Upload
hueseyin-mustafa-guevendag
View
249
Download
7
Embed Size (px)
DESCRIPTION
Şair, ressam, mimar Hüseyin Mustafa'nın şiir kitabı
Citation preview
Alelade Bir Şairim
Şiirler Hüseyin Mustafa
Copyright 2015 Hüseyin Mustafa
Kapak resmi : Hüseyin Mustafa Kapak tasarımı: Hüseyin Mustafa
İÇİNDEKİLER
Yavaş Yavaş Kendinden başka
Yaşamak Ne Güzel Akıl Var Akıl
Siz Kimsiniz? Masallar
İnsan İnsan İnsan nedir?
Yaşamak Aleladeydi Herşey
Şu Benim Ölümüm Var Ya Değer Mi?
Seslere Dair Boştur Gerisi
Seçmece Yollar
Yaşarken Göz Bebeklerimizde
Er Geç Vesile Hadi
Uyan Ey Halkım Dönenler Geriye Gitmek İstedim
Tekrar Emanet Yaşamımız Dudaklarımızdan
Güneş Git
Mucize Seçimim Sensin
Yorulmuşum Suçluydu Şiirler
Bahane Sevincimiz Sana Doğru Sen ve Ben
Sır
İnsanın Acısı İnsandır Pencereler Ya Çocuk
Mesele Yıkıcılar
Ya da Bir Şair Ölüyor
YAVAŞ YAVAŞ
yavaş yavaş olacak her şey yavaş yavaş
gemiler geçecek önümüzden güneş batacak biz eve dönerken
ha bugün ha yarın
ne fark eder güleceğiz ve ağlayacağız büyürken ve yaşlanırken
yavaş yavaş
unuttuklarımızı anımsayacağız bildiklerimizi unutacağız
gün gelecek kaybedeceğiz sevdiklerimizi yavaş yavaş
ürkme nefesinden koşturmaya gerek yok
zaten aynı yere varacağız soluğunu yavaş yavaş al
yüreğinin çarpması yavaş yavaş olsun geçerken aklında kalır gözlerim
saçlarımın rengi söylenen güzel sözcükler
kötüleri unut bir çırpıda
güzel olan her şeyi gün ışığından
yaldızlı karanlığa yavaş yavaş yaşa
yavaş yaşa yavaş
24.01.2014
KENDİNDEN BAŞKA
sen sensin ama sen ne edersin kendinden başka?
mesela kaç gündüz kaç gece
kaç ay ve kaç hüzün eder günlerin?
kaç bulut
kaç damla su edersin mesela bir bardak su eder misin
içmeye susuzlukta?
kaç kitap kaç cümle edersin?
bir tek anlamlı hece eder misin aşk gibi mesela?
ya da iki hece olabilir misin umut gibi?
ne edersin karanlıkta? bir ışık mesela...
kaç ülke edersin kaç kıta?
ya da kaç adım toprak toprakta bir fidan
bir fide bir yaprak bir tohum
tohumla yan yana bir solucan olabilir misin?
beyaz bir sayfa olabilir misin
bilgeliğinle okumak için?
inançla inatla niyetle
çalışabilir misin gece
gündüz bıkmadan
usanmadan?
ve her şey bir yana kardeşim ayırt edebilir misin
iyi ile kötüyü doğruyla yanlışı birbirinden?
ki bu bile yetiyor bize yaşarken
11.01.2014
YAŞAMAK NE GÜZEL
yaşadığım kadar düş kurabilir hayal ettiğim kadar yaşar
kuşlara baktıkça mutlu olabilirim
ezberden değil içten okurum dualarımı
korkudan değil bilerek inanırım
hesap cennet
cehennem meselesi değil
iki kuruş meselesi de ben de hin oğlu hinlik yoktur senin hakkın sen de kalsın
benim ki bana yeter topu topu
iki lokma değil mi boğazımızdan geçecek?
