View
40
Download
0
Category
Preview:
Citation preview
43
Michelin Yıldızlı Restoran Şeflerinin Moleküler Gastronomi Algı ve Eğilimleri: San Sebastián, İspanya Örneği (The Perception and Attitude of Michelin Star Restaurant Chefs on Molecular Gastronomy: Evidence From San Sebastian, Spain)
*Aylin AKOĞLUa, Osman ÇAVUŞa, İsa BAYHANb
a Abant İzzet Baysal University, Tourism and Hotel Management High School, Department of Gastronomy and Culinary Arts,
Bolu/Turkeyb Abant İzzet Baysal University, Tourism and Hotel Management High School, Department of Tourism Management,
Bolu/Turkey
Makale Geçmişi
Gönderim
Tarihi:03.06.2016
Kabul Tarihi:14.02.2017
Anahtar Kelimeler
Gastronomi
Moleküler Gastronomi
Michelin yıldızı
İspanya
Öz
Bu çalışma Michelin yıldızlı restoran şeflerinin şef ve misafir gözüyle moleküler
gastronomiye bakış açılarının belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Çalışmada nitel araştırma
yöntemi ve keşifsel araştırma modeli kullanılmıştır. Moleküler gastronominin merkezi
konumunda bulunan İspanya’nın Basque-SanSebastián bölgesinde yer alan Michelin
yıldızlı restoranlarda çalışan 32 şef ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Şeflerin moleküler
gastronomiye ilişkin düşünceleri ve görüşleri bütüncül bir yaklaşım ile incelenmiştir.
Yapılan değerlendirmede moleküler gastronomi tekniklerinin şeflerin kişisel gelişimine,
yeni tatlar sağlama becerisine ve sıradışı sunumlar gerçekleştirmesine katkı sağladığı,
uzmanlık gerektiren bir alan olduğunu, müşterilerin moleküler teknik ve yöntemlerden çok
görünüş ve lezzet gibi unsurlarla ilgilendiği, moleküler gastronomi deneyimlerinin
misafirleri memnun ettiği, fakat bu ilgi ve merakın zamanla yerini farklı teknik ve
yaklaşımlara bırakacağı sonucuna ulaşılmıştır.
Keywords Abstract
Gastronomy
Molecular Gastronomy
Michelin Star
Spain
This study was conducted to investigate the Michelin star chefs’ and customers’
perspectives about molecular gastronomy. Qualitative research method and exploratory
research model were used in the study and interview method was applied for data
collection. The field research was achieved by the interviews that were carried out with 32
Michelin star chefs in the SanSebastián region of Spain, which is central to the molecular
gastronomy. Chefs’ thoughts and opinions related to molecular gastronomy were
examined with a holistic approach. As a result of this study, it is shown up that molecular
gastronomy techniques have contributed to the personal development of chefs, the ability
to provide new flavors and to make extraordinary presentations, the area that requires
expertise, the customer is more interested in aspects such as appearance and taste than the
techniques and methods, the molecular culinary experiences have pleased guests, but it is
presumed that this attention and curiosity will change with different approaches and
techniques in near future.
* Sorumlu Yazar.
E-posta: aylinakoglu@ibu.edu.tr (A. AKOĞLU),
DOI: 10.21325/jotags.2017.58
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 5/1 (2017) 43-59
44
GİRİŞ
Bir bölge veya toplumla özdeşleşmiş olan; yemeklerin hazırlanmasında faydalanılan malzemeler, pişirme,
sunma ve yeme yöntemlerinin bileşimine mutfak denir (Gvion ve Trostler, 2008). Daha geniş bir ifade ile mutfak;
yiyecek ve içeceklerin hazırlanmasında kullanılan araç ve gereçleri, yemek pişirme sanatının püf noktalarını,
değerleri, yemek törenlerini gösteren bir kültürdür (Mussmann ve Pahalı, 1999). Gastronomi, içinde barındırdığı
tüm sanatsal ve bilimsel unsurlarla yiyecek ve içeceklerin tarihsel sürecinden başlayarak tüm niteliklerinin
kapsamlı şekilde anlaşılması, uygulanması ve geliştirilerek zamanın şartlarına uyarlanması çalışmalarını içeren bir
bilim dalıdır (Eren, 2007).
Moleküler gastronomi gıdaların hazırlanması ve tüketilmesinde meydana gelen moleküler, fizikokimyasal ve
yapısal değişiklikleri daha iyi bir şekilde anlamak için bilimsel metotları kullanma olarak ifade edilir. Gıdaların
özelliklerini anlamak için bilimsel metotları kullanmanın önemi 17. yüzyılda (1783) Lavoisier ve yarım yüzyıl
sonra Brillat Savarin’in ‘Lezzetin fizyolojisi” adlı eserinde (1825) ortaya konulmuştur. Ancak bir disiplin olarak
moleküler gastronomi, Nicholas Kurti ve Herve This tarafından 1988 yılında ortaya çıkarılmış ve gastronomi
biliminin yeni araştırma alanlarından birisi haline gelmiştir (This, 2006; Linden vd., 2008; Yılmaz ve Bilici, 2013).
Özellikle 1980’li yılların sonlarından itibaren yiyecek hazırlama yöntem ve teknikleri konusunda bilimsel
laboratuvar çalışmalarının yoğunlaştığı gözlenmiştir. 1990’lı yılların ortalarında bazı kimyager ve fizikçilerin
yiyecek hazırlamada farklı teknik ve malzemelerin kullanımı konusunda bir kısım aşçıyı etkileyerek yeni
buluşlarını restoran mutfaklarında kullanmalarını sağlamışlardır ki, bu akım ‘‘moleküler gastronomi’’ olarak
adlandırılmıştır (Cunningham, 2007).
Oxford Üniversitesi’nde fizik profesörü ve aynı zamanda bir gurme olan Nicholas Kurti moleküler gastronomi
konusundaki ilk çalışmalarına, 1969 yılında Royal Enstitü’de mutfak problemlerinde bilimsel bilgilerin kullanımını
irdelediği ‘Mutfaktaki Fizikçi’ dersi ile başlamıştır. 1986’da fizik profesörü Herve This ile karşılaştıktan sonra
bilimsel çalışmalarına beraber devam etmişler ve pişirmenin fiziksel ve kimyasal özelliklerini anlatan ve ilki
1992’de olmak üzere bir dizi seminerler düzenlemişlerdir (Cousins vd., 2010). Düzenlenen bu seminerlere 30-40
kişi katılmaktaydı ve katılımcıların yaklaşık %80’i bilim adamlarından ve %20’si de aşçılardan oluşmaktaydı. Bu
seminerlerde This ve Kurti ile birlikte çalışan ve yemek pişirmenin kimyasıyla ilgilenen diğer bir isim ise
1980’lerden itibaren yemek ve pişirmenin bilim ve tarih boyutuyla ilgili yaptığı çalışmalarla ve yazdığı kitaplarla
insanların dikkatini bu noktaya çekmeyi başaran Amerikalı yemek yazarı Harold McGee’dir (Snitkjær, 2010;
Ivanovic vd., 2011).
This ve Kurti’yi böyle bir akıma sevk eden en önemli etken gıda bilimi ile ilgili bilgilerin gün geçtikçe gelişiyor
ve yenileniyor olmasına rağmen bu bilgilerin mutfakta ve yemek yapımında kullanılamıyor olmasıydı. Gıda bilimi
sadece gıda bileşenlerinin kimyasal kompozisyonunu ya da endüstriyel süreçlerini dikkate alıyor, yemekler
hakkında neredeyse hiçbir çalışma yapılmıyordu. Bu noktadan hareketle Kurti vakum tekniği gibi bazı tekniklerin
yemek pişirmede kullanılmasını, This ise kimya laboratuvarlarında kullanılan alet ve ekipmanların mutfaklarda
kullanılmasını önermiş ve bunlarla ilgili çalışmalar yapmışlardır. Örneğin laboratuvarlarda kullanılan ultrasonik
banyoların mayonez gibi emülsiyonların hiç çaba harcamadan elde edilmesinde, döner evaparotörlerin
(buharlaştırıcıların) çeşitli gıdaların koku veya aromalarının yoğunlaştırılmasında, sıvı nitrojenin daha iyi
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 5/1 (2017) 43-59
45
dondurma yapımında kullanılabileceğini göstermişlerdir (This, 2013). Gelinen noktada teknikler moleküler
gastronomi çalışmaları adı altında kullanılmaktadır. Bu noktadan hareketle moleküler gastronomiyi gıdaların
bilimsel olarak çalışılmasını ve elde edilen bilgilerin gıdaların gelişimi için uygulamasını içeren gıda bilimi ve
teknolojisinin bir alt kümesi olarak değerlendirmek ve mutfakta hazırlanan gıdaların oluşumu, gelişimi ve
özellikleri ile uğraşan bilimsel bir disiplin olarak tanımlamak mümkündür (Linden vd., 2008).
