60
www.yuruyus-info.org [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 528 3 Temmuz 2016 Fiyatı: 1 TL (KDV dahil) Armutlu Adalet Çadırı: İlk Saldırı: 9 Ocak 2016 Son Saldırı: 14 Haziran 2016 Tam 157 Gün Düşman Saldırdı, Biz Yeniden Yaptık... Artık Adalet Çadırı Armutlu’nun Bir Kurumu Olmuştur İRADE SAVAŞINI SADECE VAZGEÇMEYENLER KAZANIR Çadır Direnişimizdir! Halk Direnişsiz Kalmaz! Çünkü Halk Adaletsiz Kalmaz Adalet Talebinden Vazgeçmedik Bizim Adalet Kararlılığımız ve Özlemimiz; Onların Düzenini Yıkılışa, Bizi ise Devrime Götürecek! ARMUTLU ÇADIRI, HALKIN BAĞRINDA BÜYÜYEN, ADALET ISRARIDIR! Israrımızın Kaynağı; Tarihsel ve Siyasal Haklılığımızda, Israrımızın Gücü; Stratejik Hedeften Kopmamamızdadır!

ARMUTLU ÇADIRI, HALKIN BAĞRINDA BÜYÜYEN, ADALET …yuruyus-info.org/pdf/pdf/528.pdf · 2016-07-02 · [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 528 3 Temmuz 2016 Fiyatı:

  • Upload
    others

  • View
    18

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

www.yuruyus-info.org

[email protected]

Haftalık Dergi / Sayı: 5283 Temmuz 2016

Fiyatı: 1 TL (KDV dahil)

Armutlu Adalet Çadırı:İlk Saldırı: 9 Ocak 2016Son Saldırı: 14 Haziran 2016Tam 157 Gün Düşman Saldırdı,Biz Yeniden Yaptık...Artık Adalet Çadırı Armutlu’nun Bir Kurumu OlmuşturİRADE SAVAŞINI SADECE VAZGEÇMEYENLER KAZANIRÇadır Direnişimizdir!Halk Direnişsiz Kalmaz!Çünkü Halk Adaletsiz KalmazAdalet Talebinden VazgeçmedikBizim Adalet Kararlılığımız ve Özlemimiz; Onların Düzenini Yıkılışa, Bizi ise Devrime Götürecek!

ARMUTLU ÇADIRI, HALKIN BAĞRINDA BÜYÜYEN, ADALET ISRARIDIR!

Israrımızın Kaynağı; Tarihsel ve Siyasal Haklılığımızda,Israrımızın Gücü; Stratejik Hedeften Kopmamamızdadır!

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Mustafa DOĞRU

Adres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan YayıncılıkAdres: Zübeyde Hanım Mah. FevziÇakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1Sultangazi / İSTANBULTel1: (0-212) 536 93 44Tel2: (0-212) 536 93 45

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi MatbaacılıkSanayi Cad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Avrupa: 4 Euro

Almanya: 4 Euro

Fransa: 4 Euro

İsviçre:6 Frank

Hollanda: 4 Euro

İngiltere: £ 3

Belçika: 4 Euro

Avusturya: 4 Euro

Haftalık Süreli

Yerel Yayın

Siyasi Dergi

Fiyatı: 1 TL

[email protected]: (0-212) 251 94 35

Ferhat, Ebru Gibi Sırtımızdan Kurşunlanırken,Ferhat, Ebru Gibi Sırtımızdan Kurşunlanırken,Engin Gibi Hapishane Duvarlarında Engin Gibi Hapishane Duvarlarında

Sesimiz Boğulmaya Çalışılırken;Sesimiz Boğulmaya Çalışılırken;Bazen Dilimizde Bir Slogan, Bazen Dilimizde Bir Slogan,

Bazen de Yüzümüzde Bir Gülümseme Silah Olur!Bazen de Yüzümüzde Bir Gülümseme Silah Olur!

41 Devrimci olmayan eylem

yapanlar; halktan tecrit olmaya mahkumdur!

42 Katletmeye çalışmakla

sesimizi kısamazsınız sesimiz daha gür çıkmaya devam edecek

46 YÜRÜYÜŞ Halktır

Katlederek Susturamazsınız!

47 Katledilen halk çocukları için

Kürdistan’daki katliamlar içinDersim’deki özel güvenliklibölge uygulamasına karşıadalet istiyoruz

50 Armutlu’nun direnişle özdeşle-

şen anlamı değişmeyecek!

51 Yoksul halkımıza ekmek de,

adalet de, umut da dağıtmayadevam edeceğiz!

52 Umudun sesi Grup Yorum

her yerden yankılanacak..

53 Avrupa’daki Biz: Almanya’da

‘Olağanüstü Hal’ yasalarıhalklara saldırıdır

55 İnançlarımızı anti emperyalist

duruşumuzla birleştiriyoruz

56 Yitirdiklerimiz

İİ ç i n d e k i l e r23 Devrimci İşçi Hareketi:

Oya Baydak’ın direnişi, solun aynalarından biridir.“Sol” artık işçilerin çıkarlarını savunan “sol” değildir

26 Kamu Emekçileri Cephesi:Saldırılara karşı mücadelede, gücümüzü meşruluğumuzdan alacağız

28 10 Soruda: Mizah

31 Savaş ve Biz: Silahımız namusumuzdur, iktidar iddiamızdır

32 Devrimci OlmakParti-Cepheli Olmaktır:Program; pratik faaliyetinkendisidir! Program; kazanma iddiamızdır!

34 Hayatın Öğrettikleri:Birliğimizle kazanacağız

35 Halkın Mühendis Mimarları:TMMOB ve 44. Genel Kurul üzerine

37 Gençlik Federasyonu’ndan...

39 Ülkemizde Gençlik:Liseliler, halkın adalet kavgasında mücadelelerinisürdürüyor!

9 AKP’nin katil polisi; çalışanımız

Ebru Yeşilırmak’ı sırtından

vurarak, katletmeye çalıştı

11 Gazi Mahallesi’nde,

halk çocuklarını tarayarakkatletmeye çalışan sivil polisotosu, Cephe Milisleritarafından tahrip edildi

12 Konser yapma özgürlüğümüzü

kazanmak için, dişimizletırnağımızla direndik

16 İngiltere’nin AB’den ayrılması

emperyalist krizin sonucudur!

18 “DİSK Genel-İş Sendikası’nın

yalanlar dolu açıklamasınazorunlu cevaptır”

21 Patron sendikacılığını yerin

dibine gömeceğiz

4 İstiyoruz Yapacağız:İdeolojik ve siyasi önderliğiniemperyalizmin yaptığı;uzlaşma, tasfiye, teslimiyetpolitikalarına karşı; yolyapan, yol açan, yol gösterenPARTİ-CEPHE (4. Bölüm)

Sırtımızdan vuranlardan hesap sormak için

Yürüyüş OKUYALIM! Yürüyüş OKUTALIM!

Şimdi Devrimci Olmak Parti-Cepheli Olmaktır

Yazımızın önceki bölümlerindereformizmin, oportünizmin ve Kürtmilliyetçiliğinin, Sol’un devrimci de-ğerlerini nasıl yok ettiklerini yazdık.Reformizm, oportünizm devrimcideğerleri yok ederken esasında kendisonlarını hazırladılar... Yok ettiklerikendileriydi.

Yazımızın bu bölümünde ise NE-DEN yok olduklarını yazacağız...

Sorunun Özü İdeolojiktir1920’lerden 1970’lere kadar ül-

kemiz soluna TKP revizyonizmi ha-kim olmuştur.

50 yıllık TKP revizyonizmine sonnokta, 1970’lerin silahlı devrimci çı-kışıyla konuldu.

1970’lerin başında ortaya TürkiyeHalk Kurtuluş Partisi-Cephesi(THKP-C), Türkiye Halk KurtuluşOrdusu (THKO) ve Türkiye Komü-nist Partisi/Marksist-Leninist (TKP-ML) adında üç devrimci örgüt ortayaçıktı...

Bu üç örgüt ülkemiz devrim mü-cadelesine bir çok ilkler kazandırmış,devrim mücadelesi adına bir çığıraçmışlardır.

12 Mart faşizminin saldırıları kar-şısında fiziki olarak yenilgiye uğra-masının hemen arkasından bu ör-gütlerin ideolojik devamcısı olduğunusöyleyen çok sayıda örgüt ortayaçıktı.

Bunlardan THKO’nun devriminasıl gerçekleştireceğine ilişkin somutbir devrim stratejisi başından beriolmamıştır zaten...

THKO’nun devamcısı olduğunu

söyleyen örgütlerin devrim stratejisianlamında sahiplenecekleri bir devrimstratejileri de olmamıştır. Dolayısıylasağa sola savrulmaları kaçınılmaz olan-dır. Nitekim THKO mirasını sahip-lendiğini söyleyen örgütler adeta bir“mirasyedi” gibi THKO’nun yarattığıdeğerleri, mirası kullanmaktan, tüket-mekten başka bir şey yapmamışlardır.THKO’nun anti-emperyalist temeldeyaratığı değerleri, prestiji bugün bilekullanmaktadırlar. Ancak ideolojik,pratik olarak THKO ile uzaktan ya-kından hiçbir ilgileri yoktur...

TKP-ML ise şabloncu olmuştur.Mao’nun yarı sömürge, yarı feodalÇin devrimi için geliştirdiği HalkSavaşı Stratejisi’ni olduğu gibi ül-kemize şablon olarak uygulamayaçalışmıştır.

Oysa Çin’in sosyo-ekonomik ko-şulları ve halk gerçeği ile Türkiye’ninsosyo-ekonomik koşulları ve halkgerçeği çok farklıdır...

Daha da önemlisi emperyalizm2. Bunalım Dönemi ilişki ve çelişki-lişkileriyle 3. Bunalım Dönemi ilişkive çelişkileri çok farklılaşmıştır.

Sonuç olarak; şablon alınan teori,pratikte hayat bulmayınca THKO veTKP-ML kökenli hareketler süreçiçinde ya yok olup gitmişler ya daideolojik olarak bir uçtan diğerinesavrulup durmuşlardır.

Reformist- oportünist sol hep taklitçiolmuştur... Başka ülkelerin mücadeleanlayışlarını alıp ülkemize şablon olarakuygulamaya çalışmışlardır...

Bu yanıyla bu örgütler, ideolojikolarak yaşayan örgütler değildir. Re-

formist, oportünist Sol'un Türkiyekoşullarına göre belirlenmiş bir dev-rim stratejileri, yarattıkları bir ideo-lojileri yoktur.

THKO ve TKP-ML; ideolojik,teorik tüm açmazlarına rağmen ba-ğımsızlıkçı, anti-emperyalist, fedaruhuyla silahlı mücadeleyi savun-maları ile Türkiye devrim tarihininbir dönemine damgalarını vurmuş-lardır. Ancak onların miraslarını sa-hiplendiklerini söyleyenler tam birriyakarlık içinde sadece onların Tür-kiye halkları nezdinde kazandıklarıprestiji kullanmışlardır ve halen kul-lanmaktadırlar... Bugün onlarla ideo-lojik, politik, pratik olarak bir ilgilerikalmamıştır.

Örneğin; EMEP’in THKO ileuzaktan yakından hiçbir ilişkisi yok-tur, fakat THKO’nun tek mirasçısıgibi Denizler’i dillerinden düşür-mezler. Onları bağımsızlıkçı, anti-emperyalist, feda ruhuyla silahlı mü-cadeleyi savunmaları yanlarıyla değil,“hiç adam öldürmemişlerdi” diyerek;kendi reformistliklerine, uzlaşmacı-lıklarına kılıf yapabilecekleri yanla-rıyla öne çıkartırlar.

İşkencelerde ser verip sır verme-yen İbrahim Kaypakkaya geleneğinisürdürdüğünü söyleyenler ise bugünhainlerin “alınlarından öpüp” Kürtmilliyetçi hareketin kuyrukçuluğunuyapmaktadır.

Parti-Cephe, Türkiye Halklarının Yaşayan Devrim İdeolojisidir!

THKO ve TKP-ML’den farklı

YOL YAPAN, YOL AÇAN, YOL GÖSTEREN

PARTİ CEPHE-4

İdeolojik ve Siyasi Önderliğini Emperyalizmin Yaptığı;Uzlaşma, Tasfiye, Teslimiyet Politikalarına Karşı

Şimdi Devrimci Olmak PARTİ CEPHELİ Olmaktır

İSTİY

ORUZ

YAPACAĞIZ

Yürüyüş

3 Temmuz2016

Sayı: 528

ISRARIMIZIN KAYNAĞI; TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDA44

olarak THKP-C, emperyalizmin 3.Bunalım Dönemine göre, emperya-listler arası ilişki ve çelişkilere göre,Türkiye’nin sosyo-ekonomik koşul-larına ve halk gerçeğine göre Türkiyedevriminin yolunu belirlemiştir.

Türkiye devriminin yolu ne Sovyetdevrimine, ne Çin devrimine, ne debaşka bir ülke devrimine benzeme-yecektir.

Mahirler yeni sömürge Türki-ye’nin koşullarına göre PolitikleşmişAskeri Savaş Stratejisi’ni (PASS)geliştirmiştir.

Onun için THKP-C Türkiye dev-riminin yoludur. Onun içindir ki,Mahirler teorileriyle, pratikleriyle,yarattığı değerlerle Türkiye Devri-minin Yolunu yapandır.

Parti-Cephe çizgisinde hiçbir şeytesadüf değildir. 50 yıllık revizyo-nizmin, kiri, pası, uzlaşmacılığı kolaysökülüp atılmayacaktır: Mahirler“Türkiye’de silahlı direniş hiç ol-mamıştır; bunu biz başlatmalı, birdireniş geleneği yaratmalıyız. Budirenişte çoğumuz, belki de hepimizölebiliriz, ama gelecek kuşaklarabir direniş geleneği bırakırız” diyerekgelecek kuşaklara çok büyük birmiras bırakmışlardır.

Bu yanlarıyla ne İsrail BüyükelçisiEfraim Elrom’un cezalandırılması,ne Maltepe Direnişine Arnavutköy,ne de Kızıldere... tesadüfi değildir.“Buraya dönmeye değil, ölmeye gel-dik” derken devrim yolunda ölüne-ceğini ama dönülmeyeceğini pratik-leriyle göstermişlerdir. Bu pratik ge-leceği aydınlatan, devrim yolundagelenekler yaratan meşaleye dönüşm-üştür. Meşale, Parti-Cephe savaşçı-larının ellerinde geleceğe taşınmış-tır.

THKP-C Taklit Edilemez, Kullanılamaz, Sağa, Sola Saptırılamaz

THKP-C gerçek anlamda yenilen,fiziki olarak yok edilmiş bir güç de-ğildir. Siyasi zafer kazanmış, büyükpotansiyeller yaratmış, artık Türkiyetoprağından, halkın bilincinden sili-nemeyecek bir güç olmuştur.

Kızıldere’de Mahirler’in şehitli-ğinde sadece fiziki yenilgiyi görüp

siyasi zaferi görmeyen yılgınlar, yor-gunlar, mücadele kaçkınları THKP-C’ye açıktan saldırma cesaretini bu-lamamış, ancak onu savunuyor gö-züküp sağa sola çekmeye çalışmış-lardır.

Diğer THKO ve TKP-ML’de ol-duğu gibi THKP-C ideolojisini sa-vunduğunu iddia eden bir çok örgütve grup da ortaya çıkmıştır.

THKP-C’yi açıktan reddederekvar olamazlardı; pek çok grubun tümsağcı, reformist görüşlerine, yılgın-lıklarına rağmen; onun adını kullan-mak istemeleri, onun devamcısı ol-dukları iddiasında bulunmalarıTHKP-C'nin işte bu büyük gücündenkaynaklanmaktadır.

Herkes yenilmezliğini ispatlamışbir siyasi gücü kendine referans yap-mak istemektedir. Eylem Birliği,MLSPB, Devrimci Savaş, Acilciler,Çayan Sempatizanları, DevrimciYol, THKP-C Savaşçıları... bütünbu adlarla siyaset sahnesinde bir dö-nem yer alanlar nasıl ve neden yokoldular? Neden etkisiz hale geldiler?Ya da içlerinden bazılarının geldiğinoktadaki gibi reformist çizgilerenasıl savruldular?

Yalnızca bu soruların cevaplarınınincelenmesi bile Türkiye solu açı-sından başlı başına bir teorik hazi-nedir. Ve aslında bu silinip gitmeler,bu reformizm batağına gömülmelerKızıldere'nin, THKP-C'nin ne olupolmadığının da bir bakıma onlarınpratiğinde verilmiş açık cevapları-dır.

THKP-C savunuculuğundan bu-gün yok oluş noktasına ya da refor-mizmin bayraktarlığını yapar halegelen bu grupları 3 kategoride elealabiliriz.

Birincisi; THKP-C'nin Marksist-Leninist çizgisini anlayamayanlar.

İkincisi; THKP-C'yi reformistlerinanladığı gibi kavramış olanlar.

Üçüncüsü; THKP-C’nin görüş-lerine inanmadıkları halde istismarcıbir mantıkla, savunuyor görünüp za-man içinde tasfiye etmek isteyenler...

74-75'lerle birlikte belirginleşenTHKP-C'nin sağ ve sol yorumları,aslında aynı öze sahip olmuşlardır;bu öz, THKP-C'yi reformistlerin

kavradığı gibi kavramaktır. Yalnızca silahlı eylem yapan sol

sapma da, halk savaşını, öncu sava-şını unutan ve unutturmaya çalışansağ sapma da aynı kavrayışa, aynıbakış açısına sahiptir.

Ancak THKP-C’nin Türkiye dev-rimine ilişkin tezleri ve pratikleriçok nettir. Onu taklit etmek de, sağa,sola saptırmak da mümkün değildir.

THKP-C’nin Sağ ve Sol Sapmaları; İttifak Halinde Parti-Cephe’ye Saldırırke, Yok Olmaktan Kurtulamamışlardır!

Reformizm, THKP-C'yi kitledenkopuk bir avuç öncunun silahlı savaşıolarak anlamış veya öyle göstermeyeçalışmıştır. Bugün de yine halkın he-men hiçbir kesimi içinde örgütlü ol-mayan reformistler “marjinal grup-lar” diyerek Parti-Cephe’yi küçüm-semekte, düzenin işbirlikçi sendika-larının içinde bir koltuk kapmayı,Kürt milliyetçi hareketin kuyruğundadüzen içi politika yapmayı solculuk,sosyalistlik saymaktadırlar.

Bu çevreler, Parti-Cephe duşunce-sine karşı devrimci teori çerçevesindebir ideolojik mucadele yurutmeyehiçbir zaman girememiş, bunun yerineöncu savaşını ClA'nın provokasyonuolarak gösteren komplo teorileri ya-parak, silahlı propagandayı bir elindesilah, bir elinde bildiri taşıyan dev-rimci tiplemeleriyle karikaturize ede-rek, THKP-C'nin kitleler nezdindekiitibarına ve sempatisine gölgeduşurmeye çalışmışlardır. Reformizmtek başına da değildir bu karalama-larda. Geçmişte THKP-C'nin şura-sında burasında yer almış inkarcılararacılığıyla da bunu yapmışlardır."Mahir aslında Kızıldere eyleminekarşıydı”dan tutun da THKP-C'ninaslında bir parti olmadığını, organlarınseçiminin vs. butunuyle "ayak ustu"yapıldığına dair "hatıralarıyla" geç-mişe karşı ihanetlerini geleceğe karşıihanetle birleştirmişlerdir.

Hem sol sapma açısından, hemsağ sapma açısından adeta tasfiyeci-

3 Temmuz2016

Yürüyüş

Sayı: 528

55ISRARIMIZIN GÜCÜ; STRATEJİK HEDEFTEN KOPMAMAKTADIR

liğe ve inkarcılığa giden yolun taşlarıgeçmiş değerlendirmeleriyle döşen-di.

THKP-C'nin sağ yorumcusu Dev-rimci Yol geçmiş değerlendirmele-rinde, Parti-Cephe'yi, kendiliğindencibir sureç sonunda partileşmiş, kit-lelerden kopuk, iç örgutlenmesinitamamlamamış, hazır değilken sa-vaşmak zorunda kalmış... bir örgutolarak değerlendirerek, dolaylı yoldanaslında THKP'nin parti olmadığını,silahlı savaşının da iradi değil, ya-pılmak zorunda kalınan eylemlerdenibaret olduğunu söyleyip reformist-lerle aynı noktaya varmıştır.

Sağ tasfiyeciliğin geçmiş değer-lendirmelerine göre, THKP-C kitle-lerden kopuktu; o zaman kendilerialabildiğine yaygın bir kitle çalışmasıiçine girmeliydiler. Bu geçmiş de-ğerlendirmesiyle legalist, yatay birörgutlenmenin teorisi yapılmış olu-yordu.

Sol sapma ise; Parti-Cephe'ninmucadelesini karikaturize eden kav-rayışıyla adeta "P-C kitlelerden ko-puk"tu diyenlere hak veren bir pratiksergilemiş, onun teorik yanını geliş-tirmek bir yana neredeyse onu hiçkavramayamıştır bile. THKP-C'yi"uç-beş" silahlı eyleme indirgeyenreformizmin adeta kanıtı olmuştur. Oda geçmiş değerlendirmelerindeTHKP-C'nin yenilgisinin nedenlerin-den biri olarak kadrolarının legal ko-şullarda yetişmiş olmasını, deşifre ol-masını gösteriyor ve bu değerlendir-meden kendi çalışma tarzını çıkarı-yordu; kitlelerden, her tur legal çalış-madan uzak apartman devrimciliği.

Sağ sapma da sol sapma daTHKP-C'nin nasıl bir sureçte parti-leştiğini, esas olarak da partileşme-sinin anlamını kavramaktan uzak birsureç yaşadılar. Devrimci Yol tasfi-yeciliği, her ne kadar tabanına karşı"partileşme sureci"ni yaşadığı iddia-sında bulunmaya devam etse de, ger-çekte öncu savaşı, halk savaşı çizgisinikafalarında çoktan terkettiklerindenbu konuda hiçbir adım atmıyor, oluş-turdukları yaygın örgutlenmeyi duzeniçine taşımaya çalışıyorlardı.

Sol sapma ise parti olmanın an-lamını, partili mucadelenin işlevini

kavramaktan uzak "parti var" diyebir şey tutturmuş, yaptıkları THKP-C'yi savunmak uç-beş eylemle Ma-hirler’in aldığı siyasi sonucu eldeedeceklerinin hayaliyle yaşıyorlar-dı.

Sağ ve sol sapma, THKP-Cduşuncesinden, pratiğinden uzaklaş-tıkça kendi sonlarını da hazırladılar.Bu devrimci çizgiden uzaklaştıkçasınıflar mucadelesinde etkisizleşerekya yok olmuşlar ya da duzen içileş-mişlerdir.

THKP-C’den DHKP-C’yeParti-Cephe Çizgisi Ne Yalnızca Kızıldere’dirNe de Yalnızca Silahlı Eylemdir!

THKP-C'nin tarih içindeki yeriyalnızca bir direniş olarak Kızıldere'yeindirgenemez. Yalnızca silahlı eylemeindirgenemez. THKP-C savunucu-luğuyla yola çıkıp silinip gitmelerininözünde yatan nedenlerden biri deTHKP-C'ye bu bütünlük içinde ba-kılamamasıdır.

THKP-C, yalnız silahlı eylemdedeğil; ideolojik, politik, pratik anlamda,gelenekler ve değerler anlamında, ör-gütlenme, mücadele, eylem biçimlerianlamında Türkiye solunda pek çok"ilk"in adıdır. Bu "ilk"ler Türkiyedevriminin hangi yoldan nasıl ilerle-yeceğini gösteren “ilk”lerdir.

Devrimci Sol’dan DHKP-C’ye Uzanan 46 Yıllık Tarih; Bu Çizgiyi Zenginleştirerek Güçlenmiş ve Yenilmez Olmuştur!

Devrimci Sol'un, DHKP-C'ninbugün THKP-C'nin tek mirasçısı ola-rak yaşaması ve güçlenmesi, onunilkelerine sadakati, Marksizm-Leni-nizmi doğru kavrayışı ve onu ülkekoşullarına, yaşanılan süreçlerin öz-gün koşullarına uygulayabilme ye-teneği göstermesindedir.

THKP-C dogmatik değildir, tak-litçi değildir, her koşulda ayağınıülke toprağına basarak savaşmıştır.Devrimci Sol ve DHKP-C işte bu

DEVRİMCİ OLMAK; İLKELİ OLMAKTIR DEVRİMCİ OLMAK; PARTİ-CEPHELİ OLMAKTIR!

THKP-C’den DHKP-C’ye İlkelerimiz- Anti-emperyalist olmak; ba-

ğımsız, demokratik halk iktidarıiçin mücadele etmektir.

- Faşizme karşı demokrasi,kapitalizme karşı sosyalizm, em-peryalizme karşı bağımsızlık mü-cadelesi vermektir.

- Marksizm-Leninizmi savun-mak, Marksist-Leninist olmanınsonucu olarak kendine, örgütüne,ideolojisine ve halkına güven-mektir.

- Partili-Cepheli savaşı savun-mak,

- Ölüm pahasına düşmanlarıile uzlaşmamak,

- Dünya halklarıyla, anti-em-peryalist, ilerici, devrimci hare-ketlerle enternasyonalist daya-nışma içinde olmak,

- Ulusların Kendi KaderiniTayin Hakkını savunmaktır.

- Halkın tarihine, geleneklerineve yarattığı değerlere saygı ilebağlı olmak,

- Halkını ve vatanını sevmek-tir!

- Kendi tarihinden ve dünyahalklarının deneylerinden öğren-mek,

- Bütün halk sınıf ve tabaka-larını emperyalizme ve faşizmekarşı örgütlemek, savaştırmak...

- Halka zarar vermemek, halkazulmedenlerden hesap sormak,halkın adaleti olmak,

- Revizyonizme, oportünizmeve sol saflara sızmaya çalışantüm sapkın akımlara cephedentavır almak,

- Hiçbir ülkeye ve partiye ba-ğımlı olmamak, ideolojik ve ör-gütsel bağımsızlığını korumak,

Yürüyüş

3 Temmuz2016

Sayı: 528

ISRARIMIZIN KAYNAĞI; TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDA6

mirası sahiplenmiş, zenginleştirereksürdürmüştür.

Parti-Cephe İdeolojik Netliktir!

Emperyalizme karşı 46 yıldırkararlı bir şekilde karşı olan ve sa-vaşan Parti-Cephedir... Kendini Tür-kiye devrimine adamış devrimcilerinörgütüdür. Tek bir yaprağın kımıl-damadığı koşullarda bile halka inan-cını yitirmeyen politik bir şekillenişesahiptir. “Yaşasın”ları da, “Kahrol-sun”ları da günübirlik değişmemiştir.Her zaman ideolojik netliğe sahipolmuştur.

Cephe her şeyiyle siyasi ahlakınülkemizdeki tek temsilcidir.

Halka ve kadrolarına karşı açık-lığıyla, halka zarar vermeyi kesin-likle reddeden eylem anlayışıyla,devrimciliğin yozlaştırılmasına karşıkoyuşuyla, halkımızın geleneklerinisahiplenmesiyle, dürüstlüğü yücelt-mesiyle, kimsenin dil uzatamayacağıbir saflığı devrimci kişilik halinegetirmiştir. İlke ve kurallarındansapmamıştır. Oligarşiye olduğu ka-dar iç düşmana karşı da uzlaşmazolmuştur.

Siyasi arenaya çıktığı gündenitibaren dogmatizme, revizyonizme,oportünist tutarsızlıklara düşmeden;dışarıda bir «model» ya da «merkez»arama gereğini hissetmeden kendibağımsız ve özgür siyasi iradesiylehareket etmiştir. Ayakları ülke top-raklarına basmış, yüzü Türkiye halk-larına dönük olmuştur.

Parti-Cephe Çizgisi; Eylemleriyle Zulümden Hesap Sormuş, Halka Adalet Olmuştur!

Cephe anlayışı, Kızıldere’denbu güne Anadolu topraklarında M-L-devrimci eylem anlayışının ya-ratıcısı ve geliştiricisi olmuş, halkıntüm kesimlerinde güven ve sempatiyaratmıştır. Halka zarar vermeyen,dostu düşmanı ayırt eden ve kurşunuhep adres soran bir CEPHE TARZIyaratılmıştır. Cephe’nin eylemleritüm halk kesimleri tarafından ayırtedilebilir hale gelmiştir.

Cephe, Kızıldere’den bugüne ka-dar silahlarını halkın mücadelesininönünü açmak, halka siyasi gerçekleriaçıklamak, devletin faşist yüzünüortaya sermek, emperyalizme ve fa-şizme karşı savaşılarak zaferin ka-zanılabileceğini göstermek, halkınadaletini uygulamak için kullanmıştır.

Kimi zaman hedefi Amerikan el-çilikleri, kimi zaman Amerikan su-bayları, kimi zaman emperyalist te-keller, kimi zaman Sabancılar, Koçlar,faşist devletin bakanları, istihbarat-çıları ve generalleri ve işkenceci ka-tilleri olmuştur.

Zulümden hesap sormuş, HalkınAdaleti olmuştur.

Parti-Cephe Çizgisinin Ayakları Hep Ülke Topraklarında Olmuştur!

Devrimci Sol'un 78'de bir siyasihareket olarak ortaya çıkışından iti-baren sureci, Turkiye solundan, sol-daki geleneklerden ve anlayışlardanfarklı bir rotada seyretmiştir.

Teorisi ve pratiğiyle THKP-C sa-vunuculuğunun basit bir taklitçilikdemek olmadığını ortaya koymuştur.Hayatın dayattığı mucadele veörgutlenme biçimleri karşısında, so-runa "Mahir'de var mı yok mu"diyedeğil, mucadelenin ihtiyaçlarına kar-şılık verme temelinde bakmıştır.THKP-C'nin lafzına değil, ruhunabağlı kalan bir çizgidir bu. O gununihtiyaçlarına cevap veren, önemligörevler ustlenen Faşist Teröre KarşıSilahlı Mucadele Ekipleri'nden Si-lahlı Devrimci Birlikler'e kadar pekçok örgutlenme bu anlayışla oluştu-rulmuştur. Sivil faşist teröre misille-meler yapan, surecin gelişimine pa-ralel olarak doğrudan devlet teröruneyönelen mucadele çizgisi, '71 öncesiTHKP-C'nin partileşme surecine ben-zememektedir ama THKP-C'nin"butun halk sınıf ve tabakalarınıfaşizmin karşısına dikmek" anla-yışına, "silahlı savaş" anlayışınauygundur.

Cunta yıllarında surdurulen direnişçizgisi, hapishanelerdeki direnişler,"her koşul altında savaşma"nın,

- Silahlı savaşı temel, diğer tümekonomik-akademik demokratik mü-cadele biçimlerini ona bağlı olarakele almak...

- Stratejik hedeften sapmamak,-Her zaman düzendışı olmak, dü-

zenin kurallarına, işleyişine ya daicazetine bağlı kalmamak,

-Hangi tür saldırı altında kalınırsakalınsın, siyasi hedeflerini küçült-memek,

- Asla “koşullar bu kadardı” de-memek, nesnelliğe teslim olmamak,İlerici-devrimci olanda ısrar etmek,

-Her yol ayrımında; geri olan yada kendini tekrar edeni değil, ihtilalciolanı tercih etmek,

-Parti-Cepheli olmak sadece silahlımücadeleyi örgütlemek değildir. El-bette silahlı mücadele Parti-Cephe'yive Parti-Cephelileri karakterize eder.Ama aynı zamanda hayatın her ala-nını örgütlemek, sevdadan fedayaher alanda kendi yolunu çizmek,

-Bedel ödemekten kaçınmamak.Bedel ödemeyi faşizmle yönetilenbir ülkede silahlı ya da silahsız poli-tika yapmanın kaçınılmaz gereği ola-rak kabul etmek, Düşmana "savaşilanınız kabulümüzdür" demek.

-İktidar iddiasını hayatın her ala-nına, her anına taşımak, bu iddiayı"Dünyayı Bir Kez de Türkiye'denSarsacağız" iddiası ile birleştirmek...

-Savaşta tayin edici faktörün insanunsuru olduğunu unutmamak, halksavaşını bu inançla örgütlemek.

- Birimiz hepimiz, hepimiz birimiziçin demek.

- Sonuna, sonuncumuza kadar di-renmek.

- Tek başına kalmayı göze alarakinandığın doğruları savunmak,

- Yaptığını savunmak, savundu-ğunu yapmak,

- Devrimciliğin saflığını, temiz-liğini, dürüstlüğünü, feda ruhunu ko-rumak,

- Burjuva ideolojisine karşı süreklimücadele etmek...

3 Temmuz2016

Yürüyüş

Sayı: 528

7ISRARIMIZIN GÜCÜ; STRATEJİK HEDEFTEN KOPMAMAKTADIR

"duşmanları ile ölum pahasına uz-laşmama"nın yaşanılan sureçlerdekikarşılıklarıdır. Hepsi kendi içinde dahada geliştirilmiş, kitleselleştirilmiştir.

Yalnız silahlı mucadele değil, THKPC'den miras kalan geleneğin taşıyıcısıolan Devrimci Sol, tıpkı THKP-C gibiekonomik, akademik-demokratik birçokmevzi yaratmış, işçi, memur, köyluluk,gençlik, basın, kultur ve sanat vb.birçok alanda kitleleri örgutleyerek,hakları ve özgurlukleri yolunda muca-deleye sevk etmiştir.

Parti-Cepheli Çizgisi Devrimci Değerleri Koruyarak, Yeni Değerler, Yeni Gelenekler Yaratarak Türkiye Devriminin Yolunu Yapmıştır!

THKP-C’den Devrimci Sol'a,

Devrimci Sol’dan DHKP-C’ye 46yıllık Parti-Cephe tarihi yarattığı de-ğerler ve ilkeleriyle yazılmıştır.

Devrimciliğin reddedilmesine, re-vize edilmesine tavır alış, geleneğebağlılık, Marksizm-Leninizme bağ-lılık, en olumsuz koşullarda dahiMarksizm-Leninizm bayrağını yük-seklerde tutmak, 90’lı yıllarda bütündünyada “barış” adı altında uzlaşma,teslimiyet kol gezerken, sosyalizmreddedilirken bu savrulmaya karşı“Atılım”la cevap vermek, tek başınada kalınsa doğruyu savunma cesareti,bedel ödemekten, kayıplardan kork-mamak, faydacılığı reddetmek, bur-juva politik oyunlarına başvurmamak,iç düşmanla, dış düşmanla cephedensavaşmak asla uzlaşmamak, hayatınher alanında direnme ve savaşmayıilke edinmek. Kuşatmalarda kanla-rıyla duvarlara adını yazmak...

Faşizmin “Teslim mi olacaksınız

ölecek misiniz” dayatmasına karşıtereddütsüz ölümü seçmek...

Emperyalizmin ve işbirlikçi oli-garşinin F tiplerinde tecrit politika-larıyla beyinleri teslim alma politi-kalarına karşı 7 yıl direnmek...

Ölümüne devrimi, devrimciliğisavunmak, sahiplenmek, iktidar he-defiyle savaşmak ve savaşı büyüt-mek...

Israr, cüret, kararlılık... sonuna,sonuç alana kadar direnmek. Birimizhepimiz, hepimiz birimiz için diye-bilmek...

Devrimciliğin tüm değerleri bugünParti-Cephe çizgisinde yaşamakta veyaşatılmaktadır.

Onun için diyoruz ki; DEVRİMCİ OLMAK PARTİ-

CEPHELİ OLMAKTIR!Sürecek

Dersim’de Valiliğin halka,gerillaya dönük katliam giri-şimleri için uyguladığı özel gü-venlik bölgesi uygulamasınabir yenisi daha eklendi. Ovacıkve Nazımiye İlçesi’nin mahal-lelerinde, dağlarında ve ovala-rına 28 Haziran - 12 Temmuz2016 tarihleri arasında “ÖzelGüvenlik Bölgesi” ilan edildi-ğini açıkladı. Bununla ilgiliDersim Halk Cephesi’nin yap-tığı yazılı açıklamada kısacaşu sözlere yer verildi; “Dağlardave şehirlerde yükselen bağım-

sızlık kavgasını, özel güvenlikbölgesi uygulaması kararlarıalarak engellemeye çalışılmak-tadır. AKP`nin Valisi kazmakürek Osman’ın bu uygulama-ları halkı sindirmek, yaylalaraçıkıp hayvancılık yapmasınıengellemek içindir. Dersim’dehalk yaşayamaz hale getirilmekiçindir. Halk çocuklarını daharahat katletmek içindir. Halkıngerilla ile olan bağını koparmakiçindir. Bu politikayı da boşaçıkacağız. Dersim’e bin seferoldu bir zafer olmadı.”

Amed Halk Cephesi 17 Haziran’da okullardayapılan karne dağıtımını, 19 Haziran’da Berkinve Kürdistan’da katledilen çocukların alamadığıkarneyi dağıttı. 13 çocuğa önce Berkin veUğur Kaymazlar anlatıldı ardından da karneve kek verildi. Daha sonra filmin konusu anla-tıldıktan sonra yaşları 10-14 arasındaki 8 çocuğa"Koro" adlı film izletildi.

Dersim’de Özel Güvenlik Bölgesi Uygulamaları

Halkı Teslim Alma ÇabalarıdırKatledilen Çocukların Karneleri

Yaşıtlarına Dağıtıldı

Yürüyüş

3 Temmuz2016

Sayı: 528

ISRARIMIZIN KAYNAĞI; TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDA88

27 Haziran günü Gazi Kent Or-manı’nda, dergimizin tanıtımını yap-tıktan sonra muhabirimiz Ebru Ye-şilırmak, Gazi Haklar Derneği çalı-şanlarından Gökhan Yıldırım ile bir-likte büromuza dönerken, devletinkatil polisleri tarafından silahla sır-tından vuruldu.

Katil polisler, sivil araçlarla önceönlerini kestiler, kar maskeleri veuzun namlulu silahlarını arkadaşla-rımızın bulunduğu arabaya doğrul-tarak indiler arabalarından. Kim ol-duğu belirsiz bu katil sürüsünün doğ-rulttuğu silahların hedefi olmamakiçin, arkadaşlarımız içinde bulun-dukları araçla manevra yapıp arala-rından çıkınca, katiller sürüsü ateşaçıp Ebru’yu sırtından vurdular.

Bu olay polisin halka sıktığı ilkkurşun değil. Daha yakın zamandaDilek Doğan’ı evinde, Yılmaz Öz-türk’ü sokak ortasında vurmuştu. KiKürdistan’da bir yıldır sokak ortasındainsanları katletmek sıradan olaylarhaline getirilmiştir.

Her faşist iktidar gibi AKP de ik-tidarın iplerini elinden kaçırdıkçahalka daha çok ve daha kanlı bir şe-kilde saldırıyor. Kürdistan’da son biryıldır terör bahanesiyle, sokaklardakatil polislerin halka uyguladığı terörvar. İstanbul’un, İzmir’in, Ankara’nınve diğer bütün şehirlerin yoksul ma-hallelerinde de ilan edilmemiş birsıkıyönetim var. Deyim yerindeyseyoksul halkın yaşadığı mahallelerkatil polisin ablukası altında. GaziMahallesi’nde yaşayan halk neredeyseher iki günde bir, katil polisin ope-rasyonuyla uyanıyor.

“ Terör” bahanesiyle halka teröruygulanıyor. Bu halkın en soylu ço-cukları olan devrimciler, basit ne-denlerle tutuklanıyor ya da muhabi-rimiz Ebru Yeşilırmak’ın vurulma-sında olduğu gibi infaz edilmeye ça-

lışılıyor. Polisin yoksul mahallelerde bu

kadar keyfi hareket etmesi ve ko-laylıkla halka ateş etmesinin arkasındabizzat Tayyip Erdoğan vardır. Hatır-lanacaktır, AKP iktidara geldiği ilkgünlerde herkese mavi boncuk da-ğıtıyordu. Öyleki AKP’nin o zamankisöylemlerinden etkilenmeyen, onundümen suyuna girmeyen bir tek dev-rimciler kaldı. 12 Eylül referandu-munda “havet” diyenler de oldu, yet-mez ama evet diyenler de. HattaAKP iktidarıyla Türkiye’ye demokrasigeliyor diyenler de oldu.

Fakat AKP iktidarının maskesinindüşmesi uzun sürmedi. On yıl içindeAKP’nin sözde demokratlığındangeriye hatırlanacak bir şey kalmadı.İktidarı sallanmaya başlayınca, AKPdağıttığı mavi boncukları mermilerledeğiştirdi. Haziran Ayaklanması’ndaaçık açık halka kurşun sıktılar, halkınçocuklarını katlettiler. O dönem baş-bakan olan Erdoğan, “Berkin’in vu-rulma talimatını ben verdim.” diyecekkadar pervasız bir katil olduğunuaçıktan ifade etti. Ki çok değil HaziranAyaklanması’ndan birkaç yıl önceKürt halkı için “çocuk da olsa kadında olsa gereken yapılacak.” diyerekkatliama onay veren de kendisiydi.

AKP döneminde hapishanelerde515 insan katledildi. Son 11 yılda241 çocuk öldürüldü. Sadece So-ma’daki maden ocağında resmi ra-kamlara göre 301 madenci katledildi.Haziran Ayaklanması’nda 8 insankatledildi. Ve daha sayılabilecek on-larca haksızlık, hukuksuzluk, ada-letsizlik yaşandı, yaşanmaya devamediyor.

Devletin adam öldürmeyeceğikoca bir yalandır. Devlet hem yasalolarak hem de yasadışı olarak öl-dürmektedir. Yukarıda saydığımızbirkaç rakam yakın zamanda devletin

yasal olarak nasıl insan öldürdüğününresmi rakamlarıdır. 6-7 Eylül Kat-liamı’ndan, Maraş-Çorum Katliam-ları’na, 1993 Sivas Katliamı’ndan1995 Gazi Katliamı’na, Suruç Kat-liamı’ndan Diyarbakır ve AnkaraKatliamları’na kadar “halin icabı ge-rektirdiğinde rutin dışına” çıkan budevlettir.

IŞİD gibi bir katiller sürüsünübesleyen, eğiten ve katliamlarındakoruyup kollayan da aynı AKP’dir.Ve bu katiller sürüsünün son marifetiise Atatürk Havalimanı’nda katliamyapmak olmuştur. Bu katliamlardamasumu oynamaya çalışan AKP ger-çek fail, gerçek sorumludur.

İktidarı kaybetme korkusu, halkahesap verme korkusu AKP iktidarını;adaletsizlik, hukuksuzluk, katliamcılıkkonusunda daha da pervasızlaştırıyor.Halk Cephesi’nin başlattığı “Adaletİstiyoruz” kampanyasına daha baş-ladığı ilk günden azgınca saldırması,adalet talebinin halkın her kesimine

9ISRARIMIZIN GÜCÜ; STRATEJİK HEDEFTEN KOPMAMAKTADIR

AKP’nin Katil Polisi Çalışanımız Ebru Yeşilırmak’ı Sırtından Vurarak Katletmeye Çalıştı

HALK ADALETE DOYUNCAYA KADARHALK ADALETE DOYUNCAYA KADAR“YÜRÜYÜŞ”ÜMÜZDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ!“YÜRÜYÜŞ”ÜMÜZDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ!

ulaşması korkusundandır. Devrimcilerin mütevazi de olsa

düzene alternatif çözümler yaratmasıAKP iktidarının tahammülsüzlüğünüdaha da artırıyor. Halkın sorunlarıHalk Meclisi’nde çözülüyor. Uyuş-turucu bağımlıları Hasan Ferit GedikUyuşturucu ile Mücadele ve KurtuluşMerkezi’nde tedavi oluyor. HalkınEsnafları’nın elbirliğiyle hayata ge-çirilen Halk Fırını, mahalle halkınakatkısız ve ucuz ekmek üretiyor. Hal-kın Mühendis Mimarları, Halk Bah-çeleri ile halka kendi evlerinde organiksebze üretiminin çözümünü sunuyor.

