58
Başbakan Tayyip Erdoğan: ‘Polise talimatı kim verdi’ diyorlar: Ben verdim. Polisimiz kahramanlık destanı yazdıErdoğan’ın Talimatıyla; Kendi Halkına Düşman, Katliamcı Erdoğan! 4 kişi katledildi! 4 kişinin hayati tehlikesi devam ediyor! 11 kişi gözünü kaybetti, 1 kişinin dalağı alındı! 20 kişi kafa travması geçirdi! 7 bin 832 kişi yaralandı! 60 kişinin durumu ağır! 4 bin 900 gözaltı! Binlerce kişiye işkence yapıldı! Türkiye gaz odasına çevrildi: 44 kişi tutuklandı! Halkın üzerine 150 bin gaz bombası atıldı! 3 bin ton kimyasal karıştırılmış su sıkıldı! AKP Polisinin “Kahramanlık Destanı”: 14 Yaşında Berkin Elvan’ı Başından Vurdular! BERKİN ELVAN HALA KOMADA! 14 Yaşındaki Çocuklarımızı Vuranlardan ve Vur Emrini Verenlerden HESAP SORACAĞIZ! www.yuruyus.com [email protected] [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 371 30 Haziran 2013 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) www.yuruyus.com

AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

Başbakan Tayyip Erdoğan: ‘Polise talimatı kim verdi’ diyorlar: Ben verdim. Polisimiz kahramanlık destanı yazdı”

Erdoğan’ın Talimatıyla;

Kendi Halkına Düşman, Katliamcı Erdoğan!

4 kişi katledildi!

4 kişinin hayatitehlikesi devam ediyor!

11 kişi gözünükaybetti, 1 kişinin dalağıalındı!

20 kişi kafa travmasıgeçirdi!

7 bin 832 kişiyaralandı!

60 kişinin durumuağır!

4 bin 900 gözaltı!Binlerce kişiye işkenceyapıldı!

Türkiye gaz odasınaçevrildi: 44 kişitutuklandı!

Halkın üzerine 150 bingaz bombası atıldı!

3 bin ton kimyasalkarıştırılmış su sıkıldı!

AKP Polisinin “Kahramanlık Destanı”:14 Yaşında Berkin Elvan’ı Başından Vurdular!

BERKİN ELVAN HALA KOMADA!

14 Yaşındaki Çocuklarımızı Vuranlardan ve Vur Emrini Verenlerden

HESAP SORACAĞIZ!

www.yuruyus.com

[email protected]

info

@yu

ruyu

s.com

Haftalık Dergi / Sayı: 37130 Haziran 2013

Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

ww

w.y

uru

yu

s.c

om

Page 2: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

Sahibi ve Sorumlu YazıişleriMüdürü: Mustafa DoğruAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Gülbahar Mah. Cemal SahirSok. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBULTel: (0-212) 216 41 78

Faks: (0-212) 216 41 79

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE

Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık-SanayiCad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euroİsviçre: 6 Frank

Hollanda: 4 Euroİngiltere: £ 3Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 Euro

www.yuruyus.com [email protected]ık Süreli Yerel Yayın

Siyasi Dergi Fiyatı: 1 TL

Tel: (0-212) 251 94 35

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

İnisiyatif dediğimiz şeygerçekte bir devrimcinin sahip

olduğu inancın, kararlılığın,tecrübenin toplamının bir

ifadesidir.O yüzdendir ki, Devrimci

Hareket, yıllardır bir kadronunsahip olması gereken “askeriformasyonu”, “silahın nasılkullanılacağını değil, silahın

nerede, nasıl, kime karşıkullanılacağını

bilmek” olarak tanımlamıştır.

Page 3: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

İİ ç i n d e k i l e riçinde mi yaşayacağız

44 Kamu Emekçileri Cephesi:

Devrimci memurlar sendika

yönetimlerindeki reformizmin

eylemleri satmasına izin

vermemelidir!

46 Gerçek suçlu saldırı emrini veren

başbakan ve AKP iktidarıdır

48 Faşizme karşı tek yol direniştir!

49 Çapulcu değil halkız!

50 Halk Düşmanı AKP: İşkence de

miting görüntülerini izleten AKP

tükenmiştir

51 Kısa... Kısa...

52 Avrupadaki Biz: Irkçı katliamın

sorumlusu Merkel, Taksim'deki

polis işkencesi karşısında 'şoke'

olamaz!

53 Avrupa’da Yürüyüş: "Her yer

direnişin coşkusuyla ayakta"

55 Kulağımıza Küpe Olsun

56 Yitirdiklerimiz

59 Öğretmenimiz

Kendi Halkına DüşmanKatliamcı Erdoğan

başlıklı yazısı üzerine

28 Devrimci Okul: Sorun çözmek

31 Halk Kahramanları:Sakarya’da zulme karşı birdireniş meşalesi: Şeyh Ahmet

32 Özgür Tutsaklardan:Bir hasta tutsağın tahliyesinihastanenin “mahkumkoğuşu”nda alkışlamak!

33 Devrimci İşçi Hareketi:Devrimci işçiler, sendikaağalarının eylemlerisatmasına izin vermeyelim!

34 Tarihimizden Öğreniyoruz:Susurluk’ta ortaya çıkandevlettir, pisliği devrim temizler

36 Emperyalistler ve işbirlikçileri

Suriye halklarınıyenemeyeceksiniz!

39 Halka karşı yürütülen savaşın

karargahı başbakanlıktır!

40 AKP, ayaklanmayı tanımladı:

Deprem!

41 Muğla Güllük’te iş cinayeti!

42 Devrimci Alevi Komitesi:Zalimlerle birlikte varlık

7 AKP'nin faşist terörü halkın

direnişini bitiremeyecek

11 Cepheliler ayaklanmayı anlatıyor

14 Halkın Hukuk Bürosu:AKP iktidarı hukuk, yasa, haktanımaz!

16 Tayyip'in büyük yalanları

18 Oğuzhan Müftüoğlu ayaklanma

hakkında en son konuşacakkişidir

20 “Vandalizm” demagojisi,

AKP’nin faşist terörününmaskesidir!

21 Röportaj: Halkın faşizme öfkesi

sokak sokak çatıştırıyor

23 Kürt milliyetçi hareket AKP

faşizminin yanında değil,direnen halkların yanındaolmalıdır!

27 Delil Karakoçan’ın “Sırrı

Süreyya Önder haklıdır”

4 Başbakan’ın talimatıyla

işkenceler, katliamlar sürüyor!

Gün tutuşur canım gece tutuşurYangınlarda tutsak canlar tutuşur

Gülüm toprak olur yele karışırYürür gelir canlar yollar tutuşur

Katledilen Canlarımızı AnmakKatillerin Cezalandırılmasını

İstemek İçin;

2 Temmuz’da Sivas’ta3 Temmuz’da Çorum’dayız

Devrimci Alevi Komitesi

Otobüs Kalkış:Yer: İstanbul’daki Pir Sultan AbdalKültür Dernekleri Önü Tarih: 1 Temmuz 2013 Saat: 19:00

İki Devrimci Şair; Tutsak Ümit İlter ve Devrim Şehidi Kahraman Altun’unŞiir Kitapları

Kavgamın Çırağı Olmak İsterim, Ferhat İle Volta Yakında Kitapevlerinde

ÇIKTI

Page 4: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

AKP’nin aylardır halka karşı açıkbir savaş açtığını söylüyoruz.

Başbakan Tayyip Erdoğan 23 Hazi-ran’da Erzurum’da “Milli İradeyeSaygı” mitinginde yaptığı konuş-mayla bu savaşı açıkça ortaya koyu-yor.

Erdoğan konuşmasında; “Diyor-lar ki, polise talimatı kim verdi.

Ben verdim. İşgal kuvvetlerini mi iz-leyecektik” dedi.

Taksim Gezi Parkı’na yapılan sal-dırıyla birlikte canına ‘tak’ eden ve

‘artık yeter’ diyen halkın isyanınaAKP iktidarının bakışı “bir avuç ça-pulcuya pabuç bırakmayız” olmuştu.

Tayyip Erdoğan, Erzurum mitingdeki konuşmasında Taksim’deki

ve bütün ülke çapında ayaklananhalka “İŞGAL KUVVETLERİ”demiştir. Bu sözler AKP’nin halkı“DÜŞMAN” olarak gördüğünün iti-rafıdır.

AKP’nin halka saldırısı sıradan birhak alma mücadelesinin bastı-

rılması değil, “İŞGAL KUVVET-LERİ” yani “DÜŞMAN” olarakgördüğü halkın bastırılması, yok edil-mesi savaşıdır.

HALKA KARŞI AÇILAN BUSAVAŞIN BAŞINDA BAŞ-

BAKAN ERDOĞAN VARDIR!“Polise talimatı ben verdim” diyerekhalka, yani “DÜŞMANLARINA”meydan okuyor Erdoğan.

Onun talimatlarıyla 4 kişi katle-dildi. 4 kişinin hayati tehlikesi

devam ediyor. 11 kişi gözünü kaybetti.Bu rakam daha sonra 12 oldu. 1 ki-şinin dalağı alındı, 20 kişi kafa trav-ması geçirdi. 7 bin 832 kişi yaralan-dı. 60 kişinin durumu ağır. 4 bin 900kişi gözaltına alındı. Bunların dışın-da bilmekteyiz ki, binlerce kişi kay-da geçmeden spor salonlarında, satd-yumlarda işkence yapılıp bırakıldı.Binlerce kişiye işkence yapıldı. Tür-kiye gaz odasına çevrildi. 70’in üze-rinde tutuklama... Halkın üzerine150 bin gaz bombası atıldı. 3 bin tonkimyasal karıştırılmış su sıkıldı.

Bu tablonun karşısında Erdoğanyaptığı mitinglerde adeta zafer

kazanmış komutan edasıyla konuşu-yor. Erdoğan, 24 Haziran’da Anka-ra’da Polis Akademisi’nin Gölba-şı’ndaki kampüsünde düzenlenenmezuniyet töreninde yaptığı konuş-mada halka karşı açtıkları savaşta “üs-tün başarılar” gösteren işkenceci, ka-til polisler hakkında şöyle dedi: “Po-lisimiz bir başka ülkede yaşansa aslatahammül edilmeyecek saldırılara,

tahriklere, hukuk dışına kesinlikleçıkmadan karşı koymuş, adeta kah-ramanlık destanı yazmıştır. Böylesineuzun soluklu bir mücadeleyi vakarı-nı, disiplinini bozmadan, 48 saatadeta aç susuz kalarak sürdürebilmeksadece bizim polisimizin başarabile-ceği bir iştir.”

Erdoğan’ın “KAHRAMANLIKDESTANIN”da yukarıdaki tab-

lo var. 14 yaşındaki Berkin Elvan veonlarca kişinin gaz bombası tüfeği ileyakın mesafeden kafasına nişan alı-narak beyinlerinin parçalanması var.Antalya’da bir otoparkta olduğu gibiülkenin dört bir yanında yüzlerce ki-şiye yapılan işkenceler var. Kör edi-len gözler, parçalanan beyinler var.

HALKIMIZ!

AKP halkı düşman olarak görüyor.Bu bir gerçektir. AKP, halkın ik-

tidarı değil, emperyalistlerin ve iş-birlikçi tekellerin iktidarıdır. Halkonlar için köledir. Onların halka dairsöyledikleri her “iyi” söz kölelik iliş-kilerinin sorunsuz sürdürülmesi için-dir. Tüm zenginlikleri bizim emeği-mizin, alın terimizin sömürülmesin-den elde ederler. Köleler birkez uya-nıp ayağa kalktı mı işte o zaman ken-di sonlarını görürler. Yani halk, yani

Başbakan’ın Talimatıyla İşkenceler, Katliamlar Sürüyor!

4 kişi katledildi!

4 kişinin hayati tehlikesidevam ediyor!

11 kişi gözünü kaybetti,1 kişinin dalağı alındı!

20 kişi kafa travması geçirdi!

7 bin 832 kişi yaralandı!

60 kişinin durumu ağır!

4 bin 900 gözaltı!Binlerce kişiye işkence yapıldı!

Türkiye gaz odasına çevrildi!

Halkın üzerine 150 bingaz bombası atıldı!

3 bin ton kimyasalkarıştırılmış su sıkıldı!

70’in üzerinde tutuklama!

Kendi Halkına Düşman Katliamcı Erdoğan!

4

Yürüyüş

30 Haziran2013

Sayı: 371

Page 5: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

köle olarak gördükleri bizler aynı za-manda onların sonunu getirecek ola-nız. Onun içindir bizden korkuları veonun içindir bize düşmanlıkları. Halkolarak sesimizi yükseltmeye başla-dığımız, onların emirlerine itaat et-mediğimiz anda yüzlerindeki maskeyırtılıp gerçek yüzleri açığa çıkıyor.İşte, AKP’nin zulmüne karşı halkınher kesiminden yükselen sesler yüz-lerindeki maskeyi yırtıp almıştır.AKP’nin aylardır halka karşı açtığıaçık savaşın nedeni budur. Yalanlar-la, demagojilerle, terörle artık halkısindirmeyi, susturmayı başaramıyor.Daha fazla terör uyguluyor. AKP’ningerçek yüzü ortaya çıkıyor. Halkınasıl gördüklerini gizleyemiyorlar.Taksim Dayanışma Platformu’nunayaklanmanın başından beri dile ge-tirdiği halka karşı işlenen suçlarda so-rumluların cezalandırılması ve gö-revden alınması isteğine Erdoğan2008 yılı 1 Mayıs öncesinde söylediğisözle cevap verdi: “Ayaklar ne za-mandan beri baş olmuştur.”

Bütün bunlar “ayakların baş ol-masını” engellemek içindir.

AKP’nin faşist düzenini sürdürmekiçindir.

AKP’nin “ayak takımı” olarakgördüğü ayaklanan halkın tale-

bi çok açıktır.

BİZ; HALKIZ! BİZ; EKMEKİSTİYORUZ! BİZ; ADALET

İSTİYORUZ! BİZ; ÖZGÜRLÜKİSTİYORUZ! BİZ; Kentsel Dönü-şüm adı altında evlerimizin başımızayıkılıp ülkemizin emperyalist ve iş-birlikçi tekeller tarafından yağma-lanmasını istemiyoruz. AKP, gökde-lenleri, AVM’leri, lüks konutları gös-tererek Türkiye’nin nasıl büyüdüğüyalanını anlatıyor. Büyük çoğunluğuadı bile yabancı olan bu gökdelenle-rin, AVM’lerin bize hiçbir faydasıyoktur. BİZ AÇIZ, İŞSİZİZ. Çalı-şanlarımız üç kuruş paraya çalışıyor.AVM inşaatları bizim için iş cina-yetleriyle birer tabut olmaktan öteyegitmiyor.

BİZ; Topraklarımızın emperya-listler tarafından Orta Doğu halk-

larının katledilmesi için üs olarak kul-lanılmasını istemiyoruz!

Yargı AKP’nin iki dudağının ara-sında. Kimse adaletin olduğunu

iddia edemez. Tayyip Erdoğan iste-diğini hapse attırıyor, istediğini ha-pisten çıkartıyor. Adaletin olmadığıyerde yaşam yoktur. Ekmek kadar, sukadar ADALETE DE AÇIZ!

YETER ARTIK! Ne yeyip ne içe-ceğimizden, kaç çocuk yapaca-

ğımıza, nerde oturacağımızdan, ner-de nasıl miting yapacağımıza TayyipErdoğan belirler oldu. Biz özgürlükistiyoruz. Biz yalanlarla kandırıl-mak, aldatılmak, aşağılanmak iste-miyoruz.

YETER ARTIK! Hergün hergüngaza boğuluyoruz. Nefes alamaz

olduk. BİZ NEFES ALMAK İSTİ-YORUZ!

AKP NE YAPIYOR?

1- Halkı “Ayaklar ne zamandanberi baş olmuştur” diye aşağıla-

maya devam edyor.

2- Halkın ekmek, adalet, özgürlüktelebine yalanlarla, iftiralarla ce-

vap veriyor. Halkın inançlarını kul-lanıyor ve halkı birbirine kin ve nef-retle kışkırtıp düşmanlaştırıyor.

3- “Beşiktaş’taki camide içki içil-di, Karaköy’de başörtülü kadına

saldırıldı” iftira ve yalanına devamediyor.

4- Halkın ekmek, adalet, özgürlüktalebini dinlemek yerine ayak-

lanmayı 3-5 ağaç meselesine indir-geyerek halkın taleplerinin üstünü ört-meye çalışıyor.

5- Alevi halkımıza yönelik saldırı-larına, aşağılamalarına devam

ederken diğer taraftan sahte açılım-larla yine kandırmaya çalışıyor.

6- Açlık, yoksulluk, adaletsizlik, fa-şist terör halkın canına tak etmiş-

ken, AKP ayaklanmaya, “dış güçle-rin kışkırtması, AKP’ye karşı darbegirişimi” diyerek “Milli iradeye say-gı” mitingleri düzenliyor.

7- Gençlerimiz parasız eğitim, yüz-lerce tutuklu öğrenci özgürlük is-

tiyorken; AKP iktidarı onlarla dalgageçer gibi “çocuklarımız”, “yavrula-rımız” diyerek, “kullanıldınız” ken-dinizi kullandırmayın” diye sesleni-

yor.

8- İçişleri Bakanlığı’nın açıklama-sına göre 79 ilde 2.5 milyon halk

ayaklandı; AKP hala “marjinaller”,“provokatörler” diyor... Halkın ta-leplerini ağzına bile almıyor.

9- Polisler tarafından 4 kişi katle-dildi. 4 kişinin hayati tehlikesi de-

vam ediyor. 12 kişi gözünü kaybetti.20 kişi kafa travması geçirdi. 7 bin832 kişi yaralandı. 60 kişinin duru-mu ağır. Bütün bunların sonucundakatliam emrini verenler, katledenlerellerini kollarını sallayarak halk düş-manlığına devam ediyorlar. Ethem Sa-rısülük’ü katleden polis Ahmet Şaş-maz tutuksuz yargılanmak üzere ser-best bırakıldı.

10- Katledenler, katliam emrini ve-renler halk düşmanlığına devam

ederken, Ankara, İstanbul, İzmir, Ko-caeli, Malatya gibi illerdede başlattı-ğı operasyonlarla yüzlerce kişi göz-altına alındı ve 70’in üzerinde tutuk-lama var.

11- AKP’liler “Gezi olaylarındangereken mesajı aldık” diyor. Al-

dıkları mesajın ne olduğunu Erdoğanaçıklıyor: “POLİSİMİZİN MÜ-DAHALE GÜCÜNÜ ARTIRA-CAĞIZ..” 100 bin adet gaz bomba-sı, 54 yeni TOMA alımı ihaleye açı-lıyor.

HALKIMIZ! AKP’nin ayaklan-madan aldığı mesaj; İKTİ-

DARLARININ HİÇ DE SANDIK-LARI GİBİ GÜVENDE OLMADI-ĞIDIR! 10 yılı aşkın iktidarları bo-yunca ilk defa bu kadar ciddi bir sar-sıntı yaşamışlardır.

AKP İKTİDARINI KORUMAKİÇİN HALKA KARŞI AÇTIĞI

SAVAŞI DAHA DA BÜYÜTE-CEKTİR! “Polisin müdahale gücü-nü artıracağız” demesi, 100 bingaz bombası, 54 yeni TOMA ihale-si, başlatılan gözaltı ve tutuklama ope-rasyonları, katil polislere yapılan öv-güler, “kahramanlık” methiyeleri bu-nun içindir.

HALKIMIZ; Göbeğinden Ame-rika’ya bağımlı olan AKP, Tür-

kiye halklarının çıkarına hiçbir adımatamaz. Halk ayaklanmasının “çözüm

30 Haziran2013

55

Yürüyüş

Sayı: 371

Page 6: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

süreci”ni engellediğini düşünen Kürtmilliyetçi hareket “çözüm sürecindeikinci aşamaya geçtik” diyerek Kürthalkımızı faşizmin iktidarı AKP’denmümkün olmayan bir beklenti içinesokuyor. AKP göstermelik de olsa“demokratikleşme” adına tek biradım atamaz. Kürt milliyetçi hareketne kendini ne de halkı kandırmasın.AKP “çözüm süreci devam edi-yor” diye halkı oyalayarak faşizmi-ni pekiştirmekten başka bir şey ya-pamaz. AKP’nin ne yapıp ne yap-madığı ortada. Faşist terörden başkabirşey veremez halka. Kaldı ki, Kür-distan’da da yaptığı budur. Gerillanınateşkes ilan edip sınır dışına çıkma-ya başladığından beri AKP’nin yap-tığı tek şey; sınırlar başta olmak üze-re Kürdistan’ın her tararafını kale-kollarla doldurmaktır.

Halkımız; AKP iktidarının içindebulunduğu durum ona faşizmi

tırmandırmaktan başka türlü politikaolanağı tanımamaktadır. Yapmamızgereken tek şey AKP faşizmine kar-

şı direnişi büyütmektir.

Faşizmin iktidarı yıkılmadan halkiçin demokrasi, hak ve özgür-

lükler nihai anlamda gelmeyecektir.Kazandığımız her hakkı faşizme kar-şı, AKP’nin polislerine, TOMA’ları-na, coplarına, gaz bombalarına karşıdişe diş bir mücadeleyle, direnişle ka-zanacağız. Kazandığımız her hakkıyine büyük bedelleri göze alarak ko-ruyacağız. Faşizmle yönetilen bir ül-kede ekmek, hak, hukuk, adalet, öz-gürlük, demokrasi istemenin karşılı-ğı direnmektir. Her türlü bedeli gözealmaktır.

AKP, nasıl savaş hazırlıkları ya-parsa yapsın, faşizm halktan

daha güçlü değil. Birleşen, direnenhalkın karşısında hiçbir güç duramaz.AKP’nin korkusu da bundandır. Hal-kın birleşip örgütlenmesine olanakvermeden halkı operasyonlarla, göz-altılarla, terörle sindirmek istiyor.Devrimcileri öncelikli hedef yaparakfaşizme karşı birleşen halkı bölüp par-çalamak istiyor.

FAŞİZME KARŞI OLAN TÜMANTİ FAŞİST GÜÇLER; FA-

ŞİZMİ ALT ETMEK İÇİN DAHAGÜÇLÜ BİRLİKLER OLUŞTUR-MALIYIZ!

CEPHELİLER! İçişleri Bakanlı-ğı’nın açıklamasına göre 79 ilde

2.5 milyon insanımız AKP’nin zul-müne karşı “yeter artık” diyerekayaklanmıştır. BU BİZİM MİL-YONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZİDDİAMIZIN NE KADAR GER-ÇEKÇİ OLUĞUNUN KANITIDIR.Milyonlar hiç de hayal değil. Devrim,hiç de hayal değil.

Daha hızlı koşmalıyız. Daha bü-yük adımlar atmalıyız. Halkı

örgütlemeden, halkı savaştırmadandevrim olmaz.

Halk meclislerini, halk komitele-rini örgütlemeliyiz.

FAŞİZMİ BİRLEŞEN HALKINÖRGÜTLÜ GÜCÜYLE YENE-

CEĞİZ. AKP’NİN FAŞİZMİNİ EZE-CEĞİZ!

Halk Cephesi ve TAYAD’lı Ailelerin çağrısıyla kan-ser hastası Kemal Avcı için AKP Şişli binasının önündeeylem yapıldı. Yapılan açıklamada 6 aydır Tekirdağ 2 NoluF Tipi Hapishanesi’nde tutuklu Kemal Avcı’nın mide kan-seri teşhisi konulmasına ve ölümcül risk taşımasına rağ-men tahliye edilmeyerek ve ameliyatı geciktirilerek te-davisinin engellendiği belirtildi.

26 Haziran’da yapılan açıklamada AKP faşizmine kar-şı halkın haklı taleplerinin, öfkenin sokaklarda, meydan-larda milyonlar tarafından haykırıldığı ve bu halk ayak-lanmasını AKP’nin terörle bastırmaya çalıştığı anlatıldı.TAYAD’lı Nuri Cihanyandı yaptığı açıklamada “FaşistAKP iktidarının halkın sorunlarına-hak arama mücadelesineverdiği cevap, hapishaneler ol-maktadır. Ülkemiz hapishanelerisayısı 135 binlere ulaşan tutukluve hükümlü ile doludur. AKP ik-tidarı, hapishaneleri ağır baskı vetecrit koşullarıyla toplama kamp-larına çevirmiştir” dedi ve F Tipitecrit politikalarının 12 yıldır tut-saklar üzerinde geri dönülmezsağlık sorunlarına sebep oldu-ğunu, tutsakların ölümüyle so-nuçlandığını ekledi.

Mide kanseri teşhisi konulan Kemal Avcı’nın AKP’ninişkenceyle katletmeye çalıştığı Nebiha Aracı’yı sahiplendiğiiçin tutuklandığına dikkat çeken Cihanyandı, 6 aydır tu-tuklu olan Avcı’nın 2 ayda 15 kilo verdiğini, 3 kez ame-liyatının ertelendiğini ve ring aracında hastaneye getiri-lip götürülürken 1 metre karelik alanda saatlerce bekle-tildiğini belirtti. Açıklamada Kemal Avcı’nın midesinin4/5’nin alınması gerektiği tansiyon, epilepsi ve romatiz-ma hastalıklarına rağmen hiçbir hukuki dayanağı olma-masına rağmen tutuklandığına işaret edildi. “Sistem tes-lim alamadığı tutsağı tecrit politikasıyla katletmeye ça-lışmaktadır. Anlaşılıyor ki; AKP, Kemal AVCI'yı serbestbırakmayarak katletmeye çalışıyor. İzin vermeyelim!

Kemal AVCI'yı hep bir-likte mücadelemizle zul-mün elinden çekip alalım”denilen açıklamada“AKP’nin Hasta TutsaklarıKatletmesine İzin Verme-yelim!”, “Hasta TutsaklarSerbest Bırakılsın!”, “Kan-ser Hastası Devrimci Tut-sak, Kemal Avcı SerbestBırakılsın!” sloganları atıl-dı.

AKP, Kemal AVCI'yı Serbest Bırakmayarak Katletmeye Çalışıyor!

İzin Vermeyelim!

66

Yürüyüş

30 Haziran2013

Sayı: 371

Page 7: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

15-16 Haziran'da, Taksim GeziParkı’na saldıran polise karşı ikigün boyunca aralıksız çatışan hal-kımız, meydanlara çıkmaya devamediyor. Ancak, televizyon haber-lerinde bu görüntülere yer veril-miyor. Birkaç televizyonda sadece,Beşiktaş Abbasağa Parkı’nda ya-pılan forum izletiliyor. Sanki bütüneylemler bitmiş ve İstanbul sadecebirkaç forumdan ibaretmiş gibi ha-berler yapılıyor.

AKP faşizmi bu forumlara dadüşman, tahammül edemiyor. Sa-rıyer'deki Yeşilköy Parkı’na ellerisopalı, bıçaklı faşist AKP’liler sal-dırdı. Diğer forumlarda da tedir-ginlik yaratmayı, forumları sus-turmayı amaçlıyorlardı. Buna rağ-men forumlar yapılmaya devamediliyor. Hayatlarında ilk defa butür eylemlere katılanlar, bu forum-larda konuşuyorlar. Saflıkları vetemizlikleriyle, daha ileri talepleröne sürüyorlar. Ancak reformist,oportünist sol, bu forumlarda dahaileri eylem kararları alınmasını en-gellemeye çalışıyor.

Her ne kadar engellemeye ça-lışsalar da, forumların hepsi debunu başaramıyorlar. Taksim Da-yanışması toplantısına katılan birforum temsilcisi, "biz forumu-muzda karar aldık, bu akşamdanitibaren her gün 20 kişi Gezi Parkımerdivenlerinde nöbet tutacağız"diyerek halkın ileri kararlar aldığınıgösterdi.

Sarıgazi’den Taksim’eBinlerce Kişinin SabahaKadar Süren Yüryüşü

15-16 Haziran'da Gezi Parkı’napolis saldırınca, Halk Cephelillerbulundukları her yerden Taksim'edoğru gittiler. Hiçbir Halk Cepheliözel bir çağrı beklemedi. İki günboyunca aralıksız süren çatışmalarınbaşında Halk Cepheliler vardı. Te-

levizyonların, gazetelerin göstermekzorunda kaldığı yürüyüşlerden biride Sarıgazi’den yapıldı. Sarıgazi’denyürüyerek Taksim'e gelmek isteyenkitlenin önünde DHF ve EMEPvardı. Kitlenin sorumluluğunualamayız diyerek, yürüyüşten ay-rıldılar. Binlerce kişi, Halk Cephesitaraftarlarının öncülüğünde Taksim'edoğru yürümeye devam etti ve sa-baha doğru Taksim'e geldiler.

Çayan ve Güzeltepe HalkıKarakoldan GözaltılarınıGeri Aldı

Televizyonların hiç göstermediğiİstanbul'un yoksul mahallelerindeise yürüyüşler devam ediyor. Yü-rüyüşleri en güçlü şekilde sür-dürenlerden biri de Çayan Ma-hallesi. Halk Cephesi’nin örgütlediğiyürüyüşlerde, hafta içi her gün bin-lerce kişiyle yürüyüşler yapıyorlar.

Saldırılarda polisin gözaltınaaldığı Güzeltepe’den iki genç Nur-tepe-Güzeltepe halkının karakolayaptığı baskıyla geri alındı. Ka-rakolun önüne toplanan halk, eğerpolis gençleri bırakmazsa kendile-rinin içeri girip gençleri alacaklarınısöylediler. Gençler karakoldan alın-madan hiçbir şey bitmeyecek de-nilerek karakol taşlandı, sloganlaratıldı. Bunun üzerine polisler göz-altıları bırakmak zorunda kaldılar.Aynı akşam karakol molotoflandı.Takviye gelen çevik kuvvet ve ikitomaya rağmen otobanda ve ma-hallelerde kurulan barikatlar,devrilen mobese direkleri geceyarısından sonra 03.00 de getirilen4 iş makinası, 4 akrep, 2 TOMAve panzerlerle açıldı.

19 Haziran akşamı da Güzelte-pe’de bir grup 13-14 yaşlarındagenç karakolu taşlayıp slogan attı.Akrepler ve çeviklerle gençleri takipeden polis 2-3 genci almaya kalkıncaorada yaşayan halk gençleri sahip-

AKP'NİN FAŞİST TERÖRÜ HALKIN DİRENİŞİNİ BİTİREMEYECEK

30 Haziran2013

77

Yürüyüş

Sayı: 371

Page 8: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

lenerek polisin gözaltına almasınıengelledi. Gençler polisten kaçırı-larak bölgeden çıkarıldı.

GaziGazi Mahallesi yürüyüşlere de-

vam ediyor. "Halkımıza HaklarınıAnlatmak İçin Her Gün Gazi’ninAyrı Bir Sokağından Yürüyece-ğiz!" sloganıyla eylemler sürdülüyor.Gazi Halk Komitesi 20 Haziran’daGazi’nin daha önce yürümediklerisokaklarından “Ekmek, Adalet,Özgürlük İçin, Halk Anayasasıİstiyoruz! Halklıyız Kazanacağız!”pankartı açarak yürüdüler. Hazırla-nan duyuru aracı ile Gazi Marşı so-kakta dinletildi. Ayrıca araçtan kısakısa konuşmalar yapıldı. 2 saateyakın yüründükten sonra Cemeviönünde onlarca kişinin katılımıylahalay çekildi. Eylemde sık sık “Tay-yip Neredesin Allah Belanı Versin,Direne Direne Kazanacağız” slo-ganları atıldı.

Eskişehir18 Haziranı 19 Hazirana bağla-

yan gece 3000 kişilik kitle Esparkadoğru yürüyüşe geçti. Espark’ta kit-lenin önü polis tarafından kesildi.Polis 'dağılın yolu açın' uyarılarıylakitleye karşı psikolojik savaş başlattı.Bu esnada TKP, KOLEKTİF, ÖDP,ESP, TGB gibi gruplar çeşitli ba-hanelerle kitleden ayrıldılar.

1.5 saat bekleyen polis kitleninde azalmasıyla TOMA'larla saldırıyageçti. Yaklaşık 500 kişilik grup"HER YER TAKSİM HER YERDİRENİŞ" "DİRENE DİRENEKAZANACAĞIZ" sloganlarıyladirenişe geçti. Barikatlar kurulupateşe verildi. Kitle elindeki taşlarla,şişelerle polise karşı direndi. Kitleninsayısı 500 ile 1000 arasında değişti.5 kez yıkılan barikat 6. defa tekrarkurulup ateşe verildi. Yaklaşık 5saat süren çatışma sabah 5.45 sula-rında sona erdi. Çatışma sırasındaçok sayıda insan gözaltına alındı.

AdanaAdana Halk Cephesi direnişin

başladığı ilk günden beri zulme

karşı direnmeye devam ediyor. 5Haziran tarihinde devrimci demokratkurumların oluşturduğu Taksim Di-reniyor Platformu’na dahil olanHalk Cepheliler bu platformda alın-mak istenen birçok geri kararlaraengel oldu. AKP İl binasına yürümekistemeyen ve bu noktada kafa karı-şıklığı içinde olan demokratik ku-rumlar karşısında ısrarcı olan HalkCepheliler Adana direnişini büyüt-tüler. Direnişin başladığı tarihten16 Hazirana kadar AKP İl binasınayapılan çatışmalı yürüyüşlerde HalkCepheliler en ön saflardaydı. Adanada ölen polisten sonra pasifleştiril-meye çalıştırmasını engellemek yineHalk Cephelilerin görevi oldu. 15Haziran günü Gezi Parkı’na saldı-rıdan sonra gece yarısı Atatürk Par-kı’nda kurulan çadırlar da söküldü.Halk Cepheliler bu parkta çadır aç-madılar ama her gün “GAZ BOM-BASI YASAKLANSIN” pankart-larını açarak sloganlarını ve halay-larını çektiler.

22 Haziran Şehitler İçinTaksim'e KaranfilBırakma Eylemi

İstanbul'da, Gülsuyu, 1 MayısMahallesi, Sarıgazi, Okmeydanı,İkitelli, Esenler ve birçok mahalledeyürüyüşler ve eylemler yapılmayadevam ediyor. Ankara'da çatışmalarhiç aksamadan devam ediyor. Bukoşullarda, Taksim Dayanışması 22Haziran'da şehitler için karanfil bı-rakma eylemi çağrısı yaptı.

Taksim Dayanışması'nın çağrı-sıyla 22 Haziran'da on binlerce kişiTaksim Meydanı'na geldi. “Elleri-mizde karanfiller cumartesi saat19.00’da Taksim’de buluşuyoruz.Taksim Meydanı ve Gezi Parkı’ndayarattığımız demokrasi ve dayanışmacennetinden yayılan özgürlük şarkısıbütün engellemelere karşın tüm dün-yaya dalga dalga yayılmaktadır” di-yen Taksim Dayanışması halkımızıTaksim’e çağırmıştı.

Taksim Dayanışması, bu kararıhafta başı almasına rağmen, çağrıyıçok geç yayınladı. Eyleme bir günkala, 21 Haziran günü çağrı yapıldı.

14 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARIMIZI VURANLARDAN VE88

Yürüyüş

30 Haziran2013

Sayı: 371

Page 9: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

Buna rağmen yüz binlerce insan Tak-sim'e aktı. Haziran başından itibaren,her hafta sonu Taksim'e yüzbinlercekişi geliyor. AKP faşizmine karşıtepkili olan herkes cumartesi günleriTaksim'e uğramadan evine gitmiyor.Özel bir çağrı, eylem olmasa da halkTaksim'e gidiyor. Halkın bu öfkesi,bu meydan okuması kolay kolay bi-tecek, sönecek gibi gözükmüyor. Hiçkimse çağırmasa da, halkımız Tak-sim’e gelmeye devam ediyor. Bununbir örneğini de, “duran adam” eyle-minde gördük. Ne kadar saldırsalarda, halk ayaklanması başka bir bi-çimde AKP'nin karşısına çıkmayadevam ediyordu. Bunlardan biri de“duran adam” eylemi oldu. Bir tiyatrooyuncusu, Taksim'de durarak eylemyapmaya başladı. İlk andan itibaren,bu eylem hemen yayıldı. Başbakan,duran adamlardan bile korkar halegeldi, mitinglerinde yalan dolan söy-lerken, duran adamlara da değinme-den geçemiyor.

Halk bu kadar tepkili ve eylemlerekitlesel olarak katılırken, TOMAların,plastik mermilerin üzerine yürürken,22 Haziran’da yapılan karanfil bı-rakma eylemi için, Taksim Dayanış-ma’daki tartışmalar ise bu yaşanan-ların çok gerisindeydi. Halkın bu öf-kesini yumuşatma çabaları toplantınıngündemi haline geliyordu. TaksimDayanışma'nın sekreteryasına kalsa,üç beş temsilciyle Taksim Anıtı önün-de basın açıklaması yapıp eylemi bi-tireceklerdi.

"22 Haziran Karanfil Bırakmaeylemi için, Gezi Parkı’na yönel-meyelim, Taksim Meydanı’ndakianıta yönelelim, karanfil bırakıpeylemi bitirelim" Taksim DayanışmaSekreteryası’nın bakışı bu yöndeydi.İşin başını TMMOB, TTB, EczacılarOdası çekiyor. Ancak, sol örgütler,partiler de bu tavrı destekliyorlar.ÖDP, TKP, Halkevleri, Kaldıraç,EHP, EMEP... Gezi Parkı’na değil,anıta yönelmeyi önerdiler.

Taksim Meydanı 1 Haziran'dahalk tarafından kazanıldığında isetam tersini söylüyorlardı. "Gezi Par-kı’na çekilelim, meydanı boşaltalım"diyorlardı. Çünkü polis “meydanı

boşaltın” diye diretiyordu. Devrim-cileri ve halkı ikna etmek için çaba-lıyorlardı. Şimdi de polis Gezi Par-kı’nı işgal etmiş durumda. Yüz bin-lerce kişi meydana geliyor ve GeziParkı’na yönelmek istiyor. TaksimDayanışma Sekreteryası ise GeziParkı’na yönelme olmasın diye ısrarediyor. Pankartlar flamalar olmasın,sadece karanfillerle gelinsin. Yanihedeflerini, politikalarını polisinzorlamasıyla belirliyorlar.

22 Haziran eylemi için, bitirmezamanı bile önerildi. Ancak meydanaakın akın gelen kitleye nasıl "geridönün, eylem bitti" diyecekler? Buöneri çok fazla tartışılmadı. Polisleherhangi bir temas olmasın, saldırıolmasın... Bütün hesapları buna göreyapıyorlardı. Sanki günlerdir saldıranpolis değilmiş gibi... Halk Cephesi,itiraz etti, "Biz şehitlerimizi anmayagidiyoruz, programımızı yapacağız.Polis saldırırsa direnme hakkımızıkullanacağız" diyerek direnme hak-kını savundu.

Sonuç olarak 22 Haziran'da hiçbirdevrimci örgütün flaması, bayrağıyoktu. Sadece Taksim Dayanışmaflamaları vardı. Taksim Dayanışmatemliscileri her ne kadar anıta yö-neltmeye çalışsa da, meydanı dol-duran yüz binlerce kişinin Gezi Par-kı’na yönelmesine engel olamadılar.Meydanda kitle artınca polis saldırısıbaşladı. Bu defa polis göstere gösteregaz sıkmamıştı. Binlerce polis kal-kanları ve coplarıyla kitleye saldırarakİstiklal Caddesi’ne doğru sıkıştırdı.

Gezi Parkı direnişinde katledi-lenler için yapılan karanfil bırakmaeylemine katılım oldukça yoğundu.Taksim Meydanı'nın neredeyse ta-mamı dolmuş ve insanlar alana gel-meye devam ediyorlardı. Dev-Genç’liler, Halk Cepheliler, TA-YAD’lılar yine anıtın tam önündeydi.Direnişin şehitleri için karanfiller bı-rakıldıktan sonra Gezi Parkı’nın için-de bulunan çevik kuvvet polisleriTOMAlarla beraber Taksim Meyda-nı'na doğru yürümeye başladılar. Busırada "halka ait meydanı işgal edi-yorsunuz” şeklinde anonslar yapılıyorve polis Gezi Parkı'nı ve meydanı

işgal ediyordu.

Çevik kuvvet polisleri kalkanla-rıyla kitleyi sürüklemeye başladılar.İlk anda ciddi bir direnişle karşılaş-mayınca kitleyi anıta doğru sürükle-meye devam ettiler. Bunun üzerineCepheliler kitlenin en önüne geçippolisin dağıtmaya başladığı kitlenindirenmesini sağladılar.

Bu sırada polis tazyikli su ve gazbombalarıyla saldırmaya başladı. Çokyoğun gaz kullanılıyordu. Kitle İs-tiklal Caddesi'ne doğru çekilmeyebaşladı. Buradada çevik kuvvet pol-isleriyle çatışmalar yaşanıyordu. Cep-heliler bu çatışmanın en önündeydi.En önde bir kaç kişinin gösterdiğicüret bile orada binlerce insanındaha kararlı direnmesini sağlıyor-du. Polise yönelik müthiş bir öfkevardı. Bu öfke direniş içerisinde po-litikleşmiş, yerli yerine oturmuştu.Direnişin ilk günlerinde polise topluhalde küfürler edilirken, artık "Po-lis Simit Sat Onurunla Yaşa" slo-ganı binlerce kişi tarafında atılıyordu.Cephelilerin bu sloganı, orada di-renen binlerce kişi tarafından sa-hiplenilmişti. Yine çatışmanın şid-detlendiği ara sokaklarda polisle kar-şılaşılan zamanlarda halktan insanlarpolise "Teslim olun, suç işlemeyin,kalkanlarınızı copunuzu bırakın"diye sesleniyorlardı.

Direnişin başından beri polise taşatılmasını, bu şekilde direnilmesinidoğru bulmayanlar da vardı. Bunlarınsayısı da hayli azalmıştı. Taş atanlaramüdahele edenlere, en başta halktaninsanlar cevabını veriyorlardı.