sonra tüm düşleri satın alabilirim
ay bizim koca dolun ay
tüm sıcaklığı ile yıldızlar gördüğümüzden fazlası da
senin hakkın sana
benim hakkım bana yeter gel yan yana duralım
hayallerimizi birlikte kuralım dünya ne güzel
yaşamak ne güzel
02.12.2013
AKIL VAR AKIL…
açın yüreğinizi biraz sevgi koyalım
çok değil az biraz kurtarır sizi
ve çevrenizi
beyninizi de açın dolduralım biraz akıl
ne iyi gelir sarhoşluğunuza atarsınız semerinizi sırtınızdan
tezgahımızda beyler
ayrıca adalet var merhamet
vicdan akla katıyoruz
insana benziyorsunuz ne güzel olur
her şey yoluna girer
almaz mısınız biraz veresiye de verebiliriz
yeter ki siz akıllı olun diye
ah! ah!
siz bundan da anlamıyorsunuz sizin derdiniz
doğuştan olmalı çocukluğunuza inmeli
hatta soyunuzun kökenine çaresi bu tezgahta değil beyler
17.11.2013 5:34
SİZ KİMSİNİZ?
gül kokularını buduyorsunuz bahçemizden
denize sırtınızı dönmüş güneş’ e karşı cenginizde akan kanın dereler boyu
yakılan yıkılan ülkelerin
ve kıyılan canların hesabını verebilecek misiniz?
yüz bulamadınız aşklardan
ve deniz yıldızlarından uzaklaştınız aslınızdan
asya’dan mı afrika’dan mı
daha uzaklardan mı geldiniz aramıza? peki, siz kimdiniz?
ezeli bir sarhoşluk hali yamalı bedeninizde neden korkuyorsunuz aydınlıktan?
neden çirkinsiniz ve çamur gibi
ete kemiğe rağmen? ruhunuz var mıydı?
bunu sormalıyız önce
kaderiniz değildi ama reddettiniz sevişmeyi aşkla
reddettiniz vermeyi almadan canımızı
ağlayanların hesabını verebilecek misiniz?
2012
MASALLAR
çocuklar unuturlar masalların başlangıcında söylenen
bir varmış bir yokmuş’u büyüdüklerinde
aslında bir arpa boyu yol gittik
ömrümüz boyunca on milyarlarca yaşındaki
kainâtı düşününce
her bir masal bir gerçeği anlatır
anlamak için neye gerek var aklımızdan başka?
Sevgili emre madran hocamızın arkasından… ankara 29.09.2013
İNSAN, İNSAN
insan doğulmaz, olunur olmayanın inancı olamaz
inanç insan olmak için değildir insan olanındır
olamamışsan bir insan
adı üzerinde insan gibi insan neyleyeceksin dini, ibadeti
bozarsın onları da kendin gibi
olabilmişsen bir insan adı üzerinde insan gibi insan neyleyeceksin dini, ibadeti
bozar seni
sen bil sadece yaradan’ ı kainâtı ve düzenini
aklını kullan, adaletli ol sabret ve şükret yeter
insansan zaten o da bilir seni
26.10.2013
İNSAN NEDİR?
bir de yağmura karşı yürümeyi dene akıntıya kürek çekmeyi
gölden suyu boşaltmayı kevgirle bunları yap ama ruhunu satma
hangisi zor gelir sana?
yokuş yukarı yürümek mi? yangından bir canı kurtarmak mı?
yoksa satmak mı yurdunu?
hangisi onur verir sana? otur düşün bence:
insan nedir? ne zaman olunur?
bir can mıdır? acı mıdır sadece?
işte işin aslı
insan olabilmektir her şeye rağmen
insan kalabilmektir
insan doğulmaz olunur ancak
bu da çok mu zordur sence?
