148
Bayramoğlu “Ben malımı iyi yaparsam, her yerde satarım” Profil Ahlatçı “BÜYÜK ATILIM KAPIDA” Rekortmen Sanatçı GOKHAN TURKMEN SİNA MONTÜRÜ PIRLANTASIZ DA SEVDİRİYOR Tarz Alyans “Kuyumculuk artık kıyafet değiştiriyor” MUSTAFA KAMAR “MOTTOMUZ CESUR OLMAK” Mustafa Kamar

Voir mart 2013 online dergi

  • Upload
    spoon111

  • View
    2.534

  • Download
    14

Embed Size (px)

DESCRIPTION

kişiye özel dergiye örnek..

Citation preview

Page 1: Voir mart 2013 online dergi

Bayramoğlu“Ben malımı iyi yaparsam,

her yerde satarım”

Profil

Ahlatçı“BÜYÜK ATILIM KAPIDA”

Rekortmen SanatçıGOKHAN TURKMEN

SİNAMONTÜRÜPIRLANTASIZ DA SEVDİRİYOR

Tarz Alyans“Kuyumculuk artık kıyafet değiştiriyor”

MUSTAFA KAMAR

“MOTTOMUZCESUR OLMAK”

Mustafa Kamar

Page 2: Voir mart 2013 online dergi
Page 3: Voir mart 2013 online dergi
Page 4: Voir mart 2013 online dergi
Page 5: Voir mart 2013 online dergi
Page 6: Voir mart 2013 online dergi
Page 7: Voir mart 2013 online dergi
Page 8: Voir mart 2013 online dergi
Page 9: Voir mart 2013 online dergi
Page 10: Voir mart 2013 online dergi
Page 11: Voir mart 2013 online dergi
Page 12: Voir mart 2013 online dergi
Page 13: Voir mart 2013 online dergi
Page 14: Voir mart 2013 online dergi

12

Değerli sektör mensupları,

Tüm Türkiye’nin heyecan ile ve büyük bir umutla beklediği “İs-tanbul Jewelry Show March” Fuarı nihayet geldi. Kuyumculuk sektörünün bütün bir yıl hazırlandığı fuar, umarım beklenti-lere cevap verecek nitelikte geçer. Yine büyüleyici şovların,

muhteşem tasarımların sergileneceği fuarda, sizlerle birlikte olmanın ve fuarı gözlemlemenin de ayrı bir gururu içerisindeyiz.Bu ay bizim için de yoğun tempolu bir dönem oldu. Kapak sponsorumuz Sina Montür’dü. Özel çekimlerimizde Sina’nın birbirinden şık, kaliteli ve asil montürlerini sizlere “Doğru” bir biçimde yansıtmaya çalıştık.Voir Magazin olarak yola çıktığımız günden bu güne büyük mücadeleler vererek, özverilerde bulunurak “Farklı” bir şeyler ortaya çıkartmaya ça-lıştık. Bu yola çıkarken bizim için en önemli iki unsur vardı. Biri farklı-lık, bir diğeri de dağıtımdı. Farkımızı artık ortaya koyduğumuz kanaatin-deyim. Ancak üzerinde çok çaba sarfederek yaptığımız dağıtım ile ilgili bazı şeylerin altını, bir kez daha özellikle çizmek istiyorum. Dergimiz sözde değil, belgeli olarak 5000 adet basılmaktadır. Datamızda bulunan ve sürekli eklenen adreslerimiz ve fuarlarda dağıtılmak üzere bu adette basılır. İki şekilde dağıtımımız gerçekleşmekte; Aras Kargo ve kendi ekibimiz ile elden… Neden bu konuyu buraya tekrar takrar taşıyorum? Biz dergimizi ilk baskısından bu yana asla “Körler sağırlar birbirini ağır-lar” mantelitesinde hareketle basmadık! Sadece Kapalı Çarşı esnafına değil, Doğu illeri de dahil olmak üzere her yere dağıtım gerçekleştirdik. Firma sahiplerinin de bu konuyu özellikle “Bizzat” araştırmalarını rica ediyorum. Biz yine işimizi daha iyi ve doğru bir biçimde yapmaya gay-ret edeceğiz. Takdir sizin… Dağıtım konusunda hep iddialıydık, iddialı olmayı da sürdüreceğiz. Kararı siz değerli sektör mensuplarına bırakı-yorum…Destek olan ve bizleri hiç yalnız bırakmadan, hep yanımızda olan tüm firmalara teşekkür ederim.

Nurseli’den

Nurseli GÖKÇÜL

12

VOIR Magazin’de yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyele-ri, yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Bu dergide yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu uyarı VOIR Dergi-si’nin birinci sayfasından son sayfasına kadar, içinde yer alan tüm haber, yorum, analiz ve öneriler için geçerlidir. İlan ve reklamların sorumluluğu sahiplerine aittir. Dergide yayım-lanan yazı, fotoğraf ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

İmtiyaz SahibiVOIR Magazin Adına Nurseli GÖKÇÜL

[email protected]

Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu)Gonca ÇİPE

Genel Yayın KoordinatörüA.Faruk GÖKÇÜL / [email protected]

Editör / Gonca ÇİPE / [email protected]

Görsel Yönetmen / Burcu Tokoğlu İNCESU [email protected]

Moda Tasarımcısı / Erol ALBAYRAK [email protected]

Sanat Danışmanı / Faruk ÖZ

Reklam Koordinatörü / Burak GÖKÇÜ[email protected]

Reklam Satış Müdürleri Gözde Burcu TOP / [email protected]

Yayın Danışmanları / Av. Hamdi ÇİYİLTEPEYrd. Doç. Dr. Nuri SEZER

Karadeniz Temsilcisi / Mustafa İSLAMOĞLU

Renk Ayrımı & Baskı / Umur Basım San. Tic. A.ŞEsenkent Mah. Dudullu OSB 2. Cad. No: 5

Ümraniye/ İstanbul Tel: 0212 659 65 75

Dağıtım / Aras KuryeYayın Türü / Aylık Süreli Yayın

Yönetim Yeri ve İletişimAlemdar Mah. Nuruosmaniye Cad. No: 21 D:105

Eser Han Fatih - İstanbul / TürkiyeTel: +90 212 522 15 51

www.voirmagazin.com [email protected]

VOIR MART - 2013 7. SAYI

KAPAK / SİNA MONTÜRModel: Tea/ Flash Model

Fotoğraf: Burak TOKOĞLUStyling: Emek ADIGÜZEL

Makyör: Yasin ŞEFİKSaç: Hüseyin AÇIKGÖZ

Mekan: PALATIUM

VOIR Magazin’in Tüm Hakları Saklıdır.Yerel Süreli Yayın Olarak 5000 Adet Basılmıştır.

Page 15: Voir mart 2013 online dergi

13

MART20 VOIR HABER Yükselişe Devam: Nadir Metal

22 VOIR HABER Yelkenler Grand Ocean’a Açılacak

24 VOIR KÖŞE: Erhan Erkeç Aile şirketlerinde kurumsallaşma -1-

26 VOIR PROFİL Hasan Alkan: Bayramoğlu Kuyumculuk Para kazanmak değil, çalışıp başarmak beni mutlu eder

32 İzmir’de Şovlar Büyüledi VOIR KÖŞE: Murat Tırpan

34 Mottomuz Cesur Olmak: Mustafa Kamar

44 Çevreci Marka Cici Gold: Mehmet Akyürek

48 Hedef Bittiği Gün Bu İş De Biter Roberto Bene

50 Hedef Kitlemiz Ege Murat Kuyumculuk

52 Sina Montürü Pırlantasız Da Sevdiriyor

58 VOIR KÖŞE: Mehmet Akyürek Altında Büyük Yükseliş Bekleniyor

68 Kuyumculuk Artık Kıyafet Değiştiriyor Mert Ayarman, Tarz Alyans

74 Tasarımları Gelişigüzel Yapmıyoruz Ravza Silver, Halil Akbaş

76 VOIR ODA: Alaattin Kameroğlu Göçebe Mantığıyla Yaşamayın

78 VOIR HABER Mesleğimize Göz Dikenleri Kınıyoruz! Alaattin Kameroğlu, Hasan H. Çavuşçulu, Yılmaz Uça

80 Sıkıntılara Çözüm Üretilmeli! Rumeli Altın, Zafer Yılmaz

82 VOIR KÖŞE: Kazım Şahin Günceli Yakalamak

84 ADVERTORIAL Tak Yakıştır, Söz Kuyumculuk

86 VOIR HABER En İyi Marka Olmak İçin Çalışıyoruz İlhami Yazıcı

88 VOIR HABER Eğitime İto Desteği90 Rekortmen Sanatçı: Gökhan Türkmen

92 ADVERTORIAL Bekleyiş, Zirve Alyans

94 Mağazacılık Farklılaşıyor: (MDM) Mücevher Danışma Merkezi KöşE: Aylin Gözen Orta Victorio Dönemi

96 Farklı Lezzetler Durağı Trio Bakery, Gül Kamar

99 VOIR KÖŞE: Av.Hamdi Çiyiltepe Kefalet Sözleşmeleri

100 VOIR KÖŞE: Erol Albayrak Çanta Çılgınlığı

101 Hiçbir Şey Eskisi Gibi Değil Zeki Şemin

102 Medeniyetler Kentinden Sofranıza İsmail Özdemir

109 KöşE: Selçuk Özkan

110 Elmasın Foyası Meydana Çıktı Hazar&Murat, Aren Elmas

112 Sınırsız Sanat Köşe: Yrd. Doç. Dr Nuri Sezer Sanat ve Sanatçı

118 İran HRD Eğitimleriyle Buluştu

120 Zenith: Felix Baumgartner Sınırı Aştı

122 FUAR GÜNCESİ

130 Steel Kalıp: Yusuf İzzettin Çelik

136 Arteks ile 10.Yıl

138 KİTAP KÖŞE: Müge Bilgin Akdaş Kitapla Psikolojik Tedavi

139 VOIR SİNEMA Burak Kaplan: Evdeki Yabancılar

140 VOIR KÜLTÜR SANAT

Page 16: Voir mart 2013 online dergi

VOIR EDİTÖRDEN

14

MerhabalarSektörümüzün yoğun dönemlerinden birine ve büyük hazırlıklara şahit ol-duğumuz Mart fuarımız, nihayet geldi çattı. Zor günler yaşayan kuyumcu-luk sektörünün, yeniliklerini sergileyeceği ve büyük umutlarla satış odaklı

düşündüğü belki de en önemli ay… Uzun bir hazırlanma sürecinden ümit ederim ki büyük satışlarla çıkarlar.Voir Magazin olarak yenilik peşinde koşuyoruz ve buna devam da edeceğiz. Bu ay ilk olarak başlattığımız; sektörümüzün destekçisi, koruyanı pozisyonunda gördüğümüz “Kuyumculuk Oda ve Derneklerine” yer vermeye karar verdik. İlk olarak İstanbul Fu-arı sebebiyle bu şehirdeki odamıza, İstanbul Kuyumcular Odası’na yer verdik. Alaattin Kameroğlu’ya projemizi gerçekleştirmemize yardımcı olduğu ve bizimle röportajı kabul ettiği için teşekkür etmek isterim.Bu ay özellikle sektörümüze yönelik haberlere daha fazla yer vermeye, sorunlarını, taleplerini dile getirmeye gayret gösterdik. Özellikle bankaların altın alım-satımı ile ilgili görüş almaya özen gösterdik. Zira herkesin de bildiği gibi zor bir sınavdan geçen ve eskisi gibi kazançlar elde edemeyen sektörümüzün bu durumdan kurtulmaya çalışırken, bankaların da kuyumculuğa soyunmaları kabul edilemez bir gerçek. Bu konuyu masaya yatırdık. Tam da 19 Şubat’ta yapılan ve tüm oda ve derneklerin birlikte hareketle düzen-lediği toplantıya denk düşmesi, yazımıza ayrı bir anlam kazandırdı. İzmir Kuyumcular Odası Başkanı Yılmaz Uça ile Ankara Kuyumcular ve Saatçiler Odası Başkanı Hasan H. Çavuşçulu’ya da teşekkür ederiz; daha doğrusu onların vesilesiyle, kuyumculuk mes-leğine sahip çıkan ve koruyan, tepkilerini dile getiren tüm oda ile derneklere teşekkür ederiz. Sektörümüzü tek “Yumruk” olarak görmek kadar güzel bir şey olamaz.İlk yayımlanmaya başladığımız günden itibaren bizi hiç yalnız bırakmayan ve her geçen zaman biraz daha artarak devam eden bir grubumuza da değinmek gerek: Köşe yazarla-rımız. Hepsi birbirinden değerli ve hepsinin ortak bir amacı var. Sektörü bilgilendirmek, yeniliklerden haberdar etmek ve bir nebze olsun sektörü bir adım ileriye taşıyabilmek. Dolayısıyla kocaman bir teşekkür de onlara…Herkese kazancı bol bir fuar diliyorum. Fuarda görüşmek ümidiyle…

Page 17: Voir mart 2013 online dergi
Page 18: Voir mart 2013 online dergi

Nine West ilkbahar/yaz koleksiyonu çok yakında tüm

mağazalarda yerini alıyor. Yeni sezonun hakimiyeti ise neon renkler, dolgu topuklar. Nine West 2013 ilkbahar/yaz yeni sezonunda platform ve dolgu topuklar kolek-siyonun ana parçalarını oluşturuyor.

VOIR GÜNCEL

16

Şehirli Kadının Hayalleri Batik 2013 İlkbahar

Yaz sezon koleksiyo-nu ile renkli, albenili ve festival tarzında bir sezon sunuyor… 60’lı yılların modasını günümüze yansıtan, Doğu-Batı sentezini ürünlerinde harmanla-yan, California Dreams konsepti ile festival tarzında bir yaz vadeden Batik, her kadının tarzına uygun geniş ürün çeşidi ile sezona iddialı bir giriş yapıyor…

Kadın Olmanın Ayrıcalığı

Konyalı Saat, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel olarak ha-zırladığı yeni koleksiyonunu kadınların beğenisine sunuyor.

Nacar, bu güzel günü bir hediye ile taçlandırmak isteyenler için kadınlara özel yepyeni modelleriyle karşınızda!

Yeni Sezona “Renkli” Giriş

Aşkı günlük değil, sonsuz yaşamak isteyenler için, Ro-berto Bravo mavisi, takipçisi olduğunuz eşsiz tasarım-

ları kucaklıyor. Tüm kültürlerde sonsuzluğu simgeleyen mavi rengi, Roberto Bravo severleri elinden tutup huzurlu bir yol-culuğa çıkarıyor. Stili ve tasarıma cesur bakış açısı ile mü-cevher tutkunları arasında bir ikon haline gelen mücevher markası Roberto Bravo, CNR Expo’da 21- 24 Mart tarih-leri arasında düzenlenecek İstanbul Uluslararası Mücevher, Takı, Gümüş, Saat ve Malzemeleri Fuarı’nda Love Is Blue konsepti ve Star koleksiyonları ile yerini alıyor.

Aşk; “Love Is Blue’’ ile yeniden anlam kazanıyor

Page 19: Voir mart 2013 online dergi
Page 20: Voir mart 2013 online dergi

18

VOIR TREND

Roman’ın 2013 İlkbahar Yaz sezonu için hazırlanan koleksiyon bizi 60’lı yılların başlangıç noktasına geri götürüyor. O döneme ait Mary

Quant’ın güçlü geometrik stilleri ve Mod akımının etkilerini taşıyan formlar, bugünün feminen ve güçlü silüetlerine dönüşüyor.

PRADA

ZİYA MÜCEVHER

PARK BRAVO

TOP SHOP

GEOMETRİKSTİLLER

TOP SHOP

Page 21: Voir mart 2013 online dergi
Page 22: Voir mart 2013 online dergi

dünyanın da sayılı rafineleri arasındaki yerini alarak, uluslara-rası saygınlığını bir kez daha kanıtlıyor.Dünyanın en büyükleri arasındaki yerini alan Nadir Metal Rafi-neri, sunduğu hizmetlerin yanında zengin bir ürün yelpazesine de sahip. Sadece sertifikalı gramlık külçe altın alanında 30’un üzerinde farklı modeliyle, 0.025 gram - 1000 gram aralığında 60’ın üzerinde gramlık altın, bunlara ilave olarak yine gramlık

gümüş ve platin ürünleriy-le çeşitlilik sunuyor. Stan-dart ürünlerin dışında kişi, kurum ve kuruluşlara özel tasarımlı ürünler de üre-ten Nadir Metal Rafineri, bu alanda her türlü talebi karşılama kapasitesine ve becerisine de sahip. Altın ve gümüş dalında LBMA-Londra Külçe Pi-yasası Birliği’ne akredite, DMCC-Dubai Altın Bor-sası’na, İAB-İstanbul Altın Borsası’na ve daha pek çok dünya genelinde kıy-metli metal kurumlarına üye olan Nadir Metal Ra-fineri, 17025 akreditasyon

sertifikası, ISO, OHSAS ve yasal zorunluluk arz eden tüm ruh-sat ve belgelere sahip.46 yıldır kıymetli metal konusunda faaliyet gösteren firma, bu-gün rafinasyon ve laboratuar hizmetlerinin yanı sıra kıymetli metallerin (altın, gümüş, platin, paladyum, rodyum) üretimini, alım-satımını yapmakta, “Nadir” markasıyla gramlık altın, gü-müş ve platin ürünleri ile özel koleksiyon ürünleri üretmek-tedir.

VOIR HABER

1985 yılından beri Kapalıçarşı’da hizmet veren Nadir Metal Rafineri, açtığı yeni şubelerine bir yenisini daha ekleyerek İstanbul’daki mağaza sayısını beşe, yurt dışındaki şube sa-

yısını da ikiye çıkartarak daha iyi ve daha kaliteli hizmet verme gayretini sürdürüyor. Verdiği hizmetler ve ürettiği ürünlerle Türk altın sektörünün yenilikçi firması olma özelliğini taşıyan Nadir Metal Rafineri, iç piyasadan gelen taleplere daha verimli cevap vere-bilmek adına faaliyete ge-çirdiği Kapalıçarşı, Aynacı-lar Sokak’taki mağazasıyla hizmet ağını genişleterek müşteri memnuniyetini ve marka bilinirliğini daha geniş lokasyonlara yayma adına bir adım daha atmış oluyor.Aralık 2011 yılında altın dalında, Haziran 2012 yı-lında da gümüş dalında, LBMA - Londra Külçe Pi-yasası Birliği’ne akredite olarak Türkiye’de bir ilki başaran Nadir Metal Rafi-neri, özellikle Avrupa’dan gelen yoğun taleplere yerinde cevap verebilmek amacıyla İtal-ya’daki şubesini de faaliyete geçirerek, hizmet anlayışındaki güven ve memnuniyet ilkelerini pekiştiriyor. Ortadoğu’nun en büyük altın perakende pazarı ve küresel altın ticaretinin en önemli merkezlerinden biri olan Dubai’deki şubesinden sonra, Avrupa’daki altın ticaretinde de söz sahibi olma yolunda bili-nirliğini arttıran Nadir Metal Rafineri, Londra Külçe Piyasası Birliği’ne akreditasyonundan sonra sadece Avrupa’nın değil

Büyüme hedeflerini her geçen yıl daha üst seviyeye çıkartan Nadir Metal Rafineri, 2013 yılına da hızlı bir giriş yaparak, hem Kapalıçarşı’da yeni bir mağaza hem de Avrupa bölgesindeki taleplere anında cevap verebilmek adına, İtalya’daki yeni şubesiyle sektöre değer katmaya devam ediyor.

YÜKSELİŞE DEVAM!

20

Page 23: Voir mart 2013 online dergi
Page 24: Voir mart 2013 online dergi

Grand Ocean (Büyük Okyanus) saat koleksiyonu yine bir sponsor temasıyla destekleniyor. 130 yıldır üret-tiği standart üstü saatlerle birçok ilki gerçekleştiren Edox her zaman su sporlarıyla bağlantılı olmuştur.. 1961 yılında Delfin, 1965 yılında 500 m suya dayanıklı

Hydrosub saatlerinden günümüze kadar, suyu (denizi, okyanusu) sevenlerin karakterlerine uygun birçok saat üreten Edox’un 2008 yılından bu yana fenomen haline gelen Grand Ocean koleksiyonu firmayı denizler âleminin 1 numarası yapmıştır. Aynı zamanda hala dünyanın en ince takvimli saat rekoruna sahiptir.Mey Saat Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Yaman ise, “20-23 Hazi-ran tarihlerinde bir ayağı da İstanbul‘da gerçekleşecek yarışın hem ülke turizmine hem de sporseverlere oldukça katkısı olacaktır za-manı birlikte tutacağız’’ dedi.

Extreme Sailing Series™ Championship2013 yılında üç kıtada sekiz ayrı turda yarışmak üzere dünyanın en iyi kaptanlarını biraraya getiriyor. Her turda 3 gün boyunca 30 veya daha fazla 10 - 15 dakikalık kısa, keskin ve yoğun yarışlar olacak. 12 metre uzunluğundaki çok gövdeli tekneler gerçek birer karbon hız makineleri ve yaklaşık 65 km/s ve üstünde hıza ulaşabiliyorlar. Ya-rışların seyircilere maksimum zevk ve görünürlük sağlayan yarış formatında gerçekleştirilmesi üst sınıf yarışların gözdesi olmasını sağlayacaktır.Extreme Sailing Series™ 2013 yarışları Umman, Singapur, Çin, İs-tanbul, Portekiz, Britanya, Fransa, Rio de Janerio’da , 40 kanalda, 5 kıtada 7 bölümlü canlı TV yayınları ile takip edilecektir.

YELKENLERGrand Ocean’la AÇILACAK

Dünyanın en önemli yarış organizasyonlarının resmi sponsoru Edox, zaman tutuculuktaki ustalığını Extreme Sailing Series™ yarışı ile yelkencilik dünyasındaki pozisyonunu sağlamlaştırdı.

Fatih Yaman ve Victor Strambini

VOIR HABER

22

Page 25: Voir mart 2013 online dergi
Page 26: Voir mart 2013 online dergi

Erhan ERKEÇAltınakıl Kurumsal Danışmanlık Hizmetleri

A ile şirketlerinin kurumsallaşması ile ilgili olarak siz-lere “rehber” niteliğinde, iki bölümde anlatacağım bir yazı dizisi hazırladım. Umarım bir nebze de olsa sizlere yardımı olur.

Güvene dayalı bir sektördür kuyumculuk… Birçok aile şir-keti bulunmaktadır. Ancak aile şirketlerinin yönetimi olduk-ça ince bir çizgide yönetilmelidir; zira düzgün yönetilmez ise kurumsallaşmaya gidebilmesi neredeyse imkansızdır.Aile şirketlerinde iki grup sorunla karşı karşıya kalırız. Bun-lar bir işletmeyi başarısızlığa uğratabilecek sorunların başın-da bulunur ve nedenleri ile sonuçları aşağıdaki gibidir.

Şirket işleyiş yapısının kurumsallaşamaması• Mevcut Pazar payının azalması,• Müşteri portföyünde daralma,• Yeni ürünler veya hizmetler üretememek,• Sermayede küçülme,• Maliyetleri kontrol altına alamamak,• Kötü yönetim

Aile içi ilişkilerin kurumsallaşamaması • Aile içi ilişkilerde huzursuzluk,• İş gereksinimlerinin aile gereksinimleri ile çakışması,• Mirasçı planlamasının yapılmaması,• İş bölümü ve planlama yapılmaması,• İş ile aile ilişkilerinin birbirinden ayrılamaması.

Kurumsallaşma; en basit şekliyle, verimli bir iş ortamının oluşturulmasıdır. Ancak aile şirketlerini diğer şirketlerden ayıran ve ayrı bir uzmanlık konusu haline getiren iş ile iç içe geçmiş aile bağlarıdır. Aile şirketlerinde sadece şirketin ku-rumsallaşması yeterli değildir. Aynı zamanda aile ilişkilerinin de kurumsallaşması gerekir.Aile şirketlerinin yaşam ömrüyle ilgili istatistikler incelen-diğinde, aile şirketlerinin ömrünün diğer şirketlere kıyasla daha düşük olduğu görülmektedir. Son dönemde Türkiye’de 15.000 aile şirketinin kapandığı bilinmektedir. Dünya üzerin-deki örneklere bakacak olursak 1. kuşak tarafından kurulan her 100 aile şirketinin sadece 3 tanesi 3.kuşağa kadar yaşa-yabilmektedir. Ancak dünyada 750 yıl yaşayan aile şirketleri de bulunmaktadır. Bu ayrıcalığı neyin sağladığı konusunda yapılan araştırmalarda çıkan sonuç, kurumsallaşmadır. Sanılanın aksine çok sayıda başarılı yönetilen ve pazarda li-der konuma gelmiş aile şirketleri de mevcuttur. Bunlara en güncel örnekler Ford, Peugeot, Pirelli, Henkel, Sabancı, Koç, Doğuş v.b.Önümüzdeki ay devam edeceğim yazımda; aile şirketlerin-de başarılı olmak için gerekli şartlara ve yol haritasına yer vereceğim.

AİLE ŞİRKETLERİNDEKURUMSALLAŞMA-I-

Nadir Metal tarafından üretilen Türkiye’nin en büyük gümüş ve altın barı Jewex 2013 İzmir fuarındaydı! 01

- 04 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilen Jewex 2013 5. Alyans, Altın, Mücevher, Gümüş Takı ve Saat Fuarında, sektörün farklı alanlarında faaliyet gösteren 140 firma stant açtı ve birbirinden değerli ürünler sergiledi. Bu ürünlerden en çok dikkatleri üzerine çeken ürünlerden biri de Nadir Me-tal Rafineri tarafından üretilen, ağırlığı 30 kilogramdan fazla olan gümüş bar ile ağırlığı 12,5 kilogramdan fazla olan altın bar oldu. Nadir Metal Rafineri’nin Ege bölge temsilcisi Mu-rat Gold standında sergilenen Türkiye’nin en büyük barları, ziyaretçilerden büyük ilgi topladı. Barların büyüklüğü ve göz kamaştıran görünümleri ziyaretçilerin haklı beğenisini ka-zanmayı başardı.

En Büyük Gümüş ve Altın Barı

VOIR GÜNCEL

Güzelliğinizi Elmas ileTaçlandırın!

Lider mücevherat markası Atlantis, elmas yüzük koleksi-yonunun en özel parçalarını lüks seven kadınların beğe-

nisine sunuyor. Işıltı katan elmas yüzük koleksiyonuyla, en özel gecelerde ve en özel davetlerde dikkatler üzerinizde olacak. Siz de takının hayatınızda vazgeçilmez olduğuna inanıyorsanız ve güzelliğinizi elmas ile taçlandırmak istiyor-sanız, Atlantis’in elmas yüzük koleksiyonuna bir göz atın.

24

Page 27: Voir mart 2013 online dergi
Page 28: Voir mart 2013 online dergi

VOIR PROFİL

26

“Para Kazanmak Değil, Çalışıp Başarmak Beni Mutlu Eder”

Sinema perdesinde bazı hayatları görüp, “Yok canım olur mu hiç” dediğimiz mutlaka olmuştur. Ama şaşırmayın! İlginç öyküler, ilginç hayatlara tanık oluyoruz hergün. İşte Hasan Alkan’ın hikayesi de bu boyutta. O, geçmişi unutmadan günümüze gelmeyi başarmış, Karadeniz kültürü ile Anadolu kültürünü çok iyi harmanlamış bir kişilik…

Page 29: Voir mart 2013 online dergi

Geleceği düşünmelisinizHasan Bey babadan gelen mesleğine sahip çıkar. Tabi O baba-sına göre daha da farklı ve yenilikçi bakmaktadır. Perakende ile kalmayıp, üretime de geçer. Hasan Alkan: “Perakendenin şek-lini değiştirip, çağa ayak uydurmaya çalıştık.Vizyon değişikliği yaptık. Üretimde başarılı olmak için mücadele ettik. Yani baba-mın kuyumculuğuyla benim yaptığım arasında müthiş bir fark var. Zamanla her şey değişiyor. Ona göre kendinizi yeniden yapılandırıyorsunuz. Zaten bunu yapamazsanız yok oluyorsu-nuz. Birçok arkadaşımız kayboldu, zamana ayak uyduramadığı için… Geleceği düşünmelisiniz, geleceği planlamalısınız.” Çe-kirdekten yetişmiş biri olarak; iyi bildiği mesleğinde temkinli, ama bir o kadar da cesur adımlarla ilerler. Gittikçe büyütür işi-ni… Şu an yüksek üretim yapan bir fabrika konumuna getirir...

Üçüncü kuşağın gücüArtık zaman geçmiş ve tıpkı Hasan Bey’in babasına katılma-sı gibi çocuklarının da katılma zamanı gelmiştir. Uluslararası ilişkileri bitiren büyük oğlu Mehmet Emin Alkan ve matema-tik-bilgisayar bölümünü bitiren küçük oğlu Emre Alkan… Yeni neslin gücü de kendi gücüne eklenmiştir. Yenilikçi bakmayı her zaman bilmiş ve bunu hayata geçirmiş biri olarak, çocuklarının kattıklarını da anlatıyor Hasan Alkan: “Çocuklarımın da katıl-masıyla bir değişime gittik. Kurumsal yönetime geçtik. Büyük oğlum okulunun yanı sıra HRD’den taş uzmanlık sertifikası alarak, pırlanta işine girdi. Sürekli yurt dışına gidiyor, bağlan-tılar kuruyor. Küçük oğlum şirketin muhasebe ve finansını takip ediyor. Bunun yanında, bilgi işlem konusunda şirketin

27

Ver elini İstanbulBirlikte çalışmayı sürdüren baba-oğul, zaman içinde kuşak ça-tışmaları yaşarlar. Hasan Alkan bunun üzerine tek başına adım atma kararı alır ve eşi ile birlikte tası tarağı toplayıp, İstanbul Esenler’e yerleşir. Belli bir müddet babasından ve kimseden yardım almadan mücadelesini sürdürür. Parası oldukça azdır ve çok temkinli davranmak zorundadır. Hatta bir gün eşi ile Esen-ler’den Aksaray’a gitmeleri gerekir. Ceplerinde sadece dönüş paraları vardır. Yanlışlıkla Topkapı’da inerler ve Aksaray’a yü-rüyerek gitmek zorunda kalırlar. Hasan Alkan yılmadan, çok çalışır.Zamanla Esenler’de o kadar sevilir ki, konu komşu yeni açtı-ğı dükkanında ona sonsuz destek vermek ister ve altınlarını sermaye olarak verir. Kimse onun zengin bir aileden, rahat bir yaşamdan kaçıp, sadece ceketiyle İstanbul’a geldiğini bil-mez, gariban sanırlar. Şöyle diyor Hasan Alkan: “İlk geldiğim zamanlarda hiçbir destek alamadım. Beni tanıyanlar, sevenler bile bana yardımcı olmadı. Ben gerçek kimliğimi sakladım. Tek başıma bir şeyler yapmak istiyordum. Hiç kimse benim Elazığ’dan geldiğim zaman iki şirketim olduğunu, mücevher mağazam olduğunu ve şirketin genel müdürü olduğumu bil-miyordu. Herkes beni gariban sanıyordu. Elazığ’da bir kuyum-cunun oğluydum. Fakat Esenler’e geldiğimde hayata sıfırdan başlayan bir vatandaştım. Esenler halkı da Elazığ halkı gibi bana sahip çıktı, beni işimde destekledi. Bu yüzden şirketimin merkezi hala Esenler’de. Ben oradan çıkmıyorum, o insanları seviyorum. Hala onlarla tezgahta sohbet ediyorum, konuşuyo-rum. Geçmişimi unutmuyorum.”

