4
Cuma 5 OCAK 1962 FiATI ; 15 MlL YIL: 3 SAYI 138 NACAK İdare evi - Ankara Sokak No: 7, Tel: 2697 - Lefkoşa Sahibi: Nacak Gazete ve Matbaacılık işletmesi Limited Altı aylığı: 500 mil Afione: Bir Yıllığfî i l Türkiye Cumhurbaşkanı CEMAL GÜRSEL İN YENİ YIL MEŞAII “1962 Yılında en büyük ihtiyacımız huzur ve çalışmaktır” diyor Anavatanın nurlu yolunda yürümek idealinde olan Kıbrıs Türkü, yeni yılın çalışma ve gayretlerinde bu mesajdan ilbam alacaktır Amme Hizmetleri komisyonu TeKrar Çıkmazda mı? Cumhurbaşkanı Ce- mal Gürsel, yeni yıl mü nasebetiyle vatandaşla ra hitaben şu mesajı yayınlamıştır: “Aziz vatandaşlarım: Yeni yı lın eşiğinde bütün va- tandaşlarımızı saygı ve sevgi ile selâmlarım. 1961 yılı, milletimiz için bütün dünya önün de ciddî ve çetin imti- hanlar yılı olmuş, dev- let ve millet hayatında yarattığımız büyük olaylarla dolmuştur. Her şey ve her mesele- miz millet eliyle, millet karan ile ve yalnız millet ve memleket ya- rarına olarak köklü ve sağlam temellere otur- tulmuştur/ Gürsel, 1961 Türkiye sinde Demokrat reji- min tesisi için yapılan çalışmaları birer birer sıraladıktan sonra me- sajına şöyle devam et- ..... ........................................... ...... Başyazı 1962 de Kıbrıs Türklerinin görüş ve durumu. 1962 Yılında yeni bir hızla Kalkınma da- vamıza sarılacağız. Köylü kentli tutum- lu yaşama kararında- yız. 10 kazanıp 9 yiye- cek, 9 kazanıp dokuz, buçuk yiyerek iflâse sürüklenenler kitlesin den ayrılacağız. Türk çarşısını des- teklemeyi v i c d a n î bir borç bilecek, bu va zii'enin derin manasını ve kıymetini anlama- yanları ikazı da vazife bileceğiz. Kooperatiflerimiz et rafında sıkıca, el ele ve rip, yeni yeni hamlele- re girişeceğiz. Cemaatımızın iç bün y esini kemiren dedi ko- dudan uzaklaşacağız; yapıcı tenkitlerle yapı- lanların daha iyisini yaptırmağa çalışaca ğız. Hırs ve garazla et- rafa çamur atanları yo la getirinceye kadar ha kikatları haykıracağız. Mücadeleden kaçıp başına şemsiye arayan ların güneşli havada yağlı pehlivan kesilme- leri karşısında gerile miyeceğiz ve bu ‘tatlı su” balıklarına istedik- leri yemi vermeyece ğiz. Tek bir vücut halin de el ve gönül birliği içinde haklarımızın ko runması için devamlı surette çalışacağız. 1962 yılını Kıbrıs Türkü için başarı dolu bir yıl yapmak için uğ- raşacağız. Müfterilere, nankör leıe, milli menfaatimi- zi darbeleyenlere tâviz rermeyKe% CA K inektedir. Sevgili vatandaşlarım: “Benim 1962 yılında aziz yurdumuzun süs- lenmesi ve ebedî cum- Atatürk Meydanın- daki polis dairelerinin bir kısmı Baf Kapusun daki merkeze naklolu- nurken ilgili makamlar bunu Rum polis devri- yelerini kolaylaştrmak için yapıyoruz diye su- dan bir sebep ileri sür- müşler, biz de inanır görünmüştük. Şimdi hayretle görüyoruz ki Atatürk meydanında- ki polis dairelerinin önemlileri bir bir Baf kapusuna taşınıyor. Bu gidişle bizim semti mizde üç beş nöbetçi bırakılacak, asırlık bu poüs müessesesi bir köy karakolu haline so kulmuş olacaktır. Gaye Rum semtle- rini parlatmak, Türk semtlerini de söndüı- huriyetimizin yüksel- ( Her şeyden evvel, va- mesi için vatandaşla tandaşlanmın, Demok rımdan güvenle ve is-j ratik düzeni korumala rarla istediklerim ve nnı, Türkiye Cumhuri beklediklerim vardır..! yeti Büyük Millet Mec lisine ve onun hüküme- tine güvenmelerini ve hükümetin gayretleri- ne işçi, çiftçi, tüccar ve memur bütün vatandaş larımın yardımcı olma larını istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti B. Millet Meclisinin ve hükümetinin işleri gerçekten ağırdır. Mec lisler ve hükümet bu ağır işleri en iyi sonuç lara bağlamak kudret ve kararını Türk mille- tinin güven ve yardım larmdan alacaktır, mil letin güvenine mazhar olan bir hükümetin her türlü sıkıntıyı ortadan kaldıracak ve her çeşit sızıyı dindirecek kud- rette bulunacağına ina nmalıyız. 1962 yılında en büyülk ihtiyacımız huzur ve çalışmaktır. Bir çalışmanın yorgun luğunu diğer bir çalış- mayla gidermek zorun dayız. Millî huzur için vatandaşların birbirle- rini sevmeleri, saymala rı ve birbirine güven- meleri şarttır. Önemle işaret ediyorum, bu vatanda yaşamak ve te kâmül etmek için çalış- mak, çok çalışmak ve millî huzuru korumak temel vazifemiz olmalı dır. Bunu iyi bilmeli, huzurumuzu bozacak tahriblere kapılmama- lıyız. Bize dost görüne® rek millî hayatımızı ze- hirlemeye çalışanlar ol duğunu bilmeli ve uya nık bulunmalıyız. Muhterem vatandaş- larım, Milletimizin yeni gir diği düzenle daha ileri, daha parlak bir yüksek hayata ulaşma gayreti içinde sayısız yeni yıl- lar kutlamasını diler, 1962 yılının vatanın en uzak köşesindeki köy- den başşehre kadar tek tek bütün vatandaşları ma ve muhterem ailele rine sağlık, sıhhat ve saadet getirmesini, mil letimiz ve bütün insan- lık için sulh, sükûn ve iyilikler yılı olmasını Taundan niyaz ede- rim. yy Âmme Hizmeti Komisyo- nu Sayın Başkam’nın Ame- rika’da izinli bulunduğu iki ay kadar bir süre zarfında Resmî Gazete’de çıkan mün hal ilânları ile tâyinlerden sözü geçen süre içinde Ko- misyon çalışmalarını daha iyi bir kavrayış ve soğukkan- lılıkla idare etmiş olduğu anlaşılan Başkan Vekili ile Üyelerin huzurlu gayretleri sayesinde oldukça kanaat- bahş işler başardığım göre- rek mumnun olmuş ve bu- nun böyle devam edeceğini ümid etmiştik. Son birbuçuk ay içinde tâ- yinlerin nazara çarpacak de recede azalmış ve nele terfi- lerin hemen hemen hiç yapıl- mamış olması (birçok mün- CUMHURBAŞiiANI v &mal , uuti^ZL GAYE TÜRK SEMTİNİ KARARTMAK Mİ? mek değil midir? Ya- rın bu sıranın Mahke- melere gelmiyeceğini kim temin edebilir? Acaba yetkili makam lar bu son taşınmaya nasıl bir kulp takacak- lardır., merak ediyo- ruz. Türk semtinde kalan bu polis karakolunun mes’ulünün Rum olma- sı da üzerinde önemle hayretle ciddiyetle du- rulacak bir meseledir. Bizim polis âmirleri- miz seslerini ne zaman duyuracak, forslarım ne zaman kullanacak, omuzladıkları mesuli- yetlerin hakkını ne za- man vereceklerdir? Anlamalıyız ki sus- tukça haklarımız bir bir elden gidecektir. Güzel Bir Teşebbüs İman Cevheri ■il -ir " »i1 » i1 rv LEFKOSA TÜRK BANKASI SIZIN KENDİ BANKAN İZDİR Siz de Paranızı LEFKOŞA TÜRK BANKASINA yatırınız. Unutmayınız ki para evde kalırsa HIRSIZ, fakat LEFKOŞA TÜRK BANKASI’NA yatırılırsa en yüksek FAİZ getirir. Bir tarih boyunca za ferler silâhla kazanıl- mıştır. Hedeflere ulaşı- mı ayni şey temin et- miştir. Milât öncesi, sa vaş arabaları, orduları dağıtıp bozan filler ne yapmışsa onbeşinci as- rın toplan, Prusyanm iğneli tüfenkleri de ay- ni şeyi yapmıştır. Bu günün atomları, lıidro j enleri, nükleerleri de ayni şeyi yapacaktır. Fakat bütün öldürücü, kahredici araçların te- tiği imandır. Bu silâhların tetiğini oynatmak, manevî si- lâhlan kullanmasını bi len özü, gözü pek erle- re, subaylara kalmakta Türk Cemaat Meclisi Sosyal dir. Beşbin senelik tari işler Dairesinin “Fakır Öğren* hırtı i 7 HovuyipüL Till'k çilere Yemek Temini Komitesi” ı ^yunca A#u * K gelen haftadan itibaren ilkokul M ille ti b il d e ğ e r le n b il hasletleri kendi soyu- nun evlâtlarında topla- mıştır. Biz bu bilgiyi, bu cevheri bu manevî hasleti ve uygarlığı Or. taasyadan bütün dün- yaya götürmüş, yaymı şızdıı*. Bu imanla Kani- je, Plevne, Çanakkale, Dumlupmar destanları m yazdık. Bu imanla, makineleri yumruğu- muzla, kulleleri göğsü- müzle yenmesini bildik. Hürriyetimizi çalmağa gelenleri bu imanla de- nize döktük. 1958 yılının kara gün lerinde Kıbrıs Türkü- nü bu iman gücü ayak ta tutmuştur. Türk köylüsü, Türk kentlisi, hey beşbin yıl lık tarihimizin arslan- lan! Tarihin, destanlann şanlı kartalları, Meh- medin yanındadır. On- lara bütün benliğinle güven. Onlar halinin, is tikbaünin teminatıdır. ( Devamı sayfa dörtde) t X bir dakika En sonda olanlar öğrencilerinden 600 tanesine öğle yemeği vermek İçin son hazırlıklarını yapmış bulunmak tadır. Hamiyetperver halkımızdan ve milesseselerimlzden topla- nan İanelerle takriben dört ay müddetle fakir yavrularımız yed rilecektlr. iane toplayan Komite para toplama İşine hızla devam et- mektedir. Bu İnsani ve ulvi vazifesini henllz yerine getiremem'ş olan vatandaşlarımızın hamiyet kese lerini açmalarını, yoksul yav ı-ularımızın sevinç yaşlarından pay almağı İhmal etmemelerini ehemmiyetle hatırlatırız. i Kıbrıs’ta yayınlanan minyatür “Cumhuriyet” gazetesi, Kıbrıs Türkü- nün dâvalarını savunan “Nacak” m radyodaki reklamına takılmış ve milliyet, milli ve millet gibi konulan ele almış... ‘‘Nacak”ın bu kadar yıl lık yaym hayatı ortada; ‘•Nacak” bir dâva ve İli- kli gazetesidir; “Cumhu- riyet” ise ne olduğunu, rengini, tüyünü İlk sayı- sında belli etti.. Bunun üzerinde durmıya bile değmez. Ama insan şaşı- yor; “Dahleden dinimize bâri müsluman olsa” bey ti hemen aklımıza geli- yor. “Cumhuriyet” gazetesi iyi bilmelidir kİ, bu memlekette milliyet, mil let g'bi yüksek ve ulvi kavramlar hiç kimsenin tekelinde değildir ve olamaz. ,'Nacak”m yap tığı milli bir vazifedir, onun İçin “Nacak” i oku mak herhalde milli bir ödev sayılabilir. Ama “Cumhuriyet” in yaptığı nedir bu memlekettte? Bunu bize söyliyebllir mi? “Cumhuriyetçiler” bu memlekette millet ve anilll kelimelerini ağızla rina alabilecek en son kişilerdir. V hal mevkiler bulunduğu ve her dairede haklı terfi beklil yenlerin sayısı gittikçe çoğal- dığı halde) bu ümidimizi maalesef boşa çıkarmıştır, öğrendiğimize göre bu dur- gunluğa sebep Komisyon top lantılannm muntazaman ve devamlı olmaması ve çalış- malarına çoğu defa sinirli havanın hâkim olmasıdır. Bu durumda Komisyon ça- lışmalarının bazı önemli ko- nularda tekrar çıkmaza doğ- ru gitmekte olduğu anlaşılı- yor. Meselâ: (1) Geçen Ekim ayında Başkan Vekili ile bazı Üyele- rin gayretleri sayesinde yal- nız Türklbre tahsis fediknes gereken kâtipyardımcısı mün hallerinin doldurulmasında, Rumların %70 ten fazla mev- ki işgal etmekte olmalarına rağmen bazı Dairelerde âcil ihtiyaçları olduğu gerekçesi ile kendilerine ae bir miktar tahsis edilmesinde ısrarları üzerine, hasıl olan çıkmaza bir hâl çaresi bulunmuş ve bu hususta yapılan özel bir anlaşma ile o zaman mevcut ilk 18 münhal doldurulmuş- tu. İleride açılacak münhal* İlerin de, Türlderin %30 u da tamamlanıncaya kadar, ayni anlaşma esası üzerinden dol- durulmasında mutabık kalın- mıştı. Fakat gel gör ki şimdi asıl Başkan ile diğer Rum üyeler, mevcut anlaşmaya rağmen son açılmış olan 8 münhal mevkie sadece 1 Rum ve 1 Türk tâyin ettikten sonra geri kalan 6 mevkie tâyini gereken 5 Türk ile 1 Rum’un tâyinine bir türlü yaklaşmıyorlar! Sebep olarak da anlaşmayı temin ederek ilk tâyinleri yaptırmak için ileri sürdükleri âcil ihtiyaç ile yakında 100 küsur daha Kâtip Yardımcısına ihtiyaç olacağı (ki hakikaten durum öyle idi) ve Türklerin 230 u rahat ve kolayca tamamlaya- bilecekleri sebepleri ile va- ( Devamı tayfa dörtde) BA N JV K A L IR SA —MİM— I TÜRK YAVRULARININ ZİYNETİ VE UĞURU OLAN “IS” KUMBARASINDAN YAVRULARINIZI MAHRUM ETMEYİNİZ TÜRKİYE $ t~x«x"x"x**x«x«>x~x~x":~x~x~x**x.< | Seyahat, Turizm ve Sigorta 1 işleriniz için , bütün diğer müesseselere t tercih edeceğiniz I CAN KARDEŞLER LTD.ŞTi. B A N K Â S l| $ wl»9ca,i ^ 62’den itibaren hizmete açıldı. MÜŞTERİLERİMİZE EN İYİ BİR ŞEKİLDE HİZMET ETMEK BAŞLICA PRENSİBİMİZDİR., f IX Paranızın... İstikbalinizin Emniyeti t İğ 50, Ataturk Meydanı - Tel: 6351, Lefkoşa 1 1 Alitya Tanrısına Dua Etsin! T. BAYRAKTAROGLU Rum gazeteleri kör bir çalgıcı misali, bir hava ça- lıyor.. Arabın yalellisi g'bl bu nakaratı bir düzüye tek- rar edip duruyorlar! Bu nakarat şudur! Günahkâr ZU- rihü Hürriyet için mücadele!!! Millî rüya!!! v.s. Zürih ve Londra anlaşmalarını lider niz, Başpisko- bosunuz, şu mücahit, kurtarıcı dediğiniz Makartosunuz mza ederken, siz solcu sağcı, siz'müfrit mutedil, siz liberal komünist gazeteciler, topunuz birden bu anlaş- maları beğenip, benimseyip bağrınıza basmadınız mı? O halde niye bu 180 derece dönüş. Beş parmağınızı basarak imzaladığınız bu anlaşmalar niçin günahkâr oluyor, izah eder misiniz? Ben izah edeyim, ben cevap vereyim: Aklmızca, Ingilizleri Kıbnstan koğduktan sonra kısa zamanda Türklerin hakkından gelecek, gümrükten mal kaçırır gi- bi, Kıbrısa çullanacaktınız. Evdeki hesap çarşıya uyma- dı; Karşınızda Kıbrıs Türkünü granit bir kale gibi bulunca otuz iki dşiniz kin ve gayızla sıkarak anlaş- malara, Türklere suç bulmağa kalktınız. Suç anlaşmalarda değil, bu anlaşmaları kötüye, çıkmaza götüren, bu anlaşmaları İşlemez hale götüren kendi kafalannızdadır. Alitya gazetesinin şu yazısını birlikte okuyalım: Zürih maddelerinin tatbiki ve Türklerin uz- laşmazlığı ! ispat etmiştir ki bu ada bu idare ile abla ilerleyemezi neşeli günler yaşayamaz! 1962 yılına ümitle giriyoruz. Çünkü halkımızın ,azimle herşeye boyun eğdiğini, mamafih günü geldiğimle Zürih Esaret Zincirini/ kırarak kendisi- ni hümuetel götürecek tjoia çıkacak azimde oldu- ğunu biliyoruz!!. Türklerin uzlaşmazlığı nu?!. Tlirkler her vesile ile her hareketi ile anlaşmaların ruhuna, sadık kalmış, anlaşmaların /iarfi harfine tatbikini canü gönülden iste- £ miş, bu uğurda çalışmış, dld nmiş,, kelimenin en geniş manasıyle, hüsnü niyet göstermiş bir cemaattır.. Alitya, Rucnun sırtındaki suçu el çapukluğu, kelime oyunları ile Türklere yükleyemez. Günü geldiğinde esaret zinc’rlerini kıracağını yazan Alityada çok değil, iki dirhemlik akıl ve iz’an, iki d>r» hemlik hüsnüniyet ve anlayış olsa böyle dört yana ulu- orta palavra savurmakla el&leme gülünç mevkiye dliş- mezd1. Alityanın beklediği gün henüz gelmemişse gerek Alityaya ve gerek AUtyanın kafasında olanlara haber verelim biz TUrkler için böyle bir gün dünden gelmiş- tir; böyle bir güne dünden hazınzdır. Al tya hesabını iyi yapsın, Dimyata pirince giderken evdeki bulguru da itlrmiş olmasın. Esaret zindr'ni kıracağı tehdidine gelince: Rum Cemaatı esaret zincirini kınp hürriyete kavuşacak ta bu esaret zincirini Türkün boynuna mı takacak sanı- yor. Alitya iki elini Tanrısına açıp Türkün boynuna esa- ret tasmasını takacak pallkariyi Rum anasının doğumu sı için dua etsin. Alitya ve bu adadaki fanatik Rumlar bilmiyorlarsa öğrens'nler: 30 Milyon 120 bin Türk, Milli Marşlarındaki şu m is- ralardan kudret ve ilham almaktadır: Ben ezeldenberidir, hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çûgın b.ana zincir vuracakmış, şaşarım Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım Yırtarım dağlan, enginlere sığmam, taşarım.

NACAKevrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/nacak/1962/Ocak/05... · 2014-11-10 · bi, Kıbrısa çullanacaktınız. Evdeki hesap çarşıya uyma dı; Karşınızda Kıbrıs Türkünü

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: NACAKevrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/nacak/1962/Ocak/05... · 2014-11-10 · bi, Kıbrısa çullanacaktınız. Evdeki hesap çarşıya uyma dı; Karşınızda Kıbrıs Türkünü

Cuma5

OCAK 1962

FiATI ; 15 MlL

YIL: 3 SAYI 138

NACAKİdare evi - Ankara Sokak No: 7, Tel: 2697 - Lefkoşa

Sahibi: Nacak Gazete ve Matbaacılık işletmesi Limited

Altı aylığ ı: 500 mil Afione: B ir Yıllığfî i l

Türkiye Cumhurbaşkanı

CEMAL GÜRSEL İN YENİ YIL MEŞAII“1962 Yılında en b ü yü k ihtiyacımız huzur ve çalışmaktır” diyorAnavatanın nurlu yolunda yürümek idealinde olan Kıbrıs Türkü, yeni yılın çalışma ve gayretlerinde bu mesajdan ilbam alacaktır

Amme Hizmetleri komisyonu TeKrar Çıkmazda mı?

Cumhurbaşkanı Ce­mal Gürsel, yeni y ıl mü nasebetiyle vatandaşla ra hitaben şu mesajı yayın lam ıştır: “Azizvatandaşlarım : Yeni y ı lın eşiğinde bütün va­tandaşlarım ızı saygı ve sevgi ile selâmlarım. 1961 yılı, milletimiz için bütün dünya önün de ciddî ve çetin imti­hanlar y ılı olmuş, dev­let ve millet hayatında yarattığım ız büyük olaylarla dolmuştur. Her şey ve her mesele­miz millet eliyle, millet k a ran ile ve yalnız millet ve memleket ya ­rarına olarak köklü ve sağlam temellere otur­tulmuştur/

Gürsel, 1961 Türkiye sinde Demokrat re ji­min tesisi için yapılan çalışm aları birer birer sıraladıktan sonra me­sajına şöyle devam et-..... ........................................... ......,£

B a ş y a z ı

1962 de Kıbrıs Türklerinin görüş ve

durumu.1962 Yılında yeni

bir hızla Kalkınma da­vamıza sarılacağız.

Köylü kentli tutum­lu yaşama kararında­yız. 10 kazanıp 9 yiye­cek, 9 kazanıp dokuz, buçuk yiyerek iflâse sürüklenenler kitlesin den ayrılacağız.

Türk çarşısını des­teklemeyi v i c d a n î bir borç bilecek, bu va zii'enin derin manasını ve kıymetini anlama­yanları ikazı da vazife bileceğiz.

Kooperatiflerimiz et rafında sıkıca, el ele ve rip, yeni yeni hamlele­re girişeceğiz.

Cemaatımızın iç bün y esini kemiren dedi ko- dudan uzaklaşacağız; yapıcı tenkitlerle yapı­lanların daha iyisini yaptırmağa çalışaca ğız. Hırs ve garazla et­rafa çamur atanları yo la getirinceye kadar ha kikatları haykıracağız.

Mücadeleden kaçıp başına şemsiye arayan ların güneşli havada yağlı pehlivan kesilme­leri karşısında gerile miyeceğiz ve bu ‘tatlı su” balıklarına istedik­leri yemi vermeyece ğiz.

Tek bir vücut halin de el ve gönül birliği içinde haklarımızın ko runması için devamlı s u r e t t e ça lışa ca ğ ız .

1962 y ılın ı K ıb rısTürkü için başarı dolu bir yıl yapmak için uğ­raşacağız.

Müfterilere, nankör leıe, milli menfaatimi­zi darbeleyenlere tâviz

rermeyKe% CA K

inektedir.Sevgili vatandaşlarım :

“Benim 1962 yılında aziz yurdumuzun süs­lenmesi ve ebedî cum-

Atatürk Meydanın­daki polis dairelerinin bir kısmı Baf Kapusun daki merkeze naklolu­nurken ilgili makamlar bunu Rum polis devri- yelerini kolaylaştrmak için yapıyoruz diye su­dan bir sebep ileri sür­müşler, biz de inanır görünmüştük. Şimdi hayretle görüyoruz ki Atatürk meydanında­ki polis dairelerinin önemlileri bir bir Baf kapusuna taşınıyor. Bu gidişle bizim semti mizde üç beş nöbetçi bırakılacak, asırlık bu poüs müessesesi bir köy karakolu haline so kulmuş olacaktır.

Gaye Rum semtle­rini parlatmak, Türk semtlerini de söndüı-

huriyetimizin yüksel- ( Her şeyden evvel, va- mesi için vatandaşla tandaşlanmın, Demok rımdan güvenle ve is-j ratik düzeni korumala rarla istediklerim ve nnı, Türkiye Cumhuri beklediklerim vardır..! yeti Büyük Millet Mec

lisine ve onun hüküme­tine güvenmelerini ve hükümetin gayretleri­ne işçi, çiftçi, tüccar ve memur bütün vatandaş larımın yardımcı olma larını istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti

B. Millet Meclisinin ve hükümetinin işleri gerçekten ağırdır. Mec lisler ve hükümet bu ağır işleri en iyi sonuç lara bağlamak kudret ve kararını Türk mille­tinin güven ve yardım larmdan alacaktır, mil letin güvenine mazhar olan bir hükümetin her türlü sıkıntıyı ortadan kaldıracak ve her çeşit sızıyı dindirecek kud­rette bulunacağına ina nmalıyız. 1962 yılında en büyülk ihtiyacımız huzur ve çalışmaktır. Bir çalışmanın yorgun luğunu diğer bir çalış­mayla gidermek zorun dayız. Millî huzur için vatandaşların birbirle­rini sevmeleri, saymala rı ve birbirine güven­meleri şarttır. Önemle işaret ediyorum, bu vatanda yaşamak ve te kâmül etmek için çalış­mak, çok çalışmak ve millî huzuru korumak temel vazifemiz olmalı dır. Bunu iyi bilmeli, huzurumuzu bozacak tahriblere kapılmama­

lıyız. Bize dost görüne® rek millî hayatımızı ze­hirlemeye çalışanlar ol duğunu bilmeli ve uya nık bulunmalıyız.

Muhterem vatandaş­larım,

Milletimizin yeni gir diği düzenle daha ileri, daha parlak bir yüksek hayata ulaşma gayreti içinde sayısız yeni y ıl­lar kutlamasını diler, 1962 yılının vatanın en uzak köşesindeki köy­den başşehre kadar tek tek bütün vatandaşları ma ve muhterem ailele rine sağlık, sıhhat ve saadet getirmesini, mil letimiz ve bütün insan­lık için sulh, sükûn ve iyilikler yılı olmasını Taundan niyaz ede­rim.yy

Âmme Hizmeti Komisyo­nu Sayın Başkam’nın Ame­rika’da izinli bulunduğu iki ay kadar bir süre zarfında Resmî Gazete’de çıkan mün hal ilânları ile tâyinlerden sözü geçen süre içinde Ko­misyon çalışmalarını daha iyi bir kavrayış ve soğukkan­lılıkla idare etmiş olduğu anlaşılan Başkan Vekili ile Üyelerin huzurlu gayretleri sayesinde oldukça kanaat- bahş işler başardığım göre­rek mumnun olmuş ve bu­nun böyle devam edeceğini ümid etmiştik.

Son birbuçuk ay içinde tâ­yinlerin nazara çarpacak de recede azalmış ve nele terfi­lerin hemen hemen hiç yapıl­mamış olması (birçok mün-

C U M H U R B A ŞiiA N I v &m a l , u u ti^ Z L

GAYE TÜRK SEMTİNİ KARARTMAK Mİ?

mek değil midir? Ya­rın bu sıranın Mahke­melere gelmiyeceğini kim temin edebilir?

Acaba yetkili makam lar bu son taşınmaya nasıl bir kulp takacak­lardır., merak ediyo­ruz.

Türk semtinde kalan bu polis karakolunun mes’ulünün Rum olma­sı da üzerinde önemle hayretle ciddiyetle du­rulacak bir meseledir.

Bizim polis âmirleri­miz seslerini ne zaman duyuracak, forslarım ne zaman kullanacak, omuzladıkları mesuli­yetlerin hakkını ne za­man vereceklerdir?

Anlamalıyız ki sus­tukça haklarımız bir bir elden gidecektir.

Güzel Bir Teşebbüs

İman Cevheri

■il -ir " »i1 »i1 r v

LEFKOSA TÜRK BANKASISIZIN KENDİ BANKAN İZDİR

Siz de Paranızı LEFKOŞA TÜRK BANKASINA yatırınız. Unutmayınız ki para evde kalırsa HIRSIZ, fakat LEFKOŞA

TÜRK BANKASI’NA yatırılırsa en yüksek FAİZ getirir.

Bir tarih boyunca za ferler silâhla kazanıl­mıştır. Hedeflere ulaşı­mı ayni şey temin et­miştir. Milât öncesi, sa vaş arabaları, orduları dağıtıp bozan filler ne yapmışsa onbeşinci as­rın toplan, Prusyanm iğneli tüfenkleri de ay­ni şeyi yapmıştır. Bu günün atomları, lıidro j enleri, nükleerleri de ayni şeyi yapacaktır. Fakat bütün öldürücü, kahredici araçların te­tiği imandır.

Bu silâhların tetiğini oynatmak, manevî si­lâhlan kullanmasını bi len özü, gözü pek erle­re, subaylara kalmakta

Türk Cemaat Meclisi Sosyal dir. Beşbin senelik tari işler Dairesinin “Fakır Öğren* h ırtı i 7 HovuyipüL T ill'k çilere Yemek Temini Komitesi” ı ^ y u n c a A#u * Kgelen haftadan itibaren ilkokul M i l le t i b il d e ğ e r l e n b il

hasletleri kendi soyu­nun evlâtlarında topla­mıştır. Biz bu bilgiyi, bu cevheri bu manevî hasleti ve uygarlığı Or. taasyadan bütün dün­yaya götürmüş, yaymı şızdıı*. Bu imanla Kani- je, Plevne, Çanakkale, Dumlupmar destanları m yazdık. Bu imanla, makineleri yumruğu­muzla, kulleleri göğsü­müzle yenmesini bildik. Hürriyetimizi çalmağa gelenleri bu imanla de­nize döktük.

