View
9
Download
0
Category
Preview:
Citation preview
TÜBİTAK
Alabalık İşletmelerinin Çevreye Olan
Etkileri ve Alınacak Önlemler
Doç. Dr. Memet VAROL
İnönü Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, MALATYA
TÜBİTAK
Artan nüfusla birlikte gıda ihtiyacının artması, teknolojik
gelişmeler, ekonomik büyüme ve sağlıklı beslenmeye
verilen önem, ucuz ve kaliteli bir protein kaynağı olan
sucul organizmaların, yetiştiricilik yöntemiyle üretim
miktarını arttırmıştır. .
Su ürünleri yetiştiriciliği; doğal balık stoklarına olan av
baskısının azaltılması, istihdam, döviz girdisi ve kırsal
kalkınmaya katkı sağlaması gibi yönlerden de önemli bir
üretim sektörüdür. Bu nedenlerden dolayı su ürünleri
yetiştiriciliği dünyada olduğu gibi ülkemizde de hızlı bir
yükseliş içerisindedir. . .
GİRİŞ
TÜBİTAK
Su ürünleri yetiştiriciliğinin hızlı bir şekilde büyümesi,
önemli sosyo-ekonomik faydalar sağlamasına rağmen,
sucul ekosistemlerin su kalitesi ve ekolojik yapısı
üzerindeki olumsuz etkileri, çeşitli kaygılar üretmektedir.
Ekolojik ve çevresel değişimin türü, su ürünleri üretim
metoduna, üretimin miktarına, su ortamının fiziksel,
kimyasal ve biyolojik karakterine bağlı olarak değişkenlik
göstermektedir. ..
BALIK YETİŞTİRİCİLİĞİNİN ÇEVRESEL ETKİLERİ
TÜBİTAK
Ağ kafeslerde balık yetiştiriciliğinin su kaynakları
üzerindeki olumsuz etkisi, başlıca yetiştiricilikten
kaynaklanan atıklardan kaynaklanmaktadır. Tatlı su ya da
deniz ekosistemlerinde faaliyet göstermekte olan balık
yetiştiriciliği tesislerinden üretilen atık tipleri temel olarak
aynıdır. Yalnızca üretimi yapılan türe ve üretim şekline
göre atık miktarı ve içeriği değişmektedir. Balık
yetiştiriciliğinden kaynaklanan atıkları, katı ve çözünebilir
atık maddeler şeklinde iki ana başlık altında toplayabiliriz.
Balık Yetiştiriciliğinden Kaynaklanan Organik Atıklar
TÜBİTAK
1. Katı Atıklar .
Balık yetiştiriciliğinden kaynaklanan katı atıklarının büyük
çoğunluğunu balıkların fekal atığı (dışkı) ve tüketilmeyen
yemden oluşan katı maddeler oluşturmaktadır. .
.
Fekal atığın, tüketilen yemin %15’i ile %30’undan oluştuğu
tahmin edilmektedir. .
Kafeslerde balık yetiştiriciliğinden kaynaklanan atık
oluşumunda en büyük payın yem kayıpları olduğu
belirtilmektedir. Özellikle düzenli bir yemleme stratejisinin
uygulanmadığı işletmelerde, tüketilmeyen yemlerin bir
kısmı suda çözünerek, bir kısmı da kafes altındaki
sediment tabakasına çökerek suyun organik yükünü
artırmaktadır. . .
Katı Atıklar
TÜBİTAK
2. Çözünmüş Atıklar .
Sindirilen besin elementleri, balıkların bağırsak duvarlarından
emilmektedir. Metabolik faaliyetler için gerekenden fazla olan besin
elementleri ise yan ürün olarak su ortamına salınmaktadır. Özellikle
protein/enerji dengesi ideal olmayan yemlerle beslenen balıklarda
önemli oranda su ortamına azot bileşikleri verilmektedir.
.
Sucul ortama balıklar tarafından verilen azot, protein
metabolizmasının yan ürünüdür. Solungaçlardan amonyum (NH4+)
salınırken çok az bir miktarı idrarla üre olarak su ortamına
verilmektedir. .
