21
134 NATO’NUN KOSOVA MÜDAHALESİ Caner Sancaktar * Giriş NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü), İkinci Dünya Savaşı sonrasında gelişen komünizm hareketini ve SSCB’yi çevrelemek amacıyla kuruldu. Ayrıca ABD, özelde Avrupa kıtasında genelde ise kapitalist dünya sisteminde kendi hakimiyetini tesis etmek için askeri alanda NATO’yu kullandı. 1991’de SSCB’nin resmen yıkılması ve komünist hareketin bu yıllarda dünya ölçeğinde gerilemesi sonrasında NATO’nun yeni işlevi ortaya çıktı: Batılı merkez kapitalist devletlerin (özellikle ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa’nın) kapitalist dünya sisteminde hakimiyetini koruma ve güçlendirme. ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa olmak üzere Batılı merkez kapitalist (emperyalist) devletler, kapitalist dünya sisteminde kendi hakim pozisyonlarını muhafaza etmek ve güçlendirmek amacıyla gerektiğinde (yani diğer ekonomik ve siyasal araçlar etkisiz kaldığında) bir askeri araç olarak NATO’yu kullanıyorlar. Bu amaçla NATO’nun askeri kapasitesi, ilk defa SSCB yıkıldıktan sonra yani başka bir ifadeyle iki kutuplu sistem sona erdikten sonra 1991 Irak Savaşı’nda kullanıldı. NATO’nun Balkanlar’daki ilk askeri operasyonu Bosna-Hersek’te ve ikinci olarak Kosova’da başarıyla gerçekleştirdi. Bu operasyonları Asya’da Afganistan ve Kuzey Afrika’da Libya müdahaleleri takip etti. NATO müdahalalerini sadece “askeri operasyon” veya “savaş” olarak değerlendirmek yanlış olacaktır. Çünkü her savaş, Prusyalı General Karl von Clausewitz’in belirttiği gibi, bir * Doç. Dr., Kocaeli Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi. E-mail: [email protected]

134 NATO'NUN KOSOVA MÜDAHALESİ Caner Sancaktar* Giriş

  • Upload
    vancong

  • View
    222

  • Download
    2

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: 134 NATO'NUN KOSOVA MÜDAHALESİ Caner Sancaktar* Giriş

134

NATO’NUN KOSOVA MÜDAHALESİ

Caner Sancaktar*

Giriş

NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü), İkinci Dünya Savaşı sonrasında gelişen

komünizm hareketini ve SSCB’yi çevrelemek amacıyla kuruldu. Ayrıca ABD, özelde Avrupa

kıtasında genelde ise kapitalist dünya sisteminde kendi hakimiyetini tesis etmek için askeri

alanda NATO’yu kullandı. 1991’de SSCB’nin resmen yıkılması ve komünist hareketin bu

yıllarda dünya ölçeğinde gerilemesi sonrasında NATO’nun yeni işlevi ortaya çıktı: Batılı

merkez kapitalist devletlerin (özellikle ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa’nın) kapitalist

dünya sisteminde hakimiyetini koruma ve güçlendirme.

ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa olmak üzere Batılı merkez kapitalist (emperyalist)

devletler, kapitalist dünya sisteminde kendi hakim pozisyonlarını muhafaza etmek ve

güçlendirmek amacıyla gerektiğinde (yani diğer ekonomik ve siyasal araçlar etkisiz

kaldığında) bir askeri araç olarak NATO’yu kullanıyorlar. Bu amaçla NATO’nun askeri

kapasitesi, ilk defa SSCB yıkıldıktan sonra yani başka bir ifadeyle iki kutuplu sistem sona

erdikten sonra 1991 Irak Savaşı’nda kullanıldı. NATO’nun Balkanlar’daki ilk askeri

operasyonu Bosna-Hersek’te ve ikinci olarak Kosova’da başarıyla gerçekleştirdi. Bu

operasyonları Asya’da Afganistan ve Kuzey Afrika’da Libya müdahaleleri takip etti.

NATO müdahalalerini sadece “askeri operasyon” veya “savaş” olarak değerlendirmek

yanlış olacaktır. Çünkü her savaş, Prusyalı General Karl von Clausewitz’in belirttiği gibi, bir

* Doç. Dr., Kocaeli Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi. E-mail:

[email protected]

Page 2: 134 NATO'NUN KOSOVA MÜDAHALESİ Caner Sancaktar* Giriş

135

“siyasal eylemdir” ve “askeri araçlarla sürdürülen siyasettir”.1 Her savaşın siyasal veya

ekonomik nedeni ve amacı vardır. Pek çok savaşta ise siyasal ve ekonomik nedenler ve

amaçlar iç içe geçer. Dolayısıyla NATO müdahalesi de, siyasal-ekonomik nedenden

kaynaklanır ve siyasal-ekonomik amaca yönelir. Yani NATO’nun gerçekleştirdiği askeri

müdahaleler, başlı başına amaç değil, amaca ulaşmak için kullanılan askeri araçtır. Amaç,

hedef ülkede / bölgede siyasal-ekonomik yeniden yapılanma gerçekleştirmek ve böylece

Batılı merkez kapitalist devletlerin hakimiyetini kurmak, devam ettirmek veya

güçlendirmektir.

Şimdiye kadar gerçekleştirlmiş olan her NATO müdahalesini, bir sonraki aşamada

geniş kapsamlı siyasal-ekonomik yeniden yapılanma takip etmiştir / ediyor. Dolayısıyla

NATO müdahalesi, amaçlanan siyasal-ekonomik yeniden yapılanmanın ön aşamasıdır. Her

NATO müdahelesi ve akabinde gerçekleştirilen siyasa-ekonomik yeniden yapılanma, hem

hedef ülkede/bölgede hem de kapitalist dünya sistemi ölçeğinde ABD başta olmak üzere

Batılı merkez kapitalist (emperyalist) devletlerin hakimiyetini güçlendiriyor. Dolayısıyla

NATO’nun Kosova müdahalesi de, bu bağlamda ele alınması ve açıklanması gerekiyor.

Batı’nın UÇK’ya Desteği

Kosova’da Sırp-Arnavut çatışması 1990’lı yıllarda giderek tırmandı ve sivil kayıplar arttı. Bu

durum dünya kamuoyunun dikkatini bölgeye çekti. 1998 yılına gelindiğinde Batılı merkez

kapitalist devletler (ABD ve Batı Avrupa devletleri), Kosova sorununu BM Güvenlik

Konseyi’ne taşıdılar. Güvenlik Konseyi 31 Mart’ta “Kosova krizinin çözülmesi” için

Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’ne (yani Sırbistan, Karadağ ve Kosova’ya)2 silah

1 Beril Dedeoğlu, Uluslararası Güvenlik ve Strateji, Yeniyüzyıl Yayınları, İstanbul 2008, s. 101-103 ; Faruk

Sönmezoğlu, Uluslararası Politika ve Dış Politika Analizi, Filiz Kitabevi, İstanbul 1995, s. 339-340.

2 Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti (YSFC), altı federe cumhuriyetten ibaretti. Bunlardan Slovenya,

Hırvatistan, Makedonya ve Bosna-Hersek cumhuriyetleri bağımsızlık ilan ettikten sonra geriye sadece

Page 3: 134 NATO'NUN KOSOVA MÜDAHALESİ Caner Sancaktar* Giriş

136

ambargosu uygulama kararı aldı (1160 sayılı karar). Kosova’da yaşanılan olayların bir “iç

mesele” olduğunu söyleyen Çin oylamada çekimser kaldı. Ayrıca 23 Eylül’de BM Güvenlik

Konseyi, Sırp ve Arnavut güçlerini silahlı çatışmaları durdurmaya çağırdı (1199 sayılı karar).

