Yumuşama (detant) dönemi ABD - SSCB

  • View
    2.487

  • Download
    4

  • Category

    Business

Preview:

DESCRIPTION

detant yumuşama dönemi

Citation preview

ÜNİTE 4

YUMUŞAMA (DETANT) DÖNEMİVE SONRASI

Uluslar arası ilişkilerde yumuşama ve diyalog yolunun tercih edilmesi,birbirinden farklı ülkelerin gerginliği aşamalı ve planlı bir şekilde azaltma politikalarıdır.

Diğer bir deyişle ABD ve SSCB’nin aralarındaki sorunları görüşme ve antlaşmalarla çözme politikalarıdır.

ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DEĞİŞİM SÜRECİ

1-ABD Başkanı Kennedy ile SSCB Başkanı Kruşçev’in 1961’de bir araya gelmesi.

2-Doğu ve Batı Blokunun kendi içlerine yaşadığı sorunlar.

3-Bağlantısızlar Hareketinin nükleer silahlara karşı kampanya başlatması.

4-Olası bir nükleer savaştan iki tarafın da korkması.

Yumuşama politikasının ortaya çıkmasında etkili olan olaylar şunlardır:

ABD-SSCB ilişkileri: Berlin Buhranı sonrası iki taraf ilk defa Cenevre’de bir araya geldiler.(1959)

Bu görüşmelerden sonra ılımlı havanın etkisiyle Kruşçev ABD’nin davetini kabul etti.

1959’da ABD Başkanı Eisenhower Camp David’de Rusya’yla görüştü.

1961’de Kennedy ile Kruşçev Viyana’da görüştüler.Bu görüşmeler ortamı yumuşattı.

Yumuşama dönemi politikaları:

ABD-Çin İlişkileri: İki devlet arasında 1971 yılına kadar diplomatik ilişkiler kurulamadı.

Bunda özellikle ABD’nin Çin’i yalnızlaştırma politikası izlemesi ve iki devletin bir birbirini tehlike olarak görmesi etkili olmuştur.

1971’de iki taraf Ping-Pong diplomasisi sayesinde birbirlerine yakınlaştılar.

1971’de Japonya’da yapılan Dünya Ping-Pong şampiyonasında iki tarafın sporcuları dostane ilişkiler kurdular.

Bu ilişkilerin gelişmesine Çin’in tanınmaya ve SSCB’ye karşı güçlenmeye ihtiyacının olması ve ABD’nin Vietnam’dan çekilmesi etkili olmuştur.

Bu olaylar sonrasında Çin BM’ye üye oldu.

Salt-I Antlaşması(1972):

Bu antlaşma nükleer silahlanmanın sınırlandırılması için Moskova’da ABD ve SSCB arasında imzalanmıştır.

Bu antlaşmanın imzalandığı tarih yumuşama döneminin başlangıcıdır.

Salt-II Antlaşması(1972-1979):

1979’da Cenevre’de imzalanmıştır.

ABD kamuoyu bu antlaşmayı benimsemedi.ABD de SSCB’nin Afganistan’ı işgalini bahane ederek antlaşmayı onaylamadı.

Nükleer Silahların Sınırlandırılması Çabaları

Bu konferansın toplanmasında ;

Silahsızlanma görüşmelerinin başlaması

Batı Almanya’nın SSCB’yle ilişkilerinin yumuşaması ve iki tarafın Varşova Antlaşmasını yapması.

Viyana’da ‘’Karşılıklı ve Dengeli kuvvet indirimi’’görüşmelerinin yapılması.

ABD,Fransa,İngiltere ve SSCB arasında Berlin Antlaşmasının imzalanması

NATO’nun karşılıklı kuvvet indirimi önerisi etkili olmuştur.

HELSİNKİ KONFERANSI(1 Ağustos 1975)

1973’te AGİK Helsinki’de çalışmalarına başlamış ve 1 Ağustos 1975’te Helsinki Nihai Senedi 33 Avrupa ülkesi (Arnavutluk hariç) ile ABD ve Kanada tarafından imzalanmıştır.(kitabın 350. sayfasına bak)

Bu metinde;

Taraflar arasında işbirliğinin geliştirilmesi

Parçalanmış ailelerin birleştirilmesi

Turizmin geliştirilmesi

Bilgi değişimine imkan sağlanması kararlaştırılmıştır.

Bu dönemde çatışmaların yaşanmasında ABD ve SSCB’nin rolü büyüktür.

