Upload
ihramcizade
View
303
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
T.C. GAZĐ ÜNĐVERSĐTESĐ
SAĞLIK BĐLĐMLERĐ ENSTĐTÜSÜ HEMŞĐRELĐK PROGRAMI
HUZUREVLERĐNDEKĐ YAŞLILARIN VE SAĞLIK PERSONELĐNĐN
EVCĐL HAYVANLAR ĐLE TERAPĐYE ĐLĐŞKĐN GÖRÜŞLERĐNĐN BELĐRLENMESĐ
YÜKSEK LĐSANS TEZĐ
Đmran KOÇAK
Tez Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Nermin GÜRHAN
ANKARA Temmuz 2009
1
TEŞEKKÜR Bu çalışmanın gerçekleşmesinde Sayın Yrd. Doç. Dr.
Nermin GÜRHAN’ a danışmanım olarak, araştırmanın her aşamasındaki
katkılarından dolayı,
Sayın Prof. Dr. Hatice FESÇĐ’ ye ve Sayın Doç. Dr. Aygül
AKYÜZ’ e katkılarından dolayı,
Sayın Ahmet GÜL’ e araştırmanın istatistiksel
değerlendirilmesindeki katkılarından dolayı,
Sevgili eşim Barış KOÇAK’ a manevi desteğinden dolayı çok
teşekkür ederim.
Biricik annemin anısına, Đmran KOÇAK
ĐÇĐNDEKĐLER 1. GĐRĐŞ
1.1. Problemin Tanımı Ve Önemi 1
1.2. Araştırmanın Amacı 5
2. GENEL BĐLGĐLER 6
2.1. Yaşlılık 6
2.2. Dünyada Ve Ülkemizde Yaşlı Nüfus 8
2.3. Dünyada Ve Ülkemizde Yaşlılara Sunulan Hizmetler 9
2.4. Çekirdek Aileye Geçiş 13
2.5. Yaşlılık Ve Huzurevlerinde Barınma 14
2.6. Huzurevlerinde Yaşam Ve Yaşanılan Güçlükler 17
2.7. Evcil Hayvanlar Đle Terapinin Tarihçesi 22
2.8. Evcil Hayvanlar Đle Terapinin Faydaları 24
2.9. Hemşirelik Ve Evcil Hayvanlarla Terapi 27
3. GEREÇ VE YÖNTEM 29
4. BULGULAR 33
5. TARTIŞMA 53
6. SONUÇ 61
6.1. Sonuçlar 61
6.2. Öneriler 64
7. ÖZET 65
8. SUMMARY 67
9. KAYNAKLAR 69
-I-
2
10. EKLER 77
EK–1 Huzurevlerindeki Yaşlılar Đçin Veri Toplama Formu
EK–2 Huzurevlerinde Görev Yapan Sağlık Personeli için veri toplama
formu
EK–3 Araştırma, Đzin Yazıları
11. ÖZGEÇMĐŞ 89
-II-
TABLOLAR DĐZĐNĐ
Tablo 1: Yaşlıların Tanıtıcı Özellikleri
Tablo 2: Yaşlıların Huzurevlerindeki Durumları
Tablo 3: Yaşlıların Sağlık Problemlerini Paylaşma Durumları
Tablo 4: Yaşlıların Hayvan Beslemeye Yönelik Bilgi Ve Düşünceleri
Tablo 5: Yaşlıların Evcil Hayvan Đle Terapiye Đlişkin Düşünceleri
Tablo 6: Yaşlıların Evcil Hayvan Đle Terapiyi Ülkemizde Uygulanabilir
Bulma Durumları
Tablo 7: Yaşlıların Huzurevlerine Göre Evcil Hayvan Đle Terapiyi
Uygulanabilir Bulma Ve Faydalanmak Đsteme Durumları
Tablo 8: Yaşlıların Daha Önce Hayvan Besleme Durumlarına Göre
Evcil Hayvan Đle Terapiyi Uygulanabilir Bulma Ve Faydalanmak Đsteme
Durumları
Tablo 9: Yaşlıların Yaş Aralığına, Cinsiyetine, Eğitim Durumuna Göre
Evcil Hayvan Đle Terapiyi Ülkemizde Uygulanabilir Bulma Durumları
Tablo 10: Yaşlıların Evcil Hayvan Đle Terapiye Dair Bilgi Sahibi
Olmalarına Göre Ülkemizde Bu Terapiyi Uygulanabilir Bulma Durumları
Tablo 11: Yaşlıların Yaşadıkları Huzurevlerine Göre Evcil Hayvan Đle
Terapiye Đlişkin Bilgi Sahibi Olma Durumları
Tablo 12: Sağlık Personelinin Tanıtıcı Özellikleri
Tablo 13: Sağlık Personelinin Hayvan Beslemeye Yönelik Bilgi Ve
Düşünceleri
Tablo 14: Sağlık Personelinin Evcil Hayvan Đle Terapiye Đlişkin
Düşünceleri
Tablo 15: Huzurevlerine Göre Sağlık Personelinin Evcil Hayvan Đle
Terapiyi Ülkemizde Uygulanabilir Bulma Durumu
Tablo 16: Sağlık Personelinin Unvanına Göre Evcil Hayvan Đle Terapiyi
Ülkemizde Uygulanabilir Bulma Durumu
-III-
1
1. GĐRĐŞ
1. 1. Problem Tanımı ve Önemi
Dünya nüfusu giderek yaşlanmakta olup, 2000 yılı itibariyle 6
milyar 57.3 milyon olan dünya nüfusunun 418 milyonunu yaşlılar
oluşturmaktadır. Bu sayının ise 2025 yılında 900 milyon civarına ulaşacağı
tahmin edilmektedir. Türkiye’de ise yaşlı nüfus oranı % 30 düzeyinde olup,
4 milyon yaşlı bulunmaktadır. Bu sayının 2050 yılında 12 milyona
ulaşacağı tahmin edilmektedir1,2,23.
Yaşlılık insanoğlunun yaşam dönemlerinden biri olup, her
canlı için intrauterin hayatta başlayıp ölüme kadar devam eden bir süreç
olarak kabul edilmektedir. Yaşlılıkla ilgili tanımlar sürekli gelişmekte ve
çeşitlilik göstermektedir. Başka bir deyişle yaşlılığın herkes tarafından
kabul gören ortak bir tanımı yapılamamıştır37.
Genel olarak 60 yaş üstü bireyler yaşlı olarak kabul edilmekle
birlikte, yaşlılık sınıflandırılması ülkelerin içinde bulunduğu koşullar, sağlık
güvence sistemleri, doğuştan yaşam beklentisine göre değişiklik
göstermektedir15. Dünya Sağlık Örgütü ( WHO )’ne göre ise; 65-74 yaş
arası dönem yaşlılık, 75-89 yaş arası dönem ihtiyarlık evresi olarak
tanımlanmaktadır4,18,23.
Dünyada ve ülkemizde yaşlıların sayısı giderek artmaktadır
ve bu yaşlanma eğilimi tüm toplumların gelecek için planlama yapmak
zorunda olması anlamına gelmektedir. Yaşlanma, artan yeti yitimi ve
başkalarına daha fazla bağımlılıkla ilişkili olduğundan yaşlanan bir
toplumun sağlığını ve yaşam kalitesini sürdürme, sosyal ve ekonomik
olarak önem taşımaktadır. Türkiye gelişmekte olan bir ülkedir ve yaşlı
2
nüfus sürekli artmaktadır. Bu değişim yaşlı nüfusun gereksinimlerini
karşılayabilmek için geleceğe dönük planlama yapmak zorunda
olduğumuz anlamına gelmektedir80.
Ülkemizde ataerkil aile yapısından çekirdek aile yapısına
doğru bir değişim olması ve son yıllarda kentlerdeki sosyoekonomik
koşullara bağlı olarak aile yapısının geniş, ataerkil yapıdan çekirdek aileye
dönüşü gibi nedenlerle aileler yaşlıların bakımında zorlanmakta ve
huzurevlerinde kalan yaşlı sayısı giderek artmaktadır3,36,57.
‘Huzurevi’ deyimi yaşlı ve kimsesiz insanların barındığı,
çevreden kopuk, kapalı kolonileri çağrıştırmaktadır4,41. Huzurevleri, sevdiği
insanlar, belki de eşi ölmüş, tanıdığı değerler kaybolmuş, hayat tarzı
değişmiş, yaşam süresinin azalmakta olduğunun farkına varmış, ekonomik
özgürlükleri ortadan kalkmış yaşlılar için yoğun izolasyon duygusuna
neden olmaktadır. Yaşlı insanların çoğu için huzurevi yaşamın geriye
dönüşü olmayan son istasyonu anlamındadır5,48.
Kuruma giden yaşlının, kendini kabul etme ve kendine saygı
duymayı belirleyen çevreyi tanıma ve denetleyebilme olanakları
kaybolmakta, yaşlı birey soyutlanma, yadsınmışlık, kendini değersiz
hissetme gibi duygulara kapılabilmektedir. Ruh sağlığı açısından bir risk
grubu oluşturan yaşlılar, huzurevinde daha yoğun sorunlarla karşı karşıya
gelmektedir53,57.
Pek çok çalışmada huzurevinde kalan yaşlılarda depresyon
yaygınlığının, normal yaşlı nüfusa göre daha yüksek olduğu belirtilmiştir
3
50,52,53. Ekici ve Ünal’ın Gaziantep huzurevinde ve evde yaşayan yaşlılarda
yaptıkları ruhsal belirti taramasında huzurevinde yaşayanların depresyon
puanlarının evlerinde yaşayanlara göre daha yüksek olduğu
bulunmuştur52. Ankara Seyranbağları huzurevinde yapılan bir çalışmada,
huzurevinde yaşayanların %38’inde motivasyon eksikliği ve yarısında boş
zamanlarını değerlendirememe saptanmıştır53.
Huzurevlerindeki yaşlıların fiziksel aktivite düzeyleri de
oldukça yetersizdir55,56. Karan ve arkadaşlarının 2004 yılında Đstanbul’daki
huzurevlerinde yaptıkları çalışmada 65 yaş ve üstündeki bireylerin fiziksel
olarak yeterince aktif olmadıkları gözlenmiştir87.
Yaşlılara, kendilerini yalnız hissettikleri huzurevi ortamlarında
günlük işlere, öz bakımına doğrudan katkılarda bulunarak işe yaradığı
duygusu kazandırılmalıdır. Zihinsel kapasitesini geliştirmek için de değişik
uyaranlar verilmeli, toplumun ona ihtiyacı olduğunu hissettirecek, yaşlının
doyum sağlayacağı bir aktivite ile meşgul olmasını sağlamak gereklidir63.
Bakımevlerinde yaşayan ve uzun süreli bakıma gereksinim gösteren
yaşlıların daha iyi hizmet alabilmeleri ancak biyopsikososyal bütünlük
taşıyan bir bakış açısı ile oluşturulan projelerle mümkün olacaktır6,43.
Amerika’da, huzurevlerinde yaşamın kalitesini artırmak,
yaşanılan güçlükleri azaltmak için Pet Therapy’adı verilen bir terapi
yöntemi uygulanmaktadır. Evcil hayvanlar kullanılarak yapılan bu terapi
yönteminde, yaşlıların haftanın belirli günlerinde evcil hayvanlarla vakit
geçirmesi sağlanmaktadır7. evcil hayvanlar ile terapi Amerika’da 1980’li
yıllarda hemşire literatürüne geçmiş ve hemşirelerin çalıştığı bakım
evlerinde uygulanmaya başlamıştır. Son yirmi yıldır, hemşireler bu
4
terapiye ilişkin deneyim kazanmış ve terapinin yürütülmesinde öncülük
yapmışlardır8,13. Florance Nightingale de hastalık hallerinde, hayvanların
terapiye faydaları üzerine dikkat çekmiştir. Florance Nightingale 1919’da
Elizabeth Hastanesi’nde ordu köpeklerini psikiyatri hastaları ile terapötik
iletişim sağlamak için kullanmıştır10.
Araştırmalar evcil hayvan beslemenin yararlarından
bahsetmektedir. Poresky ve Hendrix’in yaptığı çalışmada; evcil hayvan
sahibi olanların hayvanı olmayanlara göre, empati, kendine güven,
bağımsız karar verebilme becerilerinin daha yüksek olduğu
bulunmuştur65,69. 1977 yılında Corson tarafından gerçekleştirilen bir diğer
araştırmada ise, terapi köpeklerinin yaşlıları sorumluluk sahibi yaptığı,
hayvanı besleyen, yıkayan, yürüyüşe çıkaran yaşlının kendi öz bakım
gereksinimlerini de bu sayede hatırladığı belirtilmiştir72.
Hayvanlar insanların motor becerilerini geliştirmektedir. Bir
evcil hayvanı yürüyüşe çıkaran yaşlı aynı zamanda kendisi de yürüyüş
egzersizi yapmış olduğu için kalp ve damar hastalıklarından, konstipasyon
sorunundan korunmuş olup, kan basıncı düzenlenmektedir. Hayvanlar
spontan bir eğlence kaynağı oluşturarak insanları eğlendirmekte,
anksiyetelerini azaltmakta, sözel ve göz iletişimi kurmalarını, duygularını
ifade edebilmelerini, beden dilini kullanmayı ve empati yapabilmelerini
artırmaktadır8.
Özet olarak, kurumda yaşayan yaşlı izole olmaya ve
toplumdan geri çekilmeye başlamaktadır. Sağlık ekibinin bir üyesi olarak
hemşire, yaşlıların bakımını planlarken, yaşlının psikolojik, fizyolojik ve
sosyoekonomik durum değerlendirmesini yaparak genel ve özel bakım
5
gereksinimlerini saptamalı ve yalnızlığını azaltacak girişimlerde
bulunmalıdır51,57. Hemşirelik bir bakım disiplinidir ve yaşlıların sağlık
bakımında önemli bir sağlık ekip üyesidir. Hemşirelerin yaşlılara kaliteli
sağlık bakımı sunmaları bir gereklilik olduğuna göre, onların yeterli bilgi ve
beceri ile donatılmaları zorunludur19,79,80.
Hemşireler, Amerika’daki yaşlı bakım evlerinde evcil
hayvanlar ile terapinin yürütülmesinde öncülük yapmışlardır. Evcil hayvan
ile terapinin faydalarına ilişkin pek çok bilimsel çalışma yapılmış,
hemşireler bu çalışmalara katılmışlardır. Ülkemizde, evcil hayvan ile
terapinin sağlandığı bir çalışma henüz yapılmamıştır ve ne yazık ki bu
terapiye dair herhangi bir bilgi sahibi olan kişi sayısı da yok denecek kadar
azdır. Bu çalışmada ülkemizdeki hemşirelerin ‘evcil hayvanlarla terapiye
ilişkin bilgi sahibi olmalarını sağlamak ve hayvanlara olan ilgisi ve sevgisi
yüzyıllar öncesine dayanan Türk insanının da bu terapiden
faydalanabilmesi, ileride bu terapinin ülkemizde uygulanabilmesi için
hazırlanacak olan politikalara veri kaynağı olması amaçlanmıştır.
1. 2.Araştırmanın Amacı
Araştırma Huzurevlerindeki yaşlıların ve sağlık personelinin evcil
hayvanlar ile terapiye ilişkin düşüncelerini belirlemek amacıyla yapılmıştır.
6
2. GENEL BĐLGĐLER
2.1.Yaşlılık
Doğanın evrensel bir kurgusu olan yaşlanma hem biyolojik,
hem de kronolojik yönleriyle ele alınan bir yaşam döngüsüdür. Doğumun
başlattığı bu yaşam döngüsü, her aşamasında farklılaşarak kendine özgü
belirtiler gösterir. Yaşam döngüsünün her yıl on iki ay eklediği biyolojik
yaşlanma, aslında sosyolojik, psikolojik ve kültürel süreçlerin karıştığı bir
karmadır15.
Yaşlılık biyolojik, kronolojik, psikolojik ve sosyal olmak üzere
farklı alanlarda tanımlanmaktadır. Biyolojik yaşlılık, insan
organizmasındaki fonksiyonların azalması ve hücre kayıpları olarak
tanımlanmaktadır. Kronolojik yaş doğumdan ölüme kadar geçirilen yaş
evrelerini tarihsel bir süreç içinde açıklamayı ifade eder. Psikolojik yaşlılık,
kişinin kronolojik yaşının ilerlemesine bağlı olarak algımla, öğrenme ve
problem çözme gücü ile kişilik kazanma alanlarında uyum sağlama
kapasitelerindeki değişmeleri kapsamaktadır. Sosyal yaşlanma ise statü
ve rol kayıplarına bağlı olarak yaşamdan yavaş yavaş geri çekilme ile
birlikte çevresindeki bireylerin onu yaşlı olarak algılamasını fark ettirecek
değerlendirmelerde bulunulması ile anlam kazanmaktadır16.
Yaşlılık ile ilgili çalışmaların birçoğunda kronolojik olarak bir
sıralama yapılmıştır19. Neugarten yaşlıları üç gruba ayırmaktadır. Genç
yaşlı olarak nitelenen grup 65-74 yaş, orta yaşlı olan grup 75-84 yaş ve
yaşlı yaşlı grup 85-90+ yaş dilimindedir. Birleşmiş milletlerin raporlarında
ise; pek çok gelişmiş ülkenin ortak kabulü olan emeklilik yaşının (65yaş)
aksine yaşlanmanın alt sınırı altmış yaşta başlamaktadır. Toplumların
değişken yapısı içinde, kendilerine özgü kültürleri, bireylerini kabul
7
düzeyleri, işe yarama ya da rollerdeki değişimler açısından şekillendirerek
yaşlı tanımlamalarını da özgünleştirmektedir. Kimi toplumlarda olumlu bir
süreç olarak kabul edilen yaşlılık, kimilerinde bir problem olarak
algılanmaktadır15,17.
