24

Aksak Terazi Sayı 2

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Aksak Terazi İstanbul Hukuk Fakültesi Özgür Düşünce ve Hukuk Kulübü

Citation preview

Page 1: Aksak Terazi Sayı 2
Page 2: Aksak Terazi Sayı 2

... kaldı!ımız yerden

Yo!un bir vize döneminden sonra Aksak Terazi’nin2. sayısıyla kar"ınızdayız. Belirtmek isteriz ki, yazıla-rımızı yazarken çok zorlandık; çünkü AKP’nin ileridemokrasisine yazı yeti"tirmek bir hayli güç.

Newroz bayramına katıldıkları için 9 ay tutuklukalan O!uz ve Kadir’in davasını yazarken bir andakendimizi Hrant Dink davasında çıkan hukuku hiçesayan kararı yazarken bulduk. Tam Hrant Dink dava-sını yazmaya ba"ladık ki; bu sefer de ev ve i"yerle-rinde dövülerek CMK’yı ve Avukatlık Kanunu’nu hiçesayan uygulamalarla gözaltına alınan ardından hiçbirdelil olmaksızın tutuklanan avukatlarla neye u!radı-!ımızı "a"ırdık. Savunmaya yapılan, hukuka aykırıbu uygulamayı yazmaya karar verdi!imiz anda; çokde!il 5 yıl sonra Türkiye’nin yüz karası hukuk karar-ları arasında "üphesiz 1. sırayı alacak olan Pınar Selekdavasının kararıyla kar"ı kar"ıya geldik.

Tabii ki bu geli"meler ileri demokrasinin görünentarafı. Görünmeyen tarafını ise “klavyeli terör ör-gütü” Redhack sayesinde ö!rendik. Redhack’inYÖK’ün sitesini hacklemesiyle; araba sevdalısı,torpilci, kindar, soyguncu, rektörlerimizi tanıdık.

Hukuk alanında etkisini gösteren ileri demokrasi,biz hukuk ö!rencilerini de es geçmedi. Hayırlı olsun!Artık okulu bitirdikten sonra avukat olabilmek içinsayısızca sınava girmek zorundayız. Mahkemede da-yısı olanlar ya"adı! Evet, son bir buçuk ayda “Bukadar da olamaz artık!” dedirten mahkeme kararla-rıyla, hukuk dı"ı uygulamalarla kar"ıla"tık. Bizlerhukuk fakültesi ö!rencileri ve Aksak Terazi’nin ya-zarları olarak; adaleti olmayan saraylarda verilen ka-rarlara, hukuk dı"ı uygulamalara kar"ı susmadıksusmayaca!ız! Ara"tıraca!ız, yazaca!ız, tartı"aca-!ız… Gücünü Türkiye’nin dört bir kö"esindeki hukukfakültelerinden, yani sizlerden alan Aksak Terazi 2.Sayısıyla kar"ınızda!

E!er sen de gerçekten bir "eyler ters gidiyordiyorsan, bu aksak terazinin bir ucundan da sen tutabilirsin. Aksak terazide yazılarını, çizgilerini pay-la"mak için [email protected] kullanarak bize ula"abilirsin.

[email protected]/AksakTerazitwitter.com/AksakTerazi

#çin

dek

iler

Aksak Terazi Yayın Ekibi

Sayfa 4YÖK yasası oyununda 2.perde

Cezaları terfioldu

6-7

Sayfa 12AKP tipi kılık kıyafet

Sayfa 14Yargılama karikatürü:Pınar Selek davasıSayfa 15Kararımın kalp atı!larıSayfa 16ODTÜ ÖTKSayfa 17Faili belli: DevletSayfa 18HaberlerSayfa 20-21Kültür&Sanat

Sayfa 5Adalet savunmasız

Sayfa 8

Sayfa 9

Sayfa 23

Hikaye

Ünlü avukatPetrocelli’ninkaybetti!itek dava

Çıkmaz sokak:Ba!kanlık sistemi

Sayfa 10

Siz hangi bankanın ö!rencisisiniz?

Ta!eron: Güvencesizli"insözle!mesi

Avukatlar i!çile!iyor mu?

Hukuk e"itimi Temeli soyut bir kule:

13

Page 3: Aksak Terazi Sayı 2

Uzunca bir süredir tartı"ı-lan ve Kıta Avrupası’ndakiavukatlık yasalarından esin-lenildi!i belirtilen yeni ‘Avu-katlık Yasa Tasarısı’ 1969yılında çıkmı" olan 1136 sa-yılı Avukatlık Kanunu’ndanhangi yönlerde farklılık gös-teriyor? Ço!umuz bu soru-nun cevabını ö!renmeyedahi tenezzül etmiyor; ancaksöz konusu olan ço!umuzuni" hayatını etkileyecek olanbir yenilik.

Tasarı meclisten geçecekolursa stajyer avukat olabil-mek için hukuk mezunlarısınava tabi tutulacak. Bu sı-nava belli sayıda giri" hakkıolacak. Girilen sınavların bi-rinden belirlenen puana ula-"amayan adayların avukatolma "ansları kalmayacak.Tıp mezunlarına uygulananTUS sınavına benzetilebilir.#imdiden özel e!itim ku-rumları ellerini ovu"turmayaba"lamı"lardır bile. Yüzlercesınava bir yenisi daha ekle-niyor.

Sınavın geçilmesi halinde 2yıl a"amalı olarak staj yapıl-ması öngörülüyor. Bu süre-nin sonunda avukatolabilmek için tekrar sınavuygulanması, sınavı geçen-lere de avukat yardımcılı!ıstatüsü verilmesi tasarlan-mı". Ücretlerin baroya yatı-

rılması ile kaynakta stopajkesilmesi zorunlu hale gel-mi" olacak. Bunun dı"ındaavukatlık bürolarının "ubeaçabilmesi ve büroların "ir-ketle"me, avukatların ortakolma sürecine girilece!iplanlanıyor.

Günümüzde avukatlıkmesle!inin eski “prestijin-den” çok uzak oldu!u birgerçek. Bu tasla!ı mesle!initibarsızla"tırmasına önlemolarak görmek yanlı" olur.Açıktır ki yeni mezunlar'avukat' sıfatına sahip olabil-mek için uzun yıllar emekle-rini, tekelle"mi" hukukbürolarına çok komik ücret-lerle satacaklar. Stajyerlerinçalı"tırılmasının(sömürül-mesinin) de önünü açacakbu düzenlemeyle birlikte bumeslek eski itibarından çokdaha fazla uzakla"acaktır.Eskiden toplumun göreceüst tabakasında sayılanavukatlar önümüzdeki sü-reçte i"çi statüsüne 'dü"e-cektir'. Çünkü sermayesahibi insanların hukuku veadaleti bir yatırım amacı, karsa!lama aracı olarak görme-sine sebebiyet verecektir.Büyük hukuk büroları kuru-lacak ve hızlı tekelle"me sü-recinin dı"ında kalanlarözerk bir meslek olan avu-katlı!ı i"çilik olarak devametmek zorunda kalacaktır.

Avukatlık Kanunun da dahaönce yapılan de!i"iklik ilebirlikte avukat olmak için sı-navda ba"arılı olma kuralıgetirildi. O dönem stajyeravukatların tepkisi ve avu-katların mesleklerine sahipçıkması sonucu AnayasaMahkemesi yapılan de!i"ik-

li!i iptal etti. Bugün tekrartemcit pilavı gibi bu de!i"ikliısıtılıp önümüze getirilmekisteniyor. Aksak Terazi dergiekibi ve gelece!in avukatlarıolarak bizler bu sürecin ta-kipçisi olaca!ız. Avukatlıkmesle!ine sahip çıkaca!ız.

3Avukatlı"a 2 senelik kölelik !artı

Anayasa Mahkemesi’ndenAvukatlık Sınavı’na iptal!

Page 4: Aksak Terazi Sayı 2

YÖK yasası oyununda2.perde

Aksak Bir Terazi4

Yeni YÖK Ba"kanı Gökhan Çetinsayagöreve geldi!i günden beri her gün TVkanallarında programlara katılıyor, top-lantılar düzenliyor. Bu tela"ın sebebi ge-rici ve piyasacı dönü"ümüyasala"tıracak, siyasi iktidarı üniversi-telere sokacak olan yeni YÖK yasasınıbir an önce hayata geçirebilmek.

Yasanın demokratik bir "ekilde hazır-landı!ı imajını vermek için toplantılaryapıldı, “Yüksekö!retim Meydanı” ku-ruldu. Bu tartı"malar internet sitelerin-den, TV kanallarından, gazetelerdenduyurularak ‘demokrasi "ovu’ yapıldı.Ancak tartı"malarda akademisyenle-rin ele"tirileri, üniversitelerin açıklama-ları dikkate alınmadı. Ö!renciler içinsebu formaliteden yapılan tartı"malarabile gerek duyulmadan, üniversiteler-deki söz hakları yok sayıldı.Akademi tasla!a tepkili

Yasaya gelen en temel ele"tiriler, ya-sanın hazırlık tartı"malarında ö!renci-lere, akademisyenlere, üniversiteçalı"anlarına söz hakkı verilmemesi;yeni yasayla akademisyenlerin dahada güvencesizle"ecek olması, üniversi-telerin siyasi iktidarın ve patronlarınarka bahçesine dönü"ece!i; Diyanet,Emniyet gibi kurumların do!rudan üni-versite üzerinde söz sahibi olmasınayol açaca!ıydı. Bu ele"tiriler sonrasındaYÖK 2. bir taslak metni yayınladı; ancakyeni metinde de bu ele"tirilere dair hiç-bir düzenleme yok.$lk taslakta yer alan yabancı üniversi-

teler ve özel üniversiteler açılmasınaolanak veren maddeler 2. taslakta dakorunuyor. YÖK’ün baskıcı özelli!i ko-runarak, tasla!ın 78. maddesinde izin-siz afi" asmak gibi nedenlerleüniversite ö!rencilerine ceza verilebile-ce!i belirtiliyor. Türkiye Yüksekö!re-tim Kurumu (TYK) adını alacak olanyeni YÖK’ün en yetkili organı olanGenel Kurul üyeleri; siyasi partilerinüye sayısı oranında TBMM tarafındanseçilecek 5 ki"iden 2’sinin AKP’li olma-yabilece!i ihtimali bu modeli 2. alterna-tif haline getirildi. $lk alternatif olarak:Üyelerin 7’si Cumhurba"kanı, 7’si Rek-törler Kurulu, 7’si de “üst düzey kamukurulu"u temsilcileri” arasından Ba-kanlar Kurulu’nca seçilecek. Bu mo-

delle AKP’nin seçmedi!i kimse GenelKurul’a dahil olamayacak. Ayrıca 2modelde de üst düzey kamu kuru-lu"u temsilcilerinin de genel kurulakatılması öngörülüyor. Bu durum, Di-yanet, Emniyet gibi unsurların üni-versiteler üzerinde do!rudan sözhakkı olmasına olanak sa!lıyor.Üniversite yönetiminde patron sayısıartıyor

Önceki taslakta, patronların ve do!-rudan Bakanlar Kurulu’nca atanacak2 AKP temsilcisinin üniversite yönet-mesine imkan veren Üniversite Kon-seyleri, üye sayılarındaki ufakde!i"ikliklerle bu taslakta da korunu-yor. Yeni taslakta üniversite konse-yine seçilecek patronların sayısı2'den 3'e çıkarılıyor. Üniversite Kon-seyi’nin görevleri arasında “BakanlarKurulu’nun belirledi!i ö!renci ücret-lerini … katına kadar çıkarmak’’ yeralıyor. Mevcut yasada %30 artırılabi-len harçlar, bu taslak yasala"ırsakalkmak bir yana artırılarak alınabi-lecek.

Rektör seçimlerinde de karar Cum-hurba"kanı’na bırakılıyor. Belirlenen3 aday arasından rektörün cumhur-ba"kanı tarafından atanması öngörü-lüyor.

Önceki taslakta yer alan Bilgi Lisan-slama Ofisleri yeni taslakta TeknolojiTransfer Ofisleri’ne dönü"türülüyor.Bu ofislerin sermaye "irketi statü-sünde açılacak olması, açıldı!ı devletüniversitesinin do!rudan "irketle"-mesi anlamına geliyor. Taslakta; ö!-retim elemanlarının da bilimselçalı"malarını ticarile"tirmek için; bu"irketlere ortak olması ve bu "irket-lerde çalı"abilmesi için üniversite-deki normal görevlerinin azaltılmasıda yer alıyor.

Akademinin ba"tan a"a!ıya dönü"-türülmesi hedefiyle hazırlanan yeniYÖK yasa tasarısı birçok üniversite-nin ele"tirilerine neden oldu. Uzun za-mandır hareketsiz kalanakademisyenleri de soka!a döken veüniversitelileri yeniden aya!a kaldı-ran yeni tasarı; bu tasarıyı bir an öncemeclisten geçirmeye hevesli YÖKBa"kanı’nı da, patronları da, AKP’li-leri de oldukça zorlayaca!a benziyor.

Page 5: Aksak Terazi Sayı 2

Adalet savunmasız

5

AKP iktidarının “ileri demokrasisi” toplumsalmuhalefeti susturmak için yine i" ba"ında. Bir-kaç hafta önce hukuksuz bir "ekilde ev ve i"-yerleri basılan ve gözaltına alınan 64 ki"ininarasında Ça!da" Hukukçular Derne!i üyesi 11avukat bulunmaktadır. Bu operasyon toplum-sal muhalefetin nezdinde halkın savunmahakkına yapılan ve tamamen hukuk dı"ı veusulsüz gerçekle"tirilen bir operasyondur.Avukatlık mesle!inin onurunu ayaklar altınaalan bu operasyon bir kez daha AKP’nin karayüzünü bizlere göstermi"tir.

Bürolarının, i"yerlerinin aranması ve avukat-ların gözaltına alınması için mahkeme kararıgerekli oldu!u halde herhangi bir mahkemekararı olmaması; büroların ve konutların Cum-huriyet Savcısı ve Baro’dan görevlendirilen biravukatın gözetimi altında aranması gerekti!ihalde ne Cumhuriyet Savcısı ne de Baro tem-silcisinin bulunmaması; bu operasyonun ta-mamen siyasi ve keyfi olarak yapıldı!ınıgöstermektedir.

Hem iç hukuk hükümlerine hem de ulusal-üstü hukuka aykırı olan bu operasyonda yapı-lan usulsüzlükler ve keyfi uygulamalarbunlarla sınırlı de!ildir. CMK’nın 130. madde-sine göre “Arama sonucu el konulmasına kararverilen "eyler bakımından bürosunda aramayapılan avukat, baro ba"kanı veya onu temsileden avukat, bunların avukat ile müvekkiliarasındaki meslekî ili"kiye ait oldu!unu önesürerek kar"ı koydu!unda, bu "ey ayrı bir zarfveya paket içerisine konularak hazır bulunan-larca mühürlenir ve bu konuda gerekli kararıvermesi, soru"turma evresinde sulh ceza hâ-kiminden, kovu"turma evresinde hâkim veyamahkemeden istenir. Yetkili hâkim elkonulan"eyin avukatla müvekkili arasındaki meslekîili"kiye ait oldu!unu saptadı!ında, elkonulan"ey derhâl avukata iade edilir ve yapılan i"lemibelirten tutanaklar ortadan kaldırılır. Bu fık-rada öngörülen kararlar, 24 saat içinde verilir”

Gözaltına alınan Av. Efkan Bolaç’ın telefonunael konulup zarf mühürlendikten sonra Efkan

Bolaç’ın telefonundan bir ba"kasına mesajgönderilmesi bu operasyonun nasıl bir komplodâhilinde yapıldı!ını gözler önüne sermektedir.ÇHD $stanbul "ubesi önünde ve Ça!layan Adli-yesi'nde meslekta"larının gözaltına alınma-sına tepki gösteren avukatlara polis saldırdı vebu saldırı sonucunda bir avukat yaralandı. Göz-altındaki avukatların en temel ihtiyaçları keyfiolarak kar"ılanmadı. Gözaltı sürecinde ya"a-nan bu usulsüzce hukuka aykırı uygulamalarAdliye’de de devam etti. Gözaltına alınan avu-katlar adliyeye elleri ters kelepçeli bir "ekildegetirildi. Savcılıktaki sorgulama sırasında ya-"ananlar ise sözde hukuk devleti tekrar gözlerönüne serdi. Avukatlara 1 Mayıs, 2 Temmuz ey-lemleri, ö!renci oldukları sırada katıldıkları ey-lemler, “Hey Tekstil i"çilerinin avukatlı!ınıneden yapıyorsun?” gibi sorular soruldu.

