Upload
oemer-oezer
View
270
Download
7
Embed Size (px)
DESCRIPTION
Bilişsel Terapi Literatürüne İlişkin Derleme, REBT ve Beck'in Bilişsel Modeli
Citation preview
MEL İKŞAH ÜNİVERSİTESİ
SÜREKLİ EĞİTİM MERKEZ İ
AİLE DANI ŞMANLI ĞI TEMEL E ĞİTİMİ
SERTİFİKA PROGRAMI
BİLİŞSEL TERAPİ
DERS SORUMLUSU
Yard. Doç. Dr. Hüseyin DOĞAN
HAZIRLAYANLAR
Nilay BOLATTA Ş
Ömer ÖZER
Nevzat BADEM
Kayseri - 2011
2
İÇİNDEKİLER
I. BÖLÜM
ALBERT ELL İS’İN AKILCI DUYGUSAL DAVRANI Ş TERAPİSİ (REBT) 3
Rebt’ İn Gelişimi 3
ANAHTAR KAVRAMLAR 3
İnsan Doğasına Bakış 3
A-B-C KİŞİLİK TEOR İSİ 5
TERAPÖTİK İŞLEM 6
Terapötik amaçlar 6
Terapistin İşlevi Ve Rolü 6
Terapide Danışan Deneyimi 9
Terapist Ve Danışan Arasındaki İlişki 11 UYGULAMA: TERAPÖT İK TEKN İKLER VE PROSEDÜR 12
Rasyonel Duygusal Terapi Uygulaması 12
Davranış Teknikleri 18
REBT UYGULAMALARI 18
Bireysel terapi uygulaması 19
Grup Terapisinin Uygulaması 19
Kısa Terapi 20
Evlilik Terapisi 21
Aile Terapisi Uygulamaları 21
II. BÖLÜM
AARON TEMK İN BECK’ İN BİLİŞSEL TERAPİSİ 22
BİLİŞSEL ÇARPITMALAR 23
BİLİŞSEL TEKN İKLER 24
BİLİŞSEL TERAPİ SÜRECİ VE KULLANILAN TEKN İKLER 27
REBT VE BECK’ İN BİLİŞSEL TERAPİSİNDEKİ DİĞER FARKLILIKLAR 34
KAYNAKÇA 36
3
ALBERT ELL İS’İN AKILCI DUYGUSAL DAVRANI Ş TERAPİSİ
(REBT)
REBT’ İN GELİŞİMİ
Ellis akılcı duygusal terapiyi danışmanlarıyla yapmış olduğu psikoanalitik uygulamalar ve
deneyimler sonucu geliştirmiştir. Ellis 1988 de psikoanalitik yaklaşımların daha fazla etkisiz
olduğunu tartışmıştır çünkü bu yaklaşımlar bireylerin kendilerini daha kötü hissetmelerine
neden olmaktadır.
REBT, psikoanalitik okulun bir çıkışı olarak görülsede, filozofik ve de davranışsal ögeleri
daha ağır basmaktadır. Doğu ve batı daki filozoflar tarafından bilişler, duygular ve davranışlar
arasındaki ilişkiler sıklıkla vurgulanmıştır. ( Ellis, 1984, b) . “ insanlar şeylerden rahatsız
olmazlar onlar şeylerle ilgili düşüncelerinden rahatsız olurlar” ( Dreyden ve Ellis 1988 p.214).
Ellis ayrıca Adler’in görüşlerini de önemsemiştir. Özellikle onun “duygusal tepkilerimiz ve
yaşam biçimimiz bizim inançlarımız ve yarattığımız bilinçle ilgilidir” savı ilgisini çekmiştir.
ANAHTAR KAVRAMLAR
İNSAN DOĞASINA BAKI Ş
Rasyonel duygusal terapi insanın akılcı bir potansiyelle doğduğunu güçlü
düşünebileceğini ancak irrasyonel ve rahatsızlık yaratacak düşünce biçimlerine de sahip
olabileceğini öne sürer. Bireyler mutlu olmaya, kendini gerçekleştirmeye, aşık olmaya,
kendilerini ifade etmeye, diğerleriyle ilişkiye girmeye ve kendilerini gerçekçi olarak
değerlendirmeye yatkındırlar. Var olan potansiyellerini , kendilerine yıkıcı yaklaşarak,
hoşgörüsüz davranarak , hatasız davranmaya yönelerek, mükemmelliyetçi davranarak,
kendilerini suçlayarak engellerler.
Ellis (1979b) REBT ile ilgili bazı anahtar kavramlar listelemiştir:
• birey biriciktir onlar şartlarındaki rahatsızlıklarından dolayı ve bunları algılayış
biçimleri nedeniyle acı çekerler.
• Dış şartlardan çok onların algıladıkları şartlardan rahatsızlık duyarlar.
• Kendi bilişlerini, duygularını ve davranışlarını değiştirebilme kapasiteleri vardır.
Alışılmış tarzlarının dışında ve onlardan farklı davranış biçimleri geliştirebilirler, diğerlerince
reddedilince üzüntü yaşarlar.
4
• Birey kendini ifade eden, kendini değerlendirebilen ve kendini destekleyen yapıya
sahiptir.
• Tüm insanların iki amacı vardır. Birincisi canlı kalmak ikincisi acıdan uzak kalarak
görece kendini mutlu hissetmektir.(1)
• Mantıklılık , mutluluk ve yaşamı sürdürmek için seçilen amaçlara ulaşmaya yol açan
düşünce yollarını içerirken, mantıksızlık ise bunlara ulaşmayı engelleyen ve işi karıştıran
düşünceleri içemektedir.
• Hedonizmin (yaşamın tek amacının zevk olduğu düşüncesi) uzun dönemli ve kısa
hedefleri arasında, ya da şimdi ve buradaki mutluluklar ile şu andaki disiplinden kazanılan
daha uzun hedefli mutluluklar arasında hassas dengeyi sağlayabilmeyi içerir.( ellis, 1973)
Ellis rasyonel terapi konusundaki ilk tazısında REBT , anlamak için temel olan 3 hipotez
önermiştir. Birincisi, düşünce ve duygu yakından ilişkilidir. İkincisi düşünce ve duygu
birbiriyle o denli yakın iki birbirlerine eşlik etmektedirler. Üçüncüsü hem düşünce hem de
duygu kendi kendine konuşmaya ve içselleştirilmi ş cümlelere dönüşme eğilimindedir. Pratik
olarak insanların kendi kendilerine söyledikleri ifadeleri onların düşünceleri ve duygularıdır
veya duyguları , düşünceleri haline gelmektedir.
Uygun olan ve olmayan duygular REBT in üzerinde durduğu bir olgudur. Kaygı akılcı
olmayan düşüncelere ve makul olmayan inançlara dayandığı için gerçekçi olan davranışı
engellediği ve karıştırdığı için uygun olmayan duygu durumu olarak kabul edilmektedir.
REBT, insanların hem mantıklı hem de mantıksız olmak için doğuştan olduğu kadar sonradan
da kazanılmış güçlü eğilimleri olduğu görüşündedir. Ellis2e göre insanlar hem mantıklı olmak
ve hoş şeyler üretmek için önemli potansiyele sahiptirler hem de hem kendilerine hem
başkalarına zarar vermek , mantıksız olmak ve aynı hataları tekrarlamak için büyük
potansiyele sahiptirler. Ellis, insanların mantıksızlığı nasıl geliştirdikleri ve nasıl korudukları
sorusu üzerinde durmaktadırlar. Mantıksızlığın gelişim süreci telkin ve öğretilerle
tamamlanmamaktadır. Ellis, insanların kendilerini mantıklı seçim yapma kapasitelerini
geliştirmediklerini, mantıklarını kullanmayarak kişisel duygusal rahatsızlıklarını büyük
ölçüde kendilerinin yarattığına inanmaktadır. Bunun yerine, çocukluk yıllarında kazanmış
oldukları orijinal önyargıları ve batıl itikatları kendi kendilerine telkin etmektedirler.
5
A-B-C KİŞİLİK TEOR İSİ
REBT, ABC çerçevesi içerisinde işlemektedir. Duygusal rahatsızlıklar irrasyonel düşünce
kalıplarından dolayıdır. İrrasyonel kalıplar – meli, - malı, zorunluluklar ve yapılması
gerekenler kapsamında irdelenir. REBT perspektifinden bakıldığında bir çok terapist, geçmiş
yaşantılar, geçmiş olaylar ve erken çocukluk anıları üzerine odaklanır. Bazı terapistler de
tanımlamayı, yorumu ve duyguları açıklama üzerine aşırı odaklanarak hata yaparlar. Bazı
danışanlar şimdiki duygularını ve erken yaşantılarını ısrarla anlatırlar. Ellis , danışan ve
terapistin beraberce çalışarak danışandaki hatalı bilişleri yakalamada işbirliği içinde olmaları
gerektiğini vurgular.
A (harekete geçiren olay) ----------- B (İnanç ) --------------------- C (duygusal ve davranışsal
! Tepki)
!
D (yadsınan müdahale)-------E (etki)---- F (yeni duygu)
A harekete geçiren olaydır, bir gerçeği veya olayın veya bir kişinin davranışını veya tutumunu
içerir.
B , kişinin A hakkındaki inançlarından ve sözel olarak ifade ettiklerinden oluşur.
C, sonuç veya bireyin duygusal tepkisidir., yanlış olarak doğrudan A’yı izleyeceği
varsayılmaktadır, mutsuzluk veya duygusal rahatsızlık ortaya çıkar.
Ellis, insanların iyi veya kötü yönde olsun kendi duygusal kaderlerini büyük ölçüde kontrol
ettiklerini düşünmektedir. Bu doğuştan sahip olduklarıyla sonradan kazandıklarıyla ve batıl
itikatlarıyla sürekli olarak tekrarlamalarıyla kazanılır. ABC bakımından bu B de ne olduğuyla
ilgilidir , böylece yaşamımızda bizi harekete geçiren çeşitli olayların duygusal ve davranışsal
sonuçları inanç sistemimiz tarafından kontrol edilmektedir.
Ellis rahatsızlık veren hemen hemen her duygunun aşağıda belirtilen 3 temel mantıksız
inançlardan bir ya da bir den çoğu ile yakından bağlantılı olduğunu ileri sürmektedir.
6
1- “İyisini yapmalıyım ve tüm başarılarım takdir edilmeli, aksi halde işe yaramaz biri
olacağım”
2- “Bana karşı nazik, düşünceli ve adaletli olmalısın halde puan kaybedersin”
3- “Yaşama koşullarım iyi ve rahat olmalı, böylece istediğim her şeyi çok fazla çaba sarf
etmeden ve rahatsızlık duymadan elde edebilmeliyim aksi takdirde lanet bir dünyadır ve hayat
yaşamaya değmez”
TERAPÖTİK İŞLEM
TERAPÖTİK AMAÇLAR
Akılcı duygusal terapide,bir çok gelişme hastanın duygusal rahatsızlıklarını ve onları
rahatsız eden kendi davranışlarını daha gerçekçi bir yaşam felsefesi oluşturarak azaltmasıyla
devam eder ve onlara bir varış noktasına kadar rehberlik eder. Diğer önemli terapötik amaçlar
yaşamdaki yanlışlıklar için kendini ve başkalarını suçlama eğilimini azaltmayı ve gelecekteki
sorunlarla etkili bir şekilde baş etme yollarını öğretmeyi kapsar.
REBT, insan sorunlarının felsefi köklü olduğu varsayımına dayalı felsefi yeniden
organizasyon/ değerlendirme ile uğraşır. Böylece o öncelikle semptomları gidermeyi
amaçlamaz, esas olarak bireylerin kendilerini rahatsız eden bazı temel değerleri ve özellikleri
incelemelerine ve değiştirmelerine ortam hazırlar. Eğer bir danışanın korkusu evlilikte
başarısız olma ise amaç yalnız özel korkuyu azaltmak değil bunun yerine hastadaki abartılmış
düşünce biçimlerini ve korkuları irdeleme ve yüzleşme girişimidir. REBT terapistlerinin
danışma sürecinde ulaşmak istedikleri özel amaçlar şunlardır: öz ilgi, sosyal ilgi, ilginin yönü,
hoşgörü, verimlilik, olasılıkların kabulü, özel düşünme, kesin karar, ütopist olmama,
rahatsızlıkları için sorumluluk alma (Ellis, 1979c, Aellis ve Bernard, 1986 Ellis ve Dryden
1987).