1958 yılının kara gün lerinde Kıbrıs Türkü­nü bu iman gücü ayak ta tutmuştur.

Türk köylüsü, Türk kentlisi, hey beşbin yıl lık tarihimizin arslan- la n !

Tarihin, destanlann şanlı kartalları, Meh- medin yanındadır. On­lara bütün benliğinle güven. Onlar halinin, is tikbaünin teminatıdır.

( Devamı sayfa dörtde)

tX b i r d a k ik a

En sonda olanlar

öğrencilerinden 600 tanesine öğle yemeği vermek İçin son hazırlıklarını yapmış bulunmak tadır.

Hamiyetperver halkımızdan ve milesseselerimlzden topla­nan İanelerle takriben dört ay müddetle fakir yavrularımız yed rilecektlr.

iane toplayan Komite para toplama İşine hızla devam et­mektedir.

Bu İnsani ve ulvi vazifesini henllz yerine getiremem'ş olan vatandaşlarımızın hamiyet kese lerini açmalarını, yoksul yav ı-ularımızın sevinç yaşlarından pay almağı İhmal etmemelerini ehemmiyetle hatırlatırız.

i

Kıbrıs’ta yayınlanan minyatür “Cumhuriyet” gazetesi, Kıbrıs Türkü- nün dâvalarını savunan “Nacak” m radyodaki reklamına takılmış ve milliyet, milli ve millet gibi konulan ele almış... ‘‘Nacak”ın bu kadar yıl lık yaym hayatı ortada; ‘•Nacak” bir dâva ve İli­kli gazetesidir; “Cumhu­riyet” ise ne olduğunu, rengini, tüyünü İlk sayı­sında belli etti.. Bunun üzerinde durmıya bile değmez. Ama insan şaşı­yor; “Dahleden dinimize bâri müsluman olsa” bey ti hemen aklımıza geli­yor.

“Cumhuriyet” gazetesi iyi bilmelidir kİ, bu memlekette milliyet, mil let g'bi yüksek ve ulvi kavramlar hiç kimsenin tekelinde değildir ve olamaz. ,'Nacak”m yap tığı milli bir vazifedir, onun İçin “Nacak” i oku mak herhalde milli bir ödev sayılabilir. Ama “Cumhuriyet” in yaptığı nedir bu memlekettte? Bunu bize söyliyebllir mi? “Cumhuriyetçiler” bu memlekette millet ve anilll kelimelerini ağızla

rina alabilecek en son kişilerdir.

V

hal mevkiler bulunduğu ve her dairede haklı terfi beklil yenlerin sayısı gittikçe çoğal­dığı halde) bu ümidimizi maalesef boşa çıkarmıştır, öğrendiğimize göre bu dur­gunluğa sebep Komisyon top lantılannm muntazaman ve devamlı olmaması ve çalış­malarına çoğu defa sinirli havanın hâkim olmasıdır.

Bu durumda Komisyon ça­lışmalarının bazı önemli ko­nularda tekrar çıkmaza doğ­ru gitmekte olduğu anlaşılı­yor. Meselâ:

(1) Geçen Ekim ayında Başkan Vekili ile bazı Üyele­rin gayretleri sayesinde yal­nız Türklbre tahsis fediknes gereken kâtipyardımcısı mün hallerinin doldurulmasında, Rumların %70 ten fazla mev­ki işgal etmekte olmalarına rağmen bazı Dairelerde âcil ihtiyaçları olduğu gerekçesi ile kendilerine ae bir miktar tahsis edilmesinde ısrarları üzerine, hasıl olan çıkmaza

bir hâl çaresi bulunmuş ve bu hususta yapılan özel bir anlaşma ile o zaman mevcut ilk 18 münhal doldurulmuş­tu. İleride açılacak münhal* İlerin de, Türlderin %30 u da tamamlanıncaya kadar, ayni anlaşma esası üzerinden dol­durulmasında mutabık kalın­mıştı. Fakat gel gör ki şimdi asıl Başkan ile diğer Rum üyeler, mevcut anlaşmaya rağmen son açılmış olan 8 münhal mevkie sadece 1 Rum ve 1 Türk tâyin ettikten sonra geri kalan 6 mevkie tâyini gereken 5 Türk ile 1 Rum’un tâyinine bir türlü yaklaşmıyorlar! Sebep olarak da anlaşmayı temin ederek ilk tâyinleri yaptırmak için ileri sürdükleri âcil ihtiyaç ile yakında 100 küsur daha Kâtip Yardımcısına ihtiyaç olacağı (ki hakikaten durum öyle idi) ve Türklerin 230 u rahat ve kolayca tamamlaya­bilecekleri sebepleri ile va-

( Devamı tayfa dörtde)

B A N J V K A L I R S A

—MİM— I

TÜRK YAVRULARININ ZİYNETİ VE UĞURU OLAN “IS” KUMBARASINDAN YAVRULARINIZI

MAHRUM ETMEYİNİZ

TÜ R K İYE $

t~x«x"x"x**x«x«>x~x~x":~x~x~x**x.<

| Seyahat, Turizm ve Sigorta 1işleriniz için, bütün d iğer müesseselere

t tercih edeceğinizI CAN KARDEŞLER LTD.ŞTi.

B A N K Â S l| $ w l»9ca,i ^ 6 2 ’den itibaren hizmete açıldı.MÜŞTERİLERİMİZE EN İYİ BİR ŞEKİLDE HİZMET ETMEK BAŞLICA PRENSİBİMİZDİR., f

IX Paranızın... İstikbalinizin E m niyeti t İğ 50, Ataturk Meydanı - Tel: 6351, Lefkoşa 1 1

Alitya Tanrısına Dua Etsin!T. BAYRAKTAROGLU

Rum gazeteleri kör bir çalgıcı misali, bir hava ça­lıyor.. Arabın yalellisi g'bl bu nakaratı bir düzüye tek­rar edip duruyorlar! Bu nakarat şudur! Günahkâr ZU- rihü Hürriyet için mücadele!!! Millî rüya!!! v.s.

Zürih ve Londra anlaşmalarını lider niz, Başpisko- bosunuz, şu mücahit, kurtarıcı dediğiniz Makartosunuz mza ederken, siz solcu sağcı, siz'müfrit mutedil, siz

liberal komünist gazeteciler, topunuz birden bu anlaş­maları beğenip, benimseyip bağrınıza basmadınız mı?

O halde niye bu 180 derece dönüş. Beş parmağınızı basarak imzaladığınız bu anlaşmalar niçin günahkâr oluyor, izah eder misiniz?

Ben izah edeyim, ben cevap vereyim: Aklmızca,Ingilizleri Kıbnstan koğduktan sonra kısa zamanda Türklerin hakkından gelecek, gümrükten mal kaçırır gi­bi, Kıbrısa çullanacaktınız. Evdeki hesap çarşıya uyma­dı; Karşınızda Kıbrıs Türkünü granit bir kale gibi bulunca otuz iki dşiniz kin ve gayızla sıkarak anlaş­malara, Türklere suç bulmağa kalktınız.

Suç anlaşmalarda değil, bu anlaşmaları kötüye, çıkmaza götüren, bu anlaşmaları İşlemez hale götüren kendi kafalannızdadır.

Alitya gazetesinin şu yazısını birlikte okuyalım: Zürih maddelerinin tatbiki ve Türklerin uz­

laşmazlığı ! ispat etmiştir ki bu ada bu idare ile abla ilerleyemezi neşeli günler yaşayamaz!

1962 yılına ümitle giriyoruz. Çünkü halkımızın ,azimle herşeye boyun eğdiğini, mamafih günü geldiğimle Zürih Esaret Zincirini/ kırarak kendisi­ni hümuetel götürecek tjoia çıkacak azimde oldu­ğunu biliyoruz!!.

Türklerin uzlaşmazlığı nu?!. Tlirkler her vesile ile her hareketi ile anlaşmaların ruhuna, sadık kalmış, anlaşmaların /iarfi harfine tatbikini canü gönülden iste-

£ miş, bu uğurda çalışmış, dld nmiş,, kelimenin en geniş manasıyle, hüsnü niyet göstermiş bir cemaattır.. Alitya, Rucnun sırtındaki suçu el çapukluğu, kelime oyunları ile Türklere yükleyemez.

Günü geldiğinde esaret zinc’rlerini kıracağını yazan Alityada çok değil, iki dirhemlik akıl ve iz’an, iki d>r» hemlik hüsnüniyet ve anlayış olsa böyle dört yana ulu­orta palavra savurmakla el&leme gülünç mevkiye dliş- mezd1.

Alityanın beklediği gün henüz gelmemişse gerek Alityaya ve gerek AUtyanın kafasında olanlara haber verelim biz TUrkler için böyle bir gün dünden gelmiş­tir; böyle bir güne dünden hazınzdır. Al tya hesabını iyi yapsın, Dimyata pirince giderken evdeki bulguru da itlrmiş olmasın.

Esaret zindr'ni kıracağı tehdidine gelince: RumCemaatı esaret zincirini kınp hürriyete kavuşacak ta bu esaret zincirini Türkün boynuna mı takacak sanı­yor.

Alitya iki elini Tanrısına açıp Türkün boynuna esa­ret tasmasını takacak pallkariyi Rum anasının doğumu sı için dua etsin.

Alitya ve bu adadaki fanatik Rumlar bilmiyorlarsa öğrens'nler:

30 Milyon 120 bin Türk, Milli Marşlarındaki şu mis- ralardan kudret ve ilham almaktadır:

Ben ezeldenberidir, hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çûgın b.ana zincir vuracakmış, şaşarım Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım

Yırtarım dağlan, enginlere sığmam, taşarım.

Page 2: NACAKevrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/nacak/1962/Ocak/05... · 2014-11-10 · bi, Kıbrısa çullanacaktınız. Evdeki hesap çarşıya uyma dı; Karşınızda Kıbrıs Türkünü

Sayfa 2NACAK :5 Ocak Cuma, 1962

Heba Olan Sene, . , . H. TACALI5te koskoca bir yıl daha hiç bir müsbet iş başarıl-

mada" geçip g,tü 196! den ç.k.p 1962 ye g rerke„, geriyehükî H , ata bakacak olursak, yeni Kıbnshükümetinin sömürge idaresinden devraldığı işleri hiçde iyi yola götüremedlğini esefle «nüşahede edeceğiz. Bir kere, sömürge devrinde bozulmuş olan adanın asayiş durumunu yani Kıbrıs hükümeti düzeltememiştir. Bir memleketin asayişi bozuksa, ondan sonra diğer konulara göz atmak lüzumsuzdur. Çünkü her işin başı asayiş ve güvenliktir.

1961 yılında Kibnsın güvenlik ve asayiş durumu çok hazin bir manzara arzeder. Bu görünüşüyle Kıbrıs en geri ülkeler, vahşi kabileler durumundadır. Bundan da sorumlu olan tablatıyle yeni Kıbrıs hükümetidir. Yeni hükümet eski idareden devraldığı İşleri daha da kötüleş­tirmiş hiç bir şe çare bulamamıştır.. Bunlar yanında memlekette reaksiyoner bir tedhiş mekanizması kurul­muş, masum vatandaşlar bizzat hükümet kuvvetleri tarafından tâclz edllm şler, baskıya hedef olmuşlardır. 1961 in en feci ve en ibret verici olayı bizce budur. Vatan daşları baskı ve şiddetten, terörden korumakla mükellef olan hükümet kuvvetleri, bir Türkün evinde s lâh aramak behanesiyle bu masum vatandaşa olmadık zulUm yap­mışlardır.

Bundan başka, memleketin meşru Anayasasını koru­makla vazifeli bir Cumhurbaşkanı bu Anayasayı mtlker- reren ihlal etmiştir. Bu da memlekete 1961 in hedyesi- dir. Yeni başlıyan 1962 bütün bu huzursuzluk kaynakla­rını 1961 den miras olarak devralmıştır. Yeni yılın, bu ıstırap kaynaklarının nasıl üstesinden geleceği şimdiden kest rilemez. Ama Rum ortakların eski inatçılıkları, eski tahrikçilikleri bu yıl da devaon ederse 1962 Kıbnsa susa­dığı huzuru, emniyeti ve refahı getiremiyecektir.

Çünkü heba olan eski yılın peşinden yeni yıla bir cttrü problem ve dertle giriyoruz. Bunların başında Türk balkmm Anayasaya geçmiş kanuni hakları ve menfaat­leri vardır. Yeni rejimin idarecileri bunları tanımamakta İsrar ederlerse, 1962 yılı tfa bir huzursuzluk ve güvensiz­lik ydı olacaktır.

Bütiln bunları görüp söyliyebilmek için hiç de kâhin olmıya lüzum yoktur. Görünen olaylar ve bel rtilen her şeyi açıklamaktadır. Rum dostarımızın ve idareci­likteki tecrübesizlikleri ve yeters'zlikleri Kıbrıs ufukları m her geçen gün biraz daha karartıyor. Devlet idaresini köy muhtarlığı znneden küflü zihniyet her konuda kendin, göstermiştir. Bunun sonunda da koskoca bir yü daha heba olup gitmiştir- Kıbrıs bu yen iyüa girer­ken ayni yerde bulunmanın ıstırabını hissediyor. 1960 dan bu yana İşlerde pek az İlerleme olmuştur ve bugün de bu şe başladığımız yerde pineklemekteyiz. 1962, bu çeşitli problemleri çözmek İçin gerekli havayı getirebilir­se, bütün Kıbns İçin anutlu bir yıl diye anılacaktır.

EĞİTİM KONUŞMALARI:Son 25 Senelik Maarifimize Toplu

Maarifimiz son 25 sene zar fında h'ayli gelişmeler kaydet m;§tr. Öğretmenlerin yetişti rilmesi, İlk ve orta öğretimde ki inkişaflar, öğretmenlerin hayat sev yele: inin yükselme­si, Maar fin tam istiklâline ka vuşmas; bu günkü konuşmamı zın esas konusunu teşkil ede­cektir.

