41
BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ {BOP}

Büyük ortadoğu projesi

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Büyük ortadoğu projesi

BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ {BOP}

Page 2: Büyük ortadoğu projesi

Günümüzde Balkanların, AB süreci içerisinde zamanla sorunlu bir bölge olmaktan çıkarılması amaçlanmaktadır. Orta Asya’nın bir kısmında ve Kafkaslardaki anlaşmazlık ve sorunlar, Rusya’nın yeterli kontrolü altında makul ölçülerde tutulabilmektedir.

Bu genel tablo içerisinde; genel egemenlik tesis edilmemiş bölgelerde enerji ve hammadde kaynaklarına el atmak, stratejik harekat açısından üs ve kolaylık imkanı sağlayabilecek değerdeki noktaları ele geçirmek, deniz ve hava ulaştırma yollarını kontrol etmek, ABD’nin amaçları arasına girmiştir. ABD, bu amaçlarına ulaşma yolundaki eylemlerini, “özgür ve demokratik bir dünyanın yaratılması” söylemi ardında gerçekleştirmektedir. Şimdi hedefte olan bölge Ortadoğu’dur.

Page 3: Büyük ortadoğu projesi

Çünkü dünyadaki en büyük işletilebilir petrol rezervleri Ortadoğu’dadır. Bu kaynak, ABD’nin ulusal çıkarları doğrultusunda kontrol altına alınmalıdır. Ortadoğu’dan petrol akışının kesintisiz olarak sürdürülebilmesi için petrol nakliyatında kullanılan yolların güvenliğinin sağlanmasına ilaveten, Orta Asya’dan Hint Okyanusu’na ulaşan enerji koridorunun da açık bulundurulması gerekmektedir.Bu kadar geniş bir coğrafyada sadece kendi askeri gücünü kullanmak yerine, yeni müttefikler edinmek, yeni üsler tesis etmek ve yeni güvenlik sistemleri oluşturmak, ABD açısından daha ekonomik bir hareket tarzı haline gelmiştir. Bu hareket tarzının ışığında ABD’nin genel amacı; kısa vadede Irak’tan başlayarak Ortadoğu’yu şekillendirmek ve Körfez bölgesine hakim olmak, orta vadede Avrasya’yı kontrol etmek, uzun vadede ise dünya egemenliğini tesis etmektir.

Page 4: Büyük ortadoğu projesi

ABD; 1998’de Başkan Clinton döneminde “21. yüzyılı şekillendirme düşüncesi” adında yeni bir stratejik yaklaşım geliştirmiştir. Bu stratejik yaklaşım, dünyayı ABD’nin ulusal çıkarları doğrultusunda şekillendirmeyi amaçlamaktadır. 11 Eylül 2001 saldırısı sonrasında Afganistan müdahalesi ve 2003’te Irak’ın işgali, bu stratejinin ilk adımlarıdır.

21. yüzyılı şekillendirme düşüncesi”, Amerikan halkının temel yaşam kaygılarının yok edilmesi ve sahip olunan refah düzeyinin sürdürülmesi yaklaşımından kaynaklanmaktadır. Bu yaklaşımla Ortadoğu, Orta Asya ve Hazar Bölgesi ABD’nin yaşam sahası olarak görülmektedir. ABD; anılan bölgelerde kalıcı bir egemenlik tesis etmeyi, kendi varlığını sürdürmekle eşdeğer görmektedir

ABD, bugünkü yeni stratejik yaklaşımıyla Ortadoğu’yu her alanda daha yoğun şekilde etki altında bulundurmayı amaçlamaktadır. Zaten stratejik bir bakışla Ortadoğu’yu, geçmişte “Merkezi Harekat Alanı” olarak tanımlamıştır. CENTCOM olarak adlandırdığı ve bölgede teşkil ettiği komutanlığın sorumluluk alanını, Ortadoğu ve Afrika olarak belirlemiştir.

Page 5: Büyük ortadoğu projesi

ABD’nin Güvenlik Anlayışı ve Haydut Devletler

ABD; ortada kanıt olsun, ya da olmasın, kendi varlığı için tehlike veya tehdit teşkil ettiğine inandığı her oluşuma karşı, hiçbir kurala bağlı kalmaksızın müdahale etmekten kaçınmaz. Sovyetler Birliği’nin yıkılması ve Varşova Paktı’nın dağılması, ABD’ye tüm dünyada hareket serbestisi sağlamıştır. Kendisine göre bir tehlike ve tehdit algılama mantığı geliştirmiştir.ABD Genelkurmay Başkanlığının yönlendirmesinde faaliyet gösteren Stratejik ve Uluslararası İlişkiler Merkezi [CISIS], dünyanın şekillendirilmesinde bir rehber olmak üzere, ABD’nin ulusal çıkarları açısından tehlike ve tehdit oluşturabilecek devletleri belirlemiştir. Bunların ilk grubunda, çoğunlukla Ortadoğu devletleri yer almaktadır. ABD açısından güvenlik sorunu olarak nitelendirilebilecek 3 tür devlet bulunmaktadır:1. Haydut Devletler:  Libya, İran, Irak, Suriye ve Kuzey Kore.2. Aday Haydut Devletler: Türkiye, Pakistan, Güney Kore, Mısır, Endonezya, Suudi Arabistan ve Hindistan.3. Aday Adayı Haydut Devletler: Rusya, Çin…