Hipokrat ‘insan doğruya elli altı yaşında ulaşır’ derken
yaşlanmanın başlangıcını işaret etmiştir. Dante, yaşlılığı kırkbeş yaşında
başlatırken, Cahit Sıtkı Tarancı ise otuz beş yaşı yolun yarısı olarak
saymıştır20. Erikson’ a göre yaşamın 8 evresi vardır ve bunların
sonuncusu olan ‘benlik bütünlüğü’ evresi yaşlılık dönemini kapsar. Bu
evrede benliğin ( egonun ) en önemli görevi daha önceki evrelerde
kazanılmış olan benlik özelliklerinin bütünleştirilmesidir 21 .
Đlk kez 1881’de Fransız Hekim I.M. Charcot’un yaşlıların
hastalıklarına özel ilgi gösterilmesi önerisi bu konudaki çalışmaların
başlangıcı sayılabilir. O yıllarda ne yazık ki fazla taraftar bulamayan bu
öneri, 1906 yılında Rus bilimci Korenceski’nin yaşlıların fizyolojik
sorunlarına ilgi göstermesiyle bir ölçüde gelişme göstermiştir. Rus
bilimcinin, ‘ yaşlılık sürecinin anlaşılması sonucunda, bu sürece özgü
hastalıklardan korunmak ve bunları önlemek olasıdır’ görüşü belki de
yaşlılık biliminin temelini oluşturmuştur22.
Yaşlılık sözcüğü yaşam sürecinin geç dönemindeki gelişmenin
devamını ve bireydeki değişmeleri anlatır. Yaşlılık yaşam konusunda
kayıpların ve çöküşün görüldüğü bir dönemdir. Aynı zamanda kültürel,
çevresel ve ekonomik etmenlerin hazırladığı bir sonuçtur. Çocukluk,
ergenlik, olgunluk gibi yaşlılık da insanoğlunun yaşam dönemlerinden
biridir23.
8
2.2. Dünyada ve Ülkemizde Yaşlı Nüfus
Yirmini yüzyılın sonunda dünyada yaşlılarda yaşam
beklentisi artmış ve doğum hızları azalmıştır. Bu durum 65, yaş üzeri
nüfusun toplam nüfus içindeki oranını oldukça artırmıştır24.
2000 yılı verilerine göre dünya nüfusu yaklaşık 6,5 milyardır
ve dünya nüfusunun 385 milyonu 65 yaş ve üzerindedir. Gelişmekte olan
ülkelerde 65 yaş üzeri nüfus yılda % 3 artmaktadır. Gelişmiş ülkelerde
yaşlı nüfus artışı yılda %2’ye düşmektedir ancak, gelişmiş ülkelerde en
fazla artan yaş grubu 65 yaş ve üzeridir25.
Genetik yapı, insanın 120 yıl yaşabileceğini göstermektedir.
Yüz yirmi yıllık yaşam sürecinin devam etmesi, çevresel etmenlerin
uygunluğuna bağlıdır. Çevresel etmenler ne kadar uygun, yaşamı
kolaylaştırıcı olumlu etki yaparlarsa ortalama ömür uzunluğu 120 yaşa o
kadar fazla yaklaşacaktır. Küreselleşme, bilim ve teknolojinin gelişmesi
anne, bebek ve çocuk ölümlerinin azalması, yeterli ve dengeli beslenme
alışkanlığının kazanılması ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarının kazanılması
bireylerin yaşam kalitesini artırmaktadır. Tüm bu gelişmelerin sonucu
olarak 1950 ile 2000 yılları arasında dünya genelinde yaşam süresi 20 yıl
artmış ve 66 yıla ulaşmıştır. Hesaplamalara göre gelecekteki 50 yıl içinde
yaşam sürecinde 10 yıllık daha uzaması beklenmektedir23,26.
Günümüzde dünyada en yaşlı nüfusa sahip ülke Japonya’dır.
Bu ülkede doğumdan beklenen yaşam süresi 80 yıl olarak
hesaplanmaktadır. Doğumdan beklenen yaşam süresi Kanada, Đsveç,
Đsviçre gibi ülkelerde 79 yıl, Đngiltere, Fransa, Hollanda ve Đtalya gibi
9
ülkelerde 78 yıldır. Dünyadaki bu gelişmelere paralel olarak Türkiye’de de
zaman içinde yaşlı nüfusta artma meydana gelmiştir. Son 50-60 yıl içinde
ülkemizde ölüm hızlarında belirgin azalmalar olmuş ve bunun sonucu
olarak da yaşam süresi 70 yıla ulaşmıştır. Ülkemizde halen 4 milyon yaşlı
vardır ve bu sayının 2050 yılında 12 milyonu bulacağı hesaplanmaktadır23.
2.3. Dünyada ve Ülkemizde Yaşlılara Sunulan Hizmetler
Yaşlı nüfusundaki hızlı artış Dünya Sağlık Örgütü ve
Birleşmiş Milletleri harekete geçirmiş ve O7-04-1982 Dünya Sağlık Günü
‘Yıllara Yaşam Katın’ sloganı ile yaşlılar günü olarak ilan edilmiş ve 26-07 -
1982 / 06-08-1982 günleri arasında da yaşlıların sorunlarının tartışıldığı
Yaşlılar Asamblesi Viyana’da toplanmıştır. Uluslar arası Hemşireler Birliği
( ICN ) 1992 yılında ‘Sağlıklı Yaşlanma’ temasının ele alınmasını
önererek tüm dünyada yaşlanma konusunun çok yönlü ele alınmasına,
konunun gündemde tutulmasına olanak sağlamıştır. Gelişmiş ülkelerde
yaşlılara verilen hizmetler: okul çağından başlayarak halkın yaşlılık ve
bakımı konusunda eğitilmesi, çeşitli sağlık merkezleri ve gönüllü
kuruluşlarca yürütülen evde yaşlı bakımı, evlere yemek servisi ve uğraşı
terapisi koruyucu hizmetler kapsamında verilmektedir27.
ABD’de 1935 yılı öncesinde yaşlı sorunlarına pek ilgi
gösterilmemiştir. Bunun nedeni 20. yüzyılın başlarında yaşlı nüfusun az
olmasından dolayı hükümetin rolünün sınırlı kalmasıdır. 1930’lardaki
dünya ekonomik krizi ve 1935’teki sosyal güvenlik kanunu Amerikan
politikasının yaşlılık üzerine bir dönüm noktası sayılır. 1970’lerden bu yana
fedaral bütçenin %30’dan fazlasının yaşlılara ayrıldığı ve her yıl artırıldığı
ifade edilmektedir. ABD’de yaşlı insanlar için gıda programları, yaşlı
10
yurttaş merkezleri, bilgi ve dayanışma hizmetleri gibi servis vermek
amacıyla ulusal yaşlanma ağı kurulmuştur28.
Hollanda’da belediyelerce her 65 yaşına ulaşan kişiye maaş
bağlanmaktadır. Bu kişiler bağımsız yaşabildikleri sürece kendi evlerinde
yaşamakta, kendi başlarına evlerinde kalamayacaklarını düşünen yaşlılar
bulunduğu belediyeye müracaat eder ve bir yaşlı yurduna
yerleştirilmektedir. Bu yurtlar paralıdır, ancak yaşlı isterse hükümetin
bağladığı maaşın üzeri Belediye tarafından tamamlanarak ve hatta yaşlıya
cep harçlığı verilerek bu kuruluşlarda kalabilmektedir 26,27.
Almanya’da yaşlılara götürülen hizmetler kurumsal ve mobil
hizmetlerdir. Almanya’da çok çeşitli hizmet veren kuruluşlar
bulunmaktadır. Bu kuruluşlar; yaşlı evleri, yaşlı huzur evleri, yaşlı gündüz
evleri, yaşlı kulüpleri, yaşlı gündüz bakım evleri ve mobil yardım hizmetleri
şeklindedir. Almanya’da yaşlı huzurevleri; kendi işini yapmak istemeyen
veya yapacak durumda olmayan ancak yatalak veya devamlı bakıma
muhtaç olmayan kişilerin kaldığı kurumlardır. Almanya’da her türlü
kurumda ücret karşılığı kalan yaşlıya, gelirleri yetmediği takdirde devletçe
maaşına göre belirlenecek miktarda cep harçlığı verilmektedir26.
Đsveç’de yaşlının yerleşimi çok önem taşımakta ve yerleşim
yerlerinin belirli standartlara uygun olması gerekmektedir. Yaşlıların
yaşadığı kiralık ev, kiralık apartman uygulaması vardır ve gerekirse burada
yaşayan yaşlıya eve uyum için gerekli düzenlemelerde yardım
edilmektedir 29.
11
Türk toplumunda yaşlı ve yaşlılıkla ilgili toplumsal kalıplara
bakıldığında, eski Türklerde yaşlının kadın veya erkek olsun korunduğu
anlaşılmaktadır. Türklerin Đslamiyet’i kabul etmesi ile fitre ve zekâtın
öncelikle muhtaç olanlara ve yaşlılara verilmesi dikkat çekicidir. Kuran’da
yaşlıya, sakata saygı ve bakımla ilgili ayetler bulunmaktadır. Özet olarak
Türk töresinde yaşlıya saygı önde gelen bir davranıştır23,29,36.
Dünya nüfusunun ve Türkiye’deki nüfusun giderek
yaşlanması, bu nüfus kategorisine ilişkin politikaların geliştirilmesini
zorunlu kılmaktadır. Türkiye’nin gelişmekte olan bir ülke olarak, yaşlılık
konusunda politika üretmesi ve bunu yaşama geçirmesi hususunda daha
hassas davranması gerektiği düşünülmektedir. Bu nedenle yaşlılık
sorununa ilişkin politikaların oluşturulmasında Devletin yapacağı görevler
arasında kanun ve mevzuatları oluşturmak bulunmaktadır. Ayrıca
yürürlükte olan mevzuatlarında toplumun sosyo-kültürel yapısına uygun
olarak güncelleştirilmesi gerekmektedir37.
T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü 1950 yılında 5434
sayılı kanunla kamu kesiminde çalışanların sosyal güvenliklerini sağlamak
amacıyla kurulmuştur. Bu kuruluşun görevleri arasında; hizmet süresini
dolduranlara emekli aylığı bağlamak, 2022 sayılı yasa uyarınca yaşlı,
muhtaç ve sakatlara aylık bağlamak, emekli dul ve yetimler için dinlenme
ve bakım evleri tesis etmek ve işletmek, çalışan ve emekli olan bireylere
sağlık ve ölüm yardımı yapmak ve vergi iadesi işlemlerini yürütmek
bulunmaktadır33.
Son şekli, 01.08.1964 tarihli resmi gazetede yayınlanan 506
sayılı yasa ile yürürlüğe konulan Sosyal Sigortalar Kanununun amacı
12
madde 1’de ‘iş kazaları ile meslek hastalıkları, hastalık, analık, malullük,
yaşlılık ve ölüm hallerinde bu kanunda yazılı şartlarla sosyal sigorta
yardımlarının sağlanmakta olduğu belirtilmiştir. Sosyal sigortalar
kanununda yaşlılar için bir yaş sınırı belirtilmemekte oysa SHÇEK bu yaşı
60 olarak sınırlandırmaktadır. SSK’nın yaşlılar için ön gördüğü hizmetler
maalesef SHÇEK’in ki kadar ayrıntılı ve açıklayıcı değildir. Bu kanunun
yaşlılara götürülen hizmetler yönünden hayli eksik olduğu söylenebilir34.
14.09.1971 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe
giren, 1479 sayılı Bağ-Kur Yasası, yaşlıların aylıklarını, sağlık
hizmetlerinden nasıl yararlanacaklarını ve yaşlının ölümü halinde eş ve
çocuklarına intikal edecek kazanımlarını içermektedir. Sosyal sigortalar
kanununda olduğu gibi yaşlının doğrudan hizmetine sunulacak
organizasyonlardan yoksundur35.
Sosyal Devlet anlayışı içinde konu ele alındığında, başta
çalışanlar olmak üzere tüm bireylerin gelecekteki yaşamlarının güvence
altına alınması anayasal bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu
bağlamda 1982 Anayasası Türkiye’de yaşlılık politikalarının
oluşturulmasında bir dayanak teşkil eder. Anayasa’nın 61. Maddesi
‘ Yaşlılar devletçe korunur, yaşlılara devlet yardımı sağlayacak diğer
haklar ve kolaylıklar kanunla düzenlenir’ şeklindedir 30 .
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun Yaşlılara
Đlişkin Mevzuatı, son gelişmiş şekli ile 21.02.2001 tarihli 24325 sayılı yasa
ile yürürlüğe giren huzurevleri ile yaşlı bakım ve rehabilitasyon merkezleri
yönetmeliği esasları çerçevesinde ‘ 60 yaş ve üzerindeki muhtaç yaşlıları
korumak, bakmak, sosyal, psikolojik ve fiziksel gereksinimlerini
13
karşılamak, sürekli bakıma ve rehabilitasyona gereksinim duyanlara bakım
ve rehabilitasyon hizmeti vermekle yükümlü olarak Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünü ( SHÇEK)
görevlendirmiştir3,31. Teorik olarak iyi düzenlenmiş olan bu mevzuat,
uygulamada bazı yetersizlikleri engelleyememiştir. Gerek devlet
bütçesinden ayrılan fonun gerekse personelin eğitimsiz ve deneyimsiz
oluşu sorunlara yol açmaktadır. Ayrıca mevzuatın yalnızca yoksul, muhtaç
ve kimsesiz yaşlılara yönelik olarak hazırlanması, toplumun diğer yaşlı
katmanların bu tür sosyal hizmetlerden yararlanmasını engellemektedirr32.
2.4. Çekirdek aileye geçiş
Dünyada yaşanan değişimler sonucunda aile artık toplumun
devamının, ekonomik dayanışmanın ve nesillerin toplumsallaşmasının
merkezi kurumu olmaktan giderek çıkmakta ve ailelerin rollerini devletler
üstlenmek durumunda kalmaktadır3,36.
Türk toplumunda da sanayileşme, kentleşme ve kırdan kente
göç gibi dinamiklerle yaşanan yoğun süreç, aile içi ilişkilerde, karar alma
süreçlerinde ve rol / görev paylaşma vb. alanlarda büyük değişimlere yol
açmıştır. Küresel bir boyut kazanan hızlı değişim süreci; birkaç kuşağın
birlikte yaşadığı geniş ailenin yanında, bunun kimi değerlerini taşıyan ve
daha küçük bir hane kompozisyonuna sahip bir aile tipini de ön plana
çıkarmıştır. Türkiye’de sanayileşme ve sosyokültürel değişme nedeniyle
köy ve kasabalardaki genç nüfusun kentlere göç etmesi ile bazı köy ve
kasabalardaki yaşlı nüfusun artması ve doğurganlık oranının azalmasına
bağlı olarak aile yapısında ve yaşam tarzında önemli sayılan değişmeler
görülmekte ve çekirdek aile artışı dikkati çekmektedir36,37.
14
Ülkemizde aileleri 2/3’si çekirdek ailedir. Aile yapısındaki bu
değişiklik yaşlının aile içindeki konumunda farklılık yaratmıştır. Oysa
geleneksel toplumda yaşlıya saygı gösterilir ve değer verilirdi ve yaşlı
ailede söz sahibi idi. Günümüzde ise yaşlı, ailede prestij sağlayan bir öğe
olmaktan çıkmakta ve kuşaklar arasında farklılık artmaktadır. Yaşlı
nüfusun artış ve aile yapısındaki değişmeler beraberinde önemli sağlık ve
bakım sorunlarını getirmektedir38.
Hızlı sanayileşme ve kentleşme sonucu, ekonomik ve sosyal
yapıda hızlı değişmeler olmuştur. Çekirdek aileye dönüşüm, yaşlıyı
çocuklarından ayrı yaşamaya itmiştir39. Geniş ailelerin çökmesi yaşlı
kişilerin son yıllarını rahat ve güvenli bir ortamda geçirmeleri sorununu
ortaya çıkarmaktadır40
2.5. Yaşlılık ve Huzurevlerinde Barınma
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaşlı nüfus giderek
artmakta ve bu durum var olan sorunlara ek olarak çözülmesi gereken
yeni sorunları da beraberinde getirmektedir. Yaşlı nüfusun artması, evde
bakımın güçleşmesi, aile içindeki rollerin farklılaşması, özellikle geniş
ailelerin yerine çekirdek ailelere bırakması, huzurevlerinde kalan yaşlı
nüfusunun da artmasına neden olmaktadır3,36.
Bakımevi kavramı, tarihsel köklerini 16. yüzyıl başlarında
Ausburg’da kurulan düşkünlerevi ya da 18. yüzyılda Rahibe Thersa
tarafından kurulan düşkünlerevinden almaktadır41.
15
Đslam dünyasında, hastaların terapi edildiği sağlık kurumları
olarak tanımlanan ‘ darüşşifalar’ da tarihsel olarak çok daha önce bu tür
hizmet veren kurumlar olarak bilinmektedir21.
Dilimizde ‘huzurevi’ ‘bakımyurdu’ deyimleri, bakımevi
sözcüğü ile eşanlamlı olarak kullanılmaktadır. Herhangi bir kişinin
yaşamının herhangi bir zaman diliminde bakımevine ihtiyaç duyma
olasılığı %25 olarak hesaplanmaktadır. Bakımevlerinin sayısı 1960’ların
ortalarından bu yana dramatik bir artış göstermektedir. Bu artışa koşul
olarak bakımevlerinde yaşlı bakımına ilişkin sorunlar tanınmaya başlamış
ve reform ihtiyacı doğmuştur. 1986’da Ulusal Tıp Enstitüsü tarafından
hazırlanan ‘ Bakımevlerinde Bakımın Niteliklerinin Düzeltilmesi’ başlıklı
raporda, bakımevlerinin birçoğunda iyi hizmet sunulduğu bildirilmesine
karşın, bir kısmında sunulan hizmet ağır biçimde eleştirilmiştir. Hizmetin
niteliklerinin yetersiz olduğu bakımevlerinde yaşayan yaşlıların fizik ve
ruhsal sağlığının tehlikede olduğu, haklarının çiğnendiği ve suistimal
edildikleri vurgulanmıştır42.
