10
AKRA KüLTÜR SANAT VE AT DERGi SAYI: 8

AKRA KüLTÜR SANAT VE EDEBİY AT DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D03921/2016_8/2016_8_OZDEMIRM.pdf · Döküp gözyaşları silen elveda rihrahim Saltan) Gönül kederlendi hasret le

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: AKRA KüLTÜR SANAT VE EDEBİY AT DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D03921/2016_8/2016_8_OZDEMIRM.pdf · Döküp gözyaşları silen elveda rihrahim Saltan) Gönül kederlendi hasret le

AKRA KüLTÜR SANAT VE EDEBİY AT DERGİSİ

HAKEMLİ DERGi SAYI: 8 -ŞUBAT2016

Page 2: AKRA KüLTÜR SANAT VE EDEBİY AT DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D03921/2016_8/2016_8_OZDEMIRM.pdf · Döküp gözyaşları silen elveda rihrahim Saltan) Gönül kederlendi hasret le

AKRA KÜLTÜR SANAT VE EDEBiYAT DERGİSİ

HİCRET İKLİMiNDE GURBET ESİNTİLERİ

Mustafa ÖZDEMİR

1. "Gurbet ademden kara, hasret ölümden acı. Ne zaman tiikenecek bu yollar, arabacı?"*

Dönemsel şartlar bazen, irademizin dışında üzerinde yaşadığımız, ölü­lerimizin gömülü olduğu ve ruh dünyamızın deı;inliklerinde ürettiğimiz gü­zellikleri, nakış nakış işlediğimiz topraklardan, ömrümüzü birlikte geçirdi­ğimiz eş, dost, alaaba ve sevdiklerimizden ayrı kalmaya mecbur ediyor biz-leri. ·

Hüzünlü ayrılıklar sırasında göz pınarlarınızdan yaşlar damla damla süzülürken, adına gurbet dediğimiz bilinmeyene doğru yola koyulan yolcu­lan kimlerin ve nelerin beklediği ise herkesin meçhulüdür.

Düşmeve ızörsün volunuz hir kere rnırhete ı t~te 0 zamım hliti1n olıım­suzluklan sineye çekip başınızı ellerinizin arasına alıp dalarsınız derin dü­şüncelere. Sürekli düşünürsünüz·geride bıraktıklannızı. Ruhunuz, sevdikleri­nizi bir türlü terk etmez, sürekli onlarla beraberdir, onlarla yatar, onlarla kal­karsınız. Şansınız yaver gider de bir de dönerseniz sevdiklerinizin arasına, işte o zaman dünyalar sizin olur. Mevlana'nın ifadesiyle: ·

"Varılan yerin tatlzlığı, lezzeti yolculuğun zahmetleri, sıkıntıları ile ölçülür. Ne kadar gurbet acıları çeker, mihnetlere, zahmetZere uğrarsan, 131 şehrinden, akrabandan o derece lezzet alır, zevk bu/ursun. "1

----

Bazen yalnızlığın, bazen çaresizliğin içinde, bazen hasta yatağında bu­lursunuz kendinizi. İçinizi dökecek birini ararsınız; ama nafile ... Ne doktor tedavisi, ne de dökülen gözyaşlan çekilen acılan dindirmeye bir türlü yetmez olur. Her seferinde kalırsınız yalnızlığınızla baş başa. Daralan göğsünüzü fe­rahlatmak için pencerenizin isli camından bakarsınız uzaklara. Gözlerinizi dünyaya açtığınız toprakların silüeti sanki gökyüzündeymiş gibi dalarsınız

seyrine ve her parlak yıldızd~ konaklaya konaklaya dolanırşınız sılanızın her yöresini . . . Eğer sesiniz biraz da yanıksa, dolanır dilinize dertli bir türkü dinleyenln.iz ve duyanınız olmasa da . . .

Gurbet hayatının ve ayrılıkların son bulmasını, sevdi.klerimizle bir an önce kavuşup onlarla hasret girlerıneyi ne kadar arzuladığımızı sürekli anlatır dururuz. Bu yüzden çok güçlü olan "ayrılı!C' ve "gurbet" duygusu gerek söz­lü ve gerekse yazılı edebiyatımızda _önemli bir yer tutar. İnsanlarınnz, etki­lendikleri olaylar karşısında şairane bir tarzda duygularını, genellikle ağıtlar­la, deyişlerle ve türkülerle ifade etmektedirler. Ayrıca, ayrılık ve gurbet

. . ·. Faruk Nafiz Çamlıbel, Şiir ve Saire, ı. Basım, Istanbul 2003, s. 116. 1. Mevlana Celiileddin-i Ruı:ni, Şerh-i Mesnevi, (Tercüme ve şerh eden: Tahir-ül Mev­

levi Olgun), 2. bs., İstanbul, c. ll, s.l080.

