45

ALTERNATİF İÇSU ÜRÜNLERİ TÜRLERİ …suf.cu.edu.tr/tr/belgeler/alt_ic_su_yet.pdf · Prof. Dr. Deniz ÇOBAN - Adnan Menderes Üniversitesi ... daha büyük hayvanların gamet

  • Upload
    lemien

  • View
    229

  • Download
    2

Embed Size (px)

Citation preview

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

üfusun ve buna bağlı olarak beslenme so-runlarının hızla arttığı dünya-

mızda, zengin bir protein kaynağı olan su ürünlerinin önemi giderek artmaktadır. Bu bağlamda, su ürünleri stoklarının korunarak sürdü-rülebilirliğinin sağlanması, yetiştiricilik yoluyla elde edilen su ürünleri üretiminin arttırılması ve dolayısıyla protein ihtiyacının önemli bir kısmının su ürünlerinden karşılanması gerekliliğini ortaya çıkarmaya başlamıştır.

Dünyada su kaynakları ve su kaynaklarının sağladığı katma değerler günü-müzde oldukça önemli ve değerlidir. Ülkelerin ve bölgelerin su kaynaklarını ve su ürünlerini planla-yarak kullanımı, koruma ve en önemlisi bu doğal kaynakların sürdürülebilir-liklerini politika düzeyinde yönetme konusundaki hassasiyetleri artmakta ve bu kaynakların paylaşımı bu ölçüde stratejik bir öneme dönüşmektedir.

Su ürünleri yetiştiriciliği tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hızla gelişim göstermektedir. FAO tara-fından da dünyada en hızlı büyüyen gıda sektörü ola-rak belirlenmiştir. Bununla birlikte artan nüfus, özellikle su ürünlerine olan talebi de her geçen gün arttırmaktadır. Nüfus artışı karşısında, dün-yanın içine düştüğü protein ihtiyacını gidermede su ürünleri yetiştiriciliği etkili bir yöntem olarak değerlendiri-lebilir. Ülkemizde 1970’te su ürünleri yetiştiriciliğinde kişi başı yıllık balık tüketim mik-tarı 0,7 kg iken 2015 yılında bu rakam 8,6 kg’a ulaşmış ve artışını sürdürmektedir.

Su ürünleri, zengin protein içeriği ve yapısında bulunan çoklu doymamış yağ asitleri ile vücudun temel besin mad-deleri ihtiyacını karşılaması, insan fizyolojisi ve metabolik fonksiyonları üzerinde olumlu etki yapması yönüyle hastalıklardan korunma ve sağlıklı bir yaşam sürdürmede önemli besin maddeleri arasında bulunmaktadır. Bununla birlikte ülkemiz içsuları, soğuk ve sıcak su balık çeşitlerinin avlanması ve yetiştirilmesi için uygun ekolojik özelliklere sahiptir.Kurumumuz tarafından 10-14 Ocak 2016 tarihleri arasında Alternatif İçsu Ürünleri Türleri Yetiştiriciliği Çalıştayı düzenlenmiştir. Antalya Lara’da düzenlenen çalıştaya TAGEM, BSGM, üniversite, araştırma enstitüleri ve özel sektör temsilcileri katılmıştır.

Mevcut yetiştirilen türlere alternatif tür arayışlarının arttığı bir dönemde, sektörde yaşanan sorunlar ve çözüm öner-ilerinin tartışıldığı çalıştayda İçsu Ürünleri Yetiştiriciliğinde Son Durum, Alternatif Potansiyel Türler, Yetiştiriciliğin Ekosistem Üzerine Etkisi, Diğer Alternatif İçsu Ürünleri, Yetiştiricilik Modelleri ele alınmıştır.

Çalıştayın organizasyonunda katkılarını esirgemeyen Hayvancılık ve Su Ürünleri Daire Başkanı Sayın Dr. Ali AYAR’a, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü Su ürünleri koordinatörü Erdinç VESKE’ye kurum personelime ve çalıştaya katılarak katkıda bulunan herkese teşekkür ederim.

Şakir ÇINARÇalıştay BaşkanıEnstitü Müdürü

NS U N U Ş

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

ÇALIŞTAY BAŞKANI

Şakir ÇINAR - Enstitü Müdürü

ÇALIŞTAY BİLİM KURULU

Prof. Dr. Ahmet ALP - Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi

Prof. Dr. İlhan ALTINOK - Karadeniz Teknik Üniversitesi

Prof. Dr. Muhammed ATAMANALP - Atatürk Üniversitesi

Prof. Dr. Fevzi BARDAKÇI - Adnan Menderes Üniversitesi

Prof. Dr. Deniz ÇOBAN - Adnan Menderes Üniversitesi

Prof. Dr. Orhan Tufan ERDOĞAN - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Ercüment GENÇ - Ankara Üniversitesi

Prof. Dr. Ayşegül KUBİLAY - Süleyman Demirel Üniversitesi

Prof. Dr. Metin KUMLU - Çukurova Üniversitesi

Prof. Dr. Sedat Vahdet YERLİ - Hacettepe Üniversitesi

Doç. Dr. Tülin ARSLAN - Muğla Üniversitesi

Doç. Dr. İlhan AYDIN - Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü

Doç. Dr. Nadir BAŞÇINAR - Karadeniz Teknik Üniversitesi

Doç. Dr. Özgür EMİROĞLU - Osmangazi Üniversitesi

Doç. Dr. Cemil Kaya GÖKÇEK - Mustafa Kemal Üniversitesi

Doç. Dr. Betül GÜROY - Yalova Üniversitesi

Doç. Dr. Derya GÜROY - Yalova Üniversitesi

Doç. Dr. Serpil SERDAR - Ege Üniversitesi

Doç. Dr. Şükrü YILDIRIM - Ege Üniversitesi

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

ÇALIŞTAY DÜZENLEME KURULUDr. Ali AYAR - Tarımsal Araştırmalar Genel MüdürlüğüDr. Cafer BULUT - Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü - EğirdirDr. Meral Apaydın YAĞCI - Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü - EğirdirDr. Vedat YEĞEN - Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü - EğirdirDr. Soner ÇETİNKAYA - Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü - EğirdirUfuk AKÇİMEN - Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü - EğirdirMuharrem AKSUNGUR - Tarımsal Araştırmalar Genel MüdürlüğüMehmet CESUR - Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü - EğirdirMustafa CEYLAN - Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü - EğirdirMehmet CİLBİZ - Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü – EğirdirKadir ÇAPKIN - Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü - Eğirdirİsmail ERBATUR - Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü - EğirdirKamile Gonca EROL - Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü - EğirdirSüleyman Oğuz KORKUT - Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü - EğirdirRahmi UYSAL - Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü - EğirdirErdinç VESKE - Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü

ÇALIŞTAY MODERATÖR ve RAPORTÖRLERProf. Dr. Ahmet ALP - Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Prof. Dr. Muhammed ATAMANALP - Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Deniz ÇOBAN - Adnan Menderes Üniversitesi Prof. Dr. Orhan Tufan EROLDOĞAN - Çukurova ÜniversitesiProf. Dr. Ercüment GENÇ - Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Ayşegül KUBİLAY - Süleyman Demirel Üniversitesi Prof. Dr. Metin KUMLU - Çukurova Üniversitesi Dr. Vedat YEĞEN - Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü - EğirdirDr. Soner ÇETİNKAYA - Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü - EğirdirMehmet CESUR - Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü - EğirdirMustafa CEYLAN - Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü - Eğirdirİsmail ERBATUR - Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü - EğirdirKamile Gonca EROL - Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü - EğirdirSüleyman Oğuz KORKUT - Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü - Eğirdir

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

ALTERNATİF İÇSU ÜRÜNLERİ TÜRLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ ÇALIŞTAYI PROGRAMI

11.01.2016 Pazartesi

10:30 - 12:00 Açılış ve Protokol Konuşmaları Prof. Dr. Ahmet ALP (Kültür Balıkçılığının Mevcut Durumu ve Yeni Türlerin Yetiştiricilik Açısından Önemi)

12:00 - 14:00 Yemek Arası

14:00 - 17:00 I. Oturum (Alternatif Potansiyel Türler)15:15-15:45 Çay Arası

Oturum Başkanı: Prof. Dr. Muhammed ATAMANALP - Prof. Dr. İlhan ALTINOK

Raportör: K. Gonca EROL

1. Sunu: Doç. Dr. Kaya GÖKÇEK (Yayın Balığı (Silurus glanis) Üretim Teknikleri ve Karşılaşılan Sorunlar)2. Sunu: İsmail ERBATUR (Yağ Balığının (Pseudophoxius anatolicus) Üretim Olanaklarının Araştırılması)3. Sunu: Ali Atilla USLU (Şabut (Barbus grypus) ve Fırat Turnası (Luciobarbus esocinus)’nın Kültüre Alınması)4. Sunu: Prof. Dr. Metin KUMLU (Türkiye’de İç Sularda Yetiştirilebilecek Alternatif Krustase Türleri ve Yetiştiricilik Modelleri)5. Sunu: Doç. Dr. İlhan AYDIN (İçsularda Tür Çeşitliliği Açısından Mersin Balıkları Yetiştiriciliğinin Önemi)

Diğer Konular

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

ALTERNATİF İÇSU ÜRÜNLERİ TÜRLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ ÇALIŞTAYI PROGRAMI

12.01.2016 Salı

09:30 - 12:30 II. Oturum 1 (Alternatif Potansiyel Türler) 2 (Yetiştiriciliğin Ekosistem Üzerine Etkisi) 10:45 - 11:15 Çay Arası

