12
BEN İ MYUVAM E BÜLTEN SAYI:2 (MAYISHAZİRAN/2008) İÇİNDEKİLER SAYFA 1: BİZ KİMİZ & e-BİLGİ SAYFA 2: KARDEŞ BULUŞMASI SAYFA 3: BAHÇELİEVLER ÇOCUK YUVASI ZİYARETLERİ SAYFA 4: FATİH ÇOCUK YUVASI ZİYARETLERİ SAYFA 5: YAKACIK ÇOCUK YUVASI ZİYARETLERİ SAYFA 6: YAKACIK SÜNNET DÜĞÜNÜ SAYFA 7: KÜÇÜKKUYU SEVGİ EVLERİ ZİYARETİ SAYFA 8: KÜÇÜKKUYU SÜNNET DÜĞÜNÜ SAYFA 9: KÜLTÜR-SANAT SAYFA 10: ÇOCUKLARIMIZDAN SAYFA 11: TEŞEKKÜRLER

BENİMYUVAM E BÜLTEN · SAYI:2 (MAYIS‐HAZİRAN/2008) ... Özellikle 1999 yılında yaşanan Marmara Depremi'nden sonra bazı Avrupa ülkelerinden kimsesiz kalan çocukları evlat

  • Upload
    others

  • View
    1

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: BENİMYUVAM E BÜLTEN · SAYI:2 (MAYIS‐HAZİRAN/2008) ... Özellikle 1999 yılında yaşanan Marmara Depremi'nden sonra bazı Avrupa ülkelerinden kimsesiz kalan çocukları evlat

 BENİMYUVAM E‐BÜLTEN SAYI:2 (MAYIS‐HAZİRAN/2008) 

İÇİNDEKİLER

SAYFA 1: BİZ KİMİZ & e-BİLGİ

SAYFA 2: KARDEŞ BULUŞMASI

SAYFA 3: BAHÇELİEVLER ÇOCUK YUVASI ZİYARETLERİ

SAYFA 4: FATİH ÇOCUK YUVASI ZİYARETLERİ

SAYFA 5: YAKACIK ÇOCUK YUVASI ZİYARETLERİ

SAYFA 6: YAKACIK SÜNNET DÜĞÜNÜ

SAYFA 7: KÜÇÜKKUYU SEVGİ EVLERİ ZİYARETİ

SAYFA 8: KÜÇÜKKUYU SÜNNET DÜĞÜNÜ

SAYFA 9: KÜLTÜR-SANAT

SAYFA 10: ÇOCUKLARIMIZDAN

SAYFA 11: TEŞEKKÜRLER

Page 2: BENİMYUVAM E BÜLTEN · SAYI:2 (MAYIS‐HAZİRAN/2008) ... Özellikle 1999 yılında yaşanan Marmara Depremi'nden sonra bazı Avrupa ülkelerinden kimsesiz kalan çocukları evlat

BENİMYUVAM E-BÜLTENİ SAYI:2 (MAYIS-HAZİRAN/2008)

BİZ KİMİZ & e-BİLGİ

Biz Kimiz? Benimyuvam Grubu hakkında; Nedir? Kimdir? Ne yapar? Nasıl yapar? Neden yapar? gibi sorularınız varsa; başlangıç için aşağıdaki linkten sorularınıza cevap bulabilirsiniz: http://www.benimyuvam.org/index.php?pid=1

S:1

e-BİLGİ AVRUPA'DA KORUYUCU AİLELİK Avrupa'da yurtta kalan çocukların %90'nı koruyucu aile yanına yerleştirilirken Türkiye'de bu oran %10 düzeyindedir. Koruyucu aile yanında kalan çocuğun, sürekli yuvada kalan bir çocukla karşılaştırıldığında kıyaslanamayacak derecede bir farkın ortaya çıktığı görülmüştür. Koruyucu ailede 2 ya da 3 kişi bir çocukla ilgilenirken yuvalarda 10-15 çocukla 1 kişi ilgilenebilmektedir. Koruyucu ailenin yanında kalan çocuklarda yurtta kalan diğer çocukların yararlandığı tüm haklardan faydalanmaktadır. Aileye eğitim ve maddi destek sağlanmaktadır. Koruyucu ailedeki amaç yuvada koruma altında bulunan çocuğu sağlıklı bir aile ortamında yetişmesini sağlamak. Çocukların psiko sosyal gelişimleri sağlamaktır. Aile yanında kalan çocukta aile duygusu gelişmekte ve kendine güvenen, bağımsız hareket edebilen ve kendini ifade edebilen çocuklar haline gelebilmektedirler. Toplumumuzda aileler koruyucu aile konusunda cesaretsizler. Toplum bunu kabul eder mi? Aileler ne der? Gibi tedirginlikleri bir kenara bırakıp Avrupa'daki Koruyucu Aile oranına ulaşmamız dileğimle... YABANCILARINDA EVLAT EDINEBILMESI Bundan böyle yabancıların da Türkiye'deki sosyal hizmetler kurumları aracılığıyla evlat edinebilmesine olanak tanıyan uluslararası sözleşme imzalandı. Sözleşme daha önce Meclis'te kabul edilmişti. KİMSESİZ ÇOÇUKLARA YABANCI KUCAK. Çocuk Esirgeme Kurumları'nda yaşayan kimsesiz çocuklara başka ülkelerden ebeveyn edinme yolu açıldı. İmzalanan sözleşme sayesinde; dünyanın her yerinden istekli aileler, eğer şartlar da uygunsa Türkiye'den evlat edinebilecek. Kimsesiz çocuklara imzalanan yasa ile dış ülkelerde evlat edinmenin yolu açıldı. 'Çocukların Korunması ve Ülkelerarası Evlat Edinme Konusunda İşbirliğine Dair' başlığı altında Lahey'de imzalanan sözleşme, TBMM'de görüşülerek gündeme alınmıştı. Özellikle 1999 yılında yaşanan Marmara Depremi'nden sonra bazı Avrupa ülkelerinden kimsesiz kalan çocukları evlat edinme isteği ile gündeme gelen konu, hazırlanan sözleşmenin imzalanması ve protokole dahil olmamız ile yürürlüğe girdi. Sözleşme ile kimsesiz çocuklar bir başka ülkeye evlatlık verilecek veya Türkiye'deki aileler bir başka ülkeden evlat edinebilecekler. EVLAT EDİNME ŞARTLARI Sözleşme gereği devlet, kimsesiz çocuğun bir aile ortamında sevgi, mutluluk ve anlayışla yetiştirilmesi gereğini kabul edecek. Ardından da her çocuğa önce kendi devleti içinde bir aile ortamı aranacak. Bunun gerçekleşmemesi halinde ülkelerarası evlat edinme koşulları aranacak. Ülkelerarası evlat edinme prosedürün de evlat edinecek ailelerin devamlılığı şartı aranacak. Sözleşmeye göre uluslararası evlat edinme şartları ise şöyle: *Ailenin ekonomik durumu çocuk evlat edinmeye uygun olacak. *Ailenin sosyal yapısı çocuk yetiştirebilecek düzeyde olacak. *Çocuğun rızası alınacak ve verileceği aileyle ilgili görüşü sorulacak. *Uluslararası evlat edinilmesi konusunda görev alacak ofislerdeki görevlilerin kimlikleri ve ahlaki durumları tek tek incelenecek. * Bu kişilerin isim ve adresleri Lahey Milletlerarası Özel Hukuk Konferansı Daimi Bürosu'na bildirilecek. * Sözleşme kapsamında çocuğun evlat edinilmeye uygunluğu da belirlenecek. * Evlat edinme için muvaffakiyeti zorunlu olan kişiler, kurumlar ve makamlarca gerekli görülen hallerde görüş alışverişinde bulunulacak. * Çocuğun ailesi ile hukuki ilişkisinin kesilip kesilmediği araştırılacak ve aileye mensup kişilere bilgi verilmesi gerekecek. Lahey Sözleşmesi'ne imza atan devletler her hangi bir maddeye çekince koyamayacaklar. 5 GÖRÜŞME YAPILACAK Evlat edinmek için başvuranlar hakkında en geç 6 ay içinde ikamet ettikleri yerde sosyal inceleme yapılacak. İncelemede; eğitim, kültürel özellikleri, ekonomik güçleri, sağlık durumları, aile bireylerinin birbirleriyle ve çevreyle olan ilişkileri, evlat edinmek istedikleri çocuğun öz ellikleri ve çocuktan beklentileri dikkate alınacak. Evlat edinecek olanlarla en az 5 görüşme yapılacak ve kapsamlı bir inceleme raporu hazırlanacak. PARA SÖZKONUSU DEĞİL Söz konusu aile bireyi, onayını yazılı olarak verecek ve makamların evlat edindirme işine izin verecek. Ayrıca çocuk verilirken, verilme onayının para veya herhangi bir bedel karşılığında olmaması şartları aranacak. Hiç kimse sözleşmenin aksine haksız kazanç ve menfaat için faaliyette bulunamayacak. Sözleşme üyesi devletler evlat edinme işlemlerini hızlı ve uygun bir biçimde sonuçlandıracak. 59 ÜLKE İMZALADI "Milletlerarası Evlat Edinmede Çocukların Korunması Hakkında Lahey Sözleşmesi" diye bilinen sözleşmeye bugüne kadar İngiltere, Almanya, İtalya, Fransa ve Avusturya'nın da dahil olduğu 43 ülke imza attı ve sözleşmeyi yürürlüğe soktu.16 ülke is e sözleşmeyi imzaladı ancak kanunun yürürlüğe girmesini bekliyor. Bunlar arasında ABD, İrlanda, Çin ve Rusya var. Sözleşmenin amacı, uluslararası çocuk ticaretinin engellenmesi ve ülkesinde ebeveyn bulamayan çocukların yeni ailelere kazandırılmasıdır. TÜRKLERDE DE YURT DIŞINDAN EVLATLIK EDİNEBILECEK Bu sözleşme bizim de dış ülkelerden çocuk almamızı kolaylaştıracak. Bugüne kadar hiçbir Türk ailesi yabancı ülkelerden çocuk talep etmemiştir."

