Upload
others
View
4
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
1
İbrahim USTA1
Hakan ÖZTÜRK2
DENETİMLİ SERBESTLİK
GİRİŞ
Ülkelerin kalkınması, toplumda huzur ve güvenliğin sağlanmasını gerekli
kılmaktadır. Ancak bunun yanında, suç geçmişten günümüze bütün toplumlarda var
olmuş ve var olmaya devam edecek sosyal bir olgudur. Suçla mücadele yalnızca kolluk
ve yargı görevlilerinin işi olmayıp, suçu sosyal bir sorun olarak algılayıp, kontrolünün
de sosyal metotlarla olabileceğinin farkında olan resmi kurum ve sivil toplum
kuruluşlarının görevidir.
Ülkemiz, bu kapsamda Avrupa Birliği sürecinde çok önemli reformlar ve yasal
düzenlemeler gerçekleştirmiştir. Bu düzenlemeler çerçevesinde; 5237 sayılı Türk Ceza
Kanunu’yla beraber Türk Hukukuna “denetimli serbestlik” kurumu girmiş ve bu
kurumun uygulanması ile organlarını göstermek üzere 5402 sayılı “Denetimli Serbestlik
ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu” yürürlüğe konulmuştur.* Bu
makâlede genel olarak denetimli serbestlik kurumu incelenecek olup daha sonra
Ülkemiz ceza adalet sisteminde denetimli serbestlik kurumunun yeri ve problemleri
işlenecektir.
A.DENETİMLİ SERBESTLİK KAVRAMININ GENEL GÖRÜNÜMÜ
Denetimli Serbestlik Kavramı
Suç teşkil eden fiil ile bu fiilin karşılığı olarak uygulanacak müeyyideyi
belirleyen hukuk kurallarının tümüne birden ceza hukuku denilmektedir. Ceza hukuku
bir takım normlar (kurallar) koyarak bunlara tüm bireylerin uymasını ceza tehdidi
altında emreder. Uygulanış şekli ve türleri bugün değişmiş olsa dahi, toplumun kınama
duygusunu açıklayan, failin kusuru ile orantılı olarak verilen, uygulandığı kişi üzerinde
1M A K A L E H A K E M D E N E T İ M İ N D E N G E Ç M İ Ş T İ R
1Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri genel Müdürlüğü Denetimli Serbestlik ve Yardım Hizmetlerinden Sorumlu Daire Başkanlığı, Tetkik Hâkimi2Türkiye Adalet Akademisi Hâkimi* 03.07.2005 Gün ve 5402 sayılı Kanun. RG. 20.07.2005, No:25881.
2
acı ve ıstırap veren, bozulmuş olan toplum düzenini eski haline getirmeyi amaçlayan
yaptırım cezadır.3 Cezalar, cana,4 özgürlüğe ve mala yönelik olabilir.5Çağdaş anlamda
ceza hukuku sadece cezalandırıcı değil, aynı zamanda suçu önleyici tedbirleri de içeren
bağımsız ve özerk bir hukuk dalı olup, insan haklarını koruyan sosyal bir savunma
aracıdır.6
Foucault, “Hapishanelerin Doğuşu” eserinde gelişimini anlattığı hürriyeti
bağlayıcı cezaların büyük önem kazandığı 18. yüzyılın ikinci yarısından günümüze
kadar, bu cezaların olumlu sonuç vermek, suçluyu iyileştirmek bakımından her zaman
yeterli etki yapmadığı anlaşılmış, bu nedenle infaz rejimlerinde suçlunun iyileştirilmesi
ve topluma yeniden kazandırılması nedeniyle sürekli değişiklikler yapılmıştır. Buna
rağmen, kısa ve uzun süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların menfi etkilerini ortadan
kaldırmak mümkün olamamıştır. Çünkü cezanın amacı, faili ıslah etmek, yeniden
sosyalleştirmek, suç işlenmesini önlemek, potansiyel suçluları caydırmak ve toplumda
güven duygusunu güçlendirmek olmasına rağmen7 infaz sistemlerinin bunda pek de
başarılı olamadığı anlaşılmıştır.8 Foucault da, cezaevlerinin bireyleri ıslah etmekten çok
onları daha çok suça eğilimli kıldığını vurgulamaktadır.9
Bedeni cezanın korkutuculuğuna karşı 18. yüzyıldan itibaren ikame edilen
hürriyeti bağlayıcı cezaların suçu önleme ve faili ıslah konusunda yetersiz kalması
nedeniyle, toplumsal düzen ve barış tehlikeye girmiş ve bu nedenle ceza adalet
sistemleri bir çıkmazın içinde kalmışlardır. Bu açmazdan çıkmak için öncelikle Anglo-
Saxon ülkelerinde onarıcı adalet kavramı ortaya çıkmıştır. Onarıcı adalet kavramının
ortaya çıkışını mevcut ceza adalet sisteminin iki konuda başarısızlığı neden olmuştur:
Bunlardan birincisi, cezanın failleri ıslah edemediği, davranışlarını değiştiremediği ve
yeniden suç işlemelerini önleyemediği, ikincisi de; mevcut ceza adalet sisteminin
mağdurları yalnız bırakarak düş kırıklığına uğrattığının anlaşılmasıdır.10 Fail merkezli
olan mevcut ceza adaleti anlayışına karşılık onarıcı adalet, mağdur, fail ve toplum
olmak üzere üç grupla da ilgilenmektedir.11 Onarıcı adalet anlayışına göre, suça
3 Dönmezer, Sulhi; Erman Sahir (1994), Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku Genel Hükümler, 2.Baskı, İstanbul, Beta Yayınevi, C.2, s.7.4Ülkemiz açısından artık uygulanması mümkün değildir.5 Dönmezer;Erman , a.g.e., s.542.6 Taşkın, Ahmet (2004), Türkiye’nin Cezaevi Gerçeği, Ankara, s.200.7 Centel, Nur, (2001), Cezanın Amacı ve Belirlenmesi, Prof. Dr. Turhan Tufan Yüce’ye Armağan, İzmir, Dokuz Eylül Üniversitesi Yayını, s.356.8 Kızmaz, Zahir, (2006), Cezaevi Müdavimleri-İnatçı Suçlular, Ankara, Orıon Yayınevi, s.344-345.9 Foucault, Michel, (2006), Hapishanelerin Doğuşu, Ankara, İmge, s.256.10 Çetintürk, Ekrem, (2008), Onarıcı Adalet, Ankara, HD Yayıncılık, a.g.e., s.11.11 Umbreıt, Mark S.’den aktaran Ekrem Çetintürk, The Handbook of Victim Offender Mediation, s.1.
3
yalnızca devlet karşılık vermeyecek olup, bu sürece, suçtan doğrudan etkilenen mağdur,
fail ve toplum da doğrudan katılacak ve suça karşılık verilecek tepkinin amacı sırf faile
ceza vermek yerine, failin eyleminin sorumluluğunu üstlenmesi ve verdiği zararları
gidermesi için imkân sağlanması; failin davranışlarına sosyal koşulların da katkıda
bulunduğunun ve bu nedenle toplumun da bu konuda sorumluluğu bulunduğunun kabul
edilmesi; failin ıslah edilerek topluma yeniden kazandırılması ve yeniden suç
işlemesinin önlenmesi; failin yeteneklerinin geliştirilmesi ve toplumsal hayatta verimli
olması için imkanlar sunulması; zor kullanma ve tecritten ziyade, işbirliği ve toplumsal
bütünleşmenin teşvik edilmesi; bozulan sosyal dengenin ve toplumsal barışın yeniden
sağlanması; toplumsal yapının güçlendirilmesi ve böylece kamu güvenliğinin
artırılması; adaletin gerçekleştirilmesi sürecine suçtan etkilenen toplumun katılması ve
toplumun suçun toplumsal nedenlerini anlama ve buna karşı tepki verme yeteneğinin
geliştirilmesi; adalet sisteminin maliyetini azaltıcı ve gecikmesini önleyici usuller
geliştirilmesi hedeflenmektedir.12
Ceza adalet sistemine yeni müesseselerinin getirilmesinde uluslar üstü
kuruluşların çalışmaları da etkili olmuştur. Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğinin
1980 yılında Karakaş’ta düzenlenen ‘Suçun Önlenmesi ve Hükümlülerin İyileştirilmesi
Kongresi’ çalışma raporunun gereği olarak ifade edilen konular geçerliliğini
sürdürmektedir:
‘’Cezaevinin doğası gereği ortaya çıkan kısıtlayıcı ve rehabilite edici
fonksiyonları arasındaki çelişki konusundaki geleneksel düşüncelerin yanında,
hapsetmenin gayri insanileştirici yönü, toplu olarak yaşamanın insan kişiliğini
zayıflatıcı etkisi, hapis cezasının suçlunun kanunlara itaatkar olarak yaşaması şansını
geliştirmesi ya da suç oranlarını düşürmesinin mümkün olmadığına ilişkin bilincin
artması gibi etkenler suçluların cezaevi dışında ya da cezaevsiz bir muameleye tabi
tutulması yönündeki hareketi güçlendirmektedir.13
Hapis cezasına alternatiflerin geliştirilmesine Avrupa Konseyinin tavsiye
Kararlarının da önemli etkisi olmuştur. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Üye
Devletlere, Cezanın Ertelenmesi, Denetimli Serbestlik ve Hapis Cezasına Diğer
Alternatifler Hakkında R (65) 1 sayılı tavsiye kararında; suçlular hakkında özgürlüğü
bağlayıcı cezalara sadece, cezanın amaçlarına ulaşılması için gerekli görüldüğünde,
özellikle suçun tekrarlanmaması ve suçlunun kendi gidişatını düzenlemesini sağlayacak
12 Çetintürk, a.g.e. s.11.13 Birleşmiş Milletler Sekreterliği, Alternatives to imprisonment, op.cit., p.3.
4
şekilde hükmedilmesi gerektiğini düşünerek; özellikle ilk defa suç işleyenler
bakımından, hapsedilmenin yol açabileceği dezavantajları göz önünde tutarak;
hükümetlere, suçlunun rehabilitasyonunu teşvik edecek ve davranışlarını kontrol edecek
şekilde, hakkında verilen kararda öngörülen süre kadar gözetim altında tutulmasını ve
kendisine yardım edilmesini sağlayacak avantajları içeren ve bu alanda özel bir değere
sahip olan, Denetimli Serbestlik emirlerinin veya benzer tedbirlerin uygulanmasının
sağlanması ve yayılması için mümkün olan bütün adımları atmalarını tavsiye eder.
Suçluların ıslahı ile ceza ve tedbirlerin bireyselleştirilmesi yolundaki en etkili
sistemlerden birisi, günümüzde uygulama alanı oldukça genişlemiş bulunan denetimli
serbestlik ve yardım sistemidir.14 Bu sistem ile şüpheliye ve sanığa, belirlenecek olan
deneme süresinde, sosyal çevrelerinden koparılmadan toplumda kalma şansı verilerek,
toplum düzenini sağlayan kurallara uyma isteklerini ispat etme fırsatı sunulmaktadır.15
Suç işleyen kişilerin topluma yeniden uyum sağlamalarını ve bu sosyal intibak sürecini
kolaylaştıran16; geniş anlamda denetim ve yardımın birleşmesi ile sosyo pedagojik
temelde tanımlanan bir yaptırım metodudur.17
Denetimli serbestlik kavramının tanımı, 18 Nisan 2007 tarihli ve 26497 sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe geren Denetimli Serbestlik ve Yardım
Merkezleri ile Koruma Kurulları Yönetmeliğinin 3 üncü maddesinde yapılmıştır. Bu
tanıma göre denetimli serbestlik, mahkemece belirtilen koşullar ve süre içinde, denetim
ve denetleme planı doğrultusunda şüpheli, sanık veya hükümlünün toplumla
bütünleşmesi açısından ihtiyaç duyduğu her türlü hizmet program ve kaynakların
sağlandığı toplum temelli bir uygulamayı” ifade etmektedir.
Denetimli serbestlik konusunda yapılan başka bir tanımda; şüpheli veya
hükümlünün gözetiminin düzenlenmesi ve uygulanması, verilen görevler ve getirilen
kısıtlamalar dahil hapis cezası ile ilişkili olmayan cezaların infazının denetlenmesi, tecil
edilen hapis cezasının denetim süresi boyunca hükümlünün davranışlarının
denetlenmesi ve suçlulara, daha doğru bir yaşam sürmeleri, mahkeme veya Cumhuriyet
savcısı tarafından getirilen koşulları yerine getirmeleri ve böylelikle bozulmuş olan
hukukî ve toplumsal ilişkilerin düzeltilmesi amacıyla bireysel yardım sağlanması ve
14 Nursal, Necati, Selcen Ataç, (2006), Denetimli Serbestlik ve Yardım Sistemi, Ankara, Yetkin, s.33.15 Clear, Todd, F. George Cole’dan aktaran Nursal, a.g.e. , s.33.16 Callıson, G. Herbert’dan aktaran Nursal, a.g.e.,s.33.17 Klaus, F. John’dan aktaran Nursal, a.g.e., s.33.
5
ikna edilmeleri anlamını kapsayan bir sistemdir. (Çek Cumhuriyeti Probasyon Kanunu 2
nci md.)18
Dönmezer-Erman’a göre denetimli serbestlik kurumu, özel şekilde seçilmiş
suçlular hakkında kamu davasının açılmasının veya duruşma yapılmasının ya da
cezanın hükmedilmesinin şartlı olarak geri bırakılmasını ve serbest bırakılan suçlu
hakkında onun kişiliğini hedef tutan bir kontrol, yöneltme ve idare sisteminin
uygulanmasını belirleyen bir tedbirdir. Bu tedbirin amacı; suçluluğu azaltmak ve
suçluyu iyileştirmek olduğu, bu hali ile tedbir niteliğinde ve hapis cezalarının alternatifi
olduğu ifade edilmiştir.19
En geniş anlamıyla denetimli serbestlik bir suçlunun topluma rehabilite edilmiş
bir şekilde yeniden entegre olmasına katkıda bulunacak tüm faaliyetleri kapsar. Bu
anlamda denetimli serbestlik daha düşük suç oranına, daha az yeniden suç işlemeye ve
daha güvenli bir topluma götüren sosyal ve cezai politikanın bir parçası olarak görülür.20
Denetimli serbestlik hizmetleri, soruşturma aşamasından infazın tamamlanması
aşamasına kadar verilmektedir. Bu hizmetin bir parçası olan koruma ve yardım
hizmetleri, infazın tamamlanmasından sonra da yapılmaktadır.21
Denetimli Serbestlik Sisteminin Amacı ve Yararları
Denetimli Serbestlik Sisteminin amaçları şu şekilde belirlenebilir;22
Sınırları yasal bir çerçeveyle belirlenmiş olan belirli kategorilerdeki suçlar için
uygulanan sistemle, adli makamların kararları doğrultusunda suç işleyen kimsenin
denetimini yürütmek,
Denetim altındaki hükümlüye gerekli sosyal ve psikolojik desteklerin
sunulmasıyla rehabilite olmasını sağlamak, bu yolla topluma yeniden uyum sağlamasını
kolaylaştırmak,
Mağdurun uğradığı zarar telafi edilerek mağduru korumak,
Sanığın yeniden suç işleme riskini azaltarak toplumu korumak,
Toplumun suçluya bakışının değişmesini sağlamak.
18 Sağıroğlu, Mustafa ( 2006 ) Koşullu Salıverilme, Mükerrerlik, Özel İnfaz Usulleri ve Denetimli Serbestlik Sistemi ile İlişkileri, Adalet Dergisi, S. 2419 Tırtır, Mustafa (2007), Kişiye Özgü Tedbir, Güncel Hukuk Dergisi, Mayıs, s.1320 Kalmthout, A.M.Van, Uluslararası Denetimli Serbestlik ve Yardım Konferansı’nda yaptığı konuşma, İstanbul, 14-16 Kasım 2005, s.14.21 Kamer, Vehbi Kadri, (2008), Ceza Adalet ve İnfaz Sistemi İçinde Denetimli Serbestlik Sisteminin Önemi, Adalet Dergisi, 31. Sayı, Mayıs 2008, s.69.22 Nursal ve Ataç, a.g.e. s.43.