Bakımevlerinde yaşayan ve uzun süreli bakıma gereksinim
gösteren yaşlıların daha iyi hizmet alabilmeleri ancak biyopsikososyal
bütünlük taşıyan bir bakış açısı ile oluşturulan projelerle mümkün
olacaktır29.
Huzurevleri ise yaşlı bireyle için uygun ve mutlu bir yaşlılık
geçirilecek yerler olmaktan çok, ‘ sığınılacak bir yer’ anlamın gelmektedir. ‘
huzurevinde kalmak’ yaşlı bireyin çocukları ve yakınları için olduğu kadar,
yaşlı bireyin kendisi içinde utanç ve üzüntü kaynağı olmak durumundadır.
16
Bu durum ise huzurevi olgusunun gerçek ve istenen işlevleri verebilmesi
açısından bir olumsuzluktur43.
Toplumun önemli bir kesiminde bakımevlerine karşı olumsuz
bir bakış açısı ve bakımevlerinde kalmaya karşı bir tutum söz konusudur.
Bir çok yaşlı insan, bakımevini yaşamlarının son durağı ve geriye dönüşü
olmayan bir mekan olarak nitelemekte, kendilerini ailelerinden dışlanmış
olarak algılamakta ve bakımevlerinde kalmayı reddetmektedirler44.
Huzurevleri Yönetmeliği ülkemizde huzurevlerinin kuruluş ve
görevlerini açıklamaktadır. Bu yönetmeliğe göre, huzurevleri desteksiz
yaşamı sıkıntısız olarak sürdüremeyen yaşlı, yalnız ve kimsesizlerin huzur,
güven, sağlık ve mutluluklarını sağlamak, onların fiziki, ruhsal ve sosyal
gereksinimlerini karşılamak için kurulmuştur. Ülkemizde yaşlılara hizmet
veren huzurevlerinin bağlı bulunduğu 7 ayrı kurum bulunmaktadır. Bu
kurumların sahip olduğu huzurevi sayısı 120, toplam yatak kapasiteleri
10956’dır45.
Türkiye’de Yaşlılara Hizmet Veren Kuruluş Ve Bu Kuruluşla
Bağlı Huzurevi Sayı ve Kapasiteleri
KURULUŞ HUZUREVĐ SAYISI KAPASĐTE
Başbakanlık SHÇEK 44 5182
Bakanlıklar 4 763
Belediye 19 1868
Dernek ve Vakıflar 21 1356
Azınlıklar 6 900
Özel 26 887
Toplam 120 10956
17
Huzurevlerinin illere göre dağılımını, Başbakanlık, Bakanlık
ve Belediyelere ait olanları devlete ait olup incelediğimizde, devlete ait
huzurevlerinin 40 ilde, vakıfla ait huzurevlerinin 12 ilde, azınlıklara ait
olanların 1 ilde, özele ait olanların ise 3 ilde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Huzurevlerinin % 55.8’i devlete ait olup toplam kapasitenin % 71.3’ü
devlete aittir. Tüm huzurevleri birlikte değerlendirildiğinde, sadece 43
ilimizde yaşlılara huzurevi olanağı bulunmaktadır. Bu huzurevlerinin % 35’i
Đstanbul’da, % 9’u Ankara’da, % 5’i Manisa’da, % 4’ü Đzmir’de
bulunmaktadır. Geriye kalan % 47’si huzurevi bulunan 39 ile dağılmıştır45.
2.6. Huzurevlerinde Yaşam ve Yaşanılan Güçlükler
Ülkemizde hızlı nüfus artışı, endüstrileşme ve kentleşme, iç
ve dış göçler nedeniyle çekirdek aileye dönüşüm, ekonomik sorunların
varlığı, kadınların çalışma yaşamına katılması, yaşlıların evde bakımını
güçleştirmekte ve yaşlılar aile ortamından uzaklaşarak huzurevlerine
yerleştirilmektedir46.
Kuruma giden yaşlının, kendini kabul etme ve kendine
saygı duymayı belirleyen çevreyi tanıma ve denetleyebilme olanakları
kaybolmakta, yaşlı birey soyutlanma, yadsınmışlık, kendini değersiz
hissetme gibi duygulara kapılabilmektedir. Ruh sağlığı açısından bir risk
grubunu oluşturan yaşlılar, huzurevlerinde daha yoğun sorunlarla karşı
karşıya gelmektedir. Kurumda yaşayan yaşlı izole olmaya ve toplumdan
geri çekilmeye başlamaktadır47,48.
Yalnızlık ve sosyal izolasyon depresyon ve özkıyım için en
önemli risk etkenleridir. Depresyon yaşlılarda görülen en yaygın ruhsal
bozukluklardan biridir. Abrams ve arkadaşları depresyonun huzurevinde
18
kalan yaşlı grupta yüksek oranda görüldüğünü ve var olan major
depresyonun mortalite riskini artırdığını bildirmiştir. Fessman ve Lester,
huzurevlerinde sosyal bir ortam yaratılmasının depresyon ve yalnızlığı
olumlu etkilediğini belirtmişlerdir49.
Rezaki ve arkadaşlarının yapmış olduğu çalışmada
huzurevlerinde yaşayan yaşlılarda depresyon oranını Bagley ve
arkadaşlarının % 43.7, Mechanic ve Mc-Alpine % 12.1; McCurren ve
arkadaşlarının % 68, Wada ve arkadaşlarının % 32.3, Rinaldi ve
arkadaşlarının % 57.1 olarak bildirdiği belirtilmiştir50.
Sertbaş ve arkadaşlarının ‘Huzurevlerinde Yaşayan Yaşlıların
Anksiyete Ve Depresyon Düzeylerinin Belirlenmesi’ amacıyla yaptıkları
çalışmada ise Bekaroğlu ve arkadaşlarının % 41, Gülseren ve
arkadaşlarının % 6.7, Maral ve arkadaşlarının % 48.1,Topbaş ve
arkadaşlarının % 80.4, Sütoluk ve arkadaşlarının % 26.1, Ekinci ve
arkadaşlarının % 58.3; Demet ve arkadaşlarının % 35.9, Kurtoğlu ve
Rezaki’nin % 10.2 oranında huzurevlerinde depresif belirti yaygınlığı
bildirdiği belirtilmiştir51. Ekici ve Ünal’ın Gaziantep huzurevinde ve evde
yaşayan yaşlılarda yaptıkları ruhsal belirti taramasında huzurevinde
yaşayanların depresyon puanlarının evlerinde yaşayanlara göre daha
yüksek olduğu bulunmuştur52.
Ankara Seyranbağları huzurevinde yapılan bir çalışmada,
huzurevinde yaşayanların %38’inde motivasyon eksikliği ve yarısında boş
zamanlarını değerlendirememe saptanmıştır53. Đzmir huzurevinde
gerçekleştirilen bir başka çalışmada da huzurevindeki yaşlıların %75’inin
19
hiçbir uğraşı olmadığı, yalnızca radyo dinleyip, TV izledikleri
gözlenmiştir54.
Yaşlanmayla birlikte başta kalp-damar sistemi, solunum sistemi
ve hareket sistemi olmak üzere tüm vücutta bir dizi değişiklikler ortaya
çıkmaktadır. Serobrovasküler hastalıklar, iskemik kalp hastalıkları,
Parkinson hastalığı ve artritler bakımevlerinde en yaygın görülen
hastalıklardır. . Tüm bu fiziksel sorunlar ve hastalıklar, yaşlıların
yaşamında kısıtlamaya ve yeti yitimine yol açmaktadır55.
Son yıllarda, yaşlılıkta bireylerin toplumun üretken bir parçası
olduklarını hatırlatmak, yaşlanmayla beraber oluşan yetersizlikleri,
sakatlıkları, rahatsızlıkları minumuma indirmek, yaşamların bağımsız
olarak sürdürmelerini sağlamak için fiziksel aktivitenin önemi
vurgulanmaya başlanmıştır55,56.
Đleri yaşlarda fiziksel olarak aktif bir yaşam sürmenin düşme ve
kırık riskinin azalması, kemik mineral yoğunluğundaki yaşa bağlı
düşüşlerin önlenmesi, kardiyovasküler dayanıklılık ve kassal kuvvetin
sürdürülebilmesi gibi konular ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. Fiziksel
aktivitenin faydaları ve hemen hemen tüm risk faktörleri üzerindeki
iyileştirici etkileriyle ilgili bulgulara rağmen, yaşlı bireyler fiziksel aktivite
sıklığında ve şiddetinde yaş ile ilişkili olarak bir azalma sergilerler56.
Karan ve arkadaşlarının 2004 yılında Đstanbul’daki
huzurevlerinde yaptıkları çalışmada 65 yaş üzerindeki yaşlıların fiziksel
aktivite düzeylerini tespit etmek amacıyla 153 yaşlıya fiziksel aktivite
20
anketi uygulanmış ve sonuç olarak Đstanbul Đlindeki huzurevlerinde kalan
65 yaş ve üstündeki bireylerin fiziksel olarak yeterince aktif olmadıkları
gözlenmiştir57.
Yaşlılıkta ortaya çıkan fiziksel yetersizlikler sonucu yaşın
artışına bağlı olarak bireylerde hareketlilikte azalma, fiziksel becerilerin
sergilenmesindeki başarısızlıklar nedeniyle isteksizlik ortaya çıkmaktadır.
Özellikle 70 yaşından sonra anılan durumlarda gözle görülür etkiler
belirebilir. Böylece yaşlılık ilerledikçe bireylerin yaşama katılmaları
azalmakta, eğlence ihtiyacı tatmin edilememekte ve sinirli çevrede yaşamı
devam ettirme zorunluluğu izlenebilmektedir. Bireyin alışık olmadığı bu
yaşam tarzı psikolojik yaşama da doğrudan yansıyacak ve yaşlı imajı
giderek kötümserliğe doğru yönelecektir. Yaşlı bireylerin fiziksel yeterliğe
kavuşması, öz yeterliliklerini artırır ve toplumsal etkileşimlerini
güçlendirmektedirr58.
Yaşlılarda uyku gereksinimi ve toplam uyku süresinin
azalmasına karşın, günlük yaşam aktivitelerinin yetersiz oluşundan
zamanlarını büyük kısmını uzanarak geçirirler. Uykuya dalamama, sabah
erken uyanma, sık sık uykunun bölünmesi, gündüzleri uykulu olma gibi
sorunlar dile getirilir. Genelde depresyon ve demansa eşlik eder. Demans
ise yaşlı grupta sık görülen bir diğer sağlık sorunudur. Kişinin bilişsel
yetilerinde yani yeni şeyler öğrenme, hatırlama, dikkat yoğunlaştırma,
sorun çözebilme, karar verme gibi alanlarda bozulma oluşturur. Bu
değişiklerde, huzurevi ortamında kalan yaşlı için sosyal ilişkiler ve günlük
yaşam aktivitelerinin bozulmasına yol açar. Yaşlı demanslarının yarıdan
fazlasını ise unutkanlığın yoğun şekilde yaşandığı Alzheimer Hastalığı
oluşturmaktadır61,62.
21
Sonuç olarak yaşlılıkta meydana gelen fiziksel ve psikolojik
değişiklikler; yaşlılarda korku, endişe, kızgınlık, suçluluk duyguları,
hipokondriak yakınmalar, paranoid davranışlar ortaya çıkarır ve yaşlıda
somut olarak iştahsızlık, barsak fonksiyonlarının bozulması ve uyku
değişiklikleri görülür. Bu sorunların çözülmesi için, özellikle yaşlıların
kendilerini yalnız hissettikleri huzurevi ortamlarında yaşlıya, günlük işlere,
öz bakımına doğrudan katkılarda bulunarak işe yaradığı duygusu
kazandırılmalıdır. Zihinsel kapasitesini geliştirmek için de değişik uyaranlar
verilmeli, toplumun ona ihtiyacı olduğunu hissettirecek, yaşlının doyum
sağlayacağı bir işle meşgul olmasını sağlamak gereklidir63.
Hümanistik kuramcılardan Maslow’un hiyerarşik insan
gereksinimleri kuramına göre, bireyin kendini gerçekleştirebilmesi için, ilk
aşamada fizyolojik gereksinimlerinden sonra sırasıyla; güven, sevgi ve
saygı gereksinimlerinin karşılanması gerekmektedir. Yaşlının yaşam
kalitesi ve yaşam doyumu açısından bu yaklaşım göz önüne alındığında,
huzurevlerinde verilen tüm bakım hizmetlerinin planlanması ve
organizasyonunda, yaşlıların bireysel gereksinimlerinin
değerlendirilmesinin önemi ortaya çıkmaktadır. Huzurevlerinde yaşlılara
verilecek hemşirelik bakımının felsefesinde yer alan hümanistik ve holistik
yaklaşımların yansıması olarak, öncelikle bireyin gereksinim ve
sorunlarının belirlenmesi gerekmektedir. Yaşlıların bireysel görüşleri ve
beklentilerinin saptanması, yaşlıya verilen önem ve değeri göstermenin
yanı sıra, kendi bakımlarına katılmaları sağlanarak, yaşamları üzerindeki
kontrollerini de artıracaktır. Sonuçta yaşlının yaşam kalitesi ve yaşam
doyumu artarken, yaşlılara verilecek bakım hizmetlerinin kalitesi de
yükselecektir64.
22
2.7.Evcil Hayvanlar ile Terapinin Tarihçesi
Hayvanların, insanların fiziksel ve ruh sağlıklarına olumlu
etkilerinin ortaya çıkışının başlangıcını belirlemek imkansızdır. Son yıllarda
Kanada’da yapılan bir çalışmada, köpekler ile insanların dostluğunun
30.000 yıl öncesine dayandığı belirtilmektedir. Pek çok kanıt, hayvanlar ile
insanlar arasındaki ilişkinin uzun yıllar öncesine dayandığını
göstermektedir. Hayvanların, insanlar üzerindeki olumlu etkileri 18.
yüzyılın sonuna kadar kimsenin dikkatini çekmemiş ve bu konu ile ilgili
kayıt tutulmamıştır. 1792’de Đngiltere’de York Retreat Hastanesi kurulmuş,
burada hastalar hayvanların bakımı konusunda desteklenmişlerdir. 1867
yılında Almanya’da bir rehabilitasyon merkezi kurulmuştur. Epilepsi
hastalarının evi gibi olan bu merkez o yıllardan bu yana hayvanların
terapötik etkisinden faydalanmaktadır. 1966’da Norveç’te kurulan bir
klinikte ise fiziksel engeli olan hastalara egzersiz yaptırmak amacıyla
köpekler ve atlar kullanılmıştır. Yine 1901’de Đngiltere’de bir ortapedi
hastanesinde, hastaların ata binmesi desteklenerek, atların bu hastalara
hem fiziksel egzersiz yaptırması hem de sosyal destek olması
sağlanmıştır. Evcil hayvanlar ile terapi yöntemi; resmi olarak ilk kez
Amerika’da 1942 yılında (New York) Pawling Army Air Force
Convalescent Hastanesi’nde uygulanmıştır. Burada fiziksel engeli hastalar
ve yaralı askerler hayvanlara bakım verme konusunda desteklenmiştir65.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra evcil hayvanlar ile terapi bilim
adamlarının dikkatini çekmeye başlamıştır. Hayvanların terapötik etkilerini
araştıran ilk bilim adamı bir çocuk psikiyatristi olan Dr. Boris Levinson’dur.
Levinson’un 1970’li yıllarda yaptığı bu öncülüğü; Friedman (1980), Haris
(1982) ve Walster (1982) yıllarında yaptıkları bilimsel araştırmalarla takip
etmişlerdir66.
23
Sonuç olarak evcil hayvanlar, 18 yüzyılın sonlarından bu
yana terapi amacıyla kullanılmaktadır. 1792’de William Tuke akıl
hastalarını davranışlarını kontrol altına alabilmek için hayvanları
kullanmıştır67.
Evcil hayvanlar ile terapi programları genellikle yaşlılar için
kullanılmaktadır. Yaşlılar bu programlar sayesinde yaşama karşı olumlu bir
bakış açısı kazanıp umutlarını kaybetmemeyi öğrenmektedir10 .
Florance Nightingale de hastalık hallerinde, hayvanların
terapiye faydaları üzerine dikkat çekmiştir. Florance Nightingale 1919’da
Elizabeth Hastanesi’nde ordu köpeklerini psikiyatri hastaları ile terapötik
iletişim sağlamak için kullanmıştır10.
Evcil hayvanlar ile terapide popular olarak köpekler
kullanılmakla beraber, kedi, tavşan, kuş v. evcil hayvanlar da
kullanılmaktadır. Terapide, pozitif cevaplar ve uyaranlar verebilecek
hayvanlar seçilmektedir. Terapide kullanılacak hayvanın tüm aşılarının
yaptırılmış olması, insanlara karşı herhangi bir saldırganlık öyküsünün
olmaması ve kişilerin de hayvana karşı alerjisi olmaması gerekmektedir14.
Bu terapi yönteminde, kişinin hayvanı beslemesi, ona bakım
vermesi (banyo vs) onunla yürüyüşe çıkması sağlanmakta ve böylece
hayvan ile insan arasında terapötik bir iletişim kurulmaktadır. Evcil
hayvanlar ile terapi, yaşlıda iyilik halini, başkalarıyla iletişim kurmayı,
yaşam memnuniyetini, uygun davranışlar sergilemesini artırırken,
depresyonunu azaltmaktadır. Çoğu bakım evi çalışanı, basit bir insan
24
gereksinimi olan dokunmanın yaşlılar için önemli olduğunun farkına
varamaz. Evcil hayvanlar ile terapi programları ise yaşlılara günlük yaşam
aktivitelerini hatırlatarak, nitelikli bir yaşam sürdürmeleri için fırsat
vermektedir10.
2.8. Evcil Hayvanlar ile Terapinin Faydaları
Araştırmalar, hayvanlarla iletişim kurmanın insanları daha
sağlıklı yaptığını ve daha uzun yaşamalarını sağladığını savunmakta.
Becker’ın 2000 yılında yaptığı çalışma sonucunda bir hayvanla
konuşmanın bir insanla konuşmaktan daha etkili olduğu, hayvanla
konuşmanın kişide daha az hasara yol açacağı ortaya konulmuştur.
