Upload
vedat-ertan
View
3.616
Download
1
Embed Size (px)
DESCRIPTION
Ali Rıza değer e kitap
Citation preview
1
2
AFEDERSĠNĠZ!
BĠ’ġEY
SORABĠLĠR MĠYĠM?
3
DAHA
MUTLU
BĠR GELECEK ĠÇĠN,
BĠR ġEYLER . . .
YAPMAK ĠSTERMĠSĠNĠZ ?
4
BU KĠTAP‟TA
BĠRLĠKTE OLDUĞUMUZA
GÖRE
. . .
SĠZĠ KUTLUYOR
VE
HOġ GELDĠNĠZ
DEMEK ĠSTĠYORUM !..
5
@ - kitap
Ö z e l B a s k ı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 30. 04. 2010
Her hakkı saklıdır.
Yazarın izni olmaksızın, herhangi bir Ģekilde...
Kısmen de olsa, kopyalama ve çoğaltma yapılamaz.
6
2007
2008
2009
2010
ALĠ RIZA DEĞER
Tel: 0216. 363 66 60 - 0212. 260 59 92 Gsm: 0532. 345 71 46
Bağdat Caddesi Yazarlar Sok. No:3/1 Suadiye - ĠSTANBUL
[email protected] [email protected]
***************************************************
7
VĠZYON
TASARIMCILARI
21.YÜZYIL‟IN
YÜKSELEN TRENDLERĠ
VE
SOSYAL
SORUMLULUK
P R O J E L E R Ġ . . .
8
YAġAM TASARIMCILARI . . .
VĠZYONERLER . . .
VĠZYON STRATEJĠSTLERĠ . . .
YAġAM MĠMARLARI . . .
VĠZYON TASARIMCILARI . . .
9
Değerli Dostlarım...
Sevgili Vizyon Tasarımcıları...
Merhaba,
Hiç aklımda yokken ortaya çıkan bu kitabın yazımı yaklaĢık
3 yıl‟dan fazla sürdü... Ama, toplamda 35 yıllık bir deneyim.
Hem çalıĢıp, hem okuyordum...
Pardon!.. Eğitmenlik ve DanıĢmanlık yapıyordum.
Hem de... hafta içi her gün + Cumartesi‟ler de dahil;
Öğle‟ne kadar Asya Kıtası‟nda...
Öğle‟den sonra da Avrupa Kıtası‟nda...
Ġki ġirket‟ler Grubu ve bir Vakıf‟ta...
Bana, bu konuda müthiĢ start veren... sevgili Oğlum‟a ve
Kızım‟a... ve de biricik EĢim‟e sonsuz teĢekkürler ediyorum.
Umarım beğenirsiniz...
10
Özellikle!.. 45 + Genç Dostlarım...
Hayatınız boyunca;
Genellikle, Siz‟e hep yapmamanız gerekenler söylendi...
Ġstatistiklere göre bir çocuk, ergenlik çağına gelinceye kadar
ortalama 150.000 kez, ebeveyn veya büyüklerinden; yapma,
etme, elleme, dokunma v.s. gibi sözler duyuyor‟muĢ . . .
Ancak; buna rağmen bugüne kadar yaptıklarınızla birlikte,
bugün‟den sonra da hem kendiniz hem de çevreniz için, bir
Ģeyler yapmanız gerektiğine inanıyorsanız, ne mutlu! Size...
Ve bunda, bu kitabın bir katkısı olursa, ne mutlu! Bana...
Bu kitabı yazarken pek çok; Gazete, Dergi, Kitap, Bilimsel
AraĢtırma, Ġnternet, Web Siteleri ve bu iĢin Usta‟larından
yararlandım...
Hepsine TeĢekkürler!..
Sevgiyle kalın...
11
***************************************************
From: Hülya Çınar [mailto:[email protected]]
Sent: Thursday, April 22, 2010 1:53 PM
To: Ali Riza Deger
Cc: Ġshak Alaton
Subject: FW: Sayın Ġshak Alaton'un Dikkatlerine... KiĢiye Özel.
Muhterem Ali Rıza Beyefendi,
Sosyal Sorumluluk mevzuu konuĢuldugunda,
ilk akla gelen isimlerden biri oldugunuzu biliyorum.
Sizi, bu özelliginiz için candan kutlamak istiyorum.
“Afedersiniz Bi‟Ģey Sorabilir miyim?” isimli kitabınız için
çok teĢekkür ederim.
Faydalanacagımdan eminim.
BaĢarılarınızın devamı dileklerim ve sevgilerimle.
Ishak ALATON
***************************************************
12
Ġstanbul - 2009
Sayın Ali Rıza DEĞER,
Bu çalıĢmanızı benimle paylaĢtığınız için teĢekkürler.
Ġnsan‟ların... yaĢamları‟nın, ömürlerini aĢması için, üç yol
vardır... derler;
1)Ġnsan yetiĢtirmek,
2)Ağaç dikmek,
3)Kitap yazmak (Eser bırakmak) . . .
Bu nedenle, bu giriĢiminiz ile... fikir ve düĢüncelerinizi
toplumla paylaĢma çabalarınızdan dolayı, sizi kutluyorum.
Kitabınızda ARGE DanıĢmanlık‟ın Logosu‟nun temelini de
oluĢturan farklı düĢünme (out of the box thinking) ile ilgili
çizim‟de, özellikle dikkatimi çekti.
Bu vesile ile ARGE logosunun açıklamasını da, ek‟te sizinle
paylaĢmak istedim.
ÇalıĢmalarınız‟da baĢarı dileklerimle...
Dr. Yılmaz ARGÜDEN
Boğaziçi Üniversitesi ve Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi.
BM Küresel Ġlkeler SözleĢmesi - Türkiye Ulusal Temsilcisi.
Kanada - Türkiye ĠĢ Konseyi BaĢkanı . . .
13
Sayın Ali Rıza DEĞER,
Yayınınız‟ı bizlerle paylaĢtığınız için çok teĢekkür ederiz.
Dernek internet sitesini, üyelerimizin girebileceği Ģifreli
alanlar ile hazırlayarak kısa süre içerisinde revize edeceğiz.
Gönderdiğiniz Ģekilde, burada yer verebilmek ve
üyelerimizin bilgilerine sunabilmeyi arzu ederiz.
Bu konuda onayınızı rica edebilir miyiz? Saygılarımızla.
Güray KARACAR
Genel Koordinatör
TKYD - TÜRKĠYE KURUMSAL YÖNETĠM DERNEĞĠ
*************************************************
Sayın Ali Rıza DEĞER,
Ne kadar güzel bir çalıĢma yapmıĢsınız. Sizi kutluyorum,
ellerinize sağlık. Sizin gibi üretken ve mesleği / iĢhayatını
bilen uzmanların sektörümüze ve çalıĢma hayatımıza çok
önemli katkıları her zaman olacaktır. Kitabınızı, camiamız
ile izninizle paylaĢmak ve de internet sitemizde “Yayınlar”
bölümünde yer vermek isteriz.
ĠletiĢim sektörüne katkınız için teĢekkürlerimizi sunarız.
Fügen TOKSÜ
Yönetim Kurulu BaĢkanı
TÜHĠD - TÜRKĠYE HALKLA ĠLĠġKĠLER DERNEĞĠ
************************************************
14
DAHA MUTLU
BĠR GELECEK ĠÇĠN...
15
B A ġ L I K L A R . . .
YAPACAK ÇOK ĠġĠMĠZ VAR ............................................18
20. 07. 2007.............................................................................. 28
YAġAM KALĠTESĠ VE YAġAM ÇĠZGĠSĠ ....................... 36
HAYATIMIZIN MĠSYONU .................................................. 52
DUR VE DÜġÜN .................................................................. 55
ZAMAN ................................................................................... 62
KARAR VERMEK ................................................................ 66
GELĠġĠM ................................................................................. 74
AMAÇ VE HEDEFLERE ULAġMAK ............................... 84
16
MĠSYON ... VĠZYON ........................................................... 104
BĠ DAKKA ........................................................................... 118
HAREKETE GEÇĠġ... ETKĠ... TEPKĠ... DAVRANIġ ........ 122
DURUM ANALĠZĠ VE KUVVETLER DENGESĠ .......... 132
20. 08. 2008 ........................................................................... 142
VE ... KRĠZ DÖNEMĠ ............................................................168
ĠLETĠġĠM .............................................................................. 177
ÜLKEMĠZ VE GERÇEKLER ............................................ 195
YAġAM FELSEFEMĠZ ....................................................... 226
HADĠ BAKALIM .................................................................. 242
YAġAM TASARIMINDA GÜNEġĠN GÜLERYÜZÜ...... 252
SOSYAL SORUMLULUK VE PROJE AġAMALARI ...... 254
KENDĠMĠZĠ TANIMAK ..................................................... 258
ÖNÜNÜZÜ GÖRMEK... ĠLERĠYE BAKMAK ................... 274
HAYIR DEMESĠNĠ BĠLMEK .............................................. 277
SORUNLARIN ANALĠZĠ ................................................... 279
SOMUT HEDEFLER ........................................................... 282
EKĠP OLUġTURMAK ......................................................... 286
17
DĠNLEMEK VE GÖZLEMLEMEK ................................... 293
ÇATIġMA ... KAVGA .......................................................... 296
OLUMSUZLUKLAR ............................................................ 301
UZMANLAR ......................................................................... 308
BÜTÇE PLANLAMA .......................................................... 311
SPONSORLUK ĠLĠġKĠLERĠ ............................................... 315
PROJELERDE LOJĠSTĠK YÖNETĠM ............................... 318
PROJENĠN ADI... LOGOSU... SLOGANI ........................... 319
ĠZLEME VE DEĞERLENDĠRME ..................................... 332
TANITIM VE HALKLA ĠLĠġKĠLER................................. 335
POLĠTĠKA VE DĠPLOMASĠ .............................................. 339
PROJE BĠTĠNCE .................................................................. 342
PROJE... PROJE... PROJE .................................................... 349
YENĠ PROJELER ... KSSP .................................................. 364
AFEDERSĠNĠZ BU DÜNYA KĠMĠN ................................ 415
20. 09. 2009 ........................................................................... 470
GÜZEL DOSTLUKLAR ...................................................... 500
MUTLULUK DÜKKANI .................................................... 519
18
YAPACAK ÇOK ĠġĠMĠZ VAR !
“Türkiye... Enteresan bir ülke...”
Bu tabiri her halde binlerce kez duymuĢsunuzdur.
Aslında Ģu anda dünya üzerindeki 200 den fazla bağımsız
Ülke‟nin; insanları da, kendi ülkeleri için genellikle aynı tabiri
kullanıyordur...
Ki, doğrudur.
Ama “Bizim Ülkemiz” baĢka...
Tarihiyle, coğrafyasıyla, siyasetiyle, ekonomisiyle ve insanıyla!
19
Çok fazla geçmiĢe gitmeden, 3 kıtada hüküm süren Osmanlı
Ġmparatorluğu‟ndan sonra, 20. Yüzyılın ilk çeyreğinde...
Doğumunun 100. yılı nedeniyle ve o zamanki BM‟e üye 152
ülkenin oybirliği ile...
*)Sömürgecilik ve emperyalizme karĢı savaĢan ilk lider...
*)Olağanüstü reformlar gerçekleĢtirmiĢ bir devrimci...
*)Uluslararası anlayıĢ, iĢbirliği ve barıĢ yolunda çaba göstermiĢ
üstün bir kiĢi...
*)Ġnsan haklarına saygılı, dünya barıĢının öncüsü...
*)Bütün hayatı boyunca insanlar arasında “renk, din ve ırk”
ayırımı gözetmeyen, eĢsiz devlet adamı... Ve...
*)Türkiye Cumhuriyeti‟nin kurucusu... olarak nitelendirilen...
Mustafa Kemal Atatürk‟ümüzün önderliğinde gerçekleĢen,
“KurtuluĢ SavaĢımız‟dan... Bugün‟e” Cumhuriyet tarihimiz‟deki
yaĢananları 3 aĢağı 5 yukarı hepimiz biliyoruz ve kendimize
göre yorumluyoruz. Ama konumuz bunları tartıĢmak değil!..
Ancak, o günlerin Ģartlarına göre ülkemiz ve insanlarımız için
yapılan her güzel Ģeye de saygı duyuyor ve “Aziz ġehitlerimiz”
baĢta olmak üzere gerçekleĢmesinde emeği geçen herkeze
sonsuz teĢekkürler ediyor ve de... Onları saygıyla anıyoruz.
Unutkan bir toplum olduğumuzdan veya iĢimize öyle
geldiğinden, yakın tarihimizdeki bazı olayları ve rakkamları
hatırlayarak, bu günlere gelmek istiyorum...
20
1957... 6 - 7 Eylül Olayları
1960... 1971... 1980... Ġhtilalleri...
1968... 1978... Öğrenci Hareketleri...
1939... 1967... 1999........ Depremleri...
BOP... Ortadoğu... ABD.......... Problemleri...
1985... PKK... Kuzey Irak... Terör ve Uluslararası Aktörleri...
1970. 1977. 1980. 1988. 1995. 2001. 2009. Ekonomik Krizleri...
Ve... 21.Yüzyıl Türkiye‟sinden bazı rakkamlar;
Nüfus... 75.000.000
Okuma / Yazma bilmeyenlerin oranı... % 10
(Kadınlarda, bunun 2 - 3 katı fazla olduğunu hepimiz biliyoruz.)
Ġlk Ögretim Okulu... 35.000 Öğrenci sayısı... 11.000.000
Lise ve Meslek Lisesi... 10.000 Öğrenci sayısı... 4.000.000
Yüksek Okul ve Üniversite... 100 Öğrenci sayısı... 2.500.000
ĠĢçi - Memur ve ÇalıĢan sayısı... 15.000.000
Sosyal Güvenlik Kurumlarından, Emekli sayısı... 8.000.000
Engelli VatandaĢlarımız 7.500.000 (% 40 ı akraba evliliğinden)
Sosyal güvece kapsamında olmayan vatandaĢ sayısı... 3.000.000
21
Okula gidemeyen çocuk sayısı... 1.000.000
ĠĢsiz sayısı... 3.000.000 (Gerçek‟te, daha fazla)
Seçmen sayısı... 48.000.000 (18 yaĢ üstü)
Bu listeyi, Öğretmenler ve Öğretim Üyeleri... Türk Silahlı
Kuvvetleri... Güvenlik Güçleri... Hastane ve Hasta sayıları...
YetiĢtirme Yurtları ve Huzurevleri... ile daha da geniĢletmek
mümkün.
Bu sayılarla ifade ettiğimiz insanlarımızın sorunlarına çözüm
bulmak için, ayakta durmaya çalıĢan “Devletimiz”in bazı genel
rakkamlarına gelince...
Yıllık Ġhracat 120.Milyar USD (YaklaĢık)
Yıllık Ġthalat 160.Milyar USD (YaklaĢık)
Cari Açık 40.Milyar USD (YaklaĢık)
KiĢi BaĢı Gayrisafi Milli Gelir 2.500.- USD
(Siyasilerimiz, 11.000.- USD. oldu falan diyorlar, ama!..)
KiĢi BaĢı Gayrisafi Milli Borç 3.000.- / 5.000.- USD
Asgari ücret... 650.-YTL(Brüt) ... 450.-YTL(Net)
Açlık sınırı... 250.- YTL/Ay
(Ülkemizdeki her 200 kiĢiden 1‟i aç...)
Yoksulluk sınırı... 700.- YTL/Ay
(Ülkemizdeki her 4 kiĢiden 1‟ri yoksul)
22
Ġç ve DıĢ Borçlar Toplamı... 400.Milyar USD
KayıtdıĢı ekonomi oranı... % 50 (Acaba ?)
2009 Bütçesi... 300.Milyar YTL (200.Milyar USD)
Burada 3 rakkamın dıĢında kalan ve çeĢitli kurumlara göre
değiĢkenlik gösteren, tartıĢmaya açık rakkamları bir kenara
koyarak, Ģu noktalara dikkatinizi çekmek istiyorum.
1) Ġç ve DıĢ Borçlarımız...
2) 2009 Bütçesi... (Her yıl en az % 10 açık‟la devam.) (Bu kitabı Temmuz 2007 de yazmaya baĢladım. Normal
olarak burada 2008 Bütçesi olmalıydı... Ama Ocak 2009 dayız
ve Ben... krize rağmen, yazmaya devam ediyorum.)
3) Açlık ve Yoksulluk Sınırında YaĢayan VatandaĢlarımız...
Neticede; 2009 yılında Türkiye olarak, hiç bir harcama
yapmasak... yemesek... içmesek... hasta olmasak... hatta nefes
bile almasak...ve bütün gelirimizi versek... cari açık‟la, iç ve dıĢ
borçlarımızın ancak % 50 sini karĢılayabiliyoruz ve bu Ģekilde
yaĢamaya devam edersek borçlarımız 2 yılda bitiyor.
Ġki yıl nedir ki? Göz açıp kapayıncaya kadar geçer...
Nasıl formül ama...
Hem, 01.01.2009 dan itibaren YTL deki “Y” de kalkıyor ve
yeniden TL ye geçiyoruz. “000 000” nereye gitti... bilen var mı?
Sosyal yaĢantımız açısından, durum gayet açık ve net...
Açlık ve yoksulluk sınırında yaĢayan vatandaĢlarımızın
sayısının daha fazla olduğunu bilsekte, açıklanan istatistik
23
rakkamlarını doğru kabul edersek, her 4 vatandaĢımızdan 1‟rinin
yoksul olduğunda mutabıkız.
Olay‟a birde, baĢka açıdan bakalım. Son dönemlerde bazı Yerel
Yönetimler‟in, çeĢitli Dernek ve Vakıflar‟la birlikte, yoksul
vatandaĢlara yaptığı yardımlar devamlı gündemde... Yakacak,
yiyecek, giyecek, eĢya, sağlık yardımları v.s... Bunların hepsi de
makbuz karĢılığında kayıtlı ve kuyutlu... mesele yok!.. Ve Türk
halkı duyarlıdır, yapılan iyilikleri kolay kolay unutmaz.
Yerel Yönetimlerimiz‟in, siyasetten arındırılmıĢ hamiyet
duygularına ve 4 - 5 yıldan bu yana “Ġstanbul Serbest
Muhasebeciler Mali MüĢavirler Odası” araĢtırmalarında
açıklanan Ģekliyle, 8 Milyar YTL yi bulan yardımlarına ve
imkansızlıklar nedeniyle “balık tutmasını öğretemediğimiz”
ihtiyaç sahibi vatandaĢlarımıza sahip çıkmalarına, saygı
duyuyoruz.
Konuya stratejik olarak baktığımızda... 48 Milyon seçmenden
% 20 sinin sandığa gitmediğini var sayarsak, kalan 40 Milyon
seçmenin 1/4 ü, bu yoksullar grubuna giriyor. Bu da 10 Milyon
kemikleĢmiĢ “Oy” demek oluyor...
Tablo ortada...
*Aile planlamasını gözardı ederek, nüfusumuzu aynı hızla
arttırmaya...
*Yer altı ve yer üstü zenginliklerimizi gerektiği gibi
değerlendirmeyip, yabancılara altın tepsilerle sunmaya...
*Köy Enstitülerini kapatıp, eğitim‟de çözüm üretmeyip...
kültür, sanat ve sporda birbirimizi yemeğe... devam ettiğimiz
sürece de, pek birĢey değiĢmeyecek gibi gözüküyor!..
24
Bu yüzden; Devletimiz‟le birlikte daha mutlu bir gelecek için,
sosyal yaĢama ilgi duyan ve birĢeyler yapabileceğine inanan
duyarlı insanlarımıza, bu kitapla bir çağrıda bulunmak istiyor...
Ve... Hadi bakalım kolay gelsin!.. diyorum.
Evet... değerli dostlarım,
Birkaç sayfa sonra takdim edeceğim, özgeçmiĢim‟de de
göreceğiniz gibi, 1979 yılından bu yana devamlı olarak sivil
toplum örgütleri‟nin ve hizmetleri‟nin içinde yer aldım ve de
Ģimdiye kadar, ama 10 kiĢilik... ama 10.000 kiĢilik... sayısız
sosyal toplum hizmetinin her kademesinde... sade üyelikten,
genel baĢkanlığa kadar, çok çeĢitli görevler yaptım.
Bu güzel hizmetlerden tanesinde; arsa‟sını yerel yönetimden
bağıĢ olarak aldığımız ve komple inĢaatını gerçekleĢtirerek,
T.C.Milli Eğitim Bakanlığımıza devrettiğimiz, bir ilköğretim
okulunun açılıĢında, o hizmetle ilgili dersane ve okul
donanımları konusunda, bize uluslararası destek veren bir AB
Sivil Toplum Örgütü BaĢkanı‟nın, okulun yapılıĢ öyküsünün
tercümesini dinlerken‟ki... ĢaĢkınlığı dikkatimi çekmiĢti.
(Nedeni ise, gayet açıktı. GeliĢmiĢ ülkeler‟de ve kendi ülkesi
olan Almanya‟da bu tür hizmetler, ya devlet tarafından ya da
ilgili vakıf veya özel sektör kuruluĢları tarafından yapılıyordu.)
Daha sonra kendisi ile sohpet ederken, bizim yaptığımız ve
yapmayı planladığımız hizmetlerden bazılarını aktarıp,
destekleri için teĢekkür ettikten sonra, kendilerinin ne gibi
hizmetler yaptığını sorduğumda...
“Yalnız Ölümlere... Çareler Arıyoruz!..” dedi.
25
Tam olarak anlamadığımı ifade ederek, konuyu biraz açmasını
rica ettim... O‟da;
“Bildiğiniz gibi Avrupa‟da evlilik oranları çok düĢük. Gençler
18 yaĢından itibaren istedikleri takdirde; anne, baba ve
kardeĢlerinden ayrılabiliyorlar. Genellikle de evlenmeyip
birlikte yaĢıyorlar.
Bu birlikte yaĢamalardan dünyaya gelen bebeklerde, aynen anne
babaları gibi 18 yaĢından sonra evden ayrılıyor ve kendi
baĢlarının çarelerine bakıyorlar.
Devletleri ve gelecekleri açısından herhangi bir endiĢe
duymadıkları için de hayat böyle sürüp gidiyor.
Aile kavramının yok olmasına neden olan bu... evden ayrılıp...
birlikte yaĢama statüsü... hatırlayacağınız üzere, 1960 lar da
hippi hareketleriyle baĢlamıĢ ve dinsel açıdan boĢanmanın
bayağı zor olduğu Avrupa Ülkelerinde, anne babalar bir kenara
bırakılarak, gençler tarafından çok sıcak karĢılanmıĢtı...
Ancak, bugün ilk evden ayrılanlar artık 70 yaĢlarını aĢtılar.
Çoğu beraber yaĢadığı kiĢiden zaten ayrılmıĢ ve de tek baĢına
yaĢıyor. Öldüklerinden... yalnız oldukları için, ancak koku
yayılmaya baĢladığı zaman haberdar olunabiliyor ve sessizce
defnediliyorlar.
Bizlerde onların listelerini çıkartıp, ziyaretlerine gidip, sağlık
kontrollarını yaptırarak, gezintilere çıkararak, destek olmaya
çalıĢıyoruz...
Yaptığımız, sadece manevi bir hizmet!..
Ama bu, O insanlar için çok değerli...”dedi.
26
Çok ĢaĢırmamıĢtım. GeliĢmiĢ ülkelerde diğer sivil toplum
kuruluĢlarının bu tür çalıĢmalar yaptığını yakından biliyordum.
Ülkemize turistik gezilere gelen belirli bir yaĢın üstündeki
kafilelere dikkat ederseniz, bunu Siz‟ler de görebilirsiniz.
Evet ! . .
Sivil Toplum ÇalıĢmaları ve Sosyal Sorumluluk Projeleri...
ÜLKEMĠZ ĠÇĠN . . .
ĠNSANIMIZ ĠÇĠN . . .
ĠNSANLIK ĠÇĠN . . .
YAġAM KALĠTESĠ ĠÇĠN . . .
27
DAHA MUTLU
BĠR GELECEK ĠÇĠN...
28
20. 07. 2007 !
Oğlum, Can... Bu gün... ”Baba! Bir kitap, yazsan ne güzel
olur...” dedi. Ve... Ben‟de “Hadi yaa! BoĢ versene... Nerden
çıkardın” dedim. Hayatımda çok çeĢitli olaylar nedeniyle
yazılar, makaleler, eğitim skeçleri ve bir drama yazmıĢtım,
ama kitap yazmayı pek düĢünmemiĢtim.
Sonra da...
“Hem ben yazmaya baĢlarsam, olsa olsa... Ana yemek olarak...
Ortaya karıĢık sıcak... bir Ģeyler olur.” dediğimde . . .
O‟da “Olsun!.. O zaman, bizler de istediğimiz‟den, istediğimiz
kadar alırız.” deyince, kendimde... kitap konusunda ilk olarak,
motivasyon ıĢıklarının parladığını hissettim.
29
Gözüm, bir an! Takvim‟e iliĢti... Gün ve tarih ilginçti!
Son yıllarda, genellikle Ülkemiz‟de ve Dünya‟da büyük bir
kesim‟in, haldır haldır . . .
*Mutluluk ve Mutlu Olmanın Yolları,
*Hayat‟ta BaĢarı ve Bunun 10 Altın Kuralı,
*Zenginliğe Giden Yollar,
*Etkili Ġnsanların 7 AlıĢkanlığı,
*Liderlik ve Ekip ÇalıĢması,
*Karizma ve Karizmatik KiĢilik,
*Kuantum DüĢünce, Aklın Gücü ve Zeka Türleri
*Ġnsanları Motive ve Mutlu Etme Sanatı,
*KiĢisel GeliĢim ve Ġnsan ĠliĢkilerinde Ustalık,
*ĠletiĢim, Hitabet ve Beden Dili Kullanımı,
*NLP Uzmanlığı ve YaĢam Koçluğu,
*Mentör‟lük, Eğitim ve Yönetim DanıĢmanlığı,
*Toplam Kalite Yönetimi ve Ġnovasyon Uzmanlığı,
*Sınırsız Güç... Misyonumuz ve Vizyonumuz . . . v.s.
gibi konular‟la ilgilendiğini, izlediğimden . . .
Ve... tüm bu konularda...
30
“Zafere UlaĢmak Ġçin... Yarın Çok Geç Olabilir!”
“Kararınızı, Hemen ve ġimdi Vermelisiniz” dendiğinden .....
Acaba! Benim için “Gün”... “Bugün”müydü ? (20. 07. 2007)
diye düĢündüm! .............................. (2007/2007) (1/1) (1.GÜN)
Çünkü, “S ı r” (The Secret - Rhonda Byrne) böyle diyordu...
Ġstemek... Ġnanmak... ve BaĢlamak...
“DüĢün ve Zengin Ol” da, (Napoleon Hill) bunlara,
“13 BaĢlık Detay” daha ilave ediyordu...
Ve... Stefano D‟Anna‟nın “Tanrılar Okulu” gibi...
Çoğu, türkçe‟ye çeviri olan birçok benzer, yayınlar‟da da hep
aynı tür konular iĢleniyor ve olağanüstü rağbet görüyordu...
Pazar Büyüktü...
Ve de... Ġnsanlar bu konularla yakından ilgileniyorlardı...
(Kimler? Derseniz. Genellikle, tuzları kuru ve ayağı ile yorganı
arasında, fazla mesafe bulunmayanlar, diyebiliriz...)
N E D E N ? . . .
K E N D Ġ S Ġ N E V E Ç E V R E S Ġ N E . . .
D A H A M U T L U B Ġ R G E L E C E K Ġ Ç Ġ N ! . .
31
ġu anda, bu konular‟la ilgilenen, uzman olan veya olmayan
insanlara “Mutlu Olmak” nedir? diye sorsanız, Size sayısız tarif
verebilirler. “Mutlu olmak... sevmektir... sevilmektir... birlikte
olmaktır... maddi manevi hayattan zevk almaktır... baĢarmaktır...
amaca ulaĢmaktır... gol atmaktır...” gibi tanımlar baĢta olmak
üzere... hepsi de doğrudur. (En azından, kendilerine göre...)
Ama, hemen hemen hiç bir tarif‟in, “Ömürboyu” garantisi
kesinlikle yoktur.
Ancak, ben; Siz‟e, bundan sonraki yaĢamınızda, ömürboyu
garantili, mutlu olmanız için, bir formül verebilirim....
Hemde, daha kitabın baĢında...
***************************************************
NÜFUS KAYDINIZI, MUT‟A NAKLETTĠRĠN . . .
VEEE . . . AĠLE‟CE “ÖMÜR BOYU MUTLU” OLUN!..
***************************************************
Bu formül, danıĢmanlığını yaptığım bir Ģirket‟in “Eğitim
Seminerleri” için Anadolu‟daki Bölge ve SatıĢ Müdürlüklerini
ziyaretlerim sırasında, Konya‟dan Mersin‟e giderken, sabaha
karĢı Mut‟tan geçerken aklıma gelmiĢ ve çok hoĢuma gitmiĢti.
Bunu mutlaka bir yerler‟de kullanmalıyım diye çeĢitli planlar
yaparken, acaba daha önce her hangi bir Ģekilde kullanıldıysa,
“Hiç de hoĢ olmaz!” diye düĢündüm . . .
Ancak, Mut Belediyesi‟nin internet sitesi‟nde de “Mut‟lu
olmanız için, Mut‟ta doğmanız gerekmez!” sloganı‟nı görünce
içim rahatladı. (Mut; Ġçel - Mersin‟e bağlı, 40.000 nüfuslu, çok
hoĢ ve görülmeye değer bir Ġlçe‟miz...)
32
Ayrıca, geçtiğimiz Haziran ayında katıldığım, bir Uluslararası
KuruluĢun, Antalya‟da ki eğitim ve liderlik seminerleri‟nde;
program akıĢı içinde, tam yeri geldiğinde, kendisi‟ninde haberi
olmadan, eğitimi yöneten değerli dostum Prof.Dr.Turgay
Biçer‟den izin alarak, salon‟a bu formülü sorup, cevap
alamayınca da, yaptığım açıklama‟nın coĢkuyla alkıĢlanması
ve aynı seminer‟de bulunan, eski Ġ.Ü. ĠĢletme Fakültesi
Dekanı, yine çok değerli dostum Prof.Dr. Hayri Ülgen‟in
“Bunu mutlaka, bizde kullanalım!” demesi, beni son derece
“mutlu” etti...
Birkaç gün sonra, Cumhuriyet Gazetesi - Hafta Sonu
ilavesinde, “KiĢisel GeliĢim Uzmanı” Sayın Mümin Sekman
ile yapılan “Çekim Yasası, Bu Ülke‟de Çekmez...” baĢlıklı
“Röportaj”da; yukarıda bahsettiğim yayınlarla ilgili aynı
konulardan bahsediliyor ve çok doğru bir tespitle; “Gerçek
KiĢisel GeliĢimciler”, “KiĢisel GeliĢimciyim Diye Geçinenler”
ve “KiĢisel GeliĢim Üzerinden Geçinenler”, üzerinde
duruluyordu.
Bu statülere, Sayın Sekman‟ın ve sizlerin müsadesiyle, bir ilave
daha yapmak gerektiğine inanıyorum. “Kendini KiĢisel GeliĢim
Uzmanı Zannedenler”...
Yani, yurt içinde veya hele hele yurtdıĢında herhangi bir
Ģekilde katıldıkları seminerler‟den sonra, anında bu iĢin uzmanı
sıfatıyla ve tamamen iyi, ama fazla iyi niyetle... “Bu iĢlerden
haksız çıkar sağlamak isteyenlere... çanak anten reklam olsun”
diye... tam bir koç edasıyla, saf saf, sağda solda fikir beyan
edenler...
Yine aynı tarihlerde Pazar ilavesinde... Volkan Aran‟ın, Prof.
Dr. Melek Göregenli ve Prof. Dr. Barry Beyerstein ile yaptığı
33
“Pozitif Enerji ve Dünyanın Adaleti” baĢlıklı “SöyleĢi”yi
okuyunca, bu düĢüncelerim daha da kuvvetlendi.
Röportaj‟da Ģöyle deniyordu...
***************************************************
Mutlu ve savaĢsız bir dünya hayali gözden uzaklaĢtıkça kiĢisel
geliĢim öğretileri mutluluk için yeni bir yol müjdeliyor...
“BaĢınıza ne gelirse gelsin, içsel yolculuğunuzla mutluluğu
yakalayabilir, pozitif enerjiyle evrenin ruhunu istekleriniz
doğrultusunda yönlendirebilirsiniz.”
Hele bir de, atıl beyninizi gerçek kapasitesiyle bu yolda
kullanırsanız, baĢarılı olmak ya da zenginliğe ulaĢmak hiç de zor
değil!
Amerika‟da 1970 ler de hızlanan pozitif enerji akımı, ülkemizde
de önce çeviri eserler, ardından fazlaca alıntı ve intihal (çalıntı)
kokan kitaplar ve de bilimselmiĢ gibi sunulan mistik terapilerle
dolu, yeni bir ekonomi yarattı.
Bugün çok satan kitaplar listesinde her zaman 3 - 4 kitapla yer
alan bireysel geliĢim külliyatı ve büyük Ģehirlerde gitgide
yaygınlaĢan çeĢitli mutluluk ve rahatlama terapileri, binlerce
insan için, dar zamanda kolay bir “aydınlanma ve çıkıĢ” yolu
olarak görülüyor.
Peki... tüm bu, pozitif enerji ve beyin gücü ile mutluluğun,
zenginlik öykülerinde... gerçekten payı var mı?
Yoksa bunların tamamı, çağdaĢ insanın kendisiyle ilgili
memnuniyetsizliklerinden kaynaklanan, inançların bir sömürüsü
mü? Ģeklindeki sorumuzu...
34
“ġüphesiz pek çok kiĢisel geliĢim kitabı, bir çok laf kalabalığı
içinde, kiĢinin zamanını nasıl organize edeceği, dikkatini ve
motivasyonunu nasıl geliĢtireceği ve kiĢiler arası iliĢkileri nasıl
güçlendireceği gibi yararlı bilgiler ve akl‟ı selim tavsiyeler de
içeriyor.” diye yanıtlayan Prof. Beyerstein...
“Ama bu kitapların çoğundaki problem, iddiaların fazla abartılı
oluĢu ve bunları desteklemek için, gizemli Ģeyleri ve bilimi
andıran sahteliği kutsaması...”
diye de görüĢlerini dile getiriyor.
ġimdilik bu plan, pozitif enerjiyle kiĢisel geliĢim meraklıları için
iĢliyor ve sonuçta bu pozitif enerjiden en çok istifade edenler de
yurtiçinde ve yurt dıĢında katıldıkları eğitim programlarıyla,
terapi tekniklerini uygulamaya baĢlayan eğitmenler ve çoğu
intihale dayalı, on‟larca yayını birkaç yıla sığdırabilen yazarlar
gibi görünüyor.
Pozitif enerji... böylelikle olumsuz geliĢmelerin, savaĢların ve
yoksulluğun silinemediği dünyamızı sarıyor... ve geride sıkıntı
ve ızdırap çeken mağdurların Ģikayetini dinleyecek pek kimse
bırakmıyor...
***************************************************
Bir çok konuda olduğu gibi,
bu konuda da maalesef “Gerçek” buydu!
Bu noktalarda da, hümanist bir yaklaĢımla...
Bazı problemlere ve sıkıntılara, çözüm önerileri gerekiyordu...
VE . . . (*)
VĠZYON TASARIMCILARI !.. BU NOKTA‟DA DOĞDU.
35
Mutlu olma hali… “mut” kökünden türemiĢtir…
Mut; “özlemlerin... eksiksiz ve sürekli olarak yerine
gelmesinden duyulan kıvanç” anlamına gelmekte… (TDK)
(*)Yaratıcılık... Vizyon... Tasarım...
Yaratıcılık... klasik tanımıyla... birbiriyle ilgisi ve iliĢkisi...
olmayan Ģeyler arasında bir bağ kurarak... yeni tasarımlar
ortaya çıkarmak... Ve de onları hayata geçirmektir.
“Hayatımızın kullanma kılavuzu”na katkıda bulunabilmek
için de, “Son kullanma tarihi”mize kadar... topluma yararlı
olabilecek güzel projeler tasarlamamız... Ve de onları belirli
stratejik planlamalar‟la, hayata geçirmemiz gerektiğine...
inanmaktayım.
“Vizyon Tasarımcıları” tabiri ile de...
Sosyal Sorumluluk Projelerindeki, Proje Liderleri‟ni...
Ve Proje Koordinatörleri‟ni... kastetmek istiyorum...
Lütfen, derin ve engin bilgilere sahip bazı kiĢiler, yoğun
çabalar sarfederek, baĢkaca bir anlam çıkartmaya zahmet
etmesinler...
36
YAġAM KALĠTESĠ VE YAġAM ÇĠZGĠSĠ !
“YaĢam Kalitesi” muhakkak ki, çok göreceli bir kavram...
Toplumlara, inançlara, ırklara ve devletlere göre değiĢkenlikler
gösterebiliyor...
Ancak ne olursa olsun, hem bireysel hem de toplumsal olarak
yaĢam kalitemizi artırmanın temelinde yatan ögeler, “daha iyiye
ulaĢmak için... düĢünmek, arzu etmek, planlamak ve yapmak”
Ģeklinde sıralanabilir. Bu nedenle, kiĢisel ve toplumsal yaĢam
kalitemiz için ilk yapmamız gerekenler, tüm bu tür düĢüncelerin
önünü açmak, beğendiklerimizi desteklemek... ve beğenmesek
dahi... ayakları yere basan projeler‟e... rekabet kuralları içinde
saygı duymak ve de elimizden geldiğince köstek olmamaktır...
Ama köstek olmakta, bazılarımızın üstüne yoktur ya... Neyse!..
Bu kitap‟la amacım, daha önce de bahsettiğim gibi, kiĢisel ve
kurumsal geliĢim konuları‟nı derinlemesine incelemek ve de
yaĢam koçluğu v.s. filan... yapmak değil.
Zaten, elinizi sallasanız! . . . . . . .
ĠĢini doğru yapanları, bir kenara koyarak belirtmek gerekirse;
ortalık... koç‟tan, danıĢman‟dan ve de uzman‟dan geçilmiyor...
Hele hele artık, istenilen her türlü; bilgiye... araĢtırmalara...
raporlara... istatistiklere... “kitaplar veya ansiklopediler” yerine
“Google‟lopedi”den ulaĢmanın mümkün olduğu günümüzde!..
37
Özellikle... YaĢam, Kurum, Lider, Yönetici, AB destekli Kobi,
Marka, Kariyer, Eğitim, Ekip, ĠletiĢim, Network, Siyasetçi,
Oyuncu, Ġmaj, Sanatçı, AlıĢveriĢ, ĠliĢki...(?) ve son olarak‟ta
Doğum Koçu / Koçluğu... gibi konularda, o kadar çok birbirine
benzer... yazı, makale, baĢarı öyküleri ile eleĢtri v.s. var ki...
Bir de bunlar, yabancı örnekler‟den yararlanıp (Tabii yabancı
kaynaklar söz konusu olunca, Ülkemiz‟de akan sular duruyor.)
genellikle kriz dönemlerinde özellikle Ģirketlere yönelik, laf
ola... beri gele... “Platform, Birlik, Akademi, Enstitü...” ek‟li
web siteleri ve “Tatlı Su Sertifikalı... Eğitim Programları” ile
karĢımıza çıkmıyorlar mı!..
Bu arada çeĢitli Üniversitelerimiz, TOBB, Ticaret ve Sanayi
Odaları ve DTM nin katkılarıyla yapılan ve de belirli sponsorlar
tarafından desteklenen, daha ciddi organizasyonlar da, var tabii.
(Onlar, bu konu ve açılımların dıĢında… )
Neyse… kısaca, amacım; ülkemiz‟de toplumsal geliĢim ve
yaĢam kalitemizi yükseltmek için, bireysel olarak yaptıklarımız
ve yapabileceklerimiz ile birlikte, tüm bu konular da...
*)Sizler‟le, kiĢisel ve kurumsal geliĢim konuları‟ndaki, çeĢitli
öneri, görüĢ ve deneyimleri paylaĢmak...
*)Belirli bir yaĢ‟tan sonra daha sağlıklı bir yaĢam ve hayattan
kopmamak için, “Gönüllü Sosyal Sorumluluk” projelerine
dikkat çekmek... Ve sizlere, “direkt veya endirekt katılımcı
hizmet alternatifleri” sunmak...
*)Eğitim, sağlık ve sosyal sorumluluk... özellikle de, “Gönüllü
Sosyal Sorumluluk”... (Ġnsanların, çeĢitli nedenlerle biraraya
38
gelip... örgütlenerek, gerekli kurum ve kuruluĢlardan da destek
alarak, belirli bir plan dahilinde “Ġçinde yaĢadıkları toplumun
yaĢam kalitesini yükseltmek için”... aileleriyle, arkadaĢlarıyla ve
halkla birlikte... her türlü sosyal geliĢmeye, destekte bulunmak
sorumluluğudur.) konularındaki; önemli gözlem, araĢtırma,
çalıĢma ve uluslararası uygulamaları, sizlere aktarmak...
*)Hayatımız ve sosyal yaĢantımızdaki hedeflerimizle ilgili,
ortak akıl ve ortak heyecanla yola çıkarak... hem kiĢisel hem de
ekip olarak, karar alma aĢamasına gelmek...
*)Özellikle 2000 li yıllarda çok moda olmaya baĢlayan ve
trend‟leri yükselen... “KiĢisel GeliĢim”, “Misyon”, “Vizyon”,
“Stratejik Planlama”, “Ġnovasyon”, “Lojistik”, “Swot Analizi”,
“6 Sigma” ve “Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projeleri”... v.s.
gibi kavramları... “ulusal ve uluslararası projeler”le ilgili olarak,
olması gerektiği Ģekilde, sizlerle paylaĢmak...
*)Ve de, harekete geçme noktasından itibaren; Etki, Tepki ve
DavranıĢ tarzlarımızla... “Durum Analizleri” yaparak, ĠletiĢim
Sanatı‟nın detaylarından ve inceliklerinden de yararlanıp,
toplumumuz‟un daha mutlu bir geleceğe sahip olabilmesi için
üretilecek... hem gönüllü, hem de kurumsal sosyal sorumluluk
projelerine, katlıda bulunmaktır!..
Evet . . .
Hem kendimiz, hem de toplumumuz için, yaĢama kalite katmak;
düĢünceyle baĢlar, hayallerle geliĢir...(ama, çok fazla uçmadan),
tasarımlarla Ģekillenir, planlamalarla devam eder ve nokta nokta
hedefler‟le netleĢir.
Tabii bu tabloda... bizim duracağımız yer ile ekibimize liderlik
yapacağımız yerler... en önemli faktörleri oluĢturacaktır.
39
Daha sonra da, kiĢilere ve geliĢmelere göre olması gereken
mesafelerimizi, en az yanılgı payı ile belirleme özelliğimizi ön
plana çıkarıp, değerlerimizin ve gücümüzün de farkına vararak
yol almamız... “hem kiĢisel, hem de toplumsal problemlere”
çözüm üretme aĢamasında, en büyük yardımcımız olacaktır.
YaĢam çizgisini biliyor musunuz? Bilmiyor‟sanız önemli
değil... AĢağıdaki gibi düz bir çizgiyi, herhangi bir kağıda
çiziniz.
Çizgiyi, istediğiniz uzunlukta çizebilirsiniz. Ancak, fazla‟da
abartmaya gerek yok, tabii.
BaĢlangıç noktasına “Doğum”, son noktasına da ”Ölüm” diye
yazınız. Hayatınızın gerçeğini simgeleyen bu çizginin...
istediğiniz bir yerine‟de “Bugün”ü iĢaretleyiniz.
***************************************************
Doğum................................Bugün......................................Ölüm
!.....Öz GeçmiĢ.....Misyon........!........!......!Vizyon!......!......!.....!
***************************************************
Genellikle katıldığım eğitim çalıĢmalarında “Bugün” noktasını;
gençlerin sol‟a yakın, yaĢlıların sağ‟a doğru (ama sona yakın
değil, ortanın biraz sağına) ve kendini orta yaĢlı hissedenlerin de
orta‟lar da bir yerlere koyduğuna, çok Ģahit oldum.
Neticede “Bugün ile Ölüm” arasındaki mesafeyi ölçmek ve de
süre olarak ay... yıl... cinsinden belirlemek, (pek / hiç) mümkün
değil. Ama; eğer isterseniz, daha yararlı ve etkili bir yaĢam tarzı
için “DüĢünmek... Planlamak ve de geleceğimizi... elimizden
40
geldiğince... hem kendimiz, hem çevremiz, hem de toplumumuz
için... Tasarlamak” mümkün!
Tabii, yaĢama sekte vuracak, beklenmeyen kazalar hariç . . .
Sizlerle paylaĢmak istediğim‟de... Astroloji‟yi tenzih ederek
söylemek gerekirse... falcılık filan yapmadan, adım adım, aĢama
aĢama, burada gördüğünüz “Vizyon” bölümü!..
Bu bölümde muhakkak ki... yaĢınıza göre... okulunuzu bitirmek,
iĢ sahibi olmak, evlenmek, sağlıklı bir Ģekilde çocuklarınızı
yetiĢtirmek, kariyer yapmak, karizma sahibi olmak... v.s. gibi
öncelikli tercihleriniz olmasından mada; yemek... içmek...
gezmek . . . . . . . v.s. gibi kiĢisel beklentilerinizin de olması...
son derece doğaldır.
Özel tercihleriniz için, her Ģeyin gönlünüzce olmasını diliyorum.
Bu gün‟e kadar edindiğimiz deneyimler‟le birlikte ve gerekirse
çevremizden alacağımız destek‟le de, tüm makul dileklerinize...
zamanı geldiğinde ulaĢacağınıza... tüm kalbimle inanıyorum.
Zaten, geçmiĢinizi değerlendirerek, bugününüzü özümseyerek,
yarınlarınızı planlarsanız, baĢarısız olma Ģansınız da, pek yok.
Ama, bizim için önemli olan; bugün‟den sonraki yaĢamımızda...
kendimizle birlikte, çevrenizdeki insanlar ve toplum için de bir
Ģeyler düĢünmemiz...
Aklımız... sağlığımız... gücümüz... ve imkanlarımız... yerinde
iken, bundan sonraki hayatımızda, onlar için de bir Ģeyler
yapmamız ve yaĢama kalite katmamızdır.
YaĢamımız, sağlığımız, sevdiklerimiz ve elde ettiğimiz statüler,
muhakkak ki en değerli varlıklarımız... Ancak, çoğu zaman
41
bunların farkında olamıyoruz ve kaybedince değerlerini daha iyi
anlıyoruz.
Bu nedenle; eğer orta yaĢlarda olduğunuzu hissediyor, iyi ve
belirli bir olgunluğa ulaĢtığınızı düĢünüyorsanız, hayat tarzınız
nedeniyle maddi ve manevi açıdan istisnai durumlar olsa bile...
“ĠĢ ve sosyal hayatınızla ilgili taĢıdığınız sorumluluklar,
kariyerinizin sizden devamlı olarak enerji ve zaman talep
etmesi, ailenizi ve hayat standartlarınızı koruma çabalarınız,
çocuklarınızın sürekli geliĢiyor ve değiĢiyor olması, hayatınızın
ortasında son derece yüksek bir hız ve tempoyla ilerlerken,
birden “Bugün”e nokta koyup, bugüne kadar ki ve bundan
sonra ki yaĢamınızı gözden geçirme süreci, pek kolay değil...”
Bunu biliyorum!...
Ama, Siz de Ģunu çok iyi bilin ki, bu süreç bundan sonraki
hayatınızda iĢiniz, aileniz ve sosyal yaĢantınız açısından, sizin
için çok önemli!.. Bunun içinde, “Kendinize ve Çevrenize
Zaman Ayırın!” diyorum.
Bunu yapamayan bazı üst düzey yönetici‟ler için...
Bazı “Yönetim DanıĢmanları”, ne kadar acı da olsa “orta yaĢta
kalp krizi geçirmenin, bir lütuf olduğu”nu söylüyor.
Çünkü bu tür kalp krizlerinde; bu insanlar, her taraflarına ince
hortumlar ve kablolar bağlı olarak yatakta yatarken bir takım
muhasebelere giriyorlar ve...
*YaĢamımdaki en önemli insanlara, yani hayatımdan,
sağlığımdan, gerçekten endiĢe duyanlara... aileme, dostlarıma
ve çevreme yeterince vakit ayırabiliyormuyum?
42
*YaĢamak istediğim hayat bu mu?
*Tüm bunlara değer mi?
*Bundan sonra neleri yapmalı, neleri yapmamalıyım?
gibi sorulara, cevap arıyorlar...
Bunun sonucunda da, iyileĢtikten sonra aldıkları doğru
kararlarla, daha önce seçtikleri hayat tarzının kurbanı olmamayı
baĢarabiliyorlar...
Ġnsanların istek ve arzuları konusunda... doyum noktalarına
gelmelerini beklemek... dünyanın sonu olurdu... her halde...
ĠĢ hayatı dıĢındaysanız veya iĢ hayatınınızla birlikte kiĢisel
geliĢiminize, sosyal aktivitelere ve çevrenize zaman
ayırabiliyorsanız....zaten mesele yok!..
Dün... Bugün... Yarın...
Ve Gün... BUGÜN!
Aman dikkat...
“Dün ile Bugün arasında kavga çıkarırsak,
Yarın‟ları kaybedebiliriz.”
Kitabın sonu‟nu ve öz‟ünü merak ediyorsanız . . .
******************************************
Lütfen 43. 44. 45. sayfaları okumadan 52. sayfaya geçiniz !..
***************************************************
43
Her yaĢamın sonu, ”Ölüm” olduğuna göre... güzel bir
Vizyon‟un sonu da, güzel bir “Ölüm”dür... Sakın! ġaĢırmayın.
Siz, elinizden geleni yapın. Mutlaka, ölüm‟ünüz istediğiniz gibi,
çok güzel olacaktır... Cenaze Töreni‟nize, yüzlerce kiĢinin;
bayraklarla, alkıĢlarla ve gözyaĢlarıyla katıldığını düĢünün...
Ve... her yıl buna benzer kalabalığın, kabrinizin baĢında
toplandığını ve de Siz‟i çok güzel sözler‟le andıklarını...
Umarım, bunun herkez için çok da kolay birĢey olduğunu
zannetmiyorsunuzdur... Tabii, Tanrı‟nın da buna mutlaka izin
vermesi... ġart!
ġu sıralarda; hastanelerde, dializ makineleri‟nde, organ ve kan
nakillerinde, kadın sığınma evlerinde, ceza ve tutukevlerinde,
mülteci kamplarında, icra dairelerinde, mahkemelerde, çeĢitli
dertlerine çare arayan... aile, iĢ ve sosyal yaĢantılarında,
problemlerine destek ve çözüm bulmaya çalıĢan insanlar‟la
birlikte... özellikle; Doğu ve Güneydoğu‟dan asker yolu
gözleyen... eĢ‟leri, çocukları, anne ve babaları bir düĢünün!...
Dünya‟da; çeĢitli hastalıklarla, kazalarla, tabii afetlerle, anlamsız
savaĢlarla, sömürüyle, terörle, töre cinayetleriyle, yoksulluk ve
çaresizlik içinde hayatlarını kaybeden... veya ensest iliĢkilere
maruz kalıp ses çıkartamayan, ayrıca aile içi Ģiddetle sapıkca ve
kalleĢce öldürülen milyonlarca “Ġnsan”ı her zaman hatırlamamız
gerektiğini düĢünüyorum...
Onlar‟da , dünya‟ya gelmek için zorla dilekçe vermemiĢlerdi.
Böyle bir imkanları olsaydı, herhalde; Ġngiltere Kraliçesi‟nin,
Ġspanya Kralı‟nın veya çok ünlü ailelerin mensubu olarak
dünya‟ya gelmek isterlerdi... Ama, o kralların, kraliçelerin ve o
ünlü ailelerin‟de kendilerine göre, kimbilir ne büyük problemleri
44
vardır? diye, düĢünmemek‟de olmaz...
Ayrıca; Ģu anda türlü fiziksel ve zihinsel engellerine rağmen
yaĢam mücadelesi veren... Çoçuk Esirgeme Kurumlarında,
DüĢkünler Yurtları‟nda hayatlarına devam eden çocuklarımız
ve yaĢlılarımız‟la... çeĢitli nedenlerle hayata küsen, toplum
tarafından çeĢitli önyargılarla dıĢlanan... Ve de hayatlarına son
veren Ġnsan‟ları da... Hiç unutmamak gerek! Dünyaya gelen
her canlı ne kadar masumsa, onlarda doğduklarında öyleydi...
Muhakkak ki...Yargıya müdahale gibi bir tutum, düĢünülemez
ve kabul edilemez ama...
Deniz Feneri‟nin... Puslu ıĢıkları arasında...
Son yıllar da “Ünlü Türk Destanı” olarak tarihteki yerini alacağı
tahmin edilen... ucu bucağı belirsiz... makul bir süre‟de “Yargı,
Yargıya Bırakılamaz” denilerek... yaklaĢık bir buçuk yıl‟da
yazılabilen... 3.500 - 5.000 sayfalık... Susurluk‟ta ki bir kaza ile
ortaya çıkmaya baĢlayan ve de “Ergenekon” kapsamında dalga
dalga devam eden... iddianameler, öncesinde ve sonrasında ki...
Uzun soruĢturmalar sırasında, ciddi ve çeĢitli sıkıntılara maruz
kalan... Gazetecilerimizi, Yazarlarımızı, Bilim Ġnsanlarımızı,
Hukukçularımızı, Öğretim Üyelerimizi, Kamu Görevlilerimizi,
ve Dernek BaĢkanlarımızı (Özel bir simge... Sosyal Sorumluluk
simgesi... ÇağdaĢ YaĢamı Destekleme Derneği BaĢkanı Sayın
Prof. Dr. Sayın Türkan Saylan baĢta olmak üzere...) ve de
soruĢturma sırasında hayatını kaybeden Sayın Kuddisi Okkır...
gibi vatandaĢlarımızı...
Ayrıca, aynen çeĢitli faili meçhul cinayetler‟le kaybettiğimiz...
Abdi Ġpekçi, Mustafa Aksoy, Bahriye Üçok, Çetin Emeç, Uğur
45
Mumcu, Ahmet Taner KıĢlalı, Necip Hablemitoğlu, Gaffar
Okkan gibi aydınlarımızı ve tüm Ģehitlerimizi de, her zaman
saygıyla ve sevgiyle hatırlamamız gerekiyor diye, düĢünmeden
edemiyorum!..
Son zamanlarda, ülkemizin çeĢitli yerlerinde... özellikle doğu ve
güneydoğu‟da yaĢayan insanlarımızın çektikleri sıkıntılarla ilgili
öyle güzel eserler ortaya konmaya baĢladı ki...
Onları da elinizden geldiğince, izlemenizi tavsiye ediyorum...
ÇağdaĢ YaĢamı Destekleme Derneği Genel BaĢkanı, Saygıdeğer
Prof. Dr. Türkan Saylan‟ı 19.05.2009 da kaybettik... Kendisini
bir kez daha... saygıyla, sevgiyle ve rahmetle anıyorum!..
Ve... M.Ö. 9.Yüzyılda Xsantius„un ünlü yazıt‟ındaki, son
sözlerini Siz‟lerle... bir kez daha paylaĢmak istiyorum...
“Hatırlarmısın doğduğun zamanları? Sen ağlarken,
çevrendeki herkez, sevinçle gülümsüyordu... Öyle bir
“Ömür” geçir‟ki, herkez ağlasın, sen öldüğünde... Ve sen,
mutluluk‟la gülümse!..”
“Unutma ki…
Tüm pisliğine ve kalleĢliğine rağmen, yaĢamak güzeldir”. . .
46
DAHA MUTLU
BĠR GELECEK ĠÇĠN...
47
***************************************************
Bu arada, kitap yazımı‟mın sonlarına doğru (Temmuz 2009)
inceleme fırsatı bulabildiğim...
Ve de web sitelerinde belirtilen açıklamalar‟la...
Özellikle gençler‟e ve geleceğe yönelik, teknoloji ve kariyer
planlamaları nedeniyle, BahçeĢehir ve Yeditepe Üniversiteleri
tarafından da desteklenen...
Öncelikle gelecekteki iĢ yaĢamı ve sosyal hayat ile, sosyal ve
pozitif bilimlerdeki bütün disiplinlerin ve teknolojinin, insanlığı
ne kadar etkileyeceği ve de nasıl yön vereceği ile ilgili olarak,
görüĢleri paylaĢmak, yöntemlerin geliĢtirilmesini sağlamak ve
geleceğe yönelik çalıĢmaların kamuoyu tarafından anlaĢılmasını
ortaya koymak, amacı ile kurulan…
Geleceği inceleyen veya planlayan kurumlar ve kiĢiler ile
“Türkiye” içinde ve dıĢında, yabancı ülkeler ve uluslararası
kurumlar arasında iĢbirliğine yönelik çabalarda bulunmak,
hedefini taĢıyan…
Ve de aynı zamanda uluslararası bir kuruluĢ olan World Future
Society “Dünya Fütüristler Birliği” ile iĢbirliği içinde olan…
“Tüm Fütüristler Derneği” ni de kutluyor ve çalıĢmalarında
baĢarılar diliyorum!..
Fütüristler... en basit Ģekliyle, “gelecek senaryoları üzerine
düĢünen ve geleceğe dair öngörüler‟de bulunan kiĢiler” olarak
nitelendiriliyor…
ĠĢ ve sosyal yaĢam için “olumlu gelecek tasarımı”na, “fütürizm”
ve bu tür bakıĢ açısını benimseyenlere de “fütürist” deniyor.
48
(Future… Ġngilizce‟de “gelecek” anlamında…)
Fütürist olmak için, özel eğitim almak gerekmiyor…
Gelecek için bol bol hayaller kurmak, senaryolar yaratmak ve o
senaryoları gerçekleĢtirme çabasında olmak, Ve de kendine
“Fütürist” demek yetiyor!..
Onlar, aramızdalar ! . . Bioteknolojiden… yönetim bilimine,
sağlıktan… organik tarıma, gıdadan… giyilebilir teknolojiye,
her Ģey için geleceği planlamaya çalıĢıyorlar.
1975‟de… gelecekteki dünya, teknolojik geliĢmeler ve yaĢamla
ilgili olarak “Venüs Projesi”ni ortaya koyan (2008 de 2009 da…
Zeitgeist I. - II. “Zamanın Ruhu” belgeselleriyle halen tartıĢılan)
ve 2001 yılında ABD deki Uluslararası Lions Konvasiyonu‟nda,
85 yaĢında iken tanıma fırsatı bulduğum, ünlü fütürist‟lerden
Jacque Fresco‟nun da aralarında bulunduğu, dünya‟nın bir çok
ülkesinden, yaklaĢık 20 - 25.000 kiĢiler!..
E - Posta‟lar, dergiler ve kitaplar, araĢtırmalar ve bültenler ile
bildikleri her Ģeyi paylaĢıyorlar. ÇeĢitli toplantılar, seminerler,
fütürist zirveler (21.11.2008) ve konferanlar, düzenliyorlar…
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
Ayrıca, uzun yıllardan bu yana… eski Devlet Bakanlarımızdan
Sayın Tınaz Titiz‟in önderliğinde geliĢim konusunda çok güzel
çalıĢmalar sürdüren “Beyaz Nokta GeliĢim Vakfı” da yine aynı
tarihlerde (21.11.2008) “1. GeliĢim Kongresi”ni düzenledi.
Böyle güzel ve yararlı çalıĢmalar, çakıĢmasa… çok daha yararlı
olur diye düĢünüyorum. Ama, neyse…
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
49
Onlara tekrar kolay gelsin diyerek… Bu kitabı okuyan insanlar
nedeniyle… üye sayılarının daha da artacağından dolayı, çok
mutlu olacaklarına inanıyorum…
Ancak “Daha Mutlu Bir Gelecek Ġçin”, yeni yeni kurulacak…
daha değiĢik tarzlar‟daki; Dernek, Birlik, Platform v.s. sayısının
artmasından dolayı da, endiĢe etmemelerini diliyorum…
***************************************************
“Daha Mutlu Bir Gelecek Ġçin, Sevgiyle Hizmet Ediyoruz.”
2001 - 2002 Uluslararası Lions Kulüpleri Genel Yönetmeni
iken kullandığımız, o r j i n a l “Dönem Sloganımız” dır!..
***************************************************
Evet… Değerli Dostlarım,
“Gelecek‟te, bir gün gelecek!..” özdeyiĢiyle, çeĢitli yerlerde;
genellikle yakın zamanlar da ve özellikle “Gelecek”le ilgili…
Geleceği, hayal etmek…
Geleceği, düĢünmek…
Geleceği, hissetmek…
Geleceği, tasarlamak…
Geleceği, planlamak…
Geleceği, yönlendirmek…
50
Geleceği, yeniden yaratmak…
Geleceği, yaĢamak ve yaĢatmak…
v.s. gibi bir çok yazı, makale ve kitap okumuĢsunuzdur.
Bazı abartılı ve uçuk tercümeler bir tarafa, mantık çerçevesinde
yazılanlar, aslında içerik açısından çok farklı değiller…
Neden olsunlar ki!..
“Aklın yolu bir”… öyle değil mi?
Önemli olan… tüm bu konularda ahkam kesmek yerine…
Toplumun; bilgisine, deneyimlerine, liderliğine ihtiyaç duyduğu,
belirli bir alt yapıya ve çevreye sahip “Ġnsan”ları ikna etmek ve
de onları harekete geçirmektir… diye düĢünüyorum.
Bu nedenle, “YaĢam Kalitesi ve Vizyon Stratejileri” eğitim
seminerleri ve konferans notlarımdan derlediğim, bu kitapta
da çok çok farklı Ģeylerin ve tezlerin karĢınıza çıkacağını
pek zannetmeyin…
Ama… Ģunu garanti edebilirim ki,
Aklınıza takılabilecek her Ģeyin cevabını ve çözüm yollarını
bulacak… Ve de hem kendi yaĢamınıza, hem de toplumsal
yaĢama… daha güzel bir anlam, katabileceksiniz…
51
. . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
(Okudunuz!.. değil mi?... Peki ya... Noktaları?)
52
HAYATIMIZIN MĠSYONU !
YaĢamımızın her aĢamasında ve bundan sonraki bölümlerinde,
hem kendimiz hem de toplumuz için daha yararlı iĢlevler
üstlenmek ve birĢeyler yapmak adına “Vizyon”umuzu
belirlerken, çıkıĢ noktamız muhakkak‟ki “Misyon”umuz
olacaktır.
Onun içinde, bugün‟e bakmak ve doğum‟umuz ile bugün
arasındaki öz geçmiĢimizi, elde ettiğimiz maddi ve manevi
değerlerimizi, dikkate almak zorundayız.
Sonra da hedeflerimizi, yani vizyon‟umuzu veya vizyon‟larımızı
belirleme aĢamalarına geçmemiz gerekiyor.
53
Bu bölümde, Ali Rıza DEĞER olarak;
biraz detaylı özgeçmiĢ‟imi Siz‟lere aktarmak istiyorum.
1955 Ġstanbul Doğumlu, Evli ve 1 Çocuk Babasıyım.
Öğrenim‟imi KabataĢ Erkek Lisesinden sonra Ġ.T.Ġ.A. ġiĢli
Yüksek Okulu... Siyasal Bilgiler Fakültesi ve T.C. Marmara
Üniversitesi... Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi... Maliye
Bölümlerinde sürdürdüm.
ÇalıĢma hayatıma, 1973 yılında Reklamcılık ve Halkla ĠliĢkiler
sektörlerinde baĢlayıp, 1977 yılından itibaren kendi Ģirketim‟de;
30 yıl süreyle ükemizin, sektörlerinde önde gelen “Marka”ları
için gerçekleĢtirdiğim çok çeĢitli hizmetler‟le devam ettim.
(Ajans ArdaĢ Reklamcılık ve Organizasyon Limited ġirketi)
Halen; iki Ģirketler grubunda... Eğitmenlik, DanıĢmanlık ve
Genel Koordinatör‟lük hizmetleri‟yle birlikte, 2006 yılından bu
yana... Kadıköy Belediyesi (Kasdav - KasdaĢ) 19 Mayıs Kültür
Merkezi‟nde... M.E.B. Sertifika Destekli... “YaĢam Kalitesi ve
Vizyon Stratejileri” Eğitmenliği, görevlerini sürdürmekteyim.
Üyesi olduğum Dernek ve Vakıflar;
*Marmara Yelken Kulübü (Yönetim ve Denetleme Kurulu)
*Sporturist Su Sporları (Yönetim Kurulu)
*Caddebostan Balıkadamlar Kulübü
*Feneryolu Tenis Kulübü (BaĢhakem ve Turnuva Direktörü)
*Veteran Tenisciler Birliği
*TED Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü
*Trafik Mağdurları YardımlaĢma ve DayanıĢma Derneği
*Erenköy Lions Kulübü (BaĢkan)
*Ethemefendi Lions Kulübü (Onursal Üye)
54
*Sahrayıcedid Lions Kulübü (Onursal Üye)
*Türk Lions Beceri Kazandırma Vakfı (BaĢkan Yardımcısı)
*Lions Ġstanbul Anadolu Yakası Sosyal Hizmet Vakfı (BaĢkan)
*Uluslararası Lions 118.Y Federasyonu (Genel Yönetmen)
*Uluslararası Lions Kulüpleri Birliği MD.118 Konfederasyonu
Sivil Toplum KuruluĢları ve çeĢitli kurumsal geliĢmeler ile
ilgili aldığım, uzmanlık eğitimleri... Ve yaptığım çalıĢmalar;
*ISO 9001-2000 Toplam Kalite Yönetimi...
*Liderlik, Motivasyon ve Lojistik Ekip ÇalıĢması...
*Ġnovasyon, Misyon ve Vizyon Eğitimi...
*Kobi‟ler ve KurumlaĢma... (KurumsallaĢma... Değil)
*Kurumsal Yönetim, Ġç Denetim ve Performans...
*6 Sigma, Yalın 6 Sigma, Kaizen...
*Ar - Ge, Zaman, Risk, Kaos ve Kriz Yönetimi...
*Network Marketing, Permission Marketing ve Womm...
*YaĢam Kalitesi ve Özel ĠletiĢim Stratejileri...
*Kosgeb KiĢisel ve Kurumsal GeliĢim ÇalıĢmaları...
*Kobinet Takım ÇalıĢması ve Mentor Eğitimi...
*A. B. Sivil Toplum GeliĢtirme ÇalıĢmaları ve Eğitimleri...
*Lions Akademisi BaĢkanlığı... (LefkoĢa... Girne... Magusa)
*Eğitmenlerin Eğitimi ve “Genel Yönetmenlik”...
(Düsseldorf... Chicago... Indianapolis... Newyork...)
Ayrıca; yaptığım çalıĢmalardan dolayı, yurt içinde ve yurt
dıĢında aldığım, ulusal ve uluslararası ödüller de, yaĢantımın en
güzel anılarıdır... Hepsi için teĢekkürler...
VE . . . BUGÜN.
“Bugün, bundan sonraki yaĢantımızın ilk günüdür.”
Ve de... Önemli olan BUNDAN SONRASI . . .
55
DUR VE DÜġÜN !
Evet... hem kiĢisel hem de toplumsal olarak daha mutlu bir
gelecek için, üstlendiğimiz misyonla... vizyonumuza doğru...
harekete geçmemiz gerekiyor...
Ancak... mutluluk, armut‟a benzemez!.. PiĢmez!.. Beklemekle
de, ağzımıza düĢmez!.. Mutluluk bir zihinsel doyumdur. KiĢiden
kiĢiye göre de değiĢir...
DıĢardan baktığımızda... aynı çapta görülen... pozitif yaĢam
değiĢiklikleri ve geliĢmeleri... bazı insanları çok fazla mutlu
ederken, bazılarını çok da fazla etkilemiyor, değil mi?
Ancak ne olursa olsun, herkezin kendine göre mutlu olma hakkı,
mutlaka vardır ve mutluluk her zaman peĢinde koĢulmaya değer.
Siz, sosyal açıdan da... mutlu olmayı bilenlerdensiniz!..
Yoksa, bu kitabı okuyor olmazdınız...
Mutluluğun, bir gün gelip kendilerini bulacağını bekleyenler ve
bunu arzu edenler, beklemeye devam edebilirler.
Bundan sonraki yaĢamınıza biraz farklılık katmak, sıradıĢı ve
baĢarılı olmak için, David Gerrold‟un “DüĢ + Zaman = Gerçek”
konferansında belirttiği ipuçlarını da, göz önüne alarak ...
56
***************************************************
*Bir vizyonunuz olsun. Hedeflerinizi gerçekleĢtirdiğiniz de nasıl
bir sonuca ulaĢacaksınız? Gerçek, net ve açık bir Vizyon‟a
ihtiyacınız var.
*Hedefleriniz ya makuldür, ya da saçmadır. Kimilerine göre
sizin hedefleriniz saçma olabilir. Ama baĢkalarına göre saçma
da olsa, sizin için mantıklı açıklamaları olmalıdır. Bir hedefiniz
varsa, aynı zamanda risk alıyorsunuz demektir.
*Riskleri almaya hazırlıklı olun. BaĢarıya ulaĢmak için
baĢarısızlık riskini de göze alın.
*Niyetlerinizi açıklayın, çevrenizdekilere net bir Ģekilde anlatın
ve kendinize bir destek grubu oluĢturun.
*Eğer niyetlerinizi etrafınıza söylerseniz, evren size desteklerini
verir... Buna inanın!.. Ġnsanlara anlatın, araĢtırma yapın.
Göreceksiniz, siz araĢtırma yapıp insanlarla konuĢmaya
baĢladıkca, onlarda size destek vermeye baĢlayacaklardır.
*Bir noktadan diğerine gitmek için, iyi bir planınız olsun.
*Birçok insan, yapmak istediği değil, yapmak zorunda olduğu
Ģeyleri yapar. Hayatta ne yapmak isterseniz, heyecan verici
olduğuna emin olun.
*Çoğumuz, ekipleri yönetiyoruz. Onlara çoğunlukla yalnızca iĢ
veriyoruz. Oysa onlara hedef‟te vermeliyiz. Herkez ne
yapabileceğini bilmeli ve yapabilmeli. Bu onları mutlu etmeli.
*Sonuçlar da size, baĢarıyı ve mutluluğu getirmeli...
***************************************************
57
Vizyonumuza, yani hedef ve amaçlarımıza, ulaĢmanın...
Hepimizi çok mutlu edeceği gerçeğinden hareketle;
Sizlere, Benjamin Franklin‟in bir tezini hatırlatmak istiyorum.
“Hayatta, mutlu olmanın 2 yolu vardır.”
1)Beklentilerinizi azaltmak...
2)Ġmkanlarınızı çoğaltmak...
Kaderimize razı olup, beklentilerimizi azaltarak mutlu
olabiliyorsak, pek bir Ģeyler yapmamıza gerek yok.
Çünkü; “Nereye gideceğinizi bilmiyorsanız, her yol... Siz‟i
oraya götürür”...
Ġmkanları çoğaltmak ise; düĢünmek, inanmak, planlamak ve
istediğimiz sonuçlara baĢarıyla ulaĢmaktır, maddi ve manevi
kazançlarımızı arttırmaktır.
Bir gece oğlum‟la sohpet ederken, gelecekle ilgili biraz sıkıntılı
olduğunu farkettim. Ay baĢında yeni bir Ģirkette, güzel bir iĢe
baĢlayacaktı. Bilgisayar konularında çok iddialı olduğu için,
aynı uyum sorunlarını... özellikle iĢ ve sosyal çevresinde daha
önce‟de yaĢamıĢtı.
O zamanlar‟da kendisine, aceleci ve ön yargılı olmamasını, net
olarak insanları tanıyabilmesi için mutlaka 4 mevsimin geçmesi
gerektiğini, hem onlara hem de kendisine zaman tanımasını,
hedeflerini bunlara göre planlamasını ve hayatını da bu Ģartlarda
yönlendirmesini... söylemiĢ ve de isterse bunu rahatlıkla
baĢarabileceğini belirtmiĢtim.
58
Ġnsanların, hayatta en kolay verdikleri Ģey nedir?
NASĠHAT!..
Daha sonra, kendi yaĢantımı düĢündüm...
Sevgili eĢim Mine (Ressam ve Resim Eğitmeni) ve sevgili
oğlum Can (BiliĢim Güvenlik Uzmanı) ile birlikte, 30 yıl önce
çeĢitli sıkıntı ve borçlarla baĢlayan ve daha sonra maddi olarak
çok çok rahat olmasa da, hemen hemen herhangi bir eksiğin de
olmadığı güzel bir yaĢam...
Ülkemizin, konularında ki en büyük Ģirketleri ile devam eden
baĢarılı bir iĢ hayatı. Sosyal, ulusal ve uluslararası Sivil Toplum
KuruluĢlarında en üst düzey görevler. Ġl - il birkaç kez tüm
Türkiye, Avrupa ve Amerika seyahatleri. . .
Siz‟de, Eh! fena değil diyorsunuz değil mi?
Ama benim hayallerimi bilmiyorsunuz ki!
Hayallerim ve hedeflerim neler mi?
Bugün‟le..... Ölüm Noktam... arasında 4 ana Hedef‟im var.
1) 730Ġ Bmw ve 4x4 Jeep,
2) Özel havuzlu ve tenis kort‟lu triplex Villa,
3) 17 metrelik 4 kamaralı Trandil,
4) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . (Yok... Artık!.. demeyin.)
59
Eğer bu kitap, yabancı bir yazar‟dan tercüme olsaydı, yukarıdaki
satırların aynen yer alacağına, ilk 3 madde için, bahse girerim.
Ve, Yazar ... büyük bir ihtimalle kitabın sonlarına doğru,
tahminen 35. baskıdan sonra, yenilenmiĢ ve güncellenmiĢ yeni
baskılarda, bu hedeflerine ulaĢtığını da açıklayacaktı...
% 1 - 2 ihtimalle‟de olsa, belki‟de olabilir, bilemiyorum.
Ama, Ben‟de bu düĢünceler‟le yola koyuldum.
Çünkü; genellikle bu tür kitaplarda, hep böyle oluyor...
Önceki denemelerim de olmadı, ama...
Ben, bu ilk kitabımdan çok umut‟luyum.
“Ġnsanlar hayal ettikleri müddetce yaĢar.” derler...
“Hayal etmek güzeldir”...
Ama; somut hedeflerinizi ve yol haritanızı, belirlerseniz.
Eğer, hedeflerinizle ilgili her aĢamada, doğru düĢüncelerle;
Biliyorum, Ġnanıyorum ve Yapacağım! derseniz yaparsınız!..
Yok!.. Yapamam diyorsanız... Haklısınızdır!..
Hedeflerimizi belirlemek ve projeler üretmek konusuna
gelince... “Ģimdi yapmamız gereken”... önümüze çıkacak, 2
yol‟dan biri‟ni tercih etmektir!..
60
1)Ya... Hiç bir Ģey yapmadan...
Sadece istemek... veya yatıp / kalkıp “Dua Etmek”...
2)Ya da... “Yapılması Gerekenleri Yapmak”...
Yani... bugün ki maddi ve manevi değerlerimizi gözönüne
alarak, vizyon‟larımızı belirlemek ve harekete geçmek için, bir
veya birkaç projeden oluĢan yol haritamızı çıkartmak... ve de
beraberce bu yolda yürüyeceğiniz insanları, bu ideallere ikna
ederek... olayın bütününe bakmalarını sağlayarak... bu projedeki
anlam ve önemlerini vurgulayarak... onları da inandırmak,
heyecanlandırmak ve iĢin içine katmak... Daha sonra da
istediğimiz destekleri alarak, hedeflerimize ulaĢmak...
Tabii... her projede olduğu gibi güzel bir sonuç ve baĢarı için,
ekibiniz‟in de mutlaka projeye inanması, en önemli unsurlardan
biri... aynen aĢağıdaki... ünlü hikaye de olduğu gibi...
***************************************************
MimarbaĢı, tebdili kıyafet... yapı alanını dolaĢıyormuĢ...
TaĢ ustalarının, yapı için taĢ hazırladıkları alana gelmiĢ...
ÇalıĢmakta olan bir ustaya ne yaptığını sormuĢ...
Usta kafasını kaldırıp, tanımadığı adama bakmıĢ...
“Görmüyor musun?” dercesine, bir yüz ifadesi ile...
“TaĢ yontuyoruz iĢte...” demiĢ.
Hal ve tavırlarından, yaptığı Ģeye en ufak bir ilgi duymadığı
besbelliymiĢ...
61
MimarbaĢı, ayrılıp devam etmiĢ dolaĢmaya... Az ileride yine taĢ
yontmakla meĢgul baĢka bir ustanın yanında durmuĢ...
Ustanın gayretli ve özenli çalıĢması, hemen fark ediliyormuĢ...
Ona da aynı Ģekilde, ne iĢ yaptığını sormuĢ...
Usta, doğrulup adama dönmüĢ...
“Bir... Katedral... inĢa ediyoruz” demiĢ. Heyecanla ve Gururla...
***************************************************
Dünya bir tiyatro sahnesi ve “Ben, ancak verilen rolü, elimden
geldiğince iyi oynayabilirim” demeyip‟te... 2. maddeyi tercih
ettiyseniz?
Ki... bu kitabı okuduğunuza göre...
ĠĢte size fırsat!
Ve... Fırsatlar, bekletilmekten asla hoĢlanmazlar.
Fırsatları değerlendirebilmek için, önce zaman‟ı değerlendirmek
gerekiyor. “Vakit, Nakit‟tir.” Atasözü‟müz de anlatıldığı gibi...
Ve... Fırsatlar kaçarken, yaklaĢırken göründüklerinden çok
daha büyük çap‟ta olurlar . . .
62
ZAMAN !
Zaman... geri döndürülmesi, yerine konması, satın alınması,
biriktirilmesi ve yenilenmesi mümkün olmayan bir kaynaktır!..
Zaman, diğer etkenlerden bağımsız olan bir değiĢkendir. Biz ne
yaparsak yapalım “O” kendi hızında akar. Ama bazı hallerde
çok zor... bazı hallerde de çok çabuk akar...
Zamanızı iyi kullanarak ve değerlendirerek, yaĢantınıza daha da
anlam katabilirsiniz...
Ġnsanlar… zamanlarının genellikle % 60‟ına hükmedebiliyorlar.
KiĢinin kontrolü dıĢındaki olaylar ise toplam zamanın % 40‟ını
alıyor (Uyku dahil)…
Zaman yönetimi açısından… kontrolünüz altındaki % 60‟lık
zaman dilimini elimizden geldiğince planlamakta yarar var…
63
Planlamayı mümkünse… Günlük, Haftalık, Aylık ve Yıllık…
olarak, ama mutlaka… yazılı olarak yapın.
Böylece, kafanızdaki zamanlama planı unutulmaz, aklınızın
yoğunluğu azalır, konsantrasyonunuz artar…
Tamamlanmayan iĢleriniz için de önemli bir faaliyet arĢiviniz
oluĢur. Bunu bir “Yıllık Ajanda”da deneyebilirsiniz…
ĠĢlerinizi önem derecesine göre sıralayın. Bunu yaparken ABC
Planı‟na baĢvurabilirsiniz...
Zamanınızın büyük bölümünü dolduracak kadar önemli olanlar
A Grubu... Daha az önemli ama yapmanız gerekenler B Grubu...
Yapmasanız da bir Ģey değiĢtirmeyecek olanlar da C Grubu…
A‟lar üzerinde yoğunlaĢın, B‟leri mümkün olduğunca yapmaya
çalıĢın ve de C‟leri ise baĢınızdan atmanın yollarını arayın…
Hayatınızı iyi yönetebilmek için, atacağınız her adımın
zamanlama‟sıyla birlikte, bu zamanlama‟lara göstereceğiniz
sadakat, sizin en büyük yardımcınız olacaktır.
Zamanınızı ve enerjinizi nasıl kullandığınızı, her zaman gözden
geçirmenin faydaları da, saymakla bitmez.
Zaman‟ın algılanması, duruma göre değiĢgenlik göstermekle
birlikte, bir ömür boyu “dolu dolu yaĢayarak” hayat kattığımız
yıllar, bir yana... Atletizm YarıĢmaları‟ndaki bir “Salise”nin
değeri... zamanın önemini anlatan en güzel örnektir, diye
düĢünüyorum...
Zaman, herkeze demokratik olarak dağıtılmıĢtır. Herkezin bir
günün de 24 saati vardır... (O gün, yaĢanacak‟sa tabii...)
64
Ama gerektiğinde…
Sıkıntı duyduğunuz durumlar da…
ÇalıĢmalarınıza, ara vermeyi de unutmayın!
Bu konuda, aĢağıdaki hikaye ve alıntı, size yardımcı olacaktır.
***************************************************
Baltayı Bileylemek . . .
Bir ormanda, iki kiĢi ağaç kesiyormuĢ…
Birinci adam sabahları erkenden kalkıyor, ağaç kesmeye
baĢlıyormuĢ, bir ağaç devrilirken hemen diğerine geçiyormuĢ.
Gün boyu ne dinleniyor ne öğle yemeği için kendine vakit
ayırıyormuĢ. AkĢamları da arkadaĢından bir kaç saat sonra ağaç
kesmeyi bırakıyormuĢ.
Ġkinci adam ise arada bir dinleniyor ve hava kararmaya
baĢladığında eve dönüyormuĢ. Bir hafta boyunca bu tempoda
çalıĢtıktan sonra ne kadar ağaç kestiklerini saymaya baĢlamıĢlar.
Sonuç: Ġkinci adam çok daha fazla ağaç kesmiĢ.
Birinci adam öfkelenmiĢ…
“Bu nasıl olabilir? Ben daha çok çalıĢtım. Senden daha erken iĢe
baĢladım, senden daha geç bitirdim. Ama sen, daha fazla ağaç
kestin. Bu iĢin sırrı ne?”
65
Ġkinci adam yüzünde tebessümle yanıt vermiĢ…
“Ortada bir sır yok. Sen durmaksızın çalıĢırken ben arada bir
dinlenip baltamı bileyliyordum.”
Keskin baltayla ve daha az çabayla, daha çok ağaç kesilebilir…
***************************************************
ĠĢte böyle…
“Kendimizi geliĢtirmek… baltamızı bileylemekle eĢdeğerdir.
Kendimize zaman ayırıp, yaĢamımızı objektif bir bakıĢla gözden
geçirmektir. Zayıf olduğumuz alanlarımızı geliĢtirmek için, çaba
göstermektir. Ve bunlar… aklımızın, ruhumuzun, karakterimizin
güçlenmesi için, olmazsa olmaz bir koĢuldur…”
***************************************************
Delfi‟deki ünlü tapınakta, Sokrates‟in Ģu sözü yer alır…
“Ġnsan! Kendini Tanı!..”
Kendini tanımak, Ģu anda olduğumuz nokta ile olmak
istediğimiz nokta arasındaki yoldur.
Kendini tanımak, kendimizi nasıl gördüğümüz ile baĢkalarının
bizi nasıl gördüğü arasında, açı olmaması anlamına gelir.
Bireysel ve sosyal yaĢamımızda baĢarılı, mutlu ve doyumlu
olmak istiyorsak, baltamızı bilemek için, kendimize zaman
ayırmalıyız...
***************************************************
66
KARAR VERMEK !
Ġnsanlar, karar vermeden yaĢayamazlar. Ancak, ne yapmaya
karar verirlerse versinler, öncelikle kendileri ile bir mücadeleye
girerler.
Eğer karar verdikleri konuda, kendilerine güvenmiyorlarsa…
bu yüzden yapacaklarına baĢlamadan… ya vazgeçerler… ya da
ertelerler…
Kendi kararlarımıza güvendiğimiz sürece, hedeflerimize
yaklaĢabilir ve kararsızlık kapılarını kapatarak, istediğimiz
sonuçlara ulaĢabiliriz.
67
Güzel bir Ģeyler yapmak için, kiĢi olarak yaĢamımızı, toplum
olarakta geleceğimizi ilgilendiren, Vizyon‟unuz ile ilgili tüm
konularda, karar vermeden önce, kendinize Ģu 3 basit soruyu
sormanızda yarar var.
1)Ben Kimim? Biz Kimiz?
2)Kimler Ġçin? Ne Ġstiyorum? Ne Ġstiyoruz? Neden Ġstiyoruz?
3)Elimdeki veya Elimizdeki “Koz”lar neler? . . .
Oyuna girmeye Değer‟mi ? Değmez‟mi?
KiĢisel baz‟da ve Ekip olarak, “Soyut ve Somut Çıkarlar”ınızı
da, gözününe alarak...
Kendinize, Ekibinize ve ġansınıza...(?) güvenmiyorsanız,
“O” oyuna girmeyin...
Rekabet üstünlüğünüz yoksa, rekabet edemezsiniz!..
Ya, Rekabet Üstünlüğü Kazanın. Ya‟da “O” Oyundan Çıkın!
Ancak, baĢka bir oyuna tekrar girmezseniz, baĢarılı olma
Ģansınızın hiç olmayacağını da unutmayın ve girdiğiniz her
oyunu kurallarına göre oynayınız.
Tabii kuralları... kimin koyduğu da çok önemli!
Eğer kuralları, Siz koyabiliyorsanız “MuhteĢemsiniz!”
Ayrıca oyuna girdikten sonra baĢarısızlıklar yaĢarsanızda hiç
korkmayın. Kendinizi yıpratmayın.
Henry Ford‟un söylediği gibi... “BaĢarısızlık, yeniden ve daha
68
zekice baĢlayabilme fırsatından baĢka bir Ģey değildir...”
Tabii araĢtırma ve arge çalıĢmaları yaparken detaylara da
mutlaka çok dikkat etmek gerekiyor... Ülkemizin önde gelen iĢ
ve ekonomi gazetesi Dünya‟da aynı gün (18.Ekim.2008) yer
alan 2 haberi sizlerle paylaĢmak istiyorum.
***************************************************
Birinci haber... Tekstil sektöründe söz sahibi Denizli‟de
faaliyet gösteren (X) ġirketi Yönetim Kurulu BaĢkanı, kriz
dönemi olmasına rağmen tekstil sektörünün önünün açık
olduğunu belirterek 8.Milyon Euro‟luk bir “Lojistik Üs” kurma
kararı aldıklarını açıklıyor...
Ġkinci haber... Yine aynı Ģehirde ünlü bir “Tekstil Sanayici”si
kriz dönemi ve döviz borçları yüzünden intihar ediyor.
(Her zaman dikkat, burası Türkiye)
***************************************************
Yukarıdaki 3 soruyu “Her ġık” için tekrarlayabilirsiniz.
Netice‟de, Tamam!..
Ben / Biz, Oyun‟a Giriyorum / Giriyoruz... demeniz.
Ve karar verdiğiniz, ġık‟lar önemli!..
Tabii, herĢeyin bir bedeli olduğu gibi; bununda, yani
Vizyon‟larınıza ulaĢmanında bir bedeli var.
Bu bedel; olumlu bir düĢünceyle harekete geçmektir, kafa
yormaktır, bir Ģeyler yapmaktır, hem alın teri... hem de akıl teri
69
dökmektir, sevdiklerinize daha az zaman ayırmaktır.
Tüm Dünya‟da olduğu gibi çevrenizdeki “Ġnsanlar”da, daima
kazananları sever ve onların tarafında olmak ister ve de buna
çaba gösterirler.
Hiç kimsenin; kaybeden birisi için...
Kaybedecek çok fazla zamanı yoktur!
(Dost... Acı Söyler!..)
DüĢ‟te... Gör!... demiĢler... Neden acaba ?
Siz!.. Sizinle çalıĢmanın, size katlanmanın, sizinle yaĢamanın,
ne demek olduğunu bilemezsiniz...
Siz!.. Aileniz dıĢında, sizinle birlikte olup ve size katlanmak
zorunda olan insanların; amaçlarının neler olabileceğini, sizin
için neler düĢündüklerini, hiç düĢündünüz mü?
Belki... ne için, size katlandıklarını tahmin edebilirsiniz.
Ancak; ne düĢündükleri konusunda, vizyonunuz için mutlaka
empati yapmanızda, yani kendinizi onların yerine koymanızda
fayda var.
Empati ile onların ruh halini doğru bir biçimde yorumlayıp,
duygularını, ihtiyaçlarını ve kaygılarını anlayabilirsiniz.
Sizin veya birlikte hareket etmeyi planladığınız grubun, karar
verme sürecinde; eğitimleriniz‟in, yetiĢme biçimleriniz‟in, ekip
çalıĢmasına yatkınlıklarınızın, iletiĢim becerilerinizin, bugün ki
dönem değerleriniz‟in ve kiĢisel beklentilerinizin etkileri, çok
önemli olmakla birlikte... hiç bir zaman unutmamak gerekir‟ki;
70
bireylerden... gruplara, kurumlardan... toplumlara, ülkelerden...
uluslararası iliĢkilere, en büyük birliktelikler... maddi veya
manevi “Ortak Çıkarlar” üzerine kurulmuĢ ve devam etmiĢtir.
Hiç merak etmeyin, bundan sonrada aynen devam edecektir.
Kısaca; artık “Paradil” , “Anadil” den ön planda‟dır.
“Ortak Çıkarlar ve para” konusunda, özellikle dünyaya yön
veren ve hiç kriz sıkıntısı yaĢamayan; ilaç ve savaĢ sanayii ile
enerji ve biliĢim sektörlerindeki, çok uluslu Ģirketlere bakmanın
yeterli olacağını zannediyorum...
“Karar verme” aĢamasının sonunda... Sizi, hedefinize götürecek
doğru eylemler için... Ģu anda nerede olduğunuzu bilmeniz ve
aklınızda... gitmek istediğiniz yerin, çok açık bir fotoğrafı‟nın
olması, gerekmektedir.
Bu fotoğrafın netleĢmesinde ve projelerin baĢarıya ulaĢmasında
en önemli faktör olan, “Ġnsan Profili”ni göz önüne alarak...
kimlerle karĢılaĢabileceğinizi, kimlerle beraber olabileceğinizi
bire bir düĢünmekte ve gruplamakta fayda olacaktır.
Yani pozitif açıdan; destek olabilecekler, önünüzü açabilecekler,
ilham verebilecekler, sizinle aynı hayali paylaĢabilecekler...
Veya negatif açıdan; estek / köstek olabilecekler, engel çıkarıp
moral bozabilecekler, sorun çıkarabilecekler v.s...
Bu nedenle... hem sizin, hem de tüm ekip üyelerinizin... proje
aĢamalarında (Ġnsanlar pozisyonlara göre, önce veya sonrasında
davranıĢ değiĢiklikleri gösterebiliyorlar.), genellikle...Ġ.K. kiĢilik
envanterleri‟nde ve kiĢilik testleri‟nde kullanılan kriterlere göre
değerlendirilmesi, çok önemli bir rol oynayacaktır.
Ġnsanı, “Ġnsan” yapan özellikleri hiç topluca düĢündünüz mü?
71
Fiziksel detaylar dıĢında...
ĠĢte bu özellikler ve kriterler;
*)Ġlgili Konulardaki Eğitimi, Bilgisi ve Deneyimi
*)Hayat Tecrübesi ve Olgunluğu
*)Otoriter, Cesur ve Gözüpekliği
*)Öğrenme Arzusu, Heyecanı ve Ataklığı
*)Dürüst ve Açık Sözlülüğü
*)Karizmatik, Güçlü, Kararlı ve Kontrollu Olması
*)AnlayıĢlı, Sıcak ve Candan Davranması
*)Duyarlı, Dikkatli ve Disiplinli Olması
*)Ġyi Niyetli ve UzlaĢmacı Tutumu
*)Hayat Dolu, Yardımsever ve Sosyal ĠliĢkilere Önem Vermesi
*)Analitik (Matematiksel) DüĢünebilmesi
*)Eksiklerini Giderebilme Çabası, AraĢtırmacı ve Gözlemciliği
*)Detaycı, Zor Beğenen ve Kendinden Emin Olması
*) Etkileyici, Cömert ve Kendine Güvenen Tarzı
*)Ölçülü ve Kontrollu Risk Alması
*)Merak ve Maceraperestliği
*)Ġkna Edici ve Motivasyona Açık Olması
72
*)Hızlı Karar Alması ve Ġnsiyatif Kullanması
*)Ketumluğu ve Soğukkanlılığı
*)Problemlere Çözüm Üretmesi
*)Umut Tazelemesi
*)Önerilen Çözümlere Saygı Göstermesi ve Rekabetçiliği
*)Prensip Sahibi Olması, Dakikliği, Ciddiyeti ve GiriĢkenliği
*)Özgün, Yenilikçi ve Bağımsız Hareket Etme Kabiliyeti
*)Ekip ÇalıĢmasına Yatkınlığı
*)Katılımcı Olması ve Görev Alma Arzusu
*)Ġyimser, PaylaĢımcı ve BarıĢsever Olması
*)Akıllı, DüĢünceli ve Mantıklı Davranması
*)Toleranslı, Sakin ve Duygusal YaklaĢımları
*)Huzurlu, Ölçülü, Mütevazi, Sabırlı, Saygılı YaĢamı
Gibi... olumlu yönlerin, ağır bastığı özellikler ile . . .
*)Tedirgin ve Mesafeli DuruĢu
*)Devamlı BaĢkasına Ġhtiyaç Duyması
*)TartıĢmacı ve Israrcı Olması
*)Basit Problemleri Çözmek Yerine, Abartmaları
*)Demogoji ve Fazla EleĢtri Yapması
73
*)Sürekli Mazeret Üretmesi
*)Hırslı, Katı, Kırıcı, Agresif ve Bencil yaklaĢımları
*)Çok KonuĢması ve Ukalalığı
Gibi... olumsuz özelliklerden oluĢur.
Ama önemli olan...
KiĢilerin; olaylara ve hayata . . .
bakıĢ açısı (Paradigma) ile yaklaĢım tarzları (Konsept) dır.