Dünyada birçok restoranda moleküler gastronomi uygulamalarının yapıldığı bilinmektedir. Bu restoranlar
arasında sayılabilecek The Fat Duck (İngiltere), elBulli (İspanya) ve Noma (Danimarka) gibi restoranların ortak
özelliği “San Pellegrino World's 50 Best Restaurants” tarafından yapılan sıralamada her yıl ilk 10 restoran arasında
yer alması ve yine başka bir restoran değerlendirme ölçütü olan Michelin yıldızı değerlendirmesinde 3 yıldızlı
restoran kategorisinde yer almasıdır. Restoranlar için bir değerlendirme ölçütü olan Michelin yıldızlama sistemi
günümüzde kullanılan restoran değerlendirme sistemlerinin en eskisi ve en önemlilerindendir. Restoranlarda
Michelin yıldızı değerlendirme sitemi 1926 yılında tek yıldız ile başlamıştır ve 1931 yılında iki ve üç yıldızın
eklenmesiyle dünyanın önde gelen restoranlarının kalitelerini değerlendirmeye devam etmektedir. Üç yıldız
sınıflandırmasında; bir yıldız “kategorisinde çok iyi bir restoran”, iki yıldız “tekrar ziyaret etmeye değer
mükemmel bir mutfak” ve üç yıldız “özel bir seyahate değecek kadar olağanüstü bir mutfak” olduğunu ifade
etmektedir. Dünyanın önde gelen restoranları ve şefleri bu yıldızları alabilmek ve aldıkları yıldızları koruyabilmek
için büyük çaba sarf etmektedir ve insanlarda bu restoranlarda tadım yapabilmek için özel seyahatler
planlamaktadırlar (Feloni, 2015, Özdoğan, 2014).
Dünyada bugünün önde gelen restoranlarında son derece yenilikçi ve üstün yemeklerin yapılmasının nedeni
mutfağa malzeme ve tekniklerin bilimsel bakış açısıyla değerlendirildiği sistematik bir yaklaşımla bakılmasıdır.
Restoranlarda uygulanan moleküler gastronomi çalışmaları ile ilgili dikkat çeken bir diğer nokta şeflerin bilim
adamları ile birlikte ortak çalışmalar yapıyor olması ve bu çalışmalar neticesinde elde ettikleri sonuçları
menülerinde kullanıyor olmalarıdır. Şef Heston Blumenthal ile Bristol Üniversitesi’nde fizikçi Prof. Peter
Barham’ın çalışmaları, şef Pierre Gagnaireile ile bilim adamı Herve This’in çalışmaları bu duruma örnek verilebilir
(Vega ve Ubbink, 2008; Snitkjær, 2010; Özel ve Durlu-Özkaya, 2016).
Moleküler Gastronomi Algısı
Gastronomi kültür ve değerleri, yiyecek ve içeceğin insan yaşamındaki yeri ve sosyo-kültürel alandaki önemi
nedeniyle ekonomik ve toplumsal kalkınmaya büyük katkıda bulunabilecek ürünlerdir (Wolf, 2006). Bu etki ve
önem işletmeciler ve araştırmacılar tarafından fark edildikten sonra gastronomi tekniklerine ilişkin geliştirme
çabaları ve yenilikçi yöntemler arayışları artmıştır. Moleküler gastronomi bu çalışmalar sonucu ortaya çıkmış,
yiyeceklerin hazırlanırken ve tüketilirken ortaya çıkardıkları moleküler, fiziksel, kimyasal ve yapısal değişimleri
anlamayı, kontrol etmeyi ve açıklamayı amaçlayan bir yaklaşımdır (Linden vd., 2008). Başlangıçta Kurti ve This
yeni oluşturdukları bu akımı ifade etmek ve kapsamını sınırlandırmak adına “moleküler” terimini tercih etmişler ve
akımı ifade etmek adına “moleküler ve fiziksel gastronomi” ifadesini kullanmışlardır. Ancak 1998’de Kurti
öldükten sonra This sadece “Moleküler gastronomi” terimini kullanmayı tercih etmiştir (Cunningham vd., 2010).
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 5/1 (2017) 43-59
46
Gelinen noktada moleküler gastronomi terimi ile ilgili çok fazla karışıklık ve anlaşmazlık ortaya çıkmıştır.
Bunun temel nedeni terimin uyandırdığı algının oldukça değişken olması ve tam olarak içeriği yansıtamamasıdır.
Bu akım moleküler gastronomi olarak ifade edilebildiği gibi, moleküler mutfak, bilime dayalı yemek pişirme,
deneysel mutfak, avangard mutfak, modernist mutfak gibi ifadelerle de karşımıza çıkmaktadır. Moleküler
gastronomi terimi aslında bilim adamları tarafından mutfaktaki yemeklerin oluşumu sürecinde moleküler ve
fizikokimyasal olayların önemini vurgulamak için türetilmiş olmasına rağmen bazı bilim adamları moleküler
gastronominin yüzyıllardır uygulanan gıda bilimine verilen gösterişli bir isim olduğunu düşünmekte, mutfak
çalışanları da bu terimi, anlamını temsil etmeyen, hatta sağlığa uygun olmayan kötü bir teknik olarak
algılamaktadırlar (Linden vd., 2008; Aksoy ve Üner, 2016). Bu karışıklığın ve terime karşı gelişen antipatinin
nedeni olarak; moleküler gastronominin orijinal tanımı ile ilgili bilim adamları, aşçılar, kamuoyu ve medya
arasında ki iletişim eksikliği ve sağlıklı bir bilgi paylaşımının olmaması düşünülmektedir (Vega ve Ubbink, 2008).
Bu karışıklık moleküler gastronomi teriminin ifade ettiği gerçek anlamı yansıtacak, şeflere, bilim adamlarına ve
halka mantıklı gelecek yeni bir terim arayışını doğurmuştur. İngiltere’de Fat Duck restoranının şefi olan Heston
Blumenthal tarafından yayımlanmış ve moleküler gastronomi çalışmalarını içeren ‘Mutfak Kimyası’ olarak
isimlendirilen kitabın, terimin ifade ettiği unsurları karşıladığı düşünülse de moleküler gastronomiyi geleneksel
gıda biliminden ayıran birçok özelliği olduğu için gıda bilimi, gıda kimyası gibi terimlerin de yeterli olmadığı ve
yeni bir terimin gerekli olduğu ifade edilmektedir (Linden vd., 2008).
Yaklaşık 20 yıldır var olan ve hızla gelişen moleküler gastronomi tüm dünyada çeşitli yiyecek ve içecekler için
uygulanmakta, birçok bilim adamı ve şef bu akıma katkı sağlamakta ve moleküler gastronomiyi kullanan şefler tüm
dünya medyası tarafından topluma bir yıldız olarak gösterilmektedir. İspanya, Fransa, İngiltere, İrlanda,
Danimarka, Lübnan ve Türkiye’de bazı kamu ve özel işletmeler ile birçok üniversite moleküler gastronomi
uygulamalarını desteklemekte ve konu ile ilgili eğitim faaliyetleri ve yarışmalar düzenlemektedir. Bununla birlikte
söz konusu ülkelerde çeşitli akademik araştırmalar yapılmakta, hem halka hem mutfak çalışanlarına hem de bilim
insanlarına yönelik çeşitli kurs, eğitim ve seminerler düzenlenmekte, bazı üniversitelerde moleküler gastronomi ile
ilgili derslere yer verilmektedir (This, 2011; Valverde vd., 2011; Barbar ve This, 2012; Edwards-Stuart, 2012;
Risbo vd., 2013; García-Segovia vd., 2013; Anonim, 2016). Tüm bu gelişmelere rağmen moleküler gastronomi
birçok kesim tarafından doğallıktan uzak, katkı maddelerinin kullanıldığı, sağlığa zarar verecek şekilde gıdaların
yapılarında değişikliklerin yapıldığı bir uygulama alanı olarak görülmekte, toplumda kötü bir imaj çizmektedir ve
bu algı şefler ve kamuoyu arasında oldukça yaygın görülmektedir (Vega ve Ubbink, 2008).
