View
0
Download
0
Category
Preview:
Citation preview
Murat Yiiksel - Marksivil ı 'e HukukAnlayış ı
MA RKS izM VE HUKUK ANLAyıŞı
19
Doç Dr. Murat Yiiksel'
1. GENEL OLARAK MARKSizM
Marksizm yalnızca bir dünya görüşü olmayıp, kendine çok daha
geni ş bir hedef tanımlamakta, insan, tarih, devlet, toplum, doğa, Tann ve
evren soru nlan na eği l mek suretiyle gerek teori alanında, gerekse
uygulamada bu sorunl arı çözümlerneyi ve bir senteze ulaşmayı amaç
edinmeye çalışmaktadı r. Bu yönüyle Marksizm, evren ve insanla ilgili tüm
konu larda genel bir görüşe sahip bir doktrin olup, bir felsefe olarak insan la
yakından ya da uzaktan ilgili tüm sorunları kapsamaktadır. Bu noktad a
insanın nasıl orıaya çıktığı yeryüzündeki yeri ve görevi , tarih sel gelişmesi,
özgürlük soru nu, özgürlüklerden yararlanabilme olanağı , tanrı düşüncesi ilc
ilişkis i gibi konu l arı işleyen Marksizm, insanla yakından ya da uzaktan ilgili
tüm sorunl arı kapsamaktadır' .
Marksizm genel olarak toplumun yapısı ve geli ş imi, ekonominin
temel önemi, sosy al ilişkilerin ve toplumdaki sı nı f yapısının belirlenmesi ve
hukukun ideolojik fonksiyonu gibi kavramları kendin e temel konular olarak
seçmişti r. Bu noktada Marksizm, sını f yapıs ı üzerine odaklaşmıştır' , Bu
bakı mdan Marksizm geni ş bir felsefi anlama sahip olup, i nsanlığın
felsefesini yapmakla kalmamakta, aynı zamanda dünyanın görünümünün
• Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi AnabilimDalı.
ı AyferiGöze, Siyasa! Yönetimler ve Düşünceler, İstanbu! ı 998, s.272.
ı Hilaire Barne tı , Inroduction to Feminist Jurisprudcnce, London 1998. p. 134.
20 MOHF- HAD , c. ıs. Sy.3-4
yönünü değiştirebilecek olanakl arı n ve araçların varlığı konu sunda bir
bilinçli birleşmeyi de zorunlu saymaktadır. Bu bakımdan Marksizm, açık ya
da kapalı bir biçimde açıklanabilen bir eylem düşüncesini ve bir siyasal
prograııu kapsamaktadır'.
Marksizm her şeyden önce bir dünya goruşu, bir dünya
anlayışıdır. Marksizm, insanlar dı şında aşamalı bir düzeninin olabileceğine
inanır. Ayrıca kurulu düzenle insanın kendiliğinden bağdaştığını ileri sürer
ve tek bir i nsanı ele alı r. İ nsanın daha doğrusu bireyin tek ki şi nin dışında
doğa gibi eylem gibi, bir toplumun iktisadi gibi nesnel öğeler vardır' .
Modern çağın tüm sorunlarını kavrayan bir dünya görüşü olarak
kabul edildiğinde Marksizm'i yalnızca Marx' ın düşüncesi ve eseri olarak
kabul etmek doğru olmaz. Marksizm, kendinden önceki düşünce
akımlarından esi nlenmiş, bu düşünce akımlarını bir biri ile tamamlayarak bir
senteze ulaşmaya ve yeni bir oriji nal dünya görüşü getirmeye ç ahşmıştır. Bu
noktada Marx' ın üzerin de durduğu konuların hemen hepsi ya da yaşadığı
yüzyılda ya da daha önceleri başkaları tarafından işlenmiş konulardı r' .
Alman düşünce geleneği içinde felsefi , biriki mi kapsamlı ,
siste mli ve devrimci bir politik ideolojiye dönüştüren düşünce akımı
Marksizm olmuştur. Hegel 'in düşünceyi öneeleyen düşünce sistemini ,
maddeyi öneeleyen düşünce sistemi ile yer değiştiren Marx, düşünce madde
ili şkisi içinde maddey i belirleyici faktör olarak kabul ederek non-idea bir
ideolojinin temelini armıştır. Marx'a göre bu ideayı beli rleyen maddi
koşullar olduğuna göre hareket noktasının idea olması düşünülemez . Ne var
ki maddi koşulların da ancak bir sınıf bilinciy le aşı labileceğinin farkında
varolan Marx' ın kendisi bu hareket noktasında önemli bir çelişki onaya
koyrnaktaydı. Bu çelişki kısaca şöyle özet lenebili r. Marx, bir yand an
determinist bir anlayı şl a maddi koşulların insan üstü tarihsel dinamikleri
oluşturduğunu ileri sürrnekte, bir yandan da kapi talist üretim biçimini aşmak
3 Göze, 5.272.
4 İlhan Akın, Kamu Hukuku, İstanbul 1987,5.223.s Göze, 5.277.
Murat Yüksel - Marksi zm ve HukukAnlayışı 21
için gerçek anlamda sınıf bilincine ulaşmış örgütlü bir sosyal sınıf ile
devrim, başka bir deyişle yeni bir tarihsel süreç yaratmak istemiştir",
ı.MARKSİzMİNHUKUK ANLAYIŞI
Marksizm toplumsal sorunlara ilişkin analizlerinde hukuki
analizler yapmak yerine toplumsal yapıyı çözümlerneye ilişkin
değerlendirmelere yönelmiştir. Marksizm' e göre hukuk toplumun üst
yapısının bir parçasıdır. Bu noktada Marksizm, hukukun tarafsızlığını ve
rasyonel objektivite kavramlarını ileri sürer. Marksist perspektiften hukukun
rolü ne hukukun bir minimum çerçevesini sağlamak ne de devlet gücüne
karşı bireyi koruma kaynağı rolünü üstlenmektir. Bu bakışa göre hukukun
rolü ideolojik ve politiktir. Marksist perspektiften bakıldığında devlet ise
yapı koruyucu olarak objektif bir varlık olup, anahtar bir roloynamakta ve
bir bütün olarak işlev görmektedir'.
Marksist bakış açısına göre liberal devlette hukuk, toplumdaki
elit sınıfın gücünü sürdürmek ve kontrol altına almaya çalışmaktır. Marksist
devlet anlayışında ise hukuk, liberal toplumlardaki gibi merkezi bir önem
taşımaz, Toplumsal koşullar ve bireyin pozisyonu Marksist bir hukuki bakış
açısıyla değil toplumdaki ekonomik ölçütler yoluyla değerlendirilir. Yine
Marksist bakış açısına göre devrimci değişim için ise, devlet ve hukuk
sistemi gibi birçok kurumlarda köklü bir sosyal dönüşümgereklidir'.
