14
2 HİTAP Mecidiyeköy Anadolu Lisesi Türkçe kültür, sanat ve edebiyat der- gisi 2015 Sahibi: Mecidiyeköy Anadolu Lisesi Müdürlüğü adına Mehmet ELÇİ Genel Yayın Yönetmeni: Seçil BALA Editörler: Merve Berna ŞENEL Melisa ÇELEBİ Seçici Kurul: Pınar ORHAN Seçil BALA Cemil YEŞİLYURT Tolga DÜRÜST İnceleme Kurulu: Pınar ORHAN Erdal ELÇİ Mahir YAKASIZ Fotoğraflar: Grafik Tasarım: Merve Berna ŞENEL Melisa ÇELEBİ Umut RIŞVANLI İletişim: http:// mecidiyekoyal.meb.k12.tr [email protected] Mecidiyeköy Mah. Eski Osmanlı Sk. No. 50 Şişli/İstanbul Tel: 02122137406 Belgegeçer: 02122155739 Baskı Uyarı: Hitap ’ta yayınlanan özgün eserler izinsiz kullanılamaz. Merhaba Sevgili Okur, Bir ilkyaz da yine birlikteyiz. Okul olarak akademik performans, sportif başarılar, sosyal ve kültürel etkinliklerle ilgili yaşadıklarımız, paylaştıklarımız var. Çağdaş bireyler, idealist öğrenciler ve insancıl vatandaşlar yetiştirme derdimiz ve niyetimiz var bizim. Bütün olan biteni ve söyleyeceklerimizi derledik, toparla- dık ve işte karşınızdayız. “Söz uçar, yazı kalır.” diyerek gönlü- müzden dilimize döküldü kelimeler. Dergimizi hazırlarken herkesten çok ça- lışan yaratıcı öğrencilerimize ve tüm emeği geçenlere teşekkür ederiz. Uzun uğraşlar ve yoğun çaba ve çalışmalar- la hazırlanan dergimize hoş geldiniz. Keyifli okumalar… Seçil BALA Genel Yayın Yönetmeni

HİTAP Mecidiyeköy Anadolu Lisesi Türkçe kültür, sanat ve ...mecidiyekoyal.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/34/20/972881/dosyalar/… · Bir bahçede hep aynı çiçekten olursa o

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: HİTAP Mecidiyeköy Anadolu Lisesi Türkçe kültür, sanat ve ...mecidiyekoyal.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/34/20/972881/dosyalar/… · Bir bahçede hep aynı çiçekten olursa o

2

HİTAP

Mecidiyeköy Anadolu Lisesi

Türkçe kültür, sanat ve edebiyat der-

gisi 2015

Sahibi: Mecidiyeköy Anadolu Lisesi

Müdürlüğü adına

Mehmet ELÇİ

Genel Yayın Yönetmeni:

Seçil BALA

Editörler:

Merve Berna ŞENEL

Melisa ÇELEBİ

Seçici Kurul:

Pınar ORHAN

Seçil BALA

Cemil YEŞİLYURT

Tolga DÜRÜST

İnceleme Kurulu:

Pınar ORHAN

Erdal ELÇİ

Mahir YAKASIZ

Fotoğraflar:

Grafik Tasarım:

Merve Berna ŞENEL

Melisa ÇELEBİ

Umut RIŞVANLI

İletişim: http://

mecidiyekoyal.meb.k12.tr

[email protected]

Mecidiyeköy Mah. Eski Osmanlı Sk.

No. 50

Şişli/İstanbul

Tel: 02122137406

Belgegeçer: 02122155739

Baskı

Uyarı: Hitap ’ta yayınlanan özgün

eserler izinsiz kullanılamaz.

Merhaba Sevgili Okur,

Bir ilkyaz da yine birlikteyiz. Okul

olarak akademik performans, sportif

başarılar, sosyal ve kültürel etkinliklerle

ilgili yaşadıklarımız, paylaştıklarımız var.

Çağdaş bireyler, idealist öğrenciler ve

insancıl vatandaşlar yetiştirme derdimiz

ve niyetimiz var bizim. Bütün olan biteni

ve söyleyeceklerimizi derledik, toparla-

dık ve işte karşınızdayız.

“Söz uçar, yazı kalır.” diyerek gönlü-

müzden dilimize döküldü kelimeler.

Dergimizi hazırlarken herkesten çok ça-

lışan yaratıcı öğrencilerimize ve tüm

emeği geçenlere teşekkür ederiz. Uzun

uğraşlar ve yoğun çaba ve çalışmalar-

la hazırlanan dergimize hoş geldiniz.

Keyifli okumalar…

Seçil BALA

Genel Yayın Yönetmeni

Page 2: HİTAP Mecidiyeköy Anadolu Lisesi Türkçe kültür, sanat ve ...mecidiyekoyal.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/34/20/972881/dosyalar/… · Bir bahçede hep aynı çiçekten olursa o

ETKNLİKLERİMİZ

YEDİGÖLLER GEZİSİ EBRU ATÖLYESİ

KARİYER GÜNLERİ

KAN BAĞIŞI

ZİK

YA

RIŞ

MA

SI

İLÇE İKİNCİSİ ERKEK FUTBOL TAKIMIMIZ.

İLÇE ÜÇÜNCÜSÜ KIZ FUTBOL TAKIMIMIZ.

SANATSAL BAŞARILARIMIZ

BAŞARILARIMIZ

4

Türkiye’nin en iyi öğrencileri ile seçkin öğ-

retim üyelerini özgür ve özgürlükçü bir

ortamda bir araya getiren Boğaziçi

Üniversitesi öğrencilerine kendi alan-

larında güçlü bir donanım sağlarken,

onlara kendilerini, Türkiye’yi ve dünya-

yı daha iyi tanımalarını sağlayacak bir

sosyal ortam sunar. Boğaziçi Üniversite-

si kültürünü temsil eden mezunlarımız bi-

limde, iş dünyasında, siyasette, sanatta diğer bir

deyişle hayatın her kesitinde önemli roller üstlenmişlerdir. Dünya çapındaki öğretim üye-

leri yüksek lisans ve doktora öğrencileri ile birlikte Türkiye üniversiteleri içinde etki değeri

en yüksek, yenilikçi araştırmaları yapmaya devam etmektedir.

Her yıl 1850 yeni öğrencinin katıldığı Boğaziçi Üniversitesi’nin 6 kampüsü, 14.500 öğrencisi

ve tüm dünyaya yayılmış 53.000 mezunu vardır.