Polisin her saldırısında kitle arasokaklara çekiliyor ve daha sonrayeniden toparlanıp Taksim'e doğruyürüyüp çatışıyordu. Bir ara çevikkuvvet geriye doğru çekilmeye baş-ladı. Burada Cephelilerin yönlendir-mesiyle kitle çevik kuvvetin üzerinedoğru koşmaya başladı, bir kaç çevikkuvvet polisi halk tarafından dövüldü.Tekrar Taksim girişine ulaşıldı-ğında yine Cephelilerin yönlendir-mesiyle oturma eylemi başlatıldı.“Gündoğdu” ve “Çavbella” marşlarısöylendi. Bu sırada Cepheliler pol-islerin yanlarına yaklaşıp kendi ge-

30 Haziran2013

99

Yürüyüş

Sayı: 371

VUR EMRİNİ VERENLERDEN HESAP SORACAĞIZ!

Page 10: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

tirdikleri biber gazını yüzlerine sık-tılar. Polislerin kullandığı gazlarınçok altında bir etkiye sahip olmasınarağmen, gazı yiyen polisler panikyapmaya "yanıyorum, bana gazsıktılar" demeye başladılar.

Oturma eylemi devam ederken,gaz bombaları ve tazyikli suyla tekrarsaldırmaya başladılar. Çatışmalar İs-tiklal Caddesi ve ara sokaklarda sa-atlerce devam etti. Bu sefer kullan-dıkları suyun içerisine kimyasalsıvılar da karıştırılmıştı. Suyundeğdiği her yer yanıyordu. Yaralılaraesnaflar sahip çıkıyordu. Gaz ve taz-yikli sudan etkilenen pek çok kişigazın etkisi geçene kadar esnaflarınyanında bekledi.

Yine Cephelilerin müdahalesiylecadde üzerinde barikatlar kurulmayabaşlandı. Çok büyük barikatlar ku-ruldu. Malzemelerin elden ele ile-tilmesiyle, kollektif bir şekilde ku-ruluyordu barikatlar. Direniş, halkiçin bir okul işlevi görmüştü. Nasıldirenileceği, nasıl çatışılacağı pratikiçinde öğrenilmişti. Çatışma başla-dıktan sonra, ara sokaklarda seyyarrevirler kurulmuştu. Tek tek insanlarellerinde ilaç şişeleriyle, gazdanetkilenenlere müdahele ediyor vehemen çatışma alanına dönmesinisağlıyordu.

Tüm Anadolu Faşizme

Karşı DireniyorSadece Taksim'de değil, İstan-

bul'un mahallelerinde ve Anadolu'dada onbinlerce kişi sokaklara çıktı,polisle çatıştı. İstanbul Çayan Ma-hallesi'nde, eylemler hiç aksamadandevam ediyordu. Birçok mahalledeyürüyüşe katılanların sayısı azalırken.Çayan Mahallesi binlerce kişiyle,ses aracıyla yürüyüşlerini sürdürmeyedevam ediyor. 22 Haziran akşamıda, 2 bin kişinin katıldığı eylemde,konuşmalar yapıldı. “Ekmek, Adaletve Özgürlük İstiyoruz” diyerek HalkAnayasası için halk toplantısı yapıldı.

Adana22 Haziran günü Atatürk Par-

kı’nda Halk Cepheliler’in de içindebulundugu Adana Direniyor Platfor-mu’nun çağrısıyla halk bir arayageldi. Saat 19.00 da toplanmaya baş-layan kitle sloganlarla, halaylarlasaat 23.00’a kadar Atatürk Parkı’ndabekledi. Saat 20.00'dan 21.30'a kadarHalk Cephesi müzik grubu kitleyekonser verdi. Eylem 23 Haziran günüAKP İl binasına yapılacak olan yü-rüyüşün çağrısıyla son buldu. Eylemebine yakın kişi katıldı.

Ayaklanma bitmiş değil. AKP fa-

şist terörüyle halkın direnişini, bitir-meyi hedefliyor. Erdoğan; "polisinmüdahale gücünü arttıracağız" di-yerek gözdağını sürdürüyor. Baskılarısaldırıları artıracağını ilan ediyor.Halka kurşun sıkan polis serbest bı-rakıldı. Başbakan Erdoğan polisleremadalya taktı.

Bütün bu saldırılara, tehditlererağmen halk meydanlara çıkmayadevam ediyor. Farklı direniş yön-temleri geliştirerek eylemleri sürdü-rüyor. Halkın öfkesi dinmiş değil.Her fırsatta AKP'den hesap sormayadevam ediyor. AKP gücünü artıraraksaldırmaya devam edeceğini ilan edi-yor.

Halk direniş gücünü artırdıkça,AKP faşizminin eli kolu bağlanıyor.İstedikleri gaz bombalarını atsınlar,istedikleri kadar saldırsınlar, halkıngücü karşısında hepsi yenilecektir.Haziran başından itibaren bunu çokaçık gördük. AKP faşizmi yaklaşıkbir aydır kabuslar görüyor. Kabus-larını artırmak için, halkın mutluluğuiçin her yerde örgütlenmeliyiz. Dahagüçlü örgütlülükler kurmalıyız. Dev-rimciler, her yerde, halkı örgütlen-meye çağırmalı, örgütlülüklere ön-cülük etmelidir. Halk komiteleri, halkmeclisleriyle direnişi büyütelim, fa-şizmden hesap soralım.

AKP iktidarının zulmüne karşı yapılan eylemlere,İstanbul Nurtepe’de 26 Haziran günü devam edildi.Zulme karşı “Ekmek, Adalet, Özgürlük İçin FaşizmeKarşı Omuz Omuza” pankartı arkasında yürüyen halksorunlara karşı daha etkili mücadele yöntemleri geliştirmeyollarını da tartışıyor.

“Faşizme Karşı Omuz Omu-za, Susma Sustukça Sıra SanaGelecek” sloganlarıyla mahal-lede yürüyen halk, çevre yolununyanındaki parkta oturarak ya-pabileceklerini tartışıyor. Bu tar-tışmalar sonucunda mahalledehalk komitesi kurma kararı alın-dı.

Yürüyüşün ardından yapılantartışmalarda, Tayyip Erdoğan’ın

“Polis kahramanlık destanı yarattı” sözlerine cevapverildi. Bu sözlere cevabın “Bu günün kahramanlarıEthem Sarısülük, Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş’tır,kahramanlık destanı yaratan 14 yaşında, hayat mücadelesiveren Berkin kardeşimizdir” denildi.

Tüm Halkın Direnişi Tüm Halkın Örgütlenmesi İçin HalkKomiteleri Oluşturmalıyız

14 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARIMIZI VURANLARDAN VE110

Yürüyüş

30 Haziran2013

Sayı: 371

Page 11: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

Taksim Dayanışmasının ön top-lantısını yaptık. Tayyip Erdoğan’lagörüştükten sonra, bütün sol örgütlerve Taksim Dayanışma iletişim ekibi,yani görüşmelere katılan kişilerle birtoplantı yaptık.

Toplantıda bütün sol örgütlervardı, 60-70 kişi kadardık.

Özet; Taksim Dayanışma adınakonuşanlar, Başbakanla görüşmeyiPozitif olarak ilan ettiler.

Ancak toplantıda anlattıkları tablotam tersiydi.

Tayyip Erdoğan, sadece mahkemekararını bekleyelim demiş.

Ardından polise yapılan şiddetgörüntülerini izletmiş, heyet adınagelenleri fırçalayıp durmuş, kesinbir dille, Taksim, Kızılay meydanlarınıaçmayacaklarını, gözaltıları bırak-mayacaklarını söylemiş. Hemen mü-dahale talimatı vereceğini söylemiş,dışarı çıktıklarında, gençlere parktançekilin çağrısı yapmalarını istemiş...vb. En son, “biz böyle bir çağrı ya-pamayız, buna yetkili değiliz” deni-lince “çıldırmış”, hiddetle ayağa kalk-mış, bağırmış çağırmış. “Çevre deyipduruyorsunuz, yeter artık” deyip top-lantıyı terk etmiş.

Kültür bakanı, sanatçıları fırça-lamış, “Sizin yüzünüzden büyüdü,parka gitmeseydiniz bu kadar büyü-mezdi...” demiş...

EMEP, HDK, BDP, ÖDP, ESP,DİSK, TMMOB... hatırladıklarımbunlar. Zafer kutlaması yapalım, tekçadırlık nöbete düşürelim diye ısrarettiler.

Birçok örgüt bunu destekledi.

Biz itiraz ettik, siz buna kararveremezsiniz ve Başbakanla görüş-meyi tüm açıklığıyla halka açıkla-malısınız dedik. Saldırı olur diye he-men itiraz ettiler!

Bu durumda, biz arkadaşımızıalana gönderdik, başbakanla görüş-meyi oradaki bağımsız gençlere an-latmasını istedik. Daha önce kitleyesorma, forum yapma önerileri devardı. Biz de bunu destekleyerek kit-lenin gücüyle bu eğilimi ezmeyi dü-şündük.

Biz bir saat daha tartıştık. En so-nunda karara varılmadığından, top-lantıyı biz bitirdik. Son olarak saat14.40 oldu, “Toplantıyı bitirelim,Gezi Parkı’nda forum yapmaya gi-delim...” dedik. Toplantı bitti.

7 ayrı forum yapıldı Gezi Par-kı’nda. Bu toplantılarda, bütün solezilmiş, kimse ağzını açamamış, bü-yük bir kitle bunların geri tavırlarınıeleştirmişti.

Ardından, bu örgütler ve kitleiçinden temsilciler gece bir toplantıyadaha girdi.

CEPHELİLERANLATIYOR

Toplantı, usulün nasıl olacağı ko-nusunda tartışmalarla başladı. Çünküönceki toplantılara göre bu toplantıya30-40 kişi daha fazla katılmıştı. Bu-nun nedeni bizim ve diğer devrimcikurumların önerisiyle örgütlenen fo-rumlar sonucu seçilen temsilcilerdi.

Bu temsilciler parkta 7 ayrı böl-gede aynı anda örgütlendi. 16:00-19:00 üç saat boyunca her forumdayaklaşık 500-800 kişi, toplamda ise4-5 bin kişi direnişin geleceğini tar-tıştı.

Bu forumlarda ortak çıkan sonuçsomut hiçbir kazanım olmadığı ta-lepler kabul edilene kadar da aynendirenişe devam etmemiz gerektiğioldu.

Ancak TMMOB, TTB, KESK,DİSK, TKP, ÖDP, BDP, EMEP, EHP,HDK gibi kurumlar direnişin artıkgerilemeye başladığını, bunun içineyleme yeni bir biçim vermek ge-rektiğini, polisin parka girmesiylekıyım ve bir yenilgi olacağını, ortadabir kazanım olduğunu bunu kaybet-memek gerektiğini söyleyip, tüm ça-dırları kaldırarak tek bir çadırın ku-rulmasını ve tüm siyasetlerin bu ça-dırda nöbet sistemine göre kalmasınıönerdiler. Ama bu önerileri bağım-sızlar ve forum temsilcileri tarafındanbüyük bir tepkiyle karşılandı.

Toplantı 8,5 saat sürdü. 20:00 dabaşladı, sabaha karşı 04:30 da bitti.

Basın metnindeki “15 Haziran’dasonuç nöbete geçiyoruz” sözleri bü-yük tepki aldı. “Nöbete devam edi-yoruz” diye değiştirilmesi kararabağlandı. Ancak düzelttik diye geti-rilen metinde yine aynı terim geçincetekrar tartışıldı ve düzeltildi.

Biz kitleyi de bilgilendirerek, top-lantılarda Gezi Parkı’ndakilerin gü-cüyle direnişe devam kararı alınmasıiçin çaba sarf ettik.

CCepheliler AyaklanmayıAnlatıyor

30 Haziran2013

11

Yürüyüş

Sayı: 371

VUR EMRİNİ VERENLERDEN HESAP SORACAĞIZ!

Page 12: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

Ancak, reformistler ayak oyun-larına devam ediyorlar, bugün öğledensonra 14.00 itibariyle, twitter ve bazıtelevizyonlardan, örgütler direnişibırakmıyor, halk gitmek istiyor, Da-yanışma Platformu çatladı vb. kara-lama haberleri yapılmaya başlandı.Hemen alandaki arkadaşlara bilgiverdik. Buna yönelik Gezi Parkı için-de kitleyi örgütlemeye çalıştık. Ör-gütsüz kitle, direnişten yana, örgütlüreformistler bitirmekten yanaydı...

Cepheliler Anlatıyor Parktaki ilk müdahaleden sonra

Taksim’de çatışma çıktı. Cuma ak-şamı bu haberi aldığımızda bir süresonra çatışmanın biteceğini düşün-müştük. Bende gece nöbetim öncesiuyuyordum. Gece 2’de çatışmadangelen arkadaşlar bizi uyandırdı, ça-tışmanın halen sürdüğünü Taksiminyangın yerine dönüştüğünü söylediler.Bizde hemen sokağa çıktık ve tenceretava eylemine katildik. BaşlangıçtaTaksimden gelen 20-30 kişiyle baş-layan eylem saat gece 2 olmasınarağmen 10bini astı. Gece 4.30da ey-lem ancak sonlandırıldı.

Ertesi gün Okmeydanı’da Hal-kevleri, KOZ, DHF, Partizan ve ODPile bir toplantı yaptık. Saat 11 ile 12arası mahallede sesli çağrılarla birkez daha gezip Taksim için kitle top-ladık. Yaklaşık 500 kişi 12.30 civarıOkmeydanı’dan Hacıahmet, Hacı-hüsrev, Tarlabaşı üzerinden ara so-kakları kullanarak İstiklal Caddesi’neulaştık.

Burada 10binlerce insan vardı.Kitle çok coşkulu ve kararlıydı. İs-tiklal Caddesi’nde Odakule’den Tü-nele kadar yığınla kitle vardı. PolisTOMA’larla ara ara kitleyi Tünelekadar sürüyor, kitle ara sokaklaragidiyor. Ancak polis geri çekilincecaddeyi tekrar dolduruyordu. En so-

nunda polis kitleyi İstiklalden tama-men ara sokaklara surdu. Kitlede busefer Taksim meydanına çıkan Tar-labası caddesine aktı. Burada İngilizKonsolosluğu önünde bir süre polisleçatıştı. Polisin attığı gaz bombalarınıİngiliz Konsolosluğunun içine atma-ları çok yaratıcıydı. Daha sonra bunuyapanın Gazili Cepheliler olduğunugördüm. Kitle burada çok kalabalıktı.Polis saat 16.00 da kitlesellik karsı-sında kitlenin onunu açmak zorundakaldı.

Taksim meydanına yüzbinler akı-yordu. Kitle polisin yanından geçer-ken polise doğru sürekli bağırıyorve hareketler yapıyordu. Kitle hepbir ağızdan 10binlerce kişi küfür edi-yordu. Hayatımda ilk kez bu kadarçok insanın bir arada küfür ettiğinigördüm. Taksim meydanındaki po-lisler Harbiye yönünden çıkarak mey-danı boşaltmaya çalışıyorlardı. Amakitle trafik sıkışıklığı nedeniyle poliskonvoyunun sonunu yakaladı. Pol-isleri taşıyan 10 tane belediye arabasıkitle tarafından tamamen camları kı-rıldı ve içerisindeki polis malzeme-lerine el konuldu. Tabi bu arada TO-MA’lar aralıksız taşlanıyordu. Bendepolislere ait bir kalkan, yağmurluk,gaz maskesi vb. alarak Taksim mey-danına geri dondum. Ancak Harbi-ye’den Taksim meydanına girinceyedek elimde polis kalkanı olduğunugören binlerce insan alkışlıyordu.Polis kalkanını pankartımızın yanınagötürüp kitlenin görebileceği bir yerekoyduk. Sonra arkamızdaki aracınsivil polislere ait olduğunu anladık.İçindeki cop kask vb. şeyleri dağıttık.Aracın sivil polis aracı olduğunu an-layan kitle araca saldırdı. Saldıran-lardan biri balyoz getirip aracı o şe-kilde tahrip etti. Bu da kitlede büyükbir coşkuya neden oldu. Bu aradagetirdiğimiz polis kalkanı üzerinespreyle “KATİL POLİS HESAP VE-

RECEK” yazdık. İnsanlar kuyruğagirip polis kaskını takip yazı yazdı-ğımız kalkanı alıp hatıra fotoğraflarıçekiyordu.

Meydanı kazandıktan sonra ertesigünü aksam Beşiktaş Akaretlere gittik.Çünkü burada çok şiddetli çatışmalarolduğunu ve Akaretlerin Başbakanlıkofisine en yakın yer olduğunu öğ-rendik. Barikatın basına geldiğimizdesaat gece 2 civarıydı. Burada kitlebarikatın önüne 15 metreye 5 metrebüyüklüğünde bir Türk bayrağı aç-mıştı. Sonra polis barikatı gaza bo-ğarak kitlenin geri çekilmesini sağladıve Türk bayrağını aldı. Gazin etkisigeçtikten sonra kitle bayrağın alın-dığını görünce daha da sert bir şekildesaldırmaya başladı. Bu arada çatışmasaat gece 4u buldu. Ona rağmen halabüyük bir kitle çatışıyordu. Polisateşkes anlamına gelen ellerini havayakaldırdı. Ve kitlenin içinden bir gruppolisle görüşmek için yaklaştı. Polisburada çok yorulduğunu kitlenin po-lise tas atmazsa polisinde gaz atma-yacağını kendilerinin de emir kuluvs. olduğunu söylemiş. Kitlenin onu-nu açamayacaklarını ama gaz atma-dan bekleyebileceklerini Başbakanlığaçok yakın olduklarını falan söylemiş.Ve son olarak namus sözü vermiş.Bu konuşmayı kitleye açıklayan grupsabaha az kaldı zaten 6’da dağılacağızbiraz dinlenelim dediler. Biz bunakarsı çıktık. Polisin yalan söylediğiniya nöbet değişimi için sure kazan-maya çalıştıklarını ya da arkadandolaşmaya çalıştıklarını söyledik. Vekitleyi bu konuda yönlendirmeye ça-lıştık ama içlerinden bir grup gelipbana sen sivil polis misin niye in-sanları kışkırtmaya çalışıyorsun dedi.Ve kalabalık bir şekilde etrafımı sar-dılar. Sonra içlerinden bir tanesibizim arkadaşımızmış. Cepheli ol-duğumu söyledim ve ikimizin ortakolarak tanıdığı arkadaşlarla tanıştık.

14 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARIMIZI VURANLARDAN VE112

Yürüyüş

30 Haziran2013

Sayı: 371

Page 13: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

Ve bizim sivil polis olmadığımızadair kitleyi ikna etti. Çok geçmedenbizim dediğimiz gibi oldu, polis ar-kadan dolaşıp kitleye gaz atmayaçalıştı. Ama biz arka yolu tuttuğumuziçin kitle bölünmeden geriye çekildik.Bizde kitleye polise güvenilmeye-ceğine dair propaganda yaptık. Dahasonra sabaha karsı kitle Akaretlerdedağıldı.

Başka bir gece Gümüşsuyu’na ça-tışmaya gittik. Oradan da İnönü stadıüzerinden Başbakanlık Ofisini zor-ladık. Bu barikatlarda sabaha karsıbize kahvaltı ve baklava getiren in-sanlar oldu. Ayrıca Kağıthane’denBeşiktaş’a tünelin çıkısı da bu bari-katlara yakındı. Tünelden süreklipolis otobüsü geçtiğini fark ettik. Vetünel çıkısına da barikat kurarak 5tane polis otobüsü tahrip ettik. Kitlebundan çok motive oldu. Gümüşsuyuher gece on binlerce insanın başba-kanlık ofisine yürümek için çatışmadaolması bizi şaşırttı. Gümüşsuyu’ndaçatışmada bir gençle sohbet ettimşöyle dedi: Babam 80 de içeride yat-mış ama benim hiç ilgilenmemi iste-medi sonra bana sol kitapları okutmakistedi. Ben okumayınca para vereyimdedi. Sonra üniversitede solcularladalga geçerdik eylem yapıyorlar diye.Ama simdi üç gündür aralıksız çatı-şıyorum. Babam bu yaptığımı görseinanmaz bu yüzden fotoğraflarımıçektim gidince göstereceğim.

Başka bir genç telefonda konu-şuyor: Benden hiç beklemeyeceğinşeyler yaptım. Polis arabasını yaktık,Bir tane direği devirdik panzeri taş-ladık vb.. Ben de müdahale ettim veböyle şeyleri telefonda konuşmamasıgerektiğini söyledim bana döndü veproblem oluyor mu diye sordu. Buörnek genel olarak gençliğin duru-munu gösteriyordu.

Polis Taksim Meydanı’na ilk mü-

dahalesinde Gümüşsuyu yönünden10 dan fazla barikatı [bu barikatlarkaldırım taslarından yığma seklindeyapılmıştı] iş makinesiyle aça aça taTaksim Meydanı’na kadar hiçbir di-renişle karşılaşmadan geldi. Bununnedeni polisin 7.30 civarı hareketegeçmesi idi. Genel olarak herkes birmüdahale olacaksa bunun 4 ile 6 arasıolacağını düşünüyordu. Bundan sonrabir yumuşama bir gevşeme oldu.

Bizde, en geniş anlamında bari-katlara yeterince sahip çıkamadık.Polis elini kolunu sallaya sallayameydana çıkmış oldu. Bu yüzdençatışmalar Gümüşsuyu’nda polismeydana girmeden başlayacakkenTarlabaşı girişinde başlamış oldu.

Bu çatışmalarda gün boyu surdukitle meydan için meydanın her ye-rinde çatıştı öğleden sonra barikatlaraAlper Tas geldi barikatı bırakıp parkageçmemizi polisle konuşup meydan-dan çıkmasını isteyeceğini söyledi.Biz de gitmeyeceğimizi polisle ko-nuşuyorsa konuşacağını bizim parkadönmeyeceğimizi meydandan polisiçıkarmak için çatıştığımızı söyledik.Akşamına ise yüzbinler meydanaaktı meydan tam olarak dolduğuanda polis müdahale etti. Kitle çokciddi panik oldu izdiham tehlikesiyasandı. Polisin bu müdahalesininnedenin de o gün Şişli yönündenyüzbinlerin meydana akmasını ön-lemek olduğunu öğrendik.

Cumartesi günü parka müdahalesonrasında kitle Halaskargazi Cad-desi’ne çekildi. Çok ciddi bir kalabalıkvardı Elmadağ girişinden Agos ga-zetesinin onun kadar kitle verdi polisçok hızlı bir şekilde gaz attı ve kitleburada da izdiham tehlikesi yasadı.Birbirini ezecek gibi kaçıyorlardı.Burada bir belediye otobüsünü cad-deye dik olarak şoförüne çektirdik.Bu bize iyi bir barikat oldu. Kitle

gelip bu otobüsün arkasında çatıştı.Ama hazırlığımız olmadığı için oto-büsü yakamadık. Yakabilseydik kitleyiburada tutup çatıştıracaktık. Ama ya-pamadık, kitle Mecidiyeköy’e kadargidip orada bölüntü ve güç kaybetti.Tam bu sırada Mecidiyeköy’e Ar-mutlu 2 bin kişi geldi ve bölünmüşkitleyi toparladı. Okmeydanı ve Gazide birleşerek Şişli’den geçmiş amabirleşemedik.

Ertesi gün pazar günü Okmeyda-nı’dan çıktık polis mahallenin girişinitutmuştu. Mahallede çatışma başlat-mıştı biz sonradan dahil olduk veçatışmanın Okmeydanı’da olmasınındoğru olmadığını, Taksim’e yüzbin-lerin aktığını, bizim onlara öncülüketmemiz gerektiğini söyledik? Ma-hallede ilk basta kitleyi oraya götü-remeyeceğini, artık burada çatışmanınbaşlamış olduğunu söylediler. Bizde kitleyi bizim götürebileceğimizisöyledik ve kitleye konuşma yapıpTaksim’e 300 kişi yöneldik. Pazargünü AKP mitinginden gelen 1000kişilik bir kitle de Taksim çevresindegövde gösterisi yapmış. Bizim arka-daşlar bu kitleyi görmüşler.

Pazartesi günü sendikaların ey-lemine bizim arkadaşlar da gitti. Sen-dikaların geri dönmesini teşhir et-mişler kitle sendikaları yuhalamış.

Cepheliler AnlatıyorSol toplantılarında iki toplantıya

katıldık biri Taksim Dayanışma ikin-cisi sol’un kendi toplantıları oldu.

İlk olarak Taksim Dayanış-ma’ndan başlayalım. Bu dayanışma-nın toplantıları çok şekilsizdi. Divantartışmaları gereksiz yere saatlerceuzatıyordu bir keresinde toplantı 8,5saat sürdü.

Dayanışma da alınan kararlar ba-zen farklı hayata geçiyordu bununnedeni odaların dayanışmayı kendi-

30 Haziran2013

113

Yürüyüş

Sayı: 371

VUR EMRİNİ VERENLERDEN HESAP SORACAĞIZ!

Page 14: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

sinin gibi görmesinden kaynaklanıyor. Ama dayanışmatoplantılarında 180 dernek oda bulunuyordu. Ayrıcabağımsızlar geliyordu. Bir de bizim önerimizle forum-lardan gelen temsilciler geliyordu.

Bağımsızlar ve forumlardan gelen temsilciler dayanış-manın uzlaşmacı kararlar almasında engel oldular. Bizdenönce onlar hemen tepki gösteriyorlardı. Örnegin DİSK,KESK, TMMOB, TTB, BDP, TKP, EMEP, EHP, HDK tekbir çadır açmayı ve tüm örgütlerin bu çadırda birleşmesini,pazar günü bir miting yapıp bu mitingin final mitingi ol-masını, çünkü artık halk hareketinin düşüşe geçtiğini, ‘80darbesinden sonra insanların kafasında korku kaldığını,‘90’lıların kafasında korku kalmaması için bir müdahaleolmaması gerektiğini, müdahale olursa kitleyi ezeceklerini,kitleyi ezdirmememiz gerektiğini, bunun için temsili çadırlarkalması gerektiğini... nöbet sistemine geçmemiz gerektiğinihep bir ağızdan tekrarlayıp durdular. Ama devrimcilerinve bağımsızların baskısı nedeniyle bu kararı aldıramadılar.Toplantının bu kadar uzun sürmesinin nedeni de buydu.

18 Haziran’da Yapılan Toplantı: Bu toplantıda cumartesi gününe çağrı kararı çıktı. Ayrıca

gözaltılara sahip çıkma ve yaralılara sahip çıkma kararıalındı. Ama bir komite oluşturulmadığı için ertesi günekaldı. Bir de direnişi yaygınlaştırmak niçin belli meydanlarave belli parklarda forumlar yapılması kararı alındı.

19 Haziran’da Yapılan Toplantı: - Bu toplantıda cumartesi günü Taksim’e çağrı kararı

netleştirildi. Saat 19.00 da şehitleri anma amaçlı parkakaranfil atılarak anma yapılacak.

- Pazar günü Pir Sultan’ın Kadıköy’de bir mitingivarmış. Taksim Dayanışma da bu mitingde bir konuşmayapıp mitinge çağrı yapacak.

- Ayrıca üç komite kurulması önerildi. Bu komitelergözaltı komitesi, yaralı komitesi ve basın komitesi. Bizüçüne de girmek istedik. Komitelerin ikisi oluşturuldubasın komitesi daha oluşturulmadı. Perşembe günü gözaltı,cuma yaralı komitesi toplanacak.

- Bir de toplantıda Taksim Dayanışma’nın işleyişiüzerine tartışıldı. Dayanışmanın karar alamama sebebi tar-tışıldı. Bunun nedeninin Taksim Dayanışma’nın bu sürecikucaklayacak niteliğinin olmadığı, kitlenin talebinin “hü-kümet istifa” olduğu, bunun da siyasal bir süreç olduğununama odaların ve sendikaların bu süreci yönetecek birdurumda olmadığı söylendi. TTB’den divanı yöneten kişide buna katıldı ve kendilerinin ayaklanın çağrısı yapama-yacaklarını, hukuki olarak zan altında kalacaklarını, bunaçok dikkat ettiklerini söyledi.

- Biz de Taksim dağıtıldıktan sonra çadırları tüm ilçe-lerdeki parklara ve meydanlara yayma önerisinde bulunduk.Ayrıca Taksim Dayanışma kendi işlevini yapamıyorsabunun adı İstanbul dayanışması olur ve tüm ilçelerlebağlantı kurulur diye önerdik.

“Siyasi olarak anlaşamıyorsak, hukuk zeminindeanlaşalım, kimin ne derdi varsa hukuk alanındaortaya koysun” diyor her dönemin adamı olanCemil Çiçek. Gezi eylemlerine yapılan saldırı sonrasıülkeye yayılan ayaklanmayı bitirmeyi, hukuksalalanda mücadele etmeyi öğütlüyorlar halka. AdaletBakanlığı döneminde tecrit hapishanelerinde 25kişinin katledilmesinden sorumlu olan, Bakanlığınınbahçesinde elleri kelepçeliyken Eyüp Beyaz’ın kat-ledildiği, kontgerillacı Korkut Eken’i kahraman ilaneden, Yaşar Öz, Ayhan Çarkın gibi susurlukçularısavunan Cemil Çiçek, hukuktan bahsedemez. Kaldıki hukuk zemininden bahsedenlere soralım açıkla-sınlar: Hangi hukuk zemininden bahsediyorlar? Bi-liniyor ki hukuk zeminini terk eden AKP iktidarıdır.Halk hukuka uygun hareket ediyor, AKP halkıhukuka uymaya davet edeceğine kendisi hukukauymalıdır.

Toplantı ve gösteri kanununa aykırı hareketederek halka meydanları kapatan Valiyi, İçişleri Ba-kanını, polisi yargılamaz. Gaz pombalarını mermiolarak kullanan, 1 Mayıs’ta Meral Dönmez’i, DilanAlp’i, Fehmi Meşe’yi, İbrahim Akal’ı ağır yaralayanpolisleri bulup yargılamaz. Ethem Sarısülük’ü, Ab-dullah Cömert’i, Mehmet Ayvalıtaş’ı öldürenleri,14 yaşındaki Berkin Elvan’ı ağır yaralayan polisleritutuklayıp yargılamaz. Halkı öldürmek kastı ilehareket ederek kapalı alanlara kimyasal gazlarıatanları bulup cezalandırmazlar, Kentleri gaz bulutunaçeviren sorumlular görevden el çektirilip haklarındasoruşturma açılmaz. Onlarca insanın atılan gaz bom-balarından gözleri kör edildi. Bunları yapanlarbulunup cezalandırılmaz. Kim yapacak bunları?Devlet değil mi? O zaman kimmiş hukuka uymayan?

Bu kadar mı? Değil elbette... Mahkeme kararıolmadan konut dokunulmazlığını ihlal edip otelleribasanları yargılayarak, yüzlerce kişiyi yaralayanlarıcezalandırmak yerine yaralıları tedavi etmek isteyendoktorları gözaltına alırlar. Hukuka uymayan AKPiktidarıdır.

Hukuktan bahsedilecekse önce bu devletin; cenazetörenlerine bile saldıran, avukatları yaka paça,yerlerde sürükleyerek gözaltına alan polisleri bulupyargılanmasını istiyoruz.

Camide içki içtiler yalanı ile halkları kıştırtıpdaha sonra camiye gaz atanlardan bahsetmeyen,Büyükşehir Belediye Başkanı’nın yetkilerini gasp

AKP İktidarıHukuk, Yasa,

Hak Tanımaz!

Halkın Hukuk

Bürosu

14 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARIMIZI VURANLARDAN VE114

Yürüyüş

30 Haziran2013

Sayı: 371

Page 15: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

ederek görevini kötüye kullanmanınhaklı görüldüğü, halkın bir kesiminemiting yapma hakkının tanındığı birkesimine yasaklandığı bir hukuk is-temiyoruz. Suç işleyenlerin, iftiracı-ların, yasaları kendine göre yorum-layıp yasaklar koyanların cezalandı-rıldığı bir hukuk istiyoruz.

Hukukun Uygulanması,Adaletin Sağlanması İçinDireniyoruz

Kan can bedeli kazandığımız mey-danlarımız keyfi bir biçimde halklarakapatılamaz. Alanları halka kapatmakiçin binbir yalan ürettiler. Meydanlarınhalka kapatılması için uydurulan ge-rekçelerin yalandan ibaret olduğubugün daha net ortaya çıkmıştır.

Hukukun çiğnendiği, hakkımızıngasp edildiği yerde direnmek dışındabir seçeneğimiz yoktur. Zülme karşıdirenmek en meşru hakkımızdır. Di-renme; karşı koyma, dayanma, mu-kavemet anlamlarını içeren; haksız-lığa, onurun ayaklar altına alınmasına,inançların ezilmesine, hakların gaspedilmesine , keyfi cezalandırılmayakarşı durmak anlamlarına gelir. Di-renme hakkının pratikte kullanılması,Prometheus’tan Spartaküs’e, Spar-taküs’ten Şehy Bedrettin’e, Pirsul-tan’a, Dadaloğlu’a, Mahir Çayan’ave günümüze uzananır.

Direnme HakkınınKullanılması ve YasalaraGeçmesi

Zulme ve haksızlığa karşı di-renme hakkının kullanılması, in-sanlık tarihi kadar eskidir. Ancakkavram olarak ilk kez eski Roma’dakullanılmaya başlanmıştır. Ciceron,‘De Officiis’ başlıklı yapıtında za-limlerin öldürülmesine hak vermesianlamında “Direnme Hakkı”nıkullanmıştır. Bu karar ortaçağdaKilise ile Krallar arasındaki iktidarmücadelesinin başladığı dönemde,daha sık kullanılmaya başlanır.Ortaçağda direnme hakkı “halk,iktidarı zorbalıkla ele geçiren veyameşru yoldan gelmekle berabersonradan zulüm yoluna sapan

hükümdara karşı ayaklanmak veonu devirmek hakkına sahiptir.”Şeklinde ifade edilmiştir. Örneğin16. yüzyılda Protestanların Katolikkralların baskı ve zulmüne uğramayabaşlamasıyla Fransa’da bir gecedebinlerce Protestan’ın boğazlandıktansonra siyasal iktidara direnmenin ge-rekliğine, baskıya başkaldırmanın vezor kullanan, meşruluğunu yitirmiştiranın öldürülmesinin meşru oldu-ğuna ilişkin fikirler yayılmaya baş-lamıştır. Yine 17. yüzyılda feodaliktidara karşı mücadeleler başlayıncatekrar tartışılmaya başlanmıştır. Ulus-lararası metinlerde 4 Temmuz 1776Amerikan Bağımsızlık bildirgesin-de, “Hükümetler, bireylerin yaşam,özgürlük ve mutluluğa erişmek gibidoğal ve devredilmez haklarını sağ-lamak için kurulmuştur; eğer biryönetim, bu kuruluş amacını yıkıcıbir yön tutacak olursa, halk onudeğiştirmek ve devirmek hakkınasahiptir” şeklinde yer almıştır. Di-renme hakkının en genel ve en geniştanımı ise 1789 İnsan ve VatandaşHakları Bildirisi’nde yer alıyor. Bil-diri’de “Her siyasal topluluğun ama-cı, insanın tabii ve zamanaşımıylakaybolmaz haklarının korunmasıdır.Bu haklar, hürriyet, güvenlik vezulme karşı direnmedir,” denilmiştir.Yine 1793 Haklar Bildirisi’nin diliçok daha açık ve net ifade edilmiştir.Bu bildiride;

“Herhangi bir kimseye karşı, ka-nunun tespit ettiği durum ve şekillerharicinde ika edilen her türlü fiil,

keyfi ve müstebitçe(despot) demektir.Kendisine karşı şiddet kullanılarakböyle bir fiil ika edilmek istenenkimsenin, bu fiili kuvvet kullanarakönlemeye hakkı vardır” denildiktensonra 35.maddede “Hükümet, halkınhaklarını çiğnediği zaman, isyanetmek, halkın her sınıfı için haklarınen kutsalı ve ödevlerin en gerekli-sidir” demektedir. 34.maddede; “Top-lumun tek bir üyesine zülüm yapıl-dığı zaman, bütün topluma zülümyapılmış demektir. Topluma zülümyapıldığı zaman da, onun her üyesinezülüm yapılmış sayılır.” der. Ve 27.maddede ise despotların katlini em-retmektedir. “Hükümranlığı gaspeden her fert, hür insanlar tarafın-dan derhal öldürülmelidir.”

İkinci Paylaşım savaşından sonra,dünyayı cehenneme çevirmiş olanfaşizmin zulmüne karşı direnme hakkıyeniden tartışılmış ve bir kısım ana-yasalarla uluslararası sözleşmelerdebu hak savunulmuştur. 1948 tarihliİnsan Hakları Evrensel Bildirisi’ninbaşlangıç metninde;

“İnsanın zülüm ve baskıya karşıson çare olarak ayaklanmaya mec-bur kalmaması için insan haklarınınbir hukuk rejimi ile korunması temelbir zorunluluk olduğuna göre…”şeklinde yer almıştır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sın-da ise uluslararası sözleşmeleri içhukuk maddeleri olarak kabul edildiğiiçin, uluslararası sözleşmelerde kabuledilen direnme hakkı bizim huku-

kumuz için de geçerlidir.

Kaldı ki, Anayasa’da yer alsınya da yer almasın, direnme hakkı,tüm dünya halkları ve insanlık içinvazgeçilmez ve devredilemez birhak ve görevdir. Halklardan zulmekarşı sessiz kalması, aklını ve vic-danını susturması istenemez. Üre-ten ve yaratan halklarsa yöneten,yönetime katılanda, söz ve kararhakkı olanda halklardır. Kuşkusuzbu insan onuruna uygun yaşamanıngereğidir. Kazandığımız hakla-rımızı korumak için direnelim,yeni haklarımı için mücadeleyiyükseltelim.

Hukukun çiğnendiği, hakkımızıngasp edildiği yerde direnmek

dışında bir seçeneğimiz yoktur.Zülme karşı direnmek en meşru

hakkımızdır. Direnme; karşıkoyma, dayanma, mukavemetanlamlarını içeren; haksızlığa,

onurun ayaklar altına alınmasına,inançların ezilmesine, hakların

gasp edilmesine, keyficezalandırılmaya karşı durmak

anlamlarına gelir

30 Haziran2013

115

Yürüyüş

Sayı: 371

VUR EMRİNİ VERENLERDEN HESAP SORACAĞIZ!

Page 16: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

2. Paylaşım Savaşı’nda 53 milyon insanın ölümündensorumlu olan Hitler faşizminin 1933-1945 yılları arasındaHalkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanlığı'nı yapmışolan Paul Joseph Goebbels, faşizmi ayakta tutmanınyolunu "Büyük Yalan" teorisi ile sağlamıştır.

Bu teorinin temelleri şöyledir:

"*Halkı her zaman ateşle. asla soğumasına izin ver-me.

*Hatalı olduğunu veya yanlış yaptığını asla kabuletme.

*Asla rakibinin üstün bir yanı olduğunu kabul etme.

*Asla kendinden başka bir seçeneğe hareket alanıbırakma.

*Asla kabahat üstlenme.

*Sadece bir rakibine odaklan ve kötü giden herşeyin suçunu onun üzerine yık.

*Halk büyük yalanlara, küçük yalanlara göre dahaçabuk inanır.

*Bir yalanı yeteri sıklıkla tekrarlarsan, halk enindesonunda ona inanır."

Türkiye'de büyük yalanın sürdürücüsü faşist AKPiktidarıdır. Goebbels'in mirasını Başbakan Tayyip Er-doğan devralmıştır ve yukarıdaki maddeleri tek tek,canla başla yerine getirmektedir. Ağzından çıkan hersöz yalan, karalama, iftira, halk düşmanlığı doludur.Yalan söylerken, tehditle, çıkar ilişkileriyle susturduğumedyanın otosansür yapacağına güven duymaktadır.Kimsenin söylediklerini araştırmayacağını düşünüyor.Çünkü yalan o kadar büyük ve o kadar açıktan söyleniyorki, kimsenin bunun yalan olduğunu düşünemeyeceğinihesaplıyor. Ancak Tayyip yanılıyor. Çünkü gerçekler ergeç açığa çıkacak kadar güçlüdür.

Yalanın üstü örtülmez.

Tayyip neden yalan söylüyor?

Korkuyor çünkü... Yalan söylemek saklayacak şeyleriolanların, faşizmin işidir. Ama en nihayetinde o yalanayağına dolanır ve yerin dibine çeker...

Tayyip'in Yalanları ve Gerçekler:

YALAN 1: "Taksim'de 12 ağacın güya koruyuculu-ğunu yapanlar biz ki 3 milyara yakın fidan dikmiş biriktidarız. 3 milyon demiyorum 3 milyar diyorum. 160civarında milli park yapan bir iktidarız. 5 dönüm, 10dönüm değil. Bunları yapan bir iktidar ağaç düşmanıolabilir mi?"

DOĞRUSU: Doğa Koruma ve Milli Parklar GenelMüdürlüğü'nün 31.01.2013 tarihli duyurusuna göre Tür-kiye'de 40 tane milli park var.

Dikilen ağaç sayısı ise,Orman Genel Müdürlü-ğü’nün, yıllar itibariyle or-man tesis çalışmaları ista-tistiğine göre 2003-2012yılları arasında kamu veözel, ağaçlandırma yapılanalanın toplam büyüklüğü438 bin 732 hektar. Türünegöre, bir hektar alana enfazla 2 bin fidan dikilebilir.Bu durumda, 10 yılda di-kilen ağaç miktarı en iyim-ser tahminle 877 milyonadet. Yani Erdoğan’ın dediği rakamın ancak üçte birikadar.

YALAN 2: Erdoğan, Tunus'ta yaptığı açıklamada"Dünyada biber gazının yasak olduğu hiçbir gelişmişülke yok. Bırakın sadece biber gazı kullanmayı Amerika'daWall Street olaylarında 17 kişi öldü. Aynı şey, İngiltere,Almanya ve Fransa'da da oldu" demişti.