Marksizm' e göre ekonomik ilişkiler temel yapı ilişkileridir.
Üretim ilişkilerinin tümü toplumun sosyo ekonomik yapısını oluşturur ve bu
temel üzerine hukuki, siyasal, eritelektüel hayatını şartlandınr. Bu maddi
temel üretim ilişkilerinden oluşur, her şeyden önce mülkiyet ilişkileri yani
6 Ömer Çaha, "İdeoloji ile Hukuk Arasında Devlet", Doğu-Batı Dergisi, S.13,Y.2DD-2DDI, S.91-92.
7 R. Pringle / S. Watson, Women's İnterests and Poststructuraiist State FeministTheorize, London 1992, p. 55.
8 S. Picciotto, The Theory ofThe Staıe, Class Strugle and The Rule ofLaw, London1979, p. 166.
22 M OHF- HAD, C I3. Sy.3-4
üretim araçlarının mülkiye tinde n doğan ili şkilere bağlı olarak değerlerin
paylaşılması, müb adele biçiml eri ve sosy al sı nı flara arasındaki ili şkiler bu
t ab anı meydana get irir. Bu ilişkiler insanların irade ve vicdanlarından
bağımsız olarak o l uşt ukları için doğrudan doğruya üretim güçlerinin evrimdüzeyine tabi olur',
Marksizm bir üst yap ı kurum olarak hukukun işleyi şi hakkında
ise iki teme l yorum ileri sürer. Buna göre Marksizm, hukuku n kapiıalist
sistemi destekl eyerek s ınıf baskıst aracı olarak i şlediğini ileri sürerken, iki nci
olarak ise hukukun kapitalist siste mi koruya n ve sürdüren doğrudan ve açık
bir sın ı f baskısı aracı olarak işl ediğini varsaymakıad ı r ' " .
Marksizm' c göre kapitalist devlet temel yapıdaki evrim sonucu
yıkılmaya mahkum bir üst yapı kurumdur. Bu y ı kılış devrimci smıfın bilin çli
olarak yapacağı sınıf mücadelesi ile gerçekleşecektir. Devrimden sonra
kapitalist toplu mdan komünist topluma geçiş aşamalı bir biçimde
gerçekleşecektir" .
Marksist felsefede dev let evrensel ve ulusal ihtiyaçlar
doğrııIı usunda gelişen ve tüm toplumu aynı noktada buluşturan bir kur um
olarak değil, egemen sınıfın egemenliğ i ni meşrul aştıran bir kurum olarak
gelişmiştir. Bu noktada Marx, devleti bir sınıfm çıkarlannı yinclcyen ve
geliş t iren bir kurum olarak varsaymıştır".
Marksist hukuki bakış açısına göre toplumdaki ezi l mişliği n
sebebi kapitalizm dir. Bu bak:ı şa göre toplumdaki teme l ezilmişliği u sebeb i,
kapitalist üretim tarzınm genel i şleyi ş yönte midir. Bu noktada ise
Marksistler toplumdaki eşitsizliği sürekli bir biçi mde yeniden üretim
kavramı nı analiz et mek suretiyle açıklamaya çal ışmışl ardır. Marksizm
öncelikli olarak kapitalist toplumsal i lişki lerde sömürücü ücret anlaşmasına
ise cv içi emeği n önemini açıklayan çalı şmal arın geli şmesiyle karşı çıkmaya
' Göze, s.286.
10 Barnet t, p. 137.
II Göze, s.289.
" Ömer Çaha, Sil'il Kadın, Konya 1996,s. 33.
Murat Yiiksel - Marksia n ve Hukuk Anlayışı23
sosyalistçalı şmı ştı r. Bu eşitsizliğe son vermek için de kapitalist sistemin
sistem ile yer deği ştirmesi gerekti ğini ileri sürmüşlerdir.
Marksi st hukuki bakış a çısına göre toplumdaki ekonomik ve
sosyal eşi tliği kapitalist ekonomik sistemin yanlışlıklarmı onaya koymak ve
kamu alanın eş i tlik temelinde işlemesini sağlamak suretiyle gerçekleştirmek
mümkün değildirD
Marksizm'e göre, toplum gelişmelerinin itici gücü ve yaratıcısı
maddi koşullardır. Diğer bir deyişle toplumun üretim biçimidir. Tüm
toplum sal gelişme koşullarını ve yasalarını insanlarm üretim güçleri yle
üretim güçlerinden doğan üretim biçiml eri saptar, Toplumun üst yapısı
denen hukuk düzenini , rejimIeri ve siyasal kurumları yaratan temel yapıdır.
Bu temel yapıya alt yapı da denmek tedir. Her temel yapı aynı zamanda
kendin e uygun bir üst yapı doğurmaktadır. Toplumdaki sosyal değişme,
mülkiyet ve üretim biçimlerind eki değişimin sonucudur. Sosyalist düzene
geçmek için temel yapıdaki değişikliği işçi sınıfı yapacaktı r. Mark sizm' e
göre kapit alizmin gelişmesi ile ortaya çıkan sını f çatışması proletaryanın
burjuvaziyi devirip kendi egemenl iğini kurması ile bitecek ve toplum sımfsız
hale gelecektir. Marksist düşünce komünist topluma geçişi sağlayacak ara
döneme sosyalizm adını vermektedir. Marksizm açısından bir toplumun
komünis tlcşmesi kolay ulaşılan bir aşama değildir. Bu son aşamadır".
İnsan çalışmakla doğadan geçimi s ağlayacak ürünleri elde eder.
Dolayı sı yl a bir toplu mun ana ilişkil eri, doğa ile olan ana ilişkilerdir. Bu
ilişkiler ise doğrudan doğruya üretime dayandı ğına göre her toplum her
şeyden önce üretim ilişkileriyle tanımlanacakt ır. Bu üretim ilişkisi
ç ö zü mlcndi ğ i ndc karşımıza üç öğe çıkar. Doğal koşullar, üretimi sağlayacak
araçlar, aygıtl ar dolayı sı yla bunların kullanılması, yeni üretim tekniği, bir de
toplu çalı şmanın düzene sokulması, yani i ş bölümü Marx' ın ürtirn gücü diye
adl andı rdığı bu öğelerin her biri kendine göre değişir, gelişir ayrı yollardan
gelişmesine rağmen üçü de bir birinden ayrılamaz. Her toplumun temeli bu
13 Barneıt, p. 138.
14 Şeref Gö zübüyük, Anayasa Hukuku, Ankara 1986,s.43.
24 MOHF- HAD, C13, Sy.3-4
üretim gucune dayanır. Marx, buna toplumun alt yapısı demektedir.
