22

Memiş efendi

Embed Size (px)

Citation preview

MÜDERRİS - NAKŞI ŞEYHİ

H A C I M E M Î Ş E F E N D İ(MUHAMMED KUDSİ)

HAYATI 1784-1852

Hazırlayan:Z. Abidin ERENMEMİŞ

(Hacı Memiş Efendi’nin torunlarından)

Yazan:Ahmet ÇELİK

(Ar aştırmacı-Y azar)

ÇAVUŞ KASABAMIZA HOŞ GELDİNİZ ٠w w w . m e m i s e f e n d i . n e t

Konya - Seydişehir yolu üzerinde Konya’dan itibaren 70. Km.dedir.

Konya 2013

ı

MÜDERRİS - NAKŞI ŞEYHİ HACI MEMIŞ EFENDİ

(MUHAMMED KUDSI.’NIN HAYATI 1784-1852

Hacı Memiş Efendi yalnız Konya’nın değil, bütün Anado­lu’nun ilminden ve feyzinden istifade ettiği büyük bir Âlim ve ünlü bir Veli’dir.

Hacı Memiş (Muhammed Kudsi) Efendi 1784 yılında Konya ili, Bozkır ilçesi, Ali Çerçi köyünde dünyaya geldi. Babasının adı Mustafa Efendi, annesinin adı Halime Hanım’dır. Soyu Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’e dayanır.

Çocukluğu Bozkır’ın Karacahisar köyünde geçti. Kendi ak­rabalarından aynı zamanda Ebu Said Hadimi Hazretleri’niıı de talebesi olan İbrahim Efendi’nin terbiyesi altında yetişti.

Daha sonra Karacahisar’da İbrahim Efendi'nin oğlu Mü­derris Yeğen Muhammed Efendi'den de ders alarak ilmini ge­nişletti.

Alanya, Hadim, Kayseri ve İstanbul’da tahsiline devam ederek eşi bulunmaz bir âlim oldu.

Mevlana Halidi Bağdadi Hazretleri'nin halifesi olan Öde­mişi؛ Şeyh Haşan Kudsi Efendi'den Nakşı Halidi Tarikatı İca­zeti aldı.

Şam’da bulunan Mevlana Halidi Bağdadi Hazretlerini görme arzusu kendisinde dayanılmaz bir hal alınca Şam’a git­ti. Kırk gün Mevlana Halidi Bağdadi Hazretleri'nin sohbetinde bulunarak O'ndan da icazet aldı.

Bir müddet Kudüs’te kaldı. Oradan Mekke-i Mükerre- me'ye giderek Hacı oldu. Sonra, Karacahisar'a dönerek med­resesini kurdu. Öğrenci yetiştirmeye başladı.

:

Daha sonra, Bozkır Hocaköy (Uçpınar)١e yerleşti. Hocaköy (Üçpınar)’de yine medresesini kurarak öğrenci yetiştirmeye devam etti. Orada 17 yıl kaldı.

Hocaköy (Uçpınar)'de kendisini çekemeyenlerin çoğalması üzerine Seydişehir’e göç etti. Seydişehir'de talebesi Hacı Ab­dullah Efendi'niıı yanında S ay kaldıktan sonra aym ilçenin Çavuş köyüne gitti. Çavuş’ta da medresesini kurarak talebe okutmaya devam etti.

Hacı Memiş Efendi (rh.a)’nin torunlarından Zeynel Abidin Ef. (rh.a), Rıfat Ef. (rh.a) ve Ziya Ef. (rh.a) 1909’da Konya’da Islahı Medaris’i açtılar. Onların yetiştirdikleri talebeler Mem­leketimize pek çok hizmetlerde bulundular. Bunlardan bazıla­rı: Fahri Kulu, Hacı Veyiszade Mustafa Kurucu, Saatçi Osman Efendi, İbrahim Hakkı Konyalı ve Abdullah Tannkulu (rah- metullahi aleyhim ecmain).

Aynca, sayıları elliye yaklaşan Halifeleri ile de Nakşibendî Tarikatının Halidiye kolunun Anadolu’da yayılmasına vesile olmuştur.

Diğer oğullan Karaman ve Bozkır civannda faaliyet gös­terdiler.

Iliın ve tasavvufu birlikte yürüten Memiş Efendi (rh.a) Mi­ladi 28 Ekim 1852 / Hicri 14 Muharrem 1269 yılında Perşembe günü 71 yaşında iken Çavuş köyünde Hakk’ın Rahmetine ka­vuşmuştur. Allah rahmet eylesin.