DOĞRUSU: Tayyip'i bizzat ağababası ABD'nin An-kara Büyükelçisi yalanladı. Twitter üzerinden yapılanaçıklamada, "US Occupy Wall Street hareketi ile ilgiliraporlar yanlıştır. Bu harekete istinaden hiçbir polismüdahalesi ölümle sonuçlanmamıştır" denildi.

Avrupa ülkelerinde biber gazı kullanımı iseşöyle:

ALMANYA: Yasaklı silah... Bulundurmak yasak...Satış yasak... Kullanmak yasak. (Sadece CS2 denilendaha az etkili versiyonu satılabiliyor. O da saldırganhayvanlara karşı kullanmak amacıyla.)

BELÇİKA: Yasaklı silah... Bulundurmak yasak...Satış yasak... Kullanmak yasak.

HOLLANDA: Yasaklı silah... Bulundurmak yasak...Satış yasak... Kullanmak yasak.

FRANSA: Silah sayılmıyor... Bulundurmak serbest...Satış, 18 yaşından büyüklere... Kullanmak yasak değil.

YUNANİSTAN: Yasaklı silah... Bulundurmak yasak...Satış yasak... Kullanmak yasak...

İTALYA: Silah... Satışı lisansa bağlı... Kullanmaklisansa bağlı...

AVUSTURYA: Silah... Bulundurmak mümkün...Satışı 18 yaşından büyüklere.... Kullanmak yasak değil.

İSVİÇRE: Silah değil... Bulundurmak serbest...Satış 18 yaşından büyüklere... Kullanmak yasak değil.

İZLANDA: Tamamen yasak.

Tayyip'in Büyük Yalanları

Page 17: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

BAŞBAKAN SÜLEYMANDEMİREL, 12 Eylül öncesindefaşistlerin devrimcileri katlet-mesi üzerine: “Bana sağcılarcinayet işliyor, dedirtemezsiniz”dedi.

CUMHURBAŞKANI SÜ-LEYMAN DEMİREL, 17 Ni-san katliamından sonra ‘yar-gısız infaz’ söylemleri üzerine;“polisimizin elini soğutmaya-lım”, “yargısız infaz eleştirile-riyle polisin moralini bozma-yalım!”

BAŞBAKAN TURGUTÖZAL: “İşkenceden söz etme-yin, polisin rahat çalışmasınıönlüyorsunuz!”

İÇİŞLERİ BAKANI İS-MET SEZGİN: “Gazanız mü-barek olsun! Ankara’da üç Dev-rimci Solcu’nun katledilmesininardından polislere böyle dedi!”

BAŞBAKAN TANSU ÇİL-LER kontrgerillacı AbdullahÇatlı ve Susurlukçular için;"Kurşun atan da, yiyen de şe-reflidir" dedi.

BAŞBAKAN T. ERDO-ĞAN: “Polisi yıpratmayalım.”

BAŞBAKAN T. ERDO-ĞAN: “Türkiye hassas bir dö-nemden geçiyor. Böyle bir dö-nemde güvenlik görevlilerininmoralini bozacak düzenleme-lerden kaçılması gerekir.”

BAŞBAKAN T. ERDO-ĞAN: “Kadın da olsa, çocukda olsa güvenlik güçlerimiz ge-rekeni yapacaktır” talimatıylakatliam emri verdi.

BAŞBAKAN T. ERDOĞAN: “Diyorlar ki, polisetalimatı kim verdi? Ben verdim.”

BAŞBAKAN T. ERDOĞAN: “Polisimiz eylem-ciler karşısında kahramanlık destanı yazdı.”

ADALET BAKAN CEMİL ÇİÇEK: “Kolluğunelini zayıflatmayalım.”

ADALET BAKAN CEMİL ÇİÇEK: “Özgürlükturkusu hoş bir turku. Ben de seviyorum. Amabazen bu turkunun kafiyesi Turkiye'ye uymuyor.Turkiye'nin realitesi unutulmamalı...”

DANİMARKA: Tamamen yasak.

NORVEÇ: Yasaklı silah. Bulundurmak yasak... Satışıyasak... Kullanmak yasak...

İSVEÇ: Silah... Satışı, silah ruhsatına tabi... Kullanımı,silah ruhsatına tabi.

FİNLANDİYA: Yasak... Sadece polise, o da özeltaşıma izniyle...

ABD: Eyaletlere göre farklılık gösteriyor. Bir çokeyalette yasak.

LÜKSEMBURG: Yasaklı silah... Bulundurmak yasak...Satışı yasak... Kullanmak yasak...

YALAN 3: "Dolmabahçe Camii'nde göstericiler içkiiçtiler. O görüntüleri cuma günü kamuoyuna göstereceğim".Daha önce yazmıştık, Tayyip aynı yalanı söylemeyedevam ediyor; biz de tektar tekrar gerçekleri yazacağız:

DOĞRUSU: Tayyip, yalanını destekleyecek görüntügösteremezken; Bezm-i Alem Valide Sultan Camii müezziniFuat Yıldırım, "Polisten kaçan eylemciler caminin kapısınadayanmışlardı. Biz de kapıyı açarak onların daha fazlazarar görmesini engellemeye çalıştık. Neticede burasıAllah’ın evi ve kapısı herkese açık... Burada içki içilmedi.Eylemciler buraya sığındıktan sonra içki içen görselerdizaten kendileri dışarı atardı" dedi. Müezzin, bunu söyle-dikten sonra görevinden alındı, İstanbul Müftülüğü so-ruşturma başlattı. İstanbul Terörle Mücadele Bürosu’ndan4.5 saat sorguya çekildi. Müezzin Fuat Yıldırım, AKP’lilergibi iftiracı, yalancı sahtekar değil; sorgusunda “görme-diğim şeyi yalan söyleyemem” dedi.

Peki Gaz Helal Mi, İnsanları KatletmekHelal Mi? Mısır'daki Şeriatçı Müslüman Kardeşlerinideolojik liderlerinden Yusuf El Karadavi, "çapulcu'larlailgili açıklama yaptı, "Tayyip Erdoğan'ı protesto etmekharamdır" dedi. Ya insanların katledilmesi? Milyonlarıngaza boğulması? Gözlerinin kör edilmesi, beyinlerininpatlatılması helal mi? Erdoğan, “polise talimatı benverdim” dedi. Bütün bunların sorumlusu Erdoğan’dır.Bunları yapmak helal mi?

Faşizmin Diyaneti de Gaz BombasınıSavunuyor: “Her ülkede, bu tarz olaylarda bu tarzgösteri yapanlara, şiddete başvuru yapanlara karşı sa-vunma biçimi geliştiriyorlar. Devletimiz de bunu yapıyor.Daha önce de duyuru yapıyorlar zaten, astım hastalarıvarsa alandan ayrılsın, biraz sonra müdahale edeceğizdiye. Yani dini açıdan bunların bu şekilde değerlendirilmesidoğru değil. Daha farklı şiddeti engelleyici savunma bi-çimleri de geliştirilebilirdi ama en uygunu bu, karşıtarafa en az zarar veren budur ki, kullanılıyor. Ve karşıtarafı dağıtmak için fiili bir müdahalede bulunulmasılazım. Bu cop da olabiliyor. Başka ülkelerde polislerplastik mermi kullanıyor. Yani bu noktada biber gazıkullanılmasında bir sıkıntı yok. En zararsızı biber gazıysabununla müdahale edilmesi en doğrusudur.”

Hepsi de Katliamcidir!

Page 18: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

Oğuzhan Müftüoğlu 4 Hazirantarihli Birgün gazetesinde Gezi Parkıile başlayıp bütün ülkeye yayılanhalk ayaklanmasını değerlendirmiş.

Müftüoğlu’nun ne söylediğininhiçbir önemi yoktur.

Çünkü, Oğuzhan Müftüoğlu halkadair söz söyleyecek en son kişidir.Müftüoğlu oturuduğu yerden halkadına konuşamaz. Halk adına ko-nuşmak sorumluluk ister.

Müftüoğlu halk adına yola çıkıphalka sırtını dönmüştür.

Faşizmin zorunu görünce halkıterk et, düşüncelerini terk et, devrimiinkar et, halk ayaklanınca ahkamkesmeye başla. Sağa sola akıl ver...

Halkın sizin aklınıza ihtiyacı yok. Birgün soruyor; “80 darbesinden

beri adeta uyuşmuş bir toplum, nasılbir anda bu denli militan bir kimliğebüründü?”

Hiçbir şey “bir anda” olmaz. Dur-duk yere olmaz. Yüz binlerce insanıalanlara çıkartan bir anlık öfke dedegildir.

Evet, Gezi Parkı’ndaki eylemepolisin saldırısı bardağı taşıran sondamla olmuştur ve halkımız “yeter”demiştir.

Peki siz bardağı dolduran diğeryüzbinlerce damlanın neresindesiniz?Halkımız ağzını açınca 1 Mayıs sal-dırılarından başalayıp Gazi’den, Si-vas’tan, 12 Eylül’e, Çorumlara, Ma-

raşlara, Yavuz Sultan Selim’e kadargidiyor. Halk, hesap sormaya gelincehiçbir şeyi unutmuyor. Yüzlerce yıllıkhesabı soruyor.

80 darbesinden beri halkın uyuş-muş olduğunu söylerseniz bardağıdolduran suyu görmezsiniz.

Siz 80’lerde halka sırtınızı dönüpörgütü tasfiye ederken bu ülkedehalkına güvenip ölümüne direnenlerhiç eksik olmadı.

Siz 12 Eylül’de kendi teslimiyet-çiliğinizi halkın üstüne yıkarak meş-rulaştırırken Devrimciler “Ameri-kancı Faşist Cunta 45 Milyon halkıteslim alamaz” diye halkın susturu-lamayacağını söyleyerek direniyordu.

80 darbesiyle birlikte halk uyuş-muşsa siz nerdeydiniz. Sizin bundakipayınız nedir?

Canını, malını, namusunu dev-rimcilere emanet eden halk, sizingibi nedamet getirince ne yapmasınıbekliyordunuz?

Önce siz halkın pasifleşmesindekipayınızın hesabını verin.

12 Eylül’den önce yüz binleri yü-rütmekle övünüyordunuz. Ne verdinizyüzbinlere de cuntaya karşı diren-mediler. DY olarak kendinizin di-renmediği yerde halktan ne bekli-yorsunuz. Halkın uyuşukluğunu gi-dermek için ne yaptınız?

Diyelim ki halk uyuştu. 80’lerboyunca siz ne yaptınız?

Örgütü inkarettiniz. Örgüt-lülüğü inkar et-tiniz. Halka sır-tınızı döndünüz.Sonra “80 dar-besinden beriadeta uyuşmuşbir toplum” di-yerek suçu ‘top-lum’un üstüneat.

Nasıl biradalet bu böyle?Halkın içinde bulunduğu durumlailgili sizin sorumluluğunuz yok mu?

12 Eylül mahkemelerinde “bizörgüt değiliz, dergi çevresiyiz” diyenedamet getir. Koskoca bir örgütütasfiye et. Ondan sonra oturduğunsahil kenarından sağa sola akıl ver...Halkla alay eder gibi “hakim Laz’dıböyle yazdı” de. Ooh... ne ala mem-leket...

Nasıl olsa kimse tarih bilmiyor,o dönemdekiler hepsi düzene yerleşti.herkesi aptal yerine koy... Hadi di-yelim ki, öyle... “Hakim Laz’dı, öyleyazdı...” Anlatın o zaman; 12 Eylülfaşizmine karşı hapishanelerde nasıldirendiniz?

12 Eylül’den önce ne yaptınız fa-şizme karşı? Faşist terörü boşa çı-kartmak için nasıl bir direniş sergi-lediniz. Faşistlere sıkmadığınız kur-

Oğuzhan Müftüoğlu Ayaklanma HakkındaEn Son Konuşacak Kişidir

Bir Cepheli Anlatıyor: “Gittiğimizde ÖDP başkanı,TKP başkanı, SDP başkanı, ve diğer solun olduğunugördük. Çatışmanın bitirilmesini konuşuyorlardı. KontrolAlper Taş'taydı. Sürmekte olan çatışmanın bitirilmesinikonuşuyorlardı. "...Bu anlamsız çatışma bitsin, biz deparka ve çevresine yerleşelim, bunda hemfikirsek gidippolislerle konuşacağız ..." dediler .

Herkes kendi kitlesine çatışmayı durdurmasınısöylesin diyorlardı. Genel olarak çatışmanın bitirilmesinekimse itiraz etmiyordu. Biz ettik. " Çatışma anlamsızdeğil dedik.” (Yürüyüş, 23 Haziran 2013, Sayı:370)

Başka Bir Cepheli Anlatıyor: “...Bu çatışmalarda gün boyu surdü. Kitle meydan için meydanın herye-

rinde catıştı. Öğleden sonra barikatlara Alper Taşgeldi. Barikatı bırakıp parka geçmemizi, polisle konuşupmeydandan çıkmasını isteyecegini soyledi. Biz de git-meyeceğimizi, polisle konuşuyorsa konuşacagını, bizimparka donmeyeceğimizi, meydandan polisi çıkarmakiçin çatıştığımızı soyledik.”

İki örnekte oluğu gibi ÖDP-DY’’nin anlayışı budur.Çatıma onlar için hep “anlamsız” dir. Çatkışmalı birdurum varsa ordan kaçarlar.

Taksim direnişinde de, Halk günlerdir geçeli gündüzlüdirenirken Onlar masa başında direnişi bitirmek için kararaldırmaya çalışıyor. Başaramayınca da bu sefer de tek tekbarikatları dolaşıp barikatların kaldırılmasını konuşuyor.

ÖDP-DY Direnişten Her Zaman Korkmuştur!

14 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARIMIZI VURANLARDAN VE18

Yürüyüş

30 Haziran2013

Sayı: 371

Page 19: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

şunu devrimcilere sıktınız. Öyle oturduğunuz yerden herşeye

ahkam kesmenize izin vermeyeceğiz.O lanetli tarihiniz hep sizi takip ede-cek.

Dilinizden düşürmediğiniz “Fatsaörneği” geldiğiniz yerin ön haberci-sidir. Fatsa’da hiçbir direniş göster-meyen DY cuntacılara yüzbinleri yü-rüten bir hareketin içinin ne kadarboş olduğunu göstermiştir.

DY geleneğinde pek rastlanmayanbir değerlendirme aktaralım; "Dev-rimci hareket iç savaş koşullarındasergilediği başarının aksine 12 Tem-muz 1980'de "Nokta" operasyonudüzenlendiğinde başarısız bir sınavverdi. Devrimciler önce yollara ba-rikat kurdular, sonra bunları kal-dırarak, hiçbir direniş sergilemedenhalktan da binlerce kişinin katılı-mıyla birlikte dağlara çekildiler"(Halkın Sesi, 16 Mayıs 2013, sayı:183)

Düşmanla çatışmamanın, kendinikorumanın, bedel ödemekten kaç-manın dışında hangi stratejiye göredağlara çekildiniz?

DY’nin dağlara çıkmak, düşmanlaçatışmak gibi bir stratejisi olmamıştır.Hiçbir zaman Faşist devletle savaş-mayı esas alan stratejisi ve örgütlülüğüolmamıştır.

Esas olarak DY hapishanede tas-fiye olmamıştır; THKP-C’nin Türkiyehalklarında yarattığı pretiji, sempatiyiher zaman kullanmış ama THKP-Cçizgisini daha yolun başında tasfiyeederek DY olmuştur.

Oğuzhan Müftüoğlu’nun şefliğiniyaptığı DY’nin tarihinde Türkiyehalklarına kalan bir direniş mirasıyoktur. Fakat buna karşın halkın pa-sifleştirilmesine neden olan, devrim-cilere güvenini zedeleyen çokça olum-suz mirası vardır.

Bir anda bu hale gelmedi halk. Siz 80’ler boyunca teslimiyeti

meşrulaştırmaya çalışırken halkımızo suskunluğunda, öfkeyi kini büyü-tüyordu. Susup sesini çıkarmadığızamanlar oldu, ama halk hiçbir za-man teslim olmadı. En suskun olduğuzamanlarda düşmana olan öfkesinikinini büyüttü. Teslim olanları, ne-

damet getirenlerideğil, direnenleriörnek aldı.

80’lerin so-nunda “BaharEylemleri” nasıloldu. İşçi diren-işleri, öğrenci di-renişleri hangi ze-minde gelişti?Cuntanın kalıntı-larına karşı işçisi, memuru, öğrencisinasıl direndi?

Evet, uyuşturulmuş birileri vardı,ama o halk değildi. Halk uyuyorduda 1 Mayıs alanlarına nasıl çıkıldı?1 Mayıs yasakları nasıl aşıldı?

Siz 90’larda “Globalleşme”yi,“Yeni Dünya Düzeni”ni keşfederken,tarihin sonunu ilan edip, emperya-lizmin “demokratikleştiğini” keşfe-derken faşizmin ölüm mangalarınakarşı üslerinde saatlerce direnenlervardı. “Bayrağımız ülkenin her ya-nında dalgalanacak” diyerek sosya-lizmin orak çekiçli bayrağını dalga-landıranlar vardı. Ve onlar hiç eksikolmadılar.

Tarihiniz boyunca hep teslimiyetimeşrulaştırdınız. Sizin, “aynı ma-halleden değiliz” diye küçümsediğinizo gecekondu mahallelerinde 90’lıyıllar boyunca barikatlar, polisle ça-tışmalar hiç eksik olmadı.

90’lı yıllar boyunca 500’ün üze-rinde insanımız gözaltına alınıp kay-bedildi. Onlarca insanımız işkence-lerde katledildi. Gazi ayaklanmasıyaşandı bu ülkede.

Ulucanlar yaşandı, 19 Aralık ya-şandı. Siz sokaklara çıkmamak içingenelge yayınlarken Türkiye’nin so-kaklarında belki sayıları çok azdıama direnenler hiç eksik olmadı.

Diri diri yakılan, kömürleşen be-denler karşısında belki sustu halkımızama o bedenleri hiç unutmadı.

Onun için Taksim’de AKM önün-den geçen Hikmet Sami Türk’ükorumaları zor kurtardı halkın elinden.

Adalet hiç olmadı bu ülkede.YAŞASIN HALKIN ADALETİ slo-ganının halkımız tarafından nedenbu kadar güçlü sahiplenildiğini dü-şündünüz mü hiç? Halk bugün kendi

adeletini arıyor. Geceli gündüzlü sokaklarda po-

lisin copuna, gazına, TOMA’sınakarşı direnenlere bir bakın nasıl di-reniyorlar.

Yüz binler Türkiye’nin dört biryanında “aynı mahalleden değiliz”dediğiniz mahalledekilerin direndiğigibi taşla, sopayla, barikatlarla dire-niyor.

Devrimcilerin kendilerini feda et-melerini “ölümü kutsamak” olarakdeğerlendiriyordunuz. “Yaşamın kut-sallığı”nı keşfetmiştiniz.

Bakın halka; üç haftayı geridebıraktı, nasıl direniyor. Tomaların,zırhlı araçların önüne yatıyorlar. 4şehit verildi, onlarca insan komalıkoldu, onlarcası gözlerini kaybetti, 10binin üzerinde insanımız polisin attığıbombalardan yaralandı. Ama bunarağmen hiç birisi kaçmıyor.

19 Aralık direnişine bakın, Ulu-canlar’a bakın, Büyük Direnişe bakın,üslerinde kuşatılan devrimcilere ba-kın... Cephe’nin demokratik mücadeleanlayışına bakın. 3 haftayı geridebırakan halk ayaklanmasında gör-düğünüz her şeyi Cephe’nin eylem-lerinde, direnişlerinde görürsünüz.Yoksul gecekondulardaki barikatlarşimdi tüm Türkiye’de.

Hiçbir şey bir anda olmuş değildir.Sadece son bir aya bakın. Düşmanınyasakladığı tüm alanlardan Cephelilerhiç çekilmedi.

Evet, Oğuzhan Müftüoğlu’nunhalkın bu görkemli direnişi karşısındasöyleyebilecek tek bir kelimesi yoktur.Müftüoğlu halk adına söz söyleyeceken son kişi bile değildir.

Müftüoğlu gibileri hala ahkamkesmeyi bırakıp halka güvensizliğinin,halka sırt çevirmenin hesabını ver-melidir.

30 Haziran2013

119

Yürüyüş

Sayı: 371

VUR EMRİNİ VERENLERDEN HESAP SORACAĞIZ!

Page 20: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

TİHV’in 15 Haziran tarihli açık-lamasına göre 28 Mayıs’ta Gezi Par-kı’nda başlayan direnişe yönelik ilkpolis saldırısından beri 4 kişi polisinkurşunu, biber gazı, işkence ve arabaçarpması sonucunda katledildi. On-larca kişi polisin tüfekle nişan alarakateş açması sonucunda başına aldığıgaz fişeğinden kaynaklı gözünü kay-betti ya da komalık halde yoğun ba-kımda, ölümle karşı karşıya bırakıldı.Onlarca kişinin kolu bacağı kırıldı.

Hastane kayıtlarına göre 11 bin823 kişi yaralandı. Ağır yaralanan59 kişiden 6’sının hayati tehlikesisürüyor.

Gözaltına alınıp bırakılanların sa-yısı 5 bini aştı.

Halkın üzerine 150 bin gaz bom-bası atıldı. Yaklaşık 3 bin ton su sı-kıldı. Kitlelerin üzerine doğrudankafalara nişan alınarak FN-303 adlısilahtan bizmut içeren kapsüller atıldı.üç çeşit gaz kullanıldı. Bunlar: OCGas, uzun mesafeye kapsül olarakatılabilen CS Gas ve CR Gas’dır.

Tüm Türkiye üç haftadır kelime-nin gerçek anlamıyla gaza boğuldu.

15 Haziran’da Gezi Parkı’na ya-pılan saldırıyla birlikte diğer illerdentakviye edilen polis, TOMA, Akrep,gaz bombası yetmedi Jandarma dadevreye sokuldu.

Hastanelere, otellere, ya-ralı taşıyan ambulanslara dahisaldırıldı. Gaz bombası atıldı.Şişli Camii’ne gaz bombasıatıldı.

Evlerinin balkonundantencere tava ile protesto ey-lemi yapan halkın evine gazbombası atıldı. İstanbul’da,Ankara’da, İzmir’de yaşayıpda neredeyse polisin terö-

ründen etkilenme-yen tek kişi kal-madı.

AKP’nin bütünbu yaptıkları “van-dallık” olmuyor,AKP halkın faşist

teröre karşı direnişini “VANDALLIK”diyerek mahkum etmeye çalışıyor.

Hayır! Vandallık yapan AKP’dir.Faşizme karşı dünyanın her yerindedirenmek halkın tarihe, insanlığakarşı olan sorumluluğudur. Görevidir.Halkımız günlerdir AKP’nin faşit te-rörüne karşı geceli gündüzlü direniyor.

AKP’nin her alandaki faşist te-rörüne karşı kaharamanca direniyor.Direnmek en meşru haktır. Halkımızdirenme hakkı için direniyor. Ekmek,adalet özgürlük için direniyor. Kentseldönüşüm adı altında mahallesinin,ilinin, vatanının yağma ve talan edil-mesine karşı direniyor. İnançlarınınyok delimesine karşı, AKP’nin halkatepeden bakan küstahlığına, aşağı-lamasına karşı direniyor.

AKP’nin yalanlarına karşı, yaşa-mın her alanındaki gerici müdahale-lere karşı direniyor.

Faşizmin polisine, copuna, gazına,TOMA’larına ve her türlü silahınakarşı halkın da her türlü meşru araçve yöntemlerle direnmesi en temelhaktır.

Vandal olan halk değil, AKP’dir. AKP, direnişin başından beri hal-

kın ayaklanmasını önce “çapulcular”diye küçümsemiş ama öyle olmadı-ğını görünce “marjinaller”, “yasadışıgruplar”, “dış güçler” gibi demago-

jilerle halka karşı uygulanan terörünüstünü örtmeye çalışmıştır.

AKP’nin Vandallar söylemi, hal-kın direnişini gayrı meşru göstermekve faşizmin terörünü meşrulaştırmakiçin yapılan bir demagojidir.

Burjuvazinin diliyle reformizmde Vandallar söylemiyle direnişe sal-dırır!

‘Vandalizm’ Reformizmin de Uzlaşmacılığının Maskesidir

Burjuvazinin “Vandalizm” söyle-miyle neyin üstünü örttüğü açıktır. An-cak “vandallar” demagojisine sarılansadece burjuvazi değildir. Burjuvazine zaman bu demagojiye sarılsa, re-formizm de “vandallar” demagojisiyledireniş düşmanlığına başlar.

Örneğin 96 1 Mayıs’ında da devletkitleye saldırdı ve 4 kişiyi katletti.ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras dev-letin saldırısını görmüyor, katledilen4 kişiyi görmüyor, şu sözleri söyle-yebiliyor: “Kent yoksullarının birtur kör şiddetiyle, bir tur vandalizmile karşı karşıyayız. Burada ÖDP'yeçok buyuk bir sorumluluk duşuyor”diyor. Peki nedir ÖDP’ye düşen so-rumluluk? Biz onlardan değiliz. Biz“direnmeyen, kırmayan, dökmeyenuslu çocuklarız”dır. Düzene devrim-cilerden farklı olduklarını kabul et-tirmek için devrimcilere küfretmektir.

Çatışmalı geçen her 1 Mayıs’tansonra ÖDP ve EMEP gibi reformistlerde burjuvazinin “Vandallar” koros-

suna katılmışlardır. Reformizm, başka türlü de

yapamaz. Çünkü devlet saldı-rırken neden direnmediklerini,uzlaşmacılıklarını başka türlüaçıklayamazlar. Onun için herzaman burjuvaziyle birlikteonlar da soldan halkın faşizmekarşı direnişini “vandallık” ola-rak değerlendirip mahkum et-meye kalkışırlar.

“Vandalizm” Demagojisi, AKP’ninFaşist Terörünün Maskesidir!

Vandalizm: İyi ve güzel şeylere, bilhassa sanateserlerine düşmanlık ve bunları tahrip etme zih-niyeti.Vandallık: Vahşilik, güzel ve iyi şeylere düş-manlık, kıyıcılık, yıkıcılık...

14 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARIMIZI VURANLARDAN VE20

Yürüyüş

30 Haziran2013

Sayı: 371

Page 21: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

Yürüyüş: Gezi Parkı içinyapılan eylemlere nedenkatıldınız? AKP’ye olanöfkenizin sebebi nedir?

Duygu Budak:Yaş: 19

Bu zamana kadarinsanlar sürekli baskıaltında yaşadı, elle-rinden bütün her şey-leri alındı. Buna kar-şıyım. Bu sadece üçbeş ağaç meselesi de-ğil. Bu baskılara bo-yun eğmediğimi gös-

termek için katıldım.Şu ana kadarki yaşadığım sürede

her şeyime engel oldular. Paralı eğitimolduğu için çok zorluk çektim. Herşeyde para istediler. Çoğu insanın

karşısına bu şekildeengeller çıkardılar.

Rojda Yalınkı-lıç: Yaş: 23

Ülkemizde ilkdefa, 11 senelik AKPiktidarının yaptığı zul-me karşı bir halk ayak-lanması oldu. Bizlerde devrimciler olarakhalkın yanında olduk.

Mücadelemize Taksim direnişini kat-tık. Sonuçta AKP’nin zulmü, baskısıherkese dokundu. Halk üzerindekizulmü, katliamları, işkenceleri ilebirlikte yoksulluk, sömürü süreklidevam ediyordu. Bunu en ağıryaşayan kesimlerden biri debiz devrimcileriz. Sürekli göz-altına alınıp, tutuklanıp, iş-kence görüyoruz. Yani müca-delelerinde halkımızın yanındaolduk.

23 Haziran günü Kasım-paşa tarafında eyleme yapılansaldırı sonucu gözaltına alın-dım.

Her yerde sivil polisler ve resmipolisler taksilerle gözaltı yapıyorlardı.O alandan çıkmaya çalışırken üzerimesaldırdılar. Ardından yerlerde sürük-leyerek bir ticari taksiye koydular.Beni Kasımpaşa tarafında bir karakolagötürdüler. Orada ellerimi tersten ke-lepçeleyerek işkence yaptılar. Süreklihakaretler ettiler. Buradan ellerim ar-kadan kelepçeli halde Taksim Mey-danı’na getirildim ve çevik arabasınabindirildim. Elleri tersten kelepçelenentek kişi bendim. Otobüsün içindekiperdeleri kapatıp bana işkence yap-tıklarında halk tepki gösterdi. Polisleriyuhalamaya başladılar. Oradan VatanEmniyete götürüldüm. Burada üstaraması bahanesiyle işkence gördüm.Parmak izi almayı da işkence halinegetirdiler. 5-6 kişi üzerime oturdu.Sürekli hakaret ettiler. Bu sırada kendikameramanlarına “Bizi çekme” di-yorlardı. Korkuyorlardı. Gözaltındakidiğer insanlara beni hedef olarak gös-teriyorlardı. İlk günden beri orada,"Terör örgütüne mensup” diyorlardı.Hücrede de sürekli hakaret ederektahrik etmeye çalıştılar. Sonraki günsavcılığa çıkarıldım. Oradan da tu-tuklanma talebiyle mahkemeye sevkedildim. Mahkeme tarafından serbestbırakıldım.

AKP faşist bir iktidar. Faşizmiçok açık ve net bir şekilde halka ya-şatıyor. Biz ise faşizme karşı müca-dele ediyoruz. Bunun için varız veAKP’nin zulmüne, sömürüsüne öfkeduymamız gerekiyor.

Serkan Yıl-maz: Yaş: 29

Bizim asıl ka-tılım amacımızoradaki iki-üç ağaçdeğil. Tabi ki çevreönemli ama bunlarbelli kıstaslardakalan şeyler. Asılamaç burada fa-şizme karşı de-

mokrasiyi savunmak, AKP diktatör-lüğüne karşı halk iktidarını savunmakiçin gittik oraya. Biz tamamen faşizmekarşı hürriyeti savunmak için oradaolduk.

Sadece Gezi Parkı’nı izleyenleröfkemin sebebini net bir şekilde gö-rür.

Ali Ülgü:Yaş: 17Direnen halkları

desteklemek için,Gezi Parkı’ndaki di-renenleri destekle-mek o parkın halkaait olduğu ve ikti-darın halka ait olanıhalka yasaklamasınıprotesto etmek içineylemlere katıldım.

AKP iktidarı halkın alanlarını kı-sıtlıyor. Halkın üzerine gaz bombalarıyağdırıyor, copluyor... Bunun adıorantılı ya da orantısız güç değil,saldırı. Bundan dolayı AKP iktidarınısevmiyorum.

Keçel Türkan:Yaş: 28

Bu olaylar, Baş-bakan’ın da dediğigibi, üç ağaç meselesideğil, ideolojik birmesele. Bu yöndedoğru bir şey söyledi.Gerçekten ideolojikbir mesele. Çünkü,yıllar yılı sistem bizihep katletti. Hz. Hü-seyin’in Kerbela’da Yezidler tara-fından katledilmesi, Mahirlerin Kı-zıldere’de katledilmesi, Çiftehavuz-lar’da Saboların katledilmesi, 19 Ara-lık’ta hapishanelerde devrimci tut-sakların katledilmesi gibi... Zaten 19Aralık’ta attıkları gaz bombalarınışimdi sokakta halkın üzerine atıyorlar.Bunlar yasaklanması gereken kim-yasal silahlardır. Zaten üzerinde de

Röportaj

Halkın Faşizme Öfkesi SokakSokak Çatıştırıyor

Duygu Budak

Ali Ülgü

Keçel Türkan

Rojda Yalınkılıç

Serkan Yılmaz

30 Haziran2013

221

Yürüyüş

Sayı: 371

VUR EMRİNİ VERENLERDEN HESAP SORACAĞIZ!

Page 22: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

insan olan yere atılmaz yazıyor. Faşizm artık insanları öyle

bir hale getirdi ki, Gezi Parkıbardağı taşıran son damlaoldu. AKP açıktan açığa fa-şizm uyguluyor. İnsanlarınresimlerini yayınlayarak kat-ledilmelerine zemin hazırlıyor.İnançları yönünde Alevilerüzerinde bir baskı var. Kürthalkının üzerinde baskı var.Bu AKP iktidarının son çır-pınışları. Halk sokağa dökül-dü. Bizim de görevimiz faşizme karşıhalkın birleşmesini sağlamak.

Özgür Yıl-dırım: Yaş 17

Diktatörlük,bu beni öfkelen-dirdi. Bu ülkede“benim dediğimolacak” dedi,“ben yapacağımolacak” dedi, hal-kı hiç önemseme-

di. Herkes gibi benim de bir öfkem

var bu diktatörlüğe karşı. Sadecekendi halkına önem verdiği için faşistbir düzen. Dışarıda kalan Alevi ve

Kürt halkınıönemsemediğiiçin.

O k a nTopgüloğ-lu: Yaş 21,

AKP’yeöfkemin ne-deni, 3.Köprünün

adını katil Yavuz Sultan Selimolarak vermesi ve bu yıkımlar-dan dolayı eylemlerede bunlar-dan dolayı katıldım. Yoksa ağaç kes-me bahane. Biliyorum oraya gidenlerbunlardan dolayı gitti.

Dediğim gibi 3. Köprünün adınıYavuz Sultan Selim koyması, Alevileribu kadar kötülemesi, görmezden gel-mesi. Sonra içki yasağında olduğugibi hak ve özgürlüklerimizi kısıtla-maya çalışması. Kamunun her yerinekendi adamlarını doldurması, sonuçtabiz de üniversite okuduk. İş bulma

imkanımız azaldı kamuda. Bu yıkım-lardan dolayı Ok-meydanı’nda ortayaçıkan halkın öfke-sinden dolayı gittim.

Kadir Yılar:Yaş 48

Özellikle sonyıllarda olan olay-lar, kendi başlarınaaldıkları kararlar,kendilerinin biz ya-

parsak her şeyin doğrusu olduğunuiddia etmeleri... yani kısacası yaşamadair ne varsa biz biliriz, biz nasıl is-tersek öyle yaşayacaksınız... nere-deyse hayatımızın tüm alanlarına gir-diler. Bu da benim hiç hoşuma git-medi.

Bütün her şeye karışması. Yanidemokrasinin bazı gerçekleri vardır,her birey, bir kişi bile olsa özgürlükhakkına sahiptir. Yaşam hakkım varbenim, bir kişi olsam bile... oy vermişvermemiş, önemli değil ki! Önemliolan benim bir birey olmam. Bireyçerçevesinden çıkarttı bizi. Bizi neyaptı; bizim istediğimiz sistemde ya-şayacaksınız, biz her şeyi yaparız,siz sadece susun dedi. Bu da benimhayat felsefeme, düşünceme ters birşey. Ben çünkü kimsenin kölesi olmak

istemiyorum ki.

Betül Özde-mir: Yaş 28

Gezi Parkıbaşından beri ça-tışmalarla geçti.Polisin ahlaksız-ca saldırması,birçok kişinin ya-ralanması ve 4insanın ölmesin-

den dolayı da, duran adam eyleminekatıldım. Orada sivil polislerin sal-dırısına uğradı birkaç arkadaşımız.Gözaltına almaya çalıştılar ama ora-daki halk bu arkadaşların gözaltınaalınmasına izin vermediler. GeziParkı gündemde var. Zaten birçokinsanın uğradığı yer. Sivas katliamınınunutulmasını istemediğimiz için ora-daydık. Zaten polisin saldırısı da in-sanlara bunu duyurmamızı isteme-

mesinden dolayıydı. Önümüzdeki“Sivas Katliamını Unutma Unuttur-ma” yazan döviz yüzünden saldırdı.Biz bu katliamı unutturmayacağız.

AKP iktidarı bugüne kadar halkazulüm etti. İnsanlar açlıkla yoksulluklaboğuşurken AKP böyle bir şey yokmuşgibi yansıttı. Bu acıyı bizde bire biryaşıyoruz zaten. Açlıkla, yoksulluklabizlerde bire bir yaşıyoruz. Her anevimizin yıkılacağı tedirginliği ile ya-şıyoruz. İnsanlara böyle davranmalarınedeniyle, evimizde oturamıyoruz,içimiz yanıyor. Haksız yere saldırma-ları, gencecik insanları öldürmeleri,kinimizi daha çok artırıyor.

Erhan Kara-ağaç: Yaş 31

Gezi Parkı’na ka-tılmamın nedeni ağaçsorunu değil. Taksimalanının halka kapa-tılması, onlarca be-delin orada ödenmesi.AKP’nin devrimcile-re saldırması ve alan-dan atmak istemesi.

Öfkenin sebebi Amerika ile iş-birliği yapıp halkı sömürmesi. Dinbezirganlığı ile insanları kandırması.Yeraltı-yerüstü kaynaklarımızın em-peryalistlere peşkeş çekmesi.

Gökhan Erdo-ğan: Yaş 31

Katılmamın birçoksebebi var. Ezilenhalktan biri olduğumiçin katıldım. Sermayetarafından ülkenin ta-lan edildiğini görüyo-rum. Sermayedarlarınbu politikacıları yö-nettiğini düşünüyo-rum.

Sadece AKP’ye değil politikacılaravar öfkem. Öfkemim sebebi de yalanadair bir politikaları olmasından. 31yıldır hiçbir iktidar görmedim halkıdüşünen. Halkın haklarını savunanhiçbir parti görmedim. Hakkımızıalıncaya kadar bu mücadeleye de-vam edeceğiz. Ancak hakkımızı alıncabiter.

Röportaj

Kadir Yılar

Erhan Karaağaç

Okan Topgüloğlu

Özgür Yıldırım

Betül ÖzdemirGökhan Erdoğan

14 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARIMIZI VURANLARDAN VE222

Yürüyüş

30 Haziran2013

Sayı: 371

Page 23: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

"Türkiye yanıyor, dünyanın enbüyük isyanlarından biri. DemokratikToplum Kongresi (DTK) tek cümleyledestek açıklaması yapmadı."

Bu sözleri söyleyen BDP İstanbulMilletvekili Sırrı Süreyya Önder.

Önder, Kürt milliyetçi hareketin“dünyanın en büyük isyanlarındanbiri”nin karşısındaki suskunluğuna,kayıtsızlığına adeta isyan ediyor.Geçtiğimiz hafta sonu Diyarbakır’dayapılan “K. Kürdistan Birlik veÇözüm Konferansı”nın sonuç bil-dirgesinde -Önder’in ifade ettiği gibi;‘Türkiye yanıyor’- haftalardır sürenhalk ayaklanmasıyla ilgili tek bir ke-lime geçmiyor.

Önder’i isyan ettiren elbetteki tekbaşına Kürt Konferansı sonuç bildir-gesinde Türkiye’yi yangın yerine çe-viren halk ayaklanması hakkında tekbir kelime geçmemesi değil. Belki bu‘bardağı taşıran son damla’ olmuştur.

Kürt Milliyetçi HareketBaşından Beri, AKP ileUzlaşmanın ÖnündeEngel OlduğuGerekçesiyle HalkAyaklanmasınınKarşısında Olmuştur

Kürt milliyetçi hareket halka yap-tığı açıklamalarda her ne kadar son-radan “Gezi direnişi’ni selamlıyoruz”dese de, başından beri bu direnişinkarşısında olmuştur.

Gezi Parkı’na ilk saldırının arka-sından Türkiye’nin dört bir yanındayüz binler ayaklandı. AKP’nin 1 Ma-yıs’ta yasakladığı Taksim 1 Mayıs

Alanı’na 35 saat süren bir direniş so-nucunda yeniden girdi. BDP EşgenelBaşkanı Selahaddin Demirtaş’ın yap-tığı ilk açıklama şöyle: “Biz GeziParkı’nda yaşananları müzakerekarşıtlığına çevrilmesine izin verme-yeceğiz. Çünkü biz onlarla hareketetmiyoruz. Bunu yapmalarına izinvermeyiz. Tabanımız kesinlikle ırkçıve faşistlerle aynı etkinlikler içindeolmaz. Bizim tabanımız ne yapacağınıbilir” (Selahaddin Demirtaş / BDPGenel Başkanı, 01 Haziran 2013)

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın biletaktirlerini alan Selahaddin Demir-taş’ın sözleri çok açıktır. Kürt milli-yetçi hareket halkın faşizme karşıayaklanmasını benmerkezci, milli-yetci politikaların sonucu destekle-memiş, içinde yer almayacaklarınısöylemiştir. “Ergenekoncular, ırkıç-lar, faşistler” gibi gerekçelerleAKP’nin yanında safını belirlemiştir.

Demirtaş’ın “Ergenekoncu, ırkçı,faşist” gibi söylemleri demagojidirçünkü BDP bu kesimlerle yıllardırMecliste, ortak komisyonlarda iç içe-dir. Mesele Taksim’de ve Türkiye’nindört bir yanında birleşen halk oluncamı biraraya gelmiyorsunuz? Sela-haddin Demirtaş’ın yaptığı demago-jidir. MHP’nin Diyarbakır’da mitingyapmasını sağlayan da kendileridir.

Demirtaş ayaklanmanın hemenarkasından yaptığı açıklama ile Kürthalkının Türkiye halklarıyla birlikteAKP faşizmine karşı olan bir ayak-lanmanın içinde yer almasını engel-lemek istemiştir.

Çünkü Kürt milliyetçi hareketintarihinde kendi dışlarında gelişen birhareketi “ajan, provokatör, dış güç-

lerin, derin devletin” oyunu gibi de-ğerlendirmediği görülmemiştir.

Halk ayaklanmasını da hemen“bazı ulusalcı, ırkçı ve milliyetçikesimler”in Kürt sorununu baltala-mak için yaptıklarını söylemiştir.

Halk Ayaklanması Kürt HalkınınKurtuluşu’nun Faşizme Karşı BirlikteDirenmek Olduğunu Göstermiştir!

