16
Altın Çağ Kenneth Grahame Çevirmen Ahmet Eliuz

altin cag 20.02 - Maya Kitap5 Yazara ve Kitaba Dair Kenneth Grahame 8 Mart 1859 ile 6 Temmuz 1932 tarih-leri arasında yaşamış Britanyalı ünlü bir yazardır. Ününü daha çok

  • Upload
    others

  • View
    0

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: altin cag 20.02 - Maya Kitap5 Yazara ve Kitaba Dair Kenneth Grahame 8 Mart 1859 ile 6 Temmuz 1932 tarih-leri arasında yaşamış Britanyalı ünlü bir yazardır. Ününü daha çok

Altın Çağ

Kenneth Grahame

Çevirmen

Ahmet Eliuz

Page 2: altin cag 20.02 - Maya Kitap5 Yazara ve Kitaba Dair Kenneth Grahame 8 Mart 1859 ile 6 Temmuz 1932 tarih-leri arasında yaşamış Britanyalı ünlü bir yazardır. Ününü daha çok
Page 3: altin cag 20.02 - Maya Kitap5 Yazara ve Kitaba Dair Kenneth Grahame 8 Mart 1859 ile 6 Temmuz 1932 tarih-leri arasında yaşamış Britanyalı ünlü bir yazardır. Ününü daha çok

5

Yazara ve Kitaba Dair

Kenneth Grahame 8 Mart 1859 ile 6 Temmuz 1932 tarih-leri arasında yaşamış Britanyalı ünlü bir yazardır. Ününü daha çok çocuk kitaplarına borçlu olan yazarın pek çok eseri te-levizyona ve sinemaya uyar-lanmıştır. En çok bilinen eseri, çocuk edebiyatının en önemli örneklerinden sayılan Söğüt-lükte Rüzgâr’dır.

Kenneth Grahame, İskoç-ya’nın Edinburgh şehrinde do-ğar. Grahame 5 yaşına geldiğin-de, lohusa humması nedeniyle annesini kaybeder. Alkolik olan babasıysa çocuklarının bakımı-nı üstlenmek istemez ve dört kardeşi anneannelerinin yanına bırakır.

Anneannelerinin Berkshire’a bağlı Cookham’daki yıkık dö-kük evinde yaşamaya başlayan çocuklar, dayılarıyla bolca vakit geçirir. Cookham Dean kilisesinin rahibi olan dayıları, çocukla-rı nehirde sık sık tekne gezisine çıkarır. Grahame’in eserlerinin geçtiği mekânlar, çocukken yaşadığı bu çevreden büyük izler taşımaktadır.

Öğrenim hayatı boyunca başarılı bir öğrenci olarak kendini gösterir. Ancak ailenin maddi durumu elvermediğinden üniver-siteye devam edemez, bankada çalışmaya başlar.

Page 4: altin cag 20.02 - Maya Kitap5 Yazara ve Kitaba Dair Kenneth Grahame 8 Mart 1859 ile 6 Temmuz 1932 tarih-leri arasında yaşamış Britanyalı ünlü bir yazardır. Ününü daha çok

6

1899’da Elspeth Thomson ile evlenir. Bir erkek çocukları olur. Alastair adını verdikleri bu çocuğun tek gözü doğuştan görmemektedir ve kısa hayatı boyunca çok ciddi hastalıklardan mustarip olmuştur.

Grahame erken yaşta emekli olur, Cookham’a dönerler. Burada Alastair’e uyumadan önce anlattığı hikâyeler, Söğüt-lükte Rüzgâr kitabının temelini oluşturur. Alastair, 20 yaşına girmesine 5 gün kala tren raylarına atlayarak intihar eder. Alas-tair’in ölümü kayıtlara “kaza sonucu ölüm” olarak geçirilir.

Grahame 6 Temmuz 1932’de Berkshire’da hayatını kaybe-der. Kendisi gibi yazar olan kuzeni, mezar taşına şöyle yazdırır:

“Nehrin öte yakasına 6 Temmuz 1932’de geçen, çocukluğu ve edebiyatı her zamankinden de kutsal hale getiren, Elspeth’in kocası ve Alastair’in babası Kenneth Grahame’in güzel anısı-na…”

Altın Çağ, ilk kez 1895’te yayımlanır. Kitaptaki bölümlerin bazıları daha öncesinde gazetelerde yayımlanmıştır. Okurlar tarafından ilgiyle karşılanan eserin kendi türünün klasikleri arasına gireceğine kesin gözüyle bakılmıştır. Şair, romancı ve eleştirmen Algernon Charles Swinburne, Daily Chronicle’daki köşesinde “Yeteri kadar nasıl övebileceğimi bilmediğim çok az sayıda kitaptan biri,” diye yazmıştır.