6
Amaçları bu şekilde belirlenen Denetimli Serbestlik Sisteminin yararları da
aşağıdaki gibi ifade edilebilir:
Denetimli Serbestlik Sisteminin, adalet sistemlerine sağladığı en önemli yarar,
cezaevine girmeyen suçlu sosyal çevresinden, toplumsal hayattan kopmamaktadır.
Ailesinin, arkadaşlarının, toplumun zihninde sabıkalı olarak damgalanmayan suçlunun
toplumda pozitif ilişkiler içinde yer alması daha kolay kontrol edilmesini sağlar. Ayrıca
sosyal bağların devamını sağlayan denetimli serbestlik rejimi, bu yönüyle aile
parçalanmalarının da önüne geçmektedir. Suçlunun, normal hayat akışını mümkün
olduğu kadar bozmadan ıslah edilmesinin söz konusu olduğu denetimli serbestlik
rejiminde, suçlu tam gün çalışabilmektedir. Böylece kendi ihtiyaçlarını karşılamanın
yanında ailesinin geçimini sağlayabilmektedir.23
Denetimli Serbestlik Sisteminin diğer önemli bir yararı da genç suçluların tekrar
suç işlemelerinin önüne geçmesidir. Günümüzde hapishaneler suç okulu olarak
görülmektedir. Özellikle ilk kez suç işleyen gençler cezaevine girdiklerinde suça daha
fazla eğilimli olarak çıkmaktadırlar. Suçlular sosyal çevrelerinden ayrılmadan denetim
altında bulunduklarından, toplum yapısına uymayan hapishane kültüründen
etkilenmedikleri için bir suç makinesine dönmelerinin önüne geçilir.
Adaletin amacı, suç işleyen kişiye en uygun cezanın verilmesi veya en uygun
tedbirin uygulanmasıdır. Bu nedenle; tutuklama tedbiri yerine, adli kontrol tedbirinin
uygulanması, kısa süreli hapis cezası yerine, eğitim kurumuna devam veya parkta, yaşlı
bakımevlerinde çalışma gibi kamuya yararlı işte çalışma yaptırımının verilmesi ile ceza
bireyselleştirilerek, adaletin tecelli etmesi sağlanır.
Hüküm verirken ve diğer kararları alırken yardımcı olmak için adli ve diğer
makamlara nitelikli bilgi ve değerlendirme sağlamak; bu suçlunun, savcının ya da kararı
verecek olan hâkimin talebi üzerine sosyal soruşturma raporları ya da hüküm öncesi
raporlar hazırlayarak yapılabilir. Bu raporlar, savcı ve hâkimin sadece suça uygun değil,
toplumun, mağdurun ve hatta bir çok durumda normal bir ceza infaz kurumunda
tutulması halinden ziyade daha yoğun ve uzmanlaşmış bir müdahaleye ihtiyaç duyan
suçlunun da çıkarlarına uygun bir karar alınmasında vazgeçilmez unsurlardır.24
Denetimli serbestlik ve yardım, suçlunun ıslah sürecini hızlandırıcı ve topluma
uyum sürecini kolaylaştırıcı bir sistemdir. Cezanın toplum içinde çekildiği sürece
gerektiğinde psikolojik destek ile birlikte kişiyi suça iten sebeplerin önüne geçmek için
23 Nursal, Ataç, age. s.49.24 Kalmthout, a.g.m. s.14.
7
bir takım yükümlülükler yüklendiği gibi, tahliye sonrasında topluma uyum sağlamasını
kolaylaştırıcı yardım da söz konusu olmaktadır.
Failin, yaptığı haksızlık nedeniyle haklarına tecavüz edilen mağdur ve topluma
karşı sorumlu tutulması, bu sürece mağdur ve toplumun katılması ve böylece mağdurun
ihtiyaçlarının karşılanması sağlanır.
Kişi ceza infaz kurumuna girmediğinden, bu kurumlarda yaşanan aşırı
kalabalıklaşma ve bunun beraberinde getirdiği asayiş ve güvenlik sorunlarıyla daha az
karşılaşılacaktır. Aşırı doluluk; olumsuz sağlık koşullarını, ceza infaz kurumu sakinleri
ile infaz personeli arasında giderek artan şiddet olaylarını, ceza infaz kurumunda
bulunanlar ile infaz personelinin stres ve güvensizlik duygusu içinde olmasını birlikte
getirmektedir. O halde sistemin önemli oranda güvenlik yararı vardır.
Suçlu kendi ıslah sürecine kendi verdiği kararla katılabilir. Bütün bu koşulların
uygulanması, denetimin sağlanması suçlunun kabulüne, mahkemece kendisine
yüklenecek mükellefiyetlere uyacağına dair vereceği taahhüde dayanır.
Denetimli Serbestlik ve yardım sistemi yeniden suç işlenmesinden önlenmesinde
daha etkilidir.
Denetimli Serbestlik Kurumunun Görevleri
Denetimli Serbestlik Kurumunun, ceza yargılamasının çeşitli aşamalarında çok
önemli görevleri vardır.
Denetimli Serbestlik Kurumunun ceza yargılamasındaki ilk görevi: Hüküm
verme ve diğer kararlar konusunda yardımcı olmak için adli makamlara ve diğer
makamlara nitelikli bilgi ve değerlendirmeler sunmak25 olarak sayılabilir. Denetimli
Serbestlik Kurumunca “sosyal araştırma raporları” ile savcılar ve hâkimler sanıkları
tanımakta, en etkin cezanın kişiye en uygun ceza olması nedeniyle; cezanın
bireyselleştirilmesinde, hapis cezasının ertelenmesinde veya seçenek yaptırımlara
çevrilmesinde en uygun tedbiri belirlemektedir.26
Denetimli Serbestlik Kurumunun ceza yargılamasındaki ikinci ve kamuoyunca
belki en fazla tanınan görevi, hapis dışı ceza ve tedbirlerin yerine getirilmesidir.
Denetimli serbestlik kavramındaki Kamusal Cezalar ve Tedbirler Avrupa Konseyi
Bakanlar Komitesinin R (92) 16 sayılı tavsiye kararında tanımlandığı üzere, suçluyu
toplum içerisinde tutarak ona bazı mükellefiyetler yüklemek suretiyle, özgürlüğüne 25 Kalmthout, a.g.m. s.35.26 Kamer, Vehbi Kadri, (2008), Ceza Adalet ve İnfaz Sistemi İçinde Denetimli Serbestlik Sisteminin Önemi, Adalet Dergisi, 31. Sayı, Mayıs 2008, s.73.
8
birtakım kısıtlamalar getiren ve kanunen bu amaç için oluşturulmuş birimlerce
yürütülen uygulamalardır. Örneğin Adli Kontrol (adli kontrol ceza muhakemesinin
yapılabilmesi ve hükmün yerine getirilebilmesi amacıyla, tutuklamanın amacını
gerçekleştirmek üzere başvurulabilecek bir koruma tedbiridir. Tutuklamaya alternatif
bir koruma tedbiri olarak uygulanan adli kontrolde şüpheli veya sanığa bir takım
yükümlülükler yüklenebilir.27), Uzlaşma (uzlaşma, mağdur ve suçlunun, tarafsız üçüncü
bir kişi ya da uzlaştırıcı yardımı ile suçtan kaynaklanan sorunların çözümüne aktif
olarak, kendi rızaları ile katılımlarının sağlandığı bir yöntemdir.), Kamu Hizmetinde
Çalışma (Kamu hizmetinde çalışma yaptırımı kamunun yararı için, süresi belirlenmiş
ücretsiz çalışmayı içermektedir), Ev hapsi-elektronik gözetleme sayılabilir.
Denetimli Serbestlik Kurumunun ceza yargılamasındaki önemli diğer bir görevi
de; çocuklar hakkında uygulanacak hapis dışı tedbirlere yer vermesidir. Uluslar arası
belgelerde, çocukların mümkün oldukça suç ve ceza ilişkisi dışında tutulması
gerektiğini, kapalı kurumların çok da faydalı sonuçlar doğurmadığı belirtilmektedir. Suç
işleyen çocuklara kendilerinin toplum faydasının gerektirdiği iyileştirici, terbiye edici,
koruyucu cezalar verilmelidir.28 Yargılama makamının hapis cezasından kaçınmak için
gerekli esnekliğe sahip olması gerekir. Bu esnekliği sağlayacak çeşitli yaptırımlar
bulunmalıdır. Bu yaptırımların başlıcaları şunlardır:29
• Bakım, rehberlik ve gözetim kararları,
• Denetimli serbestlik,
• Kamu hizmetlerinde çalıştırma kararları,
• Mali cezalar, tazminat ve aynen iade; para cezaları ve zararların tazmini,
• Grup istişarelerine ve benzeri etkinliklere katılma kararları,
• Koruyucu aile yanına, toplumsal yaşam merkezlerine ya da diğer eğitim kuruluşlarına
yerleştirme kararları, çocuklar hakkında özgürlüğü kısıtlayıcı ceza yerine uygulanır.
Denetimli Serbestlik Kurumunun yerine getirdiği diğer bir hizmet çeşidi de
koruma ve yardımdır. Denetimli serbestlik hizmetleri kapsamında, suçtan zarar
görenlere ve ceza infaz kurumlarından salıverilen hükümlülere yardımcı olmak
hedeflenmektedir. Ceza adalet sisteminin çeşitli aşamalarında mali, sosyal ve psikolojik
yardım, bakım ve tahliye sonrası yardım hizmeti sağlamak sistemin başlıca
27 Koca, Mahmut, “Tutuklamada Orantılılık İlkesi Çerçevesinde 2002 CMUK Tasarısının Adli Kontrol Tedbirinin Değerlendirilmesi, DEÜHFD, C.5, s.2, 2003, s.177.28 Nuhoğlu Ayşe, Çocuk Ceza Hukukunda Erteleme ve Yargı Dışı Önlemler, Prof.Dr. Nuri Çelik’e Armağan, 2001, s.788.29 BM Çocuk Hakları Pekin Kuralları.
9
görevlerinden birisidir. Suç ile ortaya çıkan maddi zararın yanında mağdur, psikolojik
olarak da etkilenmektedir. Denetimli serbestlik kurumunun sunduğu psiko-sosyal
yardım ve danışmanlık hizmeti ile mağdurun suç işlenmeden önceki psikolojik ve
sosyal düzenine tekrar kavuşması sağlanarak suçun yarattığı etkilerden kurtulmasına
yardımcı olunur.30
B.TÜRK CEZA ADALET SİSTEMİNDE CEZA POLİTİKASINDA
DEĞİŞİKLİK VE DENETİMLİ SERBESTLİK
Ceza adalet sistemlerinde hapis cezasının alternatiflerini aramaya yönelik
çalışmalar 19.yüzyılın ikinci yarısından başlarken ülkemizde alternatif infaz modelleri
1970’li yıllardan sonra yeni yeni tartışılmaya başlanmıştır. Ceza ve infaz sistemindeki
bu yeni arayışların bir sonucu olarak ceza adalet sistemimize 2005 yılında yapılan
değişikliklerle birlikte yeni müesseseler dahil edilmiştir.
Türk Ceza Kanunda ve Ceza Muhakemesi Kanunda bu yeni müesseselerle
birlikte ceza politikasında önemli değişikliklere gidildiği görülmektedir. Kanun koyucu
bu yeni yaklaşımda özellikle kısa süreli hapis cezası yerine seçenek yaptırımları
öngörerek hapis cezasının son çare olarak düşünülmesini ve ilk defa suç işleyen bazı
hükümlülere ikinci bir şans verilmesini öngörmektedir. Artık yeni sistemde bir kısım
hükümlüler suçlarına karşılık gelen cezalarını, kamusal ceza ve tedbirler olarak toplum
içinde çekebilmeleri mümkün olabilmektedir. Toplum içinde hükümlülerin takip,
denetim ve ıslahını yapacak bir idari yapıya olan ihtiyaç denetimli serbestliği gündeme
getirmiştir.
Yeni değişikliklerde ön plana çıkan bir diğer husus, hükümlünün
cezalandırılmasında hâkime geniş taktir yetkisi verilmesidir. Hâkim suç işleyen bir
kişiye, hapis cezası verebileceği gibi, bu cezayı seçenek yaptırımlardan birisine de
çevirebilecek yada bu cezayı erteleyebilecektir. Hâkim cezanın alt sınırı ile üst sınırını
belirlerken yada hapis dışında erteleme dahil diğer seçenekleri düşünürken geniş takdir
yetkisine sahiptir. Bu nokta da yargılama sonrası verilecek cezanın belirlenmesi çok
önemlidir. İşte sistemin kırılma noktası yada ceza politikası dediğimiz durum burada
ortaya çıkmaktadır. Denetimli serbestlik bu noktada hüküm öncesi hazırlayacağı
“sosyal araştırma raporlarıyla” cezanın kişiselleştirilmesini kolaylaştırarak, hâkimin en
doğru kararı vermesine yardımcı olmaktadır.
30 Nursal/Ataç, a.g.e. s.120.
10
Son olarak, hükümlülerin şartla tahliye sonrası denetim ve takibi de suçluların
ıslahı ve topluma kazandırılması bakımından önemlidir. Şartla tahliye, mahkumun
toplumla planlı, yardımlı ve gözetimli bütünleşmesini sağlayarak, yeniden suç işlemeyi
önlemede ve topluma yeniden katılmayı desteklemede etkili ve yapıcı araçlardan
birisidir.31 Daha önceleri hükümlüyü tahliye sonrası toplum içinde izleyecek idari bir
yapı bulunmamaktaydı. Bu nedenle şartla tahliye, hükümlünün topluma
kazandırılmasında etkili bir araç değildi. Yasalarda yapılan değişiklikle birlikte tahliye
sonrası hükümlülerin toplum içinde denetimli serbestlik birimlerince izlenmesinin yolu
açılmıştır.
Denetimli serbestliği kabul eden ülkelerdeki uygulamalara göre denetimli
serbestliğin tanımı ya da anlamı değişmekle birlikte, bir çok ülkede denetimli serbestlik,
ceza yargılamasının parçası ve bir ceza infaz yöntemi olarak kabul edilmekte, sosyal
anlamda, suçlunun ıslahı ve topluma kazandırılması esas alınmaktadır. 32 Ülkemizde de
denetimli serbestliğe yaklaşım tarzının en azından yasal anlamda bu şekilde olduğunu
görmekteyiz.
Ülkemizde son yıllarda yasalarda yapılan değişikliklerle birlikte ceza adalet
sistemimiz yepyeni müesseslerle tanışmıştır. Bunların başında, adlî kontrol, kısa süreli
hapis cezasına seçenek yaptırımlar, kamuya yararlı bir işte çalıştırma, cezanın koşullara
bağlı ve denetimli olarak ertelenmesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kamu
davasının açılmasının ertelenmesi, uzlaşma, etkin pişmanlık, koşullu salıverilenler ile
mükerrirler ve özel tehlikeli hükümlüler hakkında denetimli serbestlik, cezanın konutta
infazı gelmektedir. Bu yeni kavramlar, ceza ve infaz politikamızdaki önemli
değişikliklere işaret etmektedir.
