3
BARE SEYYiD LERi Ancak bir süre sonra Bare Seyyidle- ri'nin yönetirnde giderek artan nüfuzla- ciddi bir muhalefet Gittikçe organize olan ve Dek- ken Valisi Nizamülmülk'ün emrinde ha- reket eden muhalif grup, Muhammed Bare Seyyidleri'ne bir darbe indirerek sülalenin Babürlü ida- resindeki son verdi (I 720) Seyyid Hüseyin Ali, iki sonra da Seyyid Hasan Ali öldürüldü. Bare Seyyidleri olmakla beraber Hindistan tarihindeki rolleri di- ni olmaktan çok siyasi mahiyet Öyle ki Evrengzib'in sonuna kadar Bare Seyyidleri'nin Sün- ni Özellikle Ev- rengzib'den sonra ön plana da ve taraftar idari sis- temde çok etkisi Mesela Evrengzib'in ve HindOiar'dan cizye toplan- amaçlayan uygulamaya son ve- rerek muhteme- len Bare Seyyidleri'nin tesiriyle ezan usulüne göre okunmaya an- cak muhalefet sebebiyle bu usul hemen Sülalenin az da olsa Muzaffer- nagar bölgesinde bugün de devam ettirmektedirler. : Abdülhay ei-Haseni. VI, 65·68; Bayur, Hindistan Tarihi, ll, 317, 348, 350, 352, 355, 368·370, 376, 379, 385, 387, 390, 434, 441; The Tüzuk·i Jahimgfrf or Me· moirs of Jahimgfr (tre. Alexander Rogers) , New Delhi 1978, ll, 269; J. N. Hollister, The Shi'a of lndia, New Delhi 1979, s. 137· 139 ; P. S. Be- di, The Mughal Nobility under Akbar, Jalandar 1985, s. 27·28; S. A. A. Rizvi, A Socio lntellec· tual History of the ls na Asharf Shiis in lndia, Canberra 1986, 1, 238 ; a.mlf ., "Biirha Sayyids", E/ 2 Suppl. s. 126; C. Callin Davies- Yar Muhammed, "Bare Seyyid", UDMi , lll, 918· 920. L liJ AzMi ÖzcAN BARGAH ( .15.)4 ) Selçuklular ve devletlerde ifade eden bir tabir. _j Farsça bar ve gah kelimelerinden olu- bu tabir sözlükte "izinle girilen yer" demektir. Terim olarak otur- saray" olup mana- da dergah kelimesi de 70 Kaynaklarda bu iki kelime bazan ay- bazan da birlikte geçmektedir. ca toplu kabullerine mahi- yetine göre has ve am denil- gibi merasim ve resmi kabullere ka- huzurunda dere- ce ve rütbelerine göre ve nerede tayin ve kontrol eden gö- revliye de hacib-i dergah denilmektey- di. Mehmed Bey XIII. yüz- ikinci ele geçirince "dergah ve bargahta, mecliste ve mey- danda Türkçe'den bir dil BTbT, s. 696). gibi hükümdar bizzat sefere zaman sahrada ku- rulan hümayuna salta- nat verilirdi. Orda Devleti'nde de hükümdar bar- gah Bu plakalarla olup dört ve her tepesinde yal- bir bulu- nurdu. Bargah uzaktan bir tepe gibi gö- rünür, içinde ve solda pamuk ve ketenden sedirler yer Bu sedirierin üzerine ipek kaHçalar ise taht kurulurdu. : Dihhuda, Lugatname, VI, 