma söylenen türkülerlerle sona erdi.

Avusturya; Avusturya’nın Leobersdorf Kasabası’nda7 Nisan günü, 90 kişinin katıldığı bir anma düzenlendi.Saygı duruşuyla başlayan programda devrim mücadelesitarihi anlatılarak, sinevizyon gösterimi yapıldı. 40 kişi-nin katıldığı anma kültür merkezi korosunun verdiğikısa konserle sona erdi.

Almanya-Wuppertal; 15 Nisan günü Wuppertal'da dü-zenlenen programda konuşmalar yapıldı, şiirler okundu. 30Mart-17 Nisan’la ilgili hazırlanan bir sinevizyon izlendi.

Kızıldere’den İngiltere’yeUzanan Umudun Coşkusuİngiltere’nin başkenti Londra’da 8 Nisan günü, Anadolu

Gençlik’te bir halk toplantısı yapıldı. İngiltere’den gide-rek Kızıldere’deki anmaya katılanlar, yaşadıklarını anlat-tılar. Toplantıya 40 kişi katıldı.

İsviçre; İsviçre’nin Zürih şehrinde 8 Nisan günü,Halk Cepheliler, bir program düzenlediler. “Kızılde-re’nin Yolunda Devrim Yürüyüşümüz Sürüyor” başlıklıyazı ve şiirler okundu. THKP-C’nin kuruluşundan günü-müze devrimci hareketin tarihini anlatan bir sinevizyonizlendi. Programa 45 kişi katıldı.

Emperyalist Tekellere Karşı Birlik Olacağızİngiltere Anadolu Esnaflar Birliği, Londra’nın West Green

Bölgesi’nde Tesco ve Sainsbury’s gibi büyük tekellerin açılmasınıengellemek için 5 Nisan günü imza standı açtı. 4 saat açık ka-lan stantta 800’ün üzerinde imza toplandı. Standın her Cumar-tesi günü saat 15.00’te açılacağı duyuruldu.

50

Yürüyüş

22 Nisan2012

Sayı: 313

KIZILDERE'DEN BAKIRKÖY'E

Mahir’den Dayı’ya Geçen BayrakYere Hiç Düşmeyecek

Irkçılığın Sorumlusu Alman Devletidir! Sıra Bize Gelmeden Birleşelim Örgütlenelim!

Page 51: Yürüyüs 313

“30 Mart-17 Nisan Devrim Şe-hitlerini Anma, Umudun KuruluşunuKutlama Günleri” yapılan eylem veanmalarla selamlandı.

İstanbul-OkmeydanıHalk Cepheliler, 4 Nisan günü

Okmeydanı Hastanesi E-5 yolu üze-rinde bulunan Çağlayan üst geçidineve Şişli çevresinde asılan pankartlarladevrim şehitlerini ve umudu selam-ladılar. Halkın ilgisinin yoğun olduğugözlenirken, pankartlara yaklaşıpsesli okuyanlar da oldu. 5 adet pankartasıldı.

İstanbul-Esenler16 Nisan günü de Esenler’de, “30

Mart-17 Nisan Şehitlerimizi AnıyorUmudu Büyütüyoruz-Halk Cephesi”yazılı 2 pankart asıldı. Aynı günEsenler-Kemer Mezarlığı’nda bulu-nan Gültekin Koç, Ali Ertürk ve İl-hami Çavuşoğlu’nun mezarları ziyaretedilerek karanfil bırakıldı.

İstanbul-ŞişliTAYAD’lı Aileler, bağımsızlık,

demokrasi ve sosyalizm mücadele-sinde şehit düşen evlatlarını anmakve umudun kuruluşunu kutlamak için17 Nisan günü dernek binasında biraraya gelerek anma programı ger-çekleştirdiler.

Anma için, Mahir Çayan ileDayı’nın resimlerinin de olduğu dev-rim şehitlerinin resimleri mum vekaranfillerle süslendi. Anma programı,yapılan saygı duruşuyla başladı. Birkonuşma yapılarak, hem şehitlerinacısını yüreğinde taşıyan hem deaynı anda kutlama yapan başka birörgütün olmadığı söylendi. Şiirlerinokunduğu, “Bize Ölüm Yok" ve"Haklıyız Kazanacağız” marşlarınınhep bir ağızdan coşkuyla söylendiğianmada devrim şehitlerinin aileleri,yakınlarıyla ilgili anılarını anlattılar.Ardından kutlama için hazırlanan

pasta kesildi. Aileler sevinçve hüznü aynı anda yaşadı-lar.