Page 6: Büyük ortadoğu projesi

Haydut Devlet kavramı ilk olarak 1991 tarihinde ABD eski Genelkurmay Başkanı Carl Edward Vuono tarafından kullanılmış ve ABD’nin şahin kanat isimleri tarafından bir güvenlik stratejisi haline getirilmiştir. Haydut Devlet kavramıyla, ne yapacağı önceden bilinemeyen, dünya barışı için tehdit oluşturan  ve terörü desteklediği iddia edilen devletler tarif edilmektedir. Gerçekte ise ABD çıkarları için tehlike oluşturan, ABD’nin dümen suyuna girmeyen ülkeler bu listenin içindedirHaydut Devletler kategorisine giren ülkeler incelendiğinde Kuzey Kore ve İran hariç diğer ülkelerin işi bitirilmiş, Suriye ise namlunun ucunda güvenlik tehdidi olmaktan çıkarılacak ilk ülke olarak beklemektedir.  CSIS’e göre Türkiye’nin Aday Haydut Devleti olmasının nedeni, ABD’nin kendisine tehdit olarak gördüğü ülkeler ile doğrudan ilişkiye girmesi.

Page 7: Büyük ortadoğu projesi

Büyük Ortadoğu Projesinin Amaçları ve Dahil Ülkeler

ABD, 11 Eylül saldırıları sonrasında, küresel egemenliğinin önündeki en büyük tehditlerden birinin “küresel terörizm”, daha doğrusu radikal İslam olduğunu büyük bir dehşetle görmüştü. Klasik terörizmle mücadele yöntemlerinin ancak sivrisinekleri öldürdüğünü fark eden ABD’nin, 11 Eylül saldırıları sonrası bataklığı kurutma arayışları Büyük Ortadoğu Projesi ile sonuçlandı.

İlk kez Ekim 2003’te ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı Marc Grosman tarafından, daha sonra 2004 başlangıcında Davos’ta, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney tarafından dile getirilen Büyük Ortadoğu Projesi’nin amaçları kaba hatlarıyla şöyledir:

Page 8: Büyük ortadoğu projesi

Bölgede istikrarı sağlamak, Filistin-İsrail anlaşmazlığına iki devletli çözüm getirmek, Teröre destek veren ülkelerle savaşmak, Ortadoğu ülkelerinde siyasal ve ekonomik ortamlara destek sağlamak.

2005-2009 yılları arasında ABD Dışişleri Bakanlığı görevini yürüten Condoleezza Rice,  Washington Post gazetesinin 7.8.2003 tarihli sayısında yayınlanan “Transforming The Middle East–Ortadoğu’yu Dönüştürmek” başlıklı yazısında aralarında Türkiye’nin de bulunduğu Fas’tan Basra körfezine kadar uzanan coğrafyada 22 devletin rejiminin, sınır ve haritalarının değiştirileceğini vurgulamıştır.Büyük Ortadoğu Projesi hakkında bazı siyasi ve askeri çevreler projenin temel amaçlarını genelde şu şekilde ifade etmektedirler:

Page 9: Büyük ortadoğu projesi

İsrail’in varlığını korumak, Kesintisiz petrol akışını sürdürmek, Kitle imha silahlarını yok etmek, ABD’ye muhalif yönetimleri ve unsurları etkisizleştirmek, Terörün zemin bulduğu ortamı yok etmek, Irak’ı denetim altına almak, Filistin’de istikrarı sağlamak.ABD yetkililerinin bu projeyi tanımlaması ise, belirtilen amaçlarla örtüşmekle beraber, daha değişiktir:

Enerji kaynaklarına sahip olan bölgelerin kontrolü, Enerji ulaşım yollarının kontrol ve denetimi, Asimetrik tehdidi oluşturan terörist eylemlerin önlenmesi, Kökten dinci İslam zeminine ılımlı İslam’ın oturtulması, ABD ulusal çıkarlarının Ortadoğu’da korunması, Bölgede bölgesel güç konumuna erişmiş devletlerin bu etkinliğinin

azaltılması, askeri güçlerinin küçültülmesi ve bu güçlerden ABD çıkarlarına uygun şekilde istifade edilmesi,

Terörist eylemlerde kullanılabilecek olan kitle imha silahlarının yok edilmesi,

Mali ve ekonomik yardım suretiyle bölgede ABD nüfuzunun yaygınlaştırılması,

Batı karşıtlığına yol açan anlaşmazlıkların ortadan kaldırılması.

Page 10: Büyük ortadoğu projesi

Kesin sınırları tartışmalı olan bölgede 700 milyondan fazla insan yaşamakta, 12 milyon km2’lik bir alanı kapsamaktadır. Projeye dahil olan ülkeler başlıca beş gruptan oluşmaktadır.

1.Kuzey Afrika Grubu: Fas, Cezayir, Tunus, Mısır, Libya.2.Akdeniz Ülkeleri: Türkiye, Suriye, Lübnan, Ürdün, İsrail, Filistin [Arap-İsrail anlaşmazlığının iki devlet şeklinde çözümünü öngörmektedir],3.Kafkas Ülkeleri: Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan.4.Körfez Ülkeleri: Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt, Umman, Yemen.5.Asya Ülkeleri: İran, Irak, Afganistan, Pakistan, Bangladeş.

Bölgenin sergilediği genel tablo; yoksulluk, geri kalmışlık, olmayan bir büyüme hızı, hızlı nüfus artışı, göç, antidemokratik yönetimler, teröre kaynaklık etme, anlaşmazlık ve çatışmalardır.