24.10.2013
YAŞAMAK
bereketli günler geçti yağmurlar da erteleyecek yağmayı
tarlalarımıza
su düşünecek bıkmış kirlenmekten
ağaçlar küs çiçekler ve güneş
güneş daha çok yakacak yakacak lakin anlayacak mıyız?
yaşamayı becerememişiz
döndürememişiz yüreğimizi çevresinde güneşin değişen mevsimlere
sadece giysilerimizi düşünerek bakmışız
yaşamak bir salon
birkaç oda bir araba
ve bir yazlık mı?
yaşamak nedir diye sorup cevabını düşündük mü hiç?
23.10.2013
ALELADEYDİ HERŞEY
alelade bir şairim kağıda düşen mürekkep lekelerini
şiir yapıyorum yüreğimde
daha gün doğmadan uyanıyor koyuluyorum yola
bir ben değil sadece gün alelade
giysiler havada uçuşan haberler
bazen vapura biniyor
bazen yürüyor cebimde gezdiriyorum suçlarımı
okursanız şiirlerimi
yanaklarınıza bir gül koyabilirim adetten bu ya
öldükten sonra anarlar kör adamı memleketimde
ne güzel gözleri vardı diye
alelade ressamım bir de boyadım ve çizdim gönlümce gönlünüzün istediği gibi değil
biliyorum
bunu da kayda geçin alelade resimler yaptım
ne kan kattım ne de gözyaşı
aslında alelade bir mimardım da bir çırpıda çizdim ilk aklıma geleni daha doğrusu
gözümün önündeki hayali
sonuç: alelade bir insanım
cebimde taşıdım çöpümü aklımı beynimde
alelade bir günde doğduğumdan beri harikulade olan tek şey sevmekti
tek tek sizleri
24.01.2014
ŞU BENİM ÖLÜMÜM VAR YA
şu benim ölümüm var ya ne vakit
nasıl olacak? konuşamadık bir türlü
sorun değil olması
zamanı nasıl olacağı önemli şu benim ölümüm
korkarım zamansız olacak son mısrayı yazmadan henüz
yavaş olmasını istemem
aniden fark etmeden işime gelir
ardıma bakmadan gideceğim kalanlar düşünsün artık
düşünecek bir şeyim kalmayacak
ölümüm sudan bir sebepten başıma gelecek gibi
ya ayağım kayacak düşeceğim ya kalbim duracak yorulduğundan
ya da kanser filan olacağım trafik kazasını sevmem
uçak düşmesini de yanmayı
ve enkaz altında kalmayı da
doğal olsun yani
gerçekleştiğinde ölümüm her gün olan ölümlerden biri gibi yanık kokusu duyulacak havada
karanlık basacak bir kuş konacak çınarın dalına
çınar yapraklarını dökecek üstüme
cenazem kalktığında bir karanlık kutunun içinde
yalnız ben mi? herkes burada
şu benim ölümüm var ya
hiç önemli değil yaşadığım yeter sana da bana da
01.12.2013
DEĞER Mİ?
bir orman geçecek içinden yağmurlardan geçeceksin kerelerce
bir yaprak kalacak mı içinde?
bir aşk geçecek içinden sevdalardan geçeceksin de bir çiçek kalacak mı elinde?
bir ömür geçecek
eksiği ile fazlasıyla birkaç saat kalacak mı
yaşamak için tekrardan?
diyarlardan geçeceksin deryalardan
bir avuç toprağı bir damla suyu
götüremeyeceksin yanında
hani binalar geçecek içinden şehirlerden geçeceksin de
bir tuğlan bile olamayacak sana ait
2013
ey can ey beden
bir koca ömürden geriye ne kalır?
hani yaşarken sahip olmak istediğimiz nice şeyden bir kıymık bile götüremeyeceksen
neden acıtırız canlarımızı? neden?
değer mi?
