20
179 AKRA KÜLTÜR SANAT VE EDEBİYAT DERGİSİ 2017 (S.11) s. 179-198 ÂŞIK SIDKÎ BABA DİVANI’NDA DEVRİYELER* Yrd. Doç. Dr. Ramazan ÇİFTLİİ ** Öz: Dede Kargõn aşiretine mensup Malatyalõ bir ailenin çocuğu olarak Tarsus Ye- niceÕde doğan ve šmrŸnŸn bir kõsmõnõ HarõzÕda (GŸmŸştepe/Merzifon) geçiren ve orada medfun bulunan Sõdk” Baba (1865-1928), XIX. yŸzyõl sonlarõnda XX. yŸzyõl başlarõnda yaşamõş bir Bektaşşairidir. Asõl adõ Zeynelabidin olan şair, eserlerinde Sõdk” veya Pervane mahlasõnõ kullanmõştõr. Araştõrmamõzda Sõdk” Baba DivanõÕnda bulunan dšrt devriyeden yola çõkõlarak Sõdk”Õnin devir anlayõşõ Ÿzerinde durulacak ve seçilen metinler, şekil ve içerik açõsõndan çšzŸmlenecektir. Anahtar kelimeler: Âşõk Sõdk” Baba, Divan, Pervane, Devriye, Devir (Yaradõlõş Teorisi), Alevi-Bektaşi Şiiri. SUFI POEMS OF MINSTREL FATHER SIDKÎ IN OTTOMAN POETRY Abstract: Being a member of Dede Kargin klan, born in Tarsus-Yenice as a child of a family from Malatya Father Sõdk”, who spent some of his life in Hariz (Gumustepe- Merzifon), burried there as well, was a Bektashi poet that lived by the endof 19th and the beggining of 20th century (1865 - 1928). The poet whose principal name was Zeynelabidin, in his works, used the pen name Sõdk” or Pervane (propeller). In our research, on the basis of four sufi poetries of Father Sõdk”'s in ottoman poetry, we are going to focus on Sõdk”'s poem understanding, and selected texts from the cycle will be sorted out in terms of form and content. Key Words: Sõdk” Father The Minstrel, Master piece, Propeller, sufi poetry (dev- riye), Creatõon teori, Alevi-Bektaşi poem. 1. Giriş: Devriye Sözcüğünün Kökeni ve Anlamõ Devr (Devir), dšnme, dolaşma, bir şeyin kendi mihveri Ÿzerine ha- reketi anlamõna gelmektedir. Varlõklarõn HakÕtan gelişini ve OÕna dšnŸ- şŸnŸ açõklayan tasavvufi bir gšrŸş (nazariye)ÕtŸr. Aynõ zamanda İslam _______________________________________________________ Geliş tarihi: 03.11.2016 Kabul tarihi: 20.11.2016 *. Daha šnce, Yeniceli Aşõk Sõdk” Baba ve PopŸlerlik ‚erçevesinde KŸltŸr-Sanat Sempozyumu (Mersin 13-14-15 Ekim 2016)Õnda bildiri olarak sunulan aynõ isimli metnin, makale formatõnda dŸzenlenmiş hâlidir. **.Yrd. Doç. Dr. İnšnŸ †niversitesi Eğitim FakŸltesi, Sosyal Bilimler ve TŸrkçe Eğitimi BšlŸmŸ / mail: [email protected]

 IK SIDKÎ BABA D VANI’NDA DEVR YELERisamveri.org/pdfdrg/D03921/2017_11/2017_11_CIFTLIKCIR.pdf · 2018. 6. 5. · Ana Dili Eğitimi Dergisi, 1/3, s. 41-57, 2015. Kodal GšzŸtok,

  • Upload
    others

  • View
    2

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • 179

    AKRA KÜLTÜR SANAT VE EDEBİYAT DERGİSİ 2017 (S.11) s. 179-198

    Kaplan, M; Şiir Tahlilleri 2 Cumhuriyet Devri Türk Şiiri. Ankara: Dergâh Yayõnlarõ, İstanbul 2000.

    Kara, R. / Yõlmaz, O.; Erzincan TŸrkŸlerinde Gurbet Temasõ. Erzincan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi II, s. 389-400, Erzincan 2011.

    Kurudayõoğlu, M. / ‚akõcõ, E.; TŸrk Edebiyatõ Dersinin …ğretiminde De-ğerler. Ana Dili Eğitimi Dergisi, 1/3, s. 41-57, 2015.

    Kodal GšzŸtok, T.; Ahmet Muhip DõranasÕõn ÔAğrõÕ Şiiri ile ŞehriyarÕõn ÔHaydar BabaÕya SelamÕ Adlõ Destan-Şiirinin Karşõlaştõrõlmasõ. Modern TŸrklŸk Araştõrmalarõ Dergisi. 5/1, s. 81-92, 2008.

    Meriç, C.; KŸltŸrden İrfana (Hazõrlayan: Mahmut Ali Meriç). İstanbul: İle-tişim Yayõnlarõ, İstanbul 2013.

    …zen, Y./ GŸleryŸz, K. / Bulut …zen, H.; İlkšğretim 1–3 Sõnõf Hayat Bil-gisi, 4–5 Sõnõf Sosyal Bilgiler Dersindeki Değerler ve Değerler Eğitiminin İnce-lenmesi. Eğitim ve …ğretim Araştõrmalarõ Dergisi (Journal of Research in Educa-tion and Teaching), 1/4, 277-286, 2012.

    …zmen, C./ Er, H. / GŸril, F.; İlkšğretim Branş …ğretmenlerinin Değerler Eğitimine İlişkin GšrŸşleri †zerine Bir Araştõrma. Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler EnstitŸsŸ Dergisi Mustafa (Kemal University Journal of Social Sciences Institute), 9/17, s.297-311.2012.

    TŸrkçe SšzlŸk; TŸrk Dil Kurumu Yayõnlarõ, Ankara 2011. Ünalan, Ş. (2010). Dil ve KŸltŸr, (4.Baskõ). Ankara: Nobel Yayõn Dağõtõm,

    Ankara 2010. Yavuz, H.; Okuma Biçimleri/ Varlõ(2011). Ankara: ğõn ve Sanatõn Dili, Ti-

    maş Yayõnlarõ. Yõlmaz, E. B. ;(2006). Ahmet Muhip DõranasÕõn Gece Şiiri †zerine Bir

    ‚šzŸmleme. TŸrk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi, 652, s. 366-370, Ankara 2006.

    ÂŞIK SIDKÎ BABA DİVANI’NDA DEVRİYELER*

    Yrd. Doç. Dr. Ramazan ÇİFTLİKÇİ**

    Öz: Dede Kargõn aşiretine mensup Malatyalõ bir ailenin çocuğu olarak Tarsus Ye-

    niceÕde doğan ve šmrŸnŸn bir kõsmõnõ HarõzÕda (GŸmŸştepe/Merzifon) geçiren ve orada medfun bulunan Sõdk” Baba (1865-1928), XIX. yŸzyõl sonlarõnda XX. yŸzyõl başlarõnda yaşamõş bir Bektaş” şairidir. Asõl adõ Zeynelabidin olan şair, eserlerinde Sõdk” veya Pervane mahlasõnõ kullanmõştõr. Araştõrmamõzda Sõdk” Baba DivanõÕnda bulunan dšrt devriyeden yola çõkõlarak Sõdk”Õnin devir anlayõşõ Ÿzerinde durulacak ve seçilen metinler, şekil ve içerik açõsõndan çšzŸmlenecektir.

    Anahtar kelimeler: Âşõk Sõdk” Baba, Divan, Pervane, Devriye, Devir (Yaradõlõş Teorisi), Alevi-Bektaşi Şiiri.

    SUFI POEMS OF MINSTREL FATHER

    SIDKÎ IN OTTOMAN POETRY

    Abstract: Being a member of Dede Kargin klan, born in Tarsus-Yenice as a child of a family from Malatya Father Sõdk”, who spent some of his life in Hariz (Gumustepe- Merzifon), burried there as well, was a Bektashi poet that lived by the endof 19th and the beggining of 20th century (1865 - 1928). The poet whose principal name was Zeynelabidin, in his works, used the pen name Sõdk” or Pervane (propeller). In our research, on the basis of four sufi poetries of Father Sõdk”'s in ottoman poetry, we are going to focus on Sõdk”'s poem understanding, and selected texts from the cycle will be sorted out in terms of form and content.

    Key Words: Sõdk” Father The Minstrel, Master piece, Propeller, sufi poetry (dev-riye), Creatõon teori, Alevi-Bektaşi poem.

    1. Giriş: Devriye Sözcüğünün Kökeni ve Anlamõ Devr (Devir), dšnme, dolaşma, bir şeyin kendi mihveri Ÿzerine ha-

    reketi anlamõna gelmektedir. Varlõklarõn HakÕtan gelişini ve OÕna dšnŸ- şŸnŸ açõklayan tasavvufi bir gšrŸş (nazariye)ÕtŸr. Aynõ zamanda İslam _______________________________________________________

    Geliş tarihi: 03.11.2016 Kabul tarihi: 20.11.2016 *. Daha šnce, Yeniceli Aşõk Sõdk” Baba ve PopŸlerlik ‚erçevesinde KŸltŸr-Sanat

    Sempozyumu (Mersin 13-14-15 Ekim 2016)Õnda bildiri olarak sunulan aynõ isimli metnin, makale formatõnda dŸzenlenmiş hâlidir.

    **.Yrd. Doç. Dr. İnšnŸ †niversitesi Eğitim FakŸltesi, Sosyal Bilimler ve TŸrkçe Eğitimi BšlŸmŸ / mail: [email protected]

  • 180

    Yrd. Doç. Dr. RAMAZAN ÇİFTLİKÇİ

    kozmolojisinde gök cisimlerinin her dönüşüne de devr denir. Devriye ise, devir anlayõşõnõ işleyen HakkÕõn zatõnda tecelli eden ilahi nurun, cisimler ‰leminde manevi bir tertip d‰hilinde dšrt unsurdan geçerek insan-õ k‰mil dŸzeyine ulaşmasõ daha sonra da HakkÕa dšnmesini konu alan manzum veya mensur eserlerdir. Sõdk” Baba DivanõÕnda mevcut dšrt devriye bu çer-çevede değerlendirilmiştir.

    ‚okluk şekli edvar olan devr kelimesi, Arapça olup dšnme, do-laşma, bir şeyin kendi mihveri üzerine hareketi, aktarma, bir şeyin bir kap-tan ve mahalden bir diğerine nakli gibi anlamlara gelmektedir. Terim an-lamõ ise; HakkÕõn zatõndan tecelli eden ilahi nurun, cisimler ‰leminde ma-nevi bir tertip d‰hilinde, madenlerden bitkilere; bitkilerden hayvanata; hayvanattan insana ve bu makamdan da insan-õ k‰mil mertebesine ulaşarak yine ilk zuhur ettiği aslõna, yani HakkÕa rŸcu etmesidir. (Tatçõ, 1997: 234-271). Devriyelerin iniş yayõna (kavs-i nŸzul) ait olanlarõ anlatanlara fer-şiyye, çõkõş yayõna (kavs-i uruc) ait olanlarõ anlatanlara ise, arşiyye den-mektedir.

    Edebiyatõmõzda XVII. yŸzyõldan başlayarak gŸnŸmŸze kadar geçen sŸreçte 10Õdan fazla Sõdk” mahlasõnõ kullanan şair yetişmiştir (Altõnok, 2013: 14-16). Bunlarõn şiirleri, mahlas benzerliği sebebiyle birbirine mal edilmiştir. Sõdk” Baba, şiir söylemeye başladõğõ ilk yõllarda Pervane mah-lasõnõ kullandõğõ için Pervane mahlaslõ diğer şairlerle de karõştõrõlmaktadõr. Bizim Ÿzerinde duracağõmõz şair ise, Yeniceli (Tarsus/Mersin) veya Ha-rõzlõ (GŸmŸştepe/Merzifon/Amasya) olarak tanõnan Dede Kargõn aşiretine mensup, Malatya kškenli bir kişi olan Âşõk Sõdk” Baba (1865-1928)Õdõr. Sõdk” BabaÕnõn oğullarõ Ali Baki, Hamdullah babalarõnõn ve torunu Muhsin GŸl de dedesinin izinden giderek çevrelerindeki insanlarõ aydõnlatmõşlar-dõr.

    2. Sõdk” BabaÕnõn Hayatõ ve Eserleri Sõdk” BabaÕnõn hayatõ ve eserleri Ÿzerinde ‰şõğõn šlŸmŸnden sonra

    1930Õlu yõllardan gŸnŸmŸze kadar çeşitli çalõşmalar yapõlmõştõr (Altõnok, 2013: 16-18); (İvgin, 1987:143-157) Şiirleri parça parça çeşitli yayõn or-ganlarõnda yayõmlandõktan sonra Hayrettin İvgin ve torunu Muhsin GŸl ta-rafõndan kitap bŸtŸnlŸğŸnde (seçmeler halinde) okuyuculara ve araştõrma-cõlara sunulmuştur. Bazõ eserleri de çeşitli Türk halk müziği sanatçõlarõ ta-rafõndan tŸrkŸ formunda radyo ve televizyonlarda çalõnõp sšylenmektedir. MŸzik piyasasõnda eserleri çeşitli kaset, cd ve dvdÕlerde de yer almõştõr.

