Upload
sebo1453
View
1.144
Download
29
Embed Size (px)
DESCRIPTION
Hadis usulü ve tarihi Hadis usulü ve tarihi Hadis usulü ve tarihi
Citation preview
Hazirlayan: Sebahattin Türk
"Âllah'a itaat edin, Rasûle itaat edin ve kötülüklerden sakının" (el-Mâide: 5/92)
"Kim Rasûle itaat ederse, Allah'a itaat etmiş olur"
(en-Nisâ': 4/80)
"Peygamber size ne verdiyse onu alın ve size neyi yasakladıysa ondan da sakının. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir"
(el-Haşr: 59/7)
"De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir."
(Âlu İmrân: 3/31)
"Hayır, Rabbine yemin olsun ki, onlar aralarında çıkan anlaşmazlıklarda seni hakem yapıp, sonra da senin verdiğin hükme karşı içlerinde bir
burukluk duymadan tam anlamıyla teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar."
(en-Nisâ: 4/65)
Hadis; Söz, fiil, takrir, yaratilis veya huyla ilgili bir vasif olarak Hz. Peygambere ( veya sahabe ve tabiuna) izafe
edilen her seydir.
Hadis: Söz demektir. Kur’ani kerim kendisi icin “ahsenul hadis” ifadesini kullanmistir.
Sünnet : Yol ve gidisat demektir.
1. Bölüm Sünnetin bize ulasma cesitleri
Sünnet(Hadis)
Kavli (Sözlü) Fiili Takriri
Sarih (Acik)
Zimni (Gizli)
Vasif (Vasfi)
Hilki
Hulki
Resulullah’a ait sözlerdir. Misali,
“Size siki sarildiginiz sürece sapitmayacaginiz iki sey biraktim. Allah’in kitabi, Resulü’nün sünneti”
(Muvatta)
Resulullah’in davranis ve uygulamalaridir. Misali,
“Resulullah bir is yaptigi zaman saglam yapardi”
(Müslim)
a) Sarih (acik) sünnet Resulullahin karsilastigi herhangi bir olay ya da sahabilere ait uygulamayi tasvib ve tasdik ettigini acikca belirtmesidir. Misali;
Yilan tarafindan sokulan bir kabile reisini Fatiha suresini okuyarak tedavi eden ve bunun karsiliginda bir miktar koyun alan sahabinin, bu
koyunlarin yenilip yenilmeyecegini Resulullah’a sormasi, Hz. Peygamberinde (sav) “Fatihanin sifaa oldugunu nerden
biliyordun? Iyi etmisin. Koyunlari bölüsün, bir payda bana ayirin” buyurmasidir.
(Buhari)
b) Zimni (gizli) sünnet Resulullahin karsilastigi herhangi bir olay karsisinda sukut burmasi yani susmasidir. Misali;
Beni kureyzaya giden sahabelerin bir kismini ikindi namazini kilip bir kismininda kilmamasinin daha sonra peygambere anlatildiginda
susmasidir.
(Buhari)
b) Hulki (Yaratılışla İlgili) Sıfat: Hz. Peygamber’in şemailine dair bilgileri ihtiva eden hadislerdir. Misali şu hadistir: “Rasulullah (s.a.v.) sima olarak insanların en güzeli, yaratılış olarak da en mükemmeli, en mütenasibi idi. O (s.a.v.), ne aşırı uzun ne de çok
kısa idi.” (Buhari)
a) Hılki (Ahlaki) Sıfat: Rasulullah’ın herhangi bir huyunu tanıtan hadislerdir. Misali şu hadistir:
“Rasulullah (s.a.v.), insanların en cömerdi idi. O (s.a.v.), Ramazan’da daha çok cömertti” (Buhari)
2. Bölüm Hadisin yapisi
Bir hadis iki kisimdan meydana gelir: Sened
Kisiyi son raviden hadisin metnine kadar ulastiran raviler zincirine verilen isimdir.
Metin
Hadisin senedden sonra gelen ve bu isnad vasitasiyla nakledilen kismidir ki hadisin aslini teskil eder. Sened metnin sihhatini belirlemek icin vardir, aslolan metindir.
SENED KISMI
METiN KISMI
3. Bölüm Ravi sayisina göre hadisler
Buhari | Müslim | Ebu Davud | Tirmizi | Vs.
Bazan buradada bir nesil olabiliyor
Tebei Tabiin
Tabiin
Sahabe
Hz. Muhammed (s.a.v)
Ebu Said el Hudri (r.a.) = 1170
Cabir b. Abdillah (r.a.) = 1540
Abdullah b. Abbas (r.a.) = 1660
Aise bnt. Ebi Bekr (r.a.) = 2210
Enes b. Malik (r.a.) = 2286
Abdullah b. Ömer (r.a.) = 2630
Ebu Hureyre (r.a.) = 5374
Sahabelerin sünnet, Fikih yada dini bilgisi, rivayet ettikleri hadis sayisiyla ölcülmez.
