Upload
gamze-saba
View
3.436
Download
11
Embed Size (px)
DESCRIPTION
Citation preview
DÜZ YAZI TÜRLERİ
.
YAZI TÜRLERİ
Düzyazılar işlenen konu ve konunun işlenme tekniğine göre iki ana grupta incelenir ;
A. Öyküleme yazıları
B. Düşünce yazıları
DÜŞÜNCE YAZILARI
Makale
Fıkra
Deneme
Eleştiri (Tenkit)
Söyleşi (Sohbet)
Biyografi
Röportaf
Gezi Yazısı
Mektup
Günlük
Anı
MAKALE
Yazarın herhangi bir konudaki görüşlerini, belli kanıtlar, belgeler, inandırıcı veriler kullanarak kanıtlamaya çalıştığı
ve böylece okuyucuyu bilgilendirmeyi amaçladığı yazı türüdür. Makalede temel unsur düşüncedir.
Makale, gazete ile birlikte ortaya çıkmış bir gazete yazı türüdür. Bizde de ilk özel gazete olan Tercüman-ı Ahval gazetesinin çıkmasıyla görülür. İlk makale de aynı gazetede Şinasi tarafından yazılmıştır.
Makalede amaç bilgi aktarmak ya da görüşlerine okuyucuyu inandırmak olduğundan açık, anlaşılır, ciddi bir dil kullanılır. Seçilen konuya göre uzun da olabilir kısa da.
Öne sürülen düşünce ve tez kanıtlanır.
Anlatım yalın ve yoğundur, nesnel bir nitelik taşır.
Söz oyunlarına başvurulmaz, süslü anlatımdan uzak durulur.
Her konuda makale yazılabilir.
Gazete ve dergilerde yayımlanır.
FIKRA
Yazarın, gündelik olayları, özel bir görüşle, güzel bir üslupla, kanıtlama gereği duymadan yazdığı
kısa, günübirlik yazılardır. Edebiyatımızda özellikle Ahmet Rasim fıkralarıyla tanınır. Daha sonra Ahmet Haşim, Refik Halit, Peyami Safa
tanınmış fıkra yazarlarımızdandır.
Gazete yazısıdır.
Yazar düşüncelerini kanıtlama yoluna gitmez.
Dil tabiidir.Günlük deyimlere, yer yer nükteli sözlere yer verilir.
Okuyucuyla sohbet ediyormuş gibi bir hava sezdirilir.
DENEME
Yazarın herhangi bir konudaki görüşlerini, kesin kanılara varmadan, kanıtlamaya kalkmadan,
okuyucuyu inanmaya zorlamadan anlattığı yazı türüdür. Deneme her konuda yazılabilir. Denemenin ilk örneklerini Fransız yazar
Montaigne vermiştir. Daha sonra İngiliz yazar Bacon türü geliştirmiştir. Edebiyatımızda
Cumhuriyet’ten sonra görülmeye başlanan bu türde Nurullah Ataç, Suut Kemal Yetkin,
Sebahattin Eyüboğlu, Ahmet Haşim güzel örnekler vermişlerdir.
Yazar, kendisiyle konuşuyormuş gibi bir hava sezdirir.
Samimi bir dil kullanılır.
Yazar, öne sürdüğü görüşleri ispatlamak zorunda değildir.
Yazarın kesin bir sonuca varma zorunluluğu yoktur.
Nurullah Ataç "Deneme, ben ülkesidir" der.
Yazar anlatımda ve konu seçiminde özgürdür.
ELEŞTİRİ Sanat, edebiyat, düşünce eserlerini hem öz hem yapı
yönünden açıklayan, başarılı ve başarısız ya da değerli ve değersiz yönlerini gösteren, bunları örneklerle somutlayıp
belirten yazı türüdür. İki tür eleştiri vardır : İzleminsel eleştiri ve Nesnel eleştiri. İzlenimsel eleştirilerde öznel
yargılar çok olacağından günümüzde bu tür pek rağbet görmez. Nesnel eleştiride ise her eserin
değerlendirilmesinde kullanılabilecek belli ölçütler vardır. Eleştirmen bilimsel araştırmalardan yararlanarak, eseri ister beğensin ister beğenmesin, tarafsız bir gözle onun
değerini ortaya koyar. Edebiyatımızda Hüseyin Cahit, Cenap Şehabettin, Ali Canip, Yakup Kadri, Nurullah Ataç,
Mehmet Kaplan, Cemil Meriç, eleştiri alanında yazılar yazan ünlü birkaç isimdir.
Eleştiri objektif olmalıdır.
Eleştiride amaç okura ve yazara yol göstermektir.