Bu kriteler; yönetim kadrosu tarafından, tüm ekip için realist bir
Ģekilde, kiĢisel ve duygusal yakınlıklar bir kenara bırakılarak,
önyargılı ve peĢin hükümlü olmadan ve de ilerideki zamanlarda
iyi niyetli yapıcı yaklaĢımlarla... geliĢmelere ve Ģartlara göre
meydana gelecek değiĢkenlikleri de, göz önüne alarak,
değerlendirildiğin de... radikal kararlar almak, çok daha kolay
olacak ve organizasyon Ģeması, daha da doğru oluĢacaktır...
Bir anda...
“Ne oluyoruz yahu ?
CumhurbaĢkanı‟mı seçiyoruz ?”
Dediğinizi... duyar gibi oluyorum!..
Hayatı, bir Santranç oyununa benzetmek de mümkün...
Ve... Zaman, en önemli rakiplerden biri!..
Onun için diğer hamlelere geçelim...
74
GELĠġĠM !
Dünya da hiç; geliĢime karĢı çıkan bir kimseyi, gördünüz mü?
“Herkez, Dünya‟yı değiĢtirmeyi düĢünür. Ancak, çok azı
dıĢında, hiç kimse kendisini değiĢtirmeyi ve geliĢtirmeyi
düĢünmez... ya da düĢünmek istemez... veya iĢlerine gelmez.”
Tabii bu, yeni bir konu değil.
ĠĢte, size Westminister Manastırı‟ndan bir mezar yazısı…
***************************************************
Sen değiĢirsen... Dünya‟da değiĢir...
“Genç ve hür iken, düĢlerim sonsuzken, dünyayı değiĢtirmek
isterdim. YaĢlanıp akıllanınca, dünya‟nın değiĢtirilemeyeceğini
anladım.
75
Ben de düĢlerimi biraz kısıtlayarak, sadece memleketimi
değiĢtirmeye karar verdim. Ama o da değiĢeceğe benzemiyordu.
Ġyice yaĢlandığımda, artık son bir gayretle, sadece ailemi,
kendime en yakın olanları değiĢtirmeyi denedim. Ama maalesef
bunu da kabul ettiremedim.
ġimdi ölüm döĢeğinde yatarken birden fark ettim ki; önce yalnız
kendimi değiĢtirseydim, onlara örnek olarak ailemi de
değiĢtirebilirdim.
Onlardan alacağım cesaret ve ilhamla, memleketimi daha ileri
götürebilirdim.
Kim bilir, belki dünyayı bile değiĢtirebilirdim.
Dünyayı değiĢtirmek istiyorsan bunu yapabileceğine dair
inancını değiĢtirerek iĢe baĢla…
Bunu yapamıyorsan, kendini değiĢtirmeyi dene...
Hiçbirimiz herkesin hayatını değiĢtiremeyiz, ama en azından bir
kiĢinin, yalnızca bir kiĢinin, biz var olduğumuz için… daha iyi
halde yaĢamasını sağlayabiliriz.
Her insan, baĢkalarının hayatında fark yapmak için, gerekli olan
iç kaynaklara sahip olduğuna inanır…
Haydi… Siz de, bir kiĢinin hayatına dokunun!..
***************************************************
76
Bir insanın kendini değiĢtirebilmesi için… inanç ve beyin
sistemlerinde farklı düĢüncelerin oluĢması gerekir. Bu da bir
süreç‟e bağlıdır.
Bugünden yarına hemen değiĢmek mümkün değil. (“DeğiĢtim”
diyenlerden de, korkun zaten...) Önceliklerin değiĢimi için, önce
istek ve çaba, sonra da sabırlı olmak… Ģart!
Aslında, akıl sağlığımız yerinde olduğu sürece, yaĢamın her
anında yeni birĢeyler öğreniyoruz ve geliĢmeye devam ediyoruz.
Eğer, hayat‟tan birĢeyler bekliyorsanız ve güzel Ģeyler
yapacağınıza inanıyorsanız, yakın dostlarınız ve çevreniz ile
birlikte, iyi bir iletiĢim‟le... değerlerinize sahip çıkmalısınız.
Değerlerimiz (Ülkemiz, ailemiz, arkadaĢlarımız, varlıklarımız,
sağlığımız, çevremiz, doğa ve doğal kaynaklarımız v.s.) . . .
maddi ve manevi davranıĢlarımıza, etik açıdan yön veren
ilkelerimizdir.
ĠĢte bu değerlerimiz; söz, tutum ve davranıĢlarımıza, bazı
olumlu veya olumsuz kısıtlamalar koyar.
Doğru Ģeyi yapmanın, yanlıĢ yeri ve zamanı yoktur!.. derler.
Doğru‟dur. Bu nedenle güzel, sağlıklı ve verimli bir geliĢim
için; yaĢantınıza ve zaman ayırdığınız iĢlerin merkezine, Ģu
“Evrensel Ġlkeleri” mutlaka yerleĢtirmemiz gerek.
Dürüstlük... AnlayıĢ... HoĢgörü... Sevgi... Saygı...
DeğiĢim ve Yönetim Kalitesi... KiĢisel ve Toplumsal GeliĢim.
77
Prof. Dr. Erçin Kasapoğlu'nun belirttiği gibi…
***************************************************
Biyolojik olarak anne ve babadan doğan her canlı “insan”dır.
Ancak “insan doğmak” ile “insan olmak” farklı Ģeylerdir.
Ġnsan'nın toplumsal bir varlık olduğunu ilk ortaya koyan ünlü
Alman düĢünür… Karl Marx'tır.
Birey olarak her insan... bütün insanlığın bir parçasıdır. Zeka,
sağlık ve yaratıcı yeteneklerimiz yönünden farklı olduğumuz
halde, insan olarak hepimiz biriz ve benzeriz.
Birbirimize bilgiçlik yada yargıçlık taslayacak bir üstünlüğümüz
yoktur... Ġnsan; yaĢayan, düĢünen, değiĢen... özgür ve evrensel
bir varlıktır.
Evrensel insan ise... (mümkün olduğunca) olumsuzluklardan
arınmıĢ, kendini geliĢtirmiĢ, yetkinleĢtirmiĢ gerçek insandır...
Aynı zamanda, varlığını ve yaĢamını tüm insanlarla
birleĢtirebilen ve insanlığın ortak yararları için çalıĢabilen,
Ġnsan‟dır!..
Ġnsan olmak... uzun ve zor bir süreçtir... kendini bilmektir...
sevebilmektir... karĢılık beklemeden verebilmektir... kin ve
nefreti yenebilmektir... hoĢgörebilmektir... ve insanlığa layık
olabilmektir...
***************************************************
78
Konfiçyüs‟un görüĢlerinden de esinlenerek; yönetenlerle,
yönetilenlerin değer yargıları ve davranıĢ biçimleri arasında, bir
etkileĢim ve uyum vardır. Yöneticiler dürüst ise, yönetilenler
çıkar iliĢkilerine yönelemez. Aynı Ģekilde yönetilenler dürüstse,
yöneticilerde dürüst olmak zorundadır... diyebiliriz.
Bu yüzden, toplumsal geliĢim için... “Bal tutan parmak yalar”,
“Devletin malı deniz... yemeyen domuz”, ”Bana dokunmayan
yılan bin yaĢasın”, ”Sürüden ayrılanı kurt kapar” v.s. gibi
özdeyiĢleri... artık bir kenara bırakılmamız gerekiyor.
Bu noktada, gazeteci Sayın Öztin Akgüç‟ün ifadesiyle...
***************************************************
“Cesareti olmayan... dıĢa dönük, özeleĢtiri yapamayan... günü
kurtarmaya çalıĢan... yalakalıkla bir yerlere ulaĢmak isteyen...
haksızlıklara tepki vermeyen... eleĢtirmekten kaçınan... fincancı
katırlarını ürkütmeyelim, el öpmekle dil aĢınmaz anlayıĢında
olan... çabasız... toplumu harekete geçirmeye ve normal
vatandaĢın haklarını korumaya çabalayanlar‟a kızan... karnından
konuĢan... düĢüncelerini açıklamaktan cezalandırılma kaygısı ile
korkan bir toplum... ancak layık olduğu Ģekilde yönetilir.”
***************************************************
diyerek...
“Halkımızın değer yargılarını ve davranıĢ biçimlerini
değiĢtirmeden, hiçbir sorunu çözemeyiz.” görüĢüne de, hak
vermemek mümkün değil.
KiĢisel GeliĢim; Birey‟in toplam kalite felsefesini, isteyerek
kendi yaĢantısına uygulamaya karar vermesi, bu yolda küçük
79
adımlarla da olsa, günden güne ilerlemeler kaydetmesi ve
önüne çıkan engellerden dersler çıkararak, belirlediği
vizyon‟larına ulaĢabilmesidir.
GeliĢim, baĢkaları tarafından keĢfedilmeyi beklemek yerine,
kiĢinin kendisini ve güçlü yönlerini keĢfetmesiyle baĢlar. Ġkinci
aĢama; düĢünmek, hayal kurmak ve örnekleri gözlemlemektir.
Daha sonra hedef belirlemek ve plan yapmak gelir. Gerekli
destekler sağlandıktan sonrada harekete geçmek ve her aĢamayı
kontrol ederek yola devam etmektir.
Kendinizi keĢfetmek için internetten “KiĢisel GeliĢim
Testleri”ni tık‟layarak iĢe baĢlayabilirsiniz. Yeter ki isteyin ve
mutlaka bir yerlerden iĢe baĢlayın... Tabii, durumunuz elveriĢli
ise ücretli, değilse ücretsiz... online olarak... “Gerçek KiĢisel
GeliĢim Uzmanları‟ndan” da, destek alabilirsiniz...
Bu konuda T.C.Boğaziçi Üniversitesi‟nden sonra, T.C.Maltepe
Üniversitesi‟de son 2 yıldan bu yana “Koç‟luk Serifikasyon
Programı” uygulamaya baĢladı. Darısı diğer Üniversitelerimize.
Bu destek konusunu biraz açmak gerekirse;
Doğduğumuz günden beri hayatımız boyunca hep destek
alıyoruz. Aile büyüklerimizden, annemizden, babamızdan,
kardeĢlerimizden, öğretmenlerimizden, amirlerimizden v.s.
Ama doğru, ama yalnıĢ... Sonuçta kararları “Biz” veriyoruz.
Yani “Siz” veriyorsunuz! Bunları değerlendiren veya
değerlendirmeyen ve de sonuçlarına katlanan da Siz‟siniz.
Yani, Siz bilirsiniz!
Neden, KiĢisel GeliĢim;
80
Dünyadaki ülkeleri üç grupta toplamaktayız...
GeliĢmiĢ... GeliĢmekte Olan... Az GeliĢmiĢ Ülkeler...
Ancak dikkat ederseniz, sömürgeler dıĢında hiçbir ülke, hangi
grupta olursa olsun yerinde saymıyor. Hepsi kendi çaplarında
değiĢim ve geliĢim içinde... Böyle de olmak zorundalar.
Ġnsanlar içinde aynı gruplamayı yapabiliriz.
Bu yüzden... yaĢımız, kaç olursa olsun;
*Özgüvenimizi geliĢtirmek için,
*Hayır! Dememiz gereken yerde, rahatça hayır diyebilmek için,
*Hayata daha güçlü bakabilmek için,
*Hayatın zorluklarını daha kolay aĢmak için,
*Kendimizi daha rahat ifade edebilmek için,
*Farkında olmadığımız yönlerimiz için,
*Ġç dünyamız hakkında farkındalık kazanmak için,
*Daha rahat ve bilinçli bir iletiĢim için,
*Engellilerin yaĢam sıkıntılarını izlerken; onlar adına çözümler
bulmak yolunda... aklımız, vücudumuz ve kendimizle barıĢık
olmak için...
KiĢisel GeliĢimin, kiĢiliğimize olan katkıları tartıĢılamaz!..
***************************************************
Ve… Sayın Uluç Gürkan‟dan, Darwin‟in çok güzel bir uyarısı!..
81
“Bilim ve sanat, bir kuĢ‟un iki kanadı gibidir. Bu iki kanadı
kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar…
Uçamayanlar ise tavuk olur…
Tavuk toplum… önüne atılan bir avuç yemi gagalarken,
altından yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz!..”
***************************************************
Bireysel kaliteyi ifade eden,”KiĢisel GeliĢim”olmadan da,
“Toplumsal GeliĢim” olmaz, olamaz!...
Bunun için 1950 ler‟den bu yana, Ülkemize bakarsanız, ne
demek istediğimi anlarsınız...
GeliĢim‟in temeli; Eğitim, Kültür ve Sanat destekli “Bilgi”dir.
Bilgi; ilgi‟yle beslenen potansiyel bir birikimdir. Belirgin bir yol
haritası ile kesin bir hedefe yönlendirilirse “Güç” haline gelir...
Bilgi, sizi hedeflerinize giden yola hazırlar...
Tabii, hangi yoldan gideceğinizi biliyorsanız!..
Yani... Bilgi kadar;
Bilgi‟yi hayata geçirmenin... öneminden bahsediyorum!..
Öncelikle yapamayacağınız veya yapılamayacak Ģeyleri ortaya
atmadan, sevgili Uğur Mumcu‟nun “Bilgi sahibi olmadan, Fikir
sahibi olanlar” özdeyiĢiyle iyi bir gözlem yaparak, hedeflerinize
yönelik çalıĢmalarınıza, dikkatle baĢlayın.
Ben, yalnızca fikir veririm diyerek, taĢın altına elini sokmaktan
82
imtina eden, “Bulunmaz Hint KumaĢları”ndan da uzak durun.
(Bu tipler genellikle “Arama Konferansları”nda ortaya çıkarlar.)
Sadece... size özgü zannettiğiniz fikirlerinizin, daha önce
baĢkaları tarafından, hiç düĢülmediğini de zannetmeyin.
Sayın Vehbi Koç‟un deyimleriyle “Tecrübeyi ucuza satın alın.”
ve dikkatli olun. Olmayacak hayallerin peĢinde fazla zaman
kaybetmeyin... “Uçuk hayallerle dolu bir vizyon, illizyon olur.”
“Ġnsanlar;
Kıyafetleriyle KarĢılanır,
Bilgileriyle Ağırlanır,
Ve ... KonuĢmalarıyla Uğurlanırlar...”
Yani... “kiĢisel markanız”a ve bırakacağınız imaj‟a, dikkat edin.
GörüĢmeleriniz de her zaman çok konuĢan Siz olmayın. Bırakın
karĢınızdakiler konuĢsun... Ġnsanlar ahkam kesmeye ve yorum
yapmaya bayılır, hem de bilgileri olsun olmasın, farketmez...
Genel konularda bir Ģey sorun... Mutlaka, bilmiĢ bir eda ile
“Bence...” veya “Bana göre...” diye baĢlayan cevaplar alırsınız.
Kimimiz beyniyle, kimimiz ağzıyla, kimimiz bildikleriyle,
kimimiz duygularıyla, kimimiz yaparak, kimimiz yıkarak,
kimimiz efendice, kimimiz kabaca, kimimiz bilinçli, kimimiz
bilinçsiz, kimimiz dolu, kimimiz boĢ, kimimiz dünü, kimimiz
yarını, kimimiz yüreğiyle, kimimiz bileğiyle, kimimiz medyada,
kimimiz meydanlarda...
“Çene Suyu‟na Çorba” konuĢur... konuĢur... konuĢuruz...
83
KonuĢmak deyince, aklıma GSM operatörleri geliyor...
(Gına getiren reklamları için, bir Ģey söylemek istemiyorum.)
Bir çok zaman ülkemizin en gözde ve en çok para kazanan
Ģirketleri...
Ancak, iĢin güzel tarafı teknoloji ve telekomünikasyonla ilgili
Projeler‟e “ġak” diye destek vermeleri...
Aralarında öyle bir rekabet ve ceplerinde öyle çok para (Çok
konuĢanların paraları...) var ki!
Tutsun tutmasın fark etmiyor, küt diye hemen üstüne atlıyorlar.
(“ġubuo...?”,“Çok Aran!.. Kontür Kazan!..?”, Jettvel... v.s...)
Ancak; çeĢitli sivil toplum kuruluĢları ve vakıflarla birlikte,
kurumsal sosyal sorumluluk projelerine... önem vermelerini
de takdirle karĢılıyor ve teĢekkür ediyorum...
Genellikle... Kurumlar‟da geliĢimin en temel fonksiyonu da
“KurumlaĢma” dır. (KurumsallaĢma... değil! derken... Kurum
zaten çoğul bir ifade... KurumsallaĢma olunca... çoğul x çoğul
oluyor diye... belirtmekte yarar var.)
KurumlaĢma; örgütsel bir yapı içinde o kurumun hedefleriyle
ilgili (kiĢilerden bağımsız olarak) gereken kuralları, standartları,
yöntemleri belirledikten sonra... bu özel kuralları, sektörün ve
toplumun genel kuralları ile desteklemek... ve de belirlenen tüm
kurallara sadık kalarak harekete geçmektir!..
Tabi ki... planlanan kontroller, denetimler, geri dönüĢümler ve
desteklemeler ile, gereken değiĢiklikler zamanında yapılmak...
kaydıyla!..
84
AMAÇ VE HEDEFLER‟E ULAġMAK !
Öncelikle, yapacağımız araĢtırmalar ve çeĢitli analizler‟le
ihtiyaçlarımızı tespit ederek, yakın veya uzak çevremiz‟deki
geliĢmeleri takip ettikten sonra, sorunları ve nedenleri‟ni
detaylarıyla inceleyerek, yapmak istediklerimizle ilgili
düĢüncelerimizi netleĢtirmemiz gerekmekte...
Hedeflerimizle ilgili daha sonra yapılması gerekenler ise;
GiriĢimci bir ruh‟la, baĢta hedeflerimize inanarak, ölçütlerini
çok‟da geniĢ tutmadan... ciddi anlamda; insanlarla bilerek,
isteyerek ve coĢkuyla konuĢmak... fikir alıĢveriĢleri‟nde
bulunmak... ve de konuĢurken gözlerinin içine bakmak... güler
yüzlü olmak... onları dinlemek ve asla dinliyormuĢ gibi
yapmamak... olmak üzere, gerekli proje ekibini oluĢturmaktır.
Hedef ve hedeflerimizi belirledikten sonra da . . .
YaĢam kalitesini arttırmanın en etkili yöntemlerinden birisinin,
yönetim kalitesini arttırmak olduğu düĢüncesiyle...
85
*)Yapılacak ĠĢlerin ve Hamlelerin Tarifleri...
*)Çekirdek Kadro OluĢumu ve Görev tanımları...
*)HiyerarĢik bir Organizasyon ġeması...
(Ekip içi ve ekip dıĢı olarak, tüm örgütlenme detaylarıyla
ve “adama göre iĢ” değil, “iĢe göre adam” prensipleriyle.)
*)Ar - Ge... Planlama ve Bütçe ÇalıĢmaları...
(Donanımların ve Dökümanların kontrolu.)
*)Periyodik Olağan Değerlendirme Toplantıları...
(Mutlaka belirlenen saatler arasında ve gündemli.)
*)Özel ve Olağanüstü Toplantılar...
(Özel konular için tek gündem maddeli ve yuvarlak masada...)
*)Ġnovasyon ÇalıĢmaları... Politikaları... Toplantıları...
Ġnovasyon, yaratıcılık + yenilik + değiĢim + yeniden yapılanma,
sürecidir. Latince “Ġnnovatus”tan türetilmiĢ bir terimdir.
Kurumlara ve topluma fayda sağlayacak; yenilik, değiĢiklik ve
iyileĢtirme faaliyetlerinin geliĢtirilmesini ve bu konularda yeni
yöntemlerin uygulanmasını ifade eder.
86
Yani kısaca, inovasyon; çevremiz‟deki, bir amaç için birlikte
olduğumuz insanlara... “Yeter artık, çok oluyorsunuz, yeni yeni
icatlar çıkartmayın.” dedirtilerek... “Eski köy‟e, yeni adet‟ler
getirmek” tir.
“Beyin Jimnastiği” olarakta niteleyebileceğimiz, inovasyon; her
konuda fikirler‟le baĢlar, araĢtırma ve bilgiyle geliĢir. Planlama,
strateji seçimi, organizasyon ve çözümlerin ortaya konmasıyla
devam eder. Savunulan tüm düĢünceler baĢlıklarıyla yazılır ve
oylanır. Karar verilenler uygulamaya konur.
Neticede hedeflerle ilgili olarak, istenen sonuçlar alınmaya
baĢlandıkça da, izlemeye ve değerlendirmeye geçilir. Sonra
tekrar yeni fikirlerle baĢ‟a dönülür.
Çok sayıda iyi fikirleriniz olabilir, ama önemli olan bunlardan
hangisinin gelecekte baĢarılı olacağını bilmektir. Ġnovasyon
toplantılarını, baĢarılı fikirlerin yukarıda kaldığı, bir süzgeç‟e
veya bir filtre‟ye benzetebiliriz.
Titr ve ünvanların dıĢarıda bırakıldığı inovasyon çalıĢmalarında;
olaylara farklı bakmak... düĢünceleri net olarak tanımlamak...
tezlerinizi araĢtırma ve istatistiklerle desteklemek... doğru ve
açık sorular sormak... karĢı sorulara hazırlıklı olmak... gerekirse
risk almak... iliĢkiler... ve iĢbirliği... en önemli faktörlerin
baĢında gelir.
Ġnovasyon toplantılarında; katılan tüm üyelerin... hem bireysel
hem de takım çalıĢmaları sırasında, stratejik hedeflere katkılarını
daha da arttırmak amacıyla... kısıtlamalar, engellemeler olmadan
düĢünmek ve yaratıcılığın özgür bırakılması... ön plandadır!..
Ġnovasyon tek aĢamalı bir faaliyet değildir. Aksine tüm
87
organizasyonu, fırsatları yakalayacak ve hedeflere ulaĢacak
Ģekilde, iç ve dıĢ faktörlerle etkileyen ve de karmaĢık
süreçlerden oluĢan bir faaliyet türüdür. Dolayısıyla her aĢamada
inovasyon yönetimi de dikkatle izlenmelidir.
*)Kararlılık... Ġkna Kabiliyeti...
Karar vermek; çeĢitli alternatifler arasından bir veya birkaç
tanesini seçmektir. Ve “Her seçim, diğerlerinden vazgeçmektir.”
Bu yüzden enine boyuna düĢünerek, hareket etmek gerekir.
Ġnsanlar ve gruplar, ancak ikna oldukları ve de benimsedikleri
yönde hareketlerini değiĢtirirler ve geliĢtirirler. Ġnsanları ikna
edebilmek ise, daha sonra da inceleyeceğimiz Ģekilde... etkin bir
iletiĢimle gerçekleĢtirilebilir. Bu nedenle; baĢkalarına istenileni
yaptırtma sanatı olan “Yönetim”in, en güçlü aracı iletiĢim‟dir.
Ġkna kabiliyeti; konu ve amaçlarımızla ilgili, dikkatli bir Ģekilde
hazırlanmayı ve karĢılıklı görüĢmelerle, insanların nasıl karar
verdiklerini anlamayı gerektiren, biraz karmaĢık bir süreç…
Ġkna yeteneğimizi geliĢtirmek ise; ortak zeminler de güvenilir
iliĢkiler inĢa ederek ve savunduğumuz konunun faydalarını
karĢı taraflar açısından da destekleyici örneklerle ve mantıkla
değerlendirerek, ve de onların duygularını anlayarak, mümkün
olabilir….
Yani . . . ġöyle;
***************************************************
Bir uçakta Pilot, aniden Hostesleri çağırmıĢ ve demiĢ ki;
88
“Uçak düĢmek üzere, tüm yolculara atlamalarını söyleyin. ġu
anda deniz üzerindeyiz ve denize çok yakın uçuyoruz. Yardım
çağırdım, ama gecikme olabilir. Yolcular can yeleklerini takıp
atlarlarsa, kurtulma Ģansları var. Yoksa herkez ölecek!”
Tabii, panik yaratmadan böyle bir Ģeyi insanlara bir anda
yaptırmak, çok zor…
Hostesler, düĢünmüĢler taĢınmıĢlar…
Bu durumun; yolculara grup grup, uygun bir dille anlatılması
halinde, baĢarılı olacaklarına karar vermiĢler ve ilk olarak
Amerikalı kafilenin yanına gitmiĢler.
“Sayın yolcularımız, üzerinde bulunduğumuz deniz, Japonların
araĢtırma laboratuarlarının açıkları… Eğer can yeleklerinizle
aĢağıya atlayıp, oraya ulaĢırsanız, Japon teknolojilerinin sırları,
sizin olabilir.”
Bütün Amerikalı‟lar, koĢarak çıkıĢa gitmiĢ ve atlamıĢ.
Hostesler sonra Ġngilizler‟e yönelmiĢ.
“Sayın yolcularımız, Ģu anda dünyanın en verimli ve geniĢ
sömürge toprakları, açıklarında uçmaktayız. Eğer hemen aĢağıya
atlayarak, oralara ulaĢıp, el koyarsanız, bu topraklar sonsuza
kadar sizin olacak…
Bütün Ġngilizler‟de büyük bir hevesle atlamıĢ.
Sıra… Fransızlar‟a gelmiĢ.
89
“Bayanlar Baylar, afedersiniz rahatsız ediyoruz. Rica etsek, can
yeleklerinizi takıp, lütfen aĢağıya atlarmısınız. ġimdi‟den
teĢekkür ederiz.”
Fransızlar, “biz teĢekkür ederiz” diyerek, sırayla atlamıĢlar.
Daha sonra, Almanlar‟a dönüp, “Atlayın çabuk aĢağıya!” diye
bağırmıĢlar.
Alman kafile “heil” diyerek, sırayla atlamıĢ.
Ve sıra gelmiĢ Türkler‟e…
Hostesler, yan yan bakıp gülümseyerek…
“Siz var ya, Siz!.. Hayatta bu uçaktan atlayamazsınız!!!”
(Ters motivasyon… Bazı hırslı kiĢiler de iĢe yarayabilir…)
***************************************************
ġaka bir yana… “ĠletiĢim” düĢünce ve mantık‟lar arası… “Ġkna”
ise… ego‟lar arası, iliĢkidir…
Ne kadar güzel konuĢursanız konuĢun, diksiyonunuz ne kadar
iyi olursa olsun, eğer karĢınızdakilerin egoları ile uyumlu
değilse… insanlar söylediklerinizi pek kabul etmek istemezler.
Hele hele… her hangi bir çıkarları da olmayacaksa!..
Bu gibi durumlarda… daha önce de belirttiğimiz gibi ısrarcı
90
olmayın, yemin billah etmeyin, üzülmeyin, küsmeyin ve
kesinlikle kimseye taviz vermeyin… Ġstemezlerse istemesinler!..
Ġkna kabiliyetimizi geliĢtirmek… tecrübeyle doğru orantılıdır…
Bunun içinde, ilgili konuların en ince teknik deyaylarını dahi
iyice öğrendikten sonra, çevremiz de (Aile, akraba, iĢ, okul,
arkadaĢ, komĢu, eĢ, dost, çevre, v.s.) o konuyu paylaĢmak ve
etkilemek istediğimiz insanların listeleriyle iĢe baĢlamalı ve
onları 3 gruba ayırmalıyız.
1)Sizi pek tanımayan ve inanma yüzdeleri çok düĢük olanlar…
2)Sizi tanıyanlar ve inanma yüzdeleri % 50 - 50 olanlar…
3)Sizi çok iyi tanıyanlar ve inanma yüzdeleri yüksek olanlar…
Ġkna teknikleri çalıĢmalarınıza 1. Grup‟taki kiĢilerle baĢlayın ve
hepsinde de konuya değiĢik açılardan yaklaĢın. Evet deme…
yüzdeleri çok düĢük olduğu için, zaten size “hayır” diyecekler
ve de ikna olmayacaklardır.
Ama neticede onlar, hayır dedikçe… hem sizin moraliniz çok
fazla bozulmayacak, hem de belirleyeceğiniz ikna teknikleri ve
yaklaĢımları yönünden… Siz de tecrübe kazanmıĢ ve de ileri de
isterseniz… onları da ikna etme Ģansına sahip olabileceksiniz.
Daha sonra da 2. Grup‟la devam edebilirsiniz…
Eğer ilk baĢta heyecanla, çok inandığınız ve güvendiğiniz 3.
Grup‟tan iĢe baĢlarsanız… onlar “hayır” dedikleri zaman, o
91
konudaki tecrübesizliğinizden dolayı moraliniz çok kötü bozulur
ve belki de olaya devam edemezsiniz.
Ama konuyla ve ikna yöntemleriyle ilgili tecrübe kazandıkça…
1. Grup‟takileri bile, çok rahat ikna edeceğinizden eminim!..
Aslında aldığınız her “Hayır” cevabı, “Size bu konuda Evet!..
diyebilmem için, Bana baĢka bir sebep söyleyin.” anlamında‟dır.
Netice de, bize ve ekibimize katkı sağlayacak ve de ortaya
koyacağımız projelere inanan, güvenen, dostlar‟la yola devam!..
*)Konsantrasyon... Ortak Heyecan... (Sinerji)
Kendimizi konuya odakladıktan sonra... çoğu zaman, ne
söylediğinizden mada... nasıl söylediğiniz, çok daha önemlidir.
Ortak heyecan ve aynı amaçta birliktelik, ekibin en büyük
gücüdür. Konsantrasyon bozuklukları yaĢamamak kaydıyla...
*)Motivasyon... (Duyguların tatmini.)
Motivasyon, bir iĢi yapmak için içimizde duyduğumuz en güçlü
istektir... Ve de o iĢi yapmak için bizi harekete geçiren, zihinsel
ve duygusal olaylarımızın bir bütünüdür.
Motive etmek‟de... bir iĢi yaptırmak için, o iĢi yapacak insanlar
da, aynı güçlü isteği uyandırmaktır.
“Dünya üzerindeki en güçlü silah, ateĢlenmiĢ insan ruhudur.”
Mahatma Gandhi‟nin sözleriyle... “BirĢeyin yapılmasını
gerçekten çok istiyorsanız, yalnızca akla ve mantığa hitabetmek
92
yetmez, kalpleri‟de harekete geçirmelisiniz!..”
Psikolojik olarak, insanları harekete geçirmek ve birĢeyler
yapabileceklerine olan inanç ve güdü‟lerini, en yüksek noktaya
çıkartmak için ortaya konan; istek, heyecan, azim, Ģevk ve
davranıĢların bütününe motivasyon denmekte... ve latince
“movere” yani “hareket ettirme, hareketlendirme” kelimesinden
gelmektedir.
Motivasyon; olaya inanmak ve inandırmakla baĢlar, güven
tazelemek ve yetenekleri ortaya çıkarmakla devam eder...
Sonuç‟ta elde edilen baĢarıların takdir edilmesi ve çeĢitli
ödüllerdirmeler, motivasyonun en güçlü silahlarıdır.
*)Performans ve Değerlendirme...
Performans; hangi konuda olursa olsun, en basit tanımıyla...
verimliliğin ölçülmesidir. BaĢka bir tabirle... Performans, kendi
içinde ölçüm seviyeleri olan bir baĢarı tanımlamasıdır.
Değerlendirme ise; ölçme sonuçlarını, belirli bir ölçüt sistemine
dayanarak... ölçülen nitelikler hakkında, bir değer yargısına
varma süreci olarak tanımlanabilir.
Burada önemli olan;
Neyi? Nerede? Niçin? Nasıl? ve Ne Zaman? ölçeçeğimizdir.
Genel performansda iki önemli detay daha mevcuttur.
1)Bireysel Performans...
2)Kurumsal Performans...
93
Performansları ölçüp, elde edilen verileri bir araç olarak kabul
edip değerlendirerek, amaçlanan hedeflere göre yönetime yön
vermeyi planlayan, “Performans Yönetimi” çalıĢmalarında baz
alınan performans, Bireysel Performans‟tır. Çünkü tüm ekip ve
kurumların baĢarısı, üyelerinin ve çalıĢanlarının baĢarıları ile
doğru orantılıdır ve de ölçülemeyen performans yönetilemez.
Performans değerlendirme sistemleri, bireysel performansı
ölçmeye yönelik olarak uygulanır. Amaç, kurumsal performans
içinde bireysel performansı ölçmektir. Bu nedenle, bireysel
performansın ölçümü ile ilgili olarak belirlenecek kriterler,
bireyin kiĢisel performansı ile ilgili olduğu kadar, ekibe ve
kuruma olan katkısınıda içermelidir.
Performans değerlendirme formatlarında, kriterler; güvenilirlik,
uygulanabilirlik ve değerlendirme sonuçlarının etkin kullanımı,
en önemli faktörlerdir.
Eğer isterseniz “Karar Vermek” bölümümüz‟de ki, “KiĢilik
Özellikleri”nden ekibiniz ve projenizle ilgili olanları… gerekli
ilave kriterlerle listeler haline getirip… 1 (en düĢük) ve 10 (en
yüksek) arası değerlendirme yaparak… performans ölçümlemesi
yapabilirsiniz…
*)Organizasyon ve Kalite Yönetimi...
Organizasyon‟lar; iki veya daha fazla kiĢinin, ortak bir gaye
için çalıĢmaları halinde, kendileri ve diğer objelerle aralarındaki
iliĢkilerde... en yüksek verimi elde etmek için yaratılan, ahenkli
ve düzenli sistemlerdir.
Kalite; hatasız, eksiksiz ve tam... olarak açıklanmakla birlikte,
genellikle bir ürün veya hizmetin, belirlenen veya doğabilecek
94
ihtiyaçları karĢılama kabiliyetine dayanan özelliklerin toplamı...
olarak da ifade edilebilir.
“Kalite” denilince… nedense önce ticari anlamda Ģirketlerde
uygulanması gereken ürün ve hizmetlerle ilgili bir kavram akla
geliyor…
Halbuki kalite anlayıĢı, hayatın her evresinde geçerli olabilecek,
uygulanabilecek bir kavram. Bu kavramın odağında da, her
konuda olduğu gibi “Ġnsan” faktörü yer almakta…
KiĢisel... duygu ve düĢüncelerimiz, iletiĢim kurma ve davranıĢ
Ģekillerimiz, sorumluluk duygularımız, inançlarımız ve değer
yargılarımız v.s. gibi özelliklerimiz, bizim kiĢisel kalitemizi
yansıtmakta ve yaĢam kalitemizi etkilemektedir.
Ġnsanları diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerden biride,
her zaman daha iyiyi arama içgüdüsü‟dür.
Kalite de... estetik, standartların üstünde, daha iyi, daha güzel,
daha faydalı gibi tanımlamalar da geçerlidir. Bu nedenle, kalite
dinamik bir kavramdır ve karĢılanan her beklenti… “kalite”
kavramını bir ileri aĢamaya ve arayıĢa taĢır.
Bu nedenle... Kalite hedefleri “Akılcı” (Smart) olmalıdır!
S pecified; Belirli...
M easurable; Ölçülebilir...
A chievable; UlaĢılabilir...
R eal; Gerçekçi...
T iming; Zamana bağlı...
95
Yönetim; Ġnsanların iĢbirliği‟ni sağlama, örgütleme, onları bir
amaca doğru yürütme ve sonuca varma... çabalarının toplamıdır.
*)Hedeflerin belirlenmesi...
*)Planlama çalıĢmaları...
*)Görev tanımlarının yapılması...
*)Organizasyon Ģemasının oluĢturulması...
*)ĠĢ bölümü... Sorumluluk bilinci ve yetkilerin delege edilmesi...
*)Mevcut güçlerin; etkili ve sistemli bir Ģekilde kullanılması...
*)Komitelerin tespiti ve gereken desteklerin temin edilmesi...
*)ĠletiĢim, bilgi akıĢı, raporlama...
*)Denetim ve değerlendirme mekanizmaları... v.s.
Yönetim‟in, en önemli unsurlarını oluĢturur!..
Her yönetimde, Yönetenler ve Yönetilenler vardır.
Ġnsanların toplu olarak yaĢadıkları ve çalıĢtıkları, her zaman ve
her yerde yönetim süreci de vardır. KiĢinin yaĢam amaçlarının
baĢında mutluluk ve refah gelir.
Ġnsanların mutluluk ve refahı, sınırsız olan ihtiyaç ve arzularının
tatmin derecesi ile doğru orantılıdır. Bu nedenle yönetenler,
toplumsal değerlere önem vermek zorundadır.
Ġyi bir yönetimle, ekip halinde çalıĢmanın yararları ise;
96
*)ĠĢ bölümü ve uzmanlaĢma sağlar. Daha az emek kullanımı ile
verim... maksimum düzeye ulaĢır...
*)Karar almada etkinlik artar...
*)KiĢileri motive eder, güdülendirir. Ġnsanların birlikte
çalıĢmaları, yardımlaĢmaları... onların; biyolojik, psikolojik ve
ekonomik eksikliklerini tamamlar ve manevi tatminler sağlar...
*)Üyelerin, bilgi ve görüĢ alanları geniĢler...
*)Uygulamada karĢılaĢılan sorunlar azalır. (Özellikle yönetim
kadrosu tarafından, çağdaĢ yöneticilik anlayıĢında son dönemler
de en ön plana çıkan “Yetkilendirme ve Delegasyon”a dikkat
etmek, Ģartıyla...)
*)ÇeĢitli karĢıt görüĢlerin bağdaĢması kolaylaĢır...
*)Bireylerin ayrı ayrı verimlerinin toplamından, daha fazla
verim sağlanır...
Ģeklinde sıralanabilir!..
Tabii bunlarla birlikte, hedefe ulaĢmak için; anlaĢma ve
birleĢme sağlamak amacıyla karĢılıklı ödün vermemeye,
tartıĢma halinde kararları geciktirmemeye, aĢırı tutucu
baskılardan kaçınarak ekibi bölmemeye, çıkar manevralarına
karĢı yönetim boĢlukları oluĢturmamaya da, dikkat etmek
gerektiğini unutmamak kaydıyla...
Kalite Yönetimi; Bir organizasyonun yönetilmesi ve kontrolu
için, planlanarak koordine edilmiĢ faaliyetlerin tamamına verilen
ad‟dır.
97
Neticede, Yönetim bir ekip iĢi‟dir. Bu ekibin en önemli iĢi‟de;
“Ortak Vizyon”un yol haritasındaki... problemlere, sorunlara ve
olumsuzluklara... çözüm üretmektir.
Yani... hizmet ve üretim sektörlerinde “Sigma” (Latince‟den
alınan ve istatistiklerde... en yüksek ortalamalara olan uzaklığı
tanımlamak için kullanılan bir simge‟dir) ve “Yalın 6 Sigma”
olarak da tabir edilen... zaman kaybı ve israfın önlenmesi ile
olumsuzlukların net bir Ģekilde tespiti (Tanımlama... Ölçme...
Analiz... Sürekli GeliĢim / Kaizen... Kontrol... Devamlılık) ve de
proje liderlerinin desteği ile hızlı ve emin adımlarla iyileĢtirme
aĢamalarını organize ederek, en az kaynak kullanımıyla . . .
toplam ihtiyaçların karĢılanmasına odaklanarak, en iyi sonuca
gitmektir.
Günümüz de… “Süreç ĠyileĢtirme” ve “Süreçler‟le Yönetim”
kavramları, “Proje Yönetimi” ve “Toplam Kalite Yönetimi” gibi
uluslararası standartlar‟a sahip olan büyük organizasyonlar‟da…
“Uzman”… siyah ve yeĢil kuĢak ekiplerinin desteği ve de yeni
yazılım programlarıyla önemli yerler edinmekte ve de etki
alanları giderek artmaktadır…
***************************************************
6 Sigma‟da yer alan… Kaizen ile ilgili, özel bir açıklama...
Japonya‟da “değiĢim” aynı zamanda, çoĢku veren bir yaĢam
tarzıdır. DeğiĢimler, ani veya kademeli olarak gerçekleĢir.
Kaizen felsefesi, Japon yaĢam tarzının… aile yaĢantısında olsun,
iĢyerlerinde ve sosyal iliĢkilerde olsun… sürekli iyileĢtirilmesi
gerektiğini söyler.
98
Masaaki Imai… 1930 yılında Japonya‟da doğdu. 1986 yılında
yayınladığı…
“Japonya‟nın Rekabetteki BaĢarısının Sırrı… Kaizen”
adlı eseri ile yönetim bilimine… farklı bir boyut kazandırdı…
Japon asıllı bu yönetim düĢünürü kitabının hemen baĢında tüm
alçak gönüllüğüyle Ģu satırları yazmaktadır…
“Bu kitapta açıklanan bütün fikirlerin bana ait olmadığını itiraf
etmeliyim. Ben sadece, Japonya‟da yıllar içinde geliĢtirilmiĢ ve
kullanılmıĢ yönetim felsefelerini ve araçlarını bir araya getirdim.
Katkım olduysa, o da tüm bunları… tek ve anlaĢılabilir bir
baĢlıkta... Kaizen… adı altında düzenlemiĢ olmamdır.”
Kaizen, Japonca “Sürekli GeliĢme ve ĠyileĢtirme” anlamına
gelmektedir.
Imai, organizasyonel baĢarı için kaizen felsefesinin ev, özel ve
sosyal yaĢamın tüm alanlarında uygulanmasını savunmaktadır.
Masaaki Imai, Tokyo Üniversitesi‟nden mezun oldu.
1957 - 1961 yılları arasında ABD‟de Washington DC‟de
kurulmuĢ olan Japon Verimlilik Merkezi‟nde çalıĢtı ve 1961
yılında Japonya‟ya geri döndü.
Japon Bilimadamları ve Mühendisler Birliği ile müĢterek
çalıĢmalar ve projeler yürüttü. Halen Japonya‟da 1962 yılında
kurulmuĢ bulunan Cambridge Corporation adlı uluslararası
yönetim danıĢmanlığı Ģirketinin yönetim kurulu baĢkanıdır ve
1996 da 2. kitabı Gambe Kaizen‟i yazmıĢtır…
99
(Gambe… yer anlamına gelmekte… Temizlik, Düzenleme,
Sınıflandırma, Standartlar ve Disiplin ilkeleriyle uygulanan,
sosyal yaĢam ve üretim mekan‟larının, sürekli iyileĢtirilmesi.)
Maasaki Imai, organizasyonlar da “Sürekli GeliĢme (Kaizen)”
için baĢlıca Ģu stratejileri önermektedir:
*)Üst yönetim… amaçları doğrultusunda… Sürekli GeliĢim
modelini anlamalı… kavramalı… prosedürleri oluĢturmalı…
ve desteklemelidir.
*)Orta düzey yöneticiler… üst yönetim tarafından belirlenen
Kaizen amaçlarını gerçekleĢtirmeyi hedeflemeli… takım
arkadaĢlarının, organizasyon içerisinde oluĢacak problemleri
çözme konusunda, bilgi ve becerilerini artırmayı amaçlamalıdır.
*)Bölüm BaĢkanları… tüm ekip üyeleri ile aralarındaki iletiĢimi
geliĢtirmeli ve organizasyon içinde yüksek moral kazanılmasını
sağlamaya çalıĢmalı ve de onlara rehberlik etmelidir.
*)Ekip üyeleri ve çalıĢanlarda… organizasyon süresince çıkacak
problemlerin, daha iyi ve daha çabuk çözülmesi için, çaba
göstermeli… eğitim programlarına aktif olarak katılarak, bilgi
ve becerilerini geliĢtirmelidir…
***************************************************
Ayrıca; diğer stratejik yönetimlerle birlikte, zorunlu hallerde üç
yönetim tarzı daha vardır...
100
Risk yönetimi; “Risk” sözü, genellikle olumsuzluğu çağrıĢtırır.
Ancak; risk, her zaman olumsuzluk anlamına gelmez. Projelerin
geliĢimine olumlu yönde katkıda bulunan risk‟lerde vardır.
Bu durumda, konumuzla ilgili olarak “risk”i; projelerin geliĢimi
için yapılan çalıĢmalarda, gerçekleĢmesi olasılıklar dahilinde
olan, olumlu veya olumsuz olaylar (Tehditler ve Fırsatlar) dır...
diye tanımlayabiliriz.
Faaliyetlerin daha etkin, sorunsuz ve olumlu yönetilebilmesi
amacıyla...
*)Grup hedefleri doğrultusunda risk faktörlerinin belirlenmesi,
*)Hedeflere ulaĢmayı etkileyen risk unsurlarının, olasılık ve
etkilerine göre tanımlanması,
*)Ölçü ve Kontrol mekanizmalarının oluĢturulması, görev ve
sorumluluklarının belirlenmesi,
*)Risk unsurları‟nın ölçülmesi, raporlanması ve karar
noktalarına ulaĢtırılması,
*)Karar noktalarının, kuruma entegre olarak görevlerini
yapması,
*)Öngörülemeyen riskler içinde, projede; sadece bu gibi
durumlarda kullanılmak üzere, bir “Acil Durum Bütçesi” nin
ayırılması...
Risk Yönetimi‟nin esaslarını oluĢturur!..
Hedeflerimize ulaĢma yolunda risk yönetimi esasları doğru bir
Ģekilde oluĢturulamazsa... önce “Kaos Dönemleri”... sonra da
“Kriz Dönemleri” gündeme gelebilir.
101
Bu noktada, geliĢim ve yaĢam mühendisliğinin duayeni Sayın
Ergun Zoga'yı sevgiyle anarak... organizasyonlarda; kaotik,
yani... karmaĢa ve kargaĢa'ya neden olan… olumsuz, düzensiz,
belirsiz ve karıĢık durumlarda, “Kaos Yönetimi”nin önemini bir
kez daha vurgulamak istiyorum.
Kaos Yönetimi için, güzel bir örnek olarak... Ġstanbul Bilgi
Üniversitesi'nden öğretim üyesi Sayın Kubilay Tuncer'in
deyimiyle...denizde fırtınaya yakalanan bir kaptanın kontrol
edemediği güçlere karĢı, (Rüzgar... Dalga... v.s.) gemiyi, rotayı
ve dümeni kontrol etme süreci... gösterilebilir…
Kaos'un, genellikle beklenmeyen durumlarda çıktığı belirtilir
ama, bazı tedbirler "Risk Yönetimi" ile alınabilir. Sonrasında da
“Kriz Yönetimi” vardır.
Sayın Prof. Dr. Acar BaltaĢ‟ın da belirttiği gibi… Kriz, alıĢılmıĢ
çözümlerin geçerliliği‟ni yitirmiĢ olduğu durumlara verilen özel
bir isimdir. Her kriz… ani ve belirleyici değiĢimler içeren
dengesiz bir durumu ifade eder….
Evet... Kriz dönemleri özel dönemlerdir. Her kriz dönemi kendi
Ģart ve kurallarına göre özellikler taĢır ve de eldeki değerlere
göre alternatif planlar gündeme gelir.
Durum normale dönene kadar da olağanüstü tedbirler alınabilir,
görev ve yetki değiĢiklikleri yapılabilir.
Kriz Yönetimleri‟nin en önemli iĢlevi, krize sebep olan ögeleri
düzeltmek ve normale çevirmek, yeniden oluĢmamaları için
gerekli önlemleri almak, yedeklemeleri yapmak ve yönetimi bir
an önce devretmek ve de “krizlerden medet uman fırsatçılara,
fırsat vermemektir.”
102
*)Ġç Tetkikler ve Denetim Organizasyonu...
(Hedeflere yönelik... raporlama çalıĢmaları)
Aslında, bu bölümde gördüğümüz, hedeflerimize ulaĢmak için
yapmamız gerekenler hamlelerin... özellikle hizmet ve ürün
odaklı, ticari ve sınai sektörler ile Kobi‟ler de, her zaman
gündemde olan uygulamalar olduğunu... hepimiz biliyoruz.
Ve hepsi de, uzmanlık gerektiren alanlar... bunu da biliyoruz!
Ancak bunlar... aynı zamanda gönüllü olarak... kiĢisel ve
toplumsal geliĢim‟le ilgili her türlü ekip çalıĢmalarında da...
doğru bildiklerimiz‟le... yeterince... yani abartmadan...
uygulama Ģansı bulabildiğimiz konular...
Dolayısıyla çalıĢmalarımızın her aĢamasında, bu alanlardan
yararlanırken, ekibimizin ve hedef kitlemizin... karekteristik
özellikleri ile projemizin detaylarını da, daima göz önünde
bulundurmak... gerekli ve faydalı olacaktır.
Aynı zamanda bildiğiniz gibi... özellikle kurumsal sosyal
sorumluluk projelerine eğilen tüm büyük Ģirketler, bu tür
yönetim uygulamalarını zaten kendi kurumsal bünyelerinde
sürekli yapıyorlar...
Onlar‟la veya Avrupa Birliği Hibe Programları ile birlikte
gerçekleĢtirilecek güzel projelerde, mutlaka yararları olabilir...
diye düĢünüyorum.
Yalnız bu arada, bunları uygulayan büyük büyük Ģirketlerde ve
kurumlarda, herĢeyin 4 x 4 lük olduğunu da zannetmeyin...
103
Neticede... çözüm odaklı müĢteri memnuniyeti için yapılan bu
çalıĢmaların... Size, yani tüketiciye yansıması önemli!..
Yani, her yıl...
*ĠSO Kalite Belgeleri, Performans Değerlendirmeleri,
*6 Sigma‟ları, 8 Omega‟ları, CRM‟leri,
*ARD‟si, B2B‟si, B2C‟si, CMMI‟si, SCOR‟u ile birlikte...
*Renk Renk... KuĢak KuĢak, Ģirket içi ve dıĢı eğitimleri... v.s.
için... kucak dolusu para harcayan ġirket‟lerin çoğu...
Ürünleri veya hizmetleri açısından... özellikle rekabet ve
durgunluk dönemlerinde, maalesef hala tüketici Ģikayetleriyle
boğuĢuyorlar...
Ayrıca krizlerden de, ne hikmetse en çabuk onlar etkileniyor. (?)
***************************************************
Ve sonuçta... YaĢamda ki en önemli faktör, ortaya çıkıyor...
O da “Ġnsan ve Toplum” faktörü!..
***************************************************
104
MĠSYON... VĠZYON... TASARIM...
Ġnternet‟le iliĢkileriniz nasıl bilmiyorum ama, mutlaka bir çok iĢ
ve sosyal amaçlı web sitelerini inceleme fırsatı bulmuĢunuzdur.
Ġster kiĢisel ister kurumsal, ister sosyal, ister ticari, ister küçük
ister büyük çaplı, tüm web sitelerinin olmazsa olmaz bölümü
Misyonumuz ve Vizyonumuz‟dur.
Ve... Genellikle de, tamamına yakınında dikkatimizi çeken, Ģu
çok anlamlı ifadeleri... mutlaka görmüĢsünüzdür!
Amacımız;
105
Topluma, etik değerlere, insan haklarına saygılı...
ÇağdaĢ, kaliteli ve sağlıklı hizmetler üreterek...
Entegre bilgi teknolojileriyle...
ÇalıĢanlarımızın veya üyelerimizin...
MüĢterilerimizin ve toplumun...
Memnuniyetini ve de mutluluğunu...
Daima ön planda tutarak...
Haksız kazanç veya çıkar gözetmeden...
Sektör lideri veya en güçlü STK olmaya aday...
Bir kurum olarak...
Ġnsanlığa ve çevreye duyarlı...
Toplum değerlerine, katmadeğer katan...
Pozitif değerler ve teknoloji üreten...
Ülkemizin...
Ekonomik ve sosyal kalkınmasında söz sahibi olmak... v.s.
Hakikaten güzel sözler değil mi ?
Neyse, konumuza geri dönersek...
Misyon...
Daha öncede değindiğimiz gibi, bugün ki değerlerimiz, varoluĢ
nedenimiz, neler yaptığımız, neden yaptığımız ve üstlendiğimiz
görevler ile varmak istediğimiz hedeflerimize ve amaçlarımıza
ulaĢmak için yapmamız gerekenler... Ģeklinde ifade edilebilir.
106
Değerlerinizi keĢfedin ve kullanmayı öğrenin. Duyularınızdan
baĢlayarak, sahip olduğunuz herĢey sizin değerlerinizdir...
Ve... KiĢisel GeliĢim Uzmanı Sayın Cengiz Eren‟in deyimiyle;
“Değer‟lerinin farkına varmayanlar... Eyer‟lerinin farkına hiç bir
zaman varamazlar.”
YaĢantımızın bundan sonraki bölümünde, eğer daha önceden bu
konuda bir çalıĢma yapmadıysak, kiĢisel veya kurumsal olarak
bize yön verecek olan misyonumuzu belirlemekte fayda var…
Özellikle projelerimizle ilgili misyonumuz açısından, dikkat
etmemiz gereken noktalar ise; kararlaĢtırdığımız misyon…
*ÇalıĢmalarımızı ve faaliyet alanlarımızı açıkça belirtiyor mu?
*Kendileriyle aynı hedeflere doğru omuz omuza yürüyeceğimiz,
ekipteki tüm çalıĢanlar misyona katkılarını görebiliyorlar mı?
*Misyon yönetimdeki değiĢikliklere rağmen ayakta kalabilir mi?
*Proje ve planların varoluĢ nedeni açık mı?
*UlaĢmak istediğimiz hedefleri net olarak açıklıyor mu?
*Normal vatandaĢlarımıza, mantıklı gelebiliyor mu?
*Kim olduğumuzu… neyi, kim ve ne için yaptığımızı, ve de
bunun neden önemli olduğunu… cevaplıyor mu?
*Kaynaklarımızı niye böyle bir çaba için harcadığımız belli mi?
*Ve varsa diğer önemli özelliklerimizi, ortaya koyuyor mu?
107
Vizyon...
YaĢamak ve yaĢatmak istediğimiz geleceğe ait, bize ıĢık tutan
ve destekleyen değerlerle aydınlanan, soyut bir projeksiyondur...
Ufuk‟dur. . . Hedef‟dir. . . UlaĢılmak istenen ideal durum‟dur.
“Vizyon tasarımları ve çalıĢmaları” ise... misyon‟umuz ile
vizyon‟umuz arasındaki yol haritasının, stratejik incelikleridir!..
Bu yol haritasının incelikleri...
AraĢtırma... Strateji... Planlama... Bütçe... Uygulama...
Değerlendirme... Vizyon‟da “ASPBUD” ÇalıĢmaları (ARD)
olarakta nitelendirilebilir!..
Burada dikkat edilmesi gereken noktalardan biride...
Birbirine çok karıĢtırılan Planlama iĢin 5 N‟sinden dördünü
(Ne, Nerede, Ne zaman, Neden) yanıtlarken, Strateji iĢin zor
yanına bakar ve Nasıl‟ı sorar… Ve de ortaya koyar…
Vizyon, baĢarı ve strateji konusunda…
Sayın Dr. Yılmaz Argüden‟in çok güzel bir yorumu var…
***************************************************“
”BaĢarı sürekli olarak değer yaratabilmektir…
Değer yaratmada sürekliliği sağlayabilmek ise… hem doğru iĢin
yapılması (Strateji)… hem iĢin doğru yapılması (Toplam kalite
yönetimi)… hem de sürekliliği sağlayacak sağlam bir yapılanma
(KurumlaĢma)… ile mümkündür…”
***************************************************
108
BaĢarı… tek faktör‟lü bir sonuç değildir. Daha öncede
belirttiğimiz gibi, kiĢisel özelliklerden baĢlayarak… konu ile
ilgili her aĢama (Ġmaj, bilgi, istek, kabiliyet, maddi kaynaklar,
manevi destekler, tecrübe, v.s. v.s.) baĢarı için, olması gereken,
ama… tek baĢına yeterli olmayan aktör‟lerdir.
BaĢarı… kısa sürelide olsa mutlaka insanı mutlu eder. Ancak
sürdürülebilir anlamda baĢarı, her zaman mutluluk ile iç içe
değildir. Devamlı olarak baĢarılı olmak için çalıĢmak ve
baĢarının peĢinde koĢmak‟ta insanı yorar…
Özellikle de, bu kitaptaki konularımızla ilgili… bireysel veya
kurumsal olarak söylemek gerekirse… önemli olan, sosyal
anlamda mutluluğu ve baĢarıyı dengelemek, ve de bu dengeyi
sürdürebilmektir…
Daha da önemlisi… baĢkalarının baĢarılarından da, mutlu
olmaktır!..
Strateji, kelime anlamı itibarıyla latince yol, çizgi kavramından
ve yönetimin baĢı anlamına gelen “strategos” den gelmektedir.
Sonuç alıcı hareketlerin… planlaması ve yönetimi… olarak
tanımlanabilir.
Ġyi bir strateji için ise…
Geriye doğru düĢünerek, ileriye doğru bakmak gerekir…
Stratejik Planlama süreci... bir kiĢinin, bir ekibin veya bir
kuruluĢun; varlık amacını (misyon) ve hedeflerini (vizyon)
belirlenmesi ile baĢlayan... hem iç dinamikleri hem de dıĢ
faktörleri doğru analiz ederek, kendini ve hayat Ģartlarını doğru
109
algılaması ile devam eden... güzel bir farkındalık ve “yeniden
tasarım” çalıĢmaları... Ģeklinde tanımlanabilir.
Aynen... bir tekne ile deniz yolculuğuna çıkacağımız zaman,
fırtınalardan daha az etkilenmek ve belirlenen zamanda hedefe
varmak için...
a)Yola çıkmadan önce nereden nereye gideceğinizi belirlemeyi,
b)Teknenin bu seyahat için uygunluğundan emin olmayı,
c)Uygun değilse güçlendirmeyi, olmazsa değiĢtirmeyi,
d)Bir ana rota ile birkaç da alternatif rota çizmeyi,
e)Yeterince malzeme ve yiyecek almayı,
f)Takımın yapacağı iĢleri iyi öğrenmiĢ olduğundan ve birlikte
uyum içinde çalıĢacaklarından emin olmayı,
g)Acil durum ve krizlere hazırlıklı olmayı, hava ve deniz
durumunu mutlaka sürekli takip edip, tahminleri almayı
düĢünüp, planlamamız gerektiği... gibi!..
Stratejik planlama sürecinde benimsenebilecek… aĢağıdan
yukarıya, yukarıdan aĢağıya ve karma olmak üzere üç model
vardır. Model seçimi hedeflerin yapısına ve ihtiyaçlarına göre
saptanabilir ve ileride gerekirse model değiĢiklikleri de olabilir.
Stratejik planlama, projede görev alan her kademedeki üyelerin
katılımını ve yöneticilerin tam desteğini içeren… sonuç almaya
110
yönelik çabaların bütününü teĢkil eder.
Bir stratejik planlama… aĢağıda yer alan beĢ temel soruya verilen
yanıtların yer aldığı bir rehber niteliği taĢır…
*ġu anda neredeyiz?
*Nerede olmayı istiyoruz?
*GeliĢmemizi nasıl ölçebiliriz?
*Olmak istediğimiz yere nasıl ulaĢabiliriz?
*GeliĢmemize yönelik yol haritamızı nasıl saptayabiliriz?
*Ve nasıl denetleyebiliriz?
Bu sorulara verilecek yanıtlar... “Stratejik Planlama”nın net bir
Ģekilde içeriğini oluĢturur.
Genellikle stratejilerdeki en önemli yanılgı… amaç ve vizyonu
net olarak belirlemeden strateji oluĢturma çabasıyla ortaya çıkar.
KiĢisel vizyonuz için tek baĢınıza karar vermeniz ve isterseniz
bir Vizyoner olarak, çevrenizden amatör veya profesyonel
destek almanız... son derece normaldir...
Ancak; grupsal ve kurumsal vizyonlar‟da... katılan tüm
bireylerin düĢünceleri ve katkıları gözardı edilmemelidir!..
Ġki veya üç kiĢinin kafa kafaya verip, bir grup veya kurum için
111
oluĢturduklarını zannettikleri vizyon veya vizyonlar‟a ulaĢmak...
DüĢ Mühendisliğinden öteye geçemez!
Vizyon; tüm grubun ortak bakıĢ açısını yansıtmalıdır.
AraĢtırmalara dayalı, coĢku verici, zorlayıcı ve gerçekçi
olmalıdır. “Yani... Çünkü...Yoksa... Anahtar Kavramları” açıkca
tanımlanmalıdır.
Ve mutlaka... Alternatif bir “B” Planı‟da düĢünülmelidir.
***************************************************
Bu noktada... “Vizyon Tasarımcıları”nın, vizyonu ise...
Ġnsanların... yaĢ‟ları, eğitim‟leri, statü‟leri ne olursa olsun,
öğrenerek, araĢtırarak, tartıĢarak, özellikle aktif bir Ģekilde
bilim ve teknoloji‟den de yararlanarak, kendi kendilerinin,
“Eğitmeni ve DanıĢmanı” olmalarına yardımcı olmak ve de
etkin bir Ģekilde, yaĢam kalitesini yükseltmektir!..
***************************************************
KiĢisel ve kurumsal vizyon konusunda, her zaman hatırımızda
bulunması gereken, bazı “ÖzdeyiĢler” ise...
*“Hayatımız düĢüncelerimizle Ģekillenir. Hayatımızın gidiĢini
değiĢtirmek istiyorsak, önce düĢüncelerimizi değiĢtirmeliyiz.”
*“KiĢisel atılımlar, inanç ve düĢüncedeki değiĢimle baĢlar.”
*“Bulmak isterseniz... Yeni bir yol mutlaka vardır.”
*“DüĢüncelerimiz... hareketlerimizi...
Hareketlerimiz... alıĢkanlıklarımızı...
AlıĢkanlıklarımız... huylarımızı...
Huylarımız da... karekterlerimizi, meydana getirir...
112
Ve karekterlerimiz de... geleceğimize... yön verir.”
*“Kendimizi, düĢüncelerimizle harekete geçirebilirsek,
vizyonumuza doğru yol alabiliriz.”
*“Hazırlıklı olarak fırsatlarla karĢılaĢmak, Ģans dediğimiz
sıçrama tahtasıdır.”
*“Vizyon‟lar, kiĢisel hırs ve ego‟lara göre belirlenemez.”
*“Grup ve kurum vizyon‟larına, tek baĢınıza ulaĢamazsınız.”
*“Hayatta en zor Ģeylerden biri, amaçsız insanlarla yaĢamak
zorunda kalmaktır.”
*“Hiçbirimiz, hepimiz kadar akıllı değiliz.”
*“BaĢarı, kiĢinin baĢlangıç noktası ile ulaĢtığı yer, arasındaki
olumlu farktır.”
*“Çözümde görev almayanlar, problemin birer parçası olurlar.”
*“Vizyon‟da liderlik... değiĢim için, ikna etmekle baĢlar.”
Ģeklinde sıralanabilir.
Ve Siz... buna dilediğiniz gibi, ilavelerde bulunabilirsiniz!..
Bazı insanlar hayatta hiç baĢarısız olmazlar, çünkü hiç
birĢey yapmaz... hiç birĢey denemez... hiç riske girmezler...
Yalnız “Risk” bir denge kavramıdır ve herkezin çapına göre
değiĢir...
113
Benim için risk olan Ģey, sizin için çok sıradan bir Ģey olabilir...
Herkezin sorunları veya problemleri, kendisine göre mutlaka
çok önemlidir...
Ama daha da önemli olan o sorun ve problemlere karĢı
girdiğimiz ruh hali ve sergilediğimiz davranıĢlardır...
Neticede...
Vizyon‟unuz... Vizyon‟a bakıĢ açınız ile doğru orantılıdır!..
Bu bakıĢ açısında, dikkat edilmesi gereken noktalar ise…
*Vizyon, ekibin ideal geleceğinin net bir resmini yansıtıyor mu?
*Vizyon ifadesi… ilham verici ve çaba gerektirici mi?
*Vizyon… hatırlanabilecek kadar kısa mı?
*Misyon‟un yerine getirilmesi ve tamamlanması… vizyon‟un
oluĢumunu gerçekçi bir hale getirecek mi?
Tasarım...
Misyon ve vizyon kapsamında, hayallerden gerçeğe yönelen
düĢüncelerle soyut veya somut bir sonuca ulaĢma çabasıdır!..
Her tasarım kendi içinde bir yapıya, ve de... bu yapı arkasında,
bir planlamaya sahiptir.
114
Doğal hayatın dıĢında, tüm yaĢamımızın temelinde tasarımlar
vardır.
Tasarlama... ulaĢılmak istenen sonuçlar için, oluĢturulacak
yapının organizasyonu ile ilgili, her türlü faaliyeti de içine
almaktadır.
Neticede… bireysel veya kurumsal olarak vizyonlarla ilgili
yapılan bu organizasyonlarda, bizlere önderlik edenler de
“Vizyon Tasarımcıları” dır.
Bazı insanlar…
“Ġnsanlar plan yaparmıĢ, Tanrı‟da gülermiĢ.” der‟ler…
Bu sözü söyleyenlere ve bu konuda kendilerini haklı görerek,
otobüslere el sallayanlara, zaten söylenecek pek bir Ģey yok...
Onlar için, sadece… baĢkalarının yaptıklarını acımasızca
eleĢtirmek, yerden yere vurmak, küçümsemek ve moral bozmak
önemlidir.
Konu önemli değildir, ortada güzel geliĢmeler vardır... baĢarı
vardır... emek vardır... bunun bir Ģekilde ortadan kaldırılması
gereklidir...
Tabii, onlar için… inĢaat filan yaparken de… zemin etüdüne,
plana, projeye ihtiyaç yok… Felaketler, hep “Takdiri Ġlahi”…
Aslında ben, belirli kesimler de yer alan bu tür insanlarla
karĢılaĢınca soruyorum...
115
“Beyfendi veya Hanımefendi hangi takımı tutuyorlar acaba?”
diye… Hemen atlıyorlar tabii.. “FB… GS… BJK... TS…”
Hangisini tuttukları önemli değil... Herhangi birini coĢkuyla
belirttiklerinde de...
“Peki… bu takımlar ne için uğraĢıyorlar?
Yöneticiler, Teknik Adamlar, Futbolcular v.s... yağmurda,
karda, çamurda... bu kadar emek, para, pul harcıyorlar?
Taraftarlar tribünlerde... Siz evde, iĢte, sağda solda v.s de niye
bir yerlerinizi yırtıyorsunuz... Heyecanla maçları seyredip, ünlü
ve ulema yorumcuları takip edip, boĢa vakit harcıyorsunuz…
Bu kadar tesisler, transferler, kamp, antenman, maç, taktik v.s.
neden? Hem de “gavur icadı” uluslararası kurallar'la...
Tanrı nasıl olsa kimin Ģampiyon olacağını biliyor...
Ki… mutlaka biliyor!..
ġampiyon‟ları bir Ģekilde… dünya'nın her yerinde ve her
kupa'da ayrı ayrı vahii veya hidayet yoluyla insanlara bildirir…
Olay biter!..
Hatta bu tebliğ için, belki sizi bile görevlendirebilir…
Sizin, böyle bir görev ihtimalini reddetme lüks'ünüz yok…
Zinhar!... Bundan böyle, takım felan tutmayın. Tanrı‟ya karĢı
gelmek mi istiyorsunuz? Hem diğer takımlar O‟nun değil mi?”
diye… ciddi ciddi konuĢunca... cevap... “Kem... Küm...”
116
(Profesyonel futbol‟dan kesinlikle hoĢlanmıyorum ve halkı
uyutma sanatı olarak nitelendiriyorum ama, onlar baĢka bir
Ģey„den anlamıyorlar...)
Aslında mutlaka… tüm canlılar dünyaya kaderleri ile
birlikte geliyor…
Bu; insanlar için de, hayvanlar için de, bitkiler için de
geçerli...
Anlatmaya çalıĢtığımız... Ġnsanların kaderlerinde etkili
olabilecek iç ve dıĢ faktörleri, daha iyi hale getirebilmek için,
çaba göstermekten vazgeçmemek!..
Yani, Sayın Dr. Ender Saraç‟ın deyimiyle...
“Bir elma tohumunu veya çekirdeğini düĢünün. O elma ağacı
cinsi‟nin nesiller boyunca yaĢadığı tecrübeler, o küçücük
çekirdeğin içine kodlanmıĢtır.
Elma çekirdeği “tüm” olabilme bilgisine sahiptir. Ancak o
çekirdeğin hangi düzeyde bir etkiye maruz kalacağı çok
önemlidir. Örneğin hiç ekilmeyebilir ve sadece çekirdek
olarak kalır.
Veya yanlıĢ mevsimde ekildiğinden fidanlaĢamaz, kurur ya da
donar... Veya doğru mevsimde ekilir ama yeterli su verilmediği
veya yanlıĢ toprağa ekildiğin için güdük kalır.
Veya doğru zamanda doğru yere ekilir, yeterli su verilir ama
vitamin verilmediği, aĢılanmadığı, böcek ilacı verilmediği için
117
elma verir, ama meyveleri çok lezzetli olmaz.
Veya her türlü emek verilir, en doğru zamanlar da en doğru
bakımı yapılır ve de Ģahane elmalar verir…
Yani… aynı çekirdeğe farklı düzeyde yaklaĢımlar‟la, farklı
sonuçlar elde edilebilir!..” diye düĢünüyorum...
Kristof Kolomb (Christopher Columbus), Ġspanyol gemicilerle
bir gün aynı masada yemek yerken… gemiciler Kolomb‟la
Amerika‟yı keĢfetmek çok büyük bir Ģey mi, biz de keĢfederdik
diye dalga geçiyorlarmıĢ…
(Aslında… Amerikayı keĢfettiğini bilmiyordu ya… hikaye bu!..)
Kolomb sataĢmalara daha fazla dayanamamıĢ ve masanın
üzerine bir yumurta koyarak… “Hey gemiciler!.. bu yumurtayı
masanın üzerinde dik bir Ģekilde koyabilecek, biri var mı aranız
da” demiĢ.
Gemiciler gülerek bundan kolay ne var deyip… baĢlamıĢlar
uğraĢmaya… ama hiçbiri yumurtayı masanın üzerinde dik bir
Ģekilde tutturamamıĢ…
Kolomb en sonunda yumurtayı almıĢ ve altını hafifçe çatlatarak
masanın üzerine koymuĢ…
Gemiciler, bunu bizde yapardık diye, alaya devam etmiĢler...
Kolomb ise “Yapabilirdiniz… ama, düĢünemediniz” demiĢ!..
118
BĠ DAKKA !
Kitabın buraya kadar olan satırlarını yazdıktan yaklaĢık 1,5 yıl
sonra, yani 16.Ocak 2009 da... değerli gazeteci ve pazarlama
stratejileri danıĢmanı... Sayın Güventürk Görgülü‟nün, Dünya
Gazetesinde yayınladığı haftalık köĢe yazısını okuyunca...
Daha uzun süre gündemdeki yerini koruyacak olan; geliĢim,
misyon ve vizyon konularıyla ilgili, bu kitap üzerine 2 - 3 yıldır
yapmıĢ olduğum araĢtırma ve çalıĢmaların yorgunluğu bir anda
üstümden kalktı.
Biraz ekonomi ağırlıklı olsa da düĢüncelerini sizlerle burada
paylaĢmak istiyorum.
***************************************************
Vizyonunuz gerçekten vizyon mu?
Yoksa sizin için Dilbert‟mi yazdı.
Son birkaç yıldır hem özel sektörde, hem de kamu da nereye
baksanız, ne okusanız, nereye gitseniz, karĢınıza çıkan bir kaç
kavram var.
Misyon, vizyon, strateji, stratejik yönetim, kalite, performans,
inovasyon, süreç vb...
119
Bugün hangi Ģirketin web sitesine girerseniz girin, baĢ köĢede
bir vizyon / misyon tanımı bulursunuz.
Hatta cüssesi biraz büyük olanlar, bunları çerçeveletip merkez
ofislerine ve Ģubelerine asmayı pek seviyorlar.
Aslında ayrı ayrı cümleler olması gerekirken, birbiri ardına
bağlanmıĢ, bir türlü bitmeyen ve bitmeyecekmiĢ gibi duran
cümlelerden oluĢan vizyon ifadeleri, genellikle Ģöyle bir akıĢ
gösteriyor.
“Vizyonumuz, Ģunu Ģunu Ģunu yaparak, bunu bunu kullanarak
ama Ģunlarıda göz önüne alarak, böyle böyle bir Ģey olmaktır.”
Bu ifadeler o kadar basmakalıp hale geldi ki, internette bunlarla
dalga geçen ve Scott Adams‟ın ünlü çizgi karekteri Dilbert‟ten
esinlenen “mission statement generafor” ve “vision statement
generator” siteleri bulunuyor.
Peki vizyon ve misyon durumları böyleyken, strateji ve stratejik
yönetim gibi kavramların ne anlamı olabilir? Performans
ölçümü veya kalite nasıl bir değer ifade edbilir?
Prof. Dr.CoĢkun Can Aktan, stratejik yönetimi “vizyon, misyon,
strateji ve aksiyon unsurlarını içeren bir yönetim tekniği” olarak
tanımlıyor. Bu kavramlar içinde belki de en önemlisi “Vizyon”.
Çünkü vizyon, bize gelecekteki resmimizi gösteriyor. Daha
doğrusu, gelecek resmi içindeki yerimizi. Bu ikisi arasında ciddi
bir fark var ve vizyon belirleme konusundaki baĢarısızlık,
genellikle aradaki bu farkı kavrayamamaktan ortaya çıkıyor.
ġirketler vizyonlarını belirlerken, bu iĢi dilek ve temenni
bazında gerçekleĢtiriyorlar.
120
Yani bundan “10 yıl sonra Ģöyle bir Ģirket olsak ne güzel olur”
dediğinizde bu vizyon belirleme anlamına gelmiyor, iĢiniz daha
çok dilek ve temenni boyutunda kalıyor.
Vizyonunuzu doğru belirlemek için iki alanda yetkinliğiniz
olması gerekiyor. Birincisi kendinizi, kurumunuzu ve
olanaklarınızı tanımak, ikincisi ise sektörünüzü, pazarınızı, hatta
ekonomiyi iyi bilip, gelecek projeksiyon‟unuzu yapabilmek.
Ġkinci‟den baĢlarsak; bu, genel olarak dıĢ dünyayı anlayabilmek,
kavrayabilmek anlamına geliyor.
Yani, nasıl bir dünya da yaĢıyorsunuz, bu dünya da nasıl bir
ekonomik sistem var, bu ekonomik sistem içinde siz hangi
sektördesiniz, hangi pazarın neresine hitap ediyorsunuz?
Bölge ve ülke dinamikleri neler?
Biraz ağır oldu, ama baĢlangıç için bu sorulara yanıt
veremiyorsanız, sizin kendinize doğru bir vizyon belirlemenize
pek ihtimal yok...
Bu sorulara, Ģu andaki verilerle yanıt verebiliyorsanız, artık
gelecek için projeksiyon yapmaya baĢlayabilirsiniz demektir.
Geleceği belirleyen dinamikler nelerdir? Bundan 10 yıl, 20 yıl
sonra ekonomik sistemde neler değiĢecek?
Faaliyet gösterdiğiniz sektör nasıl bir Ģekil alacak? Sizin içinde
bulunduğunuz pazar var olmaya devam edecek mi? Nasıl
değiĢecek? Ne büyüklükte bir Pazar olacak?
ĠĢte bu ve buna benzer bir çok soruyu yanıtlamaya baĢladığınız
da “gelecek resmi” dediğimiz Ģey netleĢmeye baĢlar.
121
Dijital fotoğraf icat edilmeden önce, siyah beyaz fotoğraf
banyosu yapma Ģansını kullananlar bilirler...
Agrandizör‟ün altında pozladığınız fotoğraf kartını, banyo
havuzuna attığınızda çekilen fotoğraf yavaĢ yavaĢ kartın
üzerinde belirmeye baĢlardı. ĠĢte aynen onun gibi geleceğin bir
fotoğrafını yaratmanız gerekir.
Tabii, bu sabır ve çalıĢma isteyen bir süreçtir. Çoğu zaman
yapıldığı gibi kendi kafanızda yarattığınız, kendi geleceğinizin
resmi, bir vizyon değildir.
Siz, kendi kafanızdaki o resimde çok net ve belirgin olsanız bile,
resmin geri kalanı simsiyah veya bulanıksa, kendinizi gelecek
resmi içinde... doğru dürüst bir yere oturtamazsınız.
Vizyon belirliyebilmek için gereken birinci yetkinlik ise, bir
yönüyle daha kolay, bir yönüyle de daha zor.
Orada esas olan kendinizi ve yapabilirlik‟lerinizi tanımanız. ġu
andaki durumunuzun, gelecekte nereye evrilebileceğine karar
verebilmek için, kendinizi objektif olarak değerlendirebilmeniz
gerekiyor. ĠĢin en zor yanı da bu zaten.
Çoğu kiĢi ve çoğu kuruluĢ, içinde bulunduğu pazarın fotoğrafını
doğru çekemediği gibi, kendini de objektif olarak değerlendirme
yeteneğinden yoksun durumda.
Sonuç olarak, Dilbert‟in misyon ve vizyon ifadeleriyle ne doğru
düzgün bir stratejik yönetim mümkün olabilir, ne de performans
ölçmenin, kaliteyi arttırmanın bir anlamı.
***************************************************
122
HAREKETE GEÇĠġ... ETKĠ... TEPKĠ... DAVRANIġ !
Ġnsanlar, tüm yaĢantıları boyunca “hemen hemen her konuda”
genellikle 3 nedenle, bir Ģeyler yapmak için harekete geçerler.
1)Arzu ettikleri için. (Ġstemek, baĢarmak, kazanmak, ilerlemek)
2)Mecbur kaldıkları için.
3)Merak ettikleri için...
Belki çok özel nedenler‟le de olabilir ama, nedeni ne olursa
olsun, harekete geçmeden önce çıkaracağımız yol haritası hazır
ise kontrol bizde demektir.
Harekete geçtikten sonra da konuyla ilgili, hem kendi hem de
çevremizdeki insanların davranıĢları ile etki ve tepki dengelerini
izleyerek, konsantrasyonumuzu bozmadan, yaĢam yolculuğunda
fark yaratmaya baĢlayabiliriz.
123
DavranıĢ; Ġnsanların, belirli etki ve uyarıcılara karĢı gösterdiği
olumlu veya olumsuz tepkidir.
Ġnsan davranıĢlarının temel akıĢı ise;
*Bakmak...
*Görmek...
*Anlamak...
*Davranmak... Ģeklindedir.
Önce, olaylara “Bakmak” gerekiyor. Bakmayı çok kolay bir Ģey
zannetmeyin. Ġnsanların çoğu yanlıĢ yere bakıyor. Ya bakmayı
bilmiyorlar, ya da iĢlerine öyle geldiği için...
Sonra, baktığını görmek ve gördüğünü anlamak gerekiyor.
Görmek ve anlamak, isteğe ve bilince bağlı...
Doğru davranmak için ise; sorumluluk sahibi olmaya, kendimize
güven duymaya ve cesaret‟e, ihtiyacımız olduğu muhakkak...
Ġnsanların tepkilerini anlamaya çalıĢmak; onları izlemek ve
neden böyle davrandıkları konusunda, bir sonuca varmaktır.
Bu izlenceler ve çıkarılan sonuçlar; bizi, etkin bir motivasyon
için en önemli sırlara ulaĢtıracaktır. Bu sırlarda, ekip üyelerinin,
böyle bir iĢ‟ten sağlayacakları, maddi ... manevi fayda ve
çıkarlarının belirlenmesinde, en önemli faktörleri oluĢturacaktır.
Unutulmaması gerekenler;
*Ġnsanlar aynı torna‟dan çıkmamıĢlardır. Her insanın kendine
özgü bir dünyası vardır.
124
*Tüm insanların, kendilerini diğerlerinden ayıran; kimlikleri,
kiĢilikleri ve değerleri mevcuttur.
Bunları doğru algılamak, beklentileri saptamak ve ekip‟te özgün
yeteneklere göre planlamalar yapmak, “Vizyon ÇalıĢmaları”nın
en temel ilkeleridir.
Ġnsanların en çok sevdikleri Ģey nedir? KENDĠLERĠ . . .
Ve... Ġlgi Görmek... Beğenilmek... Ve de... Takdir Edilmek...
“Herkezin Dünyası, Kendi Etrafında Döner!.. Kopernik”
Ġnsan iliĢkilerinde;
En önemli 5 kelime... “Ben sizi gerçekten kutlamak istiyorum.”
En önemli 4 kelime... “Peki sizin fikriniz nedir?”
En önemli 3 kelime... “Lütfen rica etsem.”
En önemli 2 kelime... “TeĢekkür ederim.”
En güzel Tek kelime...”BĠZ.”
Ve... En kötü kelime‟nin “BEN.”
Olduğunu... asla unutmamak gerekir...
Ayrıca; Ģu da aklınızın bir kenarında bulunsun!
Belirli bir zaman sonra karĢılaĢtığınız arkadaĢlarınızla ileride
ortak birĢeyler paylaĢabileceğinizi düĢünüyorsanız, Onlara... o
anda, öyle olsalar bile;
125
*)Yorgun görünüyorsun...
*)Ġyi görünmüyorsun...
*)Ne bu halin, darmadağan olmuĢsun, topla kendini...
*)Kesin hatalısın... Çok yanlıĢ yapıyosun...
*)Çok kilo almıĢsın, çirkinleĢmiĢsin, sana hiç yakıĢmıyor... v.s.
demeyin!..
Mümkün olduğu kadar ve abartmadan, “Onlara” sizi hoĢ bir
Ģekilde hatırlatacak, bir kaç güzel söz söyleyin...
(Güzel sözler, kolay kolay unutulmaz.)
Ama yok!.. Ben doğrucu davutum, Benim içim dıĢım bir, Ben
adamın yüzüne Ģak diye söylerim... diyorsanız;
Siz... Ya hiç KobaĢ‟larda (Küçük ve Orta Boy Aile ġirketleri)
çalıĢmadınız, ya da hiç aĢık olmadınız!
Ülkemizde, % 50 si kuruldukları yıl içinde kapanan, bazı...
KobaĢ‟ların, 2 maddelik anayasa‟ları vardır.
Madde.1) Büyük bir çoğunluğu‟nun... limon satarak veya çanta
tipi tezgah açarak, bu günlere geldiği ve Ben... Been... Beeen...
diyerek söze baĢlayıp... gürleyerek ve kükreyerek... küçük
dağları yaratan... Patronlar, her zaman haklıdır!..
Madde.2) Her zaman haklı olmaktan bıkmayan, patronlar‟ın
haksız olduğu çok özel durumlarda da, yine 1.Madde uygulanır.
Ġleride... KeĢke! dememeniz için, aklınızda bulunsun.
Belki lazım olur!..
126
“Biz”... diyebilmenin en önemli Ģartlarından biri de... kendimiz
ve beraber olduğunuz insanları çok iyi irdeleyerek; olaylara
bakıĢ açılarımız, duyarlılığımız ve kapasitelerimiz... hakkında
bilgi sahibi olmaktır...
Bu nedenle; ilgi... bilgi... merak... istek... sorumluluk alma... v.s.
gibi konular da... dünya‟da genel anlamda ve hemen hemen her
toplumda...
*)“Bilgisiz... Bilinçsiz...”
*)“Bilgisiz... Bilinçli...”
*)“Bilgili... Bilinçsiz...”
*)“Bilgili... Bilinçli...”
Kategorilerinde, “3 Tür Ġnsan” olduğunu unutmamak gerek...
1) Bekleyenler. . .
2) Ġzleyenler. . .
3) Liderler. . .
BaĢka bir değiĢle, yaĢamı bir yolculuğa benzetirsek...
“Kaptanlar”... “Yolcular”... ve onlara “El Sallayanlar”!..
Sizden ricam, Ģimdi lütfen “Lider” olmak mı, yoksa “Ġzleyen”
olmak mı, istediğinize karar verin...
“Bekleyen” veya “El Sallayan” olmak için...
kendinizi yormanıza gerek yok!..
“Lütfen rahatsız olmayın.”
127
“Ġzleyen” veya “Yolcu” olmak da ise, çekinilecek bir durum söz
konusu değil. Çünkü birçok “Lider ve Kaptan”, çalıĢmalarına
“Ġzleyen veya Yolcu” olarak baĢlamıĢlardır.
Aslında her insan... önce kendi hayatının lideri‟dir. Bir baĢka
deyiĢle... Liderler‟de insan‟dır... Onlarında, kendilerine göre bir
yaĢam düzenleri vardır. Ama... özellikle gönüllü kuruluĢlar‟da...
ve sosyal sorumluluk projelerinde...
Lider‟lik... geleceği görmek demektir.
Lider; sevgili dostum “Liderlik Sanatı” yazarı sayın Kazım
Kocadağ‟ın tabiri ile “Liderlik görevini üstlenerek, mevcut,
değiĢen ve geliĢen tüm Ģartlarda, bir grup insanı, belirlenen bir
hedefe doğru, bilgi, deneyim ve becerisiyle, birlikte ve uyum
içinde harekete geçirerek, amaçların baĢarıyla gerçekleĢmesini
sağlayan kiĢiye verilen sıfattır.”
“Lider olunmaz, Lider doğulur.” sözü pek gerçeği yansıtmıyor.
Liderlik, öğrenilebilinen ve geliĢtirilebilen bir olgu‟dur.
Liderler, vizyoner olmak ve hedef olarak belirledikleri vizyonu,
beraber oldukları insanlara benimsetmek durumundadırlar.
Yönetici ile Lider arasındaki farklar ise;
Ġyi bir “Yönetici” verilen iĢleri doğru yapar...
“Lider” ise doğru olan iĢleri yapar!..
Ġyi bir “Yönetici” vizyonu takip eder...
“Lider” ise vizyonu yaratır!..
Lider... ekibini, zor bir durumdayken o durumdan çıkarabilir,
Yönetici ise, yetkileri dahilinde ve belirlenen bir disiplin içinde,
hedefleri takip ederek, vizyonun gerçekleĢmesine yardımcı olur.
128
Otokratik Liderlik (Otoriter, Emredici, Katı) ile Demokratik
Liderlik (PaylaĢımcı, Katılımcı, TeĢvik Edici) arasındaki tercih
ise; getirilerine katlanmak kaydıyla, tamamen Siz‟e bağlıdır.
Ama; ortama... yerine... projelere... ekiplere ve kurumlara göre...
otokratik ve demokratik niteliklerle birlikte, tamamlayıcı ve
bütünleyici özelliklere de sahip olarak, “PaylaĢımcı Lider”
olmak, günümüz de daha da ön plana çıkmaktadır.
Bir Lider olarak, her hangi bir problemle karĢılaĢtığınızda ise
yapılması gerekenlerin;
*)Problemi tanımlamak,
*)Bulguları belirlemek,
*)Sebepleri araĢtırmak,
*)Çözüm alternatiflerini ortaya koymak,
*)Çözüm planlarını yapmak,
*)Planı yürülüğe koymak,
*)Sonuçları tekrar değerlendirmek...
Ģeklinde sıralandığını zaten biliyorsunuz!..
ġimdi sıra, Liderlik ve KiĢilik deneyine geldi... Ne dersiniz?
Bir boĢ kağıdın üzerine kacaman (1) rakkamı yazın.
Bu kiĢiliğinizin sembolüdür.
(1)in yanına bir (0) koyalım.Bu yeteneğinizi sembolize eder.
129
Yetenekli bir kiĢilik (1)i (10) yapar.
(10)un yanına bir (0) daha koyalım. Bu tecrübedir.
(10) iken (100) olursunuz.
(0) ları eklemeye devam edelim. BaĢarı... Disiplin... Sevgi...
Eklenen her yeni (0), KiĢiliği 10 kat zenginleĢtirir.
ġimdi baĢtaki (1)i silin bakalım, geriye ne kalacak?
0000000...
ĠĢte... KiĢiliğinizin, Liderlikteki önemi!
Liderler;
aynı zamanda ve mutlaka, oldukları gibi görünmelidirler.
Hz.Mevlana‟nın dediği gibi...
“Ya göründüğün gibi ol, ya da olduğun gibi görün”
Eğri ağacın, doğru gölgesi olmaz...
Özellikle gönüllü kurumlar da, Lider önemli bir katalizördür…
Ġnsanların bir heyecan duymasını sağlayarak, doğru yoldan
gidildiği zaman pozitif geribildirim vererek, düzeltmek için
tehdit ve korkuyu araç olarak kullanarak değil, ikna ederek,
anlatarak, yönlendirerek liderlik yapılmalı diye düĢünüyorum.
Bir “Lider”in büyüklüğü, inançlarının derinliği, ideallerinin
yüksekliği, vizyonunun geniĢliği ve sevgisinin menzili ile
ölçülür. Ancak, bir iĢi... kendisinden baĢka hiç kimsenin
yapamayacağını düĢünenler, büyük bir yanılgıya düĢerler.
130
Lider, vazgeçilmez olduğunu düĢünmemelidir. Charles De
Gaulle‟ün dediği gibi “Mezarlıklar vazgeçilmez insanlarla
doludur.”
Mevcut bir kuruma seçimle Lider olan kiĢilerin, en çok
yaptıkları hatalardan biri de, kendilerinden önceki liderleri ve
o kurumu kuran kurucuları ihmal etmeleri ve de onların
yaptıklarını yok saymalarıdır.
Halbuki onlarda aynı heyecanla yola çıkmıĢlar ve ellerinden
geldiğince o kurum için çalıĢmıĢlardı.
Bu yüzden o kurumun geçmiĢinde yapılanları ve onları bir
köĢede unutmamaları gerekir diye düĢünüyorum.
En azından eski “BaĢkanlar”dan oluĢturulacak bir “DanıĢma
Kurulu”, hem yapılacak yeni iĢlerde bizlere tecrübeleriyle yol
gösterir, hem de atıl olmanın verdiği sıkıntıyla yapacakları,
eleĢtrilerden ve dedikodulardan sakınmamızı sağlar.
Sürekli kurumlarda, iyi bir liderin unutmaması gereken diğer bir
önemli konu da; görev süresi bitince, kendisininde onların
arasına katılacağını, hatırında tutmasıdır...
Lider; zamanı geldiğinde görevi, insanları bıktırmadan sevgiyle
devredebilecek, olgunlukta olmalıdır.
Sevgili ağabeyim, Kasdav Vakfı BaĢkan Yardımcısı Ġnal
Aydınoğlu‟nun deyimiyle de, “20 - 30 yıldır Burada / ġurada
BaĢkanlık yapıyorum” diye övünenler (yani, egoları boylarından
büyük olanlar... oturdukları koltukların dünyanın merkezinde
olduğunu ve aĢiret reisi babalarından hak olarak miras kaldığını
zannedenler...) hiç kusura bakmasınlar... Kendilerinden baĢka...
bulunmaz ve özel “Hint KumaĢları” da mutlaka var...
131
Yeter ki çeĢitli entrikalarla, yollarını tıkamasınlar!..
Tabii, her Ģeyin olduğu gibi... Liderliğinde bir bedeli var.
Liderliğinizi tamamladığınızda, baĢarılarınızla ve sevgiyle
anılmakla birlikte; tenkitlere, yorgunluğa ve yanlızlığa karĢı
hazırlıklı olmalısınız.
Bir benzetme yapmak gerekirse, liderlik merdiveni‟nin üst
basamaklarına çıkarken, size destek veren, elinizden tutan
yüzlere dikkat edin ve onları unutmayın. En üst basamaktayken,
onlara arkanızı dönmeyin. Çünkü, basamaklardan inerken de
genellikle aynı yüzlerle karĢılaĢacaksınız.
Bu konuda, konuları‟nın liderleri olarak, gündem‟de ve Ģöhretin
üst basamaklarındayken çevresine pek bakmayan ve de zamanı
gelip miyadları dolunca‟da... eğer “Ġmaj, Marka, Tanıtım veya
Halkla ĠliĢkiler DanıĢmanı” olarak, bir yerlere gelemedilerse...
insanların ilgisizliğinden Ģikayet eden; sinema, sanat ve medya
dünyasının ünlülerini‟de, hatırınızdan hiç ama hiç çıkartmayın...
Ancak, özellikle içlerindeki, bir çok saygın ve hakikaten Ģanssız
olanlar için de, elinizden geleni mutlaka yapın!..
Bu noktaya kadar mutabıksak ilk soruyu kendimize sorabiliriz...
“BEN K Ġ M Ġ M VE NE YAPMAK ĠSTĠYORUM ?”
**************************************************
132
DURUM ANALĠZĠ VE KUVVETLER DENGESĠ !
Bireysel ve toplumsal geliĢmeler ile ilgili, sağlıklı çalıĢmalar
yapabilmek için... Amerikalı ünlü psikoloji ve felsefe bilimcisi
Abraham Maslow‟un 1943 yılında ortaya attığı... “Ġhtiyaçlar
HiyerarĢisi Teorisi"ne bakmamız, yararlı olacaktır.
Maslow (1908-1970) genellikle 5 veya daha fazla katlı pramit
Ģeklinde gösterilen bu teorisinde... insanları, sosyal ihtiyaçlarına
göre Ģu Ģekilde gruplandırmıĢtır. (AĢağıdan yukarıya doğru.)
1) Fizyolojik Ġhtiyaçlar,
Nefes almak, yemek, içmek, barınmak, hayatını devam ettirme...
2) Güvenlik... Ġhtiyaçları,
Aile, iĢ, güç, hastalık ve yaĢlılık gibi hallerde, can ve mal
güvenliği...
3) Ait Olma... Ġhtiyaçları,
Sevmek, sevilmek, anlamak, anlaĢılmak, yardımseverlik, sosyal
çevre ve bir gruba ait olmak...
133
4) Sosyal Değerler... Ġhtiyaçları,
Özgüven, saygı, sosyal statü, baĢarılı olmak, ön plana çıkmak ve
takdir edilmek, beğenilmek... (Kadınlar ve erkekler açısından
zamparalık da, genellikle “ben neymiĢim be!... denilen bu
dönemlere rastlar... Konumuz o değil muhakkak... ama yine de
aklınızda bulunsun... ARD)
5) GeliĢim... Ġhtiyaçları,
Yeteneklerini ortaya koymak, kendini geliĢtirmek, ideallerini
gerçekleĢtirmek, topluma katkıda bulunmak, baĢarmak ve mutlu
olmak...
Bu teoriye göre, her bir madde de belirtilen ihtiyaçların... ortaya
çıkma Ģartı, bir önceki madde de belirtilenlerin gerçekleĢmesine
bağlıdır...
Kim olduğunuzu net olarak bilemem ama, hayattan neler
isteyebileceğinizi aĢağı yukarı tahmin edebiliyorum...
Ġyi bir yaĢam ve daha mutlu bir gelecek için; kariyer, para,
sağlık, iĢ - aile ve sosyal hayatta baĢarı, güzel bir Ģekilde
aranmak, beğenilmek, takdir edilmek ve sevilmek...