Trabzon’lu bir ailenin çocuğu olan Hasan Alkan, babası İbrahim Bey’in memuriyet hayatı dolayısıyla Elazığ’a yerleşir. Farklı işler ile uğraşan baba İbrahim Alkan, devlet memurluğundaki işinden ayrılır. Doğu Anadolu’da farklı işlerle uğraşır. Sonunda kuyumculuk yapmaya karar verir. Bunun üzerine Elazığ’da, 1976 yılında, babasının ismi olan “Bayram” adından yola çıkarak Bayramoğlu

Kuyumculuğun ilk temelini atar ve bir perakende dükkanı açar. Elazığlılar İbrahim Alkan’ı çok sever ve desteklerler. Böylece oğlu Hasan da çok küçük yaşlarda, babasının dükkanında kuyumculuk mesleği ile tanışır. O yıllar için Hasan Alkan; “9 yaşında başladığınız zaman 2-3 yıl dükkanların camlarını silmek, temizlik yapmak, çay, yemek getirip götürmek gibi işlerle uğraşıyorsunuz. Altınları siliyorsunuz, yıkıyorsunuz. Böylece başlamış oluyorsunuz mesleğe ve o aşkı tadıyorsunuz. Sonra da zaten bırakamıyorsunuz.” diyor.

Page 30: Voir mart 2013 online dergi

var, ama buna bağlı olarak 100’e yakın bayimiz var. Hırslı bir insanım. Para kazanmaktan çok çalışmayı seviyorum. Başarıyı seviyorum. Para kazanmak beni çok mutlu etmez, ama başarı beni mutlu eder”.

Ben ürünümü iyi yaparsam her yerde satarımTüm ürünlerini TSE garantisi altında toplayan Bayramoğlu, böylece kaliteli üretimini de belgelemiş oluyor. Hasan Alkan’ın bu konudaki mottosu: Ben ürünümü iyi yaparsam her yerde satarım!

Kaliteli üretimin en başta personele bağlı olduğunun bilincinde Hasan Alkan… Perso-neline aile gibi bakıyor. Herkesin eşinden ve ailesinden fazla işye-rinde vakit geçirdiğini vurgulayan Hasan Bey; “Personel dediğiniz insanlar bizim kardeş-lerimizdir. İş ortakla-rımızdır. Herkes eşin-den ailesinden daha çok bizi görüyor. Onun için onlara al paranı git

demek yerine, paylaşımcı olmak gerekir. Acısında ve mutlu-luğunda yanında olmak gerekir. İyi yaptığında takdir etmeli, yanlışında da yalnızken uyarmalı; kendi çocuklarınız gibi gö-rüp, yetiştirmelisiniz. Büyük markaları marka yapan, en başta personelinin sevgisidir ”. Hasan Alkan ülkesine bağlı ve seven bir insan. Ülkesi için elin-den ne geliyorsa yapacağını belirten Alkan; Türkiye’de üreti-len hiçbir malı ithal etmeyeceğini, yerli mallarından asla vaz-geçmeyeceğini söylüyor ve ekliyor: “Ülkem para kazanmalı, gelecek nesiller zengin olmalı ”.Gelecek nesillere bilgi ve deneyim aktarımının önemini anla-tan Hasan Alkan gençlere; “Dürüst olmalısınız. Mümkün oldu-ğu kadar çok çalışıp az konuşmalısınız. Teknolojiye ayak uydu-racaksınız. Çalıştırdıklarınızın da satış yaptıklarınızın da insan olduğunu asla unutmayacaksınız. Çünkü herkesin bir kalbi var, ailesi var, sevenleri var. Sizin hiç sevmediğiniz birinin bile bir seveni olduğunu unutmayacaksınız. Tüm bunları önemserse-niz başarı mutlaktır” diye öğüt verdi.Ailesine, ülkesine, işine bağlı, personeline de aile gözüyle ba-kan bir insan gördük karşımızda. Çünkü Hasan Alkan, herke-sin “İnsan” olduğunun bilincine varmış, azı da çoğu da görmüş, Anadolu kültürünü almış, içimizden biri…

VOIR PROFİL

28

teknolojisinin gelişmesine katkıda bulunuyor. Çocuklarımla zaman zaman benim de babamla yaşadığım gibi fikir çatışmala-rı oluyor. Ancak kurumsal bir yapıda bu çatışmaları daha da aza indirgeyebiliyorsunuz. Çünkü çoçuklarımla birebir muhatap olmuyorum artık. Ast-üst ilişkisinden yararlanıyorum. Birçok işi ekipler yürütüyor. Zaten ben bile o kadar müdahil olmuyo-rum. Kontrolör olarak duruyorum burada. Ancak çocuklarımın kattıklarına baktığınız zaman, belki de benim akıl edemiyece-ğim, uğraşamıyacağım işler. İleride 14 yaşındaki kızım Aybike de aramıza katılacak inşallah”

Küçük dükkandan büyük fabrikayaBayramoğlu Kuyumculuk çok çalışmanın ve azmin, adeta bir abidesi. Bugün 60-70 kişilik bir kadroya sahip bir işletme. İmalat, toptan ve perakendeyi başarılı bir şekilde yürüten bir “Marka” haline gelmişler. Bu üç ayağın birleştiği tek bir nokta olduğunu vurguluyor Hasan Bey: Pazarlama… O, pazarlama-nın bir kısmını kendiniz yapmalısınız diyor.Üretimde de boyut değiştirme kararı alan Bayramoğlu Ku-yumculuk, sadece 22 ayar bilezik üretirken, farklı ürün çeşi-dine de girme kararı alır. Bu konuda Hasan Alkan; “Tel bile-zik dediğimiz 22 ayar ürünle piyasaya girmiştik. Ama Ar-ge çalışmaları neticesinde bunun 14 ayarını ürettik. Tek kalem üzerine giden firmaların başarılı olamadığını görüyoruz. Viz-yonumuz bu yönde. Hiçbir fabrika tek başına, tek düzen bir şe-kilde baş edemez. Altın yükselir bileziği satamazsınız, 14’ünü üreteceksiniz. Şarnelini ürettik, ama kalitelisini ürettik. Pi-yasada çok ucuz ürünler var. Biz kaliteli ve iyisini üretiyoruz. Fantazi şarnel bilezik üretiyoruz. Ayrıca pırlanta üretimine geçtik. Yine kalitelisini üretiyoruz. Bizde G Color’ un altında pırlanta üretimi yok, yapmıyoruz. Pırlantalı ürünlerimiz HRD sertifikalı çıkıyor. Şimdilik pırlantalı ürünler kendi mağazaları-mız için yapılmaktadır. Ufak tefek bayilerimize yardımcı olun-maktadır. Bir de internet üzerinden online satış için alt yapı çalışmalarımıza başladık. Bayramoğlu olarak, kendimize ait 4 adet perakende ve bir toptan mağazamız var. Kendi fabrikamız

Page 31: Voir mart 2013 online dergi
Page 32: Voir mart 2013 online dergi
Page 33: Voir mart 2013 online dergi
Page 34: Voir mart 2013 online dergi

leksiyonlarımızı sergiledik. Aynı zamanda Homeros Takı Ta-sarım Yarışması Sponsoru olarak takı tasarım alanında başarılı arkadaşlarımızı da desteklemiş olduk. Bu fuar için ciddi mânâ-da her konuda gece gündüz çalıştık ve 3000’e yakın kuyumcu esnafımızı standımıza davet ettik. Burada yeni ürün grupları-mızla ve İtalya‘daki atölyelerimizle birlikte yaptığımız ortak model çalışmaları sonucunda ortaya çıkan koleksiyonlarımızla fark yarattık. 300 yeni bilezik ve 200 yeni alyans modeli ile bir kuyumcunun her ihtiyacını karşılayan yapımızı daha güçlü bir şekilde iş ortaklarımıza sunmaya devam edeceğiz”.

“Ege Üçlemesi”Homeros Takı Tasarım Yarışması’nda ‘Ege Üçlemesi’ olan Zeytin, Üzüm ve İncir temalı ürünler tasarlandı. Daha önce iki kez düzenlenen ve Jewex Fuarı’nın ayrılmaz bir etkinliği haline gelen Homeros Takı Tasarım Yarışması da 2013 yılı içerisinde muhteşem ödülleri ve ilgi çekici konsepti ile bir kez daha gündeme geldi. Ege Üçlemesi olan Zeytin, Üzüm ve İncir temalı ürünler tasarlayan yarışmacıların bu tasarımları Karakaş Atlantis tarafından hayata geçirildi. Bu yarışmanın ana sponsoru olan Karakaş Atlantis, yarışmanın dereceye gi-renlerine hem özel ödüller verdi, hem de dereceye giren ilk 12 tasarımı toplamda 2 kilogram altın kullanarak hayata geçirdi.

VOIR GÜNCEL

32

Kuyumculuk sektörünü bir araya getiren ve bu yıl 5’incisi gerçek-leştirilen Jewex Alyans, Altın,

Mücevher, Gümüş Takı ve Saat Fuarı’nda; 2013 yılının ilk trendleri görücüye çıktı. Firma-ların büyük hazırlıklar yaptığı fuarda kuşkusuz

ki, en büyük ilgiyi Karakaş Atlantis Standı çekti. Alan olarak 320 metrekareyi kapla-ması, gerçek birer heykel gibi duran canlı heykelleri, Homeros Takı Yarışması’ndaki sponsorluğunu layıkıyla yapması ve hatta hiçbir yarışmada yapılmayanı yaparak, fi-nale kalanların takılarını altından üretmesi, takdire şayandı.

Karakaş Atlantis’in Yönetim Kurulu Baş-kanı Kamil Karakaş, fuar ile ilgili görüşle-rini bildirdi: “Biz Karakaş Atlantis olarak sektörümüzü destekleyen tüm organi-

zasyonların içinde yer almayı çok önemsiyoruz. 2013 yılı İzmir Jewex Kuyumculuk Fuarı’nda iş ortakları-mıza kar sağlayacak yeni ürün ko-

İZMİR’DE ŞOVLAR BÜYÜLEDİ!Uluslararası Fuar Alanında, 01-04 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilen İzmir Jewex Fuarı, Karakaş Atlantis desteği ve şovları ile büyüledi.

Page 35: Voir mart 2013 online dergi

Volkan Severcan’ın sunumuyla Homeros Takı Tasarım Yarış-ması defilesi hem katılımcılar hem de ziyaretçiler tarafından ilgi ile izlendi.

Stant Değil, Adeta Sergi...Fuara Büyük emeği geçen Karakaş Atlantis’in standı adeta sergi salonu gibiydi. Kapıda duran canlı heykellerden, özel nişlerde sergilenen takılara kadar…Firmanın kendi üretimi olan 759 Bin Dolar değerinde elmas yüzük, fuar ziyaretçilerinin tüm ilgisini üzerine çekti. 12,5 ka-rat, özel kesim ve özel üretim olan bu elmas, tek parça damla kesim olmasıyla zarafetini gözler önüne serdi. Standları ziya-retçi akınına uğrayan ve elmas yüzük haricinde yarışmada de-rece alan takıları da sergileyen Karakaş Atlantis, bir fuardan daha başarıyla ayrıldı.

Murat TırpanMurat Gold

Yönetim Kurulu Başkanı

ABD istihdam verisi ile sert düşüş yaşayan altın,mart ayı içerisinde beklentilerimiz doğrultusunda tarımdışı iştiham verisine kadar 1575’li seviyelerde yatay sey-

retti. Gelen açıklama ile destek seviyeler test edildi fakat gün sonu kapanışa doğru sert düşüş hızı yavaşladı ve destek çalıştı. Bu verilerden sonra daha sakin ekonomik gündem ile günlük spekülatif hareketler etkili oldu. Mart ayı ortasında 1550-1600 bandının kırılmasını ok kuvvetli ihtimal olarak gö-rüyoruz. Teknik açıdan bakarsak altında yakın desteklerden kuvvetli dönüşler yapması ons’un 1600’lü seviyeleri olarak önümüze çıkarıyor.1580-1585 seviyelerinde Çin ve Hindistan’dan gelen alımla-rın zayıfladığı gözlemlenmiş bu da altının yukarı yönlü fiyat artışının kesilmesine neden olmuştur.ABD’den gelen Şubat ayı tarımdışı istihdam verisinin 160 bin ortalama beklenti sonrası 236bin gelmesi ve işsizlik oranının %7.7 düşmesinin açıklanması altında sert satışlara sebep olmuş, fakat güçlü tepki alımları altının destek seviye-lerinin alışmasına neden olmuştur.Altında görülen satış baskısı 1550 seviyelerinde çok güç kaybetti ve tepki alımları geldi. Bu tepki alımlarının temel dayanağı ise FED’in ekonomiyi en azından yıl sonuna kadar desteklemeye devam edeceği beklentisiydi.Çin’de açıklanan enflasyon verisi beklentilerin üzerinde %3 olarak gerçekleşti. Enflasyonun yükselme eğilimine girmesi yatırımcıları ve tüketicilerin fiziksel altına olan talebini art-tıran unsurdur. Risk iştahının artışa geçmesi halinde altına satış gelecek ve seviye olarak 1565 desteğine çekilecektir.Fakat fiziksel talebin devam etmesi durumunda hedef 1600-1625 aralığıdır.Diğer takip edilmesi gereken bir veride EURUSD parite-sinde 1.30 seviyesidir. Eğer 1.30 seviyesi tutarsa altın için 1585 seviyesi kalıcı olarak kırılacak ve hedef 1600 olacaktır.Bu yüzden Mart ayı içerisindeki stratejimiz 1585 seviyesi altında trende göre satıcı; yine tersi şekilde bu seviyenin üs-tünde trende göre alıcı olmakta fayda var.Dow jones endeksinin tarihi zirveleri zorladığı Mart ayı içer-sinde riskli varlıklara yönelimin artması ile birlikte ABD, Al-manya, İngiltere 10 yıllık hazine kağıtlarından kaçış başladı.hisse senedi alımları artışı hızlandı. Kısa vadeli kar peşinde koşan yatırımcıya da 1550’li seviyeler fırsat sundu.Japonya İngiltere ve Avrupa merkez bankasının da faizleri sabit tutması altını destekler nitelinde göze çarpan hareket-ler, Mart ayını şekillendirdi.

Altında Sert Düşüş

33

Page 36: Voir mart 2013 online dergi

34

Çizgilerini hiç bozmadan; sadece lafta değil, gerçek anlamda yenilik peşinde koşan ve yeri geldiğinde sektörü yerinden oynatacak cesarete de sahip

bir marka: Roberto Bravo… Firma ortaklarından Mustafa Kamar ile röportajımız…

MOTTOMUZCESUR OLMAK

Page 37: Voir mart 2013 online dergi

fuarlarını çok yakından takip ediyoruz. 1-2 sene sonrasının akımlarını takip edip, nasıl mücevhere adapte edilebileceğinin çalışmasını yapıyoruz. Biz hikayesi olan ve insanları mutlu et-meye yönelik tasarımlar üretiyoruz.

Taklitçilikle ilgili inanılmaz bir mücadele veriyorsunuz. Bahseder misiniz?Türkiye’nin markalaşma yolundan geçtiğine inanıyoruz. Dola-yısıyla bu yolda ilerleyen firmalar arasında, özgün tasarım ya-panların kazanacağının inancı içerisindeyiz. Bundan dolayı da 14-15 senedir, Roberto Bravo olarak bir mücadele veriyoruz. Kendi koleksiyonlarımızı çıkarıyoruz. Esnaflar tarafından, ta-nıdıklarımız tarafından ya da arkadaşlarımız tarafından taklitle-rimizin çıkartılması bizi rencide edip, üzüyor. İnsanların bunu yapmamaları konusunda öncelikle iyi niyet ve anlaşma yoluna gitmeye çalışmalarımızdan maalesef sonuç alamadık. Artık hu-kuksal yollara başvuruyoruz. Kişiler yüzümüze baka baka bun-ları yapmaya devam ediyorsa, bizim de hukuksallıktan başka yapacak bir şeyimizin kalmadığını düşünüyoruz. Hatta bu konu ile ilgili birkaç firma ile birlikte, İKO etik kurulunu da hare-kete geçirdiğimizi düşünüyorum. İKO’da da taklitçilikle ilgili bir komite ve ekip kuruldu. Bunu daha aktif hale getirmenin mücadelesi içindeyiz. Ürünlerinize sadece patent almanız ve tescil ettirmeniz de hukuki olarak yeterli değil. Kurumların da bu işin mücadelesinde olmaları lazım ve özellikle İKO’nun bu konuya destek vermesi gerekmektedir. Eğer gerekli kurumlar da yeterince çaba sarfederse, uzun dönemde sektöre fayda sağ-lanacaktır. Bundan sonra firmalar ayakta kalacaksa, markalaş-ma yolunda ilerleyeceklerse, kendi koleksiyonlarını çıkartmak zorundadırlar.

Tanıtıma da çok önem veriyorsunuz. Geçtiğimiz yıllar-da agresif bir reklamınızla oldukça konuşuldunuz. Tak-litçiliğe tepkiydi bu, ama çok sert olmadı mı? Biraz önce de bahsettiğim gibi düzgün yollarla anlatamadık der-

Mustafa Bey, Motif Kuyumculuk olarak sektörde önem-li firmalar arasında yer alıyorsunuz. Yıllardır aynı başarı çizgisini koruyorsunuz. Başarınızın sırrı nedir, marka-laşma yolundakilere tavsiyeniz var mı?Sırrımız; dikkat çekmek, öne çıkmak, insanları şaşırtmak, ya-pılmayanı yapmaya çalışmaktır. Dolayısıyla hareketlerimiz hep “Sıra dışıdır”. Ürünlerimizi ve tanıtımlarımızı da bu çerçeve üzerine kuruyoruz. Sıradışı bir firma olmak için mücadele veri-yoruz. Roberto Bravo’nun 10 sene önceki reklamlarında; farklı olmak istiyorsanız, farklı ürünler satmalısınız demişiz ve bugün öngörümüzde ne kadar haklı olduğumuzu görüyoruz. Uluslara-rası ve yurt içi danışmanlık firmaları ve modacılarla çalışıyoruz. Devamlı bir araştırma içindeyiz. Neredeyse günümüzün yarısı, ambalajından reklamına kadar, sıra dışı neler yapabileceğimizi düşünmekle geçiyor. Bugün Roberto Bravo’yu markalaştıran en önemli özellik; ürünlerinin ve konumlandırmasının farklı-lığıdır. Markalaşma yolunda ilerleyen firmalara tavsiyem; bir hedef belirlemelerini ve ona göre haraket etmelerini öneririm. Sadece para kazanma odağında olmamaları gerekir. Bence ku-yumculuk sektörünün çıkışı, insanların kendi koleksiyonları ile kendi çizgilerini oluşturmaktan geçiyor. Aksi takdirde sektör, 2-3 dolar işçilikle ürün satmaya çalışan ve ilerlemeyen firma-larla dolup taşacak.

Trendy tasarımlarınız var. Sektöre yön veren bu tasa-rımlarınızı nasıl ve neye göre belirliyorsunuz?Her şeyden önce bizim bir mottomuz var; cesur olmak! Yap-tığımız tasarımlarda sektörü takip ederek değil, sektöre yön verebilecek şekilde tasarlıyoruz. Bir sonraki yılın trendlerini araştırarak, modayı takip ederek ama bir o kadar da sektörün nabzını tutarak trendleri yakalıyoruz. Biz marjinal bir marka-yız. “En” olmayı, tek olmayı, takip edilmeyi önemsiyoruz ve bu anlamda da çalışmalar yaparak markamızı koruyoruz. Kendi tasarımcılarımızın yapmış olduğu tasarımları hayata geçirirken ticari bakmıyoruz. Trendlerin öngörüldüğü, uluslararası moda

35

Page 38: Voir mart 2013 online dergi

36

luna da seçilmiş bulunmaktayım. BMD, Türkiye’nin perakende sektöründe bütün büyük markalarını çatısı altında toplamayı başarmış en büyük dernekleri arasındadır. Büyük bir potan-siyeli ve inanılmaz bir gücü var. Markalaşma ve mağazalaşma yolunda olan bir firma olarak bizim de BMD çatısı altında ol-mamızın, vizyonumuz açısından büyük bir fayda sağlayacağına inanıyoruz. Hele ki Yönetim Kurulu Üyesi olarak bulunmak yo-lumuzu daha fazla açacak. Bize çok büyük katkılar sağlayacağı kanaatindeyiz. Roberto Bravo olarak mağazalaşma yolunda bü-yük adımlar atıyoruz. Büyümemiz açısından da BMD’nin bize bir ivme kazandıracağına inanıyoruz. Görevim boyunca bugüne kadar edindiğim tecrübe ve birikimlerimi aktararak, BMD’ye faydalı olmayı hedefliyorum. Şu anda yönetim kurulu üyesi ola-rak, diğer sektörlerdeki başarıyı kuyumculuk sektörüne adapte etmek ile ilgili bir misyon yüklendiğimi düşünüyorum. Diğer sektörlerin kuyumculuk sektörüne göre mağazalaşma, kurum-sallaşma ve markalaşma yolunda daha da ileride olduğunu bili-yoruz. Hepsini bir araya getirebilirsek, çok iyi bir görevi yerine getirmiş olduğumu sayacağım.

dimizi. Bu yüzden böyle agresif bir reklam ile tepkimizi ve yıl-gınlığımızı dile getirmek istedik. Mesajın gerekli yerlere ulaş-tığına da inanıyoruz. Maalesef insanların anladığı ve anlamadığı yollar var. Bu yolla anlıyorlardır belki diye bu yolla mesajımızı iletelim istedik. Sert olmadı mı? Kişiye göre değişir. Demek ki bazıları sert mesajlardan hoşlanıyor. Biz de o insanlara yö-nelik yaptık; ama dediğim gibi taklitçilik bitmeyecek dolayısı ile bizim de mücadelemiz devam edecek. Elimizden geldiğince kurumları bu konuda harekete geçirmeye çalışacağız. Yine de-ğişik ve agresif reklamlarımız olacak. Farklı mesajlarımız ola-cak. Kim mesajlarımızdan hangisini almak isterse onu alacak. Kimini tebessüm, kimini hayret kimini de kızdıracak... Sonuçta amacımıza ulaşacağız.

Son günlerde yeni bir gelişme daha yaşadınız. Birleş-miş Markalar Derneği’nin 2013-2015 yılı arasında görev yapacak yönetim kuruluna seçildiniz. Anlatır mısınız?Biz, Birleşik Markalar Derneği’ne (BMD) ilk olarak 2012 yılın-da üye olduk. Ne kadar gurur verici ki 2013-2015 yılları arasın-da, Hüseyin Doğan Başkanlığında görev yapacak yönetim kuru-

Page 39: Voir mart 2013 online dergi
Page 40: Voir mart 2013 online dergi

www.nilbilezik.com.tr

Page 41: Voir mart 2013 online dergi

www.nilbilezik.com.tr

Page 42: Voir mart 2013 online dergi
Page 43: Voir mart 2013 online dergi
Page 44: Voir mart 2013 online dergi
Page 45: Voir mart 2013 online dergi
Page 46: Voir mart 2013 online dergi

44

Bireysel olarak her insanın ekolojik dengeyi korumak ve dünyayı yaşanır halde kılmak için mesuliyetleri var. Bizim sektörümüzün de hassas davranması, insan ve çevre sağlığına dikkat etmesi gerekir. Bu konularda duyarlı davranan Koordinatör Mehmet Akyürek ve firması Cici Gold’un çevre politikaları hakkında konuştuk…

ÇEVRECİMARKA

Page 47: Voir mart 2013 online dergi

masını sağlamak, hizmetini kesintisiz verebilmek gibi unsurlar vardır. Bunlar yerine sadece milyon dolarlık reklam kampan-yalarına bel bağladıklarından, toptandan perakendeye geçen firmalar 10 yıllık süreç sonunda maalesef başarısız olmuş-lardır. Geçen bu kadar zamana, harcanan paralara karşın hiç mağazalarının olmadığı koskoca şehirler, hatta coğrafi bölgeler var. Ancak “bizim kuyumcularımız” yani yerel olarak bu büyük firmalardan daha fazla güvenilirliği sağlamış olan “gerçek mar-ka kuyumcular” halen büyük farkla önde. Büyük güce rağmen ortaya çıkan bu başarısız örnekler bize tam tersini yapmanın iyi olacağını düşündürdü. Neticede üretimi son derece başa-rılı yapan büyük firmalar perakendeye heveslenince, üretim, toptan ve bunun kaliteli bir hizmetle kuyumcuya sunulması noktasında sorunlar başladı. Biz de bu boşluğu kaliteli hizmet politikamız, cici ürünlerimiz ve samimi iş ortaklığı şeklindeki

45

İsminizle başlamak isterim. Neden “Cici”?Cici diyoruz çünkü “seveceksiniz”... Dünyamız sevgi üzerine döner. En büyük sevinçlerden birisi “Sevdiğine” kavuşmaktır. Hayatımızı şekillendiren ana unsur sevgiyken, en saf ve temiz sevgi ifadesi olarak “Cici” kelimesini kullanırız. Bebekleri ok-şarken, bebeğe bir şeyin tehlikesiz, temiz ve güzel olduğunu anlatırken “Cici” deriz. Bize bu pak sevgi ifadesini, hayatımızı şekillendiren en önemli sevgi ilintili olaylardan biri olan ev-liliğe atılan ilk adımın en önemli simgesi olan alyansa marka olarak seçtik. Bize “Niçin cici?” diye soranlara; “Cici, çünkü seveceksiniz” şeklinde cevap veriyoruz.

Genelde toptandan perakendeye açılma olur. Ancak firma olarak siz, tam tersini yapmışsınız. Bu süreçten konuşalım mı?Bence çok güzel bir soru sordunuz. Geçtiğimiz 10 yılda sek-törümüzün duayen birçok firmasında bunu gördük. Üretici ve toptancı konumundan perakende zincirleri kurma adımı attılar. Bunun arkasında markalaşma hevesi vardı. Açıkça zamanın-da içinde bulunduğum bu tip bir firmanın perakendeye açılıp “marka” olarak bir ürünü normalden daha karlı pazarlama veya aranır hale getirme hevesi içinde olduğunu net olarak biliyorum. Elbette ticari bakış açısı ile asla yanlış değil, tam tersine herkesin ulaşmak istediği bir noktadır “marka” olmak. Fakat marka olmak yoğun bir reklam kampanyası, özel dekore edilmiş mağazalar, vitrine özel isim verilmiş pahalı koleksiyon ürünleri koymak değildir. Eğer öyle olsa sadece para harcaya-rak marka olmak mümkün olurdu. Marka olmanın temelinde tüketiciye güven vermek, tepeden bakmadığını hissettirmek, eğer fonksiyonel bir ürün pazarlıyorsanız bunun dayanıklı ol-

Page 48: Voir mart 2013 online dergi

Tek bir üründe profesyonelleşmiş firmaların yenilik arayışı biraz zordur. Firma olarak siz nasıl bir Ar-ge yü-rütüyorsunuz?Yönetici arkadaşlarımızın önemli bir bölümü iyi eğitim almış kişiler. Ben de iş hayatımın ilk yıllarında öğretim görevlisi ol-duğum için, Ar-ge çalışmaları konusunda arkadaşlarımız ile birlikte her durumu gayet iyi etüd edip, ürünleri mümkün ol-duğunca kullanıcı dostu, hafif, daha az fire veren ve bu sebeple tüketiciye, hem sağlık hem de fiyat yönünden olabilecek en iyi hali ile sunuyoruz. Alyans modellerimizin çok güzel görünümlü olması yetmi-yor. Zira gramı 100 TL civarındaki bir madenden yapılmış bir üründe, mümkün olan en az ağırlığı elde etmek de çok önem-lidir. Çok güzel görünen ama çok ağır bir ürünün vitrinlerde beklemesi, herkes beğense de alamaması çok anlamsızdır.

Bu sebeple hem kuyumcu iş ortaklarımız, hem de müşte-rilerimiz için alyanslarımızın “alınabilir” fiyatlara sahip ol-ması çok önemli. Ar-ge teme-limiz en güzel ürünü, en hafif şekilde üretmek ve bunu en iyi hizmetle müşteriye ulaştı-rabilmek üzerine kurulu. Bu-nun için de ileri teknoloji ve en iyi ekipmanı kullanıyoruz.

Alyansın da bir modası var değil mi? Bu yılki al-yans modası nasıl?

Biz alyansta modayı oluşturan markalardan biriyiz, hatta belki en önde geleniyiz. Seri elişi dediğimiz, herkesin ulaşabileceği el işi ürünlerimiz üç senedir çok beğeniliyor. Ancak bu sene bazı değişiklikler yaptık. Hem daha hafif hem de merdiven altı firmaların kolayca taklit edemeyeceği ürünler üzerinde çalış-tık. Bizim bu seneki ürünlerimizin pek çoğu “Cici” den başka marka ile hiçbir zaman müşteriye ulaşamayacak. Bunu yapar-ken üretim şeklinde bazı değişikliklere gittik. Bunu taklit et-mek isteyenler ciddi yatırımlar yapmak zorunda kalacağı için otomatikman taklit edemeyecekler. 2,5 - 4,5 gram arası seri olarak çok beğeni toplayacak ürünlerimizi, Mart 2013 İstanbul Jewelry Show’daki standımızda saygıdeğer müşterilerimizin beğenisine sunacağız.

46

çalışma sistemimizle en güzel şekilde doldurduk. Zira biz eski perakendeci olarak, perakendecinin ihtiyacını, derdini biliyo-ruz. Bu bilgiler bize doğru servis verme konusunda yol göste-riyor. Müşterilerimiz eski üreticilerin perakende olmasına çok içerlemiş durumdalar ve diyorlar ki, “Bizim sahamıza girip eskiden ürün verdikleri müşterilerine rakip olmaya kalkanlar gelsin de sizin verdiğiniz hizmeti görsünler”. Bizim için bun-ları duymaktan daha “Cici” bir şey yok.

Özellikle; insan sağlığı, kayıt dışı işçilik gibi konulara önem verdiğinizin altını çiziyorsunuz. Bilgilendirir mi-siniz?İlk önce firmamızın yönetici personeli eğitimli ve bilinçli ki-şiler, ben de doğa sporlarına tutkun bir kişiyim. Doğal haya-tı koruma ile ilgili çeşitli sivil toplum kuruluşlarında üyelik ve yöneticilik görevlerim var. Bu sebeple firma olarak hem çevreyi hem de insan sağlığını olumsuz etkileyecek hiçbir faaliyette bulunmamaya gayret ediyoruz. İmalatımız ile ilgili atıklar ileri düzey arıtmaya tabi tutuluyor. Ürünlerin parlak-lığını ve yüzey temizliğini daha ucuza ve kolay sağlamak için siyanür kullanmıyoruz. Prosesle-rimizi zor da olsa birçok tehlikeli kimyasalı kullanmadan yapmaya çalışıyoruz. Ayrıca biliyorsunuz ki, ülkemizde alyansta 14 Ayar ürünler çoğunluğu oluşturmakta. Her 14 ayar ürünün %41,5’luk bölümü altın değildir. Bu %41,5’luk bölüm bakır, çinko, gümüş, nikel gibi ürünlerden oluşur. Bu ürünlerin özel şekilde harmanlandığı hazır alaşımlar sa-tılmakta. Bunların insan sağlığına zarar vermeyen çok kalitelileri var. Biz bunları kullanıyoruz ürünleri-mizde. Öyle ki, aralarında 10 kat fiyat farkı olmasına rağmen karlılı-ğımızı olumsuz etkilese de en üst düzey ürünleri tercih edi-yoruz. Bu işin teknik yönü tabi. Bir de arkadaşlarımız, yani çalışanlarımız, bizim sektörümüzde son derece yaygın olan şeklinin dışında, hem zorunlu sosyal güvenlik hem de özel sigorta korumasında çalışırlar. Verdiğimiz sosyal haklar sek-tör ortalamasının çok üzerinde, çalışma ortamımız tamamen klimatize ve temizdir. Biz en ağır işi yapan çalışanımızla aynı havayı soluyoruz. Havalandırma sistemimiz birbirine bağlı. Bu sebeple orada oluşan bir olumsuzluk hemen bize de yansıya-bildiğinden, ortam hava kalitesindeki sorunlara anında müda-hale edebiliyoruz ve en iyi düzeyde tutuyoruz. Çünkü biliyo-ruz ki alyans mutluluğun sembolüdür, mutluluğu ise sağlıklı ve mutlu insanlar üretir.