Grahame’in Altın Çağ’daki hayal gücünün ve benzetmele-rinin kaynağı antik Yunan mitolojisidir. Kitapta anıları anlatı-lan çocuklar, çevrelerindeki yetişkinleri “Olimposlular” olarak adlandırır. “Argonotlar” başlıklı bölümdeyse Yunan mitoloji-sinin figürlerinden Perseus, Apollo ve Psyche’ye göndermeler vardır. Kitaptaki çocuklar, çocukluğun neye benzediğini unut-muş Olimposlularla devamlı çatışma halinde oldukları bir dün-yada yaşarlar.

Page 5: altin cag 20.02 - Maya Kitap5 Yazara ve Kitaba Dair Kenneth Grahame 8 Mart 1859 ile 6 Temmuz 1932 tarih-leri arasında yaşamış Britanyalı ünlü bir yazardır. Ününü daha çok

7

Altın Çağ’daki çocukların yaşamı, Grahame’in çocuklu-ğuyla pek çok paralellik taşır. Kitabın esas teması çocukluk ve yetişkinlik arasındaki kapanmaz boşluk ve belirgin zıtlıklardır. Çocukların çoğu zengin bir hayal gücü ve sınırsız bir macera tutkusuna sahiptir; hatta bunlar, çocukluk çağının en temel özelliklerindendir. Ancak insanlar, yıllar geçtikçe bu özellikleri kaybeder. Dünyaya çok farklı iki pencereden bakan çocuklar ve yetişkinlerin düşünceleri arasındaki mesafe, bu kitabın ele aldı-ğı temel konudur.

Page 6: altin cag 20.02 - Maya Kitap5 Yazara ve Kitaba Dair Kenneth Grahame 8 Mart 1859 ile 6 Temmuz 1932 tarih-leri arasında yaşamış Britanyalı ünlü bir yazardır. Ününü daha çok

“Geçmiş zamanlara şöyle bir dönüp bakmak ve atalarımızı dü-şünmek iyidir. İhtişamlı örnekler gözümüzün önünde zayıflar ve

geçmişten alınıp günümüze taşınacak hale gelir. Saflık uçar gider, günahlar uzun adımlarla üstümüze üstümüze yürür.”

Sör Thomas Browne

Page 7: altin cag 20.02 - Maya Kitap5 Yazara ve Kitaba Dair Kenneth Grahame 8 Mart 1859 ile 6 Temmuz 1932 tarih-leri arasında yaşamış Britanyalı ünlü bir yazardır. Ününü daha çok

9

GİRİZGaH: OLİMPOSLULAR

Ç ok önceden yüzüme kapanan geçmiş zaman kapısının ar-dından o eski günlere baktığımda görüyorum ki anlattık-larım öz anne babasıyla büyüyen çocuklara tuhaf gelebilir.

Ama en yakını yengeleri ya da amcaları olan çocuklara daha farklı bir düşünce tarzıyla yaklaşılmasına anlayış gösterebiliriz. Sahiden de sözkonusu büyükler, ihtiyaçlarımızı karşılayacak kadar kibar ama aynı zamanda ilgisizlerdi (belli bir aptallığın sonucu olan bir ilgisizlik); sonra da çocukların âdeta hayvan gibi davrandığına dair beylik kanılara varıyorlardı. Bu aptal-lığın varlığını ve dünya üzerindeki müthiş etkisini, çok erken yaşlarda, şahsi olmayan ve samimi bir yolla fark ettiğimi ha-tırlıyorum. “Caliban ve Setebos” şiirindekine benzer bir şekilde içimde çeşitli aşırılıklara meyilli, inatçı ve kaprisli, belli belirsiz bir iktidar hissi kabarıyordu. “Çünkü öyle olması gerekiyor!” Bizi yönetme otoritesini o ümitsiz ve yetersiz büyüklere bı-rakmaktansa, onları yönetme otoritesi bize bırakılsa çok daha mantıklı olurdu. Bu büyükler, (bizimkiler bu konuda şans eseri biraz daha iyiydi) insanda saygı uyandırmak şöyle dursun, yal-nızca iyi şansları yüzünden belli bir haset hissi ve o şansı kulla-