Bunların hepsini isteyebileceğiniz gibi bazılarına sahipseniz,
birini veya birkaçını isteyebilirsiniz. Ancak hangisini isterseniz
isteyin, o konuda “mutlaka” önce Siz‟in yatırım yapmak
zorunda olduğunuzu hiç bir zaman aklınızdan çıkarmamalısınız.
Örneğin; para kazanmak için, uzmanlık alanınız içine giren
konularda daha çok çalıĢabilir veya ek iĢ yapabilir, hatta Ģans
oyunlarını deneyebilirsiniz.
134
Sağlık için, sigara ve içki‟yi azaltıp spora baĢlayabilirsiniz.
BaĢarı için, daha çok kitap okuyup, araĢtırma yapabilir ve
projeler ortaya koyabilirsiniz.
Güzel bir Ģekilde aranmak, beğenilmek ve takdir edilmek için
ise, aile içinde ve sosyal çevrenizde, önce... Siz bunları
yapabilmelisiniz...
Sevilmek için de önce sevmek gerektiğini zaten biliyorsunuz.
Ancak burada ölçüyü kaçırmamak ve mavi boncukları çok
dikkatli dağıtmak gerektiğini, hatırlatmama gerek yok sanırım.
Çok değerli dostumuz Kadıköy Halk Eğitim Merkezi Müdürü
Sayın Serpil Güleçyüz‟ün, hiç unutmadığım çok güzel bir
sözünüde sizlerle burada paylaĢmak istiyorum.
“3 KuruĢluk Ġnsanlara, 5 KuruĢluk Değer Verirseniz,
Aradaki Farkı... Siz Ödersiniz.”
Konu hangisi veya hangileri olursa olsun ilk yapılması gereken;
Durum Analizi yapmak ve Kuvvetler Dengesi‟ni iyi kurmaktır.
Değerlendirme ölçütleri ise, O konu ile ilgili; Güçlü ve Zayıf
Yönlerimiz ile Avantajlarımız ve Dezavantajlarımızdır.
Swot Analizi...
“Strenghts... Weaknesses... Opportunities... Threats...”
Kuvvetler Dengesi...
135
***************************************************
SWOT / KUVVETLER DENGESĠ AÇILIMI
Güçlü - Kuvvetli Yönlerimiz ...................... Zayıf Yönlerimiz
Avantajlar - Fırsatlar .................... Dezavantajlar - Tehditler
***************************************************
Sorunları tanımlama ve çözümlerin oluĢturulması aĢamalarında,
swot analizi yaparken kendimize sormamız gereken sorular ise...
Güçlü ve Kuvvetli Yönlerimiz‟in saptanmasında... *Ġyi ve üstün noktalarımız neler?
*Neleri daha iyi yapabiliriz?
*BaĢkaları, güçlü yanlarımız olarak... nelerimizi görmekteler?
Zayıf Yönlerimiz‟in saptanmasında... *YalnıĢlarımız neler? Nerelerde eksikliklerimiz var?
*Neleri iyileĢtirmek gerekiyor?
*BaĢkaları, hangi konular da... bizden daha iyiler ?
Avantajlar ve Fırsatların saptanmasında... *Çevrede ne gibi ilginç geliĢmeler yaĢanıyor, neler olup bitiyor?
*Önümüzde duran fırsatlar neler?
*Fırsatları yaratacak kaynaklar nelerdir ve zamanlamaları?
Dezavantajlar ve Tehditlerin saptanmasında... *Önümüzde, ne gibi engeller ve yasal düzenlemeler var?
*DeğiĢen teknoloji, her hangi bir Ģekilde bizi tehdit ediyor mu?
*Finans sorunlarımız var mı? Yoksa hangi durumlarda çıkabilir?
v.s. v.s... Ģeklinde, konulara göre sıralanabilir!..
136
Bu açılımdaki, zayıf veya kuvvetli değerlerimizi, avantajlarımızı
veya bizi tehdit eden negatif durumlarımızı, çeĢitli mazeretlerle
geri plana atmadan, açık seçik net ve gerçekçi bir Ģekilde ortaya
koymamız gerekiyor...
Daha sonra, güçlü yönlerimizi fırsatlardan yararlanacak Ģekilde
kullanabilir, zayıf yönlerimizin ve tehditlerin de farkına vararak,
onları güçlü yönlere dönüĢtürecek stratejiler geliĢtirebiliriz.
Size insanlar hayatta en kolay ne üretirler diye sorsam!
Her halde cevabınız hazırdır... MAZERET! . .
Birçoğumuz, hayatta bugün hak etmediğimiz bir yerde
olduğumuzu... ve buna da bazı kiĢilerin hatalarının, sebep
olduğunu kabul ederiz... ve onlara kızarız...
Kızmakta haklı da olabilirsiniz. Ancak kızarken de Aristo‟nun
ünlü sözlerini lütfen unutmayın!
“Herkez... herkeze... her Ģekilde kızabilir... Bu çok kolaydır.
Ama önemli olan... Doğru Ġnsana, Doğru Nedenle,
Doğru Zamanda, Doğru Ölçüde ve Doğru ġekilde kızmak...
ĠĢte bu, hiçte kolay değildir.”
Onun için kolay yoldan sağa sola kızıp mazeret üretmeyi
bırakıp, karĢılaĢtığımız sorunlarla ilgili olarak, kendi birikim ve
tecrübelerimizden de yararlanarak, çözüm üretme yollarını
aramalıyız.
Hata yapmaktan korkmamalıyız, ama aynı hataları da
tekrarlamamalıyız. Hata yapmaktan ve cezalandırılmaktan
korkulan ortamlar da, “giriĢimcilik ve yaratıcılık ruhu” da pek
barınamaz...
137
Aklımızdan çıkarmamamız gereken düstur ise... her zaman;
Herkez hata yapabilir... Hata yapmak normaldir....
Hatayı kabul etmek‟te... bir özellik‟tir...
(Hayatımızda, beklediğimiz geliĢmeler... istediğimiz gibi
olmadığı zaman, bunun nedeni; genellikle geçmiĢte yapmamız
gerekenleri zamanında yapmamaktan ve almamız gereken
kararları zamanında alamamaktan kaynaklanır. Bu dönemler
“Hayatımızın Kırılma Noktaları” olarak nitelendirilebilinir...
Aynı fırsatları bir kez daha yakalama Ģansımız olmayabilir ama
karalar bağlamak ve hayata küsmek‟te çözüm getirmez...
Neticede hataları tespit etmek ve nedenlerini net olarak ortaya
koyabilmek, en önemli özelliktir. Çoğu insan... kolay kolay
hatasını kabul etmez, kabul etse bile... bunu açıklayamaz,
kendince bir sürü mazeretler üretip... hatayı baĢkalarında arar...
Gerekirse kendinizden veya ilgili kiĢilerden özür dilemekten
çekinmeyin. Ve de bu erdeminizi, çevrenize de gösterin...)
Hatayı telafi edebilmek ise, güzelliktir...” Ģeklinde olmalıdır.
Bir yerde... yediğimiz kazıklarla doğru orantıda olmakla birlikte,
Oscar Wilde‟nin dediği gibi...
“Tecrübe; herkezin hatalarına verdiği isimdir”.
“Zayıf Yönlerimiz” azalmaya baĢladıkça, “Güçlü Yönlerimiz”
aynı kalsa bile (Ki, böyle olması daha iyi bir tercihtir. Sadece
güçlü yönlerimizi arttırmaya çalıĢırsak, zayıf yönlerimiz‟de bir
Ģekilde kendiliğinden çoğalacaktır...) “Kuvvetler Dengesi”
bizim lehimize olacak... ve “Ġbre” isteğimiz yönde... net
açılımlar‟la... ilerlemeye baĢlayacaktır!..
138
Bu nokta‟da; kararsızlıktan kurtularak stratejilerimizi belirlemek
ve kendimize uygun Ģartları oluĢturarak harekete geçmek, bizi
baĢarıya ulaĢtıracaktır.
BaĢarı, “önceden belirlenen hedeflere, aĢama aĢama ulaĢılması”
Ģeklinde tanımlanabilir. BaĢarı da bir süreçtir...
Büyük önderler, mucitler, sanatçılar ve bilim insanları,
hedeflerinden vazgeçmedikleri için baĢarılı olmuĢlardır.
Hepsinin ortak özelliği ise; kendilerine olan güvenleri, olumsuz
koĢullara olan dirençleri, vizyon sahibi olmaları ve hedeflerine
olan inançları‟dır.
(Edison‟nun ampulü icat edene kadar, 3.000 den fazla deney
yaptığı, bilinen bir gerçek...)
Bu özellikler içinde “ġans” da olması lazım... diyorsanız, Ģu
hikaye de... yine aklınızın bir kenarında bulunsun!..
***************************************************
Bir iĢ adamı‟nın iĢleri bozulmuĢtu. Ne yaptıysa olmuyordu. Bir
zamanlar çok baĢarılı bir insan olmasına rağmen, Ģimdi büyük
olan sadece borçlarıydı...
Bir taraftan kredi verenler onu sıkıĢtırırken, diğer taraftan da bir
sürü insan ödeme bekliyordu. Çok bunalmıĢtı ve hiçbir çıkıĢ
yolu bulamıyordu...
Nefes almak için dıĢarı çıktı ve parka gitti. Bir banka oturdu,
baĢını ellerinin arasına aldı ve bu durumdan nasıl kurtulacağını
düĢünmeye baĢladı...
139
Tam bu sırada birden… önünde, yaĢlı ve babacan tavırlı bir
adam durdu. Ve…
“Çok üzgün görünüyorsunuz. Sizi rahatsız eden birĢeyler olduğu
belli. Benimle paylaĢmak istermisiniz?” diye sordu.
ĠĢadamının hikayesini ve yakınmalarını dinledikten sonra da…
“Sana yardım edebilirim” dedi. Çek defterini çıkardı.
ĠĢadamı‟nın adını sordu ve ona bir çek yazdı. Çeki verirken de
Ģöyle dedi. “Bu para senin. Bir yıl sonra seninle burada
buluĢtuğumuzda, bana olan borcunu ödersin. Hadi al” dedi.
Ve yaĢlı adam, geldiği gibi hızla kayboldu.
ĠĢadamı elindeki çeke baktı. Çek‟te 500.000.- Dolar yazıyordu
ve imza ise John Rockefeller‟e aitti, yani o gün için dünyanın en
zengin adamına.
“Tüm borçlarımı hemen ödeyebilirim” diye düĢündü. John
Rockefeller‟e ait bu çekle her Ģeyi o an için çözebilirdi.
Ama, çeki bozdurmaktan vazgeçti. Bu değerli çeki kasasına
kaldırdı. Onun kasasında olduğunu ve dilediği zaman paraya
çevirebileceğini bilmenin güveniyle ve de yepyeni bir
motivasyonla, iĢine tekrar dört elle sarıldı.
Büyük küçük demeden tüm iĢleri değerlendirmeye baĢladı…
Ödeme planlarını yeniden yapılandırdı. Ġyi yapılan iĢler, yeni
iĢleri doğurdu. Birkaç ay sonra da tekrar iĢlerini yoluna
koyabilmiĢti…
140
Takip eden aylarda ise borçlarından tümüyle kurtulup hatta para
kazanmaya bile baĢlamıĢtı. Tüm bir yıl boyunca çalıĢtı durdu.
Tam bir yıl sonra, elinde bozulmamıĢ çek ile parka gitti ve
kararlaĢtırdıkları saatin gelmesini beklemeye baĢladı.
Vakit geldiğinde, yaĢlı adamın hızla kendisine doğru gelmekte
olduğunu gördü.
Tam ona çekini geri verip, baĢarı öyküsünü paylaĢacakken, bir
hemĢire ve hasta bakıcı koĢarak geldi ve adamı yakaladı.
HemĢire “Onu bulduğumuza çok sevindim, umarım sizi rahatsız
etmemiĢtir” dedi. “Çünkü bu bey ara ara hastaneden kaçıp, bu
parka geliyor. Herkeze kendisinin John Rockfeller olduğunu
söylüyor” diye ekledi. HemĢire ve hasta bakıcı, adamın koluna
girip onunla birlikte uzaklaĢtı.
ĠĢadamı ĢaĢkın bir Ģekilde öylece durdu kaldı. Sanki donmuĢtu.
Tüm bir yıl boyunca, kasasında yarım milyon dolar olduğuna
inanarak iĢler almıĢ, yapmıĢ ve satmıĢtı. Birden, hayatının
akıĢını değiĢtiren Ģeyin para olmadığını fark etti. Hayatını
değiĢtiren, yeniden kendisine duyduğu güven ve inançla yaptığı
yeni planlamalardı.
***************************************************
Tabii hayal bile olsa, bu hikayedeki güvenceye sahip olmak her
zaman mümkün değil, ama baĢarının sırrı; kasamızda duran
değil, kendi kalbimiz‟de ve kafamız‟da… olanlar‟dır.
BaĢka yerlerde aramaya gerek yok!..
141
DAHA MUTLU
BĠR GELECEK ĠÇĠN...
142
20. 08. 2008 !
Oğlum!.. Baba, kitap nasıl gidiyor? Baskı ne oldu? diye sordu.
Tarihe dikkat ! (2008 / 2008) (1/1)
(Ama 1.GÜN geçen yıl‟dı. 2007 / 2007)
Kendisi, tarihlerin pek farkında değildi ama, ben dondum
kaldım. Herkeze “Vizyon Stratejileri ve Sosyal Sorumluluk
Projeleri” konularında ahkam keserken, neredeyse 6 - 7 ay‟dan
bu yana, “Afedersiniz...” ile ilgili birkaç düzeltme ve not dıĢında
bir Ģey yazmamıĢ ve araĢtırmalarımın haricinde bilgisayarın
baĢına, pek oturamamıĢtım...
143
Eylül 2007 de evimizi değiĢtirmiĢ ve Suadiye‟ye taĢınmıĢtık. O
harra gürranın içinde bir de, sabahtan öğlene kadar bir Dernek‟te
daha danıĢmanlığa baĢlamıĢtım, öğleden sonra da 2005 dan beri
çalıĢtığım Ģirketler‟deki iĢim devam ediyordu... Cumartesi‟leri
de Kasdav‟da “YaĢam Kalitesi ve Vizyon Stratejileri” aynen...
Nasıl mazeterler ama...
Neyse... Dilerseniz buraya kadar yaptığımız çalıĢmalarımıza
devam ederken... Ülkemizin bazı gerçeklerini‟de gözönüne
çıkartıp, hep birlikte masaya yatıralım... Buyrun!..
Hayatım boyunca, trafik ile “Yaya veya Yolcu” olmak dıĢında,
hiç bir iliĢkim olmamıĢtı. Kitap yazımına ara verdiğimi
belirttiğim süre içinde, bu iliĢkilerime birde “Sivil Toplum
KuruluĢu” açısı... ilave oldu.
Ġyi ki de olmuĢ... Ġnsan her yaĢında yeni Ģeyler öğrenebiliyor ve
öğrendiklerine deneyimlerini katarak, yepyeni ve yararlı projeler
üretebiliyor.
DanıĢmanlığını yaptığım ve Onursal Üyesi olmaktan büyük
mutluluk duyduğum, Dernek;
“TRAFĠK MAĞDURLARI YARDIMLAġMA VE
DAYANIġMA DERNEĞĠ”.
Trafik kazaları, için tam anlamı ile insanların en zor
ürettikleri Ģey olan . . .
ÇÖZÜM !.. üretmek üzere kurulan bir Dernek...
144
Dernek, bir gazete haberi üzerine tesadüfen tanıdığım trafik
mağduru Dernek Yöneticileri; BaĢkan Sayın Ahmet Yarar
(Ġngiltere‟de, Ġngiliz Hükümeti adına tercümanlık yaparken,
geçirdiği trafik kazası sonrasında iĢitme kaybı ve konuĢma
zorluğu ile yaĢamına devam ediyor) , Derneğin Fahri BaĢkanı
Sn. Mehmet Dost (Ġngiltere‟de çalıĢırken tatil için geldiği
EskiĢehir‟de, kaldırımda karısı ile birlikte yürürken, minibüs
çarpması sonucu eĢini kaybediyor.) ve diğer kurucu Yönetim
Kurulu Üyeleri ile Benim DanıĢmanlığımda...
Ekim 2007 de kuruldu...
Beni en çok etkileyen amaçlarının baĢında da; Türkiyenin birçok
yerinde hergün meydana gelen binlerce trafik kazalarında,
yaralanan, sakatlanan ve hayatını kaybeden insanlara ve onların
yakınlarına hiç bir karĢılık beklemeden yardımcı olmak ve
% 100 ücretsiz danıĢmanlık hizmeti vermek... geliyordu.
Sadece 2007 yılı istatistiklerine göre, 750.000 Kaza‟da 150.000
Yaralanma ve Sakatlanma ile 5.000 Ölüm...
Tabii bu “Ölüm” sayısı, “Kaza Tespit Tutanakları”nda belirtilen,
kaza anındaki sayı...
Önce yaralanıp sonra ölenler, malesef kayıtlarda hala daha...
yaralı olarak gözüküyor.
2008 yılı baĢında Trafik konusuna dikkat çekmek için Sayın
CumhurbaĢkanımızın himayelerinde oluĢturulan ve Dernek
olarak bizimde yer aldığımız “Trafikte Hayat Kurtarma...
Platformu”nun adına dikkat ederseniz ne demek istediğimi
çok daha iyi anlarsınız...
145
www.trafiktedikkat10binhayat.com
146
Yukarıdaki amblemler arasında logo‟larını gördüğünüz
otomotiv Ģirketleri, trafik konusunda elle tutulur “Sosyal
Sorumluluk Projeleri” olup, bunu hayata geçiren ve devam
ettirenler… 2. Sıradaki sağ boĢluğa da “ISUZU” logosu gelecek.
(Neden mi ? Az Sonra.)
147
Trafik sektöründe yer alıpta, bu sektörden kazanç sağlayan,
diğer Otomotiv, Akaryakıt, Lastik, Akü, Otomotiv Yan Sanayi
ve Sigorta ġirketleri‟ni bir düĢünün…
Kendi çaplarında bir Ģeyler yapanların dıĢında…ister istemez,
insanın aklına... Toplumsal sosyal sorumluluk projelerinde,
Neredeler ? diye sormak geliyor ya, Neyse…
T R A F Ġ K T E D Ġ K K A T 10 B Ġ N H A Y A T ! . .
Trafik kazaları ve sonrasında çok büyük rant‟lar olduğunu
olayın içine girdikten sonra öğrendim.
Ayrıca bu rant sadece karayolları‟nda değil, tüm deniz ve hava
kazalarında da geçerli. Kasım 2007 deki Isparta uçak kazasından
sonra rahmetli olan bir Profesör‟ümüz için ABD den Türkiyeye
üĢüĢen ve % 33 le çalıĢtıklarını resmen açıklayan Hasar / Kaza
Tespit ve Tedbir Büroları; “Kariyer”in de çok önemli olduğu
Aktüerya (Risk, Hasar, Sigorta Matematiği) Hesabında, Sayın
Profesör Doktor için 2.000.000.- , hatta 3.000.000.- USD
tazminat‟tan bahsediyorlardı...
Ülkemizde bu tür çalıĢmalar için bir kurumlaĢma olmadığından,
iĢini doğru yapan KiĢi ve KuruluĢları tenzih ederek; Sigorta ve
Sosyal Güvenlik Kapsamındaki Kaza‟larda... Tedavi Giderleri,
Destekten Yoksunluk, Yaralanma, Daimi Sakatlalık (%) ve
Ölüm Tazminatları gibi konularda, nereye / ne Ģekilde
baĢvuracağını bilmeyen “Kazazedeler”in, bu tür iĢlerle iĢtigal
eden kiĢilerin insafına terk edilerek, yaĢadıkları büyük
sıkıntılara da, çok yakından Ģahit oldum.
Sürücü (8 / 8) kusurlu olsa dahi, yolcu konumundaki 1 kiĢi için
ölüm tazminatı 2008 yılı için 80.000.- / 90.000.- USD civarında
olduğu göz önüne alındığında ortada dönen rakkamları Siz
148
düĢünün. Bazen aynı aileden 2 - 3 kiĢi vefat ettiğinde ise geride
kalan veya kalanlar, tazminat olarak ciddi bir servet sahibi
olabiliyorlar... (Güvence Fonu Genel Müdürü‟nün açıklamasına
göre, 2009 da... ölüm halindeki rakkam 1 kiĢi için 150.000.- TL
idi. Tabii, yaĢanan acıları telafi eder mi ? Bilinmez...)
(Dernek olarak, gerekli yasa değiĢiklikleri ve kanun tasarıları
için T.B.M.M./STK Ortak ÇalıĢma Gruplarına ve BaĢbakanlığa,
Meclis BaĢkanlığı‟na, ilgili Bakanlık‟lara ve Alt Komisyonlara
ve de 550 Milletvekili‟mize Dosyalarımızı takdim ettik.)
Bu arada; inĢallah baĢımıza hiçbir zaman gelmez ama, trafik
kazaları açısından... 2918 sayılı Trafik Kanunu‟nu en azından
internetten okumakta çok büyük yarar olduğunu belirtmeden
geçemeyeceğim.
Bununla ilgili olarak Derneğin internet sitesinde aĢağıdaki
duyuruyu hazırladık...
***************************************************
SAYIN VATANDAġLARIMIZ
2918 SAYILI TRAFĠK KANUNUNU
MUTLAKA OKUYUNUZ!..
KAZASIZ GÜNLER DĠLEĞĠYLE . . .
Herhangi bir Trafik Kazası sonrasında, bir Hastaneye (Özel
veya Devlet) gittiğinizde veya getirildiğinizde, Size veya
Yakınlarınıza (2918 nolu yasayı bilmediğiniz zannedilerek),
149
“Yapılacak Müdahele ve Tedavi Ücretlerini Ödeyeceğinize
dair, ġu Belgeyi Ġmzalayınız.” teklifi ile karĢılaĢabilirsiniz.
Ancak; Sizde, bu form‟un altına, “Bu Belgeyi
Ġmzalamazsam, Bana Müdahele Edemeyeceğinizi ve
Tedavimin Yapılamayacağını” yazın ve imzalayın! dediğiniz
anda…
HASTANENĠN BÜTÜN ĠMKANLARI SĠZĠN ĠÇĠN
SEFERBER OLACAKTIR.(*)
Trafik kazası sonucu yaralanan ve hastaneye kaldırılarak
tedavi altına alınan Kazazedelerin, 2918 sayılı kanuna göre
tedavisi için, hiçbir ücret ödememesi gerekiyor.
(Madde: 98 ve Madde: 108)
Yönetmeliğe göre, Hastane Acil Servisi, kendisine gelen
Kazazede‟nin maddi durumuna, sosyal güvencesi olup
olmadığına ve hastanın özelliklerine bakmadan, gereken
tedaviyi ve müdahaleyi herhangi bir ücret talep etmeden,
yapmak zorunda.
Bu tedavi sonucu oluĢan masraflar ise; “T.C.Sağlık
Bakanlığı Karayolları Döner Sermaye ĠĢletmesi” tarafından
karĢılanmaktadır. (Madde: 08 Sağlık Bakanlığı)
HASTANELERĠN BU MADDELERDEN BĠHABERMĠġ
GĠBĠ, VATANDAġ‟TAN PARA TALEP ETME
HAKLARI YOKTUR.
***************************************************
150
Ayrıca; daha sonra Sosyal Güvenlik Kurumları, Sigorta
ġirketleri, Motorlu TaĢıtlar Bürosu (Yabancı plakalı araçlar için)
ve Trafik Garanti Fonu Güvence Hesabı... nezdinde yapılması
gerekenler hakkında da... bilgi sahibi olmakta yarar var.
***************************************************
Bu arada... baĢka herhangi bir sağlık probleminiz için (Acil
servislerde sunulan sağlık hizmetleri; Yoğun bakım hizmetleri...
Yanık tedavisi hizmetleri... Kanser tedavisi... Radyoterapi...
Kemoterapi... Radyo izotop tedavisi... Yeni doğan sağlık
hizmetleri... Organ doku ve hücre nakilleri... Doğumsal
anormallikler için yapılan cerrahi iĢlemler... Diyaliz tedavileri...
Kardiyovasküler cerrahi iĢlemleri... v.s.) 01. Ekim. 2008
tarihinden itibaren yine “Özel” veya “Devlet” Hastaneleri‟nin
acil servislerine baĢvurduğunuzda, Sizden ödeme talep etmeleri
söz konusu değil!..
Bir Ģekilde ödeme yapmıĢ olsanız bile, paranız T.C.Sağlık
Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu Ġl Müdürlüğü
tarafından geri ödeniyor. (Ödemeler... “Yerel Yönetimler”
tarafından, ilgili kurumlara yapılacakmıĢ... Yerel seçimler
öncesi politik bir strateji olabilir ama, önemli olan ihtiyaç
sahibi vatandaĢımızın yararı...)
***************************************************
Bu duyuruların açıklanmasından 1 - 2 yıl sonra dahi... bir çok
mail gruplarında ve forumlarda yayınlanıyor olmasına... ve de
vatandaĢlarımızı bilgilendirmek için, vermek istediğimiz
mesajlara... televizyon dizilerinde (Melekler Korusun - Show
Tv... v.s.) yer verildiğine, Ģahit olunca... ne kadar doğru
çalıĢmalar yaptığımıza... bir kez daha inandım.
151
Derken; 2007 yılı sonlarına doğru Basın‟da bir açıklama
dikkat çekmiĢti...
“Trafik Güvence Fonu Hesabında 110 Trilyon Birikti . . .
Ancak! Alan Yok.”
Açıklama “Türkiye Sigorta Reasürans ġirketleri Birliği” Genel
Sekreteri tarafından yapılıyordu ve bu fon 1991 yılından itibaren
rahmetli CumhurbaĢkanımız Sn. Turgut Özal‟ın, BaĢbakanlığı
zamanında çıkarılan “Zorunlu Trafik Poliçeleri”nden kesilen
% 1 - 2 lik paylardan oluĢuyordu.
Bu fon‟dan yararlanmak için, trafik kazasının; faili meçhul
olması, trafik poliçesinin olmaması, poliçe yapan sigorta
Ģirketinin kapanmıĢ olması v.s. gibi... Ģartlar gerekiyor.
Aslında; Devletimiz (T.C. BaĢbakanlık Sosyal DayanıĢma ve
YardımlaĢma Vakıfları baĢta olmak üzere...) bir çok konuda
olduğu gibi, Yerel Yönetimlerle birlikte rehabilitasyon ve sosyal
yardımlar gibi konularda da, üzerine düĢeni yapıyor ve yapmaya
çalıĢıyor... Dernek‟te köprü vazifesi görüyor.
CNN Türk de, Cumartesi günleri (2009‟da) yayınlanan “BakıĢ”
programında ki “Güvence Fonu” bölümleri, Güvence Hesabı
Müdürlüğü vasıtasıyla, halkımızın bu konuda bilinçlendirilmesi
açısından, bunun en güzel örneklerinden biri...
Teknik detaylara daha fazla girmeyeceğim, ama; bu konuda
Ülkemizde o kadar çok desteğe muhtaç insan varki... Hele hele
Trakya ve Anadolu‟nun ücra noktalarında...
(YaĢamayan... bilmiyor!)
Dernek ve Gönüllü Üyeleri... trafik kazalarından sonra, tedavi
giderleri ve destekten yoksunluk tazminatları gibi konularada,
152
100 - 150 trilyonluk pastadan haksız pay kapmak isteyenlere
karĢı... hiç bir karĢılık beklemeden insanlara yardımcı olmakla
birlikte, trafik kazalarının olmaması için de projeler üretiyor ve
eğitim çalıĢmaları yapıyor...
Benim‟de yer aldığım bu projelerin baĢında da sanal adıyla
“Türkiye Kaza Noktaları ġampiyonası”... resmi adıyla ise...
“Yola Dikkat YaĢasın Hayat” isimli Ulusal bir Proje geliyor.
Dernekte yaptığımız ekip toplantılarından birinde, istatistikleri
incelerken ölümlü kazaların daha çok Ģehirler arasındaki
yollarda meydana geldiği (% 65) gerçeğinden hareketle,
T.C.Karayolları Genel Müdürlüğü‟nün internet sitesinde yeralan
“Kaza Kara Noktaları” haritasına yoğunlaĢtık.
Karayollarımızın önemli kavĢaklarında yer alan bu 150 Nokta
(29.Temmuz.2008 de Ankara‟da T.C.Karayolları Genel
Müdürlüğünde ve daha sonra Çankaya‟da CumhurbaĢkanlığı
153
KöĢkünde yaptığımız brifingler‟de, Karayolları Trafik ġube
Müdürlüğünce açıklanan nokta sayısı) belliydi. Harita, Resmi
Devlet Kurumunun internet sitesinde yeralıyordu. Ġnsanlar her
gün bu noktalarda yaralanıyor, sakatlanıyor ve ölüyordu, ama bu
konuda pek birĢey yapılmıyordu... (Uzun vadeli, ihalelere dayalı
iyileĢtirme çalıĢmaları hariç.) Tabii bu noktalar iyileĢtirilene
kadar daha kaç can alır tahmin etmek imkansız değil... YaklaĢık;
(Yıl x 5.000 Ölüm) + (Yıl x 150.000 Yaralı) . . . Ne olacak ki?
Ayrıca, 01.12.2008 tarihli Milliyet Gazetesi‟n de
(www.milliyet.com.tr) “Bayramda Trafik Kazalarına Dikkat”
baĢlığı ile uzun Kurban Bayramı tatili öncesi, TġOF Türkiye
ġoförler ve Otomobilciler Federasyonu BaĢkanı Sayın Fevzi
Apaydın‟ın açıklamalarına dayanılarak verilen haberde...
güzergahları da belirtilerek, bu tür “Kaza Kara Noktaları”ndan,
Ülkemizde 500 tane olduğu ve bunlardan 150 ila 300‟ünün acil
olarak çözüm beklediği, özellikle vurgulanıyordu.
BirĢeyler yapmalıydık...
Sürücüleri bu noktalardan haberdar etmeliydik ve insanları
uyarmalıydık...
Çünkü; kimse seyahate çıkmadan önce internetten bu haritayı
inceleyip bilgi alamıyordu. Bırakın Km ve KavĢak bilgilerini,
güzergahlar bile haritada belirtilmemiĢti. Belki de buna teknik
olarak imkan yoktu ya... Neyse!
Ve... Proje, tüm Ekibin katılımıyla oluĢmaya baĢladı...
Ġlk aĢamada, bu noktalara özel “Yapıt” Ģeklinde “Kuleler”
yaptırılacak ve Sürücüler, bu noktalara yaklaĢırken... özel
tabelalar‟la uyarılacaktı!..
154
(Dikkat !.. Kaza Bölgesi... 1 Km.)
(Dikkat !.. Kaza Noktası... 500 Mt.) gibi...
Daha sonrada, her nedense uluönder Atatürk‟ümüzün
önderliğinde Cumhuriyetimizin kuruluĢundan bu yana 10 yılda
ülkemizi demir ağlarla ördüğümüz Demiryollarımız dururken,
yavaĢ yavaĢ karayollarımızın ve “Kaza Noktaları”nın iyileĢtirme
çalıĢmaları için ilgili Kurumlara gerekli baskılar için kamuoyu
oluĢturulacaktı.
Proje Dosyamızı tüm detaylarıyla 2918 sayılı Karayolları Trafik
Kanununu ve Yönetmeliklerini inceleyerek ve de Avrupa Birliği
Sivil toplum KuruluĢları Kriterlerine... göre hazırladık.
Fahri danıĢmanlığını yaptığım, Avrupa Birliği kriterlerine
göre faliyetlerini sürdüren “STGM Sivil Toplum GeliĢtirme
Merkezi”nce de belirtilen bu kriterler;
Dernekle ilgili; isim, adres, telefon ve fax numaraları, web
sitesi, e - mail adresi, vergi dairesi ve vergi numarası, BaĢkan,
Yönetim Kurulu ve Proje Koordinatörü iletiĢim bilgileri ile . . .
*)Projenizin veya Kampanyanızın Adı ?
*)Projenizin veya Kampanyanızın Amacı ?
*)Projenizin veya Kampanyanızın Hedef Kitlesi ?
*)Projenizin veya Kampanyanızın BaĢlangıç Tarihi ?
*)Projenizin veya Kampanyanızın BitiĢ Tarihi ?
*)Projenizin veya Kampanyanızın Sloganları ?
*)Bu Sloganları Nasıl Ürettiniz?
155
*)Projeniz veya Kampanyanız kapsamında hangi iletiĢim
araclarını, nasıl kullandınz? (Logo, afiĢ, broĢür ve el ilanı,
pankart / banner, çıkartma, fotoğraf, illustrasyon, bülten - dergi,
promosyon ürünleri, web sitesi, görsel / iĢitsel ürünler?)
*)Projeniz veya Kampanyanız için hangi medya araçlarını nasıl
kullandınız? Hangi medya kuruluĢları ile nasıl iletiĢim
kurdunuz?
*)Projenizin veya Kampanyanızın tasarım aĢamasından
uygulama sonrasına kadar, gönüllü, profesyonel görev
dağılımını nasıl yaptınız?
*)Projenizin veya Kampanyanızın bütçesini nasıl hazırladınız?
Öz kaynaklarınızı nasıl değerlendirdiniz?
*)Projeniz veya Kampanyanız için sponsorluk ya da kurumsal
sosyal sorumluluk iliĢkilerini nasıl kurdunuz?
*)Projenizin veya Kampanyanızın SözleĢme örneği?
*)Projenizin veya Kampanyanızın izleme ve arĢivlemesini nasıl
yaptınız?
*)Projenizin veya Kampanyanızın tasarlama, hazırlama,
yürütme ve izleme süreçlerinde ne tür sorunlarla karĢılaĢtınız,
sorunları nasıl çözdünüz?
*)Projenizin veya Kampanyanızın sonuçlarının
sürdürülebilirliğini sağlamak için herhangi bir çalıĢma yaptınız
mı?
*)Projenizin veya Kampanyanızın baĢarısını nasıl ölçtünüz ve
nasıl değerlendirdiniz?
156
*)Bugün, aynı projeyi veya kampanyayı yeniden yapsanız neyi
farklı yapardınız?
*)Proje veya Kampanya sürecinden nasıl dersler çıkardınız?
*)Projenizin veya Kampanyanızın bir sorunu çözdüğünü ya da
bir yenilik getirdiğini düĢünüyor musunuz?
*)Projenizin veya Kampanyanızın geniĢleme potansiyeli var mı?
*)Projeniz veya Kampanyanız sürdürülebilir mi?
Ģeklinde idi ve hepsi de olumlu cevaplarıyla hazırdı...
Proje‟yi, CumhurbaĢkanlığı‟na takdim ettik. Çok beğenildi ve
medya Projeye geniĢ yer verdi.
Derneğe teĢekkür ve kutlama yazıları gönderildi.
Proje, kara mizah adıyla “Kaza Noktaları ġampiyonası” olarak;
Hürriyet, Milliyet, Posta, Cnn Türk, Haber Türk, Otomobil
Dünyası, Demir Bükey Ġleri SürüĢ Teknikleri.com da yer aldı.
***************************************************
“Hürriyet Gazetesi - Oto YaĢam” Editörü…
Sayın Emre Özpeynirci'nin haberi... 27. 02. 2008
Türkiye… “Ölümlü Kazalarda Dünya ġampiyonluğu”na
doğru koĢuyor!..
157
Ve... “Türkiye Kaza Noktaları ġampiyonası” düzenleniyor.
Trafik Mağdurları YardımlaĢma ve DayanıĢma Derneği…
Proje Koordinatörü Ali Rıza Değer, CumhurbaĢkanımız Gül'ün
himayesindeki trafik güvenliği konusunda hazırladıkları projeyi
geçtiğimiz hafta bizlerle paylaĢtı…
Değer, Emniyet Genel Müdürlüğü‟nün 2007 yılı raporuna göre
Türkiye‟de meydana gelen trafik kazaları‟nın… % 12 si‟nin
yerleĢim yerleri dıĢındaki yollarda meydana geldiğini söylüyor.
Buralarda meydana gelen kazalarda ölenlerin sayısı ise toplam
ölen sayısının % 65‟i ni oluĢturuyormuĢ. Ġnanılır gibi değil!..
Yaralananların oranı ise toplamın % 35‟iymiĢ…
Ali Rıza Değer, bu konuda Ģunları söylüyor…
“YerleĢim yerleri dıĢında meydana gelen bu kazalar, genellikle
Karayolları ve Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından devamlı
olarak açıklanan Kaza… Kara… Kör Noktalar‟da
olmaktadır…
Böyle önemli „Kaza Noktaları‟nın… varlıklarını bilmelerine
rağmen, benzer kazaların… yaralanmaların ve ölümlerin, aynı
yerlerde sürekli tekrarlanması… bizleri, mağduriyetleri önlemek
için bir Ģeyler yapma noktasına getirmiĢtir…
Biz, özellikle bu noktaları… Sürücülerimiz‟e… O bölgelere
yaklaĢtıkca mutlaka hatırlatacak olan „Kara Mizah‟ projemizle
aĢmak istiyoruz.”
158
Değer‟in, bahsettiği… kara mizah projenin adı…
“Türkiye Kaza Noktaları ġampiyonası.”
Projenin Mayıs ayında baĢlayıp, sonuçlarına göre 2010 yılına
kadar sürmesi amaçlanıyor.
Projenin amacı Ģöyle; “Emniyet ve Karayolları tarafından
belirlenen kaza noktalarına, bu bölgede hayatını kaybedenler
için bir çeĢit… Anma Yapıtları… yaptırılacak ve bu kaza
noktalarına yaklaĢırken de, sürücüleri uyarmak için uygun
görülecek yerlere… 1 veya 2 kilometre öncesinden panolar
yerleĢtirilecek.”
Değer, proje çalıĢmaları hakkında ise Ģunları söylüyor…
“Biz Karayolları ve Emniyet'ten aldığımız istatistik bilgilere ve
kaza sayılarına göre, bu noktalar arasında „Kara Mizah‟ yaparak
„Türkiye ġampiyonası‟ düzenleyeceğiz.
(Tabi ki sanal anlamda…)
Daha sonra Trafik Haftası ve Seyahat Sezonu öncesi Kaza
Noktaları ġampiyonu‟nu kamuoyuna açıklayacağız.
Kaza Noktaları‟na astığımız panoların içine de, esprili bir
Ģekilde… (ġampiyon olmamız engellenemez…. 2007 Türkiye
3‟üncüsü 3.750 Kaza… BĠLECĠK) Ģeklinde yazılar yazacağız.
Anma Yapıtları‟na ise, (Bu noktada… meydana gelen kazalarda,
hayatını kaybeden vatandaĢlarımızı rahmetle anıyoruz…) diye
yazmayı düĢünüyoruz.”
159
Ali Rıza Değer'in bahsettiği proje, gerçekten dikkat çekici…
Türkiye'de ilk defa… kimsenin birinci olmak istemeyeceği bir
kampanya düzenleniyor…
Umarım, bu proje sonrasında, o kaza noktalarının yer aldığı
bölgeleri yönetenler, Ģampiyon olmamak için mücadele verirler
ve kazaların sayısı düĢer.
***************************************************
Bir kaç uzun ve olumlu görüĢmeden sonra, toplumsal “Sosyal
Sorumluluk Projeleri” çerçevesinde ANADOLU - ISUZU
sponsorumuz olmayı, büyük bir coĢkuyla... kabul etti.
Projenin 3 yılda tamamlanması planlandı. 1 noktanın yaklaĢık
maliyeti 10.000.- USD idi ve diğer masraflarla birlikte yaklaĢık
bütçe 1.500.000.- USD nı buluyordu.
Ve bu rakkam... hiç bir karĢılık beklemeden “Anadolu Isuzu
Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.ġ.” tarafından ödenecekti.
(Pardon... karĢılığında sadece, daha önce gördüğünüz,
CumhurbaĢkanlığımız‟ın “Trafikte Dikkat 10 Bin Hayat”
Platformu‟na, ISUZU logo‟su konulacaktı.)
Sonuç;
Proje‟ye emek veren Ekip için, çok güzel bir baĢarıydı.
160
Peki !.. Sonra ne mi oldu?
Trafik iĢaretleri ile hiç bağlantısı olmamasına rağmen, kazaları
önlemek için Ģehirlerarası yollara konulan “Trafik Canavarı
Olmayın” panolarının, Siyaset Meydanı programında tartıĢıldığı
Ģekliyle ve Sn. Cengiz Eren‟in internet sitesinde belirtildiği gibi
kazaların artmasına sebep olduğu varsayımından hareketle...
kararsızlık hala devam ediyor, diye düĢünüyoruz.
Ve Projenin, kamu yararına olduğu kendileri tarafından da
kabul edildiği halde “Sürücüler Olumsuz Etkilenebilir” diye,
Temmuz 2008 den beri hala T.C. Karayolları Genel
Müdürlüğü‟n den izin bekliyoruz. ĠnĢallah bu kitap bitene kadar
161
gereken izin verilir diye düĢünüyorum. Neticede insan hayatı
söz konusu...
Tabii bu arada da hiç birĢey yapmadan beklemiyoruz. Konuyu
T.B.M.M.‟ne ve Üniversiteler‟e taĢıyoruz. Bütün yaklaĢımlar
olumlu... Mutlaka güzel bir netice alacağız.
Burada; Ġnsanlar‟ın hiç istemedikleri Ģeyin “Rahatlarını
Bozmak” ve en zor ürettikleri Ģeyin de, “Çözüm” olduğunu
bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Ama, her vizyona ulaĢımda olduğu gibi biraz sabır gerekiyor...
Biz elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz.
Derken... tarih 19. Ekim.2008
SÖZCÜ Gazetesinde bir haber baĢlığı...
“S I R A N I Z I B E K L E Y Ġ N”
Haber‟de...
Muğla Emniyet Müdürlüğü / Trafik ġubesi... T.C.
Karayolları Genel Müdürlüğü‟ne 3 aydır...
Tam... Yaz Ayları ve Bayram Sezonu... trafik kazaları her
geçen gün artıyor, “Ne olur, Ģu yollarımızın çizgilerini
çizin...” diye adeta yalvarıyor ve her seferinde baĢlık‟taki
cevabı alıyorlardı...
162
Söz konusu bölge, kaza kara noktaları açısından 1. Sırada olan
Sakarya - EskiĢehir karayolundan sonra, en çok Kaza
Noktası‟nın yer aldığı 2. Bölge. ĠnĢallah sıra bir an önce gelir.
Bu arada, Karayolları Genel Müdürlüğü‟nden sevinçli
haberlerde gelmiyor değil. Bu kaza noktaları içinde, en çok
ölümlü kaza olayının yaĢandığı “Türkiye Kaza Noktaları
ġampiyonu” Ġzmir Ambarlar KavĢağı (150 Kaza x Yıl) için
1 yıldır devam eden “ĠyileĢtirme ve Köprülü KavĢak Ġhalesi”nin
hazırlık çalıĢmaları tamamlanıyormuĢ ve inĢallah 2 - 3 yıl içinde
hizmete girecekmiĢ.
2001 krizinden sonra gelen en büyük krizi yaĢamaktayız.
Hem Türkiyede... Hem Dünyada...
USD yine 1.750.- YTL (Eski 1.750.000.-TL) leri... gördü.
(Ekim 2008) Bu tür Ġhaleler için, kriz‟in erteleme etkisi ne
olur... “Allah bilir.” ĠnĢallah 4 - 5 yıl içinde “Ġzmir Ambarlar
KavĢağı” biterde, sıra 2. KavĢağa gelir...
Derneğimizin basında ve televizyonda sık sık yer alması yoğun
bir ilgiye sebep olmuĢtu.
Her geçen gün müracat eden mağdur sayısı artıyordu ve bizimde
gönüllü, duyarlı ve bilgili dostlara ihtiyacımız vardı.
Çünkü, bu kitabı elinize aldığınız her hangi bir saat içinde,
Ülkemizde maalesef en az 1 ölüm, 20 yaralanma olayının
meydana geldiği yaklaĢık 100 trafik kazası yaĢanıyor...
Bunun içinde Nisan 2008 de... Ġnternet‟ten... biraz da espriyle
karıĢık... aĢağıdaki çağrıyı yaptık . . .
163
*************************
Ç A Ğ R I
ÜLKEMĠZĠN;
BĠLGĠLĠ, NĠTELĠKLĠ, TECRÜBELĠ,
GÜZEL ĠNSANLARI . . .
SON KULLANMA TARĠHLERĠNĠZĠN
SONBAHAR ÇEYREĞĠNDE,
ÜNLÜ SAHĠLLERDE VE CADDELERDE,
SAĞLIKLI YAġAM ĠÇĠN;
MARKA MARKA EġOFMANLARLA VEYA
“SÜET BOT… ÜTÜLÜ KOT… DERĠ MONT”
TĠPLEMELERĠYLE,
MĠYADINIZI DOLDURMAYA ÇABA SARFEDERKEN,
G E L Ġ N !
VĠCDANEN DAHA MUTLU VE
HUZURLU BĠR YAġAM ĠÇĠN,
KAZA MAĞDURU ĠNSANLARA
“GÖNÜLLÜ” KATKILARDA BULUNUN…
YAPACAK ÇOK ĠġĠMĠZ VAR ! . .
*************************
164
Çok güzel tepkiler aldık... Hukuk, Sigorta, Eğitim ve Sağlık
sektörlerinden özellikle emekli dostlarımızın katılımlarıyla,
karĢılıksız danıĢmanlık hizmetlerimize, T.C. Milli Eğitim
Bakanlığı ve Ġl + Ġlçe Milli Eğitim Müdürlüklerimizin
katkılarıyla... Trafikte Eğitim ve Bilinçlendirme
ÇalıĢmalarımıza, ve de her yıl Kasım ayı‟nın 3. Pazarı olarak
BirleĢmiĢ Milletlerde kabul edilen “Dünya Trafik Mağdurlarını
Anma Günü” etkinliklerimize hız verdik.
Bu konularda çok duyarlı olan, baĢta yirmi ikinci dönem
Milletvekili ve Ġstanbul Aydın Üniversitesi Kürsü BaĢkanı Sayın
Doç.Dr. Zeynep Karahan Uslu ve Gazi Üniversitesi Rektör
Yardımcısı Sayın Prof.Dr. Süleyman Pampal olmak üzere,
herkeze sonsuz teĢekkürler ediyoruz.
Neden böyle bir çağrı yaptınız derseniz?
“5 Aralık Dünya Gönüllüler Günü” nedeniyle, Türkiye Eğitim
Gönüllüleri Vakfı tarafından yaptırılan bir araĢtırmanın,
basındaki yansımasını, Sizlerle aktarmak istiyorum.
***************************************************
“Gençlerimizin, Ancak % 5 i Gönüllü”
Bireyin, baĢka bireyler için herhangi bir ücret almadan; bilgi,
emek ve zaman sarf etmesi, olarak tanımlanan gönüllülük, son
dönemlerde önem kazanan kavramlardan biri...
Gönüllü faaliyetler, toplumda var olan eĢitsizliklerin
giderilmesinde önemli rol oynuyor. GeliĢmiĢ ülkelerde
toplumsal dayanıĢmanın önemli bir parçası olarak iĢlev görüyor.
165
Ayrıca gönüllü faaliyetlere katılımın, bireyin kiĢisel geliĢimi
üzerindeki etkisi de çok sayıda araĢtırmayla kanıtlanmıĢ
durumda.
Yapılan araĢtırmalara göre gönüllülük faaliyetlerinde bulunan
kiĢiler, daha hoĢgörülü, demokratik değerlere daha saygılı, daha
fazla kendine güvenen ve toplumsal faaliyetlerde daha aktif
vatandaĢ oluyorlar. Yeni insanlarla tanıĢıyorlar ve kendilerine
ihtiyaç duyulduğunu hissediyorlar ve de kendilerini daha olumlu
cümlelerle değerlendiriyorlar.
Bu açıdan baĢta BirleĢmiĢ Milletler Kalkınma Örgütü (UNDP)
olmak üzere gönüllülüğün yaygınlaĢtırılması, baĢlı baĢına bir
amaç olarak benimsenmiĢ durumda.
ĠĢte bu nedenle “Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı” tarafından
gönüllülükle ilgili bir kamuoyu araĢtırması yapıldı ve bu
araĢtırma, “Gençler”in gönüllü faaliyetlere katılmadıklarını
gösterdi. Türkiye‟deki kentsel bölgelerde yaĢayan 20 - 35 yaĢ
arası gençler arasında son 1 yıl içerisinde, herhangi bir gönüllü
faaliyete katılanların oranı % 5 olarak belirlendi.
20 - 35 yaĢ diliminde kentsel bölgelerde yaĢayan ve gönüllü
çalıĢmalara katılan Genç‟lerin dünyadaki oranları ise; ABD‟de
%70, Hollanda‟da %50, Hindistan‟da %35 ve Bosna‟da %20.
Türkiye bu açıdan 50 ülke arasında, sonunculukta yer alıyor.
Son 1 yıl içerisinde herhangi bir gönüllü faaliyete katılmadığını
söyleyen gençlerin öne sürdükleri en önemli nedenler ise...
*Maddi imkansızlıklar... ve *Zaman yokluğu...
DüĢük eğitimli, düĢük gelirli gençler ve ev kadınları, daha çok
maddi imkan eksikliğini öne sürerken, yüksek eğitimli ve
166
yüksek gelirli gençler ise zaman yokluğu nedeniyle gönüllü
çalıĢmalara katılamadıklarını söylüyorlar.
Öte yandan araĢtırma sonuçlarına göre gönüllü faaliyetlerde
bulunan gençlerin büyük çoğunluğu, bu çalıĢmalara haftada 4
saatten daha az zaman ayırıyorlar...
Gençlerimizin, gönüllü faaliyetlerde bulunmamalarının en
önemli sebeplerinden biride, yakınlarında bu tür faaliyetler
gösteren kurumların varlığından haberdar olmamaları.
Bu açıdan Sivil Toplum KuruluĢlarına, Üniversitelere, Yerel
Yönetimlere ve Ulusal Medya KuruluĢlarına büyük rol düĢtüğü,
açık olarak görülüyor.
Gönüllü faaliyetlere katılan veya katılmayan gençlerin tamamı,
ülkemizde gönüllü çalıĢmaların yapılmasına ihtiyaç duyulduğu
kanısında ve yeterince gönüllünün olmadığı konusunda da görüĢ
birliği içinde...
Ancak, hangi konularda ihtiyaç duyulduğu konusunda da,
farklılıklar gözleniyor.
***************************************************
Böylece; gönüllü hizmetlerde... “Orta YaĢ” ın önemi bir kez
daha ortaya çıkıyor.
Bize verilen en güzel hediye olan yaĢamımızın; kavgalarla,
kan davalarıyla ve sonu belirsiz hırslarla, heba edilmemesi
gerektiğini, orta yaĢlarda... çok daha iyi anlayabiliyoruz.
Bakın bu konu da Sayın Ġnal Aydınoğlu, Gazete Kadıköy‟deki
yazısında ne kadar güzel ve içten bir tespitte bulunuyor…
(Bizim çağrımızdan… yaklaĢık 1 yıl sonra… 26.03.2009)
167
***************************************************
Hangi Hedef ?
Çevremde yüzlerce, binlerce insan görüyorum. Bu dünyaya
yalnızca bir iĢ güç sahibi olup hayatlarını kazanmaya, çoluk
çocuk sahibi olup onları büyütmeye, sonra da emekli olup
dünyadan el etek çekmeye gelmiĢ gibi bir halleri var.
Emekli aylıklarını alıp kimseye borçlanmadan ay sonunu
getirmeye çalıĢıyorlar.
Çocuklarının ve torunlarının yaĢamıyla ilgileniyor, onları sevip,
onlarla zaman geçiriyorlar.
En büyük eğlenceleri ve ilgi alanları televizyon. Günlük bir
gazete alıyor, detaylı bir biçimde okuyor ve bilmecelerini
çözüyorlar… biraz da yürüyüĢ yapıyorlar…
Tüm sosyal iliĢkileri ise konu komĢu, küçük bir ahbap ve akraba
grubu ile sınırlı. Daha ilerisi için bir arzu ve arayıĢları da yok.
Kitaplarla bağları zayıf. Elimdekini bitirip yenilerine
baĢlamalıyım diye bir heyecan duymuyorlar.
Merak salıp derinliğine inerek okudukları bir konuları yok.
Yeni yayınları izlemiyorlar. Kütüphanelere gitmiyorlar.
Okudukları kitapları, fikirlerini, görüĢlerini ve düĢüncelerini
paylaĢacakları, sosyal bir gruba katılmıyorlar…
***************************************************
168
VE... KRĠZ DÖNEMĠ !
Bankacılık sektörüyle baĢlayan 2008... 2009... Küresel Kriz.
1977... 1995... 2001... Ekonomik krizler sürdükçe, dünyada
sosyal desteğe ihtiyacı olan, toplumsal kesimler de çoğalıyor.
Aslında, bazen deyerek (teğet), bazen de delerek geçen... kriz
dönemleri çok sıkıntılı olmakla birlikte... olağanüstü çözümlerin
de üretildiği dönemler olabiliyor.
(Uzak Doğu‟da, kriz kelimesi iki fırça darbesi ile yazılıyor.
Birinci hamle tehlikeyi temsil ederken… ikinci hamle fırsatları
temsil ediyor.)
Kriz dönemi deyince, Türkiye‟nin hali malum!
Piyasa‟lar allak bullak... (Bu sefer dünya ekonomisi‟de aynı)
Her sektörde iĢten çıkarmalar. Ġnsanlar periĢan ve iĢsiz.
Özellikle‟de, Hizmet Sektörü . . .
Bu yüzden, kriz dönemleri deyince benim aklıma birden
“Network” gelir... Yani “Network Marketing”
169
Kriz dönemlerinde, genellikle iĢsizlikle karĢı karĢıya kalan...
“Beyaz Yakalı Personel”in ve “Genç Emekliler”in en çok rağbet
ettiği sektör...
Neden ? Tabi ki... Çaresizlikten.
ABD de zincir mektuplar'la baĢlayarak, ürün ve hizmetlerin
devreye girmesiyle yasallaĢma yoluna giren… Network‟ün,
ülkemiz‟e 1980 ler‟de Çelik Tencerelerle, Ansiklopedilerle ve
Robot Elekrik Süpürgeleri ile geldiğini, her halde hatırlarsınız.
Daha sonra Uluslararası Markalar‟la (Oriflame, Herbalife, L&R
Amway, Forever Liwing, Energetix, Magnocenter, Tupperware,
Avon, Dione, Agel, Tiens, Nikken v.s.) devam eden Network
Marketing, Türk Ticaret Kanunu‟na göre “Doğrudan SatıĢ”ın
geliĢtirilmiĢ bir türü olarak adlandırılıyor ve Tüketiciyi Koruma
Kanunu‟na göre de “Bir ürün veya hizmetin, direkt satıĢ
mekanı olarak kabul edilmeyen yerlerde, tanıtımı yapılarak
pazarlandığı, bir satıĢ yöntemidir.” diye tarif ediliyor.
Network, Üyelerinin iki farklı faaliyetleri sonucunda, kazanç
elde edebildikleri, bir doğrudan satıĢ türüdür. Bunlardan
birincisi, kiĢisel olarak yaptıkları satıĢlardan doğan kazanç,
diğeri de uygulanan plana göre, ekiplerine kayıt ettikleri
kiĢilerin ve sonra da bu kiĢilerin kayıt ettiklerinin satıĢlarından
doğan kazanç, yani teĢvik primi gibi birĢey...
Online AlıĢveriĢ Siteleri‟de dahil, Ģu anda bilinen 100 den fazla
yerli ve yabancı Ģirket tarafından, ülkemiz‟de biraz farklı
yöntemlerle de uygulanan MLM (Multi Level Marketing -
Katlı Sistem Pazarlama), kamuoyu‟nda... Pramit Pazarlama,
Balık Ağı Sistemi, Katman Ticaret ve Alta Adam Yazma... gibi,
biraz amiyane tabirlerle de anılıyor.
170
Ve konuya, Ġnsanların bundan sonraki yaĢamlarında ki,
tercihleri sorularak giriliyor...
*Ekomomik Özgürlük... Ek gelir... “0” yatırım riski...
*Sosyal Çevrenizi GeniĢletmek ve Yeni Ġnsanlar‟la TanıĢmak...
*Kendi ĠĢinize Sahip Olmak ve Esnek ÇalıĢma Saatleri...
*Ġnsanlara Yardımcı olmak... Onları mutlu etmek...
*Kendine Daha Fazla Zaman Ayırmak ...
*KiĢisel GeliĢim... Liderlik ve Ekip ÇalıĢması...
*Yüksek Hayat Standartları...
*Güzel bir Tatil... Son model bir Araba... Nefis bir Villa...
*Dünya seyahatleri...
*Sağlıklı bir YaĢam ve Bio Dizel bir Çevre...
*Rahat bir Emeklilik ve Miras Bırakma... v.s.
Sonra da, aĢağıdaki gibi...
MenĢeyi tartıĢmalı, çok ünlü sözlerle ( ! ) “Gaz Veriliyor”.
Hayatınızda hergün aynı Ģeyleri yapmaya devam ederseniz,
Hayatınızı değiĢtiremezsiniz!..
Siz, kendi kaderinizi çizecek güce sahip değilseniz, Birileri
Sizin için bir kader çizer...Ve Siz, buna itiraz edemezsiniz!..
171
Ġnternet'te, network'le ilgili olumlu (!) veya olumsuz o kadar çok
yazı ve açıklama var ki, hepsi de kendi açılarından haklı (?)…
Network Marketing ve Liderlik konusunda Amerika‟da eğitim
çalıĢmalarına katılmıĢ ve konuyla 25 yıldır eğitim açısından
yakından ilgilenen bir kiĢi olarak... bu söylenenler, aslında
tamamen hayal değil, ama malesef toplum olarak çok heyecanlı
ve aceleci bir yapıya sahip olduğumuz da, bir gerçek!..
Hemen, köĢeyi dönmemiz gerekiyor.
(Sabırsızlık konusu için trafiğe bir bakın!.. Herkezin iĢi acele,
kimsenin kimseyi beklemeye tahammülü yok... Saygısızlık için
ise, birĢey söylemiyorum. Öfke kontrolu ise; sıfır...)
Türkiye 70 Milyon‟u aĢan nüfusuyla, Network Marketing için
hakikaten cazip bir Pazar ve direkt olarak “Sadık MüĢteri
Memnuniyeti”ne dayandığı içinde, özellikle yabancı ġirketler
tarafından çok sıcak bakılıyor.
Ancak; Ülkemizde, bu konuda da ticari prosedür tam olarak
oluĢmadığından, her ġirket kendi özel Ģartları doğrultusunda
Network‟u istediği gibi uygulayabiliyor.
(Distribütör Kaydı, Kayıt Ücreti, BaĢlangıç Sepeti, Ay‟da Belirli
Miktarda Ürün Alma, Kota Tuturma ve Distribütör Kaydetme
Zorunluluğu… gibi)
Sistem; Distribütör kaydı açısından 1/1 temas ile baĢlıyor ve
daha önce Distribütör olarak Sponsorluk hakkı elde eden bir
KiĢi, bir Dostunu üründen ve sistemden bahsederek veya
bahsetmeyerek bir toplantıya davet ediyor, sonra yine toplantılar
ve seminerler neticesinde, Aday'in görüĢü olumlu ise Distribütör
172
kaydı gerçekleĢiyor ve daha sonraki aĢamalarda "Distribütörler
Toplantıları" , “Avrupa Rallileri” , ”Dünya Seyahatleri” v.s. ile
devam ediyor.
Ancak, bu katılımlar ve gelir elde etmek, ticari anlamda sürekli
aktif olmak ve devamlı olarak belirli baremlerdeki kredi
puanlarını tutturmak kaydıyla…
ĠĢte! Sorun Burada BaĢlıyor!..
Çünkü her ay, yeni “Ürün Kullanıcıları”na (Genellikle ürünler
uzun süreli kullanımlı olduğu için, bir kez alan, hemen bir daha
almıyor.) ve yeni “Distribütörler”e ihtiyaç var.
Bunun içinde Aile, ĠĢ, Dost, ArkadaĢ ve Sosyal Çevreler‟e
baĢvuruluyor. Bu baĢvurularda da ilk tepki genellikle hep
olumsuz oluyor. Herkezin iĢi gücü, aile veya sağlık problemleri
gündeme geliyor.
Dolayısı ile sizde daha geniĢ kitlelere ulaĢmaya çalıĢıyorsunuz.
Ancak; o zaman da karĢımıza çıkan tabloda, birçok dostunuzun,
ya kendisinin ya da herhangi bir yakınının, aynı veya baĢka bir
ġirket‟in benzer ürünleriyle, sistemin içinde olduğunu
görüyorsunuz.
Yani, etrafınızda Distribütör kaydedecek kimse kalmamıĢ...
Ya birileri, sizden önce davranmıĢ. Veya sizin daha önce temas
kurduğunuz birisi‟ni, baĢka bir tanıdık... kendisine üye yapmıĢ.
173
(Üye kaydetme, ürün problemleri, kota ve kredi puanları
yüzünden yaĢanan bencilliklerin, çok yakın dostlukları ve
arkadaĢlıkları paramparça ettiğine, birçok kez Ģahit oldum.)
O zamanlar da “Network Ulemaları”nın önerdiği gibi…
Kontakt Listeleri, Telefon Fihristleri, Gazete ve El Ġlanları,
Konu - KomĢu Toplantıları de pek para etmiyor ve eğer
Sponsorunuz‟da Size beklediğiniz ilgiyi göstermeyip, Sizi
ürünlerle baĢbaĢa bırakmıĢsa, o moral bozuklukları ile “Olay”
bitiyor.
Aslında Network Marketing konusunda da, iĢin tamamına
“Vizyon” açısından bakmak gerekiyor diye düĢünüyorum.
Network, ticari anlamda ve kuralları tam olarak uygulandığında,
genel olarak ciddi bir iĢ...
Ancak, her sistem; kendisinin ve ürünlerinin kusursuz olduğunu
savunuyor ve diğerlerine pek sıcak bakılmasından hoĢlanmıyor.
Öte yandan, eğer “ġirket… Ürünler… ve Marketing Plan…”
üçgeninde teknik hatalar yapılırsa, “Sistem‟ler” inanılmaz bir
hızla üye ve ciro kaybedebiliyorlar…
Çünkü network sistemleri iskambil kâğıtlarından yapılmıĢ
kulelere veya domino taĢlarına benzeyebiliyor…
Örneğin, ürünler hakkında çıkacak olumsuz bir haber…
Yöneticilerin veya sponsorların bazı basit hataları, ciddi
sıkıntıların yaĢanmasına neden olabiliyor…
Üstelik bazı durumlarda bunların gerçek olması dahi gerekmez...
174
Yani, söz konusu haber bir söylenti de olabilir… Yöneticiler de
yanlıĢ anlaĢılmıĢ olabilir…
Neticede… Ticaret rekabettir!..
Bir akĢam oğlum telefon etti. “Baba bir arkadaĢım aradı. Yeni
bir network iĢine girmiĢ. Seni de bir yerden duymuĢ. AraĢtırınca
ve babam olduğunu öğrenince, seninle görüĢmek istiyor.” dedi.
Ben de peki dedim ve yapması gerekenler hakkında bayağı
detaylı görüĢtük. Network konusunda çok inançlıydı, kendine
güveniyordu ve sabretme gücü vardı. ġimdi çok baĢarılı bir grup
lideri. Ve de... inanıyorum ki!.. Aldığı network eğitimleri ve
edindiği tecrübelerle (network‟le ilgilenenler hatırlarlar), hani Ģu
yurtdıĢından özel olarak getirtilip, 1 - 2 saatlik konuĢmaları için
binlerce USD verilen Network Koçları‟ndan biri olacak ve
Dünya‟yı dolaĢacak...
“Network Marketing” ufku açık bir pazarlama yöntemi...
Ancak, kurallarına uymak kaydıyla!..
ABD ve Avrupa firmalarından sonra Çin ve Japon firmalarının
da, ülkemizde fink atması... Ülker Grubu‟nun dahi 2009 yılında
yeni bir Ģirket ile doğrudan satıĢta yer alması, Banka‟ların bile
“Kredi Kartları Pazarlaması” nda, “ArkadaĢı‟nı da Getir”...
bilmem kaç (?) “Para / Puan Götür”... Ģeklinde kampanyalar
düzenlemesi, Bireysel Emeklilik Sigorta ġirketleri‟nin... bazı
poliçe pazarlamaları... bunun en güzel örnekleri değil mi?
175
Bir çok “Online AlıĢveriĢ Sitesi”de; kozmetik‟te, ev tekstili‟nde,
iç çamaĢırı ve çorap sektörü‟nde aynı tür kampanyaları...
Yani... Network Marketing‟i tercih ediyor.
Network‟ün en büyük desteği, moral motivasyon ve heyecandır.
ĠletiĢim becerilerinize, ürünlere, Ģirkete ve marketing planlara
güvenmiyorsanız, “Hayır”lar‟a ve “Ġtici Tepkilere” hazır
değilseniz, maddi ve manevi açıdan önünüzü göremiyorsanız ve
beklemeye tahammülünüz yoksa, bu oyuna girmeyin!..
Ġnsanların en zor verdikleri Ģey nedir ? Tabi ki... PARA ! . .
PARA... tamam‟da!.. “Nerwork‟ün bu kitapta ne iĢi var ?”
dediğinizi duyar gibi oluyorum.
Birincisi... Network Marketing ile ilgilenen veya ilgilenmek
isteyenlere yardımcı olmak...
Ġkincisi... Güzel bir proje...
2007 yılında “Altın Örümcek GiriĢimcilik Ödülü” alan bir
proje... “Süper Teklif”
Daha önce web sitesine üye olmuĢ bir arkadaĢınız tarafından, e-
mail adresinize yapılan davet‟le, sisteme üye oluyorsunuz...
Kayıt için herhangi bir ücret ve ürün alıĢveriĢi filanda... söz
konusu değil, belirli bir zamanda yeni üye kaydetmek diye de
bir zorunluluk yok, ama kaydederseniz puan alıyorsunuz...
176
Yapılması gereken, belirttiğiniz profil bilgileriniz ve
tercihlerinize göre, e-mail adresinize gelen reklam maillerini
tık‟lamak. O da isterseniz... Ġstemezseniz, gene sorun yok!
Proje, zaten gece gündüz her yerde karĢımıza çıkan ve “Ġstesek
te - Ġstemesek te” aslanlar gibi... seyretmek zorunda kaldığımız
reklamlardan; belirli bir örgütsel yapı içinde orjinal hedef
kitleler oluĢturmak ve bunu reklamverenlere pazarlayarak
üyelere, eğer gene arzu ederlerse... bu tık‟lamaları karĢılığında,
Permission Marketing (Ġzinli Pazarlama) yöntemiyle... puan ve
tabii her network‟te olduğu gibi “Almadan vermek, Allah‟a
Mahsus” ilkesiyle... ileriye dönük... para kazandırmak.
Kısa vade de, tek baĢına gelir kaynağı olması, çok zor olmakla
birlikte... Süper Teklif; yurtdıĢındaki benzelerinden biraz farklı
olarak, 2006 da bir ĠnĢaat Mühendisi olan Sayın Serdar ÖzyaĢar
tarafından kurulup... 2008 yılından itibaren de Hitay Yatırım
Holding bünyesine katılarak... Türkiye‟deki 2 Milyar USD lık
reklam pastası‟nda, yaklaĢık % 5 paya sahip, internet reklam
pazarının içinde, güzel bir yer edinmek amacıyla yola çıkmıĢ...
En büyük sıkıntı da, puan ve para hırsıyla... sanal üyeler‟in
sistem‟e dahil edilerek, konunun sulandırılması ve de sahte
tık'lamalarla reklamveren‟leri yanıltarak, proje‟nin gözden
düĢürülmesi olur… diye düĢünüyorum… ĠnĢallah olmaz!..
Burada reklam yapmıyorum, sakın yanlıĢ anlaĢılmasın!..
ĠletiĢim taktikleri... deniyorum.
177
ĠLETĠġĠM !
ĠletiĢim… bilgi alıĢveriĢidir. Direkt (karĢı karĢıya, 1/1, veya
seminer, konferans v.s.) ve endirekt (görsel ve yazılı medya,
internet, dijital iletiĢim araçları v.s.) haberleĢme fonksiyonları
ile onların türevlerinden oluĢur, Ve de tümünü kapsar!..
ĠletiĢim‟de… mesaj verilir ve mesaj alınır.
ĠletiĢim… bir eylemdir.
ĠletiĢim‟de amaç… anlamak, anlatmak ve anlaĢmaktır.
KiĢiler “istediklerini söyledikleri zaman” sorumluluklarının
sona erdiğini sanırlar. Oysa önemli olan, sizin söylemeyi
amaçladığınız Ģeyin nasıl algılandığı, diğer insanların size nasıl
tepki verdiğidir…
Amaç, karĢıdaki kiĢinin istenilen tepkiyi vermesini sağlamaktır.
Eğer tepki, beklediğimizden farklı ise, sorumluluk… size aittir.
Söylediklerimize doğru cevap almak istiyorsak…
ne söyleyeceğimizi, nasıl söyleyeceğimizi ve karĢımızdakilerin
algılama Ģekillerini bilmek zorundayız!..
178
Etkin bir “ĠletiĢim”; doğru kiĢiler tarafından, doğru zamanlarda,
doğru bilgilerin, doğru ifadelerle ve doğru araçlarla, doğru hedef
kitlelere, aktarılmasıdır.
Bu nedenle, hazırlıklı bir alt yapıyla birlikte (“BoĢ teneke, çok
ses çıkarır” özdeyiĢini de unutmadan.) bir mesajın hedef kitleyi
harekete geçirebilmesi için;
*Konu‟nun basite indirgenmesi ve rahat algılanabilmesi...
*Duygulara hitabedebilmesi...
*Heyecan ve süpriz içermesi...
*Söylemlerle, eylemlerin tutarlı olması... büyük önem taĢır.
Hayatınızda ki tüm hedeflerinize ulaĢmak için, bazen baĢarıyı
tek baĢınıza yakalasanız bile, her zaman baĢarılarınızı; takdir
edecek, destekleyecek ve daha güzel projelere imza atmanızı
sağlayacak, bir gruba ve yakın çevreye ihtiyacınız olacaktır.
O yüzden, ileride desteğine ihtiyaç duyabileceğiniz kimseleri
kırmayın ve kimseyle küsmeyin. Sadece akıl vermek ve yol
göstermek amacıylada olsa, insanların üstüne fazla gitmeyin.
Ġleride “eĢĢekten düĢmüĢ karpuza” dönmek istemiyorsanız,
kozlarınıza güvenerek fazla ısrarcı olmayın ve çok mecbur
kalmadıkça... köprüleri yakmayın.
Kimin nerede ne zaman karĢınıza çıkacağını pek bilemezsiniz.
Ama mavi boncuk dağıtırkende, aradaki farkı ödememek için
179
dikkatli davranın. Ve asla... kimseyi, baĢkalarının yanında
eleĢtirmeyin.
Ġnsanların hayatta hiç sevmedikleri Ģey nedir diye sorsam...?
Cevabın “ELEġTRĠ” olduğunu muhahhak biliyorsunuz.
Hedeflerinize ulaĢmak için bazı kiĢileri eleĢtirmek ve uyarmak
zorunda kalırsanız, mutlaka ama mutlaka “yalnız”ken eleĢtirin
ve “Sandviç EleĢtri” yapın. EleĢtriye açık olduklarını
söyleyenlerin yalanlarına, hiç ama hiç... kanmayın!..
Zaten, kendimizi geliĢtirmeye zaman ayırdığımız sürece,
baĢkalarını olur olmaz eleĢtirmeye, pek vakit bulamayız...
“Sandviç EleĢtiri” deyince... yani Ģöyle;
Gücendirip, kızdırmadan... Ġnsanları, eleĢtirmenin yolları...
*)Konuya... dürüstçe, överek ve takdir ederek baĢlayın.
*)EleĢtriye girmeden önce, kendi yanlıĢlarınızdan bahsedin.
*)Ġnsanlara, yanlıĢlarını dolaylı yollardan anlatın.
*)Alternatif, birkaç öneri getirin.
*)EleĢtirdiğiniz konuda, O‟na olan güveninizi tazeleyin.
Ġnsanlara, kendinizi sevdirmek istiyorsanız...
180
*)Gülümseyin.
*Onlara, isimleriyle hitap edin.
*)Ġnsanlarla ilgilenin ve onları dinleyin.
*)Onlara, ilgilerini çekecek konulardan bahsedin.
*)Sizin için önemli olduklarını hissettirin.
*)Onları, kendileri hakkında konuĢmaya yönlendirin.
*)TartıĢmaya girmeyin.
*)GörüĢlerine saygı duyun.
*)Olaylara, bir de onların açısından bakın.
*)Özel günlerinde, onları daima hatırlayın ve arayın.
Kitabın baĢlarında ve Vizyon Stratejileri bölümünde,
hedeflerimize ulaĢmak için, önce inanmak, sonra kendimize
güvenmek ve bizi bu hedefe götürecek “Ekibimiz ile Yol
Haritamızı Çizmek” gibi konuları birlikte paylaĢmıĢtık.
ĠĢte bu yol haritamızın en önemli odak noktarını, özellikle
empatiye‟de önem vererek, “ĠletiĢim”in oluĢturduğunu bir kez
daha hatırlatmak istiyorum.
Ve bir çok olumsuz geliĢmede genellikle sebep olarak, iletiĢim
eksikliği, iletiĢim kopukluğu, iletiĢim bozukluğu... gibi nedenler
gösterilir.
181
Ancak; kesinlikle bilinmesi gereken, iletiĢim eksikliği, iletiĢim
kopukluğu veya iletiĢim bozukluğu diye birĢey yoktur...
ĠletiĢimi Bozanlar vardır !..
Ve... Mutlaka tedavi edilmeleri gerekir, bunun içinde iletiĢim
hataları teĢhis edildikten sonra problem, olaya bakıĢ açılarından
kaynaklanıyorsa, ikna teknikleri kullanılarak sorun bir an önce
giderilmelidir.
Ġkna teknikleri olarak konuya, kesinlikle ısrarcı olmadan ve
uygun zamanı kollayarak, mümkünse 1/1 yalnızken “Ben de
öyle düĢünüyordum, ancak; ...” “Ben de öyle zannediyordum,
ancak; ...” “Ben de öyle biliyordum, ancak; ...” taktikleri‟nden
biriyle... Ve de somut örneklerle girilmelidir.
ĠletiĢim kurabilmek için, önce ortak bir kanal‟a ihtiyacımız
olduğunu kesinlikle unutmamalıyız. Kurduğumuz iletiĢimin
etkin olabilmesi için ise, frekansların da uyumlu olması gerekir.
Radyo vericileri örneğinde olduğu gibi... Biz, 102.3 Mhz
frekansından yayın yaparken, frekansları 99.7 Mhz‟e ayarlı
Alıcı‟lar, doğal olarak net bir yayın akıĢı algılayamayacaklardır.
Neticede, muhakkak duymuĢĢunuz‟dur ama, bir kez daha
hatırlamakta yarar var...
*) Göstedim… Gördü… Anlamına gelmez !..
*) Söyledim… Duydu… Anlamına gelmez !..
*) Duydu… Doğru Anladı… Anlamına gelmez !..
182
*) Anladı… Hak Verdi… Anlamına gelmez !..
*) Hak Verdi… Ġnandı… Anlamına gelmez !..
*) Ġnandı… Uygulayacak… Anlamına gelmez !..
*) Uyguladı… Sürdürecek… Anlamına gelmez !..
ĠletiĢim‟i bozanlar ve hedefsiz sorular, konularında çok hoĢuma
giden ve proje ekibi eğitim çalıĢmalarımızda, iletiĢim ve kiĢisel
geliĢim üstadı Sayın Doğan Cüceloğlu‟ndan örnek olarak
aldığım ve de kullandığım, 2 fıkrayı sizlere aktarmak istiyorum.
***************************************************
Adam, Doktor‟a gitmiĢ, “Doktor Bey, Doktor Bey, kalbim çok
hızlı atıyor.” demiĢ. Doktor‟da hastayı muayene etmiĢ,
“HerĢey normal ama, „atmaması‟ lazım” demiĢ.
Bunun üzerine adam koĢa koĢa Eczane‟ye gidip,”Sizde... At
Maması var mı?” diye sormuĢ. Eczacı; “At Maması bizde
olmaz, onu karĢı ki Veteriner‟e soracaksınız” demiĢ.
Adam daha sonra Veteriner‟e gidip, 3 kutu at maması alıp, 3 ay
düzenli kullanmıĢ. Sonuç... Süper!..
Biraz zaman geçince Ģikayeti yeniden baĢlamıĢ ve hemen
Veteriner‟e gidip, at aması istemiĢ.
Veteriner; “maalesef at mamamız kalmadı, bu aralarda pek
gelmiyor.” demiĢ.
183
Bunun üzerine adam panik halinde doktora koĢup,
“Doktor Bey, Doktor Bey, at maması bitmiĢ.” diye yakınmıĢ.
Doktor cevap vermiĢ:”bitmemesi lazım.” . . .
“Bit Memesi” (!)
Aslında... Yöntemdir... önemli olan!..
2 arkadaĢ hararetle tartıĢıyorlarmıĢ.TartıĢtıkları konu da “Sigara
içerken Ġncil‟in okunup, okunmayacağı” imiĢ.
Sonuç alamayınca... hikaye bu ya... Papa‟ya sormaya karar
vermiĢler.
Papa‟nın huzurunda sırayla sorularını sormuĢlar. Biri olumsuz
yanıt alırken diğeri izin almayı baĢarmıĢ.
Ġzin alamayanın sorduğu soru...
“Papa Hazretleri, Ġncil‟i okurken canım sigara içmek istiyor.
Ġçebilirmiyim?”
Papa: “Oğlum, Ġncil okunurken Tanrı‟yla ilgilenmen lazım. O
sırada dikkatinin dağılmaması gerek. O yüzden, Ġncil okunurken
sigara içilmez.”
Ġzin alanın sorduğu soru...
“Papa Hazretleri, sigara içerken, canım Ġncil okumak istiyor.
Okuyabilirmiyim?”
Papa: “Oğlum, her nerede ve ne koĢulda olursan ol, Ġncil‟i
okuma isteği duyarsan, okuyabilirsin.”
***************************************************
184
Kıssadan Hisse...
1)Esas olan, aldığın cevap değil, sorduğun sorudur.
2)Beceri, almak istediğin yanıtı alabileceğin soruyu
sorabilmektir... Ama kesinlikle, yargıç veya savcı edası ile değil.
3)Güzel ve akılcı sorular, iletiĢimde kaliteyi arttırır.
Bu arada, Magazin Gazetecileri‟nin, yeni beraberliklerini
öğrendikleri medyatik çiftlere... “Bebek çalıĢmaları nasıl
gidiyor?” diye soru sormalarına, ne dersiniz? bilemiyorum.
Sayın Sedef KabaĢ‟ın deyimiyle...
***************************************************
Soru sormak bir sanattır…
Doğru yanıtlara giden yol, doğru soru sormanın inceliklerini
bilmekten geçer. Kime… neyi, ne zaman, nerede, niçin ve nasıl
sorduğumuz, yanıtların kalitesini belirleyecektir…
Sormayan geliĢemez, gerçekleri öğrenemez, ezber bozamaz,
fark yaratamaz, daha iyiye ulaĢamaz…
Felsefenin, bilimin, teknolojinin; icatların ve keĢiflerin; tüm
medeniyetlerin, nihayetinde araĢtırmacılığın ve gazeteciliğin
temelinde soru sormak vardır…
***************************************************
KarĢınızdaki kiĢi hakkındaki düĢüncelerinizi netleĢtirmek için,
son olarak… “Size sormamızı istediğiniz, Ah keĢke sorsalardı…
diyeceğiniz bir soru kaldı mı?” taktiğini deneyebilirsiniz.
185
***************************************************
Gazetecilik ve soru sormak deyince, bilinen bir hikayedir...
Yeni Papa, Amerika‟ya ilk resmi ziyaretini yapıyor.
Uçak alana iniyor, aprona yanaĢıyor, kapı açılıyor ve Papa bir
hayli heyecanlı merdivenlerden inerken aĢağıya bakıyor...
Normal karĢılama protokolu ile birlikte, bir yığın gazeteci de
kendisini bekliyor.
KarĢılama esnasında, bir gazeteci kalabalıktan sıyrılıyor ve
Papa‟ya yaklaĢarak soruyor...
“Sayın Papa Hazretleri, Newyork‟taki... özel genelev‟leri
kapatacakmısınız?”
Papa ĢaĢırıyor... afallıyor... ne diyeceğini bilemiyor...
Kısık bir sesle ve “Newyork‟ta genelev var mı?” diye soruyor.
Gazeteci teĢekkür ediyor ve geri çekiliyor...
Papa kendisine sorulan diğer sorularıda cevaplamaya çalıĢıyor
ve resmi temaslarına baĢlıyor.
Ertesi günki, Newyork Times‟ın sürmanĢeti...
Yeni Papa... Amerika BirleĢik Devletleri‟ne yaptığı ilk resmi
ziyaretinde, uçak‟tan iner inmez sordu...
“NEWYORK‟TA ÖZEL GENELEV VAR MI?”
***************************************************
186
ĠletiĢimde, en önemli faktörlerden biride...
“Beden Dili”ni, giyim kuĢamla birlikte, doğru kullanmaktır...
Tarihin en eski iletiĢim aracı... Beden Dili !
Beden dili, duygu ve düĢüncelerinizin yansımasıdır. Daima
duygu ve düĢüncelerimizi, karĢımızdakilere... bir Ģekilde iletiriz.
Her insan “Jest” denen el kol hareketleri ve “Mimik” denilen
yüz hareketleri yapar ve de bedeni‟ne, türlü biçimler verir.
Beden DuruĢu, Jestler, Mimikler, BaĢın Kullanımı, Sıcak
Göz Teması, Ġçtenlik, Gülümseme, El SıkıĢma (Açık avuç,
Kapalı avuç değil... Dik ve samimi), Ellerin Kullanımı (Ġki
yana açmak, göğüste kilitlemek, cebe sokmak, iĢaret parmağı
açık...yumruk yapmak v.s... ) Oturma Biçimi, Ayakların
Kullanımı, Giyim, KuĢam, Bakım, Makyaj, Aksesuar‟lar
ve KiĢisel Alanlar... (Ġnsanların; sevdikleri kiĢiler için “Özel
Alanları” 0 - 40 cm, tanıdıkları kiĢiler için “Yakın KiĢisel
Alanları” 40 - 60 cm, ilgilendikleri kiĢiler için “Uzak KiĢisel
Alanları” 60 - 120 cm, yeni tanıĢtıkları kiĢiler için “Sosyal
KiĢisel Alanları” 120 - 300 cm, civarındadır.) Beden Dili‟nin,
en önemli unsurlarının baĢında gelir...
***************************************************
Beden Dili‟nin önemi konusunda... THY ve Coca Cola‟nın
eski baĢkan‟larından Sayın Cem Kozlu‟nun... 7. kitabı
“Lider‟in Takım Çantası” ile ilgili olarak, “Dünya - Kitap”
ilavesinde yaptığı söyleĢi de anlattığı, bir “Hata” hikayesini...
Sizlerle paylaĢmak istiyorum...
187
Bir yurt dıĢı atamada bana önerilen isimler yerine, ağırlığımı
koyarak kendi tercih ettiğim, bir müdürü tayin ettim.
Oysa... O müdür çok baĢarısız oldu ve görevden geri alındı.
ġaĢırdım, üzüldüm ve ekibime... ben bu hatayı nasıl yaptım...
diye sordum.
Basit... dediler...
Seçtiğiniz arkadaĢ, haftalık Ġcra Komitesi toplantılarında daima
sizin tam karĢınıza oturuyor, sizi pür dikkat dinliyor, her zaman
dediklerinizi not alıyor ve sık sık sizin söylediklerinizi bilerek
veya bilmeyerek, onaylarcasına kafa sallıyordu...
Beden dili, bilinçaltı‟nızı etkiledi!..
Bu olay Sayın Kozlu‟ya toplantıların fiziksel ortamlarının‟da ne
kadar önemli olduğunu göstermiĢ ve O‟da... hiyerarĢik düzenli
toplantıların dıĢında, “inovasyon toplantıları” gibi protokol
kurallarının uygulanmadığı “yuvarlak masa toplantıları”nı tercih
etmiĢ...
***************************************************
Tabii, iletiĢimin en gözde ögesi olan “Hitabet Sanatı”nda da
beden dili ile birlikte, özellikle topluluk önündeki konuĢmalar
da “Sunum Teknikleri” çok önemli bir yer tutar...
Hitaplarda, insanları heyecanlandırmak ve motive etmek için,
güzel sunum tekniklerinden yararlanmak faydalı olacaktır.
ĠĢte bunlardan bazıları!..
188
Ġyi bir konuĢma ve güzel bir sunum için önce Ģunları
saptamakta yarar var.
*)Anlatacağınız konu hakkında detaylı bilgi sahibi olmak ve iyi
hazırlanmak,
*)KonuĢma ve sunum sonunda ne beklediğinizi ve hedeflerinizi
saptamak,
*)Toplantı salonu hazırlıklarını... kürsü, oturma ve ses düzenini,
görsel malzemeleri v.s. yi kontrol etmek,
*)KonuĢma sürenizi net saptamak, giriĢ, geliĢme ve kapanıĢ
bölümlerinizle ilgili gerekli planlamayı belirgin bir düzen
içinde yapmak, gerekiyorsa Soru / Cevap bölümü için zaman
ayırmak,
KonuĢma ve sunum sırasında ise;
*)Ġmza çizelgeleri, cep telefonları ve kapı giriĢ / çıkıĢları için
gerekli uyarıları yapmayı unutmayın.
*)Kendinizi kısaca tanıtın.
*)Ġzleyicilerin ilgisi için ilk 5 dakika çok önemlidir. Bunun için,
giriĢ bölümüne, konunuzla ilgili; Bir soru, bir alıntı, kısa bir
hikaye, bir yorum, kendinizle ilgili bir espri v.s. ile baĢlayıp,
ilgiye odaklanmalısınız. Konuyu ve Sunum Planı‟nızı
açıklamalı ve varsa “Soru / Cevap” bölümünüzü,
belirtmelisiniz.
*)GeliĢme bölümünde ise ilginin tavan yapması için 15
dakikanız var.
189
*)Konunuza açıklık kazandırın. Ne / Neden / Niçin ile...
Hedeflerinize yoğunlaĢın.
*)KonuĢmanız esnasında sabit bir yere takılı kalmayın. Tek
düze bir hitaptan kaçının.
*)Ġzleyicilerinizle göz teması kurun. Gülümseyin. Ellerinizi
kullanmıyorsanız veya fazla geliyorsa... kürsüyü tutun.
*)Önyargılı tiplere dikkat edin, sözünüzü kesmelerine izin
vermeyin. Onları yok farzedin. Aman, konsantrasyon‟unuzu
bozmayın.
*)Yüz ifadenizle, konuĢmanızı destekleyin ve heyecanınızı ve
coĢkunuzu belli edin.
*)Ses tonunuzu çeĢitlendirin. “Eee” ,”Iıı” gibi sesler yerine,
nefes durakları‟nı kullanmaya çalıĢın.
*)Meslek dili ve argo kullanmayın. Sunumu monoton ve sıkıcı
bir hale getirmeyin.
*)Bire bir (1/1) iletiĢimde ve beden dili‟nde olduğu gibi...
“Ne Söylediğinizden Çok... Nasıl Söylediğiniz Önemlidir.”
özdeyiĢ‟ini, sunumlarda da asla... unutmayın.
*)Ġlk 20 dakika‟dan sonra, izleyicilerin dikkatini toparlamak çok
güçleĢir. Bir soru sorun... kısa bir hikaye anlatın... veya araya bir
mizah katın. Çünkü mizah, insanların daha kolay hatırlamalarını
ve izleyicilerin uyumamasını sağlar.
*)Yeterli sayıda “Görsel Slaytlar”la konunun önemini
vurgulayın. Konunun tanımlamasını yapın ve ana bölümlere
geçin. Ana konuları slaytlara yansıtın. Örneklemeler yapın.
Araya; anı, alıntı, espri v.s. serpiĢtirin. Daha da ilgi çekmek
190
için, hemen cevap alabileceğiniz ve sadece el kaldırılarak
cevaplanabilecek özel sorularda sorabilirsiniz...
(Aranızda, kimler ........ biliyor? Kimlerin ......... deneyimi var?)
*)KapanıĢ bölümünde; konuĢma sürenize göre, erken
ayrılacakları dikkate alın. Atladığınız konulara geri dönmeyin.
Sözü uzatmayın. Söylediklerinizi destekleyin ve bitirin.
Akılda kalacak, ölçülü, güven dolu ve güçlü bir mesajla final
yapın. (Sunumunuz bu mesaj‟la yaĢayacaktır.)
*)Soru / Cevap bölümünde, gerekirse soruları siz baĢlatın. Soru
soran kiĢiyi, ona bakarak dinleyin. Gerekmedikçe soruyu
tekrarlamayın.
*)Cevabınızı tüm dinleyicilere yönelerek verin.
*)Kısa, öz ve konudan sapmadan cevaplamaya çalıĢın.
*)Cevaplarınızda özgün sunum tarzınızı değiĢtirmeyin.
*)Ve asla... tartıĢmaya girmeyin.
AĢağıdaki ünlü anekdotta aklınızda bulunsun...
***************************************************
Einstein “Ġzafiyet” (Görecelik… oluĢan Ģartlara göre, zaman‟ın
akıĢını farklı algılamak ve yaĢamak…) konferaslarına, hep özel
Ģoförü ile giderdi.
Yine yeni bir konferansa gitmek üzere yola çıktıkları bir gün…
ġoför‟ü, Einstein‟a dönerek…
191
“Efendim, uzun zamandır siz konuĢmanızı yaparken, ben de
arka sıralar da oturup sizi dinliyorum ve artık neredeyse…
söyleyeceğiniz her Ģeyi kelimesi kelimesine biliyorum” dedi.
Einstein da gülümseyerek, ona bir öneride bulundu;
“Peki, Ģimdi gideceğimiz yerde, beni hiç tanımıyorlar” dedi…
Ve… devam etti.
“O halde bugün palto ve Ģapkalarımızı değiĢtirelim, benim
yerime sen yap konuĢmayı, ben de arka sırada seni dinlerim.”
ġoför, gerçekten çok baĢarılı bir konuĢma yaptı ve sorulan tüm
soruları doğru yanıtladı.
Tam yerine oturacağı sırada bir kiĢi, o güne kadar konferanslar
da hiç sorulmamıĢ, bir soru sordu.
ġoför, hiç duraksamadan soruyu soran kiĢiye döndü ve…
“Böylesine basit bir soruyu sormanız gerçekten çok garip” dedi.
Sonra da Einstein‟ı iĢaret ederek… Ģöyle devam etti;
“ġimdi size arka sırada oturan, Ģoförümü çağıracağım ve
sorduğunuz soruyu, göreceksiniz, o bile yanıtlayacak!..”
***************************************************
*)Katkıda bulunanlara ve izleyicilere teĢekkür edin ve sunumu
kapatın!..
192
Güzel bir sunum ve konuĢmadan sonra vaktiniz varsa salonu
terketmeyin...
Topluluk içinde soru sorma cesareti bulamayanlar hemen
etrafınızda yer alacak ve Size...
“Afedersiniz... BiĢey Sorabilirmiyim?” diyeceklerdir.
1/1, iletiĢimin en önemli tarzlarından biridir, bunu
değerlendirmeyi ihmal etmeyin ve soruları içtenlikle cevaplayın.
Kartvizit alıĢveriĢinizi de unutmayın. Siz, sizi dinlemeye
gelenler için çok önemlisiniz. Aldığınız kartvizitlerde ileride
sizin için çok önemli olabilir...
ĠletiĢimde empati‟nin önemini ise zaten biliyorsunuz...
Kurumsal ĠletiĢim...
Buraya kadar genellikle bireysel iletiĢimle ilgili konular ve
yaklaĢımlar üzerinde durduk...
Bireylerin bir araya gelmesiyle oluĢan... ister sosyal... ister
ticari... isterse sınai... tüm Kurum‟ ların da, özellikle “Marka”
ları için... geliĢim ve tanıtım açısından, iletiĢime ihtiyaçları
oldukları... yadsınamaz.
Kurumsal iletiĢim çalıĢmalarının ana baĢlıkları ise Ģöyle
sıralanabilir...
*Kurum...
*Ürün veya hizmet, markaları...
193
*Amblemler...
*Görsel kurum objeleri ve standart antet kullanımları...
*Kurum içi çalıĢma planları ve iletiĢim...
*ĠK , empati, müzakere teknikleri ve çatıĢma yönetimi...
*Ekip yönetimi...
*Tedarik zinciri yönetimi...
*Zaman ve ürün yönetimi...
*Stok maliyet ve finans yönetimi...
*Marka yönetimi...
*Medya yönetimi...
*SatıĢ ve risk yönetimi...
*Lojistik yönetimi...
*Pazarlama ve kalite yönetimi...
*MüĢteri iliĢkileri yönetimi (Hedef kitle)...
*MüĢteri davranıĢları yönetimi (Satınalma istatistikleri)...
*ĠletiĢim platformu (Gelecek için değerlendirme)...
*Alternatif iletiĢim kanalları...
Aslında çok geniĢ ve çok özel bir konu olan “Kurumsal ĠletiĢim”
e, ilerideki sayfalarda... projelerimizle ilgili olarak, Tanıtım ve
Halkla ĠliĢkiler bölümünde de, değineceğiz.
194
DAHA MUTLU
BĠR GELECEK ĠÇĠN...
195
ÜLKEMĠZ VE GERÇEKLER !
Evet, ĠletiĢim; aynı zamanda, tüm Toplumumuz‟un,
Cumhuriyetimiz‟in ve Demokrasimiz‟in de en önemli
unsurlarından biri...
Hepimiz bu Ülke‟de yaĢıyoruz ve mutlaka... ülkemiz için bir
Ģeyler yapmamız gerektiğine inanıyoruz. Bu konuda her türlü
çabayı göstermeye çalıĢıyoruz ve geleceğimizin güvencesi
olarak‟ta, Atatürk‟ün... Türkiye Cumhuriyeti‟ni emanet ettiği...
