Upload
zafer-akcali
View
2.007
Download
7
Embed Size (px)
Citation preview
Kanser Tarama Programları
Dr. Zafer Akçalı
İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı
Tümör Belirteçleri
Yalancı pozitiflik ve yalancı negatiflik dediğimiz durumlar sebebiyle, belirli birkaç durum hariç, kanser tanısı almamış kişilerde tarama amacıyla tümör belirteçlerinin kullanılması önerilmemektedir.
Kanserde Tarama
Şu anda taramanın etkili olduğu konusunda her ülkenin görüş birliğine vardığı kanserler rahim ağzı (serviks ), meme ve kalın bağırsak (kolon ve rektum) kanserleridir.
Kanser
Kanser, tüm ülkeler için önemli bir sağlık sorunudur
Amerika Birleşik Devletleri’nde ölüm sebepleri arasında, kalp ve damar hastalıklarını geçip 1. sıraya yerleşmiştir
İnsan yaşam süresi arttıkça, görülme sıklığı artmaya devam edecektir
Surveillance – Screening (Tarama)
Kanseri mümkün olan en erken safhada yakalamak için yapılan incelemelerdir.
Kanser tanısı almamış, özel bir risk taşımayan, ortalamayı temsil eden kişilerde yapılır.
Belli bir yaş ve cinsteki kişilerin hepsine yapılması gerektiği düşünüldüğünde tarama tetkiklerinin başarıya ulaşması için bazı şartların yerine gelmesi gerekir
Gereken Şartlar
Hastalık, görülme sıklığı veya ağırlığı açısından önemli bir sağlık sorunu olmalı
Hastalığın doğal seyri sırasında, şikayetler ortaya çıkmadan, erkenden yakalanabilecek uygun bir zaman aralığı olmalı
Sağ kalımı önemli ölçüde değiştirecek bir tedavi olmalı, yani hastalığa bağlı ölümler azaltılabilmeli
Gereken Şartlar
Erken dönemde uygulanacak tedavi, şikayetler ortaya çıktıktan sonra uygulanacak tedaviden daha etkili olmalı
Kesin, halk tarafından kabul görebilen, yapılması kolay, güvenilir ve görece ucuz bir tarama yöntemi var olmalı
Hedef kitlenin belirlenmesi ve takibi için uygun tanımlamalar yapılmalı (başlama yaşı, yapılma aralığı gibi)
Bilimsel ve Ekonomik Temel
Hedef kitle tarafından büyük oranda katılım olmalı
Yerleşim bölgelerinin sosyoekonomik yapısı ve eldeki imkanlar dikkate alınmalı
Hastaların ve tarama programında çalışanların beklentilerine duyarlı olunmalı
Pozitif sonuç elde edildiğinde takip, tanı ve tedavi için yapılması gerekenler belirlenmeli
Bilimsel ve Ekonomik Temel
Tarama programları maliyet açısından etkin olmalı
Tarama programları gözlemlenmeli ve düzenli olarak etkinlik açısından değerlendirilmeli
Kanserde tarama
Her ülkenin kendisine özel kanser tarama programları olmalıdır
Japonya’da mide kanseri Çin’de karaciğer ve özefagus kanseri Amerika’da prostat kanseri
diğer ülkelere göre daha önemli bir sağlık problemi olması sebebiyle, tarama programları içinde öncelik taşımaktadır
Kanserde tarama
Şu anda taramanın etkili olduğu konusunda her ülkenin görüş birliğine vardığı kanserler rahim ağzı, meme ve kolorektal kanserdir.
Prostat, akciğer ve over kanserinde ölümleri azaltmak amacıyla tarama yöntemlerinin geliştirilmesine çalışılmaktadır
Serviks Kanserinde Tarama
Tarama testi olarak kullanılan ilk yöntem George Papanicolaou tarafından rahim ağzı kanserinde tanımlanmış, 1928’de tartışmaya açılmış ve 1941’de sonuçları yayımlanmıştır. Günümüzde hala kullanılan bir yöntemdir. Rahim ağzından sürüntü şeklinde alınan dokular (pap smear testi) incelenir, sonuç kanseri düşündürüyorsa, biyopsi ile doğrulaması yapılır.
Meme Kanserinde Tarama
Mamografinin (meme röntgeni) kullanıma girmesiyle 1960’lı yıllarda meme kanseri taraması başlatılmıştır. 1963 yılında başlatılan, 40-64 yaş arası 62.000 kadının 25 yıl takip edildiği bir çalışmayla etkinliği araştırılmıştır.
Kanserde tarama
Akciğer kanserinin balgam sitolojisi ve akciğer röntgen grafisiyle taraması 1970’lerde,
Kolon kanserinin taraması 1975’de, Prostat ve yumurtalık kanserinin taraması ile
ilgili araştırmalar 1990’larda başlamıştır.
