2
iBRAHiM HAMDi da vererek eserin fihristi ni (TD, XIV/ 19 119641. s. 118-140) . Lipkalar'la ilgili makalesinde ise bu kavme dair metnin i (TM, XVIII971 s. 74-75) . Kemal Necdet Amasra ile ilgili dayanarak Atlas'tan iktibas- larda Müellif, dik- katli makul olmayan fikirleri tenkit etmekten (Atlas, vr. I20b). zamana uymayan maya özen Harndi'- nin birikimi, ilminin Xvll. kadar merhaleyi de bilmesine im- kan ör- neklerle müellif zaman- mekan iklimleri, enlem- boylam klasik bilgilerini ve ke- göz önünde tutarak rakam med-cezir hadisesini, hava ve rüzgar hareketlerini ancak eserler ya- Bekir b. eserini de bilmesine merkezinin arz yeni fik- re eserinde yer mü- ellifin, XVIII. ilminin seviyeden pek haberdar da (Orhonlu, TD, XIV/19 11964J, s. l 33 -136) : Hamdi, Atlas , Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 2044; Mehmed b. Ömer, '1-avalim, Süleymaniye Ktp., H alet Efendi, nr. 616, tür. yer.; a.e.: Tahlil-Metin (haz. Mahmut Ak, doktora tezi, I 997), Sosyal Bilim- ler Enstitüsü, tür.yer.; Müelli{leri, III, 317 ; Cengiz Orhonlu, "Geographical Knowledge Amongst the Ottomans and the Balkans in the Eightee nth Century According to Bartinli him Hamdi's Atlas", An Histarical Geography of the Balkans (ed. Francis W Carte r), London I 977, s. 271-292; a.mlf., "XVIII. Os- ve Ham- di' nin Atlas TD , XIV/19 (I 964). s. 115 - 140 ; a.mlf .. "Lipkalar", TM, XVI ( 1971 ). s. 57 -87; Nec- det Amasra Üç Bin 1987, tür. yer.; Fikret Kati b Çelebi ve Kay (yüksek 1 isan s te- zi, 1990). Sosyal Bilimler Enstitüsü, tür. yer. ; a.mlf .. "Cihannüma ve Ebubekir b. Behram ed- Müteferrika" , Prof. Dr. Bekir 1991, s. 121- 142; Kemal ve Ticaret Ba- Ankara 1991 , tür. yer.; Ka- raçon Müteferrika", TOEM, 1/3 329). s. 188-190; Talat Mümtaz Yaman, "200 Sene Evvel Konya, Uluslu Harndi Efen- di'y e Göre" , Konya, 11/22-23, Konya 1938, s. 1208-1219 ; a.mlf .. ilaveli Bir Ülkü,XV/85, Ankara 1940 ,' s. 41- 49 ; Metin Tu nce!. V, 88; a.mlf., Dönem il" , a.e. VIII, 65 . li] MAHMUT AK 316 L HAN . 1031!1622 l?ll Hanzadeler ailesinin k urucusu, devlet 156S'te tahmin edilmektedir. Vezlriazam Sokullu Mehmed ile ll. Selim'in Esmilhan (ismihan) Sonraki devre ait bir kayda göre bir müddet ll. Selim'in döneminde ortaya kendisine dedesi Han (Ayvansarayl, ll, 38). Ancak kaynaklarda bu bilgi yer gibi han da zikredilmez. Selani- k!, onun Mehmed Sultan- zade Bey veya ya- zarak 1003 Muharreminde (Eylül 1594) Sinan ile oldu- belirtir (Tarih, s. 3 90) . kaynak- . larda da (Top- çu lar Katibi Abdülkadir Efendi, s. 93; Na- lma, 1. 