“Gençlerimiz”e güveniyoruz, değil mi!..
Peki... bu konuda neler yapıyoruz ?
ÇağdaĢ, Laik, Atatürk Ġlkelerine Sahip Çıkan, Eğitimli,
Kültürlü Gençler yetiĢtirmek için ! . .
196
Maddi durumları itibariyle anne ve babalarını...”yol, su , elektrik
ve bankamatik” olarak gören gençlerimizi... Ģimdilik bir kenara
koyarak...
2000 li yıllardan bu yana medyatik olarak yapılmaya çalıĢılan;
fazla düĢünmeyen, sormayan, sorgulamayan, araĢtırmayan...
Magazinel dolduruĢlarla ve kolay para kazanıp, çabuk meĢhur
olma sevdasıyla, “Düzeyli iliĢkiler” ve “Seviyeli beraberlikler”
yaĢamak isteyen...
Verilen‟le mutlu olan...
Top‟la, Pop‟la ve Futbol‟la yatıp kalkan...
Geyik muhabbetleri ile “Bloklar ve Kanatlar” arası sıkıĢtırılan...
Yabancı menĢeyli abuk sabuk yarıĢmalar, reklam arası... mafya
ve aĢiret dizileriyle bunaltılan ve de geliĢmiĢ apdominalleri ile
TV‟lerimizin rating kaynağı olan...
Gençlerimiz için, mutlaka bir Ģeyler yapmamız gerektiğine
inandığınızı biliyorum!..
2001-2002 yıllarında baĢkanlığını yaptığım Liay Sosyal Hizmet
Vakfı‟nda söyle bir karar aldık.(Aslında daha önce, Türk Eğitim
Vakfı‟nın önderliğini yaptığı ve birçok kurumda da uygulanan
Ģartlı bağıĢ sistemi...)
Kısaca... 3.000 kiĢilik üye grubumuz içinde; üzüntülü, acılı,
sevinçli ve mutlu günlerimizde, hiç kimse, hiç kimseye, çiçek,
197
çelenk, hediye ve plaket vermeyecek, bunun yerine belirli bir
ücret karĢılığı Vakıf Kartları kullanılacaktı.
Elde edilen gelirin, geliri ile de belirli kurallar çerçevesinde
ihtiyaç sahibi Üniversite Öğrencileri‟ne Burslar verilecekti.
Karar tüm yönetim kurulunda benimsendi ve genel kurulda
kabul edildi. Gerekli tüzük değiĢiklikleri yapıldı, ilgili komiteler
oluĢturuldu ve uygulama baĢladı.
Ġlk yıl burs havuzumuzda 40.000.- USD para toplanmıĢtı. Daha
sonraki dönemlerde gelen BaĢkanlarımız ve ilgili sosyal Komite
Üyelerimiz konuya o kadar güzel sahip çıktılar ve desteklediler
ki, sadece burs vermekle kalmayıp bu öğrencilerimizin her türlü
ihtiyaçlayıyla ilgilendiler ve mezuniyetlerine kadar onları yalnız
bırakmadılar, Ayrıca iĢ bulmalarınada yardımcı oldular.
Uzun yıllardan bu yana,Vakfın gerçekleĢtirdiği sayısız güzel
hizmetlerin ve bursların yanında, Liay Bursları da özel olarak
yerini aldı. 20 Öğrenci ile baĢlamıĢtık, bu yılki hedef 100
Ögrenci.
Bu konuda destek veren ve emeği geçen herkeze sonsuz
teĢekkürler ediyorum...
ġimdi de Sizlerle, bu bursiyerlerimiz içinden mezun olan bir
kardeĢimizin vakıf üyelerimize gönderdiği mektubu, ismini
açıklamadan, Ülkemizin gerçeklerinden bir kesit olarak, aynen
paylaĢmak istiyorum.
198
***************************************************
Kasım. 2005
Merhaba,
OnbeĢ yaĢında küçük bir kızın hayatıyla baĢlar benim öyküm.
Otursan suç, kalksan suç, bir ev... ġiddet gırla... Zalim bir
babanın eline bakan 7 çocuk!
Yoksulluktan, korkudan,dayaktan, sesi soluğu kesilmiĢ bir anne!
Gel zaman, git zaman, 50 yaĢlarında bir adam gelir köye...
EĢi yeni ölmüĢtür ve evlenmek istemektedir. 4 çocuğu vardır
eski eĢinden, birde Ģehirde evi. Küçük kız kendisine sorulmasa
da, hiç tereddütsüz “tamam evleneceğim” der. ġehre gidecektir
çünkü, dayaktan kurtulacaktır. Hem “Ģart” koĢmuĢtur adama,
kardeĢlerini okula gönderecektir.
Evlenirler. Adam sözünü tutar. Aile Ģehre taĢınır. Küçük kızın
kardeĢleri okula gönderilir. 2 yıl içinde küçük kızın, bir kızı
ardından bir de oğlu olur.
Kızıyla birlikte o da Türkçe‟yi öğrenir, okuma yazma kursuna
gider, okumayı öğrenir. Sırayı Ġlkokul diploması alır. Sonra evin
en güzel köĢesine asılır.
Ama zordur, kendisinden 35 - 40 yaĢ büyük bir adamla evli
olmak, küçücük bedenine rağmen 6 kardeĢinin ve 2 çocuğunun
yükünü omuzlarında taĢımak...
199
Birde baĢ belası bir kıskançlığı vardır adamın. Küçük eĢinin,
onu bırakıp baĢka biriyle beraber olacağı korkusu! Oysa
farketmemiĢtir adam, küçük kızın derdi baĢkadır. O ta baĢından,
en baĢından, feda etmiĢtir hayatını.
Önce artık annesi dayak yemesin, kardeĢleri okusun diye, sonra
da varı yoğu ne varsa 2 çocuğu için. Artık onun hayatı yoktur.
Ailesini var etme çabası vardır.
Küçük kızın evliliği 10 yılı geride bırakmıĢtır. O artık genç bir
kadın olmuĢtur. Adamsa yaĢlanmaya baĢlamıĢtır. Adam içinde
kolay değildir hayat, zaten hiçbir zamanda kolay olmamıĢtır.
Babası, daha o doğmadan KurtuluĢ SavaĢında, Ģehit düĢmüĢtür.
Annesini ise 10 yaĢına gelmeden kaybetmiĢtir. Demirci çıraklığı
yaparak, küçük atölyelerde yatıp kalkarak, bugüne gelmiĢtir.
Hem Ģimdi, tam da huzur bulacakken, neden sanki herkezin
bakıĢları biricik, küçücük karısındadır. Onu çevrenin kıskanç,
kem gözlü bakıĢlarından koruyacaktır. Ailesine, ne pahasına
olursa olsun, zarar getirmeyecektir. Ama aynı evde 24 saat...
Çocuklar da büyümüĢtür... Okul giderleri... Ev masrafları...
Ve tek bir emekli maaĢı! Kıt kanaat bir yaĢam.
Yıllar geçer. YaĢlı adamın ve genç kadının biricik kızları,
üniversite imtihanlarını kazanır...
Marmara Üniversitesi - Hukuk Fakültesi... Ġstanbul‟da bir
Üniversite.
200
Ġstanbul‟a, o koskoca insanları yutan Ģehre, nasıl emanet edilir
de, gönderilir ki kızları?
Ama kızları diretir ve anne fabrikada bir iĢ bulur, çalıĢmaya
baĢlar. Baba istesede istemese de, korksada korkmasa da kızı
okuyacaktır. Kendisi gibi cahil kalmayacaktır. Harç ve yurt
parası tamamlanır. Kız, erkek kardeĢiyle birlikte okula kayıt için
Ġstanbul‟a yollanır.
ĠĢte benim Ġstanbul maceram da burada baĢlar...
Tüm bunları anlattım, çünkü insan yaĢadıklarıyla Ģekilleniyor,
kiĢilik kazanıyor. Çünkü insan geçmiĢiyle var, sahip çıktığı
geçmiĢi kadar tam, ya da kabullenemediği, inkar ettiği geçmiĢi
kadar eksik!..
Ben Ġstanbul‟da yalnızdım. Tabii ki okuldan, yurttan
arkadaĢlarım oldu ama, insan hangi arkadaĢını ailesinin yerine
koyabilirki? Öylesine güçsüz, öylesine çaresiz hissediyor ki
insan, kendini bu kalabalık yalnızlıkta!..
Bir gün kafamı toplama yürüyüĢlerimden birinde, Göztepe
Özgürlük Parkındaki bir etkinliğe rast geldim.
Liay Sosyal Hizmet Vakfı Etkinlikleri. Standları dolaĢtım.
Bir bayan, üniversite öğrencisi olduğumu öğrenince, beni
Liay‟dan Figen Hanıma yönlendirdi. Burslar Komitesi
BaĢkanıymıĢ. Figen Hanımla görüĢmeye gittim. Yapılan
mülakat neticesinde beni bursiyer olarak kabul ettiler. Öyle
anaç, öyle anlayıĢlı ve asil bir edayla yaklaĢtı ki Figen Hanım
201
bana, benim için o an bunun değerini anlatamam. Ġçimdeki
küçük, kırılgan, umutsuz bir halde yere düĢmüĢ çocuğa el verip,
onu kaldıran bir anne gibiydi... O !..
Tüm samimiyetimle ifade edebilirim ki; bana sahip çıkan,
yardıma ihtiyacım olduğunda hiç çıkarsız yardım eli uzatacak
insanların var olduğunu bilmek, öylesine değerli bir duygu ki!
Kendisine güveni geliyor insanın. Eğer sığınacak bir limanınız
varsa, okyanusa açılmaktan hiç korkmuyorsunuz.
Ama geri dönebileceğiniz, döndüğünüzde aldığınız yaraları
onarabileceğiniz, o liman yoksa, korkularınız sizin uzak
denizlere açılmanızı engelliyor. Çünkü daha çok yara almaktan
korkuyorsunuz. Dolayısıyla aynı denizin sığ sularında dolanıp
duruyorsunuz.
Liay bana çok Ģey kattı, hayata umutla bakmama aracı oldu.
NeĢet Hanımın bana hediye aldığı montla ısındım. Yalnız
bedenim değil, kıĢın ayazda beni sarıp sarmalayacak kalplerin
olduğunu görünce, kalbimde ısındı. DiĢim çürümeye yüz
tuttuğunda ve yirmilik diĢlerin sancısıyla sancılandığımda DiĢ
Hekimi Sayın Necla Hanım ve eĢi Mustafa Bey derdime deva
oldular.
Aylık veya yıllık toplantılarına bizleri davet ederek ikram
edilenlerle, ev yemeği özlemimizi giderdik. Her ay aldığımız
karĢılıksız burslar, hangi cebimde kaç lira unutmuĢumdur diye
aranırken, kimi zaman yemek, kimi zaman kitap, kimi zaman da
üstümüze üst / baĢ, yada ayakkabı oldu.
202
Ġnanın; sizin bağıĢlarınızla, bizlere verilen burslar, doğru yerlere
gidiyor. Gelecek nesillere umut oluyor. Belki sizler bizleri
tanımıyorsunuz ama, minnetlerimiz ve vefa duygularımızla,
bizler... sizleri hiç unutmuyoruz. Ve kimbilir, belki bizlerde
baĢkalarına umut olacağız.
Liay Vakfına, tüm öğrenci arkadaĢlarım adına gönülden
teĢekkür ederim.
Bize gönülden bağıĢladığınız her 1 Lira, Size milyonlar‟ca Lira
olarak geri dönsün!
Saygılarımla...
(Genç Bir Avukat.)
***************************************************
Bu sadece bir örnek, birçok Dernek‟te ve Vakıf‟ta da
çocuklarımız, gençlerimiz ve yaĢlılarımız için çok güzel
hizmetler üretiliyor. Hem de hiç bir karĢılık beklemeden.
Ayrıca, kiĢisel olarakta “Hayırsever VatandaĢlarımız”ın yaptığı
çok güzel Ģeyler ve eserler var.
Yeter ki!.. Ġnsanlar bir Ģeyler yapmak istesin...
Önemli olan, araĢtırmak, karar vermek, insanları ikna etmek,
organizasyonu oluĢturmak, kaynakları temin etmek, uygulamak,
devamlılığı sağlayıp değerlendirmek ve takip etmek.
203
Politika biraz farklı bir konu ama, aslında onunla da
ilgilenmek ve “Üç Maymun”u oynamamak gerekiyor.
Hatırlarsanız... Sosyal Güvenlik Yasası yürülüğe girmeden önce,
neredeyse doğmamıĢ çocuklarını, eĢin dostun yanında sigortalı
gösterip, erken emekli olmaları için saatlerce sırada bekleyen
milyonlarca VatandaĢımızı!..
Ama, seçim bölgeleriyle ve seçmen listeleriyle sürekli oynanan,
mükerrer kayıtlara dikkat edilmeyen, ölmüĢ kiĢilerin bile
listelerde gösterildiği seçmen kütükleri için... sadece konuĢuyor,
rahatımızı bozupta muhtarlıklardaki seçmen listelerini kontrol
etmeye bile üĢeniyoruz.
“Rab bana... Hep bana...” konusunda, acayip bir milletiz...
Vesselam!
Ancak; bazı STK lar ilgileniyor diye ortalığı boĢ bırakmaya da
gelmiyor. Hele hele oy toplamak için, seçim öncesi promosyon
olarak, ayakkabıların sağ tek‟lerinin dağıtılması gibi kara mizah
olaylar yaĢadığımız bu devirde...
Özellikle, bir çok dönem için “Cuk” diye oturan “Bal tutan
parmak yalar” ve “Devletin malı deniz, yemeyen domuz”
atasözlerini hiç sevmiyoruz değil mi?
Çünkü... Cumhuriyetimizi ve Demokrasiyi çok seviyoruz!..
(Değerli gazeteci Sayın Hasan Pulur‟un deyimiyle...
Tabii... seçimleri, bizim parti kazanırsa...)
204
Ancak bu iki kavramında çoğu zaman birbirine karıĢtırıldığını
görüyoruz.
Sevgili hocam Prof.Dr. ToktamıĢ AteĢ‟in tabiri ile Cumhuriyet;
halk idaresidir. Demokrasi ise; özgür iradesiyle ve eĢit Ģartlarda
halkın yönetime katılmasıdır.
Demokrasinin en önemli Ģartlarına gelince;
1) ÇağdaĢ Eğitim ve Kültür...
2) Ġnançlara ve Hukuka Saygı...
3) Ġyi bir Gelir Düzeyi...
4) Doğru bir ĠletiĢim...
5) STK‟ların Yönetime Katılması...
Onun için mutlaka, amaçları Size uygun bir Sivil Toplum
KuruluĢuna veya gönüllü çalıĢmalar yapan Sosyal DayanıĢma
Merkezlerine üye olun ve hedefleriniz için zaman ayırın.
Komitelerinde ve Yönetimlerinde görev almayı ihmal etmeyin.
Aksi takdirde birileri sizin için o görevleri yapar ve siz buna
katlanmak zorunda kalırsınız.
Özellikle çekingen ve sıkılgan bir yapıya sahipseniz,
sevgisizlikten, ilgisizlikten, yalnızlıktan, duyarsızlıktan ve
keĢfedilememekten yakınıyorsanız, bu tür sosyal iliĢkilerde
unutmamanız gereken de, yine sevgili Ġnal Aydınoğlu‟nun
belirttiği gibi...
205
***************************************************
Vermediğiniz hiç bir Ģeyi, alamazsınız. Bir topluluğa sessiz
sedasız girip bir kenara iliĢirseniz, hiç kimse sizin farkınıza
varmaz...
Sıcak bir gülümsemeyle girip, herkezin duyabileceği bir ses
tonuyla topluluğu selamlarsanız... herkezin coĢku ve neĢe içinde
ellerini sıkarsanız... aynı coĢku, neĢe, içtenlik ve gülümseme
size geri döner. Bu karĢılıklı yansıma tüm topluluğa yayılır...
Hiç kimse sizinle ilgilenmiyorsa, sormak gerekir...
Siz baĢka insanlar‟la ilgileniyor‟musunuz?
GeçmiĢ yıllar içinde gittiğiniz yerleri, sizin için sımsıcak
yapacak, sizi yalnız bırakmayacak arkadaĢlıklar, tanıdık yüzler
biriktirdiniz mi?
Bundan önce katıldığınız toplantılarda yalnızlığını paylaĢtığınız,
gülümseyiĢinizle ısıttığınız, sohbetinizle bir Ģeyler kattığınız
insanlar var mı?
Çevrenizdeki insanları her fırsatta takdir ettiniz mi?
Takdirlerinizle onları Ģevke getirip daha baĢarılı ve daha güzel
iĢler yapmalarına neden olabildiniz mi?
Ġnsanları büyük, küçük, zengin, fakir, ünlü, ünsüz, güçlü, güçsüz
diye ayırmadan teker teker önem verebildiniz mi? Onları adam
yerine koyup karĢılıklı saygı içeren iliĢkiler kurabildiniz mi?
206
Birlikte çalıĢtığınız insanların ilerliyebilmesi için destek oldunuz
mu? Yollarını, ufuklarını açtınız mı?
Eğer eksiklik ve yokluk duygusu içinde olursanız, yaĢamınız
eksiklik ve yokluk içinde geçer. Ġnsanların sizden esirgediğini
düĢündüğünüz herĢey, en bol ve geniĢ biçimde, sizde de var...
Siz bunları baĢkalarına vermediğiniz veya veremediğiniz sürece,
baĢkalarından Ģikayet hakkınız söz konusu olamaz...
Siz... hırslarınızı ve kıskançlıklarınızı bir tarafa bırakıp...
içinizdeki bolluğu fark edip... cömertce ve akıllıca
çevrenizdeki insanlara aktarırsanız... etrafınız bollukla dolar!
Siz gülümserseniz, çevrenizde size gülümser. Siz takdir
ederseniz, insanlarda sizi takdir eder...
Siz ilgi gösterir, sever, sayar, önem verirseniz... ilgi, sevgi,
saygı görür ve önemsenirsiniz...
***************************************************
Bu konularda bir probleminiz yoksa ne mutlu size...
O zaman, Sivil Toplum KuruluĢları ile çeĢitli Platformlar‟da,
sosyal sorumluluk projelerine katılabilir, özel sorumluluklar
dahi alabilirsiniz...
Tabii bu noktada, gereksiz zaman kaybını önlemek için, kiĢisel
tatmin‟ler ile ilgili “Havanda Su Dövme Projeleri”ne çok dikkat
etmek gerek...
207
Örneğin, Siz!
Bir “Sosyal Sorumluluk Projesi” üretebilirsiniz...
Neden Olmasın!..
Sakın! Ben kimim ki? Benden geçti artık... diye düĢünmeyin.
Sayın Prof. Dr. Üstün Dökmen‟in deyimiyle...
“YaĢama iliĢmeyin... YerleĢin!...”
Bir mıh bir nal‟ı... Bir nal bir at‟ı... Bir at bir komutan‟ı...
Bir komutan bir ordu‟yu... Bir ordu bir ülke‟yi... Kurtarır...
özdeyiĢinden hareketle... Siz! Önemlisiniz...
Siz... Vizyon Tasarımcısı‟sınız!
***************************************************
Benzetmek gibi olmasın... ama, iĢte size güzel bir alıntı...
Günlerden bir gün…
Köylerden birinde,adamın birinin eĢeği, kuyunun birine düĢmüĢ.
Niye düĢer, nasıl düĢer sormayın! EĢek bu… DüĢmüĢ iĢte…
Hayvan saatlerce acı içinde kıvranmıĢ, bağırmıĢ kendi dilinde…
Sesini duyan sahibi gelip bakmıĢ ki… vaziyet kötü!..
Zavallı eĢeği kuyunun dibinde melul mahzun bakınıyor. Üstelik
yaralanmıĢta… KarĢılaĢtığı bu durumda, kendini eĢeği kadar
zavallı hisseden adamcağız, köylüleri yardıma çağırmıĢ.
208
Ne yapsak? Ne etsek? Nasıl çıkarsak? soruları… havada kalmıĢ.
Sonunda karar verilmiĢ… kurtarmak için çalıĢmaya değmez.
Tek çare, kuyuyu toprakla örtmek. Ellerine aldıkları küreklerle
etraftan kuyunun içine toprak atmaya baĢlamıĢlarlar…
Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkinerek
yere dökmüĢ. Ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an
biraz daha yükselmiĢ ve sonunda yukarıya kadar çıkmıĢ…
Ve kurtulmuĢ… Köylüler‟de ağzı açık bakakalmıĢlar….
Hayat, bazen bizim de üzerimize abanır… Hatta çoğu zaman…
Tozla,toprakla,çamurla örtmeye çalıĢanlar çok olur, üstümüzü…
Bunlarla baĢetmenin tek yolu… yakınıp sızlanmak değil…
Dökünüp silkinmek ve kurtulmak… aydınlığa adım atmaktır.
Kör kuyuda olsak bile…
***************************************************
“Ilık suya kaplumbağa çorbası çok güzel oluyor” demiyorsanız
ve herhangi bir kuruluĢ‟a veya kuruluĢlar‟a üye iseniz, zaten
mesele yok.
HerĢey, kendinize duyacağınız güvene, düĢüncelerinize ve bir
kıvılcıma bakar.
Sonrasını zaten sizler‟le bu kitapta paylaĢıyoruz...
Hatta proje üretmek için bağlı olduğunuz belediyelerin meclis
toplantılarına katılabilirsiniz. Meclis toplantılarının tüm yöre
209
halkına açık olduğunu biliyorsunuz. Bu Ģekilde kentinizde ve
çevrenizde alınan kararlardan haberdar olabilir, bir Ģekilde Kent
Konseyleri‟ne ve Kentsel DönüĢüm Projeleri‟ne katılabilirsiniz.
Projenizi... yakınlarınızla, arkadaĢlarınızla, Dernek Yönetimleri
ve üyeler‟le paylaĢıp... yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası
projelerde, gerekiyorsa konuyu ilgili... diğer Sivil Toplum
KuruluĢları‟na, Vakıflar‟a, Yerel Yönetimler‟e, Üniversiteler‟e,
Meslek Odalarına ve de Resmi Makamlar‟a taĢıyabilirsiniz...
Biliyorsunuz, ülkemizin geleceği ile ilgili olarak, proje üretmek
açısından, en büyük sıkıntıyı Siyasi Partiler çekiyor.
Özellikle, “Sosyal Sorumluluk Projeleri”ne önem veren bir çok
Banka ve ġirketler‟le de temas kurabilirsiniz.
Genellikle büyük Ģirketler, topluma yönelik sosyal sorumluluk
projelerinin yanında, kurumları içinde kendi çalıĢanlarının
performans kriterlerine “Sosyal Sorumluluk Projeleri
Üretmeleri, Katkıları ve Katılımları” konusunu da ilave
etmeye baĢladılar.
Tasarrufa dayalı... Kağıt Toplama, Pil Toplama, Kağıtların
Arkalarını Kullanma, Çöp ve Atıkları AyrıĢtırma ve
Değerlendirme gibi...
Projelerinize sahip çıkarak, bu “ġirketlerin ve Kurumların”,
sosyal sorumluluk ve tanıtım bütçelerinden yararlanabilirsiniz.
“Türkiye‟nin Tanıtımı Bütçesi”de dahil, herkez proje bekliyor.
210
Yalnız, bu arada; değerli gazeteci Sayın Selahattin Duman‟ın
Vatan Gazetesindeki “Çeyiz Sandığı‟ndan... Çıkma! Sosyal
Projeler” baĢlıklı yazısında belirttiği gibi...
***************************************************
“Amerikada, Maliyenin bunalttığı ĠĢadamları, kazançlarından
dev boyutlar‟da haraç ödememek için, vergiden yan çizmenin
binbir yolunu deniyorlar...
Akıllarına gelen çarelerden biride Sosyal Sorumluluk Projeleri
üretmek...
Bir proje icad ediyorsun...
Maliyeye vergi olarak vereceğin paranın güzel bir kısmını ona
harcıyorsun... O harcama, Ģirketine fiyaka olarak dönüyor...
Nam‟ın artıyor... ġan‟ın dokuz dağda, on dört iklimde yürüyor...
Bu projelerin icatcıları da aynen!..
Bunların birinci iĢi, kimseye yararı olmayan, ancak yararsızlığı
da tartıĢılamayan projeler üretmek... Ve de Onları zorla ahaliye
kakalamak... Ombudsmanlık Müessesesi... Okuyucu Meclisi...
Özgürlük Treni... AIDS Ġçin Soyunalım.” . . .
***************************************************
ġeklinde ki “Çakma Projeleri” kastetmediğimi de, özellikle
ifade etmek istiyorum...
211
Ayrıca; “AB Hibe Programları”ndan da yararlanabilirsiniz...
Bu konuda “Sivil Toplum GeliĢtirme Merkezi (STGM) - Yerel
Destek Merkezleri, tüm Ģehirlerimiz‟deki STK lar için, özellikli
konularına göre (Çocuk, Gençlik, Engelliler, Kültür ve Sanat,
Toplumsal Cinsiyet ve Kadın, Ġnsan Hakları, Ekoloji v.s. ... ) ;
“Gönüllülerle ĠĢbirliği”,“Proje Döngüsü Yönetimi” ve “ĠletiĢim“
eğitimleri düzenleyerek... çok güzel projeler üretme fırsatlarına
katkı sağlıyor...
Eğitimler süresince (2 - 3 gün) tüm yol, yemek ve konaklama
ücretleri de STGM tarafından karĢılanan bu seminerler için,
emeği geçen herkeze teĢekkür ediyor ve baĢarıyla sonuçlananları
da takdirle karĢılıyoruz...
2010 yılından sonra da aynen devam edeceğine inanmakla
birlikte “Ġstanbul 2010 Avrupa Kültür BaĢkenti” Projeleri‟de
katılım, inceleme ve örnekleme açısından iyi bir fırsat olabilir...
diye düĢünüyorum.
2010 yılında Avrupa‟nın 3 kültür baĢkenti olacak. Ġstanbul‟un
yanı sıra Almanya‟nın Essen ve Macaristan‟nın Pecs kentleri de,
Avrupa‟nın kültür baĢkentleri olarak, sahne alacak...
Ġstanbul 2010 Avrupa Kültür BaĢkenti Ajansı Yürütme Kurulu
BaĢkanı Sayın Nuri Çolakoğlu, Görsel Sanat Yönetmeni Sayın
Beral Madra, Kent Kültürü DanıĢmanı Sayın Fikret Toksöz‟ün
açıklamalarına göre; “2010 projelerinin çoğu, çocuk ve gençlere
yönelik eğitim projeleri... Binalar‟a yatırımdan çok, genç
212
nesillere yatırım hedefleniyor. 2010 nun esas amacı, geleceğin
kuĢaklarına sanatı ve kültürü sevdirmek.”
ĠĢte bu projelerden bazıları...
*)ÇağdaĢ sanatı, Ġstanbul‟un 40 ilçesindeki gençlerle
buluĢturmayı amaçlayan “TaĢınabilir Sanat” Projesi. Bu projede
çağdaĢ sanatların ustaları ve genç temsilcileriyle, sohbet imkanı
sağlanacak...
*)Özellikle sanat‟a ilgi duyan ve sanat eğitimi gören gençler‟in,
önemli sanatçılarla atölye çalıĢmaları yapabileceği “Sanat
Üretim Merkezleri” Projesi...
*)Kenar semtlerdeki çocukların ve gençlerin evrensel müzikle
tanıĢmaları için, tam techizatlı olarak “100 Okul‟da 100 Müzik
Odası” Kampanyası... v.s.
2009 da yaĢanan bazı sorun ve istifalardan sonra göreve gelen
yeni Yürütme Kurulu BaĢkanı Sayın ġekip Avdagiç ise, proje
sayısında müthiĢ bir patlama olduğunu ve ekonomik kriz
dolayısıyla, proje sayısını dondurduklarını açıklıyordu... (!)
800 Milyon TL bütçeli, AKM nin yenilenmesi de dahil, Topkapı
Sarayı, Ayasofya v.s. için iyi planlanmıĢ tüm projelerin, bizlere
ve Türkiye‟ye yakıĢır biçimde gerçekleĢmesini diliyorum.
Bunlarla birlikte, ülkemizde çok güzel Projeler‟de üretiliyor.
Cumhuriyet Gazetesi‟nin 23.Kasım.2008 de verdiği
“Sürdürülebilir YaĢam” ilavesini okuyunca, vizyon tasarımları
213
ve sosyal sorumluluk projeleri konusunda verdiğimiz emeklerin
boĢa gitmediğini görmek, beni çok mutlu etti.
Aslında Türkiye, tarihi mirasıyla, coğrafyasıyla, insanlarıyla,
dilleriyle, dinleriyle, ırklarıyla, kolay kolay baĢka ülkelere
kısmet olmayan değerlere sahip. Bunu bütün dünya, özellikle de
geliĢmiĢ ülkeler çok iyi biliyor. Onun içinde, Türkiye üstüne
oynanan oyunlar bir türlü bitmiyor. Ve tabi ki bitmeyecek...
Ellerinden gelse, nefes bile aldırmayacaklar.
Bir de bunun üstüne yapılan siyasi manevralarla, talan ve
tahribat düzeni sistematik olarak sürüyor. Bu mantık
değiĢmedikçe veya bu mantığı değiĢtirecek toplumsal baskı
oluĢmadıkça, sürmeye de devam edecek. Bu konuda bireysel,
kurumsal ve toplumsal olarak, duyarlı olan herkeze ve her
kesime, özel görevler düĢüyor.
Özellikle de; cari açık, plansız sanayileĢme, imar rantına dayalı
ekonomik büyüme ve kentsel dönüĢüm adına yapılanlar ve de
doğa‟nın bilinçsizce yok edilmesi karĢısında...
Bu arada, birincil amaçları “SatıĢları Arttırmak, Para Kazanmak,
Güçlerini ve Yatırımlarını Büyültmek(Anadil/Paradil meselesi)”
olsa da, bazı Özel Sektör KuruluĢları‟nın; diğer konular‟la
birlikte, biraz reklam amaçlı‟da olsa, artık sosyal sorumluluk
projeleri kapsamında güzel hizmetler ürettiğini ve desteklediğini
görüyoruz.
Özel Sektör Gönüllüleri Derneği tarafından verilen...
214
“Gönülden Ödüller 2008” de yeralan;
*)Citibank‟ın, “Citi Gönüllü Programı”
*)Olmuksa‟nın, “Kadını YaĢatalım”
*)Total‟in, “Eğitime Destek Projesi ve Etkinlik Günleri”
*)Boyner‟ini “Haydi Gel... Sende Uğur Böceği Ol”
*)HSBC‟nin, “4 S... Sahne Sanatlarından Sosyal Sorumluluğa”
Projeleri ile . . . Diğer yandan;
*)Türkcell ve ÇağdaĢ YaĢamı Destekleme Derneği‟nin,
“Kardelen... Eğitime Destek ... Haydi Çoçuklar Okula”
*)Novartis ve Türk Kadınlar Birliği‟nin,
“Annem‟le Biz... Meme Kanserini Yeneriz”
*)Kurtsan ve Kagider‟in,
“Doğu ve Güneydoğu‟da Kadın GiriĢimciler”
*)Procter & Gamble ve Toplum Gönüllüleri‟nin
“Küçük Adımlar... Büyük Yarınlar”
*)Migros ve P&G nin,
“Zihinsel Engelli Çoçuklarımız ve Özel Olimpiyatlar”
*)Eti ve Çekül‟ün,
“Gençlerarası DeğiĢim ve Kültür Elçileri”
215
*)Teknosa ve Ġstanbul Üniversitesi‟nin,
“Zamana Direnen Tarihi Eserler”
*)Coca Cola ve Doğal Hayatı Koruma Vakfı‟nın,
“Bafa‟ya Su... Ege‟ye Bereket”
*)Osram‟ın, “Parlak Fikirler Aydınlık Sınıflardan Çıkar...
Aydınlanma Hareketi”
*)Maksimum Sokaktayız ve Samandra Belediyesi‟nin,
“Engelsiz YaĢam ve Medikal Destek”
*)Türkiye Moda ve Hazır Giyim Federasyonu‟nun,
“5.000...Çocuğumuz ÜĢümesin”
*)Bedensel Engelliler DayanıĢma Derneği‟nin,
“Tekerlekli Sandalye ve Medikal Destekler”
*)EczacıbaĢı - Ġpek Kağıt ve Açev‟in,
“Solo - Ġlkögretim Okulları / KiĢisel Hijyen Eğitimi”
*)Ġsöm‟üm “Ġstanbul Belediyesi Özürlüler Merkezi”
*)EczacıbaĢı ve Avon‟un,
“Sağlığa Yolculuk - Pembe Ajanda”
*)Ana Çocuk Sağlığı Kurumu ve Koç Holding‟in,
“Aile Planlaması”
*)Efes Pilsen ve Boğaziçi Üniversitesi‟nin
“Doğu ve Güneydoğu‟da Gelecek Turizmde”
216
*)Milliyet ve ÇağdaĢ YaĢamı Destekleme Derneği‟nin,
“Okumayan Kızımız Kalmasın”
*)Kale Seramik Eğitim Vakfı‟nın, “Ġlk ĠĢim Okullarda DeğiĢim”
*)Ġstanbul Bilgi Üniversitesi‟nin,
“DıĢlanmıĢlar Semtleri‟nde... Aydınlığı Arayanlar”
*)Tema Vakfı‟nın, “Türkiye Çöl Olmasın.” ve
“2 / B Arazileri Satılmasın” Ġmza Kampanyaları…
*)Kadıköy Belediyesi‟nin,
“AB Destekli Elektrikli Elektronik Ekipman Atıkları”
*)Kasdav Sağlık ve Sosyal DayanıĢma Vakfı‟nın,
“Kasdav Gönüllüleri... ve... Gönüllü Hizmetler”
*)ÇYDD ve Metro Group‟un “ÇağdaĢ Kızlar / Ġmkansız Periler”
*)“Çocuk Ġhmal ve Ġstismarını Önleme Platformu”
*)Sabancı Vakfı ve Sabancı Üniversitesi‟nin,
“Kalıcı Eser Yöneticileri Ġçin GeliĢtirme Programı”
*)T.ĠĢ Bankası ve Tema Vakfı‟nın, “81 Ġl‟de... 81 Orman”
*)Türkcell ve Milli Eğitim Bakanlığı‟nın, Türkiye‟nin her
yerinden... baĢarılı ve imkanları kısıtlı 10.000 öğrenciyi, çeĢitli
etkinliklerle buluĢturan... “Gönül Köprüsü”
*)Doğu ve güneydoğu‟da... Opet‟in, “Örnek Köy... YeĢil Yol”
217
*)Tesyev Vakfı ve Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği‟nin
“AB Hibe Fonu destekli, Rehabilitasyon Merkezi”
*)T. Ġnsan Kaynakları Vakfı‟nın, “Bireysel GeliĢim Projesi”
*)Tüsev Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı‟nın, Avrupa Komisyonu
Türkiye Delegasyonu ve STGM ile iĢbirliği içinde yürüttüğü
“Örgütlenme Özgürlüğü‟nün Ġzlenmesi için, Metodoloji
(Monitoring) GeliĢtirilmesi... 2009”
*)Dost YaĢam Vakfı‟nın, “Down Sendromu Eğitim Projeleri”
*)Starbucks Coffee ve Tohum Otizm Vakfı‟nın, “Otizm‟de
Farkındalık Yaratabilmek”
*)Samsun Valiliği - Ġl Özel Ġdaresi - Proje Önderleri ve Türkiye
Sakatlar Derneği Samsun ġubesi ile 19 Mayıs Üniversitesi, Gazi
ve Tekkeköy Belediyeleri‟nin... Fiziksel engelli gençlerimize iĢ
imkanı yaratmak amacıyla... 1.000 m2 lik “Ekolojik Oyuncak
Atölyesi”
Projeleri gibi . . . Bir çok proje, hayata geçirilmiĢ durumda.
Bunlarla birlikte; Türkiyenin her tarafında faaliyet gösteren,
T.C. Sosyal YardımlaĢma ve DayanıĢma Genel Müdürlükleri ile
T.C. Sosyal YardımlaĢma ve DayanıĢma Vakfı ġubeleri . . .
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumları, Ceza ve
Tutukevleri ile Darülaceze ve Huzurevleri gibi kurumlar, sadece
ilginizi ve desteğinizi bekleyen projeleriyle... Bizleri bekliyor...
Bu projelerin, her aĢamada tartıĢılabilecek ve daha verimli hale
218
getirilebilecek tüm detaylarına, ilgili “Ġnternet Siteleri”nden
ulaĢabilirsiniz.
Yeter ki toplumsal geliĢimde, ortak hedefler de buluĢulabilsin!
Ayrıca; çeĢitli Okullar‟ımız, Üniversiteler‟imiz, Sivil Toplum
KuruluĢları‟mız, Vakıflar‟ımız, Ġl ve Ġlçe Belediyeleri‟miz,
Kaymakamlıklarımız ve Valiliklerimiz de, tek tek veya
müĢterek, çeĢitli hastalıklarla mücadele ve bilinçlendirme, kan,
kornea ve organ bağıĢları... gibi, rehabilitasyon ve toplumsal
kazanımlara yönelik, harika sosyal projeler üretiyor.
Aslında tüm bu projelerin ve proje üreticilerinin‟de,
organizasyona ve kontrole ihtiyaçları var.
Ne O!.. Herkez, kendi kafasına göre proje yapıyor!...
Hemen “Siyasilerimiz” tarafından, aynen RTÜK gibi bir de
“SSPÜK” kurulmalı ve bir an önce hemen denetimlere acilen
baĢlamalı... (Olmaz... Olmaz... Demeyin!) ġAKA!.. ġAKA!..
Tabi bu arada, bu tür gönüllü sosyal hizmetleri tüm dünya‟ya
öğreten ve örgütlü bir toplum olarak, neler yapabileceğinin bir
çok örneğini veren, uluslararası sivil toplum kuruluĢlarının da,
hakkını teslim etmeden olmaz.
(Unicef, Lions, Rotary, Soroptomistler... v.s.)
Hepsine teĢekkürler . . .
ÖZELLĠKLE DE... ENGELLĠ DOSTLARIMIZ ĠÇĠN...
219
Bedensel ve Zihinsel Engelliler...
Biraz ilgilenilse... Biraz imkan verilse...
Neler yapabileceklerini hayal etmek, çok zor değil!
Çünkü onlar, Engel‟li . . . Kusur‟lu veya Özür‟lü değil !..
Aslında “Allah Korusun” ama... bir yerde, gecici veya daimi
olarak potansiyel “engelli veya engelli yakını” adayları
olduğumuzu hepimiz biliyoruz. O nedenle, baĢımıza gelmemesi
dileğiyle... biraz empati yaparak, engelli kardeĢlerimize ve
engelli ailelerin hassasiyetlerine karĢı duyarlı olmakta yarar var.
Bu nokta da...
Onlar için düzenlenmekte olan “Özel Olimpiyatlar” konusu ile
ilgili güzel bir haberi sizlerle paylaĢmak istiyorum...
***************************************************
Özel Olimpiyatlar... Cumhuriyet 08.04.2009 Metin Tükenmez
Kars‟ta 02 - 03 Nisan tarihlerinde bir konferans düzenlendi...
Futbol gündeminin yoğunluğu nedeniyle, bu konferanstan ne
kadar insanın haberi oldu bilemiyorum ama, Kars ve SarıkamıĢ
ta yapılan konferans, çok özeldi... özel sporcuların hayata nasıl
tutunduklarını... tatlı rekabetin onları nasıl mutlu ettiğini... 2 gün
boyunca, bu iĢlere gönül vermiĢ insanlar anlattılar.
Türkiye Özel Sporcular Eğitim ve Rehabilitasyon Derneği ile
220
Kafkas Üniversitesi‟nin birlikte düzenlediği... “1. Özel
Olimpiyatlar Konferansı” üniversiteli gençlerin oldukça ilgisini
çekti. Derneğin onursal baĢkanı Dilek Sabancı, baĢkanı ise
Necmettin Aydın. Yönetim kurulu üyesi Mehmet Civelek ile
ulusal direktör Melih Gürel, Kars ve SarıkamıĢ‟taki konferansı 2
gün boyunca izlediler... katkıda bulundular... özel sporcuların
yaĢamla ve kendileriyle nasıl barıĢık olduklarını bizlere ve
konferansa katılanlara anlattılar.
Özel sporculara (Otistik ve Spastik Engelli) gönül vermiĢ olan
Prof. Dr. Seyhan Hasırcı ve Trakya Üniversitesi‟nden Nilüfer
Tokgöz‟de, konuĢmalarıyla konferansa önemli bir katkı
sağladılar.
Nasıl ki, en uzun yolculuklar küçük bir adımla baĢlarsa, Özel
Olimpiyatlar‟ın baĢlangıcı da, böyle küçük bir fark ediĢ‟le...
Ģekilleniyor.
ABD nin eski baĢkanlarından Kennedy‟nin kardeĢi Kennedy
Shriver, zihinsel engelli kardeĢinin havuzda oynarken... çok
hareketli ve mutlu olduğunu görüyor. Bunun üzerine, 1963
yılında zihinsel engelli çocuklar için bir yaz kampı organize
ediliyor. ĠĢte bu yaz kampı Özel Olimpiyatlar için bir milat
oluyor ve ilk kez 1968 yılında ġikago‟da olimpiyat oyunları
yapılıyor...
Özel olimpiyat oyunları bugün 160 ülkede, 1,5 milyon zihinsel
engelli sporcusu, 250 bin antrenörü ve hakemi, 3 milyondan
fazla aile ferdi, 1 milyon gönüllü çalıĢanı, milyonlarca izleyicisi
221
ve 5 milyon finansal destekcisi ile dünyanın en büyük amatör
spor organizasyonudur.
Yani, hiç bir karĢılık beklemeden sevgiye dayalı en büyük
olimpiyat...
Olimpiyat denilince ilk akla gelen rekabet olur. Ama benim
anladığım kadarıyla, özel sporcular için asıl hedef yarıĢ değil...
eğlence...hoĢca vakit geçirmek... kendinin ve yeteneklerinin
farkında olmak... oynarken geliĢmek... birlikte koĢarken,
gerekirse... madalya almaktan vazgeçip, düĢen arkadaĢını
kaldırmak gibi... son derece insani değerleri ortaya çıkarmak.
Özel olimpiyatlar, Türkiye‟de 1983 yılında Prof. Dr. Hıfzı
Özcan tarafından Türkiye Spastik Çocuklar Derneği‟nde, bu
derneğin bir etkinliği olarak baĢladı. Bugün, Türkiye Özürlüler
Spor Federasyonu ve Zihinsel Engelliler Spor Federasyonu var.
Bütün bu kurum ve derneklerin çabası, daha fazla engelli çocuğa
ulaĢabilmek ve onları yaĢama kazandırabilmek. Kars‟ta
düzenlenen 1. Özel Olimpiyatlar Konferansı‟nın amacıda budur.
***************************************************
Ben de, bu olimpiyatların “Ülke Seçmeleri” aĢamasında...
Sevgili dostlarım Ziya Ġmer, Mehmet Özveren, Mecit Çetinkaya
ve Ali Üredi‟nin önderliğinde, Milli Eğitim Bakanlığı... Özel
Öğrenciler Müdürlüğü ile Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü
nün katkılarıyla, Erenköy Lions Kulübü ve Leo / Lions Yönetim
222
Çevreleri tarafından, 10 yıl süre ile düzenlenen... ulusal ve
uluslararası standartlar‟daki “Megelday Atletizm YarıĢmaları”
ile “Leolimpik ġölenleri”nde, emeği geçen herkeze bir kez daha
teĢekkürlerimi sunuyorum...
Tabii... Bir de... Bu iĢin...
Sonuçlanan tüm güzel projeler açısından...
“Ulusal ve Uluslararası Ödüller” yönü de var...
***************************************************
ĠĢte güzel haberler...
*)Uluslararası Halkla ĠliĢkiler Derneği‟nin (International Public
Relations Association… IPRA) her yıl düzenlediği… “Golden
World Awards” ta, Yapı Kredi Emeklilik‟in sosyal sorumluluk
projeleri iki ödül birden kazandı!..
Yapı Kredi Emeklilik‟in sürdürdüğü…
“Ertuğrul Firkateyni… Japonya‟da bir Türk Gemisi” ve
“YaĢlılık AraĢtırmaları Merkezi (65 +)” isimli…
Sosyal sorumluluk projeleri, IPRA Golden World Awards
2008‟e 52 ülkeden yapılan, 404 baĢvuru arasından, 117 finalist
arasına girdi ve 28 ödül kategorisi birincilikleri‟nden 2‟si Yapı
Kredi Emeklilik‟in oldu…
223
*)Ülker… Active Academy‟nin 2003 yılından bu yana
Uluslararası Finans Zirvesi kapsamında düzenlediği Active
Academy Ödülleri‟nin 2008 yılı Kurumsal Sosyal Sorumluluk(!)
kategorisinde, “Herkez için Futbol” projesiyle ödüle layık
görüldü...
*)Active Academy 2008 Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projeleri
ödüllerinden birini de, Vodafone‟nin… Milli Eğitim Bakanlığı
ve Türk Eğitim Vakfı iĢbirliği ile gerçekleĢtirdiği “Öğretmen‟e
Destek” kampanyası aldı…
(Yalnız bu arada Active Academy… , isminden de anlaĢılacağı
gibi… uluslararası değil, % 100 yerli bir teĢekküldür… ve de…
Olsun!.. “Ödül… Ödül‟dür”…)
Bir baĢka haber…
Kritik bir çok uluslararası konuda bürokrasisi hantal, müdahalesi
yetersiz bulunan BirleĢmiĢ Milletler‟i (BM), 2000 li yıllarda
etkin bir kurum haline dönüĢtürmeyi amaçlayan reformlardan
biride “Bin Yıl Kalkınma Hedefleri”.
2015 yılında dünya genelinde, fakirliği yarı yarıya azaltmayı
planlayan, ekonomik geliĢme merkezli projeyle BM, terör ve
etnik savaĢlar gibi yeni yüzyıl‟ın zorlu mücadelelerini de
kazanmayı hedefliyor.
Ancak BM , kilit anahtarın iĢ dünyasının elinde olduğu
gerçeğini de gözardı etmiyor ve bu doğrultuda kalkınma
hedeflerine en çok katkıda bulunan 10 projeyi ödüllendiriyor.
224
“Uluslararası Özel Sektör Ödülleri”nin amacı BM in hedeflerini
baĢarmada, iĢ dünyasının örnek teĢkil etmesi için kamuoyuna
duyurulması… ilk öğretimin geliĢtirilmesi… cinsel eĢitliğin
sağlanması… açlığın azaltılması… aile planlaması… çocuk
ölümlerine çareler, çevre dostu ekonomik geliĢmeler… gibi 8
ana alanda, özel sektörü “Model Rol” oluĢturmaya teĢvik etmek.
2008 de tüm dünyada ödüle layık görülen 10 kuruluĢ arasında
Türkiye‟den “Ġpek Kağıt” da yeralıyor.
Ġlköğretim çağındaki 3 Milyon‟u aĢkın öğrenciyi, kiĢisel hijyen
konusunda bilinçlendiren “Solo Ġlköğretim Okulları… KiĢisel
Hijyen Eğitimi” projesi, en baĢarılı projeler arasına girmeyi
baĢardı.
Tüm Türkiye‟de… Milli Eğitim Bakanlığı iĢbirliği ile kiĢisel
hijyen ve tuvalet temizliği konusunda 3.850 okuldaki öğrencileri
bilinçlendiren proje, 33 ülkeden toplam 73 projenin arasından
sıyrıldı…
Ve bir haber daha…
Ülkemizin en sevilen sivil toplum kuruluĢları içinde, önemli bir
yeri olan... Magazin Gazetecileri Derneği‟nin (MGD), Türk
toplumundaki yaĢam kalitesini daha üst seviyeye taĢıyan,
dayanıĢma olgusunu tüm toplum katmanlarına yayan “MGD
Sosyal Sorumluluk Kampanyaları BaĢarı Ödülleri” 21.03.2009
Cumartesi gecesi yapılan törenle sahiplerini buldu...
Magazin Gazetecileri Derneği, uzun bir araĢtırma ve inceleme
225
döneminden sonra, baĢarılı sosyal sorumluluk kampanyalarını
saptadı... ĠĢte Ödül Alan Projeler...
“Kanserle Mücadele Kampanyası”
Arena… Star Haber… Çapa Tıp Fakültesi Onkoloji Bölümü…
Ağaoğlu ġirketler Grubu…
“Aile Ġçi ġiddete Son - Güldünya” Hürriyet Gazetesi ve Star Tv… (Nedense yayından kaldırıldı?)
“Kardelenler” ÇYDD ve Turkcell…
“YaĢasın Okulumuz” TOÇEV ve Milliyet Gazetesi…
“Engelleri Kaldıralım” Show TV ve TESYEV...
“Eğitime Destek Kampanyası” TEGV… Genç BakıĢ… Kanal D… Milliyet Gazetesi…
“Otistik Çocuklar Eğitim Okulu” Tohum Otizm Vakfı… ġiĢli Belediyesi…
***************************************************
Ayrıca, bu projelerle birlikte... magazine konu olan pek çok ünlü
kiĢi ve sanatçı‟nın da çevrelerine ve toplum yararına çok güzel
sosyal sorumluluk projelerine imza attığını biliyoruz ve de
kendilerine, bir kez daha teĢekkürler ediyoruz...
226
YAġAM FELSEFENĠZ !
Üretken olmak...
Hayal gücünüzü, yaĢama odaklamak...
Bilgi ve deneyiminizi, heyecanla yoğurmak...
Büyük - küçük tüm problemlere, orjinal çözümler sunmak...
Her projeyi, baĢ yapıta dönüĢtürmek...
Geleceği Ģekillendirmek ve yaĢamınıza anlam katmak...
ġeklinde ise...
Y A ġ A M P R O J E S Ġ Z O L M A Z !..
227
Neden olmaz?
GeliĢim için!... Gelecek için!... Sağlık için!...
Milliyet Gazetesinden bir haber... (07.12. 2008) Anka Ajansı.
***************************************************
“IBM, Unutma Sorununu Ortadan Kaldıracak.”
IBM, yürüttüğü inovatif çalıĢmalarla, önümüzdeki 5 yıl
içerisinde “unutmak” sorununu ortadan kaldırmaya hazırlanıyor.
IBM den yapılan açıklamaya göre, teknolojinin ilerlemesiyle
küçülen mikrofonlar ve video kameralar sayesinde; yapılan tüm
görüĢmeler, katılınan etkinlikler, kısaca hayatın her saniyesi
kolaylıkla kaydedilebilecek.
Bilgileri doğru bir Ģekilde sınıflandırabilen akıllı cihazlar,
gündelik hayattaki tüm bilgileri ve ayrıntıları depolayacak,
analiz edecek, uygun zanmanda ve uygun yerde hatırlatacak.
Böylece yaĢlıların, doktorlarıyla yaptıkları görüĢmeleri
hatırlaması sağlanacak.
Açıklamaya göre, “GPRS teknolojisiyle donatılan akıllı
telefonlar... kiĢilere, belirli bir eczanenin yanından geçerken,
reçetelerindeki ilaçlarını veya marketteki ürünlerden birini
almaları gerektiğini hatırlatacak. Hafızalarını zinde tutmak
isteyen yaĢlılar, isimlerini ya da olayları hatırlamak için bellek
araĢtırmaları yapabilecek.”
228
Açıklamada, IBM Ar - Ge Ekibinin, bu tür teknolojilerin
kullanıldığı giriĢimlerden ilki olan HERMES programı için,
Avrupa Birliğindeki çözüm ortaklarıyla iĢ birliği yaptığı
belirtildi...
Bilgisayar teknolojilerinde dünyada çok önemli bir geçmiĢe ve
geleceğe sahip olan IBM gibi bir Ģirket, neden böyle bir yatırıma
ihtiyaç duyuyor? diye düĢünürsek...
Sorunun cevabı net olarak ortada!..
Pazarlama stratejilerini ve hedef kitlelerini geniĢletmek...
Ve de orta yaĢın üstündeki insanlar için, çağımızın en büyük
problemlerinden biri olan... Unutkanlık!... “Alzheimer”.
Aslında unutkanlık bir çok insanın problemi. Uluslararası Hafıza
DanıĢmanı... Bob Gray‟in de belirttiği gibi, iĢ ve sosyal hayatta
baĢarının en önemli faktörlerinden biri de, hafıza‟dır.
Hafızasıyla, Guiness Rekorlar Kitabı‟na giren Gray, hafıza ile
fark yaratabileceğini savunuyor, “Hafızanız Gücünüzdür” diyor
ve güçlü hafıza için önemli olan 5 kuralı Ģöyle sıralıyor...
*)Hafıza konusunda herĢey, iliĢkilendirmeye dayanır.
*)Zaten bildiğiniz bir Ģey‟le iliĢkilendirdiğiniz sürece, herĢeyi
hatırlayabilirsiniz.
*)Herhangi bir Ģeyi, bildiğiniz bir Ģey‟le... çılgın, komik ve
saçma bir Ģekilde iliĢkilendirdiğiniz zaman, daha iyi
229
hatırlarsınız.
*)Hatırlamak için beĢ duyunuzu kullanın.
*)Hatırlamak istediğiniz Ģeyleri, belirli zaman aralıklarında
gözden geçirin.
***************************************************
Aynı tarihler de, Sabah Gazetesi ilavesinde Ġ.Ü. Tıp Fakültesi
Nöroloji Uzmanı ve Alzheimer Derneği BaĢkanı Sayın Prof.Dr.
Murat Emre ile Memorial Hastanesi Nöroloji Bölümü Uzmanı
Sayın Dr. Abdullah ÖzkardeĢ‟in, konu ile ilgili açıklamaları...
***************************************************
“Sürekli eğitim almak beynin dostu...”
“Uzmanlar, yaĢlandıkça hafızada görülen azalmanın, beyin
hücreleri arasındaki iliĢkilerin değiĢmesine bağlı olduğunu
söylüyor. AraĢtırmalar beynin aktif tutulmasının, onun
canlılığını arttırdığını ve sinir hücrelerinin birbirleriyle olan
iliĢkilerini koruduğunu gösteriyor.
Bu arada eğitim seviyelerimizin düĢük olmasının, hayat boyunca
daha yüksek bir “Alzheimer” hastalığı riski anlamına geldiğide
biliniyor. Uzmanlar bunun nedeni‟ni de, hafızanın uzun süreli
tembelliğine ve amaçsızlığa bağlıyor. Diğer bir ifadeyle sürekli
eğitim, araĢtırma ve meĢguliyet, beyin hücrelerini ve onların
birbirleriyle olan iliĢkilerini daha da güçlendirdiği için,
Alzheimer hastalığına karĢı koruyucu bir etki sağlıyor.”
230
“Kendimizi... Aktif Halde Tutmanın Yolları...”
*)Çevrenize karĢı meraklı ve duyarlı olun.
*)Okuyun, yazın, bulmaca çözün.
*)Spor yapın, bahçeyle ve doğayla ilgilenin.
*)Sanat etkinlikleri ve konferanslara katılın.
*)Hafıza egzersizlerini deneyin.
*)Çevrenizde bulunan, eğitimle ve geliĢimle ilgili merkezlerin
çalıĢmalarına katılın. Ġnsan içine karıĢın. Onlarla ilgilenin.
*)Mutlaka yeni bir Ģeyler öğrenin.
*)Sosyal hayatınızı canlı tutun...
“Sürekli olarak sosyal faaliyetlere katılanlar da, beyin
canlılığının devam ettiği biliniyor. Son bir çalıĢmada da fiziksel,
mental ve sosyal aktiviteleri birleĢtiren faaliyetlerin, bunamayı
engelleyebildiği gözlenmekte... Etkin sosyal faaliyetler, yakın
kiĢisel iliĢkiler ve duygusal tatmin, Alzheimer‟e karĢı koruyucu
bir etki gösteriyor.”
***************************************************
Bu arada, “Duygusal Tatmin” ve “Duygusal Zeka” konularında
en önemli etken olan, kiĢisel ve ekip olarak... motivasyonumuz
için, kalbimiz‟in ve beynimiz‟in önemi bir kez daha ön plana
çıkıyor.
231
Ait olmak‟tan mutluluk ve heyecan duyulan bir grupla yapılacak
planlı çalıĢmalar‟la... baĢarılmayacak “Proje” yok gibidir.
Ayrıca, uzun yıllar 9. CumhurbaĢkanımız Sayın Süleyman
Demirel‟in de özel hekimliğini yapan Sayın Prof.Dr. Osman
Müftüoğlu‟da, Hürriyet gazetesi‟nde ki “YaĢasın Hayat”
sayfasında “ĠĢte size 2009 ve önümüzdeki yıllar için, altın
değerinde 10 sağlık kuralı” baĢlıklı yazısında...
***************************************************
2. ve 9. Madde‟lerde...
2) SosyalleĢmeyi ihmal etmeyin... Hangi yaĢta olursanız olun,
sosyalleĢin... Semtinizin, Ģehrinizin, ülkenizin sorunlarına ilgi
gösterin...
9)Beyninizi destekleyin... Beyniniz de, kaslarınız da, aynı temel
kural ile yönetiliyor...
Kullan veya Kaybet!
Her ikisini de sürekli olarak ama akıllıca kullanmanız gerekiyor.
Bunun için beyninize sık sık egzersizler yaptırmanız, onunla
“Farkındalık ve DeğiĢim yolculuklarına çıkmanızda” fayda var.
Bu yolculuklar... zihninizi besleyip güçlendirecek ve
232
fazlalıklardan arındıracaktır. Okuyun, araĢtırın, düĢünce
egzersizleri yapın...
***************************************************
diye de, özellikle belirtiyor...
Hayatta en güzel Ģeyler‟den biri de, “GeçmiĢteki
Olumsuzluklara” bir set çekip... yaĢama tekrar “Merhaba”
diyebilmektir.
Bunun çok kolay bir Ģey olmadığını da hepimiz biliyoruz. Bu
yüzden Sayın Doktor Ender Saraç‟ın “Ruhsal GeliĢim ve Kader”
isimli kitabında belirttiği gibi hareket etmekte yarar olduğunu
düĢünüyorum.
********************************************************
A f f e d i n . . .
Ruhumuzda ve sinir sistemimizde en çok yük oluĢturan
ağırlıklar geçmiĢte yaĢadığımız kırgınlıklar ve uğradığımız
haksızlıklardır.
Bu olayların hafıza kaydı adeta ciddi bir blokaj olarak, sinir
sistemimizde durur ve ciddi bir yük oluĢturur.
Hatta daha da ötesi ilerde oluĢabilecek pek çok hastalığın
temeline de katkıda bulunur.
233
Hep yaĢadıklarımızdan dolayı baĢkalarını suçlar veya kinleniriz.
Oysa önceki bölümlerde de anlatmaya çalıĢtığım gibi aslında bu
olaylar bizim kader yazılımımız‟da var olan ve evrimleĢmemiz
için gerekli olan deneyimlerle ilgilidir.
Bizim, o deneyimi yaĢamamız önceden programlanmıĢtır.
Öğrenmemiz gereken bir süreçtir bu. Bize o olayı Ali veya AyĢe
yaĢatmasa, herhangi biri mutlaka yaĢatacaktı.
Yorumda yapılacak en büyük hata; olayı kiĢisel olarak ele
almaktır. Yani olayın neden o zaman da ve niçin yaĢandığına
yoğunlaĢmak yerine, olayı kiĢiselleĢtirmek ve o kiĢiye takık
kalarak, öğrenme ve sıçrama yapabilme Ģansını kaçırmaktır.
Aslında belki de, yaĢamda en fazla teĢekkür borçlu olduğumuz
kiĢiler, ellerinde olmadan bize o en ağır dersleri ve de en sert
deneyimleri yaĢatanlardır.
Onlar bizim için kötü olmak pahasına, farkında olmadan negatif
bir senaryonun icrası için aracılık ederler… O deneyimin
yaĢanması için gerekli enerji akıĢına iletkenlik görevini görürler
ve böylece o deneyim yaĢanır.
Olaylar‟ın; “Yaradan” tarafından, bizim tekamülümüz için o
Ģekilde programlandığını düĢünürsek, sinir sistemimizde ve
ruhsal dünyamızda ağırlıklar oluĢturarak, bize gereksiz hamallık
yaptıran yüklerden ve atılım yapmamıza engel olan blokajlardan
kurtulabiliriz.
Affetme iĢlemini gerçekleĢtirmek…
234
*)Önce sessiz bir yerde rahat bir Ģekilde oturun; gözlerinizi
kapayın ve birkaç kez burundan derin bir nefes alıp yavaĢça
ağızdan verin. Tüm kaslarınızın gevĢediğini hissedin.
*)ġimdi, size en çok acı çektirdiğini düĢündüğünüz kiĢiyi, olayı,
mekanı hatırlamaya çalıĢın. Bu kiĢinin size yaĢattığı incinmeyi,
çektirdiği acıyı düĢünün.
*)Sonra bu kiĢinin görüntüsünü ve sizi etkileyen özelliklerini
gözünüzün önünde Ģekillendirin ve yaĢadığınız olaylarla ilgili
hafıza arĢiv kayıtlarını sinir sisteminizden çıkarın ve de yine
gözünüzün önüne… hayali olarak, bir karıĢ önünüze bir bir
yerleĢtirin.
Sinir sisteminizden boĢalttığınız anılarınızın, gözünüzün
önündeki hayali yerde, tamamen toplandığını hissedin…
*)Sonra gittikçe artan bir hızla bu anıların, ufuk çizgisine doğru
gittiğini ve ufuk çizgisinde tamamen tuz - buz, paramparça
olduğunu gözlemleyin.
*)Bu boĢaltma iĢlemini yaptıktan sonra, size en çok acı
çektirdiğini düĢündüğünüz kimseyi yine gözünüzün önüne
getirin ve ona, uzun aradan sonra ilk kez sevgiyle bakmaya
çalıĢın.
O aslında sizin için kozmik açıdan kötü olma pahasına
evrimleĢmeniz için gereken bir deneyimin yaĢanmasına aracılık
ediyordu.
Eğer o olmasaydı, kader programınızda kodlanmıĢ olan bu
deneyimi, yani aynı veya benzer bir enerji akıĢını, size bir
235
baĢkası yaĢatacaktı.
Yani olay kiĢisel değil. O kiĢi sadece yaĢanması gereken
deneyimin icrası için dönüĢtürücü güç görevini görüyordu.
ġimdi içinizden sakince o kiĢiye yaĢamınızın o döneminde, size
yaĢattıkları olumsuz deneyimler için ve yaĢamınızın bir
döneminde var olduğu için teĢekkür edin ve onu affettiğinizi,
tamamen bağıĢladığınızı, evrene mesaj olarak verin.
Ġçinizden o kiĢi için yine Ģöyle seslenebilirsiniz;
“Biliyorum, benim bu deneyimi yaĢamam gerekiyordu, bu
sayede daha da olgunlaĢtım…
Benim için kötü olma pahasına, o zamanlar bilinç düzeyim bu
kadar geliĢmemiĢken ve farkındalığım daha az iken ruhsal
geliĢimim için bana yaĢattıklarına teĢekkür ederim…
Eğer sen olmasan bir baĢkası bunu bana yaĢatacaktı. Bu sen
olduğun için sana teĢekkür ediyorum…
Benim olgunlaĢmama ve bilgeleĢmeme yardımcı olduğun için
seni seviyorum. ġu andan itibaren seninle tüm bağlarımı
kesiyorum, seni içtenlikle affettim…
Artık sinir sistemim seninle ilgili olumsuz deneyimlerin yükünü,
ağırlığını taĢımıyor. Sana evrende iyilikler dilerim. ġu andan
itibaren artık sana takık olarak kalmayacağım…
Sinir sistemimdeki en büyük tıkanıklığı çözdüm ve hafifledim.
Yarın, yeni ve güzel atılımlarım için çok güzel bir gün olacak.”
236
ĠĢte, artık çok daha hafifsiniz…
BilgeleĢme yolunda en önemli ve zor sınavlardan biri
affetmektir. Burada ego devreye girer ve sürekli olarak o kiĢi
için olumsuz enerji göndermek ister. Bu duygu çok doğaldır,
ama burada aslında kim kaybediyor biliyor musunuz? Siz!..
Çünkü intikam, kin, nefret, öfke gibi olumsuz duygular onu
taĢıyan kiĢiler için büyük bir ruhsal hamallık oluĢturur. Dahası
yaptıkları blokajlarla sizin atılım yapmanıza mani olurlar.
Evrende, Yüce Yaradan… hiçbir enerjinin yok olmasına izin
vermez, yani kozmik sistem her Ģeyi kaydeder…
Siz, Yaradan değilsiniz… bırakın, haksızlığa uğradığınızı
düĢündüğünüz noktaya takılı kalmayın, olayı Yaradan‟a havale
edin. Asla… ama asla, hiç kimse için beddua etmeyin.
Aslında… her Ģey gerektiği için oluyordur belki de!.. Sizi
üzenlere karĢı… asla aptalca bir pasiflik içinde olun demiyorum,
hatta aktif bir Ģekilde savunmanızı bile mutlaka yapın.
Sadece, dıĢa karĢı düzeyli bir Ģekilde bu mücadelenizi yaparken
aslında içinizden tersine tatlı bir sakinlik ve bilgelik halinde
olup, tüm bu yaĢananların olması gerektiği için yaĢandığını, o
kiĢinin de bu durum için aracılık yaptığını düĢünün.
DıĢtan düzeyli mücadelenizi sürdürüp, içten de sakinliğinizi,
bilgeliğinizi ve farkındalığınızı sürdürmeye çalıĢın.
***************************************************
237
Evet! GeçmiĢte yaĢadığımız olumsuzlukların ve tersliklerin,
yaĢantımızdaki etkilerini bir anda silip atmak, her zaman kolay
olmuyor.
Ama, daha öncede bahsettiğimiz gibi “zaman” en önemli faktör.
Ve... Kendi zamanımız‟ın yönetimi‟de, bizim elimizde...
“Hiç kimse, yaĢama sevincini kaybetmiĢ...
Bir insan kadar...
Çabuk ihtiyarlayamaz...”
238
V E . . . “YAġAM KALĠTESĠ” ĠNġASI ! . .
*VĠZYON*
************ PROJE*
*LĠDERLĠK *******************
***************** GRUP & EKĠP AĠDĠYETĠ*
*SORUMLULUK DUYGUSU ************************
*********************** TOPLUMSAL DUYARLILIK*
*ARKADAġLAR & SOSYAL ÇEVREMĠZ **************
************* EKONOMĠK HAYAT STANDARTLARI*
*AĠLEMĠZ & YAKIN AKRABALARIMIZ **************
*AKIL … RUH … VE FĠZĠKSEL … SAĞLIĞIMIZ*
***************************************************
239
ZAMAN
ZAMAN . . .
AYAKLARIMIZA
BATAN DĠKENLER . . .
YA EKTĠKLERĠMĠZDĠR . . .
YA DA SÖKMEDĠKLERĠMĠZ !
(Alıntı)
240
Bu Çin Atasözünü... mutlaka hatırlarsınız.
BĠR YIL SONRASINI DÜġÜNÜYORSAN,
BĠR TOHUM EK ...
ON YIL SONRASINI DÜġÜNÜYORSAN,
BĠR AĞAÇ DĠK ...
YÜZ YIL SONRASINI DÜġÜNÜYORSAN,
TOPLUMU EĞĠT ...
Sevgili Mustafa Balbay... Ergenekon‟da tutuklu iken
Cumhuriyet‟te çıkan yazısında... (22.Nisan.2009)
Bu güzel sözlere ... bir ilave daha yapmıĢtı . . .
BĠN YIL SONRASINI DÜġÜNÜYORSAN,
SANATÇI YETĠġTĠR . . .
241
DAHA MUTLU
BĠR GELECEK ĠÇĠN...
242
HADĠ BAKALIM !
Bu nedenlerle; Ģimdi gelin... Proje AĢamaları‟na geçmeden
önce... görüĢ alanlarınız, bakıĢ açılarınız ve detaylarla ilgili,
birlikte bir kaç çalıĢma yapalım...
***************************************************
AĢağıdaki, Kare‟nin içinde...
Ġç içe geçmiĢ veya geçmemiĢ toplam kaç “Üçgen” var?
243
(20 adet üçgen‟i, bulduysanız bravo... Fazlası var, eksiği yok!)
***************************************************
AĢağıda gördüğünüz 9 nokta, bir düzlem üzerinde yer
almakta...
Bir noktadan baĢlayıp, kaleminizi kaldırmadan, 4 doğru
çizgi ile tüm noktalardan geçmeyi . . . denermisiniz?
(Ama! Lütfen, sayfayı çevirmeyin.)
244
Genel‟de… bu soruya yanıt bulmaya çalıĢanlar, noktaların
belirlediği düzlem içersinde yanıtı ararlar…
Ancak bu 9 noktayı 4 çizgi ile birleĢtirebilmek için, bu
düzlemin dıĢında düĢünmek gerekir…
Sol üstteki 2 noktayı bir çizgi ile birleĢtirdiğimizde 9
noktanın belirlediği düzlemin dıĢına çıkmadan, yani farklı
düĢünmeden, bu problemi çözmek imkansızdır…
(AR-GE DanıĢmanlık A.ġ. Logo ÇalıĢması.)
Cevabı gördünüz, herhangi bir noktadan baĢlayıp, sınırları
zorlayarak, çözüm üretmek mümkün . . .
245
DüĢüncelerinize gem vurmayın, gerekirse duvarları yıkın,
geniĢ açıdan ve daima mantıkla düĢünün.
“Olmaz” demeyin. “Olmaz olmaz... Ġmkansız biraz zaman
alır” özdeyiĢini de... aklınızdan çıkartmayın.
ĠĢte size bir “Akıl ve Zeka” Fıkrası...
***************************************************
GeçmiĢ zamanlardan birinde; Gözleri görmeyen, yoksul bir
adam, kırlarda baĢıboĢ dolaĢırken, bastonuna değen sihirli
lambayı alıp, içinden Cin‟i çıkarmayı baĢarmıĢ.
Bu iĢlerden hayli bıktığı belli olan Cin, adama Ģöyle bir
baktıktan sonra;
“Senin hayli isteğin vardır... ġimdi sen gözlerin açılsın istersin...
zenginlik istersin... evlenmek istersin... ama uğraĢamam!..
Sadece bir dileğini yerine getireceğim. Ona göre iyi düĢün ve ne
isteyeceksen iste!..” demiĢ.
Adam biraz düĢündükten sonra, tek dileğini söylemiĢ.
“Çocuğumun...
Saatlerce... altın‟larımı saymasını... görmek... istiyorum.”
***************************************************
246
ġimdi, gerçek bir beyin testine ne dersiniz?
Rahatça oturun ve sakinleĢin... Lütfen, teknik destek almayın!..
***************************************************
*Önce aĢağıda C yi bulun.
OOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOCOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOO
247
*Eğer C yi bulduysanız, Ģimdi de 6 yı bulun.
999999999999999999999999999999999999999999999999999
999999999999999999999999999999999999999999999999999
999999999999999999999999999999999999999999999999999
999999999999999999999999999999999999999999999999999
999999999999999999999999999999999999999999999999999
999999999999999999999999999999999999999999999999999
999999999999999999999999999999999999999999999999999
999999999999999999999999999999999999999999999999999
999999999999999999999999999999999999999999999999999
999999999999999999999999999999999999999999999999999
999999999999999999999999999999999999999999999999999
999999999999999999999999999999999999999999999999999
999999999999999999999999999999999999999999999999999
999999999999999999999999999999999999999999999999999
999999999999999999999999999999999999999999999999999
999999999999999999999999999999999999999999999999999
999999999999999999999999999999999999999999999999999
999999999999999999999999999999999999999999999999999
999999999999999999999999999999999999999999999999999
999999999999999999999999999999999999999999999999999
999999999999999999999999999999999999999996999999999
999999999999999999999999999999999999999999999999999
999999999999999999999999999999999999999999999999999
999999999999999999999999999999999999999999999999999
999999999999999999999999999999999999999999999999999
999999999999999999999999999999999999999999999999999
248
*Son olarak N yi bulun. Biraz daha zor gibi...
MMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMNMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM
3 Testide geçtiyseniz, beyniniz muhteĢem çalıĢıyor demektir.
***************************************************
O zaman! Hadi bakalım, Projeler‟e . . .
249
Ama, önce Ģu iki soruyu da cevaplarsanız, sevinirim...
Soru… 1 Bir kadın tanıyorsunuz ve hamile…
Sekiz çocuk sahibi… üçü sağır, ikisi kör, biri geri zekalı…
Ve de kadın frengili…
Bu kadına kürtaj önerir‟miydiniz?
Bu sorunun cevabına vermeden önce 2. Soru…
Soru… 2
Yeni bir lider seçme zamanı ve öyle bir an geliyor ki lideri sizin
oy‟unuz tayin edecek. Üç aday var ve adaylarla ilgili gerçekler
de Ģunlar:
Kimi tercih edersiniz?
Aday A… Düzenbaz politikacılarla iĢbirliği yapar, falcılara
danıĢır. Ġki metresi vardır. Sigaralarını uç uca ekler ve günde 8
ila 10 martini içer
Aday B… Ġki defa iĢten kovulmuĢ, öğlene kadar uyur. Okulda
iken afyon içicisiymiĢ ve her akĢam 1 litreden fazla viski içer.
Aday C… Gözde bir savaĢ kahramanı. Vejeteryan, sigara
içmez, nadiren bir bira içer… Ve karısını asla aldatmamıĢtır.
Bu adaylardan hangisini tercih ederdiniz? (Arkaya bakmayın.)
250
Aday A ..............................Franklin Roosewelt
Aday B ..............................Winston Churchill
Aday C ..............................Adolf Hitler
Bu arada, ilk sorudaki kadına kürtaj yaptıysanız…
Beethoven‟i öldürdünüz!..
BirĢey‟ler için hüküm vermeden önce, çok iyi düĢünün…
Yeni birĢey‟ler denemekten de, asla çekinmeyin...
251
GENELLĠKLE...
TÜRKĠYE‟DE
HĠÇ BĠR BAġARI CEZASIZ KALMAZ!..
DENSE‟DE...
UMUDA YOLCULUK ĠÇĠN...
MÜSLÜMAN MAHALLESĠNDE...
VARMISINIZ!.. SALYANGOZ SATMAYA?
252
YAġAM TASARIMINDA GÜNEġ‟ĠN GÜLERYÜZÜ. . .
***************************************************
ĠSTEK * DÜġÜNCE *
*********
HAYAL * MANTIK * AR - GE * ANALĠZ *
*****************
TANIMLAR * TASARIMLAR * HEDEFLER *
**********************
EKĠP * ORGANĠZASYON * BÜTÇE * STRATEJĠ *
**********************
ÇALIġMA PROGRAMI * VE UYGULAMALAR *
*****************
ĠZLEME * DEĞERLENDĠRME *
*********
RAPORLAMA* GELĠġĠM *
253
DAHA MUTLU
BĠR GELECEK ĠÇĠN...
254
SOSYAL
SORUMLULUK
VE
PROJE
AġAMALARI !
Bu bölüme… Toplum Gönüllüleri Vakfı BaĢkanı…
Sayın Ġbrahim Betil‟in, bir açıklamasıyla baĢlamak istiyorum!..
***************************************************
“Ülkemiz‟de her Ģeyi devletten beklemek gibi olumsuz bir
alıĢkanlık var. Toplum ve aile kültürümüzün içindeki bu egemen
yapıyı değiĢtirebildiğimiz, toplumun ve kiĢilerin enerjilerini
harekete geçirebildiğimiz ölçüde geliĢebilir, uygarlık yolunda
önemli adımlar atabiliriz…
255
1994 yılından baĢlayarak Sivil toplum ve eğitim alanında çeĢitli
giriĢimlerde bulundum. ġeffaflık, hesap verebilirlik, katılımcılık
ve gönüllülerle paylaĢım, ülkemizde yükselen ve daha da
geliĢeceğine inandığım sivil anlayıĢın temelinde yer alabilmesi
için çaba göstermekteyim…
Toplum Gönüllüleri Vakfı… okul açan bir eğitim hareketi değil.
17 - 25 yaĢ arası üniversite öğrencilerinin, sosyal sorumluluk
bilincini geliĢtirmeyi amaçlıyor… Toplum, gençlere önyargıyla
biraz da korkarak, çekinerek yaklaĢıyor.
Gençlerin… sadece diğer kuĢaklar için değil… Akranları‟yla
birlikte bir Ģeyler yapmaları gerekiyor…
Amacımız, gençlerin hem toplumsal duyarlılıklarını hayata
geçirebilmelerine yardımcı olabilmek… hem de bu projeleri
yaparken… değiĢik inanç, köken ve düĢüncelerden gelen
gençlerin, bir masa etrafında tartıĢmaları yerine… projeyi
birlikte yürütmelerini, birbirlerinden bir Ģeyler öğrenmelerini
sağlamak…”
Buradaki ince detay, konuĢmak yerine, bir Ģeyler yapmak!..
***************************************************
Gördüğünüz gibi gençlerimizinde sosyal sorumluluk projelerine
eğilmeleri için, çeĢitli STK lar vasıtasıyla özellikle üniversiteler
de çok güzel çalıĢmalar yapılmakta...
Bizler de... sizler‟le birlikte daha mutlu bir gelecek için...
Bu güzel yolda ki çalıĢmalarımıza, içtenlikle devam etmekteyiz.
256
Evet! Sosyal Sorumluluk... Gönüllü Sosyal Sorumluluk...
Bireylerin, kurumların, yerel veya genel yönetimlerin, içinde
yaĢadıkları toplumun yaĢam kalitesini yükseltmek için...
Kendileri, aileleri, çevreleri ve toplumla birlikte, sosyal ve
kültürel geliĢmelere, destek verme sorumluluğu‟dur... demiĢtik!
Bireysel ya da kurumsal anlamda toplumsal bir konuya veya
sorunlara odaklanmayan, belirli ve yönetilebilir bir süreçleri
olmayan, tüm katkıda bulunanları ve yönetimleri tarafından
benimsenmemiĢ, katılımcı olunmayan, ölçülemeyen, topluma
faydalı kalıcı değerler üretmeyen ve de sürdürülemeyen
uygulamalar, “sosyal sorumluluk projeleri kapsamı” dıĢında
bırakıldıktan sonra...
Daha önce de belirttiğimiz gibi;
*)Tüm projeler hayal etmekle ve pozitif düĢüncelerle baĢlar...
*)Toplumsal faydalara yönelik, amaçlarınız doğrultusunda
belirleyeceğiniz, hedeflerle Ģekillenir...
*)Strateji saptama, görev bölümü, bütçe ve planlama ile
uygulamaya konur...
*)Projenin süreç yönetimine, ölçümleme ve raporlama ile devam
edilir...
*)Projenin, sürdürülebilinir olması ve model rol teĢkil etmesi ise
diğer önemli faktörlerdir!..
Bu neden‟le...
257
DAHA MUTLU
BĠR GELECEK ĠÇĠN...
258
KENDĠMĠZĠ TANIMAK . . .
*)Kendinizi tanıyın ve tanımlayın!
Kendinizi; tanımak, yenilemek ve geliĢtirmek, gözlem‟le baĢlar.
Kendinizi gözlemlemek için... kendinize, bir baĢkasının gözüyle
bakmanız, bir anlamda kendimize ayna tutmamız gerekir. Ciddi
bir gözlemle, sonuçta bir kez daha... kendimizin farkına varırız.
Yani... isteklerimizin, yaptıklarımızın, yapamadıklarımızın,
engellerimizin, inançlarımızın, azmimizin, avantajlarımızın,
maddi ve manevi değerlerimizin farkına varırız.
Kendinizi tanıyormusunuz? Yüzünüzdeki maskeyi veya
maskeleri bir tarafa bırakın, aynaya bakın. Bir daha bakın!...
Ġnsanları seviyormusunuz?
Hakikaten seviyorsanız ve karĢılığında fazla bir Ģey
beklemiyorsanız, kendinize “Bravo” deyin ve özeleĢtirinizi
yapın.
Gücünüz ve kapasiteniz ne kadar? Düzelebilir zayıflıklarınızı
belirleyin. Olumlu ve olumsuz yanlarınızı gözden geçirin.
Ve... daima, hayattaki açılımları “2 Açı‟dan” değerlendirin...
259
***************************************************
ĠKĠ ġEY... (Alıntı)
Ġki Ģey... çözümsüz görünen problemleri çözer...
*)BakıĢ açısını değiĢtirmek.
*)Kendini, karĢındakinin yerine koyabilmek.
Ġki Ģey... sizi, bir çok insandan ayırır...
*)Sorunun değil, çözümün parçası olmak.
*)Her Ģey‟e farklı, özgün ve orjinal bakmak.
Ġki Ģey... baĢarının sırrıdır...
*)Ustalardan, ustalığı öğrenmek.
*)Kendini güncellemek.
Ġki Ģey... ulaĢmaya değerdir...
*)Sevgi.
*)Bilgi.
Ġki Ģey... insanı nitelikli yapar...
*)Ġradeye hakim olmak.
*)Uyumlu olmak.
Ġki Ģey... çözüme yardımcı olur...
*)Biraz tebessüm.
*)Gerektiğinde susmak.
260
Ġki Ģey... baĢarıyı mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır...
*)Art niyetli olmamak.
*)Ruhsal temizlik.
Ġki Ģey... yanlıĢ yapmayı engeller...
*)KiĢi ve olayları, akıl ve kalp süzgeçin‟den geçirmek.
*)Adil davranmak.
Ġki Ģey... insana değer katar...
*)Ġyi bir iletiĢim.
*)Nitelikli bir çevre.
Ġki Ģey... geri alınmaz...
*)Geçen zaman.
*)Söylenen söz.
Ġki Ģey... geliĢmeyi engeller...
*)AĢırıya kaçmak... Abartmak.
*)Felaket tellallığı yapmak.
Ġki Ģey... kiĢiyi gözden düĢürür...
*)Demagoji.
*)Kibir.
Ġki Ģey... insanı geri bırakır...
261
*)Kararsızlık.
*)Cesaretsizlik.
Ġki Ģey... kalitesiz insan özelliğidir...
*)ġikayet.
*)Dedikodu.
Ve...
Yediklerimiz değil, hazmettiklerimiz bizi güçlü yapar...
Kazandıklarımız değil, biriktirdiklerimiz bizi zengin yapar...
Okuduklarımız değil, hatırladıklarımız bizi bilgili yapar...
BaĢkalarına verdiğimiz öğütler değil, uyguladıklarımız bizi
Ġnsan yapar...
***************************************************
Pozitif sinerjinin artması için, grubunuzu oluĢturacak
bireylerinde... birbirlerini daha iyi tanımaları gerektiğini
unutmayın.
Bu konularda... içtenlikle kendi kendinize yetebileceğinizi...
düĢünmüyorsanız...
*Daha uyumlu ve ahenkli iliĢkiler kurmak,
*Doğru ve gerçekçi hedefler belirlemek,
*Duygusal zeka becerilerinizi geliĢtirmek,
*Bulunduğunuz yerde fark yaratmak,
262
*Dil‟i doğru ve etkili kullanmak,
*ÇatıĢmalarla ve zorluklarla daha kolay baĢetmek,
*Sizi sınırlayan korkularınızdan kurtulmak,
*Sınırsız düĢünmek ve yaĢamak,
*Hayatın iĢaretlerini okumak,
*Kendinizi özgürleĢtirmek,
*BaĢarıyı ve mutluluğu içselleĢtirmek için,
Çevreniz‟den...
Koç‟luk (Koçluk sistemi‟nde... sadece akıl verilmez, yargılama
yapılmaz, nedenlere ve geçmiĢe odaklanılmaz, sadece sorunlara
takılınmaz, olaylara olumsuz açıdan bakılmaz. Sistem... sizi
sınırlamaz, geçmiĢinizi deĢmez, sizi cezalandırmaz. Peki “Koç”
ne yapar? GerçekleĢebilecek hayalleriniz için...? Sizi dinler,
ayna tutar, kendinizi baĢka açıdan görmenizi sağlar, destekler,
olumlu motivasyon verir, eĢik‟leri birer birer atlamanızı sağlar,
istemediğiniz Ģeylere “hayır” demenizi kolaylaĢtırır, sizi
geleceğinize odaklar, kendi aklınıza güvenmenizi sağlar, size
sürekli eylem yaptırır, sizi olmak istediğiniz doğrultuda tutar ve
hedefe kilitler. Ve tüm bunları... sadece soru sorarak yapar...
BaĢka da bir Ģey yapmaz diyorlar... Ne güzel değil mi? . . .
Neyse, “Doğru Koç‟lar” bir yana... aslında siz, daha önce de
bahsettiğimiz gibi... hedeflerinizle ilgili, hem kiĢisel hem de
ekip olarak... “Belli bir zaman sonra hangi durumda ve hangi
noktada, hangi hedeflere ulaĢmak istiyoruz? Oraya nasıl
ulaĢırız? Bulunduğumuz noktadan, bulunmak istediğimiz
noktaya gitmek için yapmamız gereken neler? Atmamız gereken
263
ilk adım ne? Sonraki planlamalarımız? v.s.” gibi soruları kendi
kendinize sormaya baĢladığınızda, kendi kendinizin ve ekibinizi
koç‟u olma yolunda ilk adımları atmaya baĢladınız demektir.),
Kuantum (En küçük enerji birimi. DüĢünce enerjisi çok yoğun
ve frekansları ölçülebilen bir enerjidir.) DüĢünce Tekniği
(Bundan önceki yaĢamlar da dahil “Ben”lik ile ilgili değiĢken
ve bilinç altındaki olumsuz düĢüncelerden arınma metodları...
“Hayat bir dengedir ve herĢeyin bir sebebi vardır. Biraz sabır.
Siz dünyaya gülümserseniz, dünyada size gülümser.” Felsefesi!)
ve Neuro Linguistic Programming (Sinir Dili Programlaması)
v.s. gibi konularda... destek alabilirsiniz.
(“Destek” derken . . . daha önce de belirttiğim gibi, mutlaka
paralı eğitimleri kasdetmiyorum, yanlıĢ anlaĢılmasın!..
Ücretsiz... Online... alternatif‟li güzel destekler de mevcut.)
Bildiğiniz gibi, insanlar anne karnındaki yaĢamları dahil hiçbir
Ģeyi unutmazlar. Bu nedenle, bugüne kadar yaĢadığımız pozitif
ve negatif olaylar bilinçaltımızda depolanır ve bilinçaltımız,
bizim bundan sonraki hayatımızda, yaĢam biçimimizi belirler.
Negatif olayların, yaĢamımızdaki olumsuz etkisini yok etmek
de, onları unutmaya çalıĢmakla değil, çözüm bulmak ve onu
uygulamakla mümkündür.
Neuro ile; görme, iĢitme, hissetme, koklama ve tatma
duyularımız ile bu duyularımızı yöneten beyin ve sinir
sistemimiz... (Algılama)
Linguistic ile; yaĢam deneyimlerimizin... dil vasıtasıyla
264
kodlanması ve dil‟in deneyim edinme ve değiĢim
süreçlerimizdeki etkisi... (Tepki)
Programming ile de; arzu edilen değiĢiklikleri gerçekleĢtirmek
üzere... duygu, düĢünce ve davranıĢlarımızla ilgili bilinçli veya
bilinç dıĢı akıl yardımıyla yapılan yeni düzenlemeler... (Hedef)
Vurgulanmakta!..
Neuro Linguistic Programming‟de araĢtırmalar, özellikle kendi
alanlarında baĢarılı olan insanların stratejileri üzerine yoğunlaĢır
ve “Modelleme” yoluyla... sorun çözme ve hedef belirleme
süreçlerinde kullanılır.
Ancak, bu arada... popüler psikolojide öne çıkan NLP ve Diğer
GeliĢim Teknikleri konusunda... Toplum olarak hemen hemen
her Ģeyi, gereğinden fazla abartma kabiliyetimiz olduğu için...
Sabah Gazetesi‟nden Sayın Esin Gedik‟in, uyarılarına da
dikkatinizi çekmek istiyorum...
***************************************************
NLP Meydan Muhabereleri...
Bireysel geliĢim pazarının gözdesi NLP‟ye olan ilgi bir süre
daha sürecek. Ancak taraftarlar ve muhaliflerin ortak tezi, iki
haftada yetiĢen uzmanların yarattığı sakıncanın büyüklüğü…
NLP son yılların yükselen trendi. NLP ile yabancı dil öğrenin,
NLP ile zayıflayın, NLP ile baĢarıyı yakalayın, NLP‟nin iĢ
265
dünyasına katkıları v.s... Liste uzayıp gidiyor…
Her derde deva olduğu iddia edilen NLP, sihirli bir değnek mi,
baĢarı iksiri mi, iddia edildiği kadar etkili mi yoksa ismi bizde
saklı bankanın artık Ģüphelendiği gibi Ģarlatanlık mı?
Aslında NLP‟‟nin ne olup ne olmadığı konusunda kafa
karıĢıklığı sürüyor…
Bazı psikiyatrist ve psikologlar NLP‟yi bir terapi tekniği olarak
kabul ederken, bazıları tamamen bilim dıĢı buluyor. Tıp kökenli
olmayan “NLP Uzmanları” ise bu iĢi bir modelleme olarak
nitelendiriyor. Kısaca, NLP konusunda farklı yaklaĢımlar,
değerlendirmeler söz konusu…
Her ne kadar Batı‟‟nın gündeminden düĢmüĢ olsa bile NLP,
Türkiye‟de hala canlılığını koruyor. Bu canlılık talebin yüksek
olmasından çok, NLP konusu ile ilgili tüm tarafların uzlaĢmaz
bir çatıĢma yaĢıyor olması…
Öyle ki bu çatıĢma, “NLP gerçekten de iĢe yarıyor mu?”
sorusunun ötesine geçmiĢ, Ģarlatanlık mı? değil mi? noktasına
ulaĢmıĢ durumda…
Bu tartıĢma oldukça geniĢ bir alana yayılıyor…
NLP uzmanları, psikiyatristler, psikologlar, terapistler, yönetim
danıĢmanları, ĠK uzmanları, bireysel geliĢim uzmanları ve hatta
kariyer danıĢmanları...
Söz konusu bankanın yaĢadığı tecrübeden ve ortalıktaki
belirsizliklerin yarattığı tartıĢmalardan yola çıkarak, NLP
266
Taraftarları ve Anti NLP Lobisi‟ne danıĢtık…
Oldukça tartıĢmalı olan bu konunun tozu dumanı arasında,
“NLP gerçekten nedir?” sorusuna yanıt aradık….
Bizim vardığımız sonuç Ģu…
Talep devam ettiği sürece NLP‟ye olan ilgi de sürecek…
Bu iĢi akademik platforma taĢıma çalıĢmaları, belki de “iki
haftada yetiĢen NLP Uzmanları‟‟nı ortadan kaldıracak…
Yani en azından yeni bir trend çıkıp ortalığı yeniden kasıp
kavurana dek!..
Hal böyle olunca, NLP‟ye biraz daha yakından bakmak…
Güçlü ve zayıf yönleri… riskleri konusunda… donanım sahibi
olmak gerekiyor…
***************************************************
Tabii… Burada önemli olan siz‟siniz… ve sizin kararınız…
Onun için Sayın Prof. Dr.Nevzat Tarhan‟ın tanımladığı gibi…
aklımızı kullanmamız ve beynimizi iyi programlamamız…
gerekiyor.
***************************************************
Beyninizi Ġyi Programlayın…
Ġnsan beyni biyolojik bir bilgisayardır. Zeka ve hafızası güçlü
insanlarla, sıradan insanlar arasında… zihinsel bilgisayarlar
açısından çok az fark vardır. Ancak baĢarılı insanlar beyin
267
bilgisayarlarını kullanmayı iyi bilmektedirler.
YaĢadığımız olaylar, heyecanlarımız beynimize protein olarak
Ģifrelenir. 2 - 3 gün sonra aynı olayları heyecanları ile birlikte
hatırladığımızda, beynimiz o bilgileri kayıtlı odacık‟tan, yani
disket‟ten okur ve biz anlatmaya baĢlarız. Bütün bu bilgiler
kimyasal ve elektriksel olarak kodlanmaktadır.
ĠĢte beynini iyi kullanan insanlar, beyinlerindeki kimyasallara
saygılı davranan insanlardır.
ġu unutulmamalıdır! Beyinde bilgi akıĢı kimyasal ve elektriksel
ileti ile olmaktadır. Beyindeki hard diskin manyetik parçacıkları
da, kimyasal maddelerdir.
ĠĢte… Bu kimyasalları iyi kullanım için bazı altın kurallar…
1) Kötü belleğin birinci sorumlusu dikkatsizliktir. DüĢünceyi
yoğunlaĢtırabilen insanlar bilgileri zihinlerine kazırlar. Dikkat
edilmeden yazılmıĢ bilgiler kuma yazılmıĢ gibidir hemen silinir.
2) Kötü belleğin ikinci sorumlusu özgüven azlığıdır. Ġnsan
beyninde biyolojik bir saat vardır. Eğer o saate bilerek ve
inanarak sabah 07.00 de kalkacağınızı söylerseniz… öyle
programlanmıĢ olursunuz. Sabah 07.00 de kalmanız kesinleĢir.
Kolumuzdaki saate güvendiğiniz kadar hafızamıza güvenirsek,
o bizi yanıltmaz.
3) Kötü hafızanın üçüncü sorumlusu önem vermemektir.
Unutulan bilgiler genellikle o kiĢi tarafından önemsenmeyen
bilgiler olacaktır.Unuttum demek mazeret olamaz, o konuya
268
önem vermediğimiz anlamına gelir.
4) Kötü hafızanın bir sorumlusu da akılda tutma tekniğini
bilmemektir. Örnek vermek gerekirse… araba, kuĢ, mavi, lale
kelimelerini akılda tutmak istiyorsunuz. Doğrudan ezberlerseniz
unutulacaktır. “Mavi arabanın üzerindeki, kuĢun ağzında, lale
var.” olarak… tasavvur ederseniz unutmayacaksınız.
5) Kötü belleğin önemli bir sebebi de bilgilerin kullanılmaması
dır. Ġnsan beyni “Ya kullan… Ya kaybet” kuralı ile çalıĢır.
