Upload
yilmazziya
View
127
Download
3
Embed Size (px)
Citation preview
1
1. BİYOKÜTLE ENERJİSİNİ TANIMI VE ÖNEMİ
Bitkilerin ve canlı organizmaların kökeni olarak ortaya çıkan biyokütle, genelde güneş enerjisinin
fotosentez yardımıyla depolayan bitkisel organizmalar olarak adlandırılır. Biyokütle, bir türe veya
çeşitli türlerden oluşan bir topluma ait yaşayan organizmaların belirli bir zamanda sahip olduğu
toplam kütle olarak da tanımlanabilir.
Fotosentez yoluyla enerji kaynağı olan organik maddeler sentezleşirken tüm canlıların solunumu için
gerekli olan oksijeni de atmosfere verir. Üretilen organik maddelerin yakılması sonucu ortaya çıkan
karbondioksit ise, daha önce bu maddelerin oluşması sırasında atmosferden alınmış olduğundan,
biyokütleden enerji elde edilmesi sırasında çevre, CO2 salımı açısından korunmuş olacaktır. Bitkiler
yalnız besin kaynağı değil, aynı zamanda çevre dostu tükenmez enerji kaynaklarıdır.
Hızlı bir artış gösteren nüfus ve sanayileşme enerji ihtiyacını da beraberinde getirmiştir.Enerjinin
çevre kirliliğine yol açmadan sürdürülebilir olarak sağlanabilmesi için kullanılacak kaynakların
başında ise biyokütle enerjisi gelmektedir.
Biyokütle enerjisi tükenmez bir kaynak olması, her yerde elde edilebilmesi, özellikle kırsal alanlar için
sosyo-ekonomik gelişmelere yardımcı olması nedeniyle uygun ve önemli bir enerji kaynağı olarak
görülmektedir.
Biyokütle için mısır, buğday gibi özel olarak yetiştirilen bitkiler, otlar, yosunlar, denizdeki algler,
hayvan dışkıları, gübre ve sanayi atıkları, evlerden atılan tüm organik çöpler (meyve ve sebze artıkları)
kaynak oluşturmaktadır. Petrol, kömür, doğal gaz gibi tükenmekte olan enerji kaynaklarının kısıtlı
olması, ayrıca bunların çevre kirliliği oluşturması nedeni ile, biyokütle kullanımı enerji sorununu
çözmek için giderek önem kazanmaktadır. [2]
2. BİYOYAKIT TÜRLERİ VE ÜRETİM YÖNTEMLERİ
2.1. BİYOGAZ
2.1.1. Biyogazın Tanımı
Organik bazlı atık/artıkların oksijensiz ortamda (anaerobik) fermantasyonu sonucu ortaya çıkan
renksiz ,kokusuz, havadan hafif, parlak mavi bir alevle yanan ve bileşiminde organik maddelerin
bileşimine bağlı olarak yaklaşık; % 40-70 metan, % 30-60 karbondioksit, % 0-3 hidrojen sülfür ile çok
az miktarda azot ve hidrojen bulunan bir gaz karışımdır. [3]
2.1.2. Biyogazın Üretim Mikrobiyolojisi
Çeşitli organik maddelerin metan ve karbondioksite dönüşümü karışık mikrobiyolojik flora tarafından
gerçekleştirilmektedir.Bu dönüşüm anaerobik yani oksijensiz ortamda gerçekleşir.
2.1.2.1. Fermantasyon ve Hidroliz
Bu aşamada fermantatif ve hydrolytic bakteriler olarak isimlendirilen bakteri grupları organik
maddenin üç temel ögesi olan karbon hidratları (C6H10O5)n, proteinleri (6C 2NH3 3H2O) ve yağları
(C50H90O6) parçalayarak CO2, asetik asit ve
büyük bir kısmını da çözülebilir uçucu organik maddelere dönüştürürler. Bu son gruptaki uçucu
organik maddelerin büyük bir bölümünün uçucu yağ asitleri olması nedeniyle, bu aşamaya uçucu yağ
asitlerinin [CH3 (CH2) n COOH] oluşum aşaması adı da verilir.