Sahabelerin tam sayisi bilinmemekle birlikte 40-120 bin arasinda oldugu tahmin edilmektedir. Sahabe dönemi hicri 110 yilinda son bulur. Ebû Tufeyl Âmir bin Vâsile el-Leysî en son vefat eden
sahabedir.
Resulullahi görenleri görenlere Tabiin denir. Ravilerin ikinci tabakasini olustururlar. Hicri 180 yilina kadar devam eder.
Tabiinin en faziletlisi Uveys el-Karani ve Said el-Müseyyeb dir. Muhadramlarda tabiinden sayilmaktadir.
Kutubi sitte müellifleri Etbaut Tabiin den sonraki 4. kusaga yada 5. kusaga mensupturlar.
a- Müslüman olmak, b- Adaletli olmak, c- Zabt sahibi olmak, d- Akıl ve baliğ olmak.
Hadislerin masaya yatirip güvenirligini vesair arastiran ilim dalin Cerh ve Ta’dil denir
Ravi sayisina göre
Mütevatir Hadis
Lafzi Mütevatir
Manevi Mütevatir
Ahad
Hadis
Meshur Hadis
Aziz Hadis
Garip Hadis
Mütevatir hadis: Aklın yalan üzerinde birleşmelerini âdeten mümkün görmediği raviler topluluğunun her nesilde kendileri gibi bir topluluktan alıp naklettiği, işitme veya görmeye dayanan hadistir. Bu nitelikleriyle kesin bilgi ifade ederler ve tenkit dışıdırlar. Mütevatir hadisler bütün rivayetlerinde aynı lazfılara sahipse "lafzen mütevatir" şeklinde adlandırılır. Bu tür hadislerin yok denecek kadar az olduğu kabul edilmektedir. Eğer aralarında ortak bir nokta bulunan değişik hükümlerin, tevatür şartlarını taşıyan raviler tarafından nakledilmesiyle ortaya çıkan ortak manaya ise "manen mütevatir" denir. Bu tür mütevatir haberlerin adedi çoktur.
Ahad hadis: Mütevatirin şartlarını taşımayan hadistir. Böyle olunca da hadislerin büyük bir çoğunluğu tevatür şartlarını taşımayan ahad hadislerdir. Hadis kitaplarımızdaki hadislerin hemen hemen hepsi bu anlamda ahad hadislerdir. Ahad hadisler 3 kisma ayrilir: Meshur hadis: En az 3 veya daha fazla senedi olan fakat tevatur derecesine ulasamamis hadislerdir. Aziz hadis: Senedin herhangi bir yerinde ravi sayisi 2 ye dusmus olan hadislerdir. Garip hadis: Senedin herhangi bir yerinde ravi sayisi tek kalan hadislerdir.
4. Bölüm Hadisi söyleyen açısından Hadis çeşitleri
Hadisi söyleyen açısından Hadis çeşitleri
Kudsi hadis
Merfu hadis
Mevkuf hadis
Maktu hadis
En sahih görüse göre Mevkuf hadis Hüccet degildir. Sadece iki hadis tearuz edince ashabin hangisiyle amel ettigini anlamak icin kullanilabilir. Fakat bazi alimlere göre hüccettir. Mevkuf hadise örnek: Ebu Eyyub el ensari: “ilminin artmasini, anlayisinin derinlesmesini arzu eden, kendi kavm kabilesinden uzaklasip yabancilarla beraberlige katlansin” dedi.
Maktu hadis Hüccet degildir. Sadece Tabiinin yaslilarinin sözlerine yinede bakilabilir. Maktu hadise örnek: Ma’mer dediki, Zühriye bir yere yaslanarak yemek yemeyi sordum. Zühri bana “Sakincasi yok” dedi. Imam Ebu Hanife: Resululluhtan gelen hadislerin basimizin ustunde yeri vardir. Sahabilerden gelenlerde muhayyeriz. Tabiundan gelenlere gelince onlarda rical bizde ricaliz.
5. Bölüm SIHHAT veya HÜKÜM acisindan hadisler
SIHHAT veya HÜKÜM acisindan hadisler
Sahih Hasen Zayif
Bu taksimi ilk yapan Tirmizidir. Tirmizî'den önceki âlimlerin bu üçlü taksimi bilmemesine gelince, onlar hadisi sahih ve zayıf diye taksim ediyorlardı. Zayıf ise onlara göre iki çeşit idi: Kendisiyle amel edilebilecek zayıf hadis ki, bu Tirmizi'nin "Hasen" tabirine benzemektedir. Terk edilmesi daha uygun olan hadisde Zayif hadis olarak görülmekteydi.
