72
CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1

CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

  • Upload
    others

  • View
    0

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1

Page 2: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

4 50. yıl 16-19 haber

Çelebi geleceğe temel attı

24 portreResmimizin ve şiirimizin

çelebileri...

Farklı, renkli bir rektör:

Prof. Dr. Erdoğan

Büyükkasap

Akdeniz’de seçkin bir keyifkompleksi:

YOMARestaurant&Bar

Dolmabahçe’de muhteşem kutlama...

20 söyleşiMüzi¤imiziniçten sesi Erol Evgin:

BİZ, ‘SEVGİ BİTTİ’ SÖZÜNÜ BİLMEZDİK

Çelebice haberler

ÇELEBİ DÜNYASINDA NELER OLUP BİTİYOR?

26 kültür

Abdülmecid ve Liszt’in İstanbul randevusu

30 tarih

Zamanın efendisi:PLANLAMA

Beslenmemizdeyağların önemi

34 sanat

ÇELEBİ HOLDİNG A.Ş.Adına Sahibi:Can Çelebioğlu

Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Canan Abdullahoğlu

Yönetim Yeri: ÇELEBİ HOLDİNG A.Ş.

Nispetiye Cad. Akmerkez B3 BlokKat: 12 Etiler, Beşiktaş - İstanbul

Tel: (0212) 339 40 39Faks: (0212) 282 13 83

www.celebice.com.tr

Baskı:Ohan Matbaacılık

Hadımköy Yolu Çakmaklı Mah. San Bir Bulvarı 4. Bölge

9. Cadde No:143 Çakmaklı, Büyükçekmece - İstanbul

Basım Yeri ve Tarihi:İstanbul, Eylül 2008

Yayın Türü: 4 aylık, süreli, yaygın

Dört ayda bir yayımlanan Çelebi Holding iç yayın organıdır.

Yapım:UMAR İletişim Hizmetleri Ltd. Şti.

Harman Sok. No: 31/1 34153 Florya - İstanbulTel: (0212) 573 15 65 Faks: (0212) 573 89 [email protected] www.umariletisim.com

içindekiler

8 haber

14 haber

10 söyleşiSahneyi izlemenin evrimi

32 makale

38 söyleşiSanat, İstanbul ve kediler üzerine...

PELİN BATU

Işığın peşinde devri alem:

ANDRE KERTESZ

28 kişisel gelişim

4

CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 2

Page 3: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

58 sosyal sorumlulukÇocukluktan yetişkinliğe bir büyük aile: TÜRKİYE KORUNMAYA MUHTAÇ ÇOCUKLAR VAKFI

Merhaba...

Bu yıl 50. kuruluş yıldönümünü kutlayan Çelebi Holding’te, büyü-

me ve gelişme hız kesmeden devam ediyor.

1958’den bugüne, kalitesini sürekli artırarak ve müşteri memnuni-

yetini hep en ön planda tutarak hizmetlerine devam eden Çelebi

Hava Servisi ve diğer tüm Çelebi şirketleri, Çelebi’nin 50. kuruluş

yıldönümünü, 15 Temmuz’da Dolmabahçe Sarayı’nda gerçekleşti-

rilen muhteşem bir gala yemeği ile kutladılar.

Dolmabahçe’de Çelebi’nin misafiri olan Ulaştırma Bakanı Binali Yıl-

dırım ile Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’e ve 15 yılı aşkın süredir

Çelebi Hava Servisi’nden yer hizmetleri alan havayolu şirketlerine

plaketleri Çelebi Holding Yönetim Kurulu Başkanı Can Çelebioğlu

ve Başkan Vekili Canan Çelebioğlu Tokgöz tarafından sunuldu. Bi-

ne yakın davetlinin katıldığı geceye, Şef Orhan Şallıel yönetiminde-

ki Istanbul Symphony Project de renk kattı. 50. yıl pastasının kesil-

mesini takiben tüm Çelebi yöneticilerinin sahneye davet edilerek

toplu fotoğraf çektirilmesiyle son bulan gala gecesi, geride bıraktı-

ğı güzel anılarla davetlilerin hafızalarındaki yerini aldı.

Kuruluş yıldönümü kutlamaları, tüm hizmet noktalarında çeşitli şe-

killerde devam ederken Çelebi 50. yılında sosyal sorumluluk proje-

lerine de hız verdi. Geçtiğimiz günlerde Ulaştırma Bakanı’nın da ka-

tılımıyla gerçekleştirilen Erzincan Üniversitesi - Ali Cavit Çelebioğlu

Sivil Havacılık Yüksekokulu temel atma töreni ile 30 derslik ve bin

500 öğrenci kapasiteli proje için düğmeye basıldı.

Çelebi Holding, sosyal sorumluluk çalışmaları çerçevesinde Milli

Eğitim Bakanlığı ve TOÇEV’le ortak yürüteceği ‘Evimdeyim’ Projesi

ile özellikle doğu illerinde görev yapan öğretmenlerin lojmanları-

nı/öğretmenevlerini yenilemeye ve baştan inşa etmeye hazırlanıyor.Sosyal sorumluluk projelerinin yanı sıra hizmet ağını da sürekli ola-rak genişletmeye devam eden Çelebi, Antalya’da işletmeciliğiniyaptığı Çelebi Marina içerisinde Yoma restoranın açılışını gerçekleş-tirdi. Dünya mutfaklarından seçkin lezzetleri, hem marina misafir-lerinin hem de yeni lezzetler arayan Antalyalıların hizmetine suna-cak olan Yoma R&B, şimdiden Çelebi Holding bünyesinde ayrı birgurur kaynağı oldu.

Başarı hikayeleri, yenilikler, gelişmeler ve diğer aktüel konularla kar-

şınıza çıkan Çelebice’yi okuduğunuzda, bizim hazırlarken aldığımız

keyfin size de yansıyacağına inanıyoruz.

Bir sonraki sayımızda tekrar görüşmek dileğiyle...

Sevgi ve saygılarımızla...

ÇELEBİCE YAYIN KURULU

37 Dikkat kentte Dali var!48 Aktivitelerimiz 49 ‘Mamma Mia’

babam nerede? 62 Hireink 68 71

kale

yleşi

42 sanatAteşin kum tanesindeki ışıltısı:CAM

50 çocukSporla büyümek

52 aktüelŞehrin en renkli öyküsüydü:SULUKULE

Balık bayramı başladı!

54 lezzet

Muvészet Bdátum

45-47 çalışanlarımızÇelebi çalışanlarının iş dışındaki buluşmaları...

CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 3

Page 4: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

elebi Holding 50’inci kuruluşyıldönümünde İstanbul’da dü-zenlediği kutlamada davetlile-rine muhteşem bir gece ya-şattı.Dolmabahçe Sarayı Hasbahçebölümünde 15 Temmuz gü-nü gerçekleştirilen kutlamaya

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, MilliEğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Devlet Ha-va Meydanları Genel Müdürü OrhanBirdal ve Genel Müdürlük yöneticileri,Sivil Havacılık Genel Müdürü Ali Arıdu-ru katıldı. 50’nci yıla gelinmesinde enbüyük pay sahibi olan saygın müşterile-ri ile iş ilişkili kurum ve kuruluşların yö-neticileri de Çelebi’nin misafiri oldular.Çelebi Holding Yönetim Kurulu Başka-

nı Can Çelebioğlu ve eşi Meltem Çele-bioğlu, Yönetim Kurulu Başkan VekiliCanan Çelebioğlu Tokgöz ve eşi AyhanTokgöz, Çelebi Hava Servisi Genel Mü-dürü Samim Aydın ve eşi Veronica Ay-

dın davetlileri Hasbahçe girişinde karşı-ladılar.

Bakan Çelik’ten övgüGece, Çelebi Holding’in tanıtıldığı ve

ÇELEB‹ HOLD‹NG’‹N KURULUfiUNUN 50’‹NC‹ YILI,DOLMABAHÇE SARAYI’NDA YAPILAN GÖRKEML‹ B‹RETK‹NL‹KLE KUTLANDI. ULAfiTIRMA BAKANI B‹NAL‹YILDIRIM, M‹LL‹ E⁄‹T‹M BAKANI HÜSEY‹N ÇEL‹K VE ÇELEB‹ DOSTLARININ KATILIMI ‹LE GERÇEKLEfiT‹R‹LENKUTLAMAYA ÇELEB‹ HOLD‹NG YÖNET‹M KURULU BAfiKANI CAN ÇELEB‹O⁄LU VE YÖNET‹M KURULU BAfiKAN VEK‹L‹ CANAN ÇELEB‹O⁄LU EV SAH‹PL‹⁄‹ YAPTI.

Ç

50. yıl

Dolmabahçe’de

muhteşem kutlama

CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 4

Page 5: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

04 - 05

2007-2008 yıllarında üstlendiği sosyalsorumluluk projelerinin anlatıldığı iki fil-min gösterimi ile başladı. Dalaman or-manlarının yeniden yeşillendirilmesi, buyıl yapım protokolü imzalanan 50 öğ-

retmen evinin onarım ve inşası, Erzin-can Üniversitesi’ne yaptırılacak Ali CavitÇelebioğlu Sivil Havacılık Yüksek Oku-lu projeleri davetlilerden alkış aldı.Kutlamada ilk sözü alan Çelebi Holding

Yönetim Kurulu Başkanı Can Çelebioğ-lu davetlileri bir kez daha selamlayarakÇelebi Holding’in 50 yılını ana hatlarıy-la anlattı. Çelebioğlu’nun, Çelebi’ninbugünlere gelmesinde çok büyük kat-kısı olan annesi Engin Çelebioğlu’na veÇelebi’ye emek vermiş tüm çalışanlarateşekkür etmesi sırasında duygusal an-lar yaşandı. Daha sonra Can Çelebioğ-lu ve Canan Çelebioğlu Tokgöz, MilliEğitim Bakanı Hüseyin Çelik’e, Çele-bi’nin 2008 yılı sosyal sorumluluk pro-jelerinden “50. Yılda 50 Köy Öğret-men Evinin Yapım ve Onarımı” için ver-diği destek nedeniyle Çelebi Holdingadına bir şükran plaketi sundu. BakanÇelik yaptığı teşekkür konuşmasındaÇelebi’nin ülke sorunlarını sahiplenmekonusundaki duyarlılığını överek, buprojenin geniş kitlelere yayılması umu-dunu dile getirdi.

Çelebi’den Bakan Yıldırım’ateşekkürKutlamada Ulaştırma Bakanı Binali Yıl-dırım’a da yine Can Çelebioğlu ve Ca-nan Çelebioğlu Tokgöz tarafından Türksivil havacılık sektörüne değerli katkıla-rı ve Çelebi’nin bir diğer sosyal sorum-luluk projesi olan Erzincan Üniversite-si’ne Sivil Havacılık Yüksek Okulu yapıl-ması konusundaki içten desteği nede-niyle Çelebi Holding’in şükran plaketitakdim edildi. Bakan Yıldırım yaptığıkonuşmada Türk sivil havacılığındakigelişmeleri özetleyerek, Çelebi’nin sos-yal sorumluluk anlayışından övgü ile

N

PTI.

Davetliler Hasbahçe girişinde Çelebi Holding Yönetim Kurulu Başkanı Can Çelebioğlu ve eşi Mel-tem Çelebioğlu, Yönetim Kurulu Başkan Vekili Canan Çelebioğlu Tokgöz ve eşi Ayhan Tokgöz,Çelebi Hava Servisi Genel Müdürü Samim Aydın ve eşi Veronica Aydın tarafından karşılandı.

Can Çelebioğlu’nun konuşması sırasında za-man zaman duygusal anlar da yaşandı.

CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 5

Page 6: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

söz etti. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çe-lik’in de Tüvana Okuma İstekli ÇocukVakfı (TOÇEV) Başkanı Ebru Uygun’aşilt vermesini takiben, Çelebi Holdingüst yönetimi tarafından Çelebi HavaServisi’nden hizmet alan havayollarınaşükran plaketleri sunuldu. Emirates, Jet,Onur Air, USAF, Azarbaijan, Gulf Air,Lufthansa, Saudia Arabian Airlines, Ha-pag LLyod Flug ve Lufthansa Cargo Çe-lebi’nin minnet ve şükranlarını sunduğusivil havacılık kuruluşlarıydı. Çelebi’ninuzun yıllardır hizmet sunduğu havayol-larına takdim ettiği, iç kapaklarında ha-vayoluna özel bir hitap yazısı bulunangümüş kutuların içerisindeki yüze yakınnazar boncuğu mevcut dostluğun gele-cek yıllarda da devam etmesi dileğinisimgeliyordu.

Hoşgörü İmparatorluğu sahnede...Davetlilerden büyük alkış alan ve İstan-bul Symphony Project tarafından müzi-kalleştirilen “Hoşgörü İmparatorlu-ğu”nun seslendirildiği anlar kutlamanınen zevkli bölümlerinin başında geliyor-du. Hoşgörü İmparatorluğu gösterisi,yurtiçi ve yurtdışında Türkiye’nin tanıtı-mını kendine misyon edinerek bu yön-de pek çok başarılı projeye imza atmışorkestra şefi ve besteci Orhan Şallıel ta-rafından, “Senfoni Orkestrası” çatısı al-tında birleştirilip yüzyıllardan beri butopraklarda birlikte yaşayan farklı me-deniyetlerin renklerini, değerlerini, biri-

50. yıl

Can Çelebioğlu ve Canan Çelebioğlu Çelebi Holding adına Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’abir teşekkür plaketi sundu.

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’e öğretmenevleri projesindeki desteği nedeniyle bir teşekkür plaketi verildi.

Can Çelebioğlu, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ile...

Orhan Şallıel’in yönettiği orkestra gece boyuncamisafirlere güzel anlar yaşattı.

CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 6

Page 7: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

06 - 07

kimlerini simgeleyen müzikler ve dans-larla sunumundan oluşuyordu. Hoşgörü İmparatorluğu, müzikal birdelta oluşturarak hayata sarılan, geç-mişten bugüne pek çok besteyi kapsa-

Kutlamaya davetli olarak gelen Hüsnü Şenlendiri-ci ve Deniz Seki de gecenin sonunda sahne aldı.

yan, tarih boyu benimsenen tüm de-ğerleri müzik potasında eriterek gönül-lere, kulaklara ve kalplere ulaştıran biryapıttı.Mehter Takımı’nın marşları ve onu taki-ben zevkle dinlenen ilahi de Hoşgörüİmparatorluğu’nun parçasıydı.Hoşgörü İmparatorluğu programınınarasında Çelebi’nin 50’nci yılını simge-leyen bir pasta Çelebi Holding OnursalBaşkanı Engin Çelebioğlu, Can Çelebi-oğlu, Canan Çelebioğlu Tokgöz ve şuanda Çelebi Hava Servisi’nde görev ya-pan en eski personel olan Erol Çamurtarafından kesildi. Çelebi’nin görevdekien eski çalışanının bu tabloda yer alma-sı, Çelebi yönetiminin çalışanlarına ver-diği önemi de gösterdi. Hoşgörü İmparatorluğu gösterisinin

ikinci bölümünde ise Çelebi’nin 50 yıl-lık geçmişinin müzik ile bütünleştiril-mesi, Erol Evgin tarafından yapıldı. Bubölüm ünlü solistler Hakan Aysev, Ay-ten Alpman, Berkant ve Aslı’nın katı-lımları ile zenginleşerek Çelebi’nin50’inci yılı müziğimizin geçen 50 yılı ilebirlikte davetlilerin beğenisine sunuldu. Program sonundaki yoğun alkışlarHoşgörü İmparatorluğu gösterisi ileÇelebi’nin 50’nci yılını kutluyordu.

Finalde aile fotoğrafıDaha sonra organizasyona misafir ola-rak katılan Deniz Seki ile Hüsnü Şen-lendirici sahne aldı ve Çelebi misafirle-rine duygulu anlar yaşatan eserler ses-lendirdiler. Gecenin sonunda tüm Çe-lebi çalışanlarının, Engin Çelebioğlu,Can Çelebioğlu ve Canan ÇelebioğluTokgöz ile bir araya gelerek çektirdikle-ri aile fotoğrafları 50’nci kuruluş yıldö-nümü gecesini ölümsüzleştirdi.Etkinlik sonunda davetlilere, üzerindeDolmabahçe Sarayı gravürü bulunanbirer tabak hediye edildi. Nice 50 yılla-ra, sağlık, başarı ve mutlulukla...

CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 7

Page 8: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

uruluşunun 50’inci yılındasosyal sorumluluk projelerinehız veren Çelebi’nin Ali CavitÇelebioğlu Sivil HavacılıkYüksekokulu kurma çalışma-ları ile gelecekte bu sektörehizmet verecek gençlerimiz

dünya standartlarına uygun bir eğitimalacak. Tüm ihtiyaçları Çelebi Holdingtarafından karşılanacak olan okulun te-mel atma törenine Ulaştırma Bakanı Bi-nali Yıldırım, Erzincan Üniversitesi Rek-törü Prof. Dr. Erdoğan Büyükkasap ve

Çelebi Holding Yönetim Kurulu Başka-nı Can Çelebioğlu katıldı.

Yıldırım: Çelebi’yi takdir ediyoruzHavai fişek gösterileri eşliğinde yapılantemel atma töreninde konuşan Ulaştır-ma Bakanı Binali Yıldırım, hızla büyüyenhavacılık sektörünün en büyük sorunu-nun kaliteli işgücü olduğunu belirterek,“Bu sıkıntıyı da Çelebi Holding’in büyükkatkılarıyla aşmaya başladık. Çelebi Hol-ding’in eğitime olan katkılarını yakındantakip ediyor ve takdir ediyoruz. Bu vesi-

leyle, Çelebi Holding Yönetim KuruluBaşkanı Sayın Can Çelebioğlu’nu tümErzincanlılar adına kutluyorum. Hayırse-ver işadamlarına sesleniyorum: Çelebi

ÇELEB‹ HOLD‹NG’‹N ULAfiTIRMA BAKANLI⁄I VE ERZ‹NCAN ÜN‹VERS‹TES‹ ‹fiB‹RL‹⁄‹‹LE KURACA⁄I AL‹ CAV‹T ÇELEB‹O⁄LU S‹V‹L HAVACILIK YÜKSEKOKULU’NUN TEMEL‹ATILDI. DÜZENLENEN TÖRENLE BAfiLAYAN ‹NfiAAT, GELECE⁄‹N S‹V‹L HAVACILARINI

EN ‹Y‹ fiEK‹LDE YET‹fiT‹RECEK B‹R E⁄‹T‹M YUVASININ KURULUfiUNU MÜJDELED‹.

haber

Çelebi geleceğe temel attı

K

CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 8

Page 9: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

08 - 09

Holding bir başlangıç yaptı, şimdi sırasizde. Bu topraklara olan vefa borcunu-zu ödeyiniz” diyerek duygularını dilegetirdi.

Büyükkasap: Eğitimli işgücükazanacağızErzincan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.Erdoğan Büyükkasap da yaptığı konuş-mada, “Üniversitelerle, ilgili sektörlerinişbirliğiyle, büyük sıkıntısını çektiğimizkaliteli işgücü sorununu aşma yolundailk adımı Çelebi Holding ile atıyoruz”dedi. Konuşmasında Erzincan Üniversi-tesi’nin faaliyetlerini özetleyen Büyük-kasap, üniversitenin Erzincan’ı daha ay-dınlık günlere taşıyacağını ifade ederekÇelebi Holding’e teşekkürlerini sundu.

Çelebioğlu: Yatırımdan kaçınmayacağızÇelebi Holding Yönetim Kurulu Başka-nı Can Çelebioğlu ise, sosyal sorumlu-luk anlayışı ile Türkiye’nin ve havacılıksektörünün gereksinimlerinin karşılan-ması için, Çelebi Holding olarak yatırımyapmaktan kaçınmayacaklarını ifadeetti. Çelebioğlu, Ulaştırma Bakanlığı veErzincan Üniversitesi ile yapılan bu iş-birliğinin, yarının teminatı olan gençle-re çalışma imkanı sağlayacağı gibi, sek-törün ihtiyaç duyduğu kaliteli istihda-mın temini açısından da büyük faydasağlayacağını söyledi. Çelebi Holding’in

2008 yılında kuruluşunun 50’nci yılınıkutladığını hatırlatan Çelebioğlu bukapsamda, Ali Cavit Çelebioğlu SivilHavacılık Yüksekokulu’nun yanı sırabaşka sosyal sorumluluk projeleri degerçekleştirdiklerini ifade etti. ÇelebiHolding’in Dalaman’da 50 hektarlık birorman arazisinin yeniden yapılandırıl-ması ve Anadolu’da zor şartlar altındagörev yapan öğretmenlerin, kendilerinievlerinde hissetmeleri amacıyla TOÇEV(Tüvana Okuma İstekli Çocuk EğitimVakfı) ile birlikte yürütülen “Evimde-yim” projelerine de değinen Çelebioğ-

lu böylesi sosyal sorumluluk projeleri-nin tüm hızıyla devam edeceğini vur-guladı.

2009-2010 sezonuna yetişecekÇelebi Holding, Erzincan Üniversitesive Ulaştırma Bakanlığı arasında 10 Ma-yıs 2008 tarihinde imzalanan protokolböylece hayata geçirilirken okulun2009-2010 eğitim öğretim yılına ka-dar açılması hedefleniyor. İleri teknolojive kalifiye personele ihtiyaç duyulan si-vil havacılık sektörüne büyük katkı sağ-layacak proje; Ali Cavit Çelebioğlu SivilHavacılık Yüksekokulu’nun inşa edil-mesi, geliştirilmesi ve eğitim-öğretimsürecinin yürütülmesini kapsıyor. 30derslikle bin 500 öğrenciye eğitim ve-recek okulda gençlerin dünyanın en ni-telikli havacılık okullarıyla eşit düzeydeeğitim almaları sağlanacak. Ağırlıklı olarak İngilizce eğitim verilecekolan Erzincan Ali Cavit Çelebioğlu SivilHavacılık Yüksekokulu’ndan mezunolan gençler iş sıkıntısı çekmeyeceklerigibi, Çelebi Holding başta olmak üzereTürkiye ve yurtdışındaki birçok havacı-lık şirketinde iş sahibi olabilecekler.Çelebi Holding’in yaklaşık 9 milyon do-lar tutarındaki yatırımıyla 15 bin metre-karelik alan üzerine kurulacak Ali CavitÇelebioğlu Sivil Havacılık Yüksekokuluprojesinde tüm ihtiyaç ve gereksinimlerde Çelebi tarafından karşılanacak.

CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 9

Page 10: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

rzincan... Belki de doğununen güzel şehirlerinden biri. Do-ğal yaşamı, insanlarının sıcaklı-ğı, misafirperverliği... Daha bir-çok şey... Hatta bir gece otelinhavuz kenarında yemeğiniziyerken, susamış bir tilkinin ge-lip, hiçbir şey yokmuş gibi, yanı

başınızdaki havuzdan su içebileceği kadardoğal... İnsanları deseniz; sizi mutlu etmekiçin varını yoğunu ortaya koyan, misafirper-verliğin üst sınırlarını zorlayan cömertlikte...Erzincan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Er-doğan Büyükkasap ise projeleri, hızı vefarklı düşünceleriyle hem Erzincan hem deTürkiye için büyük şans...Çelebi Holding’in 50’nci yılında start verdi-ği sosyal sorumluluk projeleri kapsamındaErzincan’daydık. Çelebi’nin; Erzincan Üni-versitesi ve Ulaştırma Bakanlığı işbirliğiyleErzincan Üniversitesi’ne kazandıracağı AliCavit Çelebioğlu Sivil Havacılık Yüksekoku-

lu’nun temelini attık. Erzincan, sivil havacılıksektörü ve dolayısıyla Türkiye’ye kaliteli iş-gücü sağlaması bakımından kilometre taş-larından biri olacak proje şık bir organizas-yonla start aldı. Çelebi Holding’in büyükkatkıları ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldı-rım’ın desteklerinin yanında Erzincan Üni-versitesi Rektörü Prof. Dr. Erdoğan Büyük-kasap’ın yoğun özverisine ayrıca değinmekgerekiyor.Görünüşü ve tavırlarıyla sevimli bir profe-

sör imajı çizen Büyükkasap, henüz 38 ya-şındayken profesör ünvanı alan nadir aka-demisyenlerden biri. 1962 yılında Kasta-monu’nun Tosya ilçesinde, küçük bir bakkaldükkânı işleten bir babanın oğlu olarakdünyaya gelen Erdoğan Büyükkasap, ilk veorta öğrenimi burada tamamlıyor. Bu sıra-da, okul masraflarını karşılamak için kesta-ne ve pirinç satıyor. Okulda kurdukları ti-yatro grubuyla yakın ilçelerde turneye çıka-rak aynı zamanda okul harçlığını da kaza-nan Büyükkasap, babasının yanında ticaretyapmasının, insanlarla iletişim kurma veyönetme konusunda kendisine çok büyükpedagojik bilgiler kazandırdığını söylüyor.

Akademik kariyer basamaklarınıhızla atlıyorLiseden sonra Erzurum Atatürk Üniversi-tesi Fizik Öğretmenliği’ni kazanan ErdoğanBüyükkasap, 1983 yılında mezun olduktansonra 1986 yılına kadar Erzurum’un bir il-

söyleşi

Farklı, renkli bir rektör: Prof. Dr. Erdoğan Büyükkasap

E

CELEBIagustos 9/15/08 1:33 PM Page 10

Page 11: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

10 - 11

çesinde fizik öğretmenliği yapmış. Dahasonra araştırma görevlisi olarak tekrar üni-versiteye dönen Büyükkasap, 1988 yılındanükleer fizik alanında mastırını, 1991 yılın-da da atom fiziği alanında doktorasını ta-mamlamış. Erdoğan Büyükkasap, 1994 yı-lında doçent, 1999 yılında da profesör ün-vanını almış. Doçentlik yıllarında bölümbaşkanlığı göreviyle idareciliğe adım atanBüyükkasap, 2001 yılında Ağrı Eğitim Fa-kültesi’ne dekan olarak atanmış. 2005 yılı-na kadar Ağrı’da hayli zorlu şartlarda gö-rev yaptığını, hatta 3 kez terör saldırısınınhedefi olduğunu fakat hiçbir zaman yılma-dığını söyleyen Erdoğan Bü-yükkasap, 2005 yılında de-kan olarak Erzincan Eği-tim Fakültesi’ne gelmiş.Büyükkasap, 2 yıllık gö-revinin ardından 2007yılında yapılan rektör se-çimlerinde en çok oyualarak dönemin Cumhur-başkanı Ahmet Necdet Sezertarafından Erzincan Üniversitesi’ne rektöratanmış. Akademisyenlik ve idarecilik ba-samaklarını hızla ardında bırakan RektörBüyükkasap’ın yoğun iş temposu bu göre-vinde de aynı şekilde devam ediyor. Öyleki; günde sadece 2 saat uyuduğunu söyle-yen Büyükkasap, sürekli yeni projeler pe-şinde... Geçen yıl 4 bin 700 öğrencisi olanüniversite, bu yıl 8 bin öğrenci alacak. Öğ-renci sayısının yüzde 100’e yakın orandaartmasının önemli olmadığını ifade edenRektör Büyükkasap, önemli olanın niteliklibölümler açmak olduğunu söylüyor. Tür-kiye’nin, bölgenin, Erzincan’ın ihtiyacı olanbölümler açtıklarını belirterek, bu sayedeöğrenci sayısının da arttığının altını çiziyor.

Meslek yüksekokulları ilçeleringizli dinamiğini harekete geçiriyorPeki bu yeni bölümler neler? Erzincan Üni-versitesi her ilçeye meslek yüksekokullarıaçıyor. Bu okulları popülizm için değilfonksiyonel olması için açtıklarını vurgula-yan Büyükkasap, “İlçelerimizin dokusunauygun programlar açıyoruz. Bunlardan bi-ri organik tarım. Erzincan’ın ilçeleri tarımaçok elverişli. Yıllardır ellenmemiş bakirtopraklar organik tarım için hazır. Organiktarımla buralar hayat kazanacak. Madenolan bazı ilçelerde madencilik bölümü,hayvancılığın yoğun olduğu yerlerde sütgıda teknolojisi bölümü açtık. Kemaliye il-çemiz gerçekten bir doğa harikası. Bio çe-şitliliğiyle, tarihiyle, mimarisiyle, bazı sporla-

ra uygun doğa koşullarıyla harikabir yer. Kemaliye’de bir meslek yük-

sekokulumuz vardı. Şimdi bir de Tu-rizm Meslek Yüksekokulu açtık. Farklı

bir mimari yapısı olan Kemaliye evleri ne-deniyle orada Restorasyon Bölümü açtıkve kontenjan hemen doldu. Bunların hep-sini bir yılda yaptık. Rastgele bölüm açmı-yoruz. İnsan kaynakları uzmanlarıyla otu-rup tartışıp, Avrupa Birliği’ne uyum çerçe-vesinde gelecek 20-30 yılda geçerli olacakmeslekleri belirliyoruz. Acil Durum ve AfetYönetimi, Raylı Sistemler, Otomotiv SatışYönetimi, Emlak Pazarlama, Lojistik, Tehli-keli Madde Taşımacılığı gibi... Bio ÇeşitlilikAraştırma Merkezi kurduk. Yukarı FıratHavzası Araştırma Merkezi kurduk. Turk-cell’le birlikte cep telefonu ile ilgili bir prog-ram açmayı düşünüyoruz. E-ticaret prog-ramı açacağız. Meslek yüksekokulları, o il-çenin gizli dinamiklerini harekete geçirmekonusunda çok fonksiyonel okullar. Başkayerlerde bulunan bir programı siz de açtı-ğınızda bu sefer öğrenci gelmiyor. Şu an-da 14 meslek yüksekokulumuz var” diyor.

Mezarlık Yönetimi ve Cenaze İşleri ProgramıÜniversitenin belki de en ilgi çekici bölü-mü ise, gerçekten şaşırtıcı bir okul. ÇünküTürkiye’de daha önce görülmemiş, örneğiolmayan bir bölüm. Bunu da Büyükka-sap’ın ağzından dinliyoruz: “Türkiye’de ilkkez Mezarlık Yönetimi ve Cenaze İşleriBölümü’nü açıyoruz. Biliyorsunuz, AB’yeuyum sürecinde mezarlık işleri belediye-lerden alınıp özel sektöre verilecek. Türki-ye’nin dört bir yanındaki mezarlıklarına gi-din, bakın. Erzincan’daki mezarlık hariç

Türkiye genelindeki mezarlıklar bakımsız-lıktan kan ağlıyor. Avrupa’da böyle değil.Avrupalı buna sahip çıkıyor. Avrupa veABD’de mezarlık işleri artık çok büyük birsektör. Türkiye’de de bu işler artık büyükbir sektör halini alacak. Biz bunu öncedengörerek gerekli eğitimi vermek amacıylaböyle bir programı başlatıyoruz. Matem

psikolojisinden, anatomiye kadar birçokeğitimi vererek Türkiye’nin ilk ve öncü üni-versitesi olacağız. Bu yıl açacaktık fakatprosedürleri yetiştiremedik. Fakat önü-müzdeki yıl öğrenci almaya başlayacağız.İlk etapta 30-40 kişi kontenjanlı bir prog-ram olacak fakat göreceksiniz, her geçenyıl öğrenci sayımızı artıracağız ve bizdensonra pek çok üniversite de bu bölümler-den açacak. Daha şimdiden duyup da ‘Bö-lüm açıldı mı?’ diye soranlar var. ‘Mezunolan öğrencileriniz var mı?’ diye soran be-lediyeler var.”Ne diyelim! Böyle rektör her üniversiteyelazım. Farklı fikirleri, bitmek bilmeyenenerjisi ile ülke sevgisini eğitim alanındakihizmetleriyle göstermeye çalışan ErzincanÜniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sayın Erdo-ğan Büyükkasap’a, baş koyduğu bu yoldabaşarılar diliyoruz.

CELEBIagustos 9/15/08 1:33 PM Page 11

Page 12: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

basından

Ç

CELEBIagustos 9/15/08 1:33 PM Page 12

Page 13: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

hataların tekrarlarının ortadan kaldırılma-sı ve mevcut eksikliklerin belirlenmesi deiçin de bir çerçeve oluşturuldu.