Page 11: Büyük ortadoğu projesi

Bu genel tablo içerisinde ABD’nin sloganı; “Ortadoğu’ya refah ve özgürlük gelsin”, “Ortadoğu’ya demokrasi gelsin”, “Bölgeye liberal ekonomi yerleşsin”, “Antidemokratik rejimler yok edilsin”, “Ortadoğu ülkeleri arasında güvenlik ve işbirliği sağlansın”, “Kamu ve yerel yönetim reformları yapılsın”, “Siyasal ve ekonomik reformlar yapılsın”, “Tüm anlaşmazlıklar giderilsin”, “Bölge zenginleşsin”, “Bölgeye barış ve istikrar gelsin”, “Ekonomik kalkınma sağlansın” şeklindedir. Bunların hiçbiri makul bir düşüncenin kabul etmeyeceği şeyler değildir. Ama hepsi gerçekte tek bir amaca yöneliktir: “ABD bölgede egemen olsun.”Gerçekleştirileceği ifade edilen tüm hususlar Ortadoğu halklarının yararınaymış gibi gösterilmekte ise de, temel yaklaşım ABD çıkarlarının korunması ve ABD ulusunun refahını sağlayacak kaynakların kontrol altında bulundurulmasıdır. Bu amaçla yeni bir ulusal güvenlik stratejisi geliştirilmiştir.

ABD’nin yeni ulusal güvenlik stratejisi şunları içermektedir: Hedef ülkelerin tehdit yeteneği kazanmadan vurulması, Hiçbir uluslararası kuruluşun veya anlaşmanın ABD çıkarları ve ABD

uygulamaları açısından engel teşkil etmemesi, Dünya egemenliğinde ABD’ye rakip olabilecek bir egemen gücün

doğmaması, ABD çıkarlarının elde edilmesi için gerektiğinde askeri güç kullanılması.

Page 12: Büyük ortadoğu projesi

Avrupa Birliği ve Büyük Ortadoğu projesi

ABD tarafından geliştirilen Büyük Ortadoğu Projesi aslında AB’nin çıkarlarına da hizmet etmektedir. Bölge bazı AB ülkeleri için de değişik sorunların kaynağıdır. Bu nedenle bölge, ABD ve AB çıkarların korunması açısından müşterek ilgi alanı haline gelmiştir.

ABD’nin Ortadoğu ile ilgili olarak AB ülkelerine verdiği mesaj şu şekildedir:

ABD’nin ve AB ülkelerinin ulusal çıkarları bu bölgenin denetim altına alınmasını gerektirmektedir. Radikal İslam yakın bir gelecekte sizler için de büyük sorun teşkil edecektir. Bunun işaretleri giderek ortaya çıkmaktadır. ABD ile beraber olun, projeye destek verin. Sorunları kaynağında yok edelim. Terörün zemin bulduğu alt yapıyı yıkalım. Büyük Ortadoğu’da istikrarı sağlayalım.

Page 13: Büyük ortadoğu projesi

ABD’nin Ortadoğu ile ilgili olarak tüm dünyaya verdiği mesaj ise şöyledir:

Uluslararası terörizm tüm dünyayı tehdit etmektedir. Bu tehdidin kaynağı Ortadoğu’dur. Bölgeden petrolü kesintisiz alamıyoruz. Hammadde kaynaklarından yararlanamıyoruz. Bölgeye yatırım yapamıyoruz. Pazar payımızı genişletemiyoruz. Bu sorunlar devam ettiği sürece dünyada güvenlik tehlikeye düşüyor. Refahımız olumsuz yönde etkileniyor. Tehditlerle karşı karşıya kalıyoruz. Tehdidin asimetrik olma özelliği bu mücadelede güçlük yaratıyor. Konvansiyonel tehdit olsa bununla başa çıkmak kolay. ABD askeri gücü dünyada hiçbir gücün karşı koyamayacağı ölçüdedir. Ancak tehdidin asimetrik olma özelliği mücadele bizi zorluyor. Bu coğrafya mutlaka denetim altına alınmalıdır.

Page 14: Büyük ortadoğu projesi

Türkiye ve Büyük Ortadoğu Projesi

Büyük Ortadoğu Projesi içerisinde ABD’nin Türkiye’ye yönelik muhtemel değerlendirmesinin şu şekilde olduğu düşünülmektedir:

Türkiye’nin noksan da olsa gelişmekte olan bir demokrasi kültürü var. Aşındırılması için uygun ortam yaratılmakla birlikte devam eden laik bir görüntüsü var. Bunlar Türkiye’nin bölge ülkelerine bir model oluşturması için yeterlidir. Zaten Ortadoğu ülkelerinde birinci sınıf demokrasiye gerek yoktur. Türkiye’de laiklik şimdilik bizim kontrolümüze imkan sağlayabilen bir yapı olmakla beraber, gelecekte onun yerine Ilımlı İslam’ı koyarsak toplumu tepki veremeyecek bir hale sokmuş oluruz.

Page 15: Büyük ortadoğu projesi

Büyük Ortadoğu ve Dünya Düzeni

1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılması ile tek kutuplu hale gelen dünyada yeni bir sömürgecilik anlayışı gelişti. “Daha fazla özgürlük, daha fazla zenginlik” söylemi ile yola çıkan ABD, başını çektiği küreselleşme süreci içinde, dünya egemenliğini tesis etme yolunda büyük mesafeler kat etti. Kissinger’a göre; küreselleşme Amerikan hegemonyasının diğer bir adıydı.Yeni Dünya Düzeni ya da Küreselleşme adı verilen bu oluşum etkinliğini her coğrafyada hissettirmektedir. Bir kısım eski sömürgeci ülkeler, geçmişte egemen olduğu topraklarda bugün de etkinliklerini sürdürmektedirler.Yeni Dünya Düzeni içinde ABD’nin uyguladığı yeni politika, “böl, güçsüz kıl, yönet” yerine, “küçült, birleştir, yönet” şekline dönüşmüştür.