Fosfor ise ortofosfat olarak (PO4+) suya verilmektedir. Metabolik
faaliyetler için gerekenden fazla olan fosfor, başka bir deyişle dokular
tarafından absorblanmayan fosfor balıklar tarafından suya
verilmektedir. Azot ve fosforun bu formları, fitoplankton ve sucul bitkiler
tarafından kullanılmaya hazır bileşiklerdir. .
Çözünmüş Atıklar
TÜBİTAK
Şekil 1. Ağ kafeslerin su kolonu ve bentik ortama etkisi
Balık Yetiştiriciliğinden Kaynaklanan Organik Atıklar
TÜBİTAK
Ağ kafeslerde balık yetiştiriciliğinin durgun sulardaki
başlıca etkileri şunlardır: .
Alıcı su ortamının bazı su kalite parametrelerine
olumsuz etkisi, .
Alıcı ortamın sediment kalitesine etkisi, .
Yabani balık stoklarına etkisi, .
Ekolojik, biyolojik ve besin ağı etkileşimleri,
Sucul ekosistemin bozulması, .
Kontrolsüz kimyasal madde kullanımının
oluşturacağı negatif etkiler şeklinde özetlenebilir.
.
Balık Yetiştiriciliğinin Durgun Sularda Etkileri
TÜBİTAK
1. Su Kalite Parametrelerine Etkileri .
.Entansif balık yetiştiriciliğinde çözünmüş besin elementleri
(nitrat, nitrit, amonyum, fosfat) ve vitaminler, tüketilmeyen
yem ve boşaltım ürünleri (katı ve çözünebilir atıklar) ile
alıcı su ortamına girmektedir. Su kolonuna giren bu
maddeler; .
Aşırı besin elementi zenginleşmesine, .
Bentozun değişimine, .
Toplu balık ölümlerine, .
. Yoğun fitoplankton artışına, .
Ötrofikasyona yol açabilir. .
Su Kalite Parametrelerine Etkileri
TÜBİTAK
Kafeslerde entansif balık yetiştiriciliğinden
kaynaklanan atıkların su kolonunda neden olduğu
etkilere ilişkin yapılan çalışmalar, .
entansif yetiştiriciliğin sucul ortamda azot, fosfor,
organik madde, klorofil-a ve askıda katı madde
miktarlarını arttırdığını, .
.
ışık geçirgenliği, çözünmüş oksijen ve pH
değerlerini düşürdüğünü göstermektedir.
Su Kalite Parametrelerine Etkileri
TÜBİTAK
. .
Sucul ortamda oksijenin önemli bölümü fitoplankton
üyeleri tarafından üretilmektedir. Organik maddelerin
parçalanmasında ise oksijen tüketilmektedir. Bu bakımdan
yetiştiricilik faaliyetleri sonucu ortaya çıkan organik atıklar,
sucul ekosistemlerde oksijen kullanımını sınırlamaktadır.
Suyun içindeki organik madde konsantrasyonunun artması
sonucu, sudaki oksijen miktarı azalır ve bu oran 4 ppm’in
altına düştüğünde ise balık yaşamı tehlikeye girmektedir..
Çözünmüş Oksijen Düzeyine Etkisi
TÜBİTAK
.
Balık yetiştiriciliğinden kaynaklanan atıklar aynı zamanda
yetiştiricilik tesislerinde balık hastalıklarının yayılması ve
dolayısıyla balık ölümlerine neden olmaktadır. Besin
elementlerince zengin su kütlelerinde hastalık etkenlerinin
çoğalması, temiz su kütlelerine göre daha sık
görülmektedir. Yapılan bir çalışmada, Polonya’daki
göllerde bulunan gökkuşağı alabalığı tesislerinin etrafında
bakteri çoğalmasının normalden yüksek olduğu tespit
edilmiştir. Bu durum, yem ve fekal atıktan salınan azot,
fosfor ve organik karbonun pelajik bakteriyel
populasyonların çoğalmasını stimüle etmesinden
kaynaklanmıştır.