TERAPİSTİN İŞLEV İ VE ROLÜ
Detaylandırılmış amaçları başarmak için terapistin özel görevleri vardır. İlk adım
danışanlara bir çok irrasyonel / akılcı olmayan düşünce biçimlerini irdelemeyi ve olumsuz
düşünceler yerine olumlu düşünceler geliştirebilmeyi öğretmek ve bunlara sahip olduklarını
göstermektir. Danışanlar rasyonel olmayan inançlarını rasyonel olanlardan ayırt etmeyi
öğrenirler. Danışanın bu farkına varışını sağlamak için terapist danışanın aslında
sorgulamadan kabul ettiği veya yarattığı kendini rahatsız eden düşüncelere meydan okuyan
bir bilim adamı işlevi görür. Terapist teşvik eder, ikna eder ve zaman zaman danışanı bu
7
propogandaya / kışkırtmaya karşılık verecek eylemlerde bulunmaya yöneltir. Terapötik
işlemde ikinci adım danışanın farkına varma aşamasının ötesine götürür. Terapist danışana,
mantıksız düşünmeye devam ederek ve kendisini rahatsız eden anlam ve felsefeleri
tekrarlayarak, duygusal rahatsızlıklarını nasıl aktif tuttuklarını gösterir. Diğer bir deyişle
danışanlar kendilerini telkin etttikleri için davranışlarının oluşturduğu sonuçlardan
sorumludurlar. Terapist danışanlarına sadece mantıksız işlevlere / fonksiyonel olmayan
tutumlara sahip olduğunu göstermesi yeterli değildir. Çünkü bu tip danışan muhtemelen “
şimdi başarısız olma korkusuna sahip olduğumu anlıyorum ve bu korkular abartılmış olabilir
fakat halen başarısızlıktan korkuyorum “ deme durumundadır.
Danışanları, irrasyonel düşüncelerinin ve duygularını fark etmelerinin ötesine götürmek
için terapist 3. adım atar. Onlara düşüncelerini belirlemeye ve irrasyonel düşüncelerden
kaçınmaya yardım etmeye çalışır. Çünkü rasyonel duygusal psikoloji hastaların mantıksız
inançlarının, değiştirilmesinin gerçekte zor olduğunu kabul eder. Dolayısıyla terapist bu
noktada hastanın kendini suçlama kısırdöngüsünü anlamada yardımcı olur. ( yaptıklarımdan
ben sorumluyum ancak yapmadan da duramıyorum o zaman gerçek suçlu benim Ç:N).
Terapötik işlemde dördüncü ve son adım danışanın gelecekte diğer irrasyonel inançlarının
esiri olmaktan kaçınması için irrasyonel yaşam felefesi geliştirmesine karşı çıkmaktır. Sadece
bir sorunu ve semptomu yakalamak yeni mantıksız inançların ortaya çıkmayacağını
göstermez. Terapist için arzulanan şey irrasyonel düşünce biçimine saldırma ve danışanlarına
nasıl bu düşüncelerle mücadele edileceğini ve olumsuz düşünceler yerine olumluların nasıl
konulacağını göstermedir. Ve yeni tavır ve düşünce biçimlerini nasıl edineceklerini
öğretmektir. Danışan ne kadar bilimsel olursa o kadar hoşgörülü olur.Ellis bu tarz düşünerek
hastaların onların daha az rahatsız olabileceklerini düşünür.
REBT çerçevesi içinde çalışan bir terapist diğer uygulamacılardan farklı bir şekilde görev
yapar. Çünkü REBT önemli bir şekilde bilişsel ve yol gösterici davranışsal işlemdir. O sık sık
danışman ve danışan arasındaki yaygın ilişkiyi azaltır. Terapist esas olarak eğitimi vurgulayan
ikna yöntemine başvurur. Ellis, rasyonel duygusal uygulayıcıların yaptıklarını şöyle açıklar (
1989, ss 215-216)
• Bir çok rahatsız davranışı motive eden birkaç temel irrasyonel düşünceyi danışanların
keşfetmesini sağlar
• Danışanların kendi fikirlerini anlamalarına yardım eder
8
• Danışanlara düşüncelerinin mantıksız doğasını gösterir.
• Danışan düşünüşünün akılcı olmayışına karşılık gelen mizah ve anlamsızlığı kullanır.
• Bu inanışların ne kadar anlamsız olduğunu ve gelecek duygu ve davranışsal
rahatsızlıklara nasıl zemin hazırladığını gösterir.
• Bu fikirlerin nasıl yakalanabileceğini deneysel olarak yerleşen rasyonel düşüncelerle
gösterir.
• Danışanların duygu ve davranışlarını öz tahribat yollarını besleyen mevcut ve olası
irrasyonel düşünceler ve mantıksız varsayımları gözlemlemek ve azaltmaları için bilim adamı
gibi nasıl düşünebileceklerini öğretir.
• Çeşitli duygusal ve davranışsal metotlarla duyguların üzerinde doğrudan çalışarak
danışanların kendi rahatsızlıkları ile mücadele etmeleri yönünde destekler ve irrasyonel
düşünceleri deşerek bunu danışan yararına kullanır.
Wessler ve Wessler (1980) tipik bir REBT durumu değerlendirmesi tanımlar; kritik ilk
oturum dostça ilişki oluşturma ve danışanın özgürce konuşmasını sağlamak, terapötik ilişki
biçimi oluşturmaya odaklanır. Bir kez işbirliği ve uyuşma şekillenirse ilişki görünümüne daha
az önem verilir. Terapi araştırması hedeflenen sorunların tanınmasıyla takip ediliri.
Terapistler sonu belli sorular sorarlar, şöyle ki ; “ en çok hangi sorununuza yardım edilmesini
istersiniz? terapiden en çok ne istersiniz?” Amaçların belirlenmesi terapinin ilk safhasında
temel bir görevdir. Danışanlar duygularını, inanışlarını ve kazanmak istedikleri davranışları
tanımlarlar. Terapist sorar:
“ hangi şekilde siz şimdi sizden farklı hissetmekten düşünmekten ve hareket etmekten
hoşlanırsınız? “. Danışanlar temel prensiplere ve REBT uygulamalarına odaklandırılır.
Rasyonel duygusal terapistler sırrı terapötik süreç dışına taşır, onlar danışanlarına irrasyonel
inanışların nasıl olumsuz sonuçlara yol açacağını göstererek rahatsızlığın bilişsel yapısı
hakkında bilgi verirler. Danışanlarda sahip oldukları irrasyonel inanışları yersiz duygu ve
davranışlara yol açtığını anladığı zaman terapist onları ortaya çıkarmak yerine niçin onlara
sıkıca sarıldıkları konusunda danışanları düşünmeye davet eder.
Ödev dikkatlice tasarlanır ve danışanı ölçülü hareketlere yöneltmek için planlanır ve
duygusal davranışsal değişiklik hedeflenir. Bu ödevlere daha sonraki oturumlarda da devam
edilir ve danışanlara kendilerini rahatsız eden düşünce ile mücadele etmek için etkili yolları
öğretirler.
Terapinin sonuna doğru danışanlar gelişmelerini gözden geçiri, planlar yapar, devam
eden veya potansiyel problemler ile ilgili olarak stratejiler belirlerler.
9
Özet olarak REBT terapistleri danışanlara kendilerini suçlamalarının ana sebeplerinden
birinin kendini suçlama olduğunu aktif olarak öğretirler. Bu suçlama duygusunun kendi
performanslarıyla kendilerini azarlayarak durdurmak olasıdır. Bu da davranışsal ödevler ve
sıkı takip ile mümkündür. Danışanlar, duygusal ve davranışsal rahatsızlıklara neden olan
irrasyonel düşüncelerden kendilerini kurtarabilirler.
REBT, diğer bir çok terapötik yaklaşımdan özgür, işbirliğine çok değer vermeyişi,
rüyalarla çalışma, danışanın geçmişine odaklanma, duyguları sonsuz bir şekilde ifade etme ve
araştırma ve herkesin başkasına yönelme fenomenine nazaran sürekli endişeyle yer
vermemesiyle ayrılır. Ellis ( 1989) bu faktörlere uzun zaman vermenin danışanın daha iyi
hissetmesiyle sonuçlanacağına fakat nadiren daha iyi olmada yardım eden hoşgörü terapisi
olduğuna inanır.
TERAPİDE DANIŞAN DENEYİMİ
Danışanlar çoğunlukla duygusal davranışsal sorunlarının dış kaynaklı olduğunu düşünürler.
REBT aracılığıyla danışanlar, bu sorunların esas olarak yanlış inanış sonuç olduğunu
öğrenirler. Danışanlar bir kez kendi inanışlarının duygu ve davranışlarının önemli sebebi
olduğunu kabul etmeye başlarlar ise, bilişsel yeniden yapılanma işlemine etkin olarak
katılabilirler. ( Ellis ve Ycager 1989). Bu nedenle de danışanın rolü büyük ölçüde öğrencinin
veya öğrenenin rolüdür. Psikoterapiye danışanın problem çözme ve duygusal değişikli ği
oluşturması mantıklı düşünceyi nasıl uygulayacağını öğrenmesi gibi yeniden eğitme işlevi
olarak bakılır.
Dryden ve Ellis (1988) e göre psikolojik değişiklikler oluşturmak için danışanlar şunları
yapmalıdırlar:
• kendi rahatsızlıklarını kendileri oluşturmaları gerçeğini kabul ederler ve bunu
değiştirecek yeteneğe sahiptirler.
• Kişisel sorunların köklerinin esas olarak gerçek olaylardan çok irrasyonel
mükemmeliyetçi inançlardan kaynaklandığını anlarlar.
• İrrasyonel inanışlarına kusur bulmayı bırakmayı ve onları rasyonel seçeneklerle uygun
hale getirmek için mücadele etmeyi öğrenirler.
• bilişsel duygusal ve davranışsal değişiklik yöntemini kullanarak yeni bir rasyonel
felsefenin oluşumuna doğru çalışma ve uygulama yapma anlaşması yaparlar.
10
Terapötik işlemler danışanın var olan deneyimlerine odaklanır. Birey merkezli ve varoluşçu
merkezli yaklaşımlar gibi REBT de “şimdi ve burada deneyimlerine” ve ayrıca olumsuz
otomatik düşüncelerin ve işlevsel olmayan sayıtlıların değiştirilmesine odaklanır. Terapist
danışanın geçmişini araştırmaya ve geçmiş ile şimdiki davranışları arasında bağlantı kurmaya
çok zaman harcamaz. Ve ebeveynleri ile kardeşleri ile olan ilişkilerini derinliğine araştırmaz
bunun yerine terapötik işlem, danışanın temel irrasyonel yaşam felsefesi ne olursa olsun,
onlar kendi dünya görüşlerini rahatsız eden düşüncelere inandıkları için şimdi rahatsız
olduklarını vurgular. Onların irrasyonel felsefeyi nerede niçin ve nasıl elde ettikleri ikincil
önem taşır. Esas sorun danışanların kendilerini rahatsız eden durumlar ile ifade ettikleri
felsefelerinin nasıl farkına varabilecekleri ve düşüncelere karşı nasıl meydan
okuyabilecekleridir.
REBT teorisine göre yüzeysel görünüş sadece kişilik değişikli ğine neden olmaz en iyi
şekilde insanlara sorunlara sahip ve bu rahatsızlığın nedenlerinin olumsuz düşünce biçimleri
olduğunu öğretir. Bunlarda geçmiş yaşantılarla şekillenmiştir. Anlayış doğru olduğu zaman
bile otomatik olarak iyi bir durum yaratmaz. REBT anlayışı tam olarak bize kendimizi nasıl
sabote ettiğimizi ve ediyor olduğumuzu göstermek ve bunu düzeltmek için neler
yapabileceğimizi görmemize yardım etmek demektir.
Ellis (1979 c, 1988), REBT te üç anlayış seviyesi tanımlar. Birincisi yaşamımızda ki
olaylardan bizi rahatsız etmesi için seçtiğimiz gerçekle ilgilidir. C (sonuç noktasında
kendimizi üzeriz aslında A (olayları canlandırma) noktasında olaydan etkilenerek üzülmeyiz
kendimize irrasyonel inançlar inşa ederek ve bunları kabul ederek üzeriz, ikinci anlayış
seviyesi aslında irrasyonel inancı hangi şekilde elde ettiğimize ve onlara nasıl devam
ettirmeyi seçtiğimizle ilgilidir aslında bizim nasıl ve niçin ve ne zaman duygusal olarak
rahatsız olduğumuz önemli değildir. Daha çok biz mutlakıyetçi inanışımızla kendimizi
yeniden telkin etmeye devam ettiğimizden bugün bu şekilde kalırız. Bizim kendimizi
şartlandırmamız başkaları daha önce şartlandırılmamızdan daha önemlidir.