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ

4 Fakülte, 2 Yüksekokul, 6 Enstitü içinde 32 lisans, 56 yüksek lisans ve 32 doktora

programı

Tam zamanlı 449 öğretim üyesi (Prof., Doç., Yrd. Doç.), 89 öğretim görevlisi, 79 yabancı

uyruklu öğretim elemanı, 322 araştırma görevlisi, 984 idari personel

11 417’si Lisans, 4 267’si Lisansüstü olmak üzere toplam 15 684 öğrenci; 55 000 mezun

Dünya üniversiteleri ile yapılmış 424 anlaşma kapsamında yaklaşık 75 ülkeden 755 ya-

bancı öğrenci

40 öğrenci kulübü

3 549 kişilik yurt kapasitesi

Toplam 1 672 106 m2 alanıyla Güney, Kuzey, Hisar, Uçaksavar, Sarıtepe, Kandilli olmak

üzere 6 ana kampüs

115 Araştırma Laboratuvarı; 27 Uygulama ve Araştırma Merkezi

11/B Boğaziçi Üniversitesi’nde

Page 3: HİTAP Mecidiyeköy Anadolu Lisesi Türkçe kültür, sanat ve ...mecidiyekoyal.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/34/20/972881/dosyalar/… · Bir bahçede hep aynı çiçekten olursa o

Ünlü mahpushanelerinde Anadolu'mun

En çok Çukurovalılar mahpustur, Dostuna yarasını gösterir gibi,

Bir salkım söğüde su verir gibi, Öyle içten Öyle derin, Türkü söylemek,

küfretmek, Çukurova yiğidine mahsustur... (Ahmet Arif)

Sözcüklere can veren, insanı ve isyanı içine ekleyen kişi artık aramızda yok. O güzel adam o güzel ata binip gitti. Türkçenin ses bayrağı yarıya indi! Aslında Yaşar Kemal ölmedi sadece yazmayı bıraktı ama yazdığı o güzel eserleriyle çoktan ölümsüzleşti. Biz Yaşar Kemal’i çok sevdik. Anadoluluğunu, insanlığını, samimiyetini, dilini, efsanelerini, İnce Memed’ini… Bir bahçede hep aynı çiçekten olursa o bahçe güzel olmaz. Sen, ben, o varız diye güzel bu bahçe. Koparma farklı çiçekleri, kalsın renkleriyle kokularıyla O, bu bahçenin tam ortasında koca bir çınar ağacıydı. O ağacın gölgesindeki bü-tün halklar kardeşten de öte, sevgiliydi. O yüzden Kürt’tü, Türk’tü, Arap’tı, Laz’dı, Çerkez’di, Ermeni’ydi, Musevi’ydi, Rum’du, Ezidi’ydi. O yüzden tüm in-sanlığın ortak değeriydi. Ülkenin kurak topraklarını diliyle, sözcükleriyle yeşert-miş Koca Yaşar bir barış sevdalısıydı . “Bir; benim kitaplarımı okuyan katil olamasın, savaş düşmanı olsun. İki; insa-nın insanı sömürmesine karşı çıksın. Kimse kimseyi aşağılayamasın. Kimse kim-seyi asimile edemesin. İnsanları asimile etmeye can atan devletlere, hükümetlere olanak verilmesin. Benim kitaplarımı okuyanlar bilsinler ki, bir kültürü yok edenlerin kendi kültürleri, insanlıkları ellerinden uçmuş gitmiştir. Benim kitap-larımı okuyanlar yoksullarla birlik olsunlar, yoksulluk bütün insanlığın utancı-dır. Benim kitaplarımı okuyanlar cümle kötülüklerden arınsınlar…”

KUŞLAR DA GİTTİ...KUŞLAR DA GİTTİ...KUŞLAR DA GİTTİ...

6

Bu sebepten olsa gerek dostu Sait Faik de ona kitabını “Türklerin en Kürdü, Kürtlerin en Türk’ü Yaşar Kemal'e sevgilerimle ...” diye imzalar. Yaşar Kemal; akıp giden, sürekli değişen toplumun hiç değişmeden ay-nı yerde duran, gidilecek yolu varlığıyla gösteren heybetli dağıydı bir bakı-ma… O gidince sanırım doğanın görüntüsü sarsıldı. Büyük bir deprem ol-muşçasına her şey yerli yerinden oynadı sanki. Dicle Nehri donmuş, akmaz olmuş gibi… Ağrı Dağı tuzla buz olmuş gibi… Çukurova baştan sona yanmış kül olmuş gibi… Çünkü Koca Yaşar bu toplumun harcına karışmış, ayrıl-maz, kımıldatılamaz bir varlığıydı. Bu yüzden bize hep aydınlığın türküsü-nü dillendiren Koca Yaşar gidince biraz babamızı yitirmiş gibi olduk. “Yanıyor yüreğim. Eskiden, daha korlu, daha beter, delirten, yüreğim ne güzel yanardı. İçimde bir ateş harmanı… Keşke şimdi de öyle olsa. Yansa yüreğim, acısa, korksam. Ölüm gibi, ölümden beter, korksam, yüreğim da-yanmasa. Orta yerinden çat diye çatlasa, tam ortasından...Sabır taşı gibi… Şu dünyada her bir yaratığın tutunacak bir dalı var, insanın yok. Şu dünya-da yalnız olan, kimsesiz, çaresiz olan yalnız be yalnız insandır. Herkesin, her şeyin yaşaması, ölümsüzlüğü var, insanın yok. Ağaç, kuş, böcek, çıyan-lar hiçbirisi, hiçbirisi yok olmuyor. Ama insan yok oluyor. Çünkü insan ken-dinde başlayıp yine kendinde bitiyor.” Bir yazarı tanımak imkânsızdır. Bir yazarla ilgili söylenen hemen he-men her şey doğrudur ama hiçbiri tam doğru değildir. Gökyüzünü tarif et-meye çalışmak gibidir büyük bir yazarı anlatmaya çalışmak… Nasıl ki yapı-lan betimlemeler gökyüzünü tarif etmeye tek başına yetmezse, bir yazarı anlatmaya çalışmak da öyle… Ama sanırım Yaşar Kemal’e dair en büyük ipucu sevgili eşi Tilda Kemal’in mezarı başında kurduğu en uzun romandan daha uzun cümlesinde gizli. “Biz namuslu yaşadık Tilda. İyi insanlar olduk.” İyi edebiyatçı, iyi yazar, gazeteci, iyi insan Koca Yaşar’a saygı ve sevgiyle…

Page 4: HİTAP Mecidiyeköy Anadolu Lisesi Türkçe kültür, sanat ve ...mecidiyekoyal.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/34/20/972881/dosyalar/… · Bir bahçede hep aynı çiçekten olursa o

FATİH SAYHAN Kendimi tek kelime ile tanımlayacak olursam; iyimser Hayat felsefemi en iyi anlatan cümle; insan şartlarıyla sınırlıdır. Şu sıralar benim gündemim; insanların tuhaflıkları Bugüne kadar yaptığım en heyecan verici şey; İstanbul’un semtlerini gezmek Şu hayattaki en büyük hatam; insanlara çabuk inanmam

Öğretmen olmasaydım; futbolcu olurdum. Çok isterdim ama iş işten geçti artık; Amerika’da yaşamak En büyük takıntım; saygısız ve kaba insanlar Asla kayıtsız kalamam; hakaret ve seviyesizlik Beni en çok kızdıran şey; insanların söylediği yalanlar Hak ettiği değeri göremediğine inandığım biri varsa o da: Yaşar Kemal( Nobel’i alamadı) Onunla tanışmayı çok isterdim; Atatürk Kendimi en yalnız hissettiğim an; önyargılı, bencil, saygısız insanların yanında olduğum an Bence birine verilebilecek en anlamlı hediye; güzel bir kitaptır. O yemeği birde benden deneyin, parmaklarınızı yiyeceksiniz; menemen Başucu filmim; Harry Potter– Ateş Kadehi Başucu kitabım; Saatleri Ayarlama Enstitüsü Şarkılarıyla beni en çok etkileyen müzisyen: Kayahan Kendimi en rahat hissettiğim yer; evimin odası Onun yerinde olmak isterdim; Lev Tolstoy O eşyanın bendeki manevi değeri yüksek: maaşımla aldığım ilk saatim. Gelecek planlarım başında; Avrupa ve Amerika seyahati Size bir sır vereceğim; ben hiç aşık olmadım.