Henüz her biri ancak emeklemedöneminde bile olmayan bu çözümlerhalkın örgütlü gücünün nelere kadirolduğunun mütevazi örnekleridir. Fa-kat bu halleriyle bile devrimcilerinbu çözümleri AKP’nin düzenini sars-maya yetiyor. Panikletiyor, iktidardanolma kabusları yaşatıyor.

Bu nedenle AKP polise öldürmeyetkisi dahil her türlü yetkiyi verdi.

Berkin’i vuran katillerin dosya-sının sürüncemede bırakılması, Ha-ziran Ayaklanması’nda şehit düşen-lerin davalarının “ülkenin güvenliği”bahane edilerek uzak illere sürülmesi,katil polislerin her fırsatta beraat et-tirilmesi ya da basit cezalarla geçiş-tirilmesi bu anlamda katillerin sırtınınsıvazlanması değil midir?

Katil polisler gücünü iktidarın butavrından alıyorlar. Biliyorlar ki neyaparlarsa yapsınlar kendilerindenhesap soran olmayacak, aksine terfiedecekler. Bunun rahatlığıyla ma-hallelerimizde terör estiriyor, dev-rimcilerin en ufak bir faaliyetini dahigaza boğuyor, plastik mermi sıkıyor.

Grup Yorum’un 25 Haziran’dayapılacak konserine, sahne kurul-duktan sonra kepçeyle gelerek sal-

dırması, katil polisin pervasızlıktanereye ulaştığını gözler önüne sermesiaçısından önemlidir.

Ebru Yeşilırmak’ın vurulmasındaise ne kadar gözü dönmüş olduklarınıgördük. Ebru’nun yaralı olduğunubildikleri halde, gelen ambulansı birsaat beklettiler ve sanki Ebru’da silahvarmış gibi eve operasyon yaptılar.Daha da ileri giderek ağır yaralı ol-masına rağmen Ebru’yu ters kelep-çeleyerek, ağzını kapatarak evdençıkarttılar. Bu yaptıkları açıkça Eb-ru’yu katletmektir. Ebru’nun yaşamasıiçin değil, ölmesi için ellerindengeleni yapan katiller sürüsüne mü-dahale eden ve hızlanmalarını sağ-layan yine devrimciler, Cephelilerolmuştur. Katletmekte sınır tanımayankatiller sürüsü için bir insanın yaralıolması çok önemli değildir. Onlarher daim eğilen başlar, teslim olanlarıistiyorlar. Oysa Ebru’nun başı diktirve yaralı olduğu halde, kendini vurankatillere boyun eğmeyen bir onurasahiptir. Katilleri çileden çıkaran dabudur.

Bugün devrimcilerin bulunduğumahallelerde bir kavga sürüyor. “Bü-tün yoksul mahalleler bizim olacak”şiarıyla çıktık yola. Düzenin bekçileribizi bu hedeften saptırmak, yavaş-latmak, engellemek için önümüzetürlü engeller çıkarıyorlar. Konser-lerimize saldırıyor, derneklerimizi,dergi bürolarımızı basıyor, sokak or-tasında üzerimize ateş ediyorlar. Ada-let için açtığımız çadırlarımıza sal-dırıyorlar. Adaletsiz kalacaksınız di-yorlar. Biliyoruz ki “halkın ekmeğidiradalet” ve ancak devrimciler halkaadalet ekmeğini tam tadında ve ek-siksiz verebilirler.

Biz bildiğimiz yolda yürümeyedevam edeceğiz. Nasıl ki Kızıldere’deONLAR’la yola çıkıp, bugün binlerolduk, yürüdükçe daha çok güçle-necek ve örgütleneceğiz. Henüz yolunçok başındayız ama mahalleleri ka-tillere dar edeceğimiz günleri de bizgetireceğiz.

Katilleri mahallelerimizden mut-laka çıkaracağız. Çünkü onların ol-duğu her gün insanlarımızın canıtehlikededir. Onların olduğu her günhalkımız, çocuklarımız yeni katli-

amlarla karşı karşıya kalmaktadır.Halkın kanını emen asalaklardan kur-tuluncaya kadar, içimizde birikmişöfkemiz adalete doyuncaya kadarmücadale edeceğiz. Beklemek, sus-mak, sessiz kalmak katillere ve on-ların iktidarına güç verecektir. Sus-mayacağız. Geri durmak, “beni ilgi-lendirmez” demek katillerden kur-tulmak, onların kurşunlarına hedefolmamak anlamına gelmemektedir.Resmi güçleriyle olmazsa IŞİD gibibeslemeleri eliyle katlediyorlar. Ma-hallelerimizde gerici, dinci, faşist ör-gütlenmelerini yaygınlaştırarak yarınkültürümüzü, değerlerimizi hedefle-yen saldırıları için zemin hazırlıyorlar.Buna izin veremeyiz.

Önce devrimcileri katledip yoketmeyi istiyorlar. Sonra sıra halkagelecektir. Halkın evlerini yıkıp büyükkarlar elde edecekleri tekellere ve-recekleri günlerin hayalini kuruyorlar.Gazi Mahallesi gibi büyük rant geti-recek bir yeri yoksul halka bırakmakistemiyorlar. Bu nedenle saldırıyorlar,katlediyorlar. Katletmek için sokakortasında devrimcileri çevirip kurşunsıkıyorlar.

Bunun için gecenin bir yarısı ma-hallelerimizi basıp bizi sindirmeye,korkutmaya çalışıyorlar. Bunlara dev-rimciler olarak, halk olarak izin ver-meyeceğiz. Direneceğiz, hesap so-racağız.

Sonuç olarak; - İktidarını kaybetme korkusu,

“ayakların baş olmaya yeltenmesi”AKP’nin saldırganlaşmasının temelnedeni. AKP iktidarı da, onu besleyenemperyalistler de bu kabusu sürekligörmeye devam edecekler.

- Yürüyüş dergisi muhabiri EbruYeşilırmak halkın devrimci evlatla-rından §§biridir. Katil polis onu bi-lerek ve isteyerek vurmuştur.

- Ebru Yeşilırmak’ı öldürmenizeizin vermeyeceğiz.

- Katil polislerin mahallelerimizdeellerini kollarını sallayarak gezme-lerine izin vermeyecek, katilleri ma-hallelerimizden kovacağız.

- Adalet istemekten ve adaletiaramaktan asla vazgeçmeyeceğiz.

- Ebru’ya saldırıp yaralayanlardanmutlaka ama mutlaka hesap soracağız.

Yürüyüş

3 Temmuz2016

Sayı: 528

ISRARIMIZIN KAYNAĞI; TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDA10

Gazi Mahallesi’nde Halk Çocuklarını Tarayarak Katletmeye ÇalışanSivil Polis Otosu, Cephe Milisleri Tarafından Tahrip Edildi

“Mertliğini yoldaşların eyleminde gördük

Ve öptük ellerinden

Halkın adaletini sağlayan ellerinden

Sen çok yaşa yoldaşlık”

Gazi Mahallesi’nde Ebru Yeşilırmak ve Gökhan Yıldırım’ın bulunduğu aracı tarayan sivil polisotosu, Cephe Milisleri tarafından molotoflaranak tahrip edildi. Katillerden hemen aynı gün içindehesap soruldu. Katiller halk çocuklarını istedikleri gibi katledemeyeceklerini bir kez daha görmüşoldular.

Cephe Milisleri yaptıkları açıklamada “Gazi Cephe Milisleri olarak 27 Haziran günü 13.30sıralarında Gazi Baraj yolunda, Gazi Karakolunun katil polislerinin, siyah camlı olduğundan şüpheederek kurşun yağmuruna tuttukları araçta yaralanan halk çocuklarının hesabını sorduk.

Gazi Hastanesi arkasında park halinde duran zırhlı sivil polis aracını, alev topları ile yaktık. Halkınsilahı olan alev topları yakacak halka kurşun sıkanları!

Gazi halkına düşmanlığı tescilli Gazi Karakolu ve polisleri hedefimizdir!

Halk çocuklarının üzerinden kirli ellerinizi çekin!”dediler.

“Halkın Silahı Olan Alev Topları Yakacak Halka Kurşun Sıkanları!

Yürüyüş

3 Temmuz2016

Sayı: 528

ISRARIMIZIN KAYNAĞI; TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDA112

17 Nisan’da Bağımsız Türkiyekonserini yapacaktık, yasakladılar.Ve 17 Nisan 2016 tarihinde ülkemizdeve dünyanın birçok yerinde konserler yaptık. Kimisi tek başına söyledi,kimisi küçük çocuğu kucağında, ki-misi meydanda veya polis saldırısıaltında söyledi.

Biz vazgeçmiyoruz, artık bu ül-kede halkın sanatı örgütlüdür. Halkınsanatçılarını hapsederek, katledereksusturamayacakları bir güçtür bu.Artık Ruhi Sular’ın, Mahsuni Şerif-ler’in sesini kesemeyecekler. Sürgünegönderip gurbet ellerde öldüreme-yecekler. Sanatçılarımız örgütlü artık.Dadaloğulları, Pir Sultan AbdallarGrup Yorum’la yaşıyor bugün.

Grup Yorum vazgeçmedi, yasak-lanan konserlerin hemen ardındanhalkın içinde yeni konserler örgüt-lemeye başladı. İçişleri Bakanlığıda, Grup Yorum’u yasaklamak içintalimat göndermiş. Polisin tüm sal-dırılarına rağmen Gazi ve Sarıgazi’dekonserler yapıldı. Ve devam edecek...2 Temmuz Okmeydanı, 3 TemmuzArmutlu Mahallesi’nde... Yine engelolamayacaklar halkın sanatçılarına.

Haftalardır hazırlıkları süren ma-halle konserlerinin ilkini 25 Hazi-ran’da Gazi Mahallesi Büyük Park’tayapılacaktı. Gazi’deki Yorum gönül-lüleri, Gazi Özgürlükler Derneği ça-lışanları, Gazi Halk Meclisi çalışanlarıgünlerdir büyük bir emekle bu kon-serin yapılabilmesi için çalışmıştı.Konserden bir gün önce sahneningüvenliğini alan Halk Cepheliler,Yorumcular, gece saat 00.00’a ge-lirken gece nöbetini renklendirmek

için türkü söylemeye başladı. Halayakatılanlardan bir Yorumcu anlatıyor:

“Aramızda keman çalmayı bilenbir arkadaşımız vardı. Parkın yuka-rısındaki Hasan Ferit Gedik Uyuş-turucuya Karşı Savaş ve KurtuluşMerkezi’nden davul ödünç aldık, da-vulun tokmağının ilk vuruşlarıylabirlikte akreplerin parka girmesi biroldu. Sanki muharebeye gelir gibi 3akrep, 2 tane U denen zırhlı araç,bir tane Z isimli zırhlı araç ve 2 TO-MA’yla geldiler. Türkülerimizin sesinigaz ve su ile kesebileceklerini um-dular. Kurulumu devam eden ses sis-teminin etrafını zırhlı araçlarla sar-madan 10 dakika önce Gazi Kara-kolu’ndan ses sistemciyi arayıp ağzaalınmaz küfürler edip tehdit etmişlerdizaten. Telefondaki ses “Sen kime seskurduğunun farkında mısın? Terörörgütüne konser yaptırmayacağız”

diyordu. Sesçinin “Beni Pir Sultançağırdı 2 Temmuz anması için” de-mesi üzerine “Sen bilirsin, malze-melerin zarar görür, birazdan ora-dayız” demişlerdi. Ve geldiler işgalegelir gibi... Zırhlılarla çembere al-dıkları sahnemizdi, umutlu türkülersöylediğimiz sahnemiz...

Polislerin gelmesi üzerine kon-serimizin düzenleyicilerinden olanGazi Muhtarı, Gazi PSAKD Başkanı,Karayolları PSAKD Başkanı ile gö-rüştük. Onlar da Emniyet Müdürüile görüşüp bu etkinliğin Pir Sultan’ınher yıl yaptığı 2 Temmuz Sivas şe-hitlerini anma kapsamında bir etkinlikolduğunu, Yorum’un her yıl bu et-kinlikte yer aldığını söylediler. Polisaraçlarının parktan dışarı çıkmasınıistedik. Polis araçlarını geri çektilerfakat Kaymakamından Emniyet Mü-dürü’ne kadar tüm devlet yetkilileri,

Konser Yapma Özgürlüğümüzü Kazanmak İçinDişimizle Tırnağımızla Direndik!

Direnişimizi Bir Kamyon Kasasına YükleyipHalkın Arasına Saldık Türkülerimizi...

Türkülerimiz Adım Adım DolaştıGazi Sokaklarını, Binlere Ulaştı

Halkın Türküleri Baş Eğmedi Faşizm Karşısında!

3 Temmuz2016

Yürüyüş

Sayı: 528

11 3ISRARIMIZIN GÜCÜ; STRATEJİK HEDEFTEN KOPMAMAKTADIR

yapılan tüm görüşmelerde “kırmızıçizgileri”ni ifade ediyordu. “Kırmızıçizgi” Grup Yorum’du. Siz ne ya-parsanız yapın ama Grup Yorum ol-mayacak. Kaymakam açıktan “GrupYorum söz konusu ise bizi aşar” di-yordu. Emniyet Müdürü “Yorum sı-kıntı” diyordu. O politikanın hangimasada alındığını çok iyi biliyoruzbiz. Yorum’a konser yaptırmama ka-rarını alanlar Amerikan emperyalizmive Türkiye oligarşisidir.”

25 Haziran’da Gazi Büyük Parktahazırlıklar sürerken, 13.30’da bir kezdaha akrepler konser alanına daldı.Akrepteki amir, görüşme yaptığı PirSultan Başkanı’na “Ne Pir Sultan’ı,Cephe var burada, sabahtan beriCephe propagandası yapılıyor bu-rada. Yorum konseri yaptırmayaca-ğız” diyordu. Pir Sultan Başkanı’nınkarakol amiri ile görüşmesinin ar-dından parktan çıktılar. Tabii bunlaresas saldırı öncesi tacizlerdi. Saldı-racakları belliydi, emir büyük yer-dendi.

Saatler 16.00 olduğunda Yorumekibi sahnede yerini almış, provayabaşlamak üzereydi. Faşizm deyinceNazi tankları canlanır ya gözümüzünönünde, yıkan yok eden tanklar...Günümüzün Nazileri de yıka yıka,kıra kıra geldiler. Akrebi, TOMA’sı,U’su, J’si, Z’si ile, zırhlı kepçeleriile geldiler. Kırdılar kapıları ve direktsahneye yağdırdılar gaz bombalarını.Halk çocuklarının elleri de armuttoplamadı tabi. Onlar zırhlıların içinde halka saldırırken, halk çocuklarıgazın içinde ellerine ne geçirdiyse

cevap verdiler düşmana. Çatışma bir süre sonra Gazi’nin

sokaklarına yayıldı. Ağırlıklı olarakcemevi bölgesinde toplanan vecaddede türkü söyleyip halay çe-kenlere sürekli biber gazı ve taz-yikli su sıkarak saldırıp dağıtıyordupolis. Fakat her dağılmadan sonratekrar bir araya geliyordu halkımız.Yorumcular da tüm halaylardaomuz başındaydı. Bunun çok dabir önemi yoktu aslında. Çünküherkes birer Yorum elemanı ol-muştu. Her sokaktan Yorum tür-küleri yükseliyordu. Çağrı ekipleri

5 bölgeye dağılıp halkı Yorum’u sa-hiplenmeye çağırdılar. Türkülerimizinyükseldiği her sokağa gaz atıyorlardı.Türkülere gaz atacak kadar aciz birdüşman var karşımızda. Çağrı ekipleridört bir yandan sloganlarla cemeviönüne geldiler ve burada büyük birhalay kuruldu. Yine saldırdılar.

Şimdi sıra konseri tüm Gazi’yeyayma vaktiydi. Seyyar bir sahnekurulacaktı ve Gazi’nin üç noktasındakonser verilecekti.

Bir Yorumcu heyecanla coşkuylaanlatıyor: “İlk durağımız SekizevlerÜçgen Park idi. Halk Cepheliler din-leyicilerimizi üçerli beşerli gruplarhalinde Sekizevler Üçgen Park’a gö-türdüler. Biz de bu arada seyyar sah-nemizi kuruyorduk. Pikap denilenarkası açık kamyonetin kasasına sessistemimizi kurduk. Önlüklerimizi gi-yip kasaya atladık, seyyar sahnemizdekonser alanımıza giderken heyecan-dan birbirimize bakıp gülüyorduk.Üçgen parka vardığımızda 100 kişilikbir kitle bizi bekliyordu. Üstelik bizgelmeden önce iki kez saldırıya uğ-rayıp dağılmalarına rağmen yenidentoplanmışlardı. Sloganlarımızla girdikkonser alanına. Konserimize başla-yacakken teknik bir arıza ile karşı-laştık. Pikaba saldırırlarsa ve sessistemine gaz fişeği gelirse yangınçıkma ihtimaline karşı iki kova sudoldurup kasaya koyduk. Fakat yoldasarsıntıdan sular döküldü ve invertörübozdu. Bu nedenle ses sistemsiz baş-ladık konserimize. Ses sisteminin ye-rini yüzlerce avaz doldurdu. ÜçgenPark’ta konserimiz başladığında her-kesin coşkusu yüzüne yansıyordu.

Anneler çocuklarını bize uzatıp pikabaalmamızı istiyorlardı. Biz de annelereen güvenliksiz yerin pikap olduğunu,ilk bize saldıracaklarını söyledik.Buna rağmen çocuklarını yanımızaverdiler. Beylikdüzü’nden, AnadoluYakası’ndan konser için geldiğinisöyleyenler vardı. Yaklaşık 10 şarkısöyledikten sonra ikinci durağımızolan Halk Meclisi önüne gideceğimizisöyledik. Biz kamyonda, dinleyicile-rimiz hemen arkamızda marşlarlaGazi sokaklarını geçe geçe vardıkHalk Meclisi önüne. Yol boyuncakonser konvoyuna katılanlarla birlikte500 kişi olduk. Camlardan, balkon-lardan alkış çalan, eşlik eden insanlarda cabası. Meclis önündeki ikincikonserimizden sonra yine sokaklarıdolana dolana Heykel Parkı’na gel-dik. Burada bir kez daha saldırıyauğradık. Akrepten tam üzerimize gazatılmasını bir tırla yolu kaparatarakengelledik. Tır şöföründen tırı önü-müzde bırakması ve aşağı inmesi is-tendi. Bu sayede karşımızdaki akrepve TOMA’yla burun buruna gelmedenyolumuza devam ettik. Şoförümüzdeyim yerindeyse bizi uçurdu. Fakatkonserimiz bitmemişti daha. Son du-rağımız olan Nalbur Parkı’nda konservermemiştik. Heykel Parkı’nda sal-dırıya uğrayıp dağılan kitle çok geç-meden Nalbur Parkı’nda toplandı,biz de oraya geçtik. Konserimizi nok-talamak üzereyken üzerimize sularve gazlar yağmaya başladı yine.Haklıyız Kazanacağız’ın son kıtasınıağzımıza sular dolarken söyledik.Dinleyicilerimiz de hem gazdan et-kilenmemek için koşuyor hem de ba-ğıra bağıra marşımızı söylemeye de-vam ediyordu.”

Ve böylece kamyon konseri sonaerdi. Bir parkta yaptırmadılar, tümGazi’de konser yapıldı.

Girenler çıkanlarla birlikte 1000kişi aktif bir şekilde konsere katıldı.Yüzlerce insan da balkonlardan, cam-lardan dinledi. Çatışmalar ve sokakkonserleri toplam 6 saat sürdü. Busüre zarfında polis tek bir insanı dahigözaltına alamadı. Her gözaltına yö-neldiğinde tepelerine taşlar, sandal-yeler yağdı ve kaçıp gittiler, elleriboş döndüler. 22.15’te başlayan kam-

Yürüyüş

3 Temmuz2016

Sayı: 528

ISRARIMIZIN KAYNAĞI; TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDA114

yon konseri 00.15’te sona erdi. Gazili bir Halk Cepheli : “Her

gün beş saat masa açtım konseriçin bunun hesabını sormaz mıyımben!” diyordu. İşte bu güçlü bağYorum’un halkla bağını keseme-yeceklerini gösteriyor. Bu saldırı-larda Dilan Poyraz’ın kafasını gazfişeği sıyırdı, yaralandı.

Konsere katılan bir Dev-Genç’liise konserden sonra gülerek, “Moralüstünlüğü bizdeydi, çok güzel geçtikonser” dedi...

26 HAZİRAN SARIGAZİ Bu kamyon konserinin ardından,

hemen bir gün sonra 26 Haziran’daSarıgazi konseri yapıldı. Ve yine gazbombaları, polis saldırısı altında ya-pıldı bu konser. Sargazi Festival ala-nında yapılacak konser için de günleröncesinde afiş, bildiri dağıtımları ya-pılıyordu.

Son gün toprak alanı gönüllü ola-rak halkımız kepçesi ile düzledi.Sonrasında ona daha küçük kepçesiile oğluda katıldı. Büyük kepçedebaba, küçük kepçede oğul çalışırkenbu araçları ustalıkla kullanmalarınıhayranlıkla izledik. Aracın her birparçası onların kolları bacakları idisanki. Üstüne üstlük küçük kepçedenGrup Yorum’un “Gerisi Hayat” şarkısıçalıyordu bangır bangır. Sahne betonbir platformdu. Yer yer dökülen betonplatformu mahallenin gençleri kır-mızıya boyayarak üstüne sarı boyaile Grup Yorum, sol alt köşeyedeSarıgazi festival alanı yazmışlardı.

Kitle çalışması son ana kadar de-vam etti. Kitle çalışması yapanlarınKaymakamlığın önünden geçerkenyaptıkları kuşlamalar oraya doğrusavrulduğu için kısa bir tartışma ya-şamışlar polislerle. Çalışmaya çıkanlargeri döndükten kısa bir süre sonra 2akrep alana geldi. Saat 12.30 civa-rıydı. Ses sistemini kuranlara eğertoplamazlarsa saldıracaklarını anonsettiler.

Tekrarlayıp duruyorlardı İçişleriBakanlığı’nın kesin talimatıymış Yo-rum’a konser verdirilmeyecekmiş.Akreplerle dönüp dolaşıyorlardı sah-nenin çevresinde. Tacizi, tahrikevardı. Bir grup tekrardan kitle çalış-

masına çıktı bu sefer akrepler tacizetmiş.

Sahne hazırlığı için erkenden gi-den Yorumculara, oturdukları parktankalkmazlarsa saldıracaklarını söyle-diler. Sonra da plastik mermi, gazbombası ve ses bombası atmaya baş-ladılar. Böylece polisin saldırısı baş-lamış oldu.

İki üç kişi gördüğüne saldırmayabaşladılar. Cemevi de kapılarını ka-pamıştı. Kitle tartışınca açtılar kapı-ları. Saat de daha erken olduğu içingençler cemevi bahçesine geçtiler.Polisler tacizlerine burada da devamettiler. Bazı kişilere isimleri ile ses-leniyorlardı. Hakaret ediyorlardı. Butaciz ve saldırılar sürerken, kitletekrar sesli çağrıya çıktı. Dönüştekapının önünde halay çekerlerkenakrep üstlerine sürdü ve herkes tümöfkesi ile akrebe tekme tokatlarlagirişti. Ellerine geçeni fırlattılar. De-liye dönen halk düşmanları plastikmermilerle taradı, cemevine gaz bom-bası atmaya başladı. Önden, arkadancemevinin bahçesine saldırdılar. Hersaldırıya mahallenin gençleri cevapverdi. Ne yaparlarsa yapsınlar saldı-rıları aslında ne kadar aciz olduklarınıgösteriyordu.

Saat 19.00’da araçların konvoyubaşlayacaktı. Bu hazırlık bir saat öneçekildi. Yorumcular her ne olursaolsun bu konseri yapmakta kararlıydı.Halkla birlikte, halkın örgütlü gücüyleHalk Cephesi’yle birlikte bu konseryapılacaktı.

Yorumcular son hazırlıklarını yap-mışlardı; “19.00’da kitle ile ayrı biz

de ses aracımızla Demokrasi Cad-desi’nin başında buluşacaktık ve kor-san konser koyacaktık. Gerçektende illegal bir eylemi örgütlüyor gi-biydik. Çıktığımız gibi halk düşmanıpolis saldırıyordu. Dikkat çekmemekaracı deşifre etmemek için toplu çıkışyapmadık. Durulunca ortalık ikişerikişer ayrı yönlerde ayrıldık. Oradanbir parkta buluştuk. Saatimiz gelincebindik araca. 2 ses kolonu, enstrü-manlarımız vardı içerde. Su ve yi-yecek bir şeyler de almıştık akşamuzun dedik. Araç çok eskiydi. Gaz,fren pedalları zor basıyordu. İçtenkapı açılıp kapanmıyordu. Bir arka-daşımızın aslında en önemli işi buydu.Çünkü hızlı olmamız gerekiyordu.Önlüklerimizi giymeye başladık. Çokheyecanlanmıştık. Demokrasi Cad-desi’nin başına geldik, hızla açıp ka-pıyı indik. Arabanın arka kapağınıaçıp enstrümanları ve mikrofonu ça-bucak hazırladık. Etrafımızdakilerşaşkın şaşkın bakıyordu bize. Önce-sinde Demokrasi Caddesi’ne gele-ceğimizi bilen dinleyicilerimiz mu-zaffer bir edayla gülümsüyordu. Kısabir konuşma ile başladık. Bizim içinhalkın olduğu her yer konser alanıdırdedik. Bazen dev sahneler, bazenmeydanlar, bazen parklar bazen debir kamyon kasası ya da bir minibü-sün arkası... Umudun bir kalıbı yoktursığdıramazsın. O parıltıyı kimi zamano büyük stadyumun görkeminde kimizaman Demokrasi Caddesi’nde iştebu şaşkın bakışlarda yakalarsın.”

Yorumcular böyle anlatıyor kon-serlerini. Kamyon kasasından, mi-

3 Temmuz2016

Yürüyüş

Sayı: 528

11 5ISRARIMIZIN GÜCÜ; STRATEJİK HEDEFTEN KOPMAMAKTADIR

nibüse kadar her türlü yol ve yöntemlekonserlerini yapıyor Grup Yorum.

Demokrasi Caddesi’ndeki konsersürerken halk düşmanları yine yanaştı.Üçüncü şarkı söyleniyordu ki ortadapatlayan bir havai, polisin saldırmabahanesi oldu. Birden gaz bombasıve plastik mermi atmaya başladılar.

Yorumcular yine hazırlıklıydı;“Öncesinden saldırı anında hepimizaraca bineceğiz ve hemen alternatifyere gideceğiz dağılmayalım demiştik.Ve polis sıkıştırmasın diye de kon-voydaki araçlar araya girecek ve bi-zim hareket alanımızı rahatlatacaktı.Bir yandan kitle de polisi engelleye-cekti. Peki nasıl oldu. İki kişi ile be-raber bol aksiyonlu bir yolculuk ya-şadık. Polisler 3 akreple takıldılarpeşimize. Tabi malum kapılar dıştankapatmazsan kapanmıyor. Bu nedenleaçık ve halk düşmanları içeriyi bizi

plastik mermi ile tarıyor. Bir yandanarabanın hızı manevrası derken ko-lonlarla akrebin üzerine uçma tehli-kesi geçirdik. Bir o yana bir bu yanasavrula savrula devam ettik yolumuza.Sağ sol şurdan burdan diyerek kay-bettirdik izimizi. İlk başta arkadaş-larımızı bulmaya çalıştık sonra Kar-tanesi Parkı’na geçtik. Onlar halayçekmeye başlamışlar bile.”

Kartanesi Parkı’na geldi Yorum-cular, başta 25-30 kişiydi, sonra yavaşyavaş kalabalık artmaya başladı. 60,70’e çıktı sayı, yeni yeni gelenler“bitmedi değil mi? Anca gelebildik”diyenler oldu. Buradaki program bi-tirildikten sonra diğer parka, yinearaçtan sesi açıp yürüyüşe geçildi.Araç engellenmesin diye 2 yol araçlakesildi ancak karşı yoldan geldi polis.Plastik mermi, gaz bombası sıkmayabaşladı direk. Yine Yorumculara bı-

rakalım sözü: “Bu sefer çoğumuzatladık arabaya çılgın şoförümüzbastı gaza. Takıldılar peşimize. Millettaşlıyor. Hiç ilgilenmeden bizi sıkış-tırmaya çalışıyorlar. Arkadan öndensağdan soldan derken sıkıştık. Birakrep arabamıza çarptı aynayı kırdı.Camdan aracı kullanan arkadaşınkafasına silahı dayadı. Arka camasıkıyorlardı eğildik. Kapılarda dıştanaçılmıyor ancak bir arkadaş açtı veçıktık. Arka kapı açılmıyordu ancakparkta bir abi görünce kucağındaçocuğu olmasına rağmen bıraktıgelip kapıyı açtı. Çıktık, çıktığımızandan itibaren sıkmaya devam ettiler.Taş atıldı ancak sardılar, enstrüman-ları parçaladılar, arabayı alıp gö-türdüler. Bizde köşe kapmaca oyna-maya devam ettik. Bu esnada ayrıdüştüğümüz diğer Yorumcu arkadaş-larımız Nazım Hikmet Parkı’ndaşarkı söylemeye halay çekmeye baş-lamışlar ve polis saldırmış. Bununüzerine sokak aralarında küçük ba-rikatlar kuruldu. Yer yer çatışmalaryaşandı.”

Konser, Sarıgazi Festival Ala-nı’nda türküler ve halaylar çekilereksonlandırıldı. Büyük meydan kon-serini engellemişlerdi, ancak halkınYorum’u sahiplenmesini engelleye-mediler. Sarıgazi’nin de sokaklarıGrup Yorum türküleriyle yankılandı.Konserlerin hepsi de yasaklansa,hakkıyla çıkacak bu sürecin içindenhalkın sanatçıları. Çünkü hiçbir güçhalkın örgütlü sanatını yok edemez.

Eylül Lizge Zelda: Ya tebrik ediyoruz sizi. Düngazdan dışarı çıkamadık. Konseri engellediler. Siz hangiara türkülerimizi söylediniz. Hayranım sizin bu direnmegücünüze…

Mustafa Kaplan: Grup Yorum bir halktır… Yurdunher tarafında açtığı müzik okullarıyla örnektir. Bunlarısindiremeyen faşizan bir hükümet AK Parti… Korku-

yorlar… Elbette korkacak-lar… Onlar da biliyorki buGrup Yorum kalabalığı ken-dilerinden hesap soracak-tır…

Geronimo Çelik: Herkes kendi azrailini görünce tanırve ister istemez ondan korkak AKP de o kalabalığı görünceazrail görmüş gibi oluyor korkusu ondandır...

İbrahim Korkmaz: Grup Yorum uyandırıcı olduğuiçindir. Grup Yorum AKP grubunu bile uyandırmagücüne sahiptir.

Grup Yorum’un internet hesabına gelenyüzlerce mesaj arasından birkaç mesaj:

Geçtiğimiz hafta içinde İngiltereyaptığı referandumla Avrupa Birliği(AB)’nden ayrılma kararı aldı. Alınanbu kararın ülke içinde ve dışındabirçok etkileri ve tartışmaları oldu.Elbette bunların birçoğu emperyalist-kapitalist sistemin kendi iç dengelerineilişkin tartışmalar biçiminde ortayaçıktı. Fakat öte yandan İngiltere’ninbu ayrılığının halkları ilgilendiren veetkileyen bir boyutu da vardır. Buetki emperyalistlerin bugün geldiklerinoktada içinde bulundukları durumadairdir. Dünyanın dört bir yanındahalklara kan kusturan ve iliğine kadarsömürenlerin kendi içlerinde bu şekildeayrılıklar yaşaması ve birbirlerine gir-meleri elbette halklar içinde belli so-nuçları ortaya koymaktadır.

Düne kadar kendi aralarında yaşa-dıkları çelişkileri entegrasyon yolunagiderek çözüme kavuşturan emperya-listler gelinen noktada bunu yapamı-yorlar. Kendi çelişkileri boyutlanıyorve ciddi ayrılıklar ve çatışmalar nok-tasına varıyor. Bu, bugün için savaşlarbiçiminde ortaya çıkmasa da krizleriniderinleştirecek sonuçlar yaratabiliyor.

Emperyalist ÜlkelerinYaşadıkları Krizler veNedenleri

AB neden kuruldu? Avrupalı dev-letlerin bütünleşerek halk için dahaiyi yaşam koşulları oluşturma ve ül-kelerin sınırlarını kaldırarak halklarınkardeşliğini yaratmak gibi bir amaçlabu birlik oluşturulmuş değildir. Bizimçok bilmiş solcularımızın ve AB hay-ranlarının demokrasi nutukları veAB’nin güzellikleri üzerine yaptıklarımethiyeler sadece görüneni anlatır.Oysa AB’nin kuruluş gerçeği; emper-yalist bir birlik olarak halkları dahafazla sömürmek ve kendi sömürü pay-larını artırmak ve kaçınılmaz sonlarınıengellemek gibi bir amacı taşımaktadır.Bunu görmeden AB hakkında yapıla-cak değerlendirmelerin hepsinin altıboştur ve esas olarak da emperyalisttekellerin çıkarlarına hizmet eder.

Lenin emperyalizmi, kapitalizmincan çekişen aşaması olarak tanımlar.Bunun nedeni kapitalizmin süreklikrize girdiği bir dönem olmasındankaynaklanır. Ve emperyalist tekelleryaşadıkları krizi çözmek için savaşyoluna başvurmaktadırlar. Ancak sa-vaşlar krizlerini çözmek bir yana dahada derinleştirmiştir. Yeni pazarlar eldeetmek için savaş başlatan emperyalistülkeler -başında Almanya gelir- savaşsonucunda yeni pazarlar elde edeme-dikleri gibi daha derin krizlere gir-mişlerdir. Dahası savaşla birlikte em-peryalist zincirden kopan ülkeler, kriz-lerini derinleştiren bir sonuç olmuştur.Birinci paylaşım savaşı sonrası dün-yanın altıda biri, ikinci paylaşım savaşısonrası ise dünyanın üçte biri emper-yalist pazarın dışına çıkmıştır.

İşte AB’nin temeli, 2. PaylaşımSavaşı sonrasında Avrupa’nın yaşadığıyıkımın büyüklüğü, ABD’nin emper-yalist pazar içinde önemli bir güç eldeetmesi ve pazarların büyük bölümünükontrol altına alan bir genişlemeyekavuşmuş olmasının sonucunda atıl-mıştır. Ve AB’nin temelleri emperya-lizmin üçüncü bunalım dönemindeemperyalistlerin kendi aralarındakiçelişkileri savaş yoluyla çözmek yerineentegrasyon yoluna giderek çözmearayışlarından kaynaklanmaktadır.

AB ile gerçekleşen entegrasyon,emperyalistlerin önceki krizleri dö-neminde kendi aralarındaki çelişkileriçözmek için kullandıkları savaş yön-teminin yerine çelişkileri yumuşat-manın aracıdır.

Entegrasyonun pazarlarını korumave çelişkilerini yumuşatma gibi olumlusonuçları olmakla birlikte Avrupalıemperyalistlerin kendi aralarındaki çe-lişkileri tümden ortadan kaldırmamıştır.Ve Avrupa’nın güçlü devletleri alınankararlarda belirleyici olmuşlardır. Özel-likle uzun süredir Almanya’nın AB’ninaldığı tüm kararlarda belirleyici olduğuve AB’ye yön verdiği söylenebilir.

Bu çelişkiler ve pazar kapma sa-vaşının değişik biçimlerde sürmesigerçeği krizleri de artırmaktadır. Em-

peryalizm bir krizden çıkıp yeni birkrize yuvarlanmaktadır. En son yaşanankrizleri ise 2008 krizidir. Ki bu krizinyansımaları bugün AB’nin içinde ya-şanan sonuçları doğurmaktadır.

2008 krizi, ABD’de başlayıp Av-rupa ve dünya ülkelerine yayılan em-peryalizmin yakın zamanda gerçek-leşen en büyük krizidir. Kriz ABD’deve esas olarak da sermaye piyasasındabaşlar. Halka konut sağlama adı altındadüşük faizli kredilerin açılması amadaha sonrasında bu kredilerin geridönmemesi ve fiyatların hızla düşüşegeçmesine paralel olarak iflaslarınbirbirini izlediği bir dönem yaşanır...Bunun bir yanı halkın kredileri öde-yememesi sonucu evlerine el konul-ması biçiminde ortaya çıkarken diğeryanı ise büyük şirketlerin de aynı bi-çimde aldıkları kredileri ödeyemezduruma gelerek iflas etmeleridir.

Yaşanan iflaslarla birlikte ciddi birekonomik kriz ABD’den başlayarakyayılır ve en büyük etkileri de Avrupave daha yıkıcı boyutu ise yeni sömürgeülke ekonomilerinde görülür. Krizidurdurmak için müdahaleler olsa dakrizin yarattığı etkiler dünya çapındabenzer sonuçlar yaratır. Avrupa’da İz-landa’nın üç büyük bankası iflas eder-ken İngiltere konut piyasası da aynıABD’deki gibi düşüşe geçti. Ekonomikdurgunluğun izleri yeni sömürgelerdeekonomik çöküşlere paralel artan iş-sizlik, yoksulluk ve açlık olarak ortayaçıktı.

Emperyalist ekonominin işleyişmekanizmalarının daha fazla kar gü-düsüyle hareket ettiği ama hayatınişleyiş mekanizmasının ise buna uygunilerlemediği bir ortamda kriz patlakvermektedir. Ki bu durum kapitalistekonominin kaçınılmaz sonucudur...

İngiltere ile AB Arasındaki Kriz

2008 krizi 2012 yılına kadar devameden yoğun etkilerinin ardından du-rulsa da emperyalizmin krizi sona er-mez. Çünkü kapitalist sistemde kriz

İngiltere’nin AB’den Ayrılması Emperyalist Krizin Sonucudur! ZZafer, Krizi Derinleştirmek İçin

Savaşan Halkların Olacak!

Yürüyüş

3 Temmuz2016

Sayı: 528

ISRARIMIZIN KAYNAĞI; TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDA16

yapısaldır. Entegrasyon savaşlara baş-vurmadan çelişkileri çözme platformuolsa da her şeye muktedir bir özelliğede sahip değildir. Çünkü emperyalistlersürekli krizlerinin dönem dönem onlarıkomaya sokan hallerinden kurtula-madıkları gibi gelinen noktada bukriz daha sık ve daha güçlü etkilergöstererek ortaya çıkabilmektedir.

AB içinde Almanya her zaman“büyük abi” olma rolünü üstlenmişolmakla birlikte sırtını ABD’ye yaslayanve bir yanıyla da ABD’ye bağımlı birülke durumunda olan, ABD’nin poli-tikalarına uyumlu hareket eden İngiltereher dönem ayrı bir baş çekme ve Al-manya’nın en güçlü olmasının önündeengel olmak isteyen ülke pozisyonun-dadır. Fakat aynı zamanda da en çokborçlu olan ve krizlerin etkisini derindenyaşayan bir ülkedir.

Bu nedenle son AB’den çıkış ka-rarı kendi içinde ikiye bölünme tar-tışmalarını da beraberinde getirmiştir.İngiltere’nin ayrılması yönünde kararıortaya çıkaran referandumdan önceİngiltere hükümeti ayrılığa karşı çı-karken ABD Başkanı da AB’de ka-lınmasını istemektedir. Ki özellikle2. Paylaşım Savaşı’ndan sonra İn-giltere hemen her konuda ABD ileparalel bir politika izlemiş ve onunpeşi sıra yürümüştür. Ancak bu kezbunu yapamamışlardır. Ülke içindeyaşanan krizin etkileri böylesi birsonucu doğurmuştur. Ki İngiltere’ninyaşadığı kriz AB’nin diğer büyükülkelerinin hepsi için de geçerlidir.

Özellikle sosyalist ülkelerde ya-şanan yıkımdan sonra yeni pazar alan-larına kavuşmanın sevincini yaşayanemperyalistlerin bu sevinci çok uzunsürmedi. AB’nin büyük tekelleri ken-dilerine yeni katılan doğu Avrupa ül-kelerinde ucuz işgücünden ve ham-madde kaynaklarından yararlanmakiçin fabrikalarını bu ülkelere taşırlarkenbüyük karlar elde etme hayallerinikuruyorlardı. Ancak bu gidişleri geridekalan ülke halkı açısından ise sosyalbir krizin habercisidir. İngiltere, Fransave diğer ülkelerde halkın hoşnutsuz-luğu, özellikle artan göçmen yoğun-luğu ile daha fazla açığa çıksa daesas olarak işsizlik ve sosyal haklarıngaspı sonucunu doğuran yeni emper-

yalist politikaların yarattığı sonuçlardır. Ekonomik olarak krizden bir türlü

kurtulamayan, sosyal ve politik krizinde bunu takip etmesiyle AB üyesi ül-kelerin kendi içlerindeki çatışmalarıda yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladıve son olarak İngiltere ile patlak verdi.

Emperyalistlerin KriziEntegrasyonlaÇözülemeyecekDerinliktedir

Yaşanan bu gelişme aslında em-peryalizmin krizlerinin derinliğiniortaya koyan bir durumdur. Krizlerinientegrasyonla yumuşatma çabalarıda gelinen noktada emperyalistleriçin çözüm olamamaktadır. İngilte-re’nin ayrılma kararında Almanya’nın“büyük abi” olmasının payı salt birhasetlik değil, pastadan daha fazlapay alma kavgası ve içinde bulun-dukları ve bir türlü kurtulamadıklarıkrizlerinden çıkma amaçlıdır.

İngiltere’de ayrılıktan yana olanlarbu sayede krizlerini hafifletmeyi dü-şünmektedirler. Sınırları kapatarakülke içindeki hoşnutsuzlukları bastı-rabilmek ve kendi ekonomilerini busayede güçlendirebileceklerinin hesabıiçindedirler. Elbette bunu yapabilmelerimümkün değildir. Ancak yine de çık-mamış candan umut kesilmez misaliyeni çare arayışları içine girmektedirler.

Öte yandan AB açısından da budurum tehlike işareti olarak değerlen-dirilmektedir. Bir yandan bunun dominoetkisi yaratması ve başka birlik üyele-rinin de ayrılma yönünde karar sürecinegirmesi tehlikesi dile getirilmektedir.Ki bu yönlü çağrılar Fransa ve İtalya’dada başlamıştır. Diğer yandan ise birliktenayrılan İngiltere’nin serbest pazar dışınaçıkmasının yaratacağı sonuçlar tartı-şılmaktadır.

