Upload
others
View
2
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
BEYAZ SARAY
BASIN DANIŞMANLIK BÜROSU
20 OCAK 2004
BAŞKAN’IN ULUS’A SESLENİŞİ
A.B.D. KONGRE BİNASI
WASHINGTON, D.C.
BAŞKAN:
Sayın Kongre Başkanı, Başkan Yardımcısı Cheney, Kongre üyeleri, saygıdeğer
konuklar ve vatandaşlar: Bu akşam Amerika, büyük sorumlulukları olan ve bu
sorumlulukları yerine getirmeye hazır bir ulustur.
Burada toplanmış olduğumuz bu akşam, yüzbinlerce Amerikalı kadın ve erkek,
dünyanın her tarafına yayılmış olarak terörle savaşmaktadırlar. Eziyet çekenlere
umut sağlayarak, şiddet yanlılarını adalete teslim ederek, Amerika’yı daha da güvenli
kılmaktadırlar.
Hergün, yasaları uygulamakla görevli personel ve istihbarat görevlileri, terörist
tehditlerini takip etmekte; analistler uçak listelerini kontrol etmekte; Yurtiçi Güvenlik
Bakanlığı’nda çalışan kadın ve erkekler sınırlarımızda ve kıyı şeritlerimizde devriye
görevi yapmaktadırlar. Ve onların daima tetikte olması sayesinde ülkemiz
korunmaktadır.
Amerikalılar bir kere daha dünyanın en çalışkan insanları olduklarını ispat
etmektedirler. Amerikan ekonomisi büyümeğe devam etmekte ve yürürlüğe koymuş
olduğunuz vergi indirimleri iyi netice vermektedir.
Bu akşam Kongre üyeleri, kuşkucu şahısların gerçekleştirilemez diye niteledikleri,
yardım bazlı ve reform kapsamındaki başarılarından gurur duymalıdırlar. Sizler kamu
okullarının standartlarını yükseltmekte ve yaşlılarımıza sosyal sağlık hizmeti
Medicare kapsamında reçeteli ilaç sağlamaktasınız.
Birlikte ciddi problemlere göğüs germiş bulunuyoruz ve şimdi ise bir şeçim yapma
arifesindeyiz: Ya kararlılık ve güvenle ileriye gidebiliriz ya da teröristler tarafından
bize komplo kurulduğunu ve yasa dışı rejimlerin bizim için bir bir tehdit oluşturduğunu
anlamazlık illüzyonuna geri dönebiliriz. Ya ekonomik büyümeyi desteklemeye, eğitim
ve Medicare kapsamındaki reformlara devam edebiliriz, ya da eski kurum ve eski
işleyiş biçimlerine rücu edebiliriz.
Faciadan, muhakemeden ve savaştan geçen bunca yolu, hızımızı kaybedip işimizi
yarım bırakmak için gelmedik. Amerikalılar tarihin gerektirdiği işlere soyunmaktalar ve
bizden de aynı şeyi beklemektedirler. Onların çabaları, girişimleri ve karakterleri
bize, birliğimizin kuvvetli ve güvenli olduğunun en iyi göstergesidir.
Bizim en önemli sorumluluğumuz Amerikan halkının kapsamlı olarak korunmasıdır.
11 Eylül 2001 tarihinin üzerinden yirmi sekiz ay geçmiştir – iki yılı aşkın bu süre
içinde Amerikan toprağında hiç bir saldırı yaşanmamıştır. Bu durumda tehlikeyi
geride bıraktığımıza inanmak oldukça kolay, anlaşılabilir, rahatlatıcı ama yanlış olur.
Cinayetler Bali’de, Jakarta’da, Riyad’da, Mombasa’da, Kudüs’te, İstanbul’da ve
Bağdad’da devam etmektedir. Teröristler, Amerika’nın ve uygar dünyanın insanları
için komplolar kurmaya da devam etmektedirler. Ama bizim irademiz ve cesaretimiz
sayesinde bu tehlike bertaraf edilecektir.
Savaşın ilk başlamış olduğu yer ülkemizdir, ve biz yurtiçi güvenlik ve yasa uygulayıcı
birimlerimize, bizi korumaları için gerekli her yardımı yapmak ve her aracı temin
etmek durumundayız. Bu gerekli araçlardan biri de federal yasa uygulamaları
çerçevesindeki bilgi paylaşımını, terörist takibini, terörist hücrelerinin bozulmasını ve
onların mal varlıklarına el konulmasını sağlayan Vatanseverlik Yasası’dır. Bu
uygulamaları yıllar boyunca uyuşturucu kaçakçıları ve zimmete para geçirenler için
kullanmış bulunmaktayız. Eğer bu metodlar yasa dışı eylemcileri yakalamamızı
sağladıysa, teröristleri yakalamamızda daha da faydalı olacaklardır. Önümüzdeki yıl,
Vatanseverlik Yasası’nın en önemli maddelerinin süresi dolacaktır, ama terörist
eylemlerinin süresi aynı zamanda dolmayacak olduğundan, vatandaşlarımızı
korumak için bu önemli yasaya ihtiyacımız vardır. Vatanseverlik Yasası’nı mutlaka
yenilemeniz gerekmektedir.
Amerika, bu savaşı başlatmış olan teröristler ile savaş halindedir. Geçtiğimiz Mart
ayında, 11 Eylül’ün beyinlerinden Halid Shaikh Muhammed uyandığında kendini
AB.D. ve Pakistan yetkililerinin elinde bulmuştur. Geçtiğimiz 11 Ağustos tarihinde ise,
Endonezya’da 200 den fazla insanın ölümüne neden olan terörist Hambali
yakalanmıştır. El Kaide mensupları tüm dünyada tarafımızdan takip altındalardır ve
bilinen liderlerinden üçte ikisi ya öldürülmüş ya da yakalanmış bulunmaktadır.