296) . Ata! kendisinden him Han diye söz ve Sokullu Meh- med bir alim olan Ha- san Meanicl'yi Amasya'dan onun için (Zeyl-i s. 274). Bu göre iyi bir tahsil gören dan bir devlet olarak Fakat lll. Murad döneminde muhalefet onun da ve hanedana men- subiyeti, sürekli beslen- mesine yol Uzun süre sa - dece görevini ve önemli bir göreve muhtemelen bu sebebe Hatta seferine zaman 1004 (Haziran 1596) lll. Mehmed'in de (Sela- nik!, s. 608) bir süre sonra yeniden bu göreve Zira Vezlriazam 1005 Zilkade da (Temmu z 1597) bütün beylerbeyi, san- cak beyi ve sipahilerin sefere yolundaki emrini gerekli yerlere onun bi- linmektedir (a .g.e., s. 696). 1010 (1602) Celall Abdülha- lim'in Deli bas- üzere Tokat'ta bulunan ve bu - revden duyunca azil haberini getiren bildiren Sokulluzade Hasan bu haberi iletme görevi ona hatta bu yüzden Hasan tehdit (Naima. 1. 296) Ahmed'in tahta ( 1603) onun için bir dönüm oldu. 1O 13 Saferinde (Temmuz 1604) zeamet sahibi olan Abdullah'- la birlikte sefere bulunma ve sefere vakit gitme Bundan birkaç ay sonra oldu (25 Re- blülahir o 13120 Eylül 1604) Bir ara gö- revden da 28 Receb 1 O 13'te (20 1604) vazifesine iade edildi (BA, A RSK, nr. 1477, s. 1I, 24, 42). Bu görevde dört fazla an- Han, Fatih Kanunname- si 'nin sultan beylerbeyilik ve- hükmüne 1S Cemaziyelewel 1 o 18'de ( 16 . 1609) Bosna getirildi (BA, A RSK, nr. 1481, s. 60). Bu tayinde, baba- kendisine intikal eden Atmeyda- Sultan Ahmed Camii ve Külliyesi için hediye etmesinin rolü da belirtilir lll, 995) . 1021 1612) Bosna bu- lunan (BA, A RSK , m 1484, s. 7, 34) bundan sonraki görevleri da bir bilgi yoktur. Bu tarihlerde Özi , ve beylerbeyi olarak gö- rev yapan, 1028' de de ( 1619) ikinci defa Bosna beylerbeyi olan olup kesin olarak tes- bit edilememektedir. 1031 'de (1622) az- ledildikten bir süre sonra da belirtilen Eyüp'te türbesindedir. Kendisinden sonra gelen aile fertleri onun nisbetle Hanzadeler olarak Bu ailenin dev- let idaresinde önemli görevlere geleme- mekle birlikte dönemlerinin en ve olarak göründüler. Han Mehmed Bey 1077/ 1666) defter bulundu. S Ce- maziyelewel 1OSS'te (29 Haziran 1645) tehlikesine maruz kalan bu aileye ait Hanzade olarak ve bilin- mektedir l, 153) . Selanik! de elçisinin ikameti bu semtteki saraydan söz eder (Tarih, s. 147). Ali Bey ise . I 127/ 71 5) yine en zengin dendi Il, 361 Hanzade ailesi genellikle Eyüp'te ikamet etmekte olup Sokullu Mehmed ve Esmahan Sultan üstlen- 1703 Edirne ll. . tahttan indirmek için Edirne'- ye yürüyen asilerin kendi yap- hanedam ye-