Toplumun üst yapısı dediği kültür, hukuk, siyasal kurumlar, ahlak bu üretim
ilişkilerine bağlıdır. Bu anlamda insanın toplumsal varlığı, bilinci ve kültürü
üretim gücüne göre tanımlanrnakradır".
Marksizm'e göre toplumun sosyal, siyasal düzeni, din, ahlak,
hukuk ve felsefe gibi kurumlar üst yapı kurumlardır. Üst yapı temel
kurumlar dayandıkları belli bir temel yapıyı yani ekonomik temeli yansıtır.
Zira çeşitli sosyal teoriler, siyasal kurumlar hepsi temeldeki sosyal ekonomik
ilişkilerin aynası konumundadır. Kapitalizmde olduğu gibi bu temel yapı
ilişkileri iktidar ve tabiiyer ilişkileri iktidar ve tabiiyet ilişkileri biçiminde
olunca üst yapıda bu sınıflar arasındaki zıtlaşmayı gösterir. Toplumun
ekonomik yapısı da değiştiği zaman üst yapı da bu temel yapıya paralel bir
biçimde değişmelidir. Bilindiği üzere ekonomik yapı üretim güçlerinin
gelişme derecesine tabidir ve üretim güçleri de toplumun tüm değişiklerini
yaratan hareket gücünün meydana getirir. Böylece Marksizm'e üst yapıda
olup bitenleri temel yapıdaki gelişmelerle açıklamakta fakat üst yapının alt
yapıya tabiiyctini tek yönlü bir determinizme bağlamaktadır".
Genelolarak tarihe bakıldığında insanların şu aşamalardan
geçtiği görülür: İlkel kornünote, köleci toplum, burjuva toplumu, sosyalist
toplum ve komünist toplumdur. Diyalektik yöntemin ilkeleri insan
toplulukları için de geçerlidir. Düşünceler arkasında sosyal sınıflar vardır.
Tarih, sınıflar arasındaki ekonomik mücadeleler tarihidir. Toplumlar ancak
bu tarihsel akış içinde incelenebilir. Buna göre önce ilkel körnünal toplum
vardı. İnsanlar bir arada özgürce yaşıyordu. Toplum mülkiyeti kavramı
henüz yoktu. Zamanla toprak nıülkiyeti başladı. Mülk sahipleri üretimde
rarıtabiliyeri sağlamak için savaşlar ve çeşitli entrikalarla kölelik kurumunu
yaratırlar. Köleci toplum düzeni ortaya çıktı . Daha sonra sosyal baskılar
nedeniyle, köleci toplum feodal toplum düzenini geliştirdi. Rönesans ve
Ticaret Devrimi olayları yeni bir sınıf oluşturdu. Burjuvazi, burjuvazi
kapitalist toplum düzenini kurdu. Endüstri devrimiyle birlikte yeni bir sosyal
15 Akın, s.228.
16 Göze, 5.286-287.
Murat Yiiksel - Marksizm re HukukAnlayışı25
sını f tarih sahnesinde kendini gösterdi. Yönetimi işçi sınıfı ele alacaktır. Bu
sosyal gelişme içinde sını fl ar kendi üretim ilişkil erini yansıtan bir hukuk ve
ahlak düzeni kurmuştur. Örneğin köleci üretim ilişkilerinin geçerli olduğu
toplumun ahlak ve hukuk düzeni o anlayışı dile getirmekteydi. Burjuvalar
kendilerinin benimsendiği üretim ili şkilerine uygun bir hukuk yaratmıştır.
Başka bir deyi şl e Marksist bakış açısma göre alt yapı ili şkileri (sosyo
ekonomik i li şki ler) üst yapı kurumlarını oluşturmuştur. Bu itibarla hukuk ve
ahlak gibi üst yapı kurumları alt yapı ili şkileri oluşturur. Bununla birlik te
hukukun sosyo-ekonomik yanını görmezlikten gelmek kuşkusuz
olanaksızdır. Ancak daha önce deneyci tümevarımcı yöntemlerle yapılan
ele ş tir i leri burada da irdelernek gerekir. Bu noktada sosyo ekonomik alt yap ı
ilişkileri mekanik bir şekilde hukuku oluş tıınnaz" .
Marksizm, alt yapının üst yapıyı belirlemesinde önemli
olduğunu belirtmekle hukukun oluşumunda sosyo ekonomik faktörün
varlığın ı vurgulamıştır. Hukuk, soyut tepeden inme bir ide olamaz. Tarihsel
akı ş içinde köleci toplum, feodal toplum ve burjuva toplum aşamaları
mevcuttur. Marx ' ın yukarıdaki gözlemleri yerindedir. Fakat sosyalist ve
komünist topluma geçecek diye bir yargıda bulunmak bilimsel dayanaktanyoksundur's
Klasik Materyalist düşünce içinde insanın belirli ve ayrıcalıklı
özel bir yeri o lmamasına rağmen, Marksist düşünce içinde insana ayrıcal ıklı
ve hatta yarı tanrısal bir yer veri l miştir. Marksist görüşe göre insanın
ayrıcalıklı üstün bir yere sahip olması onun çalışan bir varlık olmasından
ileri gelir. Çalışan insan işi ve emeği ile maddeyi değiştirme olanaklarına
sahiptir. Bu nedenle Marksist düşüncede işe, emeğe ve çal ışmaya son derce
önem verilir. İnsanı insan yapan i şi ve çalışmasıdı r. insan aktif bir biçimde
bilinçli ve sonuçl arını düşünerek doğayı kendine, kendi ihtiyaçlarına cevap
verebilecek biçime sokar. Doğayı bilinçli bir şekilde değiştirebilmeleri
sonucu insanlar yal nızca yaşayab ilmeleri için gerekli olanakl arı sağlamakla
17 Niyazi Öktem, Felsefe, Sosyoloji, Hukuk ve Devlet. Istanbul 1999, s. 48.i ' Öktem. s.302.
26 M01IF· HAD, c.ıs. Sy.3-4
kalmazlar, Aynı zamanda çalı şmalan için gerekli araçları da üretmiş
olurlar",
Marksist bak!ş açısına göre devlet. siyasal partiler . hukuk. ahlak,
din . sanat ve üst yapı kurumları dayandıklan belli bir ekonomik temeli
aksettirirler. Sınıflara bölünmüş bir toplumda devlet, ekonomik bakımından
hakim sınıfını siyasal gücüdür. Marksizrn'e göre sayı bakımından azınlıkta
olan sömüren sııııfın çoğunluğu oluşturan sömürülenler sınıfına hakim
olabilmesi için yalnızca ekonomik güç yeterli değildir. Bir zorlama
mekanizmasına da gerek vardır" .
