hypoid ring gear ayna dişli
hypothenar hipotenar, karşı tenar
hypothermal 1. düşük ısı ile ilgili; 2. hafif sıcak, ılık
hypothermia soğutma
hypothesis hipotez, varsayım
hypothesis bir şeyin sebep veya oluşumunu, delillere dayanmaksızın tahmin üzerine izah etme,
varsayım teori, hipotez
hypothetical varsayıma dayanan, nazari, teorik
hypothetical varsayımsal, düşüncel
hypothetical reference circuit varsayımsal dayanak devresi
hypso‐ (hyps‐) yükseklik anlamı veren birleştirici
hypsometry yükseklik ölçüm
hyzone üç atomlu hidrojen (H3)
‐I‐
I beam putrel
I beam axle dingil
I head I başlıklı
I. atalet momenti sembolü
I.C.E. (internal combustion engine) içten yanmalı motor
I.D. cebri hava akımı
I/O bkz inlet/outlet giriş/çıkış
IAQ bkz. indoor air quality iç hava kalitesi
LB. libre (kuvvet veya kütle)
ice‐rink buz patent sahası, buzlu alan, buzlu meydan
ID number kimlik numarası
IDB bkz. Islamic development bank
ideal efficiency teorik maksimum verimlilik
IDI bkz. indirect injection
idle pulley avare kasnak, boş kasnak
idle wheel (carrier wheel cock wheel) (a) dişliler arası boşluğu doldurmak veya yön değiştirmek
için kullanılan ve hız oranını değiştirmeyen dişli, (b) ara dişli çark
idler avare dişli, avare kasnak
idling kısma borusu kapalı konumda iken pistonlu makinalarda yavaş dönme miktarı
IDS bkz. information display system
igniter yakıcı, ateşleyici, tutuşturucu, çakmak, kapsül, jet motorlarında veya roket motorlarında
ateşlemeyi yapan cihaz
ignition lag içten yanmalı motorlarda silindir içersinde ateşleme ile yanma neticesi yükselen
basınç arasındaki zaman farkı, faz farkı
ignition slide ateşleme valfı
ignition system ateşleme sistemi, içten yanmalı motorlarda hava yakıt karışımını yakmak için
kullanılan ateşleme sistemi
ignition timing ateşleme zaman ayan
ignition valve (ignition slide) ateşleme valfi, gaz makinalarında şarjın ateşlenmesine müsade
eden ve işlem biter bitmez kapanan valf
ignition (a) içten yanmalı motorlarda hava yakıt karışımının bir elektrik kıvılcımı ile veya gaz
motorlarında ise gaz jeti ile ateşlenmesi, (b) jet veya roket motorlarında yanmanın başlaması
IIR (infinite impulse response) filter sonsuz dürtü yanıtlı süzgeç
ILO bkz. International Labour Organisation
IMF bkz. International Monetary Fund
impact extrusion vurmalı çıkarma, zımbanın ani hareketi ile çıkarma
impact loading, safe (impact load factor) bir cismin veya aletin mekanik bir hasar veya
bozulmaya meydan verilmeden maruz kaldığı çarpma veya şok meydana getiren maksimum
ivme, ivmenin şiddeti yer çekimi ivmesinin katlan şeklinde ifade edilip etki süresi ve değişim
miktarı belirtilmelidir
impact wheel su türbin çarkı, kanatlan üzerine su düşmesi neticesi tahrik olan su türbini
tekerleği
impact çarpışma, bir model veya cisim üzerine kuvvet uygulama veya düşme, iki cismin birbiri
ile çarpışması
impact‐testing machine numene üzerinde mukavemet testinin yapıldığı ve numenedeki kırılma
ile yutulan enerji miktarının ölçülebildiği test makinası, en çok kullanılan numune parça çentikli
çubuktur
impedance wheel filim çekme makinalarında herbir poz için filim süren sabit hızlı tahrik zincir
dişlisi
impeller (a) santrifüj pompa, komprasör ve vantilatörierde dönen kanatar, (b) gaz ölçüm cihazı
gibi cihazlarda cihaz içersindeki dönen kısım
imperial standard wire gauge bakınız british standart vtfire gauge
impermeable geçirimsiz, sızdırma
impermeator buhar türbinleri silindirlerinde kullanılan bir çeşit kendinden hareketli yağlayıcı,
küçük pirinç silindirlerden atılan buhar şeklindeki yağın suda yoğuşarak su yüzeyinde yüzüp
tekrar pirinç silindire akması için kullanılan çift valfli düzenek
impulse pin paletlerden koldaki kertik vasıtası ile impuls ( vurma kuvvetini) alan ve tersine
titreşimlerin ortaya çıkmasına etki eden maşa kolu sargısı içersindeki düşey pim
impulse plane saatlerdeki boşaltma çarkı dişlisinin üzerine etkidiği palet yüzeyi
impulse reaction turbine çarpma karşılayıştı türbin, çarpma (impuls) reaksiyon türbini
impulse turbine çarpmalı türbin, çarpma tesirli türbin, memeden çıkan buharın doğrudan
rotorun taşıdığı eğri kanat yüzeyine vurduğu buhar geçişi esnasında basınç değişiminin olmadığı
bir veya çok kademeli buhar türbini
impulse ımpuls, ataklık, hareket gücü, canlılık, işletiş, sürüş, çarpma, vurma, fırlatma, savurma,
ileri atma, ileri atılma, itme, ileri sürüş, savrulma, fırlatma kuvveti, savurma kuvveti fırlatış ,
vuruş, güç, tesir, kuvvet tesiri, ani hareket, ani tesir
impulse‐driven clock ana bir saatten gelen elektrik akım impulsları (gücü) tarafından akrep ve
yelkovanı tahrik olan saat
in gear viteste olma hali, bir mekanizmada veya makinada dişlilerin birbirleri ile temasta olup
çalışmaya hazır olma hali
incastar regulator saat yayının temas noktasını değiştirmek sureti ile hem yay boyunu hemde
titreşim periodunu değiştiren regülatör
inching parmak ölçüsü, inç ölçüsü, parmak ile ölçü alma, küçük miktarlarda ayar yapma
inch‐pound parmak ‐ libre, inç ‐ libre, bir libre ağırlığı bir inç kaldırarak yapılan iş, ayak‐ libre
daha fazla kullanılan bir iş birimidir
included angle eksenel yönde vida dişi yüzeyleri arasında ölçülen açı
inch‐ton parmak‐ ton, inç ‐ ton, bir ton ağırlığı bir inç kaldırarak yapılan iş, ayak ton daha çok
kullanılan bir iş birimidir, ınclined plane, meyilli düzlem, eğimli düzlem
indentation hardness kertme sertliği, çentik açıcı ile malzemede sürekli bir çentik oluşturma
yolu ile yapılan sertlik testi, sertlik birimi uygulanan
independent (jaw) chuck çeneleri ayrı sıkılır ayna, iş parçasının hassas merkezlenmesi için
çeneleri birbirinden bağımsız olarak sıkılabilen torna aynası
independent seconds watch saateki saniye kolunu bağımsız olarak tahrik eden dişli mekanizma
independent whip crane plastform kren, platform vinç
indicated horse‐power (i.h.p.) indikatör beygir gücü, işari beygir gücü, pistonlu makinalarda
silindir içersinde çalışan akışkanın basınç‐hacım değişiminden oluşan güç
indicated mean effective pressure (i.m.e.p.) indikatör diyagramı gerçek ortalama basıncı, işari
ortalama basınç, bir çalışma çevriminde silindir içersindeki çalışan akışkanın ortaya koyduğu
ortalama basınç, indikatör diyagramının ortalama yüksekliği olup birimi pascal olarak belirtilir
indicated thermal efficiency indikatör sıcaklık verimliliği, işari sıcaklık verimliliği, ındike beygir
gücünün ısı enerjisi eşdeğerine oranı
indicator card indikatör kartı, indikatör diyagram kartı, indikatör kasnağına sarılmış üzerine
diyagram çizilen özel kağıt
indicator diagram indikatör diyagramı
indicator gösterici, müşir, ibre, indikatör, müşir kadranı, trenlerin geliş gidiş müşirinin kadranı,
tranvaylarda para kasası, yol işareti, ok, buhar makinelerinde veya pistonlu makinelerde bir
çevrim boyunca basınç‐hacım veya basınç zaman değişimini elde etmek için
indirect action mekanizmanın direk olarak tahrik uzvundan değilde ara uzuvlardan (biyel)
hareket alma işi
indirect‐acting slide valve aktarmalı iş gören kayar valf, lokmotivlerde, bir ucu kayar valfi tahrik
eden diğer ucu kanallı uzvun mastar bloğuna bağlı salınımlı şaft veya çift uçlu kol ara uzvuna
sahip düzenek
indoor air quality kapalı alan hava kalitesi, iç mekan hava kalitesi, iç mekan hava kalitesi, bina içi
hava kalitesi
induced draught çekme akım, baskılı akım, fanlar ile emiş şeklinde oluşturulan suni hava akımı
induction port (induction valve, inlet port) emme zamanında silindirlere emmenin yapıldığı valf
veya boru
induction stroke (charging stroke, intake stroke) emme zamanı
induction (a) ana gaz akımının oluşturduğu ikinci mertebeden oluşan gaz akımı, (b) silindire
buhar girişi (c) içten yanmalı motorlarda silindirlere yanıcı karışım girişi
induction valve emme valfi
industrial air conditioning sanayi iklimleme, fabrika iklimlemesi, endüstriyel iklimleme, sanayi
kliması, fabrika klimalaması, endüstriyel klimalama
industrial drying system endüstriyel kurutma sistemi, sanayi kurutma sistemi
industrial environment endüstriyel çevre, sanayi çevresi, endüstriyel ortam
industrial exhaust systems endüstriyel eksoz sistemleri, endüstriyel atık sistemleri, sanayi eksoz
sistemleri, sanayi atık sistemleri
industrial hygiene çalışanların çalışma ortamından kaynaklanan hastalanmalarının önüne
geçmek için çalışma ortamını ve çalışma şartlarını belirleyen bilim dalı
inertia governor kütleli regülatör, üzerin de eksantrik mafsallı ağırlıklı kol taşıyan hız
değişimlerini atalet kuvveti ile regüle eden şaft tipi santrifüj regülatör
inertia atalet, bir cismin durağan ise durağanlığının hareketli ise hareketinin değişimine karşı
gösterdiği direnç
infiltration süzme, süzülme, nüfus etme, ınfrared, kızılötesi ışınlı, kızılötesi suali; enfraruj,
kızılötesi radyasyona haiz
ingot tüter külçe metalin merdanelerden her geçişinde konumunu değiştiren makine
ingot döküm külçe, kütük metal
inherent öz, asıl, içinde mevcut
injection lag püskürtme pompasından yakıtın çıkması ile silindirlere püskürtülmesi arasında
geçen zaman
injection püskürtme, enjeksiyon, içten yanmalı motorlarda yakıt püskürtülmesi
inlet port giriş menfezi
inlet valve (a) pistonlu makinalarda emme valfı, giriş valfı, (b) dip valf i
inner dead‐centre (top dead‐centre) pistonlu makinelerde üst ölü nokta
insensitive time ölü zaman
insertion head kesici, bükücü ve şekil verici takıma haiz bir tezgaha eksenel yönde parçalan
otomatik olarak besleme mekanizması
inside crank krank yatakları arasında iki krank yanağına sahip ve bu iki yanak arasına biyelin
yataklandığı krank mili
inside cylinders ana gövdeye ve duman kutusuna tespit edilmiş lokomotif silindirleri
inside framing tekerleklerin içeride bulunduğu bir çeşit lokomotif kasası, çerçevesi
inside lap sürgü iç taşıması
inside lead (intemal lead) buhar makinelerinde pistonun alt ölü nokta konumunda bulunduğu
anda kayar valfin egzoz borusunu açma miktarı
inside screw tool içten dişli açma takımı
inspection gauge kontrol mastarı, muayene geyci, bitiş hassasiyetini kontrol etmek için
kullanılan son kontrol geyci,
son kontrol mastarı
instantaneous centre (virtual centre) ani dönme merkezi, uzvun veya mekanizma uzuvlannın o
an için etrafında dönme hareketi yaptığı nokta
instantaneous grip vice (sudden grip vice) ani kavrama mengenesi, vida yerine dirsekli mafsal ve
kol ile çalışan mengene
institution of mechanical engineers makina mühendisliği enstitüsü
instroke gaz motorlarında pistonun ateşleme odasına doğru yöneldiği strok
instrument alet, cihaz, avadanlık, takım, edevat, ölçme aleti
intake stroke emme zamanı, emme stroğu
integrator bilgisayar gibi hesaplama makinesi, veya planometre gibi integral işareti ile
matematiksel olarak hesaplanacak bir büyüklüğü hesaplayan mekanik bir makine
interchangeable gears kolay değiştirilebilir dişli, diş sayısı öyle hesaplanıp dizayn edilien bir
dişlidir ki aynı diş adımına ve herhangi sayıda dişe sahip diğer bir dişli bu dişli çarkla kolayca eş
çalışabilsin
interference fit temaslı alıştırma, temaslı geçme
Açıklama [GY1]: Cümleyi tekrar kurmak gerek.