Page 3: BENİMYUVAM E BÜLTEN · SAYI:2 (MAYIS‐HAZİRAN/2008) ... Özellikle 1999 yılında yaşanan Marmara Depremi'nden sonra bazı Avrupa ülkelerinden kimsesiz kalan çocukları evlat

BENİMYUVAM E-BÜLTENİ SAYI:2 (MAYIS-HAZİRAN/2008)

AYIN KONUSU – KARDEŞ BULUŞMASI

“Kardeşi olmalı insanın karındaşı olmalı, kanlısı da olsa kardeşi olmalı mutlaka…”

İstanbul Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü' nün düzenlediği ve Benimyuvam Grubu’nun da gönüllü olarak görev aldığı II. KARDEŞ BULUŞMASI; 4 Mayıs 2008 Pazar günü 11.00 - 15.00 saatleri arasında Sophia Çengelköy Balo Salonu'nda gerçekleştirildi. SHÇEK'in 18 ayrı kurumundan gelen 400 çocuğumuzun katıldığı; kardeşleri ile aynı masayı paylaşarak birlikte yemek yedikleri, dans ettikleri ve yarışmalara katıldıkları bu etkinlik duygulu ve coşkulu anlarında yaşanmasına sahne oldu. Kardeşlik duygularının gelişmesini, kaynaşmalarını ve buluşmalarını sağlamak için düzenlenen I. KARDEŞ BULUŞMASI' nda ilk kez bir araya gelen kardeşlerin, gözlerinde yaşanan mutluluk ve ayrılık zamanındaki hüzün bu tarz etkinliklerin sürekliliği konusunda SHÇEK gibi Benimyuvam Grubu’nu da cesaretlendirmişti, Keyifli ve bir o kadar da manevi değeri yüksek olan bu organizasyonların (verilecek destek ile) her sene düzenlenmesi konusunda teşvik edici olmuştur. Bu güzel organizasyona SHÇEK Genel Müdürü Sayın İsmail Barış 'ın yanısıra Erol ve Ute Büyükburç çifti de unutulmaz şarkıları ile katıldı. Katılan sanatçıların ve Animasyon Grubu’nun muhteşem gösterileri etkinliğe damgasını vurdu. Keyifli şarkılar ile coşan çocuklar, Animasyon Grubu’nun gösterileri ve dans yarışmasıyla sahneyi boş bırakmadılar. SHÇEK Genel Müdürü Sayın İsmail Barış ve İl Müdürü Sayın Seyfi Bozçelik, bu güzel organizasyonda emeği geçen ve desteklerini esirgemeyen sponsorlara bunun yanı sıra Sayın Erol ve Ute Büyükburç’a, teşekkülerini verdikleri plaketleri ile sundular. Dansların, halayların ve çocuklarımızın hazırladıkları güzel oyunlarının sonrasında şu söz belkide yaşanılan günün ve yaşadıklarımızın tüm cevabını vermeye yetiyordu.

“Kardeşi olmalı insanın karındaşı olmalı, kanlısı da olsa kardeşi olmalı mutlaka…”

S:2

Page 4: BENİMYUVAM E BÜLTEN · SAYI:2 (MAYIS‐HAZİRAN/2008) ... Özellikle 1999 yılında yaşanan Marmara Depremi'nden sonra bazı Avrupa ülkelerinden kimsesiz kalan çocukları evlat

BENİMYUVAM E-BÜLTENİ SAYI:2 (MAYIS-HAZİRAN/2008)

BAHÇELİEVLER ÇOCUK YUVASI

ZİYARETLERİ

İlkbaharın en güzel zamanlarını yaşadığımız günlerden 10 Mayıs 2008’de bir kez daha çocuklarımızın kapısına vardık. Uzun süredir onların ellerinden tutup, dışarı atmamıştık kendimizi. Bu sebeple Kadir Has Alışveriş Merkezi’nde bizleri bekleyen eğlenceler için hazırlıklar yapılmıştı. Yavrularımız dışarı çıkacakları için duydukları büyük heyecan ile hazırlanıp hızlıca bahçeye çıktılar. Onlar için ilk sürpriz, otobüs veya minibüs yerine gönüllülerin özel araçlarına binmek oldu. Birer çekirdek aile gibi arabalara binip eğlence üssümüze gittik. İlk durağımız alışveriş merkezinin oyun alanı idi. Yarış arabaları, uçaklar, atlar; canlarımızın hücumuna uğradı. Sıra sıra tüm oyuncaklara bindiler. Ardından top havuzunu şenlendirdik hep birlikte, çocukları izlemekle kalmayıp, yanlarında, topların içinde zıpladık, atladık. Biz çocuklardan daha çocuk olmuştuk, onlar bizim hallerimizi gördükçe daha keyifli. Son olarak; meleklerimizle birlikte yemeklerimizi yedik ve tekrar arabalara binip, vedalaşmak üzere yuvaya döndük.