Mark sist bakış açısına göre toplumdaki eşi tsizliğin
nedenlerinden biri özel mülkiyettir. Mark sist bakış açısına göre özel
mülkiyetiri kurumlaşmasıyla birlikte üretim araçlannı eline geç iren mutlu
azınlığm oluşturduğu toplumsal yaşam olan kapi talizm topl umd aki varolan
eşitsizliğin temel kaynağı ve ortamı olarak kabul edilir" .
Marksizm 'e göre kapi talizm realitede aynı olan tüm insanlar
açısından ezici bir sistemdir. Bu bakı ş açısına göre işçi sınıfına baskı
uygulayan ve bu baskıyı destekleyen sistem kapitalist siste mdir. Sınıf farkı
gözetmeksizin bütün insanlara baskı uygulayan kapitali zm tamamen ataerkil
özellikler taşır. ;\lc var ki Marksistler toplumdaki varolan eş i t s i z ilişkileri
tatmin edici bir tarzda adreslemeyi başaramaımştır.
Marksizm 'e getirilen bir diğer eleştiri şudur: Cinsiyete dayalı iş
bölümü kapitalizm öncesi de mevcut olup kapit alizm tarafından
yaratı l mamı ştı r. Kapitalizm olsa olsa daha güçlü bir ci nsiyete dayalı iş
bölümü i nşa et miş olabilir". Bununla birlik te gelenekse l Marksist yaklaşım
toplumda ki ataerkillik ve cinsiyet analizlerini sağlamada da başarısız
olmuştur.
J9 Göze, S.28I.
20 Göze, s.287.
z ı H. Hartmann, "The Uıılıappy Marriage of Marx/sm and Femiııism : Towards aMore Progr essive Union ", W011lQ1l and Revotution. Bostan 1981, p. 19-20.
22 Barrett, s. 137·138.
Murat Ytiksel -:Marksiznı ı'e HukukAnlayışı27
Kapitali zm ve sınıf boyutu içinde yalnızca üretim ilişkilerine
odaklaşan Mark sizm bu yönü ile tek boyutludur. Aynca Marksizm'in üretim
ilişkilerini analiz etmede başanh olduğu söylenemez". Zira Marksistler
üretim ilişkileri anali zlerinde ev içi emeğin kapitali st sistemin doğal bir
parçası olduğunu kanıtlamışlardır. Marksistlere göre toplumdaki eş i tsi zliğin
sebebi kapitalizmin yükselişi ve emeğin sömürülınesidir. Oysa bu görüş
dayanak tan YOksundur. Zira kapitalizm öncesi toplumlarda ve sosy alist
toplumlarda eşitsizlik vardır ve varolmaya devam edecektir".
Doğaya ege men olan diyalektik praksis zorunluluk ilkeleri
toplumsal yaşamı da içine alır. Marx' a göre topluma egemen olan iki temel
kural, diyal ektik, tarihsel maddecilik ve sınıf mücadelesidir. Toplumsal
gelişmelerde alt yapısal üretim biçimleriyle onun yansıması olan hukuk ve
alılak üst yapı kurumları arasında zorunlu bir ilişki mevcuttur. Üretim
araçlannı elinde bulunduran kişiler kendi üretim biçimleri doğrultusunda
hukuk ve ahlakı düzenler. Örneğin liberal mülkiyet anlayı şı içinde kent soylu
sın ıfı, siyasal iktidarı elinde tutarak kendi çıkarlan doğrultu sunda hukuk
yapar. Marx' a göre bu olgu, üretimin yaraııcısı olan bu çal ı şmalann
aleyhin edir. Çalışanlarla çalıştın lanl ar arasında bir çelişki başl ar, çalı şmaya
kadar gider" .
3.MARKSizMiN DEMOKRASi ANLAyıŞı
Genelolarak klasik demokrasilerde, kişi haklarına büyük önem
verilir. Klasik demokras i anlayışı içinde bireyin özgürlüğü son derece
önemli bir yere sahiptir. Bu yüzden bu demokrasilere özgürlükler rej imi de
denir. Marksist demokrasi ve düşünce sisteminde ise bireyin yüceltilmesi
esastır . Marksist demokraside önemli olan özgürlük değil , insanın
ö zgürlcşririlmesidir. Buna göre ekonomik koşullar, üretim biçimi ve toplum
düzeni değiştikçe insanlar özg ü rleşecektir . Marksist demokraside
23 Barneu, p. 14 1.
u Barrett, 5. 140.
25 Öktem, 5.300.
28 MOHF- HAD, CI3, Sy.3-4
özgürleşmenin başanlı olabilmesi için klasik demokrasinin temelini
oluşturan özgürlükler kısıtlanabilir. Bu noktada özgürlükler toplumu
ö zgü rlcş tirmenin bir aracı değildir".
Genel anlamda sosyalizm, geniş ve dar anlamda olmak üzere iki
anlamda kullanılır. Genel anlamda sosyalizm, liberal demokrasi ve
kapitalizmin doğurduğu düzeni yetersiz ve adaletsiz bulan ve onu
değiştirerek yerini almak isteyen sosyal ve ekonomik bir düzendir.
Sosyalizm üretim araçlarının özel mülkiyet konusu olduğu piyasa
ekonomisine dayalı liberal düzene karşı çıkar, adaletsiz ve çağdışı bulur. Bu
noktada sosyalist düzen, üretim araçlannın topluma mal edilmesini üretimin
insanların gereklerine göre yapılmasını' ve bunlarının tümünün demokratik
bir yöntemle gerçekleştirilmesiniöngören bir düzendir".
Genelolarak Marksizm, mevcut düzeni reddeden yeni bir
anlayış dile getirmiştir. Buna göre sınıfsız bir toplum yaratılacak ve tüm
üretim araçlan topluma ait olacak ve toplum yararına kullanılacaktır.
Böylelikle komünist topluma ulaşıldığında sadece ve sedece baskı aracı
olarak işlev gören devlete de gerek kalmayacaktır. Marksist düşünce
komünist topluma geçişi sağlayacak olan ara döneme sosyalizm adını
vermektedir. Marksizm kendisini bilimselliğinden ötürü de sosyalizm olarak
adlandırır. Bu bakışa göre sosyalizm tekeliro da bilimsel sosyali zmdir".
Marksist bakış açısına göre devlet, toplumun sınıflara
bölünmesine, bu sınıfların çatışmasına dayanır. İnsanlık tarihi, bu
çarpışmaların tarihidir. Özgür insanla köle , patrisyenlerle halk, baronla serf,
ustayla çırak, sömürenle sömürülen kimi zaman gizli ama kesintisiz ve
amansız, sürekli bir savaşa tutuşmuşlardır. Devlet , bu sınınara bölünme
olayının bir sonucu olup, sınıf bölünm esine dayanır. Gerçekte devlet, her
zaman ve her yerde bir sınıfın öteki sınınarı baskı altında tutmasına yarayan
26 Gözübüyük, s.44.
21 Gözübüyük , s.4ı.
28 Gözübüyük, s.4 ı.
Mura t Yiiksel - Marksizm ve Hukuk Anlayışı29
bir araçtır. Dolayısıyla devlet, ancak bu çelişmenin yani sınıflara bölünmeninortadan kalkmasıyla yok olabilir".