Oturum Başkanı: Prof. Dr. O. Tufan EROLDOĞAN - Prof. Dr. Fevzi BARDAKCI

Raportör: Dr. Meral YAĞCI - İsmail ERBATUR

1. Sunu: Doç. Dr. Kaya GÖKÇEK (Turna (Esox lucius) Balığı Üretim Teknikleri ve Karşılaşılan Sorunlar)2. Sunu: Yrd. Doç. Dr. Gül Ayten KİRİŞ (İç Anadolu’da Kapalı Devre Sistemde Red Tilapia Yetiştiriciliği)3. Sunu: Doç. Dr. Nadir BAŞÇINAR (Su Ürünleri Yetiştiriciliğinde Mevzuat)4. Sunu: Doç. Dr. Özgür EMİROĞLU (İçsularda Üretim Denemesi Yapılan Alternatif Balık Türlerinin Doğal İhtiyofaunaya Olası Etkileri: Çifteler (Eskişehir) Sakaryabaşı Örneği)5. Sunu: Binhan GANİOĞLU (Küresel İklim Değişikliğinin Yetiştiricilik Üzerine Etkileri)

Diğer Konular Güncel Mevzuat Hastalıklar ve Çözüm Önerileri Doğaya Kaçma Sorunları (Genetik Etkileşim, İstila ve Besin Rekabeti) Fırsatlar Su Ürünleri Fiyatlandırma ve Pazarlama

12:30 - 14:00 Yemek Arası14:00 - 17:00 III. Oturum (Diğer Alternatif İçsu Ürünleri)15:15 - 15:45 Çay ArasıOturum Başkanı: Prof. Dr. Ercüment GENÇ - Prof. Dr. Ayşegül KUBİLAY

Raportör: Dr. Vedat YEĞEN - Oğuz KORKUT

1. Sunu: Kamile Gonca EROL (Kontrollü Koşullarda Kerevit Üretimi) 2. Sunu: Mustafa CEYLAN (Adım Adım Tıbbi Sülük Araştırma Merkezi) 3. Sunu: Dr. Mahir KANYILMAZ (Alternatif Tedavi Balıkları, Garra rufa ve Cyprinion macrostamus) 4. Sunu: Doç. Dr. Serpil SERDAR (İç Sularda Üretimi Yapılabilecek Çift Kabuklu Türler)

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

ALTERNATİF İÇSU ÜRÜNLERİ TÜRLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ ÇALIŞTAYI PROGRAMI13.01.2016 Çarşamba

09:30 - 12:30 IV. Oturum (Yetiştiricilik Modelleri) 10:45 - 11:15 Çay Arası

Oturum Başkanı: Prof. Dr. Metin KUMLU - Prof. Dr. Deniz ÇOBAN

Raportör: Dr. Soner ÇETİNKAYA - Mehmet CESUR

1. Sunu: Kamile Gonca EROL (Kapalı Devre Sistemleri-SAREM Kerevit Araştırma Merkezi)2. Sunu: Doç. Dr. Şükrü YILDIRIM (Baraj Göllerinde Ağ Kafeslerde Balık Yetiştiriciliği) 3. Sunu: Doç. Dr. Tülin ARSLAN (Damızlık Stok Yönetimi)4. Sunu: Doç. Dr. Betül GÜROY (İçsularda Sucul Bitkilerin Değerlendirilme Potansiyeli)5. Sunu: Doç. Dr. Derya GÜROY (Potansiyel İçsu Balık Türlerinin Besin Gereksinimleri)

Diğer Konular Yer ve Su Kaynağı Seçimi Kontrollü Döl Alımı Yumurtlama Havuzları Yem Hammaddeleri Rasyon Hazırlama

12:30 - 14:00 Yemek Arası

14:00 - 15:30 V. Oturum (Genel Değerlendirme ve Kapanış)

Oturum Başkanı: Dr. Ali AYAR

Raportör: Mustafa CEYLAN

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

Dünyanın %70’i suyla kaplı olmasına rağmen insanlığın tükettiği protein kaynaklarından sadece %6.5’i sucul kaynaklardan (balıklardan) temin edilmektedir. Tüketilen proteinin %33’ü karada yaşayan hayvansal organizmalardan ve %60.5’i ise diğer kaynaklardan elde edilmek-tedir (Harvest, 2014).

Dünya nüfusu 1950 yılında 2.5 milyar iken 2000 yılında 6.1 milyara ulaşmış ve Birleşmiş Milletler’in öngörülerine göre 2050 yılında ise 9.6 milyarı bulacağı tahmin edilmektedir. Kişi başına düşen protein tüketiminin sabit kalacağı varsayılırsa, 2050 yılındaki protein talebinin 2011 yılına göre %40 oranında artacağı hesaplanmaktadır (Harvest, 2014). Ancak BM gerçek talebin iki katı olacağını öngörmektedir. Artan bu protein talebini karşılamak için karasal kaynakların kıtlığı dikkate alındığında, asıl soru dünyanın büyük bir bölümünü oluşturan sucul kaynaklarda protein üretiminin nasıl artırılabilceği konusundadır.

FAO’nun balıkçılık istatistiklerine göre 2013 yılı itibarı ile dünyada su ürünlerinin toplam üretimi 162.8 milyon ton olup bunun 92.6 milyon tonu avcılık yoluyla doğal stoklardan ve 70.2 milyon tonu ise akukültür olarak ta bilinen yetiştiriclikten elde edilmektedir. Geçtiğimiz yıllarda dünyadaki balık üretiminde çok önemli bir artış olmuştur. Bu hızlı büyümedeki en önemli katkıyı ise akuakültür sağlamıştır. Hayvansal kökenli gıda üreten sektörler arasında en hızlı artışı akuakültür sektörü göstermiştir. Dünyadaki doğal balık stoklarının sürdürülebilir şekilde avlanabilecek maksimum ürün miktarının 100-110 milyon ton civarında olduğu göz önüne alındığında aslında doğal stoklardan günümüzde maksimum şekilde yararlanıldığı ve daha fazla bir av baskısının ise av miktarını artırmayacağı gibi doğal stokları tahrip edeceği bilinmektedir. Dolayısıyla önümüzdeki yıllarda insanoğlunun protein ihtiyacının karşılanması ve sucul kaynaklardan daha fazla protein elde etmenin en önemli yolu ise akuakültür sek-törünün gelişmesine bağlıdır.Anahtar Kelimeler: Kültür Balıkçılığı, Alternatif Türler, Akuakültür

Kültür Balıkçılığının Mevcut Durumu ve Yeni Türlerin Yetiştiriclik Açisindan Önemi

Ahmet ALPKahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Ziraat Fakültesi,

Su Ürünleri Bölümü, Kahramanmaraş

[email protected]

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

Bu sunuda, yetiştiriciliği dünyada çok uzun süredir yapılan, ancak ülkemiz açısından halen alternatif bir iç su balığı türü olan yayın balığının tam kontrollü üretim tekniğine ve karşılaşılan sorunlara açıklık getirilmeye çalışılmıştır. Bu tür, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın destekleme kapsamına aldığı ve ticari olarak ülke-mizde yetiştiriciliği başlamış bir türdür.

Bilindiği üzere, bir ürün tam kontrollü üretiminde dikkat edilmesi gereken bazı noktalar bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi, damızlık temini doğaya bağımlı olan üretim modellerinde damızlık seçimidir. Özellikle dişi damızlıkların kondüsyonları ve ovulasyon seviyeleri üretimin başarısını en çok etkileyen noktaların başında gelir. Yayın balığı yetiştiriciliğinde dişi ve erkek damızlıkların 5-8 kg arasında olması tercih edilir. Bunun temel nedeni, daha büyük hayvanların gamet kalitesi gittikçe azalma eğiliminde olması ve büyük hayvanlara daha çok hormon uygulaması gerektirdiğinden uygulamanın ekonomik olmamasıdır. Bir diğer konu ise, erkek damızlıklardan sağım yöntemiyle döl alınmasının çok zor olmasıdır. Bu nedenle, özellikle kedi balığıgillerin erkek damızlıklarından diseksiyon yoluyla testiküler sperma alınır. Bu da, üreme hücrelerinin farklı olgunluk seviyesinde olmasından dolayı, dölleme başarısını olumsuz yönde etkiler. Bu amaçla, dölleme faaliyetinden birkaç gün önce sperm sıvısının belli kimyasallar kullanılarak olgunlaştırılması gerekmektedir.

Yayın balıkları, özellikle fungal, parazitik, bakteriyel ve virütik hastalıklarla çok erken dönemde karşılaşırlar. Bu nedenle, profilaktik önlemlerin alınması üretim başarısını oldukça önemli seviyede etkilemektedir. Çalışmaların, türün besinsel ihtiyaçlarını ortaya koyacak şekilde yönlendirilmesi, gelecekte bu türün kültürü açısından oldukça büyük bir önem taşımaktadır.

Anahtar Kelimeler: Yayın Balığı (Silurus glanis), Kültüre alınma, Tam Kontrollü Üretim Tekniği

Yayın Balığı (Silurus glanis) Üretim Teknikleri ve Karşılaşılan Sorunlar

Kaya GÖKÇEKİskenderun Teknik Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve

Teknolojisi Fakü[email protected]

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

Cyprinidae familyasının genellikle soğuk kaynak sularında, yavaş akan berrak akarsularda ve yoğun bitkili küçük göllerde yaşayan ve Pseudophoxinus türlerinin bir üyesi olan Yağ Balığı (Pseudophoxinus anatolicus Hanko, 1925), ülkemizde Konya İlinde Beyşehir Gölü’nde, Çavuşçu Gölü’nde, Suğla Gölü’nde, Ereğli ilçesinde Akgöl Gölü’nde, Ereğli’de bazı sazlıklarda, Karaman İlinde Gödet Gölü’nde ve İç Anadolu’da bazı küçük bataklıklarda bulunan endemik bir türdür.

Renk; sırtta kahverengi-gri, karın bölgesinde ise gümüş beyaz, dorsal ve kaudal yüzgeçler genellikle gri, diğer yüzgeçler ise renksizdir. Boyu en fazla 22-25 cm, ağırlığı 154 gr olabilen bu türün 1970’li yıllarda ticari olarak avcılığı yapılan, yöre halkı tarafından sevilerek tüketilmektedir. Halihazırda avcılığı yasak olmakla birlikte kaçak olarak avlanmakta ve piyasada 30-35 TL fiyatla satılabilmektedir.

