53
ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ

Embed Size (px)

DESCRIPTION

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ. 1. Dünya Savaşında Osmanlı Devleti bir çok cephede yenilmiş Savaşın sonunda şartları ağır olan Mondros Mütarekesini imzalamıştır. Bu mütareke ile Osmanlı’nın elinde sadece Anadolu toprakları kalmıştır. - PowerPoint PPT Presentation

Citation preview

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ

1. Dünya Savaşında Osmanlı Devleti bir çok cephede yenilmiş Savaşın sonunda şartları ağır olan Mondros Mütarekesini imzalamıştır. Bu mütareke ile Osmanlı’nın elinde sadece Anadolu toprakları kalmıştır.

Elimizde kalan bu son toprakları da almak için vakit kaybetmeyen itilaf devletleri Mondros Mütarekesinin 7. maddesine dayanarak işgallere başladı.

İskenderun, adana, Gaziantep ve ardından Kahramanmaraş’a girdiler.

Kahramanmaraş’ta Sütçü İmam olayını anlatan resim

15 mayıs 1915’te İzmir işgal edildi. İşgal kısa sürede tüm Batı Anadolu’ya yayıldı.

Tüm yurtta yayılan işgallere karşı direnişler başladı.

Kuvay-ı milliye birlikleri kuruldu.

Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919’da Samsun’a geçtikten sonra kötüleşen koşullar içinde kurtuluş çareleri aramaya koyuldu.BunuNutukta şöyle ifade etti; Türk’ün haysiyeti gururu ve kabiliyeti çok yüksektir. Böyle bir millet esaret altında yaşamaktansa yok olsun daha iyidir o halde ya istiklal ya ölüm” diyerek milli mücadeleyi başlattı. Art arda kongreler düzenledi , mitingler yapıldı. ve halk bilinçlendirildi.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılması ( 23 Nisan 1920) : Bu durumdan endişe duyan itilaf devletleri 16 mart 1920’de İstanbul’u işgal etti. Meclis iş göremez hale geldiği için daha güvenli bir yer olan Ankara’da Büyük Millet Meclisi açıldı. İstiklal harbi buradan yönetilmeye başlandı.

TBMM açıldığı sırada ülkedeki tek düzenli birlik doğudaki Kazım Karabekir komutasındaki 15. kolordu idi. Bunun dışındaki askeri birlikler Mondros Mütarekesi ile terhis edilmişti. Batıda yunanlılara güneyde ise Fransızlara karşı sadece Kuvayı milliye mücadele ediyordu. Düşmanın tamamen durdurulması için düzenli ordu kuruldu.

İstiklal Marşının yazılması:Ordumuzun ve milletimizin milli ve manevi duygularını ifade eden bir marşın yazılması düşünüldü. Milli Eğitim Bakanlığı milli bir marşın yazılması için yarışma başlattı. 1. olacak esere 500 lira ödül vereceğini açıklandı. 712 şair katıldı fakat hiç biri yeterli görülmedi. Marşı Mehmet Akif’in yazması istendi. Mehmet Akif para ödülü olmaması şartıyla vatan sevgisini coşturan o eşsiz istiklal marşını yazdı.

Düzenli ordumuz 1. ve 2. İnönü savaşlarından zaferle ayrılırken Eskişehir – Kütahya savaşlarında yenik düşmüştür.

Bu yenilgiden sonra Atatürk topyekun savaş ilan etmiş, halk elinde avucunda ne varsa orduya seferber etmiştir.

Tekalif-i milliye emirlerini uygulanmasını resmeden resim

Millî Mücadele’de Türk Kadınının Fedakarlıklarını anlatan resim

Mustafa Kemal Türk halkının gösterdiği bu fedakarlığın takdire şayan olduğunu her fırsatta belirtmiştir.

Zorlu kış günlerinde binlerce ton malzeme cepheye taşınmış, kendinden çok üstün donanıma sahip düşman ordusu karşısında var olma mücadelesi verilmiştir.