ÇoğuıCu demokrasilerin egemen olduğu ülkelerde bir yandan
sosyalist partiler diğer yandan komünist partiler yan yana yaşamaya
başlamıştır. Sosyalist partiler demokratik sosyalizmi, komünist partiler ise
Marksizm' i temsil etmektedir. Bilindiği üzere Marksizm proletarya
diktatörlüğünü sınıfların yok olacağı aşamaya kadar sürdürme düşüncesine
dayanır. Buna karşılık demokratik sosyalizm ise devrimci yönetimi reddeden
ve sosyalist düşünceleri klasik demokrasi kalıpları içinde geliştirmek isteyen
bir düşünce biçimidir. Burada iki kavram ortaya çıkar. Bunların birincisi
sosyalist devlet, diğeri ise sosyalist hükümettir. Sosyalist devlet kavranıı ile
Marksist Leninist devlet modeli anlatılır. Sosyalist hükümet kavramı ise
çoğulcu demokrasinin egemen olduğu hükümlerde sosyalist partilcrce
kurulan hükümetler anlanıına gelir".
Marksist demokrasinin en belirgin özelliği tek ve bir ideolojiye
dayanmış olmasıdır. Marksist demokraside iktidar, Marksist ideolojinin
uygulayıcısıdır. Bunu gerçekleştirmek için ise yönetilenleri zorlar. Marksist
demokrasi klasik demokrasi modellerinin tersine çoğulcu değildir. Bununla
birlikte Marksist demokrasilerde iktidar geçici ve değişken değildir. Zira
Marksist demokrasi işçi sınıfının iktidarına dayanır. Bununla birlikte
Marksist demokrasinin uygulandığı ülkelerde de tam bir uygulama birliği
görmek mümkün değildir. Marksist demokrasinin egemen olduğu ülkelerde
Marksist ideoloji zaman içersindeki bir gelişmenin sonucu olarak değil. bir
devrim ile yerleştirilmiştir" .
Marksizm' in demokrasi anlayışı liberal devlet sisteminde
düşünülen biçimden çok daha değişiktir. Zira Marksizm'in savunduğu
demokraside özgürlük. değişik açıdan değerlendinniştir. Marksist görüşe
özgürlük insanların özünden doğan bir özelliği olmayıp, gelişme ve
29 Akın, 5.232.
30 Gözübüyük, s.42.
31 Gözübüyük, 8.43.
30 MOHF- HAD, C B, Sy.3-4
bilinçlenmeleri sonucu kazanacaklan bir değer olunca demokrasi de başka
bir biçimde gelişecektir, Marksizm' e göre liberal devlet sisteminin getirdiği
ve gerçekleştirdiği demokrasinin biçimsel bir demokrasini n yeni baştan
kurulması gerektiği ni savunur".
Marksist düş üneeye göre demokratik burjuva devleti diyalektik
ve çelişik bir karaktere sabiptir. Devlet, toplumda sını fların varlığı nı ve
mücadelesini ifade eder. Burjuva devleti , bir taraftan hakiın sın ı fı nın baskı
aracı olarak onu fiili diktatörlüğünü gerçekleştirirken öte taraftan sömü rülens ın ı fların istek ve çıkarl arı nı ve siyasa l amaçl arını da dile getinneme!erine,
çalışan sını fın örgüt lenmesine izin vermek zorunda kalmıştır. Demokratik
burjuva devleti sını flar arası bir uzlaşmayı gerektirir. Fakat bu uzlaşma sınıf
mücadelesini ortadan kaldırınaz. Aksine bu mücade lenin bir ifadesidir. Bu
bakımdan Marksizm'e göre burjuva demokras isi dengesiz bir rejimdir.
Marks izm' e göre özgürlükten hareket eden ve amacı özgürlüğü
gerçekleştirmekte olan liberal devletıe demokrasi hedeflerine
ulaşamanuşur".
Marksist bakış açısına göre bir toplumun sosyal ekonomik yapısı
o toplumun siyasal düzenini belirler. Bu açıdan siyasal demokrasi, kapitalist
bir toplumda gerçek demokrasi olmaktan uzaktır ve biçim sel bir demokrasi
kapitali st bir sı ııı fııı emekçi sını f üzerinde egemenliğini gizlerneye
yaramaktadır. Buna karşılık gerçek demokrasi, ancak insanlar arasında
gerçek özgürlüğün sağ landığ ı sı nıfsız bir toplumda mümkündür. Bu
bakımdan Marksist bakış açısına göre gerçek demokrasi ancak kapitali st
düze n yıkıldıktan sonra gerçekleşebili r" .
Marksist bakışa göre, devletin bir çırpıda ortadan kalkması
beklenemez. Zira işçi sı nıfı iktidara geldikten sonra devlet bir süre daha iş
başında kalacak , burjuva kalıntılannı temizleyecek, üretim araçlannın
topluma aktarı l masını sağlayacak ve yeni düzeni iç ve dış düşmanlara karşı
II Göze, 5.297.33 Göze, s.297.
34 Göze, s.297 .
Murat Yüksel> Marksizm ve Hukuk AııltlylŞl31
koruyacaktır. Ancak bu koşullar gerçekleştikçe devlet kendiliğinden
görevsiz kalmaya, zayıflamayave yavaş yavaş ortadan kalkmaya yüz tutar".
Marksist demokrasinin dayandığı temel ilkelerden biri de üretim
araçlarına kamunun sahip olmasıdır. Bu, Marksizm'in dayandığı en temel
ilke lerden biridir. Buna göre önemli olan toplum yapısını ve toplum içindeki
temel ilişkileri etkileyici, sınıf egemenliğine götürücü nitelikte mülkiyetın
ortadan kaldırtlmasıdır".
4.MARKSİzMİNEKONOMİANLAyıŞı
Marksist bakış açısına göre kapitalizm temelolarak kar güdüsü
ile hareket eder. Bu da toplumda varolan eşitsizliği körükleınekte ve işçi
sınıfnun sömürülmesine yol açmaktadır". Bu itibarla Marksizm, toplumdaki
eşitsiz maddi koşulları üzerinde değerlendirmelerdeve analizlerde bulunur.