Becker köpekleri seven lise öğrencilerinin kan basınçlarını monitörden
izlemiş, öğrencilerin köpekleri beslerken kan basınçlarının en düşük
olduğunu, köpeklerle konuşurken biraz daha yüksek olduğunu ve
araştırmacı ile konuşurken en yüksek olduğunu fark etmiştir68.
Avusturalya’da 5700 katılımcı ile yapılan bir çalışmada,
herhangi bir evcil hayvan sahibi olan kişilerin sistolik kan basıncı, evcil
hayvanı olmayanlara göre daha düşük bulunmuştur. Bu çalışmada ayrıca
evcil hayvan sahibi olanların kolesterol düzeylerinin daha düşük olduğu
saptanmıştır69.
Evcil hayvanlar ile terapi yöntemi; çocuklar, kanser hastaları,
ayaktan izlenen psikiyatri hastaları, mahkumlar ve yaşlılar için
uygulanabilmektedir. Evcil hayvanlar yıllardır terapotik etkileri nedeniyle
çocuklar için kullanılmıştır. Pek çok araştırmacı çocukluk yıllarında evcil
hayvan beslemenin yararlarından bahsetmektedir. Poresky ve Hendrix’in
25
yaptığı çalışmada; evcil hayvan sahibi olan çocukların hayvanı
olmayanlara göre, empati, kendine güven, bağımsız karar verebilme
becerilerinin daha yüksek olduğu bulunmuştur. Kanser hastalarının ise
hayvanlarla iletişime geçtiği takdirde, vücutlarında dopamin, endorfin
düzeylerinin arttığı böylece stres ve anksiyete düzeylerinin azaldığı,
anlamlı ve nitelikli bir yaşam sürdürme eğilimine geçtikleri
düşünülmektedir70.
Ayaktan takip edilen psikiyatri hastaları ile yapılan bir
çalışmada, bu hastaların haftada bir saat evcil hayvanlar ile vakit
geçirmesi sağlanmış ve araştırmanın sonucunda hastaların birbirleriyle ve
sağlık personeli ile sözel iletişimlerinin arttığı gözlenmiştir70.
Becker’a göre hayvanlar, Alzhemier hastalarının daha
konuşkan ve daha pozitif olmalarını sağlayarak bu hastalarda ortaya çıkan
saldırgan davranışların azalmasını sağlamaktadır. Evcil hayvanların
Alzhemer, demans gibi bilişsel yetilerde bozukluğu neden olan
hastalıklarda da etkili olduğu araştırmacılar tarafından savunulmaktadır.
Amerika’da bir yaşlı bakım evinde alzhemerlı yaşlılar ile yapılan
tanımlayıcı çalışmada, bir grup yaşlının haftanın belirli günlerinde terapi
köpekleri ile iletişim kurması sağlanmıştır. Çalışmanın sonunda terapi
köpeklerinin hastaların sosyalizasyonunu güçlendirdiği, hastalıktan
kaynaklanan agresif davranışlarını azalttığı belirlenmiş olup, hastalar bunu
konuşmalarında, gülmelerinde ve sözel iletişimlerindeki artış ile ortaya
koymuşlardır11 .
2002 yılında Missisipi’de Marian ve William Banks tarafından
bir bakım evinde yapılan araştırmada evcil hayvanların yaşlıların
26
yalnızlıkları üzerine olan etkisi incelenmiş ve bu terapi yönteminin
yaşlılarda yalnızlık duygusunu azalttığı bulunmuştur12.
Bakım evlerinde sosyal destek yetersizliği sebebiyle yaşlılar
kendilerini yalnız hissederler. Yalnızlık bir kişinin fiziksel sağlığını da
harabiyete uğratır. Rowe ve Kahn sosyal destek azlığının mortalite ve
morbidite oranını artırdığını bildirmiştir71. Hayvanlar yaşlılara sosyal destek
sağlar. Sosyal destek ise; duygusal destek, iletişim desteği, sosyal
bütünlük ve güven desteği ile karakterizedir. Yaşlılar genellikle
geçmişlerine yönelik konuşma eğilimdedirler. Hart hayvan sahibi olan
yaşlıların geçmişten daha çok bugünü konuştuklarını bildirmiştir10.
Friedman’ın 1978’de yapmış olduğu araştırmada, evcil
hayvan sahiplerinin kalp hastalıklarına daha az yatkın olduğu ve bu
hastalıklardan daha kolay iyileşebildikleri dikkat çekmiştir. 1977 yılında
Corson tarafından gerçekleştirilen bir diğer araştırmada ise, terapi
köpeklerinin yaşlıları sorumluluk sahibi yaptığı, hayvanı besleyen, yıkayan,
yürüyüşe çıkaran yaşlının kendi öz bakım gereksinimlerini de bu sayede
hatırladığı belirtilmiştir72.
Montagu, ( 1978 ) bir hayvana dokunmanın insanda fiziksel ve
ruhsal olarak kendini iyi hissetme duygusu uyandıracağını belirtmiştir.
Dokunmanın yararına ilişkin ne yazık ki çok fazla çalışma yoktur. 10 tane
katılımcı ile yapılan bir çalışmada; katılımcıların her gün beş dakika
hayvanları beslemesi, onları okşaması sağlanmış ve çalışmanın sonunda
katılımcıların anksiyete ve gerginliklerinin azaldığı, tansiyonlarının düştüğü
açıklanmıştır73.
27
2.9. Hemşirelik ve Evcil Hayvanlarla Terapi
Dünyada ve ülkemizde yaşlı nüfus giderek artmaktadır.
Ülkemizde ise 4 milyon yaşlı vardır ve bu sayının 2050 yılında 12 milyonu
bulacağı hesaplanmaktadır23.
‘ Pet Therapy’ olarak bilinen evcil hayvanlarla terapi yöntemi,
1948’den bu yana özellikle Amerika’da uygulanmaktadır ve bu terapinin
olumlu etkilerini ortaya koyan pek çok bilimsel çalışma mevcuttur. 1980’li
yıllarda evcil hayvanlarla terapi hemşire literatürüne geçmiş ve
hemşirelerin çalıştığı bakım evlerinde uygulanmaya başlamıştır. Son yirmi
yıldır, hemşireler bu terapiye ilişkin deneyim kazanmış ve terapinin
yürütülmesinde öncülük yapmışlardır8.
Bakım evlerindeki yaşlıların çoğunlukla medikal ihtiyaçları
hemşireler tarafından giderilmektedir. Ancak bakım evleri; sosyal destek,
iletişim gibi diğer temel insan gereksinimlerini karşılamada başarısızdırlar.
Bakım evlerinde çalışan hemşireler, yaşlıların ihtiyaçlarına cevap
verebilmek, onlara daha kaliteli bir yaşam sunabilmek, sağlıklarını
korumak ve geliştirmek için yaratıcı ve değişik aktiviteler düzenlemelidir ve
bu aktivitelere katılmalıdır73.
Araştırmalar bakım evlerinde yaşamın niteliğinin artırılması
için üç amaç doğrultusunda hareket edilmesini önermektedir. Birinci amaç;
yaşlıların birbirleriyle iletişim kurmasını sağlamak, ikinci amaç; fiziksel
aktiviteleri artırmak, üçüncü amaç ise yaşlıların ilgi alanlarına ve
değerlerine cevap verebilmektir74.
28
Bu üç amacın birlikte gerçekleştirilebilmesi için özellikle
Amerika’daki bakım evlerinde görev yapan hemşireler evcil hayvanlar ile
terapiden faydalanmaktadır. Ülkemizde ise bu terapinin kullanıldığı bir
araştırma yapılmamıştır. Bu çalışmada ise hemşirelerin evcil hayvan ile
terapiye ilişkin bilgi sahibi olmalarını sağlamak ve ileride ülkemizde bu
yönde oluşturulacak olan politikalara katımını desteklemek hedeflenmiştir.
29
3.GEREÇ VE YÖNTEM
3.1. Araştırmanın Şekli
Araştırma, huzurevlerindeki yaşlıların ve sağlık personelinin
evcil hayvanlarla terapiye ilişkin görüşlerini belirlemek amacıyla
tanımlayıcı olarak yapılmıştır.
3.2.Araştırmanın Yapıldığı Yer ve Özellikleri
Araştırma Ankara il sınırları içerisinde bulunan, Sosyal
Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağlı olarak hizmet veren; Necla
Kızılbağ Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi, Süleyman
Demirel Huzurevi yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi, Ümitköy
Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi, Seyran Bağları Huzurevi
Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi’lerinde yapılmıştır.
Necla Kızılbağ Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon
Merkezi 2005 yılında kurulmuş olup, 80 kişilik yaşlı kapasitesi ile, Seyran
Bağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi 1975 yılında
kurulmuş olup 220 kişilik yaşlı kapasitesi ile, Süleyman Demirel Huzurevi
Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi 1996 yılında kurulmuş olup 249
kişilik yaşlı kapasitesi ile ve Ümitköy Huzurevi Yaşlı Bakım ve
Rehabilitasyon Merkezi 1993 yılında kurulmuş olup 100 kişilik yaşlı
kapasitesi ile hizmet vermektedir. Bu kuruluşlarda 7 doktor, 17 hemşire, 4
diyetisyen, 15 sosyal hizmet uzmanı, 5 psikolog ve 10 fizyoterapist olmak
üzere toplamda 58 sağlık personeli görev yapmaktadır ve 375
rehabilitasyon grubu, 261 huzurevi grubu olmak üzere toplamda 636 yaşlı
bu kuruluşlarda barınmaktadır.
30
Bu kuruluşlar rehabilitasyon grubu olarak nitelendirilen;
bilişsel ve fiziksel hastalıkları olan yaşlılar ile huzurevi grubu olarak
nitelendirilen sağlıklı yaşlıları kabul etmektedir.
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel
Müdürlüğü bu kuruluşlara kabul edilebilecek bir yaşlıda 60 yaş ve
üzerinde, ruh sağlığı yerinde olması, bulaşıcı bir hastalığı olmaması ve
uyuştucu bir madde ya da alkol bağımlısı olmama da şartı aramaktadır. Bu
kuruluşlarda yaşlılara beslenme, barınma, sağlık hizmetleri ve çeşitli
sosyal etkinlik ( gezi, konser, vs. ) imkanları sağlanmaktadır. Yaşlılar
zamanlarını genellikle televizyon izleyerek ya da birbirleri ile sohbet
ederek geçirmektedirler. Herhangi bir geliri olmayan yaşlının huzurevi
giderleri ise devlet tarafından karşılanmaktadır
3.3.Araştırmanın Sınırlılıkları
Araştırmaya katılmak istemeyen yaşlılar ve sağlık personeli
ile rehabilitasyon grubunda olmaları sebebiyle araştırma kapsamına
alınmayan yaşlılar. Rehabilitasyon grubunda olan yaşlıların araştırmaya
alınmamasının nedeni ise bu gruptakilerin veri toplama formuna cevap
verebilecek bilişsel yetide olamamasıdır.
3.4.Araştırmanın Evreni ve Örneklem Seçimi
3.4.1.Araştırmanın Evreni
Ankara il sınırları içerisinde bulunan, Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağlı olarak hizmet veren Necla Kızılbağ
Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi, Süleyman Demirel
31
Huzurevi yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi, Ümitköy Huzurevi Yaşlı
Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi, Seyran Bağları Huzurevi Yaşlı Bakım
ve Rehabilitasyon Merkezi’lerinde yaşayan ve rehabilitasyon grubunda
olmayıp huzurevi grubu olarak nitelendirilen 261 yaşlı ile bu kuruluşlarda
görev yapan 58 sağlık personeli araştırmanın evrenini oluşturmaktadır.
3.4.2.Araştırmanın Örneklemi
Araştırmada evrenin tamamına ulaşılması amaçlanmıştır.
Ancak bazı yaşlıların ve sağlık personelinin veri toplama formlarına cevap
vermek istememesi, bazı yaşlıların ve sağlık personelinin de araştırmanın
yürütüldüğü sırada huzurevlerinde bulunmayışı sebebiyle 174 yaşlı ve 33
sağlık personeli ( 3 doktor, 17 hemşire, 5 fizyoterapist, 5 sosyal hizmet
uzmanı, 1 psikolog, 2 diyetisyen ) araştırmanın örneklemi oluşturmuştur.
3.5. Verilerin Toplanması
3.5.1. Veri Toplama Araçları
Araştırmada veri toplama aracı olarak, yaşlılar ve sağlık
personeli için araştırmacı tarafından geliştirilmiş iki ayrı veri toplama formu
kullanılmıştır (Ek 1- Ek 2 ). Veri toplama formları literatürden yararlanılarak
ve uzman görüşü alınarak hazırlanmıştır7,10,11,12,13,14,71,72,73,74.
Veri toplama formları iki bölümden oluşmuştur. Birinci
bölümde yaşlıların ve sağlık personelinin sosyodemografik özelliklerine,
ikinci bölümde ise evcil hayvanlar ile terapiye ilişkin görüşlerini saptamaya
yönelik sorular yer almaktadır.
32
3.5.2.Ön Uygulama
Araştırmanın ön uygulaması veri toplama formunun
anlaşırlığını saptamak amacıyla Ankara il sınırları içerisinde bulunan Özel
Melahat Demirbaş Huzurevi’nde 15 yaşlı üzerinde yapılmıştır. Veri
toplama formunda ön uygulamadan elde edilen sonuçlar doğrultusunda
gerekli düzenlemeler yapılmıştır.
3.5.3.Veri Toplama Aracının Uygulanması
Araştırmanın uygulanabilmesi için öncelikle SHÇEK genel
merkezi yetkililerine araştırmanın içeriği ile ilgili bilgi verilmiş ve yazılı izin
alınmıştır.
Sağlık personeli için geliştirilmiş veri toplama formu belirtilen
4 huzurevinde görev yapan sağlık personeline dağıtılmış ve formlar
doldurulduktan sonra geri alınmıştır. Yaşlılar için geliştirilmiş olan veri
toplama formu ise, araştırmacı tarafından yaşlılar ile yüz yüze görüşme
şeklinde doldurulmuştur.
3.6.Verilerin Değerlendirilmesi
Elde edilen verilerin değerlendirilmesi SPSS 13.5
programında yapılmıştır. Araştırmadan elde verilerin değerlendirilmesinde
Ki-Kare bağımlılık testi kullanılarak istatistiksel analiz ve yorumlar
yapılmıştır. Anlamlılık seviyesi olarak 0.05 kullanılmıştır ve p<0.05 olması
durumunda anlamlı bir bağımlılığın olduğu, p>0.05 olması durumunda
anlamlı bir bağımlılığın olmadığı belirtilmiştir.
33
4.BULGULAR
Tablo 1: Yaşlıların Tanıtıcı Özellikleri
Toplam
n %
65 yas altı 16 9.2
65–74 yas arası 54 31.0
75–84 yas arası 86 49.4 Yaş
85 yas ve üstü 18 10.3
Kadın 81 46.6 Cinsiyet
Erkek 93 53.4
Okuryazar
değil 58 33.3
Đlkokul 57 32.8
Ortaokul 24 13.8
Lise 25 14.4
Eğitim durumu
Üniversite
—Yüksekokul 10 5.7
Var 135 77.6 Sağlık Güvencesi
Yok 39 22.4
Evli 16 9.2
Bekar 20 11.6
Boşanmış 40 23.1 Medeni Durum
Dul 97 56.1
Ev hanımı 63 36.2
Emekli memur 47 27.0
Emekli işçi 33 19.0 Meslek
Đşi yok 31 17.8
Toplam 174 100
Tablo 1’ de araştırma kapsamına alınan yaşlıların tanıtıcı
özellikleri yer almaktadır.
Tablo incelendiğinde yaşlıların; %49.4’ünün 75 – 84 yaşları
arası, %46.6’sının kadın, %53.4’ün erkek, %33.3‘ünün okur yazar
olmadığı, %32.8’inin ilkokul mezunu, %5.7’sinin üniversite yada
yüksekokul mezunu olduğu görülmektedir. Yaşlıların %77.6’ sının sağlık
güvencesi vardır. Yaşlıların medeni durumuna bakıldığında ise %56.1’inin
dul, %23,1’inin boşamış ve %9,2’sinin ise evli olduğu görülmektedir.
Yaşlıların %36.2’si ev hanımıdır.
34
Tablo 2: Yaşlıların Huzurevlerindeki Durumları
Toplam
n %
Bir başka huzur
evinde 12 6.9
Ankara’da yalnız 57 32.8
Ankara akrabalarıyla 74 42.5
Ankara dışında yalnız 14 8.0
Bu kuruma gelmeden
önce nerede ve kiminle
yaşadığı
Ankara dışında
akrabalarıyla 17 9.8
5 aydan az 28 16.1
5–12 ay 20 11.5
13 ay-24 ay 23 13.2
25 ay- 5 yıl 34 19.5
Ne kadar süredir bu
kurumda yaşamakta
olduğu
5 yıldan fazla 69 39.7
Gelirinin az olması 10 5.7
Yakınlarını kaybetme 45 25.9
Yakınında hemşire
ve doktor olması 15 8.6
Kendi ihtiyaçlarını
yerine getirememesi 53 30.5
Huzur evinde iyi
vakit geçirmesi 4 2.3
Yakınlarıyla
anlaşamaması 47 27.0
Huzurevinde
yaşama sebebi
Toplam 174 100.0
Tablo incelendiğinde yaşlıların %32.8’i bu kuruma gelmeden
önce Ankara’ da yalnız, %42.5’i ise Ankara da akrabaları ile yaşamakta
olduğu görülmektedir. Yaşlıların %39.7’si 5 yıldan fazla bir süredir, şu an
yaşamış olduğu kurumda bulunmaktadır. Yaşlıların %30.5’i kendi
ihtiyaçlarını yerine getiremediği için huzurevinde yaşamayı tercih
etmişlerdir.
