5
1 Üniter Devlet İlkesi, Federal Devlet Ve Demokratik Konfederalizm İbrahim TİPİ * * Kırıkkale Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğrencisidir. Türkiye çok kritik bir süreçten geçiyor. Terörist başının çizgisini teorik bir açıklamaya, felsefik bir temele, politik bir anlayışa oturtma çabası her zamanki gibi devam ediyor. TBMM çatısı altında faaliyetlerine devam eden BDP ise İmralı’nın sözcüsü konumunda. Demokratik Cumhuriyet, Demokratik Uygarlık, Demokratik Ekolojik Toplum Paradigması, Demokratik Komünalizm Demokratik Özerklik... Bu kavramların hiçbiri tatmin edici bulunmadı ve Kürt Sorunu için daha kapsayıcı daha evrensel bir ideolojik tanım aranmaya başlandı. Son zamanlarda terörist başının bulduğu bir kavram “Demokratik Konfederalizm”. Terörist başının son dönemlerde avukatları aracılığı gönderdiği mesajlarda üzerinde ağırlıklı olarak durduğu konu, Demokratik Konfederalizmdir. Bu konunun üzerinde durulmasını, bunun kendisinin ulaşğı şünsel zirve, Ortadoğu'da ve Kürt sorununda yaşanan temel sorunların çözüm anahtarı olduğunu, bundan dolayı önemli olduğunu ve Nevruz'da ilan edilmesini, kendisinin de bunun önderliği olarak açıklanmasını istemişti. Demokratik Konfederalizmi ilan edip kendisini bunun önderi ilan ediyor terörist başı. Peki, nedir bu Demokratik Konfederalizm? Demokrasi, tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimidir. Ortak çıkar ve ortak yapılan işlerde ortak bir irade ortaya çıkar. Bu ortak irade de demokratik içerikte, birinin diğeri üzerinde egemen olmadığı biçimde gerçekleşir ve Türkiye Kürt meselesine çözüm bulamazsa, büyük hatta orta devlet olma şansını kaybedecektir. Turgut ÖZAL, 1992

üNiter devlet i̇lkesi, federal devlet ve domokratik konfederalizm i̇brahim ti̇pi̇

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: üNiter devlet i̇lkesi, federal devlet ve domokratik konfederalizm i̇brahim ti̇pi̇

1

Üniter Devlet İlkesi,

Federal Devlet

Ve

Demokratik Konfederalizm

İbrahim TİPİ*

*Kırıkkale Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğrencisidir.

Türkiye çok kritik bir süreçten

geçiyor. Terörist başının çizgisini teorik bir

açıklamaya, felsefik bir temele, politik bir

anlayışa oturtma çabası her zamanki gibi

devam ediyor. TBMM çatısı altında

faaliyetlerine devam eden BDP ise

İmralı’nın sözcüsü konumunda.

Demokratik Cumhuriyet, Demokratik

Uygarlık, Demokratik Ekolojik Toplum

Paradigması, Demokratik Komünalizm

Demokratik Özerklik... Bu kavramların

hiçbiri tatmin edici bulunmadı ve Kürt

Sorunu için daha kapsayıcı daha evrensel

bir ideolojik tanım aranmaya başlandı. Son

zamanlarda terörist başının bulduğu bir

kavram “Demokratik Konfederalizm”.

Terörist başının son dönemlerde

avukatları aracılığı gönderdiği mesajlarda

üzerinde ağırlıklı olarak durduğu konu,

Demokratik Konfederalizm’dir. Bu

konunun üzerinde durulmasını, bunun

kendisinin ulaştığı düşünsel zirve,

Ortadoğu'da ve Kürt sorununda yaşanan

temel sorunların çözüm anahtarı olduğunu,

bundan dolayı önemli olduğunu ve

Nevruz'da ilan edilmesini, kendisinin de

bunun önderliği olarak açıklanmasını

istemişti.

Demokratik Konfederalizmi ilan

edip kendisini bunun önderi ilan ediyor

terörist başı. Peki, nedir bu

Demokratik Konfederalizm?