Marksizm' e göre üretim gücünün öğelerinden biri olan
işbölümü, özel mülkiyeti doğurması bakımından insanlığın gelişmesinde
büyük bir önem taşır. Üretim araçlan ve toprak bir takım kişilerin eline
geçer. İşin kendisi de yüksek ve aşağı diye ayrılır. Yüksek işlerde çalışanlar
üretim araçlarını elle geçirirler, bu yüksek görevleri de üretim araçlan gibi
çocuklarına bırakırlar. Böylece toplum içindeki işbölümü sınınarın
belirlenmesine yol açar".
Kapitalei topluma bu açıdan bakıldığında büyük çelişkilerortaya
çıkmaktadır. Üretim, çoğunluğun işi olduğu halde üretim araçları bir
azınlığın elindeelir. Bu azınlık kendi baskısını sürdürrnek için gerçekteki bu
çelişmeden sıyrılmak istemektedir. Gerçeğin dışında diğer bir deyişle bu
çelişmeyi yansıtmayan bir ınetafizik, bir din, bir ahlak kurar. Bunların tümü
üretim araçlarının özelliği ile üretimin genelliği arasındaki çelişkiyi
35 Akın, s. 234.
36 Gözübüyük, s.44.
37 Barnett, p. 139.
38 Akın, 8.228.
32 MOHF- HAD, CJ3. Sy.3-4
giz lerneye , diğer bir deyişle kurulu düzen, bir sın ı fın çıkan nı korumaya
yaramaktadır" .
İnsanlar kendi icadı olan araçlarla doğayı işleyerek onun
görünümünü de ği ş tirebilmekte, maddeyi işleyerek onun kendisi için yararlı
olacak biçiml ere sokmaktadır . İnsan çalı şarak kendi kendini yapmakta,
emeği ile kendi varlığı nı, kendi içinde saklı kalnuş gücünü ortaya
koyabilrnektedir. İn sanlar aynı zama nda çalışarak da entelektüel gelişmesini
sağlamaktadır. Düşünme yeteneği insana üstün bir güç tarafından babşedilen
bir öze llik değildir. Sadece emek harcayarak ve çal ı şarak bir şeyler yaratma
olanağının gelişmesidir. İnsan ancak çalışması ile doğaya hakim olabilrnekte
ve determinizm zincirini kırabilmektedir'" .
Marksizm üretim güçleri i ş araçlarıdı r. İnsanlar bu araçlar
aracılığı yla doğa üzerinde etkili olmaya ve doğa gücü ne hakim olmaya
çalışmaktadır. İnsanın kendisi ile iş konusu olan madde arasına koyduğu bu
araç lar her şeyden önce makinelerdir. Bunun gibi bu üre tim araçlannı
mesleki bilgileri yete nekleri ile hare kete geçire n insan lar da üretim araçları
arası nda yer alı r. İnsanlar üretimde bulunurken ise tek başlanna değ ildirler.
Kendi kendin e yettiğ i düşünülen en küçük bir i şletme dabi sosyal üretim
sürecinin unsurudur. En küçük işletmede çalı şan kişi de çalıştı ğı kullandığı
araçlan kendisi yapmamış onları başkasından al mıştır. Böyl ece üretim
i li şkileri kategorisi üretim güçleri kategorisine eklcnmek te, onu
tamamlamaktadır. Üretim mekanizmasının geçi rdiği evrim içinde, önce
üreti m araç lannda bir deği şme olur. Bu da sosyal ilişkilerin değişmesine yol
açar. Bu duru m ise Marksizm'de ilk önce ilkel toplumdan köleci topluma
geçiş aşamasında görülür".
Marksist bakış açısına göre toplumd aki eşitsizliği n
nedenlerinden biri özel mülkiyettir. Marksizm'e göre özel mülkiyetin
kurumlaşmasıyla birlikt e üret im araçlannı elin e geçiren mutlu azınlığın
39 Akın. s.229.
;O Göze, s.281.
" Göze, s.283.
Murat Yiikset -. Marksiını )ıe Hukuk Anlayışı33
oluşturduğu toplumsal yaşam olan kapitalizm toplumdaki varo lan eşitsizliğin
temel kaynağı ve ortamı olarak kabul edilir".
Bununla birlikte Marksist bakış açısına göre kapitalizm,
realitede aynı olan tüm insanlar açısından ezici bir sistemdir. Bu bakışa göre
i şçi sınıfına baskı uygulayan ve bu baskıyı des tekleyen sistem kapitalist
sistemdir. Sııı ıf farkı göze tmeksizin bütün insanlara baskı uygulayan
kapitalizm bu yönüyle tamamen ataerkil bir özellik taşır.
Marksizm' e göre kapitalist düzenin yeni üretim i lişkileri temel
olarak üretim araçlarının özel mülkiyetine dayanmaktadı r. Bu üretim
ilişkileri başlangıçta üretim güçlerinin hızla gelişmesini sağlamıştır. Buhar
ve elektrikli makinelerin kullarulması ile büyük sanayi doğmuştur. Sosyal
düzeyde ise kapitalist sistem kapitalist sınıf ile işçi sınıfının çelişkisine
dayanır. Marksizm 'e göre emek emekçi sınıf serfler kadar bağımlı durumda
değildir. Fakat üretim araçlarını da sahip değildir. Açlıktan ölmemek için kol
gücünü satmak zorundadır. Bununla birlikte siyasal yapıda da değişiklik
olmuştur. Fakat kapitalist evrim içinde öyle bir an gelir ki mevcut üretim
i li şkileri üretim güçlerinin gelişmesini engeller. Bununl a birlik te ekonomik
krizler üretim güçlerinin gelişmesini olumsuz yönde etkiler. bu
Engellemeleri ortadan kaldırmak için kapitalist sistemin temel çelişkilerinin
ortadan kaldırılması gerekir. Bu çelişkiyi çözümlernek içinde üretim
araçları nın özel mülkiyetine son verilmesi gerekmektedir. Bu itibarla
Marksist düşünce içinde üretim araçları ilzerinde kolektif mülkiyet sosyalist
üretim biçiminin temeli ni oluşturur".
Marksizrn'e göre üretim araçlarını elinde tutan sınıfın devleti
toplum hayatını sınıflara bölmüş, ortak yaşamayı ve eşitliği ortadan
kaldırmıştır. İnsanın doğa üzerindeki gücü özel mülkiyet yoluyla bir sınıfın
eline geçmiş çalışanların emeğine denk olan para bu ernekten ayn tutularak
çalışanların efendisi durumuna yükselmiş, yine çalışanl ar sayesinde ortaya
42 H. Hartmann, "The Uııhappy Marriage of Marxism and Feminism: Towards aMore Progressive Union", Womaıı al/d Revolutioıı , Bostan 1981, p. 19·20.
" Göze, s.285.
34 M OHF- HAD, c. ıs. Sy.3-4
çıkan ze nginlik. sermaye çalışanları baskı altında tutmaya. yoksullaştırmaya
yaramıştır" .