İstanbul-Bağcılar16 Nisan günü Bağcılar

Yenimahalle’ye 2 adet, "30Mart-17 Nisan ŞehitlerimiziAnıyor Umudu Selamlıyoruz-Halk Cephesi" yazılı pankart asıldı.Aynı gün Yenibosna Zafer Mahalle-si’ne de aynı sloganların yazılı olduğu2 pankart asıldı.

İzmir9 Nisan’da Bornova Manisa Kav-

şağı civarında “Mahir’den Dayı’yaSürüyor Bu Kavga!” yazılaması ya-pıldı. Dev-Genç’liler önderlerini ana-rak umudu bir kez daha selamladı.14 Nisan’a ise Karabağlar Belediyesikarşısında bulunan üst geçide “30Mart-17 Nisan Devrim ŞehitleriniAnıyor Umudu Büyütüyoruz - HalkCephesi” yazılı pankart asıldı.

Çanakkale11 Nisan gecesi Cepheliler, Ça-

nakkale Stadyumu’nun arka sokağına,Piri Reis Caddesi’ne, Arıburnu İlk-öğretim Okulu’nun çevresine “Ma-hirden Dayıya Sürüyor Bu Kavga”,“Kızıldere Son Değil Savaş Sürüyor”,“Umudun Adı DHKP-C”, “DHKP-C” ve “DEV-GENÇ” yazılamalarıyaptı.

Elazığ10 Nisan günü Ela-

zığ’ın Yıldızbağları veFevzi Çakmak mahalle-lerinde yazılamalar ya-pıldı. Duvarlara umudunadı işlenirken, “Ma-hir’den Dayı’ya SürüyorBu Kavga”, “KurtuluşaKadar Savaş-Cephe” ya-zılamaları yapıldı.

DersimHalk Cepheliler, 10 Nisan günü

Dersim'deki şehit ailelerini ziyaretettiler. 11 Nisan günü de, 11 Nisan2001'de Ölüm Orucu direnişindeşehit düşen Fatma Ersoy mezarı ba-şında anıldı.

Sabah erkenden Dersim Asri Me-zarlığı’ndaki şehitlerin mezarları te-mizlendi. Saat 12.00' da ailelerin degelmesiyle tek tek mezarlar ziyaretedildi, karanfiller bırakıldı. Dahasonra “Devrim Şehitleri Ölümsüzdür”yazılı pankart açılarak, Fatma Er-soy'un hayatı ve mücadelesi anlatıldı.Yapılan konuşmada, “30 Mart-17Nisan tarihleri bağımsızlık, demokrasive sosyalizm mücadelesinde yaşamınıfeda eden devrim şehitlerimizi andı-ğımız ve partimizin kuruluşunu kut-ladığımız, umudu büyüttüğümüz gün-lerdir. Ve 588 şehidimiz nezdindetüm devrim şehitlerini anıyor ve on-lara bir kez daha söz veriyoruz: Dö-külen kanlarınızın hesabını soracağız.Analarımızın babalarımızın gözle-rinden akan her damlanın hesabınıverecekler. Hesabımızı mahşere bı-rakmayacağız” denildi. Anma, lok-maların dağıtılmasıyla sona erdi.

“Yaşamış Sayılmaz Zaten Yurdu İçin Ölmesini Bilmeyen”

İzmir

İzmir

51

22 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 313

BAKIRKÖY’DEN 1 MAYIS ALANI’NA

Page 52: Yürüyüs 313

YitirdiklerimizBağımsızlık Demokrasi Sosyalizm Mücadelesinde

28 Nisan - 4 Mayıs

Onun çok belirgin özelliği, düzenli olması ve giyiminde ti-tiz davranmasıydı. Ben hiçbir zaman onu ütüsüz pantolonla gör-medim. "Her şeyimizle örnek olmalıyız" derdi. Bu düzenliliğive titizliği mücadelesine de yansımıştı. Ölüm karşısında da enufak bir tereddüt göstermeyeceğini biliyordum. Çünkü "Çatı-şarak öleceğim" demişti. O, Ferit Eliuygun'un ölümüne üzülm-

üştü. Ama "Ölüm Ferit'le bile güzeldir" diyebilmişti. Zaten va-siyeti de Ferit'in yanına Devrimci Sol geleneklerine uygun birşekilde gömülmekti.

Bir keresinde haberlerde yakalananlar vardı. Ve belge elegeçtiğinden söz ediliyordu, Halil, böyle şeyleri kabul edemezdi."Böylesi durumlarda yapacağım ilk iş belgeleri yok etmek veondan sonra çatışmaktır" demişti.

Dürüst, sıcak, akıllı ve kararlıydı. Herkesin derdine ortak olur,çözüm bulmaya çalışırdı.

Soğukkanlılığı ise, çok belirgindi. Sakin davranışları onu bir-çok kez kurtarmıştır. Düşünür, eksiği gediği tamamlamaya ça-lışır ve bunları yaparken telaşlanmazdı.

Özellikle bir devrimci şehit düştüğünde ağıt yakılmasını, ağ-lanmasını istemezdi. "Acınızı başka türlü düşmandan çı-karın" derdi. Randevularına ise, oldukça sadık ve dakikti.

“Herkes için ölüyorum ben. Herkes için. Bizi sevmeyenleriçin de, duyarsızlar için de. Halkım için ölüyorum. Ezilenler,aç kalanlar için, işgal altındakiler için.”

Selma KUBAT

Bir Yakını Halil Ateşi Anlatıyor:“Ölüm Karşısında En Ufak Bir Tereddüt

Göstermeyeceğini Biliyordum”

Anıları Mirasımız

1955 doğumlu.Yüksek öğrenimiçin geldiği Bur-sa’da devrimci mü-cadeleye katıldı.Bir Dev-Genç’li

olarak bağımsızlık,demokrasi ve sosya-

lizm mücadelesine omuz verdi.İşçi sınıfının mücadele günü 1Mayıs 1977’de katledildi.

Sadettin EmirÇINAROĞLU

28 Nisan1980’de Ma-latya Taşte-pe’de faşist-lerin kurdu-ğu bir pusu

sonucu ara-mızdan ayrıldı. Hasan kat-ledildiğinde 25 yaşındadevrimci hareketin bir mi-litanıydı.

Hasan KARAGÖZ

Dev rim ci ha re ke te gö nül ver miş bir emek çiy -di. Esen ler Halk Mec li si Gi ri şi mi üye siy di. 1 Ma -yıs 1998’de Cep he saf la rın day dı. 1 Ma yıs’ta po lissal dı rı sın da ya ra lan ma sın dan son ra bu na lı ma gi -re rek 5 Ma yıs 1998 gü nü ha ya tı na son ver di.

Ahmet ÖZDEMİR

KAYIPSoner ve Hüsa-

mettin ʻ80ʼli yıllarınsonundan itibarengençlik faaliyetleriiçinde yer aldılar.

Soner, CerrahpaşaTıp Fakültesi öğrencisiydi. Fakülte-

ye başladığı yıl, devrim mücadelesine katıldı.

Hüsamettin ise İ.Ü.ʼde okuyordu. Bu dönemde Dev-Gençʼin birçok faaliyeti içinde yer aldılar. 4 Mayıs 1992ʼde İs-tanbulʼda gözaltına alındılar ve bir daha onlardan haber alına-madı.

Recep Devrim mücadelesinin emektarlarındandı. Defalar-ca işkencelerden geçirilmesine, 8 yıllık tutsaklığına rağmen,kavganın içinde olmaya devam etti. 1989ʼda Yeni Çözüm Der-gisiʼnin İzmir Temsilciliğiʼni yaptı. İzmirʼde 12 Eylülʼün ölü top-rağının aşılmasında onun önemli katkıları oldu. 1994 Ni-san'ının ilk günlerinde İstanbul'da gözaltına alındı ve kaybedil-di.

Selma Kubat, Malatya Arguvan Koyun-cu Köyü'nde 1978'de doğdu. Lise yıllarındadevrimcileri tanıdı. Gençlik hareketinde gö-rev ve sorumluluklar aldı.

F Tiplerine karşı Armutlu'da direnişedestek eylemi yaparken 13 Kasım 2001'degözaltına alınıp tutuklandı. Destekleyeni ol-

duğu direnişin bir direnişçisiydi şimdi. 10.Ölüm Orucu Ekibiʼnde yer aldı. 1 Mayıs 2004ʼte, Saraç-haneʼde yoldaşları kızıl bayraklarıyla büyük direnişin ka-rarlılığını 1 Mayıs alanlarına taşırken o da Gebze Hapis-hanesiʼnde feda ateşleriyle katıldı 1 Mayısʼa. 1 Mayısgünü bedenini tutuşturarak ölümsüzleşti.

Selma KUBAT

4 Mayıs 1992ʼde, AnkaraDikmenʼde bir evde bulunandört devrimciydiler. Kaldıklarıev polis tarafından kuşatıldı-ğında tereddütsüz direndiler.Çatışmalar sonunda SolmazKarabulut ve Fikri Keleş evdeşehit düşerken, Halil Ateş veAli Yılmaz kuşatmayı yarıp ça-tışmayı sokaklarda sürdürerekşehit düştüler.

Halil Ateş, 1960 SivasZara doğumludur. Devrimcimücadeleyle 12 Eylül öncesin-de tanıştı. 1988ʼde devrimciharekete katıldı. Silahlı örgüt-

lenmede yer aldı.

Solmaz Karabulut, Balıkesir Bigadiçliydi. Okul yılların-da başladığı mücadelesine öğretmenliğinde de devam etti.Memurların örgütlenmesinde yer aldı. 1989ʼda tutuklandı.Tahliyesinden sonra silahlı örgütlenmede görevlendirildi.

Fikri Keleş, İstanbul Çağlayanʼda doğdu. Aslen Sivas-lıʼydı. 1989ʼda mücadeleye katıldı. Gecekondu mahallele-rinde çalışmalar yaptı. 1990ʼda tutuklandı. Tahliye olduktansonra silahlı örgütlenmede yer aldı.

Ali Yılmaz, Kastamonu doğumluydu. Devrimci hareketiçinde mahalli bölge çalışmaları içinde yer aldı. ʻ91 ilkbaha-rından itibaren silahlı örgütlenmede yer aldı.

Halil ATEŞ Solmaz KARABULUT

Fikri KELEŞ Ali YILMAZSoner GÜL Hüsamettin

YAMANRecep GÜLER

Page 53: Yürüyüs 313

30 Nisan 1992ʼdeAdanaʼda bulunduk-ları evin polis tarafın-dan kuşatılması kar-şısında büyük bir di-reniş yaratarak şehitdüştüler.

Sıddık Özçelik,1970 Çorum Mecitözü doğumlu, yoksul bir köylü ailesinin çocu-ğuydu. Devrimci yaşamı lise yıllarında başladı. Bu yıllarda baş-ka bir siyasi hareket içindeydi. 1988 yılında Devrimci Hareketekatıldı. Gecekondularda faaliyet yürüttü. Ocak 92ʼde SDB sa-vaşçısı oldu. Şehit düştüğünde Birlik Komutanıydı.

Güven Keskin, 1973 Adana Kozan doğumluydu. Mücadele-ye İstanbulʼda katıldı. Gecekondu bölgelerinde çalıştı. 1991 yı-lında SDB savaşçısı oldu.

Esma Polat, 1971 Kars Sarıkamış doğumluydu. İşçi ailesi-nin kızıydı. ʻ86ʼda devrim mücadelesine katıldı. Gecekondu hal-kının örgütlenmesinde yer aldı. ʻ92 başlarında SDB savaşçısıolarak görev aldı. Şehit düşerken örgütünün ismini duvara kanlayazarak yeni bir geleneğin yaratıcılarından oldu.

Esma POLAT

1959 do ğum luy du. Sam sun 19 Ma yıs Li se -siʼnde okur ken mü ca de ley le ta nış tı. Sam sunDEV-GENÇ için de ye r al dı. Eği tim Ens ti tü sün -de mü ca de le si ni sür dü rür ken has ta lı ğı ne de -niy le 1978 Ni sanı’nda ara mız dan ay rıl dı.

Fehime ÖZTÜRK

Mehdi Alkan, 1975 Tokat Zile İlçesi Karşı-yaka Köyü doğumludur. KTÜ öğrencisi ve TÖ-DEFʼliydi. İstanbulʼda 1 Mayıs gösterilerine ka-tıldıktan sonra, 2 Mayıs 1993ʼte Trabzonʼa dö-nerken geçirdiği trafik kazası sonucu aramız-dan ayrıldı.

Mehdi ALKAN

İr lan da Kur tu luş Or du su (IRA) ön der le -rin den di. IRA ve İN LA'nın tut sak üye le -ri nin ha pis ha ne ler de ki Tek Tip El bi se vetec rit uy gu la ma la rı na kar şı baş lat tık la rıaç lık gre vin de, Boby Sands 5 Ma yıs1981’de, di re ni şin 66. gü nün de şe hit düş -tü. Bu di re niş te top lam ON İr lan da lıyurt se ver şe hit düş tü.

Boby SANDS

5 Mart 1968ʼde Samsunʼun Vezirköprü İlçe-siʼnde doğdu. Samsun 19 Mayıs Üniversitesi öğ-rencisiyken Dev-Gençʼli oldu. Birçok kez gözaltı-na alındı, iki kez tutuklandı, her seferinde yenidenmücadeleye koştu. 1994 başından itibaren tut-saktı. Ulucanlar Hapishanesiʼndeki Özgür Tutsak-ların temsilcisiydi.19 Aralık katliamında zulmü

durdurmak için en öne çıkan feda savaşçılarındanbiriydi. Ölüm orucu gönüllüsüydü. 28 Nisan

2001ʼde ölüm orucu direnişçisi olarak ölümsüzleşti.