Üçüncü anlayış düzeyi kendimizi üzme eğilimimizi ve kişili ğimizi değiştirmek için hiçbir
sihirli yol olmadığını anlamakla ilgilidir. Eğer biz sadece çalışmaya ve uygulamaya istekli
isek değiştirebiliriz. İnanışın irrasyonel olduğunu kabul etmek değiştirmek için yeterli
değildir. Kendimizi ne kadar mutsuz ettiğimizi ve üzdüğümüzü açıkça görmek önemli
değildir. Bizim rahatsızlık yaratan inanışımızı aktif olarak değiştirmedikçe ve ona karşı
harekete geçmedikçe pek iyileşme sağlayamayız. Eğer rahatsızlık döngüsünün devamını
kırmayı umut edersek inanışlarımıza bilişsel duygusal ve davranışsal olarak kuvvetle ve
ısrarla karşı çıkarsak, önemli olan budur.
11
3. anlayış seviyesine benzetme yapmak için 13. bölümde tanıtılan Stan ın kadın korkusunda
çalıştığımızı farz edelim. O, çekici kadınlar tarafından tehdit edildiğini hisseder ve güçlü
kadınlara nasıl tepki vereceğini ve kadının ona yapacaklarından korkar.
1. Anlayış seviyesinde stan, kendi kadın korkusunun geçmiş nedenleri olduğunun
farkeder. Bu neden annesinin onu idaresi altına almaya uğraşması ile ilgili değildir. O daha
çok onun , “annesinin onu etkisi altına almaya uğraşmamış olması gerekir” şeklindeki
irrasyonel düşünce biçimi ile ilgilidir. O kadar mantıksızdır ki bu düşünce diğer kadınlar da
ona hükmetmeye çalışıyorlar şeklinde genellenir.
2. Anlayışın ikici düzeyinde Stan kadınlar tarafından tehdit edildiğini fark eder ve
onların varlığından rahatsızdır çünkü hala sonsuzlukla devam edeceğini düşünür.
Kadınlarlayken panik yaptığını görür çünkü o kendisine “ kadınlar beni hadım edebilirler” der
veya “onlar benim süperman olmamı beklerler” der. Veya başka irrasyonel düşünceler
oluşturur.
3. Anlayış seviyesi, aktif olarak mücadele ederek kendi irrasyonel inançlarını
değiştirmek için gayretle çalışmadıkça ve uygulama yapmadıkça ve karşı propoganda doğası
şeyler yapmadıkça hemen değişmeyeceğini Stan tarafından kabulü ile ilgilidir. Bu nedenle
onun ödevi cazibeli bir kadına yaklaşma ve tarihi / saati sorma olabilir. Bu tarihte irrasyonel
zorlayışla nerelere varabileceği veya ne olabileceği ve katastrofobik (felaket) beklentiler ile
mücadele edebilir. Korkuları hakkında konuşma önemli bir davranış değişikli ği
yaratmayacaktır. Önemli olan onu eyleme geçirecek ve irrasyonel düşüncelerini değiştirebilen
yeniden bilişsel yapılanma sürecine doğru yönelmesidir. Stan reddedilme korkusu ile başa
çıkma yollarını ve aynı zamanda reddedilme korkusu tespit edilmeden kendini nasıl
koruyabileceğini öğrenecektir.
TERAPİST VE DANIŞAN ARASINDAK İ İLİŞKİ
Terapist ve danışan arasındaki özel ilişki sorusu diğer bir çok terapide olduğundan bir
anlamda REBT de yer alır. Şartsız olumlu saygının birey merkezli kavramlara yakın olan
REBT kavramı kabul ve hoşgörüdür. Buradaki ana fikri danışanlara kendilerini suçlamadan
kaçınmalarına yardım etmektir. Danışanlar davranışlarını düzenleyebileceklerinden amaç
onların kendilerini kabulüne zemin hazırlamaktır. Davranışların ne kadar boş olduğu önemli
değildir. Terapistle bir kişilik olarak hastalarını değerlendirmeyi reddedecek aynı zamanda
onların saçma ve rahatszı edici davranışlarına karşı koymaya istekli olarak onlara tam kabul
gösterirler. REBT ilişki merkezli terapiler gibi değildir ve kişisel sıcaklık değerine ve empatik
anlayışa ve terapiste karşı bağımlılık duygusu geliştirerek üretici olabilen anlayışa ve sıcak
12
kabule yer vermez. Gerçekte REBT terapistleri danışanlarına öğretme, bibliyo terapi ve
davranış belirlemesi kişisel olmayan çeşitli teknikleri kullanma yerine onlara sıcaklık
vermeksizin kusurlu insanlar olarak kabul edebilirler. Fakat daima şartsız tam kabulü
öğreterek model olmaya çalışırlar.
Bazı REBT uygulayıcıları dostça ilişki ve birlikte çalışmaya Ellis2in yaptığından çok daha
fazla önem verirler. Wessler ve Wessler (1980) “ Rogers ‘ın terapötik şartlarının ( şartsız
olumlu saygı, empati, terapist ciddiyeti) önemli değişiklikler yarattı biz bu değişiklik
durumlarının önemli olduğuna inanırız fakat onlar yönlendirmesiz durumlar kadar
yönlendirici durumlara da uygulanırlar.”
Danışan ve terapist arasında dostça bir ilişki gelişimi Digiuseppe ve Wessler (19809
tarafından terapötik kazanımlar için bir anahtar olarak vurgulanmıştır rasyonel duygusal
terapistler kendi inanç ve değerlerini açmakta serbest ve dolaysız olurlar. Bazıları kendi
kusurlarını danışanlarıyla paylaşmaya isteklidirler. Bu süre boyunca etkileşim teşvik edilmez
ve oluştuğu zaman terapistlerin ona engel olması olasıdır.
UYGULAMA: TERAPÖT İK TEKN İKLER VE PROSEDÜR
RASYONEL DUYGUSAL TERAP İ UYGULAMASI
REBT terapistleri çok tipik ve tamamlayıcıdırlar ve bilişsel etkili davranış tekniklerini
bireysel danışmalarda kullanırlar. Bu teknikler genel klinik sorunlara, anksiyete, depresyon,
kızgınlık, evlilik sorunları kişiler arası ilişkilerde yetersizlik, ebeveyn başarısızlıkları, kişilik
bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluk, yeme bozuklukları, psikosomatik bozukluklar,
cinsel işlev bozuklukları ve psikotik bozukluklara uygulanır.(Warren ve MC Belarrn 1987)
Takip eden konu esas bilişsel duygusal davranışsal tekniklerin Ellis tarafından tanımlanan
şeklinin kısa bir özetidir.
Bilişsel yöntem: REBT uygulamaları genellikle terapötik işlemi güçlü bir bilişsel
metadoloji ile birleştirirler. REBT , danışanlarının kendilerine söylemeye devam ettikleri
şeyin çabuk ve direkt durumunu gösterir. Sonra onlara artık inanmaları için kendi öz ifadeleri
ile nasıl ilgileneceklerini öğretir. REBT , onları gerçeğe bağlı felsefe elde etmeye teşvik eder.
REBT önemli şekilde, düşünmeye , mücadele etmeye, müzakereye karşı koymaya,
13
yorumlamaya, açıklamaya ve öğretmeye dayanır. Bu bilişsel tekniklerin bir kaçı REBT
terapistlerinde mevcut olduğu şekliyle şöyledir:
1-İrrasyonel inançlarla mücadele: REBT in ana bilişsel yöntemi , terapistin aktif olarak
danışanın irrasyonel inancına karşı koyması ve onlara nasıl karşı koyacaklarını öğretmekten
ibarettir.
Pek çok soru hastanın olumsuz otomatik düşüncelerini değerlendirip, bunları olumlularla
değiştirmelerine yardımcı olabilir. Görüşme sırasında terapist ve hasta olumsuz düşünceleri
birlikte sorgulayıp alternatifler üretirken, görüşme dışında hastaların ev ödevleri ve kayıtlar
yolu ile bunu sürdürmesi istenebilir.aşağıda olumsuz otomatik düşüncelerin rasyonel olup
olmadıklarının değerlendirilmesi ile ilgili bazı sorular vardır:
a) bu düşünce için ne gibi kanıtlarınız var?bu durum için başka bir bakş açısı olabilirmi?
b) Acaba başkası bu durumda nasıl düşünebilir?
c) Yargılarınız acaba nasıl hissettiğinize mi yoksa gerçek hayatta ne yaptığınıza mı
dayanıyor?
d) Kendinize gerçekçi olmayan ve ulaşamayacağınız kadar yüksek standartlar mı
belirliyorsunuz?
e) Ya hep ya hiç tarzında mı düşünüyorsunuz?
f) Eğer düşündüğünüz gibi olursa ne olur?
g) Bir ay ,bir yıl ,on yıl sonra ne olacak?
h) Sorunlarla baş etme becerinizi azımsıyor musunuz?
Danışanlar olumsuz otomatik düşüncelerini bırakıncaya veya onu kuvvetlice diğerinden
ayırıncaya kadar özellikle yapılması zorunlu olanları, yapılması gerekenleri ve yapılırsa iyi
olacakları tekrarlarlar. Danışanların kendilerine sormayı öğrenecekleri bazı soru ve ifadeler
şöyledir: niçin insanlar bana dürüstçe davranmalı? Eğer denediğim her şeyde başarılı
olamazsam tamamen çökmüş olacağımı nereden öğrendim? Eğer istediğim mesleğe sahip
olamazsam bu hayal kırıklığı yaratabilir ancak kesinlikle katlanmalıyım. Eğer yaşam
istediğim gibi gitmez ise bu felaket değil uygunsuzdur.
2- Bilişsel Ödev: REBT, danışanların sorunlarının bir listesini yapmalarını ister. Onların
mutlakıyetçi ( - meli, - malı tarzı)inanışlarını sorgulama ve bu inanışları ile mücadele etmek
için bu liste yapılır. Onlara, içlerindeki kendi mesajlarının bir parçası olan yapılması
gerekenler ve yapılması zorunlu olanlar tarzı ödevler verilir.
Bili şsel tedavilerde ev ödevlerinin önemli işlevleri vardır.bunlar şöyle özetlenebilir:
a) tedavi görüşmeleri dışında tedavinin sürmesi için bir yapı oluşturur.
14
b) Tedavinin daha spesifik olmasını sağlar
c) Tedavi görüşmesinde kazanılan iç görünün gerçek yaşama transferini kolaylaştırır.
d) Ev ödevlerinin sonuçları hastanın iyileşmesi ile ilgili bir geri bildirimdir.
e) Ev ödevleri hastanın tedaviye aktif katılımını sağlar. (3)
Ödevler kısmı günlük yaşamda karşılaşılan bir çok soruna uygulanan REBT in ABC kuramı
uygulamasından ibarettir. Danışanlar REBT öz yardım formunu doldururlar, danışanlar
kendilerini kısıtlayan inanışlara karşı koymalarını sağlayacak anlaşma ile kendilerini teşvik
ederler. Örneğin, başarısızlık korkusu nedeniyle seyirci önünde rol yapmaktan korkan ancak
yeteneği olan bireyin bir oyunda küçük bir rol alması istenebilir. “başarısız olacağım”
“aptalca görüleceğim” veya “ kimse benden hoşlanmayacak” gibi olumsuz ifadelerin yerine
Daha olumlu ifadeler mesela,” başarısız olsam bile bu beni aptal konumuna koymaz” “ rol
yapabilirim hatta elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağım” “ hoşlanılmak güzel anka
herkes beni sevmeli düşüncesi saçma ve mantıksız ve bu dünyanın sonu değil, yaptığım başka
güzel şeyler var” gibi konulması talimatı verilir. Bunun arkasındaki kuram ve benzer ödevler
insanların sık sık olumsuz kendini değerlendirmelerde bulunduklarını ve peşin hükümlü
olarak kendilerini başarısız kıldıklarına işaret eder. Danışanlar seanslarda ödevleri yapmaya
teşvik ediliri ve özellikle oturumlar arasında her günkü durumla ilgili olarak denenen
davranışların anksiyete düzeylerine nasıl etkilediği tartışılır. Dolayısyla danışanlar aşamalı
olarak anksiyete karşısında nasıl davranacaklarını ve irrasyonel düşünceleriyle nasıl baş
edeceklerini öğrenmeye çalışırlar. Önver., ss:29-30
Terapi bir eğitim süreci olarak/ yeniden yapılanma süreci olarak algılandığından Ellis in
terapiye ilişkin el kitaplarının okunması tavsiye edilir. Danışanlar kendi terapi oturumlarını
eleştirebilir ve dinleyebilirler. Değişiklik yapmak zor iştir ve oturumların dışında ödevleri
uygulama gerçek bir deneydir.