Çatışmaların yaşanmasında;

Gelişmiş ülkelerdeki yaşam standartlarına duyulan tepki

ABD ve SSCB’nin üstünlük mücadelelerini 3. Dünya ülkeleri üzerinde sürdürmek istemeleri

Dikta altında ezilen halkın bağımsızlık mücadelesi etkili olmuştur.

YUMUŞAMA DÖNEMİNDE YAŞANAN ÇATIŞMALAR

ABD Castro’yu indirmek amacıyla Domuzlar Körfezi çıkartmasını yapmış fakat başarılı olamamıştır.

Fidel Castro ABD tehditleri üzerine SSCB’nin kendi topraklarına füze yerleştirmesine izin verdi.

ABD SSCB’den bu füzeleri sökmesini istemiştir.

SSCB de ABD’nin Türkiye’deki füzeleri sökmesi üzerine Küba’daki füzelerini kaldırmıştır.

Türkiye Jüpiter füzelerinin sökülmesi üzerine ABD’ye güvenini kaybetti.

KÜBA BUHRANI

Vietnam’daki Komünist güçler Güneyde gerilla savaşı başlattılar.

1964 yılında Kuzey Vietnam devriye botlarının bir ABD savaş gemisine ateş açması üzerine ABD Kuzeyi bombalamaya başladı.

Bu savaş ABD halkı tarafından tepkiyle karşılanmıştır.

Vietnam Savaşı Kuzey Vietnam gerillalarının Güney Vietnam başkenti Saygon’a girmesiyle bitti.

Bu savaş sonunda Güneydoğu Asya ülkeleri tarafsızlık politikası izlemeye başladılar.

Vietnam 1975’te birleşti.

VİETNAM SAVAŞI

1947 ‘de Hindistan ve Pakistan olarak iki ayrı devlet kurulmuştu.

580 prenslikten bu iki devletten birine katılması istendi.

Çoğunluğu Müslüman olan Keşmir Pakistan’a katılmak istedi.

Keşmir’in başındaki Hindu prens Hindistan’a katılmaya karar verince iki ülke orduları çatışmaya başladı.

BM halk oylamasına karar verdi.

1963’ te Keşmir’de Hindu Müslüman çatışması başladı.

Hindistan Keşmir’i topraklarına kattığını açıkladı.

Pakistan ordusu Keşmir’e tekrar girince BM araya girdi.

Bu sorun hala çözülemedi.

KEŞMİR MESELESİ

Krallıkla yönetilen Afganistan 1973’te Cumhuriyete geçti

Ülke 1978’de SSCB yanlısı hükümetlerin yönetimine geçti.

Bu durum ülkede halk ayaklanmasına sebep oldu.

Bunun üzerine SSCB ülkeyi fiilen işgal edip Babrak Karmal’ı devletin başına geçirdi.

AFGANİSTAN’IN SSCB TARAFINDAN İŞGALİ

Pakistan bu olayı BM’ye şikayet etti.

SSCB üyesinin vetosu üzerine reddedildi.

Ocak 1980’de İslamabad’da toplanan İslam Konferansında bu olayın işgal olduğu ve SSCB yanlısı Afgan hükümetinin tanınmayacağı belirtildi.

1984’de ABD Afgan mücahitlere Stinger füzeleri verdi.

Bunun üzerine ABD SALT II antlaşmasını iptal etti.

70’e yakın ülke 1980 Moskova Yaz Olimpiyatlarına katılmadı.

1988 Cenevre Antlaşmasına göre Afganistan ve Pakistan birbirlrinin içişlerine karışmamaya ve ABD-SSCB olayın dışında kalmaya söz vermiştir.

BANDUNG KONFERANSI:

Bağlantısızlık kavramını ilk kullanan

kişi Hindistan lideri Nehru olmuştur.

İlk olarak Kore Savaşı sırasında Hindistan,Yugoslavya,Mısır bağlantısızlıklarını ilan ettiler.

Bu hareketin başlangıç noktası 1955 Nisanında Endonezya’nın Bandung şehrinde toplanan Asya-Afrika Konferansıdır.

Konferansın amacı yeni bağımsız olan Devletler arasında dayanışma sağlamaktır.