Hazırlıklar devam ediyorMükemmellik çalışmalarına başladığıgünden itibaren, bu yolda hız kesmedendevam eden Çelebi Hava Servisi, bu yılEFQM’in mükemmellik aşamalarındakiikinci adım olan ‘Mükemmellikte Yetkin-lik Ödülü’ne de başvurdu. Mükemmellikte Yetkinlik Ödülü’nü al-mak için, büyük bir heyecanla çalışmala-rın devam ettiği ÇHS’de saha değerlen-dirmesi, Ekim ayı içerisinde Genel Mü-dürlük ve seçilen diğer istasyonlarda ger-çekleştirilecek.

elebi Hava Servisi (ÇHS), 22-24 Mayıs 2008 tarihlerinde 2.Özdeğerlendirme Çalışması’nıgerçekleştirdi.ÇHS Genel Müdürü S. SamimAydın liderliğinde gerçekleştiri-len özdeğerlendirme çalışma-

sına, Genel Müdür Yardımcısı Talha Gök-sel, tüm direktörler, bölüm müdürleri veuzman personelden de katılım sağlandı. Yapılan kapsamlı çalışmalar sonucundakendi eksikliklerini saptayan Çelebi HavaServisi, bu eksikliklere uygun çözümlerinüretilmesini sağlayacak iş planlarını çıkart-tı. Bu iş planları ile mevcut sistemde yürü-tülmekte olan iyileştirmelerin durum de-ğerlendirmeleri net bir şekilde yapılarak,

Ödülün aşamalarıÇelebi’nin “mükemmellik” yolundaki ikinciaşaması olan ‘mükemmellikte yetkinlik’ bö-lümü, EFQM Mükemmellik Modeli’ni kulla-narak özdeğerlendirme yapmada deneyimiolan kuruluşlar için dizayn edilmiş bir aşa-ma. 32 alt kriteri baz alan bu bölümdekibaşvuru değerlendirmesi, Avrupa KaliteÖdülü başvurusuna benzer bir süreçtegerçekleştiriliyor. Bu ödül için başvuran di-ğer kuruluşlarda olduğu gibi, Çelebi’de detoplamda üç gün sürecek bir saha ziyaretigerçekleştirilecek. Saha ziyaretinde ÇHS Genel Müdürlüğü veseçilen istasyonlar, iki ila beş kişilik değer-lendiriciler grubu tarafından değerlendir-meye tabi tutulacak.

Çelebi Hava Servisi ‘Mükemmellikte Yetkinlik Ödülü’ yolundaEFQM’IN “MÜKEMMELL‹KTE YETK‹NL‹K ÖDÜLÜ”NÜ ALMAK ÜZERE YOLA ÇIKAN ÇELEB‹ HAVA SERV‹S‹, HEDEFE UYGUN ÇALIfiMALARINI SÜRDÜRÜYOR.GERÇEKLEfiT‹R‹LEN 2. ÖZDE⁄ERLEND‹RME ÇALIfiMASI’NDA BU YÖNDE ÖNEML‹ ADIMLAR ATILDI.

Ç

12 - 13

CELEBIagustos 9/15/08 1:33 PM Page 13

Page 14: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

haber

ANTALYA ÇELEB‹ MAR‹NA’DA AÇILAN YOMA RESTAURANTAND BAR, ANTALYALILARI VE KENT‹N KONUKLARINI SEÇK‹NVE BENZERS‹Z B‹R ORTAMDA A⁄IRLAMAK ÜZERE KAPILARINIAÇTI. AKDEN‹Z’DEN ‹LHAM ALAN YOMA, DÜNYA YEME ‹ÇMEKÜLTÜRÜNÜ GELENEKSEL LEZZETLERLE B‹RL‹KTE SUNUYOR.

Akdeniz’de seçkin bir keyif kompleksi:

YOMA Restaurant & Bar

alite, bir hayat felsefesidir;günlük yaşamın her alanınanüfuz eder. Çelebi Holding,şu günlerde 50 yıllık bir bi-rikimin ürünü kalite anlayı-şını, Antalya Marina’nın zi-yaretçilerine ve Antalya

halkına seçkin bir ortamda, YOMA Restau-rant and Bar’da sunmanın heyecanını yaşı-yor. Deniz kıyısında, yeşillikler içinde ko-numlanan restoran, yerel tatlardan dünyalezzetlerine uzanan zengin menüsü ve hu-zurlu atmosferi ile konuklarına eşsiz bir de-neyim teklif ediyor. İç mekanları marina konseptinde tasarla-nan YOMA R&B’nin bahçesi, özellikle gü-zel yaz akşamlarında, latin müziği eşliğindebir Akdeniz vahasına dönüşüyor.

Bütün bir “keyif kompleksi”YOMA R&B sadece bir restoran değil, aile-nizle ve sevdiklerinizle tüm bir günü geçi-rebileceğiniz bir keyif kompleksi. Açık bar,yüzme havuzu, plaj ve ek tesisleri ile YO-MA R&B pek çok olanağı bir arada sunu-yor. Bir yandan güneşin ve denizin tadını çı-karırken, bir yandan da büyük bir özenlehazırlanmış menüden sizin için seçilmiştatları deneme şansı bulabilirsiniz.Menü demişken... YOMA R&B’nin en id-dialı olduğu noktalardan biri, titiz bir çalış-ma sonucu oluşturulan menüleri. Atıştır-malıklar arasında hem Türk mutfağındanhem de dünya mutfağından özel tariflerinyanı sıra YOMA’ya özgü tatlar da var. Gü-nün her anına uygun tariflerle bezeli atıştır-malık menüsüne miniklerin bayılacağına

K

CELEBIagustos 9/15/08 1:33 PM Page 14

Page 15: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

14 - 15

hiç şüphe yok. Başlangıçlar arasında fesle-ğen ve balzamik sosla marine edilmiş,kuşkonmaz örgü Akdeniz sos ile servisedilen yengeç suruminin, yani YOMA Bü-yüsü’nün özel bir yeri var. Akdeniz sofra-larının olmazsa olmazı balık, ara sıcak vesalata seçenekleri arasında ağırlıklı bir yerbuluyor. Ana yemekler ise Uzakdoğu’danAvrupa’ya uzanan bir yelpazede. Tabii özelızgara seçenekleriniz saklı kalmak kaydıy-la... Ana balık menüsünde klasik tatlarlabirlikte YOMA aşçılarının benzersiz yo-rumlarını da tavsiye edebiliriz. Tüm me-nülerde vejeteryan damak tatları da dik-kate alınıyor.

Antalyalılar ve konukları içinYOMA R&B’nin sunduğu lezzetler için ki-lit sözcük “seçim” olsa gerek. Restoranyönetimi devasa bir menü yerine hemyerli hem de uluslararası mutfak kültürü-

nü temsil kabiliyetine sahip, sözcüğüngerçek anlamıyla seçkin bir kompozisyonhazırladı. Çünkü biliyoruz ki kimlik, aslındaseçimlerden ibarettir. Bu seçimler, kusur-suz ve konforlu bir servis anlayışıyla birleş-tiğinde, dünya standartlarında bir çizgidoğdu. YOMA R&B’nin öncelikli hedefi, Antalya-lıları ve kentin konuklarını, beklentilerininötesinde bir ortamda ağırlamak. Resto-ran, uzun vadede ise Türkiye’nin ve Akde-niz’in farklı kentlerinde de adını duyurma-ya, yeni mekanlarla zenginleşmeye karar-lı. Bu kararlılığın altında, profesyonel ekibi-nin, Çelebi’nin hizmet geleneğinin ve de-yim yerindeyse sınırsız titizliğinin verdiğigüç yatıyor. Unutmadan: YOMA R&B, ge-niş mekanları ve kapasitesiyle davetleriniziçin de şık bir seçenek! Restoranın tecrü-beli ve dinamik ekibi, sizi ve konuklarınızımemnun etmek için sabırsızlanıyor...

r

CELEBIagustos 9/15/08 1:33 PM Page 15

Page 16: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

29 Mayıs 2007’de hizmet vermeye baş-layan Çelebi Marina, 1. kuruluş yıldönümü-nü kutladı. Doğduğu günden bugüne hızlabüyüyen ve gelişen Çelebi Marina yola çıktı-ğı noktadan çok farklı bir durumda. Yeni alt-yapısı, ilave hizmet unsurları ve teknelere su-nulan farklı servis anlayışıyla Çelebi Marina,bu yaz sezonu sonunda salt teknelerin bağ-landığı bir liman yapısı olmaktan çıkıyor, çokbaşka ve çok renkli bir işleve kavuşuyor. Çe-lebi, Antalyalıların hafta sonu tatillerini geçi-rebilecekleri yeni ve şık bir uğrak yeri olaca-ğına inandığı Marina’sı ile gurur duyuyor.

Müdür Ertem’den mesajÇelebi Marina Müdürü Artun Ertem, 29Temmuz’da yayınladığı 1. yıl kutlama mesa-

Çelebi Marina 1 yafl›nda

haber

Çelebi Gıda Grubu’nun, benzersiz lez-zete sahip roast beef ve curly fries ürün-leri ile tanınan markası Arby’s, ilk franchi-se restoranını açmak için anlaşma imzala-dı. Markaları Little Caesars ile Arby’s içinfranchise verme yetkisi alan Çelebi GıdaGrubu, hizmet verdiği noktalarda kendifanatiklerini yaratan enfes Arby’s lezzetle-rini hızla yaymak adına ilk adımını Opti-mum Alışveriş Merkezi’nde açılacak

Hapag Lloyd temsilciliğindeki BelairAirlines, 1 Ağustos 2008 tarihi itibariyleÇelebi Hava Servisi Antalya İstasyo-nu’ndan yer hizmetleri almaya başladı. Bu yıl ilk kez Belair’e hizmet verecekolan Çelebi Antalya İstasyonu çalışanları,1 Ağustos’ta Antalya Havalimanı’na inenhavayollarının ilk uçağına yapılan karşıla-ma çerçevesinde uçuş ekibini ve yolcula-rı uçağın kapısında çiçeklerle karşıladı. Antalya’ya haftada üç sefer düzenleye-cek olan Belair Airlines yetkilileri, bu sı-cak ve güler yüzlü karşılamadan ve al-dıkları tecrübeli yer hizmetinin kalitesin-den dolayı ÇHS Antalya İstasyonu ekibi-ne teşekkürlerini iletti. Her iki taraf da,başlayan bu güzel işbirliğinin uzun yıllardevam etmesi temennisinde bulundu.

franchise restoranı ile atıyor. Birkaç ay içerisinde İstanbul Anadolu Yaka-sı/Yeni Sahra mevkiinde açılacak olan Opti-mum AVM’de hizmete girecek ilk Arby’sfranchise restoranı, bu bölgedeki Arby’s se-venlerinin yüzünü güldürecek. Özel, sağlıklıve leziz ürünlerini Optimum’daki müşterileri-nin damak zevkine sunmaya hazırlananArby’s, mevcut fanatiklerine yenilerini katma-yı hedefliyor.

Arby’s ilk franchise anlaflmas›n› yapt›

ÇHS Antalya ‹stasyonu,Belair Airlines’a hizmetsunmaya bafllad›

jında, “Bugün, 29 Mayıs 2007 tarihinde KoçGrubuna bağlı Setur Servis Turistik A.Ş.’dendevir alarak faaliyetlerine başladığımız Çele-bi Marina Antalya’nın 1. kuruluş yıldönümü.Hepimize kutlu olsun. Bu özel ve güzel gün-de gurur ve sevincimizi tüm Çelebi çalışan-ları ile paylaşmak isteriz. Bu gurur ve sevincimizi huzurunuzda tümÇelebi camiası ile paylaşmaktan büyük mut-luluk duyuyorum. Geçen yıl devir aldığımızişletmemizin bugünkü çehresi, geleceğinedönük büyük umutları da beraberinde ge-tirmekte. Tüm Çelebi Marina Antalya çalı-şanları olarak hep birlikte nice yıllara diyorve yolculuğumuzda bizleri yalnız bırakma-yan grup mensuplarımıza teşekkürlerimizisunuyoruz” dedi.

Çe-Tur Çelebi Turizm çalışanları, BilgeAdam tarafından gerçekleştirilen İleri ExcelEğitimi’ne katıldı.8-9 Ağustos 2008 tarihleri arasında, BilgeAdam’ın Fulya şubesinde uzman eğitimcilertarafından verilen eğitim iki gün sürdü. 12kişilik bir ekip halinde eğitimlere katılan Çe-Tur çalışanları, ileri seviye excel eğitimindenhayli memnun ayrılırken, aldıkları bilgileringünlük iş yaşamlarında hem daha pratikhem de daha hızlı olmalarına yardımcı ola-cağını belirttiler.

Çe-Tur çal›flanlar› ‹leriExcel E¤itimi ald›

CELEBIagustos 9/15/08 1:33 PM Page 16

Page 17: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

16 - 17

SunExpress Havayolları yeni başlayan Sam-sun uçuşlarıyla birlikte, Çelebi Hava Servi-si’yle sürdürmekte olduğu başarılı birlikteliği-ni perçinledi. Burada da yer hizmetlerini Çe-lebi’nin tecrübeli Samsun İstasyonu persone-linden almayı tercih eden SunExpress Hava-yolları’nın Genel Müdür Yardımcısı Hacı Sayve beraberindeki 63 kişilik ekip, bu yeni hat-tın açılışı için Samsun’a geldi. SunExpress’esunulan ilk hizmetin heyecanını ve mutlulu-ğunu yaşayan ÇHS Samsun ekibi, kalabalıkekibi ellerinde çiçeklerle karşılarken, tatlı baş-layan işbirliklerinin de hep tatlı devam etme-si adına çikolata ikramında bulundu.

Birleşmiş Milletler KalkınmaProgramı (UNDP), TürkiyeOdalar ve Borsalar Birliği(TOBB) ve Türkiye Yerel Gün-dem 21 Programı işbirliği ilesunulan, “Bin Yıl Kalkınma He-defleri Fonu” için, Ege BölgesiSanayi Odası (EBSO), İzmirValiliği ve İzmir Büyükşehir Be-lediyesi’nin ortak çalışmalarısonucu, “İzmir’in Lider Kadın-ları” projesi hazırlandı. Projeninamacı, İzmir’de iş dünyası, siviltoplum ve yerel yönetim ala-nındaki yönetici kadınların liderlik vasıflarını geliştirmek, özendirmek ve bu grupların etkile-şimlerini artırmak olarak belirlendi.İş dünyasından 15, muhtarlardan 15 ve sivil toplum kuruluşlarından da 15 kişinin bulundu-ğu toplam 40 İzmirli Lider Kadın, öncelikle eğitime alındı.

Diyarbakır’da Doğu-Batı BuluşmasıBu ortak proje kapsamında organize edilen 20 kişilik özel bir grup ile, “İzmir’in Lider Kadın-ları/Doğu-Batı Buluşması” adı altında bir gezi düzenlendi. ‘Buluşma’ programı çerçevesinde,Doğu’daki kadınların işbirliği ve İzAIR Hava Yolları’nın da desteği ile bir “GAP Bölgesi İnce-leme Gezisi” gerçekleştirildi. GAP Bölgesi gezisinin duraklarından biri de Diyarbakır’dı. Diyarbakır Havaalanı’na gelen 20 kişilik gruba, Çelebi Hava Servisi Diyarbakır İstasyonu ça-lışanları en iyi şekilde hizmet verdi. Ekibin check-in’inde yardımcı olan ÇHS Diyarbakır per-soneli, Diyarbakır Havaalanı yolcu salonunda ve apronda uçak altında fotoğraf çektirilebil-mesi için özel izin alımında da yardımcı oldu.Diyarbakır’da aldıkları kaliteli ve güleryüzlü hizmetten memnun kalarak havaalanından ayrı-lan İzmirli Lider Kadınlar, İzmir’e dönüşlerinde gönderdikleri yazıyla, başta Çelebi Hava Ser-visi Diyarbakır İstasyon Müdürü Emine Terzioğlu olmak üzere, Yolcu Hizmetleri ekibini vetüm Çelebi Diyarbakır personelini kutlayarak, vermiş oldukları destek için teşekkür ettiler.

‹zmir’in Lider Kad›nlar›ndan, ÇHS Diyarbak›r ‹stasyonu’na teflekkür

Çelebililer kendi filmlerini çekti

Little Caesars Pizza, 19 Temmuz2008’de kutlanan Dünya Fenerbah-çeliler günü etkinlikleri çerçevesin-de 1907 ÜNİFEB’in (ÜniversiteliFenerbahçeliler) tekne organizas-yonuna yemek sponsoru oldu. Yaklaşık dört saat Boğaz’ın serin su-larında gezen ÜNİFEB teknesindekatılımcılara ikram edilen LC pizza-larının enfes tadı herkesten beğenitopladı. Gecenin ilerleyen saatlerinde, özelolarak hazırlatılan pastanın kesilme-siyle son bulan organizasyona kulü-bün resmi internet sitesinde ve tele-vizyonunda yer verilirken, LittleCaesars Pizza logosu dawww.1907unifeb.org sitesindekiintroda yer aldı.Organizasyon sonrasında, LittleCaesars’a bir teşekkür mektubugönderen 1907 ÜNİFEB YönetimKurulu Üyesi Organizasyon ve Pro-jeler Komitesi, “Little Caesars piz-zalarının tadı üyelerimizin damağın-da kaldı. Verdiğiniz destekten ötürüteşekkür ediyoruz” dedi.

Little Caesars K›z›ltoprak Restoran›ÜN‹FEB’i fethetti

Çelebi Holding bu yıl üçüncü kez gerçekleşti-rilen Kurumsal Film Festivali’ne (CFF) katılmakararı aldı. Bu karar doğrultusunda, CFF’yle ilgi-li tüm çalışmaları yürütmek için Çelebi grup şir-ketlerinden çalışanların yer aldığı bir proje ekibioluşturuldu ve ekip ‘Sütlü Kahve’ adını aldı.Bu yıl yirmiye yakın firmanın katıldığı CFF’te yeralacak her üç kategoride de (Reklam, Belgeselve Konulu Kısa Film) yarışmak için çalışmalarabaşlayan Sütlü Kahve ekibi, Çelebi genelindeyaptığı duyurular ve astığı afişlerle önce projeyekatılmak isteyen gönüllülerden ‘film ekibini’oluşturdu. Tüm ekip, Festival’in yapım şirketin-den ve ardından sinema dünyasının ünlü yazar,yönetmen ve oyuncularından dersler aldı ve

gerçekleştirilen atölyelere katıldı. Bu süre zar-fında farklı grup şirketlerinden biraraya gelerekortak bir projede çalışma fırsatı elde eden Çe-lebi çalışanları hem birbirini daha yakından ta-nıyarak ilişkilerini geliştirme şansına sahip olduhem de şirket içerisindeki yetenekler keşfedildi.

Üç ekipten üç filmEğitimler ve yapılan toplantılar sonrasında üçgruba ayrılan film ekibi, Çelebi Gıda Grubumarkalarından Little Caesars Pizza için bir daki-kalık reklam filmi çekerken, Çelebi Hava Servi-si’nin kurucusu Ali Cavit Çelebioğlu’nun hayatıda, ÇHS’nin kuruluş dönemine odaklanılarakçekilen 15 dakikalık bir belgesel ile anlatıldı.

Üçüncü ekip ise, ‘İş Yaşamı ve İnsani Değerler’konulu kurmaca filmin çekimlerine yoğunlaştı. Kendi senarist, yönetmen, yapımcı, oyuncu,makyöz ve sanat yönetmelerini belirleyen grup-lar, 2’şer gün süren çekimlerde, CFF tarafındantahsis edilen profesyonel kamera-kameraman,ışık ve ışıkçı ile 25 Ağustos’ta bu aşamaları datamamlamış oldu. Oldukça yorucu ama bir okadar da eğlenceli ve keyifli geçen çekimlersonrasında ekipler, yapılacak montajları ve GalaGecesini beklemeye koyuldu. CFF’in yapım şirketi tarafından 25 Ekim’de ger-çekleştirilecek gala gecesinde, her 3 kategoridesunulacak farklı dallardaki ödüller sahiplerini bu-lacak.

CELEBIagustos 9/15/08 1:33 PM Page 17

Page 18: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

haber

ÇHS Kars ‹stasyonu’ndan ilk Turan Air hizmetiÇelebi Hava Servisi Kars İstasyonu’nunmüşteri portföyüne yeni katılan Turan Air’inilk uçuşu 21 Temmuz 2008 tarihinde ger-çekleştirildi. 4k-727 kuyruk numaralı TU 154 tipi uçak-la, Bakü-Kars seferini yapan Turan Air’e aitilk uçak, 54 yolcusuyla saat 09.00’da KarsHavaalanı’na indi. ÇHS Kars İstasyonu çalı-şanları tarafından çiçeklerle karşılanan uçuşekibine ve yolculara apronda, Kars’ın meş-hur kaşar peyniri ve çikolatası ikram edildi. Kars Havaalanı’na inen uçakta bulunanAzerbaycan Başkonsolosu ve diğer diplo-matlar, şehir merkezini ziyaret ederek Azer-baycan’ın eski cumhurbaşkanı Haydar Aliyeviçin yapılan anıta çelenk bıraktı. Kars ziyaret-lerini tamamlayan yolcularını alan Turan Airuçağı, toplam 65 kişiyle saat 12.00’de Ba-kü’ye dönmek üzere Kars Havaalanı’ndanayrıldı. Gerçekleştirilen bu ilk uçuşta aldıklarıyer hizmetinden son derece memnun olan

Azerbaycan Başkonsolosu, Turan Air kaptanıve diğer şirket yetkilileri, gösterdikleri yakın il-gi ve sundukları hizmet kalitesinden dolayıbaşta Kars İstasyon Müdürü Caner Yücel ol-mak üzere tüm Çelebi personeline teşekkürve takdirlerini iletti.Turan Air’in Bakü-Kars-Bakü uçuşlarının, herpazartesi ve cuma günü, charter olarak ger-çekleşmesi planlanıyor. Uçakların lokal saatleKars Havaalanı’na inişi 09.00 ve kalkışı 10.30saatlerinde olacak.

denizcilerin mücadelesi vatandaşlar tarafın-dan da ilgiyle izlendi. Rüzgarın çok elverişli ol-duğu, hayli keyifli ve çekişmeli geçen müca-delede yelkenli yatlar açık denizde yarışırken,yaşları 7-14 arasında değişen genç sporcularda optimistlerle liman içindeki parkurda zaferkupası için mücadele etti. ATSO sponsorlu-ğunda yürütülen Zafer Kupası’na Çelebi Ma-rina ev sahipliği yaptı. Çelebi’nin 29-30-31Ağustos tarihleri için katılımcı teknelere üc-retsiz bağlama imkanı sunduğu organizas-yon, Marina Yoma R&B’deki açık büfe kah-valtı ile başladı. 12.00’de start alan ve Yelkenİl Temsilcisi Abdurrahim Şaşmaz’ın deneti-minde yapılan yarışları, Vali Yardımcısı Yıldı-rım Uçar da komite teknesinden izledi. Yarışsonunda dereceye giren sporculara ödülleriYoma R&B’de düzenlenen bir törenle verildi.Tören öncesinde Yoma’da canlı müzik eşli-ğinde bir kokteyl veren Çelebi Marina, böyleanlamlı bir organizasyona ev sahipliği yapma-nın mutluluğunu ve gururunu yaşadı.

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) ileAntalya Yelken ve Su Sporları Kulübü tarafın-dan bu yıl ikincisi düzenlenen Zafer KupasıYelken Yarışları, 30 Ağustos Zafer Bayramıcoşkusunu denize taşıdı. Çelebi Marina-Lara Bababurnu-Kaleiçi Mari-na-Çelebi Marina arasındaki parkurda ger-çekleştirilen yarışa 15 yelkenli katıldı. Yelken-ciler, Zafer Kupası için bu zorlu parkurda terdökerken Antalya körfezini hareketlendiren

ATSO Zafer Kupas›, Çelebi Marina ev sahipli¤inde yap›ld›.

ÇHS Dalaman ‹stasyonu’na Condor’dananlaml› ödül24-26 Ağustos 2008 tarihlerinde,Frankfurt’ta düzenlenen “Condor Worl-dwide Ground Operations and StationsMeeting” Toplantısı’nda yapılan 2007-2008 değerlendirmelerinde, Çelebi Ha-va Servisi Dalaman İstasyonu ödüle layıkgörüldü.‘For the Least Ground Handlıng Delays’kategorisi altında, yer hizmetleri kaynak-lı gecikmelerde tüm istasyonlar arasındaen düşük seviyeyi tutturan Dalaman İs-tasyonu 1. seçilerek, plaket ve sertifika ileödüllendirildi.

ÇHS üst yönetiminden kutlamaÇelebi’ye yaşattığı bu gurur için başta İs-tasyon Başmüdürü Battal Çoban olmaküzere tüm Dalaman çalışanlarını göster-dikleri üstün performanstan ötürü kutla-yan ÇHS üst yönetimi, istasyonun başarı-larının gelecekte de artarak devam et-mesi temennisinde bulundu. Dalamanİstasyonu Başmüdürü Battal Çoban dayayınladığı mesajda, “Çelebi Hava Servi-si’nin bayrağını zirveye taşımakta Dala-man İstasyonu olarak katkımız olduğuiçin ekip olarak çok gururlandık ve çoksevindik. Elbette bu tür ödüller tek başı-na alınmıyor. Yıl boyunca bizden desteği-ni esirgemeyen tüm Çelebi Hava Servisiekibine teşekkür eder, hep birlikte dahanice ödüller almayı dileriz” dedi.

Arby’s Ankara Restoranı, 3 Haziran 2008 ta-rihi itibariyle evlere servis hizmetine başladı. Se-venlerini daha fazla bekletmek istemeyen Arby’sAnkara Restoranı, gelen yoğun talep üzerine te-lefonla evlere sipariş hizmeti sunmaya başladı.541 2 528 no’lu telefonda, müşterilerinin hiz-metinde olacak Arby’s’in enfes lezzetlerine ulaş-mak için artık bir telefon yeterli olacak. Web si-tesinden ve ilan dağıtımlarıyla evlere servis hiz-

metinin duyurusuna başlayan Arby’s’te, paketservisi hizmeti, 11.30-22.00 saatleri arasında ve-rilecek. Bahçelievler, Beşevler, Demetevler, Emek7. Cadde, Etlik, Gazi Mahallesi, İskitler, Tandoğan,Ulus ve Yenimahalle bölgelerinde hizmete gire-cek olan Arby’s paket servisi ile bundan böyleArby’s’in enfes roast beef lezzetine ya da ünlücurly friesına meraklıları bir telefon ile ulaşabile-cek.

Arby’s lezzeti art›k bir telefon uzakl›¤›nda

CELEBIagustos 9/15/08 1:33 PM Page 18

Page 19: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

18 - 19

Sinop ziyareti için, 13 Haziran 2008 tari-hinde Sinop Havaalanı’na giden BaşbakanRecep Tayyip Erdoğan’ın, TC-ANA uçağınayer hizmetleri Çelebi Hava Servisi Samsunİstasyonu tarafından sağlandı.13 Haziran’da beraberindeki kalabalık he-yetle bir dizi açılış gerçekleştirerek halka ses-lenmek için Sinop’a gelen Başbakan RecepTayyip Erdoğan, Karadeniz sahil yolu prog-ramı kapsamındaki Boyabat tünel ve yol in-şaatlarını da inceledi. Başbakan’ın Sinop ziyaretinde TC-ANA uça-ğına yer hizmeti vermek üzere 3 kamyon, 1

Çe-Tur Çelebi Turizm, 23 Ağustos 2008 Cumartesi günü Kemer-burgaz’da ‘Takım Çalışması’ eğitimlerine katıldı. Masters Eğitim-MonTRain işbirliği ile outdoor eğitim tarzında ger-çekleştirilen çalışmalara Çe-Tur’dan 26 personel katıldı. Öğledenönce ve öğleden sonra iki aktivite şeklinde organize edilen eğitimsonunda, bu aktivitelerin iş hayatına aktarılması ile ilgili değerlendir-meler yapılarak pratik bilgiler alındı. Oldukça güzel zaman geçiren Çe-Tur Çelebi Turizm çalışanları ka-tıldıkları Takım Çalışması eğitiminden hem çok faydalanmış hem deçok eğlenmiş olarak ayrıldılar.

minibüs ve 6 personel ile yola çıkan ÇHSSamsun İstasyonu, 2 merdiveni, bagaj ara-bası ve konveyor ile birlikte Sinop Hava-alanı’na geldi.Saat 12.30’da Sinop’a inen ve gerekli in-celemeleri gerçekleştirdikten sonra saat18.30’da Sinop Havaalanı’ndan ayrılanBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın TC-ANA uçağına başarıyla yer hizmetleri su-nan Çelebi Samsun çalışanları, tecrübele-riyle baştan sona sorunsuz yürüttüklerioperasyonları, güler yüzlü ve kaliteli hiz-metleri ile takdir ve beğeni topladı.

Şampiyonlar Ligi 2. Ön Eleme Turu’nda, Macaristan’ın MTKBudapeşte takımıyla karşılaşmak üzere Budapeşte’ye giden Fe-nerbahçe takımı ve yöneticileri, Uluslararası Ferihegy Havalima-nı’nda Çelebi Ground Handling Hungary’nin VIP GAT Termina-li’ni kullanmayı tercih etti. Çelebi çalışanlarının güleryüzlü hizmeti, sıcakkanlı ve kaliteliservisi ile moral bulup Budapeşte’deki kamp hazırlıklarını ta-mamlayan Fenerbahçe, ertesi gün yapılan karşılaşmada rakibiMTK Budapeşte’yi 5-0’lık bir skorla geçerek bir üst tura yüksel-meye hak kazandı. Her iki takım oyuncuları da dostluk vesportmenlik içerisinde oynanan karşılaşma sonrasında seyirci-lerden uzun süre alkış aldı.

Little Caesars Pizza, yeni restoran açılışlarıyla hizmetağını genişletmeye devam ediyor.Çelebi Gıda Grubu’nun hızla büyüyen markası LittleCaesars Pizza, son bir ayda önce İstanbul Bahçelievler’deardından Şişli’de açılan yeni restoranları ile enfes pizzala-rını artık 31 noktada sevenleriyle buluşturuyor.Türkiye’de hizmete girdiği günden bugüne hızla artanbir hayran kitlesine sahip olan Little Caesars, pizzasever-lerden gelen taleplere hızla yanıt vermeye devam ediyor.Çelebi Gıda Grubu, içinde bulunduğumuz ay Levent’tehizmete giren restoranı ve ekim ayında Antalya’da Larabölgesinde açılacak ilk franchise restoranı ile LC restoransayısını toplamda 33’e çıkartmayı hedefliyor.

LC Pizza, art›k 31 restoranda sevenlerinin hizmetinde

Çe-Tur çal›flanlar›na Kemerburgaz’da Tak›m Çal›flmas› e¤itimi

Formula 1 Tak›m› Williams’tan ÇelebiMacaristan’a teflekkürmektubuFormula 1 yarışlarının, Macaristanayağı, Ağustos ayı başında Budapeşte’degerçekleştirildi. Yarışmanın tecrübeliekiplerinden Williams F1, Budapeşte se-yahatleri sırasında yer hizmetleri için Çe-lebi Ground Handling Macaristan’ı tercihetti. Havalimanında kendilerine sunulankaliteli ve üstün hizmetten dolayıCGHH’e bir teşekkür mektubu gönde-ren Frank Williams, “Macaristan GrandPrix’i dolayısıyla gerçekleştirdiğim seya-hat sırasında bana çok iyi baktığınız içiniçten teşekkürlerimi iletmek istedim. Sizher zaman mükemmel bir iş ortaya ko-yuyorsunuz ve bu sefer de bundan şaş-madınız. Tekrar çok teşekkürler” sözle-riyle memnuniyetini dile getirdi.

Samsun ‹stasyonu, Sinop Havaalan›’nda Baflbakan’›n hizmetindeydi

Fenerbahçe’ye Budapeflte’de Çelebi hizmeti

CELEBIagustos 9/15/08 1:33 PM Page 19

Page 20: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

elebi Holding’in 50. yılı dolayı-sıyla Dolmabahçe Sarayı’ndadüzenlenen etkinlikte geçen 50yılın müzikli bir sunumu yapıldı.Büyük beğeni toplayan bu gös-teriyi hazırlayıp sunan ise sanat-ta 40. yılını kutlamaya hazırla-nan Erol Evgin’di. Erol Evgin, bukırk yılda öylesine tanındı, hafı-

zalarda öylesine yer etti ki, etrafında bü-yük ve güçlü bir sevgi çemberi oluştu. Oda zaten her zaman, her konuda sevgininönemini ve gücünü vurguladı. İşte Erol Ev-gin’in Çelebice okurları için anlattıkları...