Binlerce askeri uzman, şehir ve mağaralarda bu insan avını sürdürmekte ve teker
teker tüm bu teröristleri adalate teslim etmek için çalışmaktadır.
Teröre karşı açtığımız savaş çerçevesinde, teröristleri barındırıp, destekleyen ve
onları nükleer, kimyasal veya biyojojik silahlarla teçhiz edebilecek rejimlere de karşı
olduğumuzu göstermekteyiz. A.B.D. ve müttefikleri bu tehlikenin gölgesinde
yaşamayacakları konusunda son derece kararlıdırlar.
Bizim kararlılığımızı ilk anlayan, Afganistan’ı El Kaide katillerinin en önde gelen
üssü haline döndürmüş olan Taliban olmuştur. Bu aydan itibaren, Afganistan, tüm
Afgan kadınlarının da katılacağı bir özgür seçim garantileyen yeni bir anayasaya
kavuşmuş bulunmaktadır. Afganistan’da yeni işler kurulmakta, sağlık ocakları
yapılanmakta, ve Afgan çocukları artık rahatlıkla okula devam edebilmektedirler.
Koalisyonumuz, yeni Afgan ordusununun da yardımı ile, Taliban ve El Kaide’nin sağ
kalmış üyelerinin bulunduğu yerlere etkin saldırılarda bulunmaktadır. Afgan kadın ve
erkekleri özgür, gururlu ve teröre karşı savaşan bir ülke yapılandırmaktadırlar ve
Amerika onların dostu olmaktan gurur duymaktadır.
Bu salondaki son görüşmemizden beri, A.B.D. İngiltere, Avustralya, Polonya ve diğer
ülkelerin birlikleri, Birleşmiş Milletler’in istemi doğrultusunda Saddam Hüseyin’in
rejimini sona erdirerek, Irak halkına özgürlük sağlamışlardır.
Baas rejimini son erdirdikten sonra, geri kalan bir takım koyu Saddam taraftarı ile
uğraşmaya devam etmekteyiz. Savaş alanında askerlerimizden kaçmış olan bu
şahıslar, şimdi gölgelerin arasından dağınık saldırılar gerçekleştirmektedirler. Bu
katillerin, dış kaynaklı teröristlerle birleşip ciddi ve sürekli bir tehlike oluşturduklarının
bilincindeyiz ve onlara karşı ilerleme kaydetmekteyiz. Irak’ın bir zamanlar çok güçlü
olan devrik lideri bir delikte bulunmuş olup, şimdi de hücresinde oturmaktadır. Eski
rejimin önde gelen 55 yetkilisinden 45’i ya öldürülmüş ya da yakalanmıştır.
Kuvvetlerimiz günde 1.600’den fazla devriye görevi ve haftada ortalama 180 baskın
gerçekleştirmektedirler. Bu canileri de Saddam Hüseyin’in kötü rejimi ile başa
çıktığımız gibi etkisiz hale getireceğimizden eminiz.
Irak’ın yeniden yapılandırılması zor olduğu kadar doğru bir iştir. Ve Amerika her
zaman doğru olanı yapmak için ne gerekiyorsa, onu yapmaya hazır olmuştur.
Geçtiğimiz Ocak ayında, Irak’ın tek kanunu, hain bir adamın kaprisleri idi. Bugün ise
koalisyonumuz Irak Yönetim Konseyi ile birlikte temel yasalar ve insan hakları
beyannamesi hazırlamak üzere çalışmaktadır. Haziran ayı sonuna kadar Iraklılar ve
Birleşmiş Milletler ile birlikte, Irak egemenliğine tam geçişi hazırlamak üzere çaba
göstermekteyiz.
Irak’ta demokrasi egemen olmaya başladıkça, özgürlük düşmanları şiddet ve korkuyu
ortalığa salmak için ellerinden geleni yapacaklardır. Amaçları bizim ülkemizin ve dost
ülkelerin iradesini sarsmaktır ama A.B.D hiç bir zaman caniler ve katiller tarafından
korkutulamayacak ve sindirilemeyecektir. Caniler başarasız olacaklar ve Irak halkı
özgürlük içinde yaşayacaktır.
Iraklılar, her geçen ay kendi güvenlikleri ve gelecekleri konusunda daha fazla
sorumluluk almaktadırlar. Ve bu akşam Irak’ın en saygın liderlerinden birini, Irak
Yönetim Konseyi Başkanı Sayın Adnan Pachachi’yi burada ağırlamaktan şeref
duymaktayız: Sayın Pachachi, Amerika, özgür ve barışçı Irak’ın yapılandırılmasında
sizin ve Irak halkı’nın yanındadır.
Amerikan’ın kararlılığı ve öncülüğünden dolayı dünya hergün daha iyiye gitmektedir.
Geçtiğimiz ay, Libya lideri kendiliğinden, uranyum içeren nükleer silah programı da
dahil olmak üzere, rejiminin tüm kitle imha silahlarını açıklama ve imha etme
vaadinde bulunmuştur. Albay Kaddafi, çok yerinde olarak, ülkesinin toplu katliam
silahlarından arındığında, daha güvende olacağını anlamış bulunmaktadır.
A.B.D. ve Ingiltere’nin Libya ile yürütmüş olduğu dokuz aylık yoğun görüşmeler
netice vermiş, buna rağmen Irak ile sürdürülen 12 yıllık diplomasi hiç bir meyve
vermemiştir. Nedeni açıktır: Diplomasinin etkili olabilmesi için vaadlerin inanılır
olması gereklidir ve Amerika’nın verdiği sözden kimse şüphe etmez.
Değişik tehditler farklı stratejiler gerektirir. Bölgedeki diğer ülkeler ile birlikte biz de,
Kuzey Kore’nin nükleer programını iptal etmesinde israr etmekteyiz. Amerika ve
uluslararası toplum, İran’ın taahhüdünü yerine getirmesini ve nükleer silah
geliştirmemesini talep etmektedir. Amerika, dünyanın en tehlikeli silahlarının,
dünyanın en tehlikeli rejimlerinin elinde bulunmaması konusunda kararlıdır.
