Upload
others
View
11
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
T.C.
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
BEDENSEL ENGELLİLERİN SPORTİF AKTİVİTELERE KATILIMININ
YAŞAM KALİTESİ ÜZERİNE ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Fzt. Burcu ALTUN
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Programı
YÜKSEK LİSANS TEZİ
ANKARA
2010
T.C.
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
BEDENSEL ENGELLİLERİN SPORTİF AKTİVİTELERE KATILIMININ
YAŞAM KALİTESİ ÜZERİNE ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Fzt. Burcu ALTUN
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Programı
YÜKSEK LİSANS TEZİ
TEZ DANIŞMANI
Doç. Dr. Kezban BAYRAMLAR
ANKARA
2010
TEŞEKKÜR
Sayın tez danışmanım Doç. Dr. Kezban Bayramlar’a tez konusunun belirlenmesi, tez
çalışmasının yürütülmesi ve yazılması aşamasında gösterdiği yoğun ilgi ve emeği için,
Sayın Prof. Dr. Nevin Ergun’a tez konusunun belirlenmesindeki yol göstericiliği için,
Sayın Dr. Tülay Bağcı Bosi’ye anketin oluşum aşamasındaki desteği için,
Sevgili İstanbul Özürlüler Spor Kulübü Ampute Futbol Takımı’na ve kulüp başkanı ve
antrenörü Sayın Ahmet Korkmaz’a çalışmanın yürütülmesinde gösterdikleri ilgi ve
yardımları için
Sevgili Beşiktaş Tekerlekli Sandalye Basketbol, Saran Anadolu Tekerlekli Sandalye
Basketbol, Dostluk Engelliler Tekerlekli Sandalye Basketbol, Bağcılar Belediyesi
Tekerlekli Sandalye Basketbol Takım oyuncularına ve antrenörlerine yardımları için,
Türkiye Sakatlar Derneği 2009 Avşa Yaz Kampı katılımcılarına ve dernek yönetimine
ilgi ve yardımları için,
Sevgili çalışma arkadaşlarım izin almam gereken dönemlerdeki destek ve yardımları
için,
Sevgili dostlarım Ayşe Numanoğlu, Cevher Savcun Demirci ve Ece Nohutlu’ya
yardımları için,
Sevgili kardeşim Ahmet Altun’a teknik konulardaki yardımları ve tüm sıkıntılarıma
ortak olarak yanımda olduğunu hissettirdiği için, sevgili Caner Mülayim’ e tüm
süreçlerde eksik etmediği manevi desteği ve tüm sıkıntılarımı dinlemekte gösterdiği
sabrı için,
Sevgili aileme bana inandıkları ve en sıkıntılı zamanlarda varlıkları ile güç verdikleri
için çok teşekkür ederim.
ÖZET
Altun, B. Bedensel engellilerin sportif aktivitelere katılımının yaşam kalitesi
üzerine etkisinin değerlendirilmesi. Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri
Enstitüsü Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Programı Yüksek Lisans Tezi, Ankara,
2010. Bu çalışmanın amacı; bedensel engelli bireylerde sporun yaşam kalitesi ve
kaygı üzerine etkilerini araştırmak, bu popülasyonda spora katılımı etkileyen
faktörleri değerlendirmek, demografik bir veri elde ederek ülkemizde engelliler ile
ilgili yapılan ve yapılacak olan çalışmalara katkıda bulunmaktır. Bu amaç
doğrultusunda yaşları 18-45 yıl arasında değişen, İstanbul ilinde yaşayan, herhangi
bir mental-kognitif bozukluğu olmayan 25’i kadın 75’i erkek toplam 100 bedensel
engelli olguya ulaşılmış, olgular profesyonel olarak spor yapanlar, amatör ya da
rekreasyonal amaçlı spor yapanlar ve hiç spor yapmayanlar olacak şekilde 3 gruba
ayrılmıştır. Olgulara demografik özellikler ve spora katılımı değerlendiren bir anket,
Nottingham Sağlık Profili ve Durumluk-Sürekli Kaygı Envanteri uygulanmıştır.
Profesyonel ya da amatör olarak spor yapanların sürekli kaygı düzeyinin hiç spor
yapmayanlardan daha düşük, yaşam kalitelerinin ise daha yüksek olduğu
bulunmuştur (p<0.05). Bunun yanı sıra kadın bedensel engellilerin spor
katılımlarının erkeklere göre daha az olduğu, en yüksek eğitim düzeyinin
profesyonel olarak spor yapanlarda olduğu gözlenmiştir. En çok istek duyulan spor
dalının tekerlekli sandalye basketbolu olduğu ve spor yapılacak ortam yetersizliğinin
en sık karşılaşılan zorluk olduğu görülmüştür. Çalışmamızın sonuçları spora katılımın
engelli bireyin yaşam kalitesini ve kaygı düzeyini etkileyen bir faktör olduğunu
ortaya çıkarmıştır. Sporun bedensel engelli bireylerin yaşantısındaki olumlu etkisi
düşünülerek ülkemizde bedensel engelli bireylerin özellikleri ve spor yaşantısı ile
ilgili daha detaylı çalışmaların yapılmasına ve spora katılımlarını arttırıcı stratejilerin
geliştirilmesine ihtiyaç vardır.
Anahtar kelimeler: spor, bedensel engelli, yaşam kalitesi
ABSTRACT
Altun, B. Assessment of the effects of sports participation on quality of life among
physically disabled. Hacettepe University, Institute of Health Sciences, Physical
Therapy and Rehabilitation Program, Master of Education Thesis, Ankara, 2010.
This study was performed to investigate the effects of sports participation on
quality of life and anxiety status in physically disabled individuals and to assess the
factors effecting sports participation and to make a contribution to the studies by
developing a demographical data. For this purpose 100 physically disabled
individuals (25 women and 75 men, between 18- 45 years old, living in İstanbul,
without a mental or cognitive problem) were reached, and divided into 3 groups
(professional athletes, amateur or recreational athletes and sedentary individuals).
A questionnaire about demographic characteristics and sports participation,
Nottingham Health Profile (NHP) and State-Trait Anxiety Inventory (STAI) were
applied to the groups. Professional/amateur- recreational athletes’ trait anxiety
level was found lower than sedentary group and quality of life was found higher
(p<0.05). In addition to this, sports participation of physically disabled women was
lower than men’s and the highest education level was in professional athletes. Most
desirable sport was wheelchair basketball and most frequently encountered
difficulty was to find place for sports in local area. Our research has revealed that
sport is a factor which effects quality of life and anxiety level of physically disabled.
Considering the positive effect of sports on physically disabled’s life, more detailed
researches about their characteristics and sports life need to be planned and
effective strategies have to be developed to enhance sports participation.
Key Words: sports, physically disabled, quality of life
İÇİNDEKİLER
Sayfa
ONAY SAYFASI iii
TEŞEKKÜR iv
ÖZET v
ABSTRACT vi
İÇİNDEKİLER vii
SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ x
ŞEKİLLER DİZİNİ xi
TABLOLAR DİZİNİ xii
1. GİRİŞ 1
2. GENEL BİLGİLER 3
2.1. Bedensel Engellinin Tanımı 3
2.2. Bedensel Engele Yol Açan Durumlar 3
2.2.1. Spinal Kord Yaralanmaları 3
2.2.2. Poliomyelit 4
2.2.3. Amputasyon 5
2.2.4. Diğer Durumlar 6
2.3. Bedensel Engellilerin Karşılaştıkları Sorunlar 10
2.3.1. Tıbbi Sorunlar 10
2.3.2. Sosyal Sorunlar 10
2.4. Bedensel Engellilerde Spor 11
2.4.1. Bedensel Engellilerde Sporun Gelişimi 14
2.5. Bedensel Engellilerin Katıldıkları Spor Dalları 17
2.5.1. Tekerlekli Sandalye Basketbolu 17
2.5.2. Ampute Futbol 18
Sayfa
2.5.3. Masa Tenisi 18
2.5.4. Atıcılık 19
2.5.5. Tekerlekli Sandalye Tenis 19
2.5.6. Okçuluk 20
2.5.7. Atletizm 20
2.5.8. Oturarak Voleybol 20
2.5.9. Yüzme 21
2.5.10. Yelken 21
2.5.11. Halter 22
2.5.12. Bilek Güreşi 22
2.5.13. Badminton 22
2.6. Yaşam Kalitesi ve Kaygı Durumu 23
2.6.1. Yaşam Kalitesi ve ICF 23
2.6.2. Kaygı (Anksiyete) 26
3. BİREYLER VE YÖNTEM 28
3.1. Bireyler 28
3.2. Yöntem 29
3.2.1. Değerlendirme 29
3.2.2. İstatistiksel Analiz 30
4. BULGULAR 31
4.1. Tanımlayıcı Bulgular 31
4.2. Yaşam Kalitesi Yönünden Gruplar Arası Farklılıklara Yönelik Bulgular 37
4.3. Kaygı Düzeyleri Yönünden Gruplar Arası Farklılıklara Yönelik Bulgular 38
4.4. Korelasyon Analizi Sonuçları 40
Sayfa
5. TARTIŞMA 41
5.1. Bedensel Engelli Bireylerde Spora Katılım 41
5.2. Yaşam Kalitesi 48
5.3. Kaygı Durumu 50
6. SONUÇLAR 53
7. ÖNERİLER 55
KAYNAKLAR 59
EKLER
EK 1: BEDENSEL ENGELLİ BİREYLERDE SPORTİF AKTİVİTELERE KATILIMI DEĞERLENDİRME FORMU
EK 2: NOTTINGHAM SAĞLIK PROFİLİ
EK 3: STAI FORM TX-I (DURUMLUK - SÜREKLİ KAYGI ÖLÇEĞİ)
EK 4: Olguların genel özelliklerini gösteren tablo
SİMGELER VE KISALTMALAR
ICIDH Uluslararası Yetersizlik, Özürlülük ve Engellilik Sınıflaması
ICF Uluslararası Fonksiyon, Özürlülük ve Sağlık Sınıflaması
IPC Uluslararası Paralimpik Komite
n Olgu Sayısı
NHP Nottingham Sağlık Profili
p İstatistiksel Yanılma Düzeyi
r Korelasyon Katsayısı
SP Serebral Palsi
S.S. Standart Sapma
STAI Durumluk-Sürekli Kaygı Envanteri
TS Tekerlekli Sandalye
WHO Dünya Sağlık Örgütü
ŞEKİLLER
Sayfa
2.1 Tekerlekli sandalye basketbol takımı oyuncuları 17
2.2 ICF’in şematik açıklaması 24
4.1 Olguların İstekli Oldukları Spor Dalları 35
4.2 Olguların Değerlendirme Anketi Yapıldığı Sırada Yapmakta Oldukları
Spor Dalları
36
4.3 Kullanılan Yardımcı Aletler 37
TABLOLAR
Sayfa
4.1 Gruplara göre yaş ortalamaları 31
4.2 Yaş ortalamalarının çoklu karşılaştırması 31
4.3 Gruplara göre cinsiyet, medeni durum, eğitim düzeyi, gelir düzeyi,
sigara içme oranı ve dağılımı 33
4.4 Engel türüne göre grupların dağılımı 34
4.5 Grupların engel nedenine göre dağılımı 34
4.6 Yaşam kalitesinin gruplar arası karşılaştırması 38
4.7 Gruplar ve yaşam kalitesinin çoklu karşılaştırması 38
4.8 Kaygı düzeyleri yönünden grupların karşılaştırılması 39
4.9 Gruplar ve sürekli kaygı düzeyinin çoklu karşılaştırması 39
4.10 Gelir düzeyi ile kaygı düzeylerinin karşılaştırılması 39
4.11 Spor yaptığı süre ile kaygı düzeyleri ve yaşam kalitesi arasındaki ilişki 40
1. GİRİŞ
Kas-iskelet-sinir sistemini ilgilendiren hastalık veya yaralanmaların yol açtığı
kayıplara bağlı olarak bedensel yeteneklerini çeşitli derecede kaybeden, toplumsal
yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılamada güçlükleri olan,
korunma, bakım, rehabilitasyon ve danışmanlık hizmetlerine ihtiyaç duyan bireylere
bedensel engelli denir. Vücut yapı ve fonksiyonlarındaki bozukluk sonucu oluşan
fonksiyonel limitasyonlar, çevrenin yetersizliği ve kişinin engel nedeniyle yaşadığı
psikoemosyonel sorunların etkileşimi kişinin sosyal katılımını kısıtlar. Birçok engelli
birey fırsat eşitsizliği, düşük performans beklentisi ve sosyal ayrımcılık gibi nedenler
yüzünden fiziksel aktivitelere katılımda hala sorunlar yaşamaktadır (1,2).
Engelli bireylerin sosyal yaşama katılımlarının artmasında sporun çok önemli
bir yeri vardır. Ayrıca spor veya herhangi bir fiziksel aktiviteye katılım kişinin farklı
kimlik ve rollerini keşfetmesini sağlar, kendini algılayışını değiştirme fırsatı sunar,
grup duygusunu uyarır ve engelin farkındalığını azaltır (3). Benlik imajını geliştirir ve
stresle başa çıkma konusunda yardımcı olur (4).
Engelli bireylerin toplumun geneline göre daha inaktif bir yaşam sürdükleri
görülmektedir. Dünya sağlık örgütü bu durumun ciddi bir halk sağlığı problemi
olduğuna dikkat çekmektedir (5). Spora ya da herhangi bir fiziksel aktiviteye katılım
inaktiviteye bağlı ikincil sağlık problemlerinin oluşma riskini azaltmaktadır.
Engellilerde; var olan engele bağlı fiziksel, emosyonel ve sosyal problemler
gelişebilmektedir. Çeşitli sporlar ve rekreasyonel aktiviteler bedensel engellilerde
görülen problemleri minimale indirerek, yaşam kalitesini arttırır (6).
Dünya Sağlık Örgütü yaşam kalitesini "hedefleri, beklentileri, standartları,
ilgileri ile bağlantılı olarak, kişilerin yaşadıkları kültür ve değer yargılarının bütünü
içinde durumlarını algılama biçimi" olarak tanımlar. Bir diğer ifadeyle; yaşam
kalitesi, kişinin içinde yaşadığı sosyokültürel ortamda kendi sağlığını öznel olarak
algılayışını tanımlamaktadır. Sosyal katılımın yaşam kalitesi ile tutarlı ve sağlam bir
bağlantısı vardır (7). Sporun etkinliği de bu noktada devreye girmektedir. Spor
kişilerarası iletişimi ve katılımı arttırarak yaşam kalitesini arttırabilir.
Ülkemizde bedensel engelliler ile ilgili yapılan araştırma sayısının oldukça
yetersiz olduğu gözlenmektedir.
Bu çalışmanın amacı; bedensel engelli bireylerde sporun yaşam kalitesi ve
kaygı üzerine etkilerini araştırmak, bu popülasyonda spora katılımı etkileyen
faktörleri değerlendirmek, demografik bir veri elde ederek ülkemizde engelliler ile
ilgili yapılan ve yapılacak olan çalışmalara katkıda bulunmaktır. Bu çalışmaya
İstanbul ilinde yaşayan, yaşları 18- 45 yıl arasında değişen, profesyonel, amatör veya
rekreasyonel amaçlı spor yapan ve hiç spor yapmayan bedensel engelli bireyler
katılmıştır.
Çalışmamızın köken aldığı hipotezler şunlardır:
1. Demografik özellikler ile spor yapma veya aktiviteye katılım arasında bir
ilişki vardır.
2. Demografik özellikler ile spor yapma veya aktiviteye katılım arasında bir
ilişki yoktur.
3. Profesyonel anlamda spor yapan bedensel engelliler ile amatör ya da
rekreasyonel olarak spor yapan bedensel engelliler arasında kaygı ve yaşam kalitesi
yönünden fark yoktur.
4. Profesyonel anlamda spor yapan bedensel engelliler ile amatör ya da
rekreasyonel olarak spor yapan bedensel engelliler arasında kaygı ve yaşam kalitesi
yönünden fark vardır.
2. GENEL BİLGİLER
2.1. BEDENSEL ENGELLİNİN TANIMI
Doğuştan veya sonradan oluşan kas-iskelet-sinir sistemini ilgilendiren hastalık
veya yaralanmaların yol açtığı kayıplara bağlı olarak bedensel yeteneklerini çeşitli
derecede kaybeden, toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini
karşılamada güçlükleri olan korunma, bakım, rehabilitasyon ve danışmanlık
hizmetlerine ihtiyaç duyan bireylere ‘bedensel engelli’ denir. Dünya nüfusunun
%10’ unun engelli olduğu söylenmektedir. Bu durum yalnızca engelliler ve aileleri
için değil, toplumları için de ciddi ekonomik, sosyal, fiziksel ve psikolojik sorunlar
yaratmaktadır (8). Ülkemizde mevcut kayıt sistemi içerisinde engelli nüfusa yönelik
bir kayıt sistemi “Başbakanlık Özürlüler İdaresi” tarafından başlatılmıştır. Engelli ve
süreğen hastalığı olan nüfusun toplam nüfus içerisindeki oranı %12.29 olarak tespit
edilmiştir. Ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ile zihinsel engellilerin oranı
%2.58 iken süreğen hastalığı olanların oranı ise %9.70 bulunmuştur. Toplam
bedensel engelli sayısı 857.631’dir ve bu rakamın %23.91’i doğuştan bedensel
engellidir (9).
2.2. BEDENSEL ENGELE YOL AÇAN DURUMLAR
2.2.1. Spinal Kord Yaralanmaları
Spinal kord yaralanmaları yaşamı değiştiren travmaların en önemlilerinden
biridir. Travmanın spinal korda verdiği hasarın gözle görülebilir etkileri istemli kas
kullanımının kaybı ve paralizilerdir. Duyu sistemleri, mesane-bağırsak kontrolü,
dolaşım, ısı regülasyonu ve seksüel fonksiyonlar da etkilenebilir. Fonksiyon kaybının
derecesi yaralanmanın seviyesine ve tam kesi olup olmamasına göre değişir (10).
Spinal kordda lezyon oluşturan bir travma lezyonun alt seviyesindeki duyusal ve
motor fonksiyonları engeller. Lezyon tam veya kısmi olabilir. Tam lezyon duyusal ve
motor fonksiyonların her ikisinin de kaybına neden olur. Kısmi lezyonlarda ise
omuriliğin sadece bir bölümünde hasar olur, bu durumda lezyonun alt seviyesinde
duyusal ve/veya motor fonksiyonlar sağlam kalır (11).
Spinal kord yaralanmaları antik çağlardan beri bilinmektedir. M.Ö. 2500
yıllarında Mısırlı bir doktor travmatik tetraplejiden bahsetmiş ve bu patolojinin kötü
bir prognoza sahip, tedavi edilemez olduğunu belirtmiştir. Uzun bir süre de bu böyle
bilinmiştir. I. Dünya Savaşı’nda spinal kord yaralanması olan insanların %90’ı ölmüş,
geri kalanların sadece %1’i 20 yıldan fazla yaşayabilmiştir. İngiltere’de Dr. Guttmann
ve Amerika’ da Munro ve Bors spinal kord yaralanmalarına bakışı değiştirmiş
olmalarına rağmen, 1960’larda tetraplejideki ölüm oranı hala %35 civarında
bulunmuştur. Hastalığın zamanla daha iyi anlaşılması mortaliteyi ve komplet
yaralanma oranlarını azaltmıştır (12).
Travmatik spinal kord yaralanması insidansının, Amerika’da 28-55:1.000.000
olduğu ve bu orana her yıl ortalama 10.000 yeni olgunun eklendiği söylenmektedir
(13). Spinal kord yaralanmaları genç erişkin erkeklerde daha sık görülür. Amerika’da
yapılan bir çalışmaya göre, yaralanma sırasında ortalama yaşın 31.8 olduğu,
hastaların % 59’unun 30 yaş altında seyrettiği ve kadın erkek oranının 1:4 olduğu
belirtilmiştir. Aynı çalışmada etiyolojik nedenlerin görülme sıklığına göre sırasıyla
motorlu araç kazaları (%36-48), şiddet olayları ( %5-29), düşmeler( %17-21) ve spor
aktiviteleri( %7-16) olduğu saptanmıştır(14). Ülkemiz açısından bakıldığında; 2000
yılında yayınlanan genel Türkiye verilerine göre trafik kazası ( %48.8), düşme (
%36.5) , bıçaklanma ( %3.3), ateşli silah yaralanmaları ( %1.9) ve suya dalış (%1.2)
gibi nedenlerin sıralandığı ve hastaların % 32.2’sinin tetraplejik, % 67.8’inin ise
paraplejik olduğu görülmüştür.
Spinal kord yaralanmasını takiben gelişen komplikasyonlar: basınç yaraları,
nörojenik mesane, spastisite, kardiovasküler komplikasyonlar, anemi, pulmoner
disfonksiyon, derin ven trombozu, otonomik disrefleksi, heterotopik ossifikasyon,
gastrointestinal disfonksiyon, ağrı, cinsel problemler ve psikolojik sorunlardır (15).
2.2.2. Poliomyelit
Poliomyelit (çocuk felci) poliovirüsün ağız yolundan bulaşması ile oluşur.
Bağışıklık sistemi normal olanlarda asemptomatik seyreder. Bazen minör
semptomlara neden olabilir. Bunlar üst solunum yolu enfeksiyonları,
gastrointestinal problemler ya da grip benzeri problemler olabilir. Santral sinir
sistemini etkilediğinde iki tip ortaya çıkar. Bunlar paralitik ve non- paralitik poliodur.