35
Tablo 3: Yaşlıların Sağlık Problemlerini Paylaşma Durumları
Toplam
n %
Dış merkezdeki
doktor
ve hemşirelerle
138 79.3
Kurum doktoru ve
hemşireleriyle 36 20.7
Fiziksel problemini
kiminle paylaştığı
Hiç kimse ile
paylaşmıyor 0 0.0
Kurumdaki
arkadaşları ile 114 65.5
Kurumda çalışan
personel ile 8 4.6
Ziyaretine gelen
yakınları ile 11 6.3
Hiç kimse ile
paylaşmıyor 14 8.0
Esi ile 6 3.4
Çocukları ile 21 12.1
Duygusal problemini
kiminle paylaştığı
Toplam 174 100.0
Tablo 3’te araştırma kapsamına alınan yaşlıların %79.3’ü
fiziksel problemlerini dış merkezdeki doktor ve hemşireler ile paylaşırken,
%65.5’i duygusal problemlerini kurumdaki arkadaşları ile paylaşmakta
olduğu görülmektedir.
36
Tablo 4: Yaşlıların Hayvan Beslemeye Yönelik Bilgi Ve Düşünceleri
Huzur evi ismi
Süleyman
Demirel
Huzurevi
Necla
Kızılbağ
Huzurevi
Ümitköy
Huzurevi
Seyran
Bağları
Huzurevi Toplam
n % n % n % n % n %
Evet 23 76.7 24 80.0 28 59.6 47 70.1 122 70.1
Hayır 7 23.3 6 20.0 19 40.4 20 29.9 52 29.9 Daha önce hayvan
besleme durumu Toplam 30 100.0 30 100.0 47 100.0 67 100.0 174 100.0
At-sığır vb. büyük
bas hayvanlar 7 30.4 4 16.7 1 3.6 12 25.5 24 19.7
Keçi-koyun vb.
küçükbaş hayvanlar 3 13.0 2 8.3 1 3.6 4 8.5 10 8.2
1 ve 2 beraber 6 26.1 7 29.2 9 32.1 8 17.0 30 24.6
Kedi ya da kopek 3 13.0 7 29.2 13 46.4 20 42.6 43 35.2
Kus - civciv ya
da güvercin 4 17.4 4 16.7 4 14.3 2 4.3 14 11.5
Balık 0 0.0 0 0.0 0 0.0 1 2.1 1 0.8
Hangi hayvanı
beslediği
Toplam 23 100.0 24 100.0 28 100.0 47 100.0 122 100.0
Onlardan korkarım 0 0.0 1 3.3 1 2.1 1 1.5 3 1.7
Onları severim 26 86.7 26 86.7 38 80.9 62 92.5 152 87.4
Varlıkları ya da
yoklukları fark etmez 4 13.3 3 10.0 8 17.0 4 6.0 19 10.9
Genel olarak hayvan
beslemeye yönelik
düşüncesi
Toplam 30 100.0 30 100.0 47 100.0 67 100.0 174 100.0
Evet 21 70.0 3 10.0 2 4.3 6 9.0 32 18.4
Hayır 9 30.0 27 90.0 45 95.7 61 91.0 142 81.6
Evcil hayvanlarla
terapiye
dair bilgisi olma
durumu Toplam 30 100.0 30 100.0 47 100.0 67 100.0 174 100.0
Medyadan 1 4.8 2 66.7 2 100.0 4 66.7 9 28.1
Yurt dışında yasamış
orada görmüş 0 0.0 1 33.3 0 0.0 2 33.3 3 9.4
Yasadığı
huzurevinde
kısmen bu terapi
uygulanıyor
20 95.2 0 0.0 0 0.0 0 0.0 20 62.5
Bilgiyi nereden edindiği
Toplam 21 100.0 3 100.0 2 100.0 6 100.0 32 100.0
Tablo 2 de Yaşlıların hayvan beslemeye yönelik bilgi ve
düşünceleri yer almaktadır. Araştırma kapsamına alınan yaşlıların
%70.1’inin daha önce herhangi bir hayvan beslediğini, hayvan
besleyenlerin %35.2’si ise daha önce kedi yada köpek beslediğini
37
belirtmiştir. Tabloda yaşlıların %87.4’ünün genel olarak hayvanları sevdiği,
%81.6’sının evcil hayvanlar ile terapiye dair bilgisi olmadığı görülmektedir.
Yaşlıların sadece %18.4’ünün evcil hayvanlar ile terapiye dair bilgisi
vardır, bilgisi olanların %62.5’i yaşadığı huzur evinde bu terapinin
uygulanmasından dolayı terapiye dair bilgisi olduğunu belirtmiştir.
38
Tablo 5: Yaşlıların Evcil Hayvan Đle Terapiye Đlişkin Düşünceleri
Huzur evi ismi
Süleyman
Demirel
Huzurevi
Necla
Kızılbağ
Huzurevi
Ümitköy
Huzurevi
Seyran
Bağları
Huzurevi
Toplam
n % n % n % n % n %
Kurumda bu
uygulamayı istemiyor 5 16.7 7 23.3 18 38.3 13 19.4 43 24.7
Kedi-ya da kopek.
Sevdiği için 10 33.3 14 46.7 25 53.2 29 43.3 78 44.8
Kus - güvercin.
Uçmaları mutlu
Etiği için.
8 26.7 5 16.7 3 6.4 17 25.4 32 18.4
At-sığır-keci-koyun.
Sevdiği ve bakmaya
alışkın olduğu için
7 23.3 3 10.0 1 2.1 7 10.4 18 10.3
Evcil hayvan ile
terapi
uygulamaya
konulursa
hangi hayvanın
tercihi olacağı
Balık. Yüzdüğünü
görmek mutlu ettiği için. 0 0.0 1 3.3 0 0.0 1 1.5 2 1.1
Đletişim kurmayı artırır. 0 0.0 0 0.0 5 10.6 7 10.4 12 6.9
Stres ve
anksiyeteyi azaltır 10 33.3 21 70.0 24 51.1 27 40.3 82 47.1
Egzersiz yapılmasını
sağlar-kan
basıncını düzenler
0 0.0 0 0.0 0 0.0 0 0.0 0 0.0
Olumlu bir etkisi olacağını
Düşünmüyorum. 5 16.7 7 23.3 18 38.3 20 29.9 50 28.7
Evcil hayvan ile
terapi
kurumda
uygulamaya
konulursa nasıl bir
etki yaratacağı
1 ve 2 beraber 15 50.0 2 6.7 0 0.0 13 19.4 30 17.2
Toplam 30 100.0 30 100.0 47 100.0 67 100.0 174 100.0
Tablo 5’te yaşlıların evcil hayvanlar ile terapiye ilişkin
düşünceleri görülmektedir. Yaşlıların %44.8’i kedi ya da köpek sevdiği için
evcil hayvan ile terapi uygulandığı takdirde bu hayvanları tercih edeceğini
belirtmiştir. Yaşlıların %47.1’i evcil hayvan ile terapinin stres ve anksiyeteyi
azaltacağını belirtmiştir.
39
Tablo 6: Yaşlıların Evcil Hayvanlar Đle Terapiyi Ülkemizde
Uygulanabilir Bulma Durumları
n= 174 %
Uygulanabilir 127 73,0
Uygulanamaz 47 27,0
Bu terapiyi
ülkemizde
uygulanabilir
bulması Toplam 174 100.0
Đsteyen 127 73,0
Đstemeyen 46 27,0
Bu terapi
uygulanırsa
faydalanmak
isteme durumu Toplam 174 100.0
Tablo incelendiğinde yaşlıların %73’ünün bu terapiyi
ülkemizde uygulanabilir bulduğu görülmektedir. Yaşlıların %73’ünün
ülkemizde uygulandığı takdirde bu terapiden faydalanmak istediği
görülmektedir.
40
Tablo 7: Yaşlıların Huzurevlerine Göre Evcil Hayvan ile Terapiyi
Uygulanabilir Bulma Ve Faydalanmak Đsteme Durumları
Huzur evi ismi
Süleyman
Demirel
Huzurevi
Necla
Kızılbağ
Huzurevi
Ümitköy
Huzurevi
Seyran
Bağları
Huzurevi
Toplam
n % n % n % n % n %
Uygulanabilir 25 83.3 23 76.7 29 61.7 50 74.6 127 73.0
Uygulanamaz 5 16.7 7 23.3 18 38.3 17 25.4 47 27.0
Toplam 30 100.0 30 100.0 47 100.0 67 100.0 174 100.0
Bu terapiyi ülkemizde
uygulanabilir bulması
X2=4.96 , Sd=3 , p=0.174>0.05
Đsteyen 25 83.3 23 76.7 29 61.7 50 74.6 127 73.0
Đstemeyen 5 16.7 7 23.3 18 38.3 17 25.4 47 27.0
Toplam 30 100.0 30 100.0 47 100.0 67 100.0 174 100.0
Bu terapi uygulanırsa
faydalanmak isteme
durumu X2
=4.96 , Sd=3 , p=0.174>0.05
Tablo incelendiğinde huzurevleri arasında, bu terapiyi
ülkemizde uygulanabilir bulmaları açısından anlamlı bir farklılık
görülmemektedir. Đstatiksel olarak anlamlı olmamakla birlikte
(p=0.174>0.05) Süleyman Demirel huzurevinde uygulanabilir bulunması
(%83.3) ve bu terapiden faydalanmak istemeleri (%83.3) daha yüksek
oranda görülmektedir.
41
Tablo 8: Yaşlıların Daha Önce Hayvan Besleme Durumlarına Göre
Evcil Hayvan Đle Terapiyi Uygulanabilir Bulma Ve Faydalanmak
Đsteme Durumları
Daha önce hiç hayvan besledi mi?
Evet Hayır Toplam
n % n % n %
Uygulanabilir 99 81.1 28 53.8 127 73.0
Uygulanamaz 23 18.9 24 46.2 47 27.0
Toplam 122 100.0 52 100.0 174 100.0
Bu terapiyi ülkemizde
uygulanabilir bulması
X2=13.78 , Sd=1 , p=0,0002<0.05
Đsteyen 99 81.1 28 53.8 127 73.0
Đstemeyen 23 18.9 24 46.2 47 27.0
Toplam 122 100.0 52 100.0 174 100.0
Bu terapi uygulanırsa
faydalanmak isteme
durumu X2=13.78 , Sd=1 , p=0,0002<0.05
Tablo 8 incelendiğinde daha önce hayvan besleyen yaşlılar
ile beslemeyen yaşlıların, evcil hayvan ile terapiyi ülkemizde uygulanabilir
bulmaları ve bu terapiden faydalanmak isteme durumları arasında anlamlı
bir fark görülmektedir.
Daha önce hayvan besleyenlerin bu terapiyi uygulanabilir
bulma oranları, beslemeyenlere göre daha yüksek görülmektedir.(%81.1)
(p<0,05).
Daha önce hayvan besleyenlerin, bu terapiden faydalanmak
isteme oranları da daha yüksek görülmektedir. (p<0,05)
42
Tablo 9: Yaşlıların Yaş Aralığına, Cinsiyetine, Eğitim Durumuna Göre
Evcil Hayvan Đle Terapiye Ülkemizde Uygulanabilir Bulma Durumları
Bu tedaviyi ülkemizde uygulanabilir bulması
Uygulanabilir Uygulanamaz
n % n % 65 yas altı 12 75.0 4 25.0 65-74 yas arası 42 77.8 12 22.2 75-84 yas arası 63 73.3 23 26.7 85 yas ve üstü 10 55.6 8 44.4
Yaş Test Uygulanmadı Kadın 58 71.6 23 28.4 Erkek 69 74.2 24 25.8
Cinsiyet X2=0.147 , sd=1 , p=0.701>0.05
Okur yazar degil 43 74.1 15 25.9 Đlkokul 42 73.7 15 26.3 Ortaokul 16 66.7 8 33.3 Lise 21 84.0 4 16.0 Üniversite-Yuksekokul 5 50.0 5 50.0
Eğitim durumu X2=4.757 , sd=4 , p=0.313>0.05
Tablo incelendiğinde 65 yaş altı yaşlıların %75’inin, 65 – 74
arasındaki yaşlıların %77.8’inin, 75 – 84 arasındaki yaşlıların %73.3’ünün
ve 85 yaş üstündeki yaşlıların %55.6’sının ülkemizde uygulanabilir
buldukları ve görülmektedir. Yaşlıların yaşa göre evcil hayvan ile terapiyi
ülkemizde uygulanabilir bulmaları karşılaştırıldığında, anlamlı bir fark
görülmemektedir. Araştırma kapsamına alınan yaşlılardan okuryazar
olmayanların %74.1’i, ilkokul mezunu olanların %73.7’si, ortaokul mezunu
olanların %66.7’si, lise mezunu olanların %84’ü, üniversite – yüksekokul
mezunu olanların %50’si evcil hayvan ile terapiyi ülkemizde uygulanabilir
bulmuşlardır. Eğitim durumu ile bu terapinin uygulanabilir bulunması
arasında anlamlı bir ilişki görülmemekle (p>0,05) birlikte, üniversite –
yüksekokul mezunu olanların daha az oranda (%50) terapiyi uygulanabilir
buldukları görülmektedir.
43
Tablo 9’ da ayrıca yaşlıların cinsiyetlerine göre evcil hayvan
ile terapiyi ülkemizde uygulanabilir durumları incelenmiştir. Araştırma
kapsamına alınan kadınların %71.6’sı, erkeklerin ise %74.2’si bu terapiyi
uygulanabilir bulmuştur. Cinsiyetler arasında “ Bu terapi ülkemizde
uygulanabilir mi?” sorusuna verilen cevaplar açısından anlamlı bir farklılık
görülmemektedir. (p>0,05)
44
Tablo 10: Yaşlıların Evcil Hayvan Đle Terapiye Dair Bilgi Sahibi
Olmalarına Göre Bu Terapiyi Uygulanabilir Bulma Durumları
Evcil hayvanlarla tedaviye dair bilgisi olma
durumu
Var Yok
n % n %
Uygulanabilir 26 81.25 101 71.12
Uygulanamaz 6 18.75 41 28.87
Toplam 32 100 142 100
Bu terapiyi
ülkemizde
uygulanabilir
bulması X2=1.357 , sd=1 , p=0.243>0.05
Tablo 10 Đncelendiğinde Đstatistiksel olarak anlamlı
olmamakla birlikte, evcil hayvan ile terapiye ilişkin bilgisi olanların
(%81.25), bilgisi olmayanlara göre (%71.12) daha yüksek oranda
uygulanabilir buldukları görülmektedir. (p>0,05)
45
Tablo 11: Yaşlıların Yaşadıkları Huzurevlerine Göre Evcil Hayvan Đle
Terapiye Đlişkin Bilgi Sahibi Olma Durumları
Evcil hayvanlarla tedaviye dair bilgisi olma
durumu
Evet Hayır Toplam
n % n % n %
Süleyman Demirel
Huzurevi 21 70.0 9 30.0 30 100.0
Necla Kızılbağ Huzurevi 3 10.0 27 90.0 30 100.0
Ümitköy Huzurevi 2 4.3 45 95.7 47 100.0
Seyran Bağları Huzurevi 6 9.0 61 91.0 67 100.0
Toplam 32 18.4 142 81.6 174 100.0
Huzur evi ismi
X2=64.87, sd=3, p=0.000<0.05
Araştırma kapsamına alınan yaşlılardan Süleyman Demirel
Huzurevinde yaşayanların %70’i, Necla Kızılbağ Huzurevinde
yaşayanların %10’u, Ümitköy Huzurevinde Yaşayanların %4.3’ü, Seyran
Bağları Huzurevinde yaşayanların ise %9’u bu terapiye ilişkin bilgisi
olduğunu belirtmiştir.
Huzurevleri ile evcil hayvan terapisi hakkında bilgisi olma
durumu arasında anlamlı bir ilişki görülmektedir.(p<0,05) . Süleyman
Demirel Huzurevinde yaşayanlarda evet cevabı anlamlı derecede uygun
görülmektedir.
46
Tablo 12: Sağlık Personelinin Tanıtıcı Özellikleri
n %
Süleyman Demirel Huzurevi 15 44.1
Necla Kızılbağ Huzurevi 6 17.6
Ümitköy Huzurevi 4 11.8
Seyran Bağları Huzurevi 9 26.5
Çalıştığı huzurevi
Toplam 34 100.0
20 - 29 yas arası 11 32.4
30 - 34 yas arası 10 29.4
35 - 39 yas arası 4 11.8
40 - 50 yas arası 9 26.5
Yaş
Toplam 34 100.0
Fizyoterapist 6 17.6
Hemsire 17 50.0
Sosyal hizmet uzmanı 5 14.7
Doktor 3 8.8
Diyetisyen 2 5.9
Psikolog 1 2.9
Ünvan
Toplam 34 100.0
Kadın 26 76.5
Erkek 8 23.5 Cinsiyet
Toplam 34 100.0
Lise 13 38.2
On lisans 4 11.8
Lisans 12 35.3
Yüksek lisans 4 11.8
Doktora 1 2.9
Eğitim durumu
Toplam 34 100.0
1 yıldan az 7 20.6
1 - 5 yıl 11 32.4
6 - 10 yıl 14 41.2
11 - 20 yıl 2 5.9
Ne kadar süredir bu
kurumda çalışmakta olduğu
Toplam 34 100.0
Maaşı iyi olduğu için 3 8.8
Yaslılarla çalışmayı sevdiği için 7 20.6
Tayini burada olduğu için 21 61.8
Đssiz olduğu için 3 8.8
Huzur evinde çalışma
sebebi
Toplam 34 100.0
47
Tablo 12 incelendiğinde araştırma kapsamına 34 sağlık
personelinin katıldığı görülmektedir. Araştırmaya katılan sağlık
personelinden % 44.1’i Süleyman Demirel Huzurevinde görev
yapmaktadır. Sağlık personelinin % 32.4’ü 20 – 29 yaş gurubundadır.
Araştırmaya 6 fizyoterapist, 17 hemşire, 5 sosyal hizmet uzmanı, 3 doktor,
2 diyetisyen ve 1 psikolog katılmıştır. Sağlık personelinin % 76.5’i kadın,
% 38.2’si lise mezunudur. Araştırmaya katılan sağlık personelinin % 41.2
‘si 6–10 yıldır şu an çalıştığı huzurevinde görev yaptığını belirtmiştir.