26 Ağustos 1922 tarihinde başlayan Büyük Taarruz sonunda yunan ordusu Dumlupınar mevkiinde ağır bir yenilgiye uğratıldı. Yunan askerlerinin bir kısmı İzmir’e doğru kaçmaya başladı. Hızlı bir takibin ardından 9 Eylül’de ordunun İzmir’e girmesiyle zafer noktalandı. 10 Eylül’de Mustafa Kemal coşkulu bir karşılama ile İzmir’e girdi .

Savaştan geriye yorgun,yoksul bir millet kalmıştır. Ekonomi iflas etmiş ,nüfus azalmıştır.

Sıra bu durumları düzeltmek için atılacak adımlara ve yeni kurumların oluşturulmasına gelmiştir.

Atatürk İlkeleri ve inkılaplarının amacı Türk inkılabının amacı ulusumuzu gerçek anlamıyla gelişmiş ileri bir demokrasi içinde yaşatmak, kişiyi her bakımdan yurttaş yapmak kendi aklının, kendi vicdanının ve kendi iradesinin sahibi kılmaktır.

.

İLKELERİMİZ

İLKELERİMİZ

CUMHURİYETÇİLİK MİLLİYETÇİLİK HALKÇILIK LAİKLİK DEVLETÇİLİK İNKILAPÇILIK

Cumhuriyetçilik

Cumhuriyetçilik milletin iradesine dayanan bir yönetim biçimidir. Atatürk : “Cumhuriyet yönetimiyle devlet ve millet arasında ayrılık kalmamıştır. Millet hükümet hükümette millettir.” ifadesini kullanmıştır.

Cumhuriyetçilik doğrultusunda yapılan inkılaplar

TBMM’nin açılması 1921-1924 anayasaların hazırlanmasıSaltanatın kaldırılmasıCumhuriyetin ilan edilmesi Siyasi partilerin kurulması Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi

Siyasi partilerin kurulması:Adımların çok hızlı atıldığını değişikliklerin çok ani olduğunu ileri süren Mustafa Kemal’in yakın arkadaşları inkılapların yavaşlatılması yönünde bir yol izlediler ve 1924 yılı sonlarında Terakkiperver cumhuriyet fırkasını kurdular. Bu parti cumhuriyetin ikinci siyasal partisi idi. Muhalefet partisinin kurulması Türkiye cumhuriyetin çok partili hayata geçişi açısından önemli bir gelişmedir.

Cumhuriyetin ilanı: Lozan anlaşmasıyla yeni devletin sınırları belirlendi. TBMM’de başkentin Ankara olduğu da kabul edildi. Fakat mecliste hükümet bunalımı yaşanıyordu. Çünkü olağanüstü durumlarda işleyen meclis hükümeti sistemi kargaşa yaratıyordu. Bu durum Atatürk’e cumhuriyeti ilan etme fırsatı verdi ve 29 ekim 1923’te cumhuriyet ilan edildi. Atatürk Türkiye Cumhuriyetinin ilk Cumhurbaşkanı seçildi.

1924 anayasasının ilanı:

Yeni kurulan devletin rejimin ve yapılan inkılapların bir anayasaya dayanması gerekiyordu. Bu nedenle 20 nisan 1924’te yeni anayasa ilan edildi.

Kılık kıyafet konusundaki karmaşa giderilmeye çalışılmış, belirli bir düzenin sağlanması amaçlanmıştır. Bu nedenle kişilerin dini kisvelerle dolaşmaları yasaklanmıştır.

