136
1 BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞ 1.1. Çalışmanın Konusu Anadolu dışında yaşayan, Dış Türklerle ilgili olarak yapılan bu çalışmanın konusu; SSCB’nin yıkılmasından sonra, ortaya çıkan beş Türk Cumhuriyeti; Azerbaycan, Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Akdeniz’de bağımsız yaşayan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, çeşitli ülkelerin siyasi sınırları içinde yaşayan Özerk Türk Cumhuriyetleri; Başkurdistan, Çuvaşistan, Dağıstan, Gagauz, Hakasya, Balkar (Malkar), Kırım, Saha (Yakutistan), Tatar, Karakalpak, Nahçivan, Karaçay, Kafkaslarda azınlık şeklinde yaşayan; Ahıska (Mesket), Kumuk, Nogay, Derbent, Karapapak, Balkanlar’da yaşayan; Makedonya, Bulgaristan, Rodos, Ortadoğu ve Yakın Asya’da yaşayan; Suriye, Irak, İran, Afganistan Türklerinin halk inançlarını doğum, evlenme, ölüm ve diğer konulardaki uygulamalara göre ele alıp, alt kimlikten (Özbek, Tatar, Kırgız, Nogay vb.) yola çıkarak, Türklerin “Üst Türk kimliğinde 1 ” bir olduğunu ortaya koymaktır. Türk dünyası, günümüzde 210 milyon nüfusu ile bir sayısal güce sahiptir. Aynı zamanda, Dış Türklerin yaşadıkları Asya kıtası ve Anadolu Yarımadası, dünya hakimiyet teorisyenlerine göre, dünyanın Heartland (Kalbgâh)’ı kabul edilmektedir. Bununla birlikte, Türk coğrafyası, kritik güç olarak adlandırılan, petrol ve doğal gaz yataklarının 3/2 sine sahiptir ki bu da Dış Türkleri ve coğrafyalarını çok önemli hale getirmektedir. Ancak, Türkler ne yazık ki günümüzde yeterince birbirleri ile iyi ilişkiler geliştirememişler, birlikte hareket etme ve güç birliğine varmada tarih, ülkü ve kültür şuuruna erişememişlerdir. Dış Türklerinin sahip oldukları özellikler, Dış Türklerni birbirlerine yaklaştırıp potansiyel bir dünya Türk gücü olmaya zorlamaktadır. Aynı zamanda tarih, dil, ülkü ve kültür birliği, Türklerin bir noktada birleşmesinde, olumlu bir etken olarak kullanma zorunluluğu doğurmaktadır. Bu amaçla; tez, Dış Türklerin kültürün bir alt dalı olan, halk inançları hususunda doğumda, evlenmede, 1 Tezde Üst Kimlik terimi, etnolojik anlamda kullanılmıştır. Kastedilen aynı köklere sahip alt gurupların ana kimlikte buluşmasıdır. Türk Üst kimliği: Anadolu Türkleri, Özbek, Kazak, Azeri, Kıbrıs Türkleri, Yakut, Gagauz, Çuvaş, Çerkez, Bayır-Bucak, Pomak, Rodos Türkleri…den oluşmaktadır.

BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

  • Upload
    others

  • View
    1

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

1

BİRİNCİ BÖLÜM

GİRİŞ

1.1. Çalışmanın Konusu

Anadolu dışında yaşayan, Dış Türklerle ilgili olarak yapılan bu çalışmanın

konusu; SSCB’nin yıkılmasından sonra, ortaya çıkan beş Türk Cumhuriyeti;

Azerbaycan, Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Akdeniz’de

bağımsız yaşayan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, çeşitli ülkelerin siyasi

sınırları içinde yaşayan Özerk Türk Cumhuriyetleri; Başkurdistan, Çuvaşistan,

Dağıstan, Gagauz, Hakasya, Balkar (Malkar), Kırım, Saha (Yakutistan), Tatar,

Karakalpak, Nahçivan, Karaçay, Kafkaslarda azınlık şeklinde yaşayan; Ahıska

(Mesket), Kumuk, Nogay, Derbent, Karapapak, Balkanlar’da yaşayan;

Makedonya, Bulgaristan, Rodos, Ortadoğu ve Yakın Asya’da yaşayan; Suriye,

Irak, İran, Afganistan Türklerinin halk inançlarını doğum, evlenme, ölüm ve

diğer konulardaki uygulamalara göre ele alıp, alt kimlikten (Özbek, Tatar,

Kırgız, Nogay vb.) yola çıkarak, Türklerin “Üst Türk kimliğinde1” bir olduğunu

ortaya koymaktır.

Türk dünyası, günümüzde 210 milyon nüfusu ile bir sayısal güce sahiptir.

Aynı zamanda, Dış Türklerin yaşadıkları Asya kıtası ve Anadolu Yarımadası,

dünya hakimiyet teorisyenlerine göre, dünyanın Heartland (Kalbgâh)’ı kabul

edilmektedir. Bununla birlikte, Türk coğrafyası, kritik güç olarak adlandırılan,

petrol ve doğal gaz yataklarının 3/2 sine sahiptir ki bu da Dış Türkleri ve

coğrafyalarını çok önemli hale getirmektedir. Ancak, Türkler ne yazık ki

günümüzde yeterince birbirleri ile iyi ilişkiler geliştirememişler, birlikte hareket

etme ve güç birliğine varmada tarih, ülkü ve kültür şuuruna erişememişlerdir.

Dış Türklerinin sahip oldukları özellikler, Dış Türklerni birbirlerine yaklaştırıp

potansiyel bir dünya Türk gücü olmaya zorlamaktadır. Aynı zamanda tarih, dil,

ülkü ve kültür birliği, Türklerin bir noktada birleşmesinde, olumlu bir etken

olarak kullanma zorunluluğu doğurmaktadır. Bu amaçla; tez, Dış Türklerin

kültürün bir alt dalı olan, halk inançları hususunda doğumda, evlenmede,

1 Tezde Üst Kimlik terimi, etnolojik anlamda kullanılmıştır. Kastedilen aynı köklere sahip alt gurupların ana kimlikte buluşmasıdır. Türk Üst kimliği: Anadolu Türkleri, Özbek, Kazak, Azeri, Kıbrıs Türkleri, Yakut, Gagauz, Çuvaş, Çerkez, Bayır-Bucak, Pomak, Rodos Türkleri…den oluşmaktadır.

Page 2: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

2

ölümde ve hayatın diğer safhalarında, ortak bir paydaya sahip olduklarını,

ortaya koymak için hazırlanmıştır.

1.2. Çalışmanın Amacı

Bu çalışmayı hazırlamadaki amaç; dış Türkler dediğimiz Anadolu

dışındaki Türkleri; önce siyasi olarak; bağımsız, özerk, azınlık şekillerine göre

ayırıp, daha sonra da, bu Türk topluluklarının halk inançlarını, Yaşar Kalafat’ın

eserleriyle tespit ettiği nispette ele alıp:

• Türk Halk inançlarının, Türk dünyasının hemen her kesiminde, aynilik

gösterdiğini ama bu ayniliğin birliktelik adına kullanılmadığını ortaya

koymaktır.

• Anadolu Türklüğü ile Dış Türkler arasında, halk inançlarının Mustafa Kemal

Atatürk’ün de belirttiği gibi bir kültürel köprü oluşturabileceğini ortaya

koymaktır.

• Dış Türklerin; dil, din, siyasi otorite ve yaşadıkları coğrafyalarda farklılık arz

etmesine rağmen; doğum, evlenme, ölüm ve diğer alanlarla ilgili halk inançları

uygulamalarında, ortak özellikleri taşıdıklarını ortaya koymaktır.

• Alt Türk kültürel kimliğinden (Tatar, Özbek, Nogay, Saha Türkleri vb.) üst

Türk Halk Kültürünün oluşturulabileceğini göstermektir.

• Halk inançlarının, Türk Halkları arasında kaynaştırıcı ve birleştirici bir rol

oynayabileceği hususunu da ortaya koymaktır.

1.3.Çalışmanın Önemi

Türk Dünyası; özellikle SSCB’nin dağılmasından sonra şekillenmiş ve

önemli hale gelmiş, bu önem, dünyada Türk Dışı unsurlar tarafından idrak

edilmesine karşın, Türkler tarafından akıllı ve verimli bir şekilde

değerlendirilememiştir. Mustafa Kemal Atatürk’ün, Dış Türklernin öncelikli

çözülmesi gereken probleminin, “kültür meselesi” olduğunu belirtmesine

rağmen, Türk Dünyası halen ortak bir tarih, kültür, dil ve alfabe birliğinin ortaya

konulmasından yoksun yaşamaktadır2.

2M. Kemal Atatürk: “Türkiye Dışında kalmış olan Türkler, ilkin kültür meseleleri ile ilgilenmelidirler. Nitekim biz Türklük davasını böyle bir müsbet ölçüde ele almış bulunuyoruz. Büyük Türk tarihine, Türk dilinin kaynaklarına, zengin lehçelerine, eski Türk eserlerine önem veriyoruz.” Bkz. Suat İlhan, “Türk Devrimi ve Türk Dünyası” Türk Dünyası Özel Sayısı, Mayıs-Haziran 1997, S. 15., s. 58.

Page 3: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

3

Bu çalışma Dış Türklerin halk inançları ile ilgili geniş kapsamlı yapılan ilk

çalışmadır. Çalışmada halk inançlarında Türklerin dilsel, alfabetik, dinsel,

coğrafi, siyasi farlılıklarına rağmen aynı özellikleri taşıdıkları ortaya

koyulmuştur. Bu ortak özellikle, halk inançlarının birleştirici, bütünleştirici ve

beraber çözüm üretmede oynayabileceği rol ortaya konulmuştur.

1.4. Çalışmanın Sınırlılıkları

Çalışma, Yaşar Kalafat’ın halk inançları içerikli, Türk Dünyasının

muhtelif kesimlerinde yaptığı alan çalışmalarının, tahlil ve değerlendirmeleri ile

sınırlı tutulmuştur.

Çalışmada, bağımsız Türk Cumhuriyetleri; Azerbaycan, Özbekistan,

Kazakistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Akdeniz’de bağımsız Kuzey Kıbrıs

Türk Cumhuriyeti; Özerk Türk Cumhuriyetleri, Başkurdistan, Çuvaşistan,

Dağıstan, Gagauz, Hakasya, Balkar, Kırım, Saha, Tatar, Karakalpak, Nahçivan,

Karaçay; Azınlık halde yaşayan Türkler, Kafkaslarda: Ahıska, Kumuk, Nogay,

Karapapak, Balkanlar’da: Makedonya, Bulgaristan, Rodos, Ortadoğu’da:

Suriye, Irak, İran, Afganistan Türklerinin halk inançları değerlendirilmiştir.

Bunların yanı sıra, Anadolu Türkleri, İdil Ural Bölgesinde yaşayan Tertep,

Kundur, Sibirya’da yaşayan; Kumandi, Batı Sibir, Telengit, Şor, Televüt,

Dolgan, Tofa, Tobol, Sibirya Buraralıları, Şato Türkleri, Çin Halk

Cumhuriyetinde yaşayan doğu Türkistan Türkleri, Batı Trakya’da,

Romanya’da yaşayan Türkler, Avrupa’da yaşayan Türkler, Macarlar ve

ABD’de yaşayan Türklerin halk inançlarına yer verilmemiştir.

1.5.Çalışmanın İçeriği

Çalışma, Giriş (Birinci Bölüm) ile Sonuç ve Öneriler (Beşinci Bölüm)

dahil olmak üzere beş bölümden oluşmaktadır.

İkinci Bölümde; Kültür Unsurları-Türk Dünyası başlığı altında, Kültür,

Medeniyet, Kültür ve Medeniyet arasındaki farklılıklar, Millet olgusu, Milli

Kültür, Kültür Milliyetçiliği, Folklor (Halk Bilim), İnanç Kavramı, Halk inancı,

Halk inançlarının çıkış noktaları ve özellikleri ile Türk Dünyasının Coğrafi ve

Demografik yapısı hakkında bilgi verilmiştir..

Üçüncü bölümde; Araştırmacı Yaşar Kalafat’ın kendisi ile yapılan

mülakat ve yazışmalar ile, kitap ve makalelerinden tespit edilen, Türk Dünyası

ile ilgili; Türk Kültür Kimliği Görüşü, Türk Dinine Dair Görüşü, Türk Yurdu

Page 4: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

4

görüşü, Türklüğün Mistik Boyutu ile ilgili görüşü, Kültürü Strateji kabul

etmesine dair görüşlerine yer verilmiştir.

Dördüncü Bölümde ise; Yukarıda yer alan konu sınırlılıkları

çerçevesinde, Dış Türkler, bağımsız, özerk, azınlık durumları ve yaşadıkları

coğrafyalara göre ele alınıp halk inançları tespitlerine yer verilmiştir.

Page 5: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

5

İKİNCİ BÖLÜM

KÜLTÜR KAVRAMLARI VE TÜRK DÜNYASI

2.1. Kültür ile İlişkili Kavramlar

Gelişen bilgi ve teknoloji çağında dünyanın yeniden şekillenmesi,

kültürler ve milli kimlikler üzerine inşa olunmaktadır. Dünya coğrafyası pay

edilirken, paylaşılacak pasta dilimi parçalarının, büyük, köklü ve kendini

koruyabilen kültürler, kültürlerini muhafaza edebilen milletler arasında pay

edileceği bir çağa girilmektedir. Bir başka deyişle bu yüzyılda, kendine ait

kültürel zenginliğinin farkına varamadan yaşayan topluluklar çok değil çeyrek

asır sonra ikinci sınıf toplum, yarı gelişmiş tip olmaya mahkum olacaklardır.

Değişim ve dönüşümün yeni istikameti kendi özüne dönüp kendi kökünden

beslenmek olacaktır. Bu yüzyılda milletler, tarihlerinde hiç olmadığı kadar

kendilerini sorgulayıp yaşamak için kültürel kimliklerini ortaya çıkarmak

zorundadırlar.

Toplumlar fertlerden meydana gelir. Fertleri birbirine kaynaştıran birbiri

ile yaşama arzusunda bırakan, gücünü tarihin derinliklerinden alan ortak yanları

vardır. Bunlar, toplumun var oluşundan bu tarafa, meydana getirip zaman

sürecinden geçirerek, büyütüp olgunlaştırdığı, zenginleştirdiği değerleridir. Bu

değerlerin de en önemli ayağı halk inançlarıdır. Halk inançları genelde birlik

özelde farklılıkları ile toplumsal zenginlik kaynağıdır.

Devletler,“Halk” unsurları ile vardır. Halksız bir devlet olamaz. Kültürel

açıdan halk biliminin ihmal ve inkar edilmesi kültürel yabancılaşmayı ve kimlik

kuyusuna düşmeyi beraberinde getirir.

Türk Kültürü birçok bilim adamı tarafından araştırılıp incelenmiştir. Bu

bilim adamlarının önde gelenleri; İbrahim Kafesoğlu, Ahmet Kabaklı, Ziya

Gökalp, Muharrem Ergin, Bahaeddin Ögel, Perlev Naili Baratov, Sedat Veyis

Örnek, Hikmet Tanyu, Orhan Türkdoğan, Mustafa Erkal, Abdurrahman Küçük,

Tuncer Baykara, Mehmet Kaplan, Zeki Velidi Togan, Fuat Köprülü,

Abdulkadir İnan, Mumtaz Turhan, Şükrü Elçin, Şaban Kuzgun, Dursun

Yıldırım, Ocal Oğuz’dur.

Page 6: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

6

Günümüzde Türk Dünyası ve Türk kültürü, başta Kültür Bakanlığı Dış

Türkler Şube Müdürlüğü olmak üzere, Türk Tarih Kurumu3, TİKA4, Türk

Ocakları5, Türkiye ve Türk Dünyası İktisadi ve Sosyal Araştırmalar Vakfı6,

Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı, Türklük Bilimi Araştırmaları7, Türklük

Araştırmaları Enstitüsü8, Türk Kültürünü Araştırmaları Enstitüsü9, KÖK-

SAV10, Milli Folklor11, Türk 2000 Vakfı12, Kardeş Edebiyatlar13, Türk Dünyası

Araştırmaları Vakfı14 tarafından araştırılıp incelenmektedir15.

Halk inançlarını kavrayabilmek için Kültür (Hars), Medeniyet, Halk,

Millet, Milli Kültür, İnanç, Din terimlerini açıklamak gerekir.

2.1.1. Kültür Kavramı

İnsanların bir nüfus cüzdanına sahip oldukları gibi milletler de nüfus

cüzdanına sahiptirler. Milletlerin kimlikleri kültürleridir. Kültür, lügat anlamı

ile “Akıl, zevk, tavır ve hareketlerin eğitimi, geliştirilmesi rafine edilmesi”

anlamına gelir16. Larousse’de ise “Edinilmiş bilgiler toplamı, bir cemiyete has

içtimai ve dini müesseseler, zihni sanat faaliyetleri” olarak tanımlanır. Prof. Dr.

3 15 Nisan 1931 tarihinde, Türk Tarihi ve Kültürünü belgeler ışığında ilmi araştırmalarla ortaya çıkarmak için kurulmuştur. 4 Bakanlar kurulunun 1992 yılında aldığı kararla Dış İşleri Bakanlığına bağlı olarak kurulmuştur.TİKA’nın amacı; başta Türk dilinin konuşulduğu ülkeler ve Türkiye’ye komşu ülkeler olmak üzere, gelişme yolundaki ülkelerin kalkınmalarına yardımcı olmak, bu ülkelerle; ekonomik, ticari, teknik, sosyal, kültürel, eğitim alanlarında işbirliğini projeler ve programlar aracılığı ile geliştirmektir. 5 Türk Tarihi, coğrafyası ve kültürünü ortaya çıkarmak için kurulmuştur. 6 Kısa adı TİSAV olan vakıf, 1994 yılında kurulmuştur. Amacı Türkiye ve Türk Dünyasının iktisadi, sosyal, siyasi yapısını bilimsel ve akademik anlamda incelemek, araştırmak, değerlendirmek ve tespit edilen sorunlara çözüm yolları üretmek için kurulmuştur. 7 1995 yılında Sivas’ta yayın hayatına başlamıştır. Cumhuriyet Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü tarafından çıkartılmaktadır. 8 Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesine bağlı olarak kurulmuştur. Amacı Türk Dünyasına hizmet etmektir. 9 1961 yılında dönemin Türkiye Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in emriyle Türk Dünyasının meselelerini ortaya çıkarmak, bu meselelere ilmi çözümler üretmek için Dış İşleri Bakanlığına bağlı olarak kurulmuştur. Daha sonra kamu yararına çalışan bir enstitü haline getirilmiştir. 10 1991’de Ankara’da kurulmuş olup Türk Dilini, tarihini, düşüncesini, hayat tarzını, kültürünü, Türk topluluklarının siyasi, sosyal iktisadi ve kültürel hayatını geliştirmeyi amaçlamaktadır. 11 Türk Dünyasının kültürel özelliklerini araştırıp ortaya koyan üç ayda bir yayımlanan süreli yayındır. 12 Ord. Prof. Dr. Oğuz Türkan tarafından Türk Dünyasının meselelerini dile getirmek, bu meselelere çözüm üretmek için kurulmuştur. 13 Üç ayda bir çıkan edebi bir dergi olup, Türk dünyası edebiyat çevreleri arasında bilgi sirkülasyonunu sağlamaktadır. 14 Prof. Dr. Turan Yazgan tarafından kurulmuştur. Vakıf, Türk Dünyasının iktisadi ve kültürel problemlerini ortaya koymayı bu tespit edilen problemlere çözüm üretim kültürel ve iktisadi entegrasyonu sağlamak için kurulmuştur. 15 Yaşar Kalafat, Abay’ın 150. yılında İpek Yolu Güzergâhları, Ecdat Yay., Ankara, 1997. 16 Büyük Türk Sözlüğü, Muharrem Ergin, İstanbul 1985.

Page 7: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

7

Mümtaz Turhan’a göre kültür: “Bir cemiyetin sahip olduğu maddi ve manevi

kıymetlerden teşekkül eden bir bütündür. Bu bütünü insan içtimai irsiyet yolu ile

elde eder”. Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden

gelmiştir. Ona göre kültür; “Toprağı verimlendirmek için çalışma” anlamına

gelmiş, daha sonra Avrupa dillerinden dilimize “Yüksek umumi bilgi” olarak

geçmiştir. Kültür her topluluğun kendine has yaşayış ve davranış tarzıdır17. Ziya

Gökalp’a göre kültür: “Bir milletin dini, ahlaki, hukuki, muakalevi, bedii, lisani,

iktisadi, fenni hayatlarının ahenkli mecmuasıdır18. Gökalp cemiyeti birbirine

bağlayan unsurun kültür unsuru olduğunu söyler. Dolayısıyla Gökalp Kültürü

toplumun çimentosu kabul etmektedir. Prof. Dr. Mehmet Kaplan’a göre kültür:

Bir milletin tarihi boyunca meydana getirdiği birikim, servet, zenginliktir19.

Prof. Dr. Mustafa Erkal’a göre, Kültür bilgiyi, sanatı, ahlakı, hukuku örf ve

adetleri kapsayan bir bütündür. Kalafat’a göre ise kültür, bir toplumun ortak

kimliğini açıklayan, toplumun hayatının bütün sektörlerinde yarattığı

değerleridir. Buna göre hukuk sanat, inanç, adetler kültürün alanı içinde yer alır.

Bunların toplamından milletin kimliği oluşur20.

Tanımlamalardan da anlaşıldığı gibi kültür, bir milleti başka bir milletten

ayıran tarihi buyunca biriktirip geliştirdiği; ahlaki, hukuki, dini, lisani, iktisadi

ve fenni bütün özellikleridir. Bir milleti, topluluğu başkalarından ayıran en

önemli unsurdur. Kültür fonksiyon olarak geçmişten güç alarak milletin

geleceğini kuvvetlendirip yönlendirmesinde önemli rol oynamaktadır.

2.1.2. Medeniyet Kavramı

“Medeniyet” sosyal hayatta asırlardan beridir geçerliliğini koruyan bir

kelime olarak karşımıza çıkmaktadır. Bazı kişiler medeniyeti gardırop ile

sınırlandırıp giyim kuşamda aramışlar, bazıları da ilim ve teknik gelişmeler

deyip medeniyeti çok dar ve kuşatılmış bir ifade içerisine almışlardır. Oysa

medeniyet bu dar anlamların dışında lügat anlamı olarak bedevi kelimesinin

zıddı anlamında kullanılmaktadır. Dini esaslar ile milli kültürümüzü dile getiren

kitaplar dikkate alınırsa medeniyet: “Şehirde yaşayan ve bu hayatın ortaya

çıkardığı sosyal ve ahlaki kaidelere riayet eden ve belirli bir kültüre sahip

17 İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kimliği, Ötüken Yayını, İstanbul, 1984, s. 16. 18 Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları, s. 30. 19Cemal Anadol ve Fazile Abbasova, Türk Kültürü ve Medeniyeti, İstanbul, 2002, s. 35. 20 Kalafat, a.g.e. s. 12.

Page 8: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

8

olan” anlamında anlaşılmalıdır21. Prof. Dr. Muharrem Ergin’e göre medeniyet:

“Ferdi bilgiye tecessüse, ilim ve tekniğe dayanan, konforlu bir yaşama imkanını

arttırmayı hedef alan milli rengi olmayan faaliyet ve eserlerdir”22. Ziya Gökalp

ise medeniyeti “ölümsüz” olarak görür. Ona göre medeniyet çeşitli milletlerin

malıdır. Her medeniyeti sahipleri olan milletler ortak bir hayat yaşayarak

meydana getirmişlerdir23. İbrahim Kafesoğlu medeniyeti: “Milletlerarası ortak

değerler seviyesine yükselen anlayış, davranış ve yaşama vasıtaları bütünüdür.”

diye tanımlar24.

Tanımlardan da anlaşıldığı gibi medeniyet; bir coğrafyada büyüyen, çeşitli

milletlerin kültürlerinden beslenen, günden güne kendini yenileyen bir kültürler

birikimidir.

2.1.3. Kültür ve Medeniyet Arasındaki Farklar

Kültür ve medeniyet farklılıkları şunlardır:

• Kültür karakter bakımından “Hususi”, medeniyet ise “Umumi”dir.

• Medeniyet kültürlerden doğar. Dolayısıyla Medeniyet kültürün

kapsayanıdır.

• Kültür bir millete bir topluluğa aittir. Medeniyet ise milletlerin meydana

getirdiği kültürlerin toplamından oluşmaktadır25.

2.1.4. Millet Kavramı

Devletin oluşması için olmazsa olmaz unsurlardan birisi millettir. Millet;

sınırları tarihi şartlarla hazırlanmış ve mücadelelerle çizilmiş olan bir vatana

dayanan üzerinde aynı dili konuşan, aynı duygu ile kültür birliğine dayanan,

şuurlu halk kitlesine denir26. Amiran Kurtkan’a göre, aralarında dil, din, ülkü

birliği bulunan topluluklara millet denilir27. Kurktan ülkü ve din anlayışı ile;

tarih ahlak, töre, anâne, sanat anlayışının da beraberliğini ifade eder.

Bahaeddin Ögel ise millet için: “Belirli bir bölgede yaşayan, müşterek dil,

kültür ve tarih bağları ile birlikte uzun yaşantılara sahip olan bir insan

21 Anadol ve Abbasova, a.g.e., s. 59. 22 Muharrem Ergin, Türkiye’nin Bugünkü Meseleleri, İstanbul 1975, s. 26. 23 Ziya Gökalp, Türk Medeniyet Tarihi, İstanbul, 1926, s. 7. 24 Kafesoğlu, a.g.e., s.16. 25 Kafesoğlu, a.g.e., s. 16. v.d. 26 Anadol ve Abbasova, a.g.e., s. 43. 27 Amiran Kurktan, Türk Milletinin Manevi Değerleri, İstanbul 1984, s. 16.

Page 9: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

9

topluluğudur.” der 28. Millet kavramında paylaşılan ortak nokta kültür unsurları

birliği ve tarihi derinlik yani ortak bir tarihe sahip olmaktır.

2.1.5. Milli Kültür

Bu kavramını Türk Tarihinde ilk defa kullanan Ziya Gökalp’tır. Gökalp’a

göre milli kültür: Yalnız milletin dini ahlaki hukuki, akli estetik, lisani, iktisadi

ve fenni hayatlarının uyumlu bir bütünüdür. Böylece milli kültür halkın

geleneklerinden, örflerinden, sözlü ve dilinden musikisinden, dininden ve ahlakı

değerlerinden müteşekkildir29.

Her milletin tarihi ve tarihinin derinliklerinden bugünkü yaşantısına

taşıdığı değerleri vardır. Bu değerler o milleti başka milletlerden kimlik ve

kimdik adına ayırır. Bu aynı zamanda o milletin kendine has fiziki ve ruhi

yapısıdır. Özde müşterek düşünce, tavır ve davranış olarak ortaya çıkan bu

duruma “Milli Kültür” denir30.

Milli diline, milli sanatına, milli tarihine, milli örf ve adetlerine sahip

çıkamayan milletler millilik vasıflarını kaybetmişlerdir. Bu fikre eski

cumhurbaşkanlarımızdan Kenan Evren de, dünyada, ülkemizin de büyük ölçüde

etkilenmekte olduğu bir ideolojik savaşın hüküm sürdüğüne ve bu taarruzun

karşısında en güçlü korunmanın milli kültürümüze sahip çıkmakla ve onu

geliştirmekle mümkün olabileceğine değinmiştir31.

2.1.6. Kültür Milliyetçiliği

Bir milletin bütün maddi manevi değerlerinin incelenip işlenmesi,

değerlendirilmesi ve yayılması, diğer kültürlerden olumlu şekilde yararlanılarak,

o kültürlerin tetkik edilip tabi bir şekilde onlardan yararlanılması, kendi kültürel

değerlerine onlardan yararlı bulduklarını katarak kendi kültürünü

zenginleştirmesidir32. Prof. Dr. Sadri Maksudi Arsal ve Zeki Velidi Togan’da

kültür milliyetçiliği hususunda; “Kültür milliyetçiliğinin temelinde soy bağı

olduğu, ancak bu soy bağının ırkçılıkla ilgisinin bulunmadığı bunun Türk

soyuna bağlılık ve tarihte millet şuuru olduğu üzerinde durmuşlardır33. Bayram

28 Bahaeddin Ögel, Türk Kültürünün Gelişme Çağları II, İstanbul, 2001, s. 22. 29 Orhan Türkdoğan, Milli Kimliğin Yükselişi, İstanbul, 1999, s. 118. 30 Anadol ve Abbasova, a.g.e.., s. 45. 31 Erol Güngör, “Cumhuriyet Devrinde Türkiye’nin Kültür Politikası”, Milli Eğitim ve Kültür Dergisi, C. 2, S. 8, Şubat 1981, s. 3-14. 32 Anadol ve Abbasova, a.g.e,. s. 45. 33 Yılmaz Gürbüz, “Milli Kültür Güldestesi (Türk Milliyetçiliğine Göre Kültür)”, Milli Eğitim Kültür Dergisi, Y. 7., S. 33,34,35., s. 16.

Page 10: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

10

Kodaman ise kültür milliyetçiliğini; bir milleti diğer milletlerden ayıran

önemli unsurların dil, örf, folklor olduğunu belirttikten sonra bu özellikleri

tarih derinliğinden ilmi metotlarla keşfedip alınıp sahiplenilmesi olarak

görmektedir34.

Sonuçta kültür milliyetçiliği; halihazırdaki kültürümüzü muhafaza ederek

başka kültürlerle etkileşim içerisinde bulunup onlardan Türk tarih ve kültür

fıtratına uyan değerleri alarak medeni milletler seviyesine çıkmaktır.

2.1.7 Folklor (Halk Bilim)

Kelime olarak ilk defa 22 Ağustos 1846 yılında “Artheneoum” dergisinde

kullanılmıştır35. Folk: Halk, Lore: bilim kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur.

“Halk Bilim” anlamına gelir. Halk hayatı eskiden beri tarih araştırmacılarının,

coğrafyacıların, seyyahların, yazarların, antropologların ilgisini çekmiştir.

Halkın yaşattığı gelenekler, görenekler, masallar, efsaneler, kocakarı ilaçları,

halk müzikleri… kısaca insanın doğumundan ölümüne kadar olan her şey halk

bilimciler tarafından araştırılmaya çalışılmıştır. Folklor, halk hayatının ve

kültürünün ilmi olarak tarif edilmiştir36. Orhan Acıpayamlı ise folkloru; “Halk

kültürünü saptayan, bulduğu belgeleri tertip ve tanzim ettikten sonra bunları

kendi metotlarının yardımı ile değerlendiren ve nihayet bulduğu bilimsel

sonuçları uygulama alanına tatbik ederek halk kalkınması için gereken işlemlere

girişen bilim dalıdır”37.

2.1.8. İnanç

Kelimeyi çeşitli açılardan ele almak mümkündür. Psikolojik açıdan ele

alırsak; “Dış dünyayı idrak etme sonucunda zihnimizde oluşan anlayış biçimi,

bir kabullenme ve benimsemedir ki, âdet gelenek, görenek olarak görülen bir

takım tatbikat, folklorik uygulama ve pratiklerdir38. İnanç kelimesi Milli Eğitim

Bakanlığı Türkçe sözlüğünde; “Bir düşünceye bağlı bulunma, dine inanma,

iman, itikat, birisine duyulan güven inanma duygusu anlamlarına gelmektedir39.

34 Bayram Kodaman, Cumhuriyetin Tarihi-Fikri Temelleri ve Atatürk, SDÜ Atatürk ilkeleri ve İnklâp tarihi Araştırma Merkezi Yayını, Isparta 2002, s.70. 35 Şükrü Elçin, Halk Edebiyatı Araştırmaları, C.II., Ankara, 1997, s. 529. 36 Şükrü Elçin, a.g.e., s. 533. 37 Metin Karadağ ve Azat Kaya, Halk Bilimine Giriş, Balıkesir, 1995, s.6. ( Orhan Acıpayamlı,

II. Milletlerarası Türk Kongresi Bildirileri, C.I., Ankara, 1982, s. 35.). 38 Orhan Hançerlioğlu, Felsefe Sözlüğü, İstanbul 1997, s. 151. 39 MEB Türkçe Sözlük, Ankara 1988.

Page 11: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

11

Ayrıca inancı bir toplumun sahip olduğu yüksek değerlerin hayata yansıması

olarak da ele alıp değerlendirmek yerinde olur.

2.1.9. Halk İnançları Kavramı

Halk arasında yaygın olan toplumsal kabullenmeler, benimsemeler adet

gelenek ve göreneklerdir40. Toplumlar yaşadıkları süreç içerisinde tarihlerinin

başlangıçlarından itibaren belirli değerleri oluşturmuşlar, karşılaştıkları dinler ve

kültürlerden etkilenmişlerdir. Bu etkileşim neticesinde hayatın safhaları ve

çeşitli konularla ilgili inanışlar, adet ve gelenek şeklini almış o toplumun otantik

(kendiliğinden) değeri olmuştur.

Halk İnançları sosyolojik açıdan değerlendirilirse; Bir toplumsal

kabullenme ve benimseme olarak karşımıza çıkar. “inanç” bütün değerlere ait

olan görgü ve bilgi alanını aşan bir kabulleniştir. Bu bakımdan “Halk inançları”

inanç öğeleri (unsurları) hakkında kabulleniştir41. Halk inançlarının meydana

gelmesinde dinin önemli bir rolü vardır. Din, hayatın bütününü içine alan bir

olgu olarak karşımıza çıkar. Kalafat’a göre din insanların hayatını düzenleyen

bir olgu değildir. İnsanın kendi istek ve arzusuyla kişinin kendi hayatını tanzim

etmesidir42.

2.1.10. Halk inançlarının Çıkış Noktaları

Halk inançlarını iyi anlamak için ahlak inançlarının çıkış noktasına da

bakmak gerekir. Halk İnançları çıkış noktası itibari ile sosyolojik ve felsefi

inançlar silsilesine dayanır. “İslam’ın Kabul ve Reddettiği Halk İnançları” adlı

kitapta Ali Çelik halk inançlarının çıkış noktasını üç sebebe dayandırılır. Bunlar:

• Telkin yolu ile ortaya çıkanlar; Bu tür halk inançları felsefi düşünce ve

ideolojilerin telkin ettiği halkında telkin edildiği şekilde kabullendiği

inançlarıdır. Konfiçyüs’ün “Doğru Yol43” prensibi buna örnektir.

40 Ali Çelik, İslam’ın Kabul veya Reddettiği Halk İnançları, İstanbul, 1995, s. 17. 41 Hilmi Ziya Ülken, Sosyoloji Sözlüğü, İstanbul, 1969, s. 149. 42 Kalafat, “Türk Dünyası Tarih Çalışmalarında Halk İnançlarının Önemi”, Milli Folklor, Kış 1999, S. 44, s. 88. 43 Orta Yol prensibi de denir.Konfiçyüs’ün Ahlak anlayışının prensipleridir. Bu prensipler: Oğuldan istenen babaya, memurdan istenen hükümdara, kardeşten istenen ağabeye,arkadaştan istenen de kendisine verilmelidir.Temkinli olanlar pot kırmaz Kendimize yapılmasını istemediğimizi başkasına yapmamalıyız. İnsanlar prensiplerine hakim olabilir, prensipler insanlara hakim olamaz.Düşünmeden öğrenmek,boşuna zaman harcamaktır. Bilgi desteğinden yoksun bir fikir, tehlikelidir.Sizden üst durumda olan birinin beğenmediğiniz halleriyle sizden alt durumda olan birine davranmayın. Bakınız: http://www.yeniklasor.com.

Page 12: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

12

• Tebliğ yolu ile ortaya çıkan inançlar; Bu yolla ortaya çıkan inançlar, ilahi

dinlerin peygamberleri tarafından halka tebliğ edilen ve onların inanmaları

istedikleri inanç normlarıdır.

• Anonim olarak ortaya çıkan inançlar; Bu insanlar zaman içinde toplumun

benimsediği kimin tarafından ne zaman nasıl neden ortaya atılmadığı

bilinmeyen ama uygulanan hatta üzerine zaman içerisinde yenileri eklenen

inançlardır44. İnsan hayatının çeşitli safhaları olan doğum, evlenme, ölüm;

öncesi, esnası, sonrası ile çeşitli doğa olayları ve varlıklarla ilgili inanışlar

bunun içinde mütalaa edilebilir.

2.1.11. Halk İnançlarının Özellikleri

Halk inançları geleneksel olarak ele alınıp incelendiği vakit bazı

özelliklere sahip oldukları görülür. Bu özellikleri şöyle sıralayabiliriz:

• Millilik; Halkı oluşturan her fert halkın bütünün ortak değerine, “Mensubiyet

şuuru ve birlik hissi” ile bağlıdır. Halkın benimsemiş olduğu inanç öğesi ister

dini konularda olsun ister din dışı konularda olsun bir noktadan sonra zaman

aşımına uğrar. O halk bütün düşünceleri kendi bünyesinde eriterek ona kendi

damgasını vurur. Onu kendi standartlarına uygun hale getirir. Böylece millilik

vasfı kendiliğinden gerçekleşir. Millilik bünyeye alıp benimseyip sahip olmadır.

• Bağlayıcılık; Halk inançları bir yönüyle ahlak kuralları diğer yönüyle de görgü

ve muaşeret kuralları ile benzerlik gösterir. Bu benzerlik toplumun tabiatında

oluşan esnek bir zorakiliktir. Ancak hukuk kuralları gibi yazılı değildir. Aynı

zaman da hukuk kuralları gibi yazılı bir yaptırımı da yoktur, yaptırımı manevi

baskıdır.

• Değişmezlik; Halk İnançları toplumların hayatlarının başlangıcı ile yaşıttır.

Dolayısıyla köklüdürler. Tecrübe ve ilahi değerlere dayandıkları için kısa

zamanda veya zorla kaldırılmaları mümkün değildir. Bu durum halk inançlarına

değişmezlik özelliği vermektedir.

• Ortaklık; Halk inançları yaşadığı toplum içinde görünmez bir bağlayıcılık rolü

üstlenmiştir. Örneğin, doğan çocuğun kırklanması Anadolu Türklerinde de

vardır, Suriye de yaşayan Bayır Bucak Türklerinde de vardır, Hıristiyan Gagauz

44 Çelik, a.g.e., s. 20.

Page 13: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

13

Türklerinde de vardır, Azer Türklerinde de vardır, İran’da yaşayan Caferi

Türklerinde de vardır. Bu bir ortak halk inançları değeridir.

• Meçhuliyet; Çoğu zaman uygulanan halk inancı öğesinin kaynağı bilinmez.

Bu özellik halk inançlarının bel kemiğini oluşturmaktadır45.

Halk inançları son yıllarda, önemli bir araştırma sahası haline gelmiştir.

Bu konuda günümüzde birçok bilim adamı araştırmalar yapmaktadır. Bu bilim

adamları arasında: Prof. Dr. Mehlika Aktok Kaşgarlı46, Prof. Dr.Dursun

Yıldırım47, Prof. Dr. A. Haluk Çay48, Prof. Dr. Şaban Kuzgun49, Prof. Dr. Malik

Muratoğlu50, Doç Dr. Zeynel Abidin Makas51, Ahmet Doğan52, Abdurrahman

Güzel53, Abdulkadir İnan54, Bahaeddin Ögel, İbrahim Kafesoğlu55,

Abdurrahman Küçük, Oğuz Öcal56, ve Yaşar Kalafat sayılabilir.

45 Çelik, a.g.e., s. 22. v.d. 46 Sarbon 7 Üniversitesi’nde Ortaçağ Kültür Tarihçisi, Ermenice, İtalyanca ve Fransızca biliyor. Doğu Türkistanlı bir Türk diplomatın kızıdır. Türkiye’yi yakından bilen tarihçi, Yaşar Kalafat ile birlikte Türkiye’de onlarca sempozyuma katılmıştır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da alan çalışmaları yapmıştır. Kalafat ile birlikte “Türko-Kürtlerde Uygarlık ve Ağızlar Hakkında Düşünceler” (Kayseri 1991) adlı çalışmayı birlikte hazırlamıştır. 47 Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Halk Edebiyatı Bölümü başkanıdır. Halk Edebiyatı alanında ülkemiz otoritelerindendir. Ayrıca, Türk Kültürü Araştırmaları Enstitüsü’nün başkanı, ASAM Yönetim Kurulu Üyesidir. Yaşar Kalafat’ın halen 4. baskısı satılmakta olan “Doğu Anadolu’da Eski Türk İnançlarının İzleri” isimli yüksek lisans tezini yönetmiştir. Kalafat, halk inançları alanındaki metot tekniğini Dursun Yıldırım’dan almıştır. 48 Hacettepe Üniversitesi Fen-Edebiyat Bölümü öğretim üyesi İken MHP’den milletvekili seçilip Devlet Bakanı olmuştur. Y. Kalafat’ın A.Haluk Çay ile birlikte “Doğu ve Güneydoğu Anadolu Kuva-yı Milliye Hareketleri” isimli çalışması vardır. 49 Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı iken hayatını bir trafik kazasında kaybetmiştir. Dinler Tarihi profesörüdür. Hazar ve Karay Türkleri konularında uzmandır. Yaşar Kalafat’ın “Dinler Tarihi” alanındaki yüksek lisans çalışmasını Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi iken Şaban Kuzgun yapmıştır. Bu tezin sonuçları “Kuzey Azerbaycan Doğu Anadolu ve Kuzey Irak’ta Eski Türk Dini İzleri, Dini Folklorik Tabakalaşma” (Ankara 1998) olarak çıkmıştır. 50 Özbek halk bilimcidir. Ölümünden evvel Türkiye’de birçok sempozyuma katılmıştır. Yaşar Kalafat kendisi ile birlikte “Özbekistan Anadolu Karşılaştırmalı Halk İnançları” (İstanbul 1996) isimli çalışmayı yapmıştır. 51 Azerbaycan’ı çok iyi bilen bir Türkolog’dur. Türk Dili ve Türk Halk Edebiyatı’ndan iki doktora tezi vardır. Yaşar Kalafat’ın Dinler Tarihi yüksek lisans ders programında hocası olmuştur. Birlikte “Karşılaştırmalı Halk İnançları, Azerbaycan Doğu Anadolu” (Samsun 1993) isimli bir çalışmaları olmuştur.Zeynel Abidin Makas 2002 yılında akademik çalışmalarını bırakmıştır. 52 Kuzey Irak’a yoğun seyahatleri ile bilinen araştırmacı ve yazardır. Uzun süre kitapçılık yapmıştır. Halen Ahmet Yesevi Üniversitesi’nde aynı alanda çalışmaktadır. Yaşar Kalafat ile “Kuzey Irak’ta Karşılaştırmalı Türk Halk İnançları” (Ankara 1995) vardır. 53Abdurrahman Güzel, Antalya’da doğmuştur. İlkokul, Ortaokul ve Lise'yi Antalya ‘da bitirmiştir.Lisans öğrenimini, 1970 yılında, Orientalisches Institut an der Universitaet Wien 'de (Viyana Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Şarkiyat Enstitüsü, Türkoloji Bölümü) tamamlamıştır. Doktora öğrenimini de 1973 yılında aynı üniversitede, Prof. Dr. Herbert Wan Duda, Prof. Dr. Herbert Jansky, Prof. Dr. Andreas Tietze, ve Prof. Dr. Hans Ludwig Gottschalk'ın yanında tamamlamıştır. 8 Haziran 1973 tarihinde "Doktor" unvanını almıştır.14 Temmuz1974 tarihinde Hacettepe Üniversitesi, Sosyal ve İdari Bilimler Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne “Öğretim Görevlisi” olarak atanmıştır.30 Nisan 1980 tarihinde, "Kaygusuz Abdal'ın Hayatı ve

Page 14: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

14

2.2.Türk Dünyası

2.2.1. Türk Dünyasının Coğrafyası ve Demografik Yapısı

Türk Dünyasından kastedilen Türklerin yaşadıkları coğrafyadır. Dünya

Türk Coğrafyası 1990 yılında SSCB’nin dağılması ile daha belirgin hale gelmiş,

Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan

bağımsızlıklarını kazanmışlardır57. Bugün Türkler ana hatları ile batıda

Eserleri" üzerine yaptığı çalışmayla “Doçent" unvanını almıştır.14 Temmuz 1974-1 Kasım 1985 tarihleri arasında Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde "Öğretim Üyesi" olarak görev yapmıştır. Aynı zamanda Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsünde Türk Dili ve Edebiyatı Yüksek Lisans ve Doktora dersleri vermiştir.10 Ekim 1985 tarihinde, 2547 Sayılı YÖK Kanununun ilgili hükümleri gereğince yapılan sınavlar sonucunda "Profesör" unvanını alıp ve Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölümü’ne "Bölüm Başkanı" olarak atanmıştır.1994-1998 yılları arasında Çanakkale 18 Mart Üniversitesinde rektörlük yapmıştır. 54 Kültür tarihimize devlet kuruculuğundan ve istiklâl mücâhidliğinden önce dilbilimci, tarihçi ve halkbilimci olarak geçmiştir. Başkurdistan’ın Çıgay köyünde 1889’da doğmuş ve 1980’de Ankara’da ölmüştür. Sağlığında yalnızca beş eseri yayınlanmıştır. Ölümüne yakın günlerde üç bine yakın makalesinden seçmeler yapılarak yayına hazırlanmış ve ilk cildi yayınlanmıştır. Ölümünden sonraki yıllarda da ikinci cildi yayınlanmıştır. Bunlar bin sahifeye yaklaşan hacmı yanında muhtevası ile de Türk milletinin esas ve temel kaynaklarını araştıran, tetkik eden, yorumlayan yazılmamış ve yazılamayacak kadar derin ve tarihî malzemenin yorumları idi. Başkurt Türklerinden olan Abdülkadir İnan bir Türk kültür tarihçisidir. 55 Türk milliyetçiliğinin, tarih ve kültürünün büyük adamı, emsalsiz yorumcusu, tarih ve kültür adamı Kafesoğlu, 1914 yılı Ocak ayında Burdur’da doğmuştur 1936’da Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ne girmiştir. Burada da çok değerli hocaların yanında 1940’da yüksek tahsilini tamamlamıştır. Doktorasını Macaristan’da yapmıştır. 1945’de yurda dönmüştür. Üniversitelerimizin çeşitli kademelerinde binlerce öğrenci yetiştirdikten sonra, 18 Ağustos 1984’de İstanbul’a vefat etmiştir. Türk Kültürü ile ilgili olarak: Türkler ve Medeniyet, Türk Milliyetçiliğinin Meseleleri, Eski Türk Dini,Selçuklu Tarihi, Türk tarih ve Kültürü, Türk Millî Kültürü Kutadgu Bilig ve Kültür Tarihimizdeki Yeri - Atatürk İlkeleri ve Dayandığı tarihî temelleri,Türk-İslâm Sentezi. Yayınlanacak pek çok eseri de henüz kitaplaşmamıştır. “Türk Millî Kültürü” eserinden dolayı Türkiye Millî Kültür Vakfı’nın büyük armağanını kazanmış ve yine aynı vakıf tarafından büyük kültür armağanını almıştır. Daha sonraları pek çok kültür armağanları almıştır. 56 Lisans eğitimini 1984 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde tamamlayan Öcal Oğuz, daha sonra, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nden 1987 yılında yüksek lisans, 1991 yılında da doktora derecesini aldı. 1992 yılında Hacettepe Üniversitesi Türk Halkbilimi Anabilim Dalı’na yardımcı doçent olarak atanan Dr. Oğuz, 1995 yılında doçent oldu. Türk halkbiliminin çeşitli alanlarında Ahmet Yesevi, Bilkent, Gazi, Hacettepe Üniveristesinde, Folklor Metodolojisi, Halk Hikâyeleri, Türk Destanları ve Türk Mitolojisi konularında dersler veren Dr. Oğuz, hâlen Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü Halkbilimi Anabilim Dalı başkanlığı ve Türk Halkbilimi Anabilim Dalı’nda öğretim üyeliğini sürdürmektedir. Bugüne kadar ulusal ve uluslararası kongrelerde sunulmuş elli civarında bildirisi, yüz civarında makalesi ile halkbiliminde yöntem, halk şiirinde türler ve âşık edebiyatı konularında hazırlanan yedisi yayımlanmış sekiz kitabı bulunmaktadır. Ayrıca Âşıkça, Bozok, Millî Folklor, Karadeniz Teknik ve Türklük Bilgisi’nin de içinde bulunduğu çeşitli dergilerde yayın danışmanı, yayın kurulu üyesi ve yayın yönetmeni olarak görev yapmıştır. Bunların dışında, TRT’de “İllerimiz ve Folklorümüz” (1987-1990), “Şehirlerimiz ve Efsanelerimiz” (1991) ve “Sözün Kısası” (1992) adlarıyla programlar hazırlamıştır. Dr. Öcal Oğuz’un aldığı ödüller arasında Âşıklık Geleneğine Katkı Ödülü ve İhsan Hınçer Türk Folklorüne Hizmet Ödülü yer almaktadır. 57 Kırgızistan 31 Ağustos 1991, Özbekistan 1 Eylül 1991, Türkmenistan 27 Ekim 1991, Kazakistan 16 Aralık 1991de bağımsızlıklarını ilan ettiler. Not: Azerbaycan ise 28 Mayıs 1918’de Azerbaycan demokratik Cumhuriyetini ilan etmiştir.

Page 15: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

15

Balkanlardan, doğuda Büyük Okyanusa, kuzeyde Kuzey Buz Denizinden

güneyde Tibet’e kadar olan geniş bir sahada yaşamlarını sürdürmektedir58.

Buraların yanı sıra Türklerin toplu olarak yaşadıkları yerler; Tatar, Başkurt ve

Çuvaş Türklerinin bulunduğu İdil-Ural Bölgesi; Doğu Sibirya’da Kuzey Buz

Denizi ve Baykal Gölü arasında Yakutistan; Altay Dağları ile Baykal Gölü

arasındaki sahada Altay, Hakas ve Tuva Türkleri; Balkanlarda, Makedonya, Batı

Trakya, Romanya Türkleri, Irak’ta, İran’da, Suriye’de, Afganistan’da,

Avrupa’nın değişik ülkelerinde yaşayan Türkler, ABD’de yaşayan Türkler ile

Avusturalya’da yaşayan Türkler sayılabilir59.

Tezimize konu olan, Türk Devlet ve Topluluklarını demografik özellikleri

açısından değerlendirdiğimizde; Azerbaycan Türkleri 8.202.500(2002),

Türkmenistan Türkleri 6.070.000 (2003), Kazakistan Türkleri 18.227.878

(1989), Kırgızistan 5.092.000 (2004), Özbekistan 25.498.700(2004), KKTC.

200.587(1996), Nahcivan Türkleri 350.000, Başkurt Türkleri 3.444.000(1989),

Çuvaş Türkleri 1.839.228 (1989) Dağıstan Türkleri 1.802.000 (1992),Gagauz

Türkleri 213.112 (2000) Balkar Türkleri 122.309(2000) Kırım Türkleri

2.632.400, Yakutistan Türkleri 1.2 milyon, Tatar Türkleri 7.026.237 (2000)

Karakalpak Türkleri 423.436(1984), Karaçay Türkleri 415.000, Ahıska Türkleri

629.000, Nogay Türkleri 98.203 (2000), Karapapak Türkleri 500.000 civarı,

Bulgaristan Türkleri 3 milyon civarı, Makedonya Türkleri 56.547 (2000),

Rodos Türkleri 4000, Suriye Türkleri 1.8- milyon, Irak Türkmenleri 1.283.709

(2000), İran Türkleri 30 milyon civarı, Afganistan Türkleri 2.547.650 (2000)

olduğu görülmektedir6061.

58 Yusuf Dönmez, “Türk Dünyasının Coğrafyası”, Türk Dünyası Özel Sayısı Mayıs-Haziran 1997, S. 15, s.60. 59 Yusuf Dönmez, a.g.m., s. 60. 60 Kaynaklar: Türkiye ve Türk Dünyası, Harp Akademileri Komutanlığı, Mayıs 1997, Mehmet Saray, Yeni Türk Cumhuriyetleri Tarihi, Ankara, 1999, Zakir Avşar, Ferruh Solak ve Selma Tosun, “Türk Dünyasının Demografik Yapısı” Türk Dünyası Özel Sayısı Mayıs-Haziran 1997, S. 15, s. 74-152. 61Not: Balkar Türkleri, Tatar Türkleri, Ahıska Türkleri, Nogay Türkleri, Karapapak Türkleri, Makedonya Türkleri ve Irak Türkmenleri nüfus sayıları; Zakir Avşar, Ferruh Solak ve Selma Tosun tarafından kaleme alınmış olan “Türk Dünyasının Demokrafik Yapısı” adlı makaleden alınmış olup, bu değerler tahmini değerlerdir.

Page 16: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

16

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

YAŞAR KALAFAT’IN TÜRK DÜNYASINA YÖNELİK GÖRÜŞLERİ

3. 1. Türk Kültür Kimliği Görüşü

Yaşar Kalafat eserlerinde, milli kültür ve milli kültürün önemine vurgu

yapmıştır. Kalafat milli kültürü toplumu bir arada tutan birleştirici bir unsur

olarak görmektedir. Ona göre; kültürlerine sahip çıkamayan toplumlar,

varlıklarını devam ettiremezler62. Var olan toplumsal birlik ve bütünlüğü

koruyabilmek; özellikle milli, kültürel değerlere sahip çıkıp, onları yaşatmakla

mümkün olabilir.

Kalafat, Türk milli kültürünü ortaya çıkarmak amacıyla dünya

coğrafyasında dağınık halde, çeşitli siyasi otoriteler altında yaşayan Türklerin

halk inançlarını bilinçli bir metot anlayışı içerisinde kaleme almıştır. Dünyanın

çeşitli yerlerinde ister bağımsız, ister özerk, isterse azınlık şeklinde yaşıyor

olsun, Türklerin kültürel yaşantılarını ayırt etmeksizin araştırıp incelemiştir.

Kültür araştırmaları esnasında elde ettiği ortak ana değerleri, Dış Türklernin

ortak kültürel değerleri kabul etmiş, bölgesel farklılıkları da kültürel zenginlik

değerleri olarak görmüştür63.

Kalafat, bir milletin kimliğini ortaya çıkaran en önemli unsurun o milletin

kültürü olduğu görüşündedir. O, Türklüğü izah ederken, merkeze kültürü

koymaktadır. Ona göre; Türk kültürel kimlikli olmak Türk soylu olmak değil,

Türk kültürlü olmaktır64. Ona göre, Türk kimliği Türk kültürü ile izah edilebilir.

Ancak, Türk kültürü; Türk ırkı ile sınırlı değildir65. Türk kültürlü halkların hepsi

Türk kimliklidir66. Kalafat’a göre Türklük (Kimlik olarak), bir objeden

beslenmemektedir. Türklük bir din olgusu değildir. Türkler tarihleri boyunca

çeşitli dinlere girmişlerdir. Günümüzde de Türkler tek bir dine mensup

değillerdir. Türklük bir dil olgusu da değildir. Nitekim günümüzde Türkçeyi

konuşan Türkler olduğu gibi dili başkalaşmış ama halen Türk olarak yaşayan

Türklerde vardır. Türklük bir siyasi rejim olgusu da değildir. Türkler tarih

62 Bakınız: Yaşar Kalafat “Atatürk Halk Kültür Milli Kimlik”, Erciyes, Ağustos 2004, S. 320, s. 6-7. 63 Bakınız: Yaşar Kalafat “Kuzey Irak’ta Kültürel Kimlik” Erciyes, Şubat 1998, S. 242, s. 1-2. 64 Kalafat, “Bölgesel İstikrarda Türk Halk Kültürünün Yeri ve Önemi”, siyasetkulisi.com. 65 Kalafat, Güney Türkistan’dan Türkiye’ye Meseleler ve Türk Kültür Kimliği, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yay., İstanbul, 1995, s. 22. 66 Kalafat “Bölgesel İstikrarda Türk Halk Kültürünün Yeri ve Önemi” siyasetkulisi.com 19.01.2006, 6/ 1 . vd.

Page 17: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

17

boyunca farklı siyasi rejimler olurmuşlar, farklı siyasi rejimlerde yaşamışlardır.

Kalafat’a göre Türklük bir yaşam biçimidir67. O, Türklüğü; Türk Kültürünün

yaşandığı coğrafya ile sınırlandırır. Dolayısıyla Türklük ona göre bir fiziki

antropoloji olgusu değil bir sosyal antropoloji olgusudur68. Bu görüşünde

Mustafa E. Erkal ile aynıdır. M. Erkal da Türk kültürel kimliğini bir ırkın adı

değil Orta Doğudan Orta Asya’ya, Balkanlara kadar belirli bir kültür birliğinin

adı olarak görür69.

Eserlerinin çoğunu, farklı coğrafyalarda yaşayan Türklerin halk inançları

karşılaştırması olarak vücuda getiren Kalafat, bu sayede zenginlik kabul ettiği

ince farklılıkları gün yüzüne çıkarmıştır. Bu tür çalışmalar sayesinde yaşatılan

ancak; tüm Türkler tarafından bilinmeyen farklı halk inanç değerlerinin de

yaşam sahası genişlemiş olmaktadır.

Kalafat, kültürü bir strateji70 olarak kabul etmektedir. Siyasi ve coğrafi

faktörlerin birleşmeye ve birlikte hareket etmeye engel olduğu durumlarda

kültür, birleşmede ve birlikte hareket etmede önemli etken olabilmektedir.

Örneğin, İran siyasi devlet yapılanması ve devletin siyasi anlamda işleyişi

bakımından, Türkiye Cumhuriyeti ile uyuşmamaktadır. Ancak kültürel anlamda

bakıldığı vakit İran Türklüğü71 ile Anadolu Türklüğü arasında bir benzerlik

vardır. Bu durumda kültür, halk inançları stratejik anlamda siyasi ve sosyal

ilişkilerde çimento vazifesi görebilmektedir. Kültür bu yönü ile strateji amaçlı

kullanılabilir, kullanılmalıdır.

Kimliği belirleyen temel öğe; kültür, kültürün merkezinde ise halk

kültürü vardır. Halk kültürü ise çoğunlukla inançtan beslenmiştir. Kimliklerin

oluşmasında dil, din, tarih, arkeoloji, müşterek vatan kadar halk kültürü de

önemli yer tutar.

67 Kalafat,“Halk Kültüründen Milli Kimliğe”, Orta Karadeniz Kültürü (Hazırlayanlar: Bahaeddin Yediyıldız, Hakan Kaynar ve Serhat Küçük), Ankara, 2005, s. 201. 68 Kalafat, “Hıristiyan Türkler ve Milli Kültür Paradigması”, Erciyes, Şubat, 2006, S. 69 Mustafa E. Erkal, “Kültürel Kimlik ve Türk Kimliği”, Türk Dünyası Özel Sayısı, Mayıs-Haziran 1997,S. 15, s. 396. 70 Yunanca bir kelimedir. Generalin sanatı anlamına gelir. Milli hedeflerin gerçekleştirilmesi maksadı ile bir milletin harpte ve sulhte Silahlı kuvvetleri ile birlikte siyasi, ekonomik ve psiko-sosyal kuvvetlerini geliştirmesi ve kullanması sanatıdır. Kültür Stratejisinden kastedilen ise; 1) Milli hedeflerin gerçekleştirilmesinde uluslararası politikada kültürün güç unsuru olabileceği 2) Bir millet çok devlet olarak yaşayan Dış Türklerin fikir ve ülkü birliğine varmasında kültürün birleştirici bir unsur olarak kullanılabileceği düşüncesidir. 71 Bakınız: Yaşar Kalafat, Jeokültürel Boyut İran Türklüğü, Yeditepe Yay., İstanbul, 2005

Page 18: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

18

Türklük denilince muhakkak Türk soyluluğu, Türk dili, Türklerin belirli

siyasi sınırları anlaşılmamalıdır. Türklük, kültürel bir olgudur. Türk kültürü,

bilhassa halk kültürünü paylaşan herkes genel manada Türk kabul edilir. Bu

yönüyle Türklük bir bağlayıcılık bir birleştiricilik rolüne de sahiptir72.

3. 2. Türk Dinine Dair Görüşü Din, insanla beraber var olmuş, insanla beraber var olacak olan bir

kurumdur. İnsanlık tarihinde ne kadar geriye gidilirse gidilsin, dini inançtan

yoksun bir topluluğa rastlanmaz. Kaldı ki, tarih öncesi dönemlerde bile

insanoğlunun çeşitli inançlara sahip olduğu, yapılan ilmi çalışmalardan

anlaşılmaktadır.

Türklerin eski dini inanışları ve ilk Türk Dininin tespiti üzerinde birçok

bilim adamı araştırma yapmıştır73. Kalafat, Türklerin ilk dini inançlarının tek

tanrılı olduğunu, bu inancında Gök Tanrı inancı olduğunu kabul eder74. Bu

görüşünde Hikmet Tanyu75, İbrahim Kafesoğlu76, Bahaeddin Ögel77, Mehmet

Eröz78, İsmail Hakkı Danişment79 ile aynı görüştedir. Gök Tanrı inancının

nizamı ise ona göre töredir80. Bu inançtaki din adamının ismi Kam’dır. Din

adamından hareketle bu dine; Kamizm de denilmektedir. Y. Kalafat Türklerin

ilk dinlerinin Şamanizm olduğunu kabul etmez. Kamizm ve Şamanizm çağdaş

olup aynı coğrafyada yaşamışlardır. Dolayısıyla etkileşim sonucu zamanla

Şamanizm; Kamizm yerine kullanılmaya başlanılmış bir anlam kayması

olmuştur81. Tükler büyücülük kabul ettiği Şamanizm’e girmemişlerdir Kalafat

bu konuda Ziya Gökalp82 ve Harun Göngör ile aynı düşünmekte, Abdulkadir

inan83 ile ters düşmektedir.

72 Kalafat ile Mülakat, 18 Şubat 2005. 73 İbrahim Kafesoğlu, Bahaeddin Ögel, Emel Esin, Ziya Gökalp, Abdulkadir İnan, M. Fuat Köprülü, Hikmet Tanyu, Mehmet Eröz, Sencer Divitçioğlu, Şaban Kuzgun, Osman Turan, Faruk Sümer, Ruhi Fığlalı, Dursun Yıldırım, Nevzat Köseoğlu. 74 Kalafat, “Türk Halk İnançları Çalışmalarında Teori Metot ve Karapapağ Türk Halk Ozanı Şenlik”, Erciyes, Ağustos 1998, S. 248, s.16. 75 Hikmet Tanyu, İslamiyet’ten Önceki Türklerde Tek Tanrı İnancı, İstanbul 1986. 76 İbrahim Kafesoğlu, Eski Türk Dini, Ankara 1980. 77 Bahaeddin Ögel, Türk Kültürünün Gelişme Çağları, İstanbul, 1998. 78 Mehmet Eröz, Eski Türk Dini ve Alevilik, Bektaşilik, İstanbul, 1992. 79 İ. Hakkı Danişment, Türk Irkı Niçin Müslüman oldu?, Konya, 1978. 8080 Kalafat, “Türk Halk İnanç Kültürü ve Taşıyıcı Özelliği”, siyesetkulisi.com. 81 Kalafat, “Alanya Yöresinde Kilit-Bağ-Kilitlenmek-Bağlanmak”, Alanya Kültür Semineri III., 2001, s. 492. 82 Ziya Gökalp, Türk Medeniyet Tarihi, İstanbul, 1976. 83 Abdulkadir İnan, Tarihte ve Bugün Şamanizm, Ankara, 2000.

Page 19: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

19

Yaşar Kalafat, eserlerinde genellikle dünya Türk kültürünün halk inançları

boyutunu ele almıştır. Halk inançları yaşadığı toplumun geçirdiği tarih süreci

içerisinde uzak ve yakın komşuları ile etkileşimin, uzak ve yakın kültürlerle

alışverişin, toplumun girdiği dini inançların birikintisidir. Dolayısıyla toplumun

dini inanışı halk inançlarından ayrılamaz bir bütündür.

Kalafat’a göre, başlangıcından bu yana Türkler inanç hususunda; tarihi

kaynaklar ve günümüz etnolojik malzemesinin verdiği bilgiler çerçevesinde

incelendiğinde, tek Tanrılı bir dine inanmışlardır.84 Kalafat bu hususta Hikmet

Tanyu, Osman Turan ve Bahaeddin Ögel ile aynı görüştedir.85 Tanrıyı merkeze

alan bu inanç örgüsü “Tek Tanrılı” bir dini inançtır. Türkler Hıristiyanlık,

Musevilik, Lamaizm86, Kamizm, Gök tanrı ve İslamiyet’e inanmışlardır87.

Türk tarihinde Hunlar, Göktürkler, Gök Tanrıya inanmışlardır. Kalafat bu

görüşlerini Kaşgarlı Mahmut ve Göktürk Kitabelerinden beslemektedir88. Gök

Tanrı: Yüce, Ulu anlamına gelmektedir. Dolayısıyla, “Gök Tanrı” denilince

Ulu Tanrı, Yüce Tanrı denilmiş olmaktadır. Kalafat, bu görüşünde ise Prof.

Dr. Harun Güngör ile aynı görüştedir89. Türkler tarihleri boyunca çok tanrılı

bir dinin mensubu olmamışlardır. Bu özellik Türklere girdikleri ve yeni tanış

oldukları dinlerle sürekli yeni sentezler yapabilme fırsatı vermiştir. Böylece

Türk kültürü zenginlik kazanmıştır90. Başlangıçtan beri Türkler ehli

Kitaptırlar91. Türklerin bu özelliği geçirilen süreç içerisinde dini kültürel

zenginliğin oluşmasına sebebiyet vermiştir. Yeni tanışılan tek tanrılı dinler

ile kendi tek tanrılı dinlerinin normatif kuralları arasında sentez yapan Türkler

dini değerlerini zenginleştirmişlerdir.

84 Kalafat, Giresun Yöresi ve Örnekleri ile Türk Halk Sufizmi, Erciyes, Aralık 2005, S. 336, s.10. 85 Bahaeddin Ögel, Türk Kültürünün Gelişme Çağları II., İstanbul, 2001, s.88. v.d.., Dünden Bugüne Türk Kültürünün Gelişme Çağları, İstanbul 1988, s.707 v.d. 86 Lamaizm: Günümüzde Tibet ve Moğolistan’da görülen bir inanç sistemidir. Tibet Budizmi de denilen bu inanç sisteminde tabiata tapılır. Dini lideri Lamadır. Lama inanç sistemi 13 yüzyılda önemsenmeye başlamıştır. Lamaizmde ahlaki öğütler, nefisle mücadele ve tefekkür çok önemlidir. 87 Kalafat, “Türk Halk inançları Atlasında Kıbrıs”, Türksoy, Temmuz 2001, S: 4, s. 35. 88 Kalafat, “Eski Türk Dininin İsimlendirilmesi Başlıklı Yazıya Dair”, Erciyes, Şubat 1997, S: 230, s. 14. 89 Harun Güngör, “Eski Türk Dininin İsimlendirilmesi Üzerine”, Ümran Günay Armağanı, Ankara, 1996, s. 34-38. 90Kalafat, “Türk Halk inanç Kültürü ve taşıyıcı Özelliği” www.siyasetkulisi.com. 91 Kalafat, “Giresun Yöresi Örnekleri İle Türk Halk Sufizmi”, Erciyes, Aralık 2005, S: 336, s.10.

Page 20: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

20

Gök Tanrı dininde Ataların ruhları kutsal kabul edilir. Kalafat, ataların

ruhuna saygıyı Totem kabul etmeyip, ruhların kutsal kabul edilmesini, atalara

saygı olarak görmektedir.

Kalafat, Türklerin en eski dini olarak bilinen Tengricilik inancının din

görevlisi olan Kam’ların fonksiyonları ile Şamanların fonksiyonlarını kesin

bir çizgi ile ayırır. Kalafat’a göre, Kam, Tengricilik dininde din adamıdır.

Şaman ise Şamanizm’de büyücüdür. Kalafat, bu görüşünde “Şamanizm;

“Türklerden ziyade Moğollar, Tunguzlar vb. gibi kavimlerde görülen ilkel bir

büyü sistemidir ve asla bir din hüviyetinde değildir.” görüşüne sahiptir.

Şamanizm belki Putperestlikle bağdaştırılabilir ama Gök Tanrı inancı gibi

Tek Tanrılı bir inanç sistemi ile kesinlikle bağdaştırılamaz.”92 diyen Şaban

Kuzgun ve Mehmet Dikici93 ile ile Türklerin Şamanizm sistemine girmedikleri

hususunda hemfikirdir94. Ancak Ziya Gökalp95, Abdulkadir İnan96, İbrahim

Kafesoğlu97 Eski Türklerin İslamiyet’ten önce bir dönem şaman olduklarını

söylemektedirler. Kalafat bu bilim adamları ile de görüşlerinde ters

düşmektedir.

Kalafat, Hz. Adem’den Hz. Muhammed’e kadar devam eden ilahi nizam

tebligatının Hz. Nuh’tan sonra Hz. Yafes ondan Hz. Türk’e geçtiğini

düşünmektedir98. Türk inanç tarihinde Türkler Tanrı’nın “Türk Kağanları”

Türk töresini uygulayıp devam ettirmeleri için gönderildiğine inanırlardı. Bu

yönü ve özelliği ile, Türk kağanın ilahi bir kutsanmışlığı ve görev (Töre)

mesuliyeti vardı. Bu özellik ve ilahi tebliğ mesuliyetini Bilge Kağan’ın kitabe

yazısında görmek mümkündür.

Araştırmacıya göre, Türk inanç tarihinin hiçbir döneminde Türkler,

Yahudi Dini ve Hıristiyan mezheplerinde görüldüğü gibi, Üzeyir99 Tanrının

oğludur, Melekler “Tanrının kızlarıdır”, türünden Tanrıyı bireyselleştirici ve ona 92 Şaban Kuzgun,“İslam’dan Önceki Dönemlerde Türklerde Din…Atalarımız Şamanist Değildi” Tarih Düşünce, Mart 2000., S. 200, s. 22-35. 93 Mehmet Dikici, Türklerde inançlar Ve Din, Ankara,2005, 371. 94 Kalafat, “Geçmişten Günümüze Türklerde Din”s.. 7/ 4. 95 Ziya Gökalp, Türk Medeniyeti Tarihi, İstanbul 1976, s. 116-125. 96 Abdulkadir İnan, Tarihte ve Bugün Şamanizm, Ankara, 1954, s.1 v.d. 97 İbrahim Kafesoğu, “Eski Türk Dini”, Tarih Enstitüsü Dergisi, S.3, Ayrı basım. İstanbul 1973, s. 20. 98 Bu konuda Hikmet Tanyu ile aynı düşünmektedir. Bakınız: Hikmet Tanyu, İslamlıktan Önce Türklerde Tek Tanrı inancı, Ankara 1980. 99 Kur’an’da adı geçen fakat peygamber olup olmadığı kesin bilinmeyen zatın adı. İslam bilginleri onu veli sayarlar fakat, Hıristiyanlar onu İsa’nın oğlu kabul ederler.(İslami Terimler Sözlüğü, İslam Bilgi Merkezi yayını, İstanbul 1988.)

Page 21: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

21

insani vasıflar yükleyici, inanç içinde olunmamıştır. Tanrıya kutsal bir varlık

olarak bakan Türkler, Tanrıyı; memnun etmek için yılın belirli zamanlarında

törenler düzenlemişler, ayinler yapmışlar ve kendilerinden onun memnun

olması için ona kurban kesmişlerdir.

Din bir milletin kültürünün temel unsurlarından birisidir. Aynı zamanda

din, bir milleti millet yapan duyguların çoğunluğuna da damgasını vurmaktadır.

Günümüzde İslamiyet’i sair (çeşitli) Türk kesimleri içerisinde en iyi yaşayan

Anadolu Türkleridir. Kültürel birliktelik ve zenginlik adına Anadolu Türkleri

diğer Türk kavimlere yardımcı olmalıdır. Bu sayede dini inanç bir köprü

vazifesi ile birliktelik yaratmak için bir stratejik güç olarak kullanılabilir.

Araştırmacı dini inanışları kültürel kimlik oluşumuna katkısı yönüyle

ele almıştır. Türkler Müslüman olmadan önceki inanç sistemlerinin özelliklerini

de sosyal hayatlarına taşımışlarıdır100. Şüphesiz ki; kültürlerin, özellikle de

halk inançlarının beslenme ve şekillenme damarlarından birisi de toplumun

var oluşundan bu yana girmiş olduğu çeşitli dinler ve dini inanışlardır. Bu

özellikten dolayı Yaşar Kalafat, Türklerin şu andaki çoğunluğunun inandığı

İslamiyet’le sınırlı bir din olgusu çizmemiş, Türklerin tarihleri boyunca girmiş

oldukları dini inanışları da irdeleyip, Türklerin bugünkü kültürel değerlerinde

önceki dönemlerde inandıkları dinlerin kültürel zenginliğe katkısına da vurgu

yapmıştır.

3. 3. Türk Yurdu Görüşü

Kalafat, Türklerin yaşadıkları yerlerde nüfus sayısı ve etnik çoğunluğuna

bakmadan bağımsız, özerk veya azınlık olduklarını ayırt etmeden, dünyanın

neresinde Türk varsa oralarda imkanları ölçüsünde araştırmalar yapmıştır.

Dolayısıyla Türklerin yaşadığı her yeri Türk yurdu kabul etmiştir.

Araştırmacıya göre, Türk kültür coğrafyası; Türklerin tarih sahnesine

çıktıkları zaman ile eşdeğer olup Türklerin eser bıraktıkları her yerdir. Türk

kültürü eserleri arasında Göktürk Kitabeleri, Kutadgu Bilig101, Divan-ı Lügat-it

Türk102, Atabetü’l Hakayık103 gibi eserler sayılabilir104.

100 Kalafat, “Kültürel Küreselleşme ve Mistik Folklor”, Milli Folklor, Bahar 2002, S. 53., s. 162. 101 Yusuf Has Hacib tarafından kaleme alınan eser, iyi insan olma yollarını, ahlâk kurallarını konu edinir. Yer yer toplumsal hayatı, kurumları, folkloru ve inançları dile getirir. 102 Divan-ı Lügat-it Türk "Türk Sözlüğünün Divanı" anlamına gelir ve Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılmıştır. Yalnız bir sözlük değil; İslâm'dan öncesi Türk edebiyatını, tarihini, coğrafyasını, folklorunu, mitolojisini aydınlatan ansiklopedik nitelikte bir eserdir.

Page 22: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

22

Türklerin ilk yurdunun, Ergenekon’un alınmasının yanı sıra, Türklerin

Ural Altay kavmi oldukları, Uluğ Türkistan’dan gelerek neşet ettikleri

görüşlerinin yanı sıra ilk yurdun Orta Avrupa, Kafkaslar ve Ortadoğu olduğu

görüşleri de vardır. Araştırmacının görüşlerinde bu izleri takip edebiliyoruz.

Türkler atlı göçebe bozkır medeniyetinin ve daha sonraki yıllarda

imparatorluklar kurmuş bir halk olmanın sonunda bugün itibari ile

çoğunlukta olmadıkları yerlerde azınlık olarak varlıklarını sürdürmektedirler.

Avrupa Türklüğünün bir kısmı ile Amerika Birleşik Devletleri Türklüğü son

yüzyılda oluşmuş iken Arap ülkelerindeki Türklük büyük ölçüde asimile

olmuştur. Bugün Atayurt denilince; G. Sibirya, Uluğ Türkistan, Anayurt

denilince; Anadolu ve yakın çevresi anlaşılmaktadır.

Türklerin yurt anlayışları büyük ölçüde onların din anlayışı ve buna

bağlı olarak Türklerin dil anlayışı ile izah edilebilir.

Bugün itibari ile Türk Dünyası; Tuva, Tuluet, Kızıl, Hakasya, Altay,

Yakutistan, Doğu Türkistan, Moğolistan’ın belirli bir bölümü, Tacikistan ve

Özbekistan’ın belirli bir bölümü, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan,

Azerbaycan, Nahçivan, Dağıstan, Kuzey Kafkasya’nın bir bölümü, İran’ın

Türk Coğrafyası, Irak ve Suriye’nin Türkmen bölgeleri, Anadolu, Kıbrıs,

Rodos’un bir kısmı, Batı Trakya, Bulgaristan ve Doğu Avrupa ile

Romanya’nın belirli bir kısmı, Tataristan, Çuvaşistan, Kırım, Makedonya’nın

bir kısmı, Rusya Federasyonu’nun Moskova gibi Türklerin yaşadığı

merkezler akla gelmektedir.

3. 4. Türklüğün Mistik Boyutu

Kalafat’a göre Türklük ismini Türk Ata’dan105 almıştır. Türk Ata, Hz.

Adem’in torunlarından olan Hazer’in oğlu Yafes’ten türemiştir. Türk Ata,

ilahi tebligat yapılan tebligatçılar hiyerarşisinde yer almaktadır106. Bu tebligatın

(Bildiri) akaidi Türk Töresi ve bu töreyi besleyenler tümüyle Türk’tür. Bu

tebligatın dili Türkçe idi. Bu itibarla Türk dili ilahi bir muhteva içermektedir.

Bu bildirilerin ulaştığı coğrafyalar ise Türk dünyası coğrafyasını oluşturmuştur.

103 Edip Ahmet Yükneki tarafından Türkçenin Arapça ve Farsçadan üstün olduğunu kanıtlamak için kaleme alınmış bir eserdir. “Hakikatlerin Eşiği” manasına gelir. 104Kalafat ile Mülakat, 18 Şubat 2005. 105 Tarih sahnesine çıkan ilk Türk’ün adıdır. 106 Kalafat, “Halk Bilimi İtibariyle Türkmen Milli Kültüründe Devamlılık”, Serhat Kültür, Mayıs 2005, S. 2005/5, s. 48.

Page 23: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

23

Türk dili ulaştığı farklı coğrafyalarda, yeni sentezlere girdi. Bu sayede

yerli dil ile ilahi dil birleşti. Bu gelişme bir taraftan Türk dilinin yayılma

alanı bulmasına, bir taraftan ise zenginleşip gelişmesine sebep oldu. Türkçenin

lehçelerinin oluşması bununla izah edilebilir.

Türk töresinin yayıldığı Coğrafyalarda Türklük dairesi kapsamına

giren halklar doğal olarak fiziki antropoloji anlamında farklılıklar içermiştir.

Bunun içindir ki, Türk fiziki yapısında, farklı fiziki antropolojik özellikler

gözlemlenir.

Türkçenin, Rabca gibi (Kur’an-ı Kerim Arapçası) matematiksel bir dil

oluşu, onun eriyip gitmesini önlemiş, zenginliğini ve gücünü günümüze

kadar taşıyabilmesini sağlamıştır. XI. Yüzyılda İslamiyet ile tanışan Türkler,

Türk Ata ile birlikte tanış oldukları bu dinde, Hz. Muhammet (sav)’ın

yanında yer almışlardır.

Kalafat, Türk Ata’nın dinini, Tengricilik kabul eder. Bu din, tek tanrılı

bir dindir. İslamiyet’le büyük benzerlik göstermektedir.

3. 5. Kültürü Strateji Olarak Kabul Etmesi Kalafat, kültürü; toplumu bir arada tutan milli bir birikim, gelecek için

yaşama teminatı olarak görür. Bu yönüyle kültürün muhafaza edilmesi

hayatiyet arz eden bir öneme sahiptir. Ulus devletler kültürel varlık ve

değerlerini korudukları sürece, yaşamlarını devam ettirebileceklerdir. Gelişen

ve değişen dünya şartlarında, ulus devletlerin yaşam sürecini tehdit eden en

önemli unsur, ulus devletler içerisinde yer alan küçük etnik unsurların

ayrışmaya itilmesidir. Bu etnik ayrımcılığının önüne, ince farklılıkları

demokratik değerler çerçevesinde zenginlik kabul edip ana unsurlarda

birleşmek yoluyla geçilebilir.

Günümüzde, kültürel küreselleşme, âdeta uluslar üstü süper güç

konumundaki yönlendirici merkezlerin; bilgi, sermaye, teknolojilerini

kullanarak, yerel kültürlere destek sağlayarak, ulusal kültürleri küresel

kültürlerle mücadele edemez hale getirmektedir. Bu noktada kültürel kimliği

korumak kendiliğinden oluşmuş stratejik bir güç olmaktadır. Aksi halde;

Page 24: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

24

halk kültürü elden çıkmış ise, “siyasi sınırlar göstermelik kalmıştır.”

demektir107.

Kalafat’a göre gelişen ve değişen dünya şartlarında, dünya devletleri

siyasi ve ekonomik bütünlük içerisine girmektedirler. Bu bütünlük sınırları

sembolik hale getirmektedir. Sınırların sembolik hale geldiği günümüzde,

ulus devletleri ayakta tutan yegane birleştirici ve yaşatıcı unsur; kültür,

özde ise, halk kültürü olmaktadır. Kültür bu yönü ile jeo-kültürel anlamda

stratejik bir güç haline gelmektedir108. Kalafat, Kültürel strateji görüşünü

Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Milliyet davası şuursuz ve onursuz bir dava

şeklinde mütalaa edilmemelidir. Milliyet davası siyasi bir mücadele konusu

olmadan önce şuurlu bir ülkü meselesidir.” sözüyle destekleyip Türkiye

dışındaki Türklerin öncelikle kültür meseleleri ile ilgilenilmesi gerektiğini

vurgulamaktadır109. Bu görüşünde Kültürü jeo-politik, jeo-ekonomi gibi bir güç

olarak görmektedir.

107 Kalafat, “Kültürel Küreselleşme ve Mistik Folklor”, Milli Folklor, Bahar 2002, S. 53, s. 167. 108 Kalafat, “Sınır Ötesi Bölgesel Kültür Dayanışmasından Bölgesel Siyasi Yapılanmaya”, Ermeni Araştırmaları, Sonbahar 2004, S. 14-15., s. 23. 109 Kalafat, “Günümüz Türk Dünyasına Genel Bir Bakış”, Erciyes, Haziran, 1992, S. 174, s. 4.

Page 25: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

25

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

TÜRK DÜNYASINA DAİR HALK İNANÇLARI TESPİTLERİ

4.1.Bağımsız Türk Cumhuriyetleri Halk İnançları Tespitleri

Bu bölümde; Yaşar Kalafat’ın, Dış Türklere yönelik halk inançları

çalışmaları ele alınarak, incelenecektir.

4.1.1. Azerbaycan Türkleri Halk İnançları

Kafkaslarda yer alan Azerbaycan Cumhuriyeti; batısında Ermenistan,

kuzeybatısında Gürcistan, güneyinde İran, doğusunda Hazar Denizi ile sınırdır.

Ülkenin yüzölçümü 86.660 km2dir. Başkenti Bakü olan Cumhuriyet, 30 Ağustos

1991’de SSCB’den bağımsızlığını ilan etmiştir. 2002 nüfus sayımına göre, ülke

nüfusu 8.202.500’dür110. Azerbaycan Cumhuriyeti’ni oluşturan asıl etnik unsur

Azeri Türkleridir111. Ülkenin toplam nüfusunun %90’ını Azeri Türkleri

oluşturmaktadır. Nüfusun geri kalan %10’luk dilimini; Rus, Lezgi, Avar,

Ukraynalı, Tatar, Gürcü, Yahudi, Ahıska Türkleri (18.000), Kürt, Tat’lar

oluşturmaktadır112. Yaşar Kalafat Azerbaycan Cumhuriyetine muhtelif defalar

gitme fırsatı bulmuştur113. Azeri Türkleri halk inançları ile ilgili tespitleri

şunlardır:

Azeri Türklerinde, çocuk ana rahmindeyken annenin istek ve arzularına

göre, çocuğun cinsiyetini tahmin etme yaygındır. Rüyasında balık ve elma

gören kadının çocuğunun kız olacağına inanılır. Hamile hanımın canı tatlı

yiyecekler isterse çocuğunun oğlan olacağına inanılır.

Azerbaycan’da yerikleme114 inancı vardır. Yerikleyen annenin canının

çektiği yiyecek mutlaka temin edilir. Bunu temin eden çok sevap kazanmış

110 Kaynak:www.tika.gov.tr. 111 Ali Güler, Suat Akgül ve Atilla Şimşek, a.g.e., s. 45. v.d. 112 Mehmet Saray, Yeni Türk Cumhuriyetleri Tarihi, Ankara, 1999, s. 15. 113 20-22 Kasım 1997 tarihinde “Azerbaycan Folkloru (Toplama, Tetkik, Neşir) Problemleri Sempozyumu” , 29 Temmuz-6 Ağustos 1998 tarihleri arasında Bakü’de Azerbaycan Yazarlar Birliği ve Dede Korkut Ansiklopedisi hazırlama merkezinin birlikte hazırladıkları “Dedem Korkut Toplantısı”, 7-8 Nisan 2000 tarihinde Bakü’de; “Kitabı Dede Korkut Destanı’nın 1300 Yıllık Jübilesi Sempozyumu”, 7-8 Nisan 2000 tarihinde Bakü’de; “Kitabı Dede Korkut Destanı’nın 1300 Yıllık Jübilesi Sempozyumu” , 21-24 Mayıs 2001 tarihinde Kafkas Albanları Araştırma Merkezi tarafından “Etnomedeni-İrsi Beynelhalk İlmi Konferansı”, 6-7 Haziran 2002 tarihinde Bakü’de “Bakü-Tiflis-Ceyhan Neft Kemerinin Beynelhalg Konferansı”, 9-11 Ocak 2003 tarihinde Azerbaycan’da “Orta Asya Türk Geçmişinden Orta Asya Türk Geleceğine” sempozyumları düzenlenmiş, bu sempozyumlara katılmak için Yaşar Kalafat Azerbaycan’da bulunmuştur. 114Hamile olan kadının canının türlü yiyecekler istemesidir. Anadolu’da da “Aşermesi” denilmektedir

Page 26: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

26

kabul edilir. Annenin bu arzusu yerine getirilmezse, çocuğun anne karnında

zayıflayıp öleceğine inanılır115.

Azeri Türklerinde “Nazara” inanılmaktadır. Bebeğin nazardan korunması

için, bebeğe nazar boncuğu takılır. Bu sayede bebeğin, kem (kötü) gözlerden

korunduğuna inanılır. Çocuk doğduktan sonraki onuncu gününde, “On

günlüğü”116 dökülür. Doğum yapmış annenin yanına yabancı birisi veya çiğ et

sokulmaz. Aksi halde anne ve çocuğun korkacağına inanılır. Azerbaycan’da

al karasından korunmak için gelinin başucuna sarımsak asılır117.

Azerbaycan Türklerinde, çocuğa ismini büyükler koyar. Çocuğa “Ad

koyma” merasimi yapılır. Buna merasime Ad günü veya Ad verme merasimi

denilir. Bu uygulama, çocuğun kırkı çıkmadan mutlaka yapılır. Çocuklara

genelde tek isim konulur. Azerbaycan Türklerinde, doğum günü yapılmaz, “Ad

günü” yapılır. Ad gününde, pilav pişirilip gelenlere ikram edilir118.

Azerbaycan Türklerinde anne hamile kaldıktan sonra, doğum yapıncaya

kadar, saçını kesmez. Saçını kestirirse, çocuğunun ömrünün kısalacağına

inanılır. Doğan çocuğun ise anne saçı119 çocuk bir yaşını dolduruncaya kadar

kesilmez. Bir yaşını dolduran çocuğun saçı kesilir. İlk saçı kesene, bahşiş

verilir. Ayrıca, ilk saçın kesildiği gün yemek verilir. Kestirilen ilk saç, el ayak

altına atılmaz. Temiz kabul edilen bir yere gömülür. Çocuk ilk emeklediğinde,

ilk yürüdüğünde, küçük toy120 yapılır. Çocuğun ilk defa dişi çıktığı vakit

buğday, ceviz ve soğanın karışımından yapılan, özel bir yiyecek hazırlanır. Yedi

eve pişirilen yemek dağıtılır. Bu sayede, dişin kolay çıkacağına inanılır.

Çocuğa dişi çıkınca, “diş hediği”121 yapılır.

Azerbaycan Türklerinde, “Kırklama”122 çok önemsenir. Canlı doğup da

sonradan yaşamayan çocukların yaşamayışı kırklı olmaya bağlanır.

Azerbaycan’da erkek çocuklar sünnet yaptırılır. Sünnet olma yaşı 4-6‘dır.

Sünnet yapılacak çocuk için, “sünnet toyu”123 düzenlenir.

115Yaşar Kalafat, “Lenkeran Folklor Müşaveresi ve Azerbaycan Halk Sufizmi”,Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1998, S. 3, s. 168. 116 Doğumun onuncu gününde yemek ikram edilmesidir. 117 Kalafat, “Türk Halk İnançlarında Sarımsak ve Soğan ile ilgili Hususlar”, Serhat Kültür, Ocak 2005, S. 2005/1, s. 34. 118Kalafat, “Lenkeran Folklor Müşaveresi ve Azerbaycan Halk Sufizmi”, s. 169. 119 Çocuğun anne karnındaki saçıdır. 120 Eğlence, yarenlik. 121 Diş yemeği. 122 Çocuğun doğumundan sonraki ilk kırk gündür. 123 Sünnet için yapılan yemekli ve müzikli eğlence.

Page 27: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

27

Çocuğu olmayan kadınlar bellerini çektirirler. Hocaya giderler. Çocukları

olması için, adak adama yaygındır. Çocuğu olmayıp da sonradan çocuğa

kavuşanlar, adadıkları adağı ivedilikle yerine getirirler

Azerbaycan Türklerinde; kızlar genelde 18, erkekler ise 20-25 yaşlarında

evlenir. Kız kaçırma yoluyla evlilikler görülse de, genelde istemeye dayalı

evlenmeler yaygın olarak görülür. Kızın babası, kızının kanaatini mutlaka

sorar. Evlenmede, kızın rızasının alınması önemlidir. Tek eşli evlilik yapılır.

İki erkek kardeşten ölen erkek kardeşin eşinin diğer erkek kardeşle evlenmesi

uygulaması, Azerbaycan Azeri Türklerinde görülmez. Ancak Kudalık124

görülmektedir.

Azerbaycan’da evlenen kızlara, gelin geldikleri evin eşiğinden girmeden

önce, ayaklarının yeni evlerine hayır getirmesi için, kurban kesilir. Gelinin

ayağının altına basıp kırıp geçmesi için tabak konulur125. Tabağın kırılması

ile kötülüklerin uzaklaştıklarına inanılır126. Azerbaycan’da gelinin ses saklama

uygulaması vardır, gelin konuşmak için hediye alır.

Azerbaycan’da “At” önemlidir. Gelin alma, genelde, “at” ile olur. Gelin

yeni evine girmeden önce, atın karnının altından geçirilir. Bu uygulama

esnasında, Allah’tan (cc.) erkek çocuk dilenilir. Azerbaycan’da, büyük bir

kesim, atı “Murâd” olarak görmektedir. Atın, rüyada görülmesi iyiye işaret

sayılır127.

Azerbaycan’da genç delikanlılar sevdiklerine samimiyetlerini ifade etmek

için “Seni atam gibi istiyorum” derler. Atam gibi istemek, “Seni babamı

sevdiğim kadar seviyorum” demek anlamına gelmektedir. Azerbaycan’da

imam nikahı yapılan kadın, evliliğinin yedinci gününde mutlaka banyo yapar.

Bu şekilde kadının aklanıp paklanıldığına inanılır. Bu uygulamaya Yedisini

dökme denilir. Yedisini dökmeyen kadının elinin, bereketsiz olacağına

inanıldığından, kadının eli yemeğe dokundurulmaz.128 Böyle kadınlara pis

anlamında Murdar denilir.

124 Tarafların birbirlerinin kız kardeşleri ile evlenmeleridir. 125 Bu uygulama Kafkas Türklerinin hepsinde görülen bir uygulamadır. Bu uygulamadaki amaç gelin yeni evine girerken etrafındaki kötü iyeleri gürültü çıkartıp korkutmak, dolayısıyla kötülüklerden ziyade iyiliklerle yeni eve girme, yeni eve bereket getirmedir. 126Kalafat, a.g.m. s. 171. 127Kalafat, a.g.m. s. 153. 128Kalafat, a.g.m., s.159.

Page 28: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

28

Birbirlerini çok seven çiftlerin, birbiri ardı sıra öldüklerine inanılır.

Anadolu’da ölen kişilerin ardından söylenen, “Ömrünü size bağışladı.” sözü

Azerbaycan’da da yaşatılmaktadır. Azerbaycan’da beddua yapılınca: “Vay’ına

oturayım” denilir. Vay, ölmüş kişi demektir.

Yaşayan biri, rüyasında ölmüş birisi tarafından çağrılırsa ya da onunla

bir yere beraber giderlerse o yaşayan kişinin öleceğine inanılır129.

Defin için cemaat gittiği yoldan geri dönmez, mutlaka yolunu değiştirir.

Cenazeye gidenler siyah giyilir. Azerbaycan’da ölen merhumun ardından “Yas

çadırı” kurulur. Yaslı aile, taziyeye gelenleri, evinin önüne kurulan çadırda

kabul eder. Yas çadırı ölümü müteakip 7 gün açık kalır. Ayrıca ölümün 40. ve

sene-i devriyesinde yas çadırları tekrar kurulur. Ölümün 52. günü, ölenin, etinin

kemiğinden ayrıldığına inanılır.

Işık ile ilgili özellikle dini folklor muhtevasında ortaya çıkan bu inanışa

göre, ölen bir kişinin mezarından ışık çıkıyor ise, o kimsenin dünya dan

vazgeçmediğine inanılır130.

Azeri Türlerinde, Nevruz/ Yenigün Bayramında Yasin-i Şerif okunur.

Geçmişte ölmüşlerin mezarları ziyaret edilir. Camiler ziyaret edilip pilavlar

pişirilip, beraberce yenilir131.

İşe başlanılması ile ilgili olarak, herhangi bir işe sağdan başlanılmasının

bereket ve uğuruna inanılır. Azerbaycan’da büyüklük ile ilgili yaşayan bir halk

inancı vardır. Kişi oğlu, bir şeyin büyüklüğünden bahsediyorsa başını göğe

kaldırır ve yukarılara bakar. Bunun anlamı senden büyük değilim demektir.

Bu hareket, tanrıyı yukarıda düşünmüş olmanın bir tezahürü olarak karşımıza

çıkmaktadır132. Azerbaycan’da selamlaşmak, insanlık görevi olarak kabul

edilir. Selam çok önemlidir. Bir kişi, aynı kişi ile, on defa da aynı yerde

karşılaşsa, mutlaka selam verir. Bu, selamlaşmanın birlik ve beraberliği

kuvvetlendirici ve bereketi arttırıcı önemi olduğuna inanılır.

Azerbaycan halk inançlarında, Ters motifi133 çok önemlidir. İnanca göre,

Al Karası134 kendisine söylenenin tersini yapar. Mesela, ona git denilince;

129Kalafat, a.g.m., s. 172.. 130Kalafat,“Geçmişten Günümüze Türk Halk inançlarında Işık”, Milli Folklor, Kış 1993, S. 20, s. 32. 131 Kalafat,“Lenkeran Folklor Müşaveresi ve Azerbaycan Halk Sufizmi” , s. 171. 132Kalafat, a.g.m., s. 159. 133Kalafat, “Türklerin Dini Tarihi, Türk Halk İnançlarında Ters Motifi”, Abdurrahman Çay’cı Armağanı, Ankara 1995, s. 297-307.

Page 29: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

29

gelir, gel denilince; gider. Al, avradı; loğusa kadınları, cünüp gezen insanları

basar. Azerbaycan’da kapı eşiğinde durmak veya kapı eşiğinde oturmak iyiye

yorulmaz. “Kapı tabanında kerametlik alâmeti vardır” denilir.

Halkın benimsediği değerler, edebiyattan ve onun alt kolu olan nazımdan

ayrı düşünülemez. Azerbaycan Türkleri halk inançları, Azeri şairler elinde

ehilce dile getirilmiştir. Bu şairlerden birisi de Üstat Şehriyar’dır. Üstat şehriyar,

ölümden sonra ölenin ruhunun üç gün evini terk etmediği ile ilgili halk inancı

ile bağlantılı olarak;

“Ölümünden sonra da özü görür her şeyi

Anam! Biçare Anam! Evimizin Güneşi!” dizelerini,”

Sevilen kişilerin ölmelerine rağmen seven kişilerin arasında dolaştığı

ile ilgili olarak;

“ Hayır ölmeyübdir o! İşitirem sesini,

Üşüyende yine duyuram od sesini.

Görürem vermiş yine uşaklarla baş başa

Yine tuz döker aşa.”

Ölen bir kişinin öldükten sonra dünya da sevdiklerini yanına

çağırdığına inanılır. Bu üstad şehriyarın dizelerinde;

“Ben o gece atamı gördüm, yuhumda gördüm.

Anama seslen de anam hay verdi ona.” dile getirilmiştir.

Azerbaycan’da kişiler arası çıkan problemlerde bir Ermeni’nin başka

bir Ermeni ile dövüştüğünü görünce “Vur! Vur!” demesi yerine Azerbaycan

Türkleri böyle durumlarda “Vurma bağışla yazıktır, günahtır” der. Dolayısıyla

Azeri Türklerinin dövüşenlere yaklaşımında, bir yapıcılık vardır. Azerbaycan’da

insanlar, bir başkasının yanında parasını alenen çıkartmazlar. Bu uygulama

parayı nazardan korumak paranın bereketini kaçırmamak için yapılan bir

uygulamadır.

Azerbaycan’da, Nevruzda, Yasin-i Şerif okutulur. Camilere gidilir.

Kabirler ziyaret edilir. Camilere gidilince, evdeki insan sayısı kadar mum

yakılır. Bu sayede ömürlerin uzayacağı inancı vardır.

134 Al Karası: Türk dünyasının hemen her yerinde görülen ve günümüzde de etkinliği süren bir iyedir. Üreme ve Çoğalmanın düşmanıdır. Daha çok loğusa kadınlar ile yeni doğan çocuklara musallat olduğuna inanılır( Kalafat Doğu Anadolu’da Eski Türk inançlarının İzleri, Atatürk Kültür Merkezi Yayını, Ankara1999, s. 24. v.d.).

Page 30: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

30

Azerbaycan’da yayın organı olarak 100.000 tirajlı Azadlık , TV kanalı

olarak Azerbaycan 1, 2, ANS TV kanalları izlenilmektedir. Çanak antenlerden

ise Türkiye’den yayın yapan bütün kanallar seyredilebilmektedir.

4.1.2. Kazakistan Türkleri Halk İnançları

Kazakistan, Kazak Türklerinin yaşadığı ülke manasına gelmektedir.

Ülkenin yüzölçümü 2.717.300 kilometrekaredir. Ülke doğusunda Çin,

güneyinde Kırgızistan ve Özbekistan, batısında Hazar Denizi ve Türkmenistan,

kuzeyinde ise Rusya ile çevrilidir. 16 Aralık 1991’de bağımsız olmuştur.

Anayasa ile Kazakça ülkenin resmi lisanı, Rusça da etnik gruplar arası iletişim

lisanı olarak kabul edilmiştir. Kazakistan’ın nüfusu 1989 yılı yapılan sayımlara

göre 18.227.878’dir135. Bu nüfusun % 57.2 sini Kazak Türkleri, %27.2 sini

Ruslar, %3.1 ini Ukraynalılar, %10.9unu ise diğer milletler oluşturmaktadır136.

Yaşar Kalafat’ın Kazakistan’da yaşayan Türklerin halk inançları ile ilgili

tespitleri şunlardır:

Çocuk konusunda Kazaklar: “Verirse Allah verir” düşüncesindedirler137.

Hamile kadınların yeriklemesi önemsenmektedir. Hamile kadının isteği

karşılanmaz ise çocuğunun sağ ve sol yanağında bir çukurluk oluşacağına

inanılır. Kazaklarda erkek çocuk evin çatısı olarak görülürken, kız çocuk evin

bereketi kabul edilmektedir.

Hamile kadın çocuğu karnında kımıldamaya başladığında, hamile ilk

kimi görür ise çocuğun o kişiye benzeyeceğine inanılır. Bu inanıştan dolayı

kazak hamile kadınların huysuz, ayyaş, pis, sarhoş kişilere bakması iyi

karşılanmaz.

Kazaklarda uyumayan çocuğa Kur’an-ı Kerim’den ayetler okunur138. Bu

uygulama ile çocuğun rahatlayarak uyuyacağına inanılır.

Kazak Türklerinde çocuğu olmayan anne adayı Baksı’ya139 okunması için

götürülür. Baksı anne adayına okur. “Tu tu tu” deyip anne adayını efsunlar.

Bu sayede çocuğu olmayan anne adayının çocuğunun olacağına inanılır140.

135 Mehmet Saray, Kazakların Uyanışı, s. 9.v.d. 136 www.tika.gov.tr. Kazakistan. 137Kalafat, “Kazakistan’daki Türk Halk inançları”, Milli Folklor, Yaz 1999, S. 41, s. 67. 138Kalafat, “Uluslararası Türk Medeniyet Kongresi ve Kazakistan Gezi Notları ile Baksilik-Halk İnançları” s. 230. 139Ayrıntı için bakınız: Kalafat, “Baksicilik”, Erciyes, Mart 2000, S. 267., s. 2. 140Kalafat ,“Kazakistan’daki Türk Halk İnançları”, s. 66.

Page 31: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

31

Kazak Türkleri sürekli düşük yapan anne adayının düşük yapmasını

önlemek için devenin yününden yapılmış iplik ile düşük yapacak anne

adayının eteğinin ön tarafını dikerler141. Bu işlem üç gün bazen gün

görmüş diye tabir edilen o yerin yaşlı kadınlarından birisi bazen de Baksi

tarafından yapılır. İşlem yapılırken Kelamı-ı Kadim okunur. Böylece düşük

yapmanın önleneceği inancı vardır142.

Kazakistan ve Anadolu’da zamanla edep kapsamına giren uygulamalardan

birinin de gelinin hamileliğini evin erkeklerden saklamasıdır. Anadolu ve

Kazakistan’da halkın dilek ve temennilerde bulunmak için ulu zatların

türbelerine gittiği, buralarda ulu zatların yüzü suyu hürmetine dilekte

bulunurken önce, örneğin; hastası için şifa diliyorsa bütün hastalar için

dileyip sonra kendisinin hastası için dilemesi uygulamasının halk sufistik

anlayışının bir neticesi olarak ortaya çıkmıştır.

Kazaklarda bebek dünyaya gelmeden erkek evi bebeğin giysilerini

hazırlar. Doğumdan sonra Görümlük yapılır. Çocuğun ailesi tarafından düğün

toyu benzeri bir toy düzenlenir. Bebeğe hediyeler getirilir. Bala (çocuk)

kırkından çıkınca çocuğa kına yakılır. Kına, çocuğun banyo suyuna katılarak

yapılır. Böylece çocuğun görünmeyen kötülerden korunacağına inanılır.

Kazaklarda, hamile kadına yüklü anlamına gelen Juktu denilir. Aşeren

kadına, Jerik143 denilir. Jerik olan kadınlarda kadının canı ekşi çekiyorsa

doğacak çocuğun kız olacağına inanılır. Oğlan doğuracak anne adayının ise

canının tatlı çekeceğine inanılır. Ayrıca ekşi gıdaları bir kadının yerikleme

döneminde canı çok çekiyorsa, doğacak çocuğun haşin, hırçın olacağına

inanılır. Anne karnındaki çocuk kımıldamaya başladığı zaman, anne ilk defa

kimi görürse doğacak çocuğun huyunun, karakterinin ilk görülen kişiye

benzeyeceği inancı vardır.

Kazak Türklerinde, doğan çocuğun göbeği temiz bir bıçakla kesilir. Bu

bıçak yıkanır. Uygun bir yer bulunarak toprağa gömülür. Toprağa gömme

esnasında, anne gömülen yere bakmamalıdır. Anne bakarsa başka çocuğunun

olmayacağına inanılır144. Kesilen göbek 7 gün sonra düşer. Düşen göbek bir

atın yelesine takılır. Böylece çocuğun at gibi hızlı ve cesur olacağına inanılır. 141 Kalafat, Balkanlardan Uluğ Türkistan’a Türk Halk inançları I. , s. 318. 142Kalafat,“Kazakistan’daki Türk Halk İnançları”, s. 66. 143 Yeriklemiş hamile kadın anlamındadır. 144Kalafat,“ Kazakistan’daki Türk Halk İnançları”, s. 67.

Page 32: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

32

Çocuk doğumları kazaklarda müjdelenir. Çocuk doğumunu ilk müjdeleyen

çocuğu at ya da para verilir145.

Doğan çocuğun göbeği yedi gün içerisinde düşer. Düşen parça bir erkek

çocuğunun parçası ise bir atın yelesine takılır. Böylece çocuğun at gibi cesur ve

atak olacağına inanılır. Düşen parça bir kız çocuğunun ise kısrağın yelesine

takılır. Böylece kız çocuğunun ilerde uysal ve sakin olacağına inanılır.

Çocuk dünyaya gelince ilk müjdeyi doğumu ilk duyan çocuk verir. Bu

çocuğa hediye verilir. Bu hediye çoğu zaman At ya da Para olur.

Kazak Türklerinde, doğumdan sonra Görümlük146 yapılır. Bu amaçla

koyun soyulur. Düğün toyu gibi büyük toy yapılır. Toyda Kelam-ı Kadim

okunur. Doğan çocuğun vatana millete hayırlı olması için dualar edilir. Bu toya

Şıldehana denilir147. Bala148, kırkından çıkınca kına yakılır. Kına balanın banyo

suyuna katılarak yapılır. Bundaki amaç tiksinmeyi önlemektir.

Kazak Türklerinde balaların sünnet yaşının 3-5-7. yıllar olmasına büyük

özen gösterilir. Sünnet yaptırılacak çocuk heyecanı yatışması için çcuk ata

bindirilip dolaştırılır.

Kazaklar, evlilikte kız kaçırma yöntemini önceden seçmezlerdi. Ama

şimdi bu gelenek vardır. Kazaklar kesinlikle yakın akraba ile evlenmezler.

Amca dayı çocukları kardeş sayılır. Evlenme yaşı genel olarak 25’tir.

Evlenmeyen kızlara karı kız149 denir.

Evlenecek çiftlerde erkeğin yaşının kızın yaşından büyük olmasına dikkat

edilir. Evlenecek kıza mutlaka kanaati sorulur.Kızın rızası alınır. Sorma işini

kızın annesi ve arkadaşı üstlenir. Kızın gönlü varsa evlilik gerçekleştirilir150.

Kazaklarda ölümden sonra, ölü evine baş sağlığına gelinir. Kazaklarda

ölünün ruhunun 40 gün evinden gitmediğine inanılır. Ruh için 40 gün ölünün

öldüğü yerde mum yakılır. Kazakistan’da mezarlar birkaç kattır. Mezarların

üzerinde birkaç metre yükselen kuleler vardır151.

145 Kalafat, “Uluslararası Türk Medeniyet Kongresi ve Kazakistan Gezi Notları ile Baksilik-Halk İnançları” s. 228. 146 Doğan çocuğu akraba ve çevredekilerin görmeye gelmesidir. 147Kalafat, “Kazakistan’daki Türk Halk İnançları”, s. 67. 148 Çocuk. 149 Yaşlı kız anlamında kullanılır. 150 Kalafat, “Uluslararası Türk Medeniyet Kongresi ve Kazakistan Gezi Notları ile Baksilik-Halk İnançları” s. 232. 151 Kalafat, Balkanlardan Uluğ Türkistan’a Türk Halk inançları II, Babil Yayınları, Ankara 2005, s. 249.

Page 33: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

33

Kazak Türklerinde it uluması iyiye yorulmaz. İt uluyunca, kötü bir

olayın vuku bulacağına inanılır152.

Kazakistan’ın Almatı Tolgar bölgesi, Baksi bölgesidir. Tolgar

bölgesinden alınan su, Baksi inancına göre kutsaldır. Kazakistan’da diplomalı

aynı zamanda psikolog olan birçok Baksi vardır153. Baksilik, anne babadan

evladına geçmektedir. Kazakistan’da yaşatılan Baksi inancına göre, Baksicilik;

İslamiyet’in belirli bir dönemi olarak kabul edilir. Müslüman olmadan

Allah’ın birliğine inandıklarına vurgu yapan Baksiler kendilerini Müslüman

olarak tanımlamaktadırlar154.

Ayna ile ilgili yaygın bir inanış vardır. Ayna kırılan evde o gün kavga

çıkacağına inanılır.

4.1.3. Kırgızistan Türkleri Halk İnançları

Kırgızistan, Kırgız Türklerinin yaşadığı ülke anlamına gelmektedir.

Ülkenin yüzölçümü 198.500 km2dir. Nüfusu 2004 sayımlarına göre

5.092.000’dir155. Nüfusun %50’sini Kırgız Türkleri, %23’ünü Ruslar, %12’sini

Özbekler, %3.1’ini Ukraynalılar, %2.9’unu Almanlar, %8’ini ise diğerleri

oluşturmaktadır156. Başkenti Bişkek’tir. Yaşar Kalafat’ın Kırgızistan Türkleri

halk inançları tespitleri şunlardır:

Kırgız Türklerinde bebek dünyaya geldiğinde, bebeğin karakterinin

bebeği ilk kucaklayankişiye benzeyeceğine inanıldığından orada bulunanlar ve

bebeği ilk kucaklayan çok önemlidir. Bu inanç atasözlerine “Bebek gönülde

olunca değil elinde olunca benzer, Bebek göbeğini kesen ebeye benzer.” gibi

atasözlerine girmiştir157. Kırgız Türkleri bebeğin göbeğini ayakkabının yanına

koyarak keserler. Bu uygulamadaki temel amaç, bebeğin yaşının ayakkabı gibi

uzun ömürlü olması inancındandır158. Böylece bebeğe uzun ömür dilenmiş

olur.

Kırgız Türklerinde yeni doğan bebeğin ağzına, özel hazırlanmış bir mama

sürülür. Bu mama kurutulmuş işkembe ile eritilmiş tereyağdan oluşmuş bir

152Kalafat,“Kazakistan’daki Türk Halk İnançları”, s. 68. 153Kalafat, Altaylardan Anadolu’ya Kamizm, Şamanizm, s. 63. 154Kalafat, a.g.e., s. 65. 155 Kaynak: www.tika.gov.tr. 156 Mehmet Saray, Modern Kırgızistan’ın Doğuşu, Ankara 2004, s.6. 157Kalafat, “Uluğ Türkistan’da Halk Sufizmi”, s. 163. 158 Bize göre ayakkabının uzun ömürlü kabul edilmesi ayakkabının altının çok yere dakonmasından kaynaklanmaktadır.

Page 34: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

34

karışımdır. Bu mamanın çocuğun ağzına sürülmesiyle, bebeğin ömrü boyunca

yoksulluk görmeyeceğine inanılır. Ayrıca, bu mamayı sürdükleri için çocuğun

ileride hayvancı olacağı inancı da vardır.

Kırgız Türkleri yeni doğan çocuğun kafasını -kindik enesini- yuvarlak

olması için elleriyle şekillendirirler. İnanca göre dünya yuvarlaktır. İnsan da

dünyaya benzemelidir. Kafası yuvarlak olan çocuğun zeki olacağına ve yüksek

makamlara gelebileceğine inanılır. Kırgız Türkleri yeni doğan çocuğun

kundağını uzun ömür sürmüş yaşlı birisinin urbasından yaparlar. Böylece

kundağa sarılan çocuğun uzun ömürlü olacağına inanılır159.

Kırgız Türklerinde çocukları yaşamayan aileler çocuğu yaşayan çocuklu

annelerin elbiselerinden 9 veya 40 yama alırlar. Bu yamalardan çocuğu

yaşamayan annenin yeni doğan çocuğu için bir kundak hazırlanır. Bu

sayede çocuğun yaşayacağına inanılır.

Kırgız Türklerinde yeni doğan çocuğa ilk gömleğini yaşlı bir kadın

giydirir. Gömlek kırk gün boyunca çocuğun üzerinden çıkarılmaz. Kırk gün

sonra çıkarılır. Çocuk, doğumunun kırkıncı günü, kırk kaşık su ile yıkanır.

Çıkarılan gömlek ise yaşlı bir ölenin mezarına beraber gömülür. Bu

uygulamanın yapılmasındaki temel amaç ölen kadın dünyada yaptıklarından

hesaba çekilirken sorgu meleklerinin günahsız çocuğun gömleğini görüp

gömleğe istinaden yaşlının günahlarını bağışlaması inancındandır.160

Kırgız Türklerinde bebek doğumunun 40. günü yıkanır.( Önceleri de

yıkanır ama kırkıncı gün mutlaka yıkanır.) Bebek yıkandıktan sonra temiz

elbiseler giydirilip beşiğe yatırılır. Gelen akrabalar bebeğe hediye olarak

kumaşlar getirirler. Ayrıca bebek beşiğe konulmadan evvel beşiğe bir aşık

kemiği konulur. Aşık kemiğinin sayısı 3-5-7 gibi tekil sayılardan olmalıdır.

Kemik konulurken bebeğin beş tarafı yukarı kaldırılır. Bebeğin sağ tarafına

“en en en” denilir. Meleklerin sağ tarafta olduğun inanılmasından bu

uygulama yapılır. Böylece iyili meleklerinin çocuğun ömrü boyunca çocuğa

yardım edeceklerine inanılır.

Kırgız Türklerinde, çocuğun kırkı çıkıncaya kadar gelen misafirlere özel

bir yemek ikram edilir. Bu yemek Çeyintek (işgembe ile kavrulmuş yağ) ile

159Kalafat, a.g.m. s. 164. 160Kalafat, a.g.m., s. 164.

Page 35: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

35

buğday unu karıştırılarak yapılır. Bu yemekten bebeği ilk defa bebeği beşiğine

koyan kişiye de ikram edilir. Bebek, beşiğe konulunca üzerine dokuz kat örtü

serilir. Sebebi, Kırgızlarda dokuzun kutsanmış sayı olmasıdır.

Kırgızlarda kırkı çıkan çocuğun saçı kesilir. Saç saklanır. Çocuğun saçını

kesecek kişi çok önemlidir. Bu kişi onurlu ve gururlu herkes tarafından

sevilen birisi olmalıdır. Saçı ilk kesen kişiye gömlek hediye edilir.

Kırgızlarda gömleğin özel bir anlamı vardır. İlk saça Karın saçı denilir.

Kırgızlarda “Süt kardeşliği” önemlidir. Süt kardeşi olanlar kesinlikle

evlenemezler. Bu yüzden anne çok dikkat etmelidir. Aksi halde annenin bunun

hesabını öbür dünyada vereceğine inanılır.

Kırgız Türklerinde, erkek çocuklar 3-5 veya 7 yaşında sünnet yaptırılır.

Sünnet yaşının tek bir sayıya tekabül etmesi önemlidir. Sünnet yapılırken,

çocuğa oyalanması için kemikli et verilir. Buna “Cilik” denilir. Sünnetten

sonra sünnet düğünü yapılır. Sünnet düğününe gelen davetliler at, inek gibi

büyük hediyeler getirirler.

Kırgız Türkleri, çocukları ilk yürümeye başlayınca Tuşo Toyu yaparlar.

Tuşo toyu yaptırılan çocuğun da uzun ömürlü olacağına inanılır.

Erkek çocukların saçları ilk olarak 3-5 yaşında tıraş edilir. Saçın

kuvvetli olması için ustura ile tıraş ettirilir. Yine Kırgız Türkleri çocuklarını

3-5 yaşlarında sünnet ettirirler. Sünnet yaptırma Kırgızlarda Müslümanlığa

giriş olarak kabul edilir. Kırgızlarda sünnete çok büyük önem verilir.

Süt kardeşliği uygulanması görülür. Süt kardeşler kesinlikle evlenemezler,

evlenmeleri günah kabul edilir.

Kırgız Türklerinde kız istenilmeden evvel kız evi oğlanı, oğlan evi de kız

beğenmiş olmalıdır. Bunun ardından kız istenir. Buna Kuda Olmak denilir.

Kırgızlarda evlilik iki türlü yapılır. Birincisi şeklinde ikincisi ise al agayıp diye

bilinen kız kaçırma şeklinde olur. Kaçırılan kız ağlar. Kırgızlara göre Kut

mutlu olacağı eve ağlayarak girer. Ancak Kırgızlarda kız kaçırma ile

evlenme pek olumlu karşılanmaz. Kırgızlarda birbirlerine akraba olmayı çok

isteyen aileler arasında Bel Kudalık161 vardır. Çocuklar dünyaya gelmeden

başlar. Her iki tarafta ters cinsiyetli (Kız-erkek ya da erkek-kız şeklinde) çocuğa

sahip olurlarsa birbirlerine adanmış kabul edilirler. Buna bel kudalık denilir.

161 Dilden değil belden (evlendirilerek) akrabalık bağı kurmaktır.

Page 36: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

36

Oğlan tarafı kız tarafına küpe getirir. Buna nişan denilir. Kudalık sonucu

yapılan evliliklere Möçe denilir. Bel kudalığında iki taraf sözleşmiş sayıldığı

için ayrılmak ayıp sayılır. Özellikle kız tarafının dönmesi çok ayıplanır.

Yaptırımı vardır. Kız tarafı döner ise oğlan tarafına 9 inek 9 deve 9 tavuk

gönderir. Bel kudalığından mağdur olan tarafın yapacağı bedduanın tutacağına

inanılır. Bu tür olayları anlatan Kırgız halk destanı da vardır162. Bel kudalığını

oğlan tarafı bozabilir. Oğlan tarafı kız tarafı gibi yaptırıma tabi tutulmaz. Bir

Kırgız atasözünde Tebetey tiygen tendikke kön böyt (Başında şapkası olanın

beğenmeme hakkı vardır) denilmiştir. Dolayısıyla Kırgızlarda erkeklerin hakkı

kadınlardan daha ağır basmaktadır. Kırgızlarda gelin, ocağı ilk defa yakarken

ocağa yağ atılır. Böylece ocağın hiçbir zaman sönmeyeceğine inanılır.

Çocukları çok olan ailelerin ocaklarının sönmeyeceğine inanılır. Kırgızlar

ayrıca gelin yeni evine gelince cününot163 yaparlar. Bu selamlama manas

destanında da anlatılmaktadır164.

Kırgız Türklerinde nikah kıyılırken bir tasa temiz su konulur. Suya biraz

tuz ve şeker eklenir. Nikah sonrası davetlilere bu sudan ikram edilir. Bu sudan

içmenin iyiliğine inanılır. Kırgızlarda tuz çok önemlidir. Tuza tattırılan bir

kimsenin kötülük yapmayacağına inanılır. Ayrıca nikahtaki bekar devetlilerin

bu suyu içmeleri mutlaka sağlanır. Böylece bekarların kısmetlerinin açılacağına

inanılır.

Kırgızlarda gerdek yatağına büyük önem verilir. Gerdek gecesi kızın

yengeleri kızın yatağına bir buçuk metre uzunluğunda bir bez sererler. Ertesi

gün bu bezden kızın temiz çıkıp çıkmadığı anlaşılır. Kız temiz çıkmaz ise kıza

verilen bütün hediyeler geri alınır. Bu durum kız için kara leke kabul edilir.

Kırgız Türkleri İslamiyet’i din olarak kabul etmeden önce ateş ve ışığı

mübarek olarak kabul etmişlerdir. Bundan dolayı ölülerini yakıp kemiklerinin

küllerini savurmuşlardır. İslamiyet’e geçtikten sonra ise ölülerini kefenleyip

gömmeye başlamışlardır.

Kırgız Türklerinde ölünün çıktığı evin kapısı ev sahibi tarafından açılıp

kapatılmaz. Aksi halde o evden bir ölünün daha çıkacağına inanılır. Ölü evine

komşular tarafından üç gün yemek getirilir. Böylece ölü sahibinin acısı

162Kalafat, a.g.m. s. 168. 163 Selamlama merasimidir. 164Kalafat, a.g.m. , s. 170.

Page 37: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

37

paylaşılarak hafifletilmeye çalışılır. Ölü evinde ocak yakılmaz. Ölü evinde üç

gün içerisine yapılacak yemeğin kanlı olabileceği inancı vardır. Bu yüzden

evdeki bütün sular dökülür.

Kırgız Türklerinde ölüm olan evde, 40 gün boyunca mum yakılır.

Böylece insan doğduğunda 40’ı yapıldığı gibi öldüğünde de 40’ı yapılmış olur.

Kırgızlarda ölenin ardından bir hayvan kesilir. Ölen itibarlı birisi ise hayvan

kara olur. Kara, Kırgızlarda büyüklüğün simgesidir165.

Kırgızlarda cenazede ağlayarak saç yolunur. Yas tutulur. Bu uygulama ile

ölene olan saygı gösterilmiş olur. Kırgız Türklerinde eskiden genç kadın kocası

ölünce bir yıl yas tutardı. Ancak günümüzde bu uygulama kırk gün kadar

sürmektedir.

Kırgız Türklerinde ölünün mezarının üzerine 3-5-7 veya 9 tane halı

konulur. Bunlar İmama, mevta kız ise kız kardeşine erkek ise erkek kardeşine,

bazen de satılarak fakirlere verilir.

Kırgız Türklerinde ölünün çıktığı evin hanımı bir yıl kara elbiseler giyer

ikinci yıl ak elbiseler giymeye başlar. Bu olaya Kara Cesir Ak Cesir adı

verilir. Ölen erkeğin eşi genç ve dürüst birisi ise eşinin akrabası ile tekrar

evlenebilir. Ya da sembolik olarak kadının bağımlı kalması için ve nikahsız

yaşamanın iyi olmadığına inanıldığı için dul kadın ibrik ile evlendirilir. Bu

bazen de küçük bir çocuk olur166.

Kırgızlarda nazara büyük önem verilir. Nazardan korunmak için üzerlik

otu ve tütsü tedavisine inanılır. Tütsünün insanları olduğu gibi hayvanları da

kem gözlerden koruduğuna inanılır.

Kırgız Türkleri akşam karanlığından sonra komşudan un, şeker, tuz gibi

malzemeler istemezler, komşuya vermezler. Eğer verilirse evin bereketinin

kaçırılacağına inanılır. Kırgız Türklerinde komşuculuk ve komşu hakkı çok

önemlidir. “Akrabanı üz ama komşunu asla” diye atasözü de bu durumu

desteklemektedir167.

Hemen bütün Türk kesimlerinde olduğu gibi Kırgızlarda da “at”

önemlidir. 7 yaşına gelen Kırgız erkek çocuklarına ağaç dalından bir sembolik at

165Kalafat, a.g.m. s. 173. 166Kalafat,a.g.m. , s. 173. 167Kalafat, a.g.m. s. 175.

Page 38: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

38

yapılarak çocuk ata bindirilir168. Bu uygulama ile çocuk hem ata binmeyi ilk bu

şekilde öğenmiş olur hem de Kırgızlarda çubuk kesmek bir nevi and içmektir.

Çocuk and içmiş olur.

4.1.4. Özbekistan Türkleri Halk inançları

Özbek Türklerinin yaşadığı ülke manasına gelen Özbekistan 4.447.400 km2

yüzölçüme sahiptir. Nüfusu, 25.498.700’dur169(2003). Başkenti Taşkent olan

Özbekistan, Sovyet Rusya’nın yıkılmasıyla 20 Haziran 1991’de bağımsız

olmuştur. Coğrafi konum olarak Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin arasında yer

alan Özbekistan, kuzeyinde Aral Denizi ve Kazakistan, doğusunda Kırgızistan

ve Tacikistan, güneyinde Afganistan ve Türkmenistan ve batısında yine

Türkmenistan ile çevrilidir 170.

Ülke nüfusunun %88’ini Türkmenler oluşturmaktadır. Geri kalan %12’lik

dilimi ise Ruslar, Ukraynalılar, Yahudiler ve diğerleri oluşturmaktadır. Ülke

dini açıdan Müslüman %’90, Ortodoks % 6, diğer % 4 şeklindedir. Ülkenin

önemli yerleşim yerleri Taşkent, Buhara, Semerkant, Hokant, Namangan,

Andıcan, Ürgenç, Hive şehirleridir. Yaşar Kalafat’ın Özbekistan Türkleri halk

inançları tespitleri şunlardır:

Özbek Türklerinde gelinin hamile olduğu canının bir şeyler çektiğini

söylemesi ile anlaşılır. Örneğin, gelin canının; ayva, nar, erik, havuç, şeker

v.b. yiyecekler çektiğini söylüyorsa gelinin bu sözlerinden, hamile olduğu

anlaşılır. Aşerme Özbek Türklerinde de vardır. Aşeren kadının canının istediği

temin edilmeye çalışılır171. Hamile kadın çift canlı diye tabir edilir. Kadın

doğum yapıncaya kadar saçını kesmez. Resim çektirtmez. Düğün eti

yemez172.

Özbek Türkleri çok çocuklu ailenin güçlü bir aile olacağına inanır. Bu tür

ailelerde birbirine olan bağlılığın çok fazla olacağı inancı hakimdir. Halk

arasında “İt ol, kuş ol ama çok ol” denilir veya “Yalnız atın tozu çıkmaz tozu

168 Kalafat, “Orta Toroslar ve Türk halk inançlarında At”, Alanya Tarih Kültür Semineri, 1996, s. 78. 169 www.tika.gov..tr. 170 Mehmet Saray, Yeni Türk Cumhuriyetleri Tarihi, s. 261. 171 Kalafat, Özbekistan Anadolu Karşılaştırmalı Türk Halk İnançları, , İstanbul, 1996, s. 12. 172 Kalafat, “Özbekistan-Anadolu Karşılaştırmalı Türk Halk inançlarında (Doğum)”, V. Milletlerarası Türk Halk Kültür Kongresi Bildirileri, Kültür Bakanlığı Yayını, Ankara, 1997, s. 250.

Page 39: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

39

çıksa da sesi çıkmaz”, “Birleşen uzar birleşmeyen kısalır” denilir173. Özbek

Türkleri imece usulü ile iş yapmayı seven bir topluluktur. İmece; biçarelere,

evlenenlere, sünnet yaşı gelen öksüz çocuklara yapılır.

Özbek halk inançlarında hayırlı evlat sahibi olmak en büyük devlet

olmaktır. Ayrıca iyi niyetli olmak Özbek Türklerinde pek makbul kabul

edilir. İyi niyete sahip olmak yarım devlet olmak demektir.

Özbeklerde çocuğun adı çok önemsenir. Çocuğun adının ileride çocuğun

karakterinin oluşmasında çok önemli bir yere sahip olduğuna inanılır. Bazı

çocuklara Resul, Ekrem, Nebi gibi isimler konularak Allah’ın merhametinin bu

çocuklara yansıyacağına Allahın bu çocukları esirgeyeceğine inanılır174.

Özbeklerde düğün esnasında doğmuş çocuğa; Toyçi, seyahat esnasında doğmuş

çocuğa; Sefer adını verilir.

Özbek Türklerinin inancına göre, babanın erkek çocuğu üzerinde 3 borcu

vardır. Bunlar sünnet ettirmek, çocuğu meslek sahibi yapmak, çocuğun evlenip

ev kurmasını sağlamaktır. Sünnet önemlidir. Çocuk, yedi yaşına kadar mutlaka

sünnet yaptırılır. Çocuk bazen de sünnetli doğar. Sünnetli doğmuş çocuklara,

“sünnet” adı verilir. Sünnetle kesilen parça avlunun çiğnenmeyen bir kıyısına

gömülür. Özbek Türkleri, çocuklarının sünnet olmakla Müslüman olduklarına

ve erkek olduklarına inanırlar. Sünnetten sonra sünnet olan çocuğun

ziyaretine gidilir. Çocuğa sevindirici hediyeler verilir.

Özbek Türkleri çocuğu kötü ve yaman gözlerden korumak için hamile

kadın düğün ve cenazelere gitmez. Doğumdan önce biçki dikiş işlerine bakmaz.

Takı takmaz kimse ile dalaşmaz175.

Özbekler, yeni doğmuş çocuğun annesini; 3. babasını ise doğumunun; 5.

gününde tanımaya başladığına inanırlar. Doğumun beşinci gününde helva

yapılıp davet edilenlere ikram edilir. Doğum olurken, annenin başucuna;

ekmek, tuz, un konulur. Ayrıca anneye üzerlik koklatılır176.

Özbek Türklerinde evlenecek gençler, evlenmeden önce, “Gap gaştak”

merasimi yaparlar. Bu merasim evlenecek kişinin arkadaşlarını davet edip

onlara ikramlarda bulunması adetidir. Kız isteyen Özbek ailesine, kız evi: 173 Kalafat,“Özbekistan Halk Sufizmi”, s. 54. 174 Kalafat, a.g.m. s. 55. 175 Kalafat, “Özbekistan Anadolu karşılaştırmalı Halk inançlarında “Doğum”, V. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi Gelenek Görenek İnançları Seksiyon Bildirileri, Ankara 1997, s. 251. 176 Kalafat, a.g.m. s.253.

Page 40: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

40

“Oğlunuza gap gaştak yaptınız mı?” diye sorar177. Yapılmışsa erkek evi kız

istemeye kabul edilir.

Özbek Türklerinde Nikah düğünü178 yapılır. Bu dönemde damat adayı

odun yarma, çukur açma, binicilik, güreşçilik ile imtihan edilir. Özbeklerde kız

kaçırma ile evlenme de yapılmaktadır.

Özbek halk inançlarında evliliğin devam etmesi ve mutlu sürmesi için bazı

dini pratikler uygulanır. Hak peygamberimizin kızı gibi farz edilip insanların

problemlerinin çözümünü kolaylaştıran evliya kadınların şefaatine

başvurulur179.

Özbeklerde cuma ve pazartesi akşamları pilav yapılır. Ailelerin yaşlıları

abdest alıp geçmişte rahmetli olanları için dua ederler. Bilenler Kelam-ı Kadim

okurlar. Bilmeyenler Fatiha ve İhlas surelerini okurlar. Bu gecelerde kesinlikle

içki içilmez.

Özbeklerde dua çok önemlidir. Hayatın doğum, evlilik, ölüm her

döneminde duanın yeri çok önemlidir. Çocuk doğunca, “Mübarek olsun ömrü

uzun olsun, topluma yararlı olsun.” diye dua edilir.

Özbekler selamlaşmaya çok büyük önem verirler. “Edebin başı selam ile

başlar.” inancı Özbeklerde yaygındır. Edep çocuklara küçük yaşta kazandırılır.

Genç olan yaşlı olana Selamın aleyküm diyerek selam verir. Bu hareket edepli

olmanın göstergesi olarak algılanır. Selamlaşma hayatın tadını arttırır. Ruhu

tetikler denilir. Selam için “Allaha borçtur” denilir.

Özbek Türkleri, geç yatıp erken kalkmanın önem ve bereketine inanırlar.

Söz vermek ve sözünde durmak çok önemlidir. Özbek Türklerinde söylenmiş

söz, atılmış ok gibidir. Özbekler sadakanın maddi belaya def ettiğine inanırlar.

Bu inançtan dolayı Özbekler eskiden, ekin hasadına başlamadan hayır işler

yapıp, sadakalar verirlerdi.

Özbeklerde misafirin çok önemli bir yeri vardır. Yeni tanışılan bir kimse

çok kere eve yemeğe götürülür. Misafirin ağırlanmasında yalnız ev sahibinin

değil komşuların da sorumluluğu vardır. Özbek Türklerinde ev yapılırken

inşaatına, başlama esnasında temeline, bir canlı kurban edilir. Bu uygulama ile

177Kalafat, “Özbekistan Halk Sufizmi”, s. 58. 178 Damadın çeşitli hususlarda imtihan edildiği eğlenceli etkiliklerdir. 179 Kalafat, a.g.m. , s. 61.

Page 41: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

41

evin yapımının, hayırlı olacağı inancı vardır. Ayrıca, yapılan evin uygun bir

yerine diken veya üzerlik gibi şeyler asılır.

Nazarın Özbek halk inançlarında, büyük bir yeri vardır. Nazarın

özellikle küçük çocukların ölümlerine yol açabileceğine inanılır. Özbekler aynı

gün hem el hem ayak tırnaklarını kesmezler. Özbek halk inançlarına göre,

Tırnak ve saç gece de kesilmez. Kesilirse uğursuzluk getireceğine inanılır.

4.1.5. Türkmenistan Türkleri Halk İnançları

27 Ekim 1991 yılında bağımsızlığını kazanan Türkmenistan Cumhuriyeti

488.000 km2 alana sahiptir. Başkenti Aşkabat olan ülke güneyinde İran,

güneydoğusunda Afganistan, kuzeydoğusunda Özbekistan, kuzeyinde

Kazakistan ve batısında Hazar Denizi ile sınırdır180. Ülke nüfusu 2003

sayımlarına göre 6.070.000’dir181. Bu nüfusun %73’ünü Türkmenler, %9’unu

Ruslar, %9’unu Özbekler, %2.5’ini Kazaklar, %1’ini Ukraynalılar, %1’ini

Ermeniler, %2’sini diğerleri oluşturmaktadır182. Yaşar Kalafat’ın Türkmenistan

Türkleri Halk İnançları tespitleri şunlardır:

Türkmenistan Türkleri hamile kadının doğacak çocuğunun cinsiyeti

hakkında çocuğun anne karnındaki hareketlerine göre fikir üretirler. Çocuk

anne karnının sağ tarafında kıpırdamaya başladı ise çocuğun erkek, ortadan

kıpırdamaya başladı ise; çocuğun kız olacağı inancı hakimdir. Aşkabat

çevresinde en çok rastlanılan isimler; Melis, Maksat, Mehri, Maya, Kızılgül,

Aygül, Akgül, Orazgül, Ramazan, Gül, Sülün, Tavus, Maya Gül, Oğul kurban,

Kıbçak,Oğul Nezir, Oğul Gerçek, Doyduk’dur183. Türkmenistan Türklerinde

çocuğa konulan bir isim herhangi bir sebeple değiştirilecek ise değişme anı için

ezan okunma anı seçilir. İsim değiştirme işlemi ezan okunurken ailenin en

yaşlısı tarafından yapılır.

Türkmenistan Türklerinde çocuğun saçı çocuk 12 aylık oluncaya kadar

kesilmez. Çocuk 12 ayı doldurunca çocuk için saç toyu tertiplenir. Saç

toyunda çocuğun saçı, sağdan başlanılarak dayısı tarafından kesilir. Kesilen

saç, dayıya bahşiş verilerek alınır184.

180 Mehmet Kaplan, Yeni Türk Cumhuriyetleri Tarihi, s. 329. 181 www. tıka.gov.tr. 182 Türkiye ve Türk Dünyası, Harp Akademileri Komutanlığı Yayını, İstanbul, 1997, s.261. 183Kalafat,“Türkmenistan Halk Sufizmine Dair Notlar”, s. 24. 184 Kalafat, “Balkan Türklerinden Örneklemelerle Halk İnançlarımızda “Saç””, Erciyes, Ocak 2002, S. 301, s. 15.

Page 42: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

42

Diş toyu, ilk çıkan diş için haftanın çarşamba ve cuma günü yapılır.

Ayrıca çocuğun yenilenerek çıkan dişi atın ayağını bastığı yere gömülür. Bu

uygulama ile çocuğun dişinin çok sağlam olacağına inanılır. Sünnet toyu;

Sünnet yaptırılan çocuğun parçası, 7 gün boyunca ailesi tarafından saklanır.

Daha sonra ya çiğnenmeyen temiz bir yere gömülür ya da akarsuya atılır.

Ak Toy; Peygamber Hazreti Muhammet’in yaşına ulaşmış olmanın

verdiği sevinçle yapılan toydur. Bu bir anlamda nasip olmuş olma için

şükür toyudur.

Türkmenistan’da eve giren geline “Ayağı düştü” denilir. Bu Anadolu’da

Gademli, uğurlu, ayağı iyi şeklinde söylenmektedir. Gelin eve ilk defa

gireceğinde sağ ayağının uğur getireceğine inanıldığından ilk defa sağ ayak

bastırılarak yeni eve girdirilir185. Gelin yeni evine girerken gerek

Türkmenistan’da gerekse Anadolu’da gelinin eli yağ ve bal batırılır. Bu ev

hanesine yeni katılan gelinin evdekilerle olan ilişkilerin yağ ve bal gibi olması

isteğinden kaynaklanır.

Türkmenistan’da gelin eve girmeden önce yüzüne un sürülür. Bu gelinin

ak olması içindir. Anadolu’da ise gelinin eli kaynanası tarafından un çuvalına

batırılır. Böylece kilerin bereketinin artacağına inanılır. Ayrıca, kız ve oğlanın

anneleri de karşılıklı birbirlerin yüzlerine un sürerler. Bundaki amaç iki

tarafında yüzünün ak çıkması isteğidir. Düğün evine götürülen hediyelerin çift

olması istenir. Tek hediye iyi karşılanmaz. Halk inançları, halk edebiyatı gibi

kültürümüzün bir parçasıdır.

Türkmen Türklerinde, gelin eve gelince sağ elini arı yağa sol elini

soğuk una batırma uygulaması yapılır. Bu uygulama ile gelinin yeni geldiği

evine bereket getireceğine inanılır.

Türkmenistan Türklerinde namus çok önemlidir. Gelin gelen kız, gerdek

gecesinde kız çıkmazsa ertesi gün saçları kesilip babasının evine geri

gönderilir. Bu uygulamaya “Tula” denilir186.

Türkmenistan’da yas evinden gelen cemaatin, doğrudan kendi evine

gelmesi iyi karşılanmaz. İnanca göre kötü ruhlar yas evinden evine geri

dönenlerin ardına takılırlar. Bu inançtan dolayı farklı yerlere uğranılır187.

185 Yaşar Kalafat ve Kurbancemal İlyasova, “Türkmenistan ve Türkiye Düğünü-Ölüm Gelenek ve İnançları”, Türksoy, Eylül 2002, S. 7, s. 40. 186Kalafat,“Türkmenistan Halk Sufizmine Dair Notlar II.”, s.17.

Page 43: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

43

Türkmenistan Türklerinde ölünün ardından “Ağıt” geleneği vardır. Ağıta,

“Ses etmek denilir. Ölümün 3, 7, 40, 100. ve seneyi devriyesinde merasimler

düzenlenir. Cenaze evine giderken sade ve koyu renkli elbise tercih edilir.

Türkmenistan’da metfun kabul edilen, Türkmen uluları vardır. Bu ulu

kabul edilen zatların kabirleri şifa aramada Allah’a köprü vazifesi gördürmek

için ziyaret edilir188.

Gerek Türkmenistan’da gerekse Anadolu Türklerinde tabak içinde alınmış

yiyeceğin tabağı geriye verilirken boş iade edilmez. Bundaki amaç, bereket

için yapılıyor görünse de Kalafat’a göre bu uygulama bir tür sacı’dır. Bu

yöntemle gözün ve nefsin yiyeceklerde olmadığı vurgulanmış olmaktadır.

Türkmenistan’da yeni giysiler ilk defa, düğünlerde giyilir. Cenaze evine

ise asla yeni elbise giyilerek gidilmez. Anadolu’da da düğün, bayram ve

mutlu günlerde yeni elbiseler tercih edilir.

Türkmenistan Türklerinde, insan ömrü yedi döneme ayrılmıştır. Her

döneme ait merasimler yapılır. Bu merasimlere ait anlamlı inançlar vardır. Bu

inançlar;

12 yaşa kadar çocukluk yılları

12-25 yaş arası gençlik yılları

25-37 yiğitlik yılları

37-49 orta yaş yılları

49-61 yaş yılları aksakal yılları

61-73 yaşa kadar yaşlılık yılları

73-84 yaş arası yıllar kocalık yılları

83 üstü “haram yaş” olarak kabul edilmektedir.

Türkmenistan Türklerinde, Türkmenliğin kanıtlanabilmesi için kişinin 7

atasını sayması istenir. Bunlar; Adem Ata, Nuh Ata, Ezan Ata, Sünnet Ata,

İlim Ata, Öz Ata, Kayın Ata’dır.

Türkmen Türklerinde, toylarda ve ikramlarda tek tabak taşınmaz

taşınacaksa da çift elle tutulur. Bu uygulama bereketin kaçmaması için bereket

olması için yapılan bir uygulamadır.

187 Yaşar Kalafat, Kurbancemal İlyasova, a.g. m., s. 43. 188 Yaşar Kaya Kalafat, “Aşkabat ve Çevresinde Metfun Türkmen Uluları”, Türk Dünyası Tarih Dergisi, Mart 1996, S. 111, s. 16-24.

Page 44: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

44

Türkmenler, ramazanda oruç tutmaya; ağzı bağlama, iftara ise; ağız

açma derler. Türkmenistan Türkleri, abdest alırken kıbleye dönüp abdest

almanın önemine inandıklarından kıbleye dönerek abdest alırlar.

Türkmenistan Türkleri, birçok Türk bölgesinde olduğu gibi suya saygı

duyarlar. Suyu ayakta değil, oturarak içerler. Türkmenistan’da yağmurun, piri

olduğu kabul edilir. Bu pirin adı “Burkut Ata”dır. Yağmur dualarında Burkut

Ata’nın adı vasıta edilerek, Allah’tan yağmur dilenir189.

4.1.6. Kıbrıs Türkleri Halk İnançları

Kıbrıs, Akdeniz’de bir adadır. Adadaki Türk varlığı, Kıbrıs Adası’nın

Osmanlı Devleti zamanında 1571 yılında fethedilmesine dayanır. Adanın

fethiyle buralara Anadolu’nun değişik bölgelerinden Türk nüfus

yerleştirilmiştir. O günden bu güne, Adadaki Türk varlığı devam etmektedir.

Bugünkü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, 15 Kasım 1983 yılında kurulmuştur.

Adanın yüzölçümü toplam 9251 km2 dir. KKTC’nin yüzölçümü, 3.377 km2 olup

ada toplam yüzölçümünün %35’ine tekabül etmektedir. Kıbrıs Türk

Cumhuriyeti’nin nüfusu 200.587’dir(1996). Başkenti Lefkoşa olan Türk

Cumhuriyetinin önemli şehirleri Gazimagusa, Girne, Güzelyurt’tur. Yaşar

Kalafat’ın Kıbrıs Türkleri halk inançları tespitleri şunlardır:

Kıbrıs Türklerinde, anneler çocuklarını sol göğüslerinden başlayarak

emzirirler. Zira kalp soldadır. Hamile kadının aşerdiği vakit, canının ceylan

eti çekmesi doğan çocuğun ileride iyi bir koşucu olacağı olarak yorumlanır.

Hamile kadın güle bakarsa kızı çok güzel olur inancı yaygındır. Yine hamile

iken güle bakan kadının çocuğunun gül gibi güzel olacağı inanışı vardır190.

Gelin hazırlanırken, üç kez aynaya baktırılır. Her defasında, “Gelin

kendin çirkin, talihin güzel olsun.” denilir.

Kıbrıs’ta çocuk sahibi olmak isteyen anneler, elma ile ilgili bir

uygulama yaparlar. Elma üremeyi temsil ettiği için, elma okutularak hamile

kalmak isteyen anne adayına yedirilir. Böylece, çocuğunun olacağına inanılır191.

Kıbrıs Türklerinde, ölen kişinin üzerine makas ya da demirden aletler

konur. Bundaki amaç, ölünün şişmemesi içindir. Cenaze gömülünceye kadar

189 Kalafat, “Nahçivan Halk İnançlarında Edebiyat”, Erciyes, Aralık, 2003, S. 312, s. 2. 190 Kalafat, “İkinci Uluslar arası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi ve Görebildiğim Kıbrıs”, Rauf Denktaş Armağanı, Turan Kültür Vakfı Yayını, Ankara 2000, s. 251. 191 Kalafat, “Alaysa Türk Halk Kültüründe Elma İnanç tedavi ilişkisi”, Yayımlanmamış makale. s. 4.

Page 45: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

45

yalnız bırakılmaz. Kedinin, cesedin üzerinden atlaması uygun bulunmaz. Ölen

kişilerin gömüleceği mezar çukuru tütsülenir. Ayrıca, ölü gömüldükten sonra,

baş hizasından göbeğine kadar okunmuş su mezarının üzerine dökülür192.

Ölen kişinin giysileri, ölümün üçüncü gününde yıkanmış olarak fakir

fukaraya verilir. Ölümün 15. gününde hem mevlüt okutulur hem Pilav / keşkek

yapılır193. Bu uygulama araştırmamızda, Türk toplulukları arasında yalnız

Kıbrıs Türklerinde rastladığımız bir uygulamadır

Su kültü ile ilgili olarak Kıbrıs Türkleri boy abdesti almak anlamında

“Başa su dökmek” deyimini kullanırlar. Kıbrıs Türkleri, salı günü başlanılan

işin, bereketli ve hayırlı olmayacağına inanırlar. Ayrıca, sağ gözün seyrimesi

iyiye, sol gözün seyrimesi ise kötüye işaret olarak yorumlanır. Bereket için

karınca duasına önem verilir. Ev ve işyerlerine karına duaları asılır.

Kıbrıs’ta inşaatın temeline, inşaatın sağlam ve hayırlı olması için kurban

kanı akıtılır. Bu çoğu zaman, bir horoz olur. Kesilen horozun eti, inşaat

ustalarına yedirilir.

Kıbrıs’ta ağaçlara adak çaputu bağlamak uygulaması görülür. Kıbrıs

Adasında, Türk Cumhuriyeti topraklarının karşısından geçen gemiler, Hala

Sultan’ı selamlamak için bayraklarını yarıya indirmektedirler.

Kıbrıs’ta nazar ile ilgili inanışlar vardır. Nazar olduğuna inanılan kişiyi

nazardan kurtarmak için, “zeytin ağacı yaprağı” yakılır. Nazar olmuş kişi

yakılan yapraklar ile tütsülenir. Bu uygulama ile nazarın geçeceğine inanılır194.

Misafire, “Buyurun yemek yiyelim” denilmez. “Buyurun ekmek yiyelim.”

denilir195. Böyle denilmesi, ekmeğin kutsal kabul edilmesinden

kaynaklanmaktadır.

Yemin, bir sözlü mukaveledir. Kıbrıs Türklerinde, yeri geldiğinde yemin

edilir. Ancak, yemine sık sık başvurulması iyi karşılanmaz. “Dürüst adam yemin

etmez” anlayışı hakimdir196. Ayrıca Kıbrıs’ta bir isteğin yerine getirilmesi

ricası için “Allah Aşkına”, “Allah rızası için” denilir.

192 Kalafat, “Karşılaştırmalı Kıbrıs Türk Halk İnançları”, Erciyes, Haziran 2004, S. 318, s. 19. 193 Kalafat, a.g.m. s. 20. 194 Kalafat, “Kayseri ve Çevresi Örnekleri İle Halk İnançlarımızda “Korunma” ve “Kurtulma” yöntemleri”, Erciyes, Aralık, 2001, S. 285, s. 12. 195 Kalafat, “Karşılaştırmalı Kıbrıs Türk Halk İnançları”, Erciyes, Haziran 2004, S. 318, s. 21. 196 Kalafat, “Kıbrıs Örneklemeleri İle Türk Halk İnançlarında Yemin/ And”, Avrasya Dosyası, Sonbahar 2004, S. 3, s. 315.

Page 46: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

46

4.2.Özerk Türk Cumhuriyetleri Halk İnançları Tespitleri

4.2.1. Başkurdistan Türkleri Halk İnançları

Rusya Federasyonunun Avrupa kısmında Orta İdil bölgesinde yer alan

özerk bir cumhuriyettir. Başkurdistan, batısında Tataristan, kuzeyinde Perm,

doğusunda Çelyabinski ve Sverlovsk güneyinde Orenburg şehirleri ile

çevrilidir. Yüzölçümü 143.600 km2 olan ülkenin nüfusu 3.444.000 (1989)’dur.

Ülkenin başkenti Ufa’dır197. Rusya’nın ilk özerk cumhuriyetidir. 23 Mart 1919

tarihinde özerkliğini ilan etmiştir. Başkurdistan halkı; Başkurt, Rus, Tatar,

Ukrayna, Mari, Merdoa ve Beyaz Ruslardan oluşmuştur. Başkurdistan’ın

başkanı Anatoliy Kopsov’dur(1997)198. Başkurdistan’da 20 şehir, 41 ilçe, 54

mıntıka vardır. Başkurdistan’ın resmi dili Rusça’dır. Yaşar Kalafat, Başkurtistan

Türkleri halk inançları ile ilgili şu tespitleri yapmıştır:

Aşerme, Başkurt Türklerinde görülür. Aşeren kadının isteğinin mutlaka

yerine getirilmesi gerektiğine inanılır. Aşeren kadının canının çektiği temin

edilmezse çocuğunun, kusurlu doğacağına inanılır199.

Başkurtlarda üç aylık hamile kadının kalçaları genişlemiş ise çocuğun

kız olacağına, anne adayının göbeği sivri ise çocuğunun erkek olacağına

inanılır. Ayrıca, anne karnındaki bebeğin; sağdan vurur ise erkek, soldan

vurur ise kız, olacağı inancı vardır.

Doğum yapan kadının doğumunun ardından gelen, eş’i200 orta yere

atılmaz. Eş, temiz, el ayak değmeyen bir yere gömülür. Başkurt Türkleri halk

inançlarına göre, taharetsiz ya da boy abdesti almamış kadın, eşi ile yatarsa

eşinde, cinsel soğuma oluşur inancı vardır. Başkurtlarda 40’lı kadın, 40 gün

evinden dışarı çıkmaz. Evin eşiğine dokunamaz. Herhangi bir iş yapmaz.

Herhangi bir iş yapması haram sayılır.

Başkurtlarda, tarlaların ekim zamanı gelince Saban toyu düzenlenir. Saban

Toyu, coşku ile kutlanmaktadır201.

197 Ali Güler, Suat Akgül ve Atilla Şimşek, a.g.e. s. 479. 198Kalafat, “Çuvaşistasn-Başkurdistan-Tataristan”, Türk Dünyası Araştırmaları , Nisan 1998, S. 113, s. 72. 199 Kalafat, a.g.m., s. 87. 200 Çocuğun anne rahminde içinde yaşadığı kitleye denilir. 201 Habrav, Yirince, Kobagoz, Karas, Bayık, Gabit, Muhemmet, Tahir, Hamit, Elfire, Elmire, Igor, Deniz, Alek, Mecit, Velide, Ginyat, Ebilnagim, Nefize, Sultan, Elbine, Zekide, Feyiz, Gamil, Mithat, Veluze, Reşat, Ahat, Ehat, Feniza, Femire, Filuze, Sile, Nail, Seviye, Minnegalim, Osman, Gaynit, Elife, Fanize, Seriye, Güzel, Aygül, Ayşe, Fatma, Gülçiçek, Leyzen, Reise, Galiye, Minure, Diyana, Dilara, Dile, Feyruze, Haydar, Aslan, Gabbas, Gali,

Page 47: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

47

Başkurtlarda evlenmede, din pek önemli değildir. Müslüman; Hıristiyan

ile, Hıristiyan; Müslüman ile evlenebilmektedir. Hıristiyan kızlarla Müslüman

erkeklerin evliliğinden doğan çocuklar genelde, Hıristiyan olmaktadırlar.

Başkurdistan’da evlenme ile ilgili olarak, evlenecek kızın mutlaka kanaati

sorulur. Tek eşli evlilik yapılmaktadır. Evlenen çiftler kendi evlerine girerler.

Evlenme yaşı; kızlarda 17-18, erkeklerde 20-25’tir. Evliliklerden genelde 2-3

çocuk olmaktadır.

Köylerde yaşayan Başkurtlar, 5-6 çocuk yaparlarken, şehirlerde ise 2

çocuk tercih edilmektedir. Son yıllarda doğurganlıkta sürekli bir düşüş söz

konusudur. Başkurtlarda yeni gelin genellikle kocasının evine gider. Köylerde

gelin ilkin kaynanasının evine indirilir. Daha sonra kendi ocağına götürülür.

Bazen de damat iç güvey olarak kız evine gider. Bu pek iyi karşılanmaz.

Başkurtlarda, kız kaçırma yöntemi ile evlenme şehirlerde görülmez. Eğer

kızın gönlü olduğu halde kızın atası kızı vermiyorsa, kız o zaman erkeği ile

kaçabilir.

Başkurtlarda, ölen erkeğin karısı ile ölenin erkek kardeşi

evlenebilmektedir. Başkurtlarda hala-dayı çocukları ile amca çocukları birbirleri

ile kesinlikle evlenmezler.

Ölenin 3, 7, 40. ve sene-i devriyesinde ölünün ruhu için yemek verilir. Kan

davası ve kız kaçırma görülmez. Akşamları pek konuşulmaz. Akşam ölmek

iyiye yorulmaz. Yiyecek ve yemeğe saygıyla davranılır.

Kabirler yılda bir defa ölünün 7 ve 40. gününde ziyaret edilmektedir.

Altay Türklerinde ölen kişinin ruhunun batıya gittiğine inanılır. Bundan

dolayı, cenaze merasimi esnasında, bir şey yenilip içilecekse, batıya dönüp

yenilip içilir. Mezarlıklar Hıristiyan ve Müslüman mezarlığı olmak üzere

köylerde ikiye ayrılmıştır202. Şehirler de etnik ve dini açıdan karışıktır.

Başkurtistan halkı, ahlak seviyesi olarak Ruslaşmış bir yapıya sahiptir.

Ruslarla Türk kesimi arasında bariz bir fark yoktur. Ahlak konusu, son

zamanlarda ileri gelen aydınlar tarafından ele alınıp savunulan konulardandır.

Buralarda Rus kültür anlayışı ve İslamiyet’ten uzak kalma, sosyal alanda çok

fazla hürlük ve serbestliği getirmiştir. Başkurdistan devlet başkanı;

Hüseyin, İlsur, Tusar, Ahmet, Timur, Azamet, Azat, Marat, Murat. (Bakınız. Türk Dünyası Araştırmaları, Ağustos 1998, S. 115, s. 45.). 202 Kalafat, Balkanlardan Uluğ Türkistan’a Türk halk İnançları I., , Ankara 2002, s. 292.

Page 48: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

48

“Başkurdistan’ı kurtarmak için aileyi kurtarmak, aileyi kurtarmak için de

toplumu alkol ve fuhuş bataklığından kurtarmak gerekir. Bu da yalnız Başkurt-

Türk Liselerinin açılması ile sağlanabilir” demiştir203.

Ufa, dini açıdan önemli bir şehirdir. Rusya Federasyonu Müslümanlarının

bütünün dini merkezi burasıdır. Ufa’da halk gelenekçi bir Müslüman

anlayışına sahiptir. Halk, camilere pek gitmez. Dininin gereklerini yerine

getirmez. Başkurdistan’da Ruslar, her köye asgari 3-4 Hıristiyan aile

yerleştirmişlerdir.

Başkurtlar ile Tatarların en büyük problemi içki problemidir. İçki

yüzünden sağlam aile kurulamamaktadır. Sağlam aile olmadığı için de, Milli

toplum olunamamaktadır. Başkurdistan’da halk genel olarak fakirdir

Başkurtlarda soy isimler vardır. Soy isimlerinin çoğunluğu -ov,-of ile

bitmektedir. Bunda Rusya’nın dil politikasının çok büyük rolü vardır.

Altay Türklerinde, inanç bütün tabiatı kapsamaktadır. Bu inanç

bütününün adına Altay Kutay ya da Gök Tanrı denilmektedir. Altay

Türklerinde, ateş evin ortasında bulunur. Misafire ilk ikram, kutsal kabul edilen

ayrandır. Altay Türklerinde akşam fazla konuşulmaz. Konuşulması uygun

değildir.

Altay Türklerinde ölen kişinin ardından ağlanılmaz. Ölen kişinin

ardından ağlamak yadırganır. Altay Türklerine göre, ölen kişiyi Kutay yanına

almaktadır. Altay Türklerinde el öpmek yoktur.

Başkurdistan’da alkol tüketimi çok yaygındır. Gecenin bir yarısında ilaç

için açık eczane bulunamazken, içki bulmak için açık market bulunabilir.

Başkurtlar, nazara çok önem verirler. Nazardan korunmak için çeşitli

uygulamalar yapılır. Nazarlığa, Püskül denilir. Başkurtlar yeni yaptırdıkları evi

için Kelam-ı kadim okuturlar. İnşaatın temeline kan akıtırlar204.

Başkurt Türklerinde, kurban ve adağın kesildiği yere çok büyük özen

gösterilir. Buranın temiz kalabilecek kirletilmekten uzak olan bir yer olmasına

çok dikkat edilir. Bu uygulama, Türkmenistan’da da vardır. Bebek bekleyen

anne, bebeği olmadığı için kendisine kurban kesilen anne; cumayı cumartesiye,

salıyı çarşambaya bağlayan gece banyo yaptırılır. Banyo yapan anne adayı

203Kalafat, “Çuvaşistan-Başkurdistan-Tataristan”, Türk Dünyası Araştırmaları , Nisan 1998, S. 113, s. 71. 204Kalafat, a.g.m., s. 87.

Page 49: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

49

üzerini kurumadan yatağa girer. Anne adayının banyo suyuna bilenler

tarafından okunulup Euzu besmele çekilerek, su temiz bir yere dökülür.

Başkurtlarda, akar suya işenilmez. Bu davranış iyi karşılanmaz205.

Başkurtlarda, çocuğa ismini molla koyar. Okumuş kadın da çocuğa isim

koyabilir. İsmi çocuğun kulağına üç kez söylenir. Sağ kulağına gamet okunur.

Çocuklara konulan isimler arasında Şerifullah, Şerifcan, Abdullah, Hasibullah,

Sungatullah, Ahmet Can, Ahmetgerey, Minyeli, Mingerey, Hamidullah,

Ahmetullah sayılabilir206. Başkurtlarda çocuğun çıkan dişini ilk gören çocuğa

gömlek hediye eder.

4.2.2. Çuvaşistan Türkleri Halk İnançları

Çuvaşistan Rusya’ya bağlı özerk bir cumhuriyettir. Başkenti Çebokrasidir.

Çuvaşistan’ın yüzölçümü 18.300 km2, nüfusu 1.839.228(1992)dir. Nüfusunun

%67.8’ini Çuvaşlar, 26.7’sini Ruslar, %2.8’ini Tatarlar oluşturur. Çuvaşları

diğer Türk Kavimlerinden ayıran iki önemli özellik vardır. Birisi “R”

Türkçesi denilen Türkçeyi kullanmaktadırlar. İkincisi ise Türklerin

ekseriyetinden ayrı olarak Hıristiyan ve putperesttirler207. Yaşar Kalafat’ın

tespit ettiği Çuvaş Türkleri halk inançları şunlardır:

Çuvaş Türkleri adetlerine göre, gelen misafire Tuz, Ekmek ve Çuvaş Suyu

ikram edilir208.

Çuvaşistan’da, Hıristiyan Çuvaş Türkleri ile İslam Tatar Türkleri arasında

düşmanlığa varan bir ihtilaf vardır. Bunun temelinde Rusların çarlık döneminde

uyguladığı yayılma ve Ruslaştırma politikası yatar. Rus Çariçesi Katarına

döneminde hızlandırılan Ruslaştırma politikasında Moskova, kiliseyi de

kullanmıştır. Bu amaçla Tatarlara, Hıristiyanlığa girmelerini teklif etmişlerdir.

Tatarlar bu teklifi şiddetle reddetmişlerdir. Aynı teklif Çuvaşlara yapılınca,

Çuvaş nüfusu az olduğu için Çuvaşlar, Hıristiyanlığa geçmek zorunda

kalmışlardır. Daha sonra Hıristiyanlığa geçmeyi reddeden Tatarlara karşı

Ruslar, Çuvaşları öne sürerek Tatarları yenilgiye uğratmışlardır. Bundan dolayı

Tatarlar ile Çuvaşlar arasında bir ihtilaf söz konusudur209.

205 Kalafat, a.g. m., s. 89 . 206Kalafat, a.g. m., s. 88. 207Türkiye ve Türk Dünyası, Harp Akademileri Komutanlığı yayınları, İstanbul, 1997, s. 302. 208Kalafat, a. g. m. s. 74. 209 Kalafat, a. g. m. s. 78.

Page 50: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

50

Çuvaş Türkleri arasında günümüzde Şamanizm’e210 doğru bir kayış söz

konusudur. Günümüzde Çuvaş gençleri Şamanizm’i kendilerinin milli dini

olarak görmektedirler211. Çuvaş gençleri, Rusların kendilerini zorla

Hıristiyanlığa kabule yönlendirdiklerini, daha sonra da din kardeşliği diyerek

kendilerini sömürdüklerini ve halende sömürmekte olduklarına inanmaktadırlar.

Bu amaçla Hıristiyanlık dininden çıktıklarını, kendilerine din aradıklarını, bu

arada İslamiyet’i incelediklerini, İslamiyet’in kendilerine çok ağır geldiğini

ve daha sonra da Şamanizm dinine geçtiklerini söylemektedirler. Çuvaş

Türklerinde canlı cansız her şeyden kurban yapılabilir212. Örneğin horozdan da

kurban olur, ermekten de kurban olur. Kurban kesme ve vermenin belirli bir

zamanı ve yeri yoktur213. Çuvaşlar, Şaman ayinlerinde dua ederler. Onlara

göre ibadet her yerde yapılabilir. Ayda bir yapılan toplu ayinin yanı sıra

evlerde de her gün ayin yapılabilir. Ayrıca, doğum günlerinde ve kederli

günlerde dua edilir. Gece başlayan dualar çoğu kere gün doğana kadar devam

eder. Dinlerinin kitabı yoktur. Doğu, Kıble kabul edilir. Eller göbeğin üzerinde

bağlanılarak kıyama durulur. İbadet esnasında bazı özel hareketler vardır.

4.2.3. Dağıstan Türkleri Halk İnançları

Başkenti Mohaçkale olan Dağıstan Özerk Cumhuriyeti 20 Ocak 1921

yılında kurulmuştur. Yüzölçümü 50.300 km2, nüfusu 1.802.000 (1992)’dir.

Özerk Cumhuriyet, 8 şehir 39 bölgeye ayrılarak yönetilmektedir214. Dağıstan’da

30’a yakın farklı etnik gurup yaşamaktadır. Bundan dolayı birçok farklı dil

konuşuluyor olup, bunlardan on ikisi resmi dil kabul edilmiştir. Dağıstan’da

yaşayan etnik unsurlar, %32 Avarlar, %15.6 Darginler, %12.9 Kumuklar, %11.3

Lezginyenler, %9.2 Ruslar, %8 Nogaylar, %4 Azeriler ve diğerleri

oluşturmaktadır215. Dağıstan’da Türkçe konuşan Türk Boyları; Kumuk, Nogay,

Tatar, Terekeme, Azeri Türkleridir. Dağıstan’ın Derbent Bölgesinde 80.000

civarında Terekeme (Karapapak) Türkü yaşamaktadır. Dağıstan’da yaşayan

Türklerin halk inançları ile ilgili Yaşar Kalafat’ın tespitleri şunlardır: 210 Şamanizm hakkında detaylı bilgi için bakınız: Yaşar Kalafat, Altaylar’dan Anadolu’ya Kamizm ve Şamanizm, Yeditepe Yay., İstanbul 2004. 211 Kalafat,“ Çuvaşistan-Başkurdistan-Tataristan”, Türk Dünyası Araştırmaları, Nisan 1998, S. 113, s. 79. 212 Kalafat, Altaylardan Anadolu’ya Kamizm Şamanizm, Yeditepe, Yay, İstanbul, 2004, s. 137. 213 Kalafat, a. g. m. s. 71. 214 Kalafat, Kırım Kuzey Kafkasya, ASAM Yay., Ankara 1999, s. 113.

Page 51: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

51

Derbent’te çocuğu olmayan kadınlar, Derbent Kalesi yakınlarındaki

mezarlıkta bulunan, Kırklar’a giderler. Çocuğu hastalanan Derbentliler Delik

Taş diye bilinen bir taşa çocuklarını şifa bulsun diye götürürler. Götürdükleri

hasta çocuğu bu taşın deliğinden üç defa geçirirler. Böylece çocuğun şifa

bulacağına inanırlar. Çeşitli dileklerde bulunmak için Erenler ziyaretine de

gidilir. Yörede çocuğu olmayanlar çocuk istemek, çocuğu olup da yaşamayanlar

çocuklarının yaşamalarını dilemek için gittikleri yerlerden birisi de Yedi Kardeş

Bir Bacı Kalesi’dir. Buraya daha ziyade Şii inançlı Türkler giderler. Üzerlerinde

beş parmak taşırlar. Altından yapılmış bu beş parmağın Hz. Fâtma’nın elini

temsil ettiğine inanırlar216.

Kumuklarda, hamile kadına özel ilgi gösterilir. Hamile kadının canının

çektiği yiyecek temin edilir. Aksi halde damla217 düşeceğine inanılır.

Avarlarda çocuğa ismini baba tarafından dedesi koyar. İsim ailenin büyük

kahramanlarından konulur. Avarlarda sık rastlanan isimler; Muhammet, Ahmet,

Mertazali, Habib, Hafız, Şamil, Hasat, Keliat (Kelam)dır.218 Dağıstan’da zayıf

doğan çocuğun ilk ismini değiştirmesi inancı vardır. Dağıstan Avarları,

çocuklarına koydukları bazı isimlerle diğer aleme bazı duyurularda

bulunurlar. Örneğin Kıztamam ismi ile, “Kız tamam artık kız istemiyorum”

mesajı verilir. Avarlarda, çocuğu nazardan korumak için yaşlı kadınlar ellerini

ağızlarında ıslatıp çocuğun yüzüne sürerler.

Kumuk Türklerinde bir ailenin çocuğu olup da yaşamıyorsa bu aile

çocuğuna yaşaması için doğduğunda; Dursun, Yaşar, Ölmez, Kıztamam gibi

isimler koyar. Yaşamayan erkek çocuğa kız elbisesi giydirilir. Eskiden

erkek çocuklar yaşasın diye, doğunca yatıra satarlarken günümüzde bu

uygulamaya pek rastlanmamaktadır.

Aşerme inancı, Derbent yöresi Türkmenlerinde görülmektedir. Hamile

kadının göreceği rüya, onun doğacak çocuğunun cinsiyetini tahmin etmede

önemlidir. Rüyasında sarı gül gören kadının çocuğunun kız; kırmızı gül gören

kadının çocuğunun ise erkek olacağına inanılır. Dağıstan’da yeni doğan

216 Kalafat,“Dağıstan Halk İnançları”, Türk Dünyası Araştırmaları, Aralık 2000, S. 129. s. 210. 217 Çocukta “ben” olmasıdır. 218Kalafat, a. g. m. s. 218.

Page 52: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

52

çocuğun Eş’i atılmaz. Köpeklerin bile eşip çıkaramayacağı kadar bir çukur

kazılıp yere gömülür219.

Kırk inancı, Dağıstan Türkleri arasında da yaşatılmaktadır. Kırkı

çıkmadan doğum yapan kadın, ev eşiği dışına çıkmaz. Yas evinden gelen

kadının kırkı çıkmamış kadının yanına gelmez. Dağıstan Türklerine göre kırk

düşen kadının sütü sürekli akar. Kadın sürekli terler. Ateşi sürekli çıkar.

Tedavisi için kırk kızlar piri su getirilir. Getirilen bu su ile kırk olmuş kadın

üç defa banyo yaptırılır. Bu sudan kadın, üç defa içer. Kadının iyileşmesi için

dua okunur. Böylece, kadının şifa bulacağına inanılır.

Dağıstan Türklerinden Kumuk ve Avarlarda, nazar değmiş çocuğu

nazardan kurtarmak için kurşun döktürülür. Hamur yapılarak duvara vurulur.

Kim nazar yaptıysa suratı hamura çıksın denilir. Doğum yapmış kadın, kırkı

çıkmadan evden dışarı çıkmaz220.

Dağıstan’da kadınları al karasından korumak için çeşitli uygulamalar

yapılmaktadır. Bu amaçla yeni doğum yapmış gelini al karasından korumak

için başucuna sarımsak asılır. Bazen de kırkı çıkıncaya kadar yastığının altına

sarımsak konulur. Bu sayede al karasının uzaklaştığına inanılır221.

Kumuk ve Avarlarda başlık parası uygulaması görülür. Dağıstan’da

yaşayan Tabasaranlar, Müslüman’dır, Türkçe konuşurlar. Ayrıca, Tarabasanca

adında kendilerine has bir dil konuşurlar.

Tabasaran erkekleri 18 yaşından sonra evlenirler. Tabasaranlar’da çok eşle

evlilik görülür. Evliliklerde hem imam hem de resmi nikah esastır. 5 ile 15

arasında çocuk yapılır. Ölen kardeşin dul kalan eşi erkek kardeş tarafından

alınabilmektedir. Tabasaranlarda oğlan çocuğu daha makbul olup, çok rastlanan

isimler; Tabettin, Ziynettin, İsamettin, Ramazan, Hacı Muharrem, Hacı Kurban,

Sıracettin, Güleybet, Soybet, İzamet, Zühre, Zehra hanım, Colul (Bekar), Naide,

Tahmına, Taşdemir, Demirkaya, Kahraman, Gülbela, Aydın, Pirbela, Gülgez,

Sonkıza, Oğlan gerek, Yaşar, Dursun’dur222. Tabasaranlarda erkek çocuk

sünnet yaptırıldıktan sonra sünnetin kırkıncı günü aş dökülür. Sünnet törenine

konu komşu davet edilir. Tabasaranlarda genç kızların kısmetinin açılması için 219 Kalafat, a. g. m., s. 211. 220 Kalafat, a. g. m., s. 211. 221 Kalafat,“Türk Halk İnançlarında Sarımsak ve Soğan ile İlgili İnançlar”, Erciyes, Haziran 2002, S. 294, s. 19. 222Kalafat, “Dağıstan Halk İnançları”, Türk Dünyası Araştırmaları, Aralık 2000, S. 129 s. 213.

Page 53: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

53

falcıya gidilir. Falcıya gitmenin kısmeti açacağı inancı vardır. Tabasaranlarda

şimşek çaksa, yıldırım düşse, Allah’a dua yapılır.

Dağıstan Kumuk Türklerinde, erkeklerin evlenme yaşı 24-26 dır. Kızlar

ise 18 yaşından sonra evlenirler. Evlenecek olan kızın mutlaka babası

tarafından kanaati sorulmaktadır. Kumuk Türklerinde, ikinci eş için imam

nikahı yapılır.

Kumuklarda, gerdek sonrası kanlı mendil gösterilmektedir223. Dağıstan

Avarlarında evlenme yaşı erkeklerde; 18, kızlarda; 16 dır. Avarlarda çok eşli

evlilik sık olmasa da görülmektedir. Kızın kanaati çoğu kere babası tarafından

sorulur. Çocuğu olmayan gelinler çocuk dileği için Veli Kız Türbesi’ne giderler.

Dağıstan’da yaşayan Terekeme Türklerinde ise gelin yeni evine girerken

eve sağ ayağı ile girmesi sağlanır. Gelinin ilk sağ ayağı ile yeni evine

girmesinin uğur ve bereket getireceğine inanılır.

Kumuklar, Anadolu Türk kültürünü yakından izlemektedir. Anadolu Türk

kültürünü Aziz Nesin, Nazım Hikmet’in eserlerinden ve Reşat Nuri Güntekin’in

Çalıkuşu adlı romanından tanımışlardır. Kumuklarda günümüzde kız çocukları

arasında sıkça, Feride ismine rastlanır. Bu isme çok sık rastlanılmasının

sebebi Çalıkuşu romanının kahramanlarından birisinin Feride adında bir kız

oluşundandır.

Avarlarda ve Kumuklarda, köpeğin kurt gibi uluması ölümün

habercisi olarak algılanır. Baykuş konan damdan ölü çıkacağı inancı hakimdir.

Ölşüm çeşitli şekillerde yakınlarına haber verilir. Ölümü haber verecek

kişi, kapağını öne düşürür. Kişi yavaş yavaş yürür. Bu kişinin ölüm habercisi

olduğu bu hareketlerinden anlaşılır. Avarlarda, mezarlıklarda Kur’an-ı Kerim

okunması için özel çadırlar kurulur.

Kumuklarda ölüm sonrasında ölü evi, aş dökmez. Aşı komşular dökerler.

Cenazenin yıkandığı su, kanalizasyona dökülmez. Çiğnenmeyen bir yere

dökülür. 40-50 yıl önce, ölü mezara götürülürken, mevtanın atı da mezara kadar

götürülürken, günümüzde bu uygulama görülmez. Kumuklarda atlarında

ağladığı inancı vardır. Ancak, Kumuk Türkleri arasında günümüzde bu inanç

terkedilmiştir.

223Kalafat, a. g. m. s. 221.

Page 54: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

54

Terekeme Türklerinde yağmur duası yapılır. Yağmur duası için gezdirilen

geline, “Gudil” denilir. Gudil ile yedi ev dolaşılır, pilav yapılır. Yapılan pilav

yedi eve dağıtılır. Böylece yağmurun yağacağına inanılır.

Kumuklarda ayna ile ilgili birçok inanç vardır. Aynaya gece bakılmaz,

Gelinin sandığına ayna konulmasının, ayna kırılmasının iyi olacağı inancı

vardır.

Dağıstan Türklerinde imama duyulan saygı, muhtara duyulan saygıdan

daha fazladır.

Kumuklarda köpeğin uluması iyiye yorulmaz. Uluyan köpek mutlaka

öldürülür. Köpek öldürülmez ise köpeğin sahibinin başına kötü bir olay

geleceğine inanılır.

Kurşun dökme geleneği, ağıstan’ın diğer Türk halklarında olduğu gibi

Kumuklarda da vardır. Dağıstan Kumuklarında kına yakma geleneğine de

rastlanır. Kumuklarda geline kına yakılır. Kumuk Türklerinde düğünün ardından

kız baba evinden çıkarken geri dönmesin diye gelin çıkardığı kızının ardından

sembolik taş atar. Bu uygulama ile kızın gittiği yerde mutlu olacağına inanılır.

Karapapaklarda gök ile ilgili inanışlar oldukça yaygındır. Gök kuvvet

olarak algılandığı için dua ve beddualara konu olmuştur224. Karapapaklarda

dünyanın yaratılışı ile ilgili söylentiler mitoloji yüklüdür. Karapapak halk

inançlarına göre, evvelce yer ve gök bitişik iken sonradan suların çalkalanması

neticesinde su yerin göbeğini yarmıştır. Karapapak (Terekeme) Türklerinde

yaşayan bir kişi, rüyasında ölmüş birisini görse ertesi gün yedi kapı dolaşıp

hayır işler.

Karapapaklarda gelin kocasının evine girerken ağzına bal sürülür. Bunda

amaç, geldiği yeni evinde geçimi iyi olsun diyedir. Yine geline bir ekmeği

ikiye böldürürler, bir parçasını eski evine (Baba evine) bir parçasını, yeni

geldiği eve koyarlar. Geldiği evde bereket kalsın yeni geldiği eve bereket

getiresin diye, bu uygulama yapılmaktadır225.

224 “Gökten başına taş düşsün”, “Bereketin göğe çıksın”, Gözün göğ yüzüne hasret kalsın…” 225Kalafat, “Karapapak Türklerinde Halk İnançları”, Türk Kültürü, Mart, 1999, S. 431., s. 163.

Page 55: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

55

Dağıstan’ı inanç itibari ile en çok tehdit eden vehhabiliktir226. Vehhabiliğin

merkezi ise Kafkasya’da Çeçenistan’dır227. Dağıtanda bulunan Müslümanlar

daha ziyade Şafi mezhebindendir. Suni mezhebinden olanlar azınlıktadır.

4.2.4. Gagauz Türkleri Halk İnançları

Moldova’nın güneydoğusunda Moldova Cumhuriyetine bağlı bir özerk

cumhuriyettir. Gagauz228 Türkleri; Peçenek, Uz (Oğuz), Kıpçak, Selçuklu ve

Anadolu Türklerinin torunlarıdır229. 1989 nüfus sayımına göre Moldova’da

yaşayan Gagauzların230 nüfusları 153.483 kişidir231. Moldova’da Gagauzlar

Bucak adı verilen bölgede yaşamaktadırlar. Gagauz Türkleri halk inançları ile

ilgili olarak Yaşar Kalafat’ın tespitleri şunlardır:

Gagauzlarda çocuğu olmayan kadınlar, çocuklarının olması için, bazı

uygulamalar yaparlar. Sabahleyin erkenden çimenlerin çiği kalkmadan kadın

çiğ ile yıkanılırsa çocuğunun olacağına inanılır. Çocuk olması için kilisede

dua okutulur. Çocuğu olmayan çiftler çocukları olması için, 40 gün

stavroz232 çıkarırlar. Damat bu esnada yere çöker. Başını yere koyar bunu 3

veya 7 kere yapar. Damadın yaptığı bu secdeye Mitoni denir. Gelinin, “çocuğu

olsun” diye damadın kucağına kız çocuğu; gelinin kucağına oğlan çocuğu

oturtulur233. Gagauzlarda diğer Türk topluluklarının çoğunda görülen muska

yaptırma görülmez234.

226 Vehhabilik: Suudi Arabistan’da ortaya çıkmış olan birçok İslam ülkesinde etkinsi gösteren tasavvuf ve tarikat görüşüdür. Kurucusu Abdülvehhap’tır. ( 1703-1787). Türk Tarihinde vehhabiliğe Haricilik’te denilmektedir. Vehhabiler, Bid’at denilen mubah sayılan uygulamaları şiddetle reddederler. Örneğin Mevlüt okutmak gibi. Camilerin süslü olmasını, camilere minare yapılmasını, tek başına namaz kılınmasını, kahve ve sigara içilmesini kesinlikle yasak sayarlar. Bu uygulamaları Allaha şirk koşma sayıp yapanları kafir kabul ederler. (Tarikatlar Ansiklopedisi, Milliyet Yayınları) 227Kalafat, Kırım Kuzey Kafkasya, ASAM, Ankara 1999, s. 91. 228Gagauz adının anlamı hususunda çeşitli görüşler vardır. Z. V. Togan, Gagauz adının Kaka-uz veya gaga-uz kelimelerinin birleşmesinden gelebileceğini ileri sürerken, Ö. Lütfi Barkan, Yaşar Nayır, Stefan Melendenov ise Gök-oğuz kelimelerinin birleşmesinden meydana geldiğini savunmuşlardır. 229 Ali Güler Suat Akgül ve Atilla Şimşek, a.g.e., s. 482. 230Gagauzlar dünyada yaklaşık 200.000 kişilerdir. En yoğun yaşadıkları yer Moldovadır.(153.458), Ukrayna (32.017), Rusya (10057), Kazakistan(978), Beyaz Rusya(188), Özbekistan 240), Gürcistan (206), Azerbaycan (105), Türkmenistan (280), Litvanya (140), Estonya (69) kişi yaşamaktadır.(Kaynak için Bakınız: Harun Güngör, Mustafa Argunşah, Gagauz Türkleri). 231 Harun Güngör, Mustafa Argunşah, Gagauz Türkleri, Ankara 2002, s.2.v.d. 232 Hıristiyanlarda Hz. İsa’nın çarmığa gerildiğini sembolize eden işaret. 233Kalafat, Türk Dünyası Halk İnançları I, s. 244. 234 Kalafat,“Gagauz Türk halk inançları”, Gagauz Kültür Sanat Dergisi, 2003, S. 35, s. 22.

Page 56: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

56

Gagauzlara hamile kalmış kadına hamile olduğu anlaşıldığında, “Kalın

kaldı” hamileliği fiziki olarak belli olan kadına da “Dolu” denilir. Gagauz

Türklerinde, Aşerme vardır. Aşeren kadının isteği yerine getirilir. Kadının isteği

yerine getirilmez ise kadının ömrü boyunca bu yiyeceğin özlemini duyacağına

inanılır.

Gagauzlarda, korkan hamile kadının korkusunu yenmesi için çeşitli

uygulamalar yapılır. Korkan hamile kadının görünmeyen herhangi bir yerine

vurulur. Bu uygulama ile kadının korkusunu yeneceğine inanılır. Gagauz

Türklerinde Allah’ın (cc.) çocuk vermesi için, Vakla235 adanır. Gagauzlarda

cansız kurban adaması da görülmektedir. Bulgur kurbanı yapılır. Gagauzlarda

adanan kurbanın kemikleri evin arka tarafında bir yer açılarak gömülür. Açık

bir yere atılmaz. Gagauzlarda kurban kanı kutsal kabul edilir. Evin, çocuğunun

alnına kurban kanı ile haç işareti yapılır236. Kurban eti önce kapı komşulara

ikram edilir. Daha sonra akrabalara en son ise ev halkına verilir. Kurban eti

ne kadar çok kişiye ikram edilirse, o kadar makbul olacağı inancı vardır.

Gagauz Türklerinde, kesilen adak eti, adayan tarafından yenilmez. Şayet

yenilecekse adayan kişi adağın etinden bir miktar satın alır. Satın aldığı etin

ederini fakir birisine verir.

Gagauz Türklerinde, kadın hamile olduğunu anlayınca Ay ve Güneş’e

bakar. Bu uygulama sonucu çocuğun, ay ve güneş gibi güzel olacağına

inanılır. Hamile kadınlar tavşan eti yemezler. Yerlerse doğacak çocuğun üst

dudağının tavşan dudaklı olacağına inanılır. Gagauzlarda, hamile kadının

doğacak çocuğunun cinsiyetinin tespit edilmesi ile ilgili inanışlar vardır. Hamile

kadının yüzünde lekeler oluşur ise, kızının olacağı inancı vardır. Ayrıca bir

iğneye siyah iplik takılır. İplikten tutularak iğne yere bırakılır. İğne yere doğru

dönerek süzülür ise kız, daire çizmeden iner ise oğlan çocuk doğuracağına

inanılır.237

Gagauz halk inançlarında, gebe kadının ateşe bakması iyi karşılanmaz.

Bakması halinde çocuğa bir hal olacağına inanılır. Gagauz Türklerinde önceleri

hamile kadın doğum yaparken kötü iyelerin odadan uzak durmaları için, 235 Siyah beyaz (alaca) kuzuya denilir. 236 Gagauzlar’da kurban kanı ile çocuğun alnına haç işareti yapılırken, Uluğ Türkistan, Kafkasya, Ortadoğu ve Balkanlarda kurban kanına bastırılmış parmak, kurban sahibinin alnına nokta şeklinde sürülmektedir.(Ayrıntı için bakınız. Yaşar Kalafat, Türk Halk İnançları I. s. 247.) 237Kalafat, Türk Halk İnançları I., s. 248.

Page 57: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

57

hamile kadının kocası doğum yapılan odada bulunurmuş. Ayrıca doğum yapan

kadın kocasının kuşağından doğumu kolay olsun diye tutarmış. Günümüzde

Gagauz Türklerinde bu inanış terkedilmiştir. Gagauz Türklerinde, bebek

doğduktan sonra bebeğin göbeğinin düşen parçası, kapının üzerine asılarak

kurutulur. Bebeğin eşi için ayrı bir uygulama yoktur.

Albasması İnancı Dış Türklerin çoğunda görüldüğü gibi, Gagauz

Türklerinde de görülmektedir. Gagauz Türklerinde al karasına, “Rusali”

denilmektedir. Gagauzlarda sadece kadınların katıldığı Rusali toplantıları

yapılır. Bu günler dini kadın günleridir. Bu günlerde Rusalinin geleceğine

inanılır. Rusaliyi memnun etmek için bu toplantılar tertiplenir. Gagauz

Türklerinde, kırkı çıkmamış kadının su almaya gitmesi uygun bulunmaz.

Gece yanında kötü iyelerden korunması için yatak odasında bıçak ve fener

bulundurulur.

Gagauz Türklerinde, çocuk gün batmadan yıkanmalıdır. Şayet gün

battıktan sonra çocuk yıkandı ise, yıkama suyu dışarı dökülmemelidir.

Çamaşırları da dışarı asılmamalıdır. Bebeğin suyu banyo yapıldığının ertesi

günü ulu bir ağacın altına dökülür.

Gagauz Türkleri, doğum yapan anneyi ve çocuğunu kırk gün dışarı

çıkarmazlar. Şayet çıkarılmak zorunluluğu var ise kadın ve çocuğun yanında

yaşlı bir kişi bulunur. Bu uygulama çocuk ve annesini kara iyelere karşı koruma

amaçlıdır. Gagauz Türklerinde çocuğun adını, çocuğun babasının sağdıcı koyar.

Çocuğa çoğu zaman sağdıcın adı konulur. Sağdıcı adını koymaktan feragat

ederse, çocuğa babanın annesinin ya da babasının adı konulur.

Gagauzlar, mavi gözlü kimselerin nazarına inanırlar. Bu yüzden kırkı

çıkmamış çocuğu mavi gözlü kimselere göstermezler. Gagauzlar nazardan

çocuklarını korumak için çocuklarına muska yaptırırlar. Muska mavi ve üç

köşeli olur. İçerisine muskayı yapan papazın elbisesinden bir parça konulur.

İçine ayrıca buğday konulur. Üzerine haç işareti veya Hz. İsa’nın İkonosu

dikilir238. Yapılan muska küçük çocukların boyunlarına bir iple geçirilir.

Büyüklerin ise giydikleri çamaşırların içine dikilir.

Gagauz Türklerinde, çocuğun ilk dişi çıktığı zaman, Diş Toyu (Bayramı)

yapılır. Diş bayramı, aile fertleri arasında yapılır. İlk diş keskin olduğu için

238Kalafat, a.g.e. s. 255.

Page 58: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

58

tavşan dişi olarak adlandırılmıştır. Gagauzlarda çocuğun ilk kesilen saçı, karın

saçı, çocuk büyüyünceye kadar saklanır. Bebeğin ilk saçı kesilmesi nedeniyle

saç toyu yapılır. Gagauzlarda ilk saçı genelde çocuğun dayısı keser.

Gagauzlarda evde kalmış kızların kısmetlerinin açılması için çeşitli

uygulamalar vardır. Evde kalmış kızın beline papaz tarafından siyah kuşak

üzerine sarı bir mürekkeple yazılmış kuşak bağlanır. Bu kuşak kızın kısmeti

açılıncaya kadar durur. Gagauzlarda kızlar için evlilik yaşı 17 den itibaren

başlar. Erkekler ise çoğunlukla askerlik sonrası evlenmektedirler. Evlenecek

kızın kanaati mutlaka sorulur. Zaman zaman kaçma yolu ile de evlilik yapıldığı

olur. Gagauzlarda kız kardeşlerden birisine mutlaka iç güvey alırlar. Baba iç

güvey olan kız kardeş ile birlikte kalır. Gagauzlarda, güveyin başında ekmek

kırma geleneği vardır. Gelin baba evinden çıkarken güveyin başında ekmek

kırılır. Bu ekmek parçalarını bahtlarının açılmasını isteyen gençler yerler.

Ekmek arasına bolluk ve sağlık getirsin diye bal da sürülür.

Gagauzlarda gerdeğe giren güveye yumruklama yapılır. Kızın gelin çarşafı

eskiden ilgili herkese gösterilirdi. Günümüzde bekaret bezi yastık altına

konulur. Ertesi gün damadın annesine gösterilir. Daha sonra kızın ailesine

gönderilir. Gerdek esnasında yaşlı kadınlar damadın kapısının önünde dururlar.

Kırk tabak kırıp kırk tabaktan un elerler. Kalafat, tabak kırma geleneğini

kötülükleri kovmak, un elemek geleneği ise bereket ve mutluluğu sağlamak için

uygulandığı kanaatindedir.

Gagauz Türklerinde gelin ve damat, damadın anne ve babasının ayağını

yıkarlar. Komşular bu esnada anne ve babanın ayağına çamur atarlar. Bu

esnada, gelin ve damat ise yıkamaya devam eder. Amaç, kurulan yeni aile ile

büyüklere saygılı olmayı aşılamaktır.

Gagauzlarda, Güvey traşı töreni vardır. Gelin için ise Belik örme

merasimi yapılır. Beliği (Örük) kızlar örerler. Bu uygulama esnasında Gelin

türküsü söylenir. Gelinin saçının örülmesi güveyin akrabaları tarafından yapılır.

Gelinin saçını örenlere hediyeler verilir239.

Gagauzlarda baykuş ölüm habercisi olarak bilinir. Baykuşun gece

ağlaması, baykuşun bulunduğu evden ölü çıkacağı olarak yorumlanır.

Gagauzlar’da köpek veya kurtun uluması durumu da ölüm habercisi kabul edilir.

239Kalafat, a. g. e. s. 267

Page 59: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

59

Tavuk, horoz gibi öter ise ölüm haber verdiğine inanıldığı için tavuğun başı

kesilir. Ölüm ile ilgili olarak Gagauz Türlerinde, rüyada ölmüş birisinin

görülmesi ve bu ölmüş kişinin rüyayı gören kişiyi çağırması, rüyayı gören

kişinin öleceğine işaret olarak yorumlanır. Gagauz halk inançlarına göre

öleceğini anlayan bir kişi yakınlarını çağırır, onları görmek ister. O şahsın bu

isteği mutlaka yerine getirilir. Yoksa, ölen kişinin gözünün açık gideceğine

inanılır.

Gagauzlarda ölen kişinin yıkandığı su çiğnenmeyecek bir yere dökülür. Bu

suyun büyücülerin eline geçmesini ölü evi sahipleri istemezler. Gagauzlarda ölü

yıkama esnasında kullanılan tarak, sabun ölü ile beraber gömülür. Ölü üç gün

yıkanmaz. Ölü gün döndükten (Öğleden sonra) sonra defnedilir240. Ölen için

ağıtçı çağrılır. Gagauzlarda ölünün 9 ve 40. gününde Tabak Koliva ve Kaloç

(ekmek) verilir.

Gagauzlarda yas kırk gündür. Kırk gün boyunca, erkek tıraş olmaz. Siyah

elbiseler giyer241. Bu üzüntünün bir göstergesidir.

Türk halk İnançlarında Kurt çok önemlidir. Kurt, çoğu zaman Börü

olarak bilinir. Bazen kaşkır, kaşıkır veya canavar olarak geçer. Yalnız bu kurt

sıradan bir kurt değil Bozkurttur242. Kurt, Türklerde yol göstericidir. Ergenekon

destanında sıkıntı ve kıtlık içine düşün halka kurt rehberlik etmiştir. Türk

halk inançlarının destan boyutunda, kurt bazen karşımıza tanrısal boyutu ile

çıkar. Yine bu düşünceye paralel olarak, Göktürler, her yıl yedinci ayın

yedinci gününde dişi ve erkek kurt ataya kurban keserlerdi. Kurt’un neden

Türk halk inançlarında önemli olduğuna gelince, Kalafat’a göre Kurt’un

esaret altına girmeye dayanamadığı, hayatı boyunca eşinden başka kurtla

çiftleşmediği, Eşi ölünce hayatını dul olarak devam ettirdiği, karnı tok olduğu

zaman boş yere canlılara saldırmadığı için, Kurt’u Türkler, kendi karakterleri

ile birleştirmişlerdir. Bu yüzden Türkler Kurt’u önemli saymışlardır.

Gagauz Türkleri, Gagauz eli ve Gagauz yeri coğrafyaları Balkanların

güneyine doğru inmekte bir kısmı Yunanistan’da Ortodoks Türk Coğrafyasını

240Kalafat, “Gagauz Türk Halk İnançları”, Gagauz Kültür Sanat Dergisi, 2003, S. 35, s. 31. 241Kalafat, Karşılaştırmalı Bayır Bucak Türkmen Halk inançları, Ecdad yayınları, Ankara 1995, s. 30. 242Kalafat, “Başkurt Adının Türk Halk İnançlarındaki Yeri”, Türk Dünyası Tarih ve Kültür Dergisi, Eylül 2003, S. 201, s. 43-46.; Erciyes, Mart 2003, S. 315, s. 4-5.

Page 60: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

60

oluştururken bir kısmı Bulgaristan’da, Hıristiyan Bulgar Türkleri ile

bütünleşmektedir243.

Gagauz Türklerinde her yıl mart ayının 9’unda “Kırk Kaşık” veya “Kırk

Kurbanlar” günü kutlanır244. Bu gün Gagauzlarda çok önemlidir. Büyük bir

coşku ile kutlanmaktadır.

4.2.5. Balkar (Malkar) Cumhuriyeti Halk İnançları

Kuzey Kafkasya’da Rusya Federasyonuna bağlı özerk bir cumhuriyettir.

Kuzeyinde, Rusya Federasyonu; doğusunda Kuzey Osetya; Güneyinde

Gürcistan; batısında Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti ile çevrilidir. Malkar

Türklerini Hun Türkleri, Bulgar Türkleri, Hazar Türkleri ve Kıpçak Türkleri

oluşturur. Nüfusu 122.309 (2000) olan cumhuriyette, Balkarlı Türkler 88.000

kişilik gurubu oluştururlar. Cumhuriyetin başkenti Nalçık olup Türkler; Çerek,

Çeğem, Baksan, Malki ve Terek yerleşim yerlerinde yaşamaktadırlar245. Yaşar

Kalafat’ın Balkar Özerk Cumhuriyetinde yaşayan Türklerin halk inançları ile

ilgili tespitleri şunlardır:

Çocuğun ilk dişi çıktığı zaman, pirinç veya mısır pişirilir. Pirinçten veya

mısırdan yapılmış hediğe Jırna denilir. Yapılan Jırna komşulara dağıtılır.

Dağıtılan Jırna’nın tabağı boş gönderilmez. Çıkan ilk diş gelişi güzel yere

atılmaz. İlk saç saklanır. Sünnet olan çocuğun sünnet parçası, doğan çocuğun

düşen göbeği dama atılır246.

Balkar Türklerinde kızı evlenecek aile, kızının kanaatini sorar. Ama nihai

kararı kızın ana babası verir. Balkar Türkleri, Rus ailelere kızlarını kesinlikle

vermezler. Bu konu açılınca, “Allah korusun, öyle bir evlada anası babası

hakkını helal etmez.” denilir. Bunun yanı sıra, Balkar Türkleri ve diğer Balkar

Müslümanları kendi aralarında kız alıp verebilmektedirler247.

Balkar Türklerinde kızlar 18 yaşından sonra, erkekler ise 21 yaşından

sonra evlenirler. Çocuk sayısı eskiden her evde 5-10 iken günümüzde genelde

iki çocuklu aile yapısı yaygındır.

243Kalafat “Balkanlarda Türk Halk İnançları”, s. 16. 244 Kalafat, “Türk Halk inançlarında Hususiyle Doğu Anadolu’da ve Orta Toroslar’da “Kırk” Motifi”, Milli Folklor, Yaz, 1994, S. 22, s. 19. 245 Ali güler, Suat Akgül ve Atilla Şimşek, a.g.e. s. 486. 246 Kalafat, Kırım Kuzey Kafkasya, ASAM Yay., Ankara 1999, s. 197. 247 Kalafat, a.g.e. s. 196.

Page 61: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

61

Balkar Türklerinde “Şaman” ismine çok rastlanılır. Balkar Türklerinde

yakın akraba ile evlenme yoktur. Akraba ile evlenilmez. Kan gütme vardır.

Yedi göbek öncesi bile olsa kan davaları devam eder.

Kız kaçırma yöntemi ile evlenme görülür. Genelde kızın rızası ile kaçıp

evlenmeler yaygındır.

Balkar Türklerinde, nazar değmesine inanılır. Nazar değmesini

önlemek için Yapışmak denilen ağaçtan bir parça, suyu olmayan bir yerden

getirilerek işlenip nazarlık yapılır. Bu yapılan nazarlık hayvanın boynuna

boynuzuna ya da çocuğun koluna asılır bu sayede nazardan korunduğuna

inanılır.

Balkar Türklerinde, Ay tutulması esnasında, tavuklara yem verilir.

Kazanların dibi dövülür. Allaha dua edilir. Bu uygulama ile felaketten

kurtulmuş olunduğuna inanılır. Balkar Türklerinin inancına göre, dünya öküzün

iki boynuzunun üstündedir248.

Balkar Türklerinde sağlam bir kader inancı vardır. Kaderin önüne

geçilemeyeceğine inanılır. Balkarların inançlarına göre Allah (c.c.) insanı

yaratırken kaderini tayin etmiştir.

Balkar Türkleri eşiğe Bagasan derler. Bagasana basan kişinin rızkının

kesileceğine inanılır. Bu yüzden bagasana basmamaya özen gösterilir.

4.2.6. Kırım Türkleri Halk İnançları

Kırım özerk bir cumhuriyet olup, Karadeniz’in kuzeyinde yer almaktadır.

Kırım, bir yarımadadır. 19 Şubat 1954 tarihinde Rusya tarafından Ukrayna’ya

bağışlanmıştır249. Günümüzde Ukrayna’ya bağlıdır. Yüzölçümü 26.945 km2

olup, nüfusu 2.632.400’dür. Başkenti Akmescit’tir. Diğer önemli şehirleri;

Bahçesaray, Akyar, Yatla, Gözleve, Kefe, Karasubasar, Kerç ve Aluşta’dır.

Kırım Özerk Cumhuriyeti’nin nüfusunu; Kırım Türkleri, Ruslar, Ukraynalılar,

Karaim, Kırımçak Türkleri ve Karay Türkleri oluşturmaktadır250. Karay

Türkleri Kırım’da yaşamaktadır. Musevi inançlıdırlar. Kırım’da Karay

Türklerinin toplam nüfusu 1.100 kadardır. Karay Türklerinin geri kalan az

bir kısmı Rusya, Litvanya, Polonya ve Fransa’da yaşamaktadırlar. Dünya

248 Kalafat, a. g. e. s. 197. 249 Yeni Türk Ansiklopedisi, C. 5, Ötüken Yayınları, İstanbul, 1995, s. 1835. 250 Türklük Bilgisi, s. 487.

Page 62: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

62

Karaylarının toplam nüfusları 2.400 civarıdır251. Karay Türklerinin dilleri

Kırım, Tatar, Kumuk, Karaçay Türklerinin dilleri ile benzerlik gösterir. Türk

dillerinin Kıpçak kolundandırlar. Yaşar Kalafat’ın Kırım’da yaşayan Türklerin

halk inançları ile ilgili tespitleri şunlardır:

Kırım Türklerinde, imam yeni doğmuş çocuğun kulağına babasının ismi

ile ve çocuğa koyulan ismi üç kez söyler. Her söyleyişte çocuğun yüzü açılır

tekrar kapatılır. Bu merasim esnasında yaşlılar da bulunur. Daha sonra imam

çocuğun iki kulağına da ezan okur. Çocuğun doğumunun kırkıncı gününde

“Kırk Meclisi” yapılır252. Bu gün çocuğa kırk kaşık suda banyo yaptırılır.

Yine kırkıncı günde çocuğun saçı kesilir. Saç kesimi için komşularda davet

edilir. Komşulara “Kümeç”253 ikram edilir254.

Kırım Türklerinde, kız kaçırma suretiyle evlenme görülmez. Evlenmeler

genelde evleneceklerin tercihlerine bağlı olarak, ailelerin izni ile yapılır. Tatar

Türklerinde, Ruslarla evlenme çok yaygındır255.

Kırım Tatarlarında, kız nikah günü hamama götürülür256. Bu

uygulamadaki amaç, kızı sınamaktır. Kızın çevresini temiz bırakıp

bırakmadığına dikkat edilir. Gelini görmek için gelen davetliler gelin için

getirdikleri hediyeleri hamamda bırakırlar. Aynı uygulama damat içinde

vardır. Ancak, damat hamamı uygulaması gerdek gecesinden sonra yapılır. Bu

uygulamada kızın anne babası da davet edilir.

Geline kına yakılır. Kına, gelinin avucunun içine bir daire çizilerek

yakılır.

Düğünden sonra damat, akrabalarını çağırıp gelin ile tanıştırır. Tatar

Türklerinde yeni gelin kocası evindekilere ismi ile hitap etmez. Evliliklerden

genelde 2-3 çocuk olur. Evlenme yaşı; kızlarda 19-20, erkeklerde 21-22’dir.

Allah’tan ölüm istemek günahtır. Kulları günaha batırır inancı

vardır.Cenaze namazında bayanlarda bulunabilir. Cenaze namazınde bayanlar

mutlaka baş örtülü bulunur. Cenaze günü helva pişirilir. Ölümü takip eden 3,

7, 40, 52. ve 100. günleri yemek verilir. 251Kalafat, “Karay Türkleri”, Erciyes, Ağustos 2002, S. 296, s. 20. 252 Kalafat, Kırım Kuzey Kafkasya, ASAM Yay. , Ankara 1999, s. 55. 253 Hamurdan yapılmış yemek. 254 Kalafat, “Kırım Tatar Türklerinde Karşılaştırmalı Halk İnançları”, Avrasya Etütleri, Kış 2005, S. 27-28., s. 223. 255 Kalafat, Kırım Kuzey Kafkasya, ASAM Yay., Ankara 1999, s. 49. 256 Kalafat,“Kırım Tatar Türklerinde Karşılaştırmalı Halk İnançları”, Avrasya Etütleri, Kış 2005, S.27-28., s. 219.

Page 63: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

63

Kırım Tatarları, Müslüman sünni’dir257. Tatarlar hac ibadetlerinde

doğrudan doğruya Türkiye’den yararlanmaktadırlar.

Kırımda alkol bolca türetilir. Aile fertleri kadın ve çocuklar dahil herkes

alkol alır. Misafirlikte Kırım’da en makbul içecek alkoldür. Alkol Kırım

Müslümanları arasında da bolca tüketilmektedir258.

Kırım Tatarları, 1991’de yaptıkları kurultayla Latin Alfabesini kabul

etmişlerdir. Ancak bir ilerleme kaydedememişlerdir.

Kırım Türklerinde, Kelam-ı Kadim’e büyük saygı gösterilir. Kırım

Tatarlarında, sofraya oturunca bereket için dua edilir. Bu dua esnasında

sofrada buluna acı yiyecekler ile bıçak varsa sofradan alınır. Bu uygulama

kanaatimizce sofraya acı tattan ziyade tatlı tat gelmesi dileğinden

kaynaklanmaktadır.

Kırım Türklerinde, kağıt para ile sadaka verilmez. Sadaka madeni para

ile verilir. Bu uygulama bize göre demirin Türk halk inançlarındaki yerinin

öneminden kaynaklanmaktadır.

Tatar Türklerinde sosyal bağı kuvvetlendirici birçok bayram vardır.

Bunlar: Ekin259, Bereket260, Kızıl Yumurta261, Yaprak Bayramları262 Yağmur,

Kurban Merasimleri, Kış Uğurlama, Gündönümü Şenlikleri, Kız Günü263,

Asker Uğurlama gibi bayram, şenlik ve etkinliklerdir.

Kapı eşiğinde tokalaşılmaz. Tokalaşma, eşiğin dışında ya da içinde

yapılır.

Karay Türkleri 800 kişi Kırımda 300 civarı Ukrayna’da olmak üzere

1100 kişi kadardırlar. Musevi inançlıdırlar.264

Karay Türklerinde; Hz. İsa ve Hz Muhammet’e karşı bir saygı vardır.

Karay kültürü yazılı hale getirilmiştir. Kültürün yazılı kaynakları; Karay

Ulusal Ansiklopedisi, Kırım Karayları, Kırım’ın küçük yerli halkıdır.

257 Kalafat, Kırım Kuzey Kafkasya, ASAM Yay., Ankara 1999, s. 14. 258 Kalafat, a. g. e. , s. 39. 259Ekim zamanının başlangıcını temsil eder. Koşum atları toprağı sürmek için hazırlanır. Şenliklerle toprağa saban salınır. 260 Ekim başlamadan önce yapılır. Yılın bereketli olması için yapılır. Beraberce yemekler yenilir. 261Nisan sonu Mayıs başında yapılan bir etkinliktir. Yumurtalar o gün boyanır, çocuklara verilir. 262 Bahar bayramıdır. 263Sonbaharda ürünler kaldırıldıktan sonra yapılır. Yetişkin kızlar ev ev dolaşıp şarkılar söylerler. 264Kalafat,“Karay Türkleri”, Erciyes, Ağustos 2002, S. 296, s. 21.

Page 64: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

64

Karay Türklerinde, ölüm helvası vardır. Ölü öldüğü gün evde bulunan

saat durdurulur.

At nalının Karaylarda koruyuculuğuna inanılır. Bu yüzden evlerin

kapılarına asılır265. Aynanın kırılması iyiye yorulmaz. Havaların kurak gittiği

zamanlarda yağmur duasına çıkılır.

4.2.7. Yakutistan (Saha) Türkleri Halk İnançları

Yakutistan, Asya’nın Kuzeydoğusunda, Doğu Sibirya’da Rusya

Federasyonuna bağlı Özerk bir cumhuriyettir. Rusya Federasyonuna bağlı en

büyük alana sahip olan Özerk Cumhuriyet’in yüzölçümü 3.103.000 km2dir266.

Ülkenin başkenti Yakuttur. Nüfusu 1.2 milyon olan Özerk Cumhuriyetin

480.000 kişisini Saha (Saka) Türkleri oluşturur. Saha Türkleri, Şaman olup eski

Türk Kültürünü muhafaza etmektedirler. Latin Alfabesini kullanıyorken

Rusların baskısı ile 1939 yılında Kril alfabesini kullanmaya başlamışlardır. Aile

hayatları oldukça kuvvetli olan Saha Türkleri ölülerini çoğu zaman elbiseleri ile

bazen de atlarını kurban ederek gömerler267. Yaşar Kalafat’ın Saha Türkleri

İle ilgili olarak Halk inançları tespitleri şunlardır:

Saha Türklerinde yönlerin önemli bir yeri vardır. Ölü defnedilirken

ölünün başı güneye dönük olarak yatırılır.

Saha Türklerinde iki inanç sistemi vardır. Bunlar Aiy (Ai) Tengri Sistemi

ve Şamanizmdir. Her iki sistemde de “at” çıkışı kurtuluşu, yani doğuyu,

küçük kuş güneyi, “balık” kuzeyi ve “ayı” batıyı simgeler.

Saha Türklerinde evlerin kapısı güneye bakar. Saha Türklerinin inanç

sisteminden birini temsil eden Ai Tanrı inanç sisteminde ruhlar vardır.

Uhan ateşin ruhu demektir.

4.2.8. Tatar Türkleri Halk İnançları

Tataristan, Rusya Federasyonuna bağlı bir özerk cumhuriyettir. Batısında

Çuvaşistan, doğusunda Başkurdistan olmak üzere iki kardeş cumhuriyet ile

sınırdaştır. Kuzeyinde Mari Cumhuriyeti, güneyinde Samara, Simbir Bölgeleri

ile sınırdır. Yüzölçümü 67.836 km2dir. Nüfusu 7.026.237 (2000)268. Bu nüfusun

% 53ünü Türk Kökenli Tatar, Çuvaş, Başkurt Türkleri, % 42 sini Ruslar, 265 Kalafat, Kırım Kuzey Kafkasya, ASAM, Yay., Ankara 1999, s. 84. 266 Türkiye ve Türk Dünyası, Harp Akademileri Yayını, İstanbul, 1997, s. 317. 267 Ali Güler Suat Akgül ve Atilla Şimşek, a. g. e. s. 490. 268 Zakir Avşar, Ferruh Solak ve Selma tosun, “Türk Dünyasının Demografik Yapısı” Türk Dünyası Özel Sayısı, Mayıs-Haziran 1997, S. 15, s.145.

Page 65: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

65

%5’ini Ukraynalılar oluşturmaktadır. Tatar Türkleri, Tataristan Özerk

Cumhuriyeti dışında Rusya Federasyonu, Başkurdistan, Çuvaşistan, Azerbaycan

ile Kırım Tatarları'nın dışında 100 bin kişi, Romanya'da Bucak (Dobruca)

Tatarları 23-25 bin kadar, Polonya'da 5.500, Bulgaristan'da 5 bin, Çin'de 4.200,

ABD'de 4.000, Finlandiya'da 950 kişi, Avustralya'da 500, Danimarka'da 150

kişi, İsveç'te 80 kişi, Japonya'da 30 aile kadar yaşamlarını sürdürmektedirler.

Bunlar Tataristan Tatarları, Kazan Tatarları, Özbekistan ve Tacikistan Tatarları

ve Kırım Tatarları olmak üzere ayrılırlar. Toplam nüfusları 7 milyon civarıdır.

Tataristan Özerk Cumhuriyetinin başkenti Kazan’dır. Diğer önemli şehirleri

Yar Çallı, Tübenikama, Emlet, Zelenodol, Bügülme’dir. Yaşar Kalafat’ın

Tataristan’da yaşayan Türkler ağırlıklı halk inançları tespitleri şunlardır:

Tatar Türklerinde çocuğa adını imam koyar. İmam yeni doğmuş çocuğun

kulağına konulan adı ile anne ve babasının adını üçer defa söyler. Her defasında

yüzünü açar ve tekrar kapatır. Yapılan bu merasim esnasında yaşlılar da orada

bulunurlar. Sonra imam çocuğu kucağına alır iki kulağına da ezan okur. Bu

merasimden sonra birlikte yemek yenilir. Ayet-el Kürsü okunur. Diğer Türk

dünyası topluluklarında olduğu gibi Tatar Türklerinde de çocuğa isim

koyarken, isim ile gayb aleminden haber verdiğine inanılır. Çocuğun yaşının

uzun olması için erkek ise Baki kız ise Bakiye adı konulur.

Çocuk doğumun 40. gününde kırk kaşık su ile banyo yaptırılarak

kırklanır. Bu uygulamaya, Kırk meclisi denir. Kırk meclisi yapılırken çocuğun

bütün uzuvlarının yıkanmasına dikkat edilir. Yıkama yapılarken çocuk için

Türkçe hayır dualar okunur269.

Kazan Tatarlarında nikah günü için, “Gelin hamamı” hazırlanır. Bu

hamama gelin adayının yandaşları ve arkadaşları da davet edilir. Bu

uygulamadaki amaç kızın temiz olup olmadığını öğrenmektir. Aynı uygulama

Anadolu ve Bulgaristan Türklerinde de gelinin kusuru olup olmadığını öğrenme

amaçlı yapılmaktadır. Tatar Türklerinde gelin hamamına gelen davetliler

getirdikleri hediyeleri hamamda bırakırlar. Damat hamamı ise zifaftan sonra

yapılır. Damat hamamına kızın anne ve babası da gelir. Daha sonra her iki

tarafın davetlileri hamama gelirler. Damada para takarlar270.

269Kalafat, “Tatar Türklerinde Karşılaştırmalı Halk İnançları”, s. 123. 270Kalafat, “Kırım Tatar Türklerinde Karşılaştırmalı Halk İnançları”, Avrasya Etüdleri,

TİKA Yay., Sonbahar-Kış 2005, s. 220.

Page 66: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

66

Tatarlarda, evlilik toyundan sonra, damat kızı alıp akrabaları ile tanıştırır.

Gelin yeni gittiği evde saygılı olmanın göstergesi olarak damadın akrabalarına

ismi ile hitap etmez. Küçüklerine sevgi büyüklerine saygı ile hitap eder271.

Tatar Türk coğrafyasında evlerin avlularında tamamen ahşaptan yapılmış

o aileye ait hamamlar vardır.

Kazan Tatarlarında, birçok şölen ve toy yapılır. Bunlar Ekin Bayramı,

Bereket Merasimi, Yağmur Duası Merasimi, Kurban Merasimleri, Yumurta

Bayramı272, Ulu Gün Bayramı273, Yaprak Bayramı, Gündönümü Bayramı, Buz

Erimesi Şenlikleri274’dir.

Tatar Türklerinde askere gitme esnasında asker uğurlama merasimi

yapılır. Asker adayı bütün köyü dolaştırılarak köylüler ile vedalaşır. Asker

adaylarına mendil ve havlu gibi hediyeler verilir.

4.2.9. Karakalpak Türkleri Halk İnançları

Karakalpakistan, Özbekistan Cumhuriyeti’ne bağlı özerk bir cumhuriyettir.

Özerk Cumhuriyet, Özbekistan’ın kuzeydoğusunda yer alır. Özerk

Cumhuriyet’in nüfusu 423.436(1984)’dir. Rus Knezlerin kalabalık Peçenek

boylarını hudutlara yerleştirmesi ile zamanla Karakalpak adını almışlardır. 1925

yılında Kazakistan’a bağlı muhtar bölge olmuşlardır. 1932 yılında

Kazakistan’dan ayrılarak Muhtar devlet statüsü kazanan Karakalpakistan 1936

yılında Özbekistan’a bağlanmıştır. Karakalpak Türklerinin dilleril Kıpçak

grubunda yer almaktadır. Karakalpaklar, 1932'ye kadar Arap alfabesi, 1932-

1938 yılları arası Latin alfabesi, 1940-1957 yılları arasında ise Kril Alfabesi

kullanmışlardır. 1991'de bağımsızlıklarını kazandıktan sonra Rusça ikinci plana

itilmiş ve Rusça'nın etkisinden kurtulmak için Latin harflerine geçiş çalışmaları

hızlanmıştır. Karakalpaklar, Sünni Müslümandır275. Yaşar Kalafat’ın

Karakalpak Türkleri Halk inançları tespitleri şunlardır:

271Kalafat, “Tatar Türklerinde Karşılaştırmalı Halk İnançları”, s. 121. 272Her yıl Nisan ayı sonu mayıs ayı başında yapılır. Yumurtalar pişirilip boyanıp çocuklara

ikram edilir. Yumurta bayramı iyi dilekte bulunma anlamına gelir. 273Kirişin Tatarları arasında uygulanan Yumurta Bayramı benzeri bir şenliktir. Kirişin Tatarları Ural Dağı eteklerinde kurulmuş olan Perm şehrinde yaşarlar. IV. İvan zamanında baskı ve asimilasyona tabi kalan Kirişin Tatarları günümüzde Hıristiyan olmasına rağmen Tatar Türk kimliklerini korumaktadır. 274 Baharın geldiğine işaret olarak yapılan şenliktir. 275 Salih Yılmaz, "Karakalpak Türkleri ve Bugünkü Karakalpakistan", Yeni Türkiye (Türk Dünyası Özel Sayısı II), s. 1325-1326.

Page 67: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

67

Karakalpaklarda çocuğu olmayan aileler evliya ya da öz atalarının

mezarlarına giderler276. Mezarları ziyaret esnasında yatanlardan Allah’ın (c.c.)

kendilerine çocuk bağışlaması için dua isterler. Mezar ziyaretine Karakalpak

halk inançlarına göre yedi defa gidilir. Her mezar ziyaretinde üst üste taş

konulur. Yedi taş üst üste birikip tamamlanınca ziyaret tamamlanmış olur.

Ziyaretin tamamlanmasının ardından, adanan adak yerine getirilir.

Hamile kadının göbeği sivri ise çocuğun oğlan; göbeği yuvarlak ise

çocuğun cinsiyetinin kız olacağına inanılır. Yine çocuğun cinsiyetinin

belirlenmesi ile ilgili olarak hamile annenin bulantısı az ise çocuğun erkek,

bulantısı çok ise çocuğun kız olacağı inancı vardır. Zira kız çocuklarının

saçlarının çok olmasından dolayı mide bulantısına sebep oldukları inancı vardır.

Hamile kadının odasında ocak söndürülmez, odasında sürekli ışık yakılar.

Hamile kadının odasında; Kelam-ı Kadim, tuz, ekmek, su, sarımsak, soğan

bulundurulur277.

Dış Türklernin çoğunda görülen, yerikleme inancı, Karakalpak Türk halk

inançlarında da görülür. Hamile olup da canı herhangi bir yiyecek çeken

kadının isteği yerine getirilmelidir. Aksi halde kadının hastalanacağına inanılır.

Karakalpak Türk halk inançlarında hamile kadının bazı işleri yapması iyi

sayılmamış hatta yasaklanmıştır.

Karakalpak Türklerinde hamile kadının gece eşikten dışarı su serpmesi,

cenaze evine gitmesi iyi karşılanmaz. Ancak hamile kadın mezarlık ziyaretine

gidebilir. Karakalpak Türklerinde, bebeğin göbeğini Kunduk Ana278 keser.

Kesilen parça toprağa gömülür. Göbek için basılıp geçilmekten uzak bir yerde

temiz toprak seçilir. Göbek, çoğu zaman meyve veren bir ağacın altına

gömülür. Bu sayede göbeği gömülen çocuğun ileride çok çocuğunun olacağına

inanılır. Bazen de akarsu kenarına çocuğun göbeği gömüldüğü olur. Bu sayede

çocuğun ak ve pak bir kişiliğe sahip olacağına inanılır. Karakalpak Türklerinde,

çocuğa ismi konulurken çocuğun ismi genelde Kelam-ı Kadim’den seçilir. Bu

şekilde çocuğun hayırlı bir evlat olacağına inanılır. İsim konulduktan sonra

çocuğun sağ kulağına ezan okunur. Bu merasime, Ezan adı denilir279.

276Kalafat, Türk Halk İnançları I., s. 59. 277Kalafat, a. g. e. s. 58. 278 Doğumu yaptıran kadın, ebe. 279Kalafat, a. g. e. ., s. 60.

Page 68: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

68

Karakalpak Türklerinde doğan çocuğa adı konulurken, çocuğun doğduğu

mevsim, ay, gün göz önünde bulundurularak isim konulur. Bayramda dünyaya

gelen çocuğa ramazan, Cuma günü doğan çocuğa Cuma, kadir gecesi doğan

çocuğa kadir, kadirbek, ikiz doğan çocuklara Hasan, Hüseyin, Abil, Kabil

gibi isimler konulur280. Karakalpakistan’da en çok rastlanılan isimler;

Muhammed Ali, Sulusaş, Sulupan (Güzel Lale), Umay, Ospan (Osman),

Saltanat, Rahmetullah, Pirizat (Peri Kişi), Arslan, Abdulreşit, Din Muhammed,

Ziynet, Bahadır, Saadettin, Salavat, Kübeysin (Çoğalsın), Tazegül, Aydangali,

Macit, Marat, Bayram, Perihan Aydost, Niyetbay, Yirecep, Gülcemal, Aycemal,

Kurbangül, Zitat, Zülfiye, Rana, Gözzal, Bahtiyar, Bahran, Najim, Cumagül,

Gülistan, Lezzet, Aybanu, Nergiz, Gülayım, Gülnara, Gülhan, Ayşa, Gülperi,

Azamat, Azat, Abat, İslam, Nüküs, Sultan Mesket, İkram, Allabay, Almurat,

Allaberken’dir. Bu isimler aile büyüklerinin de onayı alındıktan sonra

konulur281.

Karakalpak Türklerinde, albastı inancı vardır. Hamile kadın albastı

günlerinde (Doğumun yaklaştığı günlerde) tek başına bırakılmaz, odada tek

başına uyutulmaz, yanında mutlaka birileri olur. Albastı’dan korunmak için

bıçak, demir, tuz ateş, Kelam-ı Kadim, sarımsak, soğan, çivi hamile kadının

odasında bulundurulur. Hamile kadının odasına su konulmaz. Suyun, albastıyı

hızlandırıcı etkisi olduğuna inanılır. Karakalpak Türklerinde er kişinin, evin

erkeğinin albastıyı korkutucu bir rol oynadığına inanılmasından dolayı doğumu

yaklaşmış kadını albasmasından kurumak için hamile kadının odasına er kişinin

bir pardüsüsü asılır282. Bu sayede, kötü iyelerin bu odaya korkup

giremeyeceğine inanılır.

Doğumdan sonraki kırk gün içinde Karakalpak Türklerinde bol bol sadaka

verilir. Doğumun kırkıncı gününde, çocuğa banyo yaptırılır. Anne de

doğumunun 40. günde banyo yapar. Araştırmacı, Karakalpak Türklerinde

hamile kadının karnındaki bebeğe hamileliğin 121. günü can verildiği inancı

olduğunu tespit etmiştir. Karakalpak inanışlarına göre, hamileliğin 121.

gününden sonraki zamanda hamile kadın ilk kimi görürse çocuğun görülen

kişiye benzeyeceği inancı vardır. 280Kalafat, a. g. e. s. 61. 281Kalafat, a. g. e. . s. 61. (Dr. Yaşar Kalafat bu bilgileri Nokus’lu Tacekeyev ve Ziynettin Kabeysinoğlu’dan almıştır.) 282Kalafat, a. g. e. s. 66.

Page 69: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

69

Kırklı olan Karakalpak kadınları, kırkları çıkmadan ev dışına çıkmazlar.

Dul olan, çocuğu olmayan ya da çocuğu olup da yaşamayan kadınlar, kırklı

kadının yanına gelmezler. Aynı zamanda, kırkı çıkmamış çocuklar da aynı

ortamda bulundurulmazlar.

Kırkı çıkmamış çocuğun giysisi gece dışarıda bırakılmaz. Bırakılırsa

çocuğun hastalanacağına inanılır. Hasta olan Karakalpak çocukları için Aydar283

yapılır. Hastalanan çocuğa, Aydar yapılmazsa, o çocuğun öleceğine inanılır.

Aydar tepede bırakılmış yuvarlak saçtır. Aydar geceleyin ay doğunca yapılır.

Çocuk yedi yaşına gelinceye kadar her ayın doğuşunda mal ve para türünden

sadaka verilir. Çocuk yedi yaşına gelince çocuğa toy yapılır. Kelam-ı Kadim

okutulur.

Karakalpaklarda, çocuğun doğumundan sonra çocuk görme ziyaretine

gidilir. Çocuk görme ziyaretine gidenler akça aparır (Para getirirler), çocuğa

giyecek hediye ederler284. Çocuğun dişi çıktıktan sonra da çeşitli etkinlikler

tertiplenir. Çocuğun ilk dişi çıktığında çocuğa şölen yapmayana, çocuk için

sadaka vermeyene ziyan geleceğine inanılır. Karakalpaklarda, çocuğun ilk saç

kesiminde saçı kesene, bolca para verilir. Komşulara ve fukaralara sadaka

verilir.

Karakalpak Türklerinde erkek çocuk mutlaka sünnet yaptırılır. Sünnet,

törenle yapılır. Sünnet için; “Toy” tertiplenir, aş dökülür. Akrabalar, komşular

sünnete davet edilir. Sünnet toyuna gelen davetliler, sünnet edilen çocuğa takılar

takarlar. Sünnet olan çocuğun parçası uygun olan bir meyve ağacının altına

gömülür ya da saklanır. Bazen bu parçayı, çocuğu olmayan kadınların da yediği

olur285.

Karakalpaklarda, Öz Ata inancı da vardır. Karakalpaklarda çocuğu olup da

yaşamayanlar yeni doğan çocuklarının yaşaması için, genç kızlar kısmetleri

açılması ve dünyalık talepleri için öz ataya giderler. Bu gidilen yerler: Sultanis

Baba, Geçirmez Baba, Enver Baba, Sorça Baba, Kutlu İşan, Kushana Baba,

Semlin İşan, Şivili Ata, Kayıp Ata, Davut Ata, Tokmak Ata, Janemir İşan,

Peygamber Kızı, Üzeyir Ata, Necmettin Kübra, Üçyüz Alpız, Çınar Baba,

Perimisan Baba, Yusuf İhsan, Kabu İhsan, Mazlumhan Sulu’dur. Ziyaret için

283 Çocuğun tepesinde bırakılan bir tutam saçtır. 284Kalafat, a. g. e., s. 68. 285Kalafat, a. g. e., s. 68.

Page 70: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

70

gidilen bu yatırlarda kurban kesilir. Niyet sahibi bu türbelerde sabahlar286. Bu

uygulama ile çocuk sahibi olunacağına inanılır.

Karakalpaklarda istenilerek, gönül rızası ile evlenmek makbul olanı

olmuş olmasına rağmen, evliliklerin %90’ı kaçırma ile olmaktadır.

Karakalpaklarda, kardeş değişimi evlilikler de sıkça görülmektedir.

Karakalpaklarda ölen kardeşin eşi(Karısı) alınabilir. Buna; yenge alma denilir.

Bakire çıkmayan gelin, babasının evine gönderilir. Evlendirilecek olan kızın

mutlaka rızası sorulur. Bu uygulama Karakalpaklarda örfler ve kanunlarla

güvence altına alınmıştır. Karakalpaklarda, beşik kertmesi uygulaması da

görülür287. Karakalpaklarda görücü usulü ile evlilik yapmada yaygındır. Kız

istenildikten sonra verilirse söz kesilir. Sonra vade288 yapılır. Taraflar uygun bir

zamanda anlaşırlar. Sonra düğün tarihinde düğün yapılır. Düğünde, oğlan tarafı

kıza (Geline) takı takar. Karakalpak Türklerinde, gelinin bereketli olması için

kız evi erkek evine erkek evi kız evine su serper. Damadın gerdek gecesinde

başarısız olmasını önlemek için çeşitli uygulamalar yapılır. Gerdek gecesi

öncesi damat ve gelin yakılan ateşin üstünden atlatılır. Böylece yeni evlenen

çiftlerin kötü iyelerden kurtulduklarına inanılır.

Karakalpak Türklerinde, mezarlığa mezar inşaatı için götürülen

malzemenin artanı geri getirilmez. O malzeme, artık mezarlığın olmuştur. Bu

uygulama sahiplilik duygusunun olduğunun göstergesidir289.

Karakalpak Türklerinde, ölümün geldiğine işaret olan bazı inanışlar

vardır. Ölmüş bir kişi, yaşayan birisinin rüyasına girip de evden herhangi bir

eşya götürürse o evden ölü çıkacağına inanılır. Karakalpaklarda ölümü

geciktirmek için sadaka verilir. Ölümden sonra ise ölen kişi yıkandıktan sonra

evin ön tarafına konulur. Ölü şişmesin diye üzerine; bıçak, tuz veya buz

konulur. Karakalpaklar ölen kişi için ölümün 1, 2 ve 3. günlerinde yemek

verirler. Ölenin kalan elbiseleri ise sadaka niyetine fakirlere verilir. Karakalpak

Türklerinde ölen kişinin ardından ağıt yakılır. Ölü evine Yırcı290 gelir. Ölümün

286Kalafat, a. g. e., s. 69. 287Kalafat, a. g. e., . s. 71. 288Vade: Nişan ile evlenme arasında geçen süredir. 289Kalafat, Balkanlardan Uluğ Türkistan’a Türk Halk inançları II., s. 248. 290Yırcı: Ölenin ardından yas yapmaya ve ağlayıp deşarj olmaya yardımcı olan kişidir.

Page 71: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

71

ardından başsağlığına gelenler; “Başka acın olmasın ölünüz cennete gitsin.

Bundan sonra evinizde toy olsun” diye dua ederler291.

Karakalpak Türkleri ölü evinde, giyime dikkat edilir. Ölü evinde gök

ya da kara renkli elbise giyilir. Karakalpaklarda yas döneminde saçlar kesilmez.

Örüklü saçlar açılır. Kabristan ziyaretine giderken de örüklü saçlar açılır.

Rüyada, ölmüş bir kişi görülürse o gün erken kalkılıp yedi eve yiyecek

dağıtılır.Yeni ölmüş bir kişi sık sık rüyada görülür ise “onun gözü evdedir”

denilir292.

Karakalpak Türkleri, kötü gözden korunmak için sadaka verirler. Ayrıca

göze geldiğine inanılan kişi için, Üzerlik yakılır. Karakalpaklarda üzerliğe

Edraspan denilir. Edraspan; soğan, sarımsak, tuz, yemek yağı ve yedi evin

önünden toprak, kağıt parasından göz göz parçalar alınarak yanan ateşe

atılıp yapılır. Bu işlem esnasında, gözü değdiği düşünülen kişinin adı söylenir.

Daha sonra kağıdın geri kalan kısmı yakılır. Karakalpaklarda nazarı def

etmek için geyik boynuzundan da yararlanılır. Geyik boynuzunun belaları def

ettiğine inanıldığı için, evlerin girişine geyik boynuzu asılmaktadır.

Karakalpaklarda kurşun döktürme de vardır. Kurşun döktürme ile hastaların

şifa bulduklarına inanılır. Yine göz dokunmasını önlemek için Karakalpaklarda

nazar boncuğu takılır. Karakalpaklarda dağ kültü yaşamaktadır. Özellikle

çıplak dağlar, “Er kişi” olarak kabul edilir. Yaşlı kadınlar bu dağları gördükleri

vakit kendilerini yaşmaklanmak zorunda hissederler293.

4.2.10. Nahçivan Türkleri Halk İnançları

Nahçican, Azerbaycan Cumhuriyetine bağlı özerk bir cumhuriyettir. 2

Aralık 1920 tarihinde, Ermenilerle imzalanan Gümrü Antlaşması ile Türk

egemenliği altına bırakılmıştır. Ermenistan’a Nahcivan üzerinden geçiş hakkı

tanınmıştır. Özerk Nahçivan Cumhuriyeti, 16 Mart 1921 Moskova, 13 Ekim

1921 Kars Anlaşmalarının hükmü çerçevesinde294 Türkiye’nin garantörlüğü

altına alınmıştır. Nahcivan Özerk Cumhuriyeti 5.500 km2 yüz ölçüme sahip

olup yaklaşık 350.000 nüfusu vardır. Ülkenin başkenti Nahcivandır. Ülke

291Kalafat, Türk Halk İnançları I. s. 74. 292Kalafat, “Karakalpak Türklerinde Halk inançları”, Milli Folklor, Kış 1998, S. 40, s.13. 293 Kalafat, a. g. m., s. 12. 294 Moskova Antlaşmasının 3. Maddesi: “İki Taraf Nahçivan Arazisinin, Azerbaycan

Himayesinde muhtariyeti haiz bir arazi teşkil etmesine, Azerbaycan’ın bu himayeyi üçüncü bir devlete terk etmemesi şartı ile ittifak edeceklerdir.”

Page 72: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

72

Nahçivan’a bağlı altı ilçe iki yüz köyden oluşmuştur295. Ülke nüfusun %95’ini

Azeri Türkleri oluşturmaktadır296. Ülke Müslümanlarının çoğunluğu Şii inançlı

Türklerdir297.

Nahçivan’da doğacak çocuğun cinsiyeti için önceden belirleme

uygulamaları vardır. Anne, sessiz ve sakin ise doğacak çocuğun erkek, anne

sinirli ve asabi ise çocuğun kız olacağı inancı vardır298. Aşerme inancı Nahcivan

Türklerinde görülür. Hamile kadının canı ne çekiyorsa temin edilir. Nahcivan

Türklerinde kırk inancı önemlidir. Kırklı kadın, kırk gün boyunca cin çarpmasın

diye yalnız bırakılmaz. Kırklı kadının yanına başka yabancı biri giremez.

Nahçivan’da doğan çocuğa ismini atası koyar. Çocuğun kırklanması önemlidir.

Kırklanan çocuğun suyu temiz bir yere dökülür. Bebeğin eşi, ayak basılmamış

sapa bir yere gömülür. Nahçivan Türkleri nazara inanırlar. Nazardan korunmak

için gök boncuk takarlar. Kurban keserler, nazarlanmış çocuğu hocaya götürüp

okuturlar. Muska yaptırırlar. Bazen de üzerlik yakarlar. İlk defa dişi çıkan

çocuğa diş hediği yapılır. Keleki’de çocuğu olmayan aileler kutsal yerlere gidip

dua ederler, çocuk için adak adarlar. Bu sayede çocuklarının olacağına

inanılrlar. Çocuğa ismini anne ve babası koyar. Keleki’de isimlerin hemen hepsi

Türk isimleri ile aynilik gösterir.

Nahçivan Türkleri , evlendirecekleri kızın kanaatini sorarlar. Kızın oluru

alındıktan sonra kız evlendirilir. Kızlarda evlilik yaşı çoğunlukla 20’dir.

Keleki’de kızlar 18 erkekler 20 yaşlarında evlenirler. Gelin, evden çıkarılırken

evden çıkardığı kızına babası: “Bahtın hoş olsun”, “Kademli keremli olasın”

şeklinde dua eder.

Nahçivan’da zifafta başarılı olamayan damada muska yaptırılır. Damada

takılır. Damat mezarlığa götürülür. Mezarlıkta dua eder. Soğuk su ile yıkanması

sağlanır. Üzerine su serpilip yumruklanarak tekrar içeri katılır299. Nahçivan

Türklerinde kız kaçırma ve berdel uygulaması görülür. Kızın, gelin olarak yeni

evine geldiğinde başına elma atılır. Bu uygulama ile gelinin hayırlı evlat

doğuracağına inanılır300. Gelinin ilk çocuğu erkek olsun diye gelinin

295 www.tika.gov.tr.( Azerbaycan maddesi) 296 Nihat Kaşıkçı ve Hasan Yılmaz, Aras’tan Volga’ya Kafkaslar, Ankara 2000, s.70. 297 Kalafat, “Nahçivan ve Halk İnançları Anket Sonuçları”, Erciyes, S. 24, s. 5. 298Kalafat, a. g. m., s. 7. 299 Kalafat, “Nahcivan Halk İnançları Anket Sonuçları”, Erciyes, Ağustos 1997, S. 224, s. 5. 300 Kalafat, “Alaysa Türk Halkı Kültüründe Elma İnanç Tedavi İlişkileri”, yayımlanmamış makale.

Page 73: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

73

kucağına erkek çocuk oturtulur. Gelin evin eşiğine gelince eline tabak verilir.

Gelinin bu tabağı sındırması (kırması) istenir. Bu işlem gürültü çıkarıp

kötülüklerin def edilmesi ile ilgili bir uygulamadır. Gelin eve girdikten sonra

bir siniye lavaşlar (parça ekmek) sıralanır. Gelinin bu ekmekleri toplaması

istenir. Böylece eve bereket getireceğine inanılır301.

Nahcivan’da çocuğu olmayan yada olup da yaşamayan aileler pirlere

giderler. Adak adarlar. Ayrıca dilek ağaçlarına çaput bağlarlar302.

Nahçivan’da ölümün 3, 7 ve 40. günleri ile seneyi devriyesinde, “Ölü

hayratı” denilen uygulamalar yapılır. Ölü için gelenlere ikramda bulunulur.

Kur’an-ı Kerim okutulur. Nahcivan Türklerinde ölünün ardından, “bayatı”

denilen bir tür ağıt okunur. Yas evinde kara giyilir. Cenazenin ilk günü ölü

yakınları kadınlar yüzlerini yırtarlar.

Nahçivan’da İlan Bağı ve Karabağ kutsal kabul edilir. Buralara adak

kurbanı kesilir. Nahçivan’da uzun süre yağmur yağmaz da havalar kurak

giderse bir nevi yağmur duası yerine geçen, “taş basma” adeti uygulanır.

Temeli yeni atılan binanın hayırlı olması için binanın temeline para, şeker

atılır. Nahçivan’da tuz kutsal kabul edilir. Bereketin simgesi olarak görülür303.

Nahçivan’da kutsal kabul edilen yerler arasında Mümine Hatun Türbesi,

Babek Kalesi, Elince Kalesi sayılabilir. Başkent Nahcivan Camii’nde yer

alan İmamzade denilen alanda Hazire ve Pulhane denilen yerler vardır.

Buralara hayır niyetine para atılmaktadır. Nahçivan’da Karaağaç ocağı vardır.

Bu ocak, Serur adlı ilçeye 40km mesafededir. Bu ağacın dalları dilek

dilemek için kullanılmaktadır.

Nahçivan halk inançlarında ateşin önemi büyüktür. Ateşe and içilir. Ateş,

su ile söndürülmez. İllaki söndürülecekse Kış kış kış veya Bismillah denilip

ateşe su dökülür.

Nahçivan Türklerinde “Tuz” kutsal sayılmaktadır. Tuz bereketin simgesi

sayılır. Tuz bu kutsiyetinden dolayı halk inançlarında önemli bir yer işgal

etmiş,

301 Kalafat, “Keleki’de Dört Gün Üç Gece ve Nahcivan Halk İnançları”, Türk Dünyası

Araştırmaları, İstanbul 1996, s. 9. 302 Kalafat, a.g.m., s.11. 303 Kalafat, “Nahçivan Türk Halk İnançlarında Edebiyat”, Türk Dünyası Araştırmaları, Aralık 1997, S. 111, s. 196.

Page 74: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

74

“Ak çuha allı kalsın,

Bohçada bağlı kalsın

Tuz-börek iterenin

Sinesi dağlı kalsın.”

şeklinde manilere konu olmuştur304.

Keleki’de aile hayatında; samimiyet, asalet ve sevecenlik vardır. Nahçivan

Türkleri, evlerde ev yılanı olduğuna inanır. Ev yılanı koruyucu bir iye olarak

bilinir. Bu yılana, ev halkının dokunması uygun bulunmaz. Nahçivan’da incir

ve ceviz ağaçlarının altında yatılması uygun bulunmaz. Muharrem ayında

caminin minaresinden siyah bayrak sarkıtılır. Bu bir yas alametidir.

Keleki’de oğlan çocuğun, nesli devam ettiren olduğuna inanıldığından

erkek çocuk daha makbuldür. Gelin, yeni evine gelince bir siniye; lavaş

ekmekler sıralanır. Gelinin bu ekmekleri toplaması istenir. Bu uygulama ile

gelinin elinin bereket getireceğine inanılır. Keleki’de havalar kurak giderse,

yağmur duasına çıkılır. Yağmur duası için yüksek yer olan Müselleye çıkılır.

Ne kadar yükseğe çıkılırsa, o kadar, Allah’a yaklaşıldığına inanılır.

Akşam vaktinden sonraki zaman, şer vakti olarak bilinir. Akşam

karanlığından sonra evin bereketinin kaçacağı inancından dışarı terazi verilmez.

Akşam vaktinden sonra, cenaze defnedilmez. Ağaç dikilmez305. Nahcivan’da

Nevruz büyük coşku ile kutlanır. Nevruzlarda “Bayram Pilavı” pişirilir. Nevruz

bayramı üç gün sürer.

Nahçivan Türkleri; ananın, atanın üzerine olduğu gibi evladın üzerine de

and içerler. Zaman zaman gökyüzüne de and içildiği olur. Kalafat,

Nahçivan’da; Ay, Yıldız ve Güneşin kutsal kabul edildiğine dair tespitler

yapmıştır. Örneğin, Ay tutulmasında, Ay’ın ejder tarafından tutulduğuna

inanılır. Ay’ı ejderin elinden kurtarmak için tüfek atılır.

4.2.11. Karaçay Cumhuriyeti Halk İnançları

Karaçay Çerkez Cumhuriyeti, Kuzey Kafkasya’da yer almaktadır.

Yüzölçümü 14.100 km2dir. Başkenti Çerkesky’dir. Diğer önemli şehirleri

Uçkalan, Karaçay, Teberde, Zelençuktur. Nüfusu 415.000’dir. Etnik yapısı

304Kalafat , a. g. m., s. 2-8. 305Kalafat, “Keleki’de Dört Gün Üç Gece ve Nahcivan Halk İnançları”, Türk Dünyası Araştırmaları, İstanbul 1996, s. 10.

Page 75: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

75

Karaçaylar, Ruslar, Adigeler, Nogay Türklerinden oluşturmaktadır 306. Yaşar

Kalafat’ın tespit ettiği Karaçay-Çerkez Özerk Cumhuriyeti Türkleri halk

inançları şunlardır:

Çerkezlerde çocuğun ismini aile büyükleri koyar. Din adamları, Rus

isimleri koymayı yasaklamıştır. Çerkezlerde çocuğa isim, kulağına ezan

okuyarak konulur. Daha sonra, “Ad toyu” yapılır.

Çerkezlerde, çocuğun kesilen ilk saçı eski bir kumaşa sarılarak toprağa

gömülür. En sık rastlanılan Çerkez isimleri; Reit, Zuber, Aveys, Vahit, Hacet,

Osman, Asihan, Suhev, Musa, Masi, Nahruye, Hamit, Bebuh, Guame, Mahmut,

Ömer, Muhammet’tir307.

Çerkezlerde evlilik yaşı 18-20dir. Eskiden ailelerde çocuk sayısı 8-10 iken

günümüzde ailelerin çocuk sayısı dördü geçmemektedir. Yakın akraba ile evlilik

görülmez. Çerkezlerde kız kaçırmak çok yaygındır308.

Çerkezlerde cenazenin ardından, sesli bir şekilde ağlama işini ölünün

ablası yapar. Ölünün ardından yüz yırtmak, yüze toprak atmak yoktur. Ölü

evinden cenaze çıkıncaya kadar ölü evinde hiçbir şey yapılmaz. Üç gün ölü

evinde herhangi bir yiyecek pişmez. Yiyecekleri komşular getirir. Ölümün 8.

gününde, mevtanın giysileri ihtiyaç sahibi olanlara dağıtılır. Ayrıca, ölümün

7 ve 40. gününde yemek verilir.

Kan davası yoktur. İhtilaflarda ailelerin ileri gelenleri oturup problemi

çözerler. Çerkez kadınlar yoldan giden atlı kişinin önünden geçip onun yolunu

kesmez. Aksi halde uğursuzluk geleceğine inanılır. Ay tutulduğunda tüfek atılır.

Böylece ayın kurtulacağına inanılır.

Er kişilerin Ölümlerinin ardından, onu seven hayvanlarında öldüğüne

inanılır309.

4.3. Türk Toplulukları Halk İnançları Tespitleri

4.3.1. Kafkasya’da Yaşayan Türk Toplulukları

4.3.1.1. Ahıska (Mesket) Türkleri Halk İnançları

1578 yılından 1828 Rus işgaline kadar, Anadolu’dan bölgeye yerleştirilen

ve Anadolu Türklüğünün ayrılmaz bir parçası olan Ahıska Türklerinin asıl

306 Ali Güler, Suat Akgül ve Atilla Şimşek, a. g. e. s. 497. 307Kalafat, Kırım-Kuzey Kafkasya Sosyal Antropoloji Araştırmaları, s. 209. 308 Kalafat, a. g. e. s. 207. 309 Kalafat, “OrtaToroslar veTürk Halk İnançlarında At”, Alanya Tarih Kültür Semineri,

1996, s. 80.

Page 76: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

76

vatanı bugünkü Gürcistan Cumhuriyeti’nin toprakları içinde kalan ve Ahıska,

Ahılkelek, Aspinza, Adıgen ve Bogdanovka vilayetleridir. Buralara yerleşen

Türklere, Ahıska Türkleri denilmesinin sebebi ise, bu vilayetleri içine alan

bölgenin coğrafi isminin Ahıska olmasından ileri gelmektedir310. Türk

toplulukları içerisinde kendi yönetimi olmayan tek Türk topluluğu olan Ahıska

Türkleri, yaklaşık olarak 629.000311 nüfusa sahip olup 13 Cumhuriyette 4.264

farklı yerleşim yerinde yaşamaktadır.

Milli mücadelemiz yıllarında Moskova Anlaşması ile Ahıska bölgesinin

içine aldığı Bedre, Azgur, Ahılkelek, Hırıt, Çecerek, Ahıska, Altunkale, Acara

bugünkü bağımsız Gürcistan sınırları içerisinde kalmıştır. Bu dönemden sonra

Ahıska Türklüğü kara günler yaşamış Kasım 1944’lerde Kazakistan,

Özbekistan, Kırgızistan, Azerbaycan, Rusya Federasyonu ve Ukrayna’ya

Ahıska Türkleri sürgün edilmişlerdir312. Günümüzde bu ülkelerde Ahıska

Türkleri yaşamlarını zor şartlar altında sürdürmektedirler. Ülkemizde ise Artvin,

Amaysa, Bursa civarında kimliklerini koruyup günümüze kadar gelmiş Ahıska

Türkleri vardır. Yaşar Kalafat’ın tespit ettiği Ahıska Türkleri halk inançları

çşunlardır:

Ahıska Türklerinde kadın doğum yaptıktan sonra, erkeği ile loğusalık

dönemi sona erinceye kadar , aynı yatakta yatmaz.

Ahıska Türklerinde sünnet toyu yapılır. Sünnet mümkün olan en erken

zamanda yapılmaya çalışılır. Ancak Yahudilere benzememek için üç yaşında

çocuk sünnet yaptırılmaktan çekinilir313.

Ahıska Türklerinde, aşerme inancı vardır. Hamile kadının isteği ne ise

temin edilir. Yoksa çocuk noksan doğar anlayışı hakimdir314. Erkek evlat daha

makbuldür. “Oğlu olanın özü vardır kızı olanın izi vardır” inancı hakimdir.

Ahıska Türklerinde aile içi sorumluluk itibariyle anne ve babaya bakma

görevi evin en küçük oğlunun görevi sayılır. Ölen ağabeyin dul kalan eşi

ölenin kardeşi tarafında alınmaz. Bu tür evlilik yapanlar iyi karşılanmazlar.

Bişkek yöresi Ahıska Türklerinde, bir ailede 10-12 çocuk olur. Hamile kadına 310 Ali Güler, Suat Akgül ve Atilla Şimşek, a. g. e. s. 500. 311Kazakistan’da 145.000, Azerbaycan’da 106.000, Kırgızistan’da 57.000, Özbekistan’da 30.000, Ukrayna’da 18.000, Türkiye’de 200.000, Rusya Federasyonunun 28 farklı yerinde 70.000, ve diğerler ülkelerde olmak üzere yaşamaktadırlar. 312Kalafat, “Ahıska Türkleri Halk İnançları”, Balkanlardan Uluğ Türkistan’a Türk Halk İnançları, s. 176. 313Kalafat,“ Kazakistan’daki Türk Halk İnançları”, s. 71. 314Kalafat,“Nezire Teyzeden Dinlediklerimiz”, Yeni Düşünce, 10-16 Ağustos 2001, S. 32, s. 35.

Page 77: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

77

pişirilen yumurtanın içi sert ise çocuğunun erkek yumuşak ise kız olacağına

inanılır. Ahıska halk inançlarında al önemli bir yer tutar. Al basmasından

kurtulmak için al giysiler giyilir.

Ahıska Türklerinde, doğum yapan bir kadının doğumunun kolay

geçmesi için, iki ceviz birbirine sürtülür, bu şekilde kötü iyelerin kovulduğuna

ve doğumun kolay yapılacağına inanılır. Ahıska Türklerinde, çocuğa ismini

ninesi ya da dedesi koyar. Çok rastlanılan çocuk isimleri; Gülşah, Şevket,

Hanali, Ellez, Şemsettin, Kadriye, Nurettin, Muhittin, Nevrettin, Zeynettin,

Murşettin, Zilimhan, Bedrettin, Emriye, Ganime, Gülnara, Medine, Vahdettin,

Karabek, İskender, Nuri, Sitret, Ballı, Sultan, Mülkiye, Veysel, Binnaz,

Hoşnaz, Hurinaz, Temel, Kemal’dir.

Ahıska Türklerinde, kırk inancı vardır. Kırklı kadın dışarı çıkmaz, kırklı

çocuğun suyu dışarı dökülmez. Kırklı olan eve et girmez. Kırkı çıkan kadın

yıkanır. Kötülüklerin demirin üzerinden atlayamadıklarına inanıldığından

dolayı, evin eşiğinin önüne bir demir koyulur. Eşikten geçenler bu demirin

üzerinden atlayarak geçerler.

Ahıska Türklerinde yürümesi geciken çocuk için bir uygulama yapılır.

Çocuğun ayakları bağlanır. Cuma günü ayakları bağlanan çocuğun bağı

cumadan çıkan ilk kişiye kestirilir. Böylece çocuğun ayağının bağının

çözüldüğüne inanılır. Çocuğu olmayan kadınların çocuğu olması için çeşitli

uygulamalar yapılır. Kadın yılan derisi konulmuş olan suda yıkanır. Böylece

çocuğu olmayan kadının, çocuğu olacağına inanılır315.

Geline ana evinden çıkarken, ana babası nasihatlerde bulunur. Bu

nasihatler: “Çok dinle az konuş, işittiklerini beyninde pişir, bundan sonra sen

burada misafirsin geri gelmek yok, Yeni evine dirin girdi ölün çıkacak” gibi

evliliği yapıcı ve devamını sağlayıcı nasihatlerde bulunulur316. Gelin yeni

evine girerken, geldiği eve bereket bolluk getirsin diye, başından aşağıya

çekirdek dökülür. Geline; “Allah ayağını hayırlı etsin, Allah bir yastıkta

kocatsın” gibi dualarda bulunulur. Evlenecek kişilerde erkeğin yaşı kızın

yaşından büyük olmalıdır. Ahıska Türklerinde, karşılıklı kız kardeşleri ile

evlilik vardır. Ahıska Türklerinde ölen ağabeyin karısını kardeşi alabilir. Eşi

315Kalafat, “Gürcistan’da Türk Halk İnançları/ Karaçöp Bölgesi”, Erciyes, Ocak 2005, S. 325, s. 9. 316 Kalafat,“Nezire Teyzeden Dinlediklerimiz”, s. 36.

Page 78: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

78

ölen kadın genç kalmışsa kırk gün içerisinde evlendirme yoluna gidilir. Aksi

halde kadının evlenemeyeceğine inanılır. Ahıska Türklerinde kısmeti çıkmayan

kişiye “Kilitli” denilir.

Ahıska Türklerinde, gelin alındıktan sonra gelin yolu kesilir. Gelin yolu

kesenler boş çevrilmezler. Gelin, yeni evine girerken, ayağının altına kurban

kesilir. Bu uygulama ile gelinin yeni evine huzur getireceğine inanılır. Yine

gelin eve girerken önüne konulan tabağı kırar. Bu sayede kötü iyelerin

uzaklaştığına inanılır. Gelinin eli bal’a sürdürülür bunu yapmadaki amaç

mecazi olup, gelinin ağzından bal akması, gelinin bal tadında konuşası

arzulanışındandır.

Ahıska Türklerinde; aklın durması, insanın mahzunlaşması Yıldızı

düşmüş olarak tabir edilir ve böyle kişilerin kişinin öleceğine inanılır. Ahıska

Türklerinde, ölünün ardından 3, 7 ve 40. gününde anma törenleri yapılır.,

hatim okutulur. Ahıska Türklerinde çocuk isteme ve benzeri talepler Allah’a

yalvararak yapılır. Allah rızası için hayırlarda bulunulur. Kurban kesilir. Ahıska

Türklerinde hoca Kelem-ı Kadim okurken masasının üzerine su , tuz’un

yanısıra ayrıca toprak da konulur. Bu toprağın şehit ve evliya mezarlarından

alınmış olmasına dikkat edilir317.

Bereketle ilgili Ahıska inanışına göre, ekinin bereketi gitmesin diye

ekin bitinceye kadar tıraş olunmaz. Ahıska Türklerinde Ayıklama diye bilinen

bir inanış vardır. Yılbaşı gün eve sabah erkenden komdan bir koç mümkün ise

ak koç getirilip ev ak koça ayaklatılır. Bu uygulamanın uğruna inanılır. O gün

eve gelen kişinin eve uğur getirdiğine, o yıl evde sağlık sıhhat ve huzur

olacağına inanılır.

Ahıska Türkleri, diğer Türk kesimler gibi nazara inanmaktadırlar. Sütün

nazardan korunması için başkasına göstermemeye dikkat edilir. Sütü

nazardan korumak için sütün içine kömür atılır318. Ahıska Türkleri cuma

gününü çok önemserler. Önemi işlerini nişan, çift gibi bugün yaparlar. Ahıska

Türklerinde akşam ezanı okunduktan sonra eşikten dışarıya hamur, peynir,

sirke gibi şeyler verilmez. Aksi halde evin bereketinin kaçacağına inanılır.

Tahıl konulan ambardan tahılın dibi tamamen süpürülmeyip ambarın tabanında

bir miktar tahıl bırakılır. Buna ambar bereketi denilir. Ateş su ile söndürülmez,

317Kalafat,“Kazakistan’daki Türk Halk İnançları”, s. 69. 318Kalafat,“Nezire Teyzeden Dinlediklerimiz”, s. 37.

Page 79: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

79

mecbur kalınır ise “Tu-tu-tu destur” denilerek ateşe su dökülerek ateş

söndürülür. Islık çalma ile ilgili olarak, kapalı mekanlarda ıslık çalınması iyi

bulunmaz. Yine yemek sofrasında ıslık çalınmaz. Çalınır ise bereketin

kaçacağına inanılır319.

Anne ve babaya evin küçük oğlu bakar. Evlilik yaşı kızlarda 18

erkeklerde ise 18’den sonraki yaşlardır.

4.3.1.2. Nogay Türkleri Halk İnançları Türklerin en tanınmış boylarındandırlar. Bir kavim adı olarak Nogay ismi

Cengiz Han’ın torunu Nogay Han’dan gelmektedir. Günümüzde yoğun olarak

Dağıstan, Volga Nehri Kıyıları, Stravropolsk vilayeti, Karaçay-Çerkez

Cumhuriyeti ile Kırım ve Romanya da yaşamaktadırlar. Toplam nüfusları

100.000 kadar olan Nogaylar, Müslüman’dır. Nogaylar, Türk boylarından

olup Kıpçaktırlar. Nogay Türkleri köklü bir halk inancı birikimine

sahiptirler. Yaşar Kalafat’ın tespit ettiği Nogay Türkleri halk İnançları şunlardır:

Nogaylarda çocuğun göbeği atılmaz, çocuk yedi yaşına gelinceye kadar

saklanır. Çocuk yedi yaşına gelince çocuğa verilir. Çocuğun göbeğin parçasını

dama atması sağlanır. Bu sayede çocuğun çok zeki olacağına inanılır320.

Aşeren kadına canının istediği ne ise temin edilir. Çocuk doğunca çocuğa

ismini babanın anası koyar. Çocuğa beşik toyu yapılır321. Nogay Türkleri

çocuklarını nazardan korumak için onlara molladan dua alırlar322. Geç konuşan

çocuğun dili kaşıkla burulur. Çocuklar mutlaka sünnet yaptırılır. Sünnet

genelde 5-7 yaşlarında yaptırılır. Sünnet için toy yapılır. Bu toya Baba toyu

denilir.323. Nogay Türklerinde çocuk askere gidince kurban kesilir. Hayır

dilek dilenir. Gece toyu yapılır. Nogay Türklerinde seyrek de olsa beşik kertme

uygulaması görülür. Beşik kertmesi yapılan gençlerin sözleri verilmiş sayılır. Bu

konuda verilmiş olan söz mutlaka yerine getirilir. Nogay Türklerinde çocuğa

ismini baba tarafı koyar. Nogay Türklerinde sık rastlanılan isimler; Esengildi,

Yumanyaz, Sevindik, Şanra, Savunduk, Gündoğan, Tanyarık, Geldimurat,

Kayırbek, Kazek, Orazniyaz, Üzlügen, Cennethan, Orazbike, Günsulu, Yensulu,

319Kalafat, “Gürcistan’da Türk Halk İnançları/ Karaçöp Bölgesi”, s. 9. 320Kalafat, Kırım-Kuzey Kafkasya Sosyal Antropoloji Araştırmaları, ASAM, Ankara 1999, s. 201. 321Kalafat, a. g. e., s. 202. 322Kalafat, Balkanlardan Uluğ Türkistan’a Türk Halk İnançları I., s. 134. 323Kalafat , a.g.e.,. s. 136.

Page 80: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

80

Tansulu, Tanbike, Bazarhan, Vezirhan, Demirhan, Süyünbüke, Almira,

Elmira’dır. Çocuğu yaşamayan aileler çocuklarının yaşaması için çocuklarına

Kurupdursun, Dursun, Yaşar gibi isimler koyarlar324.

Nogay Türklerinde çocuk ilk doğduğu gün, çocuğa bir gömlek giydirilir.

Bu gömlek kırk gün boyunca çıkartılmaz. Kırk gün dolunca çocuk kırklanır.

Böylece çocuktan kötülüklerin gittiğine inanılır. Nogay Türklerinde çocuğun

kesilen ilk saçı saklanır. Çocuğun ilk dişi çıkınca çocuğa diş toyu yapılır.

Nogaylarda çocuğu olmayan kadına, “kısır” denilir. Kısır kadınlar

mollaya giderler. Mollanın yaptığı dua ve uygulamalarla kısırlıklarının

geçeceğine inanılır.

Nogay Türkleri evlendirecekleri kızının mutlaka kanaatini sorarlar.

Nogaylarda kızların ortalama evlendirme yaşı 18-20’dir. Kız ile erkek çocuklar

itibarları itibari ile erkek çocuk daha yahşidir. Nogaylarda erkek çocuk doğunca

onun için Çaranın tüpü berk olsun (Soyunuz devam etsin) denilir325.

Nogaylarda ölen ağabeyin dul kalan eşini küçük kardeş alabilir. Ancak

büyük erkek kardeş ölen küçük kardeşin karısı ile evlenemez. Ana ve baba

evlatlarından en küçük erkek evlat ile kalır. Romanya’da yaşayan Nogay

Türklerinde ise kız kaçırma yoluyla evlenme vardır. Evlilikler tek eşlidir. Başlık

parası alınır. Nogay Türkleri, Romenlere kız vermezler. Nogaylarda gelin yeni

evine gelince Kaynana ve kayınvalidensin elini öper. Bu uygulama ile gelinin

bereket getireceğine inanılır.

Nogay Türklerinde ölünün ardından 7. gün yağ kızartılıp çörek yapılır.

Bazen un helvası yapıldığı da olur. Ayrıca ölümün 40 ve 52. günleri de bu

uygulamalara rastlanıldığı olur. Nogay Türklerinde ciddi bir alın yazısı

inancı vardır. Ölümün ardından hatim indirilir. Bilinen sureler okunur. Mezarlık

yanından at üstünde geçilmez. Ölülere saygıdan dolayı attan inilip geçilir.

Nogay Türkleri, ölümün birinci günü mezarlıktan dönünce “Toprak mevlüdü”

okuturlar. Bu uygulama erkekler tarafından yapılır. Üçüncü günü kadınlar

yaparlar. 7. gün erkek kadın karışık, 52. kadınlar 100. gün erkek kadın karışık

yemekler yenilir. Nogay Türklerinde ölen ağabeyin erkek kardeşi yengesi ile

evlenebilir. Evliliklerde kesinlikle eşten ayrılma söz konusu olmaz.

324 Kalafat, “Nogay Türkleri Halk İnançları”, s. 35. 325 Kalafat, a.g.m., s. 34.

Page 81: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

81

Nogaylarda gece aynaya bakılmaz. Özellikle çocuklar gece aynaya

baktırılmaz. Cin çarpar denilir. Ay tutulması halinde Nogay Türkleri tencere

dibi döverek gürültü çıkarırlar. Bu uygulama kötülüklerin gürültüden rahatsız

olup gidecekleri inancından dolayı yapılır. Nogay Türklerinde kan gütme

davasına rastlanılmaz. Kız kaçırma âdeti vardır ama bu hiçbir zaman husumete

dönüşmez.

Nogay Türkleri ölen kişi için “Öldü” demez “Toprak oldu” derler.

Nogaylarda her soyun bir mezarlığı vardır. Garip olanlarla varlıklı ve soylu

olanların mezarları farklıdır.

Nevruz Bayramında Aşure Çorbası Yapılır. Konu komşuya hayır niyetine

dağıtılır. Nazardan korunmak için nazar boncuğu ve muska yaptırılır.

Hıdırellez, Dobruca Türkleri arasında oldukça canlı kutlanmaktadır.

Hıdırellezde, kuzular kesilir, özel yemekler pişirilir. Halk Birlikte eğlenir. Bu

güne Tebreş denilir. Nogaylarda rüyada su görmek iyiye işaret sayılır.

Rüyada at görmek ise muradın gerçekleşeceğine işaret olarak kabul edilir.

Rüyada geçmişte ölmüş ölüler görülürse onların dua istiyor oldukları yorumu

yapılır. Tatar Nogay Türklerinde, evlerde kilerlerde bereket olası için Mevlüd-

ü Şerif ve Yasin bulundurulur. Tatarlarda Aşure Aşı yapılırken Kur’an-ı Kerim

okunur. Nogay Türklerinde nazar inanışı vardır. Nogaylar çocuklarını nazardan

korumak için molladan dua alırlar.

4.3.1.3. Karapapak Türkleri Halk İnançları

Ermenistan, Güney Azerbaycan (İran’ın Salduz bölgesi), Türkiye’nin

Kars, Iğdır, Ağrı illeri, Kuzey Kafkasya’da Derbent, Gürcistan’ın Borçalı,

Karaçöp bölgelerinde yaşamaktadırlar326. Karapapaklar’ın günümüzde nüfusu

50.000 civarındadır327. Gürcistan’da az da olsa Karapapak328 yaşamaktadır.

Karapapak Türkleri (Terekeme Türkleri); Azerbaycan, Gürcistan, Dağıstan ve

Türkiye’de yaşamaktadırlar. Kafkasya’da Gürcistan’ın Borçalı ve Karaçöp

Bölgelerinde 40-50 Türk köyü olup buralarda 500.000 civarı Karapapak Türkü

326 Kalafat, İran Türklüğü Jeokültürel Boyut, İstanbul, 2005. 327 Ali Güler, Suat Akgül, Atilla Şimşek .a.g.e., s. 505. 328 Karapapaklar ile daha ayrıntılı bilgi için bakınız: Yaşar KALAFAT, Balkanlardan Uluğ Türkkistan’a Türk Halk İnançları I. s. 84-99.

Page 82: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

82

yaşamaktadır329. Yaşar Kalafat’ın Karapapak Türkleri Halk inançları tespitleri

şunlardır:

Yerikleme inancı Karapapak Türklerinde görülmektedir. Canı kadının ne

çekiyorsa bulunmaya çalışılır. Yeriklemek ve aşermek karşılığı olarak, “Ağzı

tatsız ağzı pis” tabirleri kullanılır330.

Karapapaklarda balaya (çocuk) ismini babası koyar. Çocuğa bazen

ismini dedesinin de koyduğu olur. Çocuğa ad konulduğu gün, kız olsun erkek

olsun fark etmez, kurban kesilir. Çocuğun kulağına üç defa ezan okunur331.

Oğlan çocuğu olup da yaşamayan aileler çocukları doğduğunda kız elbisesini

çocuğuna giydirir. Albastı inancı Karapapak Türklerinde de vardır. Al yeni

doğum yapmış kadını tenha yerlerde basar. Dolayısıyla yeni doğum yapmış

kadınlar yalnız bırakılmazlar. Çocuk doğumunun 40. gününde çimdirilir (Banyo

Yaptırılır). Bol sadaka verilir. Kırk çıkmadan çocuk dışarı çıkarılmaz, dul kadın,

çocuğu doğup da yaşamayan kadınlar içeri alınmazlar.

Karapapaklar’da dişi çıkan çocuğa hedik yapılır. Hedikten konu komşuya

ikram edilir. Hedik kabı içine hediye konularak iade edilir. Çocuğun ilk saçı bir

yaşına girince kestirilir. Tıraş yapmaya sağdan başlanılır. Sacın ağırlığınca

berbere para verilir. Çocuk sahibi olmayan Karapapak Türkleri türbe

ziyaretlerine giderler. Çocuklarının olması için türbelerde dua ederler. Türbe

ziyaretleri Anadoludaki ziyaretler ile aynıdır. Türbe ziyaretlerinden sonra, nar

ağacına adak bezi bağlanır. Ziyaret edilen Türbeler arasında Veysel Karani,

Seyit Nigari Hazretleri’ne gidilir.

Karapapak Türklerinde, çocuğu sürekli ölen anne meyve ağacı altına

gider. Anne “Ben hamı zatımı sana vereyim sen de bana varını ver.”der,

böylece çocuğunun ölmeyeceğine inanılır.

Borçalı’da görülen rüyalar yorumlanmaktadır. Rüyada elma görülmesi

Kız evladın olacağına işaret kabul edilir332. Ayrıca hamile kadının karnı sivri

ise çocuğun oğlan, yaspı ise çocuğun kız olacağına inanılır. Balaya adını

babası koyar. Bazen balaya dedesinin de ad koyduğu olur. Genelde dedenin

ismi toruna konularak neslin yaşaması sağlanır. Çocuğa ad verilirken kulağına 329Kalafat,“Bölgesel ve Siyasal Yapılanmada Kars Halk Kültürünün Önemi”, Kars Ardahan,

Iğdır İllerinde Tarih, Kültür ve Ekonomi Sempozyumu, KAI-BIR Yay. Ankara 2004, s. 174.

330 Kalafat, Balkanlardan Uluğ Türkistan’a Türk Halk İnançları II., s. 215. 331 Kalafat, Balkanlardan Uluğ Türkistan’a Türk Halk İnançları I., s. 61. 332Kalafat, a.g.e., , s. 85.

Page 83: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

83

ezan okunur. Karapapak Türklerinde hamile kadının yastığının altına oğlu

olursa kurt dişi, bıçak, kurt ağzı koyarlar. Kızı olursa yastığının altına makas,

iğne, ayna koyarlar. Karapapaklarda doğum yapılan evin eşiğinin önünde

kötü iyelerin girişini engellemek için doğu Anadolu’da olduğu gibi ateş

yakılır.

Karapapaklarda gelin kocasının evine girerken ağzına bal sürülür. Bunda

amaç geldiği yeni yerde geçimi iyi olsun diyedir. Yine geline bir ekmeği ikiye

böldürürler bir parçasını eski evine (Baba evine) bir parçasını yeni geldiği eve

koyarlar. Geldiği evde bereket kalsın yeni geldiği eve bereket getiresin diye

bu uygulama yapılmaktadır333.

Karapapaklar’da kız istemeye aç gidilir. Ev sahibi aç mısınız diye sorunca

görücüler: “Size bir teklifimiz var, bize şirin bir söz söylemez iseniz ikramınızı

yemeyiz.” derler. Bu sayede kız istenir334. Borçalı yöresi Türklerinde düğün

merasiminin son gecesinde Kına bend yapılır. Erkekler ve kadınlar ayrı ayrı

yerlerde toplanarak kadınlar geline ve erkeklerde damada kına yakarlar335.

Borçalı yöresinde gelin yeni evine girmeden önce eşikten girerken kendisine

bir tabak verilip tabak kırdırılır. Böylece gelin eve girerken kötülüklerin

uzaklaşacağı ve gelinin yeni geldiği eve hayırlar getireceğine inanılır336. Gelin

eve girmeden ayağının altına kurban kesilir. Karapapak Türklerinde ölen

kardeşin eşi ile evlenilebilir. Bu uygulamaya yenge alma denir. Kız çıkmayanlar

babasının evine gönderilir. Beşik kertme yöntemi ile evlenme vardır. Evlenme

yaşı 18-20’dir. Karapapaklar koca evine gelini getirince evlilik tatlı olsun diye

gelinin ağzına bal sürerler. Gelin yeni evine girmeden önce yedi defa ateşin

etrafında dolandırılır. Ayağı uğurlu olsun diye kurban kesilir. Gelin yeni evine

gelince üç defa yolu değiştirilir. Bu gelinin kötü yola düşmesini engellemek

içindir.

Damat gerdeğe girerken başarısız olmasını önlemek için üç defa ateşin

üstünden atlatılır. Böylece damadın başarılı olacağına inanılır. Bizim

kanaatimize göre de bu uygulama bir cesaretlendirmedir. Karapapaklarda

333Kalafat, “Karapapak Türklerinde Halk İnançları”, s. 163. 334Kalafat, Bakü-Ceyhan Kültür Hattı Sosyal Antropoloji Çalışmaları, s. 120. 335Kalafat,“Karapapak Türklerinde Halk İinançları”, s. 163. 336Kalafat, “Güney Kafkasya’da Az Bilinen Bir Türkistan”, Türk Dünyası Tarih Kültür

Dergisi, Şubat 2003, S. 194. s. 52.

Page 84: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

84

mutlaka nikah yapılır. Nikah yapılmayan kadının yaptığı ekmek yenilmez,

verdiği su içilmez, haram sayılır337.

Karapapaklarda gök ile ilgili inanışlar oldukça yaygındır. Gök kuvvet

olarak algılandığı için dua ve beddualara konu olmuştur338. Karapapaklarda

dünyanın yaratılışı ile ilgili söylentiler mitoloji yüklüdür

Sadakanın, ölümü ertelediği inancı yaygındır. Ölümü ertelemek için bol

bol sadaka verilir.

Karapapak halk inançlarına göre evvelce yer ve gök bitişik iken sonradan

suların çalkalanması neticesinde su, yerin göbeğini yarmıştır. Karapapak

(Terekeme) Türklerinde yaşayan birisi, rüyasında ölmüş birisini görse,

ertesi gün yedi kapı dolaşıp hayır işler.

Karapapak Türklerinde, ölünün ardından kırk gün yasin okunur. Kırk

birinci gün okunan yasinler ölünün ruhuna gönderilir. 52. günde ise ölünün

etinin kemiğinden ayrıldığı inanışı vardır. Mevta acı çekmesin diye dua

okutulur. Borçalı yöresi Karapak Türklerinde cenaze evinde özel ağıtçılar

olmaz. Cenaze evi sahipleri 40 gün boyunca tıraş olmazlar. Karapapak Türkleri

ölüm inancına göre ölen kişinin ruhuna hiçbir melek üç gün dokunmaz. Ölüyü 4.

gün şer kuvve kendine, iyi kuvve kendine çekmeye çalışır. Hayır kuvve ağır

basarsa, ana toprağın öleni kabul ettiği aksi halde reddettiğine inanılır.

Dünyanın yaratılışı ile ilgili inançlarda Karapapaklarda yaşamaktadır.

Buna göre evvelce yer ile gök bitişikti. Yer altındaki su çalkalanıp yerin

göbeğini yırmıştır. Eskilerde, Karapapak Türkleri yeri kaplumbağanın sırtında ,

öküzün boynuzunda tahayyül etmiştirler339.

Sarımsak ve soğan Türk dünyası halk inançlarında önemli bir yere

sahiptir340. Karapapaklar’da, “Hal apardı” inanışı vardır. Doğum vakti gelen

avradı hal basar. Hal’dan korunmak için avradın alnına sarımsak soğan çekerler.

Bu sayede avradın hal’den kurtulacağına inanılır.

Karapapaklar’da ateş; su ile söndürülmez. Ateşin su ile söndürülmesi iyi

karşılanmaz. Kendi ölüsünü rüyasında gören kimse Kur’an okutur. 337 Kalafat, Bakü-Ceyhan Kültür Hattı, s. 133. 338 “Gökten başına taş düşsün”, “Bereketin göğe çıksın”, Gözün göğ yüzüne hasret

kalsın…” 339Kalafat, Güney Kafkasya, s. 201. 340 Bakınız: Yaşar Kalafat, “Türk Halk inançlarında Sarımsak ve Soğan ile ilgili Hususlar”,

II. Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Günleri Sempozyumu,; Türk Halk Kültürü Üzerine Araştırmalar, Ankara 2001, s. 85-90; Erciyes, Haziran 2002, S. 294., s. 18-20.

Page 85: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

85

Karapapaklar’da yağmur yağmayıp havalar kurak giderse kurban kesilir. Godi

Godi341 gezdirilir. Yağmur duası yapılır.

Nevruz ayında, nevruz pilavı dökülmektedir. Nevruz, Karapapak

Türklerinde çok coşkulu kutlanmaktadır. Nazara inanılır. Nazardan korunmak

için geyik boynuzu, nazar boncuğu, üzerlikten yararlanılır. Borçalı bölgesinde

halkın değer verip ziyaretine gittiği birçok ulu kabul edilen Müslüman Türk

büyüğü mezarı vardır. Bunlardan bazıları; Hacı Halil Ocağı342, Pir Sultan343,

Şeyh Senan Dağı’dır344.

Borçalı’da, halkı tamamen Türk olan köyler vardır345. Bu köyler Türk adet

ve göreneklerini muhafaza etmiş olup hala Türk Kültürünü yaşatmaktadırlar.

Karaçöp bölgesinde ise halkı tamamen Türk olan Sagarevçov, Keşeli, Tüller,

Kazılar, Karabağlar, Yarmuganlı, Düzeyram, Lebbeli köyleridir.

Karapapaklarda, gök ile ilgili inançlar oldukça çoktur. Gökten başına taş

elensin, Gözün göy yüzüne hasret kalsın gibi sözler meşhurdur. Ay ile ilgili

inanışlarda mevcuttur. İnanışa göre Ay ile Güneş’i evlendirmişler. Yıldızlar

ondan doğmuştur. Karapapaklara göre her insanın yıldızı vardır.

4.3.2.Balkanlarda Yaşayan Türk Toplulukları

4.3.2.1. Bulgaristan Türkleri Halk İnançları

Balkanlarda yaşayan Türkler gurubuna giren Bulgaristan Türklerinin

menşei çok eskilere dayanmaktadır. 6. ve 7. yüzyıllarda Tuna Bulgarları ve 10.

ve 12. yüzyıllar arasında Karadeniz’in kuzeyinden gelen Kuman, Peçenek ve

Uzlar bugünkü Bulgaristan topraklarına yerleşmişlerdir. Bulgaristan’a yerleşen

Türk Topluluklarından bir kısmı Slavlaşmış ise de çoğu günümüze kadar

Türklüğünü muhafaza etmiştir. Günümüzde Bulgaristan’da yaşayan Türkler

çoğunlukla; Rodop Dağları, Pirin, Vardar, Filibe, Kırcaali, Mestanlı, Darıd,

Eğridere ve Hasköy Bölgelerinde yaşamaktadırlar. Bulgaristan’da yaşayan

Türklerin nüfusu yaklaşık 3 milyon olup, Bulgaristan toplam nüfusunun % 341 Yağmur duasına çıkmadan önce bez parçalarından yapılarak bir sopanın üzerine geçirilen, ev ev dolaştırılan sembol. 342 Kazak’ta oy deresindedir. 343 Kazak’ta yaylıca kışlağının eteğindedir. 344Tiflis’te kutsal kabul edilen bir dağdır. 345 Candar, Kızılhaçlı, Sarman, Mamgeli, Mescitli, Görharlı, Tazekent, Hacılar, Yuvalalı, Alget, Amborofya, Karakeçeli, Akkeçeli, İlmezli, Kepenekçi, Birinci Kösalı, İkinci Kösalı, Boydor, Kürtler, Kaşmanganlı, Lejbeddin, Daştepe, Sülöyür, Araplı, Kuşcu, Ağmemedli, Kocagan, Tekeli, Hancagazlı, Kireçmeganlı, Kasımlı, Beytarafçı, Baytallı, Ulaşlı, Yukarı Gullar, Aşağı Kullar, Kırhılı, Aşağısarar, Ahılele, Ahıl Mahmutlu, Mamayı, Mollaoğlu, Sadaklı, İmir, Hallavar, İmizcala, Büyük Beyler, Küçük Beyler köyleridir.

Page 86: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

86

30’unu teşkil etmektedirler. Yaşar Kalafat’ın Bulgaristan’da yaşayan Türklerin

halk inançları ile ilgili tespitleri şunlardır:

Bulgaristan’da yumurta yiyen annenin çocuğunun çok güzel olacağına

inanılır. Bulgaristan’da yaşayan Türkler ile Hıristiyan Bulgarlar arasında

evlilikler olmaktadır.

Bulgaristan Türklerinde, gerdeğe giren erkeğe bir müddet sonra anası

kapıya vurarak sormaktadır: “Kurt musun, koyun musun?” vuslat gerçekleşmiş

ise damat “Kurdum!” diye cevap verir. Gerçekleşmemiş ise “Koyunum” diye

cevap verir346.

Bulgaristan’ın Burgas Sancağı’nın bazı köylerinde ölen kişinin gözlerinin

açık kalması ile ilgili inanışlar vardır. Bulgar Burgas Sancağı Türk halk

inançlarına göre, ölen kişinin gözlerinin açık kalması ölenin dünyaya

özlemle gittiğini işaret eder. Açık kalan gözler kapatılır. Ölünün şişmemesi için

karnının üzerine demir veya Kur’an-ı Kerim konulur. Bulgaristan Türkleri halk

inançlarında (Kırcali Sancağı Sultan yerinde, İsmailler ilçesi Maşkılı köyü

civarında) ölünün içine şeytanın ve kötü cinlerin girmesini önlemek için de aynı

uygulama yapılmaktadır347.

Bulgaristan Kırcali Sancağı, Türk halk inançlarına göre ölünün

gömülmesinin ertesi güne kalması durumunda ölen kişi, ev dışında sabahlatılır.

Böyle durumlarda ölü, cami yada mescitte ayrılan bir yere konulmaktadır.

Ölünün kırkı çıkmadan, mirası ile ilgili hiçbir işlem yapılmaz. Yapılırsa

ruhunun rahatsız olacağına inanılır. Bulgaristan Türkleri halk inançlarında,

“Devir”348 uygulaması vardır. Devir Bulgaristan Türklerinde ölü gömülme

merasimi öncesinde yapılmaktadır. Bulgaristan Türklerinin inanışına göre

devir, ölünün ruhunu rahatlattığı gibi ölünün yakınlarının vicdanlarını da

rahatlatmaktadır.

Bulgaristan Türkleri halk inançlarına göre, ölü çıkmış evde ilk günlerde

ateş, yalnız ölünün ruhu için yakılır. Bununla ilgili yaygın olan bir deyime

göre bu ateşe yalnız yağ kokutulur. Bulgaristan Türkleri halk inançlarına

göre ölü ilk günlerde kendisini çok aç hissettiği için yağ kokutulur. Bu sayede

346 Kalafat, “Başkurt Adının Türk Halk inançlarındaki Yeri”, Türk Dünyası Tarih Kültür Dergisi, Eylül 2003, S. 201, s. 44. 347Kalafat, Türk Halk İnançları I, s. 205-242. 348Devir: Ölünün yakınları tarafından ölünün rahatlaması için yapılan ilk merasimdir. Ölünün üzerindeki kul haklarından ölünün ruhunun arındırılmasıdır.

Page 87: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

87

kendisine bağışlanan yiyeceklerin kokusu ile doyar. Bulgaristan Türkleri halk

inançlarında (Kırcali Sancağı, Tokatcık ilçesi, Geveli köyünde) karısı ölmüş dul

erkek, evlenmek isterse ölen karısının ruhunun evlenmeyi hazmedemeyeceği

inancı vardır. Dul kalan erkek, ölen karısının olurunu almak, onun rahat

içerisinde uyumasını sağlamak için, ölen karısının mezarına gider. Karısına

selam verir. Onun ruhuna dua eder. Durumu, ölen karısına izah eder. Sonra

mezarın taşında yumurta kırar. Ertesi gün evlenir.349 Bulgar Türkleri halk

inançlarına göre, insana can, bir süre için verilmiştir. Bulgaristan’ın Kırcali

Sancağı bölgesinde yaşayan Türklerin halk inançlarına göre, İnsanın çilesi

dolunca canı çıkacaktır. İnsanın yaşını, insanların ıslah edilmesi için geçen

süre, bazılarının da ıslah etmesi için geçen süre belirler. Bulgaristan Türkleri

inanışına göre insanlar nefislerine ve amellerine göre can verirler. Kötü amelli

insanlar ile dünyada insandan başka yaratılmışlara eziyet ederek yaşayan

insanların, ölümlerinin çok zor olduğuna inanılır. Bulgaristan Türkleri, Kırcali

Sancağı, Kuşolları ilçesi, Yaşlı Köyü’nde öldükten sonra ruhun cesedi takip

ettiğine inanırlar. İnanışa göre, ceset nerede kalırsa, ruh da orada kalır. Kişi

hangi mevsimde ne zaman ölürse ölsün, ölünün ruhu gökte sinek

görünümünde ölüyü takip eder.

Bulgaristan Türkleri, ölenin dünyada yaşayış biçimine göre mezarda

sorgulanacağına inanırlar. Bulgaristan Türkleri, ölen kişinin ruhunun kırk

gün evinin yakınlarında dolaştığına inanılırlar. Bulgaristan Türklerinde azgın

ruh inancı da vardır. Haksız yere öldürülen insanların, katilleri

cezalandırılmazsa öldürülen insanların ruhları azarlar. Azgın ruh, ölü olmakla

diri olmak arasında bir şeydir. Azmış ruhtan korunmak için kurban kesilir.

Ölen kişinin gözünün arkada kalmaması için ölenin yaşarken çok sevdiği

eşyaları yatağının üstüne, bir kısmı da yastığının altına konulur. Ölenin giysileri

ise Anadolu halk inançları uygulamasında olduğu gibi fakirlere verilir. Ölünün

ayakkabısı ile ilgili de bir inanış vardır. Ölen kişinin ayakkabısı evin dış

tarafına konulur. Ayakkabının kaybolması beklenir350. Ayakkabı kaybolunca

ölenin ruhunun evi terk ettiğine inanılır.

349Kalafat, a.g.e., s. 219. 350Kalafat, a.g.e., s. 228.

Page 88: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

88

Bulgaristan’da Müslüman Türklerin çoğunluğu sünnidir. Heterodoks olan

kesim alevi ve Kızılbaş’tır351. Müslüman halk arasında dini açıdan bölünme

yoktur. Sünni kesim ile diğer kesim arasında da ihtilaf söz konusu değildir. Bu

üç kesim arasında rahatlıkla evlilikler yapılabilmektedir. Bulgaristan Türkleri

arasında mezhep ihtilafı da görülmemektedir.

Bulgar Türklerinde göz hakkı inanışı vardır. Bu inanış: İnsanların

başkalarının olan ama kendisinin bu başkalarının olana hiçbir zaman sahip

olamayacağı inancıdır352. Göz hakkı inanışı nazardan farklıdır. İhtiras içerir. Bu,

genelde yeme, içme, giyme ve cinsi arzulardır. Çocukluk döneminde giyecek,

yiyecek, içecek ile başlayan göz hakkı ihtirası olgunluk döneminde cinsi

arzulayışa dönüşür. Bu arzular herhangi bir şekilde giderilemediklerinde

kadınların göğüslerinin erkeklerin hayalarının şiştiğine inanılır353.

Bulgar Türklerinde, aynanın önemli bir yeri vardır. Ayna/ Gözünge/

Yüzünge doğum, düğün, ölüm, mevsimlik merasimde yer alan ve geleceği

haber veren aklı, zekayı simgeleyen bir eşyadır. Bulgar Türkleri halk

inançlarına göre, gerdek gecelerinde de ayna bulundurulur. Aynanın büyüleyici

gücünün olduğuna inanılır. Eski Türklerde ayna suyu kutsamak için de

kullanılmıştır. Şaman inancına göre aynadan gelecek görülebilmektedir.

Bulgaristan’da yaşayan Alevi Türklerin bazılarının köyünde cami vardır.

Buralarda camiye ibadet için gidilirken, bazı alevi köylerinde cami yoktur.

Namaz kılınmaz. İran bu bölgelerde propaganda faaliyeti sürdürmektedir. Fakat

başarılı olamamıştır. Hatta Söğütlü Alevi Türk köyüne camiyi İran din

misyonerleri yaptırmıştır. Bulgaristan’da Alevilik; Kızılbaşlık olarak

bilinmektedir354. Alevi köyleri; Dulova, Kubralı, (Balpınar), Bıselsi (Nasrettin),

Sevor (Caferler), Brodivarı (Yeni Baltacık), Çernik (Karalar)’dır.

Bulgaristan’ın Çepni bölgesinde 800 kadar Pomak Türk Köyü vardır.

Buraların tümünün cami imamı Arap ülkelerinden gelmektedir. Dolayısıyla

Arap imamlar; “Siz Arapsınız” deyip Pomak Türklerini Araplığa özendirip,

Türklük’ten soğutup uzaklaştırma politikası takip etmektedirler.

351Kalafat, “Bulgaristan’da Türk Folkloru Sempozyumu ve Bulgaristan Gezi Notları” Haluk Karamağaralı Armağanı, Ankara 2002, s. 158. 352 Kalafat, Balkanlardan Uluğ Türkistan’a Türk halk İnançları I., s. 210. 353Kalafat, a.g.e., , s. 210. 354Kalafat, “Bulgaristan’da Türk Folkloru Sempozyumu ve Bulgaristan Gezi Notları” s. 160.

Page 89: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

89

Bulgaristan Türkleri, örf ve âdetlerini yaşatma hususunda hiçbir engel

ile karşılaşmamaktadırlar. Dini günlerini istedikleri şekilde icra etmektedirler.

Nişan, düğün merasimleri, kandil geceleri, sünnet toyları, aile toplantıları

hususunda Bulgaristan Türklerine herhangi bir baskı yoktur. Bulgaristan’dan

kolaylıkla Türk televizyon yayınları takip edilebilmektedir. Dolayısıyla Bulgar

Türkleri, Anadolu kültürüne yayınlar sayesinde bağlı kalabilmektedir.

Bulgaristan’da yaşayan Türklerde , “Dua” önemlidir. Dualar cemi cümle için

yapılır. Dua yapmadan önce tövbekar olunur355. Dua ederken eller yukarı açılır.

Bu el açma Allah’ın yukarıda düşünülmesinden kaynaklanmaktadır356. Dua

,hayatın hemen her alanında yerini almıştır. Güneş ay tutulunca, kuraklık

olunca, yıldırım çakınca farklı farklı dualar okunur. Çocuk doğmadan evvel,

doğarken doğduktan sonra, kırkı çıkınca ilk dişi çıkınca, saçı kesilince, ata

binince, okula başlayınca, sünnet olunca dua okunur. Türkler askerlerini

Muhammet ocağına dua ile gönderir, hamt ile askerlerini karşılarlar357. Dua,

hayatın her safhasında vardır. Evden çıkarken, işyerini açarken, yola çıkarken

dua okunur. Sofra kurulurken, yemek yendikten sonra dua yapılır. Dualar hayır

temenniler iken beddualar ilenç içerikli kötülük muhteva ederler. Duada zaman

ve zemin aranmaz.

Bulgaristan’da 150.000 civarı Türkçe konuşan Bulgar Gagauz Türkü

vardır. Bunlar Bulgarların aksine Türkçe konuşan Türklüğünü koruyan halktır.

Gagauzlar Türkleri ülkede daha çok, Deliorman, Dodruca ve Varna

civarlarında yaşamaktadırlar.

Anadolu, Bulgaristan ve Azerbaycan Türklüğünde dua yapmadan önce

tövbekâr olunur. Günahlardan arınıldıktan sonra dua yapılır. Dünya nimetleri

için dua edilmez. Bütün herkes için dua yapılır.

Ateş kutsal olduğu inancından hareketle, tuvalette sigara içilmez.

İçilecekse büyük ağızlıklar yaptırılır. İçilen sigaranın ateşi bu sayede tuvaletin

dışında tutulmuş olur358.

Bulgaristan’da alevi (Yerel tabirle Kızılbaş) köylerinin bir kısmının

camisi vardır. Bu köylerde halk namaz kılmaktadır359.

355 Kalafat, “Batı ve Doğu Türk Halk inançlarında Dua”,Serhat Kültür, Aralık, 2004, S. 18, s. 17. 356 Kalafat, a.g. m. s. 17. 357 Kalafat, a.g. m, s. 17-19. 358 Kalafat, “Balkanlarda Türk Halk İnançları”, Erciyes, Şubat 2004, S. 314, s. 16.

Page 90: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

90

4.3.2.2. Makedonya Türkleri Halk İnançları MS. IV. Yüzyılda Türk Boyları olan Hun, Avar, Bulgar, Oğuz, Peçenek

ve Kumanlar’ın bölgeye gelmesi ile Makedonya’da Türk varlığı başlamıştır.

Bölgede Türk Yerleşimi, Osmanlı Devleti’nin bölgeyi fethetmesi ile

başlamıştır(1389). Fethedilen topraklara Batı ve Kuzey Anadolu’dan Türkler

getirilerek yerleştirilmişlerdir. Günümüzde Makedonya’da yaşayan Türkler

Osmanlılar zamanında Anadolu’dan getirilerek buralara iskan edilen Türklerin

torunlarıdır. Makedonya nüfusunun Türk Bilinen kesimi; Türkmen, Torbeş ve

bir kısmı da Çingenelerden oluşmuştur. Makedonya Müslümanları; Türkler ve

Arnavutlardan oluşmaktadır. Türkler; Türkmen, Torbeş, Yörük, Cengeri,

(Türkçe konuşan Müslüman Çingeneler)den oluşmuş olup, Makedonya

Türkleri dini, tarikat itibari ile Melami360, Halveti361 ve Bektaşi tarikatlarına

mensupturlar362. Makedonya Yörükleri, Arnavutlar ve Çengeriler gibi tarım ve

hayvancılık ile uğraşmaktadırlar. Makedonya nüfusunun %2-2,5’nu

Türkmenler oluşturur. Türkmenlerin ülke genelindeki toplam nüfusları 50.000

kadardır363. Ayrıca Makedonya’da 10.000 civarı Yörük Türkü yaşamaktadır.

Makedonya’da yaklaşık 60.000 civarı Çingene vardır. Çingeneler kendilerini

Çingene milletinin mensubu sayarlar. Aralarında birliktelik ruhu gelişmemiştir.

Dağınık halde yaşamaktadırlar. Makedonya’da Türklerin hakları eğitim sosyal

faaliyetler ve iş olanakları açısından kısıtlanmaktadır. Bu durum ise

Makedonya’da yaşayan Türklerinin, Türkiye’ye göç etme temayülünü

doğurmaktadır364. Uydu antenleri sayesinde Makedonya Türkleri, Türk

kanallarını seyredebilmektedirler365. Makedonya Türklerinde tarikat olarak

mensubiyet sayısı itibari ile önce Melamilik, sonra Halvetilik, en son olarak

359 Kalafat, “Bulgaristan’da Türk Folkloru Sempozyumu ve Bulgaristan Gezi Notları”, Haluk Karamağaralı Armağanı, Ankara, 2002, s. 159. 360 Arapça “Levm” kökünden gelir. Kınamak küçümsemek, boş vermek manasındadır. Allaha ulaşmada zikirin değil fikirin önemli olduğunu savunan, İslamiyet’in hayata uygulanmasında değişik yorumlar getiren, kendini herkesten aşağı görme, yapılan iyilikleri gizleme, kötülükleri açığa çıkarma gibi prensipleri olan bir tarikattır. Miladi 9. asırda Nişabur’da Melami adında bir zattan dolayı bu ismi almıştır.( Ayrıntı için bakınız: Tarikatlar Ansiklopedisi, Milliyet yayınları, 1991, Memalilik maddesi) 361 En çok kolu olan eskilerin Tarikat kuluçkası dedikleri tarikattır. Kurucusu Mehammet Nurul Halvetidir. Sonradan dört kola ayrılmış bir tarikattır.Zikiri ve inzivaya çekilmeyi ön plana çıkarırlar.(Ayrıntı için bakınız: Tarikatlar Ansiklopedisi, Milliyet yayınları, 1991, Halvetilik maddesi) 362Kalafat, “Orta Toroslar ve Makedonya Yörükleri İnançları Karşılaştırması –I”, s. 34. 363Kalafat, “Uluslararası Rumeli Türk Kültürü Sempozyumu ve Üsküp Notları”, s. 495. 364Kalafat, a.g.m., s. 499. 365Kalafat, a.g.m. s. 504.

Page 91: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

91

da Bektaşilik gelmektedir. Melami inançlı Türkler merkez Ustrumca, Valadova,

Dovcan, Rodoviç, Koçana, İstirip, Köprülü, Üsküp, Visina’da yaşamaktadırlar.

Bu Melami Türklerinin çoğunluğu Yörük Türklerindendir. Makedonya’da

Halvetiler ise; Ohri, Kırcova, İstip, Struga, Üsküp ve Depre civarlarında

yaşamaktadırlar. Bu Türkler; Türkmen ve Torbeş Türkmenlerindendirler.

Makedonya’da Bektaşi inançlı Türkler; Manastır, Perlepe, Resne’de

yaşamaktadırlar. Çoğunluğu Yörük Türkü’dür. Ohri’de Halveti tekkesi vardır.

Bu tekke Kalafat tarafından ziyaret edilmiştir. Bu tekkeye, Şeyh Abdülkadir

Efendi adında birisi bakmaktadır. Bu tekke birçok kişi tarafından şifa için

ziyaret edilmektedir366. Makedonya’nın doğu tarafının %99’u Yörük

Türküdür. Bu bölgede 70 civarı Türk köyü vardır. Batı Makedonya’da ise

Yörük Türkmenleri yalnızca Kocacık’ta yaşamaktadırlar. Makedonya’da

Yörük Türkleri genellikle tarım ile uğraşmaktadırlar. Türkbaşlar (Torbaş) ise

Küçük Ponranik, Depre, Jupa, Jitinanik, Gorensa, Ocafsa, Bayramofsa, Büyük

Popronik, Kocacık, Novak, Elefsa, Dolgaş, Kırcaova’da yaşamaktadırlar.

Yaşar Kalafat’ın Makedonya Türkleri halk inançları tespitleri şunlardır:

Makedonya’nın Dedeli köyünde ise çocuğu olmayan aileler Ömer Baba

türbesine ziyarete giderler. Bu türbede çocuk için Allah’tan şifa dilerler. Çakıllı

köyünde çocuk doğduktan sonra şükür kurbanı kesilir. Kurbanın etinden kesen

kişi yiyemez. Doğum esnasında doğum yapan kadını cinlerin çarpmasından

önlemek için kadına elbiseleri ters giydirilir. Bu uygulama ile kadının cin

çarpmasından kurtulacağına inanılır. Kırcaova köyünde, çocuğun nazardan

korunması için çocuk Halveti Şeyhine götürülür. Nazarın defi için şeyhe

kurşun döktürülür. Makedonya’nın Üsküp yöresinde doğumdan sonra annenin

ve bebeğin bakımını kaynanası yapar. Anne ve bebek yalnız bırakılmaz.

Kırkı çıkmamış kadın elini hamura sürmez. Makedonya Türklerinde gelinin

erkek çocuğu olması için gelinin yatağına erkek çocuk yatırılır. Çocuğun

yatakta yuvarlanması sağlanır. Anadolu’da ise bu maksatla çocuk kucağa

oturtulur. Üsküp ve çevresinde erkek çocukları evvelce yaşamayanlar doğan

çocuğuna kız elbisesi giydirirler. Kırcova’da erkek çocuğu yaşamayan aileler

ise çocuğa küpe takarlar. Dedeli köyünde ise erkek çocuğu olmayan kadın

Ömer Baba türbesine gider.

366Kalafat,“Makedonya Türkleri(Türkmenler, Torbeşler/ Türkbaş Çengeriler ve Yörükler) Arasında Yaşayan Halk İnançları”, Erciyes, Haziran 1998, S. 198., s. 12.

Page 92: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

92

Makedonya’nın Çakıllı Köyü Türklerinde çocuk dünyaya gelince, Şükür

Kurbanı kesilir. Hayatın her safhasında adak vardır. Adağı adayan kişi

adağın etinden yiyemez367. Kesilen adağın sakatatı uygun bir kuyu açılarak

mutlaka gömülür. Çocuğun göbek parçası alınıp temiz bir beze sarılarak

sandıkta saklanır. Doğum esnasında ve loğusa kadının cin çarpmasından

korunması için elbisesi ters giydirilir. Elbisenin ters giyilmesi eski Türklerde

var iken günümüzde özellikle Anadolu’da yalnız yağmur duasına elbise ters

giyilir. Makedonya Türklerinde kırkı çıkmamış kadın elini hamura süremez.

Sürerse hamurun bereketinin kaçacağına inanılır368.

Nazar değmiş çocuk genelde türbelere götürülür. Böylece nazarın

giderileceğine inanılır. Bu dede baba diye bilinen ulu kişilerin öldükten

sonra da kendisinden keramet beklendiğine işaret eder. Çocuğun nazardan

saklanması için yüzüne is sürülür.

Sünnet olacak çocuğun eline kına sürülür. Çocuğun sünnet parçası

saklanır. Sünnet mevlüdü yapılır.

Dedeli yöresi Türklerinde çocuk 9 günlük iken Akika Kurbanı kesilir.

Çocuğu yaşamayan aileler çocuklarına Demir, Yaşar gibi isimler koyarlar.

Bilindiği gibi Akika Kurbanı Hz. Muhammet’ten kalmadır. Bazen ailelerde

kız çocuğu çok olunca kız çocuğuna Tamam, Yeter gibi isimler konulur.

Kırkı çıkmamış çocukların birbirlerini görmeleri istenmez. Çocuğun nazardan

korunması için popusu çimdiklenir.

Makedonya Türklerinde Başlık Parası uygulaması görülür. Kızın

verilmesi kesinleşince sözleşme veya nişan yapılır. Gelini süsleyen kadına

Tellak denilir. Damat gerdek öncesi baklava yer. Buna baklava bozumu denir.

Oğlan evi kız evinden haber vermeden sembolik bir eşya alır. Bu uğur sayılır.

Kına gecesinde Testi kırım uygulaması yapılır. Makedonya’da Valandova

Yörük Türklerinde damat bohçası hazırlama geleneği vardır. Bohçaya konulan

iç çamaşırlarına, “Yalık” denilir. Valandova yöresi Türklerinde gelin kaynanası

ve kaynatasının yardımı işle attan indirilir. Attan indirilen gelinin kucağına

1-3 yaşlarında bir erkek çocuğu verilir. Gelin çocuğun başını okşayıp ona

hediye verir. Daha sonra damat tıpkı Anadolu’nun birçok yerinde uygulandığı

367 Kalafat, Makedonya Türkleri Arasında Yaşayan Halk İnançları, s. 22. 368Kalafat, “Orta Toroslar ve Makedonya Yöreleri Halk İnanışları Karşılaştırması II.”, s. 34.

Page 93: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

93

gibi gelinin başından aşağı çerez serper. Bu uygulama kansız kurban

niteliğinde bir sacıdır. Damat ile gelin gerdeğe kadar hiç görüşmezler.

Makedonya Türklerinde kına gecesi kız evinde, düğünden üç gün önce olur.

Ayrıca, büyük kına gecesi de yapıldığı olur. Bu gece cumartesi akşamı

yapılır. Gelinin yakınları gelinden helallik dilerler. Bu gecede kınayı geline

kızlar yakar. Kına369 gerdek gecesinden bir gün önce yakılır. Kına yakılırken

özellikle Toprinik ve Depre Köylerinde, “Urun (Vurun) gelinin kınasını,

ağlatmayın anasını” sözlü, türküler söylenir.

Depre yöresi Türkmenlerinde, gelin gerdeğe girmeden evvel gelinin kayın

validesi gelini ocağa götürür. Ocağa, sembolik olarak üç defa kafasını

vurur. Böylece “Bu ocağın mesulü sensin, bu ocağın kutsiyet ve bereketini

unutma” denmiş olunur. Makedonya’nın Çakıllı köyü Türklerinde damat

gerdeğe girmeden evvel damadın Yüreklenmesi için arkadaşları onun sırtına

vurur. Böylece damadın korkuyu yendiğine inanılır370. Makedonya Türklerinde

gelinin yüzü hemen açılmaz. Damat, gelinin yüzünü açarken, geline hediye

takar. Bu hediyeye, “Yüz görümlüğü” denir. Yüz görümlüğü takıldıktan

sonra gelinin yüzünü açılmasının uğuruna inanılır.

Makedonya Türklerinde, zifaftan evvel iki rekat namaz kılınır. Bu

gecede gelinin duvağı seccade olarak kullanılır. Anadolu’da olduğu gibi

Makedonya’da da bu gece yapılan duaların kabul olacağı inancı vardır.

Makedonya’nın bazı yörelerinde damadın gerdekten başarılı çıktığına işaret

olarak, damat çifte çeker.

Günümüzde Makedonya Türkleri, 1000-2000 Euro başlık parası ile

Arnavut kızlarla evlenmektedirler. Arnavut gelinler, Türk yerleşim yerlerine

gelmeyip damatları Arnavut yerleşim yerlerine çekmektedirler. Bu da zamanla

Türklerin Arnavut nüfus içerisinde asimile olmasına sebep olmaktadır.

Genç kızlar kısmetlerinin açılması için kilit açma uygulaması yaparlar.

Kapalı olan bir kilit anahtarı ile kız tarafından açılır. Böylece kızın kısmetinin

açılacağına inanılır371.

369 Kına, Türk halk inançlarında bir adanmışlığın simgesidir. Gelin olacak kıza, kurban edilecek koç’a, sünnet olacak çocuğa, askere gidecek delikanlıya, yaşlanmış ninelere kına yakılma uygulaması Türk halk inançlarında sıkça görülen uygulamalardandır. 370 Kalafat, Makedonya Türkleri Arasında Yaşayan Halk İnançları, s. 39. 371 Kalafat, “Türk Halk İnançlarında Hz. Ali Kültü”, Erciyes, Kasım 2004, S. 323., s. 13.

Page 94: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

94

Makedonya Türklerinde, ölünün gecelediği durumlarda merhum kadın

ise başını kadın merhum erkek ise başını erkek bekler. Merhum ölünce gözü

açık kalmış ise ölünün hasretli gittiğine inanılır. Ölünün gecelediği yerde ışık

yakılır. Ölünün geride kalan şahsi eşyaları fakir fukaraya dağıtılır.

Makedonya’da bu uygulama bir Sacı geleneği olarak yapılmaktadır.

Anadolu’nun çoğu yerinde olduğu gibi Makedonya’da da akşam ezanından

sonra yerlerin kilitlendiğine inanıldığından, akşam ezanından sonra, ölü defni

yapılmaz. Defin işlemi bir sonraki güne bırakılır. Makedonya Türklerinde

özellikle Dedeli yöresinde, ölünün etinin yumuşak olması bir başka

kişinin daha öleceğine delalet olarak algılanır372. Ölümün 3. gününde

yemek verilir. 7. ve 40. gününde mevlit okutulur. Ölü evinin yası bir yıl

sürer. Yas boyunca evde çalgı çalınmaz. Kalafat, Makedonya’nın Prizren

tarafı Türklerinde ölüm ile ilgili olarak Türk cenazelerinde özel

Ağlatıcılar’ın yas evlerini dolaştıklarını tespit etmiştir. Yine bu bölgede

kabristandan gelenler ellerini yıkamadan evden içeri ayak basmazlar.

Cenazenin çıktığı yerde 40 gün boyunca ışık yakılır.

Makedonya Türklerinde, evlilik yapabilmek için evlilik yapacakların

yedi göbek akrabalıkları sayılır. Evlenebilmek için, yedi göbek beriden akraba

olmamak gerekir. Bu yüzden Makedonya’da, erkeklerin kız bulma olanağı

azdır.

Makedonya Türklerinde gelinin çeyizi sergilenir. Gelen misafirlere

gösterilir. Bu uygulama üç gün sürer. Bu uygulamaya, Çeyiz açmak denilir.

Gelinin sandığına mutlaka Kura’n-ı Kerim ve ayna konulur373. Makedonya

Türklerinde düğünlerde silah atılır. Bazı yörelerde gerdek gecesinde başarılı

olan damat tarafından havaya ateş edilir.

Makedonya’da yaşayan Nerbak yöresi Yörüklerinde, ölen ölünün

mezarının başında ateş yakılır. Bu uygulamadaki amaç ölüye Işık sağlamaktır.

Makedonya Yörüklerinde gün ve gök ile ilgili inanışlar da vardır. Bulgar dağı

Yörüklerinde gün doğuşu tarafına karşı büyük bir saygı vardır. Doğuya

Yalancı bucak denilir. Her iyiliğin batıdan felaketinde güneyden geleceğine

372Kalafat, “Makedonya Türkleri( Türkmenler, Torbeşler/ Türkbaş Çengeriler ve Yörükler) Arasında Yaşayan Halk İnançları”, s. 8. (Kaynak Kişi: Tayip Tahir) 373Kalafat,“Orta Toroslar ve Makedonya Yöreleri Halk İnanışları Karşılaştırması II.”, s. 33.

Page 95: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

95

inanılır374. Ölen ölünün başı beklenir. Ölen erkekse erkek kadın ise kadın

ölenin başını bekler. Ölüye ait eşyalar yetimlere verilir. Akşam ezanından

sonra ölü defnedilmez. Makedonya’da ölenin vücudunun yumuşak olması

halinde başka birinin daha öleceğine inanılır. Ölen kişinin 3, 7 ve 40.

günlerinde mevlüd okunur. Bir evde cenaze olduğunu belirtmek için Kapı

eşiğine sandalye üzerine de havlu konulur. Makedonya’da helva kültürü

önemlidir. Makedonya’nın Koryak Köyünde iki gün süren düğünün ikinci

günü düğün helvası dağıtılır. Kandil geceleri helva dağıtılır. Ayrıca cenaze

merasimi sonrası helva dağıtılır. Bu uygulamaya Canlık denilir.

Halk inançlarının bereket motifleri içerisinde yer alan yağmur duası

yapma inanç ve uygulaması Anadolu Türklüğü ile aynilik çerçevesinde

Makedonya Türkleri arasında da uygulanmaktadır. Üsküp’te yağmur duası

için Gazi Baba, Kral Kızı gibi yerlere ziyarete gidilmektedir. Makedonya

Türklerinde geçmişte Godi Godi gezdirme geleneği var iken bu uygulama

günümüzde kaldırılmıştır.

Makedonya Türklerinde Anadolu’da olduğu gibi baykuşun çatıya

konup ötmesi, köpeklerin ulumaları, horozların zamansız ötmeleri ölüm

habercisi sayılmaktadır.

Makedonya Türklerinde başka Türklerde olmayan bir özellik vardır.

Makedonya Türkleri 12 ye beş kala ve 12’yi beş geçe dışarıya çıkmazlar.

Adak Makedonya’da önemli bir uygulamadır. Türbeler sıklıkla ziyaret edilir.

Ziyaret esnasında el örmesi havlu türü ev eşyaları türbelere bırakılır375.

4.3.2.3. Rodos Türkleri Halk inançları

Rodos, Yunanistan’a bağlı Akdeniz’de bir adadır. Uzun yıllar Osmanlı

Devleti egemenliğinde kalmıştır. Adanın yüzölçümü 1.100 kilometrekaredir.

Adada yaklaşık 4000 kişi yaşamaktadır376. Yaşar kalafat’ın Rodos Adasında

yaşayan Türklerle ilgili yaptığı halk inançları tespitleri şunlardır:

Rodos Türklerinde çocuğu olmayan ya da erkek çocuk istediği halde

erkek çocuğu olmayan anne adayları şehitlikteki türbelere giderler. Ancak

374Kalafat, a.g. m., s. 32. 375 Kalafat,“Orta Toroslarda ve Türk Halk inançlarında Adak”, Alanya Kültür Semineri II, 1997, s. 177. 376 www.kulturturizm.gov.tr

Page 96: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

96

bu şehitlik Rodos’un ortasında kalması nedeniyle harab hale dönmeye

başlamıştır.

Rodos’ta; Hafız Ahmet Kütüphanesi, Fethi Paşa Rüştüyesi ile cami

olarak; Murat Reis Camii, Recep Paşa Camii, Sultan Mustafa Camii,

Hamidiye Camii, Borazani Baba Camii, Demirli Camii, Hurmalı Mescit, Kadı

Mescidi, Piyalettin Mescidi, Kavaklı Mescit, Sadri Çelebi Mescidi, Sıkıntı

Mescidi, İlk Mihrap mescidi, Handazade Mescidi, Takyeci Mescidi, Alemnak

Mescidi, Hüsai Mescidi, Gani Ahmet Mescidi, Okulu Muradiye Camii,

Kotaviya Camii, Arnita Camii, Sakakos Camii, Lindos Camii, Mercan Baba

Türbesi vardır377.

Rodos’ta bulunan Hafız Ahmet Paşa Kütüphanesi, Türk milli ve dini

kültürü için çok önemlidir. Burada 2500 eser vardır. Kütüphane 1793 yılında

kurulmuştur. Kitaplardan 900 eser el yazması kaynak eserdir. Burada Sakal-ı

Şerif vardır. Kadir gecesinde Sakal-ı şerif halka açılır. Ayrıca burada 999

taneli Hicaz tespihi vardır. Ayrıca kim tarafından yazıldığı bilinmeyen 900

yıllık el yazması bir Kur’an-ı Kerim vardır378.

Rodos Türkleri, Bayram Namazlarını, İbrahim Paşa Camii’nde kılarlar.

Hafız Ahmet Paşa Türbesi’nde toplanarak bayramlaşırlar. Türbenin bahçesinde

kurban da kesilir. Hicaz tespihini 20 kişi çeker. Rodos’ta türbe ziyaretlerine

dilek dilemek için gidilir. Türbe ziyareti esnasında başı açık durulmaz. Baş

mutlaka kapatılır.

Rodos Türklerinde kız istemeye erkek tarafının büyükleri giderler.

Büyükler kız tarafında: Allah’ın emri peygamberin kavli ile kızı isterler. Kız

tarafı hemen cevap vermez. Evlatlar bizim ama yürekler bizim değil deyip

kıza soralım derler. Rodos Türklerinde damadın yakışıklı ve zengin olmasından

ziyade karakterli olması özelliği aranır. Kız evi erkek evini beğenip kızı

verdikten sonra, nikahlar müftülükte kıyılır. Rodos Türklerinde eskiden

Rumlarla kesinlikle kız alışverişi yapılmazken günümüzde kız alışverişi

artmıştır. Evlenen Müslüman ve Hıristiyan çiftlerin çocuklarının %90’ı din

olarak Hıristiyan dinine mensup olmaktadır. Sünnet olmamak, domuz eti yemek

gibi davranışlar Rodos’ta son üç dört yılda çok artmıştır. Rodos Türklerinde

kız kaçırma ve kocaya kaçma ile evlilik vardır. Kan gütme ve kan davasına

377Kalafat, “Rodos’ta Türk Halk Kültürü”, s. 398. 378Kalafat , a.g.m., s. 399.

Page 97: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

97

Rodos Türklerinde rastlanmaz. Kardeşler arası değiş tokuş yöntemi ile

evliliklere rastlanılır. Gelin çıkarma geleneği Anadolu Türkleri ile aynıdır.

Düğünlerde Ankara’nın misket oyunu yanı sıra Yunanca ve Türkçe şarkılar

söylenir.

Rodos Türklerinde sık rastlanılan isimler arasında Hasan, Hüseyin,

İbrahim, İsmail, Naciye, Makbule, Sagiye, Ayay, Halil, Süheyla, Azize, Şansev,

Bihter, Saadet, Özenç, Bilge, Bilse, Cemile, Şermin, Zehra, Hüsamettin,

Mehmet sayılabilir. Rodos Türklerinde çocuk kız ise adını annesi, çocuk

erkek ise çocuğa adını babası koyar. Çocuğa ismi verilince sağ kulağına

ezan, sol kulağına kamet getirilir379.

Rodos’ta yaşamayacağına inanılan çocuklar, Sümbüllüdeki Delikllitaş’a

iki kişi tarafından götürülürler. Kişilerden birisi delik taştan çocuğu verir

diğeri alır. Bu sayede çocuğun yaşayacağına inanılır. Ayrıca çocuğun elbisesi

de delikli taşta bırakılır. Rodos Türkleri çocuklarının ilk çıkan dişini camiye

gömerler. Böylece çocuğun akıllı ve irfan sahibi olacağına inanılır.

Rodos Türklerinde “Gelin hamamı” uygulaması vardır. Bu uygulama bir

gün sürer. Ceyiz sermeden sonra kız ve erkek evi hamama giderler.

Hamamda darbuka ve ud çalınır. Gelin oynatılır. Davetlilere lokum türünden

ikramlarda bulunulur.

Rodos Türkleri, hıdrellezde eşitli uygulamalar yaparlar. Karınca toprağı

alınarak cüzdana konulur. Böylece cüzdana bereket geleceğine inanılır. Kalın

gövdeli ağaçlara sarılma geleneği vardır. Gül ağacının dibine un ve tuz bırakılır.

Sonra bunlarla hamur yapılır. Hamur kabarır ise niyetin gerçekleşeceğine

inanılır.

Rodos Türklerinde, Türkiye’de yapılan yemeklerin hemen hepsi

yapılmaktadır. Köfte ve dolma çeşitleri, pilavlar, makarna sebze yemekleri,

aşure, salatalar Anadolu türleri tarzında yapılmaktadır.

Rodos Türklerinde adak kurbanı inancı vardır. Adak kurbanı kesilmeden

önce adak sahibinin adı zikredilir. Kuzunun ağzına üç defa su verilip adak işi

gerçekleştirilir. Rodos halk inançlarına göre büyü iki yüzü kesen kılıca benzer.

Yapılmış olana da yaptırana da zarar verir. Bu yüzden büyü ve fala itibar

edilmez. Bilgili olma önemlidir. “Görenle görmeyen bilenle bilmeyen bir

379Kalafat, a.g.m., s. 402.

Page 98: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

98

olmaz” denilir380. Rodos Türkleri rüyayı tersine yorumlarlar. Rüyada görülenin

tersinin çıkacağına inanırlar. Rüyada; su, güneş görmek hayra delalet sayılır.

Köpek iyi yılan ise kötüye işaret olarak algılanır. Rüyada insanın kendisini

çıplak görmesi iyiye yorumlanmaz. Rüyada ninenin, babanın görülmesi iyiye

yorumlanır. Çörek dağıtılır.

Rodos’ta İslam, Musevi ve Hıristiyan mezarlıkları ayrı ayrıdır. Fakat bu

mezarlılar yan yana konumdadır. Rodos’ta camilerden birisi faaldir. Çok kere

öğle namazları bile tek cemaatle kılınmaktadır. Cuma namazlarında azami 10-

15 kişi bulunur.

4.3.3. Ortadoğu ve Yakın Asya’da Yaşayan Türk Toplulukları

4.3.3.1. Suriye Türkmenleri Halk İnançları Suriye, 186 bin km2 yüz ölçüme sahiptir. Ülkenin nüfusu 17-18 milyon

civarı, resmi dili Arapça’dır. Arapça’nın yanı sıra Türkçe, Kürtçe, Ermenice

ve Süryanice de konuşulmaktadır. Suriye’de hayat pahalı değildir. Özellikle

gıda maddeleri çok ucuzdur. Suriye’de günümüzde 1.8-2 milyon Türkmen

yaşamaktadır381. Bu Türkmenler Bozokların; Bayat, Avşar, Beğdili, Üçokların;

Yıva, Bayındır, Kınık, Salur ve Eymür Boylarına mensupturlar. Günümüzde

Suriye Türkleri İlbeklü, Akçakoyunlu, Baraklı, Karakeçili, Bayır Bucak Türkleri

olarak bilinmektedir. Suriye Türkmenlerinin yerleşim yerleri:

• Bayır-Bucak Türkmenleri Hatay’ın Güneyinde Laskiye bölgesinde

yaşamaktadırlar. Bölgede 54 Köy, 2 nahiye, ve Lazkiye’de iki mahalle

tamamen Türk’tür.

• Halep ve Çevresi: Halep ve çevresindeki yerleşim yerlerinde Türk

nüfusu yoğundur.

• Hama, Humus Bölgesi: Özellikle Kafkas Kökenli Türkler bu bölgede

yaşarlar.

• Şam ve Civarı: Şam Şehri içinde Havran Bölgesinde yoğun olarak

yaşamaktadırlar.

• Lübnan Dağları ve Bekaa Vadisi: Huzur Türkmenleri bu bölgede

yaşamaktadırlar.

380Kalafat, a.g. m., s. 411. 381 Kalafat, Karşılaştırmalı Bayır Bucak Türkmen Halk İnançları, Bayır Bucak Dayanışma Derneği, Ankara 1996, s. 14.

Page 99: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

99

• Kuneytra ve Golan Tepeleri Bölgesi: Osmanlı Döneminde 93 harbi ile

Kafkaslardan göç eden Türkmenler bu bölgede yoğun olarak

yaşamaktadırlar. Yaşar Kalafat’ın Suriye Türkleri hakkında yaptığı halk

inançları tespitleri şunlardır

Çocuğu olmayan kadınlar kutsal kabul edilen, geceleri nur indiğine

inanılan yerlere giderler. Buralarda kurban kesip, niyet çaputu bağlarlar. Bu

şekilde çocuklarının olacağına inanırlar. Çocuğu olup da yaşamayan çiftler,

çocuklarının yaşaması için, mollaya giderler. Çocuklarının yaşaması için

mollaya Hicap (üçgen şeklinde muska) yaptırırlar382.

Bayır-Bucak Türklerinde kadında aşerme önemlidir. Canı bir şey çeken

kadına canının çektiği ne ise temin edilir. Aksi halde doğacak çocuğun bir

uzvunun eksik olacağına inanılır. Bebek doğunca bebeğin eşi, değirmene veya

sürekli akan bir su kenarına gömülür. Suriye’de sünnet artığı saklanmaz, atılır.

Sünnet tedavisi için çam çiçeğinin tozu kullanılır383. Doğumdan önce

fakirlere sabun ve zeytinyağı dağıtılır. Bu uygulama ile doğumun kolay

olacağına inanılır. Doğumdan sonra doğum yapan kadına tereyağı bal gibi

yiyecekler verilir.

Bayır Bucak Türklerinde çocuğa ismini babası koyar. Konulacak isim

için mollaya Kelam-ı Kadim açtırılır. İsim belirlendikten sonra çocuğun sağ

kulağına; Ezan, sol kulağına; Kâmet okunur. Daha sonra çocuğun ismi

kulağına söylenip hayır duası edilir384. Bebek, uzun süre emzirildikten sonra

bebeğin sütten kesilmesine karar verilince bebeğin memeden iğrenmesi için

çeşitli uygulamalar yapılır. Bu uygulamalarla bebek memeden ayrılır.

Düşen diş için; “Al eskisini ver yenisini” denir ve diş dama atılır. Diş

için diş hediği yapılır. Bebeğin ilk saçı kesildiği vakit tartılır. Ağırlığınca

sadakası verilir. İlk saç yakılır. Bazen saçın saklandığı da olur. Çocuk

damat olunca saklamış olan saç yatağının altına konulur.

Bayır-Bucak Türklerinde Berdel (Değiş-Tokuş) evlilik vardır. Gelinin

ayakkabısının içine bereket için buğday konulur. Bu uygulama ile gelinin

yeni geldiği eve bereket getireceğine inanılır. Gelinin kemerini kardeşi

bağlar. ( Bu uygulamaya Akdeniz bölgesinde de rastlanmaktadır.) Gelin yeni

382 Kalafat, a.g.e., s. 24. 383 Kalafat, a.g.e., s. 24. 384 Kalafat, a.g.e., s. 31. v.d.

Page 100: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

100

evine atla götürülür. Gelin, attan inmeden kayın valide ona mülk bağışlar.

Düğün yemeği yahni ve bulgur pilavından ibarettir. Gelinden evvel koca

evine Kelam-ı Kadim girer. Bayır bucak Türklerinde gelinin yeni evine

gelince sergilediği ilk tavır çık önemlidir. Bunun için onlar: “Gelini geldiğinde,

ihtiyarı öldüğünde gör” derler. Gelinin erkek çocuk doğurması itibarını

arttırmaktadır. Erkek çocuğu olmayan aileye “Kör Ocak” denir Çocukla ilgili

olarak “Çocuklu ev pazar gibi çocuksuz ev mezar gibi” derler. Bayır Bucak

Türklerinde kocası ölen kadın ölen kocasından erkek çocuk doğurmuş ise

kesinlikle evlenemez. Bayır Bucak Türklerinde kız kaçırma yoktur. Kaçar ya

da kaçırılırsa mutlaka öldürülür385.

Tavuğun horoz gibi ötmesi, köpeğin uluması, evin çatısına baykuş

konması, ölüm alameti olarak algılanır. Şam Türklerinde, ölünün ardından 3, 7

ve 40’ı yapılır. Yas evine üç gün komşular yemek getirirler. Ölüm yemekleri

tek tabak verilir. Rüyasında bir kişinin öldüğü görülürse rüya tersine

yorumlanır. Rüyada ölen kişinin ömrünün uzadığına inanılır. Hasta ve

yaşlıların evvelce ölmüş birileri tarafından meçhul yerlere ötürülmesi ölüm

habercisi olarak yorumlanmaktadır.

Bayır-Bucak Türklerinde, niyet ağacı uygulaması görülmektedir. Kulcuk

Köyü yakınlarında bir Bozdoğan ağacı, niyet ağacı olarak kullanılmaktadır.

Buralara halk niyet etmek için gider. Gittiğinde bu ağaçlara çaput bağlar.

Böylece niyetinin olacağına inanır. Namaz kılınacak ibadet yapılacak yerde

fotoğraf bulundurulmaz. Gece aynaya bakılmaz. Aynaya çocuk ve hamile

kadınlar baktırılmaz. Aynanın bulunduğu yerde mevlüd okunacak ise aynanın

üzeri kapatılır. Elbise giyilirken mutlaka sağdan giyilir. Bu şekilde sünnete

uyulduğuna inanılır. Bayır Bucak Türkleri misafire çok büyük önem

veririler. Misafirin rızkı ile geldiğine inanılır. Bu yüzden misafir bereket

kabul edilir.

Suriye Bayır-Bucak Türkmenlerinde tespit edilen sık kullanılan isimler;

Nizar (Nazar), Mehmet, Ahmet, Hüseyin, Mustafa, Muhammet, Cafer, Sunay,

Fatma, Tarık, Battal , Murat, Ali, Necim, Enver, Nurcan, Yaşar’dır. Suriye

Türkleri çocuklarını nazardan korumak için şeyhlere götürürler. Hacep

385 Kalafat, a.g.e., s. 36. v.d.

Page 101: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

101

yazdırırlar. Bu uygulama ile nazarın bertaraf edildiğine inanırlar. Çocuğu olan

aileye “Allah analı babalı büyütsün , inşallah muradını görürsünüz” denilir.

Suriye’de Türkmen aileler Türkmenlerle evlenmiş olup çocuklarına

Türkçe isim vermekle gurur duymaktadırlar. Bayır-Bucak Türklerinde bir

erkek dört kadınla evlenebilmektedir. Gelin bakire çıkmaz ise babasının evine

gönderilir. Özellikle Bayır-Bucak Türklerinde çocuk sayısı Arap ve Ermenilere

göre daha fazladır386.

Düğünlerde, Suriye’nin resmi bayrağı taşınır. Damada ve geline kına

yakılır. Gelin yeni evine girerken “Ayağı uğurlu olsun, bir yastıkta

kocasınlar.” denilir. Böylece gelinin yeni evine uğur getireceğine inanılır.

Suriye’de Yayladağı yöresi Türkmenlerinde, çocuğu yaşamayan Türkmenler,

sütü olmayan anneler, Yayladağ’da yer alan Türkmen Yazısı”na giderler.

Ölen kişinin ailesine ziyarete gelenler ölen kişinin geride kalanlarına sabır

mahiyetinde “Allah öbür tarafta peygamberimizin çatısı altında bizleri

birleştirir inşallah” derler. Ölen kişi için göçtü anlamında, “Geçindi” denilir.

Ölen kişi mezarlığa götürülürken, öleni taşıyan kişiler, yedi adımda bir Salı

taşıma işi görevini değiştirilirler. Ölünün ardından, Kazma yemeği, Ölü

yemeği, Helva, 40 Yemeği, 52. gün yemeği, yıl yemeği uygulamaları

yapılır. Baykuş ötmesi, yıldız kayması kişinin kalbine doğması ölüm

habercisi sayılır. Ceviz ve incir ağacının altında yatılmaz: Ağırlığı basar

denilir387.

Suriye’nin Halep şehrinin yaklaşık yarısı Türkçe bilmektedirler. Ancak,

Türkçe bilen her Suriyeli Türk değildir. Süleyman Şah’ın türbesinin bulunduğu

kale, Karakazan Türkmen Köyü Şam’a 135 km uzaklıktadır. Kalede Türk

Bayrağı dalgalanmaktadır. Kalede Türk askeri nöbet tutmaktadır. Suruç’tan

11 er bir astsubayın komutasında ayda bir nöbet değiştirerek görev

yapmaktadır.

Suriye’de sosyal hayat ve giyim kuşamla ilgili olarak Şam’da çarşaflı

kadın yoktur. Halep’te pek az çarşaflı ve peçeli kadın vardır. Laskiye’de ise

çok defa dekolte kıyafetli kadınlar vardır. Okullarda kız erkek karışık

okumaktadır. Liselerde kızların kıyafeti ayrı, erkeklerin kıyafeti ayrıdır.

387 Bu inanış Nahçivan Türkleri ile Anadolu’da Karadeniz Bölgesi Türlerinde de görülen bir inanıştır.

Page 102: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

102

Üniversitelerde ise kıyafet tamamen serbesttir. Suriye’de kahvehane kültürü

hanımlara da yansımıştır. Laskiye’de sadece hanımların gittiği kahvehaneler

vardır. Buralarda hanımlar iskambil oynamaktadırlar. Suriye’de örtünme

mezheplere göre değişmektedir. Alevi Suriye vatandaşları genelde gençleri

başlarını örtmemektedirler. Pantolon giymeyi tercih etmektedirler. Suni inançlı

Arap ve Türkmenler ise genellikle de başlarını örtmektedirler. Suriye

Türkmenlerinde amca oğlu için, Emmioğlu denilir. Çocuklar için Döller

denilir. Suriye Türkmenlerinde Ramazan Bayramı, küçük bayram; Kurban

Bayramı büyük bayram olarak bilinmektedir. Nevruz ve aşure günü

Suriye’de pek bilinmez. Mezarlıklar Anadolu’da uygulanışın tersine bayram

günü güneş battıktan sonra ziyaret edilir.

Düğünlerde bayrak taşıma adetleri vardır. Suriye bayrağı taşınır. Ayrıca

damada da kına yakılır. Gelin ana evinden alındıktan sonra, Caminin

etrafında dolaştırılır. Böylece hayırlı olmuş olunduğuna inanılır.

Suriye’de Ramazan Bayramı küçük bayram olarak bilinir. Kurban

Bayramı ise Büyük Bayram kabul edilir. Nevruz Muharremlik ve Aşure

günleri pek önemsenmez388.

4.3.3.2. Irak Türkmenleri Halk İnançları

Irak Türkmenlerinin coğrafyasından kastedilen; Irak’ın kuzeyindeki

Talafer’den başlayıp Mendeli’ye kadar uzanan bölge ve Bağdat’ın kuzeyinde

Dayale Nehri’nin eteklerinden başlayarak Himran Dağı’ndan bugünkü

Habur Sınır Kapısı’nın altındaki Efkini Kasabası’na kadar olan yerlerdir. Irak

Türkmenleri; Araplar ve Kürtlerden sonra Irak’taki üçüncü etnik güçtür. Yaşar

Kalafat’ın Irak Türkmenleri ile ilgili halk inançları tespitleri şunlardır:

Kerkük yöresi Türkmenlerinde önceleri 10-12 çocuk yapılırken bu sayının

ekonomik nedenlerden dolayı günümüzde 3-4 e düşmüştür. Evlilikler önceleri

iki eşle olabilirken, günümüzde genelde tek eşli evlilik tercih edilmektedir389.

Erbil ve Kerkük’te, kırkı çıkmamış çocuk dışarı çıkarılmaz. Kuzey Irak’ta

loğusanın eş’i, suya atılır veya gömülür. Erkek çocuğu doğup da yaşamayan

388 Kalafat, a.g.e., s. 37. 389 Kalafat, “Kerkük Yöresi Türkmenleri ve Türkmen Halk İnançları” Türk Dünyası Araştırmaları, Şubat 2001, S. 130, s. 182.

Page 103: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

103

aile, dünyaya gelen çocuğunun yaşaması için erkek çocuğa kız çocuğu elbisesi

giydirir. Bu uygulama ile çocuğun yaşayacağına inanılır390.

Irak Türkmenlerinde, yerikleme inancı vardır. Hamile kadının canı ne

çekmişse temin edilip hamile kadına yedirilmeye çalışılır. Hamile kadının

doğuracağı çocuğun cinsiyetinin bilinmesi ile ilgili de Irak Türkmenleri hamile

kadının karnı yumru ise çocuğunun oğlan, hamile kadının karnı yassı ise

çocuğunun kız olacağına inanırlar. Yine rüyasında Ay gören kadının çocuğunun

oğlan olacağı inancı, küpe görenin kız doğuracağı inancı, yine çocuğun fiziki

yapısı ile ilgili olarak hamile kadının hamile iken tavşan görmesinin çocuğun

dudağının yarık olacağı, balık görmesinin ağzının büyük olacağı, çirkin görmesi

halinde ise çirkin çocuk sahibi olacağına inanılmaktadır.

Kerkük Türkmenlerinde; doğumu zor geçen kadına, doğumunda kolaylık

sağlaması için, Meryem Ana Otu denilen bir ot kaynatılarak suyu içirilir.

Böylece doğumun kolaylaştıracağına inanılır. Hamile kadın, doğum sancısı

çekerken doğum sancısı azalsın diye, salâ okunur. Ayrıca taş taşa çakılır,

böylece doğumun kolay ve tez olacağına inanılır391. Doğum olduktan sonra

Irak Türkmenlerinde çocuğun düşen göbek parçası saklanmaktadır. Saklanan

göbek kurutulup ufalanır. Bebek sahibi olamayan kadınların üzerine serpilir.

Bu sayede, bebek sahibi olamayan kadınların, bebeği olacaklarına inanılır392.

Ayrıca Anadolu Türklerinde görülen kırk çıkarması kırk inancı Irak

Türkmenlerinde de görülmektedir. Kerkük civarı Şii Türklerde hamile

annenin midesi çok bulanıyor ise çocuğun kız olacağına inanılır. Zira mideyi

bulandıran saçtır. Kız çocuklarında da saç çok bulunur.

Doğup da yaşamayan çocuklarda ise, birçok Türk yöresinde olduğu gibi,

Irak Türkmenlerinde de doğup yaşamayan çocukların yaşamaları için, çirkin ya

da kutsanmış sayılan isimler koyulur. Irakta bu isimler arasında; Çelip, Çellap

(Köpek), Zabıla (Zibil, Çöp) gibi isimlere rastlanır393. Ayrıca çocukların

yaşamaları için erkek çocuklara kız; kız çocuklara erkek elbisesi giydirilir.

Böylece, çocuğun yaşayacağına inanılır. Doğan çocukların dişlerinin çıkması

ile ilgili Irak Türkmenleri arasında, ilk dişin çıkışının hayra alamet olduğuna

390 Yaşar Kalafat ve Ahmet Doğan, Kuzey Irak’ta Karşılaştırmalı Halk inançları, Ecdad Yayınları,Ankara 1995, s.18.v.d. 391Kalafat, “Kerkük Yöresi Türkmenleri ve Türkmen Halk İnançları” s. 183. 392 Kalafat, Balkanlardan Uluğ Türkistan’a Türk Halk inançları II, s. 258. 393Kalafat, “Kerkük Yöresi Türkmenleri ve Türkmen Halk İnançları” s. 185.

Page 104: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

104

inanılır. Ancak, çocuğun ilk dişinin üst damaktan çıkması iyi karşılanmaz.

Bu durumda çocuğun anne yada babasının öleceğine inanılır. Çocuğun gece

uyuyamayıp ağlaması çocuğun gördüğü herhangi bir nesneden korkmuş

olduğu için ağladığı olarak yorumlanır. Korkunun ortadan kaldırılması için

kurşun döktürülür. Kurşun hangi hayvana benzer ise çocuğun bu hayvandan

korkmuş olduğuna inanılır. Kurşunun dökülmesi ile de çocuğun korkusundan

kurtulacağına inanılır. Kerkük Türkmenlerinde, çocuk sahibi olamayan eşler

mezarlık veya ulu kişi kabirlerini ziyaret ederler394. Ocaklara ve ulu kişilerin

mezarlarına yeşil bez bağlanır. Bu beze Irak Türkmenlerinde Beydak bezi

denir. Bu bezin diğer adı İmam Abbas Bayrağı’dır. Çocuk çok ağlarsa,

çocuğa nazar dokunduğu kanaatine varılır. Nazardan korunmak için kurşun

döktürülür. Dökülen kurşun hangi hayvana benziyor ise çocuğun o hayvandan

korktuğuna inanılır395.

Irak Türklerinde, amca-dayı çocukları gibi yakın akrabalarla evlilik

yapılabilmektedir. Irak Türkmenleri genelde ataerkil bir aile tipine sahiptirler.

Yeni evlenen çiftler imkanlar nispetinde kendi evlerinde gerdeğe girerler.

Damat gerdeğe girmeden önce elini bir bekara sürerse, bu uygulamanın

bereket olduğuna ve damadın elini sürdüğü bekarın kısmetinin açılacağına

inanılır. Damat zifaftan sonra ya havaya ateş eder ya da kanlı mendili

gösterir396. Gelin çeyiz sandığına mutlaka Kur’an koyar. Ayrıca ayna ve mum

da mutlaka bulunur. Irak Türkmenlerinde gelin alındıktan sonra oğlan evine

getirilirken damat tarafından gelinin başına kuru yemiş atılır. Bu bir anlamda

bereketlendirme olarak kabul edilebilir. Irak Türkmenlerinde Dil açımlığı diye

bir uygumla vardır. Bu uygulama gelinin kayınbabasının yeni gelinine

konuşması için hediye vermesidir. Hediyeyi alan gelin kayın babası ile

konuşmaya başlar397. Irak Türklerinde, “benim avradım, benim karım.”

denilmez. Bu sözler, edebe aykırı bulunur. Bu sözler yerine, “falanın kızı,

filanın kızı” diye hitap edilir.

Kerkük yöresindeki mezarlıklarda tahta ve madenden yapılmış açık el

şeklinde beş parmak tespit edilmiştir. Bu mezarlar imamlara ve şehitlere aittir.

394Kalafat, a.g. m., , s. 182. 395Kalafat, Balkanlardan Uluğ Türkişstan’a Türk Halk inançları II, s. 259. 396Kalafat, a.g.e., s. 276. 397 Yaşar Kalafat ve Ahmet Doğan, Kuzey Irak’ta Karşılaştırmalı Halk İnançları, Ecdad Yayınları,Ankara 1995, s.27. v.d.

Page 105: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

105

Kerkük Türkmenlerinde, küçük çocuk hastalansa imamlara şehitlere ve

ocaklara götürülmektedir. Bu sayede çocuğun iyileşeceğine inanılır. Ömer

Menden’in kabri ulu bir kabir kabul edilmektedir. Irak Türkmenleri buraya

delilerini şifa bulması için getirirler398. Burada yapılan dualardan sonra adli

dengesi bozuk olan hastaların şifa bulacağına inanılır.

Irakta ölenlerin ardından ağlaması için ağıtçı kadınlar vardır. Bu kadınlara

“Sazlayıcı” da denilir399. Ölünün 3 ve 51. gününde helva yapılır. Erbil ve

Kırmançlarda “Ağıtçı kadınlar” bol görülür. Ölünün ardından yemek verilir.

Bu yemeğe ölü aşı, ölü sofrası, ölü arafası denilir. Ölü evinde üç gün boyunca

yemek yapılır. Bu yemeğe “Kefeni” denilir400. Irak Türkmenlerinde Sahibi

tarafından çok sevilen köpeklerin sahibi ölünce onların da yemeden ve içmeden

kesilip öldüklerine inanılır. Bu tür inanışlar atlar içinde geçerlidir401.

Türk müzikleri, Kuzey Irak’ta yakından takip edilmektedir. Kuzey Irak

Türklerinde, Anadolu Türklerine karşı bir sempati vardır. Irak Türkmenleri

Kardeşlik Ocağı’nın bayrağı mavi zemin üzerinde kartal sembolüdür. Mavi milli

renk, kartalın kanadındaki altı işaret ise Türklerin Irak’ta kurdukları altı

devleti temsil etmektedir. Irak’ta milli bir uyanış ve dayanışma olduğu yazar

tarafından hoyratlardan tespit edilmiştir402. Türkmen olup da bölgede hoyrat

okumayan yoktur. Bölgede gerek Irak Türkmenleri gerekse Kürtler tarafından

Türk televizyon kanalları yakından izlenmektedir. Irak’ın Akra Bölgesinde

1916-1918 yıllarında şehit olmuş Osmanlı Türk askerlerinin mezarları

vardır.

Türk dünyasın hemen her kesiminde tuzun bereket kabul edilmesi gibi

Irak Türklerinde de tuz, bereket kabul edilir. Tuzun dökülmemesine özen

gösterilir. Kuzey Irak Türkmenleri nazara inanılır. Nazardan korunmak için,

içinde göz bulunan el resminin etkili olduğuna inanılır. Ayrıca nazardan

korunmak için muska takılır403. Kerkük Türklerinde ıssız ve gayri meskun

yerlerin güvenli olmadığı, buralarda cin bulunabildiği inancı vardır. Kuzey

398Kalafat, “Kerkük Yöresi Türkmenleri ve Türkmen Halk İnançları” s. 183. 399 Yaşar Kalafat ve Ahmet Doğan, a.g.e., s.31. 400 Kalafat, Balkanlardan Uluğ Türkistan’a Türk Halk İnançları II, s. 283. 401 Kalafat, “Türk halkları Arasında yaşayan hayat Sonrası İle İlgili inanışlar”, 60. Yılında İlim ve Fikir Adamı Kazım Kopraman’a Armağan, Ankara, 2003, s. 416. 402Kalafat, “Kerkük Yöresi Türkmenleri Halk İnançları”, s. 176. ( Hoyratlar Kuzey Iraktaki Esat Erbil adlı kaynak kişiden derlenmiştir.) 403 Yaşar Kalafat ve Ahmet Doğan, Kuzey Irak’ta Karşılaştırmalı Halk inançları, Ecdad Yayınları,Ankara 1995, s.14.

Page 106: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

106

Irak’ta eskiden çocuklara ismini genelde atası koyarken günümüzde doğan

çocuğun babası çocuğuna ismini koymaktadır. Zamanı geldiği halde

yürümeyen, yürümesi geciken çocuk Erbil ve Kırmanç Türkmenlerinde üç

cuma boyunca caminin önüne götürülür. Çocuğun ayak başparmakları birbirine

bağlanır. camiden ilk çıkan kişiye “Tu tu tu Bismillah” dedirtilerek bağ

açtırılır. Bu sayede çocuğun yürüyeceğine inanılır. Kuzey Irak’ta; Güneş’e,

Ay’a, Yıldızlara saygı vardır. Bunlara küfredilmez.

Irak Türkmenlerinde Hıdırellez coşku ile kutlanmaktadır. Hıdırellezde

kurban kesilmekte helva yapılmaktadır. Ambarlarda bereket getirdiğine

inanıldığı için at, öküz, koç, geyik boynuzlarından birisi asılır. Bu sayede

ürüne bereket geldiğine inanılır404.

4.3.3.3. İran Türkleri Halk İnançları

İran Türkiye’den sonra Türklerin en çok nüfusa sahip olduğu ülkedir.

İran’ın nüfusu 70 milyondur. Günümüzde İran’da yaklaşık 30 milyon Türk

nüfusu barınmaktadır. Türk nüfusu İran nüfusunun %40’ından fazlasını teşkil

etmektedir. Azerbaycan Türkleri: İran’ın Kuzeyinde yaşamaktadırlar. Nüfusları

20 milyon civarıdır. 107.000 kilometre karelik bir alanı kapsayan Güney

Azerbaycan’ın Tebriz, Erdebil Hoy, Urmiye, Selmas, Makü, Meraga, Astra,

Culfa, Merend, Halhal ve Hamedan şehirlerinde çoğunluklu olarak Türkler

yaşamaktadır. İran Türklerini; Azerbaycan Türkleri, Türkmenler, Halaçlar,

Kaşgaylar, Kazaklar, Afşarlar, Kaçarlar, Hamse Türkleri, Kengürlüler, Karailer,

Türkmenler, Horasani, Kengürlü, Bayat, Timurtaşlar, Kara Çorlu ve Sarulu

Türkleri oluşturmaktadır405. İran da yaşayan Türk toplulukları şunlardır:

• Kaşgaylar: 55 Aşiretten meydana gelmişlerdir. Güney İran’da Fars

Eyaletlerinde yerleşiktirler. Nüfusları iki milyon civarındadır. En önemli

boyları; Halaç, Bayat, Alibeklü, Seyl, And, Feyli, Kalbant, Falband,

Kaşguli Dereşuli, Muslu, Şeşbölüklü, Leşni, Caferbaylidir.

• Afşarlar: Nufüsları 1.8 milyon civarı olup daha çok Zencan, Ahvaz,

Horasan da yaşamaktadırlar.

404 Kalafat, Balkanlardan Uluğ Türkistan’a Türk Halk inançları II, Babil Yayınları, Ankara 2005, s. 279. 405 Kalafat, “İranlılık Paradikmasının Çöküş Süreci ve Güney Azerbaycan Milli hareketinin yükselişi”, 2023 Dergisi, Mart, 2005, s. 19.

Page 107: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

107

• Şahsevenler: Nüfusları 740.000 civarı olup İran’ın güney bölgelerinde

yaşamaktadırlar.

• Kaçarlar: 180.000 civarı nüfusa sahip olup Sovar, Saku, Melenderen’de

yaşamaktadırlar.

• Karapapahlar: Sulduz Eyaleti ile Soğukbulak civarında yaşarlar.

Nüfusları 180.000 civarında olup gelenek ve göreneklerinden hiç taviz

vermemişlerdir.

• Hamse Türkleri: Hamse Vilayeti ve Erdebil, Fars, Şiraz civarlarında

yaşamaktadırlar. Nüfusları 320.000 civarıdır.

• Kengürlüler: Tahran’ın Veramin ve Kum bölgelerinde yaşıyor olup

nüfusları 380.000 civarıdır.

• Karailer: Horasan Eyaletine bağlı yerleşim yerlerinde yaşarlar. Nüfusları

600.000 civarıdır.

• Türkmenler: Nüfusları iki milyon civarı olup İran’ın Türkmenistan

Cumhuriyeti sınırı tarafında yerleşmişlerdir. Yamut, Gölken, Salur, Sarık

boylarındandırlar.

• Ayrıca İran’da Horasani, Kengürlü, Bayat, Timurtaşlar, Kara Çorlu ve

Sarulu Türkleri yaşamaktadır406. Yaşar Kalafat’ın İran Türkleri

hakkında yaptığı halk inançları tespitleri şunlardır:

Kaşgayi Türkleri İran’da; İsfahan, Fars, Köhlükiye, Boyurahmet, Buşehir,

Huzistan bölgelerinde yaşamaktadırlar. Bu topluluk İran’da göçebe hayat

süren oldukça kalabalık bir Türk boyu’dur407. Sayıları net bir şekilde

bilinmemekle beraber 3 milyon civarı oldukları sanılmaktadır. Kaşgayiler,

İran’da yaşayan Azeri Türklerinin bir alt koludur408. Kaşgayi halk inançları

Anadolu Türklüğü ve Azerbaycan Türklüğü’nün çelikleşmiş şeklidir. İran’da

yaşıyor olan ve 800 yıllık tarihi geçmişi olan Kaşgayiler bugün itibari ile üçte

ikisi zoraki iskana tabi tutulmuştur. Diğerleri halen konar göçer hayatlarını

devam ettirmektedirler. At yetiştiriciliği, halıcılık ve el dokumacılığında ileri

406 Ali Güler, Suat Akgül ve Atilla Şimşek, a.g.e., s. 518. v.d. 407Kalafat, “Kaşgayı Türklerinde Sosyal Yaşam”, Yeni Düşünce, 16-22 Kasım 2001, S. 46,

s. 46. 408Kalafat, “Azerbaycan İran Bağlamında Güney Kafkasya’da Etno-Sosyal Yapı”, Avrasya

Dosyası (Azerbaycan Özel Sayısı), İlkbahar 2001, S. 1., s. 228.

Page 108: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

108

gitmişlerdir409. Kaşgayi adının nereden geldiği hususunda birkaç görüş

mevcuttur. Bunlar; Kaşgay adı iki kelimeden oluşmaktadır. Kaş ve Kayı Kaş;

akıncı birlik demektir. Kayı ise 24 Oğuz boyundan birisidir. İkinci görüş

Kaşgayiler’in atlarının alnı beyaz olduğu için Kaşgayi adını almışlardır.

Üçüncü görüşe göre Kaşgar şehri Kaşgayiler’in yaşadıkları ilk şehirdir

isimleri buradan gelmektedir410.

Kaşkayi Türkleri yemeklerini yer sofrasında yerler. Birkaç Kaşgayi

Türkü aynı tabaktan yemek yiyebilir. Yemekleri daha ziyade kurudur. Pilavı

elle yerler411. Kaşgayi Türklerinin konuştukları dil ise İstanbul ve Azerbaycan

Türkçesi ile benzerlikler göstermektedir. Ailenin en büyük çocuğu önce

evlenir. Büyük olan erkek çocuk evlenince baba ocağında baba ile beraber

kalır. Sonraki evlenen çocuklar ayrı evde kalırlar. Yeni evlenen çocuğa 3-5

davar verilir. İhtiyaçları için yağ, peynir türünden hayvansal gıdalar verilir.

Kaşgayi Türklerinin hayvancılıkla geçimlerini sağlıyor olmaları Kaşgayi

kadınlarını dokumacılığa yöneltmiştir. Kaşgayi Türklerinde töreler çok

önemlidir. Töreler yasa kabul edilir. Erkek çocuklar, mutlaka sünnet ettirilir.

Sünnet olmaya “Kişi olmak” denilir. Kaşgayilerde cami yoktur. İnançlıdırlar

fakat, ibadete pek fazla önem vermemektedirler. “Kurt” önemli olup,

özgürlüğün simgesi kabul edilir. Göçebe bir topluluk oldukları için hastane

kültürü de pek gelişmemiştir. Bu yüzden doğumlar genelde doğal olur. Kadınlar

doğum esnasında çoğu zaman çok acı çekmektedirler. Al basması inancına diğer

Türklerde olduğu gibi burada da rastlanır. Kadının bulunduğu çadıra iğne

çuvaldız gibi demirden nesneler batırılır412. Bu demirin al basmasından

koruduğuna inanıldığından dolayı yapılan bir uygulamadır. Yerikleme inancı

vardır. Yerikleyen annenin canının çektiği mutlaka temin edilir. Su çok

önemlidir. Gece su tulumunun ağzının açık kalmamasına azami özen gösterilir.

Su tulumun başına gece yaklaşılmaz yaklaşılması gerekiyor ise salavat

getirilerek yaklaşılır. Kan davası görülür. Özellikle kız istemediğ halde kızı

kaçıran oğlan mutlaka öldürülür. Yakın akraba ile (amca çocukları) evlenme

görülmektedir. Düğünlerde çeyiz sergilenmez. Sergilenmesi ayıp sayılır.

Bûluğa ermemiş çocuğun bir takım kuvvetleri olduğuna inanılır. Bu 409Kalafat, “Kaşgayı Türklerinde Sosyal Yaşam”, s. 47. 410 Kalafat, İran Türklüğü Jeokültürel Boyut, Yeditepe Yayınları, İstanbul 2005, s. 33. 411 Kalafat, a.g.e., s. 41. 412 Kalafat, a.g.e., s. 47.

Page 109: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

109

çocuklardan Güney Azerbaycan’da fala bakmak, hazine aramak, büyü bozmak

hususunda yararlanırlar413. Yağmur duasına Allah’ın duaları kabul etmesi

için genelde günahsız kabul edilen küçük çocuklar götürülür. Kuzular

koyunlardan ayrılarak bağrışmaları sağlanır. Bu sayede yağmurun

yağacağına inanılır.

Karapapah Türkleri: Kıpçak Türlerindendir. İran’da Salduz şehrinin; Ada,

Ar, Ağca Zeyve, Ağabeyli, Alagöz, Eminli, Oksar, Baranlı, Balıkçı,

Bayramboğa, Bayızara, Biçemli, Beyimgala, Peyecik, Tabiya, Demtezekenti,

Tezegala, Toppuzova, Çakal Mustafa, Çiyana, Hacıbağlı, Hacıpugruz,

Hacıhanlı, Halebi, Hınhına, Helefen, Helefli, Derbent, Demirci, Dilenciarlı,

Saksıtepe, Saral, Sungaer, Şirvanşahlı, Şirinbulak, Garna, Golat, Galacık,

Galalar, Garagasap, Kervansaray, Gamus, Köpekli, Közayran, Kerhiz,

Girdegayıt, Göl, Köhül, Gelevan, Memeli, Memiyent, Yadigar, Yunuslu

köylerinde yaşarlar. Sulduz şehri 190.000 nüfuslu olup nüfusun 100.000 ini

Karapapah Türkleri oluşturmaktadır. İran’a 1810-1825’li yıllarda gelip

yerleşmişlerdir. Karapapah Türklerinin sosyal anlamda yapılanması, Kaşgayi

Türkleri ile benzerlik göstermektedir. Kapapah Türklerinde yerikleme ve

aşerme inancı vardır. Balaya ismini babası koyar. Dişi çıkan çocuğa hedik

yapılır. Nevruz bayramı kutlanır. Nazara inanılır. Nazardan korunmak için

tuz yakılır. Nazar duası okunur. Gelin yeni evine gererken ayağının altına

kurban kesilir. Havaların kurak gitmesi üzerine kurban kesilir, yağmur duasına

çıkılır414.

Şahseven/ Elsevan Türkleri; İran’da Mugan bölgesinde yaşamaktadırlar.

Yaşadıkları bölgelerde; Parsabad, Bilsuar ve Germi şehirleri yer alır.

Şahsevenler Oğuz Türklerindendir. Onbirinci yüzyıldan beri bu bölgede

yaşamaktadırlar. Şah İsmail döneminde, Kızılbaş olarak bilinen Şahsevenlere;

Şahseven adını Şah Abbas vermiştir. Şahseven Türkleri inancına göre, gece ev

süpürülmez, dışarı çöp dökülmez. Misafirin ardından su dökülür. Sözlü

edebiyat çok gelişmiştir. Düğün merasimi ile ilgili olarak ayak açma, ayak bastı,

ağız açma uygulamaları görülür. Kına uygulaması vardır. Misafirin ardından su

dökülmesinin iyi olduğuna misafire hayır getireceğine inanıldığından misafirin

413Kalafat,“Birinci Uluslararası Azerbaycan Sempozyumu ve İkinci İran Seyahatı Notları” s. 16. 414 Kalafat, a.g.e., s. 90.

Page 110: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

110

ardından su dökülür415. Şahseven Türklerinde çocuğun göbeği düştükten sonra

hayırlı olsuna gidilir.

Gelin geldikten bir yıl sonra gelinin ayağı açılır. Bu uygulamaya “Ayak

Bastı416” denir. Evliler arasında boşanma görülmez. Evlenmiş çiftler ahde vefa

ile ömürlerini doldururlar. Bu da gösteriyor ki Şahseven Türklerinde aile çok

önemlidir.

Karakoyunlu Türkleri; Karakoyunlu Türkmenleri hakkındaki tespitler,

Dr. Gulam Hüseyin’in “Ilhıcı417” adlı eseri esas alınarak kaleme alınmıştır.

Karakoyunlu Türkmenleri ağırlıklı olarak Ilhıcı’da yaşamaktadırlar. Ilhıcı’nın

kelime anlamı “At bakıcısı” demektir. Bu yerleşim yeri Tebriz’e bağlı bir

yerleşim yeridir. Karakoyunlu Türkmenlerinin otağlarında, Hz. Ali’nin

çerçevelenmiş resimleri bulunmaktadır. Ehl-i Hak Karakoyunlu Türkmenleri

kendilerine, “Göron” derler. Göronlar bıyıklarının alt taraflarını kesmezler.

Bıyıkları ağızlarının giriş kısmını kapatır. Karakoyunlularda, nebi bayramı

büyük bir coşku ile kutlanır, bu bayramda olağanüstü içki tüketilir. Büyük

küçük herkes bugün içki içer. Hz. Ali’nin camide darp edildiği Ramazan’ın 19-

21. gününde namaz kılmak oruç tutmak mutlaka gerçekleşir. Karakoyunlu

Türklerinde çocuklar 15-16 yaşlarına kadar cem evlerine gitmezler. Ölenler

evde yıkanırlar. Mezarlıklar kutsal kabul edilir. Adak önemlidir. Adak adama

vardır. Adak hayvandan olduğu gibi maldan ve paradan da olabilmektedir.

Kiresunlu Türkleri: Çepni Türklerinden olup, İran’a Giresun yöresinden

geldikleri kanaati hakimdir. Şafidirler. Konuştukları dil Karadeniz Türkçesine

benzemektedir. Bu Türkler Azerbaycan’ın Salmaz, Hoy ve Urmiye Bölgeleri ile

Urmiye Gölü’nün batı taraflarında yaşamaktadırlar. Kiresunlu Türklerinde

nazara inanılır. Nazar için tütsü ve üzerlik yakılır. Halk inançları genel

olarak değerlendirildiğinde diğer Türk kavimleri halk inançları ile benzerlik

göstermektedirler418.

Avşar Türkleri: Makalede, Avşar Türklerinin yaşadıkları bölge ve

adlarının muhtevasına ait bilgi verilmemekle birlikte tespit edilen Avşar Türkleri

halk inançları şunlardır. İkinci çarşambada çocukların saçları, atların yeleleri

415 Kalafat, a.g.e., s. 102. 416 Gelini öz babası damadı ve yakın akrabaları ile birlikte eve yemeğe davet eder. Bu uygulamaya “Ayak bastı” denir. 417 Yerleşim yeri adıdır. 418 Kalafat, a.g.e., s. 136..

Page 111: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

111

ve kuyrukları kesilir. Bu uygulamanın hayrına inanılır. Avşar Türklerinde

nevruzda Şal sallama, şala hediye bağlama inanç ve uygulamaları vardır.

Nevruzda yumurta boyanıp yumurta dövüştürülür. Yılın ilk perşembe gecesi

Ber’at gecesi gibi kabul edilir. Bu gecede günahların bağışlanacağına inanılır.

Dualar edilir. Avşar Türklerinde, kına önemlidir. Bayram öncesi kızlar kına

yakınmaktadırlar419.

İsmaili Hazara Türkleri; Kuristan ve Karustan Bölgelerinde yaşarlar.

Hazar Türkleri, Hazar Devletini kuranlar olup, bugünkü Azerbaycan

Türklerinin atalarıdır420. İsmalili Türklerinde, İslamiyet öncesi Türk inanç

özellikleri belirgin bir şekilde gözlemlenebilmektedir. Hazara Türklerinde

çocuğa ismini pir koyar. Doğum esnasında kurban kesilir. Toplumsal problem

ve husumetleri pir çözer. Hac ibadeti önemlidir. Tek eşli evlilik yaygındır.

Toplum olarak konar göçer bir yapıya sahiplerdir. Et bol tüketilir, etli yemek

kültürleri gelişmiştir. Çocuğu doğup yaşamayan aileler, İmam-ı Rıza, İmam-ı

Hüseyin, İmam-ı Abbas’ı ziyarete giderler. Bu ziyaretgâhların dilekler kapısı

olduğuna inanılır .

Aşerme, hamile bir kadının hamileliğinin üçüncü ayından sonra canının

bir şeyler çekmesi anlamına gelmektedir. Aşeren kadının isteği yerine

getirilmelidir. Aksi halde çocuğun anne rahminde zarar görebileceğine inanılır.

İran’da ölen kişi için yaklaşık 40 cm. uzunluğunda bir çubuk alınır. Çubuk

boydan boya ikiye yarılır. Bu ağacın üzerine Kerbela’dan getirilmiş Hz.

Hüseyin toprağı dökülür. Üzerine “Lâ İlâhe İllallah Muhammedün Resulullah”

yazılır. Mevtanın koltuklarının altına konulur. Mahşer günü, bütün ağızlar

mühürleneceğinden ellerini kaldıran mevta ben buyum diyecektir421. Geçmişte

ölen yakınların durumları, görülen rüyanın durumuna göre yorumlanır. Ölen

kişiyi, sağ kalanlar iyi halde görmüşlerse kişinin öbür dünyada rahat olduğuna

inanılır. Aksi halde “Kişi öbür tarafta rahat değildir” inancı hakim olur.

Anadolu’da olduğu gibi nazara karşı gök boncuk takma ve nazar duası

okuma uygulaması vardır.

419 Kalafat, a.g.e., s. 148. 420 Kalafat, a.g.e., s. 159.v.d. 421Not: Bu uygulama araştırmamız esnasında yalnız İran Türklerinde rastladığımız bir uygulamadır.

Page 112: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

112

4.3.3.4. Afganistan Hazara Türkleri Halk İnançları

Hazara Türkleri, Afganistan’da yaşamaktadırlar. 1991 yılında BM

yardımı ile Afganistan’da yapılan sayımda Hazara Türklerinin Nüfusunun 6.5

milyon olduğu tespit edilmiştir. Afganistan’da Hazara Türkleri yoğun olarak,

Bamyan, Parvan, Kabil, Meydan, Gazne, Hor, Kunduz, Belh (Mezar-ı şerif)’te

yaşamaktadırlar422. Yaşar Kalafat’ın Hazara Türkleri halk inançları tespitleri

şunlardır:

Hamile kadınların karnındaki çocukların cinsiyetini tespit için bazı

uygulamalar yapılmaktadır. Hamile kadının kafasına, hamile farkında olmadan

hafif bir nesne konur. Konulan ön tarafa düşerse çocuğun erkek, arka tarafa

düşerse kız olacağına, inanılır423. Çocuğu olmayan kadınlar mezar-ı şerife

giderler. Burada bir hayvan kesilir. Kesilen deriye, çocuğu olmayan kadın

sarılır. Böylece, o kadının çocuğu olacağına inanılır. Ayrıca çocuğu olmayan

kadınlar Ahmet Yesevi türbesine de giderler. Burada, çocukları olması için dua

ederler.

Afganistan’da, tıraş edilen çocuğun başında ergeç denilen bir tutam kıl

bırakılır. Bu kıl adanmışlığın göstergesidir. Dolayısıyla çocuk yedi yaşına

gelinceye kadar kesilmez. Yedi yaşına gelince Kurban kesilir. Hoca tarafından

saç dua ile kesilir424. Hazara Türklerinde, çocuğu olmayan ailelerde çocuk

sahibi olabilmek için değişik uygulamalar yapılır. Çocuğu olmayan ailenin

çocuğunun olması için koyun ya da keçi kesilir. Çocuğu olmayan kadın,

kesilen keçinin derisine sarılır. Ayrıca, keçinin akciğeri ve bazı iç organları

kadının sırtına sarılır. Bu sayede çocuğu olmayan kadının çocuğu olacağına

inanılır425. Yine Hazaralar’da çocuğu olmayan kadına muska yaptırılır. Kadın

muskayı boynuna pamuktan yaptırılmış bir ip ile asar. Bu işlemden sonra

kadının analığa hazır hale geldiğine inanılır426.

Hazaralar’da sürekli kız çocuğu olup erkek çocuğu olmayan aileler son

kız çocuklarına cuma adını verirler. Cuma adında kız çocuğa erkek ismi

422 Ali Güler, Suat Akgül ve Atilla Şimşek, a.g.e., s. 521. 423 Kalafat, Kuzey Afganistan Türkleri (Özbek, Türkmen, Hazara, Kazak, Afşar) Ve Karşılaştırmalı Halk İnançları, Türk Dünyası Aştırmaları Vakfı, İstanbul 1994, s. 27. 424 Kalafat, “Balkan Türklerinden Örneklemelerle Halk İnançlarımızda “Saç””,Erciyes, Ocak 2002, S. 301, s. 6. 425Kalafat, “Afganistan Hazara Türk Halk İnançları”, Yeni Düşünce, 12-18 Ekim 2001,S. 41, s. 42. 426Kalafat, “Hazara Türk Halk İnançları”, Balkanlardan Uluğ Türkistan’a Türk Halk İnançları I. , s. 6.

Page 113: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

113

verilmesinin nedeni erkek çocuk arzulandığını göstermek içindir. Hazaralar’da

erkek çocukları yaşamayan aileler erkek çocukları doğunca çocuğa entari

giydirirler, küpe takarlar. Bazen de çocuğa çirkin bir isim koyarlar. Bu

uygulama ile çocuklarının yaşayacağına inanırlar427. Kırkı çıkmayan kadınlar et

yemezler. Kırklı çocuğunu yıkamazlar, böylece cinlerden korunduğuna

inanılır428. Hiç çocuğu olmayan aileler, çocuk sahibi olabilmek için, haram

yememiş nefsine hakim olan birisi olarak bilinen kişilerin kabirlerine ziyarete

giderler. Bu şahıslar dileğin Allah’a ulaşmasında köprü vazifesi görürler.

Hazara Türklerinde, çocuğa ismini büyükanne ya da büyükbaba verir.

Her ikisi de mevta ise, evin en yaşlı olanı doğan çocuğa ismini verir. Bazen

Kur’an-ı Kerim’in tesadüfen herhangi bir sayfası açılarak o sayfada geçen

isim konulur. Ad verme, doğumdan 3 yada 7 gün sonra olur. Hazar Türklerinde

çocuğun vücudunda doğuştan ben, hal varsa bu çocuğa; Haldar, Halmuhammet

adları konulur. Cuma günü dünyaya gelen çocuğa Cuma ismi konulması

yaygındır. Hazara Türklerinde ilk evladın dünyaya gelişinden sonra kurban

kesilerek komşulara dağıtılır. Doğan çocuk erkek ise Toy yapılarak eğlenceler

düzenlenir. Erkek çocuk daha çok muteberdir. Çocuk kırk günü doldurunca

beşiğe konulup beşiğin direğine kurt kemiği, çocuğun elbisesine ise kurt dişi

takılır. Hazarlar kurt dişinin çocukları nazardan koruduğuna inanırlar. Hazara

Türklerinde saç toyu uygulaması yaygın olarak görülmektedir.

Hazara Türklerinde, kırk inancı vardır. Kadın kırkı çıkıncaya kadar, et

yemez. Onun bulunduğu eve et getirilmez429. Kırkı çıkmamış anne 7 gün evin

dışından gelen yemeği yemez. Kırk gün doğum yapan kadının odasına ebeden

başkası girmez. Evde kırklı kadın olduğuna işaret olarak kapıya bir ip

bağlanır430. İlk çocuğun dünyaya gelişi önemlidir. Cinsiyet ayırt edilmeksizin

ilk çocuk doğunca koyun kesilir. Kesilen koyun komşularla yenilir. Koyunun

eti ikram edilirken mutlaka kemiksiz komşularla yenilir. Koyunun eti ikram

edilirken mutlaka kemiksiz olmalıdır. Kemikler derin bir çukur açılarak

gömülür. Çocuğa ad 7 gün sonra verilir. Ad verme önemlidir. Ad vermek için,

ad toyu düzenlenir.

427 Kalafat, a.g.e., s. 7. 428 Kalafat, Kuzey Afganistan Türkleri (Özbek, Türkmen, Hazara, Kazak, Afşar) ve Karşılaştırmalı Halk İnançları, s. 29. 429 Kalafat, Balkanlardan Uluğ Türkistan’a Türk Halk İnançları I., s. 9. 430Kalafat, “Afganistan Hazara Türk Halk İnançları”, s. 43.

Page 114: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

114

Hazara Türklerinde evlilik yaşı köylerde 18-20’dir. Başlık parası

uygulaması vardır. Şehirlerde evlenecek olan kızın kanaati sorulurken,

köylerde evlendirilecek kızın kanaati sorulmamaktadır. Yaşı geçmiş olup

talihlisi çıkmayan kızlar mollaya götürülür. Kısmetinin çıkması için hayır dua

alınır431.

Hazara Türklerinde kız isteme ile alınır. Erkek evinden damat adayının

babası yaşlıca sözüne itibar edilir kişilerle gidip kız evinden, “Allah’ın emri

peygamberin desturu” ile kızı ister. Kız evi, kızı vermeyi uygun bulur ise

düğün hazırlıklarına başlanır432.

Hazara Türklerinin şehirlerinde yaşayan kesiminde düğünler günümüzün

modern koşullarında adetleri eritmiş bir şekilde bir gecede yapılırken özellikle

köy kesiminde eski uygulama ve adetler devam etmektedir. Köylerde çeyiz

yapıp çeyiz sergileme adeti vardır. Düğünlerde uzaktan akrabalar davet edilir.

Son üç gün düğün çok kalabalık geçer. Düğüne davet edilip iştirak eden

davetliler hediyeler getirirler bu hediye getirmeye, “Şenek” denilir433. Kız

evinden kız at’a babası tarafından bindirilerek alınır. Damat kızı teslim aldıktan

sonra iki babası ile birlikte ki bunlardan birisi atı çeker diğeri def çalarak

damadın evine kadar damada eşlik ederler. Damat gelini yeni eve getirince

attan indirir. Gelinin babası geline bir mülk bağışlar. Geline şerbet ikram

edilir. Bundaki amaç evliliğin huzur dolu tatlı geçmesi içindir. Akşam damat

ve gelin için önceden hazırlanmış bir odada zifafa girilir. Kızın bekaret

perdesinin olması şarttır. Damat gerdek gecesi başarısız olmuş ise mollaya

muska yaptırılır. Çiftin ilk çocuklarının erkek olması için gelinin kucağına,

erkek çocuk oturtulur.

Ölüm ile ilgili olarak, Hazara Türklerinin inanışına göre insanın

ölümünden önce kemiklerin haberi olur. Her zaman iyilik yapan insanın kolay

kötülük yapan insanın zor öleceğine inanılır. Ağır hasta kişi ölmeden kısa bir

süre önce iyileşir. Bu iyileşmeye Ölüm iyiliği denilir434. Daha sonra hasta

ölür inancı vardır. Ölümün ardından cenaze yıkanıp cenaze namazı kılınarak

defnedilir. Ölümün 3, 7 ve 40. gününde hayratlar yapılır. Ölümün ardından ölü

431 Kalafat, “Hazara Türklerinde Oyunlar, Düğünler”, Yeni Düşünce, 19-25 Ekim 2001, S. 42, s. 40. 432 Kalafat, a.g.m., s. 41. 433Kalafat, “Afganistan Hazara Türklerinde Oyunlar, Düğünler” s. 41. 434Kalafat, Balkanlardan Uluğ Türkistan’a Türk halk İnançları I., s. 37. v.d.

Page 115: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

115

evinin kapısına siyah bir bez asılır. Ölü sahipleri siyah elbise giyerler.

Ölen kişinin ardından ağıtlar yakılır.

Hazara Türkleri, nazardan korunmak için evlerin girişine geyik veya

koç başları asarlar. Nazara karşı tütsü ve muska yapılır. Evlerde nazara karşı

üzerlik otu vardır. Evlerin girişine ise koç ve geyik başları asılır. Bu

uygulama ile nardan korunulduğuna inanılır435.

Hazara Türklerinde hayvancılık çok yaygındır. Hayvancılığın yaygın

olması hayvancılık ile ilgili inanışları da çoğaltmıştır. Hazaralar koyunun

cennetten çıktığına inanırlar. O yüzden koyunu döğmez, koyuna eziyet

etmez, koyunu aç bırakmazlar. Türbelere geyik boynuzu konulur. Yeni

doğan çocuğun beşiğine kurt dişi ve kurt kemiği takılır. Kurdun yol

göstericiliğine inanılır. Kumru kuşunun cennetten çıktığı kabul edilir. Onu

vuranın cezalandırılacağına inanılır.

Hazaralarda halk hekimliği yaygındır. Özellikle psikolojik rahatsızlığı

onlalar için çeşitli uygulamalar yapılmaktadır. Hasta olan kişiler için koyun

veya keçi kesilir. Kesilen hayvanın dalağı hasta kişinin karnının üstüne

konulur. Böylece hasta olanın iyileşeceğimne inanılır436. Hazaralar ev yılanını

kutsal sayarlar. Evden çıkan yılana dokunulmaz. Yarasa, tilki, baykuş gibi

hayvanlar uğursuz sayılırlar437.

Hazaralar, atalarının ruhlarını kutsal sayarlar. Onlar için cuma akşamları

Kura’n-ı Kerim okurlar. Hazaralar’da bayramlar önemlidir. Nevruz, Ramazan

ve Kurban Bayramları coşkuyla kutlanır.

Hazara Türklerinde birisi yolculuğa çıkarsa onun arkasından dua okunup,

arkasından su dökülür. Bu sayede gidilen yolun açık olacağına inanılır.

Hazaralarda iki kişi konuşuyor iken aralarından geçilmez. Geçilir ise aralarına

ihtilaf gireceğine inanılır. Hazara Türklerinde ocağa su dökerek ateş

söndürülmez. Bu şekilde uygulamalar ocağa saygısızlık olarak algılanır438.

Hazara Türklerinde evlerin girişinde kapının üstünde mutlaka bir raf vardır. Bu

rafta Kur’an-ı Kerim bulunur. Ayrıca, yeni doğum yapmış kadının kaldığı

odanın giriş kapısının üstünde de yine Kur’an-ı Kerim bulunur439.

435 Kalafat,”Hazara Türklerinde Oyunlar, Düğünler”, s. 42. 436 Kalafat, “Hazaralar’da Halk Kültürü” , Yeni Düşünce, 26 Ekim-1 Kasım 2001, S. 43, s. 44. 437 Kalafat, a. g. m., s. 44. 438 Kalafat, a.g.m., s. 47. 439 Kalafat, a.g.m. s. 43.

Page 116: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

116

Hazaralar, rüyada nar görmeyi nesil bereketi olarak kabul ederler.

Hazaralar cumartesi gününün bereketsiz ve hayırsızlığına inanırlar. Bu

yüzden, o gün evden dışarı süt çıkarılmaz. Çıkarılırsa evin bereketinin

kaçacağına inanılır. Hazaralar’da zamansız aynaya bakılmaz. Gece aynaya

bakmak uygun bulunmaz. Afganistan Türklerinde ziyarete gidenler, dua

etmeden önce mutlaka toplu halde yemek yerler. Yemekten sonra Allahın

sevgili kulu kabul ettikleri yazan zat’a istinaden dilek ve temennide

bulunurlar440.

Gözün seyrimesi ile ilgili inanış da vardır. Sağ göz seyrirse iyiye, sol

göz seyrirse kötüye işaret olarak algılanır. Hazaralar’da her ayın başında Ay

hilal haline gelince durup herkes dua eder. Aynaya zamansız bakılmaz

özellikle geceleri aynaya bakmak iyi bulunmaz441. Nazara inanılır. Nazardan

korunmak için siyah ve bayaz ip bükülüp, çocuğun omzuna asılır. Böylece

çocuğun nazardan korunduğuna inanılır.

440 Kalafat, “Doğu ve Batı Halk İnançlarında Dua”, Serhat Kültür, Aralık 2004, S. 18, s. 17. 441 Kalafat, Balkanlardan Uluğ Türkistan’a Türk Halk İnançları I., s. 53.

Page 117: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

117

BEŞİNCİ BÖLÜM SONUÇ VE ÖNERİLER

SONUÇ

Dünyada, Türkler 210 milyona yaklaşan nüfusları ile, büyük ve önemli

bir güç teşkil etmektedir. Ancak, bu gücü oluşturmada siyasi ve coğrafi engeller

söz konusudur. Siyasi ve coğrafi engellere rağmen, dünya Türklerini bir araya

getirebilecek ve bir arada tutabilecek ortak unsurlar mevcut olup, bunlar; dil,

din, soy birliği, tarih, kültür ve halk inançlarıdır. Gücünü tarihin derinliklerinden

alan, kökte bir olup dünyanın değişik yerlerine dağılmış, Dünya Türklerinin

kültürel özellikler alanında ayniliği söz konusudur.

Türk kültürü, halk inançları birikimi ile büyük ve köklü bir özellik taşır.

Türk Kültürünün alt kolu olan Türk halk inançları; Türk tarihinden, Türklerin

yaşam coğrafyasından, Türklerin diğer dünya milletleri ile olan ilişkilerinden

ortaya çıkmıştır. Bundan dolayıdır ki, Türk Halk inançları hayatın her alanı ile

zengin bir özellik taşımaktadır.

Yaşar Kalafat’ın eserlerinden yola çıkarak, halk inançları tespitlerini

yaptığımız, Dış Türkler; siyasi, coğrafi, dini, sayısal, iktisadi, fenni özellikleri

farklılık arz etmesine rağmen, bu çalışmanın sonucunda, halk inançlarına

yönelik değerlendirmede; Hıristiyan Gagauz Türklerinden Musevi Karay

Türklerine, Müslüman Azeri, Özbek, Türkmen, Kırgız Türklerine, Bağımsız

Azerbaycan Türklerinden Özerk Dağıstan Türklerine, azınlık halinde yaşayan

Ahıska Türklerine, Nogay Türklerine, Nüfus açısından kalabalık olan

Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan Türklerinden nüfus açısından az olan

Hazara, Pomak, Kiresunlu, Karapapak Türklerine kadar Kafkasya’da yaşayan

Türklerden Orta doğu Türklerine, Akdeniz’de yaşayan Türklerden

Karadeniz’in kuzeyindeki Türklere kadar hepsinin Halk İnançlarının ana

unsurlarında ortak paydaya sahip olduğu görülmektedir.

Dış Türklerin halk inançları, doğum hususunda; hayatın bir parçası olan

doğum ile ilgili olarak öncesi, esnası ve sonrasında hamile olan kadının

çocuğunun doğmadan önce cinsiyetinin belirlenmesi uygulamaları, hamileliğin

üçüncü ayından sonra aşerme inancı, aşerme sonucunda canı türlü yiyecekler

çeken kadının isteğinin temin edilmemesi sonucu, çocuğun kusurlu doğacağı

inancı, doğum esnasında doğumun kolay geçmesi için yapılan uygulamalar,

çocuğun kırklanması, çocuğun ilk saçının kesilmesi, ilk dişinin çıkması, sünnet

Page 118: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

118

ettirilmesi ile ilgili uygulamalar, çocuğu olup da doğduktan sonra yaşamayan

ailelerin çocuklarının ölmemesi için yaptıkları uygulamalar aynıdır.

Türk Halk inançlarında, evlenme ile ilgili olarak; kız istemeye gidilmesi,

kız isteyenin köyün veya ailenin en yaşlısı olması, kız isteme esnasındaki

uygulamalar, kızın rızasının alınması, erkek evladın ailesine karşı evlenmek

istediğini söyleme yöntemleri, evlilik hazırlıkları, düğün esnası uygulamalar,

kızın annesinin evinden çıkarken yapılan uygulamalar, gelinin yeni evine

gelirken bereket getirmesi için gelinin ayağına kurban kesilmesi, geline testi

kırdırılması, gelinin başından aşağıya buğday dökülmesi, gelinin yeni evine

geldikten sonra büyüklerinin yanında saygısının göstergesi olarak konuşmaması,

eşine ismi ile hitap etmemesi aynıdır.

Türk halk inançlarında, ölüm ile ilgili olarak; ölünün gömülmesi,

gömülmesinden önce ölünün yıkanması, ölünün ardından ağıtlar yakılması.

Ölümün 3, 5, 7, 40, 52. ve seneyi devriyesinde yemek verilmesi, ölü gömmeye

gidildikten sonra eve dönerken aynı yoldan gelinmeyip başka bir yoldan

gelinmesi uygulamaları aynıdır.

Türk Halk inançlarında, diğer inanışlar ile ilgili olarak; nazara inanılması,

nazar değdiğine inanılan çocuğa üzerlik tütülmesi, muska yapılması, çocuğun

hocaya götürülüp okutulması, bereketle ilgili olarak ambarlara kilerlere nazar

boncuğu asılması, kedinin işe gidenin önünden geçmesi sonucu o gün işin iyiye

gitmeyeceğine inanılması, baykuşun ötmesinin iyiye yorulmaması, köpeğin

ulumasının kötü haberin müjdecisi olduğuna inanılması aynıdır.

Bununla birlikte, türbe ziyaretlerinde, ziyaret edilen yeri vesile ederek

çocuğu olmayanın çocuk dilemesi, nasibi olmayanın kısmetinin açılmasını

dilemesi, Yağmur yağmayıp mevsim kurak gidince yağmur duasına çıkılması

bu dua ile yağmurun yağacağına kuraklığın ortadan kalkacağına inanılması

bütün Türk kesimlerinde görülen ve yapılan bir uygulamadır.

Görüldüğü üzere; Türkler hangi coğrafyada ve siyasi otorite altında

yaşıyor ve nüfusları ne kadar olursa olsun, yaşattıkları kültürlerinin bir parçası

olan halk inançları ve buna bağlı olarak uygulamaları aynıdır.

Bu özellikler, “Üst Kimlik” olan “Türklük” oluşumu için birleştirici

unsurlardır. Halk kültürünün ortak paydaları sayesinde, Türk Kimliği ortaya

konulup, ayağa kaldırılabilir. Bu noktada, Türklüğü bir bütün kabul etmek

gerekmektedir. Bütünlükten kasıt coğrafi bütünlük değil, “kültür ve ülkü

Page 119: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

119

birliği”dir. Dünya iletişim çağını yaşarken, iletişim araçları sayesinde kültürel

kimliği keşfetmeli, iletişim araçları ile yaymalı, olayların böldüğü tarih içinde

yer alan ortak Türk Kültürü etrafında birleşilmelidir.

ÖNERİLER

• Dünyada önümüzdeki yıllarda, Türk Dünyasının yerini belirlemede Türk

doğmuş, Türk olmuş olmak yetmeyecektir. Tarihini, dilini, kültürünü bilen,

kültürel dayanışma içerisinde Türk nesli yetiştirmeye ihtiyaç vardır. Bu

amaçla Türklerin dünyaya yeniden bir vizyon kazandırması, Türk

Kültürünü, Türk nesillerine aktaracak politikalar üretilmesi gerekmektedir.

• Türk Mitolojisi, Türk Kültürü ve Türk halk inançları için çok önemlidir.

Türk Dünyası Türk mitoloji sözlüğünden yoksundur. Dünyada yaşayan

Türklerle müşterek bir, “Türk Mitolojisi Sözlüğü” hazırlanmalıdır.

• Halk Kültürü, milli kültür hafızasının bayrağıdır. Aynı zamanda halk

kültürümüze sahip çıkmakla, emperyalist kültürlerin kültürümüzü dejenere

etmesi de önlenmiş olmaktadır. Halk kültürü çalışmalarına ağırlık verilip

yeni nesillere kimliğimiz ve kimdiğimiz özümsetilmelidir. Bu

sahiplendirmeye İlköğretim okulları başlanılmalı, İlköğretim okulları ders

müfredatına “Türk Kültürü” adlı ders, zorunlu ders olarak konulmalıdır.

• Halk Kültürü, fert sayısı kadar tirajı olan bir yazısız kaynaktır. Bu kaynağı

iyi kullanmalı, Dünya Türklerini halk kültürlerinin ortak paydaları etrafında

toplayıp birlik edip, dirlik edip, kuvvetli kılmak için görsel ve yazılı

medyadan etkin olarak faydalanılmalıdır.

• Dünya Türkleri; Türk Dünyasını, Türk Kültürünü araştırıp inceleyen

muhtelif Türk kesimler arasında bilgi sirkülasyonunu sağlayan Uluslararası

bir strateji merkezinden yoksundur. Merkez olmayınca, Türk dünyası,

strateji de üretememektedir. Bir “Türk Dünyası ve Kültürü Strateji Merkezi”

kurulmalı, bu merkezle Türklerin fikirde ve işte birliği sağlanmalıdır.

• Türklüğe ait; bilgiyi, birikimi ve kültürü en iyi şekilde yaymak bilgili ve

eğitimli Türk gençleri yetiştirmekten geçer. Bağımsız Türk Cumhuriyetleri,

Özerk ve azınlık halde yaşayan Türkleri eğitim alanında desteklemelidir.

Aynı zamanda Türk Dünyasında bilgi sirkülasyonunu sağlamak için,

“Alfabe Birliği” sağlanmalıdır.

Page 120: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

120

• Türk dünyasının iyi bilinip, ortaya çıkarılmış kültürel kimliği, Türk

Dünyasının sorunlarının çözümünü kolaylaştıracaktır. Bu amaçla, Türk Milli

kültürel değerlerinin iyi bilinmesi yabancı emperyalist politikaların Türk

Dünyası coğrafyasında yayılmasını önleyici etken alacaktır. Bu amaçla Türk

kıültürünün öğrenilmesi ve öğretilmesi için başta üniversitelerimiz olmak

üzere tüm eğitim kurumlarımız, sivil toplum örgütlerimiz üzerlerine

düşenleri yapmalıdırlar.

• 21’inci Yüzyılın, Türklerin asrı olması için, bugün dünya dengesini elinde

tutan emperyalist güçlerin uykusunu kaçıran Türk Dünyası, bunun bilincine

varıp, fikir ve kültürel özelliklerinde birleşmelidir.

• Türk Üniversitelerinde, Halk İnançları ve Folklor bölümleri kurularak

buralarda diğer ülkelerde yaşayan Türk gençlerinin eğitilmesi sağlanmalıdır.

• Türk Kültürünün ve halk inançlarının karşılıklı tanıtımı için, sempozyum ve

paneller düzenlenerek, Dış Türklerle kaynaşma sağlanmalı ve bu konuda

akademik çalışmalar yaygınlaştırılmalıdır. Türk kültürünü tanıtıcı, Dünya

Türklerinin ortak katılımını sağlayan uluslararası Türkoloji sempozyumları

düzenlenmeli, bu sempozyumlarda Türk Kültürünü ileri götürücü kararlar

alınmalıdır.

• Günümüzde savaşlar ilkin, kültürler alanında başlamaktadır. Kültür savaşını

kaybeden toplumlar, önce kendi kimliklerini sonra siyasi ve ekonomik

özelliklerini kaybetmekte ve tarih sahnesinden çekilip yok olmaktadırlar.

Yok olmamak, bugünden daha iyi bir duruma gelmek için, “Türk Üst

kimliği” etrafında bütünleşme sağlanmalıdır.

• Kültür Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, TİKA, TRT; Anadolu ve Dış

Türklerin birbirini tanıması ve birbiri ile kaynaşmasında daha etkin rol

oynamalı, Atatürk ilke ve inkılâpları ile Atatürk’ün, Dış Türklere bakışı bir

model olarak ortaya konulmalıdır. Atatürk “Türkiye Cumhuriyetinin

temeli Kültürdür” demiştir. Dünya Türklerini de birleştiren unsur, “Dünya

Türk Kültür kimliği” olmalıdır. Bu noktada dili, tarihi, fikri ön plana

çıkarmalı, TRT genel müdürlüğü de bu konuda üzerine düşen misyonu

yayınları ile yerine getirmelidir.

• Türk kültürü, günümüzde istenilen düzeyde, “kültürü yaşatanlar” tarafından

bilinmemektedir. Türk Kültür Kimliği, bilimsel araştırmalarla tespit edilip,

Page 121: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

121

tespit edilen Türk kültür değerleri yayımlanmak suretiyle, Türklerin

kimliklerine bilinçli bir şekilde sahip çıkmaları sağlanmalıdır.

• Dil, kültürün taşıyıcısıdır. Türk Dünyasının muhtelif kesimlerinde kullanılan

muhtelif lehçelerin gözden geçirilmesi ve ortak bir noktada buluşulması için,

Türk Dil Kurumu yapısında, bir “Türk Dünyası Dil ve Kültür Kurumu”

kurulmalıdır.

• Türk devletleri ve özerk cumhuriyet/ özerk bölgeler arasında, iletişim ve

etkileşimi arttırmak için TRT Genel Müdürlüğü, Dış Türkler ile Anadolu

Türkleri arasında kültürel bağı kuvvetlendirici, Dış Türkleri, Anadolu

Türklerine ve birbirlerine, Anadolu Türklerini de dış Türklere tanıtıcı

yöresel, bölgesel ve ulusal programlar hazırlanmalı ve bu programlar bütün

Türk kesimlerine ulaştırmalıdır. Ayrıca, Türk Cumhuriyetlerine giriş

çıkışlar karşılıklı anlaşmalarla kolaylaştırılmalı, üniversiteler karşılıklı

işbirliğine girip,öğrenci değişimi suretiyle istihdamı sağlamalı, özellikle

açılan Türkoloji enstitülerinde öğrenciler karşılıklı ihtisaslaştırmalıdır.

• “Türk Dil Bayramı” yada “Türk Günü” düzenlenmeli bu günler her yıl

farklı bir Türk kesiminde geniş katılımla kutlanmalıdır. Türk Dünyasının

hemen hepsinde büyük bir çoşku ile kutlanan Nevruz Bayramı, Dünya

Türklerinin ortak katılımları ile kutlanmalı her yıl farklı bir Türk

Cumhuriyetinde bu bayram ortaklaşa kutlanarak, Türk halklarının

birbirlerini tanıması sağlanmalıdır.

• Kültürel amaçlı geziler ve sportif faaliyetler düzenlenmeli, bu sayede Türk

kesimlerin birbirlerini daha yakından tanıması sağlanmalıdır.

Page 122: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

122

KAYNAKÇA A) KİTAPLAR 1. ANADOL, Cemal ve ABBASOVA, Nazile, Türk Kültürü ve Medeniyeti,

İstanbul, 2002.

2. AVŞAR, Zakir ve SOLAK Ferruh, Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri, Vadi

Yayınları, Konya, 1998.

3. AYAZ, Aytaç, Dr. Yaşar Kalafat’ın Hayatı, Çalışmaları ve Eserlerinin

Bibliyografyası, Elazığ 2003, Yayımlanmamış Lisans Tezi.

4. BAYKARA, Tuncay, Türk Kültürü Araştırmaları, Akademi Kitapevi,

İzmir, 1997.

5. BİLGESEVEN, A. Kurktan, Türk Milletinin Manevi Değerleri, Orkun

Yayınevi, İstanbul, 1984.

6. BORATAV, Perlev Naili, Türk Halk Edebiyatı, Gerçek yayınları,

İstanbul, 1978.

7. Büyük Türk Sözlüğü, Muharrem Ergin, İstanbul 1985.

8. CAFEROĞLU; Ahmet, Türk Kavimleri, Enderun Kitabevi, İstanbul, 1988.

9. ÇEÇEN, Anıl, Türk Devletleri, Yeni Avrasya Yayınları, Ankara, 2003.

10. ÇELİK, Ali, İslam’ın Kabul veya Reddettiği Halk İnançları, İstanbul,

1995

11. DİKİCİ; Mehmet, Türklerde İnançlar ve Din, Akçağ Yayınları, Ankara

2005.

12. EVLİYAOĞLU; Sait, Türk Halk Bilimi, Ankara, 1988.

13. FIĞLALI, Ethem Ruhi, Geçmişten Günümüze halk İnançları İtibariyle

Alevilik-Bektaşilik, Türk Halk kültürü Araştırmaları Vakfı, Ankara, 1994.

14. GÖKALP, Ziya, Türkçülüğün Esasları, İnkılâp yayınları, İstanbul, 2001.

15. GÖKSEL, Burhan, “Kültür”, Milli Kültür Dergisi, Mart 1987, S. 56, s.96-

106.

16. GÜLER, Ali, AKGÜL, Suat ve ŞİMŞEK, Atilla, Türklük Bilgisi, Türkar

Yayınları, Ankara 2001.

17. GÜNAY, Ünver ve GÜNGÖR, Harun, Türk Din Tarihi, Laçin Yayınları,

Kayseri, 1998.

18. GÜNGÖR, Harun ve ARGUNŞAH, Mustafa, Gagauz Türkleri (Tarih, Dil,

Folklor ve Halk Edebiyatı), Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 2002.

Page 123: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

123

19. GÜRSOY,Emine, ŞAHİN, Naskali, Bağımsızlığının 10. yılında Türk

Cumhuriyetleri, SOTA Yayınları, Netherlands, 2003.

20. Hilmi Ziya Ülken, Sosyoloji Sözlüğü, İstanbul 1969

21. İLHAN, Suat, Türk Devrimi ve Türk Dünyası, Atatürk Araştırma

Merkezi yayını, Ankara, 2001.

22. İNAN, Abdülkadir, Tarihte ve Bugün Şamanizm, Türk Tarih Kurumu

Yayınları, Ankara, 2000.

23. KAFESOĞLU, İbrahim, Türk Milli Kültürü, Ötüken Yayınları, İstanbul,

2004.

24. Kafkasya ve Azerbaycan’ın Dünü-Bugünü-Yarını, Harp Akademileri

Komutanlığı,Harp Akademileri Komutanlığı Basımevi, İstanbul 1995.

25. KARADAĞ, Metin ve KAYA, Azat, Halk Bilimine Giriş, Akademi

Yayınları, Balıkesir, 1995.

26. KARAKOÇ, Ercan, Atatürk’ün Dış Türkler Politikası, IQ yayınları,

İstanbul, 2002.

27. KODAMAN, Bayram, Cumhuriyetin Tarihi-Fikri Temelleri ve Atatürk,

SDÜ Yayınları, Isparta 2002.

28. KÖSEOĞLU, Nevzat, Türk Kimliği ve Türk Dünyası, Ötüken yayınları,

İstanbul 1998.

29. ------- Türk Dünyası Tarihi ve Türk Medeniyeti Üzerine Düşünceler,

Ötüken Yayınları, İstanbul, 1991.

30. Muharrem Ergin, Türkiye’nin Bugünkü Meseleleri, İstanbul 1975

31. MURATOĞLU Malik, KALAFAT Yaşar ve TÜRKEROĞLU, Cevdet,

Özbekistan-Anadolu Karşılaştırmalı Türk Halk İnançları, Türk

Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayını, İstanbul, 1996.

32. Orhan Hançerlioğlu, Felsefe Sözlüğü, İstanbul 1997, s. 151.

33. ÖGEL, Bahaeddin, Türk Kültürünün Gelişme Çağları, Türk Dünyası

Araştırmaları Vakfı Yayını, İstanbul 1988.

34. ÖZAKPINAR; Yılmaz, İslam Medeniyeti ve Türk Kültürü, Ötüken

Yayınları, İstanbul, 2003.

35. ÖZDAĞ, Muzaffer, Türkiye ve Türk Dünyası Jeopolitiği Üzerine, ASAM

Yayınları, Ankara, 2001.

36. SARAY, Mehmet, Kazakların Uyanışı, TİKA Yay., Ankara, 2004.

37. ------- , Modern Kırgızistan’ın Doğuşu, TİKA Yay., Ankara, 2004.

Page 124: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

124

38. -------, Yeni Türk Cumhuriyetleri Tarihi, Türk tarih Kurumu, Ankara,

1999.

39. TURAN, Şerafettin, Türk Kültür Tarihi, Bilge yayınevi, İstanbul 1994.

40. TANYU, Hikmet, İslamlıktan Önce Türklerde Tek Tanrı İnancı, AÜ.

İlahiyat fakültesi Yayını, Ankara, 1980.

41. TURAN; Şerafettin, Türk Kültür Tarihi, Bilge yayınevi, İstanbul, 1994.

42. TÜRKDOĞAN, Orhan, Milli Kimliğin Yükselişi, Alfa Yayınları, İstanbul,

1999.

43. Türkiye ve Türk Dünyası, Harp Akademileri Komutanlığı, Harp

Akademileri Komutanlığı Basımevi,İstanbul 1997.

44. V. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi Gelenek Görenek

İnançlar Seksiyon Bildirileri, Kültür bakanlığı Yayını, Ankara 1997.

45. Yeni Türk Ansiklopedisi, C. 5, Ötüken yayınları, İstanbul, 1995, s. 1835.

46. YILMAZ, Hasan ve KAŞIKÇI, Arastan Volga’ya Kafkaslar, TÜRKAR

Yay., Ankara, 2002.

47. --------, Karadeniz’in Öte yakası, TÜRKAR Yay., Ankara, 2002.

48. --------, Nihat, Sibirya’dan Baltık’a Öteki Türkler, TÜRKAR Yay.,

Ankara, 2004.

49. --------,Tanrı Dağlarından Malazgirt’e, TÜRKAR Yay. Ankara, 2002.

50. Yılmaz, Salih, "Karakalpak Türkleri ve Bugünkü Karakalpakistan",

Yeni Türkiye - Türk Dünyası Özel Sayısı II, a.g.e., s. 1325-1326.

51. ZEYBEK, Yunus, Acaristan ve Acaralar, Ankara, 2001.

52. KALAFAT, Yaşar, Kuzey Azerbaycan-Doğu Anadolu ve Kuzey Irak’ta

Eski Türk Dini İzleri, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1998.

53. ------ Karşılaştırmalı Bayır Bucak Türkmen Halk İnançları, Bayır

Bucak Türkleri Dayanışma Derneği Yayını, Ankara 1996.

54. ------, Kırım Kuzey Kafkasya Sosyal Antropoloji Araştırmaları, ,

ASAM Yayınları, Ankara, 1999.

55. ------, Güney Kafkasya Sosyal Antropoloji Araştırmaları, ASAM

Yayınları, Ankara, 2000.

56. ------, Makedonya Türkleri (Türkmenler, Torbeşler, Türkbaş, Çengeriler ve

Yörükler) Arasında Yaşayan Halk İnançları, TDAV Yayınları (Türk

Dünyası Araştırmaları Vakfı), İstanbul, 1994.

Page 125: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

125

57. ------, Balkanlar’dan Uluğ Türkistan’a Türk Halk İnançları I. ,

Kültür Bakanlığı Yayınları , Ankara 2002.

58. ------, Türk Dünyası Halk İnançları Teori ve Metot, Türk Ocakları

Trabzon Şubesi Yayını, Trabzon 2001.

59. ------, Kuzey Afganistan Türkleri (Özbekler-Türkmenler- Hazarlar-Afşarlar-

Kazaklar) ve Karşılaştırmalı Halk İnançları, Türk Dünyası Araştırmaları

Vakfı Yayını , İstanbul 1994.

60. ------, Güney Türkistandan Türkiye’ye Meseleler ve Türk Milli

Kimliği, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayını, İstanbul 1995.

61. ------, Doğu Anadolu’da Eski Türk İnançlarının İzleri, Atatürk Kültür

Merkezi Yayını, Ankara 1999.

62. ------, Bakü-Ceyhan Kültür Hattı, ASAM Yayınları, Ankara 2000.

63. ------, ABAY’ın 150. Yılında ipek Yolu Güzergâhları, Ecdat Yayınları.

Ankara 1997.

64. ------, İran Türklüğü Jeokültürel Boyut, Yeditepe Yayınları, İstanbul

2005.

65. ------, Altaylar’dan Anadolu’ya Kamizm Şamanizm, Yeditepe Yayınları,

İstanbul 2004.

66. ------, Balkanlar’dan Uluğ Türkistan’a Türk Halk İnançları II., Babil

Yayınları, Ankara 2005.

B) MAKALELER

1. DÖNMEZ, Yusuf , “Türk Dünyasının Coğrafyası”, Türk Dünyası Özel

Sayısı Mayıs-Haziran 1997, S. 15, s. 60-73.

2. ERKAL, Mustafa, “Kültürel Kimlik ve Türk Kimliği”, Türk Dünyası Özel

Sayısı, Mayıs-Haziran 1997, S. 15, s. 396-402.

3. GÜNGÖR, Harun, “Eski Türk Dininin İsimlendirilmesi Üzerine”, Ümran

Günay Armağanı, Ankara, 1996, s. 34-38.

4. GÜNGÖR, Erol, “Cumhuriyet Devrinde Türkiye’nin Kültür Politikası”,

Milli Eğitim ve Kültür Dergisi, C. 2, S. 8, Şubat 1981, s. 3-14.

5. GÜRBÜZ, Yılmaz,“Milli Kültür Güldestesi (Türk Milliyetçiliğine Göre

Kültür)”, Milli Eğitim Kültür Dergisi, Y. 7., S. 33, 34, 35. , s. 16-24.

6. KUZGUN, Şaban, “İslam’dan Önceki Dönemlerde Türklerde Din…

Atalarımız Şamanist Değildi” Tarih Düşünce, Mart 2000., S. 200, s. 22-35.

Page 126: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

126

7. KAFESOĞLU, İbrahim, “Eski Türk Dini”, Tarih Enstitüsü Dergisi, S. 3,

(Ayrı basım) İstanbul 1973.

8. YILMAZ, Salih, "Karakalpak Türkleri ve Bugünkü Karakalpakistan",

Yeni Türkiye - Türk Dünyası Özel Sayısı II, Temmuz-Ağustos, 1997, s.

1325-1326.

9. KALAFAT, Yaşar, “Afganistan Türkleri Hazaralar’da Halk Kültürü”,

Yeni Düşünce, 26 Ekim-1 Kasım 2001, S. 43, s. 44-49.

10. -------,“Afganistan Hazara Türklerinde; Oyunlar Düğünler”, Yeni

Düşünce, 19-25 Ekim 2001, S. 42, s. 38-43.

11. -------,“Ahmet Yesevi’den Hacı Bektaşi Veli’ye Günümüz Temel Meseleler

ve Horasan Erleri II.”, Erciyes, Şubat 2000, S. 260, s. 4-5.

12. ------,“Bazı Kültür Kodları İtibari İle Rumeli Anadolu Türkleri;

Karşılaştırmalı Halk İnançlarında Haklaşmak-Helallaşmak”, Erciyes, Mart

1999, S. 255, s. 9-11.

13. ------,“Altay Dini Hayatını Anadolu Türk Kültürü İtibari İle Önemi”,

Erciyes, Mart 2000, S. 279, s. 10.

14. ------,“Altay Komünizminin Anadolu Türk Halk İnançlarındaki İzleri”,

Erciyes, Haziran 2000, S: 270, s. 22-24.

15. ------,“Anadolu ve İran’da Karşılaştırmalı Halk İnançları, Azerbaycan I.”

Uluslararası Sempozyumu Bildirileri, Atatürk Araştırmaları Merkezi Yay,

Ankara 1998, s. 115-122.

16. ------,“Halk Kültüründen Milli Kimliğe”,Orta Karadeniz Kültürü, Ankara

2005, s.199-201.

17. ------,“Azerbaycan Halk Sufizmi ve Lenkeran Folklor Müşaveresi”, Türk

Dünyası Araştırmaları, Şubat, 1998, S. 112, s. 61-86.

18. ------,“Azerbaycan-İran Bağlamında Güney Kafkasya’da Etno-Sosyal

Yapı”, Avrasya Dosyası (Azerbaycan Özel Sayısı), İlkbahar 2001, C.7, S. 1,

s. 221-249.

19. ------,“Dünya Türk Gençleri Kongresi ve Romanya Türk-Tatar Halk

İnançları”, Doğumunun 65. Yılında Prof. Dr. Tuncer Baykara’ya

Armağan, IQ Yay. İstanbul 2006, s. 304-323.

20. ------,“Baksicilik”, Erciyes, Mart 2000, S. 267., s. 2.

21. ------,“Saha Türkleri İnanç Sistemi”, Erciyes, Nisan 2000, S. 268, s. 13-

14.

Page 127: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

127

22. ------,“Bölgesel ve Siyasal Yapılanmada Kars Halk Kültürünün Önemi”,

Kars Ardahan, Iğdır illerinde Tarih, Kültür ve Ekonomi Sempozyumu, KAI-

Bir Yay. Ankara 2004, s. 173-176.

23. ------,“Başkurt Adının Türk Hal İnançlarındaki Yeri”, Türk Dünyası

Tarih ve Kültür Dergisi, Eylül 2003, S. 201,s. 43-46.

24. ------,“Başkurt Adının Türk Halk İnançlarındaki Yeri”, Erciyes, Mart

2003, S. 315, s. 4-5.

25. ------,“Türkmen Dünyasında Karşılaştırmalı Halk İnançları Çerçevesinde

Karakeçili Türkmenleri”, Erciyes, Kasım 2000, S: 275, s. 19-23.

26. ------, “Çuvaşistan-Başkurdistan-Tataristan”, Türk Dünyası Araştırmaları,

Nisan 1998, S. 113. s. 69-88.

27. ------, “Dedem Korkut Yurdu Bayburt Yöresinde Ulucanlar”, IV. Türk

Dünyası Yazarları Kurultayı, İLESAM ve Kazakistan İlimler Odası

Başkanlığı Yayını, Ankara 1998, s. 211-216., Milli Folklor, Bahar 1999, S.

41, s. 57-60.

28. ------,“Doğu Batı Bağlamında Türk Halk İnançlarında Dua”, Erciyes,

Mart 2004, S. 315, s. 316-328.

29. ------ “Eski Türk Dininin İsimlendirilmesi Başlıklı Yazıya Dair”,

Erciyes, Şubat 1997, S. 230, s. 13-14.

30. ------,“Edige Destanında Olağanüstü Tipler”, Prof. Dr. Ahmet Bican

Ercilasun Armağanı, Selçuk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü

Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Bahar, 2003, S: 13, s. 345-353.

31. ------,“Farklı Dini İnançları Mensubiyet İtibari İle Türk Halk İnançları

Çalışmalarında Teori ve Metot”, Milli Folklor, Güz 1999, S. 43, s. 51-54.

32. ------,“Giresun Yöresi Örnekleri İle Türk Halk Sufizmi”, Erciyes, Aralık

2005, S. 336, s.10.

33. ------, “Günümüz Türk Dünyasına Genel Bir Bakış”, Erciyes, Haziran

1992, S. 174., s. 1-4.

34. ------, “Gök-Tengri İnancının Anadolu Türklerindeki İzleri”, Erciyes, Şubat

1999, S. 254., s. 5-6.

35. ------,“Halk İnançları Destan İlişkileri”, Erciyes, Şubat 2002, S. 290, s. 8-

9.

36. ------,“Türkiye’de Halk İnançları ve Alevilik”, Erciyes, Kasım 2003, S.

311, s. 5-10.

Page 128: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

128

37. ------,“Halk Kültür Ortaklıkları İtibari ile Ortadoğu”, Erciyes, Nisan

2001, S. 280,s. 10-11.

38. ------,“Halk İnançlarımızda Göğe Kaldırma Dini Pratiği”, Erciyes, Ocak

1996, S. 217, s. 4-7.

39. ------,“Halk İnançlarında Yeni Metot Arayışları”, Erciyes Kasım 1997,

S. 239.,s. 27-28.

40. ------,“Kuzey Irak’ta Kültürel Kimlik”, Erciyes, Şubat 1998, S. 242, s. 1-3.

41. ------,“Halkın Değer Ölçülerine/ Verilerine Göre Atatürk ve İnkılaplar,

Atatürk 4. Uluslararası Kongresi Bildirileri, Atatürk Araştırma Merkezi

Yay. ,C. I., s. 431-437.

42. ------,“İsveç Malmö’de “5. Azerbaycan Kongresinde; Birleşik Azerbaycan

Özlemi”, Yeni Düşünce, 28 Eylül- 4 Ekim 2001, 39, s. 40-43., Yeni

Düşünce, 28 Eylül- 4 Ekim 2001, S. 39, s. 40-43.

43. ------,“Türk Kafkasya’da; Birleşik Azerbaycan ve Düşündürdükleri”, Yeni

Düşünce, 31 Ağustos- 5 Eylül 2001, S. 36, s. 38-43.

44. ------,“Halk İnançları Ata Mirasıdır”, Yeni Düşünce, 6-12 Nisan 2001, S.

38, s. 42-45.

45. ------,”Kaşgayi Türklerinde Sosyal Yaşam”, Yeni Düşünce, 16-22 Kasım

2001, S. 46, s. 44-49.

46. ------,“Kırım Tatar Türklerinde Karşılaştırmalı Halk İnançları” Avrasya

Etüdleri, TİKA Yay. Sonbahar Kış 2005, S. 27-28. s.219-228.

47. ------, “Türk Kafkasya’da,“Tarihin Destanlaşması”, Yeni Düşünce, 14-20

Eylül 2001, S. 37, s. 42-45.

48. ------“Gürcistan’da Türk Havası Soluduk”, Yeni Düşünce, 24-30 Ağustos

2001, S. 34, s. 38-43.

49. ------, “Kafkasya Albanları ve Halk İnançları”, Yeni Düşünce, 13-19

Temmuz 2001, S. 28, s. 42-45.

50. ------,“Türk Kafkasya’dan Bizde Kalan; Kitaplar... Düşünceler”, Yeni

Düşünce, 7-13 Eylül 201, S. 36, s. 34-39.

51. ------,“Türk Halk İnanç Kültürü ve Taşıyıcı Özelliği”, siyesetkulisi.com

52. ------, “Kazakistan’daki Türk Halk İnançları”, Milli Folklor, Yaz 1999,

S. 42, s. 66-74.

53. ------,“Geçmişten Günümüze Türk Halk İnançlarında Işık”, Milli

Folklor, Kış 1993, S. 20, s. 32-34.

Page 129: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

129

54. ------, “Kültürel Küreselleşme ve Mistik Folklor”, Milli Folklor, Bahar

2002, S. 53, s.161-167.

55. ------,“Farklı Dini İnançlara Mensubiyet İtibariyle Türk Halk İnançları

Çalışmalarında Metot ve Teori”, Milli Folklor, Güz 1999, S. 43, s. 51-55.

56. ------,“Orta Toroslar ve Makedonya Yörükleri Halk; İnançları

Karşılaştırması I.”, Milli Folklor, Güz 1994, S. 23, s. 34-37.; Milli

Folklor, Güz 1994, S. 23., s.34-36.

57. ------,“Orta Toroslar ve Makedonya Yöreleri Halk İnançları

Karşılaştırması II”., Milli Folklor, Kış 1994, S. 24, s. 34-38.

58. ------, “Orta Toroslar ve Makedonya Yöreleri Halk İnançları

Karşılaştırması III”. Milli Folklor, Kış 1998, S. 40., s. 28-32.

59. ------,“Türkmenistan halk Sufizmine Dair Notlar- II”., Milli Folklor,

Güz 1995, S. 27, s. 17-19.

60. ------,“Güney Kafkasya’da az bilinen bir Türkistan”, Türk Dünyası Tarih

Kültür Dergisi, Şubat 2003, S:194, s. 52-56.

61. ------,“Halk Edebiyatı Halk İnançları İlişkilerine Dair”, Türk Dünyası

Tarih ve Kültür Dergisi, Şubat 2004, S. 206, s. 13-16.

62. ------,“Sayano- Altay ve Anadolu Kültür Havzaları”, Türk Kültürü

Dergisi, Nisan 2002, S. 184, s. 24-26.

63. ------,“Başkurt Adının Türk Halk İnançlarındaki Yeri”, Türk Dünyası

Kültür Dergisi, Eylül 2003, S. 201, s. 43-46.

64. ------,“İnanç Önderlerinin Hal Bilim İtibari İle Önemi”, Türk Dünyası

Kültür Dergisi, Ocak 2004, S. 205, s. 34-37.

65. ------,“Halk İnançları( Haklaşmak, Helalleşmek)”, Türk Kültürü Dergisi,

Ocak 2001, S. 169, s. 34-36.

66. ------, “Karay Türkleri”, Türk Dünyası Tarih ve Kültür Dergisi,

Haziran 2000, S. 162, s. 34-38., Erciyes Dergisi, Ağustos 2002, S. 296, s.

20-22.

67. ------,“El-Oyun Kültür Etkinlikleri ve Dağlık Altay Gezi Notları”, Türk

Dünyası Tarih ve Kültür Dergisi, Aralık 2001, S. 180, s. 35-39.

68. ------,“Yerel Kültürü İnkar Etmeden Birleşmek”, Türk Dünyası Tarih

ve Kültür Dergisi, Haziran 1998, S: 138, s. 28-30.

69. ------,“Anadolu ve İran’da Karşılaştırmalı Türk Halk İnançları” , Türk

Dünyası Tarih ve Kültür Dergisi, Mayıs 2002, S. 185, s. 22-24.

Page 130: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

130

70. ------,“Göktanrı İnancından Günümüze Kadar Efsunlama”, Türk Dünyası

Tarih ve Kültür Dergisi, Eylül 1992, S. 69, s. 50-56.

71. ------, “Aşkabat ve Çevresinde Medfun Türkmen Uluları”, Türk Dünyası

Tarih ve Kültür Dergisi, Mart 1996, S. 111, s. 16-23.

72. ------,”Uluslararası Türk Medeniyetleri Kongresi ve Kazakistan Gezi

Notları İle Baksilik- Halk İnançları”, Türk Dünyası Araştırmaları, Ekim

2000, S. 128, s. 199-234.

73. ------,“Anadolu Türk Halk İnançları Problemleri Üzerine”, Milli

Folklor, Yaz 1998, S. 38, s. 63-68.

74. ------, “Sözlü Kültür Geleneğinde Folklorik İslam”, Türksoy, Ocak 2001,

S. 2, s. 56-58.

75. ------,“Afganistan’da Hazara Türklerinde Halk İnançları”, Yeni Düşünce,

12-18 ekim 2001, S. 41, s. 40-45.

76. ------,“Nogay Türklerinde Halk İnançları” , Türksoy, Nisan 2001, S. 3. s.

33-35.

77. ------,“Gürcistan Azeri Türkleri…Nezire Teyze’den Dinlediklerimiz”, Yeni

Düşünce, 10-16 Ağustos 2001, S: 32, s. 34-39.

78. ------,“Gürcistan Kültüründen Manzaralar…”, Yeni Düşünce, 3-9

Ağustos 2001, S. 31, s. 26-31.

79. ------, “Gürcistan Gezisi ve Bir Coğrafyanın Kardeş Halkları”, Yeni

Düşünce, 27 Temmuz- 2 Ağustos 2001, S.30, s. 38-43.

80. ------,“Suriye Türkmenlerinden Yenigün Bayramı”, Serhat Kültür, Şubat

2003, S. 2, s. 35-37.

81. ------, “Nahçivan Halk İnançlarında Edebiyat”, Erciyes, Aralık 2003, S.

312, s. 2-8.; Türk Dünyası Araştırmaları, Aralık 1997, S. 111, s. 193-206.

82. ------,“Türkiye’de Yaşayan Kazak ve Kırgızlarda Halk İnançları”,

Anayuttan Atayurda Türk Dünyası, 2001, S. 21, s. 9-20.

83. ------, “Doğu ve Batı Halk İnançlarında Dua”, Türk Dünyası Tarih

Dergisi, Ocak 2005, S. 217, s. 17-20.

84. ------,“Nahçivan Seyahati ve Türk Halk İnançları Tespitleri”, Erciyes ,

Ocak 1997, S. 20, s. 15-17.; Azerbaycan Türk Kültürü Dergisi, Temmuz –

Ağustos 1995, S. 304, s. 14-21.

85. ------, “Tataristan Notları”, Türk Dünyası Tarih Dergisi, Ağustos 2004, S.

212, s. 25-28.

Page 131: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

131

86. ------, “Saha Türkleri İnanç Sistemi”, Erciyes, Nisan 2000, S. 268, s. 13-

16.

87. ------, “Güney Azerbaycan’da Din”, Türk Kültürü Dergisi, Mart 2000, S.

443, s. 159-166.

88. ------, “Türkmenistan Halk Sufizmine Dair Notlar-I”, Milli Folklor, S. 26,

s. 23-25.

89. ------,“Türk Dünyası Tarih Çalışmalarında Halk İnançlarının Önemi”,

Milli Folklor, Kış 1999, S. 44, s. 88-90.

90. ------,“Kültürel Küreselleşme ve Misti Folklor”, Milli Folklor, Bahar 2002,

S. 53, s. 161-168.

91. ------, “Batı ve Doğu Halk İnançlarında Dua”, Serhat Kültür Dergisi,

Aralık 2004, S. 18, s. 17-19.

92. ------, “Türk Halkları Asamblesi Başkanlar Toplantısı”, Türk Dünyası

Tarih ve Kültür Dergisi, Kasım 1998, S. 143., s. 60-62.

93. ------, “Birinci Uluslararası Azerbaycan Sempozyumu ve İkinci İran

Seyahati Notları”, Kardaş Edebiyatlar, Aralık 1998, S. 44, s. 14-18.

94. ------, “Türk Halk İnançlarına Ait Araştırmaların Problemleri”, Türk

Dünyası Tarih Dergisi, Şubat 1998, S. 134, s. 55-58.

95. ------,“Özbekistan Halk Sufizmi”, Türk Dünyası Araştırmaları, Haziran

1997, S. 102, s. 53-65.

96. ------, “Türk Halk İnançlarında Sarımsak ve Soğan ile İlgili İnanışlar”,

Serhat Kültür, Ocak 2005, S: 1, s. 33,34.

97. ------,“Tatar Türklerinde Karşılaştırmalı Halk İnançları”, Karadeniz

Araştırmaları , Güz 2004, S:, s. 119-127.

98. ------, “Atatürk Halk Kültürü Milli Kimlik”, I. Uluslararası Atatürk ve Türk

Halk Kültürü Sempozyumu, Ankara 2000, s. 155-161.

99. ------,“İnanç Önderlerinin Halk Bilim İtibari İle Önemi”, Ocak 2004,

S. 205, s. 34-37.

100. ------,“Gagauz Türk Halk İnançları”, Gagauz Kültür Sanat Dergisi,

2003, S: 35. s. 22-33.

101. ------,“Nahçivan Özelinde tarihi kaynak olarak Halk İnançları”,

Erciyes, Ocak 1997, S. 229, s. 15-16.

102. ------,“Sözlü Kültür Geleneğinde Folklorik İslam”, Türksoy, Ocak 2001,

S. 2, s. 56-58.

Page 132: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

132

103. ------,“Gürcistan Kültüründen Manzaralar”, Yeni Düşünce, 3-9 Ağustos

200, s. 27-32.

104. ------,“Dağıstan Halk inançları”, Türk Dünyası Araştırmaları, Aralık

2000, S. 129., s. 209-224.,

105. ------,“Malmö İsveç’te 5. Azerbaycanlılar Kongresi”, Yeni Düşünce, 21-

27 Eylül 2001, S. 38, s. 40-43.

106. ------,“Acara Özerk Cumhuriyeti Gezi Notları”, 22-28 Haziran 2001, S.

25. s. 40-45.

107. ------,“Türk Halk İnançları Atlasında Kıbrıs”, Türksoy, Temmuz 2001,

S. 4, s. 34-37.

108. ------,“Baksilik”, Milli Folklor, Erciyes, Mart 2000 S.267. sh.65-67.,

Milli Folklor, Bahar 2000, S. 45, s. 65-67.

109. ------,“Kafkasya Albanları ve Halk İnançları”, Yeni Düşünce, 13-19

Temmuz 2001, s. 42-45

110. ------,“Karapapak Türklerinde Halk İnançları”, Türk Kültürü Dergisi,

Mart 1999, S. 431, s. 160-164.

111. ------,“Kazakistan Anadolu Karşılaştırmalı Türk Halk Sufizmi”, Milli

Folklor Uluslararası Halk Bilimi Dergisi, Bahar 2002, S. 53, s. 161-167.

112. ------,“Keleki’de Dört Gün Üç Gece ve Nahçivan Halk İnançları”, Türk

Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul 1996, s. 1-22.(Fasikül şeklinde ayrı

basım)

113. ------,“Kerkük Yöresi Türkmenleri ve Türkmen Halk inançları”, Türk

Dünyası Araştırmaları, Şubat 2001, S. 130 s. 171-185.

114. ------,“Lenkeran Folklor Müşaveresi ve Azerbaycan Halk Sufizmi”, Fırat

Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayını (Ayrı Basım), Elazığ 1998, S. 3, s.

149-186.

115. ------,“Türk Ermeni İlişkilerinde Siyasi ve Kültürel Boyut”, Ermeni

Araştırmaları, Kış 2003-İlkbahar 2004, S. 12-13., s. 59-97.

116. ------,“Türk Kafkasya’dan Bize Kalan Kitaplar Düşünceler”, Yeni

Düşünce, 7-13 Eylül, 2001, s. 34-39.

117. ------,“Türkmen Dünyasında Karşılaştırmalı Halk İnançları

Çerçevesinde Karakeçili Türkmenleri”, Türk Kültüründe Karaçeçililer

Uluslararası Bilgi Şöleni Bildirileri, Atatürk Kültür Merkezi Yayını,

Ankara 1999, s. 34-42.

Page 133: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

133

118. ------,“Uluğ Türkistan’da Türk Halk Sufizmi (Kırgızistan), Müslüman

İmajı, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, S. 6, s. 160-175., Milli Folklor,

Bahar 1996, S: 30, s. 52-55.

119. ------,“Uluslararası Türkiyat Kurultayı ve İdil Ural, Altay Türk

İnançları”, Türk Dünyası Araştırmaları, Ağustos 1998, S. 155, s. 21-56.

120. ------,“Vatan-İran Turan Hattı ve Caferi Türklerinde Halk İnançları”,

Türk Dünyası Araştırmaları, Haziran 1997, S. 108. s. 33-100.

121. ------,“Aybastı Yer Adı ve Türk Halk İnançları”, Erciyes Dergisi, Şubat

2003, S. 302, s. 9-10.

122. ------,“Kayseri ve Çevresi Örnekleri ile Halk İnançlarımızda Korunma

ve Kurtulma Yöntemleri”, Erciyes, Aralık 2001, S. 24, s. 11-12.

123. ------,“Karşılaştırmalı Kıbrıs Türk Halk İnançları”, Erciyes, Haziran

2004, S. 318, s. 19-20.

124. ------,“Makedonya Türkleri (Türkmenler, Torbeşler/ Türkbaşlar,

Çenkeriler ve Yörükler) Arasında Yaşayan Halk İnançları”, Erciyes Ocak

1994, S. 198, s. 160-170.

125. ------,“Nahçivan Halk İnançları Anket Sonuçları”, Erciyes, Ağustos

1996, S. 224, s. 5,6., Azerbaycan Kültür Araştırmaları, Haziran 1996, S.

102, s. 53-65.

126. ------,“Gürcistan Türk Halk Sufizmi, Orkun Dergisi, Ocak 2003, S. 30, s.

30-34.

127. ------,“Nahçivan Halk İnançlarında Edebiyat”, Erciyes, Aralık 2003, S.

312, s. 2-8.

128. ------,“Güney Kafkasya’da Az Bilinen Bir Türkistan”, Erciyes Nisan

2002, S. 292., s. 23-28.

129. ------,“Nahçivan Özelinde Tarihi Kaynak Olarak Halk İnançları”,

Erciyes Ocak 1997, S. 229, s. 15-16.

130. ------,“Nahçivan Seyahat ve Halk İnançları Tespitleri”, Erciyes Ocak

1997, S. 20, s. 15-16.

131. ------,“Trabzon ve Yöresi Örnekleri ile Türk Halk İnançlarında Zaman”,

Erciyes, Ekim 2002, S. 298, s. 18-23.

132. ------,“Türk Halk İnançlarında Giresun Yöresi Örnekleri ile

Kişioğlu”, Erciyes, Aralık 1994, S. 203, s. 24-26.

Page 134: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

134

133. ------,“Türk Halk İnançları Çalışmalarında Teori ve Metot Karapapağ

Türk Halk Ozanı Aşık Şenlik”, Erciyes, Ağustos 1998, S. 248, s. 15-18.

134. ------,“Türk Halk İnançları Zemininde Halk Aşığı ve Hak Âşığı”,

Erciyes, Ocak 2004, S. 313, s. 2-4.

135. ------,“Türk Halk İnançlarında Giresun Yöresi Örneklemeleri ile

Kişioğlu”, Erciyes Kasım 1994, S. 203, s. 3-6.

136. ------,“Türk Halk İnançlarında Sarımsak ve Soğan İle İlgili Hususlar”,

Erciyes, Haziran 2002, S. 294, s. 18-20.

137. ------,“Urfa Yöresinde Türk Halk İnançları; Karakeçililer-Zazalar,

Arapça Konuşanlar”, Erciyes, Aralık 2000, S. 276, s. 6-10.

138. ------,“Türk Ermeni İlişkilerinde Kültürel Boyut”, Erciyes, Ocak 2002, s.

289, 7-9., Türk Dünyası Tarih Dergisi, Nisan 2003, S. 196, s. 7-9.

139. ------, “Kuzey Irak’da Eski Türk İnançları”, Doğumunun 50. ve

Hizmetinin 10. Yılında Prof. Dr. Bayram Kodaman’a Armağan, Samsun

1993, s. 119-136. ; İçel Kültürü, Ocak 1992, S. 19.20.21.22.; Kerkük Ocak

1993, S.11. s. 6-7. Temmuz 1993, S. 12. s 7-8. Eylül 1993, S. 13. s. 22-25.

Ocak 1994 S. 14. s. 17-20.

140. ------,“Nokuz (Kırk Kız Destanı) Sempozyumu ve Karakalpak Türk Halk

İnançları”, Türk Tarihçiliği ve Prof. Dr. Aydın Taneri Armağanı, (Haz. S.

Akgül, B. Ergezer, V. Erten, A. Güler) Ankara 1998, s. 315-337.

141. ------,“Gagauz Türklerinde Halk İnançları ve Bazı Kazı Çalışmaları”,

KAFALI Armağanı, Ankara 2002, s. 214-235.

142. ------,“Kuzeydoğu Anadolu’da Ulucanlar (Diyanet İşleri Başkanlığı

Kayıtlarına Göre)” Prof Dr. Şaban KUZGUN’a Armağan, Fırat

Üniversitesi Dergisi, Elazığ 2000, s. 395-409

143. ------,“Tengricilik”, Perlev Noili BOROTOVİA Armağan (Haz. M.

Huran) Ankara 1998, s. 299-305.

144. ------,“Hazırlığa Katkı”, Prof Dr. Fahrettin Kırzıoğlu Armağanı, Milli

Folklor Uluslar arası Halk Bilimi Dergisi, Yaz 2003, S. 58, s. 4-5.

145. ------,“Tacikistan Türk Halk Kültürü”, M. Fahrettin Kırzıoğlu

Armağanı, Türk Kültürü, Nisan 2003, S. 480, s. 179-192.

146. ------,“Türklerin Dini Tarihi Türk Halk İnançlarında Ters Motifi” ,

Abdurrahman Çaycı’ya Armağan, Ankara 1995, s. 297-307.

Page 135: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

135

147. ------,“Bulgaristan’da Türk Folkloru Sempozyumu ve Bulgaristan Gezi

Notları”, Prof Dr. Haluk KARAMAĞARALI’ya Armağan, ( Haz. A.

Acan, H. Çal, G. Tuncal, M. İbrahimgil) Ankara 2002, s. 153-189.

148. ------,“Rodos’ta Türk Halk Kültürü”, Prof. Dr. Abdurrahman Güzel’e

Armağan, Ankara 2004, s. 395-415.

149. ------,“Orta Toroslar ve Makedonya’da Yörükleri Halk İnançları

Karşılaştırması”, Tuncer GÜLENSOY Armağanı, Kayseri 1995, s. 57-75.

150. ------,“Erzurum Türk Halk Sufizmi; Zazalar, Kırmançlar, Türkmenler”,

Kadri ERDOĞAN Armağan, Hacı Bektaş Veli Armağanı, Ankara 1977,

s. 49-77.

151. ------,“Horasan Eri Olarak Bilinen Anadolu Yatırları” , Prof. Dr.

Necati ÖNER Armağanı, İlahiyat Fakültesi Dergisi, Ankara 1999, S. 11, s.

511-524.

152. ------,“Anadolu Türk Halk Sufizminde Zazalar”, Meslek Hayatının 25.

Yılında Prof. Dr. Abdulhaluk Çay’a Armağan, CI.II. Ankara 1998, s. 563-

581.

153. ------,“Türk Halkları Arasında Yaşayan Hayat Sonrası İle İlgili

İnançlar”, 60. Yılında İlim ve Sanat Adamı Prof. Dr. Kazım Yaşar

Kopraman’a Armağan (Haz. E. Semih Yalçın) Ankara 2003, s. 412-419.

154. ------,“Nevzat Ağabeyim”, Yeniden Diriliş Kültür Dergisi Nevzat

TÜRKTEN Özel Sayısı, Ağustos 2004, S. 4, s. 15.

155. ------,“Edige Destanında Olağanüstü Tipler”, Prof. Dr. Ahmet Bican

Ercilasun Armağanı, Türkiyat Araştırmaları Dergisi “Selçuk Üniversitesi

Türkiyat Araştırma Enstitüsü” Bahar 2003, S. 13, s. 345-353.

156. ------,“Halk Değirmen İnançlarımızda Folklorist”, Prof. Dr. Umay

Güney Armağanı, Ankara 1996, Türk Dünyası Tarih Dergisi, Şubat 1997

S. 122, s. 31-32.

157. ------,“Misyonerlik Azınlık Okulları Gergefinde Gragoryen Türkler”,

Prof. Dr. Mehmet SARAY Armağanı, Türk Dünyasına Bakışlar, İstanbul

2003, s. 377-387.

158. ------,“II. Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi”, Rauf Denktaş’a

Armağan (Haz. Y. Cumalıoğlu, E. Cihangir) Ankara 2000, s. 222-236.

159. ------,“Türk Adının İlahi Muhtevasına Dair”, Prof Dr. Faruk Sümer’e

Armağan, Türk Dünyası Araştırmaları, Şubat 1996,S. 100, s. 97-113.

Page 136: BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00489.pdf · 2013-09-23 · Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’na göre kültür, Latince bir sözden gelmiştir. Ona göre kültür;

136

160. ------,“Kültürel Küreselleşme ve Mistik Folklor”, Şükrü Elçin

Armağanı, Milli Folklor Dergisi, Bahar 2002, s. 53.

161. ------,“Geçmişten Günümüze Türklerde Din”, siyasetkulisi.com,

19.01.2006.

162. ------,“Bölgesel istikrarda Türk Halk Kültürünün Yeri ve Önemi”,

siyasetkulisi.com. 19.01.2006.

163. KODAMAN, Bayram ve KALAFAT, Yaşar, “Suriye Gezi Notları ve

Bölgede Halk İnançları”, Yayınlanmamış anı yazısı

164. KALAFAT, Yaşar ve İLYASOVA, Kurbancemal, “Türkistan ve Türkiye

Halk İnançlarında Doğum”, Prof. Dr. Dursun Yıldırım’a Armağan,

Ankara 1998, s. 323-333.

165. ------,“Türkmenistan ve Türkiye Düğünü- Ölüm gelenek ve inançları”,

Türksoy, Eylül 2002, S. 7, s. 40-44.

166. GÜZEL, Abdurrahman ve KALAFAT, Yaşar “Türk Milli Kültüründe

Babalar”, Erol Güngör’e Armağan, Ankara 1988, s. 51-71.

167. KUZGUN, Şaban, “İslam’dan Önceki Dönemlerde Türklerde

Din…Atalarımız Şamanist Değildi”, Tarih ve Düşünce, Mart 2000, S. 200,

s. 22-35.