Kürt milliyetçi hareket Halk ayak-lanmasının AKP ile uzlaşma sürecini“bozacağı” kaygısıyla Kürt halkınınayaklanma içinde yer almasını en-gellemeye çalışmıştır. Ancak Demir-taş’ın açıklamasına rağmen Kürt mil-liyetçi hareketin milliyetçi, faydacı,benmerkezci anlayışı bunu başara-mamıştır. Kürt halkı faşizme karşıdirenen tüm Türkiye halklarıyla bir-leşmiştir.

Kürdistan’ın birçok ilinde HERYER TAKSİM HER YER DİRENİŞdiyerek Türkiye halklarıyla aynı duy-gular içinde AKP faşizmine karşı di-renmiştir.

Çünkü, Türk, Kürt, Laz, Çerkez,Abhaz, Anadolu’da yaşayan tüm mil-liyetlerin, Alevi, Sünni, Şafi, Süryani,Müslüman, Hristiyan... tüm inanç-lardan halkların çıkarları ortaktır.Tüm halklar aynı faşist iktidarın zul-mü altında ezilmektedir. Anadolu’dayaşayan tüm inanç ve milliyetlerdenhalkımız AKP’nin zulmüne karşı bir-leşmiştir.

Ayaklanmanın GücüKarşısında AKP Gibi KürtMilliyetçi Hareket de ÇarkEtmiştir!

Kürt milliyetçi hareket ayaklanma

Kürt Milliyetçi Hareketin Benmerkezci, Faydacı, Milliyetçi Politikaları Kürt Halkının Türkiye Halklarıyla Faşizme Karşı Birleşmesine

Engel Olamamıştır!‘Her Yer Taksim, Her Yer Direniş’ Şiarıyla Tüm Türkiye,

Tüm Ezilen Halklar Birleşmiştir!

Kürt Milliyetçi Hareket AKP Faşizminin Yanında Değil,

Direnen Halkların Yanında Olmalıdır!

30 Haziran2013

223

Yürüyüş

Sayı: 371

VUR EMRİNİ VERENLERDEN HESAP SORACAĞIZ!

Page 24: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

karşısında açıkça tavır almasına rağ-men, Kürt halkının Türkiye halklarıylabirlikte faşizmin zulmüne karşı di-renmesine engel olamayınca, ilk açık-lamasından çark ederek direnişi des-teklediklerini açıklamışlardır.

Ancak Kürt milliyetçi hareketinçark ettiği aşamada, ayaklanmayı“yatıştırmak” için Büyükşehir Bele-diye Başkanı, İstanbul Valisi ve Baş-bakan Yardımcısı Bülent Arınç tara-fından özür açıklamaları gelmişti.Bu aşamadan sonra Kürt milliyetçihareketin direnişe selamlar gönder-mesinin hiçbir anlamı yoktur.

Ki, bu aşamadan sonra da Kürtmilliyetçi hareket direnişe destekvermemiştir. Direnişe gönderdikleri“selam” göstermeliktir. Bu selamKürt halkının Kürt milliyetçi hareketerağmen, Türkiye halklarıyla birliktefaşizme karşı direnişine engel ola-madığı için gönderilen göstermelikbir “selam”dır.

Taksim Dayanışma Platformuiçinde yer alan BDP ve HDK 1 Ha-ziran’dan itibaren direnişin bitirilipTaksim Meydanı’nın boşaltılması

için ellerinden geleni yapmışlardır.Taksim ve Gezi Parkı’nda direnişinsürdüğü üç hafta boyunca TaksimPlatformu tarafından yapılan tümtoplantılarda BDP, HDK ve tüm re-formist partiler direnişin bitirilmesiniistemişlerdir. BDP iradi olarak ça-tışmaların içinde yer almamıştır. Di-renişin sürmesini “süreci” baltalamakolarak görmüş ve Taksim DayanışmaPlatformu’ndaki varlığı da direnişintasfiyesi içindir. Ancak halkın ayak-lanması karşısında ne kürt milliyet-çilerinin ne de reformizmin politi-kaları işe yaramamıştır. İçişleri Ba-kanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre;Bingöl ve Bayburt haricinde tümTürkiye’de faşizme karşı halk alan-larda birleşmiştir.

Murat Karayılan:Direniş 13-14 Haziran’da

Bitmeliydi...KCK Yürütme Konseyi Başkanı

Murat Karayılan 20 Haziran tarihliÖzgür Palitika’da “Gezi Parkı”na iliş-kin yaptığı değerlendirmede direnişin

bitirilmesi gerektiğini söylüyor.

Peki neden bitirlmeliydi direniş?Çünkü, Kürt milliyetçi harekete görehalkın AKP faşizmine karşı ayak-lanması “çözüm” adı altında yürütülenuzlaşma sürecine engeldir.

Şöyle diyor Karayılan: “Gezi Par-kı’nda yargının kararının bekleneceği,yargının kararı olumsuz olsa bilehalk oylaması yapılacağını belirtti.Aynı zamanda Taksim Dayanışmasıve bir takım sanatçılardan oluşankesimlerle görüşmeler yapıldı. Aslındabu bir tavizdi.” (Yeni Özgür Politika,20 Haziran 2013)

Yani direniş orada bitirilmeliydidiyor. Oysa Tayyip Erdoğan görüş-meye gelen heyeti küstahça azarlıyor.“Gidin Gezi Parkı’ndaki kitleyidağıtın” diye talimat veriyor.

Karayılan bilmiyor mu acaba hal-kın ayaklanmasına neden olan GeziParkı değil. Gezi Parkı bardağı taşıransadece bir damladır. Açlık, yoksulluk,adaletsizlik, faşizmin terörü, AKP’ninhalkı aşağılaması, eğtim, sağlık po-litikaları... bunların başında gelir.

Musatafa Karasu 25 Haziran tarihli Yeni Özgür Po-litika’daki yazısında şöyle diyor: “Özgürlük hareketibaşından beri bu eylemleri olumlu görmesine rağmenresmi açıklamanın geç olması tabii ki eleştirilecek birkonu olabilir. Ancak Gezi Parkı direnişinin devrimcidemokratik karakterinden hiçbir kuşku duyulmamıştır.Gereken destek verilmiştir. Kürt basını zaten başındansonuna kadar bu direnişin destekleyici ve AKP’ninpolitikalarını teşhir edici yanlarını kesintisizsürdürmüştür.”

Karasunun söyledikleri doğru değildir. Birincisi;ayaklanmanın devrimci demokratik karakterinin görülmesibir yana, doğrudan ayaklanma; “süreci balatalamak”olarak değerlendirilmiştir.

İkincisi; Kürt milliyetçi hareketin yayın organlarıda ya görmezlikten gelmiş ya da hazımsızlıklarını“burun kıvırarak, küçümseyerek” göstermişlerdir.

Örneğin; İMC TV’de Kürşat Bumin’le yapılan birprogramda spiker küçümseyerek soruyor; “yani şimdibu eylemlerin sonucunda mı AKP geri adım attı.”Kürşat Bumin; “Tabii ki bu eylemlerin sonucunda”diye cevap verdiyor.

Yine burjuva basın Türkiye’nin dört bir yanında

süren halk ayaklanmasını görmezden gelip hiç haberyapmazken, İMC televizyon kanalı da AKP sözcüsüHüseyin Çelik’i çıkartıp faşist terörlerini aklamasınısağlayan program yaptılar. Ayaklanma haberlerinin iseburjuva basından farkı yoktu.

Mustafa Karasu aynı yazısında; “Türkiye’deki tümsorunların kaynağı ve çözümsüzlüğünün nedeni eskisiyaset anlayışıdır. Bu siyaset anlayışı değişmedenTürkiye’de hiç bir sorun değişmez” diyor.

Kürt milliyetçi hareket zerre kadar gerçeklerin yanınayanaşmıyor. Hayır, sorun “siyaset anlayışı” değildir.Siyasi iktidarın niteliğidir. Karasu’ya göre iktidardakiler“eski siyaset anlaşı”nı değiştirirlerse sorun değişecek.Kürt milliyetçi hareket de onun için on yıllardır oligarşininpartilerine “akıl” vererek “siyaset anlaşı”nı değiştirmeyeçalıştı. Şimdi AKP’den aynı şeyi bekliyor.

Faşizmin iktidarında partilerin biri gelir diğeri gider.Anlayış hep aynı kalır. Sorun iktidarın niteliğidir. Faşizmyıkılıp yerine halkın iktidarı kurulmadan siyaset anlayışıdeğişmeyecektir.

Onun için diyoruz ki; Kürt sorunu dahil Türkiyehalklarının sorunu faşizmin iktidarını yıkıp yerinedevrimci halk iktidarını kurarak çözülecektir.

Faşizmin İktidarı Yıkılmadan Siyaset Anlayışı Değişmez

14 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARIMIZI VURANLARDAN VE24

Yürüyüş

30 Haziran2013

Sayı: 371

Page 25: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

Tayyip Erdoğan kendisiyle görüşmeyegelen heyeti bile azarlıyor. “Direnişibitirin” diye talimat veriyor. Zaferbu mu?

Elbette, AKP halkın ayaklanmasıkarşısında ne kadar dik durmaya ça-lışırsa çalışsın gerçekte diz çökmüştür.Ancak bu noktada zafer direnişi bi-tirmek değil, faşizmi ezmektir. AKP,direniş boyunca faşist terörden hiçbirgeri adım atmadı. Faşist terörünüdaha da tırmandıracağını açıktan ilanediyor.

Kürt milliyetçi hareketin faşizmigeriletmek, halkın mücadelesini yük-seltmek gibi bir amacı yok. Onlarıntek derdi uzlaşma sürecine “engel”olmadan direnişin bir an önce biti-rilmesidir.

“Direniş güçleri bunu bir başarısayıp bu noktadan itibaren Gezi Par-kı’ndaki durumu değiştirerek bu de-mokratik mücadeleyi farklı bir aşa-maya taşıyabilirlerdi. Yani ordakieylemsel duruşu olduğu gibi sürdürmedeğil de sonlandırarak ve farklılaş-tırarak geleceğe dönük, kitlenin de-mokratik reşeksini daha örgütlü halegetirme ve ileriye dönük bir sürecedönüştürme imkan dahilindeydi. An-cak böyle yapılmadı. Bize göre buradahatalı bir taktik yaklaşım yetersizliğiyaşandı.”

Tek taktik bilen, politika yapanKürt milliyetçi hareket. Sol politika,taktik nedir bilmez.

Düşmanla uzlaşırken, teslim olur-ken bile üstenciliği elden bırakmı-yorlar.

Faşizme karşı direnmemek, uz-laşmak politika değildir. Taktik hiçdeğildir.

26 Eylül 1999 yılında devletin10 devrimciyi katlettiği Ulucanlarhapishanesinde “Biz Yokuz Binba-şım” diyerek koğuşu boşaltıp diren-memeleri politika da taktik de değildir.

Kürt milliyetçi hareket aynı tavrını2000’de 28 devrimci tutsağın katle-dildiği 19 Aralık katliamında “far-kımızı koyduk iyi oldu” diye gös-termiştir. Direnmemek, uzlaşma, tes-limiyet “politika-taktik” diye savu-nulamaz. Karayılan’ın “taktik” adına

söylediği yine direnmemektir.

Oysa AKP Gezi Parkı’nın dışın-daki tüm eylemlere 20 gün boyuncapervasızca saldırdı.

Karayılan’ın “Gezi Parkı’ndakidurumu değiştirmekle bu demokratikmücadeleyi farklı bir aşamaya taşı-yabilirlerdi” dediği, direnişin tasfiyeedilip, halkın öfkesinin sahte zaferilanlarıyla yatıştırılıp, uzlaşma po-litikalarına yedeklenmesidir.

Kürt milliyetçi hareket alanlaraçıkan milyonların taleplerini, nedenalanlara çıktığını görmüyor. Varsayoksa uzlaşma...

Tüm reformistlerin ortak görü-şüdür: Faşizmin terörü devrimcilerindirenişine, mücadele etmesine bağ-lanır. Reformistler direniş boyuncahep polis saldırısını üzerimize çek-meyelim diye başlangıçta barikatlarınkurulmamasını, onlara rağmen ku-rulduktan sonra da barikatların kal-dırılmasını ve Taksim’den kitlenindağıtılmasını savunmuşlardır.

Karayılan da aynı şeyi söylüyor;“direnişin sürdürülmesinden yanakararlar alındı. Bu da beraberindeşiddet dozajının daha da artırılmasına,Taksim ve Gezi Parkı’nın dağıtıl-masına yol açtı” diyor.

Tayyip Erdoğan’da aynı şeyi söy-lüyor: “Polis gaz atıyor, su sıkıyordiyorlar. Durup dururken mi gazatıyor su sıkıyor” diyor. Yani diren-mezseniz, sesinizi çıkartmazsanızpolis gaz atmaz, su sıkmaz diyor.

Bunun bir başka biçimini de iş-kenceciler işkencehanede; “diren-mezseniz biz de işkence yapmayız”diyerek gösterirler.

Ki, Karayılan, bir sonraki cüm-lesinde kendi kendini çürütüyor:“Burada hükümetin politikasındada zaten doğruluk yoktur. Belli bazıgörüşmeler ardından tekrar şiddetidayatma, baskıyı gündemde tutma,çeşitli taktiklerle oradaki yapılanmayıdağıtmaya dönük bir politikayı yü-rütmüştür” diyor.

Karayılan böyle diyor ama “büyükpolitika, taktik” adına “hükümetinyanlışlarını daha doğru değerlendirmeolsaydı, bize göre 13-14’ünde aslında

bir değişim olabilirdi” diyor.

Kürt Milliyetçi HareketinUzlaşma PolitikalarınaHizmet Etmeyen HerEylem Yanlıştır!

Kürt milliyetçi hareketin tüm po-litikalarını belirleyen uzlaşmacılıktır.Halk ayaklanması Kürt milliyetçihareketin uzlaşmacı politikalarınahizmet etmiyorsa yanlış yoldadır.

Karayılan; “Bunun doğru yolakanalize edilmesi ve demokrasiningelişmesine dönük daha doğru yön-temlerle sürdürülmesi halinde Kür-distan’da gelişen süreçle birleştiri-lebilinirdi” diyor.

Birleştirilememişse o zaman halkayaklanması yanlış yoldadır. Tümçabaları direnişi kendi politikalarınayedeklemek üzerinedir. Bunu başa-ramayınca da Diyarbakır’daki KürtKonferansı’nda olduğu gibi görmez-likten geliyorlar. Ayaklanma hakkındatek bir kelime etmiyorlar.

“Bu açıdan yapılacak olan enönemli şey, bu sürecin Kürdistan’dakidemokratik çözüm süreciyle bütün-leştirilmesi, yani Türkiye’nin demok-ratikleştirilmesi ve Kürt sorunununçözümü eksenine doğru yönlendiril-mesidir. Aksi taktirde alacağı sonuç-ların yeterli olmayacağı gibi, süreçkarşıtı ters bir yöne sapma ve de-mokratik özelliğini kaybetme durumuda yaşanabilir.” (Yeni Özgür Politika,20 Haziran 2013)

Hayır, yanlış olan sizin kendiniziher şeyin merkezine koyan politika-larınızdır. Yanlış olan sizin milliyetçiuzlaşmacı politikalarınızdır. Başa-ramazsınız. Bu ayaklanmayı uzlaş-macı politikalarınıza yedeklemeyibaşaramazsınız. Çünkü Türkiyenindört bir yanında halkın tüm kesim-lerini faşizme karşı birleştiren MİL-LiYETÇİ POLİTİKALARDANARINMIŞ OLMASIDIR. Milliyet-çilik çıkarları aynı olan emekçi halk-ları bölen bir politikadır. On yıllardırTürk milliyetçiliği ve Kürt milliyet-çiliği Türkiye halklarının ortak mü-cadelesini bölen temel politikalardır.Bu halk ayaklanmasının en temel

30 Haziran2013

225

Yürüyüş

Sayı: 371

VUR EMRİNİ VERENLERDEN HESAP SORACAĞIZ!

Page 26: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

özelliği faşizme karşı olması ve Kürtmilliyetçiliğinin Kürt halkı üzerindeetkili olamamasıdır.

Kürt Milliyetçi HareketinTüm Bölme ÇabalarınaRağmen Kürt HalkıTürkiye HalklarıylaFaşizme Karşı Birleşmiştir

Kürt milliyetçi hareket bu Halkayaklanmasında Türkiye solunu dakendine yedekleyememiştir!

90’lardan beri Kürt milliyetçi ha-reketin silahlı gücü karşısında teslimolan oportünizm ve reformizm Kürtsorunu hakkında hiçbir politika üret-memiş Kürt milliyetçi hareketin po-litikalarına yedeklenmiştir. Ancakbuna rağmen Kürt milliyetçi hareketsolu hep küçümsemiştir. Solun ba-ğımsız politika yapmasına izin ver-memiş, Kürdistan’da sola “misafir”gözüyle bakmış ve örgütlenmesineizin vermemiştir. Dersim’de 4 TDKPgerillasını katletmiştir.

Kürt milliyetçi hareketin politi-kalarına yedeklenmeyen Devrimciharekete karşı ise her zaman saldırganolmuştur. Kürdistan’da, İstanbul’daİzmir’de, Ankara’da, Eskişehir’deinsanlarımıza saldırmış kurumlarımızıbasmıştır, molotoflamış ve yakmış-lardır.

Devrimciler Kürt HalkınaYapılan Baskılara KarşıHiçbir Zaman Susmamıştır!

“Yine Türkiye’deki sol ve demo-kratik güçlerin ancak Kürt halkıylabütünleşmesi temelinde demokra-tiklikleri gerçeğe dönüşebilir. Yoksakendi üzerindeki baskılara karşıdur, Kürt halkının ezilmesini savunyaklaşımı demokrasi olmaz.” (YeniÖzgür Politika, 20 Haziran 2013)

Kürt milliyteçi hareket için solun“makbul”ü politikalarına yedekle-nendir. Kürt milliyeçi hareket ne ya-parsa onaylayan bir soldur. Her zamanolduğu gibi Karayılan dünyanın mer-kezine kendilerini koyuyor ve herkesbenim eksenimde dönsün diyor. Aksidurumda “demokrasi olmaz” diyor.

Devrimci hareket Kürt halkınınkürtuluşunu Kürt ve Türkiye halkla-rının ortak mücadelesinde görür.Programını da politikalarını da bunagöre belirler. Kürt milliyetçi hareketinihtiyaçlarına göre belirlemez. Bu bi-rincisi.

İkincisi; Devrimci hareket oligar-şinin Kürt halkına yönelik saldırıla-rının her zaman karşısında olmuştur.Kürt halkına saldırılara yönelik kendibağımsız politikalarıyla karşı koy-muştur.

Bu, sadece bugün için değil, dev-rimci hareketin kurulduğu ilk yıllardanitibaren böyledir. 12 Eylül öncesindenberi bu konuda gücü oranında üzerinedüşen görevi yerine getirmiş ve oli-garşinin terörüne sessiz kalmamıştır.Bu amaçla '80 Temmuzunda "İşken-celere ve faşist teröre karşı Mücadelekampanyası" başlatır.

1991 yılında Kürdistan Kürt Hal-kınındır sloganıyla başlatılan kam-panya kapsamında Kürt halkının asıldüşmanı, uygulanan zulmün plan-layıcısı ve örgütleyicisi olan faşizminkurmaylarından ismi, "Kürdistankasabı"na çıkmış Hulusi SAYIN,Temel CİNGÖZ ve İsmail SELENbu suçlarından dolayı ölümle ceza-landırılmıştır.

Bu işkencecilerin cezalandırıl-masından sonra, Kurt milliyetçi ha-reket birdenbire en ust duzeyde ha-

reketimize karşı tavır almaya başladı.Karalama, yalanlar, oligarşiye ya-ranmak için iletilen mesajlar birbirinitakip etti.

Öyle ki, PKK’nın dilinde işken-ceciler, en buyuk halk duşmanları,MİT ajanları, askerlere katletme veişkence emirleri verenler, savaşın kur-mayları ansızın “barışçı”, “ılımlı”generaller olarak ilan edildiler: “Onlarbir şeyler yaptıklarını sanıyorlar. Ge-neral Selen ve Ersöz’u öldurduler.İki tane çok ılımlı komutanıöldurmekle ne yaptılar? Böylesi ey-lemlerin devrimci bir orjini olduğunasıl söylenebilir?” (Abdullah Öcalan,Turkish Daily News, 4 Aralık 1991)

Oligarşiye kendilerinin öyle birduşmanlıklarının olmadığı mesajınıiletmek için adeta çırpındılar. Meselaşöyle ifadeler PKK liderinin ağzındançok rahat duyulabiliyordu: “OnlarıTurkiye nasıl ıslah edecek şaşıyorum.Biz belki anlaşırız da. Fakat çokçatapatlar yani. Bir tanesini hizayagetirmek çok zor. Terörist mi diyelimartık çok ilkeller.” (7Aralık 1991,Sabah, Öcalan’la Röportaj)

Sonuç olarak Kürt milliyetçi ha-reket’in “Sol”un kendilerini destek-lemediği söylemi de doğru değildir.

Kürt milliyetçi hareket halk ayak-lanmasının çözüm sürecine zarar ver-diğini düşünerek bir an önce bitme-sinden yanadır.

Kürt milliyetçi hareket, başlangıç-ta halk ayaklanması için “Biz Geziparkında yaşananları müzakere kar-şıtlığına çevrilmesine izin verme-yeceğiz. Çünkü biz onlarla hareketetmiyoruz. Bunu yapmalarına izinvermeyiz” derken daha sonra ayak-lanmanın gücü karşısında çark edipbu sefer ayaklanan kitleler için “yıl-lardır Kürdistanda süren Kürt hal-kının direnişinden etkilendiler. ‘Çö-züm’ sürecinden etkilendiler” diyeyorumlar yaptılar. Yani başlangıçtaburun kıvırdıkları ayaklanmayı dakendilerine maal etmeye kalktılar.

Elbette dünyanın bir ucundakibir gelişme dünyanın öte ucunu et-kiler. Halkların mücadelesi birbirinietkiler. Herkes herkesten birşeyler

öğrenir. Ancak bu ayaklanmayı doğ-rudan Kürt milliyetçi hareketin mü-cadelesinden öğrendiğini söylemek,üzerinde durduğumuz milliyetçi bakışaçısının ürünüdür.

Kürt milliyetçi hareketin tarihindesonuç alana kadar direnmek yoktur.Gerilla savaşının bile son 20 yılınıoliğarşiyle uzlaşmak için sürdürm-üştür. Politikalarının temelinde di-renmek değil, uzlaşmak vardır. Geziparkındaki tavırları da direnmekdeğil, uzlaşmak olmuştur.

“Her Yer Taksim Her Yer Di-reniş” şiarıyla tüm dünyaya yayılandireniş Cephenin direniş çizgisidir.Cephenin, Türkiyeli devrimci yapı-ların ve halkın direnme kararlılığıyladireniş haftalarca sürmüştür.

14 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARIMIZI VURANLARDAN VE26

Yürüyüş

30 Haziran2013

Sayı: 371

Page 27: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

Özgür Gündem gazetesinden DelilKARAKOÇAN 23 Haziran tarihli“Sırrı Süreyya Önder haklıdır”başlıklı yazısında; Sırrı Süreyya Ön-derin Kürt Konferansı Sonuç bildir-gesinde Gezi Parkı’na saldırıyla baş-layan halk ayaklanmasına ilişkin tekkelime bile yer verilmemesine ge-tirdiği eleştiriyi haklı buluyor veKürt milliyetçi hareketin bu süreçtekitavrını eleştiriyor.

Şöyle diyor Karakoçan; “Gezi’yiKürt çoğunluğu görmedi, algılaya-madı. Gezi’yi ‘iktidara yakın’ biralgılayışla yorumladı. Böylece Tür-kiye tarihi açısından devrimsel biradımı atlanmış oldu’ dersek yeridir.(...)

Bunun daha başka nedenleri var-dı.

İlki; Kürtler “müzakere süreci-nin” pürdikkat erleriydi. Müthiş biradaptasyon yaşıyordu ve bu durumbilinçaltını, “eylem süreci bozar”gibi yanlış ve yanılgılı bir “akışınabırakmışlığa” itmişti...

İkincisi daha da karmaşıktı!

Savaş, Kürtlerin karşı karşıyakaldığı yıkım, acı ve yokluklar kar-şısında yaşanan kayıtsızlık, Kürtler’deTürk toplumunu “devletle özdeş gö-ren” bir algıya dönüşmüştü.”

Delil Karakoçan, bu ‘algı’nınoluşmasında Kürt milliyetçi hareketinrolünü sorgulamalıdır.

Kürt milliyetçi hareket devletledeğil, sanki Türkiye halklarıyla sa-vaşmıştır. Her açıklamasında her söy-leminde Türkiye halklarıyla devletiözdeşleştiren bir politika belirlemiştir.Karakoçan da, hala Türkiye halklarıdemiyor, ‘Türk toplumu’ diyor.“Halk”la, “Toplum” aynı şeyler de-ğildir. Bunu Kürt milliyetçi hareketbilmez mi? Bilir elbette, ancak halk-ları bölen milliyetçi politikalar başkatürlü Kürt halkına kabul ettirilemez.

“Türk kardeşlerinin son 30 yıllıksuskunluğu, halklar arasındaki duy-gusal, vicdani bağı koparamamıştı

ancak zayıflatmıştı. Bundandır ki‘Kürtler son 30 yıldır meydanlar-dayken, siz neredeydiniz?’ diye so-rulmuştu...” diyor.

Yanlış bir soru. Örgütsüz halkınkendiliğinden bir mücadelesini mibekliyorsunuz? Ayrıca Karakoçan’dada Kürt miliyetçi hareketin, kendindenbaşka kimseyi göremeyen, her şeyetepeden bakan yaklaşımı hakimdir.‘90’lardan bugüne Türkiye devrimcihareketi Türkiye’nin dağlarında, şe-hirlerinde, işkencehanelerinde, ha-pishanelerinde 500’ün üzerinde şehitvermiştir. Bunları yok sayıyor. O ka-dar benmerkezciler ki, dünyayı kendietraflarında dönüyor sanıyorlar.

Kürt milliyetçi hareket Türkiyesolunu hep kendine tabi kılmayakalkmıştır. Tabi olmamışsa siyasetyapmayı yasaklamıştır. Solu hep kü-çümseyen, aşağılayan, hakaret edenbir tavır içinde olmuştur. Aynı şekildehalkları da aşağılamıştır.

Karakoçan da yazısında Türkiyesolunu yok sayıyor. “Tük toplumu”diyerek, örgütsüz, kendiliğinden, sı-nıfsal bir niteliği olmayan bir toplu-luktan bahsediyor. Türk toplumudeğil, Türkiye halklarıdır. Türkiyehalkları da, oligarşinin siyasal etki-sinin dışına çıkarılabildiği orandaher zaman Kürt halkının yanında ol-muştur. Kürt milliyetçi hareket bunuda hep inkar etmiştir.

“Taksim’de duran adamlarınhepsi, Roboski’de susan adamlar”olarak algılanmıştı...” diyor.

Bu da doğru değildir. Türkiyehalklarına yapılan bir haksızlıktır.Yine tepeden bakan, kendi yaptığıdışında yapılanları görmeyen bir yak-laşımın ürünüdür.

Van depreminden Roboski’ye ka-dar Türkiye halkları oligarşinin bu-güne kadar yaptığı tüm milliyetçi,şoven propagandaya rağmen Kürthalkıyla tam bir dayanışma içindeolmuştur.

Kürt milliyetçi hareket bu konuda

da önce kendi uzlaşmacı politikalarınısorgulmalıdır. Oligarşiyle uzlaşmapolitikaları bozulacak diye adeta Ro-boski’nin üzeri küllenmektedir.

“Oysa hiçbir olay, hiçbir yaşan-mışlık halkları iktidarla özdeşleş-tirmeyi doğrulamaz; haklı da kılmaz”diyor Karakoçan.

Anlattığımız tam da budur. Ka-rakoçan bu cümlesinde “halklar”kavramını kullanıyor. Doğru bir kav-ram kullanınca cümlesi de doğruoluyor. Fakat Kürt milliyetçi hareketyıllardır bilinçli olarak Türkiye halk-larıyla egemen sınıfları birbirine ka-rıştırmıştır. Halklarla devleti özdeş-leştirmiş, devletle uzlaşma masasınaoturmak için devleti halklar arasıdüşmanlığı körükleyerek sıkıştırmayaçalışmıştır.

Kürt milliyetçi hareket kendinisorgulamalıdır; Türkiyeli devrimci-lerin kitlesi dışında Türkiye halklarıtarafından neden bu kadar antipatiile karşılanıyor. AVM’lerde, çöp te-nekelerinde patlatılan bombalarladoğrudan halkı hedef alan eylem an-layışını sorgulamadan, özeleştirisinivermeden, önyargıları gideremez.

“Ayrıca direniş kanalları kapan-mış, direnci kırılmış önderliksiz veörgütsüz bir halktan büyük işlerbeklemek, Kürt kırımına tutum al-malarını istemek de pek gerçekçideğildir” diyor.

Doğrudur. Ama Kürt milliyetçihareket hep beklemiştir ve gerçekçiolmayan birşeyi isteyip karşılığınıalamayınca da yine halkı suçlamıştır.

Bugün de, Gezi Parkı’na saldırıylabaşlayan halk ayaklanmasına Kürthalkının katılmadığı doğru değildir.Kürt halkı Kürt milliyetçi hareketin“sürece engel olacak” diye engelle-mesine rağmen, Bingöl hariç Kür-distan’daki tüm illerde eylemlere ka-tılmıştır. Kürt Halkı Kürdistan dahilher yerde Türkiye halklarıyla AKPfaşizmine karşı birleşmiştir.

Delil Karakoçan’ın “Sırrı Süreyya Önder Haklıdır” Başlıklı Yazısı Üzerine

30 Haziran2013

227

Yürüyüş

Sayı: 371

VUR EMRİNİ VERENLERDEN HESAP SORACAĞIZ!

Page 28: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

Sevgili Devrimci Okul OkurlarıMerhaba...

Mücadele içerisinde karşımıza çı-kan sorunların, engellerin, zorlukla-rın tamamı devrim iddiamızın ve sa-vaşma kararlılığımızın sınanmasıdır.

Bu sınavın bir sonu yoktur. Süreklidir ve bu sınavdan kal-

mak demek devrimcilik yapamazhale gelmek demektir yani düzenedönmektir. Şüphesiz hiçbir devrimcidüzene dönmek, çürümek istemez. Ohalde sorunlar karşısında devrimci ba-kış kazanmak ve sorun çözmeyi öğ-renmek mecburiyetindeyiz.

DevrimcilikSorun Çözmektir

Sorunlar karşısında iki tavır sözkonusudur. Ve bu tavırlar iki farklıideolojiden kaynağını alarak iki fark-lı sınıfa hizmet eder.

Bunlardan biri sorunlarla, zor-luklarla uzlaşmaktır. Uzlaşmak bur-juva ideolojisiyle hareket etmek de-mektir. Bu tavrı benimseyenler sıkı-ya gelemezler. Sürekli şikayet eder-ler. Özünde örgütü ve yoldaşlarını sa-hiplenmeme yani "biz" olamamavardır.

Mücadelenin sorunlarıyla mü-cadelenin kendisini birbirinden ayı-rırlar. "Şu sorunlar olmasa ne güzeldevrimcilik yaparız" derler. Düşün-celeri kaba bir ifadeyle de olsaözünde budur. Elbetteki bu bakış açı-sı değişmelidir. Değişimin ilk adımıburjuva ideolojisine karşı savaşma ka-rarı almaktır.

Küçük burjuva anlayış, zora ge-lemez. Bir işi ciddiyetle yapmak, enküçük ayrıntıya dahi emek vermekdiye bir anlayışları yoktur.

Devrimciler emeğe yabancılaşa-maz. Emek varetmektir, yaratmaktır.

E m e kv e r m e ksahiplen-m e k t i r .Emek enyüce de-ğerdir. Herdevrimci-nin yaşa-mının te-

mel ilkesinde bu ölçü olmalıdır.Emeğe yabancılaşanlar dolayı-

sıyla sahiplenme yanlarını geliştir-meyenler, savaşımızın sorunlarını dasahiplenmez.

Sorunların sahiplenilmediği yerdeelbetteki çözümlerin de bulunmasımümkün değildir.

Yoldaşını sahiplenmez, örgütünüsahiplenmez...Aslında o özünde ken-disini de sahiplenmez.

Oysa devrimcilik sorun çözmek-tir.

Devrimci olmakla düzende yaşa-dığımız sorunların kat kat daha bü-yüklerinin altına girmişiz demektir.Ama diğer taraftan çok daha büyük birsorun çözme gücüne ve inancına sa-hip oluruz.

Devrimcilik bize sorunların nasılçözüleceğinin yöntemini öğretir.

Yine devrimciliğin temel çalışmatarzını kollektivizm oluşturduğu içinhiçbir sorun karşısında yalnız ve ça-resiz değilizdir.

Bu anlamda sorunlardan ve so-rumluluk almaktan kaçmak değil so-runların ve zorlukların üstüne üstünegitmek devrimci anlayıştır.

Mücadele sorunları çözdükçe, en-gelleri aştıkça gelişir. Bu hedefe ulaş-mak için her devrimci mücadeleningüçlüklerine yoğunlaşmalı, yaratıcı-lığını, istek ve enerjisini bu yönde ge-liştirmelidir. Mao'nun deyişiyle "Me-selenin sadece parlak yanlarını görenama güçlükleri görmeyen kimse par-tinin görevlerini gerçekleştirmek içinetkili biçimde mücadele edemez."

SORUNLARIN ÜZERİNE EĞİ-TİMLE GİDİLİR

Sorunlara ve zorluklara yaklaşımkonusundaki eğitim geciktirilmeme-lidir. Pratiğin içinde her insanımız so-run çözmeyi öğrenmelidir.

Düzen zorluklarla başedemeyen,sıkıya gelemeyen ve hatta ne istedi-ğini bilmeyen bireyler yaratır. Ken-dine güvensiz kişilikler kendi sorun-larını çözme noktasında dahi iradesiz,isteksiz haldedir. İşte devrimcilik,bu durumdan kurtulup halkın ve mü-cadelenin çok büyük sorunlarını çöz-mek için kendine güvenebilmektir. Şüphesiz bu hedefe bir anda ula-

şılamaz. Yapmamız gereken kesinti-siz bir eğitimle ideolojik ve politikolarak kendimizi geliştirerek dev-rimci değerlerle donanmaktır.

Bu başarıldığında düzen bağla-rından kurtulma, kendini mücadele-ye adama, bir sıra neferi olma süre-ci kendine güven duyma süreciyle bir-likte gelişir.

Devrimciliğini bilimsel temelle-re oturtan; ne yaptığını ve ne istedi-ğini, hata ve eksiklerini bilen; devri-min stratejisini ve taktiğini, aşacağıengelleri ve mevcut durumunu kav-

Ders: Sorun Çözmek

Sorun Çözmek Sorunlar KarşısındakiTavrımız İddiamızın

Yansımasıdır

Mütevazılık, saflık, çalışkanlık...Sanki Bilal'i tanımlamak içindi busözcükler. Çalışmalara hazırlıksız

geldiği hiç görülmezdi. Topluyapılan her işte, işin en fazlasınıomuzlama çabasında olurdu her

zaman.

14 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARIMIZI VURANLARDAN VE28

Yürüyüş

30 Haziran2013

Sayı: 371

Page 29: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

rayan bir devrimci hiçbirzorluk karşısında yılmaz.Uzun tutsaklıklar, işken-celer, bedeller onu yolun-dan döndüremez. Onun içinçözümsüz sorun yoktur. Bubir güçtür ve eğitimle ka-zanılır. Her insanımıza bugüveni kazandırmak hede-fiyle eğitimimize yön ver-mek sonuç almamızı hız-landıracaktır.

En önemlisi de bilimselve doğru düşünmeyi biralışkanlık haline getirebil-mektir.

Sorun çözmenin en te-mel kuralı DİYALEKTİK MATER-YALİZME inanmaktır.

Sorunları diyalektiğin dört mad-desi, materyalizmin üç maddesi ile elealmaktır.

Diyalektiğin dört temel ilkesi: 1- HER ŞEY BİRBİRİNE BAĞ-

LIDIR.2- HER ŞEY DURUM DEĞİŞ-

TİRİR. 3- NİCEL BİRİKİM NİTEL DE-

ĞİŞİME SEBEP OLUR.4- ZITLAR SAVAŞIM HALİN-

DEDİR.Materyalizmin üç temel ilkesi: 1- DÜNYA MADDİDİR. 2- MADDE BİLİNÇTEN ÖNCE

GELİR. 3- DÜNYA TANINABİLİR. Diyalektik, özünde ÇELİŞKİ

demektir. Çelişkiyi bulmak ve çözmek için

NEDEN sorusunu sormak gerekir. Bir SORUNUN NEDENİNİ

BULMAK ONA ÇÖZÜM BUL-MAK ANLAMINA GELİR.

O HALDE ÇELİŞKİYİ ÇÖZ-MEK İÇİN NEDEN SORUSUNUSORACAĞIZ.

Materyalist yöntemi kullanmakGERÇEĞİ GÖRMEK demektir.

GERÇEĞİ YANİ SORUNU BÜ-TÜN YANLARIYLA GÖRMEDENÇÖZÜM BULUNAMAZ.

Yani gerçeği bulacağız. Sonra da nedenini bulup sorunu

çözeceğiz.

Hata YapmaktanKorkmamalıyız

Hata yapmaktan korkmak; bu kor-kuya bağlı olarak tutuk, inisiyatifsizhatta sorumsuz davranmak eğitimisekteye uğratır. Bu durumlarda hatayapma korkusu sorunları olduğundanbüyük görmemize neden olur. Ken-dimize güvenimiz azalır, yetersizlikduygusu hissetmeye başlarız. Üzeri-ne gitme gücümüz de yoksa bu ek-sikler içten içe devrimciliğimizi ke-mirir.

Oysa sorunların üzerine giderkenhata yapmaktan korkmamalıyız. So-nuçta doğru tavır da hatalar yapılarakve fakat yapılan hatalar düzeltilerekortaya çıktı. Biz de sorun çözmeyi öğ-renirken doğal olarak hatalar yapa-cağız. Önemli olan hata yapmamakdeğil o hatalardan öğrenerek benzerhatalar yapmamaktır. Tecrübe böylekazanılır.

Esas yöntemimiz savaşı savaşaraköğrenmektir. Sorumluluk duygumu-zu büyetelim. Yapalım, öğrenelim, ye-niden deneyelim. Bu konuda cüretlive atak olmak kısa zamanda sorunçözmeyi öğrenmemizi sağlayacaktır.

Yani pratik-teori-pratik sonra tek-rar pratik-teori-pratik şeklinde devameder.

Sorun Çözmek GüvenVermektir

Türkiye halklarının umudunu tem-sil ediyoruz. Savaşı büyütecek, dev-rime öncülük edecek hareketiz.

Düşman sayısız sorun ya-ratarak savaşı büyütmemi-zin önüne geçmeye çalışırkenbizim görevimiz o sorunlarıhızla çözerek halka güzenvermektir.

Sorunlarla boğuşan birbirim halka güven veremez.Daha kirasını ödeyemeyen,kendi işlerini, en küçük ey-lemleri aksamadan organizeedemeyen bir örgütlenmeyehalk kendi sorunlarını çöz-mesi için neden güvensin?

Devrimciler gerektiğindetek tek insanlarımızın sorun-larını çözmeden, kaygılarını

gidermelidirler. Aksi halde örgütlen-me faaliyeti yürütelemez, kadrolaşmayapılamaz.

Örgütlenme hedefine sahip hercepheli sorun çözücü, sonuç alıcı vekendine güvenen olabilmelidir.

Evet, hedefe ulaşmak için işe enküçük sorunu çözerek başlamak ge-rekir. Küçük sorunları atlayanlar "bü-yük işlerin adamı" olamazlar.

Gerekirse hergün dergi satarız,kapı kapı dolaşır gerçekleri anlatırız.Ama en küçük aksaklığı, en küçük so-runu atlayamayız, çözümsüz bıraka-mayız. O sorunlar bizim için birer ba-samaktır. Basamakları atlayarak he-defe ulaşmak mümkün değildir.

Bu konuda Lenin şunları söylüyor:"Partili için en önemli şey sıradangünlük çalışmayı başarabilmesi,pratik hayatın hergün, her saat öneçıkardığı koşullarda onun yükselişiniengelleyen şeyleri aşabilmesidir. Bugündelik işlerin çirkin engellerionun azmini geliştirmeli ve güçlen-dirmelidir ki, gündelik sıradan iş-lerde bile nihai hedefi görebilsin vekomünizm uğruna savaştığını aslagözden kaçırmasın."İşte bu güvenle her türlü sorunun

üzerine cesaretle gitmeliyiz. Sonuç al-mak kendimize olan güvenimizi bü-yüteceği gibi halka güven vermemi-zi sağlayacaktır.

Çözülmeyen SorunlarDüşmanımızdır

Çözülmeyen, ertelenen ve çözül-

Devrimciler gerektiğindetek tek insanlarımızınsorunlarını çözmeden,

kaygılarınıgidermelidirler. Aksi halde

örgütlenme faaliyetiyürütelemez, kadrolaşma

yapılamaz.

30 Haziran2013

229

Yürüyüş

Sayı: 371

VUR EMRİNİ VERENLERDEN HESAP SORACAĞIZ!

Page 30: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

mesi için irade gösterilmeyen sorun-lar bir süre sonra düzene hizmet et-meye başlayacaktır.

Bir yerde normal görülen, kanık-sanmış sorunlar varsa; bilerek ve is-teyerek eleştiri-özeleştiri mekaniz-maları işletilmiyorsa orada objektifolarak devrim değil düzen yaşatılı-yordur. Buna göz yummak, emeği-mizin boşa gitmesine, programları-mızın hayata geçmemesine seyircikalmak düzene hizmet etmektir. Birsüre sonra "sorunlar yumağı" öyle bü-yür ve her yeri sarar ki zamanında mü-cadele etmeyeni de içine alır.

Sorunlara karşı mücadele edil-meyen, çözüm için çaba gösterilme-yen birimlerde moralsizlik, umut-suzluk vardır. Devrimci heyecan yokolur, örgütlenme durur. Merkezi prog-ramlar dahi aksatılır, geciktirilir. Sü-rekli mazeretler üretilir; yoklar, ol-mazlar öne sürülür; nesnel durumateslim olunur; her şey olayların akı-şına bırakılır; kısacası devrime ait herşey tasfiye edilmeye başlanır. Oradakimsenin gücü ve inancı yoktur.

Benmerkezci BakmakSorunların ÇözümünüEngeller

Sorunlara karşı mücadele ederkenaynı zamanda benmerkezci bakışaçısına ve bunun yarattığı çalışma tar-zına karşı da mücadele etmek bir zo-runluluktur.

Nedir benmerkezcilik ya da dahageniş anlamıyla subjektivizm?

Benmerkezcilik; kendini çok sev-me, kendini çok beğenme hastalığı-dır. Gerçeğe değil, bireyin düşünce veduygularına dayanan doğrulardır. So-runlar karşısında abartıcılık veyakendini beğenmişlik olarak karşımı-za çıkar.

Benmerkezci bakanlar, sorunlarınnedenini hep kendi dışında ararlar.Herşeyi kendine göre yorumlar. Hiç-bir şeyi doğru tahlil edemezler. Ger-çeklikten uzaklaşır neden-sonuç iliş-kisini kuramazlar. Benmerkezcilikkof kibirliliktir, bencilliğin bir şekli-dir. Kucaklayıcı değil, iticidir. Do-ğaldır ki böyle bir kişilik sorunlarıçözmek bir yana daha da büyütür.

Benmerkezcilik anlama ve kav-rama yanlarımızı geriletir.

Benmerkezcilik gerçeklerdenuzaklaşmaktır. Sorunlar karşısındabizi çaresizleştirir, acizleştirir, hatayapmaya sürükler.

Sorunlara NasılYaklaşmalıyız?

Bir sorunu çözmek için öncelikliolarak sistemeli düşünmeli ve çok ay-rıntılı çalışmalıyız. Kendimizi o so-runa vermeli kavramak için kılı kırkyarmalıyız. Soru sormaktan kork-mamalı, tek yanlılığa ve yüzeyselli-ğe düşmeden derinlemesine ele al-malıyız.

Bize yol gösterecek olan bilimselyöntemimizdir. O da diyalektik neden-sonuç ilişkisi kurmaktır. BAŞARMAK İÇİN DÖRT ADıMgerekir:

1- KARAR ALMAKİRADİ olmaktır. 2- PROGRAM Üretmektir.

ÜRETMEK, emek vermektir. 3- ISRAR HIRSTIR. DEVRİMCİ

HIRS, zafere kilitlenmektir. 4-DENETİM ÖNLEM ALMAK-

TIR.

Cepheli Tarzı Başladığıİşi Bitirmektir Başladığı İşiBitirmek ise CephelininGururu Olmalıdır

Einstein, "sorun çözen mantık,sorunu oluşturan mantıktan üstünolmalıdır" diyor.

Yanlışları düzeltmek, sorunlarıçözmek için mücadeleyi sorunlarıy-la birlikte sahiplenmeliyiz. Hiçbirşeye teslim olmamalı ve hiçbir şeyi ol-duğu gibi kabul etmemeliyiz.

Programlı ve emekçi olmalıyız.Koşulları olduğu gibi kabul etmek, aş-maya çabalamamak uzlaşmaktır, uz-laşmamalıyız.

Ne kendimize körü körüne bir gü-ven duyarak sorunları küçük görme-li ne de kendimize güvensizlikle so-runları olduğundan büyük hale ge-tirmeliyiz. Olduğu gibi kavramalı, çö-zümü noktasında kendimize ve ko-lektivizmin gücüne güvenmeliyiz.

Sorunları çözerken yüzümüzü hephalka dönmeli, halkın yaratıcı gücüylekolektif mekanizmaları en etkin şe-kilde işletebilmeliyiz.

Geçmiş deneyimlerden dersler çı-karmalı kendimizi giderek yetkin-leştirmeliyiz.

Sorunları DevrimciRuh Çözer

Devrimci bir ruh ve heyecan, so-runların kangren haline geldiği yerevurulacak yegane neşterdir. Başka hiç-bir tedbir, yasak veya idari önlem öylebir birimde dinamizm ve coşku sağ-layamaz. Ruhla, heyecanla devrim-cilik yapmayanlar ancak bir bürokratolurlar. Onlar "güvenli" durgunluklaidare ederler, statülere hapsolurlar. İş-ler istedikleri gibi yürümeyince pa-sifleşirler, çalışmayı bırakırlar. Nekendi sorunlarını ne de mücadeleninsorunlarını çözümleyebilirler, doğalolarak da çözemezler.

Kendine ve gücüne olan inancınıyitirmiş, zorluklar karşısında yılmış,yıpranmış ve bitkin düşmüş insanla-rımızı ayağa kaldırıp yeniden eğitmekde bize düşüyor.

Bunun için devrimci ruhu, heye-canı yaygınlaştırmalıyız. Her insanı-mız içinde mücadelenin coşkusunuhissetmelidir. Ancak bu bir kişilikoluşturabilir.

Kendine ve gücüne duyulunainanç, devrimci harekete olan güven,şehitlere, devrime ve sosyalizme bağ-lılık böyle bir zeminde yükselirse zor-luklar, sorunlar karşısında yıkılmazhale gelir.

Özveri, kararlılık, ısrar, uzlaşma-ma gibi değerler ve yeni yeni gele-nekler halkın, gücüne sonsuz inançlayaratılabilir.

Sevgili okurlar, aşamayacağımızengel, çözemeyeceğimiz sorun, ba-şaramayacağımız hiçbir şey yoktur.Kendimize ve hareketimize güvene-lim; emek, ısrar ve kararlılıkla her so-runu çözeriz.

Haftaya başka bir konuda görüş-mek üzere... Hoşca kalın...

14 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARIMIZI VURANLARDAN VE330

Yürüyüş

30 Haziran2013

Sayı: 371

Page 31: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

“40 köy külledik, bir daha isyanotu bitmeye…”

On köy cayır cayır yanıyordu evleri,konakları, sokakları ve ağaçlarıyla,kadınları, çocukları ve bebeleriyle…

Çığlıkları göklere yükseliyordu.Yıllardan 1638. Ferman padişahın.Yani IV. Murat’ındır. Lakin zulümvarsa, isyanı engellemeye padişah fer-manının yettiği nerede görülmüş? Hiç-bir yerde. O gün de görülmedi. Bozdağyöresinde alevlere karışarak yükselençığlıklar, geleceğe bir çağrıydı. Vetarih şahittir ki bu çağrı cevapsız kal-madı Anadolu topraklarında. Zulüm,işkence, işgal, sömürü cevapsız kal-madı. Kaynadı, patladı bu topraklarda. Dalgalandı, dalgalandı duruldu. Tabu güne kadar ki, bağımsızlık ve sos-yalizm alevi bir parça 1638 yılından,Bozdağ civarından gelir.

Alevler yıkıntılar, çığlıklar ve 40köy… Kana bulanan gözyaşlarıyla anı-lacak. Bu bir hatıra değil. Bu hikayeninöncesi var. Gelecekte Sakarya Şeyhilakabıyla anılacak Şeyh Ahmet’in öy-küsü, 10 yıl öncesine, 1628’e dayanır.Bu öykü de zulme karşı Anadolu isyandestanından bir parçadır.

Bozdağ’da Sakarya Nehri kıyısında,Eskişehir ile Bilecik arasında bir dergahvardı. Şeyh Ahmet on yıl önce bu der-gaha geldiğinde 16 yaşındadır. DergahıBektaşi dergahıdır. Şeyh Ahmet bil-geliği, adaleti, cüretiyle ve öğrenmeaşkıyla kısa zamanda ilerledi ve der-gahın başına geçti.Şeyh Ahmet halkın dilinden anlar,

onların dertlerini bilir. Çözüm yollarıönerir. Sorun çözer. Bu sayede kısazamanda dergahın ünü yayılır. Küçükdergah bir anda çevre köylerin umuduolur.

Osmanlı aşağılamıştır köylüyü. Birtaraftan bey sömürür, diğer yandankadı. İstanbul da sürekli asker ister.Osmanlı’nın gözünde akılsız ve önem-

sizdir. Kanı akıtılır,sadece vergisi alı-nır. Beli bükülür.

Bu koşullardaŞeyh Ahmet köy-lüye umut olur.

Mehdidir onların gözünde. Zulmü yokedecek, adaleti dünyaya indirecek Meh-di…

Osmanlı'nın hazmedeceği bir şeydeğildir bu. IV. Murat Sakarya Şey-hi’nin üzerine önce Anadolu BeylerbeyiAli Paşa’yı gönderdi. Buna karşınŞeyh Sakarya, Kocaeli, Mudurnu çev-resindeki müritlerden 7-8 bin kişilikbir güç topladı. Bu ordu bir gün sürençarpışma sonunda Vardar Ali Paşa’yıbozguna uğrattı. Bunu duyan padişahküplere bindi. Nasıl? Nasıl bu akılsızTürkmen köylüsü ona karşı gelmektedir.Nasıl bu baldırı çıplaklar sürüsü onuneğitimli ordusunu bozguna uğratır.Hem aklı almadı, hem de korkusu bü-yüdü. Savaşta yenemediğini, komplo-larla yenmeye çalışacaktı.

Osman Ağa, Sakarya Şeyhi’nin is-yanını bastırmakla görevlendirdi. OsmanAğa Şeyh’in eski müridiydi. Ama yüre-ğini Osmanlı’ya satmıştı. Zamanın HızırPaşasıydı. Yediği ekmeğe tükürmüştü.Şan, şöhret ve iktidar nimetleri için za-limin yolunda kılıç sallayan bir soysuzadönüşmüştü. Şeyh’le tanışıklığı ve eskihukukundan yararlanarak onunla ilişkiyegeçti. Bundan faydalanarak Şeyh’e baskınverdi.

Yakılan 40 köyün öyküsü de biranlamda böyle başladı. Sakarya şeyhini,zamanın Hızır Paşası Osman Ağa tutsakaldı. Yanındaki tüm müritlerini kılıçtangeçirdi. Köyü de yok etti.

Sakarya Şeyhi’ni Konya Ovası’nda-ki IV. Murad’agötürdü. Savaştatutsaklık ve şehit-lik… Halk sevgisive düşmana öfkeçoğunlukla bu ikidurakta sınanır.Sakarya Şeyh’işimdi ilk durak-taydı… Nasıl mü-

cadelesiyle Anadolu isyan zincirininbir halkası olduysa, işkenceye direnişgeleneğinin de bir halkası olacaktı.Börklüce Mustafaların, Torlak Kemal-lerin geleneğini Ahmet Karlangaçlar'a,Yusuf Eriştiler'e, Cephelilere iletecek-ti.İşkence önce 12 müridine onun

önünde işkence yapılmasıyla başladı.12 müridini de gözleri önünde işken-ceyle katlettiler. Emri bizzat IV. Muradverdi. Sonra Şeyh’e işkence yapılmayabaşlandı. Tövbe etmesini bekliyorlardı.Osmanlı’nın soysuz damarına diz çök-mesini istiyorlardı.Şeyh’in direnişi tokat gibi çarptı

zalimlerin yüzlerine. Acılar ki onuvatan toprağına daha çok bağladı. Birirade savaşıdır, sürer Şeyh’le işkencesiarasında… Bu savaş, yoksul halka Os-manlı’nın savaşı… Mazlum ile zaliminsavaşı.

Daha baştan meydan okudu derisiniyüzen cellada; “Acele etme… Zevkinialayım…” dedi. Bu tavır cellat KaraAli’yi ve cellat başı Padişah IV. Murat’ıda şok etti. Sakarya Şeyhi ölmeyenbir tutsak, düşmanın beyninde patlayanbir şehittir artık. Direniş karşısındayenilmişti padişah.

IV. Murat yenilginin acısıyla SakaryaŞeyhi’ni destekleyen 40 köyü ve BozdağDergâhını yaktı. Elinden başka bir şeygelmezdi zaten. İşte yanan 40 köyünöyküsü budur. İşkenceyi yenen, ölüpde teslim olmayan iradenin öyküsü bu-rada bitmedi. Yüzyıllarca Anadolu’nunisyan damarına kan taşıdı. Katillerineteslim olmayan, “bayrağımız Anado-lu’nun dört tarafında dalgalanacak”diyen Sabolar, bu geleneği sürdürenCepheliler omuzladı bu mirası.

SAKARYA’DA ZULME KARŞIBİR DİRENİŞ MEŞALESİ

ŞEYH AHMET

Bu Halk, Bu Vatan Bizim! Kahrolsun Faşizm Kahrolsun Emperyalizm!

DDünden Bugüne Anadolu'daDünden Bugüne Anadolu'daHALK İSYANLARIHALK İSYANLARI

HALK KAHRAMANLARIHALK KAHRAMANLARI

Zalimler Oldukça İsyan Edenler,Zulüm Sürdükçe de İsyanlar Olacaktır!

Yüzyıllar ön-cesinden ŞeyhAhmet Cepheli-

lere diyor ki; “Zalimin zulmü sömürücülüğündendir…Çekilen acılar, işkence ve zulüm haklı olan için, halkı vevatanı uğruna savaşanlar için hiçbir şeydir… Zalim zul-müyle, direnenlerin karşısında yenilmeye mahkumdur.Direnenler, tutsak da olsa, şehit de düşse kazanırlar,halkın umudunu büyütürler…”

Tarihten Günümüze

30 Haziran2013

31

Yürüyüş

Sayı: 371

VUR EMRİNİ VERENLERDEN HESAP SORACAĞIZ!

Page 32: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

Tutsak da olsak, üstelik hasta daolsak, direnmek, başeğmemek, zafe-ri o gün kazanmaktır.

Mete Diş, kanser hastası arkada-şımız. Umudumuzun ve halkımızın,tel örgü ve duvar tanımayan elleriy-le, çekip aldık onu tutsaklıktan. Öz-gürlüğüne kavuştu Mete, şimdi dahasıkı sarılacak hayata ve umudumuza.Nihayetinde kanseri de ezecek, za-ferlerimize bir taç daha takacak.

Mete Diş’i hep beraber çekip al-dık. Evet, biz tutsak arkadaşları ola-rak Mete’nin hep yanında olduk. Bi-rimiz hepimiz, hepimiz birimiz içindemiştik birkez. Bunun gereği ya-pılmalıydı, yapılacaktı.

İlk eldan Mete’ye mektuplar, kart-lar yazdık.Hazırladığımız özel çi-zimli defterlere yazdıklarımızla tec-rit duvarlarını aştık. Dahası yazma-dıklarımızla; öfkemiz, kinimiz, olan-ca sevgimiz ve özlemimizle… Kısa-ca duygu ve düşüncelerimizin tama-mıyla, tüm benliğimizle onunlaydık.Öyle ya, biz büyük bir aileydik ve ar-tık tecrübeliydik de. Gülerimizin gü-len gözlerindeki ışık yolumuzdaydıebediyen. Bize bıraktığı vasiyetiomuzlarımızdaydı. Mete de Gülergibi çekilip alınacaktı tecrit hücrele-rinden.

Yeter miydi Mete’yle olmak?Uzun vadede dünyayı değiştirmeyedahi yeter ama kısa vadede başka şey-ler de yapmalıydık.

Yine silahımız kalemlerimizdi.Sivriltip uçları koyulduk işlere. Bir ta-raftan adres defterlerini kontrol et-meye giriştik, bir taraftan da uygun birmetin hazırlamaya. Nerelere, kimle-re göndermeliydik mektuplarımızı?Hangi vicdanları nasıl sarsmalı, hak-

kımız olanı alabilmek için nasıl ha-reketlendirmeliydik yüreği ÖzgürTutsaklarla atanları.

Demokratik kitle örgütlerinin, du-yarlı aydın, sanatçı ve köşe yazarla-rının adreslerini belirleyip mektup-larımızı hızla gönderdik Mete’miziçin. Sonra bir arkadaşımız, kart da ha-zırlayalım, dedi. Bir çizim yapalım;sade, anlaşılır, pratik olur. Derdimi-zi anlatır, duyarlı olmaya çağırır…Sonra daha hızlı olsun diye faks ka-ğıtlarına işlendi çizimler, metinlereklendi. Mete’nin çığlığı daha kala-balık seslerle buluşmak üzere düştüyollara…

Biz, tutsak yoldaşları olarak, tec-rit duvarlarını böyle parçaladık ve tut-tuk Mete’nin elinden. Onu özgürlü-ğe uğurladık. Bense, O’nun özgürlükhaberini aldığımızın ertesi günü has-taneye kaldırıldım.

Evet, birlikte seviniyor, birlikteöfkeleniyoruz ve hep birlikte direni-yoruz. Bu nedenle büyük bir aileyiz veadımız Özgür Tutsak. Nerede olursakolalım, aynı inançla sarılıyoruz kav-gaya. Şimdi bir hasta tutsak olarak,hasta tutsak yoldaşımın, Mete’nin öz-gürlüğünü bir hastanenin “mahkumkoğuşu” denilen tecrit hücresinde al-kışlayacaktım. Öyle de yaptım. Hal-kımızla birlikte Mete’nin omzundantuttum ve zafer halayına katıldım.

27 Mayıs 2013 Pazartesi günüİzmir Tepecik Göğüs HastalıklarıHastanesine kaldırıldım. Sağ akci-

ğerim ikinci kez sönmüştü ve ame-liyat olmam gerekiyordu. Sebebitecritti. Ve tedavi olup iyileşebilmekiçin daha yoğun bir tecritte hem dehasta halimle direnmem gereki-yordu.

12 gün hastanede kaldım. Acilenhastaneye kaldırılmam gerekirkenhastane sevkim geciktirildiği için(10 gün sonra hastaneye gelebilmiş-tim) bir de zatürre olmuştum. Bu ne-denle ameliyat olamadım. Geçici birtedaviyle sağ akciğerim yeniden can-landırılsa da hastalığın tekrar etme ris-ki daha da büyümüş durumda, 7 Ha-ziran günü taburcu edildim. Artık tec-rit şartlarında bu riskle yaşamak zo-rundayım.

Evet, birimiz hepimiz için, hepi-miz birimiz için! Bunun için güçlü-yüz, bunun için yenilmeziz. Tutsak daolsak, üstelik hasta da olsak direnmek,başeğmemek zaferi o gün kazan-maktır.

Şimdi, Mete’nin özgürlüğünü kut-larken, bir başka tutsak arkadaşı-mızla, Kemal Avcı’yla atmaya baş-ladı yüreğimiz. Onun da kanser ol-duğunu öğrendik. Tecriti parçalaya-na kadar bu kez arkadaşımız KemalAvcı için çalacağız kapıları. Onunözgürlüğünü de hep birlikte kaza-nacağız!

Burak DEMİRCİ

İzmir Kırıklar 1 No’lu F TipiHapishane

8 Haziran 2013

Özgür TutsaklardanÖzgür Tutsaklardan

Ankara Hüseyingazi Ma-hallesi'nde, 23 Haziran günüHüseyingazi Kültür Araştırma Der-neği'nde sağlık taraması ve yenisağlık yasası hakkında bilgilendirmetoplantısı yapıldı. Toplantıda sağlık-ta dönüşüm yasasından sonrakideğişiklikler hakkında bilgi verildi.

Toplantı ve tarama öncesi mahallede

kapı kapı dolaşılarak HüseyingaziKültür Araştırma Derneği'nde yapı-lacak olan bu toplantıya mahallehalkı çağrıldı. Yapılan çalışmadatoplamda 50 adet afiş asıldı ve 800adet el ilanı halka ulaştırıldı. 14 kişi-nin katıldığı toplantıda sağlık hak-larımızın AKP iktidarı tarafındannasıl gasp edildiği halka anlatıldı.

Bir Hasta Tutsağın TahliyesiniHastanenin “Mahkum

Koğuşu”nda Alkışlamak!

14 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARIMIZI VURANLARDAN VE32

Yürüyüş

30 Haziran2013

Sayı: 371

Page 33: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

Günlerce süren Gezi Parkı eylemlerine destek vermekiçin 17 Haziran günü greve çıkacaklarını ilan edenDİSK, KESK, TTB, TMMOB polislerin yürümelerineizin vermemesi üzerine toplandıkları Osmanbey’di basınaçıklaması yaparak eylemi bitirdiler.

Oysa kendi aldıkları karara göre DİSK, TMMOB veTTB, Osmanbey'de toplanıp Taksim'e yürüyecekti.

Polis yürütmeyeceğini söyleyince üç kurum toplandıklarıyerde kitleye sormadan tam bir sorumsuzluk örneği sergi-leyerek yaptıkları basın açıklamasıyla eylemi bitirdiler.

Bunun adı kitleyi satmaktır.

Kitleye ve tüm üyelerine hem bir günlük iş bırakıyo-ruz diyecek ve genel grev ilan edeceksin, hem de greveçağırdığın kitleyi, polis engelini görünce satacaksın. Buişçi sınıfına ihanettir. Haftalardır polisin gazına, copuna,işkencesine karşı ölümüne direnen işçilere, memurlara,halka ihanettir.

İhanet kavramını "ağır" bulanlar olacaktır; ancakdüşmanla karşı karşıya kalındığı yerde kitleyi bırakıp ka-çıyorsan bunun literatürde başka adı yoktur.

İş bırakma kararı alan bu kurumlar daha baştan, sen-dikalarından çıkmadan polisle pazarlık yapmış ve dışa-rıya öyle çıkmışlardır.

Polis DİSK'e, Osmanbey'e kadar yürümek ve oradatoplanıp basın açıklaması yapmak için izin vermiş,DİSK ve iş bırakma kararı alan kurumlar da polise, Tak-sim'e yürümeyeceklerine dair söz vermişlerdir.

Tam bir danışıklı dövüş. İşçilere ve memurlara bir deiş bırakma çağırısı yapılıyor. İşçiler, memurlar ve mes-lek örgütlerinin üyeleri bu kurumlara güvenerek iş bıra-kıp eyleme katılıyor. Ancak bu kurum yöneticileri polislepazarlık yaparak, kitlelerini böyle satıyorlar.

Bu kurumların polisle anlaştıkları söylentisi sabahınilk saatlerinde televizyonlarda yer aldı. Sonuç da medyadaçıkan haberler gibi gelişti. İşçiler de, memurlar da top-landıkları yerde satıldılar. O polisle kitleyi karşı karşıyabırakan sendika ve oda yöneticileri apar topar kitleye ey-lemi bitirdiklerini duyurarak kaçtılar.

Devrimciler ve devrimci işçiler kahrolsun sendika Ağa-ları ve kahroslusun patron sendikacılığı diye slogan ata-rak bir taraftan sendika yönetimlerini protesto ederken di-ğer taraftan da kitleye saldıran polislerle çatıştılar.

Devrimci İşçiler Uzlaşmacı ReformistPatron Sendikacılığına Karşı NeYapmalıdır?

Her şeyde uyanık olmalıyız. Devrimciler sendika yö-

netimlerinin işçiyi sattıklarına ilk kez tanık olmuyorlar.Ki, kısa bir zaman önce, bugün DİSK Genel Başkanı olanKani Beko Şişli işçilerinin genel kurulunda, işçilerin ya-nında değil de Şişli Belediye Başkanı Musatafa Sarıgül'ünçıkarttığı listenin yanında yer alarak patron sendikacılı-ğının en tipik örneğini sergilemişti.

Devrimci işçiler reformist, uzlaşmacı, patron sendi-kacılarının alanlarda eylemlerini satmalarına izin ver-memelidir.

Kitleyi alanlara bir amaç için çağırdılar mı? Çağırdı-lar. O zaman aldıkları kararlara uymalarını sağlamalıyız.Bunlar devletin zorunu görünce her zaman işçileri sat-mışlardır. Sendikacıların bu gerçekliğini gözönüne ala-rak önlemlerimizi almalıyız.

Sadece bir iş bırakma eylemi için değil. Bütün toplusözleşmelerimiz, işçilerin isteği doğrultusunda değil,patronların istediği doğrultusunda işçilere sorulmadan bi-tirilmiştir. Bunun diğer adı satılmıştır.

Yine sendika seçimleri olur, işçilerin istediği kişiler de-ğil de patronla uzlaşan, hatta patronların desteklediği lis-teler yönetime getirilir.

İş yeri temsilciliği seçimleri olur, yine aynı oyunla kar-şılaşırız. İşçilerin iş yerlerinde liste hazırlamasına bile izinverilmez. Partonlarla sendika yöneticileri kafa kafaya ve-rirler, ne kadar patron yalakası işçi varsa onlar işçi tem-silcisi olurlar.

Sendikalardaki bu yapıyı kırmalıyız. Bu görev devrimciişçilerindir. Bunun yolu da tüm birimlerde işçi komite-leri ve işçi meclisleri oluşturmaktır. Biz işçiler, tabandaişçi komitelerinde ve işçi meclislerinde örgütlü olursaksendika yönetimlerinde kim olursa olsun bizi satmaları-na, bizim adımıza karar vermelerine izin vermeyiz.

Sendika yönetimleri adeta bizim üzerimizden ağalıksürdürüyorlar.

Bunun tek nedeni biz işçilerin tabanda örgütsüz olu-şumuzdur.

Tabanda örgütlenmenin yolu işçi komitelerini ve işçimeclislerini kurmaktır.

İşçiler!

Sendika ağalığına, patron sendikacılığına izin ver-memek için işçi komitelerini kuralım. İşçi meclislerindeörgütlenelim...

Örgütlenmek birlik olmak, birlik olmak güç olmak-tır.

İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız!

Devrimci İşçiler, Sendika Ağalarının Eylemleri Satmasına

İzin Vermeyelim!

Devrimci İşçiHareketi

30 Haziran2013

33

Yürüyüş

Sayı: 371

VUR EMRİNİ VERENLERDEN HESAP SORACAĞIZ!

Page 34: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

“Sürekli Aydınlık İçin 1 DakikaKaranlık” eylemleri ve “Susurlukdevlettir. Pisliği devrim temizler!”şiarıyla durumun açıkça tahlil edilmesive kitlelerin alternatife yönlendiril-mesi:

3 Kasım 1996’daki kazanın ar-dından toplumun genelini büyük birşaşkınlık kapladı. “Bu devlet neymiş,neler yapmış...” denildi. İktidarın,açığa çıkan bu pisliği örtme eğilimindeolduğu görüldüğü anda, Susurluk’layıllardır söyledikleri kanıtlanmış olandevrimciler, “Susurluk’tan hesap sor-maya” yönelik eylemleri gündemegetirdiler.

1 Şubat 1997’de başlayan “SürekliAydınlık İçin Bir DakikaKaranlık” eylemleriyle mil-yonlar kucaklandı.

Türkiye’nin hemen heryanında milyonlarca kişi hergün akşam saat 21:00’de ev-lerindeki ışıkları yakıp sön-dürerek eyleme katıldı. Amadaha ilk günden itibaren hal-kın önemli bir kesimine ışık-ları yakıp söndürmek, ye-tersiz bir tepki olarak görüldüve eylem alanlara taşındı.

Burjuva televizyonlar, ilk günlerdeeylemleri naklen verecek kadar des-tekçiydiler. Ama eylemlerdeki dev-rimci etki ve muhteva, belirgin halegeldikçe, halk devrimcilerin slogan-larını sahiplendikçe, burjuva medya,bu “desteğini” kesti.

Eyleme destek verenler arasındaGenelkurmay ve TÜSİAD üyeleridahi vardı. Halkın haklı tepkisinin,gerçek failler olan kendilerinin üzerineyönelmesini engellemek istiyorlar-dı.

Oligarşi başlangıçta, halkın büyüköfkesi ve katılımı nedeniyle desteklergözüktükleri eylemleri etkisizleştir-menin, daraltmanın yollarını aramayabaşladı. Eylemin 16. gününde An-talya’da, emekli memur Celal Can-koru polis tarafından katledildi. “Mu-

mun altında DHKP-Cvar” gibi haberlerle ey-lemlere saldırılmayaçalışıldı. Ama bunla-rın hiçbiri tutmadı.Eylemler sürdü.

Bu eylemler,halk için büyük birdeneyimdi. Halkher şeyden öncekendi gücünü gör-dü.

Susurluk ve-silesiyle, çokgeniş kesimlerin devlet, düzenpartileri konusunda kafası açıldı, yıl-lardır devrimcilerin teşhir ettiği devletgerçeği halkın gözü önünde somut-lanmış oldu.

Gecekondu semtleri, bu eylemlerinmerkezi durumundaydı. En kitlesel,en öfkeli, en radikal eylemler, bura-

larda yapıldı. Okmeydanı’nda, Ga-zi’de on bini aşkın kişinin katıldığıyürüyüşler oldu.

Işık söndürme eylemi, 9 Mart1997’de sona erdi. O gece devrimci-lerin önderliğinde en büyük gösterileryapıldı.

6 Nisan 1997’de “1 Dakika Ka-ranlık” eylemleri yeniden başladı.

Eyleme yüz binler katılıyordu.Alanlarda da hergün binler, on binlervardı.

Artık “hesap soran” sloganlardaha ağırlıklıydı. Pislik tüm çıplak-lığıyla halkın gözleri önüne dökül-müştü. Oligarşik düzen yaralarınısarmak, halkın tepkisini azaltmak vesistem içine kanalize ederek kriziniaşmak istiyordu. Halka gerçek kur-tuluşu göstermek gerekliydi. Düzen

par-tilerinin bu pisliğitemizleyemeyeceği, bu pisliğinbir parçası oldukları da geçen bu üç-dört ayda oldukça açık görülmüştü.“Susurluk devlettir. Pisliği DevrimTemizler” şiarıyla kitlesel yürüyüşler

örgütlendi.

İkinci Işık Söndürme eyle-mine 23 Nisan 1997’de büyükkitle gösterileriyle son verildi.

Katillerin tahliyesi, eylem-lerin daha da yaygınlaşmasınınkoşullarını yeniden oluştur-muştu. Eylemler üçüncü kez,30 Eylül 1997’de başladı...

“Adalet istiyoruz!” slogan-ları yükseliyordu yine alanlar-

dan. Ve bir slogan, giderek daha fazlabenimsenir hale geliyordu: “Pisliğidevrim temizler”

Tek Bir Slogan, Tek BirEylem Dahi Boşuna Değildir

Susurluk eylemleri pratik anlamdaancak kısmi sonuçlar yaratabilmiştir;iktidardakiler, göstermelik de olsa,bazı davalar açmak, soruşturmalaryapmak, TBMM’de komisyon kur-mak zorunda kalmışlardır. Bu soruş-turmalar, komisyonlar vesilesiyle,yine pek çok şey açığa çıkmıştır...

Ama eylemlerin asıl kazanımı,halkın bilincinde yarattığı sıçrama-dır.

Artık hiçkimse, hiçbir propaganda,halkın devlete eskiden duyduğu gü-veni yeniden duymasını sağlayama-dı.

GÜNÜMÜZÜ AYDINLATAN

Susurluk’ta OrtayaÇıkan Devlet

PİSLİĞİ DEVRİMTEMİZLER

14 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARIMIZI VURANLARDAN VE34

Page 35: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

Susurluk’ta ortaya çıkan pislikneticesinde, ordusu, polisi, partileri,milletvekilleri, halkın gözünden esaslıbir biçimde düşmüştür.

Halkın tepkisinin örgütlü hale ge-tirilmesi, milyonların tüm Türkiye’deaynı anda aynı tepkiyi verdirebilecekyaratıcılık olan ışık söndürme ey-lemleri neticesinde halkın demokrasive özgürlük isteğinin çok büyük ol-duğu görülmüş ve halkın kendinegüveni gelmiştir. Sokaklara inilmesiise bu tepkinin daha örgütlü bir bi-çimde gösterilmesi ve hak alma bi-lincinin kazanılmasında çok etkiliolmuştur.

Ve daha önemlisi ise sürece yapı-lan devrimci müdahale neticesindehalkın öfkesinin düzen sınırlarına ka-

nalize edilmesine izin verilmemiş,“Susurluk Devlettir” denilerek dü-zenin “çürük elmalar”, “derin dev-let” gibi düzeni aklayacak sahtekar-lıklarının önüne geçilmiş, “pisliğidevrim temizler” denilerek de al-ternatifsiz olunmadığı ortaya konu-larak doğru hedef gösterilmiştir.

Halk devrimcilerin on yıllardırsöylediklerinin kanıtlandığını gör-müştür.

Bunların pratik sonuçlara dönüş-mesi, elbette “bugünden yarına” ol-mamıştır... Ama şunu söyleyebiliriz;Susurluk eylemleriyle birlikte, halkınönü açılmış, halk birleşebildiğini kav-ramış ve kendi gücünü görmüştür.

Önemli olan halkın politikleştiği

böylesi süreçlerde halkın öfkesini ör-gütlemek için pratik düşünmek yol-yöntem bulmak gereklidir, yoksa bu-gün olduğu gibi halkın tepkisi refor-mist, sivil toplumcu, protestocu şe-killere bürünerek yozlaşacak ve sönüpgidecektir.

İkinci olarak ise halkın somut ta-leplerini ortaya koymak ve gerçektenkurtuluş için devrimi işaret etmekkokuşmuş düzenin makyajlanmasıylayeniden sömürü düzenin sağlamlaş-masına izin vermemek için devrimive politikalarımızın doğruluğunu an-latmak gereklidir.

“Aydınlık için 1 dakika karan-lık” eylemi ve “Susurluk Devlettir,Pisliği Devrim Temizler!” şiarı buanlamda örnek ve öğreticidir.

Bizi Güçlü KılanBirliktelik ve Sahiplenmedirİstanbul Bağcılar Karanfiller Kültür Merkezi'nde,

23 Haziran günü, Bakırköy Kadın Hapishanesi ÖzgürTutsaklarının daveti üzerine kahvaltı düzenlendi. Kahv-altıya gelen aileler kendilerinin yaptıkları yiyeceklerihep birlikte paylaştılar. Kahvaltının ardından ailelerekaranfiller verildi, çocuklara çikolatalar dağıtıldı.

Ailelere, tutsaklara gönderilmek üzere, duygu vedüşüncelerini yazmaları için kartlar verildi. Kahvaltısonrası kültür merkezinin düzenlediği programa geçildi.Kahvaltıda, Bakırköy Kadın Hapishanesi Özgür Tut-saklarının gönderdiği mektup okundu.

Mektupta “Bizi güçlü kılan bu birliktelik ve sahip-lenmedir. Birbirimize olan sevgimizdir büyük ailemiziyaratan. Biz evlatlarınız ve yoldaşlarınız olarak sizlerlegurur duyuyoruz. Boş kalan yerlerimizi doldurdunuz,mücadeleyi omuzlayıp savaşı yükselttiniz. Sizleri çokseviyoruz. Sevgili ailelerimiz, yoldaşlarımız hepinizi"Yaşamak Direnmektir" diyerek selamlıyoruz” denildi.Daha sonra Nazım Hikmet'in Bu Memleket Bizim adlışiiri okundu. Kahvaltıya 120 kişi katıldı.

Sivas’ta KatledilenleriUnutturmayacağız!

Halk Cepheliler Taksim Meydanı’nda süren DuranAdam eylemlerine, “Sivas’ta Katledenleri Unutmadık,Unutturmayacağız” diyerek katıldılar. Katliamın yirminciyıldönümü yaklaşırken, 33 aydının unutturulmayacağınıgösteren Halk Cepheliler eyleme, boyunlarına astıkları“Sivas Katliamını Unutmadık Unutturmayacağız” dö-vizleriyle katıldılar.

Halk Cephelilerin bu eylemi AKP’nin polisininnelere tahammülü olduğunu gösterdi. Bülent Arınç’ın“Barışçıl bir eylem, teşvik edilmeli” dediği bir eylembiçiminde, konu yobazların 33 Alevi aydını katletmesiolunca, AKP’nin polisleri gerçek yüzlerini gösterdiler.Daha önce kitap okuyarak poz veren polisler HalkCephelileri gözaltına almaya çalıştı. Halk Cephelilerizorla çevik kuvvet otobüslerine götüren polisler halkıntepkisi üzerine gözaltına aldıklarını serbest bırakmakzorunda kaldı.

Halk Cepheliler eyleme kaldıkları yerden devamettiler. Halk üç saat süren eylemi, slogan ve alkışlarladestekledi.

30 Haziran2013

35

Yürüyüş

Sayı: 371

VUR EMRİNİ VERENLERDEN HESAP SORACAĞIZ!

Page 36: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

Suriye'de iki yılı aşkın süredirdevam eden iç savaşta 100 bineyakın Suriyeli katledildi. Suri-ye'de akan her damla kandanemperyalistler ve onların işbir-likçileri sorumludur.

23 Haziran'da Katar'ın baş-kenti Doho'da toplanan ABD,AB, Türkiye ve Körfez ül-kelerinden oluşan 11 üyeli 'Suriye'ninDostları Çekirdek Grubu' Esad ikti-darına karşı işbirlikçi ÖSO'ya silahsevkiyatı ile insani yardımları artırmakararı aldı. Alınan kararda üye herülke kendi katkısını istediği şekildeyapabilir deniyor.

Emperyalistler, işbirlikçilere şim-diye kadar yaptıkları tüm yardımlararağmen Esad iktidarını devirmeyi ba-şaramadılar. Şimdi bir taraftan Esadiktidarı ile anlaşmaya çalışırken diğertaraftan işbirlikçilere açıktan silahyardımı yapma kararı aldılar.

Emperyalistler İşbirlikçilere dahabüyük silahlar vererek daha büyükkatliamlara hazırlanıyorlar.

Amerika, "Beşar Esad rejimi kim-yasal silah kullandı. Ciddi kanıtla-rımız var" iddiasıyla Suriyeli işbir-likçilere askeri yardım yapacağınıaçıklamıştı. Amerika'nın bu kararındansonra AB emperyalistleri de işbirlik-çilere silah ambargosunu kaldırdık-larını duyurdular.

Doho’da yapılan toplantıda da Su-riye’nin Dostları adıyla tüm emper-yalistler ve işbirlikçileri bunu dünyayailan ettiler.

Burada şunu hemen belirtelim,Amerika, AB emperyalistleri ve iş-birlikçi devletler, bu kararları almadanda Suriyeli işbirlikçilerin ihtiyacı olanher türlü silahları veriyorlardı. Esadiktidarına karşı işbirlikçileri silahlan-dıran, eğiten ve bizzat savaştıran Ame-rika ve Avrupalı emperyalistlerdir.

Doho’da alınankarar bugüne kadar yaptıkları ğayrı-resmi yardımların açıktan yapılaca-ğının ilanıdır.

İşbirlikçilere Silahlar Türkiye Üzerinden Gidecek!

ABD'de yayınlanan WashingtonPost gazetesine konuşan bir CIA yet-kilisi, bu yardımların "Türkiye veÜrdün'de bulunan ve geçmiş dö-nemde öldürücü olmayan yardımlarıngüvenilir şekilde Suriye'ye sokulmasıiçin kullanılan gizli üsler aracılığıylagönderileceğini" söyledi. (Taraf, 16Haziran 2013)

CIA yetkilisi Suriye tarafında yer-leşik bir varlığı olmadığını ancak uzunsüredir Türkiye tarafındaki üsleri kul-landığını da belirtti.

Yukarıda belirttiğimiz gibi Ame-rika'nın şimdi işbirlikçilere "askeriyardım" yapma kararı almasının biranlamı yok. Başından beri bunu yap-tıklarını ve bunun için Türkiye top-raklarını, üslerini kullandıklarını itirafediyor.

CIA yetkilisi bu üslere silah vecephane akışının birkaç hafta içindebaşlayacağını belirtti.

CIA yetkilisi "Muhalifler halatek parça olmaktan çok uzak. Ancakaskeri yapıları ve koordinasyon sü-reçleri güçlenmiş durumda" diyor.

Suriye'de iç savaşta100 bine yakın Suriyelikatledildi. Öldürülen herSuriyelinin katiliemperyalistler veişbirlikçileridir

Amerika "kimyasalsilah kullanıldı"bahanesiyle Suriyeliişbirlikçilere silah yardımıkararı aldı!

Avrupalı emperyalistlerişbirlikçi çapulculara silahambargosunu kaldırdı!

İşbirlikçilere silahlarTürkiye üzerindenulaştırılacak!

AKP topraklarımızıİşbirlikçilerin eğitildiği,silahlandırıldığı ve Suriyehalklarının katledilmesi içinişbirlikçilerin yetiştirildiğikamp haline getirdi

KAHROLSUNEMPERYALİSTLER,KAHROLSUNİŞBİRLİKÇİLER!

YAŞASIN SURİYEHALKLARININEMPERYALİSTLERE VEİŞBİRLİKÇİLERİNEKARŞI ONURLU DİRENİŞİ

ORTA DOĞU'DAEMPERYALİSTLER VEİŞBİRLİKÇİLERİYENİLECEK DİRENENHALKLAR KAZANACAK!

Emparyalistler ve İşbirlikçileriSuriye Halklarını Yenemeyeceksiniz!

Suriyeli İşbirlikçilere Amerikan Silahları Türkiye Üzerinden Gönderilecek! Suriye Halkı Amerika, AKP İşbirliğiyle Katledilecek!

14 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARIMIZI VURANLARDAN VE36

Yürüyüş

30 Haziran2013

Sayı: 371

Page 37: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

CIA yetkilisi itirafta bulunuyoraslında. Başından beri Suriye'demuhalif yoktur. Muhalif ilan edil-meye çalışılmıştır. Muhalif dedikleriişbirlikçiler bizzat emperyalistlertarafından imal edilmiştir. Muhalifdedikleri işbirlikçilerin liderleriAmerika'da ve Avrupa'da yaşayanişbirlikçilerdir. Hiçbirinin de Suriyehalkıyla bir bağı yoktur.

İşbirlikçilerin örgütlenmesi, eği-tilip yetiştirilmesi için ülkemiz on-ların karargahı haline getirilmiştir.AKP'nin Dışişleri Bakanı Amerikatarafından bizzat işbirlikçileri ör-gütlemesi için görevlendirilmiştir.

Ancak bugüne kadar onca çaba-larına rağmen ithal edilen işbirlikçi-lerden bir muhalif yaratılamamıştır.

Bugün besledikleri bu işbirlik-çilerin Afganistan’da, Libya’da ol-duğu gibi yarın kendilerine dönenbir silah olmasından korkmaktadırlar.

İşbirlikçi İktidarlarÜlkemizi Hep Amerika’nınKatliamlarının Üssü Yaptı

-16 Mart 1988 yılında 4 bindenfazla köy ve kasaba haritadan silindi.Halepçe Katliamı’nda kullanılankimyasal maddeler Irak'a Türki-

ye'den ulaştırılmıştı.

-1991 Körfez Saldırısı sırasındaİncirlik Üssü’nün kullanımı en üstdüzeye çıktı. Irak halkı İncirlikÜssü'nden kalkan uçaklarla bom-balandı. Üs'ten kalkan Amerikanuçakları, Irak üzerinde tam 14 binsaat uçuş yaptı, 3 bin adet bombaattı, 100'ün üzerinde füze fırlattıve toplam 100 saldırı düzenledi.

- Afganistan’ın 2001 yılındakiişgalinden 2008 yılına kadar olansürede Milli Savunma Bakanı VecdiGönül tarafından yapılan açıklamada

16 Mart 1988 tarihinde, Sad-dam'ın 25-30 uçağı, taşıdıkları100'e yakın kimyasal bombayla,Halepçe, Desbendikan, Duceydeve İnap bölgelerini bombaladı.Ancak en büyük katliam Halep-çe'de yaşandı. 5.000'in üstündegenç, yaşlı, kadın ve çocuk kim-

yasal silahlarla katledildi. Katliamınbir diğer yüzü ise 10.000'in üzerindeinsanın acılar çekerek yavaş yavaşölmesi ya da bütün yaşamını kimyasalsilahların bıraktığı izlerle sürdürecekolmalarıydı. İnsanların yanı sıra üçkasabadaki hayvanlar da telef olurken,bitkiler kurudu. 4 binden fazla köyve kasaba haritadan silindi. HalepçeKatliamı’nda kullanılan kimyasalmaddeler Irak'a Türkiye'den ulaş-tırılmıştı.

Kürt halkına uygulanan bu katliamdapay sahiplerinden biri de Türkiye Dev-leti'dir. Kürt halkının özgürlük müca-delesini kanla bastırmaya çalışan Türkiyeoligarşisi Irak'ta bulunan Kürtlere yapılankatliamları da her dönem destekledi.Sorun Kürt halkının katledilmesi oluncasonuna kadar Saddam'ın ve Irak'ın ya-nında oldu. Halepçe Katliamı’nda kul-lanılan kimyasal maddeler de Irak'aTürkiye'den ulaştırılmıştı.

Bu olayı 17 Nisan 1988 tarihli Hür-riyet gazetesi, "Katliama Ortak Ol-duk" başlığıyla veriyordu. Haberdekimyasal silah üretimi için gerekli olanham ve ara malların Irak'a ulaştırılma-sında bazı Türkiye firmalarının rolüanlatılmaktaydı. Habere göre, kimyasalsilah yapımında kullanılan malzemelerİsviçre ve Almanya gibi devletlerdenbazı Türkiyeli firmalar aracılığıyla denizyoluyla Mersin Limanı'na getiriliyor,ambalajları değiştiriliyor ve yeni fıçılariçine yerleştirildikten sonra, üzerineTürkiyeli firmaların etiketleri yapıştırı-lıyor. İşlenip ihraca hazır hale getirilmişgibi gösterilerek tırlara yüklenip Irak'aihraç ediliyordu.

Bakteriolojik (Biyolojik) ve zehir-leyici silahların geliştirilmesi, yapımıve stoklanmasının yasaklanması vebunların imhasına ilişkin sözleşmeyeimza atan bir ülke olmasına rağmen

Türkiye hem Kürt halkının yok edil-mesinden çıkarının olması hem degetireceği dövizi hesap ederek Irak'ıdesteklemiştir. Penta-onak ve bazı şir-ketler aracılığıyla kimyasal hammaddelrak'a taşındı.

Türkiye'nin bu katliamdaki rolübununla da sınırlı kalmıyordu. Kim-yasal silah kullandığını inkar edenIrak'ı, "Evet kullanılmamıştır" diyerek,onaylıyordu Türkiye. Katliama sessizkalan emperyalizmden de aldıklarıgüçle göz göre göre inkar ediyorlardı.Türkiye'nin inkar etmekteki bir amacıda bu katliamda, kendi payının açığaçıkmasını istememesiydi. İnkar edili-yordu. Oysa ki, Halepçe'den alınanparçaların İngiltere'nin BirminghamKenti’nde Bostock and Hall isimlikimyasal analiz laboratuvarında in-celenmesi ile kimyasal silah kullanıl-dığı kesinlik kazanıyordu.

Irak, kimyasal silah kullandığı bel-gelenmesin diye basın mensuplarınıbölgeye sokmadı. Sonrasında, Eylülayının son haftasında izin verdi, ancakgazetecileri yine direkt olarak bölgeyesokmadı. Gezi havadan helikopterleyapıldı. Irak basın mensupları için buyöntemi izlerken, BM Güvenlik Kon-seyi'ne ise hiç izin vermedi.

ABD görünürde kimyasal silahkullanımına karşı çıkıyor, kimyasalsaldırıyı kanıtlamaya çalışıyordu. Evetgörünürde ABD hep Kürt halkınasahip çıkmıştır. Ancak bu gösterme-liktir. Bütün halklara olduğu gibi Kürthalkına da düşmandır ABD... Yüzyılaulaşan bastırma gayretlerine rağmenKürt halkının mücadelesini yok ede-memiştir emperyalizm. Orta Doğu'daFilistin gibi Kürtler de "kanayan yara"olmuştur uzun yıllar. ABD emperya-lizminin asıl sorunu gelişen ve bastı-ramadığı bu hareketi kendi denetimindetutmaktır. Yoksa kimse ABD'nin kim-yasal maddelerin Türkiye üzerindengittiğini bilmediğini ileri süremez.Kaldı ki ABD bu tür trafiklerde ge-nellikle organizatör durumundadır.ABD'nin çığırtkanlığı, Irak'a ateş püs-kürmesi kimyasal silah kullanıldığınıaçığa çıkarmaya çalışıyor görünmesikimseyi kandıramamıştır.

Halepçe Katliamı’nda Kullanılan Kimyasal Maddeler Irak’a Türkiye’den Ulaştırılmıştı

30 Haziran2013

337

Yürüyüş

Sayı: 371

VUR EMRİNİ VERENLERDEN HESAP SORACAĞIZ!

Page 38: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

İncirlik Üssü’nden Afganistan’a 13bin 500 uçuş yaptı.

- Irak’ın işgal edildiği 2003 yılından2008 yılına kadar İncirlik Üssü’ndenIrak’a 84 bin uçuş izni verildi. Aynıtarihler arasında ABD’ye ayrıca 6 binmünferit uçuş izni verildi.

Afganistan’dan, Irak’a, Irak’tanLibya’ya, Libya’dan Suriye’ye akanher damla kanda işbirlikçi AKP ikti-darının eli vardır. AKP üç dönemdiriktidarını bu işbirlikçiliğine borçludur.

Dini, müslümanlığı dilinden dü-şürmeyen AKP’liler müslüman halk-ların katledilmesinde emperyalistlerinsuç ortağıdır.

AKP’li Bir Uşağın Ağzından Çıkan Lafa Bakın:

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım;CIA’nın işkence uçaklarının ulkemiz

havaalanlarını kullanması ve 21 saathavaalanında ne yaptığı sorusu uze-rine şu cevabı vermiştir: “Bildimbileli CIA uçakları bu ulkede tartışılırama, ... isterse bir hafta kalsın. Nekadar çok kalırsa, havaalanı o kadarçok para kazanır. Muşterilere eniyi hizmeti vermekle mukellefiz.”

Dini, imanı, haysiyeti... her şeyleripara olan bir iktidarın bakanı daancak böyle konuşur. “Müşterilerehizmet”miş... Tam bir esnaf ağzıylakonuşuyor. Ancak bunu yaparken deyalan söylüyor. CIA uçaklarının neiçin ülkemizde durduğunun üstünükapatıyor.

Afganistanlı savaş esirlerinin Gu-antanamo’ya götürülürken sorgulan-ması için CIA’nın işkence uçaklarınaev sahipliği yaptıklarını gizliyor. Ül-kemiz AKP tarafından CIA işkenceuçaklarına ev sahipliği yaptırılmıştır.

Şimdi de Amerika Suriye’de Esad

iktidarını devirmek için resmen top-raklarımızı üs olarak kullanmak istiyor.

Şimdiden 100 bini bulan katledilenSuriyeli sayısı Irak’ta olduğu gibimilyonlara da ulaşabilir.

Ancak başaramayacaklar. Kimyasalsilah yalanıyla işgal ettikleri Irak’taolduğu gibi Suriye’yi işgal edemeye-cekler. Artık kimse kimyasal silahyalanlarına kanmıyor. Emperyalistlertüm çabalarına rağmen işbirlikçilerdenbir “muhalif” örgüt yaratamadılar.Bundan sonra da yaratamayacaklar.Çünkü iki sene önce başlattıkları“Arap Baharı” yalanına artık OrtaDoğu halklarının hiçbiri inanmıyor.“Bahar” dedikleri yerlerdeki insanlargeçmişi mumla arar durumda.

Orta Doğu’da artık nefretle anılan,protestolarla karşılanan yalanların,sahtekarlıkların açığa çıktığı, AKP’ninAmerika’nın uşağı olduğu çok açıkbir şekilde görülmektedir.

Antalya’da DevrimciTutsaklar Açlık Grevinde

Antalya Kışlahan Meydanı'nda 22 Haziran günü An-talya L Tipi Hapishanesi’nde devrimci tutsaklara yapılansaldırıyla ilgili eylem yapıldı. Devrimci tutsaklardanMuhammet Demir, İsmail Hakverdi ve Çetin Güvenyapılan saldırılar karşısında açlık grevine başlamışlardır.Yapılan saldırı ile ilgili Antalya ÇHD avukatları tarafındansavcılığa suç duyurusunda bulunuldu.

17-18-19 Haziran günlerinde Antalya L Tipi Hapis-hanesi’nde Muhammet Demir, İsmail Hakverdi ve ÇetinGüven’e arama dayatması altında önce hücrelerine gar-diyanlarca girilmiş, sonrasında hücreleri kalemlerikırılacak kadar talan edilerek dağıtılmıştır.

Bununla yetinmeyen gardiyanları Başgardiyan Cemaladındaki işkencecinin talimatıyla devrimci tutsaklarMuhammet Demir, İsmail Hakverdi ve Çetin Güven’esaldırmışlardır.

20 Haziran günü saat 14.30’da devrimci tutsaklarıngörüşüne giden TAYAD’lı ailelerin devrimci tutsak Mu-hammed Demir’in gözlerinin altındaki morluk ve yaralarıgörmesi Türkiye hapishanelerindeki işkencelerin hangiboyutlarda olduğunun ispatı olmuştur. Antalya’daki dev-rimci tutsaklar yapılan keyfi dayatmalar ve işkencelerkarşısında açlık grevine başlamışlardır. Tutsaklar işkencelerkarşısında savcılığa verilmek üzere 3 sefer suç duyuru-sunda bulunmalarına rağmen herhangi bir cevap veril-memiş, sadece hapishane müdürünün yanına götürül-müşlerdir. Hapishane müdürü devrimci tutsakların hüc-relerini inceledikten sonra pişkin bir şekilde “Burayı bu

şekilde dağıtan gardiyanlar insan olamaz” deyip odasınaişkenceci Başgardiyan Cemal’i ve arkadaşlarımızı ça-ğırmıştır. Burada da işkenceci Başgardiyan Cemal ar-kadaşlarımızı tehdit ederek: “Ben buranın ilahıyım, is-tediğim zaman döverim istediğim zaman da söverim.Bana kimse karışamaz. Yapacaklarımın bedelini de ge-rekirse ben öderim” diyerek kendince arkadaşlarımızıişkence ile korkutmak istemiştir.

Eylemde “Antalya L Tipi Hapishanesi yönetimi veişkenceci Başgardiyan Cemal, sizleri basın ve halkımızınhuzurunda uyarıyoruz: Açlık grevine başlayan devrimcitutsakların sağlığına gelecek en ufak zarardan sizler so-rumlusunuz. İşkence yapmak şerefsizliktir, işkencelerinizeve keyfi dayatmalarınıza son verin. Yaptığınız işkencelerinbedelini ömrünüz boyunca altından kalkamayacak şekildeödemek zorunda kalırsınız.” denildi.

***

Halkın Olduğu HerYerde Gerçeğin Sesi de Var

Kars, 9 Haziran günü Yürüyüş dergisinin 366. ve367. sayıları halka ulaştırıldı.

Dergi tanıtımında, hasta tutsak Mete Diş'in tahliyesive örgütlü mücadelenin nasıl bir zafere dönüştüğüanlatıldı. Taksim Gezi Parkı Direnişi ve biber gazınınkimyasal silah olduğundan, yasaklanması gerektiğindenbahsedildi. 2 saat süren dağıtımın sonunda 45 dergihalka ulaştırıldı.

Ankara, 19-20 Haziran günleri, Mamak-Tuzluçayıresnaf ve evlerine dergi dağıtımı yapıldı. Dergi dağıtımında,155 dergi halka ulaştırıldı.

14 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARIMIZI VURANLARDAN VE338

Yürüyüş

30 Haziran2013

Sayı: 371

Page 39: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

POLİSE “TALİMATIBEN VERDİM” DİYEİTİRAF ETTİ!

HALKA ZULMEDEN,KATLEDEN,İŞKENCECİ KATİLPOLİSLERİKAHRAMAN İLANETTİ!

TÜRKİYE’Yİ GAZODASINA ÇEVİ-REN BAŞBAKANERDOĞAN’DIR!

BAŞBAKANLIĞINBAHÇESİ KİMYASALGAZ DEPOSUDUR!

HALK DÜŞMANISAVAŞKARARGAHLARINIYIKALIM!

Halk düşmanı Tayyip Erdoğanhalktan yediği ağır tokadın ardındanhalka karşı yürüttüğü savaşı yükseltti.Ağzını açtığı her yerde halka karşıkin, halka karşı öfke kusuyor. Halkaçapulcu diyen, kitlesini sokağa sal-makla tehdit eden, yaşanan ölümleri,yaralanan insanlara yaptıklarını müs-tahak olarak gören ve tüm yaptıkla-rının arkasında olduğunu söyleyenişbirlikçi Tayyip Erdoğan, başlattığıtutuklama ve gözaltı baskınlarıylakorkusunun ve halk düşmanlığınınbüyüklüğünü bir kez daha gösterdi.Ne yaparsa yapsın, ne derse desin;açıktır ki işbirlikçi Tayyip ErdoğanAmerikan uşağı bir halk düşmanıdır.

Halk düşmanı ErdoğanBaşbakanlık bina-

sından halka karşıkatliam emirleri yağdırırken,Başbakanlık binasının bahçesini desavaş karargahına çevirmiştir.

“BAŞBAKANLIK BAHÇESİN-DE GAZ STOĞU… BaşbakanlıkBinası’nın Vekalatler Caddesi’ne ba-kan duvarının dibine stoklanan bibergazı bidonları Akşam objektiflerinetakıldı.”(20.06.13 Akşam gazetesi)

Günlerce sokakları kimyasal gaz-lara boğdular. Ne olduğunu bile açık-lamaya korktukları kimyasal sıvılarlainsanlarımızı yaktılar. Nişan alarakattıkları biber gazı kapsülleri yüzün-den 12 kişi gözünü kaybetti. 63’üağır olmak üzere 7 bin kişi yaralandı.Ve bu savaş sonucunda biri polis si-lahından olmak üzere 4 insanımızkatledildi.

Türkiye sokaklarını faşist Nazi-lerin gaz odalarına çeviren TayyipErdoğan karargahını halka karşı duy-duğu büyük kin yüzünden gaz stok-larıyla dolduruyor. 4 İnsanımızın kat-liam emrini veren katil Tayyip Er-doğan’dır. Erzurum’da yaptığı ko-

nuşmasında işbirlikçi Erdoğan ‘İç-işleri Bakanıma 24 saat içindeAKM’yi ve Cumhuriyet Anıtı’nı te-

mizleyin dedim. Şimdi soruyor-lar polise talimatı

kim ver-di diye

s ö y l ü y o -rum, benverdim. Neyapacakt ık

orayı işgalgüçlerine mi bı-rakacaktık” di-yerek halka karşı

açtığı savaşı ilanetmiş halkı işgalgücü olarak göster-miştir.

Halk ayaklanmasışehidi Ethem Sarısü-

lük polis kurşunuyla katledildiğihalde arsızca polisin yetkilerini art-tıracağını ilan eden de Tayip Erdo-ğan’dır.

Halkımız: Halka karşı savaş ilaneden işbirlikçi katiller karargahlarınıgüçlendiriyorlar. Halka karşı açılansavaşın karargahı Başbakanlık bi-nasıdır. Bu yüzden güvenlik önlem-lerini arttırıyor, gaz stokları yapıyorlar.Katletmeye, öldürmeye, tutuklamaya,aşağılamaya devam ediyorlar. İçinedüştükleri korkuyla daha fazla az-gınlaşıyorlar daha fazla saldırganla-şıyorlar. Şimdi katillere karşı müca-deleyi büyütme, şehitlerimizin he-sabını sorma vaktidir. Şimdi sıra ör-gütlenme, savaşma vaktidir.

Halkımız bize savaş açanlardan,döktükleri kanla övünenlerden hesapsoralım! Halka karşı açılan savaşın,karargahlarını halk düşmanlarınınbaşlarına yıkalım...

HALKA KARŞI YÜRÜTÜLENSAVAŞIN KARARGAHI

BAŞBAKANLIKTIR!

30 Haziran2013

339

Yürüyüş

Sayı: 371

VUR EMRİNİ VERENLERDEN HESAP SORACAĞIZ!

Page 40: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

31 Mayıs 2013’te Gezi Parkı’nayapılan müdahalenin ardından patlakveren ve tüm ülkeye yayılan ayak-lanma AKP’de deprem etkisi yarattı.İçişleri Bakanlığı’nın 21 Haziran2013’te yaptığı açıklamaya göre; “79ilde, 2.5 milyon insan eylemlere ka-tıldı; 4 bin 900 kişi gözaltına alındı;4 bine yakın insan yaralandı.” So-kağa inen, evlerinden destek veren,gözaltına alınan ve yaralanan insansayısı çok daha fazladır. Onurlu, na-muslu, kişisel çıkar hesaplarıyla ha-reket etmeyen hiç kimse bugün bi-lerek AKP’yi destekler konumda de-ğildir.

Yönetmek için yalan, demagojive terörden başka yöntemi olmayanAKP için yukarıdaki rakamlar bileciddi bir karşı koyuştur. Bu karşıkoyuş AKP’yi korkutmuştur. Halkakarşı savaşı büyütme hazırlıkları ya-pan AKP, faşist karakteri gereği em-peryalizmle ilişkileri kesip, oligarşininsömürüsüne son verip halkın talep-lerini karşılamayacağına göre buayaklanmayı da bastırmak için faşistterör, yalan ve demagojinin dozunuartırmaktan başka hiçbir şey yapma-yacaktır.

Oligarşik diktatörlüğün, halkı sin-dirmediği taktirde, emperyalizmleyeni-sömürge ilişkilerini ve bu azgınsömürüyü sürdürme şansı yoktur.Bunun için halkı, terörle korkutarakyönetiyor. Mahkemeler, sandık vb.ile de halkı düzen sınırları içine hap-sederek düzeni kitlelerin gözündemeşrulaştırıyor. Devrimci şiddeti isekaralayıp başka çözüm yöntemi bı-rakmayarak halkı düzene mahkumediyor.

Ancak halkın yıllardır biriktirdiğiöfkesi “artık yeter” noktasına gelmiş,yıllardır oligarşinin olmasından kork-tuğu şey olmuş ve patlamıştır. Halkınönemli bir kesimi korkusunu aşaraksakatlık ve ölüm pahasına iktidarlagünlerce dövüşmüştür ve öfkesi sön-müş değildir. Ekmek, adalet ve öz-gürlük isteği sürmektedir.

Bu nedenleTayyip Erdoğanısrarla, mahke-meleri ve sandığıişaret etmekte,sokağa çıkan hal-ka hakaret et-mekte ve polisis a h i p l e n e r e kdaha fazla saldırıolacağını alenenaçıklamaktadır.

Halk Cephesi 10Haziran’da yaptığıaçıklamada “AKP onyıllık iktidarı boyuncailk kez temellerindensarsıldı. İlk kez halkıngerçek gücüyle karşı karşıya kaldı”diyerek ayaklanmayı değerlendirmişti.

Erdoğan ne kadar diktatörleşirsediktatörleşsin, AKP’ye boyun eğereksusan birçok gazeteci, yazar bu sürezarfında AKP’yi eleştirmeye başladı.Diğer yandan ise ayaklanma AKPiçinde de birçok tartışma yarattı. İlve ilçe yönetimlerinde istifalar olduğugibi Bülent Arınç’ın da bu süreçteistifa ettiği haberleri gelse de sonradanyalanlandı. Son olarak ise AnkaraKeçiören Belediyesi eski başkanıTurgut Altınok istifa ederek yenidenMHP’ye katıldı.

20 Haziran 2013 günü, TGRT Ha-ber televizyonundaki programda ko-nuşan Ahmet Davutoğlu, "Türkiye'degeçmiştekilere benzer çok kritik birviraj aşıldı mı?" sorusuna, "Evet.Çok kritik bir şeydi. Bunu kabul et-memiz lazım" karşılığını vererek "4şiddetinde bir deprem hepimizi sarsar.Faydası da daha yüksek dozda dep-remler için hazırlar. Ülke binamızısarsan bir deprem değil ama bizebir şey hatırlatan bir deprem" dedi.

Yürüyüş’ün 368. sayısında da“bu daha başlangıç” demiştik.AKP’de bunun farkındadır. Daha bü-yük “deprem”lere hazırlanmaktadır.

Ne kadar hazırlık yaparsanız ya-pın, faşist terörünüzle halkı teslim

alamayacaksınız. Halk depremiylefaşist düzeninizi yıkacağız.

Halkımız; AKP’nin BaşbakanıTayyip Erdoğan, “ayaklar ne za-mandan beri baş olmuştur” diyehalk düşmanlığını sürdürüyor. “Po-lisimiz destan yazdı” diyerek halkıdüşman gördüğünü itiraf ediyor. Halkdüşmanı bu düzenden kurtulmanınyolu halk savaşıdır.

AKP’nin Gezi Parkı’na yapılansaldırısıyla başlayan halk ayaklan-masından çıkarttığı ders, halka karşıdaha büyük savaşların hazırlığınıyapmaktır. AKP bunun hazırlığınıyapıyor.

BİZ DE HAZIRLIKLARIMIZIHİÇ GECİKMEDEN YAPMALI-YIZ! Ekmek, adalet ve özgürlük öz-lemimizi karşılamamız ortak bir prog-ram etrafında birleşmekten geçmek-tedir. Bu program Halk AnayasasıTaslağı’dır. Faşizm ve emperyalizm-den çıkarı olmayan bütün halkınçıkarı bu program etrafından birleş-mektir. Birleşelim, savaşalım, kaza-nalım.

Ne istiyoruz? Ekmek! Kim için?Halk için! Yaşasın Halkın Savaşı!

Ne istiyoruz? Adalet! Kim için?Halk için! Yaşasın Halkın Adaleti!

Ne istiyoruz? Özgürlük! Kim için?Halk için! Yaşasın Halkın İktidarı!

AKP, Ayaklanmayı Tanımladı:DEPREM!

Faşist terörünüzle halkı teslimalamayacaksınız. Bunlar öncüydü,

daha çok deprem göreceksiniz. Halkdepremiyle faşist düzeninizi

yıkacağız!

14 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARIMIZI VURANLARDAN VE40

Yürüyüş

30 Haziran2013

Sayı: 371

Page 41: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

Muğla Güllük’-te özel bir şirkete ait

atık temizleme tesisindebir iş cinayeti meydana geldi.

Resmi merciler ve burjuva basın “ işkazası “ diyor ama bu iş kazası değil.Özel bir şirkete ait atık su terfi istas-yonunun deposunu temizlemek için de-poya giren toplam 7 işçi zehirlendi veöldü. Türkiye’nin tekellerinden olan veAtatürk Havalimanı ve daha bir çok ha-valimanının işletmeciliğini de yapanTEPE – AKFEN tekeline ait atık su ter-fi istasyonuna temizlik için giren işçi-ler yanlarında maske, oksijen tüpü, ilkyardım ve acil müdahale olanaklarıolmadığı için zehirlendiler ve öldüler.

İşçiler taşeron sisteminin amacınauygun olarak, alınması gereken işgüvenliği önlemleri işveren tarafındanyük olarak görüldüğü için, hiçbir ön-lem alınmadan depoya indirildiler.Ve toplam 7 işçi öldü.

Soruyoruz; Bir işçinin hayatınınkarşılığı kaç liradır? Nasıl bir mantıkişçilerin hayatlarına bedel biçebilir?Acaba bu tekeller, kendilerinin hayat-ları, sağlıkları için de aynı şekilde midüşünüyorlar? Başları ağrıdığındaAmerika’ya koşanlar bizim hayat-larımız için karar veriyor.

Daha birkaç gün önce BaşbakanErdoğan “… Şimdi bu iş kazalarına işcinayetleri diyorlar…” dedi. Evet, işcinayeti diyoruz. Çünkü bunlar iş ka-zası değil iş cinayetleridir. Bu iş ci-nayetlerinin birçoğu gerekli önlemleralındığında engellenebilecek kaza-lardır. Ama işverenler alınması gere-ken ve zorunlu olan bu önlemlere eko-nomik yük olarak bakmaktadır. İş-

verenler için önemli olan karlarının art-masıdır. Karlarının ne kadar arttığınabakarlar. Bizim hayatlarımızın onlariçin zerre kadar önemi yoktur. Çünkübiz onlar için “ çapulcuyuz”.

Maden ocağında katledilen işçileriçin “… Güzel öldüler… “ diyen AK-P’nin Bakanıdır. İş kazalarında ölen-leri suçlayan AKP’dir. Maden ocağın-da iş cinayetlerinde işçiler öldüğünde“…çok borçları var, o yüzden öldü-ler…” diyen AKP’dir. Yani iş cinay-etlerinde ölümlerden herkes suçlu vesorumlu ama bir tek AKP sorumsuz!

Son olarak Muğla – Güllük’teki işcinayetinin savcılık soruşturmasınabakın ve izleyin. İş cinayetinin olduğuişletme tekellerden birine ait. ŞimdiAKP’nin ne yapacağını izleyelim vegörelim! Bakalım Tepe – Akfen’e neyapacaklar? Tepe – Akfen tekeline do-kunabilecekler mi? Tek bir yöneticisinigözaltına alıp tutuklatabilecekler mi?Hayır! Çünkü AKP tekeller ve emper-yalizm adına ülkemizi yönetmektedir.Tekellerin önündeki engelleri düzlemekiçin çalışmaktadır. Tekeller ve AKP’yegöre işçilerin hakları, işçi güvenliği ön-lemleri düzlenmesi gereken engeller-in başında gelmektedir.

Çözüm AKP ya da düzenin diğerpartilerinde değildir. Çözüm elleri-mizdedir. AKP ya da ondan sonra ge-lecek bir parti aynı politikayı uygula-maya devam edecektir. Çünkü bu po-litikalar AKP’ye değil tekellere aittir.Bu nedenle iş cinayetlerinin temelsorumlularından olan ve taşeron sis-temine karşı mücadelemizi işçi me-clislerinde büyütelim. İşçi meclislerisorunlarımızın temel çözüm aracıdır.

İşçi meclislerinde örgütlenerek sorun-larımızı çözebiliriz.

DEVRİMCİ İŞÇİ HAREKETİ***

"Bizler BirlikteOlduğumuzdaKazanacağımızı Göreceğiz"

İşçilere yönelik saldırılara karşımücadele eden Devrimci İşçi Hareketi,“Taşeron Düzenini Cehenneme Gö-meceğiz” adı altında başlatmış ol-duğu kampanyasının Anadolu’nunbirçok yerinde çalışmalarına başladı.İşçiler 23 Haziran günü Okmeydanı Si-bel Yalçın Parkı’nda bir araya gelerek“Tiyatro Simurg”un hazırlamış ol-duğu “Grev” isimli oyunu izlediler.

Program, Devrimci İşçi Hareketişehitleri için bir dakikalık saygı duruşuile başladı. İşten atılan ve daha sonraDİH ile birlikte hareket eden Dolucafabrikasında işten atılan Yılmaz Şahin,Kazova işçisi Bülent Ünal, Roseteksişçisi Meral Özyürek konuşmalar ya-parak mücadelelerini anlattılar.

DİH adına Türkan Albayrak sözalarak, “AKP işçilere saldırıyor. AKPuyguladığı politikalarla tekellere, ken-di işbirlikçi sermayedarlarını ka-zandırırken işçileri işsiz bırakıyor,yoksullaştırıyor” dedi.

Genel-İş üyesi Savaş Doğan ise,Genel-İş Sendikası’nın patron sendi-kalığına döndüğünü, bu oyunlara karşıçıkacaklarının vurgusunu yaptı. Doğansözlerini, “Bizler birlikte olduğu-muzda kazanacağımızı göreceğiz.Bizler meclisler kurarak, komitelerkurarak mücadelemizi büyütelim”diyerek sonlandırdı.

MUĞLA GÜLLÜK’TE İŞ CİNAYETİ!7 İŞÇİ METAN GAZI ZEHİRLENMESİNDEN ÖLDÜ!Mayıs

2013’de 114 İş

çi

İş Cinayetl

erinde

Katledild

i

30 Haziran2013

41

Yürüyüş

Sayı: 371

VUR EMRİNİ VERENLERDEN HESAP SORACAĞIZ!

Page 42: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

Aleviler iktidardan ne ister? Al-evilerin AKP'den beklentileri neler-dir?

Halk, ekmek, adalet ve özgürlükiçin ayaklanırken, düzeniçi Alevi ku-rumlar yine düzenin koltuk değnekli-ğini yapıyorlar. Alevilere sakin olmalarıçağrısında bulunuyorlar. Alevilerintaleplerini şehir ve üniversite isimle-rinin değiştirilmesine hapsediyorlar.

AKP, seçim öncesi oy toplamakiçin utanmadan, bir kez daha ısrarlave yeniden Alevi açılımı yapmak is-tediği yalanını söylüyor.

Bunu tam da Boğaz üzerinde ya-pılacak 3. köprünün adının YavuzSultan Selim olarak verileceğini açık-ladıktan sonra söylüyorlar. Yani AKPutanmaz, yalancı, çıkarcı, fesat veAlevi düşmanıdır. Ve bu düşmanlığınıngereğini yapmaktadır.

"Cemevi cümbüşevidir", "Nu-sayrilik sapık aleviliktir", "Cemnamazın yerini tutamaz", "Cemeviibadethane değildir", "Senin ab-destin var mı? Gusül abdesti aldınmı sen", "Alevinin kestiği yenmez","O cemevi bir ucube olarak yapıldıorada. Hala kaçaktır. Ruhsatı yok-tur. Karacaahmet Türbesi’nin ya-nında ucube olarak durur"...

Bu sözler Alevi düşmanı iktidarınsözleridir.

AKP Alevi düşmanlığını açıkçailan ederken; Alevi Vakıfları Fede-rasyonu Genel Başkanı Doğan Ber-mek, 5 Haziran'da yaptığı "Gezi Olay-ları Üzerine" başlıklı açıklamada"Kaos, kargaşa kimseye fayda getir-mez, fayda getirecek şey akıl kullan-

mak, sorunların neden-lerini serinkanlı bir şe-kilde tahlil etmek vedüzeltici yöntemler veuygulamalarla toplum-sal düzeni, nizamı kur-maya çalışmaktır." di-yor.

Bermek'in kaos de-diği, halkın ayaklanma-sıdır. Çözüm olarakönerdiği ise, sakin ol-mak, yasalara uymak,düzeni sağlamak...

Oysa Bermek, açık-lamasının üst kısmında halkın ayak-lanma gerekçelerini bir bir sıralıyor:"...hükümetin toplumu hiç umursamazbir tavırla sergilediği ve özellikle İs-tanbul’da yoğunlaşan kentsel ve ya-pısal rant yaratma politikaları, sal-dırgan ve küçümseyici bir tavırla gün-deme getirdiği 4+4+4 gibi, alkolyasası gibi yasalar, memurlar, dok-torlar, öğretmenler gibi önemli toplumkesimlerinin durmadan göz ardı edilenyaşamsal sorunları, baskıcı yöntem-lerle üstü örtülmeye çalışılan günlüktoplumsal huzursuzluklar, dünyadada pek hoş karşılanmadığı artık iyiceaşikar olan Suriye politikası gibikişisel tercihe dayalı politikalar, Alevivatandaşları fazlası ile taciz edecekbir tavırla üçüncü boğaz köprüsüneYavuz Sultan Selim Köprüsü adınıvermeye kalkışmak gibi birbiri ardın-dan gündeme gelen zorlamalar, sürekliolarak demokrasinin kaldıramayacağıbaskı yöntemleri..."

Bermek kendi içinde çelişiyor.Haksızlık varsa, zulüm varsa direnişde olmak zorundadır. Bunun adı kaosdeğil, Alevilerin tarihlerinde sıkçagördüğümüz halk ayaklanmasıdır.Halk ayaklanmıştır çünkü, halk artıkfaşizm tarafından yönetilmek isten-memektedir. Yönetenler bir kriz içe-

risindedir; yönetememektedirler. Ya-lanlarla, terörle sürmüyor artık dü-zenleri. Ama yine de tehditlerine, sal-dırılarına devam ediyorlar. 4 insanınöldüğü, 12 insanın gözünün çıkarıldığı,binlerce insanın yaralandığı bir ayak-lanmada sakin olma çağrısı yapmak,iktidarın yanında yer almak demektir.

Gazi katliamının yıldönümündeGazi Emniyet Müdürlüğü'nün verdiğiyemeğe katılanların yaptığı gibi, düş-manla uzlaşmaktır. Polisi cemevinesokarak önlerinde semah dönenlerinyaptığı gibi Alevileri düzen içindetutmaktır.

AKP iktidarı döneminde tam 9tane Alevi çalıştayı yapıldı. SadeceMaraş Katliamı sorumlularından Ök-keş Kenger'in (Şendiller) de o çalış-taylara çağrıldığını bilmek bileAKP'nin amacını görmek için yeter-lidir. Ancak buna rağmen Alevileridüzen içinde "sakin" tutmak için ça-lıştıylara umut bağladılar.

Düzenden umut beklemeye nereyekadar devam edeceğiz?

AKP, her seçim öncesi Alevi açılımıyapıyor. İşte yine açılımdan söz edi-yorlar. İktidarının tehlikeye girdiğinigören AKP utanmadan yeniden açılımyapmayı planlıyor. İbadethanelerimizihor gören, aşağılayan, Alevileri ah-

ZZalimlerle Birlikte Varlık İçinde miYaşayacağız; Zalime DirenerekCan Pahasına Haklarımız İçin

Direnecek miyiz?

Devrimci Alevi Komitesi Olarak Diyoruz ki

14 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARIMIZI VURANLARDAN VE42

Yürüyüş

30 Haziran2013

Sayı: 371

Page 43: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

laksız gösteren, taleplerini yerine ge-tirmeyen bir iktidara nasıl güvenece-ğiz? Hala yeterince ders çıkartılmadımı?

Pir Sultan Abdal Kültür DerneğiGenel Başkanı Kemal Bülbül de 19Haziran'da yaptığı açıklamada, Cum-hurbaşkanı'na seslenerek, Alevilerintaleplerini şöyle sıraladı:

"1. Madımak Oteli Utanç Müzesiolmalıdır.

2. Yüzyıllar önce “İlimden gidil-meyen yolun sonu karanlıktır” diyenHünkar Hacıbektaş’a saygı için Ha-cıbektaş ilçesine “Hacıbektaş VeliDoğa ve Toplum Bilimleri” üniversitesikurulmalıdır.

3. Sivas’taki mevcut devlet üni-versitesinin adı Pir Sultan Abdal Üni-versitesi olmalıdır.

4. “Tunceli” adı derhal resmi kayıt,evrak ve tabelalardan silinmeli Dersimyazılmalı ve Dersim’deki mevcut üni-versitenin adı Seyit Rıza Üniversite’siolmalıdır.

5. Antalya, Murat Paşa İlçesininadı Kuyucu Murat Paşa’dan gelmek-tedir. İlçenin adı değiştirilmelidir.

6. TBMM’de Hakikatleri AraştırmaKomisyonu kurulmalıdır. Milletvekil-leri, bilim ve hukuk insanları, Alevikurum yöneticilerinden oluşacak ko-misyon gerekli araştırmaları yapmalı,araştırmanın hukuki, insani, vicdanisonuçlarına göre devlet MADDİ veMANEVİ ÖZÜR dilemelidir."

Bülbül diyor ki, devlete güvenmi-yoruz. ancak bu somut adımları atarsagüvenebiliriz. Taleplere baktığımızdaise, bir yerlerin isimlerini değiştir-mekten başka bir şey yoktur. Yani bumudur? Alevilerin talepleri iki ismindeğiştirilmesi midir? Diyelim ki, isim-ler değişti, üniversiteler açıldı. Sonrane olacak?

Devletten adalet beklenemeyece-ğini aslında yine Bülbül söylüyor:"Osmanlı’dan süregelen inkarcı vekatliamcı zihniyet Koçgiri’den baş-layan, Dersim, Kırıkhan, Ortaca, El-bistan, Hekimhan, Maraş, Malatya,Sivas, Çorum, Madımak, Gazi, Üm-raniye ile devam eden sistematik birpolitika halini almıştır."

Katliam sistemli bir devlet politi-

kası ise, çözüm de bu düzene karşımücadele etmek değil midir? Düş-manımızla uzlaşacak mıyız? Bir isimdeğişikliği karşılığında tüm haklarımızısatacak mıyız? İsim değişince kimeneden güveneceğiz? Bülbül, Alevileridüzen içinde tutma görevini yerinegetirmektedir.

Cemevlerinin açılmadığı, Alevilerinevlerinin işaretlendiği, Sivas katillerininserbest bırakıldığı, katillerle şehitle-rimizin isimlerinin yanyana konulduğu,katillerimizin isimlerinin yaşatıldığıbir düzende, Aleviler, kendilerini sakinolmaya davet eden reformist Alevileregüvenmemeli, inanmamalıdır.

Bizim çaremiz, yüzyıllardır Ana-dolu topraklarında yaşayan Alevilerinzalimlere karşı yaptığı gibi ayaklan-maktır. Baş vermeden baş kaldırıl-maz. Bedelleri göze almalıyız. Düzeniçinde kalmamızı, düzenin yasaları-na-kurallarına uymamızı, sesimizi kıs-mamızı istiyorlar. Önümüze ne ko-yarlarsa o kadarıyla yetinmemizi bek-liyorlar. PSAKD gibi, AVF gibi Alevikurumlar da bizi geriye çekmeye, kü-çük sus paylarına razı olmaya çağırıyor.Oysa iktidar onu bile vermiyor. Al-evilerin gözü kör, kulağı sağır değildir.

79 ilde halk ayaklanmışken; Tak-sim'e girmek ve Taksim'i korumakiçin binlerce insan direniyorken, şehitvermişken, sakat kalmışken; PSAKD,Sivas şehitlerinin anmasını 23 Hazirangünü Kadıköy'de yaptı. Taksim'deyapmak, yeni Sivas'ların önüne en-gel olmak, direnişi sahiplenmek an-lamına gelirken; Kadıköy'de yap-mak, düzenle uzlaşmaktır. PSAKDBaşkanı Kemal Bülbül, uzlaşmayıseçmiştir.

Neden Taksim'e gitmediniz? Nedenhep sınır içinde, düzen içinde kalanpolitikalar sürdürüyorsunuz? Nedenkatillerimizle barışmak-uzlaşmak içintaklalar atıyorsunuz?

PSAKD, Alevi halkımızın talep-lerini iki üç ismin değişmesi talebiylegeriye çekmeye çalışmış, ancak yinede alanda "Her Yer Taksim Her YerDireniş", "Bu Daha Başlangıç, Mü-cadeleye Devam" sloganının atılma-sını engelleyememiştir.

Aleviler olarak dost ve düşmanı-mızın kim olduğunu netleştirmeliyiz.

AKP, 11 yıllık iktidarından da anlaşı-lacağı üzere Alevileri sürekli kandır-maya çalışmıştır. AKP'ye oy verenAleviler olmuştur. AKP, aynı şeyi tek-rar yapmak istiyor. Yine Alevi açılı-mından söz ediyor. Artık dersimiziçıkartmalıyız ve iktidara karşı müca-dele etmeden bir üniversite isminibile değiştiremeyeceğimizi görmeliyiz.Hak, talep edilerek değil, mücadeleedilerek kazanılır. Direnmek en meşruhakkımızdır.

Kızılbaşlık, savaşarak kazanılmıştır.

Hz. Ali, Hz. Muhammed'e kendisinisiper ettiği sırada Uhut Savaşı'ndabaşından yaralanmış, başından akankanlarla birlikte kızılbaşlık ortaya çık-mıştır. Kızıl direnenlerin rengi olmuş-tur. Direnerek, savaşarak kazandığımızadımızı barış, teslimiyet masalarındasatmayacağız.

İmam Hasan, daha fazla kan dö-külmesin diye, barış için iktidarınıbırakmadı mı? Ne oldu, kendisi dekatledildi. Üstelik en yakını tarafından.

Unutmayalım, haklarımızı ancakyasal mücadele içinde, uslu çocuklarolarak kazanabileceğimizi, sadece birkaç hak kırıntısına razı olmamız ge-rektiğini söyleyenler dostumuz değil-dir.

Düşmanımız bellidir: halkın canınakasteden, “Bana biat edeceksin." diyenAKP ve onun gibi düzenin tüm ikti-darlarıdır.

Taleplerimiz bellidir:

İnanç özgürlüğü istiyoruz!

Cemevlerimizi açmak, inançları-mızı ve geleneklerimizi özgür bir şe-kilde yaşatmak istiyoruz.

Aleviliğin resmi olarak tanınmasınıistiyoruz.

Çocuklarımıza Sünni mezhep eği-timi verilmesin istiyoruz.

Halkların birliğiyle faşizmi tarihegömmek istiyoruz.

Ve yazımızı, İmam Hüseyin'in birsözüyle bitiriyoruz: “Zalimin zulmünekarşı çıkmamak, mazluma yapılacaken büyük kötülüktür. Ben zalimlerlebirlikte varlık içinde yaşamayı al-çaklık, zalime karşı gelerek bula-cağım ölümü ise yücelik sayarım.”

30 Haziran2013

443

Yürüyüş

Sayı: 371

VUR EMRİNİ VERENLERDEN HESAP SORACAĞIZ!

Page 44: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

14 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARIMIZI VURANLARDAN VE444

Yürüyüş

30 Haziran2013

Sayı: 371

Gezi Parkı’na saldırıyı pro-testo etmek için KESK, DİSK,TMMOB VE TTB ve Diş He-kimleri Birliği 17 Haziran’da bir

günlük iş bırakma kararı almıştı. Bu kurumların yapılan ey-lemlerdeki tavırları tam bir utanç tablosudur.

DİSK, Osmanbey’de toplanıp Taksim’e yürüyecek,KESK’de Tünel’de toplanıp Taksim’e yürüyecekti. Ancakher ikisi de, polis yürümelerine izin vermeyince kendi al-dıkları karara dahi saygı duymadan eylemi dağıtma anon-su yaparak bitirdiler.

Kuşkusuz ne DİSK, ne de KESK bunu ilk kez yapmı-yor. Yıllardır polisin ilk engelinde direnmek yerine eylemleribu son örnekte olduğu gibi satmışlardır.

Kimi zamanlar öyle olmuştur ki, kitleyi polisin saldı-rısıyla karşı karşıya bırakıp kaçmışlardır.

Sonuç olarak gerek KESK’in, gerekse de DİSK’ni butavırlarıyla işçiler, memurlar ilk kez karşılaşmıyorlar.

O Zaman Böylesi Bir Durumda KEC’liMemurlar Ne Yapmalıdır?

Birincisi; devrimci memurların KESK yenetimi bizi sat-tı demeye hakkı yoktur.

İkincisi; devrimci memurlar KESK yönetimindeki re-formizmin polisle karşı karşıya gelindiği noktada bedel öde-mekten kaçacağını ve bütün eylemleri satacağını bilerek herzaman hazırlıklı olmalıdır.

Üçüncüsü; reformizmin eylemleri satmasına karşı ön-lem almalıdır!

AKP’nin, her türlü tehdi ve teröre rağmen bitiremedi-ği halkın dirineşini, başından beri reformizmin nasıl tas-fiye edilmek istendiğini Yürüyüş dergisinde yazıyoruz.

Reformizim Gezi Parkı’na yapılan ilk saldırının arka-sından başlayan ve geceli gündüzlü 35 saat sokak sokak sü-ren çatışmanın ardından Taksim’den polis çekilince kitle-yi dağıtma kararı almıştı. Son anda bir Halk Cepheli’nin

itiraz ederek kitleye eylemi bitirmek değil daha da büyüt-mek gerektiğini, Taksim’e çıkan bütün yollara barikat ku-rularak polislerin içeri sokulmaması gerektiği, AKP fa-şizmine ancak direnişi büyüterek geri adım attırılabilece-ğini söylemesi üzerine bütün kitle bu öneriyi destekliyorve BDP, HDK, EHP, TKP, EMEP, ÖDP, ESP gibi reformistparti ve grupların Taksim direnişini bitirme çabalarını en-gelliyor.

Evet, bir Halk Cepheli doğru bir müdahaleyle bugün“Her Yer Taksim, Her Yer Direniş” diye dünya çapında birslogana dönüşen direnişin yaratılmasını sağlamıştır.

Reformizm başından beri hep direnişin bitirilmesi içincansiperane çalışmıştır. Ancak devrimcilerin öncülüğün-de halk buna izin vermemiştir. Devrimciler reformistlerindirenişi bitirme çabasını kitleye aktarınca Gezi Parkı’ndakion binlerce direnişçi reformizmin direnişi bitirme çabala-rını ezip geçmiştir.

KESK’in polis yürüyüşe engel olunca eylemi bitirmekararına karşı devrimci memurlar da buna karşı önlem alıpengel olmalıydı.

Bu konuda her zaman politikalarımızın doğruluğuna vehalka güvenmeliyiz.

Doğru politika şudur; asla geri adım atmamak, hep ile-ri, hep ileri...

O zaman yapılması gereken KESK’i alınan karara uy-masını sağlamak. Bunun için tüm kitleye yüksek sesle Tak-sim’e yürüme kararlılığımızı söyleyip KESK yönetiminineylemi satmasına engel olmalıydık.

Reformizm yıllardır “kitleler hazır” değil diye eylem-leri satıyorlardı. Oysa KESK ve DİSK kitlesinin de için-de olduğu halkımız haftalardır şehitler vererek meydanlardaçatışıyor. Reformizmin kendi korkularının dışında hiç birgerekçesi yoktur bugün için.

Politikalarımızı kitleye götürmeli ve reformizmin ey-lemleri satmasına, geri kararlar almasına kitlenin gücüy-le engel olmalıyız.

Devrimci Memurlar Sendika YönetimlerindekiReformizmin Eylemleri Satmasına İzin

Vermemelidir!

Ankara'da Ev Baskınları ve GözaltılarAnkara'da AKP faşizmine karşı direnen halklara yönelik

tutuklamalara yeni talimatlar verildi. Bunun üzerine pek çokilde gözaltı ve tutuklamalar yapıldı. Yapılan tutuklamalarda22 kişi tutuklandı. Saldırılar, ev baskınları ve yeni gözal-tılarla devam ediyor.

Baskılar ve GözaltılarSerbest Bırakılsın

İzmir'de 20 Haziran günü gözaltına alınanları protestoetmek için bir basın açıklaması yapıldı.

Gündoğdu Meydanı’nda toplanan 3500 kişi sloganlar-la Basmaneye doğru yürüdü. Yürüyüş boyunca evlerin bal-konlarından arabalardan sloganlara eşlik ederek ve tence-re tava çalarak kitleye destek verenler oldu. Okunan basınaçıklamasında, sabahın altısında çadırlara saldıran ve di-

renişçileri gözaltına alan polis ve İzmir valisi halka teşhiredildi. Basın açıklaması bittikten sonra tekrar GündoğduMeydanına doğru slogan ve marşlarla yürüyüşe geçildi.

Çayan’da Biber GazındanEtkilenenlere Sağlık Taraması

İstanbul’da, 26 Haziran günü, Çayan-Nurtepe’de sağ-lık taraması yapıldı. Son süreçte AKP iktidarının saldırı-larında kullandığı gazın her hangi bir zarar vermeyeceği ya-lanına karşı Dilan Kafe’de halka gazın etkilerine dair bil-gi verildi.

Kazım Koyuncu UnutulmadıKazım Koyuncu, Ankara Aydın ve Sanatçı girişiminin

çağrısı üzerine kansere yenik düşürek yaşamını yitirişinin8.yılında Ethem Sarısülük'ün vurulduğu yerde 25 Hazirangünü anıldı.

Page 45: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

30 Haziran2013

445

Yürüyüş

Sayı: 371

VUR EMRİNİ VERENLERDEN HESAP SORACAĞIZ!

Sizleri müca-delemizin verdiğicoşkuyla sımsıkıkucaklıyorum.Önce kitapları-mızı sonra 1 Ma-yıs karktınızı al-dım. İkisine deçok memnun ol-dum.

MilliyetçilikÇıkmazı kitabınıevden istemeyidüşünüyordum.Tam vaktindeilaç gibi geldi.

Bence bir in-sana verilecek en büyük hediye kitap ve özgürlüktür. Ki-tap ilk sırada çünkü özgürleştirir. En azından tüm dün-yanın özgürleşmesinin yolunu gösteren kitaptır diyelim.Hapishanede olsam da kendimi özgür hissetiyorum. Dı-şarıya çıkmak istememin en büyük nedeni dışarıdakile-ri yalnızlıktan kurtarmak. zira bensiz kaldılar. Bizsiz kal-dılar. Tabii bu cümle miza-hi de olsa gerçeği ifade edi-yor.

Devrimci memurları tu-tuklayarak bizleri cezalan-dırmadılar. Çünkü biz ha-pishanede de kendimizi ye-nilemenin, hayatı üretme-nin bir yolunu buluyoruz.Asıl amaçları sendikalarıyalnızlaştırmaktır. Bunda dabaşarılı oldukları söylene-mez. Türkiye'nin dört birilinden bize gelen kartlarmektuplar geri adım atacakbir kitlenin olmadığını gös-teriyor.

Sevgili Yürüyüş ailesi;Biz burada Sevda ile aynıhücrede iki kişi kalıyo-ruz.Diğer hücreler dört kişi.Ama şikayetçi değiliz, bir-birimize can oluyoruz. Genişanlamda şikayetçiyiz tabii.İsteriz ki, bütün arkadaşla-rımızla hep birlikte kalalım.

Haftada 3.5 saat sohbet-te birbirimizi ancak görebi-

liyoruz. Saat 8.30'da başalayıp 12.00'de bitiyor. Öyle da-lıyoruz ki sohbete, saatin nasıl geçtiğini anlamıyoruz bile.

Sizler de herhalde dergi hazırlamanın hızıyla zama-nın nasıl geçtiğini anlamıyorusunuzdur. Biz de anlamı-yoruz zaman nasıl geçiyor. Bir kitap ötekini, bir yazı di-ğerini, mektup mektubu kovalıyor. Çalıştağım okuldan,arkadaşlarımdan sık sık mektup geliyor.

Bu komployu kimsenin yutmadığını söylüyorlar.“Adaletin yerini bulacağını aramıza döneceğini biliyoruz”diyorlar. Bir arkadaş demişki, "Evet sen hücreye kapa-tıldın. Siz orada yanıyorsunuz ama senin tututklanman,senin yanman burayı aydınlattı. İnsanların kafalarında-ki acabalar, soru işaretleri gitti. Uygulamalar ve hükümetkonusunda kafalar netleşti. Sizleri de tutukladıklarına göreşüphe götürmez bir sakının olduğuna inandılar."

Nazım'ın dediği gibi diyor arkadaş: "Sen yanmasan,ben yanmasam, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa... Dışa-rıda desteğimiz çok. Bunun rahatlığı içindeyiz.

Sevgili Yürüyüş Ailesi; mektubumu burada bitiriyo-rum. Halkımıza, kamu emekçilerine, Büyük Ailemize se-lamlarımızı iletiyoruz.

13.05. 2013

KESK'li Özgür Tutsak Acun KARADAĞ

KESK'li tutsak aileleri 22 Hazirangünü “Faşizme Karşı Demokrasi, KeyfiTutuklamalara Karşı Adalet İstiyoruz”kampanyası çerçevesinde Yüksel Cadde-si’nde 13. haftada eylem yapıldı. Açıkla-maya 30 kişi katıldı. Tutsakların resimle-rinin taşındığı açıklamada sık sık “Kom-ploları boşa çıkartacağız, KESK ‘li Tuts-aklar Serbest Bırakılsın, Halkız HaklıyızKazanacağız, Faşizme Karşı Omuz Omu-za, Gözaltılar tutuklamalar baskılar biziyıldıramaz” sloganları atıldı.

Açıklama da; “KESK üyelerini kom-plolarla tutuklatıp, örgüt üyesi ilan edenAKP’nin polisinin şimdi de halk ayaklan-masını bahane ederek “sürek avı” başlat-tığı, Ankara’da 22 devrimcinin tutuklana-rak hapishaneye gönderildiği ve devrim-cilerin komplolarla tutuklanarak yıldırıl-maya çalıştığı” ifade edildi. Yapılan otur-ma eyleminin ardından, bir sonraki haftaaynı saatte buluşulmak üzere eylem slo-ganlarla sonlandırıldı.

“Faşizme Karşı Demokrasi, KeyfiTutuklamalara Karşı Adalet İstiyoruz”

Merhaba Yürüyüş Ailesi,

Page 46: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

AKP iktidarı Gezi Parkı eylem-lerinin faturasını zabıtalara kesti. İs-tanbul Büyükşehir Belediyesi’ndegörevli 4 zabıta ve 1 teknisyen yar-dımcısı, Gezi Parkı’na polis saldırısısırasında, eylemcilerin çadırların yak-tıkları gerekçesiyle, ‘orantısız güçkullanımı’nı soruşturan mülkiye vepolis baş müfettişlerinin raporlarıdoğrultusunda, İstanbul BüyükşehirBelediyesi tarafından açığa alındılar.Açığa alınan zabıtalar ve teknisyenyardımcısı hakkında idari soruşturmabaşlatıldı.

Gezi Parkı’nda halka saldıran po-listi. Zabıtalar da polisle birlikte busaldırılarda kullanıldılar. Halkın ça-dırlarını gasp ederek yaktılar. Fakattüm bunları kendi kendilerine yap-madılar. Amirlerinden, şeflerindenaldıkları emirler doğrultusunda yap-tılar. Zabıtaların açığa alınmasıesas sorumluların suçlarını örtbasetmesine yöneliktir. Esas sorumlularise saldırı emrini verenlerdir. Polisleretonlarca biber gazı sıkma emrini ve-renler, binlerce insanı gözaltına aldırıpişkence yaptıranlar, yaralanmalarınasebep olanlar, katlettirenlerdir. Herkesbilir ki; polis emir almadan böylesine

büyük çapta birsaldırıya girişe-mez. Hele helebelediye zabıta-ları emir alma-dan böyle bir işekalkışmaya cesa-ret bile edemez-ler. Hal böyleiken faturanınzabıtalara çıka-rılması iktidarınkendisini akla-masına yönelik-tir. “Bakın suç işleyenlere sessizkalmıyoruz” demeye çalışırken diğeryandan da kendi sorumluluklarınınüstünü küllemeye çabalıyorlar.

Esas Sorumlu SaldırıEmrini VerenErdoğan’dır

Bakın Başbakan R.T. ErdoğanErzurum mitinginde neler söylüyor.“24 saat içinde AKM’yi temizleye-ceksiniz, Gezi Parkı’nı temizleyecek-siniz dedim. Polise talimatı kim verdidiyorlar. Ben verdim. İşgal kuvvet-lerini mi izleyecektik? Dünya ziltakıp oynasın diye onları mı izleye-

cektik. Gezi Parkı temizlendi. İllegalörgütlerin orası karargahı değil. Düngece meydanı işgal etmek istediler.Polis sabretti uyarı uyarı. Çıkmayıncapolis çıkartmak zorunda kaldı. Sizdemokratik bir şey yapıyorsunuz daburada su mu sıkılıyor, biber gazımı sıkılıyor? Yasaklı yerlerde yap-maya yeltenirsen sana su da sıkarbiber gazı da sıkar.”

Bu konuşmalarla halka düşmanlıkve saldırı emri vardır. Başbakan açık-ça saldırı emrini kendisinin verdiğiniitiraf etmiştir. Sorumlu en baştaBaşbakan T. Erdoğan ve bu tali-matı uygulayan, İçişleri Bakanlığı,Emniyet Genel Müdürlüğü, İstan-

Gezi Parkı’nda Halka Saldırının Faturası Zabıtalara KesildiZabıtaları Açığa Alarak Suçlarınızı Örtbas Edemezsiniz!

GERÇEK SUÇLU SALDIRI EMRİNİ VEREN BAŞBAKAN VE AKP İKTİDARIDIR

Çadırları Yakanlar DeğilYaktıranlardır Asıl Suçlu

29 Mayıs'ta Gezi Parkı'nda çadırları yakan zabıtalardankadrolu olan 4'ü açığa alındı; taşeron olarak çalışan 3zabıta ise işten atıldı. Zabıtalar çadırları yakmalarınışöyle açıkladılar:

Zabıta: “Çadırı sökerken içinde mum yanıyormuş,mum düştü. Çadır da yanmaya başladı. Benim suçumyok.”

Zabıta: "Yakma talimatını polis verdi."

Polis: “Biz bir talimat vermedik. Bizim görevimizeylemcileri alandan uzaklaştırmaktı. Çadırlarla ilgilitasarruf zabıtadaydı. Biz zabıtaların çadırları sökerekkamyona yükleyeceklerini sanıyorduk. Ama zabıtalarınçadırları yaktıklarını gördük.”

Çadırları yakarkenki görüntüleri izleyen zabıtalardanbiri: “Evet bu kişi benim ama kazayla oldu, kasıt yok.”

Halkla alay ediyorlar... Gözümüzün içine baka bakayalan söylüyorlar... Görüntüler kayıtlı, canlı canlı izlediktelevizyonlarda. Fotoğrafları da var... Ellerinde çakmaklarlaçadırları yaktılar. İçindeki eşyaları yaktılar. Görüntüleriizleyip de arkasından inkar etmek, bizimle dalga geçmektir.

Zabıtalar polisi, polis zabıtayı suçlayadursun; asılsorumlu konuştu: "Şimdi soruyorlar: Polise talimatıkim verdi?' diye. Polise talimatı ben verdim."

Faşizm insanların niyetleriyle açıklanamaz. Faşizmbaştan ayağa tüm bir devlet mekanizması tarafından iş-letilmektedir. Çakmağı tutan el bir zabıta olabilir amayakma talimatını veren Devlet'tir.

Ki aynı devletin polisi Gezi Parkı'na girdikleri sonsaldırıda da dilek ağacı haline getirilen bir ağacı ateşeverdi. Asıl suçlu devlettir, çakmağı tutanlar değil.

14 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARIMIZI VURANLARDAN VE446

Yürüyüş

30 Haziran2013

Sayı: 371

Page 47: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

bul Emniyet Müdürlüğü, İstanbulValiliği ve İstanbul Büyükşehir Be-lediyesi’dir. Sorumlu ve suçlu AKPiktidarıdır. Erdoğan yine bildik “terörörgütleri” demagojisine sarılarak sal-dırıları meşrulaştırmaya çalışmıştır.Polis ve zabıta ise bu saldırılardakullanılmışlardır. Kullanılmışlar veardından da saldırıların faturası, de-mokrat gözükmeye çabalayan AKPtarafından zabıtalara kesilmiştir. Faşistiktidarın niteliğine uygun bir davra-nıştır bu. Kullanabildikleri herkesikendi çıkarları için kullanmaya çalışır,zorda kaldıklarında ise yine ilk bukullandıkları kesimleri gözden çıka-rırlar. AKP’de öyle yapmıştır.

Zabıtalar, Polisler!Faşist AKP İktidarınınMaşası Olmayın, HalkaKarşı Suç İşlemeyin!

AKP iktidarı faşist bir iktidardırve halk düşmanıdır. Emperyalizminve işbirlikçilerinin çıkarları için biryandan Orta Doğu halklarına karşıdüşmanlık yaparken, diğer yandan

da ülkemiz halklarına karşı düşmanlıkyapmaktadır. Bu düşmanlık kendiniher fırsatta göstermiştir. Özellikle 1Mayıs 2013’ten günümüze TaksimMeydanı’nın emekçilere ve devrim-cilere yasaklanması ve Gezi Parkıeylemleri boyunca tüm Türkiye’dehalka yönelik saldırılar AKP’nin halkdüşmanlığını ortaya dökmüştür. BakınEthem Sarısülük’ü kafasından yakınmesafeden tabanca ile başından vu-rarak katleden polis serbest bırakıl-mıştır.

Zabıtalar ve polisler! Sizler dehalk çocuklarısınız. AKP ise emper-yalizmin işbirlikçisi, halk düşmanıfaşist bir iktidardır. AKP iktidarınınsuç ortağı olmayın. Halka karşı suçişlemeyin. Halka karşı işlenen her

suçun bir cezası vardır bunu hiçunutmayın. Unutmayın ki faşist ik-tidarlar sizleri kullanır kullanır vebir süre sonra da bir kenara atar. Bubütün faşist iktidarlar boyunca böyleolmuştur. Faşizme yaranmak size sa-dece onursuzlukve halkın-devrimci-lerin öfkesini kazandırır.

O meydanlardakiler sizlerin anası,babası, kardeşidir.... Emir kuluyuzdiye siye mantıksız gelen emirleriyapmak zorunda değilsiniz. AKP-sizden halka zulmetmenizi istiyor.Böyle bir emre uyulmaz. Ekmek pa-rası ya da emir kuluyuz bahanelerininarkasına sığınamazsınız. Suç işliyor-sunuz. Tekrar ediyoruz VAZGEÇİN.Bakın AKP’nin ilk harcadığı siz olu-yorsunuz.

FAŞİZMİNYALANLARI...

Tayyip Erdoğan kendiniçevrecinin daniskası ilan

etmişti. Bir süre önceKazlıçeşme’deki mitingin-den sonra kendini ispatladı.(tamamen daniskasıymış)

4 aylık maaşları, kıdem ve ihbar tazminatları patronlarıÜmit Somuncu ve oğlu Mustafa Umut Somuncu tara-fından verilmeden işten çıkartılan Kazova Tekstil işçileri,defalarca patronlarının evlerine gitmiş, fakat kendilerineulaşamamışlardı. 29 Nisan tarihinden beri fabrikanınönüne kurdukları çadırda direnen işçiler patronlarınınkızı Gaye Somuncu ile de defalarca görüşmüş ancak birsonuç alamamışlardı.

Tüm bu gelişmeler karşısında işçiler, 28 Hazirangünü, saat 08.00'da ''EMEĞİMİZİ, EKMEĞİMİZİ,ALIN-TERİMİZİ ÇALAN KAZOVA TRİKOTAJ PATRON-LARI ÜMİT SOMUNCU ve MUSTAFA UMUT SO-MUNCU'DAN HAKLARIMIZI ALANA KADAR FAB-RİKADAN ÇIKMAYACAĞIZ'' pankartını 3. kattanaçarak, fabrikayı işgal ettiler. Yukarıdan açıklama yapanişçiler, ''Patronlarımıza defalarca ulaşmaya çalıştık ancak

sürekli kaçıyorlar. Geceyarıları fabrikanın içini ta-lan ettiler. Defalarca kızıGaye Somuncu ile konuş-tuk, ancak bir sonuç ala-madık. Patronlarımız geliphaklarımızı ödemeden bu-radan ayrılmayacağız'' de-diler.

Çevrede çalışan işçilerinmesaiye başlama saati ol-ması itibariyle bir çok işçialkışlarıyla destek verdi.Dergimiz yayına hazırla-nırken bekleyiş sürüyor.

Kazova Tekstil İşçileri Fabrikayı İşgal Etti30 Haziran

2013

447

Yürüyüş

Sayı: 371

VUR EMRİNİ VERENLERDEN HESAP SORACAĞIZ!

Page 48: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

Başbakan Erdoğan Taksim dire-nişçilerini bölüp, direnişi kırmak içinuyguladığı, yalan ve demagojilerifayda etmeyince, Taksim Dayanışmaİnisiyatifini çağırıp, üstenci bir tavırla,heyettekileri fırçalayıp “Gezi Parkıiçin yargı kararını bekleyeceğiz, le-himizede olsa, aleyhimizede olsa, re-feranduma götüreceğiz, istediğinizielde ettiniz, onun için bitirin” dedi.

Taksim Dayanışma İnisiyatifi, opor-tünist ve reformist kesim, faşist Baş-bakan Erdoğan'ın talebi doğrultusunda,direnişi bitirmeden yana tavır koyarken,halk ve devrimciler, “binlerce yaralıve 4 ölü verdik, ama buna rağmen hiçbir kazanım elde etmedik” diyerek, di-renişe devam dediler.

ABD uşağı, faşist Erdoğan TaksimDirenişi’ni bitirmek için 15 Hazirangünü saldırı emrini verdi. AKP Tak-sim’i işgal ederek, faşist terörle, bas-kınlarla, Gezi’yi dağıtarak direnişiyok edeceğini sandı. Bunun için Tak-sim’i polisleriyle işgal ettiler. Amabuna rağmen, direnişi sonlandırmayıbaşaramadılar. Direnme hakkını yokedemediler.

Faşizmin bu teröründen sonra,DİSK ve KESK genel grev çağrısıyaparak, Taksim Direnişini destek-lemek ve şehitlerini anmak, için top-ladığı bin kişiyle direnmeden geriçekilirken, bir kadın tek başına saat-lerce direnip, Taksim Direnişi Şehit-leri’ni faşizme karşı sahiplendi.

Faşizme karşı mücadele uzlaşı ile,barış ile, işkenceci polislere karanfilsunmak ile, direnmekten kaçış ile ol-maz. Tek de olsan direneceksin. Can-sel Malatyalı işe iadesi için, tek başınadirendi ve kazandı. “DURANADAM” da tek başına faşizme karşıbir duruş sergiledi ve faşizme boyuneğmedi. Bu yanıyla olumludur, amabu da yeterli değildir.

Başbakan Erdoğan, "Türk’e dur-mak yaraşmaz diyorlardı, Ne oldu,neden durdular? Biz durmak yokyola devam diyoruz" dedi. Evet, fa-

şizme devam diyereksaldırılarını devamettiriyor. 22 Hazi-ran’da Taksim’eyine saldırdı faşistAKP ve gece bo-yunca çatışmalarsürdü. Direnenhalkımız teslimolmayacağ ın ıgösterdi. Meh-met Akif Dal-cı’nın uğrunaşehit düştüğü, 1 Mayıs Alanını,direniş alanını terketmedi. Özgür Tut-saklar gibi, direnme hakkını savun-maya ve çatışmaya devam etti.

AKP’nin doğrudan direnme hak-kına saldırdığı bir yerde her türlüaraç ve biçimle direnmek meşrudur.

Tek kişilik hücrelerde yedi yıl bo-yunca, devrimcilerin direnme hakkınıyok etmek ve devrimcileri teslim al-maya kalkmışlardı. Başaramadılar.Bedenlerimizle zulmün önünde barikatolduk. Direnmenin yolunu hep buldukve bizi teslim alamadılar. Tahliyerüşveti verdiler, dışarıda ölüm orucunusürdürerek ve şehit düşerek, rüşvet-lerini yüzlerine çarptık. TAYAD’lıanalarımız tutsak evlatlarını savunmakiçin kafes eylemi, tabut eylemi, yü-rüyüşler, mitingler düzenlediler, Apdiİpekçi Parkı’nda 1231 gün oturarakve evlatlarının direnme hakkı için,Ölüm Orucu yaptılar ve şehit düştüler.Direnişten asla vezgeçmediler ve ka-zandılar.

Gezi Parkı’nda analar da evlatlarınıfaşizme karşı savundular ve onlarlaberaber faşizme karşı omuz omuzaoldular. Mahallelerdeki aç ve yoksulhalkımız da, tencere-tava eylemi ya-parak, AKP faşizmine yeter artık dedi.Ekmek, Adalet ve Özgürlük için di-rendiler. Her akşam yürüyüşler, yolkesmeler, karakol kuşatmaları ve ça-tışmalara katılarak direndiler. Yaratı-cılığı ile tanınan ve bilinen halkımız,direnme yollarını bularak, “Her Yer

Taksim, Her YerDireniş” demeye devam ediyor. Di-reniş tüm yurtta sürüyor.

Devlet terörüne, gözaltı ve tutuk-lamalarına rağmen, direnişin sürüyorolması, faşist Erdoğan’ın halka düş-manlığını göstermesine neden oldu.Faşist Erdoğan kinini kusarak “ayaktakımının baş olduğu nerde görülm-üştür”, “saldırı emrini ben verdim”dedi. Bu söylem ve UygulamalarlaAKP İktidarı halkı korkutmaya vesindirmeye çalışıyor, ama boşuna.Halkı AKP teslim alamayacak. AKPfaşizmi katmerleştirerek yola devamdiyecek. Çünkü iktidarı kendiliğindenhalka teslim etmeyecek.

Peki biz ne diyeceğiz? Tabi ki fa-şizme karşı, bugünki forumlarımızla,yürüyüşlerimiz, mitinglerimiz, toplan-tılarımız, tencere-tava eylemlerimiz vb.yöntemlerle direnişe devam diyeceğiz.Ne için direneceğiz? Tabi ki Halk Ana-yasası için direneceğiz. Kendi anaya-samız için direnecek, örgütlenip, mü-cadele edeceğiz, etmeliyiz.

AKP faşizmine karşı büyük-küçüktüm direnişler, kazanacağımız büyükzaferin temel taşları olacak. Bu taşlarıçoğaltıp, AKP faşizmine halkı teslimalamayacağını göstereceğiz.

HALK ANAYASASI İÇİN,HALK MECLİSLERİNDE, HALKKOMİTELERİNDE ÖRGÜTLE-NELİM, MÜCADELE EDİP, KA-ZANALIM!

FAŞİZME KARŞI TEK YOLDİRENİŞTİR!

14 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARIMIZI VURANLARDAN VE448

Yürüyüş

30 Haziran2013

Sayı: 371

Page 49: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

Tayyip Erdoğan halkı aşağılamayadevam ediyor.

Tüm Türkiye yangın yeri: 79 ildehalk sokaklarda faşizme karşı taş,sopa, sapanla, barikat kurup direniyor.Küstah Erdoğan: “bir avuç çapulcuyapabuç bırakmayız” diye açıklamayaptı.

“Topçu Kışlası’nı yapacağız, Kül-tür Merkezini Yıkacağız, Taksim’eCami yapacağız” diyor!

HALKIMIZ!FAŞİZMLE UZLAŞILMAZ! FA-

ŞİZMİ YIKALIM!Halka “ÇAPULCU” diye hakaret

eden AKP’nin ecdadı Osmanlı’dır. AKP’nin ecdadım diye övündüğü

Osmanlı hem katliamcı, hem çapul-cudur...

Tarihi halk düşmanlığıyla doludur.Katliamlarla doludur.

İşte AKP’nin ecdadı Osmanlı’nınhalk düşmanlığı... Tarihleri katliam-larla dolu.

-1238 Baba İlyas ayaklanması:Selçuklu Devleti’nin halk üzerindekizulmüne, açlık ve yoksulluğa karşıayaklanan Türkmen Aleviler’e karşıgiriştiği katliamda on binlerce Alevikatledildi.

- 1239 Baba İshak Ayaklanması:Baba İlyas ayaklanmasının kanlabastırılması ve ayaklanmanın önderiBaba İlyas’ın katledilmesinden sonraayaklanma Baba İshak tarafındansürdürüldü. Baba İshak ayaklanmasıda Selçuklu Devleti tarafından bas-tırıldı.

- 1419 Şehdet Bedrettin ayaklan-ması: “Yarin yanağından gayri herşeyde her yerde hep beraber diye-bilmek” için hakça bir düzen kurmakiçin ayaklandı. Börklüce Mustafa,Torlak Kemal, on binlerce köylü Ay-dın ve Manisa dolaylarında katledildi.1 yıl sonra Şeyh Bedrettin ve binlerceadamı Serez’de Osmanlı’nın padişahıMehmet Çelebi tarafından idam edil-di.

- Ya da 1427 yılında II. Murat’ın

Amasya - Tokat - Çorum bölgesinde400 kişiyi katledildi.

- 1511 yılında II. Bayezid’in ŞahKulu Baba Tekeli İsyanı’nda 3.000Alevi-Kızılbaşı öldürüldü ve ŞahKulu idam edildi.

- 1512 yılında Tokat ve çevresindeNur Ali Halife katledildi.

- 1514 yılında Çaldıran Savaşı’ndaYavuz Selim İdrisi Bitlisi’nin de ma-rifetiyle on binlerce Alevi katledildi.

- 1517 yılında Yozgat-Tokat böl-gesinde Bozoklu Celal’in,

- 1519 yılında Tokat-Zile’ de ŞahVeli’nin,

- 1525 yılında Süklün Koca veBaba Zünnun Bozok’un,

-1526 yılında Kırşehir-Ankarayöresinde Kalender Çelebi’nin,

-1527 yılında Tokat’ta ZünnünoğluHalil ve Hubyar Baba’nın isyanla-rında yüzlerce-binlerce Alevi – Kı-zılbaşı katledilmiştir.

-16.yüzyılın sonlarına doğru “Bo-zuk düzende sağlam çark olmaz”diye Osmanlı’nın düzenine başkal-dıran Pir Sultan Abdal idam edildi.

-1606 yılında Kuyucu Murat Paşa155 bin Alevi’yi özel olarak kazdırdığıkuyularda canlı canlı katletti.

- 1656-61 yılları arasında KöprülüMehmet Paşa, Celali ayaklanmalarınıbastırmak bahanesiyle Anadolu'daonbinlerce Alevi-Türkmen’i katletti.

Seçim meydanlarında “Yedi Kı-zılbaş öldüren cennete gider” diyen,yetmezmiş gibi “Kızılbaşların canıda, malı da, namusu da helaldir”diyen Çorum İskilipli ŞeyhülislamEbussuud Efendiye övgüler dizenbizzat AKP’nin başbakanıdır.

Bunca katili ecdadı gibi kabuleden AKP, Alevi halkımızın tescillidüşmanıdır.

Selçuklu ve Osmanlı dönemle-rinde Aleviler katledilirken Cumhu-riyet döneminde de Alevi halkımızayönelik katliamlar durmamıştır.

- 1920–21’de Koçgiri bölgesindeAlevi-Kürt ayaklanması katliamlarla

bastırılmıştır. Bu düzen, katliamı ger-çekleştiren Topal Osman’ın heykelinidikmiştir.

1926 Koçuşağı katliamı yaşandı.1930 Zilan katliamı yaşandı. - 1937-38 de Dersimde 40 binin

üzerinde Alevi halkımız katledildi.Binlerce Dersimli hizmetçi ve evlatlıkverildi. Ayaklanma önderleri idamedildi ve mezarlarının yeri bile halktansaklandı.

- 6 Ağustos 1938 Dersim-Erzincanarasında Zine Geçidi’nde 95 kişi kat-ledildi.

2- Haziran 1966 Muğla Ortacasaldırısı.

5 Haziran 1966 Ortaca saldırısı.11 Haziran 1967 Elbistan saldırısı. 5 Mart 1971 Kırıkhan saldırısı.1977 1 Mayıs Katliamı saldırısı.18 Nisan 1978 Malatya saldırısı.1-4 Eylül 1978 Sivas Ali Baba

mah. katliamı gerçekleşti.24 Aralık 1978 Maraş katliamı;

Hamile kadınların karınlarının deşilipceninlerin öldürüldüğü, 9-10 yaşla-rında çocukların canlı canlı kazanlaraatıldığı; kimisinin kafalarından ağaç-lara çivilendiği yüzlerce Alevi, Kı-zılbaş, Kürt, solcu, sosyalistin kat-ledilmesi.

27 Mayıs-4 Temmuz tarihleri ara-sında aylarca süren 1980 Çorum kat-liamı.

2 Temmuz 1993 Sivas Madımakkatliamında devletin polisi, askerive hükümetinin gözlerinin önünde 8saatlik bir kuşatma sonucu 33 sanatçı,şair, ozan, semahçı katledildi.

12 Mart 1995 Gazi ve Ümrani-ye’de 18 kişi katledildi.

19 Aralık 2000 de hapishanelerde28 devrimci tutsak katledildi. Deva-mında iktidarların tecrit politikasınakarşı ölüm oruçlarında yapan 122kişi katledildi.

Çapulcu Değil Halkız! Halk Düşmanı AKP;Çapulcu sizin Ecdadınız Osmanlı’dır!

30 Haziran2013

449

Yürüyüş

Sayı: 371

VUR EMRİNİ VERENLERDEN HESAP SORACAĞIZ!

Page 50: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

Taksimdirenişi ey-lemleri sıra-sında gözal-tına alınan-

ların, “Zorla AK Parti mitingi izletti-ler. Tuvalete gitmemize izin verilme-di, otobüslerde tutulduk” sözleri İs-tanbul Barosu tarafından görevlendiri-len avukatların tutanaklarına yansıdı.

Halk düşmanı AKP'nin mitingle-ri gözaltındaki bir insana niçin izlet-tirilir? Elbetteki psikolojik işkenceyapmak için... Aynı ‘90’lı yıllardagözaltındaki devrimcilere zorla din-lettirilen Türkiyem, Mehter Marşıgibi... Devrimcilere faşistlerin marş-larını dinletmek birincisi acizlik,ikincisi işkencenin farklı bir boyutu-dur. İşkencecilerin 12 Eylül’den beribaşvurdukları yöntemdir bu gözal-tında faşist marşların dinletilmesi.AKP’nin polisleri de işkence yönte-mi olarak gözaltına aldıklarına AKPmitinginin görütülerini izletiyor.

Peki ne anlatmak istiyor bu iş-kenceciler? AKP’nin ne kadar güçlüolduğunu mu? AKP miting görüntü-leri işkence aracı olarak kullanılıyorsaişkencecilerin elinde o partinin gü-cünden bahsedilebilir mi? Hayır!

AKP halkı sindirmek, korkutmakiçin artık hangi yöntemleri kullanır-sa kullansın başaramayacak. Bugünülkenin her yanını saran halk ayak-lanması buna cevaptır.

Halkın her geçen gün artan öfke-sini bastıramayacaklar.

Yine de pespaye AKP hükümeti,son çırpınışlarında gözaltında izleti-len mitinglerinin görüntülerindenmedet umuyor.

Kendileri de biliyor ki, o miting-leri izlemek işkenceden başka birşey değildir. Halkın her kesiminiaşağılayan, seviyesiz, yalancı TayyipErdoğan'ın salyalarını akıtarak oradanburadan toplayıp otobüslere doldu-rarak getirdiği kitleye hitabının gö-rüntüleri AKP'nin çöküşünün itirafı-dır aslında. İktidarda olan bir parti,hak adalet mücadelesi veren halkakarşı düşmanlaştırılmaya çalışılarak

bir araya getirilen insanların görün-tüsüyle mi ayakta duruyor acaba? Di-yelim ki öyle, o kitlenin o alana na-sıl götürüldüğünün, beyinlerinin hal-ka, halkın haklı taleplerine karşı na-sıl bulandırıldığının bilinmediği midüşünülüyor?

Erdoğan "Milli İradeye Saygı"mitinginin her konuşmasında aynıyalanları aynı sıralamayla aynı ton veaynı uslupla söylemekte ısrar ediyor.Söylediği yalanların yalan olduğuispatlanmış olmasına rağmen. Aciz-liği ve korkaklığı böyledir işte faşiz-min. Korktukça saldırmak.

Acizleşen, kendi yönetim biçimive sahip olduğu halk düşmanı ideo-lojisiyle kendi çöküşünü hazırlayanErdoğan, Taksim direnişini sürdü-renleri işkenceyle yıldırmaya çalı-şırken, bir yandan da kendi kitlesiningönlünü kazanmaya çalışıyor. Nafi-le çabalardır bunlar. AKP'nin em-peryalizmin işbirlikçisi, katliamcı,baskıcı politikalarının artık gizli sak-lı bir yanı kalmadı. Sokaklara, mey-danlara çıkan on binlerce insan hertürlü işkenceyi, bedeli göze alarak ey-lemlerini sürdürmektedir. Peki TayyipErdoğan ve kitlesi en ufak bir bede-li göze alabilirler mi acaba?

Bir yandan direnenlerin psikolo-jisini yıpratmaya çalışan Erdoğan, öteyandan kendi polisinin de moraliniyüksek tutmak için elinden geleni ya-pıyor. İstanbul Emniyet Müdürü Hü-seyin Çapkın'ın başkanlık ettiği kriztoplantısında "benzer" eylemler ola-bilir sonucundan hareketle, polisokullarından 2 bin 200 polis çevikkuvvetin emrine tayin edildi. Top-lantıda polislerin çalışma koşullarınıniyileştirilmesi sonucu da çıktı. Bunagöre, Taksim direnişi sırasında "yo-ğun mesai nedeniyle evine gideme-yen, sokakta yatmak zorunda kalanpolisler artık 'sahra çadırı'nda ba-rınacak. Eylemlerin yoğunlaştığımerkezlere kurulacak çadırlardatuvalet, yatak ve revir olacak." Biz-ce asıl psikolojisi yıpranan, morale ih-tiyacı olan halk düşmanı AKP ve po-lisidir. Ama boşuna uğraşıyorlar artık

hiçbir şey istedikleri gibi olmayacak.Bu daha başlangıç! Polislerin psiko-lojik olarak yıpranmasına da sebepolan intihar etmelerine neden olan da"benim polisim" kabadayılığını yapanAKP hükümetidir.

DüşmanıHalk

AKP

Polisler; siz de yoksul halkçocuklarısınız. Bu devlet sizeverdiği eğitimle sizi, içinden

çıktığınız halka düşman ediyor.Halkı düşman olarak

görüyorsunuz. Halka düşmangibi saldırıyorsunuz. Son bir

ayda onlarca insanımızıngözünü kör ettiniz. Sakat

bıraktınız. İşkenceyapıyorsunuz. “Ekmek

parası”, “amirlerin emri”diyerek halka saldıramazsınız.

Bu yaptığınız suçtur. Sizdenhalka karşı suç işlemeniziisteyen emirlere uymayın.

Halka işkence yapılarakekmek parası kazanılamaz.Kazandığınız o parayı çolukçocuğunuza yediremezsiniz.

Halka saldırmaktan, suçişlemekten vazgeçin. TayyipErdoğan “polisimiz destan

yazdı” diye sizi sözdesahipleniyor. Yarın ilk

harcayacağı kişi siz olursunuz. Ekmek parası

kazanacaksanız polisliktenistifa edin. Simit satın, onurlu

bir iş yapın.

İşkence de Miting Görüntüleriniİzleten AKP Tükenmiştir

14 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARIMIZI VURANLARDAN VE50

Yürüyüş

30 Haziran2013

Sayı: 371

Page 51: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

Tecavüzcü “Kamu Görevli-leri” Kaçmaz Öyle mi? 2011-2013 yıl-

ları arasında Bingöl’de, 16 yaşındaki E.A'ya tecavüz eden5 uzman çavuş “kamu görevlisi olmaları ve kaçma şüp-hesinin bulunmaması...” nedeniyle tahliye edildi.

Devlet, çocuklarımızın ırzına geçiyor. Uzman çavu-şuyla, mahkemesiyle, adaletsizliğiyle ırzına geçiyor ço-cuklarımızın. Devletin adaleti, 14 yaşında bir çocuğa te-cavüz eden, 16 yaşına kadar bunu sürdüren uzman ça-vuşları serbest bırakıyor. Gerekçe kamu görevlisi ol-maları, kaçma şüphesi olmaması...

Peki bu alçaklar 14 yaşındaki çocuğumuza tecavüzederken kamu görevlisi değil miydi? E.A'nın ırzına dev-letin ordusunda uzman çavuş iken geçmedilermi?

Kamu görevlisiyken tecavüz eden uzman ça-vuşuna güvenen, kaçmayacağına inanan devletinkendisi tecavüzcüdür.

Devlet tecavüzcüye böyle sahip çıkar, ko-ruyup kollarsa zaten, neden kaçsınlar ki?

Yalnız halkın öfkesini unutuyorlar. Kaçacakları tek şeyvar, o da halkın adaleti. Bütün E.A'ların hesabı er ya da geçbir gün mutlaka sorulacak.

Yasadışı Devlete Karşı Ken-di Anayasamızı Yapalım: Faşizme kar-

şı ayaklanan halkımıza İzmir ve Antalya'da çivili sopalarlasaldıranların sivil polis oldukları kesinleşti.

Devlet, hem yasal, hem de yasadışı her tür yöntemlehalka savaş açtı.

Yasadışı yöntemlerle saldırmak, çadır yakmak, gözlerenişan alarak insanları kör etmek, kafalara gaz bombası ata-rak insanları öldürmek hak; direnmek suç!

Halkımız canını verebileceğini bilerek direndi günlerce.

Zalime karşı direnmenin meşruluğu ile taleplerini haykırdı.AKP, ise merkezi talimatla çivili polislerini halka saldırttı.Bir gün resmi bir gün sivil olan polisler, AKP’nin halkakarşı yürüttüğü savaşın legal-illegal elemanları oluyor.

Neden çivili sopalar? Çünkü gözdağı vermek istiyor-lar. Faşizmin yöntemidir, insanlara palalarla, döner bı-çaklarıyla, satırlarla, çivili sopalarla saldırmak. Korku yay-mak, korku ile teslim almak isterler çünkü.

Başbakan ne diyordu: “Şimdi soruyorlar: ‘Polise ta-limatı kim verdi?’ diye. Polise talimatı ben verdim.”

Çivili sopaların talimatını veren de odur. Devlet işken-cecidir, katildir. Katillere karşı direnmek ise meşrudur. Elin-de çivili sopayla gelenlere gül uzatılmaz. Yasalar, yasala-rı yapanlarındır, halkın değil. Ekmek, adalet ve özgürlük içinkendi anayasamızı yapalım!

Polisleri de bir kez daha uyarıyoruz: Gerekirse simit sa-tın ama onurunuzla yaşayın. AKP’nin katilliğini yapmayın!

Sorsaydınız Söylerdik: CIA,

Emniyet Genel Müdürlüğü ve MİT ile görüşürek, "Baş-ta El Kaide olmak üzere DHKP-C gibi terör örgütleri-nin Amerikan misyonlarına saldırı düzenleyecekleri yö-nünde güçlü bilgilere sahibiz. Özellikle büyükelçilik vekonsolosluklar hedef. Gerekli önlemlerin alınmasını is-tiyoruz." dedi.

Görüşme sonucunda alınan kararlar başta Ankara, İs-tanbul ve Adana olmak üzere emniyet müdürlüklerine giz-li ve acil koduyla gönderildi. ABD büyükelçiliği ve kon-solosluklar çevresinde güvenlik önlemleri artırıldı.

Devrimciler, emperyalizme karşı mücadele etmeden ik-tidarı alamayacaklarını çok iyi biliyorlar. Ve bunu açık-ça duyuruyorlar zaten. Yani CIA'nın güçlü bilgi edinmekiçin kendini paralamasına gerek yok. Emperyalizm ile halk-lar arasındaki çelişki temel çelişkidir. Ve bu çelişki ancakiktidar mücadelesi ile halklar lehine çözülecektir. Ogüne kadar Amerikan emperyalizmi devrimcilerin hede-fi olmaya devam edecektir.

Sorsaydınız söylerdik, öyle güçlü istihbaratlara, gizlive acil kodlarına gerek yoktu...

150 yıl önce ilan etmiştik zaten: "Bundan yüz elli yılönce

ilan etmişiz bunu: "Devrimciler kendi görüşlerini veamaçlarını gizlemeye hiç tenezzül etmemişlerdir. Hedef-lerine ancak mevcut toplumsal koşulların zorla yıkılma-sıyla ulaşılabileceğini açıkca ilan etmişlerdir. Varsın ege-men sınıflar bir devrim korkusuyla titresinler. Proleter-lerin zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri yok. Ka-zanacakları bir dünya var."

dünyadan... ülkemizden KISA KISA

30 Haziran2013

51

Yürüyüş

Sayı: 371

VUR EMRİNİ VERENLERDEN HESAP SORACAĞIZ!

Page 52: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

Almanya Başbakanı Angela Mer-kel, Türkiye’deki gösterilere yapılanmüdahale karşısında "şoke" olduğu-nu söyledi.

Merkel, Alman televizyon kanalıRTL’ye verdiği röportajda, “Kor-kunç görüntüler vardı. Bu görüntülerebaktığınızda, yaklaşımın çok fazla sertolduğunu görebiliyorsunuz” dedi.

Duy da inanma. Korkunç görün-tüleri biz çok iyi hatırlatırız 'sayın'Merkel'e.

Merkel'in bu ifadelerine inanma-mız için hiçbir sebep yoktur. MerkelTürkiye halklarını sevemez onlariçin üzülecek bir başbakan değildir.Onun tek üzüldüğü işbirlikçi AKP'ninprestijinin düşmesi ve ayaklanmanındevrime doğru ilerlemesi. Yani kısa-cası Türkiye'deki halk ayaklanmasıemperyalist işbirlikçilerinin hiç işenegelmiyor. AKP faşizmi Türkiye tari-hinde gelmiş geçmiş en işbirlikçi ik-tidardır.

Sizin ülkemiz adına üzüntünüzmutlaka bizim bir kaybımızdır. Eğerüzülmüşse emperyalistler bizim adı-mıza mutlaka kendi çıkarları içindir.

TÜRKİYE HALKI AYNI ZA-MANDA SİZE, YANİ GÖZÜNÜPARA BÜRÜMÜŞ EMPERYA-LİSTLERE KARŞI DA AYAK-LANMIŞTIR, BUNU ASLA UNUT-MAYIN!

Bu ayaklanma size de karşıdır.Dünya halkalarının baş düşmanıAmerika başta olmak üzere size kar-şı da bir başkaldırıdır bu. AKP'yi bu

günlere taşıyanlar emperyalistlerdir.

Daha bir yıl öncesine kadar Tür-kiye'de demokrasi olduğunu savu-nuyordunuz, ne değişti? Türkiyelidevrimcileri Türkiye’ye göndermekile tehdit ediyordunuz. Şimdi mi an-laşıldı demokrasiye ters düştüğü. Buayaklanma bir birikimin sonucuydu.Yani AKP'nin faşist saldırılarına tep-kiydi. Bunların bir çoğu Avrupa em-peryalistleri tarafından bilinen ger-çeklerdi. Aksine halkımızın sessizduruşu çok hoşlarına gidiyordu. Buşekilde karış karış yiyorlardı ülkemizi.

Ama çok üzgünüz ki AKP faşiz-minin sonu sizin de sonunuz olacak.Ülkemizin topraklarını istediğinizgibi kullanamayacaksınız. Bunun ko-lay olmayacağını gördünüz. Babanı-zın çiftliği değildir Türkiye.

NAZİLERİ BESLEYEN, MA-AŞLAR BAĞLAYAN, BÜTÜNDÜNYANIN GÖZÜ ÖNÜNDE BİRKATİLİN ŞOV YAPMASINI SAĞ-LAYAN CDU ve Merkel, yapılanlarkarşısında dehşete düşemez.

Dehşet mi arıyorsunuz? O zamandiri diri yakılmasına göz yumduğunuzçocuklarımıza bir bakın. Mahallele-rimize koyduğunuz bombalara bakın.Öldürülen 9 esnafımıza bir bakın.

Bu katliamların hesabı soruluyorsözde mahkemelerinizde. Bir tekmadalya takmadığınız eksik kaldıkatil Zschape'ye.

Merkel açıklamasının devamında“21. yüz yılın Türkiyesi’nde; eleşti-risi olanların, farklı fikirde olanların

ve farklı bir toplum düşüncesindeolanların da yeri olduğunu görmek is-terdim” dedi.

Farklı fikirlerde olanların yeri ol-masını isterlermiş. Yine duyun veinanmayın.

Sadece düşünceleri nedeniyle dev-rimcileri tecrit hapishanelerinde tutan,bu tür düşüncelerin yok edilmesi ge-rektiğini hatta onlara sempati du-yanların dahi cezalandırılması ge-rektiğini söyleyen Alman mahkeme-lerinden haberi yok sanırız Merkel'in.

Bütün müslümanları sadece dü-şünceleri ve inançları yüzünden fiş-leyenler, müslümanlığı ve bu inancasahip olanları, Amerika’ya düşmanolanları bir 'kayıp' olarak görenler bizefikirlere saygıdan bahsedemez.

Sonuç olarak; Almanya Başba-kanı Merkel'in Türkiye'deki halkayaklanmaları ve polisin saldırısınaüzülmesinin tek nedeni AKP iktida-rının prestijini daha da yükseltmesiiçindir. Bir uyarıdır AKP'ye. Bir anönce toparlan bir kaç güzel söz söy-le halkına ve biz de senin ülkeni sa-tın almaya devam edelim uyarısıdır.

İkinci olarak; Irkçı katliamlarınsorumlusu Almanya, başka bir ülke-ye hesap soracak konumda değildir.

Üçüncüsü; Devrimciliği, sosyalistdüşünceleri birer tehlike olarak görenAlmanya düşüncelere saygıdan bah-sedemez.

Dördüncüsü; Müslümanları inanç-ları dolayısıyla fişleyenler inançlarasaygılı olamazlar.

AVRUPA’dakiBİZ

Irkçı Katliamın Sorumlusu Merkel, Taksim'dekiPolis İşkencesi Karşısında “Şoke” Olamaz!

İspanya'da gözaltına alınıp, tutuklanan BAHAR KİMYONGÜR hak-kında “hazırlanan” iade dosyasının tek materyali, “faşist bir ülke'nin Dış-işleri Bakanı'nı protesto etmek”tir. Faşizme karşı olduğu için BAHAR KİM-YONGÜR'ü tutuklayanlar, iade etmeye çalışanlar bilmelidir ki, tutuklamalarve tehditlerle hiçkimseyi teslim alamazsınız.

Tüm bu gelişmelerin ardından, İspanya’nın Madrid şehrinde İnterpol ta-rafından tutuklanan Bahar Kimyongür; para kefaleti karşılığında serbest bı-rakıldı.

İspanya AKP Faşizmi İle Yapılan İşbirliğine Son Vermelidir

14 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARIMIZI VURANLARDAN VE552

Yürüyüş

30 Haziran2013

Sayı: 371

Page 53: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

AvusturyaAvusturya’da Taksim direnişi ile

başlayan halk ayaklanmasına destekmitingi yapıldı. 23 Haziran günü Vi-yana’da yapılan mitinge, çok sayıdaTürkiyeli ve Avusturyalı demokratikkitle örgütü katıldı.

Halk Cephesi, ADHF, ATİGF veAVEG-Kon’un çağrısıyla Viyana'nınmerkezindeki Türkiyeli ve Avustur-yalı demokratik kitle örgütleri top-landı. Aynı gün gerçekleşen AKPyürüyüşüne karşı düzenlenen eyleme700’e yakın kişi katıldı.

Eyleme Halk Cephesi 260 kişiy-le katıldı.

İngiltereİngiltere'nin başkenti Londra’da

demokratik kitle örgütlerinin, sendi-kaların ve Halk Cephesi’nin de ka-tıldığı bir protesto gösterisi yapıldı. 21Haziran günü Türkiye Elçiliği önün-de yapılan eylemde Türkçe ve İngi-lizce sloganlar atıldı.

AlmanyaKöln şehrinde Heumart Mey-

danı’nda on binlerce kişiAABF’nin (Avrupa Alevi Bir-likleri Federasyonu) çağrısıyla 22Haziran günü Türkiye’de ger-çekleşen halk ayaklanmasınadestek olmak için buluştu. Av-rupa’nın değişik ülkelerindenotobüslerle ve arabalarla gelenkitle pankartlarını ve dövizleri-ni açtı.

Halk Cephesi eyleme “HalkaYönelik Saldırıyı Durdurun”,“Biz halkız Ekmek, Adalet veÖzgürlük İstiyoruz” pankartla-rıyla katıldı. Mitinge 40 bindenfazla kişi katıldı.

Wupertal şehrinde halk ayak-lanmasını sahiplenmek, direnişedestek olmak için 4,10, 11 Ha-ziran tarihlerinde yürüyüşler dü-zenlendi. Yürüyüşte "Her YerTaksim Her Yer Direniş" sloga-nı atıldı. 1800 kişinin katıldığı ey-leme, Alman anti-fasişt gruplar

da destek verdiler.

Berlin şehrinde 18 Hazi-ran günü Alman anti-faşistgrubu ALB tarafından Tak-sim-Gezi konusunu ele alanbir panel düzenlendi. Panel-de Halk Cephesi'nden birtemsilci ve bir sosyolog ko-nuştu.

FransaParis’te 16 Haziran günü

Paris Hotel De Ville önündetüm Türkiyeli sol örgütlerinkatılımıyla Taksim direnişinedestek eylemi yapıldı.

1 saat yapılan oturma ey-leminde Fransızca “Her YerTaksim, Her Yer Direniş” ya-zılı pankart taşındı. Türküle-rin, marşların söylendiği ey-lemin ardından Türkiyelilerinyoğunlukta olduğu Paris 10.Bölgesi’ne doğru yürüyüşyapıldı. 40 dakika süren yü-

rüyüş sloganlar, alkışlar ve marşlar-la devam etti. Yürüyüşe bine yakınkişi katıldı.

17 Haziran günü de Türkiye bü-yükelçiliği önünde toplanan 200 ki-şilik kitleyi Fransız polisi, eyleminizinsiz ve yasak bölgede yapıldığı ge-reçesiyle engellemeye çalıştı. Çok sa-yıda çevik kuvvet polisi kitlenin et-rafını sardı. Polisin engelleme çalış-malarına rağmen eylemi sürdürenkitle, 1 saat sonra eylemi metro du-rağına kadar yaptığı yürüyüşle iradiolarak sonlandırdı.

18 Haziran günü ülkede devrim-ci kurumlara yönelik yapılan ope-rasyonları protesto etmek için Strass-bourg St-Denis’de Paris-Taksim Di-reniş Platformu eylem yaptı. Yapılanoperasyonların haftalardır süren di-renişe öncülük eden bütün devrimci-leri hedef aldığı, tüm halka savaş açandevletin halkın örgütlü gücünü da-ğıtmak için saldırdığı söylendi. Ey-leme 60 kişi katıldı.

Av ru pa’da Her Yer Direnişin CoşkusuylaAyakta

30 Haziran2013

53

Yürüyüş

Sayı: 371

VUR EMRİNİ VERENLERDEN HESAP SORACAĞIZ!

AvusturyaViyana

İngiltereLondra

AlmanyaKöln

FransaParis

Page 54: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

Demokrasi MücadelesiTerörizm Değildir

Almanya’da 26 Haziran günü saat 08.00 civarında KölnSanat Atölyesi, Duisburg Aile ve Gençlik Derneği, Dort-mund Kültürevi, Berlin Yorum Kültürevi ve çeşitli adreslerpolislerce basılmış ve 5 kişi gözaltına alınmıştır. Gözal-tına alınanların arasında bulunan Anadolu Federasyonubaşkanı Latife Adıgüzel ve Muzaffer Doğan, ikamet et-tikleri Wuppertal şehrindeki evlerinden alındıktan sonraDüsseldorf'a götürüldüler. Daha sonra Latife Adıgüzel Din-slaken Hapishanesi’ne götürüldü.

Yaşanan tutuklanmanın ardından Latife Adıgüzel veMuzaffer Doğan'ın aileleri ve yakınları bir eylem yaptı-lar. Eyleme, Alman anti-faşistleri ve Türkiyeli demokratlarda destek verdiler.

Eylemde, Latife Adıgüzel'in iki çocuk annesi olduğubelirtilerek, anti-faşist mücadele içinde olduğu ifadeedildi. Avrupa'da ırkçılığa karşı göçmenlerin haklarını sa-vunan Anadolu Federasyonu’nun başkanı olan Latife Adı-güzel'in suç işlemediği, Almanya'nın Beate Zschape’yi veNazileri korumak için her türlü çabayı sarfettiği ifade edil-di.

“Keyfi Baskınlar ve Tutuklamalar Bizi Yıldıramaz!”,“Komploları Boşa Çıkaracağız!”sloganlarının atıldığıeyleme 50 kişi katıldı.

Basılan yerlerden biri olan Köln Sanat Atölyesi çalı-şanları tarafından da bir eylem yapılarak baskınlar pro-testa edildi.

Türkiye Devleti Yeni BirKaçırma ve Katliam GirişimiHazırlığında!

13 Haziran tarihli Milliyet ve Türkiye gazetelerinde“DHKP-C Bir Canlı Bomba Daha Gönderdi!” başlıklı birhaber yayınlandı. Haberde “DHKP-C’nin, canlı bomba ey-lemi yapmak üzere yasadışı yollarla Türkiye’ye soktuğuve geçen hafta Edirne’de yakalanan Bulut Yayla’dan birsüre önce, bir teröristi daha Türkiye’ye gönderdiği tespitedildi!” yazıyor.

Haberde resmi verilerek ismi F. E. olarak yazılan vecanlı bomba olarak hedef gösterilen kişi, ölüm orucu ga-zisi ve yıllardır Yunanistan’da politik mülteci olarak ya-şayan Ferhat Ertürk’tür. Bu haberlerin yayınlandığı sıra-da Ferhat Ertürk, Yunanistan hükümetince kapatılan Yu-nanistan Radyo Televizyon Kurumu (ERT) işçileriyle da-yanışmak için ERT binasının önünde bildiri dağıtmaktaydı

Uyarıyoruz: Milliyet ve Türkiye gazeteleri kontrge-rillanın bu provokatif haberlerini yayınlamaktan vazgeçmelidir. Ferhat Ertürk’ün başına gelecek her şeydenTürkiye faşist devletini ve bu kontrgerilla haberlerini ya-yınlayan gazeteleri sorumlu tutulacaktır.

Bizleri Asimile Etmeye Çalışanlar,Cenazelerimizi de Aşağılıyor,Ölülerimize Hakaret Ediyorlar

Zulme Sessiz KalmayalımBelçika Anadolu Fedarasyonu, Aziz Karaşam’ın, 19

Eylül 2012 tarihinde, Belçika'nın Luven kenti Hulp Ha-pishanesi’nde "intihar etti" denilerek ölü bulunmasının ger-çekçi olmadığını ve sorumluların hesap vermesi gerekti-ğini belirten bir açıklama yayınladı.

Açıklamada “kendini astı” denilen Karaşam’ın ölmedenbir gün önce Türkiye Büyükelçiliği’ni arayarak “Buradabaskı görüyorum, beni öldürecekler” dediği ifade edildi.

“Avrupa'daki göçmen halkı bir "oy deposu" ve bir "dö-viz makinası" olarak görenler, bu çağrı karşısında sağır-dilsiz oldular” denilen açıklamada, 3 Haziran 2013'de açık-lanan otopsi sonuçlarına göre, Aziz Karaşam'ın vücudundaeksik kısımlar olduğu vurgulandı.

Hollanda'da işkence ile öldürülen İhsan Gürz’ün de par-çalanıp organlarının alındığı belirtilerek, “Bizler yaşarkensaygı duymayanlar, bizi ülkelerinden kovanlar, evlatla-rımızın cenazelerini de parçalayarak ‘Ölülerinizin bir de-ğeri yok’ diyorlar” denildi.

Emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı mücadelede herevinde şehidi olan Suriye'nin Tartus şehri, 25 Haziran günüumudun türkülerini söyleyen Grup Yorum’u misafir etti.

Konser, Suriye'deki vatan mücadelesi şehitleri vetüm dünya devrim şehitleri için yapılan saygı duruşuylabaşladı. Suriye halkının Türkiye'deki Taksim direnişini se-lamlama ve Grup Yorum'un "Emperyalizme Karşı Dire-nen Suriye Halkının Yanındayız" şiarını yükseltme ama-cıyla yapılan konserde Arapça ve Türkçe marşlar söylendi.Dayanışmayı, emperyalizme, faşizme karşı mücadeleninsüreceğini ifade eden konuşmalar yapıldı.

Grup Yorum'dan Caner Bozkurt ve İnan Altın, dünyanınher yerinde zulme, işgallere ve katliamlara karşı olduk-larını, daha önce de emperyalizme karşı direnen Suriyehalkının ve yönetiminin yanında olduklarını belirten ko-nuşma yaptılar.

Halk Cephesi adına konuşma yapan Behiç Aşçı da ül-kemizde ve dünyada yükselen anti-emperyalist mücade-lenin bir parçası olduklarını ve bu mücadeledeki kararlı-lıklarını ifade etti.

Suriye televizyonu çalışanları adına yapılan konuşmada,halkların kardeşliği ve dayanışmasının asla yok edile-meyeceğine vurgu yapıldı.

Grup Yorum UmudunTürküleriyle Tartus'taydı

Grup Yorum UmudunTürküleriyle Tartus'taydı

14 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARIMIZI VURANLARDAN VE554

Yürüyüş

30 Haziran2013

Sayı: 371

Page 55: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

1

24Ocak

Sayı :

KULAĞIMIZA KÜPE OLSUN

“Adamdan Saymak”Değeri olmadığı halde bir kimseye değervermek

Deyimler

“Adamak Kolay, ÖdemekGüçtür”

Herhangi bir konuda vaatte bulunmak ko-laydır. Önemli olan söylenenlerin yapıl-masıdır. Yani; gerçekleştiremeyeceğimizişler hakkında sorumsuzca vaatlerde bu-lunmamalıyız.

Atasözü

“Eğer bir gün halk yaşam hakkını isterse. İlla ki kader buna cevap vermek zorundakalacaktır.”

Tunuslu Şair Ebu Kasım El Şabbi.

Egemenlere GüvenOlmaz!

Faşizme karşı mücadeledeuzlaşmayı temel alan, karanfil-gül uzatarak kazanacağını sanan-lara, iktidarın “Gezi Parkı’na saldır-mayacağız”, “her şeyi halka sora-cağız” gibi sözlerine kananlaraküçük bir anekdot:

Timur, 1400’de Sivas’ı kuşatır.Uzun süre kuşatma altında kalanSivas Kalesi’nin KomutanıMustafa Bey, kaleyi teslim etmekiçin, Sivas halkına ve askerlerinedokunulmama koşulu ile Timur’labir sözleşme imzalarlar. Bu sö-zleşmede Timur, “Hiç kan dök-meyeceği” sözünü vermiştir. Kaleteslim edildikten sonra Timur,verdiği sözün gereği olarak kılıçlakimseyi öldürtmez ve kan da akıt-maz. Ama Sivas kalesini savunan4 bin asker ile binlerce sivili el veayaklarından bağlayarak kazılançukurlara diri diri doldurur, üstünütoprakla örter. Böylece kan akıt-madan 7-8 bin kişiyi yok eder.Şehri de tamamen yağmalar ve ev-leri yakar.

Vuruşkan Bir Şahandır UmutTuzağa düşmüş bir ceylanın

bakışındaki hüzün değildir umut

Kınalı keklik gibi ürkek

bir kuş da değildir

Ne yalvar yakar olmuştur

zulmün pençesinde

ne de düşürmüştür

kırların ve türkülerin

onurunu yere

Baharda bir tomurcuk

gibi patlayan öfkedir umut

barajını yıkan bir ırmaktır

açılır serpilir

ve büyür kıyısında sevda

Emzirir aşkı

emzirir ve büyütür gül nakışlısabırlardan

Ferhat’ın direncini

bin yılların sabır taşını çatlatırlar

açar bin yılların kapısını

Düşmana dönük

bir mavzer gibidir umut,

yaratır tetik ve parmak

en gürbüz çocuğunu tarihin

Ahmet Telli

Kıssadan Hisse Şiir

Özlü Söz

Page 56: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

12 Temmuz Şehitleri

İstanbul'un Nişantaşı, Balmumcu,Yeni Levent ve Dikilitaş semtlerindekiüslerde bulunan 10 Devrimci Solönder kadro ve savaşçısı, oligarşininölüm mangaları tarafından kuşatıl-dılar. Oligarşi, Türkiye’yi ziyaretedecek olan ABD Başkanı Bush’a,Devrimci Sol’a karşı kazanılmış birzafer armağan etmek istiyordu. Ku-şatılan üslerdeki Devrimci Solcular,heveslerini kursaklarında bıraktı on-ların. Kurşunları, bombaları marşla-rıyla, sloganlarıyla karşılayan Dev-rimci Sol’cular, öldüler yenilmediler.12 Temmuz 1991’de ölümsüzleştiler.

Niyazi AYDIN: Devrimci Sol'unkuruluşunda önder kadrolardan biriolarak yeraldı. Katledildiğinde Mer-kez Komite üyesiydi.

1950 Dersim doğumlu. ‘70’li yıl-ların başında katıldı mücadeleye. İs-tanbul'da İYÖKD yöneticiliği yaptı.12 Eylül'den hemen sonra, mücade-lenin en zor koşullarında DevrimciSol Merkez Komitesi'ndeydi. 1981Kasım'ında tutsak düştü. İşkencedekidirenişçi tavrı örnekti.

1985'te tutsak-lığı sona erdiğindehareketi yenidentoparlayan, müca-deleyi ayağa kal-dıranlardan biriolarak görevinedevam etti. Dev-rime adanmış 20yılda örnek ve ön-

der oldu.

İbrahim ERDOĞAN: 1950 Si-vas doğumlu. 1969'da THKP-C'ninişçi kesimindeki bir sempatizanı ola-rak mücadeleye katıldı. 12 Mart son-rasında yılgınlara, inkarcılara karşıçıkıp THKP-C potansiyelini topar-lamaya çalışanlardan biriydi. Dev-rimci Sol’un kuruluşuyla birlikteDevrimci İşçi Hareketi'nin yaratıl-masında görev aldı. 12 Eylül sonra-sında tutsak düştü. 1984 Ölüm Orucueyleminin birinci ekibinde yer alarak75 gün süren kahramanlığın yaratı-cılarından biri oldu. ‘90’da gerçek-leştirilen bir firar eyleminde özgür-lüğüne kavuştuktan sonra Kır Gerillasısorumluluğuna atandı. Kıra gitmehazırlıkları sırasında 12 Temmuz'daşehit düştü.

İbrahim İLÇİ: 1957 doğumludur.1974’den itibaren gençliğin akade-mik-demokratik mücadelesinin önsaflarında yer aldı. Temmuz ‘77’deBeşiktaş'ta bir faşist odağın dağıtıl-ması eyleminde tutsak düştü. Kaldığıhapishanelerde hep direnişin içindeyer aldı. Sürgünden sürgüne gönde-rildi. ‘84’te Ölüm Orucu direnişininhazırlıkları sürerken gönüllülerdenbiriydi. Tutsaklığı sona erdiğinde te-reddütsüz mücadeleye koştu. Dev-rimci İşçi Hareketi sorumluluğunuüstlendi. Bu görevini sürdürürkenşehit düştü.

Zeynep Eda BERK: 1964 do-ğumludur. Devrimci yaşamı öğrencigençliğin akademik-demokratik mü-cadelesi içerisinde başladı. İTÜ İnşaatFakültesi’nde DEV-GENÇ’li olarakçalıştı. Öğrenimini yarıda bırakarakprofesyonel devrimciliğe adımını attı.Ardından SDB komutanlarının kul-landığı bir askeri büronun kurum-laşmasında görev aldı.

Yücel ŞİMŞEK: 1967 doğumlu-dur. 12 Eylül sonrası gelişen devrimcigençlik hareketi içerisinde yetişti.İTÜ gençliğinin önderlerinden birioldu. Okulu bitirdikten sonra İnşaatMühendisleri Odası’nda devrimcifaaliyetlerini sürdürdü. Son olarakörgüt kuryeliği görevini üstlendi. Yü-cel'in en büyük isteği Devrimci Sol'unsilahlı savaşçısı olmaktı. Bu özleminekavuşamadı beki ama bir DevrimciSol savaşçısı gibi şehit düştü

Ömer COŞKUNIRMAK: 1960doğumludur. 12 Eylül sonrası gelişengençlik hareketi içinde yetişen dev-rimcilerden biriydi. Okul sonrası mü-hendis odalarında devrimci faaliyet-lerini sürdürdü. 1989 yazında yeraltıyaşamına geçti. Büro örgütlenmesive çeşitli teknik konuların geliştiril-mesinde sorumluluk aldı.

Bilal KARAKAYA: 1962 do-ğumludur. ‘80 öncesinde anti-faşistmücadeleye katıldı. Cunta dönemindetutsak düştü. 12 Eylül zindanlarındadirendi. Tahliye olduğunda yeri yinemücadele oldu. Bir devrim emekçi-siydi. Yıllarca her türlü sosyal ya-şamdan uzak bir atölyede bombalarlayatıp kalktı, onları hazırladı, taşıdı.Şehit düşünceye kadar bir DevrimciSol’cu gibi yaşadı ve öyle ölümsüz-leşti.

YitirdiklerimizBağımsızlık Demokrasi Sosyalizm Mücadelesinde

7 Temmuz - 13 Temmuz

“Önüme hedef olarak, Partili kişiliğe ulaşmayıkoyuyorum. Kolay ve sınırlı devrimciliği değil,en zor koşullarda savaşı göğüsleyebilecek, enzor görevlere en önde koşabilecek, fedakarlıktave gerektiğinde ölümün her türlüsünü tered-dütsüzce göğüsleyebilecek bir insan olmayıhedefliyorum.”

Ali KOÇ

Zeynep Eda BERKİbrahim İLÇİİbrahim ERDOĞANNiyazi AYDIN

Cavit ÖZKAYABilal KARAKAYAÖmer COŞKUNIRMAKYücel ŞİMŞEK

Nazmi TÜRKCANHasan ELİUYGUN

Page 57: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

7 Tem-m u z1 9 8 0 ’ d eanti-faşistmücadele-de şehit

düştü.

8 Tem-m u z1989’daSamandı-ra’da fa-şist mafya

tarafından katledildi.

6 Temmuz 1988’de Hollanda’dafaşistler tarafından vurularak katle-dildi.

12 Şubat 1971’-de Zonguldak'tadoğdu. 1989’da An-kara ÜniversitesiHukuk Fakülte-si’nde Dev- Gençsaflarına katıldı.

Zonguldak'ta maden ocaklarındaçalıştı ve İşçi Hareketi gazetesi tem-silciliği yaptı. 1995’te tutsak düştü.

19 Aralık katliamını Bartın Ha-pishanesi’nde yaşadı. Sincan F Ti-pinde 8 Temmuz 2001’de, 2. ÖlümOrucu Ekibi direnişçisi olarak ölüm-süzleşti.

7 Temmuz1980’de İstan-bul Sirkeci’depolisle çıkançatışmada şe-hit düştüler.D E V -GENÇ’in Fa-şist TeröreKarşı SilahlıM ü c a d e l eEkipleri’ndeyer alan mili-tanlarındandı-lar.

Cavit ÖZKAYA: 1958 doğum-ludur. 1975’de üniversiteyi okuduğuİstanbul'da DEV-GENÇ saflarındaörgütlü mücadeleye katıldı. BeyazıtDEV-GENÇ örgütlenmesinde so-rumluluklar üstlendi. Daha sonraKaradeniz Bölgesi’nde görevlendi-rildi. Cuntaya karşı mücadelede yineİstanbul'daydı. ‘83 başlarında tutsakdüştü. ‘84 Ölüm Orucu Direnişi’ndeikinci ekipte görev aldı. ‘88’de tahliyeolduktan sonra SDB’lerin yenidenoluşturulmasında büyük emeği geçti.Askeri Komite Üyesi olarak görevini

sürdürdü.

Hasan ELİUYGUN: 1962 do-ğumlu. Devrimci mücadeleye liseyıllarında katıldı. ‘81’de tutsak düştü.8 yıl sonra dışarı çıktığında yeriyine mücadele oldu. ‘88’de bir ka-mulaştırma eyleminde yine tutsakdüştü. 1990’da özgürlüğüne kavuş-tuğunda Akdeniz Bölge Komitesi’neatandı. Daha sonra Askeri Komiteüyesi ve bir komutan olarak müca-delesini sürdürdü.

Nazmi TÜRKCAN: 1964 do-ğumludur. Liseli DEV-GENÇ içeri-sinde kısa sürede gelişti. 12 Eylülsonrasında tutsak düştüğünde işken-cehanelerden zaferle çıkmasını bildi.‘83’te tutsaklığı sona erdiğinde İs-tanbul devrimci gençliğinin örgüt-lenmesinde aktif görevler aldı. ‘88’detekrar tutsak düştü. 1990’da tahliyeolduktan sonra önce Ege Bölgesi’ndesorumluluklar üstlendi. Daha sonraAskeri Komite Adayı ve ardındankomite üyesi oldu.

Gençtiler, yaşlarının önemi yoktu. 40 yaşının üzerindeolanları vardı, 20 yaşını henüz devirmiş olanları da.Kavgada yaşın değil ustalığın önemine inanmışlardı.Çok değişik yerlerden gelmişlerdi, çok değişik kökenlerivardı; farklı yerlerde, farklı alanlarda, ancak aynıinancın, aynı kavganın savaşçısı oldular. Tunceliliydikimi, kimi Çanakkaleli, İzmirli, Sivaslı, Orduluydu...Kürt, Türk, Çerkez, Laz, Gürcü’ydüler; ancak aynıhavayı soludular, aynı dili konuştular, ilkokulu zor bi-tirmiş, bir öğün ekmek parasına ayakkabı boyacılığı,işportacılık yapmış olanları vardı aralarında, inşaat mü-hendisi olanları da. Okumak uğruna gece-gündüz çeşitliişlerde çalışanları vardı, kolej mezunu olanları da.Ancak ne kendilerini Kafdağı’nda ve dünyadan uzakgördüler, ne de kendilerini başkalarının küçümsemesineizin verdiler. Çok farklı yerlerden, çok farklı insanlar

olarak geldiler, aynı ailenin ölümü bile paylaşmayıbilen sevgili çocukları oldular. Tecrübeliydiler. 1970öncesini, 12 Mart cuntasını, ‘80 öncesinin amansızkavgasını, 12 Eylül karanlığını ve büyük direnişini,cunta sonrası kavga bayrağının yeniden yükselişini ya-şayanlar vardı içlerinde; kavgayı henüz birkaç yıllıkzaman diliminde soluyanlar da. Ölüm Orucu direnişçileri,işkencede işkencecileri dize getirmiş olanları vardı ara-larında. Sonsuz bir sabır ve inatla çalışıyorlardı; bodrumkatında bir atölyede, silah ve bombaların arasındaaylarca, yıllarca duracak kadar, sıkılan her mermiye,patlayan her bombaya emek katarak. Coşkulu, atılganve savaşçıydılar. Görev adamıydılar; gün oldu günlercedaktilo basıdan kalkmadılar, hem de hiç sızlanmadan.Gün oldu bir notu yerine ulaştırmak için saatlerce yü-rüdüler. Zeki, becerikli ve çalışkandılar, bir elektronikve mekanik ustası oldular. “Devrimci, yaratma ustasıdır”dediler; yaratmayı, yaratıcı olmayı bildiler. “Büyük in-san”dılar, ancak bir kez bile “ben buyum” demediler.Önder olmayı, komutan olmayı bildikleri gibi, devriminadsız bir neferi olmak da onların işiydi, işlerinin usta-sıydılar. (Haziran Yayınevi’nin Bize Ölüm Yok adlı ki-tabından alınmıştır.)

Anıları Mirasımız

12 Temmuz Şehitleri: BİZE ÖLÜM YOK!

Aynur CEYLANMetin TOPAL

Ahmet KÖKSALAli KOÇOsman KORKMAZ

Uğur KORKMAZ

Page 58: AKP Polisinin “Kahramanl k Destan 14 Ya Ba ndan Vurdular ...yuruyus.biz/pdf/pdf/371.pdf · Daire: 6 Mecidiyeköy / ... mayla bu sava şı açıkça ortaya koyu-yor. E rdoğan konuşmasında;

AKP, azgın faşist terörünü yalan ve de-magojileriyle birlikte büyütürken, artık kimsesesini çıkaramaz diyordu.

İşte tam bu noktada, korku duvarlarınıyıkan halkın gücüyle karşılaştılar. Halk yurdundört bir yanında AKP iktidarına ve onunbaskı ve sömürü politikalarına karşı ayaklandı.

İktidar sözcüleri ardı ardına sahte özürlerinisıraladılar. Yalancı ve sahtekarlar bu özür-lerle, halkı oyalamak ve ayağa kalkan öf-kelerini söndürmek istiyorlardı. Çünkühalkın öfkesinden korkuyorlardı. “Korku du-varlarını yıkan halk”ın gücü, iktidarın korkularını büyütmüştü.Halka rağmen her şeyi öyle rahatlıkla yapamayacaklarını gördüler.

Son olarak, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş,“Bundan sonra bütün projeler halka anlatılacak ve görüşleri alı-nacak. Bir otobüs durağının yeri bile değişse halka sorulacak.Yol ve güzergah değişikliğiyle ilgili bilgi verilecek” diye açıklamadabulundu.

Bu sözleri Topbaş’a söyleten AKP’ye karşı halkın ayaklanmasınınkazanımıdır.

Ancak, bu sahetekar, yalancıların hiçbir sözüne güvenmeyin.Bir taraftan özür dilerler, diğer taraftan saldırılarını sürdürürler.

AKP iktidarını tanıyoruz. AKP tekellerin, emperyalizminiktidarıdır, halkın değil. İki de bir “yüzde elliyle iktidar olduk” de-meleri, bu gerçeği gizleme çabasından başka bir şey değildir. Biryanda “artık her şeyi halka soracağız” derken, çok geçmedençark etti. Topbaş bu açıklamasının üzerinden çok geçmeden yenibir açıklama daha yaptı: “Biz yerel yönetim olarak halka sormalıyızdiyerek bir otobüs durağını ifade ettik. Her şeyi halka sorsakicraat yapamayız. Bu yıl bizim icraat bütçemiz 8.5 milyar dolar.”

Tekellerin istekleri için çalışmaya devam edeceklerini açıkladılar.3. köprü, yeni havalimanı, Haydarpaşaport ve meydan gibi projelerinihalka rağmen hayata geçirmeye çalışacaklarını söylediler.

Aradan dört gün geçmeden sözlerinden çarkeden Topbaş’ınaçıklaması, AKP’nin demokrasicilik oyunlarının, yalancılıklarının,demagojilerinin çarpıcı bir örneğidir.

İşte faşizm budur. Yüzleri kızarmadan yalan söyleyen bu sahte-karlara inanmayın. Halka rağmen tekellerin isteklerini yerinegetirmek için cansiperane çalışan bu soysuzların halka vereceği birşey yoktur. Onların halktan korkularını, direnişimizi büyütelim,halka rağmen hiçbir şey yapamayacaklarını onlara gösterelim…Faşizmle birlikte onun terörüne ve yalanlarına da son verelim.

YA HER ŞEYİ HALKASORACAKSINIZ,

YA DA HALK HER ŞEYİNHESABINI SİZDEN

SORACAK!..Rıfat ILGAZAziz NESİN

9 Temmuz 1937. Devletin 2 Ocak1936’da yürürlüğe soktuğu “Tunceli Ka-nunu” ile başlattığı, Dersim’i teslim almasaldırısına karşı ayaklanmanın önderlerin-dendi.

Ayaklanmaya karşı devletin başlattığısaldırıda on binlerce Dersimli katledilirken,ayaklanmanın önderlerinden ozan Alişerve karısı Zarife de, hainler tarafından öl-dürüldüler.

15 Nisan 1912’-de Pyonyang’dadoğdu. 1931'de Ko-münist Partisi’nekatılarak, Japon iş-galine karşı HalkOrdusu’nu örgütle-di. 1945’te savaşınzafere ulaşmasın-dan sonra Komü-nist Partisi Genel

Sekreterliği ve KoreDemokratik Halk Cumhuriyeti'nin başba-kanlığı görevlerini üstlendi. Kore devrimininteorik ve pratik önderi olarak 10 Temmuz1994’te ölümsüzleşti.

Kim İl SUNG

Alişer ve Zarife

Aziz Nesin, 6 Temmuz 1995... Ülkemizaydınlarındandı; kitap imzalamak için gittiğiÇeşme’de kalp krizi sonucu yaşamını yi-tirdi.

Rıfat Ilgaz, 7 Temmuz 1993... Ülkemizinonurlu aydınlarındandı. 83 yaşında hayataveda etti.