Mikrobiyolojik Etkisi
TÜBİTAK
2. Bentik Etkiler .
Balık yetiştiriciliği atıklarının, yetiştiriciliğin yapıldığı su
alanında (sadece faaliyet alanı) sediment kimyası ve
bentik ekosistemde değişikliklere neden olduğuna dair çok
sayıda çalışma bulunmaktadır. .
.
2.1. Sediment Kalitesine Etkisi .
Kafeslerden sucul ekosisteme giren katı haldeki organik
materyalin bir kısmı, askıda katı madde olarak su
kolonunda kalarak su kalitesinde değişimlere neden
olurken, önemli bir kısmı da sedimentte birikerek bentik
bölgenin organik zenginleşmesine, bentik makrofauna ve
sediment kimyasında önemli değişimlere yol açmaktadır. .
Bentik Etkiler
TÜBİTAK
Eğer sedimentte biriken organik madde miktarı fazla ise organik
maddenin parçalanması için kullanılan oksijenin tükenmesi
sonucu ortam anoksik hale dönüşerek metan ve sülfit üreten
bakterilerin ortaya çıkmasına yol açacaktır. Genel olarak ağ
kafeslerde yoğun balık yetiştiriciliğinin yapıldığı alanlarda
sedimentte ölçülen düşük redoks potansiyel değerleri, organik
kirliliğin yüksek boyutlarda olduğunu gösteren en önemli
parametrelerden biridir. ..
Yapılan çalışmalarda, yetiştiricilik yapılan bir su kütlesinde balık
kafesleri kaldırıldıktan sonra sedimentte organik madde
birikiminin durması sonucu, birkaç ay içerisinde sediment ve
sediment üstü suyun kimyasal yapısının balık yetiştiriciliği tesisi
kurulmadan önceki duruma döndüğü görülmüştür. .
.
.
Sediment Kalitesine Etkisi
TÜBİTAK
2.2. Bentik Faunaya Etkisi .
Besin elementlerince zenginleşme aynı zamanda sedimentin
fiziksel ve kimyasal yapısı ile bentik makrofaunanın topluluk
yapısında da değişikliklere neden olabilmektedir. Yapılan çoğu
çalışma, akıntı hızına bağlı olarak balık yetiştiriciliğinden
kaynaklanan bentik etkilerin 30 metre alan içerinde etkisini
gösterdiğini ortaya koymaktadır. .
Bentik komüniteler sediment salınımları nedeni ile olumsuz
etkilenebilmektedir. Organik zenginleşmeye ve sedimentten
salınımlara bağlı olarak makrobentozun tepkisi, organik atıkların
birikim yaptığı alanlarda kirliliğe toleranslı birkaç türden oluşan
düşük tür çeşitliliği, bollukta azalma ve fırsatçı türlerin baskın
hale gelmesi ile sonuçlanmaktadır. . .
Bentik Faunaya Etkisi
TÜBİTAK
1. Alan Seçimi .
Alan seçimi, ağ kafeslerde balık yetiştiriciliğinin muhtemel çevresel
etkileri ve çevresel sürdürülebilirliği açısından kritik bir konudur. Bu
nedenle balık yetiştiricilik tesislerinin yönetimi açısından en güçlü araç
alan seçimidir. .
Alan seçiminde düşük akıntılı yerler yerine, akıntı hızı daha yüksek
olan yerler tercih edilmelidir. Baraj göllerinde sete yakın bölgeler, diğer
bölgelere nispeten daha iyi bir su kalitesine sahip olduğu için ağ
kafesler bu bölgelere kurulmalıdır. .
.
Uygun alan seçiminin tamamlayıcısı olarak alınabilecek en iyi
önlemlerden birisi de, her üretim sezonu sonunda kafeslerin yerinin
değiştirilmesidir (rotasyon). Bu nedenle ağ kafeslerde üretime tahsis
edilecek alanın büyüklüğü iç sularda kafeslerin işgal edeceği alanın iki
katından az olmamalıdır. Ayrıca işletmeler arasındaki mesafeye ve
suyun derinliğine de dikkat edilmelidir.