1937 de öğıttmen okulları­nın açılmasiyle öğretim metod lan gfcl ştüilmiş, ezberciliğe Soıı verilmiş, okumada ve ‘arıt metikte kavrayış ve muhake­meye önem verilmiş, her okul da bir kitaplık tesis ne gidil­miş, kitaps.z tedrisat ve not yazdırma usulleriyle mücade le edilerek kitaplı öğıet me muvaffak olunmuş, öğrencile re meccani kitap ve malzeme verme usulü kabul edilmiş, 3 4 k if 1 k uzun ve uygunsuz sıralar yerine 1-2 kişilik masa lar ikame edilmişt r. Daha iyi randıman almak için kasaba­lardaki 60 kişiKk sınıflar küçü tülmüş, bunun yer ne 40 kişi­lik s nıflar teşkil edilmiş, köy­lerde 60 öğrenci bir öğretmen ye. ine iki öğretmen tayin e- d'lmdştir. Okullarda korku ve ceza yavaş yavaş kaybolmuş, bunun yerine meşguliyete müs tenit d siplin yerleşmiştir. Esas derslerle beraber nesim, musi­ki, jimnastik, millî oyunlar ve temsillere önem verilerek sağ lam karakteri, sağlam vücut lu, dik yapılı, çevik öğrenci­ler yetiştirilme yoluna gidil­in ştir. *

Adanın her tarafında orta okullar ve l'seler açılarak lıer çocuğa tahsil imkânı verilmiş, duhul imtihanları kaldırılmış, Türkiyenin gönderd ği yü'/ler ce öğıttımen sayes ııde öğret­men eksikliği gideril mî;, Rum ca y vesiyle konuşulan Tüıkçe dtfaelt'lnvş, Türkiye ve Jngil- terenin bahşettiği burslar sa

Bir Bakışyesinde sayısız gençlere yük- i«k tahsil yapma imkanları verilmiş Ve böylece öğretmen, doktor, avukat ve z'raatçi gibi elemanlar yetiştir Lmiştir.

öğretmenlik te günün şart­larına göre câzip bir meslek lıaline getirilmişi r, Ödetmen lerin maaş baremleri yükseltil miş, teaküdiye ve meccan te davi kabul edilmiş, burslarle terfileri sağlanmış, kurslar ve seminerler tertib yle öğretmen leıin bilgi ve görgüleri, artırıl mıştır. Öğretmenler Cemiyeti­nin çalışmalanyle b r çok hak lar kazanılmış, kurdukları Kooperatif vası'tasiyle mal mülk sah'bi olmuşlardır. Öğ­retmenleri çok korkutan sık sık becayişllkleıe de bir çare bulunmuş, en azdan %70 nin seçtikleri okullara nakli müm kün kılınmıştır. Öğretmen ev terinin de İslahına gidilerek öğretmenin köyde 'kalması te­in n edilmiş ve böylece öğret men-halk münasebetleri iyi bir şekle sokulmuştur. Teka'ii de çıktıktan sonra işletilen bü tün yaşlı öğretmenlerin işleri­ne son ver lerok yerlerine genç lise mezunlan muvakka­ten yerleştirilmiş, halkın ve öğ rencilerin genç ruhlu olmala­rına gayret edilmiştir. Bayan öğretmenlerin de evlendikten soma muvazzaf kadroda kal malan temin edilmiş, karılı - kocalı öğretmenlerin ayni yer de işletilmeleriyle ferahlı bir hayat sürmeleri sağlanmıştır.

Maarif idaıecilerin'n bilgi, görgü ve kabiliyetler nin geliş irilmesine son derece dikkat edilmiş, Ingil z idarecilerinin yerlerine yüksek ehliyetli ele­manlar geçirilmiştr.

Türk maarifi ecnebi tehak kümünden kurtarılarak tam istiklâline kavuşturulmuş ve bu günkü mutlu duruma ge t rilmiştir.

H. Ö.

Tehdit Ediyormuşuz!!Elefteıika, geçen

günkü sayısında NA- ^AK’ın Rumları tehdit ettiğini yazmıştır. Elef teria gibi eskiden beri kendisini ağır satmış bir gazetenin yazıları! mızdan bir tehdit ma­nası çıkarmış olması, üzerinde önemle duru­lacak bir olaydır.Peşinen söyüyelim :

Nacak, Elef terianın id­dia ettiği gibi kimseyi tehdit etmemiştir. Na­cak Kıbrıs Türkünün hak ve hürriyetini ko­ruyan, bu uğurda hay­kıran, çalışan didinen bir dâva ve mücadele gazetesidir. Nacak Kıb rıs Türkünün hak ve hürriyetine tecavüz edilmedikçe Kıbrısta en geniş manasıyle müş terek bir sulh ve huzu­run teessüsüne çalışma ğı kendisine şiar edin­miş bir gazetedir. Na- cak’m bütün sayılarını, bu sayıların bütün say­falarını okuyunuz her yazıda daima ve daima hüsnü niyete, samimî işbirliğine dayanan bir ruhun hâkim olduğunu göreceksiniz.

Elefteıia, yazıları­mızdan işine geldiği gi bi mânâ çıkarmış, sathî ve acele hükme varmış tır.

Nacak, muhakkak ki en küçiik Türk hakkını en büyük bir titizlik ve hassasiyetle savunan, bu uğurda fırtınalar koparan bir gazete­dir.'Elef teria, kafasına iyice yerleştirmelidir ki Kıbrıs Türkünün hakkı na, hukukuna, Kıbrıs Türkünün haysiyet ve mukaddesatına yönelti lecek her söz ve her ha reket karşısında geç­mişte olduğu gelecekte de Nacak’ın hançerleş- miş kalemini bulacak­tır.

Geçen sayımızdaki şu satırla yazımıza son verir, bu cümlenin Elef terianın kulağında kü­pe olmasını isteriz:

Bu adada ya eşit hak ve hürriyet içinde yaşarız ve yahut hak ve hürriyetimiz uğrun­da hep birlikte şerefle ölürüz.

FIRTINA

AKLA

İki Çıkar YolKıbrıs halkını, Türk ve Rum toplumlaı ı olarak, huzur ve sükûna kavuşturabilmek için iki çıkar yol vardır. Ya anayasanın tam olarak tatbikini sağlamak, ya da iki toplumu bütün işlerinde bir­birinden ayırmak. Aksini düşünmek veya iddia etmek, Büyük Sahra Çölüne kar yağmasını beklemek kadar boş bir hayal olur.

Bir mucize beklemiye ise bu memleket halkının ne sabır ne tahammülü kalmıştır.

Ahmet GAZİOĞLU

Vel'm'ye "A ” ilkokulu Müdürlüğünden:

Teşekkür

NACAK Abonelerine:

NACAK’m malî durumunu bir düze­ne koymak isteğinde olduğumuzdan kaza ve köylerdeki «atıcı ve abonelerimize mü­racaat edecek memurlarımıza borçlarını lütfen ödemeleri veya posta ile gönderme­

leri rica olunur.l l îu r i ıS n viw NACAK İDARESİııoı ila v jL M v V I A l v J d O m y / /

Okulumuzun 26 fakir öğren cisine birer çift ayakkabı yap tıfcmak suretiyle okulumuza yardımda bulunan Bay Salim Aziz e okul adına teşekkür o- iunur.

Kıbns andla.pnaları ve bu andlaşma\ara luıkim olan ruh ve işbirliği, adayı politik, eko nomik .alanlınla gerekli hu­zur ve sükûna kavuşturabiUr di.. Bu en basit, bu en açık gerçek karşısında yapılacak işin, takipedilecek yolun tara f'.na uğramak bir yana ondan her gün biraz daha uzaklaş­mak, Kıbrıs hlkına kasdî bir kötülükte bulunmaktan baş­ka ne olabilir? Bu gün Kıbrıs hfllkı, Türk veya Rum olarak işte böyle bir kötülükle kar- şıkarşıyadır. Hem de bu kö­tülük, kendilerine devletin başında bulunanlardan gel­mektedir. İsin en acı tarafı he budur.

Kıbrıs adasında huzurun, politik ve ekonomik istikra­rın sağlanabilmesi için iki şartın bitine isi, Kıbrısta kanlı boğuşmayı durdurmuş olan andlışmaların aşığında hazır­lanmış olan anayasayı tam olarak tatbik etmektir.

Anayasa lâfzı ve ruhu ile tatbik edildiği takdirde, bu­günkü çıkmazdan derhal kur tulmak mümkün olur. Çünkü bu günkü güç ve sarsıntılı durumu yaratanı anayasanın, devlet mekanizması içinde Rum yetkililer tarafından kas den ihmal dilmesi, hiçe sayıl masıdır. Bu kfedî anayasa cinayetlerinin ise gayesi, Kıb rıs devletini yaratan andlaş- maların kötü şartlar ihtiva ettiğine ve feshedilmesi veya hiç olmazsa tadil edilmesi gerektiğine ilgili devletleri ve dünya milletlerini inan- dırmflk. Böylece hem nihaî emelleri olan Enosis için esas h bir adım daha atmak, hem de anayasada Türklere tanın­mış o\an, onlarcu lüzumsuz, hak ve yetkilerin esaslı bir şe klde daraltılmasını müm­künse, tamamıyla kaldırılma­sını temin etmek. Bunun için­dir ki devletin başında bulu­nan Makarios, aleni hareket­lerle anayasayı çiğenemekte ve bunu, devletin menfaatle ri icabı yaptığını bütün ci­hana ilân etmektedir. Halbu ki Kıbrıs halkınm, Türk ve Rum toplumlan olarak, üs­tün menfaatleri, ancak ana­yasanın, enosis için istismar edilmesine fırsat verilmeden tam olarak tatbikini gerek­tirmektedir.

Adada, huzurun, politik ve ekonomik istikrarın sağla­nabilmesi için ikinci şflrt ise Tiirk ve Rum toplumlannı bütün işlerinde ayırmaktır. Anayasanın tam olarak tatbi ki sağlanamadığı takdirde, yapılacak tek iş sadece bu­dur. îki toplumu tamamvjle ayırmak, her iki topluma da kendi kaderlerini tayin et­mek hakkını tanımak. Bu uo lun Kıbrıs halklarını daha emin, daha, güvendirici bir

teceği aşikârdır. Çünkü, Türk ve Rum toplumu sade­ce müştereken yapmaları ge­reken işlerde çıkmaza saplan makta, birbirine karşı düş­manca tavırlar takınmaktadır lar. Ayn olan işlerinde Türk lük Rumluk kavgası ve çekiş rnesi kendiliğinden ortadan kalkmaktadır. Nitekim Cema at Meclislerinde, Temsilciler Meclisindeki zıdlık ve devle ti temelinden yıkıcı davranış lar mevcut değildir ve ola­maz da. Görülüyor ki bu memleket halkının huzur ve saadeti, Kıbrıs’ın Orta doğu da daha emin ve güvenilir bir devlet haline gelmesi hiç olmazsa bir çıban başı ol­maktan kurtulması, yazının başında belirttiğimiz birinci yol takip edilmediği takdir­de> bu ikinci şıkkı denemek ve tatbik etmekle mümkün olabilecektir. Kıbrıs’ın reali­tesi budur. Bunlar dışımda bir yol takip ederek, adada huzur ve saadet, istikrarlı bir idare ve toplumlararası sevgi ve dostluk beklemek Büyük sahraya kar yağmasını bekle mek kadar boş bir hayal olur.

Kıbrısta Türklerle Rumla­

rın, kardeşçe ve bir devletin vatandaşları olduklarını hisse derek dostluk ve sevgi hisle ri içinde yaşayabilmeleri için birbirlerinin hak ve menfaat lerine saygı göstermeleri ge rekir. Halbuki bu güne ka­dar bu hususta en ufak bir müsbet anlayış veya hareket görülmemiştir. Rumlar, Türk Ierin ,anayasaca tesbit edil­miş olan haklarını gaspetmek için sinsi ve âleni olarak ge­ce gündüz faaliyet halinde. Tiirkler ise, hak ve hukuku nu çiğnetmemek için azimli. O hakle bu iki toplumun her gün ve her an ihtilâflara düş mesi, çekişmesi, birbiriyle uğ r,aşması en tabii bir hal olu yor. Bu durum içerisinde Kıbrıs Cumhuriyeti de çık­mazdan çıkmaza sürüklenip gidiyor.

Bu çıkmazdan kurtulmak, adayı huzur ve sükûna ka­vuşturabilmek için yukarıda belirttiğimiz iki şarttan biri­nin gerçekleşmesinden başka ümit edebilecek hiçbir şey yoktur. Ya anayasanın tam olarak tatbikini sağlamak, ve ya iki toplumu tamamıyle ayırmak.

ÇOCUK KÖŞESİ

ANKARAHazırlayan: Esat F a ik MUHTAROĞLU

Türklüğün kalbi, Ata nin şehri Ankara. İki gün once yine sevinçle çalkalandı, heyecanla coştu..

Çünkü bundan 42 yıl önce, 27 Aralık 1919 günü Büyük Kurtarıcı Mustafa Kemal Paşa Ankaraya gelmişti. Mustafa Kemal Paşa;

Ankarayı kendine çalış ma merkezi yapmış, Türklüğün şanlı kurtu­luş savaşını oradan ida re etmeğe başlamıştı.

Tarihin pek eski za­manlarında kurulmuş olan Ankara, birçok ulusların idaresinde bu lunmuş, en nihayet Türk idaresine kavuş­muştur.

Fakat Ankaranın ile ri bir şehir oluşu, an­cak Atatürk zamanma, Cumhuriyet devrine rastlar.

Daha önce Ankara bir köyden farksızdı.

Ancak 27 Aralık 1919| istikamete ve istikbale yönel

KIBRIS TÜRKÜNÜN ÖZLEDİĞİ GAZETE

A K I N12 OCAK CUMA GÜNÜ ÇIKIYOR

Doğruya doğru, iğriye iğri demekten asla çekinmiyecek, olayları ve gerçekleri tamamen objektif bir şekilde gözünüzün önüne se­recek, Kıbrıs Türk Cemaatının duygu ve düşüncelerine tercüman

olacak gazetedir.

AKIN’ın Varlığında Kıbrıs Türkü Dâvalarının En Kuvvetli Müdafiini Bulacaktır,

A K I NOlayları ve gelişmeleri en seri ve en doğru bir şekilde takibedebi- leceğiniz yegâne gazete olacak, AKIN’I okumak herkes için

günlük bir ihtiyaç haline gelecektir.12 OCAK CUMA GÜNÜ

Bir AKI N Almayı Unutmayınız

da Mustafa Kemal Pa şanın oraya gelişinden ve 13 Ekim 1923 te Türk devletinin başşeb ri oluşundan sonradır ki, Ankara hızla geliş­meye başladı.

Ankara; bugün Tür kiyenin en büyük şehri Türklük âleminin bey­ni, kalbi durumuna yük selmiştir.

Bugün her Türkün gö zü, gönlü, Ankarada- dır.“Ankara. Ankara güzel

Ankara, Seni görmek ister her

bahtı kara Senden yardım umar

her düşen dara, Yetersin onlara güzel

AnkaraBurcuna göz diken dik

başlar insin Türk gücü orada her

zoru yensin. Yoktan var edilmiş ilk

şehir sensin Varolsun toprağın,

taşın Ankara”Güzel Ankara, şirin

Ankara!..Bahtı kara Kıbns

Türkünün de ümidi sen sin!

İmanımız seninle kuv vetli, gücümüz seninle tamdır!

Hızımız senden, kal­bimiz sende!

Hıncımız kalbde, gö­zümüz sende! Toprağı­na yüz süm eğe hevesli,

Uğrunda ölmeğe hazı rız.