Demokrasi, tüm üye veya

vatandaşların, organizasyon veya devlet

politikasını şekillendirmede eşit hakka

sahip olduğu bir yönetim biçimidir. Ortak

çıkar ve ortak yapılan işlerde ortak bir

irade ortaya çıkar. Bu ortak irade de

demokratik içerikte, birinin diğeri üzerinde

egemen olmadığı biçimde gerçekleşir ve

Türkiye Kürt meselesine çözüm bulamazsa, büyük hatta orta devlet olma şansını kaybedecektir.

Turgut ÖZAL, 1992

Page 2: üNiter devlet i̇lkesi, federal devlet ve domokratik konfederalizm i̇brahim ti̇pi̇

2

uygulamaya geçer. Bu ilişki biçimi

konfederasyon biçiminde ifade edilir.

Demokratik Konfederalizm

düşüncesinin kaynağı ise toplumsal ekoloji

hareketinin kurucusu Murray

Bookchin’dir. Bookchin'e göre

konfederalizm kavramı, ekolojik bilinç

karakteri kazanarak, gerçek katılımcı

demokrasinin sınırlarının özgürleştirilmiş

bireylerin bilinçli katılımı ile

gerçekleştirilen siyasal ve sosyal düzen

şeklinde özetlenebilir. Belirtmek gerekir ki

Bookchin, ulusa, ulus - devlete,

milliyetçiliğe ve ulusal hareketlere karşıdır.

Terörist başının kendi ifadelerine

göre ise “Kürdistan Demokratik

Konfederalizmi bir devlet sistemi değil,

halkın devlet olmayan demokratik

sistemidir. Başta kadınlar ve gençler olmak

üzere halkın tüm kesimlerinin kendi

demokratik örgütlenmesini yarattığı,

politikayı doğrudan ve özgür-eşit

konfederasyon yurttaşlığı temelinde,

yerelde kendi özgür yurttaşlık

meclislerinde yaptığı bir sistemdir.

Dolayısıyla öz güç ve öz yeterlilik ilkesine

dayanır. Gücünü halktan alır ve ekonomi

de dahil her alanda öz yeterliliğe ulaşmayı

benimser. Kürdistan Demokratik

Konfederalizm’i gücünü toplumsal tarihin

derinliklerinden ve Mezopotamya'nın

tarihten gelen zengin kültürel birikiminden

alır. Klan sisteminden ve aşiret

konfederasyonlarından günümüze kadar

uygarlık tarihi boyunca devletçi toplum

merkezileşmesine girmek istemeyen doğal

toplumun demokratik komünal yapısına

dayanır. Yakın tarih açısından, PKK' nın

başta zindanlar ve dağlar olmak üzere

bütün alanlarda otuz yılı aşkın süre

binlerce şehit vererek yürüttüğü mücadele

içinde yarattığı yurtsever halk gerçeğine,

özgür yaşama ve demokratik örgüt birikim

ve tecrübesine dayanır. Demokratik

Konfederalizm tüm kültürel varlıkların

tanınması, korunması ve kendini ifade

özgürlüğünü esas alır. Bu temelde Kürt

sorununun demokratik çözümünü, Kürt

kimliğinin her düzeyde kabulünü, Kürt

dilinin ve kültürünün geliştirilmesini

sağlamayı temel görev bilir."

Terörist başı bunları söylerken

Kürdistan Demokratik Konfederasyonu’

nun ilkelerini de belirtiyor. Bu ilkelere

bakılırsa; ulus-devlet sisteminin toplumsal

gelişmenin, demokrasi ve özgürlüklerin

önünde en ciddi engel olduğunu, bu

engelin ulus-devlete göre gelişen küresellik

değil, tamamen halka dayanan ve gücünü

tabandan alan Demokratik Konfederatif

sistemle ortadan kaldırılabilineceği

söylüyor. Ayrıca bu sistemin toplumsal

temelde etnik, dini ve sınıfsal farklılıkları

gözeten bir sistem olduğunu da ekliyor.

Yani Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ulus-

millet anlayışı hedef nokta olarak

görülüyor.