Page 8: altin cag 20.02 - Maya Kitap5 Yazara ve Kitaba Dair Kenneth Grahame 8 Mart 1859 ile 6 Temmuz 1932 tarih-leri arasında yaşamış Britanyalı ünlü bir yazardır. Ününü daha çok

Altın Çağ

10

namama kabiliyetsizliklerinden ötürü acıma duygusu uyandırı-yorlardı. Gerçekten karakterlerindeki en umutsuz niteliklerden biri buydu, (sık sık olmasa da bazen onların bu hallerini düşü-nürdük) sonuçta hayatın her türlü lezzetini tatmak için mutlak ehliyetleri olduğu halde o şansı kullanmıyorlardı. Bütün gün gölette suyla oynayabilirler, tavuk yakalayabilirler, hatta kirlen-mesine asla müsamaha gösterilmeyen kilise kıyafetleri içinde ağaçlara tırmanabilirlerdi; gündüz vakti kasabaya inmeleri ve barut almaları için bir engel yoktu, topları istedikleri gibi ateş-leyebilirler, çimenler üzerinde mayın patlatabilirlerdi. Ne var ki bunların hiçbirini yapmıyorlardı. Onları pazar günleri kiliseye sürükleyen şey de karşı konulamaz bir kuvvet değildi, oraya kendi istekleriyle düzenli olarak gidiyorlardı, gerçi bizden daha çok keyif aldıkları da söylenemezdi.

Dolayısıyla sözkonusu Olimposluların şu hayatta ilgi duy-dukları hiçbir şey yok gibi görünüyordu; hareketleri bile sınırlı ve yavaştı, alışkanlıkları da anlamsız ve kalıplaşmıştı. Açık se-çik görünenden fazlasını göremiyorlardı. Onlara göre meyve bahçeleri (perilerle dolu müthiş yerler olan o meyve bahçeleri!) yalnızca elmaların ve kirazların yetiştiği yerlerdi. Bu meyvelerin yetişmediği de oluyordu tabii, öyle zamanlarda da doğanın ba-şarısızlığı nedense insanların sırtına yüklenirdi. Olimposlular, köknar ormanlarına ya da fındık ağaçlıklarına adım atmıyor, oralarda gizli mucizelerin hayalini kurmuyorlardı. Ördek gölü-nü besleyen -Nil kadar eski- gizemli su kaynakları onlara bü-yülü gelmiyordu. Kızılderililerin farkında değillerdi, bizonları ya da (silahlı!) korsanları hiç umursadıkları yoktu, oysa her yer onların izleriyle doluydu. Hırsız inlerini keşfetmek yahut gizli hazineleri kazıp gün yüzüne çıkarmak hiç ilgilerini çekmiyordu. Muhtemelen ellerinden gelen en iyi iş, zamanlarının çoğunu bo-ğucu iç mekânlarda geçirmekti.

Page 9: altin cag 20.02 - Maya Kitap5 Yazara ve Kitaba Dair Kenneth Grahame 8 Mart 1859 ile 6 Temmuz 1932 tarih-leri arasında yaşamış Britanyalı ünlü bir yazardır. Ününü daha çok

Girizgâh: Olimposlular

11

Vaiz bir istisnaydı elbette. Koruluğun ötesindeki çayırlığın bufalo sürüleriyle dolu olduğunu, o yüzden kızılderili çarıkları giyip kızılderili baltaları kuşanarak kan kokusu aldığımızı gös-teren haykırışlarla oraya koşturmak istediğimizi anlattığımızda ürküp geri çekilmezdi. Olimposluların yaptığı gibi bize gülmez, bizimle alay etmezdi. Onun yerine ciddi bir tavır takınırdı ve o kadar büyük bir sürüyü kovalamak için işimize yarayabilecek çok değerli öneriler sunardı. Bize öyle geliyordu ki o vahşi hay-vanlara dair işe yarar bilgileri olmasaydı, bu kadar olgunluğa ve seçkin bir rütbeye ulaşması mümkün olmazdı. Dahası, en kısa zamanda bize karşı bir ordu ya da yağmacı Kızılderililerden olu-şan bir grup toplamak için de her zaman hazırdı. Kısacası özel yeteneklere sahip, son derece hünerli bir adamdı, çoğunluktan fersah fersah ilerideydi. Şimdilerde piskopos olmuştur diye dü-şünüyorum, neticede bizim bildiğimiz kadarıyla gereken nite-liklerin hepsine sahipti.