Page 3: AKRA KüLTÜR SANAT VE EDEBİY AT DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D03921/2016_8/2016_8_OZDEMIRM.pdf · Döküp gözyaşları silen elveda rihrahim Saltan) Gönül kederlendi hasret le

132

MUSTAFA ÖZDEMİR

duygusunu şiirlerine yansıtmayan halk ozanımız yok gibidir. Hiç şüphesiz·

onlar, hislerini şiirlerine yansıtırlarken, kendi iç ~lemlerinde olup bitenlerle birlikte, hem ayrılanlann, hem geride bırakılanların his dünyalarında olup da anlatamadıkları duygulara tercüman olurlc:ır. Milletimizin ortak sesi olan ozanlarımızın, gönül tellerinden yansıyanlar bazen içli ve coşkun bir deyiş, bazen dertli bir. türkü olmuş ve kültür dünyamızdaki yerini almıştır. Bazı ozanlarımızın gönül dilinden dökülen, ancak yaşamakla bilinen ve çok güçlü olan gurbet ve ayrılık duygularını anlatan dörtlüklerden bir demet:

Gittim gurbet ele geri gelinmez Kim ölüp de kim kaldı bilinmez Ölsem gurbet elde gözüm yumulmaz An am ata m bir ağiarım yok benim

Gurbet elde bir hôl geldi başıma3

Ağlama gözlerim Mevla kerimdir verman arar tKen uerue uuş uıuum Ağlama gi:jzlerim Mevlô kerimdir

(Pir Sultan Abdal)

Gurbetiikten başa gelen halled Söylemeye varmaz dilimiz bizim Kasdedüp adii/ar aldı yolları Göze hayal oldu elimiz bizim"

(Kati bi)

Bana bu gurbeti mesken eyledin1

Hemdemimi ôh-ü şiven ey/edin Gözüme atemi külhan ey/edin Bağ-u baharzmdan ayırdınfelek

(Aşık ömer)

Aşkın mızrağznz engine saldım9

Diyar-ı gurbette ben garip kaldım Unuttum kendimi deryaya daldım Kimseler ho/imden bilmez ağiarım

(Seyrani)

Gurbett~ ö~rüm geçeceK Bir daracı k yerim de yok Oturup derdim dökecek Bir vefa/ı yorim de yok

(Karacaoğlan)

Deli gönül karlı dağları aştz4

Hicr-odıyla dertli sinemiz pişti • • • 1 •• ••

J .... /1:~1 J.Y.J.CiliiH:;CA )'ılır:. ,5Ltt ve. ı. c. '-"'':i""'

Yol sevdiğim geld(i) ayrılık günleri (Kul Mehmed)

Diyor-ı gurbette düşmüşüm garil Ne bir türlü em buldum ne bir tabip Gevheri'ye ya Rab sen ey/e nasip Medet bize sm ık gönül sarıcı"

(Gevheri)

Gurbet ele giden er yiğide bes8

Düşmanın gurbete etmesin heves Bülbüle yaptırsan altından kafes Yine inler imiş ah ü vah vatan

(Gedai)

Sevdiğim hayal-i vuslatzn beni10

Diyar-ı gurbette gi1yan gezdirir Haşre dek cemal-i firkatin beni Neşe-yi vaslınla giryon gezdirir

(Erzurumlu Emrah)

2. Mustafa Necati Karaer, Karacaoğlan, (T. lOOlTemel Eser, İstanbul, s. 172,329. 3. Derleyen: Ali İm.ren, Pir Sultan Abdal, l.bs., Ankara 2013, s. 35. 4. M. Fuat Köprülü, Saz Şairleri, 3. bs., Ankara 2004, s. 66. 5. Sadettin Nüzhet, Kdtibf; ı. bs., istanbul 1933, s. 20. 6. M Fuat Köprülü, age., s. 211. 7. M. Fuat Köprülti; age., s. 247. 8. Sadettin Nüzhet, Gedaf. ı. bs., İstanbull933, s. 36. 9. http://www.gencdeveliler.com lO. Ali BeratAlptekin, Erzurumlu Emrah, 2. bs., Ankara 2010, s. 159.