Şapka ve kıyafet devrimi konuşmasını yaparken, Kastamonu’da… 23 Ağustos 1925

KILIK KIYAFET KANUNU VE ŞAPKA DEVRİMİ 1925

LAİKLİK İLKESİ DOĞRULTUSUNDA YAPILAN İNKILAPLAR

Hilafetin kaldırılması (3 Mart 1924) Şeriyye ve evkaf vekaletinin kaldırılması (3 Mart

1924)Tevhidi tedrisat kanununun çıkarılması (3 Mart

1924) Tekke ve zaviyelerin kapatılması (1925)Medeni kanunun kabul edilmesi (1926)

Saltanatın Kaldırılması:Ateşkes anlaşmasından sonra İtilaf devletleri Lozan barış görüşmelerine İstanbul Hükümetini de çağırdı. Maksadı ikilik yaratarak bu durumdan menfaat sağlamaktı. Meclis hem itilaf devletlerinin hem de İstanbul hükümetinin bundan fayda sağlamasına fırsat vermemek ve iki başlılığı ortadan kaldırmak adına 1 Kasım 1922 tarihinde saltanatın kaldırılmasına karar vermiştir.

Halifeliğin kaldırılması:Cumhuriyetin ilanından sonra halifelik sorunu ortaya çıktı. Halife kendisini devlet başkanı gibi görmeye ve hareket etmeye başladı. Yeni rejime karşı olan bazı kişiler İstanbul’da bulunan halife Abdülmecit’in etrafında toplandı. Bu durum Cumhuriyet için bir tehdit ve tehlike yarattığı için 3 mart 1924’te meclisten alınan onay ile kaldırılmıştır.

Şeriye ve evkaf vekaleti kaldırıldı 3 mart 1924 Bütün vakıfların, medreselerin ve ibadethanelerin denetim ve yönetimini, çıkarılan kanunların İslam hukukuna uygunluğunu denetleyen bu kurum aynı zamanda bütün vakıfların da bağlı olduğu bir kurumdu. Kurum kaldırılınca inanç ve ibadetler ile ilgili işlerin yönetimi Diyanet işleri Başkanlığına bağlandı.

Vakıfların yönetimi de Başbakanlığa bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bırakıldı.

Erkanı harbiye vekaleti kaldırıldı, yerine Genel Kurmay Başkanlığı kuruldu. Amaç ordu ile siyasetin ayrılmasıdır..

3 Mart 1924

Harbiyeli Mustafa Kemal Sınıfı. Atamızın Milli Mücadelede dirsek dirseğe çarpıştığı, Ali Fuat Paşa, Refet Paşa gibi önemli isimlerle bir arada okuduğu Harbiye sınıfını canlandıran resim . (Harbiye askeri müzesinde )

Tevhidi Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924)

Osmanlı Devleti’nin eğitim sisteminde birlik yoktu. Dini eğitim veren medreselerin dışında batı tarzında açılmış olan okullar da bulunmaktaydı. Eğitimde birliğin sağlanması için 3 Mart 1924 tarihinde çıkarılan Tevhidi Tedrisat Kanununu ile bütün okullar Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmıştır.

TEKKE VE ZAVİYELERİN KAPALTILMASI 1925

Osmanlı Devleti zamanında tekke, zaviye ve türbelerin sosyal yaşamda önemli bir yeri vardı. Fakat bu kurumlar ilerleyen zamanlarda amacından sapmış dinsel sömürü haline gelmiştir. Devlete karşı faaliyetlerde bulunmuş ayaklanmalara ön ayak olmuştur. Bu nedenle 1925 yılında çıkarılan kanunla tekke ve zaviyeler kapatılmıştır.

Milliyetçilik

Atatürk milliyetçiliği milletini sevmek ve milletine sahip çıkmaktır. Bununla beraber diğer ulusların da bağımsızlık ve toprak bütünlüğüne saygı göstermektir.