Türkiye’de Tarama
Hastanelerde check-up merkezleri Sağlık Bakanlığı’nın oluşturduğu kanserde
erken teşhis, tarama ve eğitim merkezleri (ketem)
Çernobil ve Türkiye’de Kanser
Karadeniz Bölgesinde kanserli oranı % 1,85 olup, kontrol grubu olan Isparta Eğirdir de kanserli oranı %1,85 olarak bulunmuştur. Karadeniz bölgesi ile kontrol grubu olan Isparta arasında kanser görülme oranı bakımından bir fark tespit edilmemiştir. Muhtar beyanlarında %90 hanede “kanser var” algılaması varken, anket sonuçlarında %90 hanede “kanser vakası yok” olarak bulunmuştur. Ayrıca Trabzon’dan göç eden hanelerde yapılan anket sonucundan kanser yönünden bir fark ortaya konulamamıştır.
Çernobil ve Türkiye’de Kanser
Karadeniz Bölgesinde kanser diğer bölgelerimizden farklı bir artış ve dağılım göstermemektedir.
Karadeniz Bölgesi Kanser hastalarında ve hasta yakınlarında Sitogenetik Tekniklerle hastaların ve sağlıklı üçer yakınından kan örnekleri alınarak karşılaştırılmalı olarak iyonize radyasyon etkisine kromozomlarda bakılmıştır. Bu çalışma sonucunda radyasyona spesifik özel bulgulara rastlanılmamıştır.
Çernobil ve Türkiye’de Kanser
Radyasyona bağlı gelişebilen ve radyasyonun gösterilebilen etkileri Tiroit kanserlerinde incelenmiştir. Bu çalışma sonucunda da Karadeniz bölgesi ile kontrol bölgeleri arasında bir fark ortaya çıkmamıştır. Bu araştırma sonuçları bölgede Çernobil nedenli bir kanser artışının olmadığını ancak vatandaşımızın bu konuda aşırı duyarlılığının olduğunu ortaya koymuştur.
Sensitivite (duyarlılık, hassasiyet) ve spesifite (özgüllük)
Sensitivite, hasta (kanser) olan kişilerde test sonucu pozitif (olumlu) çıkan kişilerin oranıdır.
Spesifite, hasta olmayan kişilerde test sonucu negatif (olumsuz) çıkan kişilerin oranıdır.
Sensitivite (duyarlılık, hassasiyet) ve spesifite (özgüllük)
Yüzde yüz duyarlı bir test, kanserli 100 hastanın yüzünde de olumlu sonuç vermiştir. Yüzde 30 duyarlı bir test, kanserli 100 hastanın ancak 30’unda olumlu sonuç vermiş, 70’ini kaçırmıştır (yalancı negatiflik).
Yüzde yüz özgül bir test, kanser olmayan kişilerin hepsinde olumsuz sonuç vermiştir. Yüzde 30 özgül bir test, kanser olmayan 100 kişinin 30’unda olumsuz sonuç vermişken, 70 kişide olumlu (yalancı pozitif), yani kanserliymiş gibi sonuç vermiştir.
Yalancı pozitiflik ve negatiflik
Yalancı pozitif test sonuçlarını ayırmak kolaydır. Test sonucu olumlu çıkan kişilerde tanısal tetkiklerde kanser bulamazsanız o test yalancı pozitif sonuç vermiş demektir. Ancak çok sayıda kişiyle yapılan büyük araştırmalarda yalancı negatifliği ayırmak kolay değildir. Test sonucu olumsuz çıkan kişilerde de tanısal işlemler yapmıyorsanız, bu kişilerde daha sonra teşhis edilecek kanserleri kayıtlardan bulup çıkarmanız gerekir.
Tümör Markırı (Belirteci, belirleyicisi)
Vücut sıvılarında (kan, vb.) bulunan, belli bir miktarı geçtiğinde vücutta kanser varlığını düşündüren maddelerdir.
Günümüzde %100 güvenilir bir tümör belirleyici yoktur. Yani varlığında kanserin olduğunu %100 olasılıkla gösteren, yokluğunda da kanser olmadığını %100 kanıtlayan bir tümör belirteci yoktur.
Tümör Belirteçleri
Yalancı pozitiflik ve yalancı negatiflik dediğimiz durumlar sebebiyle, belirli birkaç durum hariç, kanser tanısı almamış kişilerde tarama amacıyla tümör belirteçlerinin kullanılması önerilmemektedir.
Tümör Belirteçleri
Kronik viral hepatitli hastaların takibinde, serum alfa-fetoprotein (AFP) düzeyinin yükselmesi, ameliyatın mümkün olabileceği erken bir evrede karaciğer kanserini tespit edip hastanın hayatını kurtarabilir.
Tümör Belirteçleri
Elli yaşın üzerindeki erkeklerde, serum prostat spesifik antijen (PSA) yüksekliği, ameliyatın mümkün olabileceği erken bir evrede prostat kanserini tespit edip hastanın hayatını kurtarabilir.
Ancak, prostat kanseri pek çok kişide yavaş seyirli bir hastalık olduğu için, belki de prostat kanserinden ölmeyecek bazı kişiler gereksiz yere prostat kanseri tedavisi görecektir.