    Divanõ ise, Baki Yaşa Altõnok tarafõndan bazõ eksikliklerle birlikte yayõmlanmõştõr. (Altõnok, 2013: 592). Bu eserin ilk 30 sayfasõnda ‰şõğõn

    hayatõ ve eserleri Ÿzerine genel bilgiler verildikten sonra, Koşma ve Peş-revler başlõğõyla (Altõnok, 29-373) hece šlçŸsŸyle yazõlmõş 401 eserine; Divan, Gazel, Mersiyeler başlõğõyla da (Altõnok, 374- 516) aruz šlçŸsŸyle yazõlmõş 196 eserine ayaklarõna gšre alfabetik dŸzende yer verilmiştir. Sõdk”Õnin Farsça ve Arapça yazõlmõş az sayõda şiirlerinden šrnekler veril-dikten sonra Şeyh Cemaleddin EfendiÕnin šlŸmŸne yazõlanlar başlõğõyla (Altõnok, 519-563) ağõt olarak sšylenmiş 71 şiiri eklenmiştir. ‚alõşma di-zin ve eklerle tamamlanmõştõr (Altõnok, 564-592). Kitaba elde edilebilen Sõdk” Baba ile ilgili çeşitli fotoğraflar da eklenmiştir.

    Sõdk” Baba DivanõÕnõnda Pir SultanÕda olduğu gibi, hem beşer” hem de din” ve tasavvuf” konularõn ele alõndõğõ anlaşõlmaktadõr. Divanda hece ve aruz šlçŸleriyle yazõlmõş koşmalar, destanlar, methiyeler, hicviyeler, mersiyeler, medetnâmeler, elifnâmeler, ağõtlar, düvazlar ve devriyeler bulunmaktadõr.

    Sõdk”Õnõn DivanÕda toplanan şiirleri dõşõnda 1894 (1310)Õte ya-zõlmõş 1400 beyitlik (97 sayfalõk) mesnevi halinde dŸzenlenmiş Na-sihatnâme ve 1900-1904Õte mŸseddesler halinde yazõlmõş, 1700 be-yitlik Kerbela vakasõnõ konu alan, Mevalid-i Aşk isimli, manzum iki ayrõ eseri daha bulunmaktadõr. Bu eserler Ÿzerinde de kaynakçada belirttiğimiz çeşitli çalõşmalar ve değerlendirmeler yapõlmõştõr. Bu eserler Ÿzerinde çalõşmalar sŸrmektedir.

    Bu çalõşmamõzda B. Yaşa AltõnokÕun yayõmladõğõ Sõdkõ Baba Di-vanõÕndan seçtiğimiz devriyeler Ÿzerinde duracağõz.

    3. Bulgular ve Yorum: TŸrk Edebiyatõnda ve Aşõk Sõdkî Baba DivanõÕnda Devriyeler Kutsal kitabõmõzdan yola çõkarak XII. yŸzyõldan itibaren çeşitli mu-

    tasavvõflar, yazar ve şairler genellikle manzum bazen de mensur olarak ya-ratõlõş ve devir nazariyesiyle ilgili gšrŸşlerini TŸrkçe, Arapça veya Farsça olarak ifade etmişlerdir. Devriye yazmõş olan başlõca yazar, şair ve muta-savvõflarõn adlarõ şšyledir: Ahmet Yesev”, Mevlana Celaleddin, Hacõ Bek-taş, Yunus Emre, Kaygusuz Abdal, Nesim”, Hatay”, Eşrefoğlu Rum”, Ah-med-i Sarban, †mmi Sinan, Seyyid Seyfullah (Nizamoğlu), Olanlar Şeyh” İbrahim, Arş”, Gaybi Sunullah, Pir Sultan Abdal, Kul Himmet, Niyaz”-i Mõsr”, Erzurumlu İbrahim Hakkõ, Erzurumlu Emrah, Dertli, Azmi, Şah”, Şir”, †skŸdarlõ Haşim Baba, Erzurumlu Noksan”, Karamanlõ Gufran”,Yoz-gatlõ HŸzn”, Bosnav”, Mehmet Ali Hilmi Dedebaba, Harab”, AbdŸlahad Nuri, Rõza Tevfik, Neyzen Tevfik, ‚ankõrõlõ Ahmet Talat É

    Dikkat edilirse 1950Õden sonra yaşayan şairler arasõnda devriye tŸ-rŸnde eser vermiş çok ender isimler bulunmaktadõr. Yani devriye geleneği

  • 181

    AKRA KÜLTÜR SANAT VE EDEBİYAT DERGİSİ 2017 (S.11) s. 179-198

    kozmolojisinde gök cisimlerinin her dönüşüne de devr denir. Devriye ise, devir anlayõşõnõ işleyen HakkÕõn zatõnda tecelli eden ilahi nurun, cisimler ‰leminde manevi bir tertip d‰hilinde dšrt unsurdan geçerek insan-õ k‰mil dŸzeyine ulaşmasõ daha sonra da HakkÕa dšnmesini konu alan manzum veya mensur eserlerdir. Sõdk” Baba DivanõÕnda mevcut dšrt devriye bu çer-çevede değerlendirilmiştir.

    ‚okluk şekli edvar olan devr kelimesi, Arapça olup dšnme, do-laşma, bir şeyin kendi mihveri üzerine hareketi, aktarma, bir şeyin bir kap-tan ve mahalden bir diğerine nakli gibi anlamlara gelmektedir. Terim an-lamõ ise; HakkÕõn zatõndan tecelli eden ilahi nurun, cisimler ‰leminde ma-nevi bir tertip d‰hilinde, madenlerden bitkilere; bitkilerden hayvanata; hayvanattan insana ve bu makamdan da insan-õ k‰mil mertebesine ulaşarak yine ilk zuhur ettiği aslõna, yani HakkÕa rŸcu etmesidir. (Tatçõ, 1997: 234-271). Devriyelerin iniş yayõna (kavs-i nŸzul) ait olanlarõ anlatanlara fer-şiyye, çõkõş yayõna (kavs-i uruc) ait olanlarõ anlatanlara ise, arşiyye den-mektedir.

    Edebiyatõmõzda XVII. yŸzyõldan başlayarak gŸnŸmŸze kadar geçen sŸreçte 10Õdan fazla Sõdk” mahlasõnõ kullanan şair yetişmiştir (Altõnok, 2013: 14-16). Bunlarõn şiirleri, mahlas benzerliği sebebiyle birbirine mal edilmiştir. Sõdk” Baba, şiir söylemeye başladõğõ ilk yõllarda Pervane mah-lasõnõ kullandõğõ için Pervane mahlaslõ diğer şairlerle de karõştõrõlmaktadõr. Bizim Ÿzerinde duracağõmõz şair ise, Yeniceli (Tarsus/Mersin) veya Ha-rõzlõ (GŸmŸştepe/Merzifon/Amasya) olarak tanõnan Dede Kargõn aşiretine mensup, Malatya kškenli bir kişi olan Âşõk Sõdk” Baba (1865-1928)Õdõr. Sõdk” BabaÕnõn oğullarõ Ali Baki, Hamdullah babalarõnõn ve torunu Muhsin GŸl de dedesinin izinden giderek çevrelerindeki insanlarõ aydõnlatmõşlar-dõr.

    2. Sõdk” BabaÕnõn Hayatõ ve Eserleri Sõdk” BabaÕnõn hayatõ ve eserleri Ÿzerinde ‰şõğõn šlŸmŸnden sonra

    1930Õlu yõllardan gŸnŸmŸze kadar çeşitli çalõşmalar yapõlmõştõr (Altõnok, 2013: 16-18); (İvgin, 1987:143-157) Şiirleri parça parça çeşitli yayõn or-ganlarõnda yayõmlandõktan sonra Hayrettin İvgin ve torunu Muhsin GŸl ta-rafõndan kitap bŸtŸnlŸğŸnde (seçmeler halinde) okuyuculara ve araştõrma-cõlara sunulmuştur. Bazõ eserleri de çeşitli Türk halk müziği sanatçõlarõ ta-rafõndan tŸrkŸ formunda radyo ve televizyonlarda çalõnõp sšylenmektedir. MŸzik piyasasõnda eserleri çeşitli kaset, cd ve dvdÕlerde de yer almõştõr.

    Divanõ ise, Baki Yaşa Altõnok tarafõndan bazõ eksikliklerle birlikte yayõmlanmõştõr. (Altõnok, 2013: 592). Bu eserin ilk 30 sayfasõnda ‰şõğõn

    hayatõ ve eserleri Ÿzerine genel bilgiler verildikten sonra, Koşma ve Peş-revler başlõğõyla (Altõnok, 29-373) hece šlçŸsŸyle yazõlmõş 401 eserine; Divan, Gazel, Mersiyeler başlõğõyla da (Altõnok, 374- 516) aruz šlçŸsŸyle yazõlmõş 196 eserine ayaklarõna gšre alfabetik dŸzende yer verilmiştir. Sõdk”Õnin Farsça ve Arapça yazõlmõş az sayõda şiirlerinden šrnekler veril-dikten sonra Şeyh Cemaleddin EfendiÕnin šlŸmŸne yazõlanlar başlõğõyla (Altõnok, 519-563) ağõt olarak sšylenmiş 71 şiiri eklenmiştir. ‚alõşma di-zin ve eklerle tamamlanmõştõr (Altõnok, 564-592). Kitaba elde edilebilen Sõdk” Baba ile ilgili çeşitli fotoğraflar da eklenmiştir.

    Sõdk” Baba DivanõÕnõnda Pir SultanÕda olduğu gibi, hem beşer” hem de din” ve tasavvuf” konularõn ele alõndõğõ anlaşõlmaktadõr. Divanda hece ve aruz šlçŸleriyle yazõlmõş koşmalar, destanlar, methiyeler, hicviyeler, mersiyeler, medetnâmeler, elifnâmeler, ağõtlar, düvazlar ve devriyeler bulunmaktadõr.

    Sõdk”Õnõn DivanÕda toplanan şiirleri dõşõnda 1894 (1310)Õte ya-zõlmõş 1400 beyitlik (97 sayfalõk) mesnevi halinde dŸzenlenmiş Na-sihatnâme ve 1900-1904Õte mŸseddesler halinde yazõlmõş, 1700 be-yitlik Kerbela vakasõnõ konu alan, Mevalid-i Aşk isimli, manzum iki ayrõ eseri daha bulunmaktadõr. Bu eserler Ÿzerinde de kaynakçada belirttiğimiz çeşitli çalõşmalar ve değerlendirmeler yapõlmõştõr. Bu eserler Ÿzerinde çalõşmalar sŸrmektedir.

    Bu çalõşmamõzda B. Yaşa AltõnokÕun yayõmladõğõ Sõdkõ Baba Di-vanõÕndan seçtiğimiz devriyeler Ÿzerinde duracağõz.

    3. Bulgular ve Yorum: TŸrk Edebiyatõnda ve Aşõk Sõdkî Baba DivanõÕnda Devriyeler Kutsal kitabõmõzdan yola çõkarak XII. yŸzyõldan itibaren çeşitli mu-

    tasavvõflar, yazar ve şairler genellikle manzum bazen de mensur olarak ya-ratõlõş ve devir nazariyesiyle ilgili gšrŸşlerini TŸrkçe, Arapça veya Farsça olarak ifade etmişlerdir. Devriye yazmõş olan başlõca yazar, şair ve muta-savvõflarõn adlarõ şšyledir: Ahmet Yesev”, Mevlana Celaleddin, Hacõ Bek-taş, Yunus Emre, Kaygusuz Abdal, Nesim”, Hatay”, Eşrefoğlu Rum”, Ah-med-i Sarban, †mmi Sinan, Seyyid Seyfullah (Nizamoğlu), Olanlar Şeyh” İbrahim, Arş”, Gaybi Sunullah, Pir Sultan Abdal, Kul Himmet, Niyaz”-i Mõsr”, Erzurumlu İbrahim Hakkõ, Erzurumlu Emrah, Dertli, Azmi, Şah”, Şir”, †skŸdarlõ Haşim Baba, Erzurumlu Noksan”, Karamanlõ Gufran”,Yoz-gatlõ HŸzn”, Bosnav”, Mehmet Ali Hilmi Dedebaba, Harab”, AbdŸlahad Nuri, Rõza Tevfik, Neyzen Tevfik, ‚ankõrõlõ Ahmet Talat É

    Dikkat edilirse 1950Õden sonra yaşayan şairler arasõnda devriye tŸ-rŸnde eser vermiş çok ender isimler bulunmaktadõr. Yani devriye geleneği

  • 182

    Yrd. Doç. Dr. RAMAZAN ÇİFTLİKÇİ

    zayõflamõştõr. Daha šnemlisi de tŸrŸn en olgun šrneklerini XX. yŸzyõlda Edip Harab” ve Aşõk Sõdk” gibi çok šnemli şahsiyetler vermiştir. 1950Õden sonra gŸnŸmŸze kadar devriye tŸrŸnŸ işleyen halk şairleri arasõnda åşõk Davut Sular”, Aşõk Daim”, Aşõk Sefil Selim”, Aşõk Feyman” ve Zakir Mur-taza Şirin (Şirin”, Kurban”) gibi isimler de bulunmaktadõr. Daha šnce dev-riyeler Ÿzerine yapõlmõş genel ve akademik nitelikte çalõşmalar bulunmak-tadõr. Bu tŸrŸ šrnekleyen bŸtŸn metinlerin bir ciltte toplanarak değerlendi-rilmesi vakti de çoktan geçmiştir.