PERDE ARKASI

8

GURBET KARTALMIŞ Kendimi tek kelime ile tanımlayacak olursam; gökkuşağı (kenarına eklenmiş siyah renkle birlikte) Hayat felsefemi en iyi anlatan cümle; toprak gibi yaşamalı insan; mütevazı ve bereketli Bugüne kadar yaptığım en heyecan verici şey; Avustralya’da kanguruların peşinden koşmak Şu hayattaki en büyük hatam; insan bunu söylemeye cesaret edemiyor ki ( adam öldürmedim ama) Öğretmen olmasaydım; tüm işi yazmak olan bir seyyah olmak isterdim ya da belgesel yönetmeni Çok isterdim ama iş işten geçti artık; henüz öyle bir durum yok En büyük takıntım; şu fani dünyada takılmamak gerek Asla kayıtsız kalamam; haksızlığa ama sayısız haksızlığın yaşandığı ülkemizde insan kayıtsız kalmayı öğrenemezse nasıl soluk alır, nasıl yaşar ? Beni en çok kızdıran şey; öğrencilerimin tembelliği Hak ettiği değeri göremediğine inandığım biri varsa o da: çok insan var çünkü biz insana hak ettiği değeri veremiyoruz. Onunla tanışmayı çok isterdim; Mevlana ve Şems ’in sohbetinde seyirci olmayı Gandhi ile Hindistan’ın bağımsızlığı üzerine konuşmayı isterdim. Kendimi en yalnız hissettiğim an; İngilizce konuşurken öğrencilerin beni anlama-dığında O yemeği birde benden deneyin, parmaklarınızı yiyeceksiniz; keşke becerikli olsaydım yemek konusunda , açlıktan parmaklarınızı yemek zorunda kalabilirsiniz. Başucu filmim; hayat güzeldir. Başucu kitabım; Kürk Mantolu Madonna Şarkılarıyla beni en çok etkileyen müzisyen; Ezginin Günlüğü Kendimi en rahat hissettiğim yer; yabancısı olduğum diyarlarda ve insanlar ara-sında olmak Onun yerinde olmak isterdim; olabilecek çok güzel insanlar var ama ben gibi biri-nin de olması gerekti bu dünyada O eşyanın bendeki manevi değeri çok yüksek; günlüğüm ve anı defterlerim Gelecek planlarım başında; kılıç hocayı yenmek haddimize değil ama Erol ve Ahmet hocayı masa tenisinde yenmek ve Alplere bakan bir organik bahçede çalışmak istiyorum. Size bir sır vereceğim; Almanya’da bir trene biletsiz bindim.

Page 5: HİTAP Mecidiyeköy Anadolu Lisesi Türkçe kültür, sanat ve ...mecidiyekoyal.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/34/20/972881/dosyalar/… · Bir bahçede hep aynı çiçekten olursa o

Kısaca kendinizden bahseder misiniz? Konya Seydişehir Kavaklı köyünde doğdum. İstanbul üniversitesi edebi-yat fakültesini bitirdim. Türkiye’nin birçok yerinde ve 6 yıl Almanya’da öğretmenlik yaptım. Daha sonra motivasyon, eğitim, başarı ve zeka, gelişim konularında seminer ver-dim. 50 kitap yazdım, 51. Kitabımla uğraşıyorum.

Etkilendiğiniz, beğendiniz yazarlar var mı? Benim çok sevdiğim yazar, şair, düşünür var ama keşfettiğim başka bir şey var. Her yazar her eserinde aynı başarıyı gösteremiyor. Mesela “ Süleymani-ye’de Bayram Sabahı” şiirini kendi gök kubbemizde arasak bulamayız. Cahit Sıtkı’nın “Yaş Otuz Beş” şiiri mesela… Henning Mankell’in polisiye romanla-rını, John Grisham’ın sosyal romanları beni çok etkiler. Her yazarın zirve eserleri var daha çok onları okumaya çalışıyorum. Sizi edebiyata yönlendiren ya da başlamanıza vesile olan neydi? Edebiyat okuduğum yıllarda Mehmet kaplan beni çok etkiledi, hocamdı aynı zamanda. Yazar olmama o vesile oldu. Derse koltuğunun altında on kitapla gelirdi, kitap gibi ders anlatırdı. Ben hayranıydım. Edebiyatı ondan öğren-dim. Kitap tavsiye ederdi bize ve biz de sahaflara koşardık. Yazdığınız eserlerde konu ve düşünce olarak neyi temel alırsınız? Ben İslam kültürüne ait bir insanım. Bizim temek kültürümüzün kitabı Ku-ran– Kerim’dir. Esas olan odur. Onun dışındaki eserler onun yorumu, açık-lamasıdır. İkinci temel kitap Kainat kitabıdır. Fizik, kimya, biyoloji, astrono-mi, coğrafya bütün bilimler kainat incelenerek yazılır. Şu an ilgimi Kuantum Teorisi ilgimi çekiyor. Mesela lisede astronomi dersi-miz vardı, o dersin kaldırılmasını ben hala kayıp olarak nitelendiriyorum. Okulumuzu nasıl buldunuz? Beklentimin daha da üstünde buldum aslında. Öğrencileri ilgili görmek beni sevindirdi. Okumayı seven öğrencilerin olması çok memnun etti beni.

ALİ ERKAN KAVAKLI

10

Mecidiyeköy Anadolu Lisesi öğrencileri sosyal medyada açtıkları bir davet kampanyası ile yazarı okullarına davet etti. Sosyal medyanın ve öğrencile-rin ısrarlı davetlerine daha fazla direnç gösteremeyen Ahmet Ümit de söyleşi teklifini kabul etti. Ümit´in öğrencilerle edebiyatın yanı sıra hayata dair tec-rübelerini de paylaştığı söyleşisi; Mecidiyeköy Anadolu Lisesi konferans sa-lonunda gerçekleşti

Ahmet Ümit’in Kendi Ağzından : Kendimi tek kelimeyle tanımlayacak olsam: Sabırsız Bugüne kadar yaptığım en heyecan verici şey : Sahte pasaportla Mosko-va’ya gitmek Şu hayattaki en büyük hatam: Moskova’da Rusça öğrenmemek Yaşadığım en talihsiz olay: Çok sevdiğim arkadaşımın öldürülmesi Beni en çok kızdıran şey: Güce dayanarak elde edilen saygınlık Bana göre insanlığın en büyük sorunu: Bencillik Hak ettiği değeri görmediğine inandığım biri varsa o da: Mithat Genç adındaki muhteşem yazardır. Onunla tanışmayı çok isterdim: Che Guevara Aşk benim için: Eski bir yalandır Başucu filmim: Ah Güzel İstanbul Şarkılarıyla beni en çok etkileyen müzisyen: Astor Piazolla O eşyanın bendeki manevi değeri çok yüksek: Babamın cep saati O yemeği bir de benden deneyin, parmaklarınızı yiyeceksiniz: Çiğköfte

BEYOĞLU’NUN EN GÜZEL ABİSİ...

Page 6: HİTAP Mecidiyeköy Anadolu Lisesi Türkçe kültür, sanat ve ...mecidiyekoyal.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/34/20/972881/dosyalar/… · Bir bahçede hep aynı çiçekten olursa o

Demet

Hocayla

Röportaj

1.Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

Kayseri’de doğdum. İlkokulu kendi köyümde

okudum. Uludağ Üniversitesi Biyoloji öğretmenli-

ği bölümünü kazandım. Şu anda da karşınızda

Biyoloji öğretmeniyim. İlk görev görev yerim Er-

zincan’dı, zorunlu görevimi orada yaptım. Baş-

kaları 2 yıl görev yapıyordu, ben 5 yıl orada kal-

dım. Çok ilginç deneyimlerim olmuştur orada.