2009’da 40. sanat yılınızı kutlaya-caksınız. Neler hissediyorsunuz?1969’da ilk 45’liğimi yaptığım zamanıbaşlangıç kabul ediyorum. O zamandanbu zamana geçen 40 yıl çok heyecan ve-riciydi, çok güzeldi ve çok da çabuk geçti!Bunu önümüzdeki yıl 40 yıllık dostlarımlave yeni dostlarımla kutlamak istiyorum.Belki bir vakıf yararına konser, belki bir ga-

la gecesi... Albüm olarak da iki proje varaklımda. Biri yeni ve unutulmayan şarkıla-rımdan bir karma, ikincisi de 40 yıl bo-yunca çok isteyip de söyleyemediğim baş-kalarının şarkılardan bir albüm. İkisi de ay-nı yıl olabilir. Sonbaharda kolları sıvayıpbaşlayacağız. Yılbaşında bir albüm olur, yıliçinde ikincisi gelir belki. Bazı şarkılarımıhatırlatmak istiyorum. Mesela “Sitem”...Önde zeytin ağaçları/ Arkasında yar/ Se-ne 1946/ Mevsim/ Sonbahar... Onu yeni-den gençlere tanıtmak isterim. Bir de yineon yıl oldu, “Ben İmkansız Aşklar İçin Ya-ratılmışım” şarkısını yapalı. Onun da yeralmasını isterim. Ve dostlarımın, SezenAksu’nun, Nükhet Duru’nun, “Ben desöylesem” dediğim şarkıları...

Siz 1969’dan başlatıyorsunuz fa-kat ondan öncesi de var değil mi?Çocukluğa kadar gidiyor tabii... Çok kü-çük yaştan itibaren şarkı söylemeyi büyükbir tutku olarak benimsedim. Çevremdende ilgi gördüm. Lise yıllarında “Yarasalar”,

“Moda Beş” gibi amatör orkestralarımızoldu Kadıköy’de. O yıllarda popüler müzikyavaş yavaş tomurcuklanıyordu. BarışManço, Erkin Koray, Cem Karaca grupla-rıyla ortaya çıkmışlardı, Moğollar vardı. Bizonlardan küçüğüz, sonraki kuşağız. Ve bizde kendimizi pop müzikle ifade etmeyebaşladık. 1969’da Aykut Sporel’den ilk45’lik plak teklifini aldım. Böylece kitleleresesimi duyurdum. Bu yüzden o tarihi baş-langıç olarak alıyorum.

Kendi şarkılarınızı üretme süre-ciniz nasıl başladı?Başta yabancı şarkılar söylüyorduk. Ame-rikan, İtalyan, Fransız şarkılarını... Sonra-sında pop müzik bir akım olarak gelişti.Bu gelişimin başlangıcı Ankara, İstanbul,İzmir gibi büyük kentlerde yaşanan en-düstrileşmedir. Pop müzik kentin türküsü,folklorudur. Biz de yabancı dil eğitimi alan,kolejlerde okuyan çocuklar olarak kendi-mizi bu müzikle ifade etmeyi uygun gör-dük. Ve ben Türk Pop Müziği’nin hemen

söyleşi

“fiARKILAR VE KOKULAR ‹NSANIN YAfiAMINAS‹NER...” SANATÇILAR ÜRET‹MLER‹N‹N ANLATIRKEN GENELDE KEND‹LER‹N‹ ‹Y‹ ‹FADE EDEMEMEKTEN YAKINIR. EROL EVG‹N‹SE UNUTULMAZ fiARKILARINI VE HAYATABAKIfiINI BÖYLES‹NE GÜZEL ANLATIYOR.HER ZAMANK‹ GÜLEN YÜZÜYLE...

Müziğimizin içten sesi Erol Evgin:

Biz ‘sevgi bitti’ sözünü bilmezdik

Ç

CELEBIagustos 9/15/08 1:33 PM Page 20

Page 21: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

ik

her evresinde bulundum. O yıllar emek-leme dönemiydi. Ben, Nükhet Duru veSezen Aksu üçümüz aynı dönemde çık-tık. Bizden önce Ajda Pekkan vardı. He-men önce de Nilüfer, henüz lisede öğ-renciyken bir Eurovision şarkısının Türkçeversiyonu ile başlamıştı. Ajda da Batı ez-gilerine yazılan Türkçe sözlerle çıktı. Buyüzden olacak o zaman bizim müziğintarifi de bir tuhaftı. “Türkçe Sözlü HafifBatı Müziği” dendi önceleri, sonra “HafifÇok Sesli Türk Müziği”. Ondan sonrabiz, “Bu, Türk Pop Müziği’dir” dedik.Ve ben daha o zaman bu müziğin ül-kedeki en önemli müzik olacağınainandım. Çünkü Türkiye süratle kent-leşiyordu ve biz kentleşmenin müzi-ğini yapıyorduk. Kente gelen insanaartık Anadolu’da köyündeyken üç tel-li sazla dinlediği müzik yetmeyecekti.Çünkü kentin farklı bir volümü, farklı birritmi vardır. Kentin tarzı, tavrı, edası baş-kadır. Buna cevap verecek bir müzik ol-malıydı.

Melih Kibar ve Çiğdem Talu ileçalıştığınız dönemin bu tarih için-deki yeri nedir?Çok önemlidir elbette... İlk çıkışımın ar-dından bir süre kendi yazdığım sözlerle,türkü tarzında, Klasik Türk Müziği tarzın-da çalışmalar yaptım. Sonra Çiğdem ve

Melih’le çalışmaya başladık. 1976’da biraraya geldik ve sekiz yıl boyunca hemenhemen sadece onların şarkılarını söyle-dim. Çok da önemli bir ekip olduk. Bubaşarının bir cümleyle analizi bence üçü-müzün ortak inancıydı. Biz, bir ülkeninpopüler müziğinin o ülkenin klasik müzi-ğinden ve folklorundan kaynaklanmasıgerektiğine inanıyorduk. O inançla Çiğ-dem, Türk Edebiyatı tadında şarkı sözleriyazdı. Melih, Türk Musikisi’nin makamöğelerini ve aksak ritim öğelerini kullandı.Ben de doğru bir prozodiyle yani keli-melerin notalarla doğru kucaklaştığı biredayla şarkıları seslendirdim. Türkçe’yiher zaman içten, samimi ve bozmadankullandım. O yıllarda kentli insanın ko-nuştuğu bir Türkçe’ydi o. Bizim bu ter-cihlerimiz tuttu, izlediğimiz yol beğenil-

di ve insanlar çok sevdiler. Bugün o şar-kıların üzerinden 30 yıl geçti ve artık herbiri pop müziğimizin klasikleri. En önem-lisi de toplumun ortak hafızasına yerleşti-ler. Müziğin, seslerin, kokuların böyle bir

20 - 21

CELEBIagustos 9/15/08 1:33 PM Page 21

Page 22: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

söyleşi

Melih aramızdan ayrılana dek de o şarkı-lar kadar güçlü şarkılar pek çıkmadı. Birde tabii üçümüzün birlikte olduğu dönemde önemlidir. Biz o dönemin müziğiniyaptık. Bu aslında dünyada da böyle olu-yor. Beatles’ın da bir dönemi var. Sonraayrılıyorlar ve yine müzik yapıyorlar amabirlikte olduğu gibi olmuyor. Döneminruhuyla ilgili bir durum. Sanatçının yaptık-ları dönemin ruhuyla örtüşürse çok başa-rılı oluyor. Bugünün şarkılarının çoğu ma-yıs ayında çıkıyor, yazı geçiriyor ve bir son-raki yaza unutuluyor. Bu aslında günümü-zün ruhunu da yansıtıyor. Bugün bir bilgi-sayar alıyorsunuz masanıza kuruyorsunuzve öğleden sonra eskiyor. Çünkü yeni birmodeli çıkıyor. Bu her alanda böyle, insa-ni ilişkilerde, dostluklarda, arkadaşlıklar-da... Televizyon şöhretleri de böyle, bir an-da çıkıp sonra kayboluyorlar. Ve maalesefaşklar da, sevdalar da böyle artık... “Sevgibitti” diye bir söz bizim gençliğimizdeyoktu. Şimdi var. İnsanlar evleniyorlar vebir sene sonra “sevgi bitti” diye ayrılıyorlar.

Yıllardır sahnedesiniz ve oradakienerjiniz, sıcaklığınız giderek da-ha fazla konuşuluyor, ilgi çekiyor.Bunu nasıl sağladınız?Aslında benim şovlarımda müziğin yanısıra kısa sohbetler hep vardı. Ancak

özelliği vardır. İnsanların yaşamlarının bel-li dönemlerine sinerler. Bir gül kokusunuduyduğunuz zaman çocukluğunuzdakibir gül bahçesine gidersiniz. Bir şarkınınezgisini duyduğunuz zaman o şarkının ilkçıktığı yıllardaki bir anınızı hatırlarsınız. Birde bizim şarkıların hepsinin öyküleri vardı.Günümüz şarkıları çoğunlukla ışıkların ya-nıp söndüğü ortamlarda vücutların sallan-ması için yapılıyor ya hani, işte biz o za-man insanların ruhlarını sallayacak şarkılaryaptık.

Bugün dönüp baktığınızda Çiğ-dem Talu, Melih Kibar, Erol Evginbirlikteliğinin gücünü nasıl açıklı-yorsunuz?Çiğdem’i 1983’te kaybettik. Ve sonragördük ki büyümüz Çiğdem’deymiş, har-cımız Çiğdem’miş. O dönem Melih deçok demoralize oldu. İkimiz birlikte birşeyler yapamadık. Daha sonra unutulma-

yan şarkılarımızı Melih’in yenidüzenlemeleriyle bir kez

daha okudum. Sonra o,müzikte farklı alanlarayöneldi ve çok başarılıçalışmalara imza attı.Ama her zaman Çiğ-

dem’in sözleri gibi sözlerbulamamaktan yakındı.

1986’da mimarlık ofisimi kurduktan son-ra sahneye çok az çıkıyordum. Tek tükkonserler oluyordu. Üç yıl önce, unutul-mayan şarkılarımızı iki CD olarak yayınla-dım. Bunlar çok büyük beğeni ve ilgi gör-dü. Onun üzerine sahne teklifleri aldım.Ve cumartesi geceleri, Plaza Otel’de şarkısöylemeye başladım. Şöyle bir konseptbelirledim: Orası aşağı yukarı 150 kişilikbir yer. Ben orada dinleyicileri misafirlerimgibi görüyorum ve misafir ağırladığımıdüşünüyorum. Anılarımı anlatıyorum, şar-kılarımı söylüyorum ve onlarla birlikte bende eğleniyorum. Bu tarz yoğun ilgi gördü.Ardından başka teklifler de geldi. Ve epeyyüksek sayıda konser vermeye başladım.Bu arada konsept konserlerine başladık.Son olarak da Çelebi Holding’in 50. yılınedeniyle Dolmabahçe Sarayı’nda böylebir konser yaptık. Bu konserler de beniçok heyecanlandırıyor ve mutlu ediyor.

O gece Çelebi Holding’in tarihini,müzikli bir yolculuk şeklinde an-lattınız. Bu sunum nasıl gelişti?Çelebi Holding’in 50 yıllık serüvenine da-ir bilgileri, belgeleri inceledim. ÖzellikleÇelebi’nin 45. yılı dolayısıyla hazırlanan ki-tap gerçekten çok doyurucuydu. Ali CavitÇelebi’nin çocukluk yılları, havacılık tutku-su, pilot oluşu ve iş hayatına atılışı, eşinin

CELEBIagustos 9/15/08 1:33 PM Page 22

Page 23: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

ona verdiği destek, çocuklarının doğumu,iş hayatındaki sıkıntılar ve başarılar hepsibeni çok etkiledi. Ve bu bilgileri edinirkenaklıma hep Bedri Rahmi Eyüboğlu’nunçok sevdiğim bir şiiri geldi, “Yaşadım yıl-dızlar şahidimdir/ Erik ağaçları şahidim/Yaşadım avuçlarımın gücü yettiği kadar/Dağları, meyveleri, kadınları/ İncir dalları-na yürüyen su/ Yonca tarlasından gelennefes/ Yollar ve türküler şahidimdir...”Türkülerin ve şarkıların yaşama tanıklığınıçok önemserim ben. Çelebi’nin 50 yılınışarkılar ve türkülerle anlatalım istedim.Dolmabahçe Sarayı’nın atmosferi bununiçin zaten çok uygundu ve gerçekten ha-rika bir gece oldu. Orhan Şallıel’in yönet-tiği çok büyük bir orkestra, koro, Türkmüziği çalgıları, Mehter Takımı ile tümzenginliklerimizi kullanarak, Dede Efen-di’nin Gülnihal’i ile başladık ve şarkıların,türkülerin tanıklığıyla bine yakın insanageçen 50 yılı anlattık. Dolmabahçe’debaşka etkinliklere de katıldım ama o ge-ce belki de Atatürk’ten sonraki en renkli,en büyük etkinlik oldu. O gece Atatürk’üde sevdiği şarkıları söyleyerek andık. Ger-çekten çok güzel oldu.

Son olarak Çelebili sevenlerinizemesajınız ne olur?Beni en çok etkileyen, birbirine çok bağlı

4 kişilik bir ailenin 6 bin kişi-nin çalıştığı bir kurumsalkimliğe ulaşması... Bu çoketkileyici, çok öğretici birhikaye. Ali Cavit Bey budünyadan ayrıldığı zamankızı Canan Hanım henüz17 yaşında bir lise öğ-rencisi, oğlu Can Beyhenüz 21 yaşında birüniversite öğrencisi vebabalarının belli bir ye-re getirdiği, onlaraemanet edilen bir de-ğeri gencecik omuz-larına yüklenip anne-lerinin de büyükdesteği ile bu 6 binkişilik aileye ulaşı-yorlar. Bu çok etki-leyici. Türkiye’ninen büyük sorunla-rından biri istih-dam. 6 bin kişininistihdamı aileleri ilebirlikte 50 bin kişiyiilgilendirir. Bunundaha da büyümesini,daha büyük başarılarkazanılmasını gönül-den diliyorum.

22 - 23

CELEBIagustos 9/15/08 1:34 PM Page 23

Page 24: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

dlarımız, soyadlarımız hayatı-mızı belirler mi? Doğumumuz-dan itibaren bizi tanımlayan, nü-fus cüzdanlarımızdaki ilk bilgiler-dir bunlar: Soyadı ve adı...Adı “Barış” olan birinin kavgacı,

huysuz, inatçı olması garip kaçmaz mı me-sela?Ya da “Olgun” soyadlı birinin sürekli ayıpla-nan, yagırganan davranışlar sergilemesi...Elbette adı “Savaş” olan herkesin kavgacıolduğunu ya da soyadı “Döver” olan birininsürekli etrafta dövecek birilerini aradığınısöylemiyoruz! Ancak işte güzel mesajlartaşıyan ad ve soyadları da olumlu bir havayaratıyor.Şüphe yok ki, “Çelebi” soyadı da bunlardanbiri...Çelebice dergisinin önceki sayılarında “Çe-lebi” sözünün olgunluk, bilgelik, ermişlikgibi anlamlar taşıdığını açıklayan yazılar yeralmıştı. Cumhuriyet öncesinde lakap olaraksıklıkla kullanılan “Çelebi”, 1934’te çıkanSoyadı Kanunu ile birlikte bu kez pek çokkişi tarafından soyadı olarak alındı. Bunlararasında sanatında başarılar kazanmış ye-tenekli bir ressam ve henüz ilk eserlerinivermekte olan genç bir şair de vardı: AliAvni Çelebi ve Asaf Halet Çelebi...

Resimde bir öncü1922’de, işgal altındaki İstanbul’dan demiralan bir vapurun güvertesindeki üç arkadaş,dönüşlerinde esaretten kurtulan bir ülkeninüç önemli sanatçısı olacaktı. İleride, pekşehre yerleştirilecek Atatürk heykelleriniyapacak Kenan Yontuç, yine heykel sanatı-nın ülkemizdeki dönüm noktalarından biriolacak Ratip Aşir Acudoğlu ve grubun tekressamı Ali Avni Çelebi... Acudoğlu 23,Yontuç ve Çelebi henüz 19 yaşındaydı. AliAvni Çelebi’nin, birkaç dil bilen aydın bir ki-şi olan babası Ahmet Suphi Bey’in de teş-vikiyle 14 yaşında Güzel Sanatlar Akademi-si’nde başlayan eğitimi, resim sanatımızınbüyük ismi ve Akademi tarihindeki enrenkli hoca olan İbrahim Çallı’nın elinde şe-killenmişti. Almanya’da Berlin ve Münihakademilerde beklediğini bulamadı. Ancakresmin o dönem Almanya’daki en büyük

isimlerinden biri olan Hans Hoffman’ınatölyesinde aradığını buldu. Beş yıl sonrayurda döndüğünde resmin Avrupa’da kay-dettiği ilerlemeyi de beraberinde getiriyor-du. Zeki Kocamemi ile birlikte resim sana-tımızda değişimin önünü açtılar. Böylecesanat dünyamız için eğitici bir rol oynayanÇelebi’nin, resmi olarak da uzun bir öğret-menlik görevi oldu. 1927’den 1968’deemekli olana dek tam 41 yıl farklı okullar-da ama en çok da Güzel Sanatlar Akade-misi’nde öğrenci yetiştirdi. Uzun sanat ha-yatı boyunca resimlerinde pek çok konuyuişlese de günlük yaşamı, toplumsal kesim-leri ve Milli Mücadele’yi anlatan eserleriöne çıktı. 1993’te aramızdan ayrıldığındaresimlerinin gördüğü ilgiye yaşarken tanıkolmuş şanslı ressamlardan biriydi.

“Bağımsız” bir şairYüksekçe bir taşın üzerine çıkmış şair/poli-tikacı, etrafına toplananlara düşünce veinanç özgürlüğünün önemini anlatıyordu...Konuşması hiç de şairane değildi. Dahaçok derdini döker gibiydi... Zengin kültür ve sanat bilgisi ile renkli birşiir külliyatı oluşturan şair Asaf Halet Çele-bi, günlük hayatında da “müzmin bağım-sız” olarak politikada da hep aynı renkliliğisergiliyordu.Dahiliye Nezareti müdürlerinden MehmetSait Halet Bey’in oğlu Asaf Halet 1907’dedoğdu. Adliye Meslek Okulu’nu bitirdi.Ömrü boyunca çeşitli devlet memurlukla-rında bulundu. Ve 1946’dan 1958’dekiölümüne kadar her seçimde bağımsız mil-letvekili adayı oldu.Asaf Halet Çelebi’yi modern şiirimizin öz-gün isimlerinden biri yapan en önemli özel-liği “soyut şiir”in ilk örneklerini vermesiydi.Ona göre şiir bütün bir evreni açıklama gü-cüne sahipti ve bilinç altına hitap etmeliydi.Asya tarihinden ünlü tasavvuf kişileri, Hintve Fars mitolojileri, eski Doğu masalları ençok sevdiği kaynaklarıydı. Bu eğilimini şiirle-rinde Sanskritçe, Mısırca, Rumca kelimelerve deyimler kullanarak da gösterdi. Çok sa-yıda makale ve incelemeye de imza atanşair, en ünlü şiirlerinden biri olan Sidharta’daşöyle seslenir okuyucusuna:

nigrôdhâkoskoca bir ağaç görüyorumufacık bir tohumdao ne ağaç ne tohumom mani padme hum (3 kere)

sidharta buddhaben bir meyvayımağacım âlemne ağaç ne meyvaben bir denizde eriyorumom mani padme hum (3 kere)

Ali Avni ve Asaf Halet... Modern resmin veyeni şiirin sadece nüfus kağıdında değil ki-şilikleriyle de gerçekten iki “Çelebi”siydi on-lar. Bugün de hayatları ve eserleriyle sanatzevkimizi beslemeye devam ediyorlar.

portre

AResmimizin ve şiirimizin çelebileri

Asaf Halet Çelebi Ali Avni Çelebi

Silah Arkadaşları/Ali Avni Çelebi (1933)

Maskeli Balo/Ali Avni Çelebi (1928)

CELEBIagustos 9/15/08 1:34 PM Page 24

Page 25: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

24 - 25

Yararlı internet siteleriK‹TAP DÜNYASINDAN YÜKLÜ DOSYALARIN ‹LET‹M‹NE, HAVA DURUMUNDAN SANAL

KUPON UYGULAMASINA ‹fi‹N‹ZE YARAYAB‹LECEK BAZI S‹TELERLE ‹LG‹L‹ ‹PUÇLARI...

Hava nasıl oralarda?www.weather.com, tüm dünyadayaygın olarak kullanılan bir havatahmin sitesi. Dünya üzerinde dile-diğiniz nokta ile ilgili olarak 10günlük hava tahminlerine ulaşabi-leceğiniz site, kullanım açısındanson derece pratik. Hemen ilk sayfa-daki arama butonuna dilediğinizkentin adını yazdığınızda, karşınızahava tahmini, günbatımı ve gündo-ğumu saatleri, rüzgar durumu çıkı-yor. Eğer sıcaklık derecelerini fah-renhayt cinsinden görüyorsanız,değiştirmek için “metric” butonunatıklamanız gerekiyor.

Kupon devri yeniden başlıyor!İnternet kullanımının yaygınlaşması,kupon uygulamalarını sanal ortamataşıdı. www.indirimlerdunyasi.comsitesine üye olan çok sayıda resto-ran ve kafe, sitenin kullanıcılarınaindirim olanakları tanıyor. Siteye gi-rerek üye işletmelerden her hangibirinin kuponunu bastırabilir ve bukuponla indirim olanaklarından ya-rarlanabilirsiniz. Kupon uygulaması-na katılanlar arasında bugün için İs-tanbul’un çeşitli bölgelerindeki ye-me-içme mekanları ağırlıkta ancakbaşka sektörlerden işletmeler de si-teye üye olmaya başlamış durum-da. Sitenin üye kullanıcılarına özelavantajlar sunduğunu da belirtelim.

Dünyanın kitabı internetteMilli Kütüphane’nin internet sitesiwww.mkutup.gov.tr, kullanıcılarınauluslararası standartlarda hizmetveriyor. Kütüphanenin arşivi üzerin-de tarama yapma şansı tanıyan site-den kitap ayırtmak mümkün. Eb-rary projesi kapsamında, üyeler 33binin üzerinde dijital kitaba da doğ-rudan ulaşabiliyor. Yani dijital arşiv-deki bir kitabı, evinizden okumanızmümkün. Kütüphane, okuyuculariçin kablosuz internet hizmeti sağlı-yor. Araştırmalarınızı dizüstü bilgisa-yarınız, PDA’nız veya WLAN uyum-lu cep telefonlarınız ile yapabiliyor-sunuz. Ayrıca, doktora ve mastertezi arayanlar, ProQuest sistemiyleTürkiye’de yazılan tüm tezlere ula-şabiliyorlar. ProQuest, uluslararasıtezler konusunda da dünyanın engeniş arşivi.

Yüklü dosyalarınızı kolayca gönderinYüklü dosyaları iletmek artık sorunolmaktan çıkıyor. İnternet ortamındagöndermekte zorlandığınız, hattagönderemediğiniz için kurye ya dakargo kullanmak zorunda kaldığınızbüyük ebatlı dosyaları www.filedrop-per.com sitesini kullanarak kolaycailetebilirsiniz. Tek yapmanız gerekenbu adrese girdikten sonra dosyayı si-teye yüklemek ve sitenin size verdiğilinki, dosyayı iletmek istediğiniz kişi-lere mail olarak göndermek. Alıcı,mailindeki linke tıkladığında dosyayabasit ve sorunsuz olarak ulaşabiliyor.Siteden 5 GB büyüklüğünde dosya-ları dahi göndermek mümkün. Buücretsiz hizmetin oldukça hızlı ger-çekleştiğini belirtmekte yarar var. Si-te, üye olan kullanıcılara ekstra avan-tajlar da sağlanıyor.

CELEBIagustos 9/15/08 1:34 PM Page 25

Page 26: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

abilesinin üyeleri tara-fından merak ve saygıylaizlenen şaman, doğayahakim olan güçlerle ilişkiyegeçmek için kendince birdansı sürdürmekteydi...

Dualar okuyor, tapındığı tanrıların ilgisi-ni çekmek adına onları övücü sözlersöylüyordu... Hemen önünde, yerde ya-tan hastanın iyileşmesini diliyor, hasta-nın yakınları başta olmak üzere etrafın-dakiler de onun bu gösterisinin ahengi-ni bozmamak için ellerinden geleni ya-pıyorlardı. Sonunda şaman titreyerek veinleyerek yere yığıldı, gösteri bitmişti...Bu tip törenler, kabile toplulukları tara-fından Asya’dan, Afrika’ya, Amerika’danOkyanusya’ya çeşitli farklılıklarla birlikteyüzyıllarca gerçekleştirildi. Hastaları iyietmek, felaketleri önlemek, gelecektenhaber alabilmek, bolluk ve bereket iste-mek için... Buradaki temel nokta ayı,boğa, kurt gibi hayvanlarla ya da güneş,yıldızlar, ulu bir ağaç gibi varlıklarla öz-deşleştirilen tanrısal güçlerin yardımınıalabilmekti. Din adamı, hekim ve kutsal

kişi olarak şamanın görevi bunu sağla-maktı. Kıyafetleri, dansları, sözleri hepbu görevin gereklerine göre belirleni-yordu. Nihayetinde, yani o büyük güçle-re ulaştığı noktada da bir ölümlü olarakgücü tükeniyordu. Tüm bu ritüel aslında dünyanın en eski“gösterisi”ni de oluşturuyordu. Şamanaynı zamanda bir sanatçıydı. Kabilesininüyeleri de izleyicileri.

Tiyatrodan arenayaBenzeri bir durum antik çağ Yunan vesonrasında Roma uygarlıkları için degeçerli. Bugün Yunanistan, İtalya, Ana-dolu ve aslında bütün bir Akdeniz veAvrupa coğrafyasında görülebilen antiktiyatrolarda düzenlenen gösteriler debaşlangıçta dini yanları ağır basan tö-renlerdi. Oyuncular ilahların hikayelerini,büyüklüklerini, güçlerini temsil etmeklegörevliydiler ve hem sahne hem de iz-leyici bölümlerinin düzenlemesi bunauygun yapılıyordu. Genellikle bir tepeboyunca basamak basamak yükselerekinşa edilmiş bu tiyatrolar aynı zamanda

birer ibadet yapısıydı. Zaman içinde bugösterilerde bazı değişiklikler oldu. Ko-nular ve amaçlar değil belki ama oyun-cuların performansları, gösterinin sah-neye konuluşu, hikayenin anlatımındakiakıcılık gibi etkenler izleyiciler tarafındandeğerlendirilir hale geldi. Buna göre ba-zı gösteriler ve oyuncular öne çıktı. İzle-yiciden büyük saygı ve sevgi gördüler,soylular tarafından ödüllendirildiler.Gösteriyi sergileyenler artık sadece dinibir gerekliliğin aracıları değil, kendi kim-likleriyle ilgi gören birer sanatçıydılar. Vezaten aslında gösterilerin dini anlamlarıda zamanla geri plana düştü. Bu geliş-me yani sahnede yaratılan dünyevi yeni-lenme bir ucundan gelip gladyatörlerede dayandı tabii. Roma imparatorlarınınkendi güçlerini sergilemek ve asıl olarakhalkı oyalamak için düzenledikleri glad-yatör dövüşlerinin yıldızları en çok sayı-da adam öldürmeyi başaran katillerdi!Elbette yine trajediler ve komediler sah-neleniyor, oyuncular en iyi performans-larını sergilemek için uğraşıyorlardı. An-cak kanlı dövüş sahnelerinin sergilendi-

Sahneyiizlemenin evrimi

B‹R SALONDA, GÖSTER‹ MERKEZ‹NDE OTURUP SAHNEYE BAKMANIN YAZILI OLMAYAN FAKAT HERKES‹N B‹LD‹⁄‹ KURALLARI VAR. VAR AMA, ACABANE ZAMANDIR VAR? fiAMAN AY‹NLER‹NDEN GÜNÜMÜZT‹YATROLARINA GELENE KADAR “SAHNEYE” BAKIfiIMIZNASIL DE⁄‹fiT‹, HANG‹ AfiAMALARDAN GEÇT‹?

kültür

K

CELEBIagustos 9/15/08 1:34 PM Page 26

Page 27: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

ği arenalardaki gerçek ölüm kalım gös-terileri daha tutkulu bir ilgi görüyordu!

Sigara dumanı altında...Ortaçağ Avrupa’sında ise hem soylulariçin hem de şehir şehir dolaşarak so-kaklarda halk için gösteriler yapan tiyat-ro, müzik ve akrobasi toplulukları vardı.Hemen hepsinde de bunların tümü biraradaydı. Bunların oyun konuları genel-de ortama, seyircinin nabzına göreanında belirleniyor ve çoğu durumdada doğaçlama sergileniyordu. Kalıcı ti-yatro topluluklarının kurulması ise para-lı ve işin farklı gereklerini yerine getire-bilecek bir patron ya da koruyucu bul-mayı gerektirdi. Ancak her durumdaortadan dini gereklilikler de kalktığı içinizleyicilerin gösterilere karşı tavrı genel-likle saygılı bir “seyretme”den çok gü-rültücü bir sabotajcılığa dönüşüyordu.Çoğu kez amaç sahneyi izlemek değil,sahnedeki gösteri vesilesiyle sosyalleş-mekti çünkü.Üstelik bu durum 18. yüzyıla kadar sür-dü. Larry Shiner, “Sanatın İcadı, Bir Kül-tür Tarihi” adlı kitabında bu konuda il-ginç örnekler veriyor. Örneğin Lon-dra’da 1728’de sahnelenen “DilenciOperası”nın sergilenmesi sırasında bazıaristokratlar sahneye kurulan koltuklar-da oturmaktaydı. Eserdeki “Polly” adlıbir papağanı canlandıran Lavinia Fentonadlı oyuncu ise temsil boyunca karşısın-da rol yapan arkadaşlarına hiç bakmazçünkü sahnenin hemen yanındaki ma-salardan birinde kurulmuş sevgilisi Bol-ton düküyle bakışmaktaydı!Paris Operası’nda da durum çok farklı

değildir. Örneğin üst katlardaki bazı lo-calar sahneyi görecek şekilde eğimli de-ğil, karşıdaki locaları görecek şekilde dikinşa edilmişti! Bu locaların içi de sahne-yi izlemekten çok misafirlerinin özel or-ganizasyonlarına hizmet etmeye yöne-lik düzenlenmişti. Hatta 1777’de yapı-lan bir tabloda iki beyefendinin bu loca-lardan birinde aşağıda sergilenen oyunudeğil de onlara özel gösteri yapan birdansçıyı izledikleri görülürdü! Benzeri durumlar o dönemdeki tümgösteriler için geçerliydi. Locaların dışın-da salonda da manzara pek farklı değil-di. Ön sıralarda oturan soylulardan ar-kalara doğru gidildikçe farklı halk taba-kalarından izleyiciler yoğun bir şekildekonuşmakta, birbirlerine elma atmakta,kavga etmekte ve sahneyi de kaplayanyoğun bir duman tabakası oluşturacakşekilde sigara içmekteydi! Ancak sahne-deki sanatçılar yine de gösteriyi en iyişekilde sunmak adına ellerinden geleniyapıyorlardı. Öyle ki, orkestrayı yönetenşefler şaşırmamak için bir çubukla kür-süye vurarak tempo tutuyorlardı...

Yeni kurallarSahne sanatlarının bu acıklı durumu1759’da Fransa’da, 1762’de de İngilte-

re’de “sahneye koltuk koyma” uygula-masının sona ermesiyle değişmeye baş-ladı. Zamanla sigara içme yasağı, yükseksesle konuşmama, gösteri sürerken sa-londa gezinmeme gibi kurallar yerleşti.Nihayet sahnedekiler artık sadece sa-natlarını yapmakta, izleyenler de sadeceonları izleyip dinlemekteydi!Sahneyi izlerken bugün de aynı kurallargeçerli. Hatta sigara yasağı artık sadecesalonla sınırlı değil, tiyatroların, konsersalonlarının çoğunda bina içinde hiçbiryerde sigara içilmiyor. Ya da gösteriyegecikenlerin yerlerine ulaşmaya çalışır-ken diğer izleyicileri rahatsız etmemele-ri için ilk araya kadar oturacakları kapıyayakın boş koltuklar bulunduruluyor. An-cak özellikle cep telefonlarının bu an-lamda teknolojinin getirdiği bir prob-lem oluşturduğunu da biliyoruz! Öyle kiartık gösteri başlamadan önce birkaçkez “Lütfen cep telefonlarınızı kapatı-nız” uyarısı yapılıyor. Bu duruma yaratıcıyaklaşıp ‘sorunu’ sanatın kapsama alanı-na alanlar da var. Örneğin Ortaoyuncu-lar Tiyatrosu uzun süredir oyunlardanönce Ferhan Şensoy’un sesinden şöylebir uyarı anonsu yayınlıyor: “Cep tele-fonlarınızı kapatınız! Dikkat ederseniz‘lütfen’ demedik, çünkü lütfen deyincebazıları bunun sadece bir rica olduğu-nu, yerine getirilmese de olacağını dü-şünebiliyor!” Aynı zamanda izleyiciyicep telefonu ya da kamera ile çekim ya-pılmaması konusunda da uyaran anons,oyunun hafızalara kaydedilmesi, eğerhafıza zayıflığı gibi bir problem varsatekrar tekrar gelinmesi isteğiyle ta-mamlanıyor!

26 - 27

CELEBIagustos 9/15/08 1:34 PM Page 27

Page 28: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

nsan zamanı parçalara ayırmayabaşladığında, öncelikli amacı doğaile daha uyumlu yaşayabilmekti.Doğanın döngüsü insan faaliyetininrotasını belirliyordu ve insan bunamüdahale etmek istediği için bir yı-

lın ne zaman başladığını, ne zaman bit-tiğini belirlemeye çalıştı. Avustralya yerli-leri, yeni yılın başlayıp başlamadığını an-lamak için ellerinde fenerlerle denizeaçılır, eğer “uçan balık” görürlerse dö-nüp kutlama yaparlardı. Balık görmez-lerse kutlama bir ay ertelenirdi. Çünkütarımsal faaliyetleri için yılın başlangıcınıbilmeye ihtiyaçları vardı. Hemen her kı-tada, milattan öncesine dair takvimlererastlıyoruz. İnsanın saatle ilişkisiyse dahada eskilere dayanıyor. Günün, yani haya-tın ne zaman başlayacağını, belirli işleritamamlamak için ne kadar süre kaldığı-nı tanımlayan saat, yılın planlamasındandaha acil ihtiyaçlara denk geliyor. İşte buçağlardan beri zamanın kavramsallaştırı-larak kontrol edilebilir hale getirilmesiuygarlığın gelişimindeki hayati katalizör-lerden biri oldu. Ancak bu katalizördenbiz payımıza düşeni ne kadar alıyoruz?Bu hazineyi gerektiği gibi yönetebiliyor,planlamalarla onu zenginleştirebiliyormuyuz? Planlı bir hayatın verimliliği tartışma gö-türmez. Ama bunu beylik bir söz ol-maktan çıkararak bir yaşam metodu ha-line dönüştürmek, bu konuda tecrübekazanmayı gerektiriyor. Uygulanabilir,olanak ve ihtiyaçlarla çelişmeyen planlargerektiriyor. Yaptığınız planların ardındaduracak bir irade, işler kötüye gittiğindeplansızlıkla değil, yine planlamayla işiniçinden çıkmayı mümkün kılacak bir so-ğukkanlılık gerektiriyor. Bütün bunların

yanı sıra, belki de planlı zamanı kolaylaş-tıracak birkaç küçük tavsiye gerektiriyor.

Stratejilerinizi belirleyin: İşe entemel sorularla başlayın. Ne yapmak is-tiyorsunuz? Ne kadar kararlısınız? Var-mak istediğiniz noktalar neler ve bunlariçin neleri yapmaya hazırsınız? Tümbunlar size bir strateji sağlayacaktır. Da-ha küçük ve kısa vadeli taktikler, ancakbu strateji ile uyumlu olduklarında sizegerçekten yarar sağlayacaktır. Uzun va-deli hedefler belirleyin ve vakti geldiğin-de bu hedeflere ne denli yaklaştığınızıdenetleyin.

Önceliklerinizi belirleyin: Diğer-lerine göre çok daha önemli, zaman açı-sından öncelikli bazı işler sırada bekler-ken kendinizi daha önemsiz fakat oyala-

yıcı bir işle zaman yitirirken buluyorsa-nız, tehlikedesiniz demektir. Acilen budurumun önüne geçmelisiniz. İşleri taşı-dıkları öneme göre yazılı olarak sırala-mak bu yönde iyi bir başlangıç olabilir.

İşinizi ve kendinizi doğru ta-nımlayın: Planlama yapabilmek için,rutin ya da değil, her bir işin ne kadarzaman aldığını iyi tanımlamanız gerekir.Bu tanımlamayı yaparken kendinize kar-şı acımasız ya da bonkör davranmayın.En makul süreleri tespit etmeye çalışın.Kendinizi gözlemleyin ve her işin ger-çekte ne kadar sürdüğünü belirleyin.

Yüzdeleyin: Zamanınızın kaçta kaçısizin? Günlük, haftalık ve aylık bazdayapmanız zorunlu işleri tespit edin. Uy-kuyu, yemeği, yolda geçen süreyi, eğlen-

Zamanın efendisi: PlanlamaROTASINI BEL‹RLEMEYENLER, HERHANG‹ B‹R L‹MANAVARAB‹L‹RLER. ANCAK VARDIKLARI L‹MANIN ULAfiMAK‹STED‹KLER‹NDEN ÇOK UZAK OLMASI KAÇINILMAZDIR!DO⁄RU L‹MANA ZAMANINDA VARMANIN TEK YOLU ‹SEPLANLAMADIR. ‹fiTE S‹ZE HEP SÖZÜ ED‹LEN AMA ÇO⁄UKERE HAYATA GEÇ‹R‹LEMEYEN PLANLAMA KAVRAMINADA‹R B‹RKAÇ KÜÇÜK SIR...

kişisel gelişim

Planlar çok önemli değildirama planlama hayatidir.

Winston Churchill

CELEBIagustos 9/15/08 1:34 PM Page 28

Page 29: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

28- 29

ce ve dinlenmeyi göz ardı etmeyin. Ge-riye ne kaldı? Bunun bilinciyle planlamayapın.

Hazırlıklı olun: Planlamalarınızdaönceden kestiremediğiniz durumlarakarşı hazırlıklı olun. Zamanı kurgularken,riskleri göz ardı etmeyin. Alternatif plan-larınız olsun.

Zaman hırsızlarınızı belirleyin:Televizyon, telefon, internet, sohbet, ye-mek, uyku... Hangisi daha çok vaktiniziçalıyor? Belirleyin ve değiştirmeye çalışın.

Analiz yapın: Geriye dönük olarakplanlamanıza ne denli sadık kalabildiği-nizi belirleyin. Yeni planlamalarınızdaanalizlerinizden yararlanın.

Odaklanın: Mümkün olduğu sürecebaşladığınız işi bitirin ve bitirmeden ara-ya başka işler almamaya çalışın. Ancakdevam edemeyecek kadar yorulduğu-nuzda başka bir işi, verimli bir dinlenmearacı olarak kullanabilirsiniz.

İsteyin: Yardım talep etmekten çekin-meyin. Zamanınızı doğru planladığınız-da sizin de yardım etmek için uygun ko-şullarınız olacaktır. Maliyet hesapları ya-parken, kendi zamanınızın da bir bedeliolduğunu asla unutmayın. Gerekirse dışkaynak kullanın.

Çekinmeyin: Zaman kaybına nedenolabilecek, böylelikle daha fazla önemverdiğiniz başka bir işi yapmanızı engel-

leyebilecek işlere “hayır” demekten çe-kinmeyin. Gönüllü olmadığınız etkinlik-lerde bulunmamak için bu size gerekli.

Motive olun: Kendinizi sadece işedeğil, hayatın bütününe motive etmekiçin küçük hileler geliştirin. Sağlığınızazaman ayırın. Planlarınız içinde birkaçdakikalık da olsa sadece kendinize ayır-dığınız zamanlar olsun ve bunlardanödün vermeyin. Çalışma ortamınızı sa-dece ihtiyaçlarınıza değil, keyfinize vezevkinize göre de şekillendirin. Kendini-zi ödüllendirin ve cezalandırın. Kendinizitanımanın keyfine varın...

Zaman çalın: Tahmin ettiğinizdençabuk biten ya da iptal edilen işlerinizleilgili alternatif planlarınız olsun. Doğalolarak kazandığınız zamanı boşa harca-mamak için küçük zaman dilimlerineyayılacak paralel bir gündeminiz olsun.

Kontrole zaman tanıyın: Yaptığı-nız işleri kendi belirleyeceğiniz periyot-larla kontrol etmeye zaman ayırın. Baş-langıçta zaman kaybı olarak görebilece-ğiniz bu alışkanlık pek çok yanlışı önce-den fark etmenizi, dolayısıyla pek çok işibaştan ele almanızı engelleyebilir.

Kazanımlarınıza sahip çıkın: İşlerinizi ko-laylaştıran, daha sağlıklı bir işleyiş sağla-yan tecrübelerinizi kaybetmeyin. Unut-mayın, belirli bir süre kullanılmayanözellik ve beceriler zamanla kaybolur.Gerekirse iş yapma biçimlerinizi not alınve birer prosedür haline getirin. Çünkübu tecrübeler, sahip olduğunuz serma-yenin en değerli parçaları arasındadır.

Bunlar planlamaya dair küçük tavsiyeler-di. Ancak tamamını mümkün kılacakşey, sizin hem iş hayatınızda hem deözel yaşantınızda planlamanın önemineikna olarak kararlılık göstermeniz, plan-ların sadece “işler yürüsün diye” değil,bazen de “işler çok daha iyi yürüsün” di-ye yapıldığına inanmanız. Kararlılığın önündeki en büyük engel,planlarda yaşanan sapmalar. Yine deunutmamak gerekir ki ne tek tek birey-ler ne de şirketler, kurumlar ve devletleryapılan planlara bire bir sadık kalabilir.Planlar, sadece yönümüzü belirleyen,zamanı daha verimli hale getiren yol ha-ritalarıdır. Yazıya Churchill’in bu konuda-ki bir sözüyle başlamıştık. Eisenhower’ın aynı konudaki daha iddia-lı sözüyle kapatalım: “Planlar hiçbir şeydir,planlama her şey!”

CELEBIagustos 9/15/08 1:34 PM Page 29

Page 30: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

B‹R MACAR SANATÇI VE B‹R PAD‹fiAHIN ‹STANBUL BO⁄AZI KIYISINDAK‹ MÜZ‹K YOLCULU⁄U... TÜRKLERLE MACARLARIN ORTAK TAR‹H‹NDEN RENKL‹ B‹R SAYFA...

Abdülmecid ve Liszt’in İstanbul randevusu

Abdülmecid ve Liszt’in İstanbul randevusu

iyanonun tuşları arasındabenzersiz bir hızla dolaşanparmakların ahengi, müzis-yenin o güne kadarki en il-ginç dinleyicisini büyülüyor-du... Daha önce Avrupa sa-

raylarında, hükümdarların, asilzadelerinhuzurunda çalmış olan sanatçının budefa heyecanı büyüktü. Aynı şekilde, onusaygıyla dinleyen Sultan’ın memnuniyetide... 8 Haziran 1847’de İstanbul’a ayakbasan Macar besteci ve müzisyen Fe-renc Liszt, zamansız bir ölümle yarıdakalan aşkının yaralarını sarmaya çalışı-yordu. Onu heyecan ve merakla sarayın-da bekleyen, İstanbul’a gelir gelmez ya-nına getirilmesini emreden Padişah Ab-dülmecid ise zorlu politik sorunlar ara-sında çok sevdiği Batı Müziği’nin bu bü-yük ustasını dinleyerek rahatlamak isti-

yordu. Liszt iyi birmüzik eğitimi alma-sını sağlayan babası-nı henüz 15 yaşındakaybedince annesi-nin bakımını üstlen-miş, piyano derslerivererek yaşamayaçalışmıştı.Sultan Abdülmecidise imparatorlukta

köklü yenilik hareketlerine girişen baba-sı II. Mahmut’un ardından henüz 16 ya-şında çalkantılı bir imparatorluğun başı-na geçmiş, büyük ülkesinin sorunlarıylayüzleşmişti...İşte genç yaşta zorlu günler geçiren buiki insan; bir Türk sultanı ve bir Macarsanatçı şimdi müziğin büyülü dünyasın-da birlikte yolculuk ediyorlardı.

Yarım kalan bir aşkMacaristan’ın Doborján (Raiding) ken-tinde, 1811’de doğan Liszt’in müziğeyeteneğini farkeden babası, bazı Macarsoylularının desteğini alarak oğlununAvusturya’da Antonio Salieri ve Beetho-ven’in öğrencilerinden Karl Czerny gibiöğretmenlerden iyi bir müzik eğitimi al-masını sağlamıştı. Liszt gerçekten yete-nekliydi ve çocukluğunda piyano tuşları-na daha hızlı dokunabilmek için parmakaralarını kesmeye kalkacak kadar hırslıy-dı. Henüz erken yaşlarında, piyano içinçok sayıda eser ve tek operası olacakDon Sache’yi besteledi. Babasının ölü-münün ardından müzik sayesinde yaşa-

mını sürdürse de bir süre sonra edebiya-ta ve dine yönelerek müzikten uzaklaştı.Aslında onun geri dönüşünü sağlayan,1832’de dinlediği keman virtüözü Nic-colo Paganini oldu. Liszt dönemin ünlüsanatçıları arasında da önemli dostluklarkurmuştu. Büyük müzik adamları Cho-pin ve Wagner, ünlü yazar Lamartineyakın olduğu isimlerden bazılarıydı. Üç çocuğunun annesi Kontes Maried’Agoult ile evliliğini 1844’te bitirdiktensonra Marie Duplessis ile büyük bir aşkyaşayacaktı. Aslında Paris’te başlayan buaşkın bir yerinde hep İstanbul vardı. İkisevgili sürekli bu merak uyandıran impa-ratorluk başkentine gitmek, o dönemAvrupası için egzotik deneyimler vaateden bu rüya şehrini görmek istiyorlar-dı. Ancak sonradan Alexandre Du-mas’nın “Kamelyalı Kadın” eserine dekonu olacak Marie Duplessis, 3 Şubat1847’de yaşamını yitirdi. Eğer yaşasaydı,Liszt’in memleketi Macaristan’da, Peşteşehrinde buluşarak birlikte İstanbul’a gi-deceklerdi. Yine de bu acı olay Liszt’inİstanbul yolculuğuna engel olmadı. Ak-

P

tarih

Liszt

CELEBIagustos 9/15/08 1:34 PM Page 30

Page 31: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

30 - 31

sine, birlikte hayal ettikleri bu geziyi ger-çekleştirdi ve İstanbul’a, biraz da yitirdi-ği sevgilisi için gitti.

Sarayda müzik günleriAbdülmecid 1 Temmuz 1839’da tahtaçıktığında babası II. Mahmud’un bıraktı-ğı Batılılaşma politikalarının takipçisi ol-ması bekleniyordu. Zaten o, sarayda Ba-tılı anlamda eğitim alan ilk şehzadeydi.Avrupalı bir prens gibi yetiştirilen Ab-dülmecid’in eğitiminde Batı müziğininde önemli bir yeri vardı. Babasının veonun döneminde, saraya kimileri özelsipariş olarak imal edilen çok sayıda pi-yano alındı. Şehzadeler hatta cariyelerpiyano çalmayı ve Batı müziğinin kural-larını öğrendi. Bugün de, Dolmabahçe Sarayı’nı ge-zenler halen her dairede bir piyano gö-recektir. Tabii sarayın etrafında yaşanantüm bu gelişmeler içinde, II. Mahmuddöneminde ilk askeri bandoyu kuran vesultanın ailesine müzik öğretmenliği ya-pan İtalyan müzik adamı Giuseppe Do-nizetti’nin, saray tarafından verilen unva-nıyla söylersek “Donizetti Paşa”nın be-lirleyiciliği büyüktü.İşte tüm bu ilginin bir diğer sonucu daİstanbul’da ünlü Avrupalı müzisyenlerinağırlanmasıydı. Abdülmecid, piyanistLeopold de Meyer, kornocu Vivier vearp sanatçısı Parish Alvars gibi dönemintanınmış Avrupalı müzisyenlerini sara-yında dinledi. Ancak bu ünlü davetlileriçinde en çok merak ettiği ve ilgi gös-terdiği şüphesiz Liszt’di. Çünkü Liszt, odönem Avrupa’nın en iyi piyano sanat-çısı olarak kabul ediliyor, konserleri yo-ğun ilgi görüyor, hatta asil hanımlar, pi-yano çalarken alnını kuruladığı ve kon-ser sonunda havaya fırlattığı mendilinikapmak için yarışıyorlardı! Ve belki dahaönemlisi; Liszt bir besteci olarak da öneçıkıyordu. Sonuçta Abdülmecid’in Liszt’in sanatın-dan çok etkilendiğini ve büyük keyif al-

dığını söyleyebi-liriz. Çünkü onubeş hafta kadarsüren İstanbulseyahatinde tek-rar dinleyecekve Liszt’in yazdı-ğı mektuplardanöğrend iğ imizkadarıyla büyükmüzisyene, “pa-ra, sedef kaplı

bir kutu ve elmaslarla bezeli bir iftiharnişanı” hediye edecekti. Sultan, iktidarının gücünü yansıtan buhediyeleri verirken müzisyen de sanatı-nın gücünü yansıtan bir hediye suna-caktı: Donizetti Paşa’nın Abdülmecidiçin yazmış olduğu “Mecidiye Marşı”nıntemaları üzerine yazılmış, “Grand Marc-he Paraphrase” başlıklı bir solo piyanoparçası!Liszt’i bütün hediyelerden daha fazla et-kileyense Padişah Abdülmecid’in kendi-si hakkındaki geniş bilgisi ve son derecenazik davranarak onore etmesiydi.

Piyanonun romantik kaderi...Macaristan’ın bu büyük sanatçısı, İstan-bul’da kaldığı süre boyunca FranchiniKöşkü ve Rusya elçiliğinde de konserlerverdi. Dönemin ünlü piyano imalatçısıve nota basımcısı Alexandre Comendi-ger’in Beyoğlu’ndaki, Nuruziya Sokak19 numaradaki evinde konakladı. Bu evdaha sonra yaşanan bir yangında yokolsa da Nuruziya Sokak bugün halenbaşka ünlü konuklarının yanı sıra Liszt’inziyaretiyle de anılıyor. Liszt’in İstanbul gezisini anlatmaya ken-disinin kırık aşk hikayesi ile başlamıştık,bu ziyaretin başka bir aşka katkısıyla bi-tirelim: Her ne kadar bugün Dolma-bahçe Sarayı Muayede Salonu’nda bulu-nan bir piyanonun Liszt’in çaldığı piyanoolduğu rivayet olunsa da, kendisinin İs-

tanbul konserleri için Donizetti Paşa ta-rafından Paris’ten getirtilen Erard markapiyanonun, zengin bir kişi tarafındansevgilisine hediye edilmek üzere henüzLiszt İstanbul’dayken satın alındığını bili-yoruz. Liszt’in mektuplarındaki bu olayhakkında yorumu ise şöyledir: “Bu güzelaletin romantik kaderi...”

Abdülmecid Liszt’inerede dinledi?Sultan Abdülmecid’in FerencLiszt’i hangi sarayda dinlediği ko-nusunda farklı bilgiler var. Türki-ye’nin müzik tarihi konusundaönemli araştırmalara imza atanEmre Aracı’nın verdiği bilgiye gö-re ise söz konusu mekan, Beşik-taş’ta bulunan ve II. Mahmut’unyaptırdığı “Yeni Saray”dı. Bu yapı-ya Çırağan Sarayı da deniyordu.Zaten bugünkü Çırağan ve Dol-mabahçe Saraylarının o gün he-nüz yapılmamış olduğunu biliyo-ruz. Hatta Liszt’in, İstanbul ziyare-tinde Dolmabahçe’nin inşasına ta-nık olduğunu da söyleyebiliriz.Çünkü sarayın yapımı onun ziya-retinden 4 yıl önce başlamış veancak 9 yıl sonra tamamen bitiril-mişti. Çırağan ise çok sonra,1871’de yapılacaktı.

Joseph Danhauser’in “Liszt piyano başında” isimli tablosu... Liszt’in Avrupa’da en çok popülerolduğu yıllarda yapılan bu tabloda, sanatçı ve dinleyicileri Paris’te bir salonda görülüyor. 29yaşındaki Ferenc Liszt’in müziğine kendine kaptırmış dinleyiciler; soldan sağa Alexandre Dumas,Victor Hugo, George Sand, Niccolo Paganini, Gioacchino Rossini ve piyanonun sağında yerdeLiszt’in o dönemki büyük aşkı Marie d’Agoult... Bu efsane dinleyici kadrosu yetmezmiş gibi bir depiyanonun önündeki Beethoven büstü var!

Abdülmecid

CELEBIagustos 9/15/08 1:34 PM Page 31

Page 32: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

Beslenmemizde yağların önemi

makale

SIKÇA DUYDU⁄UMUZ ‘DOYMUfi - DOYMAMIfi’ YA⁄LARIN ARASINDAK‹ FARK NED‹R?SA⁄LIK AÇISINDAN ÜSTÜN ÖZELL‹KLER TAfiIYAN YA⁄LAR HANG‹LER‹D‹R? ZEYT‹NYA⁄I GERÇEKTEN MUC‹ZE B‹R YA⁄ MIDIR?

ç organların dış darbelerden ko-runması, vücut ısısının denetimi, ek-lemlerin kayganlığının sağlanması açı-sından vücuda gerekli olan yağlar içinşunu söyleyerek başlayabiliriz: Azı ka-rar, çoğu zarar! Dünya Sağlık Örgütü;enerji vermelerinin yanı sıra, yağdaeriyen vitaminlerin kullanımı ve el-

zem yağ asitlerinin vücuda temini içingünlük enerjinin yüzde 15-30’unun yağ-lardan karşılanması gerektiğini vurgulu-yor. Bu yağlar vücuda iki şekilde alınıyor:

a) Besinlerin içerisinde bulunan yağlarEt, süt, yoğurt, peynir, yumurta gibi hay-vansal kaynaklı besinlerde görünmeyenyağlar mevcut. Bu yağlar doymuş, yani“kötü yağlar” olarak kabul ediliyor. O ne-denle etin görünen yağlarını, tavuk vehindinin derisini ayırmak; süt, yoğurt vepeynirin yarım yağlı hatta yağsız (light)olanlarını tercih etmek daha sağlıklıdır.Tereyağı, margarin, iç yağı, kuyruk yağı,tavuk/hindi derisi, sakatatlar ve et ürün-leri (salam, sucuk, pastırma, sosis) de‘doymuş yağ’ içerdiğinden; bu besinlerikontrollü ve aşırıya kaçmadan tüketmek-te yarar var.

b) Yiyecek hazırlanırken eklenen yağlarBuna karşılık sıvıyağlar, ‘doymamış yağ’asitleri içerir. Doymamış yağlar ise “kö-tünün iyisi” olarak tanımlanmakta. Ço-ğunlukla, “Ne de olsa sıvıyağ” diyerekyemeklere, salatalara yağ eklerken hiçölçü kabı kullanmayız. Ancak sonuçtakatı da olsa sıvı da olsa 1 gram yağ, 9kkal. enerji içerir. Halbuki karbonhidratve proteinlerin 1 gramda sadece 4 kkal.enerji vardır.

Sıvı yağları karıştı-rarak kullanınYağların enerji içerikleriçok yüksek olduğun-dan, kullanılan zeytinya-ğı da olsa mucize bir yağdeğildir ve aşırıya kaçma-dan ilave edilmelidir. So-nuçta yağların fazla tüke-tilmesi durumunda kişi kiloalır ve obeziteye bağlı ola-rak sağlık sorunları ile karşı-laşabilir. Bilindiği üzere zeytin-yağı omega 9 yağ asitleri içe-rir. Fakat vücut için omega 3ve omega 6 yağ asitleri de el-zem olarak tanımlanıyor. Dolayı-sıyla vücuda besinler yolu ile alın-ması zorunlu. Bu yüzde sadece zey-tinyağı tüketmek de yeterli değil.

Hikmet TOKSÖZÇelebi Gıda Grubu Arby’s ve Little Caesars Kalite Güvence Müdürü

CELEBIagustos 9/15/08 1:34 PM Page 32

Page 33: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

mi Önerilen oranlarda omega 3, 6 ve 9 yağasitlerini sağlamak adına; haftada 2-3kere balık yenmesi ve karışım yağlar kul-lanılması tavsiye ediliyor. İdeal karışımyağ oranını sağlamak adına; evinizde bu-lunan herhangi bir kap veya yağdanlığa,2/3 oranında zeytinyağı veya fındık yağıkoyarak, üzerini mısırözü/ayçiçek veyasoya yağı ile tamamlayabilirsiniz. Eldeedilen karışım yağı, salata ve yemeklerdekullanabilirsiniz. Önerilen; 1 kg. sebze yemeğinde 2 ye-mek kaşığı, salatalarda ise kişi başı 1 tat-lı kaşığı sıvıyağ eklenmesi.

Olumlu etki için...Katı margarinlerde kalp-damar sağlığıaçısından son derece zararlı olan transyağ asitleri ve kolesterol bulunurken; sı-vıyağlarda kolesterol bulunmadığı gibikan lipitleri üzerinde de olumlu etki sağ-lanır.Bunun yanında sıvıyağlar için belirtilendenge korunursa beyin hücrelerinin ge-lişimi, kan kolesterol düzeyinin korun-ması, hipertansiyonun önlenmesi, HDL(iyi) kolesterol düşüşünün önlenmesi,trigliserit düzeyinin korunması, insülindirencinin azalması, iltihabi rahatsızlıklar-da yararlı etkiler görülmesi, görme vekanın pıhtılaşması ile ilgili olumlu sonuç-lar elde edilebilir.Hepimize sağlıklı günler dilerim.

YAĞ TÜRÜ WHO ÖNERİLERİ(Kişinin 1 günde alması gerekenenerjinin yüzdesi

Toplam yağ %15-30

SAFA En fazla %10

TFA** En fazla %1

MUFA Diğer değerlere göre

PUFA %06-10

* Toplam yağ = (SAFA+PUFA+TFA)** TFA oranı %1’in altında olan yağlar “TFA içermez”.

Arby’s ve Little Caesars standartlara uyuyorDünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Dünya Kalp Federasyonu, margarinleri, yeterli ve denge-li (sağlıklı) beslenmenin bir öğesi olarak öneriyor. Arby’s ve Little Caesars restoranlarında kullanılan tüm margarinler, Dünya Sağlık Örgütü(WHO) Food and Drug Administration (FDA) ve Avrupa Birliği (Danimarka) normlarınauygun. Restoranlarımızda üretilen pizza ve sandviçlerde kullanılan yağlardaki trans yağmiktarı, insan sağlığına kesinlikle zarar vermeyecek düzeyde ve sıfıra yakın.

WHO ve WHF rehberlerinden• Yağ tüketiminizi günlük enerjinizin%30’u olacak şekilde düzenleyin vedoymuş yağlar yerine doymamış yağ-lardan zengin bitkisel yağları veya mar-garinleri tercih edin.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO)CINDI-Beslenme Rehberi, 2000• Beslenmenizi sebze ve meyveler, tamtahıllı, az yağlı ve yağsız ürünler, doyma-mış yağlardan zengin margarinler vebitkisel yağlar (ayçiçek, mısır, zeytinyağıgibi) ile yağsız et, balık ve kuru baklagil-lerle zenginleştirin.

Dünya Kalp Federasyonu (WHF) Bülteni, 2005

32 - 33

CELEBIagustos 9/15/08 1:34 PM Page 33

Page 34: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

u övgü dolu sözler, geçtiği-miz yüzyılın en çok iz bırakanfotoğrafçılarından birine,Henri Cartier Bresson’a ait.Bresson, Kertesz’in kalp atış-larını sadece fotoğraf çeker-

ken değil, bir ömür boyu dinledi. SadeceBresson mu?! Robert Cappa, Brassai, AraGüler ve ‘aynı ekol’ içinde sayabileceğimizpek çok fotoğrafçı, Kertesz’in görme kül-türünde kendi bakışını yoğurdu. Onu birokul olarak gördü. Öyle ki ardıllarının pekçoğunun arasında sanatsal iletişimi deaşan dostluklar doğdu. Çünkü fotoğrafdünyaya bakmaktı ve her biri dünyayafarklı fakat çoğu zaman birbirlerini ta-mamlayan vizörlerden bakıyordu. Hepsi,çeşitli konuşmalarında ortak paydanınKertesz olduğunu dile getirdi.Kertesz uzun ve maceralarla dolu yaşamı

boyunca pek çok fotoğraf ekolüyle yakın-lıklar kurdu. Deyim yerindeyse bu akımlar-dan yararlandı. Ancak hiçbirine ait olmadı;sürrealizm, konstrüktivizm, hümanizm,ona daha ilk karelerinden beri taşıdığı öz-günlüğü zenginleştirmekte, boyutlandır-makta başvurduğu fikirler olarak eşlik etti. Sadece fotoğraf eleştirmenlerinin değil,fotoğrafçıların da çözümlemekte güçlükçektiklerini itiraf ettikleri bir büyük ustanınsanat anlayışıyla/anlayışlarıyla ilgili çözüm-lemeler, pek çok açıdan eksik kalıyor. Amayine de sanatçının üç ülkeye dağılmış ya-şam öyküsünün peşinden gitmek, fotoğ-rafları hakkında bize birkaç ipucu verebilir.

Macaristan: Yaşam seçimlerdir!Keretsz, 2 Temmuz 1894’te Macaristan’ınbaşkenti Budapeşte’de doğdu. BabasıLipót Kertesz üç çocuk sahibi bir kitapçıy-

dı. Tüberkülozdan yaşamını yitirdiğindeAndre Keretsz henüz 12 yaşındaydı. DayıLipót Hoffman, bakımını üstlendiği aileyiSzigetbesce’deki çiftliğine götürdü. Bura-daki pastoral yaşamın sanatçının üzerindeönemli bir etkisi olduğu söylenebilir. Bu-dapeşte Ticaret Akademisi’nden mezunolduğu 1912’de bilinen ilk fotoğrafını daçekmişti. Geçtiğimiz yıl İstanbul ModernSanat Müzesi’ndeki retrospektif sergisindede gösterilen “Uyuyan Adam” fotoğrafıaslında sadece bir kare değil, aynı zaman-da bir yaşam biçimi tercihiydi ve Kertesz oyıllarda borsadan çok resim, çizim, şiir gi-bi sanatlarla ve Tuna nehrinde yüzmekleilgileniyordu. Ustanın fotoğrafını çektiğikonular arasında Çingenelerin, köylülerinve Macaristan ovalarının ağırlıkta olduğugörülüyor.Kertesz’in bu dönem fotoğraflarında er-

Işığın peşindedevri alem

“Andre Kertesz’in deklanflörünün sesini her

duydu¤umda onun kalp at›fllar›n› hissederim;

göz k›rpmalar›nda Pythagoras’›n k›v›lc›mlar›n›

görürüm. Ve bütün bunlar› takdire de¤er uzun

soluklu bir merakla yapar›m.”Henri Cartier Bresson - Karar An›

B

Andre Kertesz

sanat

Saint-Michel Limanı’ndaki Hayvan Pazarı/Paris 1927-1928.Copyright: Kültür Bakanlığı-Fransa

Dansöz (Satir Dansçısı)/1926.Copyright: Kültür Bakanlığı-Fransa

CELEBIagustos 9/15/08 1:34 PM Page 34

Page 35: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

Mondrian’ın Evinde/Paris 1926.Copyright: Kültür Bakanlığı-Fransa

ken bir olgunluğun izleri gözleniyor. Budönem aynı zamanda sanatçının I. DünyaSavaşı’na gittiği yıllara denk geliyor. Cep-hede de “görev icabı” fotoğraf çeken Ker-tesz’in kareleri, Erdekes Újság isimli Macardergisinde yayınlandı. 1915 yılında yarala-nan ve geçici olarak sağ kolunu kullana-mayan sanatçı, iyileştikten sonra yenidenfotoğrafa başladı ve savaş bitene kadar daön cephede yer almadı. 1917 yılında çek-tiği “Sualtı Yüzücüsü” adlı fotoğrafı, onun“bozulmuş” görüntülere karşı ilgisininbaşlangıcı olarak kabul ediliyor. Nitekim,30’lu yıllarda “Distortions-Biçimleri Bozul-muş” sergisinin de buradan ilham aldığısöylenebilir. 1918 yılında, bir yandan bor-sada çalışırken boş zamanlarında fotoğrafçekmeye devam ediyordu. Bu dönemdekimodeli ise, iş yerinden arkadaşı, daha son-ra da eşi olan Erzsebet Salomon’du.Borsadaki mutsuzluğu süren Kertesz, da-ha yirmili yılların başlarında Fransa’ya git-meye karar vermişti. Bu arada giderek daha fazla tanınan birsanatçı oldu. Fotoğraflarından biri yine Er-dekes Újság dergisinde fakat bu defa ka-pakta yayınlandı. 1925’te ise onun için ar-tık yeni bir dönem başlıyordu.

Fransa: Sanat seçimlerdir!Ailesini ve Erzsebet’ı geride bırakarak ilticaettiği Fransa’da hem sanatsal hem de tica-ri başarı sağladı. O dönem alışılageldiğininaksine tek başına sergiler açıyordu. Pekçok kaynak, Kertesz’i tek başına sergisiaçılan ilk fotoğrafçı olarak anıyor. Çalışma-ları sadece Avrupa’ya değil, ABD’ye dahisatıldı. Bu yıllarda Paris sanat hayatına Da-daizm damgasını vuruyordu ve Kertesz de

bu akımdan sanatçılarla yakın dostluklarkurdu. Zamanının büyük kısmını heykeltı-raşlarla, kübist ressamlarla ve kendisi gibiMacaristan’dan göç eden sanatçılarla ge-çiriyordu. Paris yıllarında portrelerini çekti-ği sanatçılar arasında Piet Mondrian, MarcChagall, Colette ve Sergei Eisenstein sayı-labilir. “Biçimleri Bozulmuş” görüntüler fo-toğrafları da yine bu yıllarda oluştu.Önemli bir ayrıntı: Daha sonra Ara Gü-

ler’in de dahil olduğu ve “Magnum Fotoğ-rafçıları” olarak adlandırılan ardıllarının daçok sevdiği Leica fotoğraf makinesiyle iştebu yıllarda tanıştı. Bu arada fotoğrafçı,Rosza Klein ile kısa süren bir evlilik yaptı veömrü boyunca bu konudan söz etmedi.1930 yılında ülkesine geri döndü. Bir yılsonra tekrar Paris’e geldi. Ondan bir yılsonra da Erzsebet Paris’teydi ve evlendiler.Fransa’da sanatsal ve ekonomik açıdan

34 - 35

CELEBIagustos 9/15/08 1:34 PM Page 35

Page 36: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

her şey yolundaydı fakat II. Dünya Savaşıda ayak seslerini duyurmaya başlamıştı.Erzsebet ile tekrar göç etmeye karar ver-diler. 1936 yılı Ekim ayında New York’aulaştılar. Bu, Kertesz’in hayatındaki ve fo-toğrafçılığındaki üçüncü dönemin başlan-gıcıydı.

ABD: Sanatın ve hayatın zorluklarıNew York’ta işler, Kertesz’in öngördüğün-den daha zordu. Daha önce çektiği bazıişleri sergilendi ancak bu konuda sorunlarda yaşadı. Öte yandan insanlar, fotoğrafla-rının çekilmesine Fransa’da olduğu gibinazik tepkiler vermiyorlardı. İngilizce bil-memesi de sanatçı için bir başka sorunkaynağıydı. ABD’ye gelmeden önce anlaş-tığı Keystone ajansı, onu ülkenin çeşitlibölgelerine çekime göndermek yerinegenellikle stüdyoda tutuyordu. Çift artıkFransa’ya dönmek istiyordu fakat Avru-pa’da savaş patlamıştı. ABD’de kalarak gi-derek olumsuzlaşan koşullarla mücadeleetmek zorundaydılar.Amerika döneminin, Kertesz’in sanatsalyaratıcılığı açısından pek verimli geçmedi-ği söylenebilir. Harper’s Bazaar, Vogue gi-bi dergilerde fotoğrafları yayınlanıyorduama yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Sa-vaş, etkisini Amerika’da da hissettiriyorduve muhtemelen ulusal kimlikleri sorunediliyordu. Başları hukuksal olarak da ağrı-maya başladığında Kertesz, ‘Bir süre önplana çıkmamanın’ iyi olacağını düşündü;üç yıl fotoğraf dünyasından uzak durdu. Nihayet, 1944 yılında, eşi ve kendisi Ame-rikan vatandaşı oldu ve House and Gar-den dergisinde, 1945-1962 arasında çek-tiği üç binin üzerinde karesi yayınlandı.

Dünya: Fotoğrafçının memleketi1962’de küçük bir anlaşmazlık sonucudergiyle bağlarını kopardı. Bu tarihten iti-baren sergilediği ve çektiği işler ayrı birdönem olarak ele alınabilir. Artık, Ker-tesz’in uluslararası yılları başlamıştı. Çünküeditöryal olarak artık dergilere bağımlı de-ğildi. Gerek uzun yıllar boyunca açtığı ser-gilerden gerekse dergi fotoğrafçılığındandolayı pek çok ülkede tanınan bir isimdi vesavaşın ardından Avrupa’nın çeşitli kentle-rinde sergiler açmaya başlamıştı. 70’li ve80’li yıllarda renkli fotoğrafçılıkla da ilgilen-meye başlayan sanatçı, fotoğrafın pek çok

sanat

prestijli ödülünü aldı. Ve uzun yıllardır, 20.yüzyılın ustaları arasında yer alıyordu.

Ustanın sitemi1981 yılında Ara Güler ve Engin Özendes,Boston’a bir konferans için gittiler. Bu fır-sattan istifade, New York’a geçerek Ker-tesz’i de ziyaret ettiler. Ara Güler, 1975’te“Ara’nın Yaratıcı Amerikalıları” adlı bir ki-tap yayınlamıştı ve bu kitapta yer alan por-trelerin arasında Kertesz’inki de vardı. Ge-çirdiği zor yılların da etkisiyle olsa gerekKertesz, Güler’e “Beni o kitaba niye koy-dun? Ben Macarım!” diye sitem etti. An-

cak kırgınlık çok sürmedi. Kahveler geldive 4-5 saat süren bir sohbet başladı. Ker-tesz, polaroid makinesiyle ikilinin resminiçekti. Özendes çıktıklarında, “Söyledikleri-ni hemen not etmeliyim” diyordu. Ancakaklında tek bir cümle kalmıştı: “Ben Maca-rım”.Kertesz, 70 yılı aşan bir fotoğrafçılık kari-yerinin ardından 28 Ekim 1985’te, huzur-lu bir şekilde yaşama gözlerini yumdu. Pekçok başarının ardından son olarak1984’te, New York Metropolitan Müzesi,sanatçının 100 adet fotoğrafını almıştı. Burakam, müze tarihinde bir rekordu.

l’Institut de France’ın Saatinden Görülen Le Pont des Arts/Paris 1929-1932.Copyright: Kültür Bakanlığı-Fransa

B

CELEBIagustos 9/15/08 1:34 PM Page 36

Page 37: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

ilinçaltımızdakileri bi-linçli bir şekilde izleyerekyansıtmak mümkün müdür?Böyle bir şeyi resim aracılı-ğıyla yapmaya çalışan sanat-çıların en ünlülerinden Salva-dor Dali’nin deneyimleri, 19

Eylül 2008’den 19 Ocak 2009’a kadarİstanbul’da izlenebilecek.Daha önce sanat tarihinin büyük isimle-rinden İspanyol ressam Pablo Picassove Fransız heykeltıraş Rodin’i onbinlercesanatseverle buluşturan Sabancı Müzesibu defa Dali’yi ağırlayacak.

Sürrealizm: GerçeküstücülükDali’nin, 11 Mayıs 1904’te içine doğdu-ğu dünya büyük bir travmanın eşğin-deydi. O güne kadar görülmüş en bü-yük savaş olan Birinci Dünya Savaşı, ger-çeği arayan “akılcılığın” sorgulanmasınayol açtı. Madem bütün dünya dev birateş topuna dönüşmüştü o zaman çö-züm belki de aklın ötesinde bir yerdey-di. İşte sanatta bu arayışın en önemlikarşılığı Sürrealizm, Türkçesini söylersek“Gerçeküstücülük” oldu.Madrid Güzel Sanatlar Akademisi’ndebaşlayan ilk eğitiminden itibaren süreklibir araştırmacılık tarafı bulunan Dali,hem çağdaşı olan sanatçılardan hem dekendisinden öncekilerden etkilendi.Özellikle 1928’de Paris’te Picasso ve

Miro ile tanışmasının onun için önemliolduğunu belirtelim.Sonuçta ağırlıklı olarak Sürrealist akımiçinde anılsa da bu Sürrealist ressamlararasında bir üslup birliğinden söz edile-meyeceği için onu kendine özel bir akı-mın tek temsilcisi olarak da görebiliriz.

Her zaman ilgi çekmeyi başardıSanata insanın “gerçek” bir düş dünyasıyaratması ve aklın denetim altında tu-

tulması iddiasıyla yaklaşan Dali, bu yön-temi hayatın tamamına yaymayı da sa-vunuyordu. Örneğin, 1936’da bir sergi-de konuşma yapmak için dalgıç kıyafetigiyinmiş halde, bir elinde bilardo ıstaka-sı ve diğer eliyle tasmalarından tuttuğuiki köpekle sahneye geldi. Bu hareketle-ri yüzünden “aşırılıkla” ve “çılgınlıkla”suçlansa da bunlar genel olarak yaşar-ken ün kazanmasında etkili oldu. Gerek kişisel seçimleri gerek sanat dün-yasında yarattığı aykırı imajla 1989’dahayatını yitirdiği güne kadar hep ilgi çe-ken Dali’nin İstanbul seyahati oldukçazengin bir içeriğe sahip. Sanatçının tam270 eserinin yanı sıra elyazmaları, fo-toğraflar ve başka pek çok dokümansergide görülebilecek. Bu içerikle Sa-bancı Müzesi, İspanya’daki Dali Vak-fı’nda bulunan sürekli sergi dışında bu-güne kadarki en geniş kapsamlı Dalisergisine ev sahipliği yapacak.

Dikkat, kentte Dali var!P‹CASSO VE ROD‹N’DEN SONRA fi‹MD‹ DE DAL‹ ‹STANBUL’DA... SABANCI MÜZES‹’N‹N SON BÜYÜK SERG‹S‹N‹N KONU⁄U ÜNLÜ ‹SPANYOL RESSAM SALVADOR DAL‹. 19 EYLÜL 2008-19 OCAK 2009 TAR‹HLER‹ ARASINDA AÇIK KALACAK OLAN SERG‹ SANATSEVERLER‹ TAM 270 ESERLE BULUfiTURACAK.SERG‹DE AYRICA DAL‹’N‹N FOTO⁄RAFLARI VE HAYATINA ‹L‹fiK‹N DOKÜMANLAR DA YER ALACAK...

B

36 - 37

CELEBIagustos 9/15/08 1:34 PM Page 37

Page 38: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

elin Batu 1999 senesinderol aldığı Harem Suare fil-miyle oyunculuktaki ilk çıkı-şını yapmıştı. Sonraki yıllardada ses getiren filmlerde vetelevizyon dizilerinde rol

alırken, eğitimini de sürdürdü. BoğaziçiÜniversitesi Tarih Bölümü’nü bitiren veşimdi de aynı üniversitede İngiliz Dili veEdebiyatı alanında doktorasına devameden Batu, hayatını oyunculuk ve aka-demik çalışma arasında paylaştırmış.Böyle olmasından da oldukça mutlu vebu iki uğraşın birbirini çok iyi beslediği-ni belirtiyor.

Sinemada ya da televizyondatanınmışlık için bir tek film yada dizi yeterli olabiliyor. An-cak meslekten oyuncu olanlargenelde o noktaya gelmek vesonrasını da iyi getirmek içinuzun bir süre hazırlanıyor. Si-zin bu ön hazırlık döneminiznasıl geçti?Daha çocukken konservatuara başla-dım, beş yaşındayken piyano bölümün-de okuyordum. Ancak piyanoyu öğren-diğim süre boyunca tiyatroya ilgi duy-dum. Nitekim New York Üniversitesi’nebaşladığımda da oyunculukla ilgili ders-ler almaya başladım. Bu süreçte beni ençok sahneye ilk kez çıktığım iki oyun veo oyunları yöneten hocamız etkiledi.Orada iki sene okudum ama o iki seneoyunculuk adına bende en çok iz bıra-kan dönemdi.

Peki ya sinema oyunculuğu?Tiyatronun başka, sinemanın başka ol-duğunu düşünüyorum. Çünkü sinema-da yönetmenler tiyatrodaki vücut dilininöne çıktığı, en arkadaki izleyiciye kadarulaşması gereken oyunu istemez. Sine-mada kamera kirpiğinizin ucunu bileçeker. Dolayısıyla daha minimal, abartı-

sız bir oyun gerekir. Okulda televizyonve sinema oyunculuğu için de ders al-mıştım. Sonra yaz tatilini geçirmek içinTürkiye’ye geldim. Ve geliş o geliş oldu!

Türkiye’de eğitiminize de de-vam ettiniz ama...İlk geldiğimde tiyatroya devam etmeyi

söyleşi

Sanat, İstanbul ve kediler üzerine...

PELİN BATU

P

CELEBIagustos 9/15/08 1:34 PM Page 38

Page 39: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

düşündüm. Ama şunu fark ettim ki,okulu çok seviyorum. Aslında baştanberi hep ağır basan akademik çalış-maydı benim için. Oyunculuk haz ve-ren bir uğraş, ancak zaman zaman ya-pabileceğim, daha doğrusu akademikçalışmaya devam ederek de sürdürebi-leceğim bir uğraş. Sonuçta tarih bölü-müne girdim ve şimdi de İngiliz Dili veEdebiyatı’nda devam ediyorum.

Yine de 1999’dan bu yana he-men her yıl bir televizyon di-zisinde ya da sinema filmindeyer aldınız. Buradaki deneyi-miniz boyunca sizi en çokneler etkiledi? Oyunculu-ğunuz nasıl şekillendi?Yönetmen ve karşınızdakioyuncu çok önemli, çünkü si-ze bir ayna oluyorlar. Sizin oanda hazırlandığınız, kurgula-dığınız şeyi yüzünüze çarpı-yorlar. Dolayısıyla karşınızdaiyi birisi oynayınca siz de iyioluyorsunuz. Bu anlamda tektek isim saymayacağım ama şu-nu söyleyeyim: Bazen, daha sonra-dan izlerken en sevmediğim işler, ba-

na en çok öğreten işler oldu. Çünkü birşeyin nasıl yapılmaması gerektiğini öğ-renmek de önemli! Bir de öyle işler bi-tip de biraz zaman geçtiğinde en güzelanılarınız oluyor. Örneğin biz Cumalıkı-zık’ta film çekerken prodüksiyon açısın-dan korkunç şeyler yaşadık. “İçerdeki”isminde bir korku filmiydi ve çıkamadızaten gösterime. Prodüktörümüz veyönetmenimiz tartıştı, film, çekim aşa-masında durduruldu. Sonra tekrar çeki-me gittik ve prodüksiyonda gerçekten

büyük zorluklarla karşılaştık. Bazenelektriğimiz kesildi, bazen çekim yapa-madık, bazen teknik sorunlar yaşandı,oyuncular değişti... Sonuçta bir ay gibibir süre öyle izole bir yerde takılıp kal-mak çıldırtıcı olabiliyor. İş için oradasınızve yapmak istediğinizi yapamıyorsu-nuz! Ama bir taraftan da makyözünüzgidiyor, makyaj yapacak ürün yok, mar-ketten pudra alıp sürüp yapıyorsunuz.Bunlar tabii o anda, “Böyle olmamalı”dediğiniz şeyler. Ama bu kadar zamangeçtikten sonra bakıyorum en güzelanılarım ve en çok güldüğüm olaylar osetten çıkmış! Böylesi zorluklarla birlik-te mücadele edince insanlar aile gibioluyor. Dolayısıyla ben artık sadece iyifilm, kötü film diye bakmıyorum. Hep-si benim hayatım ve anılarım oluyor.Tabii yönetmene, senaryoya, diğeroyunculara dikkat ediyorum ama so-nuç hayal kırıklığı olunca da eskisi ka-dar üzülmüyorum. Bir de bazen sine-macılar kendilerini çok ciddiye alıyor.Ancak ortada oyunculuk var, yani

oyun var! Tabii ki büyük paraların yatı-rıldığı ve karşılığının alınması gerekenbir oyun, ancak ne olursa olsun sonuç-ta bir oyun!

38 - 39

CELEBIagustos 9/15/08 1:34 PM Page 39

Page 40: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

Oyunculuk açısından da, gerçekten iyiisimlerle çalışma şansım oldu, hepsindede şunu gördüm: Kameraya oynamakdiye bir şey var ve onu ders almakla öğ-renemiyorsunuz. İyi oyuncu kameraylatuhaf bir ilişki kuruyor. Gerçekten dekameranın seni çektiğini, kavradığını, oanı dondurduğunu bilmek ama bir ta-raftan da onu unutabilmek gerekiyor.Çünkü onun sürekli seni çektiğini düşü-nürsen doğallığını kaybedebilirsin.

Sinemada oyunculuktanbaşka çalışmak istediği-niz bir alan var mı?Senaryo yazmak. Oyunculukçok zevkli ama yönetmenebağımlı. Sonuçta sinema biryönetmen sanatı. Yönetmenolmayı hiç düşünmedim çün-kü gerçekten dünyanın en zormesleği. Ama senarist olarak dabütün bir iş yaratıyorsunuz, karak-terleri yaratıyorsunuz, hikayeyi yara-tıyorsunuz, onu siz doğuruyorsunuz...

Geçen sene bir senaryo yazdık, JeanJack Reynaud ile birlikte. Büyük ihtimal-le önümüzdeki sene çekilecek. Konu birtiyatro oyununun sahnelenmesinde rolalan beş kadının ilişkileri çevresinde dö-nüyor. Oyunculuk üzerine ama bir ta-raftan da kadın olmakla ilgili bir öykü.

Senaryo dışında da yazarlığı-nız var. Yazmak ne ifade edi-yor sizin için?Yazmak kendimi en iyi ifade ettiğim veen iyi hissettiğim uğraş. Bir taraftan te-rapi gibi bir taraftan da kağıt üzerindekibütün kontrol sizde ve her şeyi siz yara-tıyorsunuz. Senaryo ve şiir farklı formlarolsa da özünde aynı yaratım güdüsüylehareket ediyorsunuz. Yazdığım her şeyiçin kendi ritmimi oluşturuyorum ve

böyle devam etmeye çalışacağım.Gündemimde yakında çıkacak şiir

kitabım var. Bir de Cem Sultan’lailgili bir biyografi yazmaya başla-dım. Çok ilginç bir dönemde kı-sa ve dramatik bir hayat yaşa-mış. İtalya’da sürgünde kalıyoruzun süre ve tam Rönesans’adenk gelen yıllar bunlar. Ve o da

aslında bir Rönesans adamı, birşair. Ancak şimdiye kadar yazılan

biyografilerde şiiri çok önplanda de-ğildi. Ben biraz daha işin edebi tarafınayönelmek istiyorum.

söyleşi

İstanbul, ortasından deniz geçen tek şehir ve ben Üsküdar’da oturuyorum. Her sabah o minarelere, Ayasofya’ya ya da Galata Kulesi’ne bakınca,“Ne kadar şanslıyım” diyorum. Burası sokaktaki insanlarıyla, kedileriyle, köpekleriyle beni çok çekiyor. Hiç tanımadığınız bir insanın size, “Çay içermisin?” diye sorması beni çok etkiliyor. İnsanlar her yerde ne kadar zorluk çekerse çeksin iyi olmayı başarıyor.

CELEBIagustos 9/15/08 1:34 PM Page 40

Page 41: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

40 - 41

Televizyonda bir süredir gö-rünmüyorsunuz. Yakın zaman-da yeni bir dizi projesi var mı?Üniversite nedeniyle 2009 Ocak ayınakadar yok. Ondan sonra tez aşamasıbaşlıyor ve tez benim çalışmama bağlıolduğu için bir dizi olabilir. Televizyon di-zilerini asla önemsiz görmüyorum. Ben-ce çok da güzel işler var. Ama dizi de-mek bütün hayatınızın o sette geçmesidemek. İnanılmaz gayri insani şartlardaçalışıyorsunuz. Bazen günün 24 saatisette bulunmak zorundasınız. Onun dı-şındaki zamanları da zaten dinlenerekgeçiriyorsunuz. Ben de bir işi yapacak-sanız tam yapmanız gerektiğine inanı-yorum. Yoksa şimdi de haftada 3 gün 2saat derslere gidip bir yandan da dizi çe-kebilirdim. Ama o zaman ne ben o dok-toradan bir şey anlardım, ne de dizi içinyapabileceklerimi tam anlamıyla ger-çekleştirebilirdim. Üstelik söylediğim gi-bi okul benim için çok önemli. Oradakendimi çocuk gibi hissediyorum ve ina-nılmaz mutluluk duyuyorum. Çünküüniversitede sürekli yeni şeyler öğren-menin heyecanı ile geçiyor zamanınız.

Hayatınızın önemli bir bölümüyurtdışında geçti. İstanbul’aalışmakta sıkıntı çektiniz mi?10 yıl oldu ama hâlâ bazen düşünüyo-rum İstanbul’da kalmalı mıyım, kalma-malı mıyım diye. Dünyanın en güzel, endinamik ve en zengin şehirlerinden biriİstanbul. Fakat bir taraftan da ikilemleri

ve zorlukları çok. Yine de bu dinamizmve kaos beni besliyor ve bu anlamda İs-tanbul’dan asla kopamayacağımı düşü-nüyorum. Fiziksel olarak ortasından de-niz geçen tek şehir ve ben Üsküdar’daoturuyorum. Her sabah o minarelere,Ayasofya’ya ya da Galata Kulesi’ne ba-kınca, “Ne kadar şanslıyım” diyorum.Sanki zaman duruyor, denizin her saatrengi farklı oluyor, sokaktaki insanlarıy-la, kedileriyle, köpekleriyle beni çok çe-kiyor. Hiç tanımadığınız bir insanın size,“Çay içer misin?” diye sorması beni çoketkiliyor. En olmadık yerlere gidip çekimyapıyoruz mesela ama insanlar her yer-de o kadar iyi ki, ne kadar zorluk çeker-se çeksin iyi olmayı başarıyor.

Kalıcı olarak İstanbul’u tercihettiniz ama kısa sürelerle deolsa gidip görmek istediğinizbaşka ülkeler, şehirler var mı?Tabii zaman zaman farklı ülkelerle, fark-lı şehirlerle hayatı renklendirmek birazferahlamak için gerekiyor. Bir listem devar. Hem daha önce gittiğim hem degitmediğim yerler... Gitmediğim yerlerhakkında hayaller kuruyorum. Bunlarınbaşında da İrlanda ve İskoçya geliyor.Çünkü soğuğu seviyorum, yağmuruseviyorum, yeşilliği seviyorum, kitapçı-larda, küçük kafelerde, karanlık kütüp-hanelerde dolaşmayı seviyorum. İki ül-kede de bunlar var ama tabii ki gidinceher şey kurduğum gibi olmayacaktır.

Gittiğim yerler arasında da her zamanRoma ön planda. Bana İstanbul’u hatır-latıyor. İkisinde de tarih var. Fakat Ro-ma’da daha iyi muhafaza edilmiş, dahaiyi kullanılıyor. Yani tarihin, turizm açı-sından ne kadar kıymetli olduğununçok iyi farkındalar.

Peki sizin için mutluluğun vehuzurun tarifi nedir?Tek başıma film izlemeyi çok seviyo-rum. Tabii arkadaşlarımla gitmeyi deseviyorum ama yalnız gitmek de çokhoşuma gidiyor. Aslında belli şeyleri yal-nız yapmayı seviyorum. Tabii müzik debenim için çok önemli. Müzik ve resim-le uğraşmak çok iyi geliyor. Özelliklemüzik artık bir alışkanlık haline dönüş-tü. Sadece çalmak değil dinlemek dehayatımın önemli bir bölümünü kaplı-yor. Daha çok klasik müzik ve rock din-liyorum. Yürümeyi çok seviyorum. Do-layısıyla ipodumu takıp saatlerce yürü-yebilirim ve hiç sıkılmam. Bir de çocuk-luğumdan evimiz hep hayvanat bahçe-si gibi olduğu için hayvansız yaşamı dü-şünemiyorum. Köpeklerimiz var, kedi-lerimiz var, kazlar, tavuklar... O kadarzevkli bir şey ki. Sadece hayvanı sevmekdeğil, onunla birlikte büyümek deönemli. Bir kedinin üstünüzde gurulda-ması büyük mutluluk. Eve gittiğinizdeboş bir ev yerine sizi bekleyen bir canlı-nın heyecanını, yüzünü görmek çokgüzel.

CELEBIagustos 9/15/08 1:34 PM Page 41

Page 42: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

ilimsel sınıflandırmalar, kimi özel durumlarda, gündelikhayatla ve nesneleri kavrayışımızla çelişir. Örneğin mü-hendisler, havanın “akışkan” olduğunu ve hatta uçaklarınbu sayede uçtuğunu söyler. Oysa çoğumuz için havanın li-kit olduğuna inanmak güçtür. Fizikçiler renkler konusun-daki bilgileriyle aklımızı karıştırmayı dener: Renk, ışığın de-ğişik dalga boylarının gözün retinasına ulaşması ile ortaya

çıkan bir algılamadır. Yani onlara göre kırmızı olan aslında elma değildir,“kırmızı” sadece bir algılamadır!Bütün bunlar, cam konusundaki o ilk ansiklopedik tanımlama nedeniyleaklımıza takıldı. Bilim diyor ki, “Cam inorganik bir maddedir”. Ama sizcebu ne kadar inandırıcı? Çoğu zaman insan nefesiyle varlık bulan, canınıateşten alan cam için “organik olmayan” demek ne kadar insaflı? Camınvarlığında elbette ateş kadar kumun da rolü büyük ama koca kayalardanuzun yıllar içinde parçalanarak ufalanarak bir tanecik haline dönüşen kumunda canlı olmadığını söylemek, yine aynı derecede insafsızlık, değil mi?Sözün kısası, bize kalırsa cam, en azından mecazen canlı ve en az 4 bin 500yıldır insan yaşamının bir parçası.İnsan onu işlemeyi muhtemelen Mezopotamya’da öğrendi ve o günden be-ri, gündelik araç gereçlerde, yapılarda ve süslerde kullanılıyor. Tıpkı taş gibi, ah-şap gibi çevremizi şekillendiren temel maddelerden biri cam. Çok sayıda özel-liğiyle bir sağlık ve estetik simgesi. Endüstrideki ticari değerinin yanı sıra şekil de-

ğiştirme kabiliyeti ve çok sayıda teknik ile uyum göster-mesi nedeniyle benzersiz bir sanatsal ifade nesnesi.

Türk cam sanatıCam, farklı kültürlerde farklı sanatsal akımların doğmasınailham verecek kadar zengin bir malzeme. M.Ö. 2.-3. yüzyılcivarında Mezopotamya’da işlenmeye başlandığından beridünyanın dört bir köşesinde farklı camcılık anlayışları gelişti.Bizdeki cam sanatı ise Artukoğullarından, Selçuklulardan ve ta-bii Osmanlı’dan gelen, köklü bir gelenek. Osmanlı’daki lonca sis-teminin pek çok zanaat gibi camcılığın gelişmesindeki etkisi debüyük. İşte bu gelişim içinde, 17. ve 18. yüzyıl eserlerinin özel biryeri var. O dönemde Eğrikapı’da yoğunlaşan cam atölyelerininkullandıkları teknik ve malzemelerin bugünle büyük benzerlikler

Ateşin kum tanesindeki ışıltısı:

CAMCAM USTALARI DO⁄ANIN ZENG‹NL‹⁄‹N‹N‹NSAN EME⁄‹YLE BULUfiMASININ EN GÖZ ALICI ÖRNEKLER‹N‹ VER‹YOR YÜZYILLARDIR... EN ESK‹ USTALARDANBUGÜNE, H‹Ç KES‹LMEYEN ‘NEFES’‹NÖYKÜSÜNÜ ANLATIYOR HER B‹R PARÇA...

sanat

B

CELEBIagustos 9/15/08 1:34 PM Page 42

Page 43: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

taşıdığını gözlemlemek mümkün. Os-manlı camcılığının en bilinen örneklerin-den Çeşm-i Bülbül, Avrupa’nın da gözbebeklerinden. Yine aynı yıllarda, Bohem-ya kristallerinin de sarayda ve genel olarakİstanbul’da büyük rağbet gördüğünü, buaçıdan Venedik cam işçiliğini dahi geridebıraktığını biliyoruz.

İtalya’da bir Mehmet DedeCam sanatının hem ithal hem de ihraçedildiği bu dönemde, özel bir isim öne çı-kıyor: Mehmet Dede. Mevlevi MehmetDede, cam konusunda uzmanlaşmak için18. yüzyılda İtalya’ya gidiyor ve dönüşün-de Beykoz’da bir atölye kuruyor. İşte buatölyede pek çok cam ustası yetişiyor. İlkolarak Mehmet Dede’nin atölyesinde üre-tildiği söylenen ve ışığa tutulduğunda kır-mızı bir ışık yansıtan cam eşyalara bugünhâlâ, “Beykoz işi” deniyor.

Cam Ocağı’nda...Aklımızda Mehmed Dede’nin hikayesi,cam sanatı hakkında daha fazla bilgi ala-bilmek amacıyla Beykoz’daki Cam Oca-ğı’na doğru yola çıkıyoruz. Cam Ocağı,bölgede bugün tek tük kalan sıcak camatölyelerden biri. Cam kültürünün korun-ması ve yaygınlaşması için önemli sorum-luluklar üstleniyorlar. Bu sanata ilgi duyan-lara kapılarını açıyorlar. İşte birbirindengüzel cam işleri bu metal kapının ardında-ki sabırlı çalışma sonucu çıkıyor. Vitrinleri,büfeleri, salonları süsleyen vazolar, kaseler,

Kimi zaman hammaddesindeki kayalar kadar güçlü, kimi zaman bir kum tanesi kadar narin...Camın çelişkileri, insanı binyıllardır cezbediyor.

42 - 43

CELEBIagustos 9/15/08 1:34 PM Page 43

Page 44: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

bardaklar, şişeler, takımlar, hepsi birazdanalevini göreceğimiz dev potanın içindenalınıyor. Cam Ocağı’ndaki potanın alevi 24 saatharlanıyor. Ocağın içinde ergitilmiş kalitelicam var. Usta, elindeki uzun pipoyu ateşküresinin içine dikkatle daldırıyor, istediğimiktarda parçayı alıyor. Bir sürahi içinuzattı piposunu ejderhanın ağzına, pipo-nun ucundaki parça iki avucu dolduracakbir yumru büyüklüğünde. Üzerinde çalışı-labilecek kıvama gelmesi için yumruyu

tahtanın üzerine bırakıyor.İşte şimdi, işin asıl maharet gerektiren kıs-mı başladı. Yerçekimine karşı bir yarış bu.Gevşek kıvamdaki cam yere doğru sark-tıkça usta elindeki pipoyu çeviriyor ve ca-mın kalbine doğru nefes veriyor. Üfledik-çe cam küre büyüyor, adeta yere doğruakıyor. Kaçıncı sürahisi bu ustanın, elinde-ki işe bakışından belli, yine o kazanacakyarışı... Şimdi camın üzerindeki kızıllık neredeysebütünüyle kayboldu, ama cam hala yu-muşak. Usta kâh üflüyor; kâh çeviriyor veşekil belirginleşmeye başlıyor. Evet, bir sü-rahi bu, çok narin bir sürahi... Birkaç küçükdarbeyle ağzı da belirginleşti işte...Birazdan piponun cam ile bağlantısı yinesıcakla zayıflatılacak ve sürahi, kendine şe-kil veren pipodan ebediyen ayrılacak. Gel-diğimizden beri işlevini merak ettiğimiz fı-rının içinde saatlerce bekleyecek sürahi,burada mayalanacak ki uzun ömürlü ol-sun...Bir de daha küçük parçalar var tabii. Buparçalarla da diğer ustalar bir tezgâhınüzerinde çalışıyor. Az önce de detaylariçin kullanılan, alev püskürten pürmüz,burada kazanın işlevini görüyor. Masasınınüzerindeki türlü türlü gereçle vurduğuküçük darbelerle, kimi zaman üfleyerekçalışan usta, minicik bir melek yapıyor. Bi-zi fark etmedi bile! Belli ki aklı meleğin ka-natlarında...