Üniter Devlet İlkesi

Devlet, ülke, millet ve egemenlik

unsurlarından oluştuğuna göre, üniter

devlette, tek ülke, tek millet ve tek

egemenlik vardır. Diğer bir ifadeyle üniter

devlet, tek bir ülke üzerinde, tek bir

milletin, tek bir egemenliğe tâbi olmasıdır.

Bu nedenle, üniter devlette, devleti

oluşturan unsurlar bölünmez bir bütündür.

Şöyle ki:

a) Üniter devlette, devletin ülkesi

bölünmez bir bütündür. Şüphesiz ki, üniter

devletin ülkesi de “il” ve “ilçe” gibi idarî

bölümlere ayrılabilir. Ancak bunlar, basit

idarî bölümlemelerdir. Bunların sadece

idarî yetkileri vardır. Yasama ve yargı

Page 3: üNiter devlet i̇lkesi, federal devlet ve domokratik konfederalizm i̇brahim ti̇pi̇

3

yetkileri yoktur. Bunların hepsi aynı

egemenliğe tâbidir. Bunların hepsinde aynı

anayasa ve aynı kanunlar, kısacası aynı

hukuk uygulanır.

b) Diğer yandan üniter devlette,

millet unsuru da bölünmez bir bütündür.

Milleti teşkil eden insanların millet

unsurunu oluşturmalarında din, dil, etnik

grup vb. bakımlardan ayrım yapılamaz.

Üniter devlette “toplum”lar veya

“cemaatler” temelinde egemenlik

yetkilerinin kullanılmasında farklılık

yaratılamaz. Üniter devlet sadece yer

bakımından federalizme değil, cemaatler

bakımından federalizmi yani “korporatif

federalizm”i de reddeder. (Korporatif

Federalizm örn. 1974 öncesi Kıbrıs)

c) Nihayet üniter devlette

egemenlik de tektir ve bölünmez bir

bütündür. Tek olan egemenliğin sahası

bütün ülkedir. Bu egemenliğe tâbi olan da

bütün millettir. Egemenliğin kaynağı

bakımından da ayrım yapılamaz.

Anayasa hukukunun genel

teorisinde, yapısına göre devlet şekilleri,

“üniter (tek) devlet ” ve “karma devlet”

olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Karma

devletler de kendi içinde konfederal devlet

ve federal devlet olmak üzere ikiye

ayrılmaktadır. Günümüzde konfederal

devletlerin ortadan kalkmasıyla ortada

sadece karma devlet olarak federal

devletler kalmıştır.

Federal Devlet - Üniter Devlet

Federal devlet, federe devletlerden

(eyaletlerden) oluşmuş bir devlettir.

Federalizm, federal devlet ile federe

devletlerarasında anayasayla güvence

altına alınmış yerel düzeyde bir iktidar

paylaşımı olarak tanımlanmaktadır.

Federal devlet sisteminde, federal devlet ve

federe devletler olmak üzere iki tür devlet

vardır. Federe devletler de haliyle birden

fazladır. Üniter devlet sisteminde ise tek

devlet vardır. Federal devlet sisteminde,

gerek federal devletin, gerekse federe

devletlerden her birinin kendine has bir

anayasası ve hukuk düzeni vardır. Üniter

devlette ise tek anayasa, tek hukuk düzeni

vardır. Federal devlet sisteminde gerek

federal devletin, gerekse federe

devletlerden her birinin, kendine has bir

yasama, yürütme ve yargı organları vardır.

Üniter devlette ise devleti oluşturan

birimlerin (bölge, il, vs.) sadece idarî

organları vardır. Federal devlet sisteminde

federe devletler kendi içişlerinde

bağımsızdırlar. Üniter devlette ise devleti

oluşturan birimlerin içişlerinde

bağımsızlığı diye bir şey söz konusu

değildir. Böyle bir sistemde devlet iktidarı,

federal devlet ile federe devletler arasında

federal anayasa ile paylaştırılmıştır.

Türkiye Devletinin Üniter Niteliği

Anayasamızın 3’üncü maddesine

göre, “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle

bölünmez bir bütündür”. Devletin ülkesi ve

milletiyle bölünmez bir bütün olması onun

“üniter devlet ” olması demektir.

Dolayısıyla Türkiye’de federal devlet

şeklinin kurulması Anayasaya aykırı olur.