Talebelerinden ve Halifelerinden Hacı Abdullah Efendi, Hacı Memiş Efendi’yi yıkayıp kefenlemiş, Hocaköy’den gelen­lerin hazır olduğu kalabalık bir cemaatle cenaze namazını kıl- dırmıştır. Çavuş köyündeki medresenin yanındaki yere defno- lunmuştur.

3

Hacı Memiş Efcndi’nin külahla örtül, olan türbesi Hacı Abdullah Efendi’nin öncülüğünde 1866 yıbnda yaptırılmıştır.

Hacı Memiş Efendi vefat ettiği zaman geride; bir post, bir hasır, bir çarık ve birde asa’dan başka bir şey bırakmamıştır.

Hacı Memiş Efendi’nin soyundan pek çok âlim ve şeyh ye­tişti Hiçbir âlimin neslinden bu kadar çok üim adamı ve şeyh çıkmamıştır.

Hayatta iken: “Vücudunu çürüten er olmaz” buyururlardı. Vefatından 13 yıl sonra türbesi inşa edüirken kabri açddığı zaman kefeni ve vücûtları, hayatta olduğu gibi hiç bozulmadığı görülmüştür.

Baki âleme göç ettikleri zaman 4 hanımından 7 oğlu ve 4 kı­zı bulunmakta İdi.

Hacı Memiş Efendi’nin türbesi Konya-Seydişehir yolu üze­rinde, Konya’dan itibaren 70. km.deki Çavuş Kasabası’ndadır.

HALİFELERİNDEN BAZILARI:

-Konya'da Hacı Memiş Efendi’nin en büyük oğlu Şeyh Muhammed Bahaeddin Efendi (ı٠h.a) (vf. 1906);kabri Hacı Fet- tah Mczarlığı’ndadır.

-Kadınhanı’nda Topbaşzade Hacı Ahmed Kudsi Efendi (rh.a) (vf,1889);kabri Mevlana Türbesi bahçesindedir.

-Bozkır Avdan Köyünden Muhammed Zahreddin Efendi (rh.a) (vf.1859), kabri Bozkır Avdan’dadır.

-Seydişehir’de Şeyh Hacı Abdullah Efendi (rh.a) (vf.1903),-İstanbul’da Şeyh Hacı Feyzullah Efendi (rh.a) (vf. 1876)

t

HACI MEMIŞ EFENDI’NIN ş e m a i l i v e a h l a k i

Hacı Memiş Efendi (rh.a) orta boylu, esmere yakın tenli olup alın ve kaşlarının arası açık idi. Kaşları ince ve uzun, gözleri orta ve siyah idi. Burnunun ucu yüksek, ağzı büyük ve genişti. Sakalı gür ve büyükçeydi. Vefat ettiği zaman beyazı siyahından daha çoktu. Kemikleri iri ve kuvvetli idi. Alnında velilik nûru parlamakta olup heybetli bir görünüşe sahipti. Kendisini aniden gören kimse korku ile dolardı.

Hacı Memiş Efendi (rh.a) gayet vakur ve sekinet sahibiydi Asla kahkaha ile gülmezdi Ara sıra tebessüm ederdi. Çok sıcak kanlı idi Kendisi ile sohbet eden kimse ondan asla ayrılmak istemezdi Dili tatlı, yüzü gayet sevimliydi Daima hakikatlerden bahseder, marifetleri açıklardı. Hiçbir zaman gereksiz konuşmaz, daima hayırla nasihat buyururlardı. Sözlerini işiten kimseye asla usanma gelmezdi. Keramet eseri olarak, kim dünya sıkıntı ve darlıkları yönünden şikayetçi olarak onun yanma gelse, hemen ferahlığa kavuşur, büyük bir rahatlık hissederdi. Eğer kendisinde dünya sevgisi varsa, hemen yok olur, geçim sıkıntısı ve dertlerinden kurtulurdu. Netice olarak ilahi dergaha yönelen melek yüzlü bir kimse oluverirlerdi.

Gariplere, yetimlere, yoksullara çok yardım ederdi. Cömertlikte ve eli bollukta zamanın bir tanesiydi. Dünyaya ve içindekilere iltifat göstermezdi. Sayılmayacak derecede evinde misafirleri olurdu. İmkanları kıt bir köyde oturmasına rağmen hepsini yedirir, içirirdi. Herkesi dünya sevgisinden meneder, Allah’ın sevgisini yöneltirdi. Rızık için üzülenlere: “Rızık için üzülüp ızdırap çeken kimse insan defteri dışındadır.” buyururdu.