Sağlık personelinin çoğunluğu (% 61.8’i ) tayin nedeniyle huzurevinde
çalıştığını belirtmiştir.
48
Tablo 13: Sağlık Personelinin Hayvan Beslemeye Yönelik Bilgi Ve
Düşünceleri
n %
Evet 22 64.7
Hayır 12 35.3 Daha önce hayvan
Besleme durumu Toplam 34 100.0
Balık - su kaplumbagasi vb su hayvanları 5 22.7
Kus 3 13.6
Kopek ya da kedi 10 45.5
Büyük ya da küçük bas hayvan 1 4.5
Balık - kus kopek beraber 3 13.6
Hangi hayvanı beslediği
Toplam 22 100.0
Onlardan korkarım 2 5.9
Onları severim 28 82.4
Varlıkları ya da yoklukları farketmez 4 11.8
Genel olarak hayvan
beslemeye
yönelik düşüncesi Toplam 34 100.0
Var 11 32.4
Yok 23 67.6 Evcil hayvanlarla terapiye
dair bilgisi olma durumu Toplam 34 100.0
Medyadan 5 45.5
Đnternet 1 9.1
Veteriner 4 36.4
Kitap 1 9.1
Bu bilgiyi nereden edindiği
Toplam 11 100.0
Tablo 13 incelendiğinde araştırmaya katılan sağlık
personelinin % 64.7’sinin daha önce hayvan beslediği, hayvan
besleyenlerin % 45.5’inin kedi ya da köpek beslediği ve sağlık personelinin
% 82.4’ünün genel olarak hayvanları sevdiği görülmektedir.
Sağlık personelinin % 67.6’sı evcil hayvan ile terapiye dair
bilgisi olmadığını, bilgisi olanların % 45.5’i ise bu bilgiyi medyadan
edindiğini belirtmiştir.
49
Tablo 14: Sağlık Personelinin Evcil Hayvan Đle Terapiye Đlişkin
Düşünceleri
n %
Kedi ya da köpek, insanlarla kolay iletişime geçer ve eğitilir 26 76.5
Kus ya da kümes hayvanları, bahçede oldukları için 6 17.6
Büyük yada küçük baş hayvan. uzun sureli bakılabilir 1 2.9
Evcil hayvan ile terapi
yönteminde
en uygun hangi
hayvanı bulduğu Uygun bulmuyor 1 2.9
Đletişim kurmayı artırır 17 50.0
Yalnızlığı azaltır 8 23.5
Uyaran etkisi yaratır 1 2.9
Đyi vakit geçirmesini sağlar 3 8.8
Huzur evlerinde
hayvan
beslemenin olumlu
etkilerinin
neler olabileceği Cevap vermemiş 5 14.7
Hayvanlar temiz olmadığı için hastalık yapar 18 52.9
Hayvanlar yaslılara zarar verebilir 3 8.8
Maddi sıkıntılara yol açabilir 1 2.9
Olumsuz etkisi yoktur 6 17.6
Huzur evlerinde
hayvan
Beslenmenin olumsuz
etkilerinin neler
olabileceği Cevap vermemiş 6 17.6
Đletişim kurmayı artırır 1 2.9
Stres ve anksiyeteyi azaltır 8 23.5
Egzersiz yapılmasını sağlar-kan basıncını düzenler 0 0.0
Olumlu bir etkisi olacağını düşünmüyorum 0 0.0
1 ve 2 beraber 12 35.3
Evcil hayvanlar ile
terapinin
insanlar üzerindeki en
olumlu
etkilerinin neler
olabileceği 1 - 2 - 3 beraber 13 38.2
Hepsi birlikte ekip çalışması yapabilir 9 26.5
Fizyoterapist, rehabilitasyona yardımcı olur 2 5.9
Psikolog ve sosyal çalışmacı beraber, bu konuda uzmanlar 7 20.6
Yalnızca psikolog, bu konuda uzman 15 44.1
Bu terapiyii kimin
uygulamasını istediği
Yalnızca sosyal çalışmacı, bu konuda uzman 1 2.9
Uygulanabilir, hayvanları sever bir toplumuz 7 20.6
Uygulunabilir, hayvan bakimi ek maliyete sebep olmaz 4 11.8
Uygulanabilir, açıklama yapmamış 9 26.5
Uygulanabilir, çalıştığı yerde bu uygulamanın olumlu etkilerini
görüyor 4 11.8
Uygulanamaz, alt yapı yetersiz 4 11.8
Uygulanamaz, yeterli personel yok 3 8.8
Uygulanamaz, açıklama yapmamış 2 5.9
Bu terapiyi ülkemizde
uygulanabilir bulma
durumu
Uygulanamaz., hayvanlardan hastalık bulaşabilir 1 2.9
50
Tabloda araştırmaya katılan sağlık personelinin % 76.5 ‘i
evcil hayvan ile terapi yönteminde kolay iletişime geçebildikleri ve
eğitilebildikleri için kedi yada köpek kullanılmasını uygun bulmuşlardır.
“Huzur evlerinde hayvan beslemenin olumlu etkisi nedir?”
sorusuna ise % 50’si “iletişim kurmayı artırır” şeklinde cevap vermiştir.
“Huzur evinde hayvan beslemenin olumsuz etkisi nedir?”
sorusuna ise % 52.9 ‘u “hayvanlar temiz olmadıkları için hastalık yapar”
şeklinde cevap vermiştir.
Araştırma kapsamından 34 sağlık personelinden hiç birinin
daha önce her hangi bir terapi programına katılmadığı görülmektedir.
Sağlık personelinin % 38.2’si evcil hayvan ile terapinin
insanlarda iletişim kurmaya artıracağını, stres ve anksiyeteyi azaltacağını,
egzersiz yapılmasını sağlayarak kan basıncını düzenleyeceğini belirtmiştir.
Bu terapi ülkemizde uygulandığı takdirde sağlık personelinin
% 44.1’i bu terapiyi psikologun uygulamasını uygun bulmuştur.
Araştırmaya katılan 34 sağlık personelinin % 70.7’si terapiyi
ülkemizde uygulanabilir bulmuştur.
51
Tablo 15: Huzurevlerine Göre Sağlık Personelinin Evcil Hayvan Đle
Terapiyi Ülkemizde Uygulanabilir Bulma Durumu
Uygulanabilir Uygulanamaz Toplam
n % n % n %
Süleyman Demirel
Huzurevi 15 100.0 0 0.0 15 100.0
Necla Kızılbağ Huzurevi 2 33.3 4 66.7 6 100.0
Ümitköy Huzurevi 2 50.0 2 50.0 4 100.0
Seyran Bağları Huzurevi 5 55.6 4 44.4 9 100.0
Huzur evi ismi
Toplam 24 70.6 10 29.4 34 100.0
Tablo 15’te Süleyman Demirel Huzurevinden araştırmaya
katılan 15 kişinin tamamının bu uygulamayı ülkemizde uygulanabilir
buldukları görülmektedir.
52
Tablo 16: Sağlık Personelinin Unvanına Göre Evcil Hayvan Đle
Terapiyi Ülkemizde Uygulanabilir Bulma Durumu
Uygulanabilir Uygulanamaz
n % n %
Fizyoterapist 5 83.3 1 16.7
Hemşire 10 58.8 7 41.2
Sosyal hizmet uzmanı 3 60.0 2 40.0
Doktor 3 100.0 0 0.0
Diyetisyen 2 100.0 0 0.0
Psikolog 1 100.0 0 0.0
Unvanı
Toplam 24 70.6 10 29.4
Araştırmaya katılan 17 hemşireden 10 unun, bu terapiyi
ülkemizde uygulanabilir bulduğu ve araştırmaya katılan doktor, diyetisyen,
psikologun tamamının bu uygulamayı ülkemizde uygulanabilir bulduğu
tablo 14 de görülmektedir.
53
5.TARTIŞMA
Bu araştırmada, huzurevlerindeki yaşlıların ve sağlık
personelinin evcil hayvanlarla terapiye ilişkin düşüncelerinin belirlenmesi
amaçlanmıştır. Bu çalışma, ülkemizde yaşlıların ve sağlık personelinin
evcil hayvanlarla terapiye ilişkin görüşlerini belirlemeye yönelik yapılan ilk
çalışmadır.
Yaşlılar
Araştırma kapsamına alınan yaşlıların yarısından fazlasını
( % 53.4 ) erkekler oluşturmaktadır. Yapılan çalışmalarda ise
huzurevlerinde yaşayan erkek sayısının kadınlardan daha fazla olduğu
vurgulanmaktadır. Çuhadar, Sertbaş ve Tutkun’un huzurevlerinde yaşayan
yaşlıların bilişsel işlev ve günlük yaşam etkinliği düzeyleri arasındaki
ilişki’yi belirlemek amacıyla Gaziantep Huzurevi’nde yaptıkları çalışmada
yaşlıların % 76.7’sini erkekler oluşturduğu belirlenmiştir46. Muğla
Huzurevi’nde kalan yaşlıların depresyon düzeylerinin incelenmesine
yönelik Karakuş ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada ise araştırma
kapsamına alınan yaşlıların % 68.1’inin erkek oldu tespit edilmiştir86.
Huzurevlerinde erkek sayısının fazla olması, erkeğin bakımına ilişkin
değerler ve sosyalleşme özelliklerimize bağlı olarak yakınlarını kaybeden
ya da bekar yaşlı erkeklerin, yaşlandıklarında yalnız kalmak istememeleri
ya da yalnız bırakılmaları nedeniyle kurum bakımını tercih ettiklerini
göstermektedir81.
Çalışmamıza katılan yaşlıların % 33.3’ü okuryazar değil, %
32.8’i ilkokul mezunudur. Tüm yaşlılar içinde yalnızca 10 yaşlı yüksekokul
ya da üniversite bitirmiştir. Genel olarak literatürde huzurevlerindeki
yaşlılarda okuryazar olmama oranın yüksek olduğu vurgulanmaktadır.
54
Huzurevlerinde okuryazar olmama oranını Demet ve arkadaşları % 32. 4,
Maral ve arkadaşları % 56.3, Ekici ve arkadaşları % 43.7, Bostancı ve
Yılmaz ise % 50. 6 olarak bildirmişlerdir82,83,84,85.
Yaşlıların % 56.1’ini dullar, % 23.1 ‘ini boşanmış olanların
oluşturduğu saptanmıştır. Gaziantep’te bir huzurevinde yapılan çalışmada
dul oranı % 77.5 olarak tespit edilmiştir52. Bahar ve arkadaşlarının yine
Gaziantep Huzurevi’nde yaptıkları çalışmada araştırmaya katılan yaşlıların
% 56.3’ünün dul olduğu bildirilmiştir51. Bu bulgular yalnız oluşun
huzurevinde yaşama kararını etkilediğini düşündürmektedir82,83.
Bahar, Tutkun ve Serbaş’ın bir huzurevinde yaptığı çalışmada
huzurevindeki yaşlıların % 88.7’sinin gelirinin olduğu, % 50. 7’sinin ise
sosyal güvencesinin olduğu bildirilmiştir51. Bu sonuçlar bizim çalışmamız
ile benzerlik göstermektedir. Çalışmamıza katılan yaşlıların % 60.9’u
huzurevi giderlerini kendi imkanları ile karşıladığını ve % 77.6’sı sağlık
güvencesi olduğunu ifade etmiştir.
Yaşlılara huzurevinde yaşama sebebi sorulduğunda % 30’u ‘
Kendi ihtiyaçlarını yerine getirememe’ şeklinde yanıt vermiştir. Ayrıca,
yaşlıların % 42.5’inin şu an yaşadığı huzurevine gelmeden önce
‘Ankara’da akrabalarıyla’ yaşadığı saptanmıştır. Bu bilgiler ise geniş
aileden çekirdek aileye dönüşü, yaşlıların evde bakımının sorun haline
gelip, kurumlara yerleşmenin hızla arttığı bilgisini destekler
niteliktedir36,37,38,40.
55
Çalışma kapsamındaki yaşlılara fiziksel problemlerini kiminle
paylaştıkları sorulduğunda % 79.3’ü ‘ Dış merkezdeki doktor ve hemşireler
ile’ şeklinde yanıt vermiştir. Yaşlılara duygusal problemlerini kiminle
paylaştıkları sorulduğunda ise % 65.5’i ‘ Kurumdaki arkadaşları ile’, ve
yalnızca % 4.6’sı ‘ Kurumda çalışan personel ile’ şeklinde cevap vermiştir.
Vatan ve Gençöz’ün Huzurevinde yaşayan sakinlerin kuruma yönelik
düşünce ve beklentilerini belirlemeye yönelik yaptığı çalışmada 8 yaşlıya
yaşadıkları huzurevinde en çok kim ile iletişime geçtikleri sorulduğunda; 5
kişi sosyal servis ile, 1 kişi teknik servis ile ve yalnızca 2 kişi sağlık
personeli ile en çok iletişim kurduğunu ifade etmiştir5. Bu sonuç ise bizim
çalışmamız ile benzerlik göstermektedir. Yaşlıların fiziksel problemlerini
daha çok dış merkezdeki sağlık personeli ile, duygusal sorunlarını ise
daha çok kurumdaki arkadaşları ile paylaşması yaşlıların huzurevlerinde
görev yapan sağlık personeli ile iletişim kurmak istememesinin bir
yansıması olarak düşünülebilir.
Yaşlıların % 70.1’i huzurevine gelmeden önce bir hayvan
beslediğini belirtmiştir. Yaşlılara genel olarak hayvan beslemeye yönelik
düşünceleri sorulduğunda % 87.4’ü ‘ onları severim’ şeklinde yanıt
vermiştir. Bu bilgi ise genel olarak hayvan seven ve hayvan bakmaya
alışkın bir toplum olduğumuzu destekler niteliktedir76,77,78. Yaşlıların
çoğunluğunun hayvanları seviyor olması, ileride evcil hayvanlar ile
terapinin ülkemizde uygulanabilmesi için, hayvan ile iletişim kurmaya
alışkın olan Türk yaşlısının bu terapiden faydalanmak isteyeceğini
göstermektedir.
Literatürde evcil hayvan ile terapinin depresyon ve anksiyeteyi
azaltacağı vurgulanmaktadır71,72,73. 10 tane katılımcı ile yapılan bir
çalışmada; katılımcıların her gün beş dakika hayvanları beslemesi, onları
56
okşaması sağlanmış ve çalışmanın sonunda katılımcıların anksiyete ve
gerginliklerinin azaldığı, tansiyonlarının düştüğü açıklanmıştır73.
P.Hutchcroft’un Amerika’da 16 bakımevinde yaptığı çalışmada
ayda 2 kez hayvanların yaşlıları ziyaret etmesi sağlanmış ve çalışmanın
sonunda hayvanlarla vakit geçiren yaşlıların yalnızlık ve depresyon
düzeylerinin azaldığı tespit edilmiştir10. 2002 yılında Missisipi’de Marian ve
William Banks tarafından bir bakım evinde yapılan araştırmada evcil
hayvanların yaşlıların yalnızlıkları üzerine olan etkisi incelenmiş ve bu
terapi yönteminin yaşlılarda yalnızlık duygusunu azalttığı bulunmuştur12.
Bu çalışmada ise evcil hayvan ile terapi ülkemizde uygulandığı takdirde,
çalışmaya katılan yaşlıların yarıya yakınının(% 47.1 ) bu terapinin stres ve
anksiyeteyi azaltacağını belirtmiş olması literatür ile paralellik
göstermektedir.
Çalışmaya katılan yaşlıların büyük çoğunluğu ( % 73 ) evcil
hayvan ile terapinin ülkemizde uygulanabileceğini belirtmiş ve
uygulanabilir bulanların hepsinin aynı zamanda bu terapiden faydalanmak
istediği saptanmıştır. Bu sonuç bize, evcil hayvan ile terapinin ülkemizde
uygulandığı takdirde yaşlıların bu terapiye katılımının yüksek oranda
olacağını göstermektedir.
Yaşlıların % 27’ si ise bu terapinin ülkemizde uygulanamaz
olduğu ifade etmiştir. Uygulanamaz bulanların çoğunluğu ‘yaşlılar
güçsüzlükleri nedeniyle hayvanlarla ilgilenemez’ şeklinde cevap
vermişlerdir. Oysaki literatürde hayvanların, yaşlıların fiziksel ve duygusal
iyilik halini artırdığı savunulmaktadır. Örneğin, Friedman’ın yapmış olduğu
araştırmada, evcil hayvan sahiplerinin kalp hastalıklarına daha az yatkın
57
olduğuna ve bu hastalıklardan daha kolay iyileşebildiklerine dikkat
çekmiştir. Corson tarafından gerçekleştirilen bir diğer araştırmada ise,
terapi köpeklerinin yaşlıları sorumluluk sahibi yaptığı, hayvanı besleyen,
yıkayan, yürüyüşe çıkaran yaşlının kendi öz bakım gereksinimlerini de bu
sayede hatırladığı belirtilmiştir72.
Yaşlıların bir kısmı ise hayvanların yaşlılara zarar
verebileceği ya da hastalık bulaştırabileceği gerekçesiyle terapiyi
ülkemizde uygulanamaz bulmuştur. Literatürde bu terapide, pozitif
cevaplar ve uyaranlar verebilecek hayvanların seçildiği vurgulanmaktadır.
Terapide kullanılacak hayvanın tüm aşılarının yaptırılmış olması, insanlara
karşı herhangi bir saldırganlık öyküsünün olmaması ve kişilerin de
hayvana karşı alerjisi olmaması gerekmektedir14,24,25,26.
Huzurevlerindeki yaşlılara evcil hayvanların yararlarına ve
terapide kullanılan hayvanların özelliklerine yönelik bilgi verilmesi ile
ileride bu terapi ülkemizde uygulandığı takdirde terapiye katılımın artması
sağlanabilir.
