Tevafuklu kur'an

Preview:

DESCRIPTION

 

Citation preview

KUR’ÂN’DAKİ TEVÂFUK HARİKASI

غدى طو اى

خد سر

GÖZLERİN NASÎBİ

Gözlerinize ibadetten nasibini veriniz!(Sahabeler) dediler ki:Gözlerin nasibi nedir, ey Allah’ın Rasûlü?Rasûlullah (asm): Mushaf’a bakmak,

O’ndakileridüşünmek ve inceliklerinden ibret

almaktır.” dedi. (Umdet-ül Kârî, 9/336)

TESADÜF MÜ??? YOKSA

TEVÂFUK MU?

ÂDETULLAHTA TEVÂFUK VARDIR

ÂDETULLAHTA TEVÂFUK VAR

ÂDETULLAHTA TEVÂFUK VAR

ÂDETULLAHTA TEVÂFUK VAR

ÂDETULLAHTA TEVÂFUK VAR

ÂDETULLAHTA TEVÂFUK VAR

ÂDETULLAHTA TEVÂFUK VAR

TEVÂFUK NEDİR?

İki şeyin birbirine denk ve uygun gelmesi demektir. Hususen tesadüfe verilme ihtimali olmayan ve arkasında İlâhî bir kasıt ve iradenin varlığı hissedilen denk gelmelere tevafuk denir.Kur’ân’daki tevâfuk ise, Kur’an sayfalarında 2806 adet ‘Allah’ lâfızlarının alt alta, karşı karşıya veya sayfalar arasında sırt sırta denk gelerek güzel ve manidâr şekilde diziler oluşturması demektir.

İKİ MİSÂL

TEVÂFUĞUN ÖNEMİ ZAMANIN DEHŞETİNDEN GELİYOR

Maddeci dinsiz felsefenin insanları derinden etkilediği ve akılları gözlerine inmiş ve görmediğine inanmayan veya inanmakta zorlanan insanların yaşadığı böyle bir asırda Kur’an’ın gözlere hitab eden tevafuk mucizesinin ortaya çıkması gayet manidardır ve tamamen Allah’ın bir lütfudur. Son iki asır;Kur’an adına çok dehşetlidir.Herşey maddede aranıyor.Akıllar gözlere inmiş.Gözle görünmeyen herşey inkâr edilmeye başlanmış.Akıllar maneviyata yabancılaşmış.

BÖYLE BİR ZAMANDA TEVÂFUK MUCİZESİNİN ÖNEMİ

Ayrıca Kur’an’ın inişinden yaklaşık 1350 sene sonra böyle bir mucizenin ortaya çıkmasında, reddedilmesi mümkün olmayan şöyle bir hikmet daha vardır: Şöyle ki, eğer ilk yazılan Kur’an’da bu mucize görünse idi müşrikler ve sonraki asırlardaki gayrimüslimler “Bunu Muhammed (sav) ve ashabı çalışıp denk getirmişler” diyeceklerdi. Bu kadar zaman sonra üstelik insanların “Görmediğime inanmam.” demeye başladıkları bir dönemde keşfedilmesi bütün itirazları çürütecek bir durumdur.Kur’an’ın ‘Allah kelâmı’ olduğunun ispatlarından birisidir.Kur’an’ın ‘göze bakan’ bir mucizesidir.

KUR’AN’DAKİ TEVÂFUK NASIL ORTAYA ÇIKMIŞTIR?

Kur’an’ın yazısında görünen bu mucizeyi, ilk defa 1933 yılında Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri fark etmiş ve şöyle demiştir:

• “Kardeşlerimle (Hafız Osman hattı) üç dört ayrı ayrı nüshaları karşılaştırdık. Hepsinde tevafuk, matlub (istenen) olduğuna kanaatimiz geldi. Yalnız matbaa müstensihleri başka maksadları takip ettiklerinden bir derece tevafuklarda intizamsızlık düşmüş.