ey ölüm! hoş geldin
canımı getirdin bana
09.11.2013
SESLERE DAİR
takunyalar tak tuk sular
şırıl şırıl düşüncemiz
mırıl mırıl gece sessizlikte ağustos böceği
cır cır cır cır
rüzgâr fısıldıyor
fıs fıs sen suskunsun
sus pus ya da öfkelisin homur homur
uyuyoruz bir yandan mışıl mışıl
sesler böyle dillendi
renkler resim dersinde
01.11.2013
BOŞTUR GERİSİ
bir elimi uzatırım bir yüreğimi
ha elim ha yüreğim
ne fark eder? ikisi de benim
ikisi de sever seni
bir gün yazarım sana bir gün çizerim ha yazdığım ha çizdiğim
ne fark eder? ikisi de benden
ikisi de senin için
bir gün gülerim bir gün durgun halim
bir gün güneşli bir gün puslu gibi
nasıl denilir? seni seviyorum gerisi boş işte
03.10.2013
SEÇMECE
ozanların tümünü sevmek zorunda değilsiniz
bütün şiirlerini de tüm renkleri
ve herkesi sevemediğiniz gibi
cennete gitmeyecekler belki sevdikleriniz dahi
ama yanmayacaklar da bana göre çünkü çalmamışlardır
sözcüklerden başka hiç bir şeyi
şair derken isyan edenini kastediyorum haksızlığa ve adaletsizliğe
dalkavuklar buna dahil değil boş sözlerle yazanlar da
ozanların tümünü
sevmek zorunda değilsiniz canlar tüm ozanlar sevse bile sizleri
01.10.2013
YOLLAR
çok şükür kalktık bugün de güneşi gördük
gökyüzünü bulutları
yıkadık yeryüzünü umutla ayna gülümsedi
gülümsedik birbirimize
çok şükür karnımız doydu
ayakkabılarımız bekliyor yürümeyi çıktık yola bugün de…
yollar yoldaşımız oldu yollar kardaşımız oldu
yollar yorgundu yılların derdiyle
yol bilir mi gideceğimiz yeri?
yollar bilir mi kimi seveceğimizi? tasalanırlar mı bizim yerimize?
bilirler mi bir çizik atmayı kağıda kuşa
ağaca benzeyen ve yazıp okumayı
her bir canlının sülalesini damarlarında dolaşan
sevdasına kadar?
dik durmayı ekmek savaşını
kahpeliği soysuzluğu
görmüşler midir yollar?
canımız giderken bir kurşunla
arkasından sıkılan ağlamışlar mıdır acaba yollar da?
yollar telaşımıza ortak
yollar hastalarımıza can kurtaran
yollar kavgamıza arkadaş olurken
yola çıktım bugün seni görmek
sevmek kavuşmak için sana
ey sevgili! ey yaşamımın yoldaşı
gül yüzlüm senin için geldim
yollarda bırakıp yorgunluğumu
2013
YAŞARKEN
bugün ve dün bir türküye omuz vermiş yüreklerimizi gezdirdik meydanlarda
ezikliğimiz mi o da ne dercesine yürüdük dünya’ ya ilk defa gelmiş gibi arzuyla
ya tohum ya hamur ya emek ya insan
sıvandık duvarlara çamurdan daha iyice
taşları tutan bir arada ve gizleyen bir gece güneşi bekledik sabırsızca
yaşamak ve yanmak için bir arada
ya sevgili ya aşkımız
ya inancımız ya biz
en bağışlayıcının verdiği aklımızda suları ve ormanları dağların arasında korumak içgüdüsü hakimdi aramızda hiç kimse istemedi savaşmayı aslında
ya kuş
ya solucan ya arı ya sen
söz keskin kılıç oldu an çıktı da dilden kucakladığı an çıktığı gibi kalpten
bulamadı yolunu hiçbir zaman ve dönemedi kalbe yeniden
ya gece
ya aydınlık ya yıldızlar
ya onlar
günler esiri oldu gelecek kaygılarının savrulan dölleri çiçeklerin rüzgarlarla
taşıdığımız sözlerin arasında unutulursa diye yazıyı buldu insan anlatmak için çocuklarına