İBRAHiM HAN l?ll - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · bilmesine rağmen kilinatın merkezinin arz değil güneş olduğu şeklindeki yeni fik ... tevekkül konusuna ağırlık vermesi,

  • Upload
    others

  • View
    8

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: İBRAHiM HAN l?ll - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · bilmesine rağmen kilinatın merkezinin arz değil güneş olduğu şeklindeki yeni fik ... tevekkül konusuna ağırlık vermesi,

iBRAHiM HAMDi

ralarını da vererek eserin fihristi ni neş­retmiştir (TD, XIV/ 19 119641. s. 118-140) . Lipkalar'la ilgili makalesinde ise Atlas'ın bu kavme dair kısmının metnin i yayımla­mıştır (TM, XVIII971 ı. s. 74-75) . Kemal Samancıoğlu Bartın'la , Necdet Sakaoğlu Amasra ile ilgili çalışmalarında Yaman'ın neşirlerine dayanarak Atlas'tan iktibas­larda bulunmuşlardır.

Müellif, kaynaklarını kullanırken dik­katli davranmış, makul olmayan fikirleri tenkit etmekten çekinmemiş (Atlas, vr. I20b). zamana uymayan düşünceleri ayır­maya özen göstermiştir. İbrahim Harndi'­nin birikimi, coğrafya ilminin Xvll. yüzyıla kadar ulaştığı merhaleyi de bilmesine im­kan tanıyordu. Dünyanın yuvarlaklığını ör­neklerle açıklayan müellif zaman- mekan açısından iklimleri, enlem- boylam ları, klasik coğrafya bilgilerini ve coğrafi ke­şiflerin sonuçlarını göz önünde tutarak rakam değerleriyle açıklamış; med-cezir hadisesini , hava ve rüzgar hareketlerini incelemiş; ancak Batı menşeli eserler ya­nında EbCı Bekir b. Behram'ın eserini de bilmesine rağmen kilinatın merkezinin arz değil güneş olduğu şeklindeki yeni fik­re eserinde yer vermemiştir. Ayrıca mü­ellifin, XVIII. yüzyıldaki coğrafya ilminin ulaştığı seviyeden pek haberdar olmadığı da anlaşılmaktadır (Orhonlu , TD, XIV/19 11964J, s. l 33 -136)

BİBLİYOGRAFYA :

İbrahim Hamdi, Atlas, Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 2044; Aşık Mehmed b. Ömer, Menazırü '1-avalim, Süleymaniye Ktp ., H alet Efendi, nr. 616, tür. yer.; a.e.: Tahlil-Metin (haz. Mahmut Ak, doktora tezi, I 997), İÜ Sosyal Bilim­ler Enstitüsü, tür.yer.; Osmanlı Müelli{leri, III, 317 ; Cengiz Orhonlu, "Geographical Knowledge Amongst the Ottomans and the Balkans in the Eighteenth Century According to Bartinli ıbra­

him Hamdi's Atlas", An Histarical Geography of the Balkans (ed . Francis W Carte r), London I 977, s. 271-292; a.mlf., "XVIII. Yüzyılda Os­manlılar' da Coğrafya ve Bartınlı İbrahim Ham­di'nin Atlas ı" , TD, XIV/19 (I 964). s. 115-140; a.mlf .. "Lipkalar" , TM, XVI ( 1971 ). s. 57 -87; Nec­det Sakaoğlu, Amasra 'nın Üç Bin Yılı , İstanbul 1987, tür. yer.; Fikret Sarıcaoğ l u, Kati b Çelebi Cihannüması ve Kay nakları (yüksek 1 isan s te­zi, 1990). İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, tür. yer. ; a.mlf .. "Cihannüma ve Ebubekir b. Behram ed­Dımeşki-İbrahim Müteferrika" , Prof. Dr. Bekir Kütükoğlu 'na Armağan, İstanbul 1991, s. 121-142; Kemal Samancıoğlu, İktisat ve Ticaret Ba­kımından Bartın, Ankara 1991 , tür. yer. ; Ka­raçon İmre, " İbrahim Müteferrika", TOEM, 1/3 (ı 329). s. 188-190; Talat Mümtaz Yaman, "200 Sene Evvel Konya, Uluslu İbrahim Harndi Efen­di'ye Göre" , Konya, 11/22-23, Konya 1938, s . 1208-1219; a .mlf .. "Cihannüma ' nın ilaveli Bir Nüshası" , Ülkü,XV/85, Ankara 1940,' s. 41-49 ; Metin Tu nce!. "Bartın", DİA, V, 88; a.mlf., "Coğrafya ı osmanlılar Dönem il" , a.e. VIII, 65.

li] MAHMUT AK

316

L

İBRAHiM HAN (ö . 1031!1622 l?ll

İbrahim Hanzadeler a ilesinin kurucusu,

Osmanlı devlet adamı.

156S'te doğduğu tahmin edilmektedir. Vezlriazam Sokullu Mehmed Paşa ile ll. Selim'in kızı Esmilhan (ismihan) Sultan'ın oğludur. Sonraki devre ait bir kayda göre doğumu bir müddet gizlenmiş, ll. Selim'in saltanatı döneminde ortaya çıkarılınca kendisine dedesi tarafından İbrahim Han adı verilmiştir (Ayvansarayl, ll, 38). Ancak çağdaşı kaynaklarda bu bilgi yer almadı­ğı gibi han unvanı da zikredilmez. Selani­k!, onun adını Mehmed Paşa oğlu Sultan­zade İbrahim Bey veya Ağa şeklinde ya­zarak 1003 Muharreminde (Eylül 1594) Sinan Paşa'nın aracılığı ile kapıcıbaşı oldu­ğunu belirtir (Tarih, s. 390). Diğer kaynak-