Eleştirmenin kişisel duygularını kattığı eleştirilere izlenimsel eleştiri, kişisel duygularını katmadığı, objektif olduğu eleştirilere de nesnel eleştiri denir.
SÖYLEŞİ
Yazarın, gündelik olaylarla ilgili düşüncelerini, okuyucu ile karşı karşıya oturup
konuşuyormuş gibi içten bir hava içinde yazdığı yazılardır. Edebiyatımızda Ahmet
Rasim, Şevket Rado sohbet türüne özel bir önem vermişlerdir.
Herkesi ilgilendiren konular seçilir.
Üslup olarak fıkraya benzerse de gazete yazı türü olmaması, az sözle çok şey anlatmayı amaçlama- ması, dışa dönük olması onu fıkradan ayırır.
Cümleler çoğu zaman konuşmadaki gibi devriktir.
Yazar, sorulu-cevaplı cümlelerle konuşuyormuş hissi verir.
İçtenlik, samimilik, doğallık sohbetin özelliklerin- dendir.
BİYOGRAFİ-OTOBİYOGRAFİ
Bir kişinin hayatının anlatıldığı yazılardır. Bunlarda amaç o kişiyi tüm yönleriyle (hayatı, eserleri, kişiliği, görüşleri vs.) tanıtmaktır.
Biyografi açık, sade bir dille, anlatılan kişinin devrini, çevresini dikkate alarak yazılır.
Divan edebiyatında şairleri anlatan bu tür eserlere “Tezkire” denirdi. Türk edebiyatında bunun ilk örneğini Ali Şir Nevai vermiştir.
Yazar eğer kendi hayatını anlatmışsa yazıya otobiyografi denir. Çoğu zaman bunlarda sanatçı kendiyle beraber aile büyüklerinden çevreden, aile içi durumlarından da söz eder.
Otobiyografiler üslup yönüyle anıya benzer; ancak anı otobiyografi içinde bir bölüm sayılabilir. Yani otobiyografi daha uzun bir dönemi içine alır.
RÖPORTAJ
Yazarın okuyucularına bir konuya inandırmak için kişi, eşya, eser ya da bir yerle ilgili olarak
yaptığı incelemeleri, fotoğraflarla süsleyerek, kendi görüşlerini de katarak yazdığı gazete ve
dergi yazılarına denir.
Röportaj yapacak kişide üstün bir görüş ve gözlem yeteneği olmalıdır.
Röportaj bir çeşit haberdir.Fakat, röportajda bilgiden başka yazarın izlenimleri ve görüşleri de yer alır.
Röportajı hazırlayan kişi konuyu iyice öğrenmeli, yerinde ve gerekli incelemeleri yapmalı, gerekli belgeleri toplamalıdır.
GEZİ YAZISI
Gezilip görülen yerler hakkında yazılan yazılardır. Kişi gezi esnasında birçok yer görür, birçok insanla tanışır; bunları hafızada tutmak güç olacağından gezi esnasında not alınır ve gezi yazılarında bunlar hikaye edilir.
Gezi yazısında yazar daima gezdiği yerleri anlatmalı, uydurma, yanlış bilgiler vermemelidir. Gördüklerini okuyucunun daha iyi algılaması için, karşılaştırma yapar. Okur sanki o yerleri yazarla birlikte gezer gibi olur.
Eski edebiyatımızda gezi yazısına “seyahatname” denirdi. Bu alanda Evliya Çelebi’nin “Seyahatnamesi” ünlüdür.
Ancak asıl gezi yazarları Avrupa’ya açılma döneminde görülmeye başlanmış, gidilen Avrupa şehirleriyle ilgili yazılar yazılmıştır. Namık Kemal, Ziya Paşa bunların başında gelir.
Gezi yazılarını kitaplaştıran yazarlarımız da vardır. Ahmet Mithat Efendi, Avrupa’da bir Cevelan; Cenap Şehabettin, Hac Yolunda, Avrupa Mektupları; Ahmet Haşim, Frankfurt Seyahatnamesi; Reşat Nuri, Anadolu Notları; Falih Rıfkı, Denizaşırı, Zeytindağı, Taymis kıyıları bunlardan bazılarıdır.
MEKTUP
Özel Mektup: Hısım, akraba, eş-dost ve tanıdıklar arasında yazılır. En önemli özelliği gizliliğidir. Resmi Mektup: Devlet daireleri arasındaki resmi yazılardır. İş Mektubu: Devlet daireleri ile vatandaşların ve ya özel kuruluşların birbirlerine yazdıkları mektuplardır. Dilekçe ve sipariş mektupları bu türe örnektir. Edebi Mektuplar: Şair ve yazarların birbirlerine yazdıkları, edebiyatla ilgili düşüncelerini, anılarını anlattıkları mektuplardır.