272·273; Hasan Enveri, Dfuanf·yi Deure·yi Gazneuf ue Tahran 1355 s. 14·15, 21·23; Bibi, el·Euamirü'l·'ala'iyye, s. 696; AksarayT. Müsameretü'l·atJbar, s. 69, 230, 286· 287, 295·296; Battüta, Seyahatname, 1, 381; Medhal, s. 78, 112, 186; rahim Türk Milli Kültürü, istanbul 1986, s. 353; M. Altay Köymen, Alparslan ue Anka ra 1983, ll, 29, 42-43, 57·64. L L BARHEBRAEUS nin (ö. 685/1286) dillerindeki (bk. BARIK (Beni Bank) ( Jkf-1) Kahtaniler'e mensup bir Arap kabilesi. li) _j _j Kahtanfler'in Ezd kabilesinden olan bir koludur. Bank kabilesinin Sa'd b. Adi b. Harise, Yemen'de Se- rat bulunan Bank na için bu adla ve kabileye de Hz. Pey- gamber'e Yemen'den gelen heyetler ara- Bank kabilesi da var- Hz. Peygamber islam'a davet edince müslüman olup biat ettiler. Bu- nun üzerine HesOluilah Ebu Ubeyde b. Cerrah ile Huzeyfe b. ol- mecliste Ubey b. Ka'b'a meal- de bir mektup "Bu. Re- sQiü Muhammed'in Ezd kabilesinden Ba- ahidnamedir. Bank kabile- sinin meyve kesilmeyecek, ken- dileri istemedikçe hayvan Onlar da ve gelen müs- üç gün misafir edeceklerdir. Meyveleri zaman yolcular koparmamak ve gö- türmemek yere dökülenlerden doyurabilirler." Yemen'den gelen temsilcilerin müslüman olup ResOiullah'a biat ettiklerini bildirmesine (et· Tabak at , 352) olarak kal- iddia eden Caetani (islam Tari· hi, VII, 96) Cahiliye döneminde Beni Nümeyr'in müttefiki olan kabilesi mensup- lan devirde Küfe yer- : Lisanü'l· 'Arab, "brk" md.; Tacü'l· 'aras, "brk" md. ; es·Sfre, 1, 104; Sa'd, et· Ta· bakat , 286 ·287, 352; Ya'kübi. TaritJ, 204; Taberi, TarftJ (Ebü 'I - Fazl), ll, 262; lll, 463, 484; N, 12; VI, 28; VII, 180, 185 ; Düreyd, s. 446, 480-481; Hazm, Cemhere, s. 367, 373, 384; Sem'ani, el·Ensab, ll, 31·32; Vaküt, Mu 'cemü'l·büldan, 319·320; Esir, el-Kamil , ll, 451; IV, 223; Ebü'I-Ferec el- isfahani, el·Egani, XI, 137; Nihaye· tü'l·ereb, Beyrut 1405 / 1985, s. 162; L. Caetani. islam Tarihi (tre. Hüseyin Cahid). istanbul 1924· 27, VII, 94·96; Köksal. islam Tarihi (Medine), X, 159·160; Kehhale. Mu 'cemü ili'/· 'Arab, Beyrut 1402 / 1982, I, 57; Mustafa Fayda, isla· miyetin Güney Arabistan 'a Ankara 1982, s. 65; Mahmud Esad, islam Tarihi, s. 84; M. Hamidullah, Bey· rut 1405/1985, s. 239, 241; Reckendorf. "Ezd", IV, 430; G. Strenziok, "Azd", E/ 2 I, 811·8 13. L liJ ÖzA VDIN BARlN, Mehmet Emin (1913· 1987) Son devir hattat ve mücellitlerinden. _j Bolu'da Müderris Mehmed Efendi'nin torunu. hattat, müzehhip, mü- cellit Tevfik Efendi'nin ve orta Bolu'da ilkoku-