Bu müesseslerin işleyebilmesi için yeni bir idari yapıya ihtiyaç
duyulmaktaydı.Yukarıda sayılan uygulamalar, kamusal ceza ve tedbirleri içermekte, bir
kısım suçluların toplum içinde denetim ve takibini zorunlu kılmaktaydı. Diğer yandan
Avrupa Konseyi kamusal ceza ve tedbirlerin geliştirilmesini, uygulamaların
güçlendirilmesi ve adli makamların kamusal ceza ve tedbirlerin kullanışlı olduğuna
inanmalarını sağlamak için uygun idari yapıların oluşturulmasını ve bu birimlere yeteri
kadar kaynak aktarılmasını üye ülkelere tavsiye etmekteydi.33
31 Avrupa konseyi Bakanlar komitesi’nin Üye Devletlere Şartla Tahliye Hakkında R(2003) 22 Sayılı Kararı32 Usta İbrahim, Sesleniş gazetesi, “ Denetimli serbestlik ve yardım hizmetleri”, Aralık 2005 sayı 45 33 Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Üye Ülkelere Kamusal Ceza Ve Tedbirler Hakkında Avrupa Kurallarının Uygulanmasının Geliştirilmesi Konusunda R(2002) 22 Sayılı Tavsiye Kararı, Kamusal Ceza ve Tedbirlerin Etkin Uygulanması İçin Temel Gereksinimler Bölümü 9 uncu madde “suçluların kişisel
11
Bu nedenle, 5275 sayılı Kanunun 104’üncü maddesinde; cezaları ertelenen,
salıverilen veya haklarında kısa süreli hapis cezası yerine her hangi bir tedbire hükme-
dilen hükümlülerin toplum içinde izlenmesi, iyileştirilmesi, psiko-sosyal problemlerinin
çözülmesi, salıverme sonrası korunması ve yargılanan kişiler hakkında sosyal araştırma
raporlarının düzenlenmesi ve mağdurun korunması gibi görevleri yerine getirmek üzere
kurulması öngörülen “denetimli serbestlik ve yardım merkezleri”ni ve salıverilme
sonrasında hükümlülere iş sağlanması için oluşturulması öngörülen “koruma kurul-
ları”nın kuruluşu, çalışma esas ve usullerinin, ilgili kanunda düzenleneceği belirtil-
miştir. 34 Kanundaki bu açık düzenleme karşısında, 03/07/2005 tarihli ve 5402 sayılı
“Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu” Resmî
Gâzete’nin 20 Temmuz 2005 tarihli ve 25881 sayısında yayımlanarak yürürlüğe
girmiştir. Bu Kanun gereğince Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü
bünyesinde, Denetimli Serbestlik ve Yardım Hizmetlerinden Sorumlu Daire Başkanlığı
kurularak çalışmalarına başlamıştır.
I.Türk Denetimli Serbestlik Sisteminin Teşkilat Yapısı
Başta Türk Ceza Kanunu ile Ceza Muhakemesi Kanununu olmak üzere bir çok
yasada yapılan değişiklikle Ülkemizde ceza ve infaz politikasında önemli değişikliklerin
yapıldığına yukarıda değinmiştik. Politik anlamada yasalarla ortaya konan bu
değişikliğin uygulamaya aktarılması ancak güçlü bir idari alt yapı ile mümkün olabilir.
Oluşturulacak idari birimlere yeterli kaynağın aktarılması mesleki yetkinliği olan uzman
personelle desteklenmesi ve uygulamaya dönük olarak ulusal standartların
oluşturulması denetimli serbestlik sistemine güveni artırabilir. Aksi halde ceza ve infaz
politikasındaki bu değişimden beklenen sonucu alamayabiliriz.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Üye Ülkelere Kamusal Ceza ve Tedbirler
Hakkında Avrupa Kurallarının Uygulanmasının Geliştirilmesi Konusunda R(2002) 22
Sayılı Tavsiye Kararının, Kamusal Ceza ve Tedbirlerin Etkin Uygulanması İçin Temel
Gereksinimler Bölümünde, üye ülkelere, güçlü bir idari yapı oluşturulmasını ve bu
birimlere nitelikli personel atanmasını tavsiye etmektedir.
R(2002) 22 sayılı tavsiye kararının ilgili kısmında yer alan tavsiyelerin
bir kısmını şu şekilde sıralamak mümkündür;
ve sosyal gelişimlerini etkilemek, kamu güvenliğini temin etmek ve adli makamların kamusal ceza ve tedbirlerin kullanışlı olduğuna inanmasını sağlamak amacıyla, kamusal ceza ve tedbirlerin uygulanması için uygun servisler kurmalı, bunlara yeterli kaynaklar verilmelidir” 34 Bkz. 5275 sayılı, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı hakkında Kanun, Madde 104.
12
“suçluların kişisel ve sosyal gelişimlerini etkilemek, kamu güvenliğini temin etmek ve adli makamların kamusal ceza ve tedbirlerin kullanışlı olduğuna inanmasını sağlamak amacıyla, kamusal ceza ve tedbirlerin uygulanması için uygun servisler kurmalı, bunlara yeterli kaynaklar verilmelidir”
“Eğer Kamusal ceza ve tedbirlerle elde edilmek istenen amaca ulaşılmak isteniyorsa, uygulama servisi yüksek mesleki kaliteye sahip personele sahip olmalı ve bu personel, ceza ve tedbirlerin uygulanmasıyla ilgili personel hakkında R(97)12 sayılı tavsiye kararında yer alan ilkelere uygun olarak işe alınmalı, eğitilmeli ve kullanılmalıdır”
Ülkemizde yasalardaki değişiklikle öngörülen yeni ceza ve infaz politikası
gereğince, bazı suçluların toplum içinde denetim ve takibini zorunlu hale getirilmiştir. O
halde toplum içinde hükümlülerin takip ve denetimini yapan genel idari kolluktan ayrı
bir idari yapıya zorunlu olarak ihtiyacımız vardı. Pratikte denetimli serbestlik veya
benzer bir birime ihtiyacın temelde buradan çıktığını düşünmek yanlış olmayacaktır.
Nitekim 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun,
Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri İle Koruma Kurulları başlıklı 104 üncü
maddesinde denetimli serbestlik sisteminin gerekliliğine açıkça vurgu yapılarak bu
sistemin kurulmasının önü açılmıştır. Kanundaki düzenleme, “(1)Cezaları ertelenen,
salıverilen veya haklarında hapis cezası dışında herhangi bir tedbire hükmedilen
hükümlülerin toplum içinde izlenmesi, iyileştirilmesi, psiko-sosyal problemlerinin
çözülmesi, salıverme sonrası korunması ve yargılanan kişiler hakkında sosyal araştırma
raporlarının düzenlenmesi ve mağdurun korunması gibi görevleri yerine getirmek üzere
denetimli serbestlik ve yardım merkezleri kurulur. (2) Salıverilme sonrasında hükümlülere
iş sağlanması için koruma kurulları kurulur.(3) Denetimli serbestlik ve yardım merkezleri
ile koruma kurullarının kuruluşu, çalışma yöntem ve esasları, ilgili kanununda düzenlenir”
şeklindedir.
Bu kapsamda Ülkemizde denetimli serbestlik (probation) sistemi, 5402 Sayılı
Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu ile yasalaşarak,
ceza adalet sistemi içerisindeki yerini almıştır. Bu Kanunla; Denetimli Serbestlik ve
Yardım Merkezleri ile Koruma Kurullarının Kuruluş, Görev ve Çalışma Esas ve
Usulleri, Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Danışma
Kurulu, Denetimli Serbestlik ve Yardım Hizmetlerinden Sorumlu Daire Başkanlığı,
Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlükleri ile Koruma Kurullarınca
13
yapılacak yardım ve infaz işlemleri hakkındaki kurallar ile bu sürece katılan kişilerin
görev, yetki, hak ve yükümlülükleri düzenlenmiştir.
1.Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Merkez Teşkilatı
Denetimli serbestlik ve yardım merkezleri ile koruma kurulları, merkezde Adalet
Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğüne bağlı, “Denetimli Serbestlik ve
Yardım Hizmetlerinden Sorumlu Daire Başkanlığı” olarak kurulmuştur.35 Daire
Başkanlığının oluşum şekli, Kanunun 8’inci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre,
daire başkanlığının; bir daire başkanı, yeteri kadar tetkik hâkimi, uzman personel ile en
az üç şubeden oluşacağı belirtilmiştir. Buradaki şube müdürlükleri; yetişkin denetimli
serbestlik, çocuk ve genç denetimli serbestlik, koruma kurulları ve yardım şubesi şek-
linde adlandırılmaktadır. Şubelerde bir şube müdürü ile yeteri kadar uzman personel ve
diğer idari personel görev yapmaktadır. Uzman personel kavramına, sosyal çalışmacı,
psikolog, sosyolog ve öğretmen gibi meslek grupları girmektedir.
ŞEKİL: Denetimli Serbestlik Ve Yardım Merkezleri İle Koruma Kurulları Merkez Teşkilatı
35 Bkz. 5402 sayılı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu, Madde 6.
14
ADALET BAKANI
MÜSTEŞAR
GENEL MÜDÜR
DAİRE BAŞKANI
GENEL MÜDÜRYARDIMCISI
YAR
DANIŞMA KURULU
Yetişkin Denetimli Serbestlik Şubesi
TETKİK HAKİMLER
Çocuk denetimli Serbestlik Şubesi
Koruma Kurulları ve Yardım Merkezleri
Şubesi
2.Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Taşra Teşkilatı
Denetimli serbestlik ve yardım merkezleri taşrada, Adli yargı ilk derece mahkemesi
adalet komisyonlarının bulunduğu 134 merkezde şube müdürlüğü şeklinde
teşkilatlanmıştır. Şube müdürlüklerinin, adlî yargı ilk derece mahkemeleri adalet komis-
yonlarının bulunduğu yerlerde Cumhuriyet başsavcılığına bağlı olarak kurulacağı
DSYMK. 10’uncu maddesinde hükme bağlanmıştır. Şube müdürlüklerinde her şubede
bir şube müdürü, yeteri kadar uzman personel ve idari hizmetlerde görevli personel
görev yapmaktadır.
ŞEKİL: Denetimli Serbestlik Ve Yardım Merkezleri İle Koruma Kurulları Merkez Teşkilatı
15
GENEL MÜDÜRÜ
DENETİMLİ SERBESTLİK VE YARDIM MERKEZİ ŞUBE
MÜDÜRÜ
DAİRE BAŞKANI
GENEL MÜDÜRYARDIMCISI
KORUMA KURULLARI
Yetişkin Denetimli Serbestlik Bürosu
CUMHURİYET BAŞSAVCISI
Çocuk denetimli Serbestlik Bürosu
Koruma Kurulları ve Yardım Merkezleri
Bürosu
II.Türk Denetimli Serbestlik ve Yardım Hizmetlerinin Amacı
Suçun önlenmesinde ve suçlunun topluma kazandırılmasında hürriyeti bağlayıcı
cezaların tek başına yeterli olmadığı artık bilinmektedir. Diğer taraftan bir kısım kişiler,
bulunduğu çevre, eğitim düzeyi, yanlış arkadaşlıklar, psişik ve ahlaki eğilimleri
nedeniyle tesadüfi suçlu özelliği taşıyabilirler.36 Bu kişilerin cezalarını ceza infaz
kurumlarında çekmelerinin onların ıslahına bir faydası olmayacaktır. Ceza infaz
kurumundaki kalış, kanunla ihtilafa düşmüş olan kişinin iyileşmesini sağlamadığı gibi,
kişinin özgüvenini sarsmasına, sorumluluğunu ve zihni esnekliğini ortadan kaldırmasına
ve topluma uyumunu tahliye sonrasına bırakılmasına sebep olmaktadır. Hapis
cezalarının suçu önlemede ve suçlunun ıslahında etkili olmadığı yapılan bilimsel
araştırmalarla da ortaya konmuştur.
Bu nedenle, Avrupa’da son 20 yılda37 Ülkemizde ise son yapılan değişikliklerle
yaptırım şekilleri değişmiş ve yeni infaz modelleri kabul edilmiştir. Her ülke kendi
ihtiyaçları doğrultusunda denetimli serbestlik (probation) sistemini oluşturmuştur.
Uygulamalarında ve idari yapılanmada değişiklik olsa da bu sistemde, hükümlülerin
ıslahı ve topluma kazandırılması en nihayetinde suç tekrarının önlenmesinin ortak amaç
olarak kabul edilmiştir.
Ülkemizde denetimli serbestlik sisteminin amacıyla ilgili doğrudan bir
düzenlemenin yapılmadığı görülmektedir. Denetimli serbestliği infazın bir parçası
olarak görürsek infaz yasasında, cezaların infazındaki amaçla ulaşılmak istenilen
sonucun denetimli serbestlik içinde geçerli olduğunu kabul etmek doğru olacaktır.
Esasında 5402 sayılı Kanunda denetimli serbestlik sistemi ile neyin amaçlandığını açık
bir şekilde düzenlemek daha doğru bir tercih olacaktır. Bu tür düzenlemelerin net
olarak yasalaşması denetimli serbestliğin bir sistem olarak kabulünü kolaylaştıracaktır.
Biz bugün için yasal anlamda denetimli serbestliğin amaçlarını infaz yasasında
görebilmekteyiz. Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun, infazda
temel amaç başlıklı 3’üncü maddesinde, “ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile
ulaşılmak istenilen temel amaç, öncelikle genel ve özel önlemeyi sağlamak, bu
maksatla hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek,
toplumu suça karşı korumak, hükümlünün; yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek,
üretken ve kanunlara, nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir 36 TBMM, 22’inci Dönem, ikinci yasama Yılı, sıra sayısı:66 sh.454 vd37 Kalmthout van A.M. and P.J.P. Tak, Sanctions Systems in the Member States of the Council of Europe Deventer/ Boston 1988 (Part I ) and 1992 (Part 2 )
16
yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırma” olarak belirtmektedir. Aslında denetimli
serbestliğin amacı somut olarak Kanunun 104’üncü maddesinde, cezaları ertelenen,
salıverilen veya haklarında hapis cezası dışında herhangi bir tedbire hükmedilen
hükümlülerin toplum içinde izlenmesi, iyileştirilmesi, psiko-sosyal problemlerinin
çözülmesi, salıverme sonrası korunması ve yargılanan kişiler hakkında sosyal araştırma
raporlarının düzenlenmesi ve mağdurun korunması şeklinde belirtilmektedir. Diğer yandan
Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Yönetmeliğinde denetimli
serbestlik; “mahkemece belirtilen koşullar ve süre içinde, denetim ve denetleme planı
doğrultusunda şüpheli, sanık veya hükümlünün toplumla bütünleşmesi açısından
ihtiyaç duyduğu her türlü hizmet, program ve kaynakların sağlandığı toplum temelli bir
uygulama” olarak tanımlandığı görülmektedir.
Tüm bu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde denetimli serbestlik
sisteminin amacı; cezaları ertelenen, salıverilen veya haklarında hapis cezası dışında
herhangi bir tedbire hükmedilen hükümlülerin toplum içinde izlenmesi, iyileştirilmesi,
psiko-sosyal problemlerinin çözülmesi, salıverme sonrası korunması suretiyle onları
topluma kazandırmak, hüküm öncesinde mahkemelere sosyal araştırma raporları
hazırlayarak yargılama sürecine katkı sağlamak, suç nedeniyle mağdur olan kişilere
yardımcı olmak bu şekilde tekrar suç işlenmesini önlemek ve kamu düzeni korumaktır.
III.Denetimli Serbestlik Sisteminde Temel İlkeler
Denetimli serbestlik ve yardım hizmetleri ülkemizde yeni bir uygulamadır. Ceza
infaz kurumlarında hükümlülerle çalışma konusunda belli bir tecrübemiz olmasına
rağmen toplum içinde hükümlülerle çalışma noktasında daha öncesine dayanan bir
tecrübemiz bulunmamaktadır. Şimdiye kadar toplum içinde genellikle kolluk birimleri
suçlularla ve hükümlülerle muhatap oldu. Ülkemiz için denetimli serbestlik yeni bir
infaz anlayışıdır. Hükümlü ile dışarıda çalışmak kurum içinde çalışmaktan çok farklıdır.
Bu nedenle toplum içinde hükümlülerin denetim ve takibi ile onlara yönelik
uygulanacak rehberlik çalışmalarında belli kriterlerin olması ve hükümlülere yönelik
hizmetlerin standartların oluşturulması ve bunun kurumsal bir kültüre dönüştürülmesi
önemlidir.
Kanunlarda kamusal yaptırımlar ve tedbirlerin neler olduğu ve hangi hükümlüler
için bu tedbirlere hükmedileceği açık bir şekilde düzenlenmiştir. Bu konuda bir problem
bulunmamaktadır. Burada tartıştığımız konu kamusal yaptırımlar ve tedbirlerin
uygulanması ile ilgili temel ilkelerin neler olacağıdır.