Çakmak ve arkadaşları (2012), Suğla gölünde C. gibelio, P. anatolicus, S. lucioperca, T. tinca, V. vimba tenella, C. capoeta’nın yağ asidi içeriklerini tespitine yönelik yaptığı bir çalışmada, P. anatolicus omega-3 bakımından S. lucioperca’ dan sonra, omaga-6 bakımından ise C. capoeta’ dan sonra en zengin tür olduğunu ortaya koymaktadır.Projenin amacı; Daha önce üretim çalışmaları yapılmayan Yağ Balığı’ nın üretim olanaklarının araştırılarak hem doğal stoklarının takviye edilmesi hem de alternatif bir tür olarak yetiştiriciliğinin yapılması amacıyla gerekli üretim bilgilerinin elde edilmesidir.

Yağ Balığının (Pseudophoxinus anatolicus Hanko, 1925) Üretim Olanaklarının Araştırılması

İsmail ERBATURSu Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, 32500

[email protected]

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

Üretim çalışmalarında Phoxidinaidae ve bağlı oldukları Cyprinidae familyasının üretim protokolleri uygulanacak. Üretim Mart-Nisan ve Mayıs-Haziran aylarında olmak üzere 2 aşamada ve kapalı devre sistemde hem tam kontrollü

yöntemle hem de yarı kontrollü yöntemle yapılacaktır. Üretim tanklarında fiziksel parametreler düzenli olarak takip edilerek gerekli uygun şartlar sağlanacaktır.

Damızlıkların; kapalı devre sisteme adaptasyon ve üreme sürecinde yaşama ve büyüme oranları, yeme olan ilgileri, yemden yararlanma oranları, türün morfometrik özellikleri, başta anestezi

ve hormon uygulaması olmak üzere üreme biyolojisi ve yavru yetiştiriciliği, et verimi değerleri ile ilgili bilgiler elde edilecektir. Bu veriler neticesinde, ülkemizde alabalık ve sazan balığı temelinde yürütülen içsu yetiştiricilik sektörüne ekonomik analizlerinin de yapıldığı alternatif bir türün kazandırılma olanakları irdelenecektir.

Anahtar Kelimeler: Yağ Balığı, Pseudophoxinus anatolicus, adaptasyon, üretim, morfometri

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

Bu çalışma, Elazığ Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü tarafından Mart 2008-Ekim 2009 tarihleri arasında Elazığ Keban Baraj Gölü’nden yakalanan Luciobarbus esocinus ve Barbus grypus türleri üzerinde gerçekleştirilmiştir.

Çalışma süresince yakalanan 187 adet L. esocinus bireyinin % 17,112’sini belirsiz, % 45,455’ini erkek, % 37,433’ünü ise dişi bireylerin oluşturduğu ve popülasyonun I-XVII yaş grupları arasında dağılım gösterdiği tespit edilmiştir. Ortalama total boy değerlerinin erkek bireylerde 37,39–112,40 cm arasında, dişi bireylerde 35,36–101,10 cm arasında değiştiği; ortalama ağırlık değerlerinin erkek bireylerde 432,00–18042,00 g arasında, dişi bireylerde 467,00–12232,00 g arasında değiştiği belirlenmiştir. Erkek bireylerde boy-ağırlık arasındaki ilişkiyi açıklayan denklem LogW= -2,1023+3,0985 LogTL olarak, dişi bireylerde LogW= -2,4089+3,2828 LogTL olarak saptanmıştır.

Keban Baraj Gölü L. esocinus popülasyonunda GSİ değerlerinin erkek bireylerde 0,011–4,289 arasında, dişi birey-lerde 0,010–0,373 arasında değiştiği GSİ değerlerinin mart ayında en üst seviyede olup bu aydan itibaren hızla düşüş gösterdiği tespit edilmiştir. Kondisyon faktörü değerlerinin V. yaş grubuna kadar yükseldiği bu yaştan sonra ise düşüş gösterdiği belirlenmiştir.

Şabut (Barbus grypus) ve Fırat Turnası (Luciobarbus esocinus)’nın Kültüre Alınması

Ali Atilla USLUElazığ Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü

[email protected]

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

Çalışma süresince yakalanan 94 adet B. grypus % 61,701’ini erkek, % 38,299’unu ise dişi bireylerin oluşturduğu ve popülasyonun III-VI yaş grupları arasında dağılım gösterdiği tespit edilmiştir. Ortalama total boy değerlerinin erkek bireylerde 44,38-75,86 cm arasında, dişi bireylerde 42,60–72,00 cm arasında değiştiği; ortalama ağırlık değerlerinin erkek bireylerde 820,83–2715,50 g arasında, dişi bireylerde 852,00–2991,50 g arasında değiştiği belirlenmiştir. Erkek bireylerde boy-ağırlık arasındaki ilişkiyi açıklayan denklem LogW= -1,1884+2,4987 LogTL olarak, dişi bireylerde LogW= -0,5943+2,1752 LogTL olarak saptanmıştır.Aylık düzenli örnek elde edilemediğinden B. grypus bireylerinin GSİ değerleri ve aylık kondisyon faktörü değerleri tespit edilememiştir. Yaşa bağlı kondi-syon faktörü değerlerinin yaş ilerledikçe düşüş gösterdiği belirlenmiştir.

Sonuç olarak; bu türlerin populasyonun devamı, stoklarının korunması ve ıslah çalışmalarının mutlaka yapılması için yetiştiricilik çalışmalarına hız verilmesi gerekmektedir.

Anahtar Kelimeler: Keban Baraj Gölü, Luciobarbus esocinus, Barbus grypus, Yaş-Boy İlişkisi, Yaş-Ağırlık İlişkisi, GSİ, Kondisyon Faktörü, Yetiştiricilik

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

Ülkemizin akdeniz iklim kuşağında tatlısu kaynaklarında yetiştiriciliği yapılabilecek hiçbir krustase türü mevcut değildir. Oysa, bu iklim kuşağında birçok göl, gölet, baraj gölleri ve denizlerimize akan akarsularda ciddi bir üretim potansiyeli bulunmaktadır. Bu kapsamda, bu bölgelerimizdeki su kaynaklarında yetiştiriciliği yapılabilecek türler için; 1) tropik tatlısu karides (Macrobrachium sp.) ve 2) tropik kerevit türleri (Cherax sp.) sayılabilir. Bunlar dünyanın sıcak coğrafik bölgelerinde yaygın olarak yetiştirilmektedir.

Son yıllarda tatlısu karideslerinden dev nehir karidesi (M. rosenbergii) 203.299 ton ve uzakdoğu nehir karidesi (M. nipponense) ise 237.431 ton üretilmiştir. Bu karidesler 1 kg ağırlığa ulaşabilirler ve 12-34°C’lere dayanabil-irler. Akdeniz’in doğal şartlarında bile kış aylarını atlatamazlar ve bu dönemde seralar altında ve zaman zaman ıstılmış sularda barındırılmak zorundadırlar. Toprak havuzlarda yarı-entansif metotla 5-6 ay içerisinde hektardan <5 ton ürün alınabilir. Beslenmelerinde düşük lipit (%5-6) ve proteinli (%25-40) yemler kullanılır. Kanibalizmi azalt-mak için havuzlara plastik boru, taş, delikli tuğla vb. saklanma sığınakları yerleştirilir. Gerektiğinde gübreleme ve havalandırma (pedallerle) yapılır. Çukurova Bölgesi’nde yürüttüğümüz deneme üretiminde bu karidesin rahatlıkla 5-6 ayda 50-70 g ağırlıklara kadar ulaştırılabileceği görülmüştür.

Sıcak bölgelerimizde üretilebilecek diğer bir tatlısu krustase türü olarak kırmızı kıskaçlı kerevit (Cherax quadri-carinatus) önerilebilir. Ülkemizde akvaryum sektörü için düzenli olarak ithal edilen bu kerevit ile yürüttüğümüz çalışmalar çok umut verici sonuçlar vermektedir. Tropik bir tür olması itibarıyla 10°C’nin altındaki sularda varlığını sürdüremeyen bu kerevitin yerli türümüzle aynı habitatı paylaşması da mümkün değildir. İri boyutlara ulaşabilen (<500 g) kırmızı kıskaçlı kerevitler, 22°C ve üzerindeki sıcaklıklarda yıl boyunca ürerler, yumurta verimlilikleri yüksektir, havuz tabanına yuva yapma özellikleri yoktur, kanibalistik özellikleri düşüktür, yemi etkin bir şekilde değerlendirebilir ve hepsinden de önemlisi hızlı büyüyerek 5-7 ay içerisinde pazarlanabilecek boyutlara (50-60 g) erişebilirler. Yavru kerevitler karnivordur, ağırlıklı olarak sudaki küçük hayvansal organizmalarla (zooplankton) beslenirler. Yetişkin kerevitler detritivordur ve dolayısıyla suda çürümekte olan her türlü organik maddeyi ve üzer-lerindeki mikro-canlıları tüketirler.

Akdeniz İklim Kuşağındaki Tatlı Sularda Yeni Krustase Türlerinin Yetiştiriciliği

Metin KUMLUÇukurova Üniversitesi, Su Ürünleri fakültesi,

Yetiştiricilik Bölümü, [email protected]

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

Yetiştiricilikte toprak havuzlarda büyümeleri her zaman daha iyi olup, yarı-entansif (tam yemleme) yetiştiricilikte hektardan hasat başına 5.000 kg ve üzerinde ürün alınabilir. Üretimde en önemli iki kriter sığınak ve yemdir. Genellikle %25 protein ve %7-8 lipit içeren yemlerle beslenirler ve balık unu içermeyen yemlerle de başarıyla yetiştirilebildikleri bilinmektedir. Asya ülkelerinde bu kerevitlerin satışı yaygınlaşmakta olup, Avrupa piyasalarında da kabul görmeye başlamışlardır. Hem sofralık hem de akvaryum sektörüne yönelik ciddi bir üretim potansi-yeli olan kırmızı kıskaçlı kerevitin, özellikle sofralık amaçlarla kuzey Avrupa ülkelerine ihraç edilmeleri halinde ciddi kazançlar sağlayabilmesi mümkündür. Ancak bunun için standart kalitede ve pazara sürekli ürün suna-bilme imkanı veren ve bu amaçla da yer-altı suları, jeotermal kaynaklar, sera ve ısıtma sistemlerinin de devreye sokulduğu üretim stratejilerinden yararlanmak gerekmektedir.