. larda da İbrahim Ağa adıyla anılır (Top­çu lar Katibi Abdülkadir Efendi, s. 93; Na­lma, 1. 296) . Yalnız Ata! kendisinden İbra­him Han diye söz etmiş ve Sokullu Meh­med Paşa'nın meşhur bir alim olan Ha­san Meanicl'yi Amasya'dan onun eğitimi için getirttiğini yazmıştır (Zeyl-i Şekaik, s. 274). Bu kayıttan anlaşıldığına göre iyi bir tahsil gören İbrahim babası tarafın­dan bir devlet adamı olarak yetiştirilmek istenmiştir. Fakat lll. Murad döneminde babasına karşı oluşan muhalefet onun da geleceğini etkilemiş ve hanedana men­subiyeti, hakkında sürekli şüphe beslen­mesine yol açmış olmalıdır. Uzun süre sa­dece kapıcıbaşılık görevini yürütmüş ve önemli bir göreve getirilmemiş olması muhtemelen bu sebebe dayanmaktadır.

Hatta Eğri seferine çıkılacağı zaman 1004 Şewalinde (Haziran 1596) lll. Mehmed'in gazabına uğrayıp aziedilmişse de (Sela­nik!, s. 608) kısa bir süre sonra yeniden bu göreve getirilmiştir. Zira Vezlriazam İbrahim Paşa'nın 1 005 Zilkade sonların­da (Temmuz 1597) bütün beylerbeyi, san­cak beyi ve timarlı sipahilerin sefere çık­maları yolundaki emrini gerekli yerlere ulaştırmakla onun görevlendirildiği bi­linmektedir (a .g.e., s. 696). Ayrıca 1010 (1602) yılında Celall Karayazıcı Abdülha­lim'in kardeşi Deli Hasan'ın isyanını bas­tırmak üzere Tokat'ta bulunan ve bu gö­revden alınacağını duyunca azil haberini getiren kapıcıbaşıyı öldürteceğini bildiren ağabeyi Sokulluzade Hasan Paşa'ya bu haberi iletme görevi ona verilmiş, hatta bu yüzden Hasan Paşa tarafından tehdit edilmiştir (Naima. 1. 296) ı. Ahmed'in

tahta çıkışı ( 1603) onun için bir dönüm noktası oldu. 1 O 13 Saferinde (Temmuz 1604) zeamet sahibi olan oğlu Abdullah' ­la birlikte sefere katılmama . padişahın

yanında bulunma ve padişah sefere çık­tığı vakit gitme imtiyazı kazandı. Bundan birkaç ay sonra başkapıcıbaşı oldu (25 Re­blülahir ı o 13120 Eylül 1604) Bir ara gö­revden alındıysa da 28 Receb 1 O 1 3'te (20 Aralık 1604) vazifesine iade edildi (BA, A RSK, nr. 1477, s. 1 I, 24, 42).

Bu görevde dört yıldan fazla kaldığı an­laşılan İbrahim Han, Fatih Kanunname­si'nin sultan oğullarına beylerbeyilik ve­rilmeyeceği şeklindeki hükmüne rağmen 1 S Cemaziyelewel 1 o 18'de ( 16 Ağustos . 1609) Bosna beylerbeyiliğine getirildi (BA, A RSK, nr. 1481, s. 60). Bu tayinde, baba­sından kendisine intikal eden Atmeyda­nı'ndaki sarayın arsasını Sultan Ahmed Camii ve Külliyesi inşaatı için pa:dişaha hediye etmesinin rolü olduğu da belirtilir (Ef2[İng . J. lll, 995) . 1021 Şewalinekadar (Kasım 1612) Bosna beylerbeyiliğinde bu­lunan İbrahim Han'ın (BA, A RSK, m 1484, s. 7, 34) bundan sonraki görevleri hakkın­da açık bir bilgi yoktur. Bu tarihlerde Özi , Eğri ve Niğbolu'da beylerbeyi olarak gö­rev yapan, 1 028' de de ( 1619) ikinci defa Bosna beylerbeyi olan İbrahim Paşa'nın aynı kişi olup olmadığı kesin olarak tes­bit edilememektedir. 1031 'de (1622) az­ledildikten kısa bir süre sonra İstanbul'­da vefatettiği belirtilen İbrahim Han ' ın mezarı Eyüp'te babasının türbesindedir.