İspanya’da Moleküler Gastronomi
İspanya, mutfak sanatları ve gastronomi kültürünün turistik çekicilikler ve toplumsal yönelimler açısından
fazlaca ilgi gördüğü ülkelerden biridir. İspanya’da modern yemek pişirmenin temeli 20. yüzyıl başlarında modern
mutfağın öncülerinden sayılan şef Teodoro Bardaji tarafından atılmıştır. Bilim ve yemek pişirme arasındaki ilişkiyi
temsil eden İspanyol şef denildiğinde ise ilk akla gelen isim Ferran Adria’dır. 1984 yılında el Bulli takımına
katılmış ve 1987 yılında “yaratıcılık kopyalama anlamına gelmez” sözünden etkilenerek yemek pişirme alanında
yaratıcılık noktasına önem vermeye başlamıştır. Mutfakta yeni konsept ve teknikleri yaratmaya önem veren el Bulli
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 5/1 (2017) 43-59
47
takımı 1997 yılında üç Michelin yıldızını alarak dünyanın en önemli restoranları arasına girmiştir (Snitkjær, 2010;
García-Segovia vd., 2013).
21. yüzyıl başları İspanya’da, moleküler gastronomi alanında dönüm noktası olmuştur. En bilinen İspanyol
şeflerden bazıları yemek pişirmeye bilimsel yaklaşımlar getirmiştir. Andoni Luis-Aduriz, Joan Roca, Juan Mari
Arzak ve özellikle Ferran Adria gibi şeflerin küresel mutfak eğilimlerindeki muazzam etkisi ile İspanya yemek
pişirme anlayışındaki yenilikçi değişikliklerin en belirgin olduğu ülke olmuştur. 2004 yılında amacı bilimsel ve
teknolojik bilgiye dayanan yeni mutfak aletleri geliştirmek ve bunların kullanımını şefler arasında yaygınlaştırmak
olan ALCOTEC (Yüksek mutfak teknolojisi) projesi başlatılmış, 21. Yüzyılın ilk 5 yılı içinde bilim ve yemek
pişirme işbirliğini ön planda tutan çeşitli gastronomi kongreleri düzenlenmiştir. 2006-2012 yılları arasındaki süreç
bilim ve yemek pişirme arasındaki bağın pekişmesi, güçlenmesi olarak görülebilir. Yenilikçi ünlü şeflerin dışında
belirgin sayıda şef bilimi kendi mutfaklarında önemli ve kullanışlı bir araç olarak görmeye başlamıştır. Bilim ve
yemek pişirme ağı olan INDAGA’nın 2006 yılında kurulması buna en güzel örnektir (García-Segovia vd., 2013).
Ülkede yemek pişirme yöntemlerini, içerikleri geliştirmeyi amaçlayan kurumlar, üniversiteler ve araştırma
merkezleri ile şefler ve bilim adamları arasındaki iş birliğinde ön plana çıkmaktadır. Bunlara ek olarak İspanya,
moleküler gastronomi disiplinindeki bilimsel bilgiye çeşitli mutfak konularında araştırma yapan, uluslararası
dergilerde ve kitaplarda çalışmalarını yayımlayan araştırma grupları aracılığıyla katkıda bulunmaktadır.
İspanya’nın Katalan bölgesinde bulunan San-Sebastian şehri, metrekare başına en çok Michelin yıldızlı restoran
bulundurması sebebiyle dünyanın en önemli gastronomi merkezlerinden biridir. Aynı zamanda dünyaca ünlü
şeflerin (Juan Meri Arzak, Andoni Luis Aduriz, Martin Berasategui, Pedro Subijana, Eneko Atxa) sürekli yeni
teknikler deneyerek yeni ürünler ortaya çıkarmaları sonucu moleküler gastronomi akımının da merkezi
konumundadır. Bu bağlamda moleküler gastronomi kavramı ile ilgili bilgi kirliliğinin anlaşılmasında ve moleküler
gastronomi teriminin nasıl algılanması gerektiği konusunda, merkezi konumunda bulunan bir bölgede yer alan
Michelin yıldızlı şeflerin görüşleri, konunun aydınlatılması adına büyük önem taşımaktadır.
YÖNTEM
Araştırmanın Amacı
Gastronomi ve mutfak kültürleri yeni yaklaşımların etkisi, kaynak ve ekipman imkanlarının artması, coğrafik
ulaşım imkanlarındaki ilerlemeler, kültürlerarası değer ve lezzet aktarımları gibi pek çok unsurun etkisi ile
gelişerek zenginleşirken gastronomi disiplininin içindeki konu ve alanlar da sağlanan lezzet birikimi, tecrübe ve
profesyonelleşme sayesinde mutfak sanatları içerisinde daha fazla önem taşır hale gelmektedir.
Yemek yapımında içeriklerde gerçekleşen fiziksel ve kimyasal dönüşümlere odaklanan moleküler gastronomi
de faydalanılan yeni teknik ve araçlarının da etkisiyle mutfak sanatları içerisinde ön plana çıkan modern alt-
disiplinlerden biri olmuştur. Bu çalışma Michelin şeflerin moleküler gastronomiye ve tekniklerine olan bakış
açılarının incelenmesi ve kapsamlı bir şekilde ele alınıp değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Şeflerin moleküler
gastronomiye ilişkin düşüncelerinin, tutumlarının, öngörülerinin ve farklı yorumlarının ortaya çıkan alt boyutların
da ifadesi sağlanarak bütüncül bir yaklaşım ile incelenmiştir. Bununla birlikte, araştırma moleküler gastronomi
yöntemlerinin ticari işletmelerde bu yöntemlerden yararlanan mutfak şefleri tarafından değerlendirilmesi
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 5/1 (2017) 43-59
48
sağlanarak gastronomi alanındaki işlevsellik düzeylerinin ifade edilmesi sağlanmıştır. Çalışma, Cousin vd., (2010)
araştırması ile benzer konumda olup Avrupa’daki moleküler gastronomi algı ve görüşü inceleyen bir araştırma
olması sebebiyle literatürdeki aynı ihtiyaca odaklanmaktadır.
Araştırma Yöntemi ve Modeli
Çalışmada nitel araştırma yöntemi ve keşifsel araştırma modeli kullanılmıştır. Nitel araştırma gözlem, görüşme
ve doküman analizi gibi nitel veri toplama yöntemlerinin kullanıldığı, algıların ve olayların doğal haliyle gerçekçi
ve bütüncül bir biçimde ortaya konmasına yönelik nitel bir sürecin izlendiği araştırmaları ifade etmektedir
(Yıldırım ve Şimşek, 2008). Nitel (kalitatif) araştırmalarda amaç belirli bir konu ve problemin derinlemesine ve
ayrıntılı bir şekilde incelenmesi olduğu için araştırmada bu yöntem tercih edilmiştir. Nitel araştırma kavramlar,
temalar, motifler, genellemeler ve sınıflandırmalar içerir. Araştırma problemi verilerin içeriğindeki ortak noktaların
ve tekrarların kategorileştirilmesi ile sorgulanır. Nitel araştırmada veriler belgeler, gözlemler ve görüşmelerden
sağlanan kavramsal ve imgesel unsurlar biçimindedir (Neuman, 2006). Bu çalışma keşifsel (betimleyici) araştırma
modeline uygun olarak gerçekleştirilmiş olup mevcut durum etkileyici herhangi bir müdahale söz konusu olmadan
betimlenerek ele alınmıştır.
Veri Toplama Süreci
Araştırmada veri toplama aşamasında görüşme yönteminden yararlanılmıştır. Bir kalitatif araştırma yöntemi
olan ve ilgili kişi veya gruplarla önceden belirlenmiş konular çerçevesinde karşılıklı olarak konuşmak, soru sormak
ve alınan bilgileri kaydetmek suretiyle gerçekleştirilen görüşme tekniği (Arıkan, 2012), bireylerin deneyimlerine,
tutumlarına, görüşlerine, şikayetlerine, duygularına ve düşüncelerine ilişkin bilgileri toplamada oldukça etkin bir
yöntemdir (Yıldırım ve Şimşek, 2008). Çalışmada kullanılan görüşme yöntemi yapı bakımından yarı-
yapılandırılmış görüşme tekniğine uygun olarak gerçekleştirilmiştir. Yarı-yapılandırılmış görüşmede araştırmacı
görüşme sorularını önceden hazırlar; ancak araştırmacıya görüşme sırasında gerçekleştireceği süreçte kısmi
esneklik sağlar. Bu yöntemde araştırmacı soruların düzenlenmesine gidebilir veya katılımcıların tepkilerine göre
soruları çeşitlendirerek tartışılmasını sağlayabildiği gibi araştırılan katılımcılar da süreçte etkili olabilir (Ekiz,
2013).