Aslında biz bunlara "a"ırmadık. Newroz'a ka-tılmanın suç oldu!u, basılmamı" kitaplarıntoplatıldı!ı, pu"i takanların, deresine sahip çı-kanların, sınırsız ve sömürüsüz bir dünya iste-yenlerin terörist ilan edildi!i bu ülkede bizlerbu sorulara "a"ırmadık. Ama bizler bu avukat-ları tanıyoruz. Bu avukatlar i"ten atılan i"çilerindavalarına bakan, üniversiteden atılan ö!ren-cilerin davalarına bakan, gözaltında i"kenceylekatledilenlerin avukatlı!ını yapan, HES’lerekar"ı mücadele yürüten, faili meçhul davalarıaydınlı!a çıkartan, kentsel dönü"üm ma!dur-larının avukatlı!ını yapan; zalimin, zulmünkar"ısında halkın adaletini savunan avukat-lardır. Ne usulsüz gözaltılar ne hukuksuz tu-tuklamalar ne de zalimlerin, zulmün iktidarıolan AKP’nin baskıları bizleri ve savunmayısusturabilir ve yıldırabilir. Gözaltına alınan Av.Taylan Tanay’ın da gözaltına alınırken dedi!igibi “Çıkaca!ız, yine birlikte mücadele edece-!iz”

Gelece!in avukatları, hâkimleri ve savcılarıolarak bu hukuksuzlu!a kar"ı sessiz kalama-yız. Demokrasi ve insan hakları için savun-maya özgürlük, herkes için adil yargılama talepediyoruz.

@2008 Anka-ra'da meydanagelen do!algazpatlamasına haya-tını kaybeden gen-cin annesine "evitutarken gerekliözeni gösterme-di!i " gerekçesiyle2,5 yıl hapis cezasıverildi.

@2009 HuzurluYa!amı Destek-leme Derne"i,polis günü nede-niyle "ödüllü ta-banca atı!ı" yarı!ması düzenledi.

@2012 "orantılıgüç" nedeniyle ya-"amını yitiren yada sakatlanan on-larca ki"i yetmez-mi" gibi emniyette"kilatı bir de kör-lü!e neden olan fe-nerlerle eksi!initamamladı.

@ Twitter feno-meni Melih Gök-çek twitterda birkaına "genelevdemi çalı!ıyorsun ?"imalı soru sordu.Ayrıca kendisiyletartı!an 800 ki!iyihakaret suçlama-sıyla mahkemeyeverdi.

@2012 Malatya-Sürgü Çok Prog-ramlı Lisesi’ndekadın ö!rencilerekapanmaları konu-sunda baskı yapı-lırken, bedava ba"örtüsü da!ıtıldı.

DÜNDENBUGÜNE

Page 6: Aksak Terazi Sayı 2

’Tıpkı bir güvercin gibiyim...

Onun kadar sa!ıma soluma,

önüme arkama göz takmı" durumdayım.

Ba"ım onunki kadar hareketli...

Ve anında dönecek denli de süratli’’

Hrant Dink’e, Ermeni kimli!i üzerine yazdı!ı 8 bölüm-

lük yazı dizisinin 13 #ubat 2004 tarihli bölümü nedeniyle,

Adalet Bakanlı!ı’nın izniyle, 16.04.2004 tarihinde “Türk-

lü!ü ne"ren tahkir ve tezyif etme” suçunu düzenleyen

eski TCK maddesinin 159 uyarınca dava açıldı. Mahkeme

tarafından tayin edilen $stanbul Üniversitesi’nden 3 ki"i-

lik bilirki"i heyetinin “Sanıklardan Fırat (Hrant) Dink

tarafından yazılan yazının tam olarak anla"ılabilmesi

için yazının parçası oldu!u dizi tümüyle incelenmelidir.

Bu inceleme sonucunda dava konusu yazıda yer alan

ifadelerin 159. maddede düzenlenen Türklü!ü tahkir ve

tezyif suçunun tipik eylem unsurunu olu"turmadı!ı,

ayrıca eylemde suçun olu"umu için gerekli olan tahkir

ve tezyif özel kastının bulunmadı!ı…’’ "eklinde ifade et-

ti!i, yazıda herhangi bir suç unsuru bulunmadı!ına dair

lehte raporuna kar"ılık, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun

son olarak cezayı onamasıyla Dink, 6 ay hapis cezasına

mahkum edildi. Fakat Dink bu duruma hiçte yabancı

de!ildi zira 2002 yılında Urfa’da gerçekle"en bir konfer-

ansta yaptı!ı konu"ma sırasında Türk olmadı!ını,

Türkiyeli ve Ermeni oldu!unu söylemesi üzerine, yine

aynı maddeden yargılanmı"tı.

Bu ceza Hrant Dink’i öldürmeyi kafasına koyanlar için

sa!lam bir zemin yaratıyordu. Karar, adalet belgesi de!il,

adeta idam mahkumunun boynuna asılan yaftaydı(1) .

“Bu suç benim algılamamla ırkçılıktır ve ben böyle bir

suç i"lemedim. Bu benim alnıma sürülmek istenen kara

bir leke, yargı e!er bunu düzeltmezse ülkemi terk eder,

çeker giderim”Bununla da yetinilmedi, aldı!ı ceza üzerine yaptı!ı yo-

rumlar için “adil yargılamayı etkileme” iddiasıyla Dink’e

ayrıca dava açıldı. Birçok gazete ve kö"e yazarları bu

kararları ele"tirir nitelikte yazılar yazmasına ra!men

sadece Hrant Dink ve Agos’a dava açıldı.

“Ben sanı!ım, bir sanıktan daha fazla kimin yargıyı etk-

ileme hakkı olabilir ki?”

Eski TCK 159 yani mevcut 5237 sayılı TCK madde 301

tamamıyla kaldırılması gerekli bir madde. Zira Ermeni

Soykırımı’nı kabul eden birçok yazar bu suçtan hapis

cezasına çarptırıldı. Yapılan yeni düzenlemeyle ceza kap-

samına yalnızca ki"i ve kurumlar de!il, internet siteleri de

giriyor. Ragıp Zarakolu, Ferhat Tunç, hala yargılanmakta

olan isimlerden birkaçı iken, davası dü"enler ve beraat

edenler arasında Orhan Pamuk, Elif #afak, $lhan Selçuk,

Ahmet #ık gibi yazarlar ve gazeteciler de var. Mahkum

olanlardan bazıları ise; Hrant Dink, Eren Keskin, Erkan

Akay, Hanefi Bekmezci ve Zülküf Kısanak…

Hrant Dink, 19 Ocak 2007 tarihinde kurucusu ve genel

yayın yönetmeni oldu!u Agos Gazetesi’nin önünde

öldürüldü. Aslında Dink ölmeden çok kısa süre önce

kaleme aldı!ı “Niçin hedef seçildim” ve “Ruh halimin

güvercin tedirginli!i” biri 12 Ocak 2007, di!eri ise 19 Ocak

2007 tarihli yani, biri cinayetten bir hafta öncesine, di!eri

ise Agos Gazetesi’nde cinayet günü yayınlanan

yazılarında gelmekte olan kötülükle ilgili çok net bilgiler

veriyordu. Hrant Dink’in 6 #ubat 2004 tarihli “Sabiha

Hatun’un Sırrı” isimli yazısı, Hürriyet’te 21 #ubat 2004 tar-

ihinde Agos’tan alıntılanarak man"etten verilince olanlar

oldu ve Türkiye’de yer yerinden oynadı. Genelkurmay bu

haberi yapanlara kar"ı “Böyle bir sembolü amacı ne

olursa olsun tartı"maya açmak, milli bütünlü!e ve

toplumsal barı"a kar"ı bir cürümdür ” açıklamasıyla tepki

koyuyordu. Genelkurmay’ın 22 #ubat Pazar günü yayın-

ladı!ı bu bildiri üzerine, ertesi gün $stanbul Vali yardım-

cılarından biri Dink’i arayıp bu yazıya kaynak belgeleriyle

Valili!e gelmesini söyledi. Hrant Dink’i tedirgin eden

görü"me basın tarihinde bir ilk olsa gerek. Devletin

yazdıklarından rahatsız oldu!u gazetecileri Valili!e

ça!ırarak uyarması, hem de bunu M$T’çilerin yapması

ola!an bir durum de!ildi(2) . Bu görü"meye katılan iki

ki"iden biri olan Özel Yılmaz’ın, Ergenekon davasında

sanık olmasıyla, görü"meye katılanların üst düzey istih-

CEZALARITERF! OLDU?

‘’Evet kendimi bir güvercinin ruh tedirginli!i içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlargüvercinlere dokunmaz. Güvercinler kentin ta içlerinde,insan kalabalıklarında dahi ya"amlarını sürdürürler. Evet biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce’’

Hrant Dink

Page 7: Aksak Terazi Sayı 2

barat görevlileri oldukları ortaya çıktı. Genelkurmayınbildirisi ve M$T’in uyarısının ardından radikal sa!basında Dink’i hedef gösterme kampanyası ba"ladı. Buolaylarla birlikte Dink’in, gerek telefonu gerekse mailleritehdit mesajlarıyla doluyor, ayrıca bazı fa"ist gruplarhem Agos önünde hem de adliye önlerinde Hrant Dink’elinç giri"iminde bulunuluyordu. Hrant Dink “Niçin hedefseçildim” ba"lıklı yazısında durumu "öyle anlatıyordu:

“26 #ubat günü $stanbul Ülkü Ocakları $l Ba"kanı Lev-ent Temiz’in ba"ını çekti!i bir grup ülkücü, Agos’unkapısına gelerek aleyhime sloganlar attı ve tehditlerdebulundu. Grubun kullandı!ı sloganlar çok netti: “Ya sevya terk et”, “Kahrolsun ASALA”, “Bir gece ansızıngelebiliriz”. Grubun lideri Levent Temiz’in yaptı!ı konu"-mada hedef açık ve seçikti: “Hrant Dink, bundan sonrabütün öfkemizin ve nefretimizin hedefidir, hede-fimizdir.”

Sıradan ve ola!an bir cinayet olayında "ayet maktul,ölümle tehdit edildi!ine, hedef gösterildi!ine ili"kin biryazı, bir mektup bırakmı" ise, soru"turmayı yürütensavcı, bu mektubu ya da yazıyı dikkate almak ve bumektupta adı geçenler hakkında soru"turma yapmakzorundadır. Soru"turmayı yürüten savcılar, Dink’ in sözkonusu yazılarını görmezden geldiler. Oysa Dink ailesifertleri, cinayetin hemen ardından, 12.02.2007 tarihindemü"teki sıfatıyla savcılı!a verdikleri ifadelerinde buyazılarda ismi geçen ki"i ve kurulu"lardan "ikayetçiolduklarını açıkça dile getirdiler(3) .

Yargıtay Cumhuriyet Ba"savcılı!ı, Hrant Dink cinayetidavasında, $stanbul 14. A!ır Ceza Mahkemesi’ninkararının, “Sanıkların atılı suçları örgütün faaliyetiçerçevesinde i"ledi!i” gerekçesiyle bozulmasını istedi.

Yargıtay Cumhuriyet Ba"savcılı!ı’nın Hrant Dinkcinayeti davasıyla ilgili tebli!namesinde, “Dosya kap-samından anla"ıldı!ı üzere, sanıklar tarafından gerçek-le"tirilen 19 Ocak 2007 tarihinde sırf ba"ka din vemilliyetten olması nedeniyle Hrant Dink’in öldürülmesi,sistemli, planlı ve organize olarak bir örgüt faaliyetikapsamında, devletin birli!ini bozmaya yönelik eylem-ler olarak de!erlendirilmelidir’’ dendi.

Genelkurmay Ba"kanlı!ı’ndan yargı makamlarına,hükümet sözcülerinden güvenlik birimlerine, medyadanparamiliter güçlere kadar, tüm resmi/siyasi aktörlerinHrant Dink’in öldürülmesinde, cinayetin önlen-memesinde, gerçek faillerin ortaya çıkarılmamasındakii"lev ve sorumlulukları açıkça ortaya çıktı. Yukarıdai"aret edilen kurumlar ve mekanizmaların Dinkcinayetinin hazırlanması, i"lenmesi, cinayetin ardındandelillerin gizlenmesi, karartılması, gerçe!in üstününörtülmesi, yargı süreçlerinin sınırlarının ve çerçevesininçizilmesi ve bu sınırların dı"ına çıkılmamasındaki dikkat

çekici uyumu; sürecin tek merkezden yönetildi!igerçe!ini ve aynı zamanda bu uyumun, cinayetinme"rula"tırılması ve cezasızlı!ını da ola!anla"tırangüçlü bir aygıtın ve zihniyetin varlı!ını da ortayaçıkardı(4) .

Sonuç olarak AKP iktidarının, Dink cinayetinin üzerinikapatmanın yanı sıra cinayette ihmali de!il kastı olankamu görevlilerini nasıl kademe kademe yükseltti!inede!inmek lazım. Nihat Ömero!lu, Yargıtay Ceza GenelKurulu’nda Dink’in, “Türklü!ü a"a!ıladı!ı” ve ceza-landırılması gerekti!i yönünde görü" bildiren 18 hakim-den birisiydi ve TBMM’ de AKP oylarıyla Türkiye’nin ilkombudsmanı seçildi. Hrant, öldürüldü!ü yıl vali olan vecinayetin hemen ardından Trabzon ve $stanbul Emniyettoplantılarında Ramazan Akyürek’i koruyup, susmasınasessiz kalan Muammer Güler, mülkiye müfetti"lerininhaklarında soru"turma talep etti!i $stanbul EmniyetMüdürü ve $stihbarat #ube Müdürü hakkında soru"-turma izni vermedi. Dink’in katledilmesinin ardındanGüler, kamuda en yüksek dereceli memurluk olan“müste"arlı!a” terfi ettirilerek Türkiye’nin ilk KamuDüzeni ve Güvenli!i Müste"arı oldu, AKP milletvekiliolarak parlamentoya girdi. Ve "imdi de $çi"leri Bakanıolarak gelebilece!i en yüksek kademeye gelmi" bu-lundu. Hrant Dink öldürülmeden bir yıl önce TrabzonEmniyeti’nden gelen istihbarata ra!men hareketegeçmeyen $stanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrahhakkında ne soru"turma ba"latıldı ne dava açıldı. Cer-rah, cinayetten sonraki süreçte valili!e terfi ettirilerekOsmaniye’ye atandı.

Emniyet Ajanı Sanık Erhan Tuncel: “Bana yardımcı is-tihbarat elemanı olmam teklif edilmedi. Bir nevi kararverildi.” (2004 yılında McDonald’s’ı bombalayan YasinHayal’e bombayı yapan Erhan Tuncel’in adı, zamanınTrabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek tarafındanyargılanmamak üzere dosyadan çıkarıldı ve Tuncel,“yardımcı istihbarat ajanı” olarak göreve alındı)

Azmettirici sanık Yasin Hayal: “Erhan Tuncel’e muh-birlik görevini veren kimse, bence Dink cinayeti azmet-tiricilerinden birisi de odur”

$stihbarat Ajanı Polis Memuru Muhittin Zenit: “Tekfarklılık vurduktan sonra kaçmayacaktı ama bu kaçtı”

Sanık Engin Yılmaz: “Dink’ in kalemini devlet kırdı(5) ” Dipnotlar:1,2,4 Nedim #ener, Dink’in Kalemini Kim Kırdı? , Kırmızı Cuma3,5 Hrant Dink “Esas Hakkındaki Rapor” http://www.hrantdink.org/

Page 8: Aksak Terazi Sayı 2

Çıkmaz bir sokak: Ba!kanlık sistemi

Bugün Erdo!an tarafından yeniden tartı"maya açılan Ba"kan-lık ve Yarı Ba"kanlık sistemine geçi" önerileri Türkiye’de ilk kez,hükümet istikrarsızlı!ının yo!un olarak ya"anmaya ba"landı!ı1980’lerde, akademik ve siyasal çevrelerde tartı"ılmı"tır.Hükümet sisteminin de!i"tirilmesi, ba"kanlık sisteminegeçilmesi 1980’lerde Turgut Özal 1990’ların sonunda SüleymanDemirel ve 2005’te Recep Tayyip Erdo!an tarafından tekrarlan-mı"tır. Fakat bu öneriler siyasal ve akademik çevrelerdenyeterli ilgiyi göremeyince sonuçsuz kalmı"tır. Ba!kanlık sistemi demokratik midir?