~ İLHAMİ - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · neksel Türk El Sanatları Bölümü'nde hat. cilt restorasyonu derslerini ölümüne ka dar devam ettirdi. 29 Aralık 1987'de İ s tanbul'da

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ~ İLHAMİ - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · neksel Türk El Sanatları Bölümü'nde hat. cilt restorasyonu derslerini ölümüne ka dar devam ettirdi. 29 Aralık 1987'de İ s tanbul'da

BARE SEYYiDLERi

Ancak bir süre sonra Bare Seyyidle­ri'nin yönetirnde giderek artan nüfuzla­rına karşı ciddi bir muhalefet oluşmaya başladı. Gittikçe organize olan ve Dek­ken Valisi Nizamülmülk'ün emrinde ha­reket eden muhalif grup, Muhammed Şah zamanında Bare Seyyidleri'ne ağır bir darbe indirerek sülalenin Babürlü ida­resindeki etkinliğine son verdi (I 720) Aynı yıl Seyyid Hüseyin Ali, iki yıl sonra da Seyyid Hasan Ali öldürüldü.

Bare Seyyidleri Şii olmakla beraber bunların Hindistan tarihindeki rolleri di­ni olmaktan çok siyasi mahiyet taşımak­tadır. Öyle ki Evrengzib'in saltanatının sonuna kadar Bare Seyyidleri'nin Sün­ni oldukları sanılmaktaydı. Özellikle Ev­rengzib'den sonra ön plana çıkmaların­

da ve taraftar toplamalarında idari sis­temde gerçekleştirdikleri değişikliklerin çok etkisi olmuştur. Mesela Evrengzib'in başlattığı ve HindOiar'dan cizye toplan­masını amaçlayan uygulamaya son ve­rerek HindQiar'ın desteğini kazanmışlar­

dır. Sahadır Şah zamanında muhteme­len Bare Seyyidleri'nin tesiriyle ezan Şii usulüne göre okunmaya başlanmış, an­cak şiddetli muhalefet sebebiyle bu usul hemen terkedilmiştir. Sülalenin bazı

mensupları sayıları az da olsa Muzaffer­nagar bölgesinde varlıklarını bugün de devam ettirmektedirler.

BİBLİYOGRAFYA :

Abdülhay ei-Haseni. Nüzhetü'l·tJauatır, VI, 65·68; Bayur, Hindistan Tarihi, ll, 317, 348, 350, 352, 355, 368·370, 376, 379, 385, 387, 390, 434, 441; The Tüzuk·i Jahimgfrf or Me· moirs of Jahimgfr (t re. Alexander Rogers), New Delhi 1978, ll, 269; J. N. Hollister, The Shi'a of lndia, New Delhi 1979, s. 137·139 ; P. S. Be­di, The Mughal Nobility under Akbar, Jalandar 1985, s. 27·28; S. A. A. Rizvi, A Socio lntellec· tual History of the ls na Asharf Shiis in lndia, Canberra 1986, 1, 238 ; a.mlf., "Biirha Sayyids", E/ 2 Suppl. (İng.) , s. 126; C. Callin Davies- Yar Muhammed, "Bare Seyyid", UDMi, lll , 918· 920.

L

liJ AzMi ÖzcAN

BARGAH ( .15.)4 )

Selçuklular ve diğer bazı devletlerde

hükümdarın sarayını ifade eden bir tabir.

_j

Farsça bar ve gah kelimelerinden olu­şan bu tabir sözlükte "izinle girilen yer" demektir. Terim olarak "sultanın otur­duğu saray" anlamında olup aynı mana­da dergah kelimesi de kullanılmıştır.

70

Kaynaklarda bu iki kelime bazan ayrı ay­rı, bazan da birlikte geçmektedir. Ayrı­ca hükümdarın toplu kabullerine mahi­yetine göre bar- ı has ve bar- ı am denil­diği gibi merasim ve resmi kabullere ka­tılanların hükümdarın huzurunda dere­ce ve rütbelerine göre nasıl ve nerede duracaklarını tayin ve kontrol eden gö­revliye de hacib-i dergah denilmektey­di. Karamanoğlu Mehmed Bey XIII. yüz­yılın ikinci yarısında Konya'yı ele geçirince "dergah ve bargahta, mecliste ve mey­danda Türkçe'den başka bir dil konuşul­mamasını" istemişti (İbn BTbT, s. 696).

Osmanlılar'da olduğu gibi hükümdar bizzat sefere çıktığı zaman sahrada ku­rulan otağ-ı hümayuna bargah-ı salta­nat adı verilirdi. Aynı şekilde Altın Orda Devleti'nde de hükümdar otağına bar­gah denilmiştir. Bu çadır altın yaldızlı

gümüş plakalarla kaplı olup dört ağaç direği ve her direğin tepesinde altın yal­dızlı gümüşten yapılmış bir başlık bulu­nurdu. Bargah uzaktan bir tepe gibi gö­rünür, içinde sağda ve solda pamuk ve ketenden yapılmış sedirler yer alırdı. Bu sedirierin üzerine ipek kaHçalar döşenir, bargahın ortasında ise taht kurulurdu.