Bu tuhaf adamın zaman zaman misafirleri olurdu. Onlar da bizim Olimposlular gibi kasıntı ve renksizdi, onlar da haya-ti öneme sahip ilgilerden ve anlamlı uğraşlardan yoksunlardı. Bulutlardan çıkagelirler, sonra bizim görüş alanımız dışındaki bir yerlerde amaçsız varlıklarını sürdürmek için uzaklara gider-lerdi. Geldikleri zaman acımasızca kaba kuvvet uygularlardı. Bizi yakalarlar, yıkarlar ve zorla temiz çarşaflara sararlardı; her zamanki gibi sessizce boyun eğerdik, onlara öfke duymaktan çok yaptıkları işi küçümserdik. Biraz sonra, zoraki sırıtışlarla kaskatı olmuş yüzümüz ve yağlı saçlarımızla oturup onların alı-şılagelmiş söylevlerini dinlerdik. Mantıklı insanlar nasıl olur da değerli vakitlerini böyle harcayabilirdi? Oradan kurtulup çöm-lek yapmak için eski kil ocağına ya da ayı avlamak için fındık ağaçlarına doğru koşturma vaktimiz gelene kadar bunu düşü-nürdük.

Page 10: altin cag 20.02 - Maya Kitap5 Yazara ve Kitaba Dair Kenneth Grahame 8 Mart 1859 ile 6 Temmuz 1932 tarih-leri arasında yaşamış Britanyalı ünlü bir yazardır. Ününü daha çok
Page 11: altin cag 20.02 - Maya Kitap5 Yazara ve Kitaba Dair Kenneth Grahame 8 Mart 1859 ile 6 Temmuz 1932 tarih-leri arasında yaşamış Britanyalı ünlü bir yazardır. Ününü daha çok

Girizgâh: Olimposlular

13

Olimposluların yemeklerde sosyal ya da politik çeşitli ko-nularda bizim anlamadığımız dilden konuşması bizi devamlı hayrete düşüyordu; gerçeğe dair o soluk kuruntuların hayatta çok büyük önem arz ettiğini sanıyorlardı. Sessizce yemeğini yiyen biz aydınlanmışların kafası planlarla ve entrikalarla do-luydu, onlara gerçek hayatın ne olduğunu söyleyebilirdik belki. Sonuçta gerçek hayatı biraz önce dışarıda bırakmıştık ve ona geri dönmek için yanıp tutuşuyorduk. Ama düşüncelerimizi on-lara açıklamanın ne kadar beyhude olduğu çok önceleri ispat edilmişti, bu yüzden bu açıklamayı boşa harcamamaya karar verdik. Yaşamımız boyunca kaçındığımız bir güç olan kudretli düşmanımıza, yani amansız kadere karşı mücadele etme ge-rekliliğiyle, hem aynı düşüncede hem de aynı gayede buluşmuş bizlerin, yine bizden başka dert ortağı yoktu. Hatta o tuhaf ve soluk düzene tabi yetişkinlerin bize olan uzaklığı, gün ışığı al-tında doğal varlığımızı paylaşan dostane hayvanların bize olan uzaklığından daha fazlaydı. Sözkonusu uzaklaşma değişmez bir adaletsizlik hissi yüzünden daha da belirgin bir hal alıyordu, çünkü Olimposlular asla ama asla hataya düştüklerini kabul et-mezlerdi, düşünceleri konusunda geri adım atmazlardı, yahut benzer imtiyazları bize tanımazlardı. Mesela kedimi evin üst kat penceresinden fırlattığım zaman (bu işi kötü bir niyetle yapma-mama ve kediye bir zarar gelmemesine rağmen) biraz düşün-dükten sonra tıpkı bir centilmen gibi davranmış ve hatalı oldu-ğumu kabul etmiştim. Peki, mesele orada kapandı mı? Elbette hayır! Sonra bir keresinde Harold, komşunun domuzlarından birine saldırma ve yaralamadan suçlu bulunup bütün gün oda-sına kilitlenmişti ki böyle bir eylemi önce kendisi ayıplardı, çün-kü sözkonusu domuzla çok yakın arkadaştı. Tahmin edeceğiniz gibi asıl suçlu o değildi ve Olimposlular, asıl suçlu bulunduktan sonra doğru düzgün bir pişmanlık belirtisi dahi göstermediler. Harold pek de tutsakmış gibi hissetmedi, oysa Olimposlular olsa öyle hissederlerdi; gerçi Harold da çok geçmeden dostla-

Page 12: altin cag 20.02 - Maya Kitap5 Yazara ve Kitaba Dair Kenneth Grahame 8 Mart 1859 ile 6 Temmuz 1932 tarih-leri arasında yaşamış Britanyalı ünlü bir yazardır. Ününü daha çok

Altın Çağ

14

rının yardımını alarak pencereden kaçmıştı ve salıverileceği zamana kadar dışarıda gezmişti. Üstelik tek bir söz her şeyi dü-zeltebilirdi, fakat elbette o söz dudaklarından asla dökülmedi.