Ba"kanlık sisteminin birden çok tanımı olmakla beraber Sar-tori’ye göre ‘Bir siyasal sistem, ancak devlet ba"kanı halkoyun-dan çıktı!ı, önceden belirlenmi" görev süresi içindeparlamentonun oyuyla görevden uzakla"tırılamadı!ı ve atan-mı" oldu!u hükümetlere ba"kanlık etti!i veya onları bir "ek-ilde yönlendirdi!i takdirde’ (1) ba"kanlık sistemi mevcuttur.

Ba"kanlık sisteminin temel özelliklerinden biri, yürütmegücünü tek ba"ına kullanacak ki"inin, halk tarafından do!ru-dan do!ruya veya dolaylı, kesin bir süreli!ine seçilmesidir.Ba"kanın sabit bir süreyle seçilmesi ve yasama organı tarafın-dan dü"ürülememesi sistemi “istikrarlı” fakat “katı” yapar.Ba"kanlık sisteminin yapısında var olan katılık me"ruiyetikaybetmi" bir ba"kanın görevden alınamaması sonucunudo!urmaktadır. Bu da ba"kanilık sistemindeki me"ruiyetkrizinin rejim krizine dönü"mesine yol açar. Brezilya’da Ba"kanFernado Collar’ın kar"ıla"tı!ı me"ruiyet krizlerinin rejimkrizine dönü"mesi Ba"kanlık sistemini katılı!ına örnek te"kileder. Parlamenter sistemde ise yasama ve yürütme arasındaçıkan krizleri rejim krizine dönü"mesinin engelleyen kral,cumhurba"kanı gibi mekanizmalar vardır. Ba"kanlık sitemininkatılı!ının yol açtı!ı di!er sorun, tekrar seçilme yasa!ıdır.Bunun iki türlü sonucu vardır: Birincisi yürütmeye icraatlarınınhesabının sorulamamasıdır. $kincisi ise Harry Kantor’a göreyeniden seçilme yasa!ına benzer sınırlandırmalar, demokrasiüzerinde bozucu bir etkiye sahiptir. Çünkü demokrasilerdeseçmenlerin istedi!i ki"iye oy verebilmesi gerekir.(2)

Ba"kanlık sisteminin kar"ıla"tı!ı en önemli sorunlardan biride’ çift me"ruiyet’ durumudur. Çift me"ruiyetin ya"anmasının

nedeni ba"kanın ve kongrenin halk tarafından seçilmesidir. Busistemlerde yasama ve yürütme organlarının birbiriyle yarı"anme"ruiyet iddiaları olabilir. Parti sisteminin parçalandı!ı ve çokyapılı parti sistemlerinde ba"kanı seçen ço!unlu!un ve kon-greyi seçen ço!unlu!un farklı siyasi e!ilimleri olabilir. Bu da buiki gücün izleyece!i politikalar üzerinde uzla"ma ve birliktehareket etme zeminini yok edebilir. Bu da sistemin tıkanma vekilitlenme ihtimalini güçlendirir. Ancak bu ihtimal her zamangerçekle"meyebilir. Örne!in ABD’de ikinci dünya sava"ındanbu yana böyle bir "ey olmamı"tır. Zaten ABD bu sistemin çık-mazlarının bir istisnasıdır ve bunun ekonomik, sosyal, bölgeselve kültürel birçok nedeni vardır. Ba"kanlık sisteminin yarattı!ıönemli sorunlardan biri de toplam-sıfır oyunudur. Toplam-sıfıroyununa göre kazanan aday yürütmenin bütün gücüne sahipolurken, kaybeden aday ise yönetim sürecinde herhangi bir roloynamaz. Linz, ba"kanlık sisteminin toplam-sıfır oyununu,toplam- sıfır oyununun ise çok daha kutupla"mı" siyasi süreceyol açtı!ı iddiasındadır. Gerçekten de ba"kanlık sistemininplebisitçi yapısı ve siyaset sürecinin toplam-sıfır oyununa göre"ekillenmesi kutupla"maya yol açmaktadır. Ve bu kutupla"-mada iktidarı elinde bulundurana sınırsız yetki vermekte veyönetimlerde ki"iselli!e neden olmaktadır. Öte yandanba"kanlık sisteminde uzla"manın yerini kutupla"ma, or-takçılı!ın yerini ise ço!unlukçuluk alır.Peki ya Türkiye’de?

Türkiye’de ba"kanlık sistemine geçi" önerileri demokrasininiyile"tirilmesinden ziyade ba"kanlık sistemini tartı"maya açanÖzal, Demirel ve Erdo!an gibi liderlerin ki"isel özelliklerindenve emperyalizm yararına gerçekle"tirilen politikaların denetimmekanizmasından yoksun kalmalarını istemeleridir. Bu lider-ler hayata geçirmek istedikleri politikalar için parlamentoyuher zaman bir engel görmektedir. Bunun için hukuki birgeçerlili!i olmayan, siyasal ve akademik çevrelerden destekalamayacaklarını bildikleri halde ba"kanlık sistemini parla-mentoya kar"ı "antaj olarak kullanmakta. Önemle altını çizerizki burada yapmak istedi!imiz var olan parlamenter sistemisavunmak de!ildir; fakat Türkiye’de e!er demokrasi namınabir "eyler yapılacaksa ba"kanlık sistemi en son tartı"ılmasıgereken öneridir.

1. Serap Yazıcı ‘Ba"kanlık ve yarıba"kanlık sistemleri, Türkiye için birde!erlendirme 2. Kantor’un bu görü"leri için bkz. Lijphart 1994, s.100

Page 9: Aksak Terazi Sayı 2

lerine göre, her gün ortalama 4 i"çi i" kazası sonucu hay-

atını kaybediyor. Böylece bir senenin sonunda yakla"ık

1500 i"çi, patronların kar hırsının kurbanı oluyor. $"

kazalarında yaralanan ve sakat kalanların ise haddi

hesabı yok. $" kazası geçiren i"çiler, a!ırlıklı olarak ta"eron

"irketlerin bünyesinde çalı"ıyorlar. Ta"eronluk düzeni

büyüdükçe i" kazaları ve i"çi ölümleri de artıyor. Zongul-

dak Kozlu’da ölen 8 madenci de, Türkiye Ta"kömürü Kuru-

mu’na i" yapan Star Madencilik adlı ta"eron "irkette

çalı"ıyorlardı. $stanbul $"çi Sa!lı!ı ve $" Güvenli!i Meclisi de

bir açıklama yaparak aralık ayında en az 76, 2012 yılında

da en az 878 i"çinin i" kazaları sonucu hayatını kaybet-

ti!ini duyurdu. Açıklamada özellikle tersanelerde 2012

yılında meydana gelen i" kazalarında 10 i"çinin hayatını

kaybetti!i ve tersanelerde ölen i"çi sayısının 154’e yük-

seldi!i ifade edildi. 154 i"çinin 149’unun "ta"eron "irketler"

bünyesinde çalı"tırılan i"çiler oldu!una i"aret edildi.

#imdiki yasada ta"eronlar ana i"in yalnızca bir parçasını

yapabiliyorlar. Sistem geni"letildi!inde ta"eron "irketler,

tüm i"leri yapabilir hale gelecek. Bu, ta"eronlu!un ana

çalı"ma biçimi haline gelmesi demektir. Yargıtay Genel

Hukuk Kararları’ndan bazılarına göre asıl i"verenin zarara

u!ramaması için ta"eron çalı"manın sınırları çizilmelidir,

ancak asıl sorun asıl i"verenin u!radı!ı zarar ya da kar

edememesi de!il i"çilerin u!radı!ı zararlar olmalıdır ve bu

çalı"ma sisteminin i"çilere zarar verdi!i açıktır.

$"çilerin insanca ya"ama hakkının elinden alındı!ı bir

durum ise güvencesiz esnek ta"eron çalı"ma biçimleri

yanında asgari ücrettir.“Açlık sınırı 1030, yoksulluk sınırı 3.300, asgari ücret 739 lira”

Bunların devamı olarak asgari ücret tartı"maları da gün-

deme geliyor. Bu tartı"malardan ilki, asgari ücretin belir-

lenme yöntemi üzerine. Türkiye’de 40 milyona yakın

insanı ilgilendiren bir ücretin 5 i"veren temsilcisi, 5

hükümet (en büyük i"veren) temsilcisi ve 5 i"çi temsil-

cisinden (en çok üyesi olan konfederasyondan Türk-

$"’ten) olu"an Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından

belirlenmesine itirazlar var. Zaten 2013 bütçesinde miktarı

belirlenen artı"lar ortaoyunu gibi bu toplantıda uzla"ılmı"

gibi, bir toplu pazarlık sürecine gidilmeden kabulleniliyor.

Bir di!er tartı"ma konusu da ücretin miktarı üzerine.

Hükümet, 2002 yılından bu yana asgari ücretin yüzde 300

oranında zamlandı!ını söylüyor ancak devletin bir ku-

rumu olan TÜ$K bile açlık sınırının bin liradan fazla, yok-

sulluk sınırının da 3 bin liradan fazla oldu!unu belirtiyor.

Ayrıca istatistikler, 2002!den bu yana asgari ücretle en

dü"ük kamu çalı"anının maa"ı arasındaki farkın giderek

büyüdü!ünü gösteriyor.

Hükümet “kuru fasulye, ekmek” gibi örneklerle asgari

ücretlinin bu ürünlerden eskisine göre daha fazla ala-

bildi!ini söylese de 2002!den bu yana e!itim, sa!lık,

barınma, ısınma, ula"ım gibi temel ihtiyaçlara yapılan

zamlardan hiç söz etmiyor.

Kamu alanının piyasala"tırılmasıyla birlikte kamusal

hizmetlerin parasız bir "ekilde sa!lanması talebi de “in-

sanca ya"amaya yetecek ücret” talebinin ayrılmaz bir

parçası konumunda (1).http://www.sendika.org/2012/12/asgari-ucret-tartismalari/

Ta"eron çalı"tırma, son 30 yıldır neoliberal sistemin bir

stratejisi olarak dünyada yaygınla"an en a!ır çalı"tırma

biçimlerinden biridir. Ülkemizde de en çok tartı"ılan

konuların ba"ında gelen ta"eron çalı"tırma biçimi, 4857

sayılı $" Kanunu'nda düzenlenmi"tir.

Bu kanunun 2. maddesinde ta"eron çalı"tırma "u "ek-

ilde tanımlanmı"tır: "…Bir i"verenden, i"yerinde yürüt-

tü!ü mal veya hizmet üretimine ili"kin yardımcı

i"lerinde veya asıl i"in bir bölümünde i"letmenin ve i"in

gere!i ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren

i"lerde i" alan ve bu i" için görevlendirdi!i i"çilerini

sadece bu i"yerinde aldı!ı i"te çalı"tıran di!er i"veren ile

i" aldı!ı i"veren arasında kurulan ili"kiye asıl i"veren-alt

i"veren ili"kisi denir"Ta"eronluk kanunda "alt i"veren" "eklinde açıklan-

mı"tır. Ta"eronluk düzeni, emek/i"gücü maliyetinin

azaltılmasını ve patronların kârlarının büyütülmesini

esas almaktadır. Aslında ta"eronluk sistemi, patronların

i"çilere kar"ı ba"lattı!ı bir nevi sava"tır. Ta"eronluk sis-

teminin temel amacı çalı"ma ya"amını tümüyle esnek-

le"tirerek i"çinin tüm zamanını i"yerine göre

ayarlamasını sa!lamak, kısa süreli sözle"meli i"çili!i

kadrolu i"çili!in yerine geçirmek ve böylece i"çinin

sosyal haklardan yararlanmasının önüne geçmek,

ücretleri dü"ürmek, i" saatlerini uzatmak, i"çilerin bir-

le"mesini ve sendikala"masını engellemektir.

Ta"eron "irketler, i"çilerle esas olarak bir yılı tamamla-

mayacak "ekilde sözle"me yapıyor ve kıdem dâhil hiçbir

sosyal hak vermiyorlar. $"sizlik sorunun yo!un oldu!u

ülkemizde i"çiler ta"eron dayatmayı, güvencesiz çalı"-

mayı ve dü"ük ücretleri kabullenmek zorunda kalıyor.

Hal böyle olunca ücreti dü"ük tutulan i"çi, gelirini bir

parça arttırmak için çözüm yolu olarak fazla mesaiyi

seçiyor. Böylece uzun saatler boyunca çalı"an i"çi bitkin

dü"erken, dü"ük ücret kar"ılı!ında az i"çiyle istedi!i

üretimi yapan patron karını büyütmü" oluyor.

Kar hırsı ölüm getiriyorPatronlar karlarını daha fazla yükseltmek amacıyla

birçok maliyetten kurtulma yoluna gidiyorlar. Mesela

makinelerin tamir ettirilmesini, üretim için gerekli do-

nanımın sa!lanmasını ve altyapının olu"turulmasını, i"

güvenli!i önlemlerinin alınması gerekirken kârlarının

dü"mesini istemeyen patronlar, gerekli altyapıyı kurup

gerekli tedbirleri almıyorlar. Örne!in üretimi arttırmak

maksadıyla pek çok metal fabrikasında, makinelerin

sensörleri sökülerek hızları arttırılıyor.

Sonuç olarak ise i" kazaları kaçınılmaz hale geliyor. Her

ay yüzlerce i"çi sakatlanıyor ve ortalama 100’den fazla

i"çi ölürken patronların sermayesi büyümeye devam

ediyor. AKP hükümeti ise, patronların karlarını

dü"ürmemek ve sermayenin büyümesini sa!lamak için

bilinçli olarak i" kazalarına müdahale etmiyor.

7 Ocakta, Zonguldak Kozlu’da 8 maden i"çisi i" kazası

geçirerek ya"amını kaybetti. Çalı"ma Bakanlı!ı’nın veri-

Ta!eron: Güvencesizli"in sözle!mesi

Page 10: Aksak Terazi Sayı 2

Dosya10

Aksak Terazi’nin ilk sayısında avukatların devleteliyle tasfiyesini ve bu tasfiyenin sonuçlarını üze-rinde durduk. Bu sayıda ise avukatlık mesle!inin,neo liberalizm ve piyasanın etkisiyle beraber tasfiye-sini anlatmaya çalı"aca!ız. Bu sürecin daha iyi anla"ı-labilmesi için avukatlık mesle!ini, tarihtengünümüze kadar geli"imini anlatmak yerinde ola-caktır.

Tarihten günümüze avukatlıkAvukatlık mesle!inin kökenlerine Eski Yunan ve

Roma uygarlıklarında rastlanılmaktadır. Asıl olarakhukukçuluk mesle!i Roma’ya dayandırılmaktadır.Antik Yunan’ın aksine Roma’da bir “hukuk mesle!i-nin” varlı!ından söz edilebilece!inden bahsedilmek-tedir. Burada ki hukukçular “orator” olarakadlandırılmakta ve baktıkları dava kar"ılı!ı ücret al-mamaktaydılar. Cicero ile birlikte sahip olduklarıhukuk bilgisiyle, hukuki konularda kendilerine danı-"ılan bir grup haline geldiler. Antik Yunan’da ise birRoma’dan daha geri kalmı" hukukçu mesle!i vardı.Buradaki hukukçular bir ki"iyi mahkemede temsiletmemekte, sadece mahkemeye çıkacak ki"ininmahkeme önünde okuyaca!ı belgeyi hazırlamaktay-dılar. Antiphon ile ba"ladı!ı söylenen bu ki"ilere mes-leki anlamda Legographes adı verilir. Lysias,Isocrates ve Demosthenes bu mesle!i yapan ünlü ki-"ilerdir. Bugünkü anlamda hukukçuluk mesle!i ise13. yüzyılda ortaya çıktı!ı kabul edilmektedir. Hattahukukçuları simgele"tiren ve ayrıcalık kazandıranperuk, cüppe mesle!e kabul ve baroya kabul bu dö-nemlerde ortaya çıkmı"tır. Hukukçuluk mesle!ininprofesyonel bir meslek olarak ortaya çıkması için ön-celikle ‘modern hukuk’un ortaya çıkması gerekmek-tedir. Bu saptamanın Türkiye’ye de özgülenmesido!ru olacaktır. Çünkü Osmanlı Devleti’nde huku-kun ve hukukçunun var oldu!u bilinmekle beraberTanzimat’a kadar bu kurumlar günümüzdeki an-lamda modern kurumlar de!ildi. Osmanlı devletinde#eyhülislam dini esaslara göre fetva verme makamıiken, aynı zamanda yargısal alanda da faaliyet gös-termekteydi. Avukatlık kurumu Osmanlı hukukunailk olarak 1875 yılında girdi!i bilinmektedir. Esasenbu ki"iler bugün arzuhalci olarak bilinen temsil yet-kisi olmayan, hukuki dilekçe hazırlamak konusundayardımcı olan ki"ilerdi. Cumhuriyet’ le beraber yargıalanındaki çokluk teke indirilmi"tir ve getirilen avu-katlık kanunlarıyla beraber modern anlamda hukuk-çuluk ve hukuk kurumları ortaya çıkmı"tır.