SAHİH HADİS
‘Adalet ve zabt sahibi ravilerin muttasil senedle rivayet ettikleri şazz ve muallel olmayan hadistir.’ Adalet => Takva ehli ve güvenilir olmasi Zabt => Hafiza yetisinin yerinde olmasi Muttasil => Ravi zincirinde kopukluk olmamasi Şazz => Makbul bir ravinin kendinden daha makbul olan bir raviye muhalif olarak rivayet ettiği hadistir. Muallel => Dış görünüşü bakımından kusursuz gibi görünse bile, sıhhatini zedeleyen bir kusuru olduğu anlaşılan hadistir
Hâkim en-Nîsâbûrî > Mûsâ b. Ukbe > Ebû İshak es-Sebîî > Ebû Bürde > Ebû Mûsâ Eş'arî senediyle naklettiğine göre, Hz. Peygamber söyle
buyurmustur,
"Ben günde yüz defa Allah’tan af diliyor ve ona tövbe ediyorum"
Bu hadis ilk bakışta gerek sened gerekse metin açısından kusursuz ve
sahih görünmekteyse de derinlemesine araştırıldığında babası Ebû Mûsâ el-Eş'arî'den çeşitli rivayetleri bulunan Ebû Bürde'nin bu hadîsi ondan nakletmediği, Müslim'in Sahihinde olduğu gibi Ebû Bürde > Egar el-
Müzenî senediyle rivayet ettiği farkedîlmiştir
Muallel olan bir hadise örnek:
Sahih Hadis
Sahih li zatihi
Sahih li gayrihi
Sahih li zatihi: Yukarida zikrettigimiz sartlarin hepsini en üst düzeyde tasiyan hadisler sahih li zatihi dir Sahih li gayrihi: Sihhat sartlarini en üst düzeyde tasimamasina ragmen, kendsini sihhat derecesine cikaracak bir baska rivayet tarafindan desteklenen hadislere sahih li gayrihi denir Mutlak olarak sahih denilince sahih li zatihi akla gelir.
Hadisciler ve Fukaha sahih hadisin hüccet ve geregince amelin vacip oldugu görüsündedirler.
Alimler sahih hadisin itikadi konularda belirleyici olup
olmadigi konusunda ihtilaf etmislerdir. Ebu hanifenin icinde bulundugu cogunluga göre itikatta ancak Kur’an ve
mutevatir hadisler belirleyicidir. Diger sahih hadisler ancak güclendirici olarak kullanilabilir.
Sahih Hadislerin Dereceleri: 1) Buhari ve Müslim’in beraber rivayet ettigi hadisler. Bunlara
‘Sahiheyn’ yada ‘Muttefekun ileyh’ denir
2) Buhari’’nin yanliz basina rivayet ettigi hadisler
3) Müslim’in yanliz basina rivayet ettigi hadisler
4) Kitaplarina almamis olsalar bile, Buhari ve Muslim’in sartlarina uygun olan hadisler
5) Yanlizca Buhari’nin sartlarina uygun olanlar
6) Yanliz Müslim’in sartlarina uygun olanlar
7) Buhari ve Muslim’in disindaki muhaddislerin sahih dedikleri
Bir Hadisin sihhati, hangi kitapta bulunduguna bakilarak degil, onu
nakledenlerin haline bakilarak tayin ve tesbit edilir.
HASEN HADİS
‘Zabti biraz gevsek olan ravilerin muttasil senedle rivayet ettikleri şazz ve muallel olmayan hadistir.’
Hasen
Hadis
Hasen li zatihi
Hasen li gayrihi
Sahih ile hasen arasındaki fark, sahih hadis ravisinin zabt bakımından mükemmel olmasına karşılık, hasen hadis ravisinin bu bakımdan noksan olduğudur. Sahih ve Hasen arasindaki tek
fark budur.
Hasen hadis, bütün fakihlere göre kendisiyle amel edilmek bakimindan makbuldur. Hadiscilerin ve usulculerin buyuk
cogunluguda bu görüstedir.
Hasen li gayrihi zayif hadise yakindir. Hasen li zatihi ise sahih hadise yakindir.
ZAYIF HADİS
Kendinde sahih ve hasen hadislerin sıfatları (vasıfları) bulunmayan hadistir.
Hadiste zayiflik sebepleri iki sebepten kaynaklanir: 1) Senedde intika (kopukluk) bulunmasi 2) Ravide cerhi gerektiren bir halin bulunmasi
Zayif hadisin cesitleri cok fazladir. Biz sadece en önemlilerinden bazi örnekler verecegiz.