20 Eylül 2001 de bu kürsüye geldiğimde, insanların öldüğü fakat görevin bitmediğini
göstermek için, şehit bir polis memurunun kalkanını da beraberimde getirmiştim.
Hepinize ve tüm Amerikalılara, düşmanlarımızı yeneceğimize ve ülkemizin
güvenliğini sağlayacağımıza dair kesin taahhüdümü belirtmiştim. Ve bir kişi
tarafından verilmiş olan bu söz, bir çok insan tarafından tutulmuş bulunmaktadır.
Kongre’deki sizler korunmamız için kaynak temin ederek, barış ve savaş arasındaki
zor seçimi yapmış bulunuyorsunuz. En yakın müttefiklerimiz ise kararlılıklarından hiç
vazgeçmemişlerdir. Amerika’nın istihbarat görevlileri ve diplomatları yorulmadan ve
başarıyla görevlerini yapmışlardır. Ve Amerikan ordusundaki kadın ve erkekler de en
zor olan görevi üstlenmişlerdir. Onlar becerilerini ve cesaretlerini gece yarısı
devriyelerinde, zırhlı saldırılarda ve saatlerce süren nöbetlerde göstermişlerdir. Eve
döndüklerindeki sevgi ve mutluluğu, onları kaybettiğimizde de üzüntüyü yaşamış
bulunuyoruz. Pasifik’teki bir uçak gemisinin güvertesinden, Bağdad’daki bir
yemekhaneye kadar bir çok yerde görevli olan askerlerimizin bir kısmı ile tanışma
şerefini elde etmiş bulunmaktayım.
Askerlerimizin çoğu bizi bu akşam dinlemektedirler. Sizlerin ve ailelerinizin şunu
bilmesini istiyorum: Amerika sizinle gurur duyuyor. Benim yönetimim ve bu Kongre
sizlere terör ile olan savaşı kazanmanız için ihtiyaç duyduğunuz kaynakları temin
edecektir.
Bazı insanların Amerika’nın gerçekten bir savaşın içinde olup olmadığını
sorguladığının bilincindeyim. Bu insanlar terörizm’i bir tür suç gibi algılamakta ve
onun yasal uygulamalar ve davalar çerçevesinde çözümleneceğini düşünmektedirler.
Dünya Ticaret Merkezi’ne 1993 yılında yapılan ilk saldırıdan sonra, suçluların bazıları
mahkeme sonucunda cezalandırılmış ve hapise mahkum edilmişlerdir. Ama bu
konuyu bitirmemiştir. Teröristler hala kamplarda eğitilmekteler, hala komplolar
kurmaktalar ve bu komplolar gün geçtikçe daha hırslı hedeflere yönelmektedirler. 11
Eylül katliamından sonra artık düşmanlarımıza celp gönderip mahkemeye çağırmak
yeterli değildir. Teröristler ve onları destekleyenler, A.B.D. ye savaş ilan ettiler ve şu
anda da karşılarında savaşmaktayız.
Bu salonda bulunanların bazıları ve ülkemizdeki bazı kişiler Irak’ın özgürleştirilmesini
desteklememişlerdir. Savaşa karşı olmak genellikle prensip güdülerinden
kaynaklanır. Saddam Hüseyin’in şu anda hala ülkesi başında olduğunu varsayıp,
bunun sonuçlarını açıkça konuşalım ve bunu kanıtlara dayanarak yapalım. Kay
Raporu, Irak’ın Birleşmiş Milletler’den gizlediği düzinelerce kitle imha silah programı
ve önemli miktarda buna yönelik silah bulmuş durumdadır. Eğer biz harekete
geçmemiş olsaydık, diktatörün kitle imha programları ve silah üretimi bugüne kadara
devam etmiş olacaktı. Eğer biz harekete geçmemiş olsaydık, Irak hakkındaki
Güvenlik Konseyi kararları boş tehditler olarak kalacak, bir yandan Birleşmiş
Milletler’i zayıflatırken, bir yandan da dünyanın diğer taraflarındaki diktatörleri
yüreklendirmiş olacaktı. Irak’ın işkence odaları hala korku dolu ve masum zavallılarla
dolu olacaktı. Binlerce kadın, erkek ve çocuğa mezar olmuş olan Irak’ın ölüm tarlaları
hala sadece onları öldürüp, oraya koyanlar tarafından biliniyor olacaktı. Saddam
Hüseyin’in rejiminin olmadığı bir dünyanın, barışı ve özgürlüğü seven her insan için,
daha güvenli ve daha iyi bir yer olduğu kesindir.
Bazıları bizim Irak’taki görevlerimizin enternasyonalleştirilmesini öngörüyorlar. Bu
eleştiriyi İngiltere, Avustralya, Japonya, Güney Kore, Filipinler, Tayland, İtalya,
İspanya, Polonya, Danimarka, Macaristan, Bulgaristan, Ukrayna, Romanya,
Hollanda, Norveç, El Salvador ve diğer 17 ülkedeki dostlarımıza anlatmakta zorluk
çekmekteyiz. Ülkemizde bu konuları görüşüp tartışırken, uluslararası müttefiklerimizin
çok önemli katkılarını unutmamamız ve fedakarlıklarını göz ardı etmemiz
gerekmektedir.
Amerika, ilk baştan beri, Afganistan’daki ve Irak’taki operasonları için uluslararası
destek arayışı içinde olmuştur ve bu desteği elde etmiştir. Bununla beraber, bir çok
ülkenin meydana getirdiği bir koalisonun liderliğini yapmakla, birkaç kişinin itirazlarına
boyun eğmek arasında belirgin bir fark vardır. Amerika, hiç bir zaman kendi ülkesinin
güvenliğini korumak için bir izin belgesi beklentisinde olmayacaktır.