2
2.1.2.2. Asetik Asitin Oluşumu
Bu aşamada, birinci aşama sonucunda açığa çıkan ve uçucu yağ asitlerini asetik asite dönüştüren
asetogenik (asit oluşturan) bakteri grupları devreye girmekte ve bir kısım asetogenik bakteriler uçucu
yağ asitlerini asetik asit ve hidrojene dönüştürmektedir.
CH3(CH2)nCOOH + H2O 2CH3COOH + 2H2
Diğer bir kısım asetogenik bakteri grubu ise açığa çıkan karbondioksit ve hidrojeni kullanarak asetik
asit oluşturmaktadır. Ancak bu ikinci yolla oluşan asetik asit miktarı, birinciye oranla daha azdır.
2CO2 + 4H2CH3 COOH + 2H2O
2.1.2.3. Metanın oluşumu
Anaerobik fermantasyonun bu son aşamasında metanogenik (metan ) oluşturan bakteri grupları
devreye girmekte, ve bir kısım metanogenik bakteriler CO2 ve H2’yi kullanarak metan (CH4) ve suyu
(H2O) açığa çıkarırlarken, öteki bir grup metanogenik bakteriler ise ikinci aşama sonucu açığa;
CO2 + 4H2 CH4 +2H2O
Çıkan asetik asidi kullanarak CH4 ve CO2 oluşturmaktadırlar.
CH3 COOH CH4 +CO2
Ancak bu aşamada birinci yolla oluşan metan miktarı, ikinci yolla elde edilen metan miktarından daha
azdır. Üretilen tüm metanın %30’u birinci yolla %70’i ikinci yolla yapılmaktadır.
Bu üç aşamada üç değişik bakteri grubu etkinlik göstermektedir. Anaerobik fermantasyonda bekletme
süresine, atık su ve atık organik maddelerin türüne, ortamın PH ile içerdikleri iyonlara ve bunlara
bağımlı olarak oluşan mikroorganizmalar topluluğunun yapısına göre üç değişik sıcaklık bölgesi
mevcuttur. Anaerobik fermantasyonun üçüncü aşamasında devreye giren ve metan oluşumunu
sağlayan metan bakterileri, fermantasyon ortamının sıcaklığına göre üç gruba ayrılır.Bunlar ;
Sakrofilik (soğuk seven) Bakteriler :
Sakrofilik bakteriler deniz ve göl diplerindeki tortullar ile bataklıklarda yaşamaktadırlar. Üreme ısıları
25 °C altındadır. Denizde yaşayan bakterilerden bazıları - 8°C ile +10 °C arasında üreyebilirler. Soğuk
seven bakteriler buzdolabında saklanan besinleri bozulmasında önemli olan bakterilerdir.
Akromobakter, alkaligenez, psödomonas ve streptokoklar bu tür bozulmaya yol açan bakterilerdir.
Termofilik (ılık seven ) Bakteriler :
Özellikle insan ve sıcak kanlı hayvanlarda hastalık yapan bakteriler bu gruba dahildirler en iyi
üredikleri ısı 25-38°C dir. Bu derecelerin alt ve üstünde üreyemezler, stafilokokus orus
(Staphylococcus aureus) gibi.
Termofilik ( sıcak seven ) Bakteriler :
Termofilik bakteriler ise yüksek sıcaklıklardaki volkanik ve jeotermal bataklıklar içerisinde sıcak su
kaynakları ve kaplıcalarda bulunurlar, 50-60 °C arasında iyi ürerler. Konserve ve pastörize besinleri
bozulmasında etkin rolleri vardır .Laktobasillus termofilus( lactobacillus thermophilus) bunlardan
biridir.
3
Bu üç bakteri gurubu ile yapılan fermantasyonda, sakrofilik, mezofilik ve termofilik fermantasyon ile
aynı adı almaktadır. Bu bakteri gruplarından 1. ve 3. grupta yer alan sakrofilik ve termofilik bakteriler
sığır gübresi içerisinde yaşamamaktadır. Sığır gübresinde mezofilik bakteriler bulunmaktadır. Biyogaz
tesisinde sığır gübresi kullanılması durumunda mezofilik fermantasyon uygulanır. [4]
2.1.3. Biyogaz Üretim Prosesi
Şekil-1`de verilen proses akış diyagramı örnek bir biyogaz tesisinin üretim prosesini göstermektedir.