BİBLİYOGRAFYA :

Dihhuda, Lugatname, VI, 272 ·273; Hasan Enveri, lştılaf:ıat·ı Dfuanf·yi Deure·yi Gazneuf ue SelcQ~i, Tahran 1355 hş. / 1936 , s. 14·15, 21·23; İbn Bibi, el·Euamirü'l·'ala'iyye, s. 696; AksarayT. Müsameretü'l·atJbar, s. 69, 230, 286· 287, 295·296; İbn Battüta, Seyahatname, 1, 381; Uzunçarşılı, Medhal, s. 78, 112, 186; İb­rahim Kafesoğlu. Türk Milli Kültürü, istanbul 1986, s. 353; M. Altay Köymen, Alparslan ue Zamanı, Ankara 1983, ll , 29, 42-43, 57·64.

L

L

BARHEBRAEUS

İbnü'l-İbri' nin (ö. 685/1286)

Batı dillerindeki adı (bk. İBNÜ'1·İBRİ).

BARIK (Beni Bank)

( Jkf-1) Kahtaniler'e mensup

bir Arap kabilesi.

li) DİA

_j

_j

Kahtanfler'in Ezd kabilesinden olan Huzaa'nın bir koludur. Bank kabilesinin atası Sa'd b. Adi b. Harise, Yemen'de Se­rat sıradağlarında bulunan Bank dağı­na yerleştiği için bu adla meşhur olmuş ve kabileye de adını vermiştir. Hz. Pey-

gamber'e Yemen'den gelen heyetler ara­sında Bank kabilesi mensupları da var­dı. Hz. Peygamber onları islam'a davet edince müslüman olup biat ettiler. Bu­nun üzerine HesOluilah Ebu Ubeyde b. Cerrah ile Huzeyfe b. Yernan'ın şahit ol­duğu mecliste Ubey b. Ka'b'a şu meal­de bir mektup yazdırdı: "Bu. Allah'ın Re­sQiü Muhammed'in Ezd kabilesinden Ba­rık'a yazdığı ahidnamedir. Bank kabile­sinin meyve ağaçları kesilmeyecek, ken­dileri istemedikçe vahalarında hayvan otlatılmayacaktır. Onlar da savaş ve kıt­lık zamanlarında yanlarına gelen müs­lümanları üç gün misafir edeceklerdir. Meyveleri olgunlaştığı zaman yolcular dalından koparmamak ve toplayıp gö­türmemek şartıyla yere dökülenlerden karınlarını doyurabilirler."

İbn Sa'd ' ın Yemen'den gelen Barıklı temsilcilerin müslüman olup ResOiullah'a biat ettiklerini bildirmesine rağmen (et·

Tabakat, ı . 352) onların müşrik olarak kal­dıklarını iddia eden Caetani (islam Tari·

hi, VII, 96) yanılmaktadır.

Cahiliye döneminde Beni Nümeyr'in müttefiki olan Barık kabilesi mensup­lan İslami devirde Küfe yakınlarına yer­leşmişlerdir.

BİBLİYOGRAFYA :

Lisanü'l· 'Arab, "brk" md.; Tacü'l· 'aras, "brk" md. ; İbn Hişam, es·Sfre, 1, 104; İbn Sa'd, et· Ta· bakat, ı , 286·287, 352; Ya'kübi. TaritJ, ı , 204; Taberi, TarftJ (Ebü 'I -Fazl), ll, 262; lll, 463, 484; N, 12; VI, 28; VII, 180, 185 ; İbn Düreyd, el·iş· tika~, s. 446, 480-481; İbn Hazm, Cemhere, s. 367, 373, 384; Sem'ani, el·Ensab, ll, 31·32; Vaküt, Mu 'cemü'l·büldan, ı , 319·320; İbnü ' l · Esir, el-Kamil, ll, 451; IV, 223; Ebü'I-Ferec el­isfahani, el·Egani, XI, 137; Kalkaşendi, Nihaye· tü 'l·ereb, Beyrut 1405 / 1985, s. 162; L. Caetani. islam Tarihi (tre. Hüseyin Cahid). istanbul 1924· 27, VII, 94·96; Köksal. islam Tarihi (Medine), X, 159·160; Kehhale. Mu 'cemü ~aba' ili'/· 'Arab, Beyrut 1402 / 1982, I, 57; Mustafa Fayda, isla· miyetin Güney Arabistan'a Yayı/ışı, Ankara 1982, s. 65; Mahmud Esad, islam Tarihi, s. 84; M. Hamidullah, el·Veşa'i~u's ·siyasiyye, Bey· rut 1405/1985, s. 239, 241; Reckendorf. "Ezd", İA, IV, 430; G. Strenziok, "Azd", E/2 (İng.), I, 811·813.