Ulus-devletlerin federal devletler haline dönüştürülmesi ve bunların bir federasyon çatısı altında birleştirilmesi, Büyük Ortadoğu Projesinin amaçlarından biridir. ABD bu yapıyla bölgeye barış getireceğini iddia etmektedir.

Page 16: Büyük ortadoğu projesi

Bazı çevreler yaygın bir düşünceyle bu barışa “Amerikan Barışı” adını vermektedirler. Aslında bu düşünce tümüyle Yeni Dünya Düzeni anlayışının bir parçasıdır. ABD bu anlayış içinde bölge ülkeleri ile olan ilişkilerini ve konumunu ulusal çıkarları doğrultusunda yeniden gözden geçirmektedir. Bölgedeki askeri varlığında gerçekleştirdiği, üs nakilleri, birlik konuş değişiklikleri gibi son dönem yapısal düzenlemeler bu gerekçeden kaynaklanmaktadır. Yeni uygulama ile ABD aynı zamanda bölge ülkelerine bir mesaj da vermektedir: “Benim çıkarlarım için benimle birlikte hareket edenler vardır, etmeyenler vardır. Edenler ve etmeyenler, verdikleri ve sakındıkları desteğin karşılığını alırlar”

Page 17: Büyük ortadoğu projesi

Ortadoğu ve Ulusal Kimlikler

Batı dünyası Ortadoğu’daki hedef ülkelerde ulusal kimliklerin yok edilmesi yolunda atılacak en uygun adımın, siyasal İslam ideolojisi olduğunu ve bu ideolojinin Ortadoğu’nun Müslüman kimlikli ülkelerinde yerleştirilmesi gerektiğine inanmaktadır. Ancak bu yapılırken ılımlı İslam’ın, radikal İslam’a dönüşmemesi için önlemler de alınmalıdır. Çünkü radikal İslam ABD ve Batı dünyası için tehdit ve tehlike oluşturmaktadır. Bu nedenle Radikal İslam’ı/Kökten Dinci İslam’ı etkisizleştirmek ve bölgede onun yerine ılımlı İslam’ı yerleştirmek, ABD ve tüm Batı dünyasının savunduğu bir hareket tarzı haline gelmiştir.Dinamik ekonomisi, yetişmiş insan gücü, hareketli nüfusu, laik ve demokratik yapısı özellikleriyle bugüne kadar bulunduğu coğrafyada öne çıkmış bir ülke olan Türkiye’nin ılımlı İslam’la bütünleştirilerek bölge ülkelerinin özeneceği bir model oluşturması amaçlanmaktadır. Bunun ilk işaretlerini Kasım 1999’da ABD eski Başkanı Clinton vermiştir. Clinton Türkiye ile İslam’ı özleştiren yeni bir terim üreterek, Türkiye’yi “Laik bir İslam Devleti” olarak tanımlamıştır [Bu tanım, Büyük Ortadoğu Projesi’nin ne zaman şekillenmeye başladığının açık bir işaretidir]. ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi içerisinde Müslüman kimlikli tüm ülkelere verdiği mesaj şudur: “Müslüman bir halk, laik ve demokratik bir sistemle yönetilebilir. İşte size bir örnek: Türkiye… Siz de öyle olabilirsiniz.”

Page 18: Büyük ortadoğu projesi

ABD’nin geliştirmekte olduğu Büyük Ortadoğu Projesi için temel altyapının oluşturulması, sosyal, siyasal, ekonomik ve askerî bir süreci kapsamaktadır.

Amaçlanan tarih 2025 yılından sonrasıdır.ABD’ye göre, bölgede çıkarları olan tüm ülkeler, kendisi ile birlikte bu mücadeleye katılmalıdırlar. Onlar için bunun yolu, topraklarında ABD’ye üs vermek, teşkil edilen koalisyon kuvvetlerine askeri güç tahsis etmek ve NATO’nun bu bölgeye yönlendirilmesine destek sağlamaktır.ABD’nin politik girişimlerinin etkisiyle, Büyük Ortadoğu Projesi, giderek sadece ABD’nin kendi başına gerçekleştirmeye yöneldiği bir proje olmaktan çıkmaktadır.ABD, diğer güç odaklarının bu projeye karşı koymasını önlemek ve de projeye askeri ve ekonomik destek sağlamak açısından, AB’nin, Rusya’nın ve Çin’in de mümkün olduğunca bu projeye destek vermesi için uğraşmakta, NATO’nun da bölgeye yönlendirilmesine çaba sarf etmektedir.

Page 19: Büyük ortadoğu projesi

Ortadoğu ve Türkiye

Türkiye’nin sorunlu bir coğrafyada yer alması, çevresindeki gelişmelerden etkilenmesini kaçınılmaz kılmaktadır. Ne var ki, Türkiye’nin konumu ve durumu; baş başa kaldığı diğer bölgesel sorunlar bir yana, sadece Ortadoğu kaynaklı sorunlarda dahi yeterli hareket tarzları üretmesini sınırlandırmaktadır.Türkiye bugün, uluslararası zeminlerde hakkında alınmakta olan olumsuz kararlara karşı koyabilecek imkanlardan giderek yoksun hale getirilmektedir. Bugün Türkiye’nin AB’ye dahil olma girişimlerinin ne şekilde sonuç vereceği, üye ülkelerin tutumlarına bağlı kalmıştır.