Milliyetçilik doğrultusunda yapılan inkılaplar

Millet Meclisinin açılması (1920)Kabotaj kanunun kabulü (1926)Türk tarih kurumunun kurulması (1931)Türk dil kurumunun kurulması (1932)Kapitülasyonların kaldırılmasıYabancılara ait şirketlerin ulusallaştırılmasıTürk parasını koruma kanunun çıkarılması

TÜRK TARİH KURUMU1931 Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir, yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır." der Mustafa Kemal Atatürk. Türk Tarih Kurumu Türk tarihinin dünya medeniyet tarihine katkısı gibi meseleler üzerinde durmuş, araştırmalar yapmıştır.

Türk Dil Kurumunun kurulması 1932Dilimizi yabancı dillerin esaretinden kurtararak ona tekrar öz benliğini kazandırmak için 12 Temmuz 1932‘de Türk Dil Kurumu kurularak köklü çalışmalar yapılmaya başlandı. Türk dil kurumu yazı dili ile konuşma dilinin aynı olmasını sağlamakTürkçeyi bilimsel ve edebi alanda daha etkili bir dil haline getirmek gibi amaçlarla pek çok faaliyette bulunmuştur.

Kapitülasyonların kaldırılması Kapitülasyonlar yabancı devletlere verilen ticari, hukuki, mali ayrıcalıklardır. Lozan barış görüşmelerinde Türk milletini İsmet Paşa ve seçilen diğer delegeler temsil etmiştir. Lozan’da asla taviz verilmeyecek maddelerden biri olan kapitülasyonlar en çok tartışılan konulardan biri olmuştur. İtilaf Devletleri kapitülasyonlardan vazgeçmek istemediği için devamlı surette baskı uygulamaya çalışmıştır. Fakat ülkenin bağımsızlığını kısıtlayan kapitülasyonlardan asla taviz verilmemiştir. Kapitülasyonlar 1923’te yapılan Lozan anlaşması ile kaldırılmıştır.

Cumhuriyet döneminde yabancıların elinde bulunan birçok liman, demiryolu, maden, gaz ve elektrik şirketleri millileştirilmiştir.

KABOTAJ KANUNU 1 TEMMUZ 1926

Kabotaj, bir devletin kendi limanları arasında yolcu ve yük taşıma hakkı demektir

Kapitülasyonlar nedeniyle Türk denizlerinde Türklerin yük ve yolcu taşıma hakkı yoktu. Bu hak Türk vatandaşlarına 1 Temmuz 1926 tarihinde yürürlüğe giren kanun ile verildi. 1Temmuz her yıl denizcilik bayramı olarak kutlanmaya başladı.

Devletçilik İlkesi Doğrultusunda Yapılan İnkılaplar

Birinci ve ikinci beş yıllık kalkınma planlarının hazırlanmasıSanayi yatırımlarını desteklemek için Sümerbank ve Etibank’ın kurulması Temel tüketim mallarının fiyatlarının devlet tarafından belirlenmesiDevlet bankalarının kurulmasıÖzel girişimcilere ait kurumların millileştirilmesiEğitim, kültür ve sağlık alanında yatırımlar yapılması

Sümer bankın kurulması (1933) Türkiye'de sanayileşmeyi başlatan devlet kuruluşudur. Başta tekstil ve giyim sanayisi olmak üzere imalat sanayisi alanlarında yatırım, işletmecilik ve bankacılık yapmak amacıyla 11 Temmuz 1933 de açıldı. Sümerbank çatısı altında kurulan müesseseler: iplik ve dokuma fabrikaları, deri ve kundura sanayi, basma fabrikası gibi

Devletçilik ilkesiyle mümkün olduğunca yabancı sermayeye bağımlılıktan kaçınılmış, ülkenin kendi öz kaynaklarının kullanılmasına öncelik verilmiştir.

HALKÇILIK

Millet yararına bir siyaset izlenmesi ve halkın kendini yönetmeye alıştırmasıdır. Halkçılık anlayışında sınıf mücadelesi yoktur, toplumsal dayanışma vardır. Halkçılık çalışkanlığı ve yeteneği doğrultusunda herkesin eşit haklara sahip olmasıdır.