    İlk mutasavvõflardan başlayarak insanõn dšrt unsurdan (cemat-ne-bat-hayvan-insan) geçerek insan-õ k‰mil mertebesine yani fenafiÕllaha ulaşmasõna dair gšrŸşler ileri sŸrŸlmŸştŸr. Hayatõn ve insanõn evrimini konu alan bu gšrŸşlerin temeli KurÕan-õ KerimÕe ve tasavvufa dayanmak-tadõr. Bu gšrŸş Yaradõlõş Teorisi olarak mutasavvõflar, şair ve yazarlar tarafõndan geliştirilmiştir.

    Mutasavvõf şair ve yazarlarõn nazõm veya nesir olarak kaleme aldõk-larõ devriyeler, nefes, şathiye, vahdetname, yaşname ve vücutnamelerle benzerlikler gšsterirler. Yaşnamelerde şair, insanõn dŸnyaya geldikten son-raki yaşamõnõ šlŸmŸne kadar yaş sõrasõna gšre sõralarken devriyelerde ev-renin yaratõlõşõndan šnceki sŸreçten başlanarak dŸnyanõn kuruluşundan iti-baren insanõn başõndan geçenler ifade edilmektedir.

    Sõdk” Baba, Divanõndan seçtiğimiz devriyelerin tŸmŸ, (B.Y. Altõnok yayõmõndan aldõğõmõz devriye metinleri bildirimizin sonuna eklenmiştir.) 11Õli (6+5 veya 4+4+3) hece šlçŸsŸyle dšrtlŸkler halinde dŸzenlenmiş; koşma nazõm biçimiyle sšylenmiş veya yazõlmõştõr. DšrtlŸk sayõsõ fazla olduğundan; koşmadan daha çok destan šzelliği gšstermektedir. Her dšrt-lŸğŸn sonunda kullanõlan döner ayakÕlar muntazaman işletilmiştir. Tam ve zengin kafiyeler ile birlikte tekrarlanan redif niteliğindeki ibareler de ses ve ahenk (armoni) bakõmõndan zenginleştirilmiştir.

    Bunlarõn bir nağme eşliğinde okunduğu ve icra edildiği de gšzden uzak tutulmamalõdõr. Bu tŸr metinler, genellikle dŸştŸm, dŸş oldum, idim, oldum, geldim, gelirim gibi rediflerle işletilerek bunlarõn šnŸne gelen uy-gun kelimelerle kafiye oluşturulmuştur. Sõdk” BabaÕnõn DivanÕõndan seçti-ğimiz devriyeler, sõrasõyla şu dizelerle šrŸlmŸştŸr:

    I. Şimdi Hacõ Bektaş PirÕe dŸş oldum; II. †stazõm Şeyh Cemal mazhar idim ben; III. Sšylendim dillerde destan idim ben; IV. Şimdi PervaneÕyim yandõm narÕa ben.

    İlk devriye, merhum Türk halk müziği sanatçõsõ Ali Ekber ‚içek ta-rafõndan ufak tefek hatalarla derlenip ÒHaydar HaydarÓ nakaratlarõ eklen-mek suretiyle okunmuş ve bu adla meşhur olmuştur. Ali Ekber ‚içek ile sağlõğõnda yaptõğõmõz bir gšrŸşmede eserin sšzleri ve mŸziğini babasõndan alarak düzenlediği bilgisini kendisinden šğrenmiştik. Ancak, incelediği-miz ilk devriyede yer alan:

    “On dšrt yõl dolandõm pervanelikte Sõdk” ismim buldum divanelikte Sundular aşk meyin mestanelikte Kõrklarõn Ceminde darÕa dŸş oldum” dšrtlŸğŸnŸn ilk dizesi, Ali Ekber ‚içek yorumunda, aslõndan farklõ

    olarak: “On dšrt bin yõl gezdim pervanelikteÓ biçiminde sšylenmektedir. Devriyeler, kompozisyon bakõmõndan genellikle giriş, gelişme ve

    sonuç bšlŸmlerinden oluşmaktadõr. Şair, incelediğimiz devriyelerin ilk dšrtlŸğünde konuya şšyle girmektedir:

    ‚atõlmadan yerin gšğŸn binasõ Muallakta iki nurÕa dŸş oldum Birisi Muhammed birisi Ali ÒLahmike lahmiÓde bire dŸş oldum.

    ***** Hak yaptõ nurumu saldõ cihana Eserdim alemde rŸzgar idim ben Nutk oldu MevlaÕdan indim bir hana Arzumanõm yolda derkar idim ben.

    ****** KŸn nutkunu izhar etmezden Yezdan Kaf Ÿ Nun tahtõnda Sultan idim ben Kurulmadan yer gšk çarh Ÿ asŸman Saray-õ mahfuzda mihman idim ben.

    ****** Kudret kandilinde bir ziya iken Ta ol zaman aşõk oldum nurÕa ben Gškler yerde iken yer derya iken †ç bin sene hizmet ettim PirÕe ben. Muhtevadan da anlaşõldõğõ gibi şair, bu tŸr metinlere evrenin yaratõ-

    lõşõ ile başlamaktadõr. İlk devriyede yerin gšğŸn binasõ çatõlmadan askõda

  • 183

    AKRA KÜLTÜR SANAT VE EDEBİYAT DERGİSİ 2017 (S.11) s. 179-198

    zayõflamõştõr. Daha šnemlisi de tŸrŸn en olgun šrneklerini XX. yŸzyõlda Edip Harab” ve Aşõk Sõdk” gibi çok šnemli şahsiyetler vermiştir. 1950Õden sonra gŸnŸmŸze kadar devriye tŸrŸnŸ işleyen halk şairleri arasõnda åşõk Davut Sular”, Aşõk Daim”, Aşõk Sefil Selim”, Aşõk Feyman” ve Zakir Mur-taza Şirin (Şirin”, Kurban”) gibi isimler de bulunmaktadõr. Daha šnce dev-riyeler Ÿzerine yapõlmõş genel ve akademik nitelikte çalõşmalar bulunmak-tadõr. Bu tŸrŸ šrnekleyen bŸtŸn metinlerin bir ciltte toplanarak değerlendi-rilmesi vakti de çoktan geçmiştir.

    İlk mutasavvõflardan başlayarak insanõn dšrt unsurdan (cemat-ne-bat-hayvan-insan) geçerek insan-õ k‰mil mertebesine yani fenafiÕllaha ulaşmasõna dair gšrŸşler ileri sŸrŸlmŸştŸr. Hayatõn ve insanõn evrimini konu alan bu gšrŸşlerin temeli KurÕan-õ KerimÕe ve tasavvufa dayanmak-tadõr. Bu gšrŸş Yaradõlõş Teorisi olarak mutasavvõflar, şair ve yazarlar tarafõndan geliştirilmiştir.

    Mutasavvõf şair ve yazarlarõn nazõm veya nesir olarak kaleme aldõk-larõ devriyeler, nefes, şathiye, vahdetname, yaşname ve vücutnamelerle benzerlikler gšsterirler. Yaşnamelerde şair, insanõn dŸnyaya geldikten son-raki yaşamõnõ šlŸmŸne kadar yaş sõrasõna gšre sõralarken devriyelerde ev-renin yaratõlõşõndan šnceki sŸreçten başlanarak dŸnyanõn kuruluşundan iti-baren insanõn başõndan geçenler ifade edilmektedir.

    Sõdk” Baba, Divanõndan seçtiğimiz devriyelerin tŸmŸ, (B.Y. Altõnok yayõmõndan aldõğõmõz devriye metinleri bildirimizin sonuna eklenmiştir.) 11Õli (6+5 veya 4+4+3) hece šlçŸsŸyle dšrtlŸkler halinde dŸzenlenmiş; koşma nazõm biçimiyle sšylenmiş veya yazõlmõştõr. DšrtlŸk sayõsõ fazla olduğundan; koşmadan daha çok destan šzelliği gšstermektedir. Her dšrt-lŸğŸn sonunda kullanõlan döner ayakÕlar muntazaman işletilmiştir. Tam ve zengin kafiyeler ile birlikte tekrarlanan redif niteliğindeki ibareler de ses ve ahenk (armoni) bakõmõndan zenginleştirilmiştir.

    Bunlarõn bir nağme eşliğinde okunduğu ve icra edildiği de gšzden uzak tutulmamalõdõr. Bu tŸr metinler, genellikle dŸştŸm, dŸş oldum, idim, oldum, geldim, gelirim gibi rediflerle işletilerek bunlarõn šnŸne gelen uy-gun kelimelerle kafiye oluşturulmuştur. Sõdk” BabaÕnõn DivanÕõndan seçti-ğimiz devriyeler, sõrasõyla şu dizelerle šrŸlmŸştŸr:

    I. Şimdi Hacõ Bektaş PirÕe dŸş oldum; II. †stazõm Şeyh Cemal mazhar idim ben; III. Sšylendim dillerde destan idim ben; IV. Şimdi PervaneÕyim yandõm narÕa ben.

    İlk devriye, merhum Türk halk müziği sanatçõsõ Ali Ekber ‚içek ta-rafõndan ufak tefek hatalarla derlenip ÒHaydar HaydarÓ nakaratlarõ eklen-mek suretiyle okunmuş ve bu adla meşhur olmuştur. Ali Ekber ‚içek ile sağlõğõnda yaptõğõmõz bir gšrŸşmede eserin sšzleri ve mŸziğini babasõndan alarak düzenlediği bilgisini kendisinden šğrenmiştik. Ancak, incelediği-miz ilk devriyede yer alan:

    “On dšrt yõl dolandõm pervanelikte Sõdk” ismim buldum divanelikte Sundular aşk meyin mestanelikte Kõrklarõn Ceminde darÕa dŸş oldum” dšrtlŸğŸnŸn ilk dizesi, Ali Ekber ‚içek yorumunda, aslõndan farklõ

    olarak: “On dšrt bin yõl gezdim pervanelikteÓ biçiminde sšylenmektedir. Devriyeler, kompozisyon bakõmõndan genellikle giriş, gelişme ve

    sonuç bšlŸmlerinden oluşmaktadõr. Şair, incelediğimiz devriyelerin ilk dšrtlŸğünde konuya şšyle girmektedir:

    ‚atõlmadan yerin gšğŸn binasõ Muallakta iki nurÕa dŸş oldum Birisi Muhammed birisi Ali ÒLahmike lahmiÓde bire dŸş oldum.

    ***** Hak yaptõ nurumu saldõ cihana Eserdim alemde rŸzgar idim ben Nutk oldu MevlaÕdan indim bir hana Arzumanõm yolda derkar idim ben.

    ****** KŸn nutkunu izhar etmezden Yezdan Kaf Ÿ Nun tahtõnda Sultan idim ben Kurulmadan yer gšk çarh Ÿ asŸman Saray-õ mahfuzda mihman idim ben.

    ****** Kudret kandilinde bir ziya iken Ta ol zaman aşõk oldum nurÕa ben Gškler yerde iken yer derya iken †ç bin sene hizmet ettim PirÕe ben. Muhtevadan da anlaşõldõğõ gibi şair, bu tŸr metinlere evrenin yaratõ-

    lõşõ ile başlamaktadõr. İlk devriyede yerin gšğŸn binasõ çatõlmadan askõda

  • 184

    Yrd. Doç. Dr. RAMAZAN ÇİFTLİKÇİ

    duran iki nura rastladõğõnõ, bunlardan birinin İslam peygamberi Hz. Mu-hammed (SAV); diğerinin de Hz. Ali (RA) olduğunu belirtiyor. Onlarla Òlahmike lahmiÓ (Hz. MuhammedÕin Hz. AliÕye sšylediği etin etimdendir) sšzŸ doğrultusunda birliğe yani Muhammed Ali yoluna ulaştõğõnõ belirt-mektedir. İkinci devriyeye, ÒHak yaptõ nurumu saldõ cihanaÓ diye başlayan şair, šnce diğer insanlar gibi ruhunun yaratõldõğõnõ levh-i mahfuzda kendi-sinin de bulunduğunu; MevlaÕdan ÒKŸnÓ yani ol kelamõnõn nutk olmasõn-dan sonra alemde rŸzgar gibi estiğini ve dŸnya denen hana indiğini yani anasõndan doğarak bir bedene bŸrŸndŸğŸnŸ anlatmaktadõr. †çŸncŸ devri-yeye ise, yer, gšk (çarh ve asŸman) kurulmadan yani yaratan ol emrini vermeden šnce KŸn tahtõnda bir sultan olduğunu ve Saray-õ mahfuzda (Levh-i mahfuzun korunduğu saray) konuk (mihman, misafir) olduğunu belirtiyor. DšrdŸncŸ devriyede Kudret kandilinde bir õşõk olarak parla-makta iken yaratõcõya aşõk olduğundan başlayarak pirine Ÿç bin yõl hizmet ettiğinden bahsetmektedir. Anlaşõldõğõ gibi Sõdk” BabaÕnõn bu ifadeleri, İs-lam tasavvufunun benimsediği yaratõlõş teorisiyle de uyumludur.