S.MARKSİzMİN ÖZGÜRLÜK VE EşİTLİK ANLA YIŞI
Marksist bakış açısına göre kapi tali st toplu mda eşitl ik sı nıfsal
eşitlik üzer ine kurulur ve sın ıfs ız bir toplumda da farklılık ya da eşitsizlikler
bireyler arasında çeş i tli yönlerden eşitsiz güç lü ya da zayıf yanlar olmaya
devam edecektir. Ortak mülkiyete ve eşit b öl ü ş üme dayalı gerçekte n adi l bir
toplum bu eşitsizli kleri dikkate alacak ve ibtiyacı olana dalıa fazla verecek.
daha çok ve reb ile nde n ise dah a fazla talepte bulun abil ece ktir. Bu durum ise
birey in insanlığı açısından vazgeçilmez nite likle riyle bir likte gerçekten
dikkate alınması anlamına gelecektir".
M arksist hukuki bakışa göre kapitalizmin eşitlik anlayışı yasa
önünde eşiılik anlamına gelir. Kapitali zm, dayandığı sımıl ı top lumun temel
eşitsizliklerini dikkate alması mümkün olmadığı için. hukukun kendisi
bireyler i genelleştiri lebi lir ; bu bakımdan ka pitaliz m bireysel farklılıkl arı
farklı ihti yaç ve yetenekle rini değ il aynı zamanda toplu msal ve eko no mik
durumlarındaki mutl ak farklılıkl arı da yadsımaktadı r. Yine marksist hukuki
bakışa gö re kapitali st hukuk sis temi herk esin yasa önünde eşit olduğunu
kab ul ed en gene l bir hukuktur. soy uttur ve her durumdaki in san a uygulanır.
Bununla birlikte kapitalist sistemde asgari bir eşitlik garanti edilmiştir. Zira
eğer yasa koyucu soyut ki şileri ve durumları ele alacak o lursa kişileri ve
durumları eşit kabul etmek ve belir li bir kişiye karşı aynm gözetmeme k
zorundadır. Bu bakış açısına göre kapitalist sistemin öngördüğü yasa önünde
eşitlik ilkesi ekonomik eşitsizliklere uygulanmaz. bilakis yasa önünde eşitlik
ilkesinin varlık nedeni eşitsizliği rrıaskelemektir. Yasa ge neldir. dolayısıyla
insan olarak işçi ve i şveren herkes eş it olduğuna gö re yasa onların
duruml arındaki eşitsizlikleri dikkate almaz. Yasa önünde eşit lik daima bi r
" Göze. s.230.
",5 Juliet Mitchel, / Ann Oakley. Kadııı ve Eşit lik . çev. Fatrnagü l Berktay, İst anbul
1998. s. 44.
Murat Yüksel - Marksivil ve HukukAnlayışı35
kavram olarak eşitsizliği yadsır. Eşit lik yasa önünde soyut insanlığa
indirgenmiş olan kişiler arasında soyut bir ölçü birimi olarak mevcuttur" .
Marksist felsefenin temelind e zorunluluk kavramı yatar.
Marksizm ' e göre evrende belli yasalar vardır buğday ekersen buğday
biçersin. Bu temel bir zorunluluktur. Bu zorunluluk, doğadaki ilk ve objektif
geçerliliktir. Ancak bu yasaya kendini bırakmamak gerekir. İn san doğanın
yasal arın ı ka vrar ve geli şti ri r. Bu yüzden Marx'da zorunluluk objektif bir
realite niteliğindir. Zorunluluğu kavramak, tanımak, geli şme yasaların ı
bilmek ve subjektif duygusal hareketlerden kaçınmak ö zgürleşrnek demekti r.
İnsan doğada olduğu kadar toplum içindedir. Bu noktada insan tarihin hem
yaratıcısı hem de ürünüdür. Doğayı dizgin al tına alabileceği gibi toplumu da
dizgin al tı na alıp, onun efendisi olabilir. Bu ise sosyal ekonomik ilişkil erin
iyi düzenlenmesi rasyonel olmasıyl a gerçekleşebilir" .
Marksizm'in özgürlük sorununa ışık tutacak kavram
yabancılaşmadır. İ nsanlar yaşama biçimlerini belirl eyen objekti f koşullarm
bilincine vardıkları zaman bu koşulları değiştirebilirler. Bu bakışa göre insan
doğanın yasaları nı anl ayıp öğrendikçe, doğaya hükmedebilme gücüne sahip
olabiliyorsa ve doğaya karşı özgü r olabiliyorsa aynı zamanda sosyal
determinizm zincırını kırabilir. Marksizm'e göre gerçek özgürlük
kazanılması gereken hir özgürlüktür. İnsan özgürlüğünü doğduğu an bulmaz,
ancak büyük mücadeleler sonucu elde edebilir. İnsan doğa karşısında ve
toplum içind e mutl ak tartışmasız bir güce sahip olduğu zaman özgür
olacaktır. Doğaya hakim olan yasal arı öğrenerek bunları kendi çıkarl arına
kullanabilen insan sosy al evr ime hakim olan yasay ı öğrenerek de kendi
sosyal evrimine bilinçli olarak yön verecek ve gerçek özgürlüğe
kavuşacaktır. Bu anlayı ş ise liberal devletin özgürlük anlayışına ters düşer.
Zira liberal siste mde özgü rlük, soyut bir kavram olarak al ınmıştı r. Özgürlük
sorunu zaman kavramı dışında değerlendirilmiştir. Liberal görüşe göre
ekonomik, siyas al ya da sosy al koşulların değişmiş olması özgürlük
sorununu değiştirmez. Zira özgürlük, insanın doğasından ayrılması olanaksız
46 MitchellOakley, s. 29-30.
47 Öktem, s.298.
36 MOHF- HAD , en Sy.3-4
bir niteliktir. Marksizm ise özgürlüğü soyut bir kavram olarak ele
a1marruşt ır. Özgürlüğü tarihse l gelişme içinde sosyal ekonomik geli şmeler
içinde değ erlendirrni ş tir'" ,
Marksist görüşe göre sı nıfl ara bölünmüş bir toplum düzeni
içinde insanın kendi kendine karşı yabancılaştı ğ ı . insanın kendi kendinden
uzaklaştığı görülmektedir. Marksizm bunu yabancılaşma deyimiyle açıklar.
Yabancılaşma insanı insanlıktan uzaklaştıran dış güçler lehine olur.
Marksizm' e göre yabancı laşan insan, kendisini özgür ve yaratma gücüne
sahip doğaya hükmedebilen bir insan olarak görme gücünü kaybetmiş
insandır. Marksizm insanm bu yabancılaşmasmm kaynağını kapitalist
ekonomik düzeni belirl eyen eko nomik temel yapıda bulur. Buna göre
i nsanın yabancılaşmasının kökü ve nedeni ekonomik yabancıl aşmadır.