Buna karşılık AB’nin en büyükleriolan Almanya, Fransa ve İtalya ortakbir açıklama ile durumu değerlendi-rirken İngiltere’yi üslubunca tehdit et-mekte ve birlik üyesi olmanın gereğiolan kuralları hatırlatmaktadırlar. Kibu kurallara göre İngiltere’nin ayrılmasıiki yıla yayılacak ve özellikle güvenlikve serbest ticaret anlaşmaları İngiltereile tartışma konusu yapılacak. Ve iki

yıllık süre içinde İngiltere AB üyesigibi davranmak zorunda kalacak. ABülkeleri İngiltere’nin buna uyması vebu sürecin başlaması için de kendisininaçık bir başvuruda bulunmasını şartkoşarak tavırlarını belirlediler. Bununlaİngiltere’yi anlaşma maddeleri üze-rinden sıkıştırma hesabı içindedirler.Ki ayrılık kararının hemen arkasındanİngiliz Sterlininde yaşanan düşüş deİngiltere açısından yeni ve daha derinbir krizin habercisi gibidir.

Emperyalist KrizleriDaha da Derinleştirmekİçin Halkların SavaşınıBüyüteceğiz!

Emperyalizmin krizi yapısal vesüreklidir dedik. Bu yanıyla emper-yalistler sürekli bu tür çatışma vetartışmalar içine gireceklerdir. Ancaksonucu tayin edecek olan her zamankigibi halkların mücadelesi olacaktır.Ki emperyalizmin krizini derinleştirenve onları açmaza sürekleyen de yineproletarya başta olmak üzere halklarındirenişleri olmaktadır.

Emperyalistler piyasayı rahatla-tarak, krizin yarattığı sonuçların üs-tünü örtme ve yeni sömürgelere ta-şıyarak kendi ülkeleri içinde oluşantepkileri yumuşatma gibi birçok ma-nevralara başvurabilmektedirler.

Ancak ne yaparlarsa yapsınlaryaptıkları sömürünün sonuçları yenisömürge ülkelerden başlayarak kendiülkelerine kadar varmaktadır ve var-maya devam edecektir. Bugün kriz-lerini tetikleyen en önemli etkenlerdenbiri olan göçmenler dünyanın dörtbir yanından sadece bir yuva, birlokma ekmek bulmak için yollaradüşmeyeceklerdir. Emperyalizminyarattığı açlık ve yoksulluk tablosunason vermek, emperyalistlerin gırt-laklarını sıkmak için de geleceklerdir.Ve süreci esas belirleyecek olan dahalkların emperyalizmi yıkmaya yö-nelen savaşları, kararlılıkları olacaktır.

Ve bu nedenle bütün dünyanınezilenlerine sesleniyoruz: Emperya-listlerin krizlerini daha fazla büyütmekve onları yerin dibine sokmak için;Birleşelim, Savaşalım! Zafer Halk-ların Olacaktır!

3 Temmuz2016

Yürüyüş

Sayı: 528

11 7ISRARIMIZIN GÜCÜ; STRATEJİK HEDEFTEN KOPMAMAKTADIR

Yürüyüş

3 Temmuz2016

Sayı: 528

ISRARIMIZIN KAYNAĞI; TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDA118

DİSK/Genel-İş Sendikası 21. 06.2016 tarihinde Oya Baydak’ın direnişihakkında zorunlu bir açıklama yap-mış. Açıklama ihbarcılık, muhbirlikve linç saldırısı çağrısı yapan yalanlarmanzumesidir. Açıklamanın tamamıneden patron sendikacısı dediğimizinkanıtıdır. Neden ısrarla ve kararlı birşekilde direnildiğinin kanıtıdır. Açık-lamada dile getirilenlere tek tek cevapvereceğiz. Ama önce şunu hatırlatalımlinç saldırısı yapmanız anlamsızdır.Daha önce de linç yaptınız, devrim-cileri linç ettiniz, direnen bir kadınişçiyi linç ettiniz. Ne oldu? Siz kay-bettiniz. Daha da kaybedeceksiniz.İşçiler ve halk sizin gerçek yüzünüzügörecek. Yüzünüze taktığınız maskedüşüyor. Her linç saldırınız sizin yokoluşunuzdur. İhbarcılık konusundaise şunu söyleyebiliriz; anlaşılan oki ihbarcılığı meslek haline getir-mişsiniz. Daha önce de Erol Ekici’yiihbar etmiştiniz. Yapın. Belki bir günAKP’den bir ödül de alırsınız.

Sendikanız Bir SiyasiÖrgütün Tacizi AltındaDeğildir

Taciz; rahatsız etme, tedirgin etmedemektir. Devrimci İşçi Hareketi sen-dikanıza karşı mücadele etmiyor. Yö-netim kurulunda olan sizlerin patronsendikacılığı anlayışına karşı mücadeleediyor. İşçileri bilinçlendirmek içinmücadele ediyor. Patron sendikacısıtanımlaması bir anlayışı ifade etmek-tedir. Doğaldır ki bu sıfatı kazanmakda kolay değildir kaybetmek de. Sizbu sıfatı kazanmak için çok uğraştınız,çalıştınız. Uzun yıllar sonunda busıfatı kazandınız. Bu uzun yıllardaişçiyi satmak, belediye başkanları ilebirlikte sendikaları yönetmek, kadroluişçileri taşerona devretmek, sıfır zamlatoplu sözleşme yapmak, işçinin olansendikaya ait tatil tesislerini işçiyekapatmak, devrimcileri linç etmek,direnen işçileri linç etmek, genel ku-rullarda işçilerin listesi kazandığındasalona polis çağırttırıp seçim sonuç-

larını değiştirmek gibi pratikler vardır.Siz patron sendikacısı tanımını bupratikleri sürekli tekrarlayarak ka-zandınız. Devrimci İşçi Hareketi isesizin işçiyi sömürmenizi engellemekiçin mücadele etmektedir. Etmeye dedevam edecektir. Siz emeğiyle ge-çinmeye çalışan işçilerden aldığınızkesintilerle lüks içinde yaşamayındiye mücadele etmektedir. Altlarınız-daki makam otomobillerini, lojmanlarıalmak için mücadele etmektedir. On-ları altınızdan alacağız da. Siz deişçiler nasıl yaşıyorsa öyle yaşaya-caksınız, işçiler işe nasıl gidip geli-yorsa öyle gidip geleceksiniz. İşçilerne kadar maaş alıyorlarsa o kadarmaaş alacaksınız. Sendikalar işçinindirve işçiler yönetecek. O zaman zatensizin gibi asalaklar sendika yönetim-lerinde yer alamayacaklar.

Sizler, Akıl HocasıPatronlar OlanZavallılarsınızİşe iade kararına uyulmuşmuş!

Siz bir kendinizi akıllı sanıp her-kesi aptal mı sanıyorsunuz? İşe iadekararına nasıl uydunuz bize anlatınbakalım. Yalancılık paçalarınızdanakıyor. İstanbul’da çalışırken iştenattığınız işçiye Kocaeli’de işbaşı yap-mayı teklif etmeyi işe iadeyi yerinegetirme olarak mı görüyorsunuz. Pekio zaman size göre sürgün nasıl olu-yor? Oya Baydak, İstanbul’da Avrupayakasında çalışırken işten atılmıştır.Yaşamı, düzeni buna göre düzenlen-miştir. İstanbul koşullarında Anadoluyakasında çalışması bile kabul edi-lemez bir durumken siz Kocaeli şu-besinde işe başlatacağız diyorsunuz.Dalga mı geçiyorsunuz? Yoksa buaklı sürekli beraber yatıp kalktığınızpatronlardan mı alıyorsunuz? Onlar-dan bunu mu öğrendiniz? Siz bil-mezsiniz ama işçiler, direnenler, dev-rimciler bilir patronların işçileri baskıaltına alıp susturma yollarından biride sürgündür. Hakkını arayan, bas-kılara boyun eğmeyen işçiyi işten

atamıyorsa sürgün eder. Böylece is-tifaya zorlar. Sizin yaptığınız dabudur. Buna da işe iade kararına uy-mak mı diyorsunuz?

Devrimci İşçi Hareketi’nin DİSK YönetimKurulundan İstediği Oda Talebine Cevap Vermek Size mi Düştü?Hani iki ayrı sendika-konfederas-yondunuz?

Devrimci İşçi Hareketi işçilerinkendisine ulaşabilmesi için DİSKYönetim Kurulundan bir oda talepetmiştir. Bunda ne var? Talep edemezmi? DİSK Yönetim Kurulu kabuleder ya da ret eder. Bırakın bunaDİSK Yönetim Kurulu cevap versin.Neden siz cevap veriyorsunuz? Dev-rimci İşçi Hareketi oda talep etmecüretinde bulunmuş. Bizim cüretimizisorgulamak sizin haddinize düşmez.Haddinizi bilin. Bizim ağzımız var,istediğimizi söyleriz diyemezsiniz.Ağzı olan konuşur diye düşünmü-yoruz. Devrimci İşçi Hareketi’nincüretini siz sorgulayamazsınız. DemekDİSK’ten oda talep etmek suçlarınen büyüğü size göre? Bir yandan dadoğruyu da söylüyorsunuz. Devrimciİşçi Hareketi cüretli ve meşrudur.Bu nedenle sizin rüyalarınızda bilegöremeyeceğiniz direnişleri örgütle-miş ve kazanmıştır. Rosateks, Dark-men, Kazova, Soma Maden İşçileriDirenişi, Türkan Albayrak, CanselMalatyalı direnişleri sizin rüyanızdabile göremeyeceğiniz direnişlerdir.Peki, sizin baştan sona örgütleyipyürüttüğünüz, patronlarla ya da be-lediye başkanlarıyla satmadığınız tekbir direniş var mı? Tek bir direniş is-tiyoruz. Yoktur. Siz busunuz. Siz bunedenle Devrimci İşçi Hareketi’ninkesip attığı tırnağı bile olamazsınız.

Susarak gerçeklerin üstünü örte-mezsiniz. Oya Baydak’ın Genel-İş’teişe başlatılmasına ilişkin gerçekleri

Devrimci İşçi Hareketi:

“DİSK/Genel-İş Sendikası’nın Yalanlar“DİSK/Genel-İş Sendikası’nın YalanlarDolu Açıklamasına Zorunlu Cevaptır”Dolu Açıklamasına Zorunlu Cevaptır”

3 Temmuz2016

Yürüyüş

Sayı: 528

11 9ISRARIMIZIN GÜCÜ; STRATEJİK HEDEFTEN KOPMAMAKTADIR

geçiştiremezsiniz.Genel-İş açıklamasında Oya Bay-

dak’ın Fatih Belediyesi’nden atıldığıve Genel-İş Sendikası’nda işe başla-tıldığı dönemi bir kaç cümle ile ge-çiştirmiş. Neden? Nedenini biz sorularsorarak bulmaya çalışalım. Açıkla-mada açılan davanın kaybedildiğisöylenmiş. Açılan davada Oya Bay-dak’ın avukatlığını Genel-İş’in avu-katları yapmakta idi. Dava nedenkaybedildi? Kaybedileceği biline bi-line açılan bir dava mıydı? Yoksabir avukatlık hatası mı yapıldı? Nedendava kaybedildi de ardından OyaBaydak sendikada işe başlatıldı? OyaBaydak’ın işe başlatılmasına ilişkinkararda cevap verdiğimiz açıklamayıokuyan Remzi Çalışkan, Kani Beko,Hüseyin Yaman gibi dönemin Ge-nel-İş yöneticilerinin de imzaları var-dır. Şimdi ise kandırıldıklarından vsbahsediyorlar. Vah, gariban saflar!Demek gelen sizi kandırıyor, gidensizi kandırıyor. Açıklayın; sendika-nızın avukatlarının girip de davalarıkaybedilen işçileri sendikanızda işealmak sendikanızın geleneği midir?Yoksa işlediğiniz bir suçu örtmekiçin mi Oya Baydak’ı işe aldınız?Genel-İş cevabında işe giriş başvu-rusunun şubeye yapıldığını da ekliyor.Oysa işe giriş kararında Genel Merkezyöneticileri Remzi Çalışkan, KaniBeko, Hüseyin Yaman’ın imzalarıvar.

Artık şu “çay vermiyordu, hakaretediyordu” yalanlarınızdan bıktık.

Bir yalanı kırk kere tekrarlarsanherkes doğru olduğuna inanır... Öylemi? Aylardır bunu söylüyorsunuz.Kanıtınız? Yok. Ayrıca diyelim kiböyle oluyor o zaman doğru yaklaşımbu işçinin bir derdi mi var, nedenböyle davranıyor diye sormak değilmidir? Bir sorunu varsa çözmek değilmidir? İşte size bu yüzden PatronSendikacısı diyoruz. Patronlar böylebir durumla karşılaşırsa hemen işçisiniatar. Devrimciler, sosyalistler bir so-runu mu var diye düşünür. İlgilenir,sorunu çözer, moralini yükseltir, mo-tive eder. Kaldı ki size daha önce desorduk; tekrar soruyoruz; iddianızbuysa iddianızı kanıtlayacak delillerlegelin. Oya Baydak’ı kaç kez uyardı-

nız? Kaç kez size böyle bir şikayetgeldi? Yalnız tanıklarınız bozacınınşahidi şıracı gibi olmasın. Şunu dasöyleyelim iddianız bize çelişkili ge-liyor. Kendisi temizlik işçisi olan birişçinin diğer temizlik işçilerini kü-çümsemesinin nedeni ne olabilir?Neden kendisi gibi emeğiyle temizlikişi yapan başka bir işçiyi küçümsesin?Oya Baydak sizin gibi değildir. OFatih Belediyesi’nde çöpçü olarakçalışmıştır. Bundan da gurur duy-muştur. Siz nerelerde çalıştınız? Kaçsokak süpürdünüz? Anlatın, bilelim.

DİSK Genel Merkezi’ninİşgal EdildiğindenBahsediyorsunuz

DİSK Genel Merkezi’ni işgal et-meyen mi kaldı? O kadar çok işçiyisattınız ki! DİSK’in tarihindeki en çokişgaller sizlerin yönetiminde oldu. Bukadar beceriksiz ve basiretsizsiniz. Bukadar devrimcilere, işçilere, direnenleredüşmansınız. Siz işçilerin talebini kar-şılamazsanız elbette işgal edileceksiniz.Kaldı ki Oya Baydak ve Devrimciİşçi Hareketi’nin işgalini yaratan siz-siniz. Sizlerin pratiği işgalle sonuç-lanmıştır. Oya Baydak DİSK önündedirenişe başladığında direnişi DİSKönünde çadırda sürdürmüştür. Ta kisizin linç saldırınıza kadar. Sizin ör-gütleyip tezgahladığınız linç saldırı-sından sonra direniş hem DİSK içinetaşınmıştır hem de DİSK önünde sürm-üştür. Kaldı ki yaşanan da gerçek birişgal değildir. DİSK çalışmaya devametmiştir. Sadece direniş binanın girişkatına taşınmıştır. Siz bilmezsiniz amaişçiler bir yeri işgal ettiğinde içerikimse giremez. Gerekirse barikatlarkurulur. Oysa DİSK çalışmaya devametti. Tabi siz hayatınızda hiç işgal gör-mediğiniz için bunu bile bilmezsiniz.Aynı zamanda cahilsiniz de. İşçileresorun, işgalin nasıl olacağını onlardanöğrenin. Kapınızın önünde direniş baş-ladı feleğiniz şaştı. Utanmasanız Ana-yasa yıkılıyor diyeceksiniz. Oya Bay-dak DİSK önünde direnişe başladı-ğında, direnişin yerinin burası olma-dığını, muhatabın Genel-İş olduğunu,direnişin Genel-İş önünde yapılmasıgerektiğini, DİSK’in seçilmesinin mak-satlı olduğunu söylemiştiniz. Şimdi

itirazınız neden? Yoksa direnen işçiyenerede ve nasıl direneceğini de siz misöyleyeceksiniz?

Ayrıca DİSK sekreteri Arzu Çer-kezoğlu’na da sorabilirsiniz. O daOya Baydak’ın DİSK önünde açık-lama yapıp çadır kurduğu gün “mu-hatabı biz değiliz gitsin Genel-İş’inönünde dirensin” demiştir.

Oya Baydak’ın Sendikaİçindeki SiyasiYakınlıklarını Kullanarakİş Başvurusu YaptığınıSöylüyorsunuz

Peki, siz neden kabul ettiniz?Yoksa siz de o siyasi yakınlıklarıniçinde misiniz? Direnseydiniz, işealınma kararını imzalamasaydınız.İmzalamak zorunda mıydınız? Sizinözgür iradeniz yok mu? O zamanimzaladığınız kararı neden şimdi tar-tıştırmaya çalışıyorsunuz. Cevap ve-remeyeceğimizi mi düşünüyorsunuz.

Yine Açıklamanızda OyaBaydak İşten ÇıkartılıncaBu Örgüt BelediyeyeKarşı DirenişYapmamıştır Diyorsunuz

Bunu söylemekten bile utanma-lısınız. Neden direniş örgütlemediniz?Oya Baydak mı hazır değildi, siz midirenmek istemediniz? Biz cevabınıbiliyoruz. Oya Baydak direnmeyehazırdı. O işini onuru olarak kabuletti. Size karşı direnmesini sağlayangücü de buradan alıyor. Siz direnmekistemediniz. Belediye başkanını kar-şınıza alamadınız.

Neden Sürekli OlarakOya Baydak’ın EmekliOlmasınaVurgu Yapıyorsunuz?

Bu ülkede emeklilerin yaşam ko-şullarını bilmiyor musunuz? Emeklioldukları halde ek işlerde çalışmakzorunda olduklarını bilmiyor musunuz?Siz AKP Hükümetinin işçileri zorlaemekli etme politikasına destek miveriyorsunuz? Sizce işçi hizmet yılıve yaşı dolunca emekli mi olmalıdır?Peki, nasıl geçinecek? Bunlar bir yana

kendi durumunuzu da anlatın. Genel-İş ve DİSK içinde emeklilik yaşıgelmiş yönetici var mıdır? Varsa nedenemekli olmamaktadır? Ya da emekliolmama hakkı sadece size mi aittir?

Genel -İş’inAçıklamasında YazmadığıLinç Konusunu da BizHatırlatalım

DİSK ve Genel-İş tarihine; direnenişçileri, devrimcileri linç ettirme ya-zılmıştır. AKP’ye ya da herhangi birpatrona karşı bu kadar direnişin sür-memesi ile yazılmıştır. Utanmalısınız.Oya Baydak’ın direnişi 8 Temmuz’da1. yılını dolduracaktır. Bu sizler içinutanç olmalıdır. Ne AKP ne de herhangibir patron sizin kadar direnmedi. Bu1 yılla patronlara örnek olmaya mıçalışıyorsunuz? Bu 1 yılın içinde yalan,iftira, linç ve devrimci kanı dökmekvardır. Sizin alnınız bu lekeyle leke-lendi. Aynı zamanda devrimcilere karşıyaptığınız linç saldırısının 1. yılı dageliyor. 13 Temuz’da da artık siz birkutlama yaparsınız. O gün nasıl dev-rimcilerin kanını döktük dersiniz. Belkide kendi aranızda kimin daha çokdevrimci kanı döktüğünü tartışırsınız.Ama şunu da unutmayın devrimci

kanı dökmek bu kadar basit ve ucuzdeğildir. Tarih unutmaz. Diyarbakır,Ankara, İzmir, Mersin’den otobüslerlegetirdiğiniz linç güruhuyla 20 kişiyesaldırdınız. 300 kişi 20 kişiye saldırdı.Kadınlara hakaretler, küfürler ettiniz.Bir kadın gazeteciye cinsel tacizdebulundunuz. Biliyoruz ki linççinin ah-lakı yoktur. Kültürü de bu kadardır.Remzi Çalışkan AKP hükümetininKürt halkına karşı tezgahladığı linçlerleilgili ne düşünüyor acaba? Yoksa hassasvatandaşlar, ne yapalım mı diyor?Nasıl hassas işçiler sendikalarını kur-tarmaya geliyorlarsa aynı şekilde hassasvatandaşlarda koşa koşa gelip vatanıkurtarmaya geliyorlar. Fark ne? SizAKP’nin tezgahlayacağı linç saldırı-larına karşı nasıl tepki vereceksiniz?AKP siz de yaptınız iyi bilirsinizdemez mi? Farkınız ne? Ama anlaşılano ki tarihinizden öğrenmemişsiniz.Yeni bir linç saldırısı örgütlemeye ça-lışıyorsunuz. Sendika üyeleri izin ver-mezmiş? Geçin bunu. İşçi kendiliğin-den bir şey yapmaz. Siz örgütlemez-seniz. Hazır zamanı gelmişken sizingibi cengaver sendikacı ve linççi güruhasoralım, kiralık işçi büroları denilenkölelik büroları kanunu geçtiğinde neyaptınız? Oya Baydak’ın direnişine

saldırmak için harcadığınız enerjinin% 1’ini bu yasanın kabul edilmemesiiçin harcamadınız. Şimdi de kıdemtazminatının kaldırılması gündemdeki AKP kaldırmakta da kararlı. Siz neyapacaksınız? Balon mu uçuracaksınız?Hadi otobüslerle Diyarbakır’dan, Mer-sin’den, İzmir’den, Ankara’dan linçgüruhunu taşıyın, kıdem tazminatınınkaldırılmasını engelleyin, kölelik ka-nununu geri aldırın.

Devrimciler ilk kez linç saldırısınauğramadı. Emperyalizm, egemenlerlinç saldırılarından sonuç alabilseydişimdi bu topraklar da devrimcilerolmazdı. Devrimciler linç saldırılarınakarşı direndi ve kazandılar. Size karşıda öyle olacak. Oya Baydak kazana-cak siz kaybedeceksiniz. Tarih siziniçin hükmünü vermiştir. Kaybettiniz.Direnişi bitiremediniz.

Boşuna ihbarcılığa soyunmayın.Açıklamanızda direnen devrimcileritehdit ediyorsunuz. “Bundan sonradirenişe devam ederseniz isim isimaçıklayacağız” diye.

Biz ortadayız ve yaptığınız ada-letsizliğe ve saldırılarınıza karşı di-reniyoruz. Direnmek suçsa bu suçuişliyoruz.

Hadi İhbar Edin Hiç Durmayın!

TAYAD Rıza Yıldırım için Bolu Hapishanesi Önündeydi

TAYAD’lı Aileler Bolu F Tipi Hapishanesi’ndetedavi olamadığı için kalp krizi geçirerek şehitdüşen Özgür Tutsak Rıza Yıldırım için 25 Haziran’dahapishane önünde eylem yaptı. 8 kişinin katıldığıeylemde Rıza Yıldırım’ın tecrit işkencesinin birsonucu olarak şehit düştüğü belirtildi. Hapishanelerdeher 36 saatte bir kişinin öldüğünün belirtildiğiaçıklamada; AKP’nin tecrit saldırısını giderek de-rinleştirdiği ve bunun sonucunda da tutsaklarıntedavi haklarının gasp edildiği vurgulandı.

Kahraman Şehitlerimizi UnutmayacakMezarlarında Ot Bitmesine İzin Vermeyeceğiz

TAYAD’lı Aileler 26 Haziran’da Gazi Mezar-lığında bulunan Günay Özarslan’ın mezarını anıtmezar şeklinde inşaa etti. Yapılan açıklamada:"Anadolu’nun her bir köşesindeki mezarlarımızıyapmaya devam ediyoruz." denildi.

TAYAD’lı Aileler Rıza Yıldırım’ın Sivas’ın Yıldızeli ilçesiYücebaca köyündeki mezarında anma yaptı. Anma yapılacağıbilgisini alan jandarma bir gün önceden köylüyü korkutmakiçin “teröristler gelecek ortalığı karıştıracaklar” demiş olmasınarağmen köylüler ve Rıza Yıldırım’ın ailesi TAYAD’lıları sıcakkarşıladı ve sofrasını paylaştı. Rıza Yıldırım’ın mezarı başındayapılan anmada önce Rıza Yıldırım ve tüm devrim şehitleriadına 1 dakikalık saygı duruşu yapıldı. Sonrasında TAYADadına Mehmet Yılmaz tecriti ve Rıza Yıldırım’ı anlatan birkonuşma yaptı. Konuşmasında Rıza Yıldırım’ın 22 yıldır Ha-pishanelerde faşizme karşı direndiğini ve Anadolu halklarınınözgürlüğü için bedel ödediğini belirtti. Ayrıca F Tipi hapisha-nelerde tecritin tutsaklar üzerindeki etkilerinden ve buna karşıverilen mücadelelerden bahsetti. Mehmet Yılmaz’ın konuş-masından sonra şiirler okundu. Şiirlerden sonra hep birlikte“Bize Ölüm Yok” marşı söylendi. Anmada “Rıza YıldırımÖlümsüzdür", "Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur", "TecriteSon, Halkız Haklıyız Kazanacağız” sloganları atıldı.

Jandarma’nın Yalanlarına Rağmen Halk TAYAD’lıları ve Şehidini Sahiplendi

Yürüyüş

3 Temmuz2016

Sayı: 528

ISRARIMIZIN KAYNAĞI; TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDA20

İzmir Kınık’ta bulunan PolyakMadencilik’ten, "İş İstiyoruz" talebiyledirenen işsiz madenciler, şirketin sahibiHüsnü Özyeğin’e ait İzmir Karşıya-ka’da bulunan FİBA Bankası önündeeylem yaptı. 23 Haziran'da bankanınönünde, “Soma Katliamından Kur-tulduk, İşsiziz Her Gün Ölüyoruz!Çocuklarımız İçin-Geleceğimiz İçin-İşimizi İstiyoruz, Madenci DüşmanıÖzyeğinler Verdiği Sözü Tutsun-Pol-yak’tan İş İstiyoruz” yazılı pankartlaraçıldı. Madenciler açıklamada, katli-amdan sonra işsiz kalan binlerce işçi-den sadece birkaçı olduklarını, katli-amdan sonra gerçekleri anlattıklarıiçin devletin, maden şirketlerinin Kı-nıklı işçileri işsizlikle cezalandırdığınısöylediler.

Havası, suyu, toprağı kirletilen-lerin kendileri olmasına rağmen kenditopraklarında işsizlik çektiklerini,Türkiye’nin en zengini FİBA Hol-ding’in sahibi Hüsnü Özyeğinlereait Polyak Madencilik’in de AKP’ninbu politikasına ortak olduğunun altınıçizerek, bu yanlıştan vazgeçmeleriniistediler.

İş İçin Direnen PolyakMaden İşçileri Yalnız Değildir

Hatay Halk Cephesi, iş için direnenPolyak Maden İşçileriyle ilgili 25 Ha-ziran'da bir dayanışma açıklamasıyaptı. Yapılan açıklamada: "İş istemek,ekmek istemek, hak istemek dünyanınen onurlu şeyidir. Katliamdan sonra“ilk sizi işe alacağız” diye kandırdıklarıişçileri türlü bahanelerle geçiştirmeyeçalışmışlardır. Bunun üzerine Kayma-

kama giden işçiler Kaymakam tara-fından da “biz iş bulma kurumu değiliz”diye geri çevrilmişlerdir. Tüm bunlarınardından işçiler Polyak Madencilik’inönünde çadır kurup pankartlarını asarakiş istediklerini haykırdılar. Hala da ge-lecekleri için direnmeye devam edi-yorlar. Polyak yetkilileri işlerini, ek-meklerini, emeklerini isteyen maden-cileri jandarmaya şikayet edip aileleriile beraber gözaltına alınmalarına sebepolmuştur. Bizler işi, ekmeği, çocuğunungeleceği için direnen Polyak işçilerininher zaman yanındayız" denildi.

Polyak İşçileri Direnişi İzmir’e Taşındı

İzmir’de 23 Haziran Perşembegünü Polyak Madencilik’ten iş haklarıiçin direnen Kınıklı işçiler PolyakMadencilik’le aynı sermayeye bağlıolan FİBABANK Karşıyaka Şubesiönünde basın açıklaması yaptı. Yapılanbasın açıklamasında devletin SomaKatliamı esnasında işçilere vermiş ol-duğu; iş bulma, tazminatların ödenmesigibi vaatlerinin hiçbirini yerine getir-mediği söylendi. Açıklama yapan ma-den işçileri çocukların ve aileleriningeçimi için çalışmaları gerektiğini vedirenişe sonuna kadar devam edecek-lerini söylediler. Özyeğinlerin AKP’ninişsizleştirme politikasına ortak olduğuve Özyeğinlerin AKP’li muhtar vebelediye aracılığı ile ucuz işgücünüşehir dışından ve hatta Çin’den getirdiğianlatıldı. Kınık ve Soma’daki madenşirketlerinin bilinçli olarak Somalı veKınıklı işçiler üzerinde baskı kurarakonları işe almadıklarını belirtildi.

Direnişimiz Kararlı ve Umutlu Bir Şekilde Zafere Kadar Devam Edecek

Mücadelemiz Bu Düzene ve Patron Sendikacılığının Yaptığı Adaletsizliğedir

Ankara’da Genel-İş Sendikasıgenel merkezi önünde devam eden"Oya Baydak İşe Geri Alınsın Mah-keme Kararı Uygulansın” konulueylem 36. günü doldurdu. Ayrıcabu eylem sırasında adalet talebinedestek olmak amaçlı iki gün “Adaletİstiyoruz Bu Ülkede Adalet Yok”talepli açlık grevi de yapıldı. İşimionurumu istiyorum diyen Oya Bay-dak direnişinin 358. gününü 29 Ha-ziran'da doldurdu.

Oya Baydak’ın Direnişi Birinci Yılında!

Faşizmin F tipi hücrelerinde yediyıl direndik, Abdi İpekçi Parkı’ndadört yıl direndik, sonsuza kadar sürsede patron sendikacılarına karşı emeğinonuru için direneceğiz! Oya Baydak’ladayanışma programımıza tüm halkı-mızı, sanatçılarımızı, aydınlarımızıbekliyoruz…

Mahkeme Kararı Uygulansın,Oya Baydak İşe Geri Alınsın!Program: Söyleşi, Sergi,Küçük Konser, TiyatroTarih: 17 Temmuz 2016,Saat: 14.00-22.00Yer: Okmeydanı, Sibel Yalçın Parkı

3 Temmuz2016

Yürüyüş

Sayı: 528

2 1ISRARIMIZIN GÜCÜ; STRATEJİK HEDEFTEN KOPMAMAKTADIR

Yürüyüş

3 Temmuz2016

Sayı: 528

ISRARIMIZIN KAYNAĞI; TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDA222

Arap halkların asırlardır sürdüğü gelenekve bayramlarından biri olan Evvel TemmuzBayramı’nda Halk Cepheliler örgütleye-cekleri festival çalışmalarını hızla sürdürüyor.Hatay, Adana ve Mersin’de yapılan çalış-malar şu şekilde:

Adana: Akkapı Mahallesi’nde 21 Ha-ziran’da, Evvel Temmuz Festivali için kitleçalışması yapıldı. Çalışmada 25 adet Yürüyüş

dergisi ve 50 adet bildiri dağıtımı yapıldı.

Halkın yoğun ilgisini çeken çalışma 2 saat

sürdü.

Hatay: Antakya Armutlu Mahallesi’nde,

24 Haziran’da Evvel Temmuz Festivali

için çalışmalar başladı. Evvel Temmuz Fes-

tivali’ne çağrı mesajlı toplamda 5 adet

ozalit Armutlu duvarlarına yapıştırıldı.

İzmir Yamanlar ÇocukKorosu Çalışmaları

Devam Ediyorİzmir Grup Yorum Çocuk

Korosu çalışması, 19 Hazi-ran’da Yamanlar Dayanışmave Kültür Derneği’nde devametti. Koro çalışmasında yaşıküçük ve okula gitmeyen ço-cukların olmasından kaynaklı2 ayrı grup oluşturularak yapıldı.Grup Yorum’un “Büyü” şarkısıve bir halk türküsü olan “İndimDere Irmağa” ezgilerinin söy-lendiği koro çalışması 2 saatsürdü. Grup Yorum türküleriniezbere bilen küçük korocu, Yo-rum’un ”Bir Görüş Kabininde”ve “Çav Bella” türküsünü ken-dine özgü sevimli tarzıyla ses-lendirdi. Bir aile de koro içinikiz çocuklarını dernek çalı-şanlarına emanet ederek, dev-rimcilere ve Grup Yorum’a gü-ven duyduğunu göstermiş oldu.

Ankara’da devam edenGenel-İş Sendikası’nınönündeki Oya BAYDAKişe geri alınsın mahkemekararı uygulansın konulueylem 35. gününü geridebıraktı. Oya BAYDAK di-renişi 357. gününe bir başkaadalet talepli bir direniş ilegirdi. Bu Ülkede AdaletYok. Dilek İçin, Ethemİçin, Berkin İçin, Günayİçin, Katledilen Kürt Hal-kı İçin, Katledilen Tümİşçiler İçin Ve KaybedilenHurşit Külter İçin adaletistiyoruz bunun için 2 günlük açlıkgrevindeyiz. Akşam saat 18.00’a kadarsüren eylem sloganlar ile bitirildi.

Her gün saat 8.30 ile 9.00 arasındabaşlayan eylem Oya BAYDAK ileilgili mahkeme kararı uygulanana kadardevam edecektir. Faşist iktidarın sonolarak iş mahkemelerine saldırısı, mah-kemeleri devre dışı bırakmak istediğibugünlerde, Genel-İş Sendikası’nınmahkeme kararını uygulamama ısrarı,

faşist iktidarın eli-ni güçlendiren birdurumdur. Aylar-dır iş mahkeme-leri “işçilerin kanıpahası kazandığıhaklardır, patron-ların eline bu ka-rarı uygulamaya-rak koz veriyor-sunuz” dedik.Bakın Genel-İşSendikası kimineline koz veriyor.Burjuvazi enyüksek sınıf ki-

nine sahip bir sınıftır. Bu nedenle elinekoz vermeye gelmez. Buradan Genel-iş sendikasına tekrar sesleniyoruz.Gelin bu hatadan dönün. Mahkemekararını uygulayın. Bu alnınızda birkara leke olarak duracak. Bu hatadanvazgeçin.

Patron Sendikacılığını YerinDibine Gömeceğiz!

Devrimci İşçi Hareketi Şişli Cevahir

Alışveriş Merkezi önünde cuma günlerisürdürdükleri, Oya Baydak işe gerialınsın mahkeme kararı uygulansınkonulu masayı Şişli Belediyesi İşçiMeclisiyle birlikte bu hafta da 24 Ha-ziran’da açtı. Bir saat boyunca açıkkalan masada 20 imza toplandı. Sesliolarak Oya Baydak direnişi ve patronsendikacıları anlatıldı.

İzmir: 21 Haziran'da “Oya Baydakİşe Geri Alınacak/DİH” imzalı pankartasıldı. Güzeltepe’de belediye işçileriyoğun olduğundan bu işçilerin bağlıolduğu DİSK/Genel-İş sendikası teşhiredildi. Daha önceden Oya Baydak’ınmeşru direnişini ve Remzi Çalışkan’ınişçi düşmanlığını anlatan pullamalarınsökülmesi, işçi düşmanlarının acizliğinigöstermesinden başka bir şey değildir.Pullamaları sökerek, direnen işçileresaldırarak işçi düşmanlığını biraz dahakanıtlıyorlar.

Bir sonraki gün ise 3 Halk CepheliOya Baydak’ın direnişini ve RemziÇalışkan’ın işçi düşmanlığını teşhiretmek için Narlıdere Merkez ve eskibelediyeye 10 adet pullama yaparakçalışmaya son verdi.

Bu Ülkede Adalet Yok!

Halkı Kültürümüzle Buluşturmak İçin Festivallerimizi Halkımızla Birlikte Örgütleyeceğiz

mersin

8 Temmuz 2016 günü, direnişe başlamasının 1. yılınıdolduracak olan OYA BAYDAK direnişi, solun aynala-rından biridir. Oya Baydak direnişi, Türkiye işçi sınıfınınmücadele tarihinde tek bir işçinin sürdürdüğü en uzun di-reniştir.

Kendi içinde ve halka karşı söylemlerinde “en”lerikimseye bırakmayan; en sol, en komünist, en marksist,en işçici örgütlerin gerçek yüzlerini gösteren aynalardanbiri, OYA BAYDAK’ın direnişi olmuştur. Oya Baydakdirenişi bu yönüyle aynı zamanda turnosul kağıdı görevinide görmüştür.

Genel olarak baktığımızda solun direnişteki tavrının,DİSK ve Genel-İş yönetimini korumak olduğunu görü-yoruz. Bunu yayınlarında, kullandıkları tanımlarda, yap-tıkları açıklamalarda görüyoruz. Bizler de direnişin 1.yılını doldurması nedeniyle solun durumunu hatırlatalımistedik.

Genel olarak solun tavrı; direnişi görmemek ve DİSKve Genel-İş’in işçi düşmanı tavrını onaylamak ve des-teklemek olmuştur... Sanki DİSK/Genel-İş kendi işçisiniişten atmamış, direnen işçiye ve devrimcilere karşı linçsaldırıları örgütlememiştir. Sanki, bu linç saldırılarında20 devrimci yaralanmamış, bir devrimci ameliyat olma-mıştır. Sanki bu linç saldırılarında kadınlara küfür vehakaretler yapılmamış, saldırıyı izleyen bir kadın gaze-teciye cinsel tacizde bulunulmamıştır.

Sanki sola göre DİSK ve Genel-İş kendi işçisini iştenatma hakkına sahiptir. Elbette hırsızlık, ahlaksızlık, polisleve patronla işbirliği, muhbirlik gibi suçları işleyen işçilerişten atılabilir. Ama bunun dışında solun kabul edebileceğiişten atma gerekçeleri olabilir mi? Yoksa patronların yasa-larında yazdığı gibi “tazminatını öderim, istediğim zamanatarım” anlayışını mı savunacağız? Peki böyle bir anlayışısavunan sol, sendikalar; kendi üyelerini, üyesi olmasalarbile hakları gasp edilen başka işçileri nasıl koruyacaklar?Kendi işçisini tazminatı ödeyip işten atmak sendikanınkendini inkarı değil midir? Kendi kendini yok etmesi değilmidir? Evet, böyledir. Ve hem sol hem de DİSK kendikendini yok etmektedir.

Sol 1 yılı dolduran direnişi görmemekle birlikte, DİSKönünde Oya Baydak ve devrimcilere karşı tezgahlanan

linç saldırısını görmüştür. Ama kendi gözlüklerinden vefaşizmin gözlüklerinden! Utanç verici bir tablodur. Faşizmdevrimcilere, demokratlara, direnen Kürt halkına karşılinç saldırısı örgütlediğinde “hassas vatandaş” tanımınıyaptı. Sol da “hassas işçi”nin arkasına sığınıyor.

İŞTE EVRENSEL’DEN “LİNÇ”İN HABERİ;Önce Evrensel gazetesinin internet sitesindeki haberi

olduğu gibi alalım;“Genel-İş Sendikası Avrupa Yakası Şubesinde çalışan

Oya Baydak isimli işçinin işten çıkarılması gerekçesiyleDİSK Genel Merkezi önünde başlayan eylem gerginliğeneden oldu. Devrimci İşçi Hareketi (DİH) üyesi OyaBaydak, geçtiğimiz cuma günü DİSK önünde beklemeyebaşlamıştı. Sorunun muhatabının DİSK Genel Merkezideğil, kendileri olduğunu belirten Genel-İş Sendikasıüyesi yüzlerce işçi, konfederasyon binası girişine vurulanzinciri kaldırdı. Türkiye’nin birçok ilinden İstanbul’agelerek Şişli Camii önünde toplanan Genel-İş üyeleri,sloganlarla DİSK Genel Merkezi önüne yürüdü. YürüyüşeDİSK Genel Başkanı Kani Beko ile DİSK’e bağlı sendi-kaların yöneticileri de katıldı. DİSK’in kapısına en son12 Eylül darbesinin ardından kilit vurulduğunu belirtenpankart ve dövizler taşıyan Genel-İş üyesi işçiler ilekonfederasyon binası önünde bekleyen DİH üyeleri ara-sında arbede yaşandı. Konfederasyon binası girişindebekleyen DİH üyelerini uzaklaştıran Genel-İş üyeleri,bina girişindeki barikatı kaldırdı. Arbede sırasında 2kişi çeşitli yerlerinden yaralandı.

Kime Hizmet Ediyor?Genel-İş Genel Sekreteri Remzi Çalışkan konuyla

ilgili yaptığı açıklamada Oya Baydak’ın 4 yıl önce FatihBelediyesi tarafından işten çıkarıldığını, emekliliğinekısa bir süre kaldığı için işe aldıklarını belirtti. Açıklamada,“Oya Baydak’ın emeklilik hakkını kazanmış olduğu,emekliye ayrılmış olduğu, hatta emekli maaşı aldığı vealırken sendikamızda işe başladığı ortaya çıkmıştır.İşçinin herhangi bir kurumda işe başlarken kendi durumuile ilgili doğru bilgi vermesi basit bir iyi niyet kuralıdır.Şubelerimizin 4.5 yıl sonra böyle bir karar almasında

Oya Baydak’ın Direnişi Solun Aynalarından Biridir “Sol” Artık İşçilerin Çıkarlarını

Savunan “Sol” Değildir

3 Temmuz2016

Yürüyüş

Sayı: 528

22 3ISRARIMIZIN GÜCÜ; STRATEJİK HEDEFTEN KOPMAMAKTADIR

Baydak’ın çalışmış olduğu kurumda çalışanlara göstermişolduğu tutum ve davranışların da büyük etkisi bulun-maktadır. Örnek vermek gerekirse, ‘Ben hastaneden gelenişçiye, kapıcıya vb. çalışana hizmet etmem, çay yapamam’diyor. Bu ve benzeri bir çok davranışı ile diğer çalışanlarıhor görmesi ve küçümsemesi sendika şubelerimize bildi-rildiği için ortak bir karar ile Baydak’ın işine sonverilmesini uygun gördük. Kıdem tazminatı ve diğer tümhaklarını vereceğiz” ifadelerine yer veren Çalışkan, dahaönce Avukat Taylan Tanay ile benzer eylemlerin yaşandığınıhatırlattı. Şimdi de Oya Baydak ile sendikanın itibarsız-laştırılmaya çalışıldığını belirten Çalışkan, “AKP iktidarınınyapmaya çalıştığı itibarsızlaştırma Baydak ile devamediyor. Soruyoruz bu sistemli saldırı niyeti nedir? Kimehizmettir?” ifadelerini kullandı.

DİSK’e Dilekçe Verilmiş‘Devrimci İşçi Hareketi’ adlı grubun, 7 Temmuz’da,

DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu’na verdiği yazılıdilekçede, DİSK’in Şişli’deki Genel Merkezi’nde kendi-lerine bir oda tahsis edilmesini istediği öğrenildi. Grubun,halkinsesi.tv’de yayınlanan dilekçesinde yer alan ifadelerşöyle: “DİSK gibi demokratik kitle örgütlerinin temelsorumluluklarından biri devrimcilerin ihtiyaçlarını kar-şılamaktır. Çünkü devrimcilerin ihtiyaçlarının karşılanmasıdevrimin yakınlaşması demektir. Kanını, canını ortayakoyan ve bu konudaki kararlılıklarını ölerek kanıtlayandevrimcilerin taleplerinin reddedilmeyeceğinden eminiz.Biliriz ki devrimcilerin taleplerini ancak halk düşmanlarıreddeder. Çıkarları devrimde olan herkes devrimcilereyardımcı olmak için birbiriyle yarışır. Bu nedenle odaihtiyacımızın karşılanması konusunda hızla karar alın-masını talep ediyoruz.” (İstanbul/EVRENSEL)

DİSK’İN ÖNÜNDE GERGİNLİK başlığıyla verilenhaberin kuşkusuz her satırında eleştirilmesi gereken çokşey var.