Bu oylamada da Çin, aynı gerekçeyle çekimser davrandı.3

Liberal Batı Avrupa ve Amerikan basını sürekli olarak Sırp milliyetçiliğini suçladı. Özellikle

de Miloseviç’in tehlikeli ve saldırgan bir cani olduğu yönünde yayınlar yapıldı. Miloseviç’e

“Balkan Kasabı” lakabı Amerikan liberal medyası tarafından yapıştırıldı. Ardından bu

kasaplık lakabı tüm Sırp ulusuna genelleştirildi. Alman basınında bu işin liderliğini

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinin yayıncısı Jorg Reismuller ile yazar Viktor Maire

üstlendi. ABD, 1989’dan itibaren Kosova’daki ayrılıkçı Arnavut milliyetçiliğini destekledi ve

Miloseviç yönetimini, Arnavutların haklarına tecavüz etmekle suçladı. Ayrıca ABD,

Sırbistan’ı, uluslararası hukuku çiğneyen, uluslararası barış ve güvenliği tehdit eden “haydut

devlet” ilan etti.4

ABD, İngiltere, Almanya, Fransa başta olmak üzere Batılı merkez kapitalist devletler, sadece

Sırp polis ve ordusunun Arnavut sivillere yönelik saldırılarını görüp kınadılar. Ama Kosova

Kurtuluş Ordusu (UÇK)’nun Sırp sivillere yönelik saldırılarını görmezden geldiler.

Başlangıçta UÇK’yı terörist sayan ABD, 1998’de bu örgütü kendi terörist listesinden sildi ve

örgüt liderleriyle resmi diplomatik görüşmeleri başlattı. Aynı davranışı Batı Avrupa

Sırbistan ve Karadağ cumhuriyetleri kaldı. Bu iki cumhuriyet, yeni bir anayasa hazırlayarak YSFC’nin adını 27

Nisan 1992’de “Yugoslavya Federal Cumhuriyeti” (YFC) olarak değiştirdiler. Yani YFC; Sırbistan ve Karadağ

cumhuriyetlerinden oluşuyordu. Kosova ise bu tarihte halen resmi olarak Sırbistan Cumhuriyeti’nin bir

paçasıydı. Mart 2003’te kabul edilen yeni anayasa YFC’nin ismini “Sırbistan ve Karadağ Federal

Cumhuriyeti” olarak değiştirdi. 3 Haziran 2006 günü Karadağ Meclisi bağımsızlık ilan etti ve böylece

Sırbistan-Karadağ Federasyonu da sona ermiş oldu.

3 Bkz.: David Travers, “The UN: Squaring the Circle”, The Kosovo Crisis: The last American war in Europe?,

Ed. Tony Weymouth, Stanley Henig, Reuters, London 2001, s. 250-254.

4 Susan L. Woodward, “The West and International Organizations”, Yugoslavia and After: A Study in

Fragmentation, Despair and Rebirth, Ed. David A. Dyker, Ivan Vejvoda, Longman, London 1996, s. 163.

Page 4: 134 NATO'NUN KOSOVA MÜDAHALESİ Caner Sancaktar* Giriş

137

hükümetleri de sergilediler. Batılı önemli basın-yayın organları, UÇK’nın bizzat Batılı

devletler tarafından silahlandırıldığı ve eğitildiği yönünde önemli haberler ve makaleler

yayınladı. Örneğin; Fransız uzman Roger Falggot, İngiltere’de yayınlanan haftalık The

European dergisi için kaleme aldığı makalesinde şunları yazdı:

“Alman sivil ve askeri istihbarat servisleri, Balkan bölgesinde Alman etkisini

güçlendirmek amacıyla isyancıların eğitilmesi ve donatılması çalışmalarına

karıştılar… UÇK’nın 1996’da doğuşu, Hansjoerg Geiger’in BND (Alman gizli

servisi)’nin yeni başkanı olarak göreve atanmasıyla aynı döneme denk geldi... BND

adamları, UÇK’nın komuta yapısı için elemanların, Arnavutluk’taki 500.000 Kosovalı

arasından seçilmesi sorumluluğunu üstlendiler.”5

Alman parlamentosu danışmanı Matthias Küntzel ise, UÇK’nın kuruluşundan itibaren Alman

gizli diplomasisinin bu örgüte yardımcı olduğunu ispatlamaya çalıştı. Yugoslavya,

Bulgaristan ve Arnavutluk’ta görev yapmış olan Kanadalı Büyükelçi James Bissett,

hazırladığı medya raporuna şu notu düştü:

“1998 başında İngiliz Özel Hava Servisi, Kosova Kurtuluş Ordusu üyelerinin

silahlandırılması ve eğitilmesi için CIA’ya yardım etti… Umut edilen, alevler içinde

yanan Kosova’ya NATO’nun müdahale edebilmesi idi.”6

CIA ajanları UÇK militanlarına “sabotaj eğitimi verdi. Telefon hatlarının nasıl devre dışı

bırakılacağı, akaryakıt depolarının nasıl kundaklanacağı öğretildi… Amerikan gizli servisinin

bu çabaları Kosova’da KFOR gücünde yer alan Avrupalı subaylar tarafından da

5 Makaleden aktaran http://en.wikipedia.org/wiki/Kosovo_Liberation_Army, (31.07.2013).

6 Rapordan aktaran http://en.wikipedia.org/wiki/Kosovo_Liberation_Army, (31.07.2013).

Page 5: 134 NATO'NUN KOSOVA MÜDAHALESİ Caner Sancaktar* Giriş

138

doğrulandı.”7 Yugoslavya üzerine önemli çalışmalarıyla tanınan Tim Judah, UÇK’lı

yöneticilerin Amerikan, İngiliz ve İsviçre istihbarat servisleriyle görüştüklerini yazdı.8

The Sunday Times’ın 12 Mart 2000 tarihli baskısında şu çarpıcı haber yer aldı: “Amerikan

istihbarat ajanları, NATO’nun Yugoslavya’yı bombalamasından önce UÇK’nın eğitilmesine

yardımcı oldukların itiraf ettiler.”9 Haberin devamında şu önemli bilgiler yer aldı: NATO

bombalaması başlamadan önce AGİT gözlemcileri Kosova’dan ayrıldılar. Gözlemciler,

Kosova’dan ayrılırken ellerindeki uydu telefonlarını ve iletişim sistemlerini gizlice UÇK

yöneticilerine teslim ettiler. Bundaki amaç, UÇK’nın, NATO ve Washington ile temas

halinde olmasını sağlamak idi. Nitekim UÇK liderlerinin elinde NATO Komutanı General

Wesley Clark’nın cep telefonu numarası mevcuttu. CIA ekibi UÇK’ya istihbarat ve silah

desteği sağladı. AGİT için çalışmış olan bazı Avrupalı diplomatlar, “Amerikan politikasının

Sırbistan’a askeri müdahaleyi kaçınılmaz hale getirdiğini” açıkladılar.

1990’larda UÇK liderlerinden birisi olan ve daha sonradan Başbakanlık (2006-2008) yapacak

olan Agim Çeku, Hırvat ordusu vasıtasıyla Amerikalılarla temas kurdu. UÇK

komutanlarından Shaban Shala, 1996 yılında Kuzey Arnavutluk’ta Amerikan, İngiliz ve

İsviçre ajanlarıyla görüşmeler yaptığını açıkladı. Amerikan “Military Professional Resources”

şirketi UÇK’ya eğitim desteği sundu. UÇK’nın en büyük finansçısı, New York’ta yaşayan

Arnavut müteahhit Florin Krasniqi idi. Krasniqi, 1990’larda Amerika’daki Arnavut

diasporasının UÇK’ya yüklü meblağda para ve silah yardımı yaptığını açıkladı. Krasniqi,

sniper ve zırh-delici Barratt marka tüfeklerin Amerika’dan Kosova’ya ihraç edildiğini ve bunu

yaparken, “federal yasalardaki boşluklardan” faydalandıklarını itiraf etti.