Ekonomik alt yapı toplumların temelini oluşturur".
Yabancılaşma psikolojik, ente lektüel, metafizik, din sel,
sosyo loj ik ve poli tik alanlarda ortaya çıkar. Yabancılaşma durum
özgürsüzlük, ondan kurtulma ise ö zgü rleşmedir. Burjuva özgürlüklerinden
sosyalist özgürlüğe geçişte bu doğrultudadır. in san gerçekleştiremediği bu
soyut özgürlüklere yabancı dır. Önemli olan ise haklardan
yararlanabilmektir".
Özgürleşme, yabancılaşmadan kurtulma praksis aracılığıyla
gerçekleşir. Marksist anlayışta praksis yabancılaşmadan kurtulmadır. in san
yabancılaşmadan kurtulacak tarihsel zorunluluk yasaları gereği kendi
yarattığı kültür, değer ve üretime ulaşacaktır. Ancak bu gidi ş i hızlandırmak,
kurtuluşu çabuklaştınnak için kendi katkısı da gereklidir. Başka bir deyişle
evreni yorumlamak yeterli değildir. Önemli olan bunu değiştirmektir.
Böylece praksis her an tüm varlığıyla hareket eden düşünen insan özgü r
48 Göze, s.292.
49 Göze, s.289.
" Öktem, s.298.
Murat Yiiksel - Marksizm 1'e HukukAnlayışı37
akışım anlayıp, ona katılan ,konumundadır. Marksist insan, tarihin genelbilen yorumlayan ve eyleme katılan insandır".
Marksizm'e göre yabancılaşma psikolojik olarak başlar. İnsan
ürettiği malın, yarattığı işin ve aygı tı n tutsağı olur. Daha sonra entelektüelbir yabancıl aşma ortaya çıkar. İnsan üretim verilerinin ve çalışma ortamının
geti rdiği sonuçl arı düşünüp , değerlendirir. Çalışma saatleri, iş otomatizmi,makinenin tutsak edici öğeleridir. Öte yandan ürettiği malondan alınmakta
ona yabancılaşmaktadır. Bununla birlikte yabancılaşma süreci kapitalisttoplumda daha ş iddet lidir. Bir başka yabancıl aşma ise satın alınan çalışma
gücü için ödenilen paranın malın değerinin altında olmasıdır. Böylece artı
değer ortaya ç ıkar. Artı değer ise servete servet katan ö ğ elerdir. Bu ise aynı
zamanda ahlaksal bir yabancılaşmadır. Bütün bu yabancılaşmalar politikyabancılaşmanın temelidir. Üretim araçlarına sahip olanlar, ayn bir sosyalsınıf oluştururlar. Bu sınıf ise çıkarları uğruna diğer sınıfları sörnürür ve
onlan horlar. Horlanan sı nıflar topluma yabancılaşır. Üretim araçl arını
elinde tutanlar, güçlü sını f oldukl arından siyasal iktidarı da ele geçirirler.Toplumu oluşturan, topluma yaşama olanağı sağlayan üretici sı nıf buiktidara yabancıdı r. Tüm bu yabancı laşmanın akıl ve bilinciyle farkına varaninsan, yabancıl aşmadan kurtulduğu oranda özgü rleşir, zincirlerini kırar .
Dolayısıyla felsefe açısından maddenin ürünü olan akıl-bilinç insanı
özgü rleştirmekte doğa ve topluma egemen olması nı sağlamaktadı r" .
Toplumdaki eşitsizl iğin temel sebebi olan kapitalist üretimsitemi ve bu sitem içinde çalışan insana verilen yer, insanın ekonomikyabancılaşmasını doğurmuşnır". Marksizm'e göre ekonomikyabancılaşmayı sosyal yabancılaşma izler. Kapitalist üretim sistemi,toplumun iki sınıfının bölünmesi sonucunu doğunnuştur. Bunlar üretimaraçları üzerinde özel mülkiyete sahip olan sımf ve üretim araçl arının
mülkiyetine sahip olmayı ortaya koyar. Sosyal yozlaşma siyasalyabancı laşmayı yarat ı r. Birbiri ile düşman bir biri ile mücadele halinde
sı Öktem. 5.299.
52 Öktem. 5.300.
53 Göze. 5.290.
38 MOHF- HAD, C 13, Sy.3-4
bulunan sını fl arı n bulunduğu bir toplumda devleı bu sınıflar arasındaki
mücadeleyi yatıştıran bu sın ıfları uzlaşııran bir kurum görünümündedir.Böyle bir devlet toplumda baskı ve zorlama aracı olmaktan öteye gidemez".
SONUÇ
Marks izrn'e göre toplumun üst yapısı nı n bir parçası olan
hukukun rolü ideolojik ve poliliklir. Marksist perspekliften bakı ldığmda
devlet, yapt koruyucu olarak objektif bir varlık olup, anahtar bir rol
oynamakıa ve bir bütün olarak işlev görmektedir. Marksisı bakış açısına göre
liberal devlette ise hukuk , toplumdaki elit s ınıfın gücünü sürdürmeye ve
kontrol alı ına almaya çalışmakıadı r. Bununla birlik te Marksist toplumlarda
hukuk, liberal toplumlardaki gibi merkezi bir önem taşımaz , Zira toplumsal
koşullar ve bireyin pozisyonu hukuki bakış açısıyla değil, ıoplumdaki
ekonomik ölçü ıler yoluyla değerlendirilir.
Marksizrn'e göre üst yapı bir temel kurum olan hukuk,
dayandıklan belli bir temel yapıyı yani ekonomik temeli yansıt ı r. Zira çeşitli
sosya l teoriler, siyasal kurumlar hepsi temeldeki sosyal eko nomik ilişkil erin
aynası konumundadır. Toplumun ekonomik yapısmın değişmesiyle birlikte
üst yap ı kurum lardan biri olan hukuk da bu temel yapıya paralel bir biçimde
değişecektir.
Marksizm, bir üst yapı kurum olarak hukukun i şleyi şi hakkında
ise iki temel yonım ileri sürer. Buna göre Marks izm hukuku n, kapiıalist
sistemi destekleyerek sınıf baskısı aracı olarak işlediğini ileri sürerken, ikinci
olarak ise hukukun kapitalisı sistemi konıyan ve sürdüren doğrudan ve açık
bir sınıf baskısı aracı olarak işlediğini varsaymakıadır. Bu noktada Marksisı
hukuki bakış açısına göre toplumdaki ezilmişliğin temel sebebi ise
kapitalizm ve kapitalist üretim tarzmm genel i şleyi ş t arzıdır.
54 Göze, 5.29 1.
Recommended