• Düzenlense pek nadir istisna ile Kur'ân’ın tamamında iki bin sekiz yüz altı aded [2806] ‘Allah’ lâfzında tevafuklar görünecektir. Ve bunda bir mucizelik ışığı parlıyor. Çünkü insan fikri bu pek geniş sahifeyi ihata edemez (kuşatamaz) ve karışamaz. Tesadüfün ise bu manalı ve hikmetli hâle eli ulaşamaz.” (Rumûzât-ı Semâniye, 63)

KAYIŞZÂDE HÂFIZ OSMAN EFENDİ’NİN YAZDIĞI

KUR’AN’DAN BAZI NUMÛNELERwww.kuranvetevafuk.com

Bütün sayfalarının ayetle başlayıp ayetle bitmesidir. Hâlbuki ayetlerin boyları farklı farklıdır. Tek kelimelik, birkaç kelimelik ayetler olduğu gibi, yarım sayfalık hatta bir sayfalık ayetlere kadar pek çok uzunlukları vardır. Buna rağmen hiçbir sayfanın sonunda bir ayet bölünerek diğer sayfaya geçmez. Muhakkak, sayfa ile beraber ayet de sona erer. Kur’an’ın ayet-berkenar denilen bu özelliği O’nun bir mucizesidir.

KUR’AN YAZISINDA GÖRÜNEN İLK HÂRİKA:

‘AYET-BERKENAR’ ÖZELLİĞİ

En Ölçüsü Boy ÖlçüsüEn Kısa Sure İHLAS SURESİ En uzun Ayet (BAKARA, 282 Sh. 47)

TEVÂFUK HARİKASI AYET-BERKENAR ÖLÇÜSÜNÜN

BİR NETİCESİDİR

“Âyetlerin en büyüğü olan "Müdâyene âyeti” (sh.47) sahifeler için ve (birer satır olan) Sure-i İhlâs ve Kevser, satırlar için bir ölçü kabul edildiğinden, Kur'an-ı Hakîm'in bu güzel meziyeti ve mucizelik alâmeti görülmektedir. Demek bu hüner Kur'an’ındır. Yoksa Hâfız Osman gibi zâtların değil. Çünki bu vaziyet, Kur’an’ın âyetinden ve suresinden ortaya çıkmıştır.” (Barla Lahikası, 316)“(Hafız Osman ölçüsü ile) neşredilen ve basılan Kur'an’lar da ilham-ı İlâhî ile olduğundan; Kur'an-ı Hakîm'in nakşında ve yazısında, bir nevi mucizelik alâmeti var.” (Mektubat, 19. Mektub 18. İşaret)

TEVÂVUKLU KUR’AN’IN YAZILMASI

Üstad Bediüzzaman Hazretleri 10 kadar âlim talebesine, Kur’an’da zaten var olan tevâfuk muzizesini ortaya çıkarmaları için üçer cüz vererek yazmalarını ister. Bunu yazarken 15 satır ayet-berkenar ölçülerinde Kayışzâde Hâfız Osman hattı Kur’an’ı ölçü yapmalarını ve tam bir ihlâsla hareket edip, irâde ve ihtiyarlarını karıştırmamalarını tenbihler ve şöyle der:

“İHTİYÂRINIZI KARIŞTIRMAYIN! ‘VAR’I, ‘YOK’ ETMEYİN!

TEVÂFUKLU KUR’ÂN’I YAZMAYA NAMZED TALEBELERİ

HAFIZ ALİHOCA HALİD

MUALLİM GALİBHOCA SABRİ

HAFIZ ZÜHDÜHAKKI TIĞLI

ŞAMLI HAFIZ TEVFİKRA’FET

HAFIZ MUSTAFAAHMED HUSREV EFENDİ

Kur’an’daki Tevafukların Kırmızı Renkle Yazılması

“Mushafı üç nevi mürekkeble, Allah lafzı kırmızı

sâir tevafuklar başka renkli mürekkeble âyetleri

siyah mürekkeble yazdırmak emelindeyim.”

(Bediüzzaman, Rumuzat-ı Semaniye, 16)

TEVÂVUKLU KUR’AN’IN YAZILMASI

Yazdıkları cüzleri Üstadlarına gelip verirler. Uzun tedkiklerden sonra Hazret-i Üstad neticeyi şöyle beyan eder:

“TEVÂFUK, HUSREV’İN TARZINDADIR. O’NUN İÇİN HUSREV’İN BİR MAHARETİ VARSA

TEVÂFUĞU BOZMAMIŞ. TAVSİYE ETMİŞTİM Kİ; KİMSE MAHARETİNİ KARIŞTIRMASIN! DEMEK EN BÜYÜK MAHARET ODUR Kİ;

TEVAFUĞU BOZMASIN! ÇÜNKÜ TEVÂFUK VAR!”