ya yaradan ya mevlana ya yunus
ya hiç
ağır metallerin yığıldığı gibi kanımıza şüphelerimiz de birikti kalbimizde
döndükçe merdaneleri baskı makinelerinin anlatmak için yalanı bir başka yalanla
ya rüya ya yalan ya kitap ya kim
ne yapsak dünyada var etmek için
her var ettiğimizle var oluruz yeniden yok bulunmazsa, var da alınamaz;
yok oluruz bedelini ödeyebilmek için
ya var ya yok ya mış ya us
bir yeryüzü kardeşliği gerek bize bakarken sınırları görmeyip haritada dağlar ve yollar arasında giderken
el sallayalım birbirimize pencerelerden
ya aydınlık ya insan ya düş
ya umut
geçecek içimizden bir bir
hece hece yaşarken
14.09.2013
GÖZ BEBEKLERİMİZDE…
göz bebeklerimde sen doğduğun yerlere gidiyoruz
dağları olmayan denizleri görüyoruz
aynı güneşi ağacın dallarında bedeninde insanın
göz kırpıyoruz gördüklerimize
yok olmadan umutsuzluklarımızda seyrettikçe dünyayı birlikte
gülümsüyoruz çocukça
görmek istediklerimizi asıyoruz duvarlara
ve anılarımızdan çıkarıyoruz çürümüş ne varsa
geride kalan duvarların arkasında bir çocuğun gözlerini, düşlerimizi
bir de doğduğumuz yerleri görüyoruz göz bebeklerimizde
2013
ER GEÇ
ey delikanlı ey kızım
ey anneler ey kardeşim
eğilmesin başınız eğilmesin hiçbir zaman
ey güneş
ey yıldızlar ey ağaç
ey solucanlar bizden yanasınız
bizlen birlikte böyle biliriz böyle biliniz
ey iktidar
ey yalakaları ey kullar
ey kalabalık gidicisiniz siz de
gideceksiniz er geç bunu böyle bilsin herkes
2012
VESİLE
vesile bir kızın adı olabilirdi sevebilirdi birisini
bir sokağın adı da olabilirdi bir gün geçeceğimiz belki
ancak bir parkın adı ağaçlarının adı
o günün direnişin
uyanışın adı oldu vesile
ne güzel değil mi?
2012
HADİ
hadi biz yurtseveriz kemalistiz
laikiz
hadi biz cumhuriyetçiyiz inançlıyız solcuyuz
aşığız özgürlüğe
okuyoruz çalışıyoruz
bir de içiyoruz ara sıra dertten ya da keyiften
hoşlanmıyormuşsunuz bundan ama keyfimizin kahyası mısınız?
tehdit ediyorsunuz bizi
dövdürüyorsunuz ara sokaklarda karanlık odalarda
öldüresiye ancak anlamadığımız:
şu güzelim ağaçların günahı ne?
2012
UYAN EY HALKIM
uyan ey halkım uyan uykularından
uyan ey halkım uyan korkularından
gün aydınlık olsun uyan artık uyan
ağaçlar için
ağaçlar gibi dik durmalı kalk artık ayağa
ey halkım kalk ayağa insanlar onurlu olmalı
kalk ayağa
ey halkım kalk ayağa özgürlüğün, yurdun için ölümümüz onurlu olmalı
Haziran 2013 sokaklarda
DÖNENLER GERİYE
güneşimizi kesecek bir ayaz söz
dünyada yönünü bulamamış gereksiz bir zahmet gelir
sileriz uyaklarını
yaşadığımız belli olsun diye savururuz saçlarımızı mezarımızın başında
gidenleri görürüz gelenlerin yüzünde
gezmediğimiz baharları görmeye gitmişler
bizden önce
2013
GİTMEK İSTEDİM
biraz kırlandı saçlarım biraz döküldü
yaşlandım biraz da
fazlasıyla kırgın ve üzgündüm
yapayalnızdı cesaretim de aslında
hiç bir zaman anlamadım
insanların halini suçluydum
değiştiremediklerimden dolayı
yalnızdım düşüncelerimde hep çok istedim gitmeyi
gitmeyi hep
2013
TEKRAR
farkında mısın uzun gecelerin?