7 Özgür Oğuz, Korhan Yıldırım, “Balkanların gizlisi saklısı”, Detay, Sayı 31, İstanbul 2001, s. 6.

8 Tim Judah, Kosovo: War and Revenge, Yale University Press, New Haven, London 2002, s. 120.

9Gazeteden aktaran http://www.balkanpeace.org/index.php?index=/content/balkans/ kosovo_metohija/articles/

kam01.incl, (31.07.2012).

Page 6: 134 NATO'NUN KOSOVA MÜDAHALESİ Caner Sancaktar* Giriş

139

Cumhuriyetçi Parti’den ABD Kongre üyesi Dana Rohrabacher, ABD’nin UÇK’ya silah

yardımı yapılmasını savundu ve bunun için yoğun çalışmalarda bulundu. Bu “özverili

çalışma”, 23 Temmuz 2001’de New Jersey’de düzenlenen törende “Arnavut-Amerikan Sivil

Birliği” tarafından ödüllendirildi. Birlik Başkanı Joseph J. DioGuardi, Rohrabacher’ı

kastederek, “O, Kongre’nin, Birleşik Devletler’in Kosova Kurtuluş Ordusu’nu

silahlandırması konusunda ısrarcı olan ilk üyesidir ve günümüzde Kosova’nın bağımsızlığını

açıkça destekleyen birkaç üyeden birisidir” dedi. Ardından mikrofonu eline alan Rohrabacher,

çok ilginç bir biçimde, UÇK’nın ABD tarafından silahlandırılmasını, Fransa’nın 1776

Amerikan Devrimi’ni desteklenmesine benzetti.10

UÇK’nın silahlandırılması operasyonuna bir destek de Türkiye’den geldi: ABD Ulusal

Güvenlik Ajansı (National Security Agency - NSA)’nda çalışan Wayne Madsen, 10 Ocak

2007’de bir rapor yayınladı. Madsen’in raporuna göre CIA, 1990’lar boyunca UÇK’ya silah

verdi. Fethullah Gülen Cemaati ve Yasin El-Kadı, silahların bölgeye ulaştırılmasında aracılık

yaptı. Ayrıca aynı rapora göre, Fethullah Gülen’in kitapları Arnavutça’ya çevrildi ve UÇK

eliyle bölgedeki Müslüman Arnavutlara dağıtıldı.11

Rambouillet Sözleşmesi ve Askeri Müdahale

UÇK’nın nihai amacı, Kosova’yı Sırbistan’dan koparmak ve “Büyük Arnavutluk” devletini

kurmak idi. Büyük Arnavutluk’un sınırları Arnavutluk, Kosova, Batı Makedonya ve Presova

Vadisi’ni kapsayacaktı.12 Bu nedenle UÇK, BM Güvenlik Konseyi’nin ateşkes çağırısına

(1199 sayılı karara) kulak verilmedi ve sistematik olarak Kosovalı Sırplara yönelik saldırılar

10 http://en.wikipedia.org/wiki/Kosovo_Liberation_Army, (31.07.2013).

11 Aydınlık, 04.07.2013, s. 9. Fethullah Gülen hallen ABD’de ikamet ediyor. Yasin El-Kadı ise, ABD’ye yönelik

11 Eylül 2001 terör saldırısı sonrasında BM kararıyla “teröre destek veren kişiler” listesine dahil edildi.

12 Sırbistan’ın güney doğusunda yer alan Presevo, Bujanovac ve Medveda belediyelerini kapsayan bölge.

Page 7: 134 NATO'NUN KOSOVA MÜDAHALESİ Caner Sancaktar* Giriş

140

gerçekleştirdi. Çok sayıda Sırp, UÇK güçleri tarafından katledildi, göçe zorlandı ve çeşitli

baskılara / şiddete (tecavüz, adam kaçırma, işkence, tartaklama gibi) maruz bırakıldı. Hatta

UÇK güçleri, bölgedeki Romanlara ve UÇK’ya karşı olan barışçıl Arnavutlara karşı da şiddet

uyguladı. Ama buna rağmen Batılı merkez kapitalist devletler, BM Güvenlik Konseyi’nin

1199 sayılı kararını çiğneyen ve sivillere saldıran UÇK’yı hiçbir zaman suçlamadılar ve

kınamadılar. Ama Belgrat yönetimi, sürekli olarak Batılı devletler ve liberal basın tarafından,

etnik temizlik uygulamakla, Arnavut halkı göçe zorlamakla ve çeşitli insan hakları ihlalleri

yapmakla suçlandı. Yani Sırp hükümetin gerçekleştirdiği insan hakları ihlallerini ve

katliamları kınayan / eleştiren Batı, UÇK’nın gerçekleştirdiği ihlalleri ve katliamları

görmezden geldi. Batılı liberal basın-yayın kanallarının çoğu, UÇK’nın gerçekleştirdiği insan

hakları ihlallerini, organize suç faaliyetlerini ve katliamları haber yapmaktan kaçındı.

Amerikan, İngiliz, Alman ve Fransız hükümetleri, insan hakları ihlallerini, katliamı ve savaşı

durdurmak “bahanesiyle”, Sırbistan’a, bölgeden askerlerini ve polisini çekmesi için baskı

yaptılar. Sırp lider Miloseviç, bu baskıya direnince Sırbistan’a askeri müdahale yapılması

gündeme getirildi. Bunu da, BM Güvenlik Konseyi kararıyla yapmak istediler. Böylece

Sırbistan’a yönelik askeri saldırı uluslararası hukuk ve uluslararası toplum nezdinde

“meşrulaştırılacaktı”. Ama konseyde veto yetkisi bulunan Rusya ve Çin, “Sırbistan’a askeri

müdahale” teklifine kesin olarak karşı çıktılar. Bu nedenle ABD-İngiltere-Fransa ittifakı, BM

Güvenlik Konseyi’nden askeri müdahale kararını çıkaramadı.

Güvenlik Konseyi’nden istedikleri kararı çıkaramayan ABD ve Batılı müttefikleri, Kosova

meselesini NATO’ya taşıdılar. 28 Eylül 1998’de “Kosova’da şiddet durdurulmadığı takdirde

NATO’nun hava saldırısı düzenleyeceği” şeklinde bir ültimatom verildi.13 Ayrıca 30 Ocak

1999’da NATO Konseyi, “sorunun siyasal çözümünü gerçekleştirebilmek için, Yugoslavya

Federal Cumhuriyeti (YFC) topraklarındaki hedeflere hava saldırısı düzenlenebilir” 13 Christopher Williams, “Kosovo: A Fuse for the Lighting”, The Kosovo Crisis: The last American war in

Europe?, Ed. Tony Weymouth, Stanley Henig, Reuters, London 2001, s. 27.

Page 8: 134 NATO'NUN KOSOVA MÜDAHALESİ Caner Sancaktar* Giriş

141

açıklaması yaparak Belgrat’a gözdağı verdi. Bu gözdağından sonra ABD-İngiltere-Almanya-

Fransa dörtlüsü, Kosova meselesi hakkında Güvenlik Konseyi dışında görüşmelerin

yapılmasını önerdi. Bu öneriye Sırbistan ve Rusya olumlu karşılık verince Paris

yakınlarındaki tarihi Rambouillet Kalesi’nde (Chateau de Rambouillet) 6 Şubat 1999’da

görüşmeler başlatıldı. Arabuluculuk görevini, dönemin NATO Genel Sekreteri Javier Solana

yürüttü.