Neyse! Olimposluların hepsi göçüp gitti. Neden bilmi-yorum, ama güneş sanki eskisi kadar parlak ışıklar saçmıyor. Eskinin uçsuz bucaksız çayırları artık küçüldü ve birkaç hek-tarlık arsalara dönüştü. Üstüme iç karartıcı bir kuruntu, tatsız bir kuşku çöküyor. Et in Arcadia ego, Arkadya’da bile varım1. Yoksa, yoksa zamanla ben de mi bir Olimposlu oldum?

1 Bu Latince cümle, Nicolas Poussin’in bir tablosunun adıdır. “Arkadya’da bile varım,” şeklinde Türkçeleştirilebilecek bu cümlede konuşanın “ölüm” olduğu, Arkadya’nın ise ütopik bir yer olduğu tahmin edilmektedir. Ölümün kaçınılmazlığını işaret ettiği düşünülmektedir. (e.n.)

Page 13: altin cag 20.02 - Maya Kitap5 Yazara ve Kitaba Dair Kenneth Grahame 8 Mart 1859 ile 6 Temmuz 1932 tarih-leri arasında yaşamış Britanyalı ünlü bir yazardır. Ününü daha çok

15

TATİL

Dört yana hükmeden rüzgâr ortaya çıkmış, sabahın efendi-sinin peşinden koşuyor ve arkasından sesleniyordu. Kavak ağaçları güçlü bir hışırtıyla salıncak gibi sallandı, ölü yap-

raklar yerden havalanıp döndü, bulutsuz gökyüzüyse müthiş bir arp sesi duymuşçasına heyecanlanmışa benziyordu.

Yılın ilk uyanışlarından biriydi. Toprak iyice esnedi, sanki uykulu gözlerle gülümsüyordu; görkemli devin kımıldamasıyla birlikte yeryüzündeki her şey sıçradı ve titreşti. Önümüzde koca bir tatil vardı ve bizler bir doğum gününü kutluyorduk; kimin doğum günü olduğu önemli değil. İçimizden biri hediyelere bo-ğuldu, epey alışılagelmiş konuşmalara maruz kaldı ve fevkalade hoşluk veren o kahramanca hisle resmen ışıldadı, üstelik o müt-hiş hissi hak etmek için hiçbir zahmete girmesine gerek kalma-mıştı. Ancak tatil hepimiz içindi, doğanın sevinçle uyanışı hepi-miz içindi. Su birikintileri etrafındaki çeşitli eğlenceler, güneş ya da çit devirme oyunları hepimiz içindi. Bir tay gibi çayırlarda koştum, doğanın güler yüzlü çehresi üstünde mutlulukla sıçra-yıp oynuyordum. Gökyüzü masmaviydi, kış mevsiminin geride

Page 14: altin cag 20.02 - Maya Kitap5 Yazara ve Kitaba Dair Kenneth Grahame 8 Mart 1859 ile 6 Temmuz 1932 tarih-leri arasında yaşamış Britanyalı ünlü bir yazardır. Ününü daha çok

Altın Çağ

16

bıraktığı gölcükler o muhteşem rengi yansıtıyordu, gerçekten mükemmeldi. Nazik nazik esen rüzgâr, toprağı filizlendiren yu-muşak dokunuşuyla, korunaklı yuvalarında saklanan çuha çi-çeklerine olduğu kadar, benim küçük benliğime de can vermişti sanki. Gün ışığıyla yıkanan arazide koşup durdum, en azından bir günlüğüne de olsa derslerden muaftım, disiplin ve ıslah zin-cirlerinden kurtulmuştum. Bacaklarım kendi kendine koşuyor-du resmen, o ara cılız ve tiz bir sesle ismimin haykırıldığını duy-dum ama durmak gibi bir düşüncem yoktu. Harold bağırıyor herhalde diye düşündüm, onun bacakları benimkilerden kısa olmasına rağmen bundan çok daha uzun koşulara dayanabili-yordu. Sonra tekrar seslenildiğini işittim, ses bu sefer çok daha cılız çıkmıştı, üstelik ortasında da iyice kısılmıştı. Charlotte’ın hüzün dolu yüzünü görünce hemen durdum.