Henüz evlerinin tadilatı bitmemiş çocuklarımız, 7 Haziran 2008’de misafir oldukları başka bir evde karşıladılar bizleri. Onlar da bizler de şaşkın bakışlarımızı buluşturduk defalarca. Evimiz bildik ev olmasa da; gözler bildik gözlerdi, sesler hani o en severek mırıldandığınız şarkı gibi tanıdıktı. Koştuk, zıpladık birlikte dünyayı unutmuş gibi. Bazen yakalayan olduk, bazen yakalanan. Yakalarken de yakalanırken de aynı şeyi hissettik; çünkü ikisinde de sonuç, meleklerimiz ile sarılmalar oluyordu. Bir ara baktık ki; kız çocuklarımız oyuncak bebeklerini ayaklarına almış uyutuyor. Biz de “Eureka![Buldum!]” çığlığı atan bir mucit gibi ayaklarımızı uzatarak canımıza can atan yavrularımızı sallamaya başladık. İki ayağın kaç çocuk sallama kapasitesi vardır bilemedik ama bazen iki ayağın üstüne yatmış 4 minik bedenden ninniler dinleyerek bildiklerimizi de unuttuk. Vedalaşma vakti geldiğinde, her birinden birer lokma alıp 2 haftalık azığımız ile yuvadan ayrıldık.

21 Haziran 2008 tarihli ziyaretimiz güzel bir sürpriz ile başladı. 3 No.lu evin tadilatı bitmişti ve bizler yenilenen evin güzelliğine hayran kalmıştık. Çocuklarımız da evlerini öylesine beğenmişlerdi ki; sürekli yenilenen yerleri gezdirdiler bizlere. Sonrasında masalarına oturarak, uzun zamandır yapamadığımız elişi faaliyetine başladılar. Bir karton hangi farklı şekillerde kesilir, makas hangi parmaklarla daha yaratıcı tutulur, gerçekçilik akımı nasıl yerle bir edilir gibi dersler aldık bıdıklarımızdan. Böylesi yöntemler ile ortaya çıkan karton abajurlar ise herkes tarafından alkışlandı. Faaliyetin bitişinden sonra yine meleklerimizin özlediği bir şey vardı sırada: İstiklal Marşı! Hazır ol duruşları, asker selamları ile İstiklal Marşımız okundu hep bir ağızdan ve ziyaret için belirlenmiş zamanımız dolduğunda her zamanki gibi umut dolu sarılmalarla kuzuların yanından ayrıldık. Bu arada; eğer bir gün baş aşağı durmuş bir abajur görürseniz, amacının daha az ışık harcamak olduğunu unutmayın.

S:3

24 Mayıs 2008 günü, son ziyaretin tadı damağımızda olarak, 3 No.lu evin kapısında kıpır kıpır bir bekleyişimiz vardı. Evde yapılan tadilat sebebi ile yine dışarıda vakit geçirecektik kızlarımız ve oğullarımızla. Birbirleriyle yarışırcasına hızla giydiler ayakkabılarını ve otobüsümüze bindik. Onlarla beraber kısa yolculuklar yapmak bile tarifsiz duyguları bağrımıza taşımaya yetiyor. Bu kez yolumuz çok yakın değildi, Florya Sosyal Tesisleri de ne ile karşılaşacağından habersiz gitgide yaklaşıyordu bize. Parka vardığımız zaman, öncelikle yemek alanına gittik. Masalarında birer çiçek gibi oturup, yemeklerini yedi çocuklarımız. Ardından gelen pasta ise; onlar için bir kutlama idi. Hepsi ayrı ayrı mumları üfledi. Sanki bir doğum günü partisi idi çevredeki bakışlar için ama haberdar değillerdi ki 2 haftada bir yavrucaklarımızı görebilme şansı aslında bizler için hep yeni bir doğum günüydü. Pastalar da afiyetle yendikten sonra, çocuk parkında bulduk kendimizi. Kuzularımız, gözlerinden çakmak çakmak yayılan enerjilerini burada bir nebze harcadıktan sonra otobüsümüze giderek, dönüş yoluna koyulduk.

Page 5: BENİMYUVAM E BÜLTEN · SAYI:2 (MAYIS‐HAZİRAN/2008) ... Özellikle 1999 yılında yaşanan Marmara Depremi'nden sonra bazı Avrupa ülkelerinden kimsesiz kalan çocukları evlat

Tarihler 24.05.2008’i gösterdiğinde kapıdan adımımızı attığımız anda sımsıcak kucaklaşmalar ve öpücükler etrafımızı sarmıştı. Gönüllülerimizden Banu Zerde’nin getirdiği boya malzemeleri ile Küçükkuyu’da arkadaşlarımızın topladığı “taşlara desenler, şekiller ve renkler verilerek ortaya oldukça değişik çalısmalar çıkartılacak!” denildiğinde çocuklarımızın yüzlerindeki tebessüm ve heyecan onları hemen harekete geçirmişti. Palete bandırdıkları her fırçayı, öyle itinalı taşlara sürüyor ve şekiller veriyorlardı ki onları seyretmek onları izlemek apayrı bir keyifdi. O gün orda Ayyıldız, çicek, nazar boncuğu ve palyaço gibi birbirinden güzel çalısmalar ortaya çıktı. Sonrasında Gönüllülerimizden Lale Aydoğmuş’un getirdiği binbirinden lezzetli dondurmaları kendilerine ikram ettik. Çocuklarımız için belki dondurmadın tadı damaklarında kalmıştı lakin bizler o günün tadını gönüllerimizde bırakarak bir sonraki hafta bulusmak üzere sözleştik.

7 Haziran Cumartesi; bütün kış yuva dışına çıkaramadığımız çocuklarımız ile acısını çıkarttığımız çok uzun ve güzel bir gündü. Gerek pazar günü OKS sınavına girecek çocuklarımızın stresini biraz azaltmak, gerekse yetiştirme yurtlarına sevklerini bekleyen çocuklarımıza biraz moral vermek için hazırlanın program; Sabah 10.00’da Fethi Paşa Korusu-Mavi Yeşil Cafe’de, Sevgi Ablamızın sponsorluğunda yapılan kahvaltı ile başladı. Sonrasında Paşalimanı İskelesi’ nden kalkan tekneye binerek, boğazın eşsiz manzarasına birde çocuklarımızın hoş sohbeti de eklenerek bir saate yakın tekne gezisi yapıldı. Teknenin Ortaköy’e yanaşması ile keyifli bir Ortaköy gezisi yapılarak, günün tatlı yorgunluğunu ve sıcağını yenilen dondurmalar ile tamamlanmış olduk. Bu güzel gezi hem bizler, hemde çocuklarımız için unutulmaz bir ziyaret günü olarak yüreklerde saklı kalacak.

10.05.2008,Mayıs ayının bu ilk ziyaret gününde Fatih Yuvamız’ da çocuklarımız ile bir aradaydık. Hafta içi konuşup kararlaştırmış ve aktivite olarak her türlü artık malzemeyi kullanarak hayal güçlerini harekete geçirip kıyafetler yapacak ve bunları gönüllülerden oluşan manken abla ve abilere giydirecektiler. Çocuklarımız bizlere birer terzi, modacı edası ile hazırladıkları kıyafetleri giydirdiler. İşlerine gösterdikleri özen, ortaya koydukları kıyafetler ve aldıkları keyif yüzlerine o kadar güzel yansımıştı ki; yansıyan bu güzellikler elbette bizlere de sinmişti. Ortaya komik ve bir o kadar da güzel çalışmalar çıktı. Köylü güzelinden tutun da uzaylı yaratık, palyaço, gelin ve damat kreasyonları güne damgasını vuran çalışmalardı. Ziyaretimiz sonrasında anladık ki, yeteneklerini sergileyecekleri daha çok günlerin ve ziyaretlerin bizleri beklediği ortadaydı.