Anahtar Kelimeler: Tatlısu Karidesi, Kırmızı Kıskaçlı Kerevit, Yetiştiricilik, Yeni tür,

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

Mersin balıkları, kuzey yarım küredeki deniz ve içsularda iki familya ve 27 türle temsil edilirler. Bu balıklar, dünya çapında yetiştiriciliği en hızlı gelişme gösteren türlerin başında gelmektedir. Dünya mersin balıkları yetiştiricilik üretimi 2003 yılında 13.398 ton iken 2013 yılında 75.796 ton olmuştur. 2023 yılında dünya mersin balığı üret-imin 200.000-300.000 ton olacağı tahmin edilmektedir. Türkiye içsu ürünleri yetiştiriciliğinde tür çeşitliliğinin artırılması için mersin balıkları potansiyel türler olarak görülmektedir. Kültür şartlarında mersin balıkları tatlı su balıkları içinde 1.0-2.2 Kg/yıl ağırlık artışı ile en hızlı büyüyen balıklardandır. Yumurtalarından dünyaca meşhur siyah havyar üretilmesi nedeniyle Türkiye’de son yıllarda büyük ilgi görmektedir. Dünya genelinde mersin balıkları havyarı, eti ve doğal stokların zenginleştirilmesi için yetiştirilmektedir.

Havyar üretimi daha uzun zaman almasına karşılık et olarak pazarlanması daha kısa sürede gerçekleşmektedir. Mersin balıklarının eti için yapılan yetiştiricilikte pazarlama ağırlığı 1.5-2.0 kg’dır. Mersin balıklarının yetiştiriciliği ve gen kaynaklarımızın korunması için öncelikle damızlık stokunun oluşturulması ve bu stoğun da her yıl belirli oranda yenilenmesi gerekmektedir. Enstitümüzde mersin balıkları damızlık stoğu oluşturma çalışmaları 15 yıldan beri devam etmektedir. Mersin morinası, karaca, sivriburun ve Sibirya mersini olmak üzere 4 türün damızlık stoğu oluşturulmuştur. Bu türlerden karaca mersinlerinden 2015 yılında yavru üretimi gerçekleştirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Mersin balığı, havyar, tür çeşitliliği, damızlık

İçsularda Tür Çeşitliliği Açısından Mersin Balıkları Yetiştiriciliğinin Önemi

İlhan AYDIN, Bilal AKBULUTSu Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü,

Vali Adil Yazar Cad. No:14, Yomra, [email protected]

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

Tatlı suların köpekbalığı olarak tanınan Turna balığı, ülkemiz sulak alanlarında doğal olarak bulunan, ancak üretimi sadece doğadan avcılık yöntemiyle yapılan bir türdür. Ancak, bu türün üretimi özellikle orta Avrupa’da uzun süredir gerçekleştirilmekte ve sazan balıkları ile polikültür tekniği ile yetiştiriciliği yapılmaktadır.

Dişi bireyleri aynı yaştaki erkek bireylerden daha iri olan Turna balıkları, soğuk su sıcaklığında üreyen bir türdür. Optimum büyüme sıcaklığı sazan balığı ile ortak özellik göstermesine rağmen, ülkemiz şartlarında Şubat ayı sonu ile Mart ayı başlarında ürerler. Tam kontrollü üretim tekniğinde karşılaşılan en önemli sorun, yanlış hormon uygulaması ile karşılaşılan aşırı olgunlaşma veya düşük döllenme oranıdır. Klasik hormon uygulaması sonunda normalde olması gerekenden daha kısa zamanda ovulasyona gelen gametlerin döllenme ve yaşama oranları düşmektedir. Bu nedenle, hormonun Karbopol gibi jel özelliği gösteren maddelerle birlikte verilmesi tavsiye edilmektedir. Bu sayede, aynen doğada olduğu gibi Gonadotropin hormonunun kandaki seviyesinin dereceli olarak artması mümkün olabilmekte ve döllenme oranı klasik metoda göre %20 artmaktadır. Yumurtaları yapışkan olmayan Turna balığının bu özelliği dölleme faaliyetini oldukça kolaylaştırmaktadır.

Turna (Esox lucius) Balığı Üretim Teknikleri ve Karşılaşılan Sorunlar

Kaya GÖKÇEKİskenderun Teknik Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve

Teknolojisi Fakü[email protected]

Türün üretiminde karşılaşılan en ciddi sorun ise, erken jüvenil dönemde karşılaşılan kannibalizmdir. Bu nedenle, toplam üretimin %90’ının kalbedildiği durumlar olabilmektedir. Bu nedenle, boylamanın ve balığın ihtiyacı olan besin kompozisyonuna sahip yem-lerin türe verilmesi gerekmektedir. Bir diğer çözüm ise, yoğun stoklama oranıdır. Bu tür aktif olarak yüzmediği için, yoğun stoklamanın popülasyon içindeki kanibal-izm oranını şaşırtıcı oranda düşürdüğü tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Turna (Esox lucius) Balığı, Kültüre alınma, Tam Kontrollü Üretim Tekniği

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

Konya Şeker, giderek artan nüfusun besin ihtiyaçlarının karşılanması için sağlıklı, doğal ve yenilikçi ürünler sunmayı hedeflediği için tüm dünyada en çok yetiştiriciliği yapılan türlerden biri olan tilapia balığı yetiştiriciliğine de başlamıştır. Konya Şeker’in kondense suyu soğutma kulelerinde enerji harcayarak soğutmak yerine o suyun ısısından yararlanarak üretim gerçekleştirdiği; Domates, Yumru Patates Üretimi yanında bir diğer tesisi Balık Üretim Tesisidir. Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyan bu yatırımda balıktan çıkan atık suyu biyolojik filtrelerle temizleyerek (kapalı devre sistemi) sürekli kullanımı sağlanıp, su israfı da önlenmektedir. Bu sayede seralarda Tilapia balığı için optimum şartlar sağlanarak 12 ay boyunca yoğun balık yetiştiriciliği yapılmaktadır. Optimum şartlarda yılda 2 kez ürün alınmaktadır.

İç Anadolu’da Kapalı Devre Sistemde Red Tilapia (Oreochromis niloticus) Yetiştiriciliği

Gül Ayten KİRİŞKonya Gıda ve Tarım Üniversitesi, Konya

Torku Balık Üretim Sorumlusu, Ç[email protected]

Konya Şeker A.Ş., Türkiye’de yapılan tatlı su yetiştiriciliğine alternatif bir tür kazandırmıştır. Böylece besin değeri yüksek, fiyatı uygun, toplumda her kesimden insanların alıp rahatlıkla tüketebileceği alternatif bir balık pazara sunmuştur. Pazarlama sorunu çözüldüğünde yılda hedefi olan 200 tona ulaşacaktır.

Anahtar Kelimeler: Kapalı Devre Sistem, Red Tilapia

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

Su ürünleri yetiştiriciliği esasen 1380 sayılı kanun çerçevesinde yürütülmekte olup, yönetmelikte tesislerde, entan-sif, yarı entansif veya ekstansif şartlarda yapılan, su ürünlerini üretme ve/veya büyütme (besicilik) faaliyetlerini ifade ettiği belirtilmektedir. Kanun gereği (Madde 13. değişik: 22.7.2003-4950/1 md.) su ürünleri yetiştiricilik tes-isleri kurmak isteyenler, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından izin almak zorundadır. Su ürünleri yetiştiricilik tes-islerine ilişkin izinler; bu tesislere ait projenin sağlık, memleket ekonomisi, seyrüsefer, teknik ve ilmî bakımlardan mahzur taşımaması halinde Bakanlıkça verilmektedir. Kanunun uygulanmasına dair yayınlanan Su Ürünleri Yetiştiriciliği Yönetmeliği (R.G. 29.06.2004 tarih ve 25507 sayılı); ülkemiz su kaynakları potansiyelinin verimli şekilde kullanılması, su ürünleri yetiştiriciliğinde sürdürülebilirliğin sağlanması, çevrenin korunması ve kaliteli/güvenli gıda temini için, su ürünleri yetiştiriciliği ile ilgili yatırımların, planlı bir şekilde gerçekleştirilmesi ve üretim sırasında etkin denetimin sağlanmasını amaçlamakta ve denizlerde, iç sularda ve bunlara bağlantılı sularda yapılacak su ürünleri yetiştiriciliğine ilişkin tesislerin kurulma yerleri, müra-caat şekli ve talebin değerlendirilmesi, ön izin, proje onayı (kesin izin), projenin iptal edilmesi, proje değişiklikleri, deneme üretimi, mecburi yer değişikliği, entegre tesis kurulması, proje devri, orkinos yetiştiriciliği (besiciliği), organik su ürünleri yetiştiriciliği, su ürünleri yetiştiricilik belgesi, yumurta, yavru ve damızlık materyal ithali, teknik eleman istihdamı, su ürünleri sağlığı, çevresel etki ve koruma ve denetimle ilgili hususları kapsamaktadır.Diğer taraftan su ürünleri yetiştiriciliği yapmak isteyen girişimciler, başta 644 sayılı KHK gereği Çevre ve Şehircilik Bakanlığından “çevresel etki ve koruma” amaçlı olmak üzere birçok Bakanlık ve kuruluştan izin almak mecburiyetindedir. Su Ürünleri Yetiştiriciliği Destekleme Tebliği (R.G.: 24.05.2015 tarih ve 29365 sayılı) ile üreticilere; alabalık, çipura, levrek, midye, yeni türler (mersin, kalkan, fangri, mercan, sinagrit, lahoz, sivri burun karagöz, minekop, eşkine, sargoz, mırmır, sarıağız, trança, yayın, karabalık, yılan balığı, tilapya, karadeniz alabalığı ve kırmızı benekli alabalıklar, kerevit, karides) üretimlerinden dolayı destekleme yapılmaktadır.Yetiştiricilik yapan işletmelerin uymakla yükümlü oldukları mevzuat son derece fazladır (1380, 5996, 5488, 5200 sayılı kanunlar ve diğerleri) ve Anayasa’nın 45. Maddesinde yer alan “Devlet, bitkisel ve hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi ve gerçek değerlerinin üreticinin eline geçmesi için gereken tedbirleri alır” hükmü gereği sek-törel anlamda korunmaya muhtaçtır.