Paralitik polio spinal, bulbar ve bulbo-spinal olabilir. Spinal polio, paralitik tipin en
sık görülenidir. Spinal polioda medulla spinalis ön boynuzuna polio virüsünün
yerleşimi sonucu bu hücrelerin inerve ettiği kaslarda flask paraliziler görülür. Bulbar
polioda ise kranial sinirlerin inerve ettiği kaslarda zayıflık oluşur. Solunum, yutma ve
konuşma güçlükleri görülür. Bulbo- spinal olan ise spinal kordun üst servikal kısmını
etkiler. Frenik sinir tutulumu olduğu için diyafram da etkilenir. Ventilatör desteksiz
solunum zor ya da imkansız olur (16).
Gelişmekte olan ülkelerde hastalığa yakalanma oranı daha fazladır. 2008 yılı
WHO (Dünya Sağlık Örgütü) verilerine göre olguların en sık görüldüğü ülkeler
Hindistan, Nijerya, Pakistan ve Afganistan’dır. Özellikle 5 yaşın altındaki çocuklar
erişkinlere göre daha hassastırlar. Son zamanlarda iyi aşılama sonucu artık
poliomyelit olgusuna az rastlanmaktadır. Dünyada ilk ciddi aşılama 1955 yılında
yapılmıştır. 1962’de gelişmiş ülkelerde paralitik polio insidansında önemli bir düşüş
olmuştur. Ülkemizde 1957 yılında İstanbul’da bir epidemi oluşmuş ve 1989’da WHO
desteğiyle ‘’polio eredikasyonu programı’’ başlamıştır. Olgu sayısı her yıl bir
öncekine göre azalmıştır. Amerika’da son olgu 1991 yılında görülmüş ve 1994’te
Amerika “çocuk felcinden arındırılmış bölge” ilan edilmiştir. 1988’de tüm dünyada
35.251 vaka tespit edilmişken; WHO, UNICEF (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım
Fonu) ve Uluslar arası Rotary Kulübü gibi oluşumların kampanyaları ile bu sayı
2426’ya kadar indirilmiştir. Türkiye’de 1996’da hiç yeni olgu oluşmaması nedeniyle
virüsten arınmış bölge ilan edilmeye hazırlanırken, 1997’de altı çocukta virüse
rastlanması bunun gerçekleşmesine engel olmuştur. 1998’in ilk dokuz ayında ise 20
olguya daha rastlanmıştır. Olguların hepsinin doğu illerinden çıktığı tespit edilmiştir
(14, 16, 17).
2.2.3. Amputasyon
Amputasyon doğuştan veya sonradan (travma, dolaşım bozuklukları, kronik
enfeksiyonlar ve tümör gibi nedenlerle) oluşan ekstremite kayıplarıdır (18).
Amputasyon yıkıcı ve travmatik bir deneyimdir. Amputasyon kararı genellikle altta
yatan patolojiye ya da probleme bakılmaksızın son çare olarak görülmektedir.
Ekstremitesini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalan hastalar, etkilenen
ekstremitenin kurtulması amacıyla çoğunlukla bir seri medikal ve cerrahi işlemlere
maruz kalmaktadırlar. Bu nedenle amputasyon kararı, sonunda birçok hastanın
emosyonel açıdan zorlandığı bir dönem olmaktadır (19).
Amputasyon kişide birçok fiziksel komplikasyona yol açmaktadır.
Kontraktürler ve azalmış eklem hareketi, omurganın ortopedik deformiteleri, duyu
problemleri, denge ve koordinasyonun bozuklukları amputelerin karşılaştıkları temel
problemlerdir (10).
Amputasyon sadece fiziksel bir yaralanma değil aynı zamanda uzun süren,
şiddetli psikoemosyonel ve sosyal bir strestir (20). Amputasyon ile birlikte kişinin
vücut imajı da değişir. Amputasyonun anksiyete, sosyal izolasyon ve depresyonla
bağlantısı kişinin sosyal yaşantısını ve boş zaman aktivitelerini değiştirebilir (21).
2005 yılı verilerine göre Amerika’da yaklaşık 1.6 milyon amputenin yaşadığı ve
2050 yılında bu rakamın 3.6 milyon olacağı tahmin edilmektedir. Vasküler
hastalıklara bağlı amputasyon oranının %54, travmaya bağlı olanların ise %45 olduğu
söylenmektedir(22). Erkeklerin travmaya bağlı amputasyonda kadınlardan daha
fazla risk altında olduğu belirtilmektedir (23).
2.2.4. Diğer durumlar
2.2.4.1. Serebral Palsi
Serebral palsi (SP) prenatal, perinatal veya postnatal dönemde immatür
beynin değişik nedenlerle etkilenmesi sonucu ortaya çıkan kalıcı, ilerleyici olmayan
bir bozukluk olarak tanımlanmaktadır. Kas tonusu, postür bozuklukları ve
hareketlerdeki yetersizlikle karakterize olan klinik tabloya duyu, iletişim, algı,
davranış bozuklukları ve kognitif bozukluklar ve nöbetler de eşlik etmektedir.
SP’li çocuk merkezi sinir sistemindeki bir lezyon ile gelişmek zorunda
olduğundan belirtiler yaşantısıyla birlikte farklılık gösterir ve ortaya çıkan sorunlar
yaşam boyu devam edebilir. Amerika’da yapılan son çalışmalara göre SP 1000 canlı
doğumda 2-2.25 oranında görülmektedir. Türkiye’de ise bu rakam 1000 canlı
doğumda 4.4’ tür. Türkiye’de bu oranın fazla olması; akraba evliliklerinin, hamilelik
döneminde geçirilen hastalıkların, bebeklerde görülen bulaşıcı ve ateşli hastalıkların
fazla olmasına, bununla birlikte bebek bakım şartlarının ve hizmetlerinin eksikliğine,
doğum şartlarının olumsuzluğuna ve yetersiz beslenme gibi nedenlere
bağlanmaktadır.
SP’ye yol açan nedenler % 50-60 prenatal, % 10-15 ise postnatal faktörler
olarak açıklanmaktadır. Yapılan çalışmalarda prematüre doğum, doğum travması ve
düşük doğum ağırlığının en önemli nedenlerden olduğu belirtilmektedir.
SP’nin sınıflandırılmasında en çok klinik özelliklere göre yapılan sınıflandırma
kullanılmaktadır. Spastik, diskinetik, ataksik ve hipotonik olmak üzere dört başlıkta
toplanabilir. SP’li olguların büyük çoğunluğu spastik tip olup, bu oran yaklaşık %
70’tir. Diskinetik tip % 20, ataksik tip ise %10 oranında görülmektedir. Bu klinik
tiplerden bazıları, özellikle spastik ve ataksik tip birlikte görülebilir ve mikst tip
olarak adlandırılır. Piramidal sistem tutulumlarında spastisite görülmekte,
ekstrapiramidal sistem tutulumları ise atetoz, korea atetoz, distoni, tremor ve
rijiditeye neden olmaktadır. Serebellum ve ilişkili sistemlerdeki bozukluk ise klinik
olarak ataksi tablosuyla karakterizedir (24,25,26).
SP çocukluk döneminde meydana gelen özürlerin en sık nedenlerinden biridir.
Fonksiyonel limitasyona neden olmaktadır. Serebral palsili çocuklar fonksiyonel
limitasyonlara ek olarak davranışlarını kısıtlayan sosyal engellerle de karşılaşmakta
ve bu da sosyal izolasyon ve çeşitli aktivitelere katılımda kısıtlılıklara neden
olmaktadır (3).
2.2.4.2. Nöromusküler bozukluklar
Nöromusküler bozukluklar; ön boynuz hücreleri, periferik sinirler,
nöromusküler kavşak ve kası içeren nöromusküler sistemin herediter veya edinsel
hastalığıdır. Belirli kas gruplarının ilerleyici zayıflık ve atrofisi ile karakterize kronik
bir takım bozuklukları içine alır.
En sık karşılaşılan problemler kas zayıflıkları, yorgunluk, egzersiz intoleransı,
harekete yönelik problemler, kilo problemleri, ağrı, skolyoz ve pes cavus gibi
ekstremite deformiteleridir.
En sık karşılaşılan primer kas hastalığı Duchenne Musküler Distrofi’ dir.
Dünya’da her ırkta tarif edilmiştir. X- geçişlidir. Erkeklerde görülme sıklığı 1:3500’
dür. Kandaki serum kreatinkinaz seviyesi yükselir. Proksimal kas zayıflıkları ve
gastrocnemius, quadriceps ve deltoid kaslarında pseudohipertrofi görülür. İlerleyici
bir problem olduğundan hastanın fonksiyonel kapasitesi zamanla azalmakta ve
hasta yürüyemez hale gelmektedir. Solunum kapasitesi de zamanla azaldığı için
ölüm nedeni solunum komplikasyonlarıdır (27).
Motor nöron hastalıkları, reflekslerde artma, spastisite, fasikülasyon ve kas
atrofisi ile karakterize ilerleyici bozuklukları içine almaktadır. Bulbar tutulum en göze
çarpan bulgudur. Başlangıç semptomu genelde kas zayıflığıdır.
Nöromusküler kavşak hastalıklarında en sık karşılaşılan Myastenia Gravis’tir.
Kaslarda bariz yorgunluk ve zayıflık ile karakterizedir. Daha çok bulbar nukleuslar
tarafından inerve edilen kasları tutma eğilimindedir. Kadınlarda daha sık görülür
(28).
2.2.4.3. İnme
Dünya’da birçok ülkede ölüm nedenleri arasında üçüncü sırayı almaktadır.
Amerika’da her sene yaklaşık olarak 750.000 insan inme geçirmekte ve bunların
150.000’i hayatını kaybetmektedir. Her 45 saniyede 1 kişi inme geçirmekte ve her
3.1 dakikada 1 kişi inme nedeniyle ölmektedir. 65 yaş üzerinde yaygın olmakla
birlikte yenidoğanda, çocukluk çağında, adolesan çağda veya herhangi bir yaştaki
erişkinde de görülebilir (29).
Dünya geneline bakıldığında 2005 yılında dünyada 5.7 milyon insanın inme
nedeniyle öldüğü ve 16 milyon yeni inme vakasının geliştiği görülmüştür (30).
İnme, beynin bir kısmına kan akışının olumsuz yönde değişmesi sonucu
meydana gelen beyin hasarını tanımlayan bir terimdir(29).
İnme, serebral damarların oklüzyonu veya rüptüründen kaynaklanır, geniş bir
etiyolojiyi kapsar. Nedenleri iskemi, intraserebral kanama veya subaraknoid kanama
olabilir (31).
Risk faktörleri ise ileri yaş, sigara, diabet, obezite, hipertansiyon ve kalp
hastalığı olarak sayılabilir (32).
Lezyonun lokalizasyonuna bağlı olarak konuşma-lisan bozuklukları, mental
durum-fonksiyon bozuklukları, kranial sinir fonksiyon bozuklukları, motor
bozukluklar ( paralizi, tonus bozuklukları, denge-koordinasyon bozuklukları vb. ) ve
duyusal bozukluklar görülebilir. Bunlara ek olarak kognitif, fiziksel ve iletişim
bozuklukları nedeniyle sosyal ilişkilerin azalması ve sosyal izolasyon da inmenin
ortak sekellerindendir (33).
2.2.4.4.Konjenital anomaliler
Konjenital Ekstremite Anomalileri: Gebelik esnasında kanama, ateşli hastalık,
X ışınlarına maruz kalma veya akraba evliliğinden kaynaklanabilir. Görülme sıklığı
1:2000’dir. Ekstremite eksikliği ya da ekstremitede şekil bozukluğu olabilir.
Ekstremite eksikliği bir parmağın eksikliğinden her iki üst ve her iki alt ekstremitenin
eksikliğine kadar farklılık gösterir. Eksiklik terminal (konjenital diz altı amputasyonu
gibi) ya da intercalary ( humerusun konjenital kısalığı ya da yokluğu gibi) olabilir.
Gelişimsel Kalça Çıkığı: Doğum öncesi, doğum sırası ya da doğumdan bir süre
sonra kalça ekleminin yetersiz gelişimine bağlı olarak eklemde ortaya çıkar. Gelişmiş
ülkelerde görülme sıklığı 1:1000’dir. Nedenleri herediter veya hormonal ligamentöz
laksite, asetabular displazi, doğumda bebeğin makat gelişi, kundak uygulaması,
bebekte başka kas-iskelet sistemi anomalilerinin varlığı olabilir. Femur başı ile
asetabulum arasındaki uyum sağlanamaz. Bu durum asemptomatik subluksasyon ya
da dislokasyona neden olabilir. Kız çocuklarda erkek çocuklara göre daha sık görülür.
İlk doğumlarda risk daha fazladır. Daha çok tek taraflı olmakla birlikte iki taraflı da
görülebilir. Yürümede gecikmeye neden olabilir. Çift taraflı ise ördekvari yürüyüş
görülür. Tek taraflı ise trendelenburg bulgusu vardır (34,35).
2.3. BEDENSEL ENGELLİLERİN KARŞILAŞTIKLARI SORUNLAR
Bedensel engellilerin karşılaştıkları sorunlar patolojiye göre değişmekle
birlikte aşağıdaki şekilde sıralanabilir.
2.3.1. Tıbbi sorunlar
- Eklem ve kas ağrıları, kontraktürler, spastisite, uyku bozuklukları, mesane/bağırsak
disfonksiyonu, artrit, seksüel disfonksiyon, postüral hipertansiyon, üriner sistem
enfeksiyonu, duyu bozuklukları ve bunlara bağlı yaralanmalar, yardımcı alet
kullanımına bağlı karpal tünel sendromu-omuzda overuse yaralanmaları (36)
- Basınç yaraları, otonomik disrefleksi, respiratuar komplikasyonlar, heterotopik
ossifikasyon, skolyoz, yorgunluk (37)
- Osteoporoz (4)
- Kardiyorespiratuar uygunluğun azalması (4)
- Alt ekstremitelerde dolaşımın bozulması (4)
- Obezite, atrofi (38)
- Vücut imajının değişmesi (39)
- Uyku problemleri, aşırı yorgunluk, yeme-içme sorunları, kas spazmları, düşmeler
(40)
2.3.2. Sosyal sorunlar
- Sosyal izolasyon (15)
-Eksilmiş özgüven, günlük yaşam aktivitelerinde bağımlılık, sosyal iletişim
becerilerinde azalma
- Ailenin ya da kişinin engeli kabullenme güçlüğü (41)
- Depresyon, anksiyete (42)
- Ailenin aşırı korumacı tutumu (43)
- Finansal problemler, uygun olmayan ev modifikasyonları
- Engelin fiziksel çevreyi öğrenme ve keşfetmeye engel olması (6)
- Sağlıklı popülasyona göre 5 kat fazla olan intihar girişimi oranı (44)
- Önyargılar, dışlanma (45)
- İş değişikliği ya da işsiz kalma, ailedeki rolün değişmesi, boş zaman aktivitelerine
katılımda kısıtlanma, eğitim problemleri (46)
- Otonominin kaybolduğu hissi ve bununla baş edecek gücü kendinde görememe,
çocuk gibi davranılma hissi (47)
- Kullanılan yardımcı cihazın sürekli engeli hatırlatması, diğer insanlardan farklılığı
hatırlatması (48)
- Çocukluk çağında birçok oyunun motor beceri gerektirmesinden dolayı yaşıtlarıyla
yaşının gerektirdiği oyunları oynayamama ve buna sinirlenme (49)
- Ciddi anksiyete periyotları, romantik ilişki azlığı, dışarı çıkma ve dolaşmada zorluk,
izole edilmiş olma hissi (40)
- Toplumda dışlanma ve ayırıma maruz kalma sonucu negatif benlik algısı (40)
- Toplumun bakış açısı ve bakışından dolayı farklı hissetme duygusu (50)
-Mimari engeller, toplu taşımadan yararlanamama, istihdam olanaklarından
yararlanamama (51)
2.4. BEDENSEL ENGELLİLERDE SPOR
Fiziksel, zihinsel, psikolojik ve sosyal yönlerden gelişim geriliği gösteren
bireylerde bu eksiklikler sosyoemosyonel problemlere neden olurken özgüven ve
benlik gelişimini de olumsuz etkilemektedir.
Oyun, motor aktivite ve fiziksel beceriler, bilişsel ve entelektüel gelişim
kişiliğin gelişiminde oldukça önemli yer tutar. Bunlardan yoksun çocukların oyunlara
katılamaması kişilik gelişiminde antisosyal yapının temelini atmaktadır. Gelişimin
tamamlanması için uygulanan kognitif ve akademik programlar olmasına rağmen
tam bir gelişim için oyun, hareket, motor beceri, fiziksel yeterlilik önemli bir ön şart
sayılmaktadır.
Tüm bu özelliklerin kazandırılmasında en etkin yol spor ve rekreasyonel
aktivitelerdir. Spor, fiziksel ve ruhsal yapıya sağladığı destek yanında disiplin, güven,
rekabet ve arkadaşlık hislerini uyandırarak çocuğa sosyal rolünü kazandırmış
olacaktır. Engelli için bu sosyal rolün evrensel dili “ spor”dur.
Kişinin kendi yeteneklerinin farkına varması, kendine yetebilmeyi öğrenmesi
ancak rehabilitasyon ve eğitimle gerçekleşebilmektedir. Engelli rehabilitasyonunda
spor; güven, denge, kas kontrolü, hareketlerde özgürlük ve koordinasyon kazanmak
için kullanılabilir. Spor; engelli, sağlıklı tüm insanları sosyalleştiren, güzel kötü tüm
yaşam değerlerini bir arada paylaşmayı öğreten, ruhsal yapıya sağladığı destek
yanında disiplin, rekabet ve arkadaşlık hislerini uyandırarak kişinin bağımsızlığını
kazanmasında ve benliğinin oluşmasında ciddi bir rol oynamaktadır (52).
Spor, engelli kişiye fiziksel aktivitelere katılım olanağının yanı sıra kişilik
gelişimi ve özgüven duygusu kazandırarak toplumsal yaşama uyum göstermesi
yönünde büyük kolaylık sağlamaktadır. Spor ve fiziksel aktiviteler, rehabilite ve
tedavi edici etkisi nedeniyle engelli bireylerde fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal
gelişim aracı olarak kullanılmaktadır.
Engelli bireylerin sportif etkinliklere katılımı toplumun dikkatini engelli
bireylere çekerek, olumsuz tutum ve davranışların değişmesinde önemli bir görevi
yerine getirmektedir. Sportif aktiviteler yoluyla engelliler toplum içinde iş birliği,
paylaşım ve kişilerarası ilişkilerin kurallarını öğrenmektedirler (51).
Sporun engelli bireylere sağladığı faydaları özetleyecek olursak; bunları tıbbi
ve sosyal faydaları şeklinde sınıflandırabiliriz:
Tıbbi faydaları
- Fiziksel streslerin üstesinden gelebilme becerisini geliştirir,
- Kardiyovasküler enduransı arttırır (4)
- Hareket etme becerisini geliştirir
- Spora yönelik yapılan esneklik egzersizleri ve dirençli egzersizler sayesinde günlük
yaşam aktivitelerinde daha bağımsız olmalarına yardımcı olur (53)
- Kas gücü, endurans, kemik yoğunluğu artar ve yaralanma riski azalır (53)
- İkincil komplikasyonların görülme sıklığını azaltır
- Düşme sıklığını azaltır, çalışma kapasitesini arttırır (5)
- Mortaliteyi azaltır (54)
Psikolojik ve sosyal faydaları
- Yaşam kalitesini arttırır (3,15,55,56).
- Engellilerde fiziksel aktivite benlik imajını geliştirir, sosyal entegrasyonu arttırır
(55).
-Depresyonu azaltır, sosyal iletişimi arttırır, beklenen yaşam süresini uzatır
(53,56,57).
- Fiziksel kapasiteyi arttırarak dolaylı yoldan psikolojiyi de olumlu yönde etkiler (42).
- Fiziksel olarak aktif olan engelli bireyler yaşamdan daha çok zevk alırlar, hayattan
beklentileri artar, ikincil sağlık problemleri ile daha az karşılaşırlar (3,56,58,59).
Kendilerini güçlü hissederler. Kendilerine güvenleri artar. Benlik algıları gelişir. Anlık
ve genel psikolojik durumları daha stabil olur (3).
- Spora ayrılan sürenin artması kişinin farklı kimliklerini / rollerini keşfetmesini
sağlar. Kendini algılayışını değiştirme fırsatı sunar (3).
- Spor grup duygusunu geliştirir, engelin farkındalığını azaltır (3).
- Engelli sporu ile uğraşan bireyler genellikle pozitif düşünceye sahip olur ve
tekerlekli sandalye (TS) kullananların kullanma becerileri gelişir (3).
- Fiziksel aktiviteye düzenli katılım bağımsızlığı ve mücadele yeteneğini geliştirir.
Arkadaşlık kurmaya fırsat tanır, yaratıcılığı geliştirir, kişilik gelişimine yardımcı olur
ve anlamlı bir yaşam sağlar (1).
2.4.1. Bedensel engellilerde sporun gelişimi
Sporun, bireylerin fiziksel ve psikolojik yapısı üzerinde olumlu etkilerinin
öneminin vurgulanmasından bu yana, sportif etkinliklerin engelli bireyler için de son
derece önemli olduğu gerçeği kabul edilmeye başlanmıştır. Ayrıca spor engelli
bireylerin rehabilitasyon ve entegrasyon süreçlerini de direkt olarak etkilemektedir
(60).