bitmek bilmez bazıları için ve çekilmez olur gündüzler
zehir bir yaşam bulanık bir su
yediveren gülü ayçiçekleri
milyonlarca yıldız
ve hep özgürlüklerin savaşı ve hep ezilenlerin isyanı
ve hep aynı tarih ve tekrar
tekrar tekrar
2013
EMANET YAŞAMIMIZ
bu uyku bizim değil bu zaman bu ekmek
bu sevinç de
bu neşe bu huzur
bu yol bu arzu bizim değil
bu umut da
bir sus payı cebimizde bir borç
bir emanet yaşamı taşıyoruz sadece
2012
DUDAKLARIMIZDAN
gökyüzü haritasının bir yerinde dudak dudağa
gönül bağı kuruyoruz hangi rüzgar hangi fırtına hangi dalga
geçiyor aramızdan
fark etmiyoruz
gökyüzü haritasının bir yerinde dudak dudağa
fark ediliyoruz
2014
GÜNEŞ
gözlerimle gül çizeceğim bedenine
gül kokacaksın daima
saklıyorum
yaramaz çocukluğumu içimde
sen de geçeceksin renklerine boyanacak
bedenim
içinde gökyüzü güneşi
içimde gökyüzü ağlamaklı
aramızda doğacak gökkuşağı daima
2014
GİT
gideceksin ya dur bekle
vazgeçersin belki gitmekten
kalacaksın ya otur rahatla
gidebilirsin ne zaman istersen
hissediyorsan sevgiyi içinde düşünme
bekleme sev üzülmek bile güzel olabilir sonunda
ya kavga
haklıysan bile düşün başka bir yolu olmalı ya da işte şimdi git
arkana bakma bir daha
2014
MUCİZE
bir çiçek sarmış bedenimi bir çiçek
bir ayaz sarmış ellerimi bir ayaz
bir gül dayanmış yüreğime bir gül
daha da ötesi cehennem daha da ötesi cennet
bir sızı kemiklerimde
bir sızı sevince ramak kaldı
mutluğun denizi içimizde
küfrün kıyametidir bu yaz geçer kıştır bu
her bir damla bir umuttur ve aslında bir mucize
2013
SEÇİMİM SENSİN
seni seçtim seçimim senden yana
gördüğüm düşlerin gerçek olması için
gülüşünle uçan gözlerinin sevişini
çiçek dokuyan ellerinle dokunuşunu seçtim
senden yana kullandım
oyumu akıl ve vicdan yan yana
yüreğime dolan gülüşüne katılır düşler boyu silerim suç hanesinden seni
sahte dostlarımın gülüşüne karşın huzurlu halini severim senin
oyum senden yana
şu ihanetin çukurunda şu kahpe diyarda
şu ölümümüzü bekleyen rüzgârların arasında
fırtına olmak için senden yana durdum
seninle yan yana
inançsız orduları kulluğun kör, sağır çevremizde ölümümüzü isterler ancak bilemezler
zaten fanisiyiz bu dünyanın
Demokrasi aldatmacasına karşı bir seçim günü…
YORULMUŞUM
uzanıp yatağa kapatınca gözlerimi
anladım ki yorulmuşum çalıştığım bütün gün bir yana
düşünmekten senle beni düşünmekten
ölümle yaşamın yaşamla yaşatanın suçla suçsuzluğun
günahla sevabın dengesini
suyla havanın boşlukla doluluğun içinde
uzakla yakının arasında duran her şeyin
gelenle gidenin kaçanla kovalayanın
konuşanla susanın ilişkisini ezenle ezilenin
varlıklıyla yoksulluğun devletle milletin kavgasını
duyan ve duymayan anlayan ve anlamayanlarla birlikte
çözemeyip anladım ki yorulmuşum
2013
SUÇLUYDU ŞİİRLER
şiirler ah şiirler!