Bilgiler… tekrar edilirse pekiĢecektir. Yazılı bilgilere ulaĢmak,
kolaylaĢacaktır…
***************************************************
Öte yandan...
Bireysel, kurumsal ve toplumsal geliĢim açısından, özellikle
“sosyal sorumluluk projeleri” üretiminde…
Uluslararası geliĢim standartları çerçevesinde, yerli (Kasdav,
Maltepe Üniversitesi v.s.) veya yabancı (Common Purpose v.s.)
Liderlik ve Vizyon Stratejileri programlarına da katılabilirsiniz.
Bu programların içeriğinde yer alan...
*Kendimizi, değerlerimizi, kaynaklarımızı ve güçlerimizi
tanımlamak...
*Uzmanlık ve ilgi alanlarımızı belirleyerek, değiĢim yaratmaya
hazırlanmak...
269
*Eksiklerimizi, kırılma ve kilit noktalarımızı saptamak...
*Hayaller, düĢünceler, analizler, hedefler ve vizyonlar...
*Vizyonlar‟la ilgili ASPBUD… AraĢtırma, Strateji, Planlama,
Bütçe, Uygulama ve Değerlendirme… çalıĢmaları...
(Yani… Yol haritaları‟nda, rota araĢtırmaları…)
*Oylamalar, kararlar ve süreçlerin belirlenmesi...
*Ekip oluĢumları, eğitim seminerleri ve deneyim paylaĢımları...
*Görev tanımları, ortama uyum ve iletiĢim...
*Grup içinde kilit pozisyonlar, liderlik ve farklı roller...
*Vaka / Atölye çalıĢmaları ve grup etkinlik günleri (Ġlgili
kurumlara ziyaretler ile uzman liderlerle 1/1 sohbetler v.s.)…
*Değerlendirme ve inovasyon toplantıları...
*Toplu etkinlikler, konferanslar, proje sunumları...
*Umuda Yolculuk...
gibi çalıĢmaların, Sizler'de ve grup arkadaĢlarınız da, özellikle
kentsel toplum bilinci oluĢturma çerçevesinde, yepyeni ufuklar
açacağına içtenlikle inanıyorum...
Ünlü Ģair Behçet Necatigil‟in, Ģu ünlü dizelerini de, kendiniz
için daima hatırlamanızı rica ediyorum…
270
***************************************************
DüĢünün!..
Kim üzebilir sizi… Sizden baĢka?
Kim doldurabilir içinizdeki boĢluğu… Siz istemezseniz?
Kim mutlu edebilir ki size… Siz hazır değilseniz?
Kim yıkar… yıpratır size… Siz izin vermezseniz?
Kim sever size… Siz kendinizi sevmezseniz?
Her Ģey… Sizde baĢlar… Sizde biter...
Yeter ki… yürekli olun…
Tükenmeyin…
Tüketmeyin…
Tükettirmeyin…
Ġçinizdeki yaĢama sevgisini...
Hep hatırlayın!
Çaresizseniz… Çare… SĠZ‟SĠNĠZ...."
***************************************************
271
Evet… bazen sıkıldığınız ve sıkıĢtığınız an‟lar olabilir…
Bu durumlarda genellikle içimize kapanır ve küskün bir hal
alırız. BaĢkalarını suçlayıp kendimizi rahatlatmaya çalıĢırız.
ġanssızlıkların hep bizi bulduğunu düĢünür ve Ģikayet ederiz.
Böyle zamanlar da hemen olmasa bile, kendimizi toparladığımız
günlerde… bizden daha kötü durumlarda olanları gözlemleyerek
daha iyi durumda olanların neler yaptığına bakmak, hatalarımızı
tespit etmek, nedenlerini araĢtırmak, problemlerimizi net olarak
ortaya koymak, çözüm yollarını aramak… gerektiğine inanan
bir kiĢi olarak diyorum ki…
“Kendimizi iyi tanımak ve güçlü yönlerimizi görmek ve de
çevremizdeki tüm insanlara da bunu hissettirebilmek”…
Motivasyonunuz açısından, muhakkak ki büyük önem taĢır.
Bunun için de, tekrar hatırlamak gerekirse...
*)GeçmiĢinizi gözünüzde canlandırın ...
GeçmiĢi gözünüzde canlandırdığınızda, daha önce nerede
olduğunuzu ve ne kadar yol kat ettiğinizi görürsünüz. Planlı
hedeflerinize ne kadar ulaĢtığınızı, nerelerde doğru… nerelerde
hata… yaptığınızı anlarsınız!
*)Geleceğinizi hayal edin...
Olmak istediğiniz yerleri ve kademeleri belirlemeye çalıĢın.
Mümkünse, kağıt üzerinde resim veya fotoğrafları kesip - biçip
272
yapıĢtırarak görselleyin ve ara ara da olsa görebileceğiniz bir
yerlere asınız. Böylece, hayallerinizi somutlaĢtırabilirsiniz…
*)Hedeflerinizi düĢünün...
Earl Wilson‟un güzel bir sözü var. Diyor ki…
“BaĢarı mı? BaĢarı tamamen Ģansa bağlıdır…
Ġnanmazsanız, baĢarısız insanlara sorun!”
DüĢünceler… eylemlerin temelidir. Kendi özgün düĢüncelerini
üretemeyen insanlar, ancak baĢkalarının tasarladığı gelecek için
çalıĢmak durumunda kalabilirler.
DüĢünmenin önündeki en büyük engel ise… içimizde ve
çevremizde üretilen, fikir ve tasarımlara önem vermemektir…
Hedefler‟le yaĢayın, onlar size baĢarıyı ve yanında meyvesi olan
mutluluğu getireceklerdir…
*)Sahip Olduğunuz ġeylerin Değerini Bilin...
Etrafınıza bakın ve sahip olduğunuz Ģeylerin değerlerinin
farkına varın. ArkadaĢlarınız, aileniz, kariyeriniz, eviniz, sosyal
çevreniz, ya da baĢka herhangi bir Ģey….
Bunlar mutluluk kaynağınızın temel taĢlarıdır.
*)Listelerinizi yapın...
Sosyal hayatınızla ilgili Ģimdiye kadar yapabildiklerinizin ve
bundan sonrası için düĢündüklerinizin, bir listesini yapın.
Aklınıza gelen her düĢünceyi yazın. Daha sonra bunlar
273
arasından, sizin için önemli olanları seçin ve nedenlerine de
kendinizi ikna edin. Çözümler‟le ilgili alternatif önerilerinizi de
listeye dahil edin…
*)Kendinizi Yönlendirin...
Hedef ya da hayaliniz ile ilgili Ģeyleri öğrenmeye çalıĢın…
okuyun… konuĢun…dinleyin… deneyin… gerekiyorsa ekip
ve atölye çalıĢmalarına katılın.
*)Kendinize bir model oluĢturabilirsiniz...
*)Harekete geçmeden önce DüĢünün...
Planlamalarınızı yapın… (Aynen... tatil planı yapar gibi detaylı.)
Stratejilerinizi saptayın… (Alternatifleriyle birlikte…)
Hedeflerinize kimler'le ulaĢacağınızı ve sonuçlarını hayal edin…
*)Kendinize güvenin ve ilk adımı atın...
Ġnanın… donanımlarınızı gözden geçirin ve ilk adımı atın…
Ve de aĢama aĢama diğer hamlelere geçin!..
*)Kendinizi ve ekibinizi ödüllendirin...
Hem ana hedefiniz, hem de ara hedefleriniz de…
Hem kendiniz, hem de ekip üyeleriniz için ödüller belirleyin!..
Hedefinize ulaĢtığınızda bunu kutlayın…
*)Diğer hedeflerinize geçmeden önce…
Küçük de olsa, ara vermesini bilin ! . .
274
ÖNÜNÜZÜ GÖRMEK VE ĠLERĠYE BAKMAK . . .
(Benzetmek gibi olmasın ama… güzel bir hikaye)
***************************************************
Boz ayılar… balık avlamak için nehire girer ve balıkların geçiĢ
yolunda dururlar.
Yanlarından geçen balıkları da, son derece az efor harcayarak
yakalarlar. Oldukça kolay ve akılcı görünüyor, değil mi?
275
Ama, avantajlarının yanında zorlukları da vardır.
Nehir derindir ve yanyana dizildiğinde tüm ayıları alacak kadar
geniĢ değildir. Bu nedenle tüm ayılara yer kalmaz…
Ya yeterince büyük ve güçlü bir ayı olup nehrin orta kısımına,
yani derin bölgelerine gitmeniz gerekir, ya da kenardakilerle
yetinmeniz…
Derin‟e giderseniz daha büyük ve bol balık , ama daha Ģiddetli
akıntı ile karĢılaĢırsınız. Buna dayanacak cüsse de olmanız
lazım.
Kenarlar da iseniz daha zayıf akıntı ve daha az balık sizin için
uygun olmalı. Kısaca cüsse‟nize göre bir yer bulursunuz bu
düzende…
ĠĢin iyi tarafı, balık bol iken tüm ayıların doymasına yetecek
beslenme Ģartları vardır. Nadiren Ģiddetli kavgalar vuku bulur.
Peki ya nehrin suyu azalınca?
Az su… az balık, az balık da… aç ayı, demektir…
Bu durumda güçlü ve büyük ayılar hemen baĢka bölgelere doğru
hareketlenir. Çünkü onların ihtiyacı da çoktur…
Yeterince akıllı davranmayan daha küçük ayılar da, kendilerini
kaptırıp onların peĢlerinden giderler…
Çünkü onlar yöntem sorgulamaz, sadece en büyüklerin
yaptıklarını, aynen yaparlar…
276
Oysa ki… uzun bir yolculuk. zor Ģartlar demektir.
Ve… Küçük ayılar, büyük ayılar kadar dirençli değildir.
Akıllı davranan küçük ayılar ise oldukları yerde dururlar…
Ama Ģartlar değiĢmiĢtir. Eskiden giremedikleri nehrin orta
kısımlarına girebilirler…
Çünkü su azalmıĢ ve akıntı zayıflamıĢtır.
Büyük ayılar için az ve küçük olan balıklar ise, onların kenarda
iken yediklerinden bile fazladır…
Nehrin suları tekrar yükseldiğinde, artık iyice semirmiĢ… eski
küçük ayılar… “yeni büyük” ayılar olmuĢtur…
Zorlu yolcuğa çıkan büyük ayıların bir kısmı ve küçük ayılar‟ın
çoğu…telef olmuĢ, diğerleri ise… gittikleri gibi gelmiĢlerdir.
Yani daha büyümemiĢlerdir. Yani… aradaki fark kapanmıĢtır…
Siz de… lütfen “akıllı” davranan küçük ayılardan olun…
***************************************************
Bulunduğunuz çevreye bakın, alternatifleri değerlendirin…
Açgözlü, saldırgan ve agrasif olmayın…
Hayallere kapılmayın… Önünüzü ve ileriyi iyi görün!..
Sadece... bakmakla da yetinmeyin.
277
H A Y I R !.. DEMESĠNĠ BĠLMEK . . .
Her insanın; saygı duyulmaya, sınırlarını korumaya, fikirlerini
belirtmeye ve “hayır” demeye hakkı vardır.
“Hayır” diyebilmek bir onur iĢidir. Herkesin cesaret edemediği,
söyleyemediği bir kelimeyi, söyleme eylemidir…
“Hayır” demek zorunda kaldığınızda... sınırlarınızı korumaya ve
karĢınızdakilerin vereceği tepkilere de… hazırlıklı olun.
KarĢınızdakiler düĢmanca davranıĢlar gösterebilir, sizi
utangaçlıkla… onları yanlıĢ yönlendirdiğinizle… ilgili olarak
suçlayabilirler.
Ancak onların davranıĢıları ya da tepkilerinden siz sorumlu
değilsiniz. Eğer değer verdiğiniz kiĢilerse, onlara belki baĢka bir
Ģekilde yardımcı olabilirsiniz.
Kendi kararlarınızda her türlü hakka sahipsiniz. Karar
veremiyorsanız, aceleyle emin olmadığınız bir Ģeye kalkıĢmayın
ve zaman isteyin…
Sıkıntı yaĢamak yerine, hayır demesini öğrenmek... stresleri bir
hayli azaltıp, engeller.
278
“Çok üzgünüm ama”... demeden “Hayır” demeyi öğrenin…
“Çok üzgünüm ama”... tarzı ifadeler, sizin yere sağlam
basmanızı engeller ve diğer insanları, sizin üzerinize gelmeleri
ve ısrarcı olmaları yönünde harekete geçirir.
Etrafınızda, hakikaten “Hayır” demesini bilen birileri varsa,
onları daha yakından tanımak için gayret edin. Çünkü onlar çok
zor hallerin arkasında durmasını bilen, cesaretli insanlardır…
Siz de, kendinizdeki geliĢmeleri test etmek için, tabi ki
güvendiğiniz konularda... çevrenizdeki, kıymetinizi anlamak ve
size verilen değerleri ölçmek için, ara ara da olsa bazı Ģeylere
“hayır” deyin... Geri dönüĢleri ve geliĢmeleri takip edin.
Bazen “hayır” diyebilmek, “hayırlar”a vesile olabilir!..
Eğer... insanlarla iyi geçinmek, alttan almak, onların mutlu
olacaklarını zannetmek ve Ģirin gözükmek adına, iliĢkileriniz
baĢladığı andan itibaren, “hayır” demeniz gereken yerler de net
bir Ģekilde, gerekirse sebeplerini açıklayarak ve onları kırmadan
“hayır” diyemezseniz... daha sonradan da hiç diyemezsiniz!..
Bu durum tüm aile, iĢ, arkadaĢ ve sosyal çevre iliĢkileriniz için
de geçerlidir...
“Hayır” demediğiniz sürece... üzerinize vazife olmayan her türlü
iĢe katlanmak zorunda kalırsınız!..
Daha sonra... o iĢleri yapmak ağır gelipte... bardak taĢmaya
baĢladığı zaman... “hayır” derseniz “kötü kiĢi” olursunuz!..
279
SORUNLARIN ANALĠZĠ . . .
*)Sorun veya sorunlarınızın analizini yapın!
Sizi rahatsız eden Ģey nedir? Neyi değiĢtirmek istiyorsunuz?
Bir çok insanın yaĢam öyküsünde... içinde bulundukları durum
(sağlık, kariyer, ekonomik durum, sosyal çevre v.s.), zaman
içerisinde değiĢiklik gösterir.
Bu değiĢimin belirtileri‟de adım adım yaĢanır. YaĢam
koĢullarımızdaki olumlu veya olumsuz bu değiĢimlere,
zamanında gereken tepkiyi verebilmek, kuĢkusuz çok önemli
faktörlerden biridir.
Bu değiĢiklikler olumlu yönde geliĢtikçe, vereceğimiz
tepkilerinde olumlu yönde olacağından, yaĢam kalitemizi de
arttırıcı nitelikte olacaktır.
280
Ancak, yaĢam kalitesi yavaĢ yavaĢ ve istikrarlı bir Ģekilde
kötüye giden bir çok kiĢi, kendisini bir anda çaresizlik içerisinde
bulabilir.
Bu sıkıntıları yaĢamamamız için, tehlikenin farkına
vardığımızda yapmamız gereken, Ģartlarımızı tekrar gözden
geçirip, yeni hedefler belirlemektir.
Ġyi tanımlanmıĢ ve amaçlarımız doğrultusunda odaklandığımız
hedefler, bizi motive eder.
Geçtiğimiz son 3 - 5 seneyi gözünüzün önüne getirin...
Üç - beĢ sene... ne kadar da çabuk geçiyor, öyle değil mi?
Bu gün bulunduğumuz yer, geçtiğimiz yıllar içinde verdiğimiz
kararlarla, odaklandığımız veya odaklanmadığımız hedeflerin
bir sonucudur.
KarĢımıza olağanüstü bir engel çıkmazsa, günümüzden 3 - 5 yıl
sonrasına da ulaĢacağız.
Ama nelere ve nereye ulaĢacağız? Asıl önemli olan soru da, bu!
Nereye gideceğimizi bilmeden yola çıkmanın, rüzgarda
savrulmaktan öteye, bir faydası yoktur. Bu nedenle, ne
istediğimize karar vermemiz ve...
Albert Einstein‟ın ünlü sözünü unutmamız gerekiyor!..
“Sorunların; ortaya çıktığı koĢullarda, doğru bir Ģekilde
çözülmesi, hiç bir zaman mümkün değildir.”
281
Ön yargılarınızı ve sabit fikirlerinizi bir tarafa bırakın.
Sorun veya sorunların tanımını yapın...
Sorunlar... problemleri, problemler... çözümleri, çözümler...
geliĢmeleri, geliĢmeler de... değiĢimleri, ortaya çıkartır!..
Yani, çözüm yollarını araĢtırın. Konuyu sağlam bir zemine
oturtun ve problemlere yapıcı yönden yaklaĢın.
Çevrenize de, bu Ģekilde anlatın. Olumsuz fikirlere karĢı, somut
örneklerinizi ve proje detaylarınızı titizlikle hazırlayın.
Sizinle hem fikir olan dostlarınızla, yola çıkmaya hazırlanın.
Nazi Almanyası‟ndaki... Papaz Martin Niemöller‟in günlüğünde
ki, ünlü notu‟nu da aklınızın bir kenarında bulundurun...
***************************************************
“Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım... Çünkü
ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi
çıkarmadım... Çünkü ben sendikacı değildim. Sonra da
Yahudileri topladılar, yine sesimi çıkarmadım... Çünkü ben
Yahudi de değildim. Sonra beni almaya geldiler. Ama...
maalesef o zamanda etrafta, benim için sesini çıkaracak hiç
kimse kalmamıĢtı.”
***************************************************
282
SOMUT HEDEFLER . . .
*)Somut hedefler belirleyin!
Ucu bucağı belli olan ve denetiminiz altında geliĢtirebileceğiniz,
“Hedeflerinizi” iyi tanımlayın, aĢamalarını ve ölçümleme
kriterlerini (Kalibrasyon) belirleyin ve takım oyunu oynayın.
Sadece kendi aklınıza gelen fikirlere odaklanıp...
ĠĢte Hedef!... ĠĢte Proje!... ĠĢte Hedef Kitle!..
Herkez Desteklesin...
Maddi Manevi Katkıda Bulunsun!..
BaĢka Büyük Yok!..
Türkiye... Seninle Gurur Duyuyor!..
komplekslerinden, aman uzak durun.
BaĢkalarının dolduruĢlarına da gelmeyin ve “Kurt‟la... Tilki”
hikayesini daima hatırlayın...
283
***************************************************
Tilki, güzel bir havada, ormanda gezmektedir…
Bir ağacın dalında asılı, bir but görür. Karnı açtır ama Ģüpheyi
elden bırakmaz ve etrafı kontrol etmeye baĢlar ve de görür ki…
Bu bir tuzak…
But iple bir kapan‟a ve ses bombası‟na bağlıdır.
Biraz uzağa gider ve baĢını kollarının arasına koyarak, yatar.
Az sonra, bir kurt yaklaĢır.
But‟u görür ve de uyuklayan tilki‟yi tabii…
Tilki‟ye sorar, “Ne yapıyorsun dostum.”
Tilki cevap verir, “Hiiç… yatıyorum.”
Kurt…“Burada bir but var.”
Tilki… “Evet var.”
Kurt… “Neden yemedin.”
Tilki… “Bugün orucum.”
Kurt kendinden emin… “Peki, ben yiyeyim o zaman.”
Tilki… “Buyur afiyet olsun.”
Kurt buta uzanır uzanmaz, bir patlama, bir gürültü…
Ortalık toz duman ve kurt kapanda hareketsiz periĢan bir halde
284
yatarken, tilki sakince gelir ve but‟u çalıların arkasına götürüp,
yemeye baĢlar.
Bunu gören kurt, can havliyle bağırır…
“Ulan Ģerefsiz! Hani oruç‟tun!”
Tilki… piĢkin piĢkin…
“Ama dostum, biraz once top patladı, duymadın mı?”
***************************************************
Uzmanlık alanınızla ilgili konular da... çevrenizde bu konularla
ilgili ihtiyaçlar ve beklentiler ile yapılması gerekenleri de tespit
ettikten sonra...
Bunun için hedeflerinizle ve projenizle ilgilenebilecek
arkadaĢlarınız ve dostlarınızla çeĢitli toplantılar yapabilir, sosyal
sorumluluk projeleri çerçevesinde, konuyla alakalı ġirketler‟le,
Dernekler‟le Vakıflar‟la ve Resmi Makamlar‟la görüĢebilir,
hatta internet gruplarınız arasında anketler düzenleyip, olayı
daha geniĢ kitlelere açabilirsiniz.
Proje hazırlarken üzerinde durulması gereken konulardan
biride...
Bu projeler‟in... “Ġmkanı olanlar‟la, ihtiyacı olanlar... arasında
köprüler kurarak”, ülkemizde veya dünyada herhangi bir sorun
veya felaket meydana geldikten sonra, maddi ve manevi
kayıpların karĢılanması yönünde olabileceği gibi, aslında önemli
olan “O” sorun ve felaketlerin bir daha yaĢanmaması için,
285
özellikle ülkemizde eğitimin ilk aĢaması olarak ihtiyaç duyulan
“Okuma / Yazma Kursları” baĢta olmak üzere...
(2001 yılında Sayın CumhurbaĢkanımız Ahmet Necdet
Sezer‟in eĢi Sayın Semra Sezer‟in önderliğinde baĢlatılan
“Okuma Yazma Seferberliği” öncesi, bu proje çalıĢmaları
için Çankaya KöĢküne davet edilen bir Uluslararası Sivil
Toplum Örgütü - Genel Yönetmeni olmak, yaĢantımdaki en
önemli güzelliklerden birini teĢkil etmektedir.)
her konuda...
“Eğitime... Sağlığa... Amansız Hastalıklara... Çocuklara...
YetiĢtirme Yurtlarına... Engellilere... Aile içi ġiddete...
Gençlere... Bağımlılığa... Kadın Haklarına... 3 - 5 Çocuğa Hayır
diyerek Aile Planlamasına... Kimsesiz YaĢlılara... Kazalara...
Doğal Afetlere... Kan ve Organ Nakillerine... Ġnsan Haklarına...
Yargısız Ġnfazlara... Din - Dil - Irk Ayırımlarına... Faili
Meçhullere... Sosyal ve Siyasi Haklara... Özgürlüklere...
Tarihe... Kültüre... Sanata... Spora... Çevreye ve Doğaya... v.s.”
yönelik... yaĢam kalitemizi arttıracak nitelikte olmasıdır!..
“Projelerin, büyüğü küçüğü olmaz.” ilkesinden hareketle...
önemli olan, topluma ne kadar fayda sağlayacağı... ve de
ne kadar ses getireceğidir!..
286
EKĠP OLUġTURMAK . . .
*)Aynı sorunları yaĢayan ve ihtiyacınız olan insanlarla
temas kurup, ekibinizi oluĢturabilirsiniz!..
Belirli bir hedefi olan ve buna ulaĢmak için biraraya gelen
insanlar, hedeflerine daha kolay ve daha çabuk ulaĢırlar...
Onları iyi tanıyın. (Ġsimleri, iĢleri, uzmanlık alanları, aileleri,
hobileri, fobileri, sosyal geçmiĢleri v.s... Herkezin adı ve kiĢisel
bilgileri özeldir. KarĢısındaki insan tarafından iyi bir Ģekilde
kullanıldığında, kiĢi kendisine değer verildiğini ve saygı
duyulduğunu hisseder. BaĢarılı bir iletiĢim köprüsü için, güzel
bir baĢlangıç yolu açılır.)
Her konudan biraz anlayanlar yerine... konularında uzman
olanları tercih etmeye çalıĢın...
Onlar‟la anlayacakları dilde konuĢun. Onlarla birlikte hareket
edin, projenizi beraber hazırlayın. Statü‟leri, had‟leri, sınırları,
ünvanları ve hiyerarĢik düzeni, çok dikkatli oluĢturun...
287
Takım veya ekip içinde, wan men show‟culara, ego‟tomi
uzmanlarına, papazlara, imamlara, hahamlara ve ulemalara veya
benzeri nitelikte hareket edenlere... tolerans göstermeyin,
çalıĢma sisteminize adapte olan ve projenizden heyecan duyan
gençlere fırsat verin, onların arkasında durun, ezilmelerine ve
harcanmalarına asla seyirci kalmayın.
Ġnsiyatif; doğrunun... söylenmeden yapılması ile elde edilen
yetkidir. Ve “Ġnsiyatif verilmez, alınır!..” özdeyiĢiyle, insiyatif
ve sorumluluk alanlara destek olun.
Yemek, içmek ve hoĢca vakit geçirmek... derdinde olanları bir
kenara ayırıp, hakikaten toplum için faydalı birĢeyler üretmek
isteyenlerle ekibinizi hazırlayın ve onlara en üst düzey
organınızla yani beyninizle yön vermeye çalıĢın. ġak ġak‟çılara
dikkat edin. DolduruĢa gelmeyin. DolmuĢa binmeyin. Herkez
tarafından çok sevildiğinizi, mükemmel ve çok baĢarılı
olduğunuzu, hatta hidayete erdiğinizi filan da zannetmeyin.
GruplaĢmaya, kliklere, ispiyona ve dedikodulara izin vermeyin.
“Ya Ben, Ya O”, formatlarına dikkat edin. Ekip içinde gönül
iliĢkilerine girmeyin. Girenlere de müsade etmeyin. ÇalıĢma
prensipleriniz ile ilgili duygusal davranmayın. Ne kadar iyi
niyetli olurlarsa olsunlar; servet, Ģehvet ve Ģöhret düĢkünleri ile
dünya‟nın iki bacaklarının arasında döndüğünü zannedenlerden
uzak durun!... (Çünkü; dönmez, dönemez. SıkıĢır kalır!..)
Özellikle‟de; cahil cesareti gösteren, herĢeyi biliyor ve yapıyor
havasında olan, kendini ve yaptıklarını sürekli öven, genellikle
toplantılar da pat diye söze girip... daima yüksek sesle ve derin
288
derin konuĢtuğunu zanneden, kendi çapına bakmadan... insanları
olur olmaz yargılayabilen, her iĢte ön plana çıkmaktan ve haddi
olmayan görevlere talip olmaktan... en küçük bir rahatsızlık dahi
duymayan, aksine bunu bir hak olarak gören, uyanık “Kifayetsiz
Muhterisler”e de... aman dikkat edin!..
Unutmayın! Albert Einstein‟a göre; “A” baĢarıyı gösterirse,
baĢarının formülü Ģöyledir............................ A = X + Y + Z
(“X” ĠĢi, “Y” Ġnsanları, “Z” Ağzını kapalı tutmayı... gösterir!..)
ĠletiĢim ve mesaj zincirinizi (Telefon + E-mail + SMS) . . .
“Üçgen / Çam Ağacı” Ģeklinde yapabilirsiniz.
289
Her ekip üyelerden oluĢur...
Ve... Her ekipte 2 tip üye vardır!..
1) O Ekibe, Ġhtiyaç Duyan Üyeler...
2) O Ekibin, Ġhtiyaç Duyduğu Üyeler...
Kadıköy Belediyesi, Kasdav Vakfı / KiĢisel GeliĢim
Merkezindeki konferanslarımdan birindeki, soru/cevap
bölümünde; bir STK nın yönetim kurulu üyesi bir arkadaĢımız
Dernek‟lerinin son 3 - 5 yıl içinde ciddi üye kaybettiğini,
mevcut üyelerini koruyamadıklarını ve yeni alınan üyelerinde
Derneklerinde çok fazla barınamadıklarından, sıkıntı
yaĢadıklarını belirttikten sonra, neler yapılabileceğini, sordu?
Ġnsanları, hayata bağlayan en önemli faktörlerde biri,
“Heyecan”, yani Motivasyon‟dur. Bu; iĢ içinde... aĢk içinde...
sosyal yaĢantı içinde... son derece geçerlidir.
Ekipler için de, en büyük güç “Ortak Heyecan”dır. Ortak
heyecan yaratmanın en büyük ilacı da ekip üyelerine proje
ürettirmek, güzel bir dayanıĢmayla onları hayata geçirmek ve
hep birlikte mutluluğu yaĢamak ve de daha sonra yepyeni
projelere baĢlamaktır.
STK lar da, yeni üye kazanmakla birlikte, mevcut üyeyi
korumakta en önemli konulardan bir tanesi. (“Giden gider, kalan
sağlar bizimdir” felsefesi... maalesef her zaman iĢe yaramıyor.)
Bu yüzden...
290
ÜYELERĠNĠZE VE EKĠBĠNĠZE DEĞER VERĠN!
ĠNSANLAR...
DEĞER VERDĠKLERĠ ġEYLERĠ...
KAYBETMEK ĠSTEMEZLER!..
Herhangi bir toplantıya katılmasını istediğiniz, bir üyenize “ġu
gün, Ģu saatte, Ģuradaki, Ģu toplantıya git ve rapor getir.” demek
yerine...
*ġu konuda desteğinize ihtiyacımız var...
*Bu Siz‟in uzmanlık alanınız ve çok iyi bildiğiniz bir konu...
*Herhangi bir arkadaĢımızdan ziyade, Sizin bu toplantıda Bizi...
Derneğimizi... temsil etmeniz, çok da Ģık olur...
*Daha sonraki toplantımızda, orada konuĢulanları kendi
görüĢlerinizle de harmanlayarak bizlere aktarmanızı rica etsek,
Siz‟i çok zor durumda mı bırakmıĢ oluruz?
derseniz...
Ġki eli kanda olsa gider ve toplantıda büyük bir heyecanla
raporunu açıklar.
Özellikle gönüllü hizmetlerde çok hassas davranmakta yarar var.
291
Mutlu ve önemli günlerinde, sıkıntılarında ve hastalıklarında
onları arayın, yakınlarının cenazelerine katılın... Ġnsanlara, Sizin
için önemli olduklarını hissettirin... gerisi kolay!..
Ekip kurma ve yönetim konusunu biraz daha açmak gerekirse…
Bu konuda… hem özel sektörde, hem kamu sektöründe, hem de
sivil toplum kuruluĢlarında çok güzel hizmetler üreten,
ülkemizin en önemli isimlerinden birisi olan Sayın Dr. Yılmaz
Argüden'in “paylaĢmayı bilmek” adına, çok güzel bir
açıklamasını Siz‟lere aktarmak istiyorum…
***************************************************.
Örneğin, Kalite Derneği (KalDer) tarafından baĢlatılan Ulusal
Kalite Hareketi‟nde ve hedefin belirlenmesinde, tabii ki katkım
oldu.
Ancak, ondan sonra stratejinin ve planın oluĢmasında o kadar
fazla kiĢinin, o kadar fazla katkısı var ki, bu hareket benim bir
ürünüm, projem olmaktan çıktı, toplumun bir ürünü oldu.
Bu sonucun ortaya çıkabilmesi için çok yoğun bir paylaĢma
süreci yaĢandı. Biz bu fikri ortaya koyduğumuzda, ilk önce
kimlerden maddi, manevi destek alabileceğimizi düĢündük.
Destek alabileceğimiz herkese bir sunuĢ yaptık. Bu süreçte pek
çok geribildirim aldık. Sonra, “Bu konuyu kimler en iyi
geliĢtirebilir?” sorusunu sorduk. KarĢılığı son derece yalındı.
“Toplam Kalite Yönetimi‟ni, en iyi uygulayanlar geliĢtirir”.
292
Dolayısıyla, KalDer Yönetim Kurulu‟nda Toplam Kalite
Yönetimi‟ni uygulamıĢ kiĢilerin olması konusunda görüĢ
birliğine vardık.
Ardından Ġcra Kurulu‟nu oluĢturduk. Ġcra Kurulu‟nda Toplam
Kaliteyi uygulayan kurumlarda profesyonel yönetici olarak
görev yapmıĢ ya da yapmakta olan kiĢileri bir araya getirdik.
Bütün çalıĢmaların ortamını hazırladık…
Böylelikle, her pozisyon için arkadaĢlarınızı, tanıdıklarınızı,
hemĢerilerinizi değil, o konu için en uygun insanları
seçtiğinizde, kaynakları planlı bir Ģekilde harekete geçirip,
insanlarla paylaĢtığınızda, giriĢilen hareket, hedef yönünde çok
daha ileri noktalara gelebiliyor…
***************************************************
Tüm ekip‟ler de, aynı güzellikleri paylaĢmayı diliyorum...
293
DĠNLEMEK . . . GÖZLEMLEMEK . . .
*)Herkezi dinleyin!.. Ġyi bir gözlemci olun!
Hedef kitlenizi tanıyımaya çalıĢın. Onların yakınına gidin,
iç‟lerine girin.
Özellikle‟de; Sosyal Sorumluluk Projelerinizin,“Sosyal Sorun‟lu
Projeler” halini almaması için... sadece sorunu yaĢayanları
dinlemekle yetinmeyin. Sorunu yaratan tarafları da dinlemeniz
gerektiğini unutmayın!..
Söz gümüĢse, sükut altındır prensibiyle...
Ġyi bir dinleyici olmanın temel kuralları;
294
*Mümkünse ağzınızı açmadan, baĢka Ģeylerle ilgilenmeden
gözlerinizle dinleyin. Vücudunuzla dinleyin.
*Satır aralarını okuyun. KonuĢmayı kesmeyin.
*Konuya yoğunlaĢın. KarĢınızdaki kiĢinin neyi nasıl anlattığına
değil, gerçekten neyi anlatmak istediğine odaklanın.
*Sinirlenseniz dahi belli etmemeye çalıĢın. Kendinizi o an için
karĢınızdakinin yerine koyun ve empati yapın.
*Hafızanıza güvenmeyin ve not alın...
Ģeklinde sıralanabilir.
Var‟sa ki... Mutlaka olacaktır!.. Cevaplarınızı daha sonra da
belirtebilirsiniz.
Ancak sakın, söze; Asla! Hayır! Katılmıyorum! diye sert ve
olumsuz bir tavırla baĢlamayın...
(ĠletiĢim bölümündeki, ikna tekniklerini deneyebilirsiniz.)
Ġyi bir gözlemci, deyince de... bunu yaĢanmıĢ bir olayla
aktarmak istiyorum.
***************************************************
Olay, Amerika da meĢhur bir avukatın kaybettiği, dava‟da
geçiyor ve ünlü bir iĢ adamı, karısını öldürmekle suçlanıyordu.
Ama karısının cesedi ortada yoktu.
295
ĠĢ adamı sanık sandalyesinde oturuyor ve Avukat‟ı, Jüri‟yi ikna
etmeye çalıĢıyordu...
“Sayın Jüri Üyeleri, Müvekkilim‟in suçsuz olduğuna yürekten
inanıyorum. Buna az sonra Sizler de inanacaksınız. Neden mi?
Bakın, Ģimdi 10‟a kadar sayacağım ve Müvekkilimin öldürdüğü
iddia edilen karısı, bu kapıdan içeri girecek...
1 ..... 2 ..... 3 ..... 4 ..... 5 ..... 6 ..... 7 ........ 8 ........ 9 ............. 10.”
Bütün Jüri Üyeleri kapıya döndü... Kimse içeriye girmedi.
Avukat bir savunma dahisiydi ve öldürücü hamlesini yaptı.
“Bakın, Sizlerde kadının öldürüldüğüne inanmıyorsunuz.
Çünkü, hepiniz kadın içeriye girecek diye kapıya baktınız. ĠĢte
kararınızı buna göre vermenizi talep ediyorum.”
Ancak, Jüri ünlü iĢadamını suçlu bulduğunu bildirdi ve dava bu
Ģekilde sonuçlandı.
Mahkeme çıkıĢında Avukat, Jüri BaĢkanına yaklaĢtı...
“10‟a kadar saydığımda Sizde diğer üyeler gibi kapıya
baktığınız halde, neden böyle bir karara imza attınız?”
“Doğru” dedi Jüri BaĢkanı. “Ben de kapıya baktım, ama o an
Müvekkiliniz kapıya bakmıyordu.”
***************************************************
En iyi gözlemci, herkez bir noktaya bakarken “O”... o noktaya
yönelen bakıĢları da izleyen kiĢidir!..
296
ÇATIġMA . . . KAVGA . . .
*)ÇatıĢma derken...
Kesinlikle “Ģiddet”i kastedmediğimi, biliyorsunuz!..
Ancak, genellikle proje yararına olmakla birlikte bazen kiĢisel,
bazen de kurumsal, maddi veya manevi çıkarlar için... kiĢiler
veya gruplar arasında, önce küçük tartıĢmalarla baĢlayan ve
daha sonra çatıĢmalar‟a sebep olan kiĢi, konu ve davranıĢlara,
çok dikkat etmekte yarar var…
En azından, gereksiz bölünmeler ile vasıflı üye kaybetmemek ve
de projeleri geciktirmemek için!..
O yüzden çatıĢma konumlarında taraflar için her zaman
297
kazanmak veya kaybetmek... en iyi veya en kötü sonucu
göstermez. En iyi sonuç, uzlaĢma ve iĢbirliğidir…
En kötü sonuç ise… kiĢisel hırs ve ego‟lar uğruna… ipleri
kopartmaktır...
Bu nedenle özellikle proje lideri olarak “ÇatıĢma Yönetimi”
konusunda da hassas davranmakta yarar var...
Doğru bir Ģekilde “ÇatıĢma Yönetimi” için... önceden olayları
hissetmek ve izlemek (Hiç bir çatıĢma pat diye çıkmaz. Ancak
dikkat!.. Beklenenden hızlı geliĢebilir.)… sorunun kaynağına
inmek… tarafları ve çatıĢma konusunu net olarak belirlemek…
özellikle dedikodu menĢeyli iletiĢimi bozanları uyarmak… varsa
yanlıĢ anlamaları düzeltmek… olumlu ve sakin bir Ģekilde
önyargısız düĢünmek… artı‟ları ve eksi‟leri ortaya koyarak
taraflar‟la görüĢmek…
“Olay” yönetim, ekip ve proje aĢamalarındaki aksamalardan
kaynaklanıyorsa gerekli müdahaleleri yapmak... ve de onları
uzlaĢmak üzere bir araya getirebilecek önlemleri almak... en
önemli nokta'lardır.
UzlaĢma ve iĢbirliği aĢamasında, ortak kararlar için... “Problem
Çözme Teknikleri”nden (Proje... Proje... Proje... Bölümü) de
yararlanabiliriz…
*)Kimseyle kavga etmeyin!
KAVGALARI...
EDENLER DEĞĠL... ĠSTEYENLER KAZANIR !.. (ARD)
298
Genellikle, televizyon kanallarındaki kavgalar için, izleyiciler
medyayı... medya da izleyicileri suçlar. Sonuçta rating kazanır.
Rating denilen izlenme oranı da, reklam demektir...
Reklam‟da, medya dünyasının “Ortak Para Birimi” dir!..
Hayatın her zaman kavgasız gürültüsüz, toz pempe olmadığını
da hepimiz biliyoruz.
Ne kadar güzel Ģeyler yaparsak yapalım, baĢarılı olmaya
çalıĢırsak çalıĢalım, birçok engelle, iyi veya kötü niyetli tepkiyle
karĢılaĢacağımız muhakkaktır. Bu da bizi öfkelendirir...
Herkes öfkelenebilir. Öfkelenmek doğal bir durumdur ve hemen
kötü olarak nitelemek ve tepki göstermek yanlıĢ olur.
Varsayımları ve varsa dedikoduları bir tarafa bırakıp, olayın
detaylarını araĢtırıp, gerçekler‟le ilgili planlı bir inceleme
yaptığımızda, öfkemiz belli bir durum hakkında bize bilgi
verebilir ve daha güçlü olmamıza da yardımcı olabilir.
Bu Ģekilde kontrolümüzden çıkabilecek bir durumu daha iĢin
baĢında engelleyebiliriz.
Çoğunlukla öfkeyi takip eden davranıĢlar, insanların baĢını da
derde sokar…
Esas sorun öfkelenmemiz değil, öfkemizi nasıl davranıĢlarınıza
yansıttığımızdır. Öfkemiz sonucu ortaya çıkan tüm kontrolsuz
tepkiler, aynı Ģekilde negatif sonuçlar doğurur.
Duygularınızı kontrol etmemiz her zaman mümkün olmasa bile,
299
davranıĢlarımız üzerindeki kontrolümüz mümkün ve özellikle
öfkeli olduğumuz zamanlarda, davranıĢlarınızı kontrol
edebilmek… baĢarılması gereken bir hedef!..
O yüzden soğukkanlılığı hiç bir zaman elden bırakmamalıyız ve
hemen tepki göstermek yerine, olaylara sükunetle yaklaĢmalıyız.
Bu gibi durumlarla karĢılaĢtığımız da...
M.Keith‟in çağrısını hatırlamakta yarar var diye düĢünüyorum.
***************************************************
Sen... yine de, doğrusunu yap!..
Ġnsanlar çoğu kez makul değildir, mantıksız ve bencildirler...
Yine de onları sevin.
Ġyilik yaparsanız, insanlar sizi bencillikle, gizli amaçlara sahip
olmakla suçlayabilir...
Yine de iyilik yapın.
BaĢarılıysanız, sahte arkadaĢlar ve gerçek düĢmanlar
edinebilirsiniz...
Yine de baĢarılı olun.
Bugün yaptığınız iyilik, yarın unutulacaktır...
Yine de her zaman iyilik yapın.
Dürüstlük ve açık sözlülük sizi kırılgan yapabilir...
Yine de dürüst ve açık sözlü olun.
300
En büyük düĢünenler, en küçük düĢünenler tarafından alaĢağı
edilebilirler...
Yine de büyük düĢünün.
Ġnsanlar... güçsüz insanları tercih eder, ama yalnız güçlüleri
izlerler...
Yine de gerektiğinde bir kaç güçsüz adına savaĢın.
ĠnĢa etmeye yıllarınızı verdiğiniz Ģey, bir gecede yıkılabilir...
Yine de inĢa edin.
Yardıma ihtiyacı olan insanlara yardım ettiğinizde,onların
saldırısına maruz kalabilirsiniz...
Yine de yardım edin.
Dünyayı daha iyi bir yer yapmak için elinizden geleni
yaptığınızda, tekmeyi yiyebilirsiniz...
Yine de daha mutlu bir dünya için, elinizden geleni yapın.
***************************************************
Neticede...
Sizlerin kavgalarından beklentisi olanlara...
Fırsat vermeyin ve onlara “gün” doğurmayın!..
301
OLUMSUZLUKLAR . . .
*)Problemlere ve Olumsuzluklara karĢı dirençli olun!
Hayat‟ta, hayal ettiğimiz “değiĢiklikleri” yapmamıza engel olan,
olumsuz bakıĢ açıları içinde, genellikle 3 önemli faktör vardır…
*Korku… bilinenin bilinmeyen‟e olan üstünlüğü…
DeğiĢim açısından… korktuğumuz Ģeylerin, mümkün olduğu
kadar üstüne gitmekte fayda var. BaĢarısızlıktan korkmanın bir
sebebi de… baĢarısız olmak istemediğimiz için, denemeye dahi
kalkıĢmamaktır…
Oysa en büyük baĢarısızlık… denemeyi baĢaramamaktır.
302
*Unutmak… kitaplardan veya seminerlerden öğrenip, heyecan
duyduğumuz konuları… günlük hayatın karmaĢası içinde,
unutma eğiliminde olmaktır. Öğrendiğimiz en değerli Ģeyleri
yazarak… sürekli görebileceğimiz yerlere asmak… bir çözüm
olabilir.
*Ġnanç eksikliği… kendimize güvenememektir.
Oysa baĢarıya giden yol… baĢarısızlıklardan ve risk almaktan
geçer.
Korkularınızı yenip, gereken detayları daima hatırlayarak,
kendinize güven tazeleyip, harekete geçtiğinizde de… her
zaman, her Ģey istediğiniz gibi geliĢmeyebilir.
Hayata küsmeyin ve ona bir ĢanĢ verin. PeĢin hükümlü olmayın.
Olaylara geniĢ açılardan bakmaya çalıĢın ve sorunlara yönelin.
Problemler ve olumsuzluklar nelerdir ?
*Ġstenmeyen durumlardır…
*Çözüm bekleyen sorunlardır…
*Huzursuzluk yaratan meselerdir…
*Yeni bir değiĢime gösterilen tepkilerdir…
*Ġstenilen Ģeylerin gerçekleĢmemesi durumudur…
*Verimliliğin düĢmesine neden olan etkenlerdir…
303
*BelirlenmiĢ Ģartların oluĢumunu engelleyen Ģeylerdir…
*Problem ve olumsuzluklar engel değil, hedefe ulaĢamamaktır...
*Problemler… Yöneticilerin varlık sebebidir!..
Projede bir problemin varlığı, problemin fark edilmesiyle baĢlar.
Asıl problem ise problemin yol açtığı rahatsızlıktan onu
yaratanların değil… baĢkaları‟nın etkilenmesidir…
Ġnsanlar baĢkalarının yarattığı problemlere duyarlı iken, kendi
yarattıkları problemlere karĢı duyarsızdırlar…
Bazı yöneticiler karĢılaĢtıkları problemleri çözmek yerine onu
gizlemeye çalıĢırlar…
Problemin tespit edildiği her yerde, bir geliĢme fırsatı vardır…
Bu sebeple problemleri gizlemek yerine çözmek için harekete
geçmek gereklidir…
Hedefleriniz ile ilgili olarak, herĢeyi her zaman kontrol etmenin
% 100 mümkün olamayacağı gerçeğinden hareketle . . .
Bazı Ģeyleri oluruna bırakarak içtenlikle ve artniyetsiz olarak
yolunuza devam ederken de, ünlü Çin düĢünürü “Lao Tzu”nun
Ģu öyküsü, aklınızın bir kenarında bulunsun...
***************************************************
Köyün birinde… bir yaĢlı adam varmıĢ.
304
Çok fakirmiĢ… Ama… Kral bile onu kıskanırmıĢ...
Öyle dillere destan bir beyaz atı varmıĢ ki, Kral bu at için
ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiĢ, ama adam
satmaya yanaĢmamıĢ.
“Bu at, bir at değil benim için, bir dost!.. Ġnsan dostunu
satar mı?” dermiĢ hep.
Bir sabah kalkmıĢlar ki, at yok.
Köylüler, ihtiyarın baĢına toplanmıĢ:
“Seni ihtiyar bunak, bu atı sana bırakmayacakları,
çalacakları, belliydi. Kral‟a satsaydın, ömrünün sonuna
kadar beyler gibi yaĢardın. ġimdi ne paran var, ne de
atın.” demiĢler...
Ġhtiyar; “Karar vermek için acele etmeyin” demiĢ.
“Sadece at kayıp, deyin… Çünkü gerçek bu. Ondan ötesi
sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolması,
bir talihsizlik mi? Yoksa bir Ģans mı? Bunu henüz
bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir baĢlangıç.
Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez.”
Köylüler, ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüĢler…
Aradan 15 gün geçmeden; at, bir gece ansızın dönmüĢ.
Herkez çok ĢaĢırmıĢ…
305
Meğer çalınmamıĢ, dağlara gitmiĢ kendi kendine.
Dönerken de, vadideki 12 vahĢi atı peĢine takıp getirmiĢ.
Bunu gören köylüler toplanıp ihtiyardan özür dilemiĢler.
“Sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik değil
adeta bir devlet kuĢu oldu senin için, Ģimdi bir at sürün
var.”
“Karar vermek için gene acele ediyorsunuz” demiĢ, yaĢlı
ihtiyar. “Sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen
gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz
bilmiyoruz. Bu daha baĢlangıç. Birinci cümlenin birinci
kelimesini, okur okumaz… kitap hakkında, nasıl fikir
yürütebilirsiniz?”
Köylüler, bu defa açıkça ihtiyarla dalga geçmemiĢler
ama, içlerinden “Bu herif sahiden bunadı” diye
geçirmiĢler...
Bir hafta geçmeden, vahĢi atları terbiye etmeye çalıĢan
ihtiyarın tek oğlu, attan düĢmüĢ ve ayağını kırmıĢ.
Evin geçimini temin eden oğul, Ģimdi uzun zaman
yatakta kalacakmıĢ…
Köylüler gene gelmiĢler ihtiyara.
“Bir kez daha haklı çıktın” demiĢler...
“Bu atlar yüzünden tek oğlun, bacağını uzun süre
kullanamayacak. Oysa sana bakacak baĢkası da yok.
306
ġimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın”
demiĢler…
Ġhtiyar, “Siz erken karar verme hastalığına
tutulmuĢsunuz” diye cevap vermiĢ.
“O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı. Gerçek
bu. Ötesi sizin verdiğiniz karar. Ama acaba ne kadar
doğru. Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve
ondan sonra neler olacağı, size asla bildirilmez.”
Birkaç hafta sonra, düĢmanlar kat kat büyük bir ordu
ile saldırmıĢ. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün
gençleri askere çağırmıĢ. Köye gelen görevliler, ihtiyarın
kırık bacaklı oğlu dıĢında bütün gençleri askere almıĢlar.
Köyü matem sarmıĢ. Çünkü savaĢın kazanılmasına
imkân yokmuĢ, giden gençlerin, ya öleceğini ya da esir
düĢeceğini herkes biliyormuĢ.
Köylüler, yine ihtiyara gelmiĢler...
“Gene haklı olduğun kanıtlandı” demiĢler. “Oğlunun
bacağı kırık ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler,
belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının
kırılması, talihsizlik değil, ĢansmıĢ meğer...”
“Siz erken karar vermeye devam edin” demiĢ, ihtiyar…
“Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek
gerçek var. Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde...
307
Ama bunların hangisinin talih, hangisinin Ģanssızlık
olduğunu sadece Allah biliyor.”
Lao Tzu, öyküsünü Ģu nasihatle tamamlamıĢ:
*)Çok acele karar vermeyin.
*)Hayatın küçük bir dilimine bakıp, tamamı hakkında
karar vermekten kaçının.
*)Karar; aklın durması halidir.
*)Karar verdiniz mi, akıl düĢünmeyi… dolayısı ile
geliĢmeyi durdurur.
*)Buna rağmen akıl, insanı daima karara zorlar.
*)Çünkü geliĢme halinde olmak tehlikelidir ve insanı
huzursuz yapar.
*)Oysa yollar, genellikle asla sona ermez.
*)Bir yol biterken, yenisi baĢlar.
*)Bir kapı kapanırken, baĢkası açılır.
*)Bir hedefe ulaĢırsınız ve daha yüksek bir hedefin
hemen oracıkta olduğunu görebilirsiniz…
***************************************************
308
UZMANLAR . . .
*)Uzmanlara danıĢın!
Özellikle bizim coğrafyamızda lider‟ler son derece yalnızdırlar.
Çünkü herkez, onların herĢeyin doğrusunu bilmesini, en doğru
olanı yapmasını ve herĢeyle tek baĢına, baĢa çıkmasını bekler.
Oysa... liderler‟de insandır ve taĢıdıkları sorumluluğun ağırlığı
nedeniyle bir çok konuda uzman desteğine ihtiyaç duyabilirler.
309
Size bir örnek!
Diyelimki; çok arzu ettiğiniz bir yere, gitmek istiyoruz. Ama
nasıl gideceğinizi bilmiyorsunuz. Elinizde sadece adres var.
Karar verdiniz, yola çıktınız ve gitmek isteğiniz yere ulaĢmak
için tüm yolları denediniz. Sonuçta 2 Ģık var. Ya istediğiniz yere
ulaĢırsınız, ya da ulaĢamazsınız.
UlaĢamazsanız, zaten yapacak birĢey yok. Sonuçlarına
katlanarak; ya yeniden denersiniz, ya da vazgeçersiniz.
Diğer olasılıkla istediğiniz yere ulaĢtığınızı düĢünelim. Ancak
ulaĢtığınızda çok yorulmuĢ ve tüm kaynaklarınızı tüketmiĢ
olabilirsiniz. Oysa, yola çıkmadan önce, bilen birine yolu
sorabilir ve gitmek istediğiniz yere, en kısa zamanda, en rahat
Ģekilde ve en ekonomik yoldan varabilirdiniz.
DanıĢmanlık, iĢte böyle bir Ģey...
Uzmanlık alanı ile ilgili kendisine sorulan yolu, en doğru Ģekilde
tarif edebilmek danıĢmanın asli iĢi. Gelecekte olmak istediğiniz
yere, nasıl ulaĢacağınızı gösteren yol haritanızın çizilmesi ve o
yol haritasına göre ilerlerken, uzun ve gereksiz yollara
sapılmasının engellenmesi, önemli bir Ģekilde maddi ve manevi
kayıpları önler.
Yol ve yol haritası konusunda biraz gülümsemekte yarar var...
***************************************************
1950‟li yıllarda Amerikalı mühendisler, Türkiye‟ye gelmiĢ.
310
Bir kısım, yol ve imar çalıĢmalarına rehberlik ediyorlarmıĢ.
O zamanlarda, dağlık arazilerde yol güzergâhını belirleyecek,
alet yok… edevat yok… eleman yok…
Bayındırlık mühendisleri yüklü bir eĢeği yokuĢa sürüyorlar,
arkasından iĢçiler ip çekerek ve belirli aralıklarla eĢeğin ayak
izlerine kazık çakıp, istikamet belirliyorlarmıĢ.
Bunu gören Amerikalı mühendis, pratiği kavrayamamıĢ ve
sormuĢ;
“Ne yapıyorlar böyle?”
“Rampa‟da yolun güzergâhını belirliyorlar.”
“Anlayamadım?”
“Yüklü bir EĢek, %10 eğimin üstüne çıkamaz, biz de eĢeğin
izinde kazık çakıp, rampa da yol güzergâhı belirliyoruz.”
deyince… Amerikalı katılarak gülmeye baĢlamıĢ.
YatıĢınca da, sormuĢ;
“Peki, eĢek bulamayınca ne yapıyorsunuz?”
Bizimkiler, cevap vermiĢ:
“Amerika‟dan mühendis getirtiyoruz.”
***************************************************
311
BÜTÇE PLANLAMA . . .
*)Paraya göre proje yapmayın!
Özellikle ülkemizde... “kamu sektörü” ve “özel sektör”den
sonra, “üçüncü sektör” olarak anılan “sivil toplum” yani...
STK‟lar ve Vakıf‟lar... son on yıl içinde hızlı bir değiĢim ve
geliĢim sürecine girdi. Sivil toplum kuruluĢları ülkenin
demokratikleĢme ve kalkınmasında önemli aktörler olarak
ortaya çıkmakta, her geçen gün… gerek nitelik, gerekse sayıca
artmaktadır.
Bu geliĢim ve büyüme süreci… beraberinde, özellikle mali
kaynaklar ve destekleyici ortam konularında, daha fazla destek
ihtiyacını gerektirmektedir...
312
2008 yılı itibariyle ülkemizde, Dernekler il Müdürlüklerine
kayıtlı 75.000 den fazla Dernek ve Vakıflar Genel Müdürlüğüne
kayıtlı 5.000 ne yakın Vakıf var.
Bunların çoğu sosyal amaçlı dernek ve vakıf. Yardım Toplama
Kanunu‟n da belirtilen kriterlere göre ayni ve nakdi gelir elde
edip, proje faaliyetlerini sürdürebiliyorlar. Tabii bunların içinde
de “Kamu Yararına” Dernek ve Vakıf olanlar, diğerlerine göre
daha ĢanĢlı.
Kamu yararına olabilmek içinde, yapılan ve yapılacak olan
faaliyetlere göre, ĠçiĢleri Bakanlığı‟nın önerisi ve Bakanlar
Kurulu kararı gerekiyor.
Bu tür avantajlarınız söz konusu değilse; özkaynaklarınızı ölçün,
biçin ve net bir Ģekilde ortaya koyun. Bütçe kontrolünüzü tam
yapın... Nakit AkıĢ Tablosunu oluĢturun...
Nakit akıĢı... “Değirmenin Suyu” dur...
Projelerinize göre ek kaynak oluĢturabilmek için Bankalardan
ve Sigorta ġirketlerinden yararlanabilirsiniz. (Tüm grubunuzun,
Kredi Kartı + Otomatik Ödeme + Poliçe harcamaları‟nı, belirli
bir % karĢılığında tek noktaya yönlendirmek v.s. gibi...)
Vaad‟lere çok güvenmeyin. YokmuĢ farzedin. “Alacak‟la Borç
Ödenmez” düsturunu unutmayın.
Birde, “Hele bir baĢlayalım, sonrası Allah Kerim” diyerek,
rakkamları belli olmayan projelere, aman dikkat. Sakın
çapınızdan fazla açılmayın.
313
Sıkça yapılan hatalardan biri önce para bulup, o paraya
göre proje hazırlamaktır. Eğer baĢtan böyle bir kaynağı
bulup, parayı temin edebiliyorsanız?
Bravo, Helal Olsun. Size!
Ayrıca; bunaltıcı baskılarla çevrenizi zorunlu davetiye ve bilet
satıĢına zorlayarak yapılan, konser, yemek v.s.gibi aktivitelerin,
proje üretmek değil, sadece organizasyon yapmak olduğunu,
asla aklınızdan çıkarmayın.
Toplum için yapılacak “Kurumsal Projeler”de AB Hibe
Programlarını takip edin ve kriterlere odaklanın. Sivil Toplum
GeliĢtirme Merkezleri Web Sitesi‟den yararlanın. Hibe alan
projeleri inceleyin ve kriz dönemlerine dikkat edin...
Bu konular da, Ġnternet‟i sonuna kadar kullanın. Özellikle
Google da “Sosyal Sorumluluk Projeleri” veya “Kurumsal
Sosyal Sorumluluk” gibi aramalar yaptığınızda, size rehperlik
yapabilecek ve görüĢ alıĢveriĢinde bulunabileceğiniz, birçok
örnekle karĢılaĢacaksınız.
Ġnterneti sonuna kadar kullanmak deyince aklıma geldi. Her
konuda olduğu gibi bilgisayarda da, hiç bir zaman dikkati elden
bırakmamak gerekiyor.
***************************************************
2004 yılında yaĢanmıĢ ve kayıtlara geçmiĢ bir olay . . .
Adamın biri seyahate çıkar ve geldiği Ģehirde otele yerleĢir.
Odasına girdiğinde masada internet bağlantılı bir bilgisayar
314
görür ve karısına e - mail atmaya karar verir. Oturur hazırlar ve
yollar. Fakat yazdığı mesajı, farkında olmadan yanlıĢ bir adrese
gönderir...
Tam bu sırada baĢka bir yerde, baĢka bir kadın, kocasının
cenaze töreninden eve yeni dönmüĢtür. Ve... Bilgisayarında
mail‟i görür. ArkadaĢlarından geldiğini düĢündüğü e - mail‟i
okuyunca... olduğu yere yığılıp kalır.
O sırada odaya giren kardeĢi, masanın üstüne yığılan ablasını ve
ekrandaki mesajı görür...
Kime: Sevgili Karıma...
Konu: Yeni Geldim....
Mesaj: Bu kadar çabuk! benden haber aldığın için,
ĢaĢıracağından eminim. Buraya, çok rahat bir yolculuktan sonra
yeni ulaĢtım ve yerleĢtim.
Burada bilgisayar var ve sevdiklerimize e - mail
gönderebiliyoruz.
Sanki herĢey yarın seninde buraya geleceğini düĢünerek
hazırlanmıĢ. Seninle buluĢmayı dört gözle bekliyorum.
Umarım, benim gibi sorunsuz bir yolculuk geçirirsin...
***************************************************
ġaka gibi değil mi? Neyse konumuza devam...
Para konusu ciddi bir konudur. Bu nedenle her proje bittiğinde
mutlaka hesaplarını kapatın, kayıtlara geçirin ve bilançolarını
çıkartın. Ve de bir suretlerini kendiniz için mutlaka saklayın!..
315
SPONSORLUK ĠLĠġKĠLERĠ . . .
*)Sponsorluk iliĢkilerine özen gösterin!
Sponsorluk; çeĢitli kurum ve kuruluĢların, genellikle tanıtım ve
reklam amacıyla, daha geniĢ kitlelere ulaĢmak için.. etkinliklere,
organizasyonlara veya sosyal sorumluluk projelerine, ayni ve
nakdi kaynak aktarma yoluyla, destek vermesidir.
316
O neden‟le, prosedürü dikkatli oluĢturun. AĢamaları, yetkileri
ve yetkilileri doğru saptayın. Sponsorunuz veya sponsorlarınızla
(Ana Sponsor, Medya Sponsoru, ĠletiĢim Sponsoru, UlaĢım
Sponsoru v.s.) mutlaka sözleĢme yapın. KarĢılıklı raporlamayı
da gözardı etmeyin.
Yapılacak sözleĢmede, özel maddelerin dıĢında, olması gereken
“mutlak madde”lere dikkat etmek de gerekiyor...
Madde 1) Taraflar ve Adresler...
Madde 2) Proje ve Ġlgili Kurumlar...
Madde 3)Tanımlamalar ve Detaylar...
Madde 4) SözleĢmenin Süresi ve Sürekliliği...
Madde 5) Proje Yetkilileri ile Yönetim ve Denetleme...
Madde 6) Projenin Organizasyonu...
Madde 7) Projenin Diğer AĢamaları...
Madde 8) Tarafların Görevleri ve Sorumlulukları...
Madde 9) Maddi Konular (Bütçe ve Bütçe Yönetmeliği)...
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
(Ve... Projenin devamı söz konusu olursa, rüçhan hakkı...)
317
Sponsorluk ve sosyal sorumluluk projeleri yaklaĢımında…
Geleneksel yaklaĢım…
Birçok kurum geleneksel yöntemlerle sosyal sorumluğunu
yerine getiriyor. En çok izlenen yol ise toplumsal sorunların
çözümüne… bağıĢ yoluyla katkıda bulunmak Ģeklinde!..
Stratejik herhangi bir yaklaĢımın izlenmediği geleneksel
yöntemlerde, kurumların bir kısmı bu iĢ bir “Hayır ĠĢi” dir…
diyerek iletiĢimini yapmıyor…
Bir kısmı ise bu çabalarının kamuoyu tarafından bilinmesini
istiyor ve halkla iliĢkiler departmanlarının bu noktada devreye
girmesini istiyor…
Yeni yaklaĢım da ise…
Kurum hedeflerinin ön plana çıkartıldığı… yeni yaklaĢımda,
kurumun… vizyon, misyon, değer ve hedefleri göz önünde
bulundurularak oluĢturulan, sosyal sorumluluk stratejisinin…
baĢta yönetim ve idari kurulları olmak üzere… çalıĢanlar,
tedarikçiler, müĢteriler ve toplum tarafından, benimsenmesi
hedefleniyor…
Bu durumda kurumdaki tüm departmanların, belirlenen strateji
doğrultusunda hareket etmesi ve çalıĢma sürecinin… oluĢturulan
sosyal sorumluluk stratejisini destekler biçimde gerçekleĢmesi,
bekleniyor.
318
PROJELERDE LOJĠSTĠK YÖNETĠM . . .
*)Projelerde, Lojistik Yönetim‟e de mutlaka önem verin!
Lojistik, Latince‟de akıl / mantık ve istatistik kelimelerinden
gelir. Yani... mantıklı istatistik... “Hesap / Kitap Meselesi”.
Aslen 2. Dünya SavaĢı‟ndan sonra kullanılmaya baĢlayan
stratejik bir askeri terim olmakla birlikte, Ülkemiz‟de son
dönemlerde % 100 doğru olmasa da, ağırlıklı olarak; ekonomide
tedarik, üretim ve tüketici zincirleri arasındaki “Nakliyecilik,
Depoculuk ve Dağıtım Organizasyonları (Kargo)” Ģeklinde
kullanılmaktadır.
Biz burada...proje kaynakları, aĢamaları ve ögeleri ile projeden
yararlanacak hedef kitlelerin arasındaki iliĢkilerden... lojistiğin
yönetiminden bahsediyoruz...
Yani, hedef kitle odaklı hizmetlerin, planlanan zamanlarda,
olması istenen yerlerde temin edilmesinden ve sunulmasından...
gereken Ģeylerin, gereken zamanlarda, gereken yerlerde, gereken
kiĢi... kurum... ve kuruluĢlar‟a... ulaĢtırılmasından!..
Projelerde lojistik... hedeflerimizle ilgili çalıĢma ve hizmetlere
yönelik... planlama, organizasyon, destek ve stratejik yönetim...
faaliyetlerinin bir bütünüdür.
319
PROJE‟NĠN; ADI . . . LOGO‟SU VE SLOGANI . . .
*)Projenizin; Adı, Logo‟su, Sloganı, Amacı, Hedef Kitlesi,
BaĢlangıç ve BitiĢ Tarihleri tam olarak kesinleĢtikten sonra,
gerekiyorsa 5 yıllık Bütçesi ile Organizasyon ve ÇalıĢma
Planları‟nın... net ve ölçülebilir olmasına dikkat edin!
Elde etmeyi umduğunuz pozitif geliĢmeleri somut veriler‟le
gösterin ve detayları‟da göz ardı etmeyin...
“Mükemmellik detaylarda gizlidir.” sözündeki gerçek payı ile
birlikte... “Detaylara saplanıp, ana amacınızdan uzaklaĢmayın.”
sözündeki, doğruluk payından bahsetmek istiyorum.
320
“DanıĢman‟lığını ve Genel Koordinatör‟lüğünü” yaptığım,
kurumsal iletiĢim ve kurumsal sosyal sorumluluk projeleri,
konusunda çok ciddi çalıĢmalar yapan...
Ġlaç ve kozmetik hammaddeleri konularında, ülkemizin en eski
ve önde gelen yabancı ortaklı Ģirketlerinden biri, kozmetik
konusunda “Cilt Bakım Losyonları” üretimine girmiĢti. Üretim,
Ģirketin ana konusu değildi ve her yeni giriĢimde olduğu gibi,
Yöneticiler ve Yönetim Kurulu Üyeleri arasında çeliĢkiler ve
çekiĢmeler vardı...
Bu Ģirket, yani... Yılbak Ticaret A.ġ. ;
1936 yılında Yılbak Ticaret Limited ġirketi olarak kurulmuĢ,
1947 yılında Bakanlar Kurulu‟nun 30.06.1947 tarih ve 3 / 6103
sayılı kararı ile Anonim ġirket olarak tescil edilmiĢti.
KuruluĢ yıllarını takiben, ilaç ve yağlı tohum ticareti ile meĢgul
olan Yılbak… Wander Ciba ilaç fabrikası mamullerinin
Türkiye‟de üretilmesi ve satılması amacıyla, yeni fabrika ve
Ģirket kurulması aĢamasında, bu kuruluĢa % 13 oranında iĢtirak
etmiĢti.
Wander‟in, Sandoz‟a devrolduğu 1971 yılından itibarende,
çeĢitli yurtdıĢı firmaların temsilciliklerini yaparak, ticari
faaliyetlerini sürdürmekte.
Ağırlıklı olarak, aralarında ortaklarının da bulunduğu Ġsviçre‟li
üretici firmalarla çalıĢan Yılbak… aynı zamanda Ġsviçre Ticaret
Odası Derneği üyesi olup, kimyasal ilaç, kozmetik, gıda ve boya
321
hammaddeleri, blister ambalajları, veteriner aĢıları, tohum
kaplama malzemeleri, cam buzlama ve kalite kontrol cihazları
ile ilgili temsilcilikleriyle, endüstriyel konularda sanayi
sektörümüze destek olmakta…
Her zaman için konularında, en önde olmayı ilke edinen Yılbak,
ürünleri... çözümleri... satıĢ sonrası hizmetleri ile... çalıĢanları,
ortakları ve müĢterileri için, artı değerler üreten bir Ģirket
vizyonuyla, Avrupa Birliği standartlarında çalıĢmalarına devam
etmekte.
Bu konumdaki bir Ģirkete, üretim konusunda devam kararı
aldırabilmek için, kozmetik ekibimizdeki arkadaĢlarımızla
yaptığımız toplantılar neticesinde, aĢağıda takdim ettiğimiz
“5 Yıllık Stratejik Plan”ı ortaya koyduk.
Ve Plan… Genel kurulda oybirliği ile kabul edildi.
***************************************************
2006 &&& 2007 &&& 2008 &&& 2009 &&& 2010
Amacımız;
Yılbak Ticaret A.ġ. olarak, 1936 yılından bu yana tam 70
yıl‟dır; Türk Ġlaç, Kimya, Ambalaj ve Gıda sanayii‟ne,
Dünya‟nın önde gelen markaları ile hizmet vermeye devam
322
ederken, kendi bünyemiz içinde üretime dayalı bir ‟‟Marka‟‟
oluĢturmak ve sürekli olarak büyüyen kozmetik pazarında
yerimizi almak.
Hedefler ve Hedef Kitle;
Çok fazla bir yatırım gerektirmeyen (leasing sistemi ile) ve 2 - 3
yıl içinde kendi kendini finanse edebilecek olan Cilt Bakım
Losyonu pazarına, sempatik bir ürün ile katılıp, daha sonra yine
kendi finansmanı ile Ürün Gamı‟mızı ve Pazar Payı‟mızı
geniĢletmek. Bunun için‟de, genç Türkiye nüfusunda, özellikle
kiĢisel bakımına özen gösteren ve cilt güzelliğine önem veren
20 - 40 yaĢ grubunda 20 Milyon civarındaki genç‟e hitap etmek.
Yurtiçi -YurtdıĢı Fuarlar ve Ġhracat imkanlarıyla‟da tüm
Dünya‟ya açılmak.
ġirket, Kadro, Üretim;
Yılbak Ticaret A.ġ. bünyesinde‟ki, “Genel, Ġdari ve Teknik
Personelimizin” katkıları ile 1 Üretim ve Ar-Ge Yöneticisi, 1
SatıĢ ve Dağıtım Yöneticisi ve de 2 Yardımcı Personel‟le
oluĢturulacak Kadro; Yılbak deposunun altında bulunan 150 m2
alan‟daki üretim ve dolum tesislerimizde, 1 ay‟da üretebilecek
5.000 adet, 200 ml lik ürünler için, gerekli hammadde, stok ve
dağıtım hizmetlerini karĢılayacak nitelikte bulunmaktadır.
Ürün ve Ürün Yelpazesi;
Ülkemizde büyük bir rekabetin yaĢandığı kozmetik pazarında,
sürekli bir yer edinebilmek için, kalitemizden ödün vermememiz
323
ve fiyat olarakta, piyasa Ģartlarına uygun sekilde, makul bir
düzeyde olmamız gerekmektedir. (Hem ürün, hem ambalaj
açısından) Bu da, birbirine karıĢmayan renklerden oluĢan 2
faz‟lı meyva esanslı (Aromaterapi özellikleri nedeniyle; Çilek,
Kavun, ġeftali), bitkisel bazlı hem jel hem krem yapısı, gliserin
ve propilen glikol gibi nemlendiriciler, vitaminler ve aktif
maddeler (Panthenol, Allantion,Aminoasit komplexleri) içeren
ve cilt pH‟ı ile aynı değerde olan pH 5,5 gibi özellikleriyle,
üretimine baĢladığımız ürünlerimiz için, çok zor
gözükmemektedir.
Ürün gamı‟nın geniĢletilmesi ise, yeni yatırım gerektirmeyecek
Ģekilde, dönüĢümlü üretim programlarıyla planlanacaktır. (DuĢ
Jeli, ġampuan, Nar Öz‟lu ve Aloe Vera‟lı GüneĢ Ürünleri, Özel
Oyuncak Ambalajlı Çocuk Ürünleri v.s.)
Pazar AraĢtırmaları ;
Ülkemizdeki yıllık kozmetik pazarı 8 ile 10 Milyar YTL
arasında değiĢmektedir. Bunun içindeki losyon pazarıda 1,5 ile 2
Milyar YTL arasındadır.
Ve… Bu “Losyon” pazarında‟da 150 - 200 yerli ve yabancı
“Marka” yer almaktadır.
Tüm bu markalar; 25.000 Eczane, 20.000 Market ve 5.000
Kozmetik Mağaza‟dan oluĢan, SatıĢ Noktaları‟nda tüketici ile
buluĢmaktadır.
Bu rakkamlara, % 40‟ında kozmetik ürün satılan 50.000 Küçük
Market, dahil değildir.
324
SWOT ANALĠZĠ
Bu pazarda istediğimiz gibi yerimizi alabilmemiz için Swot
Analizi yaptığımız‟da;
Strenghts (Güçlü Yönlerimiz)
ĠĢ planımız ve üretim gücümüz ile satıĢ,
pazarlama, ithalat ve ihracat deneyimlerimiz.
Ürünlerimizin,
tanıtımlarda ilgiyle karĢılanması, sempatik görünümü.
Her cilde uygun dermotolojik özellikler.
Uygun fiyat ve ödeme Ģartlarımız.
Son kullanım tarihlerimizin uzun olması.
Weaknesses (Zayıf Yönlerimiz)
Pazarda “Ġthal ve Yerli“ çok sayıda Marka‟nın bulunması.
Birçok Marka‟nın, maaĢ + primli;
SatıĢ Temsilcisi, Ürün Hostesi ve Cilt BakımUzmanı olması.
DüĢük fiyatla, Konsinye ve 4 - 6 Ay Vade ile yapılan SatıĢlar.
Ünlü rakiplerimize karĢı;
Reklam, Promosyon, Stok ve Dağıtım Bütçelerimizin darlığı.
Tek ürün ile piyasaya girmek.
325
Kaygan sözleĢme zeminleri.
Opportunities (Fırsatlarımız ve Avantajlarımız)
Ürünlerimiz,
Pazarlama çalıĢmalarımızın geldiği nokta,
Web Sitemiz,
E-mail Grubumuz,
Patentimiz,
Üretim Ġzinlerimiz,
Üretim Tesislerimiz,
Online SatıĢ GiriĢimlerimiz,
Ekip ÇalıĢmalarımız,
Standardizasyon Eğitimleri ve KurumlaĢma,
Yetkili Satıcılar, sistemimizin oluĢmaya baĢlaması,
Yilbak Ticaret A.ġ.nin Gücü ve Desteği.
Threats (Tehditler - Dezavantajlarımız)
Benzer isimler altında taklit ürünlerin pazara çıkması.
Serbest ve Spot SatıĢlar.
Elzem ihtiyaç maddeleri arasında yer almamamız.
Ülkemizde yaĢanabilecek ekonomik krizler. (Özellikle
2008‟de)... ön plana çıkmaktadır.
Marka ve Pazar Payı;
Birim maliyetimizi 2.50 / 3.- YTL ve SatıĢ fiyatımızı 3.75 YTL
+ KDV olarak saptadığımız BABĠOL Komple Cilt Bakım
Losyonlarımız için 2007 yılında hedeflediğimiz ciromuz ;
326
3.75 x 40 / 45.000 Adet için 150 / 160.000.- YTL + KDV
civarında olacaktır.
Markamızın değerini ve kalitemizi koruyarak yer aldığımız
Kozmetik Pazarında, yurtiçi ve yurtdıĢı talep artıĢlarının
getireceği finansal destekle de büyümeyi hedeflemekteyiz.
(Bugün ki kapasitemiz ve tesislerimizle üretimi‟mizi 2 katına
çıkartmamız mümkündür.)
Pazarlama Stratejimiz;
Türkiye Ģartlarını göz önüne aldığımızda, çok büyük; Reklam ,
Promosyon ve Stok yatırımlarına girmeden, Dağıtım
Kanallarını kullanarak, “Permission Marketing” sistemi ile
çalısmalarımızı yönlendirmekteyiz.
Bu sistemle, 1/1 iliĢkilerle karĢılıklı güvene dayanan ve uzun
vadeli bir pazarlama stratejimizin oluĢması; pazar payımızın‟da,
sürekli artan bir satıĢ grafiğine, sahip olmasını sağlayacaktır.
Bu bağlamda 2007 ġubat , Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran
Ay‟larında, toplam 30.000 Km. yol katedilerek, tüm Türkiye
genelinde ‟‟Zone Marketing‟‟ uygulaması baĢlatılmıĢtır.
ġu anda; Ülkemizdeki, Ġlaç ve Kozmetik Dağıtım Pazarı‟nın
% 45‟ine sahip olan ”Hedef Alliance Holding A.ġ.” ile
sözleĢmeli olarak çalısmaktayız. Holding bünyesindeki; Hedef
Ecza Deposu A.ġ. ve Esko Kozmetik A.ġ. nin, Edirne‟den…
Van‟a kadar, 35 Ġl ve Ġlçe‟deki Bölge Müdürlüklerini tek tek
ziyaret edip, Babiol‟un tanıtımını ve “SatıĢ Ekipleri”nin
eğitimlerini gerçekleĢtirerek, 80 Vilayet‟te Eczaneler ve
327
Marketler vasıtasıyla, 20.000 Nokta‟da, tüketiciye ulaĢmıĢ
durumdayız.
Ayrıca diğer dağıtım kanalları olarak Ġstanbul Ecza Kooperatifi,
Ġzmir, Bursa ve Mersin Ecza Kooperatifleri, Online AlıĢveriĢ
Merkezleri ve Kozmetik Dağıtım Depoları ile anlaĢmalarımız
da, sağlanmıĢ durumdadır.
Yeni Yatırımlar;
Ülkemizde her zaman çok yüksek satıĢ potansiyeline sahip “Saç
Çıkartıcı, Tüy Dökücü, Zayıflatıcı, GençleĢtirici ve Cinselliğe
Yönelik, ithal veya yerli ürünler‟le ilgili” yeni yatırımların, artan
gelirle sağlanması ve istihdam yaratmak için, ek finansal destek
gerektirmemesi, konusundaki hassasiyetimiz aynen devam
etmektedir.
Standartlar;
KurumlaĢma çalıĢmalarımız içerisinde yer alan ve özellikle AB
içinde gerekli olan; ISO 9001 ve ISO 14001 Kalite Belgeleri ile
“Toplam Kalite Yönetimi” çalıĢmalarımız, hazırlanan takvime
göre 2007 yılı itibariyle baĢlatılmıĢtır.
Rekabet, Reklam, Fiyat;
Rekabet pazarında, fiyatlarımızı korumak açısından, çok fazla
reklam harcaması yapamadığımız için, markamızla özdeĢleĢmiĢ
bir sloganın, devamlı olarak her yerde ve her firsatta
kullanılmasının yararlarına inanmaktayız.
328
Cildiniz ve Siz,
YaĢamboyu Birliktesiniz!..
BABĠOL‟LE NĠCE SENELERE…
Alternatif “B” Planımız ;
1)Üretimle birlikte, Pazarlama Stratejileri‟ne yaptığımız
yatırımla, kaliteli “Ġthal Ürünleri”n, SatıĢ ve Dağıtımı‟na
yönelebiliriz.
2)Türkiye Ģartları ve Ģirket prensiplerimiz doğrultusunda,
yatırım ve üretim maliyetlerimizi çıkartıp, kar‟a geçtikten sonra,
Babiol‟den vazgeçmemiz gündeme gelirse, Markamızı en iyi
Ģartlarda baĢka bir firmaya devretmek gibi bir durumu da,
değerlendirebiliriz.
3)Tüm geliĢmeler istediğimiz ve planladığımız gibi olmadığı
takdirde ise, izlenecek yollar arasında …
a)Serbest - Spot Piyasa ve Ġhracat konusunda, tüm giriĢimleri
yapmak,
b)Ġstemeyerek de olsa, Fason üretim‟e geçmek,
c)Üretim tesisimizi, komple veya tek tek elden çıkarmak…gibi
alternatifler de bulunmaktadır…
329
( 5 YILLIK BÜTÇE / YTL VE STRATEJĠK PLAN )
***************************************************
GĠDERLER;
Yatırım. Üretim. ĠĢletme. Personel. Pazarlama. G.Giderler.
( 2006 ) ( 2007 ) ( 2008 ) ( 2009 ) ( 2010 )
150.000.- 150.000.- 150.000.- 175.000.- 200.000.-
***************************************************
***************************************************
GELĠRLER ; Yurtiçi + YurtdıĢı SatıĢlar Cirosu.
( 2006 ) ( 2007 ) ( 2008 ) ( 2009 ) ( 2010 )
(-) 200.000.- 300.000.- 350.000.- 450.000.-
***************************************************
***************************************************
KAR ... ZARAR;
( 2006 ) ( 2007 ) ( 2008 ) ( 2009 ) ( 2010 )
(-)150.000 (-)100.000 (+)50.000 (+)225.000 (+)475.000
***************************************************
330
Dip Notlar:
1)Yıllık enflasyon oranı %10 civarında düĢünülmüĢtür.
2)2006 ve 2007 yılı rakkamları, reel rakkamlardır.
3)2006, 2007 ve 2008 yılı Giderlerinin ayni seviyede olmasının
sebebi; Ambalaj maliyetimizdeki düĢüĢ ve Leasing ödemelerinin
8.ay‟da sona ermesidir.
4)2007 yılı itibariyle aylık ortalama satıĢ adetlerimiz 2.900 -
3.000 civarındadır.
5)Bu durumda; birim maliyetimiz 3.65 YTL+ KDV olmakta ve
satıĢ fiyatımız olan 3.75 YTL+ KDV ile birbirini
dengelemektedir.
6)2007 yılının 2. yarısından itibaren, aylık SatıĢ‟lar da ortalama
4.000 adet hedeflenmekte ve bunun, RPT‟si (Ürün‟ün raf‟tan
müĢteriye intikali) içinde, “Sample ve Karton Stand“ çalısmaları
yapılmaktadır.
7)2008 yılı ortalama SatıĢlarımız 5.000 Adet (Normal Üretim
Kapasitemiz) x Ay... hedefi ile Ürünlerimize katmayı
planladığımız “Aloe Vera Jel“ ve diğer katkılarla üretim
giderlerimizi 12.500 / 5.000 : 2.50 YTL + KDV, Zam‟lı SatıĢ
Fiyatımızı ise 5.- YTL + KDV olarak düĢünmekteyiz.
8)Aloe Vera Jel ve GüneĢ Sonrası katkıları, özellikle kozmetik
dağıtım kanallarının Ġzmir, Antalya, Muğla ve Aydın Bölge
Müdürlükleri tarafından istenmektedir.
331
9)5 Yıllık Bütçe ve Stratejik Plan‟da, ortalama 5.000 Adet/Ay
olarak düĢünülmesine rağmen, Üretim ve SatıĢlardaki artıĢların
2008, 2009 ve 2010 yılında da, ilave bir extra yatırımlar
gerektirmeden süreceğine olan inancımızla, “Ürün Yelpazemiz“i
geniĢletmek yönündeki Swot Raporlarımızı (Tüy dökücü, saç
çıkartıcı, kırıĢıklık giderici, zayıflatıcı, güç arttırıcı... ürünler)
Nisan / 2008 de yapılacak olan 2007 Genel Kurulumuz‟da
Sizlere takdim etmek arzusundayız.
Saygılarımızla.
Pazar AraĢtırma ve GeliĢtirme
Kurumsal ĠletiĢim Grubu . . .
***************************************************
Gördüğünüz gibi 2006 da 150.000.- YTL civarında yatırımla
baĢlayıp, 5 yıllık plan sonunda yaklaĢık 500.000.- YTL artı
değer elde etme planlarımız doğrultusunda yolumuza devam
ederken, 2008 - 2009 krizinde...
Ama doğru, ama yanlıĢ bir kararla, önümüze çıkan bir fırsatı
değerlendirip alternatif “B” planımızın 2. Maddesini uygulama
kararı aldık. Çünkü mazeretlerimiz vardı ve üretmek, ticarete
göre zor bir iĢti...
Neticede, iĢe baĢlarken ortaya konulması gereken ve konulan,
stratejik plan dahilinde hareket edilmiĢti. Önemli olan da buydu.
Belki biraz uzun ve teknik bir örnekleme oldu ama, tüm
projeleriniz‟de hedeflerinizi ve elde etmeyi umduğunuz pozitif
geliĢmeleri, somut veriler‟le ortaya koymanın yararlarını,
göstermek açısından faydalı olabileceğini umuyorum...
332
ĠZLEME VE DEĞERLENDĠRME . . .
*)Proje izleme ve değerlendirme kriterlerini oluĢturun!
Projenin devamlı olarak izlenmesi için bir plan hazırlayın ve
bunu raporlamaya dayandırın. Özellikle uzun süreli projeler
için, bu raporlar size her aĢamada ıĢık tutacaktır.
Ġzleme... en az değiĢik iki kanaldan yapılmalı ve değerlendirme
kriterlerinde, baĢarı ölçütleriyle birlikte, ulaĢılan ve faydalanan
kiĢi sayısı, mutlaka olmalıdır...
Özellikle de... kaynakları ve kaynakların kullanımını izleyin!..
Rezevr kaynaklarında, değerlendirme planlamalarını hazırlayın.
333
Projeleri... izlerken ve değerlendirirken, yapılması gereken en
önemli nokta da, varsa aksamaları teĢhis etmek, hataları tespit
etmek ve tedavi yoluna gitmektir.
Her proje, her zaman % 100 baĢarılı olacak diye bir garantimiz
yok, mutlaka arada ders alacağımız sorunlu projeler de olacak.
Önemli olan!.. Hem maddi hem de manevi kaynaklarımızı boĢa
harcamamak ve hatalardan geri dönebilmek ve de gerekiyorsa
hiç ısrarcı olmadan o projeyi ertelemek veya vazgeçebilmektir.
Tabii baĢlamıĢ ve bayağı yol alınmıĢ bir projeden öyle birden
pat diye vazgeçmek, hiç kolay değil. Bu nedenle projelerdeki
ön hazırlık (Analiz, planlama, ekip, strateji, hedefler, sponsor
destekleri, bütçe, v.s.) dediğimiz ve daha önceki bölümlerde
incelediğimiz konularla birlikte, “izleme ve değerlendirme”
aĢamasının önemi de, bir kez daha ortaya çıkıyor.
BaĢlamıĢ veya baĢlatmıĢ olduğumuz herhangi bir çok kapsamlı
proje ile ilgili Ģüpheler oluĢmaya baĢladığında, eğer projeden
vazgeçme aĢaması gündeme geliyorsa, yönetim ekibi olarak
hemen karar vermeden önce, özellikle... size duyulan güven,
verilen baĢarı notu, boĢa harcanan kaynaklar ve emek ile, olası
rakiplerinize vereceğiniz koz‟lar konusunda büyük sıkıntılar
yaĢamamanız için... tarafsız ve bağımsız uzman kurumlardan
yazılı rapor Ģeklinde görüĢ almakta, yararlı olacaktır.
Neticede, baĢarılı olamayacağı konusunda ciddi Ģüphe ve
kanıtlar beliren... projeler hakkında, zararın en düĢük seviyede
nasıl sonlandırılabileceğine dair çeĢitli planların yapılması ve
334
bunun tüm yetkili organ ve üyelerin katılımıyla netleĢtirilmesi,
üstünüzdeki ve çevrenizdeki olumsuz havanın daha çabuk
dağılmasına yardımcı olacaktır.
Ama ne olursa olsun, herhangi bir projenizle ilgili, böyle bir
olay yaĢamıĢ olsanız dahi... yine pes etmek gibi bir lüksünüz
yok!..
Bu nokta da, iyi bir lider olarak... proje, konu ve olaylarla ilgili;
*Hataları tespit etmek için... çeĢitli ve taraflı suçlamalar yerine,
olumlu ve de yapıcı eleĢtiriler ile cevaplar aramak...
*Güven tazelemek için... öncelikle kendi hatalarınızı ve
bunlardan çıkarttığınız dersleri ekibinizle paylaĢmak ve de
bunları çözüm alternatifleri ile birlikte, ortak bir eğitim ve
araĢtırma platformuna dönüĢtürmek...
*Ve de... yeni projelere... yelken açmak...
Gibi... yine “Size”, çok önemli görevler düĢüyor!..
Özetle; Sayın Dr. Yılmaz Argüden‟in sözleri ile...
Hatadan dönebilmek, bazen çok önemli yeni bir proje kararı
olabilir. Aynı zamanda her hata altın değerinde bir öğrenme
fırsatıdır...
Kurum kültürü‟nün bu fırsatları değerlendirecek Ģekilde
yapılandırılması ise... ceza odaklı bir yaklaĢım yerine,
öğrenme odaklı bir yaklaĢımın benimsenmesiyle
sağlanabilir...
335
TANITIM VE HALKLA ĠLĠġKĠLER . . .
*)Her projenin bir... tanıtım, halkla iliĢkiler ve kurumsal
iletiĢim stratejisi... olması gerektiğini... asla unutmayın!
Proje aktivitelerinizi insanlara nasıl duyuracaksınız?
Önce eğer imkanınız varsa, projeleriniz için mutlaka Medya‟dan
bir veya birkaç tanıdık bulmaya ve onlardan destek almaya özen
gösterin.
Ancak; Medya‟dan, sizin duyduğunuz heyecanı göstermesini de,
hiçbir zaman beklemeyin.
Sosyal sorumluluk projelerinde, “Tanıtım” dan amaç;
kamuoyuna ve hedef kitleye, yapılacak hizmetler hakkındaki
yeterli ve doğru bilgiyi, kitle iletiĢim araçlarından faydalanarak
ulaĢtırmak ve olumlu bir Ģekilde tanıtıp, benimsetmektir.
Halkla iliĢkiler‟in bize uygun tanımlarından biri ise; tanıtım
faaliyetlerinden de yararlanarak, doğru mesajı, doğru noktalara,
doğru Ģekilde, doğru araçlarla göndermek ve projelerimizi
destekleyen bir kamuoyu oluĢturmaktır.
Kurumsal iletiĢim ve kamuoyu oluĢturmanın... açılımı ise;
Önce konunun uzmanı olan kiĢilerin önderliğinde ciddi bir
hazırlık ve doğru bir iletiĢim planlaması yaparak...
336
Daha sonra da tüm gönüllü üyelerin katkı ve katılımlarıyla...
Yüz yüze iletiĢimden baĢlayıp, seminer, panel, konferans,
tanıtım toplantıları v.s. ile birlikte, yerel ve ulusal medya gibi
yazılı, sözlü, görüntülü iletiĢim araçlarından da faydalanarak...
GerçekleĢtirilmek istenen projenin her aĢamasında; insanları
uyarmak, bilgilendirmek, eğitmek, ikna etmek, ilgi çekmek veya
varolan ilgiyi arttırmak ve de onlarda ortak bir kanıyla istek ya
da tepki uyandırmak!..
Ģeklinde yapılabilir...
Demokratik bir katılımla, görev tanımları net olarak belirtilerek
hazırlanacak, bir iletiĢim stratejisi‟nde de; bizlerin kim olduğu,
neden var olduğumuz, ne istediğimiz, ilkelerimiz, amaclarımız,
varsa daha önce yaptıklarımız, yapacaklarımız, projenin
yararları ve detayları ile kamuoyundan beklentilerimiz gibi
önemli noktalar, mutlaka yer almalıdır.
Bu bilgiler ıĢığında hazırlacak; logo‟lu, slogan‟lı, haber özetli ve
mesaj içerikli, tek sayfalık ve çoğaltılmıĢ “Basın Bültenleri” de,
tanıtım dosyamız veya CD miz ile birlikte, Medya ile kurulacak
her iliĢkide, çok önemli bir etki yaratacaktır.
Tanıtım ve halkla iliĢkiler konusundaki en önemli nokta, Sizin
anlatmak istediklerinizle, hedef kitlenizin algılamaları ve
konuyu benimseyip sahip çıkmaları, arasındaki dengedir!..
Bu dengenin sağlanması ve korunmasın da, sponsorlarınızın
desteği en büyük yardımcınız olacaktır.
337
“Medya‟dan bir tanıdık”... konusunda ilginç bir örneğe daha, bu
satırları yazarken rastladım.
Hatırlıyacaksınız, Sosyal Sorumluluk Projeleri bölümünde,
ġirketlerin ve Sivil Toplum KuruluĢları‟nın birlikte yapmakta
oldukları proje örnekleri içinde...
ÇYDD ve Metro Group‟un, “ÇağdaĢ Kızlar / Ġmkansız Periler”
Projesi de vardı.
Bu proje ile ilgili, Sayın Vahap Munyar‟ın 28.12.2008 tarihli
Hürriyet Gazetesi‟nde ki köĢesinden...
***************************************************
“Ġmkansız Periler‟i yaptı, ya tutmazsa korkusuyla ağladı.”
Önceki Cumartesi saat 09.00 ... Elazığ‟daki Akgün Oteli‟nin
lobisi... “Elazığ BuluĢuyor”a katılanlarla birlikte organize sanayi
bölgesine gitmeye hazırlanırken telefonum çaldı. Arayan Metro
Group - Türkiye Temsilcisi Nurdan Tümbek Tekeoğlu‟ydu.
BaĢladı ağlamaya... Metro Group çalıĢanları olarak 10 ilimizi
dolaĢıp, 45 baĢarılı kız çocuğunun hayat hikayesini içeren
“Ġmkansız Periler” adlı bir kitap hazırladık. Doğan Kitap‟tan
çıktı... Geliriyle ÇağdaĢ YaĢamı Destekleme Derneği üzerinden,
kız çocuklarının eğitimlerine destek vermeyi sürdüreceğiz.
Ancak gazeteler tek satır yer vermemiĢ. Kız çocuklarının
okumasına destekten baĢka amacımız yok. Nasıl olur da kimse
338
yayınlamaz!..
Ben de... Gündem çok yoğun, bir iki gün bekleyin, moralinizi
bozmayın, sabredin, birçok yerde yayınlanır... dedim.
Dediğim çıktı. Pazar‟dan baĢlayarak gazetelerin çeĢitli
bölümlerinde ve yazarların köĢelerinde “Ġmkansız Periler”den
söz edildi. Televizyon ekranlarına yansıdı. Ġmkansız Periler de
Metro Group çalıĢanlarının emeği ve imzası var.
Hepsi, kitabın yılbaĢı hediyeleri arasına girmesini ve daha fazla
kız çocuğunun eğitimine katkı sağlamasını bekliyor...
***************************************************
Kurumsal iletiĢim planlarında, dikkat edilmesi gereken önemli
konular ise…
*Hedefi vurmak için, önce hedefi görmek gerektiğini
unutmamak…
*Mesajınızı ve hedef kitlenizi netleĢtirmeden, iletiĢim planları
yapmamak…
*ĠletiĢimi... sadece reklam, medya ve halkla iliĢkilerden
ibaret zannetmemek…
*Kendi tercihlerinizle, hedef kitlelerinizin tercihlerini
karıĢtırmamak…
*Bütün yayınlarda haber olma, sevdasına olmamak...