intermediate wheel dişli çark sistemlerinde yön değiştirmek veya eş çalışan dişlilerin diş sayıları
oranının çok fazla olmasından kaynaklanacak olumsuzlukları ortadan kaldırmak için kullanılan
ara dişli
internal damping, iç sönüm
internal expanding brake bakınız brake shoes
internal spur gear içten açılmış düz dişli
internal‐combustion engine içten yanmalı motor
International Labour Organisation (ILO) uluslararası çalışma örgütü
International Monetary Fund (IMF) uluslararası para fonu
International Road Federation (IRF) uluslararası yol federasyonu
international screw thread yuvarlak diş dibi, düz diş ucu olan ve hatve ile çapı arasında ilişki
bulunan metrik sistemli diş profili
International Standardization Organization (ISO) uluslararası standardizasyon organizasyonu
international system of units, uluslararası birimler sistemi,
intrinsic energy bir metal sistemin sahip olduğu depolanmış enerji, bu enerjideki değişim
tamamen başlangıç ve son şartlara bağlıdır
inverted cylinder engine başaşağı, düşey silindirli motor, silindirleri biyel kolu ve krankın
üzerinde olan motor
inverted engine silindirleri krank şaftın altında olan motor
involute gear‐teeth ınvolüt dişli profili
bir silindir etrafına sarılan bir ipin gergin bir şekilde açılması ile ip ucunun çizdiği eğri profil
biçimindeki diş profili
involute involüt, içeriye kıvrık, içeriye dürümlü eğri
lpm (liter per minute) litre/dakika
IRF bkz. International Road Federation
iris diaphragm göz bebeği biçimli perde, ayarlı diyafram
irr bkz. internal rate of return
irreversible transmission geri dönüşü olmayan, çevrilmez iletim
isdn thsa
isochronism tek devrelik, tek devreli, bir hızlık, saat sarkaçlarında olduğu gibi salınım genliği
veya yine saat balans çarkı titreşim kavsi genliğinin büyüklüğüne bağlı olmadan sabit kalan
düzgün periyotluk hali
isochronous governor çalışma hızı sınırlan içersindeki bütün dönü atalet yarıçapları için denge
hızı sabit olan regülatör
isolator, izolatör makinayı diş titreşimlerden veya titreşen bir makineyi zeminden ayıran ve
titreşim iletimini engelyeyen mesnetleme şekli
isometric projection bir ölçülü izdüşüm, birbirine dik olan üç ekseni iz düşüm düzlemi ile aynı
meyile sahip mühendislik izdüşüm çizim biçimi
itl bkz. isolated trailing link
its bkz. inflatable tubular structure
its bkz. intelligent transportation system
izod test çentikli çubuk testi
i.g.p.m. (imperial gallons per minute) dakikada büyük boy galon sayısı
i.h.p. (indicated horse power) indike beygir gücü
i.m.e.p. (indicated mean effective pressure) indike ortalama efektif basınç
ice buz
ice age buzul devri, buzul çağı
ice bank buz deposu
ice control buz kontrolü
ice crystal buz kristali
ice cube buz küpü
ice detector buz dedektörü
ice formation buz teşekkülü (oluşumu)
ice in mix karışımdaki buz
ice layer buz tabakası
ice lens buz merceği
ice melting system buz eritme sistemi
ice plant buz tesisi
ice removal buz mücadelesi, buz temizleme
ice scraper buz kazıyıcı
ice warning system buz uyarı sistemi, buz algılama sistemi
ice/dry buz/kuru
icebox buz kutusu
iced buzlu, buzlanmış
iced water buzlu su
iced water cooling buzlu su ile soğutma
ice‐making plant buz üretim tesisi
iconize, to ikonlaştırma
icosahedron yirmi yüzlü cisim
icosi‐ yirmi anlamı veren birleştirici
icositetrahedron yirmi dört yüzlü cisim
icy buzlu
icy road buzlu yol
idea fikir, ide
ideal ideal, düşünce
ideal attenuator ideal zayıflatıcı
ideal capacitor ideal sığaç
ideal conditions ideal koşullar (kapasite açısından, karakterlerin daha fazla geliştirilmesinin
kapasite artırımına neden olmadığı kabul edilen en iyi koşullar)
ideal diode ideal diyot
ideal efficiency ideal verim
ideal filter ideal süzgeç
ideal gas ideal gaz
ideal inductor ideal irgiteç
ideal source ideal kaynak
ideal transformer ideal trafo
ideal value ideal değer
ideation tasavvur veya kavrayış yeteneği
idem aynı, eş
idempotent eş güçlü
idempotent law eş güç yasası
idempotent matrix eş güçlü matris
identical özdeş, aynı
identification hüviyet, tanımlama, tanım
identification and caution plate tanıtma ve ikaz levhası
identification card kimlik kartı
identification character tanıtma damgası
identification color tanıtım rengi
identification error belirleme hatası
identification label tanıtma etiketi
identification of soils zeminlerin tanınması, zeminlerin tanımı
identification procedure tanıtma, tanılama yordamı
identification reaction tanıtım reaksiyonu
identification signal tanıtım sinyali
identification tag tanıtım etiketi
identification tests tanıtma deneyleri
identification, identity kimlik
identifier tanıtıcı
identifier kimlik tanıtıcı
identifier field tanıtıcı alan
identify teşhis etmek
identity özdeşlik, kimlik
identity card kimlik kartı
identity function birim fonksiyon
identity law birim eleman yasası
identity matrix birim matris
identity operator özdeşlik işleci
identity principle özdeşlik prensibi
identity proof kimlik belgesi
identity sign özdeşlik imi
identity simulation özdeşlik benzetimi
identity token kimlik simgesi
identity validation kimlik doğrulama
ideogram kavramyazı
idle rölanti
idle adjusting needle rölanti ayar iğnesi
idle adjustment screw rölanti ayar vidası
idle character boş damga, eylemsiz damga
idle discharge hole rölanti deliği
idle gear avare dişli
idle inspecting plug rölanti memesi üzerindeki kontrol deliği
idle jet rölanti memesi
idle line boş hat
idle loop işlevsiz döngü
idle mixture rölanti karışımı
idle mixture adjusting screw rölanti karışımı ayar vidası
idle orifice tube rölanti memesi borusu
idle passage karbüratör rölanti kanalı
idle position avara vaziyeti, rölanti durumu, boşta durum
idle pulley avara kasnak
idle running avara çalışma, rölanti çalışma
idle time durma zamanı
idle tube rölanti ayar memesi içindeki kılcal boru
idle wheel avara mil
idler istikamet
idler avara, boşta, istikamet tekeri
idler adjustment lock avara ayar mandalı
idler collar istikamet plakası, bileziği
idler gear shaft avara dişli mili
idler guard istikamet tekeri muhafazası
idler pulley avara kasnak
idler shaft avara mili, avara mil taşıyıcı makara şaftı
idler shaft clamp avara mili kelepçesi
idler shaft lock avara mili kilitleme tertibatı
idler spacing makara aralığı
idler sprocket ara zincir dişlisi, zincir gerdirme dişlisi
idler wheel serbest tekerlek, avara kasnağı, avara dişlisi, istikamet tekeri
idling motorun rölantide çalışması, rölan‐tide çalışma, avarada çalışma
idling adjustment rölanti ayarı
idling position avara durumu
idling pulley avara kasnağı
idling speed rölanti devri
idling sub spring rölanti yardımcı yayı
if eğer
if and only if ancak ve ancak
igloo eskimo evi
igneous volkanik, yanık, yanar, ateşli
igneous rock volkanik kayaç
ignis ateş
ignite yakmak, ateşlemek
igniting composition ateşleme bileşimi
igniting mixture ateşleme karışımı
ignition yanma, ateşleme
ignition advance ateşleme avansı
ignition cable buji kablosu, distribütör tevzi kabloları
ignition cable tube buji kablolarını bir araya toplayan kılıf
ignition chamber ateşleme odası
ignition coil ateşleme bobini
ignition coil lock ateşleme bobini tespit mandalı
ignition coil primary cable ateşleme bobini primer devre çıkışı kablosu
ignition coil primary cable terminal ateşleme bobini primer devre çıkışı kablosu terminali, ucu
ignition coil primary circuit ateşleme bobini primer devresi
ignition coil primary leadout ateşleme bobini primer devre çıkışı
ignition coil primary winding ateşleme bobini primer devre sarımı
ignition coil secondary cable ateşleme bobini sekonder devre çıkış kablosu
ignition coil secondary circuit ateşleme bobini sekonder devresi
ignition coil secondary leadout ateşleme bobini sekonder devre çıkışı
ignition coil secondary winding ateşleme bobini sekonder devre sarımı
ignition current ateşleme akımı
ignition cut‐off switch ateşleme kesici anahtarı
ignition cut‐off switch terminal ateşleme kesici anahtarı terminali
ignition distributor ateşleme distribütörü
ignition distributor advance pointer distribütör avans rötar ayar kolu
ignition distributor breaker arm distribütör platin çekici kolu
ignition distributor breaker cam distribütör aşığı, distribütör eksantriği, distribütör platin
çekicini örsten ayırıp kapayan kısım
ignition distributor breaker points distribütör platinleri
ignition distributor cap distribütör kapağı
ignition distributor condenser distribütör kondansatörü, meksefe
ignition distributor drive shaft distribütör dişlisi mili
ignition distributor governor distribütör otomatik avans mekanizması
ignition distributor rotor distribütör tevzi makarası
ignition distributor sub‐plate distribütör bloğu ara plakası, distribütör avans‐rötar regülatör
mekanizması ile tevzi uçları arasındaki tecrit plakası
ignition distributor vacuum chamber vakumlu otomatik avans‐rötar mekanizması
ignition electrode ateşleme elektrodu, buji
ignition key kontak anahtarı
ignition lag ateşleme gecikmesi
ignition lamp socket kontak lambası duyu
ignition lock kontak anahtarı kilidi
ignition loss kızdırma kaybı
ignition magneto ateşleme manyetosu, manyeto
ignition magneto distributor manyetolu distribütör
ignition mixture ateşleme karışımı
ignition order ateşleme sırası
ignition period silindir hacmi içindeki gazın yanması için geçen zaman
ignition plug buji, ateşleme bujisi
ignition point gaz karışımının ateşlediği nokta, yanma noktası
ignition position ateşlemeye hazır durum
ignition safety device ateşleme emniyeti
ignition slide ateşleme vanası
ignition spark ateşleme kıvılcımı
ignition stroke ateşleme stroku
ignition switch ateşleme anahtarı, kontak anahtarı
ignition system ateşleme sistemi, ateşleme düzeni
ignition temperature ateşleme sıcaklığı
ignition tester ateşleme kontrol cihazı
ignition timing ateşleme zaman ayarı
ignition timing notch ateşleme ayarı işareti
ignition timing pointer distribütör avans‐rötar ayar ibresi
ignition, loss on bkz. loss on ignition
ignore yoksaymak
ignore character unut damgası
ignore, to yoksaymak
ile (ayrıca ileo) (ön‐ek) ileum
ileac ileuma ait, ilyak
ileal bkz. ileac
illume aydınlanmak, aydınlatmak
illuminance aydınlatma kuvveti
illuminance aydınlık düzeyi
illuminants aydınlatma yakıtları
illuminating aydınlatıcı
illuminating mirror ışık aynası, aydınlatma aynası
illumination aydınlatma, ışıklandırma
illumine aydınlanmak, aydınlatmak
illusion dışarıdan göze gelen uyartıların olduklarından başka türlü anlaşılmaları (bir şeyin fazla
sayıda görülmesi gibi) illüzyon
illustrate şekil ile açıklamak
illustration resim, şekil
im (ön‐ek) olumsuzluk (eksiklik, yetersizlik, bozukluk, olmayış v, s, ) anlamına önek
im‐ iç anlamı veren ön ek
im‐ olmayan anlamı veren ön ek
image imge
image analyst görüntü uzmanı
image coding imge kodlama
image compression imge sıkıştırma
image coordinates resim koordinatları
image defect resim hatası, görüntü hatası
image distortion resim bükülmesi
image enhancement imge pekiştirme
image frequency ikiz sıklık
image frequency rejection eşlenik sıklığın bastırılması
image generation görüntü yaratmak
image intensifier tube imge yoğunlaştırıcı tüp
image interpolation imge aradeğerlemesi
image operator imge işleci
image ordinate resim ekseni
image orientation görüntü döndürmek
image pick‐up tube kamera tübü
image plane resim düzlemi
image printer imgeyazıcı
image processing imge işleme
image quality resim netliği, resim kalitesi
image recontruction imgenin geriçatılması
image registration imge çakıştırma
image scale resim ölçeği
image set görüntü kümesi
image writer imgeyazıcı
image, video, picture görüntü
imagery çeşitli mental tasvirlerin yeniden hatırlanması
imaginary sanal
imaginary axis sanal eksen
imaginary number sanal sayı
imaginary part sanal kısım
imaginary root sanal kök
imaginary unit sanal birim
imaginary, virtual sanal
imagination 1. muhayyele, imgelem; 2. hayal; 3. tasavvur; 4. icat kudreti
imaging device imgeleme aygıtı, görüntüleme aygıtı
imaging geometry imgeleme geometrisi
imbalance dengesizlik
imbed gömmek
imbibition su emme, içine çekme
imide iki hidrojen atomu bir asit grupla yer değiştirebilen monobazik asit amonyak
imine imid
imitate taklit etmek
imitation taklit
imitative taklit edici
immaculate 1. lekesiz, üzeirnde benek şeklinde renkli bölgeler göstermeyen; 2. kusursuz, temiz
immature 1. tam gelişmemiş; 2. olgunlaşmamış
immediate acil, derhal
immediate action derhal hareket
immediate address dolaysız adres
immediate data dolaysız veri
immediate data anlık veri