gözyaşlarını silemediniz durduramadınız
yüzyıllardır akan kanı gülücük olamadınız
suratlarımızda ve hatta ekmek soframızda
yazılmış
ve okuduğumuz tüm şiirler ah şiirler!
ne merhem olabildiniz yaramıza
ne yıldız oldunuz gökyüzünde
ne de sökebildiniz kini yüreklerimizden
üstelik suçluydunuz mahpus yattınız yıllarca
bizi sevmekten
şiirler masum değildi anlayacağınız
ve de şairler sorumluydu tüm ölümlerden
2013
BAHANE
aramızda ki maya tutacak deniz, toprağa
toprak ağaçlara sarılacak
bahara yüz vurduğumuz gün sevinç kıpır kıpır
yürüyecek içimize
elvedayı erteleyeceğiz geç kalmışız sevmeye
olsun pişman olmak yerine
sevişelim hemen bugün
yazgımızı
ayın karanlık yüzünde değil denize vuran şavkında okuyacağız
bundan ne anlam çıkar dersen? bu da bir bahanesidir
sevişmemizin
.
27.08.2013
SEVİNCİMİZ
sevincimizi paylaştık bugün ortak olduk gülümsememize hissettik ya kalbimizin attığını
değerdi her şeye
sevincimizi taktık bugün gülücükten kanatlarımızı uçtuğumuzu hissettik ya
değdi sevindiğimize doğrusu
26.08.2013
SANA DOĞRU
seni görünce miyavlamak geliyor içimden
havlamak geçiyor çırpıp kanatlarımı uçmak istiyorum
sana doğru
yalnızlığımızı tutsak sayıp uğramak geliyor
tüm dostlara mecaz rengi ile yaşamın
düşlerimizi boyamak seninle
tüm uçurtmaları uçurmak geliyor bahardan kalan
çocukların
2013
SEN VE BEN
şiiri soyup sözcüklerden çıplak
seni soyup benden sen
kusurumu çıkarıp bedenden cansız bırakabilir misin?
yıkandığımız dünkü su
aslında kirlettiğimiz zamandı ben dokundum sana
sen soyundun benden ben çıplak kaldım
lafı olur mu aramızda?
2013
SIR
bugün sevemedik hiç kimseyi
dikenli çalıları yanı başımızda yıldızları bizden uzakta
bugün gidemedik bir yerlere
kayalardan uzanıp uçurumlara atamadık kendimizi
bugün sessiz durgun sade
ve yalnızdık kendi başımıza
aramızda kalsın
22.08.2013
İNSANIN ACISI İNSANDIR
ders almaya geldik mezarımızın başına kaç mısra ve kaç yaprak düştü üstüne
yükü bize ağır geliyor
eliniz elimize uzandığında serap
sarıldığımızda gölgemiz kalıyor geriye
ruhumuz bile ağır geliyor
yaşarken anladık ki acılarımız insanın insana çektirdiğidir aslında
bunu bilmek bize çok ağır geliyor
14.08.2013
PENCERELER
bir pencereden bakıyoruz yaşama kimimiz
güneşin doğuşunu kimimiz
batışını seyrediyor yalnız
hepsini seyreden ya da hiçbirini seyredemeyenler de var
baktığımız pencere kadar dünyamız ne fazla ne de az
kendi penceresini yapıyor kimimiz
istediği gibi ışıl ışıl, ve rengarenk de üstelik belki de yıldızlarla dolu
kimimiz de kırıyor penceresini
özgürce uçabilmek için bilmediği yerlere doğru
perdesi kapalı yaşayanlara inat
13.10.2013
YA ÇOCUK…
bahar gelmeye yakın on beş yaşında
ve on altı kiloydu diye yazılacak beyaz taşa ekmek ve gül yanı başında