Görüşmeler, İspanya’nın Basque-SanSebastián bölgesinde Michelin şefleri ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın
bu bölgede yapılmasının temelde iki sebebi vardır. Birinci sebep, moleküler gastronomi uygulamalarının özellikle
mutfak menülerinde ilk olarak bu bölge şefleri tarafından bölgedeki restoranlarda servis edilmesi; bu bölgede
moleküler gastronomi tekniklerinin ticari bir faaliyet şeklinde kullanılarak menülerin oluşturulmasıdır. İkinci sebep
ise dünyada kişi başına en çok Michelin restoran ve Michelin şefinin düştüğü bölgenin bu bölge olmasıdır.
Nitel çalışmalarda araştırmanın derin ve kapsamlı şekilde gerçekleştirilmesi görece ön planda olduğu ve
kavramlar ile süreçler bir birini tekrar etmeye başladığı zaman yeterli sayıda veri kaynağına ulaşıldığına karar
verilebilineceği (Yıldırım ve Şimşek, 2008) için, Michelin yıldızlı restoranlarda bulunan 32 şef ile gerçekleştirilen
görüşme ile çalışmanın alan araştırması tamamlanmıştır. Veri toplama süreci görüşmeler aracılığıyla
gerçekleştirileceği için görüşmelerde odaklanılacak konu başlıkları ve sorular listesi önceden hazırlanmıştır.
İletişime geçilecek şefler özelliklerine göre belirlenip iş yoğunlukları göze önüne alınarak görüşme zamanlarına
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 5/1 (2017) 43-59
49
kendilerinin karar vermesine imkân verilip istedikleri saatlerde randevu alınmıştır. Çalışmada daha verimli ve
geçerliliği yüksek sonuçlar alınabilmesi için farklı işletmelerin şefleri tercih edilmiş ve bu şeflerin mutfaklarda
farklı konularda uzman olması sağlanmıştır. Ayrıca randevu için zamanı olmadığını ifade edip tadım menülerine
davet eden şeflerin restoranlarında rezervasyon yapılarak tadım menüleri etkinliklerinde görüşme fırsatı elde
edilmiştir. Bunun dışında kalan şeflerle görüşmelerde ise kendi restoranlarında o şeflerle 2-3 gün mutfaklarında
çalışmak suretiyle hem görüşleri alınmış, hem de çalışmaları hakkında bilgi elde edilmiştir. Görüşmeler
04.07.2015-30.07.2015 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir.
BULGULAR
Araştırma sürecinde görüşme gerçekleştirilen şeflerin bilgilerini içeren Tablo 1 incelendiğinde, katılımcı
şeflerin 13’ünün kadın, 19’unun erkek olduğu, görev ve pozisyonları kısım şefleri, ar-ge şefleri, işletme sahibi
şefler ve akademisyen şefler şeklinde dağılmakla birlikte hepsinin gastronomi ve mutfak sanatları konusunda
eğitim aldığı, bununla birlikte 23 şefin moleküler gastronomi konusunda eğitimlere katıldığı görülmektedir.
Tablo.1: Katılımcı Şeflerin Demografik ve Mesleki Bilgileri
Cinsiyet Görev Gastronomi Eğitimi Moleküler
Gastronomi
Eğitimi
Sektörde
Deneyim Süresi
Katılımcı Kodu
Kadın Kısım Şefi Lisans+Kurslar Var 17 yıl K1
Erkek Ar-Ge Başkanı Özel mutfak eğitimi Var 25 yıl K2
Erkek Ar-Ge Üyesi Özel mutfak eğitimi Var 23 yıl K3
Kadın Sahip/Şef Lisans+Kurslar Var 28 yıl K4
Erkek Ar-Ge Üyesi Özel mutfak eğitimi Yok 20 yıl K5
Erkek Sahip/Şef Aile mesleği Yok 49 yıl K6
Kadın Kısım Şefi Özel mutfak eğitimi Yok 17 yıl K7
Kadın Kısım Şefi Özel mutfak eğitimi Var 13 yıl K8
Erkek Kısım Şefi Özel mutfak eğitimi Yok 15 yıl K9
Kadın Kısım Şefi Özel mutfak eğitimi Yok 13 yıl K10
Erkek Executive Şef Özel mutfak eğitimi Var 25 yıl K11
Erkek Sahip/Şef Lisans Var 20 yıl K12
Kadın Kısım Şefi Kurslar Yok 21 yıl K13
Erkek Sahip/Şef Özel mutfak eğitimi Var 34 yıl K14
Erkek Sahip/Şef Lisans Var 15 yıl K15
Kadın Kısım Şefi Özel mutfak eğitimi Yok 10 yıl K16
Erkek Executive Şef Aile mesleği+Lisans Var 20 yıl K17
Erkek Akademi/Şef Mutfak Akademisi Var 25 yıl K18
Kadın Akademi/Şef Mutfak Akademisi Var 15 yıl K19
Erkek Sahip/Şef Özel mutfak eğitimi Var 25 yıl K20
Kadın Executive Şef Özel mutfak eğitimi Var 15 yıl K21
Erkek Kısım Şefi Mutfak Akademisi Var 17 yıl K22
Erkek Kısım Şefi Özel mutfak eğitimi Var 20 yıl K23
Erkek Ar-Ge Üyesi Mutfak Akademisi Var 12 yıl K24
Kadın Executive Şef Mutfak Akademisi Var 16 yıl K25
Erkek Kısım Şefi Özel mutfak eğitimi Yok 15 yıl K26
Erkek Ar-Ge Üyesi Özel mutfak eğitimi Var 23 yıl K27
Kadın Ar-Ge Üyesi Mutfak Akademisi Var 20 yıl K28
Kadın Kısım Şefi Özel mutfak eğitimi Var 21 yıl K29
Erkek Sahip/Şef Aile Mesleği+Kurs Var 25 yıl K30
Erkek Kısım Şefi Özel mutfak eğitimi Yok 18 yıl K31
Kadın Kısım Şefi Mutfak Akademisi Var 22 yıl K32
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 5/1 (2017) 43-59
50
Çalışmada şeflerin moleküler gastronomiye ilişkin değerlendirmeleri görüşmeler sürecinde iki temel başlığa
ayrılmış ve bu iki başlık görüşmelerin yapılandırılması aşamasında hazırlanan soru formunda 5’er alt problem
olarak sorgulanmıştır. Birinci kısımda Michelin şeflerin moleküler gastronomiye bakış açıları incelenirken, ikinci
kısımda ise Michelin şeflerin misafir açısından moleküler gastronomi algıları araştırılmış ve görüşmede ortaya
çıkan temalar kategorileştirilmiştir.
Michelin Şeflerin Moleküler Gastronomiye Bakış Açıları
Michelin şeflerin moleküler gastronomiye ilişkin görüşleri ve bakış açıları incelenirken araştırmaya katılımcı
şeflerin moleküler gastronomi tekniklerini mutfaklarında uygulayıp uygulamadıkları, uyguluyorlarsa hangi
alanlarda uyguladıkları sorulmuştur. Bununla birlikte moleküler gastronomi tekniklerinin şeflerin
kariyer/ücret/başarı durumlarına etkisi, moleküler gastronomi tekniklerinin şeflerin kendilerini geliştirmelerine
etkisi, yeni tatlar ortaya çıkarmadaki fayda sağlama durumu, tercih edilen menüler oluşturmaya katkı durumu ve
yeni sunum teknikleri elde etmeye etkisi incelenmiştir. Araştırma sonucunda karşılaşılan görüşme temaları aşağıda
sıralanmıştır.
Moleküler Gastronomi Teknikleri Bölge Mutfaklarında Yoğun Olarak Uygulanmaktadır: Yapılan
araştırmanın ilk bulgusu moleküler gastronomi tekniklerinin bölgede uygulanmasına ilişkin araştırma alt probleme
ilişkin olup moleküler gastronomi tekniklerinin görüşme yapılan şeflerin mutfaklarında uygulandığı şeklindedir.
Ayrıca K2 kodlu katılımcı şefin cevabı şu şekildedir;
‘‘Kullanıyorum ama ben bu kavramı pek sevmiyorum. Bu moleküler gastronomi kavramı daha çok
gazeteci ve yemek yazarlarının popüler bulduğu bir terim gibi geliyor bana. Sonuç olarak bizler şef
olduğumuzu unutmamalıyız. Menülerimizi geliştirmek için her yola başvururuz. Bu moleküler
gastronomi olur, başka bir şey olur. Ama asla bu isimler bizim asıl amacımızın önüne geçmemeli.’’
Moleküler Gastronomi Tekniklerinin Öncelikli Uygulanma Yeri Ana Yemekler ve Tatlılardır: Araştırmada
moleküler gastronomi tekniklerini uyguladıklarını belirten şeflere hangi alanlarda bu teknikleri uyguladıkları
sorulmuştur. Tüm alanlarda uygulayabildikleri, bununla birlikte moleküler gastronomi tekniklerinin ana
yemeklerde ve tatlılarda yoğunlaştığı cevaplarına ulaşılmıştır.