Tarihin camdan köprüsüAtölyeden çıktığımızda fırınların sıcaklığıhâlâ şakaklarımızda. İçeride şahit olduğu-muz göz kamaştıran dönüşüm sadece

doğa ve insan emeğine odaklı. Belki buyüzden müzelerde de gördüğümüz bin-lerce yıllık takılar, süsler geliyor aklımıza.Cam sanatının kimi yönleri binlerce yılboyunca o kadar az değişerek bugüneulaşmış ki, sanki modern zamanlarla uzaktarih arasında camdan bir köprü kurulu-yor her nefeste...

sanat

Cam Ocağı’nda cam ile ilgilenenlere belirlisürelerle dersler de veriliyor. “Camseverler”için hazırlanan programa huzur verici birortamda konaklama olanakları da dahil...

Nazar boncuğuNazar boncuğu yapımı, binlerceyıldır neredeyse aynı biçimde uy-gulanan bir el sanatı. Bugün İz-mir’in Görece ve Kurudere köyle-rinde, az sayıda usta, geleneksel bi-çimde nazar boncukları üretiyor.Boncukçuluğun buradaki varlığınaneden olarak, Osmanlı İmparator-luğu’nun dağılmasından sonra çev-reye göçen Arap kökenli ustalargösteriliyor. Nazar boncuğu yapı-mında özetle şöyle bir teknik kulla-nılıyor: Eski tekniklerle ısıtılan fırın-ların içindeki gözlere atık cam mal-zemesi ve bazı renklendiriciler ko-nuyor. Fırın önce 900 derece sı-caklığa ulaşıyor, sonra yine soğu-yor. Nazar boncuğu ustası, elindekiiki demir çubuktan kalın olanıyla(asabe) boncuğun zeminini yapı-yor. İnce demir (merdan) ile demavi ve beyaz gözler konuyor.Rengin tonlarında ustalık, fırın vekarışım etkili oluyor.

CELEBIagustos 9/15/08 1:35 PM Page 44

Page 45: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

ÇHS Ankara Esenboğa İstasyonu 2008 Fut-bol Turnuvası, Temmuz ayında gerçekleştirildi.Toplamda 8 takımın katıldığı turnuva yaklaşıkbir ay sürdü. Final karşılaşması Ayyıldız ve İbris-gücü takımlarının müthiş mücadelesine sahneoldu. Maçı Ankara İstasyonu BaşmüdürüUmut Yüzer başta olmak üzere tüm istasyonçalışanları izlerken, alkışlarıyla arkadaşlarınadestek verdiler. Çok çekişmeli geçen maçta galip gelen Ayyıl-dız takımı turnuva şampiyonluğunu kazanır-ken Rasim Çangır da gol kralı oldu.

Final maçını izleyen ÇHS Genel Müdürü S. Sa-mim Aydın, Bölge Müdürü Cem Şensöz, Ada-na İstasyonu Başmüdürü Gürhan Aydemir ileÇelebi Holding Operasyonel Denetim ve Ku-rumsal İletişim Koordinatörü Çetin Özbey ileDenetmen Metin Göksel, turnuvaya katılantüm takımları ve turnuvanın hem organizatör-lüğünü hem de hakemliğini üstlenen Ankaraİstasyonu Personel Muhasebe Şefi Ferhat Sön-mez’i tebrik ettiler. Final maçı sonrasında S. Sa-mim Aydın şampiyonu Ayyıldız Takımı’na ku-palarını ve ödüllerini takdim etti.

ÇHS Bodrum İstasyonu 2 Temmuz’daApron Hizmetleri ramp personeline, özel-likle de İzmir’de gerçekleştirilen İzmir-Bod-rum 50. Yıl Personel Gecesi’ne katılama-yan çalışanlarına yönelik olarak MumcularMazı’da eğlenceli bir piknik düzenledi. Pikniğe katılan personel, bir yandan Bod-rum’un serin sularının keyfini çıkartırkendeniz sonrasında da Apron Hizmetleri şef-lerinin hazırladığı yemeklerle keyifli bir sof-ra hazırladı. Mangal lezzetine, PostabaşıHasan Uyav’ın klavyesi ve güzel sesi de ek-lenince, Bodrum pikniği neşeli saatlerin ad-resi oldu.

Halkalı Evkur Plaza’da görev yapan Çele-bi Holding, Çe-Tur Çelebi Turizm ve Çele-bi Gıda Genel Müdürlük personelinin halısaha futbol maçları hız kesmiyor. En sonArby’s Carousel çalışanları ile karşı karşıyagelen ekip arasında gerçekleşen futbol ma-çı büyük çekişmeye sahne oldu. Her iki ta-raf adına da bol gollü geçen maçta, sonu-cu biraz da Arby’s ekibinin ‘süper kaleci’ la-kaplı file bekçisi Hakan Atıseven’in kurtarış-ları belirledi. Bu kurtarışlarla rakibine üstün-lük sağlayan Arby’s Carousel’in futbol yıl-

dızları, yorucu ama keyifli geçen maç sonu-cunda baklavaların tadına bakan taraf oldu.60 dakika boyunca sportmenliklerinden ol-duğu kadar azimlerinden de hiçbir şey kay-betmeyen Çelebili golcülerin maçları, neyazık ki üzücü anlara da sahne oldu. Maçsırasında ayağını kıran Çe-Tur Çelebi Tu-rizm VIP uzmanı Ozan Kadıoğlu, acısınarağmen, ‘Alçısı çıkar çıkmaz yeşil sahalarageri döneceğini’ söylerken, takım arkadaş-ları da bu zaman zarfında Çelebi’nin diğergolcüleriyle maçlara devam ediyor.

Çelebi Hava Servisi Bodrum İstasyonuçalışanları mangal partileriyle buluşmayadevam ediyor. Bodrum İstasyonu, gele-nekselleştirdiği mangal partilerini her aydüzenliyor. Tüm yaz sezonu boyunca her ay, Bodrumhizmet binasında gerçekleştirilen ‘mangal-da köfte partileri’, ÇHS Bodrum çalışanlarıiçin ayrı bir motivasyon kaynağı oluyor.Bodrum’da, özellikle yazın hayli yoğun vehareketli geçen sezonda, istasyon perso-nelinin yanı sıra Bodrum Havalimanı’ndakitüm kamu ve özel kuruluş yöneticilerin-den de büyük ilgi gören köfte partileri, lez-zetinin yanı sıra yarattığı keyifli atmosferlede sohbetlere konu olmaya devam ediyor.

44 - 45

CELEBIagustos 9/15/08 1:35 PM Page 45

Page 46: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

çalışanlarımız

ÇHS İzmir İstasyonu personelinin geniş ka-tılımıyla gerçekleştirilen bowling turnuvası,keyifli anlara sahne oldu. Toplam 8 takımınyarıştığı gecede yaşanan tatlı rekabet, eğlen-ceyi de beraberinde getirdi. Turnuva sonun-da, her ekibin en çok puan toplayan yarışma-cıları karşılaştı. Bu yarışmanın sonuçlarına gö-re Ufuk Şenbayraklar birinci, Tansu Ciğeroğ-lu ikinci ve Okan Özsüer üçüncü oldu.

Çelebi Hava Servisi Antalya İstasyonu, Ağustos ayı başında bir rafting organizasyonugerçekleştirdi. AYT ramp departmanı tarafından organize edilen gezide, nehrin serin su-larıyla mücadele ederek stres atan Çelebi personeli, o sırada bölgede yaşanan yangınında yakın tanığı oldu. Çevre bilinciyle hızla hareket eden ÇHS Antalya personeli, kürek-leri bir kenara bırakarak hemen yangına müdahale etti. Yangının söndürülmesi konu-sunda elinden gelen gayreti gösteren Çelebililer, günün sonunda yorgun ama aldıklarısorumluluğun haklı gururuyla evlerine döndüler.

ÇHS Kargo Müdürlüğü tarafından 6 Haziran’da gerçekleştirilen “Kargo Gecesi-YazaMerhaba Yemeği”, tüm davetliler için hayli keyifli ve eğlenceli geçti. Kargo sektöründekiyöneticilerin de bir araya gelme fırsatı bulduğu geceye, Çelebi Kargo&Antrepo müşterile-rinden DHL Express’in Aviation&LineHaul Müdürü Serkan Eren de istekleri kırmayarak gü-zel sesiyle renk kattı. Yemekte ÇHS Kargo Müdürlüğü tarafından, tüm misafirlere ‘İyi kivarsınız’ mesajı iletildi. Gecede Çelebi’nin misafiri olan kargo şirketlerinin yöneticileri de,sektördeki dostları bir araya getirerek keyifli bir kaynaşma ortamı sağladıkları için Çelebimisafirperverliğine teşekkür ettiler.

İstanbul Caddebostan sahilinde 25Mayıs’ta gerçekleştirilen, “I. RedbullFlugTag” yarışmasına Türkiye’nin dörtbir yanından başvuran 586 takım arasın-da yapılan elemeler sonucu 32 takımyarışma hakkı kazandı. ÇHS Genel Mü-dürlüğü’nde Bütçe ve Raporlama uzma-nı olarak görev yapan Tolga Akdoğan veekibi de, Çelebi ana sponsorluğunda ha-zırladıkları ‘Kelaynaklar’ projesi ile yarış-maya hak kazanan takımlar arasına gir-di. Sadece el yapımı ve kas gücüyle çalı-şan araçların katılabildiği yarışmada ta-kımlar, aylarca üzerinde çalıştıkları uçuşaraçlarını ve performanslarını sahile ku-rulan 6 metrelik rampadan atlayaraksergiledi. Yarışmada, en uzun mesafeödülünü 26,9 metre ile “Flying Turkeys”takımı kazanırken, ÇHS sponsorluğun-daki Kelaynaklar projesi de büyük bir ba-şarı göstererek finalde 5. sıraya oturdu.Aşırı sıcağa rağmen, Çelebili tüm “Ke-laynaklar” taraftarları Cadde Bostan sa-hilinde yerini alarak ekibe alkışları ve te-zahüratları ile destek verdi.

CELEBIagustos 9/15/08 1:35 PM Page 46

Page 47: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

Budapeşte’de hizmetlerini sürdüren CGHHyöneticileri, İnsan Kaynakları departmanı tara-fından organize edilen ‘Paintball Turnuvası’ndater döktü. Düzenlenen bu turnuva ile, yoğungeçen iş sezonununun yorgunluğunu, kısa bir

zaman diliminde de olsa üzerlerinden atmayaçalışan ÇHS Macaristan yöneticileri birlikte ke-yifli vakit geçirdi. Yoğun ilgi gören etkinlik, pekçok neşeli hatıra ile sona ererken Çelebi’deki ta-kım ruhunu daha da geliştirdi.

ÇHS İstanbul İstasyonu, 7-18 Ağustos tarihleriarasında tavla turnuvası düzenledi. Genel MüdürlükTeknik&Lojistik Departmanı’nın içerisindeki teknikatölyede öğle yemeği aralarında gerçekleştirilenturnuvaya, başta İstanbul İstasyonu BaşmüdürüMurat Nursel olmak üzere 14 kişi katıldı.Çok çekişmeli geçen oyunlarda, taraflar birbirlerineüstünlük sağlamakta hayli zorlanırken diğer yandanda oldukça keyifli vakit geçirdiler. Final maçı, ErsinÇakır ile Atıf Öztürk arasında gerçekleşen turnuva-da, Atıf Öztürk’ü 5-3 yenen Ersin Çakır TavlaŞampiyonu oldu. Her iki finaliste de katılımcı bel-geleri ve ödülleri Teknik Müdür Taner Özkantarafından verildi. Turnuva sonunda sedef tavlakazanan finalistler ve diğer bütün katılımcılar, bueğlenceli aktivitenin tekrarlanması temennisindebulundular.

Çelebi Hava Servisi Trabzon İstasyonu’nundüzenlediği köfte partisi, hem çok lezzetlihem de çok keyifli geçti. Tüm Trabzon çalı-şanlarının katıldığı partiye, Çelebi Hava Ser-visi ayrıca Trabzon Havalimanı’nda görev ya-pan diğer kurum ve kuruluşları da davet et-ti. Samimi bir ortamda gerçekleşen köftepartisine katılan tüm Çelebi personeli ve da-vetliler, bir yandan bol bol sohbet edip stresattı, bir yandan da leziz köftelerin tadınabakma fırsatı buldu.

ÇHS Dalaman İstasyo-nu, 23 Temmuz tari-hinde ramp departma-nı personeli ve 30Temmuz tarihinde dememur personel içinGöcek koylarında biryat gezisi organize etti.Yoğun geçen yaz sezo-nunda, maviyle yeşilinbuluştuğu koylardaböylesine güzel ve ke-yifli bir mola verme fır-satı elde eden ÇelebiHava Servisi Dalamanİstasyonu çalışanları de-poladıkları moralle ye-niden işbaşı yaptılar.

46 - 47

CELEBIagustos 9/15/08 1:35 PM Page 47

Page 48: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

aktivitelerimiz

Çelebi Hava Servisi Dalaman İstasyonu personel yemeği, 18 Haziran 2008 tarihinde Ma-jesty Hotels&Resorts’ta gerçekleştirildi.Majesty Otel’in iskelesinde, gün batımında düzenlenen zarif bir kokteyl ile başlayan geceyeyaklaşık 300 Çelebi personeli katıldı. Manzaraya karşı keyifli bir sohbet eşliğinde gerçekle-şen kokteyl sonrasında yemeğe geçildi. Yapılan konuşmaların ardından düzenlenen plakettöreninde, Çelebi’de 10. çalışma yılını dolduran 33 kişi ile 15. yılını tamamlayan 23 kişiyeteşekkür plaketleri takdim edildi.Personel yemeğinde, ÇHS Dalaman İstasyonu Yolcu Hizmetleri Şefi Canser İşli’nin koçlu-ğunda, Dalaman personeli gönüllülerinden oluşan bir ekip, folklor eğitimi görmüş olan Ba-nu Öztürk’ün hazırladığı kareografi ile üç farklı bölümden oluşan bir dans gösterisi sundu.Sundukları güzel gösteri ve başarılı performansları ile yemeğe ayrı bir renk katan ve hemçalışma arkadaşlarından hem de yöneticilerinden büyük alkış alan ekip, gecenin ilerleyensaatlerinde de yemeğe katılan tüm Çelebililerle birlikte pisti boş bırakmadı.

Çelebi Hava Servisi Genel Müdürlüğü’nde dü-zenlenen basketbol turnuvası eğlenceli bir reka-bete sahne oldu. Rakiplerin sahada kıyasıya ya-rıştığı turnuva, izleyenlerine de keyifli saatler ya-şattı. Masa başından sahaya inen Çelebili bas-ketbolseverler, pota altında tüm maharetlerinisergilerken mesai arkadaşları da onlara tezahü-ratlarıyla destek verdi. Turnuva sonunda birincigelen ‘Yeni Cherry’ ekibine kupaları ve madal-yaları verilirken, Çelebi Hava Servisi Genel Mü-dürü S. Samim Aydın ile ÇHS üst yönetimininyaptıkları maç da Çelebililerden büyük ilgi gör-dü. Çelebili yöneticiler, bu zorlu mücadeledehavacılıktaki tecrübelerinin yanı sıra pota altın-daki maharetlerini de gözler önüne serdi.

Dalaman’da Çelebi Gecesi

CELEBIagustos 9/15/08 1:35 PM Page 48

Page 49: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

‘Mamma Mia’ babam nerede?DÜNYANIN EN TANINMIfi MÜZ‹KALLER‹NDEN MAMMA M‹A, SADECE B‹R HAFTA ‹Ç‹N

‹STANBUL’DA. TÜM DÜNYADA 30 M‹LYON K‹fi‹N‹N ‹ZLED‹⁄‹ fiOV, EVLENMEK ÜZEREYKEN BABASINI BULAN GENÇ KIZIN ÖYKÜSÜNÜ

ABBA MÜZ‹KLER‹YLE ANLATIYOR.

stanbul, uluslararası dev yapımlarıağırlamaya devam ediyor. Tüm dünyada,farklı kadrolarca dokuz farklı dilde sahne-lenen ve bugüne dek 30 milyon kişi tara-fından izlenen “Mamma Mia” müzikali,7-12 Ekim tarihleri arasında İstanbul’da6 gösteri sunacak. Tüm zamanların en çok hasılat yapanBroadway müzikali olma sıfatını hâlâ ko-

ruyan yapım, geniş bir kadro tarafından ha-zırlanıyor: Müzikalin çalışan sayısı ışık ve sesekibiyle birlikte toplam 100 kişi!

Her gittiği yerde büyük ilgi gördüBeşiktaş Kültür Merkezi ve İstanbul Kültürve Sanat Vakfı’nın organizasyonu ile İstan-

bul’a gelen yapım, gittiği her ülkede günleröncesinden sansasyon yaratıyor. 1999 yılın-dan bu yana devam eden gösteri, eleştir-menlerin de gözdesi. Şimdiden uyaralım,gösteri bugüne dek ulaştığı 170 ülkede dedaha ilk andan itibaren izleyiciyi ayağa kal-dırmayı başardı! Mamma Mia, bu başarıyısayısız ödülle taçlandırmış. Gösteri her ak-şam dünyanın 10 kadar farklı kentinde per-de diyor. Hikayeye gelince... Karşımızda tam bir Ak-deniz öyküsü var. Bir Yunan adasında evlen-mek üzere olan Sophie Sheridan, bir yan-dan da gerçek babasını aramaktadır. Ancakortada üç aday vardır. Sophie’nin annesi,adeta kızına nikah hediyesi olarak bir bilme-

ce sormaktadır. Cathrine Johnson’un keyiflimetni, 80’li yılların unutulmaz topluluğuABBA’nın şarkılarıyla tam bir ziyafete dönü-şüyor. Aşk, kahkaha ve dostluk, yapımın anatemaları. Unutmayın, şovun ilk gösterisi İs-tanbul Gösteri Merkezi’nde...

Önce sahnede sonra sinemadaKüçük bir not: Gösteri, bu yıl sinemaya dauyarlandı. ABD-İngiltere ortak yapımı filminbaşrollerinde Pierce Brosnan ve Meryl Stre-ep rol alıyor. Filmin yönetmen koltuğunda,müzikalin de yönetmeni olan Phyllida Lloydoturuyor. Kuşkusuz ekibin diğer üyelerininde filme önemli katkıları olmuş. Nitekim se-narist de müzikalin yazarı Johnson.

48 - 49

CELEBIagustos 9/15/08 1:35 PM Page 49

Page 50: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

çocuk

Sporla büyümekSPORUN ÇOCUK ‹Ç‹N ÖNEM‹... ÇOCU⁄UNUZ SPOR YAPARKEN D‹KKAT ETMEN‹Z GEREKENLER... BRANfiLARA GÖRE SPORA BAfiLAMA YAfiLARI... ÇELEB‹L‹ ANNE BABALARA ÇOCUKLARI‹Ç‹N SPORA ‹L‹fiK‹N ÖNER‹LER...

çık konuşalım... Çocuğunuzun spor yapmasını, böylecesağlıklı bir büyüme gerçekleştirip sonrasında da sağlıklıbir ömür yaşamasını istiyorsanız sizin de spor yapmanızgerekli! Çünkü bu amaca ulaşmak için en etkili adımlar-dan biri çocuğunuzun sizi spor yaparken izlemesi... Herçocuğu doğumundan itibaren en çok etkileyen, en çok

sevdiği ve özendiği, hatta taklit etti kişilerin anne babalar olduğu-nu hiç unutmamak gerekiyor.Sporla arası iyi olmayan, bu önerimize de pek sıcak bakmayacak-ları da hemen uyaralım: Spor yapmak yaşamın bir parçası oldu-ğunda, alışkanlık haline geldiğinde oldukça kolaylaşır. Böyle biralışkanlığı ilerleyen yaşlarda edinmek ise çok zordur. O nedenlesiz bunu yapamamış olsanız da çocuğunuzun yapabilmesi içinbütün imkanlarınızı kullanın. Ayrıca bunu yaparken siz de sporalışkanlığı edinirseniz fena mı olur?

Bir araştırmaÇocuğun spor yapmasının hayatını nasıl etkileyeceğini bir örnekolay üzerinden anlatalım. Fransa’da, başkent Paris yakınlarındakiVanve kentinde yapılan araştırmada ilköğretim öğrencileri iki gru-ba ayrıldı. Bir grup öğrencinin kuramsal ders saatleri azaltılıp be-den eğitimi ve spor saatleri artırıldı. Diğer grubun ders programıise aynen korundu. Yıl sonu geldiğinde birinci gruptaki başarı ora-nı yüzde 89’a yükselirken ikinci grupta bu oran yüzde 60’ta kal-mıştı... Bu ve benzeri birçok bilimsel araştırma sporun çocuğunhayatındaki yerinin hem en iyi şekilde yetişmesi hem de sonrasıiçin olumlu etkisini ortaya koyuyor. Ancak bu yöndeki tüm bilgi-lere ve açıklamalara rağmen günümüzde çocukları tehdit edençok önemli bir tehlike var: İnternette gezinirken ve televizyon iz-lerken hareketsiz geçirilen saatler!

Okul öncesinde neler yapılmalı?Çocukların spora en erken başlama zamanı 4 yaş civarı. Tabii kas-tettiğimiz yarışmacı bir spor faaliyeti değil. Düzenli egzersizin öneçıktığı, özellikle de jimnastik ve yüzme gibi bütün vücudu çalıştı-ran sporlar. Bu yaşlarda hayalci bir düşüncenin hakim olduğu,abartılı davranışlar sergileyen çocuğunuzun kontrolünü kazanabil-mesi ve coşkunluğunu yaşayabilmesi için geniş oyun alanlarına ih-tiyacı vardır. 5 yaş ise spora başlangıç için en ideal zaman. Ancakyine çocuğun asıl ihtiyacının oyun olduğu, spor faaliyetlerinin debu çerçevede belirlenmesi gerektiği unutulmamalı. Aşırı yorucuspor programları bedensel, zihinsel ve ruhsal sağlığı olumsuz et-

A

CELEBIagustos 9/15/08 1:35 PM Page 50

Page 51: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

50 - 51

kileyebilir. Yarışmalar konusunda iseözellikle okula başlama çağına gelinenekadar katılan her çocuğun bir şekilde‘kazanacağı’ yarışma formatları gelişti-rilmesi en iyisi. Örneğin sıralamadaüçüncü olan çocuğunuz, yarış sonundaannesi tarafından en çok öpülen yarış-macı unvanını kazanabilir! Bu durumsonraki yaşlar için de geçerli şüphesiz:Kazanan olmaktan daha önemlisi, gü-cünü ve yeteneklerini iyi tanıyan istikrar-lı bir yarışmacı olabilmektir!

Okul çağları ve ergenlikOkul çağına gelişinden itibaren çocuğu-nuz artık cinsel kimliğinin oluşmayabaşladığı, bedensel ve ruhsal olarakdengeli hale geldiği bir dönemi yaşa-maya başlar. Sporun olumlu katkıları daen üst seviyeye çıkar. Bu aynı zamandaçocuğun kendisini tanıma dönemidir.Farklı alanlarda kendisini sınamaya, fark-lı uğraşlar edinmeye başlar. Tüm bunla-rı kontrol altında tutabilmesi için en iyirehberi yine spordur.Ergenlikle birlikte ise spor artık gençliğeadım atmış olan çocuğunuzun paylaş-ma, bir gruba dahil olma, sağlıklı özde-

şim kurma, kazanma ve kaybetme duy-gularıyla baş etme gibi bir çok özelliğiedinmesinde olumlu bir etken olur.Tabii ki okula başlangıç çağından ergen-liğe kadar geçen süre geniş bir zamanıkapsıyor. Bu yıllar boyunca unutulma-ması gereken en önemli noktalardanbiri kas kuvvetinin ve hıza dayalı sporlar-daki gelişimin yaşla birlikte artması. Ya-pılan araştırmalar çocukların 8-9 yaşaralığında vücut ağırlıklarının 1/3’ünütek kolla kaldırıp bir kaç adım atabildiği-ni, 12-13 yaşına geldiğinde bu değeriniki katına, 16 yaşında ise tüm vücut

ağırlığına ulaştığını gösteriyor. Yanikuvvet, dayanıklılık ve sürate dayalısporlarda gelişim yaşa bağlı olarak ya-vaş oluyor. Ergenlik çağına gelindiğindebu anlamda belirgin bir gelişim ortayaçıkıyor. Bu süreçte çocuğu erken başa-rı için fazla zorlamak ise normal büyü-mesini olumsuz etkiliyor.

Beslenmeye dikkatSpor yapan çocuklarda dikkat edilmesigereken bir diğer nokta da hiç şüpheyok ki beslenme. Elbette yaşına, özellik-lerine ve yaptığı spor faaliyetlerine gö-re çocuğa özel beslenme programlarıhazırlanabilir. Ancak genel bazı doğru-lar da var. Örneğin kalsiyum içeren gı-daların düzenli olarak tüketilmesiönem taşıyor. Bu gıdalar yağ içerdikleriiçin sporcular kilo almamak adına uzakdursalar da sağlıklı kemik gelişimi içinkalsiyum büyük önem taşıyor. Özelliklekırmızı et ve demir içeren başka gıdalarda sağlıklı bir gelişim için tüketilmesigereken besinler.Tüm bu süreçler boyunca başta dasöylediğimiz gibi özellikle küçük yaşla-rından itibaren sizin de spor yaparakçocuğunuza örnek olmanız önemli.Ayrıca okulunda ya da spor yaptığı di-ğer alanlarda zaman zaman onunlabirlikte olmak, her zaman cesaretlen-dirmek ve yönlendirmek ancak kesin-likle baskıcı olmamak, yapıcı eleştiriler-le onu desteklemek, önüne fiziksel ka-pasitesinin ötesinde hedefler koyma-mak da dikkat edilmesi gereken diğernoktalar. Hepsi alt alta gelince yüklü bir“yapılacaklar” listesi gibi görünüyorama unutmayın: Çocuğunuzun hayatı-na siz şekil veriyorsunuz!

Bazı branşlarda spora başlama yaşları

Branş Antrenmanlara Lisans katılma yaşı alma yaşı

Jimnastik 6 8Kayak (Alp disiplini) 7 12Atletizm 7 11-12Judo 6 7Buz hokeyi 6 10Futbol 7 10Basketbol 7 10

CELEBIagustos 9/15/08 1:35 PM Page 51

Page 52: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

aktüel

sü sepetiyle paylaşırken, parmaklarıylagöğsüne yasladığı darbukasından kıvrakezgiler çıkaran bir delikanlı o yüzden Su-lukule...Ya da o delikanlının önünde şarkı söyleyipdans eden genç kız...İstanbul’un keyfi...Ancak işte şehrin geri kalanı her zamanayak uyduramıyor Sulukule’ye.Bizans’ta “sihirbazlıkla”, “falcılıkla” suçla-nıp, şehir dışına çıkarılıyor Sulukuleliler...

Geri dönüş...Bu ayrılık, Fatih Sultan Mehmet’e dek sü-rüyor. Fethettiği yorgun şehri yenidencanlandırmak, geliştirmek isteyen sultanınçağrısına uyup Anadolu’dan, Trakya’dan,Balkanlar’dan İstanbul’a akan “72 millet”arasında, o ilk Sulukule’de yaşayanların to-runları da yer alıyor. Böylece şehrin keyfi yerine geliyor!

Osmanlı döneminde en iyi katır yetiştirici-leri, en yetenekli sepet örücüleri buradançıkıyor, maharetlerinin karşılığında zengin-liğe kavuşup semtlerini de kalkındırıyorlar.Yine de Sulukule’nin adı en çok, saray eğ-lencelerinde gösteriler sunan topluluklarınen iddialı olanlarını yetiştirmesiyle biliniyor.Padişahların, vezirlerin, paşaların düğünle-rinde, sünnetlerinde, fetih kutlamalarında,av şenliklerinde halkı onlar eğlendiriyor...Osmanlı’nın ünlü askeri bandosu MehterTakımı’nı da onlar kuruyor.

En parlak yıllar500 yıla yakın süre böyle geçip gidiyorSulukule için...Ve bütün bir ülkeyle birlikte, İstanbul’unda kaderi değişirken, Sulukuleliler de yenidöneme kendilerince ayak uyduruyor.Cumhuriyet’in ilk yıllarında baştan başa birülke inşa edilirken, İstanbul’un yönetimi,

ok eski, çok neşeli, çok çal-kantılı bir öykü Sulukule...Ne zaman başladığı kesin ola-rak bilinmiyor. Bilinen, dünya-nın her yerinde gezginlikleriyletanınan Romanların en eskiyerleşim merkezlerinin burasıolduğu.

Nereden geldikleri kesin değil...Tarihe not düşen bazı kaynaklar Hindis-tan’ı gösteriyor...Ne zaman geldikleri kesin değil...Aynı kaynaklar 1054 yılını veriyor...Romanların bütün dünyadaki tarihleriböyle aslında. Birçok şey kesin olarak bili-nemiyor!Kesin olan tek şey var: Sulukule en başın-dan beri İstanbul’un en eğlenceli semtiolarak varoluyor. Müziğin, dansın, el sa-natlarının ve katırcılığın önemli merkezi...Katırının üzerindeki daracık yerini el örgü-

ÇSULUKULE

Şehrin en renkli öyküsüydü

CELEBIagustos 9/15/08 1:35 PM Page 52

Page 53: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

52 - 53

altyapısı, günlük yaşantısı da yenileniyor.Bu süreçte Sulukule yine ünlü eğlencetopluluklarıyla geleneğini devam ettirerekvar oluyor. 1940’ların sonuna doğru isezirveye giden yıllar başlıyor. Semtte kuru-lan eğlence evleri 1950’ler ve 1960’larboyunca müzik ve eğlence hayatının engözde mekanları oluyor. Eğlence evlerisadece üç tane ancak bu sayı Sulukule’ninekonomik olarak büyük bir rahatlık ka-zanmasına yetiyor. Talep o kadar yükseli-yor ki, buralara gelip müzik dinleyip, dansizlemek isteyenler randevu alarak sırayagiriyor!Müzik dünyasının birçok ünlü ismi mes-lekteki ilk deneyimlerini burada ediniyor,ilk ünlerini bu evlerde kazanıyor. Ünlüsahne sanatçılarının gittikleri yerler de bu-ralar oluyor: Zeki Müren de, MüzeyyenSenar da en iyi müzisyenlerin yetiştiği bumekanlara gidip eğleniyor...

Sonu gelmez bir zenginlikTüm bu olup bitenlere bugün dönüp bak-tığımızda önümüze şu gerçek çıkıyor: Su-lukule artık bir fenomen haline geliyor.Köklü... Ezgileri, çalgıları, dansları yüzyıllarötesinden kopup geliyor. Bir notayla eskibir göç yolunun rotasını çiziyor, bir figürleher dilde anlaşılan bir aşk öyküsünü hatır-latıyor.Yeni... Sinemanın, radyonun, televizyonunteker teker toplumsal hayata girmesiyle

birlikte maharetlerini bütün ülkeye tanıtı-yor. İstanbul’u hiç görmemişlerin bile ak-lında bir Sulukule fikri oluşuyor. Her ku-şaktan yetiştirdiği ünlü isimlerle gündem-den hiç düşmüyor.Ne Vatan Caddesi yapılırken semtin yarı-sının yıkılması...Ne sayıları artarak 30’u geçen eğlenceevlerinden sonuncusunun 1994’te ka-panması...Hiçbir şey Sulukule’yi bitiremiyor.Ve işte bugün Sulukule yine bir dönüşü-mü, bir değişimi yaşıyor. Semte dışardanbakanların kimisi bunun doğru, kimileri

de hatalı olduğunu söylüyor. Ancak tarihin hep gösterdiği gibi asıl be-lirleyici olarak tek şey görünüyor: Sulukulelilerin ne yapacağı?Kimileri taşınıp giderken, kimileri eski ev-lerinde yaşamaya devam etse de Suluku-le’nin onlarla yaşayacağı kesin. Çünkü yı-kıldı yıkılacak ev duvarları, yol ortasındanakıp giden sular, labirent gibi uzanan da-racık sokaklar değil Sulukule. Bu ülke in-sanının bin yıllık bir öyküsü. Ve bu öyküyü can kulağıyla dinleyenleranlıyor ki, en az bin yıl daha sürecek mal-zemesi bulunuyor!