L

liJ ABDÜLKERİM ÖzA VDIN

BARlN, Mehmet Emin

(1913· 1987)

Son devir hattat ve mücellitlerinden.

_j

Bolu'da doğdu. Müderris Mehmed Efendi'nin torunu. hattat, müzehhip, mü­cellit Hafız Tevfik Efendi'nin oğludur. İlk ve orta öğrenimini Bolu'da yaptı. ilkoku-

Page 2: ~ İLHAMİ - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · neksel Türk El Sanatları Bölümü'nde hat. cilt restorasyonu derslerini ölümüne ka dar devam ettirdi. 29 Aralık 1987'de İ s tanbul'da

Emin Ba rı n

lun son sınıfında iken babasını kaybetti. Bundan sonra kendisiyle, babasından ya­zı meşketmiş olan ortaokul resim öğret­meni Lutfi Nami Bey ilgilendi ve ona klasik sanatlarımızın zevkini aşıladı. Or­taokulu bitirince yine Lutfi Bey'in teşvi­kiyle, İstanbul Erkek Öğretmen Okulu parasız yatılı imtihanını kazanarak bu mektebe girdi ve 1932'de buradan me­zun oldu. 1933'te Bolu'nun Berk köyün­de bir yıl ilkokul öğretmenliği yaptıktan sonra Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü'ne kaydoldu ve 1936 ·da buradan da me­zun oldu. Aynı yıl Millf Eğitim Bakanlı­ğı'nca açılan Avrupa matbaacılık ve k li­şecilik ihtisas imtihanını kazandı. ihtisa­sa gitmeden önce altı ay süreyle istan­bul Millf Eğitim Basımevi'nde staj yaptı. Ayrıca Güzel Sanatlar Akademisi (bugün Mimar Sinan Üniversitesi) Türk Süsleme Sanatları Bölümü'nde Reisülhattatin Ka­mil Akdik'ten hat. Necmettin Okyay'dan klasik Türk ciltçiliği dersleri aldı.

1938'de Weimar'da (Almanya) Prof. Dorfner'in özel cilt okulunda bir yıl ça­lıştı. Leipzig'de Kitapçılık ve Matbaacılık Akademisi· ne (Akademic Für Künste und Buch Gewerbe) girdi. 1943'te ihtisasını

tamamlayarak yurda döndü. Milli Eği­tim Basımevi'nde teknik büro şefi ola­rak göreve başladı: 1944'te Güzel Sa­natlar Akademisi'nde yazı tasarımı (La­tin harfleriyle) dersleri öğretim üyesi ol­du. 1951 'de bugün Çemberlitaş'ta bu­lunan Barın Cilt ve Yazı Atelyesi'ni, ayrı­ca 19SS'te akademi bünyesinde Dekora­tif Sanatlar Bölümü'ne bağlı olarak bir yazı ve cilt atölyesi kurdu. 1983 'te Mi­mar Sinan Üniversitesi Grafik Ana Sa­nat Dalı öğretim üyeliğinden emekli ol­du. Daha sonra sözleşmeli olarak Gele­neksel Türk El Sanatları Bölümü'nde hat. cilt restorasyonu derslerini ölümüne ka­dar devam ettirdi. 29 Aralık 1987'de İ s­tanbul'da vefat etti. Kabri Zincirlikuyu Mezarlığı'ndadır.