Bu proses farklı ekipman ilavesi veya ayrılması ile ana işlevinden farklılık göstermeden farklı
kalitelerde biyogaz ve fermante gübre üretebilir.
Şekil-1: Biyogaz Üretim Prosesi Akış Diyagramı[5]
4
2.2 BİYODİZEL
2.2.1 Biyodizel`in Tanımı
Organik yağların baz ve alkolle karıştırılarak dizel yakıta çevrilmesi sonucu elde edilen üründür.
Kolza (kanola), ayçiçek, soya, aspir gibi yağlı tohum bitkilerinden elde edilen yağların veya hayvansal
yağların bir katalizör eşliğinde kısa zincirli bir alkol ile (metanol veya etanol ) reaksiyonu sonucunda
açığa çıkan ve yakıt olarak kullanılan bir üründür. Evsel kızartma yağları ve hayvansal yağlar da
biyodizel hammaddesi olarak kullanılabilir. Hatta donmuş yağ ve balık yağı gibi hayvansal yağlar da
biyodizel yakıt yapımında kullanılabilir.
Biyodizel gliserinin yağ veya bitkisel yağdan ayrıldığı transesterleşme adı verilen bir kimyasal süreçle
elde edilir. Bu işlem sonucunda geriye iki ürün kalır metil esterler (biyodizelin kimyasal adı) ve
gliserin (genellikle sabun ve diğer ürünlerde kullanılmak üzere satılan değerli bir yan ürün). [6]
2.2.2 Biyodizel`in Üretim Yöntemleri
Yağların yakıt olarak kullanılması için ilk olarak viskozitelerini düşürecek işlemlere tabi tutulması
gerekmektedir. Yağların viskozitesi ısıl ve kimyasal yöntem uygulanarak azaltılabilir. Isıl yöntemde,
ön ısıtma ile yağların viskozitesinin düşürülmesi amaçlanmaktadır. Isıl yöntemin hareketli bir araç
motorunda uygulaması sırasında oluşabilecek problemler nedeniyle kimyasal yöntem daha çok
kullanılmaktadır. Kimyasal yöntem; inceltme, mikro-emülsiyon oluşturma, piroliz ve
transesterifikasyon olmak üzere 4 kısımda incelenir .
2.2.2.1. Seyreltme (İnceltme)
Bitkisel ve atık yağların belirli oranlarda dizel yakıtı ve bir başka çözücü ile karıştırılarak inceltilmesi
olayıdır. Genellikle bitkisel ve a tık yağlar dizel yakıtı ile karıştırılmaktadır. Böylece yağın viskozitesi
düşürülmektedir. Ayrıca dizel yakıt kullanımı da azaltılmış olmaktadır. Uygulamalarda B20, B30, B40
şeklinde ifade edilen yakıtlarda, dizel yakıtlar içerisinde sırasıyla %20, %30, %40 oranında bitkisel
yağ bulunmaktadır. Seyreltme yöntemiyle elde edilen yakıtlarda, yakıt maliyeti dizel yakıtlara göre
daha düşüktür. Dizel yakıtı ve bitkisel yağdan elde edilen karışımlar yapılan çalışmalar incelendiğinde,
karışımın ve dizel yakıtın özelliklerinin birbirine yakın olduğu çok önemli farklılık içermediği
görülmüştür. Seyreltme yöntemiyle biyodizel üretimi için en çok kullanılan yağlar; atık yağlar ile yer
fıstığı, ayçiçeği, kolza gibi bitkisel yağlardır.
2.2.2.2. Mikro-emülsiyon
Mikro-emülsiyon, 1–150 nm boyutlarında, karışmayan iki sıvı ile iyonik veya iyonik olmayan organik
karışımların, kendiliğinden oluşturdukları dengeli kolloidal dağılımı olarak tanımlanmıştır. Mikro
emülsiyon, normalde karışmayan iki sıvı ile bir veya daha fazla amfifilin bir araya gelmesiyle olu şur.
Bu metodla petrolden haricinde alternatif dizel yak ıtları meydana getirmek mümkün olabilmektedir.
Mikro -emülsiyon işleminde kullanılan organik madde alkoldur. Alkol olarak metanol, etanol gibi k
ısa zincirli alifatik alkoller kullanılmaktadır .