Page 4: AKRA KüLTÜR SANAT VE EDEBİY AT DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D03921/2016_8/2016_8_OZDEMIRM.pdf · Döküp gözyaşları silen elveda rihrahim Saltan) Gönül kederlendi hasret le

AKRA KÜLTÜR SANAT VE EDEBiYAT DERGiSi

Gurbet ilde bir hôl geldi başıma11

Feleğin sitemi banafendoldu Ayrı düştüm vatanımdan, eşimden Gönül bir kôküle dôre bendoldu

(Aşık Mecnuni)

Dertli gurbet ilde kaldı bf.;hemta13

Görünmez gözüne cevher-i yekta Recam budur sana Hazreti Mevlô Nôsib et bize vilôyetimizi

(Aşık Derti)

Tifl-ı nôzım yine geldin hatıra15

0trbet ilde ağlayayım bir zaman Muhabbet-namemi kimler götüre Hôlim, kime anlatayım bir zaman

(Ceyhfini)

vuroeııe gunumu sayaıgı zaman, · · Ayrılık libası giydiği zaman, Sokaktan bir seda duyduğu zaman, Acele kapıya çıkar oğul der.

(Aşık Turabi)

Gurbet elde beni nôra yaktığın 19

Boynuma fale-i aşkı taktığın Çeşmimden cu gibi seller aktığın Ben/i Leyla nazlı Leyla duymasın

(Süruri)

Veysel 'in derdinin yoktur ilôcı 21

Gurbetin dertleri acıdır acı Biz gidelim sizler olun duacı Bıktım gezemiyom yoldan vazgeçtim

(Aşık Veysel)

ll. M. Fuat Köprülü, age., s. 390.

Kör olsun gurbeti n _kahrı bitmedi12

Gidernem vatana çi/em bitmedi Gü/e taksam .... bülbülüm ötmedi Altın kafes olsa viran görünür

(Bayburtlu Zihni)

Bizim ilde /ale sümbül top biter14

Bülbülün kumrusu firkatli öter Sılada sevdiğim burnumda tüter Kader böyle imiş kime ne deyim

(Dadaloğlu)

Ölürsem gurbette suyum kim döke16

Nazlı yorim yok ki kefenim d ike Yôrim hasretin/e derd çeke çeke Açılan yôreler yetişir 'mo la

(Y ozgarlı Niyazi)

Yolumuz gurbete düştü"' Hazin hazin ağlar gönül Araya hasretlik girdi Hazin hazin ağlar gönül

(Aşık Beyhani)

Terk-i vatan edip belde dolanma20

Göz göre iftirak oduyla yanma Gurbet iyi derler ise inanma Bağdat 'tan şirindir vatan demişler

(Aşık Lütfi)

Başım duman,gözüm yaşlı dolandım, 22

Çekilmez çilesi gurbet el/erin. Hasretlik derdiyle kavruldum,yandım, Büyüktür belası gurbet ellerin.

(ŞerefTaşlıova)

12. Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, BaybUJtlu Zilıni, 1. bs., İstanbul 1950, s. 112. 13. M. Fuat Köprülü, age., s. 698. 14. Editör: TOba Öztürk, Dadaloğlu, 1. bs., İstanbul 2007, s. 85. 15. M. Fuat Kqprülü, age., s. 563. 16. M. Fuat Köprülü, age., s. 569. 17. F. Halıc1, Aşıklık Geleneği ve Giiniimıiz Halk Şairleri, 1. bs., Ankara 1992, s. 404. 18. Aşık Beyhani, https://tr.wi.kipedia.org 19. Sadettin Nüzhet, Süruri, ı. bs., İstanbul 1933, s. 29. 20. M. Fuat Köprülü, age., s. 590. 21. Aşık Veysel, Dostlar Beni Hahrlasm, (Haz. Ümit Yaşar Oğuzcan), 10. bs., İstan­

bull995, s. 114. 22. Feyzi Halıci, age., s. 446.

133

Page 5: AKRA KüLTÜR SANAT VE EDEBİY AT DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D03921/2016_8/2016_8_OZDEMIRM.pdf · Döküp gözyaşları silen elveda rihrahim Saltan) Gönül kederlendi hasret le

134

MUSTAFA ÖZDEMİR

Bir duvara yaslamıştı yanını23

Sılasma çevirmiş !i yönünü Gurbet elde hasret yaktı canını Sitem vurdu dert çürüttü söyleyin

(Reyhani)

Gurbet köyüm oldu, çile yoldaşım, 25

Yüreğim yaralı, akar göz yaşım. Sığmadı_ bir yere belalı başım, Kaldım per -perişan haller içinde.