immediate elastic deformation ani elastik deformasyon (zamana bağlı olmayan geri dönen
deformasyon, çok kısa sürede oluşan ve uygulanan yük kaldırıldığında geri dönen şekil
değiştirme)
immediate instruction mutlak komut
immediately acilen, derhal
immedicable tedavi edilemez
immense çok büyük, engin
immerge (ayrıca immerse) daldırmak
immerse thermostat daldırma tip termostat
immersed suya batırılmış
immersed density su altında birim ağırlık, su altında yoğunluk
immersed pump daldırma tip pompa
immersed sand su altındaki kum
immersed unit weight su altında birim ağırlık, su altında yoğunluk
immersion suya daldırma, suya batırma
immersion heater daldırma tip ısıtıcı
immersion thermostat daldırma tip termostat
immersion tray test daldırma tepsisinde yapılan soyulma deneyi
immersion wheel tracking test daldırılmış numunelerin tekerlek basınçlarına maruz bırakılması
denemesi
imminence olacağına dair tehit durumu gösterme (düşük tehdidinde olduğu gibi)
imminent tehdit eden
immiscible birbirine karışmaz, birleşmez (sıvılar hakkında)
immissio sokma, içine girme
immobile hareketsiz, kımıldamaz, oynamaz
immobility hareketsizlik, kımıldamama veya yerinden oynatılamama hali
immobilization hareketsizleştirme, sabitleştirme
immobilizer elektronik şifreli devre kesici (araçların çalınmasına karşı, motorun çalıştırılmasını
engelleyen elektronik emniyet sistemi)
immovable taşınamaz
immune computer virüssüz bilgisayar
impact 1. etki, tesir; 2. çarpma, darbe, şok
impact effect darbe etkisi
impact filter darbeli filtre
impact forces darbe kuvvetleri
impact formula darbe formülü
impact idler darbe makarası
impact live load hareketli yük darbe etkisi
impact load çarpma yükü
impact pressure vuruş basıncı
impact printer vuruşlu yazıcı
impact resistance darbe direnci
impact statement çevre uyum etüdü
impact wrench darbeli anahtar
impact, stroke vuruş
impacted iyice sıkışmış durumda olan, anormal derecede hareketsiz duran
impaction 1. sıkıştırıp birbirine kaynatma; 2. inkibaz peklik
impairment bozulma, noksan, bozukluk
impalpable dokunulunca hissedilmez, duyulmaz
impar 1. eşitsiz, gayrimüsavi; 2. tek, çift olmayan
imparity eşitsizlik, oransızlık
impartial tarafsız, bitaraf
impassable geçit vermez, sonu kapalı, tıkanık
impatency kapanıklık, tıkanıklık
impatent kapalı, tıkalı
impedance empedans
impedance özdirenç
impedance bridge empedans köprüsü
impedance converter çeli dönüştürücü
impedance matching çeli (empedans) uyumlama
impeller impeler
impeller tip pervane ucu
impeller top pervane ucu
impenetrable içine girilmez, delinmez, nüfuz edilmez
imperative istemdışı, irade dışı, zorunlu
imperative zorunlu
imperceptible bellisiz, duyulmaz, sezilmez
imperception idrak edememe, duyu organları ile alınan herhangi bir uyarıyı zihinde
manalandırmama, algılayama
imperfect kusurlu, eksik, yetersiz
imperfect fixing yarı ankastrelik
imperfect knowledge eksik bilgi
imperfection kusur, eksiklik, yetersizlik
imperfectly fixed support yarı ankastre mesnet
imperforate delinmemiş
imperforation açık olması gereken bir deliğin doğuştan kapalı oluşu, imperforasyon
imperial standard İngiliz ölçü standardı
impermeability geçirimsizlik
impermeability in pavement kaplamanın geçirimsizliği
impermeabilization geçirimsiz hale getirme, sızdırmaz hale getirme
impermeable geçirimsiz, sızdırmaz
impermeable layer geçirimsiz katman, geçirimsiz tabaka
impermeable soil geçirimsiz toprak
impervious bkz. impermeable
impervious blanket geçirimsiz şilte, geçirimsiz örtü
imperviousness geçirimsizlik, sızdırmazlık
impetus hız, zor, şiddet, itici kuvvet
impinge çarpmak
implement 1. yürütmek, tamamlamak, ye‐rine getirmek; 2. alet, araç
implement ana hidrolik sistemler
implement control lever hidrolik kumanda kolu
implement, to gerçekleştirmek
implement, to gerçekleştirmek
implementation yürütme, uygulama
implementation gerçekleştirme, yaşama geçirme
implementation contract uygulama sözleşmesi
implementation schedule uygulama planı
implication gerektirme, içerme
implicit örtük; içkin, örtülü
implicit kesin, tam
implicit differentiation kapalı fonksiyonların türevi
implicit function örtük işlev
implicit function kapalı fonksiyon
implied örtük
implies and is implied çift gerektirme
implosion içeriye doğru çökme, büzüşme
imply anlamına gelmek, ima etmek, dolayısıyla anlatmak
imponderable ölçülemez, tartıya gelmez
import ithal etmek, içeri almak, ithalat
import dış alım, ithal, ithalat
import (f) ithal etmek
import içeri aktarım
import (f) içeri aktarmak
import borrow yabancı ariyet, taşımalı ariyet
import duty ithalat gümrük vergisi
import duty ithalat resmi
import letter of credit yabancı ihracatçı lehine açılan akreditif
import license ithal müsaadesi
import license ithalat lisansı
import license ithal izni
import quota ithal kotası
import, to içeri aktarmak
import/free of charge ithalat/bedelsiz
import/temporary ithalat/geçici
importance önem
importance classification önem sınıflaması
important önemli
imported ithal edilmiş
imported borrow taşınan ariyet
importer ithalatçı
impose 1. tarh etmek (vergi vs), tanzim etmek, düzenlemek; 2. zorla yüklemek, kabul ettirmek
imposed cyclic loading maruz kalınan periyodik yükler
impracticable uygulanamaz
impregnated paper insulation emdirilmiş kağıt yalıtkan
impregnation içirme, emdirme, çektirme
impregnation bkz. saturation 1. ilkah;
impression 1. iz; 2. intiba, impressio
imprint tab
improved cooking stove geliştirilmiş mutfak ocağı
improper uygun olmayan
improper fraction bileşik kesir
improve geliştirmek
improved iyileştirilmiş
improved plow steel ıslah edilmiş halat çeliği
improved road ıslah edilmiş yol
improved subgrade iyileştirilmiş üstyapı tabanı (mevcut yarma tabanı ya da dolgu ile alt temel
arasında yer alan, seçme veya iyileştirilmiş malzemeden belirli kalınlıkta oluşturulan tabaka
veya tabakalar)
improvement gelişme
improvement potential gelişme potansiyeli
impulse itici kuvvet, tahrik, sevk, itki
impulse excitation dürtü uyarımı, şok uyarımı
impulse function dürtü işlevi
impulse generator dürtü üreteci
impulse reaction turbine itme reaksiyon buhar türbini
impulse response dürtü yanıtı
impulse starter ilk hareket esnasında manyetoya yardım eden mekanik düzen
impulse turbine itme buhar türbini
impulsion tahrik
impulsive harekete yöneltici, itici, zorlayıcı
impulsive noise dürtün gürültü
impure kirli, pis
impure oil içinde yabancı maddeler bulunan yağ
impurity pislik, yabancı madde
impurity atoms katışık atomlar
in pref, 1. olumsuzluğu ifade etmek üzere kullanılan önek; 2. içinde, içine anlamına önek
in band signalling bantiçi imleşim
in basket gelen sepeti
in center iç merkez
in circle iç daire
in clockwise direction saat ibresi yönünde
in cut yarmada
in dry state kuru halde
in fill dolguda
in fitting door sızdırmaz kapı
in gear viteste
in gear vites dişlileri temas halinde
in house emanet, kurum içi
in lieu of yerine
in line refrigerant dryer klima gazı nem gidericisi
in opposition karşıt evreli
in phase eşevreli
in quadrature dikevreli
in situ (edat) asıl yerinde, tabii vaziyetinde
in terms of bakımından
in the dry kuruda, kuruda yapılmış
in this issue bu sayıda
in two perpendicular directions birbirine dik iki doğrultuda
in use light kullanımda ışığı
inability ehliyetsizlik, kifayetsizlik
inaccessible erişilemez, ulaşılamaz
inaccessible point ulaşılamayan nokta
inaccuracy hata, yanlışlık, doğru olmama
inaction 1. uyarılara cevap verme hali, kayıtsızlık; 2. hareketsizlik, durgunluk
inactivation 1. hareketsizleşme; 2. hareketsizleştirme; 3. gayrifaal veya etkisiz hale getirme
inactive gayrifaal, hareketsiz, etkisiz
inactive node etkin olmayan düğüm
inactive terminal etkin olmayan uçbirim
inadequacy kifayetsizlik, yetmezlik, yetersizlik
inadequate yetersiz
inadvertent disclosure bilginin istemsizce açığa çıkması
inalimental besleyici olmayan
inappropriate uygun olmayan
inarticulate mafsalsız, oynak yeri olmayan, eklemsiz
inaudible duyulamaz
in basket gelen sepeti
inbound traffic giren trafik (tayin edilen bir bölgeye bir veya birkaç noktadan giren trafik)
inbound bkz.incoming gelen
inbreeding birbirlerine çok yakın bireylerin birleştirilmesi
incalculable hesaplanamaz
incandesce (f) akkor haline gelmek
incandescent lamp akkor ampul
incapable yeteneksiz, kabiliyetsiz
incarcerated hapsedilmiş, sıkışmış, boğulmuş
incarceration boğulma
incarnant yarada granülasyon dokusu oluşmasını hızlandıran
incendiarism yangın çıkarma dürtüsü, yangın çıkarma amacıyla ateş tutuşturma eğilimi taşıma
incentive licence teşvik belgesi
inception başlangıç
inch inç=2.54 cm
inch size twist drill parmak boyutlu helisel matkap ucu
inch type inç tipi
inch type with separator inç tipi ve separatörlü
inching darbeli yol verme
inching pedal hassas kontrol pedalı
incidence oluş veya görülüş sıklığı, hastalığın görülüş oranı
incidence location kaza yeri, kaza mahalli
incident olay, arıza
incident detection olay tespiti, kaza tespiti
incident management olay yönetimi, kaza yönetimi
incident ray gelen ışın
incidental daha önemli olan, başka bir şeyle ilişkili olarak ortaya çıkan, arızi, tesadüfi, bağlı,
ayrılmaz
incidental frequency modulation istenmeyen sıklık kiplenimi
incidental heat gain rastlantı sonucu ısı kazancı
incidental arızi
incinerate yakıp kül etmek
incineration külleştirme
incineration of refuse atıkların yakılması
incineration of waste atıkların yakılması
incinerator çöp yakma kazanı, atık yakma kazanı
incipient başlayan
incipient failure başlama eşiğinde göçme, kırılma başlangıcı
incipient sliding kayma başlangıcı
incise bistüri ile kesit yapmak, yarmak
incised kesilmiş, kesik
incising oyma, kesme
incision 1. yarma, kesme, şak, ensizyon; 2. kesik, yara
incisive 1. keser, kesici, keskin, incisivus; 2. kesici dişlere ait
incisor öndiş
incisura (çoğ., incisurae) bkz. incisure
incisure çentik, incisura
inclement (weather) fırtınalı (hava)
inclement sert, fırtınalı, haşin (hava şartları için)
inclination 1. eğim; 2. eğilim; 3. eğim açısı
inclination angle eğim açısı
inclination of a line eğimi/doğrunun
inclination of collector kollektör eğimi
inclination of the failure surface kırılma düzlemi eğimi, kayma düzlemi eğimi
inclination of the surface of sliding bkz. inclination of the sliding surface
incline meyletmek, bir tarafa doğru yatmak, eğilmek
incline gradient eğim, çıkış veya iniş eğimi
incline of a talus şev eğimi, şev meyli, yokuş
inclined eğik, eğimli, aykırı
inclined face of a dam baraj şevi
inclined face of a dike sedde şevi
inclined fold eksen düzlemi eğik olan kıvrım
inclined line eğik doğru
inclined pile eğik kazık
inclined plane eğimli düzlem
inclined shear plane eğimli kesme düzlemi
inclined sight meyilli rasat, meyilli bakış
inclined tube manometer eğik borulu basıölçer
inclined‐tube boiler eğik borulu kazan
inclined‐tube manometer eğik borulu manometre
inclinometer eğim ölçer
include kapsamak
included dahil
included angle belirli iki kenar arası açı
included side komşu kenar/belirli açılara
including içermek, içeren
inclusion of peat turba kesesi
inclusion sign kapsama imi
inclusive içeren
incoherent tutarsız, birbiriyle ilişkisiz, saçma
incoherent scattering evreuyumsuz saçılım
incombustible ateş almaz, yanmaz
incombustible fluid ateş almaz sıvı, yanmaz sıvı
income gelir
income elasticity of demand gelir esnekliği
income/national milli gelir
incoming içeri giren, giren
incoming call gelen çağrı
incoming calls barred gelen çağrılara kapalı
incoming line circuit geliş hattı devresi
incoming oil passage giriş yağ geçidi
incompatibility iki ilacın birbiriyle uyuşmaması hali, enkompatibilite
incompatible uymayan
incompatible states bağdaşmayan durumlar
incompatible terminals bağdaşmayan uçbirimler
incompetence doğal bir fonksiyonun yerine getirilebilmesi için yeterli miktarda olmama,
yetersizlik hali
incompetent 1. yetersiz, kifayetsiz; 2. akıl hastalığı sebebiyle hareket ve davranışlarından
sorunlu olmayan, cezai ehliyeti bulunmayan
incompetent rock kendini tutamayan kaya
incomplete eksik, noksan, kusurlu, tamam değil
incomplete bid eksik teklif
incomplete combustion eksik yanma
inconsistent tutarsız
inconsistent equation tutarsız denklem
inconsistent estimator tutarsız kestirici
inconsistent system of equation tutarsız denklem sistemi
inconstant değişken, kararsız
incontinence normal olarak vücuttan dışarı atılacak şeylerin çıkmasını kontrol edememe,
incontinentia
inconvenient elverişsiz, uygun olmayan
incoordinate 1. vücut hareketlerinde ahenksizlik gösterern, birbiriyle ilişkisiz kas hareketleri