2.2.2.3. Piroliz
Piroliz yöntemi, yüksek sıcaklıkta yüksek moleküllü bileşiklerin daha düşük moleküllü bileşiklere
dönüşmesidir. Bitkisel yağların pirolizi iki şekilde gerçekleşmektedir. İlkinde bitkisel yağlar, kapalı bir
kapta ısı etkisiyle parçalanmaktadır. İkincisinde ise stan dart maddeler kullanılarak damıtma ile
bitkisel yağlar ısıl olarak parçalanmaktadır. İkinci işlem uygulanarak elde edilen yakıt özellikleri
5
dizele daha yakındır . Pirolizde bileşik, ya ısı yada ısı yanında katalizör kullanılarak havasız ortamda
başka bi r bileşiğe dönüşmektedir. Aynı anda ve peş peşe gerçekleşen birçok farklı reaksiyondan
oluşması nedeniyle piroliz işlemininin mekanizmasını anlamak oldukça güçtür .
Piroliz esnasında C-O bağının kırıldığı noktada sıcaklık 555 K iken, C=C bağının oluşumu esnasında
sıcaklık 675 K dir. Pirolitik kimyayı tanımlamak reaksiyon yollarının çeşitliliğinden ve ortaya çıkan
reaksiyonlardan elde edilen reaksiy on ürünlerinin çeşitliliğinden dolayı zordur. Piroliz edilmiş
maddeler bitkisel yağlar, hayvansal yağlar, doğal yağ asitleri ve yağ asitlerinin metil esterleri olabilir.
Genellikle termal bozunmalar serbest radikal ya da karbonyum iyonu oluşturarak ilerler . Şekil 2’de
trigliseritlerin piroliz sırasında oluşan alkan, alken, alkadien, aromatik bileşik ve karboksilik asit
oluşumları görülmektedir .
Pirolizin üretim zorluğu vardır maliyeti yüksektir. Ayrıca, elde edilen ürünler kimyasal olarak benzin
ve dizel yakıtı olan petrol ürünlerine benzemektedir. Piroliz sırasında oksijenin uzaklaştırılması
oksijenlendirilmiş bir yakıtın kullanımının bazı çevresel faydalarını da yok eder .
Şekil-2: Trigliseritlerden Piroliz Sırasında Oluşan Parçalanma Ürünleri
2.2.2.4. Transesterifikasyon
Transesterifikasyon, bitkisel ve Transesterifikasyon, bitkisel ve hayvansal yağların alkolle reaksiyonu
sonucu biy odizel oluşturmasıdır. Alkol olarak genellikle metanol ve etanol kullanılmaktadır. Polar
olması, en kısa zincirli alkol olması, trigliseritlerle kolay reaksiyon vermesi sebebiyle metanol
kullanımı daha yaygındır . Biyozelin oluşum reaksiyonu Şekil- 3` te verilmiştir.
6
Şekil -3. Trigliserit ve alkolden biyodizel eldesi
Transesterifikasyon reaksiyonlarında alkolün yağa molar stokiyometrik oranı 3:1 dir. Ancak reaksiyon
sıcaklığı alkolün kaynama noktasından yüksek olduğu durumlarda, alkol buharlaşmasıyla madde kaybı
olacağından, alkolün fazlası ortama eklenir. Katılacak al kol miktarı katalizör türüne göre de değişiklik
göstermektedir .
Transesterifikasyonda katalizörlü ve katalizörsüz olmak üzere iki metod vardır. Katalizörlü
transesterifikasyon reaksiyonları daha çok alkali, asidik ve enzimatik katalizör
kullanılarakgerçekleşmektedir. Son zamanlarda yapılan çalışmalarda mikroporöz zirkonyum, sülfatlı
zirkonyum ve titanyum temelli zeolit gibi heterojen katalizörlerde kullanılmaya başlanmıştır .
Katalizörsüz reaksiyonlarda süper kritik proses veya ko -solvent sistemleri kullanılmaktadır .