(Arabi Demir)

Dünya alemini Saltan bilmeli. 21

Kırk üç yıldır eyvah yüzü m gül m edi. Gurbet acı, tahammülüm kalmadı, Döküp gözyaşları silen elveda

rihrahim Saltan)

Gönül kederlendi hasret le yandı. 29

Karalar giyindi al/ar üstünde. Yadellerden geçen günden usandı, Ah çekti .ağladı yollar üstünde.

(Erol Şahiner)

Bir yiğit gurbete gitse24

Gör başına neler gelir Garip sılayı andıkça Yaş gözüne dolar gelir

(Bahri İlhan)

Denizer 'im yaprak (iöken dal oldt,Jm, 26

Derdim çoktur konuşamam fal oldum. Gurbet elde yandım yandım kül .oldum Ölünce sılamda olabilseydim

(Muhlis Denizer)

Gurbet illerinde beni öldürdü n, 28

Dost ağiatıp düşmanımı güldürdün. Derdin ateşiyle beni böldürdün, Fe/ek bilmem bana garazın nedir?

(Umman Yanık)

Sı la hasretiyle sarardım sol du m, .,u

Haberci kuş oldu bana da şimdi. Gurbet acısını bağnma sardım, Kavuşmak düş oldu bana da şimdi.

(Naim Yılmaz)

2. Arkada Hiiziin ve Acılar, Umut Zirve/erin Ötesinde Tarihimize baktığımız zaman gurbet, Türk milletinin ikiz kardeşi gibi­

dir sanki. Millet olarak gurbet hayatını hep yaşamışız ve gurbet duygusunu süiekli hissetmişiz ruh dünyamızda. Dolayısıyla dünya milletleri arasında milletimiz kadar gurbet duygÜsunu yaşayan başka bir millet az bulunur her halde.

Anayatanırnız Orta Asya'nın_amansız coğrafi şartları ve can güvenliği sorunu, milletimizi göçe zorlayan şartların belki de en başında gelir. Yalçın kayalıkların arasından yüksek dağları aşarak, coşkun ırmaklan geçerek geri dönmemecesine çıkınışız gurbete. Hep hayal etmişiz zirvesi karlı dağların ardım; açlık demeden, susuzluk deme<;ten, bütün tehlikelere göğüs gererek sürekli yol almışız ta ki yedi ikiimin hüküm sürdüğü, dört mevsimin yaşan­dığı Türkiye'mize yerleşip bu güzel topraklan vatan edinene kadar ...

Remzi Oğuz Arık'ın ifadesiyle; "Gurbet, galiba bizim Orta Asya 'dan gelirken edindiğimiz, henüz dindiremediğimiz bir sızıdır. Anadolu ya

23. http://www.turkuler.com/ozan/reyhani. 24. http://www.turkuler.com/nota 25. Feyzi Halıcı, age., s. 168. 26. Feyzi Halıcı, age., s. 175. 27. Feyzi Halıcı, age., s. 379. 28. Feyzi Halıcı, age., s. 496. 29. Feyzi Halıcı, age., s. 406. 30. Feyzi Halıcı, age., s. 495.

Page 6: AKRA KüLTÜR SANAT VE EDEBİY AT DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D03921/2016_8/2016_8_OZDEMIRM.pdf · Döküp gözyaşları silen elveda rihrahim Saltan) Gönül kederlendi hasret le

AKRA KÜLTÜR SANAT VE EDEBİYAT DERGiSi

gelirken arkada ne kadar çok medeniyet, devlet, yurt, hatıra, sevinç ve eziyet bıraktık! Gah tabiat afet/erinin, gah açgözlü komşu/arın, gah her ikisinin silip süpürdüğü yurtlarzmızın hayali gözlerimizde asılı kaldı .. " "Gözü açık gitti" sözü Anadolu'da galiba bunun için gurbet kadar acı ve yerlidir. Göçe­be/ikten, yerleşmiş milletler haline geçtiğimiz; çadırlarımızda saray/a-ra;· ...... bü-yük mabetiere geçerken de hep gurbetteydik."30

Evet , hep gurbetteydik; gerek Selçuklular ve gerek Osmanlılar Döne­mi'nde Anadolu coğrafyası üzerinde yollar boyunca birer gerdanlık gibi di­zili olan hanlar ve kervansaraylar, kadim geçmişimizden bugüne gurbet ha­yatının aralıksız devam ettiğini gösteren canlı şahitlerdir. Bu eserler belki farklı amaçlara da hizmet etmek için inşa edilmiş olabilirler; ancak bilinen bir şey varsa o da gurbet yolcularım çıra ve murnların loş ışıkları altında mi­safir ettikleridir. Bu eserlerin' her köşesinde mahfuz bulunan iz ve işaretler­den gurbet yolcularının irısanın içine işleyen, acı hayat hikayelerinden pa­sajlar okumak mümkündür. Bir kervansarayın taş duvarına kazınan mısraları "dört damla kan" olarak niteleyen Faruk Nafız Çarnlıbel, şair arkadaşa hal <lılıyle tercüman olmaktadır:

"On yıl var ayrıyım Kınadağı 'ndan Baba ocağzndan, yar kucağından Bir çiçek dermeden sevgi bağından Huduttan hududa atılmışım ben" (F.N.Çamlıbel)

Sadece fiziki olarak mı bu topraklara göç etmişiz? Elbette ki hayır! _1_3_5 __ Gaziyan-ı Rum, Bacıyan-ı Rum, Ahiyan-ı Rum ve Abdalan-ı Rum diye ad­landırdığımız Horasan erenlerinin; ayrıca Yunus Emre, Mevlana Celaled-din-i Rumi, Hacı Bektaş Veli, Hacı Bayram Veli ve Ak Şemseddin gibi veli-ler; imanı, sevgiyi, saygıyı, adaleti, hoşgörüyü vb. duyguları Anadolu insa-mnın fiziki dünyasından gönül dünyasına göçilierek Anadolu'nun hamurunu yeniden mayaladılar ve geleceğe doğru kapanmamak üzere ulvi kapıları araladılar.

Milletirniz, yapmış olduğu bu ölüm kalım yolculuğunun sonunda gü­zel ve mukaddes bir vatana sahip oldu. Bu manzara karşısında kitabımız Kur'an'nın "Olur ki bir şey hoşunuza gitmezken o, sizin için hayırlı olur, bir şeyi de sevdiğiniz halde o da hakkınızda şer olur." 31 ayetirıi hayranlıkla okurken, İbrahim Hakkı Hazretlerinin Tefoizname'sinin ilk bölümünü de .hatırlamadan edemiyor insan:

"Hak şerleri hayreyler Zannetme ki gayreyler Arif anı seyreyler

·30. Remzi Oğuz Arık, Gurbet inmeyen Bayrak; 1. bs., İstanbull968, s.9. 31. H. Basıj,Çantay, Kur'tin-ı Hakfm ve Metil-i Kerim, 2/216

Page 7: AKRA KüLTÜR SANAT VE EDEBİY AT DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D03921/2016_8/2016_8_OZDEMIRM.pdf · Döküp gözyaşları silen elveda rihrahim Saltan) Gönül kederlendi hasret le

·136

MUSTAFA ÖZDEMİR

Görelim Mevla neyler Neylerse güzel eyler"3ı

3. Gıtrbet Esintisinde Medeniyet Tasavvımı . "Ey örtünüp bürünen, kalk da uyar. " 33 Kur 'an ayetlerindeki kalk buy­

ruğu, temel ilkelerdendir. 34 Peygamberimiz Hz. Muhaınmed'e (s.a.); "Artık . uyumak, İstirahat etmek ve rahat etmek zamanı geçti, sıkıntılara ve eziyetle­

re katlanarak gerçeği açıklamak ve insanlara doğru yolu gösterme zamanı geldi ve .büyük kararWı.kla işe başla."35 tarzındaki emir, yaşadığı beldeden ayrılmak zorunda kalabileceğine işaret etmektedir. Zaten bu emrin gereği 62.2 yılında gerçekleşmiş ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.), Mekke' den aynlriıak zorunda kalmıştır. Mekke'den ayrılırken: "(Ey Mekke)! Val­Iahi sen Allah 'ın arzının şüphesiz en hayırlısıszn ve Allah 'ın arzının bana en sevimlisisin. Valfahi (Allah'm emriyle) senin dışına ihraç edilmem (durumu) olmasaydı senden çıkmazdım. "36 hadisini zilcretmesi vatandan ayrılmanın insana ne kadar acı verdiği belirtilmekle birlikte Allah'ın emriyle Mekke'den aynlmasııse gelecege aonW<. ou ınc:uc:uıycL La::.c:n vwuuu u uuH .. .:u u ...... ~ ... ~ ... ~ yolculuğa. çıkışın geleceğinde yatmaktadır. İslami literatürde "Hicret" adı verilen bu mecburi gurbete çıkışın neticesine bakılınca durumun önemi daha iyi anlaşılmaktadır.