Çalışmanın uygulanmasına başlamadan önce Süleyman
Demirel Huzurevinde çeşitli hayvanların olduğu bilinmemekle beraber,
çalışmanın yürütüldüğü sırada bu huzurevinde pek çok hayvan ( at, tavuk,
ördek, kedi, köpek, vs ) olduğu ve yaşlıların hayvanlarla sürekli iletişim
halinde olduğu gözlenmiştir. Süleyman Demirel Huzurevi’ndeki yaşlıların
diğer huzurevlerinde yaşayanlara göre daha yüksek oranda evcil hayvan
ile terapiyi ülkemizde uygulanabilir bulması ve bu terapiden faydalanmak
istemesi, evcil hayvan ile terapinin kısmen de olsa uygulandığını
söyleyebileceğimiz bu huzurevinde yaşlıların hayvanların kendilerine
58
sağladığı faydaların farkında oldukları ile söylenebilir. Süleyman Demirel
Huzurevi’ndeki yaşlıların, evcil hayvan ile terapiyi diğer
huzurevlerindekilere göre daha yüksek oranda (%83.3 ) ülkemizde
uygulanabilir bulması ve bu terapiden faydalanmak istemesi dikkat
çekmektedir.
Çalışmamıza katılan yaşlıların yaş aralığına, cinsiyetine ve
eğitim durumuna göre evcil hayvan ile terapiyi ülkemizde uygulanabilir
bulması ve terapiden faydalanmak istemesi karşılaştırıldığında herhangi
bir fark olmadığı saptanmıştır. Bu bulgu ise literatür ile benzerlik
göstermektedir. Evcil hayvan ile terapi Amerika’da yıllardır çocuklara,
hastalara, mahkumlara ve bakımevlerindeki yaşlılara uygulanmaktadır10.
Poresky ve Hendrix’in yaptıkları çalışmada; evcil hayvan sahibi olan
çocukların hayvanı olmayanlara göre, empati, kendine güven, bağımsız
karar verebilme becerilerinin daha yüksek olduğu bulunmuştur. Kanser
hastalarının ise hayvanlarla iletişime geçtiği takdirde, vücutlarında
dopamin, endorfin düzeylerinin arttığı böylece stres ve anksiyete
düzeylerinin azaldığı, anlamlı ve nitelikli bir yaşam sürdürme eğilimine
geçtikleri düşünülmektedir70. Colombo ve arkadaşlarının Đtalya’da 7 bakım
evinde 144 yaşlı ile evcil hayvanların yaşlılar üzerindeki etkilerini
incelemeye yönelik yaptıkları çalışmada Colombo ve arkadaşları bu
terapinin yaşlılıkta her yaşa ve her iki cinsiyete uygulanabileceğini
bildirmişlerdir88.
Bu bilgiler doğrultusunda, evcil hayvan ile terapinin
huzurevlerinde her yaş grubuna, her iki cinsiyete ve her eğitim
seviyesindeki yaşlıya uygulanabileceği söylenebilir. Bu sayede ise
terapinin geniş kitlelere uygulanması sağlanabilecektir.
59
Sağlık personeli
Çalışmaya 34 sağlık personeli katılmıştır ve 17 kişi
hemşiredir. Sağlık personelinin % 64.7’si ( 22 kişi ) daha önce hayvan
beslediğini belirtmiştir. Sağlık personeline genel olarak hayvan beslemeye
yönelik düşünceleri sorulduğunda ise % 82.4’ü ‘ onları severim’ şeklinde
cevap vermiştir. Sağlık personelinin % 67.6’sı evcil hayvan ile terapiye
ilişkin bilgisi olmadığını belirtmiştir. Bu durumun ülkemizde henüz evcil
hayvan ile terapiye ilişkin bir çalışma yapılmamasından kaynaklandığı
düşünebilir.
Evcil hayvan ile terapi uygulandığı takdirde yaşlıların %
44.8’i, sağlık personelinin ise % 76.5’i kedi ya da köpeği tercih edeceğini
belirtmiştir. Çoğunluğun kedi ya da köpeği tercih etmesi, kedi ve köpeğin
insanlarla daha kolay iletişim kurması, kolay eğitilebilmeleri ile
ilişkilendirilebilir65,68,74. Ayrıca bu sonuç Amerika’da evcil hayvan ile
terapinin yürütülmesinde evcil sayılabilen pek çok hayvan ( kuş, tavşan, vs
) kullanılabilmesine rağmen çoğunlukla kedi ve köpeğin kullanılması ile de
örtüşmektedir. Örneğin, Becker köpekleri seven lise öğrencilerinin kan
basınçlarını monitörden izlemiş, öğrencilerin köpekleri beslerken kan
basınçlarının en düşük olduğunu, köpeklerle konuşurken biraz daha
yüksek olduğunu ve araştırmacı ile konuşurken en yüksek olduğunu fark
etmiştir68. Florance Nightingale ise 1919’da Elizabeth Hastanesi’nde ordu
köpeklerini psikiyatri hastaları ile terapötik iletişim sağlamak için
kullanmıştır10.
Literatürde özellikle ABD’deki bakım evlerinde evcil hayvan ile
terapinin uygulanmasında hemşirelerin bizzat görev aldıkları ve terapiyi
yürüttükleri yer almaktadır 8,64,67,72. Sellers’ın 2004’te Amerika’da 4 bakım
60
evinde evcil hayvan terapisinin demanslı yaşlılar üzerindeki etkisini
belirlemeye yönelik yapmış olduğu çalışmada terapiyi bu kurumda görev
yapan ve eğitim almış hemşirelerin yürüttüğü belirtilmiştir90.
Literatürde ayrıca, evcil hayvan terapisinde psikoterapistin de
terapiyi yürüttüğü belirtilmektedir. Möller ve arkadaşlarının sırt ve bel ağrısı
yaşayan 24 kişinin haftanın 2 günü ata binmesi sağlanmış, çalışmanın
sonunda bu kişilerin ağrılarının azaldığı ve kendilerini psikolojik açıdan
daha iyi hissettikleri bulunmuştur. Aynı çalışmada terapiyi psikoterapistin
yürüttüğü vurgulanmıştır89.
Bu çalışmada ise evcil hayvan ile terapi ülkemizde uygulanırsa
bu terapiyi, yaşlıların yalnızca % 28.2’si hemşirelerin, sağlık personelinin
ise % 44.1’iı (15 kişi) psikologun uygulamasını istedikleri saptanmıştır. Bu
bulgu ise terapiyi kimin uygulamasının istendiği konusunda net bir bilgi
vermemekle beraber literatür ile de örtüşmemektedir.
Çalışmaya katılan 34 sağlık personelinin % 70.7’sinin bu
terapiyi ülkemizde uygulanabilir bulması terapinin uygulanabilmesi için
sağlık personelinden destek alınabileceğinin göstergesi olabileceği gibi
çalışmaya Süleyman Demirel Huzurevi’nden katılan 15 sağlık personelinin
tamamının evcil hayvan ile terapiyi ülkemizde uygulanabilir bulması ise
Süleyman Demirel Huzurevi’nde pek çok hayvan bulunmasının bir sonucu
olarak düşünebilir.
61
6.SONUÇ
6.1.Sonuçlar
Bu çalışma, huzurevlerindeki yaşlıların ve sağlık personelinin
evcil hayvanlar ile terapiye ilişkin düşüncelerini belirlemek amacıyla
yapılmıştır.
Araştırmadan elde edilen sonuçlar aşağıda belirtilmiştir.
● Araştırmaya katılan yaşlıların, % 49.4’ü 75-84 yaşları
arasındadır, % 53.4’ü erkektir, % 33.3’ü okuryazar değil, % 32.8’i ilkokul
mezunudur. Yaşlıların % 76’sının sağlık güvencesi vardır, % 56.1’i dul, %
23.1’i ise boşanmıştır. Yaşlıların % 36.2’si ev hanımıdır ( Tablo 1 ).
● Çalışma kapsamındaki yaşlıların % 30.5’i kendi
ihtiyaçlarını yerine getiremediği için huzurevine yerleştiğini ve %39.7’si beş
yıldan daha uzun bir süredir şu an bulunduğu huzurevinde yaşadığını
belirtmiştir ( Tablo 2 ).
● Yaşlılarının , % 79.3’ünün fiziksel problemlerini dış
merkezdeki doktor ve hemşireler ile, % 65.5’inin duygusal problemlerini
kurumdaki arkadaşları ile paylaştıkları saptanmıştır ( Tablo 3 ).
● Araştırma kapsamındaki yaşlıların % 70.1’i daha önce
hayvan beslediğini, % 87.4’ü ise hayvanları sevdiğini, % 81.6’sı ise evcil
hayvan ile terapiye dair bilgisinin olmadığı ifade etmiştir ( Tablo 4 ).
● Yaşlıların % 47.1’i evcil hayvan ile terapinin stres ve
anksiyeteyi azaltacağını, evcil hayvan ile terapi yöntemi ülkemizde
uygulandığı takdirde % 44.8’i kedi ya da köpeği tercih edeceklerini
belirtmişlerdir ( Tablo 5 ).
●Yaşlıların % 73’ünün ise bu terapiyi ülkemizde
uygulanabilir bulduğu ve terapiden faydalanmak istediği saptanmıştır
((Tablo 6
62
● Bulundukları huzurevlerine göre yaşlıların evcil hayvan
ile terapiyi ülkemizde uygulanabilir bulması ve bu terapiden faydalanmak
istemesi karşılaştırıldığında, terapinin kısmen de olsa uygulandığını
söyleyebileceğimiz Süleyman Demirel Huzurevi’ndeki yaşlıların diğer
huzurevlerinde yaşayanlara göre istatistiksel olarak anlamlı olmamakla
birlikte ( p> 0.05 ) daha yüksek oranda ( % 83.3 ) terapiyi ülkemizde
uygulanabilir bulduğu ve bu terapiden faydalanmak istediği saptanmıştır
( Tablo 7 ).
● Yapılan analizde yaşlıların daha önce hayvan besleme
durumları ile evcil hayvan ile terapiyi ülkemizde uygulanabilir bulması ve
terapiden faydalanmak istemesi arasında istatistiksel olarak anlamlı
farklılık saptanmıştır ( p< 0.05 ). Daha önce hayvan besleyenler bu terapiyi
daha yüksek oranda uygulanabilir bulduklarını ( % 81.1 ) ifade etmişlerdir
( Tablo 8 ).
● Yaşlıların yaşa, cinsiyete ve eğitim durumlarına göre
evcil hayvan ile terapiyi ülkemizde uygulanabilir bulma durumuna
bakıldığında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmıştır ( p< 0.05 )
( Tablo 9 ).
● Đstatistiksel olarak bir anlam taşımamakla beraber,
yaşlılardan evcil hayvan ile terapiye ilişkin bilgisi olanlar bilgisi olmayanlara
göre daha yüksek oranda terapiyi ülkemizde uygulanabilir bulduklarını
belirtmiştir ( Tablo 10 ).
● Yaşlıların yaşadıkları huzurevlerine göre evcil hayvan
ile terapiye ilişkin bilgisi olma durumu incelendiğinde, Süleyman Demirel
Huzurevi’nde yaşayanların diğer huzurevlerinde yaşayanlara göre daha
yüksek oranda ‘evet’ cevabını verdiği saptanmıştır. Yaşlıların bulundukları
huzurevleri ile evcil hayvan ile terapiye dair bilgisi olma durumu arasında
anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur ( p< 0.05 ) ( Tablo 11 ).
● Araştırmaya 34 sağlık personeli katılmıştır.
Araştırmaya katılan sağlık personelinin % 44.1’i Süleyman Demirel
Huzurevi’ nde görev yapmaktadır. Araştırmaya 6 fizyoterapist, 17 hemşire,
63
5 sosyal hizmet uzmanı, 3 doktor, 2 diyetisyen ve 1 psikolog katılmıştır.
Sağlık personelinin % 76.5’i kadın, % 38.2’si lise mezunudur. Sağlık
personelinin çoğunluğu (% 61.8’i ) tayin nedeniyle huzurevinde çalıştığını
belirtmiştir ( Tablo 12 ).
● Sağlık personelinin % 64.7’sinin daha önce hayvan
beslediği, hayvan besleyenlerin % 45.5’inin kedi ya da köpek beslediği ve
sağlık personelinin % 82.4’ünün genel olarak hayvanları sevdiği
saptanmıştır. Sağlık personelinin % 67.6’sı evcil hayvan ile terapiye dair
bilgisi olmadığını belirtmiştir ( Tablo 13 ).
● Araştırmaya katılan sağlık personelinin % 76.5 ‘i evcil
hayvan ile terapi yönteminde kolay iletişime geçebildikleri ve
eğitilebildikleri için kedi yada köpek kullanılmasını uygun bulmuşlardır. Bu
terapi ülkemizde uygulandığı takdirde sağlık personelinin % 44.1’i
psikologun uygulamasını uygun bulmuştur. Araştırmaya katılan 34 sağlık
personelinin % 70.7’si terapiyi ülkemizde uygulanabilir bulmuştur
( Tablo 14 ).
● Süleyman Demirel Huzurevi’nden çalışmaya katılan 15
sağlık personelinin tamamının evcil hayvan ile terapiyi ülkemizde
uygulanabilir bulduğu saptanmıştır ( Tablo 15 ). Araştırmaya katılan 17
hemşireden 10’u bu terapiyi ülkemizde uygulanabilir bulduğunu
belirtmişken, doktor, diyetisyen ve psikologun tamamı uygulanabilir
bulduğunu ifade etmiştir ( Tablo 16 ).
64
6.2. Öneriler
● Huzurevlerindeki yaşlılara ve sağlık personeline evcil
hayvanlarla terapiye ilişkin bilgi verilmesi.
● Ülkemizdeki huzurevlerinden seçilecek plot
huzurevlerinde evcil hayvanlar ile terapinin uygulanması ve bu terapinin
yaşlılar üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesi.
65
7.ÖZET
Araştırma, huzurevlerindeki yaşlıların ve sağlık personelinin
evcil hayvanlara terapiye ilişkin görüşlerini belirlemek amacıyla tanımlayıcı
olarak yapılmıştır ve araştırmanın örneklemini, Sosyal Hizmetler ve Çocuk
Esirgeme Kurumuna bağlı olarak hizmet vereni Ankara il sınırları
içerisinde bulunan Necla Kızılbağ, Süleyman Demirel, Seyran Bağları ve
Ümitköy Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezleri’nden
araştırmaya katılan 174 yaşlı ve bu kuruluşlarda görev yapan 34 sağlık
personeli oluşturmuştur.
Veriler, araştırmacı tarafından yaşlılar ve sağlık personeli için
geliştirilen iki ayrı veri toplama formu aracılığıyla toplanmıştır. Veri toplama
formları iki ayrı bölümden oluşmuştur. Birinci bölümde yaşlıların ve sağlık
personelinin sosyodemografik özelliklerine, ikinci bölümde ise evcil
hayvanlar ile terapiye ilişkin görüşlerini saptamaya yönelik sorular yer
almaktadır. Yaşlılar için geliştirilmiş olan veri toplama formları, yaşlılarla
yüz yüze görüşme yöntemi ile araştırmacı tarafından doldurulmuştur.
Sağlık personeli için geliştirilmiş olan veri toplama formları ise
huzurevlerindeki sağlık personeli tarafından doldurulmuştur. Verilerin
kodlama ve değerlendirme işlemleri araştırmacı tarafından bilgisayarda
SPSS 13.5 programında yapılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde ki- kare
testi kullanılmıştır.
Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre yaşlıların % 70.1’i
daha önce hayvan beslediğini, % 81.6’sı evcil hayvanlar ile terapiye dair
bilgisi olmadığını, % 87.4’ü hayvanları sevdiğini, % 73’ü ise bu terapinin
ülkemizde uygulanabileceğini ifade etmiştir. Uygulanabilir bulanların
hepsinin aynı zamanda bu terapiden faydalanmak istediği saptanmıştır.
66
Evcil hayvanların bulunduğu Süleyman Demirel Huzurevi’nde
yaşlıların evcil hayvan ile terapiyi ülkemizde uygulanabilir bulması durumu
istatistiksel olarak anlamlı bulunmamakla beraber ( p> 0.05 ) daha yüksek
oranda bulunmuştur. Daha önce hayvan besleyen yaşlıların evcil hayvan
ile terapiyi ülkemizde uygulanabilir bulması ve bu terapiden faydalanmak
istemesi daha önce hayvan beslemeyenler ile karşılaştırıldığında ikisi
arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptanmıştır (p < 0.05).
Araştırmaya 34 sağlık personeli katılmıştır. Sağlık
personelinde 22 kişi daha önce hayvan beslediğini, 24 kişi ise bu terapinin
ülkemizde uygulanabileceğini belirtmiştir.
67
8. SUMMARY
The survey was carried out descriptively in order to
determine opinions of elders and health personnel in rest homes regarding
therapy with pets. Sampling of the survey was composed of 174 elders
who participated in the survey from Necla Kızılbağ, Süleyman Demirel,
Seyran Bağları and Ümitköy Rest Home, Elderly Care and Rehabilitation
Centers, located within the provincial borders of Ankara, serving affiliated
to Social Services and Child Protection Institution.
Data were collected by means of two separate data
collection forms developed by the surveyor. Data collection forms
consisted of two separate sections. In the first section, there were
questions related to socio-demographic characteristics of elders and
health personnel; and in the second section, there were questions for
establishment of opinions of them regarding therapy with pets. Data
collection forms developed for elders were completed by the surveyor
through face-to-face interview with elders. Data collection forms developed
for health personnel were distributed to health personnel in rest homes
and retrieved after they were completed. Data encoding and assessment
procedures were carried out by the surveyor by means of SPSS 13.5
program in computer. Chi-square test was used for assessment of data.
Following results were obtained in the survey: 70.1 % of
elders expressed that they kept pets before, 81.6 % expressed that they
do not have any information regarding therapy with pets, 87.4 %
expressed that they love animals, 73 % expressed that this therapy can be
applied in our country. It was found out that all of those who find it
applicable want to benefit from this therapy at the same time.
68
In Süleyman Demirel Rest Home where pets exist, despite
the fact that elders find therapy with pets applicable in our country is not
significant statistically ( p> 0.05 ), it was found at a higher rate. When the
fact that elders who kept pets before find therapy with pets applicable in
our country and that they want to benefit from this therapy was compared
with those who have not kept pets before, it was found out that the
difference between them is significant statistically (p < 0.05).