3- Kullanılan dili değiştirme: REBT , tam ve doğru olmayan dilin bozulmuş düşünce
sistemlerinin bir nedeni olduğu ile uğraşır. ( günümüzde NLP uygulamaları örnek verilebilir.
Ç:N.) Uygulamacılar , dilin düşünceyi şekillendirdiği ve düşünmenin dili şekillendirdiği
yerlerde danışanların kullanmış oldukları sözcük kalıplarına dikkat etmeleri gerektiğini
vurgular. Danışanlar, tercihlerle yapılması gerekenler/zorunluluklar, zorunlu olanlar ve
yapılsa iyi olanların değiştirilebileceğini öğrenirler. “............eğer olmazsa ne olur*” “olmazsa
uygunsuz olur” demeyi öğrenirler. Çaresizlik ve suçlama yansıtan sözcük kalıpları kullanan
danışanlar yeni sözcük kalıpları kullanmayı öğrenirler. Onlar gizil güçlerini yapılması
gerekenler ve zorunlu olanlarla, mutlakıyetçi tercihlerinin yerini değiştirerek kabul edebilirler.
15
Kendi dil kalıplarını değiştirme işlemi ve yeni ifadeler oluşturma isteği aracılığı ile danışanlar
farklı düşünme ve davranmaya başlarlar ve sonuç olarak farklı hissederler.
4- Mizah kullanımı: Bir araştırma mizahın REBT terapistlerinin en popüler tekniklerinden
biri olduğunu göstermiştir. Ellis kendisi danışanı soruna götüren abartılı düşünce biçimi ile
mücadele etmede mizahı iyi şekilde kullanma eğilimine sahiptir. REBT, duygusal
rahatsızlıkların, bir kimsenin kendini çok ciddiye almaktan ve yaşam olaylarında mizahı ve
esprili bakış açısını kaybetmesi durumunda ortaya çıktığını söyler. Sonuç olarak danışmanlar
bireyin aşırı ciddi taraflarına saldırıda bulunurlar ve onlara istinaden yaşam felsefelerine karşı
koymada yardım etmek için mizaha yer verirler. Ellis oturumlarında ve muayenesinde
özellikle rasyonel ve komik şarkılar kullanır ve insanları endişe ve depresyonda oldukları
zaman şarkı söylemeye teşvik eder. O mizahın danışanların mütemadiyen sürdürdükleri
düşüncelerin anlamsızlığını gösterdiğine inanır. Danışanlarını çok daha az ciddiye alarak
onlara yardım ettiğini düşünen bir yaklaşımdır.
5- Duygusal teknikler: duygusal olarak REBT uygulamacıları şartsız kabul, rasyonel
duygusal rol yapma, model oluşturma, rasyonel duygusal utandıran saldırılar hayal etme gibi
alıştırmaları kapsayan bir prosedür kullanırlar. Danışanlara şartsız kabulün bir değer olduğu
öğretilir. Hatta onların davranışlarının kabulü zor olsa bile onlar kendilerini duyarlı kişiler
olarak görebilirler. Danışanlara algıladıkları kusurlarının kendilerini tahrip etmede nasıl
kullandıkları gösterilir.terapistlerin danışanlarına kendilerini kabul etmeyi öğretmede
kullandıkları tekniklerden biri de model oluşturmadır. Terapistler oturumlarda kendileri
olabilmelidirler. Danışanlarının onayını aramaktan kaçınırlar ve olması gerekenler ile
zorunluluklar ile yaşamazlar. Ve danışanlarına karşı çıktıkları için kendilerini riske
attıklarının bilinci ile terapiyi sürdürürler. Onlar zor danışan modelini oluşturarak danışan
tarafından kendilerini kabule zorlarlar.
REBT terapistleri danışanların hüzünlü öykülerini hüzne uygun beden dili ile aktarmalarını
teşvik etmezler. Duygusal ve güçlü terapötik stratejiler karışımını kullanmasına rağmen , O,
seçici ve ayrımcı durumlarda böyle yapar. Bu stratejiler hem terapi hem de günlük yaşam
ödevlerinde kullanılır.bu gibi tekniklerin amacı basitçe bir temiz deneyim sağlamak değil
danışanlara düşüncelerini duygu ve davranışlarını değiştirmek için yardım etmektir bir yaşantı
geçirmelerini sağlamaktır. Bu uyarıcı ve duygusal terapötik tekniklerden bazıları aşağıdakileri
içerir:
16
1- RASYONEL DUYGUSAL HAYAL: Bu teknik yeni duygusal kalıplar kurmak için
tasarlanmış yoğun zihinsel uygulama şeklidir. Danışanlar tam olarak gerçek yaşamda
düşünmek, hissetmek ve davranmak istedikleri gibi düşündüklerini, hissettiklerini ve
davrandıklarını hayal ederler. Danışanlara olacak kötü şeylerden birinin ve durumları
hakkında abartılı üzüntü hissetmenin duygularını denemenin ve sonra düşüncelerini uygun
duygu durumuna dönüştürmenin nasıl hayal edileceğini de öğretilebilir. Bir kez dahi olsa
abartılı duygularını uygun duygu durumlarına dönüştürebilirlerse kendi yaşamlarında da bu
değişimi yakalama şansı elde edebilirler.böyle bir teknik kişiler arası ilişkilere ve birey için
sorun olan diğer durumlara da faydalı bir şekilde uygulanabilir.Ellis rasyonel duygusal
hayalin birkaç hafta süresince hafta da birkaç kez uygulanırsa bu tip olaylar karşısında artık
üzüntü hissedilmeyeceğini ifade eder.
2- ROL YAPMA : rol yapmada hem duygusal hem de davranış bileşenleri vardır.
Terapist sık sık danışanın kendi rahatsızlığını oluşturmak için kendisine ne söylediğini ve
uygun olmayan duygularını uygun olanlarla değiştirmek için neler yapabileceğini göstermek
için sözü keser. Danışanlar bir durumda hissettikleri şeyleri ortaya koymak için belirli
davranışları hikaye edebilirler. Odak noktası hoş olmayan inanışlar ile ilgili olan irrasyonel
düşünceyi önemseme şeklindedir. Örneğin, bir kadın kabul edilemez korkusu ile üniversite
mezunlarını öğrenci olarak kabul eden bir fakülteye başvurmaktan vazgeçebilir. Onun seçtiği
okula kabul edilmeme düşüncesi aptal olduğu inancını ortaya çıkarır. O, dekanın üniversite
mezunu öğrencilerle yaptığı bir mülakatta rol alır, üzüntüsünü ve ona sebep olan irrasyonel
inanışını ifade eder ve kesinlikle kabul edilmesi gerektiği şeklindeki irrasyonel düşüncesini
açıklar böyle bir kabul oluşturmasının anlamı kendisinin aptal ve yetersiz olduğu ile ilgili
değildir. Bunu ifade ederek hem kendini kabul eder hem olumsuz otomatik düşüncesini
sorgular hem de işlevsiz temel sayıltısından vazgeçer.
3- UTANMA VE SALDIRI ALI ŞTIRMALARI: Ellis (19889 belirli şekillerde
davranış üzerinde irrasyonel utanmadan insanları kurtarmak için alıştırmalar geliştirdi. Ona
göre, eğer birisi bizim aptal olduğumuzu düşünürse felaket olmadığını kendimize söyleyerek
utanma hissini inatla reddedebileceğimizi düşünür. Bu alıştırmaların ana noktası danışanların
başkaları onları beğenmediği zaman bile utanç hissi oluşturmamaları üzerinedir. Bu işlem
özellikle hem duygusal hem de davranışsal bileşenleri kapsar. Danışanlara başkalarının
düşüncelerinden korktukları için bazı şeyleri yapmaktan kendilerini alıkoyduklarını
söyleyerek bu riski almaları yönünde onlara ev ödevleri verilebilir. Danışanlar başkalarına ve
kendilerine zarar verebilecek alıştırmalar yapmaya teşvik edilmezler. Sosyal düzen kurallarını
17
az olarak bozma sıklıkla faydalılığa hizmet eder.örneğin; danışanları otobüs ve tren
duraklarında bağırmaya dikkat çekmek için kalın elbiseler giymeye ve şarkı söylemeye teşvik
edebilirler. Bir konferansta aptal bir soru sorabilirler, kendilerine yetersiz hizmet sunan bir
garsona bahşiş vermeyi reddedebilirler. Bu tip ödevleri yaparak danışanların, başkalarının
davranışları ile ilgilenmediklerini görmeleri olasıdır. Danışanlar utanç ve rezillik duygularına
kapılmadan kendileriyle ilgili alıştırmalar yapabilirler. Onlar kendi utanma duygularını
kendilerinin yarattığı inancına varıncaya kadar ve daha az yasaklanmış davranışlarda
bulununcaya kadar uygulamalara devam ederler. Danışanlar, sonuç olarak başkalarının
tepkilerine izin vermeye devam etmek için hiçbir nedene sahip olmamayı, yapmak istedikleri
şeyleri engelleyecek diğerlerinin tepkilerini ve beğenilmemeyi göze almayı öğrenirler.
4- GÜÇ VE KUVVET KULLANIMI: Ellis, güç ve kuvvet kullanımını, danışanların
zihinsel anlayıştan duygusal anlayışa geçmede yardım etmek için bir yol olarak önerir.
Danışanlar, irrasyonel inanışlarını ifade ettikleri güçlü diyaloglarını nasıl yöneteceklerini ve
onlara nasıl güçlü karşılıklar verebilecekleri gösterilir. Bazen terapist danışanların kendilerini
rahatsız eden irrasyonel felsefelerine kuvvetle bağlanarak rol yaparlar. Danışandan kendisini
ikna etmeye çalışan terapistle tartışması istenir ve bu yanlış fikirlerden vazgeçmesi için güç ve
enerjinin yukarda anlatılan utanma-saldırı alıştırmalarının temel bir parçası olduğu anlatılır.
DAVRANI Ş TEKN İKLER İ
REBT uygulayıcılar çok düzenli davranış terapi işlemleri özellikle bilgi şartlandırma, kendini
idare etme ilkeleri, sistematik duyarsızlaştırma, dinlenme teknikleri ve model oluşturmayı
kullanırlar. Davranış ödevlerinin özellikle gerçek yaşam durumlarında yapılması önemlidir.
Bu ödevler sistematik olarak yapılır ve bir forma kayıt edilir ve analiz edilir. Bir çoğu
hassaslığı azaltma, beceri eğitimi ve atılganlık eğitimini kapsar. REBT danışanları kendi
hassaslıklarını aşamalı olarak azaltmaya ve zaman zaman yapmaktan korktukları şeyleri
yapmaya teşvik edebilir. Örneğin, asansör korkusu olan bir şahıs günde 20-30 kez yukarı
aşağı çıkarak ve inerek korkusunu azaltabilir. Danışanlar gerçekten yeni ve zor şeyler
yaparlar ve bu şekilde daha güçlü olduklarını hissederler. Farklı hareket ederek “ ben daima
başarısız olacağım çünkü şimdiye kadar bir çok kez başarısız oldum” gibi irrasyonel
inanışlarını değiştirmeye yönelirler.
18
REBT UYGULAMALARI
REBT, anksiyete, düşmanlık, kişilik bozukluğu, psikotik bozukluk, depresyon, cinsiyet
sorunları, evlilik, çocuk büyütme, gelişim çağı sorunları, sosyal beceri eğitimi ve kendini
yönetme gibi alanlarda tedavi edici ve yol gösterici olarak uygulanmaktadır. Ellis tüm
danışanlara mantık analizi ve felsefi yeniden yapılanma aracılığı ile yardım edilebileceğini
iddia etmez. Bazıları şiddetli bir rasyonel analizi takip edebilecek kadar zeki değildir. Bazıları
gerçekten çok uzaktır. Bazıları çok yaşlı ve uysal değildir. Bazıları felsefi olarak rasyonel
analizleri kabul etmemek için savunma mekanizmalarını sıkça kullanır. Bazıları kronik
çekingen veya sihirli çözümler aramada ısrarcı davranarak sorumluluk almaktan kaçınırlar.