Zayif
Hadis
Mürsel Hadis
Munkatı' Hadis
Mu'dal Hadis
Müdelles Hadis
Muallak Hadis
Muztarib Hadis
Muallel Hadis
Şaz Hadis
Münker Hadis
1) Senedde intika (kopukluk) bulunmasi 2) Ravide cerhi gerektiren bir halin bulunmasi
Zayif hadisle ilgi bazi terimlerin kisa aciklamasi Mürsel : Senedinde sahâbî râvînin ismi zikredilmeyen hadis Munkatı' : Senedinde bir râvî hiç zikredilmeyen ya da mübhem olarak zikredilen hadis Mu'dal : senedinden ardarda iki veya daha fazla râvî düşen hadis Muallak : Senedin baş tarafından bir veya birkaç râvî ya da tamamının ismini kaldırarak rivâyet edilen hadis Şaz : Makbul bir râvînin kendinden daha makbul bir râvîve muhalif olarak rivâyet ettiği hadis Muzdarib : Farklı rivayetleri bulunduğu halde birini diğerine tercih etme imkânı bulunmayan hadis Musahhaf : Harflerin şekli aynı kalmasına rağmen noktalama hatası bulunan hadis Muharref : Hareke ha' tası bulunan hadis Maklub : Seneddeki bir râvînin isim ve nesebinin veya metindeki kelimelerin takdim tehir edilmesi ya da biri birinin yerine konulması suretiyle rivâyet edilen hadis Müdrec : Sened veya metine hadisle ilgili olmayan bir ilavenin yapılmasıyla rivâyet edilen hadis Muallel : Dış görünüşü itibariyle kusursuz zannedilen, gerçekte sıhhatini zedeleyen bir kusuru mevcut olan hadis Münker : Zayıf râvînin sika râvîye muhalif olarak rivayet ettiği hadis Metruk : Yalancılıkla itham edilmiş bir râvînin rivâyetinde yalnız kaldığı hadis
Zayıf hadislerin helal, haram, akaid ve ahkam ile ilgili olanları hariç, terğib, terhib ve amellerin faziletleri ile ilgili olanlarında
kullanilabilir.
Önemli bir aciklama
Mütevatir hadis herhalukarda sahihdir. Hüküm ve Sened acisindan hadislerin dagilimi sadece Ahad hadisler icin gecerlidir.
6. Bölüm Hadis Kitaplari
imam Buhari http://www.slideshare.net/nurmuhammedsite/mam-buhari
imam Müslim Ebu Huseyin Müslim bin Haccac
Iran Nisabur’da hicri 204 dünyaya geldi
İmam Müslim'in iki yolculuğu olmuştur: 1. Birinci Yolculuk: H. 220 yılında Hicaz'a yaptığı hac
yolculuğudur. Henüz çocuk denebilecek bir yaşta çıktığı bu yolculukta Mekke'de yaşayan hadis şeyhi Abdullah b. Mesleme el-Kaanbî ile görüşmüş ve ondan hadis dinlemiştir. Dönüş yolunda uğradığı Küfe'de Ahmed b. Yunus ve bir topluluktan hadis dinledikten sonra yurduna dönmüştür.
2. İkinci Yolculuk: Hadis talebiyle çıktığı asıl yolculuktur. H. 230 yılında çıkmış ve bir çok beldeyi dolaşmıştır. Bu seferinle hadiste imam olmasını sağlayacak sayıda hadis şeyhi ile görüşrıüş ve onlardan hadis dinlemiştir.
Müslim, Buhârî'nin ilmî kıymetini bilir ve takdir ederdi. Bir defasında, hiçbir yerde çözemediği bir hadis illetini çözünce şöyle dediği rivayet edilmişti:
"Bırak da ayaklarım öpeyim ey hocaların
hocası, hadisçilerin efendisi, hadis illetlerinin tabibi!"
İmam Buhârî ile Yakınlığı
İmam Müslim Sahih-i Müslim, diye şöhret bulmuş olan "el-Müsnedü's-Sahîh"ini üçyüzbin hadis içinden
seçerek yaklasik 15 senede meydana getirmiştir. Eser, 54 kitab, 1322 bab, mükerrerler dışında 3033
hadis ihtiva etmektedir.
Buhârî'nin yaptığı gibi bab başlıklarında bilgi vermemiş, hatta, bab başlığı dahi tanzim etmemiş,
sadece "bab" demekle yetinmiştir. Bugün eldeki Müslim nüshalarında bulunan bab başlıkları, eseri
şerheden İmam Nevevî'ye aittir.
Müslim kitabına, mevkuf ve maktu hadisleri almamış, muallaklara ise çok az yer vermiş, hadisleri
konularına göre bölmemiş, hadisi en çok ilgili olduğu yerde nakletmiştir.