    Demek ki, şair daha Adem yaratõlmadan šnce ruhlar alemi (ervah-õ ezel)Õnden başlayarak konuyu işlemekte, yani iniş yayõnõ (kavs-i nŸzul) anlatmaktadõr:

    Ben Adem’den evvel çok geldim gittim Yağmur olup yağdõm, ot olup bittim BŸlbŸl olup Firdevs bağõnda šttüm Bir zaman gül için har’a düş oldum. İkinci devriyede ise, yaşnamelerin başlangõç bšlŸmlerine benzer bi-

    çimde, dŸnyaya gelişini şšyle anlatmaktadõr: Bir ebe gelŸben gšbeğim kesti Tuzlayõp tenimi toprağa yastõ Ol vakitte anam bağrõna bastõ Anamõn koynunda şirdar idim ben. DšrdŸncŸ devriyede dšrt bin sene o şara (şehre) yani dŸnyaya gidip

    geldiğini sšylŸyor. Bu, bir çok İslam aliminin reddettiği ve Ortodoks İs-lamda bulunmayan tenasüh yani don değiştirme, ruh gšçŸ inanõşõdõr. Başta Bektaşi menakõpnameleri (Velayetnameler) olmak Ÿzere ÔAli Cen-gizÕ gibi, masallarda ve etiyolojik (dšnŸşŸmle ilgili) efsanelerde rastladõ-ğõmõz don değiştirme (geyik, gŸvercin, doğan, yõlan, darõÉ en sonunda insan donuna girmek veya bu varlõklara dšnŸşme) motifidir. Genellikle

    Batõnilerin benimsediği bu gšrŸş Alevi Bektaşiliğe de Budizm, Maniheizm gibi Uzak doğu din ve inanõşlarõndan geçmiştir.

    Yaratõlõş teorisini benimseyen mutasavvõf şairlere gšre: ÒDŸnya yedi kere doldu boşaldõ.Ó ifadesinden de anlaşõldõğõ gibi, dŸnya, zamanõ-mõza kadar, yedi kez devir olmuştur. Evrenin yaşõnõ 366 bin yõl olarak he-saplayan mutasavvõflar, yaklaşõk 52 bin yõlda bir devir olduğunu ve ev-rende 7 kez devir gerçekleştiğini varsaymõştõr. Bunun Yeni Eflatunculuk ve Kabala ile ilişkisi vardõr.

    Ahmet Yaşar Ocak, konuyla ilgili bir araştõrmada şu sonuca ulaş-mõştõr: ÒTenasŸh inancõ İslamiyetÕi kabulden šnce TŸrklerin itikatlarõ ara-sõna çok derinden nŸfuz etmiş, sonra da terkedilemeyerek yeni dine uydu-rulmaya çalõşõlmõş ve nihayet çeşitli gšçlerle AnadoluÕya sokulup burada teşekkŸl eden yeni heterodoks dini zŸmrelerde ana inanç unsurlarõndan biri olarak varlõğõnõ bugŸne kadar sŸrdŸrmŸştŸr. Bu inancõn AnadoluÕda yazõlõ olarak kaynaklara ilk yansõdõğõ yerlerden biri de Bektaşi menakõbnameleri olmuştur.Ó (Ocak,1982: 408)

    Şair, şar (kent, şehir) sšzŸ ile dŸnyayõ kast etmektedir. Aynõ me-tinde dšrt bin yõl dŸnya ile ahiret arasõnda gidip geldiğini ve Ÿç bin yõl da pirine hizmet ettiğini sšylŸyor :

    Hakikat yolunda bezirgan oldum Dört bin sene gittim geldim şar’a ben.

    ****** Üç bin sene hizmet ettim Pir’e ben. İlk devriyenin gelişme bšlŸmŸnde insanlõk tarihinde ve peygamber-

    ler tarihinde yaşanmõş olaylar, şairin de bildiği ve kendisinin de bizzat ka-tõldõğõ olaylar biçiminde sunulmaktadõr:

    Ben Adem’den evvel çok geldim gittim Yağmur olup yağdõm, ot olup bittim

    ****** Adem’le can olup Şit’e süzüldüm

    ****** Mecnun olup Leyla için dolandõm

    ****** Kõrklarõn Ceminde darÕa dŸş oldum. İkinci devriyenin gelişme bšlŸmŸnde MevlaÕdan kün, yani ol emri

    nutk olduktan sonra, daha šnce şar olarak nitelediği dŸnya denen hana in-diğini sšyleyerek burada yaşadõğõ olaylarõ ve başõndan geçenleri sõrala-maya başlar: ÒNutk oldu MevlaÕdan indim bir hana.Ó Aynõ metinde nasõl

  • 185

    AKRA KÜLTÜR SANAT VE EDEBİYAT DERGİSİ 2017 (S.11) s. 179-198

    duran iki nura rastladõğõnõ, bunlardan birinin İslam peygamberi Hz. Mu-hammed (SAV); diğerinin de Hz. Ali (RA) olduğunu belirtiyor. Onlarla Òlahmike lahmiÓ (Hz. MuhammedÕin Hz. AliÕye sšylediği etin etimdendir) sšzŸ doğrultusunda birliğe yani Muhammed Ali yoluna ulaştõğõnõ belirt-mektedir. İkinci devriyeye, ÒHak yaptõ nurumu saldõ cihanaÓ diye başlayan şair, šnce diğer insanlar gibi ruhunun yaratõldõğõnõ levh-i mahfuzda kendi-sinin de bulunduğunu; MevlaÕdan ÒKŸnÓ yani ol kelamõnõn nutk olmasõn-dan sonra alemde rŸzgar gibi estiğini ve dŸnya denen hana indiğini yani anasõndan doğarak bir bedene bŸrŸndŸğŸnŸ anlatmaktadõr. †çŸncŸ devri-yeye ise, yer, gšk (çarh ve asŸman) kurulmadan yani yaratan ol emrini vermeden šnce KŸn tahtõnda bir sultan olduğunu ve Saray-õ mahfuzda (Levh-i mahfuzun korunduğu saray) konuk (mihman, misafir) olduğunu belirtiyor. DšrdŸncŸ devriyede Kudret kandilinde bir õşõk olarak parla-makta iken yaratõcõya aşõk olduğundan başlayarak pirine Ÿç bin yõl hizmet ettiğinden bahsetmektedir. Anlaşõldõğõ gibi Sõdk” BabaÕnõn bu ifadeleri, İs-lam tasavvufunun benimsediği yaratõlõş teorisiyle de uyumludur.

    Demek ki, şair daha Adem yaratõlmadan šnce ruhlar alemi (ervah-õ ezel)Õnden başlayarak konuyu işlemekte, yani iniş yayõnõ (kavs-i nŸzul) anlatmaktadõr:

    Ben Adem’den evvel çok geldim gittim Yağmur olup yağdõm, ot olup bittim BŸlbŸl olup Firdevs bağõnda šttüm Bir zaman gül için har’a düş oldum. İkinci devriyede ise, yaşnamelerin başlangõç bšlŸmlerine benzer bi-

    çimde, dŸnyaya gelişini şšyle anlatmaktadõr: Bir ebe gelŸben gšbeğim kesti Tuzlayõp tenimi toprağa yastõ Ol vakitte anam bağrõna bastõ Anamõn koynunda şirdar idim ben. DšrdŸncŸ devriyede dšrt bin sene o şara (şehre) yani dŸnyaya gidip

    geldiğini sšylŸyor. Bu, bir çok İslam aliminin reddettiği ve Ortodoks İs-lamda bulunmayan tenasüh yani don değiştirme, ruh gšçŸ inanõşõdõr. Başta Bektaşi menakõpnameleri (Velayetnameler) olmak Ÿzere ÔAli Cen-gizÕ gibi, masallarda ve etiyolojik (dšnŸşŸmle ilgili) efsanelerde rastladõ-ğõmõz don değiştirme (geyik, gŸvercin, doğan, yõlan, darõÉ en sonunda insan donuna girmek veya bu varlõklara dšnŸşme) motifidir. Genellikle

    Batõnilerin benimsediği bu gšrŸş Alevi Bektaşiliğe de Budizm, Maniheizm gibi Uzak doğu din ve inanõşlarõndan geçmiştir.

    Yaratõlõş teorisini benimseyen mutasavvõf şairlere gšre: ÒDŸnya yedi kere doldu boşaldõ.Ó ifadesinden de anlaşõldõğõ gibi, dŸnya, zamanõ-mõza kadar, yedi kez devir olmuştur. Evrenin yaşõnõ 366 bin yõl olarak he-saplayan mutasavvõflar, yaklaşõk 52 bin yõlda bir devir olduğunu ve ev-rende 7 kez devir gerçekleştiğini varsaymõştõr. Bunun Yeni Eflatunculuk ve Kabala ile ilişkisi vardõr.

    Ahmet Yaşar Ocak, konuyla ilgili bir araştõrmada şu sonuca ulaş-mõştõr: ÒTenasŸh inancõ İslamiyetÕi kabulden šnce TŸrklerin itikatlarõ ara-sõna çok derinden nŸfuz etmiş, sonra da terkedilemeyerek yeni dine uydu-rulmaya çalõşõlmõş ve nihayet çeşitli gšçlerle AnadoluÕya sokulup burada teşekkŸl eden yeni heterodoks dini zŸmrelerde ana inanç unsurlarõndan biri olarak varlõğõnõ bugŸne kadar sŸrdŸrmŸştŸr. Bu inancõn AnadoluÕda yazõlõ olarak kaynaklara ilk yansõdõğõ yerlerden biri de Bektaşi menakõbnameleri olmuştur.Ó (Ocak,1982: 408)

    Şair, şar (kent, şehir) sšzŸ ile dŸnyayõ kast etmektedir. Aynõ me-tinde dšrt bin yõl dŸnya ile ahiret arasõnda gidip geldiğini ve Ÿç bin yõl da pirine hizmet ettiğini sšylŸyor :

    Hakikat yolunda bezirgan oldum Dört bin sene gittim geldim şar’a ben.

    ****** Üç bin sene hizmet ettim Pir’e ben. İlk devriyenin gelişme bšlŸmŸnde insanlõk tarihinde ve peygamber-

    ler tarihinde yaşanmõş olaylar, şairin de bildiği ve kendisinin de bizzat ka-tõldõğõ olaylar biçiminde sunulmaktadõr:

    Ben Adem’den evvel çok geldim gittim Yağmur olup yağdõm, ot olup bittim

    ****** Adem’le can olup Şit’e süzüldüm

    ****** Mecnun olup Leyla için dolandõm

    ****** Kõrklarõn Ceminde darÕa dŸş oldum. İkinci devriyenin gelişme bšlŸmŸnde MevlaÕdan kün, yani ol emri

    nutk olduktan sonra, daha šnce şar olarak nitelediği dŸnya denen hana in-diğini sšyleyerek burada yaşadõğõ olaylarõ ve başõndan geçenleri sõrala-maya başlar: ÒNutk oldu MevlaÕdan indim bir hana.Ó Aynõ metinde nasõl

  • 186

    Yrd. Doç. Dr. RAMAZAN ÇİFTLİKÇİ

    dünyaya geldiğini ve mürşidi ile nasõl tanõştõğõnõ belirttikten sonra mürşi-diyle birlikte kõrklar cemiÕne katõldõğõnõ sšylemektedir: ÒKõrklarõn cemini o handa tuttuk.Ó

    En kapsamlõ devriye 47 dšrtlŸkten oluşan ŸçŸncŸ devriyedir. Doğal olarak bu metnin gelişme bšlŸmŸ de geniş tutulmuştur. Bu devriyede şair, alemde insanlar, melekler ve cinler yaratõlmadan šnceki sŸreçten başlaya-rak insanõn balçõktan yaratõldõğõ ve can verildiği anlara kadar Adem pey-gamberin HavvaÕyõ bulup yeryŸzŸne inip insanlarõn yetmiş Ÿç millet ha-linde çoğalmasõnõ anlatmaktadõr. Daha sonra Hz. Nuh ile tufanõ yaşayan şair, Hz. Halil İbrahimÕe gelen Hz. İsmailÕin kurbanõ olur. Diğer dšrtlŸk-lerde ise, Hz. Eyyub gibi bedenini kurtlara yedirdikten ve Hz. Yakup ve Hz. Yusuf dšnemlerini de yaşadõktan sonra Hz. İsa gibi çarmõha takõldõ-ğõnõ, Hz. Musa ile birlikte dolaştõğõnõ geçmiş peygamberlerle birlikte in-sanlarõ doğru yola getirmek için çok gayret gšsterdiğini sšylemektedir.