Öncelikle başlıktan başlamak gerekli. Ne demek gerginlik? Faşizmin yaptığı linç saldırılarını

da gerginlik diye mi veriyorsunuz? Faşizmin, polisin ör-gütlediği-sivil faşistlerin-kullanıldığı linç saldırıları sizegöre gerginlik öyle mi? Faşizmin örgütlediği linç saldı-rılarıyla DİSK’in örgütlediği linç saldırıları arasında nefark var? Faşizm yapınca suç, DİSK yapınca hak, öylemi? Peki o zaman solun, faşizmden farkı ne? Sol sorunlarıçözme yöntemleriyle de faşizmden farklı olmak zorundadeğil mi? Haberin girişinde Oya Baydak’ın ve DİH’inDİSK önünde beklediği söyleniyor. Direniş ne zamandanberi beklemek oldu? Oya Baydak ve DİH, DİSK önündedirenişte idi. Beklemiyorlardı. Peki, diyelim ki bekli-yorlardı. Neden bekliyorlardı sizce? Bunu neden anlat-mıyorsunuz? Eylem yapan birinin eylem yerinde bekle-mesinden daha doğal ne olabilir?

Yine haber devam ediyor; DİSK önünde Genel-İşüyesi işçilerle Oya Baydak ve DİH’liler arasında arbedeyaşanmış! Bir linç örgtülenmiş, Diyarbakır, İzmir, Mersinve Ankara’dan otobüslerle işçiler getirilmiş, gelen linççiler

kalaslarla, içinde dondurulmuş su bulunan pet şişeleriyle,tekme-tokat-yumruklarla, yangın söndürme tüpleriyledirenen işçiye ve devrimcilere saldırıyorlar ama buarbede oluyor öyle mi? Devrimciler gün boyu 4 kez linçsaldırısına uğramışlar ama bu arbede oluyor. Evrenselyazarına şunu da hatırlatmak isteriz; örgütlenen linç sal-dırısından bizim 2 gün önce haberimiz vardı. Biz dekendi önlemlerimizi alabilirdik. Ama yapmadık, haklılı-ğımız ve meşruluğumuzla linç güruhunun önüne çıktık.Evet, kemiklerimiz kırıldı ama kazanan biz olduk. Sizinde bu tavrınızla lince katılanlardan, linç örgütleyenlerdenbir farkınız yok. AYNI MAHALLEDENSİNİZ NE DEOLSA. SİZ BUNU İYİ BİLİRSİNİZ. Yaptığınız haberlerbile bunu gösteriyor. Direnen işçi yok haberlerinizde,linci gizliyor, linççileri savunuyorsunuz. Bu sizin yokolmanızdır. İşçiciliği kimseye bırakmazsınız ama direnişekarşı linç saldırısını destekliyorsunuz. Peki siz işçilerinhaklarını nasıl koruyacaksınız?

Aynı haber yapma tarzını BirGün’de de görüyoruz.Arbede, DİSK’in önünde gerginlik vs. bu nedenle Bir-Gün’le ilgili tekrar etmeyeceğiz. Yukarıda Evrensel ileilgili yazdıklarımızın tamamı BirGün içinde geçerlidir.

Özgür Gündem birden DİSK’in kapısında bir garipkilidi keşfetmiş. Oya Baydak’ın DİSK önünde direnmesini,linç saldırısına uğramasını DİSK önünde garip bir kilitolarak tanımlıyor. Yine gerçeği gizliyor. Oysa Oya Baydakişten atılan her işçinin meşru hakkı olan direnme hakkınıkullanarak DİSK önünde direnişe başlamıştı. Direnişininilk gününde de geceyi DİSK içinde geçirmiş, sabah DİSK’inönünde direnişe devam etmişti. Ancak ikinci gün DİSKGenel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu’nun talimatıyla kapılarkilitlenince, Oya Baydak ve DİH’liler de DİSK’in kapısınasembolik bir kilit takmışlardı. Yani esas olarak kapı DİSKGenel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu’nun talimatıyla kilitlen-miştir. Üstelik böyle yapılarak direnen bir kadın işçi,DİSK’in hemen yanında kurulan fuhuş pazarının ortasındabırakılmıştır. Şimdi sormak isteriz sizin ahlakınız, namusunuzbu mudur? Fuhuş pazarının hemen yanında bir kadın dire-nişçinin kalmasına razı mı geliyorsunuz ki kilidi garip bu-luyorsunuz? Özgür Gündem’de saldırı ve linç haberleriniEvrensel ve BirGün gibi vermiş. “DİSK önünde gerginlik,arbede çıktı.” Üstelik faşizmin linç saldırılarına en çok uğ-rayanlardan birileri de kendileri olduğu halde devrimcilerekarşı yapılan linci böyle gördüler. Üstelik haberlerinde di-ğerlerinden farklı olarak yalan da söylediler. Özgür Gündemhaberi verirken, DİSK’in kapısının 4 gün kilitli kaldığını,bu nedenle konfederasyonun çalışmalarına engel olunduğunuyazdılar. Belirtelim kapının kilitli kalması 3 gün sürmüştür.Bu üç günün ikisi cumartesi-pazardır. Yani tatildir ve DİSKkapalıdır. Yani Özgür Gündem; Evrensel ve BirGün’denfarklı olarak yalan da yazmıştır. DİSK’in faaliyetleri hiçbirzaman Oya Baydak ve DİH’liler tarafından engellenmemiştir.

Aynı mantığın Alınteri ve Atılım dergi ve gazetelerindede olduğunu görüyoruz. Oya Baydak diye direnen birişçi yoktur, DİSK’in önünde arbede meydana gelmiştir,DİSK’in kapısına kilit vurulup çalışamaz hale getirilmiş,

Yürüyüş

3 Temmuz2016

Sayı: 528

ISRARIMIZIN KAYNAĞI; TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDA224

hassas işçiler gelip DİSK’i kurtarmışlardır vs, vs...Sol yayınlar içinde Kızıl Bayrak’ı ayırmak gerekiyor.

Kızıl Bayrak, hem Oya Baydak’ın sesini taşımış, hemde DİSK önünde Oya Baydak’a ve devrimcilere yapılanlinç saldırısını olduğu gibi teşhir etmiştir. Direniş süresindedesteklerini belirtmişlerdir.

Aynı şekilde Nakliyat-İş Sendikası da direnen işçiOya Baydak’ın yanında olmuş, linç esnasında da OyaBaydak’ı ve devrimcileri savunmuştur.

Ancak kuşkusuz her iki siyasetten de beklenen dahafazla şey yapmalarıdır. Teşhir yeterli değildir. Burada si-yasetler arasında tartışma yoktur. Her şey yalın ve açıktır.Bir sendika kendini imha etmektedir. Bir sendika kendiniyok etmektedir. İşçisini işten atan sendika kendini imhaeder. İşten atılan işçinin direnme hakkı da meşrudur vehaklıdır. Direnecek işçi nerede, nasıl, hangi yollarla di-reneceğine kendisi karar verir. Nerede nasıl direneceğinipatronlara soran işçi zaten baştan kaybetmiştir. DİSK veGenel-İş yöneticileri zaten patrondurlar. İşçisini iştenatmak, işten atma gerekçeleri, mahkeme kararına uymamakiçin yaptıkları oyunlar, direnen işçiye linç saldırısı ör-gütlemek patronların işidir. DİSK ve Genel-İş yöneticileribu nedenle PATRON SENDİKACISIDIR. Beyinleripatron gibi çalışmaktadır. Patron gibi yaşayıp patrongibi düşünüyorlar. Solun yapması gereken bu patronlarıişçi sınıfının sırtına yük olmaktan çıkartmaktır. Ancakartık ‘’sol’’ da sol değildir. Gündemleri değişmiş, düzenedönmüşlerdir. Parlamentoculuk hastalığı onları yiyip bi-tirmiştir. Beyinleri düzenin ideolojisiyle çalışmaktadır.Eh, düzen de patronların düzeni olduğuna göre ya patronolunacaktır ya da patronlar savunulacaktır. Bu nedenle“sol’’ bir yandan patron olurken, diğer yandan da patronlarısavunmaya başlamıştır. Eee, ne de olsa emperyalizmleomuz omuza savaşmaya başladılar...

Ve Tabii ki HDP...Oya Baydak direnişi HDP’nin de aynalarından biridir.

HDP açıkça DİSK ve Genel-İş’i sahiplenmektedir. Baştansona tavırları direnen Oya Baydak ve devrimcilere düş-mancadır. Diyarbakır’dan bir otobüs linççinin gelmesitemelsiz değildir. HDP sorunu çarpıtmakta, Oya Baydak’ınişten atılmasına karşı direnişi olarak ele almamakta; HalkCephesi ile HDP arasındaki bir sorun olarak ele almaktadır.HDP’ye göre Halk Cephesi için Oya Baydak’ın direnişi birfırsattır. Asıl talep Oya Baydak’ın işe geri dönmesinisağlamak değil, bir Kürt olan Genel-İş Başkanı Remzi Ça-lışkan’ı yıpratmaktır. Doğal olarak da HDP bir Kürt’ü neyapmış olursa olsun savunmak zorundadır. Aynı zamandafaydacıdır. Bir Kürt sendikacının Genel-İş başkanı olmasınıfırsat bilmektedirler. HDP bu nedenle linci savunmuştur.Linç saldırısına yaklaşımları hep “ama, fakat”lı olmuştur.Linci kınıyoruz ama.... Linç saldırısı asla onaylanamazfakat... Zaten faşizmin hak gaspları ve saldırıları da hepama ve fakatla örtülmüştür. Anlaşılan HDP öğrenmektedirama devrimcilerden değil. Bunu kendilerine de ifade ettik.HDK Başkanı SABAHAT TUNCEL’E, HDP MİLLET-

VEKİLLERİ SIRRI SÜREYYA ÖNDER’E, OSMANBAYDEMİR’E, HDP GENEL SEKRETERİ MİLLET-VEKİLİ ÇAĞLAR DEMİREL’e ayrıntıları ile yaşananlarıanlattık ve Oya Baydak’ın işe geri alınması ve mahkemekararının uygulanması talebini belirttik.

Tekrarlıyoruz; Devrimci İşçi Hareketi’nin amacınıöğrenmenin tek yolu Oya Baydak’ı kazanılmış haklarıyla,eski iş yerinde işe başlatmaktır. Elbette patron sendika-cılığına karşı mücadele sürecektir. Ama Oya Baydak’ındirenişi talep yerine getirildiğinde biter. Nerede görülmüştürtalepler karşılandığı halde direnişin süldürülmesi? Ayrıcabirinci yılını doldurmakta olan Oya Baydak direnişi ger-çeği, HDP’nin bu tezini de çürütmektedir HDP direnişinamacını anlamadığı için demagoji yapmaktadır. OyaBaydak işten atıldığında ve direnişe başladığında Ge-nel-İş ve DİSK başkanı Kani Beko’dur. Kani BekoHDP’li değildir. Oya Baydak’ın direnişi devam ederkenDİSK ve Genel-İş Genel Kurullarını yapmışlar ve KaniBeko DİSK Başkanı olarak kalmış, Genel-İş Genel Baş-kanlığına ise Remzi Çalışkan getirilmiştir. Şimdi HalkCephesi ile HDP arasındaki bir sorundan bahsedilebilirmi? Kani Beko HDP’li midir? Ne zaman HDP’li olmuştur.Ama öte yandan HDP’nin Türkiyelileşme, işçi sınıfı,Gezi Ayaklanması vs söylemlerinin altında ne yattığı daortaya çıkmaktadır. Gezi Ayaklanması diyerek kendiniörgütlemeye çalışan HDP, ayaklanma sürerken GenelBaşkanları Selahattin Demirtaş’ın söylediklerinin unu-tulmadığını bilmelidir. “Gezi’de AKP’ye karşı darbe ya-pılmak istendi, ayaklananlar ırkçılar ve ulusalcılardır.Kürt gençleri bunların yanında yer almayacaktır...’’diyen Selahattin Demirtaş’tır. Aynı tavır işçi sınıfı mü-cadelesi için de geçerlidir. HDP’nin işçi sınıfı içindesınırlı örgütlenme çalışmaları ise tamamen patronlarıkorumak ve devrimcilere düşmanlık temelindedir. Devrimciİşçi Hareketi’ne düşmanlığı, patrona düşmanlığın önünegeçirerek HEY TEKSTİL direnişini bitirmişlerdir. Şimdide bir Kürt’ün arkasındayız diyerek devrimcilerin linçedilmesini savunmaktalar. Oya Baydak’ın direnişini elealışları bile buram buram düşmanlık kokmaktadır. Diyorlarki; direnişin asıl amacı HDP’ye saldırmaktır. NedenHDP’ye saldıralım? Ama siz linç örgütlerseniz, linççilerisavunursanız biz elbette HDP’yi eleştiririz. Ne bekli-yordunuz? 20 devrimci bir Kürt’ün örgütlediği saldırıylalinç edilecek, hepsi yaralanacak, birinin ameliyatlayüzüne 9 platin çivi çakılacak ve siz bunları görmeyipdirenişin altında bir şeyler arayacaksınız. Bilin ki tavrınızöküz altında buzağı aramaya benziyor... Tekrar ediyoruziddianızı sağlamanın tek yolu Oya Baydak’ın işe iadesinisağlamaktır. Oya Baydak işe başladığı halde bu çadır di-renişi devam ederse demek ki siz iddianızda haklısınızdır.Ama eğer çadır direnişi biterse ki böyle olacaktır ozaman ne diyeceksiniz? Bir kez daha tekrar ediyoruzsizin de arkasında durduğunuz ve özeleştirisini verme-diğiniz PATRON SENDİKACILIĞINA karşı işçileri ör-gütleme mücadelemiz sürecek.

3 Temmuz2016

Yürüyüş

Sayı: 528

22 5ISRARIMIZIN GÜCÜ; STRATEJİK HEDEFTEN KOPMAMAKTADIR

Meşruluğun sözlük anlamı; ‘ge-çerli olma durumu’ olarak tanımlan-mış. Biz meşruluğu; ‘haklılık ve doğ-ruluk’ olarak ifade ediyoruz. Böyleifade etmemizin elbette çokça ne-denleri var. Bizim gibi Amerika’yabağlı, faşizmle yönetilen bir ülkede,meşruluk çok daha elzem yerde du-ruyor. AKP’nin 14 yıllık iktidarınabaktığımızda, yasallığın hiçbir hük-münün kalmadığını görüyoruz. Ya-sallığın, ancak kendileri için geçerliolduğunu, emekçilerden yana olma-dığını hep birlikte yaşıyoruz…

Basın açıklaması yapmak yasak,düşüncelerini ifade etmek yasak, so-kağa çıkmak yasak, eylem yapmakyasak, konser yapmak yasak, yurtdı-şına çıkmak yasak, bir araya gelipsorunların çözümünü konuşmak veçözmek yasak, sosyal medyada dü-şüncelerini belirtmek yasak, gazetecilikyapmak yasak, miting yapmak yasak,gülmek yasak (Cihangir’deki saldırıyakarşı eylem yapanlara, polislerin ‘gül-meyin’ demesi), hak aramak yasak…Listeyi daha da uzatabiliriz… Amabizce bu kadarı bile, yasaklar ülkesiolduğumuzu göstermek için yeterli.Düşünelim şimdi, Anayasa’da bilehak olarak tanınmış bunca haklarımızıyapamamak ne demek? Yasal olarakdahi yapamamak ne demek?

Mesele bizim açımızdan elbetteyasal olması meselesi değil, amabunu bile yapamama gibi bir durumlakarşı karşıyayız. İşçiler, memurlar,öğrenciler, akademisyenler, gazete-ciler, halkın her kesimi, birçok hakgaspına maruz kalıyor. Büyük be-dellerle kazanılmış haklarımız, birbir ellerimizden alınıyor. Sokaklarda,evlerde, dağlarda, hapishanelerdekatlediliyoruz. Başımıza, nerede,nasıl bir şey gelecek, ölüm bizi neredebulacak bilmiyoruz? Dilek gibi evi-mizde mi, Yılmaz gibi sokağımızdamı, Berkin gibi ekmek alırken mi,

Pınar gibi çocuğumuzun baş ucundamı, bodrum katlarında mı?

Kimimiz kundakta, kimimiz yet-miş yaşında… Her yaşta ölüm bizibuluyor. Kurşunla, bombayla, gaz-la… Silahları farklı olsa da ölümle-rimiz aynı. Kürt, Türk, Ermeni, Sür-yani, Alevi, Sünni her inançtan, mil-liyetten, ırktan katlediliyoruz…

Bunun karşısında ne yapacağız?Sessizce izleyecek miyiz? Sinip birkenarda bekleyecek miyiz? Bir kur-şunun da bizi vurmasını mı bekle-yeceğiz? Karayılan misali, saklan-dığımız taşın arkasında kör bir kur-şuna mı gideceğiz?

Tarihimiz bize yol gösteriyor as-lında. Şöyle tarih sayfalarını açıpbaktığımızda, aslında bizlerin neleryapması gerektiğini gösteriyor…

‘90’lı yıllar, memurların sokağaçıktığı, hak aradığı yıllar. Sendikakurmak için yola çıkmışlardı. Yasalaragöre, memurlar sendika kuramazdı.Reformistler de ‘memurlar daha hazırdeğil, sendika kurulamaz’ diye sisteminyasağına uymayı tercih etti. Ama dev-rimci memurlar bu yasağı tanımadılar.Sendika kurmanın meşruluğuna inan-dılar. Neden yapacaklarını biliyorlar-dı… Nasıl yapacaklarını da… Yıl-madılar, pes etmediler ve sendikayıkurdular... Çünkü meşruluklarına ina-nıyorlardı. Memur olmaları, haklarve özgürlükler mücadelesi vermeye-cekleri anlamına gelmiyordu. Yasalarınkendilerine çizdiği sınırlara hapsolmayıdeğil, sınırları aşan bir mücadeleyitercih ettiler. Meşruluklarıyla hareketettiler ve kazandılar. En yakın örnekHatice Yüksel… En demokratik hak-kını kullandığı için açığa aldılar. Evin-de, mahkeme sonucunu beklemedi.Haklıydı ve bundan güç alarak direnişebaşladı ve bu direnişle birlikte hakkınıkazandı. 1 Mayıs’ta Taksim emekçilereyasaklanmıştı. ‘77 1 Mayıs’ında on-larcamız katledilmişti. İstedikleri tabi

ki 1 Mayıs’ı unutturmak ve Taksim’iyasaklamaktı. Emekçiler alanlara çı-kamasın korkusunu yaratmaktı amaç-ları. Ama ne 1 Mayıs ne de Taksimunutuldu. Yasaktan sonra dahi ‘Taksim1 Mayıs Alanı’ şiarıyla mücadele edil-di. Ve bu mücadele sonucunda, emek-çiler olarak Taksim Alanı’na girdik.2012 yılında işçisi, öğrencisi, memu-ruyla, tüm halk kesimiyle alanlardayerimizi aldık. AKP 1 Mayıs’ı tatililan etmek zorunda kaldı. Taksim’in1 Mayıs Alanı olduğuna olan inançve bu inancın yarattığı meşruluklahareket edilmesinin sonucunda ka-zanmıştık. Evet, tekrar elimizden almışolabilirler. Ama biz yine de meşrulu-ğumuzla ‘Taksim 1 Mayıs Alanı’dır’demeye devam edeceğiz. Kimseninlütfu değil bizlere, bizim olanı, yinebiz alacağız. Bunu engellemeye kim-senin gücü yetmeyecek…

Direnişe dair daha birçok örnekverebiliriz… Her örnekte temel olanmücadele biçimi meşruluktur. Hak-lılığına, doğruluğuna inanmaktır. Bu-gün buna daha fazla sarılma zamanı.Yasal olarak elimizde var olanlarınbir garantisi yok, faşizmle yönetili-yoruz. Karşımızda, gerçek anlamıylahalk düşmanı bir hükümet var. AKPkatlediyor, gasp ediyor, çalıyor, çır-pıyor. Ve bunun hesabını vermiyor.Katiller ortada çok rahat dolaşıyor.Hırsızlık yapıyorlar, hesabını kimseyevermiyorlar. ‘Anayasa’yı tanımıyo-rum’ diyor.

Madem iki sınıf, iki ideoloji vardiyoruz. Egemenler kendi ideoloji-sinin ve sınıfının gereğini yerine ge-tiriyorlar. Var olma adına ne yapmalarıgerekiyorsa pervasızca yapıyorlar.Onlar bu gücü nerden alıyorlar peki?İktidar olmalarından alıyorlar… Pekibiz emekçilerin, ezilenlerin ideolo-jisine sahip olanlar gücümüzü neredenalacağız? Meşruluğumuzdan alaca-ğız… Bize her şeyi reva gören bu

Saldırılara Karşı Mücadelede, Gücümüzü

Meşruluğumuzdan Alacağız!

Yürüyüş

3 Temmuz2016

Sayı: 528

ISRARIMIZIN KAYNAĞI; TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDA226

iktidara karşı yapacağımız tek şey,onlara teslim olmamak ve mücade-lemizi çok daha fazla yükseltmek.Tarih bize silahların değil, halklarıngüçlü olduğunu gösterdi. Vietnam,Sovyetler, Çin, Küba… Dünya halk-ları, emperyalizmin onca teknolojisinerağmen onları nasıl yendiklerini bizegösterdi…

Nasıl yaptılar bunu? Bütün halkkesimleri; hakları, vatanları için bir-leştiler. Meclis adı altında, komite tarzıörgütlenmelerle, koca koca emperyalistülkeleri yendiler. Her sokağı, her birimi,alanı, bu örgütlenme biçimleriyle ha-rekete geçirdiler. Filistin buna çok

güzel bir örnektir… İsrail’in saldırısınakarşı, ihtiyaçlarına göre oluşturduklarıkomiteler sayesinde intifada başlattılarve kazandılar. Her ülkenin devrimdekibaşarısının altında yatan; halk ve vatansevgisi, düşmana olan kin ve öfke. Buduyguların en somutlanmış haliydi ko-miteler ve meclisler. Onlar başardılar.Biz de başarabiliriz.

Biz de meclislerimizi, hayatın heralanında kurarak, bizlere yönelik sal-dırıları püskürtebiliriz. Bundan kork-tuğu için meclislere saldırıyorlar, in-sanlarımızı tutukluyorlar. Çünkü enbüyük güç, örgütlü halkın gücüdür.Efendilerinden öğrenmişlerdir bunu.

O yüzden korkuyorlar. Korkmakta dahaklılar. Yenilmez olan; halkın, meş-ruluğundan aldığı güçle savaşa katıl-masıdır. Bugün karşımızda örgütlübir güç var. Örgütlü saldırıyorlar. Biz-lerin, bu örgütlülük karşısında dağınıkbireyler olarak kazanma şansımız yok.Birlikte, güç olarak, bir arada olarakkazanabiliriz. Atasözünde dendiğigibi; ‘bir elin nesi var, iki elin sesivar’. Gün, bu elleri birleştirme veçok daha fazla ses çıkarma günüdür.Bizleri birer-onar yok etmelerine karşı,elimizdekileri birer birer almalarınakarşı, meclislerde örgütlenelim gü-cümüzü birleştirelim!

İİş Güvencemizi Alana KadarMeydanlardayız!

Mersin Kamu EmekçileriCephesi (KEC) 22 Haziran’daÖzgür Çocuk Parkı’nda “İşGüvencemizi İstiyoruz, Ala-cağız” kampanyası dahilindeimza masası açtı. Yapılan ça-lışmada iş güvencesi hakkın-da bilgi verildi. 100 el ilanıve broşür dağıtıldı.

Antalya KamuEmekçileriCephesi:

“Köle Değil Emek-çiyiz, İş Güvencemizi İs-tiyoruz-Alacağız!” kam-panyasını imza masalarıaçarak sürdürüyor. 16-21Haziran’da Kışlahan

Meydanı’nda imza standı açarak, KEC çıkartmış olduğudergiyi ve Yürüyüş dergisini halka ulaştırdı. Ayrıca açılanmasada halka bilgi verilirken, AKP’nin kamu çalışanlarınınsahip olduğu kadrolu istihdamı kaldırarak; esnek, kuralsız,

taşeron olarak çalıştırarak, sözleşmeli kölelik düzenini ge-tirmeye çalıştığı ifade edildi. AKP’nin kamu çalışanlarınıniş güvencesini gasp etmek istediği anlatılarak, KEC’in sal-dırılara karşı direneceği, sohbetlerde ve sesli olarak halkaifade edildi.

Dersim Halk Cephesi’nden:

Adalet İstiyoruz!Katledilen Halk Çocukları İçin, Kürdistan’daki Kat-

liamlar İçin, Dersim`deki Özel Güvenlikli Bölge Uygu-lamasına Karşı Adalet İstiyoruz

AKP iktidarı yönetememe krizi yaşadıkça halka sal-dırıyor. Hakkını arayan herkes terörist, suçlu katli vacip.Dersim`de üst üste uygulanan özel güvenlikli bölge uy-gulamalarıyla halk yaylasına evine gidemez hale geldi.

Dersim`de sadece Yürüyüş dergisi sattıkları için üçüniversite öğrencisi tutuklandı. Her gün baskınlar tutuk-lamalar devam ediyor.

Her gün bu ülkenin sokaklarında halk çocuklarınınkanı akıtılıyor. bu güne kadar halk çocuklarını katledenbir katil yargılanmadı ya da göstermelik mahkemelerleaklandı.

İstanbul’da 15 kurşunla katledilen Günay Özarslandavasına takipsizlik vermiştir.

Dilek Doğan, Hasan Ferit Gedik, Yılmaz Öztürk içinise tek bir adım atılamamıştır ve katiller AKP faşizmi ta-rafından korunmaktadır.

Dilek Doğan’ın katili Yüksel Moğultay gözaltınadahi alınmamış tutuklanmamıştır.

Bütün bu adaletsizliklere göz mü yumacağız? Hayır,bu ülkenin en onurlu evlatları devrimciler var. Adalet ta-lebimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Adalet için mücadeleedeceğiz. Ama göstermelik değil, gerçek adalet için mü-cadele edeceğiz. Tüm halkımızı yaşadığı adaletsizliklerekarşı, mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.

Antalya

Mersin 3 Temmuz2016

Yürüyüş

Sayı: 528

2 7ISRARIMIZIN GÜCÜ; STRATEJİK HEDEFTEN KOPMAMAKTADIR

Adana Festival Komitesi Kahvaltıda Buluştu

GÜCÜMÜZ BİRLİĞİMİZDİRAkkapı’da bulunan Adana Özgürlükler Derneği’nde bir

araya gelen Festival Komitesi ile birlikte kahvaltı yapıldı.Kahvaltı sonrası yapılan konuşmada birlik ve beraberliğinönemi anlatıldı. Devletin son süreçte konserlerimize vefestivallerimize saldırıları üzerine sohbet edildi. Bu saldırılarakarşı festivallerimizi elbirliğiyle örgütlemek ve komiteleşmekararı alındı ve kahvaltı bitirildi.

1-) Mizah Nedir? Mizah, en özlü ifadesiyle “maz-

lumun zalimden öç alma aracıdır.”Ki bu tanımıyla da mizah, sınıfsalbir öz taşır... Mizah hayat içindekiçelişkileri ortaya çıkarıp, bunlar üze-rinden eleştiriyi gündeme getiren vemazlumlardan yana sonuçlar çıkar-maya yönelen bir sanat tarzıdır... Mi-zah, rastgele yapılan ve salt gülmekamacıyla yapılan bir eylem değildir.Sonuçları gülmeyi, gülümsemeyi or-taya çıkarsa da, mizah gülmenin ya-nına mutlaka düşünmeyi koyan, sa-natsal bir eylemdir.

Bu yanıyla da mizahta zeka vardır,ki bu mizahın inceliğini ortaya koyar.Ve mizah özü itibariyle sivri dilliliği,iğnelemeyi ve sorgulamayı içerir...Bunlar en çok ezilenlerin çıkarınahizmet eden özelliklerdir. Egemenlertarafından baskı altında tutulduğundave sesini çıkaramaz duruma getiril-diğinde, mizah silahıyla kuşanan ezi-lenler işte bu özellikleriyle dikilipzalimleri rezil rüsva eder ve giderekde dize getirecekleri koşulları yaratır,hesap sorarlar...

Mizah egemenlere karşı bir silahtırdedik. Bu, halkın kendisine yönelikmizahının olmayacağı anlamına gel-mez elbette... Halkın kendi eksiklerini,zaaflarını ve kendi sınıf çıkarlarınaters davranışlarını ele alıp hicvettiği,eleştirdiği mizah örnekleri de çokçavardır ve olacaktır. Mizah bu haliylede egemene doğrultulmuş bir silahtır...Halkın yaşamındaki çarpıklıklar, esasolarak egemenlerin sınıf çıkarlarınahizmet ederler. Bunu eleştiren mizahise, halkın bu yanlarını düzeltmeye

hizmet ettiği için, yine ege-mene doğrultulan bir silahgörevi görür.

2-) Düzen Mizahıİle Devrimci MizahArasındaki FarkNedir?

Mizah sınıfsal bir özelliktaşır dedik... Bu durumdaburjuvazinin mizah anlayı-şını da sorgulamak gerekir.Burjuvazi veya ondan önceki

egemen sınıfların mizah anlayışı,gerçekte mizah tanımı içine girecektürden değildir. Egemenlerin mizahıdeğil, soytarıları olur... Bu da gül-meceyi, eğlenceyi esas alan ve dahaçokta saray soytarısı denilen türdenkişilerin şaklabanlıkları, soytarılıklarıüzerine kuruludur. Egemen için sor-gulayıcı olmak kabul edilemez birşeydir. Zira hayatın çelişkileri vebunlara sorgulayıcı bakılması esasolarak egemenleri vuran bir öz taşıdığıiçindir ki, egemenler içi boş bir gül-mece isterler.

Bu yanıyla mizah dediğimizdeesas olarak, ezilen halkın hayata karşıtavrı olarak ele almak gerekir... Yada sanatsal boyutta mizah ustalarının,egemenlere karşı halktan yana tavrıolarak ele alınabilir.

Yaşam içinde ele alındığında dev-rimci mizah; ezilenlerin, sömürülen-lerin; ezenlere, sömürenlere karşı birsilahıdır. Gelip geçici, eğlencelik birşey değildir. Tarih boyunca da doğruolanın, kalıcı olanın, onurlu olanınsilahı olagelmiştir mizah. NasreddinHoca, Hacivat ile Karagöz, Aziz Ne-sin, Rıfat Ilgaz, Muzaffer İzgü mizahınen güzel örneklerini sunan isimler-dendir. Ve hep halktan yana olmuş-lardır. Eleştiri oklarını, mizahı kul-lanarak daima egemenlere yönelt-mişlerdir.

Egemen sınıflar ise salt “güldürüiçin güldürü” der. Cem Yılmaz, AtaDemirer, Yılmaz Erdoğan, ŞahanGökbakar gibilerin başını çektiği mi-zah anlayışı halkın deyimi ile “varayoğa gülmek” şeklindedir… Düzeysizkomedi programları, sözde mizah

dergileri düzenin mizahını yansıtır.Ya belden aşağı ya da suya sabunadokunmayan, çelişkileri ortaya çıkarıpsorgulamayan bir espri anlayışı vardır.

3-) Düzen, Mizahın İçiniNasıl Boşaltmıştır?

Sistemin mizahı alaycı, aşağılayıcıtarzdadır. Hep espri yapanların se-vilmesi gerektiğini, onların dedikleridoğruymuş gibi empoze eder. Bunukitle iletişim araçlarıyla yaparlar. Di-ziyle, filmle burjuvaziye ait birçokkelimenin halkın, hatta devrimcilerindiline dolandığını görüyoruz. Örneğinbirini aşağılamak, onu küçük düşür-mek “gömmek” olarak halkın dilineyerleştirilmekte ve bu da marifetmişgibi sunulmaktadır. Ve bu tür keli-meleri kullanmayanlar, bu tür davranışbiçiminde olmayanlar ise çağ dışıymışgibi gösterilmekte, “ezik” olarak ad-landırılmaktadır.

Sistem her türlü espri yapanınzeki olduğunu savunur. Bu “zeki”likadına her türlü aşağılık şeyi kullanırlar.Böylece mizahın içini boşaltır. “Çak-tımcılık”, “her söze bir laf yetiştirme”gibi ukalalıklar ve burjuvaziye aitözellikler üstün bir marifetmiş gibisunulur. Gençler buna özendirilir.Peki soralım bu “zeki” adamlara, sis-temin kendisine, burjuvazinin yaşamtarzına, faşizme, adaletsizliğe karşıda söyleyecekleri bir sözleri varmıdır? Bu konulara asla dokunmazlar.Yeri gelip bir şey söylemeleri gerek-tiğinde ise bundan kaçmak için kul-lanırlar zekalarını. Zalimlere, ege-menlere karşı tek bir söz söylemeleri,egemenin hışmını üzerine çekmelerineyol açar. Bu nedenle egemene do-kunmayan sözde espriler üretirler.Bunların çoğunun ya içi boştur yada halkın geri yanlarıyla alay etme,halkı aşağılama üzerine kurulu olanesprilerdir. Ki halkı aşağılayıp, birde buna halkı güldürebildikleri orandada egemenden alkış alırlar. Egemenindüzenini sağlamlaştırmasının aracıolurlar.

4-) Mizahın Tarihteki YeriNedir?

Tarih boyunca görürüz ki mizah

Ta rih ten, bi lim den, ön der le ri miz den, ge le nek le ri miz den

öğ ren dik le ri mizle güçleneceğiz!

SORUDA10

BilgiBilgigüçtürgüçtür

MİZAH

Yürüyüş

3 Temmuz2016

Sayı: 528

ISRARIMIZIN KAYNAĞI; TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDA28

egemenlerin teşhir olmasına sebepolmuştur. Egemenler ise bundan heprahatsız olmuştur. Hacivat ve Kara-göz’ü öldürmesi bunun bir örneğidir.Sistemin aksaklıkları, egemenlerinsafahat sürmesi, halkın yoksulluğunugöstermesi açısından önemlidir mizah.Hacivat’la Karagöz bunu yaptıklarıiçin katledilmişlerdir. Çünkü egeme-nin çıkarını zedeleyen, onların çe-lişkilerini ortaya çıkaran ve halkınegemene karşı olan tepkilerini, mizahibir dille vurmaları nedeniyle, ege-menler tarafından katledilmişlerdir.

Ve tarihin her döneminde mizahlahalkın yanında duran ve egemenlerieleştiren mizah dergileri, ustaları he-def haline getirilmişlerdir. SabahattinAli, Rıfat Ilgaz, Aziz Nesinler’in birdönem çıkardıkları “Marko Paşa”dergisinde olduğu gibi... Sürekli ka-patılan dergi, mizahın direnişi misaliısrarla ve başka isimlerle tekrar tekrarçıkarılmıştır. Merhumpaşa, Malum-paşa, Yedi-Sekiz Hasan Paşa, HürMarko Paşa, Bizim Paşa, Ali Babave Kırk Haramiler... derginin aldığıisimler olmuştur ki bu da ayrı birmizahtır.

Egemenin tüm saldırılarına karşıhalk da her zaman kendi içinden mi-zah üretmeye devam etmiştir... Kimizaman bunu yapan sanat- edebiyatinsanları olmuş, kimi zaman halkkendi içinde üretmiştir mizahi sana-tını. Halkın egemenle olan çelişkileribitmediği sürece ve bitmeyeceği içinmizah da buna paralel olarak kendiniyenileyerek sürekli olarak yenidenve yeniden üretilecek, halk için birsilah olmaya devam edecektir. Ege-men engellemeye, katletmeye kalksada bunu değiştiremeyecektir.

5-) Mizahımızın OklarınıKime Yöneltmeliyiz?

Biz mizahımızı, esprilerimizi ar-kadaşlarımızın fiziki kusurları, ek-sikleri üzerine yöneltmeyiz ya dabaşkalarıyla alay etmenin aracı halinegetirmeyiz. Böylesi bir durumda mi-zah, mizah olmaktan çıkar.

Bu birbirimize karşı espri yap-mayacağız anlamına gelmez. Önemliolan hangi içerikle ve anlayışla ya-

pıldığıdır. Bu sebep-le bizim mizahımız,devrimci bir mizah-tır. Biz mizahımızıarkadaşlarımıza kar-şı yaparken onlarıdeğiştirmek ve dön-üştürmek için yapa-rız. Ve bu elbette herşeyi mizahla anlat-mak, ele almak an-lamına gelmez. Yerigeldiğinde belki birskeçle, belki bir fıkraile kendi eksik vezaaflarımıza vurarakonları düşünür, dü-şündürtürüz. Ki bueksik ve zaaflarımızıgiderebilelim.

Mizah oklarımızesas olarak sistemekarşı olmalıdır. Mi-zah bir silahtır vebu nedenle elbetteki silah düşmana karşı kullanılır. Vebu etkili kullanılması gereken güçlübir silahtır. Her alanda çeşitli yön-temlerle (Yazı, resim, çizim, sözlüanlatım, şiir, sinema, tiyatro...) mizahsilahını sisteme karşı etkili kullan-malıyız.

6-) Hangi Koşullarda Mi-zah Yapılmalıdır?

Her zaman her koşulda mizah-espri yapamayız. Bunun yeri ve za-manı vardır. Bu koşullar ancak halkınkültürüne göre şekillenir. Örneğin;cenazede mizah yapılmaz. Yahut top-lantıda, ciddi bir iş yaparken… “Ağırol ki batman gelesin” diye bir deyimivardır örneğin halkın. Yerli yersizkonuşanlar, her şeyi sulandıranlariçin kullanılır.

Mizah anlayışımızda belirleyiciolan, halkın ilgi ve ihtiyaçlarıdır.Halkın ilgisini ve dikkatini çekebil-mek, tepkilerini doğru hedefe yön-lendirebilmek için, yeri geldiğindemizah yolunu kullanabiliriz, kullan-malıyız. Bununla halka anlatmak is-tediklerimizi, halkı düşündürtmekistediğimiz konuları, daha rahat an-latabilme ve kavratabilmemiz müm-

kün olabilir. Örneğin, Nasrettin Hoca halkın

en çok bildiği mizah örneklerimiz-dendir. Ondan anlatılacak bir fıkrayaşamın içinde ortayla çıkan gerçeğidaha iyi kavratır. Ya da yapılan birkonuşmanın uygun bir yerinde anla-tılacak bir fıkra veya mizahi bir söz,bir deyim dinleyenlerin ilgisini to-parlayıp konunun daha iyi anlatılmasıve anlaşılması için uygun bir ortamyaratır.

Düşmanın tüm güçleriyle üzeri-mize geldiği ve bizi her gün ezip,moralsizleştirmeye çalıştığı bir yerdemizah oklarımızla düşmana karşı et-kili bir savaş verebiliriz. Bu hemmoralimizi yükseltir ve hem de düş-manı her koşulda yenebileceğimizingüvenini aşılar.

F tipi hapishanelerde işkence vebaskının en ağırı yaşanırken tutsak-ların çıkardığı mizah dergileri bunahizmet etmiştir ve tutsakları o ko-şullarda güçlendiren bir işlev görm-üştür.

7-) Her Zaman Mizahi Bir Dil Kullanmak Zorunda mıyız?

Düzen “her zaman esprili” olmayı

Mizah egemenlere karşı birsilahtır dedik. Bu, halkın kendisi-ne yönelik mizahının olmayacağıanlamına gelmez elbette... Halkın

kendi eksiklerini, zaaflarını vekendi sınıf çıkarlarına ters davra-nışlarını ele alıp hicvettiği, eleştir-

diği mizah örnekleri de çokçavardır ve olacaktır. Mizah bu

haliyle de egemene doğrultulmuşbir silahtır... Halkın yaşamındakiçarpıklıklar esas olarak egemen-

lerin sınıf çıkarlarına hizmetederler. Bunu eleştiren mizah isehalkın bu yanlarını düzeltmeyehizmet ettiği için yine egemene

doğrultulan bir silah görevigörür.

3 Temmuz2016

Yürüyüş

Sayı: 528

2 9ISRARIMIZIN GÜCÜ; STRATEJİK HEDEFTEN KOPMAMAKTADIR

dayatsa da sürekli “esprili olmak” ola-ğan değildir. Espri adı altında ortayakonan mizahi tarz bazen sulandırmaaracı olarak karşımıza çıkıyor. Eleşti-riden kaçmak isteyenin başvurduğubir araç haline gelerek, eksik ve zaaf-larının perdesi haline gelebiliyor.

Bazen de eleştiri yapmanın çarpıkbir aracı haline gelebiliyor. “Şakayollu dokundurmak”, “laf atmak”gibi çarpık anlayışlarla karşımıza çı-kabiliyor. Bu da var olan sorunlarınçözülmesini engellediği gibi, dahada derinleşmesine, devrimci ilişkitarzının bozularak laçkalaşmasına,seviyesizleşmesine yol açıyor. Oysabir devrimci, eleştirisi varsa bunulafı dolandırmadan, eveleyip geve-lemeden ya da espri adı altında kaçakgüreşmeden söylemelidir.

Diğer yandan espri, insanlarımızınfiziksel görünümleri ile dalga geçme,onları küçük düşürme şeklinde deortaya çıkıyor ki bu en tehlikeli vedevrimci ilişkilere en çok zarar verenbiçimidir. Gergin ve huzursuz birortam yaratır, güvensizlik doğurur.Kendi kendimizi sabote etmeye dö-nüşür. Ki bunun adı da zaten esprideğildir.

Sonuç olarak, her zaman espriyapmak bizim anlayışımız değildir.

Espri dediğimiz şeyveya konuşma içinde mi-zahi bir dilin kullanılmasıelbette konuşmamıza an-lam katmak ve güçlen-dirmek amacıyla kullanı-labilir. Bizim karşı çıktı-ğımız olur olmaz yerdeyapılan espriler ve kişi-lerle dalga geçme biçi-mindeki tarzdır.

8-) Halkın MizahAnlayışı Nasıldır?

Halkın mizah anlayı-şında egemen sınıflarınkötülüklerinin adaletsiz-liklerinin eleştirisi ve birtarih aktarımı vardır. Hal-kın mizahının en önemliyanı eğitici ve öğretici ol-masıdır. “Güldürürken dü-

şündürmek” bu şekilde vü-cut bulmuştur. Ve öylesine güçlü veköklüdür. Halkın mizaha başvurma-sında sansür ve baskının etkisi ol-muştur. Baskı ortamında dahi mizahyoluyla derdini anlatmanın bir yolunubulmuştur halk. Ve bulduğu bu yol,kendini güçlendirmenin, egemeni iseyerip, kusurlarını herkesin önüne ko-yarak güçsüzleştirip yıkmanın zemi-nini yaratmaya dönüktür. Mizahınmazlumun elinde zalime karşı silaholması da bu anlamdadır zaten...Mazlum halk kendine zulmeden vekendisinden güçlü olan düşmanınımizah silahıyla yere çalmanın yolunubulmuştur. Ona boyun eğmemenin,ona karşı direnmenin aracı halinegetirmiştir.

9-) Mizah Anlayışımız Nasıl Olmalıdır?

Mizah anlayışımız elbette ideo-lojimize, yaşamımıza, ideallerimizegöre şekillenmelidir. Sınıfsal kimli-ğimize göre de düzenin mizah anlayışıve devrimci mizah arasında yukarıdada ifade ettiğimiz gibi kalın bir çizgivardır. Bu kalın çizgi belirsizleştiğizaman mizahımız sulu, alaycı ve bizirahatsız edici bir tarza bürünür. Kibu yanıyla da egemenlerin mizah

anlayışına yakınlaşır. Biz elbette mi-zah yapacağız ve bizim mizahımızdüşmanı vuran bir silah olacaktır...