Müslim, Sahih'ini yazdıktan sonra, devrinin büyük hadis münekkidi Ebu Zür'a Er-Râzî'ye takdim etmiş ve onun tashihlerini uygulamıştır.
Sahih-i Müslim Mehmed Sofuoğlu tarafından sadece metin olarak, Ahmet
Davudoğlu tarafından da şerhli olarak, türkçeye tercüme edilmiştir.
İmam Müslim’e kendisi için kurulmuş olan hadis meclisinde bilmediği bir hadis soruldu. Evine dönüp bu hadisi araştırmaya karar verdi. Araştırmaya başlamadan
önce kimsenin içeri girmemesini istedi. Aile efradı kendilerine hurma geldiğini söyleyince İmam Müslim’de
biraz hurma istedi. Hem hadisi araştırıyor hem de hurma yiyordu. Hurmaları bitirince hadisi de bulmuştu. Bir sepet hurma yiyerek rahatsızlanıp vefat etti. Ölümü pazar günü olmuştu. 261 yılında Recep ayının bitimine
beş gün kala Nisabur’da defnedildi. Vefat ettiğinde“57”yaşındaydı. Allah’ın rahmeti onun üzerine
olsun.
Ebu Davud Ebu Davud es-Sicistâni
202/817 tarihinde iranla Afganistan arasinda bulunan Sicistanda dunyaya gelmistir
Sünen'i, beşyüzbin hadis arasından seçtiği 4800 hadisi ihtiva eder. Eserini takdim ederken, "müslümanın din; hayatı için dört hadisin yeterli olduğunu" söyleyebilmiştir. O dört hadis şunlardır: 1. "Ameller, niyetlere göredir. " 2. "Mâlâyâniyi (boş, gereksiz şeyler) terketmesi kişinin olgun mü'min olduğunu gösterir". 3. "Kendisi için istediğini mü'min kardeşi için de istemedikçe kişi kâmil mü'min olamaz." 4. "Helâl belli, haram bellidir. Aralarında şüpheli bazı işler de vardır..."
CÂMİ: Akâid, ahkâm, zühd, edeb, tefsîr, siyer, fitneler, menâkib konularındaki hadîsleri toplayan eserlere verilen ad. Örneğin Buhârî’nin Sahîhi bir “câmi” dir. SÜNEN: Yalnızca namaz, oruç, taharet vb. ahkâm hadîslerini içeren kitaplardır. Sünen-i Ebû Dâvûd, Sünen-i Neseî gibi. Sünen kitaplarında genellikle merfu’ yani Hz.Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme ait hadîsler bulunur. Müsnedler: Hadisi rivâyet eden ravilerin isim sırasına göre düzenlenmiş kitaplardır.
Tirmizi Muhammed bin Îsâ Tirmizî
Büyük hadîs âlimlerinden. Kütüb-i sitte denilen meşhûr altı hadîs kitabından olan "Sünen-i Tirmizî" adıyla meşhûr Câmi-üs-sahîh adlı kıymetli hadîs kitabını yazan âlimdir. 209 (m. 824) senesinde, Buhârâ'nın güneyinde Ceyhun nehri kıyısında bulunan Tirmiz kasabasında doğdu. Ders aldığı hocalarının başında; Ahmed b. Hanbel, Buhari, Ebu Davud ve Müslim. En önemli eseri asıl adı el-Camiu's-Sahih,müellifine nisbetle Sünen-i Tirmizi olarak anılan hadis kitabidir. Tirmizî'nin Süneni hasen hadîs mevzuunda ana kaynaktır. 3956 hadis ihtiva etmektedir. Bu eser dört kısımdan ibarettir. Birinci kısımda sahîh olduğu kat'î olan hadîsler, ikinci kısımda Ebû Dâvûd ve Nesâî'nin şartlarına uygun olan hadîsler, üçüncü kısımda, illetini açıkladığı hadîsler, dördüncü kısımda ise, "Bu kitaba aldığım hadîslerle ba'zı fakîhler amel etmişlerdir" diyerek, durumunu açıkladığı hadîsler vardır. Diğer bir hususiyeti de hadîs çeşitlerinden sahîh, hasen ve garibleri bildirmesidir
279 (m. 893) tarihinde vefat etmistir.
Tirmîzî Sahihinin son bölümü olan 51. bölümü de İlel (Cerh ve Ta’dil) ile ilgili teknik bilgilere
ayırmıştır ki bu bilgiler ileride gelecek ve bu konuda eser kaleme alacak kimselere çekirdek eser hizmetini görmüştür. Bu konularda en özlü
bilgi Tirmîzî’nin sahihinin sonundaki bu bölümden de özet olarak öğrenilebilir.