Page 20: Büyük ortadoğu projesi

Türkiye yakın zamana kadar AB ile ABD arasındaki bir çizgide denge aramıştır. Ancak bu çizgi şimdi giderek yok olmaktadır. Çünkü AB ile ABD’nin Ortadoğu’da giderek örtüşen menfaatleri Türkiye için bölgede üstlenilebilecek yeni bir rol yaratmıştır. Bu rol; Türkiye’nin Büyük Ortadoğu Birliği içerisinde model oluşturmasıdır. Türkiye’nin AB içinde yer alması yerine, Büyük Ortadoğu Birliği içinde bulunması, ABD ve AB’nin daha çok yararınadır.

ABD ve AB’nin Türkiye’yi Büyük Ortadoğu Projesi için bir model olarak görmelerinin altında yatan gerçek şudur:

Türkiye’nin AB’ye üye olmasında büyük zorluklar vardır. Türkiye’nin AB’ye girebilme arzusuyla yapmış olduğu ve yapacağı

reformlar, bu ülkede Büyük Ortadoğu Projesi’nin gerçekleştirilmesi için giderek uygun bir alt yapı oluşturmaktadır. Bu süreç içerisinde Türkiye’de, projenin doğasında var olan diğer temel değişiklikler de gerçekleştirilebilecektir.

Page 21: Büyük ortadoğu projesi

ABD ve YönetimlerGeçmişte değişik zeminlerde içimizden çıkan kişilerce dile getirilen; “Federasyonu tartışalım”, “Ortadoğu ülkeleri Avrupa gibi birleşsin”, “Ortadoğu’da demokratikleşmeyi teşvik için çok taraflı bir işbirliği formu kuralım ve Avrupa’nın Helsinki Süreci gibi Ortadoğu için de bir İstanbul Süreci başlatalım” gibi siyasi beyanlar, Ortadoğu Projesi’nin yüksek sesle dile getirilmesinden başka bir şey değildir. Sınırlarımızın ötesinden yükselen, “İstanbul başkentli Ortadoğu Birleşik Devletleri Federasyonu kurulmalıdır” ve “Hayalim, İstanbul’un başkent olduğu Ortadoğu Birleşik Devletleridir” gibi beyanlar da aynı doğrultudadır.Kuzey Irak’ta ABD tarafından politik lider olarak tanımlanan aşiret reisleri dahi artık Kuzey Irak’ı Güney Kürdistan olarak nitelemeye başlamışlardır. Bu ifadelerin tümü Türkiye’nin toprak bütünlüğünü göz ardı eden siyasal yaklaşımlardır. Bu kadar birbiriyle örtüşen ifadelerin, belli bir dönem süreci içerisinde, art arda kullanılmasını rastlantı olarak kabul etmek mümkün değildir.

Page 22: Büyük ortadoğu projesi
Page 23: Büyük ortadoğu projesi

Bu noktada ABD ordusu albaylarından Ralph Peters’in Ortadoğu ve ülkemizde de ses getiren, tepkilere neden olan Büyük Ortadoğu Haritası’na değinmekte fayda var.  Albay Peters 2006 Haziran ayında “Armed Forces Journal- Silahlı Kuvvetler Bülteni”nde çıkan “Blood Borders: How a Better Middle East Would Look – Kanlı Sınırlar: Daha İyi Bir Ortadoğu Nasıl Olabilir” başlıklı yazısında bir Büyük Ortadoğu Haritası çizmiştir.  Yazının ve Büyük Ortadoğu Haritası’nın Pentagon’un yarı resmi yayın organlarından biri sayılan böyle bir dergide üstelik ABD eski Başkanı Clinton’un askeri danışmanlarından biri tarafından yayınlanması son derece önemlidir. Peters’ın çizdiği bu Büyük Ortadoğu Haritası’nda eski ve olması gereken sınırlar belirtilmekte, Türkiye ise topraklarının büyük bölümünü Özgür Kürdistan adıyla kurulacak devlete kaptıracağından kaybeden ülkeler arasında gösterilmektedir.

Page 24: Büyük ortadoğu projesi

Gelinen Nokta ve Türkiye

Büyük Ortadoğu Projesi’nin mimarlarına göre “Türkiye’yi ve Türkiye gibi İslam ülkelerini, ılımlı bir İslami rejimle yönetmek en doğru hareket tarzıdır.”

Birinci Dünya Savaşı sırasında “Türkler gayri medeni bir millettir. Geldikleri yere -Orta Asya’ya- geri gönderilmelidirler” diyen İngiliz Başbakanı Lord Curzon’un bu ifadesi, aslında tüm Hristiyan Batı Dünyasında var olan Türkler hakkındaki yaygın ortak düşünceyi yansıtmaktadır. Bu düşüncenin temel kaynağı 900 yıldır yaşatılan “Haçlı Zihniyeti”dir. Bu zihniyet Anadolu’yu, Hristiyan değerlerinin içinde yer alan bir bölge olarak görür.Türkiye’de ulusal direncin yok edilmesi için atılacak birinci adım ulusal direnci oluşturan Kemalizm ideolojisinin yok edilmesi, ikinci adım siyasal İslam için uygun zeminin oluşturulması, üçüncü adım ise, toplumsal yapıda ortaya çıkacak çözülme sonrası ümmet niteliğinde bir toplumun yaratılmasıdır.