BENİMYUVAM E-BÜLTENİ SAYI:2 (MAYIS-HAZİRAN/2008)

FATİH ÇOCUK YUVASI ZİYARETLERİ

15 gün sonrası görüşmek üzere ayrıldığımız çocuklarımız ile bir hafta sonrası yani 31 Mayıs’ta yine bir arada idik. Bugünün özel bir nedeni vardı. Çocuklarımızın bir kısmının yetiştirme yurtlarına sevk olacağı bu dönemde onlarla daha fazla vakit geçirmek istiyorduk. Gönüllülerimizden Lale Aydoğmuş’ un güzel fikri ve çocuklarımız için özenle hazırlattığımız malzemeleri Arzu Sarı’nın getirmesi ile yuvada Mangal Partisi verdik. Kimi zaman mangal başında ellerinde yelpaze, ateşi közdürürken kimi zamanda tabakları ile sıraya girerken gördüğümüz çocukları, yiyeceklerini kendi elleri ile gönüllü abi ve ablalarına da ikram ederken görmek çok güzeldi. Birbirinden güzel ikramların sunulduğu ve paylaşıldığı bugünde; yüzlerde tebessüm, yüreğimizde belkide sevk olacak çocuklarımızın özlemleri, onlarla daha fazla vakit geçirmek ve uzaklarda olmanın aramızdaki sevgiyi daha da kuvvetli kılacağını göstermek vardı.

S:4

21 Haziran Cumartesi; sıcak bir yaz gününde yine Fatih Yuvamız’da çocuklarımız ile birlikteydik. Bahçenin güzel atmosferinde, Karpuz ve Yoğurt Yeme Yarışması ile bir dizi keyifli aktivite içersindeydik. Çocuklarımızın yoğurt yedikleri anda gösterdikleri görüntüler oldukça keyifli ve komikti. Havanın sıcak olmasıyla içeriye geçtiğimizde ise bizi bir süpriz karşılıyordu. Birbirinden hareketli ve de yetenekli çocuklarımız; müzik eşliğinde, rengarenk minderler ve koltuğun üzerinde agrobasi hareketleri ile muhteşem dans gösterisi sundular. Haziran ayının bu son ziyaretinde, 15 gün sonra yine ve yeniden bir arada olmak üzere sevgilerimizi kalplerine, gözlerindeki mutlulukları ise belleğimize saklayarak yuvadan ayrıldık.

Page 6: BENİMYUVAM E BÜLTEN · SAYI:2 (MAYIS‐HAZİRAN/2008) ... Özellikle 1999 yılında yaşanan Marmara Depremi'nden sonra bazı Avrupa ülkelerinden kimsesiz kalan çocukları evlat

17 MAYIS 2008 Mayıs ayı’nın ikinci ziyaretin de çocuklarımızla bol bol özlem giderdik. Çünkü yaklaşık bir aydır görüşememiştik. Bülbül Evi yani orta erkekler grubu Bahadır Erşık ve rehber arkadaşı desteği ile çocuklarımız ve arkadaşlarımız, Bahçeköy, Kemerburgaz ve Alibeyköy’ de bulunan Mimar Sinan eserlerini kemerlerden başlayarak gezdiler ve bu günü fotoğraflarla özelleştirdiler. Yuva da kalan çocuklarımız ile birlikte birçok gönüllü arkadaşımız da bahçe de güzel havanın tadını çıkardılar. Bu günkü ikramımız erik idi. Çocuklarımızla birlikte mutfakta eriklerimizi yıkadık ve çardak da erik ziyafeti yaptık. Bir ziyaretimizi de bu şekilde geçirdik. Bir sonra ki ziyarette görüşmek için sözleşerek yuvadan ayrıldık.

BENİMYUVAM E-BÜLTENİ SAYI:2 (MAYIS-HAZİRAN/2008)

YAKACIK YUVASI ZİYARETLERİ

S:5

31 MAYIS 2008 Mayıs ayı’nın son ziyaret günün de Yakacığın güzel bahçesinin tadını çıkardık çocuklarımızla. Bazılarımız çocuklarla ders çalıştı, bazılarımız futbol oynadı, bazılarımız muhabbet etti. Yakacık da bahçe’nin tadı ayrı bir güzeldir. Biz de bu güzelliğin tadını çıkarmayı ihmal etmedik. Bol keyifli bir günü böylece tamamladık ve vedalaşıp ayrıldık.

14 HAZİRAN 2008 On beş gün aradan sonra yine keyifli bir ziyaret için Yakacık tayız. Bu ziyarette su savaşı yapacağız dedik. Kuşlar da çocuklarımıza bu haberi uçurmuş, çok iyi hazırlanmışlar. Sayelerinde sıcak haziran gününde bol bol serinledik. Bildiğimiz gibi, su tabancası ile olması gereken su savaşı kova ile su savaşına döndü bizde. Hepimiz çok keyif aldık bu ziyaretten. Kovalamaca’ dan anlamadık zamanın nasıl geçtiğini. İstemeyerek de olsa ayrılma vaktimiz gelmişti, vedalaşıp ayrıldık.

Page 7: BENİMYUVAM E BÜLTEN · SAYI:2 (MAYIS‐HAZİRAN/2008) ... Özellikle 1999 yılında yaşanan Marmara Depremi'nden sonra bazı Avrupa ülkelerinden kimsesiz kalan çocukları evlat

BENİMYUVAM E-BÜLTENİ SAYI:2 (MAYIS-HAZİRAN/2008)

YAKACIK YUVASI SÜNNET DÜĞÜNÜ

Ne kadar çabuk ve hızlı büyüyor çocuklar. Zamanla yarışan en önemli varlıklar sanki... Yaz geldi düğünler başladı misali bizimde Yakacık’ da sünnet düğünümüz vardı 8 Haziran Pazar günü. Erken saatlerde başlamıştı hazırlıklar. Masa düzeni,ses ve sahne hazırlanması, sandalyelerin süslenmesi derken havanın azizliğine uğradık. O kadar şiddetli yağıyordu ki yağmur ki yapılan tüm hazırlıklar ışık hızıyla toplandı. Hep birlikte çardağın altında yağmurun dinmesini bekliyorduk. Neyse ki hava bizi gördü ki bir müddet sonra yağış kesildi. Bizde tekrar hızlı bir şekilde hazırlıkları tamamlamaya başladık. Kızlar kuaföre gitti, erkekler en güzel elbiselerini giydi.*Kendi ellerimizle yaptığımız zeytinyağlı dolmalar, patatesli börekler, tatlılar ikramlık bölümünde özenle hazırlandı. Misafirlerimize sunacağımız ana yemekler de usta aşçılarımız tarafından sunuma hazır hale getirildi.* Bahçe düzeni ve masalar tekrar kuruldu. Ve son olarak da Benimyuvam lılar düğüne yakışır şekilde hazırlandılar. Çocuklar öyle istemişti. “Her zaman Benimyuvam t-shirtleriniz ile geliyorsunuz zaten. BU sefer düğüne gelir gibi gelin lütfen” demişlerdi.