ANKARA “Ankaradan doğdu gün öğün Tüı koğlu, öğün, Tan yeridir, Türklüğün Bahtı ak, taşı kara,Adı büyük, Ankara Ordu orda kuruldu, Düşman ondan koğuldu Türke bir kale oldu Bahtı ak, taşı kara Yurdun kalbi Ankara.

Harp meydanı, ovası Başkumandan obası, Yüce kartal yuvası, Bahtı ak, taşı kara ; Can evimiz, Ankara.”

(Devamı sayfa dörtde)

\ \ Ü LKÜ M ÜProgramlı çalışmak

Yazan: Reşat Süleyman Ebeoğlu

Cemaat meselelerimizi tezekkür ve başarı yoluna sevkedeıken, şahsî ve ârizi düşünüş ve davranışlar yerine en objek­tif ve en ıeel düşünüş ve davranışlar yer

\ almalı ve bu düşünüş ve davranışları po­zitif sonuçlara ulaştıracak kesin ve mu­vaffak kılıcı programlar her şeyden önde gelmelidir. Aksi halde ne beklenilen en uygun ve en iyi netice alınabilir ve ne de tasarlanan eserler tecelli edebilir. Nite­kim medenî, kültürlü ve olgun milletlerin dirayetli ve kiyasetli devlet ve idâre adamlarının bütün eser ve faaliyetleri böyle programlara dayanmakta ve en verimli ve en rasyonel neticeler alınmak­tadır.

Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve Türk inkılâbının yaratıcısı olan büyük dâhi ve eşsiz devlet adamı ATATÜRK bütün çalışmalarını böyle programlara dayamakta ve bu programların hazırlan­masında ihtisasa ve istişareye en büyük önemi vermekte idi zaten muvaffak ol^ak ve keyfî olmaktan kurtulmak için de baş­ka çare yoktur. Bu hususta ATATÜRK şu veciz sözleri söylemiştir: BASİRETLİ OLDUĞU KADAR, MİLLETİMİZİN ÂCİL İHTİYAÇLARINA ÇARE BULA­CAK BİR PROGRAMA DAYANMIYAN ISLÂHAT TEŞEBBÜSLERİ ŞAHSÎ ve KEYFİ OLMAKTAN KURTULAMAZ.”

Kıbrıs Türk Cemaatının şahsî ve keyfî teşebbüsler yerine en kiyasetli gö­rüşlere dayanan en sistemli ve en prog­ramlı iş ve faaliyetlerine ihtiyacı vardır, veya bugün lüzumlu görünen şeyler yarın hiç te öyle tecelli etmezse âcil ih tiyaçları­mıza asla çare bulunmuş olamaz. Ayni za manda şahsî ve keyfî olma hatalarından da asla kurtulamayız.

Kıbrıs Türk Cematının hayatî men­faatlerini ilgilendiren bütün İslâhat ve icraat teşebbüslerinde en makul prog­ramlara ve en verimli çalışmalara ihtiyaç vardır. Aksi halde keyfî ve şahsî aksak­lıklar, muvazenesizlik ve sarsıntılar de­vam edecektir.

ATATÜRKÜN belirttiği gibi “BÜ­YÜK İŞLER, MÜHİM TEŞEBBÜSLER, MESAİ İLE KABİLİ TEMİNDİR”. Kıb­rıs Türklerinin hayatî problemlerinden biri olan EKONOMİK faaliyetlerim izi bir tüm olarak plânlamak ve bütün Ada Türklerinin İktisadî mesaisini en müşte­rek ve en başarılı hale getirmek icap et­mektedir. Ancak böyle bir plânlı ve prog­ramlı çalışma sayesinde parasızlık ve se­falet imkânları ortadan kalkabilecek ve sosyal bünyemiz kuvvetlenerek istikbali­miz emin bir hale gelebilecektir.

Kıbrıs Türk cemaatının her alanda bilhassa İktisadî alanda karşımızdaki ra ­kip unsura rekabet edebilmesi için, İk­tisadî bünyemizi kuvvetlendirecek ciddî teşebbüslere ve âcil ihtiyaçlarım ıza çare bulacak tedbir ve programlara en büyük ihtiyacımız vardır.. Ancak bu sayede mut lu günler ve parlak istikballer bizi bekli- yebilir. i

Lefkoşa Kooperatif Sütçülük Şirketi

Hususî Umumî İçtimaİLÂN

5.1.1962 tarihinde Cuma günü ö.e. saat 10 da Çetin Kaya Salonunda yapılack olan hususî umumî içtimaa Lefkoşa Kooperatif Sütçülük Şirketinin bütün zalan davet olunur.

2. Gündem:Üç sene müddetle beş kişilik bir komite seç­

mek.3. Yukarıdaki toplantıya tayin ettiğim şahıs

riyaset edecektir.4. Içtimada hazır herhangi bir aza adedi ni-

sab teşkil edecektir.Lefkoşa, 13.11.1961

M. R. KENAN Türk Kooperatif İnkişaf Dairesi Müdürü

TEMİ ZHARİKA

Çamaşır tozlarıDiğer bütün Çamaşır Tozlarından

daha üstün olduğundan birçok kimseler tarafından tercih olunmaktadır.

Sizde bugün bir Paket TEMİZ çama­şır tozu alıp üstünlüğünü takdir edecek ve kendinize ideal Çamaşır Tozu olarak TE­

MİZ Çamaşır tozunu sececekriniz.TEMİZ İMALATÇILARI

HAŞAN ALÎ RIZA ve OĞLU Lefkoşa Tel: 5499

Page 3: NACAKevrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/nacak/1962/Ocak/05... · 2014-11-10 · bi, Kıbrısa çullanacaktınız. Evdeki hesap çarşıya uyma dı; Karşınızda Kıbrıs Türkünü

5 Ocak Cuma, 1962NACAK

Sayfa 3

Barbarssun Preveze Zaferi....

Papanın teşvikiyle Venedik, Ceneviz, Por­tekiz, Malta ve İspanya Osmanlı devletine kar­şı ittifak ederek bir haçlı donanması vücu­da getirmişlerdi- Bu fi lolar Korfu’da toplana­rak Preveze’y i almak istiyorlardı. Barbaros, düşmanın Preveze’yi muhasara ettiğini h a ­ber alınca donanma ile hemen Pıevezeye hare­ket etti-. Haçlı donan­masına kumanda eden Andrea Dorya, Preve- zeyi muhasaradan vaz geçerek K^rfuya dön­dü. Barbaros da donan ma ile Preveze limanı­na girdi.

28 Eylül 1538 sabahı 2 donanma karşılaştı­lar. Şimdi 2 tarafın kuv vetleıin i mukayese ede lim ve savaş nizamını gösterelim.

Türkler:Ortada: Donanma

Komutanı (Kaptanı Derya) Barbaros Hay­rettin Paşa.

Sağ kanatta: Salih Reis.

Sol kanatta: Şeydi Ali Reis.

İhtiyat filo kumanda nı Turgut Reis.

Türkler 20 si gönüllü gemi olmak üzere 122 kadırga, 366 top, 8000 yeniçeri ile bey asker­leri ve gemicilerden mürekkepti.

Düşmanın ise kuvvet leri ve savaş nizamı şu şekilde idi.O rtada: İspanyol Ami

ra li Başkumandan And rea Dorya-

Sağ kanatta: Vene­dik filosu kumandanı Venzenso Kapello.

Sol kanatta: Papa f i­losu, kumandanı Mar- ko Gvimani.

Haçlı donanması ise 60 gemiden mürekkep­ti. Asker kuvveti de 60.000 olup 2500 den fazla da top vardı.

Görülüyor ki düşman bizden kat kat üstün bir vaziyette idi. Fakat Haçlıların bu maddî üstünlükleri karşısında Türklerin yalnız iki üs­tünlüğü vardı ki bun­lardan biri iman kuvve ti, d iğeri de manevra kabiliyeti idi.

Şimdi burada uzun uzadıya savaş manevra ların ı anlatack değilim.

VEHBİ ZEKİkısaca anlatmağa çalı* şacağım.

üauaum erken saatie nııue uagıayan savag, lU ̂ neuce verme- uen saatlerce aevam eu*p a ürüyordu- uar- Daros gece Karaıuiguı- uan ıayuaıanaraK uu§- luanm çeKnecegınaen Korkuyor ve ner ne ya­naşma olursa oısun sa­vağı KaıanıiK üasıua- uan bıtırmeK ıstıyoıau. ıs un un ıçm son aerece curetKar ve neticesi Del ki son derece leiaketn oiaoueceK bir karar ver üı. İvaıyon haıtuu ya- racaktı. l i ır tek emine ya zaıere ulaşacak ve­yahut bütün uonanma- sı ne mahvolup gidecek tı. Barbaros kararın ı verdikten sonra şiddet­le düşmanın kalyon hat tına saldırdı.. Türk do nanması gümüş hilâUı a ı sancaklarını çekmiş­ti. Levendler zurna ve davul sesleri arasında Barbaros un şarkısınısöylüyorlardı.Deniz üstünde yürürüz Düşmanı ara buluruz. Öcümüz komaz alırırz. Bize Hayrettinli derler

Tarihte birçok Ami­rallere Örnek olan bu cüretli hareket başarılı yapılmıştı. Bu korKunç manevra düşmamn ma neviyatını kardı. Türk kad ırgaları müthiş bir süratle ileri atılıyorlar ve düşman kad ırgaları­na saldırıyorlardı.

Nihayet Andrea Dor ya korkarak geri dön­dü. Öteki gemicilerini kendi haline bırakarak kürekçilerini kırbaçlı- ya k ıı baçhya kaçış yo­lunda en öne geçti. Bu sırada fırtına da çık­mıştı. Hava kararm ıştı. Düşmanlar, gece karan lığında birbirlerini Türk gemicileri sanıp vurarak ve çiğneyerek kaçtılar. Meşhur And- reya Dorya yakalan­mak koıkusuyle kaçar­ken Amiral fenerini bi­le yakmağa cesaret ede memîşti. Savaş meyda­nını büyük kahraman Barbaros Paşaya terke diyordu Barbaros fırtı na içinde şanlı Türk bayrağını dalgalandıra dalgalandııa düşmanı kovalıyordu. Bu savaş-

(Devamı 4. Sayfada)

i l m e t

İngilterenin 82 yıl süren hegemonyasını sona erdirme sinden sadace 16 ay sonra şimdi bu- Commomvealth azası olan Kibrisin çiçıjği bur nunda bağımsızlığını bir baş ka cins emperyalizm tehdit etmektedir. Komünistler Ye- şiladada kolları sıvayıp faali yete koyuldukları zaman. İn­giliz bayrağı henüz gönder­lerinden indirilmemişti.

Kıuçef, bütün dünyayı ko­münizmin kızıl pençesinin için» almağa çalışırken de­ğişik taktikler kullanmakta­dır. Meselâ Lâos ve Güney Vietnam’da yıValtı çalışmak rı yapmakta ve gerilla harp leri ateşl> inektedir. Kongoda karışıklıklara bel bağlamıştır. Küba gibi memleketlerde! ih tilâllerin zafer sarhoşlukların dan medet ummaktadır. Af­ganistan misalinde ise cö­mert İktisadî ve teknik yar dımlar akıtmak suretiyle fır­sat kollamaktadır. Fakat ko­münistlerin iktidarı demokra tik yollardan devralmaları ümit ettiği yegâne ülke, min yon ve Körpe Kıbrıs Cumhu riyetidir.

Milletlerin kontrollan al­tına almak için asırlarca dö­vüştükleri s'ratıjik önemi liaiz 3,572 mil karelik mesa haya sahip Doğu Akdeniz adasında, Komünistler ken­dilerine sağlam bir zemin ya ratmışlar bile. Son bir sene zarfında Sovyet Büyükelçili­ğinin kadrosu 12 den 73 e çıkarılmıştır. Batılı kaynak­lara göre Demirperde geri­sinde eğitim görmüş 100 kadar Kıbrıslı Rum komünist ajan, Büyükelçilik personeli­n i canla başla yardım etmek tedir. Kibrisin başka çıkıl­maz problemlerinin alenî ve ya gizli olarak muttasıl istismar edilmesiyle, kadınlı erkekli her çağda ve sınıfta insanlarla el^e verilerek ve Moskovanın maddi ve mane vî desteğiyle İktisadî, siyasî, sosyal ve kültürel sahalarda inanılmaz hedeflere ulaşılmış tır.

îşte bir kaç tam<fei:Yeşiladanın en şumullü ve

30,000 âzalı îşçi Sendikaları Birliği PEO, kanun dışı olmı yan AKEL Partisinin mutlak hâkimiyeti altına girmiştir.

En yüksek tirajlı gazete, komünisttir ve diğer bazı Rum mevkuteleri gibi Mos- kovadan beslenmektedir. Rum Gazeteciler Birliğinin Amerikan aleyhtarı ve Sov

Kıbrıs Komünizme Kayıyoryet taraftarı olduğu bildiril­ini (ktedir.

Yazan: Kayhan Sağlamer

Akel ve Peo’nun Gençlik Kolları fevkalâde faaldir Ay­rıca Edon isimli yaygın Genç lik teşekkülü de komünist emellerin^ hizmette, Akel ve Peo’nun Gençlik kollarıyla yarış halindedir. Geçen yaz mevsiminin sadece bir ayın­da 100 den fazla Rum genci Rusya v^ peyklerindeki sö­züm ona ‘Sulh Konferansları’ na katılmalarının yamsıra Moskovayı ziyaret etmiştir.

Yeni kurulan komünist eği timli Kadınlar Birliği vasıta- sıyle cemiyet faaliyetlerine nüfuz edilmek istemektedir Moskova Radyosu kaynayan Kıbrısa müteveccih Rumca ve Türkçe propaganda yayınları nı son 45 gün zarfında olağan üstü nispette artırmıştır. Sov­yet Sefareti, Komünist neşriya tını oteller, kulübler, berber­ler v.s. gibis nden umumî ma­hallere parasız olarak dağıt maktadır. Sovyet sanatçıları, ilim adamları vfe sporcuları, Ktbns sahnelerimi, konferans salonlarım ve stadyumlarını aşındırarak ideolojilerini olan ca güçleriyle aşılamaktadır­lar. Yeşilada, iktisaden çabuk davranan Sovyet Blokunun e üne geçmş durumdadır. Sov­yet vatandaşları ve temsilci­leri, fakir Kıbrıslılarm gözle­rini kamaştırmak alt düşünce îiyle torbalar dolusu ruble dö kerek en heybetli binaları iş­gal etmekte titiz davranmakta dırlar.