Page 25: Büyük ortadoğu projesi

Bölgede güçlü ulus-devlet niteliğine sahip olan Türkiye’nin bu özelliğini yitirmesini sağlamak için;

Kemalizm ideolojisini geçersiz kılmak, Kamu ve yerel yönetimleri, merkezi yönetimin kontrol ve denetim alanı

dışına çıkarmak, Silahlı Kuvvetler de dahil olmak üzere Cumhuriyet’in temel niteliklerini

koruyabilecek güçte olan kurum ve kuruluşları etkisiz hale getirmek şarttır.

AB’ye üye olma yolunda, ulusal değerleri aşındırılmış bir Türkiye; Büyük Ortadoğu Projesi içerisinde yer almaya uygun hale gelmiş olacaktır. Buradan çıkarılan sonuç şudur: AB’ye girebilme uğruna temel kazanımlarını feda eden Türkiye Cumhuriyeti, bu noktadan sonra geri dönüş yapmayı gerçekleştirebilme gücünden yoksun kalmış olacaktır. Türkiye’nin bu konuda sağlam bir duruş gösterebilmesi, bekası açısından büyük önem taşımaktadır.

AB dışında tutulacak bir Türkiye’nin Büyük Ortadoğu Birliği içinde elde edeceği konum, Türkiye’nin ulusal hak ve menfaatlerini korumada yeterli olamayacaktır. Çünkü projenin temelinde bölge ülkelerinin hak ve menfaatleri yerine, ABD ve Batının hak ve menfaatleri ön plana çıkmaktadır.

Page 26: Büyük ortadoğu projesi

ABD’nin Karadeniz’de Romanya ve Bulgaristan’da deniz üslerine sahip olma girişimi, Türk Boğazlarının bugünkü statüsünü belirleyen Montrö Anlaşmasında tadilat yapılmasını gündeme getirebilecektir. Rusya Federasyonumun bu girişime katkıda bulunarak, ABD ile ortak hareket etmesi muhtemel görülmektedir. Türkiye bu konuda da ivedilikle tedbir geliştirmek zorundadır.ABD, Irak Harekatı nedeniyle Türkiye’de asker konuşlandırabilme imkanına sahip olsaydı, belki de Büyük Ortadoğu Projesi’nin gerçekleşmesi için kısmi bir alt yapı oluşturmuş olacaktı. Ne var ki, bunu sağlayamamıştır. ABD bu sonuçtan çıkardığı dersle bölgeyi yeniden şekillendirme projesinin ne kadar isabetli olduğunu düşünmektedir.Türkiye’nin çağdaş uygarlık seviyesini aşma hedefi; Büyük Ortadoğu Birliği içerisine dahil olmasıyla birlikte, hiçbir zaman gerçekleşmeyecek bir beklenti olarak kalacaktır.Türkiye uzağı görmek zorundadır!

Page 27: Büyük ortadoğu projesi

ORTADOĞU SAVAŞLARIOrtadoğu'daki savaşların gerçek sebebi din değil, petrol ve silahtır.

KALBİN hangi tarafından bakarsak bakalım, mantığın hangi kıyısından izlersek izleyelim Ortadoğu’da yaşanan savaş bir “dinler savaşı” gibi gösterilmek istense de değildir... Gizli devler, yeraltı imparatorlukları “sahte bir perdeye, acı bir senaryo” yüklemişlerdir.

Kıyının bir tarafı şöyle der:İsrail Yahudi devleti, Müslüman Filistinlilere zulüm etmektedir. Yahudi devleti Gazze kuşatmasıyla Müslümanları açlığa terk etmektedir...”

Page 28: Büyük ortadoğu projesi

Öteki taraf şöyle cevap verir:

“İsrailli çocuklar radikal İslamcı intihar bombacılarının korkusuyla büyümektedir. Asıl zulüm budur. Terörist Hamasın sivil halkın üzerine gönderdiği roketlerdir asıl zulüm olan..”Hangi kıyıdan bakarsanız bakın bu ölümlerin, açlığın, sefaletin, işkencenin, dehşetin, açıklaması “inançmış” gibi gösterilir...Her iki taraf da öteki dünyada “cennete gitmek için” bu dünyayı “birbirlerine cehennem” etmektedir.

Bir başka perde aralanır. Gizli devler, yeraltı imparatorlukları yansır o perdeye.O perdeye göre mesele din değildir.

Mesele “gizli devleri “, yeraltı imparatorluklarının silaha ve petrole dayalı düzenidir. O gizli devler İsrail’siz bir Ortadoğu’yu istemezler.

Ortadoğu’da yaratılan bu dehşet dengesi, silah ve petrol tüccarları için tarihin en kanlı pazarlama yöntemidir.

Page 29: Büyük ortadoğu projesi

İsrail’in geliştirdiği silah teknolojisi ortadadır. Mısır’a, Ürdün’e, Arabistan’a ve emirliklere yapılan silah satışı ortadadır.

Örneğin bazı silahların ve teknolojilerinin Türkiye’ye verilmesi yıllarca ABD Kongresi tarafından yasaklanmıştır.Ama aynı teknoloji İsrail’de olduğu için Türkiye bu teknolojiyi ve silahları İsrail’den alabilmiştir.Böylece İsrail için milyarlarca doların da kapısı açılmıştır.Yani ABD Kongre’de yasaklamakta, İsrail el altından satmaktadır.- ABD demokrasi getirme bahanesiyle Irak’taki Saddam diktatörlüğünü yıkmıştır. Peki aynı demokrasiyi neden Suudi Arabistan, Emirlikler, Ürdün gibi krallıklara yani demokrasi dışı yönetimlere getirmeye çalışmamıştır?