Ģeklinde sıralanabilir!..
339
POLĠTĠKA VE DĠPLOMASĠ . . .
*)Tüm iliĢkilerinizde “Politika (Siyaset)” ve “Diplomasi” yi
gözardı etmeyin!
Türk Dil Kurumu, politika ve siyaset‟i; bir hedefe varmak için,
iĢleri (genellikle, devlet iĢlerini) düzenleme ve yürütme sanatı…
diye tarif ediyor ve bunun içinde karĢınızdaki‟lerin, duygularını
okĢamak, zayıf noktalarından ve aralarındaki uyuĢmazlıklardan
yararlanmak gibi yolları öneriyor. (Valla, Ben söylemiyorum…)
Diplomasi, için ise; Uluslararası iliĢkileri düzenleyen anlaĢmalar
bütünü… Yabancı bir ülkede veya uluslararası bir toplantı da
ülkesini temsil etme iĢi ve sanatı… Güç bir görüĢme sırasında
gösterilen, ustalık ve beceriklilik… deniyor.
340
Ġyi bir politika ve diplomasi stratejisi, her zaman güçünüze güç
katar. Bunu da Ģu örnekle hatırlayın...
***************************************************
Adamın biri safariye çıkarken yanına köpeğini de almıĢ.
Güzel köpek bir gün, daha önce hiç alıĢık olmadığı orman‟daki
tabiat ortamında dolaĢıp, kelebekleri kovalar ve renkli çiçekleri
koklarken, kaybolduğunu fark etmiĢ!
Ne yapacağını düĢünürken bir de bakmıĢ ki, karĢıdan bir leopar
geliyor ve belli ki günlük yiyeceğini arıyor…
“ġimdi baĢım dertte” diye düĢünmüĢ, Köpek.
Etrafına bakmıĢ, yerde kemik parçalarını görmüĢ.
Hemen arkasını leoparın geldiği yöne çevirerek kemikleri
kemirmeye baĢlamıĢ ve bu arada da arkadaki hareketi
kestirmeye çalıĢıyormuĢ.
Leopar tam saldıracakken, köpek kendi kendine konuĢmuĢ;
“Ne kadar lezzetli bir leopar‟mıĢ. Acaba etrafta bundan bir tane
daha var mı?”
Bunu duyan leopar bir anda donmuĢ kalmıĢ ve en yakındaki
ağaca tırmanarak dalların arasına saklanmıĢ.
“Tam zamanında kurtardım, yoksa bu köpeğe yem olacaktım”
diye düĢünmüĢ leopar.
341
Bütün bunlar olup biterken bir baĢka ağacın üstündeki bir
maymun olanları izliyormuĢ.
Bildiklerini kullanarak… bundan sonra leopar‟la dost olup, ona
yem olma tehlikesinden kurtulabileceğini düĢünmüĢ.
Leoparın yanına giderek, neler olduğunu anlatmıĢ.
Leopar, köpeğin yaptıklarına çok sinirlenmiĢ ve maymun‟a:
“Atla sırtıma, gidip Ģunu yakalayalım” demiĢ.
Ancak, köpek; leoparın sırtında bir maymunla birlikte, süratle
kendisine yaklaĢtığını fark etmiĢ.
Neler olabileceği konusunda tahmin yürütmeye çalıĢıp “ġimdi
ne yapacağım” diye düĢünürken, kaçmaya teĢebbüs etmemiĢ.
Bunun yerine, arkasını leoparın geldiği yöne dönerek, kemikleri
kemirmeye devam etmiĢ.
Tam leopar saldıracakken yine kendi kendine bağırmıĢ;
“Bu aptal maymun da nerede kaldı? Yarım saat once, bir leopar
daha getirsin diye gönderdim, hala haber yok!”
Diplomasi böyle bir Ģey iĢte…
*Hızlı düĢün… *Sakin ol… *Güçlü görün…
***************************************************
342
PROJE BĠTĠNCE . . .
*)Proje bittiğinde ne olacak? Sonraki aĢamalar neler?
Proje sonuçlandığında mutlaka ortaya mutlu bir baĢarı öyküsü
çıkacak ve güzel dostluklar paylaĢılacaktır. Ġlk adımı atmadan
önce bunun cevabını bulun. Bir sonraki adımınızı planlayın ve
yeni projelere yelken açın... ve de ileriyi görerek uzun vadeli
düĢünün.
YaĢadığınız deneyimleri, uyarıları ve ileri görüĢlerinizi; daha
güzel hizmetlerde Amerika‟yı yeniden keĢfetmemek için,
cesurca aynı amaçlara yönelik diğer STK lar‟la paylaĢın...
343
“Amerika”, “Deneyim” ve “Uyarı” deyince... güzel bir hikaye...
***************************************************
Kızıldereli‟ler ve Ay Üssü…
1960 lar da Amerika'nın güneyine araĢtırma yapmak üzere üs
kuran Nasa‟yı, birgün küçük bir kızılderili çoçuk farkeder ve
koĢa koĢa epeyce uzakta bulunan kamplarına gidip Büyük
babası‟na haber verir.
“Büyükbaba, beyaz adamlar gelmiĢ, aĢağıdaki vadide gördüm…
Çok kalabalıklar ve bir Ģeyler yapıyorlar.”
YaĢlı kızılderili homurdanmaya baĢlar, belli ki epeyce
sinirlenmiĢtir. “Onlarla konuĢtun mu?” diye sorar.
“Hayır, beni görmediler. Ben büyük tepenin üzerinden onları
izledim.”
“O zaman yarın yanlarına git ve orada ne aradıklarını sor.”
Küçük kızılderili ertesi sabah yola koyulur. Üsse varır ve beyaz
adamlardan birinin yanına gidip;
“Burada ne yapıyorsunuz?” diye sorar
Beyaz adamlardan birkaçı küçük kızılderilinin basını okĢarlarlar,
ona gülümserler ve;
344
“Hani geceleri gökyüzünde parlayan birĢey var ya, biz buradan
onu seyrediyoruz.”
“Ay‟ı mı? Peki ama, neden?”
Adamlar küçük çocuğun sorusunu yine gülümseyerek
yanıtlarlar.
“Ġleride... çok yıllar sonra, buradan oraya insanları götürebilmek
ve orada yeni bir hayat kurabilmek için... Anladın mı?”
Küçük kızılderili ĢaĢkınlığını gizlemeye çalıĢarak “anladım” der
ve koĢa koĢa uzaklaĢır.
Öyle hızlı koĢmuĢtur ki, kampa geldiğinde konuĢamaz haldedir.
Hemen büyükbabasının yanına gider ve kendisine söylenenleri
bir bir anlatır. YaĢlı kızılderili torununun anlattıklarını
dinledikten sonra iyice sinirlenir, bağırıp çağırmaya baĢlar.
Ertesi sabah yine torununu yanına çağırır ve kendi lisanınca
yazdığı not‟u kapatıp, torununa uzatarak der ki;
“Bunu al, beyaz adamlara götür ve onlara de ki; Bunu
Büyükbabam gönderdi... Oraya, yani Ay‟a gittiğinizde bunu
oradakilere verecekmiĢsiniz.”
Küçük kızılderili kendisine söyleneni aynen yapar. Üs deki
beyaz adamlardan birine notu verir, Büyükbabasının
345
söylediklerini de iletir ve yine koĢaradım uzaklaĢır.
Üs çalıĢanları, ellerindeki üstü kapalı nota bakıp bakıp, uzun
süre gülerler.
Ancak aradan bir kaç gün geçtikten sonra, yaĢlı kızılderilinin
o notla, söz de Ay‟da yaĢayanlara nasıl bir mesaj iletmek
istediğini merak etmeye baĢlarlar…
Bu merak günden güne öylesine büyür ki, bir tercüman
çağırmaya karar verirler.
Tercüman geldiğinde herkes bir araya toplanır ve merakla
beklemeye baĢlarlar. Bu arada gülüĢmeler, hala ara ara devam
etmektedir.
Tercüman deri parçasını eline alır, okur ve ağlamaya baĢlar.
Herkes ĢaĢkındır, gülüĢmeler yerini iyiden iyiye meraka
bırakmıĢtır.
Tercüman yaĢlı gözlerini kalabalığa çevirir ve der ki;
“Not aynen Ģöyle” …
“Bu adamlara dikkat edin...
Eliniz‟den topraklarınızı almaya geliyorlar!..”
***************************************************
346
Aslında, adamların günahını da almamak lazım...
Onlar! Gittikleri yerlere sadece “Demokrasi” götürürler.
Hele hele… Kendi çıkarları söz konusu olunca…
Dünyada en büyük kavgaların nedeni olarak...
En önemli kaynakların merkezini oluĢturan...
“4 x 4 sektörler” için, birbirini yiyen…
GeliĢmiĢ ülkelerin kontrolündeki…
“Az GeliĢmiĢ Ülkeleri”… bir düĢünün!..
Hangi Sektörler mi? ...
1) Enerji, Petrol, Doğalgaz...
2)Silah ve Savunma Sanayi...
3)Ġlaç, Gıda ve Sağlık Sektörü...
4)BiliĢim ve Teknoloji…
Ġster sosyal ister ticari açıdan, insanlığın mutluluğu ve refahı ile
ilgili, geleceğe dair yapılan her projeye saygı duymak gerekiyor,
diye düĢünüyorum.
Ancak, altında baĢka hesapların olup olmadığına da, mutlaka
bakmak ve varsa alet olmamak gerek…
347
Herkez, ama bireysel ama kurumsal…hayat gailesi ile kendine
göre bir mücadele içinde!..
Hayat devam ettiği sürece de, bu mücadele devam edecek…
Ġsterseniz Ģimdi evinizden veya iĢ yerinizden çıkın…
çevrenizde bir tur atın… sokağınıza, caddelerinize, parklara, bir
bakın… mutlaka çeĢit çeĢit insanlar göreceksiniz… kimi genç…
kimi yaĢlı, kimi mutlu… kimi mutsuz, kimi pejmurde… kimi
Ģık, kimi yaya… kimi arabalı, kimi hasta… kimi sağlıklı, kimi
sinirli… kimi sakin, kimi sevgilisiyle, kimi dostlarıyla, kimi
ailesiyle… kimi yalnız, kimi dertli, kimi tasalı, kimi ekmek
derdinde… v.s. ve dünya hepsi için, kendi etraflarında dönüyor.
Neticede hepimiz insanız!.. bu dünyaya belirlenen bir tarihte
elimizde olmadan geldik ve yine belirlenen bir tarihte…
isteyerek veya istemeyerek de olsa, bu dünyadan gideceğiz.
Bu geliĢ ve gidiĢ tarihleri arasına “Hayat” deniyor... değil mi?
Ve hayatımızı… belirli amaçlarımıza ulaĢtıktan sonra, daha
güzel, anlamlı ve dolu dolu yaĢamak için, “Bu dünya bize
babalarımızdan miras kalmadı… Biz onu çocuklarımızdan borç
aldık.” özdeyiĢine inanarak, güzel Ģeyler yapmaya değmez mi?
ġimdi, isterseniz; kitabın baĢ tarafındaki “YaĢam Çizgisi”
bölümünde bulunan... 43. 44. 45. sayfalara dönebilirsiniz...
Ayrıca, 51. sayfada sorduğum ve noktalar‟la ifade etmek
istediğim... bu kitapla ilgili değerli düĢüncelerinizi... benimle
paylaĢırsanız, çok mutlu olacağımı da bilmenizi istiyorum...
348
DAHA MUTLU
BĠR GELECEK ĠÇĠN...
349
PROJE. . . PROJE. . . PROJE. . .
Bireysel veya kurumsal olarak, her proje; bir hayale... bir
tasarıma... bir amaca... ulaĢmayı hedefleyen, kendine özgü ve
orjinal bir organizasyon olmakla birlikte, baĢlangıç ve bitiĢ
takvimleri belli olan, süreli bir giriĢim‟dir.
Her biten proje... sona eren projenin daha da geliĢtirilmesine
veya yeni bir projelerin ortaya çıkmasına… neden olur.
Projelerin çok olması sizi ürkütmesin. Bırakın herkez, ama
büyük, ama küçük projeler yapsın. Yeter ki bu projeler
gerçekleĢtirilsin ve mutlu sona ulaĢılsın ve de devam etsin.
Projeler biterse, bir anlamda hayat‟ta biter...
Dikkat ederseniz, çarĢılarda, pazarlarda ve alıĢveriĢ
merkezlerinde aynı veya değiĢik konularda birçok dükkan yan
yanadır...
Ve... “Parayı, çarĢı ve rekabet... kazanır.”
Kaynaklarınız azalmaz, korkmayın. Hele hele... Ġnsan Kaynağı!
350
Yok! Yok! merak etmeyin, özel olarak “Ġnsan Kaynakları”
konusuna girmeyeceğim.
Aslında fena olmazdı ama...
Ülkemizde… 500 büyük firmanın “Üst Düzey Yöneticileri”
arasında, 25 - 30 yıllık bir alt yapıya sahip gibi görünen “Ġnsan
Kaynakları”ndan gelen, kaç kiĢi var diye bir bakarsanız... Ne
demek istediğimi anlarsınız...
Adaylar‟la mülakat bölümlerinde “Sinir ve Sabır Testleri”nde
açık pozisyonlar‟daki, talip olunan görev‟le de ilgili olsa...
GerçekleĢtirmek istediğiniz... bir projeniz var mı ?
sorusu, bana yetiyor...
Zaten konumuz, insan ve insanlar için güzel Ģeyleri paylaĢmak.
PaylaĢmak ve baĢarmak, birbiriyle adeta yarıĢ ederler...
PaylaĢarak kazanmak, takım ruhu ve bilinci için en güzel ilaçtır.
Acıları ve tatlıları, çirkinlikleri ve güzellikleri, mutsuzlukları ve
mutlulukları paylaĢabilmek gibi...
Eğer, sadece güzel olan Ģeyler paylaĢılıyorsa, karĢınızdakilerin
dostluğundan Ģüphe edin...
Sizin, duruma ve topluma göre yanlıĢ taraflarınızı söyleyemiyor
ise, dostunuz... dostunuz da değildir, zaten!..
Ve . . .
351
Ne zaman, hayatınızda 24 saat kısa gelmeye baĢlar ve bazı
Ģeyleri külfet olarak algılamaya baĢlarsanız, o zaman “Kavanoz
ve 1 Fincan Kahve” örneğini hatırlayınız...
***************************************************
Bir profesör, üniversite‟de bir felsefe dersinde, masanın
üzerinde duran; büyük bir kavanoz, birkaç küçük top, 1 kutu
çakıl taĢı, 1 bardak kum ve 2 fincan kahve ile derse baĢlar...
YaĢamın planlanması ile ilgili bölüme geldiğinde, hiçbir Ģey
söylemeden kavanozu önüne alır ve içine topları atar ve de
öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sorar.
Öğrenciler hep bir ağızdan kavanozun dolduğunu ifade ederler.
Profesör, daha sonra çakıl taĢlarını kavanoza dökerek iyice
çalkalar. Çakıl taĢları topların arasından kayarak boĢluklara
yerleĢir. Sonra öğrencilere tekrar kavanozun dolup dolmadığını
sorar. Onlarda “Evet. Doldu” derler.
Profesör, bu sefer 1 bardak kumu alır ve yavaĢca kavanoza
döker. Tabii kumlarda çakıl taĢlarının aralarındaki boĢlukları
doldurur. Kavanozun dolup dolmadığı sorusuna da öğrenciler
koro halinde “Eveet” derler.
Son olarak Profesör, 1 fincan kahveyi de alır ve kavanoza
boĢaltır. Kahve tozlarıda kumların arasında kalan boĢluklara
yayılır. Öğrenciler gülerler...
352
Profesör‟de öğrencileri destekleyerek “Evet” der. “Ben bu
kavanozun, sizlerin hayatı gibi olduğunu göstermeye çalıĢtım.”
“ġöyle ki; toplar hayatınızdaki en önemli Ģeyleri simgeler...
(Kendiniz, Eğitiminiz, Aileniz, ĠĢiniz, Sağlığınız, Ġnançlarınız,
Ġdealleriniz, Dostlarınız, v.s.)
Diğer Ģeyleri kaybetseniz bile bu önemli Ģeyler kalır ve
hayatınızın devamında size destek olur.
Çakıl taĢları ise 2. derece de önemli olanlardır...
(Eviniz, Arabanız, Sosyal YaĢantınız, Hobileriniz, v.s.)
Kum taneleri ise hayatımızdaki küçük Ģeylerdir. ġayet kavanoza
önce kum tanelerini ve çakıl taĢlarını doldurmaya çalıĢırsanız,
toplara yeterli yer kalmaz. Aynı Ģey hayatımız içinde geçerlidir.
Zamanınızı ve enerjinizi küçük Ģeylere harcarsanız, önemli
Ģeyler için vakit kalmayacaktır. Sonra da önemsiz iĢlerle meĢgul
olduğunuz için, hayatınızda büyük bir anlamsızlık oluĢacaktır.”
diye devam ederken, bir öğrenci parmak kaldırır... ve sorar.
“Peki hocam, kahve neyi temsil ediyor?”
Profesör gülerek, “Bu soruyu sorduğuna sevindim. Her ne kadar
sıkıĢık durumda olursanız olun, kendinize... sevdiklerinizle ve
dostlarınızla 1 fincan kahve içecek kadar zaman ayırmayı da
kesinlikle ihmal etmeyin!...” der.
***************************************************
353
Dünya‟da herĢeye rağmen en değerli varlığın “Ġnsan” olduğuna,
hiç Ģüphe yok. Tabii insanlarında hayatlarında değer verdiği
Ģeyler var. Bunun güzel bir örneğini, bildiğinizi tahmin ettiğim
güzel bir alıntı olarak, sizlerle tekrar paylaĢmak istiyorum.
***************************************************
Hayat‟ta ki en değerli Ģeyler...
Bir grup öğrenciden Dünya‟nın en değerli “Yedi Harikası”nın
neler olduğunu düĢündüklerine dair, bir liste yapmaları istenir.
Aralarında bazı anlaĢmazlıklar çıkmasına rağmen aĢağıdakiler
en fazla oyu alır;
1) Mısır'ın Büyük Piramitleri
2) Tac Mahal (Taj Mahal)
3) Büyük Kanyon (Grand Canyon)
4) Panama Kanalı
5) Empire State Binası
6) St. Peter Bazilikasi (St. Peter's Basilica)
7) Çin Seddi (China's Great Wall) ve …
Ögretmen kağıtları toplarken, sessizce duran bir kız öğrencisinin
henüz kağıdını vermemiĢ olduğunu farkeder.
Sonra öğrencisine kendi hazırladığı liste ile ilgili bir problem
olup olmadığını sorar. Kız öğrenci ise “Evet, biraz. O kadar çok
Ģey var ki, bir türlü karar veremiyorum” der.
354
Öğretmen de öğrencisine “Peki, söyle bakalım! Senin listende
neler var, belki biz sana yardımcı olabiliriz” der.
Kız öğrenci önce duraksar ve sonra okumaya baslar…
Ben‟ce Dünya‟nın …Yedi Harikası;
1) Görmek
2) Duymak
3) Dokunmak
4) Tatmak
5) Hissetmek
6) Gülmek
7) Sağlıklı olmak ve Sevmek . . .
Salonda sinek uçsa, sesi duyulacak Ģekilde bir sessizlik olur.
Basit, sıradan ve normal olarak düĢündüğümüz ve de gözden
kaçırdığımız Ģeyler, gerçekte ne kadar da mükemmeldirler…
***************************************************
Evet... insanlar için zaman durmayacak ve projeler bitmeyecek.
Biri bitecek, diğeri baĢlayacak. Ve tabi ki sıra bize de gelecek...
355
ĠĢte o zaman… kendimizi ve değerlerimizi gözden
geçirdikten sonra… “Proje OluĢumu ve Yönetimi” için...
ĠĢ‟e… içeriklerini, düĢüncelerinizdeki detaylara göre rahatlıkla
hazırlayabileceğiniz anketler‟le baĢlayabilirsiniz...
Hatta form‟ları gruplar halinde de yapabilirsiniz...
*Çevrenizdeki Sorun veya Problemlerle Ġlgili… Anket Formu.
*Katılımcı Profili… Anket Formu.
*Tespit Edilen Problemle Ġlgili… Anket Formu.
*Proje‟nin Ġhtiyaç Analizi… Anket Formu.
*Proje‟ye Katkı GörüĢ ve Öneriler… Anket Formu.
Ġnternet‟ten de rahatlıkla yapabileceğiniz… bu anketlerin ve de
analizlerin sonuçları… Sizi büyük ölçüde, çözülmesi gereken
problemler ve ortaya konulacak projeler konusunda, detaylı bir
Ģekilde aydınlatacaktır.
Proje Yönetimi‟nde Problem Çözme Teknikleri...
Daha öncede belirttiğimiz gibi sorunları veya problemleri tespit
edip, tanımladıktan sonra… bunlara sebep olan, etkileyen ve
tetikleyen faktörleri… ortaya koymaya çalıĢabilirsiniz.
Daha sonra da, çözüm yolları ve proje üretimi için, aĢağıdaki
alternetiflerden veya diğer tekniklerden yararlanabilirsiniz…
356
*Zihin Haritası…
Sorunlar, aslında çözülmek için ortaya çıkar...
Çözüm beklenmiyorsa... Sorun, sorun değildir!..
Zihin Haritası... KiĢisel değerleri, özellikleri ve avantajları,
düĢünceleri, sorunları / problemleri, önerileri, olumlu ve
olumsuz faktörleri, yapılması gereken çalıĢmaları ve de diğer
ögeleri belirlemek için kullanılan bir çizelgedir.
Konuları ve organizasyonları... oluĢturmak, görselleĢtirmek,
tasarlamak ve sınıflandırmak ile birlikte... problem çözümünde
ve karar almada, genellikle yardımcı olarak kullanılır.
Bir diyagram veya Ģema Ģeklinde biçimsel kısıtlaması olmayan
bir ağ‟a... bir haritaya... benzer. Ögeler, kavramların önemine
göre ve sezgisel olarak... gruplar altında, alanlar içinde ve dallar
Ģeklinde, düzenlenebilir.
Zihin haritaları oluĢturulurken, ana fikrin veya hedef‟in merkeze
yerleĢtirilmesi gerekir. Daha sonra bu anafikir ve öge‟lerin bağlı
olduğu alt betimlemeler, merkez çevresine belli bir hiyerarĢik
düzen içerisinde yerleĢtirilir. Birbiriyle ilgili ögeler, bağlantılar
aracılığı ile birleĢtirilir.
Benzer ögeler ayrıca gruplanabilir. Simgeler ve resimler
aracılığı ile Zihin Haritaları zenginleĢtirilebilir ve kimi ögelere
numaralar verilerek öncelik de kazandırılabilir...
“Zihin Haritaları”nı çizmek için, kağıt kalem yeterli olabileceği
gibi... bilgisayar programlarından yararlanmak da mümkündür.
357
*Beyin Fırtınası…
Ekip üyelerinin, eleĢtirilme korkusu olmadan, düĢüncelerini
rahatlıkla ifade edebildikleri, grup tartıĢma tekniğidir…
Yaratıcı fikirleri ortaya çıkartmak, amaçlarımızı belirlemek ve
görüĢ birliğine vararak… problem çözme yollarından biri olan,
Beyin Fıtınası, değiĢik fikirlerin ve önerilerin ortaya konmasını
destekler…
DüĢüncelerin niteliğinden ziyade, sayıca çokluğu önemlidir.
Beyin Fırtınası… grubun, bir bütün olarak bilgilerini ve
deneyimlerini, ortaya koymasına yardımcı olur. Yaratıcılığı
destekler. Herkez‟in katılımını sağlar…
Vizyon Tasarımcıları ve Proje Liderleri‟nin belirlediği süre
zarfında, herkez… kesintisiz ve eleĢtrisiz olarak konu ile ilgili
“ellerinde yazılı olarakta bulunan” düĢüncelerini ortaya attıktan
sonra benzer fikirler gruplar halinde onaylanarak listelenir ve
“açıklama / tartıĢma” bölümüne geçilir…
Belirli bir görüĢ ve çözüm önerilerine göre, tam bir uzlaĢma
sağlanamadığı takdirde oylamalara geçilebilir, eğer zaman varsa
belirlenen ve en çok oy alan bir kaç öneri ile ilgili, bir toplantı
daha yapılabilir…
*Altı ġapka‟lı DüĢünme Tekniği… (Edward De Bono)
DüĢünce ve önerilerin belirli bir düzen içinde sunulması ve
sistematikleĢtirilmesi için kullanılan bir yöntemdir…
358
“ġapkalar”, düĢüncelerin ayrıĢtırılması için kullanılan bir
semboldür. Konuya bu Ģapkalar giyilerek yaklaĢılır ve daha
sonra uzlaĢma veya oylama yoluyla çözüme gidilir…
*Beyaz ġapka … (Tarafsız ġapka): Beyaz tarafsız ve objektiftir.
Konu ile ilgili net bilgiler, sayılar, araĢtırmalar ve kanıtlanmıĢ
veriler ortaya konur.
*Kırmızı ġapka … (Duygusal ġapka): Kırmızı duygu, tutku,
sevgi ve öfkeyi çağrıĢtırır. Konuyla ilgili olarak, kiĢilere
hislerini söyleme Ģansını verir.
*Sarı ġapka … (Ġyimser ġapka): Sarı güneĢ gibi aydınlık ve
olumludur. Konunun avantajları ortaya konulur ve getirileri göz
önüne alınır.
*Siyah ġapka … (Kötümser ġapka): Burada siyah, güzel bir
renk olmasına rağmen… karamsarlık ve olumsuzluğu ifade eder.
Konu ile ilgili riskler, ileride doğabilecek tehlikeli problemler ve
eleĢtriler ortaya konur.
*YeĢil ġapka … (Yenilikci ġapka): YeĢil verimli geliĢmeleri ve
yaratıcılığı simgeler. Bu Ģapka ile, alternatifler araĢtırılır,
yaratıcılık ön planda tutulur, orjinal ve üretken fikirler öne
çıkartılır.
*Mavi ġapka … (Soğukkanlı ġapka): Mavi soğukkanlılığı
temsil eder ve herĢeyin üzerindeki gökyüzünün rengidir.
DüĢünce süresinin düzenlenmesi ve kontrolu ile uğraĢılır.
DüĢünceler sistematize edilir, durum analizleri yapılır ve çözüm
önerileri özetlenir…
359
*Pukö Döngüsü…
Planla… Uygula… Kontrol Et… Önlem Al…
Pukö… adım adım plan yaparak sonuca ulaĢmak için kullanılan
bir yaklaĢımdır.
Safhaları ise bir döngü Ģeklinde…
*Amaç ve hedeflerle ilgili detaylı planlar…
*Ekibi bilgilendirme ve uygulamaya geçmek…
*Proje aĢamalarını kontrol ederek, sapmaları tespit etmek…
*Gerekli önlemleri alarak, eğitim ve yönlendirmeleri yaparak,
kalıcı bir izleme ve raporlama sistemi kurmak‟tan… oluĢur!..
*Balık Kılçığı Diyagramı (Sebep - Sonuç ġeması)…
****** ****** ****** ****** *****
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>> Hedef
****** ****** ****** ********
Belirli bir sorunu çözmek için, nedenlerini belirlemek ve ortaya
çıkarmak için kullanılır. Gurubun problemin içeriğine
odaklanmasını sağlar. Detaylı bir sebep - sonuç diyagramı balık
kılçığı Ģeklinde oluĢturulur.
360
Sayfanın ortasına soldan sağa, sağ baĢta hedef (Sonuç) yeralacak
Ģekilde, ana kılçık çizilir. Sonuca etki eden ve edecek olan
faktörler (Sebepler - Sorumlular)… araĢtırmalar, beyin fırtınası
veya baĢka bir sistemle tespit edilerek bu ana kılçığın üstüne ve
altına etki ve önem derecelerine göre, sırayla yerleĢtirilir.
Gerekirse bu faktörlere bağlı alt baĢlıklarda belirlenir ve üst
baĢlıklarıyla ana kılçığa bağlanır. BaĢlıkların konu ile uyumlu
ve mantıklı olması önemlidir.
Sebeplerin belirli bir kategori içinde diyagrama yerleĢtirilmesi
ve sıralanması, sorunların net bir Ģekilde görülmesine yardımcı
olur.
Daha sonra yapılacak iyileĢtirme ve çözüm hamleleriyle hedefe
ulaĢmak mümkün olacaktır…
*Proje Yönetimi ve Çözüm Basamakları… (Herbert Simon)
*Problemlerin Tanımlanması…
*Problemlerle Ġlgili Verlerin Toplanması…
*Problemlere Uygun Çözüm Yollarının Sıralanması…
*Olası Çözümlerin Problemlere Uygulanması…
*Problemler Ġçin En Uygun Çözümlerin Seçimi…
*Problem ve Çözüm Sürecinin Ġzlenmesi…
361
*Gerekli Değerlendirme ve Raporlamaların Yapılması…
*Pareto Analizi…
Aynı konu ile ilgili çok sayıda sorunla karĢılaĢtığımızda, çözüm
önceliklerine göre sıralama yapmak için, verilere ve performans
ölçümlerine göre, az sayıdaki önemli sorunu, çok sayıdaki…
önemsiz sorundan ayırma tekniğidir.
Frekans
Ortak
Performans
Ölçümleri
*
*
*
*
*
*
*
* * * * * * * * Sorunlar
362
*Ağaç Diyagramı… (Sorunlardan… Çözümlere doğru)
SORUN
NEDEN NEDEN NEDEN
ÇÖZÜM ÇÖZÜM ÇÖZÜM
ÖNERĠLERĠ ÖNERĠLERĠ ÖNERĠLERĠ
YAPILACAK YAPILACAK YAPILACAK
ÇALIġMALAR ÇALIġMALAR ÇALIġMALAR
(NE + NEREDE + NEZAMAN + NĠÇĠN + NASIL)
KAYNAKLAR
VE
DESTEKLER
K Ġ M VEYA
……………… KĠMLER YAPACAK ………………
363
Yalnız... problemlere odaklanırken, basit önerileri ve güzel
çözümleri de, aman... gözden kaçırmayın!..
Japon yönetim sistemindeki, en hatırda kalan çalıĢmalardan bir
tanesi de... en büyük kozmetik firmalarından birinde yaĢanan
“boĢ sabun kutusu” problemi‟dir.
MüĢterilerden birisi... firmaya, aldığı sabun kutusunun “boĢ”
olduğuna dair Ģikayet‟te bulunmuĢtur.
Bunun üzerine yetkililer hemen, üretilip paketlenen sabun
kutularını, sevkiyat birimine gönderen hattı izole edip, dolum
bantından “bir veya birkaç sabun kutusu”nun, içi boĢ bir Ģekilde
geçtiği tespit ederler!..
Yöneticiler derhal... Mühendisler‟ine, problemi çözmeleri için
talimat verir...
Mühendisler, geniĢ bir ar-ge bütçesi ile, yüksek çözünürlükte bir
X - IĢını cihazı tasarlamak için ciddi bir uğraĢ verirler. Neticede
cihazı üretirler ve bu sayede hattan geçen bütün sabun kutularını
izleyerek, boĢ olup olmadıklarından emin hale gelirler...
(Bu 1. yol)
Bir baĢka ülkede (ki, hangi ülke olduğunu bilmiyorum.) küçük
bir kozmetik Ģirketinde ise, aynı problem yaĢandığında...
ġirket‟teki sevkiyat amirleri, X - IĢını v.s. gibi karmaĢık Ģeylerle
uğraĢmadan, farklı bir çözüm yolu bulurlar...
Endüstriyel bir vantilatör alarak, sevk hattına doğru yöneltirler...
Vantilatörü açtıkları anda, dolu olan kutular hattan geçerken, içi
boĢ olanlar, hattın dıĢına doğru savrulur. (Bu da 2. Yol)
364
YENĠ PROJELER . . . K S S P . . .
Bu aĢamada... her proje‟den sonra, kazandığınız
tecrübelerle... araĢtırmalarınızdan ve daha büyük yeni yeni
projeler üretmekten asla vazgeçmeyin!.. demek istiyorum.
Ancak, proje üretme konusunda... sıkıntı yaĢadığınız
zamanlar da olacaktır.
Bu noktadaki ıĢık kaynağınız; yapılmakta olan diğer
projeleri izlemek, değerlendirmek, desteklemek ve hatta
ihtiyaç olursa, o projelerde görev almaktır.
Özellikle de... sosyal sorumluluğun, BirleĢmiĢ Milletler
nezdinde bir sonraki aĢaması olan, KSSP “Kurumsal Sosyal
Sorumluluk Projeleri”nden bahsediyorum...
365
Tabii, bu noktada da... Ģu ana kadar açmaya çalıĢtığımız, Sosyal
Sorumluluk Projeleri veya Gönüllü Sosyal Sorumluluk Projeleri
konusu‟na... bir de Kurum‟lar açısından bakmak gerekiyor...
Kurumsal Sosyal Sorumluluk... Kurumsal VatandaĢlık...
Karar vermek aĢamasında... “Ortak çıkarlar...” ile “Anadil ve
Paradil...” konuları, geçerliliği‟ni korumakla birlikte...
Kurumsal sosyal sorumluluk; bir Ģirketin, bir fabrikanın veya
bir marka‟nın, kendi isteğiyle... ortakları‟nın, çalıĢanları‟nın,
tedarik zincirleri‟nin müĢterileri‟nin ve onların aileleriyle
birlikte... faaliyet gösterdiği bölgeler‟deki halkın... yaĢam
kalitesini iyileĢtirmek için... Sendikalar, Sivil Toplum Örgütleri
v.s. ile beraber... sosyal ve çevresel sorunlara eğilmesi, etik ve
sorumlu davranıĢlar sergilemesi... ve de beraber yaĢadığımız
toplumun geliĢmesine katkıda bulunmak için, sürdürülebilir bir
Ģekilde... kararlar alması ve uygulamasıdır!..
Kurumsal sosyal sorumluluk projeleri ve kurumsal vatandaĢlık
konuları, aslında bu kitaptaki diğer konularımızdan biraz uzak
gibi... ama, sosyal sorumluluk projeleriyle... o kadar çok, iç içe
kullanılıyor ve birbirine karıĢtırılıyor ki...
Ve tabii... bilen, bilmeyen, herkez uzman!..
Üniversiteleri ve bilimsel çalıĢmaları bir kenara koyarsak... tek
kaynak‟ta, yabancı danıĢmanlık firmaları ve onların o r c i n a l
(orjinal) uzantıları...
366
Bu nedenle, kısaca bazı ayrıntılara girmekte yarar var... diye
düĢünüyorum...
Hele hele!..
T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı‟nın…
“AB GiriĢimcilik ve Yenilik Programı (EIP) kapsamında çıkılan
ve 17. Temmuz. 2009 son baĢvuru tarihli… Ulusal Kurumsal
Sosyal Sorumluluk Platformları‟nın (CSR) Desteklenmesi…
çağrısı… Büyüme ve Ġstihdam Stratejisi ve de Sürdürülebilir
Kalkınmanın Desteklenmesi… kapsamında, özellikle KOBĠ'ler
baĢta olmak üzere, Avrupa ĠĢletmeleri arasında kurumsal sosyal
sorumluluk anlayıĢının arttırılmasını hedeflemektedir. Bu
amaçla Avrupa Komisyonu, ulusal seviyede CSR'ın
promosyonu amacıyla… oluĢturulacak iĢbirliği platformlarına
ortak finansman sağlayacaktır.”
açıklaması ile...
Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği BaĢkanı Sayın Serdar
Diler‟in... 23. Haziran. 2009 da “Kurumsal sosyal sorumluluk
projeleri yürüten kurumların, edindikleri tecrübeleri, diğer
kurumlarla paylaĢmak ve gelecek planlarını anlatmak” üzere
23. Ekim. 2009‟a kadar 3 aĢama da Ġstanbul Kadir Has
Üniversitesi ile birlikte gerçekleĢtirecekleri “Kurumsal Sosyal
Sorumluluk‟ta Okula DönüĢ ... Pazaryeri” projesi için... AB den
146.000 Euro‟luk fon aldıklarını...
açıklamasından sonra!..
367
Kurumsal sosyal sorumluluk projeleri (KSSP) konusunda 2000
li yıllar‟dan itibaret Türkiye olarak ülkemizde, “Avrupa Birliği”
standartlarında çok ciddi çalıĢmalar yapılmakta...
Örneğin, 2002 yılında bu konuda, sevgili dostum Mehmet
Tunga‟nın önderliğinde, Ġngiltere merkezli Little Woods
Uluslararası AlıĢveriĢ Merkezleri Zinciri için, ülkemizde
uygulamaya konan, kurumsal sosyal sorumluluk projesi...
“Tedarik Zincirleri ve Franchising Mağazaları‟nda; kesinlikle
çocuk iĢçi‟lerin çalıĢtırılmaması, iĢyerleri‟nin uluslararası
standartlara uygunluğu, çalıĢma Ģartları, tüm çalıĢanların ve
ailelerinin eğitim, sağlık ve de yaĢam kalitesi... öiçümleri”,
bunun en güzel ilk örneklerinden bir tanesiydi ve halen devam
ediyor...
KSSP ler‟deki güzel geliĢmelerin... en önemli nedenlerinden biri
de “Kurumsal Ġlkeler SözleĢmesi”dir.
***************************************************
BM Küresel Ġlkeler SözleĢmesi…
(BM K.Ġ.S. Türkiye Sorumlusu… Hansın Doğan)
1999 yılında Dünya Ekonomik Forumu‟nda BM Genel Sekreteri
Kofi Annan‟ın giriĢimiyle baĢlatılan Küresel Ġlkeler SözleĢmesi;
Ġnsan haklarının korunması… geliĢtirilmesi… desteklenmesi ve
ihlallerine karĢı durulması… özellikle, iĢ dünyasında evrensel
değerlerin uygulanması… çevre bilincinin ve sorumluluğunun
geliĢtirilmesine yönelik giriĢimlerle… çevresel güçlük‟lerin
368
üstesinden gelinmesi ve de yolsuzluğun her türlü biçimi ile
mücadele edilmesi… ilkeleri üzerine kurulmuĢtur!..
ĠĢ dünyasına ve sosyal yaĢama… insan odaklı ilkeler öneren
yenilikçi bir “Kurumsal Sosyal Sorumluluk” yaklaĢımı olan
“Küresel Ġlkeler SözleĢmesi”… 100‟ü aĢkın ülkeden 4.500 ün
üzerinde katılımcısıyla… dünyanın en büyük gönüllü “kurumsal
vatandaĢlık” giriĢimi olma özelliğine sahip…
Yasal bir yaptırımı olmayan, gönüllü bir uygulama olan
“SözleĢme” ye, Türkiye‟den Ģimdiye kadar 100 ün üzerinde
kurum ve kuruluĢ imza attı. ġimdi sıra imza atılan ilkeleri yerine
getirmek için kolları sıvamakta…
“Gönüllülük” esasına dayalı bir giriĢim olmakla birlikte,
SözleĢme‟ye imza atan kurumların iki yılda bir rapor hazırlayıp,
belirlenen kriterler kapsamında neler yaptığını, nasıl bir ilerleme
sağladığını, neleri… neden dolayı yapamadığını anlatması
gerekiyor…
Gerekli kriterleri yerine getiremeyen kurumlar ise “SözleĢme”
den çıkarılma tehtidiyle karĢı karĢıya kalabiliyorlar…
Küresel Ġlkeler SözleĢmesi‟nin Faydaları…
*SözleĢme‟yi imzalayan kuruluĢlar, BM logosunu taĢıyorlar ve
daha seçkin bir statüye sahip olabiliyorlar.
*Kalifiye çalıĢanları etkileme, elinde tutma ve kuruma çekme
konusunda, diğer kurumlara göre daha avantajlı oluyorlar.
*Maliyet tasarrufu ile hissedarlar nezdinde güven kazanıyorlar.
369
*Marka bilinirliği ile tüm paydaĢlar nezdinde daha fazla itibar
elde edebiliyorlar.
Dünya ekonomisinin yaklaĢık yüzde 90‟ının Özel Sektör
tarafından yönetildiği günümüzde, özel sektörün sürdürülebilir
kalkınma yolunda atacağı adımların öneminden yola çıkılarak
hazırlanan bir sistem olan Global Compact (Küresel Ġlkeler
SözleĢmesi), iĢ dünyasının sivil toplum kuruluĢları ve yerel
otoritelerle iĢbirliğine giderek, yerel kalkınmayı tetikleyecek
projeleri hayata geçirmesini amaçlar…
Küresel Ġlkeler SözleĢmesi on maddeden oluĢmaktadır. Bu on
ilke insan hakları, çalıĢma koĢulları, çevre ve yolsuzlukla
mücadele konu baĢlıkları altındadır…
Yolsuzlukla mücadeleye dair olan son madde, 2004 yılında
eklenmiĢtir. Esasen bu eklenti bize, ileride baĢka konu
baĢlıklarını da, Küresel Ġlkeler SözleĢmesi‟nin içinde
görebileceğimizi göstermektedir…
Küresel Ġlkeler SözleĢmesinin içeriği ve maddeleri Ģunlar…
Ġnsan Hakları…
Ġlke 1: ĠĢ dünyası… ilan edilmiĢ insan haklarını desteklemeli ve
bu haklara saygı duymalıdır.
*ĠĢverenler, çalıĢanları sürekli dinlemeli ve onlara uygun
çalıĢma ortamını sağlayarak haklarını korumalıdır. Empati,
sağduyu gibi çok bilinen kelimeler burada devreye girebilir ve
iĢverenler kendi çıkarlarını nasıl koruyorlarsa çalıĢanların
haklarını da o derece koruyabilmelidirler…
370
Ġlke 2: ĠĢ dünyası, insan hakları ihlallerinin suç ortağı
olmamalıdır.
*ĠĢverenler, insan hakları ihlallerinden faydalanmamalıdırlar.
Aksine bu ihlalleri oluĢmadan önleyebilecek tedbirlerin
alınmasına öncülük edebilmelidirler…
ÇalıĢma KoĢulları…
ÇalıĢma koĢulları içerisindeki maddeler, “ÇalıĢmaya ĠliĢkin
Temel Haklar ve Ġlkeler” ILO (Uluslararası ÇalıĢma Örgütü)
Bildirgesi‟nden alınmıĢtır…
Ġlke 3: ĠĢ dünyası çalıĢanların sendikalaĢma ve toplu müzakere
özgürlüğünü desteklemelidir.
*ÇalıĢanların kendi insiyatifleri içinde, herhangi bir sendikaya
üye olabilecekleri gibi isterlerse sendikalara üye de olmaya da
bilirler. Burada önemli olan kararın çalıĢan tarafından verilmesi
ve iĢverenin bu karara saygı duymasıdır…
Ġlke 4: Her türlü zorla ve zorunlu çalıĢtırmaya son verilmelidir.
*ÇalıĢanlar emeklerini kendi isteği ile yapmalıdırlar. Kanunlara
uygun Ģekilde çalıĢmalı ve istifa edebilmelidirler. ĠĢyerlerinde
zorlamalara ve Ģiddete maruz kalmamalıdırlar. Ücretleri nakdi
olarak ödenmelidir…
Ġlke 5: Her türlü çocuk iĢçiliğe son verilmelidir.
371
*ILO sözleĢmesi çocukların 15 yaĢından önce iĢe alınmamasını
belirtmiĢtir. Çocukların cinsel istismarı çocuk kaçakçılığı, borç
köleliği, zorla çalıĢtırma ve köleliğe son verilmelidir…
Özellikle geliĢmekte olan ülkelerde çocuk iĢçiliğin ucuz olması,
çocuk istismarını beraberinde getirmiĢtir.
Hiçbir sosyal hakkı bulunmayan çocukların erken yaĢta kalıcı
hastalıklara maruz kaldıkları da bilinen bir gerçektir…
Ġlke 6: ĠĢe alma ve çalıĢma süreçlerinde ayrımcılığa son
verilmelidir.
*ĠĢe alınan kiĢiler sadece yetkinliklerine göre iĢe alınmalıdır.
Cinsiyet, ırk ve din gibi nedenlerle iĢe alımların önüne
geçilmelidir…
Türkiye‟de bu değiĢik Ģekillerde karĢımıza çıkmaktadır. Bir
örneği de hemĢehrilik‟tir. Aslında bu iĢverenlerin zararınadır ve
iĢini en iyi yapanı iĢe almak, karlılığı artıracağı gibi verimliliği
de artıracaktır…
Çevre…
Ġlke 7: ĠĢ dünyası “çevre” sorunlarına karĢı ihtiyati yaklaĢımları
desteklemelidir.
*Çevre konusu yoğun bir bilgi gerektirir. Yasal mevzuatın
takibinin yanı sıra kıyaslama yoluyla farklı firmaların yaptıkları
gözlenebilir ve uygulanabilir…
372
Dünyadaki tüm çevre dostu yaklaĢımlar takip edilmeli,
desteklenmeli ve uygulama yolunda adımlar atılmalıdır…
ĠĢverenler ISO 14001 çevre standardını iĢyerlerinde uyguluma
yolunda adımlar atabilirler…
Ġlke 8: ĠĢ dünyası çevreye yönelik sorumluluğu arttıracak her
türlü faaliyete ve oluĢuma destek vermelidir.
*KuruluĢlar, çevre dostu tüm faaliyetleri imkânlarıyla orantılı
olarak desteklemelidir…
Tüm ülke kuruluĢları bu faaliyet alanına çekilmelidir.
Üniversiteler, okullar, dernekler ve özel kuruluĢlar, çevre
bilincine sahip olmalı ve çeĢitli etkinliklere katılabilmelidirler…
Ġlke 9: Çevre dostu teknolojiler ile… bunların geliĢtirilmesi ve
yaygınlaĢtırılması özendirilmelidir.
*Çevre dostu teknolojiler, hava ve suyun yanı sıra doğal
kaynaklarında makul fiyatlarla teminine yardımcı olmaktadır.
Bu teknolojilerde sürekli geliĢim esastır…
Yolsuzlukla Mücadele…
Ġlke 10: ĠĢ dünyası… rüĢvet ve haraç dahil her türlü yolsuzlukla
mücadele etmelidir.
*Hukukun üstünlüğü, doğruluk, hesap verebilirlik ve Ģeffaflık
esastır…
Kurumsal Sosyal Sorumluluk... kavram olarak hem iç, hem de
373
dıĢ çevrelerdeki, tüm aktörlere karĢı olan... sorumluluğu ifade
eder. Bu sorumluluk alanları...
*ÇalıĢanlara karĢı sorumluluk…
*MüĢterilere (tüketicilere) yönelik sorumluluk…
*Hissedarlara yönelik sorumluluk…
*Doğaya ve çevreye karĢı sorumluluk…
*Devlete karĢı sorumluluk…
*Tedarikçilere karĢı sorumluluk…
*SatıĢ Kanallarına karĢı sorumluluk…
*Rakiplere yönelik sorumluluk…
*Topluma karĢı sorumluluk…
v.s… Ģeklinde sıralanabilir.
Bunlardan… çalıĢanlara, hissedarlara ve yöneticilere (kurum içi
paydaĢlar) karĢı sorumluluklar, iĢletmenin kurum içi sorumluluk
alanı içerisinde yer alır.
Rakiplere, müĢterilere, tedarikçilere, çevreye, topluma ve
hükümete (kurum dıĢı paydaĢlar) karĢı sorumluluklar ise
iĢletmenin “kurum dıĢı sorumluluk alanı” içerisinde yer
almaktadır.
ĠĢletmeler, bu iki sorumluluk alanı… “kurum içi ve kurum dıĢı”
arasında yer alır ve kurumsal sosyal sorumluluğunu iki tarafın
da isteklerini, beklentilerini karĢılayacak Ģekilde... dengelemeye
ve yerine getirmeye çalıĢır…
********************************************************
374
Küresel Ġlkeler SözleĢmesi... sadece Ģirketler için geçerli değil,
ülkemizde de bu sözleĢmeye imza atan STK'lar var. Bu yüzden
“Vizyon Tasarımı” açısından incelemeye“ değer…
Küresel Ġlkeler SözleĢmesi...
Ġlerleme Bildirimi... Performans Modeli...
*Vizyon…
*Liderlik…
*Görevlendirme (+) Yetkilendirme (+) Örgütlenme…
*Kaynaklar…
*Stratejik Planlama…
*Uygulamalar (+) Süreç Ġnovasyonu…
*Ekip ve Üyeler üzerindeki etkiler…
*Hedef Kitle (+) Toplum üzerindeki etkiler…
*Ölçümlemeler (+) Sapmalar (+) Sonuçlar…
*R a p o r l a m a…
*Geçtiğimiz yıl ne demiĢtik?
*Bu yıl ne yaptık?
*Önümüzdeki yıl... neleri (+) nasıl... yapacağız?
375
********************************************************
“KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJELERĠNDE”
* P R O J E D Ö N G Ü S Ü *
MEVCUT DURUM ANALĠZĠ...
RAKĠP UYGULAMALARLA KIYASLAMA...
EĞĠTĠMLER...
ĠHTĠYAÇ ANALĠZĠ...
FAALĠYET STRATEJĠSĠNĠN GELĠġTĠRĠLMESĠ...
ÇALIġMA PLANININ OLUġTURULMASI...
UYGULAMA...
GERĠ BĠLDĠRĠMLERĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ...
RAPORLAMA... SÜRDÜRÜLEBĠLĠRLĠK...
(SU CSR ... KSSP)
***************************************************
376
Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projelerinde…
Ölçümleme… Derecelendirme… Değerlendirme…
Durum analizleri ile yapılan ölçümlemelerden sonra bir önceki
yılın hedeflerinin gerçekleĢme durumunu inceleyen… ve de bir
sonraki yıl için planların ve hedeflerin yer aldığı KSS Raporu 9
ana bölümden oluĢmaktadır...
1)ĠĢ ve Kurum Etiği (Dürüstlük, Açıklık, Tarafsızlık)…
2)Toplam Kalite... Ürün veya Hizmet Organizasyonu…
3)Çevre (3 Bölüm Halinde)…
a)Enerji ve Su Harcamaları...
*Doğalgaz
*Elektrik
*Su
b)Yolculuk ve UlaĢım Harcamaları...
*Yakıt kullanımı
*Seyahat kaynaklı enerji tüketimi
c)Atıklar...
*Kağıt atık (Ambalaj - Kağıt - Karton, v.s.)
*Organik atık (Kimyasal Atıklar - Yemek Atıkları)
*IT atık (KartuĢ, v.s.)
*Diğer (Plastik - Metal - Cam - Floresan - Pil, v.s.)
4)ÇalıĢanlar ve Aileleri…
5)Ortaklar ve Hissedarlar…
377
6)SatıĢ Kanalları ve MüĢteriler…
7)Tedarik Zincirleri…
8)Toplumsal Katkılar ve Sosyal Sorumluluk Bilinci…
9)Sürdürülebilirlik ve DıĢ ĠliĢkiler…
BM Küresel Ġlkeler üyesi olan tüm Ģirketler, Küresel Ġlkeler
SözleĢmesi ile bağlantılı olarak gerçekleĢtirdikleri aktiviteleri
anlattıkları... “Communication On Progress” adlı bir GeliĢim
Raporu‟nu... daha öncede belirtildiği gibi… iki yıl‟da bir
açıklamak ve BirleĢmiĢ Milletler‟e sunmak zorundadırlar...
Sürdürülebilirlik Raporlamaları...
Net bir açılımla… bir Ģirketin, sürdürülebilir kalkınma hedefleri
doğrultusunda... ekonomik, çevresel ve sosyal performansını…
tüm yönleriyle, iç ve dıĢ paydaĢları ile paylaĢtığı bir süreçtir!..
“Sürdürülebilir Raporlama ÇalıĢmaları”… aynı zamanda,
ġirketlerin... ürün veya hizmet organizasyonları (Ar - Ge süreci,
tedarik süreci, üretim süreci, müĢteri Ģikayetleri ve çözüm
süreçleri, muhasebe faturalama süreci, sipariĢ alma süreci ya da
insan kaynakları departmanı eleman seçimi süreci v.s.) ile...
çevresel ve sosyal konuları...
“Sayısal ve Ölçümlenebilir… Veriler IĢığında...” *Temel iĢ süreçlerinin bir parçası olarak görmesini, muhtemel
risk alanlarını ve ilgili maliyetleri tanımlayarak, yenilikçi bir
378
yönetim anlayıĢının geliĢimine, destek olmakta... *ġirketlerin marka değeri ve kurumsal itibarının korunması,
faaliyet gösterilen pazarda farklılaĢma, rakipler veya
tedarikçilerin faaliyetlerinden kaynaklanan marka erozyonuna
karĢı korunma, tüm paydaĢlar‟la sağlıklı bir iletiĢimin kurulması
gibi, faydalar getirmekte... *Diğer yandan, rapor kullanıcıları için iyi bir “Benchmark”
(Ölçüm, karĢılaĢtırma kriterleri... Pazar lideri olarak kabul
edilenlerle yapılan karĢılaĢtırmalı analizler) aracı olarak…
diğer Ģirketler‟le uzun soluklu diyalog fırsatı sunmaktadır.
Kurumsal sosyal sorumluluk projelerinin hedeflerine ulaĢması
ve ölçümleme kriterleri konusunda… Sayın Fadile Paksoy‟un
detaylı açıklamaları da… bayağı dikkat çekiçi!..
***************************************************
Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projeleri‟nde hedefe ulaĢmak.
Hayatın bir çok alanında aklına ilk geleni uygulayan ve günün
sonunda “ben yaptım oldu” diyen bir toplum olduğumuzdan,
çoğu zaman neyi niçin yaptığımızı farkedemez durumdayız.
Hedef belirleyemiyor, dolayısıyla yolu tamamlayamıyor ya da
ĢaĢkaza tesadüfen bir yere vardıysak da… nereye vardığımızı
anlayamıyor, ölçemiyoruz.
Konu, kurumsal sosyal sorumluluk olduğunda da bakıĢ açımız
çok fazla değiĢmiyor.
379
Oysa günümüzde artık bir iĢ değeri olarak karĢılık bulan KSS
uygulamalarının baĢarıya ulaĢmasındaki en temel kriterlerden
biri, ölçümlenebilir olması…
Proje uygulamalarında tüm süreçte ölçümlemeyi kullanabiliriz!..
*Hangi sosyal konuyu seçmeli, hangi alana yatırım yapmalıyız?
*PaydaĢlarımızın öncelikleriyle, kurumun önceliklerinin
kesiĢtiği ortak noktalar neler?
*ĠĢbirliği kurumları kimler olmalı? (Gönüllü Elçiler, STK‟lar,
Kamuoyu Önderleri v.s.)
*Belirlediğimiz sosyal konuyu hangi yöntemle / giriĢimle ele
almalıyız?
*Proje hedeflerine ulaĢıldı mı?
*Kurum iĢ hedeflerine ulaĢtı mı?
*Toplumsal hedeflere ulaĢıldı mı?
*ĠletiĢim hedeflerine ulaĢıldı mı?
Kurum açısından kriterler…
KSS uygulamalarından fayda sağlamayı bekleyen iki taraf var…
bunlardan biri kurum, diğeri de toplum. Bu yüzden ölçümlemeyi
her iki tarafı da kapsayacak Ģekilde yürütmeliyiz.
Hem kalitatif hem de kantitatif yöntemleri kullanabileceğimiz
380
ölçümlemeleri kurum açısından değerlendirdiğimizde…
kampanya hedeflerini ve hedef kitle olarak belirlediğimiz
paydaĢlarımızı net bir biçimde ortaya koymamız gerekiyor.
Hissedarların, yönetici ve çalıĢanlarımızın, tedarikçi, müĢteri ve
rakiplerimizin, toplumun bizden beklentisi ne?
ġu an bizi nasıl algılıyorlar? KSS uygulamaları sonrasında tüm
bu iç ve dıĢ paydaĢlarımızın, bizi nasıl algılamalarını istiyoruz?
Peki, kampanya hedefleri doğrultusunda belirlediğimiz ve her
bir paydaĢa göre değiĢiklik gösterecek, ölçümleme kriterleri…
neler olabilir?
*SatıĢlarda ve Pazar payında artıĢ sağlamak…
*Marka konumu ve kurum imajını güçlendirmek…
*ÇalıĢanların memnuniyet ve motivasyonunda artıĢ sağlamak…
*Ġyi çalıĢanı kuruma çekebilmek…
*ĠĢletme giderlerini azaltmak…
*Yatırımcıların gözünde daha cazip hale gelmek…
Toplum açısından kriterler…
KSS uygulamalarındaki faydayı toplum açısından
değerlendirirken de, aĢağıdaki kriterleri göz önünde
bulundurabiliriz.
381
*Yürüttüğümüz KSS kampanyasında ele aldığımız toplumsal
sorunla ilgili farkındalık düzeyinde ne tür bir değiĢim oldu?
*Kampanya öncesi belirlenen, hedef kitlenin… bilgi, tutum ve
davranıĢ değiĢikliğine iliĢkin hedefler nasıl geliĢti?
*Ele aldığımız sorunun çözümüne iliĢkin ne kadar yol alındı?
*Sorunun çözümü sürdürülebilir mi?
*Kampanyada görev alan gönüllü sayısı?
*Kamuoyunun katkısı, toplanan fon miktarı ne kadar oldu?
Medya Ölçümleme…
Hem kurum hem de toplumsal fayda açısından
değerlendirdiğimizde kampanyanın baĢarısını etkileyen en kritik
faktörlerden biri de kampanyanın iletiĢimi, dolayısıyla
medyanın etkin ve verimli bir biçimde kullanılması ve bunun
ölçümlenmesidir.
Burada… medya ölçümleme ile, sadece niceliksel kriterlerle
yapılan klasik ölçümlemeyi değil, kurumsal sosyal
sorumluluğun doğasına uygun olan, niteliksel ölçümlemeyi
kastediyoruz…
Kantitatif (niceliksel) araĢtırma kriterleri…
*Ele aldığımız sorunlarla ilgili haberlerin, toplamda gerçek
eriĢimi ne?
382
*Haberler hangi yaĢ gruplarına, ne kadar eriĢti?
*Haberler hangi sosyoekonomik profile ulaĢtı?
*Haberlerin ulaĢtığı kitlelerin eğitim durumları ne?
*Haberlerin ulaĢtığı cinsiyetlerin oranı ne?
*EriĢim sağlanan kitlenin sahiplikleri neler?
*EriĢim sağlanan kitlenin tüketim alıĢkanlıkları neler?
*Tüm bu kriterler incelendiğinde, paydaĢlara iliĢkin sonuçlar
neler?
Kalitatif (niteliksel) araĢtırma kriterleri…
Kurumsal Sosyal Sorumluluk kampanyamızın;
*Marka / ürün / hizmet bilinirliğine etkisi?
*Marka / ürün / hizmet kalite algısına etkisi?
*Ġnsan kaynakları algısına etkisi?
*Finansal güç ve karlılık algısına etkisi?
*Sosyal sorumluluk sahibi firma algısına etkisi?
*Kurumsal itibara etkisi? Ģeklinde olmalıdır.
Ölçümlemeyle ilgili bilgileri aktarmaktaki amacımız; kurumsal
383
sosyal sorumluluk kampanyalarının, hem kurum hem de toplum
lehine geliĢtirilmesinde... ölçümlemenin öneminin altını çizmek,
kullanılabilecek yöntem ve kriterlerle ilgili rehberlik etmektir.
KSSP ile ilgili çalıĢmalarda bulunan, kurum yöneticilerine
önerimiz… yürüttükleri projelerin, mutlaka ölçümlenmesini ve
% bazlı raporlanmasını sağlamaları…
Çünkü biliyoruz ki, projenin hem kurum hem toplum açısından
hedefine ulaĢıp ulaĢmadığını ve de projeye ayrılan kaynağın
etkili kullanıp kullanılmadığını öğrenmenin… tek yolu bu!..
Kurumsal sosyal sorumluluk projeleri… markanın itibarı,
bilinirliliği ve tercih edilirliliğine, doğrudan etki eder.
Proje yürüten bir Ģirketin, satılan üründen elde edilen gelirin
belirli bir kısmının projeye aktarılacağını duyurması…
O ürünün tercih edilirliliğini…çalıĢanlarının projede bizzat yer
almalarını sağlaması ise, çalıĢanların aidiyet duygularını artırır.
Özetle… K.S.S.P. hem Ģirkete, hem de topluma kazandırır!..
Tüm bunların yanı sıra kurumsal sosyal sorumluluk…
yardımseverliğin ötesinde bir kavramdır. Kısaca… kurumsal
anlamda, toplumsal bir soruna veya sorunlara odaklanmayan,
belirli ve yönetilebilir bir süreci kapsamayan,sürdürülemeyen,
tüm iĢletme çalıĢanları ve yönetimi tarafından benimsenmemiĢ,
katılımı olmayan, ölçülemeyen, kalıcı değer ve somut bir fayda
üretemeyen uygulamalar… “kurumsal sosyal sorumluluk”
kapsamında değerlendirilmemeli‟dir!..
***************************************************
384
Aslında hem ülkemiz hemde dünya için yeni yeni gündemde
olan kurumsal sosyal sorumluluk projeleri ve bunların
sürdürülebilirliği, maddi ve manevi geleceğimiz açısından,
muhakkak ki çok önemli… Dünya artık bunlarla uğraĢıyor…
Ve bizim de Türkiye olarak, bu çarkın dıĢında kalmamız… söz
konusu değil…
Bakın bu konuda… Orta ve Doğu Avrupa Ülkeleri için ABD
ve Avrupa Birliği‟ne üye ülkeler tarafından imzalanan tüzük‟le
kurulan, tamamen bağımsız REC (Bölgesel Çevre Merkezi) nin,
kuruluĢu 2004 yılında TBMM tarafından onaylanan “Türkiye
Ofisi” (REC - Türkiye) Genel Direktör Yardımcısı Sayın Kerem
OkumuĢ… neler söylüyor…
***************************************************
Kurumsal Sürdürülebilirlik . . .
Günümüzde birçok Ģirket, temel iĢ süreçleri ile ürün ve
hizmetlerine… hiç olmadığı kadar, yeĢil ve sürdürülebilir bir
bakıĢ açısı getirmeye çalıĢıyor.
Bunun önemli sebeplerinden birisi, özellikle son zamanlarda
artan iklim değiĢikliği tartıĢmaları ve buna bağlı bazı çevresel
sorunların (kuraklık, yaĢanan iklimsel aĢırılıklar, artan doğal
afetler, v.b.) gündemde önemli yer tutuyor olması ve Ģirketlerin
sorunların çözümü için kendilerini sorumlu hissetmesi mi ?
Veya tüketici alıĢkanlıklarının daha sürdürülebilir ürün ve
hizmetlere doğru değiĢiyor olması ve de dolayısıyla piyasanın
385
Ģirketlerin üstünde pazarlama ve farklılaĢmaya yönelik getirdiği
bir baskı mı?
Yoksa Ģirketlerin küresel bir eğilim haline gelen bu süreçten geri
kalmamak adına kullandıkları basit bir iletiĢim çalıĢmasından mı
ibaret?
Bu sorular elbette çoğaltılabilir…
Ancak “sürdürülebilirliği” sadece pazarlama ve iletiĢim
çalıĢmasının bir parçası olarak, kurumsal itibarın ve marka
değerinin yükseltilmesine yönelik kullanan Ģirketler, artık geride
kalıyor…
Kurumsal sosyal sorumluluğu, yalnızca toplumsal projelere
kaynak aktarmak olarak gören… Ģirketler gibi.
Bu Ģirketlerdeki ana kaygı alanları, ortakların çıkarlarına öncelik
vermek, büyüme odaklı çalıĢmak ve ne olursa olsun kâr
maksimizasyonuna dayalı bir iĢletme stratejisi izlemektir.
Günümüzde artık, performans göstergesi olan rakamsal bilanço
değerleri tek baĢına Ģirketlerin performansını ve değerini
göstermek için, yeterli değil!..
Önemli olan bu performansın ve baĢarı göstergelerinin
sürdürülebilirliği…
ġirketlerde sürdürülebilirliği sağlanmak için ise, tedarik
zincirinden baĢlamak üzere tüm sosyal paydaĢlar üstünde, bir
değer zinciri yaratmayı baĢarmak gerekiyor.
386
Bu da; ekonomik, çevresel ve sosyal unsurların bütüncül Ģekilde
kurumsal bir yönetiĢim ilkesi çerçevesinde benimsenerek süreç
içinde karĢılaĢılabilecek, muhtemel risk ve maliyetlerin
azaltılarak hayata geçirilmesi ile mümkün olabilir.
Bu nedenle, Ģeffaf, sorumlu ve hesap veren kurumsal bir
yönetiĢim anlayıĢı benimsemiĢ Ģirketler, sürdürülebilir bir çevre
yönetimi uygulamasının yanı sıra, sıfır atık hedefi, karbon nötr
üretim, ürünlerde yaĢam döngüsü yaklaĢımı gibi çok temel
çevresel hedefleri gönüllü uygulamalar çerçevesinde hayata
geçirmek için çalıĢıyor.
Bu Ģirketler aynı zamanda… iĢçi sağlığı ve iĢ güvenliğinin tesis
edilmesi, sosyal hakların ve fırsat eĢitliğinin sağlanması, eğitim
olanaklarının sunulması, örgütlenme özgürlüğü gibi sosyal
değerleri de, sürdürülebilirliğin bir parçası olarak yönetiyor.
Piyasanın sürdürülebilir kalkınma için çalıĢmasını teĢvik eden
bu yaklaĢım, Ģirketlerin muhtemel çevresel ve sosyal etkilerini
muhasebe sisteminde faaliyete bağlı ana gider kalemlerinden
biri olarak görmesini, dolayısıyla bu konuları temel iĢ
süreçlerinin bir parçası olarak tanımlamasını sağlıyor.
Bu nedenle, kurumsal sürdürülebilirlik anlayıĢı; muhtemel risk
ve maliyetleri önceden planlayarak, Ģirketleri daha yenilikçi bir
anlayıĢa sahip olmaya teĢvik ediyor.
ġirketler, hazırladıkları sürdürülebilirlik ve kurumsal sosyal
sorumluluk raporları ile… elde edilen baĢarıları ve bir sonraki
dönem için hedefleri(sayısal olarak) çalıĢanları ve müĢterileriyle
birlikte, diğer sosyal paydaĢlar olarak tanımlayabileceğimiz…
tedarikçiler, kamu kurumları, basın ve ilgili sivil toplum
387
kuruluĢları ile paylaĢıyor.
Bu olumlu çalıĢmalar, müĢteri ve çalıĢanların Ģirkete olan
bağlılıklarını artırdığı gibi, Ģirketlerin marka değerlerine de
önemli katkı sağlıyor. Günümüzde, küresel birçok Ģirketin
marka değerinin kendi varlıklarının çok üstünde olduğunu
biliyoruz.
Ancak konunun Ģirketler için ne kadar hayatî olduğunu,
Ģirketlerin kurumsal sürdürülebilirlik performanslarının aynı
zamanda bir yatırım ölçütü olarak kullanıldığını gördüğümüz
zaman, daha açık bir Ģekilde anlayabiliyoruz.
Bugün, sürdürülebilir Ģirketlere yatırım yapmak isteyen bireyler,
portföy yöneticileri ve çeĢitli yatırım fonları… bulunuyor.
Bunun en önemli sebebi, Ģeffaf ve sorumlu bir yönetim anlayıĢı
benimseyerek sosyal ve çevresel riskleri planlayan ve yöneten
sürdürülebilir Ģirketlerin hisselerinin “uzun dönemde” çok
istikrarlı artıĢlar göstermesi…
Bu nedenle, “Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi” gibi tarafsız
ve belirli ölçütler çerçevesinde, Ģirketlerin sürdürülebilirliklerini
ölçümleyen ve derecelendiren sistemler, kurumsal yönetim ve
sürdürülebilirliğin, özellikle menkul kıymetler piyasasında iĢlem
gören Ģirketler için… ne kadar hayati bir konu olduğunu
gösteriyor.
Günümüzde yaĢadığımız finansal kriz ve ekolojik sorunlar, kısa
dönem planlamanın ve sürdürülebilir olmayan uygulamaların
artık geçerli olmadığını da gösteriyor…
388
Özellikle, Avrupa Birliği‟nde ve ABD de sürdürülebilir
uygulamaları içselleĢtirmiĢ iĢletmelerin, süregelen ekonomik
krizden olumsuz yönde etkilenmediğini gösteren birçok örnek
mevcut.
Türkiye‟deki iĢletmelerin de, sürdürülebilirlik çerçevesinde yeni
uygulamaları hayata geçirmesi gerekiyor.
Bu nedenle, sürdürülebilir bir kalkınma için iĢletmelerin
sorumlu ve yaratıcı bir Ģekilde, geleceğin “düĢük karbon”
ekonomisinde rekabet etmesini sağlayacak, sürdürülebilir iĢ
modelleri geliĢtirmeleri hepimizin dileği…
Bu dileğin gerçekleĢmesi için en önemli yapısal destek ise, 2010
sonrası ortaya çıkacak iklim rejiminin getireceği yeni küresel
ekonomik düzene Türkiye‟nin katılımı ve ülkemizin AB‟ye tam
üyelik yolculuğunun, devamının sağlanması… olacak gibi
gözüküyor!..
***************************************************
Daha sonraki dönemlerde de özellikle büyük marka ve büyük
Ģirketler, K.S.S.P. ne çok ciddi önem vermeye baĢladılar...
ĠĢte “Capital Dergisi” nin önderliğinde ve Philip Morris‟in
sponsorluğunda gerçekleĢen...
Ve de 2005 yılından bu yana ülkemizde titizlikle sürdürülmeye
baĢlayan, güzel bir çalıĢma ve yarıĢma...
389
***************************************************
Kurumsal Sorumluluk Liderleri‟nde Büyük YarıĢ…
Capital, bugüne kadar hep global arenada yükselen değer ve
kavramları iĢ dünyasının gündemine taĢıdı. Kendini dünyadaki
yeni geliĢmeleri Türkiye‟ye ileten ve ilkleri gerçekleĢtiren bir
dergi olarak konumlandı….
Ġlk kez 2005 yılında yayınlanan…
“Türkiye‟nin Sosyal Sorumluluk Liderleri” araĢtırması da bu
vizyon‟la oluĢturuldu.
Bu yıl 4. sü düzenlenen araĢtırma, kurumsal sosyal sorumluluk
da önde gelen Ģirketlerin yanı sıra, bu alanda çalıĢmalarıyla
beğeni toplayan iĢ liderlerini de ön plana çıkarıyor…
Eski anlayıĢ tam anlamıyla geride kaldı. Uzun yıllardır artık tek
hedef üretim, satıĢ ve kar elde etmek değil. Özellikle batıdan
esen rüzgar, tüm bunların tek baĢına yeterli olmadığını, iĢin
toplumsal ve sosyal tarafının da… önemli olduğunu ortaya
koyuyor…
Dünyada KSSP çalıĢmalarına imza atan Ģirket sayısı Türkiye‟ye
göre çok daha fazla. Hatta kimi uzmana göre Türkiye‟de henüz
Ģirketler tam olarak KSSP‟yi iĢ süreçlerinin tümüne yaymayı
baĢarmıĢ durumda değil.
390
Bu anlamda global Ģirketlerin daha saydam olduğu ve
hazırladıkları raporlarla, hesap verebilirlikte ön planda oldukları
düĢünülüyor.
“Global Reporting Initiative” gibi dünyanın önde gelen…
“Sürdürülebilirlik Raporlama Platformları”na rapor sunmak,
etik kodları paylaĢmak, tedarikten tüketiciye kadar olan tüm iĢ
süreçlerinde sosyal sorumluluk bilincinde olmak, iĢ ahlakı ve iĢ
etiği gibi kavramlara yatırım yapmak ise, KSSP‟nin olmazsa
olmazları arasında görülüyor…
Çıkan Kritik Mesajlar Neler?
Türkiye‟de GRI‟ya (Global Reporting Initiative) kayıtlı, KSSP
raporu yayınlayan Ģirketlerin sayısı maalesef % 10 u geçmiyor.
(TüpraĢ ve Coca Cola… baĢta olmak üzere toplam l3 Ģirket.)
Yine de bu alana yapılan yatırımlar da bir artıĢ olduğu göze
çarpıyor. “Türkiye‟nin Sosyal Sorumluluk Liderleri” araĢtırması
sonuçları da bu savı destekliyor.
En önemlisi araĢtırmadan çıkan, aĢağıda sıraladığımız bulgular
halkın bu çalıĢmaların bilincinde olduğunu gösteriyor…
*)Halk geneli araĢtırmasına katılan 1.321 kiĢinin yüzde 72‟si
KSSP çalıĢmalarının, iĢ dünyasının sorumlulukları arasında yer
aldığını düĢünüyor. Bu konuda iĢ dünyasının böyle bir görevi
olmadığını düĢünenlerin oranı ise, sadece yüzde 13…
391
*)GörüĢülen kiĢilerin KSSP çalıĢmalarını takip ediyor olması ise
dikkat çekici. Halk nezdinde görüĢülen kiĢilerin yüzde 43‟ü
KSSP faaliyetlerinden haberdar olduğunu belirtiyor.
*)AraĢtırmaya katılan kiĢilerin yüzde 19‟u Ģu anda Ģirketlerin
yaptığı KSSP faaliyetlerini yeterli bulduğunu söylüyor…
Ortalama yeterli bulma derecesi ise 2,69 gibi düĢük bir oran.
*)AraĢtırmadan çıkan bir diğer ilginç bulgu ise katılımcıların
yüzde 31‟inin Ģirketlerin bu konuda daha fazla ve kapsamlı
çalıĢma yapmaları gerekliliğini vurgulamıĢ olmaları…
*)Katılımcıların yüzde 19‟u Ģirketlerin KSSP çalıĢmalarında
ülke sorunlarına önem vermediklerini,kendi çıkarlarını,
menfaatlerini düĢündüklerini ve toplum için para
harcamadıklarını düĢünüyor.
*)AraĢtırmaya katılan halk genelinden kiĢilerin yüzde 24‟ü KSS
çalıĢmalarında eğitim ve öğretime öncelik verilmesinden yana…
Yüzde 18‟i ise sağlık ve sağlık hizmetlerine yatırım yapılmasını
anlamlı buluyor. Çevre ve doğaya Ģirketlerin KSS çalıĢmalarıyla
destek vermesi gerektiğini düĢünenlerin oranı ise yüzde 12.
Projelerde ArtıĢ Var…
Son dönemde Ģirketlerin KSS projelerinde bir artıĢ gözleniyor.
Bu artıĢın ise iki temel nedeni var. Birincisi… Ģirketler artık
392
toplumun duyarlılıklarının önemini kavradı. Ġkincisi ise…
toplumun ayrılmaz bir parçası olan Ģirket çalıĢanları da, artık
Ģirketlerinin KSSP alanında bir Ģeyler yapmasını istemeye
baĢladı. Bu projelerin sayısı bu nedenlerle önümüzdeki dönemde
de artacaktır. Ama proje sayısının artması Ģirketlerin sosyal
sorumluluklarını yerine getirdiği anlamına gelmiyor.
Tüm ĠĢ Süreçlerinde Kullanılmalı…
ġirketler sosyal sorumluluğu iĢ modellerinin içine oturtmayı
baĢarmalı. Yani tedarikten baĢlayan ve tüketiciye kadar ulaĢan
zincirin tamamında sosyal sorumluluk alanlarının tarif edilmiĢ
olması gerekli.
DüĢünün; bir çok Ģirket, bir çok KSSP çalıĢması yürütüyor.
Fakat çalıĢanına adil davranmıyor ya da etik üretimden bihaber.
Veya sosyal anlamda yerine getirmesi gereken yükümlülükleri
yok sayıyor. O zaman bunun adına sosyal sorumluluk demek
mümkün değil!..
Sponsorluk KSSP Değildir… (Ama maalesef, karıĢtırılıyor.)
Bunun yanında Ģunun da anlaĢılması gerekiyor. Bir projeye
sponsor olmak kurumsal sosyal sorumluluğunuzu yerine
getirdiğiniz anlamına gelmez. Zaten sponsorluk bir KSSP
çalıĢması değildir…
Kurumsal Sosyal Sorumluluk… Neleri Kapsıyor?
393
Kurumsal yönetim ilkeleri, etik kodlar, kurumsal vatandaĢlık, iĢ
yeri ortamı ve çalıĢanların mutluluğu (Ekonomi dünyasının,
artık çalıĢanların mutluluğuna değer vermesinin önemli bir
sebebi de, mutsuz çalıĢanların maliyetinin, çok daha yüksek
olduğunu görmeleri), doğa ve çevre duyarlılığı, iĢçi sağlığı, iĢ
güvenliği ve tedarik zincirinin çalıĢma biçimi, müĢteri
memnuniyeti… Kurumsal sosyal sorumluluk projeleri için, çok
önemli konular!.. (ġeyma Öncel Bayıksel)
***************************************************
Ve… Accountability Rating (Sosyal Sorumluluk Ölçümleri)
Türkiye 2007 sonuçlarına göre, 100 puan üzerinden 54.50 puan
ile 02.18 puan arasında listeye girebilen 45 Ģirketten, ilk 10‟u…
Aksa (54.50) Aygaz (53.60) Arçelik (49.60) TofaĢ (47.80),
Coca Cola (43.75) TüpraĢ (40.92) Ereğli Demir Çelik (40.16)
Beko (39.42) BSH (39.11) Migros (38.99)…
Aksa Akrilik Kimya Sanayi A.ġ. (Yalova)… katılımcı yönetim
(Yöre halkından oluĢturulan denetim komiteleri de dahil…)
yani iyi “YönetiĢim” anlayıĢıyla, faaliyetlerini…“Sürdürülebilir
Kalkınma ve Çevre ile Uyumlu Olma” ilkeleriyle, yürütmekte
olduğunu… kendi Web Sitesinde açıklıyor.
Sürdürülebilir kalkınmanın… insan ile doğa arasında denge
kurarak, doğal kaynakları tüketmeden, gelecek nesillerin
ihtiyaçlarının karĢılanmasına ve kalkınmasına imkan verecek
394
Ģekilde, bugün‟ün ve geleceğin yaĢamını ve kalkınmasını
programlama… anlamına geldiğini biliyor... Ve Kutluyoruz!..
Ve de… Dünya standartlarındaki KSSP ölçüm kriterlerine göre,
daha pek çok ünlü markayı ve Ģirketi, daha yüksek puanlarla, bu
listelerde görmeyi arzu ediyoruz…
ġimdi… Sizlere güzel bir örnek teĢkil edeceğini tahmin ettiğim,
sosyal ve ticari amaçlı kuruluĢların; küresel ilkeler sözleĢmesi
kapsamında… kurumsal sosyal sorumluluk projelerine, yaĢam
kalitesi yönünden destek olan (7) “Sosyal Sorumluluk Projesi”
haberinden, bahsetmek istiyorum…
***************************************************
1)Gazeteler‟den…
“Gençler; Avrupa‟ya, Toplum Gönüllüleri kanalı ile
açılacak.”
Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG), Avrupa Konseyi bünyesinde
faaliyet gösteren ve karar alma mekanizmalarının sivil toplum
ayağında yer alan “Avrupa Konseyi Gençlik DanıĢma Komitesi”
ne, üye olarak kabul edildi.
Toplum Gönüllüleri Vakfı Yönetim Kurulu BaĢkanı Ġbrahim
Betil, TOG‟un üyeliğini kamuoyuna duyurmak üzere, vakfın
sektörel ana sponsoru ve stratejik ortağı Petrol Ofisi ile sektörel
ana sponsoru Garanti Bankası‟nın yanı sıra, proje ortakları
395
Avea, Mavi Jeans ve Ġpragaz yetkililerinin de katılımıyla bir
basın toplantısı düzenledi.
TOG BaĢkanı Ġbrahim Betil, farklı ülkelerden yapılan 50 adet
baĢvuru arasından Türkiye‟nin 2009 - 2011 dönemi üyesi olarak
seçilmesinin önemli olduğunu ve bu üyeliğin sınırları aĢan bir
nitelik taĢıdığını vurguladı.
“Gençliğin Avrupa‟ya açılımı açısından bu üyelik çok önem
taĢıyor. Türkiye gençliği; bu platform sayesinde, gençlerle ilgili
meseleler de artık Türkiye sınırları dıĢında da, önderlik
yapabilecek” dedi. Ġbrahim Betil, üyelik için yapılan giriĢimden
kendisinin bile haberi olmadığını ve TOG gönüllülerinin bu
giriĢime öncülük ettiğini belirterek, Ģöyle devam etti.
“HerĢey hayallerle baĢlıyor, bize de gençlerimizi desteklemek
kalıyor. Farklılıkları koruyarak, gençleri Ģeffaflık ve açıklık
içinde, gönüllülük temelinde bir araya getirdiğimizde ve onlara
bu güveni hissettirdiğinizde, birçok yetiĢkinden bile çok daha
fazla baĢarılı olduklarını görüyoruz.”
Betil, bu üyelik giriĢimi‟nin ardında, Avrupa Konseyi‟nden
finansal destek sağlama gibi bir düĢüncelerinin olmadığını da
vurguladı.
***************************************************
2)Sivil Toplum GeliĢtirme Merkezi tarafından duyurulan…
Yaratıcı Kalkınma Fikirleri YarıĢması… Türkiye 2023…
396
“Türkiye‟de Gençlik… Geleceğimizi ġekillendirelim.”
Yaratıcı Kalkınma Fikirleri YarıĢması, Dünya Bankası ve
Ortakları tarafından tüm dünyada “Development Marketplace”
baĢlığı altında ulusal ve uluslararası ve düzeylerde yürütülen bir
yarıĢma ve destek programıdır.
BaĢlangıç aĢamasında bulunan ve potansiyel olarak, kalkınmaya
etkisi yüksek yaratıcı projeler‟e, yarıĢma kapsamında hibe ve
yardım sağlamaktadır.
Yaratıcı Kalkınma Fikirleri YarıĢması, 2009 yılında Türkiye‟de
Gençlik…Geleceğimizi Ģekillendirelim, temasıyla düzenleniyor.
YarıĢma kapsamında bu günün gençleri için, yeni bir düĢünce
Ģekli veya yeni bir baĢlangıç oluĢturan her Proje‟ye, hibe olarak
20.000.- USD. kaynak sağlanıyor ve 2023‟e kadar devam etmesi
planlanıyor. (Türkiye‟nin 100. Yılı)
YarıĢma, her alanda faaliyet gösteren Sivil Toplum KuruluĢları
na, Proje Grupları‟na (YaĢ sınırı olmaksızın en az iki kiĢiden
oluĢan Gruplar), Gençlik Toplulukları‟na, Lise ve Üniversiteler
ile Kent Konseyleri‟ne v.s… açık olmakla birlikte, sunulacak
projelerin hedef kitlesinin 15 - 24 yaĢ grubu olması gerekmekte.
YarıĢma hakkında daha fazla bilgi almak için, yarıĢmanın Web
Sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Proje konu baĢlıkları; tamaman Size bırakılmıĢ olmakla birlikte,
aĢağıdaki örneklerden yararlanmak da mümkün.
*ĠĢ YaĢamımıza BaĢlarken…
397
ĠĢ imkanlarının yaratılması, yeni iĢletmelerin kurulması v.s.
*Becerilerimizi GeliĢtirmek…
Gençler için daha fazla ve daha iyi eğitim, rehberlik v.s.
*Sesimizi Duyurmak…
Gençlerin katılımcı olması, toplum için çalıĢmaları, liderlik
becerileri ile savunmasız ve dezavantajlı gençlerin
desteklenmesi, kızların ve genç kadınların güçlendirilmesi v.s.
*Geleceğimiz için köprüler kurmak…
Sosyal çevreler, ülkeler ve kültürler arasında gönüllülük v.s.
***************************************************
3)Cumhuriyet Gazetesi‟de Figen Atalay‟ın haberiyle yer alan…
Türkiye 2015‟e dek eğitimde toplumsal cinsiyet eĢitliğini
gerçekleĢtirememe riski taĢıyan 24 ülkeden biri…
“Önce Zihniyet DeğiĢmeli”
Türkiye, BirleĢmiĢ Milletler Binyıl Kalkınma Hedefleri…
doğrultusunda, 2015‟e dek eğitimin tüm kademelerinde, cinsiyet
eĢitliğini gerçekleĢtirmekle yükümlü.
Ülke olarak bu konuda “Zihniyet DeğiĢimi”ni gerçekleĢtirmek
ve eğitim alanında cinsiyet eĢitliğini sağlamak için daha çok
çaba harcamak zorundayız.
398
Anne Çocuk Eğitim Vakfı (Açev) Eğitim Reformu GiriĢimi ile
Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği tarafından
ortaklaĢa yürütülen “Eğitimde ve Toplumsal Katılımda…
Cinsiyet EĢitliğinin Sağlanması” adlı Avrupa Birliği Projesi ile
ilgili rapor yayınlandı.
01.Ocak.2005 de baĢlayan ve Ġstanbul, ġanlı Urfa, Diyarbakır ve
Mardin‟de uygulandıktan sonra 2008 Haziran‟ın da biten
projede gerçekleĢtirilen etkinlikler üç ana baĢlıkta toplandı.
*Kız çocuklarının eğitim görmesinin önemi konusunda,
bilinç yükselmek…
Bu amaç çerçevesinde il‟ler de, kamu görevlilerine ve sivil
toplum kuruluĢlarına diyalog ziyaretleri yapıldı. Anne - Baba
Seminerleri ve Toplumu Bilgilendirme toplantıları düzenlendi.
Bunlar kanalıyla 4.154 kiĢiye ulaĢıldı.
*Okuryazar olmayan kadın sayısını azaltmak, özel ve
toplumsal alanda kadınların karar alma mekanizmalarına
katılımını arttırmak…
Bu çalıĢmalar doğrultusunda, üç buçuk yıllık bir süre içinde
toplam 13 eğitici seminer yapıldı ve proje il‟lerin de 450 gönüllü
eğitici ve 21 danıĢman yetiĢtirildi. Bu gönüllüler 592 kurs
açarak, 10.325 kadınımıza okuma yazma ve yurttaĢlık eğitimi
verdiler. Toplumsal hayata katılımlarına destek oldular.
*Eğitimde toplumsal cimsiyet eĢitliğini sağlamaya yönelik
yerel ve ulusal politikalar geliĢtirmek…
Eğitim alanındaki cinsiyet eĢitsizliklerini yerelde izlemek,
399
politikalar geliĢtirmek ve bunların savunusunu yapmak
amacıyla, proje il‟lerinde ve ulusal düzeyde “Sivil Ġzleme
Grupları” oluĢturuldu.
Bu grupların çalıĢma alanı, yerelde uygulanacak eğitim
politikaları‟nın oluĢturulması, izlenmesi ve gerekli
müdahalelerin yapılması, olarak özetleniyor.
***************************************************
4)Anka Ajansı‟nın bir haberi…
“Sorgulayan Gençlik Ġçin Proje”
Akbank; Sabancı Üniversitesi, Milli Eğitim Bakanlığı ve Eğitim
Reformu GiriĢimi iĢbirliği ile Türkiye‟de “eleĢtirel düĢünme”
yöntemine hakim, eğitici ve öğretmenlerin yetiĢtirilmesini
hedefleyen bir sosyal sorumluluk projesi baĢlattı.
“DüĢünme Gücü” baĢlığını taĢıyan proje, “Soran, Sorgulayan
Gençlik Ġçin, Öğretmen Eğitimine Destek” sloganıyla, 6.600
öğretmen ile yaklaĢık 200.000 öğrenciye ulaĢacak.
8 il‟de toplam 6.600 öğretmenin yetiĢtirileceği projenin ilk
döneminde Ġstanbul, Ankara, Ġzmir, KahramanmaraĢ, Adana,
Samsun, Kayseri ve Van, pilot il‟ler olarak belirlendi.
Bu proje ile; her yıl yaklaĢık 200.000 öğrenci‟nin, söylenenleri
sorgulayabilme ve kendi görüĢlerini oluĢturabilme becerilerinin
içselleĢtirilmesine, aracı olmak amaçlanıyor.
***************************************************
400
5)Gazeteler‟den…
Anadolu Hayat Emeklilikten…
Anadolu Hayat Emeklilik, Türkiye‟de bireysel emeklilik ve
hayat sigortacılığı sektörlerinin geliĢimine katkıda bulunmak,
hem genç fikirleri desteklemek, hem de yaratıcı projelerin
ortaya çıkmasını sağlamak amacıyla, üniversiteler arasında
“Sahibinden Yaratıcı Fikirler” adlı bir yarıĢma baĢlatıyor.
Tüm üniversitelerin Sigortacılık, Bankacılık ve Sigortacılık,
Aktüerya, Aktüerya Bilimleri, Sigortacılık ve Risk Yönetimi
bölümlerinde okuyan öğrencilerin katılabileceği yarıĢma,
bireysel emeklilik ve hayat sigortası alanlarında uygulanabilir
projeleri kapsayacak.
“Üniversite Öğrencileri için Bireysel Emeklilik”, “Ev Hanımları
için Bireysel Emeklilik” ve “Hayat Sigortası Bilincinin
YaygınlaĢtırılması için Yöntemler” olarak, üç kategoride
düzenlenen yarıĢmaya öğrenciler, bireysel olarak veya en fazla
3 kiĢilik gruplar halinde katılabilecek.
“Sahibinden Genç Fikirler”in kazananları, Anadolu Hayat
Emeklilik‟in, eğitimlerine katkıda bulunmak amacıyla vereceği
para ödülünü de, elde edecek.
Anadolu Hayat Emeklilik, bu proje ile bir taraftan genç ve
yaratıcı sigortacıları öğrencilik yıllarından itibaren mesleklerine
ısındırırken, diğer taraftan onlara olan güvenini göstermeyi
hedefliyor.
***************************************************
401
6)Bilim Ġlaç Sanayi A.ġ.nin web sitesinden…
Sosyal Sorumluluk Politikamız…
Sosyal sorumluluk anlayıĢıyla, toplumumuzun ekonomik ve
sosyal geliĢimine karkıda bulunur, yaĢam kalitesini arttırmak
için çalıĢırız…
Faaliyetlerimizde;
*Topluma değer katmak ve örnek olmak önceliğimizdir.
*Sosyal sorumluluk kültürümüzle, Ģirketimiz ve toplum
içerisinde, bilinçli ve etkin bir kamuoyu oluĢtururuz.
*Toplumun bir parçası olarak… dinamik, değiĢime öncülük
eden, toplumsal duyarlılıkları dile getiren, sorumluluk
bilinci yüksek çalıĢanlarımızın, aktif katılımını sağlarız.
*Daha iyi bir toplum ve daha iyi bir çevre için, gönüllülüğü esas
alırız.
*Eğitim, çevre, sağlık ve kültür öncelikli alanlarımızdır.
*Toplumun geleneklerini ve kültürünü koruyucu bir yaklaĢım
sergileriz.
*Kamu genelinde sürekli geliĢimi sağlayan ve destekleyen
yararlı giriĢimlere katkı sağlarız.
*Diğer Sivil Toplum KuruluĢları ile temas halinde olarak,
örgütlenir ve sürekliliği gündemde tutarız.
402
Sosyal Sorumluluk Projelerimiz…
Bilim Ġlaç Toplum Gönüllüleri, 2005 yılında Bilim Ġlaç‟ın
desteğiyle, “Çözüm‟ün bir parçası olmak için”… bireysel
yetkinliklerini, entelektüel sermayesini, zamanını, emeğini ve
tecrübesini… ihtiyacı olan kiĢilerle paylaĢan “Gönüllü
ÇalıĢanlarımızın” oluĢturduğu bir platformdur.
2008 yılı itibariyla, 312 aktif üyesi vasıtasıyla Türkiye‟nin 11
Ġl‟inde, 17 Ekip ile faaliyet göstermektedir.
Her yıl gönüllülerimiz; sponsorluğunu Bilim Ġlaç‟ın üstlendiği
projeler hazırlamakta ve ekip liderlerinden oluĢan üst kurulda
kabul edilen projeleri, ailelerimizin ve paydaĢlarımızın da
gönüllü desteğini alarak uygulamaktadır.
ĠĢte bu projelerden bazıları…
*Bilim Ġlaç Toplum Gönüllüleri & Serçev Fotoğraf Sergisi…
*Sağlıklı YaĢam ġenlikleri & Down Sendromu…
*Üniversitelerimiz & Kariyerimin Kontrolu Kimde…
*23.Nisan Yalnız Oyuncaklar, Yeni ArkadaĢlarına KavuĢuyor…
***************************************************
7)Dünya Gazetesi … Tuba Ġlze Görmezoğlu…
Küresel ısınmanın etkileri ile gelecek kötü günleri, bugünden
hesaplayarak önlem almak gerekiyor…
403
Bu bakıĢ açısıyla atılan adımlardan bir tanesi de…
“Yarın‟ın Ġzleri Projesi”…
Unilever ve Tesco Kipa‟nın Toçev ve Milli Eğitim Bakanlığı
iĢbirliğinde gerçekleĢtirdiği, çocuklarda “Küresel Isınma”
konusunda bilinç yaratmayı amaçlayan, bir eğitim projesi.
Bu proje kapsamında… Mark Lynas‟ın “6 Derece… Isınan
Gezegendeki Geleceğimiz” isimli kitabını yayınlayan Unilever‟
in… Türkiye, Orta Asya, Kafkasya ve Ġran, Yönetim Kurulu
BaĢkanı Ġzzet Karaca ve Tesco Kipa‟nın Ceo‟su Simon King…
“Unilever ve Tesco iĢbirliği yaparak, yarınların gerçek sahibi
çoçuklarımızın bilinçlenmelerine ve bu bilinçlerini büyükleriyle
paylaĢarak, kamuoyunda güçlü ve farklı bir sesin yükselmesine
öncülük etmelerini amaçlıyoruz. Mark Lynas‟ın kitabı, bizleri
nasıl bir geleceğin beklediğini gözler önüne seriyor.” diyorlar.