gösteren; 2. hareketlerini, diğerlerinin hareketlerine uyduramayan, uyumsuz
incoordination intizamsızlık, karışıklık, uygunsuzluk, koordinasyon bozukluğu
incorporation bir maddenin diğer bir madde ile tam olarak karışması, bünyesine girme
incorrect doğru olmayan
increase artmak, çoğalmak
increase in load yük artması, ilave yük, yükteki artma
increase in pressure basınç artması, basınçta artma
increase in settlement oturmada artma
increase in value değerde artış
increase of strain deformasyon artması
increased yükseltilmiş, arttırılmış, yükselmiş, artmış
increased cylinder sleeve hacmi arttırılan silindir gömleği
increased price yükseltilmiş fiyat, artmış fiyat
increasıng pitch her bir devirde birbiri ardı gelen vida dişleri arası mesafenin gittikçe arttığı vida
tipi
increasing artan, yükselen
increasing function artan fonksiyon
increment artma miktarı
increment of pressure basınç ilavesi, basınçta artma miktarı
increment of settlement oturma artması, oturmada artma miktarı
incremental artan
incremental backup artımlı yedekleme
incremental computer artımlı bilgisayar
incremental launching itme‐sürme yöntemi ile köprü yapımı
incremental representation artımlı gösterim
indagation dikkatle araştırma, titizlikle muayene
indeformable şekil değiştirmez
indemnification zararın ödenmesi
indemnify tazmin etmek
indemnity insurance kefalet sigortası
indemnity mortgage ipotek
indenization bkz.innidiation
indent girintili yazmak
indentation iz bırakma, yer etme, çentik, yazıyı içerlek yazma
indentation hardness çentik sertliği
indented girintili yazılmış
indented list girintili liste
indented paragraph girintili paragraf
indenter çentik açıcı
independent bağımsız, müstakil
independent axle bağımsız dingil
independent block adjustment bağımsız blok dengeleme
independent control bağımsız çalışma, ışıklı işaret cihazlarının bağımsız çalışması (işaretleri, bir
başka ışıklı işaret cihaz sisteminden bağımsız olan bir işaretleme sistemi)
independent current source bağımsız akım kaynağı
independent events bağımsız olaylar
independent identically distributed, iid bağımsız özdeşçe dağılmış
independent sideband transmision bağımsız yan bant iletimi
independent springing bağımsız yaylanma
independent suspension bağımsız süspansiyon, bağımsız yaylanma
independent trials bağımsız denemeler
independent triangulation bağımsız nirengi
independent variable bağımsız değişken
independent vector bağımsız vektör
indeterminate belirsiz, bilinmeyen, kararsız, hiperstatik
indeterminate form belirsiz şekil
indeterminate structure denkliği kararsız yapı
index indeks, katalog, fihrist
index endeks, fihrist, gösterge, belirteç
index ibre
index indis
index (çoğ. indicis), 1. işaret (şahadet) parmağı; 2. herhangi bir parçanın standard bir büyüklüğe
oranını veren rakam; 3. işaret
index indis, dizin
index error gösterge hatası
index file dizin kütüğü
index line gösterge çizgisi
index numbers endeks sayıları (belirli bir yıl ile temel alınan yıl, baz yıl, arasındaki sürede
fiyatlar, maliyetler vb iktisadi büyüklüklerdeki göreceli değişmeleri gösteren sayılar)
index of permutation permutasyon indisi
index of refraction bir ışık ışını eğri bir açı ile bir kristale çarptığında, gelen ışın ile sapan ışının
normal ile yaptıkları açıların sinüslerine oranı
index of summation toplama indisi
index of wholesale prices toptan eşya fiyat endeksi (bir ülke, bölge ya da şehirdeki, seçilmiş bazı
mal kategorilerinin toptan fiyatlarının genel fiyat düzeyindeki değişimlerini gösteren endeks)
index properties endeks özellikleri
index register dizin yazmacı
index/exponent üs
indexed access dizinli erişim
indexed address dizinli adres
indexing endeksleme
indexometer sıvının ışını kırma derecesini ölçen alet
india ink çini mürekkep
indicate göstermek, belirtmek, işaret etmek
indicated nazari
indicated horse power bkz. ihp teorik beygir gücü
indicated pressure belirtilmiş basınç
indicated thermal efficiency belirtilmiş ısı verimi
indicating (measuring) instrument gösterici alet
indicating circuit gösterge devresi
indicating device gösterge
indicating device gösterge elemanı
indicating light sinyal lambası
indicating measuring instrument göstergeli ölçme aygıtı
indication gösterge
indication belirti, gösterme
indication light sinyal lambası
indication of a measuring instrument ölçme aygıtının gösterge değeri
indication range gösterge sahası
indicative gösteren
indicator asit veya alkali mevcudiyetini bildiren ecza, endikatör
indicator diagram gösterge diyagramı
indicator light sinyal lambası
indicator of condition üstyapının kondisyon seviyesini tanımlamakta kullanılan parametreler
indicator species biyo göstergeler
indicator travel gösterge yolalımı
indicator, legend, pointer gösterge
indices (index sözcüğünün çoğulu) endeksler
indiference 1. belli bir yöne eğilim göstermeme hali, yansızlık; 2. hissizlik, duygusuzluk,
kayıtsızlık
indifferent 1. belli bir yöne eğilim göstermeyen, yansız, tarafsız; 2. hissiz, duygusuz, kayıtsız
indigo çivit
indirect dolaylı, endirekt
indirect acting element dolaylı eylemli alet
indirect action endirekt hareket
indirect address dolaylı adres
indirect addressing dolaylı adresleme
indirect charges dolaylı yüklemeler (bir işin, değer ve üretimle doğrudan doğruya
yapılamayacağı hallerde, ilgili ünitelere yüklemelerin evvelden dağıtımı)
indirect cost endirek maliyet
indirect ddress dolaylı adres
indirect foundation dolaylı olarak yükü zemine intikal ettiren temel
indirect injection (IDI) ön yanma odasına püskürtme
indirect instruction dolaylı komut
indirect labor endirek işçilik
indirect lighting endirek aydınlatma
indirect measurement dolaylı ölçme
indirect operating cost dolaylı işletme gideri
indirect proof dolaylı ispat, dolaylı kanıt
indirect radiation dolaylı ışıma
indirect ray dolaylı ışın
indirect result dolaylı sonuç
indirect tax dolaylı vergi
indirect user dolaylı kullanıcı, ikincil kullanıcı
indiscriminate rastgele yerleşen, vücut kısımlarını gelişigüzel tutan
indium In sembolü ile bilinen, atom no: 49 ve atom ağırlığı: 114, 82 olan kimyasal element,
indiyum
indium indiyum
individual 1. kişi, fert; 2. kişiye has, kişisel; 3. tek, ayrı, yalnız
individual 1. gerçek kişi, birey, fert; 2. bireysel; 3. tek, yalnız
individual error bireysel hata, tek hata
individual footing münferit temel, bir tek kolonu taşıyan temel
individual heating bireysel ısıtma
individual level tek bir proje bazında verilen kararlar
individual price zati bedel
indivisible kendisinden daha ufak parçaya ayrılmaz, bölünmez
indolent 1. ağrısız, acısız; 2. gayrifaal
indoor iç, içeri, dahili
indoor air mahal havası
indoor air quality mahal havası kalitesi
indoor antenna bina içi anten
indoor appliance iç ortam cihazı, iç ortam
indoor communication bina içi iletişim
indoors ev içinde, kapalı mekan
indorse bkz. endorse ciro etmek
indraft emiş, çekiş
induce çekmek
induced sun’i olarak başlatılmış, uyarılarak meydana getirilmiş
induced (s) endüklenmiş
induct emmek
inductance endüktans
inductance doğuşturu, irgiti, endüktans
induction 1. elektrikle veya mıknatıslı bir maddenin diğer bir maddeye yaklaştırılmasıyla ikinci
maddede mıknatıs veya elektrik meydana getirme, indükleme, endüksiyon; 2. bir embriyonda
muhtelif doku ve organların yerli yerinde ve normal olarak oluşumunu sağlama
induction coil irgitme sargısı, doğuşturma sargısı
induction current endüksiyon akımı
induction field doğuşturu alanı
induction heating indüksiyon ısıtma
induction instrument doğuşturulu alet, irgitili alet
induction logging endüksiyon diyagrafisi
induction manifold emme borusu, giriş borusu, endüksiyon borusu
induction ratio indüksiyon oranı
induction stroke motorun emme zamanı
induction unit indüksiyon cihazı
induction voltage endüksiyon gerilimi
induction/mathematical matematiksel tümevarım
inductive emici
inductive method tümevarım metodu
inductive reactance irgitil tepkinlik
inductive reasoning tümevarımlı usa vurma
inductive tuning irgitil ayar
inductor bir elektrik cihazının indüksiyon usulü ile tesir yapankısmı, endüktör
inductor endüktör
inductor coil endüktör sargı
inductor current endüktör akım
inductotherm elektrik endüksiyonu ile yüksek beden harareti meydana getiren cihaz,
endüktoterm
inductothermy endüktoterm cihazı ile sun’i hararet meydana getirilmesi, endüktotermi
indurated 1. sertleşmiş; 2. sert
indurative 1. sertleşme ile ilgili; 2. sertleşme gösterern; 3. sertleşmeye sebep olucu, sertleştirici
industrial endüstriyel
industrial air conditioning endüstriyel iklimlendirme
industrial control endüstriyel denetim
industrial disease zararlı olduğu bilinen sanayi ile ilgili maddelere maruz kalınmasıdan ötürü
meydana çıkan meslekle ilgili hastalıklar, meslek hastalıkları
industrial district sanayi bölgesi
industrial engine sanayi motoru (endüstriyel motor)
industrial engineer endüstri mühendisi
industrial engineering endüstri mühendisliği
industrial network sanayi şebekesi
industrial network özel şebeke
industrial residue endüstriyel artık
industrial therapy hastaların, yeniden iş hayatına dönebilmeleri için gerekli alıştırmalarının
yapıldığı hastane organizasyonu
industrial transport endüstriyel taşıma
industrial waste endüstriyel atık
industrial water endüstriyel su
industrial endüstriyel, sanayiye ait, fabrika, işletme, imalat, sanayi
industrialisation sanayileşme
industry endüstri, sanayi
inebriant sarhoş edici faktör
inebriation sarhoş olma hali, sarhoşluk (alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle)
inebriety devamlı alkol kulanma, içki düşkünlüğü, ayyaşlık
ineffective etkisiz, tesirsiz
inefficiency verimsizlik
inefficient verimsiz
inelastic elastikiyetsiz, esnek olmayan
inelastic deformation geri gelmeyen şekil değişimi, geri dönmeyen şekil değiştirme, kalıcı
deformasyon
inequality eşitsizlik
inequality constraint eşitsizlik kısıtı
inert eylemsiz, etkisiz
inert gas asal gaz, soy gaz
inert gaseous constituent yanmayan gaz bileşen
inertia 1. atalet, süredurum; 2. bir organın veya bir kasın işlemez hale gelmesi
inertia balance eylemsizlik dengesi
inertia compensation eylemsizlik dengelemesi
inertia forces eylemsizlik kuvvetleri, atalet kuvvetleri
inertial coordinates eylemsizlik konaçları (koordinatları)
inertial force eylemsizlik kuvveti
inertial guidance ataletli güdüm
inertial system eylemsizlik sistemi, atalet sistemi
inevitable kaçınılmaz
inevitably kaçınılmaz biçimde
inexperienced acemi, deneyimsiz
infammable parlayıcı madde
infarct enfarktüs
infect bulaştırmak, hastalığı sirayet etmek
infected application virüslü uygulama programı
infected area virüslü alan (disk)
infected disk virüslü disk
infected file virüslü dosya
infected program virüslü program
infection bulaşma
infer anlamak, eldeki bilgilere göre sonuç çıkarmak
infer, to çıkarsamak
inference çıkarsama
inferior alt, altında veya alt tarafta bulunan
inferred çıkarılan, anlaşılan
infestation konak hayvan üzernide eklem bacaklı parazitlerin bulunması
infiltrate sızmak
infiltration sızdırma, sızma, süzülme
infiltration calculation sızıntı hesabı
infiltration heat loss sızıntı ısı kaybı
infiltration loss sızıntı kaybı
infiltration through cracks sızıntı/ fuga içinden
infiltration through cracks fuga havalandırması
infimum en büyük alt sınır
infinite sınırsız, sonsuz
infinite geometric sequence sonsuz geometrik dizi
infinite impulse response, IIR sonsuz dürtü yanıtı
infinite integral sonsuz integral
infinite line sonsuz hat
infinite product sonsuz çarpım
infinite sequence sonsuz dizi
infinite series sonsuz seri
infinite set sonsuz küme
infinite slope sonsuz yamaç
infinitesimal sonsuz küçük
infinity sonsuzluk
infitting door bkz. flush‐fitting door sızdırmaz kapı
infix içtakı, içek
inflame alevlenmek, parlamak, tutşmak
inflammable 1. kolay yanar, kolayca tutuşur; 2. kolay tahrik olunur, kolay sinirlenir
inflammable solvent yanıcı solvent
inflatable hava veya sıvı ile şişebilen, bu şekilde şişirilebilen
inflatable tubular structure (ITS) yan darbelere karşı koruyuculuk yapmak üzere kapılara konan
hava yastıkları
inflate şişirmek
inflation hava, gaz veya sıvı ile şişme, şişkinlik, enflasyon
inflation pressure lastik hava basıncı
inflator herhangi bir vücut veya organ boşluğuna hava (gaz) vermede kullanılan aygıt
inflect eğmek
inflection büküm
inflection point büküm noktası
inflexed bükülmüş/içe doğru
inflexibility eğilme veya bükülme yeteneğinin olmayışı hali, sertlik