Avukatlar i"çile"iyor mu?Ülkemizde uygulanan neoliberal politikalar e!itim,

sa!lık, barınma, beslenme ba"ta olmak üzere birçokalanda kendini göstermi" ve büyük de!i"imlere deyimyerindeyse büyük yıkımlara sebep olmu"tur. Avukat

lık mesle!i özellikle 1980 sonrası neoliberalizmin etkisinden ve sermaye birikim süreçlerinden nasibinialmı" ve bu mesle!in çehresinde büyük de!i"imlerolmu"tur. Avukatlıkta neoliberalizm i"çile"me, ya-bancıla"ma, piyasala"ma ve meslekte uzmanla"maolarak kendini göstermektedir.

Piyasanın etkisi, ilk olarak genç avukatların mes-le!e giri" a"amasında kendini göstermektedir. Gençavukatlar mesle!e ba"ladı!ında büro açamamaktave birçok sıkıntılarla kar"ıla"maktadır. Yine mesle!eyeni ba"layan genç avukatlar eme!ini direkt olarakmüvekkile de!il de meslekte uzun yıllar geçirmi" vetekelci bir karakter kazanmı" büro sahiplerine sat-maktadır. Hiç "üphesiz bu de!i"im büro içi eme!in"ekillenmesinde de kendini göstermektedir. Büro sa-hibi olan avukat eme!inin yararlı etkisini do!rudankullanıcıya yani müvekkile ‘para’ kar"ılı!ı satmaktaiken; büro sahibi avukatın yanında ücretli (ba!ımlı)çalı"an avukat ise eme!ini bir müvekkile satılmaküzere büro sahibine sunmaktadır. Bu süreçteki eme-!in de!i"im süreci büroyu artık bir hizmet üretimatölyesine dönü"türmektedir. Büro sahibi ile ücretliavukat arasındaki ili"ki, usta-çırak arasındaki ili"-kiye benzemektedir. Çırakların yani ücretli avukatla-rın sayındaki artı"la beraber, artık çırakların eme!imetala"makta ve çıraklar yava" yava" üretim araçla-rından kopartılarak ba!ımlı hale gelmeye ba"lamak-tadır. Burada ifade etmeye çalı"tı!ım dönü"ümleberaber bir grup avukat emek gücünü satmak zo-runda kalarak i"çile"mekte iken bir di!er grubun iseba"ka avukatların emek gücünü satın alarak bunuartık de!erle birlikte sermayele"tirmesidir. Sonuçolarak ücretlilik esas hale gelmekte, söz konusu üre-ticiler tekelci zihniyetle beraber üretim araçlarındanayrılmaya zorlanmakta ve büro içi i" söz konusu ol-du!unda adeta fabrika içi teknik i" bölümünü andıra-cak derecede i" bölümü ya"anmaya ba"lamaktadır.$"çi sınıfına ili"kin temel kriterlerin avukatlık mesle-!inde de kendini bir hayli görünür kılması “Avukatlari"çile"iyor mu?” sorusun akla getirmektedir.

Hukuk alanındaki bu de!i"imin bir sebebi de emekgücü arzının(yani avukatların sayısının ) kontrol edi-lemeyecek derecede artmasıdır. Bunun belli ba"lı se-bepleri: her geçen gün artan hukuk fakültesi sayılarıve ola!anüstü bir "ekil de artırılan kontenjanlardır.Böylelikle klasik arz talep ili"kisi sonucunda ucuz vekolay ikame edilen i" gücü, yani avukatlar ortaya çık-maktadır. Kolay ikamenin sonucunda da avukatlarher geçen gün güvencesizle"mekte ve i"siz kalma‘tehdidiyle’ maruz kaldıkları, hak gasplarına ka"ı sus-maktadır. Bununla beraber ücretlilikte esas hale gel-mektedir. Gerçekle"tirilen nicel ara"tırmalar da

Avukatlar i!çile!iyor mu?

Page 11: Aksak Terazi Sayı 2

Her gün daha da "iddetlenen piyasacı ku"atmaya en güçlü direnen alan"üphesiz ki üniversitelerdir. Bu ku"atmanın nihai bir zaferle sonuçlan-ması için ise sermayenin farklı stratejilerle saldırıları devam etmekte. Yenisaldırılar, üniversitenin sermayeye yakınla"ması çizgisinde ilerlemekteve üniversitenin mevcut iktisadi düzende bir pazar olabilece!i dü"ünce-siyle ticari alanlar, giri"imler yaratma çabasıyla "ekillenmektedir.

Sermayenin üniversitede tahakküm kurma giri"imlerinden bir kısmı dabankalar aracılı!ıyla yapılıyor. Bu giri"imlerden biri de birçok üniversitedeba"layan veya ba"latılmaya çalı"ılan banka kartı uygulaması nam-ı di!er“kampüs kart”.

Üniversite kimlik kartlarıyla anla"ması banka kartlarının birle"tirildi!iuygulamaya kampüs kart adı veriliyor. Yakla"ık 20 üniversitenin hayatageçirdi!i bu uygulamayla ö!rencilerin, idari personellerin ve ö!retim üye-lerinin ki"isel bilgileri rızaları olmaksızın anla"malı bankayla payla"ılıyor.“Zorla” verilen bu kartlarla hem ki"ilik hakları ihlal ediliyor, zorla bankamü"terisi olunuyor hem de anla"malı bankaya üniversite yönetimi tara-fından ö!renciler, akademisyenler ve personeller üzerinden sermaye ya-ratılıyor. Kampüs kart uygulamasının ayaklarını çeken okullardan biri deMarmara Üniversitesi. Zira üniversite yönetimi kartları yaygınla"tırmakiçin “Bafra Pide” salonundan kampüs kartla alı"veri" yapan %25 indirim“fırsatı” ba"latmı"tı. Ayrıca okul yemekhanesinden kartla yemek yemek 1TL iken, kartı olmayanlar için yemek 1,5 TL idi.Kampüs karta iptal kararı

Marmara Üniversitesi’nde uygulamaya sokulan kampüs kart ile ilgili bir-çok itiraz gerçekle"tirilmi" ve dava açılmı" olmasına ra!men, okul yöne-timi uygulamadan taviz vermeyerek kampanyalar gerçekle"tirmi"ti.Geçti!imiz ay ise Marmara Üniversitesi akademisyenlerinden M. MeryemKıro!lu’nun açtı!ı dava kazanımla sonuçlandı. $dari Mahkeme’ye açılandava sonucunda 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ve 4077 sayılı TüketicininKorunması Hakkında kanun hükümleri ihlali gerekçesiyle iptal kararı çık-mı"tı. Üniversitenin davanın reddi talebine ise yine karta iptal kararı çıktı.Marmara Üniversitesi Ö!r. Gör. Dr. Meryem Kıro!lu’nun açtı!ı davada,Anayasa hükmüne ve Yasaya uyarlık bulunmadı!ı gerekçesiyle davalıMarmara Üniversitesi’ne Kampüs Karta iptal kararı tekrar onaylandı.

Mahkemeden çıkan iptal kararına ra!men kampüs kart uygulamasınadevam etmeye çalı"an üniversite yönetimi, anayasayı ihlal etmek paha-sına Denizbank ile arasındaki kutsal ittifakı ve devasa rantı korumaya ça-lı"ıyor. Aynı zamanda 17 ya"ında olan ve yasal olarak veli rızası olmaksızınbanka mü"terisi olamayacak ö!rencilere dahi bank kart düzenlenmesinisa!layarak en açık yasal hükümleri ihlal eden yönetim, ça!a ayak uy-durma ve üniversite hizmetlerine kolay ve güvenli ula"ım iddiasıyla ba"-lattı!ı bu uygulama ile ça!dı"ı yöntemlere ba"vurmaktan geri durmuyor.

Pek çok üniversitede de uygulamaya konmaya hazırlanan kampüs kartuygulaması, ba"ta Marmara Üniversitesi olmak üzere üniversitelerdekihukuksuzluklar silsilesinin en somut adımlarından biri halinde.

Siz hangi bankanın ö!rencisisiniz?

göstermektedir ki, özellikle büro te-melli de!erlendirme yapacak olursakher iki bürodan birinde ücretli avu-katlarla kar"ıla"ılmaktadır.(1)Hemen hemen bütün hukuk fakül-tesi ö!rencilerinin, özellikle avukatolmak isteyen ö!rencilerin, gelece!eyönelik planlarında – okulu bitireyim9 -10 yıl bir avukatın yanında çalı"ı-rım. Sonra kendi büromu açarım – dü-"üncesiyle ortakla"an bu noktayukarıda anlatmaya çalı"ılana des-tekleyici niteliktedir.

Neoliberalizmin etkisiyle beraberavukatlık mesle!i alanındaki de!i"i-min ve dönü"ümün ba"lıca sonucu dahiç "üphesiz ki “"irketle"me” kavra-mıdır. Avukatlık mesle!inde ki de!i-"imle beraber artık bu meslekkapitalist yasalara uygun olarak piya-sanın ihtiyaçlarına cevap vermek, pi-yasa ko"ullarına uymak zorundabırakılmı"tır. Özellikle uluslararası"irketler, uluslararası hukuk bürola-rıyla çalı"makta ve bu bürolarında ye-rellerde ta"eron büroları-"irketleriolmaktadır. “Piyasanın” yok edici et-kisine dayanamayan küçük büro sa-hipleri bürolarını kapatarak, bu"irketlerde dü"ük ücretli ve güvence-siz bir "ekilde çalı"mak zorunda bıra-kılmaktadır. Deyim yerindeyse“ücretli köle” "eklinde çalı"tırılmakta-dır. Neoliberalizmin bu etkisi sadeceavukatlık mesle!ini yapanları etkisialtına almamakta hukuk fakültelerin-deki e!itim ve uygulamaları da etkile-mektedir. Bir hukukçu için birkaç dilbilmesi olmazsa olmaz olarak kabuledilmesi, fakültelerimizde sıkça kar-"ıla"tı!ımız kariyer günleri ve ELSAgibi programlar, iddialarımızı ispatlarniteliktedir.Yukarıda anlatmaya çalı"-tı!ımızı kabaca özetlemek gerekirse;“Avukatlar i"çile"iyor mu?” sorusunatam bir yanıt vermek mümkün olma-makla beraber; beyaz yakalı olarakbilinen büro i"çileri özelinde avukat-lar teknolojik geli"meler ve kapitalistekonominin yapısındaki de!i"imlereba!lı olarak sayılarındaki ortayaçıkan ola!anüstü artı" sonucundai"lev, otorite, ücret ve imtiyaz bakı-mından i"çile"me e!ilimi göstermek-tedir.

Page 12: Aksak Terazi Sayı 2

Hepimizin bildi!i gibi kısa süre önce, BakanlarKurulu kararı ile Milli E!itim Bakanlı!ı “Kılık ve Kı-yafete dair Yönetmelik” yürürlü!e girdi. ‘Okul-larda serbest kıyafet’ olarak kamuoyuna sunulanbu uygulama birçok sorunlu konuyu da üzerindetopladı. Toplumu ilgilendiren önemli bir uygula-mada, ani bir kararla de!i"ikli!e gidilmesi derinsoru i"aretlerini de do!urdu. E!itim kurumlarında,çocukları “kendilerini ifade etme özgürlüklerine “kavu"turuyor açıklamalarıyla üstü örtülen alanhiç bir pedagojik çalı"maya dayandırılmamaklabirlikte, e!itimin asıl özneleri olan ö!rencilerin vevelilerin söz hakkı göz önünde dahi bulundurul-madı.

Liseli ö!renci hareketinin uzun yıllardır mücade-lesini verdi!i kılık kıyafet serbestli!i AKP tarafın-dan yapılan yeni bir siyasi manevra ile özgürlüktartı"malarıyla uygulamaya sokuldu. Ancak MilliE!itim Bakanı’nın uygulamanın sosyal ve ekono-mik boyutundan çok siyasi boyutunun önemsedi-!ini belirtmesi, serbestli!in ardından okullardatürban da!ıtılması ve yönetmelikte yer alan kısakollu kıyafet vb. yasakları uygulamanın özgürlükde!il siyasi bir projenin parçası oldu!una i"aretediyor.

Sözde yoksuldan, özde gericilikten yanaSorunların bir kısmı gelir e"itsizli!i üzerinden

tartı"ma alanı yaratmaktadır. Toplumun ve e!i-timcilerin sadece bu açıdan bakıldı!ında dahiolumsuz görü" belirtmelerine neden olan uygu-lama, Bakanlık tarafından gelir düzeyleri arasındauçurum olan ö!rencilerin aynı okullarda okuma-dı!ına dair gerekçeyi sunmakta. Bunun da yeter-siz olmasını farketmesiyle formanınmasraflarının aile bütçesine yükünün serbest kı-yafet uygulamasından daha maliyetli oldu!unadair kıyaslamaya dahi ba"vurmaktadır. Gerçek-

li!e oturtulamayan bu açıklamalarla uygulamame"ruluk kazanmamaktadır. Yönetmeli!e göreö!rencilerin yırtık delikli kıyafetler ile "e%af kıya-fetler giyemeyece!i belirtilmi"tir. Yoksulluk içeri-sinde ya"amaya çalı"an emekçi kesiminçocukları görmezden gelinerek bu durumu belliedecek "ekilde okula gelmeleri yönetmelikte ya-saklanmı"tır.

Bakanlı!ın me"ruluk zeminine oturtmaya çalı"-tı!ı nokta ise kıyafet serbestisi tanınarak tek tipö!renci modeli olu"umu önlenmi" olaca!ına dairaçıklamalarıdır. Yönetmelik incelendi!inde tamtersi bir durum olu"turuldu!u görülmektedir. Ö!-rencilerin kendilerinin daha iyi ifade etme alanıbulaca!ını belirtilmesiyle tezat olu"turur "ekildesınırlamalara yer verilmi"tir. Ö!rencilerin giye-ce!i etek boyundan; taktıkları çanta "apka vebenzeri materyellerin siyasi bir görü" ifade etmesiyasaklanmı"tır. Ki okullarda ö!rencilere kendile-rini ifade etme alanı açmanın sözde kıyafet ser-bestisi tanımak yerine fikir serbesli!igetirebilmekle a"ılaca!ı su götürmez bir gerçektir.

4+4+4 sistemiyle yapılan yıkım yönetmelik de!i-"iklikleriyle devam etmektedir. Yıkımın rolü iseyine kadınlar üzerinden oynanıyor. ‘Kız ö!renciler,imam-hatip ortaokul ve liseleri ile çok programlıliselerin imam-hatip programlarında tüm ders-lerde ortaokul ve liselerde ise seçmeli Kur’an-ıKerim derslerinde ba"larını örtebilir’ ifadesi yönet-melik maddesinde yer almaktadır. Bu durumu dabireysel ifade özgürlü!ü getirildi!ine dair düzen-leme olarak gösterilmektedir. Bu durumun yarat-tı!ı can alıcı sorun kız çocukları ve genç kadınlarüzerinden ba" göstermektedir. Ö!rencilerin seçimhakkını kimin kullanaca!ı aile ve çevre baskısın-dan ba!ımsız olarak bir irade olu"turamaması asılsorunları olu"turuyor.