2.2.4.1a. Alkali Katalizli Transesterifikasyon
Alkali katalizör olarak NaOH, KOH, karbonatlar ve alkoksitler (sodyum metoksit, sodyum etoksit,
sodyum bütoksit v.b.) biyodizel üretiminde kullanıl maktadır. Alkali katalizörlü reaksiyon, asit
katalizörlü 49 reaksiyona göre yaklaşık 4000 kez daha hızlı gerçekleştiğinden ticari olarak en çok
kullanılan yöntemdir [15]. Bitkisel ve hayvansal yağlar yapılarında az miktarda su ve serbest yağ asidi
içerebilirler. Alkali katalizör serbest yağ asitleri ile reaksiyona girerek sabun oluşturur. Serbest yağ
asitleri ile alkali katalizörle (NaOH) oluşturduğu sabunlaşma reaksiyonu Eşitlik 1 de gösterilmiştir.
R'COOH + NaOH R'COONa + H2O (1)
Reaksiyon sonucu oluşan sabun reaksiyon verimini düşürür aynı zamanda ürünün gliserinden
ayrılmasını güçleştirir. Gerek sabunlaşmadan oluşan, gerekse yağın içerisinde bulunan su hidroliz
reaksiyonu yönüne kaydırmaktadır .
2.2.4.1b. Asit Katalizli Transesterifikasyon
Bitkisel veya hayvansal yağın yapısındaki serbest yağ asidi oranı 1% den fazla olduğu durumlarda
biyodizel üretmek için asit katalizör tercih edilir [16]. Transesterifikasyon reaksiyonlarında asidik
katalizör olarak hidrojen klorür, sülfürik asit, sülfonik asit gibi bronsted asitleri kullanılır. Asit
katalizörler, serbest yağ asitleri ve trigliseritleri yağ asidi metil esterine dönüştüre bilmektedir, çünkü
aynı anda hem esterleştirme, hem de transesterifikasyon reaksiyonu vermektedirler. Eşitlik 2 de
esterleştirme, Eşitlik 3-5 de ise transesterifikasyon reaksiyonları gösterilmiştir. Bu yüzden yüksek asit
değerine sahip serbest yağ asitlerinden yağ asidi metil esterleri oluşturmak için asit katal izör seçimi
uygun olmaktadır .
RCOOH + CH2OH Asit kat. RCOOOCH2 +H2O (2)
Trigliserit + ROH Asit kat. Digliserit + R`COOR (3)
Digliserit + ROH Asit kat. Monogliserit + R``COOR (4)
7
Monogliserit + ROH Asit kat. Gliserol + R``COOR (5)
Asit katalizli reaksiyonlar, karboksilik asitteki hidroksil grubu ( -OH) ile alkoksi grubunun (-OR) yer
değiştirdiği kondenzasyon reaksiyonlarıdır. Biyodizel üretimi, tersinir, ikinci dereceden reaksiyondur.
Esterifikasyonda suyun oluşumu reaksiyonun ters hidroliz yönüne kaymasına sebep olur. Suyun
oluşumu ayrıca, reaksiyon sisteminde çözünm e ile oluşan H3O+ yüzünden, asit katalizörün deaktive
olmasına yardım eder. H3O+ nın kimyasal kararlılığı yağ asitindeki karbonil grubunun
protonlanmasını zorlaştırır, bu yüzden de reaksiyon yavaşlar .
2.2.4.1c. Enzim Katalizli Transesterifikasyon
Enzim katalizörlü tranesterifikasyonda, yağları yağ asitlerine parçalayan enzim olan lipaz
kullanılmaktadır. Enzim katalizörlü reaksiyonlar, enzimin yapısı bozulmadan etki edebilmesi için
yüksek sıcaklıklara çıkılmadan daha düşük sıcaklıklarda (30 -40 ºC) gerçekleşmektedir [. Lipazlar
(E.C.3.1.1.3), su-lipid arayüzeyinde lipidlerin hidrolizini katalizleyen triaçilgliserol hidrolazlardır.
Reaksiyon sonrasında kimyasal artık ürün vermediğinden çevre dostu sayılmaktadırlar. Candida
antarctica dan izole edilen Novozim 435, Thermomyces lanuginosus dan elde edilen Lipozyme TL IM,
Rhizomucor miehei elde edilen Lipozyme RM IM, Pseudomonas fluorescens dan izole edilen Amano
AK gibi birçok immobilize lipaz sistemleri biyodizel eldesinde kullanılmaktadır .