Moleküler Gastronomi Tekniklerinin Şeflerin Kariyer/Ücret/Ün/Başarı Durumlarına Çok Az Katkı
Sağlamaktadır: Araştırmada moleküler gastronomi tekniklerinin uygulanmasının şeflerin kariyerlerine,
ücretlerine, ünlerine ve başarı durumlarına katkısına ilişkin sorular sorulmuştur. Şeflerin değerlendirmeleri
moleküler gastronomi tekniklerinin başarı için etkili yüzlerce unsurdan biri olduğu, hatta çoğu zaman önce kendi
gelişimleri ile başarı kazanan şeflerin kariyerlerinde ilerledikten sonra bu tip yeni teknikleri gastronomi alanına
kazandırdıkları şeklindedir. Farklı bir ifade ile şefler, bu tekniklerin mesleki başarılarının sebebi değil bir sonucu
olduğunu ve başarılı kariyer sürecinde çok az etkisi olduğunu belirtmişlerdir. Bu konuda dikkat çekici ifadelerden
biri K3 katılımcı şefi tarafından kullanılmış olup şu şekildedir;
‘‘Moleküler gastronomi teknikleri gastronomi dünyasındaki tekniklerden sadece biridir. Ün yapmış
şeflere bakıp onların çalışmalarını inceleyin. Moleküler gastronomi uyguladıkları için ünlü
olmamışlardır. Moleküler uygulamaları en iyi kimyacılar uygular ve bizler kimyacı değiliz. Bizler
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 5/1 (2017) 43-59
51
şefiz. Gastronomi dünyasında iz bırakan şefler her türlü araştırmaya, gelişim ve değişime açık olan ve
sürekli menülerini geliştirmek için her alandan faydalanan şefler olmuştur.’’
K3 katılımcı şefinin bu ifadesi görüşmelerin yapıldığı şeflerin yeni tekniklerin sürekli ortaya çıktığı ve
moleküler gastronomi tekniklerinin bu tekniklerden sadece biri olduğu şeklindeki düşüncelerini özetlemektedir. Bu
konuda K4 katılımcı şefinin düşünceleri ise şu şekildedir;
‘‘Başarılı ve ünlü şefler sayısız teknik bilen şefler değil, hammaddeyi iyi tanıyan ve o hammaddeyle
çok sayıda ürün ortaya çıkaran şeflerdir. Böyle şefler iyi yerlerde çalışırlar. Bizlerle çalışacak olan
şeflerin ne derece moleküler bilip bilmediğine bakmayız. Onların vizyonuna bakarız, mutfak kültürüne
ve gastronomi dünyasına olan bakış açısına bakarız, ürün bilgisine bakarız. ’’
K4 katılımcı şefi temada baskın olan düşüncelere ürünlerini iyi tanıma ve dünyadaki mutfak kültürlerine yönelik
vizyon ve fikirlerin kariyerdeki etkisini ilave etmiştir. K6 katılımcı şefi ise şunları belirtmiştir;
‘‘Bir şef başarılı olmak için moleküler teknikleri bilecek. Aynı zamanda biraz mimari bilecek, biraz
fizik, biraz muhasebe, biraz sanat bilecek. Bu iş tüm bilimlerin ve tüm alanların birleşiminden doğan
bir sanattır. Ama bunlar işimizin önüne de geçmemeli. Bizim amacımız yemek yapmak olmalı. Önce
yemeği yapabilmek için ürünleri tanımalı, sonra onların birbirleri ile olan ilişkilerini incelemeliyiz. Bu
noktada ise hangi alandan yararlanmak gerekiyorsa ondan yararlanmalıyız. ’’
K6 katılımcı şefi moleküler tekniklerin kariyer için gerektiğini, ancak gerçekten başarılı bir kariyer için şeflerin
tüm alanlardan yararlanması gerektiğini belirtmiştir.
Moleküler gastronomi teknikleri şeflerin kişisel gelişimlerine, yeni tatlar sağlanmasına ve sıradışı sunumlar
gerçekleştirmelerine katkı sağlar: Araştırmada moleküler gastronomi tekniklerinin şeflerin becerilerini
geliştirmeye katkısı sorulmuştur ve alınan yanıtlar moleküler gastronomi tekniklerinin şeflerin kişisel gelişimine,
yeni tatlar sağlama becerisine ve sıradışı sunumlar gerçekleştirmesine katkı sağladığı yönünde olmuştur. Katılımcı
şefler moleküler gastronomi tekniklerinin şeflerin becerisine katkısı konusunda hemfikir iken, K2, K8, K11 ve K24
kodlu katılımcı şefler gastronomi alanının sürekli geliştiğine dikkat çekerek mutfak sanatlarında sürekli yeni teknik
ve uygulamaların üretimde kullanılmasının başarılı olmak için önkoşul olduğunu belirtmişlerdir.
Moleküler gastronomi Uzmanlık ve Deneyim Gerektiren Uygulamalar İçerir: Çalışmada katılımcı şeflerin
moleküler gastronomi konusuna bakış açıları incelenirken gastronomi ve mutfak sanatları alanında çalışan
uzmanların moleküler gastronomiden nasıl yararlanması gerektiğinin düşünüldüğü de araştırılmıştır. Şeflerin bu
alanın uzmanlık gerektiren bir alan olduğunu ifade ettiği gözlemlenirken, şeflerin bu uzmanlığın tekniği
uygulayabilecek düzeyde kalmasının yeterli olabileceğini düşündüğü ortaya çıkmıştır. Bu noktada K11 ve K18
katılımcı kodlu şeflerin ifadeleri oldukça açıklayıcıdır;
‘‘Sadece moleküler gastronomi çalışacaksanız alan başlı başına uzmanlık gerektiriyor. Ama biz
şefler genellikle basite indirgeyip moleküler gastronominin kendi menümüzde kullanacağımız kısmı ile
ilgileniyoruz.’’
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 5/1 (2017) 43-59
52
K11 katılımcı kodlu şefin ifadesi ile vurguladığı, şeflerin kendi amaç ve ihtiyaçları için gereksinim duydukları
düzeyde moleküler gastronomi bilgisi sahibi olmasının yeterli olduğu şefler tarafından tekrarlanan görüş olmuştur.
‘‘Bizim işimiz moleküler gastronomi alanında uzman olmak değil, moleküler gastronomiden nasıl
yararlanabileceğimizi bilmektir. Dolayısıyla menülerimizi oluştururken moleküler tekniklerin
gerektirdiği donanıma sahip olmamız gerekir, ama unutulmamalı ki asıl amaç bizim menümüzdür.’’
K18 katılımcı kodlu şefin ifadesi ise gereksinimlerin asıl odaklanması gereken unsurun menüler olduğunu
belirtmesi bakımından önemlidir.
Michelin Şeflerin Misafir Açısından Moleküler Gastronomi Algıları ve İzlenimleri
Michelin şeflerin misafir açısından moleküler gastronomiye ilişkin algıları ve görüşleri incelenirken araştırmaya
katılımcı şeflere moleküler gastronomi tekniklerinin misafir açısından beğenilen ve tercih edilen menüler
oluşturmaya katkı sağlama durumu, turistlerin bölgeyi tercih etmelerinde moleküler gastronomiye ilgi ve
meraklarının etkisinin olup olmaması sorulmuştur. Bununla birlikte moleküler gastronomiye duyulan ilginin artma
veya azalması konusunda öngörüleri, moleküler gastronomi tekniklerinde kullanılan kimyasalların misafirler için
olumsuz algı ortaya çıkarma durumu ve restoranlarda moleküler gastronomi deneyimi yaşayan misafirlerin
memnuniyetlerine ilişkin fikirleri incelenmiştir.
Moleküler Gastronomi Teknikleri Misafirlerin Tercih Ettiği Menülerin Oluşmasına Sınırlı Katkı Sağlar:
Araştırmada katılımcı şeflere moleküler gastronomi tekniklerinin misafirlerin görünüş ve lezzet açısından tercih
ettiği menüler oluşmasına katkı durumuna ilişkin sorularda görüşler bu tekniklerin tercih edilen menüler elde
edilmesine fayda sağladığı şeklinde olmuştur. Bununla birlikte katılımcı şeflerin misafir açısından moleküler
gastronomiye ilişkin değerlendirmelerinde genel değerlendirmeleriyle benzerlikler gözlenmiştir. Şefler moleküler
gastronomi tekniklerinin misafir tercihlerine etkisinin sınırlı olduğunu ifade etmişlerdir. K1 katılımcı şefinin
ifadeleri şu şekildedir;
‘‘Michelinstar restoran müşterileri sürekli yeni ürünler tatma peşindeler ve seni tercih etmelerinde
ki en büyük sebep her seferinde onları şaşırtıyor olman, ama onlar için nasıl şaşırttığın ve hangi
tekniği kullandığın çok önemli değil. Yeter ki şaşırt onları, önemli olan bu.’’