AKP tipi kılık kıyafet

Page 13: Aksak Terazi Sayı 2

E"itim13

Temeli soyut bir kule: Hukuk e"itimi

Aksak Terazi’nin 2. sayısını yazdı!ımız günlerde avukat-lar “yaka paça” gözaltına alınıp; adliyede gözaltına alınanavukatları savunmaya gelen avukatlar ise polis tarafın-dan darp edildi. Ça!da" Hukukçular Derne!i Ba"kanı Sel-çuk Koza!açlı’nın tutuklama kararından sonra yaptı!ıaçıklamadan bir kesitle yazımıza ba"lıyoruz:

“Nasıl avukatlık yapıldı!ını gösterece!iz; nasıl savcılıkyapmaları gerekti!ini ö!retece!iz; nasıl savcılık yapma-ları gerekti!ini ö!retece!iz.”(1)

Yazıya geçmeden, yazının amacını hemen verelim: Buyazı Hukuk Fakültesi’ni kazanmı" olan ö!rencilere, içindebulundukları durumu -biraz da olsa- sorgulatmak içinyazılmı"tır. Hukuk fakültesi ö!rencisi, hukuk e!itimineba"ladı!ı ilk andan itibaren pozitif hukukun alanındadır.Pozitif hukuk e!itimine ba"layan ö!rencilere, yılın ilkderslerinde bir hukuk tanımı yapılır. Adalet, e"itlik, kamuyararı gibi kavramlar kullanarak yapılan bu ilk derstensonra ilgili dersin mevzuatına geçilir; mevzuat okunur,yorumlanır; uygulamadaki durumlar gözetilir. Bu andanitibaren hukuk ve adaletin hiçbir önemi yoktur; artık tekgerçek vardır: Yasalar (geni" anlamda)

Hukuk e!itiminde pozitif hukuktan ba"ka Hukuk Felse-fesi ve Sosyolojisi ya da seçmeli olarak okutulan $ktisat,Sosyoloji gibi dersler de bulunmaktadır. Ancak pozitifhukuk alanının “gerçek e!itim” kabul edildi!i hukuk fa-kültelerimizde; bu toplumsal bilimlerin ö!retimi/ö!re-nimi için bir çaba yoktur. Genel olarak seçmeli derslerniteli!ine göre seçilmez, bir önceki yıl hangi dersin kolayoldu!u ara"tırılır ve o seçmeli ders seçilir. Bu yolla hemdaha “az emek” harcanmı" olacaktır hem de daha “iyinotlar” kazanılacaktır. Bunun bilimsel bir e!itim içinsorun te"kil etti!i açıktır; ancak bu sorun salt ö!renci-den/hocadan kaynaklanan bir sorun de!ildir. Tabii hukuk ve pozitif hukuk çeli!kisi

Hukuk ba"langıcı dersinde ilk ö!rendi!imiz kavramlarpozitif hukuk ile tabii hukuk kavramlarıdır. Bu kavramla-rın bir tanımını yaparsak; pozitif hukuk, belirli bir ülkedebelirli bir zaman diliminde geçerli olan hukuku ifadeederken; tabii hukuk belli bir ülkede belli bir zamanda uy-gulanmakta olan kurallardan ba!ımsız olarak, soyut an-lamda toplumun gereksinimlerini en iyi biçimdekar"ılayacak, adalete en uygun hukuk sistemi olarakifade etmektedir.

Pozitif hukuk ile tabii hukuk birbirinin kar"ısında olankavramlar de!ildir; aksine birbirine içkindirler. Yani tabiihukuk, pozitif hukukun zeminini yaratır; pozitif hukukbu temel üzerine yükselir. Yani somut olan soyut olanaba!lamı"tır; zemini olmayan bir kule icat edilmi"tir. Ze-mini olmayan kulenin aldı!ı pozisyonlar ise elbette ki her

zaman de!i"mi"tir: bazen e!ri durmu"; bazen yan yatmı"hatta bazen “ters” bile dönmü"tür.

Hukuk ö!rencileri pozitif hukuk alanında oldu!u için ze-mini görmezler; kule ile kulenin duvarı gibi özde" olduk-ları için kulenin ters döndü!ünün, e!rildi!inin farkınavarmazlar. Önemli olan kuleyle olmalarıdır. $"te hukukfakültesinin ö!rencilerinin e!itimi…

Oysaki zemin (tabii hukuk) mevcut kapitalist sistem ta-rafından doldurulmaktadır. Tabii hukuk doktrinine göreinsanlar do!u"tan belli haklara sahiptir. Ya"am, özgürlük,mülkiyet, e!itim, barınma hakları gibi sayabilece!imizbirçok hak insanların insan oldukları için vardır. Ancakyukarıda belirtti!imiz üzere soyutlu!un üstüne kurulansomutluk birtakım sorgulanması gereken çeli"kiler yara-tır, ba"ka bir deyi"le tüm insanların barınma hakkı var-dır; ancak parası olmayan insanların evleri yoktur. Butemel ayrım bize "unu gösterir; hukuk insanlara belirlihayaller satar ve insanlar bu hayaller ile “ruhlarını” bes-ler; ancak büyük bir ço!unlu!un bedenleri aç kalır.

Bunun nedeni ise ekonomik bir alt yapının ve bu alt ya-pıyla ili"kili olan kurumların, hukuku kendi menfaatlerido!rultusunda "ekillendirmesidir. Bu "ekillendirme, in-sanların tepkilerini yumu"atmamaktadır. Ne de olsaartık insanların barınma hakkı vardır; “akıllı olup”, “parakazanırlarsa” hastanede sa!lık hizmetlerinden yararla-nabilirler; su içebilirler; elektrik kullanabilirler. Yani her"ey insanların elindedir.

Hukuk e!itimi bu nedenle, teorik ve pratik bilgilerini birsoyutluk temelinde kurdu!u için ve sürekli maddelerüzerinden hukuku tartı"tı!ı için, Hukuk Fakültesi ö!ren-cileri yabancıla"makta, “insanlık onurunu” bu soyut te-meli kuranların ve i"letenlerin eline bırakmaktadır.Sonuç ise bizce bir yı!ın “aksaklık ve hukuksuzluk” olur-ken; “bazıları” içinse “sistemin istikrarlı yürümesinden”ba"ka bir "ey de!ildir.

Bir örnek ile yazımızı tamamlarsak, “avukat gözaltıla-rını” bir röportajında de!erlendiren $stanbul Hukuk Fa-kültesi Dekanı Adem Sözüer, “…Bunun dı"ında özelliklekonutta arama anayasada belli kurallara ba!lanmı"tır.Normal bir saatte gelip arama emrini göstererek i"iniziyapabilirsiniz. Aksi halde ki"ilerin evlerine sabaha kar"ıgirmek, kapıyı kırmak, hem hukuka hem de usule aykırı-dır”(2) demi"tir. Yukarda da belirtmi"tik; insanların hak-ları “elbette” vardır; ancak “bazılarının” istedi!i yerekadar.

Kaynaklar1) www.sendika.org/2013/01/savunma-hakkina-operasyon/2) http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&Ar-

ticleID=1117808&Yazar=EZGI-BASARAN&CategoryID=97

Page 14: Aksak Terazi Sayı 2

15. yılına giren bir dava Pınar Selek davası. Semboldava demek daha do!ru, nedeni adaletin ne kadar bu-harla"tırıldı!ının, yargılamanın adaletten nasıl uzakla"-tırıldı!ının göstergesi olması. Önce Selek’inyargılanmasına sebep gösterilen olayı hatırlayalım.1998 yılında Mısır Çar"ısı’nda meydana gelen patla-mada 7 ki"i ölmü", 127 ki"i ise yaralanmı"tı. Patlamanınbombadan kaynaklanmadı!ı birçok raporla kanıtlandı.Bilirki"i raporlarına göre patlama tüp gaz sızıntısı sebe-biyle meydana gelmi"ti, buna ra!men ısrarla bomba izive failler arandı. Ve bildi!imiz gibi Selek aleyhinde hiç-bir delil olmamasına ra!men suçlandı hatta yıllarcamahkum edildi.

Pınar Selek’in hedef olarak seçilmesi 1997’de Kürt so-runu ile ilgili ara"tırması ile ba"ladı. Sava" ko"ullarını veneden bir türlü barı"ılamadı!ını anlamak ve anlatmaküzere konunun muhataplarıyla görü"mesi, dönemin ko-"ullarında cesur, bir o kadar da tehlikeli bir adımdı.

Bu süreçte 11 Temmuz 1998’de Emniyet Müdürlü!ü’ncegözaltına alınan Selek, görü"tü!ü ki"ilerin isimlerini ver-medi!i için a!ır i"kence gördü ve ara"tırmasına el kondu.Selek aleyhine içeri!i do!ru olmayan sahte tutanaklardüzenlendi. Tutanaklarda, kendisi gözaltına alınmadanönce imha edilen patlayıcı malzemeler, sokak çocuklarıiçin kurdu!u atölyede bulunmu" gibi yansıtıldı.

Selek için ‘örgüte üye olmaktan ve patlayıcı maddeimal etmek’ten açılan ilk dava ile ilgili, sokak çocuklarıatölyesinde bulundu!u iddia edilen patlayıcıların dahaönceden polisin elinde oldu!u, sahte belge düzenlendi!i,olay yeri inceleme raporunun tarihiyle ortaya çıktı.Ancak bu kez de Ümraniye Cezaevi’nde tutukluyken, birbuçuk ay önce meydana gelmi" Mısır Çar"ısı Patlamasıile ili"kilendirildi!ini televizyon ekranlarından ö!rendi.Kararını “kendine” temyiz eden mahkeme

Toplam 11 rapor hazırlandı ve bu 11 rapordan sadece 2tanesi patlamanın sebebinin kesin olmamakla beraberbomba olabilece!ini söylüyordu. Bir ba"ka hukuksuz-luk örne!i ise, Emniyet Genel Müdürlü!ü’nün mahke-

menin talebi olmadı!ı ve yetkisiz oldu!u halde patlama-nın bomba sonucu oldu!una dair de!erlendirme raporuhazırlayıp mahkemeye sunmasıdır. $"in komik tarafıise Emniyet’in bomba uzmanı olmayan ki"ilerle hazırla-dı!ı bu raporu mahkemenin kabul etmesi ve bilirki"i ra-poru haline getirmesidir.

Çarpık raporların yanı sıra bir de polis sorgusunda, i"-kence altında alınan sanık Abdülmecit Öztürk’ün “Busaldırıyı birlikte yaptık” ifadesi. Daha sonra ise avukatıolmadan bu ifadeyi i"kence altında söyledi!ini açıkla-masına ra!men mahkeme tarafından dikkate alınmadıve mahkeme dosyasının aleyhe kanıtlar kısmının ba-"ına bu açıklama yerle"tirildi. Üstelik Selek’i tanımadı-!ını beyan etmi"ken… Öztürk hakkında aleyhte temyizyapılmadı!ından, verilen beraat kararı kesinle"ti.

Tüm bu beraat kararları ve bunların teker teker bozul-masıyla ilgili olarak da bir hukuksuzluk örne!i CMK sa-yesinde verilebilir. CMK’ya göre mahkeme bir kerenihai kararını verdikten sonra o kararını hiçbir "ekildegeri alamaz veya bu konuda ikinci bir karar veremez.CMK uyarınca beraat bir ara karar de!ildir, bir hüküm-dür. Ancak Yargıtay nezdinde temyiz edilebilir. PınarSelek davasında mahkeme beraat kararını geri alarakkendisini temyiz mercii yerine koymu" yani bir neviYargıtay’ın yerine geçerek kendi kararını temyiz incele-mesine tabi tutmu"tur.

Yargılama 15. yılında devam etti. Bu uzun sürecin ada-letle bitmesini temenni etti!imiz son duru"ma 24 Ocaktarihinde yapıldı ve bekledi!imizin aksine olmayansuçun olmayan faili olarak Selek bir kez daha hukukunaçıklayamadı!ı "ekilde a!ırla"tırılmı" müebbet ile ceza-landırıldı. Yargılama karikatürü olarak adlandırdı!ımızbu sonucun yanında ‘kaçma ihtimalinin kuvvetle muh-temel oldu!u ‘ gerekçesiyle yakalama emri kararı ve-rildi. Selek davası yargının ne kadar ba!ımsız, tarafsızve adil oldu!unun, insan haklarına verilen de!erin, birdavanın hukuki boyuttan çıkıp nasıl politikle"tirildi!i-nin bir göstergesidir.

Adalet14

Yargılama karikatürü: Pınar Selek davası

Page 15: Aksak Terazi Sayı 2

Do!al gebelik süresi tamamlanmadan önce, embriyo-nun ana rahminden çe"itli yöntemlerle alınarak gebe-li!in sonlandırılması anlamına gelen “kürtaj” ya da“iste!e ba!lı dü"ük” geçen yıl AKP’nin kadın dü"manısöylemleriyle bir hayli gündeme oturmu"tu. AKP kür-taj kar"ıtlı!ını, embriyonun canlı varlık oldu!u iddia-sıyla, ya"am hakkı üzerinden savunuyor.

Buna ili"kin iki görü" var: “Ya"am hakkının gebekalma anından itibaren ba"ladı!ını” ileri süren görü"ve “Ya"am hakkının canlı do!umla ba"ladı!ını” ilerisüren görü". Birinci görü" teolojik kaynaklardan bes-lenmektedir. Kadına biçilen soyun devamı için do!ur-mak ve do!urdu!u erkek çocukları iyi yeti"tirmekrolü, tek tanrılı dinlerin ya"amın her alanında düzenisa!lama i"levi üstlendi!i dönemlerde “ya"amın kut-sallı!ı” vurgusu ta"ıyan “ilahi” yasaklarla kürtaj kar-"ıtlı!ının temelini sa!lamla"tırmı"tır. Çok maddeli kadın dü"manlı!ı

Birkaç ay önce Sa!lık Bakanlı!ı, Adalet Bakanlı!ı,Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlı!ı, “Üreme Sa!lı!ıYasa Tasla!ı”na ili"kin çalı"malarını tamamladı.

Tasla!ın satırba"ları "öyle:-Tecavüz ve cinsel istismar suçlarına ve yasadı"ı

kürtaj yapan hekimlere verilecek cezalar sekiz yıla çı-kartılarak ikiye katlanıyor

-Yasal kürtaj süresi geçtikten sonra bebe!i kendi dü-"üren kadınlara verilen bir yıllık hapis cezası da ikiyıla çıkarılıyor

-Gebelikte 10 haftalık süresi geçen kadına kürtajyapan hekim, kadının ölmesine sebep olursa en az yirmiyıl hapis cezasına çarptırılacak

-$ste!e ba!lı kürtaj için 10 haftalık süre korunurken,bunun tam te"ekküllü hastanelerde yapılması "artıgetiriliyor

-Kürtaj için ba"vuran kadına, kürtajın riskleri anlatı-lırken, tekrar dü"ünmesini sa!lamak üzere cenininkalp atı"ının dinletilmesi kuralı getiriliyor

-Cinsel dokunulmazlı!ı ihlal edenlerin ve çocuklaracinsel istismar suçu i"leyenlerin kamuoyunda“hadım” olarak adlandırılan “testesteron etkisini azal-tıcı” tedaviye tabi tutulması kararı Ba"bakanlık’a bıra-kılıyor

Görüldü!ü gibi tasla!ın bir kısmında tecavüz, cinsel

istismar gibi suçların cezalandırılması a!ırla"tırılıyor.Bu olumlu bir durum gibi gözükse de tasla!ın tama-mına baktı!ımızda kürtaj hakkına getirilen gerekmaddi gerek fiili engeller, tasla!ın tamamına tepkigösterememe ve kar"ı çıkamama bakımından, mad-delerin aynı taslakta sunulması kasten konulmu" izle-nimi veriyor.

Hekim görevini “isterse” yapacakTasla!a eklenen yenilikler arasında kürtajın tam te-"ekküllü devlet hastanesinde ve uzman hekimlerceyaptırılabilecek olması, bunun yanında doktorun “vic-dani ret” hakkının bulunması, bakanlı!ın açıkladı!ıgibi "artları iyile"tirmek olarak algılansa da bu düzen-leme kaliteyi arttırmak de!il tersine hizmetin ula"ıla-bilirli!ini azaltan bir durumdur.

Gebelik sonlandırma lokal anestezi ya da a!rı kesicikullanılarak yapılan ufak bir cerrahi müdahaledir.Yani e!itim almı" pratisyenlerinde çok rahat bu ope-rasyonu gerçekle"tirebildi!i zaten yıllardır ciddi sorun-ların ya"anmamasından anla"ılıyor. Sonuçta kürtajsadece uzman hekimlere ve tam te"ekküllü hastane-lere bırakılacak olursa büyük "ehirleri geçelim köy vekasabalarda ya"ayan insanların kürtaj hakları fiilenengellenmi" oluyor. Bir örnekle fiili yasa!ı tam olarakanlatmı" olalım: “Tek devlet hastaneli A "ehrinde ikitane kadın do!um uzmanı hekim var ve ikisi de “ret”hakkınıt kullanıyor, bu durumda ki"i bu hakkını fiiliolarak kullanamayacak.

Di!er bir yenilik ise kürtaj olmak isteyen kadına kür-taj hakkında bilgilendirme ve dü"ünme süreleri yaratı-larak bilgilendirme adı altında kadınlara psikolojik"iddet uygulanacak ve ceninin kalp atı"ları dinletile-rek zaten kürtaj kararı alırken duygusal anlamda zor-lanan kadına fiili engel yaratılacak.

Ayrıca yasa kürtaj süresi geçtikten sonra kendisinekürtaj uygulaması yapan kadınların cezalarını iki ka-tına çıkarıyor. Bu uygulamayı yapan hekimin cezasıda fazlaca artıyor. Bu uygulamaların kadınların kür-taja eri"imini zorla"tırma yönünde bir etki yarataca!ıkesin.

Sonuç olarak kürtaj yasa!ı, kadının kendi bedeni üze-rinde tasarrufta bulunma hakkı ile çatı"maktadır. Buyüzden kürtaj haktır, karar kadınların!

Kadın15

Kararımın kalp atı!ları

Page 16: Aksak Terazi Sayı 2

Bir demokrasi deneyimi: ODTÜ ÖTKODTÜ, Tayyip Erdo!an’ı üniversitelerinde istemeyen üni-

versitelilerin kampüste saatlerce, binlerce polise direnme-siyle ülkenin gündemine oturdu. ODTÜ’den ba"layıpGalatasaray, Mimar Sinan, $TÜ gibi di!er üniversiteleri deaya!a kaldıran bu süreç üniversitelerin i"gallerle, direni"-lerle geçen tarihini de bir kere daha hatırlattı. Biz de dergi-mizin bu sayısının tarih sayfasını üniversitelilerinüniversitelerdeki söz, yetki, karar hakkının somut bir dene-yimi olan ODTÜ- ÖTK deneyimine ayırdık. ODTÜ’nün direni" tarihi

60’lı yılların sonunda yükselmeye ba"layan ö!renci hare-ketinin sembol üniversitelerinden biri olan ODTÜ, direni"tarihiyle günümüz ö!renci hareketine güçlü bir gelenek bı-rakmı"tır.

Özellikle 68 ö!renci hareketlerinin sembol eylemlerindenbiri olan Vietnam kasabı Kommer’in arabasının yakılı"ınaODTÜ ev sahipli!i yapar. Vietnam’daki “Barı"ı KorumaProgramı”na müdürlük yapan CIA ajanı Kommer, Vietnamhalkına ya"attıkları yüzünden “Vietnam kasabı” olarak ta-nınmaktadır. 1968 yılında Türkiye Büyükelçili!i’ne atan-ması, devrimci ö!renciler tarafından tepkiyle kar"ılandı.Üniversiteliler Kommer’i, havalimanında yumurtayla kar"ı-ladılar daha sonrasında ise Kommer’in ODTÜ’yü ziyareti sı-rasında gençlik hareketine sembol olmu" eylemlerdenbirini gerçekle"tirdiler.

Bu eylem sadece Türkiye çapında de!il, dünya çapında dabüyük yankı buldu. Bu eylem sayesinde Türkiye’de Kom-mer’e kar"ı olan muhalefet güçlendi ve görevine ba"lama-sından 5 ay sonra Kommer görevinden alındı.Bir demokrasi deneyimi

ODTÜ’de ya"anan ÖTK deneyimi üniversitelerin nasıl biryer olması gerekti!ini bizlere gösteren somut bir örnek. Butemsil deneyimi; üniversitelilerin kantin fiyatlarından, te-mizlik ve idari sorunlara, kültür-sanat aktivitelerine kadarüniversite yönetimine do!rudan katıldıkları üniversitedesöz, yetki, karar hakkının somut bir deneyimi olmu"tur.

Fakat ODTÜ’nün bu deneyimi ya"aması o kadar kolay ol-madı. Gerçekle"tirdikleri uzun süreli direni"lerin bundarolü çok büyüktür.

1975 yılında ODTÜ’de gerçekle"en anti-demokratik uygu-lamaların ö!rencilerde yarattı!ı huzursuzlu!u dillendir-mek üzere ODTÜ ö!rencileri, ODTÜ-DER’i kurdular.Derne!in amacı 12 Mart darbesinin ö!renciler üzerindekibaskısının devam etmesini sa!lamak için rektörün ö!ren-ciler üzerinde uyguladı!ı anti-demokratik uygulamalara

kar"ı ö!renciler adına demokratik baskı unsuru olu"tur-maktı. Derne!in ilk faaliyeti 1975’in mart ayında KimyaMühendisli!i ö!rencilerinin gerçekle"tirdi!i 2 günlük boy-kottu. Boykot süresince ö!rencilerin istekleri Rektörlü!eiletildi fakat bu istekler sonuçsuz kaldı. Boykotun ö!rencihareketinde yarattı!ı birle"me ve yükseli", Rektör’ü kor-kuttu.

Daha sonra Rektör, okulu 12 gün tatil ederek boykotu böl-meye çalı"tı. 28 Nisan tarihinde okuldaki jandarma sayısı-nın artması ve rektörün di!er anti-demokratikuygulamalarının ço!almasıyla ODTÜ-DER 15 Mayıs 1975’tesüresiz boykot kararı aldı. 6 ay süren boykotun ardındanrektörün istifa etti.

Boykot süresince nasıl bir üniversite istiyoruz sorusunutartı"an ö!rencilerin çizdi!i yolda, üniversitenin tüm bile-"enlerinin katıldı!ı bir üniversite için ö!renciler ODTÜ-DER’i kapatıp, ODTÜ-ÖTK’yı kurdular. 1976 yılının ocakayında çalı"maya ba"layan ÖTK, yemekhane yönetimin-den disiplin kuruluna, ö!renci kulüplerinden yurtların yö-netimine kadar birçok konuda söz sahibi oldu ve zamaniçinde ö!rencilerin, i"çilerin ve ö!retim üyelerinin katıldı!ıbir demokratik üniversite olu"turdular.

1977 yılında Milliyetçi Cephe hükümetinin ODTÜ’yü sin-dirmek için Hasan Tan’ı Rektör olarak atadı. Hasan Tan çokkısa bir zamanda, ODTÜ’deki demokratik güçleri ortadankaldırmak için harekete geçti. ODTÜ’de Hasan Tan döne-minde gerçekle"en fa"ist uygulamalara kar"ı, akademis-yenler in de katıldı!ı çok büyük bir boykot gerçekle"tirildi.Boykot süresince okulda Hasan Tan yönetimine kar"ı çe-"itli eylemler yapıldı ve eylemlere tüm ÖTK bile"enleri ka-tıldı. Hasan Tan’a istifa ça!rısı yapan akademisyenlerineylemleri ise ö!renci hareketine deste!i kamuoyunda art-tırdı. 9 ay süren boykotun ardından Hasan Tan istifa etti veyurtdı"ına kaçtı. Hasan Tan’ın i"e aldı!ı fa"ist i"çiler iseTan’ın istifasının ardından 2 Aralık 1977 günü sıkı"tıklarıRektörlük binasından ö!rencilerin üzerine bomba atıp,ate" açtılar. Saldırıda 3 ö!renci ve bir devrimci i"çi hayatınıkaybetti. 9 aylık boykot ve eylemlerin ardından direnenODTÜ, okullarından tüm fa"ist güçleri uzakla"tırdılar.

Görüldü!ü gibi ODTÜ dün de bugün de piyasacılı!a, em-peryalizme kar"ı bir direni" alanıydı. ODTÜ, bugün özellikleYÖK yasasıyla birlikte piyasaya tamamen teslim edilmekistenen üniversitelerden, güvencesizle"tirilmesi öngörülenakademisyenlerden yükselen tepkinin simgesi olmu"tur.Ba"ka bir deyi"le ODTÜ dün,bugün ve yarındır.

Tarih16

Page 17: Aksak Terazi Sayı 2

Adalet17

Bilindi!i üzere faili meçhul cinayetler, gözal-tında ya"anan “kayıplar” ve i"kenceler Tür-kiye tarihinde bir kara leke olarak varlı!ınısürdürüyor. Faili meçhul cinayetlere, Türkiyetarihinin her döneminde rastlamak müm-kün. Ancak özellikle 1990’ların ilk yarısındaGüneydo!u’da Kürt halkına yönelik “gözaltıkayıpları”, “cinayet” dosyası bir hayli kaba-rık. Bununla birlikte faili meçhul cinayetlerinbüyük bir kümeye ölüm saçtı!ı da gözlemle-nebilir: Aydınlar, gazeteciler, siyasiler, akade-misyenler gibi…

Mevcut “aksak terazi” ise çözmek isteme-di!i davayı çözmüyor. Devlet, faili meçhul ci-nayetler dosyasını açmak istemiyor. Yargı,“zamana"ımına” u!ruyor. AKP hükümetindeise faili meçhuller konusunda di!er hükü-metlerde oldu!u gibi herhangi siyasal kararlı-lık yok. Faili meçhul cinayetlere adı karı"anbazı askerler “Ergenekon” davasından dolayıtutuklu yargılansalar da iddianamelerde yeralan suçlamalarda faili meçhullerle ilgili biriddia yer almıyor. Ve böylelikle görünüyor ki;devlet hukuk dı"ına çıkıyor ve bu kapkaran-lık dönemin üstü kapatılmak isteniyor.

Faili meçhul, fakat acısı…Bir kadın… 103 Ya"ında… O!lu Cemil, 12 Eylül

cuntası tarafından i"kenceyle öldürüldü. 31yıldır cesedinin nerede oldu!u bilinmiyor.Berfo Ana’dan söz ediyoruz:

“Kan emiciler, o!lumu benden aldı. Mezarınıgörsem yeter. 31 yıldır evimin kapısını açıktutuyorum” “31 senedir evime badana sür-dürmedim, gelince o!lum evini tanısındiye”(1)$HD’nin “Toplu Mezar Raporu(2)”na baktı!ı-

mızda Berfo Ana’nın yalnız olmadı!ını görü-yoruz. Bu Raporuna göre, Siirt’te 15 mezarda206, Bitlis’te 13 mezarda 251 ki"i, Diyarba-

1) Kaybolmadılar, Kaybedildiler-Sibel Özbudun-Temel Demirerhttp://www.chd.org.tr/haber_detay.asp?haberID=607

2) !nsan Hakları Derne"i’nin hazırladı"ı Toplu Mezar Raporu-nun Ayrıntıları için:http://www.ihddiyarbakir.org/UserFiles/261749!HD-TOPLU%20MEZAR%20RAPORU.pdf

3) 1976 ve 1982 yılları arasında, Arjantin'de darbe sonucu ülkeyönetimini ele geçiren generaller, "Ulusal Uzla#ma Süreci" adıverilen ve hapishaneye atılanlar hariç olmak üzere en az 30.000insanın ortadan kaldırıldı"ı bir döneme imza attılar. Ülkede her#ey Hristiyan de"erlerini korumak ve komünizmi engellemekadı altında yasaklanmı#tı, iki ki#iden fazlasının yan yana gel-mesi ve konu#ması suçtu. Ancak 1977'de bir grup anne ve bü-

yükanne hükümet binası önünde bulunan Plaza del Mayo'da(Mayıs Meydanı) her #eyi göze alarak bir araya gelmeye ba#ladı.Kayıp olan o"ullarını, karde#lerini ve torunlarını seslerini hiç çı-karmadan sadece hükümet binasının kar#ısında durarak talepediyorlardı. Sayıları giderek arttı, birçok soru#turmaya ve da-ya"a maruz kaldılar. Ancak ba#larına beyaz ba#örtülerini takıpmeydana çıkmaktan vazgeçmediler ve tüm dünya da onları bu#ekilde tanıdı. Ülke normal yönetimine kavu#tuktan sonra yapı-lan ara#tırmalar kayıpların çoktan öldü"ünü ve cesetlerinin yokedildi"ini ortaya çıkardı, ancak bu anneler generallerden hesapsorulması için eylemlerine devam ettiler. Cumartesi AnneleriPlaza de Mayo annelerinden de esinlenerek bu mücadeleyi sür-dürmektedir.

Faili belli: DEVLET

kır’da 19 mezarda 216 ki"i, Van’da 9 mezarda 149 ki"i, Batman’da 8mezarda 102 ki"i, Hakkâri’de 6 mezarda 68 ki"i, Bingöl’de 5 me-zarda 57 ki"i, #ırnak’ta 4 mezarda 80 ki"i, Mardin’de 4 mezarda 35ki"i, Elazı!’da 1 mezarda 50 ki"i, A!rı’da 1 mezarda 41 ki"i, Der-sim’de 1 mezarda 19 ki"i, I!dır’da 1 mezarda 14 ki"i, Gaziantep’te 1mezarda 10 ki"i olmak üzere, toplamda 88 mezarda 1298 ki"inincenazeleri bulundu. Rapordaki verilerden de görülece!i gibi, Türki-ye’nin tarihi bir faili meçhul ve toplu mezar tarihidir. Ba"ka bir de-yi"le, insan haklarından söz edilemeyecek bir tarih…

Ancak Berfo Ana o!lunu ararken de failleri meçhullerin aydınla-tılması için mücadele ederken de “yalnız de!il”. Gözaltında kaybo-lanların ve faili meçhul cinayetlere kurban gidenlerin yakınlarınolu"turdu!u “Cumartesi Anneleri(3)”; çocuklarının cesetlerininbulunması, onları öldürenlerin bulunarak yargılanması, bu tür ci-nayetlerin bir daha ya"anmaması için 27 Mayıs 1995'den bu yanaher Cumartesi günü Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemleridüzenleyerek acılarını, öfkelerini dile getiriyor. Kasım 2012 itiba-riyle 400. bulu"malarını gerçekle"tiren ailelerin ba"lıca taleplerikayıpların devlet ar"ivlerinde kayıtlı akıbetlerinin açıklanması, fa-illerin yargılanması, Türk Ceza Kanunu'nda zorla kaybetme suçu-nun insanlı!a kar"ı suç kapsamında zaman a"ımınau!ramayacak "ekilde düzenlenmesi ve Türkiye'nin Birle"mi" Mil-letler Gözaltında Kayıplar Sözle"mesi'ni imzalaması.

Page 18: Aksak Terazi Sayı 2

$stanbul Üniversitesi’nde her "ey yemekha-neye yapılan yüzde 85 zamla ba"ladı. Ö!rencile-rin kitlesel eylemleri sonucu Rektöryardımcıları birçok kez ö!rencilerle yüz yüzegelmek durumunda kaldı. Her görü"mede“harçlar kaldırıldı!ı” için mali anlamda bu zam-ların yapılması gerekti!ini söylediler. 17 Üniver-sitenin bütçesine e" bir bütçeye sahip olan$stanbul Üniversitesinin ö!rencileri bu bütçeninnereye harcandı!ını bilmeleri gerekti!ini söyle-seler de rektörlük hiçbir zaman ö!rencileregider kalemlerini açıklamadı. Açıklamamasınınise nedeni geçti!imiz günlerde YÖK’ün resmi si-tesinin RedHack tarafından hacklenerek site-den sızdırılan resmi belgelerin kamuoyunasunulmasıyla anla"ıldı. Belgelere göre, Sayı"-tay’ın yaptı!ı incelemeler sonucunda 1 milyon537 bin TL’nin muhasebe kayıtlarına girmedi!ide tespit edildi. Bütçe yetersizli!inden yakınanRektörlü!e Ziraat Bankası tarafından biri 325bin TL altısı 431 bin tL de!erindeki otomobil ba-!ı"ladı!ı ortaya çıktı. Ö!renciye %85 zam yapıpmilyonları bulan araç filosuyla gezmeyi ihmaletmeyen Rektörüyle $stanbul Üniversitesi, “rek-töre bereket ö!renciye eziyet” sıralamasındaüst sıralardaki yerini koruyor.

$TÜ Rektörlü!ünün 60’ın üzerinde 50/d'liara"tırma görevlisinin i"ine son vermesiyleba"layan direni", 31 Ocak’ta YÖK önündesüren oturma eylemine dönü"mü"tü.YÖK'ün yaptı!ı açıklama ile $TÜ'lü asistan-ların direni"i kazanımla sonuçlandı.

YÖK Genel Kurulu'ndan çıkan sonuca göre,normal süreleri içinde i"ten atılan asistan-lar, de!i"iklik Resmi Gazete'de yayınlandık-tan bir ay sonrasına kadar ba"vuruyapmaları durumunda kadro ilan "artıaranmadan i"lerin geri dönebilecekler. Ay-rıca tezlerini bu yılın Haziran ayına kadarverebilen asistanlar, aralık ayına kadarkadrolarında kalabilecekler. Azami süreiçerisinde yüksek lisans ya da doktora tez-lerini teslim etmeleri durumunda yüksek li-sans ö!rencileri 6 ay, doktora ö!rencileriise 1 yıl 50/D kadrosunda kalabilecek.

Marmara Üniversitesi’nde zorunlu kam-püs kart uygulamasıyla üniversite bile"en-lerinin rızaları olmaksızın kimlikbilgilerinin anla"malı Deniz Bank ile payla-"ılarak, zorunlu banka mü"terisi haline ge-tirilmesine kar"ı üniversiteliler Rektörlükönüne yürüdü.

Kampüs karta üniversite akademisyenle-rinden M. Meryem Kıro!lu’nun açtı!ı dava-dan çıkan iptal kararı çıkması ardından“Banka mü"terisi olmak istemiyoruz” diye-rek dilekçe toplayan üniversiteliler, 26 Ara-lık günü topladıkları dilekçeleri Rektörlü!eileterek; “Zorunlu olarak banka mü"terisihaline getiriliyoruz. Üniversite üzerindenkar pazarı yaratılan kampüs kartları iste-miyoruz” açıklamasında bulundu.

Kampüskarta rahat yok

Direnen asistanlarkazandı

Araba sevdalısı bir rektör

ÜN!VERS!TEDENHABERLER

Page 19: Aksak Terazi Sayı 2

#Ü’de Özgür Dü"ünce ve Hukuk Kulübü’nden merhabaMerhaba;$stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne daha güçlü bir ses, yeni bir solukkatmaya geliyoruz!

$stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ö!rencileri olarak fakültemizde al-ternatif etkinlikler gerçekle"tirebilece!imiz; tartı"malar, paneller, filmgösterimleri ve "enliklerle hem alternatif bir kültür olu"turaca!ımız, dü-"ünece!imiz, tartı"aca!ımız hem de birlikte payla"ıp birlikte üretebilece-!imiz bir kulüple, okulumuzda çok sınırlı sayıda gerçekle"tirilensosyal-kültürel aktivitelere kendi alternatifimizi üretmek istedik.

Bu yüzden üniversiteyi gerçekten bir ya"am ve üretim alanı olarak da ya-"ayabilece!imiz, ya"atabilece!imiz bir kulüp kurmaya karar verdik:Özgür Dü"ünce ve Hukuk Kulübü

Toplandık ve kulüp kurmaya karar verdik çünkü;Derslerin yo!unlu!u; vize ve final haftaları, pratik çalı"malar; okulumuzdakültür-sanat ve sosyal aktivitelerin yok denebilecek kadar az olması,

Gelece!in hukukçuları olarak; memlekette ve dünyada geli"en, zamana-"ımına u!rayan, aklanan ve toplum nezdinde büyük yankı uyandıran top-lumsal davaları tartı"ma iste!imiz,

En önemlisi de hukuku sadece kitaplardaki teorik bilgilerden, “Bay A veBayan B’den” de!il hayatın içinde "ahit oldu!umuz davalardan ö!ren-meye ve tartı"maya ihtiyacımız vardı.

Bu ö!renme kimi zaman bir gencin taktı!ı pu"inin 11 yıla reva görülme-siydi, Sivas’ta 35 aydının katledilmesinin ve katillerinin aklanmasıydı,kimi zaman 13 ya"ındaki N.Ç’nin 26 ki"inin tecavüzüne “rızasıyla” u!ra-masıydı.

Özgür Dü"ünce ve Hukuk Kulübü’nü yeni ö!renim döneminde birçok et-kinlik, panel, film gösterimi yaparken görebilirsiniz. Mahkemelerde vu-rulan tokmakların yankılarını amfilere ta"ımaya, “adalet’i” sizarkada"larımızla tecelli etmeye geliyoruz.

Sen de hukuk koridorlarında açaca!ımız kulüp kayıt masalarında ve ya-paca!ımız etkinliklerde bize ula"abilir, katılabilirsin.Özgür Dü!ünce ve Hukuk Kulübü

Özgür Dü"ünce ve HukukKulübü 6 #ubat Çar"ambagünü ilk etkinli!inde bulu"u-yor: ‘Hrant davasına bakıpadaleti aramak’Etkinli!in konukları ara-sında Radikal Gazetesi ya-zarı $smail Saymaz, HrantDink davası avukatı FethiyeÇetin, Hrant’ın arkada"ların-dan Garo Paylan bulunuyor.

Marmara Üniversitesi’nde artıkHukuk Fakültesi ö!rencilerinin debir kulübü var! Özgür HukukçularKulübü, Marmara Üniversitesi’ndekuruldu. 20 Aralık’ta ‘Yeni YÖK ya-sası ya geçerse?’ ba"lıklı ortak et-kinlikle merhaba diyen ÖzgürHukukçular Kulübü 2. dönem

Marmara Hukuk’ta hiç olmadı!ıkadar “özgür” fikirlerli üniversite-lilerle bulu"manın hazırlıklarınıyapıyor.

Özgür Hukuklar Kulübü hukukadair panellerin, etkinliklerin ad-resi olma iddiasıyla yoluna devamediyor.

Marmara Hukuk’taÖzgür HukukçularKulübü kuruldu

Page 20: Aksak Terazi Sayı 2

Kültür&Sanat20

“Tarih, toplumların sınıf mücadeleleri-nin tarihidir” (Karl Marx) Tarih, bugünya"adı!ımız hayatların ardındaki olay-lar dizisi hakkındadır. Bizim nasıl bizoldu!umuzun öyküsüdür. Onu anla-mak, içinde ya"adı!ımız dünyayı de-!i"tirebilmenin anahtarıdır. GeorgeOrwell’ın 1984’ünde devleti kontroleden totaliter yönetim yanlılarının slo-ganlarından biri, “Geçmi"i kontroleden, gelece!i de kontrol eder”dir.Evet, insan beyni ve zaman acımasız-dır fakat tarih bu acımasızlı!ı ma!lupedebilir niteliktedir. Türümüzün yakıngeçmi"i, yukarıya do!ru öyle yumu-"ak bir geli"me seyri izlemez. Korkunçsava"lar, kanlı iç sava"lar, "iddetli dev-rimler ve kar"ı-devrimlerle damgalan-mı"tır. $nsanlı!ın geni" kesimleri içinbir iyile"me anlamına gelen dönemleri,hemen hemen her zaman, kitlesel yok-sulluk ve korkunç yıkım onyılları,hatta yüzyılları izlemi"tir. YordamKitap tarafından basılan ve Uygur Ko-caba"o!lu tarafından $ngilizce aslın-dan çevrilen Chris Harman’ın yazmı"oldu!u Halkların Dünya Tarihi adlıkitap Ta" Ça!ından Yeni Binyıla kadaruzanan hakların var olma ve varlı!ınısürdürebilme mücadelelerine tanıkediyor bizleri. Tarihin maddi temelinianlamak, ba"ka her "eyi anlamak içinönko"uldur, ama yeterli de!ildir vezaten bu kitapta toplumların tarihselevrimi çerçevesinde insanlık tarihinineksiksiz bir öyküsünün anlatılaca!ıiddia edilmiyor. Chris Harman, insanlı-!ın, Ta" Ça!ından Büyük Roma $mpa-ratorlu!una, Orta Ça!dan Aydınlanmaya, Sanayi Devriminden 21. yüzyılauzanan büyük yürüyü"ünü, insanlıktarihinin belli ba"lı a"amalarını, top-lum biçimlerini, siyasal yapılanmaları,sava"ları ve sınıf çatı"malarını arkaplanda kalan ama önderlerinden dahabüyük roller üstlenen halkları da unut-mayarak yo!un ve akıcı bir "ekilde an-latıyor.

Yapı Kredi Kültür Sanat Yayın-cılık’ın Nâzım Hikmet’in do!u-munun 111.Yıldönümü içindüzenledi!i“Alnımın Çizgilerin-desin Memleketim”- Nâzım Hik-met’in Yolculuk Foto!raflarıSergisi, Nâzım Hikmet’in “rüya-larımın memleketi” diye adlan-dırdı!ı Moskova’ya üçüncügidi"inden sonraki 1951-1963 yıl-ları arasındaki foto!raflarını kap-sıyor. Sergideki bu foto!raflar vedi!er materyaller, Nâzım Hikmetüzerine çalı"malarıyla tanınanM. Melih Güne" tarafından, VeraTulyakova Hikmet Ar"ivi, RusyaDevlet Edebiyat ve Sanat Ar"iviile ba"ka ülkelerdeki ar"ivlerdenbir araya getirilerek olu"turuldu.Nâzım Hikmet’in yurt dı"ı a!ır-lıklı foto!raflarıyla birlikte, Tür-kiye dı"ında basılan bazıkitapları, plakları, ses bantları, M.Melih Güne"’in hazırladı!ı “BirYitik Miras Nâzım Hikmet” ba"-lıklı bir video çalı"ması ve bazıfoto!rafların orijinalleri de busergide bulunuyor. Halet ÇambelAr"ivi’nde korunan ve Nâzım’ınhenüz 53 günlük bir bebekkençekildi!i bir foto!rafının bulun-du!u, Nâzım Hikmet’in do!umtarihini kesinle"tiren MemduhEzine’nin hatıratı da ilk kez busergide sergilenmi" oluyor.Nâzım Hikmet’in do!umunun111. Yıldönümünde düzenlenen“Alnımın Çizgilerindesin Memle-ketim” - Nâzım Hikmet’in Yolcu-luk Foto!rafları Sergisi’ninamacı ise Nâzım Hikmet’in eser-lerini bir katalogda toplamak vedaha sonra kurulabilecek birNâzım Hikmet müzesi için kay-nak temin etmek.

Halkların Dünya TarihiTa! Ça"ındanYeni Binyıla

Yazar: Chris HarmanÇeviren: Uygur Kocaba!o"luYayınevi: Yordam KitapBaskı Yılı: 2011

Bir kitap

Nazım Hikmet’in Yolculuk Fo-to"rafları Sergisi

Yer: Yapı Kredi Kültür Merkezi#stiklal Cad. No: 161-161/A

Tarih: 30 Ocak 2013 Çar!amba ~ 28 $ubat 2013 Per!embeHafta içi ve Cumartesi: 10:00 - 19:30Pazar: 13:00 – 19:30

Bir sergi

Ya"ar, okula ba"larken nüfus kay-dına göre ölmü" oldu!unu ö!renir.Bundan sonra hiçbir olayda da ya"a-dı!ını anlatamaz. Ama i" babasınınvergi borcunu ödemeye gelince "res-men ölü" oldu!unu söyleyip kurtula-maz da... Sevdi!i kızla evlenemez,çünkü nüfusta kaydı yoktur. Baba-sından kalan mirası alamadı!ı gibi,ya"adı!ını ispat için ba"vurdu!u bü-rokrasi girdabında kaybolur.

Baba olur, o!lunu nüfusa kaydetti-remez ve memura hakaretten dü"-tü!ü cezaevinde hayatı ö!renir.Büyük mizah ustamız Aziz Nesin`indevlet-birey ili"kisini sorguladı!ı buoyunda, "vatanda"" Ya"ar`ın bürok-rasi kar"ısındaki ezikli!i anlatılıyor.

Ya!ar Ne Ya!ar Ne Ya!amaz

Yazan: Aziz NesinYöneten: Y. Kenan I!ıkMüzik: Timur Selçuk

Oyuncular: Derya Kurtulu!, Ezgim Kılınç, NurSaçbüker, Hasibe Eren, Ergün I!ıldar, $evketAv!ar, Mehmet Bulduk, Can Do"an, Sava!Barutçu, Tu"rul Arsever, Mert Turak, YalçınAv!ar, Mevlüt Demiryay, Osman Gidi!o"lu,Volkan Ayhan, Murat Güreç, Murat Üzen,Hamit Erentürk, Reyhan Karasu, Selin Türk-men, Senem Oluz, Berna Adıgüzel, NurdanKalına"a, Tolga Co!kun, Kahraman Acehan,Tankut Yıldız, Özgürefe Özye!ilpınar, GökselArslan, Cihan Kurtaran, Yasemin Güvenç,Özge O’Neill Sarımola, Bahar Özge Göze, Yıl-maz Arda Alpkıray, Okan Patırer, Do"an$irin, Berk Samur

Yer: Harbiye Muhsin Ertu"rul SahnesiAdres: #BB $ehir Tiyatroları Harbiye Mh. Gümü! Cd. No:3 $i!li

23, 24 $ubat Saat: 15:30 20, 21, 22, 23 $ubat Saat: 20:00

Ücret: Tam:14 TL, #ndirimli:10 TL

Bir oyun

Page 21: Aksak Terazi Sayı 2

“Biz ho" oldu!u için "iir okuyup yaz-mıyoruz; insan ırkının birer ferdi oldu-!umuz için "iir okuyup yazıyoruz.Çünkü insan ırkının içinde co"kularvardır. Tıp, hukuk, ticaret, mühendis-lik ya"amak için gerekli olan asil birermeslektir; ama "iir, güzellik, a"k,sevgi… biz bunlar için hayattayız”

1959 yılında çok disiplinli ve katı ku-ralları olan yatılı bir erkek okulunda,Welton Akademisinde geçen bu filmokulun ba"arılı ve bir o kadar da co"-kulu ö!retmeni John Keeting’in edebi-yat ö!retmeni olarak okula gelmesiyle ba"lar. Bay Keeting ço!u hem ai-leleri hem okulu tarafından baskı al-tında olan bu ö!rencileri ya"amın,edebiyatın ve "iirin bamba"ka dünya-sıyla tanı"tırır ve bu ö!renciler kendi-lerini özgürlü!ü tadarken, ya"amın ogerçek ve o en yüce de!erini sorgular-ken, hayatı anlayıp bu anlama farklıaçılardan bakarken, ya"adıkları heranı kavramaya çalı"ırken bulacaklar-dır. Ancak Welton Akademisinin fel-sefesine tam örtü"meyen bu dersanlatımı akademi yönetimi tarafındanda gözden kaçmayacaktır. Okul mü-dürü Bay Nolan, yeni edebiyat ö!ret-menini, ö!rencilerinden birininintiharı üzerine, sorumlu görmü"tür.Bunu bahane ederek edebiyat ö!ret-meni Bay Keating'i okuldan ayrılmayazorlamı"tır, fakat bu ayrılı!a onu anla-yan ö!rencilerinin verdi!i tepki BayNolan'ı hayatı boyunca ya"adı!ı belkide en utanç duyaca!ı anına sürükler.“Hayatın anlamını arayan sorular,inançsızların sonsuz sırası, aptallarladolu "ehirler bunlar arasında ya"ama-nın anlamı nedir ki hayat? Cevap verbana, cevap. $"te cevap: Siz buradası-nız! Hayat var ve hep olacak. Güçlüle-rin mizanseni devam ederken sen deya"ama birkaç dize katkı yapabilirsin.Peki ya sizin dizeniz ne olacak?”

-Sinema Yazarları Derne!i (S$YAD) 45. Türk Sineması Ödülleri, Cemal Re"it ReyKonser Salonu'nda düzenlenen törenle sahiplerini buldu. En $yi Erkek OyuncuÖdülü'nü “Yeraltı” filmindeki rolüyle Engin Günaydın, Cahide Sonku En $yi KadınOyuncu Ödülü'nü “Araf” filmindeki rolüyle Neslihan Atagül alırken, “TepeninArdı” En $yi Film, Zeki Demirkubuz da En $yi Yönetmen Ödülü'ne layık görüldü.

-Nazım Hikmet'in senaryolarını yazdı"ı,Melih Güne! tarafından hazırlanan''Hanene Huzur Dolsun Sevdalı Bulut/Nazım Hikmet'ten çizgi filmler'' DVD vekitabıyla ilk kez yayımlandı. Yapı Kredi Yayınları'ndan Nazım Hikmet'in 111.do"um günü anısına satı!a sundu"u 2 DVD ekiyle 143 sayfalık kitapta, senar-yosunu Nazım Hikmet'in yazdı"ı, sürecinde bizzat bulundu"u, 1959 ve 1962 yıl-larında hazırlanan “Sevdalı Bulut” ve “Hanene Huzur Dolsun” adlı çizgi filmlerve filmlerin hazırlanı! süreci aktarılıyor.

-2012 Nobel Edebiyat Ödülü'nü Çinli yazar Mo Yan kazandı. Nobel komitesi eser-lerindeki “evham verici gerçeklik” nedeniyle Mo Yan'ın ödüle layık görüldü!ünübelirtti. Amerikalı yazar William Faulkner'den esinlendi!ini kabul eden, romanve kısa hikaye yazarı Mo Yan, 1,2 milyon dolar para ödülünün de sahibi oldu.

-Ünlü ressam Burhan Do"ançay, 16 Ocak 2013 günü tedavi gördü"ü hastanedehayatını kaybetti. Ressam Burhan Do"ançay, 1929'da #stanbul'da do"du. Res-sam olan babası Adil Do"ançay’ın te!vikiyle resim çalı!malarına ba!layan Do-"ançay, Ankara Üniversitesi'nde hukuk e"itimi aldı.

-Ara Güler Foto!rafçılık Vakfı kuruldu. Usta foto muhabir Ara Güler'in kurucuba"kanı oldu!u vakıf, Güler'in foto!raf ar"ivini korumayı, ya"atmayı ve üzerindeara"tırmalar yapmayı, Türkiye'de foto!rafçılık ile görsel habercili!in geli"imi içinprojeler üretmeyi amaçlıyor.

-15-16 Haziran i!çi eylemleri sırasında bir zengin evinde çalı!anlar eksenindegeli!en olayları anlatan 'Zengin Mutfa"ı' oyununa ikinci sergileni!i sırasında ikikadın küfürlerle saldırdı. Aralık ayında sahnelenmeye ba!lanan Vasıf Öngö-ren’in ‘Zengin Mutfa"ı’ isimli oyununa çirkin bir saldırı gerçekle!ti. Aslı Öngörentarafından yönetilen ve Harbiye Muhsin Ertu"rul Tiyatrosu’nda ikinci gösteri-mini gerçekle!tirdi"i 27 Aralık 2012’de oyunda birkaç izleyici, tiyatro adabınauymayacak bir !ekilde oyuna müdahale etmek istedi. Oyun esnasında izleyici-ler arasından “kurt i!areti” yapan iki kadın aya"a fırlayarak sahnedeki oyun-culara hakaret dolu sözler sarf etti. Sahneye küfürler savuran iki kadını, salondabulunan 400 izleyici yuhalayarak protesto etti. Bunun üzerine salonu terk edenkadınların ardından seyirciler oyunun devamını ayakta izledi. Oyundan bir ka-rakter olan Lütfü Usta'nın “Ben kime hizmet ediyorum?” sorusu ise alkı!larlakar!ılandı. Oyunun bitiminden sonra oyunculara yönelik herhangi bir saldırıolasılı"ına kar!ılık izleyiciler uzun süre binadan ayrılmadı. Oyuncular ise “Zen-gin Mutfa"ı” sergilenirken nöbet tutacaklarını açıkladı.

(…)ormana gittim; çünkü bilinçli ya"amak istiyordum, hayatı tatmak ve ya"amın ili!ini özümsemek istiyordum. ya"am dolu olmayan her "eyi bozguna u!ratmak için… ve ölüm geldi!inde aslında hiç ya"amamı" oldu!umu fark etmemek için…

Henry David %oreau

Ölü Ozanlar Derne"i

Yönetmen: Peter WeirYapımcı: Paul Junger Witt,Tony %omasSenarist: Tom SchulmanOyuncular: Robin Williams, Ethan Hawke, Robert Sean, Josh Charles, Gale Hanson, Dylan Kussman, Allelon Ruggiero, James WaterstonTürü: DramaYapım Yılı: 1989, ABD

Bir film Bir "iir

Kısa kısa haberler

Page 22: Aksak Terazi Sayı 2

sizler zaten son ku"lardınız."ehrin kur"uni semalarındaak kanatlı bir sürüye katıldınız.bilmem, hatırlar mısınız?

sizler zaten son ku"lardınız.derin vadiler yarardısuretinizin ovasında gözya"larınız.neler sürüklenip öbekle"ti deltala-rınızdahatırlar mısınız?heyelanların önünde bir set gibi durdu mu a!açlarınız?acıttı mı canınızıkuytularınızda biten dikenli çalıla-rınız?doldu ve ta"tı mı ırmaklarınızdantela"larınız?sürükledi mipervasızcaönüne çıkan her ne varsa a"klarınız?fırtınalar koptu,"im"ekler çaktı mı gökyüzünüzde?deyim yerindeyseaçtı mı sizin de güller yüzlerinizde?

sizler zaten son ku"lardınız.gözya"larınızısuretinizin derin vadilerinden akıt-tınız.bir damla tuz sürükleyip bıraktıusulcabusenizin kö"esine hüznü.bir damla tuz sızdırdı fütursuzcagamzenize umutlu bir gülü"ü.

sizler zaten son ku"lardınız.belki avuç avuç tenhalıkbelki dalga dalga kalabalıktı ovala-rınız.yadırgamadı gideni,

gelenive gelmekte olanı hiçbiriniz.Bilirdik;sizin de yıldızlıydı geceleriniz,güne"iyle bulutuyla gündüzle-riniz…bilirdik;gözleriniz nemli, dudaklarınıztitrektiher birinizin suretiçe"itli iklimlere gebeydi.

sizler zaten son ku"lardınız.her biri gibi sürüyebir gün ayrılmak için katıldınız.belki uçtunuzbelki uçamadınız.dert de!il…bıraktınız,aksındı vadilerinizden ırmak-larınız.aldırmadınız,bitsindi kuytularınızda en ya-bani otlarınız.çünkü sizinkaranfilleriniz vardı yüzlerinizdeve çınar a!açlarınız.

sizler zaten son ku"lardınız."ehrinizde i"lemeye ba"layansaatinizianladık ki"ehrinizde durdurmaktasınız.elbet vardır hâla söyleyecek lafınız…özür dilerim,kesiyorum sözünüzü.lakin,artık gitme vaktidir,bilmem,hatırlar mısınız?zelal pelin do"an

34'te ba"ladı benim geli"im...Habersiz oldu biraz isteksiz ve yanarcasınaUzaklı!ın so!u!unu hissettim ilk defa,ate"in yoluydum oysabenAmacımdan sapmı", beni ok"ayan ellerin dü"manı olmu"tum..Bir yi!idin namlusunda ses, bir davanın son darbesi gereksizbir araç, koyu ye"il bir hançer ve "ehirleri alt üst eden karmavi dört kol. Bir rüzgar olmu"tum yahut bir çocu!un altındauçan halı ve bir güzelli!in boynunda vurgun bir kalem...Oysa bunlar de!ildim "imdi...Çı!lıkların ortasına do!mu"tum 34'te Do!umum sancılıydı bana de!en eller bu defa merhamettenuzak yalancıdı. Sızıyla kuruldum da!ların arasına,içime dolanrüzgar havaya savuracaklarımı bastırmaya yelteniyorduama nafile. Her "ey bana hazırdı anla"ılan.Ne zor i"ti be "u yapaca!ım,içimdeki kırmızıya mı dayanayımyoksa yakılan ate"in verdi!i acının gözlerimin altına dayananbu!usuna mı... Bilemiyordum...Yoksuldum ilk defa üstelik tüm yaratıcılı!ımdan yoksun. Ba-basına dü"man yeti"tirilmi" bir evlattım kayın a!açlarıylaçevrili koca bir evde.Ama gelmi"tim sınırlara ra!men,bu defa asırlık ruhumu red-dedip yola çıkmı"tım, ruhlarına vurmu"tum zulümü öm-rümce seyretti!im o güzel ku"ların...Sessizdi ilk günler, sakin. So!uktu,iliklerimin ısısıyla ısın-maya çalı"ıyordum ama olmuyordu,a!lamalıydım ancak yada ba"lamamalıydım "u lanet i"e...Ve duyumsuyordum yakla"ıyorlardı.artık mecburdum. Kimmiydi gelenler?Elbette gökyüzüne yıldız misali serperek sırayla dizecekle-rim,mavi beyaza dar gelenlerim...Kalemlerim,topra!ın çiçeklerini sıcaklı!a veılıklı!a bo!anlarım...Ba"ladı görevim; salını"larını izledim bana yakla"anların, kor-kaklar kar"ısında ba"ları dikti ve en onurlusunu ya"ayacak-lardı yok olu"ların.Bir bir doldular karanlı!ıma...Yapma dedim karde"ime yapma, senden bana kalan bir kül!Yapma!O kül ki ; devran döndürür ruhu onun, yapma !Yalvarı"ıma aldırmaksızın süzüldü, umut yollarımın her zer-resine,karı"tı aklım. Mavi miydi sarı mıydı teni ? Dü"ünemi-yordum, her defasında daha da "iddetleniyordu merakım vegelenlerden kaçamıyordum.Sürgündüm ben bu illet savurganlı!a ve bu zulüme. Yokla-dım ellerimi ya!lıydılar ve titrek... Canlar vardı ellerimde vesözcükler. Gözya"ları mı? Asla! Onlar birer yalan gibiydiler sü-züldüler karanlık sokaklarımdan.Ben teni yaktım tuzu de!il,içimden çıkan dumanları savuru-yordu karde"im,gökyüzüne diziyordu ustaca.Her "eyi gör-düm,her acıda kendimi kırmak istedim,parçalamakistedim.Ama yapmadım, çünkü ben umudun yoluydum bui"in sonunda.Ayaklarındaki prangaların sesleri içimdeki kö"elerin en dip-lerini incitti yapamadım kendime bunu bu yüzden.Ben bilmesem kim anlatır asırlar sonrası bir çoçu!a bu ma-salları? Evet yaktım,ilk defa yaktım güzellikler çıkardım vicdanı ka-tıla"mı" ölü insanlara yakı"larımdan. Damlalar; kalemi kulla-nan yüreklerin yanı"ından havaya patlayan sözcüklerdi,duyguları imha ettim. Silivrideyim "imdi,nöbetlerdeyim.Durdurun ruhumun yanı"ını, benim amacımdan sapmı"lı-!ımı. Durmayın kapanmayın bırakın siz de!il ben incineyim... Meltem Çevik

Ay ı!ı"ı korkusu

son ku!lar

Page 23: Aksak Terazi Sayı 2

hikaye

Ünlü avukat Petrocelli’nin kaybetti"i tek dava

Soldan Sa!a

5.Bir davanın taraflarına tanınmı" olan ve dava sonunda mah-keme tarafından verilen karara, yanlı" oldu!u gerekçesiylekar"ı çıkarak, kararın tekrar incelenmesini sa!lamaya yönelikbir imkân.

6.Bir sözle"mede bir taraf lehine a"ırı nispetsizlik7.Bir suç i"leme kararı çerçevesinde, aynı suçun aynı ki"iye

kar"ı de!i"ik zamanlarda birden fazla i"lenmesine "..." suç denir.8.Suç kar"ılı!ında yaptırım olarak uygulanan cezalardan biri9.Tarafların, yaptıkları sözle"menin hiç hüküm do!urmaması

veya görünü"teki sözle"meden ba"ka bir sözle"menin hüküm-lerini do!urması durumu

Yukarıdan A"a!ıya1.Haksız fiil ehliyetinin

unsuru2.Özel bilgi ve uzmanlık is-

teyen i"lerde, davayabakan yargıcın, kendisineyardımcı olmak üzere gö-revlendirdi!i ki"i ya da ki"i-ler

3.Açıklık4."Her metin kendi adıyla

konu"ur" fikri üzerine otu-ran yorum türü

Önceki çözüm

Ünlü bir futbolcu karısını öldürmekle suçlanıyordu. Futbolcu yakalanmı"tı ama karısının cesedi ortadayoktu.Duru"ma Amerikan filmlerindeki gibiydi. Futbolcu sanık sandalyesinde oturuyordu. Kucak dolusu parayla

tuttu!u avukatı jüriyi ikna etmeye çalı"ıyordu: “Sayın jüri, müvekkilimin suçsuz oldu!una yürekten inanıyo-rum. Buna az sonra sizlerde inanacaksınız. Neden mi? Bakın; "imdi 1’den 10’a kadar sayaca!ım vemüvekkilimin öldürdü!ünü iddia edilen karısı bu kapıdan içeri girecek.” Ve saymaya ba"ladı: “1,2,3,4,5,6,7,8,9,10..” Bütün jüri kapıya döndü. Kimse girmedi içeri... Avukat savunma dehasıydı, öldürücü hamlesini yaptı:

“Bakın, siz de kadının öldü!üne inanmıyorsunuz. Çünkü hepiniz içeri girecek diye kapıya baktınız. #"tekarar! Buna güvenmenizi talep ediyorum”Jüri, ünlü futbolcuyu suçlu buldu!unu bildirdi ve dava bu "ekilde sonuçlandı. Mahkeme çıkı"ında avukat,

jüri ba"kanına yakla"tı: “10’a kadar saydı!ımda herkes kapıya bakmı"tı. Neden böyle bir karara imza at-tınız?”“Do!ru!” dedi jüri ba"kanı, “Herkes baktı; ama müvekkiliniz kapıya bakmıyordu!”

Page 24: Aksak Terazi Sayı 2

Bilin: Halkın ekme!idir adalet. bakarsınız bol olur bu ekmek, bakarsınız kıt, bakarsınız doyum olmaz tadına, bakarsınız berbat. Azaldı mı ekmek, ba"lar açlık, bozuldumu tadı, ba"lar ho"nutsuzlukboy atmaya.

Bozuk adalet yeter artık! Acemi ellerle yu!urulan, iyi pi"irilmemi" adalet yeter! Yeter katıksız, kara kabuklu adalet! Dura dura bayatlayan adalet yeter!

Bolsa insanın önünde ekmek, lezzetliyse, gözler öbür yiyeceklere yumulsada olur. Ama her "ey bolla"maz ki birdenbire... Bilirsiniz, nasıl bolluk do!urur ekmek: Adaletin ekme!iyle beslene beslene.

Ekmek her gün nasıl gerekliyse nasıl, adalet de gerekli her gün, hem o, günde birçok kez gerekli.

Sabahtan ak"ama dek, i" yerinde, e!lencede, hele çalı"ırken canla ba"la, kederliyken, sevinçliyken, halkın ihtiyacı var pi"kin, bol ekme!e, günlük, has ekme!ine adaletin.

Madem adaletin ekme!i bu kadar önemli, onu kim pi"irmeli, dostlar, söyleyin?

Öteki ekme!i kim pi"iren?

Adaletin ekme!ini de kendisi pi"irmeli halkın, gündelik ekmek gibi.

Bol, pi"kin, verimli.

Halkın ekme"i

Bertolt Brecht

aksakterazihukukta bi’ !eyler ters gidiyor

Aksak terazide yazılarını, çizgilerini payla"mak iç[email protected] adresini kullanarak bize ula"abilirsin.

E!er sen de gerçekten bir "eyler ters gidiyor diyorsan,bu aksak terazinin bir ucundan da sen tutabilirsin.