Spora yönelik çalışmalar II. Dünya Savaşı’ndan sonra başlamıştır. Dr. Ludwig
Guttmann (İngiltere) paraplejik hastaların rehabilitasyonunda sporu kullanmıştır
(55). İlk olarak okçuluk, bowling, bilardo ve masa tenisi oynanmaya başlanmış, kısa
bir süre sonra da tekerlekli sandalye basketbolu, eskrim, cirit, gülle ve halter gibi
spor dalları gelişmiştir.
1960 yılında Roma’ da 21 ülkeden 400 sporcu katılımıyla ilk Paralimpik
Oyunları gerçekleştirilmiştir. Bir milat olarak kabul edilen bu tarihte engelli
sporcuların da engeli olmayan diğer sporcuların yarıştığı spor dallarında
yarışabileceği ispatlanmıştır (61,62).
1988 yılında düzenlenen Paralimpik Oyunlarda alınan karar doğrultusunda
1989 yılında Uluslar arası Paralimpik Komitesi (IPC) kurulmuştur. Oyunlar bu komite
tarafından Olimpiyat Oyunları ile aynı yerde ve oyunların hemen ardından
düzenlenmeye devam edilmiştir. Paralimpik yaz oyunları 16, kış oyunları 12 gün
olarak düzenlenmektedir (60). Paralimpik Oyunlar kapsamında en son yapılan 2008
Pekin Olimpiyatları’na 146 ülkeden 3951 sporcu katılmıştır. Ülkemiz ise Paralimpik
Oyunlar’a ilk kez 1992 yılında Barselona’da 1 sporcu ile katılmıştır (61).
2.4.1.1. Türkiye’ de engelli sporunun gelişimi
Ülkemizde 8-11 Mayıs 1990 tarihinde Ankara’da bir Spor Şurası toplanmıştır.
Bu şurada alınan kararlar doğrultusunda 21 Kasım 1990 tarihinde Gençlik ve Spor
Genel Müdürlüğü bünyesinde Türkiye Özürlüler Spor Federasyonu (TÖSF)
kurulmuştur. Federasyonun kuruluş amacı, “Özürlü sporcuların gerçekleştirdikleri
tüm sportif etkinlikleri bünyesinde toplayıp geliştirmek, bu çalışmaları yurt
düzeyinde yaygınlaştırıp, sporu rehabilitasyonun bir parçası haline getirmek ve
uluslararası etkinliklerde özürlü sporcuya çağdaş yarışma ortamının hazırlanması için
gerekli çalışmaları planlamak ve uygulamak” şeklinde açıklanmıştır. 1997 yılında
Türkiye Özürlüler Federasyonu’nun adı ‘Türkiye Engelliler Spor Federasyonu’ (TESF)
olarak değiştirilmiştir. 2000 yılında ise Türkiye Engelliler Spor Federasyonu dağılarak
dört ayrı federasyona ayrılmıştır. Bunlar: Bedensel Engelliler Spor Federasyonu,
İşitme Engelliler Spor Federasyonu, Görme Engelliler Spor Federasyonu ve Zihinsel
Engelliler Spor Federasyonu’ dur (63).
2000 yılından bu yana çalışmalarını sürdüren Bedensel Engelliler Spor
Federasyonu bünyesinde atletizm, ampute futbol, atıcılık, tekerlekli sandalye
basketbol, bilek güreşi, halter, masa tenisi, okçuluk, tekerlekli sandalye tenis,
yelken, yüzme, oturarak voleybol ve badminton olmak üzere toplam 13 spor branşı
bulunmaktadır. Oturarak voleybol, badminton ve yelken dışındaki spor dallarında
yurtiçi ve yurtdışı turnuvalar devam etmektedir. Bedensel Engelliler Spor
Federasyonu uluslar arası düzeyde IPC (International Paralympic Committee) ve
IWBF(International Wheelchair Basketball Federation) üyesidir.
2.4.1.2. Paralimpik Olimpiyatlarda Türkiye
1992- Barselona: İlk kez bir sporcu ile katılmıştır.
1996- Atlanta: 2 sporcu ile katılmıştır.
2000- Sydney: Yüzme branşında 1 sporcumuz katılmıştır.
2004- Atina: 8 sporcu ile atıcılık, masa tenisi, yüzme, atletizm ve halter
branşlarında katılmış ve ilk altın madalyasını atıcılık dalında kazanmıştır.
2008- Pekin: Judo, Atletizm, Halter, Masa Tenisi, Tekerlekli Sandalye Tenisi,
Atıcılık ve Okçuluk olmak üzere toplam 7 branşta, 16 sporcu ile katılmıştır. Okçuluk
branşında altın madalya, masa tenisi branşında ise bronz madalya kazanılmış ve
paralimpik oyunlarda ülkemiz 50. Sırada yer almıştır (64).
2.5. BEDENSEL ENGELLİLERİN KATILDIKLARI SPOR DALLARI
2.5.1. Tekerlekli sandalye basketbolu
Basketbolun, temel kurallara uyarak, bedensel engelliler için uyarlanmış
halidir. TS basketbolu, özellikle tekerleği çevirme, ribaund alma, pas atma, baş üstü
seviyede şut ama gibi manevralar ve yüksek yoğunluktaki aktivitelerle karakterizedir
(65). Maçlarda standart büyüklükteki bir basketbol sahası ve standart yükseklikte
potalar kullanılır.
Şekil 2.1. Tekerlekli sandalye basketbol takımı oyuncuları
Beşer kişilik iki takım halinde, TS ile oynanır. TS basketbola özgü tasarlanmış
özel bir sandalyedir. TS Basketbol 4x10 dakikalık 4 devre halinde oynanır. Devre
arası istirahat 10 veya 15 dakikadır. Basketbol oyunu için geçerli olan kuralların
tümü T.S. Basketbol için de geçerlidir. Özel durumlar ve T.S.’nin saha içindeki
durumu ile ilgili hususlar, IWBF’in (Uluslar arası Tekerlekli Sandalye Basketbol
Federasyonu-International Wheelchair Basketball Federation) hazırladığı kurallar
kitabında belirtildiği gibidir. Oyun alanının uzunluğu 28m, eni 15m’dir. Oyun içinde
takımdaki oyuncuların sınıflandırma puanlarının toplamının 14 veya 14.5 olması
beklenir. TS Basketbol takımları, her takımda en fazla 12 oyuncudan, bir antrenör ve
bir yardımcı antrenörden ibarettir (66).
Oyun sırasında, diğer oyunculara zarar verebilecek koruyucular ve yardımcı
araçlar kullanmak yasaktır.
Tekerlekli sandalye basketbol engelli sporlarında lokomotif bir branştır.
Engelli sporları arasında en hızlı gelişim gösterenidir. Paralimpik Oyunları arasında
yer alan bir spor dalıdır. Türkiye’de Bedensel Engelliler Spor Federasyonu bu dalda
Süper Lig, 1. Lig ve 2. Lig organizasyonlarını yapmaktadır.
2.5.2. Ampute futbol
Ampute futbolda sahada 6 oyuncu ve 1 kaleci, yedeklerde ise 6 oyuncu 1
kaleci bulunmaktadır. Kalecilerde unilateral üst ekstremite amputasyonu
oyuncularda ise alt ekstremite amputasyonu mevcuttur. Oyuncular protezleri
olmadan, çift kanadyen ile oynarlar. Güdükle topa müdahale etmek ve güdük ucu ile
yere basmak yasaktır. Kanadyen ile topa temas edilmez. Oyunda ofsayt kuralı
uygulanmaz. Sınırsız oyuncu değişikliği hakkı vardır. Oyun 25’ er dakikalık iki devre
de oynanır. Saha uzunluğu 60m, genişliği ise 40m’dir. Halı saha, sentetik zemin ya da
normal çim zeminlerde oynanabilir (67).
l. Dünya Savaşı sonrası gaziler öncülüğünde başlamıştır. Brezilya, İngiltere,
ABD, Ukrayna, Rusya, Özbekistan, Gana, İran gibi ülkelerde ampute futbol ligi
mevcuttur. Türkiye Ampute Futbol Ligi ise 2009 yılında kurulmuştur. Şu an ligde 14
takım oynamaktadır.
2.5.3. Masa tenisi
Masa tenisi paralimpik oyunlar kapsamında yer alan ve en çok tercih edilen
spor dallarından biridir. Masa tenisi popüler bir kapalı ortam aktivitesidir. Çünkü
rekabet edilebilir bir hareket oyunudur. Öğrenmesi kolay ve rekreasyonel açıdan
eğlenceli bir aktivitedir. Masa tenisi konsantrasyonu, reaksiyon hızını,
koordinasyonu sağlar ve yetersizliği olan insanların rehabilitasyonunda
kullanılabilecek uygun bir aktivitedir (68).
Tekerlekli sandalyede ve ayakta olmak üzere iki şekilde oynanmaktadır. Bazı
teknik ayrıntılar dışında, masa tenisi kurallarında önemli bir fark yoktur. En önemli
iki farktan biri, sporcunun bir eliyle masayı tutmasına izin verilmesidir. İkinci farklılık
ise servis atışlarında topun yan çizgiye değmesine izin verilmesidir. Raketin ele
bağlanmasına izin verilir. Sporcunun ayakta mı tekerlekli sandalyede mi
oynayacağına sınıflamasına göre karar verilir (62).
Fazla alan gerektirmeyen, ucuz ve öğrenmesi kolay bir spor olduğu için popüler
bir aktivitedir. Yeni başlayanlar için rekreasyonel bir aktivite olarak kabul edilir (69).
Ülkemizde bu alanda 24 takım ve 250 sporcu bulunmaktadır. 1999 yılından beri
varolan bir branştır.
2.5.4. Atıcılık
Atıcılık sporu paralimpik bir branştır. İki ana disiplin ( tabanca-tüfek) ve 3 ayrı
mesafeden ( 10m.-25m.-50m.) oluşur. Tekerlekli sandalye ile veya ayakta yarışılır.
Hem erkeklerin hem de bayanların yarıştığı bir spordur. Amputeler, spinal kord
yaralanmaları, SP’liler veya inme geçirenler katılabilir. Türkiye’de 2002 yılında
faaliyete geçmiştir (61).
2.5.5. Tekerlekli sandalye tenis
Dünya’ da ilk defa 1976 yılında spinal kord yaralanması olan Brad PARKS
tarafından bulunmuştur. Normal tenis sahası ile aynı ölçüde sahada, aynı raketler
ve aynı toplar ile oynanır. Tek farkı topun yerde iki kez sekmesine izin verilmesidir.
Kullanılan sandalyeler tekerlekli sandalye basketbolunda kullanılanlarla aynıdır,
sadece ön korumaları yoktur (70). 1998 yılında Uluslararası Tenis Federasyonu ( ITF )
tekerlekli sandalye tenisini kendi kapsamına alarak, bu dalın Uluslararası
yapılabilecek sporlar arasına katılmasını sağlamıştır (71).
Ülkemizde yeni tanınmaya başlanmış bir spor dalı olmasına rağmen hızla
ilerleme kaydetmiştir. Sporcularımız ulusal ve uluslar arası turnuvalara
katılmışlardır. Ülkemizde şu anda 6 kulüpte oynanmaktadır.
2.5.6. Okçuluk
Bedensel engelliler için okçuluk yarışmaları ilk defa 1948 yılında Stoke
Mandeville Uluslararası Oyunlar’da 2 ülkeden 130 sporcunun katılımı ile yapılmıştır.
1960 Olimpiyatları’ndan beri paralimpik spordur (64).
Bedensel engelli okçuluğunda genel olarak 3 sınıf (ARST, ARW1, ARW2)
bulunmaktadır. Bunlar; tekerlekli sandalyedeki tetraplajik okçuların veya benzer
bedensel engele sahip okçuların yarıştığı ARW1 sınıfı, tekerlekli sandalyedeki
paraplejik veya benzer bedensel engele sahip okçuların yarıştığı ARW2 sınıfı ve
ayakta ya da sandalyede ok atan okçuların yarıştığı ARST sınıflarıdır.
Okçulukta klasik yaylar ve makaralı yaylar olmak üzere 2 farklı yay sistemi
bulunmaktadır. Bedensel engelli okçular iki çeşit yarışmaya katılmaktadırlar. Bunlar
kapalı salon şampiyonaları ve açık alan şampiyonalarıdır (67).
2.5.7. Atletizm
Tekerlekli sandalye veya protez kullanan bedensel engellilerin yarıştığı spor
dalıdır. İlk kez 1948 ‘ de Stok Mandeville Oyunları programına alınmıştır. Daha sonra
1960 Roma Olimpiyatları‘nda olimpik spor haline gelmiştir.
Yarışma kuralları genellikle Uluslar arası Atletizm Federasyonu’nun belirlediği
esaslara dayanır. Fakat mevcut engele göre bazı modifikasyonlar yapılabilir.
T.S yarışı ilk kez 1952’ de Stoke Mandeville Oyunları programına alınmıştır.
Hem paralimpik oyunlarda hem de Akdeniz Oyunları’nda en önemli yarışmalardan
biri olmuştur.
Branşlar pist ve saha grubu olmak üzere iki grupta incelenir. Pist yarışları
çeşitli mesafelerdeki koşulardır. Saha yarışları ise atma ve atlama yarışmalarını içerir
(62). Ülkemizde de giderek popüler olan bir spor dalıdır.
2.5.8. Oturarak voleybol
1956 yılında Hollanda Spor Komitesi tarafından kurulmuştur. 1967’den
itibaren uluslar arası oynanmaya başlamıştır. 1978’ de ISOD( International Sport
Organizations for Disabled) programına bu sporu dahil etmiştir. 1980 yılında 7
takımın katılımı ile Paralimpik Olimpiyat Oyunları’na dahil edilmiştir (72).
10mx6m bir alanda, alçak file ile oynanır. Amputeler, spinal kord
yaralanması, serebral palsisi, polio sekeli ve skolyozu olanlar oynayabilir. Oyuncunun
pozisyonu kalçasının bulunduğu yere göre belirlenir.
Branşın ülkemizdeki ilk organizasyonu olan Oturarak Voleybol Türkiye
Şampiyonası 2009 yılı Nisan ayında Adana’ da yapılmıştır (67).
2.5.9. Yüzme
Bedensel engellilerde yüzme 1960 Roma Paralimpik Olimipyatları’ ndan beri
temel branşlardan biridir. Sydney’ de 2000 yılında yapılan olimpiyatlara 62 ülkeden
352 erkek, 216 bayan sporcu katılmıştır. 2008 olimpiyatlarına ise 80 ülke
katılmıştır.
Olimpiyatlardaki gibi serbest stil, sırtüstü, kelebek, kurbağalama ve karışık
stillerde yarışılır. FINA ( International Swimming Federation) kurallarının birkaç
modifikasyonu söz konusudur. Protez ve yardımcı cihaz kullanmak yasaktır.
Sporcunun hangi stillerde yarışacağına ölçümler ile karar verilir. Yarışlar 50 m.
havuzda 8 kulvarlı yapılır (61,67).
2.5.10. Yelken
1980 yılında engellilerin de yapabileceği bir spor olduğu anlaşılmıştır. 1988
yılında IHSC ( International Handicap Sailing Committee ) kurulmuştur. Amacı
yarışlar organize etmek ve bu spora katılımı arttırmaktır. 1991 yılında Uluslar arası
Yelken Federasyonu‘nun IHSC’yi tanımasıyla ilk resmi Dünya Engelliler Şampiyonası
düzenlenmiştir. 1996 Atlanta Oyunları’nda gösteri sporu olarak yer almıştır. 2000
yılında Paralimpik Oyunlar arasına katılmıştır (73).
Türkiye ‘de ise engelli yelken sporu 8 Mayıs 2007’de ISAF (International
Sailing Federation)’a üye olunmasıyla başlamıştır (67).
2.5.11. Halter
İlk defa 1964 Tokyo Olimpiyatları’nda yer almıştır. Sadece spinal kord
yaralanması olan erkek sporcular katılmıştır. Günümüzde spinal kord
yaralanmalıların yanı sıra amputeler, serebral palsililer, işitme engelliler de
katılabilmektedir. Bayan sporcuların da katılımı ilk kez 2000 yılında Sydney
Olimpiyatları’nda olmuştur.
Engelliler halterdeki tek disiplin ‘bench press’tir. Sporcu sırtüstü yatar
pozisyondadır, alt ekstremiteler ekstansiyondadır. Yardım alarak ağırlığı göğüs
seviyesine getirir ve sonra yardımsız bir şekilde dirsekler tam ekstansiyona gelene
kadar ağırlığı kaldırır (61,67).
2.5.12. Bilek güreşi
Bilek Güreşi; iki rakibin bilek güreşi masası denilen masanın üzerinde belli bir
zaman süresi olmadan ve faul yapmadan hakem gözetiminde rakibin elinin dış
yüzeyini bilek güreşi masasının üst yanlarında bulunan pete değdirmek suretiyle
rakibi yıkmasıdır. Bedensel Engelliler Bilek Güreşi müsabakaları oturarak
yapılamaktadır (65,67).
2.5.13. Badminton
Ülkemizde bedensel engelliler badmintonu 2009 yılı itibariyle başlamış olan
yeni bir branştır. Bu branşta uluslar arası alanda Dünya şampiyonaları, Avrupa
şampiyonaları ve açık turnuvalar düzenlenmektedir.
Badmintonda resmi yarışmalar kapalı alanlarda oynanır. Bu arada rekreasyon
amaçlı ve plajlarda da yarışmalar özel şartlarda yapılabilmektedir. Ayakta oynanan
Bedensel Engelli Badminton müsabakalarında, Badminton kortu 13.40 m
uzunluğundadır. Genişlik teklerde 5.18 metre çiftlerde ise 6,10 m.dir. Teklerde
servis atış alanı çiftlerdekinden daha uzundur ve arka dip çizgiye kadar gider.
Sahayı iki eşit parçaya ayıran filenin yüksekliği 155 cm dir. Ağ gözenekleri 15 mm –
20 mm kadardır. Filenin takıldığı direkler, oyun alanı içine dış sınır çizgilerinin
üzerine dikilmelidir. Oyun alanı çizgileri beyaz veya sarı renklerle belirgin olarak
çizilmelidir. Kalınlığı 4 cm olan bu çizgiler oyun oynanan alanının içinde sayılır.
Tekerlekli Sandalye ve boyu 1.20 m. altında olan cüceler Badminton
müsabakalarında teklerde oynar ve müsabakaları yarım kortta oynanır. Servis
çizgisi ile file arası, müsabakanın her anında oyuna dahil değildir (67).
2.6. YAŞAM KALİTESİ VE KAYGI DURUMU
2.6.1. Yaşam Kalitesi ve ICF
Sağlık ve hastalık kavramları üç alanda incelenebilir. Bunlar; organ veya
sistem, kişi, toplum veya sosyal yaşamdır. WHO tarafından bu üç alandaki kısıtlılıklar
veya yetersizlikler Uluslar arası Yetersizlik, Özürlülük ve Engellilik Sınıflaması (
International Classification of Impairment,Disability and Handicap, ICIDH ) olarak
yayınlanmıştır. Yetersizlik organ alanını, özürlülük kişi alanını, engellilik ise toplum
alanını yansıtmaktadır. ICDIH’ta nedensel görüş hakimdir.Hastalık veya bozukluk
yetersizliğe, yetersizlik özürlülüğe, özürlülük de engelliliğe neden olmaktadır. Fakat
yaşam kalitesi fiziksel sağlık- psikolojik durum- kişisel inançlar- sosyal ilişkiler ve
çevreden karmaşık bir şekilde etkilendiği için nedensel görüş yetersiz kalmıştır ve
WHO 2001 yılında Uluslarası Fonksiyon, Özürlülük ve Sağlık Sınıflaması (
International Classification of Functioning, Disability and Health , ICF ) kavramını
oluşturmuştur. Bu kavramda nedenselliğin yerini etkileşim almıştır. Sağlığın
komponentleri veya kavramlar etkileşim halindedir ve bu etkileşim şekil 2.2.’de
görüldüğü gibidir (74).
Şekil 2.2. ICF’in şematik açıklaması
Örnekleyecek olursak;
Sağlık durumu: Spinal kord yaralanması
Vücut fonksiyonları ve yapıları: Deformiteler, kas güçsüzlükleri, mesane – bağırsak
problemleri vb.
Aktivite: Yürüme problemleri, günlük yaşam aktivitelerinde problemler
Katılım: İş, ev, boş zaman aktivitelerinde katılımın kısıtlanması
Çevresel faktörler: Yolların, kaldırımların, ulaşım araçlarının tekerlekli sandalyeye
uygun olmaması
Kişisel faktörler: Depresyon, kaygı vb.
Engel evrensel bir durumdur ve odağı nedenden etkiye kaydırır. ICF’ e göre
engel kişinin kendi tutumu değildir, çevrenin ve toplumun yarattığı bir problemdir.
TS ile mobilize olan bireyi düşünürsek, uygun olmayan yollar, kapı eşikleri vs.
yüzünden bağımlı hale gelir. Böylece topluma ve sosyal yaşama katılımı engellenmiş
olur. Finkelstein ‘a göre çevremizdeki her şey bozukluğu olmayan bireylere göredir
ve bu da bozukluğu olan bireyleri engelli yapar (75).
ICF özrü sosyal model üzerinden ele alır. Kişinin karakteristiği değil de kişi ve
çevrenin etkileşimi olduğunu söyler. Çevresel faktörleri kişinin yaşadığı ve
etkileşimde olduğu fiziksel, sosyal ve davranışsal çevre olarak tanımlar.