BARIŞ İÇİNDE BİR ARADA YAŞAMA(BAĞLANTISIZLAR HAREKETİ)

Konferansta ‘’barış içinde yaşamanın 5 ilkesi ‘’ kabul edildi.Bunlar;

1. Siyasi Bağımsızlık

2. Askeri ittifaklara katılmama

3. Kendi topraklarında askeri üsse izin vermeme

4. İkili ittifaklara girmeme

5. Milli kurtuluş savaşlarını destekleme

. Konferansın en temel noktası sömürgeciliğin sona erdirilmesi gereken bir uygulama olduğudur.

Bağlantısızlık hareketinin ilk teşkilatlanması 1961 yılında Tito ve Nasır ‘ın girişimleriyle olmuştur.

25 tarafsız ülkenin katılımıyla 1961 Eylül’ünde Belgrad’ta bir konferans toplandı.

Konferanstaki deklarasyona göre;

1. Her türlü sömürgeciliğe karşı çıkıldı.

2. Güney Afrika’daki ırkçılık kınandı

3. Filistin-Arap halkının hakları tanındı.

4. Yabancı üslerin kaldırılması,nükleer silahların yasaklanması istendi.

5. Çin’in BM’ye kabulü istendi.

Bağlantısızlık hareketi; Afrika Birliği Örgütü,BM Ticaret ve Kalkınma Teşkilatı,İslam Ülkeleri Konferansına öncülük etti.

Bağlantısızlar hareketi zaman zaman BM üzerinde de etkili olmuş ‘’Sömürge altındaki ülke ve halklara bağımsızlık verilmesine ilişkin bildiri’nin’’ kabul edilmesini sağlamıştır.

1948 ARAP-İSRAİL SAVAŞLARI:

14 Mayıs 1948’de İsrail’in kurulması Arap milliyetçiliğini güçlendirdi.

Gerilla mücadelesi şeklinde başlayan mücadele daha sonra Mısır,Suriye,Ürdün,Lübnan,Irak ve Suudi Arabistan’ın katılmasıyla savaş halini aldı.

1949’da Rodos’ta yapılan ateşkesle son buldu.

Bu savaş sonrasında İsrail sınırlarını ikiye katladı.

ARAP-İSRAİL SAVAŞLARI VE

BÜYÜK DEVLETLERİN POLİTİKALARI

SÜVEYŞ KRİZİ VE 2. Arap İSRAİL SAVAŞI:

Mısır Devlet Başkanı Abdulnasır 1956’da Süveyş Kanalı’nı millileştirdiğini açıkladı.

İngiltere ve Fransa bu duruma tepki gösterip İsrail’le anlaştı.

İsrail’in saldırıları ABD ve SSCB’nin tepkisi üzerine durdu.

Savaş sonrası Mısır-İsrail sınırına BM gücü yerleştirildi.

Savaş sonunda İsrail Akabe Körfezi’ne çıkış kazandı.

Bu kriz İngiltere ve Fransa’nın ABD desteği olmadan hareket edemeyeceğini gösterdi.

Nasır’ın ve SSCB’nin Arap dünyasındaki prestiji arttı.

Bu savaşın temel sebebi;

1. Filistin Kurtuluş Ordusunun kurulması ve Ürdün’e yerleşmesi

2. İsrail’in Filistin mülteci kamplarına saldırması

3. Mısır’ın İsrail gemilerinin Akabe Körfezi’ne girmesini engellemesi etkili olmuştur.

. Mısır lideri Nasır BM’den Mısır- İsrail sınırındaki askerlerini çekmesini istedi.

. İsrail Hava kuvvetleri Mısır hava üslerine saldırdı.

. Savaş sonunda İsrail Mısır’dan Gazze Şeridi ve Sina Yarımadası’nı,Ürdün’den Şeria Nehrinin Batısını,Suriye’den Golan tepelerini aldı.

. Bu savaşta ABD ve Batılı devletlerin İsrail’i desteklemesi SSCB’yle Arap ülkelerinin yakınlaşmasını arttırdı.

. SSCB’nin Akdeniz üsleri Türkiye ve NATO’yu tedirgin etti.

1967 ARAP-İSRAİL SAVAŞI(6 GÜN SAVAŞI)

Diplomatik çabalar İsrail’in işgal ettiği toprakları boşaltmasında etkili olmadı.

Yom Kippur’da Mısır –Suriye birlikleri saldırdı.

İsrail zor anlar yaşasa da galip gelmeyi başardı.

1973 ARAP –İSRAİL SAVAŞI(YOM-KİPPUR SAVAŞI)

Yom Kippur Savaşı sonrasında ABD’dedeki Yahudi lobisinin önemli isimlerinden ABD dışişleri Henry Kissinger Mısır-İsrail arasında Mekik Diplomasisini başlattı.