Yapılan görüşmelerin sonunda Amerikan, İngiliz ve Arnavut delegasyonları 18 Mart’ta

“Rambouillet Sözleşmesi”ni imzaladılar. Sözleşme, siyasi ve askeri olmak üzere iki bölümden

oluşuyordu. Siyasi bölüme göre; Kosova, YFC içinde özerk eyalet olacak, eyalette özgür ve

adil seçimler düzenlenecek, demokratik kurumlar oluşturulacak, adil yargı sistemi kurulacak,

azınlık ve insan hakları korunacaktı. Sözleşmenin askeri bölümünde ise, bağımsız bir devletin

kabul etmesi mümkün olmayan hükümler yer alıyordu: Kosova’ya 30 bin kişilik NATO gücü

yerleşecek, bölgenin güvenliğini NATO sağlayacak, NATO birliklerine YFC topraklarından

tam (engelsiz) geçiş hakkı verilecek, NATO ve NATO mensupları YFC yasalarından muaf

tutulacak. 23 Mart’ta YFC Meclisi, Rambouillet Sözleşmesi’nin siyasal bölümünü kabul

ederek, sorunu “barışçıl ve demokratik” biçimde çözme niyetini açıkça ortaya koydu. Ama

tabii ki YFC Meclisi, sözleşmenin askeri hükümlerini, “Sırbistan’ın egemenliğini zedelediği”

gerekçesiyle reddetti.14

Amerikan-İngiliz delegasyonu, bu askeri taleplerin YFC tarafından kabul edilmeyeceğini

gayet iyi biliyordu. Asıl amaç; YFC’nin önüne “kabul edilmesi imkansız” istekler koymak, bu

isteklerin reddedilmesini sağlamak ve böylece NATO saldırısının bahanesini üretmek idi.

Nitekim ABD eski Devlet Sekreteri ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Henry Kissinger, 28

Haziran 1999’da Daily Telegraph’a verdiği demecinde şunu söyledi:

14 http://en.wikipedia.org/wiki/Rambouillet_Agreement, (02.08.2013).

Page 9: 134 NATO'NUN KOSOVA MÜDAHALESİ Caner Sancaktar* Giriş

142

“Rambouillet metni… bombalamayı başlatmak için bir provokasyon, bir bahane idi.

Rambouillet, bir melek Sırp’ın dahi kabul edebileceği bir belge değildi. O şekilde hiç

bir zaman sunulmaması gereken korkunç bir diplomatik belgeydi.”15

Yani Rambouillet Sözleşmesi, YFC’ye sunulan bir “savaş ültimatomu” idi. YFC Meclisi bu

ültimatomu reddedince NATO kuvvetleri 24 Mart 1999 günü saat 19.00’da Sırbistan’a

yönelik hava saldırısını başlattı. Saldırıya 15 NATO ülkesi16 ve Arnavutluk katıldı. UÇK

birlikleri saldırı sırasında NATO ile birlikte hareket ettiler. NATO, bu işbirliğine karşılık

olarak UÇK’yı “özgürlük savaşçısı” ilan etti.

Mart 1999’da NATO kuvvetleri Sırbistan’ı bombalamaya başlamadan hemen önce, dönemin

ABD Başkanı Clinton hiç çekinmeden şunu söylemişti: “Eğer bütün dünyaya satış yapmamızı

da içerecek güçlü ekonomik ilişki kurabilecekse, Avrupa bunun anahtarı olmak zorundadır.

Bu Kosova davası, baştan aşağı bununla ilgilidir.”17 Clinton, bu konuşmasını yaptığı

günlerde Amerikan iş dünyasını, Sırbistan’a askeri operasyon düzenlenmesi konusunda ikna

etmeye çalışıyordu. Nitekim aradığı desteği buldu ve saldırı “başarılı” biçimde

gerçekleştirildi.

NATO uçakları, sadece askeri değil aynı zamanda sivil hedefleri de bombaladı: Okullar,

hastaneler, evler, köprüler, enerji istasyonları, devlet televizyonu binası, bazı siyasi parti

binaları… Zastava Otomobil Fabrikası gibi Sırbistan sanayisinin önemli fabrikaları özellikle

NATO savaş uçaklarının hedefi oldu. Hava bombardımanı süresince Belgrat halkı,

meydanlara çıkıp şehirlerini koruyabilmek için “canlı kalkan” haline dönüştürdü kendisini.

15 A. y.

16 Saldırıya katılan devletler Belçika, Kanada, Çek, Danimarka, Fransa, Almanya, İtalya, Lüksemburg, Hollanda,

Norveç, Portekiz, İspanya, Türkiye, İngiltere ve ABD idi. NATO üyesi olan Yunanistan ise bu saldırıya karşı

çıktı. Yapılan kamuoyu yoklamasına göre Yunan halkının %97’si saldırıya karşı idi.

http://en.wikipedia.org/wiki/Kosovo_War, (02.08.2013).

17 Aktaran Sungur Savran, Avrasya Savaşları: Körfez’den Afganistan’a Yeni Dünya Düzeninin Kuruluşu, Belge

Yayınları, İstanbul 2001, s. 128.

Page 10: 134 NATO'NUN KOSOVA MÜDAHALESİ Caner Sancaktar* Giriş

143

Ama ağır bombardımana fazla direnemeyen YFC yönetimi, NATO’nun taleplerini 3

Haziran’da kabul etmek zorunda kaldı. Bunun üzerine NATO bombardımanı 10 Haziran’da

sona erdirildi.

İnsan Hakları İzleme Komitesi’nin raporuna göre NATO bombardımanı nedeniyle 488-527

kadar sivil hayatını kaybetti. Ama YFC’nin resmi açıklamasına göre en az 1.200 sivil ve 462

asker NATO bombaları altında can verdi. 1 Ocak 1998 – Aralık 2000 arasında Kosova’da

yaşanılan çatışmalarda hayatını kaybedenlerin sayısı ise 13.421 olarak kayıtlara geçti. Bunun

etnik gruplara göre dağılımı şöyleydi: 10.533 Arnavut, 2.238 Sırp, 126 Roman, 100 Boşnak

ve diğerleri. ABD’nin resmi açıklamasına göre YFC güçleri 1990’lar boyunca Kosova’da

10.000 kadar sivili öldürdü. Savaş sona erdikten sonra 850.000 kadar sığınmacı Kosova’ya

geri döndü. Savaş sırasında 90.000 Sırp, yaşanılan çatışmalardan ve baskılardan dolayı

Kosova’yı terk etmek zorunda kaldı. Savaş sona erdikten sonra bu sayı 164.000’i buldu.18

Yani 1990’lar boyunca yaşanılan Sırp-Arnavut çatışmaları ve akabinde gelen NATO saldırısı

sonucunda bölgede büyük insani ve maddi yıkım gerçekleşti. Bu yıkımın yaraları halen tam

olarak sarılmış değildir. On yıllar boyunca da yıkımın izleri yaşamaya devam edeceğe

benziyor…

Ahtisaari Planı ve Bağımsızlık İlanı

YFC Başkanı Miloseviç, NATO’nun isteğine uyarak Kosova’daki askerlerini ve polis gücünü

10 Haziran’da geri çekti.19 İki gün sonra NATO komutasındaki uluslararası Kosova Gücü

18 http://en.wikipedia.org/wiki/Kosovo_War, (02.08.2013).

19 Bu olaydan sonra Sırbistan’da Miloseviç’e karşı muhalefetin eli güçlendi. ABD ve Batı Avrupa (özellikle

İngiltere, Almanya, Fransa, Hollanda) muhalefete parasal ve siyasal destek verdi. (Bkz.: Oğuz, vd., a.g.e., s. 6).

Batı destekli muhalif gruplar 2000’nin başından itibaren kitlesel gösteriler düzenlemeye başladılar. Giderek

güçlenen gösteriler Ekim başında bir ayaklanmaya dönüştü. Daha fazla direnemeyen Miloseviç, 5 Ekim günü

devlet başkanlığı görevinden istifa etti. Miloseviç devrildikten sonra Vojislav Kostunica başkanlığında “ılımlı

Page 11: 134 NATO'NUN KOSOVA MÜDAHALESİ Caner Sancaktar* Giriş

144

(KFOR: Kosovo Force) bölgeye girmeye başladı. Ayrıca BM Güvenlik Konseyi kararıyla

oluşturulan Birleşmiş Milletler Kosova Misyonu (UNMIK: United Nations Mission in

Kosovo) bölgeye yerleşti. Ardından Kosova’nın nihai statüsünün ne olacağı tartışmaya açıldı.