ICF ‘handicap’ yani engel tanımı yerine ‘ katılım ‘ tanımını getirmiştir. Katılım
ise ‘’yaşam durumlarına’’ ilgi olarak tanımlanmıştır (76). Kendine bakım, mobilite,
sosyalizasyon, eğitim, rekreasyon ve toplum yaşamını içerir. Aktiviteye katılım
kişinin arkadaşlık, beceri geliştirme, yetkinlik geliştirme, yaratıcılığı arttırma, mental
ve fiziksel sağlığa kavuşma ve amaçlı/ anlamlı yaşam belirlenmesine yardımcı olur ve
mücadele yeteneğini geliştirir (1).
Yaşam kalitesi Dünya Sağlık Örgütü’nün Yaşam Kalitesi Grubu tarafından
‘bireylerin hedefleri, beklentileri, standartları ve endişeleri ile ilişkili olarak içinde
yaşadıkları değerler sistemi ve kültürel yapıdaki pozisyonlarının algısı’ olarak
tanımlanmıştır (77). Yaşam kalitesi geniş kapsamlı bir kavramdır ve kişinin fiziksel
sağlığı, psikolojik durumu, bağımsızlık seviyesi-sosyal ilişkileri-kişisel inançlarından
etkilenir (78).
Yaşam kalitesi genel olarak ya da hastalığa özel olarak değerlendirilebilir.
Yaşam kalitesi tıp alanında;
1- Kişiye özel klinik bakım planlamak için
2- Sağlık hizmeti araştırmalarında sonuç ölçümü olarak
3- Toplumların sağlık ihtiyaçlarını belirlemek için
4- Kaynak dağılımını belirlemek için kullanılır (79).
Sağlıkla ilgili yaşam kalitesi kişinin hastalık veya özründen etkilenen iyi olma
halinin fiziksel, psikolojik ve sosyal yanları ile bağlantılı ve hasta merkezli bir
tanımdır (80).
Sağlıkla ilgili yaşam kalitesi sağlık sisteminden, yaşanılan toplumun
yapısından ve olanaklarından etkilenir (81).
Sağlıkla ilgili yaşam kalitesini ölçmek kronik hastalığın etkilerini belirlemek
için önemlidir.
Sağlıkla ilgili yaşam kalitesinin değerlendirilmesi, buna yönelik olarak
geliştirilmiş anketlerin kullanılmasıyla yapılmaktadır. Sağlıkla ilgili yaşam kalitesinin
değerlendirilmesinde en çok kullanılan anketler; kısa form-36 (SF-36), hastalık etki
profili ( sickness impact profile), Nottingham sağlık profili (Nottingham Health
Profile, NHP) ve McMaster Sağlık İndeksi (Mcmaster Health Index Questionnaire) ‘
dir (68).
Engelli bireylerde hayatın birçok alanındaki eşitsizlik, sağlığın bozulması,
sosyal yaşama katılımda kısıtlanma yaşam kalitesini etkilemektedir. Bu yüzden
engelli bireylerde yaşam kalitesinin değerlendirilmesi ve buna yönelik önlemlerin
alınması rehabilitasyon açısından büyük önem taşır (3).
2.6.2. Kaygı (Anksiyete)
Kaygı (Anksiyete); korku, endişe, gerginlik gibi subjektif olarak hissedilen bir
duygudur ve kişilik bütünlüğünün tehdit edildiği herhangi, bir durumda ortaya
çıkmaktadır (82). Çağımızın kaygı unsuru taşıyan getirileri, aslında insanın duygu
dünyasındaki renkliliği olumsuz etkilemesiyle ruhsal sorunlara yol açmaktadır (83).
Tehlikeli koşulların oluşturduğu kaygı türü genellikle her bireyin yaşadığı
geçici duruma bağlı bir kaygı oluşturur, buna “durumluk kaygı” denir. Bazı kişiler ise
sürekli olarak huzursuzluk içinde yaşarlar, genelde mutsuzdurlar. Doğrudan doğruya
çevreden gelen etkenlere bağlı olmayan bu kaygı türü içten kaynaklanır. Öz
değerlerinin tehdit edildiğinin zannedilmesi ya da içinde bulunulan durumun stresli
olarak yorumlanması sonucu birey kaygı duyar. Buna da “sürekli kaygı” denir (84).
Ortamın algılanış biçimine göre kaygı kültürden kültüre değişim göstermekle birlikte,
bütün toplumlar için geçerli bazı genellemeler vardır. Desteğin çekilmesi, olumsuz
bir sonucu beklemek, iç çelişki ve belirsizlik gibi yer alan bu genellemeler, kaygı
duygusunun ortaya çıkmasındaki belirli ortak yönleri göstermesi açısından önemlidir
(85).
Kaygı durumu hem sağlıklı hem de engelli bireylerde fiziksel, fizyolojik,
zihinsel ve psikolojik rahatsızlıklara sebep olabilir. Engelli bireylerde normal yaşamın
getirdiği sıkıntıların yanı sıra bir de engelden kaynaklanan sorunlar kaygıyı
artırabilmektedir. Engellinin yaşadığı aile çevresi, engeliyle birlikte yaşamak zorunda
kaldığı sosyal çevresi ve engelin bireyde yarattığı bütün olumsuz durumlar göz
önüne alındığında, engelli bireylerin kaygı düzeylerinin sağlıklı bireylerden daha
yüksek olacağı beklenir. Engelli bireylerde kaygıya yol açan problemlerin
saptanması, bunlara yönelik çözüm önerilerinin üretilmesi, konuyla ilgili gerekli
değerlendirmelerin yapılması ve rehabilitasyon programları içerisinde bu durumun
dikkate alınması oldukça önemli bir konudur.
3. BİREYLER VE YÖNTEM
3.1. BİREYLER
Bu çalışma bedensel engelli bireylerin spora katılımlarının yaşam kalitesi ve
kaygı durumlarına etkisini değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Çalışmaya İstanbul
ilinde yaşayan, yaşları 18- 45 yıl arasında değişen, 75’i erkek, 25’i kadın olan toplam
100 bedensel engelli gönüllü katılmıştır.
Çalışmanın yapılabilmesi için Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi
Cerrahi ve İlaç Araştırmaları Etik Kurulu’ndan gerekli izin ve onay alınmıştır(HEK
08/156-44). Çalışmaya katılan gönüllülere Hacettepe Üniversitesi Etik Kurulu’nca
öngörülen aydınlatılmış onam formu imzalatılmıştır.
Olgular üç gruba ayrılmıştır. 1. Grup profesyonel sporculardan (n: 30), 2.
Grup amatör veya rekreasyonel olarak spor yapanlardan (n: 38), 3. Grup ise hiç spor
yapmayanlardan (n: 32) oluşmuştur. Çalışmaya katılan gönüllülere, Türkiye Bedensel
Engelliler Spor Federasyonu, engelli spor kulüpleri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi
Özürlüler Dairesi, Türkiye Sakatlar Derneği ve Omurilik Felçlileri Derneği aracılığıyla
ulaşılmıştır.
Olguların çalışmaya dahil edilme kriterleri:
1- Bedensel engelli olması
2- Yaşlarının 18- 45 yıl arası olması
3- Kognitif/ mental probleminin bulunmaması
Gönüllünün kendi isteğiyle anketi sonlandırması, çalışmadan çıkarılma kriteri
olarak alınmıştır.
3.2. YÖNTEM
3.2.1. Değerlendirme
3.2.1.1. Spora katılımın değerlendirilmesi
Çalışma kapsamında bedensel engelli bireylerin spora katılımlarını
değerlendirmek amacıyla oluşturduğumuz anket ile gönüllüler; fiziksel özellikler,
eğitim ve gelir düzeyi, alışkanlıkları, engel türü ve nedeni, hangi sporları yaptıkları ya
da yapmak istedikleri, spor yapmaya engel oluşturan durumlar, kullandıkları
yardımcı alet ve destekler yönünden değerlendirilmişlerdir (EK 1).
3.2.1.2. Sağlıkla İlgili Yaşam Kalitesi’nin değerlendirilmesi
Gönüllülere sağlıkla ilgili yaşam kalitesini değerlendirmek amacıyla
Nottingham Sağlık Profili - NSP (Nottingham Health Profile- NHP)’nin Türkçe
versiyonu uygulanmıştır (86).
Anket sağlık statüsü ile ilgili 6 boyutu değerlendirir: enerji (3 madde), ağrı (8
madde), emosyonel reaksiyonlar (9 madde), uyku ( 5 madde), sosyal izolasyon (5
madde) ve fiziksel aktivite (8 madde). Bu 6 bölümün kısaltmaları şu şekildedir:
fiziksel aktivite (PA), ağrı (P), uyku (S), enerji düzeyi (EL), duygusal reaksiyonlar (ER)
ve sosyal izolasyon (SI). Sorular “evet” ya da “hayır” şeklinde cevaplandırılır ve
bölümlerden toplam en iyi alınabilecek skor “0” en kötü skor ise “100”’ dür. 0 puan
‘’kısıtlanma yok’’, 100 puan ise ‘’listelenen tüm kısıtlanmalar mevcut’’ anlamına
gelmektedir. Altı sağlık boyutundan her birinde, o boyutu oluşturan ifadeler
birbirlerine göre göreceli şekilde ağırlıklı olarak puanlandırılır. Hasta, herhangi bir
madde için belirlenmiş ağırlıklı bir puan alır ve her boyut için alınan toplam puan, o
boyutu oluşturan maddelerden alınan puanların toplanması ile elde edilir. Soruların
evet/ hayır şeklinde cevaplanması çok seçenekli anketlere göre katılımcıya daha
kolay gelmektedir (87,88). NHP özellikle Avrupa ülkelerinde en çok kullanılan,
geçerliği ve güvenirliği kanıtlanmış ölçümlerden biridir(89).
3.2.1.3. Kaygı düzeyinin değerlendirilmesi
Olguların kaygı düzeyinin belirlenmesinde Spielberger tarafından bulunan
Durumluk-Sürekli Kaygı Envanteri- DSKE ( State-Trait Anxiety Inventory - STAI)’nin
Türkçe versiyonu kullanılmıştır (88). Durumluk yani anlık kaygı için 20, sürekli kaygı
için 20 soru olmak üzere 40 sorudan oluşur. Bu ölçek ‘ Likert ‘ tipinde olup ‘’hiç’’ ile
‘’tamamiyle’’ arasında değişen dört derecelik bir ölçektir. Envanterin Türkiye’ deki
geçerlilik ve güvenirliliği N. Öner tarafında 1997 yılında yapılmıştır (84). Durumluk-
Sürekli Kaygı Envanteri’nde iki tür ifade vardır. Doğrudan ifadeler olumsuz duyguları,
tersine dönmüş ifadeler ise olumlu duyguları dile getirir. Durumluk Kaygı
Envanteri’ndeki tersine dönmüş ifadeler 1, 2, 5, 8, 10, 11, 15, 16, 19 ve 20.
maddelerdir. Sürekli Kaygı Envanteri’ndeki tersine dönmüş ifadeler ise 21, 26, 27,
30, 33, 36 ve 39. maddeleri oluşturur. Doğrudan ve tersine dönmüş ifadelerin ayrı
ayrı toplam ağırlıkları bulunduktan sonra doğrudan ifadeler için elde edilen toplam
ağırlık puanından ters ifadelerin toplam ağırlık puanı çıkarılır. Bu sayıya önceden
saptanmış ve değişmeyen bir değer eklenir. Durumluk Kaygı Envanteri için bu
değişmeyen değer 50, Sürekli Kaygı Envanteri için ise 35’tir. En son elde edilen değer
bireyin kaygı puanıdır (90).
Durumluk kaygı anketin doldurulduğu sırada kişinin nasıl hissettiği ile ilgilidir,
sürekli kaygı ise kişinin genelde nasıl hissettiği ile ilgilidir. Her iki ölçekten elde edilen
puanlar kuramsal olarak 20 ile 80 arasında değişir. Büyük puan yüksek kaygı
seviyesini, küçük puan düşük kaygı seviyesini ifade eder (91).
3.2.2. İSTATİSTİKSEL ANALİZ
Bu çalışmada istatistiksel analizler NCSS 2007 paket programı ile yapılmıştır.
Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel metotların (ortalama,
standart sapma, sıklık dağılımları) yanı sıra gruplar arası karşılaştırmalarda tek yönlü
varyans analizi, alt grup karşılaştırmalarında Tukey çoklu karşılaştırma testi, nitel
verilerin karşılaştırmalarında ki-kare testi, değişkenlerin birbirleri ile ilişkilerini
belirlemede Pearson korelasyon testi kullanılmıştır. Sonuçlar, anlamlılık p<0.05
düzeyinde değerlendirilmiştir (92).
4. BULGULAR
4.1. Tanımlayıcı Bulgular
Bu çalışma İstanbul ilinde yaşayan, yaşları 18– 45 yıl arasında değişen
bedensel engelli olgular üzerinde spora katılımın değerlendirilerek, yaşam kalitesi ve
kaygı durumu üzerine etkilerini araştırmak amacıyla yapılmıştır. Çalışmaya katılan
toplam 100 bedensel engelli olgunun 30’u profesyonel sporcu (I. Grup), 38’i amatör
ya da rekreasyonel olarak spor yapan (II. Grup), 32’si ise hiç spor yapmayan (III.
Grup) şeklinde dağılım göstermiştir.
Tablolarda gösterilmeyen tüm olguları tanımlayıcı bulgular EK 4’ te
verilmiştir.
Çalışmaya alınan olguların yaşları 18- 45 yıl arasında değişmekte olup,
gruplara göre yaş ortalamaları Tablo 4.1’ de gösterilmiştir.
Tablo 4.1. Gruplara göre yaş ortalamaları
I.Grup
X ± SS
II.Grup
X ± SS
III.Grup
X ± SS F p*
Yaş (yıl) 27.27±5.39 26.97±7.25 33.44±8.49 8.46 0.0001
*p<0.05
Tablo 4.2. Yaş ortalamalarının çoklu karşılaştırması
Tukey Çoklu Karşılaştırma Testi Yaş p*
Grup I / Grup II 0,985
Grup I / Grup III 0,003
Grup II / Grup II 0,001
*p<0.05
Yaş ortalamaları yönünden gruplar karşılaştırıldığında üç grubun yaş
ortalamaları arasındaki farkın anlamlı olduğu bulunmuştur (Tablo 4.1.). Bu farkın 3.
gruptan kaynaklandığı gözlenmiştir (Tablo 4.2.).
Çalışmaya katılan olguların % 75’ i erkek, %25’i kadın olarak dağılım
göstermektedir. Cinsiyetlerin gruplara göre dağılımı Tablo 4.3’te gösterilmiştir.
Gruplar arasında cinsiyet yönünden anlamlı farklılık olduğu görülmüştür ( p<0.05)
(Tablo 4.3). En düşük kadın olgu oranının 1. grupta olduğu gözlenmiştir.
Olgular medeni durumları yönünden değerlendirildiğinde, %67’ sinin bekar,
%31’ inin evli ve %2’ sinin dul olduğu gözlenmiştir. Medeni durum yönünden gruplar
karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı fark gözlenmemiştir (p=0.052) (Tablo
4.3).
Olgulara eğitim düzeyi yönünden bakıldığında; %20’ sinin üniversite, %48’ inin lise,
30’ unun ilköğretim mezunu ve %2’ sinin ise okur-yazar olduğu saptanmıştır. Eğitim
düzeyi açısından gruplar karşılaştırıldığında, istatistiksel olarak anlamlı bir fark
olduğu bulunmuştur (p=0.001) (Tablo 4.3.). En yüksek eğitim düzeyinin 1. grupta
olduğu gözlenmiştir.
Gelir düzeyi açısından olgular değerlendirildiğinde; %45’inin gelir düzeyi 500-
1000 TL. arasında, %33’ünün 1000-2000 arasında, %22’ sinin ise 2000 TL’nin
üzerinde bulunmuştur. Olguların bu değişkenler yönünden gruplara göre dağılımları
Tablo 4.3.’de gösterilmiştir. Gruplar arasında gelir düzeyi yönünden anlamlı fark
olduğu saptanmıştır (p=0.001) (Tablo 4.3.). En yüksek gelir düzeyinin 1. Grupta
olduğu görülmüştür.
Olgular sigara alışkanlığı yönünden değerlendirildiğinde; %23’ ünün sigara
içtiği görülmüştür. Gruplara göre dağılım Tablo 4.3. de verilmiştir. En yüksek sigara
içme oranının III. grupta olduğu gözlenmiştir (Tablo 4.3).
Tablo 4.3. Gruplara göre cinsiyet, medeni durum, eğitim düzeyi, gelir düzeyi,
sigara içme oranı dağılımı
I.Grup II.Grup III.Grup
n % n % n %
Cinsiyet
Erkek 28 93 32 84 15 47 χ²: 20
Kadın 2 7 6 16 17 53 p<0.0001
Medeni Durum
Bekar 18 60 31 82 18 56
Evli 12 40 7 18 12 38 χ²: 9.38
Dul - - - - 2 6 p=0.052
Eğitim Düzeyi
Okur Yazar - - 1 3 1 3
İlköğretim 3 10 10 26 17 53
Lise 15 50 19 50 14 44 χ²: 23.3
Üniversite 12 40 8 21 - - p<0.001
Gelir Düzeyi
500-1000 TL 6 20 16 42 23 72
1000-2000TL 6 20 19 50 8 25 χ²: 43.2
>2000TL 18 60 3 8 1 3 p<0.0001
Sigara
Hayır 24 80 31 82 22 69 χ²: 1.8
Evet 6 20 7 18 10 31 p=0.4
Olgular genel olarak değerlendirildiğinde, %23’ünde anne – baba
akrabalığının olduğu görülmüştür.
Mesleki açıdan olgulara bakıldığında; 12’sinin işsiz, 10’unun emekli, 14’ünün
öğrenci, 23’ünün profesyonel sporcu, geri kalan 41 olgunun ise farklı meslek
gruplarına mensup oldukları belirlenmiştir.
Olgular engel türüne göre değerlendirildiğinde, %20’sinin paraplejik,
%18’inin bilateral polio sekeli, %18’inin unilateral alt ekstremite amputesi, %17’
sinin ise unilateral polio sekeli olduğu gözlenmiştir. Engel türünün gruplara göre
dağılımı Tablo 4.4.’te verilmiştir.
Tablo 4.4. Engel türüne göre grupların dağılımı
I.Grup II.Grup III.Grup
Engel Türü n % n % n %
Unilateral Polio Sekeli 5 17 6 16 6 19
Bilateral Polio Sekeli 8 27 3 8 7 22
Parapleji/Paraparazi 10 33 8 21 2 6
Unilateral Alt Ekstremite
Amputasyonu 5 17 10 26 3 9
Bilateral Alt Ekstremite
Amputasyonu 2 7 1 3 2 6
Unilateral Üst Ekstremite
Amputasyonu - - 3 8 1 3
Kas Hastalığı - - 2 5 2 6
Serebral Palsi - - - - 1 3
Diğer - - 5 13 8 25
Olgular engel nedeni açısından incelendiğinde, % 79’unun sonradan, %
21’inin ise doğuştan engelli olduğu bulunmuştur. Engel nedenlerine göre gruplar
arasındaki farkın anlamlı olduğu gözlenmiştir (p<0.05). Sonradan engele yol açan
nedenler yönünden bakıldığında birinci sırada polio sekelinin geldiği, ikinci sırada ise
trafik kazalarının yer aldığı görülmüştür.
Tablo 4.5. Grupların engel nedenine göre dağılımı
I. Grup II. Grup III. Grup
n % n % n %
Engel Nedeni
Doğuştan 1 3 12 32 8 25 χ²:8.5
Sonradan 29 97 26 68 24 75 p=0.014*
*p<0.05
Olgular istekli oldukları spor dalları yönünden değerlendirildiğinde, ilk sırada
TS basketbolun (%59) olduğu, bunu sırasıyla yüzme (%47), masa tenisi (%30) ve TS
tenisin (%29) takip ettiği belirlenmiştir (Şekil 4.1.).
Şekil 4.1. Olguların istekli oldukları spor dalları
Olgular değerlendirme anketi yapıldığı sırada yapmakta oldukları spor dalları
açısından incelendiğinde, %43’ünün TS basketbol, %10’unun ise ampute futbol ile
ilgilendiği, badminton, okçuluk ve oturarak voleybol ile ilgilenen olgu bulunmadığı
saptanmıştır (Şekil 4.2.).
Şekil 4.2. Olguların değerlendirme anketi yapıldığı sırada yapmakta oldukları spor
dalları
Sportif aktivitelere katılım konusunda karşılaşılan zorluklar açısından olgular
değerlendirildiğinde, % 35 olgu çevrede spor yapacak ortam yetersizliğini
gösterirken, % 32’si spor yapılacak alana ulaşmada zorluk, % 12’si ise maddi açıdan
yetersizliği göstermiştir.
Sportif aktivitelere katılım ile ilgili olarak spor yapılacak ortam ve kişi
yönünden olgular incelendiğinde, olguların daha çok bedensel engelli arkadaşlarıyla
(%58) ve takımla (%54) spor yapmayı tercih ettikleri, anne, baba veya kardeş gibi
aile bireyleri (%11) ile ve bedensel engelli olmayan arkadaşlarıyla (%25) spor
yapmayı daha az tercih ettikleri görülmüştür. Aynı şekilde herkesin gittiği spor
salonunda spor yapmayı (%38) engellilere ayrılmış alanda yapmaya (%29) göre daha
çok tercih ettikleri saptanmıştır.