HANIMLARIHAVVA HANIM: Ali ÇerçiIi Samet Hoca Efendi'nin kı­

zıdır. Mezarı Bozkır Hocaköy Kabristanı’ndadır.GÜMÜŞ KADIN: Hocaköylü Halim Efendi’nin kızıdır.

Kabri Hocaköy Kabristanı’ndodır.EMİŞ KADIN: Bozkır Şeyhi’nin kızı. Kabri Bozkır’dadır. EMİNE HANIM: Memiş Efendi'nin Hocası Odeıııisli Haşan

Kudsi Efendi'nin vefatı üzerine dul kalan eşidir. Kabri Konya Hacı Fettah Mezarlığı’ndadır.

ERKEK GOCUKLARI MUHAMMED BAHAEDDİN EFENDİ:Hacı Memiş Efendi’nin ilk hamını Havva Hanımdan en bü­

yük oğludur. 1834’de Bozkır Karacahisar’da doğmuştur. Ha­şan Kudsi Efendi’nin kızı Emine Hanım’la evlenmiştir. 1862’de Konya Bekir Sami Paşa Medresesi’ne Müderris oldu. 44 yıl bu medresede eğitim öğretim faaliyetleri yanmda Nakşî Halidi Ta- rikatı üzerine Babasının Halifesi olarak irşat görevini yürüttü. Orayı bir ilim merkezi haline getirdi. 1906'da Konya'da vefat etmiştir. Şeyh ve müderris idi. Türbesi, Konya ili Meram ilçesi Hacı Fettah Mezarlığı’ndadır. Zeynelâbidin Ef. (rh.a) (1866- 1940) ve Muhammed Rifat Ef. (rh.a) (1872-1920) ve Ahmet Zi­ya Ef. (rh.a) (1877-1925) isimlerinde üç çocuğu vardır.

MUSTAFA ASIM EFENDİ(KOCA MÜFTÜ):Bozkır Müftüsü idi. M. 1906'da Hocaköy'de vefat etmiştir.

Orada metfundur.UBEYDULLAH EFENDİ:M.1881’de Hocaköy'de vefat etmiştir. Kabri, Hocaköy Kur­

şunlu Camii bahçesindedir.<١

HALID EFENDI:

(1841 - 1909) Karaman'da vefat etmiştir. Kabri Karaman Ketane Camii bahçesindedir.

ZEY N ELÂ Bto^ EFENDİ:18 yaşında Bozkır Karacahisar köyünde vefat etmiştir.

Kabri oradadır. Kur’an-ı Kerim Hafızı idi.SffiDIK EFEOTİ:

(1851 - 1921) Bozkır Hocaköy'de vefat etmiştir. Orada met­fundur.

HASAN KUDSİ EFENDİ:

(1847 - 1921) Konya’da vefat etmiştir, Kabri Hacı Fettah Mezarlığındadır.

KIZ COCTT C T ARI

HAVVA HANIM:

Bozkır-Karacahisar'da doğmuştur. Softa Hoca Mehmet Efendi ile evlenmiştir. Kabri Bozkır Hocaköy’dedir.

FATMA HANIM.

Bozkır Kadısı Abdullah Efendi ile evlenmiştir. M.1863'de Hocaköy'de vefat etmiştir. Kabri oradadır.

AYŞE HANIM:

Avdan’lı Şeyh Muhammed Zahreddin Efendi ile evlenmiş­tir. Kabri Bozkır Avdan köyündedir.

HATİCE KJBRA HANIM:Hoca köylü Mehmet Efendi ile evlenmiştir. M.1926 yılında

Bozkır Hocaköy'de vefat etmiştir. Kabri Hocaköy’dedir.

