23
ZAMANIN KUDÜS’Ü KUDÜS’ÜN ZAMANI 100 MADDEDE KUDÜS

ZAMANIN KUDÜS’Ü KUDÜS’ÜN ZAMANIkudusplatformu.com/wp-content/uploads/2017/04/... · Yahya’nın kesik başının, Hz. Zekeri-ya’nın şehit edilişinin, Hz. ... Musa ve

  • Upload
    trantu

  • View
    240

  • Download
    1

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ZAMANIN KUDÜS’Ü KUDÜS’ÜN ZAMANIkudusplatformu.com/wp-content/uploads/2017/04/... · Yahya’nın kesik başının, Hz. Zekeri-ya’nın şehit edilişinin, Hz. ... Musa ve

ZAMANIN KUDÜS’Ü KUDÜS’ÜN ZAMANI

100 MADDEDE KUDÜS

Page 2: ZAMANIN KUDÜS’Ü KUDÜS’ÜN ZAMANIkudusplatformu.com/wp-content/uploads/2017/04/... · Yahya’nın kesik başının, Hz. Zekeri-ya’nın şehit edilişinin, Hz. ... Musa ve

ZAMANIN KUDÜS’Ü, KUDÜS’ÜN ZAMANI

100 MADDEDE KUDÜS

Page 3: ZAMANIN KUDÜS’Ü KUDÜS’ÜN ZAMANIkudusplatformu.com/wp-content/uploads/2017/04/... · Yahya’nın kesik başının, Hz. Zekeri-ya’nın şehit edilişinin, Hz. ... Musa ve

4 5

100 MADDEDE KUDÜS 100 MADDEDE KUDÜS

KUDÜS HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKEN 100 MADDE

KUDÜS göklerde yapılıp yere indirildiğine inanılan, adı ile müsemma bir kutsal şehirdir. 5000 yıllık tarihi boyunca Hz. Davut’un Calut’a attığı taşın, Hz. Süleyman’ın cinlere yaptırdığı muhteşem tapınağın, Hz. Yahya’nın kesik başının, Hz. Zekeri-ya’nın şehit edilişinin, Hz. İsa’nın göğe yükselişinin, Hz. Mu-hammed’in (sallallahu aleyhi ve sellem) miracının şahidi ol-muştur. Hz. İbrahim’i, Hz. İsmail’i, Hz. İshak’ı, Hz. Yakup’u, Hz. Yusuf’u, Hz. Bünyamin’i, Hz. Musa’yı, Hz. Harun’u ağırlamış, hepsinin ruhaniyetini sindirmiş, ziyaret edenlerine de bu ruhu üfleyen toprakların bir parçasıdır. Bugün bu vasıflarının aza-metini taşısa da, barış ve kudsiyet anlamına gelen adıyla ters orantılı bir hikâyenin kahramanıdır.

1 Kudüs ismi Kur’an’da doğrudan geçmemekle birlikte bu şehirden “El-Mescidü’l-Aksâ’nın mübarek kılınan çevresi” şeklinde bahsedilir. “Kulunu, kendisine birtakım ayetlerimizi göstermek için bir gece Mescidi Haram’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya yürütenin şanı pek yücedir.” (İsrâ 17/1) Ayrıca bulunduğu bölge “mukaddes toprak” olarak nitelenir. “Musa milletine şöyle demişti: Ey milletim! Allah’ın üzerinizdeki nimetini anın. Aranızdan peygam- berler çıkardı ve sizi krallar yaptı. Âlemlerden hiç kimseye ver-mediğini size verdi. Ey milletim! Allah’ın size yazdığı kutsal top-rağa girin, geriye dönmeyin; yoksa zarar edenler olursunuz.” (Mâide 5/21). Bunun dışında “alemler için bereketler verdiğimiz yer”, “Biz de dedik ki: ‘Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve esenlik ol.’ Ona bir tuzak kurmak istediler. Fakat biz asıl kendilerini hüsrana uğrat-tık. Onu da Lut’u da içinde alemler için bereketler verdiğimiz yere (ulaştırıp) kurtardık.” (Enbiyâ 21/69-71) gibi ifadelerle de nitelendirilmiştir.

Kudüs yüce Allah tarafından, etrafıyla birlikte kutsal kılınan Mescid-i Aksâ’nın bulunduğu kutlu şehirdir. Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesi (Hicret’ten sonra 16 veya 17 ay), yeryüzünün en eski ikinci mescidi ve en mukaddes üçüncü haremidir.

23

Page 4: ZAMANIN KUDÜS’Ü KUDÜS’ÜN ZAMANIkudusplatformu.com/wp-content/uploads/2017/04/... · Yahya’nın kesik başının, Hz. Zekeri-ya’nın şehit edilişinin, Hz. ... Musa ve

6 7

100 MADDEDE KUDÜS 100 MADDEDE KUDÜS

PEYGAMBER EMANETİ ÜÇ MESCİDDEN BİRİ

4

5

DİNLER TARİHİ AÇISINDAN BÜYÜK ÖNEME

SAHİP OLAN KUDÜS, MÜSLÜMANLARIN İLK

KIBLESİ, YERYÜZÜNÜN EN ESKİ İKİNCİ MESCİDİ

VE EN MUKADDES ÜÇÜNCÜ HAREMİDİR.

Hadislerde Mescid-i Aksa’nın, Mescid-i Harâm ve Mescid-i Nebevi ile beraber ziyaret amacıyla seyahat edilebilecek üç mescitten biri olduğu belirtilmiştir. “Yolculuk ancak şu üç mescitten birine olur: Benim şu mescidime, Mescid-i Haram’a ve Mescid-i Aksa’ya.” (Müslim, Kitâbu’l-Hacc, 15/415, 511, 512) Burada kastedilen yolculuk ibadet kasdıyla olan özel yolcu-luktur. Bu hadis-i şerif dolayısıyla Mescidi Aksa, harem mes-citlerin üçüncüsü sayılmıştır.

Hz. Peygamber’in (s.a.s.) Beytülmakdis’te namaz kılmayı tav-siye ettiği de kaynaklarda aktarılmaktadır. Bir hadis-i şerifte bildirildiğine göre Resulullah (s.a.s)’ın câriyesi Meymune(r.a.): “Ey Resulullah! Bize Mescid-i Aksa hakkındaki hükmün ne olduğunu bildir” dedi. Resulullah (s.a.s.)’ da şöyle buyur-du: “Oraya (Mescid-i Aksa’ya) gidin ve içinde namaz kılın.” -Hadisin râvisi dedi ki: “O zaman burası Dâru’l-Harb’di (yani Müslüman olmayanların hâkimiyeti altındaydı).”-(Resulullah (s.a.s) sözlerine daha sonra şöyle devam etti): “Eğer oraya gidemez ve içinde namaz kılamazsanız kandillerinde yakılmak üzere oraya zeytinyağı gönderin.” (Ebu Davud, Kitâbu’s-Salât, 14) Burada zeytinyağı bir semboldür. Yapılması istenen ise Kudüs’e ve Mescid-i Aksa’ya önem verilmesi, oranın Hz. İbra-him (a.s.)’ın Hanif dininin gerçek sahipleri olan mü’minlerin eline geçmesi için çalışılması ve o kutsal mekânların tevhid dinine uygun kimliğinin korunması amacıyla yapılan çalışma-lara herhangi bir şekilde destek olunmasıdır.

HER KÖŞESİ AYRI BİR PEYGAMBERİN İZİ

KUDÜS İÇİN KIRK YILLIK BEKLEYİŞ

6

7

8

Kudüs ve çevresi peygamberler tarihi açısından da çok önem-lidir. Üç dinin atası Hz. İbrahim, hanımı Hz. Sârâ ile Kudüs yakınlarındaki El-Halil’de yaşamıştır. İkinci oğlu Hz. İshak (a.s.) burada doğmuş ve Kudüs yakınlarında vefât etmiştir. Hz. İbrahim El-Halil kasabasında medfundur, daha sonra buraya Yakup ve Yusuf peygamberler ile Sârâ annemiz de defnedilmiş- tir. Halihazırda içinde bu kabirlerin yer aldığı İbrahim Camii 1994’de fanatik bir Yahudinin cami içinde katliam yapmasının ardından mekansal olarak Yahudilerle Müslümanlar arasında bölünmüştür. Bugün Hz. Yakup’un (a.s.) yani Yahudi inancına göre İsrail’in ve oğlu Hz. Yusuf’un (a.s.) kabri sinagoga çevrilen bölümde bulunmaktadır.

Hz. Lut’un (a.s.) gençliği Hz. İbrahim’le birlikte Kudüs çevresinde geçmiş, daha sonra Lut gölü yakınındaki kavme elçi olarak görevlendirilmiştir.

Hz. Musa (a.s.) ve Hz. Harun (a.s.) İsrailoğullarıyla Mısır’dan çıkıp Kızıldeniz’i geçtiğinde Allah, onlara Kudüs’e gitmelerini emretmiştir. Hz. Muhammed (s.a.s.) Mekke’den Medine’ye, Hz. Musa ve Hz. Harun Mısır’dan Kudüs’e doğru hicret etmiştir. Fakat Hz. Musa’nın tebaasına Kudüs’e giriş izni hemen veril-memiş, bu nedenle 40 yıl çölde konaklamışlardır.

Page 5: ZAMANIN KUDÜS’Ü KUDÜS’ÜN ZAMANIkudusplatformu.com/wp-content/uploads/2017/04/... · Yahya’nın kesik başının, Hz. Zekeri-ya’nın şehit edilişinin, Hz. ... Musa ve

8 9

100 MADDEDE KUDÜS 100 MADDEDE KUDÜS

9

10

Hz. Davut (a.s.) Kudüs’te İsrailoğullarına ait ilk bağımsız dev-leti kurmuştur. Hz. Davut sapanıyla zâlim Câlut’u taş atarak öldürdükten sonra muzaffer bir asker olarak şehre girmiştir. Hz. Davut’un zalim Calut’a attığı taş yakın geçmişte Filistin-lilerin elinde İsrail’e karşı atılmaktadır. Filistinliler İntifada’da bu metaforu kullanmaktadır.

Hz. Davut’tan sonra oğlu Hz. Süleyman(a.s.), Kudüs’te büyük bir mabed inşa etmiştir. Mâbedin bulunduğu tepeye Sion Tepe-si denmektedir ve Siyonizm kavramı bu tepenin adından neşet etmiştir.

11

12

13

Hz. Süleyman’ın mâmur ettiği bu kutlu şehir, Bâbil Kralı Nabu-kadnezar tarafından tamamen yakılıp yıkılmış ve yağmalan-mıştır. Binlerce İsrailoğlu öldürülmüş, binlercesi ise sürgüne gönderilmiş, Kudüs İsrailoğullarından arındırılmıştır.

Bu büyük kıyımdan sonra İsrailoğullarının en büyük hayali Kudüs’e geri dönüp o eski izzetli günlerini yeniden yaşamak ol-muştur. Sürgünde yaşayan her Yahudi, “Eğer seni unutursam ey Yeruşalim, sağ elim hünerini unutsun; eğer seni anmazsam, eğer Yeruşalim’i baş sevincimden üstün tutmazsam dilim damağıma yapışsın” (Mezmur, 137/5-6) duasını ezberleyip okur.

SENİ UNUTURSAM EY KUDÜS

Uzunca süre harabe kalan şehir daha sonra yeniden imar edilmiş ve M.Ö. 538’de ikinci mabedin temelleri atılmıştır.

Page 6: ZAMANIN KUDÜS’Ü KUDÜS’ÜN ZAMANIkudusplatformu.com/wp-content/uploads/2017/04/... · Yahya’nın kesik başının, Hz. Zekeri-ya’nın şehit edilişinin, Hz. ... Musa ve

10 11

100 MADDEDE KUDÜS 100 MADDEDE KUDÜS

Bu arada İsrailoğulları peygamberlere zulmetmeye başlamışlardır. Hz. Zekeriya (a.s.) testerelerle doğanmış, Hz. Yahya (a.s.) başı kesilerek şehit edilmiştir.

Kudüs, Bâbillilerden sonra, Romalılar tarafından da ikinci büyük işgâli yaşamıştır. Halk tekrar uzak diyarlara sürülmüş, akabinde Roma imparatoru Hadrian tarafından şehir yeni baştan imâr edilmiştir.

Hz. Meryem, oğlu Hz. İsa’yı (a.s.) bu topraklarda dünyaya getirmiş ve Rabb’in ikramı ile beslenmiştir.

Hz. İsa bir mucize olarak dünyaya babasız gelmiş ve daha bebek-ken konuşmuştur. Peygamber olduğunda evvelâ Celile’de sonra Kudüs’te insanları hak dine dâvet etmiştir. 33 yaşına gelince de tıpkı Resûl-i Ekrem’in Mîrâcı gibi, o da bu kutlu şehirden semâlar ötesine yükselir. Rabb’in makâmına yükseliş şehri Kudüs’tür. Göklerle yerin en yakın bağlantı noktası burasıdır.

Hz. İsa’nın göğe yükselmesinden sonra Bizans İmparatoru Constantin, Kudüs’ü Hıristiyanlaştırmış ve annesi Helen ile birlikte, putları yıkmıştır. Kutsal mezar kilisesi onun döneminde yapılmış ve Hz. İsa’nın bebekken yıkandığı taş beşiği, İstanbul’a, Beşiktaş’a taşınmıştır.

1415

16

1718

GÖKLERLE YERİN EN YAKIN BAĞLANTI NOKTASI

KUDÜS FATİHİ HZ. ÖMER, FETİHTEN SONRA NAMAZ

KILMAK İSTER VE PATRİK HIRİSTİYANLAR İÇİN EN

KUTSAL KİLİSELERDEN BİRİ SAYILAN KIYAMET

KİLİSESİNDE NAMAZ KILABİLECEĞİNİ İFADE EDER.

HZ.ÖMER, İNANCA SAYGININ ZİRVE NOKTASI OLARAK

GÖSTERİLECEK BİR BAKIŞLA, BURADA NAMAZ KILDIĞI

TAKDİRDE KİLİSENİN MÜSLÜMANLAR TARAFINDAN

CAMİYE ÇEVİRİLMESİNDEN ENDİŞE EDEREK

TEKLİFİ REDDEDER.

19

2021

Peygamber Efendimiz de İsra mucizesinde Burak’a binip Mek-ke’den Kudüs’e, Kudüs’ten de Arş-ı Alâ’ya yolculuk yapmıştır. Kudüs, İsrâ (gece yolculuğu) mûcizesinin ikinci durağı, Miraç (yükseliş yolculuğu) mûcizesinin ise birinci durağı olmuştur.

Peygamber Efendimizin Mescid-i Aksa’da bütün peygamberlere namaz kıldırdığı anlatılır.

Asırlar sonra halife Hz. Ömer’in tâyin ettiği İslam orduları başkumandanı Hz. Ebu Ubeyde Amir b. Cerrah, 638 yılın-da Kudüs’ü İslam topraklarına katmıştır. Patrik Sophronios şehrin anahtarlarını, Hz. Ömer’e teslim edeceğini bildirmiş, bunun üzerine Hz. Ömer Kudüs’e gelmiştir.

Page 7: ZAMANIN KUDÜS’Ü KUDÜS’ÜN ZAMANIkudusplatformu.com/wp-content/uploads/2017/04/... · Yahya’nın kesik başının, Hz. Zekeri-ya’nın şehit edilişinin, Hz. ... Musa ve

12 13

100 MADDEDE KUDÜS 100 MADDEDE KUDÜS

MESCİD-İ AKSA TEK BİR MABED DEĞİL 144 DÖNÜMLÜK BİR ALAN

Hz. Ömer’den sonra halife olan Hz. Osman da Kudüs’e önem ver-miş, Silvan Bahçeleri gelirlerini şehrin fakir halkına vakfetmiştir.

Muaviye, Suriye valisi iken halife Hz. Osman’ın katillerinin bulunup cezalandırılması için Mısır fatihi Hz. Amr b. As ile Kudüs’te bir ant-laşma yapmıştır. Yine Kudüs’te halkın biatını da alarak halifeliğini ilan etmiştir.

2526

Kudüs’e geldiğinde Patrik’ten şehrin anahtarlarını alan Hz. Ömer, namaz kılmak istemiş bunun üzerine Patrik Hıristiyan-lar için en kutsal kiliselerden biri sayılan Kıyamet Kilisesi’nde namaz kılabileceğini ifade etmiştir. Bu teklifi geri çeviren Hz. Ömer, burada namaz kıldığı takdirde daha sonra bu kilisenin Müslümanlar tarafından camiye çevrilme ihtimali ile karşı karşıya kalabileceğini söylemiştir.

Kudüs’e girdiğinde, Hz. Ömer, bir çöplük haline getirilm-iş Mescid-i Aksâ’nın etrafını da temizletmiştir. Rasûlullah’ın ayak izinin bulunduğu o kutsal taşı (Hacer-i Muallak) bulmak için eteğinde taş taşımış, işçilerle beraber çalışıp kendi ismiyle de anılan Aksa Camii’ni, Hacer-i Muallaka’nın kıble tarafı-na yaptırmıştır. Halka İslam’ı öğretmesi için ise Hz. Ubâde b. Sâmit’i kadı tâyin etmiştir.

Kudüs’ün fethini gerçekleştiren sahabelerden birkaçı bugün Mescid-i Aksa’nın doğu duvarı eteklerinde Er-Rahme Mezarlığı’ nda medfundur.

22

23

24

Emevi halifesi Abdülmelik b. Mervan, Peygamberimizin miraca çıkarken bastığı kaya (sahra) üzerine, Kubbetü’s-Sahra’yı inşâ ettirmiştir. Günümüzde özellikle Türkler arasında Aksa (Kıble) Camii ile Kubbetü’s-Sahra arasında hangisi Mescid-i Aksâ sorusu krize dönüşmüştür. Mescid-i Aksa bir yapı ya da bir bina değildir. Mescid-i Aksa, 144 dönümlük alanın tama-mıdır. Alanın tamamı kutsaldır ve haremdir. Alanın içinde Kıble (Aksa) Camii, Kubbetü’s-Sahra, Mervan Mescidi gibi mescidlerin yanı sıra, kubbeler, merdivenler, sebiller, müze, okullar ve zeytin ağaçları bulunur. Osmanlı döneminde Harem-i Şerif olarak ad-landırılmaktadır.

27

Page 8: ZAMANIN KUDÜS’Ü KUDÜS’ÜN ZAMANIkudusplatformu.com/wp-content/uploads/2017/04/... · Yahya’nın kesik başının, Hz. Zekeri-ya’nın şehit edilişinin, Hz. ... Musa ve

14 15

100 MADDEDE KUDÜS 100 MADDEDE KUDÜS

Depremlerle zarar görmüş olan Aksa’yı Abbasi Halifesi Ebû Câfer Mansur, yeniden inşâ ettirmiştir.

Abdurrahman Evzâi, Süfyânü’s-Sevrî, Leys b. Sa’d ve Muhammed b. İdris eş-Şâfiî gibi mezhep imamları Kudüs’te derslerini okutup, talebelerini burada yetiştirmişlerdir. İbn Ebû Rendeka et-Turtûşî, Ebû Hâmid El-Gazzâlî, Ebû Bekir İbnü’l-Arabî de Kudüs’te bir müd-det yaşamış âlimlerdendir.

Râbiatü’l-Adeviyye, Bişr-i Hafi, Seriyyü’s-Sakatî gibi mâneviyat âleminin kutupları, Hz. Peygamber’in semâlara çıktığı bu şehirde, semâların ötesinden bahsetmişlerdir.

1099 yılı Kudüs için bir dönüm noktası olmuştur. Haçlı orduları, 460 yıl Müslümanların elinde bulunan, Fatımilerin hâkimiyetin-deki Kudüs’ü işgal etmişlerdir. Haçlılar şehirde bulunan tüm Müslümanları ve diğer halkları katletmişlerdir. Orduyla birlikte Kudüs’e giren Haçlı tarihçisi Fulcherius, şövalyelerin ve askerlerin Arapların yuttukları altınları bağırsaklarından çıkarmak için bun-ları öldürdükten sonra karınlarını deştiklerini, ellerinde kılıç şe-hirde dolaşıp hiçbir canlı bırakmadıklarını, bütün evlere girip ne buldularsa aldıklarını anlatır. Yine bu katliamın görgü tanığı olan tarihçi Raimundus, mâbedlerin bulunduğu bölgeye (Harem-i şerif) giderken cesetlerin ve dizlerine kadar çıkan kan birikintilerinin içinden geçmek zorunda kaldığını söyler. Bu vahşet tüm dünyada yüzyıllarca anlatılmıştır.

28

31

29

30HAÇLI ORDULARI KANLI İZLER BIRAKTI

Selahaddin Haçlıların kırk gün içinde erkek başına 10, kadın başı-na 5, çocuk başına 2 dinar fidye ödemek kaydıyla şehirden sağ salim ayrılmasına izin vermiştir. Ayrıca para bulamayan binlerce kişi de serbest bırakılmıştır. Buna karşılık kanlı Templier (Tapınak Şövalyeleri) ve Hospitalier (Rodos Şövalyeleri) tarikatları kendi mensuplarını kurtarmak için tek kuruş bile harcamadılar. Patrik de sadece kendisi için 10 dinar ödedi ve sahip olduğu bütün altın ve gümüş, ayrıca arabalar dolusu servetiyle Kudüs’ten çıkıp gitti.

32

33

34

35

Selçuklulara bağlı Halep Emiri Nûreddin Zengi, Kudüs’ü haçlıların elinden, esaretten kurtaramadan uyumayı kendisine haram et-miştir. Bu uğurda bir ömür geçiren Zengi, mescide koyacağı minber için ahşap ustalarına sipariş vermiştir. Ömrü o minberin Mescid-i Aksa’ya yerleştirildiğini görmeye yetmemiş, Kudüs’ü fethede-memiş, ama hayali, yanında bulunan Selahaddin’i ziyadesiyle et-kilemiştir.

1185 yılında Kudüs krallık ordusunun Kahire’den Şam’a giden bir Müslüman kervanına saldırmasıyla başlayan harekât, Selahaddin Eyyûbi’nin iki yıl sonra 1187’de Kudüs’le birlikte 52 şehri fethetme-siyle sonuçlanmıştır. Miraç Kandili’ nde Selahaddin Eyyûbi Kudüs’e girmiştir.

Haçlıların seksen sekiz yıl önce kana buladıkları şehirde hiçbir taşkınlık yapılmamış; Müslümanlar zafer sevincini olgunluk içinde kutlamışlardır. Haçlılar Kudüs’ten çıkıp giderken Ortodoks ve Ya‘kubî Hıristiyanlar şehirde kalmış, Mûsevîlerin de şehre yer-leşmesine izin verilmiştir.

SULTAN SELAHADDİN’İN KUDÜS’Ü

FETHETMEDEN ÖNCE YÜZÜNÜN

GÜLMEDİĞİ, YEMEYİ VE UYUMAYI TERK

ETTİĞİ DE RİVAYETLER ARASINDADIR.

Page 9: ZAMANIN KUDÜS’Ü KUDÜS’ÜN ZAMANIkudusplatformu.com/wp-content/uploads/2017/04/... · Yahya’nın kesik başının, Hz. Zekeri-ya’nın şehit edilişinin, Hz. ... Musa ve

16 17

100 MADDEDE KUDÜS 100 MADDEDE KUDÜS

Sultan Selahaddin’in Kudüs’ü fethetmeden önce yüzünün gülmediği, yemeği ve uyumayı terk ettiği de rivayetler arasın-dadır. Selahaddin Kudüs’ün fethine dek kendine bir saray yaptır-mamış, çadırda yaşamıştır. Bunun nedenini soranlara ise, “Allah Rasulü’nün miraca çıktığı, yıllarca Müslümanlara kıblegah olmuş, üçüncü harem düşman elindeyken, bana rahat uyumak yaraşır mı hiç?” cevabını vermiştir.

Öldüğünde kendine bir kabir yaptıracak kadar servet bırakma-yan Selahaddin, düşmanları nazarında da saygı duyulan, onurlu biri olmuştur. İngiliz Kralı Aslan Yürekli Richard onu, “Ben Sela-haddin’den insanlık öğrendim” diyerek tanımlamıştır. Dante İlahi Komedya’da Hıristiyan olmayan, fakat dünyada iyi işler yapmış in-sanların bulunduğu Limbus’ta sadece Selahaddin’e yer vermiştir.

İmam Nablûsi’den, İmam Şâfiî’ye kadar birçok dev âlim yetiştirmiş olan Filistin’in kutsal şehri Kudüs, 1099 yılında Haçlıların ilk işgâlinden îtîbâren 145 yıl sonra Selçukluların eline geçmiştir.

Kudüs Memlük Devleti’nin ilk kuruluş yılları sırasında (1250-1260) Suriye’deki Eyyûbîler ile Memlükler arasında birkaç defa el değiştirmiştir. Memlûk sultanı Muhammed b. Kalavun, 40 yıldan fazla hüküm sürdüğü Kudüs’te şehri yeniden îmâr etmiştir.

Memlûkler değil Kudüs’ü, kendilerini bile koruyamaz olunca 1517 yılında Kahire’deki Memlûk hâkimiyetine son veren Yavuz Sultan Selim, öncesinde Kudüs’e de hâkim olmuştur.

36

37

3839

40

BEN SELAHADDİN’DEN İNSANLIK ÖĞRENDİM BARIŞ İKLİMİNİ GETİREN SULTANLAR

41Rivayete göre, Kudüs’ü fetheden Yavuz Sulan Selim şehri gezerken, kan ter içinde kalmış, başında bir sepet bulunan yaşlı bir Hıristiyan kadınla karşılaşmıştır. Sorduklarında sepetin içinde Yahudilerin kutsal mabedinin üzerine dök-mek üzere hayvan pisliği ve çöp olduğunu, bunun Hıristiyan din adamlarınca emredildiğini, yıllardır 30 günde bir, buraya çöp dökerek, buranın yok edilmesine ve izlerinin örtülmesine çalışıldığını anlatır. Sultan Selim olayı başka kaynaklardan da teyid edince emirler vererek içinde altın ve gümüş sikkeler bulunan bir sürü kesecik hazırlatır, bunları pisliğin değişik yerlerinegömdürür. Sonra, halka, kürek ve kova dağıtıp “Altını bu-lan alsın!” diyerek çöp dağının temizlenmesini sağlar. (Hatta kendisinin bile kazma kürekle işe giriştiği, “Padişahını seven ondan feyz alsın, yaptığını yapsın.” dediği de söylenir.) Velhasıl on bini aşkın insan 33 gün boyunca çalışarak Batı Duvarı’nı bugünkü haliyle ortaya çıkarmıştır.

Yine rivayete göre, Yavuz Selim’in oğlu Kânûnî Sultan Süleyman Han, bir gece rüyasında 4 aç aslan görür. Rüyayı tevil edenler, aslanın Kudüs’ün sembolü olduğunu söylerler. “Eyyubiler döneminden beri surları olmayan şehir size sitem etmektedir hünkarım.”derler ve Kanuni, derhal şehrin etrafının surlarla çevrilmesini emreder. Rüyasında gördüğü 4 aslanın da şehrin kapılarından birine yer-leştirilmesini ister. Aslanlı Kapı hikayesi, insanın taşa giydirdiği bir halk efsanesidir. Gerçek ise yıkılmış bir Memluklu binasındaki bu aslanlı taşların Osmanlı mühendisleri tarafından israf edilmeyip, burada kullanılmasıdır. Kanuni’nin eşi Hürrem Sultan da Kudüs’te birçok vakıf eseri yaptırmıştır.

42

Page 10: ZAMANIN KUDÜS’Ü KUDÜS’ÜN ZAMANIkudusplatformu.com/wp-content/uploads/2017/04/... · Yahya’nın kesik başının, Hz. Zekeri-ya’nın şehit edilişinin, Hz. ... Musa ve

18 19

100 MADDEDE KUDÜS 100 MADDEDE KUDÜS

43

44

45

Kanuni Sultan Süleyman’ın şehrin etrafına ördürdüğü sur kapılarından birinin kitabesi Osmanlının engin hoşgörüsünün ve Kudüs’te barış içinde yaşamanın formülünü sunar. Yafa Kapısı olarak da nitelenen El-Halil kapısında “Lâ ilâhe illallah İbrahim Halilullah” lafzı şehre giren herkesin barış içinde yaşayacağının garantisi gibidir.

Osmanlı döneminde, Kudüs bölgesi Hıristiyanları arasındaki iliş- kilerin gergin olduğu görülmektedir. Latin kilisesine bağlı olanlar-la Rum ve Ermeni kiliseleri mensupları arasında Hıristiyanlarca kutsal sayılan mekânlarla ilgili haklar konusunda sürekli anlaşmaz lık çıkmıştır. Bu durum, 1660’lı ve 1670’li yıllarda özellikle Latin kilisesi mensuplarıyla Rum Ortodoks Hıristiyanları arasında kanlı çatışmalara yol açmıştır. Osmanlı dönem dönem ferman göndere- rek bu çatışmaları durdurmaya çalışmış ve başarılı olmuştur.