17 Eylül 1978’de Camp David Antlaşmaları imzalandı.

CAMP DAVİD ANTLAŞMALARI(1978)

Antlaşmaya göre;

1. İsrail Sina Yarımadası’ndan çekilecek,buna karşılık Mısır İsrail’i resmen tanıyacak(ilk kez bir Arap ülkesi İsrail’i tanıdı)

2. Gazze ve Batı Şeria’da yaşayan Filistinlilere 5 yıllık bir özerklik verilecek

3. Bu özeklik döneminde İsrail Filistindeki askerlerini en aza indirecek.

4. Özeklik döneminin 3. yılında İsrail ,Mısır,Ürdün ve Filistin arasında görüşmeler yapılacak.

5. İsrail-Ürdün arasında barış görüşmeleri yapılacak.

Bu antlaşma sayesinde;

İsrail Mısır’ı devre dışı bıraktı

Arap ülkeleriyle Mısır’ın ilişkileri koptu

ABD –Mısır ilişkileri gelişti.

İsrail Kudüs’ü Yahudileştirme fırsatı buldu.

İsrail’in Filistin’de işgal ve baskıyı sürdürmesi,yeni yerleşim yerleri kurması, Golan Tepelerini topraklarına kattığını açıklaması çözümü imkansız hale getirdi.

ABD her zaman İsrail taraflı bir politika izlemiştir.

ABD İsrail’e hem askeri hem de petrol bakımından güvence vermektedir.

1969’da Church of God adlı bir tarikatın mensubu Kudüs’teki Mescid-i Aksa Camii’ni yaktı.

Bunun üzerine 17 İslam ülkesi Rabat’ta toplandı.

Bu toplantı sonrasında 1970’de Cidde merkezli İslam Konferansı Örgütü kuruldu.

1972’de Cidde’de toplanan 3. konferansta İKÖ Anayasası kabul edildi.

İSLAM KONFERANSI ÖRGÜTÜ

Bu anayasaya göre;

1. Üye ülkeler arasında dayanışma geliştirilecek.

2. Ekonomik,toplumsal,kültürel,,bilimsel ve diğer konularda işbirliği güçlendirilecek.

3. Sömürgeciliğin her türlüsüne karşı çıkılacak.

4. Müslüman ulusların bağımsızlık ve egemenlik hakları korunacaktır.

1974 Şubatında İKÖ Anayasası BM’de kabul edildi.

1974 Haziranda toplanan konferansta İslam Kalkınma Bankası ve İslam Haber Ajansı kurulması kararlaştırıldı.

1976 toplantısı İstanbul’da yapıldı.

1977’de Türkiye tam üye oldu.

Bu toplantıda Filistin için bir fon kurulması ve Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin desteklenmesi kararı alındı.

2005 yılında örgütün genel sekreterliğine Ekmeleddin İhsanoğlu seçildi.

II. Dünya Savaşı sonrasında Batılı ülkeler petrol üzerindeki baskılarını arttırdılar.

Petrol üreticisi olan ülkeler de daha fazla gelir elde etmek için petrolü millileştirmeye başladılar.

1960’da kurulmuş olan OPEC(Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı) petrol üzerinde istenildiği gibi denetim sağlayamadı.

1973 PETROL KRİZİ

1970’den itibaren Orta Doğu ülkeleri petrolü millileştirmeye başladı.

1967 Arap-İsrail Savaşı sırasında Araplar petrolü silah olarak kullanmaya çalıştılar fakat başarılı olamadılar.

Neden başarılı olamadılar?

Başka üretici ülkelerin varlığı Güç kaybetmekten korkmaları

1973 Arap ülkeleri petrolün fiyatını yükseltmeye başladılar ve başarılı oldular.

ABD bu olaydan hiç etkilenmedi.

Hatta Basra Körfezi’ne çıkartma yapmakla tehdit etti ve Milletlerarası Enerji Ajansı’nı kurdu.

Petrol krizi Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeleri etkiledi.

Petrol krizi Batıdan sanayi ürünlerini ve silah alan Arapları da etkiledi.

OPEC: 1960’da merkezi Viyana olan bu teşkilat Venezuela,İran,Irak,Suudi Arabistan ve Kuveyt tarafından kuruldu.

Bu teşkilata daha sonra Katar,Libya,Endonezya,Abudabi,Birleşik Arap Ülkeleri,Cezayir,Nijerya,Ekvador,Gabon katıldı.