AraĢtırmalar gösteriyor ki, eğer; insanoğlu 2020 yılına kadar
“karbondioksit salınımını” kontrol altına almaz ve atmosferdeki
karbondioksit miktarlarını 20. Yüzyıl düzeyine çekip
sabitlemezse, geri dönüĢü olmayan bir ekolojik krize girmemiz
kaçınılmaz…
Kitabın yazarı Mark Lynas, Bush yönetimini “kabus gibi geçen,
bitmek bilmez sekiz yıl” olarak ifade ediyor ve G. Bush
yönetiminin ardından, yepyeni olasılıkların doğmakta olduğunu
belirtiyor ve “Obama‟nın az da olsa hayal kırıklığı yaratmamak
için, gerçekten sıradıĢı bir liderlik sergilemesi gerekiyor.” diyor.
404
Uluslararası iklim politikasının, son birkaç yılda böylesine
çaresizlikler silsilesine dönüĢünün ardındaki ana neden, Bush‟un
uzlaĢmazlığı” diyen Lynas, yenilenebilir enerjinin, hem
geliĢmiĢ hem de geliĢmekte olan ülkelerde, inanılmaz bir artıĢ
göstermekte olduğununda altını çiziyor.
Çin, Ģu anda dünyanın 2. güneĢ paneli üreticisi durumunda.
Rüzgar, güneĢ ve diğer yenilenebilir enerjilere yatırımı geçen
sene 100 Milyar USD‟ı buldu.
ABD de 15 yılda inĢa edilen, ilk büyük güneĢ termal santralı,
2008 ġubat‟ın da Nevada‟da açıldı.
Avrupa‟da 20 yıl içerisinde, tüm kıta elektrik kullanımı Kuzey
Afrika çöllerindeki güneĢ çiftlikleri tarafından karĢılanabilecek.
Çevresel sürdürülebilirlik olmadan, uzun vade de insan
ekonomisinin var olamayacağı gerçeğinden hareketle, içinde
bulunduğumuz bu dönemde verilecek doğru kararlar, insanlığın
gelecekteki refah düzeyini belirleyecek.
Lynas‟ın da belirttiği gibi, yaĢanan banka krizi, istikrarlı gibi
görünen sistemlerin, sandığımızdan çok daha esneklik
barındırdığını gösterdi.
Aynı Ģey büyük olasılıkla dünya iklimi içinde geçerli. Onun da
bir kurtarma planına gereksinimi var ve “eylem zamanı” Ģu an!
***************************************************
Ve… 2009 yılı baĢlarında Sabancı Vakfı‟ndan, güzel bir haber;
Dernekler‟e 1.000.000.- TL. . . (YaklaĢık 700.000.- USD) . . .
405
Sabancı Vakfı, Toplumsal GeliĢim Hibe Programı kapsamında
geliĢtirilen projelere, 1.Milyon TL verecek…
Sabancı Vakfı‟ndan yapılan açıklamada… “Sabancı Vakfı ve
Toplumsal GeliĢim Programı”na baĢvuran “Kadınlar… Gençlik
ve Engelliler” konularında geliĢtirilen projeler için 1.Milyon TL
tahsis edileceği kaydedildi.
Programın… kadınların, gençlerin ve engellilerin, toplumda eĢit
fırsatlara sahip olmaları ve topluma aktif olarak katılmalarını
destekleyerek, toplumsal geliĢmeye katkıda bulunmayı da…
amaçladığı belirtilen açıklamada, 2009 yılında verilecek hibeler
için Türkiye genelinde 54 farklı il‟den baĢvuru geldiği bildirildi.
***************************************************
Avrupa Birliği, BirleĢmiĢ Milletler, Dünya Bankası ve Ulusal
destekli bu proje örneklerini, daha da çoğaltmak mümkün.
Tabii… bu projeler de kaydettiğimiz her aĢama da…
Ülkemizin… giderek artan sayıda uluslararası antlaĢmalara imza
atması… kampanya… aktivite ve etkinliklerin… parçası olması,
önemli bir etken.
Ġnsanımızın kurumsal sosyal sorumluluk projeleri ile ilgili bilinç
düzeyini arttırmasında… ilk güzel örneklerinden biri olan…
özel ve resmi kuruluĢların katkılarıyla, 1996‟da Ġstanbul‟da
gerçekleĢen “Habitat II Konferansı”…
Toplumumuzun; yaĢam kalitesinin yükseltilmesi… insan
haklarının korunması ve desteklenmesi… herkes için
özgürlük… eğitim… sağlık ve beslenme gibi temel sosyal
406
konuların tartıĢıldığı bir platformu, gözlemleme‟leri için önemli
bir imkan yaratmıĢtı.
Politik amaçlar dıĢında, emeği geçen herkeze tekrar tekrar
teĢekkürler... (Kırmızı kaldırımları hatırlarsınız herhalde...)
Ayrıca bir özel teĢekkür‟de...
Bu güzel projelere yer veren Medya‟ya...
Medya ve Sosyal Sorumluluk Projeleri ile ilgili bazı istatistik
verilere, bakacak olursak...
PR Net Halkla ĠliĢkiler AraĢtırma ve Değerlendirme Hiz. A.ġ.
tarafından yaptırılan araĢtırmalar neticesinde… 2005 - 2006
yıllarında… yüksek tirajlı gazeteler de “Sosyal Sorumluluk”
sözcükleri taranmıĢ ve bu anahtar sözcükleri içeren haberler ile
bir veritabanı oluĢturulmuĢ…
Tüm ulusal gazetelerde 2005 ve 2006 yıllarında içinde “Sosyal
Sorumluluk” ifadesi yer alan 3.687 haber yayınlanmıĢ...
2005 yılına kıyasla, 2006 yılındaki haber sayısında önemli artıĢ
gözlenmiĢ…
2005 yılında 1.415… 2006 yılında ise 2.272 haber yayınlanmıĢ!
Bu sosyal sorumluluk projeleri haberleri içinde…
*“Eğitim” konulu olanlar % 37.7 ile 1. Sırada… Eğitimi;
407
*“Çevre” % 18.2 ile…
*“Sağlık” % 12.3 ile…
*“Kültür ve Sanat” % 11.4 ile… ve
*“Kalkınma” % 7.4 ile izlemekte…
*Geri kalan haberler… engellilere, spor faaliyetlerine,
kadınlara yönelik projelere ve çeĢitli faaliyet duyurularına ait…
Önümüzdeki yıllarda bu sayıların daha da artması dileğiyle!
Ancak; “Yerseniz... Rafta Dolma Var!..” projeleriyle değil...
*)Bir dondurma markası... okulların kapanmasına 1 ay kala,
tam‟da yaz mevsimi öncesi pilot uygulama olarak, 30.000 ilk
öğretim öğrencisi için, sosyal sorumluluk kampanyası
baĢlatıyormuĢ...
Bu kampanya ile çocuklara, sağlıklı bir yaĢam için yeterli ve
dengeli beslenmenin... ve de hayatımıza daha fazla hareket
katmanın önemi anlatılacak, annelerin de güveni sağlanmaya
çalıĢacakmıĢ...
Hedef‟te de, önümüzdeki yıllarda... 10 Milyon ilk öğretim
öğrencisi varmıĢ. (Potansiyel hedef kitleye yönelik 1/1 markajlı
nasıl bi proje ama... takdir etmemek mümkün değil.)
*)Bir ünlü bal markası da... ĢaĢalı bir basın toplantısı ile “Bu bir
sosyal sorumluluk projesidir diyebiliriz” diyerek (Ne demekse?)
ülkemizde çam ormanlarının en yoğun olduğu güney il‟lerinden
408
birinde 10 Milyon USD yatırımla “Arıcılık... Eğitim, AraĢtırma,
Destek ve Lojistik Merkezi” kuracağını açıklıyor...
Ve insanın aklına...bu merkez‟den verilecek... ücretsiz eğitimler
ve kovan‟lar da üretilecek... alım garantili ballar ne olacak diye
bir soru geliyor!..
*)Yine bir Ģirketin, Türkiye‟deki Gıda‟dan sorumlu Yönetim
Kurulu Üyesi, “sosyal sorumluluk projelerine çok inanıyoruz.”
diyerek, ünlü “sallama çay” marka‟ları ile ilgili olarak... “Bence
son yıllarda yaptığımız en önemli atılım çay kategorisinde,
önümüzdeki beĢ yıl içerisinde (yani 2009 dan sonraki...) tüm
poĢet çay‟larımızın “sürdürülebilir tarım” ile üretileceğine dair
taahhütte bulunmamız! Bu ne demektir? Sürdürülebilir tarım‟ın
açılımı Ģudur; PoĢet içindeki çayın hangi tarladan, hangi tarım
teknikleriyle, nasıl üretildiğine, o tarlada çalıĢanların sosyal
haklarının tam anlamıyla tanındığına dair bir güvence demektir.
Bu çok önemli bir Ģey... Çünkü, tüketici de içtiği çayın nasıl
yapıldığını bildiği zaman, sorumlu bir tüketici olarak markaya
karĢı yakınlık duyuyor. ġirkete olan bağlılığı artıyor ve iĢimize
de bir... anlam... katmıĢ oluyor.”
(Aynı taahhüt... Margarinleri ve hazır çorbaları için kullandıkları
tarımsal ürünlerde de geçerliymiĢ...)
Sürdürülebilir tarım açılımına aynen katılıyorum ama, Ģimdiye
kadar olduğu gibi daha beĢ yıl (?) neler yiyip... içeceğimizden
mada, tüketicilerin iĢe kattıkları “anlam”ın yorumunu... sizlere
bırakıyorum!
409
*)Bir de... bazı kiĢi ve sözümona kuruluĢlar... ülkemizde yapılan
bir çok projeden bihaber olarak, aynı veya benzer konularda
yapılan harika çalıĢmaları... bilerek veya bilmeyerek (?) gözardı
ederek... sadece yurtdıĢından ithal olma dıĢında hiç bir özelliği
olmayan ve adaptasyon zorlukları yaĢanan, “Eğitim ve GeliĢim
Stratejileri” ile “Proje Döngüsü ve Yönetimi” programlarını
sahiplenerek... Ve de “Türkiye‟de Ġlk Kez!..”, “Türkiye‟de ilk
Kez!..” diye... diye... ortaya çıkmıyorlar mı...? (Genellikle de...
çoğunun referans listesinde, nedense aynı büyük Ģirketler ve
kurumlar yer alıyor...)
Daha neler var... Neler!..
Tüm bunlara yapılmasın demiyorum... Ancak, biraz dikkat!
Neticede...
Kendi projelerinizi ve ekibinizi hazırlarken, bir yandan da...
diğer kiĢi ve kurumları... “Kalite Deneticileri” olarak... projeler
açısından izlemenin... yararları yadsınamaz...
Ġster sponsorluk projeleri olsun, isterse sosyal sorumluluk
projeleri olsun... gönüllülük ilkesi ile katkı ve katılımda
bulunmak isteyen ve de kendisiyle barıĢık olan herkeze... belirli
Ģartlar çerçevesinde açıktır.
Hatta, uzmanlık alanınızla ilgili komite... gözlem... v.s. gibi
çalıĢmalarla, kurumsal sosyal sorumluluk projelerinde de, yer
almanız mümkün.
410
Duyarlı bir vatandaĢ olarak bu tür katılımlarda bulunmak...
topluma katkı sağlamanın yanında... Birey‟lere de... liderlik
özellikleri, insan iliĢkilerinin geliĢtirilmesi, sosyal çevrenin
geniĢlemesi ile baĢkalarına yardımda bulunmanın ve fark
yaratmanın verdiği haz‟lar gibi... artı‟lar da sağlar!..
Yalnız, “proje” deyince... Bir mesajın hazırlanıp, mail
gruplarından yayılması da dahil... araĢtırmanın ve bilgi sahibi
olmanın önemini bir kez daha vurgulamak istiyorum...
Böyle bir proje grubundan gelen mail‟de, iĢsizlik sorununa
çözüm bulabilmek için... gıda ve temizlik gibi zorunlu tüm
alıĢveriĢlerimizde... “Ģunun yerine Ģunu... Ģunun yerine Ģunu...
diye, yabancı ve yerli markalar belirtilerek...” tercihlerimizi
yaparsak, ülkemizdeki fabrikaların üretime devam edeceği,
ekonominin canlanacağı ve de iĢci çıkartmak zorunda
kalmayacakları... belirtiliyordu.
Fikir doğru!.. Ancak, mail‟den 2 gün önce gazetelerin ekonomi
sayfalarında, belirtilen “Türk Markaları”ndan... bir tanesinin
Mısır‟da, bir tanesinin Romanya‟da, bir tanesinin Ġran‟da, bir
tanesinin de Bulgaristan‟da... fabrika kurduğu ve de oralar da
üretime “baĢlayacakları ve baĢladıkları”na dair... haberler vardı.
Belirtilen yabancı markaların iki tanesi ise, zaten uzun zamandır
Türkiye‟de üretiliyordu ve Türk sermayesine aitti...
Uyarı mesajını hemen düzelttik ve tekrar gönderdik. ĠnĢallah
amacına da ulaĢacak... ve böyle güzel bilinçlendirici projeler de
artarak devam edecek...
411
Bu arada diğer önemli bölüme geçmeden “Kurumsal Sosyal
Sorumluluk Projeleri” konusunda... “Sektörel” anlamda bir
baĢka güzelliği... ülkemizdeki ilaç üreticileri ile BM nezdinde
hayata geçirmeyi planladığımız yepyeni bir projeyi, müsade
ederseniz, sizlerle paylaĢmak istiyorum...
***************************************************
Türk Ġlaç Sanayii... ve KSSP...
T.C. Sağlık Bakanlığı rakkamlarına göre ülkemizde 30. Milyar
USD civarındaki yıllık tedavi giderlerinden önemli bir pay alan
ve uluslararası raporlara göre önümüzdeki 10 yıl içinde dünya
çapında çok önemli yerlere gelebilecek olan, 25.000 kiĢinin
istihdam edildiği Türk ilaç sanayii'nde... 2009 yılı itibariyla 45
üretici firma (35 yerli - 10 yabancı) ile 30 adet kadar da fason
üretim tesisi (yerli) bulunmakta!..
Ġlaç sanayiinde çok uzun bir geçmiĢe sahip, danıĢmanlığını
yaptığım Ģirket‟teki arkadaĢlarımla, Ġnternet siteleri vasıtasıyla
yaptığımız araĢtırmalar da...
Bu toplam 75 Ģirketten sadece 20 sinde Sponsorluk (Kültür ve
sanat organizasyonları ile STK lara maddi destek) ve Sosyal
Sorumluluk (ÇeĢitli burslar, rehabilitasyon ve ilaç destekleri,
hastanelere tıbbi cihaz bağıĢları ve oda tefriĢleri, tıbbi sağlık
birimleri ve hastane inĢaatları) aktiviteleri ile bu 20 Ģirketten
sadece... 5 tanesinde (1 yerli - 4 yabancı) Kurumsal Sosyal
Sorumluluk Projelerine yer verildiğini görünce...
412
AB ve uluslararası pazarlar‟da varolma açısından büyük bir
eksikliği farkederek, ĠEĠS Ġlaç Endüstrisi ĠĢverenler Sendikası,
Türkiye Ġlaç Sanayi Derneği ve Türkiye Kurumsal Sosyal
Sorumluluk Derneği ve de BM Küresel Ġlkeler SözleĢmesi
UNGC - Türkiye Ulusal Temsilciliği ile temasa geçtik!..
Konunun; geçmiĢi... gelmiĢi... ve geleceği... ile iligili 30 sayfalık
bir dosya hazırladık...
Tüm yetkili birimlere takdim ettik ve arzu edilirse hiç bir
karĢılık beklemeden… KSS Proje Koordinatörlüğü'nü
üstlenebileceğimizi belirttik.
Kısa bir süre içinde aldığımız cevaplar, bizleri çok mutlu etti ve
2010 yılı için çalıĢmalarımız baĢladı...
BM Küresel Ġlkeler SözleĢmesi Türkiye Ulusal Temsilciliğine,
Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği‟e,
Ġ.E.Ġ.S. ve Türkiye Ġlaç Sanayi Derneği‟e…
Verdikleri destek için sonsuz teĢekkürler!..
Tabii... güzel geliĢmeleri ve sonuçları da sizlerle paylaĢmak
isterdim ama, bu kitaba yetiĢmesi pek mümkün değil...
***************************************************
413
Ancak kitap henüz baskıya girmeden gelen Ģu mail‟i de sizlerle
paylaĢmak istiyorum.
***************************************************
From: Pınar ILGAZ [mailto:[email protected]]
Sent: Sunday, October 04, 2009 6:58 PM
To: Ali Riza Deger (Proje Koordinatörü)
Subject: Global Compact - Ġlaç Sektörü
Sayın Ali Rıza DEĞER,
Daha önce konuĢtuğumuz gibi geçtiğimiz hafta "Global
Compact Türkiye Network" toplantısında, sektörlere yönelik
projemiz üzerinde görüĢme fırsatımız oldu.
2010 yılı için belirlediğimiz üç sektörden birisinin de
"Ġlaç Sektörü" olması konusunda görüĢ birliğine varıldı.
Dolayısıyla, sizin hazırladığınız kapsamlı araĢtırma raporunun
da detaylı incelenmesi ile...
1.Ġlaç sektöründe Global Compact ile ilgili bilgilendirme ve
farkındalık yaratma,
2.10 ilke kapsamında sektörün en öncelikli sorun/ihtiyaçlarının
belirlenerek gündeme getirilmesi,
3.Global Compact‟ın 10 ilkesinin sektörde geniĢ katılımla
imzalanmasına yönelik süreçte, sizin de katkı ve
yönlendirmelerinizle yol almak istiyoruz.
414
Konuya iliĢkin çalıĢma planı ve ilerleme adımlarını belirlemek
amacıyla sizinle görüĢmeyi planlamaktayız.
Bu karar doğrultusunda sizinle yapmayı planladığımız
görüĢmeye iliĢkin, size de uygun olan bir tarihi, önümüzdeki
haftalarda belirlemeye çalıĢacağız.
Konu ile ilgili geliĢmeler hakkında, sizi bilgilendirmek istedik.
Saygılarımızla,
Pınar ILGAZ
BirleĢmiĢ Milletler
Küresel Ġlkeler SözleĢmesi
Türkiye Ulusal Temsilciliği
ĠEĠS Ġlaç Endüstrisi ĠĢverenler Sendikası
2010 Yılı Sektör Toplantıları 18. ġubat. 2010 - 10. Mayıs. 2010
***************************************************
415
A F E D E R S Ġ N Ġ Z ! . .
B U D Ü N Y A K Ġ M Ġ N ?
20. 21. 22. YÜZYIL
BÜYÜK (!) PROJELER . . .
416
BÜYÜK PROJELER . . .
Sizlerin de bildiği gibi ülkemiz‟de ve dünya‟da yaĢanan...
ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlar, tabii afetler dıĢında bir
anda oluĢmuyor...
Yapmayı düĢündüğümüz plan ve projelerle ilgili olarak...
olayların geliĢimini daha iyi anlamak ve köklü çözümler
üretebilmek için... gerekiyorsa, tarihe bakmakta fayda var.
Tarih de bir süreçtir. Bu süreci de iyi araĢtırmak ve doğru
okumak gerekir, diye düĢünüyorum.
Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Sayın Öztin Akgüç‟ün
deyimiyle... “Yakın tarihimizde yaĢadığımız, gözlemlediğimiz
olaylar dahi... öyle çarpıtılıyor, öyle aktarılıyor ki... kiĢinin
tarihe... tarih olarak aktarılan olgulara... güveni kalmıyor.
417
Ġnsan kirliliği, tarihi bilgileri de kirletiyor. Neyi doğru, neyi
gerçek olay, olarak kabul edeceksiniz? GeçmiĢi yeniden
gözlemlemek, sınamak, doğrulamak olanağımız yok. Size
aktarıldığı Ģekilde olayları algılıyorsunuz. KuĢkucu iseniz,
kafanızda biraz soru iĢaretleri beliriyor.
Yıllar öncesi yaĢanan olaylar, ne ölçü de doğru aktarılıyor, ne
ölçü de çarpıtılıyor? KiĢilerin ve toplumların... eğitimleri, hayal
güçleri, eğilimleri, bakıĢ açıları, hatta çıkar‟ları (Ki mutlaka...
ulusal veya uluslararası çıkarları...), olayların aktarımları‟nı
etkiliyor!”
En azından Atatürk‟ün izinde... çağdaĢ, demokratik, laik bir
hukuk devleti olarak... Cumhuriyet Tarihimiz ve 1950 ler‟den
bu yana yaĢadığımız bir çok geliĢme için... bu açıklamalara
katılmamak mümkün değil!..
Ama bir de dünya‟ya bakmak gerekiyor...
Dünya‟da ne planlar yapılmıĢ ve de yapılmaya devam ediyor...
Ülkemiz‟de... Haziran 2009 da, hazırlığı 3 yıl süren “Ulusal
Biogüvenlik Yasa Tasarısı” adlı tasarı, Bakanlar Kurulunda
imzaya açıldı... Bir grup muhalefet Milletvekili de, bu GDO
(Genetiği DeğiĢtirilmiĢ Organizmalar) tasarısı ile ilgili Meclis
araĢtırması istedi.
Türkiye‟de 31.10.2006 da çıkartılan “Tohumculuk Kanunu”
uyarınca, Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı‟nın izniyle bu tohumlar
ithal edilebiliyor. Ancak, yaygın ekim yapılması yasak!..
418
Pek‟de hayra alamet olmayan bu tasarı ile ilgili aynı tarihlerde,
Sayın Sadık Çelik‟in aynı gazetede belirttiği gibi (Nedense,
baĢka medya organlarında bu tür konular... diğer önemli
konuların yanında pek yer bulamıyor!..); GDO ların... insan
hayatı, bioçeĢitlilik ve çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin
ötesinde, arka planda kalan... ürkütücü ve karamsar baĢka
gerçeklerinde varlığının kanıtını... (AĢağıdaki araĢtırmada da,
yer aldığı Ģekliyle...) eski Amerika DıĢiĢleri Bakanlarından
Henry Kisinger‟in 1970‟ler de söylediğini görmekteyiz.
“Petrolün kontrolüyle ülkeyi ve bölgeleri, gıdanın kontrolüyle
de insanları kontrol edebilirsiniz.”
Sayın Sadık Çelik... Ģöyle devam ediyordu...
AB ülkelerine baktığımızda, hepsinin biogüvenlik mevzuatları
hazırlanırken, bilimin yol göstericiliğinden sapmadan insan
hayatına özen gösterdiklerini görüyoruz. Sadece uygulamada
bazı nüans farklılıkları var.
Bu ülkelerin hepsinde GDO‟lu ürünlerin (Hormonlu Ürünler)
ekimine ve ithaline kontrollu ve kısıtlı izin veriliyor.
Burada önemli olan ve belki de yukarıda bahsettiğimiz tabloyu
yaratan noktalardan biri de, AB de... konuyla ilgili yasaların,
yine konunun uzmanları ve ilgili akademisyenler tarafından
hazırlanmıĢ olmasıdır...
Daha önce... Avrupa‟nın “Deli Dana” ve diğer vaka‟lar da
dilinin yanmıĢ olmasından dolayı... kamu kurumlarına ve
bürokratlara karĢı oluĢan güven eksikliğinden... bu sefer
bağımsız bilim adamlarından oluĢturulan bir “Gıda Güvenliği
Otoritesi”ni (EFSA) devreye soktular.
419
Bizim akademisyen ve uzmanlarımız ise, yasa taslağının
oluĢturulması sırasında, kendi görüĢlerinin alınmadığından ve
yasa‟nın daha çok bürokratlar tarafından hazırlandığından
Ģikayetçi...
Geçtiğimiz yıllarda yaĢadığımız gıda krizi hala hafızalarımızda
iken, bazı teorisyenler... bu gıda krizinin, hiç de sanıldığı kadar
masum olmadığını, dünyada yeteri derecede tarımsal üretim
yapılmasına rağmen hala milyonlarca aç insan olmasının... ve
yaĢanan gıda krizlerinin gizli sorumlularının, tekelleĢmiĢ olan
konvansiyonel tohum ve GDO‟lu tohum üreticisi firmalar
olduğunu iddia ediyorlar.
Ġnsanlar aç kalacak ki, bu firmalar da “ĠĢte... açlığa çözüm” diye
GDO‟lu tohumlarını rahat rahat pazarlayabilsinler...
Bu Ģirketler kutsal ve insani amaçlarla hareket ederek,
dünya‟daki açlık sorununa çare olmak için çalıĢıyorlarsa...
O zaman adama sorarlar... “Madem kar amacı gütmüyorsun,
açlığa çare olmak istiyorsun da, tohumlarını neden patentleyerek
tröstleĢiyorsun?”
GDO‟lu tohumla üretim özellikle bazı çiftçilerimize çok cazip
gözükebilir... az bir emekle, bol ve firesiz ürün almayı kim
istemez? Üstelik de bu tohumlarla üretilmiĢ ürünlerin, ülkemize
ithali yıllardan beri serbestken ve bu konuda da her hangi bir
denetim uygulanmazken... bizim çiftçimizin kısıtlı olanakları,
imkansızlıkları, yetersizlikleri ile... özendirici GDO‟lu
tohumların karĢısında durabilmesini, direnebilmesini istemek,
fazla iyimserlik olmayacak mıdır?
Dolayısıyla GDO lar, her ne kadar... açlığa, kıtlığa çare olacak,
çiftçiyi kalkındıracak, bioyakıt üretiminde kullanılarak çevreye
de katkı sağlayacak... yeni ve modern bir tarım tekniği olarak
420
lanse edilse de... madalyonun öbür tarafında, bu ürünler için
gerekli olan tohumların dünyada sadece 3 - 5 uluslararası
firmadan sağlanabiliyor olmasının yol açtığı... GDO
üretimindeki bağıĢıklık ve bağımlılık nedeniyle, bir kere
GDO‟lu üretime baĢlarsanız... elinizi verip, kolunuzu
alamayacaksınız.
Hem devlet, hem de çiftçi olarak bu Ģirketlere esir olacaksınız!..
Diğer taraftan da... doğanızı, çevrenizi, toprağınızı, geleceğinizi
ve gen zenginliklerinizi riske edeceksiniz.
Evet değerli dostlarım...
Organik tarım ve tohum gibi büyük avantajlarımız varken,
uluslararası tohum ve gıda tekelleri... yarım asırlık bir süreçte,
ülkemizi de, diğer kalkınmakta olan ülkeler gibi... tarımda da,
gıda da, malesef dönüĢü çok zor olan bir yola sokmaktalar...
Küresel bir felaket tehditi yaratıp, sonra yaraları sarma
bahanesiyle, dünya ekonomisinin ve siyasetinin kontrolünü ele
geçirme planı, sizce çok mu ütopik?
Buyrun bakalım!..
***************************************************
Kuzey Kutbu'nda... "Kıyamet Tohum Deposu"
“Bill Gates, Rockefeller ve GDO Devleri…
Bizim bilmediğimiz bir Ģeyler mi biliyorlar acaba?”
(F. William Engdahl)
421
Microsoft‟un kurucusu Bill Gates‟i suçlayamayacağımız tek Ģey
tembellik‟tir. Daha 14 yaĢındayken program yapıyordu ve
Harward‟da 20 yaĢında öğrenciyken, Microsoft‟u kurdu…
1995‟te Forbes dergisi onu hırsı nedeniyle, kiĢisel bilgisayarlar
için yazılımda tekele dönüĢen Microsoft‟ta… en fazla pay‟a
sahip olan dünyanın en zengin adamı… ilan etti.
2006‟da… onun durumunda birçok insan, Pasifik‟te bir adada
hayatın tadını çıkarmayı düĢünse de… Bill Gates tüm enerjisini
Bill & Melinda Gates Vakfı‟na adamaya karar verdi.
Vakıf, 34.6 milyar dolar bütçesi olup, vergiden muhaf olma
konumu koruyabilmek için, senede 1.5 milyar dolar bağıĢ
yapmak zorunda olan, dünyanın en büyük “Özel Vakfı”dır.
Gates‟in arkadaĢı ve iĢ ortağı olan Warren Buffet, 2006‟da
Gates Vakfı‟nı 30 milyar dolarlık hisseyle, her yıl BirleĢmiĢ
Milletler Sağlık TeĢkilatı‟nın yıllık bütçesinden daha fazla para
harcayan Buffet Berkshire Hathaway‟a dahil etti.
Elli yaĢında çalıĢma hayatından çekilerek, bir anlamda emekli
olduğunu ilan eden ve eĢiyle zamanının önemli kısmını, geri
kalmıĢ toplumlarda… özellikle Afrika‟da yardım faaliyetlerine,
açlıkla ve hastalıklarla mücadeleye ayıran Bill Gates… eğer,
“Gates Vakfı” aracılığıyla… bir Proje‟ye her yıl 30 milyon
dolar‟dan fazla harcıyorsa, bu proje… incelenmeye değerdir.
ġu anda dünyadaki hiçbir proje, dünya‟nın en ücra köĢesindeki
(Svalbard), bu… kuĢku verici proje kadar, ilginç olamaz.
Bill Gates, Kuzey Kutbu‟na 1.100 km uzaklıkta bulunan, Kuzey
422
Kutbu Okyanusu yakınlarındaki Barents Denizi‟nde yer alan
“Svalbard Tohum Bankası”na… milyonlar yatırıyor. Svalbard,
Norveç‟in hak iddia ettiği ve 1925‟te uluslararası sözleĢmeyle
alınan çorak bir kaya parçası…
Tanrı‟nın unuttuğu bu adada, bugün “Kıyamet Tohum Bankası”
olarak bilinen tohum bankasına, Bill Gates… on milyonlarca
doları… Rockefeller Vakfı… Monsanto… Syngenta Vakfı…
Norveç Hükümeti ve Diğerleri… ile hep birlikte yatırıyor.
Svalbard takım adasının bir parçası olan Norveç Spitsbergen
adasındaki projenin resmi adı “Svalbard Küresel Tohum
Deposu”dur!..
Tohum bankası, Spitsbergen adasında bulunan küçük bir kasaba
olan “Longyearbyen” yakınlarında buzullar‟la kaplı bir dağ‟da
kurulmakta… Ve de verilen bilgilere göre de çalıĢmaya hazır!..
Bu tohum bankası, patlamaya dayanıklı çift kapılı harekete
duyarlı algılayıcıları olan, hava geçirmez ve de bir‟er metre
kalınlığında, çelik destekli beton duvarlar‟la… yapılmaktadır.
Norveç hükümetine göre, banka tüm dünyadan 3.000.000 farklı
tohum çeĢidini barındıracak ve böylece çeĢitlilik… gelecek için
korunacaktır.
Tohumlar nemden korunmak için özel olarak ambalajlanacak…
Bankada çalıĢan tam zamanlı personel olmayacak ve depoya
eriĢimin çok zor olması… herhangi bir insan faaliyetinin
gözlemlenmesini de kolaylaĢtıracaktır.
Bir Ģey mi kaçırdık, acaba?
423
Yaptıkları basın açıklamasına göre, amaç… tohum çeĢitliliğini
gelecek için korumak...
Banka‟nın destekleyicisi olanlar tüm dünyadaki tohum
bankalarında zaten korunan tohumların varlığını, küresel olarak
tehlikeye sokan… acaba ne gibi bir tehlikeyi öngörüyorlar?
Ne zaman Bill Gates, Rockefeller Vakfı, Monsanto ve Syngenta
ortak bir projede bir araya gelse… Spitsbergen Kayaları‟nı biraz
daha derinden deĢmeye değer. Bunu yaparsak, çok hayret verici
sonuçlara ulaĢırız…
Ġlk önemli nokta tohum deposunun destekçilerin kimler olduğu?
*Norveçliler ve Bill & Melinda Gates Vakfı… dünyanın en
büyük patentli… genetiği değiĢtirilmiĢ tohum ve ilgili tarım
kimyasalları‟nın sahibi…
*ABD tarım devleri… Du Pont… Pioneer Hi - Bred… Dow…
*Monsanto… Syngenta Vakfı aracılığıyla, Ġsviçre menĢeli
büyük GDO tohum ve tarım kimyasalları Ģirketi…
*Syngenta… “1970‟den bu yana 100 milyon dolar‟la gen
devrimini baĢlatan” özel bir grup…
*Rockefeller Vakfı… tarımsal değiĢim ile ideal genetik saflığını
desteklemek için oluĢturulan Rockefeller Vakfına bağlı, CGIAR
küresel Ģebekesi…
CGIAR ve “Proje”
“Ölümün Tohumları” kitabımda ayrıntılarıyla anlattığım gibi…
424
Rockefeller Vakfı, John D. Rockefeller III‟ün Tarım GeliĢim
Konseyi ve Ford Vakfı, Filipinler Los Banos‟da Uluslararası
Pirinç AraĢtırma Merkezi‟ni (IRRI) kurmak için güç birliği
yaptılar. (a)
1971‟de Rockefeller Vakfı‟nın IRRI‟sı, Meksika‟daki Uluslar
arası Mısır ve Buğday GeliĢtirme Merkezi ile diğer iki
Rockefeller ve Ford Vakfı ürünü uluslararası araĢtırma merkezi
olan tropik tarım için Nijerya‟da IITA ve pirinç için Filipinler‟
de IRRI Uluslarası Tarım AraĢtırmalarında Küresel DanıĢmanlık
Gurubu olan CGIAR‟ı oluĢturmak için birleĢtirildi.
CGIAR… Rockefeller Vakfı‟nın, Bellagio-Ġtalya‟daki konferans
merkezinde düzenlenen bir dizi konferanslar da oluĢturuldu…
Bellagio‟daki konuĢmalardaki önemli konuĢmacılar…
Rockefeller Vakfı‟ndan George Harar… Ford Vakfı‟ndan
Forrest Hill… Dünya Bankası‟ndan Robert McNamara… ile
Rockefeller ailesinin uluslararası çevre örgütçüsü 1972‟de
Stokholm‟de BM Dünya Zirvesi‟ni bir Rockefeller temsilcisi
olarak düzenleyen Maurice Strong…
Bu zirve, vakfın onlarca yıldır süren planının… bilimi, öjeniğin
(üstün ırk yaratma) hizmetine sunma hedefinin bir parçasıydı…
Öjenik aslında üstün ırk yaratma düĢüncesinin, daha üstü kapalı
olan… yeni bir formu‟dur ve “Proje” olarak anılır. (Tabii ki…
Vizyon Tasarımcıları‟nın projeleriyle aynı anlamda değil!..)
En fazla etkiyi sağlayabilmesi için CGIAR… BM Gıda ve
Tarım Örgütü‟nü (FAO), BM Ġlerleme Programı‟nı ve Dünya
Bankası‟nı da iĢin içine dahil etti.
425
Böylelik‟le ilk kurduğu vakıfların, planlamaları aracılığıyla…
Rockefeller Vakfı… 1970‟lerden itibaren küresel tarım
politikalarını Ģekillendirebilecek konuma geldi… Ve baĢardı!
Rockefeller ve Ford Vakfı‟nın büyük araĢtırma burslarıyla
finanse edilen CGIAR… “Üçüncü Dünya” ülkelerinin Bilim
Adamları‟nın ve Agronomist (Tarım Uzmanları ve Ziraat
Mühendisleri)‟lerinin… modern tarım ürünü kavramlarında
uzmanlaĢmaları ve ülkelerine bunu geri götürmeleri ile yakından
ilgilendi…
Bu süreçte… bu ülkelerde ABD Tarım ġirketleri‟nin
desteklenmesi, özellikle de geliĢmekte olan ülkelerde GDO‟lu
“Gen Devrimi”nin, bilim ve serbest tarım piyasasının teĢviki
için… paha biçilmez bir etki Ģebekesi oluĢturdu…
Genetik olarak üstün ırk mühendisliği mi?
ĠĢte burada Svalbard Tohum Bankası ilginçleĢiyor. Hatta daha
da önemlisi… “Proje” Rockefeller Vakfı‟nın ve zengin finans
kurumlarının, 1920‟lerden beri genetik olarak üstün ırk
yaratmayı meĢrulaĢtırmak için kullandıkları… “Öjenik (daha
sonradan “Genetik Mühendisliği” denen) Proje”dir.
(Hitler ve Naziler, buna “Ari… Üstün Irk” demiĢlerdi.)
Hitler‟in öjeniği… bugün yeryüzündeki tüm tohum çeĢitlerinin
örneklerini saklamak için bir kıyamet tohum deposu kuran, aynı
Rockefeller Vakfı tarafından finanse edilmiĢti.
ĠĢte Ģimdi durum daha da ilginçleĢiyor. Aynı Rockefeller Vakfı
insan hayatını “gen dizilimlerine” indirgemeye çalıĢan, sözde
“moleküler biyoloji” bilimini yaratmıĢtı ve sonunda insan
426
özelliklerini, istenilen Ģekilde değiĢtirmeyi ümit ediyorlardı…
SavaĢtan sonra sessizce ABD‟ye, biyolojik öjenik çalıĢmalarını
devam ettirmeleri için getirilen Hitler‟in öjenikçi bilim adamları,
çeĢitli yaĢam formlarının genetik olarak tasarlanması konusunda
çok ciddi temel adımlar attılar.
Hitler‟in bu bilim adamları, Nazi Almanyası‟na kadar da… açık
bir Ģekilde Rockefeller Vakfı tarafından finanse edilmiĢti. (b)
Aynı “Rockefeller Vakfı” 1946‟da Nelson Rockfeller ile
Pioneer Tohum ġirketi kurucusu Henry Wallace‟ın Meksika‟ya
yaptıkları bir geziden sonra, sadece adı yeĢil olan… “YeĢil
Devrimi” de baĢlatmıĢtı.
“YeĢil Devrim” Rockefeller‟in çalıĢtığı Meksika, Hindistan gibi
ülkelerde açlık sorununu büyük ölçüde çözmeyi vaat ediyordu.
Rockefeller Vakfı Agronomisti Norman Borlaug bu nedenle bir
Nobel Ödülü aldı. Henry Kissinger‟in da 1973‟de Nobel BarıĢ
ödülünü aldığını düĢündüğümüz de bunun çok ta övünülecek bir
Ģey olmadığını söyleyebiliriz…
Yıllar sonra, YeĢil Devrim‟in aslında Rockefeller ailesinin
ileride tekelleĢtirebilecekleri küresel ölçekte bir “tarım iĢi
geliĢtirme planı” olduğu ortaya çıktı… tıpkı yarım yüzyıl önce
“petrol endüstrisi” iĢinde yaptıkları gibi…
Henry Kissinger
Henry Kissinger‟in 1970‟de söylediği gibi “Eğer petrolü
kontrol ederseniz, ülkeyi kontrol edersiniz… Eğer gıdayı
kontrol derseniz, dünyayı kontrol edersiniz…”
427
Tarım iĢi ve Rockefeller‟in YeĢil Devrimi kol kola ilerledi. Her
ikisi de Rockefeller Vakfı‟nın bitki ve hayvanların genetik
mühendisliği yoluyla geliĢtirilmesini de içeren büyük planının
parçasıydılar…
John H. Davis 1950‟lerin baĢlarında BaĢkan Dwight Eisenhower
yönetiminde Tarım Bakanı yardımcısıydı.
1955‟de Washington‟dan ayrıldı ve o zamanlar tarım uzmanları
için önemli bir yer olan Harvard ĠĢletme Okuluna girdi. Belirgin
bir stratejisi vardı.
Davis 1956‟da Harvard ĠĢ dergisinde yazdığı makalede…
“Çiftlik sorununu, sonsuza değin çözmenin ve iĢlevsiz hükümet
programlarını engellemenin tek yolu, tarımı… Ģirketlere
devretmektir” dedi.
Çok az kiĢi ne düĢündüğüne dair ipuçlarına sahip idiyse de o ne
istediğini çok iyi biliyordu…
Gıda zincirini… geleneksel aile çiftçiliği‟nden alıp ulusötesi
Ģirketlerin eline teslim ederek, tarıma darbe yapmaktı amacı. (c)
Rockefeller Vakfı ve ABD tarım Ģirketlerini heyecanlarından
Ģey, YeĢil Devrim‟in geliĢmekte olan piyasalarda yeni hibrid
tohumların üretilmesine dayanmasıydı.
Hibrid tohumların en can alıcı özelliği, üreme kapasitelerinin
olmayıĢıydı. Hibrid tohumlar üreyemiyordu.
Tohumları ebeveynleri‟ninkine benzer ürünler veren ve açıktan
polenlenen türlerin aksine… hibrid bitki tohumlarından elde
edilen hasatın verimi ilk jenerasyona göre çok düĢüktü.
428
Hibrid (Melez… Genleriyle oynanmıĢ… DeğiĢtirilmiĢ…) lerde
bu azalan hasat verimi özelliği yüksek miktarda hasat alabilmek
için çiftçilerin her sene tohum almasını gerektiriyordu.
Dahası ikinci jenerasyondan alınan hasattaki verim düĢüklüğü,
tohum ticaretinin… tohum Ģirketleri dıĢında yapılmasını ve
paylaĢılmasını engelliyordu. Büyük küresel tohum Ģirketleri
ebeveyn tohumlukların dıĢarıya sızmasına engel olabilirse hiçbir
çiftçi ya da rakip, hibridleri yetiĢtiremeyecekti.
Hibrid tohum patentlerinin, Du Pont‟un Pioneer Hi - Bred ve
Monsanto‟nun Dekalb‟ının baĢını çektiği bir avuç dev tohum
Ģirketinin elinde toplanması, daha sonra GDO‟lu tohum darbesi
için yolu açtı. (d)
Aslında modern Amerikan tarım teknolojisi, kimyasal gübreler
ve ticari hibrid tohumlar… yerel ve özellikle de orta ölçekli ve
daha kurumlaĢmıĢ olan çiftçileri, baĢta ABD‟dekiler olmak
üzere tarım ve petrokimya Ģirketlerine bağımlı hale getiriyordu.
Bu on yıllardır dikkatlice planlanan bir sürecin ilk adımıydı…
YeĢil Devrim adı altında Tarım ġirketleri, ABD‟li ihracatçıların
sınırlı giriĢ yapabildikleri ulusal pazarlara, daha rahat girme
imkanı bulabiliyorlardı.
Bu eğilim, daha sonradan “pazar merkezli tarım” olarak
anılmaktaydı. Aslında bunun gerçek adı “tarım Ģirketlerinin
kontrolünde tarım” idi…
YeĢil Devrim aracılığıyla Rockefeller Vakfı ve daha sonra Ford
Vakfı… ABD Uluslararası GeliĢme Ajansı ve CIA‟nın, dıĢ
429
siyaset hedeflerini Ģekillendirmek ve de desteklemek için kol
kola çalıĢtılar.
YeĢil devrimin en büyük etkilerinden birisi iĢ aramak için
Ģehirlere göç eden köylünün kırsaldan göç etmesi ve kırsalı
boĢaltması idi. Bu bir tesadüf değildi. ABD‟li küresel Ģirketlerin
ucuz iĢçi havuzları yaratmak için yaptığı planın bir parçasıydı,
ya da son yıllardaki adıyla “küreselleĢmenin”…
YeĢil Devrim‟in kendi kendine yaptığı teĢvik sona erdiğinde
sonuçlar söz verilenden oldukça farklıydı.
Yeni kimyasal ilaçların geliĢigüzel kullanımıyla ciddi sağlık
sorunlarını beraberinde getiren sorunlar baĢ gösterdi. Yeni
hibrid tohumların mono kültür yetiĢtirilmesi toprağın ve hasatın
verimini düĢürdü.
Halbuki ilk sonuçlar çok etkileyici idi… örneğin Meksika‟da
önce mısır sonra buğday‟da iki ya da üç hasat birden alınmıĢtı.
Bu durum kısa süre sonra değiĢti…
YeĢil Devrim‟e genellikle büyük sulama projeleri eĢlik ediyordu
ki, bu genellikle devasa barajların yapılması için Dünya Bankası
fonlarını içeriyor, yerleĢim birimleri ve büyük verimli tarım
alanları sular altında kalıyordu.
Ayrıca “süper buğday” dekar baĢına ihtiyaç duyduğu büyük
oranda gübre miktarıyla, toprağı nitrat ve petrole boğuyordu. Bu
gübrelerse hepsi kardeĢ olan Rockefeller kontrolündeki büyük
petrol Ģirketlerinin ürünüydü…
Yüksek miktarlarda kullanılan ot ve böcek ilaçları petrol ve
430
kimya devleri için ek pazarlar oluĢturuyordu. YeĢil devrim
aslında bir “kimyasal darbeydi”.
GeliĢmekte olan ülkelerin yüksek miktardaki gübre ve ilaç
girdisini finanse etmeleri mümkün değildi…
Bu nedenle Dünya Bankası‟ndan kredi notu alarak ve ABD
hükümetinin garantisi altındaki Chase Bank ve diğer New York
bankaları aracılığıyla özel borçlar aldılar.
Birçok geliĢmekte olan ülkede uygulanan bu krediler daha çok
büyük toprak sahiplerine gitti. Küçük çiftçiler de durum farklı
iĢliyordu. Küçük ölçekli çiftçi ilaç ve gübre alamadığı için
borçlanmak zorunda kalıyordu.
BaĢlangıçta çeĢitli hükümetler çiftçiye tohum ve gübre
alabilmesi için kredi sağlamaya çalıĢtı. Bu programa
katılamayan çiftçiler tefecilerden borç aldı. Ancak resmi
olmayan yüksek faiz oranları nedeniyle birçok küçük ölçekli
çiftçi ilk baĢtaki yüksek hasat veriminden bile bir fayda
sağlayamadı.
Hasattan sonra ürünlerinin tamamını borç ve faizi geri ödemek
için satmak zorunda kaldılar. Para tüccarlarına ve tefecilere
bağımlı hale geldiler ve genellikle topraklarını kaybettiler.
Hükümetin verdiği düĢük faizli krediler bile bu durumu
düzeltemedi ve çiftçi kendini bile doyuramaz hale geldi. (e)
On yıllardan beridir YeĢil Devirimi destekleyen, içinde
Rockefeller Vakfı‟nın da bulunduğu çıkar çevreleri, Rockefeller
Vakfı‟nın baĢkanı Gordon Conway‟in birkaç yıl önce belirttiği
431
“Gen Devrimi”ni, yani GDO patentli tohumların da dahil olduğu
endüstriyel tarım girdilerinin yayılmasını, teĢvik etmek için
çalıĢtılar…
Gates, Rockefeller ve Afrika‟da YeĢil Devrim…
1950‟lerin Rockefeller Vakfı‟nın, YeĢil Devrimi akılda tutulmak
kaydıyla… aynı Rockefeller Vakfı ile Gates Vakfı‟nın Ģu anda
milyonlarca doları olası bir kıyamet senaryosuna karĢı… tüm
tohumları saklamak için yatırım yapıyor olması oldukça Ģüphe
uyandırıyor…
Aynı kiĢiler Afrika‟da YeĢil Devrim adı altında bir projeye daha
milyonlarca dolar yatırıyorlar.
AGRA denilen bu proje YeĢil Devirim‟i baĢlatan aynı
Rockefeller Vakfı projesidir. AGRA yönetim kurulunda
kimlerin olduğuna bakmak bunu teyit etmeye yeterlidir…
BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan da bu kuruldadır. 2007‟de
Güney Afrika Cape Town‟da düzenlenen Dünya Ekonomik
Forumunda yaptığı kabul konuĢmasında Ģunları söylemiĢtir.
“Rockefeller Vakfı, Bill & Melinda Gates Vakfı ve Afrika
kampanyamızı destekleyen diğer herkesin bu davetini Ģükranla
kabul ediyorum”
AGRA Yönetim kurulunda; Rockefeller Vakfı temsilcilerinden
Güney Afrikalı Strive Masiyiwa da bulunmaktadır. Bill &
Melinda Gates Vakfı‟ndan Sylvia M. Mathews. Dünya Bankası
Yönetim Kurulu eski (2002 - 2006) BaĢkanı Mamphela
Ramphele. Gates Vakfı‟ndan Rajiv J. Shah. Rockefeller
Vakfından Nadya K. Shmavonian. Gates Vakfı‟ndan Roy
Steiner…
432
AGRA… ek bir kurul olarak Rockefeller Vakfı Ġdari Yöneticisi
Gary Toenniessen ile Rockefeller Vakfı BaĢkan Yardımcısı
Akinwumi Adesina‟yı da… içermektedir.
Listeyi tamamlamak için AGRA programlarına Ģu isimleri
ekleyebiliriz… Rockefeller Vakfı‟ndan Ġdari Yönetici Peter
Matlon. Afrika tohum sistemleri baĢkanı ve Rockefeller Vakfı
Yönetici Yardımcısı Joseph De Vries.
Öyle görülüyor ki daha önce Hindistan ve Meksika‟da
baĢarısızlığa uğrayan YeĢil Devrim‟de olduğu gibi, Afrika‟daki
YeĢil Devrim de Rockefeller Vakfı‟nın öncelikleri arasında yer
almaktadır.
Bugün dikkat çekmeseler de Monsanto ve diğer GDO Ģirketleri,
Kofi Annan‟ı… patentli genetiği değiĢtirilmiĢ tohumları
maskelemek için kullanılan aldatıcı “bioteknoloji” kelimesiyle...
patentli GDO tohumlarını, Afrika‟ya yaymak için
kullanmaktadırlar.
Bugün “Güney Afrika”, GDO tohumların yasal olarak
ekilmesine izin veren tek Afrika ülkesidir. 2003‟de Burkina
Faso GMO mahkemeleri kurulmasına onay verdi. 2005‟te Kofi
Annan‟nın ülkesi Ghana biyogüvenlik yasasını yürürlüğe soktu
ve anahtar konumdaki yetkililer GDO ürünlerin araĢtırılması
gerektiğine dair niyetlerini dile getirdiler…
Afrika, GDO‟nun dünya çapında yayılması için ABD
hükümetinin açtığı kampanyanın yeni hedefidir. Verimli
toprakları Afrika‟yı ideal bir aday yapmaktadır. Afrika tarım
sistemine, GDO‟lu tohumların yayılması amacıyla birçok
genetik mühendisliği ve biogüvenlik projesi baĢlatılmıĢtır ve de
bu nedenle birçok Afrika Hükümeti, GDO destekçilerinden kötü
433
Ģeyler beklemektedirler ki… bu ĢaĢırtıcı bir durum değil.
Bunların arasında ABD hükümetinin; Afrikalı bilim adamlarını
genetik mühendisliğinde eğitmek üzere verdiği burslar… ABD
Uluslararası GeliĢim Kurumunun (USAID) ve Dünya
Bankası‟nın desteklediği biogüvenlik projeleri… Afrika‟daki
yerli hasatları kapsayan GDO araĢtırmaları… yer almaktadır.
Rockefeller Vakfı… yıllardır Afrika tarlalarına GDO‟ları
sokabilecek projeleri teĢvik etmiĢ, ama büyük oranda baĢarısız
olmuĢtur.
Güney Afrika‟daki Mikhathini ovasında GDO pamuğun
uygulanmasını teĢvik eden araĢtırmaları desteklemiĢlerdir.
Güney Afrika tohum endüstrisinde, hem GDO hem de hibrid
tohumda güçlü olan Monsanto, “Umudun Tohumları”
Kampanyası olarak bilinen ve küçük çiftçileri kapsayan, bir
program baĢlatmıĢtır.
Bu program küçük ölçekli fakir çiftçilere bir YeĢil Devrim
paketi sunmakta ve tabi ki bunu… Monsanto‟nun patentli
tohumlarıyla yapmaktadır. (f)
GDO Kıyameti‟nin “Dört Atlısı”ndan biri olan Ġsviçreli
Syngenta, böceklere karĢı dirençli GDO mısır geliĢtirmek için
Nairobi‟de yeni bir sera yapımına milyonlarca dolar
aktarmaktadır. Syngenta… CGIAR‟ın da bir üyesidir. (g)
Svalbarda'ya GeçiĢ…
Svalbard'taki “Kıyamet Tohum Bankası”…
ġimdi bu ne demek oluyor?
434
Gates ve Rockefeller Vakfı‟nı, Afrika‟da patentli ve terminatör
patently… tohumların yayılmasını desteklemeye iten nedir?
Dünya‟nın her yerinde… monokültür endüstriyel tarım
baĢladığından beri, tohum çeĢitleri yok olmaktadır.
Bu gruplar aynı zamanda varolan tüm tohum çeĢitlerini Kuzey
Kutbu yakınlarındaki bombaya dayanıklı bir kıyamet deposunda
saklamak için milyonlarca dolar harcamaktadırlar.
Bunu tohum çeĢitliliğini koruyup gelecekte tekrar yayılması için
yaptıklarını iddia etmektedirler…
Rockefeller ve Gates Vakıfları‟nın, Afrika‟da GDO‟lu YeĢil
Devrim‟i teĢvik etmek için güçbirliği yapıp, aynı zamanda da
gizlice Svalbar‟daki kıyamet tohum deposunu finanse etmeleri
bir tesadüf değildir herhalde?
Svalbard projesi ile birlikte GDO‟lu tarım devlerinin ağızları
kulaklarına varmıĢ olmalı…
Aslında “Svalbard” giriĢimi Michael Crichton‟un çok satan
bilim kurgu romanı Andromeda Strain‟i anımsatmaktadır.
Bu romanda dünya dıĢından gelen ölümcül bir hastalık kan‟ın
ani Ģekilde pıhtılaĢmasına neden olmakta ve tüm insanlığı tehdit
etmektedir.
Svalbard‟da geleceğin en iyi korunan tohum bankası GDO YeĢil
Devrim Muhafızları tarafından korunacak… yani Rockefeller ve
Gates Vakfı, Syngenta, Du Pont ve CGIAR tarafından…
Küresel Hasat ÇeĢitliliği Örgütü…
435
Svalbard projesi… “Küresel Hasat ÇeĢitliliği Örgütü” denilen
bir Ģebeke tarafından iĢletilecek (GCDT).
Onlar kim ki yeryüzünün tüm tohum çeĢitliliğini saklayacak bir
banka kuruyorlar? GCDT… BirleĢmiĢ Milletler Gıda ve Tarım
Örgütü (FAO) ve CGIAR‟ın yan kuruluĢu olan BioçeĢitlilik
Enternasyonal (daha önceleri… “Uluslararası Bitki Genetik
AraĢtırma Enstitüsü” idi.) tarafından kuruldu.
GCDT‟nın merkezi Roma‟da dır… Yönetim Kurulu ise…
*Margaret Catley Carlson… Yönetim Kurulu BaĢkanı…
(Kanadalı) aynı zamanda dünyanın en büyük özel su
Ģirketlerinden bir olan Group Suez Lyonnaise des Eaux‟nün
danıĢma kurulundadır.
Margaret Catley Carlson, aynı zamanda 1998‟e kadar John D.
Rockefeller‟ın nüfus azatlımı örgütü olan ve New York‟ta
bulunan Nüfus Konseyi‟nin de baĢkanıdır.
Bu örgüt 1952‟de Rockefeller tarafından Güney Yarımküre
ülkelerinde “aile planlaması”, doğum kontrol yöntemleri ve
kısırlaĢtırmayı teĢvik maskesi altında “öjenik” (üstün ırk)
programını geliĢtirmek için kurulmuĢtur.
*Lewis Coleman… Bank of Amerika eski yöneticisi ve halen
Holywood Dream Works animasyon Ģirketinin baĢkanı‟dır.
Coleman aynı zamanda Pentagon‟un en büyük savaĢ endüstrisi
taĢeronlarından Northrup Grumman ġirketinin yönetim kurulu
üyelerindendir.
*Jorio Dauster… Brezilya Ekodizel‟in baĢkanıdır. Berzilya‟nın
436
Avrupa Birliği eski büyükelçisidir ve Brezilya Maliye Bakanlığı
dıĢ borçlar arabulucusu‟dur. Dauster aynı zamanda Brezilya
Kahve Enstitüsü baĢkanlığı ile Brezilya patent sistemlerinin
modernleĢtirilmesi projesinin yöneticiliğini de yapmıĢtır ki… bu
proje yakın zamana kadar Berzilya kanunlarına göre yasak olan
genetiği değiĢtirilmiĢ tohumların patentlerinin yasallaĢtırılmasını
da içermektedir.
*Cary Fowler… örgütün idari amiridir. Fowler Norveç yaĢam
Bilimleri Enstitüsünde Uluslar arası Çevre ve GeliĢim
AraĢtırmaları Bölümü‟nde eğitmen ve araĢtırma yöneticisidir.
Ayrıca, BioçeĢitlilik Enternasyonal‟in de baĢ danıĢmanı‟dır.
CGIAR‟a Uluslar arası Bitki Genetik Kaynakları SözleĢmesi
görüĢmelerinde Geleceğin Hasatları Merkezlerini tanıtmıĢtır.
1990‟larda FAO‟da Uluslararası Bitki Genetik Kaynakları
Programına baĢkanlık yapmıĢtır. 1996‟dA 150 ülkenin kabul
ettiği FAO‟nun Bitki Genetik Kaynakları için Küresel Hareket
Planı görüĢmelerini hazırlamıĢ ve danıĢmanlığını yapmıĢtır.
ABD Ulusal Bitki Genetik Kaynakları Kurulunun ve bir diğer
Rockefeller Vakfı ve CGIAR projesi olan Meksika‟daki
Uluslararası Mısır ve Buğday GeliĢtirme Merkezi‟i mütevelli
heyetinin eski üyesidir.
*Dr. Mangala Rai… Hindistan Tarımsal AraĢtırma ve Eğitim
Kurumu Sekreteri (DARE) ve Hindistan Tarımsal AraĢtırma
Konseyi (ICAR) baĢkanıdır.
Ayrıca dünyanın ilk büyük GDO deneyi olan oldukça fazla
ĢiĢirilen ve hüsranla sonuçlanan GDO “Altın Pirinç” türünü
teĢvik eden Rockefeller Vakfı Uluslararası Pirinç AraĢtırma
437
Enstitüsü‟nün de (IRRI) Yönetim Kurulu üyesidir.
Rai Uluslararası Mısır ve Buğday GeliĢtirme Merkezi‟nin
(CIMMYT) Yönetim Kurulu üyeliğini yapmıĢtır ve CGIAR‟ın
Ġdari Kurul üyesidir.
Küresel Hasat ÇeĢitliliği Vakfı… bağıĢçıları ya da “finans
melekleri” ise ünlü Kazabalanka filminde Humprey Bogart‟ın
dediği gibi tüm “tanıdık Ģüphelileri” içermektedir.
Rockefeller ve Gates Vakfı‟nın yanı sıra… GDO devleri
DuPont… Pioneer Hi - Bred… Basel Ġsviçre‟den Syngenta…
CGIAR ve GDO‟ları büyük bir Ģevkle destekleyen ABD
geliĢim ajansı USAID… bağıĢçılar, ya da “finans melekleri”
arasındadır.
Öyle görülüyor ki GDO ve nüfus azaltımı çakalları insanlığın
tavuk kümesini… Svalbard‟daki küresel tohum deposunu…
beklemektedir. (h)
Neden Ģimdi Svalbard?
Bill Gates ve Rockefeller Vakfı‟nın Du Pont ve Syngenta gibi
genetik mühendisliği tarım endüstrisi devleri ve CGIAR ile
birlikte neden “Kuzey Kutbunda, Kıyamet Tohum Bankası”
kurduklarını haklı olarak sorabiliriz…
Terminatör… Yok edici… Böyle bir depoyu kim kullanacak?
Bitki üreticileri ve araĢtırmacılar… Gen Bankaları‟nın birincil
kullanıcıları‟dırlar…
438
Günümüzün en büyük bitki üreticileri, küresel bitki patentiçisi
GDO devleri… Monsanto, Du Pont, Syngenta ve Dow
Kimyasalları‟dır.
2007‟nin baĢlarından beri Monsanto ABD Hükümeti ile birlikte
Terminatör, ya da “Genetik Kullanımı Kısıtlama Teknolojisi”
nin (GURT) patentini elinde bulundurmaktadır.
Terminatör, ilk hasattan sonra patentli ticari tohumun “intihar
etmesine” neden olan uğursuz bir teknolojidir.
Bu teknolojiyle özel tohum Ģirketleri mutlak kontrolü ellerinde
bulunduruyorlar. Gıda zinciri üzerinde böylesi bir kontrol ve
güç, daha önce insanlık tarihinde görülmemiĢ bir Ģeydir.
Bu sinsi genetik mühendisliği ürünü, özellikle çiftçilerin her
sene tekrar tekrar pirinç, soya, mısır, buğday (ya da toplumlarını
beslemeleri için neye ihtiyaçları varsa) için Monsanto ya da
diğer GDO tohum dağıtımcılarına gitmelerine neden olur.
Eğer bu, tüm dünyada yaygınlaĢırsa belki on yıl içinde dünya
çftçilerinin çoğu Monsanto, Du Pont ya da Dow Kimyasalları
gibi üç beĢ büyük tohum Ģirketinin kölesi haline gelecektir.
Bu durum, tohum Ģirketlerinin… ev sahibi hükümet
Washington‟dan gelen emirler doğrultusunda… Washington‟un
siyasetlerine karĢı olan üçüncü dünya ülkelerine tohum
vermeme olasılığı için de kapıyı aralayacaktır.
Bunun olamayacağını söyleyenlere son küresel olaylara
bakmalarını tavsiye ederim. Gücün üç dört ABD menĢeli tarım
devinde toplanması gerektiğinde, tüm GDO‟lu tohumların
dağıtımını durdurmalarına olanak tanımaktadır.
439
Bu Ģirketler… Monsanto, Du Pont, Dow Chemical… insanlığa
yaptıkları hizmetler açısından oldukça “temiz!” bir sicile
sahiptirler.
Dioksin, PCB, Agent Orange (Vietnam saldırısında kullanılan
bir zehir) gibi buluĢları geliĢtirmiĢ ve teĢvik etmiĢlerdir. Toksik
kimyasalların kanserojen ve sağlığa diğer olumsuz etkilerinin
bariz delilleri‟ni örtbas etmiĢlerdir.
Dünyanın en çok kullanılan ot ilacı olan glifosatın içme suyuna
karıĢtığında zehirli olduğuna dair ciddi bilimsel raporları hasır
altı etmiĢlerdir.
Glifosat, Monsanto‟nun Roundup ot ilacındaki ana maddedir ve
Monsanto‟nun genetiği değiĢtirilmiĢ tohumlarının çoğu ile
birlikte alınmak zorundadır. (i)
Danimarka ülkenin yer altı sularını zehirlediği kanıtlanınca
glifosatı 2003‟de yasakladı. (j)
Tohum, gen bankalarında depolanan çeĢitlilik, bitki üretimi ve
temel biyolojik araĢtırmalar için ham maddeyi oluĢturur.
Bu amaçlar için yüz binlerce örnek her yıl dağıtılır. BM‟nin
Gıda ve Tarım TeĢkilatı‟na (FAO) göre tüm dünyada 1400
tohum bankası bulunmaktadır ve bunların en büyüğü ABD
hükümetine aittir.
Diğer büyük tohum bankaları… büyükten küçüğe doğru…
Çin, Rusya, Japonya, Hindistan, Güney Kore, Almanya ve
Kanada‟da bulunmaktadır.
Ek olarak CGIAR tüm dünyada seçtiği ülkelerde tohum
440
bankaları zincirleri iĢletmektedir.
1972‟de Rockefeller ve Ford Vakfı tarafından YeĢil Devrim
tarım modelini yaymak için kurulan CGIAR, Filipinlerden,
Suriye‟ye ve Kenya‟ya kadar özel tohum bankalarını kontrol
etmektedirler. Tüm bu tohum bankaları 6.5 milyondan fazla
tohum çeĢidi bulundurmaktadır ve bunların 2 milyonu
“endemik”tir. (Bir tek yerde yetiĢebilen… Yöre‟ye özel…)
Svalbard Kıyamet Tohum Deposu 4.5 milyon farklı tohum
çeĢidi barındıracaktır.
GDO‟lar bir Biyolojik Harp Silahı mı?
GDO ve Ölüm…
ġimdi Bill Gates ve Rockefeller Vakfı‟nın Svalbard projesindeki
suistimal olasılığının en önemli tehlikesine bir göz atalım.
Pirinç, mısır, buğday ve soya gibi dünyanın temel gıda üretimi
için patentli tohumların üretimi korkunç bir biyolojik silah
olarak kullanılabilir mi?
Rockefeller, Carnegie, Harriman ve diğer zengin elit aileler
tarafından fonlanan öjenik (üstün ırk yaratma) lobisinin
1920‟den beri biricik amacı negatif öjenik‟tir.
“Negatif Öjenik” istenmeyen soyların sistemli bir Ģekilde yok
edilmesidir. “Aile Planlaması” Enternasyonal‟in kurucusu ve
koyu öjenikçi ve Rockefeller ailesinin kanka‟sı Margaret Sanger
1939‟da harlemde “Negro (Zenci) Projesi” adı altında bir proje
baĢlattı. Bu projenin ne olduğunu bir arkadaĢına yazdığı
441
mektupta açıkça dile gitiriyordu: “Negro (Zenci) nüfusu ortadan
kaldırmak istiyoruz.” (k)
Küçük bir Kaliforniya bioteknoloji Ģirketi olan Epicyte yendiği
takdirde erkeklerde spermi kısırlaĢtıran bir mısırı genetik
mühendisliği marifetiyle geliĢtirdiklerini açıkladı.
O zamanlarda Epicyte, Svalbard‟ın iki sponsoru olan Du Pont ve
Syngenta ile teknolojisini yaymak için ortaklık kurmuĢtu.
Epicyte o zamandan beridir Kuzey Karolayna‟lı (North
Carolina) bir bioteknoloji Ģirketi tarafından yönetiliyor. Çok
ilginçtir ki, Epicyte genetiği değiĢtirilmiĢ sperm öldürücü mısırı,
ABD Tarım Bakanlığından (USDA) aldığı araĢtırma fonuyla
geliĢtirmiĢti.
Aynı USDA tüm dünyanın karĢı çıkmasına rağmen Ģu anda
Monsanto‟nu elinde bulundurduğu Terminatör Teknolojisininin
geliĢtirilmesini finanse etmeye devam etmiĢti.
1990‟larda BM‟nin Dünya Sağlık Örgütü Nikaragua, Meksika
ve Filipinlerde 15 ila 45 yaĢları arasındaki milyonlarca kadının
aĢılanması için bir kampanya baĢlattı.
AĢının paslı çiviye basma gibi nedenlerden bulaĢabilen tetanoza
karĢı yapılacağı iddia edildi.
Paslı çiviye basma ihtimali erkeklerde de olmasına rağmen aĢı
erkeklere ya da erkek çocuklara yapılmadı.
Bu Ģüphe uyandırıcı durumdan ötürü Katolik bir kilise
organizasyonu olan Comite Pro Vida de Mexico (Meksika
YaĢam Komitesi) aĢıları test ettirdi.
442
Test sonuçları gösterdi ki Dünya Sağlık ġebekesinin (WHO)
yalnızca çocuk doğuracak yaĢtaki kadınlara dağıttığı aĢıların
Chorionic Gonadotrophin ya da hCG içerdiği ortaya çıktı.
Doğal bir hormon olan hCG, tetanoz toksoid taĢıyıcılarıyla ile
birleĢtiğinde kadınların hamile kalmasını engelleyen antibodileri
üretiyordu. AĢı yapılan hiçbir kadına bundan bahsedilmemiĢti.
Daha sonradan ortaya çıktı ki Rockefeller Vakfı, Rockefeller‟s
Nüfus Konseyi, Dünya Bankası (CGIAR‟a ev sahipliği yapar),
ve ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri, Dünya Sağlık ġebekesi
(WHO) için tetanoz taĢıyıcılı bir kısırlaĢtırma aĢısı üretmek için
1972‟de 20 yıllık bir proje baĢlatmıĢlardı.
Ayrıca Svalbard Kıyamet Tohum deposunu ev sahibi Norveç
hükümeti kısırlaĢtırıcı aĢının üretilmesi için 41 milyon dolar
bağıĢ yapmıĢtı. (l)
Pentagon‟dan, Norveç‟ten Rockefeller Vakfı‟na ve Dünya
Bankası‟na kadar… tüm bu Ģebekelerin Svalbard‟daki tohum
bankasıyla da ilgili olması bir tesadüf mü?
ABD Kongresi‟nin 1989‟da kabul ettiği Anti - Terör yasasını
hazırlayan Prof. Francis Boyle‟a gore, Pentagon biyolojik savaĢ
yapmaya ve kazanmaya hız vermiĢtir.
Boyle‟a göre, bu Bush‟un 2002‟de halkın bilgisi ve onayı
olmadan yürürlüğe sokulan, iki ulusal strateji hükmü‟nün
parçasıdır…
Yalnızca 2001 - 2004‟te ABD Federal Hükümeti sivil biyolojik
savaĢ için 14.5 milyar dolar harcamıĢtır ki, bu çok yüksek bir
rakamdır.
443
Rutgers Üniversitesi biyologlarından Richard Ebright‟a göre
bugün ABD‟de 300 bilimsel kurum ve 12.000 kiĢi, biyolojik
saldırı için kullanılabilecek patojenler‟e (Panzehir, Ġlaç, AĢı,)
ulaĢabilecek konumdadır.
Biyolojik saldırı gücü olan salgın hastalıkların araĢtırılması için
ABD Hükümeti 497 adet Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH)
araĢtırma grant‟ı (Proje desteği, Fonlama) vermektedir. Elbette
bunlar olası bir terör saldırısına karĢı savunma maskesi altında
meĢrulaĢtırılmaktadır.
ABD Hükümetinin biyolojik saldırı için harcadığı dolarların
çoğu genetik mühendisliğine gitmektedir. MIT (Masaçusets
Teknoloji Enstitüsü) biyoloji profesörü Jonathan King biyolojik
saldırı programlarının sayısındaki artıĢın nüfus için artan
önemde bir tehlike teĢkil ettiğini ifade etmektedir.
King Ģunları ekliyor… “Bu programlar hemen her zaman,
savunma amaçlı olarak nitelendirilse de, savunma ve saldırı
programları, aslında tamamen aynı Ģeylerdir.” (m)
Svalbvard‟daki, Bill Gates ve Rockefeller Vakfı‟na ait Kıyamet
Tohum Bankası‟nın, bu sefer Dünya Gezegeni‟ni yok edecek
olan bir diğer “Çözüm”ün parçası olup olmadığını zaman
gösterecek…
Dip Notlar…
F. William Engdahl, Küresel AraĢtırma‟dan çıkan… “Ölümün
Tohumları…Genetik Mühendisliği‟nin Gizli Ajandası (Seeds of
Destruction… the Hidden Agenda of Genetic Manipulation)”
kitabının da yazarıdır.
444
Kendisi, aynı zamanda Pluto Press‟ten çıkan “SavaĢ Yüzyılı…
Anglo Amerikan Petrol Siyaseti ve Yeni Dünya Düzeni” adlı
kitabını da yazmıĢtır…
Doğader… Doğayı Çevreyi Koruma ve Doğa Sporları Derneği
Çeviri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Levent Kartal (Mart. 2007)
***************************************************
Yalnız… bu araĢtırmada bahsi geçen, ırklara yönelik “aile
planlaması” ile… ülkemizin sağlıklı geleceği için düzenlenen,
güzel projeler kapsamında uygulanmasını arzu ettiğimiz…
“bilinçli aile planlaması” kampanyaları‟nın… aynı amaçta
olmayacağını zaten biliyoruz… ama yine de altını çizelim!..
Fütürist Projeler‟e (!) örnek olan “Küresel Tohum Bankası”
2008‟de faaliyete geçti ve dünya‟ya “GerçekleĢecek Küresel
Kıyamet‟te”… insanlığı kurtaracak, yeni “Nuh‟un Gemisi”…
olarak tanıtıldı!..
Evet… bunlar bir senaryo değil… Gerçek!..
Dünya‟da GDO tehdidine en fazla dikkat etmesi gereken
ülkelerden biri Türkiye. Çünkü biyolojik bakımdan çok zengin.
YetiĢen 22.000 bitki türünden 6.000 kadarı, baĢka hiçbir yerde
bulunmuyor. Buna rağmen bu zenginlik, çokuluslu Ģirketlerin
tehditlerine ve talanlarına karĢı korunmuyor. Yeni yasa ise çok
uluslu Ģirketlerin ekmeğine yağ sürüyor…
Aslında ülkemizde 2004 yılından bu yana Ziraat Mühendisleri
Odası önderliğinde kurulan ve 46 kuruluĢtan oluĢan (Oda‟lar,
Üniversite‟ler, STK‟lar v.s) “GDO‟ya Hayır Platformu” titiz
çalıĢmalar yapıyor ve devamlı çağrıda bulunuyor…
445
GDO lar, organik tarıma ve biyolojik çeĢitliliğe zarar veriyor.
GDO ların bebek mamaları ve çocukların ek besinlerinde
kullanımı yasak! Peki büyükler için neden yasak değil? diye!..
Bu araĢtırmaları sizlerle paylaĢmamın sebebi de…
*GDO ları dünyaya pazarlamaya çalıĢırken, ülkemizde ve
özellikle içanadolu‟nun verimli topraklarında, bu banka için…
Monsanto… Syngenta… Ossieck… gibi uluslararası tohum
firmalarına, sözleĢmeli olarak özel tohum üreten büyük çiftlik
sahiplerinin…
“Aman sakın bu tohumları, genetik değiĢikliğe uğratılmıĢ
tohumlarla karıĢtırmayın. Bizim ürettiğimiz tohumlar farklı.
Ebeveyn tohumları bize dosyaları ile gönderiyorlar. Tüm
bilgiler, hangi ülke için ne kadar üretim yapılacağı dahi mevcut.
Ürettiğimiz tohumlar yurtdıĢında incelendikten sonra, ancak
onaylanırsa paramızı alabiliyoruz. BaĢkasından döl almıĢlığa,
sadece % 1 oranında izin var… Yoksa kabul edilmiyor.”
Ģeklindeki “Hassas” açıklamalarını, gözler önüne sermek…
*Ġnsanlığın geleceği adına… uluslararası alanlar da yapılan Plan
ve Projeler‟den, örnekler sunmak…
*GeliĢmekte olan ülkelere karĢı yapılan tuzakları iĢaret etmek…
*Uluslararası boyutlarda… parasal gücün önemini bir kez daha
vurgulamak…
*Dünyada yaĢanan ve yaĢanacak olaylar‟la ilgili, fotoğrafın
tamamına bakmak…
446
Ve… Sayın Ali Ekber Yıldırım‟ın, çıkacak kanunla ilgili olarak
belirttiği gibi…
***************************************************
Kamuoyundan sır gibi saklanan “tasarı” taslağı
yasalaĢtığında, ortaya çıkacak durum Ģöyle özetlenebilir...
1)GDO'ların üretim ve tüketimine izin verilecek,
2)Bu ürünlerin risk değerlendirmesi, uluslararası Ģirketlerin
kontrolünde olacak,
3)GDO'lu ürünlerden zarar gören çiftçiler ve tüketiciler,
zararlarını ispat etmek zorunda bırakılacak, bu ürünlerin zararlı
olmadığının ispatı Ģirketlerin üzerinde olmayacak,
4)Bu ürünleri ülkemize sokan veya üreten Ģirketlerin cezai
sorumlulukları oldukça düĢük olacak,
5)Zarara uğradığını iddia eden çiftçiler zamanaĢımı tehdidi ile
karĢı karĢıya kalacak,
6)Risk denetimine tabi bu ürünlerle ilgili bilgiler kamuoyuna
açıklanmayacak, Ģirket sırrı olarak korunacak,
7)Tüketicilerin sağlıklı gıda tüketme hakları, küçük çocuklarla
sınırlandırılacak, sadece küçük çocuk ürünlerinde GDO
kullanılmayacak,
8)Ülkenin tüm genetik varlıkları Ģirketlerin kontrolüne
bırakılacak,
447
9)Çiftçiler, tohumluk ayırma haklarını yitirecek; tozlaĢma vb.
yollarla ürünlerine GDO bulaĢmıĢsa Ģirketlere tazminat ödemek
zorunda kalabilecekler,
10)Bu ürünlerin denetimi konusunda çiftçi, tüketici, ekoloji
örgütlerinin; bağımsız bilimsel kurumların, meslek odalarının
herhangi bir söz ve karar yetkisi olmayacak.
***************************************************
Evet… Türkiye Tohumcular Birliği (TTB) ve Türkiye Tohum
Endüstrisi Derneği (TÜRK - TED) gibi kuruluĢlar tarafından…
(GDO lar‟la ilgili denetim yetkisinin, T.C. Tarım Bakanlığı
tarafından kendilerine devredilebileceği Ģeklindeki, taslak
hükmüne dayarak olsa gerek) ürkütücü bir durumun söz konusu
olmadığı belirlenen bu yasa tasarısı, büyük bir ihtimalle… Siz
bu kitabı okuduğunuz zamanlarda yasalaĢmıĢ olacak!..
Ama önemli olan bundan sonra neler yapılabileceği ve konunun
takibi… Ġnsanların sağlığını, tarımsal üretimin geleceğini tehdit
eden GDO lar‟a karĢı, herkesin duyarlı ve uyanık olması Ģart!..
Ha… bu arada, bu uluslararası Ģirketler‟den Syngenta‟nın güzel
vizyon‟u da aklınızda bulunsun…
Bakın… Syngenta, vizyonunu nasıl belirlemiĢ…
***************************************************
Uygarlıkların baĢlangıcından bu yana, yaĢamın temel kaynağını
oluĢturan tarımsal üretim; günümüzde, önemli sorunlarla karĢı
karĢıyadır...
448
Hızla büyüyen dünya nüfusu, her geçen gün daha çok besine
ihtiyaç duymaktadır...
Buna karĢılık, ekilebilir alanların geniĢleme olanakları çok
kısıtlıdır ve ancak doğal alanlar ile yabani hayat ortamlarının
yok edilmesiyle elde edilmektedirler...
Bu durumda tarımsal üretimi artırmanın tek yolu, birim alandan
daha çok ürün alınması, yani verimin artırılmasıdır...
Ancak bu yönde yapılan çalıĢmalar ve uygulanan yöntemler bazı
olumsuzlukları da beraberinde getirmektedir...
Sık iĢleme nedeniyle toprağın verimliliği azalmakta, gübreleme
ve bitki koruma amacıyla kullanılan kimyasallar... ürünü ve
doğayı... olumsuz yönde etkileyebilmektedir...
21. yüzyılda, tarımda en büyük baĢarı, olumsuz çevre koĢullarını
azaltarak, istenilen üretim artıĢını gerçekleĢtirmek olacaktır...
Bu yalnızca, tarımda sürdürülebilir yöntemlerin ve kalıcı
çözümlerin uygulanması ile mümkün olabilir...
“Sürdürülebilir Tarım”, yeterli ve kaliteli miktarlarda gıda
maddesinin uygun maliyetlerde üretimini, Dünya tarımının
ekonomik canlılığını, çevrenin ve doğal tarım kaynaklarının
korunmasını ve dünya nüfusunun refahını geliĢtirecek sistem ve
uygulamaları içerir...
Syngenta, bitki koruma pazarının en önde gelen
kuruluĢlarından biri olmanın verdiği sorumlulukla,
Vizyonu‟nu...
449
“Tarımsal üretimde... sürekliliğe iliĢkin ilkeleri destekleyen
ürünler ve hizmetler sunarak... kar‟lı bir Ģekilde
büyümek...” olarak belirlemiĢtir!..
***************************************************
ġimdi isterseniz, diğer uluslararası fotoğraflar‟a bakalım…
IBM in yürüttüğü ve planladığı projelerin bazıları…
IBM in ortaya koyduğu “akıllı dünya” kavramı ile sistemler ve
nesneler birbiriyle “konuĢabilecek”.
Etrafı algılayan ve iletiĢim kuran bütün nesneler, daha zeki ve
karar verebilir hale gelecek…
*Amerika‟daki 38 Eyalet‟te, 2 milyon hastanın…
enjeksiyonlarının doğru yapılıp yapılmadığını ve ilaçların doğru
Ģekilde alınıp alınmadığını izlemek için kullanılan ActiveCare
Ağı (Bizdeki ilaç sanayiinde de “barkod” yerine kullanılmaya
baĢlayan “karekod”un daha geliĢmiĢi…), sunduğu akıllı sağlık
hizmetleriyle, tedavi maliyetlerini % 90 düĢürecek…
*“Galvin Elektrik Ġnsiyatifi” araĢtırmasına göre, elektrik
kesintilerinin Amerikalı‟lara maliyeti her yıl 150 milyar dolar,
kiĢi baĢına yaklaĢık 500 dolar seviyesinde.
Akıllı sistemler sayesinde, bu maliyet tamamen ortadan
kaldırılabilecek…
*Günümüz de, dünya nüfusunun sadece % 17 si internet
eriĢimine sahip bulunuyor. Geriye kalan % 83 ü… fakirlik…
okuma yazma bilmeme… bilgisayar kullanmayı bilmeme…
450
veya bilgisayar alacak maddi güce sahip olmama… gibi
nedenlerle internete eriĢemiyor.
IBM, internetin…bilgisayar kullanılmadan tüm dünya da
eriĢilebilir ve yaygın hale gelmesini sağlamak amacıyla
“KonuĢan Web” (Spoken Web) teknolojisini geliĢtiriyor.
KonuĢan Web, cep telefonu üzerinden… ses etkileĢimi
aracılığıyla, insanların bilgiye eriĢmesini ve iĢlem yapmasını
sağlıyor…
Çin‟li Bilim Adamları, domuz hücresinden kök hücre üretti.
Moleküler Hücre Biyolojisi dergisinde…
Çin‟li bilim adamları‟nın, basit domuz hücrelerini… kök
hücreye çevirmenin yolunu buldukları açıklandı…
Anghay Biokimya ve Hücre Biyolojisi Enstitüsü‟nde görevli
Xiao Lei öncülüğündeki bilim adamları… 10 haftalık bir
domuzun kulak ve kemik iliğinden alınan basit hücrelerin, nasıl
yeniden programlandığını, hücrelerin laboratuvar ortamında
değiĢtirilip… geliĢtirilerek, embriyonik kök hücrelere
dönüĢtürüldüğünü ve bu kök hücrelerin, vücuttaki herhangi bir
hücreye dönüĢtürülerek, gerektiğinde genetik inĢa yoluyla elde
edilecek organların, insanlara nakledilebilmesinin mümkün
olabileceğini açıkladı!..
Gelecek‟le ilgili “uygunsuz bir gerçek”… (Zülal Kalkandelen)
Geçenlerde Dünya Çevre Günü kutlandı. Aslında küresel ısınma
tehlikesi nedeniyle pek de kutlama gibi olmadı…Üzerinde
yaĢadığı gezegenin yok oluĢunu uzun sure seyreden
451
insanoğlu, sonunda panikledi ve bu aymazlığa son verme
çabasına giriĢti…
Bu çabanın en ünlü isimlerinden birisi, eski ABD BaĢkan
Yardımcısı… Al Gore!..
Bence, 2000 yılında Bush‟a karĢı yarıĢtığı baĢkanlık seçimini
Ģaibeli bir Ģekilde kaybetmiĢ sayılmasa, dünya için çok daha
hayırlı olurdu…
Ama, Al Gore… o kaybı da bir kazanca dönüĢtürdü. Küresel
ısınmanın önlenmesi konusundaki çalıĢmaları ve özellikle “An
Inconvenient Truth” (Uygunsuz Gerçek) adlı belgeseldeki
anlatıcı rolü çok etkili oldu.
Bütün bu çalıĢmaları alkıĢlamakla birlikte, Al Gore‟a soru
sorma olanağım olsa, Ģunu sorardım!..
“Dünya‟daki sera gazı salınımının beĢte birini yaratan…
hayvancılık sektörünün, küresel ısınmaya olan etkisi,
belgeselinizde neden gözardı edildi?”
Bunu sadece vegan olduğum için değil, bilimsel bir gerçeğin
neden gizlendiğini merak ettiğim için soruyorum…
Çünkü bu gerçeğin dayandığı veriler çok açık.(Biraz fazla sayı
vereceğim. Ama… konuyu açıklamak için bu zorunlu.)
1)BM Gıda ve Tarım Örgütü‟ne (FAO) göre… Hayvancılık
Sektörü… dünyadaki karbondioksit gazının % 9 undan, metan
gazının % 37 sinden ve azot protoksit‟in % 65 inden
sorumlu.Metan gazının küresel ısınmaya etkisi, karbondioksit‟in
etkisinin 23 katı… Bu oran azot protoksit‟te ise 296 katına
çıkıyor…
452
2)Et endüstrisi, dünyadaki amonyak salınımının % 64 ünün de
sorumlusu. Amonyak ve çeĢitli kimyasallar ise, asit yağmurları‟
nın ve biyolojik çeĢitliliğin, yok oluĢunun nedeni…
3)Et üretimi için kullanılan geniĢ toprakların yanı sıra,
milyarlarca hektarlık alanlar da, hayvanlara besin sağlamak için
tarımsal üretime ayrılıyor.
Örneğin dünyada 756 milyon ton tahıl, çiftlik hayvanlarını
beslemek için kullanılıyor. Bu miktar, açlık riski altındaki 1.4
milyar insanın beslenmesi için kullanılsa… yaĢamaları için
gereken miktarın 2 misli tahıl elde ediliyor…
4)Sektörün su tüketiminin çok fazla olması nedeniyle su
kaynakları azalıyor…
AraĢtırmalara göre… 1 kg sığır eti elde etmek için harcanan su
miktarı… ortalama 18.930 litre iken, bu oran aynı miktarda
patates için 455 litre, buğday için 820 litre, pirinç için 1.735 litre
ve soya için 1.820 litre…
5)Et tüketimi giderek artıyor. GeliĢmekte olan ülkeler de kiĢi
baĢına düĢen yıllık et tüketimi 1980 de 14 kg iken, 2002 de 28
kg oldu. FAO ya göre bu oran 2050 ye kadar 2 katına çıkacak.
Bazı kiĢilerin et yemeğinin doğal ve gerekli olduğunu savunup,
bunlara itibar etmeyeceğini biliyorum. Ama Ģu da bir gerçek ki,
insanın sürekli et yemesi çok doğal bir durum değil. Bilimsel
araĢtırmalar, ilk insanların vejeteryan olduğunu kanıtlıyor…
Etin insane sağlığına etkisi ise ayrı bir tartıĢma konusu…
Geleneksel mutfağında ete çok fazla yer verilen bir ülkenin
453
vatandaĢlarına bunları anlatmanın bir etkisi olur mu?
En azından birileri haftada bir gün et tüketmemeye ikna olabilir
belki… (Sözüm, zaten et almaya gücü yetmeyen dar gelirlilere
değil.) Böylece hem kendi sağlıklarına, hem de dünyanın
geleceğine olumlu bir katkı yapabilirler…
Geçen ay, Belçika‟nın Ghent Ģehrinde bu yönde bir uygulama
baĢladı. Belediye Meclisi kararıyla, artık Ghent‟te haftada bir
gün et yenilmeyecek ve bütün restaurant‟lar vejeteryan menu
sunacak!..
Darısı her Ģehrin baĢına… Çünkü ete olan bu aĢırı düĢkünlüğün
önü alınmazsa… dünya daha da hızlı tükenecek.
Ġnsanlık için… ne uygunsuz bir gerçek!..
Ne dersiniz? Bizim Ülkemizde de… sigara yasağı gibi
delinmemek kaydıyla… böyle bir uygulama olabilir mi?
Neden olmasın!..
Vizyon tasarımcıları olarak, bizce olur…
Hem de… Sizin önderliğinizde!..
Tabii… hemen sonuç vermeyebilir…
Ama iyi bir proje organizasyonu ile neticeye gidilebilir!
Biraz sabır ve dirayet gerekiyor.
Mesela, verdiğim Ģu örnek‟teki gibi…
***************************************************
Haziran 2009‟ da... Bankalar Birliği‟ne bir öneri de bulundum...
454
Ve... bu önerimi de, çok güzel sosyal sorumluluk projelerine
imza atan, ülkemizin en büyük bankalarından bir tanesinin, daha
önceden tanıdığım, Genel Müdür Yardımcısı vasıtasıyla...
kendilerine Ģu Ģekilde ilettim...
“Özellikle… Tema Vakfı ile birlikte bu yılbaĢında baĢlattığınız
81 Ġl‟de… 81 Orman… ve diğer güzel projeleriniz için, sizleri
kutlamak istiyorum…
Sizinle paylaĢmak istediğim konu ise... geçtiğimiz gün, Ģubede
iĢlemlerim yapılırken, hesap cüzdanı‟mın dolmasından dolayı…
değiĢtirilmesi sırasında aklıma geldi!..
Ülkemizin gerçekleri açısından, tamamen e-sistemlere geçiĢimiz
bayağı zaman alacağından, baĢta sizin bankanız olmak üzere,
tüm bankalardaki müĢteri hesaplarına ait, tüm karton hesap
cüzdanları‟nın arkalarındaki baskılar... koyu renk zeminler
yerine, açık renkli ve tramlı olarak basılsa, karton cüzdanların…
Arkaları‟da kullanılabilir ve bu yolla, sadece bu konuda… % 50
tasarruf sağlanabilir diye düĢündüm…
Daha sonra, tüm bankaların bu uygulamaya geçmesiyle...
Türkiye Bankalar Birliği'nin web sitesini incelerken gördüğüm,
Çok YaĢa Bebek… gibi sosyal sorumluluk projelerinde de
kullanılabilecek böyle bir kaynakla, kurtulacak ağaçlar bir yana,
sağlanacak tasarruf gelirlerini (Banka x Adet x Karton x V.s.)
hesaplamaya çalıĢırken… bu mail'i size göndermeye karar
verdim… Ve gönderdim!..
Aradan 1 ay geçtikten sonra, çok değerli Genel Müdür
Yardımcısı dostumdan, aĢağıdaki mesajı aldım…
455
Ali Rıza Bey,
Aslında mesajınızı alır almaz, önerinizi ilgili arkadaĢlara ilettim
ve kurumsal olarak inceliyorlar...
Hem sosyal, hem de ekonomik olarak katkılarınız, ve de çevreye
gösterdiğiniz duyarlılıktan dolayı, Ģahsım ve Bankam adına çok
teĢekkür ederim.
Bu arada, bu kadar yoğun bir Ģekilde “Sosyal Sorumluluk
Projeleri”nin içinde olmanızdan dolayı, doğrusu çok imrendim...
ĠnĢallah emeklilik‟ten sonra ben de aktif olarak katılabilirim.
GörüĢmek üzere... Esen kalın... Saygılarımla . . .
Artık son zamanlar da, internet kullanımı artmaya baĢladıktan
sonra... (Promosyonlar‟la da olsa)... “e-fatura”, “e-extre”, “e-
bildirge”, “e-form”, “e-beyanname” ve de “internet bankacılığı”
v.s. gibi... doğa ve insanlık adına çok çok güzel uygulamalar
baĢladı ama, yine de büyük bir kesimimiz için “Banka Hesap
Cüzdanları”... “Tapu Senedi”... gibi bir Ģey!..
***************************************************
Bir de bu aralar... ġubat 2009 da, Malezyanın baĢkenti Kuala
Lumpur‟da yapılan, dünya gıda güvenliği konusundaki... “Tarım
Bakanları” toplantısında alınan kararla, Türkiye‟nin, “D - 8”
Ülkeleri‟nin (Yani, geliĢmekte olan ülkeler... BangladeĢ,
Pakistan, Endonezya, Mısır, Nijerya, Ġran, Türkiye) “Tohum
456
Merkezi” olmaya hazırlandığı, haberleri de medyada yer almaya
baĢladı. (Ġlk toplantı 24.07.2009 Ġzmir)
350 Milyon Dolar‟lık yatırımla, ülkemizde ki endemik bitkiler
(yanlız Anadolu‟da yetiĢebilen) nedeniyle iĢlevi ve yapısı
bakımından dünyada bir ilk olacak bu “Tohum Bankası”, diğer
örnekleri gibi bitki nesillerinin tükenmesini önlemeye yönelik
“Müze” gibi değil, bu iĢin ticaretinin yapılacağı... bir “Tohum
Merkezi” Ģeklinde olacakmıĢ...
Yalnız, uluslararası desteklerle yapılacak bu bankanın; yeri,
yurdu, baĢlangıcı, bitiĢi, v.s. v.s. birçok Ģeyi... aradan 6 ay
geçmesine rağmen henüz belli değil... HerĢey muvallakta!..
Aslında, tohum ıslah çalıĢmalarının yıllardır yapıldığını ve
bugün Ģeker hastalarının, bilimsel GDO yöntemleriyle üretilmiĢ
insülin kullandıklarını biliyoruz.
Yani konuya bilimsel açıdan bakmak gerekiyor...
Derken...
Ekim 2009 sonunda, TBMM de yıllardır bekleyen “Ulusal
Biyogüvenlik Yasası” çıkmadan, Tarım Bakanlığı alelacele
GDO Yönetmeliğini çıkartıyor... Ve Türk Sağlık Sendikası
ile Ziraat Mühendisleri Odası, Kasım ayı baĢında
yönetmeliğin iptali için DanıĢtay‟da dava açıyor.
457
Evet . . . Dünya dönüyor . . . Hayat devam ediyor . . .
ĠĢte Size... Projeler‟le ilgili, dünya çapında popüler...
Ve uzun yıllar gündemden düĢmeyecek konu baĢlıkları . . .
***************************************************
KÜRESELLEġEN DÜNYA . . .
GLOBAL EKONOMĠ . . .
EKONOMĠK KRĠZLER . . .
KÜRESEL ISINMA VE KARBON SALINIMI . . .
YENĠLENEBĠLĠR YEġĠL ENERJĠ . . .
AZALAN SU KAYNAKLARI . . .
SÜRDÜRÜLEBĠLĠR KALKINMA . . .
BĠOTEKNOLOJĠ VE BĠOENERJĠ . . .
BĠLĠġĠM VE TEKNOLOJĠ ÜRETĠMĠ . . .
ORGANĠK TARIM VE EKOLOJĠK ÜRETĠM . . .
YERALTI KAYNAKLARI... ALTIN... BOR . . .
AFRĠKA . . . AÇLIK . . .
TÜKENEN DOĞA . . .
TOPRAK VE EROZYON . . .
BÖLGESEL SAVAġLAR . . .
458
GÖÇLER VE ĠNSAN TĠCARETĠ . . .
MÜLTECĠ KAMPLARI . . .
ÇOCUKLAR VE GENÇLER. . . .
YETĠġTĠRME YURTLARI . . .
KADINLAR VE SIĞINMA EVLERĠ . . .
HUKUK VE ĠNSAN HAKLARI . . .
EĞĠTĠM VE SANAT . . .