inflexible eğilmez, bükülmez, sert
inflexion içe bükme veya bükülme
inflow içeriye akma
inflow water su sızması, içeri su akması
inflow/effective debi/yararlı
inflow/useful debi/yararlı
influence etki
influence area etki alanı, tesir sahası
influence chart bkz. influence diagram
influence diagram etki diyagramı, tesir diyagramı
influence line etki çizgisi, tesir çizgisi
influence quantity etki büyüklüğü
influence value etki faktörü
influential etkili, etkileyen
influenza grip
influx içeri akma
info bilgi
info, information bilgi
inform bilgi vermek
informal resmi olmayan
informal testing resmi olmayan sınama
informatics bilişim
information malumat, bilgi
information bit bilgi biti
information centre bilgilenme merkezi
information content bilgi içeriği
information day bilgilendirme günü
information display system (IDS) gösterge panelindeki bilgileri cama yansıtan sistem, bilgi
gösterge sistemi
information exchange bilgi alışverişi
information feedback bilgi geri besleme
information frame bilgi çerçevesi
information highway elektronik otoyol; bilgi otoyolu
information kiosk bilgi kulübesi
information loss bilgi yitimi
information management bilgi yönetimi
information measure bilgi ölçüsü
information overload aşırı enformasyon, bilgi bombardımanı
information processing system bilgi işlem dizgesi
information rate bilgi hızı
information retrieval bilgi erişimi, bilgi geri kazanımı
information retrieval system bilgi erişim sistemi
information security bilgi güvenliği
information separator bilgi ayırma damgası
information service bilişim hizmeti
information society bilgi toplumu
information superhighway elektronik otoyol; bilgi otoyolu
information system bilişim dizgesi
information system abuse bilgisayarın kötüye kullanımı
information technology bilişim teknolojisi
information theory bilişim kuramı
information traffic bilgi trafiği
information unit bilgi birimi
information word bilgi sözcüğü
informational database bilgilendirici veri tabanı
informatory sign bilgi işareti
infra‐ (ön‐ek) alt
infradiaphragmatic diafragma altında
inframarginal kenarın altında, herhangi bir oluşum kenarı veya kıyısı altında
infranuclear nüvealtı
infrared kızıl ötesi, enfraruj
infrared bulb enfraruj lambası
infrared communication kızılötesi iletişim
infrared detector kızılötesi sezici
infrared heating infrarot ısıtma
infrared spectrum kızıl ötesi renk tayfı
infrared survey infrarot ölçümü
infrared survey kızıl ötesi ölçümü
infrascapular skapulaaltı
infrasonic sesaltı
infrasonic enfrasonik
infraspinous diken şeklinde bir çıkıntının altında yer alan
infrasternal sternumaltı
infrastructure altyapı
infrastructure investment altyapı yatırımları (genellikle ulaştırma, enerji, eğitim vb alanlara
yapılan yatırımlar)
infrastructure works altyapı işleri
infratemporal şakakaltı
infrathoracic göğüs (toraks) altında
infratrochlear trokleaaltı
infrequent seyrek
infringe ihlal etmek
infringement ihlal, bir hakkın ihlali
infundibular 1. infundibulum ile ilgili; 2. huni şeklinde
infundibuliform hunibiçim, hunimsi
infundibulum (çoğ. infundibula), 1. huni; 2. huni şeklinde geçit
infusible erimez, birbirine kaynamaz
infusion 1. enfüzyon, damarlara zerketme; 2. müessir elementlerini elde etmek için bir
maddenin kaynatılması; 3. kaynatma ile elde edilen eriyik
infusum herhangi bir bitkisel maddenin suda bırakılması veya kaynatılması sonucu elde edilen
sıvı, özü çıkarılan maddenin eriyiği
ingot ingot, külçe
ingredient bir karışımı veya bileşiği oluşturan maddelerden her biri
ingredients içindeki maddeler
ingress giriş
ingresse (of air) hava girişi
ingrowing içeriye doğru büyüyen
inhalant 1. havayı içine çeken; 2. içine doğru soluk çekme; 3. solukla içeriye çekilen ilaç
inhalation buğu, gaz veya ufak damlacıklar haline getirilmiş sıvıların solukla alınması,
inhalasyon
inhale solukla içeriye çekmek, teneffüs etmek, nefes almak
inhaler 1. solukla içeri çeken kimse; 2. solukla içeri çekmeğe mahsus ilaçları veren alet
inherent 1. tabiatında mevcut bulunan; 2. ana ve babadan edinilmiş vasıflara (hususiyetlere) ait
inherent characteristic of a system sistemin özeğrisi
inherit kalıt almak
inheritable kalıtımla geçebilen, kalıtsal, irsi
inheritance 1. kalıtsal özelliklerin anne ve babadan çocuğa geçmesi, soyaçekim, irsiyet, kalıtım;
2. kalıtım yoluyla anne‐babadan çocuğa geçen özellikler, kalıt
inherited error kalıtsal hata
inhibit önlemek, durdurmak, baskı altında tutmak
inhibit signal ketleme sinyali
inhibit winding ketleme sargısı
inhibit, to ketlemek, ket vurmak
inhibition herhangi bir olayın meydana gelmesine engel olma, inhibisyon, azaltıcı tesir yapma
inhibitor bir maddenin, bir enzimin veya herhangi cismin tesirini önleyen
inhibitory menedici
inhume muayyen bir sıcaklıkta kalması için sıcak toprağa gömmek
inial inyona ait
inion artkafa (dış tümseği), inyon
initial 1. ilk, başlangıç, baştaki, birinci, evvelki, başlangıçta bulunan; 2. paraf etmek
initial adjustment başlangıç ayarı
initial charge ilk dolum (doldurma)
initial compression ilk basınç
initial condition başlangıç koşulu
initial conditions başlangıç koşulları
initial consistency başlangıç kıvamı
initial direction başlangıç doğrusu
initial error başlangıç hatası
initial form ilk şekil, başlangıçtaki şekil
initial instruction başlangıç talimatı
initial isochrone başlangıç izokronu, sıfır izokronu
initial modulus başlangıç modülü, gerilme‐deformasyon eğrisinin doğrusal olan başlangıç
kısmının eğimi
initial position başlangıç konumu
initial pressure başlangıç basıncı, ilk basınç
initial set ilk sertleşme, betonun ilk donuşu, ön priz
initial set of concrete betonun ön prizini alması
initial shear resistance başlangıç kayma direnci
initial speed başlangıç hızı, ilk hız
initial state başlangıç durumu, ilk hal
initial strength başlangıç direnci, ilk mukavemet
initial tangent modulus of elasticity başlangıç elastisite modülü, teğet modülü
initial temperature başlangıç sıcaklığı
initial twist ilk burulma
initial velocity ilk hız
initialization ilklendirme, ilk kullanıma hazırlama
initialize başlangıç durumuna getirmek
initialize, reset sıfırlamak
initialize, to ilk kullanıma hazırlamak, sıfırlamak
initializing routine ilklendirme programı
initials baş harfler (bir ismin)
initials (adın) baş harfleri
initiate, to başlatmak
initiative inisiyatif, istek
inject şırınga ile sıvı sevketmek, zerk etmek,
enjekte etmek
injected şişmiş, şişkin
injection şırınga
injection advance enjeksiyon avansı
injection apparatus enjeksiyon aleti
injection atomizer enjeksiyonlu pulverizatör
injection line enjektör borusu
injection line tee enjektör boruları “t” üçlü bağlantısı
injection liquid enjeksiyon sıvısı
injection nozzle enjektör memesi, püskürtme memesi
injection of miscible solvent karıştırılabilir çözücü madde enjeksiyonu
injection pipe enjeksiyon borusu
injection pressure püskürtme basıncı, enjektör basıncı
injection pump enjektör pompası, dizel motorlarının mazot püskürtme pompası
injection pump air cleaner enjektör pompası hava filtresi
injection pump cams enjektör pompası plancer iticisinin kumanda eksantrikleri, dağıtım
supaplarını açıp kapayan eksantrikler
injection pump camshaft enjektör pompası eksantrik mili, dağıtım supapları kam mili
injection pump distributor enjektör pompası dağıtım supapları
injection pump distributor block enjektör pompası dağıtım mekanizması, yakıtı silindirlere
dağıtan kısım
injection pump drive enjektör pompası tahrik mekanizması
injection pump drive gear enjektör pompası tahrik dişlisi
injection pump drive hub enjektör pompasının tahrik aldığı yuva
injection pump governor enjektör pompası regülatörü
injection pump mounting flange enjektör pompası tespit flanşı
injection pump plunger enjektör pompası planceri, mazot basma ve miktar ayar pistonu
injection pump rack enjektör pompası kumanda kremayeri, planceri çevirerek basılacak mazot
miktarını tayin eden kremayer
injection system yakıt dağıtım ve enjeksiyon sistemi
injection, chemical bkz. chemical injection
injective function bire bir fonksiyon
injector enjektör
injector adjustment enjektör ayarı
injector adjustment plate enjektör ayar plakası
injector body enjektör gövdesi
injector burner enjektörlü brülör
injector clamp enjektör kelepçesi
injector control rack enjektör kumanda kremayeri
injector control tube enjektör kumanda borusu
injector control tube lever enjektör kumanda borusu kolu
injector follower enjektör plancer başlığı
injector fuel filter enjektör yakıt filtresi
injector hold‐down nut enjektör tespit somunu
injector lobe enjektör kamı
injector lobe wear enjektör kamı aşınması
injector operating mechanism enjektörü çalıştıran mekanizma
injector plunger enjektör planjeri
injector rack enjektör kremayeri, enjektör dişli mili
injector rocker lever enjektör kübütör iticisi
injector seal ring enjektör halka contası, enjektör keçe bileziği
injector sleeve enjektör yuvası
injector tester enjektör ayar tezgahı
injector timing enjektör zaman ayarı
injector timing gauge enjektör zaman ayarı mastarı
injector tip enjektör memesi
injector tube enjektör yuvası
injunction hüküm, karar
injure yaralanmak, yaralamak
injured yaralı
injurious vücuda zarar verici, incitici
injury 1. yara; 2. zedelenme, yaralanma, bozulma
injury accident yaralanmalı kaza
injury‐producing accident bir veya daha çok insanın öldüğü veya yaralandığı trafik kazası
ink mürekkep
ink jet printer mürekkep püskürtmeli yazıcı
inland yurt içi
inland freight yurtiçi taşıma, dahili nakliyat, dahili navlun
inland surface freight dahili kara veya deniz yoluyla taşıma
inland waters iç sular (denizler ve okyanuslar dışındaki yeryüzündeki tüm su kaynakları)
inland waterway yurtiçi su yolları
inland waterway bill of lading yurtiçi su yollarına ait konşimento
inland waterway consignment note yurtiçi su yolları irsaliyesi
inlet emiş
inlet air emiş havası
inlet cam hava emici kamı
inlet channel giriş yolu, giriş kanalı
inlet duct emiş hava kanalı, emiş kanalı
inlet elbow giriş borusu dirseği
inlet elbow tube giriş dirsek borusu
inlet filter giriş filtresi, emiş filtresi
inlet grille emici hava ızgarası, emici hava menfezi
inlet hose giriş hortumu
inlet hose clamp giriş hortumu kelepçesi
inlet manifold hava emiş manifoldu
inlet opening giriş açıklığı
inlet passage giriş yolu, emme yolu
inlet pipe giriş borusu, emme borusu
inlet piping giriş boruları
inlet port giriş kapısı, giriş deliği
inlet pressure giriş basıncı
inlet radiator hose giriş radyatör hortumu
inlet time giriş süresi (drenaj sahasının en uzak noktasından akmaya başlayan suyun drenaj
yapısına girinceye kadar geçen zaman)
inlet tube giriş borusu
inlet vacuum giriş vakumu
inlet valve emme supabı
inlet vane hava emiş kanadı, hava giriş kanadı
in‐line hat üzerinde
in‐line engine sıra tipi motor
in‐line mounted engine düz monte edilmiş motor
in‐line process validation hatta işlem değerlendirme
inmost en iç tarafta
innate doğuştan
inner içerideki, dahili, iç
inner base iç baz
inner bearing iç yatak
inner bearing spacer iç yatak ara parçası
inner bracket iç braket
inner bushing iç burç, dahili burç, geri yatak
inner case iç kovan, iç zarf, iç mahfaza
inner casing iç kaplama
inner coating iç kaplama
inner diameter iç çap
inner edge iç kenar, yol gidiş yönüne göre tip enkesitte sağ banket kenarı
inner element iç filtre elemanı
inner fin iç kanatçık
inner flange iç flanş
inner friction iç sürtünme
inner guide yatak iç burcu
inner layer iç tabaka
inner lining iç kaplama
inner loop iç halka, yonca yaprağının iç halkası
inner nut iç somun
inner orientation iç yöneltme
inner panel iç panel
inner product sayıl çarpım, iç çarpım
inner race bilya ve rulmanlı yatak iç çemberi, bilyalı yatakların bilya yuvası, iç bilezik
inner region iç bölge
inner ring iç bilezik, iç halka
inner shell electron iç kabuk elektronu
inner shoulder iç banket
inner term iç terim
inner torque spring enjektör pompa regülatörü iç kontrol yayı, iç tork yayı
inner tube iç lastik
inner wheel dönüşte içte kalan tekerlek
innermost en iç tarafta
innocent zararsız
innoculous zararsız, incitmeyen
innocuous virus iyicil virüs
innominate adsız, isimsiz
innovation yenilenme
innovative financing yaratıcı finansman yöntemi
innumerable sayısız
inoblast oluşum devresinde bulunan bağ dokusu hücresi
inoculability aşılanabilme
inoculable aşılanabilir
inoculate 1. aşılamak; 2. aşılanmış, aşılı
inoculation 1. aşılnama; 2. aşı, transplantasyon
inoculator aşı yapmada kullanılan araç (şırınga v, s.)