IRAK:1958’de cumhuriyet yönetimine geçildi.

Yeni yönetim Bağdat Paktı’ndan çıktı.

1968’de Baas Partisi yönetimi ele geçirdi.

Baas Partisi SSCB’yle yakınlaştı.

Bu durum İngiltere’yi rahatsız etti.

Saddam 1979’da darbeyle yönetimi ele geçirdi.

İRAN-IRAK SAVAŞI(1980-1988)

İRAN: 1925’te İran’da Pehlevi Hanedanlığı yönetimi ele geçirdi.

Halk 1978’de yönetime karşı ayaklandı.

Humeyni yönetimi ele geçirdi.

Dış politikada bağlantısızlık ilkesi benimsendi.

CENTO’dan ayrıldı.

SSCB’yle bazı antlaşmaları feshetti.

Yayılmacı politika izlemeye başladı.

SAVAŞIN BAŞLAMASI:

1975’te Cezayir’de yapılan OPEC toplantısında İran-Irak sınırı Şat’ül Arap Nehri olarak tekrar çizildi.

1979’da Humeyni’nin yönetimi ele geçirmesiyle İran-Irak ilişkileri bozuldu.

Bunun en temel sebebi Humeyni’nin Şii yönetimi kurması ve Irak’ın % 40’ının Şii olmasıdır.

Humeyni bütün Arap ülkelerindeki Şiileri ayaklanmaya çağırdı.

Savaşın çıkmasındaki en temel sebepler şunlardır:

1. 1980’de Saddam Hüseyin’in Cezayir Antlaşmasını feshetmesi.

2. Saddam’ın Şiilere baskı uygulaması.

3. İran’ın Iraktaki Kürt isyancıları desteklemesi.

4. İran’da isyan eden Kuzistan Araplarına Irak’ın yardım etmesi.

5. Sınır ihlalleri ve çatışmalar.

6. Saddam’ın halkın tepkisini başka tarafa çekmeye çalışması.

Savaş 22 Eylül 1980’de Irak’ın saldırısıyla başladı.

1988’de BM’nin girişimiyle sona erdi.

Sonucunda;

1. Saddam Hüseyin prestijini arttıramadı

2. Her iki tarafta da ağır petrol tahribatı yaşandı

3. İki ülkede ekonomik sıkıntılar yaşandı.

4. Saddam Hüseyin başarısızlığını telafi etmek için 1990’da Kuveyt’e saldırdı.

EKONOMİ:

II. Dünya Savaşı’ndan sonraki 25 yılda dünya ekonomisi 3 kat büyüdü.

Tarım ürünlerinde artış oldu.

Otomotiv,petrokimya,elektrik sektörlerinde üretim 10 kat arttı.

İşsizlik azaldı ve yaşam standartları yükseldi.

Havacılık,nükleer enerji,kimya ve elektronik sanayii gelişti.

YUMUŞAMA DÖNEMİNDE DÜNYA

Uluslar arası ticaret gelişti.

Köyden kente göç arttı.

Şehirleşmenin artması sonucunda çok katlı binalar, metrolar ve otobanlar yapıldı.

UZAYDA YARIŞ: 1957’de SSCB Sputnik uzay aracını atmosfer dışına fırlattı.

ABD Nasa’yı kurdu.

SSCB 1961’de Yuri Gagarin’i uzaya gönderdi.

BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK GELİŞMELER

1969’da Amerikalı Neil Amstrong Ay’a ayak bastı.

1959’ da BM bünyesinde ‘’Uzayın Barışçı Amaçlarla Kullanılması Komitesi ‘’ kuruldu.

1961’de BM uzayın ve gök cisimlerinin hiçbir devletin egemenliğine alınamayacağını kabul etti.

BİLGİSAYAR VE İNTERNET:

1946’da ABD ilk bilgisayarı yaptı.

1978’de APPLE ilk genel amaçlı bilgisayarı yaptı.

1969’da ABD’de bilim adamları arasında iletişimi sağlamak amacıyla kurulan ARPANET internetin atası sayıldı.

KÜLTÜREL HAYAT:

Şehirleşme arttı.

Kadın hakları gelişti.

Edebiyatta ‘’Postmodern Akım’’ ortaya çıktı.

Rock and Rool ve Heavy Metal ortaya çıktı.