1. Ülkenin Bölünmez Bütünlüğü

“Ülke” devletin üç unsurundan

biridir. “Ülke, bir insan topluluğunun

üzerinde yerleşmiş olduğu üç boyutlu

maddî çevre” olarak tanımlanmaktadır.

Anayasamızın 3’üncü maddesinde,

“Türkiye Devleti, ülkesi... ile bölünmez bir

bütündür” denilerek ülkenin bölünmez

bütünlüğü ilân edilmektedir. Bu hükümle

kanımızca şu üç şey yasaklanmaktadır:

Page 4: üNiter devlet i̇lkesi, federal devlet ve domokratik konfederalizm i̇brahim ti̇pi̇

4

a) Ülkenin bir parçası, yabancı bir

devlete verilemez. Yani devletin, ülkeyi

oluşturan toprakları terk etme, devretme

yetkisi yoktur. Açıkçası, Türkiye Devleti

ülkesini oluşturan bir toprak parçasını

başka bir devlete bırakamaz.

b) Devletin ülkesini oluşturan

toprakların da devletten ayrılma hakları

yoktur.

c) Ülke parçalanıp üzerinde birden

fazla devlet kurulamaz. Şüphesiz üniter

devlette de ülke birden fazla bölümlere

ayrılmıştır. Ancak bunlar basit idarî

bölümlerdir. Bunların basit idarî yetkileri

vardır. Ayrı bir egemenlikleri yoktur.

d) Bu ilke, ülkenin kendi içinde

parçalanmamakla birlikte bütünüyle başka

bir devletin ülkesi haline gelmesini de

yasaklamaktadır. Anayasamız işgale de,

iltihaka da kapalıdır. Türkiye Devleti işgal

edilmeyi kabul edemeyeceği gibi, kendisi

de bir başka devlete iltihak edemez.

e) Devletin ülkesiyle bölünmez

bütünlüğü federalizmi yasaklamaktadır. Bu

yasak mutlaktır. (1) Türkiye’de kendi

içinde bölünmek suretiyle federal devlet

kurulamaz. (2) Türkiye başka devletlerle

bir araya gelip bir federal devlet kuramaz.

(3) Türkiye bir federasyona katılamaz.

Avrupa Birliğinin gelişim seyri federal

devlet olma yolundadır. Eğer Avrupa

Birliği bir federal devlet niteliğine

bürünürse, kanımızca, Türkiye

Cumhuriyetinin bu federal devlete

katılmasına Anayasamızın

değiştirilemeyecek maddeleri arasında yer

alan 3’üncü maddesinde bulunan “ülkenin

bölünmez bütünlüğü” ilkesi engel teşkil

eder.

2. Milletin Bölünmez Bütünlüğü

“Millet” devletin üç unsurundan

biridir. Milleti, devletin ülkesi üzerinde

yaşayan ve devletin egemenliğine tâbi olan

insan topluluğu şeklinde tanımlayabiliriz.

Anayasamız 3’üncü maddesinde, “Türkiye

Devleti milletiyle bölünmez bir bütündür”

diyerek milletin bölünmez bütünlüğü ilân

edilmektedir. Buna göre, milleti teşkil eden

insanlar, aralarında din, dil, etnik grup vb.

bakımlardan ayrım yapılmaksızın aynı

egemenliğe tâbidir. Keza devlet

yönetimine katılmak bakımından milleti

oluşturan insanlar arasında bir ayrım

yapılamaz. Türkiye’de etnik gruplar, dilsel

topluluklar veya dinî cemaatler temelinde

egemenlik yetkilerinin kullanılmasında

farklılık yaratılamaz. Türkiye’de sadece

yer bakımından federalizm değil, etnik

gruplar, cemaatler veya toplumlar

temelinde federalizm, yani “korporatif

federalizm ” de kurulamaz.