34 health personnel participated in the survey. 22 health
personnel stated that they kept pets before and 24 health personnel stated
that this therapy can be applied in our country.
69
9.KAYNAKLAR
1. Şahin M, Yalçın M. Huzurevinde veya kendi evlerinde yaşayan
yaşlılarda depresyon sıklıklarının karşılaştırılması. Turkish Journal
Of Geriatrics 2003; 6 (1): 10-13.
2. Uluğ B. Psikiyatri. Kutsal Y, Çakmakçı M, Ünal S, editörler. Geriatri.
Ankara: Hekimler Yayınevi;1997. s. 733-740.
3. SHCEK, Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezleri
Mevzuatı. Ankara: 2001.
4. Çotuk B. Yaşlanma Psikolojisi. Đstanbul: Bilimsel ve Teknik
Yayınları Çeviri Vakfı; 1994.
5. Vatan S, Gençöz T.Huzurevinde yaşayan sakinlerin kuruma yönelik
düşünce ve beklentileri. Kriz Dergisi. 2002; 12 ( 2 ): 19-32.
6. Oğuzhanlı N, Özdel O.Yaşlılık, huzurevi ve yaşam yolculukları. Türk
Psikiyatri Dergisi. 2005; 16 ( 2 ): 124-132.
7. Spitler C. Pet Therapy in Midwest Nursing Homes. Doctor Of
Philosophy. U.S.A: University of Toledo; 2000.
8. Animal Assisted Therapy. [online]. 2000 [Erişim: 17 Eylül 2007 ].
http: // www.animaltherapy.net
9. Guay D. Pet assisted therapy in the nursing home setting. Am J
Infect Control. 2001; 29 ( 3 ): 178-186.
10. P.Hutchroft E. Improving Quality of Life For Older Adults Through
Pet Therapy. Master of Social Work.U.S.A: California State
University; 2006.
11. Churchill M, Safaoui J. using a therapy dog to alleviate the agitation
and desocialization of people with alzheimer’s disease. Journal of
Psychosocial Nursing, Mental Health Sevices.1999 ( Apr): 16-23.
12. Banks M, Banks W. The effects of animal assisted therapy on
loneliness in an elderly population in long term care facilities.
Journal of Gerontology. 2002; 57 ( 7 ): 428-432.
70
13. Emmet P. Animal Assisted Therapy: The Power of Pets. Healtweek.
1997 ( Oct): 18-19.
14. Cullen L, Titler M, Drahol R. Family and pet visitation in the crirical
care unit. Critical Care Nursing, 1999; 19 ( 3 ):84-87.
15. Emiroğlu V. Yaşlılık ve Yaşlının Sosyal Uyumu. Genişletilmiş 2.
Baskı. Ankara: Başkent Yayınları;1995.
16. T.C. Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü.
Yaşlı ve Aile Đlişkileri. Ankara Örneği; 2005.
17. United National,.Problem of Elderly and the Aged. A/35/130; 1980.
18. Hubson, G. Halk Sağlığı Birimi ve Uygulaması. Ankara: SSYB
Hıfzısıhha Okulu yayını; 1970.
19. Akdemir N. Hemşirelik Bakımı. Kutsal Y, Çakmakçı M, Ünal S,
editörler. Geriatri. Ankara: Hekimler Yayınevi;1997. s. 117-140.
20. Onat Ü. Yaşlılık ve sağlıklı yaşlanma. Antropoloji ve Yaşlılık. Prof.
Dr. Vedia Emiroğlu’na Armağan. Aydınlar Matbaası, Ankara.. 2000.
s. 101-107.
21. Öztürk O. Ruh sağlığı ve bozuklukları. 5. Baskı. Ankara: Hekimler
Yayın Birliği; 1994
22. Tomanbay Đ. Geriatri 2002. H.Ü. Geriatrik Bilimler Araştırma ve
Uygulama Merkezi. Đstanbul: Turgut yayıncılık ;2002.
23. Arpacı F. Farklı boyutlarıyla yaşlılık. Ankara: Türkiye Đşçi Emeklileri
Derneği; 2005 .
24. Barker WH, Prevention of disability in older persons, Wallace RB,
editors. Maxcy-Rosenau-Last Public Health and Preventive
Medicine, 4 nd ed. Appleton and Lange; 1998.
25. Ebrahim S, Health of elderly people. Detels R, McEwen J,
Beaglehole R, Tanaka H, editors. Oxford Textbook of Public Health,
Volume 3, U.S.A: Oxford University Press; 2002 .
26. Stolnitz, G.J, editors. United Nations. Demographic Causes and
Economic Consequences of Population Aging: Europe and North
71
America. United Nations Economic Commission for Europe and
United Nations Population Fund, Economic Studies, No.3; 1992.
27. Onat Ü, Tufan B. Yaşlanma ve sosyal hizmet. Denizli: II. Ulusal
Yaşlılık Kongresi. 9-12 Nisan 2003.
28. Moody, H. R. Aging concepts and controversies. U.S.A:Pine Forge
Press;1998.
29. Yaşlılık Grubu Raporu I. Ulusal Sağlık Kongresi, T.C Sağlık
Bakanlığı, Ankara: 23-27 Mart 1992.
30. Görgün-Baran A. Türkiye’de yaşlılık politikalarının sosyolojik analizi.
I. Ulusal Yaşlılık Kongresi, Ankara;10-11 Ekim 2001.
31. http://www.ankara.bel.gov.tr/mahalli/10htlm, (Erişim tarihi: 10-11-
2008)
32. DPT, Özel Đhtisas Komisyonu Raporu. Sosyal Hizmetler ve
Yardımlar, Ankara: DPT Yayınları; 2001.
33. http://www.emekli.gov.tr/genel.htlm, (Erişim tarihi :11-11-2008 ).
34. SSK. Son Değişiklikler Sosyal Sigortalar Kanunu. Ankara; 1999.
35. BAĞ-KUR. Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sos.
Sig. Kur. Kanunu, Ankara; 2000.
36. Yaşlı ve Aile Đlişkileri, T.C Başbakanlık ve Aile Sosyal Araştırmalar
Genel Müdürlüğü Yayınları Ankara Örneği 2005, Genel yayın no:
127, Ankara: Afşaroğlu Matbaası; 2005
37. Durgun B. Yaşlılık ve yaşlılara sunulan hizmetler, Đstanbul: Belbim
A.Ş; 1999.
38. I. Ege Geriatri Kongresi Özet Kitabı,. Đzmir: Ege Üniversitesi
Basımevi, 27-29 Nisan 1992.
39. Koşar G. N. Sosyal hizmetlerde yaşlı refahı alanı, Ankara: Şafak
Matbaacılık; 1996.
40. Güçbilmez E.. Yenimahalle ve kayadibi karşılaştırılmalı bir köy
araştırması, Ankara: A.Ü. SBF Yayını;1972.
41. Lehr U. Yaşlanmanın Psikolojisi, Çev: B Çotuk, N Eryar, Đstanbul:
Bilimsel ve Teknik Yayınları Çeviri Vakfı;1990 .
72
42. Katz IR, Smith BD Psychiatric aspects of log-term care. HI Kaplan,
BJ Sadocki, editors. Comprehensive Textbook of Psychiatry. 2. Cilt,
6. Baskı, Baltimore: Williams and Wilkins; 1995.
43. Soygur H. Bakım evlerinde yaşlı bakımını psikolojik değerlendirme.
C.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi Mayıs 2005; 29 (1): 23-63.
44. Zarit SH, Dolan MM, Leitsch SA Interventions in nursing homes and
other alternative living settings. IH Nordhus, GR Vandenbos, S
Berg, editors. Clinical Geropsychology, Washıngton: American
Pschologıcal Association; 1997.
45. Vehid S. Ülkemizdeki huzurevlerinin dağılımı ve bu dağılımın
düşündürdükleri. Cerrahpaşa Tıp Dergisi 2000; 31 (4): 249-254.
46. Çuhadar D, Sertbaş G, Tutkun H. Huzurevlerinde yaşayan
yaşlıların bilişsel işlev ve günlük yaşam etkinliği düzeyleri
arasındaki ilişki. Anatolian Journal of Psychiatry 2005; 6: 227-239.
47. Akdemir A, Atasoy N, Sağnak S. Yaşlılıkta depresyon. 3P Dergisi
2001; (9):263-270.
48. Karataş S. Yaşlılıkta yaşam doyumu ve etkileyen etmenler.
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksekokulu Dergisi 1990;
8:105-114.
49. Abrams RC, Teresi JA, Butin DN. Depression in nursing home
residents. Clin Geriatr Med 1992; 8:309-322.
50. Kurtoğlu D, Rezaki M. Huzurevindeki yaşlılarda depresyon, bilişsel
bozukluk ve yeti yitimi. Türk Psikiyatri Dergisi 1999; 10: 173-179.
51. Bahar A, Tutkun H, Sertbaş G. Huzurevlerinde yaşayan yaşlıların
anksiyete ve depresyon düzeylerinin belirlenmesi. Anadolu
Psikiyatri Dergisi 2005; 6:227-239.
52. Ekici H, Ünal S. Sağlık Ocağı’na bağlı evinde kalan yaşlılarla
huzurevinde kalan yaşlılarda psikolojik semptom taraması ve
yaşam doyumu. Sağlıklı Yaşlanma Sempozyumu Kitabı, Ankara;26-
27 Kasım 1992.
73
53. Kırdı N, Cavlak U, Meriç A ve ark. Doğal çevrelerinde ve
huzurevinde yaşayan yaşlılarda risk faktörlerinin incelenmesi. ‘
Sağlıklı Yaşlanma’, Uluslar arası Hemşireler Birliği 1992 Teması
Sempozyum Kitabı. Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik
Yüksekokulu, 26-27 Kasım 1992, Ankara: Başbakanlık SHÇEK
Basımevi; 1992.
54. Fadıloğlu Ç, Esen A, Karadakovan A. Huzurevinde yaşayan
yaşlıların günlük yaşam aktiviteleri ve sağlık durumlarının
incelenmesi. ‘ Sağlıklı Yaşlanma’, Uluslar arası Hemşireler Birliği
1992 Teması Sempozyum Kitabı. Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik
Yüksekokulu, 26-27 Kasım 1992. Ankara: Başbakanlık SHÇEK
Basımevi, 1992.
55. Morley JE. Physiological aspects. HI Kaplan, BJ Sadock,editors,
Comprehensive Textbook of Psychiatry, 2. Cilt, 6. Baskı, Baltimore:
Williams and Wilkins; 1995.
56. Sorock G.S., Bush T.L., Golden A.L. et al. Phsical activity and
fracture risk in a free-living elderly cohort. J Gerntol 1986; 43:134-
139.
57. Khordshid L, Eşer Đ, Zaybak A, Yapucu Ü, Arslan G, Çınar Ş.
Huzurevlerinde kalan yaşlıların yalnızlık düzeylerinin
incelenmesi.Türk Geriatri Dergisi 2004; 7(3):45-49.
58. Payne, A. Wayne, Dale B. Hahn Understanding your health. USA:
McGraw Hill; 1995.
59. Baysal, A. Yaşlılık ve Beslenme. Ankara: Türkiye Diyetisyenler
Derneği Yayını; 1994.
60. Walley T, Scott AK (Prescribing in the elderly. Postgrad Med J
1995; 71: 466-471.
61. Büyükcoşkun A. Yaşlı bireyin sorunları ve bakım gereksinimlerinin
saptanması, Yayınlanmamış Hemşirelik Programı Doktora Tezi.
Ankara: Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü; 1990.
74
62. Gülseren L. Yaşlılık döneminde görülen majör psikiyatrik
bozukluklar. 3P Dergisi 1995:3(3);185-192.
63. Sevil HS: Yaşlıların, Psiko-Sosyal Sorunları. Ankara: Sosyal
Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu Yayınları, Sayı.5, 1984.
64. Farrel, J. Nursing Care of The Older Person. USA : J.B Lippincott
Comp; 1990.
65. W. Tor. The Effects of Pet Ownership on The Psychological Well-
Being of Physically Disabled Children. Doctor of Social Work.
Boston Üniversity.1986.
66. Fine, A, editors. Animals and therapist: ıncorporating animals in
outpatient psychotherapy. Handbook on animal-assisted therapy:
Theoretical foundations and guideliness for practice.. New York:
Academic Pres; 2000.
67. Perelle, I.B, Granville, D.A. Assessment of the effectiveness of a
pet facilitated program in a nursing home setting. Sociaety and
Animals 1993; 1(1):91-100.
68. Miller, J, Conner, K. Going to the dogs for hep. Nursing 2000; 30
(11):65.
69. Miller, D., Staats, S, Partlo, C. Discriminating positive and negative
aspects of pet interaction: Sex differences in the older population.
Social Indicators Resarch 1992; (27), 363-374.
70. Johnson, R.A., Meadows, R.L.,Haubner, J.S, Sevedge, K.().
Human- animal interaction: A complementary/alternative ( CAM)
intervention for cancer patients. American Behavioral Scientist
2003; 47(1): 55-69.
71. Beck, A.M. The use of animals to benefits humans: Animal-
assisted therapy. In A.Fine, editors . Handbook on animal-assisted
therapy: Theoretical foundations and guidelines for practice. New
York: Academic Press; 2000.
72. J. Elizabeth . Pet Therapy and Life Satisfaction in Elders. Master of
Science in Nursing. U.S.A: Boston University; 1995.
75
73. J. Bronson. The Effectiveness of a Pet Therapy Visitation Program
on The Institutionalized Elderly. Doctor of Philosophy. U.S.A:
Montana University; 1987.
74. Klein , R.The power of pets. New Republic 1995; 213(2): 18-23.
75. Çınar A.Türkmen atı. Avrasya Etütleri 1998: 13; 103-119.
76. Atatürk’ün Havyan Sevgisi. [online]. 2000 (Erişim: 23 Eylül 2008 ).
http: // www.atsızcılar.com.tr
77. Türklerde Hayvan. [ online ]. ( Erişim tarihi: 23-05-2009). http://
www. türkiyegazetesi.com.tr.
78. Göka E. Türk grup davranışı, Đstanbul: Aşina Kitaplar; 2006.
79. Öz F. Sağlık alanında temel kavramlar. Ankara: Đç ve Dış Ticaret
AŞ; 2004.
80. Akın B, Seviğ Ü, Karataş N. Türkiye’de gerontoloji hemşireliği
eğitimi. Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi
2001;5(1): 33-39.
81. Sütoluk Z, Demirhindi H, Savaş N, Akbaba M. Adana
huzurevlerinde kalan yaşlılarda depresyon sıklığı ve nedenleri. Türk
Geriatri Dergisi 2004; 7: 148-151.
82. Demet MM. Taşkın O, Deniz F, Karaca N, Đçelli Đ. Manisa
huzurevlerinde kalan yaşlılarda depresyon belirtilerinin yaygınlığı ve
ilişkili risk etkenleri. Türk Psikiyatri Dergisi 2002; 13: 290-299.
83. Bostancı M, Yılmaz B. Denizli Huzurevi Sürekli Bakım ve
Rehabilitasyon Merkezi’deki yaşlıların sosyo-demografik özellikleri
ve sağlık sorunları. http:// www. Dicle.edu.tr/halks/yedi%208. htm,
23-07-2007.
84. Ekinci M, Tortumluoğlu G, Okanlı A, Sezgin S. The prevalance of
depression in elderly living at home in eastern Turkey: Erzurum. Int
J Hum Sci ISSN: 1303-5134, www. insanbilimleri.com; 23-07-2007.
85. Maral I, Aslan S, Đlhan MN, Yıldırım A, Candasayar S, Bumin MA.
Depresyon yaygınlığı ve risk etkenleri: Huzurevinde ve evde
76
yaşayan yaşlılarda karşılaştırmalı bir çalışma. Türk Psikiyatri
Dergisi 2001; 12: 251–259.
86. Karakuş A, Süzek H, Atay M. Muğla huzurevinde kalan yaşlıların
depresyon düzeylerinin incelenmesi. Muğla Üniversitesi SBE
Dergisi 2003 Güz; 11: 40-51.
87. Karan Ö, Koz M, Ersöz G. Đstanbul ilindeki huzurevlerinde kalan 65
yaş ve üstündeki bireylerin fiziksel aktivite alışkanlıklarının
incelenmesi. Türk Geriatri Dergisi 2004; 7( 13 ): 143-147.
88. Colombo G, Dello M, Smania K, Raviola R. Pet therapy and
institutionalized elderly: Archives of Gerontoloji and Geriatrics 2006;
207-216.
89. Möller M, Hakanson M, Lindström I. The horse as the healer- A
study of riding in patients with back pain: Journal of Bodywork and
Movement Therapies 2009; ( 13 ),43-52.
90. Sellers M. The Effects of Animal Assisted Therapy On The Quality
Of Life Of Elders With Dementia. Doctor of Philosophy. U.S.A:
Kankas State University; 2004.
77
10.EKLER
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
11.ÖZGEÇMĐŞ
1982 yılında Zonguldak’ta doğan Đmran KOÇAK, Đlk, orta ve
lise eğitimini Zonguldak’ta tamamlamıştır.
2000 yılında Zonguldak M. Çelikel Anadolu Lisesi’nden
mezun olduktan sonra, aynı yıl Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik
Yüksekokulu’nu kazanmış ve 2005 yılında Hacettepe Üniversitesi
Hemşirelik Yüksekokulu’nda lisans eğitimini tamamlamıştır.
2005 - 2007 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Erişkin
Hastanesi Psikiyatri Kliniği’nde, 2007 - 2008 yıllarında Hacettepe
Üniversitesi Erişkin Hastanesi Kulak Burun Boğaz Kliniği’nde çalışmıştır.
Bir yılı aşkın süredir Eczacıbaşı Sağlık Hizmetleri’nde Hasta Eğitim
Hemşiresi olarak görev yapmaktadır.
Đmran KOÇAK, evlidir ve 2006 yılında Gazi Üniversitesi
Sağlık Bilimleri Enstitüsü Psikiyatri Hemşireliği programında yüksek lisans
eğitimine başlamıştır.