Köydü kar yağar yollar kapanırdı. Ooo bir sürü

sıkıntıyla boğuştum orada. Sonra Kasımpaşa’da

bir ilkokulda geçici olarak fen öğretmenliği

yaptım, buraya geldim. Hala buradayım, 15 yılı

devirdim.

Okulumuzun en sevilen

öğretmeni olan Demet

Doğanyiğit ile çok

keyifli bir röportaj

gerçekleştirdik.

2.Siz nasıl bir öğrenciydiniz?

Hayatım boyunca okulu kırmadım. Matematik-

ten hiç başarılı olamadım. Orta düzeyde bir öğ-

renciydim. Çok içine kapanık böyle pısırık bir

şeydi. Yani öyle çok parlak bir öğrenci olduğum

söylenemez. Benim zamanımda ilk defa birbirin-

den ayrılıyordu ve diplomamda edebiyat diye

yazıyor ama ben fen bölümü kazanmış bir bire-

yim.

3.Öğrencilerinizle yaşadığınız bir anınızı bizimle

paylaşabilir misiniz?

Son sınıf öğrencisi bir Erenimiz vardı. O zamanda

Mutafa bey vardı, din öğretmeni. Bir gün ‘Eren

dersler nasıl?’ dedim. ’Fena değil’ dedi. ’Peki kal-

dığın yoktur herhalde?’ dedim. ’Din dersinden

kalıyorum hocam.’ dedi. ’Niye?’ dedim.

’Bilmiyorum ki, Osman hoca zayıf verdi.’ dedi. Os-

man hoca hiç zayıf vermez, çok uğraşır. Oradan

bir tanesi ‘Hocam, aynen şöyle oldu; Osman ho-

ca dedi ki “Eren 3 kulhü 1 elham oku. ”Eren dedi

ki “Dördünü de bilmiyorum hocam.” Adam ne

yapsın tabi ki zayıf verecek.” dedi.

Dördünü bilmiyormuş.

4.Okulda gerçekten sevilen öğretmenlerden

birisiniz. Bunun sebebi nedir sizce?

Bilmiyorum onu öğrencilere sormanız lazım ama

netim belki ondan. Ne istediğimi çok net söylerim.

Öğrenciler neye kızacağımı, neye daha farklı

davranacağımı ,neye tepki vereceğimi bildiği için

rahat ediyorlar herhalde. Bundan kaynaklı olabilir.

Özel bir çaba harcamıyorum. Ben böyleyim

zaten.

5.Mecidiyeköy Anadolu Lisesi’nde ilk gününüz nasıldı?

Ürkek, çekingen, ne olduğunu anlayamamış.

RÖPORTAJ

12

RÖPORTAJ

Dünya sahnesindeki rolüm; Yönetmen Gökyüzünden; Yağmur olarak toprağın olduğu her yere yağardım Bu kitabı ben yazmalıydım; Benim Adım Kırmızı

Bu filmi ben çekmeliydim; Dog Wille Toprak olsam üzerime; Bitki dikilmesini isterdim Bir eşya olsam; Sandık Kendim olmasaydım; Darwin

6.Neden öğretmenliği seçtiniz? Bu meslekteki

amaçlarınız nelerdir?

Aslında baba mesleği,etkili miydi babam bu ko-

nuda mutlaka etkilidir çünkü evde 3 tane öğret-

men var.5 kardeşiz üçümüz öğretmenlik yapıyo-

ruz. Onun dışında da ben yüksek bir puanla gir-

dim,belki İstanbul değilse bile yakın yerlerdeki tıp-

lar tutuyordu. Ben bilerek gitmedim. Babam çok

istiyordu tıp fakültesini ama ‘Yazdım da olmadı.’

dedim, hiç tıp yazmadım ama öyle dedim. Baba-

ma söylediğim tek yalandır belki. O da hep içim-

de kaldı. Yalan söylemişim adama, sonradan dü-

zeltme şansım olmadı tabi ki. Ondan sonra baba-

mı kaybettim. Ayrıca öğretmenlik çok hoşuma

gidiyordu ve gerçekten de düşündüğüm zaman

bana uygun bir meslek ama şuanda pek öyle

düşünmüyorum.

7.Sizce öğretmen olmak mı, öğrenci

olmak mı daha heyecan vericiydi?

Yanlış zamanda öğrenci, yanlış zamanda

öğretmen olduğumu düşünüyorum. Öğ-

rencilik şimdi daha keyifli bence. Çünkü

çocuklar eskiden saygı mı dersiniz korku

mu dersiniz öğretmenleriyle iletişim kura-

mıyordu. Şu anda öğrencilik daha keyifli

ama ben öğretmenim, eskiden de öğret-

menliğin saygınlığı fazlaydı o zamanda

ben öğrenciydim. Onun için zamansız

bence. Ama şu anda öğrencilik daha iyi.

5.Okulda gerçekten sevilen öğretmenlerden

birisiniz. Bunun sebebi nedir sizce?

Bilmiyorum onu öğrencilere sormanız lazım ama

netim belki ondan. Ne istediğimi çok net söyle-

rim. Öğrenciler neye kızacağımı, neye daha

farklı davranacağımı ,neye tepki vereceğimi

bildiği için rahat ediyorlar herhalde. Bundan

kaynaklı olabilir. Özel bir çaba harcamıyorum.

Ben böyleyim zaten.

8-Çevreye ve toplumsal sorunlara duyarlısınız,

sizin için daha yaşanılır bir dünya nasıl olmalı?

Ben eğitimle olmalı diye klasik bir şey söyleye-

ceğim ama bana göre eğitimin içeriği önemli.

Çünkü eğitimle olmalı diyorsunuz, bakıyorsunuz

okumamış adam kalmamış etrafımıza baktığı-

mızda her şey daha kötüye gidiyor. Demek ki

eğitimde bir sıkıntı var. İçini boşaltmamak lazım

gerçekten ciddi anlamda eğitim vermek,

günün ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir

eğitim oluşturmak gerekiyor.

KISA KISA

Page 7: HİTAP Mecidiyeköy Anadolu Lisesi Türkçe kültür, sanat ve ...mecidiyekoyal.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/34/20/972881/dosyalar/… · Bir bahçede hep aynı çiçekten olursa o

Süleyman Karakaş: Lavoisier, Aa-metal

Fatih Sayhan: Ayhan, Küçük Bir Not(İki Tahtayı da doldurdu),

Değerli Fotokopi

Suna Yılmaz: İstiklal Marşı

Ethem Tutak: Kanuni Sultan Süleyman

Nurşen Yavuz: Şövale, “Bir Kat Daha Boya At”

Doğan Özen: Daimi Nöbetçi, “Kalhk Bahiyiim Kızım/Oğlum”

Lale Demir: Zincirlikuyu Mezarlığı

Ali Bedel:” Çocuklar Ahir Zamandayız.”, Sükunet

Tolga Dürüst: Deri Ceket, 3’ü 1 Arada

Mahir Yakasız: Hiperaktif, Şekersiz çay

Füruzan Utkan: “Numaran Kaç? – Eksi Verdim.”

Ayşegül Çağlar Ergül :”Çocuklar Son Soru” (5 Soru Daha Çözdü.)

ANKET

Sıradan bir günde… Hiç beklenmedik bir anda…

Şafak operasyonuyla, sevgili M.A.L öğrencilerine yaptığımız

fevkaladenin fevkinde anketi sizlere takdim-te’hir etmekten

alamet-i gurur duyarız.