Bazıları önemli bir şekilde REBT uygulamalarında işbirliğine ve ev ödevlerini yerine
getirmede etkisiz kalırlar. bazıları kendi gizemlerine bağlı temel değişiklikler yapmayı
reddeder. REBT in uygulama alanlarından bazıları: 1- bireysel terapi 2- grup terapisi 3- kısa
terapi 4- evlilik terapisi 5- aile terapisi.
1- BİREYSEL TERAPİ UYGULAMASI
Bire bir uygulamada REBT özel bir soruna kısa dönemde odaklanmaya eğilimlidir. Ellis bir
çok danışanın haftada bir oturumla görüşüldüğünü söyler. Danışanlar kendilerini baskı altında
tutan sorunlarını tartışırlar. Ve bu durumlarda kendilerini üzen duyguları anlatırlar. Sonra
terapist üzücü duyguya neden olan geçmiş olayları keşfeder. Danışana ödev verilerek
irrasyonel inanışlarına karşı koymasına yardım eder. Terapist danışanın irrasyonel fikirlerini
direkt olarak uygulamamalarını destekler ve bu düşünceler yerine daha rasyonel kalıplar
geliştirmeleri yönünde teşvik eder.her hafta danışandaki gelişmeler kontrol edilir ve
danışanlar daima önemli semptomlardan çoğunu kaybedinceye kadar ve daha hoşgörülü daha
rasyonel yaşam tarzını öğreninceye kadar görüşmelere devam edilir. Bu süreçte danışanlar
irrasyonellikleri ile nasıl mücadele edeceklerini öğrenirler.
Ellis, bir çok duygusal rahatsızlık çeken danışanının bireysel veya grup terapisine öğrendikleri
şeyleri de uygulamaları için bir yıl devam etmelerini önerir.
19
2- GRUP TERAPİSİNİN UYGULAMASI
REBT , grup terapisi için çok uygundur. Çünkü tüm bireylere grup oturumlarında REBT
prensipleri uygulama ile öğretilir. Onlar riske girerek yeni davranışlar geliştirmeyi ve bol bol
ödev yapma fırsatı bulurlar. Üyeler atılganlık eğitimi, rol yapma ve çeşitli riske girme
aktivitelerini deneme fırsatına sahip olurlar. Sosyal becerileri öğrenir ve grup oturumlarında
ve sonrasında diğerleri ile etkileşim uygulaması yaparlar. Hem diğer grup üyeleri ve lider
onların davranışlarını gözlemleyebilir ve geri bildirimde bulunabilir. Bireysel terapide danışan
genellikle gerçek raporlar ve sonrasını ifade eder fakat grup terapisinde danışanlar radikal
felsefi değişiklikleri geliştirebilmek için tasarlanan irtibatlara angaje olabilir. Ellis bir çok
REBT danışanının bazı noktalarda bireysel terapi kadar grup terapisini de denemelerini
önerir.
3- KISA TERAPİ
Tasarı olarak REBT kısa terapi olarak ta uygundur. Kısa zaman terapi görecek olan danışanlar
için A,B,C yaklaşımı hem anlamaya hem de rahatsızlık yaratan tavırları değiştirmeye çalışır.
1- 10 oturumda yapılabilir. Özel sorunlu insanlar için işini kaybetme korkusu emeklilik gibi
durumlarda REBT kısa sürede yardımcı olabilir. Bu gibi durumlarda danışanlara REBT
prensiplerin, tedaviye ek öğretici malzemelerle (teyp, öz yardım formları gibi) nasıl
uygulayacakları öğretilir. Faydalı bir araç danışanlar için terapi oturumlarını kayda almak ve
daha sonra sık sık bu oturumları danışanlara dinletmektir. Bu işleme bağlanarak kendi
sorunlarının doğasını daha iyi idrak eder ve kendilerine çare bulma yolunda görmeye
başlarlar.
Hem zihinsel sağlık çalışanlarına hem de profesyoneller için REBT kriz durumlarında
yardım etmek için faydalıdır. Rahatsızlığa neden olan sadece kriz değil olaylara nasıl
yaklaştığımız nasıl yorumladığımızdır. Yaklaşım ve yorumlarımız tepkilere tepkilerimiz de
rahatsızlığa neden olur. örneğin, karısının kendisinden ayrılacağını öğrenen orta yaşlı adamın
durumuna bakalım, adı Sam. Karısı uzun süreli başka bir ilişkiye giriyor . Sam tamamen
yıkılmış bir şekilde “beni kimse istemez”” ben sevimsiz hoşa gitmeyen biriyim” tarzı
düşüncelerle terapiste başvurabilir. Sam ile yapılan terapötik çalışmada onu yanlış
yönlendirilmiş bir programa benzediğini düşünmek faydalı olacaktır. Sam bu bilgiyi nasıl
20
karşılayacaktır. Eğer o karısını yıllardır kendisini seven ve kendisinden memnun olan biri
görseydi ona olan duyguları çok güçlü olacaktı. Terapist Sam ın beklentilerini ve aynı
zamanda kendini aşağılayan lanet okuyan ifadelerini ortaya çıkararak bunlar arasında
bağlantılarla işe başlayabilir. Sam’ın kendini incinmiş, kullanılmış ve üzgün hissetmesine
rağmen karısı tarafından aldatıldığında kendisini fazla harap etmemesi ve terk edilen biri
olarak bu duyguları hissetmemeyi öğrenmesi mümkündür. REBT araçlarını kullanarak hiç bir
kadının onunla hiçbir şey yapmak istemeyeceği gibi kendini kısıtlayıcı ve zora sokucu
düşünceleriyle baş etmesini sağlamak mümkündür. Şayet bir kadınla ilişkiye girmek isterse
kadınla beraber olmak ve buluşmak için neler yapması gerekiyor ise onları yaparak kendisi ile
mücadeleye başlayabilir. Karısını yüceltme ve ona yüklediği güce kritik bir bakış yapabilir,
eleştirebilir ve yeni ilişkisinde yeni bakış açıları anlamlar üreterek üzüntüsünü hafifletmeye
çalışabilir. (“ aldatıldım ancak bu sevilmediğim anlamına gelmez”, “her kadın beni aldatacak
diye bir şey yok”, “yeni ilişkim yeni başlangıçlar yapmam için bir fırsat olabilir” tarzı Ç.N.)
4- EVLL İLİK TERAP İSİ : REBT uygulamacıları çiftleri özellikle birlikte görür.
Terapist her bireyin şikayetini dinler ve kısa zamanda suçu, depresyonu ve düşmanlığı
azaltma girişiminde bulunur.eşlere farklılıklardan daha az rahatsız olsun diye veya farklılıkları
bulup çıkarsınlar diye REBT prensipleri öğretilir. Çiftlerin ili şki üzerinde çalışmak isteyip
istemediklerine karar vermeleri eklenir. Eğer onlar bazı temel sorunların neler olduğu
konusunda hem fikirler ise sözleşme yaparlar çaba ve fedakarlıklar yoluyla sorunlarını
çözmeye çalışırlar. Ve birbirleriyle dolaysız ve rasyonel bir şekilde nasıl konuşacaklarını
öğrenirler. Her terapi terapiye gelen çiftler için özeldir ve her ilişki için tek tip bir düzenleme
yapılamaz fakat iletişim, cinsiyet ve diğer beceriler öğretilebilir. Her birey REBT ilkelerini
bireysel olarak öğrenir ve ilişkiye sunar böylece zamanla ilişkinin yapısı değişir sorunlar daha
azalır.
5- AİLE TERAP İSİ UYGULAMALARI : aile terapisin amaçları temel olarak bireysel
terapininkilerle aynıdır. Aslında aile üyelerine diğer üyelerin hareketlerini çok ciddiye alarak
kendilerini rahatsız etme konusunda sorumlu olduklarını görmelerine yardımcı olunur. Diğer
bir deyişle onlara” aile üyenizin şu davranışını olumsuz yorumlayarak kendinizi rahatsız
ediyorsunuz” tarzı aşılanır. Onlara diğer aile bireylerinin onları istediği biçimde yönetme izni
verdileri konusu ile ilgili olarak ilişkileri üzerinde düşünmeye teşvik edilirler. ( “başkalarının
tuzağına düşmemek için bir asansör olduğunuzu düşünün ve şu levhayı asın..-kullanım dışı-
21
..siz asansörseniz diğerleri düğmeye bastığında sinirleneceksiniz basmadığında
sinirlenmeyeceksiniz. Ç.N.)
REBT aile üyelerine kendi harekelerinden öncelikle sorumlu olduklarını ve aile ortamlarında
kendi tepkilerini değiştirmeyi öğretir. Rasyonel duygusal bakış açısı, aile bireylerinin
ailedeki bir bireyi doğrudan değiştirmek için çok az güce sahip olduklarını düşünür. Bir aile
olarak her bireyin kendi bireysel düşünme ve hissetme kalıplarını kontrol etme gücüne sahip
olduğu gösterilir. ( bizler sadece kendimizi kontrol edebiliriz diğerlerini değil. Ç.N.). Bu
nedenle her birey bir birim olarak aileyi dolaylı etkileyen kendi davranışlarını belirleme ve
yönetme durumundadır.
22
AARON TEMK İN BECK’ İN BİLİŞSEL TERAPİSİ
Bili şsel kurama göre kişileri rahatsız eden duygusal sıkıntılar, doğrudan olayların ve
yaşantıların kendisinden değil, bunların algılanma ve değerlendirilme biçiminden kaynaklanır.
Bili şsel terapi bunu söylerken, ruhsal rahatsızlıkların tek nedeninin, bilişsel yapıdaki sorunlar
olduğunu öne sürmemektedir, bilişsel, çevresel ya da bilişsel nedenlerin etkileşimiyle ortaya
çıkabilen sorunların sürmesinde bilişsel etkenlerin önemli bir sürdürücü etken olduğuna vurgu
yapılmaktadır. Ruhsal sıkıntılara ve davranış sorunlarına yol açan düşünceler, bilgi işleme
sürecindeki yanlılıkların, kör noktaların veya bilişsel eksikliklerin sonucu olabilir. Bilişsel
terapi, öncelikle duygu, davranış ve düşünceler arasındaki bağlantıları saptamaya çalışarak,
bireyin yaşantılarını daha gerçeğe uygun ve uyumsal biçimde yorumlamasına çalışır. Sorun
doğuran anlamlandırma ve yorumlama biçimlerinin yerine gerçeklikle daha uyumlu ve
işlevsel olanları bulmaya ve göstermeye dayalıdır (edt.Köroğlu ve Türkçapar, 2009).
Yirmi yıl önce bilişsel terapi, sadece depresyon tedavisi olarak tanımlanıyordu. Aaron
Beck’in 1970’lerdeki yeni ufuklar açan çalışması (Cognitive Therapy and the Emotional
Disorders,1976), depresyonun, kendilerini, bugünkü yaşantılarına ve geleceklerine olumsuz
ve kötümser bakan depresyon hastalarının bilinçli olumsuz düşüncelerinin bir sonucu
olduğunu ileri sürdü. Beck psikiyatrik bozuklukta onu diğerlerinden ayırt eden belirli bilişsel
içerik bulunduğunu ve terapinin amacının ise hastanın düşüncesindeki çarpıtma ve önyargıları
ve hastanın kendisine özgü bilişsel şemalarını tanımlamak ve değiştirmek olduğunu öne
sürdü. Bilişsel modele göre nevrotik işleyiş, hastanın kendiliğinden tamamlanan olumsuz bilgi
işlemesi ile korunur veya kötüleşir (Leahy,2007).
Benzer bir yönelim ile Abramson ve çalışma arkadaşları (1978) depresyonun, olaylara
olumsuz açıklama getirmenin sonucu olduğunu öne süren yorumlama modelini geliştirdiler.
Araştırmacılar, depresif optimizm ve özgüven eksikliği olan kişilerin, olumsuz olayları ve
yaşadıkları başarısızlığı diğer yaşantılara ve gelecekteki olaylara genelleyerek kendilerini
hasta ettiklerini gözler önüne serdi. Beck’in bilişsel modeline benzer şekilde yorumlama
modeli, depresyonlu bireylerin bilinçli düşünce süreçlerine vurgu yapıyor, hastanın başarı ve
başarısızlık için nedensellik yorumlamalarına ve hastanın olumsuzlukları farklı durum ve
zamanlara genelleme eğilimine odaklanıyordu (Leahy,2007).
Bütün psikiyatrik bozukluklar için tek bir bilişsel terapi yoktur. Örneğin depresyonun
bilişsel terapi modeli ve tedavisi panik bozukluk modeli ve tedavisinden önemli ölçüde
23
farklıdır. Bilişsel terapi, tek bir kalıbı her duruma uydurmaya çalışan basitleştirici ve
indirgemeci bir yaklaşım değildir.