TEVÂVUKLU KUR’AN’IN KÂTİBİ: AHMED HUSREV ALTINBAŞAK

Tevâfuklu Kur’an-ı Kerim’in kâtibi artık bellidir: Ahmed Husrev Altınbaşak. Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, tevâfuklu Kur’an’ın yazılma safhalarını ve Ahmed Husrev Efendi’nin nasıl bu vazifeye namzet olduğunu şöyle açıklar: “Bu zat, hâfız olmadığı halde, yazdığı iki mükemmel Kur’an ile üçüncüsü gözle görünür bir nev-i i’câz-ı Kur’an’ı gösterir bir tarzda üç Kur’an yazmış. Hem Kur’an’ın gözle görünen bir nevi’ lem’a-i i’câziyesine beş altı mushafta işâretler yaptım. Hatt-ı Arabî-i Kur’anîleri mükemmel olan kardeşlerime taksîm ettim. Bunlar içinde hatt-ı Arabî-i Kur’an’da Husrev onlara yetişemediği halde, birden umûm o kâtiblere ve hatt-ı Arabî muallimine tefevvuk eyledi (üstün geldi). Ve hatt-ı Arabîde en mümtâz kardeşlerimizden on derece geçti. Umûmen onlar tasdîk edip: - Evet, bizden geçti, biz O’na yetişemiyoruz, dediler. Demek Husrev’in kalemi, Kur’ân-ı Mu’ciz’ül Beyân’ın ve Risâle-i Nûr’un mucizevâri kerâmetleri ve hârikalarıdır.

• ABESE 13, 14 - (O Kur’an, Levh-i Mahfûz’da) şerefli kılınmış, (semâda) yükseltilmiş tertemiz sahîfelerdedir.

• ABESE 15, 16- Değerli ve itâatkâr yazıcı (melek)lerin elleriyle (yazılmış)tır.

TEVÂVUKLU KUR’AN LEVH-İ MAHFÛZDAKİ ASLINA BENZİYOR

“Ehl-i kalb bazı kimseler demişler:“Bu tarz yazı Levh-i Mahfuz'un yazısına benziyor ve ona yakındır.” (R. Semaniye, 136)“Asr-ı saadetten beri böyle hârika bir surette mu'cizeli olarak yazılmasına hiç kimse kâdir olmadığı halde Risale-i Nur'un kahraman bir kâtibi olan Husrev'e "Yaz" emir buyrulmasıyla, Levh-i Mahfuz'daki yazılan Kur'an gibi yazılmış” (11. Şua)

TEVÂVUK ÖRNEKLERİ

‘ALLAH’ LÂFIZLARININ

ALT ALTA GELMESİ

Allah Lafızlarının

Karşı Karşıya

Gelmesi

Rab İsminin

Tevafukları

Rahman İsminin

Tevafukları

Esma-i Hüsna Tevafukları

Kur’an İsminin Tevafukları

Peygamber

İsimlerinin

Tevafukları

BAKARA SURESİ: 286 ÂYETLAFZATULLAH ADEDİ: 282 HU ADEDİ: 4

NİSA, ENAM, MAİDE SURESİ TOPLAM: 464 AYETLAFZATULLAH ADEDİ: 461 BESMELEDEKİ 3 İSİMLE BERABER TAM TEVAFUK EDİYOR.

ALLAH LAFZININ ADEDİNDEKİ TEVAFUKLAR

Diğer Tevafuklar Aynı Manadaki Kelimeler

Mana Tevafukları

NETİCE OLARAK

Tevâfuk, Üstâd Ahmed Husrev Altınbaşak Hazretleri’nin şirin kaleminde öyle hârikülâde

bir tarzda gözükür ki, Bediüzzaman Hazretleri’nin ifâdesiyle:

“Akıl anlasa ‘Sübhânallah’ Kalb derk etse ‘Bârekallah’

Göz görse ‘Mâşâallah’ diyecektir.”

BİR DUA

YÂ RABBÎ!AKLIMIZI, KALBİMİZİ VE RÛHUMUZU

KUR’ÂN’IN NÛRUYLA NÛRLANDIR!BİZİ, NESLİMİZİ VE ÇOCUKLARIMIZI KUR’ÂN’IN

NÛRUYLA İRŞÂD VE O’NUN NÛRUYLATERBİYE EYLE!

HEM BİZLERİ, NESLİMİZİ VE ÇOCUKLARIMIZI O NÛR İLE YAŞAT VE O NÛR İLE HUZÛRUNA AL!

AMİN!!!