HALKÇILIK ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR

TBMM’nin açılması (1920) Cumhuriyetin ilanı (1923) Soyadı kanunu (1934) Kadınlara siyasi, sosyal hakların verilmesi Millet mektepleri ve Halk evlerinin açılması Kılık Kıyafet Kanunu (1925) Aşar vergisinin kaldırılması (1925) Toplumda ayrıcalık bildiren unvanların kaldırılması (1934)

AŞAR VERGİSİNİN KALDIRILMASI (1925)

Cumhuriyetin kurulduğu sırada savaşlar sebebiyle maddi ve manevi varlığını kaybedip yoksul düşmüş köylü, vergi yükü altında eziliyordu. Köylünün rahatlaması ve tarımda üretimin artması için 1925 yılında kabul edilen kanunla aşar vergisi kaldırıldı.

Medeni kanunun kabulü 1926

Cumhuriyet'in ilk yıllarında Türk toplumunda kişilerin ve ailenin miras ve eşya hukuku alanındaki ilişkilerini düzenleyen en büyük devrim 17 Şubat 1926‘da Medeni Kanunun kabul edilmesidir.

HARF İNKILABININ YAPILMASI 1928 Daha Önce Türkçeyi yazmak için kullanılan Arap harfleri yerine yeni Türk alfabesi kabul edilmiştir.

Harf İnkılâbının en Önemli yönü, yeni başlayacak olan Kültür İnkılâbının temel yapısını oluşturması ve de Türk kültürünün gelişmesine imkân vermiş olmasıdır.

Millet mekteplerinin açılması:

Ülke çapında yeni Türk harfleriyle okuma-yazma seferberliği başlatıldı. Bu amaçla Milli Eğitim Bakanlığınca yurt düzeyinde “Millet Mektepleri” ya da “Ulus Dershaneleri” açılması kararlaştırıldı. Millet Mektepleri’nin asıl amacı okuma yazma bilmeyen halkı okuryazar yapmak olsa da ders programları yalnızca bunlarla sınırlı değildi. Aynı zamanda günlük yaşamda herkese lazım olan dört işlem, ölçü birimleri ve para birimleri ile ilgili bilgiler de veriliyordu.

Soyadı Kanunu (1934) Kişilerin soyadının bulunmaması toplum hayatında karışıklara neden oluyordu. Bu karışıklıklara son vermek adına bu kanun çıkarıldı.

Soyadı kanununun kabulünden sonra TBMM Türk milletinin bir şükran ifadesi olarak, Gazi Mustafa Kemal Paşaya Atatürk soyadını vermiştir.

Ayrıcalık bildiren unvanların kaldırılması 1934

Ağa, Hacı, Hafız, Hoca, Molla, Efendi Bey, Beyefendi, Paşa, Hanım,Hanımefendi ve Hazretleri gibi lakap ve unvanlar kaldırılmıştır.

Kadınlara siyasi ve sosyal hakların verilmesi

1926 yılında sosyal haklardan bir çoğuna sahip olan kadınlar 1930-31-34 yıllarında sırasıyla siyasi haklarını da kazandılar. 22 yaşını bitiren her Türk kadınına seçme hakkı ve 30 yaşını bitiren her kadına milletvekili seçilme hakkı verildi.

5 ARALIK 1934 Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verildiği gün

İnkılapçılık

Zamanın gereklerine göre tekrar yenilenebilme dinamik olabilmedir. İnkılap; siyasi, sosyal ve ekonomik alanda yapılan köklü değişikliklerdir. Saltanatın kaldırılması, halifeliğin kaldırılması, kılık kıyafet değişikliği, hukuk düzenlemeleri, takvim saat ölçülerinin değişmesi, alfabenin değiştirilmesi, soyadı kanunu gibi vb. gelişmeler Türk inkılabının örnekleridir.

TEŞEKKÜR EDERİM.