Page 49: Voir mart 2013 online dergi
Page 50: Voir mart 2013 online dergi

48

ulaşamadığımız yerlere altmarkayla, farklı yollardan ulaşmayı hedefledik. Şu an fizibilite aşamasındayız. Yakında bununla il-gili bir çalışmamız başlayacak.

Bildiğimiz kadarıyla Roberto Bene online bir site ile nihai tüketiciye hizmet veriyor. Hedef müşteri kitleniz kimlerden oluşuyor? Toptandan ziyade nihayi tüketici-ye hitaba devam mı edeceksiniz?Evet nihai tüketiciye hitap ediyoruz. Hedef kitlemiz ise sene-ler içerisinde oluşmaya başladı. Şu anki müşteri portföyümüz; 3000-4000 TL arası alışveriş yapan, genellikle üniversite me-zunu, kurumsal firmalarda çalışan ya da çocuklarından, 28-40 yaşları arasındaki alıcılardan oluşuyor. Mevcut müşteri port-föyümüzü korumaya ve ilişkilerimizi sürekli sıcak tutmaya çalışıyoruz.

Roberto Bene olarak, özellikle online mağazıcılıkta ilk-lerden sayılıyorsunuz. Bunu nasıl başardınız?İlk başlayanlardanız. Biz bu röportajı yaparken bile bir yer-lerde yeni siteler kuruluyor. Tahmin ediyorum 200-250 tane

internet üstünden pırlanta satan, sat-maya çalışan firma vardır. Allah onlara kolaylık versin. Şu zamanda müşterisi oturmamış, yeni bir firmanın piyasaya girmesi, hele ki ekonomik çalkantılar döneminde, oldukça zor. Kendi işimizin başında olduğumuz için başardık bunu… Bir firmaya, bir elemana, bir kişiye gü-venerek değil; kendimize güvenerek, kendi bilgimize, tecrübemize güvendi-ğimiz için bu kadar ilerleyebildik. Yani biz tamamen sermaye gücüyle bir adam tutup internette ilerlemeye çalışan bir kişi, grup şirket olsaydık bunu pek ba-şarabileceğmizi zannetmiyorum. Bizim ürünlerimizi, yazılarımızı alıp kullanan-lar oldu. Önceleri kızıp, hemen arardım. Ama artık biliyorum ki, taklitler asılları-nı yaşatır. Bu gün 28.000 üstünde kayıtlı müşteriye sahip bir siteyiz.

Bugüne kadar hedeflerinize ulaştı-nız mı? Yeni hedefleriniz neler?

Hedeflere ulaşırsak zaten hayat bitmiş demektir. Onun için sürekli kendimize yeni hedefler belirleyerek devam ediyoruz. Hayata geçirmek istediğimiz yeni projelerimiz var. Ümit ol-masa insan hayattan ne zevk alır ki? Ben de hep araştırarak, kendimizi daha da geliştirerek, ruhunu besleyen bir insanım. Onun için yeni hedeflerimiz hep olacaktır. Hedef bittiği gün bu iş biter zaten!

Berkay Bey Roberto Bene’nin kuruluş sürecinden bah-seder misiniz? Nereden geliyor bu isim?2005 yılı ortalarında bir internet sitesi açma planımız oldu. O sıralarda şu anki ortağım Engin Ben ve onun Laleli’deki ofi-sinde bu işe başladık. İlk başlarda pırlantalı ürünleri Kapalı-çarşı’da üretip, kendi çevremize satıyorduk; üretmekten öte alıp satıyorduk. Üretimle ilgili pek tecrübemiz yoktu. Tam da o dönemlerde bir site açmak istedik ve Türkiye’de bu olay henüz yok gibiydi. Küçük kardeşimizin isminden yola çıkarak markamıza “Roberto Bene” ismini verdik. Çünkü isim çok hoşumuza gitti. Söylendiği anda uygulamak istedik. Bu isimle ilgili patent/tescil işlemlerini yaptırıp, alan adımızı aldık.

Markalaşma süreciniz istediğiniz oranda oldu mu? Alt markalar oluşturma fikriniz var mı?Markalaşmadaki amacımız aslında hedeflerimizin çok ilerisin-de gerçekleşti. Biz sadece pırlanta satacağımız bir site kuralım düşüncesindeydik. Ancak internette bilinirliğimiz beklentimi-zin üstünde gerçekleşti. Hatta bir anektotumu da paylaşmak isterim: Eşimin bir arkadaşı Roberto Bene’den pırlanta almak

için para biriktirmeye başlamış ve bize ait olduğunu da bilmi-yor tabi… Tesadüf ettik bir gün ve bu konuda benden yardım istedi. Tanıdığınız varsa yardım eder misiniz diye. Bu marka-nın bize ait olduğunu öğrenince de çok şaşırdı. İnsanın guru-runu okşayan anılar bunlar. Bu seneye kadar altmarka yaratmayı düşünmüyorduk. İlk defa bu sene bir altmarka oluşturmayı düşünüyoruz. İnternetle

Mütevazi bir hedef belirleyerek yola çıkan Berkay Altunbay ve Engin Ben, beklediklerinin üstünde bir başarıya imza atarlar. Çünkü Roberto Bene, Türkiye’de online pırlanta satışı yapan ilk sitelerden biridir…

HEDEF BİTTİĞİ GÜN BU İŞ BİTER!

Page 51: Voir mart 2013 online dergi
Page 52: Voir mart 2013 online dergi

50

Murat Bey; sektörde köklü firmalar arsında yer alıyorsunuz. Kuruluşu-nuzdan bahseder misiniz?Murat Kuyumculuk 1979 yılında, İzzet Tırpan tarafından kuruldu. İlk mağazamız Karşıyaka’da açıldı ve yaklaşık 1985 se-nesine kadar tek şube olarak devam etti. 1985’ten itibaren büyümeye başladı ve iki şube oldu. 1990’dan itibaren büyüme hızlandı ve 2000’den sonra artık trende uygun oldukça büyük bir ivme kazandı. Şu an 12 şubeyle devam ediyoruz. Hiz-metimize ikisi döviz bürosu, ikisi toptan şube, sekiz şube de perakende olarak sürdürüyoruz. Karşıyaka’da Altınbaş sa-tış noktamız, Nadir Döviz’in Ege Bölgesi Bayisiyiz. Bunun yanında bilezik üretimi-miz var, “Murat Gold” markası adı altın-da. 200’e yakın modelimiz mevcut. Fuara yönelik 20’ye yakın model, hali hazırda üretime başladı. Fuardan sonra müşteri-lerimize onları da sunacağız.

Toptancılığın yanında nihai tüketici-ye de hizmet veriyorsunuz ve bir çok mağazanız da var. Hangisi sizin ana geminiz? Toptan mı, perakende mi?Ana gemi olarak değerlendirmek yanlış olur. Çıkış yerimiz perakende ama şu an her ikisini de yürütüyoruz. İki işin de önemi eşit ağırlıkta devam ediyor. Bizim amacımız mümkün olduğu kadar geniş yelpazeye hitap edebilmek. Müşte-

ri portföyümüz de bu anlamda çok geniş. Hem Ege ve İzmir’in nihai tüketicisine, hem de kuyumcularına toptan şubesi ola-rak hizmet vermekteyiz.

Üretiminiz de var bildiğimiz kada-rıyla, ancak tek çeşit; bilezik… Ürün gamınızı genişletmeyi düşünüyor musunuz, farklı üretimler de yapa-cak mısınız?Bilezik alanında profesyonelleştik. O yüzden, sırf onun üstüne çalışıyoruz.

Bizim için önemli olan; yaptığımız işi iyi yapmak… Kendimizi sürekli gelişti-riyoruz ve müşterilerden geri dönüşleri aldıkça bunu daha da doğru bir biçimde yapıyoruz. Onların geri dönüşleri bize Ar-ge olarak geri dönüyor. 22 ayarda id-dialıyız. Biz her fuarda üstüne koya koya devam ediyoruz. Ama henüz farklı ürün gamı için hazır değiliz. Altyapımızı oluş-turduktan sonra hedefimizde var. Bizim için önemli olan; doğru zamanda, doğru şekilde üretim yapmak.

“Hedef Kitlemiz Ege”

Sürekli değişken piyasa koşulları kuşkusuz ki, tüm kuyumcuları zorluyor. Yılların verdiği kuyumculuk tecrübesinin yanında döviz işi ile de ilgilenen Murat Tırpan ile piyasalar ve

markası Murat Kuyumculuk üzerine sohbet ettik…

Page 53: Voir mart 2013 online dergi

İzmir’de doğmuş ve büyümüş bir fir-masınız. Markanızı başka şehirlere de yayma düşünceniz var mı? Genel-de cadde mağazacılığı yapıyorsunuz neden? Başka şehirleri düşünmüyoruz, Ege böl-gesi ana hedef kitlemiz. Genelde biz ma-ğazalarımızı konuşlandırırken, İzmir’in elit yerlerine ulaşmayı hedef seçiyoruz. Bununla ilgili de lokasyon çalışmaları ya-pıp, seçiyoruz. Uygun şartlar ve uygun lokasyonlar denk düştüğünde mağaza-mızı açıyoruz. Caddeleri tercih ediyoruz çünkü; Avm denemelerimiz oldu bek-lenen verimi sadece Çiğli Kipa’da aldık 2008-2010 yılında diğer Avm’lerde de-nememiz oldu, gerekli verimi alamadık. Bundan sonra şartlar uygun olursa tabi denenebilir. Bizim ürünlerimizle de ala-kalı. Avm müşterisi biraz daha harcamayı sever. Bizim sattığımız ve sunduğumuz ürünler genelde tasarrufa yönelik, yük-sek ayarlı ve alım satım arasındaki fark daha cüzzi miktarlarda olan ürünler.

Sadece kuyumculuk değil aynı za-manda döviz ile de uğraşıyorsunuz. Piyasaların sürekli değişkenlik gös-terdiği bugünlerde, döviz işi nasıl gidiyor peki? Piyasalara karşı önlem

alabiliyor musunuz?Herkes gibi biz de görsel basından sü-rekli takip ediyoruz piyasaları. Şu aralar haber çok çabuk eskiyor. Yani bizim da-kikamız dakikamıza tutmuyor. Gözümüz hep ekranlarda. Bir dakika önce yükselen fiyat, iki dakika sonra düşmüş oluyor; ta-vanken, taban olabiliyor. Hele ki bu ara-lar hareketlilik söz konusu. Döviz yine istikrarlı sayılabilir, en azından trendi takip edebiliyorsunuz dövizde… Altında öyle bir şey söz konusu değil. Sürekli değişken, belli fiyat aralıklarına sıkışmış durumda. Her an her şey olabiliyor. Yatı-rımcıların dikkatli olması lazım!

Uzun ve kısa vadeli yatırım yapma-yı düşünenlere ne gibi tavsiyeleri-niz olur? Bir de dünyada da yayılım gösteren ve altına ilave gümüş var. Bunu nasıl değerlendireceksiniz?Uzun vadeli yatırımlarda bizim her zaman tercihimiz altın… Bu aşikardır. Geçtiği-miz 10-13 senelik trende bakılınca geniş bir biçimde gözüküyor. Çoğu zaman ba-sında yer alan düşecek gibi yorumlar da oluyor. Hatta bazen haklı çıkıyorlar ama kısa vadede; uzun vadede her zaman al-tın haklı çıkıyor. Kısa vadede ise şöyle; altın alanlar düşük maliyetli almaya ça-

51

lışsınlar. Hızlı düşüşleri alım fırsatı, hızlı çıkışları da satım fırsatı olarak değerlen-dirsinler. Eninde sonunda bir dengeye oturuyor; ama ana trend bozulmuyor, üs-tüne sürekli koyarak devam ediyor.Gümüş, gelecekte piyasalara tam olarak girebilir, bunu yaygınlaştırmak lazım. Al-tının piyasada ayrı bir yeri vardır. Gümüş fiyat olarak daha uygun tabi, ancak altının renginin de verdiği çekicilik, hiçbir me-talde yok.

...Altında öyle bir şey söz konusu değil. Sürekli değişken, belli fiyat aralıklarına sıkışmış durumda. Her an her şey olabiliyor. Yatırımcıların dikkatli olması lazım!

Page 54: Voir mart 2013 online dergi

52

SİNA MONTÜRÜPIRLANTASIZ DA SEVDİRİYOR

Bu ayki kapak sponsorumuz Sina Montür… İlginç karelere tanık olduğumuz çekimler, Objektifimize yansıyan dikkat çekici pozlarlacan buldu. Sina Montür, ürünlerinin taşsız da kullanıldığını ve sıradanlıktan sıkılan bayanların özellikle tercih ettiğini vurguluyor.O halde taşsız montür modasına “Merhaba”…

Page 55: Voir mart 2013 online dergi
Page 56: Voir mart 2013 online dergi

54

Zarafet ve özgünlüğü tasarımlarında yakalayabilirsiniz. Montürde moda yaratan marka Sina, pırlantasız kullanım için de oldukça uygun.

Page 57: Voir mart 2013 online dergi
Page 58: Voir mart 2013 online dergi

56

Sadeliği tercih edenlerin iki farklı şekilde kullanabileceği Sina Montür, tasarımlarıyla “Fark” yaratıyor.

Page 59: Voir mart 2013 online dergi
Page 60: Voir mart 2013 online dergi

Kuyumculuk dünyasında herhalde bizlere en çok sorulan, ama çoğu zaman cevaplamak istemediğimiz soru “Altın ne olacak?” sorusudur. Bu dünyanın dışındakiler gizliden

gizliye biz kuyumcuların altın fiyatlarının artıp artmayacağını çok iyi bildiğimizi, ama bu bilgiyi paylaşmadığımızı düşünürler. Ama Tabi ki durum böyle değil, zira iş uygulamaya geldiğinde son 12 yıllık süreçte yüzde 600’lere varan artışları zamanında görüp, varını yoğunu o zamanlarda altına çevirip, bugün “Kö-şeyi dönen” bir kuyumcu tanımıyorum. Fakat, “Falanca tarih-te ev alacağıma altın alsaydım, şimdi altını satıp o evden 10 tane alırdım” diyen yüzlerce kuyumcu arkadaşım var. Demek ki altın fiyatlarını öngörmek konusunda hiçbir sezgiye sahip değilmişiz. Tabi siz şimdi benim hem yukarıda sezgilerimizin yetersizliğini, altın fiyatlarının önceden bilinmesinin imkansı-za yakın olduğunu hatırlattığım halde nasıl oluyor da “Altında büyük yükseliş bekleniyor !” şeklinde bir başlık attığımı merak ediyorsunuzdur. O halde kesin ve net olarak tekrar ediyorum: Altında büyük yükseliş bekleniyor! Altında beklenen yükseliş-ten kastım; herkesin algıda seçicilik yüzünden ilk anda zannet-tiği şekilde altın fiyatlarındaki yükseliş değil, altın satış mikta-rındaki yükseliş beklentimdir. Mart 2013 başındaki 91 TL’lik değere bakınca, fiyatlarda yüzde 20 gibi büyük bir artış bile olsa, sadece 2011’deki maksimuma varabilecek durumdayız. Bu durumda halkımızın altın alım gücü, ortalama gelir artışı ile kıyaslandığında iki senede yüzde 15 – 25 civarlarında yükseldi. Yani 2013 başı itibarı ile 2011 ortalamalarına göre yaklaşık yüz-de 20 daha çok altın alabilecek durumda Türk insanı! Bu durum sezonla birlikte piyasalara yansıyacak ve kuyumculardaki alış-verişin gramajı artacaktır. Şubat ayındaki ziynet satışları, geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 300-400 arası arttı. Bu tü-keticinin fiyat düşüşlerini bir alım fırsatı olarak gördüğünün en net kanıtı. Bu durumda 2013 ilkbahar-yaz döneminde gerek 14 ayar ürünler, gerekse 22 ayar bilezik satışlarında önemli bir ar-tış beklemek hayal değil. Ancak, kuyumculuk dünyası olarak bu sezonu iyi değerlendirmenin bir şartı var. Bu şart aslımıza dön-mektir. Artık mağazalarımızdaki müşteriden uzak, izole odala-rımızdaki ekranlara kilitlenip 24 saat boyunca 24 ayarın döviz veya TL karşısındaki hareketini izleyip hayaller kurmak yeri-ne, gerçek mesleğimizi yapmalıyız. Uzun süredir uğramadı-ğımız vitrinlerimizi düzenleme konusunda tezgahtarlarımız ile birlikte çalışmalı, stokları gözden geçirip satılmayan ürünleri değiştirebiliyorsak değiştirmeli, olmadı hurdaya ayırıp yeni ve satılabilir ürünlere yer verme yoluna gitmeliyiz. Unutmayalım ki, dükkanına en iyi bakan, vitrini ve koleksiyonu ile en çok il-gilenenler, en çok satanlar ve bu beklenen yükselişten en yük-sek faydayı elde edenler olacaktır. Bu konuda önümüzde 21-24 Mart arasında düzenlenecek olan fuar iyi bir fırsattır. Altındaki büyük yükseliş beklentisine karşı kayıtsız kalmamanızı diler, tüm dostlarıma ve meslektaşlarıma hayırlı sezonlar dilerim.

Mehmet AkyürekCici Gold Genel Müdürü

Altında Büyük Yükseliş Bekleniyor!

58

VOIR GÜNCEL

Farkı YaşayınMart ayında gerçekleşecek olan İstanbul Jewelry Show için

ON Mücevherat hazırlıklarına tüm hızıyla devam ediyor. Her fuarda olduğu gibi ziyaretçilerine yeni modeller hazırlayan ON; her ürün grubunda farklılık yaratma düşüncesi ile hareket ede-rek tasarım yapıyor. Fuara gelen ziyaretçiler vitrinlerden gözlerini alamayacaklar…

Seviyor, Sevmiyor, Seviyor…

Doğadan gelen inciler, yine doğada can buldu. Bazen yeşil yaprakların arasında, bazen de sevgilinin seviyor sevmi-

yor papatya fallarında; bazen kıvrımlı dallarda bazen de dal-ların arasındaki gül goncalarında. Bazen mutluluk, bazen hü-zün, bazen tatlı bir bekleyiş için dizilmiş inci tanelerinde……

Page 61: Voir mart 2013 online dergi
Page 62: Voir mart 2013 online dergi

VOIR GÜNCEL

60

Her An Yenilenmeye Hazır

60’lı yılların Retro stilinden ilham alan Park’s by Park Bravo yeni koleksiyonu, geometrik formlar ve kravat desenler

kullanılarak hazırlandı. Retro havasını yakalayan marin çizgilerin ağırlıkta olduğu koleksiyonda, mavi-beyaz-kırmızı-lacivert renk-leri öne çıkıyor. Koleksiyonun diğer öne çıkan renkleri ise; so-mon, indigo, taş gri, kiremit ve nar çiçeği.

L’Oréal Paris ile “Kadın” Olmanın Ayrıcalığı…L’Oréal Paris ürünleriyle kadın olmanın ayrıcalığını, sağlıklı bir şekil-

de yaşayacaksınız ve vazgeçemeyeceksiniz. L’Oréal Paris; Color Riche Ruj, True Match Fondöten, Volume Million Lashes Excess Serisi ile şımaracaksınız. Color Riche Ruj ile; dudaklarınız her za-mankinden daha ışıltılı ve çekici, L’Oréal Paris True Match Fondöten ile; gliserin ve glikol içeren nemlendirici formülü sayesinde cildiniz gün boyu taze görünecek, Volume Million Lashes Excess ile; to-paklanma önleyici haznesi sayesinde kadınlar ideal dolgun kirpiklere kavuşacaklar.

İki Renkli Galleria Çantalar

Prada zamansız ikonu Saffiano Lux Galleria çantalarını beğe-ninize sunuyor. Prada, İlkbahar/Yaz 2013 koleksiyonunda iki

renkli Galleria çantalarıyla şıklık ve zarafetin yeniden doğuşunu kutluyor. Saffiano derisi çantalar siyah-beyaz, turuncu-karamel, sarı-karamel ve kırmızı- beyaz renk alternatifleriyle karşınızda.

Sezonun Kafes Etkisi Tarih ile Birleşti

Geometrik desenlerin hayat verdiği Myras Kelepçe Bilezik-ler; 2013 İlkbahar sezonunun kafes etkisi ile birlikte çarpıcı

bir stile vurgu yapıyor. Büyük mimari, ince detaylar, kusursuzca tasarlanmış ve tekrar tasarlanması mümkün olmayan Selimiye Camii, yüzyıllar boyu izleyenlere hayranlık hissi uyandırdı. Bugün mücevherde farklı tasarımları, ince detayları ile stil sahibi kadınlar için sadece takı değil sanat eseri üreten Myras, Mimar Sinan’ın izinden gittiği son koleksiyonunda Selimiye Camii’nin izlerini markanın ikonik parçalarından Kelepçeli Bileziklerinde yeniden yorumluyor.

Page 63: Voir mart 2013 online dergi
Page 64: Voir mart 2013 online dergi
Page 65: Voir mart 2013 online dergi
Page 66: Voir mart 2013 online dergi

VOIR GÜNCEL

64

Satış noktalarında yer alacak Windows 8 yüklü HP tablet ve bilgisayarlar, ileri teknolojileri, şık tasarımları ve pratik kulla-

nımlarıyla göz dolduruyor. HP kimliği ile modern teknolojiyi birleş-tiren özgün seçimler, hem yüksek performanslı ve güvenilir hem de en hesaplı dizüstü ve masaüstü kişisel bilgisayar seçenekleri-ni bir arada sunuyor. Ayrıca HP Connected Music uygulaması ile 2013’e damgasını vuracak, size müzik ziyafeti yaşatacak.

Tudors’ta İndirim Fırsatı

Şık veya spor giyinmeyi seven her erkeğin vazgeçilmez aksesuarı gömlekte fark yara-

tan Tudors, Mart ayı sonuna kadar tüm gömlek-lerde %50 indirim fırsatı sunuyor. İndirimin yanı sıra; 100 TL ve üzeri alışveriş yapan herkes, içe-risinde 10 TL hediye puanı olan Tudors müşteri kartının sahibi oluyor. 1998 yılından bu yana er-kek gömlek pazarında önemli bir yeri olan Ayay-dın Tekstil Grubu, Tudors markası ile gömlekte hem şıklık ve hem de rahatlık arayanlara özel seçenekleriyle dikkat çekiyor. Takım elbise göm-leklerinden spor gömleklere kadar çok geniş bir ürün yelpazesi olan Tudors, her yaşa, zevke ve bütçeye hitap ediyor.

HP ile Yıldızlara Dokunun!

Dolmakalem tutkunlarının vazgeçilmezi Pelikan’ın Classic ye-şil-ebruli dolmakalemi, kendine has tasarımı ve kalitesi ile

dünyanın heryerinde tanınmaya devam ediyor. Pelikan’ın en çok satan ürünü olan Classic Dolmakalem Serisi ile yazı yazmanın keyfini kalite ile buluşturuyor.

Tam Bir Pelikan!

Kalite veŞıklığın Adresi Yine…Erkek giyim sektö-ründe kalite ve şıklığı simgeleyen Abdullah Kiğılı, farklı çizgisi ve özel kumaşlarıyla şıklı-ğın tek adresi olmaya devam ediyor. İtalyan kumaşlarla hazırla-nan hassas dokulu ceketler, tüm gözleri üzerinize çekiyor.

Minimalist Cizgilerin Öncü RuhuMovado, lüks ve zerafet

tutkunlarının vazgeçilmez tercihi olmaya devam ediyor. Tasarım sanatının eşsiz bir örneği olan Movado, her zaman farklı olmak isteyenler için fütüristik çizgilerle harmanladığı Sapphire Synergy isimli modelini vitrinlere çıkartıyor. Konyalı Saat distribütörlüğünde lüks tutkunlarıyla buluşan bu muhteşem seri, gösterişten uzak ancak baş döndürücü bir sadelikle tarzınıza minimalistik çizgiler katıyor.

Page 67: Voir mart 2013 online dergi
Page 68: Voir mart 2013 online dergi
Page 69: Voir mart 2013 online dergi
Page 70: Voir mart 2013 online dergi

68

“KUYUM-CULUK

ARTIKKIYAFET

DEĞİŞTİRİ-YOR”

İzmir’in sayılı markaları arasına girmeyi başarmış

bir marka Tarz Alyans…

Mert Ayarman; sektörü ve

özellikle İzmir’i değerlendirdi.

Page 71: Voir mart 2013 online dergi

69

Tarz Alyans olarak 2012 yılının kısa bir değerlendirmesini alabilir miyiz? Peki bu yıl Tarz Alyans’ta neler olacak?2012 Türk ve dünya kuyumculuğu açı-sından değişik bir yıl oldu. Kuyumculuk artık kıyafet değiştirmeye başladı di-yebiliriz. Türk kuyumculuğunun dünya kuyumculuğuna benzeme hızı da bu yıl arttı. Kullandığımız madenin yani altının borsa değerinde dalgalanmalar, dünya-daki altına yatırım talebi kuyumculuğu daha lüks konuma kaydırıyor. Dolayısıyla ürünlerdeki model markası da açılıyor. Yani çok ucuz işçilikli, ucuz ürün ya da kaliteli isçilikli, pahalı ürün. Artık Orta sınıf ürün bitti gibi. Önümüzdeki yıl ürün yelpazesinin yukarıya doğru kaymaya başlayacağını düşünüyorum. Biz de bu noktada kaliteli üründen taviz vermeden iş hayatımıza devam edeceğiz. Ucuz ürün gamında ise hafif ama kaliteli imalatları-mız devam edecek.

Üretiminiz İzmir’de gerçekleşiyor. Neden İzmir? İzmir’i cazip kılan ne-dir? Farklı lokasyonlarda kendi ma-ğazalarınızı da görecek miyiz?Yaşanacak şehir İzmir… Bildiğiniz gibi İzmir artık alyans imalatının kalbi gibi oldu. İstanbul’a nazaran ucuz imalat ma-liyeti, İzmir’de kalmamızın esas sebebi. Şehir küçük, ulaşım kolay, eleman çeşidi ve kalitesi iyi. Yenilikleri de zaten İstan-bul’dan ve yurt dışından takip ediyoruz. Kanımıza işlemiş İzmir sevdasının da şehri terkedememizin sebeplerinden biri olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.Tüm bunlara karşı İstanbul’daki ofisimi-zi, Kapalıçarşı mağazamızı açarak zen-ginleştirdik. Ankara’da da yeni mağaza-mız Soysal Çarşısı’nda hazırlanıyor, belki de dergi basıldığında hizmete geçmiş ola-caktır.

Kuyum sektöründe İstanbul ve İz-mir merkez konumda olmasına rağ-

men, İzmir’in ihracatta İstanbul’un gerisinde kalmasının sebebi nedir?Alyansın daha çok el emeğine dayalı bir imalatı olması, İzmir’de başarılı olunma-sının esas sebebidir bence. Bundan dolayı Alyans dışında cok başarılı üretim yapan sadece bir iki firma vardır İzmir’de. İhra-catın büyük kısmının altın ve mücevher imalatından olduğunu da bildiğimize göre, İzmir ihracatının İstanbul’dan çok geri kalması sürpriz değil, doğal sonuçtur.

Jewex Fuarı hem kuyum sektörü için bir avantaj hem de İzmir’i ta-nıtmak açısından bir avantajken, İzmirliler Jewex Fuarının önemini algılayabiliyorlar mı? Fuara sahip çıkıyorlar mı?Jewex Fuarını diğer bölgesel fuarlardan ayrı tutarak yorum yapmak, hele hele İzmirliler fuarlarına sahip çıkmıyor imajı uyandırmak bence cok yanlış. Daha önce de yapılan bölgesel fuarlar, yani Ankara,

Antep ve Trabzon da gerçek anlamda ba-şarıya ulaşmış fuarlar değildir. Esasında İzmir bölgesel bir fuarı, diğer şehirlerden belki de daha fazla hakeden bir şehir. O şehirlerde de şehir esnafı fuarlara çok sahip çıkmamakta. Bunun sebebini ben-ce şehirlerde aramak yanlış. Zira ihtiyaç fazlası, arz talep görmez. Bölgesel fuar-larda harcanan zaman, emek ve paranın verimliliğine bakıldığında hiçbirisinin geçer not alamayacağı kesin. Sadece bir kaç tane bölgesel, büyük toptancı fuarlar-da başarı yakalayabiliyor. Bunu saydığım bu fuarların hepsine katılmış bir firma sahibinin gözlemi olarak algılayabilirsi-niz. Türkiye’nin bölgesel fuarlara ihti-yacı yoktur. Ülkemizin yararına tek fuar, İstanbul Fuarıdır. Bu fuarın büyümesi ve kuvvetlenmesi için çalışmamız gere-kirken, diğer fuarlarda harcanan zamana yazık olmaktadır. Bu noktada esas soru; neden İstanbul Fuarında kenetlenemiyo-ruz olmalıdır.

Malum 14 Şubat sevgililer günü geçti… Sonuçta siz de sevgi ve aşk temasını anlatan bir ürün olan al-yans üretiyorsunuz. Müşterileriniz-de tanık olduğunuz 14 Şubat’la ilgili unutamadığınız bir anınız var mı?Sevgililer Gününde hediye olarak daha çok pırlanta seçildiği için alyans hareketi çok fazla olmuyor. Ancak 5-6 yıl öncey-di… Nişanını 14 Şubat’a denk getiren o kadar çok alıcı olmuştu ki, sadece alyan-sın içine isim ve tarih yazan arkadaşımız özel liste hazırlayıp ayın 15inde bana ge-tirmişti, rekor diye…

Hazır sevgililer gününden konu açılmışken siz sevgililer gününü na-sıl kutladınız?Benim iki sevgilim var. Eşim ve oğlum. Bu sene değişiklik yapıp, 14 Şubat akşam yemeğini evde ben hazırladım. (Gülüyor)

Page 72: Voir mart 2013 online dergi

VOIR GÜNCEL

70

Şifre Çözüldü

Dkny Jeans’in yeni sezon şifresi: rahat ve her dö-

nemin gözdesi parçalar. Dkny Jeans, İlkbahar/Yaz 13 kolek-siyonu ile elektrik mavisinin gizemini aramak için kendini çöllere vuruyor. Sıra dışı ve iddialı tasarımları ile stil sahibi kadın ve erkeğin vazgeçilmez markası Dkny Jeans, 2013 İlkbahar Yaz sezon koleksiyo-nunda kendi Dna’sını ortaya çıkarıyor. Yeni sezonun olduk-ça şık ve aykırı tasarımları şim-diden Dkny Jeans vitrinlerini süslüyor…

Cazip fırsatlarıyla akıllı alışverişin yeni adresi olan Dore, Mart kataloğunda

yer alan Eveline Art Scenic Kapatıcı ile le-kesiz, ipeksi, doğal ve genç bir cilt görü-nümü vadediyor. Dore, yepyeni ürünlerle her ay yenilenen kataloğu sayesinde ev konforunda alışveriş imkanı sağlıyor. Cilt kusurlarını, ciltteki kırmızılık ve yorgun-luk belirtilerini hafifletmeye yardımcı olan Eveline Art Scenic Kapatıcı, tüm cilt tip-leri için uygun olarak üretildi.

Makyajı Sanata Dönüştürün

Minimal Şıklığın Simgesi

Kadınların şıklığını aksesuarların yanı sıra saatleriyle de tamamlayan So CHIC, İlkbahar/Yaz’13 sezonunu geç-

mişe dönüş modasından esinlenerek “So Small” küçük kadranlı saatleriyle karşılıyor.