Kendisinden sonra gelen aile fertleri onun adına nisbetle İbrahim Hanzadeler olarak anıldı . Bu ailenin mensupları, dev­let idaresinde önemli görevlere geleme­mekle birlikte dönemlerinin en varlıklı ve itibarlı şahsiyetleri olarak göründüler. İbrahim Han oğlu Mehmed Bey (ö 1077/ 1666) defter eminliğinde bulundu. S Ce­maziyelewel 1 OSS'te (29 Haziran 1645) yangın tehlikesine maruz kalan bu aileye ait sarayın İbrahim Hanzade sarayı olarak anıldığı ve Kadırga'da bulunduğu bilin­mektedir (Şeyh!, l, 153) . Selanik! de İran elçisinin ikameti dolayısıyla bu semtteki saraydan söz eder (Tarih, s. 147). İbrahim Han'ın torunlarından Ali Bey ise (ö . I 127/ ı 71 5) yine zamanının en zengin kişilerin­dendi (Raşid, Il, 361 ı. İbrahim Hanzade ailesi genellikle Eyüp'te ikamet etmekte olup Sokullu Mehmed Paşa ve Esmahan Sultan vakıflarının mütevelliliğini üstlen­mişti. 1703 Edirne Vak'ası sırasında ll. . Mustafa'yı tahttan indirmek için Edirne'­ye yürüyen asilerin kendi aralarında yap­tıkları tartışmada, Osmanlı hanedam ye-

Page 2: İBRAHiM HAN l?ll - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · bilmesine rağmen kilinatın merkezinin arz değil güneş olduğu şeklindeki yeni fik ... tevekkül konusuna ağırlık vermesi,

ri ne Kırım haniarına veya ibrahim Hanza­deler'e biat edilmesi yolunda fikirler ileri sürülmesi ( Ba ltac ı Mehmed Paşa'da n Va­lide Su ltan'a 1723 tarihli mektup, Topkapı Sarayı Müzesi Arşiv Kılavuzu, ı, vesika nr. ı O) bu ailenin zenginlik ve gücünün açık bir ifadesidir. XVIII. yüzyılda gücü daha da artan ailenin çocuklarına devrin tanın­

mış müderrisleri ders veriyordu. Bunların himayesine giren müderrislerden Musli Efendi ile Hüseyin Efendi "Hanzade ho­cası " lakabıyla anılmıştır ( Şeyhl, ll, 72-73, 637)

BİBLİYOGRAFYA :

BA. A. RSK, nr. 1477, s. ll , 24, 42; nr. 1481 , s. 60, 69 ; nr. 1484, s. 7, 34; nr. 1486, s. 3; Sela­niki, Tarih ( i pş irli). s. 147, 390, 608, 696 ; Atal. Zeyl-i Şekaik, s. 274 ; Topçular Katibi Abdülka­dir Efendi. Tar ih (haz. Ziya Yılmaze r , doktora te­zi . ı 990). iü Ed . Fak. Genel Kitaplık , nr. TE 80 , s. 93 , 553- 554; Nalma. Tarih, ı , 296 ; D. Kante­mir. Osmanlı imparatorluğunun Yükse/iş ve Çöküş Tarihi (t rc. Özdemir Çobanağ i u). Ankara 1979, ll , 3 17; Şeyhl. Vekayiu 'l-fuzala, 1, 153; ll , 72, 73 , 637; Raşid . Tarih , ll , 361; Ayvansarayl. Hadikatü 'l-cevami ', ll , 38 ; a.mlf .. Vetey at-L Se­latin, s. 28; Topkapı Sarayı Müzesi Arşiv Kı la ­

vuzu, 1, istanbul 1938, vesika nr. 1 O; T. Gökbil­gin , "İbrahim Han", iA, V/ 2, s. 894 -896; J . H. Mordtmann. " lbrahim Khan" , Ef2 (ing. ). lll , 995.

r

L

r

L

Iii F ERiDUN E MECEN

İBRAHiM el-HARBi

(bk. HARBI).

İBRAHiM el-HAW As ( 1-l"' I~I~I.Y. !)