Sünnet olan çocuklarımız süslenmiş faytonla yuvanın bahçesinde tur atmaya başladılar. Nasılda mutlu ve gülen gözlerle bakıyorlardı etraflarına. Saat 19:00 civarında protokol gelmeye başladı. Karşılama bittikten sonra, konuşmaların ardından plaketimizi aldık benimyuvam olarak. Ardından büyük kızlar ve büyük erkeklerin dans gösterisini izledik. Profesyonel dansçılara taş çıkartacak kadar güzeldiler. “Tabii düğün olur da kına olmaz mı?? " Kınayı getir anne" diye başladık" Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar" la devam ederek mumlarla süslü kına tepsimizi çocuklarımızın etrafında döndürerek kınamızı da yaktık. Hem çocuklarımıza, hem bizlere hem de tüm misafirlerimize. Sıra hediyelerimizi vermeye gelince, çocuklarımızdaki heyecan görülmeye değerdi. Hediyeleri istekleri doğrultusunda hazırlanmıştı. Takım formaları, toplar ve birbirinden şık ve süslü saatler. Tabi vazgeçilmezimiz olan fotoğraf çekimide unutmamak gerek. Hediye veririken, kına yakılırken, oynarken kısacası her anı kare kare fotoğrafladık hiç unutulmasın diye. Sonrasında sanatçılarımızın söylediği parçalarla birlikte öyle bir coştuk ki, Yakacık, yer gök inledi bizim şarkılarımızla, danslarımızla :) Yine ayrılık vakti geldiğinde saat bu kez gece 12:00 yi gösteriyordu. Kucak dolu öpücüklerle uğurladılar bizi yuvanın kapısından...

Yorgun ama mutlu ve huzurlu ayrıldık esen rüzgârın altında Yakacık'tan...

S:6

Page 8: BENİMYUVAM E BÜLTEN · SAYI:2 (MAYIS‐HAZİRAN/2008) ... Özellikle 1999 yılında yaşanan Marmara Depremi'nden sonra bazı Avrupa ülkelerinden kimsesiz kalan çocukları evlat

BENİMYUVAM E-BÜLTENİ SAYI:2 (MAYIS-HAZİRAN/2008)

KÜÇÜKKUYU SEVGİ EVLERİ ZİYARETİ

16 Mayıs, Cuma akşamı yola çıkarken bir buruktu içimiz. İlk kez bu kadar az bir kadro ile gidiyorduk Küçükkuyu’ya… İstanbul’da bıraktığımız arkadaşlarımızın bol selamı ile 17 Mayıs sabahı Küçükkuyu Sevgi Evleri’ne kornalar ve şarkılar eşliğinde vardık. Çok özlemiştik bıdıklarımızı. Sarıldık, öptük kokladık, hasret giderdik öğle uykusuna kadar. Öğle uykusu bitmeden gelmiştik yine yuvamıza. İlk uyandıran da biz olmak istiyorduk, öperek sarılarak uyandırdık miniklerimizi. Öğleden sonra her evde faaliyetimiz vardı. Mutfak faaliyetinde hamarat eller minik kanepe ve pastalar yapmışlardı, içine sevgilerini katarak. Başka bir evde zeka ve çabukluk söz konusuydu, oyunun adı Jengaydı. Hamurdan her türlü şekilin yapıldığı bir başka evde belkide en anlamlısı anne - baba şekliydi… Resim yapıyordu başka bir ev o resimler de hep aynıydı bir ev, bir anne, bir baba ve bir çocuk. Artık resimlere otobüste eklenmişti. Sorduğumuzda aldığımız yanıt ise bizi mutlu ediyordu "Benimyuvamı getiren Otobüs" diyordu minik ağızlar. Gün bitene kadar çocuklarımızla vakit geçirdik, oyunlar oynadık ayrılma vakti gelene kadar. "Yarın yine gelecekmisiniz " sorunun cevabı evet olunca bir başka oluyordu bu bıdıklar, bir başka oluyordu Benimyuvam... 18 Mayıs Pazar günü yakın bir köyde geleneksel olarak yapılan hayır yemeğine çocuklarımız ile birlikte davetliydik. Yer sofrasında aynı tabaktan yenilen keşkek ve cacık çok şaşırtmıştı minikleri. Alışmışlar yuvada tek tabak, bardak çatal- kaşık düzenine. Başta zorlansalar da alıştılar hemen hayatta herşeye alıştıkları gibi... Cacığı pek bir sevmiştiler bizim bıdıklar, Benimyuvam gönüllüleri koca koca kazanlarda yapılan cacıktan bıdıklara yetiştirmek için yarışa giriyorlardı adeta, tatlı bir yarıştı bu, sonunda kazanılan tok bir karın, doyasıya gülümseme, sıcak bir öpücük olan bir yarış. Köye giderken Gönüllülerimizden Neslihan Altınel ablamız bıdıklara şiirler şarkılar söyletmişti. Dönüş yolunda yorulan bıdıklara şarkı söyleme sırası Benimyuvamdaydı. Funda Dicle ablamız söylüyor onlar ise çocukluklarının belkide en unutulmaz gününde başparmakları ellerinde derin uykuya dalıyorlardı…

“Küçücük pabuçları duruyor baş ucunda, başı düşmüş yastığa uyuyor mışıl mışıl eee bebeğim eeeee eeeee …”

Yuvaya geldiğimizde kucağımızda götürdük bir çok bıdığı yatağına.

Akşam olmak üzereydi ilk kez bir Pazar dönüşünde bu kadar uzun kalmıştı Benimyuvam. Bu ziyarette birçok arkadaşımız yoktu, aklımızda kalbimizde hep onlarla birlikteydi. Neslihan Altınel arkadaşımız "Aradı Gözlerim" adlı yazısında bu yokluğun hem Benimyuvam gönüllüleri, hemde çocuklar için önemini şöyle belirtiyordu...