7

سر١ ء ماشان ء .والد طا ر عنبة ط

ي س ا د غ ت ل ن ث ل ا ا و ن و علد عيد٠ حلجي حضرتلري/ ب

ن ف ر ر انشا ط ر شع وف ال ب و الله ت ز ه٠ء د 1314 ل

H a lid e - i Sultan Alivvetu’s-

4- Hacı Said Beg Hazretleri/5- Tarafından insa olunmusdır6- Tckabbellahu azze ve celle Sene 1314/ (m. 18961

Sultan II. Abdülhamid’in Annesi Valide Sultan’ın Yaptırdığı Şadırvan Ve Kitabesi

8

Türbenin Doğudan Görünüşü

Hacı Memiş Efendi’nin Vefat Makamı9

Türbenin Genel Görünüşü

10

Türbe Girişi Ve Kitabesi

11

Hacı Memiş Efendi’nin Makamı12

A U a l l ^ I - l l U İ I İ j L i^İ

1 2 6 9 ■*-i...Sâdâti IVleşayihi Nakşiyeden M ahl.ûbi llüdâ K utbu'I-V ucûd el-Cami'

eriati؛-؟>’Beyne M uhammcd .؛ka؛ve٠t-T ar

Kudsi Hazretinc Fatiha .)1269h/(18S2n١

Hacı Memış Efendı’nın Kabir Taşı ve Kitabesi13

HACI MEMIŞ EFENDI’DEN MENKIBELER1- Hacı Memiş Efendi (rh.a) her zaman Allah'ın

emirlerini ve yasaklarını insanlara bildirmeye çalışırdı.Dini uğrunda canını feda etmekten çekinmezdi. Islamın emirlerine uymada çok titizlik gösterir; “Bir kişinin şeriatta ne kadar eksikliği varsa bir o kadar da tarikatta noksanı olur!” derdi. Tarikatla şeriatı bir bilirdi. Herhangi bir konuda, “Şeriatte böyle amma hakikatte veya tarikatte bu böyle değil” diyenlere çok kızar ve: “Bunlar Şeytana uyarak temiz şeriati işlemez hale getirirler ve böylece sapıklardan olurlar” buyururdu. Memiş Efendi’nin temsil ettiği ilim ve tasavvuf hareketi Ebu Said el- Hadimi’nin ilimi geleneğine ve Mevlana Halidî Bağdadî’nin tasavvuf؛ anlayışına dayanır.

2- Hacı Memiş Efendi (rh.a) İslam’ın yaşanması için çalışır ve didinirdi. Şeriatle hakikati bir bildiği için. “Şeriat hakikatin ta kendisidir. Bazıları kabuk ve iç ile bir benzetme yapmışlarsa da biz buna razı değiliz. Çünkü kabuk ile iç arasında nevi bakımdan ayrılık vardır” buyururdu.

3- Hacı Memiş Efendi (rh.a)’nin Alim bir müridi vardı.25 sene fakirlik çektiğinden dolayı, ücretli olarak köylere Ramazan imambğma (cerr)’e giderdi Ona:“Cerre çıkma! Yanında olanla kanaat et! Allahü Zülcelal'e tevekkül ol! Eğer geçmiş senenin geürlerinden az olursa, eksiğini ben tamamlayacağım” buyurdu. O alim mürid cerre çıkmakdan vazgeçerek eldeki üe kanaat etti. O zat sonradan; “Senelerce sefillik çektim. Geçim darbğım vardı. Bir mal sahibi de olamadım. Şimdi ise, Allah’a hamdolsun hem sefaletten kurtuldum, hem de mal sahibi olarak zengin oldum." diyerek devamlı şükrederdi.

14

4- Hacı Memiş Efendi (rh.a) Keramet göstermekten çok çekinirdi. Eğer keramet bir müridin kurtuluşuna sebeb olacaksa çaresiz olarak açığa vururlardı. Nitekim alimlerden çok yavaş kabiliyete sahip bir müride, bir gün üç saatlik bir uzaklıktaki bir köyde bir kalb daralması geldi, içinden şöyle geçiyordu: “Alemde şeyh endişesini neden çekeyim, Tarikat için neden bir sürü zahmete katlanayım? Bu meslekten bir şey anlayamadım. Bundan sonra ben de diğer insanlar gibi kendi işlerimle meşgul olacağım” diyerek tasavvufu inkara yöneldi. Bu düşüncelerini hiç bir kimseye açmadan Hacı Memiş Efendi’nin huzuruna gelince, Hacı Memiş Efendi ona: “Kimin şeyhi yoksa onun şeyhi şeytandır!., değil mi? Hak yoldan çıkmaya hangi akıllı cesaret edebilir?” buyurarak o müridinin yanlış düşüncesini gönlünden çıkardı.