Nefes nefese kalmıştı, kendini hemen yanımdaki çimenliğe bıraktı. İkimizin de konuşmak gibi bir arzusu yoktu, şu muhte-şem sabahın ışıltısı ve ihtişamı bile başlı başına eksiksiz ve dolu dolu bir memnuniyet sebebiydi zaten.

“Harold nerede?” diye sordum biraz sonra.

“Ha, nerede olacak, her zamanki gibi çörekçilik oynuyor,” diyerek huysuz bir edayla cevap verdi Charlotte. “Bütün tatili çörekçilik oynayarak geçirmek istiyor herhalde!”

Gerçekten de tuhaf bir hevesti. Ancak kendi oyunlarını bu-lan ve onları tek başına oynayan Harold, yeni edindiği heves-lere her daim böyle sıkı sıkıya sarılırdı, en azından bıkana ka-dar. Şimdilerde de çörekçi rolünü oynuyordu işte, sabah akşam demeden o yol senin bu yol benim arşınlar, merdivenleri inip çıkar, sessiz zilini çalar ve görünmez yolculara hayali çörekle-rinden ikram ederdi. Kulağa çok saçma bir uğraş gibi geliyor, öte yandan bazı noktalar -bizzat inşa ettiğin dolu sokaklardan geçmek, uydurma bir zili çalmak, kendi ellerinle yaptığın hayali

Page 15: altin cag 20.02 - Maya Kitap5 Yazara ve Kitaba Dair Kenneth Grahame 8 Mart 1859 ile 6 Temmuz 1932 tarih-leri arasında yaşamış Britanyalı ünlü bir yazardır. Ününü daha çok
Page 16: altin cag 20.02 - Maya Kitap5 Yazara ve Kitaba Dair Kenneth Grahame 8 Mart 1859 ile 6 Temmuz 1932 tarih-leri arasında yaşamış Britanyalı ünlü bir yazardır. Ününü daha çok

Altın Çağ

18

çörekleri yine kendi hayal gücünle yarattığın canlı kalabalıklara sunmak gibi uğraşlar- oyunu bir nebze ilginç kılıyor, bunu inkâr edemem. Yine de esen rüzgârın temizlediği şu ışıl ışıl sabahta yapılacak iş değildi bu.

“Edward nerede peki?” diye sordum bu sefer.

“O da yol üzerinden gelecekti,” dedi Charlotte. “Biz oraya vardığımızda çukura saklanmış olacak, sonra bir bozayıymış-çasına üstümüze zıplayacak, ama bunu sana söylediğimi sakın ona çaktırma, çünkü şaşırmamız gerekiyor.”

“Merak etme,” dedim asil bir ifadeyle. “Öyleyse hadi gidip şaşıralım.” Buna rağmen, günlerin şahı olan şu günde bir boza-yının bile kendini kaba ve hatalı görebileceğini düşünüyordum.

Evet, yola vardığımızda gerçekliğinden şüphe duyamayaca-ğımız bir ayı cidden üstümüze atıldı. Birbirini takip eden çığlık-lar, hırıltılar, tüfek atışları ve belgelenmemiş kahramanlıkların sonu gelmedi; ta ki iyice kabarttığı gövdesi ve çattığı kaşlarıyla gerçek bir bozayıyı andıran Edward, en sonunda yere yuvarla-nıp ölmeye karar verene kadar. Bu hepimizce bilinen bir kural-dı, ayı rolünü üstlenen kişi en nihayetinde ölmeliydi. Kendisi en büyüğümüz olsa bile kurala uymalıydı, yoksa hayat baştan aşağı çekişmelerden ve kıyımdan ibaret olurdu, zor kazanılmış medeniyetimizin yerini ise vahşi hayat alırdı. Bu küçük eğlence hepimizin gülüşmesiyle sona erdi. Yeniden yola koyulduk, Ha-rold’ın yanına uğrayıp onu da aramıza aldık, artık çöreklerini bir kenara bırakmıştı ve gerçek dünyaya geri dönmüştü.

“Söylesenize,” diye söze girdi Charlotte. Kafası her zaman o sıralarda okuduğu kitapta olurdu, en azından kitabı bitirip bir kenara koyana kadar. “Söylesenize, biri yolun bir tarafında, di-ğeri de diğer tarafında iki aslan gördünüz, ama serbestler mi yoksa zincire mi vurulmuşlar bilmiyorsunuz, ne yaparsınız?”