ÖĞRENCİLERİNE SORDUK...

14

Cemil Yeşilyurt: Arka Bahçe, “Konuşma Daa”

Ali Selmanlı : Basketbolcu

Songül Kara Gökçe: Çılgın Kızıl

Erdal Elçi: İngiliz Elçi

Derya Karadayıoğlu: Hemşire

Erol Yener: Mum Duruşu

İlknur Gülener: Nefes Egzersizleri

Ahmet Pala: Reis

Kılıçarslan Emiralioğlu: Slaven Kiliç

Gurbet Kartalmış: Bob Marley’in Eşi, Kenyalı Gurbet

Abdulkadir Bilgiç: “Pastil Var Mı?, Çikolata

Özgür Akgün: Petito, Diskriminantların Efendisi

Demet Hoca: Melek(KANATSIZ)

Mikail Dağlı: İlerizeki

Nilüfer Gülnur Günel: Fosfor( Renkli Giyiminden Dolayı)

Gönül Özer: Hayat Biter, Ders Bitmeeez J

Barış Ertürk: “Yirmiii Bir A”

Şeyda Deniz: Hülya Avşar

Serpil Öncüer: Tedirgin

Esra Şirinyıldız: Tiventi fayf kuruş

Uğur Erzurumlu: ”Hocam Arabanız Ne Zaman Çalışacak?”

Dilek Şahin: Tarih Kartları

Erdinç Okay: Okulun En Genç Hocası

Selin Şilkan: Minüs

Seçil Bala: Nikah Masası

ANKET

Page 8: HİTAP Mecidiyeköy Anadolu Lisesi Türkçe kültür, sanat ve ...mecidiyekoyal.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/34/20/972881/dosyalar/… · Bir bahçede hep aynı çiçekten olursa o

Yerleşik Yabancılığın Tanıdık

İmlası

Latife Tekin, “Sevgili Arsız Ölüm”ün arka kapağındaki : “Onun geçmişini aranıp durması çocukluğuma bulaşan ilk acıydı.” ile belleğime kazınmıştı.

Yıllar sonra, öğretmenlik yaptığım Mecidiyeköy

Anadolu Lisesinde tanışma fırsatı bulduğum bu güzel kadının konuşmasını dinlediğimde onu niye bu kadar sevdiğimi bir kez daha hatırladım. Evrensel değerlerin gölgesinde demlenen o şiirsel sözcükler hayatın bek-lentili kusurları gibiydi.

“Okuyan güzelleşir” diyerek verdiği güzellik

reçetesini yüreğine, düşüncelerine, bakışına uyguladı-ğından bu sözlerin gerçekliği üzerine düşünmeye gerek kalmıyordu.

Konuşmasını: “Yalnızlık sanatçının bilinçli ter-

cihidir.” cümlesiyle tamamladığında salondakilerin gözlerinde o “yalnızlığı” sarmalamaya hazır sıcaklığı fark etmiştir umarım.

16

Page 9: HİTAP Mecidiyeköy Anadolu Lisesi Türkçe kültür, sanat ve ...mecidiyekoyal.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/34/20/972881/dosyalar/… · Bir bahçede hep aynı çiçekten olursa o

Kocadere köyünde büyük bir sargı yeri kuruluyor. Kimi Urfalı, kimi Bosnalı, kimi Azerbaycanli, kimi Adıyamanlı, kimi Gürünlü, kimi Halepli çok sayıda yaralı getiriliyor… Bunlardan biri Lapsekinin Beybaş Köyündendir ve yarası oldukça ağırdır. Zor nefes alıp vermektedir. Alçalıp yükselen göğsünü biraz daha tutabilmek için komutanının elbisesine yapışır. Nefes alıp vermesi oldukça zorlaşır ama tane tane kelimeler dökülür dudaklarından. ‘Ölme ihtimalim çok fazla… Ben bir pusula yazdım… Arkadaşıma ulaştırın…’ Tekrar derin nefes alıp, defalarca yutkunur: ‘Ben…Ben köylüm Lapsekili İb-rahim Onbaşından 1 Mecidiye borç aldıydım… Kendisini göremedim. Belki ölürüm. Ölürsem söyleyin hakkını helal etsin’. ‘Sen merak etme evladım’ der Komutanı, kanıyla kırmızıya boyanmış alnını eliyle okşar. Az sonra komuta-nının kollarında şehit olur ve son sözü de ’Söyleyin hakkını helal etsin’ olur… Aradan fazla zaman geçmez. Oraya sürekli yaralılar getiriliyor. Bunlardan

çoğu daha sargı yerine ulaştırılmadan şehit düşüyor. Şehitlerin üzerinden

çıkan eşyalar, künyeler komutana ulaştırılıyor.

İşte yine bir künye ve yine bir pusula. Komutan gözyaşlarını silmeye daha

fırsat bulamamıştır. Pusulayı açar, hıçkırarak okur ve olduğu yere yığılır

kalır. Ellerini yüzüne kapatır, ne titremesine ne de gözyaşlarına engel ola-

maz…

PUSULADAKİ NOT:

‘Ben Beybaş Köyünden arkadaşım Halil’e 1 mecit borç verdiydim. Kendisi

beni göremedi. Biraz sonra taarruza kalkacağız. Belki ben dönemem. Arka-

daşıma söyleyin ben hakkımı helal ettim.’

Bastığın Yerleri Toprak Diyerek Geçme; Tanı…

18

“Çekiyorum tetiği, çekiyorum… Çekiyorum. Tüfek patlamıyor, ateş etmiyor. Tüfek bozuldu herhâlde dedim… Bak hele dedim yanımdaki arkadaşıma, be-nim tüfek bozulmuş. Bir baktı benden yana. Dedi senin parmak gitmiş.” Bu anıların üzerine ne söylenir, lafa nerden başlanır ? Savaşın üzerinden 100 yıl geçmesine rağmen anılar hala taze, hala insanın içini cız ediyor. Bu top-raklar birbirini tanımadan karşı saflarda savaşmak zorunda kalan insanla-rın binlerce öyküsünün olduğu, muhteşem bir silah gücüne rağmen cesaret, fedakârlık, millet sevgisiyle imkânsızın başarıldığı, düşman askerlerinin bu-gün kardeş ilan edildiği, 100 yıl öncesinden 100 yıl sonrasına barış köprüsü-nün kurulduğu topraklardır. Toprakların altında yatan bütün askerler isim-siz kahramanlarımızdır. Üzerinden değil 100 yıl bin yıl geçse de savaş seslerinin asla kulağımız

dan silinmeyeceği, denizin kandan kıpkırmızı olduğu, centilmenler

savaşı ilan edilen Türk tarihinin en büyük savaşı olan bu destanı tüm

benliğimizle hissediyor, derin bir hayranlıkla anıyor ve şehitlerimizin

önünde saygıyla eğiliyoruz.

Page 10: HİTAP Mecidiyeköy Anadolu Lisesi Türkçe kültür, sanat ve ...mecidiyekoyal.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/34/20/972881/dosyalar/… · Bir bahçede hep aynı çiçekten olursa o

Derya

Karadayıoğlu Doğan

Özen

Dilek

Şahin Erdal Elçi Erdinç

Okay

Dünya bir oyun sahnesi,

sizin bu sahnedeki rolünüz?

Semadan yağacak olsanız ne

olarak yağmak isterdiniz?

Nereye yağmak isterdiniz?

Gökkuşağında hangi renk

olmak isterdiniz?