TÜRK-ABD İLİŞKİLERİ:

II. Dünya Savaşı sonrası SSCB’nin Türkiye’ye yönelim politikası Türkiye’nin ABD’ye yakınlaşmasında etkili olmuştur.

Türkiye 1952’de ABD’yle birlikte Kore Savaşı’na katıldı ve NATO’ya üye oldu.

Aynı zamanda ABD Türkiye’ye Marshall yardımı kapsamında ekonomik yardımlarda da bulundu.

TÜRK DIŞ POLİTİKASI

ABD,SSCB tehlikesi karşısında NATO şemsiyesi altında Türkiye topraklarına üsler kurdu.

Ankara(Esenboğa),İzmir(Çiğli),Adana(İncirlik),Diyarbakır(Prinçlik) bu dönemde açılan üslerdir.

1960-1980 dönemi ik ülke arasındaki ilişkilerin krizler dönemidir.

Özellikle Johnson Mektubu ve Kıbrıs Çıkarması sonrası uygulanan silah ambargosu ilişkileri bozmuştur.

Türkiye bu olaylar sonrasında SSCB’yle olan ilişkilerini gözden geçirmek zorunda kalmıştır.

1960 yılından itibaren Türkiye SSCB’yle ilişkilerini düzeltmeye çalışmış fakat bu sırada askeri darbenin olması sebebiyle bu girişim yarıda kalmıştır.

1963 yılında SSCB açık bir şekilde Rumların yanında yer almıştır.Hatta Türkiye’yi açık bir şekilde tehdit etmiştir.

1964’te ABD Başkanı Johnson’un Türkiye’ye mektubu sonucunda SSCB-Türkiye ilişkileri tekrar gelişmeye başlamıştır.

Fakat SSCB’nin Rumlara destek vermeye devam etmesi ilişkilerin düzelmesini engellemiştir.

1964’ten itibaren Türkiye-SSCB ilişkileri mütekabiliyet(karşılıklı) ilkesine dayanmaktadır.

TÜRK-SSCB İLİŞKİLERİ:

1950-1960 yılları arasında Arap ülkeleri SSCB’yle yakınlaşırken Türkiye Batılı bir politika izlemiştir.

Ancak ABD-Türkiye ilişkilerinin bozulması üzerine Türkiye Orta Doğu ilişkilerinde değişikliğe gitmiştir.

Türkiye özellikle 1967 Arap-İsrail Savaşı sırasında ABD’nin Türkiye üslerini İsrail yanlısı kullanmasına izin vermemiş ve Filistin halkını desteklemiştir.

Bu durum Arap ülkeleriyle ilişkilerini geliştirdi.

Türkiye 1969’da Rabat’ta toplanan İslam Zirve Toplantısına katıldı.

Türkiye günümüze kadar bölgede denge unsuru olmaya dikkat etmiştir.

TÜRKİYE’NİN ORTA DOĞU POLİTİKASI:

KIBRIS MESELESİ:

1950’li yıllarda Kıbrıs Rumları kendi geleceklerine karar verme hakkı için BM’ye başvurdular.

Bu başvuru adada iki halkın yaşadığı hatırlatılarak reddedildi.

Bunun üzerine Rumlar 1955’te EOKA terör örgütünün kurdular.

TÜRK-YUNAN İLİŞKİLERİ:

Bu örgütün amacı ENOSİS’i gerçekleştirmektir.

Türkler de buna engel olmak amacıyla Volkan ve Türk Mukavemet Teşkilatı’nı(TMT) kurdular.

Bu olaylar üzerine BM ve NATO İngiltere,Yunanistan ve Türkiye arasında diplomatik görüşmelerin yapılmasını sağlamaya çalıştı.

11 Şubat 1959’da Zürih Antlaşması,19 Şubat 1959’da da Londra Antlaşması imzalanarak Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu.

16 Ağustos 1960’da Türk ve Yunan kuvvetlerinin bir kısmı Ada’ya gönderildi.

Yapılan antlaşmaların ve anayasanın esasları şunlardır:

1. Kıbrıs bağımsız cumhuriyet olacak.Cumhurbaşkanı Rum Başbakanı Türk olacak.

2. Resmi dil Türkçe ve Rumca olacak.

3. Yasama yetkisi % 70’i Rum % 30’u Türk olan mecliste olacak.

4. 4cumhurbaşkanı ve yardımcısının ayrı ayrı veto yetkisi olacak.

5. Hükümette 7 Rum,3 Türk bakan olacak,dışişleri ,maliye, savunma bakanlıklarından biri Türklere verilecek.

6. % 60 Rum,%40 Türklerden oluşan bir ordu bulunacak.