Mehmet Emin Barın Almanya'da ihti­sasını tamamlayıp yurda döndükten son­ra 1944-1961 yılları arasındaki çalışma­larını Latin harfleri, geleneksel ve en­düstriyel cilt yapımı ve restorasyon u üs­tünde yoğunlaştırmış, bu alanda eserler vermiştir. 1961'den sonra grafik sanat­ları konusundaki birikimi ve Latin harfle­rini kullanmadaki büyük ustalığı ile bir­likte geleneksel hat sanatımıza yönel­miştir. Bu sahada da yüzyıllar boyu yer­leşmiş kaide ve üslüpların dışına çıka­

rak orüinal ve çağdaş eserler meydana getirmiştir. Özellikle küfi ve divani ka­rakterde verdiği eserlerle yeni bir ekol meydana getirmiştir denilebilir. Kompo­zisyon gücü fevkalacte olan Emin Barın, ilhamını geleneksel sanatlarımızın bi­çim ve formlarından aldığı gibi çağdaş soyut resmin değişik akımlarından da doğrudan ya da dalaylı olarak etkilen­miş ve hatta onları etkileyecek eserler üretmiştir. Ayrıca geleneksel hat sana­tımızdan ilham alarak Latin harfleriyle de çok değişik orüinal kompozisyonlar yapmıştır. Restorasyon konusunda da uzman olan sanatçı pek çok yazma ese­ri onararak müzelerimize ve özel kolek­siyonlara kazandırmıştır.

Milletlerarası Hamburg Kitap Sergi­si'nde "Olimpiyat" adlı kitabı ile cilt da­lında birincilik ödülünü (ı 938), Milletle­rarası Brüksel Sergisi'nde "Fatih Diva­nı" kitap cildi ile yine birincilik ödülünü (ı 958), Kültür Bakanlığı'nın şükran ödü­lünü (ı983). "Ya Rahin:ı" adlı hat tasarı­mı ile de Türkiye İş Bankası'nın büyük ödülünü ( 1984) alan Emin Barın'ın bazı önemli sergileri şunlardır: Güzel Sanat­lar Akademisi'nde yazı ve cilt (1943), Dub­lin Güzel Sanatlar Akademisi'nde hat (ı 977). Kültür Bakanlığı adına Cezayir. istanbul, Cidde, Bağdat ve Paris'te hat sergileri, Dışişleri Bakanlığı adına Malez­ya'da hat sergisi, 1983 ve 198S'te İstan-

Em in Barın'ın

küfi iki l evhas ı

(Emin

Barın

koleksiyonu)

BARlN , Mehmet Emin

Emin Barın'ın besmeleyi ihtiva eden ce li -divani bir levh ası

(Emin Barın koleksiyonu)

bul'da hat sergisi. Son sergisini 1987'de öğrencileriyle birlikte yine İstanbul· da açmıştır.

Bazı eserleri : İ stanbul'un SOO. fetih yılında şehrin önemli yerlerine konulan 1 O adet büyük m ermer kitabe yazıları ( 1951). Anıtkabir' in bütün kitabe yazıları ( 1952-1953). Yünus Emre kabri yazıları (1955). Portekiz Gülbenkyan Müzesi 'n­deki Türk-İslam yazma eserlerinin res­torasyon u (1968), islamabad'da (Pakistan) İslam Konferansı ve Camii yazıları (ı 979),

Samsun Çarşısı ve Çarşı Camii yazıları (ı 980). Birçok eseri de yurt içinde ve yurt dışında özel koleksiyonlarda, müzelerde bulunmaktadır. Ayrıca konusu ile ilgili çok sayıda milletlerarası konferans ve sempozyuma katılmış, bildiri vermiş, jü­ri üyeliği yapmıştır. Çeşitli dergi ve ki ­taplarda da makaleleri mevcuttur.

Çemberlitaş'taki atölyesinde kendi eserleriyle birlikte meşhur hattatlarımı­za ait büyük bir koleksiyonu sürekli ola­rak sergilenmektedir.

71

Page 3: ~ İLHAMİ - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · neksel Türk El Sanatları Bölümü'nde hat. cilt restorasyonu derslerini ölümüne ka dar devam ettirdi. 29 Aralık 1987'de İ s tanbul'da

BARlN, Mehmet Emin

BİBLİYOGRAFYA: Bolu il Yıllığı, Bolu 1968, s. 251; Emin Ba·

rın ( İ stanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yayın ı ) . İstanbul ı 978; Muammer Ülker, Türk Hat Sanatı, Ankara 1987, s. 45; Şevket Rada, Türk Hattatları, İstanbul , ts. (Yayın Matbaacı­lık), s. 270; Sezer Tansuğ, "Emin Barın İçin", Sanat Çevresi, sy. 62, İstanbul 1983, s. 6; Ayla Ersoy. "Geleneksel İle Çağdaşlığı Birleştiren Sanatçı Emin Barın" , a.e., s. 8; Abdülkadir