- Çünkü bu diktatörlükler İsrail korkusuyla petrol gelirlerinin büyük bölümünü ABD’li silah tüccarlarına vermektedir. Krallıklarının garantisi ABD’dir... Sigorta ise paylaşılan petrol geliridir.İşte Filistinli, İsrailli bebelerin üzerinden yıllardır süren milyarlarca dolarlık “kanlı silah pazarı” böyle kurulmuştur.

Din savaşı bahanedir. Asıl olan petrol ve silah ticareti için kurulan kanlı pazardır. İsrail o kanlı pazarın hiç değişmeyen aktörüdür.Sizce Ortadoğu’daki kan ve ölümle beslenen “gizli devler” bu acılı coğrafyadan vazgeçer mi? 

Page 30: Büyük ortadoğu projesi

1991 tarihinde SSCB Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov’un istifa etmesinin ardından Sovyetler dağıldı. Bağımsız kalan Orta Asya Türk Cumhuriyetlerindeki petrol ve doğalgaz Amerika’nın dikkati çekti ve Afganistan üzerinden petrol ve doğalgaz hattı projeleri çizildi. Bunun için Sovyetlere karşı başarılı mücadele eden İhvan örgütünün uzantısı El-Kaide’nin Afganistan’dan çıkarılması gerekiyordu.2001 yılında ABD’nin beklediği fırsat (!) geldi. Dört yolcu uçağı Amerikan’ın sembollerine (Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon) El-Kaide tarafından saldırıya uğradı. ABD, önce Afganistan’ı ve sonra Irak’ı işgal etti. Her iki ülkedeki işgali sonrasında başarısız olan ABD ordusu, önce Afganistan’dan, sonra Irak’tan çekilmek zorunda kaldı. Bu arada El-Kaide lideri Usame bin Ladin öldürülmüştü.Afganistan’da savaşan ve tüm dünyada yaşayan yoksul ve hayatından nefret eden Vahhabi (Selefi) cihatçı görüşleri benimsemiş kişiler yavaş yavaş ülkelerine dönmeye başladı. Başından zor attığı terör örgütünün geri gelme ihtimali Suudi Arabistan’ı çok korkuttu. Savaşmaya alışmış bu kişileri ülkesine istemiyordu ve onlara yeni savaş alanları gerekliydi.

Page 31: Büyük ortadoğu projesi

Suudi İhvan örgütü ile Mısırlı Müslüman Kardeşler örgütü, Mısır’da rejimi değiştirme konusunda fikri birliktelik halinde idi. Terör korkusu ile % 50 katılımlı bir seçimde % 25 oy alarak başa geçen Mursi yönetimi, General Sisi yönetimindeki askeri darbe ile 2013 yında devrildi. Musri daha sonra yargılanıp idama mahkum olacaktı. Darbe yöneticilerine Suudilerin parasal desteği (yirmi milyar dolar) devam edecekti. Suudiler, Nasır sonrası ülkelerine kaçan Müslüman Kardeşlere yardım etmiş, desteklemişti. Şimdi ise tam tersini yapıyor, darbecilere para yağdırıyordu. Bu tavır değişikliği diğer ülkelerdeki ihvan ve Müslüman kardeşler sempatizanları üzerinde şok yarattı.Arap Baharından çok korkan Suudi Arabistan, diğer Arap ülkelerindeki ayaklanmalardan kaçan ihvan savaşçılarının çıktığı yurduna dönmesini istemiyordu.Afganistan’da savaş sona ermiş, Arap baharında ülkeler çok zarar görmüştü. “Kutsal Savaşçılar” (İhvan örgütünün Suudi askerleri) 1999 yılında kurulan IŞİD (Irak-Şam İslam Devleti) olarak iç karışıklık içindeki Suriye’deki Rakka şehrinde meydana çıktı.

Page 32: Büyük ortadoğu projesi

Örgütün lideri El Bağdadi’nin yükselişi, Irak’taki El Kaide’nin liderleri öldürüldükten sonra başladı, örgütün başına geçti. O dönem örgüt çok zayıflamıştı. Suriye’de 2011’de isyan başlayınca örgüt yeniden dirildi. Aynı zamanda ABD ordusunun 2011 sonunda Irak’tan çekilmesiyle oluşan boşluk da ona ve örgütüne yaradı. 2011’de 800 olan militan sayısı, 2012’de 2 bin 500’e, 2013’te 10 bine ulaştı. El-Bağdadi’nin ABD bombardımanında elleri ve ayaklarının koptuğu söylense de bu doğrulanmadı ve o günden sonra basın önüne hiç çıkmadı.

Page 33: Büyük ortadoğu projesi

Amerika bundan istifade 1970’lerde başlattığı alternatif tepki merkezi, yada bugün “Kürt Koridoru” adı verilen projesini uygulama imkanı buldu. Doğuda Barzani, batıda ise PYD’nin başta eski kantonları dışındaki topraklar önce Bağdadi askerleri ile insansızlaştırılıyor, sonra bu İŞİD’ in çekildiği boş alanlara Kürt kökenli aileler yerleştiriliyordu.

İran kendine uygulanan ambargo 2015 Temmuz ayında ABD-İran anlaşması ile kalktı. Türkiye ile ABD İncirlik üssünün IŞİD’e karşı koalisyon ülkelerine açma karşılığında, IŞİD üyelerine sınırlarını kapadı. Sınıra yaralı örgüt üyesi taşıyan grubu içeri sokmayan askerler ile çıkan çatışmada bir Türk askeri öldü. Bundan sonra Türkiye IŞİD sığınaklarını havadan ve karadan bombaladı.