Yeni Sezon Müjdesi

Rahatlık Renklerle BirleştiConverse, İlkbahar-Yaz 2013 sezonunda da rahatlığı ayak-

lara taşıyor. Günlük hayatın tartışmasız bir parçası haline gelen Converse, yepyeni model ve renkleriyle dikkat çekme-ye devam ediyor. Converse; klasikleri arasında yerini koruyan Chuck Taylor All Star ve Klasik formunu modern bir yorumla ön plana çıkardığı yepyeni modeli CT Hi-Ness ile şıklığı ve rahatlı-ğı birarada sunuyor. Sezonun hit renkleriyle belirlenen modeller her tarza sahip moda severin ayaklarını yerden kesecek.

Linda Farrow, Chrome Hearts ve Cutler and Gross gözlükleri ile şıklığa meydan okuyun…

Optik alandaki uzmanlığı ve zengin koleksiyonu ile Kent Optik’te, 40’dan fazla dünya markası var.

Page 73: Voir mart 2013 online dergi
Page 74: Voir mart 2013 online dergi

VOIR GÜNCEL

72

Prestijli Erkeklerin Tercihi

Şıklığına önem veren erkeklerin ilk tercihleri arasında yeri-ni alan Calvin Klein, ürünlerindeki tasarımları ve kalitesiyle

erkeklerin beğenisini kazanmaya devam ediyor. Calvin Klein, şıklığından vazgeçemeyen erkeklere özel tasarladığı birbirinden farklı gömlek seçenekleriyle yine göz dolduruyor.

Zenith ailesinden El Primero Striking serisi, el yapımı ve sıradışı mekanizmasıyla saf bir tasarıma hoş geldin diyor. Zenith’in

genetik mirasını taşıyan Striking 1/10 serisi; dünyanın en doğru otomatik saati olma özelliği taşıyor.

Salise Ölçebilen“İlk”Otomatik Saat

Farklı Görmek ve Görünmek İçin

Dünyanın en köklü markalarından Slazenger’ın 2013 güneş gözlüğü koleksiyonu görücüye çıktı. Slazenger’ın erkek mo-

deli ise hem çok farklı hem de iddialı. Her yüz tipine göre ayarla-nabilen özel burunluğu ve yine ayarlanabilen kol uçları rahatınız düşünülerek tasarlanmış. Özel kutusuyla birlikte alabileceğiniz kırmızı ve siyah renklerinin kullanıldığı model erkeklerin tercihi olacak.

Cildine Özen Gösteren Erkeklere

Kış aylarının kuru havası cildinizin daha çok kurumasına ve cildin yıpranmasına neden oluyor. Dermokil Xtra Flowery duş

jeli; içeriğinde yer alan zengin mineraller ile kışın soğuk ve kuru havalarında nemini ve parlaklığını kaybetmiş ciltlere yeniden ha-yat verip erkeklerin cildine göz kamaştırıcı canlılık katıyor.

Page 75: Voir mart 2013 online dergi
Page 76: Voir mart 2013 online dergi

74

Otantik takılar yıllardır üretilmesine rağmen, son dönemde dizilerden dolayı artık bambaşka boyut kazandı. Otantik ürünleri çağımızın modernliği ile sentezlemeyi başarmış bir firma: Ravza Silver… Firma sahibi Halil Akbaş durum değerlendirmesi yaptı.

Ravza sadece modern/otantik takı üretimi yapıyor. Peki bu firmanızın pazarını daraltmıyor mu? Yurt dışına pazarlama yapıyor musunuz?Evet şu an modern otantik takı üretiyo-ruz. Ama tabi ki bütün yeniliklere açık bir firmayız. Kendimizi bununla sınırlı kılmı-yoruz. Yurt dışına pazarlama yapıyoruz ve ürünlerimizi genel olarak kaliteli yap-maya çalışıyoruz. Bundan dolayı yurt içi ve yurt dışından talep alıyoruz.

Özellikle son dönemlerde “Osmanlı” temalı diziler sizin gibi otantik üretenlere rağbeti artırdı. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?Son zamanlardaki diziler, kesinlikle Os-manlı takı kültürünün ne derece iyi ol-duğunu ve insanlar arasında yaygınlaş-masını sağladı. Tabi bu da bize olumlu yansımalar sağladı.

Özgün tasarımlar yapıyorsunuz. Nasıl tasarlıyorsunuz, hikayeleri var mı?Yaptığımız tasarımları tabi ki gelişigüzel yapmıyoruz. Takı tasarım eğitimi almış çizimcilerimiz ile beraber modeller hak-kında ön çalışma yapıp ve bu çalışmaların hikayeler içermesine önem gösteriyoruz.

Yenilenmek ve büyümek adına ne gibi çalışmalar yapmaktasınız?Yenilenmek ve marka olmak adına fuar ve reklam çalışmaları yapıyoruz. Ürün portföyümüzü her geçen gün biraz daha fazla genişletmeye çalışıyoruz ve yurt dışı satış oranımızı arttırmak için çalış-malarımıza aralıksız devam ediyoruz.

Tasarımları gelişi güzel yapmıyoruz

Page 77: Voir mart 2013 online dergi
Page 78: Voir mart 2013 online dergi

76

Öncelikle İstanbul Kuyumcular Oda-sı’nın faaliyetlerinden, sektörümüze yararlarından bahseder misiniz?Biliyorsunuz aşağı yukarı 11 yıldan beri İstanbul Kuyumcular Odası Başkanıyım. Bu üçüncü dönemim. Allah izin verir-se 11 ay sonra görevim bitiyor ve yeni seçim var. Kesinlikle ve kesinlikle aday olmayacağım. Benim şöyle bir tezim var-dır; toplumlar layık olduğu şekilde yöne-tilir, lâyık olduğu şekilde hizmet alırlar, layık olduğu şekilde de temsil edilirler. Sektör benden sonra nasıl hizmet almak istiyorsa, nasıl temsil edilmek istiyorsa, nasıl yönetilmek istiyorsa, ona göre bir arkadaşı ya da bir grubu seçsinler. Her-kese bu yönde sorumluluk düşüyor, “ya ben bu işlere bulaşmam, ben bu işleri yapmam, birileri yapıyor nasıl olsa” gibi güdülme anlayışıyla düşünenlerin, bu an-layıştan uzak durmalarını, göçebe mantı-

ğıyla yaşamamalarını tavsiye ediyorum.İstanbul Kuyumcular Odası’nın geçmiş halini biliyorsunuzdur. Sadece bir üye hizmetleri ya da ufak tefek hizmetlerin verildiği bir odadan, fizik olarak ciddi hizmetlerin alındığı oda haline geldik. Dergisinden ayar evine, pırlanta labora-tuarından eğitimlerine, kuyumcukentte-ki irtibat ofisindeki hizmetler den üyelik hizmetine kadar geniş çaplı hizmetleri-miz oldu. Yurt içi ve dışında fuar yaptık/katıldık. Sürekli mücadele ettik. Gerisi sektörün takdirine kalmış. Mevzuatla ilgili bazı kanunların değişimi doğrultu-sunda bazı şeyleri yapamadık; çünkü bu bizi de aşan konulardı. Bazı mali konu-larda veya şu anki yetkili ayar evlerinin sektöre vermiş olduğu zararla ilgili mü-cadelemize rağmen, henüz tam hedefi-mize ulaşmış değiliz, dürüstçe söylemek gerekirse. Bizler gerekli bilgileri yetkili-

lere bildiriyoruz zaten. Ancak yetkililere de müdahale eden gizli güçler var ya da derdimizi anlatamıyoruz.Tabi ki buna benzer mevzuatlarla ilgili, gümrüklerle ilgili, sektörü ilgilendiren bazı uygula-malardaki meydana gelen hatalarla ilgili veya yazışmalarla ilgili önayak olma ko-nusunda hizmetlerimizi her zaman veri-yoruz. Benim sektöre vefa borcum var. Herkesin de var ve ödemeli. Madem ki vefa borcumuzu ödeyeceğiz, bu görev-lerde aday olduğunuz, talip olduğunuzda o vefa borcunuzu öderken iz bırakacak hizmetler yapacaksınız. Koltuğu işgal etmek veya gelene ağam, gidene paşam diyerek birilerinin maşası, istasyonu ol-mayacaksınız. En büyük firmanın sahi-biyle de görüşeceksiniz, en ufak kalfayı ya da çırağı bile kucaklayacaksınız. Zarar veriyorsa en büyük firmaya bile “Ne olu-yor? Dur!” diyebilmelisiniz. Bu cesareti

Göçebe Mantığıyla Yaşamayın!Yeni yazı dizimiz olan VOIR Oda’nın ilk röportajını İstanbul Kuyumcular Odası Başkanı Alaattin

Kameroğlu ile yaptık. Kendine has kişiliği ile sektörün içinden, samimi bir sohbet gerçekleştirdik.

VOIR ODA

Page 79: Voir mart 2013 online dergi

hem devletten tarafız hem sektörden… Devletin eksikliğini devlete söylüyoruz, sektörün eksikliğini de devlete söylü-yoruz. Sektörün eksikliğini gidermesi doğrultusunda sektöre uyarılarda bulu-nuyoruz. Ama sektör uyarılarımıza itibar etmiyorsa, biz o konularla ilgili devlete ipucu veriyoruz; “Bakın bu konularda problem var, biraz yüklenin” diyoruz. Biz onlara da yardımcı oluyoruz. Böyle deli

bir başkan bir daha hayatta gelmez. Ama bizim samimi itiraflarla devletin ya da sektörün lehine olabilecek sorunlarımızı dile getirmemize rağmen çözemiyorsak, devlet bu yönde yardımcı olmuyor manâ-sını taşıyor.

O halde sektör anlamında bir şey sorayım ben size, sektör ne kadar organize?Sektör çok organize değil. Herkes kendi başına yağan yağmuru akıtmaya veya-hut başına yağan karı eritmeye çalışıyor. Herkes kendi işiyle meşgul, kendi işi-ni birinci derecede düşünmek zorunda. Ancak organize olabilmek için olaylara biraz daha sektörün menfaati açısından bakmalı. Sektörün menfaati, benim men-faatimden daha önemlidir anlayışını oluş-turmak lazım. İnsanlarımızda eğer bu an-layış oluşursa, sadece bugünü kurtarmak değil, geleceğime de yatırım yapmak ve sektörüm için bir şeyler olsun diyorlar-sa, torunlarım, çocuklarım için bir şeyler olsun diyorlarsa, o zaman insanlar daha organize olur diyebiliriz.

77

gösterebilmelisiniz. Hiç kimseden kork-madan iş yapmalısınız. Böyle cesareti olanlar bu sektörlerde hizmet etmeliler.Arkadaş grubu olarak toplanıp, neticede adam akıllı birisini bulmamız lazım.

Peki adaylığa talep var mı?Valla şimdi millet göçebe mantığında ol-duğu için biri gelsin bizi idare etsin man-tığı var. Ben belki böyle söyleyerek sert bir çıkış yapmış oluyorum, ama aslında böyle söyleyerek insanları uyarmaya, sorumluluk bilincini uyandırmaya çalışı-yorum. Ben başkanlık görevine gelene kadar kimseyle kavga etmiş, kötü söz söylemiş bir insan değildim. Ama baş-kanlıktan sonra akrabalarımla bile kavga eder hale geldim. Yaptığınız işi adam gibi yapacaksınız! Görev sorumluluğu bunu gerektirir. Kendinizi yada firmanızı bir yere taşımak için yapmayacaksınız. Adam gibi yapacaksınız işinizi, adam gibi!..

Sektörde başkanlığı “Adam gibi” ya-pacaklar var mı?Adam gibi adam çok var. O arkadaşları-mız talip olsunlar isterim. Çok büyük birşey değil bu iş… Millet gözünde bü-yütmesin. Yeter ki; doğru ve dürüst olup, vicdanınızla ölçüp yapın. Attığınız imza-nın arkasında durun; hiçbir sıkıntı olmaz.

Oda olarak hedeflerinizle doğru orantıda mısınız ve Oda faaliyetleri ya da yetkileriniz sektör için yeterli mi? Her iki taraftan, Oda Başkanı ve Kuyumcu olmanız sebebiyle soru-yorum.Biraz önce de söyledim yaptıklarımla değil, yapamadıklarımla hesap verme durumundayım. Daha fazla şeyler yapa-bilir miydik? Evet! Belki de yapabilirdik. Diyorum ki; ben şu anda bu kuyumcular odasına hafifim. Benden sonra gelecek arkadaş daha kuvvetli olsun, daha bilgili olsun, daha vizyonu geniş olsun, daha gü-zel yabancı dil konuşan bir dünya insanı olsun ki sektörü biraz daha iyi bir yerlere taşıyabilsin. Biz temeli atıverdik, onlar da binanın diğer katlarını çıkıversinler.

Devlet yeterince odalara destek olu-yor mu? Beklentileriniz ve talepleri-nize gelen cevaplar tatmin edici mi?Devlet zaten esnafa destek oluyor. Ka-nunlar çerçevesinde tabi. Yeterli mi? Hayır. Aslında biz fazla destek beklemi-yoruz, köstek olmasın yeter. Bizim önü-müzdeki sıkıntıları gidersin, biz onu isti-yoruz. Biz oda olarak, görevimizin gereği

2012 Yılı için “Deyim yerindeyse, düşe kalka yol aldığımız bir yılı daha geride bırakıyoruz” demişsiniz. Bu konuyu biraz açar mısınız? Sektörden arkadaşlarımızla sohbet edi-yoruz, işleri değerlendiriyoruz. Kendi işime bakıyorum, aşağı yukarı birbiriyle örtüşüyor. Geçmişe doğru değerlendir-me yaptığım zaman, son 3 yıldır kuyum-culuk her sene artarak kötüye gitti. Türk Kuyumculuğu aşağı yukarı 2003-2007’ lerde gerçekten güzel seviyelerdeydi. Dünyada da kuyumculuk sektörü öyleydi ama global krizden sonra dünyada takıya olan talep düştü. Düşmesiyle bugün ku-yumculuk sektörüne zarar verdi. Bir çok ülke bundan büyük zarar gördü. İtalya da gördü, Türkiye de gördü, diğer ülkeler de gördü. Ama Uzak Doğu özellikle mücev-her sektöründe biraz daha iyi ama onlar da iki sene önce çok daha mutluydu. Her geçen sene işler azalıyor. Kuyumculuk sektörü ne kadar kapasiteyle çalışıyor derseniz, yaklaşık yüzde 20-25 kapasi-teyle çalışıyor derim. Kârlılıkta aşırı re-kabet var. Dünyadaki rekabetin yanında zaten biz, kendi içimizde birbirimizi yiyo-ruz. Herhangi bir yerde, yurt içinde yurt dışında yabancıya da gerek yok. Türkler birbirini yedikten sonra kimseye ihtiyaç kalmıyor. Aslında çukura başkasını çek-miyoruz, kendimizi çekiyoruz. Dirayetli, prensipli, kararlı bir ticaret anlayışımız yok. Hemen haksız bir rekabet oluştura-rak, kırarak, vurarak günü kurtarıyoruz; ama geleceği kurtaramıyoruz. Yani Türk Ulusu’nun günü kurtarma anlayışı var, geleceği kurtarma anlayışı yok.

Peki 2013’te sektörümüz nelere ha-zırlıklı olmalı ve sektöre tavsiyeleri-niz var mı?Herhangi bir öngörüm yok. Yani 2012’den kötü olmasın da… Ben özellikle herkese şunu söylüyorum; güvene dayalı bir sek-törüz. Ama bunun iyi tarafı da kalmadı. Belge fazla olmadığından dolayı artık insanlara güvenme lüksümüzü gözden geçirmek durumundayız. Kuyumculuk sektöründe de batanlar, gidenler veya dolandıranlar çıkıyor. Artık, “Kuyumcu çok dürüsttür” anlayışını da bırakmamız gerekiyor.

Oda olarak yurt dışındaki faaliyetle-rinizden bahsedebilir misiniz ?Şu anda fazla bir faaliyetimiz yok. Sade-ce dergimizi İtalya, Dubai, Münih fuarına gönderiyoruz. Bazen de Uzak Doğu’ya göndermek istiyoruz ama gönderilerde sıkıntı yaşadığımızdan dolayı maalesef şimdilik olmuyor.

VOIR ODA

Page 80: Voir mart 2013 online dergi

VOIR HABER

78

Sizlerle bankacıların altın alım-satımı üzerine sohbet etmek istiyoruz. Kuyumcu ve Oda Başkanı olarak, bu duruma nasıl bakıyorsu-nuz?ALAATTİN KAMEROĞLU (İstanbul Kuyumcular Odası Başkanı): Bankacılık sektörü-nün, kuyumculuk sektörünün işine müdahil olmasına gönlüm razı değil. Buna olanak tanıyanları da kı-nıyoruz! Devletin ister resmi kurumu olsun, ister sektörümüzden birileri olsun, KINIYORUZ! Bu durumu kuyumculuk sektörünün ekmeğine göz dikmek olarak algılıyoruz. Devletin politikası olan halkı tasarrufa itmek veya yastık altındaki al-tının ekonomiye kazandırılması eylemine sıcak bakıyoruz, doğrudur diyoruz. Ama

uygulanış şeklini yanlış buluyoruz. O yastık al-tındaki toplamaya çalış-tığınız altını kuyumculuk sektörü sattı. Dolayısıyla bunu kuyumculuk sektö-rünü kullanarak yapabi-lirsiniz. Şu an uygulanış şekli ile vatandaşın kan-dırıldığını, aldatıldığını düşünüyorum. Çünkü bankaların kullandığı eks-

perlerin yeterli olmadığını ve temsil ettik-leri firmalarının çıkarları doğrultusunda daha çok kazandırmak adına, vatandaşın altınını çok düşük meblalarla değerlen-dirdiklerini düşünüyorum. Odamızda bu konuda şikayet ve deliller var. Vatanda-şın altını bankacının umurunda değil. O sadece kendisine gelen altın mevduatına bakıyor. Bunun haricinde, geçtiğimiz Ocak

ayı sonunda BDDK tarafından hazırlanıp, resmi gazetede yayımlanan yönetmelikle bankaların Cumhuriyet altını satma im-kanı verilmesi gündeme geldi. Esas bizi rahatsız eden bu olay… Cumhuriyet altını alım satımını yıllardan beri kuyumculuk sektörü yapıyor. Kuyumculuk sektörünün kayıtsız şartsız ekmeğine göz dikilmesi olarak algılanmıştır ve öyledir de… Türk Kuyumcuları’nın buna sessiz kalması da mümkün değildir. O zaman da diyoruz ki: “Cumhuriyet altını satmak isteyen banka-lara hodri meydan” Satabilirseniz satın! Sattırmayız, rekabet ederiz! Gerekirse POS makinelerinizi iade ederiz, hatta iade edilmiş POS makineleri de mevcuttur. Kuyumcular her zaman işleri gereği hal-kın mutluluğuna hep ortak olmuşlardır. Bankalar ise; sorumsuzca dağıttıkları kre-di kartlarıyla, sorumsuzca verdikleri tüke-tici kredileriyle insanların boşanmalarına, intiharlarına, aile düzenlerinin bozulması-na sebep olmuşlardır. Aslında Cumhuriyet altını bir nevi ticarete konu olan emtiadır. Bankaların kanuna göre emtia alıp satma-ları yasaktır.

HASAN H. ÇAVUŞÇULU (Ankara Kuyumcular ve Saatçiler Odası Başkanı): Altın Bankacılığının bir kısmı-na tabi ki kötü bakmayız. Dünyanın her yerinde var bu… Bankacılığın dışında ku-yumcuların işine karışarak, altın toplama-sına, toplama biçimine karşıyız. Bankalara gidiyorlar birtakım üç-beş firma, orada adam tutuyorlar, vatandaş da geliyor,ne verirse alıyor. Vatandaş için de mukayese

"MESLEĞİMİZE GÖZ DİKENLERİ KINIYORUZ"

Geçtiğimiz yıl Ağustos ayının sonunda Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu’nun (BDDK) sunduğu ve 31 Ocak'ta yürürlüğe giren taslak ile bankaların Cumhuriyet ve ziynet altınlarının alım satımını yapabileceklerinin yolunu açmasına, kuyumculuk sektörü sessiz kalmadı. Bu konuda üç büyük şehrin Oda Başkanlarının görüşlerini aldık.

Page 81: Voir mart 2013 online dergi

79

etme şansı hiç yok. Ama kuyumcularda olsa tek tek gezip sorar. En fazla verene de gider bozdurur altınını… Biz sadece kuyumcuları değil, aynı zamanda tüke-ticileri de koruyoruz. Zorunluyuz buna! Bankalardaki eksperin pırlantanın ya da yakutun değerini, hemen orada doğru tah-min edebilme şansı yok. Külçe satabilirler, kredi verebilirler, ama sarrafiye yapma-sınlar, yapamazlar da… Bankaların altın satmaları doğru değil. Bizimle rekabet etmeleri zaten mümkün değil. Buna izin verilmesine diğer başkanlar gibi tabi ben de çok karşıyım. Banka zaten topladığı altınları, altın olarak tekrar vermiyor. Söz-leşme imzalatıyor; isterseniz Türk Lirası, isterseniz döviz olarak almak durumunda-sınız diye…

YILMAZ UÇA (İzmir Kuyumcular Odası Başkanı): Ku-yumculuk sektörü olarak bizim anladığı-mız anlamda altın bankacılığı, sektörün karşısında, onun rakibi değil, destekçisi olmalı. Daha birkaç sene önce bankacılık sektörü kuyumculuk sek-törüne yönelik ürünler ha-zırlayarak yola çıktı. Altın bankacılığı anlayışı, kuyum-culara altın karşılığı verilen kredilerdi, onların finans-man ihtiyacını çözümleyecek ürünlerdi. Oysa bir yıl önce altın bankacılığının kapsamı bir anda değişti. Birkaç yıl önce kuyumculuk sektörü-nü desteklemek için yola çı-kanlar, kendisi kuyumculuk yapmaya başladı. Hurda altın alımı, ziynet altın satışı derken banka şubeleri kuyum-cu mağazası haline getirilmeye başlandı. Kuyumculuk uzun yıllar süren çıraklık, kalfalık dönemlerinden sonra öğrenilen, uzmanlık gerektiren bir meslek. Herkes kendi işini yapmalı. Bankalar bankacılık yapsın, kuyumcular kuyumculuk. Ban-kalar bankacılık yaparken, bu kapsamda sektörümüze finansman imkanı sunan ürünler geliştirsinler. Yanyana, birbirimi-zi destekleyerek çalışalım. Bunu yapan bankalar da var. Uzmanlık alanlarının dı-şına çıkmadan, sektörümüzle çalışıyorlar. Bunun yanı sıra vatandaştan altın alan, vatandaşa altın satan bankaların ilerleyen dönemlerde hem vatandaş hem kuyumcu-lar hem de kendileri için çok büyük sıkın-tılara yol açacaklar.

Tüm odalar ve esnaflar bu konuda tepkili; ancak bu konuya engel de olunamıyor. Ama organize olmak adına 19 Şubat’ta Ankara’da, tüm

oda ve dernekler olarak toplandınız. Neler oldu?A.KAMEROĞLU: Bu toplantıdan da önce nasıl olması gerektiğini, 15 Ocak’ta Tür-kiye Bankalar Birliği’ndeki (TBB) top-lantımızda, katılan 13 tane ticari bankaya anlattık. Dedik ki, “Kuyumcular nasıl siz-den altın kredisi kullanıyor ve bunun kar-şılığında teminat alıyorsanız, size teminat veren, bölgelerinde büyüklüğüne, dürüst-lüğüne, güvenilirliğine inanmış olduğunuz kuyumcularla diyalog kurun. Bu kuyum-cular size gerekli taahhütlerde bulunsun

ve onlar sizin adınıza vatan-daşın yastık altındaki takısı-nı, mevduata kazandırmak açısından toplasınlar. Bunu bir belge ile denetim altına alarak, teknolojiden fayda-lanılarak yapılabilir. Bundan vatandaş da kârlı çıkmış olur. Kuyumcular da, banka-cılar da daha fazla altın top-lar” diye. Ama tüm uyarılara rağmen maalesef bir şey ya-pılmadı. Bizler de Ankara’da

bir araya gelmeye karar verdik. Daha önce TBB’ye önerdiğim çözümü bura-da da dile getirdim. Ben; kuyumcuların, bankaların altın bayiliğini yapabileceği ve böylece barışçıl ve rekabet edilebilir bir ortam doğacağının kanaatindeyim.

Y.UÇA: 19 Şubat toplantısına Türkiye genelinde 71 oda ve derneğin başkan-ları katıldı. Sektör olarak bankaların ziynet altın satışını eleştirdik. Tüm baş-kanlarımız bu konuda hemfikirdi. Ayrı-ca altın alımlarında yaptıkları ekspertiz uygulamasında da yanlışlar var. Toplantı-mızın iki temel gündem maddesi bunlardı. Toplantı sonunda bu konularda bir dekle-rasyon yayınlayıp, basınla paylaştık. Daha sonra BDDK binası önüne siyah çelenk bırakıp, mesleğimizi zor durumda bırakan kararlarını protesto ettik. Tüketicimizi de bilinçlendirmek lazım. Vatandaşlarımızın altın alım satımında kuyumcuların uzman-lığına güvenmesi, onların yönlendirmeleri ile hareket etmesi gerekiyor. Altın alışve-rişi uzmanlık isteyen bir iş. Dolayısıyla bankaların işi değil. Vatandaşlarımız da

bunu dikkate alarak hareket etmeli.

H.H.ÇAVUŞÇULU: Bankacılık Düzen-leme ve Denetleme Kurumuna (BDDK), Türkiye Bankalar Birliğine, çeşitli kurum ve kuruluşlara rahatsızlığımızı belirtme-mize rağmen bir şey yapılmadı. Bunun üzerine Odamızın evsahipliğinde ve İstan-bul Kuyumcular Odasının organizasyonu ile 19 Şubat’ta tüm kuyumculuk oda ve derneklerini, Ankara Sanayi Odası’nda (ASO) bir araya topladık. Türkiye’nin dört bir yanından; Doğusundan Batısına katılım gerçekleşti ve sektör birbiriyle kenetlendi. Toplantı gayet iyi ve verimli geçti. Allattin Bey konu ile ilgili açıkla-malarda bulundu, soruları cevapladı. Ya-pılan konuşmaların ardından BDDK’nın binasının önüne siyah çelenk bırakıldı ve Alaattin Kameroğlu’nun basın bildirisini okumasının ardından toplantıyı bitirdik. Böylece kuyumculuk sektörü tavrını tam olarak ortaya koymuş oldu. Şimdi de tüm kuyumcular organize oldular ve herkes kendi bölgesinde, kendi müşterisine bu

durumu anlatı-yor. Bankaların yaptığı işlemin ne kadar yanlış olduğunu ve nasıl mağdur olabile-ceklerinin bilgisi-ni vererek bilinç oluşturuyoruz.Oda Başkanları ayrıca; kuyum-culuk sektörü ile bu sektörü temsil

eden oda ve dernekler olarak, bankaların altın toplama faaliyetine son vermesi için mücadelelerini sürdüreceklerini, sessiz kalmayacaklarını da sözlerine eklediler.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) bankalara Cumhuriyet ve ziynet altınları alıp satma yetkisi vermesinin ardından İstanbul Kuyum-cular Odası, yönetmeliğin iptali için 5 Mart 2013 tarihinde, İstanbul Nöbetçi İdare Mahkemesi ara-cılığıyla Danıştay’da dava açtı. Bu sıcak gelişmenin ardından hepimiz sonucu merakla bekliyoruz.

SON DAKİKA!

Page 82: Voir mart 2013 online dergi

düşüş olabilirdi. Bana göre 8 ayar, önümüzdeki birkaç yıl içer-sinde tamamıyla olmasa da 14 ayarın, yüzde70 önüne geçecek gibi.

Peki sektörde ne gibi sıkıntılar var, düşünceleriniz ne-dir bu konuda?Altın sektörünün en büyük sıkıntısı nakit akışının randıman-lı olmayışı. Bizde ne senet, ne çek yok. Açık hesap çalışılıyor ve bu da oldukça zarara uğratıyor. Bu konuda sektörün önde gelen kuruluşları bir çözüm üretmeli diye düşünüyorum. Bir diğer sorunumuz da taşlarla ilgili. Malum sektörde taşlı ürünler daha çok satılıyor. Ama Türkiye’de taş kesimi yok. Milyarlarca doları sokağa atıyoruz. Neredeyse çakıl taşından farkı olmayan atom taşlara bile, kesim yapamadığımız için servet ödüyoruz. Resmen paramızı çöpe atıyoruz. O kadar bilgili insanımız var ve maalesef halen bir şey yapılmıyor bu konuda. Acil bu konunun halledilmesi, milli servetimizin korunması lazım.

Tasarımlarınızdan bahsedelim. Tasarım da kendi bün-yenizde, sizin için tasarımda önemli olan nedir?Biz şuna dikkat ediyoruz; tüketicinin nabzını tutup, onların trendleri doğrultusunda farklılık yaratmaya çalışıyoruz. Bizim ürünlerimizde zaten çok aykırı tasarımlar yapamazsınız. Biraz daha fantezi ve klasik ürünler… Daha çok yöre insanlarına hi-tap edecek; Karadeniz, Ege, İç Anadolu, İstanbul gibi…Kısaca, folklorik özelliklerini koruyan insanlara hitap edecek takılar.

80

Rumeli Altın; birebir pazarlama ağı ile Türkiye geneline hizmet veriyor. Firma sahibi Zafer Yılmaz, projelerini ve sektördeki rahatsızlıklarını dergimize anlattı.

Sıkıntılara çözüm üretilmeli!

Öncelikle Rumeli Altın’ı anlatabilir misiniz?Biz 1996 senesinde, İstanbul Kapalıçarşı Pastır-macı Han’da atölyemizi kurduk. O yıldan beri de üretim yapıyoruz. Kendi ürünlerimizi tasarlayıp, üretip, pazarlıyoruz. Herhangi bir firmaya fason ürün yapmıyoruz. Kuyumcukent’te showroom ve atölyemiz var. Üretim yaptığımız atölyemiz 250 m2… Bütün ürünlerimizi orada tasarlayıp, orada üretiyoruz. Hatta pazarlama ekiplerimiz de oradan çıkıyor. Dükkanımız ise showroom gibi. Satış odaklı değil, prestij amaçlı.

Fuarlara katılımınız oluyor mu?Fuarları takip ediyoruz. Bundan 1-2 sene önce-sine kadar bölgesel fuarlara ağırlık veriyorduk. Ancak artık bölgesel fuarlara katılmıyoruz, sa-dece İstanbul Fuarı’nda bulunuyoruz. O bölgelerde zamanın-da bilinirlik sağladık. Gerekli yapılanmayı sağlayarak, müşteri portföyümüzü oluşturduk. Biz pazarlamada sıcak satışı tercih ediyoruz. Bu yönde ekiplerimiz var. Birebir hukuku tercih edi-yoruz. Altının eski cazibesi yok. Rekabet var piyasada. Öyle çok hareketin var olduğu söylenemez. Sektörümüzün en bü-yük sorunlarından biri bizim tamamen resmi bir şekilde ticaret yapmamamız, açık hesap çalışmamız. Sektörümüzün en büyük sorunu bu. Bu nasıl olacak bilmiyorum. Başka sektörlerde çek, senet ya da teminat vardır; ama kuyumculuk sektöründe maa-lesef bu yok…

Bu arada 14 ve 8 ayar üretim yapıyorsunuz. Birçok fir-ma 8 ayara karşı. Ne düşünüyorsunuz?Evet 14 ve 8 ayar yapıyoruz. Altın fiyatlarındaki artış, bir anda 8 ayarı gündeme getirdi. Her ürün grubunu içi boş yapma şan-sımız yok. Mesela kelepçe gibi ürünleri ya da bir zinciri içi boş yapabilirsiniz. Ama bir yüzüğü içi boş yapmak zordur. Yani bizim ürün gamımızda böyle sansımız pek yok. Biz genelde döküm mallar yapıyoruz. Bu ürünlerin 14 ayarları ağır geldiği için 8 ayarı da mecburen yapmak zorunda kalıyoruz. Tabi 8 ayar tercihi bölgesel farklılık gösteriyor. Mesela Karadeniz insanı gelenekçi. Dolayısıyla onlar düşük ayar tercih etmiyor. Ama bir Marmara ya da Ege öyle değil… Bu piyasa şartlarında eğer 8 ayar olmasaydı, sektörde bana göre yüzde 30, yüzde 40’lık bir

Türkiye geneline hizmet verdiklerini ve özellikle birebir satışa dayalı pazarlamayı tercih ettiklerini vurguluyor Zafer Yılmaz.