Bu da en zor koşullarda insanla-rımızı toparlamanın bir aracı olarakdeğerlendirilmesiyle olacaktır. Birtoplantıda, seminerde vb. halkla kur-duğumuz ilişkilerde kimi zaman to-parlayıcı olacak bir fıkrayı kullanarak,kimi zaman insanları düşünmeyesevk edecek bir espri ile hayata dairsöyleyeceklerimizi söyleriz. Bununlainsanlarımızı güldürürken düşündürt-meyi ve mizah sanatı ile dövüşmeyiesas alırız. Mizah bizim elimizde,halkın elinde sanatla yapılan bir silaholur, olmalıdır.

10-) Mizah Yaparken Ne-lere Dikkat Etmeliyiz?

“Halklar zalimlerden iki türlü in-tikam alır: Silahla ve Sanatla... dö-vüşerek ve gülerek... Dövüşmek si-lahın, gülmek mizahın eylemidir. Si-lah, zalimin hayatın içindeki otori-tesini; mizah da akıllardaki otoritesinisarsar ve yıkar. Mizah, halkın ortakaklının halk düşmanlarına karşı di-rildiğini gösterir...” (Tavır, 2015,Ekim-Kasım)

Bu diri damarı örgütleyen ve dö-vüşü güçlendiren bir anlayışla hareketetmeliyiz.

Halkla olan ilişkilerimizde, çev-remizdekilerle, özellikle genç kesimlekurulan ilişkilerde mizah anlayışımızönemlidir. Burjuvazinin yönlendir-mesiyle hayat içinde oluşturulan vehalka da benimsetilen ve çokça rast-ladığımız esprilere dikkat edildiğindeçoğunun filmlerden ve bolca da di-zilerden alınmış olduğunu görürüz.İçi boş, sulu, düzeysiz ve en önemlisiyozlaştıran ve yozlaşan, düzenin içiboş “mizahı” insanlarımıza bulaş-mıştır. Bu espri anlayışının yaygın-laşmasının önüne geçmeli ve alternatifolarak devrimci mizah anlayışınıkavratmaya dikkat etmeliyiz. Sana-tımızla yaptığımız kavgada düşmanaetkili vuruşlar yapabilmeliyiz. İçiboş, güldüren ama düşündürme özel-liği taşımayan, geride iz bırakmayanespriler, mizah örnekleri halka aitdeğildir, bize ait değildir.

“Halklar zalimlerden ikitürlü intikam alır: Silahla veSanatla... dövüşerek ve güle-rek... Dövüşmek silahın, gül-mek mizahın eylemidir. Silah,zalimin hayatın içindeki oto-ritesini; mizah da akıllardakiotoritesini sarsar ve yıkar.Mizah, halkın ortak aklınınhalk düşmanlarına karşıdirildiğini gösterir...” (Tavır,2015, Ekim-Kasım)

Bu diri damarı örgütleyenve dövüşü güçlendiren biranlayışla hareket etmeliyiz

Yürüyüş

3 Temmuz2016

Sayı: 528

ISRARIMIZIN KAYNAĞI; TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDA30

Silah ve şarkı

ben bütün karanlıkları bunlarlayendim

doğacak çocuğumun kanında esen

emekçi karımın dimdik bakışla-rında

ve çetelerin sipsivri uykusuzluğu

silah ve şarkı

benim bütün şarkılarım iri kuş-lardır al ve şafakleyin

yekinir yürür orman

yekinir yürür toprak

yekinir yürür kalabalıklar”

(Hasan Hüseyin Korkmazgil)

“Ve kleşim. Uzun bir hasretliktensonra kavuştuk birbirimize. Birliktehesap soracağız artık düşmandan”

Ölmek ve öldürmek, savaşımızıntemel yasasıdır. Bu yasayı biz, halkınadaletini temsil eden silahlarımızlayerine getiriyoruz. Biz, emperyalizmve oligarşiye karşı varlık-yokluk sa-vaşı veriyoruz. Var olmamız, iktidarıalmamız mücadeleyle, halkın silah-lanmasıyla mümkündür. Bir savaşçıiçin de silahı; savaşımızın, iktidarı-mızın teminatıdır. Halkımıza, bizleresaldıran düşmana karşı hesap sormaisteğimizdir, özlemimizdir. Çünkübiliriz; silahımızla, düşmana çektir-dikleri kadar acımasız, çektiklerimizinahı kadar da adaletli olacağız.

Bu iddiayı taşıyan savaşçılar ol-duğumuza göre, silahımız bir parça-mız olmalıdır. Silahımızla bütünleş-memiz gerekir.

Her ne koşulda olursak olalım;yalnız da olsak, birlikte de olsak herkoşulda bilmeliyiz ki; silahımız bizimyoldaşımız, savaşmamızın, düşmanadaha çok vurmanın ve halka umutolmanın garantisidir.

Halkımız adalete susamışken, ek-meği katillerce kana bulanırken, halksavaşçıları can siperane sarılmalıdırsilahına.

Ölmeye, öldürmeye hazır, halkınumudunu temsil eden bir savaşçı;silahıyla bütünleşmiyorsa, savaşçıniteliğini kaybediyor demektir, inanç-sızlaşmış demektir.

Silahımız İktidar İddiamızdır!

Her gün Kürdistan’da insanlarımızkatlediliyor.

Her gün açlık-sefalet içinde ya-şamaya mahkum ediliyor halkımız.Ülkemiz emperyalistlere peşkeş çe-kenlerin saldırılarıyla sindirilmek is-teniyor.

Biz bu düzene son vereceğiz di-yoruz!

“Vatanımızın bağımsızlığı

Halklarımızın özgürlüğü…”

için ant içiyoruz. Bu durumda birsavaşçının andını içerek kuşandığısilahı andıdır, namusudur.

Savaşçı andına, zafere attığı adım-larla sahip çıkar. İktidar hedefimizisilahımızdan çıkan kurşunlarla, dağ-larda yankılanan tarakalarla gerçekkılacağız.

Halkımız bu umutla veriyor sila-hını bizlere, bu umutla mücadeleyisahipleniyor. Büyük ve doğru düşünenbir savaşçı; ne silahının zarar gör-mesine izin verir, ne de düşmanıneline geçmesine… Çünkü silahındazaferi, umudu, halklarımızın özlem-lerini görür.

Silahımızla bütünleşmek, iktidariddiasıyla düşünmektir.

Muharrem Karataş’ın silahını ku-şanırkenki gülüşü, Elif Sultan’ın si-lahını yüreğine koyması… Şehitle-rimize bakalım, onlardan öğrenelim.

Ne diyor Hasan Selim Gönen:“Silahın bir organın olmalı, onunla

bütünleşmelisin, silahına yabancıolma. O, senin en iyi dostun. (…)Hayatını korur, senin için, adaletiçin can olur.”

Silahımızla bütünleşmek; ona sa-rılmak, onu bir organımız, vücudu-muzun bir parçası olarak görmektir.Namusumuz silahımızdır.

“Gerillacı, silahına hayatını ko-ruyan bir can yoldaşı gibi sarılma-lıdır” diyor Castro ve Che’nin hocasıGeneral Alberto Bayo.

Hesap sorma iddiamız, sınıf ki-nimiz, şehitlerimize-örgütümüze bağ-lılığımız, silahlarımıza nasıl sarıldı-ğımızda somutlanır.

Bugün şehirlerden dağlara yayılansavaşımızı büyütmenin yolu, silahınıteslim edenlere rağmen o kabzayısımsıkı kavrayan ellerimizde, yürek-lerimizdedir.

Nurhan Azak şehit düşerken si-lahını bizlere emanet ediyor, çünkübiliyor ki düşmanın eline geçmemesigereken o silah; bugün Onur Polat-lar’ın, Çayanlar’ın elinde, yaşamınıfeda ettiği Dersim dağlarında yankı-lanacak.

“Ve artık kleşim! Şimdi bu başeğmez ve isyankar dağlardan ‘Werbo edeleti Ometi*’, ‘Wes bo Serda-rame Dursun Karataş**’, ‘Wes boDHKP-C’ sloganlarının yankılanmazamanıdır.”

Onur’umuzun kuşandığı sevda-sıyla, silahıyla, şehirlerde silahınasıkıca sarılmış savaşçıların hesap so-ran cüretiyle savaşı büyüteceğiz.

Ve savaşı silahına sıkıca sarılmışsavaşçılarla da kazanacağız!

*Yaşasın Halkın Adaleti

** Yaşasın Önderimiz DursunKarataş

*** Dersim Sahipsiz Değil

SİLAHIMIZ NAMUSUMUZDURİKTİDAR İDDİAMIZDIR

“Devrimci mücadele ve savaşta belirleyici olan kadrolar ve siyasi çizgidir. Tayin edici güç halk kitleleridir”

Savaş ve B

iz

Hemen her eksiklikte, başarısız-lıkta, sonuç alınamayan her işimizdekarşımıza çıkan sorunların başındagelir program sorunu.

“Neden sonuç alamadık?”, “Nedenyapılmadı?” sorularına ilk başta ve-rilen cevap “programsızlığımız”dır,“programlı olmadığımız”dır. “Pratikiçinde boğulma” diye de adlandırırızbu durumu.

“İnsan yok”, “zaman yok”, “işçok”... deriz. Ve ancak hayat dabizden sonuç ister. İhtiyaçlarımızhep daha da fazlalaşır. İlerlemenin,gelişmenin ifadesidir ihtiyaçlara cevapvermek. Bizi bekleyen sorumluluklarvardır.

Devrimci faaliyet içindeki iş yü-künün altından nasıl kalkacağız? Da-hası bunca iş yoğunluğunun, pratikkoşturmacanın içinde temel olan gö-rev ve sorumluluklarımıza nasıl cevapvereceğiz?

Sonuç almış olalım olmayalım.Her halükarda emek harcadığımızortadadır. Ve sorun harcadığımızemeğe, koşturmaya denk sonuç alıpalamadığımızdır.

İşte tüm bu soru ve sorunlar doğ-rudan programla, programlı olma-mızla ilgilidir.

Peki nedir programlı olmak? Veprogram nasıl yapılır?

Program, eldeki olanaklarla ihti-yaçlara cevap vermektir. Daha doğ-rusu programımız buna hizmet et-melidir. İhtiyaca cevap vermeyenprogram, gelişimimize hizmet etmez.

Program, sözlük tanımıyla belirlişartlara ve düzene göre yapılmasıöngörülen işlemlerin bütünü anlamına

gelmektedir. Yine başka bir tanımıylayapılacak bir işin bölümlerini, bubölümlerin sırasını ve zamanını gös-teren tasarı, planlama olarak da ifadeedilir.

Program hedeftir, yöntem ve araç-lardır, öncelikler sıralamasıdır. Prog-ram politikadır. Sorunlara çözümlerüretmek, ihtiyaçlara cevap vermektirvb... Programda koşullar, zorluklar,nesnellik yoktur. Programda koşul-ların, zorlukların nasıl aşıldığının,aşılacağının yöntemleri, çözümleri,politikaları vardır.

Program neyi, nasıl, ne zaman,hangi araçlarla yapacağımızı, hede-fimizin ne olduğunu somutlamaktır...

Çoğu zaman “şu konuda ne ya-pacaksınız?”, “bu konudaki progra-mınız nedir?” sorularına şu klasikcevap verilir: “Yapacağız.” Hayırbunun bizim Cepheli tarzımızla hiçbirilgisi yoktur. Bu yaklaşım deyim ye-rindeyse geçiştirmektir, yüzeyselliktir,temennidir.

Bizden istenen neyi nasıl yapa-cağımızdır. Sadece nasıl yapacağımızda değil, ne zaman yapacağımızdır,hedeflerimizin neler olduğudur.

Program işlerimizi örgütlemektir. Program bir işin yapılmasıyla

ilgili her soruya cevap vermeli, so-ruları belirsiz ve karşılıksız bırak-mamalıdır. Şimdi büyük küçük yap-mamız gereken tüm işleri alt alta sı-ralayalım. Ve ŞUNU SORALIMKENDİMİZE: Bu işlerimizi ne zamanbitireceğimiz belli mi? Öncelik sıra-lamamız var mı? Bu işlerimiz içindehiç adım atmadığımız, henüz başla-madığımız iş var mı? Adım atmakiçin neyi bekliyoruz? Dahası nasıladım atacağımıza ilişkin bir plan varmı? vb. vb...

Bunlara olumsuz cevaplar veri-yorsak ortada örgütsüz, kendiliğinden,iradesiz yani programsız bir hal vardemektir. Eğer adım atmak için “uy-gun zamanlar”, “elverişli koşullar”bekliyorsak çok bekleriz. O zaman

gelmeyecektir, o koşullar olmaya-caktır. Çünkü mevcut durumda bun-ları biz yaratacağız. Programlı olmakbunun için gereklidir zaten. Ve Cep-heli koşulları lehine çevirdiği, en-gelleri aştığı için Cephelidir.

Evet küçük büyük her işimiz ör-gütlü olmalıdır. Çünkü biz örgütlüinsanlarız. Devrimciliğin temelindeayırt edici nokta örgütlü olmasıdır.İşlerimizi örgütlemek sonuç alacakkoşulları yaratmaktır. Her şeyi birebirkendimiz yapmayacağız. Yapamayızda. Kendimizin doğrudan içinde ola-cağımız, birebir yapacağımız işler,sorumluluklar elbette vardır, ancak,asıl olarak iş yaptırmayı öğrenecek,organize edecek, sorumluluk verecek,eğitecek, takip edecek, ısrar edecekve sonuç alacağız.

Program; ilke ve kuraldır. Önü-müze koyduğumuz işleri zamanındave gereği gibi yapmaktır. Erteleme-mektir. Ertelemek bize o an için “za-man kazandırır”, bugünü kurtarır an-cak gerçekte ise yarının iş yükünüdaha da arttırmış olur.

Programlılık bir çalışma tarzıdırve devrimci yaşamın, devrimci faa-liyetin bütününü kapsar.

Bir toplantımızda, yaşam düze-nimizde, günlük yaşamımızda, tektek işlerimizde görev ve sorumlu-luklarımızda vb. ifadesini bulan temelbir olgudur programlı olmak.

Bir toplantıya hazırlıklı gitmektirprogramlı olmak. O toplantıda nelerinasıl tartıştıracağımızı, hangi kararlarıalacağımızı öncesinde kafamızda net-leştirmiş olmaktır. Değilse o toplantıayaküstü bir toplantıya dönecektir.

Yaşamımızın programlı olması,görev ve sorumluluklarımızı en iyişekilde yerine getirmemize uyguntarzda yaşamımızın düzenlenmesidir.Yatış-kalkış saatlerimizden, eğitimçalışmalarımıza, kendimize ayırdı-ğımız zamandan, örgütlenme faali-yetimize, toplantılarımızdan kitle ça-lışmamıza… hedefli, verimli, iddialı,

PROGRAM;PRATİK FAALİYETİN KENDİSİDİR!

PROGRAM;KAZANMA İDDİAMIZDIR!

Yürüyüş

3 Temmuz2016

Sayı: 528

ISRARIMIZIN KAYNAĞI; TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDA32

sonuç alıcı bir tarzın hakim olmasıdır. Örgütlenmek plan, program de-

mektir. Programlılık nasıl ki devrimci

kültürün ifadesiyse; programsızlığınaltında yatan da düzendir, düzen kül-türüdür.

Cepheli programsız olamaz. Ken-diliğinden, hedefsiz, amaçsız olmaktırprogramsızlık. Kendiliğindenciliğinolduğu yerde sıradanlık ve yozlaşmakaçınılmazdır.

Kendiliğindenciliğin yani prog-ramsızlığın olduğu yerde yapılmasıgereken işler, sonuç alınması gerekengörevler kendi haline bırakılmıştır.Aslında kaderine terk edilmiştir.Hayat bize sorduğunda, “şu iş neoldu” diye sorulduğunda hatırlarız.Ve neden böyle oldu sorusu karşısındada savunmaya geçeriz: “Başka işler,başka görevler karşımıza çıktı, bundankaynaklı geri plana attık” denilir.

Oysa program tam da bunun içingereklidir; yaşamın zenginliği, çözümbekleyen çokça sorunu, devrimcimücadelenin çok yönlülüğü içindeancak programlı olunarak işlerin, gö-revlerin, zorlukların üstesinden ge-lebiliriz.

Cepheli o an aklına geleni yapmaz.Çünkü Cephelinin aklında olmasıgerekenler vardır zaten.

Pratik içinde boğulmamanın; stra-tejik hedeften kopmamanın; sonuçalmanın; güçlerimizi seferber etme-nin; yeni olanakları, potansiyeli açığaçıkarmanın çözümü, aracı programlıolmaktan geçiyor.

Nasıl? Programla öncelikleri, temel-tali

işlerimizi belirleriz. İşlerin sorum-lusunu belirleriz. Program hedefimiziönümüzde tutar.

Programın İKİ AŞAMASI vardır:

Birinci aşama; programın hazır-lanması aşamasıdır.

İkinci aşama; uygulama aşama-sıdır. Uygulama aşaması programınuygulanmasını yönetmek ve yerinde,canlı denetimdir.

Programın hazırlanması ile iş bit-mez. Böyle düşünenler; bürokratlardır.Çok güzel, çok ideal programlar çı-karmak değildir sorun. Sorun uygu-lanabilir, sonuç alıcı programlar çı-karmaktır. Programın gerçekçi ol-masıdır. Bir işin önce kafamızda ger-çekleşir olmasıdır.

Uygulanabilir, somut, gerçekçiprogram derken temel iki noktayıunutmayacağız:

Bir; koşullarımızı, olanaklarımızıdikkate alacağız.

İki; ihtiyaçlarımızı unutmayacağız.Koşullar ne olursa olsun esas olanihtiyaçlarımızdır. Koşullar ve ola-naklar ihtiyaçlarımıza cevap vermektedikkate alınması, çözümler üretilmesigereken gerçekliklerdir.

Program işlerin, görevlerin altalta sıralanması, şu gün şu, bugünbu yapılacak demek değildir. Böyleolsaydı eğer işler ne kadar da kolayolurdu.

Örneğin bir günümüzü program-lamak demek en başta zamanımızıverimli kullanmak demektir. Çokçadenildiği gibi gün 24 saattir. Zamanbu anlamda sınırlıdır. Zamanı arttı-ramayız ancak zamanımızın verim-liliğini arttırabiliriz. Bu durum doğ-rudan çalışma tarzımızla ilgili olmaklabirlikte, programlı olup olmamamızlada doğrudan ilgilidir.

Günlük programımızda sürekliyerini bulması gereken belli yoğun-luklarımız vardır. Örneğin en az 10sayfa kitap okumak. Günlük habertakibi. Bir gazeteyi ve köşe yazarını

takip etmek. Spor yapmak değişmezgünlük faaliyetlerimizdir.

Zamanı yönetmek... Ya da zamanıverimli kullanmak bizim programlıolmamızla ilgilidir dedik. Örneğindüşünelim; zamanımızı nelere har-cıyoruz? Nasıl harcıyoruz? Ve nelereharcamalıyız? Hedeflerimiz neler?

Hedeflerin somut, net, süresi belli,gerçekçi... olması, hedefe ulaşmamızıda kolaylaştırır...

Program canlı-pratik faaliyettir. Programı hazırlamak, yapılacak-

ları belirlemek işin birinci kısmıdır,hazırlık kısmıdır dedik. Program uy-gulanmak için vardır. Ve programınuygulanmasının en önemli noktasıDENETİM’dir.

Denetlemezsek program kağıtüzerinde kalmaya mahkumdur. Nekadar güzel bir program olursa olsunsonuç değişmez. Çünkü program ira-dedir. Ve irade sevgili Dayımızın de-diği gibi Emek ve Cürettir.

Program disiplinle hayat bulur.Emekle hayat bulur. Programımızabağlı kalmazsak, ısrar etmezsek, eme-ğimizi katmazsak olmaz. Cüretle ile-riye atılmazsak, sorumluluklarımızıbüyütmekten geri durursak olmaz.

Unutmayalım bizim için hiçbirşey hazır olmayacak. Sadece söyle-mekle, şunu şöyle yapacağız demeklesonuç alacağımız boş, hayali dahadoğrusu kolaycılık içinde olmaya-cağız.

Kazanmak istiyoruz. Halkımızınumutlarını boşa çıkarmak istemiyoruz.O halde hiçbir işimizi kaderine, kendihaline, şansa, tesadüfe bırakamayız.Halk ve vatan sevgimizin ifadesidirprogramlılık. Kazanma iddiamızın,inancımızın, devrimci irademizin ifa-desidir.

F tipi hapishanelere ve tecrite karşı yürütülen büyükölüm orucu direnişinde her zaman yanımızda yer alandostumuz, Şebnem Korur Fincancı için TAYAD’lıAileler bugün TİHV’e ziyarette bulundular.

Yaptıkları açıklamada:“AKP’nin aydın ve demokratlara dönük saldırılarını

kınıyor ve tutuklanan aydınlarımızın her daim yanında

olduğumuzu belirtiyoruz. Aydınlarımızı sindirmek

isteyen faşist AKP, amacına asla ulaşamayacaktır. Ne

Özgür Gündem gazetesi ne de ona destek veren aydın

ve gazeteciler yalnız değildir. TAYAD’lı Aileler olarak

faşizme karşı direnen tüm kesimlerin yanındayız” dedi-

ler.

TAYAD’lı Aileler Şebnem Korur Fincancı İçin TİHV’İ Ziyaret Etti

3 Temmuz2016

Yürüyüş

Sayı: 528

33 3ISRARIMIZIN GÜCÜ; STRATEJİK HEDEFTEN KOPMAMAKTADIR

Dilek’imizi sonsuzluğa uğurladığımız zaman, Armutluhalkının yüzüne çöken hüznü ve katillere karşı duyduklarıöfkesi, kini ağırlaşan adımlarına kadar yansıyordu. Niceşehitleri omuzlamış halkı; yine düşman karşısında boyuneğmeyen Armutlu’nun yürekli, gencecik kızı, Dilek’itoprağa vermişti.

Katletme olayının ilk anından beri tereddütsüz karakolunüzerine yürüyen, sokak sokak dolaşıp kapıları çalan, oşafak vaktinde, yine Armutlu halkıydı. Yoğun bakımda, so-luduğu son nefesine kadar kar-kış demeden bir umutbeklerken işkence gördüler. Kendi kızlarıymışçasına sa-hiplendikleri Dilekler’i için gece gündüz oradaydılar.Yüzsüzce hastane kapısında her an saldırı vaziyetinde olankatillerin küfür savurmalarına, coplarına, plastik mermi vegaz kapsüllerine karşı, alanı bir an olsun boş bırakmamışlardı.Direnmişlerdi işkencecilere, katillere karşı.

Dilek’in evinin önünde de bekleyiş sürüyordu. Umutlabakan gözlerle her akşam ateş yakıp, gökyüzüne bıraktıklarıdilek fenerleriyle, türkülerle, ısrarla O’nu beklediler.Hastanede, evin önünde beklemekte olan bu halk kitlesininağzından bir şeyler duymak çok zordu.

Katlettikleri yetmiyormuş gibi cemevi etrafında dönüpduran akreplere karşı, halkın tepkisi yine gecikmedi.Halk, kendilerine yaşatılan bu ızdırabın hesabını sormakistiyordu. Kahvelerden toplanıp, caddeye taşan yaklaşıkyüz kişilik bir kitle öfkeyle, ağır adımlarla yürüyordu.Şenay-Gülsüman Halk Bahçesi’nin oradan, cemevinigeçmek üzereyken, karşılarında öfkeli halk kitlesini gö-rünce, önce ki günlerde yaptığı gibi geri geri de kaçamayanakrepler sıkışıp kaldı dakikalarca.

Çünkü halk akreplerin etrafını sarmıştı. Hiç beklemedikleribu ani durum karşısında; kırmızı alarm, siren sesleriyle azileride bulunan tepedeki karakoldan acil yardım istemekzorunda kaldılar. Bedenleriyle barikat kuran Armutluhalkının, ellerinde taşlarla göstermiş olduğu cüret akrepleriçok korkutmuştu. Üzerlerine yağan taşlardan kurtulmayıbaşaran akrepler hızla karakola kaçmışlardı.

Haberimiz olmadan, tüm kahvenin birleşerek böylesibir cüret göstermeleri ilk değildi.

Dilek’imizi sonsuzluğa uğurlayalı 40 gün olmuştu.40 yemeği için hazırlıklara başlamak üzere 1 kişi TAYAD,iki kişi Halk Meclisi ve benim yer aldığımız dört kişilikana komite ile biraraya geldik. Kurbanlık et, diğeryiyecek içeceklerin ayarlanmasından, masa-sandalyelerinbulunmasına; pankartlar, flamaların caddeler boyudonatılıp asılmasından, sinevizyon gösteriminin ayar-lanmasına kadar pekçok işten kendini sorumlu hissedenduyarlı Halk Meclisi’nin üyeleri öncülüğünde hazırlığı-mızın en temel işlerini halletmiştik.

Birlik içinde yine hep biraradaydık.Nerede olursak olalım acılarımız, sevinçlerimiz, umut-

larımızın ortak olduğunu bir kez daha yaşadım. Yüreklerinbuluştuğu anda her şeyin durduğunu hazmedemeyendüşmanın direnme gücünün zayıflığını yine görmüştük.

Yeni ayaklanmalara fırsat vermek istemeyenler, reha-vetlerinin bozulmasına müsaade etmemek için terörestirmeye devam ederler. Hırsızlıklarıyla, ahlaksızlıklarıyla,her türlü kirlilikleriyle halka ve halkın değerlerine saldırmayadevam etmelerinin nedeni korkularıdır. Halkın adaleti Ar-mutlu halkının; tüm zulme uğramış halkımızın direnişiylekazanacak. Ancak böyle son bulacak zulüm, sömürü, talan.

Birliğimizle Kazanacağız

Okmeydanı Halk Meclisi Gelenekselİftar Programını Gerçekleştirdi

Okmeydanı Halk Meclisi’nin geleneksel olarak dü-zenlediği iftar yemeği, 20 Haziran Pazartesi günü gazi,şehit, tutsak ailelerimiz ve Okmeydanı halkının katılımıylagerçekleşti.

İftar öncesi bir konuşma yapan Halk Meclisi temsilcisi,iftara katılanlara ”hoş geldiniz” dileklerini ilettikten sonra”Bugün her yönüyle yozlaşmış, çürümüş bir düzenle,siyasi iktidarla karşı karşıyayız. AKP faşizmi halkımızınbütün değerlerine saldırırken, en başta da dini kullanıyor.Dini suistimal ediyor. Zulüm ve sömürü düzenini sürdüre-bilmek için yozlaştırdığı dinle, halkımızı uyutmaya çalışıyor.Ama biz, gerçek inancı, gerçek İslam’ın, gerçek oruç iba-detinin ne olduğunu biliyoruz.” dedi.

Halk Meclisi temsilcisi konuşmasında, ”Halkımızıntüm olumlu değer ve geleneklerini, inançlarını savunuyoruz.

Birliğimize, beraber-liğimize ve faşizmekarşı mücadelemizehizmet edeceğineinandıklarını belirte-rek, Halk Meclisi et-rafında, örgütlenmeçağrısı yaptı.Yapılankonuşmanın ardındanezanın okunmasıyla birlikte yemeğe katılan yaklaşık 500kişi hep birlikte iftarını açtı.

Bursa’da Film Gösterimi YapıldıBursa Haklar Derneği’nde 26/06/2016 tarihinde

KUNFU PANDA1 filminin gösterimi yapıldı. Film ço-cuklarla beraber izlendi. Mahalle çocuklarının tepkisiolumluydu. Her hafta böyle film gösterimlerinin olmasınıistediler ve her hafta geleceklerini söylediler.

Hayatın Öğrettikleri

Yürüyüş

3 Temmuz2016

Sayı: 528

ISRARIMIZIN KAYNAĞI; TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDA34

TMMOB 44. Olağan Genel Kurulu,26-29 Mayıs tarihleri arasındaAnkara’da yapıldı. Genel kurul veseçimlerin sonucunda, 2004’ten beriTMMOB Başkanlığı yapan MehmetSoğancı, yerini Emin Koramaz’a dev-retmiş oldu. TMMOB yönetimindemevcut reformist-uzlaşmacı çizgidehiçbir değişiklik olmadı. MehmetSoğancı yerine, aynı çizginin devamcısıolan Emin Koramaz’ın başkanlığındada TMMOB’un pasif, ürkek, uzlaşmacıçizgisi devam edecektir.

TMMOB, Ocak 2016 itibariyle488 binden fazla üyesi olan bir meslekidemokratik kitle örgütüdür. FakatTMMOB’a bağlı 24 odada; tüm iller-deki kurulları ve komisyonları dahil;aktif olarak çalışanların, emek koyan-ların sayısı 500’ü geçmemektedir.Benzer durum, oda seçimlerine deyansımaktadır. Seçimlere katılım, odaüyelerinin %10’unu aşmamaktadır.

TMMOB yönetimi; üyelerininTMMOB ile bağlarının neden bu denlizayıf olduğunu sorgulamamakta; hattatam tersine üyeleriyle güçlü bağlarıolan bir örgüt olduğunu iddia etmek-tedir. Diğer yandan, üye olmayanmühendis-mimarların “TMMOB banaaidat almanın dışında ne verecek”sorusuna verebileceği hiçbir cevabıbulunmamaktadır. TMMOB’un mühen-dis-mimar kitlesi ile bağ kuramaması,yeni mezun mühendis-mimarlara ulaş-mamasının bir diğer göstergesi de, odaseçimlerinde de genç üyelerin bulun-duğu sandıklardan gerici-faşist gruplarındaha yüksek oy almasıdır. Genç mühen-dis-mimarların demokrat, halktan yanaolan bir meslek örgütünü değil de,piyasacı, gerici grupları kendilerinedaha yakın görmeleri, TMMOB’unmühendis-mimarların içerisinde kitleçalışması yapmaması, mesleki demok-ratik kitle örgütü misyonunu tam anl-mıyla yerine getirmemesinin bir sonu-cudur.

Ayrıca TMMOB; gözaltına alınan,tutuklanan, işten atılan üyelerini sahip-

lenme adına hiçbir şey yapmamaktadır.TMMOB için bedel ödeyen,TMMOB’un tasfiyesine karşı 17 günboyunca İstanbul’dan Ankara’ya adımadım yürüyen, TMMOB için açlıkgrevleri yapan, Taksim’de pankartaçtığı için gözaltına alınan; TMMOB’untasfiyesine karşı meslek örgütümüzüsavunduğu için defalarca gözaltına alı-nan, tutsaklıklar yaşayan HalkınMühendis Mimarları ile ilgili tek bircümle sarf etmemiştir. 15 Ağustosgünü Ankara’da gözaltına alınan, 1hafta sonra da hakkında tutuklamakararı verilen, tutuklama kararı kaldı-rıldıktan sonra da İlbank A.Ş’deki işineson verilen Çevre Mühendisleri OdasıAnkara Şube üyesi ve aynı zamandaHalkın Mühendis Mimarları’ndanMayıs Kurt’u gündemine bile alma-mıştır. Aynı durum; yaklaşık 1 ay öncecumhurbaşkanına hakaret iddiasıylatutuklanan Şehir Plancıları Odası üyesiAyhan Erdoğan için de geçerlidir. Tümbu örnekler; mühendis-mimar-şehirplancıların ekonomik-demokratik hak-larını savunma misyonuna sahip olanbir örgütün, aslında kitlesinden nekadar kopuk olduğunun göstergeleri-dir.

44. TMMOB Genel Kurulu sonuçbildirisinde; ülkemizde yaşanan tümadaletsizliklerin, katliamların, yok-sulluğun, zulmün sorumlusunun AKPfaşizmi ve emperyalizm olduğu ifadeedilmektedir. Ki biz de böyle düşü-nüyoruz. Fakat bu tespitinsonuç bildirisinde yayın-lanması, aynı zamandaemperyalizme ve faşizmekarşı mücadele etmesorumluluğunu daTMMOB’a yüklemektedir.Oysaki TMMOB’un pra-tiği, bu söylemlerin tamtersi biçimde olmuştur.Yaptığı kurultaylarda, sem-pozyumlarda, kongrelerdeSanayi ve TicaretBakanlığı adına konuşma-

cılar çağırmakta, bakanlara “içten-likle” teşekkürler etmekte (bkz.TMMOB Sanayi Kongresi 2005,2007), kendi etkinliklerinde Siemensgibi emperyalist şirketlerle sponsorlukanlaşmaları yapmakta, stant açtır-maktadır (bkz. Elektrik-ElektronikMühendisliği Kongresi, 2015).

TMMOB yönetimi; 10 Ekim’de,kendisinin de çağrıcıları arasında oldu-ğu Emek, Barış ve DemokrasiMitingi’nde gerçekleşen katliama karşıgösterdiği tavır; birkaç basın açıklamasıve anmadan öteye gitmemiş, “öfkeli-yiz, isyandayız” açıklamalarına rağmenkendi kitlesinde katliama karşı öfkedenziyade korku ve paniği büyütmüştür.Kendi tasfiyesini getirecek yasa tasa-rıları ile ilgili AKP faşizmiyle uzlaşmayoluna gitmeyi tercih etmiştir. Diğeryandan; devrimcilere saldırmakta,devrimcilere yapılan adaletsizliklereortak olmakta ise “uzlaşmaz” bir tavırgöstermektedir. 2012’de CanselMalatyalı’nın İMO önündeki direni-şindeki tavrı, 22 odanın ortak açıklamayaparak Cansel Malatyalı direnişine“alçaklık” demesi ve geçen yıldanberi Genel-İş’teki işine geri dönmekiçin direnen Oya Baydak’ın direni-şinde, DİSK’in patron sendikacılarıile birlikte saf tutması, bunlara örnek-tir.

TMMOB içerisinde uzun süredenberi devam eden, 44. Genel Kurul’dada kavgaya varacak noktaya gelen

TMMOB ve 44. GenelTMMOB ve 44. GenelKurul ÜzerineKurul Üzerine

3 Temmuz2016

Yürüyüş

Sayı: 528

3 5ISRARIMIZIN GÜCÜ; STRATEJİK HEDEFTEN KOPMAMAKTADIR

Halkevleri-ÖDP (Politeknik-TMMOB Yönetimi) çatışmasıda aslında iki reformist-uzlaş-macı çizginin, TMMOB içeri-sinde yönetimden pay alma çatış-masıdır. Devrimcilere saldırıkonusunda da nasıl ortaklaştık-larını, 2009 yılında devrimcileresopalarla saldırdıklarını, +İvmedergisini ortak açıklamalarla

kınadıklarını, hatta gericilerinyönetimde olduğu İMO KonyaŞubesi’nin +İvme dergisi için“yasadışı örgüt” dediği açıkla-manın haftalarca TMMOB’unve Politeknik’in sitesinde dur-duğunu da biliyoruz.

Biz, Halkın MühendisMimarları olarak TMMOB’un44. Genel Kurulu’nda yer aldık.Standımızda mühendis ve mimar-lara yayınlarımızı ulaştırdık, pro-jelerimizi tanıttık. Kürsüden sözalıp, bedel ödemeyi göze almadanfaşizmi yenemeyeceğimizi anlat-tık. Mühendis ve mimarlara,Mühendis Mimar Meclislerindeörgütlenme çağrısı yaptık. Halkiçin mühendislik mimarlık pra-tiklerimizi TMMOB içerisindeve dışarısında tüm mühendislereulaştırmaya, Eda Yükseller’in,Hasan Balıkçılar’ın, TülinAydınlar’ın yolunda yürümeyedevam edeceğiz.

Kınık Maden İşçileri Dayanışma veMücadele Derneğinden Açıklama

BİR İŞ CİNAYETİ DAHA! KAPİTALİZMSOMA’DA KATLETMEYE DEVAM EDİYOR

Soma’da çocuklar babasız, eşler kocasız, analar,babalar evlatsız kalmaya devam ediyor. Son teknolojiyleçalıştığını söyleyen Koç Holding’e ait Demir ExportMaden Ocağı’nda 2 çocuk babası Kadir YAYLA saat12:00’da göçük altında kalarak hayatını kaybetti.

Bir aydır gaz nedeniyle kapalı olan ayak, gazıngitmesi sonucunda bugün açılmıştı. Temizlik çalışmalarıyapılırken taş bloğununyukarıdan kopmasısonucu konveyörle taşınarasında sıkışan ve baca-ğı kopan madenci kankaybından dolayı haya-tını kaybetti.

Milyon dolarlık maki-nalarla kömür çıkartıyorancak hala gazdan zehir-lenmeler yaşanıyor, halainsanlar hayatlarını kay-betmeye devam ediyor.Peki neden? Çünkü mil-yon dolarlık makinalar

madenciler hayatlarını kaybetmesin, yaralanmasın diyedeğil, üretim aksamasın, daha fazla kömür çıkartılsındiyedir. Madenciye verilen bir değer yoktur ülkemizde.

Soma Katliamı’nın ardından bakanlar devlet yetkilileriocaklarda işçi sağlığı ve güvenliğinin arttırıldığını, tümdenetlemelerin yapıldığını söylüyor ancak SomaKatliamı’nın ardından bu yana, bölgede yaşanan dördüncüiş cinayeti. Son teknoloji ile çalıştığını söyleyen bu ocaktageçtiğimiz aylarda gaz zehirlenmesinde 6 işçi gazdanzehirlenmişti. Nasıl oluyor da bunların önüne geçilemiyor?İstenirse geçilebilir. Teknoloji çağında yaşıyoruz.

Bugün her şey göz önündedir. AKP ve patronlardaha fazla canımızı almadan İŞÇİ MECLİSLERİ’ni

kuralım. Madenlerinsorunlarını birlikte tar-tışalım. Madenlerdedenetimlerin; demokra-tik kitle örgütleri, dene-yimli madenciler, sağ-lıkçılar ve çeşitli meslekörgütlerinden heyetlertarafından da yapılmasıiçin mücadele edelim.“İşçi sağlığı ve güven-liği, insanca çalışmakoşulları” istiyoruz şia-rını yükseltelim.

27.06.2016

Mersin’de halka ulaşmak amacıyla kitle çalış-maları yapılıyor. 25 Haziran Pazartesi günüAdanalıoğlu Mahallesi’nde Halk CephelilerKazanlı’da yapılacak olan festival için 3 adetçağrı ozaliti astı. “Arap Halkının Evvel TemmuzBayramı Kültürümüzdür! Kültürümüzü Yaşatmak,Festivalimizi Daha Güçlü Örgütlemek İçinKomitelerinde Yer Al!” ve “Evvel Temmuz FaşizmeKarşı Demokrasi Mücadelesini Büyütmek İçinFestival Komitelerinde Yer Alalım!’’ sloganlarınınyazılı olduğu ozaliteleri asmak için halktan kova,fırça ve su temin edilip ozalitlerin asılabileceği enuygun yerin neresi olabileceği konusunda fikiralışverişinde bulunuldu.

26 Haziran Pazar günü Mersin’in KazanlıMahallesi’nde umudun ve gerçeğin sesi Yürüyüşdergisi Halk Cepheliler tarafından dağıtıldı.1.5 saatsüren çalışmada 8 dergi esnaflara ulaştırıldı ve davetüzerine çay içilip halkın sisteme ve mevcut AKPiktidarına yönelik öfkesi üzerine sohbet edildi. Halkyokluğun ve yoksulluğun artık gizlenemecek boyutlardaolduğu ve en soyguncu, hırsız iktidarın AKP iktidarıolduğunu dile getirdi.

Mersin’de Evvel TemmuzFestivali Çalışmaları

Yürüyüş

3 Temmuz2016

Sayı: 528

ISRARIMIZIN KAYNAĞI; TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDA36

Eğitim sınıfsaldır. İktidar kiminse;eğitim o sınıfa hizmet eder.

İktidarı biz alacağız.YANİ: Yeni sömürge olan ülkemizin eğitim

sistemi emperyalizmin çıkarlarına göre şe-killenmiştir. Emperyalizmin yaratmak iste-diği dünyaya uygun insanları, sömürü düze-

nine karşı çıkmayacak beyinler yetiştirmeye,sömürü düzeninin devamı için kalifiye eleman ihtiyacı-nı karşılayan, hizmet eden bir eğitim sistemidir bu.Emperyalizmden bağımsız bir eğitim sistemimiz yoktur.

“Ege Bölgesi'nde bulunan üniversite-lerde son 9 ayda 183 öğrenci gözaltı-na alındı, 10'u tutuklandı, 138'i

hakkında soruşturma açıldı, 60'ı uzak-laştırma aldı, 2'si yurtlardan atıldı. Aynı za-

manda 59 akademisyene de "Bu suça ortak olma-yacağız" bildirisine imza attıkları için soruşturmaaçılırken 3 akademisyen görevden uzaklaştırıldı. 9akademisyene de 2 ay görevden uzaklaştırma ceza-sı verildi.”

Merhaba Tüm Dev-Genç’liler... Merhaba Tüm Dev-Genç’liler... Yeni köşemizle karşınızdayız....

Önerilerinizi ve deneylerinizi ayrıca köşemizde

değerlendirmek için bekliyoruz.

Dev-Genç’liler olarak bu hafta ne yapacağız;

1- Liseliler gibi Dev-Genç’liler olarak

mahallesinde kaç tane internet kafe, kafeterya

var gençlerin gittiği bunları çıkartalım..

2- Tek tek çalışma yaptığımız yerde elimizde

“biz kimiz- Dev-Genç kimdir” anlatan

bildirimizle... Kapı kapı dolaşalım... Gençlerle tanı-

şalım.. Onları yapacağımız faaliyetimize çağıralım.

Ya da tanışma pikniği, çay-kahve saati, film günü

sadece onlarla tanışmak için düzenleyelim.

3- Duvar yazılamalarımızı yapalım.

4- Tek kişi de olsak kendi okuma grubuzu kuralım..

Kurana kadar da gerekirse tek başımıza yapalım.

5- Her faaliyetimizin; haberini fotoğrafını da

çekip, halkınsesi’ne gönderelim.

6- Dev-Genç kampına katabildiğimiz

herkesi katalım.

7- TÜM DEV-GENÇLİLER HER TÜRLÜ

OPERASYON, SALDIRI KARŞISINDA BULUNDUĞUNUZ

YERDE AÇIKLAMALAR YAPMALIYIZ.. HİÇBİR ŞEY YA-

PAMASAK DA YAZILI AÇIKLAMALAR YAPALIM...

KISSADAN HİSSE«Eylemciler toprağa saplan-mış sırıklar gibidirler, sadece busırıklar sayesinde, suyun getirip bırak-tığı kumlar, dalga geri çekildiğinde elde tu-tulabilirler.» diyor Ho Chi Minh. Ho ChiMinh’in kumları tutacak olan sırıklarıdevrimici kadrolardır. Tüm dünyada tes-limiyetin kol gezdiği günümüzde düş-man azgınca saldırıyor. Süreç hızla gelişiyor. İnsanlarımız da hızla kendinisürece uydurmalı ve kendini geliştirmelidir. HiçbirDev-Genç’li ben yeniyim, tecrübesizim demeden HoChi Minh’in kastettiği sırıklara aday olmalıdır.

Devrimci olmak zorunludur..beş dakika bile tereddüte

tahammül yoktur. Çünkü; bu dünyada her beş dakikada 160 -yüz atmış- çocukaçlıktan ve tedavi edilebilir hastalıktan ölüyor..

ZEHRA KULAKSIZ29 Haziran 2001 / İstanbul Küçükarmutlu

Gençlik mücadelesinde, İYÖ-DER’de, İstanbulÜniversitesi’nde sorumluluklar üstlendi. AkdenizBölgesi’ndeki öğrenci gençlik de tanır Zehra’yı.Bilgisini, birikimini buradaki öğrenci arkadaşlarınaaktarmak için ta oralara gitmiştir.