Makarios’un iyimserliğiYukarıda hülâsa edilen par

lak başarıların siyasî sahaya nikâsı tüyler ürpertici vüsatta

dır. Halihazırda Rumferın 35 Türklerin is(s 15 koltuğa sahip oldukları Temsilciler mec­lisindeki 50 üyeden beşi Ko- mün'sttir, hepsi de Rumdur. Rumların gene 50 koltukluk Cemaat Meclisinde de 2 A- KEL partisi mensubu vardır. Tarafsız çevrelerin tahminleri ne göre, sempatizanları gittik çe çoğalan Komünist AKEL, partisi, bugün 560000 nüfuslu Kıbrısta yapılacak bir gfenel seçimde muteber oyların yüz de 35 ini kazanab'lecek kud­rete yükselmiştir. Türk Cum­hurbaşkanı Muavini Dr. Fafcıl Küçük daha da kötümserdir

ve Komünistlerin ilk genel seçimde Temsilciler Meclisin de ekseriyeti sağlıyacaklann- dan endişe duymaktadır. Us tel.k, durumun vahametinin sür’atle artmakta olduğuna İsrarla dikkati çekerek tehlike çanlarını çalmaktadır. Oysaki Rum Cumhurbaşkanı Başpis­kopos Makaıios aksi kanaatte d.r vb tahminlere itibar etme meşktedir.

Bilhassa mustarip çiftçiler arasında yayılan Komünizm, Kıbrıs halkımn yüzde 20 sini tteşk 1 eden Türkler arasında revaç bulmamıştır. Türk Ko münistler, eğer gerçekten mev cutsa, parmakla sayılacak ka daı cılız bir ytekûn tutmakta­dır. Nitekim 35 koltukluk Türk Cemaat Meclisinde de­ğil Komünist, bir tek solcu da hi bannmamaktadır.

Sebepler ve neticelerBağımsızlık kazanmasının

neticesinde İngiliz askeri tesis lerinin asgarye indirilmesiyle Kıbrıstaki işsizlik şiddetini ar­tırmıştır. Hâlen 10.000 den fazla işçi açıktadır. Daha Kıb rıs bir IngiTz kolon isiyken li­manlar ve şehirlerde kuvvetli olan Komünistler, işsizi ğin artmasiyle saflarını büsbütün sıklaştırmışlardır. Kıbnsın has talıklarınm en ciddisi, susuz­luktur. Son 3 sene üst üste hü küm süren ve Yeşiladayı sa­rartan kuraklık ziraatı kütürüm leştirmiştir. Kötü mahsul sene terinin belini büktüğü köylü­nün kulağma ,mahiıane t ar? da teşkilâtlanmış Komünist­lerin yeryüzü cenneti vaatlan daha tatlı gelmeğe başlamış­tır. İngiltere ve Türkiyeden beklenen yardımlar, bahse konu memleketlerdeki malî güçlükler dolayısıyla gerçekle- şemeyince, ikt'saden kendi kendine yetersiz Kibns, uçUru mun kenanna yaklaşmıştır. Kurnaz Komünistler böylece, liman ve şehirlerden Kibrisin derinliklerine sızabilmek iç'n gerekli müsait vasata kavuş­muşlardır.

MakarioS, Komünizmin- mümbit bulduğu Kıbrısta geli şen köklerini kurutabilmek için, sadece geçen 21 ağustos te ilân ettiği 5 yıllık ve yansı haricî kaynaklardan temin olu nacak 62 milyon sterlinlik muhteris kalkınma plânına güvenmektedir. Kıbrıs dış ma 15 ve tekn'k yardıma muhtaç tır ve kolundan tutulmadıkça ayakta duıacak mecalden mah

(Devamı 4. Sayfada)

Limongil bahçelerinin çev­relediği Lefke’n'n Trodos yo­lunda, baraj ötesinde küçük bir yer vardır. Şlr'n mİ şi­rin, havalı mı havalı, kısaca görülmeğe değer bir yurt par çası. Bu yerin küçük bir kah­veyle değerlendirildiği de gö rülür. Gidenlerin sayısını bul­mak oldukça güç. Türkler de var konaklayanlar arasında- Haftada bir, haftada İki, üste­lik her gün gidenler bulun­makta- Türklerin İyi düşünce­lerini, İyi komşuluk özellikleri nl pek iyi gösterir bu geziler, konaklamalar.

Günlük, güneşlik bir gündü. Dört yan bir renk cümbüşü İçinde çırpmıyordu. Dile geli yordu.. Birdenbire özel bir araba bu güzel görünüşlü yerde durak yaptı., içinden bir beyle eşi indi. Türktüler-. Soğuk bir içki almak istiyor­lardı-

Koyu gölgeli bir köşeye çe­kildikten sonra dilediklerini söylediler.

Kahveci rumdu..“__Başüstüne” diyerek yeni

müşterilerinin dileklerini ye­rine getirmeğe koştu.

Gelenler, kendilerini çevre­lerinde uzanan yer ananın gö rünttşüne kaptırarak derin bir sess zliğe gömüldüler. Kafa dinlendirici, gönül açıcı birsessizlikti bu.. Uzaktaki kuş sesleri bu sessizliğe ahenk katıyor; Yakınlarda bir su

GERÇEK HİKÂYE

Lefke Bahçeleri Gelincik Tarlasına Dönecek

ses', “Çoban Çeşmesi” nin bltmiyen senfonisini söylüyor du. Bozulmaması dilenen bir âlemdi bu..

Birden kahvecinin sesi du­yuldu.

Çok şükür Tanrıya!” dedi! “Işlermiz yolunda gidi­yor bu yıl. Kazancımız yerin­de. Acı günler geride kalıyor yine!”

Kahveci söylüyor, karşısın­dakiler kafa sallıyordu. Belli ki sözlerini onaylıyor veya öyle görünmeğe çalışıyorlar - dı.

Söyliyecek çok söz vardı doğ rusu. Dizi d!zi söz, kahvecinin dilinin ucuna geliyor, sonra gerisin geriye dönmek zorun­da kalıyorlardı. Veni konuk­lar rum muydu/ar acaba? Keskin bir bıçak gibi akjını altüst eden bu düşünceden kurtulmalıydı.

_ “Nerelisiniz?” diye sor­duktan sonra hemen ekledi: ^

<•__ Ne iş yapıyorsunuz?”Kahvecinin gözlerinde, söy

liyemed klerlnl söylemek iste­yen ışıltılar dolaştı. Belli k konuştuğu kişilerin Türk ol­duklarını öğrense gözlerinde-

Yalın Kılıçki ışıklar donuklaşacak, kül lenmiş kora dönecekti.

Türk,«— Beyrut’luyum!” dedi.

“Bir süredenberi Kıbrıs’tayım. Boya t careti yapıyorum.”

Rumun gözlerinde sevinç ■şıkları yeniden dalgalandı. Duyguları bütün iğrençliğiyle sırıtmağa başladı.

“__Evet!” diyerek yeni birgiriş yaptı, “işlerimiz çok iyi gidiyor. Gidiyor ama bir de şu Türkler olmasa.”

Bir an durdu- Sözlerinin et- kis ni ölçtü.

«__Onlara karşı hazırlan­mak gerek! Onları bu adadan sürmek, temizlemek gerek.. Bu ada bütünüyle bizim ol­malı.. Eskiden olduğu gibi!” Türk ticaret adamıyle eşinin

yüreklerinde bir nefret duy­gusu doğdu. Yine de bu kor kunç tasarıları onaylar g bi baş sallamaktan kendilerini alamadüar. Kahveci daha da açıldı. Sözlerine ara verme-di- . ,

_ “Her an bir kavga ola­

bilir. Her an bir çatışma bek­lenebilir. ilk çatışma İngiliz­lerle olmuştu. Gerçek çatış­mamız yakında Türklerle ola­cak. Tekrar ediyorum: Sonçatışmamız olacak bu. Bu ça­tışmayla Kıbrıs bizim olacak, Yunanistan’ın olacak.."

Anlatılanlar karşısında in­sanlık duyguları taşıyan kişi­nin baştan ayağa kadar titre­memesi düşünUlemezcT. Tüc­carla eşi de bu duygunun tut­sağı olmuşlardı.

“—Türklerin Kıbrıs’tan kaç­malarını sağlamak İçin bütün gücümüzle uğraşacağız. Gö­rünmeyen kuvvetlerimiz bu­nu başaracak! Göç etmek is- tiyenlere kolaylık sağlayaca­ğız. Ayak direyenlerl korku­tacağız. Onları Işs’z, aç bıra­kacağız. Yine de gitmezlerse silâhımızın ucunu göstererek teker teker haklayacağız on­ları!”-

Türk tüccarının eşini belirli bir titreme almıştı. Rum sa- dist’in gözler-nde yanan ateş, dayanılamıyacak kadar sıcak, önlenemiyecek kadar yaygın­dı. Uzaklaşmak gerekti- Ya Türk oldukları anlaşılırsa, ya

kendilerine birşey yapılırsa... Bir tek söz söylemiyorlardı. Ayrümak İçin verilecek bir iş ret bile suçmuş gibi geliyor­du onlara. Şovensit kahveci­nin sözlerini b'r süre daha dinlemek, bir süre daha sus­mak yolunu tuttular.

“— Deli Türkler.. Deli Let- keliler. Şimdi de şuraya bir duvar kaldırdılar. Barajmış.. Su toplayacak, bahçelerini su­layacaklarmış! Delirdiler! Bo­şu boşuna uğraşıyorlar. Ni­çin mi? Çünkü Lefke bizim dir. Bizim olacak! Kıbrıs gibi. O yerlerde yine ramlar dola­şacak. Portakal ağaçlarının altında aşk şarkıları, hürriyet şarkıları söyliyeceğlz.. Lef- keyi bırakmazlarsa mı? Kanla nnı, bahçelerini sulamak için kullanacağız.. O bahçeler, böylelikle gelincik tarlasına dönecek.”

Masadaki kadın, bu sözler karşısında birdenbire saatine baktı. Aynı duygularla dolan eşine yarım yamalak bir rumca ile,

‘‘— Haydi gidelim! Geç kal dik!” dedi- Yerinde bir davranıştı bu..

Türk tüccar, oradan ayrı­lacağı sırada içinden,

“— Lefke’nln seçkin çocuk­ları, bu sözlerinizi karşılık - sız bırakmaz herhalde!’, di­yor; başka bir şey demeğe dili varmıyordu-

TÜRKÜNYÜCELİĞİ

Halil AD AL

Tarihin her devrinde efendi olmasını bilen, zayıfa yardım eden, onu koruyan Türk Mil letidir. Bunun canlı örnekleri her zaman karşımızda gün gibi beliriyor.

Kandu köyünden, Mustafa Bilâl geçen gün buna bir yenisini ilâve etmiştir. Birkaç gün önce Limasol—-Kandu yolunun üzerinde duran M us tafa, Sodira köyünün Rum yolcu otobüsüne durması için işaret eder. Otobüs durur. Mustafanın şoförden ricası bisikletini Limasola kadar götürmesidir. Şoför, Mustafa ya bisikletini otobüse kadar getirmesini ve isteğini yerine getireceğini söyler, Türk bi­sikletini getirmeğe gider, Rum da direksiyona geçer geçmez, arkasından maskeli­ler kovalarcasma kaçar.

Bir gün sonra yağan şiddet li yağmurlar sonunda Sodira köyünü Kanduya bağlayan yol bir bataklığa döner ve Rum köyü Sodiranm yolcu otobüsü, Kandu civarında ça mura saplanır. Bunu gören KanduluMustafa Bilâl, kendi sinden yardım istenmeden derhal traktörünü alır. Rumun otobüsünü çeker ve çamur­dan çıkarır. Bundan sonra bir gün önce kaçan Rum şoföre aynen şunları söyler:

“Senin ırkına aldatıp kaç mak yaraşır, Benim ırkıma ise zayıfa yardım etmek yara şır, şimdi güle güle gidebilir sin.”

Bize taşla vuran, bizi yok etmeğe çalışan Rum ortakla­rımıza bu olay bizim yüceli­ğimizi ne güzel dile getiri' yor.

Selimiye "A" İlkokulu Müdürlüğünden:

TeşekkürOkulumuzun fakir öğrenci

îerine 10 çift ayakkabı Yaptır mak suretiyle okulümuza yar dımda bulunan Varlık Kulü bü sayın başkan ve üyelerine Okul adına teşekkür olunur.

TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ

K. 7]. 1. D. Federasyonu Genel Kurul Toplantısı

17-18 Mart, 1962 ta­rihinde yapılacak olan Kıbrıs Türk İşçi Bir­likleri Federasyonu Ge nel Kurul toplantısına, Türkiye, İngiltere, Amerika, Almanya ve İsrail İşçi Federasyon­larından temsilciler da vet edilmesine karar ve rilmiştir.

Beynelmilel Hür İş­çi Sendikaları Konfe­derasyonundan Beynel milel Nakliyat, Maden ve PTTI Federasyonla­rından da birer temsil ci davet edilecektir.

26 Şubat, 1961 de ya­pılan Federasyonun III üncü Genel Kurul top­lantısına Federasyona bağlı 33 Sendikayı tem silen 87 delege iştirak etmişti.

Genel Kurul toplan­tısında bir yılllk faali­yet ve mali durum ra ­porları müzakere edile cek ve Federasyonun faaliyet yılı için siyase ti tesbit edilecektir.

17-18 Mart’ta yapıla­cak Genel Kurul toplan tısına yüzden fazla de­legenin ve yabancı tem silcilerin iştiraki bek­lenmektedir.

Geçen yazüarımda kal kınaöılmemız için, tek- vucut olarak lurkıu- ğun bu topraklarda can ıı Katmasını sagıamaga çau$iuiuıuz, lıeuı ue Çoü yau$nıauuz ıcamauguu j aZiuiyUııl- DlUillu yü-uinua iurKieiı-ıurüe Kampanyasnu ner ne paııasma otursa olsun uevaaı eıımueımz ve umur uım uır Kuı-u$j verme/.iven neseıın^ı un lamı ^epıerıne uu$aiı- mauüzru mz.iiu ıçtıı ita­yım otamış acarını ua ayrıca Dem unijuiu. uu yazııuua aa yem yna gırertten Ko ı̂u Kamer­lerimize nıtap eune&i ve “topraK uutumugu uzerınue oırnaç saur Karalamayı uygun dui- arnn.

Yeşil Kıbrısımızdan soz euerüen ‘toprağı ue üçlerimizin Kanı ne yoğrulmuştur du ada­lim" diye söyleriz, nıç şüphesiz Ou topraKiarı KorumaK için uız de sı­rası genrse canımızı vermeKten çekınmıye- cegız. üu topraklara ye nıaen 'i urK Kanının aK ması bizi yıldırmıya- caktır, bize gurur vere çektir. Ki tirsimizi ya­bancılara karşı koruya cağız, kan aKitacagız, can vereceğiz bu top­raklar uğruna ve bu- nunle ittıhar edeceğiz. Bu bizim millî vazıie- miz,

Bir de bu vatanî vazi feye önayak olacak, bi­zim bu toprakları haki katen sevdiğimizin açık bir isbatı olacak en mühim vazifelerimiz den biri de elimizde bu lunan ve kendi öz malı mız olan toprakları so­nuna kadar muhafaza etmek, mümkünse yan­larına yenilerini kat­mak, “toprak bütünlü­ğünü” sağlamaktır. A- razi çokluğunun dâva­mızda nekadar mühim rol oynadığını burada tekrarlamak lüzumunu hissetmiyorum. Vatan­perverlik sadece döğüş sırasnda değil, sulh za­manında da içimizde canlı kalmak ve bu top rak sevgisi ona tazelik

ferahlık vermeli. Buna asla şüphem yoktur sa­yın oKurlarım.