Page 83: Voir mart 2013 online dergi
Page 84: Voir mart 2013 online dergi

Günlük hesap yapan ve geleceği düşüne-rek işine yatırım yapmayan tüccarların yavaş yavaş yok olduğunu görüyoruz.

Ticaret yaparken bir bina inşaa ediyormuş gibi ticaretimizi sağlam temellere dayandırmamız gerekir. Bu temeldeki ana maddelerin en önem-lileri kurumsal bir altyapı, güçlü bir kadro ve sağlam bir alış-satış pazarı yaratmaktır. Bunlar ticarette binayı ayakta tutan temel kurallardır.

Pazarı genişleterek ve ürün yelpazesini arttıra-rak binayı daha yükseklere taşıyabilirsiniz.

Ürün yelpazesini arttırırken, pazardaki müşte-rinin neleri talep edebileceğini çok iyi gözlem-lememiz gerekmektedir. Güncel olabilmek için dünyanın her yerinde sektörümüz ile ilgili olan her gelişmeyi takip etmeliyiz. Çünkü mağaza-mızda oturup müşteriyi beklemenin hiçbir fay-dası olmayacağı bir döneme girdik.

Rekabetin ve hizmet kalitesinin günden güne artması bizi daha çok özverili çalışmaya mecbur kılmaktadır.

Kuyumculuk sektöründe 14 ayar ve 22 ayar ürün talebinin yerini ziynet altın ve pırlanta-ya bıraktığını gözlemlemekteyiz. Bu değişime ayak uydurabilen kuyumcu tüccarların, önü-müzdeki 20-30 yıl içerisinde başarılı olabile-ceğini düşünüyorum. Bu değişimin gereklilik olduğunu anlamak ve görmek isteyen insanlara özellikle yurt dışı fuarlarını kaçırmamalarını tavsiye ederim.

Günceli yakalamanız ve hep var olmanız dilek-lerimle…

Kazım ŞahinFahret Döviz Yön. Kur. Başkan Vekili

GÜNCELİYAKALAMAK

82

Karnaval rüzgârları esecek!

Geniş ürün yelpazesiyle her tarz ve yaş grubuna hitap eden aynı zamanda

çok katlı mağaza konsepti ile hizmet veren Debenhams, tasarımcıların İlkbahar/Yaz 2013 için hazırladığı koleksiyonlarını moda severlerin beğenisine sunuyor. İngiliz ta-sarımcıların koleksiyonlarında floral etki ve çizgiler göze çarparken uzak doğunun bü-yüleyici tılsımlarına da vurgu yapılıyor.

VOIR GÜNCEL

Tercih Sizin…Sina Montür, ürettiği yeni montürlerde

tercihi size bırakıyor. Montür modası-na yön veren marka, beğendiğiniz ürüne tercih ettiğiniz renk, boy ve kalitede taş mıhlamasına olanak sağlıyor. Kalıcı bir takı arayanlara farklı seçenekler sunan Sina Montür, tüm kadınların kalbinde taht kura-cak. Her kadın pırlantası olsun ister…

Page 85: Voir mart 2013 online dergi
Page 86: Voir mart 2013 online dergi

Herkesin bildiği gibi özellikle düğün-nişan alışverişlerinde tercih edilir bilezik… Ya da yatırımlık… Söz Kuyumculuk bu ezberi bozmaya karar vermiş gözüküyor. Mart fuarında görücüye çıkartacağı yepyeni koleksiyonundaki tasarımlar; farklı çizgilerle, Osmanlı motifleriyle bezenmiş… Klasik görünümden sıyrılan bilezikler, yepyeni formlara, modern bir çizgiye kavuşmuş. Kaliteyi satın almak isteyenlere duyurulur…

Tüm bayanlar “SÖZ” kullanacak!

"ADVERTORIAL" SAYFADIR.

Yakıstır…Tak

84

Page 87: Voir mart 2013 online dergi
Page 88: Voir mart 2013 online dergi

VOIR HABER

86

Güven üzerine kurduğu şirketi Yazıcı Group’u sektörde büyüterek ve hizmet kalitesini arttırarak başarı ile sürdürüyor İlhami Yazıcı...

“EN İYİ MARKA OLMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ”Hizmet alanlarınız nedir?Yazıcı Group bünyesinde bulunan farklı şirket ve markalarıyla; külçe ve rafineri, altın, sarrafiye, döviz hizmetleri, kuyumculuk üzerine mağazacılık, su ürünleri hizmetleri ve inşaat üzerine, kaliteli ve profesyonel hizmet sunmaktadır. Firmamız bugün, sektörde 32 yıllık bir deneyime sahiptir. En iyi marka olmak için sürekli çalışıyoruz.

Altın fiyatları sizin de işlerinizi etkilemiştir kuşkusuz. Bunun üzerine bir de bankaların ziynet alım-satımı yap-ması kararlaştırıldı. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?Altın fiyatları bizim işimizi etkilememiştir. Aksine son zaman-larda düşen fiyatlar, işimize hareket getirmiştir. Bankaların altın satma olayına gelince, tasvip etmiyorum. Herkesin kendi işini yapması gerektiğini düşünüyorum. Etrafımızdaki birçok firma yaptıkları küçük ticaretten evini geçindiriyor. Ayrıca, alıcıla-rın bankalardan aldıkları fiyatlar konusunda dikkatli olmalarını öneririm. Ucuza alıp, pahalı satıyorlar ve tüketiciyi aydınlatmı-yorlar. Tüketiciyi bu konuda aydınlatmak gerektiğini düşünü-yorum.

Firmanızı ileriye taşımak için ne gibi faaliyetlerde bulu-nuyorsunuz, yeni projeleriniz var mı?Biz kuyumculuk sektöründe büyüme hedefinde olduğumuz için; sektörde bizi geliştirecek ve ileriye götürecek hedef ve projeler üzerinde çalışıyoruz. Diğer sektörleri de yakından ta-kip edip, merdivenleri yavaş ve emin adımlarla ilerliyoruz.

Page 89: Voir mart 2013 online dergi
Page 90: Voir mart 2013 online dergi

VOIR HABER

88

300.000‘e varan üye sayısı ile Dünyanın ikinci, Türki-ye’nin en büyük sivil toplum kuruluşu olan İstanbul Ticaret Odası, her sektör için düzenlediği gibi kuyum-culuk sektörünün de gelişmesine büyük katkılarda bulunmakta. Harmony Akademi ile yapılan eğitim an-

laşmaları çerçevesinde İstanbul’da hem pırlanta hem de renk-li taşlar üzerine eğitimler devam ediyor. Bu özel eğitimlerde katılımcılar taşların minerolojik özelliklerini, hangi ülkelerden çıktıklarını, aynı renkte olan tüm benzer diğer taşları görerek, onlara dokunarak öğreniyorlar. Gemolojik aletleri kullanarak veya sadece pratik yollardan mücevher taşlarını taklitlerinden ayırt etme yöntemlerini, dünya ve Türkiye piyasalarında neyin ne kadara alınacağı ile satılacağını, taşları alırken, imalat sıra-sında veya kullanımında dikkat etmeniz gereken noktaları ve daha pek çok önemli bilgi de Harmony’de öğretilmekte.Eğitimlerde katılımcılara Teorik bilginin yanında mesleki ha-yatta bir kuyumcuya en çok gereken pratik bilgilerin de ve-rilmesi, kuyumcuların aldıkları ve sattıkları ürünlerde tam bir güvenle alışveriş yapmalarını sağlamakta. Piyasada çok büyük kafa karışıklıklarının, hataların, istismarların yaşandığı renkli taşlarda pek çok esnaf ne yapacağını ve ne söyleyeceğini şa-şırmış durumda. Hemen herkesin farklı şeyler söylediği, hatta satanların dahi tam olarak bilemediği veya açıklama yapamadığı

renkli taşlar özellikle son yıllarda bilim ve tekniğin gelişmesi sonucunda pek çok farklı, alışılmamış, yeni şekillerde karşımı-za çıkmakta. Bu da dürüst dahi olsa bir çok esnafın bu konular-da bilmeyerek mağduriyet yaşamasına sebep olmakta. Aldıktan sonra da taşların gerçekte ne olduğunun bilinememesi de yine satan kişiler açısından büyük tehlike oluşturmakta. Maalesef bu taşların satılmasından sonra son kullanıcı tarafından gerçek olmadığının alışılması kuyumcu esnafını oldukça zor durumlara düşürmekte.Geçtiğimiz haftalarda tamamlanan Pırlanta eğitimlerinin ardın-dan düzenlenen Renkli Mücevher Taşları eğitimleri çok büyük bir talep gördü. İstanbul Ticaret Odası’nın Eminönü’ndeki bina-sında sabah ve akşam olmak üzere günde iki kere düzenlenen kurslarda katılımcılar, özellikle son zamanlarda bir çok kuyum-cunun piyasada sık sık karşılaştığı “glass filled ruby” (içi cam doldurulmuş yakut), boyalı kuvars, sıkma zümrüt, kök zümrüt isimleriyle pazarlanan taşların gerçekte ne olduğunu görmek-teler. Her kuyumcu ve mücevhercinin en azından mesleki te-mel bilgileri öğrenmesi, mücevher veya taş alış-satışlarında hata yapmamalarını sağlayacak en önemli faktör. Eğitimleri başarıyla tamamlayan katılımcılar bundan sonraki alışverişleri-ni çok daha büyük bir özgüven ve doğrulukla yapacaklarından dolayı çok mutlu olduklarını belirttiler.

EĞİTİME İTO DESTEĞİİstanbul Ticaret Odası, kuyumculara yönelik eğitim seferberliği başlattı. Harmony Akademi ile yapılan işbirliği sonucunda İTO, üyelerini mesleki konularında bilgi açısından en üst düzeye çıkartmayı hedefliyor.

Page 91: Voir mart 2013 online dergi

HALL 7 Stand 7 B 57 - 61

Page 92: Voir mart 2013 online dergi

Kocaeli Üniversitesi Endüstriyel Yönetim Bölümünden mezun olmuşsunuz ve sonrasında müzik eğitimi almış-sınız. Bu kadar müziğe bağlıyken neden bu bölüm, ne-den direkt müzik değil?Müzik sınavlarına hazırlanırken kazanmıştım o bölümü. Kla-sik, bilinçaltına işlenmiş olan, müzik dışında da bir mesleğim olsun, hayatımı garanti altına alayım diye… Hazır kazanmışım okuyayım düşüncesiyle okuduğum bir bölümdü. Başarılı bir şekilde de bitirip müziğime devam edip, buralara kadar gel-meyi başardım.

İlk çıkışınızı internet yoluyla yaptınız ve kuzeniniz Ser-kan Söylemez’e ait “Büyük İnsan” parçanızı 5 milyon-dan fazla kişi dinledi. Bu parçanın bir hikayesi var mı? Şarkının sözü - müziği Serkan Söylemez`e ait olduğundan, hikayesi onda saklı tabi; ancak yaşanmış bir hikaye, onu söy-leyebilirim.

Söz-beste çalışmaları da yapıyorsunuz. Söz-besteleri-nizi başka sanatçılara da veriyor musunuz?

90

Gökhan Türkmen yeni kuşak sanatçılardan. Farklı bir yükseliş öyküsü ile duyduk ismini; “Büyük insan” şarkısının, sosyal medyada 5 milyondan fazla kişi tarafından dinlenmesiyle…

Gençlik yıllarında müzikle tanışmışsınız. Çocuk Gök-han Türkmen nasıldı?Çocukluğumu yaşadım aslında…Ama müzik öncesinde resim vardı hayatımda. Sürekli resim yapan bir çocuktum. Ondan ka-lan zamanlarımda da normal küçük bir çocuğun yapacağı bütün sokak oyunları ve yaramazlıkları yapardım.

Rekortmen sanatçı

Gökhan Türkmen

Page 93: Voir mart 2013 online dergi

91

Şu ana kadar iki kişi seslendirdi şarklarımı. Biri Keremcem, diğeri de Lal oldu. Bundan sonra da olsun isteriz tabi ki...

Genelde slov parçalara imza atıyorsunuz. Gündelik hayatta da Gökhan Türkmen böyle biri mi, yani duygu-sal ve romantik mi?Çok romantik ve duygusal biri değilim. Genelde daha eğlen-celi, espirili, hayatı biraz tiye almaya calışan biriyimdir. Ama duyarsız ve gamsız değilim tabi ki…Hiç olamadım.

Başarılarınızı ödüllerle de taçlandırdınız. Aldığınız ödüller?Çok fazla sayıda üniversitelerden aldığımız ödüller var. Onun dışında bilinen, Altın Kelebek Ödül’lerinde En İyi Çıkış Yapan Sanatçı ve “Rüya” şarkısıyla, İstanbul FM`in verdiği en iyi düet ödülü var.

Ülkemizde bir çok ses yarışması yapılıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?Benim katılamayacağım bir organizasyon; ancak bir şeyler yapmak için çabalayan müzisyenler için iyi bir başlangıç diye düşünüyorum. Önemli olan o yarışmadan ne aldığınız, size ne kattığı.

Eminim bir çok bayan okurumuz merak ediyordur. Siz-ce kadın ve aşk desek?Kadınsız bir dünya biz erkekler için mümkün değil tabi ki... E dolayısıyla aşk da öyle. (Gülüyor)

Malum takı sektörüne hitap ediyoruz. Sever misiniz ta-kıları? Genelde neyi tercih edersiniz, saat, küpe, yüzük gibi?Takıları çok fazla severim. Kolye, yüzük, saat, küpe vazgeçil-mezlerim arasındadır.

Son bir sorumuz daha olacak. “EN” lerinizi sorabilir miyiz?Özetle en sevdiğim hayatı söyleyebilirim: Mutlu, barış dolu, herkesin birbirine önyargısız olduğu, dürüst bir hayat…

Page 94: Voir mart 2013 online dergi

92

Buğulu gözlerle uzaklara daldı. Bu yoldan gidişi gelmişti aklına.Elinde yazdığı son mektubu okurken öylesine dalmıştı ki, masada duran kahvesini bile unuttu. Parmağındaki alyansına baktı. Akan tek damla yaşa engel olamadı. Ama sevinçten mi hasretten mi bilemedi.Nihayet beklediği gün gelmişti. Uzun süren hasret bitecekti... Duyguları karışık bir halde yolunu bekliyordu. Çalınan kapı ile çarpan yüreğinin sesi birbirine karıştı.Açılan kapının önünde iki aşk birbirine kavuştu…

Aşkın mühürü evliliğin tek simgesi “Sadece Alyans”… Zirve’nin, göz alıcı yeni koleksiyonlarında, aşkınızı en

güzel tasarımlarla ifade edin…

Bekleyis...

"ADVERTORIAL" SAYFADIR.

Page 95: Voir mart 2013 online dergi
Page 96: Voir mart 2013 online dergi

94

Aylin Hanım çok uzun yıllardır sek-tördesiniz ve iyi işlere imza attınız. Şimdi yeni bir iş kurdunuz ve sek-tördeki eksikliğe parmak bastınız; MDM… Öncelikle neden gereksi-nim duydunuz böyle bir işe?MDM Mücevher Danışma Merkezi, öncelikle sektördeki kalifiye eleman eksikliğini gidermek amacıyla kuruldu. İnternet, sosyal medya ve bağlantılı teknolojiler hızla ilerlerken, tüketicinin seçenekleri de istekleri de hızla artıyor. Bunu karşılamak için ihtiyacınız olan sadece teknik mücevher bilgisine sa-hip personelle sınırlı kalamıyor, ki bunu dahi bulmak oldukça zor. MDM ile yapmak istediğimiz, bu açığı da pek çok yönüyle kapatmak. Mücev-her firmalarının tüketici ile buluştuğu noktalarda; gerek sertifikalı uzmanlarla doğru hizmet, beklentilerin karşılanma-sı, gerek mağazaya gelen ziyaretçilerle sağlam bağların kurulması konularında danışmanlık hizmetleriyle, fonksiyonel bilgilendirmeler ve etkinliklerle fark ya-ratmak.

Neden MDM tercih edilmeli, firma-ya ne katıyor?Biz bütün enerjimizi, araştırmalarımızı, uluslararası bağlantılarımızı, firmaların ve mağazaların tüketici ile buluştuğu yerlerde en iyi hizmetin verilmesi üze-rinde yoğunlaştırıyoruz. Mücevher ma-ğazalarının bu konudaki çözüm ortağı olarak çalışıyoruz.

fMağazalarda çalışan personel, alış veriş yapmaya gelenlerin gözünde mar-kanın temsilcisi… Markaya yapılan her türlü yatırımı göz önüne alırsak, aslında en fazla yatırımın yapılması gereken, pek çok açıdan mükemmel yetiştirilme-si gereken kişidir personel. MDM’de böyle bir personeli her bakımdan yetiş-tirmek için oluşturduğumuz programa, dışarıdan konusunun uzmanı eğitmenler katılıyor. Çok profesyonel çözüm ortak-larımız var. fDünyanın önde gelen yetenek tarama-sı testi olan “Thalento”yu uyguluyoruz. Bunun için NBS ile anlaştık. Thalento; yüksek doğruluk oranıyla tanınmış, 40 ülkede 20 dilde uygulanan bir envanter.

fAyrıca HRD Antwerp ile yaptığımız anlaşma sonucunda eğitimimizin bir bölümü onlarla gerçekleştiriliyor ve başarıyla bitirenler aynı zamanda HRD Antwerp katılımcı sertifikası alıyor. Herkes eğitimlere katılamıyor. Eğitimin sonucunda iş garantisi verdiğimizden ön görüşme ve yapılan envanter testi so-nucunda çalışması, kendisi ve çalışacağı mağaza için verimli olacak kişiler seçi-liyor.fMDM sertifikalı Mücevher Satış Uz-manları, mağazalara yerleştirilirken hakkındaki bilgi ve görüşlerin yer aldığı bir bonservis defteriyle gidiyor. Bir de mağazalara özel projelerimiz ve etkin-likler var tabii.

Mağazacılık FarklılaşıyorEğitim her alanda olduğu gibi kuyumculuk sektöründe de önemli… Yeni kurulan Mücevher Danışma

Merkezi (MDM), bir markanın temelini oluşturan unsurları tespit ederek “Nokta” atışı yapmanızı sağlayacak. Firmanın kurucusu Aylin Gözen bize MDM hakkında merak edilenleri anlattı.

Page 97: Voir mart 2013 online dergi

Zaman TüneliAylin GÖZEN

Mücevher - Pazarlama UzmanıICA International Color Stone

Association Üyesi

O Orta Victoria dönemi kadınları, katip, öğretmen, fabrika müfettişi gibi iş alanlarında erkeklerle rekabet ediyor ve oy hakkı kazanmak için mücadele ediyorlardı. Bu sa-yede hızla kendi paralarına sahip olmaya başladılar ve

1870 yılında değişen bir yasa ile kendi kazandıkları parayı kul-lanmalarına da izin verildi. Bu durum kadın modasında radikal bir değişimle sonuçlandı. Kadınlarda mantıksız denilebilecek orantı-larda görünmelerine neden olan sıkı korse kullanımı, boyundan aşağı basamaklı geriye taranmış saç modelleri ortaya çıktı. Arke-olojik keşiflerle ortaya çıkan eski uygarlıkların tarzı, konu hak-kındaki yazılarla körüklenen antik geçmiş tutkusu ile antik takı ve mücevher stilleri ön plana çıktı. Böylece Avrupa’da mücevher işi gelişti.

Fransa’da ise, III. Napolyon ve İmparatoriçe Eugeine liderliğinde sürülen şatafatlı saray hayatı, Fransa’da modanın canlanmasında etkili oldu. Saray mücevherleri yeniden stilize edildi. Eugeine’de olan zümrüt tutkusu, o dönemlerde bu taşı, pırlanta kadar arzula-nır hale getirdi. Bu düşkünlükle taçlar bir anda bir mücevher gar-dırobu ihtiyacı haline geldi. İmporatoriçe ince işçilikle bezenmiş pırlanta ve zümrüt droplarını çok seviyordu. Aynı zamanda Came-olar da çok gözdeydi. Bunun etkisiyle İmparator Napolyon’un ko-leksiyon gibi Cameoları toplamasıyla Cameo sektörü de canlandı.

Rönesans ve Orta Çağ’daki takı stillerindeki canlanma devam etti. Bu dönemde Neo-Rönesans tarzı mücevherler yapan Carlo Giuliano idi. Rönesans estetiğini Victoria Dönemi’ne uydurarak popüler olan baklava şekilli kolyeler, mineli ve mücevher taşla-rıyla donanmış tasarımlar oluşturdu.

1867 yılında ise, Mısır’daki kazılar sonrasında ortaya çıkan ha-zinelerin duyulmasıyla Mısır Uygarlığına hayranlık arttı. Röne-sans ve Mısır uyanışı Avrupa’da Yunan ve Etrüks tarzı klasik bir canlanmayı başlattı. Fransız kuyumcular Mellerio, Boucheron ve Fromet-Meurice, Mısır etkisinde motifler oluşturdular. Castella-ni antik takı teknikleri kullanarak antik uygarlıkların kullandık-ları mücevherlerin şaşırtıcı kopyalarını üretmeye başladı. Mat ve parlak yüzeylerle derinlik ve kabartma oluşturmak için telkari ve granülasyon teknikleri gerçekleştirildi.

Mücevher taşlarının altın tasarımlara tam olarak uyumlu hale gelmesi için özel kesim taşlar hazırlanmaya başlandı. Gül kesim garnetler, yıldız veya çiçek tasarımlarıyla birlikte sıkça kullanıldı. Bu dönemde detaylı işçilik ve taş kesim ustalığı özel bir seviyeye ulaştı.

95

Orta Victoria Dönemi

Her anlamda firmanın büyümesi ve kurumsallaşma-sına destek oluyorsunuz. Bir de eğitime gelen taraf var; personel… Onlar açısından da bir değerlendir-me alalım mı?Başlangıçta, firmalar açısından mağazadaki personelin ne demek olduğunu anlatırken aslında firma açısından konuyu değerlendirmiş de oldum. Bir de işin personel tarafı var. Lüks ürünlerin satışında çalışmaların en önemli bölümü ma-ğazalarda geçer. Mağazalar, parlak bir kariyere başlamanın en kolay yoludur aslında. Çünkü mağazalar müşteri ile yüz yüze olduğunuz alanlardır. Markaların yaptıkları yatırımla-rın en büyük kısmı mağazalara giderken, iş gücünün büyük kısmını merkezde oturan personellerden oluşturması çok düşük bir olasılıktır. MDM Mücevher Satış Uzmanlığı, bir mücevher markasında yükselmenin en doğru ilk adımıdır. MDM Mücevher Satış Uzmanları, mesleği mücevher değil-se bile ciddi bir eğitimle meslek edinmiş olurlar.

Sizin kitlenizi üç ana başlıkta toplamakta yarar var değil mi? Firmalar, personel ve tüketici… Yani çalış-maların bir de tüketici tarafı var, onlara yönelik pro-jeler de var. Bu projelerden biri “Madenden Mücev-here” adını verdiğiniz mağaza sohbetleri sanırım, öyle değil mi?Aslında en sona kaldı ama çalışmalarımızda göz önüne aldı-ğımız en önemli taraf tüketici… Yaptığımız tüm çalışmalar-

da hedefimiz; memnuniyetini kazanmak, sadakat oluştur-mak, keyifle ve doğru bilgi alacağı, doğru yönlendirileceği, güvenilir bir ortamda alış veriş yapmasını sağlamak… Bu amaçla hazırladığımız farklı projeler var.fBunların ilki daha çok yeni başlattığımız “Madenden Mü-cevhere - Mücevher Sohbetleri”… Hepimizin bildiği gibi rekabetin son hızla devam ettiği günümüzde, mevcut ve potansiyel müşterileri mağazalara çekmek için “Yeni ürün-lerimiz geldi, buyurun” aramalarından fazlası gerekmek-te… Mağazaya gelmeleri için onların da keyif alacağı farklı uygulamalara ihtiyaç, her zamankinden daha fazla. f“Madenden Mücevhere” Mücevher Sohbetleri, mağaza-lara müşterileri davet etmek, onlarla bir arada keyifli zaman geçirmek, satışları arttırıp mevcut pastadan daha fazla pay almak için sıra dışı bir fırsattır. Sonuçta son alıcı satın alma kararını verirken, kendine yakın olan, kendisini önemseyip onun için bir şeyler yapmış olan mağazayı daha çok tercih edecektir.

Page 98: Voir mart 2013 online dergi

96

Müşterilerinize butik tatlar sundu-ğunuz bir yeriniz var. Nasıl karar verdiniz bu mesleğe, Trio Bakery’nin öyküsünü alalım mı?Her şey pastacılıkla ilgili eğitimlere ka-tılmamla başladı. Böylece butik pastacı-lığın büyülü ortamında buldum kendimi. Çocukluğum ve gençkızlığım hep görsel sanatlarla iç içe geçti. Bu merakım saye-sinde yıllar içinde birçok eğitimler aldım. Bu son eğitimimi de genlerimden gelen beceri ile lezzetli tasarımlarda buluştur-dum ve son noktayı “Trio bakery”i aça-rak koydum. Trio bakery; yılbaşı, sevgili-ler günü, bayramlar, nişan, düğün, bebek mevlüdleri, baby shower, doğum odaları organizasyonları ve doğum günleri için çikolata, kurabiye ve cupcake üretimi yapıyor. Tabi hepsi size özel, sizin için tasarlanmış… Bunun yanında firmaların özel günlerine yönelik logolu ya da firma-yı anlatan değişik baskılı ürünlerimiz de var. Kısacası; Trio bakery özel günleriniz-de sevincinize ortak oluyor.

Damaklara hitap ettiğiniz kadar, gözlere de hitap etmeniz gerekiyor. Bir nevî sanat var işin içinde. Bunu nasıl başarıyorsunuz?Biraz önce belirttiğim gibi çocukluğum-dan beri görsel sanat ve sanatkârlarla iç içeydim. Bu yüzden yaptığım işin “Sa-nat” tarafını da çok iyi özümsediğimi düşünüyorum. Ayrıca sürekli araştırıyor, Dünya’daki örnekleri sürekli takip ediyo-rum. Dolayısıyla bu da işime yansıyor.

Dünya her konuda “Butik”leşmeye başladı. Türkiye’de bu nasıl? Sizce alıştık mı bu duruma, butik bir işlet-me sahibi olarak fikriniz nedir?Bence alıştık… Butik tasarımlar konu-sunda olduğu gibi pastacılık konusunda da ülkemizde eğitim veren birçok okul ve kurs var. Bu durum, bu konudaki trendin doğmasına ve ilerlemesine katkıda bu-lundu. İnsanlarımız da bu görselliği ve şöleni seviyor ve özel günlerini en ince

Öyle bir dükkandan içeri giriyorsunuz ki, nereye bakacağınızı, hangisini seçeceğinizi şaşırıyorsunuz. Şeker tadında bir dükkan Trio Bakery… İçeride, pozitif enerjisiyle sahibesi Gül Kamar karşılıyor bizi…

Farklı Lezzetler Durağı

Page 99: Voir mart 2013 online dergi

ayrıntısına kadar tasarlıyıp, dört dörtlük gerçekleştirmek istiyor.

Firmalar için de özel tasarımlarınız oluyor. Hatta kuyumculuk sektörün-de de bu tarz çalışmalar yaptığınız firmalar var. Nedir bu çalışmalar, fir-malar sizinle nasıl çalışabilir?İşimiz görselliğe lezzete ve farklı tasa-rımlara dayalı olduğu için kuyumculuk sektöründeki firmalarla da çalışıyoruz. Firmalar bizden özel günlerinde kendile-rini yansıtan görsellere farklılık yaratıp,

damaklarda hoş lezzetler bırakmak is-tiyorlar. Tabi ki bu farklılıklarla kendile-rinden oldukça söz ettiriyorlar. Farklılık arayan firmalara, sanatsal bir farklılık katıyoruz.

Trio Bakery’nin yeni hedefleri neler? Şube, bayi, franchise gibi düşünce-leriniz var mı?Şimdilik sadece Florya’daki mağazamız-da en iyi hizmeti vermek için müşterile-rimizle buluşuyoruz. İlerleyen zamanlar-da, yeni hedeflerimiz arasında olabilir.

97

Page 100: Voir mart 2013 online dergi

VOIR GÜNCEL

98

Essence “Femme” serisinin şık ve gözalıcı modellerin-

den biri olan saatin, 5 renk se-çeneği bulunuyor. Her zevke göre tasarlanmış “Femme”de gold rengi sevenler için tama-mı altın rengi ile kaplanmış bir seçenek bulunuyor. IPG kap-lama “Femme”lerin bir diğeri ise gümüş rengi. Gümüş ren-gi saate kordonundaki gold bölümlerle hareket kazandı-rılmuş. 316L paslanmaz çelik saat, dünya standartlarında bir kadran kalitesine sahip. La Senza’nın İlkbahar/yaz koleksiyonu çarpıcı renkleri, seksi

modelleri ile mağazalarda yerini alıyor. La Senza yeni sezon koleksiyonunda sütyen modellerinde gökkuşağının tüm renkle-ri parıl parıl parlıyor. Sütyen modellerinin neon renklerini bu yaz transparan bir gömlek veya bir atletin içine giyerek deniz ke-narında, konser akşamlarında göz alıcı parlaklık ile rahatlığı bir arada kullanabilirsin. “Neon Mania” koleksiyonu La Senza ma-ğazalarında sizi bekliyor.

Floral Park ve Lyndon

Her iki koleksiyon da spor ruhunu taşımakla beraber, tasarım-ları birbirlerinden farklı. Floral Park modeli çizilmeye dayanıklı

seramik bileziğe sahipken, Lyndon modeli ise kristal taşlarla be-zenmiş bezel ve beyaz üretan kayışıyla ön plana çıkıyor. Her iki koleksiyonda bulunan ortak özellikler, sedef kadran ve çizilmeye dayanıklı seramik kasa. Gant’in sunduğu bu yeni ürünler, hem sade hem de şık ortamlarda size eşlik edecek.

Tommy Hilfiger 2013 İlkbahar- Yaz

koleksiyonu deniz yolculuğunun ruhundan ilham alıyor. Denizden kuma, iskeleden limana, genel olarak “denizde hayat” koleksiyonun rahat ve akıcı tarzını tanımlıyor. Çabasız tarz, egzotik limanlara uğrayan Jackie O ve Lauren Hutton’ı çağrıştırıyor. Amerikan tarzını tam anlamıyla yansıtan görünüm, dünyanın her yerinde rahatlıkla kullanılabilir.

Swarovski taşlı “Femme”serisi büyülüyor

“American Voyage”

“Neon Mania”

Page 101: Voir mart 2013 online dergi

Günümüzde serbest piyasada çalışan firmaların tamamı ban-kalarla çalışmakta, önemli bir bölümü de bankalardan kredi kullanmaktadır.

Bankalardan kredi çekerken kefil talep edil-mekte çoğu zaman da esnaflar birbirlerine kefil olmaktadırlar. 01/07/2012 tarihinde yü-rürlüğe giren yeni Borçlar Kanunu kefaletle ilgili tüm esnafı etkileyecek yeni bir hüküm getirmiştir. Eşin kefalete izni….

Kefalet sözleşmesi, BK m.581’de tanımlan-mıştır. BK m.581’e göre kefalet sözleşmesi kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir.

Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılma-dıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî mik-tar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî mikta-rı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına gir-diğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıy-la belirtmesi şarttır.

Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye

kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir mikta-rıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler.

Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, ke-falet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz.

BK m.584’Te ise kefalete eşin rızası husu-su düzenlenmiştir. Buna göre eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olma-dıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurul-masından önce ya da en geç kurulması anın-da verilmiş olması şarttır.

Görüleceği üzere artık bir esnaf, esnaf arka-daşına kefil olmak isterse bankaya sözleşme imzalamaya eşiyle birlikte gitmek durumun-dadır. Zira kişinin eşinin rızası olmaksızın ve-receği kefalet geçerli olmamaktadır.

Bu hüküm çoğu zaman aile facialarına yol açan kefalet konusunda aileyi korumaya yö-nelik olarak getirilmiştir. Bununla birlikte getirilen hükmün ticari hayatta ne gibi so-runlara yol açacağı uygulaması arttıkça gö-rülecektir.

YENİ TÜRK BORÇLAR KANUNUNDAKEFALET SÖZLEŞMELERİ VE

EŞİN RIZASI ZORUNLULUĞU

Av.Hamdi ÇiyiltepeRize Kuyumcular Derneği Hukuk Danışmanı

Page 102: Voir mart 2013 online dergi

Dünya modasına yön veren ünlü markalar ve tasarımcıla-rın, son koleksiyonlarını ardı ardına sunmaya başladıkları defilelerde 2013 yılının modası ile ilgili öne çıkan akımları

da fark etmeye başlamışsınızdır. Özellikle ünlü markaların, çanta tasarımlarında, geçen senelere oranla daha belirleyici ve dikkate değer çalışmalar yaptığını gözlemliyorum.

Modanın sadece elbiseden ibaret olmadığı, ayakkabıdan aksesu-ara ve tabiî ki çantaya kadar moda sektörünün bütünü ile ele alın-masına, son yıllarda daha fazla dikkat edilmekte. Aslında yıllardır çanta konusunda ekol yaratmış olan dünyanın en önemli çanta markası Louis Vuitton, sektördeki pazar payı göz önüne alınırsa çantanın moda dünyasında rekabet yaratması, gerekliliği ve önemi ortaya çıkıyor.İnsan doğasının gerekliliği olan en önemli ihtiyaçlarından biri de-ğil midir çanta? Geçmişte insan hayatında nasıl yer aldığı konu-sunda tam bir bilgi sahibi olmasak da günlük yaşam içinde ihtiyacı olan malzemeleri yanında taşımak, değerli eşyalarını korumak veya saklamak için çantanın ortaya çıktığını düşünebiliriz. Zaman içinde şekillenmesi için pek çok etkenin olduğunu, yaratıcı insan ruhunun çantaya ifade vermesi, onu renklendirmesi, işlemesi ve giyim kuşamına uygun hale getirmesi pek çok uygarlığın kültürel el sanatlarının çantaya yansıyan sanat ruhundan kaynaklanıyor. O dönemlerde daha basit torba, kese ya da heybe ile başlayan bir serüvenin bu gün bir ihtiras haline gelebileceğini düşünebilir miy-diniz?

Tabi ki giyim kuşam konusunda uç noktalarda gezinmeyi seven hanımların çanta tutkularına istinaden ödedikleri binlerce dolarlık çantalara alternatif olarak moda tasarımcılarının daha ekonomik ve şık tasarımlarını 2013 İlkbahar / Yaz sezonunda vitrinlerde gör-meye başlayacağız.

2013’ ün çanta koleksiyonlarında ön plana çıkan en önemli detay “Valiz” stili. Doğrusunu isterseniz bu stili çok sevmediğimi ve ge-çen seneki moda eleştirilerimde özellikle gece davetlerinde abiye giyimli hanımların aşırı büyük çantalar ile ne denli göz yorduğunu anlatıp durmuştum. Bakın tasarımcıların bu seneki büyük çanta ile ilgili trend yorumu nasıl: “Özellikle metropollerde, çalışan ka-dının, zaman ile mücadele ederek geçirdiği günlük temposu için-de iş sonrası randevularda ya da davetlerde çantasına koyabileceği ikinci bir elbise ihtiyacından kaynaklanan bir gereklilik olduğu için çantalar bu sene biraz daha büyümek zorunda kaldı.” Aslında çok mantıklı bir gereklilik sebebi olduğunu kabul etmek gerekir. De-mek ki bizlerin de eleştirilerimizi yaparken, bu hanımların yaptık-ları işle ilgili bilgi sahibi olmamız bir gereklilik olacak o halde….

Son birkaç senedir modaya hakim olan çok renklilik ve yoğun işle-me detaylarının hala izlerini görebildiğimiz etkiler çanta modelle-rinde de aynı ölçüde devam ediyor. Özellikle florasan renklerin ve ekoselerin hakimiyeti 2013 yazında popülerliğini arttıracak. Altın ve gümüş rengi deri çantalar ise spor kesimli çanta modelleri ile tezatlık yaratacak. Özellikle metal aksesuarların bolca kullanılaca-ğı çantalar hanımların gözdesi olacak.

Çanta Çılgınlığı

Erol ALBAYRAKModa Tasarımcısı

ABD’nin Los Angeles kentindeki Dolby Tiyatrosu’nda 85. Oscar ödülleri sahiplerini buldu. En iyi film dalında “Argo”, “Silver Linings Playbook” filmindeki rolü ile en iyi kadın oyuncu ödülü Jennifer Lawrence, “Lincoln” deki başarılı oyunculuğuyla en iyi erkek oyuncu ödülü

Daniel Day-Lewis ve “Life of Pi” filmiyle en iyi yönetmen ödülü de Ang Lee’nin oldu. Gecede birbirinden şık ünlüler boy gösterdi. “Les Miserables” filmiyle “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” dalında ödül alan Anne Hathaway, “Django Unchained” filmiyle “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” dalında ödül alan Christoph Waltz, “Silver Linings Playbook” filmiyle “En İyi Yönetmen” dalında aday gösterilen David O. Russell, ödüllerini alırken Prada Markalı kıyafetleriyle ayrı bir ışıltı saçtılar. Ayrıca gecede Daniel Radcliffe ve Keith Urban da Prada’yı tercih edenler arasında yerini aldılar.

24 Şubat 2013 tarihinde, Hollywood’da gerçekleşen 85. Akademi Ödülleri Töreni’nde

ünlü isimler Prada’yı tercih etti.

Ödüller SahipleriniBulduAnne Hathaway

Daniel Radcliffe

VOIR GÜNCELCristoph Waltz

100

Page 103: Voir mart 2013 online dergi

Press ve döküm ağırlıklı üretimde uzmanlaşan Şemin Gold; temelleri eskiye dayanan, yıllar içinde istikrarlı bir şekilde büyüyerek üretim ve toptan satış alanında sektörde önemli bir yer edindi. Şimdi de 8 ayar yüksek kaliteli ve kararmayan takılar üretmeye başladı. Zeki

Şemin, son beş yılda sektörün büyük bir değişim yaşadığını ve bir anda mantar gibi yüzlerce markanın sektörde faaliyete baş-ladığını belirtti.Şemin; kuyumculuğun kültürüne ve bilgi birikimine sahip ol-mayan, sadece kapitalleri olup bu mesleğe adım atanların ku-yumculuğa zarar verdiklerini kaydederek şunları söyledi: “Bu yeni markaların birçoğu, çeşitli köklü firmalarda çalışan ki-şilerin kendi işlerini kurma hevesiyle ortaya çıktı. Bu arada bu kişiler çalıştıkları ve ekmeğini yedikleri firmaların müşte-ri portföylerini etik olmayan bir şekilde alıp, kendi kurdukla-rı markaya taşıdılar. Bir başka grup da sadece kapitali olan ve bunu değerlendirmek isteyen kişilerden oluştu. Bu kişiler de piyasa şartlarına riayet etmeyerek, meslek birliğini hiçe saya-rak çok ucuz fiyatlarla piyasada her önüne gelene mal verdiler. Altın fiyatlarının aşırı yükselmesi sonucu bakiyelerini alamaz bir hale geldiler. Bu firmaların çoğu birkaç yıl içinde kapandı. Sektörümüz yeni yeni temizleniyor. 2013 yılında altın fiyatla-rının da belli bir istikrara kavuşmasıyla birlikte güneşli günler göreceğimizi ümit ediyorum.”Zeki Şemin, yerel fuarlara markalarının sürekli katıldığını bu fuarlarda ticari başarı elde etmenin çok zor olduğunu ama her şeye rağmen marka bilinirliğini arttırma yönünde olumlu geliş-meler yaşadıklarını söyledi. Piyasada artık “Söz senettir” anla-yışının yok olduğuna dikkat çeken Şemin; “Günümüzde eğer ki çok titiz araştırmalar yapmadan tanımadığınız bir kuyumcuya malınızı verirseniz, bakiyenizi geri almada ciddi sıkıntılar yaşa-yabilirsiniz. Biz yeni bir kuyumcuya mal satmadan önce uzun araştırmalar yapıyoruz. Ayrıca günün şartlarına ve müşteri ta-leplerine uygun olarak, olabildiğince hafif ve iddialı tasarımlara sahip ürünleri vitrinlerimize taşıyoruz. Şu anda en çok 8 ve 14 ayar ürünlere talep var” diye konuştu.

Yılların deneyimli kuyumcusu Şemin Gold Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Şemin; 2013’te altının fiyatlarının istikrar kazanması ile birlikte sektörün hızla toparlanacağını, sektörde son yıllarda artan marka enflasyonunun doğal yollardan gittikçe azalacağını öngördü.

HiçbirşeyEskisi gibi değil

Page 104: Voir mart 2013 online dergi

102

Yemek kültürünün önemli olduğu bir şehirden, Hatay’dan geliyorsunuz Nasıl bir mozaiğe sahip kent, bahse-der misiniz?Hatay, tarihte geçmişi olan bir yer. İlk yerleşik düzen orada başlamış ve çok bü-yük medeniyetlere ev sahipliği yapmış: Asur’lar, Bizans’lar, Arnavut’lar, Arap’lar ve en son Fransız’lar… Bütün medeni-yetleri bir arada barındıran bir kentimiz. Dil, din, ırk ayrımı yapılmayan, dünyada

tek il Hatay’dır. Biz çocukluğumuzda Hı-ristiyan’ların bayramını kutlamaya gider-dik, onlar da bizimkine gelirdi. Hatay’da; Alevi’si, Sünni’si, Yahudi’si, Hıristiyan’ı hakkaten de bir arada yaşayıp da birbirini hor görmeyen tek il diyebiliriz. Hoşgörü kentidir Hatay… Bu nedenle Medeniyet-ler Şehri diye ilan edildi. Ayrıca Hatay, Hıristiyanlığın ilk adımlarının atıldığı bir kent. Öyle bir medeniyet ki; restorantta yemek yemek ya da gelen misafirini gö-

türmek ayıp sayılırdı. Hatay’ın evleri 3-4 katlı olur ve her evin altında çok büyük bir mutfak bulunurdu. Bizim mutfağı-mızdan daha geniş bir mutfak… Bizler o evlerde pişen yemekleri yapmaya ça-lışıyoruz. Hatta Antakya’ya giden bazı müşterilerimiz, restorantımızdaki tadı bulamadıklarını anlatıyorlar. Biz de izah etmeye çalışıyoruz; Antakya’nın ev ye-meklerini yapıyoruz diye.

Medeniyetler

Kapıdan girince sizi karşılayan sıcaklık ve samimiyet, adeta oraların havasını ciğerlerinize dolduruyor. Sonra mekana takılıyor gözleriniz; duvardaki mozaiklere… Mideniz ise bu arada bayram yerinde… Bu ayki mekanımız Hatay Medeniyetler Sofrası ve sahibi İsmail Özdemir

SofranızaKentinden

Page 105: Voir mart 2013 online dergi

Böylesine bir medeniyetten yetişmiş biri olarak, Hatay Medeniyetler Sof-rası nasıl? Yemeklerinizde Hatay’ın “öz” lezzetine ulaşabilmek için neler yapıyorsunuz?Hatay mutfağı oldukça zengin, sadece 300 çeşit soğuk mezesi var. Özellikle ha-mur işleri ve et yemekleri ağırlıklı. Biz burada 170-180 arası çeşidini sunabiliyo-ruz. Bizim yaptığımız yemekler oldukça zahmetli. Pişirilip sunulması saatler ala-biliyor. Mesela medeniyetler güvecimiz

var, iki buçuk saatte pişiyor, sabreden yiyebiliyor. Tabi müşterilerimiz bunu bildiği için daha önceden sipariş veriyor. Bunu bilmeyen müşterilerimiz için de servis saatine yakın zamanda, sunuma hazır ve kısa bir bekleyiş ardından yiye-bilecekleri şekilde hazırlığımız mevcut. Yemeklerimizi günlük çıkartıyoruz. Yö-resel lezzetlerimizi koruyoruz. Bunun için oradakilerle de alışveriş yapıyoruz. Mesela ceviz tatlısı, kireçli kabak tatlısı, Ermeni Köyü’nden getirtiyoruz. Bunları

burada da yapabiliriz. Sırf o Ermeni Kö-yü’ne biraz destek olalım diye, oradaki o değişik kültür kalsın diye Hatay’dan getirtiyoruz. Tüm ürünlerimiz organik. Etlerimiz kuzu eti, Konya-Karaman’dan. Ahırda değil, merada beslenen kuzu etini tercih ediyoruz. Diğer ürünler de Hatay Köyü’nden, Yoncakaya Köyü civarından topluyoruz. Maydanoz, domates, patlıcan oradan geliyor. Bizim meşhur Samanda-ğı biberimiz var biliyorsunuz, onu tercih ediyoruz. Mumbarımız bile oradan geli-yor. Tüm çabamız, Hatay’ın yöresel lez-zetini buraya taşıyabilmek. Bünyemizde; 60-62 kişiye yakın çalışanı-mız var. Dört tane kasabımız, dört tane kebapçımız, dört tane fırıncımız, dört tane yöreselcimiz… Mutfağımız geniş ve açık, isteyen görebilir. Tüm elemanların yüzde 90’ı yöreden… Yemeklerimizin ta-dına bakarak öyle müşteriye sunuyoruz. Hatta, yemeğini yarım bırakanların bile yemeklerini kontrol ediyoruz, neden ya-rım bıraktıklarını bulmak için. Bu şekilde işimizi hep takip ediyoruz.

103

Page 106: Voir mart 2013 online dergi

104

İsminizi “Hatay Medeniyetler Sofrası” olarak tescillemişsiniz. Bunun da bir öyküsü var sanırım. Anlatır mısınız?Hatay çok büyük medeniyetleri barındır-mış ve farklı bir mozaiğe sahip bir kent. Bundan dolayı Başbakanımız Hatay’ı “Medeniyetler Kenti” diye dünyaya ilan etti. Benim, Adalet Bakanımız Sadullah Ergin ile bir samimiyetim, dostluğum var. Sadullah Bey’e “Sayın Bakanım bu medeniyetler kenti çok güzel isim. Yarın biz bir restorant açmayı düşünüyoruz. (bundan 7-8 sene önce oluyor bu olay) şimdiden tescil ettirsek nasıl olur?” de-dim. Mükemmel olur, açın dedi. Hatta şimdi de Ankara’da bir şube açmam için ısrar ediyor. Buradan yola çıkarak biz is-mimizi tescil ettirdik.

Hatay’ın; zahter salatası, kaytaz bö-reği, içli köftesi, kırma zeytini, köm-besi, künefesi gibi etli-otlu bir çok çeşidi var. Sizin müşterileriniz bu lezzetleri bilenlerden mi oluşuyor? Kimler var müdavimleriniz arasında?İlk kez gelenler, yani yemekleri bilme-yenler önce biraz çekiniyorlar. Yemekle-rin ağır gelmesinden korkuyorlar. Bizim lezzetimizi tattıktan sonra zaten vazge-çemiyorlar, muhakkak dostlarını alıp geli-yorlar. Kimileri yeni lezzetler denemeye, kimileri de müdavimi oldukları lezzet-leri tatmaya geliyorlar. Sonra memnun ayrılıyorlar. Sanatçısından politikacısına

hepsi bizim ziyaretimize geliyor. Kubat, Ahmet Selçuk İlkan, Selami Şahin, Nuri Alço, Mahsun Kırmızıgül; politikacılar-dan, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Adana Milletvekili, Konya Milletvekili, İstanbul Milletvekili, Be-lediye Başkanları, Suudi Arabistan Kra-lı’nın oğlu bile geldi, hatta sokağı kapattı korumalarıyla. Bize gelmeyen kalmadı diyebiliriz. Ama bizim için önemli olan, kültürümüzü en iyi şekilde İstanbul’da temsil edebilmek.

Öne çıkan ve sizin popüler olmanızı sağlayan bir çeşidiniz var mı? Hatay Medeniyetler Sofrası dendiğinde akla ilk hangi yemek geliyor?Yemeklerin arasında ayırım yapmak çok zor. Bizim lahmacunumuz bile çok farklı. Soğan falan kullanmıyoruz. Kuşbaşında, kuzu şişte kullandığımız eti kullanıyoruz. Bir kaburgamız var, o kaburga 4-5 kişilik gruplar geldiğinde mutlaka tavsiye edi-yoruz. O kaburgayı yedikleri zaman mu-hakkak buranın müptelası olacaklar. İki buçuk saat hava almadan, fırında alevler arasında pişen testi kebabımız, tuzda ta-vuğumuz, içinde şam fıstığı, antep fıstığı, kaşar peyniri bulunan metrelik kebabı-mız var. Zaten çorbalarımız bile çok özel; humus çorbası, ekşi aşı çorbası, kabak borani çorbası, yoğurt aşı çorbası… Tabi bunların sunumu da çok özel. Mesela tuzda tavuğu sunmadan önce alev alev yakıyoruz. İnsanlar sırf yemek yemek için evlerinden çıkmıyor. Yemek yemek bir mutluluktur. Biz bu mutluluğu bura-da müşterilerimize vermeye çalışıyoruz. İnsanlar yavaş yavaş yemeğini yiyecek, en güzel lezzetleri tadacak… Biz burada

insanları mutlu edebiliyorsak başarılıyız; ama sadece para kazanıyorsak başarısız olmuşuz demektir.

Restorantınızda herkes yemek yiye-bilir mi? Fiyatları neye göre belirli-yorsunuz; rekabet mi, alım gücü mü?Fiyatlarımız normal; ana yemekler 20 ile 70 TL arası değişiyor. Mezelerimizin de gayet makul fiyatları var. Biz burayı açar-ken ne üst tabakaya hitap etmek ne de alt tabakaya hitap etmek istedik.

Aksaray’da yıllardır biliyorduk sizi. Şimdi de Taksim şubeniz açıldı. Bu süreç nasıl oldu?Taksim 2 nci şubemiz. Zaten Aksaray’da-ki şubemizden de tecrübe kazandık. Ak-saray, günde 400-500 ziyaretçisi bulunan bir mekan. Ama yakında burası orayı da geçecek diye düşünüyorum. Taksim şu-besinin bulunduğu mekan 1921’den beri restorantmış, ama artık iş yapmıyorlar-mış. Tesadüfen duyumumuz oldu ve yeri beğendik. Tadilat yaptık ve istediğimiz gibi bir yer haline getirdik. Sadece Tak-sim şubemizin girişi dar. Dışarıdan bakan içerisinin bu kadar geniş olacağını tah-min edemiyor. Bir de maalesef özellikle turistlere yönelik gasp ve haksız kazanç uygulanıyor. O yüzden buranın girişini gören yabancı turistler, içeride gaspa uğ-rarız diye korkuyorlar. Bunu engellemek ve güven vermek adına da aşağıya bir karşılama elemanı konumlandırdık. Bizi tanıyan yerli-yabancı turist için zaten so-run yok. Gittikçe büyüyen ve şubeleşen Hatay Medeniyetler Sofrası’nın, 2013 yılı he-defleri arasında Etiler’de şube açma fikri de mevcut.

Page 107: Voir mart 2013 online dergi
Page 108: Voir mart 2013 online dergi

106

Denize sıfır konumu ve yanı başındaki akvaryumla standart alışve-riş merkezi anlayışını değiştiren Aqua Florya, 140’ı aşkın mağa-

za ve restoranıyla birlikte seçkin marka karması, özel konseptleri ve ilkleri ile aranılan her şeyi bir arada sunuyor.

Bizden Duymuş Olun!The Hunger’da çok şey var! Şımartan lezzetler, ikramlar, do-

yumsuz müzik ve daha niceleri… Sabahın neşesi kahvaltılar, enfes çorbalar, lezzetli atıştırmalıklar, ekmeğine sığmayan the Hunger sandviçleri, the Hunger mönüsünü şenlendiren; Beğen-dili Izgara Köfte, the Hunger Usulü Kuzu Şiş, Piliç Külbastı, BBQ Soslu Izgara Tavuk, Körü Soslu Dil Balığı, Karides Salata, Kara-melize Keçi Peynir Salata, Steak Salata, Enginar Salata, Şahane Burger’de Kazablanca Burger, Blue Cheese Burger, Lumberjack Burger, ev yapımı nefis makarnalarda; Fettucine Alfredo, Penne Arrabiata, Yeşil Mercimekli Erişte, Dumanı Üzerinde Tüten Fajita, sımsıkı sarılmış wrap’ler ve dolu dolu mönüsü bambaşka... Tabii lezzetleri ve sunumları da bir o kadar tutku dolu.

Gurme PaninilerleKeyif Saati

Dan Kwan İmzası…The Marmara Taksim’in dünya çapında birçok çarpıcı projenin

sahibi Dan Kwan imzası taşıyan toplantı odaları ve balo sa-lonları, konuklarını en iyi koşullarda ağırlamaya çalışıyor. En ileri teknoloji altyapısına sahip, üç break out ve beşe bölünebilen The Marmara Meeting Center katı, kusursuz toplantılara ev sahipliği yapıyor. Dijital panolarda bir tuşla toplantı salonlarının ışık sis-temlerinin kontrol edebildiği otomasyon sistemlerinden, yüksek hızda internete kadar tüm detayların düşünüldüğü toplantı sa-lonları, rahat ve işlevsel bir toplantı yapmanızı sağlıyor.

VOIR GÜNCEL

“Milano’nun batısındaki en iyi

kahveci” ünvanına sahip Caffe Nero, paninileriyle gurmelere layık İtalyan tatları sunuyor. Tamamen özel üretim olan taş fırın ekmeğinden hazırlanan paniniler, en sağlıklı ve kaliteli malzemelerle hazırlanıyor.

Denizin yanı başında, alışverişin tam ortasında…

Page 109: Voir mart 2013 online dergi
Page 110: Voir mart 2013 online dergi

VOIR GÜNCEL

108

“Brunchart” Etkinliği ile

Modern Sanat

“Le Méridien İstanbul Eti-ler” her Pazar çocukları

“Brunchart” etkinliği ile Mo-dern Sanatla buluşturuyor. Her hafta 11.30-15.00 saat-leri arasında düzenlenen açık büfe brunch’ta anne-babalar La Torre’nin sofistike mönü-süyle keyif yaparken çocuklar da kendilerine özel hazırlan-mış sanat atölyesinde uzman-lar eşliğinde her hafta farklı bir modern sanatla tanışma im-kanına kavuşuyor.

Koçak Gold’ un miniklere özel koleksiyonunda gülen yüzler, yıldızlar, nazar boncukları ve sevimli hayvan figürlerinin süs-

lediği küpeler, yaka iğneleri, kolye ve bileklik uçlarından oluşan şirin modellerde, hem yeni doğan bebekler hem de kız ve erkek çocukları için birbirinden güzel takı alternatiflerini bulacaksınız. Renkli hayvan figürlerinin altın ve taşlarla süslendiği ışıldayan ta-kılara göz attığınızda mutlaka çocuğunuzun en beğendiği renk ve figürde birbirinden eğlenceli bir model bulacaksınız…

Soobe, gökkuşağının tüm renklerini ve sezonun en trend çiz-gilerini çocuk kıyafetlerine yansıtıyor. Birbirinden farklı zengin

konsept çeşitliliğiyle çocukların kıyafetlerine renk getiren Soobe, çocukların sağlıklı gelişimine ve rahatlığına yönelik tasarlanan ürünleriyle 0-7 yaş bebek ve çocuklar için yeni koleksiyonlarıyla fark yaratıyor.

İlk Öğretmeni Siz Olun

“Tethys Harf Kartları”yla Çocuğunuzun İlk Öğretme-ni Siz Olacaksınız. Community Europe belgesine

sahip “Tethys Harf Kartları”yla çocuğunuzun alfabe’yi öğrenmesi artık çok kolay. 2 yaş ve üzerindeki çocukla-ra hitap eden “Tethys Harf Kartları” ile çocuğunuz alfa-bedeki harflerle küçük yaşta tanışarak okumayı yaşıtla-rından önce öğrenecek.

Maske ve Oyuncak Hediyeli!

Türkiye’nin sağlıklı bebek ürünleri markası BabyNEO, bebeğinin sağlığına ve çevreye duyarlı ailelerin bir numaralı tercihi olmaya

devam ediyor. Kullan at bebek bezlerine oranla bebeklerin daha sağlıklı büyümesine yardımcı olan BabyNEO yıkanabilir bebek bezleri, birbirinden farklı renkleriyle artık hayvan desenli kartonlar-da, maske ve oyuncak hediyeleriyle birlikte satışa sunuluyor.

Minik Koleksiyon

Yepyeni SOOBE

Page 111: Voir mart 2013 online dergi

Rekabette Kalite

Selçuk ÖZKAN

Kayserili Tuhafiyeci dükkânından geçimini sağlayabili-yor, bir köşede üç beş kuruş da biriktirebiliyordu. Gü-nün birinde sağındaki dükkân boşaldı, derken orası da

tuhafiyeci oldu. Sonra solunda bir tuhafiyeci daha... Rekabet başladı, işleri kötüye gitti. Ama sonunda bir çözüm yolu bul-du: Sağındaki komşusu dükkânının üzerine, gerçek ucuzluk burada yazdırmıştı. Solundaki, en büyük tuhafiye mağaza-sı, yazılı bir bez asmıştı. Bizimki, ikisinin ortasına şu yazıyı koydurdu: Mağazaya buradan girilir.

Rekabet ederken sadece uyanıklık, elbette hepimizin bildi-ği gibi yeterli değil. Rekabet artık üretimle maliyetle değil, aynı zamanda kalite ile hatta hız ile mümkündür. Bu olgula-rın içinde en önemli yeri hiç şüphesiz kalite almaktadır. Zira yapılan pazar araştırmaları, her on alıcıdan sekizinin, fiyatın yanında kaliteyi de önemsediklerini göstermiştir.

Kalite artık bir slogan haline gelmiş olsa da ürünün veya hiz-metin kalitesi onu kullanan yaratan yöneten ve aşamaların her birinde bulunan insanların kalitesiyle doğru orantılıdır. Bu kalite ilk önce insanla belirlenmektedir.Bu farklılık arayışları renkte, tasarımda, kalitede, satış son-rası serviste, işletme giderlerindeki avantajlarda, kullanım kolaylığında, hızlı teslimde kendini gösterir. Bu arayış, top-lumdaki değişikliklere paralel olarak dinamik bir yapıya sa-hiptir. Hatta yoğun rekabette şirket, müşterinin henüz talep etmediği fakat ihtiyacını duyduğu veya duyması gerektiği farklılıkları bile yakalayabilmelidir.

Rekabetin baskısı şirketleri “Yaptığını satan” olmaktan çıka-rıp “Satılabileni yapan” hâle getirmektedir. Satılabilirin ne olduğunu anlamak için “Kaliteyi müşteri belirler” anlayışını benimsemek gerekir. Müşterinin görünür isteklerinin yanı sıra saklı isteklerini de saptayabilme (cazip kalite) ancak müşteriye yakın olmakla gerçekleştirilebilir. Müşteri istek-lerinin karşılanması temel şirket felsefesi hâline dönüştür-me yönünde çaba gösteren firmalar, müşterilerini koşulsuz mutlu etmeyi “olmazsa olmaz”ı kabullenen şirket kültürü oluştururlar.

Toplam Kalite Yönetimi’nin en temel prensiplerinden biri, böyle bir şirket kültürünün geliştirilmesidir. Toplam kalite yönetiminin bu öğesi, belki de etkili olarak uygulanması enzor, ancak uzun dönemde firmaya en çok katkı sağlayacak olanıdır. Çünkü rekabetin ana hedefi müşteridir. Müşteriyi ele geçiren, elinde tutan kuruluş piyasada kalıcı olacaktır.

109

Kazanan her zaman siz olun! ARCHOS GamePad başparmağa uygun muhteşem düğmele-

ri ve hareketli oyun deneyimiyle geliyor! GamePad, Android™ 4.1 “Jelly Bean” işletim sistemi ile Google Play™ and Google Mobi-le Uygulamaları’na kolaylıkla giriş sağlıyor. 10 mm inceliğinde, 330 gr hafifliğinde tasarımıyla oyun tutkunlarına güç veriyor. Üstelik uy-gulamalar, internet girişi, e-mail erişimi ve multimedya deneyimiyle bir tabletten çok daha fazlasını vaad ediyor.

Dikkat! Logonuz yeniyorBirbirinden eğlenceli ve çeşit çeşit kurabiye-

ler sizleri bekliyor. İster firmanıza özel resimli kurabiye, ister müşterilerinize kurumsal çok şık hediye ve promosyon olarak yaptırabilirsiniz. Ya da özel günlerinize uygun konseptte kurabiyeni-zi seçin, sevdiklerinize ve davetlerinize en güzel hediye olsun. Sipariş ve detaylı bilgi için www.sekerhamurlukurabiye.com ziyaret edebilirsiniz.

Page 112: Voir mart 2013 online dergi

110

Hazar ve Murat, “Artık elmasın foyası meydana çıktı” diyorlar ve şöyle devam ediyorlar: “Eskiler,

foyası meydana çıktı derler; foya dediği-miz, elmasta olmazsa olmaz denilen tek şeydir. Foya elması kaldırdığınız zaman altına konulan şeydir. Elmasın altındaki kaplamadır. Foyası meydana çıktı deyimi oradan gelir”Çoğu üniversite bitirmiş kişiler foyanın ne olduğunu bilmez. Çoğu da kullanmaz zaten diyen Hazar ve Murat ikilisi söz-lerine şöyle devam ettiler: “Kuyumculuk sektöründe pırlantanın el yapımını, ma-kine gibi yapıyorlar. Şu anda bizim çalış-tığımız Osmanlı türü dediğimiz elmasın

Çuhacı Han'da, 1981 yılından beri Aren Elmas Dünyası çatısında birleşen Hazar ve Murat, Osmanlı tarzı mücevher tasarımı yapıyor.

Elmasın “Foyası Meydana Çıktı”

Page 113: Voir mart 2013 online dergi

111

makinesi bin sene de geçse, 10 bin sene de geçse çıkmaz, el yapımı olmadan yapı-lamaz. Ama şu an pırlantayı gönderiyor-lar buraya diyelim, iki tane pırlantanın takımı 1000 dolarsa Çin’de bunu 5 sente takıyorlar. Ama elmas, Çin’e de gitse, uzaya da gitse ustası yetişmedikten sonra bu el sanatı yapılamaz ve bunu makineyle çıkar-tamıyorlar. Çünkü, elmasın altına ko-nulan foyaya, elma-sın kesimine göre elle şekil verirsin. Taşın boyutuna göre kesersin foyayı. Bunu makine yapamaz. İlla ki elle oturtursun taşı foyaya. Narin bir metaldir ve içine dokunduğun anda parlaklığı gider. Bizim sanatımız ala-turka oluyor. Bunun makinesi yok ve bunu yapabilmek ustalık ister.” “Bizim yaptığımız ürünlerde, elmasın Osmanlı tarzı olması gerekiyor. Mesela bu Hür-rem’deki ürünler gibi ama o tarzın iyileri. Bu bir yatırımdır. Aldığın zaman yarın pa-raya dönüşebilecek bir takı olması lazım, taşı olması lazım ama kalitesiz bir taşa bugün yatırım yaparsan diyelim ki, 1 mil-yara aldın, götürsen 50 TL’ye satamazsın. Bizim yaptığımız malların amacı kaliteli ve geri dönüşümünde zarar etmeyecek ürünlerdir. Derler ya; anneannemden kaldı, anneannemin annesinden kaldı, bi-zim çalışmalarımız o tarzda.