K1 katılımcı şefinin Michelin yıldızı restoran müşterinin teknik ve yöntemlerden çok uygulamadaki görünüş ve
lezzet gibi sonuçlarla ilgilendiği yönündeki fikirleri görüşmelerde tekrarlanan değerlendirme olmuştur. Ayrıca K5
ve K24 kodlu katılımcı şeflerin ifadeleri şu şekildedir;
‘‘Misafirler yemeği yerken gerçekten hangi teknik ile piştiğini ya da hazırlandığını biliyorlar mı
emin değilim. Yani bu onlar için önemli mi veya onlar için bunun mu önemli olması lazım. Bu tür
konularda genelde müşterilerden çok gurmeler ve dergi yazarları bilgi sahibidir. Bence müşteriler
zevk alacakları bir yemek ve kendilerini mutlu hissettikleri bir ortam buldukları sürece gelirler.’’
‘‘Müşterilerin mutlu olması için bizim kullandığımız araçlar değişir ve müşterilerin sürekli tercih
ettiği menülerin önemli unsuru onlara ne hissettirdiğinizdir. Bunu unutmamamız lazım.’’
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 5/1 (2017) 43-59
53
K5 ve K24 katılımcı şefler arasındaki, “müşterilerin tercihlerindeki en önemli unsurun yenilikçi ve şaşırtıcı
ürünler olduğu” şeklindeki yaygın görüş; müşterilere hissettirilen duyguların ve sunulan ortamın uygulanan
tekniklerden daha etkili olduğunu destekler niteliktedir.
Basque Bölgesine Gerçekleştirilen Ziyaretlerin Temel Sebebi Yemek Kültürü ve Mutfak Sanatlarıdır:
Araştırmada bölgeye gelen turistlerin geliş amaçlarında moleküler gastronomi, gastronomi ve mutfak sanatlarının
etkisine ilişkin şeflerin değerlendirmeleri ele alınmıştır. Şefler, bölgeye gelen turistlerin öncelikli geliş amacının
bölgenin mutfak kültürü olduğunu belirtmiştir. Ancak bu durumda moleküler gastronomi tekniklerinin onlarca
farklı mutfak tekniğinden birisi olduğu için etkisinin az olduğunu belirtmişlerdir. K4 ve K5 katılımcı kodlu şeflerin
ifadeleri şu şekildedir;
‘‘San-sebastian yemek kültürü bakımından ünlü bir yer. 20 km içinde dört tane Michelinstar
restoranın olduğu tek yer burası. Yani bence evet, insanlar buraya yemek için geliyor. Ancak
moleküler gastronomi yemek kültürü içindeki unsurlardan birisidir sadece.’’
‘‘Baque bölgesinin bir özelliği var. İspanya’nın kuzeyinde Fransa’ya 25 km uzaklıkta ve hem
coğrafyasının bahşettiği ürünler hem de okyanusun çok cömert oluşu. Ayrıca insanlarımızın yemeğe
önem vermesinden dolayı çok zengin bir yemek kültürümüz oluştu ve özellikle San-sebastian sayılı
gastronomi merkezlerden biri oldu. Bu yüzden insanlar buraya öncellikle bu kültürü yaşamaya
geliyorlar. Siz buraya ne için geldiğinizi düşünün. Ne arıyorsunuz burada. Herkes sizin gibi...
Moleküler gastronomi uygulamaları kısa bir süre insanların buraya gelmesini sağladı. Ancak bu
durum geçiciydi. Asıl ilgi duyulan şey bu bölgenin mutfak kültürüdür.’’
K4 ve K5 kodlu katılımcı şeflerin fikirleri görüşmelerde yaygın gözlenen değerlendirmeler olması bakımından
anlamlıdır. Bununla birlikte belirtilen görüşlere K27 katılımcı kodlu şef şu ifadelerle katkı sağlamıştır;
‘‘Moleküler gastronomi uygulamaları ilk çıktığında birçok gazeteci ve yemek yazarı buraya akın
etmişti. O dönemde insanların bölgeye gelmesinde bu teknikler etkili oldu. Ama gastronomi dünyası
sürekli değişiyor. Değişmeyen şey bu bölgedeki mutfak sanatları birikimidir.’’
K27 katılımcı kodlu şefin gazeteciler ve dergi yazarlarının etkisi ile moleküler gastronomi tekniklerinin bir
dönem insanların bölgeye çekilmesinde etkili olduğunu belirtmesi görüşlere katkı olarak önemli bir ifadedir.
1.1. Moleküler Gastronomi Kavramına Duyulan İlgi ve Merak Geçicidir: Araştırmada katılımcı
şeflere moleküler gastronomi tekniklerinin geleceğine ilişkin sorulan sorularda fikir farklılıklarıyla karşılaşılmıştır.
Şeflerin büyük kısmı doğrudan moleküler gastronomiye duyulan ilginin geçici olduğunu ve popülerliğini
yitireceğini belirtirken, bir kısmı ise moleküler gastronomi tekniklerinin kullanımının bir süre daha artacağını ve
mutfak sanatları içindeki konumunun genişleyeceğini düşündüğünü belirtmiştir. K7 katılımcı kodlu şefin
değerlendirmesi ağırlıklı öngörüyü şu şekilde ifade etmektedir;
‘‘Moleküler gastronomi yararlandığımız diğer yüzlerce teknikden birisi… Yani popülerliğini isim
olarak yitirecek. Eskiden füzyon mutfak konuşulurdu, şimdilerde kimse bahsetmiyor. Peki, biz füzyon
mutfağı unuttuk mu? Dün menü yaptık onunla. Ama şu sıralar herkes unuttu isim olarak füzyonu. Ama
gelişerek hala uygulanıyor. Moleküler gastronomi çoktan unutulmuş bile olabilir. İnsanların isimlere
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 5/1 (2017) 43-59
54
ilgisi geçicidir. Molekülerde böyle bir şey olacak bence, gelişebilir. Ama ona daha başka popüler
isimler konulacak. Atomic mutfak olur, galaksi gastronomi olur… Hiçbir şey sonsuz değildir.’’
K7 kodlu katılımcı şefin ifadeleri sadece moleküler gastronomi isminin popülerliğini yitireceği şeklindeki
öngörüyü belirtmekle kalmamaktadır; aynı zamanda kavramın içeriğinin ve arka planındaki yenilikçi/araştırmacı
yaklaşımın farklı kavramlar ile mutfak sanatları içerisinde belirleyici olmaya devam edeceğini de ifade etmektedir.
K16 katılımcı kodlu şefin değerlendirmesi ise şu şekildedir;
‘‘Moleküler gastronomi oldukça popüler oldu. Ben bu popülerliğin bir süre daha devam edeceğini
düşünüyorum. Kimya biliminden yola çıkan ve mutfak kültürüne katkı sağlayan bir kavram oldu bu.
Zaten uzun süredir çalışılan iki alandı bunlar. Bu birliktelik devam edecektir. Elbette bir gün bu
kavram da yerini yeni kavramlara bırakacaktır. Ama ben buna daha zaman var diyorum.’’
K16 katılımcı kodlu şefin moleküler gastronomi kavramının popülerliğini bir süre daha koruyacağı şeklindeki
görüşü temelde şeflerin ifade ettiği ‘kavramlar geçicidir’ değerlendirmesini destekler niteliktedir.
Moleküler Gastronomi Tekniklerinde Kullanılan Kimyasallar Zararsızdır: Araştırmada katılımcı şeflere
moleküler gastronomi tekniklerinde kullanılan kimyasalların misafirlerin bakış açılarında zararlı olabileceği
şeklinde bir algı oluşturup oluşturmadığı sorulmuştur. Katılımcı şefler mutfaklarına zararlı ve tehlikeli olabilecek
kimyasallar sokmayacakları konusunda misafirlerinin emin olduğunu belirtmiştir. Bununla birlikte kimyasallarla
ilgili sorulara cevap veren şefler ürün ve dozaj bilgisinin de güvenli ve sağlıklı yemek sunumu için önemine dikkat
çekmiştir.