Arnavutlar “tam bağımsızlık” isterken, Sırbistan Kosova için “geniş ve demokratik özerklik”

önerdi. BM Genel Sekreteri Kofi Annan, Finlandiya eski Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari’yi

2006 başında “BM Kosova Elçisi” olarak görevlendirdi. Kosova’nın nihai statüsünü

belirlemek amacıyla Ahtisaari tarafından “Kosova (Ahtisaari) Planı” hazırlandı.

Şubat 2007’de Sırbistan ve Kosova hükümetlerine sunulan Plan, Kosova’ya anayasa, bayrak,

milli marş ve uluslararası örgütlere üye olma hakkı tanıdı. Ayrıca planda AB, NATO ve BM

Güvenlik Konseyi’ne “denetim” yetkisi veriliyordu. Başta Kosovalı Sırplar olmak üzere

eyalette yaşayan tüm azınlık grupların haklarının korunması yönünde çağrıda bulunuldu.

Planın uygulanmasını denetlemek üzere bölgeye bir “Uluslararası Sivil Temsilci” atanacaktı.

Bu temsilci, plana göre, BM Güvenlik Konseyi ve AB tarafından görevlendirilecekti.

Temsilcinin, yasaları veto etme ve Kosova’lı yöneticileri görevden alma gibi son derece geniş

yetkilere sahip olması planlandı. 1999 yazından itibaren bölgede bulunan KFOR ve UNMIK

ise Kosova’da kalmaya devam edecekti. Ayrıca plan, Kosova’ya bir AB Polis Misyonu

yerleştirilmesini önerdi. AB Polis Misyonu, Ahtisaari Planı çerçevesinde oluşturulacak

kurumların “etkili, adil ve temsili şekilde çalışmasını” sağlayacaktı. Belli bir süre sonunda (bu

milliyetçi” hükümet kuruldu. (Bkz.: Dragana Bujosevic, Ivan Radovanovic, The Fall of Milosevic: The

October 5th Revolution, Palgrave Macmillan, New York, Hampshire 2003).

Lahey’deki Eski Yugoslavya İçin Uluslararası Ceza Mahkemesi, 27 Mayıs 1999’da (yani Sırbistan’a yönelik

NATO saldırısı başladıktan yaklaşık iki ay sonra) Miloseviç’i “savaş suçlusu sanığı” ilan etmişti. Miloseviç

devrildikten sonra kurulan yeni Kostunica hükümeti, ABD ile AB’nin isteği üzerine 2001’de Miloseviç’i

Lahey’deki mahkemeye teslim etti. Hırvatistan, Kosova ve Bosna-Hersek’te yaşanılan savaşlar sırasında

“insanlığa karşı suç”, “savaş suçu” ve “soykırım suçu” işlemekten dolayı yargılanan devrik Sırp lider

Miloseviç, dava süreci sonuçlanmadan cezaevindeki hücresinde kalp krizi nedeniyle 11 Mart 2006 günü

hayatını kaybetti. (http://en.wikipedia.org/wiki/Slobodan_Milo%C5%A1evi%C4%87, (05.09.2013)).

Page 12: 134 NATO'NUN KOSOVA MÜDAHALESİ Caner Sancaktar* Giriş

145

sürenin ne olduğu Ahtisaari Planı’nda belirtilmiyordu), tüm yönetsel yetkiler Kosova

Cumhuriyeti kurumlarına devredilecekti.

Yani Ahtisaari Planı; AB, NATO ve BM Güvenlik Konseyi denetiminde Kosova’da adeta bir

“uluslararası protektoral yönetim” oluşturulmasını öneriyordu. Bu “uluslararası protektoral

yönetim”, plana göre, ABD ve Batı Avrupalı merkez kapitalist devletler tarafından kontrol

edilecek ve yönetilecekti. Ne kadar süreceği belirsiz olan “geçiş dönemi”nin sonunda yönetsel

yetkiler, Kosova kurumlarına devredilecekti. Yani “uluslararası protektoral yönetim”, belli bir

süre sonra “bağımsız Kosova Cumhuriyeti”ne dönüştürülecekti.

ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve Kosova (Arnavut) hükümeti Ahtisaari Planı’nı büyük bir

memnuniyetle kabul etti. Dönemin Sırbistan Devlet Başkanı Boris Tadic ile Başbakan

Vojislav Kostunica; planı kesinlikle kabul etmeyeceklerini ve Kosova topraklarının Sırbistan

ülkesinin bir parçası olduğunu açıkladılar. Ayrıca Belgrat yönetimi; Sırbistan’ın “ülkesel

bütünlüğünü ve egemenliğini” parçalayan planın, BM Kurucu Antlaşması’na aykırı olduğunu

ve bu nedenle uygulanmasının “uluslararası hukuk açısından imkansız” olduğunu ileri sürdü.

Kosova’nın Sırbistan’dan ayrılmasına karşı çıkan Sırp yönetimi, bölgeye “geniş demokratik

özerklik statüsü” verilmesini önerdi. Arnavut Kosova hükümeti ise, “bağımsızlık dışında her

hangi bir çözüm önerisinin kendileri açısından kabul edilemez” olduğunu açıkladı.

Plan, Sırbistan ile Kosova’lı Arnavut temsilciler arasında Ahtisaari’nin arabuluculuğu altında

görüşüldü. Görüşmelerden sonuç çıkmayınca Ahtisaari, planı, BM Güvenlik Konseyi’ne

gönderdi. Güvenlik Konseyi’nde veto yetkisine sahip olan Rusya, “Sırbistan’ın kabul

etmediği planlara kendisinin de karşı çıkacağını” açıkladı ve Nisan ayında yapılan BM

Güvenlik Konseyi toplantısında Ahtisaari Planı’nı sert dille eleştirdi.

ABD - AB ittifakı, Rusya’yı ikna etmeye çalıştı. Ama Moskova ikna edilemeyince ABD

Başkanı Bush, Haziran ayında, “Kosova’nın daha fazla gecikmeden bağımsız olması

gerektiğini” söyledi. Uzlaşma sağlanamadığı için 20 Temmuz’da Ahtisaari Planı BM

Page 13: 134 NATO'NUN KOSOVA MÜDAHALESİ Caner Sancaktar* Giriş

146

Güvenlik Konseyi’nin gündeminde çıkarıldı. ABD-İngiltere-Almanya-Fransa dörtlüsünden

destek alan Kosova Meclisi ise, Temmuz ayında, BM’nin yürüttüğü Kosova sürecinin

başarısız olduğunu belirtti ve “yılsonuna kadar bağımsızlık ilan edileceğini” duyurdu.

Ve nihayet Kosova Meclisi 17 Şubat 2008’de bağımsızlık ilan etti: “Bugünden itibaren

Kosova, bağımsız ve hür olmakla gurur duyduğunu ilan eder… Kosova kurumlarının

liderleri olarak bizler, Kosova'yı özgür ve bağımsız bir ülke ilan ediyoruz.”20

UÇK komutanı ve Başbakan Hashim Thaçi tarafından okunan Kosova Bağımsızlık

Bildirisi’nde ayrıca “Ahtisaari Planı’na uyma” sözü verildi. Bağımsız Kosova’nın yeni

bayrağı mecliste tanıtıldı. Kosova Cumhuriyeti’nin bayrağı, altı yıldızla birlikte mavi fon

üzerine sarı renklerde Kosova’nın sınırlarını gösteren bir bayrak olarak belirlendi. Bu zamana

kadar Kosova Arnavutları, kırmızı fon üzerine siyah renkli iki kafalı kartal tasviri bulunan

Arnavutluk bayrağını kullanıyordu.