5- Hacı Memiş Efendi (rh.a)’nin öğrencilerinden biri, rüyasında kendisini Yazıcızade Muhammed Efendi’nin ‘Muhammediyye’ adlı kitabını cild ve kağıdı ile beraber yediğini gördü. Uyandıktan sonra: “Inşaallah bundan sonra Hacı Bayram Veli ve Yazıcızade Muhammed Efendi hazretlerini ziyaret edip oraya intisap edeyim. Bizim feyzimiz oralardan görünüyor” diye rüyayı yorumladı. Namaz vakti yaklaşınca namaz kılmak için camiye çıkınca Hacı Memiş Efendi o zata yöneldi ve aniden: “Bir kimse önündeki hazır olan bayramı bırakıp da niçin başka yere Bayram aramağa gitsin? Bazan kişiye şeyhinden olan feyzi diğer bir şeyhtenmiş gibi görünür. Bu Allah'ın bir hikmetidir. Sen amellerinde samimi ol!” diyerek öğrencisine güzel bir ders verdi.

15

6- Hacı Memiş Efendi (rh.a)’in bir müridi tasavvuf! eği­timini tamamlamadan memleketine gitmek istedi. Hacı Memiş Efendi ona; “Gitme! Eğitimini tamamla! dedi. Buna rağmen o kişi memleketine gitti. Sonra çok ağır bir hastalığa tutuldu. Hasta ve ümidsiz bir halde yatarken, bir gece rüyasında Hacı Memiş Efendi’nin yanında olduğunu gördü. Hacı Memiş Efendi elinde bir kazma ile karnındaki hastalığa sebeb olan şevin üzerine birkaç defa vurup oradan bir şey çıkardı. Öğrencisi uyandığında hiçbir hastalığının kalmadığını görünce Allah'a hamd ederek tekrar hocasının yanma döndü.

7- Hacı Memiş Efendi yetenekli öğrencilerine ilgi alaka gösterirdi. Böyle bir öğrencisine; “Sen denizin ötesine bile gitsen benim elimden kurtulamazsın” buyurdu. Bir süre sonra, o öğrenci ilim tahsili için Mısır’a gitti. Bir gün dersini anlamadığı için üzüntülü olarak uyuya kaldı. Gece rüyasında dersi tamamiyle öğrenmişti. Senelerden sonra Hacı Memiş Efendi’yi ziyarete geldiğinde Hacı Memiş Efendi ona tebessüm ederek; “Sana ben denizin ötesinde bile olsan elimden kurtulamazsın demedim mi?” diye buyurdu. Bu sözlerinden sonra o mürid o geceleyin öğrenmiş olduğu dersin Hazretin öğrettiğine dair kerametlerini hissettiğini sonradan anlatmıştır.

8- Hacı Memiş Efendi’nin türbesine bitişik olan cami, zaman içinde harap olup, ihtiyacı karşılamayınca yıkılarak yerine biraz daha geniş olarak yeniden yapılmıştı. Cami in­şaatı devam ederken Beyşehirli bir kimse gelip kapı ve pen­cereleri kendisinin yaptıracağım büdirmiş. Beklemedikleri bu yardım karşısında: “Rüyanda babanı mı gördün?” diye takıldıkları o kişi şunları söylemiş:

16

“Ben 6 yaşıma kadar felçli idim ve yürüyemiyordum. An­nemle babam beni alarak Hacı Memiş Efendi’nin türbesine gelip, sandukanın yanma yatırdılar. Kendileri de namaza durunca sandukadan bir el uzanarak beni ayağa kaldırdı. Ben de yürüyerek aşağıya inmeye başlayınca, namazlarını bozarak arkamdan yetişen annemle babama durumu anlat­tım. Bu yüzden merhuma minnet borcum vardı, onu ödemek istedim” dedi.

9- Şeyh Mustafa Efendi, Hacı Memiş Efendi (rh.a)’nin halifelerin dendi. Hacı Memiş Efendi (rh.a)’nin vefatından sonra kabirlerini tamir hususunda çok gayret sarf eder. Tamir esnasında kabir, ayak tarafından açılır. Mustafa Efendi elini açılan yerden kabre sokunca mübarek ayakları­nın vefatı uzun seneler geçmesine rağmen hala sıcak, soğu­mamış olduğunu görür. Kabirde yatan Efendimiz Hazretle­ri; “Daha sıcak değil mi?” diye buyurmuşlar. Bu sözleri işi­ten halife hazretleri bağırarak düşüp bayılmıştır. Bu halde bir müddet yatmışlardır.