EbO. ishak ibrahlm b. Ahmed ei-Hawas (ö . 291/904)

Riyazet ve tevekküle önem vermesiyle tanınan ilk dönem sufilerinden.

_j

...,

_j

Samerra'da dünyaya geldi. Bazı kay­naklarda ise Bağdat'ta doğduğu kayde­dilmektedir. Dönemin meşhur sQfilerin­den Hayr en-Nessac ile tanıştıktan sonra tasawufa yöneldi. Yusuf b. Hüseyin er­Razi ve EbQ Abdullah ei-Mağribi'den isti­fade etti. Cüneyd-i Bağdadl, Ebü'I-Hüse­yin en-Nuri, Mimşad ed-Dineverl, Hallac-ı Mansur ile de görüş alışverişinde bulun­du. Mekke. Medine, Dırnaşk, Küfe, Kadi­siye başta olmak üzere birçok yeri dolaş­

tı . Hayatının büyük bir kısmını geçirdiği Rey'de vefat etti. Balıkçılıkyaparak geçi­mini sağlayan ibrahim ei-Hawas' ın, "On­lar bizi zikrediyorlar, geçimini temin ede­cek başka meslek bularnadın mı?" diye bir ses duyunca bu işi bıraktığı ve hurma

yaprağından zenbil örüp satarak geçin­diği, bundan dolayı da "Hawas" lakabını aldığı rivayet edilir.

ibrahim ei-Hawas'ın en önemli özelliği tevekkül konusuna ağırlık vermesi, tasav­vuf an l ayışını bu terimle bağlantılı olarak anlatmasıdır. Kelabazl kendisini eser ve­ren sQfiler arasında kaydederken Süleml de Kitdbü'l-Mütevekkilin adlı telifin­den iktibaslar yapmıştır.

ibrahim ei-Hawas'a göre tevekkül kal­bin mala ve m ülke, genel olarak da yara­tılmış olan şeylere güvenmeyip sadece Allah'a dayanması, Allah 'ın kendisine is­tediklerini verdiği zaman hissettiği duy­gularla vermediği zamanki duygularının aynı olmasıd ır. Günlerce süren yolculuk­larını bu esaslara bağlı olarakyapan ibra­him ei-Hawas, bununla birlikte iğne ip­lik. su matarası ve makas gibi aletleri ta­şımayı da tevekküle aykırı bulmamıştır. Onun bu tavrı . daha sonra EbQ Nasr es­Serrac ve ibn Kayyim el-Cevziyye tara­fından örnek davranış olarak gösterilmiş­tir. ibrahim ei-Hawas'a göre tevekkülün sabır. rıza. muhabbet şeklinde üç dere­cesi vardır. Kişi sabretmeli, Allah'ın ken­disi hakkında verdiği hükme razı olmalı ve onu sevmelidir; kendin i. ana ku cağın­daki çocuk gibi emin hissetmeli, kendisi için takdir edilenlerin değişmeyeceğine inanmalıdır. Hiç kimseden sadaka alma­yan, kazancının bir kısmını yetim ve dul­lara ayıran ibrahim ei-Hawas. genellikle seyahat ve tecrid halinde bulunmasına rağmen ne ile geçindiğini soranlara cevap olarak anasının karnındaki çocuğun, de­nizdeki balıkların ve yabani hayvanların geçimini örnek göstermiştir.

ibrahim ei-Hawas, fakrı "kimseden şi­kayet etmemek ve ihtiyaçları gizlemek" şeklinde tarif eder. Ona göre fakr pey­gamberlerin ve salihlerin elbisesidir; şe­refi ondan gelmektedir. Fakir halini aziz bilir ve kimseye aniatm az. Büt ün vakitle­rini aynı rahatlık içinde geçirir. Fakir bir ihtiyacı olduğu zaman Allah'a yönelmeli ve sadece O'ndan istemelidir; böyle olma­dıkça kemale eremez. Fakr konusunda doğruluk ve samimiyetin alameti ihti­yacın karşılanmaması halinde daha çok memnun olmaktır.