17
Toplum içinde infaz edilen ceza ve tedbirler konusunda, Avrupa Konseyi
Bakanlar Komitesi’nin Üye Ülkelere Kamusal Cezalar ve Tedbirler Hakkındaki R(92)
16 sayılı Tavsiye Kararı, temel ilkelerin belirlenmesi noktasında rehber alınabilecek
temel kriterlere yer vermektedir. Bu belgede, kamusal ceza ve tedbirlerin tanımı,
konulması ve uygulanmasına ilişkin düzenlemelerin yasalarla yapılması, hükümlünün
infaz sırasında hakkında verilen kararlara karşı şikayet hakkının olması, bu kararların
uygulanması sırasında hükümlünün temel haklarına saygı gösterilmesine ilişkin temel
yaklaşım ilkelerini görmek mümkündür.38
Denetimli serbestlik sistemi ile ilgili temel mevzuat olan 5402 sayılı Kanunda
bir takım temel ilkeleri görmek mümkündür. Buradaki ilkeler, toplum içinde infaz
edilen ceza ve tedbirleri uygulayan personele yönelik temel kriterlerdir. Ancak
Konseyin tavsiye kararlarında yer alan, kamusal ceza ve tedbirlerin yasalarla
düzenlenmesi,39 şikayet prosedürü40 yasalarımızda düzenlenmiştir. Biz denetimli
serbestlik sisteminde, kanunda düzenlenen ve personelin uyması gereken temel ilkeleri
açıklayacağız. Kanunda önemli üç temel ilke düzenlenmiştir. Bunlar, insan onuruna
saygı ve dürüstlük, gizlilik, tarafsızlık ilkeleridir.
1-İnsan Onuruna Saygı ve Dürüstlük
Suç ve ceza tartışmalarında aslında tartışmanın konusu insandır. Suç işleyende
işlediği suç nedeniyle ceza verilecek olanda bu cezaları infaz edecek olanlarda insandır.
İşlediği suç nedeniyle ceza alanların bazı haklarının kısıtlanması söz konusu olsa da bu
kişilerin onuru ve şerefi yasalarla her zaman güvence altına alınmıştır.
İnsan onuru izzetinefis, haysiyet, özsaygı, şeref, erdem, vakar, gurur, saygınlık,
kendine saygı duyma ve başkalarını da kendine saygılı kılma olarak açıklanmaktadır.41
İnsan onuru ve haysiyeti konusunda ulusal ve uluslararası bir çok düzenleme
yapılmıştır. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nin resmi çevirisinde, 1’inci maddede şöyle
yazılıdır: "Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve
38 Bkz. Avrupa konseyi balkanlar Komitesi’nin Üye Ülkelere, kamusal Cezalar ve Tedbirler hakkındaki R(92) 16 sayılı Tavsiye Kararı39 Bkz. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu Madde 2. 40 Bkz. 5402 sayılı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu, Madde 1841 Özön Mustafa Nihat, Osmanlıca Türkçe Sözlük, Bilgi Yayınevi, Ankara,1971 Özön Nejat, Büyük Dil Kılavuzu, YKY.,İstanbul,1995,
18
vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler." Bildirinin 5’inci maddesinde ise bu konu çok daha açık bir şekilde, “Hiç kimseye
işkence yapılamaz, zalimce, insanlık dışı veya onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz ve ceza verilemez” şeklinde düzenlenmiştir. Anayasa’mızın 17’nci maddesinde de insan
onuru güvence altına alınmıştır. Anayasadaki düzenlemeye göre, “Kimseye işkence ve
eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye
tâbi tutulamaz” denilmektedir.
Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunda,
denetimli serbestlik sisteminde çalışanlar için belirlenen temel ilkelerin ilki, “insan
onuruna saygı ve dürüstlüktür.” Denetimli serbestlik görevlileri kamusal ceza ve
tedbirlerin infazı sırasında; insan haklarına saygı, dürüstlük ve kararlılık çerçevesinde
hareket etmeleri gerektiği belirtilirken, görevlerini yerine getirirken aşağılayıcı, onur
kırıcı veya küçük düşürücü davranışlarda bulunmaları da yasaklanmaktadır. Denetimli
serbestlik görevlileri, kişinin sosyal hayatını olumsuz etkileyecek, kararda belirtilen
yükümlülüklerden daha fazla yükümlülüğü hükümlüden yerine getirmesini
istememelidir. Denetimli serbestlik görevlileri infaz sırasında hükümlünün toplum
içinde denetim ve takiplerinde kişiyi rencide etmemeye özen göstermeli, onlara
ailelerinin yanında ya da sosyal ortamlarda küçük düşürücü şekilde davranmamaları
gerekir.
Onur kırıcı davranış ve kötü muamele genellikle kişilerin bazı haklarının
kısıtlanması durumunda söz konusu olabilmektedir. Bu nedenle kolluk görevlileri ile
denetimli serbestlik ve infaz personelinin hükümlü ve tutuklulara yaklaşımı önemlidir.
Kişi ne kadar kötü olursa olsun kötü muamele yapılamaz, onur kırıcı şekilde
davranılamaz. Suçların ceza olarak karşılığı kanunlarda belirtilmiştir. Yargılama
sonrasında kişi yasalara göre cezalandırılmıştır. Denetimli serbestlik ve infaz
personelinin görevi bu kişiyi topluma kazandırmak ve tekrar suç işlemesini önleyecek
tedbirler almaktır. Suçluların ıslahında ve topluma kazandırılmasında en etkili yöntem
suçluda olsa o kişiye insanca muamelede bulunmak ve ona yakın olabilmektir. Ceza
infaz kurumlarındaki tecrübemiz bunu açıkça göstermiştir. Bu nedenle kanunda
belirtilen bu temel ilke uygulamada denetimli serbestlik görevlileri için özel bir öneme
sahiptir.
19
2-Gizlilik
Denetimli serbestlikte sisteminde gizlilik ve karşılıklı güven hükümlünün
topluma kazandırılmasında önemlidir. Denetimli serbestlik sisteminde, cezaların ve
tedbirlerin toplum içinde infazı söz konusudur. Hapis cezasının aksine burada hükümlü
toplum içinde bir kişidir. Ailesi ile hayatını devam ettirebilmekte, okuluna devam
edebilmekte ya da çalışıyorsa işine devam edebilmektedir. Gizliliğe dikkat edilmediği
taktirde kişinin toplum içindeki sosyal hayatının olumsuz etkilenme ihtimali yüksektir.
Bu nedenle kanundaki istisnalar hariç ilgiler dışında denetimli serbestlik sistemi
içerisindeki hükümlülerle ilgili bilgilerin paylaşılmasını kanun yasaklamıştır. Özellikle
gençlerle çalışmada gizliliğe daha çok önem verilmelidir. Okuyan bir gencin
durumunun deşifre olması halinde o kişinin okulda eğitimine devam etmesi zorlaşacağı
gibi arkadaşları tarafından dışlanabilir onuru kırılabilir. Gizliliğin ihlali çalışan bir
kişinin çalıştığı yerde benzer olumsuzlukları yaşamasına yol açabilir. Dolayısıyla
kamusal ceza ve tedbirden beklediğimiz sonucu alamayabiliriz.
Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu,
denetimli serbestlik görevlilerinin öğrendikleri bilgileri, ilgisi dışındaki kişilerle
paylaşmasını yasaklamıştır. Kanun gizlilik ilkesini benimseyerek çalışanların bu ilkeye
göre hareket etmesini istemekte ve görevlilerin; suçtan zarar gören, şüpheli veya sanık,
hükümlü ya da bunların ailesi hakkında öğrenmiş olduğu bilgilerin gizliliğini korumak
zorunda olduklarını, bu bilgiler kanunun zorunlu kıldığı haller dışında hiçbir kurum ve
kişiye verilemeyeceğini düzenlemektedir. Denetimli serbestlik görevlileri cezaların
infazında suçlunun ve ailesinin saygınlığına ve özel hayatın gizliliğine zarar vermemeye
özen göstermelidirler.
Gizlilik, denetimli serbestlik çalışmalarında hükümlü ile daha iyi çalışmanın
önünü açarak hükümlü ile denetimli serbestlik görevlisinin daha çok işbirliği yapmasını
sağlayacaktır. Diğer taraftan kişilerin denetimli serbestlik sistemine dolayısıyla adalete
olan güvenlerini artıracaktır.
3-Tarafsızlık
Denetimli serbestlik görevlileri, kamusal ceza ve tedbirlerin uygulanmasında
ırk, renk, etnik köken, milliyet, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka düşünce yada
20
fiziksel yada akli koşullar nedeniyle ayrımcılık yapamaz, herkese tarafsız ve adil
davranmak zorundadırlar. Kanun denetimli serbestlik çalışanlarının tarafsız davranması
gerektiğini belirtmekte ve çalışanların; davanın taraflarına eşit uzaklıkta olmaları
gerektiğini belirtmektedir.
Denetimli serbestlik uygulamalarında tarafsızlık nasıl sağlanmalıdır?
Kanundaki tarafsızlık ilkesi yeterli olabilecek midir.?
Denetimli serbestlik sisteminde tarafsızlığı sağlamanın en temel yolu
hükümlüler için uygulanacak standartları oluşturmaktır. Başta hükümlülere yönelik
standart ölçme ve değerlendirme aracının olması ve hükümlülere uygulanacak standart
programların bulunması zorunluluktur. Aksi halde çalışanlar hükümlülerin ıslahında ve
topluma kazandırılmasında kendi mesleki bilgi ve deneyimlerine göre hareket
edeceklerdir. Hükümlüler için programlar oluşturulurken farklı farklı uygulamalar
ortaya çıkabilecektir.
Denetimli serbestlik görevlileri, denetim planlarını oluştururken ya da kararları
infaz ederken, hükümlü ile işbirliği yaparak, hükümlünün bireysel ihtiyaçlarını ve
onların sosyal sorumluluklarını göz önünde bulundurmalıdır. Hükümlünün uyması
gereken kuralları cezanın amacını anlayacağı şekilde açıklamalıdır. Hükümlüye karşı
şeffaf olma ve birlikte çalışma denetimli serbestlik görevlisinin tarafsızlığını
pekiştirecektir.
IV.Denetimli Serbestlik ve Yardım Hizmetlerinin Görevleri
Ülkemizde denetimli serbestlik ve yardım hizmetlerinin görevlerini çeşitli
kategorilere ayırarak incelemek mümkündür. Türk Denetimli serbestlik sisteminde,
5402 sayılı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu
en temel Kanundur. Adı geçen kanunda denetimli serbestliğin görevlerinin bir çoğu tek
tek sayılmak suretiyle belirlenmiştir.42 Kanun kategorik bir yaklaşım benimseyerek,
denetimli serbestliğin görevlerini, soruşturma evresindeki görevler, kovuşturma
evresindeki görevler, kovuşturma evresinden sonraki görevler, salıverilme sonrası
görevler olarak dört kısma ayırmıştır.
Ülkemizde denetimli serbestlik, soruşturma ve kovuşturma evresinde bir kısım
görevler üstlenerek aynı zamanda ceza muhakemesinin de bir parçası haline gelmiştir.
42 Bkz. 5402 sayılı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu, Madde 12, 13, 14, 15 inci maddeler.
21
Bu yönüyle denetimli serbestlik sadece mahkemelerin verdiği kararları infaz eden bir
birim olmaktan öte yargılama sürecinde hâkime/mahkemeye de yardımcı olmaktadır.
Türk denetimli serbestlik hizmetlerinin görevlerini genel olarak iki başlık altında
incelemek mümkündür: Denetim ve yardım.
Denetim : Mahkemelerce haklarında alternatif tedbir veya cezalara hükmedilen
şüpheli, sanık veya hükümlülerin takibini yaparak cezalarını toplum içinde çekmelerini
sağlamak ve bunun denetimini yapmak.
Yardım : Suçtan zarar gören mağdurların karşılaştıkları sosyal ve ekonomik
sorunların çözümü ile ceza infaz kurumlarından salıverilen hükümlülerin toplumun bir
bireyi olarak normal insanlar gibi toplum içinde yerini almasını sağlamak için meslek
veya sanat edinmelerinde, iş bulmalarında ve karşılaştıkları diğer güçlüklerin
çözümünde onlara yardımcı olmak.43 Bunun yanında denetimli serbestlik birimi karar
öncesinde mahkemelere rapor hazırlayarak hakimin kişi hakkında en doğru kararı
vermesine de yardımcı olmaktadır.
Buna göre biz denetimli serbestliğin görevlerini genel hatlarıyla ayrıntıya
girmeden üç başlık altında incelemenin uygun olacağını düşünmekteyiz.
1. Toplum İçinde Hükümlülerin Takip ve Denetimi
Denetimli serbestlik (probation) denildiğinde en genel anlamıyla toplum içi
yaptırımları ve tedbirleri kastederiz. Denetimli serbestlik, hükümlülerin topluma
kazandırılmasında alternatif olarak düşünülen bir sistemdir. Alternatif cezalandırma
yolu olarak benimsenen denetimli serbestlikte üç kavrama işaret edilmektedir;
özgürlüğün tamamen ortadan kaldırılması yerine kısıtlanması, sabit bir deneme süresi
için cezanın şarta bağlı olarak ertelenmesi ve ihlali halinde hapse çevrilmesi, bu amaç
için kurulmuş bir birim tarafından hükümlünün denetim ve takibinin yapılması.44
Avrupa Konseyi bu tür cezalandırma şekline “kamusal cezalar ve tedbirler adını
vermektedir.” Bizde bu doğrultuda hapsin alternatifi olan seçenek yaptırımlar için
kamusal ceza ve tedbirler kavramını kullanacağız.
Türk Ceza Adalet Sisteminde, yasalarda yapılan değişikliklerle kamusal ceza ve
tedbirler sisteme dahil olmuştur. Hemen belirtmek gerekirse bizdeki kamusal ceza ve
43 Usta İbrahim, Sesleniş gazetesi, “ Denetimli serbestlik ve yardım hizmetleri”, Aralık 2005 sayı 45 44 Gandini Lusia, Türkiye’de Denetimli Serbestlik ve Yardım Hizmetlerinin geliştirilmesi Semineri, “Avrupa’da diğer ceza yargı sistemindeki denetimli serbestlik servislerinin rolleri”, Ankara 25-28 Ocak 2005
22
tedbirler kanunlarımızda müstakil bir ceza olarak yer almamaktadır. Yasalarımızdaki
düzenlemeye göre kamusal ceza ve tedbirler, hapis cezası yerine seçenek yaptırımlar
(TCK.50), hapis cezasının ertelenmesi (TCK.51) veya hükmün açıklanmasının geri
bırakılması (CMK.231) hallerinde karşımıza çıkmakta ve hapis cezası ile yakın ilişki
içerisinde ve aslında hapis cezasının parçası gibi durmaktadır. Kanunlarımızdaki bu
tedbirlerin ortak özellikleri hapis cezası yerine düşünülmüş olmalarıdır. Bu tedbirler
hapis cezasından ayrı müstakil ceza olmasa da biz anlatımlarımızda bu
tedbirler/yaptırımlar için Avrupa'daki uygulamalara paralel olarak kamusal ceza ve
tedbirler ifadesini kullanacağız.
Kamusal ceza ve tedbirlerle, hapis cezasına alternatifler getirilmiş ve kanunlarda
özel olarak belirlenmiş bazı suçlulara bir şans tanınmıştır. Kamusal ceza ve tedbirler
ülkemizde denetimli serbestlik teşkilatının kurulmasıyla birlikte yeni yeni uygulanmaya
başlanmıştır. Bazı kesimlerce ve toplumun bir kısmı denetimli serbestliğe tereddütle
yaklaşmaktadırlar. Yıllarca ceza olarak sadece hapis cezasının uygulanması, suçu
önlemek için kanunda suçun cezası olarak öngörülen hapis cezasının miktarının
artırılmasının istenildiği bir ceza adalet geçmişine sahibiz. Bu tepkileri anlayışla
karşılamak gerekmektedir. Burada şunu da belirtmek gerekir ki; bazı suçlular için ne
yapılırsa yapılsın, toplum içinde bir ceza da verilse, kişiye uzun süreli hapis cezası da
verilse bu kişilerin ıslahı ve topluma kazandırılması mümkün olamayabilmektedir.
Ancak diğer taraftan bazı hükümlülerin hapis cezası verilmeden, kamusal ceza ve
tedbirler sonucunda topluma kazandırıldığını ve iyi birer birey olduğunu denetimli
serbestlik uygulamalarındaki tecrübelerimizden görmekteyiz.