Restoranlardaki Moleküler Gastronomi Deneyimi Misafirleri Memnun Etmektedir: Araştırmada
görüşmelerin gerçekleştirildiği şeflere Michelin yıldızı restoranlardaki moleküler gastronomi deneyiminin
müşterilerin memnuniyetlerine etkisi olup olmadığına yönelik sorulara şefler misafirlerdeki memnuniyete katkısı
olduğu yönünde ifadelerle karşılık vermiştir. Bununla birlikte şefler, moleküler gastronomi tekniklerinin
kendilerine yeni ürünler sunmada araç olduğunu değerlendirmelerine ekleyerek bu tekniklerin misafir
memnuniyetlerine katkısının dolaylı şekilde olduğunu vurgulamışlardır.
SONUÇ ve TARTIŞMA
Gastronomi ve mutfak kültürleri kaynak ve ekipman imkanlarının artması, coğrafik ulaşım imkanlarındaki
ilerlemeler, kültürlerarası metot ve lezzet aktarımları gibi pek çok unsurun etkisi ile gelişirken gastronomi
disiplininin içindeki teknikler de sağlanan lezzet birikimi, tecrübe ve profesyonelleşme ile mutfak sanatları
içerisinde taşıdığı önemi artırmaktadır. Faydalanılan yeni teknik ve araçlarının da etkisiyle mutfak sanatları
içerisinde öne çıkan yaklaşımlardan biri de moleküler gastronomi teknikleridir. Moleküler gastronomi, en genel
ifadesi ile yemek yapımında ürün ve içeriklerde gerçekleşen fiziksel ve kimyasal dönüşümlere odaklanan bir
mutfak tekniğidir.
Araştırmada Michelin yıldızlı restoran şeflerinin moleküler gastronomiye ilişkin değerlendirmeleri görüşmeler
sürecinde iki temel başlıkta incelenmiştir. Şeflerin moleküler gastronomiye bakış açılarının incelendiği birinci
temada şeflerin moleküler gastronomi tekniklerini yoğun olarak kullandığı ve bu uygulamalarda ana yemekler ve
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 5/1 (2017) 43-59
55
tatlıların büyük kullanım alanı sahibi olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda ana yemek ve tatlıların menülerdeki yeri ve
geleneksel yemek kültürlerindeki konumundan kaynaklandığı söylenebilir. Bununla birlikte moleküler gastronomi
tekniklerinin şeflerin kişisel gelişimlerine, yeni tatlar ve sıra dışı sunumlar gerçekleştirmesine katkı sağladığı
görülmüştür. Fakat şeflerin kariyer, şöhret ve başarı gibi unsurlarda bu tekniğin doğrudan etkili olmadığı, bunun
yerine mutfaklarda kullanılan birçok teknikten sadece biri olduğu görüşü gözlenmiştir. Bu sonuç Blanck (2007)
çalışmasında belirtilen moleküler gastronominin misafirler ve medya araçlarındaki algısı ile uzmanlardaki algısının
farklı olabildiği gözlemini destekler niteliktedir.
Şeflerin değerlendirmelerinde kariyer, şöhret ve başarı için temel unsurların; gelişime ve değişime açık olmak,
ürünleri tanımak, ürünler arasındaki ilişkileri bilmek, vizyon sahibi olmak, mutfak kültürlerine hakim olmak gibi
özellikler olduğu ortaya çıkmıştır. Moleküler gastronomi teknikleri konusunda şeflerin uzmanlığının bu teknikleri
kullanabilecek düzeyde olmasının yeterli görüldüğü sonucuna ulaşılmıştır. Bu da moleküler gastronomi
tekniklerinin başarıyı dolaylı şekilde etkileyen unsurlardan biri olduğu görüşünü destekler niteliktedir. Mutfak
sanatları birçok alandan beslenen ve sürekli gelişen başlı başına bir uzmanlık alanı olduğu için şeflerin bu görüşleri
literatürdeki yaygın değerlendirmelerle aynı yöndedir.
Mutfak kültürü ve gastronomi deneyimleri amaçlı seyahatler Basque bölgesinde turizmin temel çekiciliği olarak
bilinmektedir. Misafirlerin yiyecek-içecekler konusundaki memnuniyeti işletmelerin kaliteli hizmet sunumunun
göstergelerindendir. Çalışmada, şeflerin moleküler gastronominin misafirler tarafından algılanışına ilişkin
değerlendirmelerinin incelendiği ikinci temada müşterilerin tercih ettiği menülerin oluşmasında katkısının olduğu,
ama bu katkının sınırlı olduğu görülmüştür. Müşterinin teknik ve yöntemlerden çok uygulamadaki görünüş ve
lezzet gibi sonuçlarla ilgilendiği yönündeki görüşler tekrarlanan değerlendirmelerden olmuştur. Bu sonuç This
(2006) ile aynı yönde olup misafirlerin arzusunun yöntem ve süreç detayları olmadığı; keyif alma ve şaşırma isteği
olduğu çıkarımını desteklemektedir. Buna paralel olarak Tüzünkan ve Albayrak (2015), moleküler gastronomi
uygulamalarının yiyecek-içecek işletmelerinin gelişimine katkı sağladığını ve müşteri memnuniyetini artırdığını
bildirmiştir. Gastronomi ve mutfak sanatlarının toplumsal fonksiyonlarında yaşanan değişimler sonucunda gelinen
noktada, insanların beklentilerinin kendilerine sunulan ürüne ve bu ürünün hissettirdiklerine yoğunlaşması olağan
bir durumdur. Aynı sonuç gastronomi çalışmalarına insanların yaklaşımındaki temel belirleyicinin his, görünüş ve
lezzet olduğu bir gelişim sürecinin devam ettiğini ifade etmektedir. Çalışmada moleküler gastronomi tekniklerinde
kullanılan ürün ve malzemelerin güvenilir olarak algılandığı ortaya çıkmıştır. Bu durumun misafirlerin kalitesine
güvendiği işletmeleri tercih etmesi ve kullanılan teknikler hakkında bilgi sahibi olması hususlarından kaynaklandığı
söylenebilir.
Şefler gastronomi alanında sürekli yeni tatlar ve yeni yöntemler ortaya çıktığını, bunun artarak devam edeceğini
ifade etmiştir. Gastronomi ve mutfak sanatlarının insanların doğasında bulunan beslenme güdüsünü memnuniyet,
haz ve doyum unsurları ekleyerek karşılayabilmesi uzmanlık alanını evrensel bir konuma taşımaktadır. Bunun
sonucu olarak teknoloji, yeni ürünler ve kültürlerarası etkileşim süreçlerinin tümü mutfak sanatlarının gelişmesine
katkı sağlayabilmektedir. Çalışmanın en önemli sonuçlarından birisi de şeflerin moleküler gastronomi tekniklerine
duyulan ilgi ve merakın geçici olduğunu düşünmesidir.
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 5/1 (2017) 43-59
56
Michelin yıldızlı restoran şeflerin moleküler gastronomi algılarının incelendiği bu çalışma moleküler
gastronomi tekniklerinin mevcut konumuna geliş süreci, gastronomi ve mutfak sanatlarına katkıları, misafirlerin
tercihindeki etki düzeyi gibi araştırma konularını ilgili araştırmacılara bırakmaktadır. Ayrıca gerçekleştirilecek yeni
araştırmalarda işletmecilerin moleküler gastronomi algısı, misafirlerin moleküler gastronomi teknikleri
konusundaki bilgi ve tutumları gibi konuların incelenmesi mümkündür.
KAYNAKÇA
Aksoy, M. & Üner, E. H. (2016). Rafine mutfağın doğuşu ve rafine mutfağı şekillendiren yenilikçi mutfak
akımlarının yiyecek içecek işletmelerine etkileri. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 3(6), 1-17.
Anonim. (2016). Turizm aktüel. http://www.turizmaktuel.com/haber/gazi-universitesi-turizm-fakultesi-nden-
molekuler-gastronomi-projesi. (Erişim tarihi: 14.05.2016)
Arıkan, R. (2012). Araştırma yöntem ve teknikleri (2.Basım). Ankara: Nobel Yayıncılık.
Barbar R. & This, H. (2012). Molecular gastronomy in Lebanon. Journal of Culinary Science and Technology, 10
(4), 277-293
Blanck, J. (2007). Molecular gastronomy: Overview of a controversial food science discipline. Journal of
Agricultural and Food Information, 8(3), 77-85.
Cousins, J., O’Gorman, Kevin D. & Stierand, M. (2010). Molecular gastronomy: Basis for a new culinary
movement or modern day alchemy? International Journal of Contemporary Hospitality Management, 22(3),
399-415
Cunningham, T. L. (2007). Eating soil and air: The culinary avant-garde at the turn of the 21’st century,
Unpublished Ph. Doctoral Thesis. Binghamton University, State of New York.