GÜNLÜK
Ne gün yazıldığını belirtmek için tarih atılan, çoğu zaman her günün sonunda o gün olup bitenin, sıcağı sıcağına anlatıldığı, olaylarla ilgili yorumlar, değerlendirmeler yapıldığı yazılardır bunlar. Her gün yazıldığı için kısa olan bu yazılar, yazarının hayatından izler verdiğinden içten ve sevecendir.
Oktay Akbal, Suut Kemal Yetkin, Seyit Kemal Karaalioğlu’nun günlükleri kitap halinde yayımlanmıştır.
ANI
Yaşanmakta olanı değil, yaşanmış bir konuyu anlatır.
İnsan belliğinde iz bırakan olay ve olguları anlatır.
Tanınmış bilim, sanat ve politika adamlarının yaşamlarını, çalışma ve araştırmalarını anlatır.
Tarihe ışık tutar.
Yazarın unutulmasını istemediği gerçekleri kalıcı kılar.
Geçmiş, 1. kişinin ağzından kişisel yargılar ve yorumlarla verilir.
SORULAR
Gazetelerin ya da dergilerin belli sütunlarında gündelik konuları bir görüş ve düşünceye bağlayarak yorumlayan yazlılardır. Bu türde, yazar ele aldığı konuyu kanıtlamak zorunda değildir; okuyucu da yazarın görüşlerine inanıp inanmamakta serbesttir.
Yukarıdaki parçada bahsedilen edebi tür aşağıdakilerden hangisidir?
A) Deneme B) Fıkra C) Makale
D) Eleştiri E) Röportaj
Yanıt :B
Özgür kişi, köle olmayan, tutsak olmayan kişidir. Kimsenin kölesi, kimsenin tutsağı değildir. Kendi kendisinin, duygularının, tutkularının, çıkarının da kölesi, tutsağı değildir. “Böyle işime geldiğinden böyle düşünüyorum, böyle söylüyorum.” diyen kimseyi gerçekten özgür sayabilir miyiz? Özgür kişinin düşünceleriyle duyguları, tutkuları, çıkarı arasında ille bir çarpışma, bir karşıtlık olması gerektir, demiyorum; uzlaştıkları zorla değil, kendileriyle uzlaştıkları da olur.
Yukarıda verilen parça hangi edebi türün örneğidir? A) Makale B) Deneme C) Fıkra D) Mektup E) Öykü
Yanıt : B
I. Günlük olaylarla ilgili yazılardır.
II. Yazar inandığı düşünceleri ispatlamak zorunda değildir.
III. Gündelik bir dil kullanılır.
IV. Geniş yorumlara ve bilimsel açıklamalara girişilmez.
Yukarıda özellikleri verilen edebi tür aşağıdakilerden hangisidir? A) Makale B) Anı C) Biyografi
D) Mülakat (Görüşme) E) Fıkra
Yanıt : E
I. Makale II. Fıkra III. Deneme IV.Günlük (Günce) V. Eleştiri
Yukarıdakilerden hangisi fikir (düşünce) yazısı değildir?
A) I B) II C) III D) IV E) V
Yanıt : D
Bir yazarın seçtiği herhangi bir konu üzerindeki görüş ve düşüncelerini dile getirdiği yazılardır. Yazar kesin bir sonuca varmak zorunda değildir. Bilgi verme amacını taşımaz. İnsanı düşünmeye, yorum yapmaya sevk eder. Yazar samimi bir üslup kullanır.
Yukarıda bahsedilen edebi tür aşağıdakilerden hangisidir? A) Fıkra B) Deneme C) Tenkit
D) Makale E) Otobiyografi
Yanıt : B
Deneme; yazarın herhangi bir konu üzerine, kesin sonuçlara varmadan kişisel görüş ve düşüncelerini anlattığı yazılardır. İnsanı ve toplumu ilgilendiren her şey denemenin konusu olabilir.
I. Kesinlik ve bilimsellik önemli öğelerdir. II. Gazeteciliğin önemli bir dalıdır. III. Yazar, doğruluğuna inandığı fikirleri, görüşleri okuyucuya kabul ettirme çabasındadır. IV. Tarih, coğrafya, toplumbilim, hukuk ve folklor için yardımcı kaynak niteliğindedir. V. Belgelere, kanıtlara dayanan bir yazı türü değildir.
Yukarıdakilerden hangisi denemenin özelliklerinden biridir? A) I B) II C) III D) IV E)V
Yanıt : E
Gamze Saba
13080002
Kaynaklar
Sözlü ve Yazılı Anlatım – Arife Gülsün
Edebiyat El Kitabı – fem yayınları
www.edebyahu.com