Çetin bir coğrafi bölge içinde ve her türlü mahrumiyetİn mevcut bu­lunduğu ve küçük bir kasaba mesabesindeki Mekke' de zuhur eden İslamiye­t' in, kızgın çöl güneşi ortamında çöle yağan birkaç damla yağmur damlası gibi hemen anında buharlaşması gerekirken, aksine bugün Dünya üzerinde İslamiyet'in yayıldığı coğrafi alanın büyüklüğüne ve Dünya nüfusunun önemli bir b'ölümünü Müslümanlarm teşkil ettiğine bakıldığı zaman Hicre­t'in sebebini ve önemini daha iyi kavramaktayız.

Ne Hz. Peygamberimizin (s.a.) doğumu ve ölümü, ne Hz. Peygambe­rimizin(s.a.) peygamberlikle görevlendirilmesi, ne Mirac'a çıkışı, ne Kur' an'ın indirilişi, ne İslam Dini'nin intişan ve ıie de Mekke'nin Fethi ile putla- · nn kırılması bir tarihin başlangıcı olmuştur.

Oysaki, bunca önemli olay varken bir tarihin başlangıcı olarak Hicre­t'in seçilmesi, Hicret'in sıradan bir olay olmadığı, bir emir oluŞunun yanında İslam açısından çok büyük öneme haiz olduğu görülmektedir. *

32. İ. Hakkı, Marifetname, (Sad: D. Yılmaz), 10. bs., İstanbu12013, s. 563, 33. DİB, Kur 'an-ı Kerim Meali, el-Müdessir, 1-2. 34. Ali Şeriati, Medeniyet ve Modernizm, 4. bs., İstanbul 1985, s.56. 35. Elmalılı M. Harndi Yazır, HakDini Kur'an Dili, (Sad: L.Cebeci/ S.Kılıç/ O. Ata­

lay), 4. bs., Ankara 2013, c. 8, s.l83.

36. İbni Mace, Siinen-i İbni Môce (Tercüme ve şerheden: Haydar Hatipoğlu), 1. bs., İstanbul 1983, c. 8, s. 428.

•. Hz. Peygamber'in (s.a.) Mekke'den Medine'ye hicreti (13 Rediulevvel /24 Eylül 622) başlangıç kabul edilerek tutulan takvim. Hicri Takvim olarak adlandırılan bu takvimin başlangıç ayı Muharrem ayı dır. Hz. Ömer zamanında· tu tu lmaya başlanmıştır.

Page 8: AKRA KüLTÜR SANAT VE EDEBİY AT DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D03921/2016_8/2016_8_OZDEMIRM.pdf · Döküp gözyaşları silen elveda rihrahim Saltan) Gönül kederlendi hasret le

AKRA KÜLTÜR SANAT VE EDEBİYAT DERG1S1

Hicret'e (zorunlu göçe) sadece İslami açıdan bakmamak gerekir. Ta­rihin akışı içinde toplumlarm veya topluluklann yer değiştirmelerinin sonuç­lanna baktığıınız zaman zorunlu göçlerin sonundaki değişmeterin ve geliş­melerin etkileri lokal kalmamaleta evrensel olduğu görülmektedir. Bu güne kadar bilinen medeniyetlerin vücut bulmasında ve oluşmasında büyük payın göçebe milletiere ait olduğu tespit edilmiştir. Tarih Felsefecisi Arnold J. Toynbee, yirmi altı mede"niyetin tamamına yakınının filizlenip gelişmesine göçebe kavimlerin sebep olduğu, yerleşik kavimlerin ise medeniyetlerin oluşmasında fazla bir varlık gösteremediklerini söylemektedir.37

Biraz önce 1. ve 2. ayetlerinin meali verilen el-Müdessir suresinin de­va~nda Peygamber Efendimize (s.a.) risalet görevi de hatırlatılmakta ve surenin 3,4 ve 5. ayetlerinde "Rabbini yücelt, nefsini arzndır, şirkten uzak dur."38 buyruğu ise zorunlu yolculuğun (hicretin) bir başka yönünü ortaya koymaktadır. Burada insanın fiziki dünyasından deruni dünyasına doğru ma­nevi bir yolculuğa çıkılması söz konusudur. Bu yolculuğa çıkılmasına em­redilmesinin nedeni. insanın manevi dünvasındaki bütün kötülüklerden ann­ması ve mükemmele doğru yol alınması ıçın .Peygamberınuzın şahsında bü­

tün insanlığa verilen bir mesaj dır. Bu tür manevi bir yolculuk insanı sürekli hareketli ve bir dinamizm

içinde olmaya sürükler. Aynca insanı, donmuşluğa ve yozlaşmaya götüren bağlan da keser.39