Yürüme yardımcısı, protez- ortez, tekerlekli sandalye gibi yardımcı alet ve
destekler açısından olgular sorgulandığında; %80 olgunun engeli nedeniyle yardımcı
alet kullandığı, kullanılan destekler içinde birinci sırayı tekerlekli sandalyenin (%34)
aldığı gözlenmiştir (Şekil 4.3.).
0
5
10
15
20
25
30
35
40
45
%
Atıcılık Atletizm Ampute F Bilek Güreşi
Halter Masa Tenisi
TS Teniş TS Basketbol
Yelken Yüzme
Yapmakta Oldukları Spor Dalları
Şekil 4.3. Kullanılan yardımcı aletler
Araba kullanımı yönünden olgular değerlendirildiğinde, % 42’sinin araba
kullandığı saptanmıştır.
Spor olaylarını takip açısından olgulara bakıldığında, olguların % 82’sinin spor
olaylarını takip ettiği görülmüştür. Bunların % 32’sinin televizyondan, %68’ inin
internetten takip ettiği, % 71’inin ise yazılı basından da takip ettiği tespit edilmiştir.
4.2. Yaşam Kalitesi Yönünden Gruplar Arası Farklılıklara Yönelik Bulgular
Yaşam kalitesi açısından gruplar karşılaştırıldığında, NHP’nin ağrı dışındaki
diğer alt gruplarında ve toplam puanda gruplar arasındaki fark anlamlı bulunmuştur
(p<0.05) (Tablo 4.6.). Bu farkın 3. gruptan kaynaklandığı gözlenmiştir (Tablo 4.7.).
Yaşam kalitesinin en kötü olduğu grubun 3. grup olduğu saptanmıştır.
0
5
10
15
% 20
25
30
35
Ortez Protez Koltuk Değneği
Kanadian Tekerlekli Sandalye
Klasik Baston
Diğer
Kullanılan Yardımcı Aletler
Tablo 4.6. Yaşam kalitesinin gruplar arası karşılaştırması
I. Grup n:30
X ± SS
II.Grup n:38
X ± SS
III.Grup n:32
X ± SS F p*
Ağrı (P) 10.42±10.93 12.83±20.03 19.92±22.64 2.19 0.117
Fiziksel Aktivite
(PA) 35.42±18 28.62±20.74 48.83±20.42 9.16 0.0001*
Enerji (EL) 17.78±27.31 22.81±28.06 48.96±35.91 9.59 0.0001*
Uyku (S) 4.67±11.37 18.42±18.24 22.5±25.27 7.32 0.001*
Sosyal İzolasyon
(SI) 12±21.4 12.63±17.03 34.38±33.79 8.62 0.0001*
Emosyonel (ER) 8.52±15.63 13.74±21.83 25±28.22 4.38 0.015*
NHP Toplam 14.91±12.47 17.59±12.78 31.58±17.92 12.13 0.0001*
*p<0.05
Tablo 4.7. Gruplar ve yaşam kalitesinin çoklu karşılaştırması
Tukey Çoklu Karşılaştırma Testi PA EL S SI ER
NHP
Toplam
I. Grup/II.Grup 0.344 0.78 0.012* 0.994 0.612 0.732
I. Grup/III.Grup 0.025* 0.0001* 0.001* 0.002* 0.014* 0.0001*
II. Grup/III.Grup 0.0001* 0.002* 0.651 0.001* 0.1 0.0001*
*p<0.05
4.3. Kaygı Düzeyleri Yönünden Gruplar Arası Farklılıklara Yönelik Bulgular
Kaygı düzeyleri yönünden gruplar karşılaştırıldığında, durumluk kaygısı
açısından gruplar arasında anlamlı bir farklılık olmadığı (p=0.121), ancak sürekli
kaygı düzeyi açısından gruplar arasındaki farkın anlamlı olduğu saptanmıştır
(p=0.017). (Tablo 4.8).
Tablo 4.8. Kaygı Düzeyleri yönünden grupların karşılaştırılması
I. Grup
X ± SS
II. Grup
X ± SS
III. Grup
X ± SS F p
Durumluk-
kaygı 43±3.9 45.16±6.39 42.69±5.47 2.16 0.121
Sürekli-kaygı 43.6±2.47 45.71±7.44 48.13±6.76 4.24 0.017*
*p<0.05
Sürekli kaygı düzeyi açısından gruplar arasındaki farkın 3. gruptan
kaynaklandığı bulunmuştur (Tablo 4.9.). En yüksek sürekli kaygı düzeyinin 3. grupta
olduğu görülmüştür.
Tablo 4.9. Gruplar ve Sürekli Kaygı Düzeyinin çoklu karşılaştırması
Tukey Çoklu Karşılaştırma Testi
Sürekli Kaygı
p
I.Grup/II.Grup 0.985
I.Grup/III.Grup 0.003*
II. Grup/III.Grup 0.001*
*p<0.05
Olguların gelir düzeyleri ile kaygı düzeyleri arasında herhangi bir ilişki olup
olmadığını değerlendirmek amacıyla yapılan karşılaştırmalarda anlamlı fark
gözlenememiştir (p=0.529) (Tablo 4.10.).
Tablo 4.10. Gelir düzeyi ile kaygı düzeylerinin karşılaştırılması
500-1000 TL n:45
1000-2000TL n:33
>2000TL n:22 F p
Durumluk-kaygı 43.04±5.5 44.12±5.59 44.5±5.5 0.64 0.529
Sürekli-kaygı 46.56±6.66 46.06±6.72 44.09±4.73 1.15 0.32
4.4. Korelasyon Analizi Sonuçları
Olguların spor yılları ile yaşam kalitesi ve kaygı düzeyleri arasındaki ilişkiye
bakıldığında; spor yaptığı süre ile kaygı düzeyleri arasında korelasyon
gözlenmemiştir (r=0.188 p=0.097). Spor yaptığı süre ile NHP alt gruplarından Fiziksel
Aktivite puanları arasında pozitif yönde anlamlı korelasyon (r=0.249 p=0.027), sosyal
izolasyon puanları arasında negatif yönde anlamlı korelasyon (r=-0.285 p=0.011)
gözlenmiştir (Tablo 4.11.) .
Tablo 4.11. Spor yaptığı süre ile kaygı düzeyleri ve yaşam kalitesi arasındaki ilişki
Spor yaptığı süre
Durumluk-kaygı
r 0.188
p 0.097
Sürekli - kaygı
r 0.004
p 0.973
Ağrı
r -0.064
p 0.574
Fiziksel Aktivite
r 0.249
p 0.027*
Enerji
r 0.045
p 0.695
Uyku
r -0.125
p 0.273
Sosyal İzolasyon
r -0.285
p 0.011*
Emosyonel
r -0.238
p 0.048*
NHP Genel Toplam
r -0.117
p 0.306
*p<0.05
5.TARTIŞMA
Çalışma kapsamında bedensel engelli bireylerin spora katılımlarını
değerlendirmek amacıyla oluşturduğumuz anket ile profesyonel ya da rekreasyonel
olarak spor yapan bedensel engelli bireyler ve hiç spor yapmayan bedensel engelli
bireyler; fiziksel özellikler, eğitim ve gelir düzeyi, alışkanlıkları, engel türü ve nedeni,
hangi sporları yaptıkları ya da yapmak istedikleri, spor yapmaya engel oluşturan
durumlar, kullandıkları yardımcı alet ve destekler yönünden değerlendirilmişlerdir.
Bedensel engelli bireylerin spora katılımlarının yaşam kalitesi ve kaygı
durumu üzerine etkilerini değerlendirmek amacıyla yapılan çalışmamızda; sportif
aktivitelere katılımın yaşam kalitesini olumlu yönde etkileyen bir unsur olduğu,
sporla uğraşan engelli bireylerde kaygı ile ilgili problemlerin olmadığı, kendilerini
daha mutlu ve fiziksel yönden daha yeterli hissettikleri gözlenmiştir. Engel türü ne
olursa olsun her bedensel engelliye yönelik yapılabilecek spor ya da spora özgü
aktivitelerin olduğu, engelli bireylerin yaşamlarında farkındalık yaratmak ve
kendilerine yetebilir duruma getirmek amacıyla bu tür aktivitelere
yönlendirilmelerinin fiziksel, sosyal ve psikolojik yönden önemli olduğu görülmüştür.
5.1. Bedensel engelli bireylerde spora katılım
Demografik özellikler
Çalışmamızda 3. Grubun yaş ortalaması 1. ve 2. grubun yaş ortalamasından
yüksek bulunmuştur. Slater ve Meade (54) spinal kord yaralanmalı olguların spor
katılımlarına yönelik yayınladıkları literatür özetlerinde spora katılımın yaş ile ilişkili
olduğunu ve genç engellilerin daha yüksek oranda sportif aktivitelere katıldıklarını
tespit etmişlerdir. Yaşa yönelik çalışmadan elde edilen sonuçlar bu çalışma ile
paralellik göstermektedir. Son zamanlarda Türkiye Bedensel Engelliler Spor
Federasyonu’nun çalışmaları, medyanın ilgisinin az da olsa artması, TS
basketbolunda dünya çapında büyük başarılar kazanılması, TS basketboluna GS ve
Beşiktaş gibi büyük spor kulüplerinin destek olması engelli sporu konusunda
farkındalığı arttırmıştır. Genç olgular bu gelişmelerden etkilenerek spora yönelmiş
olabilir. Ayrıca Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu’ nun yaklaşık 20 yıllık
bir geçmişinin olması ve federasyon kurulmadan önce engelli sporu ile ilgili fazla
çalışmanın olmaması daha ileri yaştaki olguların spor ile tanışma şansını azaltmış
olabilir.
Cinsiyet yönünden olgular değerlendirildiğinde sadece % 25’inin kadın
olduğu ve I. grupta kadın sayısının diğer gruplara göre az olduğu görülmüştür.
Profesyonel sporcular arasında kadın oranının diğer gruplara göre az olması da
henüz engelli birey olarak toplumda hak ettiği yere ulaşamayan bayan engelliler için
sporun erkek bedensel engelli bireylere göre daha geri planda olmasına bağlanabilir.
Uluslararası Paralimpik Komite de son zamanlarda kadın sporcu ve idareci sayısını
arttırıcı çalışmalara ihtiyaç duymuştur. Anderson ve arkadaşlarının (44) yaptığı bir
çalışmada bayan engellilerin hem bayan olmanın, hem de engelli olmanın
zorluklarıyla ayrı ayrı baş etmek zorunda kaldıkları belirtilmiştir. Ayrıca fırsat
eşitsizliği, kendine güvenin az oluşu ve toplum tarafından kadının güçsüz olarak
algılanmasının spora katılım oranını büyük oranda düşürdüğü söylenmiştir (44).
Santiago ve Coyle da (15) 170 SP, polio, inmeli olgu üzerinde yaptıkları bir çalışmada
kadın olguların fiziksel boş zaman aktivitesine katılım düzeylerinin erkeklere göre
daha düşük olduğunu bulmuştur. Sallis yaptığı bir araştırmada erkeklerin
kadınlardan daha aktif olduğunu göstermiştir (93). Çalışmamız bu yönden literatür
sonuçlarını desteklemektedir.
Değerlendirmeye aldığımız olguların % 67 oranında bekar olduğu ve medeni
durumun spora katılımı etkilemediği saptanmıştır. Wu ve Wiliams (57) da 143 spinal
kord yaralanmalı olguda yaptıkları bir çalışmada spor katılımı ile medeni durum
arasında bir ilişki olmadığını göstermişlerdir. Bu konuda yapılan diğer çalışmalar da
tutarsız verilerin olduğunu söylemektedir (54).
Çalışmada yer alan olguların eğitim düzeylerinin daha çok lise ve üniversite
olduğu saptanmış ve gruplara göre dağılımda ise profesyonel spor yapan grubun
eğitiminin daha yüksek olduğu bulunmuştur. Çalışmamızın sonucunun bu yönde
olması eğitim düzeyi arttıkça sosyalizasyonun artmasına bağlanabilir. Üniversiteye
giden bir engelli ile ilkokul mezunu bir engellinin bulundukları sosyal çevreler
farklıdır. İlkokul mezunu bir engelli birey ev ve çalışıyorsa iş yaşantısından başka
ortamlara katılımda kısıtlılık yaşarken, üniversiteye giden bir engelli birey okul
ortamında pek çok yeniliğe açık bir pozisyondadır. Ayrıca üniversitelerdeki sportif
aktivitelerin de oldukça iyi olduğu bilinen bir gerçektir. Bu durum üniversiteye giden
engelli bireyde bir farkındalık yaratabilir. Dünyaya daha geniş bir pencereden
bakabilmeleri dünyada diğer engellilerin neler yapabildiğini görmelerine neden olur
ve bunu başarmak için motive olurlar. Cooper ve arkadaşlarının yayınladıkları bir
raporda (53) ve Finch ve arkadaşlarının (58) yaptıkları bir çalışmada aktiviteye
katılım ile eğitim düzeyi arasında pozitif bir ilişki olduğu belirtilmiştir. Bizim
çalışmamız da bu görüşü desteklemekte ve eğitim düzeyi yükseldikçe spora katılımın
arttığı düşünülmektedir. Bununla ilgili daha ayrıntılı analizleri içeren çalışmalara
ihtiyaç vardır.
Olgular gelir düzeyleri açısından değerlendirildiğinde, en yüksek gelirin
profesyonel spor yapan grupta olduğu ve gelir düzeyi arttıkça sportif aktivitelere
katılımın da arttığı belirlenmiştir. Bunun nedeni I. gruptaki sporcuların
çoğunluğunun Türkiye’nin süper lig takımlarında oynuyor olması olabilir. III. grubun
eğitim düzeyinin daha düşük olması daha niteliksiz işlerde çalışmalarına neden
olmuş ve bu da daha düşük gelir düzeylerine sahip olmalarına neden olmuş olabilir.
Konuya diğer açıdan bakıldığında da gelir düzeyi düşük olan engelli bireyin
hayatında sporun yeri gelir düzeyi yüksek olan bir engellinin hayatındakiyle aynı
değildir, öncelikleri farklıdır. Gelir düzeyi düşük olan engelli spora katılımda ekipman
ve ulaşım sıkıntısını gelir düzeyi yüksek olanlara göre daha çok yaşar. Seabra (94)
yaşları 10-18 yıl arasında değişen, 3352 Portekizli çocuk ve adölesan olguyu içeren
çalışmasında yüksek ve orta seviyede sosyoekonomik düzeyi olanların spor
katılımlarının, sosyoekonomik düzeyi düşük olanlara göre daha yüksek olduğunu
bulmuştur. Aynı şekilde Sallis (93) sosyoekonomik düzey arttıkça fiziksel aktivitelere
katılımında arttığını çalışmasıyla göstermiştir. Bu konuda elde edilen sonuçlarımızın
literatür ile uyum gösterdiği görülmektedir.
Çalışmamızda sigara içme alışkanlığı yönünden olgular değerlendirildiğinde, %
77 oranında sigara içilmediği gözlenmiştir. Gruplar yönünden bakıldığında en fazla
sigara içme oranının III. grupta olduğu görülmüştür. Bu sonuçlar göz önüne
alındığında sportif aktivitelere katılımın beklenildiği gibi sigara içimini engellediği
düşünülmektedir. Sigaranın kardiyovasküler hastalıklar açısından bir risk faktörü
olduğu ve engelli bireylerde bu riskin yüksek olduğu düşünülürse, özellikle
profesyonel spor yapan engellilerin daha uzun spor yaşamlarının olabilmesi,
rekreasyonel olarak spor yapan engellilerin sağlıklı bir yaşam sürebilmeleri;
kendilerine iyi bakmaları ve bu tür risk faktörlerinden uzak olmalarıyla mümkündür.
Spor, sağlıklı yaşam alışkanlığı kazandıran bir etkendir. Çalışmamızda spor yapmayan
bireylerin yaşam kalitesi ve kaygı durumlarının da diğer iki gruptan kötü olması
onları sigara içmeye yönelten faktör olabilir. Literatürde aktiviteye katılımın sigara
içme üzerine etkisini inceleyen bir çalışmaya rastlanamamıştır.
Olguların %23’ünde anne – baba akrabalığının mevcut olduğu görülmüştür.
Bu durumun doğuştan olan engel nedeni için bir risk olabileceği düşünülmüş, ancak
bununla ilgili çalışmamızda yeterli olgu olmadığı için herhangi bir analiz
yapılamamıştır.
Engel türü ve engel nedeni
Bedensel engelli bireylerle ilgili yapılan çalışmaların daha çok spinal kord
yaralanmalı olgular üstünde olması, bizi çalışmamıza farklı engel gruplarını dahil
etmeye yöneltmiştir. Çalışmada engel türlerindeki olguların sayısının birbirine yakın
ve az olması üç grup arasında anlamlı bir farkın çıkmamasına neden olmuştur.
Sonuçlara bakıldığında I. grupta polio sekeli ve parapleji oranının II. ve III. gruba göre
daha yüksek olduğu saptanmıştır. Bu durum, ülkemizde profesyonel anlamda ilk
gelişim gösteren spor dalının TS basketbolu olması ve bu spora paraplejik ve polio
sekeli olan bireylerin daha çok ilgi göstermesiyle açıklanabilir. II. Grupta ise ampute
oranı diğer gruplara göre daha yüksek bulunmuştur. Bunun nedeni şimdiye kadar
amatör anlamda ulaşılabilen spor dalının ampute futbol olması ve amputelerin bu
spor dalında daha iyi performans göstermeleri olabilir. Kas hastalığı, serebral palsi
ve diğer hastalıkların oranı III. grupta yüksek olarak elde edilmiştir. Bu sonucun,
böyle engele sahip bireylerin yer alabilecekleri spor dallarının ülkemizde henüz
gelişim aşamasında olması, yaygınlığının diğer spor dallarından az olması ve bu
engel türlerine sahip bireylerin kendilerini sportif aktiviteler yönünden yetersiz
hissetmeleriyle ilgili olabileceği düşünülmektedir.
Engel nedeni açısından olgular incelendiğinde % 79’unun sonradan, 21’inin
ise doğuştan engelli olduğu belirlenmiştir. Sonradan engel nedenleri içinde ilk sırada
çocuk felcinin (% 24), ikinci sırada ise trafik kazalarının (% 18) yer aldığı
bulunmuştur. Trafik kazası oranında da dünyada ilk sıralarda yer almamızın
sonradan engelli olma oranını arttırdığı düşünülebilir. Polio sekeli olan olgular
dışında sonradan engelli olanların engel öncesi spor yaşantıları sorgulandığında; I.
gruptakilerin %90’ının, II. gruptakilerin %57’sinin, III. grupta ise %54’ünün engel
öncesi spor yaptığı tespit edilmiştir. Sonuçlar düşünüldüğünde, profesyonel grup
açısından engel öncesinde de olguların spor yapıyor olmasının etkin bir rol oynadığı
söylenebilir. Spora daha çok ilgi duyarlar, engel öncesi yaşantılarından bir
alışkanlıklarını devam ettirmek motive edicidir. Amatör sporcuların da % 68’i
sonradan engelli olmuştur. Bunun nedeni amatör sporculara ulaşırken ampute
futbol takımından büyük destek alınması ve amputelerin büyük çoğunluğunun
sonradan engelli olması olabilir. Amatör sporcu bulma konusunda destek alınan bir
diğer grup ise TS tenisi oynayanlardır. Bu grubun da tüm katılımcılarının sonradan
engelli olması bu sonuca neden olmuş olabilir. Williams ve Wu’ya (57) göre engel
öncesi aktif olup sonradan inaktif olmanın nedeni sosyal bağlantıların kopması ve
bağımlılığın artmasıdır. Bu yönüyle çalışmamız Wiliams ve Wu’ nun (57) çalışmasını
desteklemektedir. Yine aynı çalışmada engel öncesi spor yapan engellilerin engel
sonrası spora daha erken başladıkları ve spor kariyerlerinin daha uzun sürdüğü
söylenmektedir.
Bedensel Engellilerin İstekli Oldukları ve Yapmakta Oldukları Spor Dalları
Çalışmamıza bakıldığında, olguların en çok istekli oldukları spor dallarının
sırası ile TS basketbol (%59), yüzme (%47), masa tenisi (%30) ve TS tenis ( %29)
olduğu saptanmıştır. Basketbolun birinci sırada olması yine ülkemizin son
zamanlardaki başarılarına, birçok insan için idol olan sporcuların bulundukları spor
kulüplerinin bu alanda faaliyet göstermelerine ve profesyonel düzeyde yapıldığında
iyi bir maddi getiri sağlamasına bağlanabilir. Engelli olmayan bireylerde futbolun
popüler olması ile benzer faktörler etkindir. Yüzmeye istekli olunması ise suyun
rahatlatıcı etkisinden ve birçok harekete yardım edici etkisinden kaynaklanıyor
olabilir. Anderson ve arkadaşlarının (44) yaptığı bir çalışmada takım oyunlarının
engelli bireyler için önemli olduğu ve sosyal yaşamda üstlenemedikleri birçok rolü
üstlenmelerine olanak tanıdığı vurgulanmaktadır. Çalışmamıza katılan olguların da
bir takım oyunu olan TS basketbola daha çok istek duyması bu görüşü
desteklemektedir. İkinci sırada yüzme branşının yer alması, kolay ulaşılır, herhangi
ekipman gerektirmemesiyle açıklanabilir. Masa tenisi ve TS tenise ilgi duyulmasının
nedeni de, bu dallarda bireysel başarının daha ön planda olması, engelli bireyin
kendini kanıtlama isteği ve bireysel olarak takdir görme duygusu ile ilgili olabilir.