    Cebrail ve Azrail adlõ melekler ve peygamberlerle birlikte olan şair, daha sonra Zaloğlu RŸstemÕle AllahÕõn askerliğini yaptõğõnõ, Ashab-õ Kehf (Yedi Uyurlar) ile birlikte Ÿç yŸz yõl yattõğõnõ, Lokman Hekim ile birlikte dolaştõğõnõ, ehl-i beytin yolunu benimsediğini ve peygamberimiz MiraçÕta iken de BurakÕõn šnŸnde yŸrŸyen aslan olduğunu açõklamaktadõr. Hz. Ali ile birlikte ZŸlfikar çalan aşõk, velilik yolunda da bir hayli ilerlediğini sšy-lemektedir. Kõrklarõn ceminde sŸpŸrgecilik (ferraşlõk) yapan ve Selman olan şair, daha sonra Hõzõr ile de yoldaşlõk yapmõştõr. KerbelaÕda kanõnõ akõtan ve Nesimi ile birlikte derisini yŸzdŸren aşõk, Mansur ile dara çekil-miş ÒEnelhakÓ sšyleyen dilini terk etmemiştir. Bir zaman da Mecnun olup LeylaÕyõ sevmiş ve Ferhad olup ŞirinÕi sevdikten sonra Bektaşi tarikatõna girdiğini mürşidi sayesinde AllahÕõn sõrrõnõ šğrendiğini belirterek devri-yeyi tamamlamõştõr.

    DšrdŸncŸ devriyenin gelişme bšlŸmŸnde ise, şair, Cebrail ile sõrra erdiğini; Hz. Musa ile Tur dağõna gittiğini; fani dŸnyayõ yedi kez yõktõğõnõ; Hz. İsa ile gšklere çõktõğõnõ; Mansur ile birlikte dara durduğunu ve Nesimi gibi kendi derisini yŸzdŸğŸnŸ sšylemektedir:

    Cebrail ile bile erdim sõrra ben. *******

    YŸz yirmi dšrt bin peygamber geldi Musa ile bile gittim TurÕa ben.

    ******* Bu fani dŸnyayõ yedi kez yõktõm

    ******* İsa ile bile gšklere çõktõm Mansur ile bile durdum dara ben.

    Nesimi gibi kendi kendimi yüzdüm

    Devriyelerin sonuç bölümü son dörtlüklerdir. Şair geçmişte yaptõğõ yolculuğu tamamlamõş ve yaşadõğõ gŸne ulaşmõştõr. Aşõk Sõdk”, ulaştõğõ in-san-õ kamil aşamasõnõ şöyle ifade ediyor:

    Sõdk”Õya çok şükür didara erdim Aşkõn pazarõnda Hak yola girdim Gerçek ariflere çok meta verdim Şimdi Hacõ Bektaş Pir’e düş oldum.

    ****** Şimdi mahlasõmõz oldu Pervane Katremi gark ettim bab-õ ummana Sinim yiğirmide yettim damana †stazõm Şeyh Cemal mazhar idim ben.

    ****** Şimdi PervaneÕyim yandõm nara ben.

    ****** Sõdk”’ya ders verdi bir gerçek imam Başõma geleni sšyledim tamam ‚ok surete girdim hasõl-õ kelam Kimse fehm etmedi zi-şan idim ben. 4. Sonuç ve Öneriler Ahmet Yesevi ile başlayan ve Anadolu coğrafyasõnda Mevlana,

    Hacõ Bektaş Veli ve Yunus Emre ile devam eden devriye sšyleme gelene-ğini XX. yŸzyõlda Sõdk” Baba da sŸrdŸrmŸş yukarõda Ÿzerinde durduğu-muz dšrt devriyeye DivanÕõnda yer vermiştir. Bu metinler kaynağõnõ ayet ve hadislerden, peygamberler ve İslam tarihinden almaktadõr. Alevi Bek-taşi geleneğine uygundur. Şair, yaratõlõş teorisine ilişkin görüşlerini sšyle-yerek bu teoriyi benimsediğini belirtmektedir.

    HamdŸlillah devrim itmam eyleyŸp devraneden Pir’im ihsan etdi doğdum Hilmi dšrt kez aneden (Karakuş, 2012:5)

    diyen Mehmet Ali Hilmi Dedebaba gibi, Sõdk” Baba da devriye geleneğini devam ettirmiştir.

    Tecelli ve Südur konularõnda diğerleriyle benzer düşünceler taşõyan şairimiz sadece tenasüh (ruh gšçŸ, don değiştirme) konusunda Ortodoks İslam akaidi ile çelişmektedir. Ancak SŸleyman Ateş, İsmail Yakõt gibi bazõ ilahiyatçõlar İslamÕda tenasŸh olduğu konusunda görüş belirtmektedir. Ayrõca şair, insanlarõn 73 millete (fõrkaya) bšlŸndŸğŸnŸ;72Õsinden nefret

  • 187

    AKRA KÜLTÜR SANAT VE EDEBİYAT DERGİSİ 2017 (S.11) s. 179-198

    dünyaya geldiğini ve mürşidi ile nasõl tanõştõğõnõ belirttikten sonra mürşi-diyle birlikte kõrklar cemiÕne katõldõğõnõ sšylemektedir: ÒKõrklarõn cemini o handa tuttuk.Ó

    En kapsamlõ devriye 47 dšrtlŸkten oluşan ŸçŸncŸ devriyedir. Doğal olarak bu metnin gelişme bšlŸmŸ de geniş tutulmuştur. Bu devriyede şair, alemde insanlar, melekler ve cinler yaratõlmadan šnceki sŸreçten başlaya-rak insanõn balçõktan yaratõldõğõ ve can verildiği anlara kadar Adem pey-gamberin HavvaÕyõ bulup yeryŸzŸne inip insanlarõn yetmiş Ÿç millet ha-linde çoğalmasõnõ anlatmaktadõr. Daha sonra Hz. Nuh ile tufanõ yaşayan şair, Hz. Halil İbrahimÕe gelen Hz. İsmailÕin kurbanõ olur. Diğer dšrtlŸk-lerde ise, Hz. Eyyub gibi bedenini kurtlara yedirdikten ve Hz. Yakup ve Hz. Yusuf dšnemlerini de yaşadõktan sonra Hz. İsa gibi çarmõha takõldõ-ğõnõ, Hz. Musa ile birlikte dolaştõğõnõ geçmiş peygamberlerle birlikte in-sanlarõ doğru yola getirmek için çok gayret gšsterdiğini sšylemektedir.

    Cebrail ve Azrail adlõ melekler ve peygamberlerle birlikte olan şair, daha sonra Zaloğlu RŸstemÕle AllahÕõn askerliğini yaptõğõnõ, Ashab-õ Kehf (Yedi Uyurlar) ile birlikte Ÿç yŸz yõl yattõğõnõ, Lokman Hekim ile birlikte dolaştõğõnõ, ehl-i beytin yolunu benimsediğini ve peygamberimiz MiraçÕta iken de BurakÕõn šnŸnde yŸrŸyen aslan olduğunu açõklamaktadõr. Hz. Ali ile birlikte ZŸlfikar çalan aşõk, velilik yolunda da bir hayli ilerlediğini sšy-lemektedir. Kõrklarõn ceminde sŸpŸrgecilik (ferraşlõk) yapan ve Selman olan şair, daha sonra Hõzõr ile de yoldaşlõk yapmõştõr. KerbelaÕda kanõnõ akõtan ve Nesimi ile birlikte derisini yŸzdŸren aşõk, Mansur ile dara çekil-miş ÒEnelhakÓ sšyleyen dilini terk etmemiştir. Bir zaman da Mecnun olup LeylaÕyõ sevmiş ve Ferhad olup ŞirinÕi sevdikten sonra Bektaşi tarikatõna girdiğini mürşidi sayesinde AllahÕõn sõrrõnõ šğrendiğini belirterek devri-yeyi tamamlamõştõr.

    DšrdŸncŸ devriyenin gelişme bšlŸmŸnde ise, şair, Cebrail ile sõrra erdiğini; Hz. Musa ile Tur dağõna gittiğini; fani dŸnyayõ yedi kez yõktõğõnõ; Hz. İsa ile gšklere çõktõğõnõ; Mansur ile birlikte dara durduğunu ve Nesimi gibi kendi derisini yŸzdŸğŸnŸ sšylemektedir:

    Cebrail ile bile erdim sõrra ben. *******

    YŸz yirmi dšrt bin peygamber geldi Musa ile bile gittim TurÕa ben.

    ******* Bu fani dŸnyayõ yedi kez yõktõm

    ******* İsa ile bile gšklere çõktõm Mansur ile bile durdum dara ben.

    Nesimi gibi kendi kendimi yüzdüm

    Devriyelerin sonuç bölümü son dörtlüklerdir. Şair geçmişte yaptõğõ yolculuğu tamamlamõş ve yaşadõğõ gŸne ulaşmõştõr. Aşõk Sõdk”, ulaştõğõ in-san-õ kamil aşamasõnõ şöyle ifade ediyor:

    Sõdk”Õya çok şükür didara erdim Aşkõn pazarõnda Hak yola girdim Gerçek ariflere çok meta verdim Şimdi Hacõ Bektaş Pir’e düş oldum.

    ****** Şimdi mahlasõmõz oldu Pervane Katremi gark ettim bab-õ ummana Sinim yiğirmide yettim damana †stazõm Şeyh Cemal mazhar idim ben.

    ****** Şimdi PervaneÕyim yandõm nara ben.

    ****** Sõdk”’ya ders verdi bir gerçek imam Başõma geleni sšyledim tamam ‚ok surete girdim hasõl-õ kelam Kimse fehm etmedi zi-şan idim ben. 4. Sonuç ve Öneriler Ahmet Yesevi ile başlayan ve Anadolu coğrafyasõnda Mevlana,

    Hacõ Bektaş Veli ve Yunus Emre ile devam eden devriye sšyleme gelene-ğini XX. yŸzyõlda Sõdk” Baba da sŸrdŸrmŸş yukarõda Ÿzerinde durduğu-muz dšrt devriyeye DivanÕõnda yer vermiştir. Bu metinler kaynağõnõ ayet ve hadislerden, peygamberler ve İslam tarihinden almaktadõr. Alevi Bek-taşi geleneğine uygundur. Şair, yaratõlõş teorisine ilişkin görüşlerini sšyle-yerek bu teoriyi benimsediğini belirtmektedir.

    HamdŸlillah devrim itmam eyleyŸp devraneden Pir’im ihsan etdi doğdum Hilmi dšrt kez aneden (Karakuş, 2012:5)

    diyen Mehmet Ali Hilmi Dedebaba gibi, Sõdk” Baba da devriye geleneğini devam ettirmiştir.

    Tecelli ve Südur konularõnda diğerleriyle benzer düşünceler taşõyan şairimiz sadece tenasüh (ruh gšçŸ, don değiştirme) konusunda Ortodoks İslam akaidi ile çelişmektedir. Ancak SŸleyman Ateş, İsmail Yakõt gibi bazõ ilahiyatçõlar İslamÕda tenasŸh olduğu konusunda görüş belirtmektedir. Ayrõca şair, insanlarõn 73 millete (fõrkaya) bšlŸndŸğŸnŸ;72Õsinden nefret

  • 188

    Yrd. Doç. Dr. RAMAZAN ÇİFTLİKÇİ

    ettiğini belirtiyor. Kendisinin ise, güruh-õ naci (kurtulmuş topluluk)Õye bağlandõğõnõ; piri ve Ÿstadõ Şeyh Cemaleddin Efendi sayesinde Ehl-i beytin yoluna ve Bektaşi tarikatõna meylettiğini sšylŸyor. Bu tŸr metinlerin halka dini bilgiler vermesi ve yaradõlõş teorisini basit bir biçimde okuyanlara ya da dinleyenlere sunmasõ gibi işlevleri de vardõr. Yani birer eğitici öğretici (didaktik) manzum metin šzelliği taşõmaktadõr. 1950Õden sonra devriye tŸ-ründe dönüşŸm yapmõş şairler yetişmiştir. …nceleri ÒidimÓ, ÒoldumÓ, Ògel-dimÓ, ÒbulundumÓ, ÒdŸştŸmÓÉ gibi ayaklar kullanan şairler, yaratõcõyla naz makamõnda sšyleşirken; kendilerinin yaratõcõdan farklõ olarak ne ya-pacaklarõnõ belirten ÒgiderdimÓ, ÒyapardõmÓ, ÒederdimÓ gibi ayaklar kul-lanarak deyişler sšylemiştir. Araştõrmamõzõ, son dšnemde yaşamõş bir Bektaşi ozanõnõn, İbreti BabaÕnõn “Bir Bayrak Diker Giderdim” adlõ bir deyişi ile noktalõyoruz:

    Bir şah olsam hükmeylesem cihana Kilise, mescidi yõkar giderdim Okullar yapardõm bŸtŸn insana Cehaleti kškten sšker giderdim.

    Fabrikalar kurar idim her yerde İkiliği kovar idim bu serde Ayrõ gšzle bakmaz idim bir ferde Cihana bir gšzle bakar giderdim.

    Gerçek insanlarõ bilirdim Allah Ondan gayrisine tapmazdõm billah Ne Kabe kalõrdõ ne de Beytullah Yerine bir arpa eker giderdim.