Sırbistan Başbakanı Kostunica bağımsızlık ilanı sonrasında radyo ve televizyonlardan naklen

yayınlanan konuşmasında şunları söyledi:

“Avrupalı yandaşlarıyla birlikte bu şiddetin sorumlusu ABD Başkanı, Sırp tarihine kara

harflerle yazılacaktır. Bugün 17 Şubat’ta, NATO kontrolündeki Kosova kukla devleti

Sırbistan toprakları üzerinde yasa dışı biçimde ilan edildi. Bu bir şiddet eylemidir.

Siyasi tahribatçı, acımasız ve ahlaksız ABD, bu benzersiz yasa dışılığı yarattı ve

görüşlerini kabul ettirerek AB’yi aşağıladı. ABD, gücü, hukukun üzerinde tuttuğunu ve

kendi çıkarları için uluslararası hukuku ihlal etmeye hazır olduğunu gösterdi. ABD ve

AB, uzun vadede olup biteceklerin ve sonuçlarının sorumlusu olacaktır. Sırbistan

aşağılanmayı ve güce boyun eğmeyi reddediyor.”21

20http://www.milligazete.com.tr/makale/kosovada-cosku-ve-sevinc-sirbistanda-ofke-ve-kin-101071.htm,

(30.07.2012).

21 http://www.haberakademi.net/haberyaz.asp?hbr=6209, (30.07.2012).

Page 14: 134 NATO'NUN KOSOVA MÜDAHALESİ Caner Sancaktar* Giriş

147

ABD hükümeti, bağımsızlık ilanını “not” ettiklerini, konuyu değerlendirdiklerini ve Avrupalı

ortaklarıyla görüşme içinde olduklarını açıkladı. Avrupalı hükümetler ise, Kosova ve

Sırbistan hükümetlerini sakin olmaya ve sorumlu davranmaya çağırdı. Buna karşılık

Moskova, Kosova konusunda Sırbistan’ı desteklediğini bildirdi. Kosova’nın bağımsızlığını

tanımayacağını açıklayan Moskova yönetimi, bağımsızlık ilanının “uluslararası hukuka ve

BM Kurucu Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu”, ABD ile Batı Avrupalı devletlerin Sırbistan’a

haksızlık yaptıklarını ve Kosova konusunda çifte standart uyguladıklarını söyledi. Ayrıca

Rusya’ya göre, Kosova’nın bu şekilde bağımsızlık ilan etmesi ve tanınması, dünyanın diğer

bölgelerindeki ayrılıkçı hareketleri cesaretlendirecek ve böylece yeni problemleri,

karışıklıkları, çatışmaları doğuracaktır.

Kosova’nın bağımsızlığını ilk tanıyan devletler, 18 Şubat’ta yani bağımsızlık ilanının ertesi

gününde ABD, İngiltere, Fransa, Türkiye, Arnavutluk ile ABD-NATO güdümlü Afganistan

ve Kosta Rika oldu. Kosova’nın Sırbistan’dan ayrılmasını ve Sırbistan’a askeri müdahale

yapılmasını açıkça desteklemiş olan bir başka önemli Batılı güç Almanya ise Kosova’nın

bağımsızlığını üç gün sonra 20 Şubat’ta resmen tanıdı.22 Ama BM Güvenlik Konseyi daimi

üyeleri olan Rusya ile Çin ve AB üyeleri olan İspanya, Yunanistan, Romanya, Slovakya ile

Kıbrıs Cumhuriyeti (Güney Kıbrıs Rum Kesimi) Kosova’yı tanımadılar. Kosova, kendisini

tanımayan Rusya ve Çin’in vetosuyla karşılaşacağını bildiği için ve ayrıca kendisini tanıyan

devlet sayısı henüz yeterli olmadığı için şimdiye kadar BM’ye üyelik başvurusunda

bulunmadı.23 Ayrıca Kosova, kendisini tanımayan Avrupalı devletlerin karşı çıkmasından

dolayı AGİT’e ve Avrupa Konseyi’ne katılamadı. Fakat Kosova, örgüt içinde en fazla oy

22 Bkz.: http://www.mfa-ks.net/?page=2,33 , (17.03.2014).

23 Bir devletin BM’ye tam üye olabilmesi için, BM Güvenlik Konseyi’nin tavsiyesi üzerine BM Genel Kurul’un

en az üçte iki çoğunlukla kabul etmesi gerekir. Yani Güvenlik Konseyi’nde yer alan daimi devletlerden birisi

(ABD, İngiltere, Fransa, Çin, Rusya) “veto” ederse veya Genel Kurul’da 2/3 çoğunluk sağlanmazsa tam üyelik

gerçekleşemez.

Page 15: 134 NATO'NUN KOSOVA MÜDAHALESİ Caner Sancaktar* Giriş

148

hakkına sahip olan ABD, Japonya, Almanya, İngiltere ve Fransa’nın desteğiyle IMF ile

Dünya Bankası’na üye olmayı başardı.

Kosova, uluslararası alanda “tanınmama” problemini ABD-İngiltere-Almanya-Fransa

dörtlüsünden aldığı büyük destek ile aşmaya çalıştı ve çalışıyor. Bu çalışmanın, şimdiye kadar

önemli bir başarı elde etmiş olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü Şubat 2014 itibariyle BM üyesi

olan 193 devletten 108’i Kosova’yı tanımış bulunuyor.24 Bu sayının önümüzdeki yıllarda

artması bekleniyor. Çok sayıda Afrikalı, Asyalı ve Latin Amerikalı çevre kapitalist devlet;

ABD, Almanya, İngiltere ve Fransa’nın girişimleri ve talepleri sonucunda Kosova’nın

bağımsızlığını tanıdı. Yani Kosova’yı tanıyan devlet sayısında meydana gelen artış,

Priştine’nin çabaları sonucunda değil, Sırbistan’a karşı Kosova’yı destekleyen dört

emperyalist devletin inisiyatifi sonucunda gerçekleşti.

Sonuç

NATO, SSCB’nin yıkılışına kadar her hangi bir askeri operasyon gerçekleştiremedi.

SSCB'nin yıkılmasıyla birlikte ABD liderliğinde NATO operasyonları başladı ve giderek hız

kazandı. İlk olarak 1991 Körfez Savaşı sırasında Irak’a karşı NATO uçakları ve askerleri

kullanıldı. İkinci olarak Bosna-Hersek’teki Sırp kuvvetlerine karşı havadan operasyon

gerçekleştirildi. Kosova müdahalesi NATO’nun üçüncü askeri operasyonu oldu. Bu

operasyon, ABD - Batı Avrupa ittifakı tarafından gerçekleştirildi. Ayrıca bu ittifak,

Kosova’daki ayrılıkçı milliyetçi UÇK örgütünü doğrudan destekledi ve güçlendirdi.

NATO’nun müdahalesi sonucunda Sırbistan ordusu ve polisi Kosova’yı terk etmek

zorunda kaldı. Bununla eş zamanlı olarak NATO ve Batılı devletler bölgeye yerleştiler.

Akabinde Ahtisaari Planı çerçevesinde görüşmeler başlatıldı. Görüşmelerin sonucunda 24 Ayrıca BM üyesi olmayan Tayvan da Kosova’yı tanıyor. Bkz.:

http://en.wikipedia.org/wiki/International_recognition_of_Kosovo , (17.03.2014).

Page 16: 134 NATO'NUN KOSOVA MÜDAHALESİ Caner Sancaktar* Giriş

149

taraflar ortak bir çözüme ulaşamayınca Kosova Parlamentosu tek taraflı olarak bağımsızlığını

ilan etti. Bağımsızlık ilanını ABD-Batı Avrupa ittifakı derhal tanıdı ve destekledi. Kosova

Savaşı’nda Türkiye de Batı ittifakı içinde yer aldı.