OSMANLI DÖNEM DÖNEM FERMAN

GÖNDEREREK LATİN KİLİSESİ İLE RUM

ORTODOKS HIRİSTİYANLARI ARASINDAKİ

ÇATIŞMALARI DURDURMAYA ÇALIŞMIŞ VE

BAŞARILI OLMUŞTUR.

Kudüs 18. yüzyılın sonunda beklenmedik bir tehdide mâruz kalmıştır. 1798’de Mısır’ı işgal eden Napolyon, bir yıl sonra Gazze ve Remle’yi de ele geçirerek Akka önlerinde Cezzar Ahmed Paşa ile karşılaşmış ve burada büyük bir yenilgi yaşamıştır.

1831-1840 arasında Kudüs, Osmanlıya isyan eden Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa yönetimine girmiştir. Fakat onun katı uygulama-ları, vergilerin arttırılması, silâhsızlandırma ve mecburi asker-lik kararları 1834-1838 yılları arasında Kudüs merkezli bir dizi ayaklanmaya yol açmış, Aralık 1840’ta Kudüs tekrar Osmanlı yöne-timine girmiştir.

1852 yılında Sultan Abdülmecid’in fermanıyla Kudüs’teki Bi’setü’l-İsa/Kutsal Mezar ile Beytüllahim/Doğuş Bazilikası ve Mağarası gibi kutsal mekânlara giriş ve ayinler ile en basit temizlik işlerinin bile kadim kayıtlara uygun olmaması halinde kabul edilmeyeceği karara bağlandı. Osmanlı padişahının mevcut halin devamını öngören fer-manı, statükonun devamını gerektiriyordu ve bu karar konuyla alakalı devlet ve toplumlar tarafından da benimsenmişti. Ancak bu da prob-lem ve çatışmaların önlenmesine çare olamamıştır. Kutsal yerler (Makamât-ı Mübâreke) meselesi görünüşte 1847 yılında, Hz. İsa’nın doğduğu yer olan “Beytüllahim” denilen yerdeki gümüş yıldızın kay-bolması ile başladı. Katolik ve Ortodokslar yıldızın kaybolmasından birbirlerini sorumlu tuttu. Siyasi çıkar sağlamayı amaçlayan Rusya ile Fransa, İngiltere ve Avusturya gibi devletlerin müdahaleleri üzerine bir netice alınamayınca da Kırım Savaşı yaşandı (1853-1856). 1852 tarihli statüko fermanından önce Osmanlı Devleti öncelikli olarak Kudüs’te yapacakları incelemenin neticelenmesine kadar hiçbir eşyanın yerinden oynatılmamasına karar verdi. Bu sırada Kamame Kilisesi’nin pencere-sinde bir Ermeni hizmetlisi temizlik yapıyordu. Bu temizlik çalışanının pencereyi silmek için kullandığı merdiveni yerinden kaldırıp kaldıra-mayacağı tartışma konusu oldu. Tartışma sonunda merdivenin Statüko Fermanı gereğince yerinden oynatılmamasına karar verildi. İlginçtir ki, Statüko Fermanı’ndan sonra da bu ahşap merdiven yerinden kaldırıl-madı ve hâlâ kilisenin cephesindeki pencerede durmakta ve Statüko Merdiveni olarak adlandırılmaktadır. Osmanlıların meseleyi dondur-mak amacıyla daha önce önerdikleri 1852 tarihli statüko belgesi önce Paris Antlaşması’nda (1856), sonra da 93 Harbi akabinde imzalanan Berlin Antlaşması’yla (1878) teyit edilmiştir.

46

47STATÜKO MERDİVENİ

Page 11: ZAMANIN KUDÜS’Ü KUDÜS’ÜN ZAMANIkudusplatformu.com/wp-content/uploads/2017/04/... · Yahya’nın kesik başının, Hz. Zekeri-ya’nın şehit edilişinin, Hz. ... Musa ve

20 21

100 MADDEDE KUDÜS 100 MADDEDE KUDÜS

GÖÇ İLE BAŞLAYAN İŞGAL

4849

50

1870’lerden sonra Yahudi göçünün giderek artması, 1882 ve 1905’te iki büyük Yahudi göç dalgası Kudüs’ün nüfus yapısını ağır ağır değiştirmeye başlamıştır.

Osmanlı kaynaklarına göre 1849’da şehirde 6184 Müslüman, 3744 Hıristiyan ve 1790 Yahudi olmak üzere 11.682 kişi yaşıyordu. 1850’den itibaren nüfusta giderek artış görüldü. 1870’te toplam nüfus 20.000, 1880’de 30.000 ve 1890’da 40.000 seviyelerine ulaştı. Bu artışta büyük oran Yahudilerindi. 1900’de ise 10.000 Müslüman, 10.000 Hıristiyan ve 35.000 Yahudi olmak üzere toplam nüfus 55.000’i buldu.

Osmanlı Devleti, Yahudi göçünü ve Yahudilere toprak satışını engelleme girişimleri çerçevesinde birçok tedbir almasına rağmen mahallî ve milletlerarası kaynaklı sebeplerden dolayı tam anlamıy-la başarılı olamadı. Özellikle Sultan II. Abdülhamid döneminde Si-yonizm ve Filistin’e Yahudi göçüne karşı yoğun çabalar sarf edildi.

THEODORE HERZL’İN HAYALİ

Birinci Siyonizm Kongresi 1897’de İsviçre’nin Basel şehrinde toplandı. 1896’da gazeteci Theodore Herzl, “Der Judenstaat” yani “Yahudi Dev-leti” adlı bir kitap yayınlamıştı ve kongrede bu kitaptaki fikirler tartışıldı. Herzl Viyana’da yaşayan bir Macar Yahudisiydi ve Yahudilerin kendi devletini kurmasını savunuyordu.

Siyonist devlet fikrinin ve gerçekleşme sürecinin temellerinin atıl-masında büyük pay sahibi Theodore Herzl, II. Abdülhamid’den Filistin topraklarını istemişti. Herzl 1901 tarihinde II. Abdülhamid’e “Avru-pa borsasını ellerinde tutan Yahudilerin Osmanlı İmparatorluğunun bütün borçlarını ödemesi karşılığında Filistin’de bir yurt verilmesini” -gizli kalmak şartıyla- teklif etmişti. Bu teklif karşısında II. Abdülha-mid’in Theodore Herzl’e verdiği “Ecdâd-ı izâmımın kan karşılığında memâlik-i şahânemize idhal ettiği bir karış toprağı dünya altınına ver-mem, veremem… Zîrâ bu vatan bana değil, milletime aittir. Milletim bu vatanı kanlarıyla mahsuldar kılmışlardır” cevabı tarihe önemli bir not düşmüştü.

51

52

Page 12: ZAMANIN KUDÜS’Ü KUDÜS’ÜN ZAMANIkudusplatformu.com/wp-content/uploads/2017/04/... · Yahya’nın kesik başının, Hz. Zekeri-ya’nın şehit edilişinin, Hz. ... Musa ve

22 23

100 MADDEDE KUDÜS 100 MADDEDE KUDÜS

53

54

FİLİSTİN’İN SON YÜZYILI

MODERN ANLAMDA TERÖRÜN İLK EYLEMİ; KİNG DAVİD OTELİ

1917 YILI KUDÜS İÇİN BİR KADER YILI OLDU.

1917’DEKİ KUDÜS SAVAŞI’NDAN SONRA,

GENERAL EDMUND ALLENBY TARAFINDAN

YÖNETİLEN İNGİLİZ ORDUSU, ŞEHRİ ELE GEÇİRDİ

VE KUDÜS’TE Kİ 1200 YILLIK MÜSLÜMAN

HÂKİMİYETİ DE SONA ERDİ.

2 Kasım 1917’de Balfour Deklarasyonu ile İngiltere Yahudilerin bölgede siyasî bir varlık oluşturmalarını destekleyeceğini açıkladı.

1917 yılı Kudüs için bir kader yılı oldu. 1917 yılında, Kudüs Savaşı’ndan sonra, General Edmund Allenby tarafından yönetilen İngiliz Ordusu, şehri ele geçirdi. Böylece Kudüs’teki yaklaşık 1200 yıllık Müslüman hâkimiyeti de sona erdi.

Filistin 1920 San Remo Konferansı’nda İngiltere’nin manda yöne-timine verildi. Böylece 1948’de İsrail Devleti’nin kuruluşuna kadar devam edecek İngiliz sivil yönetimi göreve gelmiş oldu.

İngiliz yönetiminin yoğun Yahudi göçüne izin vermesiyle Kudüs ve daha geniş mânâda Filistin, 1920, 1928, 1929, 1933 ve 1936’da bir dizi protesto, silâhlı ayaklanma, grev ve boykota sahne oldu. Hatta 1946 yılında İngilizlerin karargah olarak kullandıkları King David Oteli’nin Siyonist örgüt İrgün tarafından dinamitlenmesi ve bunun sonucunda farklı milletlerden 91 kişinin ölümü ve 46 kişinin yaralan- ması olayı İngilizlerin artık bu topraklarda gücünün tükendiğinin göstergesiydi. Bu trajik olay çoğu terör uzmanı tarihçiler tarafından modern terörün ilk gerçek eylemi olarak nitelendirildi. Ayrıca İs-rail’in kurulmasına giden sürecin kırılma noktalarından biri oldu.

1922 yılında Aksa Camii 20. yüzyılda ilk kez onarıma girdi. İngiliz mandası altındaki Filistin’de Müslümanların en yüksek organı olan Yüksek Müslüman Konseyi, Türk mimar Ahmet Kemalettin Bey’i, Aksa Camii’nin 20. yüzyıldaki ilk restorasyonunu yapması için görevlendirdi. Caminin temeli ile kolon ve kirişinde onarım yapıldı.

11 Mart 1924’te kutsal mekânların gözetimi Ürdün’e geçti. Eski Ürdün Devleti’nin lideri Şerif Hüseyin bin Ali, Kudüs’te Müslüman-ların kutsal mekânlarının gözetimini üstlendiğini ilan etti. Bugün ise bu mekanlar Emin El-Hüseyin’in kurduğu Yüksek İslami Meclis’in gözetimindedir.

1929-1936 arasında Filistin’de Yahudi nüfusu giderek artmaya de-vam etmişti. İngiltere mandası altındaki Filistin’e, Siyonist proje kapsamında yüz binlerce Yahudi göç etti. Bu da Arap topluluklar-da öfkeye, isyana yol açıyordu. 1922’de İngiltere’nin düzenlediği bir nüfus sayımı, Yahudilerin sayısının, Filistin’deki 750 binlik nüfusun yüzde 11’ine ulaştığını gösteriyordu. Bundan sonraki 15 yılda 300 bin Yahudi daha gelecekti. Siyonistlerle Araplar arasındaki düşman-lık, Ağustos 1929’da kanlı çatışmalara dönüştü. Bu çatışmalarda İngiltere polisi 110 Filistinliyi öldürdü.

55

56

57

5859

Page 13: ZAMANIN KUDÜS’Ü KUDÜS’ÜN ZAMANIkudusplatformu.com/wp-content/uploads/2017/04/... · Yahya’nın kesik başının, Hz. Zekeri-ya’nın şehit edilişinin, Hz. ... Musa ve

24 25

100 MADDEDE KUDÜS 100 MADDEDE KUDÜS

1947’DE FİLİSTİN TOPRAKLARININ YÜZDE 6’SI YAHUDİLERE AİT

60

61

1947 yılında Birleşmiş Milletler devreye girdi ve Filistin’i 1920’den beri idare eden İngiltere, Siyonist-Arap sorununu çözme sorum-luluğunu Birleşmiş Milletler’e devretti. Bölge şiddet olaylarıyla sarsılıyordu. Yahudiler artık nüfusun üçte birini oluşturuyordu. Ama toprakların yaklaşık yüzde 6’sı onların elindeydi. Avrupada-ki Nazi zulmünden kaçan yüz binlerce Yahudi’nin buraya ulaşması çözüm arayışını daha da acil hale getirdi. BM’nin kurduğu özel komite, bölgeyi Filistin ve Arap devletleri arasında bölmeyi önerdi. Arap Yüksek Komitesi diye anılan Filistinli temsilciler teklifi red-dederken, Yahudi temsilciler kabul etti. Paylaşım planı, Filistin’in yüzde 56,47’sini Yahudi devletine, yüzde 43,53’ünü de Arap devle-tine bırakıyordu. Kudüs ise uluslararası bir idare altında olacak-tı. 29 Kasım 1947’de BM Genel Kurulu’nda 33 ülkenin oyuyla plan onaylandı. 13 ülke karşı oy vermiş, 10 ülke de çekimser kalmıştı. Fakat Filistinlilerin reddettiği bu plan hiç uygulanmadı.

İngiltere 15 Mayıs 1948’de, Filistin’deki manda idaresine son verme niyetini ilan etti ancak bu tarih öncesinde çarpışmalar çoktan başlamıştı. İngiltere halkı askerlerinin ölümü nedeniyle Filistin’de İngiliz varlığına karşı çıkıyordu.

Tel Aviv’de 14 Mayıs 1948’de saat 16:00’da İsrail Devleti ilan edildi. Karar son İngiltere birliklerinin bölgeyi terk ettiğinin ertesi günü yürürlüğe girdi. İsrail Devleti, iki bin yıl sonra kurulan ilk Yahudi devletiydi. Filistinliler 15 Mayıs’ı “En-Nekbe” diye andılar. Yani “Büyük Felaket” Günü... Bir anda binlerce Filistinli mülteci duru-muna düştü, evlerini tek etmek zorunda bırakıldı.

1948’deki savaşın sonunda, silahlı Yahudi birlikleri Kudüs’ün yüzde 85’ini işgal etti. Ürdün Arap Lejyonu, Doğu Kudüs’ün Eski Şehir’i de çevreleyen yüzde 11’lik bölümü de dahil olmak üzere Batı Şeria’da kontrolü sağladı.

BÜYÜK FELAKET; NEKBE 1948’DEKİ SAVAŞIN

SONUNDA, SİLAHLI YAHUDİ BİRLİKLERİ

KUDÜS’ÜN YÜZDE 85’İNİ İŞGAL ETTİ. ÜRDÜN

ARAP LEJYONU, DOĞU KUDÜS’ÜN ESKİ ŞEHİRİ

ÇEVRELEYEN YÜZDE 11’LİK BÖLÜMÜ DE DAHİL

OLMAK ÜZERE BATI ŞERİA’ DA

KONTROLÜ SAĞLADI.

62

63

Page 14: ZAMANIN KUDÜS’Ü KUDÜS’ÜN ZAMANIkudusplatformu.com/wp-content/uploads/2017/04/... · Yahya’nın kesik başının, Hz. Zekeri-ya’nın şehit edilişinin, Hz. ... Musa ve

26 27

100 MADDEDE KUDÜS 100 MADDEDE KUDÜS

“KUDÜS’SÜZ İSRAİL’İN KIYMETİ YOKTUR, MABEDSİZ DE KUDÜS’ÜN”

64

65

66

Kudüs Batı ve Doğu olmak üzere ikiye bölünmüştü. İsrail’in ku-rucu başkanı Ben Gurion “Kudüssüz İsrail’in hiçbir kıymeti yoktur. Mabedsiz de Kudüs’ün hiçbir değeri olmaz.” diyerek nihai hedefi göstermişti. Mabedden kasıt Süleyman Tapınağı’ydı. Mescid-i Aksa yıkılacak, yerine Yahudi ırkının özgürlüğünün simgesi olan ve yaşadıkları onur kırıcı hayatın bittiğini gösteren mabed yapılacaktı. Böylece Yahudiler gerçek manada izzetli bir hayat sürebileceklerdi.

1949 yılında Türkiye İsrail’i 31. sırada tanıyan ilk İslam devleti olurken 1978’de de Mısır İsrail’i tanıyan ilk Arap devleti oldu.

İsrail, Ocak 1950’de Birleşmiş Milletler kararlarına aykırı olarak Batı Kudüs’ü başşehir ilân etti ve parlamento ile birlikte diğer önem-li hükümet birimlerini oraya taşıdı. 1948’de Kudüs’te 60.000 Arap nüfusuna karşılık Yahudi nüfusu 100.000 dolayındaydı. Bu rakam 1967’de 197.000’e kadar yükseldi. İsrail dışındaki yahudilerin sözde vadedilmiş topraklara dönmesi olarak nitelenen “Siyonist Aliya” 1882 yılından itibaren milyonlarca Yahudi’yi dünyanın dört bir yanından Filistin’e getirmişti.

TÜRK BAŞKONSOLOSU BAYRAĞI İNDİRTTİ

1948’den beri, İsrail’in ortaya çıkışına verilecek karşılığa önderlik etmek için Arap devletleri arasında rekabet vardı. Bu yüzden Filis-tinliler olaylara seyirci kalıyordu. 1964’te Kudüs’te kurulan Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) hemen Arap devletleri tarafından tanındı. Filistinliler gerçekten bağımsız bir örgüt istiyordu ve 1969’da örgütün başkanlığını ele geçiren Yasir Arafat’ın amacı da buydu. Kendisine bağlı, beş yıl önce gizli olarak kurulmuş El-Fetih Örgütü, İsrail’e karşı operasyonlarıyla ün kazanmıştı. El-Fetih savaşçıları 1968’de Ürdün’de İsrail birliklerine ağır kayıplar verdirdi.

67

685 Haziran 1967’de, 6 Gün Gavaşları denen Arap-İsrail savaşında İs-rail, Kudüs şehrinin tamamını işgal etti. Dönemin İsrail Başbakanı Golda Meir radyodan yaptığı konuşmasında : “Kimse İsrail sınır-larının 6 gün öncesindeki gibi olacağını düşünmesin.” sözü ile ni-yetini ortaya koydu. Orta Doğu anlaşmazlığının çehresi bu 6 günde değişti. İsrail Mısır’dan Gazze ve Sina Yarımadası’nı, Suriye’den de Golan Tepeleri’ni aldı. Ürdün güçlerini de Batı Şeria ile Doğu Kudüs’ten çıkardı. Toprak kazanımları İsrail’in kontrolündeki alanı iki katına çıkardı. Batı Duvarı’nın kontrolü de İsrail’in eline geçti. BM’ye göre, bu savaşta 500 bin Filistinli daha mülteci haline geldi; Mısır, Lübnan, Ürdün ve Suriye’ye göç etti.

Page 15: ZAMANIN KUDÜS’Ü KUDÜS’ÜN ZAMANIkudusplatformu.com/wp-content/uploads/2017/04/... · Yahya’nın kesik başının, Hz. Zekeri-ya’nın şehit edilişinin, Hz. ... Musa ve

28 29

100 MADDEDE KUDÜS 100 MADDEDE KUDÜS

69

71

70

67 Savaşı bitiminde zafer kazanan İsrail askerleri Mescid-i Aksa’yı da işgal ettiler ve Kubbetü’s-Sahra’nın alemine İsrail bayrağı dik-tiler. Dönemin Türk Başkonsolosu Ali Refik İleri’nin Mescid-i Aksa’ya gelerek bizzat müdahalesi ve diplomatik girişimler sonucu askerler İsrail bayrağını kubbeden indirmek zorunda kaldılar.

