Say
ı:3
Saksı Böceği
Şimdi öyle kalsak seninle. Yattığımız yerden uzansak
gökyüzüne.
Çok çabalama! Bulutları yakalamak bir efsane.
Keşke masallar masumluğuyla bizi kirletmese. Hem
masum kalmanın kime yararı var? İyi olmak yeter, “ben”
demeden “o” demek bin bir gecenin masalına bedel.
Bir köy hikâyesi anlatsa şehir, biz dinlesek. Kim bilir?
Kaybettiğimiz evimize ulaşırız belki. Ben kent
çocuğuyum güzelim. Elbet biraz serseri biraz efendiyim.
Bu yüzdendir toprağa ve dağlara özlemim.
Hep uzaktan baktım yeşil olana. “Yüce” diye otel
binalarını bilirken bile dudağı sarkık bir cüceydim.
Tabanı yırtık, geveze çocukluğumda annemin duvarları
içindeydim. Yaz olup serinlediğim, kış olup serildiğim o
soğuk ama güvenli duvarlarda bir saksı böceğiydim. Hiç
kuş falan olamadım ben.
Zaman geçti, kanatlarım gelişti ve uçtum sarıp
sarmalandığım evimden. Sonra seni buldum. Seyrek
çiçekler arasında kıpkırmızı bir güldün. Ben sana geldim,
sen bana güldün.
Bak bu kadar basittir işte mutlu olmak. Benim için
mutluluk gözlerinin içine dalmak. Sorsan söyleyemem
bunları. Dilim dolanır “seviyorum” diyemem.
“Kışlar baharın
hatırına
yaşanır”
Geçmiş bayramınız
mübarek olsun.
Şimdi ne güzel söyleşecektik seninle
Zamanın yol vermesini dilediğimiz saatlerde
Bir şeyler yazmanın keyfini sürecektik.
Hatırlarsan bir kaç denememiz de olmuştu hani
Sen,Ben,Emrah
Her denememiz gibi o da yitti.
Ama şimdi tam zamanıydı bu işlerin
Soyunmasaydın görecektim.
…
İki şişe bira bile zevkliydi seninle
Çile bile katlanılabilirdi
İçli bir gülüşün için ne yapsam değerdi
Haberini aldım bu arada
Askerden gelmişsin hayırlı olsun
Vazgeçilmez şey özgürlük Kitaplarda okuduğumuza benzemiyor,
Bu çağda sürgünlük
…
Keşke göründüğün adam olabilseydin eski dostum
Bir Haluk Levent parçasına can verebilseydin
Arzuladığın kişiliğe oturabilseydin
Sana bol gelse bile o kostümünle seni çok sevmiştim
Keşke emanet olduğunu söyleseydin.
Uzaklardan geldi benim arabam. Kırmızısıyla,
siyahıyla aksay diyarlardan evime girdi. Baştan
aşağı emek, önü ardı yalnızlık…
Döşemelerinde ki bir güzel kokudur dostluk.
Daha marşlarken o kuvvetli sesi “Haydi dostum
yol uzun, söz baki” Şimdi gideceğim yanına.
Ren nehri kıyısında bir kente nice özlem
paylaşmaya…
Bir hırsızlık benimkisi. Yalnızlık çalacağım
günlerinden. Oturup bir kahve içerken
konuşacağız. Bir ondan, bir benden. Benim
ufaklıktan bahsederim kesin. İş güç derken
“biraz hayat, biraz İzmir” derim. O da
şehrinden bahseder. İnsanlarını anlatır uzun
uzun. Yalnızlıklar dizili kaldırımları arşınlarız.
Soğuk şehirde bir gülüşü ısıtır. Belki titrer sesi.
Kim bilir benimle dönmek ister. Ama yemin
olsun almam içeri. Koku sarhoş eder.
Çıkamayız temelli.
Şimdi o kırmızı araba karşımda. Bana farlarını
yakmakta. Bir gün başlarken yine ateşimi
çalmakta.
Kırmızı Araba
“Dünya
tanrının gayri
resmi
çocuğudur. Bu
kadar acının
sebebi
terkedilişinde
saklıdır”
İki adam var, tek kişilik koltuklarını
kurulmuş, soluk ışığını yayan bir lambanın
altında, sanki siyah beyaz bir
filmdeymişcesine dik duruşlu, karşılıklı
oturuyorlar. Yüzleri belli belirsiz, ne kadar
dikkatle baksan, birbirine o kadar benzeyen
iki adam. Birbirleriyle konuşuyorlar,
mesafeli, bir o kadar saygılı. Biri, “Ben
olmak istediğim yerdeyim, beni yıkabilecek
büyük beklentilerim yok.” diyor. Diğeri
“Benimse beklentilerim giderek büyür,
beklentiler yıkılmak için değil, dahasını
yaşamak için vardır.” diyerek cevap veriyor.