Salikierde bulunması gereken özellikle­ri sıralarken ibrahim ei-Hawas yaratık­lara şefkatle bakmak, halkın eziyetlerine katlanmak, insanlara öğüt vermek. düş­manlıkları ortadan kaldırmak, alçak gö­nüllülükten ayrılmamak, marifet ullaha önem vermek. temizliğe dikkat etmek, şeytana düşman olmak gerektiğ ini özel-

iBRAHiM HiLMi

likle vurgulamıştır. Ona göre bildiğ iyle

amel eden alimin ilmi, yaptığını tavsiye edip yapamadığını söylemeyen arifin irfa­nı , sırf Allah için namaz kılanın ibadeti, ih­tirastan uzaklaşıp Allah rızasını arayanın iradesi ideal hasletlerdir. Dünyevl arzu­lara meyleden, rızık endişesiyle yarını dü­şünen , boş şeyleri seven , din kardeşini kıskanan kişinin kalbi hikmetten nasibini alamaz. Kalbin hastalıklarını tedavi eden ilaçlar şunlardır : Manası üzerinde düşü­

nerek Kur'an-ı Kerim okumak, az yemek. geceleri ibadet etmek. seher vakti niyaz ve istiğfarda bulunmak, iyi insanların sohbetlerine katılmak.

Sabrın külfetine katlanmayı marifetin vasıtası olarak gören ibrahim ei-Hawas. veraı "kulun bütün dikkatini Allah 'ın rıza­

sına çevirmesi" olarak tarif etmiştir (Sü­leml, Tabakat, s. 285) Muhabbetin gös­tergesi Allah'tan başka sevilen şeyleri ter­ketmektir. MOsiki ve semaa karşı çıkma­yan ibrahim el-Hawas, dostlarına özellik­le seher vaktini değerlendirmelerini tav­siye etmiş. konuyla ilgili şiirlerin yardımıy­

la gonül dünyalarını genişletmenin yolla­rını göstermiştir. Küfe'de ziyaret ettiği Hallac-ı MansQr'un, "Bunca seyahatin sı­rasında çölleri geçerken ne yaptın?" soru­suna, "Daima tevekkül halinde bulundum" cevabını verince Hallac, "Yazık.lar olsun! içini düzeltmek için ömrünü tükettin, tevhiddeki fena nerede kaldı?" diyerek onu tenkit etmiştir (Hücvlrl, s. 320) .

BİBLİYOGRAFYA:

Serrac, el-Lüma', s. 75, 87 , 199,232, 250, · 260 ; Kelabazl, et-Taarru{(Ui udağ), s. 60 , 152, 217; Süleml. Tabakat, s. 284-286; a.mlf., Ta­savvu{un Ana ilkeleri: Sütemi 'n in Risaleleri ( n ş r. ve tre. Süleyman Ateş ) , Ankara 1981 , s. 50, 53, 58, 106-107, 127; Ebü Nuaym, fjilye, X, 326-330; Hatlb, Taril)u Bagdad, VI, 7-10; Ku­şeyrl , er-Risa le ( Uiu dagı. s. 72 , 117 ; Hüevlrl. Keş{ü 'l-mah cQb ( Ul udağ). s. 257, 319 , 320, 322, 424, 427, 485, 553, 564 ; Gazzall, iQ.ya' , Beyrut 1997, 11 , 346, 354; lll , 225, 234; V, 144, 147,261, 262; VI, 53; ibnü'I-Cevzl, el-Mun ta­?am, XIII , 26 ; a.mlf .. Şıfatü 'ş-şa{ve, ll, 527; IV, 98- 1 02; Ferldüddin Attar, Tezkireta 'l-evliya (tre. Süleyman Uludağ), istanbul1991, s. 407,410, 560 , 572, 609-6 19; İbn Kayyim ei-Cevziyye. Me­daricü 's-sa likin, Kahire, ts. , ll, 139; Lamil, f'le­fehat Tercümes i, s. 185, 187 -189, 260 , 272; Şa'ranl. eı-Tabakat, ı, 83; L. Massignon. Essai sur tes origines du lex ique technique de la mystique musulmane, Paris 1928, s. 132, 239, 271 , 318 , 320; A. Sehimmel. Tasavvu{un Bo­yutları (tre. Ender Gürol). istanbul1982, s. 110.

~ M USTAFA B AHADIROGLU

r İBRAHiM HİLMİ

...,

L (bk. ÇIGIRAÇAN, İbrahim Hilmi).

_j

317