önemli olan katili:
çok kişilikli hırsız
vatan haini ve mağdur rolünde
aynı zamanda
adalet mi? görmedik
epeydir yolu düşmüyor buralara
11.03.2014
MESELE
bir aşk meselesi bu yanma meselesi yani
sade suya banmak ekmeği yetmez tadı tuzu olacak
eskilerin deyimiyle bağdat ’tan duyulacak buram buram kokusu
sesin sallayacak yeryüzünü
bu bir aşk meselesi ya ölmek gerekirse de
değecek canım değecek uğruna ölmeye
01.03.2014
YIKICILAR
yangına körükle gidiyorlar avaz avaz
çığırtkan mı bunlar? bir gün savaşa
bir gün yakmaya canları yalanlarının peşi sıra
aşklarımızı canlarımızı ezerek
gidiyorlar
bir gün satırlarıyla
bir gün baltalarıyla gidiyorlar
kesmeye damarlarımızı yeşile karşı
beyaza düşman aşka inat
bize benzemiyorlar canım bunlar
2014
YA DA
güllerin açacağını biliyorum ve de sararacağını
ya sen bundan ders çıkaracaksın ya da ben senden
duvarların bir gün yıkılacağını bilmem gibi yasaların anlamsızlığını
yüreğinde ki inancın daha üstün olduğunu ibadetlerinden ya sen bundan bir ders çıkaracaksın
ya da yıkılacağız hep birlikte
06.07.2013avşa
BİR ŞAİR ÖLÜYOR
buralarda bir şair gülümsüyor
zaman tüm haşmetiyle sürüyor gökyüzü yine mavi
bulutlar avare gemiler tetikte bekliyor
buralarda bir şair
seviyor kadınlardan başka guguk kuşunu mesela
geçen zamanı özlüyor bir de dağların tepesinden bakarak geriye
buralardan bir şair geçiyor kimse çıkmıyor pencereye
kapılar kapalı evler boş gibi
köpürüyor vahşi karanlık anılar yanıyor çöplerde
bir şair gidiyor buralardan
ayaklarını sürüyerek kötü ağlıyor
kusuyor kalan son sözcükleri içinde yakıyor tüm şiirleri giderayak daha aydınlık gökyüzü şimdi
buralarda bir şair ölüyor duyan olmuyor duyan
zaman tüm haşmetiyle sürüyor
27.07.2014
Şiirlerimi okuyarak paylaştığınız için teşekkür ederim.
Hüseyin Mustafa
Hakkımda
1957 de Ankara’da doğdum. Küçük yaşlardan itibaren sırasıyla resim, şiir ve
fotoğrafla ilgilenmeye başladım. 1980’de ODTÜ Mimarlık Bölümünü bitirdim.
1982’de evlendim. İki kız çocuğum var. Şimdiye değin yüzlerce mimari tasarım ve
uygulama gerçekleştirdim. Dokuz kişisel resim sergisi açtım. Dört şiir kitabım
yayımlandı.
Kısır düşünceler, ideolojiler ve inançlar yerine çok yönlü doğruluğa, kimliğe ve
bilinçli yaşamanın gerekliliğine inanıyorum. Bilinçli yaşamak için önce yaşamın
merkezine solucanı koyabilmeli, beynimizin de tüm inançlarımızın ve
davranışlarımızın merkezi olduğunu bilmeliyiz. İnsan, insan diyoruz ancak, beynimizi
doğru kullanmadığımız sürece de bir türlü insan olamıyoruz. Bu durumda da tüm
kimliklerimiz boş ve anlamsız kalıyor.
Yayınlanmış şiir kitaplarım:
Çok Yalnızlık Oturdu Yanıbaşımda SKY
Düş ormanlarında Romeo
Mırıl mırıl Romeo
Duvarlar SKY