BİLİŞSEL ÇARPITMALAR
1. Beyin Okuma: Kişilerin size yönelik düşünceleri hakkında yeterli deliliniz olmadığı halde
onların ne düşündüklerini bildiğimizi varsayarız. “benim başarısızın teki olduğumu
düşünüyor.”
2. Falcılık: Geleceği tahmin edersiniz, her şey daha kötü olacak veya tehlikeli bir şey olacak gibi.
“Bu sınavı geçemeyeceğim” ve “Bu işi alamayacağım.”
3. Felaketçilik: Olmuş veya olacak olan şeylerin dayanamayacağınız kadar korkunç ve çekilmez
olduğuna inanırsınız. “Başaramazsam çok feci olacak.”
4. Etiketleme: Bazı genel olumsuz özellikleri kendinize veya başkalarına yüklersiniz. “Ben
istenilmeyen birisiyim.”
5. Olumlu şeyleri önemsememe: Sizin veya başkalarının sahip olduğu olumlu şeylerin önemsiz
olduğunu iddia edersiniz. “Bu başarılar çok kolay, dolayısıyla önemsiz.”
6. Olumsuz filtre: olumsuz şeyleri ayırarak hemen her zaman onlara odaklanırsınız ve nadiren
olumlu şeyleri fark edersiniz. “beni sevmeyen şu insanların tümüne bir bak.”
7. Aşırı genelleme: tek bir olay üzerinden genel olumsuz şeyleri algılarsınız. “Bu bana her zaman
oluyor, birçok şeyde başarısız olacağım galiba.”
8. İki uçtan birinde düşünme: Olaylara ve insanlara ya hep ya hiç terimleriyle bakarsınız.
“Herkes tarafından reddedildim.”
9. Olması gerekenler: Her şeyi basitçe ne olduğunu anlamaya odaklanmak yerine nasıl olması
gerektiği açısından yorumlarsınız. “Çok iyi yapmalıyım. Yapamazsam başarısızım demektir.”
10. Kişileştirme: Olumsuz olayları büyük oranda kendinize atfedersiniz ve belli olaylara
başkalarının da sebep olduğunu göremezsiniz. “Evlilik benim başarısızlığımdan dolayı sona
erdi.”
11. Suçlama: Olumsuz düşüncelerinizin kaynağı olarak bir başkasını görürsünüz ve kendinizi
değiştirme sorumluluğunu almayı reddedersiniz. “Şu anki hislerimin sorumlusu tamamen o.”
24
12. Haksız mukayese: olayları gerçekçi olmayan standartlar açısından değerlendirirsiniz; örneğin
öncelikle sizden daha iyi yapmış olanlara odaklanırsınız ve kendinizi onlarla
karşılaştırırsınız.”O benden daha başarılı.”
13. Pişmanlık yöneltme: Şuan daha iyi olarak ne yapabileceğiniz yerine geçmişte neyi
yapabileceğiniz fikrine odaklanırsınız. “Uğraşsaydım daha iyi bir işim olabilirdi.”
14. Ya şöyle olursa: Sürekli olarak ‘ya şöyle olursa?’ tarzında sorular sorarsınız. Aldığınız
cevapların hiçbirisi sizi tatmin etmez. “Evet ama ya bunalıma girersem.”
15. Duygusal muhakeme: duygularınızın gerçeği yorumlamanıza rehberlik etmesine izin
verirsiniz. Örneğin; “Canım sıkılıyor, demek ki evliliğim iyi gitmiyor.”
16. Kurtulma yetersizliği: Olumsuz düşüncelerinizle çatışabilecek her türlü kanıt veya argümanı
reddedersiniz. Örneğin “Ben sevilmeyen biriyim” düşüncesine sahipseniz insanların sizi
sevdiğine dair delilleri alakasız diye reddedersiniz.
17. Yargı odaklanması: başkalarını veya olayları basitçe tarif etmek, kabul etmek veya anlamak
yerine kendinize iyi-kötü veya üstün-aşağı değerlendirmeleri açısından bakarsınız. Sürekli
olarak kendinizi ve başkalarını yetersiz bularak, yapay standartlara göre değerlendirirsiniz.
Kendiniz hakkındaki yargılarınız kadar başkalarının yargılarına da odaklanırsınız. “Kolejde iyi
bir performans göstermedim.” (Leahy, 1996).
BİLİŞSEL TEKN İKLER
Olumsuz düşünceleri belirleyin Hasta depresyon, anksiyete ve öfke ile ilişkili
düşüncelerini yansıtır. Örnek: Hasta daha
kötü hissettiğinde ne düşünüyor olduğunu
kendisi yansıtır. “Kendimi bunalımda
hissettiğimde başarısız olacağımı
düşünüyorum.”
Düşüncedeki inanç derecesini ve
İnançla bağdaşan duygu derecesini
değerlendirin.
Hasta olumsuz duygularını (ör.; mutsuz,
sinirli, öfkeli) belirledikten sonra her bir
duyguyla hangi düşüncelerin
bağdaştırıldığını belli eder. Daha sonra ne
kadar mutsuz olduğuna ve olumsuz
25
düşüncesine ne kadar inandığına (o’dan
100’e kadar) bir değer verir. Örnek: “Beni
sevecek birini asla bulamayacağımı
düşündüğümde kendimi %85 oranında
mutsuz hissettim. Bu düşünceye %90
oranında inanıyorum.”
Olumsuz düşünceleri tasnif edin. Hasta düşünceyi, düşünce tarafından
örneklendirilen düşünce (biliş) çarpıtmaların
örnekleri falcılık, beyin okuma, yanlış
etiketleme, felaketçilik, kişiselleştirme, ya
hep hiç tarzında düşünme, olumlu şeyleri
önemsememe ve aşırı genellemedir.
Düşünce doğru olsaydı ne
Anlama gelirdi?
(Dikey iniş)
Terapist sorar: “eğer (düşünceniz)” doğru ise,
bu sizin için ne anlam ifade eder? Bu niçin
bir sorun olsun? Ne olacak? “ Bu sorular
verilen her cevap için sorulur. Örneğin: “
Eğer partide reddedilseydiniz, bunun sizin
için çekici olmadığını anlamında geldiğini
söylediniz. Çekici olmasaydınız ne olurdu?”
Gizli varsayım nedir?
Terapist hastanın gizli kurallarını inceler.
Örneğin; hastanın “öyle ise böyle” veya “
meli, malı” cümleleri. Örneğin; “Eğer biri
beni sevmiyorsa, o halde bu benim
sevilmeyen biri olduğum anlamına gelir.”
Düşüncenin zarar ve faydaları nelerdir? Terapist hastadan düşüncenin kendisi için
avantajlarını ve dezavantajlarını listelemesini
ve avantajlar ve dezavantajlar arasında 100
puan belirlemesini ister. Bu hastanın
düşünceyi değiştirmeye olan motivasyonunu
gösterir.
Kanıtlar nedir?
Hasta düşüncesini destekleyen veya reddeden
kanıtları listeler. Kanıtlar ne kadar ağır
26
basıyor?, Kanıtın niteliği nedir?
Olayı bakış açınıza alın. Hastadan olayı 0’dan 100’e kadar aralıksız
bir bütünlük boyunca incelemesi istenir. Olay
gerçekleşirse aslında ne olur? Sonuçta daha
kötü ve daha iyi ne olur, ne aynı kalır? Olay
gerçekleşse bile, hala yapılabilecek olan şey
nedir?
Çifte standart Terapist hastaya sorar, “aynı standardı
başkalarında da uygular mısın? Niçin evet
(veya niçin hayır?)”
Düşünceyi tartışmaya geri dönün Terapist ve hasta, hastanın olumsuz
düşüncelerine karşı çıkmasının istenmesinde
rol alır. Roller değişebilir.
Mantıklı analiz Hasta haksız sonuçlar çıkartıyor mu?
Örneğin; “Eğer sınavda başarısız olursam,
ben başarısın biriyim demektir.”
Bilgi eksikliği Hasta sonuca varmak için gerekli olan tüm
bilgiye sahip mi? Örneğin; hasta
göğüslerinde bir şişkinlik fark eder ve kanser
olduğu sonucuna varır. Bir doktor ona daha
fazla (doğru) bilgi verebilir mi?
Alternatif bir açıklama var mı? Hastadan mümkün olduğu kadar çok
alternatif sebepler ve sonuçları, özellikle
daha az olumsuz olan alternatifleri
incelemesi istenir.
Çözülecek bir sorun var mı? Hasta sorununa bir sorun çözücü olarak
yaklaşabiliyor mu? Sorun nedir; amaç ne
olacak; ilgili kaynaklar, bilgiler yetiler ve
hareketler nelerdir? Hasta sorunu çözmek
için ne tür planların gerektiğine inanıyor?
Kabul Hastanın, düzeltmeye veya onunla çatışmaya
çalışmaktan ziyade, kabul etmeyi
öğrenebileceği bir gerçeklik var mı?
27
Tecrübeli bilişsel terapist her hastayı aynı çözüm dolu çantayla yaklaşmaz. Terapist,
hastanın özel durumlara ait bilişsel şemalarını, başa çıkma tarzını ve toplumsal realiteyi göz
önünde tutarak, bir vaka kavramsallaştırması geliştirmeye çalışır(Persons, 1989). Bilişsel
terapi ilk olarak bir direnç (recistance) modeline sahip olmadığı için eleştirilmi ştir. Bu
eleştiriler, bir çok yazar tarafından kişilik bozukluklarını değerlendirirken (Beck ve Freeman)
ve kendini ketleme stratejilerini incelerken dile getirilmiştir. Ayrıca, bilişsel terapistler ,
bilişsel şemaları harekete geçirmek, düşünce ve duygu durumu değiştirmek için, davranışçı
teknikleri, hipnozu ve betimsel sonuç çıkarma ve yeniden yapılandırmayı bütünleştirirler
(Leahy, 1996).
BİLİŞSEL TERAPİ SÜRECİ VE KULLANILAN TEKN İKLER
Bili şsel terapi, yapılandırılmış türde bir terapidir. Yani her seansta özel bir durum yoksa
aşağı yukarı aynı temel bileşenler yer alır. Bir bilişsel terapi seansı aşağıda sıralanan
öğelerden oluşur. Bir bilişsel terapi seansı aşağıdaki sıralanan öğelerden oluşur:
1. Duygudurum kontrolü
2. Hafta içi önemli olaylar
3. Önceki seansla bağlantı kurma
4. Ödev kontrolü
5. Gündem belirleme
6. Gündem maddelerinin ele alınması
7. Ödev verme
8. Seansın özetlenmesi
9. Hastadan geribildirim
Bu yapı, terapi sürecindeki görüşmeler boyunca aşağı yukarı hep aynı kalır. Süreç içinde,
başlangıçta, terapist gündem belirleme, ödevleri belirleme ve özetlemelerde daha etkinken,
giderek hastanın da etkinliği arttırıp daha fazla rol almaya başlar.
28
Duygudurum kontrolü ve hafta içinde yaşanan önemli olaylar: Bilişsel terapi seansı,
hastanın genel olarak kendisini nasıl hissettiğinin araştırılmasıyla başlar. Burada amaç,
hastanın o anda karşımızdayken kendini nasıl hissettiğini anlamaktır. Bu noktada istenen şey,
hastanın özeti ya da neler yaşadığı değil, hastayı halen etkileyen önemli bir olay yaşayıp
yaşamadığının öğrenilmesidir. Sorulan sorularla ortaya çıkan materyalde, terapide ele almaya
değer önemli bir konu varsa, bu detaylandırılmaz ve gündem maddesi olarak kaydedilerek
gündeme alınır.
Önceki seansla bağlantı kurma: Burada amaç, terapideki bütünlüğü sağlamak, bir önceki
seansta konulanları hatırlamak, ayrıca seansla ilgili, daha sonradan ortaya çıkan soruları
cevaplamak ve seansla ilgili geribildirim almaktır.
Ödev kontrolü: Ödev konusu gündem maddeleriyle ilintili ise, ödevin ele alınması bu
gündem maddesiyle birlikte yapılabilir. Ödevde detaylı olarak ele almayı gerektiren bir
özellik varsa ya da ortaya çıktıysa, ödevin ele alınması ayrıca bir gündem maddesi olarak
ayrıntılı biçimde yapılabilir. Ödevin ele alınması, bilişsel terapinin değişim için çok önemli
gördüğü bir öğenin vurgulanmasını sağlar. Ödevler alınmazsa izleyen seanslarda verilen
ödevlere hastanın önem vererek yapması olasılığı azalır.