Anahtar Kelimeler: Mevzuat, yetiştiricilik, proje, balık

Su Ürünleri Yetiştiriciliğinde Mevzuat

Nadir BAŞÇINARKTÜ Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi, Balıkçılık

Teknolojisi Mühendisliği Bölümü, Çamburnu/[email protected], [email protected]

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

Türkiye’nin en büyük akarsu sistemlerinden biri olan Sakarya Nehrinin, Eskişehir’in Çifteler ilçesinin 5 km kadar güneydoğusundaki Sakarbaşı olarak isimlendirilen bölgedeki 3 farklı gözeden doğduğu kabul edilir. Bu üç gözeden ikisi soğuk biri ise sıcak su kaynağıdır.

Bu çalışmada; kültüre alma çalışmalarının yapıldığı yıllardaki adıyla Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Su Ürünleri Balıkçılık ve Av Hayvanları Kürsüsüne bağlı Çifteler Sakaryabaşı Uygulama istasyonunda ılımlı balıkların yetiştirilmesi çalışmaları sonucu sakaryabaşında populasyon oluşturan Oreochromis niloticus (Linnaeus, 1758) ve Clarias gariepinus (Burchell, 1822) türlerinin dağılımı ve olumsuz etkileri incelenmiştir. O. niloticus Türkiye faunasının doğal elamanı olmamasına rağmen hem üretim hem de deneysel çalışmalarda kullanılmak için çeşitli kurum ve kuruluşlarca Türkiye’ye getirilmiştir. O. niloticus’un yaklaşık 10 yıldır bölgede yoğun populasyonlar oluşturduğu bilinmektedir.. Bu tür sıcak su balığı olduğu için Sakarya Nehri’ndeki yayılışı sınırlı kalmıştır. Sakaryabaşı kaynak bölgesinden Eminekin Gölet’ine kadar bulunan bölgede büyük sürüler halinde bulunduğu tespit edilmiştir.

İç Sularda Üretim Denemesi Yapılan Alternatif Balık Türlerinin Doğal İhtiyofaunaya Olası Etkileri: Çifteler (Eskişehir) Sakaryabaşı Örneği

Özgür EMİROĞLUEskişehir Osmangazi Üniversitesi, Fen-Edebiyat

Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Eskişehir/Tü[email protected]

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

Not: Bu çalışmanın verilerinin bir kısmı “Özgür Emiroğlu, Alien Species in Upper Sakarya River and their Distribution, African Journal of Biotechnology Vol. 10(73), pp. 16674-16681, 21 November, 2011. DOI: 10.5897/AJB10.2502” isimli makaleden alınmıştır.

C. gariepinus Kuzey Afrika kökenli bir balıktır. C. gariepinus da Asi Nehir sistemiyle Türkiye’ye girmiş, Pliyosen’de Asi Nehrinin Afrika’yla olan bağlantısının kopmasıyla bu bölgeye uyum sağlamış Türkiye’nin yerel bir türüdür. Ancak, Anadolu diagonali ve ekolojik sınırlamalar nedeniyle Hatay ve Antalya dışındaki bölgelerde doğal yayılış gösterememektedir. 1970’li yıllarda Sakarbaşında bulunan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Su Ürünleri bölümüne ait Sakaryabaşı Balık Üretim ve Araştırma istasyonu’nda bu tür ile çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalarda kullanılan balıkların Sakarya Nehrine kaçmaları sonucu, C. gariepinus ortama uyum sağlamış ve bu çalışma ile Sakaryabaşından Sarıyar barajının girişi olan Uşakbükü mevkisine kadar yayılış gösterdiği tespit edilmiştir.

Günümüzde bu 2 tür bölgede baskın tür özelliği kazanmış ve doğal ihtiyofauna üzerine olumsuz etkiler gös-termektedir. Bu örnek Ülkemize yada uygulama alanına yabancı alternatif tatlı su balıkları ile çalışma yap-madan önce güvenli uygulama protokolleri geliştirerek bu tür olumsuz durumların önlenmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Anahtar Kelimeler: Sakarya Nehri, Oreochromis niloticus, Clarias gariepinus

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

Küresel bir olgu olan İklim Değişikliği’nin Ülkesel ve Yerel koşullara bağlı olarak değişiklik gösteren ve göstere-bilecek olan etki analiz ve ilgili direnç artırımı planlamalarının, bütüncül uyum amacı ile sektör ve faaliyet bazlı olarak ele alınması ihtiyacı sadece sınırlı sayıda ülke ve sektör tarafından fark edilmiş bir gerçektir.

İlgili tüm Analiz ve Öngörülerin de işaret ettiği üzere, senkronize “Aşağıdan Yukarıya” ve “Yukarıdan Aşağıya” plan-lama, tedbir, yapılanma ve bilgi transferi gereksinimlerinin, ancak kaynak ve faaliyet bazında bütünleşmiş uyum stratejilerinin oluşturulması temelli yaklaşımlarla karşılanabileceği bir gerçektir.

Sucul ekosistemlerin ve ilgili faaliyetlerin iklim değişikliğinin öngörülemeyen etkilerinden korunabilmesi amacıyla, konunun stratejik yönetişim yaklaşımı prensipleri doğrultusunda ele alınması, sektörel sürdürülebilirliğin sağlanması hedeflerine ulaşmadaki önceliklerin başlarında gelmektedir. Bu nedenle, tehdit altında olduğu kesin olan içsu ürünleri üretim faaliyetlerinin, mevcut öngörüler doğrultusunda, hassasiyetinin azaltılması ve direnç kapasitesinin artırılmasına dönük stratejik planlamalarının birincil paydaşların katılımı ve katkısı ile en kısa zamanda başlatılması gerekmektedir.

Sektör bazında müdahale ve mücadele girişimlerinin temel gereksinim ve izleme / doğrulama / düzeltme metodolojisinin belirlenmesinin önemi, ilgili tüm karar vericiler, politika belirleyiciler ve sektör temel paydaşları tarafından paylaşılması gerekirken, zamanında uygulamaya geçmenin de önemi göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle, küresel olarak etkinliği ispatlanmış yaklaşımların ve araçların ülkesel, yerel ve sektörel gerçekler ve öngörüler doğrultusunda uyumlandırılması gerekmektedir.

Küresel İklim Değişikliğinin Yetiştiricilik Üzerine Etkileri

M. Binhan GANİOĞLU Uluslararası İklim Değişikliği Yönetişim ve Uyum

Stratejileri Uzmanı[email protected]

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

İklim Değişikliği başta olmak üzere, ülkesel ve sektörel sürdürülebilir kalkınma hedeflerini sekteye uğratabilecek her türlü olumsuz etkene karşı direnç ve idari/teknik/ticari kapasite artırımı stratejilerinin mevcudiyeti gelecek planlamaları açısından büyük öneme sahiptir.

Bu gerçekten hareketle, sadece İklim Değişikliği ve Su Ürünleri Sektörümüz odaklı değil, çok yönlü ve koordineli planlama, analiz ve uygulama çizelgesinin oluşturulması, temel ve ikincil paydaşların belirlenmesi, hedefe ulaşmada gerekli amaçların ilgili aşamalarındaki yetkili ve sorumlularının en üst düzeydeki koordinasyon ve yönlendirme makamlarınca görevlendirilmesi ilk adımlar olmalıdır.

Anahtar Kelimeler: Küresel İklim Değişikliği, Sucul ekosistemler, Su Ürünleri Sektörü

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

Kerevitler, Crustacea sınıfının, Astacidae, Parastacidae ve Cambaridae familyaları içerisinde yer almaktadır. Astacidae familyasına dahil olan Astacus leptodactylus türü ülkemizde doğal olarak bulunan tek kerevit türü olup, ticari değeri yüksek ihraç ürünleri arasında yer almaktadır.

Ülkemizde kerevit üretimi sadece doğal su kaynakları, baraj gölleri ve göletlerden yapılan avcılığa dayanmakta ve elde edilen ürünün tamamına yakını ihraç edilmektedir. Özellikle 1970-1985 yılları arasında ülkemiz için önemli bir döviz kaynağı olmuştur. Ancak, bu dönemde ortaya çıkan kerevit vebası hastalığı, bilinçsiz avcılık, kirlilik gibi nedenlerden dolayı üretim, pik yaptığı 1984 yılından (7936 ton/yıl) 2014 yılına (582 ton/yıl) gelindiğinde %92,67 azalmıştır. Stokların ciddi oranda azalması nedeniyle karşılanamayan kerevit ihtiyacı, dünyada yetiştiriciliğine olan talepleri giderek arttırmış ve yetiştiricilik çalışmaları önemli hale gelmiştir. Günümüzde doğal suların restorasyonu ve stokların desteklenmesi gibi amaçlarla kerevit üretimi yapılmakta olup yavruların belli bir boya kadar büyütülmesi ve sonra doğal sulara bırakılması ya da su kaynaklarında pazarlanabilir boya gelinc-eye kadar büyütülmesi esasıyla hareket edilmektedir.