1999 NATO müdahalesi Kosova’nın Sırbistan'dan ayrılmasını sağladı. Başka bir ifadeyle

Kosova, NATO müdahalesi yoluyla Sırbistan’dan koparıldı. Bu süreçte Sırbistan ordusu ve

polisinin Kosovalı Arnavutlara yönelik gerçekleştirdiği insan hakları ihlalleri ve etnik

temizlik, sürekli Batılı devletler ve basın-yayın organları tarafından gündeme getirildi ve

eleştirildi. Böylece insan hakları ihlalleri ve etnik temizlik, NATO müdahalesinin resmi

gerekçesi haline getirildi. NATO ve Batılı hükümetlerden gelen resmi açıklamalar göre,

bölgedeki insan hakları ihlallerini önlemek ve Arnavut sivilleri Sırp saldırısına karşı korumak

için askeri müdahale yapıldı.

UÇK’nın, Kosovalı Sırplara, Romanlara ve UÇK karşıtı Arnavut sivillere yönelik

gerçekleştirdiği saldırılar, katliamlar, çeşitli insan hakları ihlalleri ve organize suç faaliyetleri

Batılı devletler tarafından görmezden gelindi. Çünkü merkez kapitalist devletlerin (özellikle

ABD-Almanya-İngiltere-Fransa ittifakının) amacı, bölgedeki silahlı çatışmaları sona

erdirmek, etnik temizliği ve insan hakları ihlallerini engellemek ve nihayet bölgeye barış

getirmek değildi. Eğer amaç bu olsaydı, sadece Sırp hükümete ve Miloseviç’e değil, aynı

zamanda UÇK’ya ve bu örgütün liderlerine de baskı uygulanırdı. Ama Sırp tarafına her türlü

baskı uygulanırken UÇK’lılar “özgürlük savaşçıları” ilan edildiler. Hatta savaş sırasında

çeşitli savaş suçları işlemiş olan UÇK komutanları, savaş sonrasında da Batı tarafından

(özellikle de ABD ve Almanya tarafından) desteklendiler. Bu destek sayesinde UÇK

komutanları, savaş sonrasında Kosova’da üst mevkiler (başbakanlık, bakanlık, milletvekilliği

gibi) elde etmeyi başardılar.

ABD, Almanya, İngiltere ve Fransa; Kosova konusunda Sırbistan’a karşı işbirliği yaptılar ve

UÇK’yı desteklediler. Çünkü bu devletlerin Kosova ve Sırbistan’a ilişkin dört amacı vardı.

Page 17: 134 NATO'NUN KOSOVA MÜDAHALESİ Caner Sancaktar* Giriş

150

Aşağıda özetlediğim bu amaçlar, adı geçen dört merkez kapitalist (emperyalist) devletin

Kosova politikasını belirledi:

(1) ABD, Almanya, İngiltere ve Fransa’nın amacı, özelde Kosova’ya ve genelde Balkan

coğrafyasına askeri ve siyasal olarak yerleşmek idi. Bu amaçla Kosova’yı Sırbistan’dan

koparmak ve bölgeye asker sokmak istediler.

(2) Miloseviç liderliğindeki Sırp devleti, 1990’ların başından itibaren Balkanlar’da “Büyük

Sırbistan”ı kurmayı amaçlıyordu. Oysa adı geçen dört emperyalist devlet, kesinlikle bölgede

büyük ve güçlü bir Sırbistan’ı istemiyordu. Daha doğrusu; hiçbir Balkan devletinin (Türkiye

dahil) bölgede güçlenmesini ve etkili olmasını istemiyorlardı. Bu nedenle “Büyük”

Sırbistan’ın (daha doğrusu bölgede herhangi bir “Büyük” devletin) kurulmasını engellemeye

çalıştılar.

(3) Batılı emperyalist devletler, tüm dünyada “söz dinleyen devletleri / hükümetleri /

rejimleri” istiyor. Bu nedenle, “söz dinlemeyen devletler / hükümetler / rejimler”, ABD başta

olmak üzere Batılı hükümetler ve liberal basın tarafından “haydut devlet” olarak tanımlanıyor

ve aşağılanıyor. ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa; Balkanlar’da Kosova, Karadağ,

Makedonya, Bosna-Hersek gibi “söz dinleyen” çevre (bağımlı zayıf) kapitalist devletlerin var

olmasını istiyorlar ve bu durumdan büyük memnuniyet duyuyorlar. Oysa Miloseviç

liderliğindeki Sırp devleti / hükümeti, 1990’lı yıllarda büyük kapitalist Sırbistan’ı kurmak

istiyordu ve bu amaçla saldırgan bir dış politika izliyordu. Yani Sırp devleti/hükümeti, “söz

dinlemiyordu.” Dolayısıyla Sırbistan’ın, “söz dinleyen devlet” haline getirilmesi

gerekiyordu.25

25 Aynı durum Türkiye için de geçerlidir. Türkiye, “söz dinlediği” sürece ABD ve Batı Avrupa’nın “stratejik

müttefikidir”. Ama “söz dinlemediği” zamanlarda Türkiye, cezalandırılması gereken bir “yaramaz küçük

kardeştir”. Örneğin Türkiye, Batı’ya rağmen 1974 Kıbrıs Harekatı’nı gerçekleştirdikten sonra ABD’nin silah

ambargosuna maruz kaldı. Bundaki amaç, “sözden çıkan” Türkiye’yi cezalandırmak ve “söz dinler” hale

getirmekti. Bunun farkında olan Türk siyasetçileri, hükümetleri ve kapitalist sınıfı, özellikle 1947 Truman

Page 18: 134 NATO'NUN KOSOVA MÜDAHALESİ Caner Sancaktar* Giriş

151

(4) Son iki asırdır en güçlü dört emperyalist devlet olan ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya,

1917’den itibaren SSCB’yi ve 1990 sonrasında Rusya’yı kendilerine rakip ve tehdit olarak

gördüler. Rusya, SSCB dağıldıktan ve kapitalizme geçildikten sonra yeni bir emperyalist

(merkez kapitalist) devlet haline gelmeye çalışıyor. Bu nedenle ABD, İngiltere, Almanya ve

Fransa, Rusya’nın güçlenmesini ve dünya siyasetinde ve ekonomisinde etkili olmasını

engellemeye büyük özen gösteriyorlar. Ama bunu yaparken, nükleer süper güç olan Rusya ile

her hangi bir silahlı çatışmaya girmemeye de aynı özeni gösteriyorlar. Dolayısıyla, adı geçen

dört Batılı devletin Rusya politikası, 1990 sonrasında genel hatlarıyla şöyle şekillenmiş

bulunuyor: (a) Rusya ile doğrudan silahlı çatışmaya girmeyecek şekilde rekabet etmek ve onu

zayıflatmak. (b) Rusya’nın müttefiklerini zayıflatmak. Çünkü Rusya’nın müttefiklerinin

zayıflatılması, dolaylı olarak Rusya’nın da zayıflatılması anlamına geliyor. (c) Rusya’nın,

“eski SSCB nüfuz alanında” (yani Balkanlar, Doğu Avrupa, Kafkasya ve Orta Asya

bölgelerinde) etkinliğini sınırlandırmak. 1990 sonrasında (yani SSCB ve YSFC

parçalandıktan sonra) Rusya’nın Balkanlar’daki en sıkı ve güçlü müttefiki hiç kuşkusuz

Sırbistan idi. Dolayısıyla Sırbistan’ın güçlenmesi, aynı zamanda Balkanlar’da Rusya’nın da

(müttefiki Sırbistan üzerinden) güçlenmesi anlamına gelecektir. Veya tam tersi: Sırbistan’ın

zayıflaması, aynı zamanda bölgedeki Rus etkisinin de zayıflaması anlamına gelecektir. Bu

nedenle ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa, Rusya’nın müttefiki olan Sırbistan’ı zayıflatmak

yoluyla Rusya’nın da Balkanlar’daki nüfuzunu sınırlandırmak / azaltmak istediler.