Page 34: Büyük ortadoğu projesi

Suudi Arabistan’dan kovulan “İhvan üyelerinin” tekrar geri dönmesini ve ülke içinde karışıklık çıkarmasını engellemek için Suudiler, Ortadoğu’daki terörü önce desteklemiş, sonra yok etmek için koalisyon güçlerine katılmıştır.

Ortadoğu’nun kanlı tarihi petrol-dolarlar ile yazılmıştır. Bu topraklarda hayatından memnun olmayan kabileleri yanına alan sınırları yeniden çizer. Savaşlarda mutlaka Şii ve Sünni ekseninde din kaynaklı yapılır.

Page 35: Büyük ortadoğu projesi

Devletin Kürt sorununu şiddetle çözümde ısrarının yarattığı çatışmalar, ölümler kan ve şiddet devam ediyor; on binlerce insanın ölümü, yaşam ve üretim alanlarının tahribi ve Şemdinli’de yaşandığı gibi insansızlaştırılması yine gündemde. Askeri harcamalar, faturası halka ödetilen savaş devam ediyor. Asker cenazeleri ile PKK savaşçılarının ölü sayıları yarıştırılıyor. Daha çok operasyon, sınır ötesi bombalama, daha fazla sayıda PKK’lının öldürülmüş olması, ya da rakamların yüksek gösterilmesi asker ölümlerindeki acıyı ve gerilimi rahatlatmanın vesilesi sayılıyor. Her gün tabutlara sarılan, gözyaşına boğulmuş anneler, babalar, eşler tablosu var. İnsanım diyen herkesi derinden sarsan görüntüler karşısında “çözüm” önermek, bir tek kişinin bile yaralanmasını engelleyecek barış girişimleri başlatmak yerine, Şemdinli yolunda karşılaşan HPG mensupları ile siyasetçilerin tokalaşması, sarılması, barışı tahayyül etmeleri, dağdan ovaya inişi sağlayacak günleri hayal etmeleri bile saldırı ve savaş nedeni haline getiriliyor.

Page 36: Büyük ortadoğu projesi

Fırat KalkanıCerablus bölgesinden terör örgütü IŞİD militanlarının temizlenmesi amacıyla başlatılan bu harekatla Türkiye kendi güvenliğini sağlamayı amaçladı. Bu operasyon bir savaş harekâtı değildir. Türkiye Hükümeti, Fırat Kalkanı operasyonuyla hakkını kullanarak Türkiye’yi tehdit eder terör odaklarına karşı bir harekâttır. Türkiye sınırlarını daha güvenli hale getirmek için temizlik yapıyor. Cerablus, Fırat Kalkanı operasyonuyla PYD  ve YPG'ye mesaj verildi. Yani Cerablus bölgesinin IŞİD'ten temizlenmesi için yapılan bu operasyona 'Fırat Kalkanı' adı verildi. Fırat Kalkanı Operasyonuyla birlikte Türkiye bütün dünyaya ve Türkiye’yi tehdit eden terör gruplarına karşı Fırat'ın batısını 'kırmızı çizgi' olarak ilan etmiştir.Fırat Kalkan Operasyonu; Güçlü bir TÜRK harekatıdır. Türkiye ve Türk Devleti tarafından sınırların bir kez daha kuvvetlendirilmesi ve bu sınırlara yaklaşanlara karşı başlatılan bir hatırlatma harekatıdır.

Page 37: Büyük ortadoğu projesi

BOP Neden Türkiye için TehlikeliABD'nin petrolleri kontrol altına alabilmesinin tek yolu Ortadoğu da bulunan bütün devletlerin parçalanmasını sağlamaktır. Yani Ortadoğu da bulunan 22 ülkeyi parçalayıp 220 eyalet haline getirerek bütün kaynakları elinde tutmak istemesidir.2030 yılında bitme noktasına gelmesi beklenilen petrolün yerini hidrojen yakıtı alacak. Hidrojen yakıtının ucuz yolla üretilebildiği tek maden ise BOR'dur. Dünya bor rezervlerine bakıldığında bor yataklarının %76 ülkemizde bulunuyor ve bu bizi BOP'un tam hedefine yerleştiriyor. Türkiye için tek tehlike bor değil Ortadoğu da kurulacak bir Kürt devleti de bulunuyor. Olası bir Kürt devletinin kurulması demek Kars'tan Diyarbakır'a kadar olan bölümün Kürt toprakları olarak koparılması demektir. Yıllardır ABD'nin bu proje için harcadığı para su anda 1 trilyon doları bulmuştur buda şu demektir sadece Ortadoğu için ABD kendi ülke ekonomisinin 10'da 1'ini Ortadoğu'ya aktarmış. MİT raporlarında Ortadoğu da ciddi bir silahlanma ve biyolojik silah üretimi bulunuyor. Dünyada ve Türkiye de ki birçok strateji kuruluşlarına göre şu anda müttefiğimiz görünen ABD 10 yıl içinde İran ve Suriye'yi 20 yıl içinde ise Türkiye'yi işgal edecektir. Yani ve bu topraklar 20 yıl sonra yeniden bir kurtuluş savaşı mücadelesi verecektir.

Ünlü Suudi Petrol bakanı Zeki Yamani’nin şu sözleri konuyu özetler; “Ortadoğu ineğe benzer, başı burada süt veren memeleri Amerika’dadır. Bu böyle oldukça Ortadoğu’da kan ve gözyaşı dinmez.”

Page 38: Büyük ortadoğu projesi
Page 39: Büyük ortadoğu projesi
Page 40: Büyük ortadoğu projesi
Page 41: Büyük ortadoğu projesi