Fatma HülyaTÜMGAN

Sıddık ÖZÇELİK

4 Mayıs 1994ʼte Dersimʼin Per-tek İlçesi Altınçevre Köyü Karaba-yır Mezrası yakınlarında 15 saatsüren çatışma sonunda ölümsüz-leştiler. Serpil, 1975 Dersim ÇukurKöyü doğumluydu. Ayten, bir Dev-rimci Sol gerillasıydı. Yaşamınıhalkın kurtuluş savaşına adayan,bunda tereddütsüz bir savaşçıydı.

Serpil YILMAZ Ayten YükselKELEŞ

Güven KESKİNİstanbul-Esenyurt

13 Nisan sabahı Esenyurt Yeşilkent Amasyalılar Cad-desi ve aynı günün akşamında Bahçelievler Zafer Ma-hallesi Pazar Pazarı Yolu üzerine “Kızıldere'den BugüneParti-Cephe İle Umudu Büyütüyor Şehitlerimizi Anı-yoruz-Cephe'' yazılı bomba süsü verilmiş pankart asıl-dı.

İstanbul-Gazi MahallesiCepheliler 17 Nisan günü Gazi Mahallesi'nde, 30

Mart-17 Nisan devrim şehitlerini anarak, Umudun ku-ruluşunu 42. yılında bir kez daha kutladılar. Eski Ka-rakol'un önünde toplanan Cepheliler, buradan 4 yol mev-kiine giderek, yolu molotoflarla kapatıp barikat kurdular.

Cepheliler, halka yönelik yaptıkları konuşmada"Tüm devrim şehitlerinin hesabını soracağız. Tümbaskı ve tutuklamalara karşı, 42. yılında şehitlerimizeverdigimiz devrim sözünü tekrarlıyoruz." dediler. Dev-rim şehitlerini selamlayan Cepheliler, sloganlar atarakpolisin gelmesini beklediler.

Cepheliler, "Titre Oligarşi Parti-Cephe Geliyor","DHKC-SPB Katillerin Peşinde", "Önder Yoldaş Dur-sun Karataş", "Yaşasın Devrimci Halk Kurtuluş Parti-si Cephesi", "Devrim Şehitleri Ölümsüzdür", "Şehit-lerimizin Hesabını Sorduk Soracagız", "Mahir HüseyinUlaş Kurtuluşa Kadar Savaş", "Kurtuluş Kavgada Za-fer Cephede" sloganlarıyla tüm mahalleyi inlettiler. Po-lisin gelmemesi üzerine Cepheliler eylemi iradi olaraksonlandırdılar.

Şehitlerimizin HesabınıSoracak, Onlara Olan DevrimSözümüzü Yerine Getireceğiz!

İŞ KAZASI DEĞİLÖRGÜTLÜ CİNAYET!

Devrimci İşçi Hareketi (DİH), son iki ayda iş cina-yetlerinde katledilen 74 işçi ile ilgili olarak 12 Nisangünü eylem yaptı. Eylem, 6 Nisan'da yaşanan patlamasonucu 2 işçinin öldürüldüğü Tuzlu Tersanesi’ndeki AdaDenizcilik Şirketi’nin önünde yapıldı. Eylemde “Pat-ronların Kârları İçin Son İki Ayda 74 İşçi Katledildi! İşCinayetleri Durdurulsun! Sorumlular Yargılansın! İş Ci-nayetlerine Son! Örgütlenme Önündeki Engeller Kal-dırılsın! Güvencesiz Çalışmaya Son! Taşeronluk SistemiKaldırılsın!” yazılı pankart açıldı.

Yapılan açıklama, “Sırf patronların daha fazla kârhırsı için katlediliyoruz. Hem de basit önlemlerle önüalınabilecek olmasına karşın. Bu katliamların sorum-lusu önlemler almayan, iş yerlerinde denetim sağla-mayan, eksiklikleri sus payı alıp görmezden gelen, iş-çilerin örgütlenmesinin önüne kimi zaman yasalarla kimizaman fiili zorluklar çıkartan AKP iktidarıdır. Buna durdemenin yolu örgütlenmektir.” denilerek, atılan slo-ganlarla bitirildi.

Page 54: Yürüyüs 313

Mizah Mazlumun Zalimdenİntikam Alma Aracıdır