inoculum aşılamada kullanılan malzeme
inodorous kokusuz
inoperable time işletim dışı süre
inordinate 1. düzensiz, bozuk; 2. aşırı, çok fazla
inorganic organik olmayan, cansız, inorganik
inorganic inorganik, organik olmayan, hidrokarbon ve hidrokarbon artığı, hayvansal veya
bitkisel kökenli madde içermeyen
inorganic chemistry inorganik kimya
inorganic salt inorganik tuz
inorganic silt inorganik silt
inorganic soil inorganik zemin, inorganik toprak
in‐plane jeotekstillerin uzun kenarı, dokuma, üretim veya makine yönü
input içeri giren madde, giren madde miktarı
input admittance giriş geçirisi
input bias current giriş ön akımı
input bias voltage giriş ön gerilimi
input data girdi bilgisi
input device giriş aygıtı
input filter giriş süzgeci
input filter capacitor giriş süzgeci kondansatörü
input impedance giriş çelisi
input level giriş seviyesi
input node giriş düğümü
input output analysis girdi çıktı çözümlemesi
input power giriş gücü
input pressure giriş basıncı
input shaft giriş mili
input stage giriş kademesi
input stream giriş iş kuyruğu
input validation girişte geçerleme
input variable giriş değişkeni; girdi
input voltage giriş, besleme gerilimi
input bkz. introduction bkz. entry giriş
input/output giriş/çıkış
input‐output analysis girdi‐çıktı analizi
input‐output channel giriş‐çıkış kanalı
input‐output process giriş‐çıkış süreci
inquiry 1. sorgu, soru; 2. teklif talebi
inquiry, query sorgu
inquisition soruşturma, hukuksal açıdan yapılan araştırma
insalubrious sıhhate yaramaz, sıhhate dokunur, zararlı
insane deli, çıldırmış, bilinci bozulmuş
insanitary gayrisıhi, sıhhate zararlı
insanitation sağlığa elverişli şartlarınyeterli olmayışı, sağlık şartlarının yokluğu
insanity delilik, cinnet
insatiable doymaz, tatmin olmaz, yatışmaz
inscribe elle yazmak, kazımak, hakketmek
inscribed equilateral kirişler dörtgeni
inscribed polygon kirişler çokgeni
inscribing kazıma, hakketme
inscription kitabe, yazıt (bir yapının ya da heykelin tarihini, yaptıranı, kim için yapıldığını
belirten metin)
insect böcek, haşere
insecticide haşaratı öldürmek için kullanılan ilaç, haşarat öldürücü faktör, insektisid
insecurity emniyetsizlik
insensible 1. hissetmez; 2. hissiz, duygusuz; 3. cansız, baygın
insensitive hissiz, duygusuz
insert sokmak, içine yerleştirmek, baga
insert baga
insert (disk) takmak (disk)
insert bushing geçme burç, baga
insert plug geçme tapa
insert struts payanda koymak, destek koymak
insert type bearing geçme tip yatak
insert, to araya sokmak, eklemek; (disketi) takmak
insert, to (a diskette) disketi takmak
insertion 1. sokma, içine koyma, içine yerleştirme (herhangi bir yere iğne sokma veya rahime
gebeliği önleyici araç yerleştirme gibi);
2. kasın hareket ettireceği kemiğe tutunması, kasın, kemik üzerinde tutunma gösterdiği yer
insertion character araya sokma damgası
insertion gain araya sokma kazancı
insertion loss araya sokma yitimi
insertion of braces destekleme, destek koyma
insertion point (araya) ekleme noktası
inside iç, iç taraf
inside air bkz. indoor air mahal havası, iç hava
inside bore deliğin içi
inside diameter iç çap
inside face of the wall duvarın iç yüzü
inside out ters yüz
inside temperature iç sıcaklık
inside thread iç vida dişi, dişi vida
inside wall iç duvar
inside bkz. internal bkz. intrinsic iç
insight nüfuzunazar, sezgi
in‐situ density arazi yoğunluğu
in‐situ test yerinde deney, arazi deneyi
insolate güneşte bırakmak
insolation 1. güneş çarpması; 2. hastaya güneş banyosu yaptırma
insoluble çözünmez
insoluble gel çözülmeyen pelte
insoluble matter çözünmez madde
insoluble residue erimez artık, erimez kalıntı, erimez tortu, çözünmez kalıntı
inspect kontrol etmek, gözlemlemek
inspection inceleme, kontrol
inspection charge muayene ücreti
inspection company kontrol firması, muayene firması
inspection cost muayene masrafı
inspection cover kontrol kapağı, muayene kapağı
inspection door kontrol kapağı
inspection firm kontrol firması, muayene firması
inspection gauge kontrol mastarı
inspection hole kontrol deliği
inspection lamp kontrol lambası
inspection opening kontrol deliği, muayene deliği
inspection plug kontrol tapası
inspection report inceleme raporu
inspection walk kontrol geçidi, muayene geçidi
inspection, final bkz. final inspection
inspector müfettiş
inspersion toz veya sıvı serpme, üzerine toz veya sıvı püskürtme
inspire havayı akciğerlere çekmek, soluk almak
inspissated daha yoğunbir hale koyulmuş, koyultulmuş, katılaştırılmış
inspissation bir sıvının buharlaşma sonucu koyu kıvam kazanması, yoğun hale gelme, koyulaşma
instability dengesizlik
instable dengesiz
install kurmak
install bkz. set up kurmak
install, to kurmak, döşemek; yüklemek
installation tesis
installation adjustment kurma ayarı, montaj ayarı
installation cable montaj kablosu, enstalasyon kablosu
installation manual kurma kılavuzu
installation time kurma süresi
installation, enterprise kuruluş
installations & application tesisler ve uygulamalar
installed capacity kurulu kapasite
installed length montajlı boy
installed load montaj yükü
installment taksit
instant 1. ani, hemen olan; 2. an, dakika
instant of failure kırılma anında kayma, kırılma sırasında kayma
instance enstantane
instantaneous ani
instantaneous acceleration anlık ivme
instantaneous center ani dönme merkezi
instantaneous concentration anlık konsantrasyon
instantaneous deformation ani deformasyon, hemen olan deformasyon
instantaneous frequency anlık sıklık
instantaneous grip vice ani kavrama mengenesi
instantaneous loss function anlık yitim işlevi
instantaneous particle velocity anlık parçacık hızı
instantaneous photograph anlık resim
instantaneous power anlık güç
instantaneous rupture ani kırılma, ani kopma
instantaneous sound pressure anlık ses basıncı
instantaneous speed ani hız
instantaneous value anlık değer
instantaneous velocity anlık hız
instantaneous water heater ani su ısıtıcısı
instantly anında
institute enstitü
institute, concrete bkz. concrete institute
institution kurum
instrinsic error of a measuring instrument ölçme aygıtının yapısal hatası
instruct eğitmek, talimat vermek
instruction açıklama, talimat
instruction address register komut adres yazmacı
instruction counter komut sayacı
instruction fetch komut getirme
instruction register komut yazmacı
instruction set komut kümesi
instruction, order, command komut
instructional television eğitim televizyonu
instructions book izahat kitabı
instructions for use kullanım yönergesi
instructions to bidders teklif sahiplerine talimatlar, teklif verme şartnamesi
instructor eğitmen, eğitici
instrument alet, cihaz
instrument air enstrüman havası
instrument bearing alet yatağı
instrument bezel ölçü tablosu, ölçü aleti çerçevesi
instrument chamber enstrüman bağlantı haznesi
instrument cluster hepsi bir çerçeve içinde bulunan ölçü aletleri, ölçü aletleri grubu
instrument constant alet sabiti
instrument dial ölçü aleti kadranı
instrument dial plate ölçü aleti kadran plakası
instrument error alet hatası
instrument fastening screw çabuk (genel) hareket vidası
instrument housing ölçü aleti yuvası
instrument landing system, ils aletli iniş sistemi
instrument lense gösterge camı, gösterge merceği
instrument list alet listesi
instrument navigation aletli yöngüdüm
instrument operator alet operatörü
instrument panel gösterge paneli
instrument panel antenna hole gösterge tablosu anten deliği
instrument panel ash receiver gösterge tablosu kül kutusu
instrument panel light gösterge tablosu ışıklandırma lambası
instrument panel radio dial hole gösterge tablosu radyo yeri
instrument panel upper moulding gösterge tablosu üst krom kaplamalı süsü
instrument panel welt gösterge tablosu ara keçe veya lastiği
instrument reading alet okuması, gösterge okuması
instrument transformer alet trafosu
instrument with contacts değeçli alet
instrument with optical index ışıklı göstergeli alet
instrument with suppressed zero sıfırı içermeyen alet
instrument, tool araç
instrumental 1. alet veya aletlerle ilgili; 2. aletel yapılan, alet kullanarak gerçekleştirilen; 3.
herhangi bir iş veya müdahalenin başarılmasına yardım eden, vasıta olan
instrumental variable araç değişken
instrumentation alet kullanma, aletli çalışma
instrumentation alet düzeni, enstrümantasyon
instrumentation and control enstrümantasyon ve kontrol, ölçü ve kontrol
instrumentation cable alet kablosu
insufficiency kifayetsizlik, yetmezlik, ensüfizans
insufficient yetersiz, kifayetsiz, eksik
insufflation nefes kesilmesi hadiselerinde akciğere hava verme
insufflation of air hava üfleme
insufflator herhangi bir vücut boşluğu veya kanal içine hava veya gaz verme amacıyla kullanılan
alet
insula (çoğ., insulae), ınsula, adacık
insulalor yalıtkan
insulant yalıtım malzemesi
insular adacıklar halinde olan
insulate izole etmek, tecrit etmek, yalıtmak
insulate (electric/acoustic) elektriksel / akustik izolasyon
insulate (thermal) ısı yalıtımı
insulate, to yalıtmak
insulated yalıtık, yalıtılmış
insulated cable yalıtık kablo
insulated handle yalıtılmış tutamak, yalıtılmış sap
insulated magnet wire yalıtılmış bobin teli
insulated pliers yalıtımlı kerpeten
insulated return system yalıtılmış geri dönüş sistemi
insulated wire yalıtılmış tel
insulating izole eden, yalıtkan, tecrit eden
insulating bushing geçit yalıtıcısı
insulating jacket yalıtım kılıfı
insulating material yalıtım malzemesi
insulating tape izole bant
insulation yalıtım, izolasyon
insulation band izole bant, izole şerit, yalıtım bandı
insulation fault detecting instrument yalıtım kaçağı göstergesi
insulation gasket tecrit contası
insulation jacket yalıtım ceketi
insulation material yalıtım malzemesi
insulation plate tecrit levhası, izolasyon plakası, yalıtkan levha
insulation resistance yalıtım direnci
insulation tape izole band, yalıtım bandı
insulation test voltage yalıtım sınama gerilimi
insulation tube yalıtım borusu
insulation, thermal bkz. thermal insulation
insulator izole eden, tecrit maddesi
insulator screw tecrit vidası
insurance sigorta
insurance agent sigorta acentesi
insurance brokers cover note A.B.D.’ de sigorta tezkeresi
insurance certificate sigorta sertifikası, sigorta belgesi
insurance company sigorta şirketi
insurance contract sigorta sözleşmesi
insurance policy sigorta poliçesi
insurance premium sigorta ücreti
insurance, marine bkz. marine insurance
insurance/accident kaza sigortası
insurance/fire yangın sigortası
insurance/freight yük sigortası
insurance/life hayat sigortası
insurance/obligatory zorunlu sigorta
insurance/third party liability üçüncü şahıs mali mesuliyet sigortası
insurance/traffic trafik sigortası
insure sigorta etmek
insured sigortalı
insured motorist sigortalı motorlu taşıt sürücüsü
insurer sigortacı
insurrection isyan, ayaklanma
insusceptibility hissizlik, duygusuzluk, duymazlık
insusceptible hissiz, duygusuz, müteessir olmaz, duymaz
intact tam, bütün, dokunulmamış, noksansız
intact clay tabii kil, örselenmemiş kil
intact sample bozulmamış numune, örselenmemiş numune
intake emme
intake air üfleme havası
intake manifold giriş havası manifoldu
intake manifold elbow emme manifoldu dirseği
intake screen giriş süzgeci
intake stroke emme zamanı
intake structure su alma yapısı
intake system emme sistemi
intake valve emme supabı, emme valfı
intake‐exhaust manifold emme ve egzoz boruları, emme ve egzoz manifoldu
intake‐exhaust manifold gasket emme ve egzoz manifoldu arası müşterek conta
integer tamsayı
integer programming tamsayı programlama
integer variable tamsayı değişken
integer/addition of tamsayıların toplamı
integer/associative property of tamsayıların birleşme özelliği
integer/constant tamsayı/sabit
integer/division of tamsayıların bölmesi
integer/multiplication of tamsayıların çarpması
integer/nonnegative tamsayı/negatif olmayan
integer/positive tamsayı/pozitif
integer/properties of tamsayıların özellikleri
integers/set of tamsayılar kümesi
integral integral, bütün, tüm, yekpare
integral absolute error criterion tümlenik mutlak hata ölçütü
integral action time constant tümlenik davranış zaman sabiti
integral balance entegre bilanço
integral body and frame yekpare şasi ve karoseri
integral calculus integral hesabı
integral control integral kontrol
integral control entegre kontrol
integral derrick komple vinç
integral domain tamlık alanı
integral drill steel bkz. integral rod
integral equation tümlevsel denklem
integral motor drive spring motor tahrik mekanizması ve yayı bir arada
integral rod sabit uçlu delici rot
integral saddle yekpare oturaklı
integral square error criterion tümlenik karesel hata ölçütü
integral test for series seriler için integral testi
integral transform tümlevsel dönüşüm
integral type radiator normal tip sulu radyatör, küçük hava kanalları ve su borularından oluşan
radyatör
integrand integralı alınan
integrate bütünlemek, tamamlamak
integrate, to tümlevini almak
integrated entegre
integrated (s) entegre olmuş
integrated circuit entegre devre
integrated data processing tümleşik veri işleme
integrated fire control system tümleşik ateş denetim sistemi
integrated heating capacity entegre ısıtma kapasitesi
integrated information system tümleşik bilişim dizgesi
integrated modem yerleşik modem
integrated optical circuit optik tümdevre
integrated safety policies her bir kaza faktörünü ve emniyet tedbirini göz önüne alan ve
faktörlerin birbirini tamamladığı yol güvenliği programı
integrated services digital network, isdn tümleşik hizmetler sayısal ağı
integrated tool carriers entegre ataşman taşıyıcılar
integrated tool control entegre ataşman kontrolü
integrated units of measurement tümleşik ölçüm birimler sistemi
integrating amplifier tümlevsel yükselteç
integrating measuring instrument tümlevsel ölçme aygıtı
integrating relay tümlevsel röle
integration tümleştirme; tümlevleme, tümlev hesaplama
integration by partial fraction sabit kesirlere ayırarak integrasyon
integration by parts parçalı tümlev alma
integration test tümleştirme testi
integration/constant of integrasyon sabiti
integration/methods of integrasyon metotları
integration/multiple çok katlı integrasyon
integrator vücut yüzeylerini ölçmede kullanılan özel alet