4."Özyurdunda garipsin, ~z vatanında parya!"40 137 Bazen halde de kadim geçmişten taşınan içselleştirilmiş yaşam biçim-

lerinin önüne konan engeller ve yasaklar, aynca dayatılan farklı yaşam bi-çimleri inekan değiştirmeden de insan ve toplurnlara gurbet hayatı yaşata-biliyor. Buna örnek olarak Tanzimat'la başlatılan Batı'nın yaşam tarzının ül-kemiz insanianna benimsetilmesi sürecini gösterebiliriz:

Batılılaşma süreci ile birlikte; kendi insanının yaşam tarzına, maddi ve manevi değerlerine saygılı ve bu değerleri savunan ge~çek aydınların dışın­da; kendi insamnı horlayan, küçümseyen, kendi insanına tamamen yabancı ve kendilerini aydın(!) olarak tanımlayan bir zümre de türemiştir. Bu zümre, bazı vesayet odaklannın da desteğini alarak tüm geçmişi inkar edip yeni bir toplum "yaratma" hamlesine giriştiler. Yapılan devrimler fiziki yönden Batı özentisi bazı değişimleri gerçekleştirdi. Toplum yapımız kökten değiştiril­rnek istenmiş, ancak insanımı~n ruhunu değiştirmeye asla güçleri

37. P. Aleksandroviç Sorokin, Bir Bımalım Çağında Toplımı Felsefesi, (çev. Mete Tunçay), 2 .bs., İstanbull997, s.l46-147.; Ali Şeriati, age., s.57) ·

38. DİB, Kur'an-ı Kerim Meiili, el-Müdessir, 3-5. (Bu suredeki "Nefsini arındıı~'ayeti "Elbise/erini temiz tut" olarak da tercüme edilmiştir. Ayetin zahiri anlamının da böyle olduğu belirtilmiştir. DİB, Kur'an-ı Kerim Meali, Dip not: 1, s. 574.)

39. Ali Şeriati, age., s. 56. 40. Necip Fazıl Kısakürek., Çile, 65. bs., İstanbul2008, s. 399.

Page 9: AKRA KüLTÜR SANAT VE EDEBİY AT DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D03921/2016_8/2016_8_OZDEMIRM.pdf · Döküp gözyaşları silen elveda rihrahim Saltan) Gönül kederlendi hasret le

138

MUSTAFA ÖZDEMİR

yetmemiştir. Zaten batılılaşma çabası, adeta bizi biz olmaktan çıkaran ve · tamamen yanlış bir yönelişti.41

Yapılmak istenenler tarihi ve sosyolojik açısından mümkün olmayan bir girişimdi. Çünkü, savunulan Batı'nın yaş~m tarzı ile ülkemiz insanlarının yaşam tarzı arasmda doku uyuşmazlığı vardı. Dolayısıyla sözde aydın olarak nitelediğimiz züı;ı:ıre ile Anadolu insanı arasmda bir ayrışma ve bir farkiilaş­ma bariz bir şekilde görülüyordu. Ancak, amaçlarını tam olarak gerçekleşti­remeyen bu sözde aydınlar ve vesayet odakları, Anadolu insanına ikinci sııiıf vatandaş muamelesi yapmışlar, onları lıorlamışlar, onları küçümsemişler ve her türl~ aşağılamayı layık görmüşlerdir. Bütün bu olumsuzluklara rağmen öz benliklerini, maddi ve manevi değerlerini koruma yolunda direnç götse­ren insanımıza öz vatanlarmda gurbet hayatı yaşatılmak istenmiştir. Necip Fazıl:

"Öz yurdunda garipsin, öz vatanında pmya!"

..l; 7""~ ;"ı"' ;;11rpn1n ;,..;ntiP hıılıınihığn hıı manzaravı cok ivi görmüş ve insanı­mızın anlatamadığı lıissiyatına tercüman olmuşnır.

Zaten garip kelimesi sözlükte; yurdundan uzak ve gurbette yaşayan, ayrıca b.alinden anlamayan, duygu ve düşüncelerine yabancı kalan kimseler arasmda bulunanlar, anlamına gelmektedir.42

5. "Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma diinya siirgiiniimii benim'-A3

İnsanlar dünyaya gelmeden Önce ruhları yaratılmıştı. Ruhlara Bezm-i Elest'te Allalı (c.c.) "Ben sizin rabbiniz değil miyim?" demişti. Onlar da "Evet, şahit olduk (ki Rabbimizsin) demişlerdi."44