Toprak olsanız üzerinize ne

dikilmesini isterdiniz?

Bir eşya olsanız hangi eşya

Dünyadaki yedi harikadan

hangisi olmak isterdiniz?

Kendiniz olmasaydınız

kim olmak isterdiniz?

Yazarını kıskandığınız bu

kitabı ben yazmalıydım

dediğiniz kitap hangisi?

Yönetmen olsaydınız

hangi filmi çekmiş olmak

isterdiniz?

Kendinizi hangi şehir veya

ülkeye benzetiyorsunuz?

Dünya’nın yarısı boş yarısı

dolu; bu boşluğu nasıl

doldurmak isterdiniz?

Kendi elinizde olsa

isminizi ne koyardınız?

Tarihte hangi dönemde

yaşamak isterdiniz?

Ara Bulucu

Pembe kar,

Verona

Çınar Ağacı

Uçak

Babil’in Asma

Bahçeleri

Kendim olmaktan

memnunum

Ölü Ozanlar

Derneği

Tolstoy’un

Eserleri

Türkiye

Yeterince insan

yaşıyor

İsmimden memnunun,

Deniz’i çok severim

Aydınlanma Dönemi

Fransa

Öykü anlatıcısı

Fark etmez ama

insanların iste-

dikleri yere

Gül, buğday

iğne

İskenderiye feneri

Einstein

Bisiklet hırsızları

Bir gün tek başına

İstanbul

Boş kalsın

Ekmetullah

koymazdım

Şimdiki iyidir

Hayırlı bir

evlat

Yağmur,

Susuzluğun

hissedildiği

her yere

Tac Mahal

Metehan’ın eşi

Uyumsuzlar

Hesaplaşma

İstanbul

Sevgi ile

Ayşe Zeynep

Osmanlı son

dönem

Oyuncu

Yağmur,

kurak bölgeye

Çınar

Mısır Piramitleri

Newton

İki kafadar

Şah sultan

(İskender Pala)

Erzurum,

sakinliğinden

Enerji ile

İsmimden

memnunum

Bu dönem

Öğretici

Yağmam

Kaktüs

Tv sehpası

Mısır piramitleri

Ata Demirer

Hababam sınıfı

Masumiyet müzesi

(Orhan Pamuk)

İstanbul, uyumlu

Akıllı insanlarla

Yine aynı olurdu

1453 İstanbul’un

fethi

20

Erol

Yener

Kılıçaslan

Emiralioğlu Mikail

Dağlı

Dr.Serpil

Öncüer

Şeyda

Deniz

Kurtarıcı Komutan Figüran Anne Başrol

Yağmur, ormana Yağmur, kurak

yere

Kar Yağmur, Afrika’ya

Çınar

biblo

Babil'in Asma Bah-

çeleri

Kanuni Sultan

Süleyman

Çanakkale savaşı–

son mektup

Kaşağı

(Ömer Seyfettin)

İsveç, daha

düzenli, demokratik

Tarım alanları

yeşillik ve bahçelerle

İsmimi seviyorum

Osmanlı Dönemi Yavuz Sultan Selim

Dönemi

Yine aynı olurdu

Hatunla :)

İstanbul,

karmaşık ve özel

Çalıkuşu

(R. Nuri Güntekin)

Son samuray

Yine kendim

Tarih öncesi

Michael :)

İstemem, boş kalsın

Brezilya

Ana

( Maksim Gorki)

Hayat güzeldir

Yine kendim

İleri bir dönemde

Yine Serpil

Orman, bitki

Almanya, şeffaflık

açısından

Kendi Kutup

Yıldızını Bul

Koro

İyi bir oyuncu

Atatürk’ün yaşadığı

dönemi

Yine Şeyda

Barışla

İstanbul, karışık

İçindeki Devi

Uyandır

Hababam sınıfı

Atatürk

Çam ağacı

tablo

Babil’in asma bah-

çeleri

kaşkol

Bina dışında her

şey

Babil’in asma bah-

çeleri

masa

Artemis Tapınağı

Buğday

Çiçek, ağaç

lamba

Mısır piramitleri

Kar, dağlara

Page 11: HİTAP Mecidiyeköy Anadolu Lisesi Türkçe kültür, sanat ve ...mecidiyekoyal.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/34/20/972881/dosyalar/… · Bir bahçede hep aynı çiçekten olursa o

Futbol benim bir parçam, ben oynarken etrafındaki dünya uyanıyor. Futbol sert kızlar için çok iyi bir oyun olabilir ama narin oğlanlara pek uygun olmaz.

Saadet BAŞ 9-C

Okulu temsil etmek güzel bir duygu, gurur verici bir şey. Yeni bir takım olmamıza rağmen ilçede dereceye girdik. Seneye daha iyi yerlerde olacağız. Hilal ERDOĞAN

Küçüklüğümden beri futbol oynuyorum. Çevrem tarafımdan er-kek oyunu deselerde ben hiçbir zaman futbol oynamayı bırakma-dım ve bırakmayacağım da. İlk başlarda ailemden gizli okul ta-kımlarına girmiştim ama zamanla ailemde alıştı ve beni sonun ka-dar destekliyorlar. Sadece şunu demek istiyorum; futbol oyunu-nun cinsiyeti yoktur ve futbol oynayan kızlar erkek gibi davran-mazlar. Sadece futbolun değil hiçbir sporun cinsiyeti yoktur.

Emine Esin AKYILDIZ 9-G

22

Başka Bir Hayal : KENYA

Kenya’dan döneli zaman akmış, 10 günü geç-miş. İstanbul’da kar... Perdeyi kenara çe-ker, penceremin önüne ilişirim. Penceremde saksılar, saksılarda yapraklarını dökmüş çiçekler ve bir lale toprağından fışkırmış… Gökten bem-beyaz pamuklar uçuşur yere doğru. Cenneti hep güneşli bir ilkbahar havasında kurarım kafamda yemyeşil ağaçları, rengârenk çiçekleri ve kıyısın-da köpük köpük akan ılık bir nehirle. Oysa bir kış da olabilir cennet bembeyaz güzelliğiyle, gözleri kamaştırırcasına. Yaratıcının sihirlerini gösterme anlarından birindeyim sanki. Hokus pokus diyip ellerinin bir hareketiyle beyaza boğuyor dünya-yı. Gökten mucizeler yağdırıyor, her bir parçası kendisi aslında. Yüzünde muzip bir gülümseme: ‘Haydi bakalım tadın bu güzelliği ve cömertliği-mi!’ dercesine. Öyle muazzam, öyle gerçek üs-

tü bir güzellik ve bu güzelliğin içinde Kenya’nın melodisi çalar. İnsanın içini kıpır kıpır eden, ruhunu coşturup rengârenk eteklerin bedenin her hareketiyle uçuştuğu sıcacık topraklara götüren şarkılar… Ruhum azıcık şekil-lendirebilseydi bedenimi, bedenim kıvır kıvır kıvrılırdı bu ritimlerde. Ama bedenim ruhumu hapseden eğilmez, bükülmez bir kutu sanki.

Kenya… Türkiye’de bin kişiden bir kişinin ziyaret ettiği bir ülke. Uzak bize, uzaklığı mesafesinden değil sadece. Hayali bile uzak. Hayallerimize uğramaz bu ülke. Neden düşlemez insanlar bu ülkeyi? Sanki ismi fısıltı-dır bu ülkenin, saklar kendini. Biz, bir yoksulluğunu biliriz bu ülkenin. İçimizi acıtır ve belki içimizi acıtan şeyler-den kaçtığımızdandır onu tanıyamamak.