Gündem belirleme: bilişsel terapiyi diğer terapilerden ayıran en önemli farklılık, her
seansta ele alınacak olan konuların seansın başında belirlenmesidir. Gündem belirlemenin
terapötik yanı, özünde hastanın genel ve karmaşık sorun yumağının parçalara bölünmesidir.
Bu etkinlik bile kendi başına terapötik bir etki yaratabilir. Hastanın sorunu ağır bir biçimde
yaşamasının nedenlerinden biri de, sorunu karmaşık, büyük ve ele alınamaz biçimde
görmesidir, gündem belirlemeyle bu karmaşık ve birbiri içine geçmiş sorunlar tanımlanır ve
sınırı çizilir. Gündem konularını genellikle bir ile üç konu oluşturur. Daha fazla madde
konduğunda, genellikle çok kısa ele alınıp, üzerinde derinleşemez ki bu da etkinliği azaltır.
Gündem maddelerinin ele alınışı: genellikle seansın ilk 5-6 dakikasında, gündem
maddelerinin belirlenmesi ve maddelerin ele alınmaya başlanması istenir. Gündem maddeleri
birden fazla olduğunda, terapi hedefleri açısından önemli olan birine ağırlık verilerek,
diğerleri daha somut ve kısa olarak ele alınabilir, eğer maddeler eşit ağırlıkta ise süre de buna
uygun bir şekilde paylaştırılabilir.
Ödev verilmesi: seansın bu bileşeni, sıralamada genellikle gündem maddelerinin ele
alınmasıyla beraberdir. Ödevler başlangıçta ağırlıklı olarak bilgi vermeye dönük ek çalışmalar
veya bilgi almaya dönük ek çalışmalara şeklindedir. İlerleyen seanslarda ödevlerin içeriği,
ortaya çıkan bilişsel değişikli ği yaşantıyla desteklemek amacıyla oluşturulmuş üzerine gitme
deneyleri, deney öncesi kendi kendine düşünceyi yapılandırma çalışmaları, davranış
29
değişikli ği ve sonuçların gözlenmesi şeklinde olmaya başlar. Ödev verilirken dikkat edilmesi
gereken konular, ödevin hastanın becerisine uygun olması, ödevin gerçekleştirilme süresinin
makul olmasıdır. Ödevin ne olduğu, nasıl yapılacağı açıklandıktan sonra sean içinde
örneklendirilmesi ve başlatılması, ödevi yaparken ne gibi engeller çıkabileceği ve bunların
nasıl halledilebileceğinin konulması, ödevin ne olduğunun hem hasta hem de bizim
tarafımızdan yazılarak kaydedilmesi, ödevin yapılma olasılığını arttırır.
Seansın Özetlenmesi: Seans içinde önemli anlarda belli bir gündem maddesi
tamamlandığında ya da bir konu netleştirilmek üzere özetlemeler kullanılır. Seansın
sonlarında ise seansın önemli konuları içeren genel bir özetle yapılır. Bu hem bilgileri
pekiştirir hem de netleşmeyi sağlar.
Geribildirim: Bili şsel terapi seanslarının son öğesi, hastadan seansla ilgili bir
değerlendirmenin istenmesidir. Burada özellikle olumsuz noktaların gündeme gelmesi istenir.
Yönlendirilmi ş Keşif
Bili şsel terapi, bütün psikoterapilerde olduğu gibi ağırlıklı olarak sözel etkileşime ve soru
sormaya dayalıdır. Bilişsel terapide soru sorma belki de diğer terapilere göre daha önem taşır.
Soru sorma, bilgi almada temel araç olmanın yanı sıra temel terapötik işlevlere sahiptir.
Bunların başlıcaları belirsiz soyut yakınmaları somut tekil sorunlara tercüme etmek, soruna
değişik yaklaşımları araştırarak karar vermeyi sağlamak, uyum bozucu davranışların
sonuçlarını araştırmak, başta otomatik düşünceler olmak üzere, bilişleri açığa çıkarmak,
çarpık realiteden uzak bilişlerin geçerliliğini incelemek ve hatalarını göstermek, gerçeğe daha
uygun alternatifler oluşturmaktır. Bilişsel terapide terapi içeriğini gerçekleştirirken kullanılan
sorular Sokratik Sorgulama dediğimiz bir tarzda gerçekleştirilir. Yerinde sorularla hem kişinin
merakı uyandırılır, hem de kişi bildiklerinden yola çıkarak bilmediklerini öğrenir.
Yönlendirilmiş keşif beş aşamadan oluşur:
1. Bilgi edinme
2. Dinleme
3. Özetleme
4. Analitik sentez soruları
5. Uygulama soruları
Bili şsel tekniklerde, kişinin belirli bir durum özelinde yaptığı anlık değerlendirmeleri
içeren otomatik düşünceler değişime en açık katmandır. Seans başlangıcında ele alınacak
30
sorular belirlendikten sonra bu sorunlarla ilgili bili şsel içeriğinde ele alınması seansın ana
kısmını oluşturur. Otomatik düşüncelerin elde edilmesinde ilk yöntem hastaya sorun olan
duygu-davranışı yaşadığı anda aklından ne geçtiğini sormaktır.
Hasta olumsuz otomatik düşünceleri saptamayı öğrendikten sonra atılacak olan ikinci adım
bu düşünceyi incelemektir. Burada amaç düşüncesini, içinde bulunduğu durum, ortam,
yaşadığı olay, kendisi veya diğerleriyle ilgili ortaya atılmış bir varsayım olarak görmesi ve
bu varsayımın gerçekliğe ne kadar uyduğunu incelemesidir.
Bütün düşünce hatalarını incelerken otomatik düşünceleri değiştirmede kullanabileceğimiz
teknikleri kullanabiliriz.
Çifte Standart Tekniği: Bir arkadaşının başına aynı durum gelse ve kendisi gibi düşünse
ona ne diyeceğini hastaya sormaktır.
Alternatif açıklamalar: hastanın otomatik düşüncesinin yaşanan durumla ilgili bir
açıklama, belirleme veya niteleme olduğu durumlarda kullanılabilecek bir tekniktir.
Hastaya “Bu durum başka ne anlama gelebilir ve başka nasıl yorumlanabilir?” sorusu
sorulabilir.
Terimleri Tanımlama: bu teknik hastanın kendisini çaresiz, zayıf, değersiz, yetersiz,
çekingen, korkak vb. gibi hayatta karşılığı olmayan kavramlarla tanımladığında bunların
anlamsızlığını hastaya göstermektir. Bu, aynı zamanda etiketleme düşünce hatasına karşı
kullandığımız bir tekniktir. Örneğin beceriksizim yerine bazı şeyleri yapamıyorum demek
gibi…
Doğrudan farklı dü şünce getirme yaklaşımı: hastaya duygusal olarak sıkıntı
yaşadığında gerçeğe uygun olmayan biçimde olumsuz düşünmek yerine daha olumlu ve
gerçekçi bir şekilde düşünseydik ne olurdu bu sorulur.
Deneysel teknik: Hasta, olumsuz düşüncenin geçerliliğini sınamak için bir deney yapar.
Örneğin yapılan muayenelerinde herhangi bir kalp rahatsızlığı saptanamayan bir panik
bozukluğu hastası, panik atağı sırasında oluşan çarpıntı sonucunda kalp krizi geçirip
ölmekten korkuyorsa, bu nedenle de kalp atım hızı artıracak her türlü etkinlikten
kaçınıyorsa hastanın bu inancını sınaması için ona birkaç kat merdiven çıkartarak deneme
yapabiliriz.
Derecelenmiş düşünce: Olayları siyah- beyaz şeklinde kategoriler halinde düşünmek
yerine, hayatın, olayların genellikle ikisi arasında yer alan grinin tonlarından oluştuğunu
göstermektir.
Semantik yöntem: Duygusal olarak daha az yüklü ve gerçeğe daha uygun bir dil
yerleştirererk olumsuz duyguyu azaltmaya çalışmaktır. Örneğin iş hayatıyla ilgili olarak
31
“başarılı olmalım” diye düşünen ve kaygı duyan bir iş adamı, duygusal olarak yüklü ve
gerçeğe uygun olmayan bir beklenti seti içindedir. Bu kişiyle ilgili olarak “neden başarılı
olmak zorundasın? , Bu nereden çıkıyor?, Bu nerede yazıyor”diye sorulabilir.
Yeniden atfetme: herhangi bir durumla ilgili bireyin tek yönlü bir değerlendirme yapmak
yerine (örneğin sadece kendisini ya da tam tersi başkalarını sorumlu görerek suçlaması)
tüm etkenleri ve olasılıkları göz önüne alarak değerlendire yapmasıdır. Bu tekniğin en
güzel yönü pasta dilimi tekniğidir.
Rol oynama teknikleri: Hasta ve terapistin sırayla gerçeğe uygun olmayan olumsuz ve
gerçeğe uygun olumlu düşünceleri seslendirmesidir. Olumsuz düşünceyi seslendiren
saldırır, diğeri de savunmada kalır. Bu tekniği uygularken başta hasta, kendisini sıkıntıya
sokan olumsuz durumları seslendirir, terapist bunlara gerçekçi yanıtlar veriri ve bir süre
sonra da hasta tekniği öğrendiğinde roller değiştirilir. Buna benzeyen ‘korkutan fantezi ‘
veya ‘şeytanın avukatı’ tekniklerinde hastanın kötü hissetmesini sağlayan olumsuz
değerlendirmeler ve otomatik düşünceler hasta tarafından seslendirilir ve hasta adına
terapist bunları yanıtlar.
Yarar-zarar analizi: Bu otomatik düşünceler doğruluğu, yanlışlığı veya gerçeğe
uygunluğu-uygunsuzluğu ele alınamayacak kişisel kanılar şeklinde olabilirler. Yine bazı
otomatik düşünceler, bazı koşullar altında gerçeğe uygun kanılar da olabilirler. Böylesi bir
düşünce eğer kişide soruna yol açıyorsa, ele alınırken yarar- zarar tekniği kullanılabilir.
Bilişsel terapide önceliğin bilişsel tekniklerde olması ve değişimde bilişsel değişikli ğin
vurgulanması davranışçı teknikleri sanki ikinci plana itiyormuş gibi görünebilir. Ancak
bilişsel değişikli ği oluşturmanın en etkili ve kalıcı yolu davranışçı tekniklerle gelişir.
Çünkü insan öğrenmeleri başlıca üç yolla gerçekleşir: Yaparak-yaşayarak, gözlemleyerek,
anlatılarak-dinleyerek. Bu üç yoldan en kalıcı ve etkili olanı yaşantıdır. Bilişsel terapide
bilişsel ve davranışçı teknikleri kullanılır. Genellikle öncelikle bilişsel teknikler kullanılır
bunlarla belirtiler biraz azaltılıp hasta bilişsel olarak hazırlanarak rasyoneli iyice
açıkladıktan sonra, davranışçı tekniklere geçilir. Sadece istisna depresyon tedavisindedir.
Bu tedavide ilk davranışçı teknikler kullanılır.
Maruz bırakma (exposure) ve tepki önleme: Bili şsel terapide kullanılan en önemli
davranışçı tekniktir. Bir kısım hastanın yaşantısına bakıldığında, sorunun, diğer insanların
rahatlıkla ve sık sık yapabildikleri “ kapı açma, kapama, görünür pisliği olmadığı halde bazı
nesnelere dokunamama, diğer insanlarla birlikteyken yeme/içme, gözlenme bakılma… gibi
bazı etkinlikleri yaparken zorlanarak sıkıntı duydukları ve yapmaktan kaçındıkları diğer
yandan insanların az çok yaptıkları veya önem vermedikleri el yıkama, temizlenme, silme,
32
kapı, pencere kontrolü gibi kimi davranışları sürekli veya fazla miktarda yaparlar. Bunun
nedeni, kişinin kaçındığı durumlarda bir sıkıntı yaşaması, fazla ve sık yaptığı davranışlarla da
rahatlamasıdır. Kişinin sıkıntısına çare olarak geliştirdiği bu iki strateji, kaçınma ve güvenlik
önlemi alam aslında kişinin rahatsızlığını da oluşturmaktadır. İşte kişinin kaçındığı veya
korktuğu durum veya nesnelere maruz bırakılması ve ardıdan ortaya çıkan tepkinin
önlenmesi bu kısır döngüyü kırmada en güçlü tekniktir. Bu teknik uygulanırken önce kişinin
kaçındığı veya kendisine sıkıntı veren durum veya nesnelerin tam bir listesi çıkarılır. Daha
sonra da bu durumların ne kadar sıkıntı verdiğine ilişkin hastanın tahminleri “Rahatsızlığın
Öznel Derecesi” çizelgesine göre saptanabilir ve orta düzeyde sıkıntı veren bir durumla maruz
bırakma tedavinse başlanır.
Tepkiyi önleme: Tepkiyi önleme hastanın kaygı ve sıkıntı uyandıran duruma maruz kaldıktan
sonra sıkıntısını gidermek için gerçekleştirdiği davranışı yapmaması veya geciktirmesidir.
Aşamalı etkinlik planlaması: Depresyon ve bazı kaygı bozukluklarında bireylerin
gerekleştirmeleri gereken pratik konuları ertelemeleri ve kaçınmaları görülür. Bu birikenler,
en sonunda tamamıyla kişinin gücünü aşar ve yapılması çok zor hale gelir. Bu da ertelemeye
yol açar. Bu durumda kullanılan tekniklerden en önemlisi aşamalı etkinlik planlamasıdır. Bu
teknikte, öncelikle kişi yapmak durumunda olduğu şeylerin bir listesini çıkarır. Daha sonra
bunlardan birini seçerek bu işin gerçekleşmesi için hangi adımların atılması gerektiğini saptar.
Örneğin; kinin hedefi sınıfı geçmekse bununla ilgili atabileceği adımlar derslere devam
etmek, ders çalışmak ve sınavlara girmektir.
Bili şsel terapi, bireyin bütün sorunlarının ve bu sorunların şiddetinin sadece bilişsel etkenler
tarafından belirlendiğini öne sürmez. Yaşanan olayların, içinde bulunan ortamın ve kişinin
çevresinin de sorunların oluşumunda bir rolü vardır. Kişinin duygusal tepkisi ve davranışı
onun için bir sorun oluşturmakla birlikte duruma uygun tepkiler olup, büyük ölçüde yaşanan
durum veya içinde bulunulan ortamdan kaynaklanıyorsa o zaman başvurulacak teknik çözüm
sorun çözmedir. Bu teknikte, ilk önce kişinin üzerinde çalışacağı konuları tanımlaması
gerekmektedir. Ardından bu sorunları güvendiği bir insanla paylaşması ve tartışmasının
ardından bu sorunun nasıl değişebileceğine ilişkin olarak hangi yollar veya yöntemlerin
kullanılabileceğini, herhangi bir kısıtlama olmaksızın düşünmesi ve bulduğu seçeneklerin
tamamını yazması, daha sonra da bu seçeneklerin her birinin yarar ve zararlarını ya da
artılarını ve eksilerini incelemesi ve bunlardan en uygun olanını seçip aşamalı etkinlik
planlamasında olduğu gibi bu çözümün gerçekleşebilmesi için atılması gereken adımları
saptaması gerekir.
33
Bili şsel terapiye göre zihinsel işleyin içinde yer alan otomatik düşünceler, kişinin inanç ve
kurallarından kaynaklanır. Temel inançlarımız, ara inançlarımız, varsayımlarımız
sıkıntılarının nedenlerini oluştururlar. Ara inançları ortaya çıkarmak ve kalıcı değişiklik
yapabilmek için davranış deneyleri kullanılır.
Mantıksal Çürütme: Bireyin ara inançlarının mantıksal tutarlılık ve anlamsal geçerlilik
açısından sorgulanmasıdır. Hedefi, kişinin ara inançlarının ve kurallarının aslında istekleri
olduğunu anlaması ve bir şeyin daha istenir olmasının o şeyin gerçekleşmesini zorunlu hale
getirmediğini anlayıp kabul etmesidir ve buna dönük sorular sorulur.
Ampirik çürütme: Hastanın inançlarının ampirik gerçeklikle uyumlu olup olmadığının
sorgulanmasını içeren sorulardan oluşur.
Pragmatik çürütme: Danışanın inancına karşı çıkmak yerine inanç siteminin pratik değer ve
sonuçlarını bu inancı sürdürmenin yara ve zararlarını ele almak biçimindedir.
Davranış deneyleri: Ara inançlar ve temel inançlara inanma düzeyi otomatik düşüncelere
göre oldukça güçlü olduğu için sadece sözel tekniklerle değişimin sağlanabilmesi güçtür.
İnsan öğrenmeleri içinde en etkili olan kişinin doğrudan yaşantı yoluyla öğrenmesidir. Bu da
davranış deneyleriyle sağlanır.
34
REBT VE BECK’ İN BİLİŞSEL TERAPİSİNDEKİ DİĞER FARKLILIKLAR
Hem Beck’in bilişsel terapisinde hem de REBT de gerçeklik testinin organizasyonu söz
konusudur. Danışanlar, kendi yaşantılarına verdikleri yanlış anlamları deneysel düzeyde fark
ederler.REBT ve Bilişsel Terapi arasında bazı önemli farklar vardır özellikle terapötik yöntem
ve tarz bakımından. REBT önemli derecede teslimiyetçi, iknacı ve müdahale edicidir.Beck ise
daha çok Sokratik diyaloğa önem verir. O daha çok danışanların yanlış kavramlarını kendileri
için keşfetmeleri gereği üzerinde durur. Bilişsel terapi danışanların farklı kavrama tarzlarıyla
değişik arasında bağlantı kurar ve bu yüzden o bozukluklara bağlı değişik terapötik araçlar
kullanır.REBT bireyin kişili ğine ve danışanın direncine bağlı değişik teknikler kullanır.
Bili şsel terapide terapist sıklıkla yanlış şekillenmiş ve düşmanca duygulara dikkat çekse de
REBT terapistlerinden daha çok danışanla işbirliği içinde çalışır.
Beck doğru olmayan sonuçlara önem verir. O kesin düşüncelerin irrasyonel değil fakat daha
çok genel ve aşırı olduğu fikrini öne sürer. Beck’ e göre insanlar kurallarla yaşar.ve onlar
gerçekçi olmayan kural düzenekleri etiketledikleri, yorumladıkları ve değerlendirdikleri ve
uygunsuz aşırı kurallar koydukları zaman sorun yaşarlar. Eğer danışanlar mutsuzluğa yol açan
kurallarla yaşamaya karar verirlerse terapist onlara dikkate alabilecekleri alternatif kurallar
önerebilir. Bilişsel terapi danışanın algısal çerçevesini tanımaya başlamasına rağmen, terapist
danışanın inanç sistemi için kanıt istemeye devam eder. “------------------------için kanıt
nerede?” sıkca sorulan sorulardan biridir.
Beck’in bilişsel terapisi ile REBT arasında başka farklılıklar da vardır fakat çoğu önemsiz ve
terapistin kullandığı tarz ile ilişkilidir. Bir çok REBT uygulamacısı ılımlı ve yavaş hareket
ediyor olabilir.
Bilişsel terapi uygulamaları yapan terapist bir anlamda televizyon dedektifi Kolombo’nun
özelliklerini taşır. Durumsal olarak oldukça saf bir görünüm altında durumla ilgili tüm verileri
ustaca bir araya getiren parlak bir zeka taşır. Amaçlanan hasta ile ilgili verileri olabildiğince
yansız ve yorumsuz olarak toplamaktır. Başka bir deyişle bu işlem sırasında hastanın temel
düşünce ve inanç sistemleri tehdit edilmeksizin sorgulanmaktadır. Epiktetus, M.Ö.
“yaşantımızı belirleyen olaylar değil olaylarla ilgili algılamalarımızdır” demiştir. Bili şsel
35
terapiler bu algıları ve dolayısıyla duyguları belirleyen düşünce sistemleri üzerinde odaklanır.
Hastaya düşünce biçimlerini daha iyi anlamasını, düşünce biçimlerini çeşitli bili şsel
çarpıtmalar yönünden ele almasını ve düşüncelerini daha uyumlu olanlarla yer değiştirmesini
öğretir. Özetle hastanın hastalığını daha iyi anlamasını, anlamsız gibi görünene anlam
verebilmesini ve uygulanacak tedavinin rasyonelini daha iyi anlamasını, kavramasını
sağlayarak hasta ile terapistin işbirliğini kolaylaştırır. (Sungur MZ. 1997).
Bili şsel-davranışçı terapi uygulamaları sırasında üzerinde önemle durulması gereken
konulardan biri, tekniklerin standart biçimde kullanılmasıyla ilgilidir. Standart veya paket
tedavi programları başarısız olmaya mahkumdur. “Hastalık yok, hasta vardır” ilkesinden yola
çıkarak tedavinin her hasta için, o hastanın bireysel ve kültürel özellik ve gereksinmeleri göz
önünde bulundurularak düzenlenmesi gerekir. Çünkü tanılar aynı olsa da hastalığın gidişi her
bireyde farklılıklar gösterecektir. Diğer yandan her tedavi yaklaşımının kendine özgü ilkeleri
olsa da, tümüyle bu ilkelere yapışarak tedavi yapmaya çalışmak, hastayı unutup kuram ve
tekniklere odaklanmak anlamına gelir. Böyle bir tutum ise terapisti “uygulamacı” olmaktan
çıkarıp “kuramcı” yapar. Oysa iyi terapist kuramcı değil uygulamacıdır. Başka bir deyişle,
başarılı bir tedavi için kuramla gerekli ancak yeterli değildir. (Sungur MZ. 1997).
Son olarak; bilişsel-davranışçı terapiler tüm psikiyatrik sorunların çözümünde
kullanılabilen sihirli değnek değildir. Ruhsal bozukluklar, bilişsel-davranışçı yaklaşımlar
popüler olmadan önce de farklı yaklaşımlarla tedavi edilebilmekteydi. Bazı klinisyenler bu
gerçeği bili şsel-davranışçı terapilerin öğrenilmesinin pek de gerekli olmadığı biçimindeki
savlarına kanıt olarak kullanmaktadırlar. Gerçekten de iyileşmeyi belirleyen tek etken seçilen
yaklaşım değildir. Hatta hiçbir teknik yöntem kullanmadan yalnızca hastayı dinlemek, ona ilgi
ve empati gösterip, zaman ayırmak bile bazı olgularda önemli yararlar sağlayabilmektedir.
Ancak, aynı hastalıkta birden fazla tedavi yaklaşımının etkili olduğunu bilmek, uygulamada
bunlar arasında bir seçim yapmamak anlamına gelmemelidir. İnsülün bulunmadan önce de,
çeşitli bileşikler aracılığıyla kan şekeri düşürülebilmekte idi. Ancak bu, insülünün
bulunuşunun önemini ve değerini azaltmamıştır. İyi klinisyenler uygun tedavi yaklaşımını
seçebilmek ve bu yaklaşımı hastanın bireysel özellikleri ve gereksinmelerine uyarlayarak
kullanabilenlerdir. Terapistin seçim yapabilmesi ise ancak bir dizi terapi yaklaşımı konusunda
yeterli bilgi ve beceri kazanmış olabilmesiyle mümkündür(Sungur MZ. 1997).
36
KAYNAKÇA:
Corey G. Psikolojik Danışma Psikoterapi Kuram ve Uygulamaları (T. Ergene
Çev.)..Mentis Yayınları.2005 . Ankara.
Hackney, H. ve Cormier, S. (2008). Psikolojik danışma ilke ve teknikleri: Psikolojik
yardım süreci el kitabı. (T. Ergene ve S. Aydemir Sevim, Çev.). Mentis Yayıncılık. Ankara.
Köroğlu E., Türkçapar H. (2009) Psikoterapi Yöntemleri Kuramlar ve Uygulama
Yönergeleri . HYB Yayıncılık 1. Baskı. Ankara.
Köroğlu E. (2005 ). Düşünsel Duygulanımcı Davranış Terapisi İlkeleri Bilişsel -
Davranışçı Psikoterapiler. HYB Yayıncılık 1. Basım . Ankara.
Leahy L. R. (2004). Bilişsel Terapi ve Uygulamaları . Çeviri: H. Hacak-Mu. Macit-
F.Özpilavcı 2. basım,Litera Yayınları, İstanbul.
Leahy L. R. (2009). Bilişsel Terapi Yöntemleri. Çeviri: Türkçapar H. , Köroğlu , HYB
Yayıncılık, 2. basım. Ankara.
Sungur M.Z: (1997). Bilişsel ve Davranışçı Terapilerin Gelişim Öyküsü. Ege
Psikiyatri Sürekli Yayınları, 4:50-66.
Türkçapar M. (2007). Bilişsel Terapi, Temel İlkeler ve Uygulama. . HYB Yayıncılık,
4. Basım. Ankara.