Bir Dev-Genç’liydi. Bir tutsak yakınıydı. Direnişbaşladığında hiç tereddütsüz TAYAD’lı Ailelerin

başlattığı ölüm orucuna katıldı.

şehitlerimizden öğreniyoruz....

devrimcilik neden zorunluluktur

“Düşünceleri ve kimlikle-riyle yaşamak isteyen biz-lerin başka şansı olsaydı,ölüme yatar mıydık sanıyorlar. Biz de sevdiğimizle gez-mek istemez miydik sahil kıyılarında? Ailelerimize bunca acıyı

yaşatmak ve bizsiz bir hayata mahkum etmekbizi çok mu sevindirdi?Hayır! Ama ülkemizde yaşanan bunca acıya dur diyebilmeli insan!..”

Ülkemizde Gençlik

Gençlik Federasyonu’ndan

3 Temmuz2016

Yürüyüş

Sayı: 528

3 7ISRARIMIZIN GÜCÜ; STRATEJİK HEDEFTEN KOPMAMAKTADIR

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz varız!

LİSELİLER KİMDİR? Liseliler; yaşı, bulunduğukonum itibariyle her şeye

açıktır. Öğrenmeye can atar.Yaşam tecrübesi yoktur. Her türlü bilgiye açtır.

Yüreği, beyni, hangi bilgiyle donatılır-sa gençlik de o bilginin sahibi olur. En coşkun ve en militan, en cüretli

damarı olarak da kavgada öncüdür.

HEY LİSELİ DEV-GENÇ’Lİ!BU HAFTA BERKİN İÇİN,

PARASIZ, HALK İÇİN EĞİTİM İÇİN...AKP FAŞİZMİNE VE EMPERYALİZME KARŞI NE YAPTIN?

Komitenle toplantı, eğitim yaptın mı?Bu hafta kaç yazılama yaptın?

Bu hafta kaç sayfa okudun?Bu hafta kaç liseliyle tanıştın?

Bu hafta hangi filmi izledin?

YOKSULLUĞUN MATBAASIBU HAFTA DUVARLARA NE YAZALIM:

Sadece İstanbul’da;İlköğretim ve Lise Sayısı :

2 bin 707İlköğretim ve Lise Öğrenci

Sayısı : 2 milyon

323 bin 628YANİ LİSELİ

DEV-GENÇ’LİLERİ BEKLEYEN

2 MİLYONU AŞKIN LİSELİ

VAR...

“Dağ ne kadar yüce olsa, yol üstünden aşar.”

Aşılmaz denileni aşan da bulunur.

ATASÖZÜ

Merhaba Liseli Dev-Genç’liler...Yeni köşemizle karşınızdayız....

Önerilerinizi ve deneylerinizi ayrıca köşemizde değerlendirmek için bekliyoruz.Liseli Dev-Genç’liler olarak

bu hafta ne yapacağız;1- Herkes mahallesinde kaç tane inter-net kafe, kafetarya var liselilerin gitti-

ği; bunları çıkartalım. 2- Duvar yazılamalarımızı yapalım.

3- Tek kişi de olsak kendi okuma grubu-zu kuralım... Kurana kadar da gerekirse

tek başımıza yapalım.4- Her faaliyetimizin; haberini, fotoğra-fını da çekip, Halkın Sesi’ne gönderelim.

Liseliyiz Biz

KATLİAMLARIN SORUMLUSU AKP FAŞİZMİNDEN HESAP SORMAK İÇİN

LİSELİ DEV-GENÇ’E KATIL!

ISRARIMIZIN KAYNAĞI; TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDA38

Okmeydanı Liseli Dev-Genç;24 Haziran’da mahallenin çeşitli

yerlerine “Adalet Kampanyası”, “Pa-rasız Eğitim İçin Gerillaya Katıl” ve“Okuma Grupları’nda Buluşalım” ça-lışmaları yaptı. Yapılan çalışmalar da80 afiş, birçok yere yazılama ve “GericiEğitime Karşı Her Cumartesi SibelYalçın Parkı’nda Okuma Grupları’ndaBuluşalım” yazılaması ve afişleri asıldı.Son olarak Halk Cephesi’nin başlattığı“Adalet İçin Açlık Grevindeyiz!/ LiseliDev-Genç” yazılaması yaparak destek

oldu ve Okmeydanı’nda bulunanBerkan Abatay Spor Salonu’nuanlatan ve Liseli Dev-Genç Korosuafişlerinden 20 adet asıldı.

Dağevleri Dev-Genç;23 Haziran’da Sarıyer Dağev-

leri Mahallesi 2 Temmuz Parkı’ndayapılacak olan film gösterimi veKentsel Dönüşüme Karşı Paneliçin afiş asıp bildiri dağıttı. Çalışmasırasında mahalle halkıyla yapılansohbette her hafta yapılan filmgösteriminin cuma akşamı yineyapılacağı, ayrıca pazar günü deevleri yıkmak isteyen Ağaoğlugibi halk düşmanlarına karşı “Kent-sel Dönüşüme ve Ranta Hayır Pa-neli” yapılacağı anlatıldı. Halkınevlerinin yıkılma tehditleri yaşan-dığı mahallede özellikle paneleolan ilgi ve merak büyüktü. Ça-lışmada 80 film bildirisi, 100 panelbildirisi, 35 panel afişi ve 30 filmafişi asıldı.

Eskişehir Liseli Dev-Genç;23 Haziran’da Yıldıztepe Ma-

hallesi’nde Liseli Dev-Genç'in sos-yal medya hesaplarının olduğuşablon yazılama çalışması yapıl-dı.

Adana Liseli Dev-Genç;Adana Özgürlükler Derne-

ği’nde bulunan odanın bir tanesi,22 Haziran’da liselilerin yaptığıtadilat işleminin ardından LiseliDev-Genç’liler tarafından açıldı.

Hatay Liseli Dev-Genç;23 Haziran’da Armutlu Ma-

hallesi ve Maksim Bölgesi’ne top-lamda 10 adet Liseli Dev-Gençpullaması yapıştırıldı. Pullamalar

aracılığı ile liseliler, Liseli Dev-Gençsaflarına çağırıldı.

�� ÖrgütlenmeÇalışmalarımızı HerAlanda Büyük Bir Coşkuve Umutla Yapıyoruz

Kadıköy: Dev-Genç’liler 23 Hazi-ran'da Karşıyaka İş Bankası önündekitap dergi masası açtı. Açılan masada2 Yürüyüş ve 2 Tavır dergileri ve tut-sakların hapishanede ürettikleri ürünler

halka ulaştırıldı. 3 saat süren çalışmadahalkın masaya ilgisi yoğundu. Her za-man devrimcilerin yanında olacaklarınıbelirterek desteklerini gösterdiler. Halkınmasaya olan ilgisini hazmedemeyenkatil polisler birçok kez taciz ettiler.22 Haziran'da ise Dev-Genç'liler Ka-dıköy Bahariye Caddesi Eski Y.K.Bankası önünde masa açtılar. Halkınmasaya ilgisi büyüktü. Halktan bir kişiDev-Genç'lilere "Tek başınıza buradadurabilme cesaretini gösterebildiğiniziçin sizinle gurur duyuyorum." dedi.Çalışma bunun gibi olumlu tepkilerlesürerken katil polisler Dev-Genç'lilerisürekli taciz ederek saldırma ve göz-altına alma tehditlerinde bulundu. Tümbu olumsuzluklara rağmen moral üs-tünlüğe sahip olan Dev-Genç’liler ça-lışma boyunca 7 Yürüyüş, 3 Dev-Genç, 2 Tavır ve 1 Kurtuluş dergisi, 4Bizim Felsefe kitapçığı ve 100 GrupYorum Okmeydanı 2 Temmuz SivasAnması konseri bildirisini halka ulaş-tırdı. Ayrıca 13 Yürüyüş dergisi deKadıköy esnafına ulaştırıldı.

Okmeydanı: Liseli Dev-Genç'lilerOkmeydanı Anadolu Parkı’nda masaçalışması yaptı. Çalışmada 500 adetGrup Yorum ’un Okmeydanı konserbildirisi dağıtıldı. Ayrıca masada Yü-rüyüş dergisi halka dağıtıldı. Halktankonsere gelme sözleri alındı. 4 saataçık kalan masada Grup Yorum tür-küleri çalındı

� Yüreğimizin GençBeynimizin Diri Kalmasıİçin Okuyalım Okutalım

Ankara Dev-Genç'liler 21 HaziranSalı günü bir araya geldiler. Kitapokumanın önemi, bilimi ve tarihimiziöğrenmenin üzerine sohbet ettiler.Düzenin dayattığı kitaplara alternatifkendi tarihlerini ve doğru düşünmeyiöğrenmek, sorgulamayı unutmamak,nedenleri niçinleri öğrenmek, kenditarihlerine sahip çıkmak adına oluş-turdukları kitap okuma gününe ‘Hak-lıyız Kazanacağız’ kitabını okuyarakbaşladılar. Ardından ‘Uyuyan Ses(la voz dormida)’ filmini izledilerve bir daha ki hafta buluşmak üzere

Ülkemizde Gençlik

Dev-Genç’liler Halkın Adalet Kavgasında Mücadelelerini Sürdürüyor

gazi

kadıköy

okmeydanı

dağevleri

3 Temmuz2016

Yürüyüş

Sayı: 528

3 9ISRARIMIZIN GÜCÜ; STRATEJİK HEDEFTEN KOPMAMAKTADIR

bunun devamlılığına söz vererek ayrıldılar. 5 saat sürenprograma 5 kişi katıldı.

Gazi: Dev-Genç'liler 24 Haziran'da Gazi Sondurak (Hakan Kasa) Parkı’nda Gazi gençliği ile okuma gruplarındabuluştular. Bu hafta ilk olarak toplanılan okuma grubundailk başta tanışma faslı gerçekleşti. Ardından, Gazi Mahallesi’nianlatan, “Gazi Halktır, Gazi Devrimdir, Gazi Cephedir”sinevizyonu izlendi. Sonra, “Gazi Halktır Gazi Devrimdir”kitabının giriş bölümü okundu ve üzerine sohbet edildi.Yapılan okuma grubu çalışmasına 8 kişi katıldı. 22 Haziran'daise Dev-Genç'liler tarafından Nalbur, Dörtyol, Düz ve SonDurak bölgelerinde kitap okuma grupları ile ilgili afiş vebildiri dağıtımı yapıldı. 50 afiş ve 100 bildirinin dağıtıldığıçalışmada gençlerle birebir konuşuldu ve 24 Haziran’dayapılacak olan ilk okuma gününe davet edildi.

İzmir: Dev-Genç 24 Haziran'da okuma gruplarındabuluştu. Okumaya başlamadan önce okumanın önemi,Parti-Cephe tarihini öğrenmenin önemi üzerine sohbetedildi. Yapılan konuşmada şunlara değinildi: "Düzeninbizlere her yerde filmlerde, dizilerde, okullarda tarihimiziBaba İshaklar’dan Bedreddinler’den günümüze kadaruzanan direnişlerle isyanlarla dolu tarihimizi unutturmayaçalıştığını buna alternatif olarak Dev-Genç'lilerin deokuma gruplarında bir araya gelip “Mahir Hüseyin UlaşKurtuluşa Kadar Savaş” adlı kitabı okuyarak başlanıpbüyük direnişlerle dolu tarihimizi öğrenmeli ve öğret-meliyiz"

�� Kentsel Dönüşüm Projesine KarşıHalkın Gücü ve Birliğiyle BarikatOlacağız

Dev-Genç'liler 26 Haziran'da Dağevleri 2 Temmuz Par-kı’nda kentsel dönüşüme karşı panel yaptı. Halkın HukukBürosu’ndan bir avukatın, Halkın Mühendis Mimarları’ndanbir inşaat mühendisi ve ÇHD’den (Çağdaş HukukçularDerneği) bir avukatın katılımıyla yapılan panele 38 kişikatıldı. Halka kentsel dönüşüm projeleriyle neyin amaç-landığını, en son bu konuyla ilgili çıkarılan afet yasasınıniçeriği hakkında bilgilendirme yapan Halkın Hukuk Bürosuavukatı farklı illerde yaşanan kentsel dönüşüm karşıtı di-renişleri anlattı. Yapılan hukuksuzlukları, yoksul halkı nasılkorkutarak kandırmaya çalıştıklarını anlattı. Halkın Mü-hendislerinden gelen mühendis ise kentsel dönüşüm projeleriile ortaya çıkan TOKİ evlerinin mimari yapısı hakkında veşuan Küçükarmutlu’da yaşanan direniş hakkında bilgiverdi. Daha sonra panele katılan bir amca ‘Bizim gücümüzbirliğimizden geliyor, birlik olmazsak hiçbir şey yapamayız’dedi. Bunun üzerine bir Dev-Genç'li konuşmasına başladıve kentsel dönüşümün sosyal hayattaki etkisinden, devletinbir çeşit yozlaştırma politikası olduğundan bahsetti. Deva-mında ise Halk Meclisleri ve bu Halk Meclislerininişlevinden kısaca bahsederek konuşmasını sonlandırdı.Halk bu toplantıların daha sık yapılması gerektiğini veyeniden daha geniş katılımlı bir panel yapılmasını istediklerinisöylediler. Toplantının sonunda ise yeniden bir panel günübelirlendi.

Gazi Mahallesi'nde İftar yemeğinin çağrısı niteliğinde2 adet “4. Geleneksel İftar Sofrasına Tüm HalkımızDavetlidir, Yer: Halk Meclisi Önü, Tarih: 26 Haziran 2016”yazılı, Gazi Halk Meclisi imzalı pankart Halk Meclisi önüve Sultan Düğün Salonu olmak üzere iki ayrı yere 21 Ha-ziran’da asıldı. 22 Haziran'da kapı çalışması yapıldı. Yürüyüşdergisinin tanıtımı ile birlikte Grup Yorum Konserine veİftar sofrasına çağrı yapıldı. Kapı çalışmasına çıkmadanönce ilk kez çalışmaya katılacak olan bir Liseli Dev-Genç’liye kapı çalışmasının neden yapıldığı anlatıldı,kafasına takılanlar açıklanarak cesaretlendirildi. SloganlarlaGazi Özgürlükler Derneği’inin sokağından başlanarak Mu-harrem Karademir Tepesi’nin çevresindeki evlerin birkısmına girilerek Murat Çelebi Caddesi’ne inildi. BuradaGazi Büyük Parkı çevreleyen evlerin kapısı çalındı. 25Haziran günü yapılacak konserden bir çok kişinin haberdarolduğu görüldü. İftar Sofrasına davet eden bildirilerden da-ğıtılırken “Neden iftar düzenliyorsunuz, ne gerek var”diyenler ya da “onlar bizim inançlarımıza ne kadar saygıgösteriyor”, “devrimciler neden iftar düzenliyor” diyesoranlar ve çarpık düşünceleri olanlarla karşılaşıldı. İftarsofralarının halkı bir araya getiren, dayanışmayı büyütenbir yanının olduğu, devrimcilerin her kesime, inancasaygısının olduğu, mesele ortak sorunlar etrafında birleşe-bilmek gerektiği söylendi.

20 Haziran'da ise Yeşilkent Halk Meclisi çalışanları Ye-şilkent Mahallesi’nde iftar için 10 adet ozalit astı. Asılanozalitler halk tarafından ilgi ile incelendi. 21 Haziran'daiftarın yapılacağı sokakta ve çevresinde kapı çalışmasıyapıldı. İftar üzerine sohbetler gerçekleştirildi. Daha sonraHalk Meclisi aileleri ziyaret edilerek iftar hakkında bilgiaktarıldı. Yapılan çalışmada 150 iftar bildirisi YeşilkentMahallesi sakinlerine ulaştırıldı. 23 Haziran'da iftar ozalitleriyenilenerek mahallenin çeşitli bölgelerine asıldı.

Ülkemizde Gençlik

Halkla Birlikte GeleneklerimiziDayanışmamızı Büyütüyoruz

gazi

yeşilkent

3 Temmuz2016

Yürüyüş

Sayı: 528

44 1ISRARIMIZIN GÜCÜ; STRATEJİK HEDEFTEN KOPMAMAKTADIR

Dersim’in Ovacık ilçesindeki ad-liye lojmanları önünde, 13 Haziran2016 tarihinde, PKK ve HalklarınBirleşik Devrimci Hareketi (HBDH)tarafından patlayıcı bırakıldı. Bir ara-baya yerleştirilerek adliye önündepatlatılan bomba sonucu 2 polis, birsavcının eşi ve yoldan geçen halktan6 kişi yaralandı.

Bir eylemin, devrimci bir eylemolup olmadığını tespit etmek için ön-celikle eylemin kime karşı yapıldığınabakmak gerekir. Devrimciler halka yö-nelik eylem yapmazlar. Halkın zarargöreceği riskli eylemleri yapmazlar.Devrimcilerin silahı sadece ve sadecehalk düşmanlarına yönelmelidir. Budevrimci ilke üzerinden baktığımızda,Ovacık’ta yapılan eylem, devrimci bireylem değildir. Dersim halkını öldür-mek riski pahasına; düşmanı zayıflatandeğil, devrimci ilkeleri yozlaştıran bireylem yapılmıştır.

Ovacık’taki bombalamanın ardın-dan, Dersim’den bir Halk Cepheli’ninyaptığı değerlendirme halkın tepkisinide ortaya koyuyor: “PKK ve HalklarınBirleşik Devrimci Hareketi’nin yaptığı,Adliye’deki bombalı araç eylemindenkaynaklı, halk çok tepkili. Böyle eylemolmaz diyorlar. O patlamadan bir saatönce ben de oradaydım, Ovacık’takiarkadaşlarla birlikte. Halkın sevdiğibir kişinin evi yandı...”

Kürt milliyetçilerinin ve kuyruk-çularının yaptığı bu bombalamada

açık ki, halk-tan insanlarınölebileceği ih-timali öngörü-lerek yapıl-mıştır. Yanihalka zararv e r m e m e kdevrimci ilkesibilerek, isteye-rek çiğnen-miştir.

HBDH Dersim Komutanlığı, bom-balama sonrasında yaptığı açıklama-da, Ovacık Adliyesi ve bu lojman-lardaki kulelere yönelik düzenleneneylemlerde sivillerin yaralanmasındandolayı özür diledi.

Devrimci değerlerin, ilkelerin yokedilmesi, halk nezdinde devrimcilerinsorgulanır duruma getirilmesi sonuç-larını yaratan bu bombalama, basit birözürle geçiştirilemez. Önce yap, sonraözür dile. Bu yozlaşmadır, çürümedir.

Emperyalizmin kara gücü halinegelen Kürt milliyetçilerinin yaptığıbasit bir hata değil; ideolojik savrul-malarının, kendilerini dost düşmanayrımını yapamaz duruma getirme-sinin sonucudur.

“Savaşta siviller de ölebilir” anlayışı,halk düşmanı emperyalistlerin anlayı-şıdır. Halka zarar veren bombalamalar,halk nezdinde mahkum olacaktır.

Halka zarar verenler, halkın des-teğini alabileceklerini sanıyorlarsa

yanılıyorlar. Devrimci safları zayıf-latan, sıradan halk kitlelerinin zarargörebileceğini düşünmeden yapılaneylemlerin; ne devrimcilikle, ne yurt-severlikle, ne devrimci adaletle birilgisi olabilir.

Devrimcilerin derneklerini mo-lotoflayıp yakanlar, sahneleri işgaledenler, halkı hedef alan eylem ya-panların sonunu, bu yanlış eylemtarzı getirecektir.

Devrimci adalet, halk kitlelerininbulunduğu yerlere bomba yüklü ara-balar koymak, ‘kim ölürse ölsün, yeterki benim sesim çıksın’ demek değildir...

Bu tür eylemler halkı mücadeledenuzaklaştırır, devrimciliği ‘terörizm’olarak göstermek isteyenlerden başkakimsenin işine yaramaz.

Devrimci eylem, hedefleri, yön-temleri ve yarattığı sonuçlarla halkave devrime hizmet etmelidir.

DEVRİMCİ OLMAYAN EYLEM YAPANLAR, HALKTAN TECRİT OLMAYA MAHKUMDUR

Munzur Kültür ve Doğa Festivali’nin düzenlenmesineilişkin ilk toplantı yapıldı. Toplantıda festivalin yapılmasıyönünde karar çıktı. Geçen yıl Suruç’ta yaşanan katliam veIŞİD’in festivalde saldırı gerçekleştirme ihtimali nedeniyleiptal edilen festivalin bu yıl aynı tarihlerde gerçekleşmesibekleniyor. Belediye meclis toplantı salonunda gerçekleşentoplantıya, belediye başkanları başta olmak üzere, belediyemeclis üyeleri, STK ve siyasi parti temsilcileri katıldı.Katılan kurumların bu yıl festivalin yapılıp yapılmamasıkonusunda ayrı ayrı düşüncelerini ardından konuşan Eş

Başkan Mehmet Ali Bul, güvenlik noktasında yaşanankaygıların yaşanmaması için gerekli mekanizmaların oluş-turulması gerektiğini belirterek, “geçmiş yıllarda yaşananolumsuzlukları gidermek ve günümüz koşullarında kültür,inanç, tarih ve sürece uygun yani Dersim’in özüne uygunfestival yapılmasına ilişkin ortak fikrin ortaya çıktığınısöyledi. HDP Milletvekili Alican Önlü, “ Dersim genelindeyasaklanan bölge ve ablukalara karşı daha güçlü sokağaçıkmalıyız. Toplumsal mücadele ile yaşatılan ablukalarıkırmalıyız” şeklinde konuştu. Konuşmaların ardındantoplantı, katılanların fikirleri alındıktan sonra, her kurumunfestival içeriğine ilişkin, kendi görüş ve önerilerini hazırlamasıve tertip komisyonu belirlenmesi için 22 Haziran günü saat17.00’de toplanma kararı alındı.

Munzur Kültür ve Doğa Festivaliİlk Toplantısı Yapıldı

27 Haziran’da öğlen saatlerindeYürüyüş dergisi muhabiri EbruYeşilırmak ve Gazi ÖzgürlüklerDerneği çalışanı Gökhan Yıldırım’ınbulunduğu araç AKP’nin katil polis-leri tarafından taranmıştır. GaziBarajı’nda Yürüyüş dergisi dağıtı-mından dönen Gökhan ve Ebru’nunbulundukları aracın önü kesilmeyeçalışılmış, Ebru Yeşilırmak akciğe-rinden ağır yaralanmıştır. Katil polisler1 saat boyunca ambulansın gelmesini engelleyerek katliam peşindeolduklarını göstermiştir. Ebru’yuyaralı halde girdiği evi basarak terskelepçeli gözaltına almışlardır. Sloganatmaya çalışırken ağzı kapatılıp işken-ceyle akrep adlı zırhlı araca bindi-rilmiştir. Polislerin acizlikleri yaralıdevrimciye işkence yapmalarıyla tek-rar ortaya çıkmıştır. Halka gerçekleriulaştıran devrimcilerden, Yürüyüşdergisinden korkuyorlar. Devrimcilerekurşun sıkarak, katlederek mücade-lemizden bizi alıkoyacaklarını sanı-yorlar. Gazi’nin her karış toprağındahalkın ve devrimcilerin kanı vardır.Yıllardır verdiğimiz adalet mücade-lesini kan, can pahasına büyütmeyedevam edeceğiz. Yapılan her saldı-rının, katliamın hesabını misliylesoracağız. Unutmasınlar ki bu halkın

adalet savaşçıları vardır, İbrahimÇuhadarlar’ı vardır. EbruYeşilırmak’ın katledilmeye çalışılmasıile ilgili yapılan açıklamalardan der-lediklerimiz şu şekilde:

Halkın Hukuk Bürosu: “…Dilek Doğan’ı evinde, ailesinin göz-leri önünde katleden, GünayÖzarslan’ı misafir olarak kaldığı evdeçatışma süsü vererek infaz eden,Yılmaz Öztürk’ü “karakola bombaattı” yalanıyla sokak ortasında kat-leden İstanbul polisi, bu kez de GaziMahallesi’nde, Yürüyüş dergisi muha-biri müvekkilimiz Ebru Yeşilırmak'ı,içinde bulunduğu aracı tarayarak kat-letmek istedi… Onların ne kadaryardımsever olduklarını DilekDoğan’ı katletmelerinden biliyoruz.Dilek Doğan’ı ailesinin gözlerininönünde vurduktan sonra Dilek’i has-taneye götürmek, ambulans çağırmakyerine yaptıkları ilk işin babasınakelepçe takmaya çalışmak olmasındanbiliyoruz. Yılmaz Öztürk’ü bir saateyakın yerde bekletmelerinden, adetaölümünü beklemelerinden biliyo-ruz… Ebru Yeşilırmak’a yaptıklarıbunun aynısıdır. Ebru’yu önce vurupsonra ambulansın geçişine izin ver-meyip bir saat bekleterek, dahası buhaldeyken ters kelepçe takıp gözaltıişlemi yaparak zırhlı araçla hastaneyegötürmelerinin bir tek izahı vardır:Açıkça Ebru’yu katletmek istemiş-lerdir. Kurşunun akciğerlerini par-çalaması sebebiyle ağır yaralanan vehayati tehlikesi bulunan müvekkilimizİstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa TıpFakültesi Hastanesi’nde ameliyataalınmıştır. Ameliyat sırasında dalağıve ciğerinin bir bölümü alınmıştır.Ebru Yeşilırmak’ın durumu ciddiye-tini korumakta ve üç gün boyuncayakın izleme altında bulunmaktadır.Müvekkilimizin ağır yaralanmasındanve olası bir ölüm halinde, bundanAKP faşizmi ve onun paralı ordusudurumundaki polisi sorumludur.Yürüyüş dergisine yönelik aylardır

süren ve giderek artan baskıların,neredeyse her ay gerçekleşen peri-yodik baskınların ardından böyle birsaldırının meydana gelmesi tesadüfdeğildir. Görünen o ki İstanbul polisiEbru Yeşilırmak’ı Yürüyüş dergisimuhabiri olduğunu bilerek katletmekistemiştir. Saldırının bir amacı daYürüyüş dergisini sindirmek, dev-rimci basına gözdağı vermektir.Nitekim olaydan sonra polis durdedik durmadı zaten teröristti türün-den açıklamalar yaparak basına haberyaptırmış, yandaş AKP basını isecemaat polislerinin yaptığı operas-yonu ve cemaat basınının çekip haberyaptığı annesinin üç yıl önceki görün-tülerini yayınlayarak Ebru’yu teröristilan etmiştir. Görünen o ki paraleldevlet yapılanması diyerek ağır ceza-lar istedikleri tutuklayıp görevdenaldıkları o polislerle bugünün dev-letinin aklı aynıdır. Ve bugün paralelinişidir, onlar kumpasçıdır deyip suç-ladıkları her işte ortaktırlar. Şimdihangi yalanları sıralayabileceklerinibiliyoruz. Ebru’nun “canlı bomba”olduğunu ya da “eylem hazırlığındakibir terörist” olduğunu veya “polisesilah doğrulttuğunu” söyleyecekler…Belki daha başka senaryolar da yaza-caklar. Tıpkı Günay Özarslan’ı infazettikten, Dilek Doğan’ı katlettikten,Yılmaz Öztürk’ü işinden evine gider-ken öldürdükten sonra yaptıklarıgibi… Müvekkillerimizi katletmenizeseyirci kalmayacağız! Halkı yalan-larınızla kandırmanıza seyirci kal-mayacağız! Ne olursa olsun gerçeklerianlatmaya ve adaleti aramaya devamedeceğiz! AKP’nin ahlakı faşizminahlakıdır... Ebru Yeşilırmak’ı yara-layan polisler tutuklanmalıdır.”

TAYAD: “…Faşizm saldırılarınıpervasızlaştırıyor, adeta katliam yap-mak için fırsat kolluyor. GaziMahallesi ve İstanbul’un yoksulmahallelerinde evlatlarımızı katletmekve halkın örgütlü gücünü yok etmekiçin korku ortamı yaratmaya çalışıyor.

ISRARIMIZIN KAYNAĞI; TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDA442

Yoldaşlarımıza Yaptığınız Katliam Girişiminin Hesabını Soracağız

Katletmeye Çalışmakla Sesimizi Kısamazsınız Sesimiz Daha Gür Çıkmaya Devam Edecek!

Dün Grup Yorum’a azgınca saldı-ranlar bugün evlatlarımızı sokak orta-sında katletmeye çalışıyor. Faşizmköşeye sıkışmıştır. Köşeye sıkıştığıiçin de azgınca saldırmaktadır. Bütünbu katliamların hesabı misliyle soru-lacaktır… Ebru’nun ve Gökhan’ınkatliam emrini verenlerden, onlarakurşun sıkanlardan, göz yumanlardanhesap soracağız.”

TAYAD Ankara: “Mermilerinizvız gelir vız. Yürüyüş dergisi sustu-rulamaz. Yürüyüş dergisi susmadısusmayacak. Devrimci basının sus-mayan sesi Yürüyüş dergisi çalışan-larını katil devlet tarayarak katletmeyeçalışmıştır. Bizler TAYAD’lı Ailelerolarak her zaman Yürüyüş dergisininyanındayız…”

İdil Kültür Merkezi veGrup Yorum: “…Güpegündüzdevrimcileri katletmeye çalışıyorlar,silahla taradıkları yetmezmiş gibigelen ambulansa da silah doğrultarakEbru ve Gökhan’ı ters kelepçe yapa-rak gözaltına alıyor. Yürüyüş dergisiTOMA’larla, onlarca zırhlı araçlarlaher ay polis tarafından basılıyor,neden çünkü gerçekleri yazıyor, AKPbu gerçeklerden korkuyor. EbruYeşilırmak ve Gökhan Yıldırım’ıbunun için katletmeye çalışmıştır.Gazi Mahallesi’nin her bir karışındadevrimcilerin kanı, emeği, alınterivardır, öyle kolay söküp atamaya-caksınız. Yıllardır biz bu bedelleriödüyoruz vazgeçmedik, vazgeçme-yeceğiz. Amerika ve uşaklığını yapanAKP bu ülkeden defolup gidinceyekadar son damlamıza kadar mücadeleedeceğiz.

geçit yok, isyan var emperyalizmekarşı

katlettiğin yetti artık, yetti artık,yetti

geçit yok, isyan var emperyalizmekarşı…”

Devrimci İşçi Hareketi:Hepimiz Yürüyüş dergisi muhabiriyiz.Açık bir şekilde devrimcileri katlet-meye çalışıyorlar. Halka gerçekleriulaştıran Yürüyüş dergisini sustur-maya çalışıyorlar. Tıpkı Engin

Çeber’i, İrfan Ağdaş’ı katlettikleriFerhat Gerçek’i kurşunladıkları gibi.2 ay içinde 2 defa bastıkları Yürüyüşdergisinin çalışanlarını hedef göste-rerek katletmeye çalıştıkları bugünküsaldırıları ile ortadadır. Ama halkımızen büyük teröristin devlet ve onunkatil polisleri olduğunu biliyor. SaldırıEbru ve Gökhan nezdinde tüm hal-kadır. Yürüyüş dergisi halkın gerçeksesidir… Ama yıllardır ne İrfanlar’ıne Enginler’i, Ferhatlar’ı bitirebildiler.Bitiremezler. Çünkü halkın sesi sus-turulamaz. Diktatörler, zalimler dök-tükleri kanda boğulacaktır ve yokolacaktır. Baki olan halktır. Halkınevlatları değerlerine, geleceğine,düşüncelerine sahip çıkıyor. Elbetadaletsizlikler adaletle yok olacak.Şimdi halkımızı Yürüyüş dergisinive çalışanı Ebru’yu, GaziMahallesi’nin devrimcisi Gökhan’ısahiplenmeye çağırıyoruz. Polisinrahatça devrimcilere kurşun sıkmasınaizin vermeyelim. Katillerden hesapsoralım, adaleti kendi ellerimizlesağlayalım.”

Dev-Genç: “…2 ay içinde 2 defabastıkları Yürüyüş dergisinin çalı-şanlarını hedef göstererek infaz etme-ye çalışıyorlar. Tıpkı daha önce yap-tıkları yalanlarla çatışma çıktığınısöyleyerek devrimcileri terörist olarakgösterecekler. Ama halkımız en büyükteröristin devlet ve onun katil polisleriolduğunu biliyor. Şimdi halkımızıYürüyüş dergisini ve çalışanı devrimci

kadın Ebru’yu, Gazi Mahallesi’nindevrimcisi Gökhan’ı sahiplenmeyeçağırıyoruz. Polisin rahatça devrim-cilere kurşun sıkmasına izin verme-yelim. Katillerden hesap soralım,adaleti kendi ellerimizle sağlaya-lım.”

Liseli Dev-Genç: “…AKP’ninkatil polisleri devrimcilere sokakortasında güpegündüz kurşun sıkıyor.Yetmezmiş gibi işkenceyle gözaltınaalıp katletmeye çalışıyorlar. Katilpolislere sesleniyoruz. EbruYeşilırmak’a yaptıklarınızın hesabınımisliyle soracağız sizden.”

Umut Veren Asi Gazetesi:“…Açık bir şekilde devrimcileri kat-letmeye çalışıyorlar. Yürüyüş dergisidağıttığı için polislerce vurulan FerhatGerçek ve işkencede katledilen EnginÇeber, basılan büroları, tutuklananmuhabirleri ve şimdi güpegündüzkatliam girişimi… Halka gerçekleriulaştıran Yürüyüş dergisini sustur-maya çalışıyorlar. Hiçbir güç Yürüyüşdergisinin halka gerçekleri ulaştır-masını engelleyemez. Bizler UmutVeren Asi emekçileri olarak halkımızagazetemizle beraber Yürüyüş dergisidağıtmaya, okutmaya devam edece-ğiz. Yürüyüş dergisi halkın gücüolmaya devam edecek…”.

Hatay Halk Cephesi:“AKP’nin yönetememe krizi derin-leştikçe halka, devrimcilere pervasızca

3 Temmuz2016

Yürüyüş

Sayı: 528

44 3ISRARIMIZIN GÜCÜ; STRATEJİK HEDEFTEN KOPMAMAKTADIR

saldırıyor. Gerçekleri halktan gizle-mek istiyor. Halkın umudunu tüket-mek istiyor. Bu yüzden Yürüyüş der-gisi dağıtımcılarını tutuklatıyor, sokakortasında sırtlarından vurup katlet-meye çalışıyor. AKP’nin eli kanlı,çocuk katili polislerine sesleniyoruz!Döktüğünüz her damla kanın hesabınımisliyle soracağız. Hepimiz ElifSultan olup çıkacağız karşınıza.”

Antep Halk Cephesi: “…Katil polisler devrimcilerin emekçihalkların mahallelerinde devrimcilerikatledip halka korku salmak istiyor.Katillerin tüm çabaları boşunadırAnadolu halkının yüreğinde onur,cesaret, umut, fedakârlık vardır. AKPiktidarı yönetememe krizini Kürthalkını katlederek, yoksul mahalle-lerde terör estirerek çözmeye çalışı-yor. Devrimcileri sokak ortasındakaçırıp işkenceler yaparak, sokakortasında bulunduğu araçları tara-yarak devrimcileri katletmeye çalı-şarak AKP sadece sonunu yaklaştırır.Katil AKP’nin halkın üzerini korkubulutlarıyla kaplayamayacak.Anadolu halkları Osmanlı’dan buyana katliamlar yaşıyor. Osmanlı’nıntorunlarının oyunlarını çok iyi biliyorhalkımız. Nasıl ki Gazi’de onbinlerayaklanıp hedef karakol dedi, nasılki Haziran’da milyonlar olup mey-danları zapt ettik, gecekondulardangelip halka sıkılan tüm kurşunlarınhesabını soracağız. Katil AKP, dev-rimcilerin ve Anadolu halkının kat-liamlarla gözaltılarla tutuklamalarlayıldırılamaz..."

Dersim Halk Cephesi: “…AKP güpegündüz Gazi`de bir katliamyapmak istedi. Yürüyüş dergisi dağıt-tığı için polislerce vurulan FerhatGerçek ve işkencede katledilen EnginÇeber, basılan bürolarımız, tutuklananmuhabirlerimiz ve şimdi güpegündüzkatliam girişimi. Hiçbir şey Yürüyüşdergisinin halka gerçekleri ulaştır-masını engelleyemez. Katil ve kor-kaksınız. Korkaklığınızı, alçaklığınızı,katilliğinizi teşhir etmeye devamedeceğiz. Adaletimiz elbette doğruzamanda ve yerde işleyecek.”

İzmir Halk Cephesi:“AKP’nin eli kanlı katilleri, Berkiniçin gelenler katlettiğiniz tüm insan-larımız için gelecekler! Korkunuzbüyük! Bunca adaletsizliğin cezasınıbiliyorsunuz! Biliyor, çaresizce sal-dırıyorsunuz… Bugün onlarca dev-rimcinin cenazesini omuzlamış olanGazi’de, Yürüyüş muhabiri EbruYeşilırmak ve Gazi ÖzgürlüklerDerneği’nden Gökhan YıldırımAKP’nin katilleri tarafından katle-dilmek istendi. Talimatı kimden aldı-ğınızı tüm halk biliyor. Bütün birhalk sizden nefret ediyor. Yalnızsınız,acizsiniz. Türkiye halklarının umudubizde biliyorsunuz. Milyonlarca gözüzerimizde, tek bir kişiyle dahi yap-tığımız açlık grevleri, basın açıkla-maları halkta Elif Sultan, Şafak Yaylaetkisi yaratıyor. Ancak unutmayınYüksel Moğultaylar! Biz de talimatışehitlerimizden alıyoruz. Adaletsizbu düzeni mutlaka başınıza yıkacağız.And olsun. Ebru ve Gökhan’ın hesa-bını soracağız!”

Gazi Halk Meclisi: “…Hiçbirşey Yürüyüş dergisinin halka ger-çekleri ulaştırmasını engelleyemez.Katil ve korkaksınız. Korkaklığınızı,alçaklığınızı, katilliğinizi teşhir etme-ye devam edeceğiz. Adaletimiz elbet-te doğru zamanda ve yerde işleye-cek… Evet, halk polislerle aynısokaklardan dahi geçmek istemiyor.Devrimcilerin bir çağrısı vardır. Buslogan artık birçok eylemde de kul-lanılır hale gelmiştir. “Polis SimitSat, Onurunla Yaşa” halk da bu mes-leğin onursuzluğunun farkında. Yaonurunuzla yaşarsınız ya da buradansizi defederiz diyor. Anadolu’nunher yerinde halkımıza çağrımızdır;bu halk düşmanlarına evinizi ver-meyin. Evinizi verirseniz bir güngelir o evde sizi de katlederler.Tanıdıklarınızın resimlerini asınsokaklara teşhir edin bu katilleri.Polise el vermeyin, eliniz kirlenir!Evinize almayın, aileniz kirlenir,lokantalarınıza almayın yemeğinizzehirlenir…”

Sarıgazi Halk Cephesi:

“…Katil AKP devrimcileri halkınöncüsü olan, direnen devrimcilerikatletmeye, imha etmeye çalışıyor.İşte bugün Gazi Mahallesi’nde yaşa-nan durum. Hiçbir neden yokken 2arkadaşımızın bulunduğu aracı tara-dılar. Yetmedi yaralı olan EbruYeşilırmak’ı yaralı halde işkenceyaparak gözaltına aldılar. Bizleri kat-letmeye çalışan AKP’nin katil polis-lerinden hesap soracağız.Kürdistan’da döktükleri kanımızın,bugün olan saldırıların hesabını sora-cağız.”

Kuruçeşme Halk Cephesi;AKP’nin katil polisleri halka ger-

çekleri ulaştıran Yürüyüş dergisinisusturmaya sindirmeye her dönemve süreçte çalışmıştır ama çabalarıher dönem ve süreçte boşa çıkmıştır.Çünkü her koşulda yoksul emekçihalkımıza gerçekleri sesi Yürüyüşdergimizi getirecek milyonlarca yok-sul halk çocukları var. Tıpkı halkuğruna canlarını bir an olsun tereddütetmeden feda edecek… Yürüyüş der-gimiz halkın ekmek adalet kadargerçeğin sesidir. Evet korkuyorlar,çünkü Yürüyüş dergimiz gerçeklerihalkımıza ulaştırmasından korku-yorlar. Halk gerçekleri okumasınhalk ülkemizde almış başını gidenadaletsizlikleri bilmesin istiyorlarama nafile tüm dünya ve ülkemizindağları taşları en ücra köşelerinedahi adaletsizleri anlatan anlatacakEnginlerimiz, Ferhatlarımız,İrfanlarımız var. Ne yaparsanız yapınyoksul halk çocuklarını bitiremez-siniz. Çünkü halkın sesi susturula-maz! Çünkü her hafta çıkardığımız,halkımıza ulaştırdığımız Yürüyüşdergimiz devrime olan yürüyüşü-müzdür.”

Avcılar-Bahçelievler HalkCephesi: “Ebru Yeşilırmak şu anCerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde tedavigörmektedir. Hayati riski devametmektedir. Ebru’nun ve Gökhan’ınkatliam emrini verenlerden, onlarakurşun sıkanlardan, göz yumanlardanhesap soracağız. Halkımızı Ebru veGökhan’ı sahiplenmeye çağırıyo-ruz…”

Yürüyüş

3 Temmuz2016

Sayı: 528

ISRARIMIZIN KAYNAĞI; TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDA444

KurşunladığınızYoldaşlarımızın HesabınıSoracağız!

Armutlu Halk Cephesi 27Haziran’da Gazi Mahallesi’ndeYürüyüş dergisi dağıtırken AKP’ninkatil sürülerinin açtığı ateş sonucuelinden yaralanan Gazi ÖzgürlüklerDerneği çalışanı Gökhan Yıldırımve sırtından vurulup akciğeri parça-lanan Yürüyüş dergisi muhabiri EbruYeşilırmak için kahvelerde ve sokak-larda ajitasyon çekerek toplananArmutlu halkıyla beraber KöyiçiMeydanı’nda basın açıklaması yaptı.Açıklama sırasında Armutlu halkınaher gün bir evlatlarının AKP’ninkatil polislerince katledildiği, bu kat-liamlara ancak birlikte karşı çıkıpkatliamların hesabının sorularak karşıçıkılacağı ve katledilen her insanınkanının yerde kalmayarak hesabınınsorulacağı anlatıldı. Açıklama sıra-sında "Ebru YeşilırmakOnurumuzdur!", "DevrimcilereKalkan Elleri Kıracağız!", "KatilDevlet Hesap Verecek!", "KahrolsunFaşizm Yaşasın Mücadelemiz!” slo-ganları atıldı. Atılan sloganlarla sonbulan açıklamaya Armutlu halkından80 kişi katıldı.

Attığımız Her AdımdaAdalet İsteyeceğiz

Gazi Mahallesi’nde AKP’nin katilpolisleri tarafından vurulan iki dev-rimci Ebru Yeşilırmak ve GökhanYıldırım için Okmeydanı HalkCephesi 27 Haziran’da akşam mahalleiçerisinde adalet için yürüyüş vebasın açıklaması yaptı. Sibel YalçınParkı’nda başlayan yürüyüş AnadoluKavşağı’nda son buldu. Eyleme 35kişi katıldı.

Ebru’nun KardeşleriHesap SoracaklarınıDuvarlara Nakşetti

Okmeydanı Liseli Dev-Genç’liler27 Haziran’da AKP’nin katil polisleritarafından vurularak yaralananYürüyüş dergisi muhabiri EbruYeşilırmak için, Okmeydanı’nın çeşit-li yerlerinde afişler asıp duvar yazı-

lamaları yaptılar.