7. Türkiye,Yunanistan, İngiltere ve Kıbrıs Cumhuriyeti arasında bir garanti ve ittifak antlaşması imzalanacak.

8. Kıbrıs herhangi bir devletle birleşir veya bölünürse bağımsızlığın ortadan kalkması anlamına gelecek.

9. Her toplum kendi ana dilinde eğitim görecek ve anavatanlarınca desteklenecektir.

1963-1974 dönemi:

Rumlar Türkleri adadan atmak amacıyla 1963’te AKRİTAS Planını uygulamaya koydular.

Türk yerleşim yerlerine saldırılar düzenlediler.

Bu saldırılar 1963’te Türk uçaklarının ihtar uçuşuna kadar devam etti.

1 Ocak 1964’te Makarios Garanti Antlaşmasını tek taraflı iptal ettiğini açıkladı ve Ruslarla antlaşma imzalayarak adaya silah taşımaya başladı.

Bu olaylar sonrasında BM barış gücü 14 Mart 1964’te adaya çıktı.

Türkiye’nin adaya müdahalesi Johnson mektubuyla ertelendi.

1964’te Rumların saldırıları Türk uçaklarının yaptığı müdahaleyle püskürtüldü ve ateşkes yapıldı

Bu müdahaleler sırasında pilot yüzbaşı Cengiz Topel Rumlara esir düşmüş ve işkence edilerek şehit edilmiştir.

Beklemeye tahammülü olmayan EOKA Makarios’a darbe girişiminde bulundular ve Rum Milli Muhafız ordusunun yardımıyla Nikos Sampson cumhurbaşkanı oldu.

Türkiye bu olay üzerine Garanti Antlaşmasının kendine verdiği müdahale hakkını kullanmaya karar verdi.

Kıbrıs Barış Harekatı(20 Temmuz 1974):

Türkiye ilk olarak 20 Temmuz 1974 ‘te adaya çıkarma yaptı.

Bu çıkarmalardan 2 gün sonra ateşkes yapıldı.

Cenevre Görüşmelerinde herhangi bir sonuç çıkmayınca 14 Ağustos 1974’te ikinci harekat başladı.

BM’nin yaptığı ateşkes çağrısıyla harekat durduruldu.

Türkiye bu harekatlara ‘’Mutlu Barış Harekatı’’ ismini vermiştir.

Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin Kurulması:

13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu.

1977’de Rauf Denktaş’la Makarios arasında 4 maddelik bir antlaşmaya varıldı.

Bu görüşmelerde adada yaşayan iki toplumun da güven içinde yaşamasının önemi vurgulandı.

Yapılan barış görüşmeleri sonucunda BM genel kurulu 1983’te Rumları Kıbrıs Hükümeti olarak tanıdı.

Bunun üzerine 15 Kasım 1983’te KKTC kuruldu.

KKTC’yi ilk tanıyan devlet Türkiye’dir.

Bu duruma ABD,SSCB ve İngiltere tepki gösterdi.

Ege Adaları’nın silahlandırılması:

Yunanistan 1963’ten itibaren adaları Lozan Antlaşmasına aykırı olarak silahlandırmaya başladı.

Hatta bu adakları NATO kapsamına alarak silahlanmayı meşrulaştırmaya çalışmıştır.

1980 sonrasında Yunanistan Limni Adası’nın NATO’ya dahil edilmesini istemiş fakat Türkiye bunu reddetmiştir.

Kıta Sahanlığı Sorunu:

Bu sorunun temelinde Türkiye’nin kendi kıta sahanlığında petrol aramak istemesi yatar.

Karasuları Sorunu:

Lozan Antlaşmasında 3 mil olarak kabul edilen karasuları Yunanistan tarafından 1936’da Türkiye tarafından da 1964’te 6 mile çıkarılmıştır.

Bu sorunun temeli Yunanistan’ın bu alanı 12 mile çıkarmaya çalışmasıdır.

Ege Hava Sahası:

Bu sorun Kıbrıs sorunuyla başlar.

Bu sorun hem uçuş yüksekliği hem de hangi kuleye bağlı olacaklarıyla (FIR)alakalıdır.

ASALA:

Bağımsız bir Ermenistan kurulması ve tehcirin soykırım olarak kabul edilmesi amacıyla kurulan bir terör örgütüdür.

Örgüt 1975’te Beyrut’ta Agop Agopyan ve Agop Tarakçıyan tarafından kuruldu.