Olguların anketi cevaplama sırasında ilgilendikleri spor dallarına bakıldığında
yine ilk sırada TS basketbol (%43) olduğu bunu ampute futbol ( %13.3), TS tenis
(%8) ve masa tenisi ( %5.33) nin izlediği belirlenmiştir. Bu durum gerek profesyonel
gerekse amatör anlamda TS basketbol branşının ön planda olmasıyla açıklanabilir.
Spor yaparken karşılaşılan güçlükler/ spor yapmaya engel olan nedenler
Sportif aktivitelere katılım konusunda karşılaşılan zorluklar açısından olgular
değerlendirildiğinde, % 35’i çevrede spor yapacak ortam yetersizliğini gösterirken, %
32’si spor yapılacak alana ulaşmada zorluk, % 12’si ise maddi açıdan yetersizliği
göstermiştir. Çevrede spor yapılacak alan yetersizliği sadece engelliler için değil
toplumun geneli için bir sorundur. Yeşil alanlar giderek tahrip edilmektedir. Büyük
umutlarla açılan spor kompleksleri de bakımsızlık ve ilgisizlikten kullanılamaz hale
gelmektedir. Van der Ploeg ve arkadaşlarının (56) Hollanda’da yaptıkları,
amputasyon, inme, nörolojik ve ortopedik bozukluk, spinal kord yaralanması gibi
engel türlerini içeren 18 yaş üstü 1202 olguyu içeren çalışmalarında, fiziksel
aktivitelere katılımı engelleyen nedenlerin başında sağlık sorunlarının geldiği, bunu
enerji yetersizliği ve çevredeki imkanların yetersizliğinin izlediğini saptamışlardır.
Ulaşım problemlerinin ise son sıralarda yer aldığını belirmişlerdir (56). Çalışmamızda
ise ilk sırada çevredeki ortam yetersizliği yer alırken, bunu ulaşım güçlükleri ve
maddi sıkıntıların izlediği görülmüştür. Ulaşım güçlüğünün nedenlerinin başında
toplu taşıma araçlarının TS girişine uygun olmayışı, engelli bireyin otobüs veya diğer
araçlara binmek için sürekli birilerinin yardımına muhtaç bırakılmasıdır. Bu durum
engelli bireyin evden çıkmamasına ve çekinmesine neden olmaktadır. Evden
çıkmaya bile korkan bireyin ev dışı sportif faaliyetlere katılımı doğal olarak daha zor
olacaktır. Murphy (1) engelli çocuklarla yaptığı bu konuyu ilgilendiren bir
çalışmasında, çocukların fiziksel aktivitelere katılımını engelleyen faktörlerin
başında fonksiyonel limitasyonların, yüksek maliyetin ve çevredeki spor
programlarının yetersizliğinin geldiğini söylemektedir.
Spor yapılacak ortam ve kişi
Sportif aktivitelere katılım ile ilgili olarak spor yapılacak ortam ve kişi
yönünden olgular incelendiğinde, olguların bedensel engelli arkadaşlarıyla spor
yapmayı (%58) bedensel engelli olmayan arkadaşlarıyla spor yapmaya göre daha
çok tercih ettikleri görülmüştür. Bu isteğin nedeni rekabete dayalı sporlarda
mümkün olduğunca eşit şartlarda bulunmak olabilir. Engelli olmayanların
bakışlarından, bakış açılarından çekinmek-utanmak da neden olabilir. Birlikte spor
yapılacak kişi olarak en az tercih ettikleri seçeneğin aile bireyleri olmasının nedeni
erişkin olmaları, yeni insanlar tanımayı ve sosyal katılımı istemeleriyle ilgili olabilir.
Takım sporlarına daha çok ilgi duydukları anlaşılmıştır (%54). Takım engelli bireye
aidiyet duygusu verir, yardımlaşma duygusu vardır, kendini rekabetin ortasında
yalnız hissetmez, her zaman bir paylaşım vardır, daha çok insan ile yakın ilişki
kurmaya fırsat tanır. Takımda birçok rol üstlenme fırsatı yakalarlar, daha çok insan
tanımaya fırsat bulurlar, bireysel çaba çok ön planda değildir. Rimmer ve
arkadaşlarının (59) engelliler, mimarlar, spor eğitmenleri ve şehir planlamacılar ile
yaptıkları kapsamlı bir çalışmada engellilerin, engelli olmayanların davranışlarını-
tutumlarını beğenmedikleri, bedensel engelli arkadaşları ile spor yapmayı daha çok
tercih ettikleri, ailenin korumacı tutumundan rahatsızlık duydukları saptanmıştır.
Ayrıca herkesin gittiği spor salonunda spor yapmayı ( %38) engellilere ayrılmış
alanda yapmaya (%29) göre daha çok tercih ettikleri saptanmıştır. Literatürde
sağlıklı bireyler için spor yapılacak alan tercihi ile ilgili çalışmalar bulunmaktadır
(95,96) fakat bedensel engelliler için bu tür bir çalışmaya rastlanamamıştır.
Yardımcı alet kullanımı
Yürüme yardımcısı, protez-ortez, tekerlekli sandalye gibi yardımcı alet ve
destekler açısından olgular sorgulandığında; %80 olgunun engeli nedeniyle yardımcı
alet kullandığı, kullanılan destekler içinde birinci sırayı tekerlekli sandalyenin (%34)
aldığı, bunu sırasıyla koltuk değneği (%21), protez (%17) ve kanadyen (%12) in
izlediği gözlenmiştir. Yardımcı alet ve destek kullanımının engel türleri ile ilgili
olduğu düşünülebilir. Ayrıca spor yapan olguların daha çok TS sporu yapıyor olması
da bir etken gibi görülebilir.
Araba Kullanımı ve Spor Olaylarını Takip
Araba kullanımı yönünden olgular değerlendirildiğinde, % 42’sinin araba
kullandığı saptanmıştır. Spor olaylarını takip açısından olgulara bakıldığında ise,
olguların % 82’sinin spor olaylarını takip ettiği görülmüştür. Bunların % 31.6’sının
televizyondan, %68.4’ünün internetten takip ettiği, % 71.3’ünün ise yazılı basından
da takip ettiği tespit edilmiştir.
5.2. Yaşam Kalitesi
Yaşam kalitesi ile ilgili çalışmalara bakıldığında spora katılımın engelli
bireylerde yaşam kalitesini geliştirdiği yönünde pek çok çalışma olduğu görülürken
(15,56,97), ülkemizde bu tür çalışmaların oldukça az olduğu dikkati çekmektedir.
Yapılan çalışmaların daha çok spinal kord yaralanmalı bireyler üzerinde olduğu
görülmektedir.
Sağlıklı bireyler ile kıyaslandığında engelli bireylerin daha düşük yaşam
kalitesine sahip olduğu düşünülmektedir. Fiziksel aktivitelere katılım ve rekreasyonel
aktivitelerin yaşam kalitesini arttırdığı bilinen bir gerçektir. Engelli bireylerin fiziksel
ve günlük yaşam aktivitelerindeki yetersizlikleri spora katılımı da etkilemektedir.
Evinde bile bağımsız olamayan bir engelli dışarı çıkmak ya da spor yapmak için
yeterli gücü ve cesareti kendinde görememektedir. Groff ve arkadaşlarının 18 yaş
üstü 483 SP’ li olgu ile yaptıkları çalışmada (3) spora katılımın, yaşamdan zevk alma,
iyi hissetme, günlük yaşam aktivitelerini yerine getirme gibi aktiviteleri olumlu
etkilediği bulunmuştur. Spora katılımı yüksek olan engellilerin yardımcı alet
kullanma becerileri gelişmekte ve spor yapmayanlara göre daha sağlıklı
olmaktadırlar. Bu yönüyle çalışma genel anlamda yaşam kalitesinin spor yapan
olgularımızda yapmayanlara göre daha fazla bulunmasını desteklemektedir.
Çalışmamızda ağrı dışında NHP’nin tüm alt gruplarında ve toplam puanda spor
yapan olguların daha iyi olduğu ve yaşam kalitelerinin dikkate değer oranda gelişmiş
olduğu gözlenmiştir. Spor ve rekreasyonel aktiviteler yaşam kalitesini arttırırken
engelli bireylerin topluma entegrasyon süreçlerinde nelere ihtiyaç olduğunun
farkına varılmasını da sağlar.
Olgular, yaşam kalitesi açısından NHP’nin alt gruplarına göre
değerlendirildiğinde; sosyal izolasyon alt grubunun, hiç spor yapmayan grupta
etkilendiği görülmüştür. Devine (97) boş zaman aktivitelerine katılan 14 engelli birey
ile yaptığı çalışmasında sosyal kabulün karakteristiklerinin insanlar arası rahat ve
keyifli iletişim, bir gruba dahil olma duygusu ve eşit statüde ilişki kurma fırsatı
olduğunu saptamıştır. Spor ve rekreasyonel aktiviteler tüm bunlara olanak tanıyan
konulardır. Spor yapan bireylerin sosyal kabulü artacağı için sosyal izolasyonları
azalmaktadır. Devine’ nın çalışması bu yönüyle çalışmamızın sonucunu
desteklemektedir. Boş zaman aktivitelerinin insanları birbirine bağlama, engeli olan
ile olmayan arasında köprü kurma rolü vardır. Yeteneklere yoğunlaşılır ve
ortaklıklara odaklanılır. Kişinin engeline değil de rekreasyonal aktivitedeki hedefe
odaklanılır. Emosyonel durum alt grubu pek çok çalışmada vurgulanmıştır. Muraki
ve arkadaşları (42) 169 erkek spinal kord yaralanmalı olgu üzerinde yaptıkları
çalışmada, spora katılımın yüksek olduğu durumlarda depresyonun düşük olduğunu
bulmuştur. Yine aynı çalışma egzersiz sıklığı arttıkça egzersizin psikolojik faydalarının
da arttığını belirtmektedir. Bu, sporun fiziksel faydaları ile de bağlantılı olabilir.
Fiziksel kapasite arttıkça bağımsızlık artar ve psikoloji düzelir. Çalışmamız yaşam
kalitesinin emosyonel durum alt parametresinde gruplar arasında anlamlı fark
olduğuna dikkat çekmektedir ve bu yönüyle de diğer çalışmalarla paralellik
göstermektedir.
Olguların spor yapma yılı ile NHP alt grupları arasında bir ilişki olup olmadığı
değerlendirildiğinde; fiziksel aktivitenin pozitif, sosyal izolasyon ve emosyonel
durumun negatif korelasyon gösterdiği görülmüştür. Spora katılım engelli bireyi
sosyal açıdan desteklediği için sosyal izolasyonu azaltmakta, bağımsızlığı arttırarak
emosyonel durumu düzeltmekte ve fiziksel aktivite oranını da arttırmaktadır.
Çalışmamız bu sonucuyla da literatürü desteklemektedir.
5.3. Kaygı Durumu
Çalışmamızda kaygı durumları yönünden gruplar karşılaştırıldığında,
durumluk kaygısı açısından gruplar arasında anlamlı bir farklılık olmadığı, ancak
sürekli kaygı düzeyi açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu
saptanmıştır. III. grubun sürekli kaygı düzeyi I. gruptan yüksek bulunmuştur.
Tsivgoulis ve arkadaşlarının bir çalışmasına göre engelli bireylerde (98)
yüksek fonksiyonel bozukluğu olanların kaygı düzeylerinin yüksek olduğu
bulunmuştur. III. grubun NHP fiziksel aktivite parametresinin diğer iki gruptan
anlamlı derecede farklı olması, fiziksel aktivitenin kötü olmasını fonksiyonel
bozukluk olarak değerlendirirsek, kaygı düzeyinin de yüksek çıkmasına neden
olabileceği düşünülebilir. Çalışmamız bu yönüyle Tsivgoulis ve arkadaşlarının
çalışmasını desteklemektedir.
Gioia ve arkadaşları (99) 137 erkek spinal kord yaralanmalı olgu üzerinde
kaygı düzeyini değerlendirdikleri çalışmalarında, hiç sportif faaliyetlere katılmayan
grubun kaygı puanlarını belirgin bir şekilde yüksek bulmuşlardır. Muraki (42) 169
erkek spinal kord yaralanmalı olguyu içeren bir çalışmasında, olguları spora
katılımlarına göre 4 gruba ayırarak, kaygı anketini uygulamıştır. En yüksek aktivite
düzeyindeki grubun sürekli kaygı puanları en düşük bulunmuştur. Çalışmamızdan
elde edilen sonuçlar Muraki ve Gioia’nın sonuçları ile paralellik göstermektedir.
Gelir düzeyinin kaygı durumunu etkileyip etkilemediği yönünde yapılan
analizlerde istatistiksel yönden bir farklılık gözlenmemiştir. Gioai ve arkadaşları (99)
yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, iş gibi demografik faktörlerin psikolojik değişkenlerle bir
bağlantısı bulunmadığını belirtmişlerdir.
Çalışmanın limitasyonları; anket ve değerlendirme çalışması olarak
düşünüldüğünde 100 olgudan daha fazla olguya ulaşılmasının sonuçlar açısından iyi
olabileceği, ancak engelli popülasyonu ve bunlara ulaşmadaki sorunları
düşündüğümüzde ise bu sayının yeterli olabileceği görüşündeyiz. Anket içeriğinin
kontrol edilmesi yönünden çalışma öncesi yeterli olguyu içeren pilot çalışmanın
yapılmamış olması önemli bir limitasyondur.
Çalışmamızın sonuçları spora katılımın bireyin yaşam kalitesini etkileyen bir
faktör olduğunu ortaya çıkarmış, spora katılımı azaltan faktörlerin Avrupa
ülkelerindeki faktörlerle aynı olduğu ancak önem sırasının ülkemiz koşullarına göre
değişebildiğini göstermiştir. Bu sonuç bu konuda çalışanlara engelli bireylerin
sorunlarını çözmede neyin öncelikli olduğu konusunda fikir vermekte ve konuyla
ilgili yapılacak toplum temelli rehabilitasyon çalışmaları için bir veri oluşturmaktadır.
Çalışmanın sonuçları, anketin içeriği geliştirilerek daha fazla olguyu içeren
araştırmalarla desteklenmelidir. Bu şekilde ülkemiz açısından engellilere yönelik bir
veri tabanı oluşturulabilir, bedensel engellilere yönelik sporcu profili çıkartılabilir.
Bu çalışmanın İstanbul iliyle sınırlı kalmayıp, fizyoterapi Rehabilitasyon
alanında çalışan fizyoterapistler, takımlarda çalışan spor fizyoterapistleri ve özel
eğitim merkezlerinde çalışan fizyoterapistlerin ortak katılımıyla Türkiye geneline
yayılan çok merkezli projelere dönüştürülmesinin engelli sporunun gelişmesine yol
göstereceği ve engelli sporunun gelişmekte olduğu ülkemizde var olan potansiyelin
kullanımını sağlayarak, bedensel engelli bireylerin spora katılımını artıracağı
düşüncesindeyiz.
6. SONUÇLAR
Bu çalışma bedensel engelli bireylerde sportif aktivitelere katılımın yaşam
kalitesi ve kaygı durumuna etkilerini araştırmak ve bedensel engelli bireylere ait
demografik bir veri elde etmek amacıyla yapılmıştır. Çalışmaya 18-45 yaş arasında
olan, İstanbul ilinde yaşayan, kognitif veya mental problemi olmayan ve çalışmaya
katılmayı gönüllü olarak kabul eden olgular alınmıştır. Olgular profesyonel anlamda
spor yapanlar, amatör ya da rekreasyonel olarak spor yapanlar ve hiç spor
yapmayanlar olmak üzere 3 gruptan oluşmaktadır. Olguların demografik özelliklerini
ve spor katılımlarını belirlemek amacıyla kendi oluşturduğumuz bir anket, yaşam
kalitesini değerlendirmek amacıyla Nottingham Sağlık Profili ve kaygı düzeyini
belirlemek amacıyla Durumluk- Sürekli Kaygı Envanteri (STAI) kullanılmıştır.
Çalışma süresince yapılan değerlendirmelerde elde edilen sonuçlar
şunlardır:
• Hiç spor yapmayan grubun yaş ortalaması profesyonel ve rekreasyonel olarak
spor yapan gruptan yüksektir.
• Kadın bedensel engellilerin spor katılımları erkeklere göre daha azdır.
• Profesyonel sporcuların eğitim düzeyi amatör sporculardan ve hiç spor
yapmayanlardan daha yüksektir.
• En yüksek sigara içme oranı hiç spor yapmayan gruptadır.
Sonradan engelli olma oranı (79) doğuştan engelliliğe (%21) göre oldukça
yüksektir.
Profesyonel sporcuların % 96‘ sı sonradan engelli olmuştur ve bunların da % 90’ı
engelli olmadan önce de spor yapmıştır.
Profesyonel sporcular en yüksek gelir düzeyine sahiptir.
En çok istek duyulan spor dalları sırası ile TS basketbol, yüzme,TS tenis ve masa
tenisidir.
Olguların spor yaparken karşılaştıkları güçlükler ya da spor yapmalarına engel
olarak gördükleri faktörlerin başında çevrede spor yapacak ortam yetersizliği
gelmektedir, ikinci sırada ise spor yapılacak alana ulaşımın zor olması, üçüncü
sırada ise maddi açıdan yetersizlik vardır.
Olgular daha çok bedensel engelli arkadaşları ile spor yapmayı tercih
etmektedirler. Birlikte spor yapılacak kişi olarak en az tercih ettikleri seçeneğin
aile bireyleridir. Takım sporlarına daha çok ilgi duymaktadırlar.
Olgular arasında en çok kullanılan yardımcı alet TS’dir.
Olgular spor olaylarını daha çok internetten takip etmektedirler. TV ise ikinci
sırada gelmektedir.
Spor katılımı ağrı hariç sağlıkla ilgili yaşam kalitesinin tüm alt başlıkları ile ve
sürekli kaygı düzeyi ile bağlantılıdır. Profesyonel ya da amatör olarak spor
yapanların yaşam kaliteleri hiç spor yapmayanlardan daha yüksektir.
Spor yapılan süre ile NHP’nin sosyal izolasyon ve emosyonel reaksiyon alt
parametreleri negatif, fiziksel aktivite alt parametresi ise pozitif korelasyon
göstermektedir.
Hiç spor yapmayan grubun sürekli kaygı düzeyi profesyonel ya da amatör olarak
spor yapanlardan daha yüksektir.
7. ÖNERİLER
- Daha ileri yaştaki bedensel engellilerin de spor katılımlarını arttırıcı çalışmalara
ihtiyaç vardır. Kapsamlı çalışmalar yapılarak bu bireylere ulaşılmalı, yapabilecekleri
spor dalları ve katılabilecekleri faaliyetler hakkında bilgiler verilmeli, katılımlarını
arttırıcı organizasyonlar düzenlenmelidir.
- Kadınların ilgi duydukları spor dalları ve rekreasyonel faaliyetler araştırılıp
katılımlarını arttırıcı yönde halk sağlığı projelerinin geliştirilmesine ihtiyaç vardır.
Ülkemizde kadın bedensel engellileri içeren kapsamlı çalışmaların yapılması bu
konudaki sonuçların desteklenmesi açısından önemli olacaktır. Profesyonel spor
dallarında kadın olgu sayısı amatör veya rekreasyonel sporlara göre daha azdır.
Amatör ya da rekreasyonel olarak spor yapan kadın olgulardan da kapasitesi uygun
olanların profesyonelleşmesi sağlanmalı, profesyonel anlamda faaliyet
gösterebilecekleri ligler kurulmalıdır. Rekreasyonel olarak spor yapanları da motive
etmek için turnuvalar düzenlenmeli, ligleri ve turnuvaları finanse edici sponsorluk
çalışmaları ciddi bir şekilde yapılmalıdır. Hiç spor yapmayan kadın bedensel
engellileri bilinçlendirici çalışmalar yapılmalıdır.
- Hiç spor yapmayanları da dahil edici rekreasyonel ya da sportif faaliyetler bulmak
ve onları dahil etmek yaşam kalitesi ve kaygı durumlarını iyileştirerek sigara içme
oranlarını azaltabilir. Engelli bireylerin sağlıklı bireylere göre kronik obstrüktif
akciğer hastalıklarına yakalanma riskinin daha yüksek olduğu düşünüldüğünde
inaktif bireylerin sigara içme oranını azaltıcı çalışmaların yapılması gerekmektedir.
- Gelir düzeyi düşük olan bireylerin de katılımını arttırmak için lokal spor faaliyetleri
düzenlenmelidir. Ekipman gerektirmeyen ve maliyeti daha düşük olan sporlara
yönlendirilebilirler ya da bu konuda desteklenebilirler.
- Rehabilitasyon merkezleri ve fizyoterapistler mümkün olan en erken dönemde
sonradan engelli olan bireyi uygun spora yönlendirmeli ve spor yapmaya motive
etmelidir. Merkezde bulunan diğer engellilerle grup çalışmaları- takım sporları,
rekreasyonel aktiviteler hem genel sağlığın ve yaşam kalitesinin gelişmesinde hem
de engellinin topluma yeniden entegre olmasında, yeni sosyal ilişkiler kurmasında
faydalı olacaktır. Doğuştan engelli olan bireyler için de okulların önemi büyüktür.
Okullardaki beden eğitimi öğretmenleri engelli çocuklar için de uygun spor ortamları
yaratmalı, beden eğitimi derslerine mutlaka onlarda dahil edilmelidir.