Tirmizi’den bir hatıra:
“Ben Mekke yolunda idim ve daha önce bir şeyhe ait iki cüz istinsâh etmiştim. Mezkûr şeyh kafilemize uğradı. Kendisini sordum, falanca diye gösterdiler.
Yanına gittim. Yazmış olduğu cüzlerin beraberimde olduğunu zannediyordum. Şeyh’e ait olduğunu zannettiğim bu cüzleri heybeme koyarak yanına vardım.
Kendisiyle karşılaşınca bunları gözden geçirerek rivayeti için icâzet talep ettim. “ver bakalım” dedi. Verdiğim zaman adamcağız bir de ne görsün, uzattığım cüzler beyâzdı(yazı falan yoktu). Şeyh öfkelendi ve “benden
utanmıyor musun?” dedi. Niyetimin hafîflik olmadığını, araya bir yanlışlık girdiğini anlattım ve “Mamafih bu cüzlerin muhtevâsı tamâmiyle ezberimde” dedim. “oku” dedi. Onun okuduğunu ardı ardına tamamen okudum. Beni tasdik etmeyip “yanıma gelmezden önce bunu ezbere okuyarak hazırlıklı gelmiş olabilirsin” dedi. Ben de “öyleyse başka şeyler tahdîs et” dedim.
Bunun üzerine benim için, garîb hadîslerden kırk kadar hadis okudu. Sonra “haydi oku” dedi. Ben de baştan sona kadar hepsini kendi okuduğu gibi
okudum, tek harfte bile hata yapmadım. Bunun üzerine “(hâfızası) senin gibi olanı görmedim” dedi.”
İmâm-ı Tirmizî buyurur ki:
"Ben bu kitabı yazıp, Hicaz âlimlerine arz eyledim. Hepsi beğendiler. I-rak âlimlerine arz eyledim, onlar da
beğendiler. Horasan âlimlerine arz eyledim. Çok güzel oldu dediler."
Buharî, Tirmîzî’ye:
“Benim senden faydalanmam senin benden faydalanmandan daha fazladır”
http://www.enfal.de/tirmizi/
Şemâil-i Nebî
Kitabindan bazi hadisler
"İyilikle emr etmen ve kötülükten alıkoyman bir sadakadır. Kardeşinin yüzüne karşı güler yüzlü olman bir sadakadır. İnsanların yolundan taş, diken ve kemik gibi (engel teşkil
eden) şeyleri gidermen, senin için bir sadakadır (sevabtır). Bir de yolu belli olmayan bir yerde, insanlara yol göstermen bir
sadakadır."
"Haksız olduğunu anlayıp mücâdeleden vaz geçen kimseye, Allahü teâlâ Cennetin kenar yerinde bir ev bina eder. Kim ki, haklı olduğu hâlde
mücâdeleyi terk ederse, Allahü teâlâ ona Cennetin en iyi yerinde bir bina inşâ eder."
"Cehenneme girmesi harâm olan ve Cehennemin de onu yakması harâm olan kimseyi bildiriyorum. Dikkat ediniz! Bu kimse, insanlara kolaylık,
yumuşaklık gösterendir."
Nesai Ebu Abdirrahman Ahmed bin Şuayb bin Ali bin Sinan bin Bahr el-Horasani
Dogum tarihi 214-215
Rivayetlere göre, Nesâi önce ‘Es-Sünen’ül Kübra’ adıyla büyük bir hadis külliyatı yazmıştı. Bir hükümdar kendisine “Kitabındaki hadislerin
tamamı sahih midir?” diye sorunca Nesâi “Hayır” diye cevap verdi. Bunun üzerin hükümdar kitaptaki sahih hadisleri ayırmasını istedi ve Nesâi bunları ‘El Mücteba’ adını verdiği başka bir kitapta topladı. Bu
kitap ‘Sünen-i Nesâi’ adıyla meşhur oldu.
Sünen-i Nesâi, çoğu âlimler tarafından Kütüb-i Sitte’nin içinde Sahih-i Buhari ve Sahih-i
Müslim’den sonra üçüncü en güvenilir kitap olarak kabul edilmiştir. Kitapta 53 bölümde toplam 5724
hadis vardır
İmam Nesâî, Şafiî mezhebine bağlı olmasına rağmen mutlak müctehid mertebesinde idi.
Hadisçiler arasında üçüncü yüz yılın müceddidi sayılmıştır. İbni Kesir bu konuda şöyle der: "Yazmış
olduğu eserlerden anlaşılıyor ki hıfzı sağlam, doğruluğu kesin, imanı güçlü, ilim ve irfanı geniş
birisi idi"
(İbni Kesir, el-Bidâ ye ve'n-Nihâye, XI, 123).