ORGAN TĠCARETĠ VE SAĞLIK . . .
TOPLUM BĠLĠNCĠ . . .
ENGELLERĠN KALDIRILMASI . . .
MEDENĠYETLER ĠTTĠFAKI VE BULUġMASI . . .
STRATEJĠK ORTAKLIK . . .
KÜLTÜR BAġKENTLERĠ . . .
ĠNANÇ TURĠZMĠ . . .
Bunlar içinde ilgi ve uzmanlık alanınıza giren bir veya
birkaç tane konu olduğunu, kesinlikle b i l i y o r u m . . .
Yeter ki isteyin... Ġdealleriniz‟e inanın ve denemekten
vazgeçmeyin... Mutlaka çok güzel projeler üreteceksiniz !
***************************************************
459
Ancak, daha öncede bahsettiğim gibi... yapmayı düĢündüğümüz
ve arzu ettiğimiz herĢey‟e önce “Kendimiz”in inanması lazım...
Bu noktada, Ģu anekdotu birkez daha hatırlatmak istiyorum!
***************************************************
Uzunca bir süre Roma‟da hiç yağmur yağmamıĢ...
Su sıkıntısı baĢ gösterince, Belediye BaĢkanı panik halinde bir o
yana, bir bu yana dönüp duruyor.
“Eyvah yağmur yağmıyor” diye...
Sonra DanıĢmanlarından biri geliyor.
“Efendim” diyor. “Biliyorsunuz, yağmur bombası var. Bombayı
atarız, bulutlar biraraya gelir, ĢimĢek çakar, yağmur yağar.”
“YaĢasın, harika! Hemen getirin atın” der Belediye BaĢkanı.
Bombaları atarlar... Atarlar, atmasına da, bulutlar biraraya
geliyor, ĢimĢekler çakıyor, gök gürlüyor, ama bir damla yağmur
düĢmüyor! DüĢmüyor...
Sonra bir baĢka DanıĢmanı “Efendim, yağmur duasına çıkalım”
diyor. Belediye BaĢkanı kızıyor köpürüyor ama, çaresizlik iĢte...
sonunda öneriyi kabul ediyor ve Papa‟yı telefonla arıyor...
“Papa hazretleri, biliyorum olmaz ama... belkide kızacaksınız.
DanıĢman‟larımdan biri söyledi. Yağmur duası ederek, yağmur
yağdırmanız mümkün mü?”
Papa, sakin bir Ģekilde... “Evet evladım.”
Belediye BaĢkanı, bu sefer sitem ediyor...
460
“Saygıdeğer efendim. O zaman niçin dua etmiyorsunuz?
Binlerce Hıristiyan susuzluktan mahvolmak üzere!”
Papa... “Bir kiĢinin duası ile olmaz yavrum. Pek çok kalabalığın
topluca dua etmesi lazım.”
Belediye BaĢkanı... “Sorun değil efendim. Biz o kalabalığı
toplarız.”
“Tamam o halde, yalnız 2 Ģartım var.”
“Nedir?”
“Biri Ģu... Gerçekten yağmur yağmasını isteyen insanlar
gelecek. Ġkincisi...Bunlar dua edince, yağmur yağacağına inanan
insanlar olacak.”
“Tamam, bu çok kolay!”
Belediye BaĢkanı, her türlü medya aracını kullanıp, Roma
meydanı‟nı hınca hınç dolduruyor. Gelen herkeze Ģartlar
bildiriliyor ve bunun dıĢında kimsenin gelmemesi isteniyor.
Kalabalık toparlandıktan sonra, Papa kürsüye çıkıyor ve
soruyor...
“Geldiniz mi?”
“Geldiiik...”
“Niye geldiniz?”
“Dua etmeyeee...”
“Niçin dua edeceksiniz?”
461
“Yağmur yağması içiiin...”
“Yapmur yağmasını gerçekten istiyormusunuz?”
“Eveeet... Ġstiyoruuuz...”
“Yine de istemeyen varsa geri gidebilir.”
Kimse yerinden kımıldamayınca... Papa yine soruyor...
“Herkez, dua ettiğimizde yağmur yağacağına, gerçekten
inanıyor mu?”
“Ġnanıyoruuuz...”
Papa bakıĢlarını kalabalığın üzerinde gezdiriyor ve sesleniyor...
“Hadi, Ģemsiyelerinizi açın. Yağmur duası‟na baĢlıyoruz.”
Kendisi, Ģemsiyesini çıkarıp açıyor. Halk ĢaĢkın, öylece donup
kalıyor. Çünkü Belediye BaĢkanı dahil, kimsede Ģemsiye yok...
Dua ettiğinizde, yağmur yağacağına gerçekten inanıyorsanız...
ġemsiyeniz yanınızda olmalı!..
***************************************************
Tüm inançlar‟a ve insanlar‟a saygı duyarak, bu dünya için daha
güzel Ģeyler yapabilme Ģansımızın, her zaman var olduğuna tüm
kalbimle inanıyorum...
Ġsterseniz... Yerel...
Ġsterseniz... Bölgesel...
Ġsterseniz... Ulusal...
462
Ġsterseniz... Uluslararası...
Ġsterseniz... Küresel boyutta olsun...
Daha önce de belirttiğimiz gibi her Ģey...
Bir Fikirle...
Bir Amaçla...
Bir Adımla... baĢlıyor...
Yeter ki...
Dünya‟da... paylaĢtıkça artan 3 Ģeye değer verelim.
Ġlgi‟ye...
Bilgi‟ye...
Sevgi‟ye...
Doğru bilgiler‟le, doğru zamanlar‟da, doğru yerler‟de, doğru
insanlar‟la, doğru yöntemler‟le, doğru amaçlar‟a... içtenlikle
yöneldiğimiz zaman... yaĢam kalitemizi arttırmak için, hizmet
etme fırsatı... mutlaka doğacaktır ve bu konuda en büyük
yardımcılarımız da, çevremizdeki dostlarımız olacaktır...
Hangi dostlar derseniz...
Tabi ki, bizim gibi düĢünen dostlar ve bu projeler vasıtasıyla
yeni yeni kuracağımız güzel dostluklar...
Yalnız, dostlarımıza geçmeden önce...
463
“Ġnsanlar, Ģanslarını kendileri yaratır.” derler...
Ancak; bilinçsizlik, eğitimsizlik ve rant hırsıyla yaĢanan doğal
afet faciaları dıĢında... “Kaza” denilen mefhum da, yaĢantımızda
olduğuna göre... bunun % 100 doğruluğu... kiĢilere, olaylara ve
geliĢmelere göre tartıĢılabilir... diye düĢünüyorum.
***************************************************
Ġnanç ve Ģans... deyince !..
(Bu sadece bir fıkra... Ateist‟lere saygısızlık, söz konusu değil.)
Ateist bir adam, bir gün ormanda geziyor ve etrafındaki
güzelliklere bakıyormuĢ.
“Evrim ne güzellikler yaratıyor!” diye düĢünüp mest oluyormuĢ.
Birden arkasında kocaman bir ayı belirmiĢ ve onu kovalamaya
baĢlamıĢ. Adam bütün gücüyle kaçıyormuĢ ama her arkasına
bakıĢında, ayının daha hızlı olduğunu fark ediyormuĢ.
Dakikalarca süren bir kaçıĢın sonunda adamın ayağı yerdeki bir
çalı‟ya takılmıĢ, ayı adamın üzerine atlamıĢ, pençesini
kaldırmıĢ, tam vurmaya hazırlanırken… Adam;
“Allahım!” diye bağırmıĢ.
Bir anda zaman durmuĢ, ayı donmuĢ, ormandaki nehir bile
akmaz olmuĢ, hava kararmıĢ ve gökyüzünden bir ıĢık huzmesi
adamın üzerine parlamıĢ.
Çok derinden gelen ilahi bir ses… Adam‟a;
464
“Yıllarca bana inanmadın, yaratılıĢı kozmik bir kazaya bağladın,
sana bu durumda yardım etmemi mi istiyorsun? Seni sevgili bir
kulum mu saymalıyım?” demiĢ.
Adam utanç içinde:
“Biliyorum bunca yıldan sonra dindar biri olmayı istemem
haksızlık, ama hiç olmazsa Ayı‟yı dindar yapamazmısınız?”
demiĢ.
Ġlahi ses, “Peki” diye karĢılık vermiĢ ve ıĢık kaybolmuĢ.
Nehir tekrar akmaya baĢlamıĢ, her Ģey eski haline dönmüĢ.
Ayı pençesini indirmiĢ, iki pençesini de göğe doğru çevirmiĢ ve
konuĢmaya baĢlamıĢ;
“Allahım, senin rızkınla orucumu açıyorum, hamdolsun sana ve
verdiğin nimetlere...”
Neticede… ġanĢ‟ta önemli bir faktör !..
***************************************************
Hadi bakalım... ġansınızı siz yaratın!
Genç ve yakıĢıklı bir iĢadamı uzak bir seyahat için uçağa biner.
Daha sonra yanındaki koltuğa da çok güzel yalnız bir genç kadın
gelir ve oturur.
Uçak kalktıktan sonra... genç adam değiĢik düĢüncelerle, genç
kadına döner ve...
465
“Uzun bir yolculuk olacak. Eğer isterseniz enteresan bir konu da
sohbet edersek, zamanın nasıl geçtiğini anlamayız.” der...
Kadın da... Adamın niyetini anlar ama... “Tabii neden olmasın...
Mesela hangi konu da?” der.
Adam... karizmatik bir edayla “Küresel Isınma, Nükleer Enerji,
Nanoteknoloji veya Global Ekonomi‟ye... ne dersiniz ?” diye
sorar...
Kadın da... “ Olabilir... Ama ben, önce size bir soru sormak
istiyorum.” der. Adam da... “Tabii” deyince sorar.
Kadın... “Geyik... At... Öküz... ne ile beslenir?”
Adam... “Ot‟la”
Kadın...“Peki neden dıĢkıları farklıdır... Geyiğin ki, parmak
parmak... Atın ki, top top... Öküzün ki, lök gibi...”
Adam... “Bilmiyorum... Ben o iĢlerden anlamam.”
Kadın... “Madem bi b. k‟tan anlamıyosunuz... Niye beni meĢgul
ediyosunuz!” . . .
ġaka... tabii...
***************************************************
Ġnanç ve Ģans bir tarafa... bazen Ģansızlık gibi yaĢadığımız
olayların da... aslında, bizim için faydalı bir nedeni olabilir...
466
ĠĢte güzel bir örnek!..
***************************************************
Gizli Armağanlar…
Bir gün okyanusta yol alan bir gemi kaza geçirerek battı.
Gemiden sağ kurtulan adamı, dalgalar küçük, ıssız bir adaya
kadar sürükledi.
Adam ilk günler kendisini kurtarmasını için Allah‟a yakardı ve
yardım bulurum umuduyla ufka baktı.
Ama ne gelen oldu, ne giden…
Daha sonra rüzgardan, yağmurdan ve zararlı hayvanlardan
korunmak için ağaç dallarından ve yapraklardan bir kulübe
yaptı.
Sahilde bulduğu, gemiden arta kalan konserve, pusula gibi
eĢyaları bu kulübeye koydu.
Günler hep aynı Ģekilde geçiyordu. Balık avlıyor, piĢirip yiyor
ve ufku gözlüyor, kendisini kurtarması için Allah'a dua
ediyordu.
Bir gün yağmurlu bir havada… tatlı su bulmak için yürüyüĢe
çıkmıĢtı. Geri döndüğünde, düĢen bir yıldırım nedeniyle olsa
gerek, kulübesinin alevler içinde yandığını gördü.
Dumanlar… dans ede ede, gökyüzüne yükseliyordu.
467
BaĢına gelebilecek en kötü Ģeydi bu…
Keder ve öfke içinde donakaldı. ġimdi bu ıssız adada, baĢını
sokabileceği bir kulübesi bile kalmamıĢtı…
“Allah‟ım, bunu bana nasıl yapabildin?” diye feryat etti.
O geceyi keder ve üzüntü içinde geçirdi. O kadar dua ettiği
halde, baĢına bu olay geldiği için sitemler etti…
Ertesi sabah erken saatlerde, adaya yaklaĢmakta olan bir
gemi‟nin düdük sesiyle uyandı!
Bitkin adam kendisini kurtaranlara sordu…
“Benim burada olduğumu nasıl anladınız?”
Cevap onu hem ĢaĢırttı, hem de utandırdı…
“Dumanla verdiğiniz iĢareti gördük!”
***************************************************
Canımızı sıkan, göz yaĢlarımızı inci gibi döküveren olaylar…
sessiz bir kurtuluĢ çağrısı, bir mutluluk davetiyesi belkide!..
Ġlk bakıĢta dayanılmaz gelen acı anlar, sonrasında kalbimizi kuĢ
gibi hafifleten, ruhumuzu ısıtan tatlı tecrübelere dönüĢebiliyor…
Aydınlıkta seçemeyeceğimiz bir yıldız, karanlık basınca ıĢık
kaynağımız olabiliyor…
Keyfimiz yerindeyken burun kıvırdığımız tavsiyeler, yaslı
468
anlarımızda imdadımıza yetiĢebiliyor…
Hikaye de… yanan kulübenin dumanıyla kurtuluĢ umudunun
yeĢermesi gibi… yaĢantımızdaki kırılmalar, yıkılmalar, zararlar,
kayıp ve yenilgiler... yenilenme‟nin, yeniden doğuĢun
tohumlarını ekiyor belki de…
Acılarımız… belki de, derinlerinde gizlenen tatlı hediyelerle
dolu…
Yapmamız gerekenlerden biride… varsa acılarımızla barıĢıp,
onu çözümlemeye çalıĢmak ve gizlediği armağanı, kalbimize
davet edebilmek…
Değil mi?
Evet...
Ġlgiye ve desteğe ihtiyaç duyan birçok problem...
duyarlı ve imkanı olan insanlar‟dan çözüm bekliyor!..
HerĢey bir rüyayla, bir hayalle, bir düĢünceyle baĢlayabilir...
Sizlere Emerson‟un güzel bir sözünü hatırlatmak istiyorum.
“Rüyaları gerçekleĢtirmenin en kısa yolu uyanmaktır!..”
469
DAHA MUTLU
BĠR GELECEK ĠÇĠN...
470
20. 09. 2009 !
Tarih... 2009/2009 ... (1/1)
3. yıla yaklaĢmaya baĢladık... Ama hala yazmaya devam...
Sanırım güzel bir birlikteliğimiz oldu ve artık sonlara geliyoruz.
Bundan sonraki projelerinizde, yine birlikte olmak dileğiyle...
Kitabı bitirmeden önce... ilk bölümde yer alan... ülkemizin
gerçekleri için, sosyal sorumluluk projeleri açısından “Daha
yapacak çok iĢimiz var.” sayfalarına bir kez daha göz atarak...
GeliĢmiĢ ve çağdaĢ bir Türkiye için...
Önce hukuk ve insan hakları ilkesiyle, Ağustos 2009 da
okulların açılmasına 1 ay kala, 1850 okulundan 1665 i kaçak
olan Ġstanbul‟da süre tanımadan paldır küldür yıkılan “Eğitim
Kampüsü” ile... ÇağdaĢ YaĢamı Destekleme Derneği ve
Kardelenleri‟nin, potansiyel terör örgütü fiĢlemeleriyle
yaĢadıkları sıkıntıları da, “Gönüllü veya Kurumsal Sosyal
Sorumluluk Projeleri” açısından göz önüne alarak...
471
AĢağıdaki gerçekleri tekrar hatırlamakta yarar var... diye
düĢünüyorum... (Ama sakın gülmeyin... Sadece gülümseyin...)
Son 30 - 40 yılda neler‟le uğraĢtığımıza bakarsak...
Hakikaten, daha yapacak çok iĢimiz var!..
Ne de olsa burası, bizim Ülkemiz...
***************************************************
01.Mayıs. 2009... tekrar “ĠĢçi Bayramı”
1977‟ yi ve diğer 1 Mayıs‟ları da hatırlarsınız mutlaka...
02. Temmuz. 1993... Sivas Madımak Oteli‟ni de...
1980 den sonra yaĢananları ve 1995... Gazi Olaylarını da...
Terörle Mücadele ġehitlerimizi ve Basın ġehitlerimizi de...
Hepsini tekrar saygıyla ve rahmetle anıyoruz!..
Uluslararası aktörler ve yerli versiyonları tarafından sahneye
konan daha birçok olayda... pisipisine ne değerlerimizi kaybettik
ve de ne yaĢamlar darmadağan oldu... unutmak mümkün mü?
Unutmasak‟ta pek bir Ģey değiĢmiyor gibi... ama bunlar da...
maalesef ülkemizin gerçekleri... ĠĢte kısa kısa bazı örnekler;
Atatürk‟te Ergenekon‟da... (Meriç Velidedeoğlu)
Ergenekon dalgaları baĢladıktan sonra 1. Ġddianameden kısa bir
süre sonra Savcılık bir “Ek” dosya hazırladı...
472
Bu dosya için toplanan deliller arasında, Atatürk‟ün o ünlü 1933
“Bursa Nutku” da yer alıyordu...
BaĢsavcı, suç delilleri arasında bulunan “Bursa Nutku”nu
okuyunca, metni doğru emniyete gönderir... kimin yazdığı...
kime ait olduğu... saptansın diye...
Emniyet uzun bir araĢtırmadan sonra, Bursa Nutku‟nun
Atatürk‟e ait olduğunu öğrenir ve bunu BaĢsavcı‟ya bildirir.
Böylece “Bursa Nutku” suç ve darbe delili, Atatürk‟te “suçlu”
olmaktan kurtulur...
Hatırlarsınız! Atatürk “Bursa Nutku”nu, 1927 de ki büyük
“Nutuk” tan sonra 1933 de bu ilimizde çıkan gerici ve çok
tehlikeli bir isyan dolayısıyla söylemiĢti...
Nikola Tesla... (Deniz Som)
Ergenekon Dalgası iddianamelerinin daha sonra yazılan yaklaĢık
1.500 - 2.000 sayfalık 2. Cildinin 1.144. cü sayfasından özetle...
“Terör örgütü üyesi olmaktan tutuklu bir sanığa ait CD üzerinde
yapılan inceleme sonucunda... elde edilen belgelere göre...
Tekerçalar‟ın... Nikola Tesla isimli Ģüpheli Ģahsın adının geçtiği
ABD Yüksek Frekans Aktif Aurora AraĢtırma Programı ile...
Nükleer... kimyasal ve biyolojik silahlar hakkında... teknik detay
bilgiler içerdiği görülmüĢtür.” . . .
Meydan Larousse Büyük Lugat ve Ansiklopedi‟nin 19. Cildi‟nin
222. Sayfasından özetle...
473
“Elektrik mühendisi ve mucidi Nicola Tesla 1857 de Hırvatistan
da doğdu. 1943 de Newyork‟ta öldü.
Graz Üniversitesi‟nde okudu ve 1881 de BudapeĢte‟de elektrik
mühendisi olarak iĢ hayatına atıldı.
1887 de Newyork‟a yerleĢerek, alternatör yapım Ģirketini kurdu.
Elektroteknik ve yüksek frekans tekniği alanında önemli
buluĢları vardır. Ġlk döner alanlı asenkron motoru yaptı... Çok
fazlı akımları... komütatörleri ve yıldız montajı... icat etti.
1889 da yüksek frekanslı akımları incelemeye baĢladı...
Hertz dalgalı ilk sanayi jenaratörlerinde kullanılan, karĢılıklı
indüklemeyle... iki devrenin bağlanmasını tasarladı.”...
Ergenekon iddianamesindeki Ģüpheli Ģahıs Nikola Tesla ile
dünya bilim tarihinde Amerikalı Thomas Alva Edison‟un rakibi
olarak anılan Hırvat mucit Nikola Tesla aynı kiĢidir.
Ve Siz... eğer bu satırları okurken eğer gülüyorsanız...
Veya yüzünüzde acı bir gülümseme belirdiyse...
Derhal kendinize geliniz ve en kısa sürede... en yakın polis
merkezine giderek kendinizi ihbar ediniz... Ve de “Ben darbe
destekçiliğine meyilli bir demokrasi düĢmanıyım” deyiniz.
Siyasi iktidarın emrindeki polis, size... kirli bilgi ve belgelerle...
gereken siyasi propagandayı yapacak güçtedir!
Darbe ve askeri cunta yıllarının öyküsüdür...
Polis, öğrencilerin evini basar. Gençler duvardaki Karl Marks‟ın
474
fotoğrafını indirmeye zaman bulamamıĢtır...
Polis, gençlerden birine “Kim ulan bu” diye sorar...
Gencin yanıtı “Dedem” olur. Ama... polisten de okkalı bir tokat
yemekten kurtulamaz.
Tokatın nedenini sorar bir ifadeyle polise bakar...
Polis‟te... “Böyle ak sakallı, nur yüzlü bir ihtiyarın torunu olarak
kominist‟lik yapmaya utanmıyormusun ulan!” diye haykırır...
Ergenekon Hukuku… (Atatürk Vakfı)
Demokratik rejimlerin vazgeçilmez temel öğesi olan “Hukukun
Üstünlüğü” ilkesi, son bir yıl içinde siyasallaĢtığı tartıĢılmaz
hale gelen hukuk sistemimiz kullanılarak yok edilmektedir.
Diğer bir anlatımla “Hukuk”, hukuku yok etmek için
kullanılmaktadır. Kısacası yeni bir hukuk sistemi olarak
“Ergenekon Hukuku Sistemi” yaratılmaktadır. Bu gidiĢ, son
derece tehlikelidir. Tarihte bu tür gidiĢlerin sonunun, devlet
terörü olarak ortaya çıktığı çok görülmüĢtür.
Bu nedenledir ki ülkemizde devlet terörü yaratılmak istendiği
konusunda ciddi endiĢeler duyulmaktadır.
Hatırlatmak gerekir ki “devlet terörü” en tehlikeli terör türü‟dür.
Faturası ağırdır ve bir gün gelir yapanları da yutar.
Bütün temel hukuk ilkeleri göz ardı edilerek yürütülmekte olan
ve adı artık “Ergenekon” olarak kabullenilen soruĢturma
475
dosyasındaki oluĢum göstermektedir ki, açılan dava , delillere
değil, bir takım senaryolara dayalı olarak açılmıĢ bir davadır ve
yürütülmekte olan soruĢturma sırasında da bu senaryoya uygun
deliller bulunmaya çalıĢılmaktadır.
Daha da ötesi adeta delil üretmeye yönelik bir uygulama
yapılmaktadır ki, Ceza Usul Hukuku‟nda böyle bir yöntem
bulunmamaktadır.
Ceza Usul Hukuku… hatırlatmak gerekir ki suçlular için değil ,
suçsuz insanlar için gereklidir ve onları korur.
Ceza Hukukunun temel öğesi de “Suç nitelikli eylemi kesin ve
tartıĢmasız olarak kanıtlanmadıkça, hiç kimse suçlu olarak
nitelenemez ve suçluya uygulanması gereken muameleye maruz
bırakılamaz” kuralıdır…
Oysa yapılmakta olan ve içinden çıkılmaz hale gelmesi için özel
çaba sarf edildiği tartıĢılmaz olan, sadece iddianamesi bile
binlerce sayfayı bulan soruĢturma dosyasında, bunun aksi
uygulanmakta ve insanlar önce suçlu ilan edilmekte, sonra da
onları suçlu yapacak deliller bulunmaya çalıĢılmaktadır.
Ġlginç olanı ise… soruĢturmada hedef alınanların tamamının
Atatürk Türkiye‟ sinin birliğini, bütünlüğünü, temel ilkelerinin
değiĢtirilmezliğini savunan önde gelen isimler oluĢudur.
Ne var ki bu kiĢilere yöneltilen suçlama ise, savundukları
değerlerle tam anlamıyla çeliĢmektedir…
476
Tüm yaĢamlarını ülkemizin ve devletimizin temel değerlerini
korumaya adamıĢ olan bu değerli ve saygın kiĢilere yöneltilen
suçlamaların siyasal değil hukuki dayanakları herkezce merak
edilmektedir.
Bütün bunlardan anlaĢılan o dur ki, bir anlamda Atatürk Ġlke ve
Devrimleri‟ni özümseyen, Türkiye Cumhuriyeti‟nin temel
değerlerine sahip çıkanlar tasfiye edilmek, onlara destek veren
ve yanlarında olanlara da, göz dağı verilmek istenmekte…
Bunun için de ne acıdır ki, “Hukuk Devleti” ilkesinden
yararlanılmakta... Ve de TSK ne karĢı “fotokopi‟den mamul
servis belgeleriyle”… karĢı cephe yaratılmaya çalıĢılmaktadır.
Kısacası “Hukukun Üstünlüğü ve Yargının Bağımsızlığı”
gölgesinde “Ergenekon Hukuk Sistemi” yaratılmaktadır.
Bu sistemi yaratanlara hatırlatmak gerekir ki, bağımsız yargı bir
gün de onlar için gerekli olabilecektir.
ĠĢine geldiği zaman yargının bağımsızlığından bahseden iktidar,
kendi bakanlığının denetim ve vesayeti altında olan Yargı‟nın
bağımsız olmadığını çok iyi bilmektedir.
Ergenekon soruĢturmasının Yargının bağımsızlığı ile
bağdaĢtırılması da mümkün değildir.
Aksine bu soruĢturma olsa olsa yargının siyasallaĢtırılmasının
simgesi olabilir.
Temel hak ve özgürlükleri yok sayan , hukukun temel
477
kurallarını açık bir Ģekilde çiğneyerek yürütülen bu
soruĢturmaya mevcut hukuk sitemi içinde yer bulmak mümkün
değildir.
Bu haliyle Ergenekon davası… tamamen özürlü doğmuĢ
durumdadır. Onun özürlü doğmasını sağlayan Sayın Savcı‟nın
“Yarın beni de kapının önüne koyarlar…” Ģeklindeki beyanatı
da çok ilginçtir. Kanımızca bu beyanattan alınacak çok dersler
vardır…
(Ancak her zaman olduğu gibi ülkemizde duyarlı insanlarda var.
Sayın Bedri Baykam‟ın 22.09.2009 Cumhuriyet Gazetesi‟ndeki
yazısında belirttiği gibi, bu dava ile yaĢanmakta olan sıkıntılara
karĢı baĢlatılan “Yurtseverlik suçsa, beni de içeri alın” internet
kampanyasına verilen destek de, her geçen gün artıyor…)
Gerçekten Aklım Almıyor… (Emre Kongar)
Öyle bir ülke düĢünün ki… Yüz yıldır eğitim atılımı yapmaya
çalıĢıyor. Ama… üniversite kuranlar, rektörler, profesörler
içerde… Eğitime adanmıĢ sivil toplum kuruluĢları sorumluları
içerde… Ama, bunlar hakkındaki yargısız infaz kararları
manĢetlerde!..
Öyle bir ülke düĢünün ki… Anayasasında “Demokratik, Laik ve
Sosyal Hukuk Devleti” yazıyor. Ama, Barolar hukuk devletinin
korunması için bildiri, yayınlamak zorunda kalıyor…
478
Öyle bir ülke düĢünün ki… Sorunlar çözülmüyor… Tam tersine
giderek ağırlaĢıyor… Ama, hem kendi anayasasını ihlal ediyor...
Hem en değerli evlatlarını yiyor ve yitiriyor… Hem de yerel ve
ulusal medya‟nın önemli bir bölümü bütün bunlara alkıĢ tutuyor.
. . . . . . . . .
Bu ülke benim ülkem olabilir mi? Gerçekten aklım almıyor!..
Ya O… Sizin çocuğunuz olsaydı… (Ali Deniz Uslu)
Doç. Dr. Ayten Erdoğan, Adli Tıp‟ın tartıĢmalı 6. Ġhtisas
Dairesi‟deki görevinden istifa etti…
Nedeni, “Ruhsal sağlığı bozmadan tecavüz etmenin, bir yolu var
mı ?” sorusuna, “Evet” demek zorunda kalacak olmasıydı…
Baskı gördü… “Uyumlu ol, fazla soru sorma!..” ihtarları aldı.
Ölümle tehdit edildi, ediliyor!..
O da bir anne!.. Hergün cinsel istismara uğramıĢ onlarca
çocukla ilgileniyor. Acılarını biliyor, suskunluklarını anlıyor.
O yüzden hiç bir Ģey‟den korkmuyor. “Korkarak bu günler‟e
geldik. Tüm çocuklar benim, bizim, hepimizin… ġimdi onlara
sahip çıkmazsak, yarın çok geç olacak.” diyor.
Çarpık sistemi anlatırken de… Savcıların, Hakimlerin ve
Avukatların da durumlardan Ģikayetçi olduklarını… çözümün;
sosyolojik temellere dayandığını, herkezin bir vicdanı olduğunu
479
ve insanlığımızı da hala yitirmediğimizi düĢünüyor…
Hem Ģimdi mücadelesini özgür bir Ģekilde sürdürüyor ve tabi ki
toplumdan da destek bekliyor…
Engellerine, bir engel daha eklendi… (ġirin Güven)
Milli Eğitim Bakanlığı… “Rehabilitasyon seans değil, ders‟tir!..
Ders‟e de öğretmen girer, psikolog değil!..” diyerek, özel eğitim
ve rehabilitasyon merkezlerinde çalıĢan psikologların ücretlerini
ödememe kararı aldı.
Türk Psikologlar Derneği ise… bu kurumlardaki görme, iĢitme,
zihinsel ve bedensel engelli çocukların geliĢimi için elzem olan
psikologların, yeniden iĢe alınması için savaĢıyor…
Mart 2009 da… (Leyla TavĢanoğlu)
Tübitak . . . (Türkiye Bilimsel ve Teknik AraĢtırma Kurumu)
tarafından yayınlanan aylık “Bilim” (!) dergisinin, o ayki sayısı
Charles Darwin‟in doğumunun 200. yıldönümü nedeniyle…
Darwin ve “Evrim Teorisi”ne ayrılmıĢ, ancak Tübitak yönetimi
dergiyi sansürlemiĢti…
Darwin‟in 200. Doğum Yıldönümü etkinliklerinden biri de…
Ġstanbul‟da yapılan uluslararası bir sempozyumdu.
Bu önemli sempozyumun konuklarından biri olan dünyaca ünlü
Ġspanyol biyoloji bilimleri Profesörü Francisco Ayala‟nın, Sayın
480
Leyla TavĢanoğlu ile yaptığı söyleĢi‟den…
“AĢırı dindar insanlar… insanların, hayvanların ve bitkilerin
doğal süreçler sonucu ortaya çıktıklarını kabul ediyor.
Onlara göre Darwin bu süreçte Tanrı unsurunu dıĢarıda tuttuğu
için, onu Ģiddetle reddediyorlar. Onlara göre… Tanrı herĢeyi
yaratandır.
Aslında, Evrim Teorisi‟nde… Tanrı‟nın dıĢarıda tutulması diye
bir Ģey yok. Onların sorunları inançları ve düĢünce biçimleri.
Darwin‟e gore, organizmaların uyumu raslantısal değildir…
Bu organizmalara fayda sağlayacak özellikler, aĢamalı olarak
zaman içinde geliĢimini mümkün kılan süreçler sonucunda,
gerçekleĢir.
Canlılar dünyasında gerçekten de, çeĢit çeĢit tasarımlar söz
konusudur… Gözler görmek için… Kanatlar uçmak için…
Böbrekler kanın bileĢimini düzenlemek üzere tasarlanmıĢlardır.
Organizmaların tasarımı, rastlantı ve gerekliliğin etkileĢimi
aracılığıyla, yaratıcı nitelik kazanan bir süreç içinde ortaya
çıkar….
Bilimle dinsel inançlar ille de çeliĢir diye bir düĢünce olmamalı.
Çünkü, konuları ve alanları farklıdır. Ama yine de birbirilerini
desteklerler…
Bilim, doğal dünyanın iĢleyiĢinde etkili olan süreçleri ve tüm
481
geliĢimleri konu edinir…
Tüm… Din‟ler ise, dünyanın ve insan yaĢamının anlamını ve
amacını… insanların Yaratıcı‟ları ve birbirleriyle olan iliĢkileri
nin, nasıl olması gerektiğini… insan yaĢamını düzenleyen ve
insanlara ilham veren, ahlaki değerleri… konu edinir…
Evrim Teorisi… Din‟e dayalı Tanrı inancıyla çeliĢmez…”
Bir de… Dünya nelerle uğraĢıyor? derseniz… (Ali Nergis)
Bildiğiniz gibi… Küresel ısınmaya bağlı olarak, Ġsveç‟in
burnunun dibindeki Grönland Adası‟nda bulunan buzullar,
beklenenden daha hızlı bir Ģekilde eriyor.
Erime sonucu, önümüzdeki 100 yıl içinde Ġsveç‟in bazı güney
bölgeleri sular altında kalacak.
Danimarka‟nın baĢkenti Kopenhag‟da düzenlenen Ġklim
Konferansı‟na sunulan raporlara gore, önümüzdeki yüz yılda
Ġsveç‟in güneyini ve Danimarka‟yı çevreleyen deniz suları 1
metre yükselecek.
Deniz suyunun düzeyindeki bu yükselme, dramatik sonuçlara da
yol açacak; Ġsveç ve Danimarka‟nın sahil Ģeridindeki bir çok ev
ve iĢyeri sulara gömülecek.
482
Buzulların erimesi… erozyon ve su baskınları baĢta olmak
üzere, birçok çevre felaketini de birlikte getirecek…
Çevre uzmanları, Ġsveç hükümetine sundukları raporda,
gelecekte meydana gelebilecek doğal felaketlerin… etkilerinin
azaltılması için, Ģimdiden önlem alınmasını ve sular altında
kalacak bölgelerin, bir plan kapsamında boĢaltılmasını istediler.
Küresel ısınma nedeniyle buzulların erimesi, dünyanın birçok
ülkesini sular altında bırakmakla kalmayacak, yeryüzündeki
bitki ve canlıların biyolojik yapılarında da değiĢime yol açacak.
KuĢ gözlem evleri‟nin incelemelerine göre, son yıllarda Ġsveç‟te
havaların mevsim normallerinden sıcak geçmesi nedeniyle…
Birçok göçmen kuĢu türü, sonbahar‟da güneydeki daha sıcak
ülkelere göç etmedi. Ġlkbaharda, geri dönüĢlerde azalma
gözlendi.
Balıkların ve deniz kaplumbağalarının göç yollarında
değiĢmeler yaĢandı…
Havaların sürekli sıcak geçmesi, daha once hiç görülmeyen yeni
böcek ve sinek türlerinin, ortaya çıkmasına yol açıyor. Bu türler
yeni bakteri ve hastalık risklerini de birlikte getiriyor.
Ġklim değiĢikliğinin, kuĢ ve domuz gribi gibi hastalıkların ortaya
çıkmasında, etkili olup olmadığı araĢtırılıyor…
Bizler… eli kulağındaki Ġstanbul depremi karĢısında neler
483
yapabileceğimizi, hala düĢüne dururken… (DASK sağolsun!..)
Ġsveçli bilim adamları… küresel ısınmanın 100 yıllık sonuçları
üzerine kafa yoruyor ve gelecekte meydana gelebilecek çevre
felaketlerine karĢı çareler üretmeye çalıĢıyor.
Biz de, nelerle uğraĢıyoruz… Buyrun bakalım!
Sahte BağıĢcılar teĢhir edilmeli... (Ali Saydam)
Bunu ilk defa duymuyorum. Bayatlamaya yüz tutmuĢ bir
numara, ancak giderek yaygınlık kazanıyor.
Akıl almaz gibi gözüken bir publicty (medyada görünürlük)
numarasını yaĢam biçimi haline getirmiĢ olanlardan söz
ediyorlar…
Onlara kibarca, “Sözünü tutmayan bağıĢçılar” deniyor.
BaĢka kampanyalar için de duymuĢtum. Bu kez Hürriyet'in
“Kelebek” ekinde Cengiz Semercioğlu ayan beyan yazdı…
Beyazıt Öztürk “Tohum Otizm Vakfı” yararına yaptığı
kampanya ile hem kamuoyunun dikkatini otistik çocuklara
çekmiĢti, hem de 3 milyon 100 bin lira topladığını belirtmiĢti.
Beyaz‟a, o gece… daha önce baĢka kanallardaki benzer
çalıĢmalarda söz konusu olduğu gibi pek çok ünlü sanatçı ve star
destek vermiĢti.
484
Semercioğlu, aynı duyarlılığı bağıĢçıların gösterememiĢ
olduklarını tespit etmiĢ.
Yayına bağlanıp telefonda söz verenlerin peĢine düĢen “Tohum
Otizm Vakfı” sadece 1 milyon 500 bin lira toplayabilmiĢ.
Yani o gece vaat edilenin topu topu yarısı…
Vakıf yetkilileri aradıkları insanlara ya ulaĢamıyormuĢ, ya da
“vazgeçtim, ödemem çıktı” gibi yanıtlar alıyorlarmıĢ.
Cengiz… “Canlı yayına bağlan, milyonların önünde Ģu kadar
bağıĢlıyorum diye hava at, sonra verdiğin sözü tutma. Otizm
Vakfı bu isimleri açıklamalı, açıklasınlar ki yalancı pehlivanlar
kimlermiĢ görelim. Bundan sonraki kampanyalarda insanlar
tutmayacakları sözleri de vermezler böylece...” diyor.
Katılmamak mümkün değil!..
ĠĢ Publicty‟ye (medyada görünürlük) gelince iyi de…
Ödemeye gelince toz olacaksın… Yok öyle Ģey!..
Belki hemen değil. Ancak belli bir tarih verdikten sonra, söz
verdikleri ödemeleri yapmayanlar mutlaka açıklanmalı.
Yoksa, kanal “sorumlu” ve tabii ki “sorun‟lu” olur…
Ben, Vakfın yerinde olsam, kanal‟dan isterim parayı.
Bir istesinler... Bakın “Kanal D” nasıl topluyor hepsini…
485
Ucuz kahramanlığa ve bedava itibar yönetimine, pabuç
bırakmamak için bir yer‟den baĢlamalı.
O yer… Beyaz'ın kampanyası neden olmasın?
Ne diyorsunuz? Neyse!..
Evet... değerli dostlarım,
ġimdi sıkı durun!..
2010 yılı baĢlarından itibaren, bırakın... son kullanma tarihlerini,
ağızları açıldıktan sonra bile uzun süre bozulmayan... “Karton
Ambalajlı (UHT) Süt‟ler” konusunu... yakından takip ederek
gündemde tutumaya çalıĢan, Sayın Yavuz Dizdar„ın 21.04.2010
da Dünya Gazetesinde... “Yöneticinin Keyfi ve Türkiye‟de Gıda
Üretimi” baĢlığı ile çıkan, aĢağıdaki yazısını okuyunca pes
diyeceksiniz...
***************************************************
Bu hafta size geçtiğimiz hafta bize ulaĢan bir mektubu “hiç
değiĢtirmeden” sunuyorum.
BeĢ yıldır meslekte olan bir gıda mühendisi arkadaĢımız kaleme
almıĢ. ġöyle diyor mesajında...
Yazdıklarımın yayınlanması ve tarihe bir not olarak düĢmesine
olan desteğinizden dolayı sonsuz müteĢekkirim.
Çünkü ülkemizde, ister büyük olsun, ister küçük olsun, gıda
fabrikalarının arka bahçesinde insanlık suçu iĢleniyor.
486
Birileri devletin denetim eksikliğini... Her Ģeyi yaparım...
uygulamasına dönüĢtürmüĢ. Buna cesaret edenlerin bir çeĢit
vatan hainliği yaptıklarına inanıyorum.
Maalesef bütün bu aldatmacaları görerek mesleğime karĢı
soğudum. Üretimde çalıĢan meslektaĢlarım var ve baĢka ülkede
örneği olmadığına inandığımız bu aldatmacadan son derece
rahatsızız.
Yapılan hileleri biliyorum. Ancak bunun önüne nasıl geçilecek,
nasıl çözüleceğini bilmiyorum. Bu konuda çok umutsuzum...
“Ve de Ģöyle devam ediyor mektup…”
Burada size bazı itiraflarda bulunacağım. Mezuniyet tarihim
2005 yılı. Ben bir gıda mühendisiyim. Üniversitede gıda bilimi
ve teknolojisi alanında modern bilimlere dayalı, deneysel ve
çağdaĢ bir eğitim aldım. 4 yıllık meslek yaĢantımda ne yazık ki
Ģunlara Ģahit oldum.
Toz beyaz Ģekeri gıda boyası ile boyayıp esmer Ģeker diye satan
bir iĢletmede görev aldım. Görev aldığım iĢletmenin sahibine bu
ahlaki ve yasal bir Ģey değil dediğimde bana kapıyı gösterdiği
günü hiç unutmuyorum. Üstelik T.C. Tarım ve KöyiĢleri
Bakanlığı‟nda denetim yetkililerine bundan bahsettim. Ama
nafile, kulak arkası ettiler... kayda alıp üzerine gitmediler.
Türkiye'nin en büyük süt fabrikalarından birinde mühendis
olarak görev aldım. Kapasitesi günde 600 bin litre. KüflenmiĢ,
iade kaĢarlar ve bozulmuĢ beyaz peynirler, eritme tuzları ve
antimikrobiyal maddeler (natamisin, potasyum sorbat, sodyum
487
hipoklorit vb.) katkı maddeleri ile iĢleme tabi tutulup, eritme
peyniri olarak değil, “Taze KaĢar” adıyla “Katkısız” ibareli...
ambalajlarda satılıyordu. Kaymaklara, tereyağlarına renklerde
düzeltme yapmak için, klorofil, karetenoid bileĢikler ilave
ediliyordu. Ama etikette... Katkısız % 100 Doğal... yazıyordu.
Tarım il müdürlüğü yetkililerinin denetime gelecekleri gün
herkese birer ağızlık ve kolluk dağıtıldığını hatırlıyorum.
Normalde takılmayan ağızlıklar ve kolluklar o güne özel
takılmıĢ ve normalde açık olan bütün geçiĢ kapıları kapatılmıĢtı.
Ayrıca bütün katkılar adeta yok edilmiĢti. Tam bir kandırmaca.
Ne olur beni duyun. Ülkenin bu kadar karmaĢık gündemi içinde
beni duyun. Hocam! Ülkemde özel laboratuarlar analiz
yapmadan sonuç yazıyor. Kepekli ekmek diye yine bir çeĢit
boya iĢlevine sahip “rogena” isimli katkı kullanılıyor. Un
boyanıyor ve kepekli ekmek diye satılıyor. Ġçinde kepek yok.
Rengi kepekli ekmek renginde boyalı ekmek sadece...
Natürel yazan reçellere küf geliĢimini engellemek için sodyum
benzoat katılıyor... Ama etiketinde “natürel” diyor... “katkısız”
diyor...
Bir örnek daha vermek isterim. Bir maden suyu firması limonata
üretiyor. Esas iĢi maden suyu ĢiĢelemek. Limonata üretmek için
temin ettiği su, 10 metre‟den az derinliğe sahip bir sığ kuyunun
suyu. Kuyunun yanı baĢından bir dere geçiyor. Burada garip
olan ne var diyebilirsiniz.
ġimdi söyleyeyim, kuyu ruhsatsız. Evet kuyu ruhsatsız. Bunun
anlamı Ģu; kuyudan çıkan suyun ne içerdiği belli değil, denetime
488
tabi bir kuyu değil. Yani DSĠ‟den kuyu açma izni alınmamıĢ ve
sonrasında analizlerini yaptırmak amacıyla ne Sağlık Bakanlığı
ve ne de Tarım Bakanlığı'ndan içerik olarak zararsızdır ve
gıdaya kullanıma uygundur onayı alınmamıĢ. Ama bu suyla
limonata yapıyor birileri ve bunu satıyor, süper marketlerde...
Hiç unutmuyorum! Denetime gelen yetkili limonatayı hangi
sudan yapıyorsunuz dediğinde, ĠĢletme Müdürü maden
suyundan demiĢti. Ama takibi olmadığı için ve maden suyu gibi
çok sert ve yüksek mineralli bir sudan limonata yapmanın
uygulanabilir olmadığını bilmeyen yetkili, bu söyleme inanmıĢ
ve numune alıp içeriğinde hangi suyun kullanıldığını tespit
etmeye yönelik izleme yapmamıĢtı.
Özel sektörde ilanlara bakarsanız hep deneyim aranıyor. 1 yıl, 2
yıl, 5 yıl, deneyim. Ġstenen Ģey mühendislik deneyimi değildir
kesinlikle, hileyi hurdayı bilme, buna alıĢmıĢ olma, okulda
aldığı etik eğitimi unutmuĢluk, ama hileyi hurdayı, ahmaklığı,
boĢ vermeyi bilme deneyimidir.
Özetle söylemek isterim ki; özel sektörde gıda mühendisleri
iĢlevini yerine getirmiyor. Bu mesleği seçmiĢ olmaktan artık
utanır hale geldim. Utanmamın sebebi girdiğim iĢletmelerde
hileleri önleyememem. Bunu halkımıza, sizin aracılığınızla, bu
kadar yoğun gündem içinde haykırıyorum. Çocukken annemden
duyduğum, sütçünün süte su katması hilesini tek hile olarak
bilmek istiyorum.
Yapılan hilelerden o kadar bezdim ki. Önleyemiyorum...
Bu nasıl bir iĢleyiĢtir. Devletin denetimden sorumlu bakanlık
yetkilileri denetime geldiklerinde sadece tavana, tabana bakıyor.
489
Toz yoksa, etraf derli topluysa uygundur diye rapor veriyor.
Peki iĢin arka bahçesinde insan sağlığını hiçe sayarak yapılan
uygulamalar. Bütün bunlar biliniyor da ses çıkarılmıyor mu diye
düĢünüyorum bazen.
Çünkü neredeyse bütün iĢletmelerde aynı durumlar söz konusu.
Buna anlam veremiyorum. Bana inanmanız için, herhangi bir
gıda mühendisliği bölümünden her hangi bir hocaya bunları
sormanızı isterim.
Hileleri hocalarımız biliyor, sahada çalıĢan gıda
mühendislerimiz biliyor ve “devletin denetim ekibi” biliyor ama
hiç bilmiyormuĢuz gibi bir durum var ortada.
Evet UHT süt araĢtırılsın, bilimsel anlamda sorgulansın. Ama
ona gelene kadar bence o kadar hile var ki.
Mesela süt fabrikalarında beta laktam ve tetrasiklin grubu
antibiyotik içeren sütler UHT‟ye iĢlenebiliyor. Ya da kaĢar
peynirine iĢleniyor. Ama dökülmediği kesin...
Bakalım!..
Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığımız ile Sağlık Bakanlığımız bu
mektup konusunda ne diyecekler?
***************************************************
Evet...
Sizce... Sayın Bakanlıklarımız ne diyecekler... (!)
490
Netice‟de…
Ülkemiz‟de sorunlar bitmiyor... bitmeyecek...
Dünya‟da da bitmeyecek…
Ama, mutlaka güzel Ģeyler‟de oluyor...
Olmaya da devam edecek…
Hayat bu… HerĢey insanlar için!..
ĠĢte hem üzücü... hem de güzel bir haber...
1995 de petrol Ģirketlerinin yol açtığı tahribata karĢı baĢlattıkları
kampanya nedeniyle, aralarında çevreci yazar Ken Saro - Wiwa
nın da bulunduğu 9 kiĢinin idam edilmesi, tüm dünyada büyük
tepki yaratmıĢ ve The Shell Company... “Güney Nijerya'daki
faaliyetlerini durdurmayı baĢaran... çevrecilerden kurtulmak
için”, cunta ile iĢbirliği yapmakla suçlanmıĢtı…
Dünya petrol devi Shell, gelecek hafta Newyork‟ta görülecek
dava öncesinde uzlaĢmak amacıyla... 1996 yılında davayı açan
ve “idam edilenlerin yakınları ile idam edilenlerin üyesi olduğu
Mosop - Ogoni Halkının YaĢamını Sürdürmesi Hareketi‟n den
oluĢan”... davacılarla anlaĢarak, 15.5 Milyon USD tazminat
ödemeyi kabul etti. (Haziran 2009)
Mosop sözcüsü Bariara Kpalap... Nijerya halkının zaferi olarak
nitelendirilen kararı memnuniyetle karĢıladıklarını, ancak
Shell‟in... tutumunu değiĢtirmesini… çevre konusundaki
491
sorumluluklarını yerine getirmesini ve bölge halkına insan gibi
davranmayı öğrenmesi... gerektiğini, söyledi.
ġirketin, dava sürecinin... dünyadaki ününü (Marka Değerini)
yıpratmasını önlemek amacıyla “yüklü tazminat vermeyi” kabul
ettiği belirtiliyor...
Ve… çok güzel üç haber...
*ġirketler artık kar'larını toplumla paylaĢmalı...
Sabancı Holding üst yöneticisi (CEO) Ahmet Dördüncü, iĢ
dünyası değerlerinde yaĢanan dönüĢümün Ģirketlere daha fazla
sorumluluk yüklediğini belirterek, “Artık hiçbir Ģirket yalnızca
kar etme amacıyla hareket edemez. Bundan böyle topluma geri
verme zamanıdır.” dedi.
BirleĢmiĢ Milletler Küresel Ġlkeler SözleĢmesi 7.Yerel Ağ‟lar
toplantısının açılıĢında (Haziran 2009) konuĢan Dördüncü...
Holding ve topluluk Ģirketleri olarak, sözleĢmeye uzun süre
önce imza atarak, temsil ettiği değerlerin kendileri için önemini
ortaya koyduklarını belirtti…
Dördüncü, “Dünya‟da yaĢanan değiĢim, bir kavramı ön plana
çıkarıyor... Sürdürülebilirlik!..
“Sürdürülebilirlik” bizim için... çevreye, topluma ve
ekonomiye... uzun vadeli değerler… yaratmaktan geçiyor.” dedi.
492
*Sakarya'da, çok güzel bir proje... (Hasan CoĢkun)
“Kentime Sahip Çıkıyorum” projesi, Sakarya BüyükĢehir
Belediyesi'nin hayata geçirmeyi planladığı, önemli projelerden
biri...
Temmuz 2009... Tanıtım toplantısı ile baĢlatılan projenin,
toplumun bütün kesimlerinin katılımı ve desteği ile hayata
geçirilmesi planlanıyor...
Proje dört aĢamadan oluĢuyor. “Arama Konferansı” ile baĢlayan
projenin birinci ayağında “Sivil Toplum KuruluĢları”, basın
yayın kuruluĢları ve belediye yetkilileri ile bir araya gelinerek
Ģehrin nasıl daha estetik olabileceği, beklentilerin neler olduğu
ve yapılması gerekenlerin nasıl yapılabileceği... gibi konular
tartıĢılacak ve yeni fikirler, yeni stratejiler belirlenecek...
Esnaf temsilcilerinden Sakarya'nın dünya standartlarında bir
Ģehir olabilmesine yönelik yapılabileceklerle ilgili görüĢleri
alınacak...
Ardından ikinci aĢama olarak eğitim kısmına geçilecek. Eğitim
kısmında sadece esnaflar değil, belediye personeli de eğitim
alacak. Hitap Ģekli, kaldırım düzenlemeleri, iĢgallerin önlenmesi
gibi konular da eğitimler verilecek...
Üçüncü aĢamada, uygulamalara baĢlanacak...
Dördüncü aĢamada ise izlemeye geçilecek. Verilen eğitimin
493
ardından yapılan uygulamaların nasıl geliĢtiği izlenecek...
Öğrenen Ģehir konseptiyle... esnafların, belediye personellerinin,
zabıtaların, dünya standartlarında bir yapı ve anlayıĢa kavuĢması
sağlanacak...
“Kentime Sahip Çıkıyorum” projesi ile Ģehrin her alanda dünya
Ģehirleri ile aynı standartlarda olması ve geliĢmesi amaçlanıyor.
Bunu, Sakarya'da yaĢayan herkes prensipte kabul ediyor ve
istiyor. “Farklılığı Arama Konferansı” ile baĢlatılan bu proje ile
Ģimdi herkezin fikir ve önerileri alınıyor. Daha sonra ise uzman
ve akademisyenlerin, Ģehrin sakinlerinin yaĢam kalitesi
açısından nasıl bir “Sakarya” istedikleri, bir araĢtırma ile ortaya
konulacak...
Proje altı aylık bir süreci kapsıyor. Hayata geçirilmesi planlanan
Kentime Sahip Çıkıyorum Projesi, aslında dünyanın en geliĢmiĢ
kentlerinde de uygulanıyor...
Sakarya'nın sorunlarına kalıcı çözümler getirerek, Ģehrin
yaĢanabilir olması amacıyla baĢlatılan bu model çalıĢmayı
Sakarya BüyükĢehir Belediyesi, ilin bütün sivil toplum
kuruluĢlarının desteği ile gerçekleĢtirmek istiyor.
Bu da elbette ki, Ģehirde yaĢayan vatandaĢların bu projeye sahip
çıkması ve alınan radikal kararlara uyması ile mümkün olacak.
Aksi halde projenin baĢarılı olması mümkün değil...
Elbette ki kentli olmanın, kentte yaĢamanın bazı kuralları ve
sorumlulukları var. Bu nedenle önce Sakarya'da yaĢayan herkes
önce bu sorumluluğun bilincinde ve farkında olmalı!..
494
Sonrasında ise esnafı ile sanayicisi ile iĢadamı ile emeklisi ile
Sakarya'da yaĢayan herkez...
“Kentime Sahip Çıkıyorum” projesine sahip çıkmalı.
*Koç Holding‟te “ Ülkem Ġçin” Eğitimi...
Koç Holding tarafından 2006 yılında baĢlatılan “Ülkem Ġçin”
projesi‟nin yerel‟deki takipçileri olan bayii‟ler... “Ülkem Ġçin
Kulübü” adı altında ilk toplantılarını, holding‟in bilgi grubu
baĢkanı Ali Koç liderliğinde gerçekleĢtirdi...
81 il‟den gelen “Ülkem Ġçin Elçileri”, kendi yörelerine özel
projeler geliĢtirmek üzere, “sorumlu vatandaĢlık”, “gönüllülük”,
“proje geliĢtirme ve yönetme” eğitimleri aldı...
Ali Koç, dünyada ve Türkiye‟de sosyal sorumluluk
çalıĢmalarına bakıĢın değiĢtiğini, artık her hangi bir vakıf‟a çek
yazıp, maddi kaynak aktarmanın yeterli olmadığını, dile
getirerek...
“Biz bu anlamda da fark yarattığımızı düĢünmekteyiz.
ÇalıĢanlarımız, Bayilerimiz ve Tedarikçilerimiz ile el ele
tasarladığımız “Ülkem Ġçin Projesi”, bu yaklaĢımımızın en iyi
örneklerinden birini oluĢturuyor.” dedi...
Sayın Ali Koç‟un bu söyledikleri... bir yerde, bu kitabın
yazılıĢ nedenini ortaya koyuyor ve toplumumuz açısından
emeklerimin boĢa gitmeyeceğini gösteriyor . . .
***************************************************
495
Ve tabii, bu arada…
“Kaza Noktaları ġampiyonası”ndan da, hala hiç ses seda yok!..
Haa... yalnız hiç bir Ģey yapılmadı zannetmeyin...
Projeler‟e her türlü kamu idari desteğinin verileceği ilgili
Bakanlıklar‟ca açık açık söylenmesine rağmen...
T.C. Karayolları Genel Müdürlüğü‟nden gerekli izin
gelmediğinden, “Proje” hayata geçirilemediği için...
Kitabın “20. 08. 2008” bölümünde yayınladığım...
Trafikte Hayat Kurtarma Platformu‟nun web sitesindeki...
“Platform Destekçileri” bölümünden...
Sorgusuz... Sualsiz...
“Trafik Mağdurları Derneği”nin adı çıkartılmıĢ!..
Ġnsanlar‟da hala...
O noktalar‟da... ölmeye ve yaralanmaya devam ediyor!..
Ancak... mücadeleyi bırakmıĢ değiliz...
Eninde sonunda bu proje mutlaka gerçekleĢecek!..
Yalnız bu arada... “Kaza Noktaları - Uyarı Levhaları”...
yasalarca zorunlu olan o müsadeyi, geciktirenlere... “ĠnĢallah”
lazım olmaz!..
Bir de ayrıca...
496
Yine, “20. 08. 2008” baĢlıklı bölümde bahsettiğim... Trafik
Kazalarındaki yaralanmalarla ilgili, Özel Hastaneler‟deki acil
servis tedavi giderleri için... ödemelerin, bir Ģekilde devlet
tarafından yapılacağını (SGK‟ları veya Yerel Yönetimler v.s.)
belirtirken...
(“Ödeme... Yerel Yönetimler tarafından, ilgili kurumlara
yapılacakmıĢ... Yerel seçimler öncesi politik bir strateji olabilir
ama, önemli olan ihtiyaç sahibi vatandaĢımızın yararı...”)
Sanki içime doğmuĢ gibi bildiriden sonra belirttiğim, yukarıdaki
parantez‟deki konuda aynen bizlere yaraĢır geliĢmeler yaĢanıyor
ve Temmuz 2009 dan itibaren SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu...
eski adlarıyla SSK, Bağkur, Emekli Sandığı), Özel Hastanelere
para ödemiyor...
Sağlık Bakanlığı... “Trafik Kazazedeleri‟nin Tedavi Bedellerinin
Ödenmesi” baĢlıklı bir genelge yayınlayarak, özel sağlık kurum
ve kuruluĢlarının, trafik kazası geçirmiĢ kiĢilere vermiĢ oldukları
sağlık hizmeti bedellerinin, kamu zararına yol açması nedeniyle
ödenmeyeceğini, bu faturaları SGK‟na göndermeleri durumunda
da kapatma cezasıyla karĢılaĢacaklarını ve faturaların yükümlü
sigorta Ģirketlerinden tahsil edilmesi gerektiğini, bildiriyor...
Yani... olan, yine vatandaĢa oluyor!..
Ve STK lar olarak... konunun takibi yine bizlere düĢüyor!
497
AFEDERSĠNĠZ!
SON BĠ‟ġEY
SÖYLEYEBĠLĠR MĠYĠM?
498
EĞER...
Ġnsan hakları ve demokrasiye içtenlikle inanıyorsak...
Hem ülkemiz... hem de insanlık için...
GerçekleĢtirilecek hizmetlerin,
Bize ihtiyaç duyulan her kademesinde
Yerimizi alacağımızı...
Ve Dünya‟yı ödünç aldığımız çocuklarımıza...
Daha güzel bir Dünya bırakmak için,
Bir çok yaĢam sıkıntısının baĢımıza gelmesini beklemeden,
Elimizden geleni yapacağımızı biliyor...
Ve de Sizlere, tüm kalbimle teĢekkür ediyorum!..
499
DAHA MUTLU
BĠR GELECEK ĠÇĠN...
500
GÜZEL DOSTLUKLAR . . .
Goethe‟nin çok güzel bir sözü var...
“KardeĢlerimi Allah yarattı... Fakat dostlarımı ben buldum!..”
Hayat, yaĢamayı... Mutluluk, gülümsemeyi... BaĢarı,
kazanmayı… Dostluk, paylaĢmayı… bilenler için “güzel”dir.
Bir anlamda da dostlarımız matematiksel olabilmeli…
Sevinçleri çarpabilmeli…
Üzüntüleri bölebilmeli…
GeçmiĢteki olumsuzlukları çıkartıp silebilmeli…
Yarınlarımızı toplayıp… toplarlayabilmeli…
Hz. Mevlana…
501
Evet... Dostlarımız çok değerlidir... Ama hangileri ?
Dünyada belirli dönemlerde toplanan “Dostlar Meclisi” son
toplantısında, herkez için geçerli olan bir karar almıĢ ve
dünyadaki dostluk derecelerini açıklamıĢ;
1.Derece Dostluk... Ekmek ve Su gibi olan Dostluklar (Onlar
olmadan, hayatın bir anlamı olmaz.)
2.Derece Dostluk... Ġlaç gibi olan Dostluklar (Siz istediğiniz
zaman, onlara ulaĢabilirsiniz.)
3.Derece Dostluk... Hastalık gibi olan Dostluklar (Siz
istemesenizde, onlar gelir size bulaĢır.)
4.Derece Dostluk... ġemsiye gibi olan Dostluklar (Yağmur
yağınca ortadan kaybolurlar...)
Çevrenizdeki tüm dostluklarınızın, Ekmek ve Su gibi Dostluklar
olmasını diliyor ve de onları ihmal etmemenizi... özellikle de
maddi manevi sıkıntılı günlerinde... onları mutlaka aramanızı
öneriyorum.
Bu dünyadaki varlığınızın, dostlarınızın var olmasına bağlı
olduğunu, bazen bir çiçek ya da küçük bir tatlı sözle bile kırık
bir kalp tamirinin mümkün olduğunu, özür dilemenin, teĢekkür
etmenin ve Ģükretmenin, bir erdem olduğunu unutmayın.
Gerçek dostlar parlak yıldızlara benzer, karanlık bastırınca ilk
onlar görünür...
502
Bir an gözlerinizi kapatın...
Kendinizi çok güzel bir sahilde varsayın. Hava soğuk, denize
girme Ģansınız yok. Sahilde yürüyüĢ yaparken denizle kumsal
arasında çok güzel taĢlar gözünüze çarpıyor. Bir tanesini
alıyorsunuz. Sonra bir tane daha... bir tane daha... ancak bir
zaman sonra topladığınız taĢlar ağır gelmeye baĢlıyor.
Önce içlerinden bir taĢı yere bırakıyorsunuz. Biraz sonra birkaç
tane daha... birkaç tane daha...
Ve en son elinizde, en çok hoĢunuza giden, en sevdiğiniz birkaç
güzel ve zarif taĢ, kalıyor.
Onları bırakamıyorsunuz... Onlara kıyamıyorsunuz!..
EVET! DEĞERLĠ DOSTLARIM...
Sizlerde benim en kıymetli taĢlarımsınız. Ekmek ve Su gibi!..
503
ġimdi Sizlere 3 soru sormak istiyorum.
1)Ġyi ve mutlu bir geleceğiniz olsun istermisiniz ?
2)Topluma ve Ġnsanlığa katkıda bulunmak istermisiniz ?
3)Çevrenizde saygın ve beğenilen bir kiĢi olmak istermisiniz ?
Cevaplarınızı duyar gibi oluyorum... EVET EVET EVET!..
504
HADĠ BAKALIM ! KOLAY GELSĠN . . .
VE . . . Y O L U N U Z A Ç I K O L S U N .
505
Sayın Doğan Cüceloğlu‟nun tabiriyle... Bir maç düĢünün!..
Futbol... Voleybol... Basketbol maçı... mesela.
Ve o sezon Ģampiyonluk‟ta son final maçı...
Maçın son saniyeleri... Durum 79 - 80. Siz sahanın en iyi
oyuncularından birisiniz ve takımınız geri durumda...
Top‟la çember altında buluĢuyorsunuz, tek baĢına‟sınız!..
Top... Pota... ve Siz...
HerĢey mükemmel... Ancak topu potaya bırakacakken
sendeliyorsunuz ve top çemberden dönüyor... ve de maç bitiyor.
Siz elinizden geleni yaptınız, ama olmadı...
Tabi ki, hayata küsmek gerekmiyor.
Ama, üzülmemek mümkün mü?
Ancak, söyle düĢünseniz daha iyi olmaz mı?
“Tanrı bu yıl, rakip takımın Ģampiyon olmasını istedi.”
YaĢama sevincinizi, hiç bir zaman kaybetmeyin...
Yapmanız gereken; durumu hazmetmek ve tüm ekip olarak...
basketbolcular, teknik adamlar, yöneticiler ve taraftarlar... tüm
geçmiĢi ve özellikle Ģampiyonluğun son saniyede kaçtığı o yılı,
iyi irdeleyerek ve hataları telafi edecek destek ve tedbirleri
alarak... ve de daha iyi hazırlanarak, önümüzdeki yıllar da
Ģampiyonluğu son saniyelere bırakmamak... öyle değil mi ?
E V E T !..
506
Ve… çok güzel iki öykü…
***************************************************
Çok baĢarılı bir çocuktu…
Tek hayali çok ünlü bir karateci olmaktı.
Fakat ailesi buna izin vermezdi.
Bir gün talihsiz bir kaza sonucu çocuk sol kolunu kaybetti.
Ailesi, çocuğun moralinin çok kötü olduğunu görünce, ona bir
karate hocası tuttu…
Hoca ilk dersinde çocuğa, karĢısındaki‟ni sağ koluyla tutup,
üstünden savurmayı gösterdi.
Hatta ikinci, üçüncü ve sonraki bütün derslerde hep aynı
hareketi yapıyorlardı…
Çocuk bir gün hocasına;
“Hocam ben çok sıkıldım, artık baĢka hareketlere geçsek” dedi.
Hoca ise bunu kabul etmeyerek, dünyada bu iĢi en hızlı yapan
kiĢi olmadıkça, bitirmeyeceğini… söyledi.
Çocuk o kadar hızlanmıĢtı ki, hocasını bile göz açıp
kapayıncaya kadar yerden yere vuruyordu.
Bir gün hoca elinde bir kağıtla geldi. Kağıt‟ta, çocuğun gençler
karate Ģampiyonasına katılabileceği yazıyordu.
507
Çocuk çok ĢaĢırdı ve heyecanlandı.
Ertesi gün salonda ilk rakibinin karĢısına çıkacakken heyecanla
hocasına sordu…
“Hocam bu iĢ nasıl olur? Ben sadece tek hareket biliyorum…
Kesin kaybederim” dedi.
Hocası ise “sen sadece hareketi yap” cevabını verdi.
Çocuk ringe çıktı ve tek hareketiyle rakibini eledi.
Hatta… Tek hareketle finale kadar çıktı.
Finalde, karĢısında kendisinin iki katı irilikte, birisi vardı.
Önce çok korktu… Ama gene bildiği hareketi yaparak son
rakibini de yendi ve Ģampiyon oldu…
Sevinçle hocasının yanına koĢtu ve sordu;
“Hocam nasıl olur anlamıyorum, sadece bir hareket biliyorum,
tek kolluyum ve Ģampiyon oldum”.
Hocası çocuğa baktı ve dedi ki…
“Senin yaptığın hareket, karatedeki en zor hareketlerden biridir.
Ve... Bir tek savunması vardır. O da, rakibin sol kolunu tutmak".
***************************************************
508
***************************************************
Bu da… çiftlik‟ten çiftliğe, yarıĢtan yarıĢta koĢarak… at‟ları
terbiye etmeye çalıĢan… gezgin bir at terbiyecisi‟nden, küçük
oğluna kadar uzanan, bir öykü…
Babasının iĢi nedeniyle… çocuğun “orta öğretimi” kesintilere
uğramıĢtı…
Ortaokul 2‟deyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve ne yapmak
istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını istedi, hocası…
Çocuk, bütün gece oturup… günün birinde at çiftliğine sahip
olmayı hedeflediğini anlatan 7 sayfalık bir kompozisyon yazdı.
Hayalini en ince ayrıntılarıyla anlattı…
Hatta hayalindeki 200 dönümlük çiftliğin krokisini de çizdi.
Binaların, ahırların ve koĢu yollarının yerlerini gösterdi…
Krokiye, 200 dönümlük arazinin üzerine oturacak 1000
metrekarelik evin ayrıntılı planını dahi ekledi…
Ertesi gün hocasına sunduğu 7 sayfalık ödev, tam anlamı ile
kalbi‟nin sesiydi…
Ġki gün sonra ödevi geri aldı.
Kağıdın üzerinde...
Kırmızı kalemle yazılmıĢ kocaman bir “0” ve
“Dersten sonra beni gör!..” uyarısı vardı!..
509
“Neden, Sıfır aldım?” diye merakla sordu hocasına, çocuk…
“Bu. senin yaĢında bir çocuk için. gerçekçi olmayan bir hayal”
dedi, hocası…
“Paran yok. Gezginci bir aileden geliyorsun. Kaynağınız yok. At
çiftliği kurmak büyük para gerektirir. Önce araziyi satın alman
lazım. Damızlık hayvanlar da alman gerekiyor. Bunların hepsini
baĢarman imkansız" diyerek devam etti ve ekledi…
“Eğer ödevini, gerçekçi hedefler belirledikten sonra yeniden
yazarsan, o zaman ben de notunu yeniden gözden geçiririm.”
Çocuk evine döndü ve uzun uzun düĢündü. Babasına danıĢtı.
“Oğlum” dedi babası… “Bu konuda kararını kendin vermelisin.
“Bu, senin hayatın için oldukça önemli bir seçim!..”
Çocuk, bir hafta kadar düĢündükten sonra… ödevini hiçbir
değiĢiklik yapmadan geri götürdü, hocasına…
“Siz verdiğiniz notu değiĢtirmeyin” dedi ve devam etti…
“Ben de hayallerimi!..”
Güzel hayalleriniz hiç bitmesin . . .
***************************************************
510
EN BÜYÜK DĠLEĞĠM...
Günlerinizi Aydınlatacak, YaĢam Sevinciniz‟in...
YaĢam Sevincinizi Güçlendirecek, Kuvvetiniz‟in...
Kuvvetinizi Destekleyecek, Maddi ve Manevi Gücünüz‟ün...
Maddi ve Manevi Gücünüzü Yaratacak, Fırsatlarınız‟ın...
Fırsatlarınızı Değerlendirecek, Aklınız‟ın...
Aklınızı Koruyacak, Sağlığınız‟ın...
Sağlığınızı Devam Ettirecek, Mutluluğunuz‟un...
Ve Mutluluğunuzu Sürdürecek, Sevginiz‟in...
Hiç Eksilmemesi‟dir!...
511
BEKLENTĠLERĠNĠZDEKĠ...
UMUT IġIĞI DA HĠÇ SÖNMESĠN!..
512
HAYATA...
UMUTLA BAĞLANMANIN EN ÖNEMLĠ ġARTLARI;
“YENĠ KONTAKTLAR KURMAK
VE YENĠ DÜġÜNCELERLE
YEPYENĠ PROJELER ÜRETMEK...
VE DE BU PROJELER‟LE ĠLGĠLĠ
YENĠ DOSTLUKLAR EDĠNMEKTĠR.”
513
HAYAT‟TA BAġARILI OLMANIN EN ÖNEMLĠ
FAKTÖRLERĠNDEN BĠRĠ ĠSE;
BĠTĠġ ÇĠZGĠSĠNĠN ÖTESĠNĠ GÖREBĠLMEKTĠR...
BĠTĠġ ÇĠZGĠSĠNĠN ÖTESĠNE ULAġABĠLĠRSENĠZ,
Y I L D I Z L A R A‟D A U L A ġ A B Ġ L Ġ R S Ġ N Ġ Z .
514
Bir uyarlama...
***************************************************
Bazen kendinize güvenmediğiniz anlar olabilir…
Bazen insanlar… baĢkalarından medet umabilir…
Bazen toplumlar… kahramanlara ihtiyaç duyabilir!..
O kahraman…
O toplum için;
“KurtuluĢ” olabilir…
“Model” olabilir…
“Umut” olabilir…
O, bir partinin genel baĢkanı olabilir.
O, bir iĢyerindeki bir patron veya bir müdür olabilir.
O, bir birliğin, bir derneğin veya bir vakfın, baĢkanı olabilir.
O, herhangi biri olabilir!..
PeĢine takılırsınız...
515
O, akıllıdır....
O, baĢarılıdır...
O, karizmatiktir...
O, misyon sahibidir...
O, vizyon sahibidir...
O, marjinaldir...
O, güçlü, dürüst ve merttir...
O, liderdir...
O, korkmaz...
O, yılmaz...
O, kaçmaz...
O, baĢarır...
O, becerir...
O, yücedir...
Gün olur, devran döner!..
Bir bakarsınız O'nun da...
516
*Zaafları…
*Zayıflıkları…
*Bilmedikleri…
*Beceremedikleri…
*Eksik yanları…
*Anlamadıkları…
*Korkuları…
*Yenilgileri vardır…
Neticede… O'da bir “Ġnsan”dır!..
*ġaĢırırsınız…
*Ġnanamazsınız…
*Anlayamazsınız…
*PiĢmanlık duyarsınız…
*Kızarsınız, isyan edersiniz…
*BoĢlukta kalırsınız…
***************************************************
517
O YÜZDEN,
“ġ Ġ M D Ġ”
AYNA‟YA BAKMALISINIZ…
518
ġ A M P Ġ Y O N S Ġ Z S Ġ N Ġ Z !..
519
MUTLULUK DÜKKANI…
ġimdi buyrun “Mutluluk Dükkanı”na, (Turkstudent.Net‟den)
***************************************************
Uzak diyarlardan birinde bir ülkede, yemyeĢil tepelerin arasında,
kıĢın bembeyaz bir kar örtüsü ile, baharda rengarenk kır
çiçekleri ile kaplanan bir vadi vardı. Ortasından bir ırmağın
geçtiği bu vadi... “Mutluluk Vadisi” olarak anılırdı.
Ona bu adı veren ise, vadideki ilginç bir dükkan ve bu dükkanda
yaĢananlardı. Ünü ülkenin dört bir yanına yayılmıĢ olan
dükkanın adı “Mutluluk Dükkanı” idi. Her yerde olduğu gibi bu
dükkanda da, almak istediğiniz Ģeyin bir bedeli vardı.
Bu bedelin ne olacağı, dükkan sahibiyle yaptığınız pazarlık
sonucunda ortaya çıkardı. Ancak, Mutluluk Dükkanı'nda maddi
bedellerin hiç bir hükmü yoktu. Bazı müĢteriler bir Ģeye sahip
olmak için ödenenebilecek tek bedelin para olabileceği
düĢüncesiyle, cepleri kabarık gelirlerdi. Oysa burada yapılan
520
pazarlıklar, günlük yaĢamdakilerden biraz farklı olur ve pek çok
müĢteriyi ĢaĢırtırdı.
Dükkan sahibi dıĢarıya baktığında yine bir müĢterinin
yaklaĢmakta olduğunu gördü...
KıĢ mevsiminin bu soğuk gününde epeyce üĢümüĢ, yorgun
düĢmüĢ olmalıydı. Kapının önüne gelinceye kadar,gözlerini hiç
ayırmadan izledi onu. Ġyice kulak kabarttı. Üç basamakla
çıkılan, ahĢap zeminli verandadaki ayak seslerini ve onlara eĢlik
eden gıcırtıyı duymaktan çok hoĢlanırdı.
Beklediği kiĢinin ayak sesleri ikinci basamakta kesildi. MüĢteri
çalmadan, kapıyı açmamayı prensip edinmiĢti, yaĢlı adam.
Çünkü, hemen herkes o kapının önünde durup, bir kez daha
düĢünürdü. Kapıyı çalmaktan vazgeçip dönenler, az da olsa
olmuĢtu. O gün de aynı Ģeyi yaptı. Sonunda kapı çalındı.
“Ününüzü duyunca çok uzaklardan kalkıp geldim buraya...
Ġstediğim Ģeyi, bir tek sizin dükkanınızda bulabileceğimi
söylediler. KarĢılığında ne isterseniz vermeye hazırım.”
“Ġstediğiniz Ģeyin ne olduğunu öğrenebilir miyim ?”
“Bakın, ben atmıĢ beĢ yaĢındayım. Yani yolun yarısını geçeli
çok oldu. Söylemeye dilim varmıyor ama yolun sonuna
yaklaĢtım galiba. Bu gerçeğe tahammülüm yok. Ben bugüne
kadar ki hayatımı geri istiyorum. Mümkün mü ?”
“Elbette mümkün. Biliyorsunuz, dükkanımda her Ģey mevcut.
Ancak tam olarak ne istediğinizi anlayabilmem için, bana geri
istediğiniz hayatınızı biraz anlatabilir misiniz?”
521
Dükkan sahibinin sorduğu soru, müĢteriyi iç dünyasına
döndürmüĢtü. Gözünün önünden geçen sahnelerin kendi
yaĢamına ait olduğunu kabul etmek için kendini zorluyordu.
Bütün görüntüler, bir kargaĢa ve telaĢ içinde birbirlerine
karıĢarak geçip gittiler ve geride yalnızca ıssız bir hüzün
bıraktılar. Hüznünün yüzüne yansımasına engel olamayan
müĢteri, yaĢlı satıcının sorusu karĢısında ancak Ģunları
söyleyebildi…
“GeçmiĢ yaĢamımda birçok hata yaptım. Bunlar için piĢmanlık
duyuyorum... YanlıĢ kararlar verdim, kayıplara uğradım.
Zamanı hovardaca harcadım. Bir gün bir de baktım ki, hayat
yanımdan geçip gidiyor. Paniğe kapıldım ve bir çare aramaya
baĢladım. Dostlarımla konuĢmayı denedim. Beni teselli edip
derdimi unutturmaya çalıĢanlar da oldu, yardım etmeye
çalıĢanlar da. Ama hiçbiri kar etmedi. Kendimi çok mutsuz
hissediyordum. Derken,bir gün birisi bana sizden ve Mutluluk
Dükkanı‟ndan söz etti. Bunu duyar duymaz sanki içimde bir ıĢık
yandı. Büyük bir umutla hemen yollara düĢüp, size geldim.
Kendimi çok çaresiz hissediyorum. Lütfen atmıĢ beĢ yılımı bana
geri verin.”
“Yani, siz piĢmanlık duyduğunuz hayatınızı yeniden yaĢamak
mı istiyorsunuz?”
“Elbette hayır. Söylemek istediğim bu değil. Ben yalnızca
kaybettiğim yıllarımı geri istiyorum. Eğer bir Ģansım daha
olursa aynı hataları tekrarlamayacağım.”
“Herhalde bunu çok istiyorsunuz.”
“Evet, hem de her Ģeyimi verecek kadar.”
522
“Peki, benim size vereceğim atmıĢ beĢ yılın karĢılığında siz
bana ne verebilirsiniz?”
“Ne isterseniz?”
“Sanki bunun için her Ģeyden vazgeçmeye hazır gibisiniz.”
“Hiç kuĢkunuz olmasın. ġu anda sahip olduğum her Ģeyden
vazgeçebilirim. Yeter ki geride bıraktığım yıllarımı bana geri
verin.”
YaĢlı adam, ellerini sakallarında dolaĢtırırken, kendini sallanan
koltuğunun devinimlerine bırakmıĢtı. Bir süre düĢündü…
MüĢterisinin, sabırsızlıkla, pazarlığın bitmesini beklediğinden
emindi. Mutluluk dükkanına gelen kiĢiler, genellikle bir an önce
istediklerini alıp gitmek için acele ederlerdi. Bu nedenle, yaĢlı
adam, pazarlığın baĢındaki… düĢünce yolculuklarında, yalnız
kalırdı. ġu anda da, sessizliğin yalnızca kendi iĢine yaradığını
biliyordu. Koltuğu ile birlikte öne doğru eğilerek müĢterisinin
gözlerinin içine baktı ve ağır ağır konuĢmaya baĢladı…
“Beyefendi, her ne kadar siz atmıĢ beĢ yıl karĢılığında bana her
Ģeyinizi vermeye hazır olsanız da, ben sizden bir tek Ģey
isteyeceğim.”
“Dileyin benden, ne dilerseniz.”
“Belleğinizi...”
“Anlamadım?”
523
“Belleğinizi dedim...AtmıĢ beĢ yılın yaĢantısını içinde
barındıran belleğinizi istiyorum.”
“Ah evet anladım. Ġlginç bir bedel... Kabul ediyorum.Tamam
alın belleğimi…”
“Emin misiniz?”
“Neden olmayayım? AtmıĢ beĢ yıl kazanacağım.”
“Belleğinizi, içindeki her Ģeyle birlikte bu dükkanda bırakıp
gideceksiniz. AtmıĢ beĢ yılın tek bir anını hatırlamayacaksınız.
Buraya neden geldiğinizi bile....”
“Daha iyi ya!.. Her Ģeye yeniden baĢlayacağım. Zaten geçmiĢi
hatırlamak istemiyorum ki!..”
“O halde, korkarım atmıĢ beĢ yıl sonra buraya tekrar gelirsiniz.
Tabii o zaman benim yerime, bir baĢkası size yardımcı olur.”
“Hayır hayır... Emin olun ki, Ģu dakika belleğimi size
bırakıp, atmıĢ beĢ yılımı geri alacağım ve dükkanınızı bir daha
dönmemek üzere terk edeceğim. Ve yine söz veriyorum, Ģu ana
kadar yaptığım hataların hiç birini tekrar etmeyeceğim.”
“Ġsterseniz baĢka sözler vermeyin. Çünkü, az sonra, belleğinizle
birlikte, bütün hepsini burada bırakıp gideceksiniz.”
YaĢlı adamın son sözleri, müĢterinin duraklamasına neden
olmuĢtu... Bu sözlerin anlamını kavrayabilmek için, birkaç
saniye düĢünmek zorunda kaldı...
524
“Nasıl yani? Buradan çıktığımda hiçbir Ģey hatırlamayacak
mıyım? Sizinle konuĢtuklarımızı bile, öyle mi?”
“Evet…”
“Yani hiçbir Ģeyi mi? Buraya neden geldiğimi, sizin kim
olduğunuzu ve hatta...!”
“Evet... Maalesef... Ne yazık ki!..”
YaĢlı adam, Ģu anda pazarlığın sonuna geldiklerini hissediyordu.
KarĢısında oturan müĢterinin yüzünde gördüğü aydınlanma,
pazarlık sahnelerinin en hoĢlandığı görüntüsüydü…
Son sözleri müĢterisinin söylemesini istediği için bir süre sessiz
kaldı ve bekledi. Bu seferki sessizliğin, müĢterisinin iĢine
yaradığından emindi…
Onun aydınlanan yüzünün ortasında parlayan gözbebekleri,
yaĢlı satıcı için, sessizliğin içinden çıkacak sesli bir coĢkunun
habercisi gibiydi. Gerçekten de, konuĢmaya baĢlayan müĢterisi
onu yanıltmadı...
“Sanırım ne demek istediğinizi Ģimdi anlıyorum. Eğer atmıĢ beĢ
yılın bedeli bu ise, pes ediyorum. Belleğimden vazgeçemem. Bu
neye benziyor biliyor musunuz? Bir kadının, çok istediği bir
tokayı, saçları karĢılığında satın almasına...
Çok ilginç bir insansınız. Bana, Mutluluk Dükkanı'ndan almak
istediğimden çok farklı bir Ģeyle çıkacağımı söylemiĢlerdi de
inanmamıĢtım. Ben, bugüne kadar ki yaĢamımı almak için
gelmiĢtim, ancak bugünden sonraki yaĢamımı alıp gidiyorum...
525
Size teĢekkür ederim.”
“Bir Ģey değil. Güzel bir pazarlıktı. HoĢçakalın…”
YaĢlı adam, müĢterisini gözden kaybolana dek… gülümseyerek
izlerken, aklından Santayana'nın bir sözü geçiyordu...
“GeçmiĢi hatırlamayanlar, onu bir kez daha yaĢamak
zorunda kalırlar!..”
*DüĢünmek… Ama Mantıkla!..
*Kızmak… Ama Keyifle!..
*ġakalaĢmak… Ama Kırmadan!..
*Gülmek… Ama Kahkahayla… Dolu Dolu!..
*PaylaĢmak… Ama Büyük Haz Duyarak!..
*Hissetmek… Ama Taa Ġçimizde!..
*AnlayıĢ… Ama Hiç Esirgemeden!..
*Dostluk… Ama Ġçtenlikle ve Güvenle!..
*Sonra, dönüp bakmak geriye… Gururla ve Onurla!..
***************************************************
526
Dünyamızdaki… yaĢamın doğal enerjilerini ve astrolojik
özelliklerini oluĢturan tüm elementlerin… temel yapı taĢları
olan; AteĢ (GüneĢ), Su, Toprak ve Hava… arasındaki uyum
gibi… yani;
Suyun… AteĢi,
Toprağın… Suyu,
Havanın… Toprağı,
AteĢin… Havayı, dengede tutması gibi...
Sosyal açıdan insan iliĢkileri'nde... en önemli 4 element
olan; Saygı, Sevgi, Güven ve Dostluk arasında, kuracağımız
dengeler...
Vizyonlarımıza ulaĢmamızda… en büyük yardımcımız
olacaktır!..
527
ġimdi, isterseniz...
Sevdiğiniz ve dostluğuna inandığınız birkaç kiĢiyi arayıp,
bu kitabı okuyup okumadığını sorabilirsiniz...
Eğer okuyupta, sizin gibi pozitif düĢüncelere sahiplerse...
biraraya gelerek, bir Ģeyler yapmak ve bir yerden baĢlamak
için, mail gruplarınızla... ilk adımları atabilirsiniz...
528
SON SÖZ ! . .
Tabi ki... Politik çıkarlar ön planda olsa bile...
Göreve baĢladıktan 3 ay sonra 07.04.2009 da ülkemizi
ziyaret eden 44. ABD BaĢkanı Barack Obama‟nın, Anıt
Kabir‟i ziyaret sonrasında, ziyaret defterine Atatürk için...
“Vizyonu, kararlılığı ve cesaretiyle, Türkiye Cumhuriyeti‟ni
demokrasi‟ye yönelten ve tarihi mirası tüm dünya‟ya
kuĢaklar boyunca ilham vermeye devam eden... Mustafa
Kemal Atatürk‟e saygılarımı sunmak, benim için bir
onurdur.” yazdığı . . .
Uluönder Atatürk‟ün... Ģu sözlerini de hiç unutmayın!..
“DÜNYA BARIġI ĠÇĠNDE ĠNSANLIĞIN GERÇEK
MUTLULUĞU... ANCAK BU YÜKSEK ĠDEAL
YOLCULARININ ÇOĞALMASI VE MUVAFFAK
OLMASIYLA... MÜMKÜN OLACAKTIR.”
529
HEPĠMĠZ
AYNI TANRI‟NIN
Ç O C U K L A R I Y I Z !
*****************
Ġ N S A N L A R I N
DĠL ... DĠN ... IRK VE RENKLERĠ
NE OLURSA OLSUN...
GÖZ YAġLARININ RENGĠ AYNIDIR!..
(Alıntı)
530
D A H A
MUTLU BĠR GELECEK ĠÇĠN;
DOSTLUKLA VE
S E V G Ġ Y L E . . .
531
Zaman zaman insanlar, kendilerine destek ararlar‟ya...
ĠĢte öyle bir an‟da...
Ulusal ve uluslararası alanda, hem özel sektör hem de kamu
sektöründe (BaĢbakanlık BaĢdanıĢmanlığı, dahil) ve de ayrıca
çeĢitli sivil toplum kuruluĢlarında, birçok önemli çalıĢmaya
imza atan... Boğaziçi ve Koç Üniversiteleri Öğretim Üyesi...
Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından, geleceğin 100
Global Lideri arasına seçilen (1999)... B. M. / K. Ġ. S Türkiye
Ulusal Temsilcisi... TOBB, Erdemir - Ereğli Demir Çelik, Koç
Holding, Sabancı Holding, Anadolu Efes Grubu, BMW Borusan
Holding, Vestel... v.s. nin, strateji geliĢtirme danıĢmanı... ARGE
DanıĢmanlık A.ġ. Yönetim Kurulu BaĢkanı... birçok makale ve
kitapla birlikte, 3. baskısını yapan “Geleceği ġekillendirmek”
(2005 - 2009) kitabının da yazarı, Sayın Dr. Yılmaz Argüder‟in
“Dünya Gazetesi”nde ki köĢe yazısı!..
Kendini yenileyebilmek…
Teknoloji geliĢtikçe, bir taraftan insanların ihtiyaçları hızla
değiĢiyor, diğer taraftan edinilen bilgi birikimi de eskiyor. Bir
zamanlar üniversite mezunu olmak bir ömür boyu belli bir
kariyeri sürdürebilecek bilgi düzeyine eriĢmek anlamına
gelirken, bugün meslek içi eğitimlerle bilgisini düzenli olarak
yenilemeyenler, güncellik‟lerini ve dolayısıyla mesleki
sürdürebilirlilik‟lerini de yitiriyorlar…
532
Daha da önemlisi geliĢen teknolojiler bazı mesleklere duyulan
ihtiyacın azalmasına ya da tamamen ortadan kalkmasına yol
açıyor. Daktilo tamircileri gibi...
Diğer taraftan yetiĢmiĢ insan kaynağına ve yeni mesleklere
duyulan ihtiyaç da artıyor. Toplum olarak geliĢmelere ayak
uydurmak demek, talebin veya rekabet gücünün azaldığı
sektörleri sadece çalıĢanlarını korumak adına (!) suni teneffüsle
yaĢatmak yerine, cesaretle bu sektörler‟den… yeni sektörlere
geçebilmek demektir.
. . .
Ayrıca, ülkemizin sınırlı eğitim kaynaklarını kullanmıĢ, tecrübe
birikimi kazanmıĢ kırklı yaĢlardaki bir kitleyi, emekliliğe sevk
etmeye de tahammülü yoktur. Birikimleri ile ülke geliĢmelerine
katkıda bulunabilecek bu kitlenin, katma değer yaratmadan bir
kenarda hayata devam etmesi, insan kaynağı israfıdır.
Bugünler de geliĢmekte olan sivil toplum örgütlerinde…
kurumsallaĢma çabasında olan aile Ģirketlerinde ve yeni
geliĢmekte olan hizmet sektöründe iĢ gücü ve yönetici açığı
varken, kırklı yaĢlardaki bu iĢ gücü kaynağının, yeni iĢ arama
konusunda bilgilendirilmesi ve cesaretlendirilmesi gerekiyor.
Farklı sektörde çalıĢmanın gerektirdiği davranıĢ biçimleri ve
yetkinlikleri kazanmaları için eğitim programları düzenlenmesi
de faydalı olacaktır.
Üstelik, yaĢlılıkta da kaliteli yaĢam sürebilmenin en önemli
araçlarından birisi verimli olarak çalıĢabiliyor olmak.
533
Bu nedenle, özellikle mecburi emeklilik yaĢı uygulamalarının
değiĢen demografik trendlere uyarlanması ve yaĢlılara iĢ
bulmada fırsat eĢitliği sağlayan politikaların uygulanması önem
kazanıyor. YaĢlıların çalıĢma hayatına katılım sürelerini
uzatabilmek için onların eğitiminin güncellenmesi de, gerekiyor.
Bu nedenle, yaĢlanan bir dünyada sadece gençlere değil, ileriki
yaĢlardaki insanlara da sürekli eğitim sağlayabilmek üzere, yeni
politikalar geliĢtirmekte fayda var…
YaĢlıların çalıĢabilmeleri sadece ekonomik nedenlerle değil,
yaĢama bağlanabilme açısından da önemli. Bu nedenle, gönüllü
kuruluĢlarda görevler üstlenebilecek yetkinlikler kazandırılması
onların yaĢam kalitesini artıran bir unsur oluyor. Ġnsanlar faydalı
olduklarını hissettikçe yaĢama bağlanıyorlar ve daha kaliteli bir
yaĢam sürebiliyorlar.
Yeni bir kariyere geçiĢi sağlayanlar, bir taraftan yeni bir iĢin
getirdiği heyecan ve keyfi yaĢayıp gelir düzeylerini artırırken,
diğer taraftan topluma faydalı olmaya devam ettikleri bilinciyle
özgüvenlerini ve yaĢam sevinçlerini artıracaklardır. Küçülen
sektörlerde çalıĢanların, yeni bir kariyere geçiĢini sağlayacak
hazırlıklara önem vermemiz, daha zengin ve mutlu bir toplum
olmamıza hizmet edecektir.
Özetle, çalıĢmak bir mutluluk‟tur. Kendilerini yenileyebilenler,
yetkinliklerini, insan iliĢkilerini ve etki alanlarını sürekli olarak
geliĢtirmeye çalıĢanlardır. Sürekli geliĢim, yaĢam kalitesinin
artırılmasının anahtarıdır. ÇalıĢmak demek, yaĢamak demektir!..
534
***************************************************
ALĠ RIZA DEĞER . . . . . . D.Ġ.S.C. KĠġĠLĠK ENVANTERĠ
*Güvenilir‟dir, yarı yolda bırakmaz.
*TartıĢmalardan hoĢlanmaz, uzlaĢmacı‟dır.
*Çoğunluğa göre hareket eder.
*Kendine güvenlidir, kompleksleri yoktur.
*Mantıksal düĢünür, sistematik davranır, iĢ bitiricidir.
*Sağlam adımlarla ilerler, ayakları yere basar, gerçekçidir.
*Standartlara bağlı... sonu hesaplanmıĢ,
planlanmıĢ iĢlerde yer almak ister.
*Takım çalısmasına uygun, lider ve yardımsever‟dir.
*Sabırlı‟dır, iyi bir dinleyici‟dir.
*Kolay adapte olamayabilir.
*Duygularını kontrol eder... anlamsız davranıĢlara
ve sözlere tahammül edemez.
*DenenmiĢ, test edilmiĢ olanları tercih eder!..
***************************************************
535
GÜZEL MESAJLARI ĠÇĠN TÜM DOSTLARIMA VE . . .
* Sn. Alphan MANAS‟a
* Sn. Bülent ECZACIBAġI‟na
* Sn. Prof.Dr. Emre KONGAR‟a
* Sn. Ersin PAMUKSÜZER‟e
* Sn. Güngör URAS‟a
* Sn. Prof.Dr. Hayri ÜLGEN‟e
* Sn. Ġbrahim BETĠL‟e
* Sn. Ġnal AYDINOĞLU‟a
* Sn. Nesim LEVĠ‟ye
* Sn. RüĢtü BOZKURT‟a
* Sn. ġirin ELÇĠ‟ye
* Sn. Timur ERK‟e
* Sn. Ufuk TARHAN‟a
* Sn. Prof.Dr.Yankı YAZGAN‟a
* Sn. Yılmaz ÖZDĠL‟e . . . . . . . . . . . TEġEKKÜRLERĠMLE.
536
AFEDERSĠNĠZ!
BĠ’ġEY
SORABĠLĠR MĠYĠM?
537
DAHA
MUTLU
BĠR GELECEK ĠÇĠN,
BĠR ġEYLER . . .
YAPMAK ĠSTERMĠSĠNĠZ ?
ALĠ RIZA DEĞER
Tel: 0216. 363 66 60 - 0212. 260 59 92 Gsm: 0532. 345 71 46
Bağdat Caddesi Yazarlar Sok. No:3/1 Suadiye - ĠSTANBUL
[email protected] [email protected]
***************************************************
538