15 Ağustos 1967’de İsrail, Yahudilerin Harem-i Şerif’te dua etmesini yasakladı. İsrail ordusunun Başhahamı Rabbi Goren ve beraberindeki Yahudilerin Harem-i Şerif’e girerek, yeni bir gelenek başlatma girişi-mi, Filistinliler ve Ürdünlülerin büyük tepkisine neden oldu. Bunun üzerine İsrailli yetkililer Yahudilerin Harem-i Şerif’te ibadet etmesini yasaklayan bir kanun çıkardı.

TANRIYI KIYAMETE ZORLAMAK

21 Ağustos 1969’da Mescid-i Aksa’ya bir saldırı gerçekleştirildi. Denis Ruhan adlı fanatik bir Evangelist inançları gereği, “tanrıyı kıyamete zorlamak için” Mescid-i Aksa’yı kundaklama girişiminde bulundu ve caminin belli bölgelerine zarar verdi. Nureddin Zengi’nin yaptırıp Selahaddin’in Aksa’ya getirttiği neredeyse 800 yıllık tarihi min-ber de bu yangında büyük ölçüde zarar gördü. Minberin kalan parçaları halen Mescid-i Aksa’nın bünyesinde yer alan İslam Eserleri Müzesinde sergilenmektedir.

1969’DA AKSA’YA YÖNELİK SALDIRI SONRASI

HAREKETE GEÇEN İSLAM ÜLKELERİ İSLAM

İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATINI KURDULAR.

72

73

74

Mescid-i Aksa’ya gerçekleştirilen bu saldırıdan sonra 57 İs-lam ülkesi Fas’ın başkenti Rabat’ta toplanarak İslam Konferansı Örgütü’nü kurdular. Bundan sonra Mescid-i Aksa’nın ve Kudüs’ün problemleriyle yakından ilgilenecekleri sözünü verdiler. Tüm İs-lam ülkelerini tek çatı altında toplayan ilk örgüt olma özelliğine sahip bu kuruluş, halen İslam İşbirliği Teşkilatı adı altında faali-yetlerine devam etmektedir. Dönem başkanı 2018 yılına kadar T.C. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ dır.

1970’de İsrail Aksa yakınlarındaki ve altındaki bölgenin kazı çalışmalarına hız verdi. Uzun bir süre İsrail yönetimi, fiilen kont-rolünü kabul etmesine rağmen Kudüs Vakfı’nın Aksa Camii’nde herhangi bir faaliyette bulunmasına, restorasyon gerçekleştirme-sine de izin vermedi. Aksine Kudüs Vakfı’nın tepkisine rağmen Aksa yakınlarında kazı çalışmalarını ve yıkımları sürdürdü.

Yom Kippur yani “Kefaret Günü”, Yahudilerin en önemli dini bay-ramlarından biriydi. 1967’deki savaşta kaybettikleri toprakları diplomatik yollardan geri alamayan Mısır ve Suriye, 1973’teki Yom Kippur Bayramı sırasında İsrail’e karşı taarruza girişti. Başlangıçta Mısır ve Suriye, Sina ve Golan Tepeleri’nde ilerleme kaydettiler. Üç hafta süren çarpışmalar sonunda bu durum değişti. Ele geçirilen yerler tekrar İsrail’e bırakıldı. Savaş sonunda İsrail; aske-ri, diplomatik ve ekonomik destek açılarından ABD’ne daha da bağımlı hale geldi. Savaşın hemen ardından Suudi Arabistan, İsrail’i destekleyen ülkelere petrol ambargosu başlattı. Petrol fiyatları bütün dünyada hızla yükselirken küresel nitelikte bir ekonomik kriz baş gösterdi ve ambargo Mart 1974’e kadar sürdü.

Page 16: ZAMANIN KUDÜS’Ü KUDÜS’ÜN ZAMANIkudusplatformu.com/wp-content/uploads/2017/04/... · Yahya’nın kesik başının, Hz. Zekeri-ya’nın şehit edilişinin, Hz. ... Musa ve

30 31

100 MADDEDE KUDÜS 100 MADDEDE KUDÜS

“ZEYTİN DALINI DÜŞÜRMEYİN”

75

76

77

1974 yılında Arafat BM’de ilk kez İsrail sorunu hakkında konuştu. Ara-fat liderliğindeki FKÖ ile Ebu Nidal gibi FKÖ dışındaki Filistinli örgütler, İsrail ve diğer hedeflere karşı 1970’lerde bir dizi eylem düzenledi. Kara Eylül diye de bilinen Ebu Nidal’in örgütü, 1972 Münih Olimpiyatları’nda-ki eylemde 11 İsrailli sporcuyu öldürdü. Filistin’in tamamını “kurtar-mak” için silaha başvuran FKÖ’nün lideri Arafat, bir yandan da BM’de barışçı çözümü savunduğunu anlatan ilk konuşmasını yaptı. Siyonist projeyi kınadı, ama ekledi: “Bugün bir elimde zeytin dalı, bir elimde kurtuluş savaşı veren birinin silahı var. Zeytin dalını düşürmeyin.” Bu konuşma, Filistinlilerin uluslararası tanınma çabalarına büyük katkı sağladı. Bir yıl sonra ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan Harold Saunders, Arap-İsrail barışı müzakere edilirken Filistin halkının meşru çıkar-larının da hesaba katılması gerektiğini söylüyordu.

1977’de dünya büyük bir şaşkınlık yaşadı. Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat 19 Kasım 1977’de İsrail’e uçup Knesset’te, yani İsrail Parlamen-tosu’nda konuşma yapınca dünya şok oldu. Çünkü Yom Kippur Savaşı’nı daha dört yıl önce başlatan kendisiydi. Ardından Sedat, İsrail’i tanıyan ilk Arap lider oldu. Mısır ve İsrail, 1978’de Camp David anlaşmalarını imzaladı. Metinde Orta Doğu’da barışın çerçevesi çiziliyordu ve buna Filistinlilere sınırlı özerklik verilmesi de dâhildi. İkili barış anlaşmasını da Sedat ile Begin Mart 1979’da imzaladılar. Sina yarımadası Mısır’a geri verildi. İsrail’le kendi başına pazarlığa giriştiği için Mısır, Arap dev-letleri tarafından boykota uğradı. Enver Sedat 1981’de öldürüldü.

İsrail kimi zaman aşırı güç de kullanarak, şehri Yahudileştirme çalışmalarına hız vermişti. Birleşmiş Milletler’in birçok defa kınamasına ve karşı çıkmasına rağmen İsrail, Kudüs’ün Arap-İslâmkimliğini zayıflatma politikalarına yıllar içinde devam etmiş ve nihayet 21 Ağustos 1980’de doğusu ve batısıyla birleşik Kudüs’ün İs-rail’in ebedî başşehri olduğunu ilân etmiştir. Fakat hiçbir ülke bu kararı tanımamıştır

İSRAİL HEM SAVAŞARAK HEM DE EKONOMİK

GÜCÜNÜ KULLANARAK KUDÜS’Ü İŞGAL İÇİN

FİLİSTİNLİLER ÜZERİNDE BÜYÜK BİR

BASKI KURDU.

78Bu süre zarfında İsrail sadece savaşarak değil ekonomik gücünü de kullanarak Kudüs’ü işgal çalışmalarına devam etmiştir. Birçok Yahudi organizasyonu Kudüs çevresindeki Hıristiyanlara ve Müslümanlara ait evleri almaya çalışmışlar, yerine göre 3 ya da 4 milyon doları gözden çıkarmışlardır. Günümüzde Eski Şehir’de yer alan Müslümanlara ait evler için açık çek yazıldığı vakidir. Bu satışların önüne geçmek için Filistinli bazı gruplar da “toprağını satanın katli vaciptir” fetvasını çıkarmışlardır. Fakat önce İngiliz manda yönetiminin, sonra da İsrail hükümetinin koyduğu ağır vergileri ödeyemeyen Filistinlilerin bir kısmının elinden buraları terk etmekten başka bir şey gelmemiştir. Bunun yanı sıra İsrail, 1950’de çıkardığı Gaipler Yasası gereğince 1948’teki savaş ve baskılar gibi nedenlerle evini terk eden ve geri dönüş hakkı engel-lenen Filistinlilerin mülklerine el koymuştur. Ayrıca direnme gücü zayıf kimi Hıristiyan Araplar ve az da olsa bazı Müslümanlar bu gergin ortama dayanamayıp verilen yüksek meblağlar karşılığın-da mülklerini satmışlardır. Farklı nedenlerle şahsi mülklerini satanların bir kısmı da aradaki simsarlar nedeniyle satın alan-ların Yahudiler olduğunu bilememiştir. Bu satılan yerler arasında Yunan Ortodoks kilisesine ait İmperyal Otel de mevcuttur. Bütün bu yoğun toprak kazanma çalışmasına rağmen İsrail’in 1948 savaşından önce toplam toprak yüzdesi Filistin topraklarının yak-laşık yüzde 6’sıdır. Satılan toprak yüzdesi ise yüzde 1,3 oranında kalmıştır. İsrail Gaipler Yasası’yla el konulan Filistinlilerin özel mülklerini önce askeri alan olarak ilan etmiş, daha sonra bu alan-ları, Yahudi yerleşim birimleri inşa edilmek üzere kullanmıştır.