Hadis rivayetinde çok titizdi. Hattâ bu konuda Müslim'den daha sağlam olduğunu söyleyenler vardır. Nakd-i Ricâl ilminde aşırı titiz olan Zehebi bile
onu Müslim, Ebû Davûd, Tirmizi gibi Hadis otoritelerinden önde sayar ve şöyle derdi:
"Nesâî, Buhârî ve Ebû Zür'a ayarındadır."
Tâcüd-Din es-Sübkide şu nakilde bulunur.
"Üstadımız Zehebîye, İmam Müslim'in mi, yoksa Neseâî'nin mi, daha titiz olduğunu sordum. "Nesâî'dir" dedi" (es-Sübki, Tabakâtüş-Şafıiyye, II, 83).
Sa'd b. Ali ez-Zencânî, İmam Nesâî'nin hadis kabul ve rivayetindeki şartlarının
Buhari ve Müslim'den daha da ağır olduğunu söyler.
Ziyaret ettiği beldeler: 1-Horasan, 2, Irak, Bağdat, Küfe, Basra, 3- Cezire; Harran, Musul ve havalisi, 4-Şam, 5- Anadolu serhat beldeleri,
6-Hicâz, 7-Mısır.
Nesâî, bütün bu yolculuklarının ardından Mısır'da istikrar bularak oraya yerleşmiştir.
Dârekutnî şöyle der: O, çağında Mısır ehlinin büyük fakîhi idi. Kadilik görevleri yapmistir.
Ibn-i Mace Ebû Abdullah Muhammed b. Yezid er-Rebe'î
Hicrî 209 (M.824) yılında, günümüzde Basra Körfezi'nin kuzeyinde yer alan Kazvin şehrinde dünyaya gelmiştir.
Genel olarak ahkâm hadîslerini ihtiva eden sünenler gibi, İbn Mâce'nin
Sünen'i de fıkhî bâblara göre tasnif edilmiş bir eserdir. Hadîsçiler tarafından, tekrarlarının azlığı ve fıkhın bâblarına göre tertip edilmiş olması itibariyle en sistemli eserlerden biri olarak kabul edilmiştir.
Ibn Mâce'nin tefsir ve tarih ilimlerinde de genis bilgisi vardir. Kur'ân
tefsiri ile ilgili bir eseri ve güzel bir tarih kitabi vardir
Ibn Mâce'nin Sünen'inde 37 kitap, 1515 bab ve 4341 hadis vardir. Bu rakam Sünen'in M. Fuâd Abdulbakî'nin tahkîki ile basilan
baskisindaki rakamlamaya göredir. Sünen'de bulunan hadIsleri n 3002 tanesi Kütüb-i Sitte'nin diger bes kitabinda mevcuttur. Bu bes eserde bulunmayip yalniz Ibn Mâce'nin eserinde bulunan
zevâid'in miktari 1339'dur.
Bu hadisleri n sihhat derecesi de söyle tesbit edIlmistir. Ricali sika ve isnâdi hasen olanlar 199 tane, isnadi zayif olanlar 613 tanedir. Münker, mekzûb veya isnadi çok fazla olmasi Sünen'in degerini
artirmaktadir. Belki de Dârimî (ö. 255)'nin eserinin yerine Kütüb-i Sitte'nin altinci kitabi olmasinin en büyük sebebi Ibn Mâce'nin
Sünen'indeki bu diger bes hadis kitabinda bulunmayan hadIsleri n sayisinin çoklugudur.
-----
Ibn Mâce'nin eserini Kütüb-i Sitte'den Ilk kabul eden Imam
Muhammed b. Tâhir el-Makdisîdir.
"Size bir hediye verildiğinde ona misliyle mukabele de bulun. Eğer buna gücünüz yetmiyorsa, onu karşılayacak derecede kendisine duâ
ediniz.“ ----
"Arş-ı a'zamın etrafında nurdan kürsüler vardır. Bu kürsülere öyle kimseler oturacak ki, elbiseleri ve yüzleri nûr gibi parlayacaktır.
Bunlar, Peygamber de değil, şehîdler de değillerdir. Fakat, Peygamber ve şehîdler onlara gıbta edecektir." Resûlullaha (s.a.v.): "Bunlar
kimlerdir?" diye sorulunca, Resûl-i ekrem (s.a.v.): "Onlar Allah için birbirini sevenler, Allah için buluşup oturanlar ve Allah için birbirini
ziyâret edenlerdir.” ----
"Gece kalkan ve ailesini de kaldırarak beraberce namaz kılanlar, karı-koca zikredenlerden sayılırlar.“
---- "Nice namaz kılanlar var ki, onların namazdan nasîbi; yorgunluk ve
zahmetten başka bir şey değildir.“
HADiS ve FIKHI iNCELiKLER
"Hakim, hüküm verirken ictihadda bulunup da isabet ederse, onun için iki sevap vardır. Ama hüküm verirken ictihad edip
de yanılırsa, ona bir sevap vardır."