integrity karakter bütünlüğü, doğruluk, bütünlük, dürüstlük
integrity of information bilginin tamlığı
integrity shell bütünlük kabuğu
integument deri, integumentum
integumentary 1. biroluşumu dıştan sarantabaka ile ilgili; 2. vücudu örtentabaka ile ilgili, deri ile
ilgili
intellect akıl, zihin, idrak, anlayış (idrak) yeteneği
intellectual ownership düşünce iyeliği
intelligence doğuştan mevcut olan akıl yeteneği
intelligent akıllı, anlaşılabilir
intelligent sensor akıllı duyucu
intelligent terminal akıllı uçbirim, programlanır uçbirim
intelligent transport system akıllı trafik sistemi, akıllı ulaşım sistemi (trafiğe etki eden koşulları
ve trafiğin du‐rumunu algılayarak değerlendirebilen elektronik sistemlerin genel adı)
intelligent transportation system (ITS) akıllı ulaştırma sistemi
intelligent tutoring system (ITS) bilgisayar destekli öğretim
intelligible anlaşılır, idrak edilebilir, sezilebilir
intelligible crostalk anlaşılabilir çaprazkarışma
internal gear pump içten dişli pompa
intemperance 1. kişinin kendini kontrol edememesi hali, nefsine hakim olamama hali,
itidalsizlik; 2. alkollü içkilere aşırı düşkünlük hali
intemperate 1. nefsine hakim olamayan, kendini kontrol edemeyen, itidalsiz; 2. içkiye düşkün,
aşırı içki içen (kişi)
intend tasarlamak, niyet etmek
intense çok kuvvetli, şiddetli
intense current büyük voltaj ve amperajda akım
intensification yeğinleme
intensimeter röntgen ışınlarının enerjisini ölçme cihazı
intensity 1. şiddet; 2. enerji; 3. kesafet, yoğunluk
intensity modulation yeğinlik kiplenimi
intensity of earthquake deprem şiddeti, mercalli ölçeği (insan, yapı ve yeryüzündeki deprem
etkilerinin sıradan sayı ile anlatılmasına dayanan bir sınıflama sistemi)
intensity of illumination aydınlatma şiddeti
intensity of stress gerilme şiddeti, basınç büyüklüğü
intensity of the pore‐water pressure boşluk suyu basıncının büyüklüğü
intensity of the surface activity yüzeysel aktifliğin şiddeti
intensity of the surface charge yüzeysel yükün şiddeti
intensity, density yoğunluk
intensive 1. tedrici aşılama suretiyle tedaviye ait; 2. yoğun; 3. kuvvetli, şiddetli
intent maksat
intentional maksatlı
inter‐ ara anlamı veren birleştirici
inter‐ (ön‐ek), ara, arasında
inter pressure iç basınç
interact etkileşim
interaction birbirine tesir etme, iki ayrı şeyin birbirini etkilemesi
interactive etkileşimli
interactive banking etkileşimli banka işlemleri
interactive computing etkileşimli bilgisayar kullanım
interactive graphics roadway design system etkileşimli grafik yol tasarım sistemi
interactive mode terminalin klavyesinden girdi ve çıktıların gerçekleştirilmesi; bilgisayara bir
defada bir talimatın gönderilmesi
interactive operation etkileşimli işletim
interactive tv etkileşimli televizyon
interarticular eklemlerarası
interatrial kalb atriyumlarının arasında bulunan, atriyumlararası
interauricular bkz. interatrial
interblock gap öbeklerarası boşluk
interbrain bkz. thalamencephalon
intercalary araya sokulmuş, ilave edilmiş
intercanalicular kanallar arasında
intercapillary kılcal damarlar arasında
intercellular hücrelerarası
intercentral sinir merkezleri arasında veya onlara bağlı bulunan
intercept tutmak, kesmek, yolunu kesmek
intercept (to) a conversation bir konuşmayı kesmek
intercept form parçalara ayrılmış şekil
intercept of a curve eğrinin ekseni kestiği nokta
intercept, to yol kesmek, kesişmek
intercepted yolu kesilen
intercepting ditch kafa hendeği (yamaçlardan yol gövdesine doğru gelen yağış sularını toplayıp
akıtmak üzere yarma şevinin üst kısmında yapılan hendek)
interception activity dinleme etkinliği
interception service dinleme servisi
interceptor kesici, kesen, kesişen
interceptor ditch önleme hendeği
interchange değişim (arasında)
interchange ability değiştirilebilirlik
interchange, all directional four leg bkz. all directional four leg interchange
interchange, diamond bkz. diamond interchange
interchange, full cloverleaf bkz. full cloverleaf interchange
interchange, one quadrant bkz. one quadrant interchange
interchange, partial cloverleaf bkz. partial cloverleaf interchange
interchange, three leg directional bkz. three leg directional interchange
interchange, to değiştokuş etmek, takas etmek
interchange, trumpet bkz. trumpet interchange
interchangeable birbirine uyar
interchangeable card takaslanır kart
interchangeable gear birbiri ile değiştirilebilir dişli
interchangeable microprogram takaslanır mikroprogram
intercity şehir merkezleri arası, şehirler arası
intercolumnar sütunlar arasında
intercom interkom
interconnect birbirine bağlamak
interconnected network enterkonnekte şebeke
interconnected power distribution arabağlantılı enerji dağıtımı
interconnected system arabağlantılı dizge
interconnection arabağlantı
intercooler ara soğutucu
intercurrent araya giren, katışan
interdict yasak etmek
interdigitation 1. kenetlenme; 2. parmaksı çıkıntılar
interest 1. hisse, pay, kar; 2. faiz; 3. yarar, kazanç; 4. ilgi, merak
interest rate faiz oranı
interest/compound faiz/birleşik
interest/net faiz/net
interest/simple faiz/basit
interface arabağ, arabirim, arayüz
interface adapter arayüz uyarlayıcısı
interface test arayüz testi
interface, to arabağlamak, arayüzlemek
interfacial tension arayüz çekimi (iki cisim arasındaki ortak yüzeylerdeki çekim)
interfascicular fasiküllerarası
interfere müdahale etmek, iç içe girmek, karışma(k)
interference girişim, karışma
interference field karışma alanı
interference from power lines güç hatlarından karışma
interference guard bands karışımönler bantlar
interference immunity karışma dayanıklılığı
interference pattern girişim örüntüsü
interference susceptibility karışma duygunluğu
interfering girişim yapma
interfering frequency karışma sıklığı
interferometer girişimölçer
interferon bilinen bütün virusler üzerinde etkili olan doğal bir protein
interfibrillar küçük lifler arasında
interframe coding çerçevelerarası kodlama
interfurca çok sayıda kök uzantısı gösteren diş kaidesinde, kökler arasında kalan saha, kökler
arası kısım
interganglionic gangliyonlar arası
intergrade ara devre, geçiş devresi
intergranular taneler arası
intergranular friction taneler arası sürtünme
intergranular pressure taneler arası basınç, taneler arası gerilme, efektif gerilme, efektif basınç,
taneden taneye gerilme
interictal nöbet sırasında gelen, krizde olan
interim geçici, muvakkat, ara
interim account geçici hesap
interim determination of extension geçici süre uzatımı
interim payment ara hakediş
interim release; prerelease önsürüm (yazılım)
interior iç
interior angle iç açı
interior angles of a triangle üçgenin iç açıları
interior beam iç kiriş
interior boundary iç sınırlar
interior decoration iç dekorasyon
interior decorator iç mimar
interior dome light kabin aydınlatma lambası
interior girder iç kiriş
interior orientation iç yöneltme
interior point içeride olan nokta
interior region iç bölge
interior region of a circle çemberin iç bölgesi
interior region of an angle açının iç bölgesi
interior sea iç deniz
interior span orta açıklık
interior stringer iç kiriş, iç boylama
interior surface iç yüzey
interior zone iç bölge, tünelin geçiş bölgesinden sonraki sabit parıltılı bölgesi
interleaving serpiştirme, biniştirme
interlock birbirine geçmek, içten kit‐lenmek, kenetlenmek, kenetlenme
interlocked birbirine geçmiş, kenetlenmiş
interlocked type chain birbirine geçme zincir
interlocking kilitleme, birbirine sürmeleme, kenetleme, kilitlenme
interlocking ball kumanda mili kilit bilyası
interlocking bars birbirine kenetlenmiş spiral donatı
interlocking spirals birbirine kenetli spirallerin arasındaki donatı çubukları
intermarriage 1. farklı ırklar arasında evlenme, değişik millet fertleri arasında evlenme; 2. kan
akrabalığı olan kişiler arasındaki evlenme, yakın akraba fertleri arasında evlenme
intermediary aracı
intermediate ara, orta, iki şey arasında bulunan
intermediate 1. iki şeyni arasında yerleşmiş, arada (ortada) bulunan; 2. arada meydana gelen,
seyiresnasında oluşan; 3. kimyasal reaksiyonun seyri esnasında oluşanmadde, ara madde
intermediate bearing ara yatak
intermediate bushing ara burç, orta bilezik, ara yatak
intermediate disc ara disk, orta disk
intermediate discharge ara boşaltma
intermediate file ara kütük
intermediate fore‐sight orta rasat
intermediate frequency ara sıklık, ara frekans
intermediate frequency (IF) amplifier ara frekans (sıklık) yükselteci
intermediate frequency (IF) rejection ara frekansın (sıklığın) bastırımı
intermediate gear ara dişli, orta dişli
intermediate grade steel orta sertlikte çelik
intermediate landing orta sahanlık
intermediate layer ara tabaka
intermediate level representation ara düzey gösterimi
intermediate main bearing ara ana yatak, orta ana yatak
intermediate plane ara alan
intermediate principal stress orta asal gerilme
intermediate rolling ara silindirleme
intermediate shaft ara mil
intermediate shaft with 6th. gear hız kutusu ara mili ve 6 vites dişlisi
intermediate station ara istasyon
intermediate steering arm orta direksiyon kolu
intermediate storage ara bellek
intermediate stringer orta kiriş, orta boylama
intermediate superheater ara kızdırıcı
intermediate support ara destek
intermediate value theorem ara değer teoremi
intermediate variables ara değişkenler
intermediate, medium orta
intermedius ara
intermittence geçici ara verme
intermittent aralıklı, kesikli
intermittent action kesikli çalışma
intermittent current kesintili akım
intermittent duty kesintili çalışma
intermittent loader kesikli yükleyici
intermodel bileşik
intermodulation distortion arakiplenim bozunumu
intermodulation frequencies arakiplenim frekansları (sıklıkları)
intermodulation noise arakiplenim gürültüsü
intermodulation products arakiplenim ürünleri
intern storage ara depolama
intern(al) iç, içyan, internus
internal dahili
internal audit iç denetim
internal circular iç genelge
internal cog içten dişli çark
internal combustion içten yanma
internal combustion engine içten patlamalı motor, içten yanmalı motor
internal combustion engine içten yanmalı motor
internal communication system dahili diyafon sistemi, iç iletişim sistemi
internal consistency iç tutarlılık
internal consumption iç tüketim
internal correspondence iç yazışma
internal diameter iç çap
internal dimension iç ölçü
internal division içten bölme
internal driver iç sürücü
internal energy iç enerji
internal erosion iç erozyon, iç oyulma
internal expanding gear içten basınç yaparak çalışan fren
internal force iç kuvvet
internal friction iç sürtünme, kayma dayanımından içsel sürtünme (zemin veya kayaların kayma
dayanımının sürtünme kısmı, zemin veya kaya tanelerinin birbirine kilitlenmesinden ve birbiri
arasında kaymaya karşı gösterdikleri dirençten doğan dayanım)
internal gear iç dişli
internal leakage iç sızıntı
internal memory iç bellek
internal moment iç moment
internal pressure iç basınç
internal prestressing iç öngerilme
internal rate of return (IRR) iç karlılık oranı (yatırım projelerinin değerlendirilmesinde
kullanılan ve bir nakit hareketi serisinde yer alan nakit giriş ve çıkışlarının bugünkü değerlerini
birbirine eşitleyen oran)
internal report iç rapor
internal resistance iç direnç
internal scour iç erozyon, iç oyulma, içten oyulma
internal scouring iç erozyon, iç oyulma
internal scouring by ground water yeraltı suyundan dolayı iç oyulma
internal screw thread dişi diş
internal spur gear içte düz dişli
internal storage iç bellek
internal stress iç gerilme
internal study başlangıç‐son etüdü (bir bölge içerisindeki nüfusun belli bir zaman süresindeki
seyahat alışkanlıklarını, seyahatlerin başlangıç
ve son noktasını örnekleme yöntemi kullanarak tespit etme işlemi)
internal temperature iç sıcaklık, dahili hararet
internal thread screw dişi vida
internal time iç zaman (iç faize ait zaman)
internal tooth washer delik kenarları dişli pul, yıldız rondela
internal transport iç taşıma
internal trip iç sefer (hem başlangıç hem sonu etüt bölgesi içinde olan sefer)
internal type grinding wheel delik taşlama zımpara taşı
internal vibration iç titreşim, iç vibrasyon
internal view iç görünüş
internal wall iç duvar
internal waters iç deniz suları
internal wear iç aşınma
internals vücudun iç organları
international uluslar arası
international exchange uluslararası santral
international finance institution uluslararası finans kuruluşu
international marine bunker supply açık deniz yakıt ikmali
international practice uluslararası uygulama
international road uluslararası yol
internationalize, to uluslararasılaştırmak
internet browser internet tarayıcı
internetworking ağlararası iletişim
interphase arafaz
interphone interkom
interpolar kutuplar arası, iki kutup arasında
interpolate ara değeri bulmak
interpolate, to aradeğerlemek
interpolation aradeğerleme
interpolation of contour enterpolasyonla eşyükseklik eğrisi tespiti
interpose arasına koymak
interpret yorumlamak
interpret, to yorumlamak
interpretation tercüme, açıklama, yorum
interpretation of photograph fotoğraf anlama, fotoğraf yorumlama
interpreter yorumlayıcı, tercüman
interpretive açıklayıcı, yorumlama getiren
interpretive routine yorum rutini (bilgisayarda)
interprocess süreçler arası
interrupt kesmek, ara vermek
interrupt handler işkesme kotarıcısı
interrupt priority işkesme önceliği
interrupt signal işkesme sinyali
interrupt switch işkesme anahtarı
interrupt, to işkesmek
interrupted kesilmiş, kesik kesik, aralıklı
interrupted current kesintili akım
interrupted flow trafik akışında kesintilere ya da periyodik olarak gecikmelere neden olan
sinyaller, durma işaretleri veya diğer sabitlere
maruz kalan trafik
interrupter devreden geçen elektrik akımını kesmede kullanılan araç, cereyan kesici, enterüptör
interruptible use kesilebilir kullanım
interruption of supply temin kesintisi
interscapular skapulalar arası
interscapulum kürek kemikleri arasındaki kısım
intersect kesmek, kesişmek, ilerden kestirme
intersecting lines kesişen doğrular
intersecting of sets kümelerin kesişimi
intersecting plane kesme düzlemi
intersecting planes kesişen düzlemler
intersection kesit; kesişim, 3 arakesit
Açıklama [GY2]: Sözcüğün böyle bir anlamı yok, diye biliyorum.
intersection angle some açısı, kesişme açısı (bir yolun ardışık aliyn‐manları arasındaki iç açı)
intersection approach kavşak girişi (kavşağa yaklaşan trafiğin kullandığı kavşak ayağı)
intersection branch kavşak kolu
intersection census kavşak sayımı
intersection count kavşak sayımı (belli bir kavşaktan geçen trafik akım miktarlarını yönlerine
göre tayin etmek için yapılan sayım)
intersection exit kavşak çıkışı (kavşaktan uzaklaşan trafiğin kullandığı kavşak ayağı)
intersection leg kavşak kolu, kavşak ayağı (yol platformlarının kavşak alanı dışında kalan ve
kavşaklara giriş veya çıkışı sağlayan kısımlardan her biri)
intersection of 3 planes üç düzlemde kesme
intersection of sets kümelerin kesişimi
intersection point (PI) bkz. point of intersection
intersection, at‐grade bkz. at‐grade intersection
intersection, channelized bkz. channelized intersection
intersection, four way bkz. four way intersection
intersection, four‐leg bkz. four‐leg intersection
intersection, multi‐leg bkz. multi‐ leg intersection
intersection, roadway bkz. roadway intersection
intersection, rotary bkz. rotary intersection
intersection, t bkz. t intersection
intersection, three‐leg bkz. three‐leg intersection
intersection, unchannelized bkz. unchannelized intersection
inter‐shop atölye içi
interstag coupling katlar arası bağlaşım
interstice 1. ara, aralık, açıklık; 2. yarık, çatlak
interstitial pressure boşluk suyu basıncı
intersymbol interference (ISI) simgelerarası karışma
intersystem sistemlerarası, dizgelerarası
intersystem communication sistemler arası iletişim
intertoll trunk şehirlerarası devre grubu
intertriginous 1. ıntertrigo ile ilgili; 2. intertrigo gösteren, intertrigo’lu
interurban şehirlerarası
interval ara yüz
interval estimation aralık kestirimi
interval of convergence yakınsaklığın aralığı
interval timer aralık zamanlayıcısı
intervention araya girme
intervention required check işlem gerektiren hata
intervention, level of bkz. level of intervention
interview görüşme, mülakat
inter‐zone trip bölgeler arası sefer, iki bölge
arasındaki sefer
intimal intima ile ilgili, bir nesil yada soya mensup olma, o soydan gelme
into içine
intolerance tahammülsüzlük
intonation ses ahengi, heceleri yerine göre kuvvetli veya hafif ifade suretiyle sesin kazandığı
ahenk
intra iç
intra‐ (ön‐ek), içinde, içi
intra vitam (edat) hayatta
intraframe coding çerçeve içi kodlama
intra‐shop atölyeler arası
invent buluş yapmak, icat etmek
invention buluş
inventory envanter, sayımca
inventory rating envanter kapasite kıymeti, envanter değerlendirmesi
inventory survey istikşaf, ön araştırma
inventory/fuel envanteri/yakıt
inverse ters, evrik
inverse correlation ters ilinti
inverse cosine ark kosinüs
inverse curve ters kurp
inverse element ters eleman
inverse filtering ters süzgeçleme
inverse function ters işlev
inverse function ters fonksiyon
inverse of a conditional statement koşullu önermenin tersi
inverse of a matrix matrisin tersi
inverse of a relation bağıntının tersi
inverse operations ters işlemler
inverse parallel ters paralel
inverse photoelectric effect ters ışılelektrik etki
inverse problem ters problem
inverse proportion ters orantı
inverse proportional ters orantı
inverse tangent ark tanjant
inverse transformation ters dönüşüm
inverse trigonometric function ters trigonometrik fonksiyon
inverse, reverse ters
inversely tersine olarak
inversely proportional ters orantılı
inversion tersine
inversion gate evirme geçidi
invert loo tünel tabanı
invert strut taban desteği
invert sugar dekstroz ile levüloz karışımı
invert, to evirmek, tersine çevirmek
inverted ters çevrilmiş
inverted asphalt emulsion ters asfalt emülsiyonları (devamlı fazı asfalt, genellikle sıvı bir asfalt,
kesikli fazı ise oldukça az miktarda küçük su zerrecikleri olan asfalt emülsiyonu)
inverted cylinder engine tersine silindirli motor
inverted filter weighted yüklü ters filtre
inverted floor ters döşeme
inverted position ters durum, ters pozisyon
inverted vault ters kubbe, kemer
inverter redresör, çevirici
invertible tersi alınabilir
invertible matrix tersi alınabilen matris
inverting amplifier evirici yükselteç
investigate araştırma, inceleme
investigation araştırma, inceleme, irdeleme, tetkik
investigation method araştırma metodu
investigation of the mechanical properties of the soil zeminin mekanik özelliklerinin
araştırılması
investigation with the microscope mikroskopla araştırma, mikroskobik inceleme, mikroskopla
inceleme
investigation, field bkz. field investigation
investigator araştırıcı, deneyci
investment yatırım
investment calculation yatırım hesabı
investment/return on yatırım geri kazanma faktörü
investor yatırımcı
inveterate 1. kökleşmiş, yerleşmiş, müzmin, sürekli, kronik, tedavisi zor olan; 2. tiryaki
invigoration canlandırma, kuvvetlendirme, zindelik verme
invisible görünmeyen
invitation davet
invitation for bid ihaleye davet mektubu
invitation to tender ihaleye davet mektubu
invite davet etmek
invoice fatura
invoice, service hizmet faturası
invoicing faturalama
invoke, to çağırmak
involucrum örtü, kılıf
involute içe kıvrık, içe dönük
involutes involüt
involutes gear teeth involüt dişli profili
involution genişlemiş ve açılmış bir organın asıl eski haline dönmesi
involutional 1. involüsyonla ilgili; 2. involüsyonun sebep olduğu, involüsyona bağlı
involutionary gayriihtiyari, istemeyerek
involve ihtiva etmek, içermek, kapsamak, bağlamak
inward içeriye doğru
iodate iyodik asidin tuzu
iodic 1. iyot’la ilgili; 2. iyot’un sebep olduğu, iyot’a bağlı
iodid(e) iyodür, iyodür asidinin tuzu
iodimetry herhangi bir bileşik veya karışımdaki iyot miktarının ölçülmesi
iodination herhangi bir madde veya karışıma iyot ilave etme, iyotla birleştirme
iodine I sembolü ile bilien, atom no: 53 ve atom ağırlığı: 126, 92 olan kimyasal element, iyot
ion elektrik yüklü molekül, iyon
ion beam iyon demeti
ion burning iyon yakması
ion counter iyon sayacı
ion density iyon yoğunluğu
ion engine iyonik motor
ion exchange iyon değişimi
ion exchange iyon alışverişi
ion exchanger iyon değiştirici
ionic iyonik
ionic conduction iyonik iletim
ionic equilibrium iyon dengesi
ionic field iyon bölgesi, iyon alanı
ionisation energy iyonlaşma enerjisi
ionium toryumdan meydana gelen radyoaktif izotop, iyonyum
ionisation elektrik cereyanı ile iyonlara parçalanma (bölünme), iyonlaşma
ionisation constant iyonlaşma katsayısı
ionisation rate iyonlaşma hızı
ionisation voltage iyonlaşma gerilimi
ionise iyonlaşmak
ionometer röntgen ışınlarının yoğunluğunu ölçme aleti, iyonometre
ionosation current iyonlaşma akımı
ionosphere iyonyuvar, iyonosfer
ionospheric disturbance iyonosferik bozan etken
ionospheric perturbation iyonosferik sarsım
ionospheric sounder iyonosferik sonda
ionospheric sounding iyonyuvar sondası
ionospheric tempest iyonosferik fırtına
ionospheric wave iyonyuvar dalgası
ionotherapy see: iontophoresis
ions, adsorbed bkz. adsorbed ions
ions, exchangeable bkz. exchangeable ions
ions, polarizable bkz. polarizable ions
ipselateral aynı tarafta bulunan
irascible çabuk öfkelenir, kolay kızar
iridium iridyum
iris diaphragm ayarlı diyafram
iron demir
iron alloy demir alaşımı
iron band lama demir, şerit halinde demir
iron bar demir çubuk
iron cement demir macunu
iron core demir çekirdek
iron fillings demir tozu
iron ore demir cevheri
iron oxide demir oksidi
iron pipe demir boru
iron plate levha halinde demir, saç
iron sheet sac
iron smith demirci
iron wire demir tel
iron, cast bkz. cast iron
iron, malleable bkz. malleable iron
iron, tire bkz. tire iron
iron/cast dökme demir
iron/gray gri dökme demir
iron/ingot ingot, külçe
iron/structural inşaat demiri
iron/wrought dövme demir
ironmonger demir tüccarı
ironworker demirci
irotomy iris’e kesit yapma
irradiance güneşin radyasyon yoğunluğu
irradiance period güneş alma süresi
irradiance ratio güneş alma oranı
irradiate ışınla tedavi etmek
irradiated fuel ışınlanmış yakıt
irrational irrasyonel
irrational number oransız sayı
irrecoverable kurtarılamaz, onarılamaz
irrecoverable error onarılamaz hata
irreducible indirgenemez
irreducible expression indirgenemez ifade
irreducible polynomial indirgenemez polinom
irregular düzensiz
irregular boundary düzgün olmayan sınır
irregular error sistematik olmayan hata
irregular motion düzensiz hareket
irregular settlement düzgün olmayan oturma, eşit olmayan oturma, üniform olmayan oturma
irregularity düzensiz çalışma hali, ritim bozukluğu, düzensizlik
irregularity of feed besleme düzensizliği
irrelevant konu dışı
irreparable onarımı mümkün olmayan, düzeltilmesi imkansız
irrespective ne olursa olsun, hesaba katmadan
irrespirable teneffüs olunamaz
irresponsibility sorumluluğunu kavrama yeteneğinden mahrum oluş hali, bu yeteneğin yokluğu
sebebiyle yaptığı hareketten mesul olmayış hali, sorumsuzluk
irresponsible 1. sorumluluğunu kavrama yeteneğinden mahrum; 2. sorumluluğunu kavrama
yeteneğinden mahrumiyet sebebiyle hareketlerinden mesul olmayan kimse, sorumsuz kimse
(bazı akıl hastaları gibi)
irreversibility geri dönmezlik
irreversible tersinmez
irreversible deformation geri dönmeyen deformasyon, plastik veya kalıcı sürekli deformasyon,
sürekli defor‐masyon, plastik şekil değiştirme veya akma
irreversible settlement geri dönmeyen oturma, plastik oturma
irreversible transmission tersinmez iletim
irrevocable gayri kabili rucu, vazgeçilemez
irrigation pipe sulama borusu
irrigator irigatör
irritability 1. hafif uyartılara karşı şiddetle cevap verme yeteneği, iritabilite; 2. aşırı hassaslık; 3.
uyartılma yeteneği
irritable hafif uyartılara şiddetle cevap veren, hassas, taharrüşe müsait
irritant tahriş edici
irritation 1. büyük reaksiyon uyandıran az şiddette uyartı tatbik etme, iritasyon; 2. iltihap
irritative iritasyona ait
irrotational dönmez
irrotational compression wave dönümsüz sıkışma dalgası
irrotational field dönmesiz alan
is greater than büyüktür
is less than küçüktür
ischi‐ (ön‐ek) bkz.ischio‐
ischiac bkz. ischiatic
ischiadic bkz. ischiatic
ischial bkz. ischiatic
isobar izobar, eş basınç
isocarboxazid antidepresan, mao inhibitörü
isocellular aynı hücrelerden oluşan
isochor eş hacimli
isochor izokor (eğim derecesi gözetilmeksizin bir tabakanın eşit kalınlıklarından geçirilmiş bir
çizgi)
isochore eş hacimli
isochoria pupillanın aynı çapta oluşu, izokori
isochromatic her tarafında aynı renk gösteren, tümüyle aynı renge sahip
isochromia eşit renkte olma, izokromi
isochronal eş süreli
isochrone 1. eşzaman eğrisi 2. izokron, su basıncı eğrisi (belli bir anda piyezometre
borularındaki su seviyesi)
isochrone, final bkz. final isochrone
isochrone, initial bkz. initial isochrone
isochronic aynı zamanda yapılan
isochronism iki şeyin aynı zamanda oluşması veya aynı zaman süresince devam etmes ihali,
eşzamanlılık
isochronous bkz. isochronic
isochronous eş renk
isoclinic lines eş eğim çizgileri, eş eğimler
isodiametric aynı çapta
isodontic dişleri hep birbirine benzeyen
isodynamia eşit kudrette olan, izodinami
isodynamic aynı miktarda enerjiye sahip, vücutta yandığı zaman eşit miktarda enerji veren (gıda
maddesi hakkınad)
isoenergetic eşit enerji arzeden
isogonics eşit açılı
isogons eşit açılı çokgen
isohyetal lines eşit yağış hatları (bir harita üzerinde eşit yağış noktalarını birleştiren çizgi)
isolate ayırma, tecrit etme
isolated ayrı
isolated trailing link (ITL) sarsıntıyı minimuma indiren süspansiyon sistemi
isolating valve açma, kapama vanası
isolation izole, tecrit, ayırma, yalıtım
isolation amplifier yalıtım yükselteci
isolation with burlap kanaviçeli yalıtım
isomer izomerizm gösteren cisim, izomer
isometric üç boyutlu
isometric drawing izometrik resim
isometric projection izdüşümlü gösterim
isomorphic eş yapılı
isomorphic replacement bkz. isomorphic substitution
isomorphic substitution eş yapılı yer değiştirme
isomorphism aynı şekilde olma, şekil benzerliği (eşitliği), izomorfizm
isomorphous aynı şekilde, eşit şekilli, izomorf
isopach bir arazi yüzeyindeki kotların diğer bir arazi yüzeyindeki kotlardan çıkarılması ile elde
edilen türetilmiş yeni arazi yüzeyi
isosceles ikizkenar
isosceles trapezoid ikizkenar yamuk
isosceles triangle ikizkenar üçgen
isoseismal map eş deprem şiddeti haritası
isosexual 1. aynı cinsten; 2. aynı cinse mensup olan
isostatic izostatik
isostatic curves izostatik eğriler, eş basınç eğrileri
isostatic elements izostatik elemanlar
isostatic lines izostatik çizgiler, eş basınç çizgileri
isotherapy bkz. isopathy
isotherm eş sıcaklık, izoterm
isothermal eşit sıcaklıkta olan
isothermal izotermal
isothermal sabit sıcaklıkta
isothermal equilibrium izotermal denge
isothermic bkz. isothermal
isotope izotop, değişik atom ağırlıklı eş eleman
isotope kimyasal ve fiziksel özellikleri aynı olup atom ağırlıkları farklı olan elemanlardanbiri,
izotop
isotope/uranium uranyum izotopu
isotopes aynı elementin kimyasal özellikleri aynı olan, ancak fiziksel özellikleri değişeniki veya
daha çok şekli
isotropic izotropik
isotropic consolidation izotrop konsolidasyon
isotropic mass izotrop kütle, her yönde aynı özelliğe sahip kütle
isotropic material izotrop malzeme, özellikleri yöne bağlı olarak değişmeyen malzeme
isotropic radiator yönbağımsız ışıyıcı
isotropic soil izotrop zemin, bir noktasındaki belli bir özelliği, bu noktadan her yöne doğru aynı
olan zemin
isotropic state izotrop hal, izotrop durum
isotropic stress izotrop gerilme
isotropy 1. her tarafında aynı özellikleri gösterme; 2. ışığı her yönde eşit olarak kırma veya
geçirme niteliği
isotypical aynı tipte, aynı tipe mensup olan, aynı tipe ait
issuance neşir, basım
issue yayın
issue a command komut vermek
issue a command, to komut vermek
issue of springs from a slope şevden kaynağın çıkması
issue problem sorun
issue bkz. publication yayın
issuer of the credit akreditifi açan banka
italic italik
italicize, to italiğe çevirme
italics italik yazı
item madde, kalem
item, element öğe
itemize kalemlerine ayırmak, maddelerine ayırmak
iter boru şeklinde geçit
iterate tekrarlamak, yinelemek
iterate, reiterate, repeat yinelemek
iteration yineleme işlem sırasını değiştirmek, iterasyon
iteration loop özyineleme döngüsü
iterative yinelemeli
iterative method özyineli (dürümsel) yöntem
iterative process özyineli (dürümsel) süreç
iterative processing özyineli işleme
iterative solution özyineli (dürümsel) çözüm
itinary itinerer
itinerary itinerer (yapılacak olan yola ait; ocak, şantiye, su temini vs yerlerini ve uygulanacak
kalınlık ve enkesit tiplerini gösterir kroki)
itself kendisi
‐J‐