1991’de Ermenistan’ın kurulmasıyla amacının bir bölümüne ulaşmıştır.

Bu örgüt özellikle Türk Diplomatlara karşı suikastlarda bulunmuşlardır.

SİYASİ GELİŞMELER:

1960 yılının başında öğrenci olayları polisle çatışmaya kadar varmış ve bir grup subay 27 Mayıs 1960 günü Demokrat Parti’yi devirdi.

Demokrat parti ileri gelenleri Yassıada’da yargılandı.

Orgeneral Cemal Gürsel başkanlığındaki Milli Birlik Komitesi ilk iş olarak çoğunluğu sivillerden oluşan bakanlar kurulunu oluşturdu.

Dönemin ünlü hukukçularından oluşan ‘’bilim kurulu’’

anayasa çalışmalarına başladı.

MBK başkanı Cemal Gürsel Başbakanlık ve Genel Kurmay Başkanlığı görevlerini aynı anda gerçekleştirdi.

TÜRKİYE’NİN BUNALIMLI YILLARI

1961 Anayasasıyla ;

1. İşçilere sendika ve grev hakkı tanındı.

2. Yargı bağımsızlığı güçlendirildi.

3. Anayasa mahkemesi kuruldu.

4. Güçler ayrılığı ilkesi güçlendirildi.

5. İki meclisli sistem gelişti.

6. Sosyal devlet ilkesi gelişti.

Anayasanın kabulünden sonra yapılan seçimlerde Adalet Partisi 158,CHP 173,Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi 54 ve Yeni Türkiye Partisi 65 milletvekiliyle mecliste temsil edildi.

Bu seçimler sonrasında Cemal Gürsel Cumhurbaşkanı olmuş ve CHP-AP koalisyonu kurulmuştur. (Türkiye’nin ilk koalisyon hükümeti)

1965-1980 Arası Dönem:

Adalet Partisi 1964 ve 1965 seçimlerinden birinci parti olarak çıktı.

1965’te başlayan Süleyman Demirel hükümeti 1971 muhtırasıyla sona erdi.

Süleyman Demirel’im istifasıyla boşalan hükümet koltuğu CHP’li Nihat Erim tarafından dolduruldu.

1973’te Oramiral Fahri Korutürk Cumhurbaşkanı oldu.

‘’Ortanın Solu’’ sloganıyla demokratik bir açılım yapan Bülent Ecevit 1966’da CHP’nin başına geçti.

1973 genel seçimleri sonucunda Ecevit başkanlığında CHP-MSP koalisyonu kuruldu.

1977 seçimleri ülkede istikrarı sağlayamadı .

12 Eylül 1980’de darbe oldu.

Genelkurmay Başkanı Kenan Evren

Cumhurbaşkanı oldu.

1982 Anayasası yapıldı.

Bu anayasada tek meclis sistemi uygulanmış ve YÖK kurulmuştur.

Ayrıca darbeyi yapanların ömür boyu yargılanamayacağı vurgulandı.

Kenan Evren cumhurbaşkanı oldu.

1983 seçimlerini Turgut Özal’ın ANAP’ı kazandı.

Ekonomi:

1962 sonrasında kalkınma planları çerçevesinde işletmeler açıldı.

1970’li yıllarda uygulanan’’ İleri İthal İkameci Model‘’ sayesinde televizyon ,buzdolabı ,çamaşır makinesi üretildi.

Avrupa’ya giden Türk işçiler ülkeye döviz girmesinde etkili oldu.

1963’te AET’ye üyelik başvurusu yapıldı.

1977’den itibaren ülkede temel tüketim mallarına ulaşmak zorlaştı.

Türk Lirası değer kaybetti.

Sosyal Ve Kültürel Yaşantı:

Köyden kente göçler arttı.

1960’lı yıllarda özel araç sayısı arttı.

1965’te Altın Mikrofon ses yarışması düzenlendi ve bu yarışmayı Yıldırım Gürses kazandı.

Cem Karaca, Moğollar,Erkin Koray,Barış Manço,Orhan Gencebay ve Ferdi Tayfur gibi sanatçılar bu dönemde yetişti.

1963’te Metin Erksan’ın Susuz Yaz filmi Berlin Film Festivalinde ‘’Altın Ayı’’ ödülünü kazandı.(ilk ödül)

1964’te Antalya Film Festivali düzenlendi.

1968’de gençlik hareketleri yoğunlaştı.

Recommended