Kontrollü koşullarda juvenil üretiminde öncelikle yumurtalı anaçlarının kültür şartlarına adaptasyonu sağlanmaktadır. Adaptasyonları sağlanmış olan anaçlar daha sonra, tabanında barınakların bulunduğu üretim tanklarına stoklanır. Gerekli abiyotik koşulların oluşturulduğu bu tanklarda Mayıs sonu ya da Haziran ayının ilk haftasında yavrular elde edilmektedir. 8-10 gün içinde ilk kabuklarını değiştirerek II. Döneme geçen yavrular annelerini terk ederek bağımsız yaşam evresine geçtikleri dönemde anaçlar ortamdan hemen alınmalıdır. II. dönem yavruların beslenmesinde, Artemia, Chrinomid, Tubifex, Su teresi, Daphnia, ve Gammarus gibi doğal besinlerin yanı sıra, özel olarak hazırlanmış rasyonlar ve ticari balık ya da karides yemleri kullanılabilmektedir.

Kontrollü Koşullarda Kerevit Üretimi

K. Gonca EROL, Remziye ÖZKÖKSu Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü,

[email protected]

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

Kerevitlerin intensif kültüründe en önemli problem kanibalizmdir. Özellikle yavru döneminde, kanibalistik özellik-ten kaynaklanan, agresif davranışlar yüksek oranda ölümlere neden olmaktadır. Kerevit yetiştiriciliğinde önemli bir engel teşkil eden bu durumun iyileştirilmesi; farklı tip ve boyutlarda bol miktarda barınak temin edilmesi, yeterli miktarda besin sağlanması, uygun stok yoğunluğun uygulanması, boylama yapılması, düşük sıcaklık ve fotoperiyod uygulamaları ile sağlanabilir.

Kültür koşullarında üretilen yavruların belli bir boya kadar büyütülerek doğal sulara bırakılmasının, stokların takviyesi ve restorasyonu dolayısıyla da doğal türlerin korunmasında önemli bir rolü bulunmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Kerevit, Astacus leptodactylus, kerevit üretimi

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

Tıbbi sülükler ekolojik işlevleri, ekonomik değerleri ve eski çağlardan bu yana sağlık alanında fonksiyonları bulunan önemli bir su ürünleri grubudur. Ülkemizde tıbbi sülük üretiminin tamamına yakını avcılık yoluyla elde edilmek-tedir ve tıbbi sülük yetiştiriciliğini hedefleyen bilimsel çalışmalar oldukça sınırlıdır. Farklı ülkelerde ticari düzeyde yetiştiriciliği yapılmasına karşın, tıbbi sülüklerin standart/yaygın üretim prosedürlerinin bulunmaması dikkat çekicidir. Ülkemiz sulak alanlarında dağılım gösteren ve uluslararası ticareti CITES (Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme) tarafından kontrol edilen tıbbi sülük Hirudo verbana türünün bilimsel metotlara dayalı yetiştiricilik çalışmaları ülkemizde son 5 yılda ağırlık kazanmıştır. İlgili çalışmalar ile türün yapay ortamlarda barındırılması, beslenmesi ve üremesi başarı ile gerçekleştirilmiştir.

Adım Adım Tıbbi Sülük Araştırma Merkezi…

Mustafa CEYLANSu Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, 32500

[email protected]

2014’de yürürlüğe giren Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği belirli koşullar altında tıbbi sülük uygulamasına (Hirudoterapi) onay vermektedir. Yönetmelik ile tedavide kullanılacak tıbbi sülüklerin üretim yerlerinden ve steril sülük elde edilen işletmelerden temin edilme şartı aranmaktadır. Ancak 2015 sonu itibari-yle ülkemizde üretim izni alabilmiş sadece iki adet tıbbi sülük tesisinin bulunması, bilimsel normlar çerçevesinde tıbbi sülük üretim prosedür-lerinin oluşturulmasını gerekli kılmaktadır.

2015’in son çeyreğinde Eğirdir Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü bünyesinde kurulan “Tıbbi Sülük Ünitesi” ile tıbbi sülük araştırmalarının etkin bir şekilde sürdürülmesi amaçlanmıştır. Bu birim ile öncelikli olarak tıbbi sülük H. verbana türünün üretim prosedürlerinin oluşturulması, doğal tıbbi sülük stoklarının takviyesi ve süreç dahilinde kamu ve üniversite işbirliğinde yetiştiricilik, ıslah/genetik, biyoloji, kimya, tıp, eczacılık, veteriner vd. branşlar ile birlikte multidisipliner AR-GE çalışmalarının yürütüleceği araştırma merkezine dönüşüm hedeflenmektedir.

Anahtar Kelimeler: tıbbi sülük, Hirudo verbana, sülük yetiştiriciliği, sülük üretim prosedürleri, AR-GE.

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

İlk defa Orta Anadolu’daki Kangal kaplıcalarında uygulanan balıkla tedavi yöntemi, günümüzde de sedef ve egzama tedavisinde kullanılan alternatif biyolojik bir tedavi metodudur. Omnivor beslenme özelliğine sahip Cyprinion macrostomus ve Garra rufa balıkları terapatik amaçla tavsiye edilmiş iki farklı balık türüdür. Terapatik özellikleri nedeniyle yasadışı olarak kaçırılarak dünya çapında üne kavuşmuş olmasına rağmen, ülkemizde üretim ve araştırma çalışmalarına henüz başlanmıştır.

Alternatif Tedavi Balıkları: Cyprinion macrostomus ve Garra rufa

Mahir KANYILMAZAkdeniz Su Ürünleri Araştırma, Üretme ve Eğitim

Enstitüsü Müdürlüğü[email protected]

Enstitümüzde yürütülen çalışmalarda doktor balık-ların üreme büyüme ve gelişme özellikleri belirlen-miş olup elde edilen veriler balıkların ticari olarak hem kapalı devre sistemlerde hem de havuzlarda kolayca üretilebileceğini göstermiştir. Ancak terapi amacıyla kullanılan balıkların kontrollü koşullarda üretilmesi, kullanılması ile ilgili yasal boşlukların giderilmesine ihtiyaç vardır. Ayrıca ülkemize ait bir değer olmasına karşın, özellikle uzak doğu ülke-leri tarafından kazanca dönüştürülen üretim ve ticaret uygulamalarından ülkemizin de pay alması için gerekli kolaylaştırıcı çalışmalarında yapılmasına gereksinim vardır.

Anahtar Kelimeler: Yayın Balığı (Silurus glanis), Kültüre alınma, Tam Kontrollü Üretim Tekniği

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

Doğal sularda besin zincirinin en önemli halkalarından birini de çift kabuklu türleri oluşturmaktadır. Hem iç sularda hem de denizlerde yaşayan türlerin ekolojik ve ekonomik değerleri yüksektir. Ülkemizde deniz çift kabuklularına olan ilgi yeni yeni artmakta ve bu türlere ait bazı bilimsel çalışmalar bulunmaktadır. Bununla birlikte iç su türleri hakkında yapılmış araştırmalar çok sınırlı olup, nehir, akarsu, göl ve gölet gibi kaynaklarımızda dağılım gösteren çift kabuklu türleri ve bunların potansiyeli hakkında bilinenler çok azdır.

İç Sularda Üretimi Yapılabilecek Çift Kabuklu Su Ürünleri

Serpil SERDAREge Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi 35100 Bornova/

İZMİ[email protected]

Ülkemizde iç sularda en çok tanınan ve çalışma yapılan türler Unio terminalis, Unio pictorum, Unio crassus, Unio elongatulus, Unio stevenianus, Unio tigridis, Unio hueti, Anodonta cygnea, Anodonta vescoiana, Anodonta piscinalis, Anodonta anatina, Anodonta woodiana, Potamida littoralis, Leguminaia wheatleyi ve bunlara ait bazı alt türlerdir. Balıklar için önemli bir besin kaynağı olmaları, suyu filtre ettikleri için organik ve inorganik yükü azaltmaları, polikültür için uygun olmaları, insan gıdası olarak kullanılabilmeleri ve kabuklarının sedef kakmacılığı dahil olmak üzere birçok el sanatları ve sanayi faaliyetinde kullanılmaları nedeniyle, tatlı su çift kabuklu türleri ülkemizde araştırmaya ve üretilmeye değer canlılar arasında yer almaktadır.

Anahtar Kelimeler: : Çift kabuklu, Unio sp., Anodonta sp., Türkiye

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

Kapalı devre sistemler ya da resirküle sistemler, mekanik ve biyolojik araçlarla suyun arıtılarak tekrar kullanımı esasına dayanan yetiştiricilik sistemleridir. Bu sistemler, kontrollü çevresel koşullar altında, yüksek yoğunlukta balık yetiştiriciliğinin yapılabildiği tank-bazlı sistemler olup, kültüre alınan türler için olması gereken değişmeyen bir çevre sağlamaktadır.Resirküle sistemler; su ve alan gereksiniminin az olması, atık yönetimi ve nutrient dönüşümü, daha iyi hijyen ve hastalık yönetimi, biyolojik kirlilik kontrolü ve çiftliğin görsel etkisinin arttırılması hususunda gelişmiş imkanlar sağlaması açısından avantajlar sunar. Hem yüksek yoğunlukta üretime imkan tanıması hem de akuakültürün çevresel etkilerinin minimuma indirilmesi gibi avantajlardan dolayı son yıllarda önem kazanmıştır.Kerevit Araştırma Merkezi, “Kerevit Üretimi ve İşlenmesinde Yeni Teknolojiler” projesi kapsamında BAKA (Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı) ve TAGEM tarafından finanse edilmiş olup, donanım ve teknoloji açısından Avrupa’nın ve ülkemizin en modern kapalı devre kuluçkahanesi özelliğini taşımaktadır. Bu tesis, 2 kapalı devre su temin sisteminden ve maksimum 185 m3 su hacmine sahip 169 adet üretim ekipmanından oluşmaktadır. Her bir modülde mekanik ve biyolojik filtrasyon, UV reaktörü, ısıtma/soğutma sistemi, havalandırma donanımı ve ozon dezenfeksiyon sistemi bulunmaktadır. Her iki modül farklı su sıcaklıklarında, birbirinden bağımsız olarak çalışma özelliğine sahiptir.