Page 17: ZAMANIN KUDÜS’Ü KUDÜS’ÜN ZAMANIkudusplatformu.com/wp-content/uploads/2017/04/... · Yahya’nın kesik başının, Hz. Zekeri-ya’nın şehit edilişinin, Hz. ... Musa ve

32 33

100 MADDEDE KUDÜS 100 MADDEDE KUDÜS

79

80

81

1982’de İsrail, Lübnan sınırına yakın yerleşim birimlerini saldırılardan korumak bahanesiyle bu ülkenin güneyini işgal etti. Savunma Bakanı Ariel Şaron orduyu başkent Beyrut’a kadar götürdü, FKÖ’yü bu ülkeden çıkardı. Yapılan ateşkes anlaşması uyarınca FKÖ milisleri ülkeden çekilince, Filistin mülteci kampları savunmasız kaldı. 16 Eylül’den 18 Eylül’e kadar, 2 gün boyunca İsrail’le ittifak yapan Fa-lanjistler, İsrail ordusunun da yardımlarıyla Sabra ve Şatilla kamp-larında yüzlerce Filistinliyi öldürdü. Bu Ortadoğu’da yüzyıllardan beri görülmeyen en vahşi katliamlardan biriydi. Öyle ki Şaron, Savunma Bakanlığı’ndan başka bir göreve geçmek zorunda kaldı.

27 Ocak 1984’de aşırılık yanlısı bir grup Aksa’yı havaya uçurmayı planladı. “Haremüşşerif Sadıkları” adlı bu grubun lideri Yehuda Etzi-on isimli bir fanatik Yahudiydi. Aksa Camii’nin yıkılması ve yerine Üçüncü Yahudi Tapınağı’nın inşa edilmesi “hayaliyle” Aksa Camii’ne saldırı girişiminde bulunup, başarısız oldular. Bu kişilerin Harem-i Şerif’e girişi yasaklandı.

1987-93 Filistin’de İntifada yıllarıydı. İsrail işgaline karşı İntifada, yani kitlesel ayaklanma Gazze Şeridi’nde başladı, kısa sürede Batı Şeria’ya yayıldı. Protestolar, sivil itaatsizlik şekline büründü. Uluslar-arası ilgi toplayan protesto şeklinin kahramanları, ağır silahlarla do-nanmış İsrail askerlerine taş atan Filistinlilerdi. İsrail ordusu taş atan Filistinlilere ağır karşılık verdi, saldırılarda çok sayıda Filistinli sivil hayatını kaybetti. 1993’e kadar süren protestolarda toplam can kaybı bini aştı.

BİR SİVİL DİRENİŞ ÖRNEĞİ: İNTİFADA

82

83

84

8 Ekim 1990’da yine Mescid-i Aksa’yı yıkarak yerine Süleyman Mabedi’ni inşa etmek isteyen bir grup fanatik Yahudi ile Filistinliler arasında çıkan çatışmada İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu 21 Filistinli öldürüldü, 800 Filistinli yaralandı.

1991’de çıkan Körfez Savaşı FKÖ için felaket niteliğindeydi. Ya-sir Arafat, Irak’a destek verdiği için Körfez bölgesindeki zengin hamilerini kaybetmişti. Irak’ın Kuveyt’i işgaline son verilmesi ar-dından ABD yönetimi Ortadoğu’da barış arayışına ağırlık verdi. 30 Ekim 1991’de Madrid’de başlayan tarihi zirveyi dünya izledi. Filis-tinliler, İsrail ile paylaşılan bir gelecek umudunu dile getirdi. Şamir Yahudi devletinin meşruiyetini anlattı. Suriye Dışişleri Bakanı Fa-ruk El-Şara ise Şamir’in “terörist” geçmişini anlattı. ABD zirve-den sonra İsrail’in, Suriye ve Filistin-Ürdün heyetleriyle ayrı ikili görüşmelerde bulunması için hazırlık yaptı.

20 Ocak 1993’te Oslo görüşmeleri başladı. Bu görüşmelerde görülmemiş ilerleme kaydedildi. Filistinliler işgal topraklarından aşamalı çekilmeye başlaması karşılığında İsrail devletini tanımayı kabul ediyordu. Görüşmeler İlkeler Deklarasyonu’nu getirdi. Bu belge Washington’da imzalanırken, Arafat ile Rabin arasındaki tarihi tokalaşmayı 400 milyon insan canlı izledi.

Page 18: ZAMANIN KUDÜS’Ü KUDÜS’ÜN ZAMANIkudusplatformu.com/wp-content/uploads/2017/04/... · Yahya’nın kesik başının, Hz. Zekeri-ya’nın şehit edilişinin, Hz. ... Musa ve

34 35

100 MADDEDE KUDÜS 100 MADDEDE KUDÜS

İBRAHİM CAMİİ’Nİ BÖLÜNMEYE GÖTÜREN KATLİAM

İŞGAL DEVAM EDİYOR

85

86

87

İsrail ve Filistin Kurtuluş Örgütü, İlkeler Deklarasyonu’nun başlangıçta nasıl uygulanacağı konusundaki anlaşmayı Kahire’de 4 Mayıs 1994’te imzaladı. İsrail Gazze Şeridi’nin çoğunu terk ediyordu. Sadece Yahudi yerleşimleri ve etraflarındaki arazilerde İsrail varlığı sürecekti. Batı Şeria’da ise Eriha kentini Filistinliler’e bırakıyorlardı. Bu pazarlıklar güçlükle yürütülürken Batı Şeria’nın El-Halil kentinde düzenlenen bir katliam neredeyse görüşmelerin kesilmesine yol açıyordu. Tarihi İbrahim Camii’nde sabah namazı kılan Filistinliler’in üzerine maki- neli tüfekle ateş açan Yahudi yerleşimci Baru Goldstein, 67 kişiyi öldürmüş, 300’e yakın kişiyi de yaralamış ve ardından öldürülmüştü. Anlaşmanın içinde de aşılması gereken zorluklar vardı. Metinde beş yıllık geçiş dönemi içinde İsrail ordusunun geri çekilme aşamaları yer alıyordu. Ama bu aşamalar çok zorlu pazarlıkların sonuç vermesine bağlıydı. Bunlar Filistin Devleti’nin kuruluşu, Kudüs’ün statüsü, işgal edilmiş topraklardaki Yahudi yerleşimlerinin durumu ve 1948 ile 67 arasında göçe zorlanan 3,5 milyon Filistinli mültecinin ne olacağı gibi konulardı. Ayrıca İbrahim Camii’nde yaşanan bu katliamdan sonra da cami ibadete kapanmış, 8 ay sonra 1994 Kasım ayında açıldığında ise mekansal olarak bölünmüştü. Büyük oranda sinagoga çevrilen caminin Müslümanların ibadetine izin verilen kısmına kameralar ve gözetleme noktaları yerleştirilmişti.

İsrail ve Ürdün arasında 26 Ekim 1994’te Arabe Vadisi’nde imzalanan Ürdün-İsrail Barış Anlaşması’ na göre, Mescid-i Aksa ve Kudüs’teki vakıflar, Ürdün Vakıflar ve Kutsal Değerler Bakanlığı’na bağlı Kudüs Vakıflar Dairesi himayesine bırakıldı.

1995, İkinci Oslo görüşmelerinin yapıldığı dönemdi. Filistin yönetimi, Gazze Şeridi’ ndeki ilk yılında zorluklarla boğuştu. Filistinli müca-hidlerin bombalı eylemlerinde onlarca İsrailli öldü. İsrail, özerk yönetimin topraklarına giriş çıkışları engelliyor, mücahidlere suikast-lar düzenliyordu. Yeni yerleşim inşaatları da durmadı. Filistin Özerk Yönetimi kendi toplumunun öfkesini kitlesel gözaltılarla bastırmaya çalıştı. İsrail içinde ise barış sürecine tepkiler sağ kanattan ve dini gruplardan geliyordu. 2. Oslo Anlaşması, Filistinlileri pek heyecan-landırmadı. İsrailli dinciler ise “Yahudi toprağının” teslim edilmesine öfkeliydi. Öfke ve tahrik içeren bir kampanyaya hedef olan Başbakan Yitzak Rabin, bir aşırı dinci Yahudi tarafından 4 Kasım’da öldürüldü.

88

89

28 Ekim 2000 İkinci İntifada’nın başladığı tarih oldu. Dönemin mu-halefet lideri Ariel Şaron, 2000 yılında yüzlerce korumasıyla Mes-cid-i Aksa’yı ziyaret edince İkinci İntifada başladı. Ayaklanan Filis-tinliler, Şaron’un kutsal Mescid-i Aksa’ya girmesini protesto etti. Ne var ki, Filistin topraklarındaki bu şiddet Şaron’un ekmeğine yağ sürdü. İsrailliler Şaron’u başbakan seçti. Hemen ardından Batı Şeria’da Filistinlilerin Güney Afrika’daki ırkçı rejime atfen “apartheid” dediği güvenlik duvarını inşa etti. Günümüzde duvarın uzunluğu yaklaşık 770 kilometreyi buluyor.

2002 yılında Batı Şeria yeniden işgal edildi. Birkaç dalga halinde gelen intihar saldırıları ardından, İsrail önce Mart sonra da Haziran aylarında Batı Şeria’nın neredeyse tamamını işgal etti. 2002 yılının büyük bir bölümünde Filistin kentleri sık sık baskına uğradı, birbirleriyle bağlantısı kesildi, kuşatıldı ya da uzun süre-ler sokağa çıkma yasağı altında kaldı. Nisan ayında İsrail güçleri Batı Şeria’nın kuzeyindeki Cenin Mülteci Kampı’na girip bölgeyi ele geçirdi. Filistinliler, burada bir katliam yapıldığını iddia ettiler. Uluslararası Af Örgütü ise İsrail ordusunun Batı Şeria’da Cenin ve Nablus’a düzenlediği operasyonlarda savaş suçu işlediği hük-müne vardı.