“Sanat ölüyor, bitiyor”

Yahya Zarpenelyan ustanın yanında yetişen Hazar ve Murat, ustaları-

na olan minnettarlıklarını dile getirirken, elmasta el sana-

tının bittiğine dikkat çekti-ler. “Biz Yahya Zarpenelyan ustanın yanında yetiştik. Allah yattığı yeri gani gani rahmet eylesin onun saye-sinde usta olduk. Ve

çok ustalar yetişir-dik. Şu an onun saye-

sinde ekmek yiyoruz. Dünyanın neresine gidersek gidelim eli-

mizde mesleğimiz var. Ama 3 kuruş ama 1 kuruş

bu sanattan bir ekmek yersin. Ama yeni yetişen nesil artık sa-nattan evvel bunu nasıl öğrenirim de hemen bir çırpıda parayı nasıl kazanırım derdinde. Kazanırım dü-şüncesiyle de sanat ölüyor, bitiyor. Hafta sonu cebine ne koyacağını düşünüyor. Yeni nesil sanatı bir ke-nara itiyor” ifadelerini kullandılar. Kapalı Çarşı’nın girişindeki İkinci Abdülhamid’e ait olan tuğranın ta-sarımını yaptıklarını anlatan Hazar ve Murat, “Kapalı Çarşı’daki ambleme her geçtiğimizde bakıyorduk. İkimizin de çok ilgisini çekiyordu. Çarşıda amble-

min gümüş imitasyon şeklini gördük. Bir gün beraber oturduk, bunu nasıl yaparız, nasıl çıkartırız dedik ve o amblemin res-mini alıp, bilgisayarda parçalara ayırdık. Üzerinde çalışabileceğimiz hale getirdik, ürettik. Böylece, orjinalinden sonra Os-manlı Tuğrasını ilk kez tasarıma aktaran ve birebir aynısını yapan biz olduk. Her sancağın bir anlamı var orada. Baktığınız vakit; oktan tutun, kitap ve teraziye ka-dar birçok anlamı var tuğranın. Yüzden fazla anlamı var. Ezberlemeye olanak yok.”

“Ödül alan tasarımımızı parçaladık”Dünya Altın Konseyi yarışmasında ikinci olan Hazar ve Murat, ödül aldıkları tasa-rımı neden parçaladıklarını şöyle aktar-dılar; “Bizim tasarımımız Dünya Altın Konseyi yarışmasından ödül aldı ama biz o tasarımı parçaladık. Bizim tasarımımız o kadar yarışmacının içinde ikinci oldu. Başkası yapmış olsa belki ondan milyon-larca dolar kazanabilirdi; ama biz yaptığı-mızı 3-4 ay sonra kırdık attık. Ne gelen oldu ne giden oldu, reklam yok çünkü” açıklamasını yaptılar.

Page 114: Voir mart 2013 online dergi

VOIR SANAT

112

SINIRSIZ SANAT

Hakan Kemal12 yıllık polis memuruyken, bir gece nöbe-tinde çakısı ile, kavak ağacından yapılma bir fırça sapından kestiği parçayı yontarak yap-tığı satranç taşı ile başlamış heykeltraşlığa. Sanatla ilgili hiç eğitimi almamasına ve hatta el becerisine dayalı hiçbir şey yapmamış ol-masına rağmen, ahşaba ruhunu yansıtmaya başlamış. Sonrasında evinde bu işe ayırdı-ğı bir odada sanatını icra etmeye ve sanat bilgisi alarak da ilerletmiş kendisini. Sanatçı son olarak çınar ağacından hiçbir profesyo-nel gereç kullanmadan, el oyması, 56 cm boyunda Meryem Ana Heykeli yapmıştır.

Sanat tutkusu bedeninizi aşkla kaplar adeta… Ne meslek yaparsanız yapın, sanatçı ruhu taşıyorsanız, içinizden haykıran o sese, o yeteneğe “DUR” diyemezseniz. Hangi yaşta olursanız olun çıkar ortaya. Er ya da geç sanatın içinde buluverirsiniz kendinizi. Farklı meslekler yapan, ancak sanatla da uğraşan, üç değerli insandan bahsetmek istiyoruz sizlere. Polis memuru Hakan Kemal, 85 yaşındaki ev hanımı Nesrin Dölek ve eczacı Gülsüm Kökten…

Nesrin DölekKadıköy Kız Enstitüsünden mezun olmuş ve küçük yaşlarda tanıştığı resim sanatını, 78 yaşındayken, Adana Kültür Merkezinde gitti-ği kurs ile pekiştirmiştir. Evhanımıdır ve halen 85 yaşında olmasına karşın resim yapmak-tadır. Yaşına aldırmaksızın, tuali ve frıçası ile harikalar yaratmakta, resim ile adeta ruhuna gençlik aşılamaktadır.

Page 115: Voir mart 2013 online dergi

Yrd.Doç.Dr. Nuri SezerGrafik Sanatçısı

Güzellik duygusu fikri ve dışa vurumu, sanatı oluşturur ve her kültürde farklıdır. Özgünlükse en önemli unsur-lardan biridir. Sanatın ve sanatçının özgün olması; or-

taya çıkan eserin içerik, şekil, tavır, yaklaşım tarzı, diğer sanat-çılardan etkileşimi, ilhamını kendinden alması, kendine özgü algılaması ve aktarması bakımından, her medeniyet farklı bir güzellik ideası ortaya koyar. Aslında sanatta doğruluk kavramı ve sanatın güzellik kavramları, sanatın oluşumunu teşkil eder-ler; yani bir bütündür ve birbirinden ayrı ve bağımsız değildir. Doğrulukta bir güzellik ve iyilik yönelişi de bulunmaktadır. Ke-siştikleri bölgelerin büyük genişliğine rağmen, sadece kendileri-ne ait alanları da vardır. Ama bu durum bizim bunları birbirin-den tamamen bağımsız kabul etmemizi gerektirmez.Sanat, bir sanatçının yaşam tarzıdır. Aynı zamanda; kültürü, duygusu, yaşama bakış açısı, hayat felsefesi, sanatın icrasında en önemli faktörleri oluşturur.Ailesi, eşi, dostu yakınlarıyla paylaşamadığı duyguları, sanatıy-la, dışa vurumu sanatçının en önemli özelliklerinden biridir. Kendisiyle birebir olduğu anları oluşturur. Sanatçının ortaya çıkardığı eserse aidiyet duygusunu ortaya çıkartarak sanatçıyı oluşturur.Sanat ve sanatçıyla ilgili güzel sözler çok güzel tarif eder.

Sanat ve Sanatçı

- Sanatkar el öpmez; sanatkarın eli öpülür! - Sanatçı, esaslı kültür sahibi olmalı ve tarihi iyi bilmelidir. - Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz… Hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat sanatkâr olamazsınız. (Gazi Mustafa Kemal Atatürk)

- Sanatçıya iki göz yetmez. (Lamartine) - Sanat sanat içindir. (Victor Cousin) - Bir resim, kelimesiz bir şiirdir. (Horatius)- Sanatlar, hürriyet tarafından emzirilince büyürler. (Schiller) - Eğer dünya açık, aydınlık olsaydı sanat olmazdı. (Albert Camus) - Sanatı ustadan öğrenmeyen öğrenemez. (Türk Atasözü) - Sanatın düşmanı bilgisizliktir. (Ben Jonson) - Her sanatın öncesi bilgidir, ondan sonra icrâ, amel gelir…- Dünyada en aşağılık sanat bile hiç ustasız elde edilebilir mi?

Sanatla kalmanız dileğiyle…

Gülsüm ÖktenEczacılık Fakültesinden mezun olur. Mesleğini sürdürdüğü yıllarda resime gönül verir. Gülay Sevsevil Atölyesi’nde resim dersleri alır. Bir müddet İsmail Acar ile çalışmalarda bulunur. Mesnevilerden hat sanatına göndermeleri, bozkır insanının toprakla bütünleşmesini tuvallerine ve kilimlerine yansıtır. Öylesine bir tutkuyla bağlıdır ki resime; ünlü sanat eleştirmeni Dr. Remo Alessandro Piperno’nun katkılarıyla, Art Spoleto Festival 2012’de ödüle layık görülür. İtal-ya’nın Spoleto Şehri’nde, 15 Temmuz’da ödülünü alır.

113

Page 116: Voir mart 2013 online dergi

VOIR TREND

114

DESA

ZİYA MÜCEVHER

TOP SHOP

TOP SHOP

Ziya Mücevher’in yeni koleksiyonunda sezona renk getiren değerli taşlar ve pembe altın öne çıkıyor. Pürüzsüz ve yumuşak dokularda sunulan tasarım ürünler Desa’da, En belirgin özelliği ‘dinginlik’ olan temada, şeker pembeleri,

Nil yeşilleri, pastel sarı, lavanta ve lila gibi huzur veren renklerdeki tasarımları şimdiden keşfetmeye hazırlanın. Forever New, baharı tropikal mevsimlerin cezbedici renkleriyle karşılıyor. Top Shop, çiçek desenleri, geometrik formlar ve cesur renklerin yer aldığı koleksiyonunda kadınlara gece ve gündüz şıklığı sunuyor.

romantikrenkler

PARK BRAVO

KENT OPTİK

FOREVER NEW

Page 117: Voir mart 2013 online dergi
Page 118: Voir mart 2013 online dergi

116

VOIR TREND

ATLANTİS

AVVA

Avva, erkeklerin hem cool hem de sportif görünümü, Markafoni, siyah renklerin hakimiyetinde eğlenceyi seven adamın gece

şıklığını konu alan tasarımlarıyla, Pierre Cardin erkekleri yeni sezona şık, sportmen ve dinamik çizgilerle, Matraş şık ve konfora önem veren ayakkabı tasarımlarıyla özellikle haftasonlarına damga vuruyorlar...

Haftasonu“MOD”U

MARKAFONİ

PIERRE CARDIN

KENT OPTİK

WAINER

MATRAŞ

Page 119: Voir mart 2013 online dergi

Uzun yıllardır hizmet veren Taner Ofset & Dijital, yeniliklerine bir yenisini daha ekledi. Üretim parkuruna Xerox İgen4 Renkli dijital baskı makinesini katan firma, matbaa sektörünün teknolojisinin gerisinde

kalmadan, müşterilerine sınırsız hizmet sunuyor.

Hız Kazandıran Çözümler

Yapılan istatistikler gösteriyor ki; üretimden pazarlamaya zaman oldukça önemli ve her gün zamanla yarışıyoruz. Özellikle kuyumculuk sektörünün zamanı “Altın” değeri

taşıyor. Profesyonel ekibi ile tasarımdan basıma tüm süreçleri ustalıkla sürdüren Taner Ofset & Dijital, zamanınızın kıymetini bilerek tüm işlerinizin hız kazanmasını sağlıyor.Teknoloji konusunda yatırım yapan, üretim parkuruna yeni ve hızlı bir makine daha kazandıran firma, Xerox İgen4 ile kusur-

suz hizmet vermeyi hedefliyor. Ofset baskı kalitesini, hatta daha da canlısını, çok daha az zaman harcayarak elde edebilir-siniz. Aylık 4.000.000 adet ve dakikada 110 sayfa baskı kapasi-tesi ile uygun fiyatlara üretebilirsiniz. Peki bu makineye sahip firmalar neler yapabilir? Kişiye özel baskılar (isme özel ajanda, katalog veya dergi), firma kataloğu ve broşürleri, yüksek kali-tede fotoğraf baskıları, kullanım klavuzları, sertifika, ekstreler, etiket, barkod, şeffaf-opak sticker ve magnet…Taner Ofset & Dijital, yaptığı yenilik ile zamanla yarışır hale geldi. Tercih sizin…Gerisi size ve zamanınıza verdiğiniz değere kalmış…

"ADVERTORIAL" SAYFADIR.

117

Page 120: Voir mart 2013 online dergi

VOIR HABER

118

İran İhracatçılar Birliği’nin davetlisi olarak fuara katılan HRD Antwerp Türkiye hem eğitim departmanı hem de mücevher laboratuarı ile İran’lı mücevhercilerin ilgi odağı oldu.

Fuar alanında İran İhracatçılar ve İthalatçılar Birliği ile toplantı yapılarak İran’daki eğitim ihtiyacı karşılıklı olarak değerlendir-meye alındı. Akabinde İran Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Ticareti Geliştirme Organizasyonu Direktörü Mehrdad Jalalipour tara-fından toplantıya davet edilerek karşılıklı ticaret iş birliği ve eği-tim alanında yapılacak ortak projeler hakkında fikir alış verişi yapıldı. İran Ticareti Geliştirme Organizasyonu, İran’lı mücev-hercilerin HRD Antwerp Türkiye tarafından eğitilmesi konu-sunda tam desteği sürdüreceklerini, bunun hem İran iç piya-sasının eğitim düzeyini arttırmada hem de iki ülkenin karşılıklı ticaretinin gelişmesine önemli katkılar sağlayacağını beyan etti.Görüşmeler sonrasında HRD Antwerp Türkiye Genel Müdürü Mehmet Can Özdemir, fuar alanındaki eğitim salonunda organi-ze edilen katılıma açık toplantıda, pırlantanın temel özellikleri ve günümüzde artış gösteren sentetik taşlar konusunda semi-ner verdi. Oturuma HRD Antwerp Türkiye Eğitim ve Marka Müdürü Seyran Kurtuluş Öztürk’ün verdiği pırlantalı mücevher satış semineri ile devam edildi. Seminerler katılımcıların yoğun ilgisini çekti.

HRD Antwerp Türkiye, 14-17 Şubat tarihleri arasında gerçekleşen 5. Uluslararası İran Altın ve Mücevher Fuarı’nı ziyaret etti ve fuar alanında eğitim organizasyonu gerçekleştirdi.

İran HRD Eğitimleri ile Buluştu

Fuar ve seminerler sonrasında İran’dan ayrılan HRD Antwerp Türkiye, İran Ticareti Geliştirme Organizasyonu ve Mücevher-ciler Birliği ile yapılan son toplantıda her iki ülkenin ortak tica-retinin gelişmesinde kalıcı adımlar atılacağı konusunda hem fikir oldular. 2013 yılı içerisinde İran’dan İstanbul’a eğitim alanında yoğun bir katılım bekleniyor.

Page 121: Voir mart 2013 online dergi

Eğitim ve bilgi aktarımı konusunda üstlendiği misyonu aralıksız sürdürüyor, Harmony Akademi ve Fazıl Özen…

Problemler Masaya Yatırıldı

İstanbul Ticaret Üniversitesi Kuyumculuk Mühendisliği Bölü-mü Rektörü Bölüm Başkanı Zeki Çizmecioğlu, öğretim üye-leri, İstanbul Ticaret Odası Kuyumculuk Meslek Komitesi

Temsilcisi Erhan Hoşhanlı, Müsiad Meslek Kurulu Başkanı Mehmet Ünal, Uluslararası Gemoloji Derneği Başkanı Fazıl Özen ve sektörün ileri gelenlerinin katılmış olduğu toplantıda Türkiye’de sektörün son durumu, problemleri ve ihtiyaçları konuşuldu.Müsiad bünyesinde “Kuyumculuk ve Mücevher Komisyonu” kurulması kararlaştırılan toplantıda heyecan büyüktü. Tür-kiye’nin önde gelen sivil toplum kuruluşlarından biri olan ve sadece referansla üye kabul eden Müsiad, pek çok sektörde çözüme ulaşmamış problemleri hükümet ve devlet nezdinde yapmış olduğu profesyonel çalışmalarla çözmeye ulaştırmakta büyük rol oynamakta.

Müsiad, Türk girişimcilerin dünyaya açılması konusunda da bü-yük işbirlikleri ve yardımlarda bulunmakta. Yaptığı çalışmalarla sadece Türkiye’de değil dünyada 46 ülkedeki 114 irtibat nok-tasında yaptığı çalışmalar ile Türkiye’nin ve dünyanın en etkin sivil toplum kuruluşlarından biri olan Müsiad’ın şimdiden Türk kuyumculuğu için yapabileceği çalışmalar heyecanla beklen-mekte. Gerek sektör çalışanlarının gerekse son tüketicilerin bilgi eksikliklerinden bahsedilen toplantıda eğitimin öneminin altı çizildi.Türkiye’de mücevher taşlarında yaşanan sıkıntıların da dile getirildiği toplantıda ÖTV ile ilgili düzenlemeler konusunda ça-lışmalar yapılması karara bağlandı. Bugüne kadar çözülemeyen bu konu hakkında Müsiad, İTÜ ve sektörün ileri gelenlerinin önümüzdeki günlerde çalışmalar yapmasına karar verildi.

119

Page 122: Voir mart 2013 online dergi

VOIR HABER

120

Zenith tarafından desteklenen korkusuz Felix Baumgartner’in uzaydan gerçekleştirdiği sü-personik serbest düşüşü, tah-min edilenden daha büyük bir

hıza ulaştı. Bir insanın ses hızından daha hızlı bir şekilde serbest düşmesinden elde edilen ilk fizyolojik bilgiler, Red Bull Stratos bilim ekibi tarafından yürütülen 3 aylık bir analizin sonucunda ortaya çıktı.Bir stratosferik balonla 127.852.4 fit/38 bin 964 metre yükseklikten atlayarak daha önce eşi görülmemiş bir serbest atlayış gerçekleştiren Felix Baumgart-ner, doğru donanım ve uygun eğitimle bir insanın ses hızını güvenli bir şekilde aşa-cağını gösterdi. Bu atlayış, özellikle ticari uzay seyahatlerinde oluşabilecek acil du-rumlar sırasında mürettebat ve yolcula-rın kaçışıyla ilgili sorulara da ışık tuttu.

Ses Duvarını Aşan İlk SaatMacerayı yorumlayan Zenith Başkanı ve CEO’su Jean-Frédéric Dufour şöyle ko-nuştu: “Manufacture Zenith bu misyon-daki resmi zaman göstergesi olmaktan ve El Primero Stratos Flyback Striking 10th Tribute’un Felix Baumgartner ile birlikte bu atlayışı geçekleştirmesinden dolayı gurur duyuyor. Onun sayesinde, Zenith El Primero Stratos Flyback Striking 10th, yakın uzay ortamında ses duvarını aşan ilk saat oldu.”Stratos dünyanın en hassas otomatik kronograf makinesi -efsanevi El Prime-ro- donanımlı ve Striking 10th ve Flyback işlevli ve bunlar sayesinde Felix Baum-gartner’a macerasında fazlasıyla uyumlu bir ortak oldu. Felix Baumgartner at-layışından sonra: “Bu görevin gerçek-leştirilmesinde katkıda bulunan Zenith sıradışıydı. Bu, insan gücü ve hassasiyet

ile ilgili benzersiz bir proje ve Zenith bu misyona son derece uygun bir saat, El Primero Stratos Flyback Striking saati-mi saklamak istiyorum. O, bir hatıradan daha fazlası. Oraya benimle beraber gö-türdüğüm bu Zenith saat, uzayda ses hı-zını aşan ilk saat oldu. Bu benim için çok şey ifade ediyor ve eşsizliği simgeliyor“ diye konuştu.Felix Bilimde Birçok Yeniliğe Işık TuttuBaumgartner’ın atlayışı sırasında kalp ve solunum hızını içeren fizyolojik bulgular, serbest düşüşün en önemli noktaları oldu. Baumgartner kapsülden çıktığında kalp atışı, dakikada 185 hızla maksimum sevi-

yeye ulaştı. Baumgartner yükseldikçe ve ses hızına ulaştıkça serbest düşüşün ona hissettirdiklerini şöyle tanımlıyor: “Bu sanki uzayda yüzüyormuşsunuz ve sonra çok yüksek bir hız kazanmışsınız gibi his-settiriyor ama havayı hissetmiyorsunuz çünkü havanın yoğunluğu az. Yaklaşık 35 saniye boyunca etrafımda hava olduğunu hissetmedim çünkü aslında yoktu. Böyle

çaresiz bir duygu, profesyonel bir hava dalışcısı için sinir bozucu olabiliyor ve en sonunda daha kalın bir hava tabakasına girdiğinizde kendinizi tamamen simetrik tutmak zorundasınız yoksa dönmeye ve savrulmaya başlarsınız, tıpkı bana olduğu gibi.”Felix Baumgartner’ın özel başarısı bili-min birçok yeniliğe ulaşmasını sağladı. Basınçlı elbisenin geliştirilmesi, onaylan-ması, kişisel paraşüt donanımındaki yeni-likler ve yeni tıbbi tedavi protokollerinin geliştirilmesi gibi önemli veriler elde edildi. Daha önceden süpersonik serbest düşüş için kişisel bir paraşüt donanımı

geliştirilmemişken Baumgartner için ilk defa kademeli paraşüt sistemi tasarlandı. Bu sistem, çevresindeki dokuyu sınırla-yarak düşüşün ilk aşamalarında açılması-nı sadece 5 metre çapında tutmasını ve kapsülün paraşüt tamamen açılmadan önce hızla düşmesini sağlıyor.

Dünya’nın en hızlı adamı seçilen Zenith elçisi Avusturyalı paraşütçü Felix Baumgartner, 14 Ekim 2012’de gerçekleştirdiği süpersonik serbest düşüşü ile bilimsel verilere ışık tuttu.

SINIRIAŞTI

Page 123: Voir mart 2013 online dergi
Page 124: Voir mart 2013 online dergi

Jewex 2013 Kuyumculuk ve Saat Fuarı İzmir’de 5. kez düzenlendi. Jewex 2013’ü Gençiz Fuarcılık; İz-

mir Kuyumcular Odası, İzmir Ticaret Odası başta olmak üzere yurt genelin-deki oda ve derneklerin işbirliği ve Türk Ekonomi Bankası’nın Ana sponsorluğun-da, bu yılın ilk kuyumculuk fuarını ger-çekleştirdi.Fuar, Atlantis’in sponsoru olduğu Home-ros Mücevher Tasarım Yarışması’nın de-filesinin ardından, protokol ve jüri üyeleri ile birlikte toplu olarak kurdelenin kesil-mesi ile açıldı. Aynı gün içerisinde farklı etkinliklere ve bir güne iki farklı defileyi sığdırarak başarılı bir organizasyona imza atmış oldu.Fuara yerli ve yabancı ziyaretçinin ilgisi gözden kaçmadı. Özellikle Pazar günü standlar ziyaretçi akınına uğradı. Gençiz Fuarcılık’ın özel organizasyonu ile Tür-kiye’nin Diyarbakır, Bursa, Uşak, Şan-lıurfa, Adana, Mersin, Kütahya, Burdur, Isparta, Ankara ve Denizli illerinden, Ödemiş, Biga, Bandırma, Kuşadası, Sel-çuk, Çeşme ve Tire ilçelerinden katılan alım heyetleri yoğunluk gösterdi. Yurt-dışından ise Yunanistan, Makedonya, İs-rail, Dubai, Amerika Birleşik Devletleri, İtalya, Azerbaycan, Irak, Rusya, Fas ve Almanya’dan fuar ziyareti yapan sektör profesyonelleri yoğunluk gösterdi.Gençiz Fuarcılık Genel Müdürü Osman

Gençer, yine İzmir’in ürün bazındaki en değerli fuarından yüz akı ve başarı ile çıktıklarını söyledi. Gençer: “Piyasalarda bir durgunluk ve daralma vardı. Böylesi bir zaman dilimindeki fuarın getirilerinin yüksek olmayabileceği düşünceleri az da olsa vardı. Ancak ortaya konulan ticari performans, durgunluk dönemlerindeki

fuarların büyük fırsatları ortaya koyduğu-nu bir kez daha ispatladı. Yerli ve yabancı yaklaşık 5 bin sektör profesyoneli organi-zasyonumuzu ziyaret etti.Fuarın ilk günü akşamı Gençiz Fuarcılık bir yemek düzenledi. Sponsorlar arasın-da bulunan Yıldızhan Otel’de düzenlenen yemek, sponsor ve katılımcıları bir araya topladı. Gece; ilk günün yorgunluğunu fasıl eşliğinde gidermeye çalışan sektör için doping niteliğindeydi.

VOIR FUAR GÜNCESİ

İzmir Uluslarası Fuar Alanında gerçekleştirilen, Jewex 2013 5. Alyans, Altın, Mücevher, Gümüş Takı ve Saat Fuarı 01-04 Şubat tarihleri arasında gerçekleşti.

VE İLK FUAR!

122

Page 125: Voir mart 2013 online dergi
Page 126: Voir mart 2013 online dergi

sıra T.C. Ekonomi Bakanlığı ; Almanya, Avusturya, Azerbay-can, Birleşik Arap Emirlikleri, Çek Cumhuriyeti, Fas, Irak, İran, İsrail, Kazakistan, Lübnan, Mısır, Polonya, Rusya, Slo-vakya, Suudi Arabistan, Tunus, Ukrayna ve Ürdün’den Alım Heyetleri organize etmektedir.

Dev Markalardan On Binlerce Yeni Model!Fuarda; altın, mücevher, taş, montür, rafineri, gümüş, saat, vitrin malzemeleri, makine- ekipmanları ve kasa sektörünün önde gelen firmaları yer alacak. İstanbul Değerli Maden ve Mücevherat İhracatçıları Birliği, Mücevher İhracatçıları Birli-ği, T.C. Ekonomi Bakanlığı ve KOSGEB tarafından destekle-nen Istanbul Jewelry Show, Uluslararası Fuarlar Birliği (UFI) kalite onayı ve Kalite Yönetimi Sistemi ISO-9001 belgesine sahip.

VOIR FUAR GÜNCESİ

124

UBM Rotaforte tarafından, Türk Ekonomi Bankası (TEB) Ana Sponsorluğu’nda organize edilecek “Istanbul Jewelry Show Mart” Fuarı, 21 – 24 Mart 2013 tarihleri arasında

İstanbul Fuar Merkezi’nde (CNR Expo) gerçekleşecek. Fuar; Dünyanın çeşitli ülkelerinden katılacak 1000’in üzerinde firma ve markaya ev sahipliği yapacak.

Dünya Mücevher SektöründeBüyük Buluşma

Kuyumculuk ve mücevherat sektörünün buluşma platfor-mu, Avrupa ve Orta Doğu’nun en önemli ticaret köprüsü olan “Istanbul Jewelry Show Mart 2013” fuarına geri sa-

yım başladı. Türkiye açısından büyük önem taşıyan, sektörün nabzını tutan fuar, yerli-yabancı firma ve tasarımcıları 36’ncı kez İstanbul’da buluşturacak. Yurt dışından önemli alıcıla-rın geleceği fuarda, sektörün önde gelen firma ve markaları yıla damgasını vuracak sürpriz modellerini 5 salonda 40.000 m2’den fazla alanda gözler önüne serecek.

Ana Sponsor TEB!Gerek kuyumcuların gerekse bireysel müşterilerinin bek-lentilerini karşılayan, Altın Bankacılığı ürünleriyle geniş bir kesime hitap eden Türk Ekonomi Bankası (TEB), Istanbul Jewelry Show Ana Sponsorluğu’nu üstlenerek kuyumculara ve sektöre destek vermeye devam ediyor. Fuardaki standında kuyum sektöründe uzman personelini görevlendirmeye hazır-lanan TEB Altın Bankacılığı, ziyaretçilere Altın Kredisi, Tak-sitli Altın Kredisi, Altın Tahsilat Sistemi ve Kuyumcu Paket Sigortası gibi ürünlerini tanıtacak. 25 ülkeden, 1000’in üzerinde yerli-yabancı firma ve markaDünyanın her kıtasından ve Türkiye’nin dört bir yanından alım yapmaya gelecek kuyumcuları ağırlayacak olan Istanbul Jewelry Show Mart Fuar’ında; Çin, Hindistan, Hong Kong, İtalya ve Tayland’dan ülke ve grup pavilyonlarının yanı sıra, bireysel katılımlar ile birlikte toplam 25 ülkeden 1000’in üze-rinde katılımcı firma ve marka yer alacak.

Özel Alım Heyetleri Mart Fuar’ında!UBM Rotaforte, Istanbul Jewelry Show Mart Fuarı’nı ziyaret etmek üzere; Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri, Hindistan, Lübnan ve Ürdün’den özel Alıcı Delegasyonları , bunun yanı

Page 127: Voir mart 2013 online dergi
Page 128: Voir mart 2013 online dergi

lan Outlet Mücevher Fırsat Günleri, haber ve duyuruları ile yeni organizasyonda da tanıtım bombardımanı yapmaya devam edecek. Önceki etkinliklerde yaptığı tanıtımlar: İstanbul’un önemli noktalarında indoor ve outdoor reklam alanları, tele-vizyon programları, ana haber bültenleri, Türkiye’nin en çok dinlenen 15 radyosunda ve en çok okunan ilk 6 gazetesinde organizasyon ile ilgili reklamlar, 90’ın üzerinde internet ha-ber portallarında organizasyonla ilgili bülten yayınlanırken, 41 farklı televizyon programında ve ana haber bülteninde yer aldı.Mayıs ayı etkinliğinin satışlarına başlandı ve talep edenler si-teden duyuruları, anlık gelişmeleri takip edebilirler. Bu konu-da acele etmenizi öneririz.

Fuarlar YaklaşıyorOutlet yanında Sereks’in yıllardır düzenlediği fuarlar da yak-laşmakta… Her yıl nisan ayında, Antalya’da gerçekleştirilen “Expo Silver Antalya Gümüş, Takı ve Saat Fuarı”, 12-15 Nisan 2013 tarihleri arasında Antalya Cam Piramit Fuar Merkezi’nde gerçekleşecek. Gümüş ve saat sektörünü bir araya getirecek fuar için geri sayım başladı.Sereks’in diğer bir organizasyonu olan ve Karadeniz Bölge-si’nin önemli etkinlikleri arasında yer bulan Gold Expo Kara-deniz Fuarı’nın hazırlıkları da son hızla devam ediyor. KOS-GEB desteğiyle 25-27 Mayıs 2013 tarihleri arasında, Trabzon Dünya Ticaret Merkezi’nde yapılacak olan fuara katılım için az bir zaman kaldı!

VOIR FUAR GÜNCESİ

126

Üreticinin ve sektörün ihtiyacını analiz edip, çözüm odaklı düşünerek hareket eden Sereks Fuarcılık, tam da doğru bir zamanda, doğru bir proje ile karşımıza çıktı; Outlet Mücevher Fırsat Günleri…

ALIŞVERİŞ ÇILGINLIĞI!

Sereks Fuarcılığın organizatörlüğünde, ilkini yılbaşı ve ikincisini sevgililer günü öncesi gerçekleştirilen “Outlet Mücevher Fırsat Günleri”, tüketici ile üreticiyi buluştu-

ruyor. Organizasyon; global kriz ile karşı karşıya kalan ve son dönemlerin belki de en kötü günlerine tanık olan kuyumculuk sektörüne yeni bir soluk, yeni bir hareket kattı. Büyük fuarlar ya da organizasyonlar gibi değil, şaşaadan uzak, tamamen satış odaklı olan Outlet Mücevher Fırsat Günleri, tüketicinin de dik-katlerini çekerek 18.376 ziyaretçinin akınına uğradı. Organizasyon sayesinde; çok uygun fiyata takı satın alma şansı yakalayan tüketici uygun alışveriş yapmanın verdiği memnu-niyetle, üretici firmalar da yüksek satış beklentilerinin karşı-lanması dolayısıyla mutlu ayrıldı.