(Buhari, Müslim)
Kur'an'da boşanmış kadınların beklemesi gereken iddet süresi, "üç kur’" olarak ifade edilmiştir (el-Bakara; 228).
Ulema, buradaki " kur’" kelimesinin hem "hayız", hem de
"temizlik" dönemi hakkında kullanılan "müşterek" bir kelime olduğunu belirtmiştir. Kelimenin yapısındaki bu durum
sebebiyle Sahabe döneminden itibaren bu ayetin ne ifade ettiği konusunda ihtilaf vaki olmuştur. Zeyd bin Sabit vb.
sahabîler (ALLAH hepsinden razı olsun) bu kelimenin "hayız"ı anlattığını söylerken, ibn Mesud ve daha başkaları da (ALLAH
hepsinden razı olsun) "temizlik dönemi"ni anlattığını söylemişlerdir.
Kocası ölen hamile kadının iddetinin ne zaman biteceği konusundaki ihtilaf da böyledir. Hz. Ömer ve Ibn Mes’ûd (r.anhuma), bu durumdaki kadının
iddetinin doğumla birlikte sona ereceğini söylerken, Hz. Ali ve Ibn Abbâs (r.anhuma), iki süreden en
uzun olanın dolmasıyla iddetin sona ereceği görüşünü benimsemiştir.
Her imamin (mezhep imamlarida dahil) hadislerin kabul ve reddine dair kendine
mahsus bir yol ve metotlari vardir.
Örnek 1
"Alisveris yapanlar, birbirlerinden ayrilmadikca (akdi bozmakta) muhayyerdirler.“
(Muttefekun aleyh, Muvatta)
Imam Malik burada ayrilmayi sozle ayrilmak olarak yorumlamistir.
Cunku imam Malik burada Medine ehlinin amelini delil olarak almistir.
Örnek 2
Mürsel hadisle amel konusu:
Hanefilere göre delildir, Fakat imam Safii ve mezhebine göre
degildir. Buhari’de cok sayida mürsel hadis vardir.
Örnek 3
Imam Safii, ravisinin inkar ettigi hadisle amel etmis, Hanefiler ise boyle hadisle amel etmemistir.
“Herhangi bir kadin velisinin izni olmadan nikahlanirsa, o
nikah batildir”
(Nesai disindaki 4 sunen sahibi)
Bu hadis ravisi olan ez-Zuhri’ye sorulmus kendisi bu rivayeti hatirlamamistir.
Örnek 4
“Biriniz kabindan köpek ictigi zaman onu 7 kere yikasin.”
(Sahihayn)
Ebu Davud’da su ziyade vardir “ilki toprakla olmak uzere 7 kez yikasin”
Hanefiler ravisi muhalif hareket ettigi icin bu hadisle amel etmemislerdir.
Örnek 5
https://ehliilm.wordpress.com/2014/05/17/namazda-rukudan-once-ve-sonra-elleri-kaldirma/
Rukuda Elleri kaldirma konusu:
Ibn Ömer:
Resulullah namaza kalktigi zaman ellerini, omuzlari hizasina gelene kadar kaldirir, sonra tekbir alirdi. Ruku etmek istedigi zaman da boyle
yapardi. Basini secdelerden kaldirdigi zaman ise boyle yapmazdi. (6 hadis kitabi)
Hanefiler, bir yandan muariz deliller bulunmasi, bir yandanda ibn
ömer’in bu rivayete muhalif amel etmis olmasi sebebiyle bu meselede cogunluga muhalefet etmistir.
Mücahid: Ibn Ömer’in arkasinda namaz kildim. Ilk tekbir disinda ellerini
kaldirmazdi.
(Tahavi, serhul maanil asar)
Abudullah ibn Mesud: Size hz. Peygamberin kildirdigi gibi namaz kildirayim mi? Dedikten sonra sadece ilk tekbir ellerini kaldirdigi bunun disinda bir daha
ellerini kaldirmadigi rivayeti
(Tirmizi)
Bu ummetin alimlerinden hic kimse, Hz. Peygamber(sav) den gelen bir hadis tesbit ettikten
sonra gerekcesiz olarak ona muhalefet etmemistir. Bu gerekce, soz konusu hadisin kendisi gibi bir hadis ile,
icma ile veya kabul ettigi asil dogrultusunda esas alinmasi gereken amel ile nesh edildigini, yahut
senedinde bir kusur bulundugunu soylemesidir. Bu tarz bir gerekce olmadan hadise muhalefet eden bir kimse, “imam” olarak kabul edilmesi soyle dursun, “adalet”
sifatini kaybeder fasik olur.
Ibn Abdilberr