Kenya’yla ilk olarak dokuz yıl önce kesişir yollarımız. Bir dönem Norveç’te okurum ve okuduğum okulda Kenyalı öğrenciler… Ülkeleri gibi sıcacık insanlar. Şairin dediği gibi: ‘Bir insanı sevmekle başlar her şey.’ Bir insan hiç bilmediğimiz bir dünyanın kapılarını açabilir bize. Ne varsa merak ederiz o insana dair. Ülkesini, dilini, melodilerini… Naftal ile tanışırım. Müzik bölümünde okur Naftal. Piyano çalar bana sık sık ve köyünden, insanlarından bahseder. Kenya filizlenmeye başlar içimde, düşlerimi o topraklar üzerinde kurarım. Ama öylesine masalsıdır ki bu düşler. Tüm siyahî insanların içine kendimi yerleştiririm ama yerleştirmeyi pek beceremem, komik bir senaryo çıkar ortaya; yılan-larla karşılaşırım o yabancı topraklarda ve ben en çok yılandan korkarım, o insanlar beni kurtarmak için üstün yete-neklere sahiptir. Naftal’a söz veririm aynı yıl içerisinde Kenya’ya gelip onu ziyaret edeceğime. Sözler uçar, anılar silik-leşir, hayat başka bir yönde akar. Sonra zaman, dokuz yıl ve yirmi ülke dolaştıktan sonra Kenya’ya vurur beni. Bir şubat tatilinde farklı bir ülke çeker beni. Hayata çok da anlam yükleyemediğim bir anda yoksulluğu görmek isterim, her şeye rağmen insanların yaşama nasıl tutunduğunu ve Afrika’nın kalbini hissetmeyi, yaşama bir de başka bir kıyı-dan bakmayı. Yeniden heyecan duyacak bir sebep vardır benim için. Defalarca düşler kurar kurar bozarım. Bir türlü beceremem sanki orayı düşlemeyi. O kadar bilinmezdir orası benim için. Yola çıkma vakti gelir. Başta tek başıma çıkmayı planladığım yolculuğa dört kişi çıkarız: Ben, Xezal, Aysun ve İlker. Hazırlıksız hissederim kendimi bu yolculuğa. Sanki ruhen daha hazır değilmişim gibi. Günlük koştur-maca içerisinde kendimi oraya iliştirmeye vakit bulamadığımdan sanırım. Yanıma birer adet Kafka ile Cemal Süreya, iki adet de Orhan

Veli almak isterdim.

Page 12: HİTAP Mecidiyeköy Anadolu Lisesi Türkçe kültür, sanat ve ...mecidiyekoyal.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/34/20/972881/dosyalar/… · Bir bahçede hep aynı çiçekten olursa o

Cemal Süreya bir Afrikalı kadını aşkla dillendirsin, sözcükleri kadının saçından süzülsün ayak parmaklarına dökül-sün. ‘Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor Bütün kara parçaları için Afrika dâhil.’

Sonra Kafka, biz sıradan insanların aksine hayata bir türlü alışmayı beceremeyen, suyundan çıkarılan bir

balık gibi çırpınan ve her şeyin kendisine olağanüstü, yabancı ve yeni gelen edasıyla bir çocuk misali sürekli sorgu-layan adam… Kenya’da güneşli bir vakitte taburesine kambur oturmuş, gözleri başka bir dünyaya ait insanların farklılığıyla büyülenerek hiçbir detayı kaçırmamacasına kocaman açılmış, elinde kalemi saçılıyor sözcükleri kâğıda ama bir yandan korkar kendini olduğu gibi tutup her kelimenin içine atmaya. Sonra Orhan Veli koşsun yardımına Kafka’nın, kurtarsın onu tedirginliğinden ve sürüklesin güzel havalara, coştursun hepimizi. Bir de filmimizi çeken biri olmalı. Bu karakterlerle nasıl baş eder bilmiyorum ama Tony Gatlif olmalı mesela. Afrika ezgileriyle dans eden kadınları resmetmeli cümbüş havasında. İçimde hepsini götürebilmek isterdim. Hepsinin gözüyle Kenya’yı göre-bilmek, hissedilmek ve aktarabilmek…

NAİROBİ- MASAİ MARA Yeni bir gün, güneşi yakaladığımız bir iklimde adını ilk devlet başkanlarından alan Jomo Kenyatta havaala-

nına varıyoruz. ‘Jambo’ duyduğumuz ilk sözcük. Merhaba demek. Vize için bir form doldurup 50 dolar ödüyoruz.

2000 yılından önce basılan banknotları kabul etmiyorlar. İlk defa böyle bir durumla karşılaşıyoruz. Çok şükür ki eli-

mizde 2000’den sonra basılan banknotlar da var. Dövizciler de daha düşük kurla çeviriyorlar eski banknotları. 1

dolar 90 Kenya Şilini. Havaalanında bir miktar parayı da çevirdikten sonra çıkıyoruz. Ellerinde ‘Kevogurbert’ yazılı

kâğıdı tutan Rosah ve Patrick bekliyor bizi kapıda. Öncesinde safari için anlaşmıştık onlarla. Sadece Masai Mara’da

3 gün süren safari için 300 dolar ödüyoruz kişi başı. Soğuk bir

ülkeden yola çıkıp bir gün sonrasında güneşin ısıttığı Nairobi

caddelerinde ilerliyoruz. Ah ne büyük heyecandır o, daha

önce hiç var olmadığın bir yerde nefes alıp vermek, oraya

karışmak. Yeniden doğmak, yeniden var olmak gibi. Trafik

ışıklarını arıyor gözlerimiz. Ancak şehir merkezinde var bir-

kaç tane. Telefon hattı alıyoruz kendimize, şehirde biraz

oyalandıktan sonra yola çıkıyoruz. Rosah bizden ayrılıyor.

Mombasa’ya bilet alması için 13 dolar veriyoruz her birimiz

ona. Tabii daha sonra biletin daha ucuz olduğunu öğreniyo-

ruz.

Yazının devamını http://gurbetinseyirdefteri.blogspot.com.tr/p/kenya_27.html den okuyabilirsiniz.

24

KİTAP AYRACI “Gözlerimden öptü, Ellerimden öptü, ellerimden. Avuç içlerimden öptü.

Unutabilir misin şimdi ? Ben ölsem, unutamam.” — Sabahattin Ali (Kürk Mantolu Madonna)

“Uzaktaki sevilen, yosunlu deniz kokar. Rengi turkuazdır. "Anne özlemi" fırından yeni çıkmış ev kurabiyesi kokar. Rengi yeşildir. "Baba özlemi" tütün kokar. Bu özlem deve tüyü rengindedir.” ― Buket Uzuner (Kumral Ada Mavi Tuna)

“Bu dünyada yediğimiz ekmekler, içtiğimiz sular Dizlerimizdeki bu güç, derimizdeki tat Karşı koymak içindir; kaçmak için değil…” ―Turgut Uyar (Toprak Çömlek Hikayesi)

“Babam ne diyor ?”diye sordu. Ursula “çok üzgün” dedi. ”senin öleceğini sandığı için üzülüyor.” Albay gülümseyerek karşılık verdi, “ona de ki” dedi “insan ölme zamanı geldiğinde değil, ölebildiği zaman ölür. ―Gabriel Garcia Marquez (Yüzyıllık Yalnızlık)

“Rengin sarı, kırmızı, esmer ne olursa olsun lisanını anlar kokunu duyar gibiyim. Bu yeşil, sarı, lacivert bayrak sizin bayrağınız. Komşu kabilenin bayrağı da aynı renkte , aynı şe-kilde ama üzerinde dokuz yıldız var. Onun için mi boğazlaşıyorsunuz? Kavgadan evvel evlerinde yemek yediğin, başını sana dokunduğu zaman yaşadığını hissettiğin çocuğu bu dokuz yıldız için mi öldüreceksin? Anlaşıldı; ben bayrakları değil insanları seviyorum.” ―Sait Faik (Robenson)

“Aşk acısı çekmedim hiç… çünkü dünyanın verdiği acı her zaman güçlüydü.” ―Tezer Özlü (Çocukluğumun Soğuk Geceleri)

“Kendi kendine yetinmek, dünyanın öbür adıdır.”