CELEBIagustos 9/15/08 1:35 PM Page 53

Page 54: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

ylül’ün takvimde birerbirer azalan yaprakları, yazınsona ermekte olduğunu ha-ber verir. Sonbahar hüzünmevsimi olarak kabul edilir.Yazdan kışa geçilirken yaşa-nan alışma sürecinin en be-

lirgin etkisi de melankolik bir ruh halidir.İşte sonbaharın bu genel tasviri ile enuyumsuz duran gelişme ise denizden ge-len taze lezzetlerdir! Her ne kadar ülke-mizin büyük bölümünde balık her mev-sim bulunabilse de, av yasağının bitişiyle

başlayan sonbahar balıkseverlerin bayrammevsimidir! “Balık sevmemek” nadir gö-rülen bir durum olsa da, denizin sunduğulezzetlerle arası iyi olmayan okuyucuları-mızdan izin isteyerek, sonbaharın bu gü-zelliğine değineceğiz aşağıda.

Sezon açılışında öne çıkanlar...Sonbaharla balıkçı tezgahlarında boy gös-terecek deniz harikaları, ilk işaretleriniağustos ayından vermeye başlar. Hemenher yıl balıkçının da, balıkseverin de yüzü-nü güldüren palamut akınının öncü kolla-

rı palamut vanozu ve çingene palamudusürüleri bu ayda Karadeniz’den Marma-ra’ya doğru yola çıkar. Sonbaharı mangalsefası yaparak karşılayacaklar için en idealbalık çingene palamududur. Palamudun20-30 cm. arasındaki bu küçük hali, lez-zet açısından boyunu aşan bir iddiaya sa-hiptir! Ve eylülden itibaren kış ortasına ka-dar sürecek palamut sefası başlar. İrileşenpalamut her usulde pişirmeye uygun halegelir. Palamudun yağ oranının uygunluğu,dolayısıyla lezzeti açısından Karadeniz veMarmara’da yaşayanların Ege ve Akde-

‘Balık bayramı’ başladı!

lezzet

ÜLKEM‹Z BALIKSEVERLER ‹Ç‹N DÜNYADA EN ÇOK SEÇENE⁄‹ BARINDIRAN MERKEZLERDEN B‹R‹. BALI⁄INÜLKEM‹ZDEK‹ EN RENKL‹ GÜNLER‹ ‹SE GELD‹ ÇATTI!SARI SICAK SONBAHAR, PALAMUT AKINIYLA B‹RL‹KTEKIfiIN SO⁄UK GÜNLER‹NE KADAR SÜRECEK B‹R BAYRAMI HABER VER‹YOR...

E

CELEBIagustos 9/15/08 1:35 PM Page 54

Page 55: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

54 - 55

niz’e göre daha şanslı olduklarını belirte-lim. Ağustos sonundan itibaren en lezzet-li haline ulaşan sardalye ve kılıç balığı dasonbaharın ilk yıldızları arasındadır! Ham-si ailesinden olup çok çeşitli şekillerde veamaçlarla tüketilebilen sardalye özellikleağustos sonu ve eylülde ızgara, fırın, bu-ğulama gibi farklı pişirme usulleriyle iyisonuç verir.Maalesef Türkiye sularında sayıları giderekazalsa da, kılıçbalığı da eylülle birlikte şu-bata kadar sürecek saltanatını başlatır. Ak-deniz ve Ege’de bütün yıl görülebilse dekılıçbalığının lezzetli olduğu dönem eylül-şubat aralığıdır. Izgarası ve kağıt kebabıyapılsa da en çok tercih edilen ve tadını ençok veren pişirme yöntemi defne yaprak-larıyla bezenmiş şişidir. Özellikle yeşil bi-ber ve karides ile renklendirilmiş kılıç şiş,aşçı için bir ustalık beratı olarak kabul edi-lebilir. İstavrit ve kırlangıç da eylülle bollaşan ba-lıklar arasında yer alır. Aslında denizlerimi-zin devamlılığı yüksek balıklarından olanve her mevsim tezgahları süsleyen istavri-tin en lezzetli zamanları ekim sonundanşubat başına kadardır. Tavası makbul olanistavrit uygun fiyatıyla da balıkseverlerintercihlerini belirler. Her biri birbirine çokbenzese de onlarca çeşidi olan istavritinbazı iri ve yağlı türleri, yaygın pişirme biçi-minin aksine, kömür ateşinde benzersizlezzet seçenekleridir. Tava istavriti yağlıbulanlara ise fırın seçeneği sunulabilir.

Sonbahar bereketiSonbaharın en bereketli zamanları genel-de ekim ayıyla başlar. Yazı Karadeniz’debeslenerek geçiren farklı türlerde ve bolmiktarda balık Marmara’ya bu ayda iner.Üstelik en lezzetli halleriyle... Barbunya,levrek, mercan, tekir, sardunya, eşkina, to-rik, izmarit gibi çeşitlerin tezgahlarda ençok ucuzladığı aydır ekim.Ülkemiz sularının özgün balıklarındanolan barbunya genellikle Ege ve Akdeniz’ionurlandırır. Makbulü kaya barbunyasıdenen, sırtı kırmızı karın bölgesi beyaz

olan türüdür. Barbunya tava, ızgara ve ka-ğıt kebabı usullerinde iyi lezzet verir. Bar-bunyanın yakından akrabası tekir ise bü-tün denizlerimizde avlanır. Ege ve Akde-niz’de boyu barbunyaya yetişen tekir, Ka-radeniz ve Marmara’da ise 6 ila 10 cm.arasındadır. Yılın her zamanında yenebilenve tavası makbul bu balığın en lezzetli ol-duğu aylar yine eylül ve ekimdir. En irileri bir metreyi geçen levreğin “Be-nekli” denen türü Güney Ege ve Akde-niz’e özgüdür. “Bayağı levrek” ise bütündenizlerimizde görülür. Aslında en lezizhaline kış ortasında ve ilkbaharda ulaşanlevreğin özellikle buğulamasının eşsiz birlezzet sunduğunu belirtelim. Beyaz etlibalıklar arasında yer alan mercanın tavasıve ızgarası tercih edilir.Türkiye denizlerinde “menekşe” ve “istar-gilos” adlarıyla anılan iki türü bulunan iz-marit beyaz etli ve lezzetli bir balıktır. Ta-vası her zaman iyi olan izmaritin sonba-harla birlikte ızgarası da yapılır. Ancak dik-kat, izmarit ızgarasını yapılırken ayıklan-madan pişirilir, daha sonra derisi ve kılçık-ları ayıklanır!

Kasım ayının yıldızı uskumruEylül ve ekim boyunca kendini yavaş yavaşgeliştiren uskumru, kasımla birlikte lezzeti-

nin en üst düzeyine ulaşır. Böylece sonba-harın sonundaki en iddialı balıklarından bi-ri haline gelir. Yaz ayları boyunca Karade-niz’de konaklayan uskumru sürüleri, eylülve ekimde Marmara’ya gelir ve hazirandatekrar Karadeniz’e döner. Sonbahardanyumurtlama dönemi olan ocak sonunakadar en lezzetli dönemini geçirir. Uskum-ru ızgara ve tuzlama gibi klasik balık pişir-me usullerinin yanı sıra köftesi ve gerçekbir İstanbul lezzeti olan dolması ile de ün-lüdür. Uskumru konusunda dikkat edilme-si gereken ise bu balığın yaygın olarak kol-yozla karıştırılmasıdır. Uskumru diye kol-yoz alınıp “Uskumruyu da yedik ama peko kadar söylendiği kadar da yokmuş!” di-yen birilerini görürseniz uyarın:- Uskumrunun gözleri toplu iğne başı ka-dar küçük, kolyozun gözleri ise iridir.- Her iki balığın sırt desenleri de birbirinebenzemekle birlikte, kolyozun rengi koyu,uskumrunun rengi açıktır.- Uskumrunun kuyruğu içi boş, “V” şeklin-dedir. Kolyozun kuyruğu ise doludur.“Boğazın şahı” lüferin adını buraya dek an-mamış olmamızın ise özel bir nedeni var.Pek çok lezzetli balığın o mevsimlik bere-keti, biraz da lüferin iştahına bağlıdır. De-nizlerimizde yaşayan en yırtıcı balıklardanolan lüfer ailesinden önce çinekop göste-rir yüzünü. Yavaş yavaş boyu uzar, sarıka-nat olur. En son lüfer ve onun da büyüğükofana tezgahlarda görünmeye başladı-ğında, balıkseverler için balık bayramı, do-ruk noktasına ulaşıyor demektir. Farklı pi-şirme yöntemleri olmasına rağmen, kofa-na ve akya gibi iri örnekler hariç, lüferinkömür ateşinde pişirilmesi tavsiye edilir. Enlezzetli lüfer ise Çanakkale ve İstanbul bo-ğazlarında tutulur. Takvimler aralık ayını gösterip de mevsimkışa döndüğünde balık sezonunun sonuhenüz gelmemiştir elbette; hamsi lezzetli,tekir bol, palamut, torik, lüfer ve uskumruhâlâ yağlıdır. Ama sezonluk balıkların hep-si de şöyle bir kendilerini göstermiştir ar-tık. Size de denizden payınıza düşeni al-mak kalmıştır.

CELEBIagustos 9/15/08 1:35 PM Page 55

Page 56: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

Sonbahar’da kısa tatiller...Bir yaz mevsimini daha geride bıraktık. Sıcak günlerin sonu kapıda. Ancak tatil için hâlâ geçkalınmış sayılmaz. Okulların açılışı, kış hazırlıkları, iş yerinde ve evde yeni düzenlemeler ol-sa bile ekonomik, kısa, ancak dinlendirici bir tatil için halen fırsat var. Ülkemiz bu anlamdahem doğal, hem tarihi zenginlikleri ile pek çok alternatife sahip. Turizm sezonunun sonu-na yaklaştıkça özellikle konaklama, ulaşım gibi maliyetlerde düşüşler de başlıyor. Sonbaha-rın sahne aldığı içinde bulunduğumuz günler, yurtdışından her yıl binlerce kişinin gelip gör-dükleri güzel tatil yörelerimizi tanımak için iyi bir fırsat. O güzel beldelerden beş tanesini,Çelebice okurları için kısaca tanıttık...

gezi

ANAMURTürkiye’nin en uzun sahillerinden birine sahip Ana-mur’un her yerinden kendinizi Akdeniz’in sularına bırak-manız mümkün. Bu uzun sahil şeridinde iyi korunmuşçok sayıda koy birbiri ardınca uzanıyor. Anamur’a yapı-lan yolculuklarda manzaranın nefes kesici olduğunu daekleyelim. Anamur’un enfes manzarası ve güzel denizi-nin yanı sıra mağaraları da bir diğer doğal zenginlik ola-rak öne çıkıyor. İlçenin kuzeybatısında bulunan Çukurpı-nar mağarası dünyanın en derin ikinci mağarası olmaunvanına sahip. Ayrıca Buğu, Köşekbükü, Kazıklar, Dede,Aydıncık gibi mağaraları da ilgi çekiyor.Anamur’un göz alıcı manzarasına insanoğlunun yaptığıen önemli katkı, Mamure Kalesi. Anamur merkezinin 8

km. dışındaki Bozdoğan Köyü’nde bulunan görkemli kalenin kökenleri daha eskiye gitse de bugünkü halini Karamano-ğulları Beyliği döneminde almış. Anamur’daki Anemurium ve Titiopolis antik kentleri de şaşırtıcı derecede iyi korunmuş.İlçe merkezinde ise Anamur Müzesi ve üç farklı tarzda inşa edilen geleneksel Anamur evleri, görülmesi gereken yerler.Anamur, bu değerleriyle halen ziyaretçileri için pek çok alternatif sunmayı başarıyor.

SİDESide, Türkiye’nin pek çok turistik bölgesi gibi tarihi ve doğal güzellikleriniç içe geçtiği bir sahil kenti. Akdeniz kıyılarındaki antik yerleşimlerdenolan Side, eski bir liman. Bu yönüyle de tarih boyunca pek çok medeni-yetin dikkatini çekmiş, ticaret gemilerinin uğrak noktası olarak yüzyıllarboyunca önemini korumuş. Side’de, uzun süreli etkin olan uygarlıklar,Lidyalılar ve Persler. Ancak daha M.Ö. 547’de Sidelilerin kendilerine aitparalarını bastıkları da biliniyor. M.Ö. 4. ve 5. yüzyıllarda ise, Büyük İsken-der’in etkisiyle Helenistik kültür buraya taşınmış. Ardından gelen Roma dönemi de kentin şekillenmesinde rol oynamış. De-niz aşırı akınlar ve deprem gibi doğal afetler nedeniyle büyük zarar gören Side’nin halkı 7. ve 8. yüzyıllarda bölgeyi terkederek Antalya’ya göç etmiş ve kent ticari önemini yitirmiş. Bugün ise derin tarihi ve eşsiz doğasıyla ikinci bir ışıltılı dönemyaşıyor. Manavgat ilçesine bağlı Side, yurtdışında en çok bilinen turistik kentlerimizden. Antik Apollon tapınağı, büyük kentkapısı, çeşmeleri, zamana direnerek bugüne tüm güzellikleriyle ulaşan tarihi eserler. Eski bir Roma hamamının restore edil-mesiyle kurulan Side Müzesi görülmeye değer. Side’nin güzel denizinin yanı sıra hemen yakınındaki Manavgat Şelalesi deburayı bir çekim noktası haline getiriyor. Mavi bayraklı plajları güneşin ve kumun tadını çıkarmak için ideal. Side, yeme iç-me mekanları açısından zengin bir yer, uluslararası mutfakların yanı sıra balık sevenler için de çok sayıda seçenek var.

CELEBIagustos 9/15/08 1:35 PM Page 56

Page 57: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

56 - 57

SAPANCAÜlkemizin sanayileşme bakımından en ileri bölgesi Marma-ra’da tatil yapılabilecek yerler bulunması özellikle elbettebüyük şans. Sapanca da, özellikle İstanbul, İzmit, Sakarya üç-geninde yaşayanlar için yakın bir tatil yeri olarak öne çıkıyor.Yeşille çevrili bölgenin en önemli doğal güzelliği ise hiç şüp-he yok ki Sapanca Gölü. Göl kıyısındaki lokantalarda lezzet-li alabalık keyfinin mümkün olduğunu da belirtelim.İstanbul’a yakınlığının yanı sıra, göl ve dağların kucaklaştığıdoğal örtüsü ve temiz havasıyla öne çıkan Sapanca’da sağ-lık turizmine yönelik çok sayıda tesis bulunuyor. Karadenizve Akdeniz iklimleri arasında bir geçiş noktasında bulunanSapanca bu özelliği ile en çok sonbahar ve bahar aylarındaziyaret edilmeyi hak ediyor.

AYVALIKMarmara’nın Ege’ye döndüğü noktadabulunan Ayvalık, farklı merkezlere ya-kın bir tatil beldesi olarak öne çıkıyor.Çevredeki 30’un üzerinde adadan sa-dece Cunda (Alibey) adasında yerle-şim mevcut. Bu adalara düzenlenentekne turları denizin tadını çıkarmak için ideal. Nesos ve Kydonia isebölgedeki tarih gezilerinin değişmez rotası üzerinde. İlçe merkezi ki-liseleri, camileri ve manastırları ile de öne çıkıyor. Ayvalık’ın cumbalı,taş evleri, insanda tarihin içinde yürüyormuş etkisi yaratıyor.

FOÇABatı Anadolu’da İon medeniyetinden bu yana yerleşimin süregeldiği ta-rihi merkezlerden biri olan Foça, İzmir ili sınırları içinde. Adını Akdenizfoklarından alan antik Foça’nın tarihi, ziyaretçiler için en önemli tercihnedenlerinden. Bugün Foça’nın bir bucağı olan Yenifoça Cenevizliler ta-rafından kurulmuş ve o dönem şap madeni ile öne çıkmış. Foça’nın ba-tısında uzanan Ege Denizi de bir diğer cazibe noktası. Foça’da görül-mesi gereken pek çok tarihi eser var. Bunların başında da Athena ve Ki-bele tapınakları geliyor. Yunan mitolojisindeki ana tanrıça Athena adınaM.Ö. 590-580 arasında inşa edilen tapınakta 1998’de başlayan kazılarhalen devam ediyor. Burası antik Foça’daki günlük hayat hakkında da fi-kir veren örnekler barındırıyor. Kayaya oyulmuş adak havuzu ile ilgi çe-ken ve denizcilerin yoğun olarak kullandıkları bilinen Kibele AçıkhavaTapınağı ise Anadolu’nun bereket tanrıçası olarak kabul edilen Kibeleadına yine M.Ö. 580 yılında yapılmış. Foça’da bunların yanı sıra yakınzamanda ortaya çıkarılan sur duvarlarını, Roma dönemi mozaiklerini veAnadolu’nun en eski antik tiyatrosunu görmek mümkün.

CELEBIagustos 9/15/08 1:35 PM Page 57

Page 58: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

sosyal sorumluluk

akıflar yüzyıllardır toplumsalhayatımızın en önemli ku-rumları arasında yer alıyor.Toplum yararına çalışan bizeözgü bu kurumlar tarihten,turizme, toplumsal dayanış-madan eğitime farklı alanlar-

da etkin rol oynuyor.Bu vakıfların en önemlilerinden biri de hiçşüphe yok ki 30 yıla yakın süredir ailesi ol-mayan, terk edilmiş, ailesine rağmen kişi-sel varlığı tehdit altında bulunan, ihmaleya da istismara uğramış, kötü alışkanlıkla-ra karşı savunmasız bırakılmış yüzbinlerceçocuğumuzu kanatları altına alan, TürkiyeKorunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı. Çele-bi Hava Servisi geçtiğimiz günlerde buVakıf’la yaptığı çalışma ile üç gencimizin

mesleki deneyim kazanmasına ortak ol-du. Çelebi, bundan sonra da Vakfın koru-ması altındaki çocuklarımız için daha çokşey yapmanın yollarını araştırıyor. 1979 yılında kurulan Türkiye KorunmayaMuhtaç Çocuklar Vakfı, 139 ülkede uygu-lanan SOS Kinderdorf International’ın“Çocuk köyü” modelini kurucuları, müte-vellileri, yardımsever kişi ve kuruluşlarındesteği ile Türkiye’de ilk kez uygulayarak,başarı ile günümüze kadar getirdi.Vakıf, her çocuğun şefkat, sevgi ve anlayışgörme, yeterli beslenme ve sağlıklı bir or-tamda yaşama, oyun ve eğlence olanakla-rından yararlanma, yeterli ve çağdaş bireğitim alma ve yeteneklerini geliştirme,kısacası insan onur ve haysiyetine yakışırbir şekilde yaşama hakkını savunuyor, bu-

nu hayata geçirmek amacıyla çalışıyor. Birleşmiş Milletler Ekonomik ve SosyalKonseyi’nde, Türkiye’de korunmaya muh-taç çocuklar konusunda yaptığı başarılı veözverili çalışmalarından dolayı Vakfa 2005yılında “Özel Danışmanlık” statüsü verildi.

Çocuk köyleri nasıl hizmet veriyor?Çocuk köyleri, ailelerin birlikte yaşadığıküçük yerleşim birimleri. Çocuk köyüne0-6 yaş arası kimsesiz veya yarı yetim, ru-hen ve bedenen özürlü olmayan, yardımamuhtaç çocuklar alınıyor. Aileler buralar-da deneyimlerini paylaşıyor, gerektiğindebirbirlerine yardım elini uzatıyor. Çocuklarise yöredeki okullara gidiyor, toplumunsosyal ve kültürel hayatına katılıyor. Çocukköylerinin 3 temel öğesi var:

Çocukluktan yetişkinliğebir büyük aile...

VTÜRK‹YE KORUNMAYA MUHTAÇ ÇOCUKLAR VAKFI, EVLATLARIMIZI KANATLARI

ALTINA ALAN BÜYÜK B‹R A‹LE. ÇELEB‹ HAVA SERV‹S‹’N‹N ORTAK ÇALIfiMASI ‹LEVAKFIN ÇOCUK KÖYÜNDEK‹ ÜÇ GENC‹N MESLEK DENEY‹M‹ KAZANMASI SA⁄LANDI.

CELEBIagustos 9/15/08 1:35 PM Page 58

Page 59: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

1) Aile Evi: Çocuk köyündeki her aileevinde ortalama 8 çocuk anneleriyle be-raber müstakil evlerde yaşıyor. Kendine aitatmosferi, yaşam biçimi, değerleri, alış-kanlıkları olan bu aile ortamında çocuklarbirlikte öğreniyor, birlikte gelişiyor. So-rumlulukları ve günlük yaşamı paylaşıyor.

2) Anne: Şefkat ve özenle çocukları bü-yütebilecek, onlara güven aşılayabilecekdeğerlere sahip, özel olarak eğitilmiş vebelirli bir süreçten sonra seçilen, 25-45yaş arası toplumun örf ve adetlerine sahipkadınlarımız bu görevi üstleniyor. Çocukköyüne gelen, anne sevgisine muhtaç ço-cuk, yeniden kendisini sevecek ve sağlıklıbüyümesiyle ilgilenecek, ona güven vere-cek anneye kavuşuyor.

3) Kardeşlik: Çocuk köyünde ailebağları doğal olarak gelişiyor. Farklı yaşlar-daki erkek ve kız çocuklar kardeşlik anla-yışı içinde yaşıyor, öz kardeşler her zamanaynı aile içinde tutuluyorlar.

Çocuk köyünde büyüyen, ergenlik çağınagelmiş çocuklar ise çocuk köyünün deva-mı niteliğindeki Gençlik Evi’ne geçiyor.

Gençlik evleriÇocuk köyünde anne şefkati ve koruma-sında büyüyen çocuk, gençlik evinde birgrubun içinde sorumluluk üstlenmeyi vekendi ayakları üstünde durabilmeyi öğre-niyor. Gençlik evlerinde sorumlu gençliklideri oluyor. Gençlik lideri, pedagoji eği-timi almış, yol gösterebilecek, sorunlaraeğilebilecek, gençlere derslerinde ve boşvakitlerini değerlendirmede yardımcı ola-bilecek, onlara örnek bir genç insan mo-deli çizecek kişiler arasından seçiliyor.

Yarı bağımsız aşama ve sonrasıGençlik evinde eğitim hayatını tamamla-yıp meslek sahibi olan gençler yarı ba-ğımsız aşamaya geçiyor. Bu aşamada is-

terse kendi evini tutabilen gencin ihtiyaç-larının bir kısmı vakıf tarafından karşılanı-yor. Ve nihayet kendini geçindirebilir halegelen genç, bağımsız oluyor.

Bolluca Çocuk Köyü1992’de hizmete açılan Bolluca ÇocukKöyü, İstanbul Gaziosmanpaşa BollucaKöyü sınırları içinde, 52 bin metrekarelikarazi üzerinde kurulu. 120 çocuk/gençkapasiteli, Bolluca Çocuk Köyü ve Genç-lik Evleri’nden oluşan ilk Türk çocuk kö-yünde, on bir Aile Evi, bir Kız Gençlik Evi,bir Erkek Gençlik Evi, idari bina, müdürevi, çocuk yuvası, kütüphane, oyun parkıve spor sahası bulunuyor. Köy sınırları dı-şında da bir Erkek Gençlik Evi daha mev-cut. Köyde, toplam 41 personel hizmetveriyor. Bolluca Çocuk Köyü’nün tüm ço-cuk ve gençleri, deneyimli bir sosyal hiz-met uzmanının yanısıra pedagoglar tara-fından düzenli destek görüyor.

Erkek gençlik evleriBolluca Çocuk Köyü sınırları dışındaki Er-kek Gençlik Evi’nde, bir gençlik lideri gö-zetimde yaşayan 18 yaş üstü gençlerinbir kısmı üniversitelerde okuyor bir kısmı

58 - 59

CELEBIagustos 9/15/08 1:35 PM Page 59

Page 60: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

sosyal sorumluluk

ise çeşitli işlerde çalışıyor. Bolluca ÇocukKöyü sınırları içerisindeki Erkek GençlikEvi’nde ise bir gençlik lideri ile yaşayangençler lise ve eğitim merkezlerine de-vam ediyor.

Kız gençlik eviYine Bolluca Çocuk Köyü sınırları içerisin-de bulunan Kız Gençlik evinde iki gençliklideri gözetiminde yaşamlarını sürdürenkızlarımızın bir kısmı lise ve üniversiteyedevam ediyor bir kısmı çeşitli iş yerlerindeçalışıyor. Bolluca Çocuk Köyü daha fazlakorunmaya muhtaç çocuğa daha kalitelive kapsamlı hizmet götürerek toplumakazandırmak amacı ile hayata geçirilençok geniş kapsamlı bir sosyal sorumlulukprojesi. Ülkemizdeki kimsesiz çocuklarkonusunda yaşanan mevcut sorunlarınçözümü için de örnek teşkil ediyor.

Destek olmak için...Türkiye Korunmaya Muhtaç ÇocuklarVakfı’nın ana gelir kaynağı sponsorluklarve bağışlar. Vakfın hedeflerine ulaşmasın-da; geniş kitleler tarafından benimsenipdüzenli yapılan nakdi bağışlar, gayrimen-kul bağışları ve her türlü destek çok önemtaşıyor. Tüm bu çalışmalara destek olmakisteyenler:• Vakıf gönüllüsü olup çevrelerine vakfı veçalışmalarını anlatarak• Özel günlerde kişiye özel bağış yaparak(Bayramlar, anneler günü, doğum günleri,yıldönümleri, başsağlığı gibi...)• Ayni bağışlar yaparak (Vakıf merkezin-den bilgi alınabilir.)• Vakfın SMS kampanyasına katılıp4717’ye mesaj atarak (Yollanan her mesaj, Bolluca Çocuk Kö-yü’ndeki çocukların gıda, eğitim ve sağlıkgiderlerine 5 YTL bağış olarak katkıda bu-lunuyor.)

• Kurban bağışları yaparak• Projelerden birini üstlenerek (Vakıf merkezinden bilgi alınabilir.)• Sponsorluklardan birini üstlenerek (Va-kıf merkezinden bilgi alınabilir.)yollarını kullanabiliyor...Vakfa yapılan her türlü bağış karşılığındamakbuz kesilerek bağış sahibine ulaştırılı-yor. Özellikle banka kanalıyla yatırılansponsorluk bedellerinde ve bağışlarda,sponsor/bağışçı bilgilerinin (ad, soyad,adres ve telefon) banka dekontunda belir-tilmesi makbuz yollanabilmesi için önemtaşıyor.

Bağış ve sponsorluklardan bazılarıBolluca Çocuk Köyü Çocuk Yaşam Sponsorluğu: 1.500 YTLx12 ayÇocuk Eğitim Sponsorluğu: 500 YTLx12 ayÇocuk Sağlık Sponsorluğu: 500 YTLx12 ayÇocuk Beslenme Sponsorluğu: 500 YTLx12 ayÇocuk Eğitim-Sağlık-Beslenme Giderlerine Katkı Payı Sponsorluğu: 50 YTLx12 ayÇocuk Giyim Sponsorluğu: 150 YTL

Vakıf hesap numaraları• Vakıfbank Mecidiyeköy Şubesi (153)T.K.M.Ç Vakfı hesap no: 2006439 • Garanti Bankası Metro-MecidiyeköyŞubesi (723) T.K.M.Ç Vakfı hesap no: 6299662• Yapı Kredi Bankası Mecidiyeköy Şubesi (82) T.K.M.Ç Vakfı hesap no: 81347224• İş Bankası Gayrettepe Şubesi (1080)T.K.M.Ç Vakfı hesap no: 692098• Kredi kartından ödeme yapmak için vakıf merkezinin telefonla aranması gerekiyor.

Vakfa ulaşmak için...Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar VakfıMerkez: Altan Erbulak Sokak 4/5 K:2Mecidiyeköy-İstanbulTelefon: (212) 274 95 45 Faks: (212) 267 05 04WEB: www.cocukkoyleri.orgE MAIL: [email protected]

CELEBIagustos 9/15/08 1:35 PM Page 60

Page 61: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

2008 SZEPTEMBER ÇELEBİ HOLDING BELSŐ KIADÁSÚ LAPJA

50.Dicsőség éve

Page 62: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

A Çelebi Holding 50. évfordulója alkalmából rendezett isztambuli ün-nepség vendégei egy felejthetetlen estét töltöttek együtt. Július 15-én a Dolmabahçe Palota szultáni kertjében tartott rendezvényen részt vett a Közle-kedésügyi Miniszter, Binali Yıldırım, a Közoktatási Miniszter, Hüseyin Çelik , az Állami Légi Fórum vezérigazgatója, Orhan Birdal és további vezetőségi tag-jai valamint a Civil Repülés vezérigaz-gatója, Ali Arıduru is. A magas rangú vendégeken kívül a meghívottak között voltak még a szakszervezet vezetőségi tagjai. A házigazda részéről a Çelebi Holdingot képviselte az igazgatóság elnöke, Can Çelebioğlu és felesége, Meltem Çelebioğlu, a vezérigazgató-helyettes Canan Çelebioğlu Tokgöz és férje Ayhan Tokgöz, valamint a Çelebi Légiszolgáltatás vezérigazgatója, Samim Aydın és felesége Veronica Aydın.

Ünnepélyes évforduló a Dolmabahçe palotában

A ÇELEBI HOLDING FENNÁLÁSÁNAK 50. ÉVFORDULÓJA ALKALMÁBÓL NAGYSZABÁSÚ ÜNNEPSÉGET RENDEZTEK A DOLMABAHÇE PALOTÁBAN. AZ ÜNNEPLŐK SORÁBAN OTT VOLT A KÖZLEKEDÉSÜGYI MINISZTER, BİNALİ YILDIRIM VALAMINT A KÖZOKTATÁSI MINISZTER, HÜSEYİN ÇELİK; A HÁZIGAZDÁK PEDIG TÖBBEK KÖZÖTT A ÇELEBİ HOLDING VEZÉRIGAZGATÓJA ÉS HELYETTESE , CAN ÉS CANAN ÇELEBİOĞLU VOLTAK.

Elismerését fejezte ki a Közoktatási MiniszterA est a Çelebi Holding történetét valamint a 2007-2008-ban a vállalat által támogatott társadalmi témájú projekteket ismertető két fi lm vetítésével kezdődött. A résztvevők áttekintést kaptak az Erzincan Egyetemen létrehozandó Civil Repülési Szakiskola megalapításáról valamint a dalamani erdők újrafásításáért és idén - az aláírásgyűjtési kampányt követően - 50 tanári közösségház építéséért illetve helyreállításáért létrehozott projektről.

Az ünnepségen elsőként felszólaló Can Çelebioğlu ismételten köszöntötte a Çelebi Holding 50. születésnapjára összegyűlt vendégsereget. Ezek után köszönetet mondott a Çelebi sikeréért annak idején oly sokat fáradozó édesanyjának, Engin Çelebioğlunak és a cég valamennyi dolgozójának. Ezek után Can Çelebioğlu és Canan Çelebioğlu Tokgöz egy tiszteletbeli emlékplakettet adtak át Hüseyin Çelik Oktatásügyi Miniszternek az “50. évforduló alkalmával 50 tanári közösségház építéséért és felújításáért”

hireink

Page 63: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

nevezetű 2008-as társadalmi projektről a vállalat nevében. A miniszter köszönőbeszédében hangsúlyozta a vállalat felelősségvállalását az ország szociális ügyeiben és reményét fejezte ki, hogy a projekt a tágabb közönség előtt is ismertté válik majd.

A Çelebi köszönete a Közlekedésügyi MiniszternekCan Çelebioğlu és Canan Çelebioğlu Tokgöz tiszteletbeli plakettet adott át a Közlekedésügyi Miniszter, Binali Yıldırım számára a Civil Repülési Főiskola megalapításáról. Yıldırım miniszter úr is kifejezte elismerését a Çelebi Holdingnak szociális érzékenységével kapcsolatban. Miután a Közoktatási Miniszter emlékplakettet nyújtott át az Iskolába Vágyó Gyermekek Egyesületének (TOÇEV) elnökének, Ebru Uygunnak; a Çelebi Holding ugynilyen gesztussal köszönte meg partnereinek – az Emirates, Jet, Onur Air, USAF, Azerbaijan, Gulf Air, Luft hansa, Saudi Arabian Airlines, Hapag Lloyd Flug és a Luft hansa Cargo légitársaságoknak az eddigi együttműködést.A Çelebivel hosszú évek óta együtt dolgozó légitársaságoknak átadásra került ezüst fedelű, egyéni díszítéssel ellátott díszdobozok; melyek mind tele voltak rakva jellegzetes török amulettekkel, amik a jövőbeli sikeres közös munkát szimbolizálják.