Sonuç

Mustafa Kemal ATATÜRK Türk

Milleti’ni "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran

Türkiye Halkı'na Türk Milleti denir"

şeklinde açıklamaktadır. Türk Milleti

kavramını ırk seviyesinde anlamak ve

anlatmak yanlıştır. Bundan dolayıdır ki

Türkiye’de Türk-Kürt ayrımı yapılması söz

konusu bile değildir. Ayrım yapılacaksa

tek bir kesime yapılabilir ki bu kesim

İngiliz Mandasını savunanlarla aynı kefeye

konur ve Kürtçü olarak adlandırılır. Öyle

ki bu kesim Kürt Halkını şerefli Türk

tarihinden koparmaya çalışacak kadar

gaflet ve ihanet içerisindedirler.

Page 5: üNiter devlet i̇lkesi, federal devlet ve domokratik konfederalizm i̇brahim ti̇pi̇

5

Kendini Kürtlerin temsilcisi olarak

nitelendiren Kürtçüler, bağımsızlık

konusunda önlerindeki engelleri görerek

"bütünden parçaya" çözümü yerine

"parçadan bütüne" ulaşan bir çözüm

yöntemi denemeye çalışıyorlar. Ulusal

devlet ilkesi çok uluslu devlet anlayışına

olanak vermediği gibi böyle düzende

federatif yapıya da olanak yoktur. Federatif

sistemde federe devletler tarafından

kullanılan egemenlikler söz konusudur.

Tekil devlet sisteminde ise birden çok

egemenlik yoktur. Egemenlik ve devlet

kavramlarının ‘ulus’ kavramıyla

bütünleşmesi, devletin herhangi bir etnik

kökenden gelenlerle ya da herhangi bir

toplumsal sınıfla özdeşleştirilmesine

engeldir.

"Türkiye beni yanlış anlamasın.

Üniter devlete bir itirazım yok… Kürt-

Türk ayrımı da yapmıyorum. Bütün halk

toplulukları için geçerlidir…. Biz devlet

istemiyoruz… Üniter yapıyla sorunumuz

yok.” diyor terörist başı ama üniter devlet

hukukunu tanıdığınızda, konfederal

hukukun kendisi anlamsızlaşır.

Tunceli'de katıldığı bir panelde

önerilerini açıklayan ve, "Türk bayrağının

yanında Kürt bayrağı, Türk Meclisi'nin

yanında Kürt meclisi, Türkçe resmi dilin

yanında Kürtçe resmi dil olsun" diyen

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı

Osman Baydemir’in söylemleri de

konfederasyona doğru bir istemi

göstermektedir.

Kendini Kürt kökenli

vatandaşlarımızın temsilcisi olarak gören,

Kürt Halkı’nın çıkarları için mücadele

ettiğini öne süren PKK’nın -oysaki

gerçekte PKK’nın savunduğunu iddia ettiği

emekçi ve ezilen halkla hiçbir ilişkisi

yoktur- tasfiye süreci başlamıştır. Terör

örgütünün ve destekçilerinin Türkiye

Cumhuriyeti Devleti sınırları içerisinde

kardeşçe yaşayan halkın huzurunu

bozmaktan, güvenliğini tehdit etmekten,

Büyük Türkiye’nin gelişmesine engel

teşkil etmekten başka hiçbir vasfı da

yoktur. Terörist başının tezleri, geliştirdiği

stratejiler, bölücü kesimdeki çözülmeleri

de beraberinde getiriyor. Terör

örgütünün ve İmralı mahkûmunun bu son

direnişleri de yersiz ve boşunadır.

Kaynakça

1. BOOKCHIN Murray - 1999,

Kentsiz Kentleşme, Ayrıntı

Yayınları

2. BOOKCHIN Murray, Özgürlüğün

Ekolojisi

3. BOOKCHIN Murray, Kominalist

Karar Anı

4. BOOKCHIN Murray,

Konfederalizmin Anlamı 1990

5. Türk Anayasa Hukuku, Kemal

GÖZLER, Bursa, Ekin Kitabevi

Yayınları, 2000 s.115-119

6. UYGUN, Oktay-1996 Federal

Devlet, Temel İlkeler, Kurumlar

ve Uygulama" İtalik Yayınları

7. Anayasa Mahkemesi 14 Temmuz

1993 tarih ve K.1993/1 sayılı

Halkın Emek Partisi’nin

kapatılmasına ilişkin kararı

8. İmralı Görüşme Notları, İmralı