―Ahmet Arif (Leylim Leylim)

“Tutukluğumun başlarında bana en ağır gelen şey, özgür bir insan gibi düşünmemdir.” ―Albert Camus (Yabancı)

Page 13: HİTAP Mecidiyeköy Anadolu Lisesi Türkçe kültür, sanat ve ...mecidiyekoyal.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/34/20/972881/dosyalar/… · Bir bahçede hep aynı çiçekten olursa o

“Hoşça kal." dedi tilki. "işte sana bir sır, çok basit bir şey: insan yalnız yüreğiyle doğruyu göre-

bilir. asıl görülmesi gerekeni gözler göremez."

"asıl görülmesi gerekeni gözler göremez," diye yineledi küçük prens; unutmamalıydı bunu.

"gülünü senin için önemli kılan, onun için harcamış olduğun zamandır."

"onun için harcamış olduğum zaman..." diye yineledi küçük prens. unutmamalıydı bunu.

"insanlar unuttular bunu," dedi tilki. "ama sen unutmamalısın. evcilleştirdiğimiz şeyden sorum-

lu oluruz. sen gülünden sorumlusun..."

"ben gülümden sorumluyum," diye yineledi küçük prens. bunu da unutmamalıydı.

―Antoine de Saint-Exupery ( Küçük Prens)

".. ama ayaklarını seviyorum.. çünkü onlar; toprakta, rüzgarda, sularda yürüdüler...

beni bulana kadar."

―Pablo Neruda (Ayakların Şiiri) “-nasıl bir dünya mı? haksızlıkların olmadığı bir dünya… insanların hepsinin mesut olduğu, hiç olmazsa iş bulduğu, doyduğu bir dünya.. hırsızların, başkalarının hakkına tecavüz etmelerin, bol bol bulunmadığı.. pardon efendim’ bol bol bulunmadığı ne demek? hiç bulunmadığı bir dünya.. her genç kızın namuslu bir delikanlı ile konuşabildiği, para için namus, ar , haya, hayat, gece, gündüz satılamadığı bir dünya… sokaklarda sefillerin bulunmadığı bir dünya… kafanın, kolun, çalışabildiği zaman insanın muhakkak doyabildiği, eğlenebildiği bir dünya… içinde iyi şeyler söylemeğe, doğru şeyler söylemeğe salahiyetle kıvranan adamın, korkmadan ve yanlış tefsir edilmeden bu bir şeyleri söyleyebildiği bir dünya…” ―Sait Faik (Havada Bulut)

“O’nu, her şeyi terk ederek, her şeyi göze alarak, yaktığım gemilerde ben de yanarak, yıktıkla-

rımın enkazı altında ben de kalarak sevdim. Hiçbir şeye akıl yetiremeyen çocukların berrak

sevinciyle sevdim onu. Ömrümün bundan sonrasına dair kuşgözü kadar bir ayrıntıyı dahi

merak etmeyecek kadar mutlu olarak sevdim. O’nu, gördüğüm O ile göremediğim O arasındaki

uçurumları hesaba katmayarak sevdim.”

―Nazan Bekiroğlu (İsimle Ateş Arasında)

Yaz, çiz, çek, paylaş. Burası senin. #HitaptaBenimKöşem

26

ŞİİR

ERTELENDİM

eksik umutlar ektiğim arka bahçesiz sokaklarda

sesinin kimsesizliğine benzeyen çocukluğumu beklerdim

dağılan ömrüme bağışladığın bu dünyalı olmayan gülümseyişin için

bir ömür beklemeyi göze almıştım …

sandık diplerinin bilindik yoksulluğunda

unutulmamış bir şımarıklığın bağışlanmasını dilediğim günlerde

azat edilen yıldızların sarhoşluklarına kanar

yokluğunun rengiyle dağlanan düşlerimi gökyüzüne meze yapardım

elçisiz masalların üşüyen yalnızlığı

sokuldukça talaş kokulu ezgilere gölgende raks eden gece

ruhuma yağardı ranzaların

demir kokan nefeslerine sarılamayan

bir düşün kanatları dağıldıkça akissiz ömrüme

dördüncü yaprağı unutulmuş tuvalimi sabun kokulu

gri uykular boğardı …

satır aralarına gömdüğüm köşe başı sürprizlerinin

yüreğime yağmasını bekledikçe eksildim

eksildikçe ertelendim

Songül kara gökçe

Page 14: HİTAP Mecidiyeköy Anadolu Lisesi Türkçe kültür, sanat ve ...mecidiyekoyal.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/34/20/972881/dosyalar/… · Bir bahçede hep aynı çiçekten olursa o

KARİKATÜR&CAPS

“Özgürlük ile esaret arasındaki ince çizgi.”

“Kapılar gibi ördüğünüz tabularınız

yıkıldığında bir kadın dünyayı değiştirecek.” “Ölmek için erken, yaşamak için geç…”

“Demir parmaklıklar sadece bedeni kilit altın-

da tutabilir, eğer ki demir parmaklıklar kafamı-

zın içinde değilse..”

DERSİMİZ TÜRKÇE

1)Karizmatik (Fransızca)

A) Üstün B) Havalı

C) Etkileyici D) Yakışıklı

2)Halüsinasyon (Fransızca)

A) Serap B) Hayal

C) Yanılsama D) Sanrı

3)İmitasyon (Fransızca)

A) Benzer B) Taklit

C) Aynı D) Uydurma

4)Kronolojik (Fransızca)

A) Zamandizinsel B) Dizili

C) Sıralı D) Eşzamanlı

5)Sembol (Fransızca)

A) Anlam B) Simge

C) Belirteç D) Marka

6)Irgat (Yunanca)

A) Tarım İşçisi B) Emekçi

C) Amele D) İşçi

7)Duble (Fransızca)

A) Büyük B) Daha Fazla

C) İki Katlı D) Çift

8)Dumdum (Hintçe)

A) Çentikli Tüfek Kurşunu

B) Tüfek

C) Davul

D) Patlayıcı

9)Kodes (Yunanca)

A) Kafes B) Hapishane

C) Hücre D) Hapis

10)Gıyaben(Arapça)

A) Kendi yokken B) Arkasından

C) Karşılıklı D) Yüzüne karşı

11)Dördül (Öz Türkçe)

A) Dördü birden B) Dört kez

C) Dört D) Kare

12)Eşref(Arapça)

A) Tabu B) Daha şerefli

C) Şaşırma D) Sulanma

13)müsait( Arapça)

A) Uygun B) Elverişli C) Flörte hazır

olan D) Zamanında

CEVAP ANAHTARI

1– D 2-D 3-B 4-A 5-B 6-D 7-D 8-A 9-B 10– A 11-D 12-B 13-C

NOT: