Upload
others
View
2
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
i
AİLE DANIŞMANLIĞINDA UYGULAMALI
BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ
II
Editör
Dr. Tahir ÖZAKKAŞ
ii
Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları: 222
Aile Danışmanlığında Uygulamalı Bütüncül Psikoterapi II
ISBN 978-605-9137-38-6
Copyright Psikoterapi Enstitüsü
Tüm hakları saklıdır. Yayıncının izni olmaksızın tümüyle veya kısmen yayımlanamaz, kısmen de olsa çoğaltılamaz ve elektronik ortamlarda
yayımlanamaz.
Birinci baskı: Aralık 2016
Editör: Tahir Özakkaş Yayıma hazırlayan: Sevgi Akkoyun
Katkıda Bulunanlar: Halenur Alkoçlar, Gonca Küçüktetik
Baskı: Acar Matbaacılık Prom. ve Yayın. San. ve Tic. Ltd. Şti. Litros Yolu Fatih Sanayi Sitesi No:12/243 Zeytinburnu - İstanbul
Tel: 0212 613 40 41
PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ARAŞTIRMA SAĞLIK ORGANİZASYON VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ.
Eğitim ve Kongre Merkezi: Fatih Sultan Mehmet Cad. No:285 Darıca-KOCAELİ
Tel: 0262 653 6699
www.psikoterapi.com - www.psikoterapi.org - www.hipnoz.com
iii
SUNUŞ
sikoterapi Enstitüsü olarak, öncelikle ruh sağlığı profesyo-
nellerinin ya da ruh sağlığı ile ilgilenen kişilerin ihtiyaç du-
yacağı teorik bilgileri ve pratik/uygulamaya yönelik dene-
yimleri paylaşan özgün ve çeviri yayınlar ile literatüre katkıda bu-
lunmayı hedefliyoruz. Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları, Psi-
koterapi Enstitüsü’nün çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen
atölye çalışmaları, uluslararası konferanslar ve dünya literaturün-
den seçkileri içermektedir.
Erciyes Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (ERSEM) tarafından
düzenlenen Aile Danışmanlığı Sertifika Programı kapsamında yer
alan bu eğitimlerde bütüncül yaklaşımla aile danışmanlığı uygula-
maları ve aile terapisi bağlamında insanın psikolojik yapılanması,
kişilik bozuklukları, savunma düzenekleri konuları ele alınmakta-
dır.
Konuya ilgi duyan okuyucuların yanı sıra klinisyenler, psikote-
rapistler ve araştırmacılar için başvuru kitabı niteliği taşıyan bu
yayını sizlerle buluşturmaktan kıvanç duyarız.
Tahir ÖZAKKAŞ Psikoterapi Enstitüsü Başkanı
P
iv
İ Ç İ N D E K İ L E R
1 Bütüncül Psikoterapi ........................................................................... 7
2 Psikoterapi Enstitüsü’nün Tanıtımı ............................................. 71
3 Önceki Oturumlarda Aktarılan Bilgilerin Özetlenmesi ........... 99
4 Savunma Düzenekleri ................................................................... 127
5 Borderline Kişilik Bozukluğu ...................................................... 163
D İ Z İ N .................................................................................................... 205
11
BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ
ahir Özakkaş: Ben doktor Tahir Özakkaş, İstanbul'dan
geliyorum. Genel olarak bir psikoterapiden bahsedeyim.
Psikoterapinin aile danışmanlığındaki yerinden bahsede-
yim. Çok yoğun bir bilgi bombardımanı olacak ama çok interaktif
olduğu için de fazla bunaltmamaya çalışacağım. Uyuyan arkadaşlar
el kaldırsın araya zaman zaman esprilerle falan reklam alırım olur
mu?
Bütüncül psikoterapi kavramı son otuz yılda çıkan bir kavram.
Dört yüz civarında psikoterapi ekolü veya yaklaşımı var dünyada.
Yani, bugün bilinen, bilimsel olduğu iddia edilen dört yüz civarın-
da psikoterapi tekniği var. Bunlar incelendiğinde her biri ayrı bir
kuramsal temele dayanıyor, kendisinin işe yaradığını iddia ediyor
ve bunlar artık bir dağılmaya doğru gitmiş. Bu dağılma klinisyen
olarak incelendiğinde terapistlerin birçoğunun aslında tek bir eko-
lü değil birçok ekolü birlikte kullandığı gerçekte görülmüş. Bunlar
ile ilgili detaylandırma yapıldığında bütüncül psikoterapiler dedi-
ğimiz acaba bu psikoterapiler birleştirilebilir mi, entegre edilebilir
1 31.03-01.04.2012 Kayseri Erciyes Üniversitesi - ERSEM
DVD Kodu: 2-1-43
T
8 AİLE DANIŞMANLIĞINDA UYGULAMALI BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ
mi, neden birbirinden ayrılır diye bir grup bilimadamı aralarında
çalışma yapmışlar.
Bu çalışmanın özü dört yüz civarında iyileştirici etkisi olduğuna
inanılan psikoterapi tekniklerinin acaba hangi ortak noktaları var
da bu ortak noktalar nedeniyle insanlara yararlı oluyor diye araş-
tırmalar yapılmasıdır. Bakmışlar ki aslında psikoterapi uygulamala-
rı denen uygulamaların bir kısmı gereksiz, cüruf, bir kısmının ise
öz kısmı olduğu anlaşılmıştır. Yani gerçekten öbürünün değişimine
neden olan şeylerden parametreler çıkartılmış. Bu parametreler
bağlamında da gerçekten etkinliği yaratan faktörlerin neler oldu-
ğuna dair bulgular ortaya çıkarılmış. İşte bu bulgular perspektifin-
de bütüncül psikoterapiler dediğimiz psikoterapilerin entegrasyo-
nu birleştirilmesi ile ilgili çalışmalar ortaya çıkmış.
Daha sonra bunların literatürü ortaya çıkmaya başlamış ve Bü-
tüncül Psikoterapiler dört başlık altında incelenmiş.
BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİLER dört başlığa ayrılır:
Eklektik Psikoterapiler: Birincisi Eklek-
tik Psikoterapiler; bunlar psikoterapi
ekollerinin tekniklerle bir araya getiri-
lerek esas amacı yararlılık olan, bir
hastaya hangi tekniklerin yararlı ola-
cağı düşünülerek yapılan bir nevi tek-
niklerin birleştirilmesidir. Bunun en
güzel örneği “Lazarus'un Multimodal
Terapisi’dir”. Lazarus'un Multimodal te-
rapisinde yedi ayrı tekniğin entegrasyonu
ve uygulama sistematiğine dair kılavuzlar ve el kitapları hazırlan-
mıştır.
Arnold A. LAZARUS
Bütüncül Psikoterapi 9
Bir hastada yarar amacına bakarak kullanılması ifade edilirken
bir hastaya hangi teknik yararlıysa veya danışana hangi teknik ya-
rarlıysa o teknikler kullanılırsa mesela davranışçı öğrenme teknik-
leri ödül ceza teknikleri aynı zamanda hastaya içgörü dediğimiz
kendi üzerine düşünme ve iç dünyasındaki bilinçdışı çatışmaları
anlama ve kavramaya yönelik olarak içgörü tekniğini de yanında
kullanabilmektedir veyahut da bilişsel şemalarla ilgili bir münazara
tekniği de kullanılabilmektedir.
Entegratif Psikoterapiler: İkincisi, Entegratif Psikoterapi-
lerdir. Burada da Fransız teorik entegratif psikoterapi çalışmaları
örnek olarak verilmektedir. Entegratif psikoterapi çalışmaları ise
bütün bu farklı terapi ekollerinin teorik alt planda birbirleriyle
nasıl bir entegrasyona tabi tutulacağına dair felsefi bir backgroun-
da dayanan insan tanımına yönelen farklı farklı ekollerin aslında
özünde birbirleriyle teorik platformda kaynaştırılabileceği ve bun-
lardan doğan tekniklerinde uygulanabileceğini iddia eden bir yak-
laşım tarzıdır ki! İnsanın tüm boyutlarıyla tek bir insan tarzı altın-
da izah etmeye çalışan bir tedavi tekniğidir.
Ortak Faktörler: Üçüncü yaklaşımlarsa Ortak Faktörlerdir. Fak-
törlerden kısıp da biraz önce bahsetmiş olduğum gibi dört yüzün
üzerinde olan psikoterapi yaklaşım tarzları ne yapıyor da insanı
değiştiriyor ve etkiliyor çalışmalarının
içerisine belirli faktörlerin hepsinde aynı
olduğunu ortaya çıkaran çalışmalar ki,
bunlarda bilimsel istatistik araştırmaları
yapılıyor, muhtelif ekollerden terapi
tekniklerinden bilgiler alınıyor. Bu tera-
pilerin uygulayan ve uygulanan danışan-
lar veya hastalar üzerinde ne tür etkiler
yarattığını, bu etkilerden faktör olarak
Lester LUBORSKY
10 AİLE DANIŞMANLIĞINDA UYGULAMALI BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ
hangi faktörlerin ortak faktörler olduğunu anlamaya çalışan çalış-
malardır.
Bu konuda en çok gördüğümüz “Çekirdek Çatışmasal İlişki-
sel Teori” Luborsky’nin yaptığı bir çalışmadır. Bunda da ortak
faktörler incelenir. Bu tip bütüncül psikoterapi yaklaşımlarına da
“Ortak Faktörler” denir.
Asimilatif Psikoterapiler: Dördüncü olarak Asimilatif Psiko-
terapiler adından da anlaşılacağı gibi asimilasyon yapıyor. Kim
asimilasyon yapıyor? Kendi kuramının dışında olan şeyleri asimile
ediyor.
Eğer siz bir kognitif terapistseniz kognitif terapiyi merkezinize
alıyorsanız diğer terapi ekollerini onun içinde hafif hafif yediriyor-
sunuz ve işgal ediyorsunuz. Yani diyorsunuz ki; ben mihenk taşı
olarak bir ekolü ele alıyorum. O ekolün üzerine diğer ekolleri yer-
leştiriyorum dediğin zaman bu “asimilatif psikoterapi” oluyor.
Bu dört ekolle ilgili olarak detaylı bilgi benim Bütüncül Psikote-
rapiler diye bir makalem var “psikoterapi.org” ve “psikotera-
pi.com” sitelerimizde. “Bütüncül psikoterapiler makalesi” olarak
bu makaleyi bulabilirsiniz. Bu Türkiye Kliniklerinin psikoterapiler
özel sayısında yayınlanan bir makale. Bunun ile ilgili detaylı olarak
kaynakçalarını bulabilirsiniz hem de bütüncül psikoterapiler ne
demektir genel bir çerçevesini çizmiş olursunuz.
PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ
BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ GÖRÜŞÜ
Şimdi her yiğidin bir yoğurt yeme şekli olur. Benim anladığım
bütüncül psikoterapi nedir size ondan bahsedeceğim. Yani her-
hangi bir kongrede ya da toplantıda bütüncül psikoterapi dediği-
mizde; eklektik olandan mı bahsediyorsunuz, entegratif olanlardan
Bütüncül Psikoterapi 11
mı bahsediyorsunuz asimilatif olandan mı bahsediyorsunuz, ortak
faktörlere dayanan bütüncülden mi bahsediyorsunuz diye soru
sorarsanız, vay ne bilgili adam derler. Okey? Şimdi anladık olayı.
Bütün dünya bunun içerisinde. Dört ekolün içerisinde hangi psiko-
terapi ekolünde getirirseniz bunun altına bir yerlere yerleştirilebi-
liyor.
Şimdi çadır kuruldu üstüne. Şimdi çadırın içerisine, bütüncül
psikoterapi çadırının içerisine yavaş yavaş girebiliriz. Şöyle bir çatı
yapalım. Bunun altında girelim.
Ruhsal Yapı, Zihinsel Yapı ve Öğrenme
Benim anlattığım derslerde insan tanımlanıyor. İnsan nedir so-
rusuna cevap veriliyor. İnsanın zihin ve bedenden oluşan iki yapısı
olduğu, birbirleriile yoğun bir etkileşim içerisinde olduğu, bunun
da beyin denen organ tarafından organize edildiği anlaşılmıştır.
İşte zihin beden ikileminden insanın ruhsal tüm fenomenlerinin
bu beyin vasıtasıyla vücuda getirildiği, duygulanımımız, düşünce-
miz ve davranışımızın beyin vasıtasıyla oluşturulduğunu kabul
ettikten sonra bu ruhsal yapınasıl oluyor da ortaya çıkıyor, zihin
dediğimiz yapı nasıl ortaya çıkıyor bunun sürecine bir bakacağız.
İnsanoğlunun bu ruhsal yapısını dört katmanda inceliyoruz. Onun
için burada tahtaya dört tane iç içe geçmiş daire çiziyoruz. Diyoruz
ki; en dıştaki katman insanoğlu’nun korteksinde bulunan davranış-
sal katmandır. Davranışsal öğrenme. Bunu herhalde okullarda he-
piniz öğrendiniz. Öğrenmeyen var mı davranışsal öğrenme yönte-
mini? (Sessizlik) Öğrenen var mı? (Sessizlik) Öğrenen de yok, öğ-
renmeyen de yok. Ne güzel bir sınıf.
Kursiyer: Öğrendik tabii ki. Çünkü en kolay oydu.
12 AİLE DANIŞMANLIĞINDA UYGULAMALI BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ
Tahir Özakkaş: En kolayı oydu. En bilineni oydu. Hemen buraya
ben oklar çıkartayım.
Öğrenme Metotları
Kaç çeşit öğrenme metodu var? Peki, koşullu öğrenme, ko-
şulsuz öğrenme. Başka?
Kursiyer: Sosyal öğrenme.
Tahir Özakkaş: Sosyal öğrenme. Başka ne var? Hadi bir tane
daha var onu da söyleyin. Yani davranışçılık, teorinin temelinde
bulunan dört öğrenme yöntemi, dördüncü öğrenme yöntemi son
yirmi yılda literatüre girdi. Koşullu öğrenme, koşulsuz öğrenme,
sosyal öğrenme. Koşullu öğrenmenin babası kim?
Kursiyerler: Pavlov.
Tahir Özakkaş: Pavlov. Koşulsuz öğrenmenin babası kim?
Kursiyer: Skinner.
Tahir Özakkaş: Skinner, Thorndike. Başka? Sosyal öğrenmenin
babası kim?
Kursiyer: Bandura.
Tahir Özakkaş: Bandura, aferin. Dördüncüsünü ben söyleyeyim
bulamayacaksınız. Keşif yoluyla öğrenme. Unutmuyorsunuz
tamam mı sınavda bunu soracağım. Sınav yapıyor muyuz size?
Şimdi, demek şu davranışsal katmanda iç içe geçmiş dört
tane öğrenme şekli varmış, bunu öğrendik mi?
Bir insanın sağlıklı veya sağlıksız olmasının, fonksiyonel veya
fonksiyonel olmamasının nedeni şu öğrenme çeşitlerinde yatar.
Fonksiyonel olmayan bir şeyler öğrenmesi durumuna hasta
veya problemli diyoruz.
Bütüncül Psikoterapi 13
Bir aile içerisinde şu öğrenme metodolojisinden yetiştirildiği or-
tamda koşullu, koşulsuz, sosyal ve keşif yoluyla öğrenme değil ama
hatalı girdiler varsa bu insanın çatışmalı bir hayatı olacaktır. Doğru
mu? Ama bu insanın çatışmalı hayatına davranışçıların getirmiş
olduğu davranışsal tedavi tekniklerini uygularsınız ne olacak? Bu
insandaki bu çatışma düzelecek. Yani aile danışmanı olarak, bir
psikolojik danışman olarak, bir psikolog olarak size başvuran ve
şikayetleri olan insanın şikayetlerini dinlediğinizde, kulak kabarttı-
ğınızda eğer bu öğrenme ilkelerine dayalı hatalı bir öğrenme varsa
ve bunu tespit etmişseniz, bu ilkeler ile ortaya konan aynı şekilde
tedavi ilkeleri, terapi stratejileri de vardır.
Bu insanlara bu terapi stratejilerini uyguladığınızda ne yapacak-
sınız? Tedavi etmiş olacaksınız. Gördüğünüz gibi o kadar zor değil.
Evet, peki mesela davranışsal koşullu bir öğrenme yaşamış olan
veya koşulsuz öğrenme yaşamış olan veyahut da sosyal öğrenme
yaşamış olan bir insanı nasıl tedavi edersiniz?
1-Davranışsal Öğrenme:
Kursiyer: Farklı kuramsal tekniklerle.
Tahir Özakkaş: Bir örnek ver bakayım bana mesela ben köpekten
korkuyorum. Hayatım zehir oluyor. İkide birde bakıyorum dışarıya
köpek var mı yok mu diye. Bazen Erciyes Üniversitesi’nde Danışma
Merkezinde kapalı kalıyoruz, sokakta köpek var, delikanlılığa da
leke sürdürmemek için kimseye söylemiyorum. Bu gece burada
yatıyorum dışarıda köpekleri gördüğüm için benim hayatım ciddi
manada etkileniyor. Şimdi beni nasıl tedavi edersiniz?
Kursiyer: Önce bunun nasıl öğrenildiğini fark ettirmeye çalışırız
daha sonra…
14 AİLE DANIŞMANLIĞINDA UYGULAMALI BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ
Tahir Özakkaş: Çocukluğunda köpek ayağımı ısırmış şuradan bir
parçayı koparmış iki tane dikiş atmışlar.
Kursiyer: Olay yaşandıktan sonraki yaşantıyı inceleriz.
Tahir Özakkaş: Ondan sonra nerede köpek görürsem kaçtım otuz
beş yıldır kaçıyorum.
Kursiyer: Sonra bugüne geldikten sonra davranışçı teknikleri kulla-
narak sistematik duyarsızlaştırma, maruz bırakma gibi teknikleri
kullanarak…
Tahir Özakkaş: Sistematik duyarsızlaştırma nedir?
Kursiyer: Aşamalı olarak.
Tahir Özakkaş: Aşamalı olarak mesela köpeği bana ne yapacaksı-
nız?
Kursiyer: Önce oyuncak köpek ile alıştırma çalışması yapılır.
Tahir Özakkaş: Yani, burada hangi yaklaşımı uyguluyorsun.
Tahir Özakkaş: Koşullu?
Kursiyer: Operant.
Tahir Özakkaş: Operant mı, koşullu mu?
Koşullu Öğrenme:
Koşullu yani orada benim için iyi olan bir uyaranla kötü
olan bir uyaranı eşleştirerek bilinçli ve şuurlu bir şekilde
tesadüfe dayalı bir öğrenme değil. Anlatabildim mi?
Duyarsızlaştırma, Desensitizasyon
O şartlanmanın içerisinde köpek yavaş yavaş benim için önce
resmini gösterirsiniz ondan sonra sevgili bir duygu içerisindeyken
yan odada camın arkasına koyarsınız veyahut da bugünkü gerçek-
Bütüncül Psikoterapi 15
lik ile baktığımız zaman bahçeye bağlarsınız zincir ile. En sevdiğin
insanlar yavaş yavaş bağlı olan bu köpeğin yanına yaklaştırırlar.
Ondan sonra dokundururlar ya korkma gel falan derler, siz onlara
güvenirsiniz onların yanına gidersiniz. Köpek bağlı mı değil mi,
zincir bağlı mı değil mi diye emin olursunuz. Daha sonra yanında
bir süre durursunuz. Bakarsınız köpek yavaş yavaş duygusal oluyor
ardından küçük köpeklerden, finolardan başlarsınız, yavaş yavaş
ona elinizi dokunursunuz zincirliyken vesaire. Gittikçe bu artar,
daha sonra onu beslemeye başlarsınız, sizin köpeğiniz olur, küçük
bir köpek olarak başlarsınız, onu gittikçe büyütürsünüz. Köpek
korkunuzu bu şekilde yenersiniz. Yani duyarsızlaştırma dediği-
mizde desensitizasyon dediğimiz çalışma ile devam ettirirseniz
ve gidersiniz. Bununla ilgili pek çok hastalıkları tedavi edebilirsi-
niz.
Kursiyer: Bir çocuk bir oyun oynuyor babayla aralarında. Önce
baba köpek oluyor ve zaman zaman kızı ısırıyor falan aralarında
böyle oyun oynuyorlar. Sonra kızı köpek yerine geçiyor ve hani bir
sürü oynadıktan sonra terapistin isteği üzerine sahici köpek alınıyor.
Tahir Özakkaş: Güzel.
Kursiyer: Ve hani oradaki terapist şey diye yazmış genellikle her
şeyin küçük daha tehlikesiz olduğu için o ev içerisinde, zaman içeri-
sinde büyürken orada kendiliğinden yok olacaktır. Bu biraz sosyal
öğrenme gibi geldi bana biraz şimdi.
Tahir Özakkaş: Kesinlikle. Çünkü küçük dediğin zaman örümceği
getiriyorsun çok küçük ama.
Kursiyer: Köpek korkusu için.
Tahir Özakkaş: Köpekten çok daha korktuğu için. Küçük bir pire-
yi getiriyorsun çığlık çığlığa kaçıyor. Ne oluyor? Burada şunu anlı-
yoruz daha bilimsel bir yapıya geçiyoruz alt katmana. Olaya veri-
16 AİLE DANIŞMANLIĞINDA UYGULAMALI BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ
len anlam bağlamsal özellikler anlatabildim mi? Köpeğin irili-
ği ya da küçüklüğü değil köpek kavramının içerisinde ne
konmuş burada o zaman davranışsal öğrenmeden geçiyorsu-
nuz. İkinci etaba geçiyorsunuz, bilişsel katman.
Davranışsal öğrenme çok basit bir sistemdir. Bir etki vardır. Et-
kiye karşı organizmanın doğrudan tepkisi vardır. (Tahir Hoca sınıf-
ta birden bağırıyor.) Hah… (Gülüşmeler)... Buna “etki tepki” me-
selesi denir. Beklemediğimiz bir anda herhangi bir uyaran ile
karşı karşıya kaldığınızda organizmanızda genetiğinizde ya-
zılı olan tepkiyi ortaya koyarsınız “irkilme tepkisi”. Bu bizim
evrimsel gelişmemizde herhangi bir tehlikeye maruz kaldığımızda
kendimizi korumak için beynimizin, orta beynimiz dediğimiz
amigdala bölgesinden gelen otomatik tepkilerdir. Birçok tepkileri-
miz tehlike durumlarında düşünmeden kortekste gitmeden ani
cevap verir.
Kursiyer: Hocam burada ben bir şey sormak isterim.
Tahir Özakkaş: Hay hay.
Kursiyer: Güdü, içgüdü bu kısma mı girer ve insanda içgüdü var
mıdır?
Tahir Özakkaş: Onu yeri geldiğinde tekrar bahsedeceğim yavaş
yavaş katmanları iniyorum. Alt katmanlara gittikçe daha alt şeylere
gideceğiz. Ne oldu? Davranış ile kognitif ayıracağız. Şimdi ben…
isim nedir?
Kursiyer: H.
Tahir Özakkaş: Kursiyer H. yi ben böyle korkuttum biliyorsunuz.
Bunu çocuklara da yaparlar, irkildi kursiyer H. Aranızda birtakım
arkadaşlarda irkildi. Ne oldu? Hoca kafayı mı yedi, manyak mı
falan diye. Anlatabildim mi? Dolayısıyla kursiyer H. nin irkilmesi
birincil cevaptı. Fakat kursiyer H. üç saniye sonra güldü. Şimdi
Bütüncül Psikoterapi 17
eğer benim davranışım korkulacak bir davranışsa üç saniye sonra
gelen gülme nedir? Eğer bu davranışım gülünecek bir davranışsa o
üç saniye önceki irkilme ve korku nedir? Şimdi, davranışım aynı
ben değişmedim tek bir davranış yaptım.
Kursiyer H. ve birtakım arkadaşlarımdan iki tane cevap aldım.
Birinci cevap korku ve irkilme cevabı ikinci cevap gülme ve espri
cevabı. Birinci cevap arkadaşlar işte sizin kontrolünüzde olmayan
duygusal cevabınızdır. Beyninizin orta beyin bölgesi dediğimiz
limbik sistem ve amigdal çekirdeklerden gelen hafıza kayıplarına
kodlanmış olan otomatik cevaplardır. Bunlar niye böyledir? Çünkü
dışarıdan datalar, impulslar gelir, biz buna duyular diyoruz. Beş
duyu ile alınan duyular önce orta beyine gelir, ardından kortekse
çıkar. Korteks dediğimiz şu kısım beynin üst kısmına varır. Korteks
mantıksal yönlerini irdeler, değerlendirir. Olayın ne olduğunun
sentezini yapar, verilecek cevabı hazırlar ve cevap olarak çıkar.
Ama gelen uyarı iç dünyamızda evrimsel olarak gelişmemizde bir
tehdit ve tehlike ile ilintilendirilmiş bir nörolojik bir programa
sahipse burada yapı yukarıya çıkmadan cevap verir.
Şimdi iki tane olay çıkıyor. Bir bağırıyorum. Bağırmam tehdit
olarak algılanıyor. Bu tehdit olarak algılanma birinci merkezde
algılanıyor. Bu birinci merkezde algılanan tehditler cevap veriyor,
irkilme cevabı. Anladınız mı? Şimdi gidiyor yukarıya doğru devam
ediyor. Bu birkaç milisaniyeler içerisinde olan bir süreçtir. Yukarıya
varıyor, korteks olayı değerlendiriyor, yani insan tarafımızla. Hay-
van tarafımızla irkiliyoruz, insan tarafımız bir dakika diyor, Tahir
bey bağırdı diyor beni denek olarak kullandı tufaya geldik diyor,
yapma diyor adam saldırmadı sana diyor. Neden kendi kendine
irkilme cevabı verdin diye kendi kendini otokritik yapıyor, gülüyor.
Bu cevap ise korteksin cevabıdır ama ne oldu, geç geldi. Kaç saniye
18 AİLE DANIŞMANLIĞINDA UYGULAMALI BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ
üç saniye iki saniye sonra geldi bu cevap ve hemen ardından ikinci
cevap gülme cevabını görüyoruz.
İşte, davranışsal linklemelerimiz otomatik olur, bizim kontro-
lümüzde değildir, sistem hemen otomatik bir tepki verir, öğrenil-
miş kalıplardır. Ama olayın üzerinde bilişsel olarak anlamı toparlar
da sizin iradenize olayın ne olduğunu idrak ederek üzerine gider-
siniz bu davranışı ketlemeniz, engellemeniz veyahut da devamını
ortadan kaldırmanız bilişsel çabalarla mümkün olmaktadır. He-
men o zaman ikinci katmana geçelim.
2-Bilişsel Öğrenme:
İkinci katman bilişsel katman. Bilişsel katmandan kastımız şu
korteksimiz. Özellikle frontal korteks dediğimiz beynimizin üst
kabuğu olayları anlama, kavrama, değerlendirme, ayrıştırma,
sentez etme ve cevap üretme merkezimizdir. Vücudumuzun
muhtelif yerlerine hem davranışsal olarak hem de duygula-
nımsal olarak hem de düşünsel olarak ne yapmamız gerekti-
ğinin bilgisini ve parametrelerini veren ana katmandır. Biliş-
sel katman psikoterapiye kimle girdi bu konuda bilgisi olan var mı?
Kursiyer: Albert Ellis.
Tahir Özakkaş: Doğru Albert Ellis ile Aaron Beck birlikte girdi.
Gayet güzel. İsim neydi?
Kursiyer: H.
Tahir Özakkaş: H. güzel söyledi aslında Aaron Beck bilinir bilişsel
terapinin kurucusu olarak. Büyük oranda da doğrudur fakat onun
yaşıtı olan ondan birkaç yıl önce bu işlere kafa yoran Albert Ellis bu
işin mimarıdır. “Rasyonel Emotif Terapi” “Akılcı duygusal Te-
rapi”dediğimiz terapinin kurucusudur. Beck de “Bilişsel Tera-
pi’nin” kurucusudur.
Bütüncül Psikoterapi 19
Bunların ikisi bilgiyi işleme sürecindeki sistem üzerinde kafa
yormuş. İnsanlar nasıl düşünüyorlar, nasıl karar veriyorlar, nasıl
tepki veriyorlar, bunun üzerine kafa yorup sistemi basitleştirmiş.
İnsanlar bir hayvan gibi her türlü etkiye tepki veren varlıklar
değillerdir. İnsanları Pavlov’un köpeği gibi, Skinner’in faresi gibi,
Bandura'nın sosyal öğrenen insanı gibi veya keşif yoluyla bilgileri
elde eden varlık gibi, davranışçı ekollerin iddia ettiği gibi görme
abesle iştigaldir. İnsan bu kadar basit bir yaratık değildir. İnsanoğ-
lu muhteşem ve inanılmaz iç dünyasında dizaynlara sahip konfigü-
rasyonlara sahip bir yapıdır.
Onun için insanın bilgiyi işleme prosesini; bilginin alınması,
değerlendirilmesi, yorumlanması ve cevaplanması süre ciddiye
geçen hafıza kayıtlarını ve değerlendirme süreçlerini ele alırsanız
davranışçı ekolün önermiş olduğu bilginin ne kadar kısır ve dar bir
alanı kapsadığını anlarsınız demişlerdir.
İşte buradan yola çıkarak bilişsel teori; etki, yorum, tepki
üçgenine geçmiştir. Dışarıdan bir etki alınır. Bu etki beş duyu ile
almış olduğumuz yapılardır. Görme, işitme, koklama, dokunma,
tat duyusu ile alınan datalar bu introseptif dediğimiz iç organla-
rımızdan gelen her türlü vibrasyon, sıcaklık, soğukluk, ağrı gibi,
sızı gibi tüm organlarımızın çalışmalarını bildiren introseptif duy-
gular ile introseptif dediğimiz dış dünyadan alınan duyuları birleş-
tiren merkez olayın bütün milyarlarca uyaranını her an alıp buna
bir yorum yapar. Bu yorumun sonucunda da bir tepki ortaya çı-
kar.
Halbuki aynalar ne yapıyorlardı? Bir etki alıyorlardı bu etkiye
otomatik tepki veriyorlardı. Tepkileri de koşullu, koşulsuz sosyal
ve keşif yoluyla öğrenme vasıtasıyla meydana geliyordu.
20 AİLE DANIŞMANLIĞINDA UYGULAMALI BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ
Halbuki insanoğlu; etki, yorum ve tepki dediğimiz bir üç-
genden müteşekkildir. Eğer insanoğlunun bu yapısını görmezlik-
ten gelirseniz insanı anlamanızı mümkün değildir arkadaşlar. O
halde biz bir aile danışmanlığı eğitim programında aile ve ailenin
fertlerinin nasıl düşündüklerini, duygulandıklarını ve davranışları-
nın temel taşlarını anlamaz ve bilmezsek ayaklarımız yere basmaz,
havada birtakım şeyler yaparız, hiçbir zaman da yerine ulaşmaz.
Demek ki, size gelen bir konu acaba davranışsal bir öğrenme mi
diye düşünüyoruz. Bir şeyler anlatıyorlar size, çocuk karanlıktan
korkuyor. Onun için odadaki ışığı hep yakmak istiyor. Babada si-
nirleniyor gelip çocuğu tokatlıyor. Elektrik parası çok gidiyor diye
baba kızıyor. Ama çocuğun gelişim sürecine baktığınızda annesiyle
geçirmiş olduğu bebeklik döneminde annesi karanlıktan kokması
nedeniyle bir sürü ışıkları yaktı. Işıklar gittiğinde de annesinin
karanlıktan tir tir titrediğini görmüş, annesi ile ilgili özdeşim süreci
içerisinde bir öğrenme süreci yaşamış ve karanlığın korkulan bir
şey olduğunu öğrendikten sonra ışık her gittiğinde veya kapandı-
ğında korku tepkileri ortaya koymuştur.
Dinliyorsunuz hikayeyi. Ne var? Bir davranışsal öğrenme,
sosyal bir modelleme var burada. Bu modellemeden dolayı çocuk
herhangi bir dinamiğe bağlı olmadan da korkuyor. Korku tepkileri
öğreniyor. Çünkü önündeki model bu şekilde bir öğrenme süreci
vermiştir.
Hikayeyi dinlediğinizde birincil katman olan davranışsal kat-
manda bilgilerin geldiğini görürseniz müdahalenizi ona göre yapa-
caksınız. Ama siz katmansal yapıyı bilmiyorsanız bütüncül yapıyı
bilmiyorsanız, elinizde ne varsa her türünü çivi zannedip çekiç
olarak kullanıyorsunuz. Çekiçten başka biraz pense taşıyın, kerpe-
ten taşıyın tornavidataşıyın kesici aletler taşıyın ve müdahale ede-
cek organizasyonu sağlayabilirsiniz.
Bütüncül Psikoterapi 21
Eğer davranışçılık ekolüne mensup bir terapistseniz veya da-
nışmansanız veya PDR iseniz her öğrencinin getirmiş olduğu prob-
lemi davranışçı ekol acısından izah etmeye çalışacaksınız, zorlaya-
caksınız ama sistem bir yere kadar gidecek bir yerden sonra gitme-
yecek.
Bilişsel katmanın yapısı:
Temel Kabuller / Şemalar / Otomatik Düşünceler:
İşte bilişsel katmanın yapısını öğrenirsek acaba bu sorunların
kaynağı bilişsel katman mı diyoruz. Bilişsel katman içerisinde de
üç alt katman olduğunu görüyoruz. Bu bilişsel katmanlara baktı-
ğımızda en temelinde şemaların, temel kabullerin olduğunu görü-
yoruz. Temel kabullerin altında şemaların olduğunu görüyoruz.
Onun altında da otomatik düşüncelerin olduğunu görüyoruz.
Aslında altında derken kelimeyi yanlış söylüyorum. Nereden
baktığınıza bağlı. Farklı bir boyuttan bakınca parametreleri farklı
algılanır. En göbeğinde, lahananın göbeğinde de temel kabul-
ler var. Lahananın dışına çıkarsanız şemalar var, en dışında da
otomatik düşünceler vardır.
Yani bir olay ile ilişkili olarak siz herhangi bir karar verdiğinizde
bu kararınız otomatik olarak zihninizde mevcuttur. Zaten iradi bir
idrak ile insanlar çok az karar verirler. Hayattaki olaylara karşı
verdiği tepkiler daha önce kodlanmış olan otomatik düşüncelerin
içerisinde gizlidir. Otomatik düşünce olarak cevap verirler. Oto-
matik düşünceleri belirleyen şey; bebeklik döneminden bu
güne kadar getirmiş oldukları olaylar hakkındaki ana şema-
lardır. Şemaları belirleyen şey ise; yine erken çocukluk dö-
nemi dediğimiz dönemdeki temel kabullerimizdir.
22 AİLE DANIŞMANLIĞINDA UYGULAMALI BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ
Şimdi bunlar ne demektir? Bunlar ile ilgili yorum yapabilecek
arkadaş var mı?
Kursiyer: Benim bildiğim kadarıyla otomatik düşünceler akılcı ol-
mayan inançlar diye de geçiyor. Örneğin kimse beni sevmiyor. Ben
dünyada değersiz bir insanım.
Tahir Özakkaş: Evet.
Kursiyer: Benim bildiğim kadarıyla otomatik düşüncede kişi gerçek
dışı inançlara ve düşüncelere sahip oluyor ve şimdiye kadar biriktir-
diği otomatik düşünce ve şemalardan yola çıkarak böyle bir düşünce
oluşuyor. Yani…
Tahir Özakkaş: Peki H…’nın dediğini anlayabildik mi?
Şimdi şöyle diyelim. Ben bilişsel yapıyı anlatmaya başladım böy-
le söyleyince gittikçe tehlikeli hale geliyor. Davranışçı, bilişsel,
Bandura, mandura böyle birtakım arkadaşlar ben bu dersi anlaya-
mayacağım, anlayamam demişlerse ne yapmış oluyorlar? Otomatik
düşündüler. Daha bir test yapmadık, bir gayret göstermeden ken-
dilerini kilitlediler.
Otomatik düşünceleri; yaa bu psikoloji denen dersi ben anla-
yamam zaten, zaten ben oldum olası gıcık kaparım tarzında soyut
şeylerdir, elle tutulur bir şeyler değildir. Ne yaptı? Psikolojiye bir
kere nefreti var, psikolojik terimlere nefreti var. Ben bunu alamam
dedi, dinlerken anlamam diye dinliyor adam. Ya yapmayın arka-
daşlar, ne oldu? Bu işte otomatik bir düşünceniz. Siz bir olay ile
ilgili baştan peşin hükmü verdiniz.