ı7'

Günyaz. "Emin Barın'ın Sergisi Nedeniyle ", 40• V-"M·--+-+----1----1-"'=:.:..::..:==-+­ae., s. 10; Bülent Özer. "Çağdaş Bir Sanatçı Olarak Emin Barın", a.e., s. 12; Ethem Çalış­kan, "Narlı Bahçe Sokağından Öksüz Per­şembeye ve Otuzbeş Yıl", a.e., sy. 112 ( 1988), s. 22·23; İlhami Turan. "Hat Sanatımızın Bü­yük Kaybı", Milliyet Sanat Dergisi, sy. 184, İ s· tanbul 1988, s. 13 ; a.mlf., "Hocam Prof. Emin Barın", a.e., s. 20·21; Hakkı Göktürk, "Barın (Emin) ", ist.A, IV, 2117·2119; ML, ll , 157.

L

ı

L

~ İLHAMİ TURAN

BARIŞ

(bk. SULH).

BARİ

Güney İtalya'nın Adriyatik kıyısında bulunan ve

IX. yüzyılın ortalarında bir süre İslı'iın hAkimiyetinde

kalmış olan liman şehri.

_j

ı

_j

Bari (bugün Bari), Ortadoğu'ya giden de­niz ticaret yollarının belli başlı uğrak yer­lerinden biri olduğu için eski çağlardan beri muhtelif yayılmacı güçlerin dikka­tini çekti. illiryalılar tarafından kuruldu­ğu bilinen şehir Roma devrinde Barium adıyla parlak bir safha geçirdi, Jimanın ve şehrin ilk esaslı temelleri bu dönem­de atıldı. Bizans imparatorluğu idaresi altında bulunduğu sırada da gelişmesi devam etti ve önemli bir liman olma hü­viyetini korudu. italya'yı baştan başa sa­ran göç hareketleri sırasında Gotlar bu­ralara kadar inmişler ve eski devirlerin havasını büyük ölçüde değiştirmişlerdi. Bu arada belli başlı her italyan şehrinde görülen kendi kaderini kendi tayin etme süreci başladı ve Bari de bir süre ba­ğımsız bir devlet haline geldi. Bu kısa

süreli bağımsızlıktan sonra ise islam idaresi altına girdi ve Avrupa tarihinde müstesna bir hadise sayılan bu gelişme yine kısa süre devam etmekle beraber günümüze kadar iz bıraktı.

IX. yüzyılın başlarında Sicilya'yı elleri­ne geçiren Araplar, bugün Güney ital­ya'da Calabria, Puglia ve Campania de­nilen bölgelere de akınlar yaptılar. 830'­da başlayıp elli yıl süren bu olaylar hak­kında Batı kaynaklarının verdiği bilgiler­le Doğu kaynaklarında bulunan bilgilerin

72

o 20 40 60 km.

Bari

birbirini tutmaması zaman zaman araş­tırıcı l arı güç durumda bırakmıştır. Bu­nunla beraber Bari'nin 847'de müslü­manların eline geçtiği kesindir. islam kuwetleri bu tarihten önce Brindisi ve Benevento gibi şehirleri aldıktan başka Taranto Limanı açıklarında Venedik do­nanmasını da ağır bir yenilgiye uğrat­mışlardı. Henüz başlangıç safhasında

olan Venedik Devleti bu olayın telaşı üze­rine yeni bir teşkilatianma içine girdi. Arap donanması Adriyatik denizinde da­ha fazla ileri gitme gereği duymadı; çün­kü Sicilya ile beraber ele geçirilen ital­ya'nın güney kesimleri müslümanlara kati geliyordu.

Bari'de emirlik makamına ilk oturan kişi, bir süreden beri islam halifesinin emrinde savaşan Rebia kabilesinden Hal­fOn'dur (847-852 ) Şehirde bazı düzenle­meler yapan ve bir akın sırasında orta­dan kaybolan bu emirden bir daha ha­ber alınamadı ve yerine Müferric b. Sel­lam geçti (853-856). Kısa süren yönetici­liği sırasında şehirde birtakım idari ve askeri düzenlemelere girişen ve civar bölgelere de akınlar düzenleyen Müfer­ric yerini Emir SOdan'a bıraktı. islam ta­rihçileri kadar Latin ve Yunan kaynakla­rının da büyük bir sitayişle bahsettikle­ri Emir Sudan (857-871 ı Sicilya'da yetiş­miş bir cengaver olarak isim yapmıştı. Burada yeni düzenlemelere girişti ve adeta italya fatihi olmak istedi. Devri­nin halifesi Mütevekkil-Alellah Ca'fer b. Muhammed de onun bu cesaretini teş­vik edici davranışlarda bulundu. Sudan ' ın

bir Latin kaynağında "amarmomino" şek­linde anılmasından Mütevekkil 'in ona "emirü'l-mü'minin" unvanını da verdiği anlaşılmaktadır. islam topraklarını ge­nişletmek için Roma ve Napeli yönlerin-

de akınlar yapan Sudan'ın şöhreti kısa zamanda hıristiyanlar için endişe kay­nağı oldu ve bir taraftan Bizans impa­ratorluğu, diğer taraftan papalık onu iki koldan sıkıştırmaya başladılar . Bari 3 Şubat 871 günü Bizanslılar'ın eline geç­ti ve Emir Sudan esir edildi. Bu gelişme Batı alemi için çok şanslı bir döneme rastlamıştı: zira 868'de islam aleminde patlak veren siyasi buhranlar sebebiyle her yöre kendi kaderiyle baş başa kal­mış ve bu arada Bari'ye de takviye kuv­vet gönderilememişti. 87S'te serbest bırakılan Sudan Taranto emirinin hiz­metine girdi; bundan sonra kendisi hak­kında kaynaklarda herhangi bir bilgiye rastlanmamaktadır. Böylece yirmi dört yıl gibi kısa, fakat tarih için büyük önem taşıyan bir devir kapanmış oldu. Bu de­vir mücadeleler içinde geçmiş olmakla birlikte Bari ve etrafı için bir gelişme ve ilerleme dönemi teşkil eder. Müslüman­lar burada özellikle zirai hayatı geliştir­me ve sulama işlerinde birtakım yeni­likler yaparak yöre ekonomisine hare­ketlilik, nüfus artışına da canlılık getir­mişlerdir. Bu dönemde şehir resmi ve özel birçok bina ile süslendi. Aradan ge­çen on iki asırlık zamana rağmen bu bölgenin konuşma dilinde hala birtakım Arapça kelimelere rastlanması ve şehir­deki kiJiselerin Arap minaresi tarzında­ki çan kuleleri, islam kültürünün etkisini bugün dahi göstermektedir. Uzun yıllar yıkım dönemi diye adlandırılan bu devrin Ortaçağ italyası ' na yeni etkinlikler sağ­ladığı gerçeği , özellikle Michele Amari, Francesco Gabrieli ve Enrico Cerulli gibi şarkiyatçı ve tarihçiler tarafından ortaya konulmuştur ; bugün de aynı yöndeki araştırmalar devam etmektedir.

iki yüzyıl Bizanslar'ın hakimiyetinde kalan ve italya'daki son Bizans kalesi olan Bari, tarihe Bari Kuşatması adıyla geçen üç yıllık çetin bir savaştan sonra Normanlar tarafından zaptedildi (ı 071 ). Norman dönemi şehrin gelişmesinde

önemli bir yere sahiptir. Bu dönemde Venedikliler ve Cenevizliler'le rekabete giren Barili denizciler, onların birer azi­zin himayesinde olmaLarına özenerek Anadolu'daki Mira'dan (Demre) San Ni­cola'nın (Aya Nikola, Noeı Baba) kemikle­rini getirdiler (1 087). Şehirde bu aziz için büyük bir katedral yapıldı ve böylece Ba­ri önemli dini merkezlerden biri haline geldi; nitekim bugün de başpiskoposluk merkezidir. Şehrin önemi Haçlı seferleri sırasında daha da arttı . Pierre I'Hermit buraya kadar gelerek savaşı teşvik eden konuşmalarını sürdürdü ve deniz yoluy-