Üçüncüsü Anneler Gününe YönelikZiyaretçiler gibi firmaların da yoğun talebi ile yeni organizas-yon mayıs ayında Anneler Günü’ne yönelik yapılacak. Yine Harbiye Askeri Müze’de gerçekleştirilecek organizasyon, 08-12 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek ve son günü Anne-ler Gününe denk gelecek. Sereks Fuarcılık sadece İstanbul’la da yetinmeyip, aynı tarihlerde Ankara’ya da taşıyor etkinliği. Her iki şehri de kapsayacak olan Outlet Mücevher Fırsat Gün-leri, çılgınca alışverişin keyfini yaşamanızı sağlayacak.

Tanıtım Atağına Devam!İlk iki organizasyonda görsel ve basılı medyada geniş yer bu-

Page 129: Voir mart 2013 online dergi

TRABZON FUARI

Page 130: Voir mart 2013 online dergi
Page 131: Voir mart 2013 online dergi
Page 132: Voir mart 2013 online dergi

130

Steel Kalıbın faaliyetlerini dört ana başlık altında topluyorsu-nuz. Nedir bunlar?Steel kalıp ve makine olarak; kalıp, makine, düğme, metal aksesuar ve dizayn konusunda hizmet veriyoruz.

Sektörümüzde kalıp ve makine dalında bir artış söz konusu. Steel Kalıp olarak ayrıcalığınız nedir?Sektörümüzdeki artış, kuyumcluktaki yenilik arayışı ile gerekli maki-ne ve ekipman ihtiyacından kaynaklanmaktadır.Bizi diğer firmalardan ayıran en büyük özellik; bunların hepsini bir arada tutarak, firmamızın çatısı altında bulundurmamız ve hepsinin kendi imalatımız olması. Gerekli yenilikleri uluslararası fuarları takip ederek, yurt içi ve yurt dışı müşterilerimize aynı anda sunabilmemiz-dir. Müşterilerimiz bize geldiklerinde bütün yeniliklerden haberdar olmaktadırlar.

Ürün grubunuz oldukça fazla. Bayilik sistemi bu durumda zorlaşmıyor mu? Hele ki yurt dışı bayilerinizi düşünürsek.Evet ürün gruplarımız oldukça fazla. Fakat bunları bölümlerimizi ayrı olarak düşündüğümüzde, her birim kendi Ar-ge ve üretiminden sorumludur. Bunları aynı anda, bütün bayilerimize anında haberdar etmemiz işlerini kolaylaştırıyor. Bu ürünleri devamlı şekilde stokla-rımızda bulundurmamız, onların bizimle çalışmalarındaki en büyük etken. Bayimizin bir ürünle ilgili siparişi olduğunda, stoğumuzdan anında göndererek, aynı anda eğitim ile satış desteği vermemiz gere-kiyor. Bu konuda edindiğimiz tecrübeden dolayı, artık bizim için zor olmuyor.

Bir çok fuara da katılıyorsunuz. Yurt içi ve yurt dışındaki han-gi fuarlar sizin için daha öncelikli, neden?Firmamız için öncelikle Türkiye’deki Jewelry Show I ve II geliyor. Ardından yurt dışındaki; İran, Kazakistan, Hindistan, Rusya, St Pe-tersburg ile İtalya fuarlarını takip ediyoruz ve İtalya hariç hepsinde katılımcı olarak bulunuyoruz. Müşterilerimiz bizleri her an yanların-da görmek istiyor. Bu onlara güven veriyor. Gerekli gördüğümüzde yerinde hizmet ve eğitimler ile müşterilerimizi daima destekliyoruz. Müşterilerimiz güvenli alışveriş yaptıklarını ve sadece ürün satılana kadar değil, devamlı olarak hizmet alabileceklerini bilirler. Bu durum, sektörümüzde güvenilir ve tercih edilir bir firma olmamızdaki büyük etkendir.

Steel Kalıp

Page 133: Voir mart 2013 online dergi

İstanbul Jewelry Show MarchHALL: 2 Stand No:2 G 19 - 29

Page 134: Voir mart 2013 online dergi

132

Vip Kuaför; 1992 yılından beri Ka-palıçarşı ve çevresine hizmet ve-riyor.. İlk olarak Nuruosmaniye’de

bay müşterilerine hizmet veren Vip; sonrasında sırasıyla: 2000 Yılı Cağaloğ-lu bay, 2009 yılı Çemberlitaş bay-bayan ve son olarak da 2011 yılında Cağaloğ-lu’ndaki bay salonuna bayan bölümü de ekleyerek toplam 4 salona ulaşmış oldu. Çemberlitaş’taki şubede bay-bayan bir-likte hizmet görürken, Cağaloğlu alt ka-tında bay, üst katında bayanlara hizmet veriyor. Yıllardır bulunduğu Kapalıçarşı’daki tüm esnaflara kaliteli hizmet sunuyor. Şube-lerde; saç kesim ve bakımının yanı sıra, bay-bayan manikür, pedikür, cilt bakım hizmetleri bulunmakta. Sürekli büyüme-yi ve gelişmeyi hedef edinen Vip Kuaför; 2013 yılında, Cağaloğlu şubesinde, ba-yanlara cilt bakımı ve epilasyon hizme-tini de verecek.Sektöre verdiği sınırsız hizmetlerinin yanında, farklı organizasyonlarda da yer alan Vip; Temmuz ayında VOIR dergisi-nin çekimlerinde kuaför hizmeti verdi. Kuaför hizmetinin en önemli temel taşı olan hijyene önem veren, güler yüzü ve sınırsız hizmeti esirgemeyen Vip, yeni şubeleriyle ya da yeni hizmetleriyle bü-yüyerek yoluna devam ediyor..Tel: 0212 517 05 55 / [email protected]

VIP Kuaför

“ADV

ERTO

RIAL

” SAY

FADI

R

Page 135: Voir mart 2013 online dergi
Page 136: Voir mart 2013 online dergi

134

VOIR HABER

Bacaklarda kılcal damarlar (Telen-jiektazi veya Örümcek Damar-lar) ve onlardan biraz daha büyük kıvrımlı yeşil damarlar (Retikü-

ler varisler) yaygın olarak görülürler. Ge-nelde görüntü bozukluğu ve bazen kadın-larda adet döneminde hassasiyete neden olabilirler.Varislerin neden oluştuğu tam olarak bilinmese de kılcal damarlar (telenjiek-taziler) genellikle hamilelik, oral kont-raseptif kullanımı gibi durumlarda veya fizyolojik olarak gelişen hormonal deği-şikliklere bağlı olarak azalıp artabilir. Retiküler varisler (cilt altındaki yeşil damarlar) ve kılcal damarların oluşumu

hormonal durumla ilişkili olduğu gibi alt-ta yatan sebep; yüzeyel toplardamarlar-da, tüm damar boyunca ya da segmenter yetmezliğe de bağlı olabilir. Bu durumda altta yatan yetmezlik düzeltilmeden koz-metik girişimlerde bulunulduğu takdirde, kılcal damarların tekrar etme olasılığı çok yüksektir.

Telenjiektazi ve Retiküler varisler çeşitli yöntemlerle yok edilebilirDeri lazeri (Dermolazer ablasyon) veya cilde uygulanan Radyofrekans, ortadan

kaldırılması istenen damarların bir çeşit enerji kullanılarak kurutulmasıdır. Skleroterapi, yan etki profili nispeten düşük ilaçların, damar içine uygulanarak söz konusu damarların kurutulması yön-temidir, yaklaşık 50 yıldır uygulanan bir işlemdir.

Retiküler varislerin Skleroterapi veya Köpük Skleroterapi ile ortadan kaldırıl-ması daha uygunken, kılcal damarlar için her üç seçenek de uygulanabilir. Bazen bu tedavilerini birkaçını kombine etmek uygun olabilir. Kılcal damarlar veya retiküler varislere yönelik herhangi bir işlem öncesi tedavi başarısı ve nüks olasılığını azaltmak için toplardamar yetmezliği varsa ortadan kaldırmak gerekebilir. Bunun için her hastaya özel tedavi planı uygulanmalıdır. Muayene ve beraber yapılacak olan Dup-lex Ultrason inceleme ile toplardamar yetmezliğinin var olup olmadığı tek se-ansta kolaylıkla anlaşılabilir, tedavi planı yapılır. Bu inceleme sonrası hasta için en uygun tedavi yöntemi veya kombinasyo-nuna hastayla birlikte tartışılarak karar verilir.

Nedeni tam olarak bilinmeyen varislerin, pek çok değişkene bağlı olduğu tahmin edilebilir. Yaygın olarak; hamilelik döneminde, aşırı kilolu insanlarda ve ilerlemiş yaşa bağlı olarak görülme sıklığına rastlanır. Ancak varis, artık kader olmaktan çıkmış, tedavi edilebilmektedir. Op. Dr. Deniz Durak’ın bu konuda anlattıklarına kulak vermekte yarar varar.

KUSURSUZ BACAKLAR

Hazırlayan: Op. Dr. Deniz Durak

Page 137: Voir mart 2013 online dergi
Page 138: Voir mart 2013 online dergi

VOIR HABER

136

Kuyum sektöründe on yılı geride bırakan Artek’s Tek-nik Malzemeleri firması, kurumsallaşıp büyüyerek 10 yılı geride bıraktı. Artek’s sahibi Ari Çolak, esnaf-lıktan almış oldukları bilgi ve tecrübeyle, yenilenerek geliştiklerini belirtti.

ARTEKS İLE 10 YIL!

Kuyumculuk malzemeleri ve makinelerinin ithalatını, imalatını ve ihracatını yaptıklarını anlatan Ari Çolak, son üç senedir kişiye özel ürünler yapan CNC makinelerinin

hem ihracatını hem de Türkiye’nin en ücra köşesine kadar bu makinelerin tanıtımlarıyla ve satışlarıyla uğraştıklarını belirt-ti. 2013 yılında hedeflerini daha yükseğe taşıdıklarını belirten Ari Çolak, ayrıca İtalya’dan getirtilen lazer makinelerinin de Türkiye mümessilliğini yaptıklarını ifade etti. Bu makinelerin CNC gibi kesici ve pırlanta uçlarıyla çalışmadığını, sadece ışın-la çalıştığını vurgulayan Ari Çolak, lazerin makine fiyatlarının CNC’ye nispeten üç katı fiyatında olduğunu açıklayarak şöy-le devam etti: “CNC makineleri, fiyat bakımından yurt dışına göre daha uygun. Çünkü imalatını Türkiye’de gerçekleştiri-yoruz. Böylece hem daha uygun hem de satış açısından daha da kolay oluyor. Kaynağından tutun, şekil vermeye yarayan ürünlere kadar yapabiliyor. Ayrıca CNC makinelerinin avan-tajı, ürünü müşterisine yarım saat içinde hemen teslim edebi-liyor. Böylece hem zaman avantajı oluyor hem de müşterinin istediği ürünü bilgisayarda görüp seçme şansı oluyor” dedi. Ayrıca son dört yıldır teknoloji makinelerine yöneldiklerini ve kuyum sektöründe en çok kişiye özel ürün yapabilecek, ürün farklılaştırmasını gerçekleştirebilecek makinelere ihtiyaç ol-duğunu dile getirdi.

“Anadolu ve yurt dışında bayilerimiz var”Anadolu ve yurt dışında bayilik sistemi olduğunu kaydeden Ari Çolak, “Son 10 sene içinde Rusya, Bulgaristan, İran, İtalya ve Amerika’da bayilerimiz var. Türkiye’de ürettiğimiz maki-neleri, bu ülkelerdeki kendi bayi mağazalarımızda satılıyor. Anadolu’daki bayilerimiz ise; Antalya, İzmir, Ankara, Diyarba-kır” açıklamasını yaptı.En fakir ülkeden tutun da, en zengin ülkeye kadar kuyumculu-ğun vazgeçilmez olduğunu aktaran Ari Çolak; “Eğer o ülkede kadınlar yaşıyorsa kuyumculuk vardır. Bu doğrultuda Artek’s, her geçen gün hem kendi kurumunu geliştiriyor hem de gün-cellenen teknolojiyi yakından takip edip, bunu sektöre hızla entegre ederek müşterinin çalışma koşullarını ergonomik hale getiriyor. Müşteriler için yenilik ve kolaylığın adresi konu-mundayız. Geniş ürün yelpazesi ve satış sonrası hizmetleriy-le sektöre kaliteli hizmet sunuyoruz. Yurt içi ve yurt dışında gerçekleştirilen önemli fuarlara katılım göstererek markamızı dünya pazarına tanıtmakla beraber, yeni teknoloji ürünlerini daha fazla müşterimize ulaştırma imkânını sağlıyoruz. İthal makinelere nazaran, makine imalatını Türkiye’de yaptığımız-dan müşteriye fiyat, teslimat ve teknik servis avantajı sağlı-yoruz. Takı, tasarım ve kuyumculuk olduktan sonra biz de her yerde olmak zorundayız.” dedi.

Page 139: Voir mart 2013 online dergi
Page 140: Voir mart 2013 online dergi

Uçurtma AvcısıYazar: Khaled HosseiniTürü: Dünya RomanSayfa Sayısı: 356Yayınevi: Everest Yayınları

ŞALCI BACI• Sefer Darıcı • Destek Yayınlarıİsminden değil ördüğü şalların güzelliğinden geliyordu şöhreti. Hayatındaki tek derdi ök-süz üç çocuğunu büyütebilmekti. Bir gün bir şapka hadisesinin içinde buluverdi kendini. Olaylar zinciri öyle bir gelişti ki kader bile şaştı kaldı!Olağanca saflığıyla savundu ken-dini: “Kadın şapka giye ki asıla?” İşte Şalcı Bacı’nın hazin öyküsü…

BAYKUŞ VİRANE SEVER• Faruk Duman • Can Yayınları: Baykuş Virane Sever, Yunus Emre’nin bir dizesinden alınan ve bu başlıkta toplanan se-kiz öykü, baykuşun uğursuzluğu dolayısıyla, kötü niyetli kimselerin yıkımdan, yok oluştan hoşlandıklarını ve medet umduklarını anlatır. Günümüz edebiyatının niteliğini yükselten dil ve biçim arayışıyla en özgün yazarlarımız-dan biri olan Faruk Duman, Baykuş Virane Sever’deki öykülerin çoğunu ortak karakter-ler aracılığıyla birbirine bağlıyor. İç içe geçen gerçek, rüya ve kabus gibi, yaşanan her şey bir kişi etrafında devinerek tahmin edileme-yen yeni biçimlere kavuşuyor. Kar, soğuk ve uzaklığın sarmaladığı ilk çocukluk, yoksul-lukla beslenen hayal gücü, aileden yadigâr anılar ve yıkımlar, küçük bir bedene hapsol-muş erişkin ve sorgulayan akıl…

editörün seçtikleri

GBu ayki köşe konumuz için araştırma yaparken Türk ve yabancı basında bir hayli yer almış bir konu dikkatimi çekti. Ve bu bilgiyi siz kitapseverler ile paylaşmak iste-

dim. Başlayalım...

Hafif ve orta dereceli ruhsal sorunları olan hastaların reçetele-rine “Kitap” yazılacak...

Bu ilginç uygulama mayıs ayında İngiltere’ de başlıyor. “Reçe-teli Kitaplar” adı ile başlayacak olan bu kampanya; pratisyen hekimler tarafından, hafif ve orta dereceli ruhsal sorunları olan hastalara kişisel gelişim kitapları önerilmesini kapsıyor.

Uygulama iki farklı hasta grubuna farklı kitap listeleri belir-lenmesiyle başlayacak. Öfke ve anksiyete, depresyon ve kro-nik ağrı gibi ruhsal sorunlar yaşayan hastalara “Kendini İyi Hissetmenin El Kitabı”, “Kaygı Nasıl Önlenir” ve “Öfke ve Asabiyeti Aşmak” isimli kitaplar önerilicekken, “Ruhu Besle-yen Kitaplar” başlık adı altında toplanan kitapların ise sürekli güncellendiği, ancak şu ana kadar açıklanan listenin; “A Spot of Bother”, Bill Bryson’ ın “Notes from a Small Island”, Roger McGough’ ın “The Awkward Age” ve Frances Hodgson Bur-nett’ ın “Gizli Bahçe” olduğu bilgisi mevcut. İlgili kitapların orjinallerini ülkemizde bulabildiğiniz gibi bazılarının Türkçe çevirileri de mevcut.

Bu yeni uygulama sayesinde farkındalığımız artarak, kendi kendimizi tedavi etmenin yollarından birine daha kavuşmuş olacağız. Dilerim bu sayede herkes sağlıklı bir ruha kavuşur…

KİTAPLA PSİKOLOJİK

TEDAVİ

ByglossaristMüge Bilgin Akdaş

“Emir ve Hasan, Kabil’de monarşinin son yıllarında birlikte büyüyen iki çocuk... Aynı evde büyüyüp, aynı sütanneyi paylaşmalarına

rağmen Emir’le Hasan’ın dünyaları arasında uçurumlar vardır: Emir, ünlü ve zengin bir işadamının, Hasan ise onun hizmetkârının oğludur. Üstelik Hasan, orada pek sevilmeyen bir etnik azınlığa, Hazara’lara mensuptur. Çocukların birbirleriyle kesişen yaşamları ve kaderleri, çev-relerindeki dünyanın trajedisini yansıtır. Sovyetler işgali sırasında Emir ve babası ülkeyi terk edip California’ya giderler. Emir böylece geçmişinden kaçtığını düşünür. Her şeye rağmen arkasında bıraktığı Hasan’ın hatırasından kopamaz. Afganistan doğumlu Amerikalı yazar Halit Hüseyni’nin (Khaled Hosse-ini) ilk romanı. 2003 yılında yayınlanmış olan bu muhteşem kitap, bir Afgan tarafından İngilizce olarak yazılmış ilk roman özelliği taşıyor. Ay-rıca 2007 yılında kitaptan uyarlanan film de büyük beğeni toplamıştır.“Uçurtma Avcısı”, savaşın kimseye mutluluk getirmeyeceğinin yazılı belgesi niteliğinde. İki erkek arkadaş üzerinden, koca bir ülkenin yok edilişini gözler önüne seriyor. Aktarılan gerçekler insanlığa sığmayan ve maalesef artık alıştığımız türden. Yazarın dili ve hissettirdiği duygular tartışılmayacak derecede etkileyici. “Uçutrma Avcısı” ve Hosseini’ nin ikinci kitabı “Bin Muhteşem Güneş”i bu kadar geç okumuş olmaktan dolayı üzüntü duydum. Bitirdiğimde, yap-bozun eksik parçasını tamamlamış olduğum hissine kapıldım. Mutlaka okuyun, okumadan ölmeyin...

byglossarist.wordpress.com [email protected]

138

Page 141: Voir mart 2013 online dergi

HABERLERc Bu yıl 32.si düzenlenecek olan İstanbul Film Festivali 30 Mart – 14 Nisan tarihleri arasın-da gerçekleştirilecek ve festival kapsamında 200’ü aşkın film gösterilecek. Festivalin merakla beklenen Akbank Galaları kısmında ise Gus Van Sant’ın Promised Land’i ve Richard Linklater’in Before Midnight’ı özellikle dikkat çekiyor.

c Star Wars filmlerinin devam edeceği haberi sinema dünyasında büyük yankı uyandırmıştı. Projenin yönetmenliğini kimin üstleneceği sorusunun cevabı ise geçtiğimiz günlerde belli oldu. Serinin 7.filmini, özellikle televizyona yaptığı işlerle tanınan ve son dönemde bir başka uzay klasiğini, Star Trek’i sinemaya uyarlayan J. J. Abrams yönetecek!

Birbakış

Geçtiğimiz ay Okan Üniversitesi’nde gerçekleşti-rilen özel bir gösterim sayesinde izleme imkanı bulduğum, bu ay Ankara Uluslararası Film Fes-

tivali’nde de yarışacak olan, henüz vizyona girmemiş bir ilk filmden bahsetmek istiyorum sizlere bu ay. Yönet-menliğini, Ulaş Güneş Kacargil ve Dilek Keser’in yaptığı Evdeki Yabancılar!Evdeki Yabancılar, İzmir’in Karaburun ilçesinde geçen bir mübadele sonrası filmi. Öncelikle belirtmek isterim ki, mübadele gibi gerek Yunanistan tarafında gerekse Türkiye tarafında bir çok ailede ciddi yaralar açmış bir olayın kendisine değil de olayın yıllar sonra bile devam etmekte olan etkilerine bakış atma fikri, sinemasal açı-dan gerçekten orijinal ve ilgiye değer. Evdeki Yabancılar, bu noktada biz izleyicilere, filmin hika-yesinin geçtiği tarihe dair kesin bir zaman aralığı verme-se de filmin sanat yönetimi tercihlerinden de anladığımız üzere, hikaye 90’lı yıllarda geçiyor. Film, mübadele olay-larının üzerinden neredeyse bir ömür geçtiği bir zaman-da, aniden çıkıp gelen Agapi’nin, yıllar önce terk etmek zorunda kaldığı evini araması ve anıları ile yüzleşmesinin hikayesini merkeze yerleştiriyor. Klasik anlamda tam bir eve dönüş hikayesi sunan bu yapıyı zenginleştiren en te-mel unsur ise yönetmenlerin ustaca bir tercihle, işin içi-ne Agapi’nin eski evinin yeni sahibi (?) Yaşar karakterini dahil ederek mülkiyet meselesini sorgulamış olmaları. Bu anlamda, film sona erdiğinde ister istemez kendinizi aidiyet mevzusu ile ilgili düşünürken buluveriyorsunuz. Seyirciye cevaplar vermek yerine onların kendilerine so-rular sormasını sağlayan filmleri oldum olası daha başarılı bulmuşumdur. Evdeki Yabancılar da seyircisini hafife al-mayan o filmlerden biri işte. Bu özelliği de kanımca, onu yakın tarih siyasi meseleleri ile ilgilenen benzer filmler-den ayıran en temel unsur. Asıl odağını insan olarak be-lirlemesi, tarihi olayları ise bir arka fon olarak bırakmış olması çok yerinde ve akılcı bir seçim olmuş gerçekten.Oyunculuklar ise ayrıca övgüye değer. Özellikle iki ya-bancı oyuncunun, Melpo Zarokosta ve Romy Vasiliadis’in oyunculukları meseleyi özümser biçimde içten ve duy-gulu. Yaşar karakterine hayat veren Fatih Al ise Yaşar’ın denemiş ama hayatta istediğini elde edememiş yanını hiç zorlanmadan yansıtmış perdeye. Görüntü yönetimini de atlamadan geçmeyelim. Geçtiği-miz sene Zeki Demirkubuz’un Yeraltı filmi ile ödül ka-zanan yetenekli görüntü yönetmeni Türksoy Gölebeyi, genç yaşına rağmen yine usta işi görüntüler yaratmış Ev-deki Yabancılar’da ve filmin atmosferini doğru bir şekilde kurmayı başarmış.Sonuçta, tüm bu yerinde tercihleri ve eksiksiz zanaatiyle, iyi çekilmiş, iyi oynanmış, temiz bir ilk film var karşımız-da. Belki tek sorunu ilk filmlerin çoğunda gördüğümüz güvenli sularda yüzmek isteyen ve fazla cesur olama-yan tavrı. Fakat en nihayetinde bu, filmin bütünlüğünü bozan ya da etkileyen bir özellik değil. Filmin izleyicide bıraktığı tat, sonuçta bu işin arkasında sinema sanatı adı-na düşünen, soran ve irdeleyen insanların olduğunun en büyük kanıtı. Ulaş ve Dilek’in yeni işlerini sabırsızlıkla bekliyorum!

[email protected]

Evdeki Yabancılar

Burak KAPLANOkan Üniversitesi GSF

Araştırma Görevlisi

DEV AVCISI JACKYönetmen: Bryan SingerOyuncular: Nicholas Hoult, Ewan Mcgregor, Eleanor TomlinsonGösterim Tarihi: 22 Mart 2013

2008 yılında çektiği II. Dünya Savaşı filmi Valykrie’den beri sinemadan uzak kalan yönetmen Bryan Singer, yeni filmi ile karşımızda! Bu kez, son yılların modasına uygun bir şekilde, bilinen bir çocuk masalını, Jack ve Fasulye Sırığı’nı beyazperdeye uyarlamış. Projenin, sinemasever-ler için en ilgi çekici yanı ise yönetmenin bugün artık bir modern klasik sayılan Usual Suspects filminde de bera-ber çalıştığı yetenekli senarist Christopher McQuirre ile yeniden bir araya gelmiş olması.

THE HOSTYönetmen: Andrew NiccolOyuncular: Saoirse Ronan, Diane Kruger, Max IronsGösterim Tarihi: 29 Mart 2013

Alacakaranlık serisinin sinema yolculuğu geçtiğimiz sonbahar aylarında henüz sona ermişken, serinin yazarı Stephenie Meyer’in bir başka çok satan romanı hız kes-meden beyazperde’deki yerini alıyor. Romanı sinemaya uyarlayan ve yönetmen olarak projenin başında yer alan isim ise Gattaca ve In Time gibi başarılı bilim kurgu film-leri ile tanıdığımız Andrew Niccol. The Host, zihni dünya dışı varlıklar tarafından ele geçirilen Melanie Stryder isimli genç bir kızın uzaylılara karşı direnişinin hikayesini anlatıyor.

G.I. JOE: MİSİLLEMEYönetmen: John M. ChuOyuncular: Channing Tatum, Dwayne Johnson, Bruce WillisGösterim Tarihi: 29 Mart 2013

Hasbro firmasına ait ünlü oyuncak serisi G.I Joe’nun be-yazperde macerası, 2009 yılında vizyona giren serinin ilk filmi G.I. Joe: Kobra’nın Yükselişi ile başlamıştı. İlk filmin hatırı sayılır bir gişe başarısı yakalaması ise maceranın bu ay vizyona girecek ikinci film ile devam etmesine vesi-le oldu. Serinin yeni filmini daha çok video klip ve reklam filmlerindeki işleri ile tanınan John M. Chu yönetiyor.

VİZYON SEÇKİLERİ

139

Page 142: Voir mart 2013 online dergi

140

VOIR KÜLTÜR

SANATİSTANBUL FİLM FESTİVALİ YAKLAŞIYORİstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından AKBANK sponsorluğunda düzenlenecek

32. İstanbul Film Festivali için geri sayım başladı.

İstanbul Film Festivali, her yıl yaklaşık 150 bine ulaşan izleyicisiyle Türkiye’nin en büyük sinema etkinliği olan Festivalin programı her zaman ol-

duğu gibi bu yıl da dopdolu.Festival sponsorluğunu dokuzuncu kez AKBANK’ın üstlendiği İstanbul Film Festivali’nin otuz ikincisi, 30 Mart–14 Nisan tarihlerinde yapılacak. Progra-mındaki filmlerin niteliği ve çeşitliliğiyle önder ko-numunu koruyan İstanbul Film Festivali, bu yıl da sinema severlere 20’nin üzerinde bölümde 200’ü aşkın filmin yanı sıra usta sinemacıların katılacağı söyleşiler, atölye çalışmaları ve sinema dersleriyle dolu iki hafta vaat ediyor.Festival bu yıl 2012 ve 2013’ün nitelikli yapım-larından sinemanın unutulmaz klasiklerine, usta yönetmenlerin başyapıtlarından Ocak ayında Sun-dance ve Şubat’ta Berlin Film Festivali’nde prömi-yerleri yapılan filmlere, Altın Lale ve FACE yarış-malarından belgeseller ve çocuk filmlerine uzanan geniş bir yelpazede izleyicilerle buluşacak. Biletler 16 Mart’tan itibaren satışa çıktı.

Page 143: Voir mart 2013 online dergi

141

KONSERGaranti Caz Yeşili: Jamie Lidell

23 Mart Cumartesi, saat: 21.30 Salonİngiltere’nin son yıllarda çıkardığı en etkili isimler-den biri olan Jamie Lidell, 23 Mart Cumartesi akşamı Garanti Caz Yeşili konser-leri kapsamında Salon’da olacak. 2008’de yayımladığı Jim albümü ile Amerikan Bağımsız Müzik Ödülle-ri’nde “En İyi Pop/Rock” ödülünü aldı. Lidell, yeni albümünün tanıtım turnesi kapsamında sahnede…

Mastercard: Phronesıs

27 Mart Çarşamba, saat 21.30 Salon2005 yılında, Danimarkalı müzisyen Jasper Høiby’nin girişimiyle kurulan İngiliz ve İskandinav caz üçlüsü Phronesis, Jazzwise dergisi tarafından “gezegenin en heyecan verici grubu” olarak nitelendirilen topluluk, son albümleri Walking Dark için düzenlenen turne kapsamında Salon’a uğruyor. Caz dünyasında, müzik yapmaya başladıkları günden beri büyük beğeni top-layan Phronesis, MasterCard sponsorluğunda sahne alacak.

The Tiger Lillies

29 Mart Cuma, saat 21.30 Salon1989 yılında Martyn Jacques tarafından kurulan, teatral müzikleri ve kışkırtıcı sahne şovlarıyla başarı yakalayan İngiliz punk kabare üçlüsü The Tiger Lil-

lies, bugüne dek 30’un üzerinde albüme imza attı. The Gorey End (2003) adlı albümleriyle Grammy ada-yı olan topluluk, Çingene müziği ile operayı alışılma-dık ve alaycı bir tarzla harmanladı. Martyn Jacques (vokal, akordeon), Mike Pickering (davul, perküsyon, oyuncaklar) ve Adrian Stout (kontrbas, testere, vo-kal)’den oluşuyor The Tiger Lillies…

A Hawk And A Hacksaw

30 Mart Cumartesi, saat 22.30 SalonBalkan müziği geleneğinden ilham alan Amerikalı folk müzik ikilisi A Hawk And A Hacksaw, Jeremy Barnes (akordeon) ve Heather Trost (keman)’dan oluşuyor. You Have Already Gone To The Other World, Mart ayında satışa çıkacak.

Pause On Party: Ozan Doğulu

24 Mart 2013 saat 22.30 Versai ClubTürkiye’nin en ünlü prodüktörü, aranjörü, piyanisti, bestecisi ve DJ’si Ozan Doğulu, kendi tarzı ile 24 Mart Pazar akşamı kendinizden geçmenizi sağlaya-cak. Hayatınıza bir “Es” vermek için güzel bir etkinlik.

SAHNEKallisti / En Güzel Olana23 Mart 2013 saat 20.30Beşiktaş Belediyesi Akatlar Kültür MerkeziYunan mitolojisindeki ilk güzellik yarışmasından yola çıkılarak sahnelenen oyun, tiyatronun içine ritim öğesi girmesi yönüyle Türkiye’de bir ilk olma özelli-ği taşıyor. Trajikomik bir oyun seyretmek isteyenlere tavsiye edilir.

Wolfgang ve Lorenzo

22-26 Mart 2013 saat 20.00 Kadıköy Süreyya OperasıİDOB tarafından sahnelenen Wolfgang ve Lorenzo, Wolfgang Amadeus Mozart’ın İtalyan metin yazarı Lorenzo Da Ponte ile üç ortak çalışmasını konu al-maktadır.

SERGİFatma Tülin “33”26 Mart-30 Nisan 2013 Kare Sanat GalerisiFatma Tülin, 2011-2013 arası Paris’e gerçekleştirdi-ği çalışmalardan kendi içinde bütünlüklü bir seçmeyi, 26 Mart-30 Nisan 2013 tarihleri arasında, Kare Sa-nat Galerisi de sergiliyor. Fatma Tülin’in, dönemden döneme kendini tekrarlamadan bir süreklilik oluştur-duğu vurgulanmıştır. Yeni dönem resimlerini içeren “33” başlıklı sergisinde, alışılmadık bir teknik alaşım deneyen, çini mürekkebi ile akriliği tablolarında bu-luşturan ressamın, her zamanki gibi teknik titizliğin tadını çıkardığı gözlemleniyor.

VOIR GÜNCEL

Page 144: Voir mart 2013 online dergi
Page 145: Voir mart 2013 online dergi

İSTANBUL JEWELRY SHOW 21-24 MARCHHALL 8 8K-29

Page 146: Voir mart 2013 online dergi
Page 147: Voir mart 2013 online dergi
Page 148: Voir mart 2013 online dergi