Hapis cezası, suçu önlemede ve suçluyu ıslahta beklentileri karşılayamamıştır.
Hapis cezasının suçu önleyeceği yönündeki yüksek beklentinin büyük oranda
gerçekleşmediği görülmektedir.45 Hapis cezasının özünde tecrit ve korkutma vardır.
Hükümlünün toplumdan uzak tutulması ve kısıtlı mekanlara hapsedilerek
özgürlüğünden kısıtlanması söz konusudur. Ceza infaz kurumları bütün çabalara
rağmen gelişmeye ve üretkenliğe tam olarak elverişli olmayan ortamlardır.
Ceza infaz kurumlarımızda bir çok çalışma yürütülmektedir. Kamu kurum ve
kuruluşlarıyla, sivil toplum örgütleriyle işbirliği içerisinde bir çok ortak çalışma
yapılmaktadır. Ancak ceza infaz kurumunda hükümlünün geçirdiği süre, kanunla
ihtilafa düşmüş olan kişinin iyileşmesini beraberinde getirmediğini, hükümlünün 45 Kalmthout, Anton M. Van, From Community Service to Community: Albrecht H-J& A.M Van Kalmthout Community Sanctions and Measures in Europa and North America. Max- Planck- Institut für auslandisches und internationales Strafrecht, Freiburg i. Br. 2001
23
topluma uyumunun tahliye sonrasına bırakılmasına sebep olduğunu görmekteyiz. Ancak
belirtmeliyiz ki, suçlu bir geçmişi olmayan, çevresel ve sosyal şartların etkisiyle suça
karışan hükümlülerin genellikle tekrar suça karışmadıklarını söyleyebiliriz.
Ceza infaz kurumlarında yapılan çalışmalar tek başına yeterli değildir.
Hükümlünün ıslahını ve topluma kazandırılmasını sadece ceza infaz kurumlarındaki
çalışmalardan beklemek gerçekle bağdaşmamaktadır. Topluma kazandırmada başarılı
olabilmek için hükümlü ile toplumu mutlaka buluşturmak gerekiyor. Burada gerçek
anlamda bir buluşma kastedilmektedir. Aksi halde toplum olmadan topluma
kazandırmada başarılı olmak neredeyse imkansız gibi gözükmektedir. Hükümlüye
toplumun bir bireyi olduğuna inandırmak gerekiyor. Tecrit, toplumsal dışlanmış ve
ötekileştirme kısır döngüsünü kırmak gerekiyor.
Türk Ceza Adalet Sisteminde, hükümlülerin toplum içinde takip ve denetimini
öngören uygulama genellikle iki halde mümkün olmaktadır. Bunlardan ilki;
mahkemeler hükümlü hakkında, hapis cezası yerine ya alternatif yaptırımlara
hükmetmekte yada hapis cezasını belli şartlar altında ertelemekte ve hükümlüye bir
denetim süresi belirlemekte veya kamu davasının açılmasını erteleyerek hükümlü
hakkında denetimli serbestlik tedbirine hükmetmektedir. Diğer taraftan ceza infaz
kurumlarından şartla salıverilen hükümlülerin geriye kalan cezalarını belli şartlar altında
(bi hakkın tahliye tarihine kadar) toplum içinde tamamlamaları gerekmektedir.
Haklarında yukarıda açıklandığı üzere kamusal ceza ve tedbirlere hükmedilen
kişilerin toplum içinde denetim ve takibi yasalarda belirtilen kurallara uygun olarak
denetimli serbestlik birimlerince yerine getirilmektedir. Bu kararların nasıl infaz
edileceği, infaz sırasında uyulması gereken kurallar ile standartlar, Denetimli Serbestlik
ve Yardım Merkezleri İle Koruma Kurulları Yönetmeliğinde ayrıntılı olarak
düzenlenmiştir. Biz kararların ne şekilde uygulandığı üzerinde durmayacağız. Toplum
içinde hükümlülerin denetim ve takibi ile ilgili olarak önemli birkaç noktaya temas
ederek bu konuyu sonlandırmak istiyoruz.
Burada iki hususun üzerinde durmanın yararlı olacağını düşünüyoruz;
Birincisi, ilk defa basit suç işleyen ve tekrar suç işleme riski bulunmayan
suçluların hapis cezası ile cezalandırması yerine toplum içinde bir cezaya çarptırılması
yerinde olacaktır. Bu kişilerin cezaevine gönderilmeden toplum içinde iyileştirilmesi
denenmelidir. Ancak kamusal ceza ve tedbirlere hükmedilirken, mahkemelerce,
kişilerin tekrar suç işleme riskleri ile başkalarına zarar verme riskleri çok iyi
değerlendirilmelidir. Bazen basit suç işlese de kişinin tekrar suç işleme riski
24
bulunuyorsa kamusal cezaların yada diğer tedbirlerin yeterli olmayacağı
unutulmamalıdır. Aksi halde toplum içine riskli bir kişiyi tekrar bırakmış oluruz ve buda
telafisi imkansız zararların doğmasına neden olmaktadır. O halde hâkimlerimizin
sanıklar için en doğru kararları vermeleri ve isabetli cezalar için, “risk değerlendirme
sistemine”46 mutlak anlamda ihtiyaç bulunmaktadır. Bu aslında etkili bir denetimli
serbestlik sistemi anlamına gelmektedir.
İkinci husus; hükümlülerin topluma kazandırılmasında şartlı salıverilme sistemini
etkin olarak kullanmak önemlidir. Ceza infaz kurumlarındaki uygulamalarla
hükümlülere uygulanan programların ne kadar etkili olduğunu ölçmek tam olarak
mümkün olamamaktadır. Kurumlarda kalan hükümlüler şartlı salıverilme hakkından
yararlanmak için kurumlardaki kurallara uygun hareket etmeleri disiplin suçu işlememiş
olmaları, onların ıslah oldukları, iyileştikleri ve tekrar suç işlemeyecekleri anlamına
gelmez. Şartla salıverilme, hükümlünün belli şartlar altında salıverilmesi anlamına
gelmektedir. Bu süre hükümlüler açısından bir deneme süresidir. Hükümlü hakkında
herhangi bir tedbire hükmedilmeden kurumdan salıverilmesi tehlikeli sonuçların
doğmasına sebebiyet verebilir. Genellikle tehlikeli suçluların salıverildikten sonra
deneme süresi içerisinde bir suça karıştıklarını görmekteyiz.
Ceza infaz kurumlarından salıverilen hükümlüler, denetimli serbestlik
birimlerince toplum içinde takip ve denetimi47 onların topluma kazandırılmasında ve
tekrar suç işlemelerini önlemede etkili olabilmektedir. Ancak bu hususun şartla
salıverilme kararında belirtilmesi gerekmektedir. Hükümlünün henüz cezası
tamamlanmadan toplum içine salıverilmesi sürecinde, infaz dosyasını hazırlayan
cezaevi görevlileri ile şartla tahliye kararını verecek olan hâkimlerin çok dikkatli
olmaları ve özenli davranmaları gerekir. Şartla salıverilme, hapis cezasının henüz
tamamlanmadığı, hapis cezasının geriye kalan kısmının toplum içinde belli şartlar
altında tamamlanacağı anlamına gelmektedir.
Hükümlülerin kapalı kurumlardan toplum içine salıverilmeleri durumlarında bu
hükümlüler hakkında belli kurallar oluşturmak, bu hükümlülerin bir müddet toplum
içinde denetim ve gözetim altında tutmak, suçun tekrarını önlemede ve kişinin topluma
kazandırılmasında etkili olabilecektir. Bu aşamada denetimli serbestliğin belli kurallar
46 Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Üye Ülkelere Kamusal Ceza Ve Tedbirler Hakkında Avrupa Kurallarının Uygulanmasının Geliştirilmesi Konusunda R(2002) 22 Sayılı Tavsiye Kararı, etkili müdahale ve programların oluşturulması, 22. madde.47 Kızmaz age. s.354-355
25
dahilinde hükümlüyü gözetim altında tutarak kontrollü bir şekilde topluma uyumunu
sağlamalıdır.
Bu nedenle etkin bir şartlı tahliye sistemi oluşturulması, tahliye sonrası
hükümlülerin denetimli serbestlik birimlerince takip ve denetimini öngören standartların
belirlenmesi, suçun tekrar edilmesinde, hükümlünün topluma kazandırılmasında ve
dolayısıyla kamu düzeninin korunmasında etkili olacaktır.
Denetimli serbestlik sistemi içerisinde hükümlülerin haricinde birde şüpheli ve
sanıkların toplum içinde takip ve denetimi gibi bir görevi bulunmaktadır. Şüpheli ve
sanıklar hakkında tutuklama yerine verilen adli kontrol tedbirlerinin infazı denetimli
serbestlik tarafından yerine getirilmektedir.
Denetimli serbestliğin soruşturma ve kovuşturma evresindeki görevlerinden ilki,
“Adli Kontrol Tedbirleri”nin infazını gerçekleştirmektir. Adli kontrol, Ceza
Muhakemesi Kanunun 109’uncu maddesinde düzenlenen ve tutuklamaya alternatif
olarak getirilen bir tedbirdir. Adli kontrol, faili özgürlüğünden tamamen yoksun
bırakma yerine, failin belli şartlar altında toplum içinde denetlenmesini ve gözetimini
öngören tutuklamaya alternatif bir sistemdir. Bu haliyle adli kontrol hem özgürlükçü
hem de kamu düzenini koruyucu nitelikte olduğu söylenebilir.48 Ceza Muhakemesi
Kanunu’nun 112’nci maddesinin gerekçesinde, adli kontrol tedbirleriyle kişinin kaçma
riski azaltılması ve hürriyetten tümü ile yoksun kılmanın zararlarının da ortadan
kaldırılmasının amaçlandığı belirtilmektedir.
Adli kontrol tedbirlerinin, suçu önleyici yada suçluyu ıslah edici yönü pek
bulunmamaktadır. Adli kontrol tedbirleri, ceza soruşturmasının/kovuşturmasının
selametle sonuçlandırılmasını hedefleyen genellikle bir kısım önleyici (yurt dışına
çıkmama, belirli yerlere gitmekten men, silah bulundurmamak ve taşıyamamak, hakim
tarafından belirlenen güvence miktarını yatırmak, taşıt kullanmamak gibi) tedbirlerden
oluşmaktadır. Ancak adli kontrol tedbirlerinin bir kısmı da kişinin ıslahına ve topluma
kazandırılmasına (tedavi ve muayene tedbirlerine uymak, eğitime devam etmek, bir
meslek ve sanatla uğraşmak gibi) katkı sağlayacak nitelikte olduğunu söylemek yanlış
olmayacaktır.
Adli kontrol bir koruma tedbiridir ve bu tedbirle ceza yargılamasının en kısa
sürede selametle sonuçlandırılması hedeflenmektedir. Bu nedenle tedbirlerin infazı
sırasında şüpheli kişinin ıslaha ve topluma kazandırılmasına yönelik çalışmalar
48 Öztürk SEZAİ, “Adli Kontrol”, http://www.cte-dsm.adalet.gov.tr/duyuru/baskanlik/rize_cisenti.pdf
26
yürütmek mümkün değildir. Yukarıda da açıklandığı üzere tedbirlerin yerine getirilmesi
kişinin toplum içinde denetimi ve izlenmesi ile yerine getirilebilecektir.
Burada, adli kontrol tedbirlerinin infazının denetimli serbestlik birimlerince mi
yoksa kolluk birimlerince mi yerine getirileceği konusunu tartışmak gerekmektedir.
Adli kontrol tedbirleri içerisinde sayılan, yurt dışına çıkmamak, hâkim tarafından
belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak (karakollara
düzenli imza atmak gibi), sürücü belgesinin alınması, silah taşımamak gibi tedbirlerin
infazı bir takım polisiye tedbirlerle önlenebilecek nitelikte tedbirlerdir. Bu tedbirlerin az
sayıda çalışanı bulunan denetimli serbestlik görevlilerince yerine getirilmesi neredeyse
imkansızdır. Bu nedenle adli kontrol tedbirlerinin yerine getirilmesinde kolluk
birimleriyle sıkı bir işbirliği yapılmaktadır. Aslında bu işin dolaylı olarak kolluk
birimlerine yaptırılması anlamına gelmekte ve lüzumsuz bir bürokrasi
oluşturulmaktadır.
Diğer taraftan denetimli serbestlik sisteminde, hedef kitleyi hükümlüler
oluşturmakta, hükümlülerin ıslahı ve topluma kazandırılması hedeflenmektedir. Henüz
suç işlediği kesinleşmeyen şüpheli yada sanıkların denetimli serbestlik sistemi dahilinde
takibi ve denetimi polisiye tedbirlerin ötesine geçmemektedir. Bu haliyle bünyesinde
sosyolog, psikolog, sosyal çalışmacı, öğretmen gibi uzmanları da barındıran denetimli
serbestlik birimlerinin şüpheli ve sanıklarla bu şekilde meşgul olması emek ve mesainin
boşa harcanması anlamına gelmektedir.
Uygulamada adli kontrol tedbirlerinin büyük kısmı kolluk aracılığı ile takip
edilmektedir. Burada ki açmaz, adli kontrol tedbirlerinin infazından sorumlu olan
denetimli serbestlik birimleri tedbirlerin yerine getirilmesinde kolluk olmadan etkinlik
sağlayamamakta, kolluk birimleri ise bu görevin kendilerine ait olmadığı halde yapıyor
olmaları nedeniyle isteksiz olabilmektedirler. Bu durum adli kontrol tedbirlerinin etkin
bir şekilde infazını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle adli kontrol tedbirlerinin
kolluk birimlerince yerine getirilmesinin daha uygun olduğunu düşünmekteyiz.
2. Mahkemelere Yardımcı Olma
Denetimli serbestlik servislerinin en önemli görevlerinden biriside mahkemelere
yardımcı olmaktır. Hâkimlerin sanıklar hakkında en isabetli kararı verebilmeleri için
yargılama tamamlandıktan sonra hüküm kurarlarken çok dikkatli olmaları
gerekmektedir. Cezanın kişiselleştirilmesi bu noktada önemlidir ve hâkimlerin uzman
kişilerden hüküm öncesi yardım almaları isabetli kararlar açısından önem taşımaktadır.
Denetimli serbestlik ve yardım merkezlerinde görevli uzmanlar, hâkimlerin talepte
27
bulunması halinde hüküm öncesinde sosyal araştırma raporları hazırlamak suretiyle
mahkemelere yardım hizmeti sağlamaktadırlar.
Sosyal araştırma raporu; şüpheli veya sanığın kendisinin ve çevresinin sistemli bir
bakış açısıyla değerlendirildiği ve toplumla bütünleşmesi amacıyla ihtiyaç duyduğu her
türlü hizmet, program ve kaynaklarla ilgili önerileri içeren, soruşturma veya kovuşturma
sırasında şube müdürlüğü veya büroda görevli denetim görevlisi tarafından hazırlanan
bir rapordur49. Sosyal araştırma raporlarıyla, sanığa ve işleği suç/suçlara yönelik
ayrıntılı bilgiler yer almaktadır. Kişinin içinde bulunduğu sosyal çevre, aldığı eğitim
hayatı ve olayları algılayış şekli araştırılmakta ve aslında kişiyi suç işlemeye sevk eden
etkenler etraflıca raporlanmaktadır. Bu rapor cezaların bireyselleştirilmesinde ve hâkim
tarafından kamusal cezaya hükmedilmesi durumunda sanığın ihtiyaçlarını göz önünde
bulundurmasında yardımcı olabilecek nitelikte hazırlanmaktadır. Sosyal araştırma
raporları tamamen hâkimlere karar öncesinde yardımcı olmayı hedeflemektedir.
Mahkemelerin suçun faili hakkında isabetli karar vermesi, o kişinin ıslahı ve
topluma kazandırılmasında şüphesiz çok önemlidir. Yargılama sonucunda suç işlediği
kesinleşen sanıklar hakkında ceza yasalarında çeşitli cezalar öngörülmüştür. Bu
cezalardan herhangi birini tercih etme hâkimlerin takdirine bırakılmıştır. Hakim suçun
faili hakkında, hapis cezası verebileceği gibi bu cezanın ertelenmesine yada hükmün
açıklanmasını geri bırakılmasına da karar verebilir. Burada cezanın bireyselleştirilmesi
ve sanığa en uygun cezanın verilmesi esastır. Türk Ceza Kanununa göre tüm bunlara
karar vermek hâkimin takdirine bırakılmıştır. Hâkim hangi ceza türünü neden tercih
ettiğini gerekçelendirmek ve kararında açıklamak durumundadır.
En uygun cezanın belirlenmesinde tek başına hâkimin bilgi ve tecrübesi yeterli
olabilecek midir? Özellikle kamusal ceza ve tedbirlerin uygulanabildiği durumlarda en
uygun cezanın belirlenmesinde hâkimin uzman yardımına ihtiyacı olabilir. Hâkim,
hüküm öncesinde en uygun kararı verebilmek için sosyal araştırma raporu istemesi
kararında isabet açısından yararlı olacaktır. Bu nedenle denetimli serbestlik
uygulamalarında sosyal araştırma raporları önemli bir yer tutmaktadır ve denetimli
serbestlik görevlilerince de sosyal araştırma raporu önemsenmektedir.
Türk Ceza Adalet Sisteminde, sanıkların yeterli bir değerlendirmeye tabi
tutulmadan haklarında bir ceza verilmesi sistemin zayıf noktalarından birisidir. Ceza
yargılaması esasında iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısım; delillerin
49 Bkz. Denetimli Serbestlik Ve Yardım Merkezleri İle Koruma Kurulları Yönetmeliği, Madde 95
28
değerlendirildiği ve suçun o kişi tarafından işlenip işlenmediğinin araştırıldığı maddi
vakıanın tespiti kısmıdır. Ceza yargılamasının ikinci kısmını ise maddi vakıanın
tespitinden sonra, bu eylemin karşılığı olan cezanın tespiti kısmıdır. Bizim üzerinde
durduğumuz kısım bu ikinci kısımdır. Hâkim suçlu bulduğu sanığa nasıl bir ceza
vermelidir?
Uygulamada ne yazık ki, ceza yargılamasında böyle bir ayrım bulunmamaktadır.
Delilerin değerlendirilmesiyle birlikte hâkim, sanığın kişiliğini ve bu kişiliğe uygun
cezanın ne olabileceğini tam olarak araştıramadan hüküm verme durumunda
olabilmektedir. Bu da cezanın kişiselleştirilmemesine ve dolayısıyla cezalandırmadan
beklenen amaca kavuşulmamasına yol açmaktadır. Bu nedenle, hâkim maddi vakıayı
tespit ettikten sonra, hakkında karar vereceği sanığa tanımak için denetimli serbestlik
biriminden rapor isteyebilmelidir. Yasalardaki eksikliklere rağmen bu süreçte hüküm
öncesi hazırlanan sosyal araştırma raporları etkili olabilir.
3. Yardım Hizmetleri Denetimli serbestliğin önemli görevlerinden birisi de yardım hizmetleridir.
Ülkemizde denetimli serbestlik ve yardım merkezlerince hem suçtan zarar gören
mağdurlara yardım hizmeti sağlanmakta hem de ceza infaz kurumlarından tahliye olan
hükümlülere yardım yapılmaktadır.50
Denetimli serbestliğin doğuşunda ve günümüzde bir infaz modeli olarak
gelişimine, İngiltere, Hollanda, Danimarka, İsviçre ve Fransa gibi bazı ülkelerde
çoğunlukla Hıristiyan hayır kurumları tarafından mahkumlara cezaevinde kaldıkları
süre içerisinde ve tahliye olduktan sonraki dönemde yaptıkları yardımların51 ve bu
yöndeki organizasyonların etkili olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu nedenle
denetimli serbestlik sisteminde hükümlüye yardım çok önemlidir.
Türk Ceza Adalet Sisteminde, denetimli serbestlik ve yardım hizmetleri birlikte
ele alınmıştır. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun,
Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri İle Koruma Kurulları başlıklı 104’üncü
maddesinde, “Cezaları ertelenen, salıverilen veya haklarında hapis cezası dışında
herhangi bir tedbire hükmedilen hükümlülerin toplum içinde izlenmesi, iyileştirilmesi,
psiko-sosyal problemlerinin çözülmesi, salıverme sonrası korunması ve yargılanan
50 Bkz. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı hakkında Kanun madde 104.51 Kalmthout, A.M.Van, “ Denetimli serbestlik ve Denetimli Serbestlik Hizmetlerine Avrupai Bir bakış Açısı” , Uluslar arası Denetimli Serbestlik Konferansı, Adalet Bakanlığı, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü yayınları, s.13, Ankara
29
kişiler hakkında sosyal araştırma raporlarının düzenlenmesi ve mağdurun korunması
gibi görevleri yerine getirmek üzere denetimli serbestlik ve yardım merkezleri kurulur.”
denilmek suretiyle hükümlülerin toplum içinde takip ve denetimi ile birlikte hükümlüye
ve mağdura yardımı da paralel olarak hüküm altına almaktadır.
Türk denetimli serbestlik hizmetleri, denetimi ve yardımı birlikte ele alan bir
anlayışa sahiptir. Şüphesiz denetimli serbestlik tedbirlerinin yerine getirilmesi,
hükümlünün bir program kapsamında ele alınarak değerlendirilmesi ve planlı bir şekilde
denetlenmesi ile mümkün olacaktır. Denetimli serbestliğin hapis cezasının alternatifi
olan bir infaz sistemi olduğunu söylemiştik. Burada bir kısım suçluların ele alınışı ve
cezalandırılmalarında farklı bir yaklaşım bulunmaktadır. Suçlunun ıslahı için hapis
cezası yerine alternatif tedbirlere veya yaptırımlara hükmedilmektedir. Suçlu
özgürlüğünden tamamen yoksun bırakılmıyor ama denetim altında bir serbestliliğe tabi
tutuluyor. Denetimli serbestliğin bu faklı yaklaşımının altında yatan aslında suçlulara
yardımdır. Denetimli serbestliğin özünde yardım vardır. Bu bakımdan denetimli
serbestlik suçlunun ıslahı ve sosyal ortamdan koparılmaması yönünde suçlulara tanınan
bir fırsattır.
Kamuoyunda suç ve suçlu tartışılırken genellikle cezanın üzerinde durulmaktadır.
Ancak hapis cezaların tek başına suçu önlemede yetersiz kaldığı ve caydırıcı olmadığı
belirtilmektedir.52 İşlediği suç nedeniyle yasalar gereği haklarında ceza verdiğimiz
kişilerin aynı zamanda yardıma ve desteğe ihtiyacı olan kişiler olduğu
unutulmamalıdır.
Suç işleyen ve topluma zarar veren kişi kötü olabilir, kaldı ki bu nedenle de
hakkında mahkemeler tarafından bazı hakları kısıtlanmakta ve bir cezaya
çarptırılmaktadır. İnfaz işiyle uğraşan profesyoneller hükümlünün kötü kişi olduğu
üzerinde durmamalıdırlar.53 Cezaların infazından sorumlu cezaevi çalışanları ve
denetimli serbestlik görevlileri hükümlülerin iyi yönleri üzerinde çalışmayı,
hükümlülerin topluma uyumunda ihtiyaç duydukları becerilerini güçlendirmeyi
hedeflemelidirler.
Denetimli serbestlikte, “denetim ve yardım” birlikte ele alınmaktadır. Denetim
ve yardım madalyonun iki yüzü gibidir. Eğer denetimli serbestliği sadece denetimle
sınırlı tutarsak, suçlulara denetimle birlikte rehberlik, danışmanlık ve psiko-sosyal
yardımlar götürmezsek denetimli serbestlikten beklenen amaç gerçekleşmeyebilir. 52 Faucault, age. s.384, 53 Erem, Faruk, “Suç Bilimi Açısından Adalet Psikolojisi, Suçlu Psikolojisi-Usul Psikolojisi -Mahpusun Psikolojisi”, s. 323, Adil Yayınevi, 1997, Ankara
30
Sadece denetim, kolluk tarafından da rahat belki daha etkili bir şekilde yerine
getirilebilirdi. O halde denetimli serbestlikte, denetimi ve yardımı birlikte ele almak
gerekiyor.54
Türk denetimli serbestlik sisteminde, suçtan zarar gören mağdurlara da yardım
yapılacağı55 hükme bağlanmıştır.56Şimdiye kadar suç ve suçlunun üzerinde durulurken,
sanığın hakları güvence altına alınırken, suç nedeniyle zarara uğrayan mağdurlar
genellikle ihmal edilmekteydi. Yasalarda yapılan son değişikliklerle birlikte mağdurun
hakları da güvence altına alınmıştır.57 Ayrıca mağdurun denetimli serbestlik sistemi
içerisinde ele alınması çok önemlidir. Bir çok Avrupa ülkesinde, denetimli serbestlik
servisleri mağdurları ihmal ederek suçlular üzerinde yoğunlaşmışlardır. Son yıllarda
denetimli serbestlik faaliyetlerine mağdurları da dahil etmeye yönelik eğilimlerin arttığı
gözlemlenmektedir.58
Denetimli serbestlik servislerince yapılan yardım hizmetlerini, suçtan zarar gören
mağdurlar ile ceza infaz kurumlarından tahliye olan hükümlülere yardım olmak üzere
iki başlık altına toplamak mümkündür.
3.1.Suçtan Zarar Gören Mağdurlara Yardım
Suç toplumsal düzene bir saldırıdır. Suçlu davranış sonucu kamu düzeni
bozulduğu gibi o suç nedeniyle doğrudan bir zarar da söz konusudur. Aslında hemen
her suçta bir insan da mağdur olmaktadır. Toplumsal düzeni korumak için suç işleyen
kişiler cezalandırılmakta ve bir takım güvenlik tedbirleri uygulanmaktadır. Bu noktada
suçtan zarar gören kişinin de ihmal edilmemesi ve sürece dahil edilmesi çok önemlidir.
Suçtan zarar gören, kanunun suç saydığı haksız bir fiil nedeniyle doğrudan zarara
uğrayan kişidir. Suçtan zarar görenler genellikle suçun olumsuz sonuçlarına katlanmak
zorunda kalmaktadırlar. Sanık hakları ve sanıklara ilişkin düzenlemelerden sıkça söz
edilirken, suçtan zarar görenler hep ihmal edilmiştir. Bütün dikkatlerin suçluların ıslahı
üzerinde toplandığı, her açıdan mağdurun ihmale uğraması ceza adalet sistemine
yönelik yapılan eleştirilerden birisiydi. Mağdur haklarına ilişkin olarak yasalarda
54 USTA İbrahim, Sesleniş gazetesi, “ Denetimli serbestlik ve yardım hizmetleri”, Aralık 2005 sayı 45 55 Nursal, age. s.313, 56 Bkz. 5402 Sayılı Denetimli Serbestlik Ve Yardım Merkezleri İle Koruma Kurulları Kanunu Madde 13/1 (c), “Suçtan zarar gören kişilerin karşılaştıkları psiko-sosyal ve ekonomik sorunların çözümünde danışmanlık yapmak ve bu kişilere yardımcı olmak.”57 Bkz. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, 233 ve devamı maddeler. 58 Kalmthout, A.M.VAN, “ Denetimli serbestlik ve Denetimli Serbestlik Hizmetlerine Avrupai Bir bakış Açısı”, Uluslar arası Denetimli Serbestlik Konferansı, Adalet Bakanlığı, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü yayınları, s.14, Ankara
31
yapılan yeni düzenlemeler ve denetimli serbestlik kapsamında mağdurun ayrı ve özel
olarak ele alınışı çok anlamlıdır.
Çağdaş toplumlarda suçun toplum üzerindeki etkisi ve topluma maliyeti çok
tartışılmakla birlikte, suçun suç mağdurları üzerindeki etkileri çok fazla
bilinmemektedir. Bir suçun mağduru olan kişi fiziksel ve psikolojik pek çok sıkıntısı
olabilmektedir. Mağduriyet sürecini genelde aşağılanma ve kayıp duyguları izler. Kayıp
maddi olabileceği gibi, bazı manevi değerlere bağlı olarak da ortaya çıkabilmektedir.
Malı çalınan ya da dolandırılan mağdurun kaybı maddidir. Cinsel saldırıya uğrayan
bir genç kızın kaybı daha çok manevidir. Hiç kimse, o kadar kişinin arasından seçilip de
mağdur olmuş olmayı kendine yediremez. Bu, kişilerde psikolojik sıkıntılara neden
olur. Ayrıca suçun yol açtığı hastalıklar da söz konusu olabilir. 59
Etkili bir ceza ve infaz sisteminde mağdurun kesinlikle ihmal edilmemesi gerekir.
Suç nedeniyle mağdurun maddi-manevi kayıplarını, psikolojik durumunu ve yaşadığı
travmayı görmeyen bir ceza adalet sisteminin kamu düzenini sağlamakta zorlanacağını
ve toplumda adalet duygusunu zayıflatacağını belirtmek isteriz.
Bu nedenle yeni yasalarda mağdur hakları düzenlenmiş ve mağdurun zararın
giderilmesine yönelik yaptırımlar öngörülmüştür. Diğer taraftan yasalarda uzlaşma
müessesi60 düzlenerek, mağdur ile fail bir araya getirilmiştir. Bu şekilde mağdura
kendine karşı işlenen suç konusunda karar vermesi sağlanarak sisteme dahil edilmiştir.
Diğer taraftan denetimli serbestlik sistemi içersinde, suçtan zarar gören kişilerin
karşılaştıkları psiko-sosyal ve ekonomik sorunların çözümünde danışmanlık yapmak ve
bu kişilere yardımcı olmak mümkün olabilmektedir. Denetimli serbestlik servislerinde
görevli uzman personel tarafından, mağdurların psiko-sosyal destek sağlanabilmektedir.
Mağdurların suç nedeniyle maddi kayıplarının telafisi ve ekonomik sorunlarının
59 Erem, age. s. 323. .60 Bkz. Ceza Muhakemesi Kanunu madde 253 ve 254
32
çözümü noktasında denetimli serbestlik şubelerinde oluşturulan koruma kurulları61
aracılığı ile yardımcı olunmaktadır.
3.2. Tahliye Sonrası Hükümlülere Yardım
Tahliye sonrası hükümlüye yardım, toplumun pek alışık olmadığı bir kavram.
Denetimli serbestlik sistemi içerisinde tahliye sonrası hükümlülere yardım yapılması
zaman zaman ciddi eleştiri konusu da olmaktadır. Topluma ve kişilere ciddi zarar veren
bir hükümlüye en ağır cezaların verilmesini isteyen toplum, aynı kişiye yardım
edilmesini henüz anlayabilmiş değildir. Tahliye sonrasında hükümlülere yardım
yapılmasına yönelik organizasyonu yapan koruma kurullarında bu tartışmaların halen
devam ettiği bilinmektedir.
Ceza infaz kurumundan salıverilen hükümlü, cezaevi yaşamından sonra yeni bir
hayata adım atmaktadır. Uzun süre ceza infaz kurumlarında kalan mahkumlar için
toplum içinde yaşam hiçte kolay olmamaktadır. Özellikle salıverilme sonrasındaki ilk
haftalar belirsizliklerle doludur. Hükümlünün yeni hayatını planlaması ve bu belirsizliği
ortadan kaldıracak atımlar atması gerekmektedir. Bu ilk dönemler toplumla barışma ve
yeni bir hayat kurma adına hayati öneme sahiptir. İlk dönemlerinde başarılı olamayan
hükümlüler ne yazık ki başarısız olma ve tekrar suç işleme ile karşı karşıya
kalabilmektedir.
Bugün ceza infaz kurumlarında hükümlülerin iyileştirilmesine yönelik bir çok
faaliyet yürütülmekte, hükümlülere yönelik geliştirilen psiko-sosyal destek programları 61 Koruma Kurulları 5402 Sayılı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri İle Koruma Kurulları Kanunun 16 ve 17’inci maddesinde düzenlenmiştir.
KORUMA KURULLARI Madde 16 - (1) Koruma kurulları; adalet komisyonunun bulunduğu yerlerde Cumhuriyet başsavcısının veya görevlendireceği Cumhuriyet başsavcı vekili ya da Cumhuriyet savcısının başkanlığında; baro temsilcisi, belediye başkanı veya görevlendireceği yardımcısı, Cumhuriyet başsavcısı tarafından belirlenecek bir ceza infaz kurumu müdürü, denetimli serbestlik ve yardım merkezi şube müdürü, milli eğitim müdürü, sosyal hizmetler müdürü, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfı temsilcisi, teşkilatı bulunan yerlerde Türkiye İş Kurumu müdürü, Ziraat ve Halk Bankası müdürleri, varsa ticaret ve sanayi odaları, ziraat odaları, borsalar, esnaf ve sanatkarlar birliği yöneticileri ile; varsa kamuya ait fabrikalar ile istekleri halinde o yerde şubesi bulunan kamuya yararlı dernek veya vakıflar ve özel bankaların yönetici seviyesindeki temsilcilerinden Cumhuriyet başsavcısı tarafından uygun görülenlerin katılımı ile oluşur. (2) Koruma kurullarının yazı işleri hizmetleri, şube müdürlüğünce yürütülür.
KORUMA KURULLARININ GÖREVLERİ Madde 17 - (1) Koruma kurullarının görevleri şunlardır:a) Şube müdürlüklerinden iletilen suçtan zarar gören kişilerin karşılaştıkları sosyal ve ekonomik
sorunların çözümü ile ceza infaz kurumlarından salıverilen hükümlülerin meslek veya sanat edinmelerinde, iş bulmalarında, sanat sahibi olanlar ile tarım işletmeciliği yapmak isteyenlere araç ve kredi sağlanmasında, işyeri açmak isteyenlere yardım edilmesinde ve karşılaştıkları diğer güçlüklerin çözümünde yardımcı olmak, çocuk ve genç hükümlülerin öğrenimlerine devam etmelerini sağlamak, diğer hükümlülere bu konuda yardımcı olmak. b) Kanunla verilen diğer görevleri yapmak.
33
uygulanmaktadır. Ceza infaz kurumlarının fiziksel ortamları eskiye oranla ciddi
anlamda iyileştirilmiştir.Tüm bu olumlu gelişmelere rağmen, ceza infaz kurumlarında
hükümlülerle yapılan çalışmalarda hükümlülerin tahliye sonrası yeni bir başlangıç
yapamama kaygılarının62 fazla olduğunu görmekteyiz. Bu kaygı düzeyi hükümlüleri
umutsuzluğun esiri haline getirmekte ve biz bu yolun yolcusuyuz söylemini
güçlendirmektedir.
Kişileri suç işlemeye iten faktörler konusunda çok şey söylenebilir. Ancak belli
başlı nedenler arasında, ekonomik durum, eğitim, yaşanan sosyal ortam, arkadaş
çevresi, uyuşturucu madde kullanımı..vs. sayılabilir. Bu olumsuzluklar devam ettiği
müddetçe kişinin suç işleme riskinin yüksek olduğunu belirtmek gerekir. Ceza infaz
kurumundan salıverilen hükümlünün, salıverilme sonrası kalacak bir yerinin olmaması,
çalışacağı bir işinin bulunmaması ve birlikte olacağı bir ailesinin de bulunmaması bu
kişilerin yeni bir suçun faili olma ihtimallerini yükseltir. Denetimli serbestlik sistemi
içerisinde salıverilme sonrası hükümlüyle yardım yapılmasındaki temel amaç kişilerin
tekrar suç işlemesini önleyici tedbirler almaktır.
Ne yazık ki salıverilme sonrası hükümlüler toplumsal dışlanmışlıkla karşı karşıya
kalmaktadırlar. İşveren suç işleyip ceza infaz kurumlarından salıverilen bir hükümlüye
iş vermek istememekte, ev sahibi evini böyle birine vermekte zorlanmakta, komşular
dışlamakta, okulda akranlar böyle birinden uzak durmaktadırlar. Hükümlünün
iyileştirilmesi ve topluma kazandırılmasına yönelik yapılan çalışmalar ne kadar etkili
olursa olsun toplumun bu bakışı değişmediği müddetçe hükümlülerin ıslahında başarılı
olmak oldukça zor olacaktır. Hükümlülerin topluma kazandırılmasında toplumsal duruş
ve davranış belirleyici olacaktır. Toplum olmadan topluma kazandırmadan bahsetmek
mümkün değildir. Yasalar tarafından bir defa cezaya mahkum olan bir hükümlü,
salıverilme sonrası toplum tarafından devamlı şekilde cezalandırıldığını
düşünebilmektedir. Hükümlülere salıverilme sonrası bir şans verilmediği takdirde onları
suçtan uzak tutmak ve suçu önlemek bu kişiler bakımından kolay olmayacaktır. Toplum
tarafından ikinci bir şans verilmeyen hükümlüler yeni bir hayat kurmak için tekrar suç
işleyerek yeniden cezaevine dönüş yapmaktadır.
Ceza infaz kurumlarında mükerrir suçlularla ilgili yapılan bir araştırmada;
hükümlülere cezaevinden çıktıktan sonra neden tekrar suç işledikleri sorulmuş: Bazı
suçlular yeniden suç işleyip cezaevine geri dönme nedenlerine ilişkin olarak; “toplumsal
dışlanmışlık”, “çevrenin olumsuz bakışı”, “cezaevinden parasız çıkma ve yardım edecek 62 Kızmaz. Age. s.306,
34
kimsenin olmayışı”, “işsiz kalma”, “arzuladıkları bir iş bulamama”, “sabıkalı olma”,
“cezaevinin yarattığı alışkanlık”, “dışarıya ayak uyduramama”, “parasızlık”, “cezaevi
dışındaki hayal kırıklığı”, “suç işlemeyi alışkanlık edinmiş olmak” gibi nedenler
sıralamışlardır.63
Bu nedenle salıverilme sonrası hükümlülere yardım yapılması, o kişilerin topluma
kazandırılmasında önemli bir fonksiyonu yerine getirmektedir. Türk Denetimli
Serbestlik sistemini diğer ülke uygulamalarından ayıran önemli bir özellik koruma
kurulları aracılığı ile salıverilme sonrası hükümlülere yapılan yardımlar
oluşturmaktadır.
Ancak bu yardımların etkili olabilmesi için hükümlülerin toplum içinde etkin
takibi ve denetimi de önemlidir. Ülkemizde şartla salıverilme kurumu etkin olarak
kullanılamadığından tahliye sonrası hükümlüleri kontrollü bir şekilde topluma uyumunu
sağlamada başarılı olunduğunu söylemek mümkün değildir. Bu nedenle salıverilme
sonrası hükümlülerin etkin takip ve denetimini sağlayacak bir şartla salıverilme
modelinin oluşturulması, koruma kurullarının bu kapsamda revize edilerek fonksiyonel
hale getirilmesi, koruma kurullarınca toplum içinde denetim ve gözetim altında tutulan
hükümlülere bir program dahilinde gerekli maddi ve psiko-sosyal desteğin verilmesi
halinde, hükümlülere yapılan yardımları işe yarayacaktır. Aksi halde mevcut
uygulamada hükümlüler bir de denetimli serbestliğe müracaat edelim belki işimize
yarar kolaycılığını tercih etmektedirler. Şu an uygulanan modelde, hükümlüler
açısından Koruma Kurulları, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı ya da Türkiye
İş Kurumu niteliğinde bir organ olarak görev yaptığı değerlendirilmektedir.
V.Genel Değerlendirme ve Sonuç
Suç ve ceza tüm toplumların her zaman gündeminde olmuş insanlık tarihi kadar
eski iki kavramdır. Suçlar, cezalar ve suçların önlenmesi bundan sonrada tartışılacak,
yeni arayışlar hep devam edecektir. Ülkemizde denetimli serbestlik sistemi bu yeni
arayışların bir sonucu olarak kurumsal bir yapıya kavuşmuş yeni ve modern bir
uygulamadır. Denetimli serbestliğin ülkemizde suçluların ıslahı ve topluma
kazandırılması sürecinde alternatif bir model olarak varlığı eksikliklerine rağmen
önemlidir.
63 Kızmaz, age. s.310,
35
Kısa bir sürede, 134 merkezde teşkilatın oluşturulması ve görev yapacak
personelin eğitilerek atanması ciddi bir kazançtır. Bundan sonraki süreçte denetimli
serbestlik sisteminin eksik yönlerinin giderilerek geliştirilmesi ve daha etkin hale
getirilmesi gerekmektedir. Denetimli serbestlik sistemi diğer kurumlarla işbirliği içinde
uygulamalarını güçlendirmesi ve etkinliğini artırması halinde hükümlülerin ıslahına ve
onların tekrar suç işlemesini önlemede önemli bir rol üstlenecektir.
Henüz yeni olan bir sistemi ve bu sistemin sonuçlarını değerlendirmek oldukça
zordur. Uygulamaların zayıf ve güçlü yanlarını belirlemek için biraz daha zamana
ihtiyaç vardır. Ancak dört yıllık uygulamanın sonuçları da bize bir kısım
değerlendirmeleri yapmamamız açısından bazı ip uçları vermektedir.
Denetimli serbestlik servisleri, çeşitli alanlardan uzmanları da barındıran genç ve
dinamik bir personele sahiptir. Çok önemli eğitimler alarak göreve başlayan bu ekip,
devamlı gelişime ve değişime açık bir yapıya sahip olması nedeniyle, yeni sistemin
kendi kurumsal kültürünü oluşturması açısından çok önemli bir fırsattır.
Denetimli serbestlik sisteminin ülkemiz içinde bir fırsata dönüştürülmesi için bazı
tedbirlerin alınması gelecek dönem için lüzumlu gibi gözükmektedir. Geçmiş dört yıllık
tecrübenin çok iyi değerlendirilerek ceza ve infaz alanında denetimli serbestliğe ilişkin
bazı yeni düzenlemeler yapmak sistemi daha güçlü ve etkili kılacaktır.
Denetimli serbestlik ve yardım merkezleri tarafından 2008 yılı içerisinde toplam
64.744 hükümlü ve tutuklu takip edilmiştir. Bunların 17.162’sini adli kontrol tedbiri
uygulanan şüpheli ve sanıklar, 27.110’unu ise Türk Ceza Kanunun 191’inci maddesi
gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararı verilen hükümlüler
oluşturmaktadır. Denetimli serbestlik birimlerince takip edilen hükümlü ve tutukluların
% 72.8’ini, haklarında adli kontrol kararları ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri
verilen kişiler oluşturmaktadır. Denetimli serbestliğe asıl rengini veren kamusal ceza ve
tedbirler anlamına gelen seçenek cezaların çok tercih edilmediği görülmektedir. 2008
yılı içerisinde haklarında mahkemelerce seçenek yaptırımlara karar verilen hükümlü
sayısı 6.688’dir. Bu rakam denetimli serbestlik birimlerince takip edilen vaka sayısının
% 14.8’ini oluşturmaktadır. Denetimli serbestliğe ilişkin kararların dengeli bir dağılım
göstermediği özellikle iki alanda ciddi bir yığılmanın olduğu, asıl seçenek yaptırımların
tercih edilmediği görülmektedir.64
64 Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Denetimli Serbestlik ve Yardım Hizmetlerinden Sorumlu Daire Başkanlığı İstatistikleri
36
Denetimli serbestlik servisinin temel kanunu olan 5402 Sayılı Denetimli
Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunun genel gerekçesinde,
sistemin kurulmasının gerekliliği belirtilmiş,65 genel gerekçedeki değerlendirmeler
doğrultusunda, denetimli serbestlik sisteminin kurulması halinde ceza infaz
kurumlarındaki artışın önemli oranda66 azalacağı,67 hükümlü ve tutukluların toplum
içinde takip ve denetiminin yapılarak maliyetlerin düşürüleceği gibi beklentiler
oluşmuştu. Ancak Kanunun yürürlüğe girdiği 2005 yılından bu yana ceza infaz
kurumlarının mevcudu 2005 yılı Aralık ayı itibariyle 55.870 iken 2009 yılı Ekim ayı
itibariyle 116.870 olmuştur. Üç yıl içinde ceza infaz kurumları mevcudunun % 100
arttığı görülmektedir.68
2005 yılında denetimli serbestlik dahil ceza ve infazla ilgili bir çok yasa
yürürlüğe konuldu. Bu yasalarla ceza ve infaz politikasında önemli değişiklikler
yapıldı.69 Burada ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlü tutuklu oranlarının ülke
nüfusu da düşünüldüğünde fazla olup olmadığı,hükümlü ve tutuklu sayılarındaki artış
tartışılabilir. Ancak biz bu tartışmaların detayına girmeden konuyu denetimli serbestlik
açısından değerlendirerek daha etkin bir denetimli serbestlik sistemini oluşturmak için
naçizane birkaç öneride bulunacağız.
Kamusal Ceza ve Tedbirler Müstakil Bir Yaptırım Olarak Ceza Kanununda Düzenlenmelidir:
Ceza ve infaz politikalarının temel dayanağı yasalardır. Burada üzerinde durmak
istediğimiz husus denetimli serbestliğin temel ceza yasalarındaki duruşu ile ilgilidir.
Ceza kanunlarında hapis ve para cezası belirleyici özelliğini ve ağırlığını
hissettirmektedir. Bir suç karşılığında uygulanan yaptırım eskiden olduğu gibi yine
hapis ve para cezasıdır.70
Denetimli serbestlik sisteminin etkin olabilmesi için, Türk Ceza Kanununda,
temel ceza olarak hapis ve para cezasına ilaveten, kamusal cezalarında müstakil ceza
olarak kanunda yer alması çok önemlidir. Hapis cezalarının çeşitlerinin sıralandığı gibi
Kanunda kamusal cezaların neler olduğu da tek tek sıralanabilir. 65 Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu, Genel Gerekçesi,66 Nursal/Selcen, age. s. 444, 67 Kamer Vehbi Kadri, "Denetimli Serbestlik Kararlarının İnfazı", s.7, adalet yayınları, 2007 ANKARA68 Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü İstatistikleri, http://www.cte.adalet.gov.tr/69Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK’in Türkiye’de Denetimli Serbestlik Hizmetlerinin Geliştirilmesi Projesi Açılış Konuşması, Denetimli Serbestlik ve Yardım Hizmetleri Daire Başkanlığı yayınları, yayın no: 2, s.6-7, Ankara70 Bkz. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu Madde 45 vd.
37
Kamusal cezaların kanunlarda yer almadığı halde kurulan bir denetimli serbestlik
sisteminin etkinliği her zaman tartışma konusu olacak ve denetimli serbestlik
servislerinin varlığı tartışılır hale gelebilecek hatta zamanla denetimli serbestlik
çalışanları var olma mücadelesi verebilecektir.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin, Üye Ülkelere Kamusal Ceza ve Tedbirler
Hakkında Avrupa Kurallarının Uygulanmasının Geliştirilmesi Konusunda R(2000) 22
sayılı Tavsiye Kararında, üye ülkelere, kamusal ceza ve tedbirlerin daha etkin
uygulanması için, kamusal ceza ve tedbirlerin oluşturulması, hükmedilmesi ve
uygulanmasına ilişkin mevzuat, uygulama ve politikaların gözden geçirilirken tavsiye
kararının ekinde düzenlenen ilkeleri rehber edinmeleri tavsiye edilerek, kamusal ceza ve
tedbirlerin kullanımının geliştirilmesi için ve özellikle yeni yasalar yapılırken, yasa
koyucu belirli suçlar bakımından bir referans ceza olarak hapis cezası yerine, bir hapis
dışı ceza ve tedbire yer vermeyi dikkate almayı, yeni kamusal ceza ve tedbirler
oluşturması için düzenlemeler yapılmasını tavsiye edilmektedir.71
Sanık/Hükümlü Risk değerlendirme Sistemi Oluşturulmalıdır:
Etkin bir ceza ve infaz sisteminden bahsetmek için, sanık ve hükümlülerin
sistematik olarak değerlendirilmesini sağlayacak risk değerlendirme sisteminin
oluşturulması gerekmektedir. Yeni yasalarda hâkimlere verecekleri cezalar konusunda
geniş takdir yetkileri verilmiştir. Yargılama sonrası hâkimin isabetli karar verebilmesi
için karşısında yargıladığı kişiyi iyi tanıması gerekmektedir. Bugün ceza adalet
sisteminde hüküm öncesinde sanıkların, infaz sırasında hükümlülerin sistematik olarak
değerlendirildiği ve değerlendirme sonuçlarına göre karar verildiği bir risk
değerlendirme sistemi bulunmamaktadır. Diyebiliriz ki, ceza adalet sisteminin belki de
en zayıf noktalarından birisini bu eksiklik oluşturmaktadır.
Suç işleyen kişilerin, hüküm öncesinde yeniden suç işleme riski olup olmadığı,
topluma yada kendisine zarar verme riski taşıyıp taşımadığı yönlerinden
değerlendirilmesi ve suçluların bu değerlendirme sonuçlarına göre cezalandırılması
gerçek adaleti sağlama açısından önemli bir avantaj sağlayabilir. Aksi halde
mahkemelerden hâkimlerin takdirine göre benzer durumlar için farklı farklı kararların
çıkması muhtemeldir.
71 Nursal Necati, “Uluslar arası Cezaevi Kuralları”, s.59, 60, II. Baskı, 2006 ANKARA.
38
Bazı tehlikeli suçluların tam bir değerlendirmeye tabi tutulmadan kamusal
cezalara hükmedilmesi toplum açısından bir risk teşkil edeceği gibi denetimli serbestlik
sisteminin de başarısızlığını beraberinde getirecektir. Bazı durumlarda da hapis cezasına
hükmedilmeden kamusal cezalarla ıslahı ve iyileştirilmesi mümkün olan bir kişinin
hapis cezası alarak toplumdan tecrit edilmesi o kişi için çok yıkıcı olabilmektedir.
Uygulamada hâkimlerin suçlular hakkında seçenek cezalara hükmetme
konusunda çekingen davranmalarının altında suçluları tam olarak tanıyamamaları
gelmekte, risk almak istemeyen hâkimler genellikle klasik yöntem olan hapis cezasını
tercih etmektedirler. Suçu işlediği sabit olan kişilere hangi cezaların verilmesi gerektiği
konusunda hakimlerin uzman yardımına ihtiyaçları bulunmaktadır. Objektif bir risk
değerlendirme sisteminin oluşturularak, hüküm öncesi raporlarla hâkimlere bu noktada
katkı sağlanmalıdır.
Risk değerlendirme sisteminin oluşturulması hâkimlere isabetli karar vermelerini
sağladığı gibi, hüküm sonrasında kişiye uygulanacak iyileştirme programlarının
belirlenmesine de katkı sağlayacaktır. Risk değerlendirme sistemi ceza infaz
kurumundan salıverilecek hükümlüler içinde çok önemlidir. Kişinin yargılama
sürecinden salıverilme sürecine kadar geçirdiği tüm süreçlerin değerlendirildiği
durumlarda cezaların da etkin infazını sağlanmış olacaktır.
Etkin Bir Şartlı Tahliye Sistemi Oluşturulmalı Tahliye Sonrası
Hükümlülerin Toplum İçinde Takibi Yapılmalıdır:
Şartla tahliye, hükümlülerin, hapis cezalarının bir kısmını ceza infaz
kurumlarında tamamladıktan sonra geriye kalan cezalarını belli şartlar altında toplum
içinde çekmek üzere salıverilmeleri anlamına gelmektedir. Bu şekilde tahliye olan ve
toplum içine salıverilen hükümlüler, geriye kalan cezalarını toplum içinde
çekeceklerinden denetimli serbestlik ile şartla tahliye arasında bir ilişkinin varlığını
kabul etmek gerekir.
Ceza infaz kurumlarında kalan hükümlülerin nasıl ve hangi yöntemlerle tahliye
edilecekleri 5275 sayıl Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda
ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir.72 Kanundaki düzenlemede açık olmamakla birlikte
şartla tahliye edilen hükümlülerin denetim altına alınması gerektiğine vurgu
yapmaktadır. Ancak uygulamada tahliye sonrası denetim altına alınarak haklarında 72 Bkz. 107 ve 108’inci maddeleri.
39
yükümlülük verilen hükümlü sayısı çok azdır. Bu kapsamda şartla tahliye edilerek
denetimli serbestlik birimlerince takip edilen hükümlü sayısı 2006 Ocak-2009 Nisan
tarihleri arasında toplam 605 kişidir.73 Oysa Ceza infaz kurumundan bu rakamdan kat
kat fazla hükümlünün tahliye edildiği bilinmektedir. Bu hükümlülerin toplum içinde
denetim ve takibi mutlaka yapılmalıdır.
Öncelikle etkin bir şartla tahliye sistemi oluşturulmalıdır. Şartla tahliye
hükümlünün cezaevi yaşamından toplum içinde yasalara uygun bir yaşama geçişlerine
yardımcı olmayı amaçlamalı, kamu güvenliğini sağlamaya ve toplumda suçluluğu
azaltmaya katkıda bulunmalıdır.74 Bunu sağlamak için şartla tahliyesine karar verilecek
hükümlülerin salıverilmeleri halinde tekrar suç işleyip işlemeyecekleri, topluma için bir
tehlike oluşturup oluşturmadıkları standart ölçme değerlendirme araçlarıyla belirlenmeli
ve bu durum raporlaştırılmalıdır.
Şartla tahliyelerine karar verilen hükümlülerin topluma uyumlarını
kolaylaştıracak şekilde bazı yükümlülükler öngörülmeli ve cezalarını dışarıda
tamamlayana kadar denetimli serbestlik birimlerince bu kişilerin etkin denetimi
sağlanmalıdır. Dışarıda gözetim altında takip edilmeyen özellikle tehlikeli hükümlüler
suç örgütlerine katılabilmekte ve toplum açısından ciddi tehlike oluşturabilmektedirler.
Suçu önlemede etkinliği sağlamak için şartla tahliye edilen hükümlülerin bir program
dahilinde takibi75 zorunludur. Bunu sağlamak için infaz yasasında şartla tahliyenin
esasları yeniden belirlenmeli, tahliye olan hükümlünün dışarıda denetim ve takibinin
nasıl yapılacağına dair temel ilkelere tespit edilmelidir. Bu noktada tahliye sonrası
hükümlülere yardım yapma görevi bulunan koruma kurullarının hükümlülere yardım
fonksiyonu devam ederken toplum içinde özellikle tehlikeli hükümlülerin denetim ve
takibinde tekrar suç işlemeyi önleyecek tedbirlerin alınmasında kurumlar arası
işbirliğini sağlamalıdır. Tahliye olan bir tehlikeli suçlunun takip ve denetiminde
denetimli serbestlikle birlikte kolluk birimleri, sosyal hizmetler, yerel yönetimlere de
görevler düşebilir. Bu nedenle koruma kurullarının bu çerçevede yeniden revizyonu
kamu düzenini sağlamada etkinliği artırabilir.
Denetim ve Uygulamaya Yönelik Ulusal Standartlar Oluşturulmalı,
Hükümlüler için Programlar Geliştirilmelidir:
73 Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü verileri74 Nursal Necati, “Uluslar arası Cezaevi Kuralları”, s.46, 47, II. Baskı, 2006 ANKARA. 75 Kızmaz, age. s.355,
40
Hükümlülerin toplum içinde takip ve denetimi belli bir disiplini gerektirir. Kabul
etmek gerekir ki, toplum içinde belli hakları kısıtlanmış olan hükümlülerin denetim ve
takibi sonrasında iyileştirilerek topluma kazandırılması kolay olmamaktadır. Denetimli
serbestlik çalışanlarının sorumluluğu cezaevi çalışanına göre daha fazladır. Denetimli
serbestlik görevlileri, kamusal ceza ve tedbirlerin infazı sırasında, hem kendilerini
koruyacaklar, hem toplumun zarar görmemesini sağlayacaklar hem de hükümlünün
topluma kazandırılması ve tekrar suç işlemesini önleyici uygulamaları
gerçekleştireceklerdir. Denetimli serbestlik, bir çok çalışmanın birlikte yürütüldüğü bir
uygulamadır.
Tüm bu çalışmaları bir standarda bağlamadan, uygulamaya yönelik temel ilkeleri
belirlemeden yürütmek oldukça riskli ve belirsiz bir durumdur. Denetimli serbestlik
birimleri bu çalışmaları belli bir standart içinde yürütmektedir. Yönetmelikte yer alan,
denetim planı ve denetleme planı formlar bu standartlardan bir kısmıdır. Ulusal
standartların oluşturulması için bu yöndeki çabalar geliştirilerek devam ettirilmelidir.
Diğer taraftan, denetimli serbestlik birimlerince takip edilen hükümlülerin
topluma kazandırılması ve tekrar suç işlemelerini önlemek için etkili müdahale
programları geliştirilmelidir.76 Hükümlüyü suç ilemeye iten faktörler belirlenmeli,
kişinin tekrar suç işlememesi için diğer kurum ve kuruluşlarla işbirliği içinde
hükümlüye belli bir program dahilinde bazı programlar uygulanmalıdır.
Denetimli Serbestlik Kararlarının İnfazında Toplumsal Katılım
Sağlanmalıdır:Denetimli serbestlik, toplumla çalışmanın zorunlu olduğu bir ceza ve infaz
modelidir. Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları
Yönetmeliği denetimli serbestliği, mahkemece belirtilen koşullar ve süre içinde,
denetim ve denetleme planı doğrultusunda şüpheli, sanık veya hükümlünün toplumla
bütünleşmesi açısından ihtiyaç duyduğu her türlü hizmet, program ve kaynakların
sağlandığı toplum temelli bir uygulama olarak tanımlamıştır.
Yıllarca suçun karşılığında hapis cezasını uygulayan bir toplumsal geleneğe
sahibiz. Bu geleneksel yaklaşım halen devam etmektedir. Kamuoyu halen cezaların
caydırıcı olmadığını tartışarak daha fazla hapis cezası isterken, kamusal ceza ve 76 Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Üye Ülkelere kamusal ceza ve tedbirler Hakkında Avrupa Kurallarının Uygulanmasının Geliştirilmesi Konusunda R(2000) 22 sayılı Tavsiye Kararı,Ek-2 “Etkili Müdahale ve Programların Oluşturulması” Madde 19 vd.
41
tedbirlerin kanunlarda yer almasında ve mahkemelerce verilen bu cezaların
uygulanmasında zorlanılacağı açıktır. Kamuoyundaki bu baskı yasa koyucuyu da
etkilemekte ve toplumdaki anlayış ve beklenti doğrultusunda kanunlar yasalaşmaktadır.
Denetimli serbestlik uygulamalarında toplumsal katılımı sağlamak üzere bazı
yasal tedbirlerin alındığını görmekteyiz. 5402 sayılı yasada, denetimli serbestlik
servislerinde gönüllü kişilerin77 çalışmasına imkan verilmiş, kamu kurum ve
kuruluşlarıyla işbirliği yapılmasına açıkça düzenlemiştir.78
Kamusal ceza ve tedbirlerin yerine getirilmesinde yer alan özel kişiler kamu
kurum ve kuruluşları dahil toplum genelinin bu ceza ve tedbirleri anlamasını ve bu
tedbirlerin, suçlunun davranışına karşı uygun ve inanılır yaptırımlar olduğunu
kavramasını sağlamak için, kamusal ceza ve tedbirlerin özelliklerini ve içeriğini, bu
tedbirlerin kim tarafından nasıl yerine getirildiğini topluma anlatılması gerekmektedir.79
Hapis cezasına başvurunun azaltılarak kamusal ceza ve tedbirlerin
artırılmasından elde edilen yararlar konusunda, siyasi ve idari liderler ile toplumun
geneli bilgilendirilmelidir. Bunun yanında kamusal ceza ve tedbirlerin anlatılması için
basın ve halkla ilişkiler konusunda açık politikalar belirlenmelidir.80
77 Bkz. 5402 sayılı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu, Madde:2278 Bkz. 5402 sayılı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu, Madde:979 Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Üye Ülkelere kamusal ceza ve tedbirler Hakkında R(92) 16 sayılı Tavsiye Kararı, “Toplumsal Katılım” Bölüm VII80 Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Üye Ülkelere kamusal ceza ve tedbirler Hakkında Avrupa Kurallarının Uygulanmasının Geliştirilmesi Konusunda R(2000) 22 sayılı Tavsiye Kararı, EK-2, Kamusal Ceza ve Tedbirlerin İnanırlığının Geliştirilmesi (Adli makamlar, tamamlayıcı kurumlar, kamuoyu ve politikacılar bakımından)
42
KAYNAKÇA
Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü İstatistikleri, http://www.cte.adalet.gov.tr/ (erişim tarihi: 11.09.2009)
Centel, Nur, (2001), Cezanın Amacı ve Belirlenmesi, Prof. Dr. Turhan Tufan Yüce’ye Armağan, İzmir, Dokuz Eylül Üniversitesi Yayını.
Çetintürk, Ekrem, (2008), Onarıcı Adalet, Ankara, HD Yayıncılık.
Dönmezer, Sulhi; Erman Sahir (1994), Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku Genel Hükümler, 2.Baskı, İstanbul, Beta Yayınevi, C.2.
Erem, Faruk, (1997) Suç Bilimi Açısından Adalet Psikolojisi, Suçlu Psikolojisi-Usul Psikolojisi -Mahpusun Psikolojisi, Adil Yayınevi, Ankara
Foucault, Michel, (2006), Hapishanelerin Doğuşu, Ankara, İmge.
Gandini Lusia, Türkiye’de Denetimli Serbestlik ve Yardım Hizmetlerinin geliştirilmesi Semineri, “Avrupa’da diğer ceza yargı sistemindeki denetimli serbestlik servislerinin rolleri”, Ankara 25-28 Ocak 2005
Kamer Vehbi Kadri, (2007), Denetimli Serbestlik Kararlarının İnfazı, Adalet Yayınları, ANKARA.
Kamer, Vehbi Kadri, (2008), Ceza Adalet ve İnfaz Sistemi İçinde Denetimli Serbestlik Sisteminin Önemi, Adalet Dergisi, 31. Sayı, Mayıs 2008, s.66-74.
Kalmthout, A.M.Van, Uluslararası Denetimli Serbestlik ve Yardım Konferansı’nda yaptığı konuşma, İstanbul, 14-16 Kasım 2005.
Koca, Mahmut, Tutuklamada Orantılılık İlkesi Çerçevesinde 2002 CMUK Tasarısının Adli Kontrol Tedbirinin Değerlendirilmesi, DEÜHFD, C.5, s.2, 2003, s.174-181.
Kızmaz, Zahir, (2006), Cezaevi Müdavimleri-İnatçı Suçlular, Ankara, Orıon Yayınevi
Nuhoğlu Ayşe, Çocuk Ceza Hukukunda Erteleme ve Yargı Dışı Önlemler, Prof.Dr. Nuri Çelik’e Armağan, 2001.
Nursal, Necati, Selcen Ataç, (2006), Denetimli Serbestlik ve Yardım Sistemi, Ankara, Yetkin.
Nursal Necati, (2006), “Uluslar arası Cezaevi Kuralları”, 60, II. Baskı, Ankara
Özön Mustafa Nihat, Osmanlıca Türkçe Sözlük, Bilgi Yayınevi, Ankara,1971
Özön Nejat, Büyük Dil Kılavuzu, YKY.,İstanbul,1995,
43
Öztürk SEZAİ, “AdliKontrol”,http://www.ctedsm.adalet.gov.tr/duyuru/baskanlik/rize_cisenti.pf (erişim tarihi: 11.08.2009)
Sağıroğlu, Mustafa ( 2006 ) Koşullu Salıverilme, Mükerrerlik, Özel İnfaz Usulleri ve Denetimli Serbestlik Sistemi ile İlişkileri, Adalet Dergisi, S. 22-31.
Taşkın, Ahmet (2004), Türkiye’nin Cezaevi Gerçeği, Ankara.
Tırtır, Mustafa (2007), Kişiye Özgü Tedbir, Güncel Hukuk Dergisi, Mayıs, s.11-16.
Umbreıt, Mark S.’den aktaran Ekrem Çetintürk, The Handbook of Victim Offender Mediation, s.1.
Usta İbrahim, Sesleniş Gazetesi, “ Denetimli Serbestlik ve Yardım Hizmetleri”, Aralık 2005, sayı 45.
44