Kapalı Devre Sistemleri: Kerevit Araştırma Merkezi

K. Gonca EROL, Remziye ÖZKÖKSu Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü,

[email protected]

Kerevit Araştırma Merkezi resirküle sistem sayesinde kurumu-muzda yürütülmekte olan Ar-Ge faaliyetleri hız kazanacaktır. Balık ve kerevit konusunda çok çeşitli denemeler ve araştırma projeleri gerçekleştirilebilecektir. Özellikle hastalık sebebi-yle azalan stoklarımızın iyileştirilmesine yönelik yapılacak çalışmalar ve hastalığa dayanıklı bireylerle doğal stoklara yapılacak olan kerevitlendirmeler ile stoklar güçlenecektir. Bu sayede balıkçılarımızın ve ihracatçılarımızın gelirlerinin artmasına katkı sağlanmış olacaktır.

Anahtar Kelimeler: Resirküle sistem, Kerevit Araştırma Merkezi

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

Günümüzde Türkiye deki tüm baraj çiftliklerinde kullanılan sistem yüzer ağ kafeslerdir. Bu kafes sistem-lerinin çerçeve yakaları polietilen, ahşap ve/veya metal malzemeden yapılmıştır. Kafeslerde ağ materyal olarak genellikle poliamid ve naylon dan yapılmış düğümlü ve/veya düğümsüz ağlar kullanılmaktadır. Yüzer ağ kafes sisteminin deniz zeminine sabitlenmesinde demir çapalar ve/veya beton tonozlardan faydalanılmaktadır. Çerçeve yaka halat ve zincir kullanılarak bu tonoz ve/veya demir çapalara bağlanmaktadır.

Baraj Göllerinde Ağ Kafeslerde Balık Yetiştiriciliği

Şükrü YILDIRIMEge Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi 35100 Bornova/

İZMİ[email protected]

Türkiye de baraj göllerinde 34 ilde ve yaklaşık 250 adet işletmede endüstriyel olarak yetiştiriciliği yapılan tek tür gökkuşağı alabalığı (Oncorhynchus mykiss)‘dır. Her türlü yetiştiricilik de olduğu gibi; baraj göllerinde ağ kafeslerde de balık yetiştiriciliğinin başarısı yer seçimine bağlıdır. Çiftlik yeri seçiminde su kriterleri, planlanan üretim kapasitesi,ulaşım ve lojistik gibi konular detaylı olarak ele alınmalıdır.

Küçük ve orta düzeyde göl hacmine sahip olan baraj göllerinde yetiştiricilikten vazgeçilmeli, göl hacmi yüksek olan baraj göllerinde; yaz döneminde de üretime devam edilebilecek ağ kafes sistemleri geliştirilmeli, ayrıca endemik ve ekonomik türlerin baraj göllerinde yetiştiriciliği teşvik edilmelidir.

Anahtar Kelimeler: Balık yetiştiriciliği, ağ kafes, baraj gölleri, Alabalık, Türkiye

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

İçsu balıkları yetiştiriciliğimizde potansiyel türler dendiğinde aklımıza öncelikle ülkemiz sularında doğal olarak bulunan antropojenik etkiler, aşırı avcılık vb. sebeplerle doğada sayıları azalmış ekonomik değere sahip türler gelmektedir. Bu türlerin kuluçkahanelerde kontrollü üretiminin yapılabilmesi hem ticari balık yetiştiriciliği hem de doğal stokları destekleme açısından oldukça önemlidir. Fakat bu iki farklı amaca yönelik yavru üreti-minde tamamen farklı damızlık yönetim stratejileri kullanılması gerektiği göz ardı edilmemelidir. Doğal stokları destekleme amaçlı üretimde mevcut gen kaynaklarını korumaya özen gösterilmeli ve doğal popülasyonların genetik yapısını değiştirecek uygulamalardan kaçınılmalıdır. Örneğin damızlık bireyler stoklamanın yapılacağı su kaynağından alınmalı, kaynaktaki popülasyonun büyüklüğünü temsil eden yüksek sayılarda dişi ve erkek birey kullanılarak ve birebir eşleştirmeler ile üretim yapılmalı, üretilen her ailenin doğal popülasyona eşit genetik katkının olmasına (her aileden eşit sayıda birey stoklamaya) dikkat edilmelidir. Ayrıca kuluçkahane ortamına adaptasyon sonucu gerçekleşen ve genetik farklılaşmaya sebep olan evcilleştirme seleksiyonundan kaçınılmalı, bunun için damızlık bireyler her yeni nesilde veya en az birkaç nesilde bir doğal kaynaktan yenilen-melidir. Bunun yanında, stoklanan bireylerin ortam şartları iyileştiğinde doğada kendi kendini idame ettirecek bir popülasyon oluşturabilmeleri için kuluçkahane ortamına adaptasyonun doğal ortamda yaşam şansını azaltan davranış değişikliklerine neden olmasından kaçınılmalıdır. Bunun için damızlıkların üreme davranışı sergilemelerine ve eş seçmelerine olanak veren yavru üretim teknolojileri kullanılmalı, yavrular yüksek stok yoğunluklarında tutulmamalı, kuru yemle beslenmeye alıştırılmamalı ve doğada yaşamaları mümkün olan en küçük boyda stoklanmalıdır.

Damızlık Stok Yönetimi

Tülin ARSLANMuğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi,

Su Ürünleri Yetiştiriciliği Bölümü, Muğla, TÜRKİ[email protected]

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

Doğal stokları destekleme amaçlı üretimdekinin aksine ticari balık yetiştiriciliği için evcilleştirme seleksiyonu önemli bir kazanımdır. Çünkü insan eliyle oluşturulmuş yapay ortama, yani kültür ortamına adaptasyonu ifade eder ve her yeni nesilde üretim başarısının artmasına olanak sağlar. Fakat evcilleştirme seleksiyonu ve üretim verimini genetik olarak iyileştirmek amacı ile yapılacak bilinçli ıslah çalışmaları bile kültür popülasyonlarında soy içi eşleşme oranının (akrabalığın) artmasına sebep olabilir. Bunu engellemek için ticari balık yetiştiriciliği için üretim yapan kuluçkahaneler damızlık stoklarını ara sıra doğal kaynaklardan yenilemek isteyebilirler, ama damızlık stokların bu şekilde yenilenmesi evcilleşme ile elde edilen kazanımların kaybedilmesine, üretim başarısının düşük kalmasına sebep olacaktır. Ya da kuluçkahaneler farklı su kaynaklarından gelen bireylerden genetik çeşitliliği yüksek bir kurucu damızlık stok oluşturmak isteyebilirler. Bu noktada ise, farklı kökenden gelen ve farklı genetik yapıya sahip bireylerin ticari üretimde verimi etkileyen büyüme hızı, yavru yaşam oranı, hastalık direnci vb. ekonomik karakterlerde farklı performanslara (fenotiplere) sahip olabileceği göz önünde bulundurulmalı, genetik çeşitlilik adına üstün performans gösteren mevcut genetik yapı değiştirilmemelidir. Bu ihtimale karşı, kuluçkahaneler farklı su kaynaklarından gelen damızlık adayların ekonomik karakterlerdeki üretim performanslarını öncelikle ayrı ayrı değerlendirmeli, farklı kökenden gelen bireylerin eşleştirmesinin (genetik karışımının) olumlu veya olumsuz etkilerini (heterosis) karşılıklı çaprazlamalarla belirlemelidir. Ülkemizde doğal olarak bulunan balık türleri üzerinde yapılacak kültür çalışmalarında, kurucu damızlık stokların bu tür genetik kaideler gözetilerek oluşturulması hem gen kaynaklarımızdan en etkili şekilde faydalanmamız, hem de çalışmalar sonucunda ülkemiz için verimli kültür hatları oluşturulabilmek açısından son derece önemlidir.

Anahtar Kelimeler: Damızlık stok yönetimi, doğal stokları destekleme, genetik kaynakların korunması, genetik çeşitlilik

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

Türkiye’nin iç sular potansiyeli göller, akarsular, jeotermal sular, sulak alanlar, yeraltı suları ve atık sulardır. Ekonomik sucul bitkisel türlerin bu alanlarda üretilmesi ülke ekonomisine katkı sağlama potansiyelindedir. Ekonomik sucul bitkilerin üretimi; ticari olrak uygun besleyici elementleri içeren su ortamı ile üretimi sağlanırken, özellikle atık su bırakan işletmelerin yakınında yada jeotermal su kaynaklarının olduğu bölgelerde kurulduğunda enerji ve besin ortamı gibi maliyetlerin bir kısmının düşürülmesi yolu ile üretimi mümkündür. Atık suların arıtılmasında sucul bitkiler kullanılabilir. Bu amaçla algler ve sucul tohumlu bitkiler değerlendirilmektedir.Tatlısu balıkları, tatlı su karidesi ve tatlı su midyesi gibi türlerle yada alternatif diğer türlerle entegre tesisler; akarsu, göl ve baraj göllerinde doğal alanlar oluşturularak sucul bitkisel üretim gerçekleşebilir.

İçsularda Sucul Bitkilerin Değerlendirilme Potansiyeli

Betül GÜROYYalova Üniversitesi Armutlu Meslek Yüksekokulu

[email protected]

Sucul bitkiler birçok endüstriyel alan için hammadde niteliğindedir. Ülkenin kalkınma ekonomisinde değerini en hızlı zamanda bulmalı ve üretimlerine en ekolojik yöntem-den başlanmalıdır. İç sularımızın bir besin ve gelir kaynağı olarak değerlendirilebilmesi için besin zincirinin ilk basamağını oluşturan ekonomik algleri ve bunları etkileyen faktörlerin bil-inmesi gerekmektedir. Sucul bitkiler CO2, besleyici element ve tuzları biokütleye dönüştürür. Ağır metalleri absorbe edebilme özelliğindedir. Alglerin iklimi sabit tutma özellikleri vardır.Spirulina platensis, Haematococcus pluvialis, Chlorella vulgaris, Botryococcus braunii, Chlamydomonas renhardii ve Dunaliella salina gibi mikroaalglerin ekonomik değeri çok yüksektir.