İşte bu amaçlarından dolayı Batlı emperyalist devletler, 1990’lı yıllarda “Arnavut dostu” ve

“insan hakları koruyucusu” haline geldiler. ABD-Almanya-İngiltere-Fransa ittifakı, Sırbistan

ve Kosova konusunda kendi amaçlarını, NATO’yu ve UÇK’yı kullanarak gerçekleştirdi.

NATO müdahalesi sonrasında bu dört devlet, askeri ve siyasi olarak Kosova’ya yerleşti.

Haziran 1999’dan bu yana Kosova’yı bu dört devlet kontrol ediyor ve yönetiyor. Dolayısıyla

Doktrini’nden bu yana ABD ile “iyi ilişkiler” kurmaya özen gösteriyorlar. Çünkü ABD ile “iyi ilişkiler”

kurulmadığı zamanlarda ABD’nin “cezalandırıcı gücüyle” karşılaşılacağının farkındalar.

Page 19: 134 NATO'NUN KOSOVA MÜDAHALESİ Caner Sancaktar* Giriş

152

Kosova’nın seçilmiş meclisi, hükümeti ve yöneticileri, ne yazık ki “resmi formalite”den öteye

geçemiyor Kosova siyasetinde.

Sırp devleti ve kamuoyu ise, Kosova’nın Sırbistan’dan ayrılmasını bir türlü kabullenmedi.

Kosova Cumhuriyeti’ni halen tanımayan Sırbistan, bağımsızlık ilanının uluslararası hukuka

ve BM Kurucu Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu ileri sürdü. Belgrat yönetimi, BM Genel

Kurulu’na, “Kosova Yönetimi Geçici Kurumları’nın tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan

etmesi uluslararası hukuka uygun mudur?” sorusunu yöneltti. Genel Kurul, 8 Ekim 2008’de,

Uluslararası Adalet Divanı’ndan bu konuda istişari görüş talep etti. Adalet Divanı, merakla

beklenen görüşünü 22 Temmuz 2010’da “14 oyçokluğu” ile açıkladı: “17 Şubat 2008’de

kabul edilen bağımsızlık deklarasyonu, genel uluslararası hukuka, 1244 (1999) sayılı

Güvenlik Konseyi kararına veya Anayasal Çerçeveye aykırı değildir.”26

Böylece Sırbistan’ın, uluslararası hukuk ve uluslararası toplum nezdinde Kosova’nın

“meşruiyetini yıkma” girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. Buna rağmen Sırpların “Kosova

inadı” devam ediyor. Belgrat yönetimi, halen bölgenin Sırbistan’ın bir parçası olduğunu

söylüyor. Ayrıca Kosova’da yaşayan %5’lik Sırp azınlık, Kosova Meclisi’nin bağımsızlık

ilanına tepki olarak 28 Haziran 2008’de Mitrovica’da “Kosova-Metoya Meclisi”ni açtı.

Meclise, 26 belediyeden seçilen Sırp, Roman, Gorani ve Boşnak temsilciler katıldı. Bu

meclis, resmi düzeyde Kosova devleti, BM, AB ve Batılı devletler tarafından tanınmıyor olsa

da, Kosova Sırpları arasında etkili oldu ve Belgrat yönetimi ile sıkı bağlar geliştirdi.27

Bu meclisin amacı, bölgedeki küçük Sırp nüfusunu korumak ve bölgenin Belgrat ile bağını –

son derece zayıflamış olsa – devam ettirmektir. Ama Kosova’nın geleceğini, bölgenin otokton

26 Accordance with international law of the unilateral declaration of independence in respect of Kosovo.

Summary of the Advisory Opinion, International Court of Justice, The Hague, 22 July 2010, http://www.icj-

cij.org/docket/files/141/16010.pdf, (04.08.2013), s. 1, 14-15.

27 Bkz.: Igor Jovanovic, Blerta Foniqi-Kabashi, “Kosovo Serbs convene parliament; Pristina, international

authorities objects”, http://www.setimes.com/cocoon/setimes/xhtml/en_GB/features/setimes/features/2008/06/

30/feature-01, (04.08.2012).

Page 20: 134 NATO'NUN KOSOVA MÜDAHALESİ Caner Sancaktar* Giriş

153

milletleri olan Sırplar ile Arnavutlar’dan çok, ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa

belirleyecektir. Çünkü 1999’dan bu yana bölgeyi fiilen yönetmekte olan temel aktörler, bu

dört devlettir. Önce Kosova’yı Sırbistan’dan koparan ve ardından yeni bir Arnavut Kosova

devleti inşa eden esas güç, Kosovalı Arnavutlar değil, dört Batılı emperyalist devlettir: ABD,

Almanya, İngiltere ve Fransa. Dolayısıyla uzun bir süre daha Kosova’nın geleceğini bu

devletler belirleyecektir.

Kaynakça

Accordance with international law of the unilateral declaration of independence in respect of

Kosovo. Summary of the Advisory Opinion, International Court of Justice, The Hague, 22 July

2010, http://www.icj-cij.org/docket/files/141/16010.pdf, (04.08.2013).

Aydınlık, 04.07.2013.

Bujosevic, Dragana; Radovanovic, Ivan: The Fall of Milosevic: The October 5th Revolution,

Palgrave Macmillan, New York, Hampshire 2003.

Dedeoğlu, Beril: Uluslararası Güvenlik ve Strateji, Yeniyüzyıl Yayınları, İstanbul 2008.

Jovanovic, Igor; Foniqi-Kabashi, Blerta: “Kosovo Serbs convene parliament; Pristina,

international authorities objects”, http://www.setimes.com/cocoon/setimes/xhtml/en_GB/

features/setimes/ features/ 2008/06/30/feature-01, (04.08.2012).

Judah, Tim: Kosovo: War and Revenge, Yale University Press, New Haven, London 2002.

Oğuz, Özgür; Yıldırım, Korhan: “Balkanların gizlisi saklısı”, Detay, Sayı 31, İstanbul 2001.

Savran, Sungur: Avrasya Savaşları: Körfez’den Afganistan’a Yeni Dünya Düzeninin

Kuruluşu, Belge Yayınları, İstanbul 2001.

Sönmezoğlu, Faruk: Uluslararası Politika ve Dış Politika Analizi, Filiz Kitabevi, İstanbul

1995.

Page 21: 134 NATO'NUN KOSOVA MÜDAHALESİ Caner Sancaktar* Giriş

154

Travers, David: “The UN: Squaring the Circle”, The Kosovo Crisis: The last American war in

Europe?, Ed. Tony Weymouth, Stanley Henig, Reuters, London 2001.

Williams, Christopher: “Kosovo: A Fuse for the Lighting”, The Kosovo Crisis: The last

American war in Europe?, Ed. Tony Weymouth, Stanley Henig, Reuters, London 2001.

Woodward, Susan L.: “The West and International Organizations”, Yugoslavia and After: A

Study in Fragmentation, Despair and Rebirth, Ed. David A. Dyker, Ivan Vejvoda, Longman,

London 1996.

http://en.wikipedia.org/wiki/International_recognition_of_Kosovo , (17.03.2014).

http://en.wikipedia.org/wiki/Kosovo_Liberation_Army, (31.07.2013).

http://en.wikipedia.org/wiki/Kosovo_War, (02.08.2013).

http://en.wikipedia.org/wiki/Rambouillet_Agreement, (02.08.2013).

http://en.wikipedia.org/wiki/Slobodan_Milo%C5%A1evi%C4%87, (05.09.2013).

http://www.balkanpeace.org/index.php?index=/content/balkans/kosovo_metohija/articles/kam

01.incl, (31.07.2012).

http://www.haberakademi.net/haberyaz.asp?hbr=6209, (30.07.2012).

http://www.mfa-ks.net/?page=2,33 , (17.03.2014).

http://www.milligazete.com.tr/makale/kosovada-cosku-ve-sevinc-sirbistanda-ofke-ve-kin-

101071.htm, (30.07.2012).