Ayrıca, demokrasinin, özgürlüğün pek yaygın olmadığı Orta Doğu bölgesi için realist
bir hedef olmadığı konusunda da şüpheler dile getirilmektedir. Bu düşünceler hem
yanlıştır, hem de derin kültürlerin ve büyük dinlerin beşiği olan bu bölgenin özgürlük
ve kendini yönetme ile bağdaşmadığı fikri son derece aşağılayıcıdır. Ben Allahın, her
insanın yüreğine özgür yaşamak isteğini verdiğine inanıyorum ve bu isteğin, yıllar
boyu zulüm ile yok edilmeye çalışılmışsa bile, tekrar ortaya çıkacağı
düşüncesindeyim.
Orta Doğu bir zulüm, perişanlık ve kızgınlık odağı olarak kaldığı süre boyunca,
Amerika’nın ve dostlarının güvenliğini tehdit edecek insanları ve hareketleri
doğurmaya devam edecektir. Bundan dolayı Amerika, tüm Orta Doğu’da özgürlük
stratejisinin öncülüğünü yapmaktadır. Reform hareketlerinin karşıtı olanlara meydan
okuyarak, terör odaklarının üzerine giderek, dostumuzun daha yüksek bir standarda
gelmesini beklemekteyiz. Nefret dolu propagandalara karşın, Amerika’nın Sesi ve
diğer yayın organları Arapça ve Farsça yayınlarını daha da kapsamlaştırmıştır ve
kısa zaman içinde yeni bir televizyon kanalı bölgede doğru ve güvenilir haber
programları ile yayınına başlayacaktır. Sizlere, Demokrasi için Ulusal Bağış Fonu
(National Endowment for Democracy) bütçesini ikiye katlamak ve Fon’un yeni
gündemini Orta Doğu’daki özgür seçimlere, serbest pazara, özgür basına ve özgür
sendikalara odaklaması için bir teklif sunmak istiyorum. Ve herşeyin başında,
Afganistan ve Irak’ta yüklendiğimiz, demokrasi yolundaki tarihi görevi
tamamlayacağımızı belirtmek istiyorum, ki bu sayede bu milletler diğerlerine de ışık
tutup, yol göstererek, dünyanın problemli bir bölümünü değiştirebilecek hale
gelebilsinler.
Amerika misyon sahibi bir ülkedir ve bu misyon bizim en temel ilkelerimizden
kaynaklanmaktadır. Amerika’nın hiçbir zaman bir hükmetme arzusu ve imparatorluk
sevdası olmamıştır. Bizim hedefimiz insani itibar ve temel insan hakları çerçevesinde
demokratik bir barış sağlamaktır. Amerika dost ve müttefikleri ile birlikte bu uğurda
çaba göstermektedir ama özel görevinin de bilincindedir: Bu büyük ülke özgürlüğün
öncüsü olacaktır.
Geçtiğimiz son üç yıl içinde yaşanan zorluklar, Amerikan ekonomisinin temel
kuvvetlerini de ortaya çıkartmıştır. Ekonomik durgunluk, terörist saldırıları, büyük
şirket skandalları ve savaşın belirsizliklerini yaşamış bulunmaktayız. Ama sizler
ekonomimizi vergi indirimi ile hareketlendirdiğiniz için, ekonomimiz sağlam kalmıştır
ve daha da kuvvetlenmektedir.
Sizler çocuk vergisi kredisini ikiye katlayıp $500 ‘den $1000’e yükselterek, evlilik
cezalarını düşürerek, veraset vergisini kaldırma yoluna giderek, sermaye
kazançlarındaki, borsa kar paylarındaki vergileri ve küçük işletmelerin ödedikleri
vergiyi indirerek, her gelir vergisi ödeyen Amerikalının ödediği vergiyi azaltmış
oldunuz.
Amerikalılar bu dolarları alıp tekrar işe yatırarak, ekonominin büyümesini
sağlamışlardır. 2003 yılının üçüncü çeyreğindeki ekonomik büyüme ve yeni ev
inşaatları oranı son 20 yılın en hızlı artışlarını gösterirken, ev sahibi olma oranı
bugüne kadar olan en yüksek dereceyi bulmuştur. İmalat hızlanmaktadır, enflasyon
oranı ise düşüktür. Faiz oranları düşük seviyededir. İhracat büyümekte, üretim
yüksek ve işsizlik oranı düşmüş vaziyettedir.
Bütün bu rakkamlar Amerikalıların paralarını, hükümetin yapacağından çok daha iyi
kullandıklarının ispatıdır ve sizlerin bu paraları onlara geri vermekle çok iyi bir iş
yaptığınız ortadadır.
Amerika’nın büyüyen ekonomisi aynı zamanda çok değişken bir ekonomidir.
Teknoloji her işin yapılış şeklini değiştirdikçe, Amerika daha üretken olmakta ve
işçiler daha fazla beceriye ihtiyaç duymaktadırlar. Sağlık hizmetleri ve biyoteknoloji
gibi alanlarda yeni bir iş hacmi doğmuş bulunmaktadır. Bu nedenle Amerikalılara
yeni ekonomimizin getirdiği imkanları kullanmaları ve iyi işler bulmaları için gereken
eğitimi sağlamak durumundayız.
Eğitim’in temeli okulların ilk yıllarında öğrenilmesi gereken okumaya ve matematiğe
dayanmaktadır. Buna rağmen, uzun yıllardır çok sayıda çocuk, okumayı ve
matematiği öğrenememişlerdir. ‘Hiç Bir Çocuk Geride Kalmayacak’ yasasını
geçirmekle, sizler okuma yazma oranının yükseltilmesini ülkemizin kanunu haline
getirmiş bulunuyorsunuz. Okullarımıza daha fazla fon ayırmış bulunmaktayız, 2001
yılından beri %36’lık bir artış yapılmıştır. Daha yüksek bir standart beklentisi
içindeyiz. Her çocuğu temel bilgiler çerçevesinde düzenli olarak sınavlara tabi
tutmakta, sonuçlar ebeveynlerine bildirmekte ve onlara, okullar yeterli başarı
kaydetmediğinde, başka seçenekler de sunma gayreti içerisindeyiz. Amerika’daki her
çocuğu üstünlüğe taşımak için çaba vermekteyiz.
Buna rağmen her zaman aynı durumu korumak isteyenler olmuştur. Standartları
düşürerek ve sorumluluk payını azaltarak, sözkonusu yasanın otoritesini sarsmak
isteyenler bulunmaktadır. Hedeflediğimiz sonuçlar bir sağduyu konusudur: Bizim
hedefimiz üçüncü sınıf öğrencilerinin, üçüncü sınıf seviyesinde okumaları ve o sınıfın
matematik problemlerini çözmeleridir, bu da ulaşılması imkansız bir hedef değildir.
Sınıf seviyesinin altında kalan öğrencileri belirlemek için yapılacak tek şey onları
sınava tabi tutmaktır.Bu millet eskiden olduğu gibi öğrencilerini sınıftan sınıfa
geçirerek temel bilgileri öğrenmeden okuldan çıkartmayacaktır. Herhangi bir çocuktan
vazgeçmeyi kabul etmiş değilim ve belirtmek isterim ki ‘Hiç Bir Çocuk Geride
Kalmayacak’ yasası Amerika’nın tüm çocuklarına fırsat kapısı açmaktadır.
Aynı zamanda, daha büyük öğrencilerin ve yetişkinlerin de, istedikleri işte
çalışabilmek için gereksinme duydukları eğitimi almalarına de imkan tanınması
lazımdır. En hızlı büyemeyi gösteren meslek dalları, lise bazından ileri seviyede
matematik ve fen bilgisi gerektirmektedirler. Bundan dolayı, bu akşam ‘21. Asır
Meslekleri Programı’ adı altında bazı önlemlerden bahsetmek istiyorum: Bu program,
seviyelerinden geride kalmış orta öğretim öğrencilerine, matematik ve okuma
konusunda ilave yardım sağlamak için, düşük gelir düzeyli okullarda uygulanacak
yerleştirme programları çerçevesinde, özel sektörden matematik ve fen hocalarının
part-time ders vermelerini temin edecektir. Lisede zor dersler alarak üniversiteye
hazırlanan öğrenciler için Pell burslarında artış yapmayı öneriyorum. Amerika’nın
önemli iki yıllık halk eğitim önlisans (community college)programlarına daha fazla
destek vermemizi öneriyorum, ki bunun karşılığında onlar da en fazla yeni iş hacmi
yaratan endüstrilere insan gücü yetiştirebilsinler. Tüm bu girişimler çerçevesinde
daha fazla Amerikalıyı ülkemizin artan refah düzeyine sokmuş olacağız. Şunu
bilmelisiniz ki, iş eğitimi önemlidir ama iş yaratmak da aynı derecede önemlidir.
Atak ve büyümeye yönelik bir gündem yürütmeye devam etmemiz gerektiğine
inanıyorum. Kongre’nin vergi konularında hala bitmemiş bazı görevleri
bulunmaktadır. Yürürlüğe koymuş olduğunuz vergi indirimlerinin süreleri sona ermek
üzeredir. Ve hemen harekete geçmezseniz – hemen harekete geçmezseniz – hemen
harekete geçmezseniz, evlilik konusundaki haksız vergi tekrar yürürlüğe girecektir.
Derhal harekete geçmezseniz, milyonlarca aile, her çocuk için $300 daha fazla
federal vergi vermek zorunda kalacaktır. Derhal önlem almazsanız, küçük işletmeler
daha fazla vergi vereceklerdir. Derhal harekete geçmezseniz, veraset vergisi tekrar
hayata dönecektir. Kongre’nin verdiğini, Kongre geri almamalıdır. İş hacminin
büyümesi için, yürürlüğe koymuş olduğunuz vergi indirimleri kalıcı olmalıdır.
İş hacmini büyütme gündemimiz küçük işletme sahiplerini ve çalışanlarını gereksiz
federal uygulamalardan kurtarmalı ve saçma sapan davalardan korumalıdır.
Tüketiciler ve işyerleri ekonominin işlemesi için güvenilir miktarda enerji reservlerine
gereksinme duymaktadırlar, bundan dolayı sizlerin elektrik sistemimizi modernize
etmek, doğal kaynakları korumak ve Amerika’yı dış kaynaklı enerjiye daha bağımsız
kılmak için harekete geçmenizi istiyorum. Benim yönetimim serbest ve eşit şartlardaki
ticareti destekleyerek, Amerikan girişimcilerine, imalatçılarına ve çiftçilerine yeni
pazarlar açma gayreti içindedir ve bunu Amerikan işçilerine iş yaratmak için
yapmaktadır. Genç işçiler sosyal güvenlik vergilerinin bir bölümünü, şahsi bir
emeklilik hesabında biriktirerek bir tasarruf güvencesi edinme fırsatını
yakalayabilmelidirler. Sosyal güvenlik sistemini Amerikan halkı için bir mülkiyet
kaynağına dönüştürmeliyiz. Ve vergi mükelleflerinin dolarlarını iyi yön vererek,
hükümetin ekonomi üzerindeki yükünü sınırlamalıyız.
İki hafta içerisinde, sizlere savaş harcamalarını, vatanımızın korunmasını, önemli
yurtiçi ihtiyaçları içeren ve ihtiyari konulardaki harcamalarının artışını %4 den aza
düşüren bir bütçe yollamak istiyorum. (Alkış.) Bu, Kongre’nin önceliklere
odaklanmasını , gereksiz masrafları kısmasını ve halkın parası ile dikkatli olmasını
gerektirecektir. Bu şekilde hareket ederek, önümüzdeki beş yıl içinde bütçe açığını
yarıya indirebiliriz.
Bu akşam sizlere göçmen yasalarımızda, değerlerimizi yansıtacak ve ekonomimize
yarayacak reformlar yapmanızı öneriyorum. Amerikalıların çalışmak istemedikleri
işlerde çalıştırılacak, gönüllü yabancı işçiler temin edecek, yeni bir geçici işçi
programı önermekteyim. Bu reformun ekonomimiz için iyi olacağına inanıyorum zira
bu sayede işverenler gereksinme duydukları işçilere dürüst yollardan ve düzenli bir
şekilde sahip olacaklardır. Geçici işçi programı, Sınır Devriye’sinin ve yasa
uygulayacılarının ulusal güvenliğimize olan gerçek tehditlere odaklanmasını ve
ülkemizi daha iyi korumalarını sağlayacaktır.
Ben genel affa karşıyım, zira bunun yasa dışı göçmenliği desteklediğine ve yasalara
karşı hareket edenleri, gereksiz olarak mükafatlandırdığına inanıyorum. Benim
önerdiğim geçici işçi programı, yasaya saygılı olanlara vatandaşlık yolunu açarken,
milyonlarca çalışkan kadın ve erkeğin Amerikan hayatının gölgesinden çıkmasını
sağlayacaktır.
Ülkemizin sağlık hizmetleri ekonomimiz gibi bir değişiklik gereksinmesindedir.
Geliştirilen olağanüstü tıbbi teknolojiler sayesinde hayatlar kurtarılmaktadır. Fakat bu
dramatik gelişme kendi problemlerini de, yükselen tıbbi yardım masrafları ve sağlık
sigorta ödemeleri şeklinde beraberinde getirmiştir. Sayın Kongre üyeleri, bu
masrafları kontrol altına almak için birlikte çalışmamız ve modern tıbbın faydalarını
tüm ülke çapında yaymamız gerekmektedir.
Bu hedeflere ulaşmak tarafsız bir vatandaşlık çabası gerektirmektedir ve iki ay önce
siz bunun yolunu göstermiştiniz. Medicare’i kuvvetlendirerek ve reçeteli ilaçlardan
yararlanmayı kapsam içine alarak, yaşlı vatandaşlarımıza olan bağlılılığınızı, onlara
hak ettikleri modern tıp imkanlarını sağlayarak göstermiştiniz.
Bu yıldan başlamak üzere, yürürlüğe koyduğunuz yasa çerçevesinde, yaşlılar bir çok
ilaçın etiket fiyatı üzerinden %10-%25 indirim sağlayacak bir ilaç indirim kartı alma
hakkına sahip olmuşlardır. Ayrıca, milyonlarca düşük gelirli yaşlı vatandaşımız
$600’lık ilave ilaç yardımı da almaktadır. Gelecek yıldan başlamak üzere de, yaşlılar
koruyucu tıp kapsamında şeker hastalığı ve kalp hastalıkları yoklamalarına hak
kazanacak, ayrıca Medicare kapsamına yeni dahil olanlara sağlık testleri
uygulanmasına başlanacaktır.
2006 yılı Ocak ayında, yaşlılar Medicare reçeteli ilaç kapsamına girebileceklerdir.
Aylık $35’lık bir ödeme karşılığında, bugün bu kapsama dahil olmayan yaşlılar, bu
sayede ilaç faturalarının yarısını ödemekten kurtulmuş olacaklardır. Bu reform
çerçevesinde yaşlılar, isterlerse, sosyal sağlık hizmetini aynen olduğu gibi bırakacak,
fakat iarzu ederlerse kendilerine daha uygun başka bir planı seçebileceklerdir, yani
aynen siz Kongre üyelerinin, size en uygun gelen sağlık sigorta programını seçmeniz
gibi... Ve bu yıldan başlamak üzere, milyonlarca Amerikalı sağlık tasarruf
hesaplarında, sağlık masrafları için vergiden muaf para biriktirmeye
başlayabileceklerdir.
Bu önergenin altına imzamı gururla atmış bulunmaktayım, ve yaşlılarımızın
seçeneklerini daraltacak veya yaşlıların Medicare kapsamındaki reçeteli ilaç haklarını
ellerinden alacak herhangi bir girişimin, tarafımdan veto edileceğini bilinmesini
isterim.
Sağlık hizmetleri gibi kritik bir konuda hedefimiz, Amerikalıların kendilerine en uygun
gelen ve mali güçlerinin yeteceği özel sağlık hizmeti kapsamına dahil olmalarıdır.
Sağlık sigortasını daha ulaşılabilir kılmak için, Kongre’nin hızla yükselmekte olan
sağlık hizmeti fiyatlarını ele alması gereklidir. Küçük işletmeler bir araya gelerek,
daha düşük sigorta primleri ödeyerek, daha çok sayıda çalışanlarına sağlık sigortası
temin edebilmelidirler. Sizleri kurum bazında sağlık hizmeti uygulamasını yürürlüğe
koymaya davet ediyorum. (Alkış.) Sizlerden, düşük gelirli Amerikalılara, kendilerine
temel sağlık sigortası almaya yetecek, geri ödemeli vergi kredisi vermenizi istiyorum.
Sağlık verilerini bigisayarlaştırararak tehlikeli tıbbi hatalardan korunabiliyor,
maliyetleri düşürüyor ve sağlık hizmetlerinin kalitesini yükseltebiliyoruz. Hasta –
doktor ilişkisini korumak ve iyi doktarların faydalı olmalarını sağlamak için, lüzumsuz
ve manasız tıbbi davalara son verilmesinin gereğine inanıyorum. Ve bu akşam
sizlere, doğal afetleri kapsayan sağlık sigortası yaptıran kişilerin, yeni sağlık hizmeti
programımız kapsamında, sigorta primlerinin yüzde yüzünün vergiden muaf
tutulmasını öneriyorum.
Hükümet tarafından yürütülen bir sağlık hizmeti yanlış bir reçetedir. Maliyetleri kontrol
altında tutarak, katılımı yaygınlaştırarak ve daha çok Amerikalının ödeme gücüne
sahip olmasına imkan vererek, Amerika’nın dünyada en iyi olmasını sağlayan özel
tıbbi hizmet sistemini devam ettireceğiz.
Gerek dünyada, gerek ekonomide ve gerekse bilim ve tıp alanlarında büyük bir
değişim devrinde yaşamaktayız. Buna rağmen bazı şeyler de kalıcılıklarını
korumaktadırlar; cesaret ve merhamet; saygı ve itibar, farklı ırk ve inançlara karşı
anlayış gibi... Bizim inandığımız değerler ise hiç değişmezler zira onlar bizim içimize,
aile, okul ve dini cemaatler gibi temel kurumlar tarafından yerleştirilmişlerdir. Bu
kurumlar medeniyetin görünmez temel taşlarıdır, Amerika’da her zaman sağlam
kalmalıdırlar ve onları korumak daimi görevimizdir. Ailelerimize sağlıklı ve sorumlu
çocukların yetiştirilmesinde destek olmalıyız. Çocuklara doğru seçimleri yapmada
yardımcı olma zamanı geldiğinde, hepimize iş düşmektedir.
Çocuklarımızın yapabileceği en kötü seçimlerden biri hayatlarını ve geleceklerini
uyuşturuculara feda etmektir. Hükümetimiz, ebeveynlerin bu problem ile
yüzleşmesine eğitim, tedavi ve yasa uygulamaları kapsamında yardımcı olmaktadır.
Son iki yıl içinde orta öğretimdeki uyuşturucu kullanımı %11 azalmış durumdadır.
2001 yılına kıyasla dörtyüzbin daha az genç uyuşturucu kullanmaktadır. (Alkış.)
Bütçemde, yasa dışı uyuşturucuları azaltmaya yönelik, toplum bazında atak
stratejileri devam ettirmek için yeni fonlar öneriyorum. Okullarda yapılan uyuşturucu
testleri bu programın çok etkili bir bölümünü teşkil etmektedir. Bundan dolayı bu
akşam, uyuşturucu testlerini çocukların hayatını korumak için kullanmak isteyen
okullara, ilave olarak $23 milyon fon verilmesini öneriyorum. Buradaki hedef çocukları
cezalandırmak değil, aksine onlara şu mesajı vermektir: Sizi seviyoruz ve kaybetmek
istemiyoruz.
İyi seçimler yapabilmek için çocukların iyi örneklere ihtiyacı vardır. Atletizm’in
toplumumuzda önemli bir rol oynamasına rağmen, bazı profosyonel sporcular pek iyi
örnek olmamaktadırlar. Baseball, futbol ve diğer sporlarda steriod’ler gibi performans
yükseltici ilaçların kullanımı hem tehlikelidir hem de başarıya giden kolay yolların
bulunduğu ve performansın karakterden daha önemli olduğu gibi yanlış mesajlar
vermektedir. Bundan dolayı bu akşam takım sahiplerine, sendika yetkililerine,
antrenörlere, ve oyunculara sesleniyorum: Kontrolü ele almalarını, doğru sinyaller
vermelerini, ve ödün vermeyerek steriod’lerden hemen şimdi kurtulmalarını
öneriyorum.
Doğru seçimleri destekleyebilmek için gençlerin karşılaştığı tehlikeler ile de
yüzleşmemiz gerekiyor, hem de bunlar zor konuşulabilen konular olsalar bile... Her
yıl, 3 milyon civarında genç insan onlara zarar verebilecek, hatta ölümlerine yol
açabilecek ve anne baba olma şanslarını engelleyecek cinsel yolla bulaşan
hastalıklar kapıyorlar. Bütçemde, ebeveynlere, bu zührevi hastalıkların tıbbi risklerini
açıklayan, sıradan insanlara yönelik bir kampanya başlatmayı öneriyorum. Seks
ilişkisinde bulunmamayı destekleyen programların federal fonunu da, okulların bu
konuda eğitim vermesini sağlamak için ikiye katlamayı öneriyorum: Seks ilişkisinde
bulunmamak gençler için zührevi hastalıklardan korunmanın tek kesin yoludur.
Çocukların şimdi yapacakları seçimler, sağlıklarını ve karakterlerini hayatlarının
sonuna kadar etkilemektedir. Hepimiz - ebeveynler, okullar ve hükümet – birlikte,
çocuklarımızı kültürün olumsuz etkilerinden koruyup, onlara doğru mesajları vermek
için çalışmalıyız.
Kuvvetli bir Amerika evlilik kurumuna da değer vermelidir. Kanımca, medeniyetimizin
en temel ve kalıcı kurumlarından biri için ilkeli bir görüşü savunurken, bireylere de
saygı göstermeliyiz. Kongre, Başkan Clinton tarafından 1996’da imzalanan Evlilik
Kurumunu Koruma Yasasını yürürlüğe koyarak bu konuda kararlılığını belirtmiştir.
Sözkonusu yasa, evliliği, federal yasalar önünde bir kadın ve bir erkeğin birleşmesi
olarak tarif etmekte ve bir eyaletin diğer eyaletler için evliliği tanımlayamayacağını
belirtmektedir.
Buna rağmen, eylemci yargıçlar, halkın ve onların seçmiş oldukları temsilcilerin
iradesi dışında evliliği mahkeme emri ile tanımlamaya kalkışmaktadırlar. Bu kadar
önemli sonuçlar doğurabilecek bir konuda, insanların sesi ve iradesi mutlaka
duyulmalıdır. Eğer yargıçlar kanun yerine kendi kararlarını insanlara yöneltmeye
devam ettikleri takdirde, halkın yapacağı tek şey anayasal düzeni uygulamak
olacaktır. Milletimiz evliliğin kutsallığını korumalıdır.
Bu tartışmanın sonucu ve bizim bu tartışmayı yönetiş şeklimiz çok önemlidir. Evliliği
tanımlayan manevi gelenek bize aynı zamanda her bireyin Allah’ın indinde
saygınlığının ve değerinin olduğunu da öğretmiştir.
Toplumumuzu kuvvetlendirmek için Amerika’nın dini kurumlarının şefkat gücünün
serbest bırakılması gereğine inanıyorum. Her mezhepten dini hayır kurumlarının
ülkemizde çocuklara rehberlik yapmak, açları doyurmak, yalnız kimselere yardımcı
olmak gibi pek çok önemli iş başardığının bilincindeyim. Buna rağmen, hükümet çoğu
kez bu gruplarla sosyal hizmet kontratları yapmayı veya onlara bağışta bulunmayı,
duvarlarında bulunan Hristiyan haçı, Musevi yıldızı veya Müslüman hilali dolayısı ile
reddetmektedir. Yetki kararı ile, milyarlarca dolarlık bağış tutarını elde edebilmek
için rekabet kapsamına bu dini mezhep yardım kurumlarını da almış bulunuyorum.
Bu akşam, sizlerden, inanç sahibi bu insanların kanunlar tarafından bir daha
ayırımcılığa uğramayacaklarını bilmeleri için, bu yetki kararını yasa haline getirmenizi
rica ediyorum.
Geçmiş zamanlarda, hükümlülerin çocuklarına danışman rehberler atanmasında,
uyuşturucu bağımlılarına tedavi uygulamalarında ve evsizlere yardım konusunda
birlikte çalışmalar yaptık. Bu akşam, sizlerin yardıma ihtiyacı olan başka bir grup
Amerikalı’ya yardım etmenizi istiyorum. Bu yıl, 600.000 civarında hükümlü, sürelerini
tamamlamış olarak hapisten çıkacaklardır. Tecrübeyle sabittir ki, onlar eğer iş,
yaşayacak bir ev ve yardım bulamazlarsa tekrar suç işleyip ceza evlerine dönebilirler.
Bundan dolayı, bu akşam, dört yıl süreli ve $300 milyon kapsamlı bir eski hükümlü
programı önermekteyim. Bu program eski hükümlülere iş eğitimi ve iş bulma, geçici
evlere yerleştirme, ve çeşitli mezhep gruplarından da olmak üzere, rehber
danışmanlık hizmetlerini kapsamaktadır. Amerika ikinci bir şans ülkesidir ve cezaevi
kapıları açıldığında ileride görünen yol, daha iyi bir yaşama giden yol olmalıdır.
Tüm Amerikalılar için, son üç yıl istemediğimiz zorluklar ve hep birlikte paylaştığımız
başarılarla dolu olmuştur. Davranışlarımızla herkese nasıl bir ülke olduğumuzu
göstermiş bulunmaktayız. Üzüntümüze rağmen, ilerleyecek kuvveti ve metaneti
bulduk. Savaşta özgür insanlara mahsus olan cesareti ve yiğitliği yeniden keşfettik.
Zaferde ise Amerika’nın yüce amaçlarını ve iyi yüreğini sergiledik. Ve bu kadar yol
kattettiğimizde, özel bir yer ve zamanda olduğumuzun bilincine vardık.
Amerikan halkının, tehlike anlarında sakin, birbirine değer verip koruyan ve
zorluklarla yılmadan mücadele eden karakterine şahit oldum. Herbirimiz büyük bir
girişimin birer parçasıyız. Ve içimizdeki en gençler bile tarihi bir zaman devresinde
yaşadığımızın bilincindeler. Geçtiğimiz ay, Lincoln, Rhode Island’dan bir kız çocuğu
bana bir mektup göndermişti. Mektup şöyle başlıyordu: “Sevgili George W. Bush, Ben
10 yaşındayım ve ismim Ashley Pearson. Eğer ülkemizi kurtarmak için benim
yapabileciğim bir şey varsa, lütfen hemen bana bir mektupta bunu yaz.” Ve hamiş
olarak şunu eklemişti: “Eğer savaştaki askerlerimize mektup yazabiliyorsan, lütfen
onlara Ashley Pearson’un onlara güvendiğini yaz.”
Ashley, senin askerlere göndermiş olduğun mesaj bu akşam onlara ulaşmış oldu. Ve,
evet senin de yapabileceğin bazı görevler var. Okulda çok çalışmak, anne ve
babanın sözlerini dinlemek, yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmek ve sen ve
arkadaşların üniformalı bir kadın veya erkek gördüğünüzde onlara ‘teşekkür ederim’
demek gibi... (Alkış.) Ve, Ashley, sen kendine düşen görevleri yaparken, bu büyük
salonda olan bizler de seni ve Amerika’nın geri kalanını güvenli ve özgür tutmak için
elimizden geleni yapacağız.
Sevgili vatandaşlarım, artık güvenle ve inançla ileriye doğru gitmekteyiz. Ülkemiz
kuvvetli ve dayanıklıdır. Uğrunda emek verdiğimiz nedenler doğrudur, zira bunlar tüm
insanlığın inandığı nedenlerdir. Özgürlüğün devinirliği şüphe götürmemektedir zira bu
sadece bizim gücümüzle ileriye gidiyor demek değildir. Yılların gidişatını belirleyen
büyük güce güvenmeliyiz zira geleceğimiz konusunda O’nun amaçları adil ve
gerçektir.
Tanrım, Amerika’yı korumaya devam et.
23.01.2004