Lipazlar, kimyasal seçicilik, bölgesel seçicilik ve çift yönlü seçicilik göstermeleri, fungi ve bakteriler
gibi mikroorganizmalar tarafından yüksek verimle üretilmeleri ve kristal yapılarının bilinmesi deney
tasarımını kolaylaştırdığından kullanılmaya başlanmışlardır. Alkali katalizli transesterifikasyon ile
lipaz katalizli transesterifikasyon reaksiyonlarının karşılaştırılması Tablo -1` de verilmiştir .
Tablo -1: Alkali katalizli ve lipaz katalizli transesterifikasyonların karşılaştırılması
Özellikler Alkali katalizli metod Lipaz katalizli metod
Reaksiyon Sıcaklığı 60-70 0C 30-40
0C
Serbest yağ asidi varlığı Sabunlaşma ürünleri Metil Ester
Su varlığı Reaksiyonu bozar Su varlığından etkilenmez
Metil ester verimi Normal Yüksek
Gliserinin ayrılması Zor Kolay
Metil esterin saflaştırılması Tekrar yıkama Saflaştırma işlemi yok
Üretim maliyeti Ucuz Pahallı
Alkali katalizli yöntemle gerçekle şen transesterifikasyon sırasında kullanılan materyal ve kimyevi
maddelerin ucuz olması maliyeti düşürmektedir. Lipaz enzim yap ısındadır ve bu enzim mikro
organizmalardan izole edilmek zorundadır. Ekstraksiyon işleminin güçlüğü ve maliyeti bu yöntemin
en önemli dezavantajıdır. Yalnız lipaz enzimi tepkime sonunda reaksiyon ortam ından izole
edilebilmekte ve tekrar kullanılabilmektedir. Bu sebeplerden dolay ı alkali katalizli metod en çok
tercih edilen metod olarak karşımıza çıkmaktadır. [7]
8
2.2.3. Biyodizel Üretim Prosesi
Şekil-4`te verilen proses akış diyagramı en çok kullanılan bazik esterefikasyon yöntemine göre
tasarlanmıştır.Bu akış diyagramı bazı ekipman değişimleri ile diğer yöntemlere uygun hale getirilebilir.
Bu proseslerdeki en önemli aşama biyodizelin saflığını belirleyen rafinasyon işlemidir.
Şekil-4: Biyodizel Üretim Prosesi Akış diyagramı [8]
9
2.3. BİYOETANOL
2.3.1. Biyoetanol `ün Tanımı
Biyoetanol, üretim sürecinde hammadde olarak arpa, buğday, mısır, şeker pancarı, şeker kamışı,
patates, maniok ve odunsular gibi kimyasal içeriğinde nişasta, şeker veya selüloz içeren bitkilerin
kullanıldığı ve benzinle çalışan taşıt motorlarında yakıt olarak kullanılabilen bir biyoyakıt çeşididir.
2.3.2. Biyoetanol `ün Üretim Yöntemleri
Etanol üretiminin temel adımları: rafine ederek nişasta haline getirmek, sıvılaştırmak ve
sakarifikasyon (hidroliz yöntemi ile nişasta glikoza dönüşür), fermentasyon, damıtma, dehidrasyon ve
opsiyonel olarak denaturasyon.
Etanol değişik besin gruplarının anaerobik fermantasyonundan ve doğrusal buhar-faz katalitik
hidrasyon ve sülfasyon hidrolizi kullanılarak etilenden üretilmektedir. Ana işlemi temsil eden
(gösteren) denklemler şöyledir:
Biyokütle fermantasyonu: (C6H10O5)n + nH2O → nC6H12O6
nC6H12O6 → 2nCH3CH2OH + 2nCO2
Doğrusal etilen hidrasyonu: CH2 = CH2 + H2O → CH3CH2OH
Doğ. olmayan etilen hidrasyonu: CH2 = CH2 + H2SO4 → CH3CH2OSO3H
CH3CH2OSO3H + H2O → CH3CH2OH + H2SO4
CH3CH2OSO3H + CH2 = CH2 → (CH3CH2O)2SO2
2CH3CH2OSO3H → (CH3CH2O)2SO2 + H2SO4
(CH3CH2O)2SO2 + H2O → CH3CH2OH + CH3CH2OSO3H
Etilenden elde edilen etanole sentetik etanol denir. Günümüzde çoğu sentetik etanol, etilenin doğrusal
buhar-faz katalitik hidrasyonundan üretilmektedir.