- Kapsamlı bir tarama, iyi bir araştırma ile her engelli bireye uygun spor dalı
keşfedilmeli, BJK ve GS gibi diğer büyük spor kulüpleri de engelliler için takımlar
kurmalıdır. Bölgesel imkanlar açısından düşünürsek engellilerin girişinin kolay
olacağı, TS basketboluna uygun sahalar yapılmalı, saha kenarına engelli olmayan
bireyler için de spora uygun tekerlekli sandalyeler bırakılmalı, engelli olan ile
olmayanı kaynaştırıcı faaliyetler düzenlenmelidir. Masa tenisi okullarda,
rehabilitasyon merkezlerinde rahatlıkla kurulabilecek bir düzeneğe sahiptir.
Okullarda beden eğitimi öğretmenleri, rehabilitasyon merkezlerinde de
fizyoterapistler ekipman maliyeti düşük, öğrenmesi kolay ve eğlenceli olan bu sporu
engelli bireyler için organize etmelidirler. Devlet okulları fizyoterapistlerden, engelli
öğrencilerin spor katılımını sağlayıcı yönde danışmanlık alabilirler. Uygun
hazırlanmış projelerle bu organizasyon yurt geneline yayılabilir.
- Bedensel engelli bireylere ayrı yerler inşa etmek yerine mevcut ortamlar onların da
girebileceği hale getirilmelidir, böylece entegrasyon da sağlanmış olabilir. Bedensel
engelli bireylerin spor karşılaşmalarını saha içinde izlemek yerine engelli olmayanlar
gibi tribünden izleyebilmeleri için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Bu sorun temel
sorunlardan biri olarak görülmeli, belediyeler bunun için çözümler üretmelidir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin engelli bireyler için bir ulaşım sistemi
bulunmaktadır. Engelli bireyler evlerinden alınıp rehabilitasyon merkezlerine ya da
hastanelere ücretsiz taşınmaktadır. Fakat talebin çok olması sistemin efektif
işleyememesine yol açmaktadır. Maddi yetersizliğin sorun olmaması için de
ekipmanı başka oluşumlar sağlamalıdır, spor salonları engelli bireylere indirim
yapabilir, halı sahalar ücretsiz saha temin edebilir. Ama bu ne kadar doğrudur? Her
yönden sağlıklı bireylerle eşit haklara sahip olmalarını isterken böyle bir ayrımcılık ve
ayrıcalık doğru bir yaklaşım mıdır? Tartışmaya açık bir konudur.
- Olgular arasında en çok kullanılan yardımcı alet TS’dir. Bu kadar yüksek TS
kullanma oranına rağmen ülkemizde yolların, otobüslerin hala TS kullanımına uygun
olmadığı söylenebilir. Şehir bölge planlamacılar, mimarlar ve fizyoterapistler tesis
planlamalarında ortak çalışmalıdırlar. Ulaşılabilirilk ve erişilebilirlik toplumun her
alanı için geçerli olmalıdır.
- Gerek yazılı gerek görsel basında ve internette engelli sporuna dair haberlerin daha
çok yer alması bu konuda bir farkındalık yaratmanın yanı sıra takımların sponsor
sıkıntılarına da çözüm olabilir. Spor olaylarının duyuruları, gerek ülkemizde gerekse
dünyada engelli bireylerin başarıları internette olabildiğince fazla yer bulmalıdır. Tv
kanalları da bu konuya eğilmelidir. Bu yıl başlayan ampute futbol liginin İstanbul’da
yapılan maçlarına ulusal kanallardan sadece TRT ilgi göstermektedir. Diğer ulusal
kanallar da mutlaka spor haberlerinde ampute futbol ligi, TS basketbol ligi ve diğer
engelli sporu ile ilgili olaylara yer vermelidir. Yılın en iyi golünü seçen, yılın en
başarılı antrenörünü seçen organizasyonlar olmalı, spor yapanlar mümkün
olduğunca çok motive edilmeli, yapmayanlar da mümkün olduğunca çok
bilgilendirilmeli, haberdar edilmelidir.
- Daha mutlu, daha aktif, daha müdahil engelli bireylere sahip olmak için spora
şimdikinden çok daha fazla önem verilmelidir. Bu duruma bir halk sağlığı sorunu
olarak bakılmalı ve bu konuda uygun çalışmalar yapılmalı, projeler desteklenmelidir.
- Spora katılımı kısıtlayan her hastalık/ travma/ yaralanma türü için ayrı ayrı, fazla
sayıda olgu içeren çalışmalara ihtiyaç vardır. Spora katılımı etkileyen faktörler her
tür için ayrı ayrı değerlendirilmeli, spor ile ilgili bilinç düzeylerini ölçücü karmaşık
olmayan sorular yöneltilmelidir. Elde edilecek bu bulgular engelliler ile ilgili
stratejiler geliştirmede kullanılmalı ve sosyal yaşama katılımları mümkün olduğunca
arttırılmalıdır. Spor tesisleri engelli bireylere uygunluk açısından değerlendirilmeli ve
derecelendirilmelidir. Yönlendirme aşamasında bu derecelendirmeye ihtiyaç
olacaktır. Spor tesisleri ve okullar/ rehabilitasyon merkezlerinin yıllık rutin
kontrollerle bir yıl öncesine göre spor yapılacak ortamın kalitesini yükseltip
yükseltmediği saptanmalı, tesisten/ kurumdan yararlanan engelli bireylerin tatmin
düzeyini ölçücü araştırmalar yapılmalıdır.
- Engelli bireylerin katılabilecekleri spor faaliyetleri konusunda bilgilendirici ve
motive edici bir broşür hazırlanmalı; okullara, rehabilitasyon merkezlerine,
hastanelere, belediyelere dağıtılmalıdır. Fakat bunlardan önce yapılması gereken
engelli bireylerin günlük yaşamda bağımsızlığını arttırıcı düzenlemelerin
gerçekleştirilmesi, çevrenin engellerinin kaldırılması, engelli bireyi evinden dışarı
çıkmaya cesaretlendirecek ortamın hazırlanmasıdır.
Bu tür çalışmalar yapacak olan araştırıcılara öneriler:
-Engelli bireylerle önce arkadaşlık kurmaya çalışılmalı, direk değerlendirmeler yapılıp
işinizi bitirip bir daha ilgilenmemek üzere ayrılmamalı,
- Bireyler çalışmanın sonuçlarından mutlaka haberdar edilmeli,
- Spor yapanların mutlaka maçlarına gidilmeli, onlara destek olunmalı,
- Belediyelerden yardım isterken amaçlar açık ve net bir şekilde dile getirilmeli,
- Değerlendirmeler spesifik bir durum yoksa antrenman sonrasına- maç öncesine-
maç sonrasına bırakılmamalı, antrenman öncesi yapılmalı,
- Anketlerde mümkün olduğunca net, anlaşılır, yalın ifadeler kullanılmalı, karmaşık
puanlamalı anketlerden kaçınılmalıdır.
- TS de olan biriyle iletişim kurarken göz seviyesinde olmaya özen gösterilmeli,
onlara tepeden bakılmamalı,
- Değerlendirme yöntemleri mümkün olduğunca kısa ve pratik olanlardan seçilmeli,
- Eğer bir takıma gidiliyorsa antrenör veya menajer ile iyi iletişim kurulmalıdır.
Çalışmamızın sonuçlarının, bedensel engelli bireylerle ilgili yapılacak
araştırmalar için kaynak olabileceği, konuyla ilgili çalışmaların yapılandırılmasında
ışık tutacağı görüşündeyiz.
KAYNAKLAR
1. Murphy, N.A., Carbone, P.S. (2008) Promoting the participation of children with
disabilities in sports, recreation, and physical activities. Pediatrics, 121 (5), 1057-
1061.
2. Ergun, N. (2008). Ortopedik Özürlüler Aile Eğitim Rehberi, Ankara: T.C.Başbakanlık
Özürlüler İdaresi Başkanlığı Yayınları.
3. Groff, D.G., Lundberg, N.R.,Zabriskie, R.B. (2009). Influence of adapted sport on
quality of life: perceptions of athletes with cerebral palsy. Disability
Rehabilitation, 31 (4): 318-326.
4. Durstine, J.L., Painter, P., Franklin, B.A., Morgan, D., Pitetti, K.H.,Roberts, S.O.
(2000) Physical activity for the chronically ill and disabled. Sports Medicine, 30
(3), 207-219.
5. Fernhall, B., Heffernan, K., Jae, Y.S., Hedrick, B. (2008) Health implications of
physical activity in individuals with spinal cord injury: a literature review. Journal
of Health and Human Services Administration, Spring, 465-502.
6. Bayramlar, K. (2009) Ortopedik özürlülerde rekreasyonel aktiviteler ve spor.
Ankara Üniversitesi Dikimevi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokul Dergisi, 8(1):
23-27.
7. Dijker M. (1997) Quality of life after spinal cord injury: a meta-analysis of the
effects of disablement components. Spinal Cord, 35: 829-840.
8. WHO: Disability, prevention and rehabilitation. Technical Report Series. World
Health Organization , Geneva, 1981, s.668.
9. T.C. Sağlık Bakanlığı. (2007). Türkiye’de Sağlığa Bakış. Ankara: T.C. Sağlık
Bakanlığı.
10. Lockette, K. F., Keyes, A. M. (1994). Coniditoning with physical disabilities.
Rehabilitation Instutute of Chicago.
11. Güzel, R., Uysal, F., Oğuz, H., Dursun, E., Dursun, N., Orkun, S. Ve diğerleri
(2004). Tıbbi Rehabilitasyon. Nobel Tıp Kitabevi.
12. Grundy, D., Swain, A. (2002). ABC of Spinal Cord Injury. London: BMJ Books.
13. Mcdonald, JW., Sadowski, J. (2002) Spinal cord injury. Lancet, 359: 417-425.
14. Karacan, I., Koyuncu, H., Pekel, O., Sümbüloğlu, G., Kirnap, M., Dursun, H.,
Kalkan, A., Cengiz, A., Yalınkılıç, A., Ünalan, H. I., Nas, K., Orkun, F., Tekeoğlu, I.
(2000) Traumatic spinal cord injuries in Turkey: A Nation wide epidemiological
study. Spinal Cord, 38(11): 697-701.
15. Santiago, M.,Coyle, C. (2004) Leisure-time physical activity and secondary
conditions in women with physical disabilities. Disability Rehabilitation, 26 (8),
485-494.
16. Neumann, D. A. (2004) Polio: Its impcat on the people of the United States and
the emerging profession of physical therapy. Journal of Orthopaedic& Sports
Physical Therapy, 34 (8): 479- 492.
17. www.polioeradication.org Küresel Polio Eredikasyonu Girişimi web sitesi
18. Şener, G., Erbahçeci, F. (2001) Protezler.Ankara: H.Ü. Fizik Tedavi ve
Rehabilitasyon Yüksekokul Yayınları.
19. Yiğiter K, Erbahçeci F. (2008) “Amputelerde Fizyoterapi”, Tidy’s Physiotherapy,
Porte SB (ed), Butterworth Heineman, Philadelphia, 2003. Yakut E, Kayıhan H
(eds.), Feryal Matbaacılık.
20. Yazıcıoğlu, K., Taskaynatan, M. A., Güzelküçük, U., Tuğcu, I. (2007) Effect of
playing football (soccer) on balance, strength and quality of life in unilateral
below- knee amputees. American Journal of Physical Medicine and
Rehabilitation, 86: 800-805.
21. Wetterhahn, K.A., Hanson, C., Levy, C.E. (2002) Effect of participation in physical
activity on body image of amputees. American Journal of Physical Medicine, 81:
194-201.
22. Graham, K. Z., MacKenzie, E. J., Patti, L. E., Travison, T.G., Brookmeyer, R. (2008)
Estimating the prevalance of limb loss in the United States: 2005 to 2050.
Archieves of Physical Medicine and Rehabilitation, 89: 422-429.
23. Dillingham, T.R., Pezzin, E.L., McKenzie, E.J. (2002). Limb amputation and
limb deficiency: Epidemiology and recent trends in the United States. Southern
Medical Journal, 95(8): 875-883.
24. Livanelioğlu, A., Kerem Günel, M. (2009) Serebral Palside Fizyoterapi. Ankara.
25. Bax, M., Goldstein, M., Rosenbaum, P., Leviton, A., Paneth, N., Dan, B.,
Jacobsson, B., Damiano, D. (2005). Proposed definition and classification of
serebral palsy. Developmental Medicine and Child Neurology, 47: 571-576.
26. Şirzai, H., Erkin, G., Çulha, C., Özel, S. (2008). Measuring Functional Change in
Turkish Children with Cerebral Palsy Using the Pediatric Evaluation of Disability
Inventory (PEDI). Turkish Journal of Medical Sciences, 38(6): 555-560.
27. Bushby, K., Bourke, J., Bullock, R., Eagle, R., Gibson, M., Quinby, J. (2005). The
multidisiplinary management of Duchenne Muscular Dystrophy. Current
Paediatrics, 15: 292-300.
28. Türeyen, Z.C., Cavlak, U., Hallaçeli, H., Yurdalan, S.U., Can, F., Karaduman, A. Ve
diğerleri (1996) Uygulamalı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon. İzmir: D.E.Ü.
Rektörlük Matbaası.
29. Caplan, L.R. (2006). Stroke. New York: American Academy of Neurology.
30. Nagaraja, D., Gururaj, G., Girish, N., Panda, S., Roy, A.K., Sarma, G.R.K. ve
diğerleri. (2009). Feasibility study of stroke surveillance: Data from Bangalore,
India. Indian Journal of Medical Research, 130:396-403.
31. WHO Stroke Manual (2006). The WHO stepwise approach to stroke surveillance.
32. Warlow, C., Sudlow, C., Dennis, M., Wrdlaw, J., Sandercock, P. (2003). Stroke.
The Lancet, 362: 1211-1224.
33. Chau, PC. J., Thompson, D.R., Twinn, S., Chang, A.M., Woo, J. (2009)
Determinant of participation restriction among community dwelling stroke
survivors: A path analysis. BMC Neurology, 9:49.
34. Skinner, H.B. (2006) Current Diagnosis and Treatment Orthopaedics. United
State of America: Lange Current Series.
35. Apkon, S. (2004). Pediatric limb deficiencies. The Children’s Hospital Physical
Medicine and Rehabilitation, 8 (1).
36. Seekins, T., Clay, J., Ravesloot, C. (1994). A desprictive study of secondary
conditions reported by a population of adults with physical disabilities served by
three independent living centers in a rural state. Journal of Rehabilitation,
April/May/June: 47-51.
37. Johnson, R.L., Gerhart, K.A., McCray, J., Menconi, J.C., Whiteneck, G.G. (1998)
Secondary conditions following spinal cord injury in a population-based sample.
Spinal Cord, 36: 45-50.
38. Kjaer, M. (2000) Why exercise in paraplegia? British Journal of Sports Medicine,
34 (5), 322-323.
39. Wetterhahn, K.A., Hanson, C.,Levy, C.E. (2002) Effect of participation in physical
activity on body image of amputees. American Journal of Physical Medicine and
Rehabilitation, 81 (3), 194-201.
40. Kinne, S., Patrick, L.D., Doyle, D.L. (2004) Prevalance of secondary conditions
among people with disabilities. American Journal of Public Health, 94(3), 443-
445.
41. Jacobs, P.L., Nash, M.S. (2001) Modes, benefits and risks of voluntary an
delectrically induced exercise in persons with spinal cord injury. The Journal of
Spinal Cord Medicine, 24(1): 10-18.
42. Muraki, S., Tsunawake, N., Hiramatsu, S.,Yamasaki, M. (2000) The effect of
frequency and mode of sports activity on the psychological status in tetraplegics
and paraplegics. Spinal Cord, 38 (5), 309-314.
43. Sharp, M.U. (1955) Social problems of the young disabled. British Medical
Journal, 15, 163.
44. Anderson, D.M., Wozencroft, A. (2008) Adolescent girls’ involvement in
disability sport: a comparison of social supprt mechanisms. Journal of Leisure
Research, 40(2): 183-207.
45. French, D., Hainsworth, J. (2001) ‘There aren’t any buses and the swimming pool
is always cold!’: obstacles and oppurtunities in the provision of sport for
disabled people. Managing Leisure, 6: 35-49.
46. Lund, M.L., Lexell, J. (2008) Perceived participation inlife situation in persons
with late effect polio. Journal of Rehabilitation Medicine, 40: 659-664.
47. www.post-polio.asso.fr
48. Yelnik, A., Laffont, I. (2009) The psychological aspects of polio survivors through
their life experience. Annals of Physical and Rehabilitation Medicine, December.
49. Yağmurlu, M.F., Yağmurlu, B., Yılmaz, M.(2009) orthopaedic disability and
socioemotional functioning. Pediatrics International, 51(5):637-644.
50. O’ Connor, D.L., Young, M.J., Saul, M.J. (2004) Living with paraplegia. Health and
Social Work, 29(3): 207-218.
51. www.ozida.gov.tr T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi web sitesi
52. Ergun, N., Baltacı, G. (2006). Spor Yaralanmalarında Fizyoterapi ve
Rehabilitasyon Prensipleri, 2. Basım. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi
ve Rehabilitasyon Yüksekokulu Yayınları.
53. Cooper, R.A., Quatrano, L.A., Axelson, P.W., Harlan, W., Stineman, M., Franklin,
B. ve diğerleri. (1999) Research on physical activity and health among people
with disabilities: a consensus statement. Journal of Rehabilitation Research and
Development, 36 (2), 142-154.
54. Slater, D.,Meade, M.A. (2004) Participation in recreation and sports for persons
with spinal cord injury: review and recommendations. NeuroRehabilitation, 19
(2), 121-129.
55. Tasiemski, T., Kennedy, P., Gardner, B.P.,Taylor, N. (2005) The association of
sports and physical recreation with life satisfaction in a community sample of
people with spinal cord injuries. NeuroRehabilitation, 20 (4), 253-265.
56. van der Ploeg, H.P., Streppel, K.R., van der Beek, A.J., van der Woude, L.H., van
Harten, W.H.,van Mechelen, W. (2008) Underlying mechanisms of improving
physical activity behavior after rehabilitation. International Journal of Behavioral
Medicine, 15 (2), 101-108.
57. Wu, S.K.,Williams, T. (2001) Factors influencing sport participation among
athletes with spinal cord injury. Medicine and Science in Sports and Exercise, 33
(2), 177-182.
58. Finch, C., Owen, N.,Price, R. (2001) Current injury or disability as a barrier to
being more physically active. Medicine and Science in Sports and Exercise, 33 (5),
778-782.
59. Rimmer, J.H., Riley, B., Wang, E., Rauworth, A.,Jurkowski, J. (2004) Physical
activity participation among persons with disabilities: barriers and facilitators.
American Journal of Preventive Medicine, 26 (5), 419-425.
60. Gür A. (2001) Özürlülerin Sosyal Yaşama Uyum Süreçlerinde Sportif Etkinliklerin
Rolü. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı, Ankara: Başbakanlık Basımevi.
61. www.paralympic.org Paralimpik Hareket Resmi Web Sitesi
62. Kalyon, T.A. (1997). Özürlülerde Spor. Ankara: Bağırgan Yayınevi.
63. www.sporakademisi.net
64. www.tmpk.org.tr Türkiye Milli Paralimpik Komite Resmi Sitesi
65. Curtis, K.A., Black, K. (1999) Shoulder pain in female wheelchair basketball
players. Journal of Orthopaedic and Sports Physical Therapy, 29: 225- 231.
66. www.iwbf.org Uluslar arası TS Basketbol Resmi Web Sitesi
67. www.besf.org.tr Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Web Sitesi
68. Bayramlar, K., Ergun, N. (2009) Engelli masa tenisi oyuncularında yaşam
kalitesinin değerlendirmesi. Türkiye Klinikleri, 1(1): 53-57.
69. www.wheelpower.org
70. www.itftennis.com
71. www.tekerleklisandalyetenisi.com
72. www.wovd.com
73. www.sailing.org
74. Başaran, S., Güzel, R., Sarpel, T. (2005) Yaşam kalitesi ve sağlık sonuçlarını
derlendirme ölçütleri. Romatizma, 20(1): 55-63.
75. Medland, J., Ellis-Hill, C. (2008) Why do able-bodied people take part in
wheelchair sports? Disability and Society, 23(2): 107-116.
76. Colver, A. (2006) Study protocol: SPARCLE--a multi-centre European study of the
relationship of environment to participation and quality of life in children with
cerebral palsy. BMC Public Health, 6, 105.
77. Canavarro, M.C., Serra, A.V., Simoes, M.R., Rijo, D., Pereira, M., Gameiro, S. ve
diğerleri. (2009) Development and psychometric properties of the World Health
Organization Quality of Life Assessment Instrument (WHOQOL-100) in Portugal.
International Journal of Behavioral Medicine, 16 (2), 116-124.
78. WHOQOL. Meausuring quality of life.
79. Stroud, M.N., Minahan, C.L. (2009) The impact of regular physical activity on
fatigue, depression and quality of life in persons with multiple sclerosis. Health
and Quality of Life Outcomes, 7:68.
80. Jain, N.B., Sullivan, M., Kazis, L.E., Tun, C.G.,Garshick, E. (2007) Factors
associated with health-related quality of life in chronic spinal cord injury.
American Journal of Physical Medicine and Rehabilitation, 86 (5), 387-396.
81. Singh, R., Dhankar, S.S., Rohilla, R. (2008) Quality of life of people with spinal
cord injury in Northern India. International Journal of Rehabilitation Research,
31: 247-251.
82. Arkonaç S. (1993) Psikoloji ve zihin süreçleri bilimi. İstanbul: Alfa Basım Yayın
Dağıtım. I.Baskı.
83. Öztürk O.(1994) Ruh Sağlığı ve Bozuklukları. Ankara: Hekimler Yayın Birliği. 5.