10- Bir adam Hacı Memiş Efendi için; Ben bir yemek ha­zırladım. Eğer kâmil (haluk, gerçek) bir veli, evliya ise bu hazırladığım ve meşru olmayan yemeği yemez dedi ve Hacı Memiş Efendiyi evine yemeğe davet etti.

Hacı Memiş Efendi müritlerinden birini alarak davete icabet etti. Eve vardılar yemeği yemek için sofraya oturdu­lar. Mürit oruçlu olduğu için başka bir odaya gitti. Ev sahibi Hacı Memiş Efendiye; Efendim müridinizde sofraya çağır- sanız dedi. Hacı Memiş Efendi adamın niyetini anladığın­dan. "O bir şahindir. Değme leşe kanmaz!" Buyurdu. Adam bu sözden bir şey anlamadı. Bu sefer müridin yanma gidip, Hacı Memiş Efendi seni sofraya bekliyor dedi.

17

Miirid’de; "Efendimiz Hacı Menıiş Efendi koskoca bir okyanustur. Herhangi bir leş onu asla bulandıramaz" dedi. Bu sözlerden sonra yaptığı İşten utanan adam yaptıkların- dan dolayı tövbe istiğfar edip Hacı Menıiş Efendinin samimi talebelerinden oldu.

11- Devlet tarafından Konya yöresine gönderilen ve bü- yük âlimlerden olan bir müfettiş Bozkır’a gelir. Burada Ha- lidiye tarikatına ve Hacı Memiş Efendiye tatisap edenlere zulüm ve işkence edermiş. Bu müfettiş sonunda Hacı Memiş Efendi’yle de karşılaşmış. Hacı Memiş Efendi’ye; Allah, Kur’an-ı Kerim (Zümer suresi 54. Ayetinde:) “Rabbinize inabe edin (bağlanın)” buyuraluyor. inabe şeyh olmaz, Hakk olur der.

Hacı Memiş Efendi; Sen alim birisin, ayette geçen “Ralj- binize” (ila rabbiküm) kelimesinde geçen “ila” niçin? Ko- ııulıııuştur diye sorar.

Müfettiş; “ila” kelimesi Arap dili kurallanna göre bir şe- yi sonlandırmak İçin kullanılır deyince Hacı Memiş Efendi: "Efendi Allah hakkında bir son olur mu? Başlangıcı yok ki sonu olsun. Hakkin varlığına başlangıç ve son düşünmek caiz değildir. Böyle bir şey asla mümkün de değildir. Fakat Allah yolunda fani olan ve Hakka ulaşan Şeyhe bağlanmak Hakka bağlanmaktır" buyurur. Bu cevaptan sonra âlim olan bu müfettiş yanlış düşüncelerden vazgeçer ve Hacı Memiş Efendinin iyi bir öğrencisi olur.

KAYNAKLAR:www.memlsefendl.nitMuhammed Bahaeddin Efendi. Şemsu’s - Şüınus -Güneşler GÜ-

neş! (Mütercim: Hüseyin Fevzi Paşa, Sadeleştiren: A. Fikri Yavuz, Mahmut Parlar İstanbul 1996 Sayfa 106-117.

IX

Son SözBen, Hacı Memiş Efendi’nin büyük oğlu Muhammed

Bahaeddin Efendi’nin oğlunun, oğlunun oğluyum, yani be­şinci kuşaktan torunlarındanım. 1941 doğumluyum. Bu soy benimle, benim evlatlarım ve torunlarımla devam etmekte­dir. Öteki kuşaklardan meydana gelen torunlarının sayısı da yüzleri aşmaktadır. Dünya durdukça Dedemizin neslinin de­vam etmesini, çoğalmasını niyaz ederim.

Cenabı Hak ilim ve kerem sahibi bu aile büyüğümüze hizmeti nasip etti. Kendisi ile ilgili bilgileri toplayarak bu si­teyi hazırlayıp ziyaretçilerin hizmetine sundum. Yeni bilgiler buldukça site daha da gelişecektir.

Cenabı Hakk dünyada ziyaretlerini, ettiyseniz tekrarı­nı; ahirette de şefaatine nail eylesin. Amin.

Türbenin onarımı, bu sitenin hazırlanmasında emeği geçenler ile Siz ziyaretçi ve okuyuculara teşekkürler ediyo­rum. Saygılarımla.

Z. Abidin ERENMEMIŞ

19

Hacı Memiş Efendi Camii içi

20

Hacı Memış Efendi Camii ve Türbesinin Batıdan Görünüşü