A színpadon a Toleráns Birodalom xAz Istanbul Szimfónikus Projekt által megzenésített “Toleráns Birodalom” című darabból előadott részletek nagy sikert arattak az estélyen. A darab Törökországban és külföldön is az egykori Oszmán Birodalomban évszázadokig együtt élő különféle kultúráinak színességét, értékeit és együttélését igyekszik szimbolizálni

zenei sokfl eségével. A zenekar vezetője és zeneszerzője a híres Orhan Şallıel, aki már több sikeres darabot tudhat maga mögött.A “Toleráns Birodalom” egy olyan mű, mely a múlttól egészen napjainkig számos zeneszerzőt illetve híres zenei irányzatot magába olvasztva érinti meg a lelket, a füleket és a szíveket. A darab egyes részletei között a Çelebi 50. születésnapjára készült hatalmas tortát szolgálták fel, melyet a Çelebi Holding tiszteletbeli elnöke, Engin Çelebioğlu, Can Çelebioğlu és Canan Çelebioğlu Tokgöz valamint a vállalat legrégebbi alkalmazottja, Erol Çamur szeltek meg. Ez utóbbi gesztussal a vezetőség tiszteletét kívánta kifejezni hűséges alkalmazottai iránt. A “Toleráns Birodalom” bemutatójának második részében az elmúlt 50

évhez, vagyis a Çelebi történetének szakaszához érkezett az előadás Erol Evgin közreműködésével. Ehhez a szakaszhoz olyan híres szólisták is bekapcsolódtak, mint Hakan Aysev vagy Ayten Alpman.

Végezetül egy nagy családi fotóKésőbb a vendégek sorából a színpadra lépett Deniz Seki és Hüsnü Şenlendirici; az est végén pedig az összes Çelebi dolgozó valamint Engin Çelebioğlu, Can Çelebioğlu és Canan Çelebioğlu Tokgöz összeálltak egy nagy családi fotó elkészítéséhez. Búcsúzóul a meghívottak mind egy-egy gravírozott dísztálat kaptak a Dolmabahçe Palota jelével ellátva.Elismerés az elmúlt sikeres 50 évhez és egészséget, eredményeket és boldogságot a jövőben is!

A Közlekedésügyi Miniszter átveszi az emlékplakettet a Çelebi Holding nevében Can és Canan Çelebioğlutól.

Page 64: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

hireink

Fennállásának 50 éve alatt a társadalmi felelősségvállalásban példát mutató Çelebi Holding az Ali Cavit Çelebioğlu Civil Repülési Főiskola megalapításával a szektor törökországi fiataljainak oktatását világszínvonalra kívánja emelni. A Çelebi vállalkozott minden szükséges feladat elvégzésére és az ünnepélyen megjelenő Közlekedésügyi Miniszter Binali Yıldırım és az Erzincan Egyetem rektora Prof. Dr. Erdoğan Büyükkasap is örömmel üdvözölték a tervet valamint köszönetüket nyílvánították

A Çelebi megalapozza a jövőtA ÇELEBİ HOLDİNG A KÖZLEKEDÉSÜGYI MINISZTÉRIUMMAL ÉS AZ ERZINCAN EGYETEMMEL

KÖZÖSEN ÜNNEPÉLYES KERETEK KÖZÖTT KIHIRDETTE AZ ALİ CAVİT ÇELEBİOĞLU CIVIL REPÜLÉSI FŐISKOLA MEGALAPÍTÁSÁT, MELY INTÉZMÉNY A TERVEK SZERINT MAGAS

SZÍNVONALAT KÉPVISEL MAJD A CIVIL REPÜLÉSI SZAKMÁBAN.

ki a Çelebi Holding elnökének, Can Çelebioğlunak.

A Közlekedésügyi Miniszter elismerése a ÇelebinekA megnyitó ünnepélyen a tüzijáték után felszólaló Közlekedésügyi Miniszter beszédében elmondta, hogy a gyorsan növekvő repülési szektorban a legnagyobb nehézség, hogy nem áll rendelkezésre a megfelelő kpzett munkaerő, ám idézve “Ennek a hiányosságnak megkezdődött a pótlása a Çelebi Holding segítségével.

Ez alkalommal szeretnék köszönetet mondani minden erzincani nevében a Çelebi Holding elnökének. A jóravaló üzletembereknek pedig azt üzenem: a Çelebi Holding megtette a kezdő

Page 65: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

lépést, most önökön a sor, hogy viszonozzák a gesztust.”

Büyükkasap rektor: képzett munkaerőt nyerünkAz Erzincan Egyetem rektora, Prof. Dr. Erdoğan Büyükkasap beszédében kijelentette, hogy “az egyetemek valamint érdekelt szektorok együttműködésében az első lépést a Çelebi Holdinggal sikerült megvalósítani, nevezetesen, hogy pótoljuk a hiányzó képzett munkaerőt”. A beszédében a rektor úr ezen kívül összefoglalta az egyetem munkásságát, valamint köszönetét fejezte ki, hogy a Çelebi Holding ilyen nagyban hozzájárul Erzincan fejlesztéséhez.

Çelebioğlu: Nem állunk itt megA Çelebi Holding elnöke, Can Çelebioğlu kifejezte, hogy a vállalat továbbra sem adja fel törekvéseit a társadalmi felelősségvállalásban, és folytatja olyan befektetések keresését melyek találkoznak a törökországi repülési szektor igényeivel. Az elnök úr továbbá hangsúlyozta, hogy a Közlekedésügyi Minisztériummal és az Erzincani Egyetemmel való közreműködés során a fiatalok munkalehetőségeit, így jövőjük

biztosítását igyekeznek erősíteni; egyútal pedig megfelelően képzett munkaerőt a szakma számára rendelkezésre bocsátani. A cég ezen törekvéseinek részeként 2008-ban a Çelebi Holding fennállásának 50. évfordulója alkalmából megalapította a az Ali Cavit Çelebioğlu Civil Repülési Főiskolát. Az elnök úr ezen kívül hangsúlyozta, hogy az ilyen és hasonló társadalmi projekteket – itt újból említésre került a Çelebi cég dalamani 50 hektáros erdőterületén

folytatott felújítási munka, mely a TOÇEV alapítvánnyal közösen valósult meg, és új közösségi házakat adományozott a nehéz körülmények között dolgozó tanároknak - a jövőben is folytatni kívánják. Felkészülés a 2009-2010-es szezonraA Çelebi Holding, az Erzincani Egyetem és a Közlekedésügyi Minisztérium célul tűzte ki, hogy a 2008 május 10-én aláírt szerződés alapján a 2009-2010-es tanévre megnyitja kapuit a főiskola. A projekt, mely képzett munkaerőn kívül fejlett technológiával is ellátja szektorát, magára vállalja a szakiskola megépítését és folyamatos fejlesztését is. A 30 osztályban 1500 diákot oktató intézmény a világ legmagasabb színvonalú repülési iskolái közé kíván lépni. Az angoloktatás nagy hangsúlyt kap a képzésben; és az alapítók biztosan állítják, hogy az itt végzett diákok Törökországban és a világ bármely részén is jó eséllyel pályáznak majd állásra. Az Ali Cavit Çelebioğlu Civil Repülési Főiskolát a Çelebi Holding kb 9 millió dollár tőkéből és 15 ezer m2-es területén alapította és minden további felmerülő feladatot is magára vállalt.

Page 66: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

hireink

A Çelebi Antalya Állomása megkezdte a Belair Airlines-sal való együttműködést

A Hapag Lloyd ügynökségénél állomásozó Belair Airlines földi szolgálatát 2008 augusztus 1-étől a Çelebi Antalya Állomása látja majd el. Az idén a Belair számára először földi kiszolgálást nyújtó Çelebi Holding antalyai dolgozói az augusztus 1-én érkező gép személyzetét és utasait virággal köszöntötték. A Belair Airlines járata heti három alkalommal érkezik majd az antalyai reptérre. Az ünnepélyes bejelentés után a Belair képviselője a fogadóbizottságnak köszönetet mondott és elégedettségét fejezte ki a szolgáltatással kapcsolatban. Mindkét fél reméli, hogy együttműködésük hosszú évekig sikeresen működik majd.

A “Condor Worldwide Ground Operations and Stations Meeting” 2008 augusztus 24-26 között Frankfurtban tartott találkozóján kiosztották a 2007-2008-as év elismerő díjait, melyek közül a Çelebi Légiszolgáltatás Dalaman Állomása is kiérdemelt egyet. A ‘For the Least Ground Handlıng Delays’ kategóriában a földi szolgáltatás miatt történő legkevesebb mértékű késés produkálásáért a Dalaman Állomás kapta az 1. helyet. A Çelebi Holding számára szerzett

büszke cím elnyerésére reagálva az állomás igazgatója, Battal Çoban megköszönte a dalamani dolgozók által nyújtott magasszínvonalú munkát; a vállalati felsővezetősége pedig reményét fejezte ki arra, hogy a sikerek továbbiskbsn is folytatódnak. A Dalaman Állomás igazgatója, Battal Çoban úgy nyilatkozott, hogy „A Çelebi Légiszolgáltatás színvonalát csúcsra emelő Dalaman Állomás összetartó csapata nagyon büszke a kitüntetésre. Természetesen az ilyen fajta sikerek

A Condor kitüntette a Çelebi Dalaman Állomását

nem állnak önmagukban. Szeretnénk köszönetet mondani a Çelebi egészének évek óta tartó együttműködésükért és támogatásukért, és kívánjuk, hogy ez a sikeres munka a jövőben is folytatódjon”.

A Çelebi bemutatkozása Kars-ban a Turan Air szolgálatában

A Çelebi Légiszolgáltatás portfóliójának legújabb tagjaként 2008 július 21-én útjára indult az első Turan Air járat.Reggel 09.00 órakor landolt a Turan Air 4k-727 jelzésszámú, TU 154 típusú, Baku- Kars járat gépe a kars-i repülőtéren 54 utassal a fedélzetén. A Çelebi Kars Állomásán dolgozók a legénységet és az utasokat virágokkal valamint a Kars-ból jól ismert és neves sajttal és csokoládéval köszöntötték.

A karsi reptéren leszálló azeri főkunzul és más diplomaták látogatást tettek az egykori államfő, Haydar Aliyev emlékművénél a város központjában és koszorút helyeztek el előtte. A látogatást követően az utasok 12.00 órakor 65 fős személyzettel visszatértek Bakuba.A járat fogadásához nyújtott földi szolgáltatásról teljes megelégedését fejezte ki Azerbajdzsán Főkonzulja, a Turan Air pilótája és egyéb vállalati vezetőségi tagjai és megköszönték a kíváló minőségű munkát a Çelebi egész legénységének, köztük elsősorban a karsi állomás vezetőjének, Caner Yücer-nek. A tervezettek alapján a Turan Air Baku-

Kars-Baku járata minden hétfő illetve pénteken közlekedik majd charter járatként. A helyi idő szerint a kars-i repülőtéren reggel 09.00 órakor landoló gép 10.30-kor indul vissza az azeri fővárosba.

Paintballozni ment a Çelebi Földiszolgáltatás Magyarország vezetősége

A CGHH vezetőségét Budaoesten a HR részleg paitballozással izzasztotta meg. A Çelebi Magyaroszág dolgozói sűrű és fárasztó szezont tudhatnak maguk mögött, ezért egy közös lazítással és feltöltődéssel ünnepelték az eredményes munkát. A kellemesen elfáradt résztvevők sok szép élménnyel gazdagodva és csapatszellemüket tovább erősítve tértek vissza a játékból.

Page 67: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

A Bajnokok Ligája előselejtezőjének második körében a magyar MTK csapatával mérkőző Fenerbahçe futballcsapatát is a Çelebi fogadta a Ferihegy Nemzetközi Repülőtér VIP GATT Termináljára való megérkezésekor. A Çelebi dolgozóinak derűs és magas színvonalú munkája feldobta a Budapestre érkező Fenerbahçe játékosok hangulatára is pozitívan hatott; a következő nap a csapat 5-0-ás eredménnyel zárta a találkozót az MTK-val. Mindkét fél játékosai sportszerűségükről tettek tanubizonyságot, a nyertes idegenben játszó csapat pedig hosszú elismerő tapsot kapott a magyar közönségtől.

A Çelebi Holding 50 éves fennálásának ünneplésébe az antalyai partokra látogatók is belekóstólhatnak a YOMA Étterem és Bárba lépve. A tengerparton, zöld környezetben kialakított étteremben helyi és nemzetközi ízekkel, gazdag kínálattal és nyugodt környezettel várják a vendégeket. A tengerparti hangulatban kialakított beltérrel és a nyári estéken egyedülálló, latin zenével andalító kerttel a YOMA

Egyedülálló szabadidőközpont a Földközi-tenger partján YOMA Étterem és Bár

R&B egy valódi mediterrán kert hangulatát adja vissza.A YOMA R&B nem csupán egy étterem, családjukkal és barátaikkal egy egész napot eltölthetnek a szabadidőközpontban, melyben szabadtéri bár, úszómedence, strand és kiszolgáló egységek találhatók.A vendégek így egyszerre élvezhetik a tengerpartot, a napfényt valamint a gondosan összeállított menü ízeit.

A Samsun Állomás a Sinop repülőtéren a miniszterelnök szolgálatában

2008 június 13-án sinopi látogatása alkalmával Recep Tayip Erdoğan miniszterelnök TC-ANA különgépének földi kiszolgálását a Çelebi Légiszolgáltatás Samsun Állomása nyújtotta. A június 13-án népes küldöttséggel érkező miniszterelnök egy kampány erejéig utazott Sinopba, ahol a fekete-tengeri úthálózat valamint a Boyabat csatorna megnyitását hozták nyilvánosságra. Recep Tayip Erdoğan miniszterelnök sinopi látogatásakor a TC-ANA elnöki különgép fogadására a 3 kamiont, 1 minibuszt és 6 fős személyzetet felsorakoztató helyi Çelebi állomás 2 lépcsősort, poggyászvontatót valamint fuvargépjárművet bocsátott a küldöttség rendelkezésére. Miután a 12.30-kor érkező miniszterelnöki és kísérete 18.30-kor elhagyta a sinopi repteret, a Çelebi Samsun legénysége örömmel nyugtázta, hogy hosszú munkatapasztalatának köszönhetően a feladatot elejétől a végéig hibátlanul hajtotta végre.

A Williams Forma 1 csapat köszönőlevele a Çelebi Magyarország számára

Augusztus elején a Forma 1 csapatok mind Budapesten találkoztak; közülük a Williams istálló számára a Çelebi Holding magyarországi legénysége nyújtott földi szolgáltatást.Az elnök, Frank Williams azt írta levelében a CGHH számára, hogy “Köszönetünket szeretnénk kifejezni a magyaroszági nagydíj ideje alatt nyújtott elsőrangú szolgáltatásukért. Az önök számára a minőségi munka mindig is elsődleges helyen szerepelt és ez alkalommal sem adták ennél alább. Mégegyszer köszönjük az együttműködést.”

A Çelebi Budapesten fogadta a Fenerbahçé

Page 68: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

A Föld körül a vaku mögül

André Kertész

“André Kertész minden gombnyomásánal érzem szíve dobbanását; ahogy

hunyorít, szemében Pythagoras tüzét látom; és mindezt a legnagyobb

tisztelettel valamint kíváncsisággal teszem”

E dícsérettel teli szavak az elmúlt évszázad egyik legmélyebb nyomot hagyó fotográfusáról szólnak Henri Cartier Bresson tolmácsolásában. Élénk fi gyelemmel kísérte Kertész pályafutását és életét; és nem csak Bresson, hanem Robert Cappa, Brassai, Ara Güler és ugyanabból az “iskolából” származó számtalan fotográfus becsülte nagyra a magyar fényképész munkáját. Bresson Kertészt mesterének tekintette és személyes barátságuk szorosabb volt szakmai kapcsolatuknál is. Kertész nagysága abban állt, hogy a fényképészet különböző irányzatai munkáiban egyesültek és alkottak kerek egészet. Kertész hosszú és kalandokkal teli pályafutása alatt többféle fényképészeti irányzattal is szimpatizált. Úgy is mondhatjuk, hogy felhasználta ezeket az áramlatokat. Végül egyik

mellet sem kötelezte el magát; ilyenek voltak például a szürrealizmus, a konstruktivizmus vagy a humanizmus, melyek azonban mind tovább gazdagították ötlettárát. A fotográfi a kritikusai mellett maguk a művésztársak is elismerik, hogy az André Kertész munkásságáról alkotott kép több tekintetben is hiányos; ám ha végigvándorlunk a sok tapasztalatot szerzett művész három országban is hátrahanyott életművén, akkor fényképei magukért beszélnek.

Magyarország: Az életet választani!André Kertész 1894 július 2-án született Budapesten. Édesapja, Kertész Lipót háromgyermekes családját könyvesbolti munkájából tartotta fenn; André pedig még csak tizenkét éves volt amikor apja tuberkulózisban elhunyt. Ezután

nagybátyja, Hoff man Lipót vette át a nevelését, és szigetbecsei birtokára vitte a fi út. Mondhatjuk, hogy ez az idillikus környezet később nagy hatással volt a fényképészre. Azzal egyidőben, hogy 1912-ben diplomát szerzett a Budapesti Kereskedelmi Akadémián, első fényképei is elkészülnek. A tavalyi évben az isztambuli Modern Művészeti Múzeum retrospektív fotókiállításán is bemutatott “Alvó fi ú” fényképe nem csupán egy fotó, hanem egy életmód választása; és Kertész azokban az időkben hol a tőzsdén fényképezett, hol festményeket, rajzokat készített vagy verseket írt, hol pedig a Duna vizében mártózott. Képeinek fő témái a cigányság, a falusi életmód illetve a magyar puszta voltak. Kertész e korszakában készült fényképein jól észrevehető, hogy a művész pályafutásának korai darabjai.

muveszet

“ ‘

Page 69: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

Ezek egyébként az első világháború évei voltak. A frontvonalban készült fényképei az akkori Érdekes Újság nevű folyóiratban jelentek meg. 1915-ben megsebesült és átmenetileg nem tudta használni a jobb karját. Miután felépült ismét nekilátott a fényképezésnek, ám a frontvonalba nem került vissza a háború végéig. Az 1917-ben készült “Víz alatti úszó” című képe még az akkori technológiának megfelelően halvány és elmosódott. Mondhatjuk, hogy a ’30-as évekbeli “Torzulás” kiállításához is innen merített ihletet. 1918-an szabadidejében a tőzsdén dolgozva szabadidejében ott további képeket készített. Ebben az időszakban modellje az ottani munkatársa és későbbi felesége, Salomon Erzsébet volt.

A tőzsdei életet megelégelve az akkortájt huszas évei elején járó Kertész Franciaország felé vette az irányt. Eközben pedig egyre ismertebbé vált neve a művészvilágban, egyik képe ismét az Érdekes Újság címlapján szerepelt; 1925-ben pedig életének egy teljesen új szakasza kezdődött meg.

Franciaország: A művészet választásaA családját és feleségét is hátrahagyó Kertész Franciaországban a művészeti és üzleti életben egyaránt támogatásra talált. Saját maga nyitott kiállításokat műveiből; több forrás szerint elsőként az akkori fotográfusok között. Munkáit nem csak Európában, hanem az Egyesült Államokban is keresték. Ezekben az években Párizs uralkodó irányzata a dadaizmus volt és Kertész

számos, ebbe az iskolába tartozó barátra talált. Idejének nagy részét szobrászokkal, kubista festőkkel, illetve hozzá hasonló, Magyarországról emigrált művészekkel töltötte. A párizsi évek alatt olyan művészekről készített portrét, mint Piet Mondrian, Marc Chagall, Colett vagy Szergei Eisenstein. A “Torzulás” kiállítás képei is ezekben az években készültek. Fontos részlet, hogy ekkor kezdte el használni a Leica típusú fényképezőgépet, mellyel például a később, Ara Güler-t is bemutató, “Magnum Fotók” elnevezésű sorozatát készítette.

Rövid ideig házasságra lépett a szintén fotográfus Rózsa Klein-nal, melyről a későbbiekben soha nem nyilatkozott. 1930-ban visszatért Magyarországra,

majd egy évre rá ismét Párizsban kötött ki. Egy évvel később első felesége, Salomon Erzsébet is Párizsba költözött. Franciaországban jól menő művészi és üzleti karrierjét megzavarta a második világháború fenyegetése, melynek hatására feleségével együtt az Egyesült Államokba emigráltak. New Yorkba 1936 októberében értek, mellyel megkezdődött Kertész életének, illetve karrierjének harmadik nagy szakasza.

USA: Nehézségek az életben és a művészetbenNew Yorkban az előbbieknél több megpróbáltatás várt Kertészre. Régebbi munkáiból volt pár kiállítása, de általában véve nehézségekkel küzdött. Az amerikaiak kevésbé érdeklődtek képei iránt, mint a franciák; ezen kívül

Page 70: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

angolul is meg kellett tanulnia előbb a boldoguláshoz. A Keystone ügynökség, mellyel az Államokba utazása előtt kötött szerződést, stúdiómunkára akarta rávenni ahelyett, hogy az ország különböző pontjaira küldte volna dolgozni. A pár vissza szeretett volna térni Európába, viszont ott közben kitört a háború. Az Egyesült Államokban kényszerültek elviselni a mostoha körülményeket. Mégis azt mondhatjuk, hogy az amerikai korszak alatt a művész sok kreativitásra tett szert. A Vogue-hoz hasonló Harper’s Bazaar nevű újságban jelentek meg képei, ám eközben sem haladt minden zökkenőmentesen. A háború hatása az amerikai kontinensen is érezhető volt, és valószínűleg problémát jelentett származása is. Kertész fájdalmasan mondta egyszer, hogy úgy érzi, jobb ha nem szerepel egy ideig nyilvánosság előtt, így három évig távol maradt a fényképezéstől. Végül 1944-ben feleségével együtt amerikai állampolgárságot kapott, és a House and Garden folyóiratnál több, mint 3000 képe jelent meg 1945 és ’62 között.

A Világ, mint a fotográfus hazája1962-ben egy vita miatt megszakadt a kapcsolata a magazinnal. A következő időszakban készült képei és kiállításai külön időszakként értelmezhetők; megkezdődtek Kertész úgymond nemzetközi évei. Többé már nem függött egyik magazin kiadójától sem; neve önállóan is ismertté vált, fotóival világszerte és a háború után Európa különböző részein is nyíltak kiállításai. Elkezdett ismerkedni a színes fotózási technikával és a 70’-es 80’-as években több híres díjat nyert végképp beírva nevét a XX. század történelmébe.

A mester felháborodik1981-ben Ara Güler és Engin Özendes egy konferencián vettek részt Bostonban. Megragadva a lehetőséget látogatást tettek André Kertésznél is.

Ara Gülernek 1975-ben jelent meg egy könyve “Ara Kreatív Amerikája” címmel, melybe André Kertész portréja is belekerült. Hazájában megélt nehéz múltja ellenére is meglepetten kérdezte Gülertől: “Engem miért tettél bele abba a könyvbe? Hiszen én magyar vagyok!” De persze a felháborodás hamar elmúlt és kávé mellett négy-öt órát beszélgettek hármasban. Kertész egy polaroid géppel közös portrét készített

róluk. Özendes később legszívesebben a művész minden szavát lejegyezte volna de végül csak egyetlen mondata jutott eszébe: “Én magyar vagyok!”André Kertész 1985 október 28-án, 70 éves fotográfusi karrierrel a háta mögött békében örök nyugalomra tért. Számos díja mellett 1984-ben a New York Metropolitan Múzeum 100 db fényképéből rendezett kiállítást, ami a múzeum történetében rekordnak számít.

muveszet

“ ‘

Page 71: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

Abdülmecid szultán és Liszt FerencAbdülmecid szultán és Liszt Ferencisztambuli randevújaisztambuli randevúja

EGY MAGYAR MŰVÉSZ ÉS EGY TÖRÖK SZULTÁN ZENEI UTAZÁSA A BOSZPORUSZON - A TÖRÖK-MAGYAR KÖZÖS TÖRTÉNELEM EGY SZÍNES LAPJA.

Ujjai a zongora billentyűin összehason-líthatatlan sebességgel száguldottak, ze-néjével pedig elbűvölte addigi legnagyobb csodálóját, a török szultánt. Azelőtt Eu-rópa palotáiban és uralkodó családjai előtt is fellépő művész nagy izgalommal játszott az szultán előtt, aki odaadással hallgatta játékát.Az 1847 június 8-án Isztambulba érkező magyar zeneszerző, Liszt Ferenc éppen egy tragédiával végződő szerelmi bánatát próbálta kiheverni. Az őt kíváncsian és ra-jongva palotájába váró oszmán uralkodó, Hódító Abdülmecid szultán pedig ugya-nekkor nehéz politikai problémái között szeretett volna nyugalmat találni az általa oly nagyra becsült nyugati zene által; így hát udvarába invitálta a neves művészt. Liszt, aki zenei taníttatását biztosító

édesapját már 15 évesen elves-zítette, zongoral-eckék adásával ké-nyszerült segíteni özvegyen maradt édeasanyját. A b d ü l m e c i d szultán is ko-rán, 16 évesen veszítette el apját,

II. Mahmut szultánt, akinek nevéhez fűződik a birodalom gyökeres átalakí-tásának megkezdése; halála után pedig fi ára a birodalom gondjai is átszálltak.Így tehát e fi atalon nehéz sorsra jutott két ember; a török szultán és a magyar művész együtt utazott a zene világában.

Félbe maradt szerelemLiszt Ferenc 1811-ben született Doborján megyében és édesapja, amint észrevette zenei tehetségét, néhány tehetősebb magyar arisztokrata család támogatásával Ausztriába küldte, hogy olyan tanároktól tanulhasson, mint például Karl Czerny, aki Antonio Salieri és Beethoven tanítványa volt. Liszt valóban nagyon tehetségesnek bizonyult, ambíciói pedig oly magasan szárnyaltak, hogy az ujjai közti hártyákat is bevágta csak azért, hogy gyorsabban játszon a zongora billentyűin. Több más műve mellett még igen fi atalon megkomponálta a Don Sanche avagy A szerelem kastélya című egyetlen operáját. Miután édeasapja elhunyt, egy időre eltávolodott a zenétől

és az irodalom illetve vallási tanulmányok felé fordult. 1832-ben Niccolo Paganini hegedűvirtuóz hatására tért vissza a zenei életbe. Pályafutása alatt olyan híres barátokra tett szert, mint például Chopin, Wagner vagy a sikeres író, Lamartine. Miután 1844-ben véget ért házassága három gyermekének anyjával, Marie d’Agoult hercegnővel, megkezdődött lángoló szerelme Marie Duplessis-sel. A Párizsban kezdődő szerelmi történet másik színhelye Isztambul volt. A pár lelkesedett a birodalmi fővárosért, mely egzotikusságával mindig új élményeket ígért számukra. A később Alexandre Dumas “A Kaméliás Hölgy” című alkotásában is szereplő Marie Duplessis 1847 február 3-án életét vesztette. A pár épp pesti találkozásuk utáni isztambuli közös utazására készült. Ennek ellenére Liszt nem mondta le az utat, és egyedül valósította meg az egykori közös álmukat.

Zenés napok a palotábanAz 1839 július 1-én trónra lépő

Page 72: CELEBIagustos 9/15/08 1:32 PM Page 1 · 2010. 8. 31. · dolmabahÇe sarayi’nda yapilan gÖrkeml‹ b‹r etk‹nl‹kle kutlandi. ulafitirma bakani b‹nal‹ yildirim, m‹ll‹

bdátum

Abdülmecid szultántól mindenki azt várta, hogy követni fogja apja, II. Mahmud szultán által megkezdett nyugatizálódási politikát. Az első európai stílusú nevelést kapott utód életében a nyugati zene mindig is fontos szerepet játszott. Már apja uralkodása alatt számos zongorát rendeltek a palotába; a hercegek ezen felül mind megtanultak mentoraiktól zongorán játszani valamint kottát olvasni. A mai napig a Dolmabahce Palotában (a modern kori szultáni rezidencia Isztambulban) sétálva több zongora is fellelhető. Ebben nagy része volt az olasz zeneszerzőnek Giuseppe Donizettinek, akit a palotában a tisztelet jeleként csak Donizetti Pasának hívtak, mivel II. Mahmud uralkodása alatt ő állította fel az első katonai zenekart valamint az uralkodó család zenei tanításáért is ő felelt. Mindezek mellett az uralkodó egy másik célja az Európából érkező híres zeneszerzők illetve zenészek színvonalas vendéglátása volt. Adbülmecid szultánnak lehetősége volt palotájában hallgatni olyan kortárs európai művészeket, mint a zongorista Leopold Meyer, a kürtös Vivier, vagy a hárfaművész Parish Alvars. Ezek közül azonban kétségtelenül Liszt Ferenc vendégeskedése ragadtatta el leginkább, hiszen akkoriban Liszt méltán Európa leghíresebb zongoristájának és egyik legismertebb zeneszerzőjének számított, koncertjeit rendkívüli érdeklődés kísérte. Az előkelő hölgyek a nézők soraiban nemegyszer ölre mentek a művész eldobott zsebkendőjéért, amivel játék közben a homlokát törölte! Abdülmecid szultánra igen nagy hatással volt Liszt művészete és sok örömét lelte játékában, leveleit emlékezetből idézte és kifejezte, hogy bármikor szívesen látja

udvarában. Ennek jeléül az 5 hetes látogatása végén egy igazgyöngy berakású és gymántfoglalatos emlékérmét adott át a művésznek ajándékként. A szultán ezen túl is szerette volna

kifejezni hódolatát Liszt tehetsége előtt, és Donizetti Pasa “Mecidiye Induló”-jában direkt egy részt Liszt számára rakatott be. Liszt Ferenc számára azonban a legnagyobb elismerést az jelentette, hogy a szultán ilyen nagyra becsülte társaságát illetve tisztelte tehetségét.

A zongora romantikus sorsaLiszt Ferenc isztambuli tartózkodása alatt a Franchini villában és az orosz nagykövetségen is koncertezett. Megszállt a kor híres zongorakészítője, Alexandre Comendiger a Beyoglu-beli, Nuruziya utca 19-es szám alatti házában. Ez az

épület azóta leégett egy tűzvészben, de az utcában kirakott emléktáblán a valamikor ott vendégeskedő híres vendégek között Liszt Ferenc neve is ott szerepel. A Liszt isztambuli utazásáról szóló történetet egy tragikus szerelmi történettel kezdtük, fejezzük hát be egy romantikusabbal: állítólag a ma a Dolmabahce Palota fogadótermében található Erard márkájú zongora, melyen Liszt koncertezett annak idején, Donizetti küldte Párizsból egy gazdag úrnak, aki azt a szerelme számára rendelte. Liszt leveleiben csak így említette ezt a történetet: “E gyönyörű hangszer romantikus sorsa”

Joseph Danhauser “Liszt a zongora előtt” című alkotása. A kép Liszt pályafutásának csúcsán készült róla, valamint hallgatóiról egy párizsi szalonban; a 29 éves művész és elragadtatott közönsége: balról jobbra Alexandre Dumas, Victor Hugo, George Sand, Niccolo Paganini, Gioacchino Rossini és a zongora jobbján lent Liszt akkori nagy szerelme, Marie d’Agoult. A neves közönség mellett a zongora előtt Beethoven mellszobra látható!

Abdülmecid szultán hol hallgatta Liszt Ferencet?Arról, hogy a szultán hol hallgatta Liszt előadásait, különböző információk vannak. A török zenetörténet jeles kutatója, Emre Araci szerint ez a hely az isztambuli Besiktas-ban található “Új Palota”, melyet II. Mahmud építetett. Mások a Ciragan Palotát is elképzelhetőnek tartják. Tudjuk, hogy a mai Ciragan Palota valamint a Dolmabahce Palota abban az időben még nem épültek fel, sőt azt is, hogy Liszt isztambuli látogatásakor tanuja volt a Dolmabahce Palota építésének, mely érkezése előtt 4 évvel kezdődött és 9 évig tartott. A Ciragan ezzel szemben jóval később, csak 1871-ben épült fel.