Baskı.
84. Öner N. , Le Compte A. (1985) Süreksiz durumluk/sürekli kaygı envanteri el
kitabı.İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınları.
85. Cüceloğlu D. (1996) İnsan ve Davranışı.İstanbul: Remzi Kitabevi, 6. Baskı.
86. Küçükdeveci, A.A., McKenna, S.P., Kutlay, S., Gursel, Y., Whalley, D., Arasil, T.
(2000) The development and psychometric assessment of the Turkish version of
the Nottingham Health Profile. International Journal of Rehabilitation
Resolutions, 23 (1): 31-38.
87. Baro, E., Ferrer, M., Vazquez, O., Miralles, R., Pont, A., Esperanza, A. ve diğerleri.
(2006) Using the Nottingham Health Profile (NHP) among older adult inpatients
with varying cognitive function. Quality of Life Research, 15 (4), 575-585.
88. Bayramlar, K., Bumin, G., Yakut, Y., Şener,G. (2007) Ampute vücut imajı ölçeğinin
Türkçe uyarlamasının geçerliği. Fizyoterapi Rehabilitasyon, 18(2): 79-83.
89. Cieza, A., Stucki, G. (2005) Content comparison of health-related quality of life
(HRQOL) instruments based on the international classification of functioning,
disability and health (ICF). Quality of Life Research, 14:1225- 1237.
90. Şirin, A., Kavak, O., Ertem, G. (2003) Doğumhane stajına çıkan öğrencilerin
durumluk- sürekli kaygı düzeylerinin belirlenmesi. C.Ü. Hemşirelik Yüksekokulu
Dergisi, 7(1): 27-32.
91. Wood-Dauphinee, S., Exner, G., Bostanci, B., Glass, C., Jochheim, K.A., Kluger, P.
ve diğerleri. (2002) Quality of life in patients with spinal cord injury--basic issues,
assessment, and recommendations. Restorative Neurology and Neuroscience, 20
(3-4), 135-149.
92. Alpar R. (2006). Spor Bilimlerinde Uygulamalı İstatistik. Ankara: Nobel Yayınevi.
93. Sallis, J.F., Prochaska, J.J., Taylor, W.C. (2000) A review of correlates of physical
activity of children and adolescents. Medicine and Science in Sports and Exercise.
32:963-975.
94. Seabra, A.F., Mendonca, D.M., Thomis, M.A., Peters, T.J.,Maia, J.A. (2008)
Associations between sport participation, demographic and socio-cultural
factors in Portuguese children and adolescents. Euopean Journal of Public
Health, 18 (1), 25-30.
95. Sallis, J.F., Kraft, K.,Linton, L.S. (2002) How the environment shapes physical
activity: a transdisciplinary research agenda. American Journal of Preventive
Medicine, 22 (3), 208.
96. Humpel, N., Owen, N.,Leslie, E. (2002) Environmental factors associated with
adults' participation in physical activity: a review. American Journal of Preventive
Medicine, 22 (3), 188-199.
97. Devine, M.A. (2004) ‘ Being a doer instead of a viewer’: The role of inclusive
leisure contexts in determining social acceptance for people with disabilities.
Journal of Leisure Research, 36(2): 137-159.
98. Tsivgoulis, G., Triantafyllou, N., Papageorgiou, C., Evangelopoulos, M.E.,
Kararizou, E., Sfagos, C. ve diğerleri. (2007) Associations of the Expanded
Disability Status Scale with anxiety and depression in multiple sclerosis
outpatients. ACTA Neurologica Scandinavica, 115 (1), 67-72.
99. Gioia, M.C., Cerasa, A., Di Lucente, L., Brunelli, S., Castellano, V.,Traballesi, M.
(2006) Psychological impact of sports activity in spinal cord injury patients.
Scandinavian Journal of Medicine and Science in Sports, 16 (6), 412-416.
EK 1
BEDENSEL ENGELLİ BİREYLERDE SPORTİF AKTİVİTELERE KATILIMI DEĞERLENDİRME
FORMU
1. Cinsiyet: Erkek Kadın
2. Doğum Tarihiniz :
3.
Eğitim Durumu İş Durumu / Gelir düzeyi
a, b, c (*)
Birey
* a) 500 TL ve üzeri b) 1000 TL ve üzeri c) 2000 TL ve üzeri
4. Medeni Durum :
5. Kardeş Sayısı :
6. Ailenin kaçıncı çoçuğu:
7. Anne-Baba akraba mı? HAYIR EVET (Derecesini Belirtiniz)
8. Size göre ailenizin ekonomik durumu nasıl?
ÇOK KÖTÜ KÖTÜ ORTA İYİ ÇOK İYİ
9. Siz dahil evinizde kaç kişi yaşıyor?
10. Sigara kullanıyor musunuz?
HAYIR
BIRAKTIM (Ne kadar süre sigara içtiniz?)
EVET ise;
Sigaraya başlama yaşınız nedir?
Sigara içme nedeniniz nedir?
Günde ortalama kaç sigara içiyorsunuz? 1-5 6-10 11-20 21 ve
üzeri
11. Engelinizin türünü işaretleyiniz.
a) Tek taraflı polio (Çocuk felci) sekeli
b) Çift taraflı polio (çocuk felci) sekeli
c) Spinal kord yaralanması
* Parapleji / paraparazi
* Kuadripleji / kuadriparazi
d) Amputasyon
* Tek taraflı bacak amputasyonu
* Çift taraflı bacak amputasyonu
* Tek taraflı kol amputasyonu
* Çift taraflı kol amputasyonu
e) Kas hastalığı
f) Beyin felci (serebral paralizi)
g) Diğer (belirtiniz).
12. Engelinizin nedeni?
a) Doğuştan
b) Sonradan (belirtiniz)
13. Kaç yıldır bu engele sahipsiniz?
14. Aşağıdaki aktivitelerden hangisini yapmak isterdiniz? (birden fazla seçenek
işaretleyebilirsiniz).
İstekliyim
Atıcılık
Atletizm
Ampute Futbol
Badminton
Bilek güreşi
Halter
Masa Tenisi
Okçuluk
Oturarak Voleybol
Tekerlekli Sandalye
Tenis
Tekerlekli Sandalye
Basketbol
Yelken
Yüzme
15. Şu anda destekleyici veya spor olarak yaptığınız spor dallarını belirtiniz.
Yapıyor Yapmıyor
Ne süredir? Haftadaki süre
Saat/Gün
Hiç Yapmadı Engel
öncesi yapıyordu
Atıcılık
Atletizm
Ampute Futbol
Badminton
Bilek güreşi
Halter
Masa Tenisi
Okçuluk
Oturarak
Voleybol
Tekerlekli
Sandalye Tenis
Tekerlekli
Sandalye
Basketbol
Yelken
Yüzme
16. Eğer sportif aktivitelere katılmıyorsanız nedenleri nelerdir? ( birden fazla
seçenek işaretleyebilirsiniz)
Eğer sportif aktivitelere katılıyorsanız karşılaştığınız zorluklar nelerdir? ( birden
fazla seçenek işaretleyebilirsiniz)
a) ailemden yeterli desteği alamıyorum
b) çevremde spor yapabileceğim ortam yok
c) spor yapacak gücü kendimde göremiyorum
d) sporla ilgilenmeyi vakit kaybı olarak görüyorum
e) birlikte spor yapabileceğim kimseyi bulamıyorum
f) spor yapılacak alana ulaşmada zorluk yaşıyorum
g) sağlığımdan dolayı yapamayacağımı düşünüyorum
h) maddi açıdan yetersizim
ı) diğer nedenler (belirtiniz)
17. Sporti aktiviteleri hangi ortamda yapmayı tercih edersiniz? (birden fazla seçenek
işaretleyebilirsiniz).
Tercih
ederim
Fark etmez Tercih
etmem
Bedensel
engelli
arkadaşımla
Aynı engel
grubuyla
Engellilere
ayrılmış
alanda
Aile
Bireyleriyle
Engelli
olmayan
arkadaşımla
Takımla
Herkesin
gittiği spor
salonu
18. Engeliniz nedeniyle herhangi bir yardımcı alet, ekipman ve benzeri bir destek
kullanıyor musunuz?
a) Hayır
b) Evet
19. Cevabınız evet ise aşağıdaki seçeneklerden uygun olanları işaretleyiniz.
a) ortez
b) protez
c) koltuk değneği
d) kanadian koltuk değneği (kol destekli koltuk değneği)
e) klasik baston
f) tekerlekli sandalye
g) diğer (belirtiniz)
20. Araba kullanıyor musunuz?
a) Evet
b) Hayır
21. Spor olaylarını takip ediyor musunuz?
a) Evet
b) Hayır
22. Cevabınız evet ise nasıl takip ediyorsunuz
a) Görsel basın
* tv
* internet
* diğer (belirtiniz)
b) Yazılı basın
* gazete
* dergi
* diğer (belirtiniz)
EK 2
EK 3
STAI FORM TX – I (DURUMLUK KAYGI öLÇEĞİ)
İsim:............................................................................................ Cinsiyet:.................
Yaş:.............. Meslek:.................................................................. Tarih:....../......./..........
YÖNERGE: Aşağıda kişilerin kendilerine ait duygularını anlatmada kullandıkları bir takım
ifadeler verilmiştir. Her ifadeyi okuyun, sonra da o anda nasıl hissettiğinizi ifadelerin sağ
tarafındaki parantezlerden uygun olanını işaretlemek suretiyle belirtin. Doğru ya da yanlış
cevap yoktur. Herhangi bir ifadenin üzerinde fazla zaman sarf etmeksizin anında nasıl
hissettiğinizi gösteren cevabı işaretleyin.
HİÇ
BİRAZ ÇOK TAMAMİYLE
1. Şu anda sakinim
(1) (2) (3) (4)
2. Kendimi emniyette hissediyorum (1) (2) (3) (4)
3 Su anda sinirlerim gergin (1) (2) (3) (4)
4 Pişmanlık duygusu içindeyim (1) (2) (3) (4)
5. Şu anda huzur içindeyim (1) (2) (3) (4)
6 Şu anda hiç keyfim yok (1) (2) (3) (4)
7 Başıma geleceklerden endişe ediyorum (1) (2) (3) (4)
8. Kendimi dinlenmiş hissediyorum (1) (2) (3) (4)
9 Şu anda kaygılıyım (1) (2) (3) (4)
10. Kendimi rahat hissediyorum (1) (2) (3) (4)
11. Kendime güvenim var (1) (2) (3) (4)
12 Şu anda asabım bozuk (1) (2) (3) (4)
13 Çok sinirliyim (1) (2) (3) (4)
14 Sinirlerimin çok gergin olduğunu
hissediyorum
(1) (2) (3) (4)
15. Kendimi rahatlamış hissediyorum (1) (2) (3) (4)
16. Şu anda halimden memnunum (1) (2) (3) (4)
17 Şu anda endişeliyim (1) (2) (3) (4)
18 Heyecandan kendimi şaşkına dönmüş
hissediyorum
(1) (2) (3) (4)
19. Şu anda sevinçliyim (1) (2) (3) (4)
20. Şu anda keyfim yerinde. (1) (2) (3) (4)
STAI FORM TX – 2 (SÜREKLİ KAYGI öLÇEĞİ)
İsim:................................................................................................. Cinsiyet:.................
Yaş:.............. Meslek:.................................................................. Tarih:....../......./..........
YÖNERGE:Aşağıda kişilerin kendilerine ait duygularını anlatmada kullandıkları bir takım
ifadeler verilmiştir. Her ifadeyi okuyun, sonra da o anda nasıl hissettiğinizi ifadelerin sağ
tarafındaki parantezlerden uygun olanını işaretlemek suretiyle belirtin. Doğru ya da yanlış
cevap yoktur. Herhangi bir ifadenin üzerinde fazla zaman sarfetmeksizin anında nasıl
hissettiğinizi gösteren cevabı işaretleyin.
Hemen
hemen
hiçbir
zaman
Bazen Çok
zaman
Hemen
her
zaman
21. Genellikle keyfim yerindedir (1) (2) (3) (4)
22 Genellikle çabuk yorulurum (1) (2) (3) (4)
23 Genellikle kolay ağlarım (1) (2) (3) (4)
24 Başkaları kadar mutlu olmak isterim (1) (2) (3) (4)
25 Çabuk karar veremediğim için fırsatları
kaçırırım
(1) (2) (3) (4)
26. Kendimi dinlenmiş hissediyorum (1) (2) (3) (4)
27. Genellikle sakin, kendine hakim ve
soğukkanlıyım
(1) (2) (3) (4)
28 Güçlüklerin yenemeyeceğim kadar
biriktiğini hissederim
(1) (2) (3) (4)
29 Önemsiz şeyler hakkında endişelenirim (1) (2) (3) (4)
30. Genellikle mutluyum (1) (2) (3) (4)
31 Herşeyi ciddiye alır ve endişelenirim (1) (2) (3) (4)
32 Genellikle kendime güvenim yoktur (1) (2) (3) (4)
33. Genellikle kendimi emniyette hissederim (1) (2) (3) (4)
34 Sıkıntılı ve güç durumlarla karşılaşmaktan
kaçınırım
(1) (2) (3) (4)
35 Genellikle kendimi hüzünlü hissederim (1) (2) (3) (4)
36. Genellikle hayatımdan memnunum (1) (2) (3) (4)
37 Olur olmaz düşünceler beni rahatsız eder (1) (2) (3) (4)
38 Hayal kırıklıklarını öylesine ciddiye alırım ki
hiç unutamam
(1) (2) (3) (4)
39. Aklı başında ve kararlı bir insanım (1) (2) (3) (4)
40 Son zamanlarda kafama takılan konular
beni tedirgin ediyor
(1) (2) (3) (4)
EK 4
Olguların genel özelliklerini gösteren tablo
Eğitim Düzeyi
Okur Yazar 2 2
İlköğretim 30 30
Lise 48 48
Üniversite 20 20
Gelir Düzeyi
500-1000 TL 45 45
1000-2000TL 33 33
>2000TL 22 22
Meslek
Bankacı 2 2
Bilgisayar 2 2
Dernek Başkanı 1 1
Diş Hekimi 1 1
Emekli 10 10
Ev hanımı 7 7
Grafiker 2 2
Hemşire 1 1
İnşaat Ustası 1 1
N %
Spor Yapma Düzeyi
Profesyonel Sporcu 30 30
Hobi Amatör 38 38
Hiç Yapmayan 32 32
Cinsiyet
Erkek 75 75
Kadın 25 25
İstatistikçi 1 1
İşçi 5 5
İşsiz 14 14
Lojistik 1 1
Memur 3 3
Mobilyacı 1 1
Muhasebe 4 4
Müşteri Temsilcisi 1 1
Ofis Elemanı 3 3
Otomasyon 1 1
Öğrenci 14 14
Sekreter 2 2
Sporcu 23 23
N Min. Max. Ort. SD
Yaş 100 18 45 29,13 7,71
Kardeş Sayısı 100 0 8 3,45 1,75
Evde kaç kişi yaşıyor 100 1 10 3,92 1,65
N %
Medeni
Durum
Bekar 67 67
Evli 31 31
Dul 2 2
Anne-
Baba
Akrabalık
Hayır 77 77
Evet 23 23
N %
Sigara
Kullanımı
Hayır 77 77
Evet 23 23
n %
Nedeni
alışkanlık 2 11
arkadaş 5 27
cahillik 1 6
çevre 1 6
merak 2 11
moral bozuk 1 6
özenti 1 6
stres 1 6
zevk 4 21
Günlük Tüketilen
Sigara Sayısı
1-5 Adet 4 17,4
6-10 Adet 6 26,1
11-20 Adet 12 52,2
>21 Adet 1 4,3
n %
Sonradan Engel
Nedeni
ateşli hastalık 2 3
ateşli silah
yaralanması 2 3
beyin kanaması 2 3
çocuk felci 30 39
damar tıkanıklığı 2 3
deprem 1 1
düşme sonrası 3 4
elektrik kazası 1 1
iş kazası 1 1
kas hastalığı 2 3
kaya yuvarlanması 1 1
kaza 2 3
kemik tümörü 1 1
romatizmal 1 1
sendrom 2 3
syrongomeli 1 1
trafik kazası 14 18
tren kazası 5 6
yanlış tedavi 1 1
yüksek ateş 2 3
yüksekten düşme 2 3
Spor Yapmaya Engel Olan Durumlar / Spor Yaparken Karşılaşılan Zorluklar
N %
Ailemden yeterli
desteği alamıyorum
Hayır 91 91
Evet 9 9
Çevremde spor
yapabileceğim ortam
yok
Hayır 65 65
Evet 35 35
Spor yapacak gücü
kendimde
göremiyorum
Hayır 88 88
Evet 12 12
Sporla ilgilenmeyi
vakit kaybı olarak
görüyorum
Hayır 99 99
Evet 1 1
Birlikte spor
yapabileceğim kimseyi
bulamıyorum
Hayır 91 91
Evet 9 9
Spor yapılacak alana
ulaşmada zorluk
yaşıyorum
Hayır 68 68
Evet 32 32
Sağlığımdan dolayı
yapamayacağımı
düşünüyorum
Hayır 87 87
Evet 13 13
Maddi açıdan
yetersizim
Hayır 81 81
Evet 19 19
Diğer nedenler
bürokrasi 1 1
destek yok 2 2
ilgi yok 1 1
istek yok 1 1
iş 1 1
kilo 1 1
malzemesizlik 1 1
mimari 1 1
tesisler uygun değil 1 1
yaralanma korkusu 1 1
Spor Yapmak İçin Tercih Edilen Ortam
N %
Bedensel engelli
arkadaşımla
Tercih ederim 58 58
Fark etmez 40 40
Tercih etmem 2 2
Aynı engel grubu ile
Tercih ederim 39 39
Fark etmez 59 59
Tercih etmem 2 2
Engellilere ayrılmış
alanda
Tercih ederim 29 29
Fark etmez 65 65
Tercih etmem 6 6
Annemle
Tercih ederim 11 11
Fark etmez 68 68
Tercih etmem 21 21
Babamla
Tercih ederim 8 8
Fark etmez 71 71
Tercih etmem 21 21
Kardeşimle Tercih ederim 19 19
Fark etmez 66 66
Tercih etmem 15 15
Engelli olmayan
arkadaşımla
Tercih ederim 25 25
Fark etmez 66 66
Tercih etmem 9 9
Takımla
Tercih ederim 54 54
Fark etmez 44 44
Tercih etmem 2 2
Herkesin gittiği spor
salonunda
Tercih ederim 38 38
Fark etmez 58 58
Tercih etmem 4 4
N %
Araba kullanıyor
musunuz?
Hayır 58 58
Evet 42 42
Spor olaylarını takip
ediyor musunuz ?
Hayır 18 18
Evet 82 82
Görsel basın
Hayır 7 8,4
Evet 76 91,6
Görsel basın tipi
TV 25 31,6
İnternet 54 68,4
Yazılı Basın
Hayır 23 28,8
Evet 57 71,3
Eskiden Spor yapıyor
muydu? (*)
Hayır 12 33,3
Evet 24 66,7
basketbol 5 21
futbol 16 67
Hangi Sporu
Yapıyordu? masa tenisi 2 8
yelken 1 4
* Çocuk felci dışında, sonradan engelli olan olguları içermektedir
N Min. Maks. Ort. SD
Atıcılık Ne süredir (ay) 1 60 60 60 .
Atıcılık Haftalık süre (saat) 1 10 10 10 .
Atletizm Ne süredir (ay) 2 12 24 18 8,49
Atletizm Haftalık süre (saat) 2 3 3 3 -
Ampute F Ne süredir (ay) 10 4 36 22,9 13,84
Ampute F Haftalık süre
(saat) 10 2 6 3,6 1,65
Badminton Ne süredir (ay) -
Badminton Haftalık süre
(saat) -
Bilek Güreşi Ne süredir (ay) 2 24 60 42 25,46
Bilek Güreşi Haftalık süre
(saat) 2 1 2 1,5 0,71
Halter Ne süredir (ay) 1 36 36 36 .
Halter Haftalık süre (saat) 1 4 4 4 .
Masa Tenisi Ne süredir (ay) 4 12 360 111 167,54
Masa Tenisi Haftalık süre
(saat) 4 1 6 2,75 2,22
Okçuluk Ne süredir (ay) -
Okçuluk Haftalık süre (saat) -
Oturarak Vol. Ne süredir
(ay) -
Oturarak Vol. Haftalık süre
(saat) -
TS Tenis Ne süredir (ay) 6 4 24 10,67 7,2
TS Tenis Haftalık süre (saat) 6 1 2 1,83 0,41
TS Basketbol Ne süredir (ay) 43 3 204 79,09 52,76
TS Basketbol Haftalık süre
(saat) 43 2 20 6,91 3,15
Yelken Ne süredir (ay) 1 4 4 4 .
Yelken Haftalık süre (saat) 1 2 2 2 .
Yüzme Ne süredir (ay) 5 12 192 64,8 72,8
Yüzme Haftalık süre (saat) 5 2 9 5,2 2,59
N Min. Maks. Ort. SD
STAI I (Durum) 100 30 62 43,72 5,51
STAI II (Sürekli) 100 34 72 45,85 6,32
Ağrı 100 - 87,5 14,38 19
Fiziksel Aktivite 100 - 87,5 37,13 21,43
Yorgunluk 100 - 100 29,67 33,13
Uyku 100 - 100 15,6 20,42
Sosyal İzolasyon 100 - 100 19,4 26,58
Emosyonel 100 - 100 15,78 23,33
NSP Genel Toplam 100 - 81,58 21,26 16,09