Peki, bunun altındaki şema nedir? Bunun altında başarısızlık
şeması olabilir, anlayamamak şeması olabilir, ne yaparsam yapayım
kavrayamayacağım şeması olabilir, bunun altında benim zihnim
psikolojik terimler anlamaya elverişli bir zihin değil, benim beynim
Bütüncül Psikoterapi 23
başka konulara iyi çalışır şeması olabilir. Aşçılığa, yemek pişirmeye
iyi çalışıyor ama psikolojik konuları anlamaya çalışmaz kesinlikle.
Bugün hoca derse başladı. Davranışçılık iyi gidiyordu, bilişsele
gidince yok, benim işim değil. Ben zaten demedim mi kendi ken-
dime otomatik olarak negatife atıyor kendisini, bir bakıyor ki din-
leyemiyor. Bakıyor ki kafası bahçeye gitmiş, dışarıya gitmiş vesai-
re… Anlıyoruz ki alttaki şeması bozuk. Yani, altta kendisi ile ilintili
bu tip kavramları asla öğrenemeyeceğine dair bir şeması vardır.
Onun da altına indiğimizde erken çocukluk dönemi dediğimiz 0-3
yaşları arasında anne ile çocuk arasındaki etkileşimde veyahut da
çevredeki ona bakım veren kişiler ile çevresi arasındaki ilişkide sen
anlayamazsın, kavrayamazsın, dumpkof dedikleri bir sistem çocuğa
baştan beri giydirildi, onun anlaması ve kavramasını cesaretlen-
dirmek yerine ona öyle bir değersizlik ana temel kabulü verilmiş ki
nereye giderse gitsin o yapamayacak, değersiz görür kendini. Dola-
yısıyla böyle bir insan Nobel ödülü de alsa içinde hissettiği duygu
“ben asla yapamam, değersizim, bunu tesadüfen bana verdiler”
şeklindedir. Bu bir emek mahsulü veya benim kazandığın bir şey
değil diye asla onun kendisine ait olduğunu hissedemez. Nasıl olur
da bana Nobeli verdiler, anlayamadım yani. Sekiz on kitap yazmış-
sak, sekiz on tane araştırma yapmışsak ne var bunda şeklinde yine
olumsuz otomatik düşünceleri ortaya çıkıyor.
Kursiyer: Peki şöyle olsa Japonların bir ağacı varmış. Ekiyorlarmış,
büyümesini engelliyorlarmış. Adını hatırlayamadım.
Tahir Özakkaş: Bonzai.
Kursiyer: Evet, bonzai. Şimdi gelişimi şemalar ve otomatik düşün-
celerdi ya! Şimdi bir çocuk ve bu çocuğa sen büyümeyeceksin, sen
büyümeyeceksin, sen büyümeyeceksin, bu elbiseler sana olacak hiç
büyümeyeceksin dense, bu gelişimi engelleyebilir mi?
24 AİLE DANIŞMANLIĞINDA UYGULAMALI BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ
Tahir Özakkaş: Belli bir noktaya kadar engelleyebiliyorsunuz.
İnsan neden oluşuyor demiştik? Zihin ve beden. Bedenin kendi
hikayesi vardır, genetik yapımız vardır. Eğer büyümesini engelle-
mek istiyorsanız beden kısmına gideceksiniz. O beden kısmındaki
insanın büyümesini sağlayan hormonu çekerseniz bu cüce kalır.
Zihinsel süreçte ise çocuk istediği kadar iki metre büyür, üç metre
büyür ama kendisini büyümemiş hisseder. Bu manada etkilenmez.
Hormonun zihni hormonu etkileme düzeyi sınırlıdır. Etkiler ama
senin söylediğin gibi bir bebek boyutunda kalacak şekilde etkile-
mez. Anlatabildim mi? Şöyle söyleyeyim bakım veren bakım evleri
ve rehabilitasyon ve huzur evlerinde çalışan var mı? Çocuk Esirge-
me Kurumunda?
Kursiyer: Ben rehabilitasyonda çalışıyorum.
Tahir Özakkaş: Rehabilitasyonda çalışıyorsunuz. Rehabilitasyon-
daki özellikle böyle gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelerde bı-
rakılan çocuklarda ve Türkiye gibi ülkelerde yapılan çalışmalarda,
eğer bebeklere bebeklik döneminde duygusal bakımı veren ve ona-
ran bakıcıları varsa bunların mental yapılarının geliştiği gibi motor
yapılarının da geliştiği ve hayatta kalma sürelerinin uzadığı göz-
lenmiştir. Eğer çocuklar ihmal ediliyor ve duygusal destek verilmi-
yor ise onlara istediğiniz kadar gıdalarını verin, o çocuklar duygu-
sal yetersizlikten ve sevgi ve ilgi verilmediğinden ölüyorlar kısa
sürede. Yani hayatları kısalıyor. Siz ona ihtiyacı olan duygusal ya-
kınlığı, sevgiyi ve ilgiyi vermezsiniz bu çocuk yaşayamıyor. Aynı bir
bitkinin suya olan ihtiyacı gibidir. Dolayısıyla sadece organik ola-
rak bedenini ihtiyaçlarını gidermek yeterli olmuyor. Zihnin geliş-
mesi ve bedenin bu zihni hayatı devam ettirebilmesi için çok elzem
olan sevgi ve ilginin, bakımın bir bebeğe verilmesi gerekiyor. Bu
manada çok önemli.