Rumların “komşusu­nun m a l ı n a göz koyan insan” misali, Kbrısımıza göz koydukları, onu elimiz den göz göre göre al­mak istediklerigün gibi meydanda. Se nelerden beri de arazi çokluğunu kendi taraf larında gösterebilmek için dişlerini tırnakları na taktılar, uğraştılar, didindiler fakat başa- ı-amadlar. Türk, dede­lerinin kanı ile yoğrul­muş toprağın bir Kum tarafından çiğnendiği­ni göremezdi tabiî. Bu­nu devam ettirmemiz avucumuzdakini ele vermememiz gereki yor. Kibrisin kendisi de, toprağ da bizimdir.

Eskiler benden daha iyi bilecekler. Rumlar, senelerce evvel küçük kafalarna Kıbnsı alma ğı koydukları zaman ilk hedef olarak kendi­lerine Türklerin elinde ki araziyi almayı seçti­ler. İlk kampanyaları bu oldubize karşı. Köy lere papazlar saldırdı­lar. Bu papazlar kilise lerde, kahvehanelerde köylüye yaptıkları vâzı nasihatte daima Türk­lere borç para vermek ten çekinmememelerini ve bir gün olup da Türklerin bu parayı ödiyemiyeceklerini ve dolayısıyle arazileri­nin Rumlara geçeceği­ni söylediler. Hiç şüphe siz bizim imamlarımız câmide cennet-cehen- nem yolculuğundan bahsededurdukları için bu yolda az kurban ver medik.Elimizdeki toprakları

muhafaza etmeğe çalı­şırken onlardan âzami istifadeyi sağlamayı da 1962 yılında hiç ama hiç akıldan çıkarmama lıyız. Toprağı işleyece­ğiz, toprağı işlerken ter liyeceğiz ve toprağa düşen ter damlalarını millî birer mükâfat di- ve kabul edip gücümüz kuvvetimiz artacak.

özker ENVER

m z m i m ■ W

NE KADAR ACIDIR?Birkaç hafta önce ‘"Kıbrıs

Türk Öğretmenler Birliği Baf Şubtsi başkanlığı tnı'afiiıdan, Baf Kasaba ve Kazası öğret­menleri, muhtelif mesleki ko nuları ve öğretmenleri alâka­dar eden bazı meseleleri ko nuşnvak üzeıu bir toplantıya çağrılmıştır. Bu toplantıya sa dece altı(6) kişi iştiıak etmiş, böyleefe yapılamamış ve başka bir güne tehir edilmiştir. 24 Aralık 1961 pazar günü ayni mealde bir toplantı tertibedil miş ve her öğıfetmen özfcl su­rette davet edilmişti. Maalesef bu toplantıyU da 18 kişi (on- s'ekiz) iy;irak etmişt . Bunların 8’i lise ve Kasaba ilkokulun­dan 10’u ise köylerden gekn öğretmenlerdi

Bu gibi toplantıların icafoe- eten ilgiyi görmesini gönül- nekadar arzu ederdi? Ttriibe dilen bu gibi toplantılarda sa dece meslekî konular değil, ayni ‘/amanda cemaati alâka dar eden b rçok mevzular da görüşülebilir.

ns Türklüğüne reva göıdüğü en tahammül edilmtz haksız­lıkların zuhur ettiği bu günler de, okul dahilinde olduğu ka dar okul hariç nde de birçok cemaat meselelerinim omuzla nna yüklemiş olan biz öğret­menlerin, bu gib. toplantılara icabedfcn ilgiyi göstermeme miz nekadar acıdır?

Davalaıımızm birik ve be rabferlik içerisinde halledilmesi icabett ği bu günlerde bir ara­ya gelememenin acısı içerisin de bulunan bizitr, mensup olduğumuz köy ve kasaba lıal kından birlik ve beraberi ği na sil istiyebiliriz ve bunu nasıl bekleriz? Davalarım zııı b rli-k ve beraberlik içerisinde halle- dileb leceği örneğini biz öğret menlerin vermfcsi icabetmez mî? Ffek faydalı sonuçlar mey dana getirebilecek bu gbi top lantılara iştirak ederek, bir tt:k vıcut ve kafa halinde, en iy. bir şekilde yetiştirmeğe mecbur olduğumuz gençliği, ve kalkınması için birçok vV/.i

(Devamı 4. Sayfada). . . Karşı taraf unsurunun KıbX~X"X"X~X-X»X»X“X"X"X"X“X~X~X*‘*"V

iKıbrıs Türk Kooperatif Merkez Banbsı Ltd.

ŞEKER SİGORTÜ’yiHizmetine arzeder

x “x"x~x*<"x'*x~x.x~x-x~x~x«x«x~x»x~:~w~x"x~x..x«x«x~>x«x~x>x"x«:~vx-x-x

Page 4: NACAKevrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/nacak/1962/Ocak/05... · 2014-11-10 · bi, Kıbrısa çullanacaktınız. Evdeki hesap çarşıya uyma dı; Karşınızda Kıbrıs Türkünü

Sayfa 4 NACAK5 Ocak Cuma, 1962

n a c a k :S P OR:|;| Ig’ IşM

Geçen Haftaki Millî Lig Maçla­rının neticeleri

CUMARTESİ:VEFA 3DEM1RSPOR ıGENÇLERBIRLİĞI 3BEŞİKTAŞ ı

PAZAR:KASIMPAŞA ıKARŞIYAKA 2BEŞİKTAŞ 2DEM1RSROR 2GENÇLERBIRLİĞI 0

PAZARTESİ:KARŞIYAKA lGALATASARAY 1«IM M M IlH M IlIM II tt t lI lt lIM IM M tM M IM IM M IM H IM iM tM H H M H u

— GÖZTEPE 1— FERİKÖY l— y e ş il d ir e k 1— KASIMPAŞA 0

— GÖZTEPE 1— P. T. T. 1— VÎEFA 0— YEŞİLD1REK 2— FERİKÖY 0

'J'-Öt i— ŞEKERIHİLAL 1— FENERBAHÇE 0

Basketbolda Millî karşılaşmalarımız

Bu güne kadar yaptığımız 121 maçta 60 galibiyet, 60 mağlubiyet ve 1 de beraberliğimiz

mevcutBasketbol Millî Takımımız

lk maçım 24 Haziran 1936 Çarşamba günü İstanbul'da Beyoğlu Halk Evi’nde, Yuna nistan’la yapmıştır. (46 - 12)Türkiye’nin galebesiyle sona enen bu ilk millî maçı İki ıa- k p de şu kadrolarla oynamış 1 ardır:TÜRKİYE:

Nailî Moran (Kp.) : 4; Fe r'.d'un Koray : 4 ; Sadri Usoğ lu : 11; Ftenso : 6; Jak Habib 20; R.za Ertuğ : 0; Sakalak:2; Hayri AiSebük : 2 YUNANİSTAN :

Bahomis (Kp.); Sapunca-

kis : 0; Amorondid.s - 5; An gelu : l ; Manos : 2; Kasis 0; Skiloyanis : 0; Kuçalakis:0.

Türk Millî Basketbol Takı­mı, 24 Haziran 1936’dan 19 Aralık 1961 gününe kadar 32 m.ltetûn millî takımlariyle 121 kaışılaşma yapmıştır. Bu 121 maçın 60 tanesini galibi­yet, 60 tanesi de mağlûbiyet­le kapatan Türkiye, sadece D. Almanya ile berabeıe kalmış­tır. Bu 121 karşılaşmadan j yıs yaptığımız 6.563 sayıya rakip takımlar 5.182 sayı ile mukabe le etmişlerdir. Viran

Tehir maçların tarihleri tesbit edildi

Dalıa evvelce tehir edilen millî lig maçlarının tarihler, tesbit edilmiştir. Bu duruma göıfc mUçlar ve tarihleri şöyle d r;-Ü Ocak 1962 VeşJdırek — Göztepe ıstaubulspor — 111T 21 Ocak 1962 i' eşılduek — ITT ıstanbulspor — Göztepe27 Ocak 1962 istanbulspor — Kasımpaşa Fenerbahçe — \ eşılduek28 Ocak 1962 Vefa — Beykoz Galatasaray — Feriköy3 Şubat 1962 bıaııbulspor — Beykoz teııcrbalıçe — Vefa4 Şubat 1962 Beykoz — Feriköy Beşiktaş — Yeşidirek10 Şubat 1962Fentı bahçe — Istanbulspor11 Şubat 1962 Kasımpaşa — FerJköy

Galatasaray — Kasımpaşa

Ayrıca Ankara, İzmir ve İstanbul mahallî lig maçların da ikinci devıe başlama ve bitme tarihler, tesbit edilmiş­tir.

Ankara; 3 Şubat — 27 Ma

Amme Hizmeti Komisyonu

(Birinci Sayfadan Kalan)

adlarını şimdi inkâr ederek başka Kâtip Yardımcılarına şimdilik ihtiyaç olmadığını iddia ediyorlar!

(2) 16 münhal Orman Bek­çisi mevkiinin 3570-30 nisbeti esasına göre lıepsinn de JRir* j tir. 5 yıllık kalkınma plânı,

Kıbrıs Komünizme Kayıyor

( üçüncü sayfadan kalan) r umdur. İstiklâlinin ilk yılın da lngiltercden 5.570.000 ve Tüıkiyeden do 500.000 ster­linlik yardım görmüştür. Şinı dilık sadece Batı Almanya, yardım tahhüdü altına girmiş

İzmir; 8 Ocak — 4 Şubat İstanbul; 20 Ocak — 3 Hu

F. Kırcan UzaklaştırılacakAntrenörlüğe Sabri Kiraz

getiriliyorPazartesi ezelî rakibi

G alatasaray’a 1-0 yeni lerek Millî lig şampi­yonluğuna hemen he­men veda eden Fener- bahçede umumî kap­tan F ikret Kırcan ile m isafir antrenör Sze- kelly aleyhinde büyük bir cereyan başlanıştır.

F. Bahçeli birçok ida reci ve üye MUlî Ligin başlangıcındanberi ah nan kötü neticelerden bilhassa F ikret Kırcan’ ı mesul tutmakta ve şöyle demektedirler.

“Takımın yansı ya$lı fut­bolculardan kuruludur. (Tek nik bakımdan olgun olan bu ı |emanlannefese ihtiyacı vardır. Fakat antrenör Szıf- kelly, idmanları tam bir lau­balilik içinde yaptırmıştır.

TAKIMIN TUTUMU Yine ayni şahıslar, antre­

nörün futbolcular üzerinde hiç bir fonksiyona sahip ol­madığını ifade ile, “futbolcu lar şımarmışlardır.. İdmanda hatalı hareketlerinin açıklan masına tahammül edemiyen oyuncular antrenöre açık ve galiz küfürlerle hakaret et­mekte, fakat hiç biri de ku­lüp disiplinini çiğnediklerihalde cezalandın İm amaktave böylece bu oyuncular add ta asi grup meydana getir­mektedir, demişlerdir.

ÎNTRENÖR SZEKELLY İÇİN İMZA TOPLAYANLAR Bu sene takıma hiç bir şe­

kilde faydalı olamıyan antre­nör Sz, kelly’nin hâlâ kal masını isteyenler vardır.. Ba xı şahıslar futbolcular arasın da imza toplayarak antrenö­rün vazifesi başında kalması nı temine çalışmaktadırlar.

fljn lım ın ıı ı • i— r n n w w « » «

iman Cevheri(Birinci Sayfadan Kalan)

Mehmetçiğin ayağını bu toprağa bastıran Anavatanın yann se­nin İktisadî durumunu da düzeltecektir.Büyük ve âsil milleti­

n e in in . Muhtaç oldu­ğun kudret damarların daki âsil kanda mevcut tur.

Selim Sarpyürek

Torkal’ın önderleri olduklan Fikret Kırcan ile Selâhattin

bu grupta bulunan diğer iki isim ise futbolculardan Naci Erdi »m ve kaleci özcan Arkoçtur.

Selâhattin Torkal’m hare­ketinin sebebi menejerliktir. Kulüp çevrelerine göre Tor- kal bunun için Szekc,lly ile anlaşmış durumdadır.

S. KİRAZ’I KİM İSTEMEMİŞİ Bundan iki ay evvel Fener

bahçenin şampiyonluk iddia sı henüz böylesine azalma­mış iken feci gidişi gören bir idareci durumu Fikret Kn-

cana açıklayarak antre nörlük için Sabri Kiraz ile anlaşaca ğını söylemiştir. Uzun bir görüşmeden sonra Kırcanın da bu teklifi kabul etmesi üzerine Ankaraya giden ida­reci orada Sabri Kiraz ile konuşarak tam bir anlaşma yapmıştır.

Fakat idareci Istanbula geldikten sonra Fikret Kır- can yine Szekelly’nin kulüp te kalmasını temin etmiştir.

TAKIMDA TASFİYEDün temas ettiğimiz bazı

idareciler takımdan. Naci, Basri, ösman, Lefter ve Kad

ke tahsisi gerekirken, galiba Anayasa Mahkemesindeki ilgili bir davada mahza bir uzlaşma zemini bulmak iyi niyetiyle olacak, Tiirk Üye­ler bu mevkilerden 6 sının Bumlara tahsisine muvafakat ettikleri ve daha evvelki Türk Ormancılar davasında 12 ay öğrenci olarak tâlim ve hiz­met görmüş olanlann Orman Bekçisi olarak tâyin edüebi- lecekleri hususunda anlaşma­ya varılarak fîlen tatbikine geçildiği halde, bu defa Baş­kan ile Rum Üyeler 12 ay hizmet süresini doldurmuş 3 Türk öğrenci de bulunması­na rağmen esassız bir 18 ay hizmet şartı üzerinde dura­rak yalnız 6 Rum mevkii için Rum Orman öğrencilerini tâyin maksadıyle mülâkata çağırıp 10 Türk mevkii için hiçbir Türk öğrenci’yi mülâ­kata çağırmamakta ısrar et­mişlerdir!