    İnsanlõktan başka olmazdõ cennet Yok olurdu İsa, Musa, Muhammet Kalkardõ dŸnyada mezhep, tarikat Dinlerin bağõnõ çšzer giderdim.

    Bir olurdu zengin fakir her zaman ‚aresiz dertlere olurdum derman Ne gavur kalõrdõ ne de MŸslŸman TŸmŸnŸ bir yola çeker giderdim.

    Gece gŸndŸz çalõşõrdõm millete Bir faydalõ kul olurdum elbette Bir õrmaktan olurdum GŸneşÕten šte Yeni fezalara akar giderdim.

    O günü görseydim yüzün gülerdi Dünyada insanlar bayram ederdi Ne bir silah ne bir atom kalõrdõ Bir ulu deryaya döker giderdim.

    İbreti der varlõğõmõz bitmezdi İnsanoğlu yanlõş yola gitmezdi Ayrõ gayrõ devlet icap etmezdi Dünyaya bir bayrak diker giderdim (Vaktidolu, 1996:32-33)*

    METİNLER: AŞIK SIDKÎ BABA’NIN DEVRİYELERİ

    I ‚atõlmadan yerin gšğŸn binasõ Muallakta iki nura düş oldum Birisi Muhammed birisi Ali “Lahmike lahmi”de bire düş oldum. Ezdi aşkõn şerbetini hoş etti Birisi doldurdu biri nuş etti İkisi bir derya olup cuş etti LaÕl Ÿ mercan inci dŸre dŸş oldum. O derya yüzünde gezdim bir zaman Yoruldu kanadõm dedim el aman Erişti carÕõma bir ulu sultan Şehinşah bakõşlõ ere dŸş oldum. Açtõ nikabõnõ ol ulu sultan Yüzünde yeşil ben göründü heman Kaf ü Nun suresin okudum o an Arş kŸrs binasõnda yare dŸş oldum.

    __________________________

    *Bu şiiri İbreti ile birlikte beş kişi sahiplenmektedir: 1. Maraşlõ Mehmet oğlu Ahmet Kartalkanat (Kul Ahmet) 2. Sivas Kangallõ Hamit BaşõbŸyŸk (Kul Hayrani) 3. Maraşlõ Derviş Mermertaş (Perişan Derviş) 4. Halil …ztoprakÕõn varisleri.

  • 189

    AKRA KÜLTÜR SANAT VE EDEBİYAT DERGİSİ 2017 (S.11) s. 179-198

    ettiğini belirtiyor. Kendisinin ise, güruh-õ naci (kurtulmuş topluluk)Õye bağlandõğõnõ; piri ve Ÿstadõ Şeyh Cemaleddin Efendi sayesinde Ehl-i beytin yoluna ve Bektaşi tarikatõna meylettiğini sšylŸyor. Bu tŸr metinlerin halka dini bilgiler vermesi ve yaradõlõş teorisini basit bir biçimde okuyanlara ya da dinleyenlere sunmasõ gibi işlevleri de vardõr. Yani birer eğitici öğretici (didaktik) manzum metin šzelliği taşõmaktadõr. 1950Õden sonra devriye tŸ-ründe dönüşŸm yapmõş şairler yetişmiştir. …nceleri ÒidimÓ, ÒoldumÓ, Ògel-dimÓ, ÒbulundumÓ, ÒdŸştŸmÓÉ gibi ayaklar kullanan şairler, yaratõcõyla naz makamõnda sšyleşirken; kendilerinin yaratõcõdan farklõ olarak ne ya-pacaklarõnõ belirten ÒgiderdimÓ, ÒyapardõmÓ, ÒederdimÓ gibi ayaklar kul-lanarak deyişler sšylemiştir. Araştõrmamõzõ, son dšnemde yaşamõş bir Bektaşi ozanõnõn, İbreti BabaÕnõn “Bir Bayrak Diker Giderdim” adlõ bir deyişi ile noktalõyoruz:

    Bir şah olsam hükmeylesem cihana Kilise, mescidi yõkar giderdim Okullar yapardõm bŸtŸn insana Cehaleti kškten sšker giderdim.

    Fabrikalar kurar idim her yerde İkiliği kovar idim bu serde Ayrõ gšzle bakmaz idim bir ferde Cihana bir gšzle bakar giderdim.

    Gerçek insanlarõ bilirdim Allah Ondan gayrisine tapmazdõm billah Ne Kabe kalõrdõ ne de Beytullah Yerine bir arpa eker giderdim.

    İnsanlõktan başka olmazdõ cennet Yok olurdu İsa, Musa, Muhammet Kalkardõ dŸnyada mezhep, tarikat Dinlerin bağõnõ çšzer giderdim.

    Bir olurdu zengin fakir her zaman ‚aresiz dertlere olurdum derman Ne gavur kalõrdõ ne de MŸslŸman TŸmŸnŸ bir yola çeker giderdim.

    Gece gŸndŸz çalõşõrdõm millete Bir faydalõ kul olurdum elbette Bir õrmaktan olurdum GŸneşÕten šte Yeni fezalara akar giderdim.

    O günü görseydim yüzün gülerdi Dünyada insanlar bayram ederdi Ne bir silah ne bir atom kalõrdõ Bir ulu deryaya döker giderdim.

    İbreti der varlõğõmõz bitmezdi İnsanoğlu yanlõş yola gitmezdi Ayrõ gayrõ devlet icap etmezdi Dünyaya bir bayrak diker giderdim (Vaktidolu, 1996:32-33)*

    METİNLER: AŞIK SIDKÎ BABA’NIN DEVRİYELERİ

    I ‚atõlmadan yerin gšğŸn binasõ Muallakta iki nura düş oldum Birisi Muhammed birisi Ali “Lahmike lahmi”de bire düş oldum. Ezdi aşkõn şerbetini hoş etti Birisi doldurdu biri nuş etti İkisi bir derya olup cuş etti LaÕl Ÿ mercan inci dŸre dŸş oldum. O derya yüzünde gezdim bir zaman Yoruldu kanadõm dedim el aman Erişti carÕõma bir ulu sultan Şehinşah bakõşlõ ere dŸş oldum. Açtõ nikabõnõ ol ulu sultan Yüzünde yeşil ben göründü heman Kaf ü Nun suresin okudum o an Arş kŸrs binasõnda yare dŸş oldum.

    __________________________

    *Bu şiiri İbreti ile birlikte beş kişi sahiplenmektedir: 1. Maraşlõ Mehmet oğlu Ahmet Kartalkanat (Kul Ahmet) 2. Sivas Kangallõ Hamit BaşõbŸyŸk (Kul Hayrani) 3. Maraşlõ Derviş Mermertaş (Perişan Derviş) 4. Halil …ztoprakÕõn varisleri.

  • 190

    Yrd. Doç. Dr. RAMAZAN ÇİFTLİKÇİ

    Ben Adem’den evvel çok geldim gittim Yağmur olup yağdõm, ot olup bittim BŸlbŸl olup Firdevs bağõnda šttŸm Bir zaman gül için hara düş oldum. Adem ile balçõk olup ezildim Bir noktada bir hurufa yazõldõm Adem’le can olup ŞitÕe sŸzŸldŸm Muhabbet şehrinde kara düş oldum. Mecnun olup Leyla için dolandõm Buldum mahbubumu inanõp kandõm Gõlmanlar elinde hulle donandõm Dostun visalinde nara dŸş oldum. On dšrt yõl dolandõm pervanelikte Sõdk” ismim buldum divanelikte Sundular aşk meyin mestanelikte Kõrklarõn Ceminde dara dŸş oldum. Sõdk”’ya çok şükür didara erdim Aşkõn pazarõnda Hak yola girdim Gerçek ariflere çok meta verdim Şimdi Hacõ Bektaş Pir’e düş oldum. (Altõnok, 2013:200-201)

    II Hak yaptõ nurumu saldõ cihana Eserdim alemde rŸzgar idim ben Nutk oldu MevlaÕdan indim bir hana Arzumanõm yolda derkar idim ben. Bir zaman o handa eğlendim kaldõm Aşkõn deryasõna šzŸmŸ saldõm †ç sŸnnet yedi farz o handa kõldõm Mürşidim yanõmda ikrar idim ben. Mürşidle šzleri katara kattõk GšnŸller bir edip pençeye yattõk Kõrklarõn cemini o handa tuttuk Erenler babõnda serdar idim ben.

    Nutkundan emretti ol Rabb-i Celil Dedi kulum olma bu hale melül Yetmiş bin melaik yanõmca delil Geldim şu cihana hakdar idim ben. Bir ebe gelüben göbeğim kesti Tuzlayõp tenimi toprağa yastõ Ol vakitte anam bağrõna bastõ Anamõn koynunda şirdar idim ben. Anamõn koynunda çok devran ettim Besleyip vŸcudum ab ile tuttum Üç ile beş ile yediye yettim Yaşõm on ikide izhar idim ben. Hakikat bağõna eyledim seyran BŸlbŸlŸm bir gŸle kõlarõm figan Dšrt kapõ kõrk makam šzŸmde pinhan On iki kapõya bir şar idim ben. On beşime geldim aşikar ettim Esrar-õ HŸdaÕyõ hem izhar ettim ‚ok beyit cihana yadigar ettim Aşõklar içinde ahkar idim ben. Şimdi mahlasõmõz oldu Pervane Katramõ gark ettim bab-õ ummana Sinim yiğirmide yettim damana †stazõm Şeyh Cemal mazhar idim ben (Altõnok,2013:212-213) III Kün nutkunu izhar etmezden Yezdan Kaf Ÿ Nun tahtõnda Sultan idim ben Kurulmadan yer gök çarh ü asüman Saray-õ mahfuzda mihman idim ben. Yok iken alemdeins Ÿ cinheman La mekan burcunda ederdim cevlan TemevvŸç edince ol bahr-i umman Sefine-i aşkda kaptan idim ben.

  • 191

    AKRA KÜLTÜR SANAT VE EDEBİYAT DERGİSİ 2017 (S.11) s. 179-198

    Ben Adem’den evvel çok geldim gittim Yağmur olup yağdõm, ot olup bittim BŸlbŸl olup Firdevs bağõnda šttŸm Bir zaman gül için hara düş oldum. Adem ile balçõk olup ezildim Bir noktada bir hurufa yazõldõm Adem’le can olup ŞitÕe sŸzŸldŸm Muhabbet şehrinde kara düş oldum. Mecnun olup Leyla için dolandõm Buldum mahbubumu inanõp kandõm Gõlmanlar elinde hulle donandõm Dostun visalinde nara dŸş oldum. On dšrt yõl dolandõm pervanelikte Sõdk” ismim buldum divanelikte Sundular aşk meyin mestanelikte Kõrklarõn Ceminde dara dŸş oldum. Sõdk”’ya çok şükür didara erdim Aşkõn pazarõnda Hak yola girdim Gerçek ariflere çok meta verdim Şimdi Hacõ Bektaş Pir’e düş oldum. (Altõnok, 2013:200-201)

    II Hak yaptõ nurumu saldõ cihana Eserdim alemde rŸzgar idim ben Nutk oldu MevlaÕdan indim bir hana Arzumanõm yolda derkar idim ben. Bir zaman o handa eğlendim kaldõm Aşkõn deryasõna šzŸmŸ saldõm †ç sŸnnet yedi farz o handa kõldõm Mürşidim yanõmda ikrar idim ben. Mürşidle šzleri katara kattõk GšnŸller bir edip pençeye yattõk Kõrklarõn cemini o handa tuttuk Erenler babõnda serdar idim ben.

    Nutkundan emretti ol Rabb-i Celil Dedi kulum olma bu hale melül Yetmiş bin melaik yanõmca delil Geldim şu cihana hakdar idim ben. Bir ebe gelüben göbeğim kesti Tuzlayõp tenimi toprağa yastõ Ol vakitte anam bağrõna bastõ Anamõn koynunda şirdar idim ben. Anamõn koynunda çok devran ettim Besleyip vŸcudum ab ile tuttum Üç ile beş ile yediye yettim Yaşõm on ikide izhar idim ben. Hakikat bağõna eyledim seyran BŸlbŸlŸm bir gŸle kõlarõm figan Dšrt kapõ kõrk makam šzŸmde pinhan On iki kapõya bir şar idim ben. On beşime geldim aşikar ettim Esrar-õ HŸdaÕyõ hem izhar ettim ‚ok beyit cihana yadigar ettim Aşõklar içinde ahkar idim ben. Şimdi mahlasõmõz oldu Pervane Katramõ gark ettim bab-õ ummana Sinim yiğirmide yettim damana †stazõm Şeyh Cemal mazhar idim ben (Altõnok,2013:212-213) III Kün nutkunu izhar etmezden Yezdan Kaf Ÿ Nun tahtõnda Sultan idim ben Kurulmadan yer gök çarh ü asüman Saray-õ mahfuzda mihman idim ben. Yok iken alemdeins Ÿ cinheman La mekan burcunda ederdim cevlan TemevvŸç edince ol bahr-i umman Sefine-i aşkda kaptan idim ben.

  • 192

    Yrd. Doç. Dr. RAMAZAN ÇİFTLİKÇİ

    Cihan derya idi yok idi zemin Ben idim bu babda bende vü kemin El-aman deyince Cibril-i Emin Kudret kandilinde pinhan idim ben.

    Keşfettim sure-i “men allemen”i Akl-õ maaş olan anlamaz beni Nümayan olmazdan gevher madeni Füyuzat bahrinde umman idim ben.

    Hallak-õ Teala eyledi Nusret Zatõndan cuş etti derya-yi hikmet Adem safiyullah giymezden hil’at Alem-i vahdette insan idim ben.

    ‚ari anasõrdan yapõldõ vŸcut Ol vakit okundu sure-i sücud Melekler secdeye inince mevcud Adem’in cisminde bir can idim ben.

    Balçõk aleminde yattõm bir zaman Erişti kalbime Nusret-i Yezdan Velayet nurunu takõndõm heman Arş-i nübüvvette taban idim ben.

    ‚alõndõ alnõma levh-mukadder Ahsen-i Takvimde buldum mukarrer Girince cennete Adem peygamber Elif tac giyinmiş Gõlman idim ben.

    Adem’e can oldum aleme geldim Gülşen-i vahdette HavvaÕyõ buldum Seviştim kocuştum yar-õ gar oldum Suret- i didara hayran idim ben.

    Bir zaman HavvaÕyõ sevdim seviştim Çok evlat getirdim güldüm gülüştüm Cibril ile bu cihanõ bšlŸştüm. Çift koştum alemde dihkan idim ben.

    İndi sulbümüzden yetmiş üç millet Yetmiş ikisinden eyledim nefret Yar oldum Şit ile kõldõm muhabbet Hakikat bezminde irfan idim ben.

    Yar ile bir olup kõldõk refakat Çok zaman alemde sŸrdŸk adalet DŸştŸ aramõza ahiri firkat Baş açõk hu çeker giryan idim ben.

    Aksine gšrŸndŸ gšzŸme suret Cem oldu başõma tŸrlŸ ukubet Serteser cihana doldu mahlukat Anlarõn içinde cevlan idim ben.

    Kapladõ alemi nice mazarrat Her biri bir hale oldu musallat Tarik-i MevlaÕdan azõnca millet Hakka doğru giden kervan idim ben.

    Bu fani cihanda çok yeldim gezdim Akibet milletin yŸzŸnden bezdim Nuh oldum hemen dem bir gemi dizdim Gelecek tufana seyran idim ben.

    Erince cihana hõşm-i girdigar Sefine-i Hakka olduk biz sŸvar Tufana gark oldu yer gšk her diyar Çok şŸkŸr tufandan asan idim ben.

    Gšr neler eyledi Cenab-õ Hazret Kalmadõ alemde zõll-i musibet Yine abad oldu çarh-Ÿ adalet ‚arh içinde dšnen devran idim ben.

    Merhamet eyledi Hazret-i Yezdan İmaret libasõn giyindi cihan Gšsterdi ziyasõn mihr ile taban Anlarõn katõnda nuran idim ben.

    Dondan dona attõ beni rŸzigar Durmayuben gezdim diyar be diyar Erişti kalbime nur-i girdigar Esrar-õ hikmette mekan idim ben.

    ‚ok hale uğradõm buna mŸmasil Nice kere ruhum aldõ Azrail Bir zaman HalilÕden geldim İsmail Hakka teslim olan kurban idim ben.

  • 193

    AKRA KÜLTÜR SANAT VE EDEBİYAT DERGİSİ 2017 (S.11) s. 179-198

    Cihan derya idi yok idi zemin Ben idim bu babda bende vü kemin El-aman deyince Cibril-i Emin Kudret kandilinde pinhan idim ben.

    Keşfettim sure-i “men allemen”i Akl-õ maaş olan anlamaz beni Nümayan olmazdan gevher madeni Füyuzat bahrinde umman idim ben.

    Hallak-õ Teala eyledi Nusret Zatõndan cuş etti derya-yi hikmet Adem safiyullah giymezden hil’at Alem-i vahdette insan idim ben.

    ‚ari anasõrdan yapõldõ vŸcut Ol vakit okundu sure-i sücud Melekler secdeye inince mevcud Adem’in cisminde bir can idim ben.

    Balçõk aleminde yattõm bir zaman Erişti kalbime Nusret-i Yezdan Velayet nurunu takõndõm heman Arş-i nübüvvette taban idim ben.

    ‚alõndõ alnõma levh-mukadder Ahsen-i Takvimde buldum mukarrer Girince cennete Adem peygamber Elif tac giyinmiş Gõlman idim ben.

    Adem’e can oldum aleme geldim Gülşen-i vahdette HavvaÕyõ buldum Seviştim kocuştum yar-õ gar oldum Suret- i didara hayran idim ben.

    Bir zaman HavvaÕyõ sevdim seviştim Çok evlat getirdim güldüm gülüştüm Cibril ile bu cihanõ bšlŸştüm. Çift koştum alemde dihkan idim ben.

    İndi sulbümüzden yetmiş üç millet Yetmiş ikisinden eyledim nefret Yar oldum Şit ile kõldõm muhabbet Hakikat bezminde irfan idim ben.

    Yar ile bir olup kõldõk refakat Çok zaman alemde sŸrdŸk adalet DŸştŸ aramõza ahiri firkat Baş açõk hu çeker giryan idim ben.

    Aksine gšrŸndŸ gšzŸme suret Cem oldu başõma tŸrlŸ ukubet Serteser cihana doldu mahlukat Anlarõn içinde cevlan idim ben.

    Kapladõ alemi nice mazarrat Her biri bir hale oldu musallat Tarik-i MevlaÕdan azõnca millet Hakka doğru giden kervan idim ben.

    Bu fani cihanda çok yeldim gezdim Akibet milletin yŸzŸnden bezdim Nuh oldum hemen dem bir gemi dizdim Gelecek tufana seyran idim ben.

    Erince cihana hõşm-i girdigar Sefine-i Hakka olduk biz sŸvar Tufana gark oldu yer gšk her diyar Çok şŸkŸr tufandan asan idim ben.

    Gšr neler eyledi Cenab-õ Hazret Kalmadõ alemde zõll-i musibet Yine abad oldu çarh-Ÿ adalet ‚arh içinde dšnen devran idim ben.

    Merhamet eyledi Hazret-i Yezdan İmaret libasõn giyindi cihan Gšsterdi ziyasõn mihr ile taban Anlarõn katõnda nuran idim ben.

    Dondan dona attõ beni rŸzigar Durmayuben gezdim diyar be diyar Erişti kalbime nur-i girdigar Esrar-õ hikmette mekan idim ben.

    ‚ok hale uğradõm buna mŸmasil Nice kere ruhum aldõ Azrail Bir zaman HalilÕden geldim İsmail Hakka teslim olan kurban idim ben.

  • 194

    Yrd. Doç. Dr. RAMAZAN ÇİFTLİKÇİ

    Eyyub oldum kurtlar yedi bedenim Yaraladõm vucudumu ben benim ‚ok yeldim boynuma takõp kefenim Seyyare-i çarh-õ cihan idim ben.

    Sevdim bir nevcivan serv-i semeni Yakup gibi kan ağlattõm ben beni Bekledim bir zaman Beytü’l-hazeni Yusuf için zar Ÿ nalan idim ben.

    İsa gibi kendim çarmõha taktõm Hak hidayet etti semaya çõktõm Nice zalimleri nara bõraktõm Sõratõn başõnda mizan idim ben.

    Musa gibi gezdim bir ikrar ile Çok kelam danõştõm girdigar ile Mahv oldum bu yolda kŸlli var ile Kaşif-i esrar-i Yezdan idim ben.

    Nebilerle bile çok çektim gayret Mahluku Hak yola eyledim davet Bu cihanda çok gšsterdim mucizat Gayretkeş bir ehl-i iman idim ben.

    Gahi hakir gahi kahraman oldum Gahi sultan gahi dervişan oldum Bir zaman aleme Süleyman oldum Hükm’eder bir ehl-i ferman idim ben.

    Bir zaman da RŸstem oldum Hak çeri Zarbõmdan zar oldu dev ile peri Mağripten meşrika dŸzdŸm askeri Baş kŸrside sahip kõran idim ben.

    Bir zaman kendimi toprağa kattõm Eshab-õ kehf ile Ÿç yŸz yõl yattõm Bir dem sarraf oldum çok cevher sattõm Cevher-i hikmete umman idim ben.

    Gahi maşuk oldum gahi de aşõk Gahi arif oldum bu yolda sadõk Bir zaman da oldum Lokman-i hazõk Her tŸrlŸ dertlere derman idim ben.

    Bir zaman aşikar bir zaman pinhan Serteser alemi dolandõm ey can AsŸman burcunda uçtum bir zaman Serdar-i hüma-yi tayran idim ben.

    Gahi abdal oldum gahi padişah ‚ok hŸ çektim gezdim bir keçe kŸlah Gahi bŸlbŸl oldum eyledim fizah Bir zaman sakin-i gülşen idim ben.

    Gahi bahçe oldum gahi de bağban Gahi lale oldum gahi erguvan Gahi sŸnbŸl oldum gahi fesliğan Firdevs-i vahdette handan idim ben.

    Gahi yağmur oldum nebat bitirdim Gahi bağban oldum fidan yetirdim Gahi Cibril oldum vahiy getirdim Kaşif-i esrar-õ KurÕan idim ben.

    Ehl-i Beyt yolunda gšrŸndŸm tahkik Nur-i nŸbŸvveti eyledim tasdik Kimse esrarõmõ kõlmadõ tefrik Hafõz-i genc-i aşk viran idim ben.

    Erince guşuma vahy-i girdigar Keşfoldu kalbime nokta-i esrar Muhammed BurakÕa olunca sŸvar …nŸnce delil Ÿ bŸrhan idim ben.

    “Elem neşrehlekeÓ çaldõ kalemi Açõldõ can gšzŸm gšrdŸm alemi Şah-i nŸbŸvvetten aldõm hatemi MirÕacõn yolunda arslan idim ben.

    ÒEttehŸyatŸÓ den okundu lillah Salavat keşfÕoldu taberekÕAllah EsselamŸaleyk deyince Allah Sõrr-i “Ev edna”da nişan idim ben.

    Hakikat pirinden dersimi aldõm Gavvas olup bahr-i tevhide daldõm Şah-i Merdan ile ZŸlfikar çaldõm Velayet rahõnda merdan idim ben.

  • 195

    AKRA KÜLTÜR SANAT VE EDEBİYAT DERGİSİ 2017 (S.11) s. 179-198

    Eyyub oldum kurtlar yedi bedenim Yaraladõm vucudumu ben benim ‚ok yeldim boynuma takõp kefenim Seyyare-i çarh-õ cihan idim ben.

    Sevdim bir nevcivan serv-i semeni Yakup gibi kan ağlattõm ben beni Bekledim bir zaman Beytü’l-hazeni Yusuf için zar Ÿ nalan idim ben.

    İsa gibi kendim çarmõha taktõm Hak hidayet etti semaya çõktõm Nice zalimleri nara bõraktõm Sõratõn başõnda mizan idim ben.

    Musa gibi gezdim bir ikrar ile Çok kelam danõştõm girdigar ile Mahv oldum bu yolda kŸlli var ile Kaşif-i esrar-i Yezdan idim ben.

    Nebilerle bile çok çektim gayret Mahluku Hak yola eyledim davet Bu cihanda çok gšsterdim mucizat Gayretkeş bir ehl-i iman idim ben.

    Gahi hakir gahi kahraman oldum Gahi sultan gahi dervişan oldum Bir zaman aleme Süleyman oldum Hükm’eder bir ehl-i ferman idim ben.

    Bir zaman da RŸstem oldum Hak çeri Zarbõmdan zar oldu dev ile peri Mağripten meşrika dŸzdŸm askeri Baş kŸrside sahip kõran idim ben.

    Bir zaman kendimi toprağa kattõm Eshab-õ kehf ile Ÿç yŸz yõl yattõm Bir dem sarraf oldum çok cevher sattõm Cevher-i hikmete umman idim ben.

    Gahi maşuk oldum gahi de aşõk Gahi arif oldum bu yolda sadõk Bir zaman da oldum Lokman-i hazõk Her tŸrlŸ dertlere derman idim ben.

    Bir zaman aşikar bir zaman pinhan Serteser alemi dolandõm ey can AsŸman burcunda uçtum bir zaman Serdar-i hüma-yi tayran idim ben.

    Gahi abdal oldum gahi padişah ‚ok hŸ çektim gezdim bir keçe kŸlah Gahi bŸlbŸl oldum eyledim fizah Bir zaman sakin-i gülşen idim ben.

    Gahi bahçe oldum gahi de bağban Gahi lale oldum gahi erguvan Gahi sŸnbŸl oldum gahi fesliğan Firdevs-i vahdette handan idim ben.

    Gahi yağmur oldum nebat bitirdim Gahi bağban oldum fidan yetirdim Gahi Cibril oldum vahiy getirdim Kaşif-i esrar-õ KurÕan idim ben.

    Ehl-i Beyt yolunda gšrŸndŸm tahkik Nur-i nŸbŸvveti eyledim tasdik Kimse esrarõmõ kõlmadõ tefrik Hafõz-i genc-i aşk viran idim ben.