Anahtar Kelimeler: Spirulina platensis, jeotermal su, mikroal-gler, su bitkileri, su ürünleri, atık su arıtımı

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

Su ürünleri, insan besini olarak tüketilen protein bakımından zengin gıdalardır. Bu özellikleri sebebiyle de tüketilen gıdaların en önemli grubunu oluşturmaktadır. Dünya’da su ürünleri teminin çoğunluğu avcılık yoluyla karşılanırken, son yıllarda doğal stoklarda oluşan azalmalar su ürünleri yetiştiriciliğine olan temel gereksinimi ortaya çıkarmıştır. Ayrıca kontrollü üretim koşullarıyla sürdürülebilir bir çevre oluşturma konusu da yine su ürün-leri yetiştiriciliğinin gerekliliğini ön plana getirmiştir. Ancak gelişen yetiştiricilik ve balık besleme sektörü bazı problemleri de beraberinde getirmektedir. Bir balık üreticisi, maksimum büyümeyi ve et kalitesini, minimum yem, atık ve maliyet ile karşılamak istemektedir. Son yıllarda balık unu ve yağı stoklarının sabit kalması buna karşılık balık yemi için ihtiyaç duyulan bu kaynakların artması sonucunda balık unu-yağı fiyatları artmıştır. Balık yemlerinde bu maliyet artışını düşürmek için alternatif protein kaynakları arayışına girilmiş ancak yemlerdeki balık unu ve yağı seviyesinin düşmesiyle hem balıkların et kalitesi bozulmuş hem de atık miktarı artmıştır.

Dünyada üretimi en çok yapılan türler, düşük oranda balık unu ve yağı içeren herbivor-omnivor türlerdir. İnsan sağlığı açısından önemli olan omega-3 oranı yüksek olan karnivor balıklar ise yemlerinde yüksek oranda balık unu ve yağına ihtiyaç duymaktadırlar. Tüm bu sebepler dikkate alındığında, yetiştiriciliği yapılması planlanan potansiyel (hedef ) türün beslenme özelliğinin (herbivor, omnivor veya karnivor) bilinmesi oldukça önemlidir.

Ayrıca potansiyel türün düşük balık unu ve yağı girdisine karşılık iyi bir yem dönüşüm ve spesifik büyüme oranına sahip olması da aranan özelliklerdendir. Bu çalışmada, Türkiye içsularında potansiyel anlamda ele alınan yayın, tilapya, turna, yılan balığı, sudak, tatlısu levreği, hibrit çizgili levrek, karabalık, pengasus, kadife balığı, Fırat turnası, siraz, şabut ve yağ balığı türleri arasından bir hedef tür seçilmesi amaçlanmıştır. Bahsi geçen balıklar hakkında bilimsel indekslerde (Web of Science ve Google Scholar) araştırma yapılmıştır. Bu araştırmada, öncelikle balık türü ile Dünya ve Türkiye literatüründe yapılan tüm çalışma sayıları ve daha sonra yetiştiricilik-besleme çalışmalarının sayıları saptanmıştır. Ayrıca türlerin temel besin gereksinimleri (protein, yağ ve amino asit) gibi bilgilere değinilmiştir.

Potansiyel İçsu Balık Türlerinin Besin Gereksinimleri

Derya GÜROYYalova Üniversitesi Armutlu Meslek

Yüksekokulu, 77500, Armutlu, [email protected]

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

Sonuç olarak, içsularda potansiyel olarak ele alınan bu türler, endemik olan ve olmayanlar olarak 2 kategoride değerlendirilmiştir. Balık besleme açısından değerlendirildiğinde endemik olmayan türlerin seçiminde, doğaya kaçma riski ve hastalıklar dikkate alınmalı, düşük balık unu ve yağı ihtiyacı göz önünde bulundurulmalı, uygun su kaynaklarında kültüre alınmalı ve sürdürülebilir bir çevre açısından kapalı devre sistemlere uygunluğu ön planda tutulmalıdır. Bu ölçütleri karşılayan pengasus türü bu çalışma açısından hedef bir tür teşkil etmektedir. Endemik tür-lerin seçiminde ise, bulunduğu bölgede üretim çalışmaları yapılabilmeli, çevresel koşullara ve hastalıklara dayanıklı olmalı ve üretim verimliliği ve büyüme hızı yüksek olmalıdır. Ayrıca üreticilere verilen destek ve araştırıcılar için de Ar-Ge imkanları da arttırılmalıdır.

Anahtar Kelimeler: alternatif türler, tatlı su balıkları, balık besleme, balık unu, balık yağı

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

Ülkemizde ve dünyada azalan balık stokları, insan nüfusunun artan besin ihtiyacı, son yıllarda hızlı bir büyüme gösteren içsu balıkları yetiştiricilik sektörünün, yeni iç su ürünleri türlerinin yetiştiricilik çalışmalarına yönelmesi konusunu ön plana çıkarmaya başlamıştır. Günümüzde bu sektöre hedef olabilecek türler ve yetiştiricilik strate-jilerinin geliştirilmesi amacıyla 10–14 Ocak 2016 tarihleri arasında 14 üniversiteden 61 akademisyen, özel sektör ve STK temsilcileri ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yetkilileri ve ilgili personelinin katılımı ile Antalya’da “Alternatif İçsu Ürünleri Türleri Yetiştiriciliği Çalıştayı” düzenlenmiştir.

Gerçekleştirilen çalıştayda konusunda uzman öğretim üyeleri, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü’ne bağlı araştırma enstitüleri personelleri tarafından 21 adet bildiri sunumu yapılmış, sunumlardan sonra ve genel değerlendirme oturumunda oldukça kapsamlı tartışmalar gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalar sonu-cunda aşağıdaki konular üzerinde görüşler bildirilmiştir;

• Ülkemizeyetiştiricilikamacıylaithaledilensuürünleritürlerininülkemizsuürünlerivarlığımızavesek-törüne etkileri. Bu konudaki kriterlerin belirlenmesi. (Bu türlerin yetiştiriciliğinin kontrollü şartlarda yapılması, doğaya kaçmasının engellenmesi, yurtdışından getirilecek bireylerin sertifikalı olması, türlere göre ithalat şartlarının belirlenmesi, getirilecek türlerin beslenme ve yayılım özelliklerine göre sınıflandırılması, yeni türlerin kültüre alınmasında müteşebbislerden “Çevresel Etki Yönetim Planı” gibi uygulamaların çalışmaların istenmesi ve objek-tif kriterler doğrultusunda bu planların değerlendirilmesi, süs balıkları ticareti ile ilgili düzenlemelerin yapılması, AB Direktifi’nin “kültüre alınacak türler yönetmeliği” gibi bir yönetmeliğin benzerinin ülkemiz şartlarına uygun olarak hazırlanması)

• Tıbbiamaçlakullanılantürlerin(TıbbiSülük,DoktorBalıklarvd.)yetiştiriciliğinevekullanılmasınayöneliksorunlar, mevzuat boşluklarına yönelik çalışmalara ağırlık verilmesi.(Türün kültür ortamında üretilip, bu bireylerin tıp sektöründe kullanılmasına ağırlık verilmesine yönelik düzenlemelerin yapılması).

• Ülkemizdoğalfaunasındabulunan,ülkeselvebölgeselölçekteticariolarakdeğerlendirilecekalternatif(aday) türlerin Turna (Esox lucius), yayın (Silurus glanis), Sudak (S. lucioperca), yağ balığı (Pseudophoxinus anatoli-cus), Şabut (Barbus grypus) ve Fırat Turnası (Luciobarbus esocinus), tıbbi sülük (Hirudo sp.), kurbağa (Rana sp.) vd. yetiştiricilik çalışmalarına hız verilmesi, üretim protokollerinin üniversite – enstitü ve özel sektör işbirliği ile belirlen-mesi (alternatif türlerin yavru üretiminin yapılarak türün doğal yayılım alanlarındaki su kaynaklarına stoklanması, her bir bölge için uygun türlerin belirlenmesi ve yetiştiricilik çalışmalarının bu perspektiften yürütülmesi).

• Küreseliklimdeğişikliğininsuculekosistemlereveyetiştiriciliksektörünemuhtemeletkilerininveuyumstratejilerinin belirlenmesine yönelik çalışmaları.

ALTERNATİF İÇSU ÜRÜNLERİ ÇALIŞTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

• Ülkemizdekisurezervuarlarınınsuürünleriyetiştiriciliğiaçısındandeğerlendirilmesineyöneliktaşımakapasitesi ve ekolojik etkileşime dayalı politikaların oluşturulması.

• Ülkemizjeotermalsukaynaklarınınvesanayidesoğutmasuyuolarakkullanılansularınsuürünleriyetiştiricilik sektörüne kazandırılmasına yönelik çalışmalara ağırlık verilmesi.

• Alternatifkabukluveeklembacaklıtürlerininyetiştiricilikçalışmalarındakarşılaşılansorunlarınçözüm-lenmesine yönelik çalışmalara ağırlık verilmesi.

• Suculbitkilerin,atıksularınarıtımıbaştaolmaküzeregıda,yem,biyoenerji,karbonyutağı,kozmetikvb.alanlarda değerlendirilmesine yönelik çalışmaların yaygınlaştırılması.

• Alternatifyemhammaddelerininkullanılmasınayönelikçalışmalarınyapılması.

• Üniversitelerde lisansüstü çalışmalarda alternatif türlerle ilgili araştırmalaraöncelik verilmesininönerilmesi.

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6

A LT E R N AT İ F İ Ç S U Ü R Ü N L E R İ T Ü R L E R İ Y E T İ Ş T İ R İ C İ L İ Ğ İ Ç A L I Ş TAY I

A n t a l y a | 11 - 1 3 O c a k 2 0 1 6