İki A
dam
Yaşamak ertelenebilir mi? Erteliyoruz işte,
bu yüzden ya mutsuzluklarımız. Bir yerde,
hatırlayamadığımız ama ‘o an’ dediğimiz o
zaman diliminde hem de.. Kimi zaman fark
edemediğimiz, kimi zaman fark etmemize
rağmen, bile bile, göz GÖRE GÖRE
yapmadığımız için. Bu yüzden şimdiye kadar
en çok hep kendime küfretmişimdir.
Kulplarımız kendimize, sessiz kalışlarımız
sevdiklerimize..
Mon
olo
g
TH
E
X
X S
HE
LT
ER
Satır aralarına saklarız hayallerimizi.
Dokunulmasın, bilinmesin, belki
gerçekleşmemesinden çekinerek, belki de sadece
bizi gerçekten tanıyanlar anlayabilsin diye gizleriz
oralara. Bazen bir ima ile olur bu, bazense bir
hikayeymiş gibi..
Gözlerini kapatırsın, o an en çok olmak
istediğin yeri canlandırırsın. Sebebi, o an
yapacak daha iyi bir şeyin olmayışına, o an
o yapmak istediğinle arana giren
imkansızlığın eşlik edişidir. Kurgularsın,
önce ruh halini, duygularını, sonra kulağına
çalınan sesleri. Yavaş yavaş, aslında
aralamadığın göz kapaklarını ayırırsın
birbirinden. Silüetlerini gördüğün objeler
anlam bulur o yavaşlıkta. İçini kaplayan
güven hissiyle, kendini o rahatlığa
bırakırsın.. Kıpırtıları açık edersin,
heyecanın biraz midende yarattığı
hareketlilikle, biraz bacaklarına
hükmedemeyeşinle. Hissetmeye başlarsın
yaşadığın gerçekliğe inat. İçinden ne
geçiyorsa, sen farkına varmadan, nasıl
olması gerekiyorsa öyle yaşarsın. Hayal
An tla
tı
Anlatmak değil ya, içimde de tutamıyorum.
Dalgalandıkça artıyor şiddeti. Ne çıkıyor
içimden ne de sığabiliyor. Vazgeçemiyorum
ya, vazgeçilebilecek gibi de değil aslında.
İmkansızlaştırıyorum gözümde, koyduğum
duvarları sayamıyorum, bir kağıt
parçasıymış gibi yırtılıyorlar ardından.
Sıralanıyor boğazıma, yutkunamıyorum.
Kabulleniyorum, yorgunluğuma yenik. Baş
edemiyorum kendimle, söz geçiremiyorum,
geçmiş zamanda kalan yaşanabileceklere
dalıyorum, çıkamıyorum.
http://emrahersan.tumblr.com/post/75069827051/nerede-buluyorsan-kendini
Çok düşünmedim üzerine. O an telefon
elimdeydi ve sadece tuşlara dokundum. Onun
sesini duyduğumda fark etmiştim ne
yaptığımı. En az onun kadar ben de
afallamıştım. Konuşamadım bir an. Dilim
dolandı, şuursuzca dahi olsa çıkamadı
sözcükler ağzımdan. O neler yaptığımı sordu,
ben onun nasıl olduğunu. Gündelik
hayatlarımızdan bahsettik bir süre.
Konuştukça biz, ben rahatladığımı hissettim.
Dokunuşlarının, gözlerinin, dudaklarının
ardında kalan sesi, beni huzura boğmaya
devam edebiliyordu. Nerden biliyim,
yanımdaydı sanki biz konuşurken. Ben, o
üşümesin diye sarılıyordum ona. Saçlarının
kokusu mest ediyordu beni. Boynuna
sardığım kollarım, ellerimi tutuyordu o. O
sıcacık elleri bile o kadar çok şey ifade
ediyordu ki.. O, iyi akşamlar diledi, veda
edemiyorduk birbirimize. Hiç bir vedamız,
inandırıcı gelmemişti bana umutsuzluğumuz
kadar. iyi akşamlar diledim, kapattık
telefonu. Mutluydum, huzurlu.
Çok D
üşü
nm
edim
Facebook: Photogrefe
Twitter: Photogrefe
Instagram: Photogrefe
Web: efeelmastas.tumblr.com
Twitter: hemrahersan
Instagram: emrah_ersan
Web: ersanemrah.tumblr.com
Fotoğraf: emrahersan.tumblr.com
/ucnoktasivadik
Recommended