(3) Son Türk dişçi tâyinle­ri ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin bir tâyinin Komisyon tarafından, yeni malûmat ışığında ya tashihi veya tasdiki maksadıyle yeni den gözden geçirilmesini tav siye eden hükmünde evvelden tâyini yapılmış olan dişçinin Komisyon tarafından duru­mu tetkik edilmeden derhal işten durdunılması gerektiği­ne dair bir mâna bulunmadı­ğı yolundaki hukukî mütalâ­aya dayanan Türk görüşüne rağmen, resmî hukuki müta­lâa almaya da lüzum görme­den Başkan ile Rum Üyele­rin sadece kendi oylan ile bir Türk dişçinin vazifesine son verme kararlan hem Anaya- sa’ya aykırı ve hem de Ana­yasa Mahkemesinin 125’inci maddenin tefsiri ile ilgili son kararma riayetsizlik mahiye­tindedir.

Yalnız üç tanesini yukarı­da ilgililer ile umumî efkârın dikkat ve ibret nazarlarına sunduğumuz Âmme Hizmeti Komisyonundaki son yolsuz­luk ve kanunsuzluklar karşı-

n Üyı isind<

ihtilâfını behane ederek bil­hassa Türk mevkilerine tâyin leri durdııtmak niyetinde ol-

Ne kadar Acıdır

smda, Rum Üyelerin Temsil­ciler Meclisindeki son vergi

rinin çıkanlacağını Necati I dukları gizli gayesi sezilmek- A y d o l» gibi baz, g » ç * - |inanlara şans venleceguu soy, Iftzumuna önemle i§aret et- lemişlerdir.

muvaffak olduğu takdirde, a çıktaki 10.000 kişiye daha ye ni iş sah alan açacaktır. Böyle ce şimdiki halde yılda takri­ben 15.000 kişiyi bulan hicret temposu, esaslı şekilde düşürü lecaktir.

Amerika ve İngiltere, mey dam boş bulup rahatça at oynatan komünistler karşısın da şimdilik meraka bir seyir ci gibi davranmaktan pek Uerı gidememiştedirler. Ma malili önümüzdeki günlerde Türkiye ve Yunanistanla iş­birliği yaparak mukabil bir taarruza geçmeleri beklen­melidir. Zira Kibrisin strate­jik önemi zihmlede canlan­dırılabilirse, durumun Batılı k r için arzettiği faciayı kestirebilmek kolaylaşır. Kıb rıs, ingılizlerin bütün bölge­ye askeri üsler bulundurduk lan v<| Amerikanın psikolo­jik harbde (Jrtadogunun merkezi yaptıkları hayati bir tabyadır. İngiliz askeri üsle­ri ve Amerikanın muharebe tesisleri Kıbrıstan sökülüp atılırsa -Ki Komünistler ikti dara gelirse akıbet başka türlü olamaz- n«|tice Sovyet Bloku için yeni bir ileri mer hale teşkil edecektir.^

Makarios 1965 e kadar Cumhurbaşkanı kalacaktır. Müteakiben politikayı bıra­kıp ruhanî işlere dönmeyi, kilisesinden çekilmeyi düşün mektedir. Hür dünyanın mu kadderatı Makariosun istik­bali meşkûk ve Kıbnsh Türklerin tasvip etmedikleri 5 yıllık kalkınma plânına ter kedilirse. Başpiskobosun son Komünist aleyhtarı Cumhur başkanı olarak tarihe gtÇme si ihtimalleri zayıf değildir. Çünkü bir defa yerleşti mi, üstelik Kıbnsta kanuni ve demokratik yollardan iktida­ra gelmesi mümkündür, Mos kova sistemini bir daha kapı dışarı etmek çok ama fevka lâdc müşküldür.

içlerini sıı tladığımız Cemaatı 10.Üİ dalıa da iyiye götürecek çareler aramak mecDuriyetm- ue olduğumuzu nasıl olur da unuturuz.'' Bu çareleri hep be raber düşünme lırsujuııı b.zfc verebilecek ve bizi birarUya ge t irebilecek bu gibi toplantılaı değ.l midir?

Vüıe, Ubı ubedılen bu gibi toplantılara, köylerde çalışan ogtetmenlerin, Kasaba Öğret menlerinden dalıa çok alâka göstermesi acı, lakat acı oldu ğu kadar da lıak.kat, ve tessü le şayan bir durum arzetmek ıedır. Yazın sıcağında ve kışm

I mek isteriz.GÖZCÜ

tstanbulda yayınlanan Cumhuriyet gazetesinden sini de gezip

1 değer.

ANKARADANÇİZGİLER

(Sayfa Jtcn kalan) Ankaradayız. Ankara- y ı gezip, görüp tanıya­cağız.

Acaba nereden başla sak?bu da sorulacak sevmi?

Şüphesiz ki en önce gideceğimiz yer Anıt Kabıraır!Kahraman Asker Mus

tafa Kemal Paşa’nın; Büyük Kurtarıcı Muş­ta la Kemal Paşanın; Cumhuriyetçi, devrim­ci devlet adamı Dâhi Atatürk’ün mezarını zi yaret edecek; Onun manevî huzurunda say ğ ı ile eğilecek; ona olan minnet ve şükran bor cumuzu ödiyeceğiz.

Ya sonra?Sonra da, Ankaranın

belkemiği olan Atatürk Bulvarında; Ankara- nm merkezi olan Ulus meydanında gezebili­riz.

Ankaraya gelmişken Çankayaya kadar uzan mamak; Ankara kale­sini görmemek; müzeyi dolaşmamak olur mu?

Ya Türkiye Büyük Millet Meclisi. Mutlaka bunu da görmeli; meb' usların, vekillerin top­lantılarını, memleket meselelerini müzakere edişlerini seyretmeli­yiz.

Ankaraya içme suyu temin eden Çubuk Ba­rajını, hayvanat bahçe-

görme

(Ü çüncü S a y fa d a n K a la n )soğuğunda kasaba öğretmen­lerinden dalı» ağır şartlar al tında çalışan köylerdeki mes­lektaşlarımız, vasıtasız tarçok ücra köylerden binb.r müşku lâde bu toplantılara iştirak etme çarelerini arayıp bulur- ken, kasaba öğretmenlerinin buı unlannııı dib nde tertibedı len bu toplantılara iştirak et­memekte İsrar etmeleri, ne bi leyim ama en hafif tab.riyle ‘‘Yüz kızartıcıdır.

Sıcacık odalalarındaki ve konforlu kulüp köşelerindeki istirahatlarından fedakârlık e derek ve birkaç metre yürüme zahmetinde bulunarak, bun­dan sonra tertibedilecek top­lantılara iştirak etme tenezü- liinde bulunmalarını sayın Ka s'abalı meslek taşlardan bekle*......................, ı , . . . . . . . m . . ...............................» . . . « . . « m — —

vemek en tabii hakk.mızd.r

k°*l«rinden gelerek Kıbrıslıgenç­lerimizi en iyi bar ^ k'lde ̂tiştiımeğe gayret ettikler ne e- min bulunduğumuz sayın Tüıkiyeli meslektaşlanmızm da vaaife hariçi vakitlerinden biraz fedakarlık edeıek, bu gbi toplantılara işt»*ak etme lerini ve geıek mesleki konu­lanla ve gerek* dıger husus­larda biz Kıbnslı öğıetmen­lere kıymetli fikirler yle fayda h olmalannı beklemek te lıak kımızdır kanaatindeyim. Bu geminin ancak bu şekilde yü­rü yebleceğini hatırdan çıkar maınak mecburiyetindeyiz.

‘Bir Öğrrtmen”MUMniINNIMlNHNMIHUlNHIı

••••((•»••••••••»•••«•■•••I

Kibrisin En Modern Türk Temizleme Evi

ıkoğl uŞimdi ASMAALTInda YAVUZ

dükkânlarına taşınmıştır.SELİM SOKAĞI 6,7, ve 9 numaralı yeni

•ii

Flbisclerinizin süratle ve en iy i bir şekilde temizlenmesini istiyorsanız QA nTKOĞl U TEMlZLEMEEVl’ne bir telefon etmek kâfidir. Elbiseleriniz der­hal arzu edilen yerden aranarak ve hazır olduğunda yine arzu edilen yere bırakı-

lacaktır. TEMİZLEME EVî’ndeelbiselerinizin en iyi bir şekilde temizlen-• ö îiavAtPn lüzumu halinde bütün sökükleri ve eksik düğmeleri de dikilir.

m e s l P R E N S İ B İ M İ Z MÜŞTER1LEMM1Z1 MEMNUN ETMEKTİR Temizleme Evimize getireceğiniz bir takım elbise her şeyi isbat eder.

ADRESE DİKKAT 6, 7, 9 Yavuz Selim Sokağı

ASMAALTI, LEFKOŞA.TEL: 6291

A V S N V d N I d V a V l

Akşamlar ise, Genç­lik Parkı en iyi eğlenip vakit geçirebileceğimiz bir yerdir, öyle bir yer ki, oradan bir türlü ay­rılmak istemiyecek; orada gördüklerimizi hiç bir zaman unutami- yacağız.

Daha neresi. Daha neresi.

Cennet gibi parkları mı? “Bal dökülse yala nan” caddeleri mi? Üni versitesi mi? Okulları mı? camileri mi? Ti­yatrosu mu? Radyo Evi mi?..

Ah Ankara... Ah An­kara...

Sana doyum olur mu?Seni gezip, seni gör­

menin sonu bulunur mu?

Barbarosun Preveze zaferi( üçüncü sayfadan kalan)

ta bizim gemi zayiatı­mız olmadı. İnsan kay­bımız 400 şehit ve 800 yaralıdan ibaret idi. Düşmanın ise 9 gemisi batmış 27 gemisi de zap tedilmişti. İnsan zayia­tı 2775 esirdir, ölü ve yaralıları ise hesaplana mıyacak derecede çok­tu.

Barbaros, Prevezede Akdenizin yüz yıBık ta­lihini çizmiştir. O, Türk milletinin asırlar bo­yunca yetiştirdiği sayı­sız büyük ve kahraman Türklerden biridir. Nur içinde yatsın.

Dr. Fuat Veziroğlu Avdet Etti

Bir müddet önce Türkiyeye giden Dahilive Mütehasssısı Dr. Fuat Vezııoglu 1 Ocak günü Adaya avdet etmiştir.

öğrendiğimize göre, pek yaknda tek Mağusada yeni bir klinik açıp hasta kabu­lüne başhyacaktır.

TÜRKÇE SÜTUNUYerli Basından: (1) “Bakanlar kurulu münhal

bulunan Belediye ÜYELERİNE tayinler V^ptı ^ leşindeki ÜYELERİNE yerine doğru olarak UYfc/LIKLER1NE olacaktır.

(2) “.. II sene GEÇMESİ ip ucu el’de edemenuz bulunuyor” ifadesi tam olmayıp eksi veya düşüktür. Doğru olarak “.. GEÇMESİ NETİCESİ (YÜZÜN­DEN)...” olabilir.

(3) “.. açtığı dava dün net çelenmiş ve... nin tayi nini tasvip etmemiştir” bates: doğru olarak ya NET 1 ÇELENMİŞ ve... Tayini tasv'p EDİLMEMİŞ” veya “DAVAYI NETİCELENDİRMİŞ ve., tayinini tasvip ETMEMİŞTİR” şeklinde yapılabil rdi.

.4) ‘Bu hustıslara TASARININ ikinci OTURU­ŞUNDA temas edilecektir:* TASARININ OTURU ŞU olamaz, “ancak OKUNUŞU olabil r.

(5) “... bu MEVZUYA el koymalarını isteriz" cümles'ndeki MEVZUYA deyimi yanlış olup kelime­nin aslı MEVZU olduğuna göre MEVZU’A yazılması doğıu olur.

TÜRKÇÜ

KIBRIS TÜRK HEKİMLER BİRLİĞİNDEN

30. XII. 1961 günü, saat 15.30 da toplanmış olan Ola­ğan Genel Kurul, aşağıdaki zevatı iş başına seçmiştir:

Dr. Kaya Bekiroğlu (Başkan)Dr. Erdoğan Mirata (Sekreter)Dr. Nairn Adiloğlu ( Başkan Yarduncısı)Dr. Osman Derv ç (Veznedar)Dr. Burhan Nalbantoğhı (Faal üye)Dr. Haşan Niha» (Faal üye)Dr. Rauf Ünsal (Faal üye)

S A İ İN CEMAL GÜRSEL, Cumhurbaşkanı, Ankara Şahsınızda büyük Türk Milletinin ve şanlı

Türk ordusunun yeni yılını kutlar, sayenizde istik­bale güvenle bakacağımızı belirtir, saygı ve bağlık- ğımızı arzederiz.

Türk Cemaat Meclisi Başkam RAUF R. DENKTAŞ

SAYIN İSMET İNÖNÜ, Başbakan Ankara.Kıbrıs Tiirkleri adına yeni yılınızı kutlar 1962

yüının Anavatanımız için sulh saadet ve refahia dolu olmasını diteriz. Kıbrıs Cumhuriyetinin yeni idaresinde aşılmaz gibi görünen engelleri anavatan­dan aldığımız iman ve kudretle aşabileceğimize inandığımızı bildirir, bu kritik devrede yardım ve desteğinize olan ihtiyacımızı belirtir, en derin sau- gılaıiımı sunarım.

Türk Cemaat Meclisi Başkam RAUF R. DENKTAŞ

SAYIN SELİM SARPER, Dışişteri Bakanı, Ankara.Yeni ydtnızı saygı ile kıttlar Kıbns davasında

gösterdiğiniz ilgi ve hassasiyete teşekkür eder en derin saygılarımızı sunarız.

Türk Cemaat Meclisi Başkam RAUF R. DENKTAŞ

SAYIN YAVUZ AKTULGAT.C. Kıbrıs Büyükelçiliği Maslâhatgüzan

Kıbrıs Türk Cemaatı adına yeni yılınızı kutlar saygılarımızı sunar saadetler dilerim.

Türk Cemaat Meclisi Başkam * RAUF R. DENKTAŞ

SAYIN DR. FAZIL KÜÇÜK Cumhurbaşkan Muavini, Lefkoşa.Yeni yılınızı en samimi hislerimle kutlar, bu

kritik devrede yedisinden yetmişine kadar tek bir vücut halinde haklarımızın korunması için giriştiği­miz müşterek ve mutlu mücadeleden asla gerilemi- yeceğimizi teyid eder, saygı ve sevgilerimi sunarım.

Türk Cemaat Meclisi Başkam RAUF R. DENKTAŞ

SAYIN TURGUT SUNALP,Kıbrıs Türk Kuvvetleri Akııjı Komutanı, Lefkoşa.Kıbns Türk Cemaatı adına Kıbrıs Türk Kuvvet­

leri alayı komutan subay ve astsubay ve erlerinin yeni yilmt kutlar,1962 yılının hepim'z için saadet ve refah ile dolu olmasını temenni ederim.

Tiirk Cemaat Meclisi Başkam RAUF R. DENKTAŞ