S:7

ARADI GÖZLERİMCuma akşamı Funda Ablamın iş yerine geldiğimde her zaman ilk gelen Cancan kardeşleri aradı gözlerim…  Belki daha sonradan “süpriz yaparlar” diye Esra ve Banu'yu aradı gözlerim…  Merter'den geçerken Nur, Nurdan ve Caber ailesini aradı gözlerim…  Avcılar'da Karpatları aradı gözlerim… Keşan'a 30 km kala Emine'yi aradı gözlerim… Uyku tulumumu ve matımı almadığım için uykusuz kaldım uykumu aradı gözlerim… Eceabat’ta arabalı vapura binerken Özer'i aradı gözlerim… Sabaha  kadar  şoför  Ali  abiye  eşilik  eden  ve  ona  iyi  bir muavinlik  yapan  Sinan'ı  aradı gözlerim… Küçükkuyu’ya yaklaşırken uyandırma faslında Gülcan'ı aradı gözlerim… Menemencide balla tereyağını süper bir kıvama getiren Erol babayı aradı gözlerim… Yuvaya geldiğimizde  otobüsten  inmeyen  orada  olamayan  Benimyuvamlıları  aradı gözlerim… 2  numaralı  eve  geldiğimizde  küçük  Arzu’cuk Ebru  ablasını  sorduğunda  ve  Sevim'cik "Sultan Ablam gelmedimi yine" diyince Ebru ve Sultan'ı aradı gözlerim… Kardelen bana sarıldığında Hakan'ı aradı gözlerim…, Gülşah;  Demet  ablasını  sorduğunda  bende  "bu  sefer  gelemedi  selamı  var"  dediğimde bana sıkıca sarıldığında Gülşah, Demeti aradı gözlerim… Çok az kişi olduğumuz  için  faliyet saatinde 5 numaralı eve sadece Funda Abla gitti ve o anda Didem Bonbon, Şenay, Bahadır ve Sinan'ı aradı gözlerim…  3 numaralı evde Nurhan Zeki'yi severken Didem Furtun'u aradı gözlerim… Yine 3 numaralı evden Turan'a  İlknur Ablanın  selamı var dediğimde  "niye gelmedi ???" diye sorunca İlknur'u aradı gözlerim… 4 numaralı eve baktığımda Nurhayat'ı aradı gözlerim… Akşam oldu yuvadan otele yürürken Gülşen'i aradı gözlerim… Otelde hareketli müzik çalıyordu Nur Koran'ı aradı gözlerim… Sabah oldu kahvaltıda İlknur Kaplan'ı aradı gözlerim… Yuvaya gittik, Kardelen Hakan abisine mektup yazıyordu. Serhat'ta Nihan ablasına yazmak istedi  ama  kağıt bulamadı o  esnada birden  "Nihan  abla" diye  ağlamaya başladı  yanına Umut geldi ikisini de öyle görünce içim cız etti benimde gözlerim doldu ve o anda Nihan'ı aradı gözlerim… 3  numaralı  eve  girer  girmez  Mehtap,  Hüseyin  abisine  resim  yapmış  ve  hemen  onu gösterdi, Hüseyin’i aradı gözlerim… 2 ve  3 numaralı  evde ufakta olsa  bir  geziye  çıktık  çocukları bir  köye  götürdük  ve  orda hayır yemeği varmış ona katıldık çocuklarla çok güzel ve eğlenceli geçti çocuklarla hep bi yerlere gitmek isteyen Ceyda’mı aradı gözlerim… 7 numaralı evde sıkı sıkı Gülsüm'e sarılınca Gülcan'ı aradı gözlerim… 6 numaralı eve ne zaman gitsem Nurcan ve Bircan orda olurdu Nurcan ve Bircan'ı aradı gözlerim…Rejim yapan Muharremi görünce Doğan'ı aradı gözlerim… 3 numaralı evdeki Hasan  "Özer abim askerde" deyince Özer'i aradı  gözlerim… Bu  sefer çocukları uyuttuk kitaplar okuduk, sonra uyandırdık ve akşam yemeğine kadar oradaydık bu kadar uzun vakit geçirince bu kadar uzun vakit geçiremeyen Benimyuvamlıları aradı gözlerim… Dönerken yolda ilk kez çekirdek yemedik Demet ve Nurdan'ı aradı gözlerim…İlk kez oyun oynamadık Esin Ada,  İlknur Kaplan ve diğer benimyuvamlıları aradı gözlerim,Peynircide durmadık,  arabalı  vapurda  simit  yemedik  bir  çok  şeyi  yapmadık,  birçok  şeyi  de  ilk  kez yaptık...  Hep  aradı  gözlerim  ama  arayan  sadece  gözüm  değil  kalbimdi  de...Bir  tek  ben  değil çocuklarda aradı  sizleri, gelmeyen gönüllü abileri, ablaları  için  çok  sorular  sordular,  çok üzüldüler, masumlaşıp bi kenara çökende vardı, ağlayanda…Biz teselli olmaya çalışsak da olamadık Nihan, olamadık Demet, olamadık Hüseyin olamadık Hakan...  Bu  ziyaretten  çok  şey  kaldı  bana  anlatsak 2  günü  satırlar  yetmez....  Çok  güldük  çok ağladık...  Ama  ben  bişeyi  öğrendim  bu  çocuklar  kendi  anne  ve  babalarından  çok bağlanmış bize ve gitmediğimiz zaman çok üzlüyor çok yıkılıyorlar...  Ve  ben  söz  verdim  kendi  kendime  çok  çok  önemli  bişi  olmadığı  müddetçe  asla bırakmayacağım çocuklarımı.... 

Page 9: BENİMYUVAM E BÜLTEN · SAYI:2 (MAYIS‐HAZİRAN/2008) ... Özellikle 1999 yılında yaşanan Marmara Depremi'nden sonra bazı Avrupa ülkelerinden kimsesiz kalan çocukları evlat

BENİMYUVAM E-BÜLTENİ SAYI:2 (MAYIS-HAZİRAN/2008)

KÜÇÜKKUYU SEVGİ EVLERİ SÜNNET

Öğleden sonrası için planlanan konvoy vaktinde, bahçe kapısında sünnet kıyafetlerini giymiş oğullarımız, prensesler gibi kız kardeşleri ve en az onlar kadar özenli hazırlanmış erkek kardeşleri, arabalara binmek için sabırsızlanıyordu. Bizler ise o görünmez bulutların damlattığı yağmur taneleri ile ıslanmış gözlerimizi hem yerden kaldıramıyorduk hem de bir saniye olsun bu özel anları kaçırmamak için kısa süreli bakışlar atıyorduk her birine. Duygu seli bir yana dursun, tüm Küçükkuyu’ya düğünümüzü duyurma vakti gelmişti. Otobüslere binildi, hiç susmayan kornaların sesiyle tüm kasaba bir şenlik görüntüsüne büründü. Belediye binasının önünde toplandığımız vakit, yine kaldığı yerden devam etti davullarımızın sesleri. O meydan, tarihi boyunca böylesine bir güzellik görmüş müdür bilinmez! Akşam üstü de sabahtan beri sürdürdüğümüz düğünümüzün finali için tekrar Harikalar Diyarı’nın bahçesindeydik. Bu diyarda, Şehzadeler, Pamuk Prensesler, Sindrellalar, Beyaz Pelerinli Prensler, modern çağ masalı sahneliyordu. Masal kahramanlarımız, canlarımız önce kendi oyunlarını sergiledir. Lirik dans, gitar eşliğinde şarkılar, eski İstanbul müzikleri ile edilen danslar, lir gibi bir ses ile okunan şiir... Nasıl da karnaval havasında bir heyecanla yaşıyorlardı akşamlarını! Ve artık düğün şarkıları başlamıştı. Açılış düğün dansı ile yapıldı; sünnet çocuklarımız ablaları ile dans ediyordu. Krem rengi şifon elbisemiz ise artık çantadan çıkmış ve küçük prensin pelerini ile buluşmuş, dans ediyordu. Sonrası... Halaylar, çiftetelliler, göbek atmalar ve kına yakmalar. Akşamın sonunda, kelimelerin, hızına yetişemediği büyülü günün sırrı vardı yüreklerimizde. Melek çocuklarımız ve gözlerinden, ellerinden, ağızlarından yaydıkları tılsımlar...

Meleklerimiz de bir yandan balonları ile oynuyor diğer yandan süsleme çiçekleri ile kendilerini renklendiriyordu. Yüzlerce düğüne bedel bu ön eğlencemizin ardından, bir din görevlisinin katılımı ile Mevlüt okunmaya başladı. Mevlüt sonunda ellerimiz gökyüzüne açılmış, tek yürek olarak dünyanın en güzel varlıkları için dua ettik. Hani sünnetlerde edilen bir dua vardır: “Allah damatlığını görmeyi nasip etsin”. Sanırım herkes için en önemli isteklerden biri de bu idi. Bu güzel günde yanlarında olduğumuz güneş ışıklarımızın, büyüyüp yuva kurduğunu görmek; en büyük hediye olacaktır bizler için.

27 Haziran’ı 28 Haziran’a bağlayan gece tüm hazırlıklarımızı tamamlamış olarak Küçükkuyu yoluna çıktık, yaklaşık 60 kişi. Bu defa Küçükkuyu demek, düğün demekti. Bu defa hazırlık demek, çok büyük heyecan demekti. Bu ziyaret için çanta hazırlamak demek, çantanın içinde krem rengi, uçuşan şifondan bir elbisenin olması demekti. Küçükkuyu Sevgi Evleri’nde sünnet olmuş oğullarımızın düğününde onlara eşlik etmek için, bir yürek fırtınasını daha paylaşmak için yollardaydık. Sabah evlerin kapısına vardığımız zaman, birer birer hasret giderdik yavrucaklarımızla. Ardından masallarda 40 gün 40 gece süren düğünler gibi coşkulu düğünümüzü 1 günün içinde yaşamaya başladık. Önce bahçemize gelen davulların sesi ile başlangıç atışını yaptık ve oyunlar arasında düğün alanımızı süslemeye başladık. Ellerimizde balonlar, süsler; hem gerdan kırdık hem ağaçlarımızı süsledik.

S:8

Page 10: BENİMYUVAM E BÜLTEN · SAYI:2 (MAYIS‐HAZİRAN/2008) ... Özellikle 1999 yılında yaşanan Marmara Depremi'nden sonra bazı Avrupa ülkelerinden kimsesiz kalan çocukları evlat

Artun Ertürk ve Diplomatik Rock Opera: Yıllar içinde sadık bir dinleyici kitlesi edinen, 1990′larda kurulan Diplomatic Immunity’in devamı olarak 2007 yılında kurulan DİPLOMATİK ROCK OPERA’nın ilk albümü “Artun Ertürk ve Diplomatik Rock Opera” Seyhan Müzik etiketi ile yayınlandı. “İstanbul Seni Hapsetmiş”, “Ayrılamayız Biz” gibi şarkıların bestecisi Artun Ertürk(gitar), Alp Dündar(gitar/vokal), Barış Menküer(davul), Koray Işıldak(bas) ve Murat Köselioğlu’ndan oluşan grup, uzun yıllardır aynı sahneyi paylaşıyor.

Çok sesli operatik vokaller ve senfonik rock tınıları özellikle dikkat çekerken; punk, dans ve endüstriyel rock ile bir araya getiren Diplomatik Rock Opera, rock müziğe başka bir açıdan yaklaşıyor. Tüm söz ve bestelerin, biri hariç, ARTUN ERTÜRK’E ait olduğu albümde birçok ünlü sanatçı guruba eşlik etti. Türkiye’nin Santana’sı sıfatı ile otuz yıldır bir çok hit şarkıya imza atan Kurtuluş, Pamela Spence, Dandanadan’ ın solisti ve kendine has saksafon sounduyla isim yapmış Korhan Futacı, Türkiye’nin en ünlü bateri ve perküsyon üstatlarından Turgut Alp Bekoğlu, enstrüman özelliğinde kullanabildiği sesi ile Cem Adrian ve son yılların en dikkat çeken yorumcularından Zeynep Casalini İlk klip söz ve müziği Artun Ertürk’e ait olan Kurtuluş ve Pamela’ nın katkıda bulunduğu “Cinsellik Açık Bir Kapı” şarkısına Adana ve İstanbul İnter Hotel’ de genç yönetmen Hakan Gök tarafından klip çekildi. (KAYNAK: magazinci.com)

=============================================================================== Kitap: Gerçekten Beni Duyuyor musun? Yazan: Leylâ NAVARO Yayın Evi: Remzi Kitabevi “Anne/baba olarak çocuklarımızla ilişkilerimizin niceliği değil niteliği önemlidir.”

Bu eseri tavsiye üzerine okumaya başladım. Çocuk gelişimi üzerine yazılan birçok kitaptan farklı olduğu söylenmişti fakat sorgulamadan sadece örneklerle bize ayna tutan ve nerede yanlış yaptığımızı kendimizin bulmasına yardımcı olan eser, başucunda bulunması gereken bir el kitabı niteliğindedir. İçerisinde bulunan örneklemeler ve alıştırmalarda kitabı akışkan kılıyor. Çocuğumuzu dinlerken aslında kullandığı kelimelerin altında yatan duyguları duymadığımızı, bu nedenle aramızdaki ilişkiyi zorlaştırdığını anlatan fakat ufak davranış değişiklikleriyle ilişkiyi güçlendirebileceğimiz konusunda bize yol göstermektedir. Kitaptan alıntı yaparak bitirmek istedim. Gerçek sevgi çocuğun her şeyini kolaylaştırmak mı, yoksa çabalarına saygı göstererek gelişmesine, hayata hazırlanmasına ve sürekli bize güveneceğine, kendine güvenmesine olanak sağlamak mı?

===============================================================================

SİNEMA

BENİMYUVAM E-BÜLTENİ SAYI:2 (MAYIS-HAZİRAN/2008)

KÜLTÜR-SANAT

S:9

Yapım: 2007, ABD

Tür: Dram / Komedi

Yönetmen: Rob Reiner

Senaryo: Justin Zackham (Kitap)

Oyuncular: Jack Nicholson, Morgan Freeman, Serena Reeder, Sean Hayes, Jonathan Mangum, Beverly Todd, Rob Morrow

Yapımcı: Justin Zackham, Travis Knox

Görüntü Yönetmeni: John Schwartzman

Müzik: Marc Shaiman

Dağıtım: Warner Bros

Gösterim Tarihi: 1 Şubat 2008 Filmin Konusu: Milyoner şirket sahibi Edward Cole (JACK NICHOLSON) ile işçi sınıfına mensup araba tamircisi Carter Chambers’ ın (MORGAN FREEMAN) dünyaları apayrıdır. Yolları, bir hastane odasını paylaşmalarıyla kesişen ikili, iki ortak noktaları olduğunu keşfederler: “Hayatlarının kalan kısmını hep yapmak istedikleri her şeyi yaparak geçirme arzusu ve kendileriyle farkında olmadıkları bir barışma ihtiyacı. Birlikte, hayatları boyunca yapmak istedikleri her şeyin bir listesini yapıp hastaneyi terk edilen iki arkadaş, birlikte araba seyahatine çıkarlar ve bu süreçte dost olup, hayatı dolu dolu, hoşgörü ve mizahla yaşamayı öğrenirler. (KAYNAK: sinema.com)

Page 11: BENİMYUVAM E BÜLTEN · SAYI:2 (MAYIS‐HAZİRAN/2008) ... Özellikle 1999 yılında yaşanan Marmara Depremi'nden sonra bazı Avrupa ülkelerinden kimsesiz kalan çocukları evlat

S:10

BENİMYUVAM E-BÜLTENİ SAYI:2 (MAYIS-HAZİRAN/2008)

ÇOCUKLARIMIZDAN

Fatih Yuva’ da ki çocuklarımız; 15 Mayıs 2008 Perşembe günü Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencilerinin katkıları ile “Bizden Sevgiler” adlı Sosyal Sorumluluk Projesi’nde yer aldı.

Bir haftalık aldıkları eğitim ve çalışmalar sonrasında sergiledikleri “Masal Masal Matitas” adlı tiyatro oyunuyla keyifli anlar yaşatan çocuklarımız, atölye çalışmalarında yaptıkları ürünleri de sergilediler. Satılan bu ürünlerden, yuva için gelir sağlandı.

KAYSERİ’DEN Türkiye’ de ilk kez düzenlenen 1. Koruyucu Aile Şenliği 27–28–29.05.2008 tarihleri arası Kayseri’ de yapıldı. Şenliğe Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, SHÇEK Genel Müdürü İsmail Barış, Kayseri Valisi Mevlüt Bilici, 12 ilden koruyucu aile temsilcileri ve 80 ilden 78 sosyal hizmet uzmanı katıldı. Devlet Bakanı Nimet Çubukçu' nun himayesinde koruyucu aile uygulamasının ülke çapında yaygınlaştırılması amacıyla düzenlenen 1. Gün: Koruyucu Aile Şenliği, gelen konuklar, çocuklar ve halkın da katılımıyla Kayseri Alışveriş Merkezi önünden yürüyüşle başladı. Kayseri Erkek Yetiştirme Yurdundaki öğrencilerin halk oyunları gösterileri ile başlayan yürüyüşte, Büyükşehir Belediyesi bando takımı eşliğinde yürüyen katılımcılar marşlar söyleyerek eğlendi. Yürüyüşe Kayseri'deki koruyucu ailelerin yanı sıra Ankara, Antalya, Çanakkale, Adana, Bursa, Denizli, Hatay, İstanbul, Konya, Malatya, Mersin ve Afyon'dan koruyucu aileler davet edildi. Yürüyüş sonunda SHÇEK Genel Müdürü İsmail Barış, çocuklarla birlikte Cumhuriyet Meydanı'ndaki Atatürk Anıtı'na çelenk koydu. Aynı gün program dahilinde Hilton da öğle yemeği ardından, kız yetiştirme yurdu yıl sonu sergisi açıldı. Açılış ve kokteylden sonra, şehir dışından gelen koruyucu ailelere kayseri gezisi düzenlendi. Tekrar Hilton’ da Nimet Çubukçunun katılımıyla ödül töreni yapıldı. Koruyucu aileye ulaşma ve çocukları varolan öz ailelerine tekrar kazandırma çalışmalarında Kayseri yurt birincisi oldu. 2. Gün: 80 ilden katılan Sosyal Hizmet Uzmanları ve Koruyucu ailelere,"Koruyucu ailede Amerikan örneği konulu seminer düzenlendi. Şebnem Ferah ve Hayko Cepkin konserleriyle gün son buldu. 3. Gün: Beştepeler parlarında düzenlenen piknikle şenlik sona erdi. Şenlikte görevli SHÇEK Kayseri Kız Yetiştirme Yurdumuzun El Sanatları öğretmeni Aynur Tambay Şenlik ve yaptıkları sergi ile ilgili duygularını şöyle ifade etti. Bizim sergimiz 3 gün sürdü şenlik boyunca açıktı. Her yıl olduğu gibi katılım fazlaydı. Çocuklar o yorgunluklarını unutup, öyle harika ev sahipliği yapıyorlardı ki... Çoğu zaman ben karışmadım. İşlerin tanıtımı, ikramlar, konukları karşılama... Onları o noktaya geldikten sonra izlemek öyle keyifliydi ki... Bütün işleri tek tek tanıttılar. Her yıl olduğu gibi siparişte aldık. O siparişlerden cep harçlıklarını çıkartıyorlar. Ve Öğretmenimiz Aynur Hanım’ım şu sözleri her şeyin en basit kısa tarifi aslında; Şimdi ayın 26 sında 1 haftalık Alanya tatilleri var. Dönüşte herkes evlere gidecek. Onları şimdiden özledim. Hani insanın içini kaplayan güzel bir duygu vardır.Bunlar küçük ayrıntılarda saklı. İyi ki yoruldum, İyi ki güvendim, İyi ki sevdim dedirten ayrıntılardır iş de bunlar... Bizde E-Bülten Ekibi Olarak Kayseri’ye ve Aynur Öğretmene güzel yaklaşımları ve duyguları için teşekkür ediyor,bu duyarlılığın bütün illerde devam etmesini temenni ediyoruz.

31 MAYIS 2008 SAMANDIRA ERKEK YETİŞTİRME YURDU ZİYARET ETTİK.

Yakacık ziyaret günümüz de önceden anlaşıp ziyaret saati öncesin de Samandıra’ ya gittik. 2007 yazın da yetiştirme yurduna giden çocuklarımız vardı. Heyecanlıydık. Uzun süredir gidememiştik. Nöbetçi öğretmenden ziyaretimiz için iznimizi aldık. Hepimizde heyecan doruktaydı. Tek tek gelmeye başladılar. Sıkı sıkı sarılıp özlem giderdik. Hep beraber birkaç arkadaşları ile birlikte yemek yemeye gittik. Uzun uzun sohbet ettik. Okullarından, arkadaşlarından. Oğullarımızın büyümelerine şahit olmak güzeldi. Bize sahip çıkmaları, bize güvenip bir şeyler anlatmaları, sarılmaları çok güzeldi. Ayrılık vakti geldiğinde ne onlar ne de biz ayrılmak istedik. Ayrılıyoruz ama ayaklarımız ilerlemiyor. Dönüp bir müddet daha kaldığımız yerden tekrar muhabbete devam ettik. Zor da olsa tekrar öpüp, sarılarak en kısa zamanda tekrar geleceğimizin sözünü vererek ayrıldık. Bu ziyaretin tadı damağımızda kaldı desek tabir çok yerinde olur. Yapılanlar, karşılıklı verilen emekler böyle zamanlarda anlaşılıyor. “Sevgi emek ister” çok doğru bir söz.

Page 12: BENİMYUVAM E BÜLTEN · SAYI:2 (MAYIS‐HAZİRAN/2008) ... Özellikle 1999 yılında yaşanan Marmara Depremi'nden sonra bazı Avrupa ülkelerinden kimsesiz kalan çocukları evlat

BENİMYUVAM E-BÜLTENİ SAYI:2 (MAYIS-HAZİRAN/2008)

TEŞEKKÜRLER

S:11

Benimyuvam e-Bülteni hazırlığında emeği geçen gönüllülerimiz:

Arzu SARI Atilla ÖZ

Ceyda KARPAT Filiz ÖZEN

Gökhan CÖRÜT Gülcan LAZIM Hilal ÇETİN

Meltem GÜLMEZ Neslihan ALTINEL

Nurhayat KÖSEAHMETOĞLU Özlem Düzgün AYRANCI

Sinan AVCI

Yakacık Sünnet Düğünü Destekçilerimize;

Mevlüt Şekerleri için Sn.Didem KAYRAN’a,

Çocuklarımıza güzel t-shirtler için Sn.Adnan ÇAPAR’a,

Birbirinden güzel saatler için Akın Tekstil Çalışanlarına,

Çocuklarımıza hediye edilen formalarımız için Işık Abla’ya,

Birbirinden güzel börekler ve tatlılar için Güze Gıda Catering’den Koray Mutfak Personeli’ne,

Küçükkuyu Sünnet Düğünü Destekçilerimize;

Mevlüt Şekerleri için Sn.Didem KAYRAN’a,

Finansbank'tan Sn. Erol GÜRÜR’e ve ekibine,

Her zaman buradayız deyip elini uzatan Antu-Fenerlist KAF’a,

Sn. Nilüfer GÜÇTİMUR ve Dostlarına,

Sn.Seda Feyzan ÇETİNTAŞ’a,

İbrahim Hakkı Konyalı İlköğretim Okulu 3-C Sınıfına,

Sn.Murat Selim ÖZDEMİR’e,

Sarı-Lacivert Derneği’ne,

Pikaldi Gömlekleri Personeline,

Uytaş Gümrükleme Personeline,

Kuryenet’e,

IGL Global Lojistik’e,

Ümit Bisiklet’e,

Sn.Uğur YÜZBAŞI’ya, Adile ÖZDAĞ’a, Ömer KARAGÜZEL’e, Hidayet SEVİNÇ’e, Zafer ŞANLI BÜLENT’e,

Kardeş Buluşması Destekçilerimize;

Çocuklarımıza kapılarını sonuna kadar açıp evlerindeymiş hissini verdiği için Sophia Çengelköy Balo Salonu’na,

“Çorbada bizimde tuzumuz bulunsun” diyerek bir kez daha yalnız bırakmayan OMSAN’ a

Hilal Transport’a,

Fatih Geleceğin Çocukları Yuvası’ndaki Çocuklarımıza güzel bir kahvaltı imkânı sağlayan Sn. Sevgi - İbrahim AYDIN’ a,

TEŞEKKÜR EDERİZ.