Edwards-Stuart, R. (2012). Molecular gastronomy in the UK. Journal of Culinary Science and Technology, 10(2),
97-105.
Ekiz, D. (2013). Bilimsel araştırma yöntemleri, (3.Baskı). Ankara: Anı Yayıncılık.
Eren, S. (2007). Türk mutfağı ve HACCP sistemi: Mutfak profesyonellerinin HACCP bilgilerinin ölçülmesi. (ss.
73-83). I. Ulusal Gastronomi Sempozyumu. Antalya
Feloni, R. (2015). How the michelin guide made a tire company the world's fine dining authority.
http://www.businessinsider.com/history-of-the-michelin-guide-2014-10 (Erişim tarihi. 17.10.2015).
García-Segovia, P., Garrido, M. D., Vercet, A., Arboleya, J. C., Fiszman, S., Martínez-Monzo, J., Laguarda, S.,
Palacios, V. & Ruiz, J. (2013). Molecular gastronomy in Spain. Journal of Culinary Science and Technology,
12, 279-293.
Gvion, L. & Trostler, N. (2008). From spaghetti and meatballs through Hawaiian pizza to sushi: the changing
nature of ethnicity in American restaurants. The Journal Of Popular Culture, 41, 6, 950-974.
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 5/1 (2017) 43-59
57
Ivanovic, S., Mikinac, K. & Perman, L. (2011). Molecular gastronomy in function of scientific implementation in
practice. UTMS Journal of Economics, 2(2), 139-150.
Linden, V. D. E., McClements, D. J. & Ubbink, J. (2008). Molecular gastronomy: A food fad or an interface for
science-basedcooking?, Food Biophysics, 3(2), 246-254
Mussmann, K. D. & Pahalı, C. (1999). Konaklama tesislerinde mutfak hizmetleri. Eskişehir: Açık Öğretim
Fakültesi Yayınları. No: 397.
Neuman, W. L. (2006). Toplumsal araştırma yöntemleri nitel ve nicel yaklaşımlar 1, (S. Özge, Çev.). Ankara:
Yayın odası.
Özdoğan, O.N. (2014). Dünyanın en iyi restoranları ve başarı hikayeleri: Yiyecek içecek endüstrisinden trendler,
(1. Baskı), İstanbul: Detay yayıncılık.
Özel, K. & Durlu-Özkaya, F. 2016. Moleküler Gastronomide Zeytinyağı. Zeytincilik Araştırma Enstitüsü Dergisi,
6(2), 49-59.
Risbo, J., Mouritsen, O. G., Frøst, M. B., Evans, J. D. & Reade, B. (2013). Culinary science in Denmark:
Molecular gastronomy and beyond. Journal of Culinary Science and Technology, 11(2), 111-130.
Snitkjær, P. (2010). Investigations of meat stock from a Molecular Gastronomy perspective. PhD thesis.
Department of Food Science Faculty of Life Sciences, University of Copenhagen, Denmark.
This, H. (2006). Food for tomorrow? European Molecular Biology Organization Reports, 7, 1062-1066.
This, H. (2011). Molecular gastronomy in France. Journal of Culinary Science & Technology, 9 (3), 140-149.
This, H. (2013). Recent results of molecular gastronomy. European Review, 21(2), 158-174.
Tüzünkan, D. & Albayrak, A. (2015). Research about moleculer cuisine application as an ınnovation example in
ıstanbul restaurants. Procedia-Social and Behavioral Sciences, 195, 446-452.
Valverde, J., Burke, R. & Traynor, M. P. (2011). Molecular gastronomy in Ireland, Journal of Culinary Science
and Technology, 9 (4), 205-211.
Vega, C. & Ubbink, J. (2008). Molecular gastronomy: a food fad or science supporting innovative cuisine? Trends
in Food Science & Technology, 19, 372-382.
Wolf, E. (2006). Culinary tourism the hidden harvest. Abd- Lowa: Kendall/Hunt Publishing Company.
Yıldırım, A. & Şimşek, H. (2008). Sosyal bilimlerde nitel araştırma yöntemleri. Ankara: Seçkin Yayınları.
Yılmaz Bilici, (2013). Yemeğin kimyası: moleküler gastronominin dünü, bugünü ve yarını. Journal of Tourism
and Gastronomy Studies, 1(4), 20-25.
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 5/1 (2017) 43-59
58
Extensive Summary
The Perception and Attitude of Michelin Star Restaurant Chefs on Molecular Gastronomy:
Evidence From San Sebastian, Spain
Gastronomy and culinary cultures have been developing with the effect of many elements such as the rise of
culinary resources and equipment facilities, advances in geographic transport facilities, cultural methods and flavor
transfer. Furthermore, along with the flavor accumulation, experience and professionalism, the techniques
developed in the gastronomy discipline increase its importance in culinary arts. With the influence of new
techniques, one of the approaches highlighted in culinary arts is molecular gastronomy techniques. In the most
general sense molecular gastronomy is a culinary technique that focuses on the physical and chemical
transformations occurring in products and content in cooking.
Molecular gastronomy that has existed for approximately 20 years and is rapidly developing has been applied
all variety of food and drinks around the world; many scientists and chefs has been contributing to this movement
and the chefs utilizing molecular gastronomy are shown as stars by world media. Some public and private
enterprises with many universities in Spain, France, England, Ireland, Denmark and Lebanon support the
application of molecular gastronomy, educational activities and competitions are organized related to the issue.
Moreover, in the mentioned countries various academic research is being carried out, training courses and seminars
are being organized for both kitchen stuff and scientists and some universities provide molecular gastronomy
courses in their curricula. Despite these developments, molecular gastronomy is perceived as an application area
which is away from naturalism, uses additives, changes the structures of food, thus making them harmful for the
human health; it draws a bad image in the community and this perception is very common among chefs and public.
The existence of information pollution about molecular gastronomy and its different understanding and
interpretation by many sectors indicate that there are some problems about the understanding of this concept and its
implementation. In this context with the purpose of correct understanding the concept it is highly important to
determine the perceptions of Michelin star chefs in Basque-SanSebastián region of Spain that is a center point in
molecular gastronomy.
In this study semi-structured interview technique was used and the interviews were carried out among 32
Michelin star chefs in the Basque-SanSebastián region of Spain. The reasons why this region was chosen as the
research area are as follows: the molecular gastronomy applications are served by regions’ chefs in the local
restaurants, molecular gastronomy applications are carried out as commercial activities, menus are created with
these applications and it has the world's most Michelin restaurants and chefs per capita.
In the study chefs’ evaluations of molecular gastronomy were divided into two parts and these two parts were
questioned as 8 sub-problems in the structuring phase of the interview questions. In the first part the perceptions of
Michelin star chefs on molecular gastronomy were analyzed whereas the perceptions of Michelin star chefs on
molecular gastronomy in terms of guests were examined and themes emerged during the interviews were
categorized. In the first part, where Michelin star chefs on molecular gastronomy were analyzed, it was understood
Journal of Tourism and Gastronomy Studies 5/1 (2017) 43-59
59
that chefs were intensively using the molecular gastronomy techniques and in these applications main courses and
desserts have important place. In this case we can say that their place in the menus are due to their importance in
traditional food culture. Moreover, we see that molecular gastronomy techniques have contributed to the personal
developments of the chefs, the creation of new flavors and unusual presentations. Nevertheless, we observed that
these techniques do not directly have influence on chefs’ career, fame and success.
In the evaluations of the chefs it was seen that the basic elements for fame, success and career are such factors
as being open to change and development, being familiar with the products, knowing the relationships between
products and having vision and mastering the culinary culture.We have reached the conclusion that the expertise
level of the chefs is enough to use the techniques in molecular gastronomy. And this supports the opinion that
molecular gastronomy techniques effect the success of the chefs indirectly.
In the second part of the study where the evaluation and perception of the quests about molecular gastronomy
were examined, we observed that molecular gastronomy has contribution to the creation of the menus that the
quests prefer but this contribution was seen to be limited. Customers were interested in appearance and taste of the
dishes rather than their preparation methods and techniques. According to the result of the study the products and
ingredients were perceived to be safe by the guests. One of the most important results of the study is that chefs
think that the curiosity and interest in molecular gastronomy techniques are temporary.
This study which examined the perception and attitude of Michelin star restaurant chefs on molecular
gastronomy leaves such research topics as how molecular gastronomy comes to its current position, its contribution
to gastronomy and culinary arts the impact level of molecular gastronomy on the guests to other researchers in the
field. Additionally, with the new research it is possible to examine the perceptions of business managers,
knowledge and attitude of the guests about molecular gastronomy techniques.
Recommended