Biyokütleden elde edilen şekerlerin ticari fermantasyonları eş molar miktarlarda etanol ve
karbondioksit sağlayacak şekilde anaerobik mayalar tarafından gerçekleştirilmektedir. [9]
10
2.3.3. Biyoetanol Üretim Prosesi
Şekil-5`te biyoetanol üretim prosesi akış diyagramı verilmiştir. Bu proses hazırlama, fermantsyon ve
distilasyon birimlerinden oluşur ve yakıtın kalitesi distilasyon işleminin verimi ile doğru orantılıdır.
Şekil-5: Biyoetanol Üretim Prosesi[10]
11
3.TARTIŞMA VE YORUM
Canlı mikroorganizmalar kullanılarak üretilen biyoyakıtların incelenmesi amacıyla gerçekleştirilen bu
çalışma sonucunda elde edinilen veriler doğrultusunda aşağıdaki çıkarımlar gerçekleştirilmiştir.
Nüfus artışı , teknolojik gelişmeler , sanayileşme ve kentleşmeye paralel olarak fosil
yakıtların giderek azalması nedeniyle enerji ihtiyacı her geçen gün artmakta ve artmaya
devam etmektedir.
Bu ihtiyacın karşılanmasında biyokütle enerjisi diğer enerji üreten proseslere nazaran gerek
karbon emisyonu gerek mevcut atıkların değerlendirilmesi bakımından alternatif olarak
sunulabilir.
Biyokütleden enerji üreten proseslerin mikroorganizmaları kullanmaları nedeniyle diğer
proseslere nazaran enerji girdileri daha azdır ve atık değerlendirilmesini değer proseslere
nazaran çevreye en az zararı vererek gerçekleştirir.
Ülkemiz biyokütle acısından çok zengin olmasına rağmen ne yazık ki ülkemizde organik
atıklar yeterince değerlendirilmemektedir.
Ülkemiz gibi enerjide dışarıya bağlı ülkelerin organik atıkları mikroorganizmalar ile işlemesi
sonucunda hem enerji maliyetlerinde bir azalma hem de organik gübre kalitesinde artış
sağlanabilir.
Yine ülkemiz gibi ekonomisi tarıma dayalı ülkelerin yüksek başlangıç maliyetlerine sahip
katma değeri yüksek teknolojiler yerine önce başlangıç maliyeti düşük biyoyakıt proseslerine
yatırım yaparak yüksek katma değerli teknolojilere alt yapı oluşturabilir.
Sonuç olarak biyokütlelerden mikroorganizmalardan faydalanarak enerji üreten prosesler
enerji maliyetlerini düşürmek için hem yaygınlaştırılmalı hem de geliştirilmelidirler.
12
KAYNAKLAR
[1] OECD (Organization for Economic Co-operation and Development), Report on
Economic Assesment of Biofuel Support Policies, Yayın No:TAD/CA(2008)6/FINAL, 03 Temmuz
2008.
[2] ( http://www.eie.gov.tr/yenilenebilir/biyokutle_enerjisi.aspx)
[3] ( http://www.eie.gov.tr/yenilenebilir/biyogaz.aspx)
[4] Prof. Dr. M ÖZTÜRK , 2005 , ‘Hayvan Gübresinden Biyogaz Eldesi' , Ankara
[5] http://www.tosuntarim.com.tr/biyogaz.pdf
[6] ( http://tr.wikipedia.org/wiki/Biyodizel)
[7] Aksoy.L.,“Alternatif Enerji Kaynağı Olarak Biyodizel ve Üretim Prosesleri” Taşıt Teknolojileri
Elektronik Dergisi 2010, (2 ) 45-52
[8] http://www.biyomotorin-biodiesel.com/biomoto.html
[9] KLASS, D., Biomass for Renewable Energy, Fuels, Chemicals, Academic Press, Chapter 11,
Sandiego 1998.
[10] http://www.eie.gov.tr/yenilenebilir/biyoetanol.aspx