Alınacak Önlemler
TÜBİTAK
2. Taşıma Kapasitesinin Belirlenmesi .
Taşıma kapasitesi, canlı organizmalarda ya da populasyonlarda
ve ekolojik süreçlerde belirgin değişikliklere yol açmaksızın
desteklenebilen balık yetiştiricilik üretiminin büyüklüğü olarak
tanımlanmaktadır. ..
Göl ve baraj göllerinde yetiştiricilik faaliyetlerinden kaynaklanan
atıkların oluşturacağı organik yükün olumsuz
etkisini en alt düzeyde tutmak için “ortamın taşıma kapasitesi”
dikkate alınarak işletme sayısı ve toplam kapasite belirlenmeli,
taşıma kapasitesini aşan yatırımlara izin verilmemelidir.
Taşıma Kapasitesi
TÜBİTAK
3. Yem Yönetimi .
Balık yetiştiriciliğinde atık yönetim stratejisinin temeli, yem
atıklarının azaltılmasına dayanmaktadır. Kirlilik problemleri
ötrofikasyonu stimüle eden sindirilmemiş azot ve fosfor
seviyeleri ile yakından ilgilidir. Bu bakımdan düşük azot-fosfor
içeriğine ve yüksek sindirilebilirliğe sahip yemlerin kullanılması
önem arz etmektedir. .
3.1. Yem Üretim Teknolojileri ve Yem Çeşitleri .
. Balık yetiştiriciliğinde en çok ekstruder ve pelet yemler
kullanılmaktadır. Ekstruder yemlerin, pelet yemlere göre daha
fazla avantajları bulunmaktadır. .
Yem Yönetimi
TÜBİTAK
Ekstruder yemin avantajları; .
Yeme daha fazla yağ girişini sağlayarak yeme ait fiziksel
özelliklerin (suya dayanıklılık, toz oluşumunun engellenmesi) ve
sindirilebilirliğinin arttırılması, .
Yemlerin su içerisinde, pelet yemlere oranla, daha uzun
süre çözünmeden kalması sağlanarak, balıklar tarafından bu tür
yemlerin alımını/tüketimini kolaylaştırması ve yem israfının
önüne geçilmesidir. .
Ülkemizde %95 oranında ekstruder yem kullanılması, diğer
çevresel odaklı balık yetiştiriciliği uygulamaları ile desteklendiği
takdirde yetiştiricilik kaynaklı besin elementlerinin
azaltılmasında önemli bir avantajdır. . .
Yem Yönetimi
TÜBİTAK
3.2. Yem Kalitesi ve Sindirilebilirliğinin Arttırılması .
Yem formulasyonları ve sindirilebilirlik, balık çiftliklerinde atık
üretiminde belirgin farklılıklara neden olabilmektedir. Yemlerin besin
değeri sadece yemin içeriğine bağlı değil, aynı zamanda balığın söz
konusu yemi sindirmesine ve yem içeriğinin dokulardan emilimine
bağlıdır. ..
Balık yemlerindeki sindirilebilir protein (DP) ve sindirilebilir enerji (DE)
dengesi (DP/DE oranı), yemdeki bir birim enerji başına düşen protein
miktarının dengesidir. Balıklar yemdeki proteinlerin bir bölümünü enerji
kaynağı olarak kullanırken, kalan bölümünü ise amonyum olarak
solungaçları vasıtasıyla su ortamına salgılarlar. Yüksek yağlı yemler
balık beslenmesinde kullanıldığında, enerjinin büyük bir bölümü
yağlardan karşılanmakta ve proteinler büyüme için kullanılırken,
azalan amonyum salgılaması ile maksimum seviyede büyüme ve
yemden yararlanma oranı sağlanmaktadır. .
Yem Yönetimi
TÜBİTAK
Tersi durumunda, yani DP/DE oranı yükseldikçe bir birim enerji başına
düşen protein miktarı artacak, dolayısıyla büyüme için gerekli
proteinler enerji kaynağı yerine kullanılacaktır. Dolayısıyla yem
değerlendirme oranı (yemin ete dönüşme oranı-FCR) yükselecektir.
Artan FCR ise yem kullanımının artmasına ve dolayısıyla yetiştiricilik
yapılan su kütlelerine daha fazla besin elementi girişine neden
olacaktır. .