Bezm-i Elest, .Allab.'ın (c.c.) "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye sorduğunda, ruhların da "Evet Rabbimizsin" dedikleri meclistir. "Elestü birabbiküm" ifadesinden dolayı da bu meclise"Elest Meclisi" denmiştir. Bezm-i Elest veRuz-i Elest şeklinde terimleşen bu mecliste Allalı (c.c.), in­sanlan kendi · varlığına tanıklık ettirmiş ve kendisinin insaniann yaratıcısı olduğunu yine insanlara onaylatmıştır. Bu gerçeği tasdik ettikleri yönünde onlardan söz almış ve bu alıitleşmeye bizzat insaniann kendileri şahit tutul­muştur. Fakat, insanlar, dünyaya geldiklerinde bu olayın şuurunda değiller­dir. Ancak, alem-i fenaya geldiklerinde insanlar bu b.alin benzerini yaşarlar. "Kulun sonu eweline döner ve olmadan önce olduğu gibi olur" ifadesi buna işaret etmektedir. 45

41. Sezai Karakoç, Yapı Taşları ve Kaderimizin Çağrısı, 3. bs., İstanbul2011, s. 8,9 . . 42. Süleyman Uludağ, TasavvufTerimleri Sözlüğü, l.bs., İstanbul20l 1, s. 143. 43. Sezai Karakoç, "Siirgiin Ülkeden Başkentler Başkentine" şiirinden. 44. DİB, Kur'an-ı Kerim Meali, ArafSuresi, 7/172, 6. bs., Ankara 2004, s. 172. 45. Süleyman Ateş, IDVİA, Güneyd-i Bağdôdimaddesi, c. 8, s. 121.

Page 10: AKRA KüLTÜR SANAT VE EDEBİY AT DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D03921/2016_8/2016_8_OZDEMIRM.pdf · Döküp gözyaşları silen elveda rihrahim Saltan) Gönül kederlendi hasret le

AKRA KÜLTüR SANAT VE EDEBİYAT DERGİSİ .

İşte bu "Bezm-i Elesf'i mutasavvıflar gerçek vatan olarak kab1,1l eder­ler. Ancak her ruhun bir bedene sahip olması neticesinde Elest'ten aynlarak Alem-i Fena'ya yani bu dünyaya gelmeleriyle asıl vatanlarından aynlmış­lardır. Dolayısıyla bu dünya mutasavvıflara göre gurbet sayılmıştır. İnsan, burada misafir olarak bulunmaktadır. Ama, asıl vatanlarını özlemekieler ve oraya dönmeyi arzulamaktalar. Yunus Emre:

"Bu dünyaya gelen kişi ahır yine gitse gerek Misfirdür vatanına bir gün sefer itse gerek" ·

beytinde aynı konuya vurgu yapmıştır. Yine Yunus Emre başka bir dizesinde:

"Mülk-i fenadan geçeyin dost iline uçayın" 46

demekle Alem-i Fena'dan (bu dünyadan) aynlarak gerçek vatalli olan Alem­i Beka'ya gitm~ isteğini belirtmiştir. Yine bu konuyla ilgili olarak bölümün başlığındaki;

"Uzatma dünya sürgünümü benim"

dizesinde de Sezai Karakoç, aynı duygulan ifade etmiş ve içtenlikle asıl vatanına dönme arzusunu belirtirken bu dünyayı da sürgün yeri olarak kabul etmiştir.

Tasavvuf ıstılahında bir başka gurbet ise; "arzu-yı maksut ile müfa-rakôt-ı vatan mukabilinde ı dak olunur." Yaİıi kişinin kendi i~teği ile yakın 13 9 çevresinden ayrılarak gurbete çıkmasıd.ır.47 Sufi dünyasında gurbet esintisi- - ---nin özel ve farklı bir yeri vardır ve sUfiler için farklı bir anlam taşımaktadır. Bu yolculuğa çıkmaktaki amaç, dünyevi değil; nefsi terbiye etmek, ibadet hayatını ve ahlakını düzeltmek, ilim öğrenmek, edep sahibi olmak, iç dünya-sını aydınlatarak bütün kötülpklerden annıp hakikati arayıp bulmak ve kemal sahibi olmaktır.

Gurbette onlar, Hakk'ı isterler. Eğer istediklerinden uzak kalırlarsa kendilerini gurbet elde de gurbette hissederler. "Çünkü, onlar Hakk'ın ken­dilerine ayna olduğunu, suretlerinin onda zuhur ettiğini bilirler.'>48

46. Faruk K. Timurtaş, Yunus Emre Divam, 2.bs., Ankara 1980, s.79,154. 47. Tiirk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi,l. bs., İstanbul 1979, c. 3, s. 378. 48. Süleym~ Uludağ, IDVİA, Gw·bet maddesi, c. 14, s. 201.