Katletmeye ÇalıştığınızHalk ÇocuklarınınHesabını Soracağız!

Hatay Halk Cephesi:Antakya’nın Armutlu

Mahallesi’nde, Ebru Yeşilırmak içinozalit çalışması yapıldı. Cadde üzerineve mahalle aralarına 10 adet “EbruYeşilırmak Onurumuzdur! YürüyüşDergisi Susturulamaz!” yazılı HatayHalk Cephesi imzalı afişler yapıştı-rıldı. Çalışmada Armutlu halkı da“kolay gelsin” diyerek afiş yapıştır-maya yardımcı oldular. EbruYeşilırmak’ın kim olduğunu ve nedenvurulduğunu sorarak bilgi almak iste-diler.

Hatay: Kamu Emekçileri CephesiEbru Yeşilırmak’ın vurulmasına iliş-kin, Hatay’da HaziranAyaklanması’nda katledilen AhmetAtakan’ın sokağında 27 Haziran’dabasın açıklaması yaptı. Açıklamadaşöyle denildi: “AKP halka karşı sava-şını büyütüyor. Halkın her kesiminepervasızca saldırmaya devam ediyor.Halkları açlığa yoksulluğa güvence-sizliğe mahkum ediyor. Kendilerinebiat edilmesini istiyor. Etmeyen emek-çileri sürüyor, açığa alıyor, iştenatıyor ve hatta daha da ötesine gidiphalkı, halk çocuklarını, devrimcilerisokak ortasında, evlerinde katledi-yor… Açık bir şekilde devrimcilerikatletmeye çalışıyorlar. Halka ger-çekleri ulaştıran Yürüyüş dergisinisusturmaya çalışıyorlar. YürüyüşDergisi yaklaşık otuz yıldır halkagerçekleri ulaştırıyor. Baskınlara,tutuklamalara karşı bu duruşundanödün vermedi. Yürüyüş dergisi tümbu baskınlara, baskılara, katletmelerekarşı doğruyu, gerçeği yazmaktanvazgeçmeyecek, susmayacak.Yürüyüşün gerçekleri halka ulaştır-masına engel olmaya kimsenin gücüyetmeyecek. Biz KEC olarak gerçeğisesi olan Yürüyüş’ün yanında ola-cağımızı bir kez daha ilan ediyoruz.AKP’nin katil polisleri er ya da geçhalka hesap verecekler.”

Amed Halk Cephesi: “Faşizm,baskınları, yasakları ile susturamadığıYürüyüş dergisini şimdi çalışanlarınıtarayarak mı susturmaya çalışıyor?Bu onun acizliği, korkaklığı, çapul-culuğudur. Teslimiyet rüzgârlarınınestiği süreçte iki ayda bir bastığıYürüyüş dergisine ancak maddi zararverebilmiştir… Halkı mücadeleyekatacak olan, savaştıracak olan ideo-lojilerdir ve düşüncelerdir. Bunuhalka ulaştıracak araçta basın yayındır.AKP faşizmi bunu bildiği için dev-rimci gazeteci olan Ebru Yeşilırmak’ıve Gökhan Yıldırım’ı katletmeyeçalışmışlardır. Fakat başarılı olama-dılar Yürüyüş dergisi İrfan Ağdaşlardan Ferhat Gerçek’lere şimdi de EbruYeşilırmak’a, şehitleri ve gazileriyletüm ödenen bedellere rağmen sin-meyecek ve teslim olmayacak. ÇünküYürüyüş dergisi Türkiye halklarınınsesi, umudu ve mücadelesinin yazıyadökülmüş halidir.”

Elazığ Halk Cephesi: “…Katil AKP devrimcilerin ve Anadoluhalkının katliamlarla, gözaltılarlatutuklamalarla yıldırılamaz. Katillerinmahallelerimizde terör estirmesineinsanlarımızı katletmesine kurumla-rımıza saldırmasına izin vermeye-ceğiz! Halkımıza sıkılan tüm kur-şunların akan her damla kanımızınhesabını soracağız!”

Mersin Halk Cephesi: EbruYeşilırmak’ın vurulmasının ardındanMersin Halk Cephesi de bir açıklamayaptı. Açıklamada şöyle denildi: “TümTürkiye’de adalet çığlıklarının yük-seldiği ve insanların bu uğurda açlığayattığı bir günde, 27 Haziran’da, 2Halk Cepheli AKP’nin katil polisleritarafından silahla taranıyor. GaziMahallesi’nde katledilmek amacıylaGökhan Yıldırım ve Yürüyüş dergisimuhabiri Ebru Yeşilırmak’ın bulun-dukları araç taranmıştır. Çünkü kor-kularından ne yapacaklarını şaşırdıfaşizm. Halkın adalet talebi yeri göğesığmıyor, kendi oligarşik düzenlerinitehdit ediyor artık. Gökhan veEbru’nun hesabını mahşere kalma-yacak, hesabını soracağız.”

3 Temmuz2016

Yürüyüş

Sayı: 528

44 5ISRARIMIZIN GÜCÜ; STRATEJİK HEDEFTEN KOPMAMAKTADIR

Halkımız, sizin için her şeyimizivermeye hazırız. 27 Haziran’da Yürüyüşdergisi emekçisi yoldaşımız EbruYeşilırmak sizlere gerçekleri ulaştırırkenahlak yoksunu katil polisler tarafındansırtından şerefsizce vuruldu. Sokağı vemahalleyi ablukaya alan katil sürüleriambulansın geçmesine izin vermemiş,açık açık yoldaşımızı sizin kızınızı kat-letmeye çalışmıştır. Biz tekrar ediyoruz.Bizi bitiremezsiniz, biz halkız, dahageçen baskın yaptığınızda halkımız“hepimiz Yürüyüş dergisi emekçisiyiz”dedi. Bu söz şimdilik anlatmaya yeter.Geçtiğimiz hafta yapılan dergi dağı-tımları şu şekilde:

İSTANBULGazi: Halk Cepheliler 23 Haziran’da

Sekizevler Bölgesi’nde kapı çalışmasıyaptı. Dergi ile yapılan çalışmadaAnkara’ya yürüyen Halkın Avukatlarıanlatıldı. Grup Yorum konserine veHalk Meclisi’nin düzenlediği iftar sof-rasına çağrı yapıldı. “Biz neler yapa-biliriz” diye soranların olduğu çalışmakahvelerde, yollarda, otobüslerde bildiridağıtarak devam etti. Sezgin Engin’inailesi de ziyaret edilip davet edildi.Recep Hasar’ın vurulduğu evin soka-ğında Recep anıldı, “Yozlaşmaya karşıbayrağımızdır” denildi. Mahalledekibir parka Recep Hasar’ın adının veri-leceği duyuruldu. Çalışmanın sonunda85 dergi, 300 adet iftara çağrı bildirisihalka ulaştırıldı.

Altınşehir: Şahintepe veBayramtepe mahallelerinde 22 ve 23Haziran’da dergi dağıtımı yapıldı.Dağıtım esnasında sohbetler edildi.Yapılan çalışmada toplam 80 adetdergi halka ulaştırıldı.

Dağevleri: Dev-Genç’liler 26Haziran’da Sarıyer DağevleriMahallesi’nde dergi dağıtımı yaptı. 5Dev-Genç’linin katıldığı çalışmaboyunca 84 dergi ve 100 adet “KentselDönüşüme ve Ranta Karşı Panel” bil-dirisi mahalle halkına ulaştırıldı.

Okmeydanı: Liseli Dev-Genç’liler24 Haziran’da Yürüyüş dergisi dağıttı.Çalışma sırasında mahallede dolaşanakreplerin kovulması üzerine, yaşanankatliamlar ve 16 Haziran’daki Berkinyürüyüşü hakkında sohbet edildi.Yaklaşık 1 saat süren çalışmada ayrıcaliselilerle tanışıldı, sohbet edildi.Mahallenin gençleri, cumartesi günüyapılan okumaya davet edildi.

ANADOLU – KÜRDİSTANHatay: Halk Cepheliler 22-25

Haziran’da Harbiye ve Favvar’dadergi dağıtımı yaptı. Uzun süre gidil-meyen yerlere gidildiğinde HalkCepheliler’in özlendiği dile getirildi.Çalışma sırasında halk Evvel TemmuzFestivali’ne çağrıldı. Yapılan çalışmadatoplam 115 dergi halka ulaştırıldı.

Adana: Halk Cepheliler 21Haziran’da Akkapı Mahallesi’nde dergidağıtımı yaptı. Çay ikramında bulunanesnaflarla Evvel Temmuz Festivali hak-kında sohbet edildi. 1 saat süren dergidağıtımında 20 dergi esnafa ulaştırıldı.

İzmir: Halk Cepheliler 20-21Haziran’da Güzeltepe, YamanlarMahallesi’nde dergi dağıtımı yaptı.Evine davet eden bir mahalleli"Güzeltepe eskiden Güzeltepe’ydi adınaÇimentepe derlerdi. TAR-İŞ ayaklan-masında Çimentepe’yi aşağıya indir-meyin dendi mi akan sular dururdu.Ama şimdi gençliği uyuşturucuyla,

kumarla bitirdiler. Eskisi gibi değil,sadece sizin gibi gençlere güveniyo-rum…” diyerek devrimcilere olan güve-nini anlattı. Çözümün uyuşturucuya vefuhuşa karşı mücadeleden geçtiği, aile-lerin de devrimcilere destek vermesigerektiği anlatıldı. Ayrıca Yamanlar’daaçılan dernekte Grup Yorum ÇocukKorosu faaliyetleri halka anlatıldı.Coşkulu geçen çalışmalarda toplam 70dergi halka ulaştırıldı.

Amed: Halk Cepheliler 15-21Haziran tarihlerinde, Ofis, Koşuyolu,Oryıl, Batıkent-Kahveler bölgesi,Şehitlik semtinde derginin dağıtımınıyaptı. Dergi, PYD ve AMD asker-lerinin işbirliğini anlatan yazılargösterilerek anlatıldı. Şehitlik’teyapılan dağıtım sırasında bir kişi“Bizim partimiz belli. Sadece BDPmücadele ediyor” dedi. Onunla yapı-lan kısa bir sohbetten sonra birkaçdefa özür diledi. Bu dağıtımlarınsonunda 133 dergi Amed halkınaulaştırıldı.

Dersim: Dersim Halk Cephesi 28Haziran’da “Yürüyüş DergisiDağıttıkları İçin Tutuklanan ÜniversiteÖğrencilerine Adalet İstiyoruz” sloga-nıyla, tutuklanan Yusuf Güler, AkınBoyraz ve Nesin Keskin için kapı çalış-ması yaptı. Çalışmada YürüyüşDergisi’nin yasal bir dergi olduğu, oku-manın dağıtmanın suç olmadığı amaDersim’de yasaların farklı uygulandığı,dergide Onur ve Çayan’ın resimlerininve onlarla ilgili haberlerin olmasınınsuçmuş gibi gösterildiği anlatıldı. Ayrıcaİstanbul’da AKP’nin katil polisleri tara-fından sırtından vurulan Ebru Yeşilırmakhakkında da bilgi verildi.

Bir Canımız, Bir Kalemimiz Uçsuz Bucaksız Bir Deniz Olan Halkımız Var!Bu Yüzden YÜRÜYÜŞ Halktır; Katlederek Susturamazsınız!

Yürüyüş

3 Temmuz2016

Sayı: 528

ISRARIMIZIN KAYNAĞI; TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDA446

Adalet Yoksa Direniş VarYa Adalet Ya Adalet!

Halk Cephesi: Halk Cephesi ada-letsizliğe karşı 27 Haziran’da başlattığısüresiz açlık grevi ile ilgili yaptığı açık-lama şu şekilde; “Adalet İstiyoruz!Vermezseniz Tüm Hücrelerimize KadarDirenerek Savaşarak Alacağız! Katledilenhalkımız için adalet istiyoruz! Katillerikorunan evlatlarımız için adalet istiyoruz!İşsiz bırakılan, açlığa mahkum edilenişçimiz için; yoksullaştırılan köylümüziçin adalet istiyoruz! Adalet ve özgürlükisteyen herkes, halkımız! Ülkemizindört bir yanında, meydanlarda, sokak-larda, mahallelerde süresiz dönüşümlüaçlık grevine başlıyoruz”.

TAYAD’lı Aileler: TAYAD'lı Ailelerolarak tutsak edilerek tecrit işkencesinemaruz kalan ve katledilen evlatlarımıziçin başlattığımız açlık grevimiziEbru’nun vurulması üzerine tedavi gör-düğü Cerrahpaşa Tıp Fakültesine taşı-yoruz. AKP’nin katil polisleri Ebru’yuda katletmek için çabaladılar, yaralıhalde ters kelepçeli şekilde, ambulansyerine polis aracıyla hastaneye götürdüler.Dilek’i, Yılmaz’ı, Günay’ı katledenlerEbru’yu katledemediler. Ebru’muz tabur-cu olana kadar katledilen evlatlarımıziçin başlattığımız açlık grevimiziCerrahpaşa hastanesine taşıyoruz. İzmir Dev-Genç:

Adalet talebiyle açlık grevine başla-dığımız gün AKP faşizmi bir adaletsizlikörneği daha yarattı. Ebru Yeşilırmakyoğun bakımda. Ferhat gibi sırtındanhaince vurdular yoldaşımızı. 27 Hazirangünü İzmir Doğançay’da yapacağımızaçlık grevine Yüksel Moğultaylar sal-dırmış; Melisa Türkecan, Yağmur SenemDemirel, Ebru… isimli Dev-Genç’lilerlebirlikte Mehmet Ter ve Turgut Onur dagözaltına alınmıştır. Zulmün olduğu heryerde direnmek meşrudur. Saldırılarınız

halkın savaşının yükselmesine, o korkunçhesaplaşma günümüzün yaklaşmasınayarar ancak!

Anadolu Halk Cephesi; “Anadolutoprakları üzerinde adaletsizlik AKPfaşizmiyle birlikte had safhaya çıkmıştır.Katiller AKP faşizmi tarafından korun-maktadır. Dilek Doğan’ın katili YükselMoğultay gözaltına dahi alınmamıştutuklanmamıştır. Anadolu halkları, ada-letsiz yaşayamaz…

Bütün Anadolu’da katillerin ceza-landırılması ve adalet için 1 günlük deolsa açlık grevine girelim”.

Esenyurt Halk Cephesi; Adalet Faşizmin Temeli Yapıldı

Ülkemizde “…Bu Ülkede Adalet Yok!Adaleti biz kendimiz koparıp alacağız.Adaletsiz kaldık ama sessiz kalmaya-cağız. Kürdistan’daki katliamlara karşı.Dersimdeki sokağa çıkma yasaklarınakarşı, Grup Yorum'un konser yasaklarınakarşı, parasız eğitim istedikleri içintutuklanan Dev-Genç’liler için. Yürüyüşdergisine yapılan baskınlara karşı…Adaletsizliğe uğrayan tüm halkımız içinaçlık grevindeyiz!”.

Gazi Halk Meclisi: Bu devlet dalgageçer gibi bir hafta sonra da elinde izin,onay, belge olmadan bu yoksul mahal-lenin evlerini yıktı. Kaçakmış yapılar.En büyük kaçak yapı olarak Ankara’daCumhurbaşkanı’nın sarayı duruyor amabu devlet halkın evlerini yıkıyor. BuradaGazi’de güpegündüz insanların üzerinebiber gazı kapsülü atılıyor. Sakat bıra-kılıyor. Bu halk düşmanlarına evinizivermeyin. Evinizi verirseniz bir güngelir o evde sizi de katlederler.Tanıdıklarınızın resimlerini asın sokaklarateşhir edin bu katilleri. Polise el vermeyin,eliniz kirlenir! Evinize almayın, ailenizkirlenir, lokantalarınıza almayın yeme-ğiniz zehirlenir. Bizler de Gazi HalkMeclisi olarak 27 Haziran’dan itibaren

KATLEDİLEN HALK ÇOCUKLARI İÇİN KÜRDİSTANDAKİ KATLİAMLAR İÇİN DERSİM`DEKİ ÖZEL GÜVENLİKLİ BÖLGE UYGULAMASINA KARŞI

ADALET İSTİYORUZ

antep

Hatay

Yürüyüş

3 Temmuz2016

Yürüyüş

Sayı: 528

44 7ISRARIMIZIN GÜCÜ; STRATEJİK HEDEFTEN KOPMAMAKTADIR

3 günlük açlık grevine giriyoruz.Adalet istiyoruz alacağız” dedi.PSAKD Gazi Şehitleri Cemevi:Tüm İnançlardan Halkımız

Yaktılar, zaman aşımına uğrata-rak katillerimizi afettiler. Bize yapılankatliamları kutsadılar. Ülkemizinher karış toprağında evlerimizi işa-retlediler, evlerimize saldırdılar.Cem evlerimize saldırdılar, bizleriyine yakmakla katletmekle tehditettiler. Mahallemizde yaptığımız 2Temmuz Anmamıza saldırdılar.

Adalet için, diri diri yakanlardanhesap sormak için, inanç özgürlü-ğümüz için, polis terörüne son demekiçin, 3 günlük açlık grevindeyiz.

1 Mayıs Halk Cephesi: 1 MayısMahallesi’nde katledilen tüm halkçocukları için 27 Haziran’da 3 gün-lük açlık grevi çadırı kuruldu. Gecesaatlerinde katil polisler baskın yapa-rak çadırı yıktılar. Sabah saatlerindetekrar kurulan çadıra saat 11.00’dakatil polisler tekrar saldırmaya çalış-tılar, Cepheliler de barikatlarını kura-rak molotoflarla katil polislere engeloldular. Akşam saatlerine kadarsüren çatışmada saat 18.00’da katillergeri çekildi. 20.00’a kadar halaylarve marşlarla açlık grevine barikatlarınbaşında devam edildi. Daha sonraözel harekat polislerinin gelmesiüzerine Cepheliler tekrardan molo-toflarıyla direnişe geçtiler. Bu sıradameydanlara inen Cephe Milislerinamlularından çıkan mermileri ilekatil polisleri geldikleri gibi gerigönderdiler. 5 dakika dahiCephelilerin karşısında dayanamayankatillerin hızla uzaklaşması üzerinehalk alkışlarla Cephe Milisleriniselamladılar.

Bahçelievler Halk Cephesi:Bahçelievler’de 27 Haziran'daCemevi yanında bulunan parktaaçlık grevi yapıldı. Parkın içerisine"Adalet İstiyoruz - Adalet İçin AçlıkGrevindeyiz" yazıları asıldı. Açlıkgrevimize halkımız tarafında su veseker getirdiler.

Avcılar Halk Cephesi:Avcılar’da 28 Haziran'da devletinyaptığı katliamlara AKP’nin polisleritarafından mahallelerde yapılan polisterörüne karşı açlık grevine başladık.

Dernekte yaptığımız açlık grevinesabah 8.00’de başladık. İlk saatlerdenitibaren ziyaretçilerimiz derneğimizegelip desteklerini sundular.

Amed Halk Cephesi: AmedHalk Cephesi, 27 Haziran günü“ADALET” için ülkenin her yerindeyapılan Açlık Grevini dernek bina-sında yaptı. Amed ÖzgürlüklerDerneğinin yeni basılması ve mahal-lelinin korkutulmasına karşı mahal-leliye Açlık Grevinin nedeni anlatıldı.

Antep Halk Cephesi: Antep’inDüztepe Mahallesi’nde bulunanAntep Özgürlükler Derneği önündebir araya gelen Halk Cepheliler ada-letsizliklere karşı adalet istemekiçin açlık grevine girdiler. Büyükölüm orucu direnişinin son şehidiFatma Koyupınar’ın abisi de adaletiçin açlık grevine girenler arasın-daydı.

Hatay’da Adalet İçin Açlık Grevi ve Gözaltı

Açlık grevinde olanlar grev ala-nında otururken başta Özel güven-likler “pankartı sökmediğiniz vegreve devam ettiğiniz takdirde ilgiliyerlere bildireceğiz” deyip alandanuzaklaştılar. Ardından alanda hazırbekleyen halk düşmanı katil polislerdirenişçilerin pankartı sökmelerinive kimliklerini göstermelerini iste-diler. Bu dayatmayı kabul etmeyenHalk Cephelileri halk düşmanlarıdirenişçileri yerlerde sürükleyerek,saçlarından çekerek, hakaretlerlegözaltına aldılar. 3 saat sonra serbestbırakılan direnişçiler tekrar parkagelip direnişe devam etmiş ve oradabulunan halka bildiri dağıtıp halkısaat 17.00’da olacak olan basınaçıklamasına davet ettiler.

Avcılar - KEC

Avcılar

Gazi

Gazi

Gazi Gazi

Yürüyüş

3 Temmuz2016

Sayı: 528

ISRARIMIZIN KAYNAĞI; TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDA448

1. Gün: Açlık grevi direnişimize 12.30’da ÇağdaşHukukçular Derneği’nde yaptığımız basın açıklamasıylabaşladık. Tüm açlık grevi direnişçileri söz aldı ve ülkemizdeyaşanan adaletsizliklerden, katledilen evlatlarımızdan bahsettik.Açlık grevi direnişimizin; adaleti sağlama mücadelesinin,faşizme karşı demokrasi mücadelesinin bir parçası olduğunubelirttik.

Ardından direnişimize desteğe gelen yoldaşlarımızlabirlikte türküler söyledik. Sonrasında da açlık grevi progra-mımızı konuştuk.

İlk gün açlık grevinde TAYAD’dan Mehmet amca veFeridun amca, Gazi Halk Meclisi’nden bir abimiz, Dev-Genç’ten ve Halkın Mühendis Mimarları’ndan birer kişi,Ankara Halk Cephesi’nden bir yoldaşımız ve Halkın HukukBürosu’ndan Av. Engin Gökoğlu ile birlikte toplam 7 kişiy-dik.

İlerleyen saatlerde; Gazi Mahallesi’nde 2 devrimcininbulunduğu aracın polis tarafından tarandığını, Yürüyüşdergisi muhabiri Ebru Yeşilırmak’ın sırtından yaralandığınıve yaralı haldeyken ters kelepçe takılıp, ağzının bantlanıpgözaltına alındığını, Gazi Özgürlükler Derneği çalışanıGökhan Yıldırım’ın da yaralandığını duyduk. Katledilenevlatlarımız için açlık grevine başladığımız gün, AKP’ninkatil polisleri 2 yoldaşımızı daha katletmeye çalışıyordu. Oandan itibaren yüreğimiz ve aklımız, yoldaşlarımızdan gelenhaberlerdeydi. İlerleyen saatlerde Ebru’nun Cerrahpaşa’daameliyata alındığını, Gökhan’ın ise durumunun iyi olduğunuöğrendik. Sonrasında da Ebru’nun ameliyatının iyi geçtiğini,hayati tehlikeyi atlattığını öğrendik. Buradan bir kez dahahaykırıyoruz: Yoldaşlarımıza sıkılan o kurşunların hesabınısoracağız! Yoldaşlarımızı katletmeye çalışanlardan bununhesabını soracağız!

Açlık grevindekilerle ve ziyaretçilerle birlikte Ebru içindestek videosu çektik. Feridun amca kısa bir konuşma yaptıve ardından hep birlikte “Diren Ebru yoldaşların seninle”dedik.

Gün içerisinde açlık grevimize ziyarete gelen yeni insanlarda oldu. Gelenlerden biri de Anadolu’da bir üniversitedemühendislik fakültesinde öğretim görevlisiydi. Hasan FeritGedik rüzgâr türbinimizden bahsettik; neden yaptığımızıda, türbinimizin teknik ayrıntılarını da uzun uzun uzunanlattık. Ülkemizdeki eğitim sistemi üzerine konuştuk.

Çağdaş Hukukçular Derneği’nin bulunduğu han, 08.00-20.00 saatleri arasında açık oluyor. Bu nedenle akşam 8civarında derneği toparlayıp, ayrılıp evlere geçtik. Yarınsabah 08.00’da tekrar ÇHD’de olacağız…

Halk Cephesi: Adalet İstiyoruz! Açlık Grevi Günlüğü, 2. Gün

Bugün (28 Haziran) açlık grevimizin ikinci günü. Sabah8.00’da ÇHD’ye geldik. Bir arkadaşımız günlük gazetelerialdı ve hep birlikte gazeteleri okuduk. Saat 10.30’da Yürüyüşdergisinden iki yazı okuduk ve birlikte tartıştık. Öğle saatle-rinden itibaren ziyaretçilerimiz gelmeye başladı. KamuEmekçileri Cephesi’nden, Devrimci İşçi Hareketi’nden,Halkın Mühendis Mimarları’ndan, Halkın Sağlıkçılarından,Oya Baydak direnişinden, ODTÜ öğrencilerinden, KızılBayrak’tan açlık grevi direnişimize destek ziyaretine gelenleroldu.

Bugün gelen ziyaretçilerle bol bol sohbet ettik. TAYAD’lıailelerimiz Feridun amca ve Mehmet amcanın önceki açlıkgrevi anılarını dinledik. Bunun dışında kalan zamanlardaise kitap okuduk. Akşam 20.00 civarında ortalığı toparlayıpevlerimize gitmek üzere ÇHD’den ayrıldık.

Açlık Grevi Günlükleri...

3 Temmuz2016

Yürüyüş

Sayı: 528

4 9ISRARIMIZIN GÜCÜ; STRATEJİK HEDEFTEN KOPMAMAKTADIR

Yürüyüş

3 Temmuz2016

Sayı: 528

ISRARIMIZIN KAYNAĞI; TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDA550

Çok Konuşma Tayyip Bu HalkSeni Dümdüz Edecek!

Armutlu Halk Cephesi,Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ınArmutlu’yu hedef gösteren konuşma-sının ardından 26 Haziran’da yazılı biraçıklama yaparak şu sözlere yer verdi:“Hırsız, katil Tayyip Erdoğan 18Haziran'da canlı yayında yaptığı birkonuşmasında Armutlu’yu hedef gös-tererek bu mahalleye dair projelerininolduğunu söyledi. Hazırladıkları pro-jelerin hayata geçmesi için kendi gibihırsız ve arsız İstanbul Belediye BaşkanıKadir Topbaş’a “daha cesaretli olmalı-sın” dedi. Halk düşmanı Tayyip Erdoğanhazırladıkları projeleri canlı yayındaaçıklamasa da nasıl bir proje hazırla-dıklarını biz iyi biliyoruz. Biliyoruz kihalka düşman olanlar halkımızın çıkarınahiçbir şey yapmazlar. Tayyip Erdoğankentsel dönüşüm rantı için Armutlu’yuhedef gösteriyor. “Fatih Sultan Mehmetköprüsüne girerken sağ taraftaki o gece-kondular' dediği Küçükarmutlu’nun

kondularıdır. Tayyip Erdoğan açık açıkArmutlu’nun yıkılması talimatını veriyor.“İstanbul’un en güzel en nadide yeri”dediği Armutlu’da yoksul halkın otur-masını hazmedemiyor. Armutlu yıkıl-malı, yoksul halk oradan atılıp yerinelüks villalar, rezidanslar, alışveriş mer-kezleri yapılmalı. Dilek Doğan’ın,Yılmaz Öztürk’ün katledilmeleriCumhurbaşkanı Erdoğan’ın bahsettiğiplanın parçalarıdır. Dilek Doğan adalet

çadırına aylardır saldırmaları, çadırısahiplenen insanları tutuklamaları buplanın parçasıdır. Halk düşmanı AKPArmutlu’yu yıkma hazırlığı yapıyor.Armutlu aylardır polis ablukası altında.Çocuklarımız TOMA’ların, akrepleringölgesi altında oyun oynuyor.Mahallemizde kurşun sesleri, gaz bom-baları eksik olmuyor. Boşuna heves-lenmeyin halk düşmanları! Armutlu’yuyıkmaya ilk gelen siz değilsiniz."

Amed ÖzgürlüklerDerneği'nin Mahallede

Tanıtımı YapıldıAmed Halk Cephesi 13 Haziran’da, AmedÖzgürlükler Derneği’nin Özel Harekât Polisi tara-fından basılmasından sonra, mahallede ailelerdetedirginlik ve derneğe karşı söylentiler başlamasıüzerine, derneğin tanıtımı için dernek çevresindebulunan 150 haneye bildiri dağıttı. Çalışmalarındevam edeceğini vurgulayan Halk Cephesi’nin bil-dirisinde kısaca şu sözler yer aldı: “Mahallenizebirileri geliyor ve dernek açıyor. Kapısı, pencerelerikırık bir evin, çöplük haline gelmiş bahçesini temiz-liyorlar. Betonların arasında kalmış bir karış toprağadomates, fasulye, fideleri dikiyorlar. Çocuklaramüzik, gençlere film göstermek, derslerinde yardımcıolacaklarını söylüyorlar. Mahallenizden insanlardeğil. Bazıları Kürt bile değil. Kimler bunlar? 2yıldır bu mahalledeyiz. Derneğimizde çalışan 3arkadaşımız bu mücadelelerinden dolayı tutsak.Diyarbakır’dan Kars’a, Ağrı’ya, Edirne’ye,Antalya’ya Anadolu topraklarının her yerinde şehit-lerimiz ile 45 yıldır hakkımızın peşindeyiz. Zaliminönünde hiç eğilmedik. Bütün bunları ancak birlikolursak, birlikte olursak yapabiliriz. Sorunlar tekdeğil birlik olursak çözülür.”

Armutlu’nun Direnişle Özdeşleşen Anlamı Değişmeyecek!

� Polis Terörüne KarşıBirlik Olacağız

İstanbul Gazi Mahallesi’nde 26Haziran’da mahallede yaşanan polisbaskısı ve terörüne karşı GaziCemevi önünde basın açıklamasıyapıldı. Açıklamaya başta cemevleriyönetimleri katılırken, Gazi HalkMeclisi, Özgürlükler Derneği veGazi, Karayolları, Zübeyde HanımMahalle muhtarlıkları ve Gazi SporKulübü de destek verdi. 150 kişininkatıldığı açıklamada, polis terörüile ilgili yürütülen kampanyanınbilgisi verildi ve ardından sloganlaratılarak açıklama sonlandırıldı.

� Ödediğimiz BedelleriMisliyle Ödeteceğiz

Altınşehir’in ŞahintepeMahallesi’nde 25 Haziran akşamıCephe Milisleri devletin tecrit sal-dırısıyla katlettiği yoldaşları RızaYıldırım için ‘Rıza YıldırımÖlümsüzdür – Cephe’ yazılı bombasüslü pankart astılar. Milisler yap-tıkları açıklamada; Rıza Yıldırımhalkı ve vatanı için mücadele eder-

ken 21 yıl önce tutsak düştü. FTipi hapishanelerde tecrit nedeniylehastalandı ve şehit düştü. RızaYıldırım’ın katili tecrittir-devlettir!Şehitlerimizin kanı asla yerde kal-mayacak!’ denildi ve milislergüvenlikli bir şekilde geri çekil-diler.

� Sarıgazi’de SilinenYazılamalar Yenilendi

Sarıgazi’de Nazım HikmetParkı’nda olan yazılamalar katilpolisler tarafından silinmiş vekaralanarak üzerine yazılar yazıldı.Cepheliler iki gün içinde defalarcabu yazılamaları yenilediler.Yazılamalar için polis akreplerineve zabıtalara karşı her defasındayazılamaları yeniden yapanCepheliler, polisle işbirliği yapanDemokrasi Caddesi başında duranzabıtaları uyardılar. Zabıtalarınuyarılara uymaması üzerine de 2zabıta aracı kullanılmaz hale geti-rildi. Bu eylem yapılırken de ikigündür yazılamalara yapılan sal-dırılar ve zabıtaların işbirlikçiğihalka anlatıldı.

24 Haziran tarihinde, sabaha karşıGazi Mahallesi’nde bulunan HalkınEsnafları Kooperatifi’ne bağlı HalkFırını, AKP iktidarının bekçisi elikanlı polisler tarafından basılaraktalan edilmiştir. İçinde bulunan mal-zemeler, ekmekler, unlar dağıtılmışve yerlere saçılmıştır. Bununla ilgiliaçıklama yaparak baskının hesabınınsorulacağı ve çalışmalara devam edi-leceği vurgulandı. Yapılan açıklamalarşu şekilde;

Halkın Esnafları Kooperatifi:“Halkımızın bir deyimi vardır

“ekmeğimizin derdindeyiz” diye.Evet biz ekmeğimizin derdindeyiz.Bizim için ekmek sadece un, su vetuz ile karıştırılmış bir yiyecek mad-desi değildir. Bizim için ekmek ada-lettir, umuttur. Bizim için ekmek;Berkin’in kucağındaki ekmektir.Bizim için ekmek; Uğur Kaymaz’ın,Nihat Kazanhan’ın, Ceylan Önkol’unve Sevcan’ın yiyemediği ekmektir.Herkesin kutsalı kendine. Her fırsattadinden bahseden, din maskesi ilehalkı kandıran AKP iktidarı ve onunbekçileri halkımız için kutsal olan“nimet” diye değerlendirdiği ekmek-leri yere atmaktan, hamurları dağıtıpüzerine basmaktan, unları ortalığasaçmaktan geri kalmamış, halkımızınyolda görünce bile öperek başınakoyduğu değerleri ayaklar altınaalmıştır, sözde en “dindar” onlardır.Tanıyın bu katilleri! Halkımız yok-sulluk içinde kıvranırken, kendilerisaraylarda yaşayan… Halkımız iftarsofralarında bir parça ekmek veyemekle orucunu açarken, zulmünsahipleri ise kuş sütü eksik olmayansofralarında halkın çocuklarının boğa-zındaki bir lokma ekmeği çalaraksözde “iftar” yapıyor. AKP iktidarınınkirli yüzü budur! Müslümanlık mas-kesi altında yalanlar söyleyerek halkısömürmektedir. Elbet bu çarkı kıra-cağız! Yoksul halkımız için, yaşanılasıbir ülke için adımlar atıyoruz, atmayada devam edeceğiz! Yoksul halkımızaekmekte, adalette, umutta dağıtmayadevam edeceğiz! Bunu hiç bir güç

engelleyemez, engelleyemeyecek!”.

Halk Cephesi;“Aşımıza göz koyan soyguncu

düzen bir fırını bastı. Bu fırın halkiçin sağlıklı ve ucuz ekmek üretenbir fırındır. Yoksul halkımızın fırınıdır.AKP, her şekilde düzene alternatifolduğumuzu kanıtlayan etkinliklere,kurumlarımıza saldırıyor. Kendi yöne-tememe krizi sonucu baskısını, polisterörünü arttırıyor. Halkın sorunlarınakendisinin çözüm bulması AKP’yive onun işbirlikçiliğini yaptığı emper-yalizmi korkutuyor. Korkularınızıbüyüteceğiz! Düzene alternatif olma-ya devam edeceğiz. Baskınlarınızbizi yıldıramaz! Halkın ekmeğinidağıtacağız! Alternatif olarak açtı-ğımız her kurumda daha da güçle-neceğiz!”.

Dev-Genç:“…AKP’nin katil polisi neden

bir fırın basar? Kendi düzenine alter-natif her kurumu çaresizlikten basarduruma geldi. Bu acizliğinin, krizininbüyüdüğünün kanıtıdır. Halkın ekme-

ğini aldığı, karnını doyurduğu birfırını basmak ahlaksızlıktır. Bizi,yaptıkları baskınlar yıldıramayacak,fırınımızda halkımıza ucuz sağlıklıekmek dağıtmaya devam edeceğiz.”

Antep Halk Cephesi:“…Halkın ekmeğini aldığı ve hal-

ka en uygun fiyata en iyi ekmeğiüretmeye çalışan halk fırınını, bas-makla elinize ne geçti? Ne bulunduhalk fırınının içinde un, maya veekmek dışında? Ama faşizm işte tamda bu. Faşizm halkın yediği ekmeğe,içtiği suya düşman. Halkın adaleteolan özlemidir boğazından geçen birparça ekmek aslında. Bunun içinhalk fırını da ihmal etmeyip baskınlaryaparken düşmanlığını gözler önünesermiştir. Gazi halkını bu şekildebaskınlar yaparak terör estirerek tes-lim alacağını düşünen katil AKPyanılıyor. Gazi halkı yüzlerce kezgörmüştür bu gibi baskıları amatereddüt etmemiştir kavganın içindeyer almaktan. Onun için AKP’ninbaskı politikaları boşunadır. OnurluGazi halkının yanındayız.”

3 Temmuz2016

Yürüyüş

Sayı: 528

Yoksul Halkımıza Ekmek de, Adalet de,Umut da Dağıtmaya Devam Edeceğiz!

Abdal MusaFestivali’nde Halk CephesiTürküleri ve

Kitaplarıyla Yer Aldı!

Özgür Tutsaklara MektupYazalım, Tecriti Kıralım!

Hatay ÖzgürlüklerDerneği’nde 23 Haziran’daÖzgür Tutsaklara toplu mek-tup yazıldı. Herkesin farklıbir Özgür Tutsağa mektupyazmasının ardından, tutsak-lara mektup yazmanın öne-minden bahsedildi. İlk defamektup yazanlar bunu süreklihale getireceklerini dile getir-di. Toplamda 6 kişinin katı-lımıyla mektup yazma son-landırıldı.

3 Temmuz2016

Yürüyüş

Sayı: 528

55 1ISRARIMIZIN GÜCÜ; STRATEJİK HEDEFTEN KOPMAMAKTADIR

22 Haziran günü Antalya Halk CephesiAntalya'nın Elmalı köyünde düzenlenen AbdalMusa festivalinde stant açtı. Festivalde GrupYorum Halk Korosu, halkın ezgilerini söyledi.

Gazi: Barajüstü bölgesi KonserKomitesi, Grup Yorum konser çalışmasıile Gazi Halk Meclisi’nin düzenlediğiiftar sofrasının çağrı çalışmasını 23Haziran'da yaptı. 8 kişinin katıldığıçalışma Kent Ormanı yolu üzerindeve mahalle aralarında devam etti. Geçsaatlere kadar kapısının önünde konukomşu çay içen, sohbet eden gecekonduhalkı ile sohbet edildi, yapılan çalış-malardan bahsedildi. Sloganlar vemarşlarla coşkulu geçen çalışmanınsonunda 500 Grup Yorum Konser bil-dirisi 250 adet iftara çağrı bildirisi da-ğıtıldı. 20 Haziran ve 21 Haziran günükonser çalışmaları devam etti. Durak-larda bildiri dağıtımı yapıldı. ÖğlenNalbur bölgesinde afiş çalışması devametti. Sekizevler bölgesinde Baraj Yo-lu’ndan Pazar Caddesi’ne kadar yüz-lerce el ilanı dağıtıldı. Tanıdık esnaflara,ev hanımlarına fazla bildiri bırakıldı.Dörtyol’da masa açıldı. Grup Yorummarşları çalınan, Yürüyüş dergisinintanıtımının yapıldığı masa 5 saat açıkkaldı. 1000 adet bildiri dağıtıldı. SalıPazarı’nda sloganlar ve ajitasyonlarla4 kişi bildiri dağıttı.

Hasan Ferit Gedik Uyuşturucu ileSavaş Merkezi: 20-22 Haziran'da hergün Gazi Büyük Parkı girişine masaaçarak Grup Yorum marşları eşliğindebildiri dağıttılar. Afiş çalışmaları ileparkın etrafındaki tüm duvarları, umu-dun türkülerini söyleyen Grup Yorumafişleri ile donattılar. İmamhatip Lisesiönünü karakola çeviren katil polislerinzırhlı araçların içinde uyuduğunu görençalışanlar zırhlı araca afiş yapıp fırçaylavurarak, şafak baskınlarıyla tedavi,merkezlerini basan katilleri uyandırmış"defolun" demişlerdir. Kısa süreli ça-tışmadan sonra çalışmalarına devamettiler. 22 Haziran'da ise Gazi Özgür-lükler Derneği önünde masa açıldı.Masada 1000 adet konser davetiyesidağıtıldı.

Umudumuzu BüyütenUmudun Çocukları daGrup Yorum KonserineÇağrı Yapıyor!

Gazi Mahallesi’nde 20 Hazirangünü Umudun Çocukları “Gelin Hal-kın Türkülerini Hep beraber Söyle-

yelim” dedi. Umuduntürkülerini söyleyenGrup Yorum 25 Hazi-ran’da Gazi BüyükPark’ta vereceği konsereçağrı yaptı.

Anmamızı veKonserimiziMutlaka Yapacağız!

Armutlu: Armut-lu’da 28 Haziran günüde konser çalışmalarıdevam etti. Armutlu Meydan’da açı-lan stantta bildiri dağıtımı yapılırken,ayrıca esnafları gezip bildiri dağıtıldı.Ayrıca akşam saat 17.00’de mahal-lenin gençleriyle beraber Küçükar-mutlu Mahallesi’nde sokaklara top-lam 130 adet afiş asıldı. Sokakta in-sanlarla sohbet edip, konsere davetedildi.

Alibeyköy: Cengiz Topel dört-yolda 2 Temmuz’da yapılacak anmaprogramı ve Grup Yorum konseriyleilgili 23 Haziran'da masa açıldı. Halkkonsere davet edilerek, halkla sohbetedildi. Halka son zamanlarda GrupYorum’a yönelik yapılan saldırılarve konser yasakları anlatıldı. "Dev-letin Grup Yorum korkusunu yıllardanberi biliyoruz. Ama ne yaparlarsayapsınlar Grup Yorum her zamanhalkın sesi olmaya devam etmiştir"deyip Okmeydanı’nda yapılacakanma programı ve konsere gelecek-lerini bildirdi. Masa iki saat açıkkaldı. Toplamda halka 500 adet bildiridağıtıldı. 24 Haziran'da AlibeyköyCengiz Topel Caddesi’ndeki esnaflarakonsere çağrı ozalitleri asıldı. 30 es-nafa ozalit asılarak esnaflarla vehalkla sohbetler edildi ve halk konseredavet edildi.

19 Haziran'da Alibeyköy’de GrupYorum Gönüllüleri bir araya gelerek,2 Temmuz’da Okmeydanı Sibel YalçınParkı’nda yapılacak anma programıve ardından gerçekleşecek, Grup Yorumkonseriyle ilgili ne tür çalışmalar ya-pacağı hakkında sohbet etti. Ve komi-teler kurarak bölge bölge görev pay-laşımı yapıldı. 5 komite kuruldu: Afişkomitesi, bildiri komitesi, pankart ko-

mitesi, sesli çağrı komitesi, masa ko-mitesi kuruldu ve toplantıya 25 kişikatıldı.

Okmeydanı: Liseli Dev-Genç'liler24 Haziran'da Okmeydanı sokaklarındaGrup Yorum konserinin bildirisini da-ğıttı. Halka 2 Temmuz’da Sibel YalçınParkı’nda olacak olan Grup Yorumkonseri anlatıldı. Konsere katılım sözüalan Liseli Dev-Genç'liler 100 adetbildiri dağıttı.

TAVIR Alalım, TAVIR Okuyalım!

İdil KültürM e r k e z iÇalışanları veFOSEM 18,22 Haziran’daKadıköy veO k m e y -d a n ı ’ n d aKültür SanatD e r g i s iT a v ı r ’ ı ndağıtımı vet a n ı t ı m ı n ıy a p t ı .Kadıköy’de belirlenen bir mahalleyegidilerek ilk olarak mahalle esnafıdolaşıldı ve her zamanki gibi gülenyüzleriyle karşılayarak ikramlardabulundu. Ayrıca yapılan konuşmalarda“neden TAVIR Dergisi okumalıyız”sorusu üzerine sohbet edildi.Kadıköy’de yapılan çalışmada 25,Okmeydanı’nda ise 35 dergi halksanatçıları tarafından halka ulaştırıldı.