3.3. Yem Dönüşüm Oranının Belirlenmesi .
Balıklarda gelişim performansını belirlemede sıklıkla kullanılan
metotlardan biriside yem dönüşüm oranı (FCR)’dır. FCR 1 kg canlı
balık artışı için tüketilen yem miktarının sayısal ifadesi olarak
tanımlanmaktadır.
Yem Yönetimi
TÜBİTAK
FCR balık yetiştiriciliğinde yem miktarını doğrudan etkileyen ana
parametrelerden biri olup yem kalitesini ve sindirilebilirliğini
yansıtmaktadır. Yem değerlendirme oranı su sıcaklığı ve büyümeye
(balık boyları) bağlı değişmektedir. Balıklara günlük olarak verilecek
yem miktarı tespit edilirken bu iki nokta göz önünde bulundurulmalıdır.
Yemleme oranının tespit edilmesinde etkili olan diğer faktörler ise yem
içeriği, stok miktarı, su kalitesi ve yetiştirme ortamında su değişimidir.
.
Diğer taraftan, yüksek kaliteli yem kullanılarak ve balık beslenme (yem
alma) davranışları gözlenerek yem dönüşüm oranının azaltılması
sağlanabilmektedir. Düşük yem dönüşüm oranı, su ortamına giren
besin elementlerinin miktarının da azalmasına neden olacaktır. Balık
yetiştiriciliğine ilişkin katı yasal mevzuat ve düzenlemelere sahip
ülkelerden biri olan Danimarka’da, yem dönüşüm oranları 1989 yılında
1.2 iken 1992 yılında yasal mevzuatla 1.0‘e düşürülmüştür.
Yem Yönetimi
TÜBİTAK
Kafes yetiştiriciliğinde çevresel koşulların kontrolü sınırlıdır
ve bu koşullar yetiştiriciliğin yapıldığı alanlarda belirgin
şekilde balıkların stres seviyesini etkileyebilmektedir.
Örneğin; su değişimi, ağ kafeslerin göz açıklığı
tıkandığında azalacaktır. Gözeneklerin tıkanarak su akışını
azaltması, çözünmüş oksijen seviyesini sınırlandırarak
kafeslerdeki balıkların stres altına girmesine neden
olacaktır. Ağların değiştirilmesi ve temizlenmesi işlemi
tıkanıkları azaltır, su değişim oranını arttırır. Bu nedenle ağ
kafesler yeterli sıklıkta değiştirilmeli veya temizlenmelidir.
Stres Yönetimi
TÜBİTAK
Balık Yetiştiricilik Tesislerinin İzlenmesi .
Çevresel izleme, fiziko-kimyasal ve biyolojik parametreleri
kullanarak, balık yetiştiriciliği faaliyetlerinin kısa ve uzun dönemli
çevresel etkilerini değerlendirmek için uygulanan standart bir
metottur. .
Ülkemizde durgun sularda balık yetiştiriciliği tesislerinin
etkilerinin izlenmesi ile ilgili yasal düzenlemeler öncelikli olarak
su kalite parametrelerinin izlenmesi üzerinde durmaktadır.
.
Bununla birlikte, durgun sularda balık yetiştiriciliği tesislerinin
etkilerinin belirlenmesi için sediment kalite parametrelerinin de
izlemesinin gerekliliğini vurgulayan çalışmalar bulunmaktadır.. .
İzleme
TÜBİTAK
Türkiye’de su ürünleri yetiştiriciliğine ilişkin çok yıllık ulusal
strateji planları bulunmamakta olup, hem deniz hem iç su
balık yetiştiriciliğini kapsayan bu planların sektör
paydaşları ile birlikte hazırlanması, hem balık
yetiştiriciliğinin sürdürülebilirliği hem de stratejik planlar
kapsamında yer alacak eylemlerin çevresel kriterlerle
desteklenmesi, çevre dostu balık yetiştiriciliğine önemli
katkılar sağlayacaktır.
SONUÇ
TÜBİTAK
DİNLEDİĞİNİZ İÇİN
TEŞEKKÜRLER
Recommended