    Erince guşuma vahy-i girdigar Keşfoldu kalbime nokta-i esrar Muhammed BurakÕa olunca sŸvar …nŸnce delil Ÿ bŸrhan idim ben.

    “Elem neşrehlekeÓ çaldõ kalemi Açõldõ can gšzŸm gšrdŸm alemi Şah-i nŸbŸvvetten aldõm hatemi MirÕacõn yolunda arslan idim ben.

    ÒEttehŸyatŸÓ den okundu lillah Salavat keşfÕoldu taberekÕAllah EsselamŸaleyk deyince Allah Sõrr-i “Ev edna”da nişan idim ben.

    Hakikat pirinden dersimi aldõm Gavvas olup bahr-i tevhide daldõm Şah-i Merdan ile ZŸlfikar çaldõm Velayet rahõnda merdan idim ben.

  • 196

    Yrd. Doç. Dr. RAMAZAN ÇİFTLİKÇİ

    Bir zaman HõzõrÕa yoldaşlõk ettim Mucizat babõnda sõrdaşlõk ettim Bir zaman kõrklara ferraşlõk ettim Erenler ceminde Selman idim ben.

    ‚ok suretle geldim ben bu cihana Sšylesem esrarõm sõğmaz beyana Yetmiş Ÿç er ile girdim meydana Kerbela çšlŸnde al kan idim ben.

    Ehl-i Beyt yolunda verdim serimi Serimi canõmõ cŸmle çerimi Nesimi oldum yŸzdŸler derimi Aşk şarabõn içmiş mestan idim ben.

    ‚ok suretle kondum bu viraneye Her kes bir taş atar bu divaneye Bir zaman da girdim tõmarhaneye Zincirler takõndõm uryan idim ben.

    MŸnacat eyledim Perverdigara ‚ok çileler çektim eriştim yarÕa Mansur oldum beni çektiler darÕa ÒEnel HakÓ sšyleyen lisan idim ben.

    Bir dem Mecnun oldum sevdim LeylaÕyõ Ley çekerek çok bekledim sahrayõ MŸrgiler başõma yaptõ yuvayõ Bir mest-i la yaÕkõl hayran idim ben.

    Bir dem harap oldum bir zaman abad Bir zaman şad oldum bir zaman naşad Bir zaman da oldum ŞirinÕe Ferhad Sšylendim dillerde destan idim ben.

    Sene bin Ÿç yŸz hilafõm yoktur Başõma geleni sšylesem çoktur Tarikim Bektaşi Ÿstazõm HakÕtõr Aşina-yõsõrr-i Gufran idim ben.

    SõdkõÕya ders verdi bir gerçek imam Başõma geleni sšyledim tamam ‚ok surete girdim hasõl-õ kelam Kimse fehm etmedi zi-şan idim ben. (Altõnok, 2013:214-219)

    IV Kudret kandilinde bir ziya iken Ta ol zaman aşõk oldum nura ben Gökler yerde iken yer derya iken Üç bin sene hizmet ettim Pir’e ben. Elif lam suresin kandilde gördüm Aslõ bir noktadõr sõrrõna erdim Şol yedi kapõya yŸzŸmŸ sŸrdŸm Cebrail ile bile erdim sõrra ben. Ziyasõndan halk eyledi toprağõ Vücut buldu bu eşyanõn menbaÕğõ Cemalinden zuhur etti aşk bağõ Bülbül gibi düştüm ah ü zare ben. O dem cemaline bülbülan oldum Açtõm goncalarõm bir gŸlşan oldum Hakikat yolunda bezirgan oldum Dört bin sene gittim geldim şara ben. Halk etmeden arşõ kŸrsŸ alemi Şol yeşil kandile verdik selamõ Üstazdan öğrendik bunca kelamõ Bir harf ile heves ettim kara ben. Emreyledi bu alemi var etti Vücudum evini ulu şar etti Bu ruhumu şol AdemÕe sõr etti Hamdülillah erdim gizli vara ben. Emretti ademden aleme saldõ Yedi yer yedi gök nur ile doldu Yüz yirmi dört bin peygamber geldi Musa ile bile gittim Tur’a ben. Kendimi vücud-i adem’e soktum Bu fani dŸnyayõ yedi kez yõktõm İsa ile bile gšklere çõktõm Mansur ile bile durdum dara ben.

  • 197

    AKRA KÜLTÜR SANAT VE EDEBİYAT DERGİSİ 2017 (S.11) s. 179-198

    Bir zaman HõzõrÕa yoldaşlõk ettim Mucizat babõnda sõrdaşlõk ettim Bir zaman kõrklara ferraşlõk ettim Erenler ceminde Selman idim ben.

    ‚ok suretle geldim ben bu cihana Sšylesem esrarõm sõğmaz beyana Yetmiş Ÿç er ile girdim meydana Kerbela çšlŸnde al kan idim ben.

    Ehl-i Beyt yolunda verdim serimi Serimi canõmõ cŸmle çerimi Nesimi oldum yŸzdŸler derimi Aşk şarabõn içmiş mestan idim ben.

    ‚ok suretle kondum bu viraneye Her kes bir taş atar bu divaneye Bir zaman da girdim tõmarhaneye Zincirler takõndõm uryan idim ben.

    MŸnacat eyledim Perverdigara ‚ok çileler çektim eriştim yarÕa Mansur oldum beni çektiler darÕa ÒEnel HakÓ sšyleyen lisan idim ben.

    Bir dem Mecnun oldum sevdim LeylaÕyõ Ley çekerek çok bekledim sahrayõ MŸrgiler başõma yaptõ yuvayõ Bir mest-i la yaÕkõl hayran idim ben.

    Bir dem harap oldum bir zaman abad Bir zaman şad oldum bir zaman naşad Bir zaman da oldum ŞirinÕe Ferhad Sšylendim dillerde destan idim ben.

    Sene bin Ÿç yŸz hilafõm yoktur Başõma geleni sšylesem çoktur Tarikim Bektaşi Ÿstazõm HakÕtõr Aşina-yõsõrr-i Gufran idim ben.

    SõdkõÕya ders verdi bir gerçek imam Başõma geleni sšyledim tamam ‚ok surete girdim hasõl-õ kelam Kimse fehm etmedi zi-şan idim ben. (Altõnok, 2013:214-219)

    IV Kudret kandilinde bir ziya iken Ta ol zaman aşõk oldum nura ben Gökler yerde iken yer derya iken Üç bin sene hizmet ettim Pir’e ben. Elif lam suresin kandilde gördüm Aslõ bir noktadõr sõrrõna erdim Şol yedi kapõya yŸzŸmŸ sŸrdŸm Cebrail ile bile erdim sõrra ben. Ziyasõndan halk eyledi toprağõ Vücut buldu bu eşyanõn menbaÕğõ Cemalinden zuhur etti aşk bağõ Bülbül gibi düştüm ah ü zare ben. O dem cemaline bülbülan oldum Açtõm goncalarõm bir gŸlşan oldum Hakikat yolunda bezirgan oldum Dört bin sene gittim geldim şara ben. Halk etmeden arşõ kŸrsŸ alemi Şol yeşil kandile verdik selamõ Üstazdan öğrendik bunca kelamõ Bir harf ile heves ettim kara ben. Emreyledi bu alemi var etti Vücudum evini ulu şar etti Bu ruhumu şol AdemÕe sõr etti Hamdülillah erdim gizli vara ben. Emretti ademden aleme saldõ Yedi yer yedi gök nur ile doldu Yüz yirmi dört bin peygamber geldi Musa ile bile gittim Tur’a ben. Kendimi vücud-i adem’e soktum Bu fani dŸnyayõ yedi kez yõktõm İsa ile bile gšklere çõktõm Mansur ile bile durdum dara ben.

  • 198

    Yrd. Doç. Dr. RAMAZAN ÇİFTLİKÇİ

    Deşt-i KerbelaÕyõ derc ettim gezdim Doksan bin kelamõ okuyup yazdõm Nesimi gibi kendi kendimi yŸzdŸm Şimdi PervaneÕyim yandõm nara ben. (Altõnok, 2013:220-22 KAYNAKÇA Altõnok, B. Yaşa; Son Dšnemin GŸçlŸ Ozanõ Sõdkõ Baba, Alevilik Bekta-

    şilik Araştõrmalarõ Dergisi, S. 9, 2014, s. 127-154. _________________ B. Yaşa; Sõdkõ Baba Divanõ, Sistem Ofset Basõmevi,

    Ankara 2013. İvgin, Hayrettin; åşõk Sõdk” (Pervane), Emel Matbaasõ, Ankara 1976. _________________ Aşõk Sõdk” (Pervane) Bibliyografyasõ, TŸrk Folkloru

    Araştõrmalarõ 1987, MİFAD Yay., Ankara 1987, s. 143-157. Karakuş, GŸlbeyaz; Mehmet Ali Hilmi Dedebaba Divanõ, Revak Yay., İs-

    tanbul 2012. Ocak, Ahmet Yaşar; Bektaşi Menakõpnamelerinde TenasŸh, Milletlerarasõ

    TŸrk Folklor Kongresi Bildirileri c. IV, KŸltŸr ve Turizm Bakanlõğõ Yay., Ankara 1982, s. 397-408.

    _________________ Alevi ve Bektaşi İnançlarõnõn İslam …ncesi Temel-leri, İletişim Yay., İstanbul 2000.

    Tatçõ, Mustafa; Niyazi-i MõsriÕnin Devriyeleri ve Devir Anlayõşõ, Edebi-yattan İçeri, Akçağ Yay., Ankara 1997, s. 234-271.

    Vaktidolu, Adil Ali Atalay; Aşõk İbreti, İlme Değer Verdim, Can Yay., İs-

    tanbul 1996.

    ERZİNCAN-ÇAYIRLI İLÇESİ CENNETPINAR KÖYÜ CAMİSİ

    Dr. Funda NALDAN*

    Öz: ‚ayõrlõ Cennetpõnar kšyŸ, ErzincanÕõn kuzeydoğusunda merkeze 114 km. uzaklõkta yer alõr. Eski adõ Mans olan ilçe, 1071 Malazgirt ZaferiÕnden sonra sõrasõyla Men-gŸceklerin, Anadolu Selçuklularõnõn ve İlhanlõlarõn egemenliği altõna girmiştir. 1473Õte Ot-lukbeli SavaşõÕndan sonra Osmanlõ DevletiÕne geçmiştir. Cennetpõnar köyünde bulunan bu cami de Osmanlõ DšnemiÕne ait dikkat çeken bir mimari eserdir. ‚ŸnkŸ, gŸnŸmŸzde ‚a-yõrlõÕda Osmanlõ Dšnemi šncesi ve Osmanlõ DšnemiÕne ait başka bir cami mevcut değildir. Cennetpõnar Camisi dikdšrtgen planlõ, mihraba dik Ÿç sahõnlõ, dŸz ahşap tavanlõdõr. Aynõ zamanda cami-mektep birlikteliğinin olduğu šzel bir šrnektir. Bu makalede caminin tarihi, plan ve mimari šzellikleri ve sŸslemeleri Ÿzerinde durulacaktõr. Cami içindeki kitabeler okunmuş ve arşiv belgeleri de taranarak caminin tarihlemesi yapõlmõştõr. Daha šnce bu cami ile ilgili herhangi bir arşiv çalõşmasõna rastlanmamõştõr. ‚ayõrlõ ilçesinde buluna ve yõkõl-maya yŸz tutmuş olan bu cami ile ilgili yapõlan bu çalõşma, bizden sonra yapõlacak çalõş-malara aktarõlmasõ amacõyla ele alõnmõştõr.

    Anahtar Kelimeler: Cennetpõnar, Osmanlõ, cami, arşiv belgesi, mimari.

    ERZİNCAN-ÇAYIRLI DISTRICT CENNETPINAR VILLAGE MOSQUE

    Abstract: ‚ayõrlõ Cennetpõnar village is located in the northeast of Erzincan, 114 km distance from the centre. The district, of which former name is Mans, entered into the domination of respectively the Mengujekids, the Anatolian Seljukian and the Ilkhanate after the Manzikert Victory in 1071. It entered into the domination of the Ottoman Empire after the Battle of Otlukbeli in 1473. This mosque present in Cennetpõnar Village is a remarkable architectural work belonging to the Ottoman period; because there is not any other mosque belonging to the pre or Ottoman period in ‚ayõrlõ. The mosque has a rectangle plan, three naves vertical to the mihrab (niche of a mosque indicating the direction of mecca) and flat wooden ceiling. Also it is a special example with its mosque-school structure. This article will focus on the history, plan, architectural features and decorations of this mosque. The inscriptions inside the mosque have been read and the documents of the archives have been scanned and the dating of the mosque has been done by us. I have not seen any archival studies about this mosque before. This study has been handled because the mosque detected in ‚ayõrlõ district is dilapidated and it is aimed to transfer these data to the future studies.

    Key Words : Cennetpinar, Ottoman, mosque, archive document, architecture. ______________________________________________

    Geliş tarihi: 27.11.2016 Kabul tarihi: 12.12.2016 *Dr. Gazi †niversitesi Edebiyat FakŸltesi Sanat Tarihi BšlŸmŸ.