Umudun Sesi Grup Yorum Her Yerden Yankılanacak!

Yürüyüş

3 Temmuz2016

Sayı: 528

ISRARIMIZIN KAYNAĞI; TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDA52

Armutlu

Faşizmin Saldırılarına Karşı

AVRUPA’dakiBİZ

Almanya, yeni anti-terör paketi adıaltında anti-demokratik ve ırkçı politi-kalara daha yasal bir maske takmıştır.Yeni anti-terör paketi, güya eski anti-terör yasalarının eksiklerini kapatmaamacıyla hazırlanıp, mecliste onaylan-mıştır. Oysa Almanya’da varolan 129yasaları zaten birçok anayasal hakkı kı-sıtlayan ve her türlü düşünceyi yasakla-yabilecek bir çerçeveye sahiptir.

Şu an varolan 129b maddesine göre,Türkiye’de yasal yayını ve dağıtımı ya-pılan Yürüyüş dergisini yasaklamıştır.Yine Türkiye’de milyonlara seslenenGrup Yorum’u yasaklayabilecek bir çer-çeveye sahiptir. Ama bunlar da Almanemperyalizmi için yeterli değildir. Çünküonların istediği, tüm demokratik haklarınortadan kaldırılması ve tüm yaşamınemperyalist tekellerin karını kısıtlayacakher türlü hakkın ortadan kaldırılmasıdır.

Almanya emperyalizmi, Hitler gibibir katili de yine anti-terör yasalarınınortadan kaldırdığı hak ve özgürlükleredayanarak, dünya halklarının başınabela etmişti. Almanya şimdi yine aynıyolda ilerlemektedir.

Yeni Anti-Terör ‘Paketi’neNeden İhtiyaç Duyuldu?

Resmi açıklamalara göre özellikleParis ve Brüksel’deki saldırılardan sonra,hayata geçirilen ‘sıkıyönetim’ şartlarınıntüm Avrupa’da hakim kılınabilmesi he-deflenmektedir. Fransa’daki sıkıyönetimyalnızca, belirli bir polis gücünün so-kaklara salınıp yabancı görünümlü, özel-likle İslami görünümlülere yönelik kont-rollerin artmasını getirmedi. Asıl olaraksendikal hakların budanması, örgütlenmeve ifade özgürlüklerine sınırlar getiril-mesini, emeklilik yaşının yükseltilmesini,işçi haklarının budanmasını hedefleyenyasaların uygulanmasını getirdi. İşte ‘sı-kıyönetim’le asıl hedeflenen de bunlardı.

Çünkü, emperyalizm için sokaktahalkın katledilmiş olması, IŞİD gibikatillerin kurbanı olması çok da önemlideğildir. Çünkü IŞİD’i de yaratan

zaten emperyalizmin kendisidir. Yanihem Fransa, hem de Almanya zatenIŞİD’in asıl yaratıcılarıdır. IŞİD kat-liamlarının Avrupa’ya taşınması dazaten emperyalist tekellerin kendi he-defleri içindedir. IŞİD katliamlarınıAvrupa’ya taşıyarak, Avrupa’lı işçi sı-nıfı ve emekçilerin yüzbinlercesininölerek kazandığı demokratik hak veözgürlükleri ortadan kaldırmak içinuygun ortam yaratma hedefiydi.

Fransa’da yapılan da budur, Al-manya’da bugün yeni anti-terör yasa-sıyla yapılmak istenen de budur.

Yeni Anti-Terör PaketindeNeler Var?

Görünüşe göre, terör davalarındayargılama yaşı 16’dan, 14’e indirildi.Abonesiz cep telefonu kartlarının alı-mında kimlik verme zorunluluğu veAB, NATO üyesi ülkelerin ve İsrailgibi ‘dost’ ülkelerin gizli servisleriyleeldeki tüm güvenlikle ilgili bilgilerindeğiş-tokuşu, birlikte analiz ve değer-lendirilmesi... gibi önlemlerdir. Elbettebuna yönelik yasal engellerin de önü-nün kapanmasıdır.

Yeni anti-terör paketindeki önlemlerinbir ortak yönü, bunların varolan Ana-yasa’ya aykırı olmalarıdır. Yeni pakettekiasıl hedef de, bu Anayasaya karşı olmadurumunun önünü kapatan ek pratikönlemlerdir. Çünkü Anayasaya aykırı-lıkları önleyen engellerin ortadan kal-dırılması, yeni birçok keyfiyeti de be-raberinde getirecektir. İşte Fransa’nınhemen sıkıyönetim ilanıyla birlikte ha-yata geçirmeye çalıştığı yeni iş yasasıylaişçi haklarının budanması da bunun birörneğidir. Almanya ise bu konuda Fran-sa’nın karşılaştığı sorunları öncedengördüğünden dolayı, öncelikli olarakAnayasaya aykırılıkların önünü, bu şe-kilde kesmeye çalışmaktadır.

Almanya’nın güvenliği abonesiz simkartlarına bağlı değildir. Bu kartlar yirmiyıldır var. Veya anti-terör davalarındayargılama yaşının neden 14’e indirildiğini

ele alalım: Şimdiye kadar kaç taneondört yaşındaki bir çocuğun saldırısıolmuştur da, bunlara karşı önlem alınıyor?Veya, emperyalist ülkeler ve faşist re-jimlerin olduğu ‘dost’ ülkelerin hangisiyleşimdiye kadar anti-terör konusunda ile-tişim sorunu vardı da, bu yeni paketle,bu sorun çözülmeye çalışılıyor? Alman-ya’da açılan birçok dava zaten yaABD’nin, ya Türkiye’nin, ya İsrail’intalepleriyle olmuş ve bu ülkelerle hertürlü işbirliği açık hale getirilmişti.

Almanya’nın İstihbaratDeğiş-Tokuşu KonusundaTek Bir Sorunu Yoktur

Almanya’da yaşayan Türkiyeli de-mokrat ve devrimcilere yönelik açılanonlarca dava olmuştur. Bu davalarınçoğu, asıl olarak DHKP-C yasağı çer-çevesinde yapılmıştı. Bu davalarda kul-lanılan ‘belgeler’in çoğu, Türkiye’dekiişkenceci katil polis ve istihbaratınınve hatta Türkiye’deki polis işbirlikçisiajan ve muhbirlerin ifadeleridir.

Almanya’nın polis ve istihbaratservislerinin Türkiye’de resmi bürolarıvardır. Bu bürolardaki polislerin gö-revleri de faşist rejimin polis ve istih-baratıyla Almanya’ya yönelik ortakprojeler yapmaktır. Türkiye polisi bel-geleri kendisi oluşturur ve bunları Al-manca olarak Alman polisinin irtibatgörevlilerine verir. Ve bu sözde bel-gelerin orijinallerine bile gerek du-yulmadan, sadece Almanca halleri ileAlmanya’daki belirli savcı ve hakim-lerin eline verilir. Ek olarak da kimleriyargılamaları gerektiği üzerine listelerde verilir... İşte bu şekilde çalışan birAlman ‘hukuk’u vardır.

Şimdi yeni yasa ile Türkiye’dekipolis ve istihbaratı ile daha fazla nasılbir işbirliği olacaktır?

Almanya’da Anadolu Federasyo-nuna yönelik davalar bu örneklerledoludur. Onlarca insan, Türkiye’dengelen ve orijinali olmayan ‘belgeler’leyargılanmış ve mahkum edilmiştir.

ALMANYA’DA ‘OLAĞANÜSTÜ HAL’ YASALARI

HALKLARA SALDIRIDIR

3 Temmuz2016

Yürüyüş

Sayı: 528

55 3ISRARIMIZIN GÜCÜ; STRATEJİK HEDEFTEN KOPMAMAKTADIR

‘Sıra Bana Geldiğinde, Direnecek Kimse de Kalmamıştı...’

Nazi’lerin önce komünistlerle baş-layıp, toplumdaki libarellere karşı sür-dürdükleri faşist terör kampanyasınınhangi demagojilerle yürütüldüğü artıkherkes tarafından bilinmektedir. Bugünoynanan oyun yine aynıdır. Aynı Nazioyunu komünist kelimesinin yerine ‘te-rörist’ konularak, yahudi ve çingene ke-limeleri yerine ‘Türk ve yabancı’ konu-larak, Bertold Brecht ismi yerine ‘GrupYorum’ konularak yeniden hayata geçi-rilmektedir.

Artık Almanya’da yeni anti-terör pa-ketine karşı mücadelenin yolu, ırkçılığakarşı mücadelede ve Grup Yorum’a ge-tirilen yasakların ortadan kaldırılmasınabağlıdır. Irkçılığa karşı mücadele ettikleriiçin, bugün Alman hapishanelerindeyatan insanların serbest bırakılması, ırk-çılığa karşı mücadeleden dolayı açılanAnadolu Federasyonu davalarının tümhukuki sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasıve Grup Yorum’a yönelik vize yasağı,

konser ve salon yasağının ortadan kal-dırılması... şu an pratik olarak yeni ‘anti-terör paketi’ne karşı mücadele etmeninyoludur.

129b Yasası Yabancılara Yönelik Bir Saldırı Aracıdır

129b yasası bir özel yasadır. Al-manya’da değişik türde özel yasalarvardır. Bunlardan biri de yabancılarınhak ve özgürlüklerini belirleyen Ya-bancılar Yasası’dır. 129b de, YabancılarYasası çerçevesinde düzenlenmiştir.Bu yasa ile yabancıların örgütlenmeve düşünce özgürlükleri, özlük haklarıbelirlenmektedir.

Bugün gündeme getirilen anti-terörpaketi de asıl olarak yabancılara yönelikyeni saldırılar anlamına gelmektedir.Çünkü, Paris ve Brüksel saldırılarını ya-panlar da, yine emperyalizmin kendiyarattığı IŞİD tarafından yapılmış, Al-manya’daki önlemler de asıl olarak “is-lami terörle mücadele” adı altında ırkçılığayasal kılıf uydurulmaya çalışılmıştır.

IŞİD’i yaratanlar emperyalistlerinkendisidir. IŞİD’i Suriye yönetimini de-

virmek için yarattılar. Suriye’deki buteröristleri hem maddi olarak, hem silahdesteğiyle varettiler. Ayrıca, Avrupa’nıngettolarında geleceksizliğe mahkum edi-len Müslüman kökenli gençleri de bizzatözendirerek ‘Özgürlük Savaşçısı’ olarakIŞİD saflarında savaşa katılmalarınıbizzat örgütlemiştir. Ama ne zaman kiaralarında petrol sorunu ortaya çıktı, işteo zaman IŞİD’e de bir sınırlama getirmekzorunda kaldılar. Ama halen IŞİD’i yoketmeye yönelik bir programları da yoktur.Tek amaçları IŞİD’i ıslah edip, kendiçıkarları doğrultusunda, Suriye’ye karşıkullanmak ve bu çerçevede de IŞİD’ingücünü sınırlamaktır.

Avrupa’da ise IŞİD’i halen varolandemokratik hak ve özgürlükleri yo-ketmenin bir demagojisi olarak kul-lanmaktadırlar. Bugünkü anti-terör pa-ketine de yine IŞİD’in saldırılarını ba-hane etmelerinin amacı budur.

Asıl hedefleri ise; başta yabancılarolmak üzere, tüm Avrupa’daki emekçihalkların haklarını, tekellerin yararınagaspetmektir.

Tıp bilimi, F tipi kanser eder dedi.Gerçekten de F tipi tecrit hücrelerindekanser çoğaldı. Türk Tabipleri Birliğibilim adamlarının, doktorların görüşünüyayınladı. Açıklama şöyleydi;

“İzolasyon şartlarında bağışıklıksistemindeki yanıtta da değişikliklergözlenmiştir. Tümör büyüme hızınınarttığı (KANSER), viral enfeksiyonayanıtın değiştiği saptanmıştır.”(BrainBehav. İmmun 1969/Journal of Expe-rimental Animal Science, 1994)

İhale usulü ile satın alınan yemeklerinen ucuza gelecek şekilde yapıldığı, bununda sağlıksız, hormonlu ve genetiği de-ğiştirilmiş besin maddelerinin satın alın-masının önünü açtığı da bir başka ger-çektir.

Kemal Avcı da uzun yıllar kaldığıtecrit hücrelerinde hem kanser hasta-lığına yakalandı hem de hastalığı hızlabüyüyüp yayıldı.

TBB raporunda hem hastalığa yol

açması bakımından hem de olanakla-rının sınırlı olmasından ötürü tecrithapishanelerinin tedavi için de uygunyerler olmadığını daha hapishanelerilk açıldığı dönemde söylüyordu...

2013 yılında serbest bırakılmasıiçin sürdürülen kampanya sonucundayargılandığı mahkeme, sunulan bilimselraporlara da ikna olarak Kemal Avcı’yıserbest bıraktı. 3 yıl sonra hakkındakimahkeme kararı olduğu gerekçesi ileyeniden tutuklandı ve cezaevine konuldu.Ancak hastalığı nüksetmişti. Son güncelsağlık durumunu gösterir, 18.01.2016çekim tarihli KONTRASLI TORAKSBT incelemesinde klinik bilgisinin MİDECA olduğunu ve 20.04.2016 tarih ve B-7432 protokol numaralı patoloji rapo-runda, mide ve ince bağırsak konsültas-yonunda taşlı yüzük hücreli karsinom(MİDE CA’da -kanserinde- yayımlı dişlihücre olduğu ve kanserin 4. evresindeolduğu tanısı mevcuttur.

“Beni tutuklayan savcıya,“Beni tutuklaman ölümüme imza

atmak olacak biliyorsunuz değil mi”dediğimde cevabı;

“Ben her şeyi biliyorum” oldu.(Kemal Avcı’nın mektubundan)

Elleri kelepçeli bir şekilde ring de-nilen havasız ve boğucu sıcak bir ringaracında saatlerce bekletilerek hasta-neye götürülüp getirilmektedir. Çokağır bir hastalık olan kanser hastalarınahassas bir bakım uygulanması gerektiğihalde, virüslere ve enfeksiyona açıkhalde, ring araçlarında götürülüp geti-rilmesi hastalığın etkisini artırmaktave Kemal’in direncini düşürmektedir.

(......) Bu sağlanana kadar kansertedavisinin yapılacağı bir hastaneyeyatırılmalı ve tedavisi hastane koşul-larında yapılmalıdır. Aksi halde dav-ranmak Kemal Avcı’nın ölümüne sebepolmak demektir.

Halkın Hukuk Bürosu: Hasta Tutsaklar Serbest Bırakılsın!Kemal Avcı; F Tipi Kanser Etti

Yürüyüş

3 Temmuz2016

Sayı: 528

ISRARIMIZIN KAYNAĞI; TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDA554

Av ru pa’da

Gerçeğin Sesi SusturulamazYürüyüş dergimizi sahiplenmek, halklarımıza gerçekleri

anlatmak için her cumartesi iki ayrı mahallede aynı sa-atlerde (14.00-16.00) arası açılan stantlarımıza devamediyoruz.

Wood Green’de 5 Yürüyüş dergisi, Edmonton’da 4Yürüyüş dergisi, 2 Bizim Gençlik halklarımıza ulaştırıldı.

Sizin baskılarınız bizim Yürüyüş dergisini sahiplen-memizi engelleyemeyecek. Stantlarımızı Türkiyeli halk-ların yaşadığı bütün bölgelerde açacağız, Yürüyüş der-gisinin sesini duyuracağız.

Ekmeğimizi Paylaşır GibiBilgimizi de Paylaşıyoruz

Pikniklerde sadece ekmeğimizi değil; sözlerimizi,gülüşlerimizi, bilgimizi de paylaşırız. Böylesi bir piknikde Londra'da Dev-Genç’liler tarafından 26 Haziran'dagerçekleştirildi.

Piknik alanında ilk önce gençlerle tanışıldı dahasonra kahvaltı yapıldı, oyunlar oynandı ve sonra LondraDev-Genç’in faaliyetleri anlatıldı, gündem ile ilgili soh-betler edildi. Konuşmalardan sonra yemek yendi vetekrar oyunlar oynandı.

Sabah saatlerinden akşam 19.00’a kadar süren pikni-ğimize yaklaşık 50 kişi katıldı.

25 Haziran 2016 günü Strasbourg şehrinde Avrupa’dakitüm Alevi derneklerinin ortak katılımıyla Asimilasyona,Savaşa ve Ayrımcılığa Hayır mitingine Fransa AnadoluAlevi Hareketi de “Aleviyiz, Haklıyız, Kazanacağız”pankartıyla katıldı.

Yürüyüşün toplanma alanı olarak Strasbourg şehrindeKleber Meydanı’nda cumartesi günü saat 10.00’dan iti-baren toplanılmaya başlandı. Saat 12.00’de gelen Alevikitlesi ile birlikte Strasbourg’daki Parlamento önünedoğru yürüyüşe geçildi. Yürüyüş boyunca Fransa AnadoluAlevi Hareketi pankartının arkasında yürüyen kitle “A-leviyiz, Haklıyız, Kazanacağız!”, “Faşizme Karşı OmuzOmuza”, “Mahir Hüseyin Ulaş Kurtuluşa Kadar Savaş”gibi sloganlar atılırken kitle aynı zamanda “Gündoğdu”,“Haklıyız Kazanacağız” marşlarını da söylediler.

Yürüyüş toplanma alanı olan Place Kleber’de ve yü-rüyüş boyunca 40 adet “Yürüyüş” dergisi ve 72 adet“Bizim Gençlik” gazetesi dağıtıldı.

Avrupa parlamentosu önüne gelindiğinde hazırlanansahneden çeşitli konuşmaların yapıldığı miting, havaşartlarının yağmurlu olmasından dolayı bitirildi. 4 binkişinin katıldığı mitingde Fransa Anadolu Alevi Hareketi17 kişi ile yürüdü.

Dev-Genç’liler 29 Haziran Salı günü Dortmund’daAlman Komünist Partisi’nin düzenlediği etkinliğin afişleriniastılar. Hafen Bölgesi’ndeki çalışmaya 4 kişi katıldı.

İngiltere’nin başkenti Londra’da, sorunların konuşulduğu,birlikte çözümler bulunmaya çalışıldığı, aynı zamandadünya ve ülkemizde gündemin, tarihimizin paylaşıldığıhalk toplantıları bu hafta da istikrarını sürdürdü.

Bu haftaki toplantı konusu, Avrupa’da yapılacak olanIrkçılığa Karşı Tek Ses Tek Yürek 5. büyük Grup Yorumkonseri ve festivaline giden kişilerle, değerlendirmeleriyleilgili sohbet etti. Londra’da yapılacak piknik için konu-şuldu, tarih ve yapılacak işler için komiteler oluşturul-du.

İki saat süren toplantıya yaklaşık 20 kişi katıldı..

Halk Cephesi Yunan Halkına Anlatıldı

7. Eyüp Baş Uluslararası Sempozyumuna da katılananarşist komünistlerin çağrısıyla 27 Haziran Pazartesigünü Atina’da bir panel düzenlendi. Etkinlik salonuanarşist komünistler tarafından Halk Cephesi’ni anlatanfotoğraflar, Cephe bayrağı, şehitlerin fotoğrafları, GrupYorum flamaları ile donatılmıştı.

Halk Cephesi ve milisleri anlatan video gösterimininyapıldığı panelin konusu “Halk Cephesi’nin tanıtımı, İs-tanbul’un mahallelerinde silahlı mücadele” idi. Politik çiz-giden halk bahçelerine, milislerden özgür tutsaklara kadarbirçok konuda soruların sorulduğu panele ilgi yoğundu.

Yaklaşık 3 saat süren panele 50 kişi katıldı.

Adalet İçin Açlık GreviTürkiye’de yaşanan katliamları, adaletsizlikleri teşhir

etmek için başlanılan açlık grevinin birinci günündeAtina Eksarhia Meydanı’nda masa açıp bildiri dağıtımıyapıldı. Akşam saat 20.00’da AB karşıtı anarşist komü-nistlerle yapılan etkinliğe “açlık grevindeyiz” önlüklerive bildirileriyle gidildi. Neden açlık grevi yaptıklarını,neden adalet istediklerini ve katil polisin bir kez dahakatliam girişiminde bulunduğu anlatıldı. Toplamda günboyunca 500 bildiri dağıtıldı. Eksarhia Meydanı’nda“Katliamlara ve adaletsizliklere karşı açlık grevindeyiz”pankartını asıldı.

İnançlarımızı Anti EmperyalistDuruşumuzla Birleştiriyoruz

Bilgilerimizi Paylaştıkça Güçlenecek ve İktidarı

Alacağız

Dev-Genç’li Olmak Emek Harcamak Ve Sonuç Almaktır!

3 Temmuz2016

Yürüyüş

Sayı: 528

5 5ISRARIMIZIN GÜCÜ; STRATEJİK HEDEFTEN KOPMAMAKTADIR

“...Baskının, işkencenin, sömürünün ve katliamların sürdüğübir ülkede tarafsızlık diye bir şey olamaz. Bu düzende herkesşöyle ya da böyle taraf olmak durumundadır. Ben de sömürülenemekçi halkımın yanında ve saflarındayım. Sömürüsüz, sınıfsızbir düzen kurmak için mücadele ediyorum. Mücadele ettiğim içindevrimciyim. Devrimcilikten, devrim için savaşmayı anlıyorum.”

Nihat Şahin

11 Temmuz - 17 Temmuz

14 Temmuz 1979’da İstanbul’da “Em-peryalizme, Faşizme, Pahalılığa ve İşsizliğeKarşı Mücadele” kampanyasında bildiri da-ğıtırken, jandarmalar tarafından vurularakkatledildi.

1956 doğumluydu. Devrimciliğe sempatisi Ma-hirler’le başladı ve o günden itibaren 25 yılının heranı, mücadele içinde, örgütlülük içinde geçen birdevrimci oldu. Bu 25 yılda, işkencelerden, hapis-hanelerden geçti, sayısız görevler üstlendi. Son üst-lendiği görev, Türkiye tarihinin en büyük hapis-haneler saldırısında, Birinci Ölüm Orucu Ekibi Di-renişçisi olarak saldırının önünde barikat olmaktı.

14 Temmuz 2001’de, 12 Temmuz’da katledilen eşi İbrahim Erdo-ğan’ın ölüm yıl dönümünden iki gün sonra şehit düştü.

Sevgi Erdoğan

Devrim ve sosyalizm için mücadele saf-larına katıldı. Mücadelenin bedelini 12 Eylülsonrasında işkence ve tutsaklıkla ödedi. 12Eylül sonrasının hapishane direnişinde onurlubir mücadele verdi. Tahliye olduktan sonra16 Temmuz 1988’de çalıştığı iş yerindeelektrik çarpması sonucu hayatını kaybetti.Bahattin İşcan

1965 Maraş doğumludur. İstanbul AnadoluYakası emekçilerinin mücadelesinde yeraldı. 1992’de Halkın Gücü gazetesinde ça-lışmaya başladı. 14 Temmuz 1993’te İstanbulİkitelli Parseller’de darbeci kontra çetesi ta-rafından pusu kurularak katledildi.

Rıza Güneşer

12 Temmuz 1991’de İs-tanbul’da gerçekleştirilenkatliam operasyonunun de-vamında, 14 Temmuz günü,Ankara’da bulundukları üspolis tarafından kuşatıldıve çatışarak şehit düştüler.SDB üyesiydiler.

Buluthan Kangalgil

Halkımızın özgürlüğü, vatanımızınbağımsızlığı için dağlara çıkmışlardı.15 Temmuz 1994’te Sivas’ın Zara il-çesi, Kanlıçayır Köyü, OtluçimenMezrası’nda çıkan çatışmalarda şehitdüştüler. Nihat,1975 Malatya-Hekim-han doğumludur. Kürt milliyetinden-dir. 1978’de devrimci düşüncelerletanıştı. Öğretmen olarak mücadeledeyer aldı. 1993’te gerillaya katıldı.Ahmet Karlangaç Kır Birliği’nde ko-mutan yardımcısı oldu. Gülnaz, 1970Antakya doğumludur. Arap milliye-tindendir. 1980’lerin ortalarında mü-cadeleye katıldı. 1993 yazında gerilla

olarak Sivas dağlarına adım attı. Murat, 1974 Sivas doğumludur.Türk milliyetindendir. 1991’de bir süre başka bir siyasetin safındamücadele etti. Aynı yıl Devrimci Sol’cu olup, ‘91 yazında gerillayakatıldı. Osman, 1961 Bursa, Gemlik doğumludur. Lise yıllarındadevrimcilerle tanıştı. Bursa bölgesinde legal, illegal görevler aldı.7 yıl tutsak kaldı. ‘91’de gerillaya katıldı.

Gülnaz Sarıoğlu Murat Kaymak

Nihat Şahin Osman Sönmez

15 Temmuz 2001’de Almanya Dort-mund’ta devrimci hareketin faaliyetleriiçinde yer alırken, hastalığı sonucu aramızdanayrıldı.

İskender Eroğlu

14 Temmuz 1992’de İs-tanbul Kasımpaşa’da üslerininkuşatılması karşısında çatı-şarak şehit düştüler. İkisi deSDB üyesiydiler.

İsmail Akarçeşme Nurten Demir

Fintöz Dikme

15 Temmuz 2012’de Atina’da kaldığı evde intiharederek hayatına son veren Melek Serin, 28 Haziran1978’de Çorum - Alaca-Çikhasan Köyü’nde doğdu.2001 yılında Yurt-Kur’da memur olarak çalıştı. 2003yılında gerillaya yönelik bir operasyonda tutuklandı.Çorum, Ulucanlar, Uşak, Sincan hapishanelerindetoplam 5 yıl tutsaklık yaşadı. Tutsaklığı bittiğinde;tereddütsüz örgütlü mücadeleye devam etti. Melek

Serin bir devrim emekçisiydi. Bu emekçiliğini yurtdışında dasürdürdü. Mücadelesini sürdürdüğü Atina’da içine düştüğü çıkmazlarsonunda, iç düşmanına yenik düşerek; 15 Temmuz 2012 günü ya-şamına son verdi.

Melek Serin

Malatyalı’ydı. Örgütlü mücadeleye 1989’da Ye-nibosna’da başladı. Cüretiyle, militanlığıyla yoldaş-larının güvenini kazandı. Oligarşiye, faşistlere karşıDevrimci Sol Halk Milisleri’nde yer aldı. 16 Temmuz1993’te İstanbul Şirinevler’de polis tarafından sokakortasında kurşunlanarak katledildi.

Kemal Aygül

Hüseyin Aksoy

12 Temmuz Şehitleriİstanbul’un Nişantaşı, Bal-

mumcu, Yeni Levent ve Diki-litaş semtlerindeki üslerde bu-lunan 10 Devrimci Sol önderkadro ve savaşçısı, oligarşininölüm mangaları tarafından ku-şatıldılar. Oligarşi, Türkiye’yiziyaret edecek olan ABD Baş-kanı Bush’a, Devrimci Sol’akarşı kazanılmış bir zafer ar-mağan etmek istiyordu. Ku-şatılan üslerdeki Devrimci Sol-cular, heveslerini kursaklarındabıraktı onların. Kurşunları,bombaları, marşlarıyla, slo-ganlarıyla karşılayan DevrimciSol’cular, öldüler yenilmediler.12 Temmuz1991’de ölümsüz-leştiler.

Niyazi AYDIN: DevrimciSol’un kuruluşunda önder kad-rolardan biri olarak yer aldı.Katledildiğinde Merkez Ko-mite üyesiydi.

1950 Dersim doğumlu.‘70’li yılların başında katıldımücadeleye. İstanbul’daİYOKD yöneticiliği yaptı. 12Eylül’den hemen sonra, mü-cadelenin en zor koşullarındaDevrimci Sol Merkez Komi-tesi’ndeydi. 1981 Kasım’ındatutsak düştü. İşkencedeki di-renişçi tavrı örnekti.

1985’te tutsaklığı sona er-diğinde hareketi yeniden to-parlayan, mücadeleyi ayağa

kaldıranlardan biri olarak görevine devam etti. Devrimeadanmış 20 yılda örnek ve önder oldu.

İbrahim ERDOĞAN: 1950 Sivas doğumlu. 1969’daTHKP-C’nin işçi kesimindeki bir sempatizanı olarak müca-deleye katıldı. 12 Mart sonrasında yılgınlara, inkarcılarakarşı çıkıp, THKP-C potansiyelini toparlamaya çalışanlardanbiriydi. Devrimci Sol’un kuruluşuyla birlikte Devrimci İşçiHareketi’nin yaratılmasında görev aldı. 12 Eylül sonrasındatutsak düştü. 1984 Ölüm Orucu eyleminin birinci ekibindeyer alarak 75 gün süren kahramanlığın yaratıcılarından birioldu. ‘90’da gerçekleştirilen bir firar eyleminde özgürlüğünekavuştuktan sonra Kır Gerillası sorumluluğuna atandı. Kıragitme hazırlıkları sırasında 12 Temmuz’da şehit düştü.

İbrahim İLÇİ: 1957 doğumludur. 1974’den itibarengençliğin akademik-demokratik mücadelesinin ön saflarındayer aldı. Temmuz ‘77’de Beşiktaş’ta bir faşist odağındağıtılması eyleminde tutsak düştü. Kaldığı hapishanelerdehep direnişin içinde yer aldı. Sürgünden sürgüne gönderildi.‘84’te Ölüm Orucu direnişinin hazırlıkları sürerken gönüllü-lerden biriydi. Tutsaklığı sona erdiğinde tereddütsüz mücadeleye

koştu. Devrimci İşçi Hareketi sorumluluğunu üstlendi. Bugörevini sürdürürken şehit düştü.

Zeynep Eda BERK: 1964 doğumludur. Devrimci yaşamıöğrenci gençliğin akademik - demokratik mücadelesi içerisindebaşladı. İTÜ İnşaat Fakültesi’nde Dev-Genç’li olarak çalıştı.Öğrenimini yarıda bırakarak profesyonel devrimciliğe adımınıattı. Ardından SDB komutanlarının kullandığı bir askeri bü-ronun kurumlaşmasında görev aldı.

Yücel ŞİMŞEK: 1967 doğumludur. 12 Eylül sonrasıgelişen devrimci gençlik hareketi içerisinde yetişti. İTÜ gen-çliğinin önderlerinden biri oldu. Okulu bitirdikten sonraİnşaat Mühendisleri Odası’nda devrimci faaliyetlerini sürdürdü.Son olarak örgüt kuryeliği görevini üstlendi. Yücel’in enbüyük isteği Devrimci Sol’un silahlı savaşçısı olmaktı. Buözlemine kavuşmadı belki ama bir Devrimci Sol savaşçısıgibi şehit düştü.

Ömer COŞKUNIRMAK: 1960 doğumludur. 12 Eylülsonrası gelişen gençlik hareketi içinde yetişen devrimcilerdenbiriydi. Okul sonrası mühendis odalarında devrimci faali-yetlerini sürdürdü. 1989 yazında yeraltı yaşamına geçti. Büroörgütlenmesi ve çeşitli teknik konuların geliştirilmesindesorumluluk aldı.

Bilal KARAKAYA: 1962 doğumludur. ’80 öncesindeanti-faşist mücadeleye katıldı. Cunta döneminde tutsak düştü.12 Eylül zindanlarında direndi. Tahliye olduğunda yeri yinemücadele oldu. Bir devrim emekçisiydi. Yıllarca her türlüsosyal yaşamdan uzak bir atölyede bombalarla yatıp kalktı,onları hazırladı, taşıdı. Şehit düşünceye kadar bir DevrimciSol’cu gibi yaşadı ve öyle ölümsüzleşti.

Cavit ÖZKAYA: 1958 doğumludur. 1975’te üniversiteyiokuduğu İstanbul’da Dev-Genç saflarında örgütlü mücadeleyekatıldı. Beyazıt Dev-Genç örgütlenmesinde sorumluluklarüstlendi. Daha sonra Karadeniz Bölgesi’nde görevlendirildi.Cuntaya karşı mücadelede yine İstanbul’daydı. ’83 başlarındatutsak düştü. ’84 Ölüm Orucu Direnişi’nde ikinci ekiptegörev aldı. ‘88’de tahliye olduktan sonra SDB’lerin yenidenoluşturulmasında büyük emeği geçti. Askeri Komite Üyesiolarak görevini sürdürdü.

Hasan ELİUYGUN: 1962 doğumlu. Devrimci mücadeleyelise yıllarında katıldı. ‘81’de tutsak düştü. 8 yıl sonra dışarıçıktığında yeri yine mücadele oldu. ‘88’de bir kamulaştırmaeyleminde yine tutsak düştü. 1990’da özgürlüğüne kavuştu-ğunda Akdeniz Bölge Komitesi’ne atandı. Daha sonra AskeriKomite üyesi ve bir komutan olarak mücadelesini sürdürdü.

Nazmi TÜRKCAN: 1964 doğumludur. Liseli Dev-Gençiçerisinde kısa sürede gelişti. 12 Eylül sonrasında tutsakdüştüğünde işkencehanelerden zaferle çıkmasını bildi. ‘83’tetutsaklığı sona erdiğinde İstanbul devrimci gençliğinin ör-gütlenmesinde aktif görevler aldı. ‘88’de tekrar tutsak düştü.1990’da tahliye olduktan sonra önce Ege Bölgesi’nde so-rumluluklar üstlendi. Daha sonra Askeri Komite Adayı veardından komite üyesi oldu.

Bilal Karakaya Cavit Özkaya

Hasan Eliuygun İbrahim Erdoğan

İbrahim İlçi Nazmi Türkcan

Niyazi Aydın Ömer Coşkunırmak

Yücel Şimşek Zeynep Eda Berk

Nurten yoldaş Kadıköy Kültür Dayanışma Derneği’ne gidipgeliyordu. Tartışmalara fazla katılmayan, çoğunlukla dinleyenbirisiydi. KKDD kapatılınca Kartal’da Devrimci Sol Güçler’intoplandığı bir binaya gelmeye başladı. Ama bu süre içerisinde sus-kunluğunu atmış, konuşkan, yeni gelen insanlarla candan ilgilenenbirisi olmuştu. Anadolu yakasının hemen her bölgesine gidipçalışma yapıyordu. ‘90 başlarında yapılan bir operasyonda gözaltınaalınarak tutuklanmıştı. Burjuva basında hakkında spekülatif haberlerçıkmıştı. Çalışma yaptığı birçok bölgedeki insanlarımız bu haberlereinanmış, gıyabında Nurten’i yargılamıştı.

‘92 başında kendisini silahlı birliklerde gördüğümde şaşırmıştım.Daha önce de birbirimizi tanıdığımızdan dolayı kendisi hakkındaanlatılanları söyleyip benim de bunlara inandığımı, şimdi yanlışdüşündüğümü sandığımı anlattığımda gülerek “Şubede olumsuzbir tavır sergiledim. Ama cezaevindeki yoldaşlarım benimle çokiyi ilgilendiler. Gittiğimde ruh halim çok kötüydü. Onların uğraşısonucu tekrar kendi benliğimi buldum. Benim hakkımda olumsuzdüşünmen doğal, çünkü Devrimci Sol insanına yaraşır bir tavırsergileyemedim.... Şu bir gerçek ki; özellikle cezaevi sürecindensonra insanlarımızın tüm olumsuz yaklaşımlarına rağmen hareketeolan güvenim hiç sarsılmadı. Tutuklanmadan önce güvenimzayıfmış, yenildim...” diye anlatmıştı. Hep Devrimci Harereketisahiplenmelerini anlatıyordu.

Bir dönem hep üs’de kalıyordu. Tüm evin işini tek başınayapmak istedi. Müdahale ettiğimizde “Siz akşama kadar sokaktageziyorsunuz, oradan oraya dolaşıyor, yoruluyorsunuz. Oysa benne yapıyorum. Sadece kitap okuyor, gazete arşivi ve telefon rehbe-rinden isim bakıyorum. Ev işlerini size bırakırsam ne yapacağımakşama kadar” der gülerdi. Faaliyetlerde yer alma istediğini sık sıkbelirtir, ama üssün kurumlaşmasının önemini de bilerek yaptıklarındanyakınmazdı. Üs yaşamı ile ilgili kuralları denetler, sık sık yaptığımızeksiklikler konusunda bizi uyarırdı.

Sokak çalışmalarına başlayıp dışarı faaliyetlerde yer aldığındacoşkuyla sevinmişti. Eylem yerlerine malzeme taşıma, notlarıtaşıma görevleri kendisine verilmişti. Kendisinin ve bir yoldaşımızın

bizimle randevusu vardı. O yoldaşımızla aynı bölgede randevulaştıkve kendisi özel bir araçla gelecekti. Genel kanı olan ve düşmanınen fazla kullandığı araba olan Renault ile gelmişti. Nurten yoldaşRenault’a dayanmış bekleyen yoldaşı hemen takip ya da bölgedesivil ekip kuşkusuna kapılarak uzun süre bakmış, daha sonraalternatif randevuya gelmişti. Araçlı yoldaş o alternatif randevuyakalmıştı. Nurten’le sokakta buluşup yürümeye başlayınca araçlıyoldaş yanımızdan geçti gitti. Nurten hemen beni uyararak “Buadamı daha önceki randevu yerinde de gördüm. Reno marka biraracın yanındaydı. Oldukça da dikkatliydi” diyerek aracı tarifetmeye ve plakasını söylemeye başladı. Her şeyde itinalı, dikkatliydi.Ama bu dikkat ve itina ne onun “pimpirikliğinden”, ne de polis fo-bisindendi. O hep Devrimci Harekete, yoldaşlarına bir zarargelmemesi için böyle davranırdı.

Yoldaşlık ilişkisindeki titizliği hep öğretici, güven dolu, sevecendi.Eleştirilerinde acımasızdı. Bir yoldaşımız yaralanmıştı. Fazlaönemli bir yara olmadığı halde günlerce başında uykusuz beklemiş,“git yat, biraz dinlen” dediğimizde bize kızmış, “Yarın gündüzuyurum, gece ihtiyaç olur” diyerek bizi susturmuştu.

Sokaktayken evde birlikte kaldığımız bir yoldaş “Gel Ayşe’yebir oyun oynayalım. Ben içeri girip senin vurulduğunu, şehit düş-tüğünü söyleyeyim. Bakayım ne diyecek” demişti. O yoldaş kapıyıçalıp içeri girdi. Nurten yoldaşı oturma odasına götürdü. Televizyonunsesini biraz açtı. İçeri girerken girip saklandım. Nurten’e görünmedensaklanmıştım. Yoldaş konuştuğumuz gibi anlatınca Nurten yoldaşağlamaya başladı. “Neden daha dikkatli olmadınız? Birbirinizi ko-ruyamadınız mı?” diye kızıyordu. Erkek yoldaş üzüntülü ama aynızamanda alaycı bir şekilde “Sulu gözlü, bu bir savaş, şehit de ve-receğiz, tutsak da. Ağlayacaktın, neden savaşa geldin. Evindeotursaydın ya” diye konuşunca “Ağlamam zayıflıktan değil, yol-daşlarıma olan sevgimden. Devrimciler hiç mi ağlamaz? Buağlamam düşmana olan kinimden ileri geliyor. Ama sen ağlamazsın,kafan hala feodal. Buraya gelmişsin ama bence boşuna...” Dahabir sürü şey sayıp döktü. Yoldaşın ruhsuzluğundan, güvensizliğinden,yoldaşlarını sevmeme vb. sayarak yerden yere vurdu. Bu aradabeni içeri girer girmez gördüğünde önce afalladı, sonra ikimiz degülünce bizi evin içinde bir güzel kovalamıştı. Sonra bizi odamızdançağırıp tavrımızın eleştirisini yaparak böyle şeylerin şakasının bilehoş olmayacağını söyleyip, yoldaşlarımızın şehitliğiyle alayanlamına geldiğini anlattı. Nurten yoldaş bir yoldaşımızın burnukanasa üzerine titrer, birisi biraz gözükmese “hasta mı?” diyesorardı. O, yoldaşlara olan sevgisinin abidesiydi.

Anıları MirasımızAynı SDB içinde yer alan bir yoldaşı anlatıyor:

Nurten DEMİR (Ayşe): “Fedakar ve Duygulu Bir Savaşçı”

1996’da hapishanelerdeki ölüm orucusürecinde, 15 Temmuz 1996’da direnentutsakları desteklemek amacıyla, İstanbulGültepe merkezindeki düzen kurumlarınakarşı gerçekleştirilen baskından sonra, geriçekilirken Telsizler Mahallesi’nde bir evdekuşatıldılar. Hapishanelerde ölüm orucunda

bulunan yoldaşları gibi sonnefeslerine kadar direnerekşehit düştüler. (Hanım Gül,evin sahibiydi, kuşatmadapolis tarafından vuruldu vekaldırıldığı hastanede 22Temmuz’da yine polis ta-

rafından katledildi.)Hasan Hüseyin, Amasya Gümüşhacıköy

doğumluydu. Lise yıllarında DLMK (De-mokratik Lise için Mücadele Komiteleri)ve Halkevi faaliyetlerinde yer aldı. 1996’dahalkın adaletini uygulamak için SPB’lioldu. Gülizar, Sivas-Kangal’a bağlı Topardıç

Köyü’ndendi. Köyüne gelen gerillalar ara-cılığıyla tanıştı devrimcilerle. Çalışmak içingeldiği İstanbul’da kavganın neferi oldu.

Emine, 1973 Ankara Ayaş İlçesi do-ğumludur. Hacettepe Üniversitesi’nde Dev-Genç’li oldu. Önce Ankara Dev-Genç ko-mitesinde, sonra bölgede görevler aldı.1996’da bir SPB’liydi. Ali, 1975 Tokat-Zile doğumludur. 1995 yılında MuharremKarakuş şehit düştüğünde o bir savaşçıoldu. Israrla ekiplerinin adının MuharremKarakuş olmasını istemişti. Hanım Gül, oen zor günlerde dahi Parti-Cephe’ye kapısınıaçan bir yiğit Anadolu kadınıydı.

Ali Ertürk Emine Tunçal Gülizar Şimşek Hasan Hüseyin Onat

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

Halkın adaletini yerine getirmekderken; bunu sadece

devrimci şiddet uygulamak olarak daele almadık. Suçun niteliğine,oluşumuna, gelişimine göre

bir ceza uygulamasını esas aldık. Suçun niteliğine göre:

Örgüte ve halka özeleştiri vermekten,verdiği zarara orantılı olarak, halka

tazminat ödeme, sürgün, dövme, malınazarar verme, öldürmeyecek yerindenyaralama ve ölüm cezasına kadar çok

çeşitli yaptırımlar uyguladık.

ww

w.yu

ruyu

s-in

fo.o

rgyuruyus.b

iz@g

mail.co

m

Grup Yorum Konser Yapma Hakkını SavunuyorDireniyoruz Kazanacağız!

Direnişimiz; Yüzbinleri Topladığımız Alanlara,Yoksul Mahallelerin Sokaklarına,

Halkın Evlerine Sığabildiği Gibi Bazen de, Bir Kamyon Kasasına Yüklenebilir!

bir yanımız çekerken ciğer sızısı bir yanımız devam eder örgütlemeye hayatı

bir yanımız özgürlüğün taşlarını döşerken dağların doruklarına bir yanımız türkü söyler kamyon kasasında

ne kar-boran ne kan kokusu ne umutsuzluk ne kahpe pusu duysun tüm cihan

biz Cepheliyiz, bir tek biz diz çökmeyiz durmayacağız, susmayacağız

ölsek de, kalsak da ağzımızdan dökülen söz 1917'lerden bu yana

İLERİ HEP İLERİ !