Page 19: ZAMANIN KUDÜS’Ü KUDÜS’ÜN ZAMANIkudusplatformu.com/wp-content/uploads/2017/04/... · Yahya’nın kesik başının, Hz. Zekeri-ya’nın şehit edilişinin, Hz. ... Musa ve

36 37

100 MADDEDE KUDÜS 100 MADDEDE KUDÜS

90

91

92

93

2004 yılının Ekim ayının sonlarında rahatsızlanan Filistin lideri Yaser Arafat, 11 Kasım’da tedavi için götürüldüğü Fransa’da hayatını kay-betti. Mahmud Abbas Filistin Kurtuluş Örgütü liderliğine getirildi.

İsrail’in Filistinlilere karşı uyguladığı sert politika ve uluslar ar-ası kurallara riayet etmemesi üzerine 2005 yılında sivil inisiyatif BDS Hareketi doğdu. Açılımı Boykot, Tecrit ve Yaptırım olan BDS Hareketi’nin büyüyerek devam etmesi İsrail’i fazlasıyla tedirgin etti. Bu tedirginlik İsrail’e BDS Hareketi’ne mensup veya destekçisi olan kişilerin İsrail’e girişlerinin yasaklanması, daha önce girmiş olan-ların da tespiti halinde deport edilmesi kararını aldırdı.

2006 Ocak ayı başında beyin kanaması geçirerek komaya giren Ariel Şaron’un yerine Ehud Olmert’in başkanlığında koalisyon kuruldu. Filistin’de ise Ocak ayında düzenlenen seçimlerden Hamas, ezici zaferle çıktı ve tek başına hükümet kurdu. Ancak İsrail’in var olma hakkını tanıması ve şiddeti reddetmesi için baskı altında kalan Ha-mas’a yönelik uluslararası ambargo uygulandı. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği, Hamas’ı gerekçe göstererek, Filistin’e mali yardımları durdurunca, Hamas hükümeti kamu çalışanlarının maaşlarını bile ödeyemez hale geldi. Hamas’la El-Fetih arasında tırmanan gerilim çatışmalara dönüştü; bu çatışmalar kimi gözlemci- lere göre, Filistin’i bir iç savaşın eşiğine getirdi.

21 Mart 2013’te Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile Ürdün Kralı 2. Abdullah arasında, ‘’Kudüs ve Kutsal Yerleri Koruma’’ anlaşması imzalandı. Anlaşma Mescid-i Aksa ve Kudüsteki diğer kutsal me-kanların korunması için işbirliğine gidilmesini hedefliyordu. Kasım 2013’te İsrail Parlamentosu Knesset’te, Yahudilerin Harem-i Şerif’te ibadet etmesine hak tanıyan bir yasa tasarısı teklifi yapıldı.

İSRAİL’İN FİLİSTİN POLİTİKALARINA TEPKİ

GÖSTEREN BDS HAREKETİ GİBİ SİVİL

İNİSİYATİFLER İSRAİL’ İ TEDİRGİN ETTİ.

İSRAİL FİLİSTİNLİLERE MESCİD-İ AKSA’YI YASAKLIYOR

94

95

96

21 Mart 2014 tarihinde ise Müslümanlar Mescid-i Aksa’da yeni bir uygulama ile tanıştı. İsrail’in 50 yaş altındaki Müslüman erkekler-in Harem-i Şerif’e girişini yasaklamasının ardından binlerce Filis-tinli Kudüs sokaklarında namaz kıldı. İsrail 2014’te Ramazan Ayı da dahil olmak üzere hemen her gün Aksa’ya girişleri kısıtladı. İsrail Ordusu bu yıl içinde birkaç kez olmak kaydıyla Filistinliler-in dışında farklı ülkelerden gelen turistlerin de Mescid-i Aksa’ya girişine kısıtlamalar getirdi. Bu uygulamanın devamı gelmedi. Müslüman turistler istedikleri zaman Mescid-i Aksa’ya rahat-lıkla girip ibadetlerini yapabilmektedirler.

27 Mayıs 2014 tarihinde “İsrail’in Mücevheri” kamuoyuna sunuldu. İsrail, Kudüs kentinin göbeğinde ve Mescid-i Aksa’ya 200 metre uzaklıkta “İsrail’in Mücevheri” adı verilecek sinagogu inşa etme kararı aldığını duyurdu.

30 Ekim 2014’te İsrail 1967’den bu yana Mescid-i Aksa’yı ilk kez kapattı. Kudüs’te gerginlik, İsrail’in Yahudi bir hahama suikast girişiminde bulunmak gerekçesiyle eski bir Filistinli esiri öldürmesinin ardından tırmandı. İsrail silahlı saldırının ardından Mescid-i Aksa’nın tüm Müslümanlara kapatıldığını duyurdu. Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, İsrail’in Mescid-i Aksa’yı kapatma kararını “savaş ilanı” olarak nitelendirdi. İsrail 1967’den beri ilk kez Mescid-i Aksa’yı Müslümanlara kapatmış oldu. Olay üzerine gerginlik iyice tırmandı ve İsrail askerleri her gün Mescid-i Aksa’ya baskın düzenledi. Öte taraftan Kudüs’te bunlar yaşanır-ken Gazze şiddetli bir şekilde İsrail tarafından bombalıyordu.

Page 20: ZAMANIN KUDÜS’Ü KUDÜS’ÜN ZAMANIkudusplatformu.com/wp-content/uploads/2017/04/... · Yahya’nın kesik başının, Hz. Zekeri-ya’nın şehit edilişinin, Hz. ... Musa ve

38 39

100 MADDEDE KUDÜS 100 MADDEDE KUDÜS

97

98

2014 yılından sonra İsrail Mescid-i Aksa’ya yönelik toplu kısıtlama-larını kaldırdı ve Filistinlilere bireysel kısıtlamalar getirmeye başladı. Aksa’daki cemaatin sayısını azaltan bu uygulama ile kişilere başta birkaç gün olmak üzere, 1 seneye kadar uzayan Mescid-i Aksa’dan uzaklaştırma cezaları verildi.

KUDÜS’Ü EN AZ ZİYARET EDENLER MÜSLÜMANLAR

Kurulduğundan itibaren yayılmacı bir politika izleyen İsrail, “yeni yer-leşim yeri” adı altında Filistin toprakları ve Filistinlilere ait toprakları hâlâ gasp etmeye devam ediyor. Bu konuda uluslar arası uyarıları da dikkate almayan İsrail, son olarak 23 Aralık 2016’da Birleşmiş Mil-letler Güvenlik Konseyi tarafından uyarıldı. İsrail’in işgali altındaki Filistin topraklarında yasa dışı bütün yerleşim faaliyetlerini “derhal ve tamamen” durdurmasını talep eden karar, BM Güvenlik Kon-seyi’nden (BMGK), ABD’nin ilk kez çekimser oy kullanmasıyla geçti. Bu durum İsrailli politikacıları çok rahatsız etti ve bu kararın kendileri için yok hükmünde sayıldığını ifade ettiler.

Siyasi olarak çalkantıları son bulmayan Kudüs’ün, binlerce yıllık tarihi ve her dinden insanın paylaşamadığı bir şehir olmasının yanı sıra tıp literatürüne de geçmiş bir de sendromu vardır. Özel-likle şehri ziyaret eden Hıristiyan hacılarda görülen belirtiler üze-rine 1930’lu yıllarda literatüre kazandırılmıştır. Hastalık kişinin Kudüs’e gelmesi ile başlayan ve kentte kalındığı süre içinde dini halüsinasyonlar, takıntılar geliştirilmesi durumu olarak açıklanır. Sendromun etkileri çoğunlukla Kudüs’ten ayrılınca geçmektedir.

Günümüzde Kudüs, Filistinlilerin onca yaşadığı zorluğa, baskıya ve zorbalığa rağmen turistik amaçla en çok ziyaret edilen şehirlerin başında gelmektedir. 2015 yılında Kudüs’ü 600 bin Amerikalı, 400 bin Rus, 300 bin Fransız ve 200 bin Alman ziyaret etmiştir. Buna mukabil ülkemizden Kudüs’e giden turist sayısı 26 bindir. Üstelik bu rakam Müslüman ülkeler arasında en yüksek rakamdır. Kudüs, tarihi, turistik ve özellikle dini potansiyeli ile Müslümanların rahatlıkla ve güvenle ziyaret edebileceği, eski çarşıları, hediyelik eşyaları, dünyaca ünlü zeytini ve zeytinyağı, türlü çeşit tatlıları, hu-mus, felafel ve daha birçok nefis yemekleriyle adından söz ettiren, dünya üzerinde en çok ziyaret edilmeyi hak eden 3 beldeden biridir. Her yolun Mescid-i Aksa’ya vardığı, eski çarşılarında kaybolmanın lezzeti dünya üzerinde hiçbir şehre bahşedilmemiştir.

99

100

Page 21: ZAMANIN KUDÜS’Ü KUDÜS’ÜN ZAMANIkudusplatformu.com/wp-content/uploads/2017/04/... · Yahya’nın kesik başının, Hz. Zekeri-ya’nın şehit edilişinin, Hz. ... Musa ve

40 41

100 MADDEDE KUDÜS 100 MADDEDE KUDÜS

Page 22: ZAMANIN KUDÜS’Ü KUDÜS’ÜN ZAMANIkudusplatformu.com/wp-content/uploads/2017/04/... · Yahya’nın kesik başının, Hz. Zekeri-ya’nın şehit edilişinin, Hz. ... Musa ve

ZAMANIN KUDÜS’Ü,KUDÜS’ÜN ZAMANI

Page 23: ZAMANIN KUDÜS’Ü KUDÜS’ÜN ZAMANIkudusplatformu.com/wp-content/uploads/2017/04/... · Yahya’nın kesik başının, Hz. Zekeri-ya’nın şehit edilişinin, Hz. ... Musa ve

ZAMANIN KUDÜS’Ü,KUDÜS’ÜN ZAMANI